eogrenme.anadolu.edu.tr

yukarıdaki adrese tc. kimlik nosu ile giriş yapıp, istediği senenin sorularına ve cevaplarına ulaşabilir.

Açık Öğretim Fakültesi'nin kendi web sitesinde sorular ve cevap anahtarı yer alıyor. Biraz kurcalamanız yeterli.

eogrenme.anadolu.edu.tr

bana cevap anahtarının linkini atabilir misin ? herhangi bir cevap anahtarı olabilir . nereden bakıldıgını goreyim en azından

o dediğiniz bölümdeki sınav sonucunda ezbere dayalı çalışmamanız için cevapları göstermiyor. ama eski çıkmış sınav sorularının cevaplarını ders kodlarını girerek görebilirsiniz.

@ceks
bana cevap anahtarının linkini atabilir misin ? herhangi bir cevap anahtarı olabilir . nereden bakıldıgını goreyim en azından

eogrenme.anadolu.edu.tr

soruların bulundugu kitapcıkta kod 1100 . lakin cevap anahtarında 1100 un cevapları yok . ne yapmalı ki ?

vinnie moore - out of nowhere

tetragon (albümün adını hatırlayamadım ama zaten tek bi albümleri vardı sanırsam)
garybaldi (bunların da "madre di cose perdute" isimli şarkısı)

liquid tension experiment, olur mu?

yansımalar'ı biliyorum. ince saz da çok tatlı. keza yedi karanfil serisi de.

www.mrtzcmp3.net (bu da naçizane hediyem olsun :D)

camel ın diğer albümlerine baktınız mı?

öncelikle
ozric tentacles-erpland

ayrıca bunlarda belki olabilir
goblin-roller
caravan-waterloo lily (enstrümental değil)
focus-hamburger concerto (bazı şarkılar andırıyo)
grim fandango- soundtrack (bunun pek alakası yok içimden geldi)

+ bir bilmecem var çocuklar!
- haydi sor sor!
+ kafa dinlemek için dinlenir! *
- acaba nedir nedir?
+ dingin ve enstrumental müzik denince akla? *
- tamam şimdi buldum!
+ hemen onun adı gelir!!
- explosions in the sky, explosions in the sky, explosions in the sky!!!1

yine camel'ın "mirage" isimli albümüyle devam etmenizi öneririm.

arkadaşım; ülserin varsa çok fazla abartmadan içebilirsin...yaşadığım bir tecrübeden içkinin özellikle biranın mideyi baya bozduğunu tespit ettim...ki ben bunu bile bile erasmus ile çek cumhuriyetindeyken viski şarap tekila alayını karıştırıp ( her gece ) gezdim durdum...döndüğümde mide kanaması geçirdim...artık her sabah olan mide ağrıları da geçmişti...sigara kullanıyorsan azalt, ya da hiç içme,alkol için ise çok aşırıya kaçmamak kaydıyla içersin ayda bi kaç defa...

ben 3 sene önce o illeti yaşadım gunde 6 hap içiyordum dediğiniz gibi. şu an 2-3 haftada bir alkol alıyorum ama sorun yaşamıyorum ama lakin fakat kola kesinlikle kullanmıyorum tam 2 senedir elime kola eli değmedi :)içtigim gazlı içecekler soda ve bira sadece.illa alkol alacam derseniz birinden vaz geçmek zorundasınız.

sigarayı bırakalı 1 seneyi aşkın bir zaman oldu. oldu ama ben kendi isteğimle bırakmıştım onu. Şimdi zorunluluktan alkolu de bırakmam gerekiyor. Garip bir durum, tamam kabul ediyorum, ara vereyim alkole, hatta uzun bir süre( bir kaç ay ) ara vereyim ama, ömür boyu içmeyeceksin bunu demek çok ağır değilmi, bu kadar mı beter bu ülser olayı yahu?

İçini açmak her zaman riskli, bence fön makinesi ile ama "soğuk" ayarında hava ızgaralarını ve fanı bir nebze temizleyebilirsin.

garantisi devam ediyorsa aşırı ısınma problemiyle servise gönderin. temizleyip gönderirler. artık kaç gün sürer bilemem.

hp'den sana mail gelmedimi, bana geldi. bazı modellerin pillerinde üretim hatası gibi birşey varmış, vazla ısınıp yakabiliyormuş pc'nin bilmem nesini, o sebeple ücretsiz yeni ve uyumlu pili gönderiyor adresine ama önce resmi sitesinden girip lap top'ının seri no'sundan kontrol ettiriyorsun, arızalı mı diye pilin.

valla hiçbir şekilde bilimselliğini araştırmadım ama, ben ortaokul çağımda muhabbet kuşu besledim. hergün onun o yemini üflerdim, kafesinin tabanındaki gazeteyi değiştirirdim falan. 2-3 sene böyle devam etti, sonrasında her ne zaman bu işlemleri yapsam hapşırık nöbeti geçirmeye başladım.

Şimdi o kuşu satalı beri aradan 10 sene falan geçti her yaz bahar nezlesi illetim baş gösteriyor. Sanırım o kuşu beslediğimden ötürü oldu tüm bunlar.
Bence besleme derim.. eyvallah güzel hayvanlar, alışınca balkona bile çıkartıyorsunuz omuzunuzda, beraber yemediğiniz yemek kalmıyor, yediğiniz içtiğiniz bir oluyor (sıkıyosa kapalı kalsın bakalım kafesi siz yemek yerken) amma işte dediğim gibi. bilmiyorum belki yanlış bilgilendiriyorum ama 2 senedirde 50 ytl ödüyorum ben bu bahar neslesi ilaçlarına..

psikolojik de olabilir allerjik de olabilir. tek çare test yaptırmak.

ucuza alacağım diye ulus'tan veya yakın olsun diye kızılay'daki pet shoplardan alma. Erkek muhabbet kuşunu "damızlık dişi abi bu" diye satarlar, ölmek üzere olan yaşlılıktaki kuşu da "abi daha yeni yumurtadan çıktı sayılır" diye kakalarlar. En temizi bahçeli-emek tarafındaki pet shoplara git.

@daglien: Sendeki olayın kuşla ilgili yoktur. bende de allerji 21-22 yaşımda başladı hiçbir belirti yokken daha önce.

alerji her yaşta başlayabilir. en doğrusu denildiği gibi test yaptırmak olacaktır. test sonucuna göre doktor gerekli ilacı verir. kuş, kedi, köpek besleyebilirsiniz böylece

test yaptırmıştım polenler için şimdi baktım bir daha feather mix heralde kuştüyü manasında.. sonuçları ingilizce verdi de süper doktor. bird mird arıyo insan tabi. sonuç anlamlı çıkmış. yani varla yok arası.. alayım en iyisi bi tane..
kızılaya gitcektim almaya ancak ordakilerin çoğuna gıcığım vardı, bahçeli tavsiyesi için teşekkürler..

köpeklerle ilgili sorulan sorulara galahad' ın verdiği yanıtları seviyorum :)

(bkz: narsist)
(bkz: megaloman)

insan başkalarını övmekten çekinir mi, bence açtığın duyurunun test ettiği şey bu.

offday önce teşekkür ederim. Sitem -umarım geçici- bir süreliğine kapalı ama ben yine buradayım, arada sırada da mutlaka göz atıyorum.

Donanım deyince aklıma pichoscosama geliyor çünkü benim bilgisayar donanımıyla ilgili sorunumda sabırla ilgilenmişti, kendisinin msn adresi de var bende, gerçekten yardımsever bir arkadaş. Ama kemalizm hakkında görüşlerini almamak lazım :-)

Siralama yapacak olursam:

1- hayali arkadaş,
2- dambil,
3- lhun,

nitelik derseniz ayrı şey ama nicel olarak en yardımcı kullanıcılar gibi bi liste vardı istatistiklerde.

"kibritsuyu" nickli arkadaş da kedi manyağı izlenimine sahiptir bende.

ben kendimi seviyorum zaman zaman.

en yardimci okurlar listesine bakarsak:

assert h, bryan fury, entrapmen, trimpot, mrtksn - teknik veya bilgisayar
galadnikov - eksi sozluk
deckard - astronomi
la traviata - muzik
kimlanbu - kedi

listede ismi olan diger kisilerin daha cok hangi konulara cevap yazdiklarini bilemesem de genelde hersey hakkinda cevap veriyorlar (cogunlugu teknoloji konusunda bilgili ama)

en yardimci okurlar listesi disinda:

Karluk, hiko seijuro, arnold schwarzeneger - spor ve vucut gelistirme
tribal enfexion, hlathguth- saglik
mea maxima culpa - mutfak
cedilla - ceviri (ing.)

386 dx, mortifera, jugador, nuage, divit, teritori, osuruklu, trista, layouter, rectoa, enola gay, katafalk, nihilanth, rurouni, colg fusion, elxa, rentss, emrag, abtash, machine head, ataturkiye, gunetapar, cereal killer, cruor, compumaster, tepedeki psychedelic adam, snowflake, pyro clustic flow, desdinova, late viper, kobuzchu kiz, zeykur valekov ve sayamadigim onlarca isim degisik konularda yardimlarini esirgemiyorlar..

ismini yazamadiklarim icin ozur diliyorum simdiden, aklima gelmeyen cok yardimci okurlar ve yazarlar da var, ozel mesajla bildirin ekleyim :)

ben konulara göre ayıramayacağım fakat cevaplarını okurken inanılmaz keyif aldıklarımı yazayım, neredeyse her cevapları bilgi deposu bu kullanıcıların ermanen, wpi, entrapmen. herhangi bir duyuru altında 3'ünden birini görürsem, soruya bakmazsızın okuyorum:)

ekleyeyim: son dönemde ise arigold'un cevapları cidden çok hoşuma gidiyor..

ben şu cevabımı referans vererek kendimi söölicem :P

(git: 33864)

o kadar emek harcadım, kimse beni yazmamış. fırrk.
www.eksiduyuru.com

ben kendimi bi kere daha ekleyeyım.

web, php ve psp için assert h

allam yareppim want2die ı nasıl unuturuz bu listede.

ayrıca combofix.

bir arkadaş sağolsun uzmanlık alanım olarak "kedi" demiş benim için. doğru, uzun süre kedi beslediğim için keidlerle ilgili epey tecrübem var.

lakin ben de kendimi muhasebe, vergi, ssk, bağkur vs. konularına yazmak istiyorum hakim bey.

mrtksn, want2die ve ben genellikle her boka maydanoz olduğumuzdan kimse spesifize etme gereği duymamış galiba.

Ben oradan geleli 2 gün oluyor, biz günlük 80 ytl ödedik bir evin günlüğüne. fiyatlar 70'den başlıyor dediler, ama pek de araştırmadık biz, bence şöyle yap; yani zaten fiyatlar belli 70-80 arası.. biz bir apartman dairesinde kaldık, tamam merkezin ortasındaydı eyvallah ama. adanın içinde köyler var ufak tefek, buradaki halk artık tarım, balıkçılık vs. gibi işlerden ziyade turizme önem vermiş ve yazları evlerini pansiyon niyetine kiralıyorlar. Şahsen ben o apartman dairesinde kalmaktansa gidipte o köylerden birinde bahçeli bir müstakil evde kalmayı isterdim. ama dediğim gibi biz fazla araştırma yapmadık hemen atladık.

veterinerinizi arayın.
ya da 7/24 hizmet veren bir hayvan hastanesini...

şimdi gidip kuş yakalayıp kediye yedirmek başka kedinin kuş yakalayıp yemesi başka şeyler.

kedinin kuşu yakalayıp yemesi bir doğa olayıdır neticede. müdahele ederek hata yaptığınızı düşünüyorum.

bu benim fikrim tabi ki.

kuş için yapılması gerekeni veteriner bilir.

geçmiş olsun.

bu kedilerde psikopat yau. geçen bir köyde adamın teki anlatıyordu; yav dün gece kavede oturuyoruz, bir kedi var ötede, bi tane yilan bulmuş ağzında vurup duruyor yere, ne zaman bıraktı, yilan hemen kaçıveriyor, kedi allem etti kallem etti bir türlü öldüremedi yilanı, yemeye çalışıyor, ee yilan canlı tabi, bir süre sonra tekrar kusuyor yilanı çıkartıyor, en son kedi getirdi ağzıyla kahvenin ortasına saldı yilanı mmiyavlıyor bize, ben öldüremiyorum, siz öldürün şunu diyor.. böyle bi muhabbet işte:)

1) köpük koyabilirsin. strafor mu diyorlar ne ondan işte. home studio olacağı için o kadar profesyonel kastırmaya gerek yok.
2) adobe audition, cubase benim aklıma gelenler. ama audition'ı kesin yükle ve kullanmasını öğren. en çok bu işine yarar fakat zor bir programdır biraz.

ses kartı ve mikrofon hazır demişsin eyvallah ama ses sistemi en mühimi burda. sesleri temiz ve net alabilmesin. hatta git monitör kolon al derim ama pahalıya ve profesyonele kaçar. bir süre sonra büyütmek istersen stüdyonu, alırsın zaten.

Bilgisayarın hızlı değilse 1-2 tane daha ram tak, önbelleğin hızlansın. edit yaparken kafayı yeme. aklıma gelenler bunlar.

teşekkürler:) fakat bu köpük de olmuo:) ev şu an satılık gelen giden oluyo adam evi o halde görmek istemez pek:) böyle daha kabin gibi felan mesela hayko cepkinin bi şarkısını pc masasının altında kaydettiini duymuştum akustiği iyiymiş:) böyle koca karı yöntemleri işime yarayabilir:)

abi o zaman kendine uyduruk bi kabin yap. köpükten olur veya başka bir malzemeden.içine gir gitarını çal şarkını söyle kaydet, mis.

simdi rap ve rock kaydinin setuplari epey bir degisiklik gosterir aslinda ama kisaca;

2 veya 4 kanalli ses karti (Maudio Firewire 400 u siddetle oneririm), monitor (genelec in hastasiyim ama tercih meselesi kaliteli oldukca hepsi OK) ve midi klavye (axion 49 tadindan yenmez) rap icin ideal bi setup olur ancak isin icine gitar kadi da girecekse hele ki elektro olacaksa amfiden kayit yapmani oneririm hatta anfiyi mikrofonlayarak yapmak en ideal cozumdur (bence line out ile amfi hoperlorunden cikan ses ayni degil). Iste burada akustik onemli bi rol oynuyor. Akustik icin yalitim imkanin yoksa odadan olabiligince sesi parlatabilecek seyleri cikart (tablo, cerceveli resim plastik objeler) camlari da kalin perdeler ile kapatirsan normal bir odadan daha iyi bir akustik saglayabilirsin diye dusunuyorum.

Program olarak da Protools (M audio veya protools ses karti kullanmak gerekiyor) candir. Olmadi cubase kullanabilirsin. Piyasada benzer bir cok program var ama bu iki program muzik endustrisinde en cok tercih edilen isimler (logic de var tabi mac icin). Tabi bunlari kullandigin bilgisayar da cok onemli www.muziktek.net i incele hatta.

yalıtım şunun için gerekli, kayıt yaparken enstrumanınızın sesi duvardan yansıyıp karakter değiştirip tekrar mikrofonua dönecektir, ya da mix yaparken monitörlerden çıkan ses hem doğrudan hem de duvardan yansıyarak kulağınıza gelecektir bu da mixin doğruluğunu etkiler. yalıtım yapmaya bütçeniz yoksa (ki mevzu sadece bütçe de diil bunun ciddi ciddi hesapları var öyle duvarın tamamı süngerle kaplanmıyo) en azından monitörlere yakın duvara ufak bir halı asmak, vokal kaydı içinse ufak bir kabin yapıp bunun içini havlu, paspas gibi bişeylerle yalıtmak.Bu şekilde bir süre idare edersiniz.

google'da "selim ışık" diye arat, bu şahsın bilgisayarla yaptığı kayıtları bir dinle, bence yeryüzünde eşi benzeri yoktur o imkanlarla o derece güzel bir kayıt yapmanın.

(bkz: yaran entry'ler)
beni yaran pek cikmiyor buradan ama birileri yarildigina gore, sizi de yarabilir.

keşke şu koptuunuz entry nin no sunu da yazsaydnz bi de kopsaydık.

(bkz: #176334)

@blackdog: bu da bana hiç komik gelmedi mesela. neden böyle oluyür?

@ rentts
aklima gelmedi kusura bakma...
#16494558

@cro magnon: e tabi herkesin kendine göre bir espri anlayışı var. ben manasız, gereksiz, absürd şeylere çok gülüyorum misal. direk okuyanı güldürmek maksadıyla yazılmış bir şeye gülemiyorum.

(bkz: acik kalan televizyonun uykuda bilincaltina etkisi/@depeyi)

@cro magnon, katılıyorum şahsen bana da komik gelmedi. "yarma, yarılma" mevhumları gayet göreceli oluyür, o nedenle sanırım.

hayvan ara > yazar ara > güzel entryleri > random olsun > cyrano ve depeyi. aralara kris ve eyco da serpiştirirsiniz.

depeyi - ciandio - days - gerrain - diagnost - mervan - gofret beyin ve plase olarak rocko'nun başlıkları diyorum.

nuage'nin o counter entrysi efsane olacak bana göre :) ben 45 dakika güldüm ona.

gercekten yha gozlerimden yas geldi nuage nin entrysinde :)

herhalde counter strike oyunundan anlamadığım için bana da o komik gelmedi. gene de şukela verdim şimdi o kadar insanı yardırmış, hayır işlemiş adam.

(bkz: 2004 yılının en beğenilen entryleri)

başta yazan yılı değiştirip oku derim :)
birde "geçen haftanın en beğenilen entryleri" var tabi, onuda haftalık hiç birşey okumasam bile sözlükte onlara bakar yarıldığım çıkar benim 1-2 tane.

bu entry yazılırken öyle aşırı komik olsun süper olsun amacıyla yazılmamış olabilir ama ben olay budur diyorum:

(bkz: #16622783)

internet evi ne? hücre evi gibi bir şey mi? alıvermesinler içeri binbirinci dalgadan?

bedava internet cafe gibi birşey internet evi denilen olay. Türk telekom sağlıyordu bu desteği sanırsam, baya bir ilde var bunlardan ama ben listesini bulamadım henüz.

çarşının yakınlarında armut koltukların olduğu bir cafede bedava wireless vardı sanırsam

Internet evi bilmem de merkez isiklardan asagiya salinca Tekel in hemen yaninda int kafe var orda guzel olmadi @narcissa black in dedigi gibi carsinin ust caddesinden gittin miydi solda cafe gol`un yaninda bi kafe var cani sIkIldIkca el degistiren-orda beles vayIrlIs var idi. Bir yagcilara dogru sato var cafe orda bedava idi. belki hala oyledir.

yarina birakmadan tüketmek elzemdir.

aynısı benimde başıma geldi etin üzerinde renk değişimi varsa ve pişirdiğinde ilk bir iki dakika içinde farklı bi koku alırsan at çöpe

ben 2 gün unutmuştum dolapta tavuk etini, dolabı açtığımda burnuma çarpan pis kokunun etten geldiğini fark edince pişirip yemiştim. birşey olmadı, gayet lezizdi.

Mutlaka çıkarılır, İstanbul Haydarpaşa civarında bile çıkarılıyor. Ama bazen oltalara takılacak yem olması içim çıkarırlar.

Ama her midyeyi yemek biraz göt ister, çünkü içlerinde ağır metaller bulunuyor.

midye her yerde çıkar ama izmir midyesi meşhurdur. diğer midyelerden daha lezzetlidir.

mersinde karaduvar sahillerinden cikrabilirsiniz.

derede bile olur midye denilen, kendiminde en sevdiğim bu hayvan.

bahsettiğiniz midye dolmada kullanılan midye ise mersinde çıkmaz

ööyle de oluyor, bir video'dan belli yeri alarak da oluyor. Her ikisi içinde programlar mevcut.

photoshop biliyorsan imageready kullanarak her türlü resdimden kendin oluşturabilirsin.

google'da gif maker adı altında arat, bi tane programa seç onu indir, resimleri sahneye diz o kadar, gayet kolay.

soner yalçın aldı götürdü bütün o özellikleri. çakır vurulduğunda telefonda doktora tıp dilinde "sol lateralden giren kurşun sağ ikinci kaburga altında hödönüme uğrayarak batın iç plazentasını delerek karaciğere iki santim kala devinime uğramış" falan diyen adam gerizekalıya döndü. memati'nin ayağına bi bandaj saramadı.

Dostum, o bahsettiklerinin üzerinden kaç yıl geçti farkında mısın? :D ihtiyarlıyor Polat abim, o yüzden. kaldırmıyor artık o kadar yükü bedeni, haliyle kafası da... ;)

1-bıçaklanma (çaycısı tarafındaN)
2-vurulma (halo dayı tarafından)
3-vurulma (davut tataroğlunun adamı tarafından)

benim hatırladıklarım bunlar sadece. bunlarda o kadar abartma yok bence.

hazır iletişim formu scriptleri var ki, onlar da kullanılabilir. tabi bu hazır form firma prestijini ne derece etkiler bilemem.

tasarım ile programlama arasındaki fark oluyor bu. bunun için tasarım değil programlama bilmek gerekli.

@ency

sormak istediğimde bu zaten.. Tasarımcı programla konusunda hiçbir bilgiye haiz değilse iletişim formu gibi nispeten basit kısımları webteki kaynaklarla yapamaz mı ?

çok basit örnek vereyim. php'yi kağıt üzerinde öğrenirken kendi dökümantasyonundan, mail diye bir komut göreceksiniz.

mail(x,y,z) diye anlatacak size sonra bakacaksınız ki başka bir şey öğrenmeye gerek kalmamış herşey ortada. sonra o mail dökümantasyonunun web sayfasının altına bakacaksınız bir sürü örnek var yani çok efor sarfetmeye hiç gerek yok.

tabi bu dediğim php gibi dünyanın en şahane dili için geçerlidir, komünite desteği fazlacadır. ama tabi bunlardan önce bi html öğrenmek lazımdır. photoshop vs. ile uzaktan yakından alakası yok ama temel tasarım bilgisi yerine geçer. yok tabloydu, formdu vs. tasarımdır.

son sorduğunuza ithafen: adam gibi bir editör edinin gerisi kolay. dreamweaver veya sharepoint bilmemne (eski frontpage) hatmetmeniz her zaman işinize yarar.

mail formu, anket... gibi basit şeylerin kodlarını google.com'u açmayı başarabilen herkes bulabilir. çok yaygın şeyler olduğu için en basitinden en karmaşığına kadar açıklamalı bir sürü kod bulunabilir.

valla çok az html biliyorum. 3-4 yıldır phpbb, wordpress, smf gibi sistemlerle uğraştım ama oturup kod yazmadım. bir şey gerektiğinde ya basit html ile hallettim ya da bu sistemlere özel yapılan modüllerle hallettim. onun dışında iletişim formu olsun, başvuru formu olsun özellikle php ile uğraşacaksan hazır olarak çok fazla bulabilirsin.
www.makinakulubu.com (yalın üretim...in yanındaki oka tıkla, en alta in. o form hazırdı üzerinde biraz değişiklik yaparak "iframe" ile siteye gömdüm.)
www.ozturklerapart.com (buradaki form da hazırdı, biraz düzenleyip yine "iframe" ile siteye gömme işlemi yaptım.)
yani böyle hazır şeylerle de bazı işlerini halledebilirsin.

olay sadece iletişim formuysa gerek yok, prestijine de bir şey olmaz, çok güzel hazır scriptler var. html'in yanında css de bilmen gerekir, dememişsin ama belirteyim dedim. eğitimlerden de basitçe öğrenebilirsn form işini. ama taşıma suyuyla değirmen dönmez, bir gün özgün bir iş yapman gerektiğinde tıkanabilirsin, ya da yaptığın site de şu da şöyle olsun dediklerinde tıkanmamak için google'ı yanında bir de kitap bulunsa elinin altında çok güzel olur. google'da ne arayacağını daha iyi bilirsin böylece.

benim tavsiyem, programcılık altyapın varsa direk kod yazmayı öğrenmen. o zaman hiç bir scripte veya template e ihtiyaç duymazsın.

programlamayı hiç sevmiyorum. tasarım diye girdim işe ama boyuna kod yazıyorum. sadece tasarım bilmek yetmiyor artık. programlama öğrenmek şart. bazı scriptleri bulursun ama bir yerde takılır kalırsın sonunda. php çok zor değil. biraz bak sen. anlamadığın yerde sorabilirsin.

google'da istediğin her şey hakkında her düzeydeki bilgiyi bulabilirsin. bulabilirsin ama çok araman taraman gerekiyor. Ayrıca da ne arayacağını bilmen gerekir. Mesela bir tasaraım yada yazılım eğitimi veren kurumun web sitesinden eğitim içeriğine bak, ve oradaki konuları öğrenmeye çalış sırasıyla. ama dediğim gibi işte, buda çok meşakatli bir iş, yani bulduğun bilgilerin ne kadar yeterli olacağını bilemeyeceğin için, ne aradığını hiç bir zaman bilemeyeceksin. Ben bu yüzden BilgeAdam'a gidiyorum sanırım. hee tavsiye edermisin dersen etmem derim:)

ben de aynı sorunu yaşıyorum dönem dönem.

damak zevkine bağlı olarak daha ucuzlarına meyledebilirsin mesela. örneğin ben şu an dia'nın birasını içiyorum(var böyle bir şey evet), bir efes aşığı olaraktan...e gidiyor yahu serin serin mis...hediyesi 1.45 bu aralar :)

dia bira çok kötü ve 4.2 alkol, yani gene çok ucuz değil..
maddi olarak en karlı alkol çoğunlukla vodkadır, smirnoff falan değil ama diğer vodkalardan takılın bence..

absolut vardı da biz mi içtük? votka da bu sıcaklarda bira kadar bol içiliyor, %50-%50 hesabıyla bir şişe votka da iki gün dayanıyor anca daglien'le benzer oranlarda içtiğimizi göz önünde bulundurarak söylüyorum.

not: dia'ya birinci şişe bitmeden alışılıyor. marmara da efes'in olmasına rağmen idare ederdi mesela, ama hem pahalılaştı hem de tadı mı değişti ne?

not2: amaç sarhoş olmak mı, içkiden maksimum keyif almak mı o konu net belirtilmemiş.

not3: viskiye geçmeyin, abarmayın.

not4: en önemlisini unuttum. marketlerin indirimlerini takip edin. örneğin şok'ta 4lü efes'ler 6 küsür ytl'ye kadar düşüyor bazen.

Efes extra'ya geçmeyi deneyebilirsin.5 bira yetiyorsa 3-4 tane extra yeticektir sanıyorum..
Vodka'yı sek içmiyorsan ucuza türk vodkaları var yetmişlik seni 2 gün götürür sanıyorum ama gene günlüğü 10 kaada gelir ortalama.

o değil de derdin tam olarak sarhoş olmak mı ya da kafanının güzel olması mı onu öğrenmek lazım 5 bira ile bir şişe ortalama fiyatlı sarabın fiyatları denk te birisinde 2.5 lira sıvı alıyorsun birisinde 70cl hem ikisi de bambaska dunyalar,bambaska tatlar..

derdim şu aslında, öyle hemen lüp lüp içip sarhoş olup gidip yatmak (yada başka bişe yapmak) değil. Yani param olmadığından sizlere danıştım. Hee param olsa ne yapardım; alırdım 8 tane tuborg fıçı'mı 4-6 saat gibi bir süre zarfınca içerdim buz gibi içkimi sakin sakin, takılırdım. derdim bu işte. ama her gün içmekte bizim cüzdana uymuyor. Bende alkolun hemen hemen her türlüsüne alışık olduğumdan, en ucuz yöntem nedir diye hesaplamalar yapıyorum dostlar..

Mevsim yaz oldugu icin ekstra bira icmeni tavsiye ederim. Votka konusuna ise temkinli yaklasiyorum, zira erkekligi goturdugu hakkinda soylentiler mevcut malumunuz.

cevabınız: (bkz: dimitrakopulo)

diğer ucuz şaraplarla karıştırmayınız. en paralı olduğum zamanlarda bile tercihim ondan yana olur. mucizevi bir şarap.

soruyu bilmiyorum ama fiyat performansın hası istanblue ile oluyor. deneyin alkolik olacaksınız..

tercihiniz ne olursa olsun istanblue olmasın.günde 11 tl içkiye vermek ay sonunda ciddi bir yekün tutuyor aslında.ayda 20 gün alkol tüketimi olduğunu var sayarsak 220tl eder. 11x20 yaparak kaliteli votkalardan 11 şişe alınabilir ki günlük bence gayet yerinde bir çözümdür. (aslında 11 şişe etmemesi gerkiyor evet ama şu sitede gördüğüm şey beni baya mutlu etti =) getir.net )

Parasiz zamanlarda bana ilaç gibi gelen bir karışım vardı. Almanlar Dizel derdi buna sanırsam. Bir bira bardağının yarısını bira, üzerine 1 veya 2 ölcek (duble veya tek anlamında, ağız tadına göre) votka, ve kalanına da kola. Hem soguk olur, hem bira ile votka karisimi vurucu etki yapar, hem de kola ile icimi kolaylasir. Ayrica bunu pipet ile icersen de alkolun etkisi daha da artar. Garip garip bakmayin, deneyin gorun :)

(%alkol oranı x ml)/fiyat
en yüksek kırmızı tuborg tu 2003 te
şarap konusunda evet 2.5 liralıklar sirkeden bile kötü ki sirke severim

listesinin 2. sırasında votkalarla promosyonlu rakılar geliyo

ben de kırmızı tuborg diyenlerdenim. ya da istanblue alıp 20 liraya sade gazoz ile karıştırarak içeceksiniz. günde çeyreğin üzerine çıkmayın 4 gün gider. üstüne de 1 tane kırmızı tuborg. 7,5 lira falan oldu sanırsam günlük maliyet .. hakkaten çok masraflıymış bu içki de biz farkedemiyormuşuz. en iyisi biraz para biriktirip toplu olarak free shop tan 4 lü paketlerde satılan 70 lik votkalardan getirttirin yurt dısından gelen tanıdıklarınıza. onların fiyatı uygundu zannedersem. umarım anlık kampanya değildir de 4 şişesi bize 45 liraya gelmişti.

el altından dimitrakopulo satan yerler var kadıköy'de taksim'de. kadıköy'de 4 liraya taksim'de 4,5 liraya satılan yerler var. gayet de güzel şarap bence. tavsiye ederim.

gilbeys votka, 75lik %40 alkol. içimi de yumuşak, 20 ytl civarı benim bildiğim.

biz lisedeyken aynı bu sorun üzerine kafa yorup hesaplamıştık bi arkadaşımla, en ucuz alkol vokta çıkmıştı ama o zamandan bu zamana da çok şey değişti tabi tekel özelleşti falan. o zaman sadece tekelin voktası vardı standart.
Ama koladaki karbondioksitin alkolün emilimi üzerinde sizin tercih ettiğiniz anlamda olumlu bir etkisi olduğunu duymuştum, daha az alkolle daha çabuk sarhoş olmayı sağlıyormuş. Bana bunu anlatan çok pis sallamış da olabilir ama o zamanlar sürekli votka kola içerdik.

hepatit b'dir o.taşıyıcıydınız heralde sonradan geçti.kalıcı bir hastalık değil hepatit b sanırım.

gönüllü test ve danışmanlık merkezleri'nde bakıyorlarmış hocam, bende geçenlerde buralarda yırtındım biraz bu konuda.

hepatit B ye karsi vucut 95% bagisiklik saglar ama malesef bu HCV icin gecerli deil. HbsAg ve AntiHbs testlerini yaparsan HBV ye karsi bagisikmisin deilmisin anlarsin.anti HBs + ise iyilesmissindir, Hbs Ag pozitif ise tasiyicisindir. HCV icin Anti HCV baktirman lazim eger postive se HCV tasiyorsun demektir

Sadece taşıyıcı olabilirsiniz. Bunu öğrenip de geçmiş demiş olabilirler.

Ama çocuklarda görülen sarılık hastalığı gibi bir şey geçirmiş olabilirsiniz. O da Hepatit A'ya eş değer diye duymuştum ama emin değilim.

Her ihtimale karşı değil herkesin aşı olmasında fayda var. Sonuçta cinsel yollabulaşabilen bir hastalık ve virüsü taşıyan kişiler genelde bundan habersiz oluyor.

muhtemelen hepatit a geçirmişsinizdir (şu an bu yazıyı okuyan hemen hemen herkes belki farkında olmadan çocukken geçirmiştir) ama emin olmanın en kolay yolu test yaptırmak.

neden içiyorum diye bir sorun kendinize.yarından itibaren çay kahve için.alkolik değilsiniz sonuçta:)

Alkol yerine kola, meyve suyu, süt vs bir şey al. Ben ne zaman alkol almaya diye evden çıktıysam gazoz ya da kola aldım, öyle bıraktım.

zamaninda alkolik olup da tedavi gormus birisi olarak sunu soyliyeyim. iki aksam ustuste 5 tane bira icince "alkolik olduk aga" demek yanlis. ama ne zamanki koskoca marketde alkolden baska icecek birsey bulamiyorsan, hemen ama hemen doktora gorunmeni tavsiye ediyorum. lutfen. unutma ve utanma, alkolizm bir hastaliktir.

hacı az önce wc'ye giderken, kapının önünde boy aynasında kendime 2 saniye baktım ve wc'nin kapısının camında bir yumrukla çatlak oluşturdum..
durum biraz psikolojiyede kayıyor anlayabildiim kadarıyla ama, en uç noktada bile olsa, ne doktora ne de psikoloğa gidebilek ne zaman nede maddiyata sahibim.
Bana acil cözüm lazım..
çözüm olarak sunabileceğiniz en alakasız görüşler bile kabulumdur. siz sunun yeterki..

3 bira aldım alkolü bırakmalıyım diye düşünüyorsanız telaş yapmanıza gerek yok bence.

bira alkol mü yaa.. koladan pek bi farkını göremiyorum ben..
bir başka duyuruda da yazmıştım bunu..

hatta nickime bile yansıdı bu.

alkolik olmak öyle kolay bir şey değil...
2 hafta bira içmek ile olabilecek bir şey hiç değil...rakıya, şaraba, votkaya falan dadanmalısın alkolik olmak için.. bira ne yaa..

vücudundaki bazı hormon ve neurotransmitter'lerin yaptığı görevi artık alkol yapıyor olması gerek artık, "alkolik" olman için.. sigaradaki nikotin'in, beyindeki serotonin'in yerine geçmesi gibi..

ben tam 4 yıldır günde minimum 6 bira içiyorum.. tüm gün evde oturduğum günler 12-13 biraya kadar çıkıyor bu.. kasa ile alıyorum, 2 günde - 3 günde bitiriyorum kasayı.. alkolik falan da değilim..
bira içmeyi çok seviyorumm sadece..
alkolik olmak öyle kolay bir şey değil..

aha iş bu yazının her cümlesinde birer koca yudum bira alınmıştır..

Alkol belasindan kurtulmaya calisma, hayatindaki eksikleri giderdigin zaman o kendiliginden gidecek zaten.
Bu konuda yazabilecegim sey budur.
Genel hayat gidisatin hakkinda ise bilgi vermemissin, bu yuzden o konuya deginmiyorum.

fuck milk get beer yazdiklarinda ciddi misin? 4 yildir gunde "minimum" 6 bira icmek sence normal mi?
Ben de gunde bes paket sigara iciyorum ama tiryaki degilim, yalnizca sigarayi seviyorum.

kendine meşgale bul, spor yap, oyun oyna, içmeyen arkadaşlarınla vakit geçir, alkol almak istediğinde alternatif içecekler edin (ben bir ara fazla şarap içmemek için devamlı üzüm suyu alıyordum ve neredeyse şarabı unuttum), kendinle otur karaciğerinin bir limiti olduğunu ve her kadehte o kredinin tükendiğini falan düşün. kendini ikna et bir şekilde yani. ki burada sorgulamaya başladığına göre bu meseleyi çözmeyi gerçekten istiyorsun. kolay gelsin.

onlinedrummer.com

www.gitardersivideo.com

öyle şeyler söylenmez. hele bir bağyanın yaşı ve sözlük niki hiç sorulmaz. hele sözlük yazarları ve moderatörler bile bilmezken sözlük dışındakilere asla söylenmez.

(bkz: sözlükteki ünlüler)
ayrıca yine senin cevap verdiğin (git: 60236) var. tekrar niye sordunuz anlayabilmiş değilim.

evet deckard hatırlıyorum onu da, ben özellikle banu güven ve ayça şen'in sözlük nicklerini (varsa tabi) merak ediyorum.. o yüzden sordum..
aslında başlığı hatalı yazmışım, evet haklısın.. "ayça şen ve banu güven'in sözlük nick'i nedir?" diye açmalıydım..
bu hali ile aynı sorunun tekrarı gibi olmuş.. :(

@beccaria..
:))
neyse .. :))

banu güven sözlükte yazmıyor artık. kendisi yakın bir tanıdığımdır.

biri de memo tembelçizer'dir. çoğu kişi biliyor nikini ama ifşa edilmez edilmemeli zaten.

çok bariz olanlar-kimliğini saklama gereği duymayanlar var. biraz çabayla kimse size söylemeden de entry okuyarak tespit edebilirsiniz.

muhtemelen beccaria bunlardan biri olabilir :P

adam olan kişi, sözlükte kendini belli eder, kaliteli yazar olur ve haliyle kendini okutturur ister ünlü, ister ünsüz olsun fark etmez. Bence o kadar da kafa yorulacak bir konu değil bu sözlükteki ünlüler mevzusu. birde şöyle bir şey var; sen o sevdiğin ünlü kişiyi zaten tanıyor, nasıl bir yapıya sahip olduğunu biliyorsan hangi konular hakkında neler yazabileceğini de tahmin ediyorsundur.

(bkz: negroplasty)
(bkz: south park)
www.southparkstudios.com

ameliyatla bacaklardan uzatabiliyorlar. ama bunu yaptırmak için kaçık olmak lazım. benim de boy 1.70 kilo 65. 24 yaşındayım ama en fazla 21-22 görünüyorum. şikayet edecek birşey yok bence. ama kilonu arttırırsan biraz daha büyük görünürsün. bi spor salonuna yazılıp ağırlık çalış bence. bir de sakal bıyık bırak.

işin kötü yanı sarışın olduğum için sakal ve bıyıkla da problemim var. 3 ay kesmesem anca belli belirsiz bişeyler çıkıyor ortaya. (3 ay mübalağ tabi)

şu ameliyatlarla ilgili bişeyler bilen var mı acaba?

edit: evet, türküm ama kimse türk olduğuma da inanmıyor. =)

1.70 aslinda o kadar kisa degil. Eger fazla genc gorunmekten sikayet ediyorsan

-kilo almak (ozellikle agirlik calisarak)
-sakal/biyik birakmak
-giyim tarzini degistirmek

gibi yollara basvurabilirsin.

valla hocam 1.70 kısa değildir bir kere. türkiye ortalaması bundan daha uzun değildir. ben de 1.72 ve 24 yaşındayım mesela ama beni de 30 yaşında falan zannediyorlar kırlaşmış saçlardan dolayı. bir insanın yaşını tahmin etmen gerektiği zaman, kilosuna, boyuna veya saçına bakmak başlı başlına saçmalık. insanın yaşını belli eden yüz hatlarıdır. onu bilmeyip ve ona dikkat etmeyip sen 15 yaşındasın diyenler zaten bir boktan anlamıyorlardır. ayrıca olduğundan yaşlı göstermek, genç göstermekten daha kötü bence. bana bundan sonra da 30 diyenlere ben ağız burun dalmayı planlıyorum mesela.

Ne bekliyorsun arkadaş, herkes yazmış işte Türk erkeğinin boy ortalaması 185 mi sanıyorsunuz? Benim boyum 2oocm, ben de yaşımdan çok daha genç gösteriyordum 2-3 yıl öncesine kadar. Kuzenlerimden birisi 195cm civarı, benden 4 yaş büyük ama tam tersi benden küçük gösteriyor. Üstelik sakal bırakma şansı da yok çünkü çok seyrek.

Bazıları yaşlı görünmek için sakal bırakır. Benim için herkes tam tersini söylüyor, sakal bırakınca daha genç duruyormuşum.

Boy uzatma için küçük ibo'ya yapılan ameliyatlar var ama kemikleri kırmayla falan uğraşma yazık günah.

ameliyatı da söyleyeyim. kaval kemiğini ortadan kesip demirler yardımıyla iki kemik arasındaki mesafeyi açıyorlar, kemik yavaş yavaş dolduruyor aradaki boşluğu. 10-15 cm uzatıyor boyunu. ama ne kadar acı vereceğini düşün istersen.

www.chinadaily.com.cn
www.iconocast.com
www.marieclaire.com

40 yasinda 30 gosterirsin 50 iken 40 daha da ne istiyorsun :)) millet genc gorunmek icin ne paralar dokuyor cok sanslisin bence..

ne güzel şeysin sen spor
spor yap, kaslar gelişsin, genişlesin, hareketlerin kesinlik ve hız kazansız
surat ne kadar genc gösterirse göstersin vucut gönrüntüsünu cocuk modundan cıkartıp yetişkin insan kalıbına sokarsan , olduğun yasta görüne bilirsin,
hem yaslanıncada genc görünmek isteyeceksin onuda sağlar

arkadasim ne guzel iste. Biz yasitimiz erkekler gittikce olduklarindan daha da yasli gosteriyorlar diye sikayet edelim, etrafta ayi gormekten bikalim, sen dogal halini degistirmeye calis (hem de ameliyatla) olacak is degil. Arkadaslara katiliyorum, bence de git biraz spor yap, durusunu duzelt, kendine guvenin yerine gelsin, sonra da silkelen kendine gel.

sen ameliyat hakkında bilgi almaya bile çalışma bence. sırf estetik amaçlardan bunu yaptıran çok affedersin aptaldır. spor için süper bir yaş, git vücut geliştirme yap.

kisalink.com
kisalink.com
kisalink.com
bakabilirsiniz linklere

yanlış düşünüyorsun biraz kilo alsan yeterli bence. benimde boyum 1,70 misal ama sorun yapmıyorum. yinede ameliyatı tavsiye etmem ama japonları ayakkabı tabanına yerleştirilen akupuntur etkisiyle boy uzatan birşeyleri var ne kadar doğru bilmem. incele istersen.

sitenin adı kivi veya kiwi gibi birşeydi araştırırsan daha iyi bilgi alabilirsin.

ya kusura bakmayın da, 1.70 boyla o bahsettiğiniz boy uzatma operasyonunu HİÇ BİR doktor yapmaz size. bildiğin mallık yani. 1.70 neyine yetmiyor abicim. boy uzatma operasyonu nedir. lütfen sağlığınızla oynamayın.

yaşı büyük göstermenin daha güzel yolları var, imajını değiştirirsin, giyinişini değiştirirsin, spor yapar kalıp yaparsın, sakal bıyık bırakırsın saç uzatır kısaltırsın falan. böyle bi operasyon tek kelimeyle aptallık. kafanız mı iyi.

Sakala aban sen. Pek çıkmıyo diyosun hergün traş ol traş bıçağı ile, 2-3 ayda gürleşirler. Basketçi olmayacaksanız 170 yeter kafanıza takmayın...

boyuna çizgili gömlek ve dar kesim kot pantolon giy boyun 1.80 gibi gözüksün :)
bir miktarda spor yap daha atletik bir görüntün olsun
ve ayrıca cildinde sorun yaratmayacaksa bol bol güneşlen bronz tenli olmaya oyna

ah 22 yaş. :)

Belkide öncelikle psikoloğa gitmelisiniz. Yani bunu bu yaşta takıntı haline getirmiş olabilirsiniz ki normal birşeydir. Çünkü zamane gençleri gerçekten eskilere göre daha uzun boylular. sizin yaşlarınızdakiler özellikle. ahh heşke dünyadaki tüm insanlar (yada erkekler diyelim) aynı boyda olsa idi, ne kadar güzel olurdu o zaman. Birde şöyle birşey var; ben boy takıntısı olan bir erkek olarak bugüne değin, istisnasız herkesin boyunu söylerken fazladan söylediğini gördüm(görüyorum). Yani adam 1.73 boyunda, ama sorduğun zaman 1.77 hocam diyor. en az 5cm ekliyorlar. Bunun en doğru oranı, şu eczanelerde, sağlık ocaklarında olan, üstüne çıkıp kafanızın hizasına dayanılan ölçü aletleridir aslında. Ama millet evde mezure, metre vb. aletlerle ölçup boylarının o olduğunu iddia ediyorlar. Oysaki yanılıyorlar. Mesela ben senelerdir. 1.71 boyundayım (bir 8 senedir felan böyle) askeri soruşturma yapılırken de ölçmüşlerdi orda da 1.71'dim mesela. (kendimi, boyunu tek doğru söyleyen kişi olarak görürüm:))

Şöyle insanlar var mesela, adam 1.65 boyunda, ama sorduğumda boy kaç diye, 1.73 diyor. 1.73 boyu olan adam 1.78 diyor. Böyle insanların oranı tahmin ettiğinden de fazla aslında emin ol. Hatta ben senin 1.70 olduğundan da şüpheliyim ve diğer arkadaşların verdikleri boy oranlarında da.

Ben kendi adıma 1.71 olduğum halde, yine komplekse giriyorum, kafaya takıyorum bu konuyu ama çok seyrek de olsa, kendimden daha kısa insanlarla yan yana geliyorum. O zamanlarda nedensiz yere kendimi daha iyi hissediyorum. Yani bu olay psikolojik derin konular içeren bir mevzu bence. ama ne yapacağız, böyle bu işi kafaya takmakla hayat geçmez. hayatın amacı olan "mutluluk" için kişinin hayatını güzel yaşaması lazımdır. hayatın güzel olması için de öncelikle kendini sevmen gerekir. Kendi içindeki Yin yang dengeni oturtman, bedensel ve ruhsal olarak kendini tanıman ve sevmen ondan sonra hayatın içindeki görevlerini idame ettirmen gerekir ki, bu şekilde düşündüğünde boy, kilo vb. sorunları dert etmezsin, mutlu yaşayabilirsin..

Her şey kendini sevmende geçiyore..

şimdi gerçeklere dönelim...
1.70 kısa bir boy değil... ama 60 kilo iseniz üzgünüm ama siz türk deyimiyle en iyi ihtimal balık etinden hallicesiniz...
kandırmışlar sizi o boy o kilo da zayıf olmak için 50-54 arası fln olmanız lazım...
boy içinde ameliyat var ama ortopetik bozuklukları olmayanlara yapmıyorlar, bacaklarınızdaa yaklaşk 10 ar cm lik alt üst olmak üzere dikiş izleri ile geziyor, ameliyattan sonra da ağrısız yürüme ve hatta yürüme garantisi vermiyorlar

o önerileri oraya yazanlar klavye ve mouse kullanırken bilekleri boşta değildirler eminim. hadi klavye belki ama, mouse kullanırken o iş imkansız. kolunu bütün gün havada tutmak gibi bir şey o.

sağ eline kalın havlu gibi olan bilekliklerden öneriyorum.

aynı durum bende de var. önemsemiyorum hiç ama gerçekten önemli. ben de çözüm olarak en yakın zamanda powerball alacağım. bilek bölgesindeki sinirlerin rahatlaması için..

sol elinizle kullanamayı öğrendiğinizde. bir sağ bir sol mu yapacaksınız ki? sonuçta o bölgedeki sinirler gene zarar görecek..

dirseğe destek aldığın zaman daha az yük biniyor bileğe. ben de çok çektim o ağrıları, mouse'u masanın ilerisine koyup kolumu uzatarak rahatlatıyorum. ama alışkanlık öteki türlü olduğundan tekrar tekrar çekiyorum.

@dambil:
aslında şu mantıklı geliyor; mesela geçen senede tam bu bilek ağrısı had safhaya çıkmıştı ki, tatile çıktım ve tam 1 ay hiç pc başına oturmadım. Döndüğümde bilek ağrısı felan yoktu. ama yine tam 1 yıl sonra iştei ağrılar had safhaya ulaştı. Velhasıl bu sefer tatile çıkma, bileği dinlendirme gibi bir durum yok. üstüne üstük pc başından kalkacak vaktim de pek yok. Neyse uzatmadan, bana mantıkle geleyn şey şu; sol elle mouse kullanmayıda öğrenirim, sağ el ile sol el arasında hiçbir fark olmayacak kadar geliştirdikten sonra bir süre sol, bi süre sağ takılrıım, yani bilekleri dinlendirmiş olurum. Böyle ömür boyu götürürüm işi diyorum. nasıl sizce?

onun yerine powerball diyorum=) günde 15-20 dakika çevirsek yeter=)

ben zaman zaman sol elimle kullaniyorum. benzer problemler sonucu alistirmistim kendimi.
gerci baska islerde de sol elimi kullanabildigim icin cok zorlanmadim. zamanla alisiyorsun.
bir de klavye kisayollarını ogrenmek de bazen cok ise yarıyor. surekli tik tik eliniz mouse da olmaması falan,kucuk bir hareket de olsa bazen klavye kisayolları da kisacik bir sure bileginizi rahatlatıyor.

www.dealextreme.com
bu alet bileğin masaya temasını keser gibi. yani bileğin değerse kullanılmaz gibi duruyor. ama söylendiği gibi o şekilde ne kadar kullanırsın orası tartışılır.

www.dealextreme.com
bu var bir de daha mantıklı senin için.

cevap değil ama uzantıları nedir ki onların? ayrıca kaliteleri ne kadar süper?

merak ettim de mazur görünüz..

1080p olsa gerek diyecegim ama onlar bile bu kadar tutmaz.

dandik bir wmv nin hatali cevrilmis halleri olabilir mi acaba diyorum?

bildiğim tek converter bu (bkz: total video converter). daha iyileri vardır mutlaka...

3 dakika ve 700 mb, hmm... time warp'un orjinal kayıtlarına ulaştınız sanırım...

format factory adlı mükemmel programı tavsiye ediyorum hemi de beleş.

ayrıca boyutlar gayet normal mini dv nin ham avi olarak görüntüsü 5dk 1gb tutmakta.

.mpg
.avi
türünde dosyalar, ha birde dvd var ama ona lafım yok, o büyük olsun tamam, onu bir şekilde ufaltırım video dönüştürme programlarında falanda. Bu 2 dakikalık görüntüler nasıl bu kadar boyut almış?
Görüntüler çok kaliteli bu arada. Bir kısa film yönetmenine ait videolar bunlar. Bildiğimiz tv dizilerindeki görüntüler gibi.

ham, işlenmemiş görüntülerdir onlar. çeşitli codec ve programlar yardımıyla makul boyutlara indirebilirsiniz.

şurayı bir inceleyin isterseniz:
forum.divxplanet.com

mac kullanıyorsanız handbrake iyidir.

her şeyi unutun. sorenson squeeze'i deneyin. Hatta bakın başlıkta yazılan entry'ye. %100 doğru birt entry'dir o. Ben sorenson squeeze'den başkasına asla elimi değmem. Böyle bir optimizasyon olamaz, enfestir.

windows 7'ye uygun antivirüsler henüz çıkmadığı için öyle olması normal. yanlış hatırlamıyosam kaspersky'ın bi beta sürümü destekliyodu.

iterator belki daha iyi biliyordur ama windows 7 vista altyapısı üstüne kurulu. yani her vista programı değilse de büyük bir kısmını destekler. hız konusuna gelince kasper zaten hep kasar.

avira premium tavsiye ederim.

zaten win7'nin önderdiği siteden win7 deneme sürümlerini indirdim. kaspersky çok fenaydı. technincal preview sürümü çıkmış.

nod32 4.0 ya da eset smart security 4.0

Symantec Endpoint Protection 11 süper oluyor yanlız build 4000 den sonrasını kurunuz en azından x64 de 4000 öncesi saçmalayabiliyor. x86 için de kesinlikle enpoint ve sorun yapar mı öncesi bilmiyorum ama yine de 4000 üzeri bi versiyon kurunuz. en ufak bir performans kaybı yoktur tıpkı diğer enpoint veya symantec antivirüsler gibi.

virüs sistemi neden kuruyorsun ki, artık vista ile birlikte bence gerek kalmadı o tür programlara çünkü vistanın güvenlik duvarı çok kaliteli. ben kurmadım mesela virüs programı. onun yerine acronis yükledim. ara sıra onunla sistemi geri yüklüyorum

Antivirüsle birlikte firewall oluşturan kaspersky gibi sistemler bu nedenle daha yavaş çalışırlar. Avast benzeri sistemlerin firewall hizmeti asla yeterli olmayacağı için böyle hafif sistemlerle anca teselli bulursunuz. Buna dikkat edin, seçeceğiniz yazılım mutlaka firewall güvenliği yüksek bir yazılım olmalıdır ki güvenliğiniz tamamlanabilsin.

Şurda windows 7 için güvenlik yazılımı olan firmalar gözüküyor:
www.microsoft.com

tr.giveawayoftheday.com

bu programıda inceleyebilirsin tabi.

@jugador
Öyle bir yer yok hocam.

zwt.nfo dosyasını not defteri ile açarsanız aşağılarda bir yerlerde seriali göreceksiniz diye tahmin etmekteyim.

bence dosyaları bir yere upload edin bakalım. sanırsam telefonla activate etmek konusunda bir cinlik gerekiyor. önce serial gir sonra sana telefondan verilen key'i giri simule edicez :P

zwt.nfo dosyasında serial yoksa büyük ihtimalle exe uzantılı keygen dosyasını antivirüs programınız silmiştir..

programın tam ismi; " Adobe Design Suite Premium CS3 "

PC'de virüs programı yok benim. Sadece işletim sistemiyle Default olarak gelen " Windows Defender " var sadece o kadar.

@judagor

yok hocam olmadı hiçbiri, " invalid " diyor. piratebay'dekini de indiremedim. açılmıyor site, yasak galiba oraya giriş. Birde konu iyice crack muhabbetine döndü sanırım. Ben keygen klasörünü nasıl kullanacağımı sormuştum aslında, bi yanlışlık yaptıysak affola moderator kardeşler

bildiğim kadarıyla vs2005 den upgrade yok. vs2008 kurmanız için 2005 i kaldırmanıza gerek yok. hatta kaldırmayın zaten, 2005 projeleri açmak için lazım olacak.

ikisi birlikte kardes kardes calisir.

2008 kurulu ise, 2005'te yaptığın solution'ları açmaya çalışırken sana bir uyarı verecektir. Bir önceki sürüme ait bunlar, 2008'e uyarlıyayım mı diye, uyarla diyebilirsin çünkü 2005 versiyonunu da yedek olarak tutmaktadır.

2008 kurun, 2005 de kalsın derim. 2005'te yazılmış bazı solutionlarda 2008 sorun çıkarabiliyor.

hacı sen daha doğru düzgün düzenli spor yapmaktan eriniyorsun anladığım kadarıyla. o dediğin hydroxycut benzeri hapların senin dünyanda yeri yok. sağlam diyet ve spor olmadan onlar işe yaramaz. en güzeli git bir salona. sağlam bir diyet + sporla göbeği eritirsin.

hakkattende bi kere yağ yakıcı demişim, bi kere yak yakıcı demişim, 3-5 kere de kas yakıcı demişim. yani bişeyi yakıyo ama ben şu an neyi yaktığının tam farkında değilim. o derece alakasızım bu işle. bunu zaten anlamışsınız.

artık faşizan tavırlar sergilemeye başlayan bu zalım göbekten kurtulmanın yolu silahlı mücadeleden mi geçiyor yani? illa diyet + spor mu yapmalıyım? tamam spor'a varım ama dostlarım diyet demeyin lan bari. yaza yaklaştığımız şu güzel günlerde kebaplı mangallı alkollü gecelerden etmeyin beni.

haftada 1 yapılan halı saha maçlarını faraza haftada 3'e çıkarsam bu da bir spor sayılır di mi? motivasyon açısından soruyorum bunu. zira salona git koş koş ne bileyim işte ne yapılıyorsa o salonlarda ondan yap, en fazla 1-2 hafta dayanırım ben bu mezalime. daha keyifli olması açısından halı saha diyorum.

bu arada ek soru 3'e ait bir cevap gelmemiş. 2-3 bira çakıp maça çıkmaktan daha faydalı olur belki o hidrobişey hapları?

yıl 2009 bölgesel zayıflama halen icat edilmemiş ya, vay anasına arkadaş.

(bkz: requiem for a dream)

sabahın köründe maç yapacak birisini bulursan, aç karnına sadece su içerek maç yap haftada 3 gün. bu ilaçları da boşver, hem parana hem sağlığına yazık. kafein alabilirsin sabah kalkınca, sonra koştur maça.

bak şimdi bende arama yapıp geldim okudum senin yazdıklarını, tek sen değilsin ki bu göbek derdinden telli. dün hesapladım 2 haftada biraya verdiğim para 50 ytl'i geçmiş. vayy. Şu işleri biraz yoluna koyim, hemen body building'e koşacam.

İllegal bir durum olur. İllegalini de geçiyorum direk çalmak diyoruz buna. Legal bir şey yapmak istiyorsanız template monster gibi bir yerden 50-60 dolara bir template alıp onu kullanın.

o da güzel ama ücretsiz bir yer varmı bildiğin?

free-css.com

gösterdiğiniz site de template zaten, aynısını satın alabilirsin. ya da internetten beleşe de bulabilirsin. bana sorarsan kullanman da pek bi sorun teşkil etmez. eğer çok göz önünde bi site olmayacaksa.

www.divxforevertr.com

ayrıca film orjinal dvdsinde türkçe seslendirilmiş..

fps falan vermesi gerek ki yardım edelim.
kaç cd kaç dakika ....

Altyazıları filmle uygun hale getirmeye yarayan programlar var. ben denemedim ama deneyip iyi sonuçlar alanlar mevcut. o yolu da deneyebilirsin bence.

yaf, pc'sinde hazır şekilde duran arkadaşlar varsa yollayıversinler, arayıp taramıyiim bende birde diye ekledim aslında bu duyuruyu:) Format mormat önemli değil, yollayın siz 2 saniyelik iş (eğer varsa pc'nizde hazır) bende arkadaşa yollicam hepsini .rar'layıp o denesin.

rapidlibrary.com

www.zedge.net

sony ericson t250i marka model telefonun zil sesinde bu dediğiniz tonda bir zil sesi mevcut.

yan tarafta duran o sekmelerın hıcbırı mı gozukmuyor yoksa o bolum gozukuyor da sız not kagıdı secenegını de mı eklemek ıstıyorsunuz? ıkıncısı ıse o bolumun uzerınde "araclar" dıye bı secenek var, oraya tıklayın ve not kagıdı gorselının uzerıne cıft tıklayın.

Alternatif olarak ATNotes adlı programa da bir bakın isterseniz, son derece işlevsel ve küçük bir program.

sekme mekme hiçbirşey gözükmüyor. araclar bile gözükmüyor, anlamadım bende
@tekosin : eyvallah da, ben windows'un default olarak yaptığı işler için ayrıdan program yüklemeyi sevmiyorum.

windows sidebar (yani kenar çubuğu) denen şeyi kapatmışsınız sanırım. onu açmanız gerek

www.imdb.com

avatar-benders.org

Türkçe yokmu?

ben de duyurulardan öğrendim artık celp falan :) galiba diplomanı haziran'da alıyorsan en erken aralık'ta gidiyorsun. öyle değil miydi yoksa?

çıkışı alır almaz erken sevk dilekçesi verirsen ağustos celbinde gidersin. eğer yetişmezse aralık celbine kalır.

süper oldu bak şimdi bu, az önce üniversite ile de konuştum haziranda okul bitince 1 ay sonra diplomayı veriyorlarmış. yani temmuzda diploma elimde, hemen askerlik şubesine gidip aralıkta da askere giderim.
Son bir soru daha, yanlışlık olmaması için, bahsettiğiniz aralık ayı 2009 aralık ayı demi dostlar ya?

evet 2009 aralık

@want2die ; erkenden başvur ile ne demek istediğini anlamadım. Durumum ortada, yani haziran 2009'da okul bitiyor, temmuz 2009 da diplomayı veriyorlar bende askerlik şubesine koşuyorum(amacım aralık 2009'da askere alınmak. kısa dönem uzun dönem fark etmez) Daha erken nasıl hareket edeyim?

diplomaya gerek yok..okuldan mezun olduğuna dair bir yazı ile gidersen şubeyede olur....benim arkadaş notlar açıklandıktan sonra hatta çarşamba günü idi neyse ertesi gün okula gidip mezun olduğuna dair yazıyı almasıyla o gün şubeye gitmiş ve agustos celbinde askere alınmıştı....bence agustosta askere gitmek aralıkta gitmekten çok daha iyi...illa diplomaya gerek yok..ama sana tavisyem notlar açıklanmadan askerlik şubesine gidip erken sevk için ne gibi evrakların lazım olacağını öğren..çünkü notların açıklandığından sonra bu evrakları tamamlaman ve erken sevk dilekçesini vermen geç olabilir.bildiğim kadarı ile erken sevk durumu olduğu için normalden farklı işlemler yürüyor ondan dolayı senin şubeye gidip daha önceden öğrenmek iyi olur...aralık ayında giderim diyosan da diplomayı alır almaz şubeye koşturmanda gerekmiyor.zaten onlar gelip seni bulurlar daha önceden tecil etmediğin sürece tabi..

tekrar diyorum: diplomaya gerek yok....bu olay üstte anlatığım arkadaşımla sınırlı değil..bayağı bi kişi tanıyorum diploması olmadan x celb dönemi için başvuran...

bir soruda bende sorayım farklı bir konu açmak istemedim.
bende 2009 haziran ayında mezun olucam büyük ihtimallede, 25 hazirana kalmaz notlarımın açıklanması. benim derdim kıbrısta olmam, başvuruları konsolosluk aracılığı ile yapıp ağustos'ta gidebilir miyim?

İlla aralıkta gitmek istiyorsanız ağustostan sonra müracaat edin. Arkadaşım AÖF'nin büt sınavının açıklanmasından sonra yani ekim ayında erken sevk için başvurmuş ve aralık ayında askere alınmıştı. Ben de nisanda gitmek istediğimden aralığı geçirip, ocak ayında başvurmuş ve nisanda gitmiştim. Ağustostan önce başvurursanız ağustosta gitme ihtimaliniz var. Sağlama alın, eylülde başvurun.

babylon

stardict

(bkz: useful dictionary)

ben o tür programlarla uğraşmıyorum yoksa o türlü olunca, format atıyosun, sonra bir daha yüklüyosun felan uzun iş, formattan sonra pc'ye en az program yüklemek amacım benim, onun içün; www.seslisozluk.com gibi online sözlüklerden faydalanıyorum. ,
Buda bir çözüm yolu mesela.

sanırım psikologlar ilaç veremiyorlar. psikiyatristle görüşseniz daha iyi olur bence.

allah aşkına gitmeyin psikiyatriste falan.. ilaç vereceklerdir!! kesin vereceklerdir, ne olursa olsun.. ve o ilaç HİÇ BİR İŞE YARAMAMAKLA KALMAYIP, BAĞIMLILIK YAPACAKTIR! ve mevcut durumları değiştiremez ilaçlar.. ancak siz değiştirebilirsiniz!

lütfen.. sizi tanımıyorum ama, yağmurdan kaçarken doluya tutulmamanızı tavsiye ederim..

size belki saçma gelecek ama, kitap okumanızı tavsiye ederim.. bakın, herkesin tecrübeleri kendine özeldir ama denemekten zarar gelmez ve emin olun sonuçları ilaç bağımlısı olmaktan kat kat daha iyidir..

nietzsche ağladığında ve insanın anlam arayışı.. bakın, bundan 1,5 sene önce bana da ağır depresyon teşhisi kondu.. 5 dakikalık bir görüşme sonrasında psikiyatrist bana bir ilaç verdi.. 560 küsür soruluk bir teste tabi tutuldum, ve o testi cevaplayana kadar herkes depresyona girerdi zaten inanın.. okulu bıraktım.. intihara eğilim teşhisi de koydu psikolog.. (hem psikolog, hem psikiyatr ile görüşüyordum..) fakat ilacı kullanmaya başlamamdan 2 ay kadar sonra intihara kalkıştım.. ee? bu ilaç bunu engelleyecekti hani sözde?

ya sizi kendi hikayemle sıkmak istem,yorum ama durumu şöyle özetleyeyim bundan sonrasını: daha iyi bir psikoloğa yönlendirdi ailem beni.. durumumuz çok iyi değildi ve bu adamın saati 60 TL idi.. bilmiyorum inandırıcı gelecek mi, ama sadece 2 kez görüştüm kendisiyle.. bana bazı kitaplar tavsiye etti ve ben ilk tavsiye ettiği kitabı hemen alıp okudum: insanın anlam arayışı adlı kitap.. ondan önce kendi isteğimle nietzsche ağladığunda'yı okuyup dibe vurmuştum hakikaten.. fakat insan derin bir okyanusta battığında (yüzme bilmesine rağmen, kendini bıraktığında aslında..), maalesef ayakları yere değmeden su yüzüne çıkamıyor.. nietzsche ağladığında beni dibe batıran kitaptı, o psikolog ve önerdiği kitaplar da benim su yüzüne çıkma isteğimi tetikleyen şeyler oldular.. bakın, her şey insanın kendisinde bitiyor.. ilaç kesinlikle son çare olmalı..

sonuna kadar sıkılmadan okuduysanız yazımı çok teşekkürler.. başınızı ağrıtmamışımdır umarım..

ben de onu diyorum zaten. psikologla görüşeyim o da beni yönlendirsin..

vercingetorix, çok güzel yamışsın. Şu kitapların isimlerini yazarsan bizlerde faydalanabiliriz.

dertmatik.net
birde böyle bir yer var, derdini yazıyorsun, güzin ablaların sana yardımcı olmaya çalışıyor felan, oraya bir ara gel, karşılıklı oturup çay içelim bibakalim.

dertmatiği keşfedeli bir hafta oluyor:) tesekkurler..

Asit yağmuruna girmedin değil mi? :)

bildiğim kadarıyla bahar ve yaz yağmurları (ama kış ayındayız?) saça iyi gelir. hatta tüm bedene iyi gelir. çocukken annem nisan yağmurunda dışarı çıkmamıza izin verirdi. bi güzel ıslanırdık. balkonda kavalara yağmur suyu toplardı yıkanırken onu da kullanırdık...

Anneannem eskiden yağmur yağınca balkona bir kova koyar,o kovaya biriken suyla saçlarını yıkarmış. Çok çok iyi gelirmiş. Ama bilimsel açıklama yapamıyorum.

nisan yağmurlarının şifasına (mevleviler mesela) inanılır doğru ama onunla bir ilgisi yok sizin olayınızın. şimdi normal şartlarda yağmur suyunun pH değerinin 5,5-6.5 gibi değerlerde (nötral değerlere yakın yani) olması beklenir. ama yaşadığınız bölgedeki hava kirliliğinin boyutlarına bağlı olarak(havadaki SOx, NOx ve COx değerlerinden kaynaklı hava kirliliği) bu pH değerinin sıfıra doğru kayması yani asitliğinin artması muhtemeldir. bu olaya asit yağmuru denir. insanlar, hayvanlar, binalar ve doğal doku üzerinde tahmin edebileceğiniz üzere aşındırıcı bir etkisi vardır bu yağmurun. sizin saçınızda gerçekleşen tepkime nasıl bir şeydir bilmiyorum ama çok sağlıklı olduğunu söylemek güç. asit işte yahu.

@selim alai; asit yağmurunda öyle kaşıntının yok olmasıyla kurtulanacağını sanmıyorum, kaşın kirpiklerin de yok olması gerekir. tam güçlü asit değil sanırım bahsetttiğiniz (ph5 filan). birde daglien eğer yağmurun tadı azcık acıysa evet kısmen asitli (asit asittir ama zayıf asit demek istediğim) yağmura girmişsiniz.

sevgili hia; valla işin açıkçası şu ki ilk yazdığımda söylemek istemedim ama daglien arkadaşamızın kafasının yağmuru yedikten sonra kaşınmamasının nedeninin psikolojik olabileceğini düşünüyürum. ayrıca asit yağmuru denilen şey sizinde dediğiniz gibi ph5 falandır. aksi takdirde daha aşşağılara indikçe güçlü asitler elde edersiniz ki bunun sonuçlarını tahmin edebiliyorsunuzdur heralde. sonuç olarak şunu söyleyebilirim; evet belki arkadaşımız bir faydasını görmüş olabilir ama böyle bir mevsimde (kışın hava kirliliği olayı en yüksek seviyededir) yağmur suyunun faydasından çok zararı olur diye düşünüyorum.

ekşimtırak acımsı bir tat diyelim olsun bitsin :P

ben bilerek şampuanların saçları yağlandırdığını düşünüyorum, eskiden böyle değildi, çok kullanıp yıkasınlar diye. veya artık havalar daha kirli, saç çabuk kirleniyo, ama niye çok yağlanır oldu...

teorik olarak yağmur suyuna yere düşmeden önce demir vb. ağır metallerin karışması pek mümkün değildir. adı üstünde ağır metal, havada olmaz ki.

nerde yagdigina bagli, yagmur ormanlarinda saftir mesela, ama istanbul'da yagdiysa asidiktir. asit yagmuru genelde havadaki karbondioksitle birlesince oluyor, boylece karbonik asit olusuyor ve ph'i dusuruyor. col olan ve tozlu bolgelerde olusan tozlar kalsiyum karbonat iceriyor ve bu da asit yagmurlarina karsi koyuyor, boylece dogal yagmur ve hatta alkalin iceren yagmurlar olusuyor. e alkalin iceren ph dengeleyici sampuanlar da var, ama yagmurda olunca daha saf ve dogal oluyor haliyle, boylece saca iyi geliyor. evet birseyi daha acikligina kavusturduk :)

valla bende de tam tersi oluyor.

yağmurda saçım ıslandığı zaman kepek oluşuyor ve duşa girene dek kafam yanıyor.

insanoğlu.
cins cins.

geçenlerde dedim arkadaşlar ama şimdi o geçenlerdeyi düşündümde baya bir zaman olmuş :)
mevsimlerden neydi o ara hatırlayamadım gerçektende. Hatırlayamadım çünkü nisan yağmuru yada diğer mevsimlerde yağan yağmurun içindeki maddelerin farklı olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim. yağmur yağmurdur diye düşündüm sanırım o an. cevaplar tam tatmin edici olmasada sanırım cevabı aldım. dediğiniz üzere, yağmur suyu içindeki asit, demir gibi şeylerin etkisiyle o kaşıntı gitti sanırım. Kesinlikle psikolojik olduğunu düşünmüyorum. Yani kaşıntı gerçekten yok oldu. snowflake kardeşimizin dediği gibi benim kafanın bu kaşınması saçın kirliliğinden olmayabilir (bunu hiç düşünememiştim) kafa derisi ile alakalı olabilir yani alerjik durumlar felan, Hatta yine diğer bir arkadaşımızın belirttiği gibi, şampuanların içinde bulunan bir maddede sürekli 2 günde bir kaşıntı yapan bir madde içeriyor olabilirler içinde.

Velhasıl sabun da kullandım, sadece su ile de yıkadım, hertürlü şampuanı denedim ama yok, hiçbirşey o yağmur suyu gibi kesemedi kafamın kaşıntısını. Sanırım ben yağmur adamım arkadaşlar :)

her gün duş almak temizlik gereğidir.

alkolik ickiler uce ayriliyor aslinda:
bira, sarap ve spirit(damitilmis alkollu icki)

bira genelde arpadan bazende patates ve diger tahillardan yapiliyor, genelde kisa bir sureligine bekletildikten sonra fermentasyon seklinde uretiliyor

sarap ise uzumden ve bazen de baska meyvelerden yapiliyor, bu ickinin ise uzun bir fermentasyon ve yillandirma asamasi oluyor.

spiritlerin yapiminda ise fermentasyondan sonra distilasyon yapiliyor, boylece alkol konsantrasyonu saglaniyor.

yani kisaca yapim asamalari ve ham maddeleri, icimi etkiliyor.. biraz da psikoloji, damak tadi ve metabolizma..

bende hepsinde aynı sarhoşluk oluyor. sadece içeceğin içindeki alkol miktarına bağlı olarak kafayı buldurma süresi değişiyor içkiden içkiye göre.

soylenebilecek seyler bence ickiye gore degil de sahisa gore degisken seyler.

ornegin ben 2-3 bira ile cakir keyif olan bir adamken, bir yurtdisi gezimde kendimi eglence ile birlikte ickiye vurmus ve sarhos olma esigimi 15-20 tane 330ml.lik biraya cikarmistim.

dahasi, ayni gezide bir gun 5 shot absinth ictikten sonraki gunler 1 sise tekila, 1 sise bacardi gibi ickiler sek su gibi gider olmustu. o raddeye gelmistim ki artik sarhosluk durumu yalnizca etrafin donmesi ve konusma guclugu seklindeydi. fakat sizmiyor, sacmalamiyor, yollarda fink atabiliyor ve sohbet edebiliyordum.

tum bunlari yapmak 2 bira ile giden adam icin fenafillah'a ermek demektir. o yuzden sorunun kesin bir cevabi olmadigini dusunuyorum ve cevaplarin da oznel olacaginin akilda tutulmasinda fayda goruyorum.

ben fermante ickilerle damitik ickiler karsilastirmasindan ziyade genel olarak icki turlerinin bizde yarattigi mental bakin tekrar yaziyorum m.e.n.t.a.l etkisinden soz ediyorum..yani hepsinin icinde etil alkol var; az yada cok ..ister arpadan ister seker kamisindan olsun ayni sarhosluk etkisini yapar diyebilirmizyiz. yoksa raki hakkaten insani daha agresif hale sokar , tekila insani costurur gibi tespitlerde bulunabilir miyiz? bulunursakta bunu hangi argumanlara dayandiririz? bi ara utah university nin mouse party die bi calismasi vardi her uyusturucun beyne etkisiyle ilgili. alkol iceren ickilerde kendi iclerinde uyusturucu cesitleri gibi farkli "kafalara" sahip olabilirlermi?

Su an vaktim yok, daha sonra bu soruya cevap yazacagim.

şarap genelde hüznü temsil eder. bu nedenle yaptığı kafa daha çok üzücü olaylara çalışır. ama örneğin bira daha pop bişeydir, eğlendirebilir de. rakı ciddileştirir adam olanı.

hakkaten oldu gorusuruz yani :)

Aslinda konu kapanmis gibi gorunuyor ama bir iki ekleme yapmak isterim:
1-Ickideki alkolun emilimi genelde az miktarda midede baslamakta ancak en cogu ince barsak yukari kesiminde olmaktadir. Bu nedenle mideden ve barsaktan emilimine etki eden hersey alkolun kafa yapici etkisini hizlandirip yavaslatabilir. Ornegin, yagli mezeler ile alkol alinirsa etkisi yavas ortaya cikar. Hizli ve yogun -sek- alinirsa emilim cok hizli olur ve beyin hizli etkilenir.
2-Ickilerdeki -ozellikle bira ve sarap gibi yogun fermentasyona ugrayanlar- alkol disi bazi maddelerin de sarhosluk veya alkol yan etkisine katkilari vardir. Ornegin sarap bazi insanlarda siddetli basagrisi yapar. Bunun nedeni tamamen alkol disindaki fermentasyon urunleri ile alakalidir.
3-Alkol karaciger ve bobrekte ortadan kaldirilir. Aldigimiz ilaclar, yedigimiz yiyecekler, daha once alkol alip almamamiz -yukarida absinth sonrasi bacardi orbeginde oldugu gibi, vucut alkol yikimina hazir ise sonra alinacak alkol ok hizli metabolize olur ve hic icmemis gibi oluruz, bu da dozun giderek artmasina neden olur, yani alkolizmin beyin disi en onemli nedenidir- gibi faktorler alkolun yikim hizini gunden gunde degistirebilir ve ayni icki ve miktari ile 2 ayri gunde farkli hissedebiliriz.
4-Sizin orneginize gore sizin "yavas alkol metabolizoru" oldugunuzu dusunurum. Viski hizla carpiyor sizi, cakirkeyf ve guzel ucma hali olmadan pilot oluyorsunuz, bu nedenle distile alkolden uzak durun derim. Hatta bu ickiler ile alcohol flushing denilen terleme ve vucutta kizariklik-kasinti gibi sikayetleriniz olabilir. Boyle bir durumda alkol daha fazla kanser ve karaciger sirozuna neden olmaktadir bilesiniz...
Pilotaj hatasiz aksamlar dilegi ile aziz dostlar.
Drink responsibly ;)

sarhoslugu sormussun, o da hem fiziksel hem de mental etkilerin ve bunlarin da birbirini etkilemesinden olusuyor, bunun ilk bilimsel aciklamasi da ickinin iceriginden ve yapim asamasindan geliyor, sadece etanol deyip gecmemek gerek yani. senin vucudunun kimyasal yapisina hatta alkol dehidrogenaz enzimlerine bile bagli. psikoloji kismini da beyin aktivitelerin ve hormonlarin da rolu var yani fiziksel degisimlerin psikolojinde rolu var, ayrica senin biyolojine ve hatta alkolik gecmisine dahi bagli.

su konuyla da ilgili olabilir, istemsiz sartlanmayla ilgili:
en.wikipedia.org

sezaryan,

alkolun psikolojik etkilerinin, ya da dedigin gibi "kafasinin" ictigin ickinin cesidine gore degismiyor olmasi lazim. Yani benim bildigim kadarila tekilanin mutlu, sarabin huzunlu yaptigini gosteren bir calisma yok.

Ama boyle iddialarda bulunan kisiler olabiliyor. Benim bir arkadasim tekila ictiginde saldirganlastigini iddia ederdi mesela. Bunun sebeplerini aciklayabilecek bilgim yok ama genel kaninin boyle iddialarin dogru olmadigi yonunde oldugunu dusunuyorum.

Sarhosluk derecesinin kisinin sarhosluk beklentisinden ve baska psikolojik faktorlerden etkilendigi dogru olabilir. Bu iddiada bulunan bir arastirmanin haberini okudugumu hatirliyorum.

Alkollu ickiler hakkinda su kaynaga bakmani tavsiye ederim:
www2.potsdam.edu

çok alakasız olcak ama tekile içince saldırganlaşan arkadaşlarım var

hani kız arkadaşının boğazına bıçak dayayan da var,(ki alkole çok alışıktır her gün içer )
arkadaş ortamında içilince hadi birbirimizi tokatlamaca oynayalım yapanlarda var,



ayrıca,

rakı bizde hüzünlüdür ağır abidir ama
atıyorum yunanistanda uzo içersin adamlar UZO diyenaralarla shot shot da tüketebiliyorlar ürünlerini


sosyo kültürel ortama bağlı tüm olay bence

"na na na na naaaa, shake it shake shake it shake" diye de devam ediyordu sanırım. bulamadigim ender parcalardandir. sarisin bir bayan soyluyordu zil sesleri falan agirliktaydi..

www.youtube.com

5-6 sene önce demişsin. bu şarkı daha eski ama tekrar dinlenir olmuştur belki...

gala - freed from desire vardı ama daha eski zamanlardan kalma. nakaratı na na nan na na - naa nan na - naa nan na - na na şeklindeydi.

www.youtube.com

bunlar değil arkadaşlar erkek söylüyor ama gala da güzel. benim dediğim şarkıyı erkek söylüyordu nakaratta nanana bayağı geçiyordu :(

evet bunlar değil, bahsettiğin parçanın özellikle açık havada kayıt edilmiş konser halini biliyordu herkes. ellerinde de zil vardı sanırsam grup elemanlarının bir kaçının amma bende bilmiyorum o şarkının adını :)

offff sağolun genede....

çok pis sallıyorum david tavare-hot summer night

rapse eğer

(bkz: gangsta nation)

summer love- remember ?

undercover olabilir.
www.youtube.com

piyasa bir parçaydı bide he :) biliyorum parçayı ama ismine hiç dikkat etmedim.

wilson pickett - land of 1000 dances olabilir mi acaba?

Teşekkür ederim handgrenade remember doğru aradığım buydu.... diğer tahminlerde güzel parçalar...

birde şeyi sorayım yine okuyan olursa söylenişi firstayle diye söz geçiyor hareketli...kesin bilirsniz bunları bulduğunuza göre :)

bomfunk mc's - freestyler

mahkemeye dava açmak deyince sanki direk mahkemeyi mahkemeye verecek gibi oluyor :)
varsa tanıdık bir avukata yoksa bulunduğunuz şehrin barosuna gidip avukat isteyin ya da direk savcılığa gidin şikayette bulunun.

direk savcılığa şikayette bulunayım ben. Peki savcılık adliye binası içindemi oluyor yoksa ikisi farklı yerlerdemi oluyor?

özel bir eğitim kurumunu, hakkımı yedikleri, eğitimimi vermedikleri ve geciktirdikleri konusunda bir dava açmayı düşünüyorum ciddi olarak theconqueror kardeşim.

Kocaeli denince kurumu merak ettim şimdi ben.

kurum istanbuldan bir kurum, ama isim vermicem ayıp olmasın :)

benzer konuları kısa süre önce bir hakim ve bir avukatla tartışmış, ve kendini türk hukuk sistemi hakkında aydınlanmış hisseden biri olarak:

maalesef, adli ortamlarda ciddiye alınman için avukatının olması gerekiyor. kanunları, mevzuatı ne kadar iyi bilsen de, hukuk fakültesinden 10 tane seçmeli ders alsan da, senin yazacağın dilekçe ile iyi bir avukatın yazacağı aynı olmuyor.

hakimler, savcılar "avukata ne gerek var canım" cı davacılardan o kadar bezmişler ki, ciddiye bile almıyorlar. haberin olsun...

işte budur. çok sağolun arkadaşlar. şimdi ne yapacağımı biliyorum işte.

www.click7.org? sadece mozaik ama güzel bir teknikle yapılıyor.

wavemypic.com (dalga efekti, sulu mulu)
www.pikifx.com (online resim editleme)
www.photo-notes.net (fotoğraflarınızı bir çerçeve içine alıyor ve altına not düşmenizi sağlıyor)
en.photofun.od.ua (fotoğraflarınızı ilginç yerlere koyabileceğiniz montaj sitesi)
www.pixlr.com (online imaj editörü)
www.yearbookyourself.com ( bu da benim favorim :)

marilyn manson la yuzyuze konusabilecek kulture ve iq ya sahip olmayan insanlar yapiyo oyle belgeselleri. yercekimi diye bisi varmis deseler yercekiminden kusku duyarim ben olsam.

Nymphetamine Cok dehset parca ama:P...

marilyn manson, cradle'de vokalistlik yapmadı yani ha?

hiçbir şey olmaz demek yanlış olur. ama bir şey olmaz. şöyle ki; 13 sene kedi besledim. aşıları, parazit tedavisi falan tam olmasına rağmen bizim yediğimizi de yedi, öyle ciks mamalar yoktu o zaman, ya da vardıysa bize kimse bir şey söylemedi veteriner dahil, viskas kuru maması yedi, çoğunlukla kuzu akciğeri (pişmiş) yedi hatta. yaşlanınca ciğeri beğenmez oldu, viskas konserve maması yedi. kilo problemi dışında da problemi olmadı. elimizi de tırmaladı, parçaladı, kan revan içinde bıraktı, sakalımızı uzatınca yaladı, koymumuzda uyudu. ama 3 kişilik aileden kimse kedi yüzünden hasta olmadı.

tüyü gaçar kist yapar, ciğerin tıkanır, nefes alamazsın falan bunlar geyik. öyle şeyler olmaz. ama sonuçta içine işeyip sıçtığı kumuna patilerini sokuyor. hatta hart hurt diye bokunu örtüyor. sonra o ellerle gelip üstümüze çıkıyor. gerçi bir yere yerleşince yalayıp temizliyor patilerini (salyası antiseptiktir) ama gelip benim kucağıma boklu elleriyle basıp yerleştikten sonra yalanıyor. kaka yaptığı poposunu da yalayarak temizliyor, sonra da o ağzıyla gelip sakalınızı yalıyor mesela. hah bu esnada mikrop kapılabilir. ama kediden değil yani bokuna elleyip akabinde size sürtünen, sizi yalayan her canlıdan kapabileceğiniz bir mikrop bu. herhangi sağlıklı bir insan da kıçını silip o ellerle size ellese aynı risk.

kedi tüyü kist yapabilir, ama aşı yapılınca bu tehlike tamamen ortadan kalkıyor. diğer hastalık ve parazitler için de aşısı yapılıyor. evin içinde yediği içtiği belli tertemiz hayvandan başka da hastalık geçmez.

kediler zaten temiz hayvanlardır, durmadan yalanıp temizlenirler. tükürüklerinde dezenfekte madde vardır, o yüzden kedi temiz midir diye düşünmeyin.

tuvalet kabını haftada bir filan güzelce çamaşır suyu ile yıkayın.

sık sık da yavrunun kulak içlerini, tırnaklarını filan kontrol edin. herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığını çabuk anlarsınız.

dert etmeyin başka bişeyi.

alerjik astım risk grubundaysanız tehlikelidir. ben yanaşamıyorum kendilerine.

kibritsuyu'nun anlattıklarından sonra, ömür boyu kedi beslemeyi düşünmüyorum :)

ay pekte şekermiş canım bunu mıncıklamadan durmak için sorunlu olmak gerek bence. samimi ol samimi. hayvanlarla yaşamak bağışıklık sistemini güçlendirir ve uzun vadede astım hastalarına yararı oldugu bile soylenir.

şu hayatta "bundan hiç bir şekilde hastalık kapılmaz" denecek çok az şey vardır herhalde.
dışarıda bir yerde salata yersiniz , et kestikleri bıçakla marulu doğramış olurlar, buyrun size mikrop buyrun size toksoplazma..
kedi ve hastalık dendiğinde akla ilk toksoplazma gelir , o yüzden bu örneği verdim. bu konuda kediler günah keçisi ilan edilmiş durumdalar. halbuki aşıları yapılmış , iyi mamalarla beslenen , sokağa çıkmayan ve çiğ et verilmeyen bir kediden size hastalık bulaşma ihtimali imkansız gibi bir şeydir.. imkansız değildir elbette, ama çook uzak bir ihtimaldir yani.

kedi tüyü yutma meselesine gelince... bir kediyle yaşayan ve tüyünü yutmayan insan yoktur. ama dediğim gibi , aşıları yapılmışsa, yuttuğunuz tüy , sizin saçınızdan çok daha zararsızdır inanın buna.

tuvalete girdikten sonra o patilerle bize dokunma konusunda da yapacak bir şey yok. kedilerin dünyanın en temiz hayvanı olduğunu , ömürlerinin dörtte birini yalanarak geçirdiklerini ve kedinin ağzının içinin ortalama bir insanın ağzının içinden çok daha temiz olduğunu düşünmelisiniz.. çok huylanıyorsanız , kedi kişisi tuvaletten çıktıktan sonra, bebekler için kullanılan ıslak mendillerle patilerini silebilirsiniz. ama bence gereksiz yani.

senelerdir sokaktakilerle iç içeyim , evde iki kedim var , ağız ağıza yaşıyoruz , birlikte uyuyoruz , toksoplazma da geçirmedim , hiçbir hastalığım da yok.. tanıdığım hemen hemen herkesin kedisi var, kimsenin de bu sebeple bir hastalık geçirdiğini duymadım.
genelde büyüklerin felaket senaryolarında olur o "bilmemkimin oğlunun yeğeni kedisinin tüyünü yutmuş,kist çıkmış, ameliyat olmuş..bıdı bıdı" hikayeleri...iyi bakılan, sağlıklı bir kedinin böyle bir senaryoya sebep olması pek duyulduk şey değil.

o yüzden, içiniz rahat olsun.. "hakkaten o kadar" rahat olabilirsiniz yani. bişiycik olmaz.

güzel kedinizin göbeğinden ve altı ayrı memesinden öperim efendim :)

şimdi bu kedi yalanıyor, temizleniyor. ben gidiyorum ay yavrusu, canım benim diye okşuyorum. 2 dakika önce de atıyorum puaça bişi yemişim, elim hafif kokuyor, yıkamamışım daha.

bu kedi kişisi ters ters bakıyor, sonra ona dokunduğum yeri tekrar tekrar yalıyor. anlayın yani nasıl temiz olduğunu. elim temiz ama hafif bir koku var diye tekrar yalanıyor kerata. beğenmiyor beni.

kedi beslemeyi düşünmemezlik etmeyin. temiz hayvanlardır. ben sadece olabilecek mikrop kapma olasılıklarını söyledim. aynı olasılığın insandan insana da olabileceğini söyledim. kakasını örtmesi de temizliğindendir. içgüdüsel hareket. ortalıkta bırakmıyor. örtüyor, sonra da iyi örtmüş müyüm diye kokluyor. gerçi biz örtüp temiz kumu mundar etmesin diye örtmesini engelleyip kediyi kumdan kovalayıp, kakayı kürekle aldığımız için örtme güdüsü ileri yıllarda köreliyor. örtmemeye başlıyor. popsunu da ellerini de, tüylerini de yalayarak temizliyor. tükürüğü antiseptik, mikrop barındırmıyor.

peki ben kediyi yalasam ?

niye yapasınız ki böyle bir şeyi :)

O şekilde yok ama GVZ okur adındaki programı bulursanız aynı sonucu alabilirsiniz.

işte budur. sağolasın eftalit. yalnız bu programın sıkıştırılmış hali 360MB'mış. Kotanın dibine vuracaz yine. daha basit birşeyler yokmuyud?

dikte'ye de bakabilirsiniz

@yuxel ; buda paralı be hocam ( ben türküm ). Yokmu beleş bişeler :)

@hia : sesli okuyucu arıyorum ben. adobe reader sadece .pfd dosyalarını görüntelemeye yarayan bir program. Ay başında kota sıfırlanınca indiricem " GVZ PC OKUR "isimli programı sanırım.

hayvancağız evin içinde sıkılmıştır. Salın dışarı özgür kalsın, arkadaşlar edinsin, aç kalsın, hor görülsün, tırmalansın, ağlasın, sevinsin, sevsin kendi hayatını yaşasın. Bir hayvanı alıp bir kafese kapatıp sevmek bana ters gelmiştir her zaman. Tabi bunlar benim tamamen kişisel görüşüm. Bilimsel bir açıklaması vardır hayvanın o hareketleri yapmasının ama dediğim gibi işin özü bence bu şekilde. Salın hayvanı bırakın gitsin, eğer geri gelirse sizi seviyordur. Ama yinede eve sokmayın kapının önünde besleyin, sonra gitsin yine oynasın mahallede.

çiş alışkanlığı değiştiyse böbreklerinde problem var mı diye kontrol ettirin derim.

@daglien,

n'aptin sen :) evinin kedisi o!! salarsam gelmez zaten, olur kalir bir yerde icime dert olur. ah ah, sen bileydin bunun bize gelme hikayesini, neyse:)

evet, sikinti basmis olabilir, sadece neden simdi?

@kimlanbu,
ben de ondan korktum, ama yaz basi yapildi bobrek kontrolleri o zaman da az gidiyordu ci$e. yine de olabilir tabi.

veterine götürüp kedinizi uyutmasını isteyin, elbet birgün ölecek, o gün geldiğinde üzüleceğinize şu an ilişkinizde sıkıntılı bir aşamadayken bu seçeneği değerlendirebilirsiniz.

@dengizik, exorcism deniyecez, zati bizim veteriner karsi uyutmaya.

- idrar yollarıyla ilgili bir sorun nedeniyle rahatsız ve kıpır kıpır olabilir, yaz başındaki değerleri değişmiş olabilir (belki de yeni mama nedeniyle). idrar ve kan tahlili yaptırmakta fayda var.
- kısırlaştırılmış da olsa mart yaklaşıyor, içgüdüsel olarak ya da sokaktaki diğer kedilerin bıraktığı kokular nedeniyle heyecanlanmış ve ikinci bahar yaşıyor olabilir. havaların sıcaklığına bakılırsa yalancı bahar yaşıyoruz hatta şu günlerde. lodos çarpmıştır belki, insanları etkilediği gibi hayvanları da etkileyebilir.
- belki yeni mamanın kalorisi (ya da başka bir şeyi) eskisine göre daha fazladır ve enerji vermiştir, biraz oynayın koşturun, enerjisini atsın yavrucak.

z tv nin internet sitesinde var.

link verelim tam olsun
www.ztv.com.tr

80'lerde TRT'de yayınlanan açık otorumlara benzemiş. Herkes de bir tutukluk var. Yine 80'lerin TRT'si gibi sunucu bu işi en son yapacak insanlar arasında seçilmiş.

sizde de frame kayması oluyormu izlerken?

aynı amaçlarla MSI markasını tercih edip gayet memnun kalmıştım. 1000 YTL'nin altında birçok alternatifi vardır.

bu aralar bu fiyata önerilecek laptop fazla bi model yok miniler falan var onlarıda tavsiye etmem. biraz beklersen mutlaka bi kampanya çıkar (bkz: turklere özgü davranışlar)ben kampanyayla 1100 ytllik laptopu 624 ytlye almıştım. bide fikir vermek gibi olmasın evde kullanacaksan sana masaüstü önersek? bu fiyata canavar gibi masaüstü alırsın

acer almadığın sürece büyük sorun yaşamazsın diğer markalarda, acer uyarısını yaparak ufakda olsa bir katkı sağlamışımdır umarım.

bir de, hızlıal.com'da kdv indirimi var ordan bakabilirsin.

Eğer ekran boyutu önemli değil ve sadece nette gezicem diyorsanız asus eee 10inc ekranı olan Mediamarktta 700ytl (normalde 800 civarı).

bende 2gb ram'li vista business kullanıyorum çatır çatır hemde, o yönde bir korkunuz olmasın.

2 gb ram ve 160 gb hdd ile 10 aydır sorun yaşamadan kullanıyorum bazen 18 saat açık kalıyor aynı anda hem dvd yazıyorum excel de işlem yapıyorum müzik dinliyorum en ufak bir kasma olmuyor kasmayı yaratan programlar özellikle norton yüklü ise hız dan kasıt nedir önce o anlatılsın artı oyun bilgisayarı ile kişisel kullanım bilgisayarı arasında farklar vardır unutmayalum ve kullanmadan ahkam kesmeyelim

msi kesinlikle tavsiye etmem. şu anda karşımda duran msi'ın ekranın kasaya bağlantı yerleri kalitesiz malzeme olduğu için 1.5 sene kullanım sonunda bildiğin koptu (ekranı kitaplara dayayarak kullanıyorum) (düşürme filan sözkonusu değil), 2 defa anakart değişti ve şu an ayrıca ekran kartı değişmesi gerekiyor. dvd writer cd bile okumuyor, webcam bozuk ve aşırı ısınma yapıyor amd işlemcisi.

kaçınmanı öneririm.

cevabı vermişsin işte mumdan başka çaren yok

beyzbol sopası ile sigara içenlerin sigaralarını söndürmeye çalışmak.

dilimdilim.com

hava temizleme makineleri var. koyuyosun odaya, sigara icen adamida koyuyosun, makine havayi temizliyor ama sen boyle birseye para vermezsin. sana kankan olarak onerebilcegim makineler sunlar.
www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

bu son gosterdigim urun olan zimar dan bende kullandim bi ara. gurultusu fazla gece yatarken kulanamazsin, temizleme olayi hizli degil, ben odada tek sigara icerken temizleyemiyodu (benim istanbuldaki odayi bilirsin orada 6 saat calismasi lazim), bide bunun solusyonu var ondan alman lazim 5-10 tane anca kurtarir 1-2 sene iste.

ben sana kankan olarak boneco 220 ytl lik olani oneriyorum. alirsin 5 ay sigara dumanindan kurtarir seni. ondan sonrada kullanmaya devam edersin, bunlarin iyon yayma ozelligi war, kendini yorgun hissetmezsin gece yatarken falan, saglik acisindan iyi olur yani. bu durumda kesinlikle bunu almani tavsiye ediyorum, hatta evdekilere soyle bolusun parasini ki bolusmezler tahminimce, bolusmeseler bile paraya kiy al. cunku pasif iciciktr hayvan gibi zararli.

o değil de hani cafelerde, barlarda sigara içmek yasaklanıyordu ne oldu? Taksim petrol rafinerisi gibi hâlâ...

(bkz: maruz)

rekor gibi vallahi.

maruz
ortamda
herkes
odada
salonda
cafede

şöyle bir şey diyeyim; bugün ara sıra gittiğim bir kahve'ye gittim, oturdum çayımı söyledim aldım gasteyi açtım okuyorum, derken 2. sayfayamı ne geldiğimde gözlerim kapanmaya başladı, beynim uyuşuyormuş gibi bir his sanki her an uykuya dalabilirmişim gibi bir duruma girdim, Ne oluyor lan bana derken çayım geldi onu içtim, velhasıl normalde o kahvede en az 1 saat otururdum ama bugün ne hikmetse o 2 adet çayı ve posta gazetesini zar zor okuyabildim. Peki neden oldu bunlar derseniz, elbetteki o kahvede bulunan sigara dumanından, 7. aya giriyorum sigarayı bırakalı vücut mükemmel hale geliyor neredeyse, ama birdenbire böyle ağır sigara dumanına mağruz kalınabilecek yerlere girince o duman (artık ne kadar etkili olduğunu sizde anlayın) beynime hemen etki etti. Kahveden çıktım, ve tekrar rahat nefes almaya başladım, çok kötü bir şey bu pasif içicilik.

@imparatorolmayikolaymisandin
dostum sanio nickli arkadaş çok güzel cevaplamış sorunu aslında onun entry'sine bir check atsaydın :)