western digital 2,5" 250 gb passport essential kullanıyorum. hiçbir sorun yaşamadım, tavsiye ederim.
www.hepsiburada.com
wd den şaşma bence.

60 ile 100 gb alman pek mantıklı değil. hard disk uzun süre bozulmadan durur. fiyat kalite dengesinin en iyi yakalandığı rakamlar 300-400 civarı. bunun çok üstüne veya çok altına inmen mantıklı sayılmaz. linkteki hard disk de uygun gözüküyor, gider sana epey.

@ murty

Teşekkür ediyorum. Güzel bir hd ye benziyor.
Fakat Benim hatam oldu özür diliyorum, ben 100 ytl yi geçmeyen ve kredi kartıyla değilde, nakit olan, kendim görüp beyenebileceğim bişey arıyordum. Yinede sağol.

Bu arada Taşınabilir hd lerinde fiyatları hiç düşmemiş, Teessüf ediyorum!

www.hergunucuz.com

format esnasında saklamak için 3.5 inçlik bir harddisk öneririm. Bir nebze de olsa daha güvenli olabilir 2.5 inçlere göre. Markalar arasında çok büyük fark olduğunu sanmıyorum. Bilinmedik bir şey almayın

500 GB maxtor harici diskler şu anda mediamarkt ta 119 lira. boyutları ufak değil. ama fiyat olarak oldukça iyi.

perşembe günü açılışı yapılan kurtköy viaport electro world'de, maxtor basics 1 tb 179 idi. 350 tane varmış ellerinde. belki bitmemiştir.

bi de 160 gb philips 79 ytl imiş. 500 tane varmış.

@cruor +1

160 gb Philips 79 ytl? Ohannes!

Pazar açıkmı orası?

Özel indirimleri bilmem ama ben birkaç sefer Kadıköy Gold'da sordum,

masanın üstünde kalacak, kablolu bir şeye razıysan 750 gb.lık bir hdd.yi 220 ytl civarı bulabilirsin. terabyte sınırında fiyat hala kırılıyor. yok, yanımda da sağa sola götüreyim diyorsan, hepsi western digital olmak üzere şunlar var: 160 gb-120 ytl, 250 gb-150 ytl, 320 gb-185 ytl, bir ay önce aldığım fiyatlar. gördüğün gibi gb yükseldikçe fiyat makulleşiyor, zaten 100 gb dediğin dakikada dolar, inan.

marka olarak da ya western dijital ya da seagate al mutlaka.

bunları ... et, elektronikçilerde hazır kitler satılıyor onlardan al. Baskı devre kartı da hazır, elemanlar da hazır, sana sadece lehimlemek düşüyor. Çalışacağı da garanti.

Ayrıca bunu sanırım deneyen olmuştu ya da sen önceden de sormuştun, ekşi duyuru'da bir arat derim.

işte hazır satılanlar röleli. sesi duyup, rölenin mıknatıslanıp, çekip devreyi tamamlaması gecikiyor. istediğim gibi olmuyor. o yüzden vazgeçmiştim zaten önceden de. herkesin de başına aynısı gelmiş. ben de ararken bunları buldum bakalım işe yararsa. aslında istediğim şeyi yapan kitler de var da 150 dolardan başlıyor hehe veremem o parayı.

evet sanırım ben sormuştum ilk heves ettiğim zaman.

Eğer bilginiz ve imkanınız varsa devreyle falan uğraşmadan micro controller seviyesinde yazacağınız bir assembly programı ile bu işi halledin. Hem değişik parametrelere göre farklı ayarlar yapabilirsiniz, yani esnek bir sistem olur. Analog to digital convertor diye aratırsanız fikir edinmeniz lazım. Biz okulda ısıyla çalışan bir termostat sistemi yazmıştık ama olay ses olunca değişen tek şey ısı alıcısı yerine ses alıcısı takmak olacaktır...

hızlı işlem yapacaksanız yüksek frekansta çalışan bir işlemciye ihtiyaç duyacaksınız o halde. ya da böyle hızlı çalışan bir röle vardır belki, ben bilmiyorum.

hazır satılan röleli devrelerden röleyi sökün. çektirme bobinine bağlanan uçları tetikleme yapmak için kullanabilirsiniz.

fakat yine de bi gecikme olacaktır. mikrofonun patlama sesini algılaması + devrenin tetiklemeyi gerçekleştirmesi + flaşın patlaması, röle olmasa bile yine de bi kaç milisaniye sürer.

tam emin olmamakla birlikte büyükşehir belediyesi burslarıyla bir ilgisi olabileceğini düşünüyorum. bir de ibb burs sayfalarında falan ara. öyle bişi olması gerekiyordu. ama dediğim gibi emin değilim.

www.iett.gov.tr (sayfanin en altinda) sadece devlet bursu alan ögrencilere veriliyormus bu arada.

kart basvurusunu online olarak yapmak icin: www.iett.gov.tr

o pasoya sahip olmanız için "devlet burslu öğrencisi" ünvanınıza sahip olmanız gerekli.
ya da türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmamanız gerekli. şöyle ki, türkiyede öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler devletten burs taleb edebiliyor. bu durumda iett tarafından da bu paso'ya sahip olabiliyor.

kısacası devlet bursun olması lazım.
sozluk.sourtimes.org şurada bahsedilmiş. bu bursa ulaşmak hiç de kolay değildir. zaten hiç görmedim o bursu alıp da pasoyu düşüneni. çünkü bu bursa sahip olanlar yurtdışında eğitim amaçlı uçar gider.
hani türkiyede eğitim gören yabancı uyruklu öğrenciler demiştim? işte onlarda kendi ülkelerinden aldıkları burs sayesinden türkiyeyi seçip gelen kişilerdir. saygılar

şimdi bu devlet burslusu dediğimiz öğrenciler yurtdışında okuyorlarsa, bütün bu "burslu öğrenci pasosu" sahipleri, ülkemizdeki yabancı öğrenciler mi? devlet burslusu olup yurtiçinde okuyanlar da var mı? eğer yoksa, yurtdışında okutulan öğrenciye ücretsiz geçiş kartı verilmesinin mantığı ne?

istanbul'da okul dönemi ücretsiz ulaşıma ihtiyaç duyan binlerce öğrenci var.

"onlar ibb bursu alıyor" derseniz, ibb bursu zaten 7 ay, ayda 100 ytl olarak veriliyor. öğrenci 9-10 ay boyunca ayda 55 ytl ulaşıma harcıyor. (yazın hiç bi yere gitmediğini varsayıyorum)

700 ytl burs veriyoruz diyorlar 550'sini geri alıyorlar.

adres çubuğuna ait listedeki kalabalıktan söz ediyorsanız, oldbar add-on'unu kurun.

gösterilen öneri sayısı maksimum 12 olarak ayarlanmış durumda. bu ayarı düşürebilirsiniz. firefox'un adres çubuğuna "about:config" yazın, enter yapın, dikkatli olacağınıza söz verin. "browser.urlbar.maxRichResults" ayarını aratın ve değerini keyfinize göre değiştirin.

yalnız bi sorun var.

bende çıkan önerilerin yanında kaydırma çubuğu var, böylece yer kaplamıyor. resimden görebilirsiniz. ben hiç bi ayarını değiştirmedim. sizde neden öyle olmuş bi anlam veremedim.

img73.imageshack.us

eklentiyi kurdum. eski haline döndü teşekkürler.

userstyles.org

stylish pek faydalı bir eklentidir. hatta adblock plus'tan sonra en faydalısı.. siz bi girin bakalım dünyasına..

jonathan - yahya

(bkz: ingiliz cocuklarina ibrani isimleri verilmesi)

en.wikipedia.org

benjamin-bünyamin
joseph-yusuf
solomon-süleyman
micheal-mikail

bilmedikleriniz olabilir diye yazdım bunları.

joshua-yuşa
aaron-harun benim favorilerim...

ishmael-ismail

O değil de, James nasıl Yakup oluyor biri bana anlatsın. Seneler boyu Jacob = Yakup denkliğini kurmuş biriyim, bir iki filmde görüp de şoke oldum resmen.

canatan?

benden de bonus:

jethro - şuayip

ismail - samuel değil miydi?

daniel - danyal benim favorimdir

kimseden hayır yok :D ben kendim buldum. belki birilerinin işine yarar diye yazıyorum.

avidemux adlı ücretsiz program bu işi çok güzel hallediyor.

pek bişe söylüyormuş gibi gelmiyor bana. oehh benzeri öylesine bi ses çıkarıyor gibi.

o ses, öeehhh gibi bir ifade mi yani?

çok zorladım ben de bişey diyordur diye ama adam "fiah" gibi bişey diyor genizden genizden, o da ne demekse artık bir isyan bir başkaldırış anlamı taşıyor olabilir :)

bi şey demiyor, soluk veriyor sadece. hani koşarken soluğunu 1-2 saniye tutarsın da, yavaşlayınca koyverirsin ya, öyle. At üstünde tabi adam, fiziksel efor had safhada olsa gerek.

super cars 1-2 ve overdrive vardı amiga'da..

bu arada soldaki fotodaki oyun nedir?

(bkz: death rally) klasiktir

(bkz: road fighter)

tam olark üstten görünüş olmasa da

generally

@pispinti, micro machines olsa gerek o. hangi versionu bilmiyorum

Tam üstten olmasa da ignition güzeldir...

tam üstten olmasa da dediğiniz oyunlar da gayet aradığım tarzda, sağolun hepniz.

@pispinti ve
@nochristrequiress; sol resimdeki oyunun adı "KRally". nokia telefonuma yüklediğim bi oyun, nokia tel.iniz(S60 sistemli) varsa şiddetle tavsiye ederim..

Soldaki resim bana 100% Nitro'yu hatirlatti. 3-4 kisi oynayabiliyordun ve boyle gozukuyordu asagi yukari. Cok da guzeldi ha.

micro machines var bir de ama eskidi tabi artik

bu siteden gerekli bilgi ve yardimi alacaginiza eminim efendim:

www.biltek.tubitak.gov.tr

www.biltek.tubitak.gov.tr

(bkz: tees electronic set)

bununla radyo yapmıştım, müdür gelip tebrik etmişti

karanlıkta yanan lamba. basit ama etkili.

2 sene önce bir arkadaşıma yaptım o da lise 2deydi. devrenin lambasını kartondan ve hani şu ucu bükülen kamışlar olur ya ondan yaptığım bi sokak lambasına bağladım, onu da mukavvadan yaptığım bir yol üzerine monte ettim. eh tabi 5 aldı.

4017 ile karaşimşek yapsın

bence var.. içine bomba koyarsın, uyuşturucu koyarsın.. nereden bilecek ki adamlar.. hani en kötü elektronik cihaz var hediye fln dersin..

Hemen kendini onlarin yerine koy. Tanimadigin birisi sana bir paket veriyor. Baskasina gotureceksin. Kabul eder misin? Bir kisiden belki, ya milyonlarca kisiden? Sormadan zor.

e iyide içine bomba veya uyuşturucu koyan birisi bunu açık açık söylemezki zaten.

Yalan söyleyebilirsin. Ben bir kere piyasadan alınma korsan DVD gönderirken boş cd gönderiyorum değiştim mesela. birşey de olmamıştı..

o soruyu genelde kargoyla taşınması müsait olmayan bir şey gönderiyor musun diye soruyorlar. taşınmaya engel bir şey değil demen yeterli.

eğer paketinden şüpheleniyorsa paketi açma yetkisi yok. polise haber verir ve polisin de açma yetkisi yok. önce savcıdan izin kağıdı alırlar öyle açarlar paketini.

@etna: adamlar açın köşesinden bakalım diyorlar bazen..

belli olur ama ne koyulduğu belki tarayıcıdan fln geçiriyorlardır (hiç sanmıyorum ama)... yinede bu kadar rahat olsaydı uyuşturucu kuryesi fln gerek kalmazdı hiç, yolla kargoyla tamam.. veya öldüreceğin adama yolla bombayı kutuyu açınca patlasın yani... vardır birşeyler kesin...

Tabii ki var.
Hatta DHL gibi uluslararası kargo şirketleri içindekilere teker teker bakmadan zarf bile kabul etmiyor.
Kargo şirketlerinin taşıyabileceği ve taşıyamayacağı şeyler yasalarla ve kendi kurallarıyla belirlenmiş. Herhangi bir denetimde yasak bir gönderi taşıdıkları ortaya çıkarsa başları belaya girer.

misalen söylüyorum yiyecek taşımaları da yasak, amma velakin siz bunu çaktırmassanız çoğu açıp bakmıyor bile.

sorma hakları tabi ki var.

fakat siz de söylemek istemiyorsanız büyütmeyin. sallayın bişe gitsin. çünkü açıp bakmıyorlar. sadece soruyorlar. "size ne canım, söylemek zorunda mıyım?" şeklinde triplere girerseniz kesinlikle bakarlar ya da gönderim yapmazlar.

Genelde sorarlar çünkü kırılabilecek bişeyse ona göre koşullarda kargolanır garantisi vs. yapılır. Onun dışında sen kapalı bir kutu verdiğinde adamlar yine soracaktır içinde ne olduğunu ancak, hediyelik eşya vs diye geçiştirebilirsin.

bu ciddi ancak üstü örtülen bir durumdur. ancak yurtdisinda gece acik demek biraz yanlis olsa da, siz bunun bile var oldugunu söylemek istediginizi anliyorum, boyutsal olarak o düzeye gelinmesi epey zor.

cok cok cok büyük bir baltalama var. bir basibosluk bir laubalilik hakim kütüphane sistemlerinde. harika kütüphanelerimiz de vardir ama kitap okumak icin demek ki gerekli rahatsizligi toplum yeterince kavusamadi.

nefret edilmiyor aslinda, hic bir sey hissedilmiyor ki nefret edilsin. o duygu yok.

mesela izmir milli kütüphanesine ne zaman gitsem, hep tadilat var ve hep kapali hep kapali. bu 3 senedir böyle. önümüzdeki aylarda oraya yeniden gedicem büyük bir ihtimal mutlak uydurulmus bir bahane ile yine kapalidir.

kitap okumaktan ziyade okumu konusunda, ciddi sorunlarimiz var, ekonomik sartlar bunun icin öne sürülüyor, aslinda biraz da hak vermek lazim. cünkü okumak isteyen bir cok insan (yetiskinler) günlük vakitlerinin cogunu isleriyle ve sorunlariyla geciriyorlar. mutluluk ya da özgürlük zamani biraz az. bunlar ana sebep degil tabi. ama cok etken rol var, dogdugumuz günden bugüne kadar bize etken bir cok sey sebep buna. ancak ben toplumsal olarak olaya bakis acimi yazip kimseleri kirmak, haddim olmadan inciltmek istemem.

fakat neden soruna su cevabi verebilirim; temel de yürümeye basladigimiz zihnimiz acildigi günden itibaren bazi isaretler cocuga verilmeli. ve o cucugun cevresindeki yetiskinler örnek olmali. tipki küfür gibi.

ben avrupayi örnek verebilirim, yeni nesiller tüm dünyada bir tüketenler haline geldilerse de, ana köklerinden gelen gerek ic ve gerek dis cevre ile okuma olayinda kisisel bir deneyim seviyesine yükseliyorlar.

ülkemizde cok büyük bir kitle kitap okumadigi icin, dolayisi ile kütüphanelerin kapilarini da acik görmemen normal. enteresandir ki, ben minik kasabalara gittim zaman (bati anadoludu da) firsat bulursam, kütüphane varsa giderim, ekseriyetle bostur. bir kac sey kurcalar sonra cikar giderim.

aslinda bu konu hakkinda universite´nin birinde cok ciddi acinasi bir durum ile karsilastim, onu fazla derinlemesine anlatamam özetle geceyim. bir uni´nin bir kampüsü´ndeki kütüphane´den kitap disari cikarmak yasak idi. kampüs´ten birakin disari cikarmayi okul icine cikarmak bile ögrencilere yasakti. ve bu yasagi belirleyen kapüsün tepesindeki adamdi.

yani neden okunmuyorlari gecelim bir kalem arkadas, neden okutulmuyorlara gelelim.

:o lan yakismamis oraya.yine de siz bilirsiniz.

kalkınmışlıkla direk alakalı diye düşünüyorum

biz hiç bi zaman o düzeye gelemedik. bu saatten sonra da gelemeyiz. çünkü internet çıktı kütüphane bitti. bi kaç on yıl içinde dünya çapında kütüphaneler kitap müzeleri haline gelir herhalde.

99'dan bu yana kütüphaneye kitaplarından, dergilerinden faydalanmak için gittiğimi hatırlamıyorum. halkın büyük çoğunluğu zaten bişe okumuyor. türk akademik dünyasında da kütüphane, "sınav zamanı ders çalışmak için sessiz ortam" olarak tanımlanıyor. üniversite öğrencisi böyleyse gerisini siz hesap edin.

üstadım siz de takdir edersiniz, arz talep ilişkisi mühim bir mefhum. bizim kültürümüz şifahi bir kültür. her üç türk'ten beşi şairdir diyor ya, boşa demiyor. şiirle, kafiyeli sözle aktarıyoruz biz kültürümüzü. eskiden insanlar sallarlardı. işte efendim osmanlı zamanında kahvehane değil kıraathane vardı. şimdi kahvehanelerde kitaplık bile yok diye. hatta bir ara kampanya başlatmışlardı, kahvelere kitaplık filan yaptırıyorlardı, 4 cilt larousse, bir iki de gazete hediyesi, adi basım klasik koyuyorlardı. aynen içinde bozulmuş tentürdiyot, sararmış gazlı bez bulunan ecza dolapları gibi. halbuki özlemi duyulan kıraathaneler sayılıydı, ve buralarda da çeşitli masalara çöküp kitap okuyan insanlar filan yoktu. bir okuyucu olur, o okur diğerleri dinlerlerdi. bu mekanların ne kadar rağbet gördükleri tartışılır.

hasıl-ı kelam biz okumuyoruz. okumayınca da üç-beş kişi için kütüphaneler açık tutulmuyor. bu ülkede benim gördüğüm en iyi kütüphane isam'ın üsküdar'daki kütüphanesi. saat 23:00'a kadar da açıktır burası. hem personel hem de koleksiyon iyidir ama araştırmacılara hitap eder daha çok. süleymaniye kütüphanesi'ne de sırf müdürüyle hasb-i hal etmek için gidilir. çok netameli bir konu bu.

geçen kanada'dan bir arkadaşla yazıştık, dehşete düştüm. kitapları ve cdleri evinden ısmarlıyormuş. kuryeyle gelen kolileri de iade edebiliyormuş. üstelik o memlekette turist vizesiyle bulunuyordu kendisi. biz kütüphaneye gidip faydalanamıyoruz. bırakın ayağımıza getirtmeyi. ooof of.

üniversite kütüphaneleri biraz daha şanslı bu konuda. kullanıma dayanıyor yani olay bence.

(bkz: şarkhan) tabii istanbuldaysanız.

ekmek yapma makinası.
sinbo en iyisi ve cidden süper bişi..
90 ytl idi yaklaşık..
kilo aldırıyo yanlız.

onlara çerçevesi güzel büyük boyut orjinal bir fotoğraf hediye edin,50*70 falan gayet güzel olursa foto , devamli asarlar sizde her gittiğinizde ne iyi ettimde aldım dersin.

bende var bir tane satayım mı ?

evlenecek çift kaç yaşında bilmiyorum ama, şayet 25-30 yaş aralığında ise fiyat kalite oranını iyi yakalamış bir markadan (tabi ki sinbo heheh!) güzel (ama herkesin almayacağı) bir ev aleti alabilirsin.

ama daha değişik bir şey yapmak istiyorsan, azıcık eskici gez, senin yerini yurdunu bilmiyorum ama istanbulda izmirde böyle değişik mobilyalar satan çok fazla dükkan var... oradan bir yerden orjinal bir sehpa filan alsan da çok makbule geçer. zira evli çiftler tabaktan ve elektronik gereçten boğuluyorlar.

@hayo, @mortifera: yapman, etmen! sinbo'dan mal alınır mıymış! kullan-at vantilatör yapan firmadır sinbo, günübirlik tost makinelerinin markasıdır.

dvd/divx player filan alınabilir? tost makinesi, kettle, hatta cattle!

espresso makinesi şahane olur.

kendin yapabilirsin birşeyler.
mesela bir tane cam fanus al.
içine azıcık temiz plaj kumu doldur. Sanırım bazı kedi kumları da yardımcı olur.
Üzerine birkaç parça deniz kabuğu at.
iki üç tane de minik mum yerleştirdin mi al sana dekoratif obje.

ya da

beyaz bir tabak al. kenarlarına fırça ile mavi yağlı boya çek.
sonra aynı mavi ile, bir kaç martı yap
daha sonra maviyi biraz beyazla karıştır ve bulutlar yap.
tabağın en altına da silikonla birkaç parça deniz kabuğu yapıştır.
acayip güzel duruyor...

aç telefonu sor, neye ihtiyaçları varsa söylesinler.
bize kimse bişi sormadan hediye alıp geldiği için evde 6 tane türk kahvesi takımı var...

evli çiftlere ne zamandan beri borcam alınmıyor?
tabiki borcam almalısın heh

iki yıl önce evlendiğimizde evimize gelen hediyeler aklıma geldi de , ben de iki satır yazayım istedim..

ne yaparsanız yapın bardak almayın diyeceğim. bize o kadar çok bardak hediye gelmişti ki (özellikle kahve fincanı takımı! ) , ne yapacağımı,nereye koyacağımı bilemez hale gelmiştim onca hediyeyi.
bir evde 7 ayrı kahve takımı olur mu ya , vallahi vardı bizde.sonra sonra dağıttım..

çok samimi arkadaşlarınızsa , bence arayıp sorabilirsiniz "ben nasılsa hediye alıcam,bi ihtiyacınız var mı söyleyin" gibisinden.
yok değilse, sorulmaz elbette.

çok yer kaplayan bir şey almamanızı tavsiye ederim , size ayıp olmasın diye yanınızda "ah ne şahane süper" diyebilirler ama sonra koca şeyi nereye koyacaklarını bilemeyebilirler.

bize hediye olarak gelen şeylerin içinde en sevdiklerim , arzum'un kahve yapma makinası , hasır görünümlü çok güzel üçlü bir çerçeve takımı ve kedileri sevdiğimi bildiklerinden alınan kedi biblolarıydı..

hoşlarına giden bir şeyin biblosu , bilmemnesini de alabilirsiniz yani..

bu arada hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama değişik hediye diyarı karıncaya bakmanızı tavsiye ederim.internet siteleri fikir edinmeniz açısından çok güzel.. ama istanbul ve ankara dışında şubeleri var mı bilemiyorum.

ayrıca istanbul'da iseniz ,taksim'de atlas pasajı'nda sağdan ikinci dükkanda envai çeşit ıncık cıncık biblo kutu süs ıvır zıvır vardır.. pek severim orayı,birine hediye alacaksam mutlaka oraya göz atarım..

hiç bir şey bulamaz iseniz , kesenize uygun bir adet altın alıp vermek de son çare olacaktır. çok ruhsuz bir hediye demeyin, alanı mutlu edeceği garantili,gayet güzel bir hediyedir yani :)

sağlam bi duvar saati olabilir.

sağolun arkadaşlar cevapların çok yardımı dokundu.

ne aldığımı söylemiyim ayıp olmasın :)

net limiter tarzı bi program kullanmıyorsunuz di mi? Cfosspeed vs.

torrent hızı belli olmaz. feeder lara bağlı.
rapidshare de kullanım fazla olduğunda free kullanıcılara sınır koyuyor.

eğer dowload yapıyorsanız msn gönderimleri yavaşlıyordur. ya da gönderen kişi download upload yapıyorsa ondan dolayı yavaşlama olabilir.

en iyi ihtimaller bunlar. belki de telekomdan kaynaklanıyordur.

belki iyi bir kaynaktan bir dosya indirmeye çalışsanız maksimum hızınızı görebilirsiniz.

iyi bir kaynaktan dosya indirmek ve maksimum hızınızı görmek yerinde bi tavsiye olmuş.

mesela bunu indirin. iett'nin makineleri sağlam ve trafiği de az sayılır.
www.iett.gov.tr

bakalım kaçla indiriyosunuz. 100kb/s den az değilse bi problem yok demektir.

www.speedtest.net

buradan deneyip sonucuna göre 444 0 375'i arayıp şikayetini bildirebilirsin.
şu an benim bağlantımdan şikayetim yok ve 239/902 gösteriyor. www.speedtest.net

bence mozillanın sitesinden firefox'u indirin. 100k/sn dan daha yavaş indirdiğimi hatırlamıyorum.

adsl şebekesine uzaksanız veya size gelen kablolar eskiyse olabilir bunlar. bakabiliyorsanız modemden sinyal/gürültü değerine bakın. 10db alt sınır optimal ise 30db olması lazım sanırım. benim böyle bi problemim vardı, biraz uğraşarak ttnetten adam getirttim kabloları değiştirdiler yetmedi apartmandaki telefon kutusundan daireye direk kablo çektim şimdi max. performans alabiliyorum.

- gholeman:35 seederlı bir o kadarda leecherlı bir torrent linkini maximum 30 ile indiriyor
- rapid 25in üstüne çıkmıyor
- cruor:o dosyada max 46yı gördü
- talemon:adsl şebekesi yani santral yürüyerek 2dakikalık uzaklıkta
- nerden bulaştım bu adsle...

speedtest.ttnet.net.tr
bu adresten hız testi yapıldığında sonuç eğer ki 800'den aşağı bir değer çıkarsa 444 0 375 i arayarak direkt arıza kaydı bırakabilirsin. Test yaparken internet bağlantısını kullanabilecek uygulamaları da kapatmayı unutmamak lazım. Eğer ki 800 üstü bir değer çıkarsa bağlantı hızında bi problem yoktur.

Valla bunun algoritmasını kimse bilmiyor ama bence ortalaması yüksekse biraz düşürüyor(çok kötü kadar değil), düşükse biraz yükseltiyor(şukela kadar değil) olsa gerek.

(( tamamen sallıyorum ))

ortalama alınırken şukela +1 çok kötü -1 oehh de 0 değerinde oluyor.

yani oehh, kötülenmiş entrylere iyi yönde etki ederken, şukelalanmış entrylere de kötü yönde etki ediyor.

olumsuz etki örneği:
4 şukela 2 çok kötü olsun.
ortalama (+4-2) / 6 = +1/3 eder.
iki tane de oehh gelsin (+4-2+0+0) / 8 = +1/4'e düşer.

olumlu etki örneği:
2 çok kötü olsun... -2 / 2 = -1 eder. sonradan iki oeeh gelsin (-2+0+0)/4 = -1/2'ye yükselir.

benim tahminlerim böyle... işin aslını bilemicem...

bence; entry sukela aldiysa sukela'yi, cok kotu aldiysa cok kotu'yu destekliyor.

bence zamanın ötesi listesi oeh oylarıyla şekilleniyor, çok kötü den ziyade.

Hepsi yanlış.
oeh tuşu hiçbir işe yaramıyor.

yanlışlıkla oy verdiysem nötrlemek için kullanıyodum ben mesela.

burdan da anlaşıluyor ki kimse oeh tuşunun işlevini bilmiyormuş bide biliyor gibi herkes başka amaç için kullanıyormuş. hehe

sözlük bazında sosyolojik bir tespit oldu bu da =)

rivayet odur ki ssg oylama sistemini kodlarken kullandığı program belli sayıda buton koymayı destekliyordu. oylama için 3 buton koymak zorunda olan ssg birini şukela birini çok kötü yaptı fakat 3. tuşun bir işlevi olmayacaktı. ona da öeh dedi. yıllardır öeh tuşunun gizemi çözelemedi.

beğenilenler ya da başucu eserlerinizde istemediğiniz bir entry mi var, çok kötü verdirseniz listenizden çıkacak ama o zaman karmanız mı düşecek. göğüs/göğüs kıllarıyla nam salmış badinize söylüyosunuz oehliyo ve tatatam listeden çıkıyo. böyle bi işlevi var benim gözümde.

öeh tuşu entry'nin dikkat çektiğini belirtmeye ve onu şaibeli entry'ler arasına katmaya yarıyor. karma üzerinde artı veya eksi bir etkisi yok.

still life diye bişey var polisiye tarzı. ama gelecekte geçmiyor.

elder scrolls iv oblivion gelecekte geçmiyor polisiye de değil hatta rpg ama her türlü öge var tavsiye ederim.

gelecekte geçen action-adventure olarak outcast'i öneririm. biraz eski bi oyundur ama mükemmeldir.

teknolojik değil hatta yeni falan da değil ama Broken sword serisinin ilk oyunundan itibaren tavsiye ederim. İstediğiniz gibi postmortem diye bi oyun hatırlıyorum, istediğinzi gibi de olmayabilir ama =)
Ayrıca evek Oblivion güzel, her yönden tatmin ediyor.

law and order dead on the money
csi dimensions of murder
csi miami
var, ayrıca gamespot tan bu oyunların sayfalarına bakarak similar games kısmından benzer oyunları bulabilirsin

fahrenheit'ın eline an itibariyle kimse su dökemez kanısındayım bu oyun türünde..
şu ana dek oynadığım en iyi oyunlar sıralamasında ilk 3'üme girer..
okuduğunu-duyduğunu anlayacak kadar ingilizce bilmek lazım geliyor yalnız, çünkü oyun içi diyalog ve hareketlere göre oyunun akışı değişiyor; oyunun tek bir sonu yok yani, alternatif sonlar mevcut.. o da senin verdiğin kararlara göre değişmekte..
süper la, daha ne diyim (:

amerikan versiyonu indigo prophecy olarak da geçiyor..

edit: "dedektif olayım kanıt toplayayım katili bulayım fln filan..." demişsin ya, fahrenheit'da her ikisi de olmaktasın üstelik..
3 ana karakter var; katil ve biri bayan 2 polis.. bir bölümden diğerine geçerkene soruyor sana, hangisini kontrol etmek istersin diye.. 3 farklı hikayeden ana hikaye birleşiyor, sonuca doğru süfer bi hızla gidiliyor..

oyhş, cd'sini bulup yükleyeyim tekrar bari, böyle iştahla anlatınca yine oynayasım geldi lan.

benim açımdan:
çok harika adventurelar:

Sanitarium
Monkey Island The Secret of the Monkey Island
Mnokey Island 2 Lechuck's Revenge
Monkey Island 3 The Curse Of The Monkey Island
Monkey Island 4 Escape form Monkey Island
Blade Runner
Lighthouse
Gabriel Knight 1 Sins of The Fathers
Gabriel Knight 2 The Beast Within
Gabriel Knight 3: Blood Of The Sacred, Blood Of The Damned
Broken Sword
Broken Sword 2 The Smoking Mirror
Broken Sword 3
Grim Fandango
Still Life
The Longest Journey
The Last Express
Martin Mystere Operation Dorian Gray
Full Throttle
Runaway A Road Adventure
Return To Mysterious Island
Myst 5
Myst
Myst II
Myst III Exile
Myst IV Revelation
Dreamfall The Longest Journey 2
Runayaw 2 The Dream Of The Turtle


zevkle oynanan adventurelar:

Indiana Jones and The Fate Of Atlantis
Indiana Jones and The Last Crusade
Fahrenheit Indigo Prophecy
Syberia 2
Syberia
The Black Mirror
Murder On The Orient Express
Agatha Christie And Then There Were None
Adventures Of Sherlock Holmes Secret Of The Silver Earring
The Secrets of Da Vinci The Forbidden Manuscript
King's Quest Collection Series
Sherlock Holmes The Awakened
Destination Treasure Island
Sam & Max Hit The Road
Atlantis Evolution
The Neverhood
The Last Express
Psychonauts
Discworld Noir
Flashback The Quest For Identity
The Da Vinci Code
Agatha Christie Evil Under The Sun
Culpa Innata
Darkness Within
Lost Via Domus
Sherlock Holmes Versus Arsene Lupin
Sherlock Holmes Nemesis
Jack Keane
Simon The Sorcerer 4 Chaos Happens
Dracula Origin


idare eder adventurelar:

CSI 2 Dark Motive Homicidals Shades
CSI 3 Dimensions of Murder
CSI 2 Dark Motives
Anachronox
Crime Scene Investigation

valla yekta kopan'a sormak lazım. :)

janet jackson'ın All Nite şarkısının remix'i gibi. Ne tamlama ama:)

alex cortiz - chemical hank olabilir, en azindan trackid bu sonucu verdi

şarkı alex cortiz - chemical hank imiş.

fakat janet jackson'ın all nite adlı şarkısı da çok benziyor, sadece biraz daha yavaş...

atlar, bi arkadasiminki 8. kattan atlayip mefta bile oldu.

atlama meselesi kedinin huyuna göre değişir. kimi burnunu bile uzatmaz kenara, kimi de salak gibi(tanıyorum ben bunu) pat diye kendini atabilir. onun dışında istemsizce düşebilir de.

ama yüksek bir yerden atlayan ya da düşen bir kedinin dört ayak üstüne düşer diye sağlam kalma ihtimali garanti değildir. çok ciddi yaralanma hatta ölme olasılığı yüksektir. böyle bir olayı gerçekleşmeden engellemek lazımdır.

yillar once beninkisi 4. kattan atlayip kurtulmustu. ufakken daha kolay kurtuluyorlar sanki. biri atlamasa digeri atlayabilir. 6, 7 metre 2. kat sanirim. zemin beton degilse nispeten olmeyebilir ama bilinmez tabii. kurtulsa bile yuruyebiliyorsa kacabilir.

Eğer 2 kedi varsa, oyun oynarken koştururken filan kessin aşşa düşerler, benden söylemesi. benim evdeki pencere açıkken iki kedim de oradan aşşayı seyretmeye gelmişti, sonrada biri diğerini aşşaya itmişti.

ben 11-12 yaşlarındayken bi tanesini beşinci kattan atmıştım.arabanın üstüne düşmüştü allahtan bişiy olmamıştı. işin garibi,kedi bunu bi tür oyun zannetmiş olacakki tekrar evin kapısının önüne gelmiş ve içeriye girmek istemişti.

atlar hem de iki alt katta pencere kenarında oturan beni gecenin bi vakti iki metre yerinden zıplatır.

atlar, benimki atlayıp 1 gece boyunca burnundan kanatıp etrafa kan püskürttü ve düşük yaptı, ona rağmen yaşadı. bununla beraber son yavrusu da ölü doğdu, bu olayla ilgisi var mıdır bilemem.

yani garanti değil 6-7 metreden düşüp sağlam kalacağı.

benim bir kedim 8. kattan ağaç üstüne düşüp bilek incilterek kurtulmuştu ötekisi ise 3. kattan düşüp damağını yırttı yani genel olarak bir şey olmuyor ama sürekli balkonda olmalarını hiç tavsiye etmiyorum çünkü kargalar puştluğuna bunların kafalarını çelmeye çalışıyor önünden pike yaparak felan..

benim 10 sene kadar önce beslediğim kedim 2. kattan atlamayı alışkanlık haline getirmişti. hiç bişe de olmuyordu. yere inince deli gibi koşup gidiyordu. akşama doğru da geri geliyordu.

istem dışı çalışmasına indirgersek gözü ve kulağı da duyu organından saymamak gerekir.

@cyberia
somatosensor sistemin tanımında "skeletal muscles" ifadesi geçiyor. yani istemli kaslardan söz ediliyor. ayrıca hurin'in dediği gibi diğer duyu organları da istem dışı çalışabiliyor. işler iyice karıştı...

çok iyi bilmediğim konular bunlar. biyolojiyi de hiç sevmem aslında ama kafama takıldı işte... pek fazla bişe de bulamadım internette. ilgili alanlarda okuyan/okumuş arkadaşlar varsa onların görüşlerini de bi alsak fena olmaz. belki tez konusu bile olur... :D

aslında etmemiz gerekir, zira kaslardan gelen duyu lifleri derinlik algısını sağlarlar

(bkz: proprioception)

Kasin kendi icinde duyu organlari var, surda da aciklamis:
www.scribd.com

kaslar ağırlığı hissediyor filan değil ki? fiziksel sınırlarının dahilindeki ağırlıkları kaldırabiliyor, ötesindekileri kaldıramıyorlar. bu bir his değil. öyle olsaydı vinçlerin de duyuları olurdu.

zaten ağırlık algısı bir duyu değil. söylediğiniz şeye en yakın kavram, yine derinin basınç algısı.

@actionary
5 kiloluk bi damacanayı kaldırdığımız zaman kol kaslarımızda hissettiğimiz gerilme ile 10 kiloluk damacanayı kaldırdığımızda hissettiğimiz gerilme arasında bariz bir fark var. gözümüz kapalı olarak kaldırsak, hangisinin 10 kilo olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. işte bu kastaki gerilme hissi ile ağırlık bilgisini algılamış oluyoruz. ama kastaki bu gerilmeyi hissetmede derinin bi rolü var mı yok mu bilemiyorum. sanki yok gibi geliyor bana... mesela pazuları çevreleyen deriyi yüzsek veya uyuştursak, dokunmayı, ısıyı falan hissetmeyecek hale getirsek. sonra da bi ağırlık kaldırsak, pazulardaki gerilmeyi hissedemez miyiz?

@ermanen
link için teşekkürler...
verdiğiniz linkte "muscle spindle cell" diye bi hücre türünden bahsediliyor. kasın uzunluğundaki değişimleri ve değişim hızını ölçmek gibi görevleri varmış. yani bi ağırlık kaldırdığımızda ya da daha doğru bir ifade ile kasımız gerildiğinde/uzunluğu değiştiğinde bunu hissetmemizi sağlıyormuş.

kalıbın imal edildiği hava çeliğinin türü, işlenen metalin cinsi, kalınlığı, kullanılan presin türü, gücü, dakikadaki basım sayısı, kullanılan yağ, yağlama periyodu, erkeğin batma derinliği, kullanıcı hatasına bağlı olarak kalıbın birim zamandaki binme sayısı gibi şeyleri göz önüne alın bence.

ama tam olarak nasıl hesaplanır onu bilemeyecem.

mukavemet kitaplarının son konularıdır onlar genelde. bi tane kitap bul.

"die fatigue (life) analysis" olarak aratabilirsin.
örneğin aşağıdaki pdf;
www.simtech.a-star.edu.sg

Tabii ki fatura işliyordur, her ay kullandığı paket kadar ve önceki aylardan kalan borcun da artı faizi şeklinde katlanarak büyüyordur. Muhtemelen eve ödemesi için ihtar gider bu ara, ödemezse ADSL'yi kapatırlar, ama o güne kadar olan borca faiz işlemeye devam eder. Bir ara icraya verirler, kimlik nodan falan bulup ödetirler.

Gitsin kapatsın borcunu.

büyük ihtimalle bi kaç ay fatura ödenmeyince abonelik iptal edilmiştir ve o ana kadar biriken borçlar yüzünden hakkında takip başlatılmıştır.

fatura bedelleri + ceza + faiz + masraflar... epey sağlam bişelerle karşı karşıya kalabilir. bi de belli bi süre için abonelik taahhütünde bulunup bazı avantajlar elde etmişse(modem olur, indirim olur, bi iki ay beleş olur) onlar da ayrıca tahsil edilecektir.

icra masrafları 2 milyar (2bin ytl) kadar tutuyor eğer iş icraya giderse. o zaman da fatura+gecikme faizi+ icra bedeli ödetirler, arkadaşın ağlar sonra. aman diyim.

arkadaşların dediklerine ek olarak avukat masrafı da dahil oluyor..belirteyim

faiz kol gibi degil, haberin olsun.

ben 3 yildir adsl faturasini 2 ay geriden yatiriyorum. ayda 49 yerine 52 veriyorsun sadece. gunluk %0.15 faiz uygulaniyor :) cuz'i bir miktar.

ie ile görüntülediğiniz her türlü nane bu klasör altında tutulur. yaptığınız downloadlar, açılan flash animasyonları ve youtube videoları dahil. adları saçma sapan olabilir fakat illa ki oradalardır. tarihe ve boyuta göre ararsanız bulabilirsiniz.

cookie ler orada saklanır bir de.. silin gitsin..

Bende hiç o şekilde olmadı? Hiç kullanmadığım şurada var;

C:\Documents and Settings\Default User.WINDOWS\Local Settings\Temporary Internet Files\Content.IE5

içinde de alakasız şeyler var.

Daha iyi resimler olsa diyecegim ama o zaman herhalde kendin okuyacaksin etiketten.

belki yardimci olur, bilemedim :S

beerbrands.wordpress.com

coopers?

cruor, cok yasayin efendim; benden bir bira kazandiniz :P

ahan da ayni siseler www.shortysliquor.com.au

only %29 alcohol demiş, resimlerdeki çirkin kadınların %29'u güzel görünüyor anlamına geliyor olmalı bu.

www.google.com.tr

sonuç: "cooper's beer"

@robinbook, google "only 2.9 alcohol" diye aratinca dogrudan cevabi veriyor ama ben "only 29 alcohol" diye arattigimdan sonuca ulasamamistim.

cevaplariniz icin sagolunuz.

rica ederim.

en fazla 10 saat trafiğe çıkartıyor kurslar bildiğim. ve bu güne kadar sadece kursta pratik yapıp trafiğe çıkabilen birini görmedim . sürücü kurslarındaki arabalarda , genelde yandaki öğretmen arabaya müdahale ettiği için yeterli eğitim alınamıyor .tabi ehliyet veriliyor o ayrı.

kursta, ehliyet almanı sağlayabilirler fakat araba kullanmayı öğretemezler.

sürücü kursunun amacı budur aslında bilinmesi gereken neyse öğretmek ve uygulatmak ancak türkiyede parayı ver ehliyeti al mantığındadır. ehliyetini alırsın ama trafiğe çıkmak için yeterli bilgi ve pratiğe sahip olamayacaksın ne yazık ki.

direksiyon eğitiminde eğer iyi bir hocaya denk gelirseniz yapmanız gerekenleri adım adım anlatır. bana iyi biri denk gelmişti, anlatmaktan zevk alıyordu yani. en basit adımları da bildikten sonra gerisi size kalmış. bol bol pratik yaparak ustalaşırsınız.

gittiğiniz yere göre değişebilir. örneğin benim ankarada gittiğim sürücü kursundaki hoca, rectoa'nın da dediği gibi gerçekten öğretme azminde olan biriydi. az çok pratiğim olmasına rağmen ve bunu dersten önce sorup öğrenmesine rağmen, sanki hiç bilgim yokmuş gibi sıfırdan anlattı. iyi araştırmak gerekiyor kursu.

motorlu tasit sürücüleri kursu yönetmeligine göre direksiyon ders saati hakkiniz 20 saattir. hakkinizi arayin gencler!

benim b sınıfı ehliyet alma hikayem şöyle oldu...

dediğiniz gibi 0 pratik ile kursa gittim. sınıf derslerine çok nadir uğradım ama kursum 10 saat pratik eğitim yapıyordu, hocam da iyiydi; öğrendim.

öğrenmek dediğim, sınavı geçtik. (son 3-4 saat trafiğe de çıktık)

sonrasında yine aynı kurstan ve aynı hocadan olmak üzere 10 saat güven kazandırma eğitimi aldım. kısa mesafe de olsa şehirlerarası yolculuk bile yaptım anlayacağınız.

10+10 saatlik bu eğitim sonrasında istanbul'da çok rahattım, uzun yolda (istanbul-devrek, 4-5 saat civarı) daha da rahattım.

tavsiyem benim gibi yapın, faydasını görün.


not: bahsi geçen kurs "villa levent"tir, çok da iyidir. www.villalevent.com.tr

sozde 10saat direksiyon dersi veriyorlar ama bnm gittigim surucu kursu "sen öğrendin sürmeyi zaten araban da varmış kendin çalışırsın(!) sana ders verirsek diğerlerine yetişmeyecek direksiyon sınavına kadar" diye sacma sapan bir bahaneyle 5saat dersle kapatti direksiyon olayini ki bilkent gibi trafiği olan bir yerde süreceğim için çok da istiyordum doğru düzgün ders almayı, sonucta sadece kendimden sorumlu degilim trafikte. tabii tum kurs ogrencilerinin yanında boyle bir olay oldugu için itiraz etsem de sallamadilar. ne 2 araç arasına park etme ne lastik değiştirmeyi öğretme hakkında en ufak bir çabaya bile girmediler ve ben hala arada cok mesafe yoksa 2 arac arasına park edemiyorum, tek olayları direksiyon sınavını geçecek kadar sürüp süremememdi.

en yakın trafik şube müdürlüğüne gidiceksiniz 200 ila 300 ytl arası bir para ödeyip
alıcaksınız ehliyetinizi 1 gun sonra.

tabi oncesinde kurstan dosyanızı alıcaksınız.

200-300 ytl mi? yanlisin olmasin rurouni?

25 ytl ödeyecek trafik tescile. o da bagis olarak toplaniyor. onun disinda herhangi bir ödeme söz konusu degil benim bildigim. en azindan ben 2004 de ehliyet aldim. o zaman böyleydi.

220 ytl idi en son...

b tipi ehliyet için 300 civarı para istiyorlar galiba.ayrıca belgenin kendisi de 20-25 ytl civarıbnda olması lazım.

öyle "hemen gel dosyaları ver, yarın gel ehliyeti al" durumu ilçeden ilçeye değişir.

arkadaşın ehliyetini alacağımız zaman 15 gün sonrası için isim yazdırmıştık. "başka ilçeden gidip alsak olmaz mı?" diye sorduk. "olmaz" cevabını aldık.

sonra kapı önünde şoförler federasyonu dosyası satan amcaya 20 lira vermiştik. o da bize sıradan yer ayarlamıştı. böylece ertesi gün dosyaları teslim edebildik. öbür gün de ehliyeti aldık.

ücretler de şöyleymiş:

b sınıfı ehliyet harcı: 190,20 ytl
şoförler cemiyeti dosyası: 5,00 ytl
sürücü belgesi ücreti: 35,00 ytl => bu ücret, bundan sonra kartı kaybettiğinde ya da yenilemek istediğinde ödeyeceğin ücret aynı zamanda.

www.konya.pol.tr

tamamdir. pardon rurouni. B için 220 YTL 'imis.

Kursiyer geçti sertifikasını aldı ne yapacak?
Sertifikasını aldığı sürücü kursunun bulunduğu ilçedeki trafik tescil bürosuna gidecek. Burada bulunan vergi dairesi elemanına A2 ve H için 70 YTL, B için 177 YTL, C, D, E, G için 295 YTL yatıracak, formlarını doldurup evraklarını teslim ederken de yetkili polise 33 YTL kart parası ödeyecektir. Yani A2 ve H için yaklaşık formlarla beraber 100YTL, B için 220 YTL C, D, E, G için de 330 YTL olacaktır. Bu harçlar her sene 1 Ocak’dan itibaren zamlanır.

(kaynak: www.aydinsari.com.tr)

düzeltiyorum:

budur burada kullanilan: demos.mootools.net

ekşi duyuru kodlarını bilemem de, açılan soru kutuları gibi basitçe bişe...

<style>
.gizli { display: none; }
.gorunur { display: block; }
</style>

<script type="text/javascript">
function gizlegoster(divID)
{
var item = document.getElementById(divID);
if (item){ item.className=(item.className=='gizli')?'gorunur':'gizli'; }
}
</script>

<a href="javascript:gizlegoster('baslik1')">BAŞLIK 1</a>
<div id="baslik1" class="gizli">
<p>falan filan</p>
<p>link mink</p>
<p>öyle böyle</p>
</div>
<p></p>

<a href="javascript:gizlegoster('baslik2')">BAŞLIK 2</a>
<div id="baslik2" class="gizli">
<p>falan filan 2</p>
<p>link mink 2</p>
<p>öyle böyle 2</p>
</div>


tabi çok fazla öğe olduğunda bu şekilde yönetmek zorlaşacaktır. dediğim gibi basitçe bişe.

link çok güzel. ama benim tam istediğim. komple site olarak kullanacağım bir uygulama. yani. zipli olarak varsa. kendime bir site uygulaması yapmak istiyorum.

7. sınıf öğrencisinin sorularını büyük ihtimal yaparsınız. ama yine de anneden uzak bir yerde çalışın siz. ha çocuk dersten sonra ispiyonlarsa anne gözünüzün yaşına bakmayabilir.
yani ben7. sınıf talebesi çocuğuma ders aldıracak olsam. çocuğum bana "anne bugün bunu sordum bilemedi,bu ne biçim hoca derse" pek hoş bir intibak oluşmaz gözümde

"bu ödev olarak kalsın", "düşün bakalım bulabilecek misin, bir dahaki derse tekrar tartışalım" gibi sözlerle kıvırabilirsiniz. ancak ard arda 2 3 tane soruyu yapamaz iseniz o zaman sıkıntı olur.

kendimden örneklemek istersem, lisede matematik almıştım özel ders olarak, hocam çözemediği bir soru olduğunda "bunu ben de çözemedim, akşam bir bakayım" deyip bir sonraki derste çözüp getirirdi. ama şahsen bu durum bende hocaya karşı bir güvensizlik vs oluşturmadı. anneme falan da söylemedim. çünkü adam gerçekçiydi ve yalan söylemiyordu. ben bunu çok güzel bir davranış olarak görmüştüm.

elemanın, sizi çok zorlayacak türden "ben çözemedim, al sen çöz" şeklinde soru getireceğini sanmıyorum. çözemedim diye getireceği sorular sizin yapabileceğiniz ayarda olacaktır muhtemelen.

yapamayacağınız bi iki soru çıksa da, soruda hata olabileceğini, bu soruyla oyalanıp vakit kaybetmenin uygun olmayacağını söyleyin. sonra evde çözün.

işleyeceğiniz konuları ya da ders kitabınından edinip genel hatlarıyla neyi çalışacağınızı bilirseniz faydası olur sizin için. pek hakim olmadığınız bir konu varsa o ders için, öncesinde göz atma şansınız olur.

29/30 derken herhalde birinci bolumu kastediyorsunuz. eger sadece matematik 1 yapmi$ biriyseniz bence ba$ka alternatiflere yonelin. zira artik o seviyedeki sorular bile matematikle ileri duzeyde ha$ir ne$ir olmu$ insanlari zorlayabiliyor.

zaman zaman çoğumuzun içinde bulunduğu bir ruh hali bence bu. Doktora gidip derdinizi anlattığınızda da eğer bu ruh haliniz iki aydan uzun bir süredir devam ediyorsa ilaçla destek olmaya çalışıyorlar ki eğer somut bir sebebiniz yoksa, pek bu yola başvurmyaın derim ben. belki vitamin takviyesi alarak, mümkünse düzenli olarak spor (benim nacizane tavsiyem deniz kenarında ya da açık havada yürüyüş) yaparak, size keyif veren aktivitelerde bulunarak vücudun seratonin salgılamasını sağlayabilirsiniz. evden işe, işten eve modu hayatınızı durgunlaştırmış olabilir. bence en iyi ilaç arkadaşlar ya da beraber olmaktan keyif aldığınız insanlarla birlikte bir şeyler yapmak/yapmaya çalışmak/bunun için kendinizi biraz zorlamak. durumunuz "kronok yorgunluk" olarak tanımlanabilir mi, bu durumun kesin bir tedavisi var mıdır bilmiyorum, sadece zaman zaman herkesin bu ruh haline büründüğünü ve bu durumun (genellikle) geçici olduğunu belirtmek istedim:)

b12 ölçümü yaptırın

bir arkadaşınızı ikna ederek spora başlayın. Bir süre sonra energizer tavşanına dönersiniz.
arkadaşla başlamak önemli çünkü bulunduğunuz halet-i ruhiye ile spor başlasanız bile hemen pes edersiniz.

Tam kan sayımı yaptırıp değerlerini bildirirseniz daha iyi olur ;-)

hepatit b testi yaptırın.

bende de var aynı şikayetler ayrıntılı bi kan testi yaptırın tiroidden kaynaklanıyormuş genelde ama bendeki demir ve b eksikliği çıktı, pharmaton işe yarıyo bende ama kesin çözüm değil tabii ki.. tedavisini ben de öğrenmeyi çok istiyorum hap içe içe nereye kadar dimi ama..

yok canım ne sorun olacak. ben bi internet kafeden yapmıştım hiç bi sorun çıkmamıştı.

zaten okullarda da internet üzerinden yapıyorlar bildiğim kadarıyla. okullar sadece internet konusunda yeterli bilgiye sahip olmayanlar için.

okullarda yaptırmanın avantajı ters bi durumda itiraz hakkının olması.yani bi hata olduğunda diyelim , ösym başvuru merkezinden gönderdiğin için ösym ile daha kolay iletişime geçebilirsin.

tam gönderirken elektrikler kesildi yahut net koptu diyelim ; ulan gitti mi acep diye kıllanmamak için okula git derim tabi hala göndermediysen.

ben 2005'de internetten vermiştim. hiç bir sorun olmadı, olmaz da. hatta bence daha güvenli. kodu girdiğiizde bölüm/okul ıvır zıvır hepsi görünüyor.

okula verdiğiniz optik formlarda (hala öyleyse) hata yapabilirsiniz kolayca. internetten göndermek her zaman daha güvenli/kolay/zahmetsiz.

değişiklik yapabilme hakkı tanınması güzel olmuş. benim yaptığımda yoktu böyle bişe. daha niye korkuyorsunuz ki? yapın internetten gitsin.

Tercihler gonderildikten sonra degisiklik hakki gibi bir durum soz konusu degil.

rurouni
"4 agustos yani son gune kadar yaptıgın tercihlerde değişiklik bile yapabiliyosun"
demiş.

vita vinum est
"Tercihler gonderildikten sonra degisiklik hakki gibi bir durum soz konusu degil."
demiş

hanginiz yanılıyorsunuz? bi açıklık getirebilirseniz güzel olur.

Ben cevap vereyim, tercih işlemini yaptıktan ve gönderdikten sonra bir daha kesinlikle değiştirme olanağın yok.

Ancak gönderme işlemi oldukça basit. ÖSYM’nin web sitesine girdikten sonra “Aday İşlemleri”den “2008 ÖSYS Tercih” bölümü seçmelisin. Daha sonra yapman gerek tek şey bölümlerin kodlarını girmek; kaydet dediğinde yanda her şeyi çıkıyor zaten. İlk sayfada bu kod girme işlemini tamamladıktan sonra tercih sıralarını da değiştirebiliyorsun.

Bir sonraki sayfaya geçtiğinde ise yine sana tercihleri kontrol olanağı veriyor ve "gönder" butonuna bastığında "bak gönderiyorum ona göre" diye bir uyarı çıkıyor, orada dahi iptal edip tekrar kontrol edebiliyorsun. Oldukça kolay.

Valla ben tercihini yapmis, sonuclarini bekleyen biriyim su an. Girdim baktim OSYM'nin sitesinden simdi. Degistir gibi bir link yok. Olsaydi cok sacma olurdu zaten. Oyuncak ederdi millet.

Kesin ve net olarak soyluyorum ki oyle bir olay yok. Yollamadan once bir kez daha dusunun o yuzden.

Marmara yı tercih etsin, adı daha prestijlidir.

ilginç oldu bu.

istanbul, sırf karizmadır.
ama avcılar'da oluşu biraz sorun edilebilir şayet tercihi yapacak kişi gezmeyi tozmayı ortamlara akmayı seviyorsa.

marmara'yı seçerse anadolu yakası'nda göztepe kampüsü'nde yani kadıköy'ün göbeğinde okur.

istanbul'u seçerse nerede okur bilemiyorum. tekirdağ olabilir. :D

evet marmarayı seçerse kadıköyde okumuş olur ama bu marmaranın eksilerini silmeye yardımcı olmaz.yol problem olmaz ise kesinlikle istanbul üniversitesi derim ben.bunu düşünmeye bile gerek yok.ayrıca marmara reisleriyle meşhurdur bu da diip not olsun.

türkiye'de hangi üni kaliteliki bunları kıyaslamaya çalışıyorsun ? bitince aynı zıkkım, mekanı güzel olanı seçsin. ayrıca bu sidik yarışları çok komik, yemişim bu okulları, küflenmiş çöp mekanlar.

marmara'yı tercih etsin, istanbul yıkılabilir.

ytü'den mezun bir metalurji mühendisi olarak "başka bir bölüm seçsin" derim ben de..

illa seçecekse; marmara veya istanbul farketmez, mezun olduktan sonra aynı yerlerde işe girebilir, itü veya odtü mezunu olmadığı müddetçe mezuniyet sonrası "kesinlikle" farketmez. itü veya odtü mezunu olsa da "büyük ihtimalle" farketmez..

ayrıca, metalurji mühendisi olup da şehir merkezlerinde çalışmak çok küçük bir olasılıktır, muhtemelen gebze, tuzla, hadımköy, ikitelli gibi yerlerde çalışacak onu da belirteyim :)

hepinize teşekkürler öncelikle.
bizim ev anadolu yakasında, yani marmara'ya tek otobüsle max 25 dkda gidebilir. ben onun avcılar'a gidip gelebileceğini sanmıyorum.
"başka bir bölüm seçsin" konusunda ise zaten listesinin ortalarında kalıyor bu ikisi ama ikisine de garanti girebiliyor. üsttekilerden biri tutmazsa diye yazıyoruz.
marmara'nın reisleri meselesi kafama takıldı bu arada...

@ raskolnikovvari

belli ki marmara'yı gazi ile karıştırıyorsunuz.
marmara'da reis falan yoktur. dolayısıyla marmara'nın reisleri ile meşhur olması gibi bişe söz konusu olamaz. marmara şu anda en huzurlu üniversitelerden biridir.

esas istanbul üniversitesi'nin önünde her cuma bişeler oluyor. bazen sol görüşlü öğrenciler bazen sağ görüşlü öğrenciler toplanıyor. bazen de üniversite ile alakaları olmayan yobazlar ordusu beyazıt meydanı'nı işgal ediyor. sürekli bir protesto durumu var orada. insan hakları olur, türban olur, ne zaman geçsem birileri bişeleri protesto ediyor, gösteri yapıyor. zaten "İstanbul Üniversitesi Önünde Toplanan Bir Grup Öğrenci" diye bişe literaüre girmiş vaziyette.

gelelim esas konuya... marmara34 nickli arkadaşa aynen katılıyorum. şimdi, marmara çok çok iyi bir üniversite değildir. istanbul üniversitesi de "aman aman, istanbul dururken ne marmara'sı" kalitesinde bir üniversite değildir. kimse kimseyi kandırmasın. eğitim ve olanaklar açısından birbirlerine denk sayabileceğimiz devlet üniversiteleri bunlar. sonuç olarak madem anadolu yakasında ikamet ediyorsunuz, marmara'yı yazsın avcılar'a kadar eziyet çekmesin. çünkü tee avcılara gitmesini gerektirecek özel bi neden yok.

son olarak tekrar söylüyorum. reis meis konusunda içiniz rahat olsun. öyle huzursuz bir ortam yoktur marmara'da.

istanbul üniversitesinde teknik imkanların çok yetersiz olduğunu biliyorum fakat bu marmara ya da birçok devlet okulu için de geçerli olabilir.

ayrıca istanbul üniversitesi siyasi olaylarıyla ün yapmış bir yer. marmara'da ben de sanmıyorum öyle bir sorun olacağını. marmara üniversitesi'nin yeri de güzel ayrıca hem de yakınmış yani. ben olsam hiç düşünmez marmara seçerdim.

yalnız metalurji cidden kötü bölüm gibi geldi bana...

Bana çok yakın oluğundan yani gözlemlerimden ve bir çok okuyan ve mezun olan arkadaşım olduğundan yani bildiğimden yazdım marmaradaki reis meselesini.evet gazi bu konuda bir numara olsa da istanbulda da marmaradır gazinin bu konuda karşılığı.istanbula gelince onun ne kadar karmaşalı bir okul olduğu su götürmez bir gerçektir evet ama hiç olmazsakarşıt görüşler hakimdir.marmara da ise milliyetçilik baskındır.bu da bir gerçektir.tercih tercihini yapan kişiye klmış ben sadece bildiklerimi aktarmak ve benim de sıkıntıya düştüğüm bu konu hakkında bilgi vermek istedim.

göremiyoruz.

haydaa. Niye göremiyosunuz yahu linki? siz göremiyosanız ben nasıl görebiliyorum? bi link daha vereyim: img.tfd.com
atı arabaya bağlayan yere paralelimsi çubuk işte.

Want2die: yok, boyunduruk değil. Boyunduruk hayvanların yan yana yürümesini sağlamak için kullanılan m şeklinde bir parça.

neyse, evin önünden at arabasıyla sebze satan bi amca geçiyo her gün. ona sorarım artık.

bu dedigin yoldan para kazananlarin yasal olanlarina benzinci, yasal olmayanlarına da karaborsacı deniyor...

petrole yatirim öyle bidonla litreyle olmaz. bu ise yatirim yapmak istiyorsan varil (barrel) birimi kullanilir. 42 galon standarttir.

kisisel olarak petrole yatirim yapmak icin söyle saglamindan 50.000 $ (ki az bir rakamdir endüstri acisindan) en az gerekir. Petrolü de öyle alayim varilleri koyayim depoya seklinde degil, futures opsiyonlari vb. sekilde yapabilirsin yani kagit üstünde.

illa yatirim yapmak istiyorsan BP, Royal Dutch Shell, Total vs. bunlarin hisse senetlerini al.

@ alpinsamuray
benzinciler aldıkları benzini 6 ay - 1 yıl bekletip satmıyorlar ki. ne kadar çok yakıt satabilirlerse o kadar çok kazanıyorlar. sürekli tankerle yeni yakıt geliyor. zaman içinde oluşan fiyat farkından bi kar elde etmiyorlar.

karaborsacılık olayı içinse ortada bi kıtlık söz konusu olmalı. sürekli fiyat artışından anlaşılacağı üzere bir arz-talep dengesizliği söz konusu fakat bir kıtlık söz konusu değil. nereye gitsek bulabiliyoruz çok şükür. eskiden yağ şeker zulalayan çakal esnafların mantığından bahsetmiyorum. bildiğimiz yatırımdan bahsediyorum. parayı döviz, altın, bono, hisse senedi, gayrimenkul gibi şeylere değil benzine yatırmaktan söz ediyorum.

raf(?) ömrü pek uzun bir madde değil bildiğim kadarıyla.

bir de şöyle bir şey anlatayım. bir keresinde geveze bir kamyoncuyu yaklaşık 2 saat dinlemek zorunda kalmıştım. onun ağzından aktarayım.

"ben bu kaçakçılık işine 14 yaşında başladım. kaçakçılık dediysem resmi kaçakçılık tabii yasa dışı bir şey yapmıyoruz. hatay'dan sınır dışına minübüsşe yolcu taşıyorudum. tabii asıl parayı boş depoyla gidip dolu depoyla dönerek yapıyordum. o zamanlar kamyonların deposu küçüktü. 120 litreydi. herkes gizli bölme yaptırıyordu, yoksa kazanamıyordun. tabii devlette adamı olan 2 tonluk depoyu ruhsata işletiyordu. ruhsata işlettin mi kimse bir şey diyemez, yoksa söker atarlar depoyu. rüşvet vermezsen tabii. sonra bir gün bilmemne kamyoncular derneği başkanı gidiyor Koç'a diyor ki: senin gücün vardır. şu 120 lt. sınırını yukarı çek, 150 bin kamyon alıcaz senden" koç da ford cargo yu çıkarıyor fabrika imali 600 lt depo ile. devlet de veriyor ruhsatı bu kamyona. inanır mısın dünyanın en dandik kamyonudur. ne bir konfor ne sağlamlık. uzun yola hiç gelmez. ama çıktığı gibi kapışıldı. neden? eskiden 120 lt depoyla gidiyordun, yarısı zaten yolda gidiyordu. günde ancak 1 sefer yapabilirsin o yoğunlukta. sat 60 litreyi kazancın x milyon. ama altında ford cargo oldu mu depoda daha yarım ton mazot var. litresi 100 bin lira orda. hesapla bakalım. car car car... cur cur cur"

benzinin depolama maliyetleri o fiyat arbitrajını yok eder. amaç Türkiyedeki yüksek benzin fiyatlarından para kazanmaksa denildigi gibi benzinci olmak gerekir. o şekilde bile kazanç sanıldıgı kadar olmaz zira iş yasadışı değilse büyük payı vergilerle devlete gider.

the man'in dedikleri çok doğru. ek olarak: aracı kurumların yarattıgı veya yurtdışından alımına aracalık ettiği fonları inceleyip enerji endeksleri almak küçük miktarlar için olası. yatırılacak para yeterince çoksa, vadeli kontratlar da alınabilir.

elinde patlar...

bu sorunun aynısını bir banka görevlisine sormuştum. küçük yatırımcı için böyle bir fırsat yok demişti.

konuyla alakası yok ama yazasım geldi

@cashkopat: yıllarca bu sebep yüzünden doğrudüzgün bir tren ağımız yok zaten.. keza havacılıkta yıllarca tk nın tekelinde kaldı..

hep daha fazla kamyon, hep daha fazla otobüs satmak için.

benzin çok volatildir. dendiği gibi adam gibi depolayacaksan maliyetini çıkarmak için çok yüksek hacimde bir yatırım yapmalısın. yok adam gibi depolayamayacaksan da 6 aya kalmadan o benzin az olmayan miktarlarda uçacaktır, sermayen havaya karışacaktır.
bir de nereden alıp nereye satmayı planlıyorsun ?

kardeşim senin istediğin böyle bişey urun.gittigidiyor.com bende şirinevlerden 3 ytl ye aldım çevrendeki küçük telefonculara sorarsan bulabilirsin

@ enter saltman

radyo ve mikrofon özellikleri yok galiba ama bu da kısmen işimi görebilir. teşekkür ederim.

radyo var ama mikrofon yok

Vallahi tam olarak bilmiyorum ama o bana da oluyor. Cozebildigim kadariyla eklem yerinde hassas bir nokta var. Artik ne var orda, sinirlere mi yakin nedir bilemiyorum.. Hatta bu olduktan sonra bir de kolum aniden isinmis gibi oluyor. Sanki boyle anjiyo yapilir gibi kolumda simsicak bir kan dolastigini hissediyorum. Ama bana olsa olsa ayda yilda bir kere oluyor. Bir de bel kemigimin belli bir noktasi var, oraya koseli bir sey degerse ayni sey oluyor. Sebebini bilemiyorum. Biri aydinlatirsa gercekten guzel olur, iyi bir soru olmus, ben de merak ediyordum, tesekkurler.

öncelikle şunu belirteyim, yazdıklarımı ben demiyorum google diyor.

kubital tünel (ulnar sinir sıkışması) sendromu olabilir.. emg çektirin.

bu elektrik çarpması geyiği manuel olarak dirsekteki küçük arayı bir köşeye vurunca oluyor onu da ekliyim sinirler kemik arasında felan sıkışıyor heralde geçmiş olsun :/

orbit-oyun ikişkisi kesin mi? yani makine gayet yeni gözüküyor ama bi kablo ekran kartınızın fanını falan engellemiş olmasın? aslında bir yerlere bu mavi ekrandaki mesaj dump ediliyordu sanırım ama bilmiyorum bilen biri söyler belki.. oradaki hata mesajına bakmak gerek.

bu problem yalnızca rapid'den dosya indirirken aynı anda oyun oynadığınızda mı oluşuyor.
reset de attığına göre, belki de güç kaynağınızda bir sorun vardır. ekran kartına iş binince çekilen akımı karşılayamıyor olabilir. bu esnada düzgün beslenemeyen harddiskiniz dosyalarınızın bozulmasına yol açabilir.

peki bu kilitlenmeler sırasında harddiskinizden tuhaf sesler duyuyor musunuz? harddiskin beslemesinde bir sorun olursa, anlık tuhaf sesler(yavaşlayıp hızlanan motor sesi gibi) çıkar genelde.

ekran kartının güç kablosunu tak

@talemon: orbit-oyun ilişkisi diye düşünüyorum çünkü orbit açıkken ve dosya indirirken 2-3 defa verdi bu hatayı. orbiti kapatıp denediğimde tüm gün boyunca hata vermedi.(tesadüf olabilir bilemiyorum).ekran kartının fanında sorun yok fırıl fırıl dönüyor.

@cruor: harddiskden garip sesler çıkmıyor sanırım emin değilim o kadar dikkat etmedim ama akşam evde kontrol ederim. (yine resetlenecek nasıl olsa ühühüh)

@sofistike maymun: takılı.

bir iletkene belirli bir gerilim uygulandığında, iletken içindeki serbest elektronlar oluşan elektrik alandan etkilenir ve elektrik alan vektörünün zıttı yönde büyük bir hızla harekete geçerler. fakat bu harekete geçen serbest elektronlar, birbirleriyle ve atomlarla çarpıştıklarından, net olarak o hızda ilerleyemezler. tüm bu rastgele çarpışmaların ve yön değiştirmelerin sonucunda ortaya çıkan bileşke hız vektörüne drift velocity(sürüklenme hızı) vektörü denir. bu olaylar esnasında bir miktar ısı da ortaya çıkar. ayrıca bir iletkendeki serbest elektron sayısı iletkenin cinsine ve sıcaklığına bağlıdır.

sonuç olarak çarpışma sayısını hesaplayabilmemiz için; uygulanan gerilim üzerinden elektrik alanın büyüklüğünü, iletkenin cinsi ve sıcaklığı üzerinden serbest elektron sayısını, buradan da akım esnasındaki sürüklenme hızını ve açığa çıkan ısı enerjisini bilmemiz gerekir diye düşünüyorum. fakat çarpışma sayısının tam olarak nasıl hesaplanacağı konusunda bir fikrim yok.

sorunuzun tam cevabı olmasa da bildiğim kadarıyla bişeler yazdım, umarım işinize yarar.

bol bol format atan basit bir son kullanıcı olarak muhtemelen seninle aynı dilde olacak şekilde anlatayım. öncelikle her şeyini yedekle, arkanda ağlayacak bişi bırakma. yalnız dikkat et, bütün her şeyi rarlayıp, rar.exe'yi de rarlanmış dosyanın içine koyma:)
sonrasında bildiğim kadarıyla windows xp cdsi koyunca otomatik açılması lazım, sonra zaten adım adım her şey yoluna giriyor. eğer olmuyorsa bootable bir xp cdsi lazımi bunu rahatça çalıştırabilmek için de bios'a girmen lazım, o da bilgisayar açılırken press x to enter bios gibi bişi yazar, x yerine işte o yazan tuşa basınca biosa girersin, oradan ilk okunan sürücüyü cdrom yap. böylece save&exit yaptıktan sonra otomatik olarak cdyi okumaya başlayacaktır. gene adım adım format ve windoz kurum işlemi gerçekleşir.
önemli nokta ana driverları formattan önce yedeklemek (modem vs). zaten modemi ve interneti kurduktan sonra işlem çok kolaylaşıyor, bilgisayarı keyfine göre düzenleyeceksin.

umarım yanlış bişi anlatmamışımdır ama ben yıllardır böyle yaptım bi çok bilgisayara, pek sorun yaşamadım.

evet bunu sen yapabilirsin
windows xp cdsi veparçaların sürücüsü gerekli
dosyalarını kurtarmak için varsa d sürücüsüne at ama için rahat etmesi için dvd vb. bişeye yazdır
ayrıca parçalarının cdlerinde xp sürücüleri var mı laptop mu yoksa masaüstü mü bilgisayarının yanında verilen cdlere bak içlerinde xp klasörleri var mı? eğer sürücü işinden anlamıyorsan hiç bulaşma makine elinde kalır

whoosie çok pro anlatmışsın umarım arkadaş anlar

:: format atıp xp kurmadan önce makinenizin xp driver'ları var mı yok mu öğrenin. varsa edinin ve formattan sonra da erişebileceğiniz şekilde yedekleyin. acer ve toshiba'nın bazı modellerinde xp driver'ları yoktu. şimdi çıkarmış olabilirler. bilemiyorum. iyi araştırın.

:: hdd'niz sata ise ( vista yüklü geldiğine göre makine yenidir, makine yeniyse hdd büyük ihtimalle satadır) xp kurulumunu yapacağınız cd'nin sata destekli olması gerekli. ona da dikkat edin. sonra "no disk found" tarzı şeylerle karşılaşabilirsiniz. hoş olmaz.

**veri yedekleme/kurtarma işi için
bi usb flash disk edinin.
yedeklemek istediklerinizi formattan sonra yerlerine koyarken karışıklık yaşamayacağınız şekilde düzenlice yedekleyin.
format + xp kurulum işlemini takiben hemen antivirus kurun. yedeklerinizin bulunduğu usb flash diski tarayın, ondan sonra geri yükleme yapın.

cruor acerin xp driverlerini parçaların kendi sitesinden yada intel.com dan bulabiliyorsun

Aslında garanti hesabım mevcut, hatta para cardım bile var ama malesef taksit maksadıyla kullanılmıyor.. Acaba netten başvursam serilik açısından şubeden başvurma açısından bir fark olur mu ?

hayat maximum'da!
(evet maximum diyorum inatla)

eğer internet üzerinden daha çok kullanmayı düşünüyosan garanti ve yapıkredi yi öneririm..

Arkadaşlar peki bahsettiğiniz kardlara hesap işletim ücreti ne kadar ödüyorsunuz ? Bilgi verirseniz çok bahtiyar olurum.

basvurma. adamlar bu sene 2. defa yillik kullanim ucreti eklemisler ekstreye ( garanti bonus ) ariyorum ulasamiyorum iptal ettirecegim ettiremiyorum. sinirden klavyeyi yemek uzereyim. yargitay kararina inat mi yapiyorlar nedir anlamadim ben bu isi

hiçbirine başvurma. kredi kartsız hayat daha güzeldir. benim de hiç olmadı mutluyum huzurluyum.

valla iradene hakim olamıcaksan, alışverişe doyamama gibi özelliğin varsa hiç alma derim. alcaksan da bence internette bulup, gerçek hayatta bulamıcağın şeyler için kullan. bir de taksit olayını abartma 12 ay sonra ne durumda olacağın hiç belli olmayabilir. sanırım 35 lira yıllık kullanımı ücreti. 35 değilse de 30 veya 40 lira falandır.

bir kere başladıktan sonra diğer kredi kartlarından da isteyeceğin için, bir kere de al hepsini, kurtul. biri de bir, bini de bir.

Aslında sırf şu netten avantajlı taksit imkanlarından yararlanmak için istiyorum diyebilirim mesela bir mp3 player gözüme ilişti peşin fiyatı 116 ytl 12 taksitli veya 6 taksitli fiyatıda aynı şimdi direkt 116 ytl vermek sizce saçma değil mi ?

Bu sanal kard olaylarına da baktım malesef onu çıkartmak için mutlaka esas card (bonus, maximum) çıkarmak gerekiyormuş. Ayrıca öğrenciyim desemde pek sayılmaz yani babamın yanında öyle takıldığım için o imkandanda yararlanmam güç..

sanal kart için asıl kart şart değil. kredi kartınız olmasada bir çok bankadan sıfır limitli sanal kart alabiliyorsunuz.

örneğin garanti bankası'nın internet şubesinden başvurular > kredi kartı > sanal kart sekmesinden başvurabilirsiniz. hemen ücretsiz kullanıma açılır yıllık ücret vs. filan da olmaz. tabii karta aktardığınız kadar para harcayabilirsiniz, taksit de söz konusu olmuyor haliyle.

Cardfinans (finansbank)'ın sitesinde e-kardfinans ismindeki bir sanal kart gözüme ilişti ayrıca bu sanal kart ile taksit imkanından da faydalınabiliyormuşuz.. Bir bilgisi olan ya da tavsiye edecek olan var mı ?

işbankası (iş'te üniversiteli) ve finansbank(cardfinans university) öğrencilerden kart ücreti ve hesap işletim ücreti istemiyor.

kartı da (limiti düşük olmak şartıyla) fazla uğraştırmadan veriyorlar.

garanti flexi..

kart ücretiymiş, kazandırdığı bonusmuş, faiziymiş, kart üstündeki resimmiş, herşeyi senin kontrolünde.. üstelik bonusun avantajlarından da aynen yararlanıyor

flexi iyi de ben mi seçtim onlar mı itelediler bilemiyorum ama çok kart ücreti alıyor allahsızlar. maximum zaten maaş yattığı için almıyo kart ücreti axess de kendisi geldi verdcem diye o zaman çemkirdim ücretr almazsanız alırım diye. neyse geçen ay flexi ekstresinde 60 lira kart ücretini görünce flexi kartımdan soğudum. ama şöyle de bişi var biraz götü kalkık bir giyim magazasından alışveriş yapmıştım kaç taksit yapıyorsunuz diye sormuştum odemeyi yaparken biz en fazla üç taksit yapıyoruz beyefendiğğğğğ demişti kasiyer ukala bir uslupla iyi sen kaşındın deyip flexiyi uzattım hatun 3 taksitle çekti slip cort diye fleksiğğğğğğğ 6 taksit diye çıktı. ben de en az 6 yaparım hanımefendiğğğğğğ demiştim :)

kart alayım mı almayayım mı tereddütün içinse;
tek kartım varken kredi kartlarıyla zerre problemim yoktu. birden kart sayısı iki oldu toplam limitim maaşımın 6 katı oluverdi bu sırada gelen bütün kart tekliflerini itinayla geri çevirdim bir iki defa ay sonunda ödemelerde zorlandım. sonra kart sayım üç oldu limitim de maaşışım yaklaşık 10 katı oldu işte ne olduysa o zaman oldu. ne kadar itina göstersen de kontrolü çok güç ekstreler bir geliyor oha diyorsun ben mi yaptım bu harcamaları. ödemelerim aksadı zaten bi sendeledin mi gerisi geliyor bir iki ay tam ödeme yapamadım en son geçen ay bir baktım tam 180 milyon faiz ödeyeceğim aylık. hemen koştum işbankasından kredi çektim tüm borçlarımı kapattım kartlara da yaklaşmıyorum. krediyi de efendi efendi ödicem tabi...

ileride kafama uymazsa iptal ettiririm diyorsan yapı kredi ve garanti(shop and miles) hiç uğraştırmadan sadece "neden iptal ettirmek istiyorsunuz?" diye sorup iptali yapıyorlar (benim öyle olmuştu). citi ve finans bayağı zorluk çıkartıyor. tavsiye olarakda garanti bonus'u tavsiye ederim bayağı kampanyası vs'i oluyor.

valla fiyati gayet uygun. daha iyisini bulabilirsen $anslisin. ama bunu kacirma derim.

iki gün önce bir arkadaşım kadıköyden bunun 250 gb'lığını kdv dahil 139 ytl'ye aldı. üstelik 6 taksit ile.

arkadaşımın aldığı ----> 139 / 250 = 0,556 ytl/gb
sizin gösterdiğiniz ----> 195 / 320 = 0,61 ytl/gb (indirimli fiyatı ele alıyorum)

görüldüğü üzere gb başına düşen fiyat arkadaşın aldığında daha düşük.
ona göre karar verin.

Bende de bunun 250'liği var. Çok şık, fazla ısınmayan güzel bir cihaz. Piano black diye tabir etikleri kaplaması mevcut. FAkat işte o kaplama çok kolay çizliyor. Ben alamadan önce başka bir arkadaşta görmüştüm, berbat haldeydi. Aldıktan hemen sonra da ebay'dan bunun için orjinal olan taşıma kutusunu sipariş ettim. Şimdi mutlu mesut yaşıyoruz. İki çocuğumuz var...

2.5" lerde max 320 va zaten. tek bakacagın konu fiyat ve aradıgın kapasite olamlı bu durumda. 250 ile 320 arasında cok fark olailir normaldir.

@bryan fury, haklısın..önemli olan kapasite ne olmalı galiba. 70 gb için deger mi 50-60 ytllik fark diye aklıma takıldı..
@sheba, allah mesut bahtiyar etsin..darısı başıma..

bana sorarsan 70gb icin 60-70 cok, 250 alırdım.

hiç kaçırma hemen al... ben de bunun 250gb olanı var gayet memnunum

320 liği aldım gitti. artı eksi düşünmeden.. fikirlerden dolayı herkese teşekkürler:)

gercekten yandıgından emin misiniz? metal çok kolay ısınma özelliğine sahiptir. o yüzden yazın genelde otobüslerin kaloriferleri falan çalışmadığı halde alev alevdir. evde de öyle olabilir diyeceğim ama..

hmm tamamdır.

evet eminim. borular filan da cayır cayırdı. kombiyi tamamen kapatınca normale döndü.

bizim kombide(ariston'un genus modeli) de var böyle bir sorun.

her hangi bi yerden, (banyo mutfak fark etmiyor) sıcak suyu açar açmaz hemen kapatırsak, kendi kendine petekleri ısıtmaya başlıyor.

sıcak suyu açtıktan sonra kapatmak için 30sn kadar beklersek bi sorun olmuyor. fakat açtıktan sadece bi kaç saniye sonra kapatırsak, kombi sadece sıcak su ayarında olmasına rağmen petekleri de ısıtmaya başlıyor.

içinde bi parça vardı, adı diyafram mı ne onu değiştirince düzeliyor. daha önce iki kere değiştirmiştik. sonbaharda bakım yaptırırken yine değiştiricez büyük ihtimalle. fiyatı 50-60 ytl civarı idi.

kombinin icine bir miktar para sikismis. servis cagirirsaniz cakirirlar o parayi. sorun hallediliyormus bu sekilde.

diyafram normalde 1 ytl :)

50 ytl servis ücreti alıyolardır zaten muhtemelen.

abi benim yatmi$ sanirim. yemek sipari$i verdim bu ak$am, karttan cektirdim parayi, sorun cikmadi.

bi kac kisi daha onaylarsa super olurdu.

arkadasa sordum ogrenım yatmıs..

bugün yolda yürürken "yahu bursum yatmamış" diyen birini duyduğumu belirteyim. bizim yattı bugün.

yattı benim.

yazın da veriliyo muydu burslar yahu?

ogrenim kredisi yatiyor fakat burs ne durumda bilmiyorum ben.

başbakanlık bursu aldığınız ilk yılsa yazın da yatıyor ancak bildiğim kadarıyla daha sonraki yıllarda en son haziran ayında yatırılıyor.yatmamış olması lazım ilk yılınız değilse.

kyk'ı aramanızı tavsiye ederim hemen. bursunuz krediye dönüşmüş olabilir başarısızlık durumu varsa.

(bkz: #13600812)

yaz aylarında burs ödemesi kaldırılmış ne yazık ki

bursun yaz aylarında kaldırıldığına dair kyk'nın sitesinde resmi bi açıklama bulamadım. ayrıca benim ve arkadaşımın bursları yatmış vaziyette.

*****
arkadaslar az once bankadan geldim.
maalesef dogrymus, yaz ayinda yatmiyo.
sifir idi kartimdaki para.

ogrenim kredisini bilmiyorum ama basbakanlik bursu maalesef temmuz agustos yok.
*****

bir de, anladigim kadariyla icimizden bazi arkadaslar ogrenim kredisi almakta fakat burs aldigini sanmakta (geri odeme yapmayacaklarini sanmakta yani)

o yuzden onlari soyle alalim ve ne kadar borclari olduklarini ogrensinler
www.kyk.gov.tr

ben konuşulanlara veya söylenenlere bakmadan gidip bankaya bakmanızı öneririm. bazı üniversiteler değişik isimlerle burslar veriyor fakat kyk'ya gittiğiniz zaman size "kyk bursu" verdiklerini görüyorsunuz. isimler değişebiliyor. ben rektörlük bursu adı altında burs alıyordum. almaya başladıktan sonraki ilk dönem ortalamam 2.00'ın altına düştüğünden bursu almaya devam edip edemeyeceğimi öğrenmek için yazın başında öğrenci işlerine ve kyk'ya sordum. hepsi farklı cevaplar verdi. ertesi sene ocak ayında yani geçtiğimiz ocak ayında eve bir mektup geldi ve bursumun not ortalamam nedeniyle krediye dönüştürüldüğünü ve alabileceğimi söylüyordu. toplam 1380 ytl aldım ama söz konusu yazı abartısız aç geçirmiştim. yok ben toplu para almak istiyorum diyorsanız gidip sormayın ama şu an ihtiyacınız varsa gidip bankaya bakmanın faydası var.

altyazı dosyasını sürükleyip ekrana bırakmayı deneyin.

Media player ekstra bir program kullanmadan divx altyazılarını oynatamaz. Onun yerine bsplayer radlight gibi bir programı deneyin...

filmle altyazının isimlerini kelimesi kelimesine aynı yazın,aynı klasörde olursa direk altyazıyla beraber gösteriyor filmi media player

divx i ilk çalıştırmak istediğimde, program yok dedi bilgisayar. bir divx klasörü vardı, ondaki bi şeyi yükledim. şimdi media center ile çalışıyor. hem de çok artist bir görüntü. bir sürü ayarı var, hem de türkçe, yok kitaplık ayarı, yok görüntü, bilmemne.

ama altyazıyı bulamadım yaf :((
laptop u alıp divx i aldığım yere mi gideyim? komik olur ama. illa ki basit bir yöntemi vardır bunun.

@gaza gelen: alt yazıda ...part1.sub yazıyor, görüntüde ...part1.avi
ikisini de avi diye mi değiştireyim mesela?

@selimse: bende sadece media player ve media center var. olma mı yani?

@cruor: sürüklenmiyo :(

bsplayer deneyin.. sub dosyasını boşverin.. divxplanet.com dan altyazı indirin.. indirdiğiniz altyazıyı sürükleyin..

bsplayer yok sanırsam benim bilgisayarda. aldığım gibi, saf, masum ve içi neredeyse boş olarak duruyor çünkü. sadece media center ve media player var.

yüklemek mi gerek yani?

KmPlayer yükleyin. görüntüyü açın altyazı dosyasını sürükleyip görüntünün üzerine bırakın. pırıl pırıl takılın.

kmplayer.en.softonic.com

bs player yükledim ve halloldu arkadaşlar. mutluyum şu an.

yardımlar için teşekkürler. seviyorum hepinizi.