run lola run, diyorum.

içerisinde yürüyüş ve ya koşu yoksa mekik bir işe yaramaz.günde bir saat yürüyüş yap,mekik çekmesen de olur.

yürü ve yüz başka birşey yapmana gerek yok.

zayıfladığım zaman bile ayva göbek dediğimiz bölge kalıyor benm göbek eritmem lazım yürüyüşle göbek erir mi ki ya da yüzmeyle

erir tabi ki.ama yürüyüşü normal çarşıda gezer gibi yapmayacaksın.tempolu bir biçimde yürü.aralara 2-3 dakikalık koşmalar da ekleyebilirsin.daha güzel olur.onun üstüne eve geldiğinde mekik çekersen faydalı olur.

sabah akşam 20şer mekik çek bana dua et. bunu yaparak harika bir karına sahip oldum demek isterdim de diyemiyorum sevgilim diyor...

bolgesel yag eritme diye birsey yok. o yuzden mekik yapman ile yuruyus yapma arasinda yag yakma acisindan fark yok. ama mekik cektigin icin karin bolgendeki kaslar sıklaşacak ve yaglari daha iyi muhafaza ederek gobegin sarkmasini onleyecektir. bunun icin de aslinda alt karin kaslarini gelistirmen lazim o yuzden mekik degil, leg raise daha cok isine yarayacaktir. gobek bolgesindeki yaglar erkek icin en son eriyen yaglardir.

istanbul ve diğerleri diye ayıralım önce. diğerleri arasında izmir güzeldir :)

Kesinlikle istanbul

istanbul. ayrıca safcocuk da çok doğru söylemiş.

izmir, ne kadar doğma büyüme buralıyım (istanbul) ve aşığı olsam bile artık boğuluyorum burada.

istanbulda her şey vardır canın sıkılmaz, izmirde her şey yoktur ama insanlar senin canını sıkmaz.

izmir istanbulun yanında bi' hiç bana göre. Ama istanbulun kaosunu kaldırmak için burda doğup büyümek gerekir diye düşünüyorum sonradan alışmak çok zor. ona göre karar ver.

20 yil izmir, 7 yil istanbulda yasamis birisi olarak istanbul diyorum. istanbulda yasadiktan sonra izmir adeta bir koy, kasaba havasi veriyor. 1 hafta izmirde kalinca sıkılıyorum. ki bir sürü arkadaşım da var izmirde. ama işte gidecek mekan çok az. ama 40'ımdan sonra izmir'e yerleşebilirim. izmir tam emeklilikte yaşanacak şehir:)

20 yıl istanbul, 6 yıl izmir'de yaşamış biri olarak izmir diyorum. istanbul'da yaşıyorsan ve artık kaosa, keşmekeşe doyduysan zaten izmir. başka bir şehirden geleceksen istanbul sana başka bir ülke gibi geleceği ve zamanla hayattan bezdireceği için yine izmir. ben 6 ay önce izmir'den istanbul'a kesin dönüş yaptım ama hala 3-5 gün gitmek için fırsat kolluyorum. nefes alıyorum orada resmen.

telefonun çekmediği yerde günümüz telefonları çok extrem çözümler üretemeyebilir
uydu telefonunu denemelisin belkide
www.1gn.net

cekis icin telefonun cekis kuvvetiyle tek basina yeterli degil. eger etrafta baz istasyonu yoksa hicbir sekilde o telefon calismaz. eger dunyanin neresinde olursa olsun calissin istiyorsan uydu telefonlarina bakmalisin

dostlar, gittiğim yerlerde genellikle telefon çekiyor da çok az çekiyor.

o zaman iş değişir usta o zaman sana bundan lazım

eski telefonlarda antenlerin altında bi slot olurdu, harici anten için diye. Onlara bak istersen.

www.quantum-wireless.com şuradan bir bak , arabaya monte gsm boosterlar var . taşınabilir şekilde yok benim bildiğim.

Hocalar, telekomünikasyon merkezi kurmak değil niyetim.
Bindiğim arabalar da genellikle kiralık arazi araçları oluyor. Harici anten işi yaş yani.

www.cellphoneshop.net

burayada bakabilirin ek anten almak istersin belki

Bi kişi bilsin çokomel alcam hadi

soyle bir site var. www.reviewgist.com solenene gore en iyisi iphone5 imis. Bir de sitede dedigi gibi operatoru de degistirmek cekis gucunu etkileyebilir. dusuk frekansli dalgalar daha uzun mesafeye gidebildikleri icin dusuk frekansli operatorler daha iyi kapsama alani saglar.

kayıtlara geçsin diye yazıyorum. 2. jenerasyon ve sonrası 4g'li android telefonlar çekiş olayında baya bi fark açıyor.
olay operatöre de bağlı tabi.

iphone (4, 5S/C) komple yalan.

avrupa standartları yüzünden yeni telefonların bu güçleri düşük tutuluyo, eski telefonlardan bul bence.

Oyun amaçlı istiyorsan hardisk mutlaka SSD olsun.Senin seçtiklerin bitanesi "Sabit Disk Sürücü Hızı (rpm)5400" diğerine bakmadım ama oda olsa olsa 7200 rpm olsun.Ciddi bir performans kaybı yaşar bu hardisklerle :)

msi bir adim onde cunku kendisi oyun oynamak icin uretilmis. fakat ekran boyutlariyla da sony on plana cikiyor.

ben performanslarinin sadece kagit uzerinde oldugunu dusunuyorum. yani hangisi daha hizli hissetmezsin muhtemelen. bu yuzden 17 inc ekraniyla sony on plana cikabilir. ekran boyutu onemli degil diyorsan direk msi dusunme bile.

ayrica sony ve bitmez tukenmez yanci programlari, sony marka laptoplari oldukca yavaslatabiliyor.


ayrica ssd disk ile performansin cok cok artar ama bu fiyatlara istedigin boyutta ssd' ye sahip boyle bir makina bulamazsin.

şimdi bu laptop işi normal pc gibi parçalarına bakarak anlaşılacak iş degildir.

Yani ben zamanında bir msi almıştım, işlemcisi falan uçuyordu, fakat heriflerin taktıkları işlemciden daha dar veriyolu vardı anakartında bi boka yaramıyordu
o msi'in yarı özellikli toshiba aldım, cihaz uçuyordu.

Bilindik marka almakta fayda var, o parçaların tek tek birbirine uyumu, ısınması, osu busu daha çok test ediliyor
Msi da kötü marka degil tabii, çogu marka onlara ürettiriyor, ama dedigim gibi ürettiriyor, şuraya bunu koy buraya şunu koy diyor.

Ben olsam sonyyi tercih ederdim, elimde kalmaması açısından.

yok aga bey ssd fln şuan hikaye sen ekran kartı normalin üstü atıyorum amd de 7670 7680 7870 gibi üst modellere nvidia tarafında gt 660 670 SLI lı çözümlere bakmalısın işlemci çoğu zaman fazlasıyla yeterli geliyor ekran kartı oyunu sınırlıyor ssd içinde söylendiği kadar bir olay yok sen kendi grafik işleme yapacaksan video düzenliyceksen ssd günümüz hdd leri sn de 50 mb veri aktarımı yapıyor buda oyunlar için fazlasıyla yeterli ssd windows u hızlı açar vs.vs. ama 40-60 gb ssd + 500 hdd li sistemlerede bakabilirsin raid yapılmş hibrit sistem diyorlar onlarda güzel oluyor genelde windows ssd ye kuruluyor diğer bütün herşey hdd ye yuklenıyor

Oncelikle oyun amacli notebook almaya karsiyim. Dogasi geregi notebooklar yuksek performans vermek icin tasarlanmazlar. Ayni paraya alacaginiz bir kasa notebooklardan kat kat daha iyi performans verecektir. Ayrica zaman icinde dar bogaz olusturan parcalari tek tek degistirerek cok daha uzun omurlu bir oyun bilgisayaraniz olmus olur. Mecbur degilseniz masaustu kasa toplayin. hem daha ekonomik olur hem daha performansli. hem de daha uzun omurlu.

Gelelim soruya

simdi ozellikler olarak MSI daha iyi duruyor. Neden cunku ekran karti daha iyi. eger oyun amacli bir bilgisayar aliyorsak ilk dikkat etmemiz gereken ozellik ekran karti. www.notebookcheck.net su linkten gorulecegi uzere 660m ile 7650m arasinda baya bir fark var. Iki bilgisayarin da islemcisi ve ram'i ayni sayilir. harddiskin oyun ici performansi konusunda hic bir etkisi yoktur. O yuzden bosuna ssd'ye para bayilmaniza gerek yok. ssd sadece oyun acilirken veya bolum yuklenirken daha hizli acilmasini saglar. oyun/bolum bir kere hafizaya yuklendikten sonra bir daha harddiske neredeyse hic ihtiyac olmaz.

cruseo'nun degindigi de cok guzel bir nokta. kimse anakartin ozelliklerine yada kalitesine dikkat etmez ama bir bilgisayarin en onemli parcasi anakarttir. cunku islemci, hafiza, ekran karti, harddisk, ekran vs. butun hersey anakart uzerinden iletisim kurar. o yuzden islemciniz, hafizaniz, ekran kartiniz super olsa bile eger anakartiniz dandikse veriyolu hizi dusukse butun parcalar arasinda dar bogaz olusturur ve parcalarinizdan yeterli verimi alamazsiniz. MSI guzel markadir ama bir VAIO degildir. 3,5 sene once aldigim VAIO hala canavar gibi calisiyor ve mevcut notebooklar kadar performans sagliyorsa adamlar birseyleri dogru yapiyor demektir. Yabanci forumlarda iki modeli de biraz arastirirsan oradaki insanlarin yorumlarindan hangisinin daha iyi olduguna karar verebilirsin. ama benim tercihim masaustu kasa olurdu :))

ekran kartı arayüzünden mutlaka kısılır.olur da beceremediniz f.lux yükleyin hem gözleriniz rahat etsin.

driverlarini ucurmussunuz. esupport.sony.com adresinden sizin modelin driverlerini yukleyin. Sony Utilities, Sony Shared Library ve Sony Firmware Extension Parser gibi sony'nin kendi driverleri da oluyor. Klavyedeki kisayollarin calismasi icin bunlar lazim.

mevcut cinsiyetsel paradigmadan ziyade julius caesar'ın julius caesar olmasından dolayı bu kadar yankı buldu. benim fikrim bu yönde

tecavüz edilen kleopatra olsaydı da benzer tepki verilirdi

Kore roma imparatoru değildi sanırsam. Sebebi bu olmasın sakın?
nasıl ki o savaşlarda binlerce köle ya da roma askeri öldüğünde pek önemsenmezken Crixus'un ölmesi, Oenomaus'un ölmesi önemli olaylarsa ve daha çok önemsenmişse sıradan bir köle ile Caesar aynı etkiye sahip olamaz.

he beni germedi de etkilemedi de izledim güldüm geçtim.

yahu bir imparatorlugun ilahi ni gotten bafilediler farkindamisin olayin buyuklugunu aynisini bize yapsalardi abd konsoloslugu onunde apple parcalar abd bayragi yakardik...kos koca roma tarihinin en buyuk komutnlarindan birini picin biri gotten vurdu..soylerken bile kanim donuyor...benim icin onemi budur bu isin isyanla koleyle asiyle gay mayle alaksi yok ben o acidan bakiyom..

soyle dusun kurtulus savasinin filmi cekiliyor. bir sahnede savas esir dusmus bir kadina tecavuz ediliyor, baska bir sahnede de ataturk'e. hangisi daha cok yaygara koparirdi?

julius caesar roma imparatoru olduğu için böyle tepkiselliğin olması teorisini anlıyorum. Ama sonuçta imparator olmadan çok önceki bir dönem anlatılıyor dizide bu bağlamda esasında Caesarmış, Roma imparatoruymuş Türk toplumunun umrunda değil, özdeşlik kurabileceği bir kavram da olmaktan uzak. Açıkçası esas olayın Julis Caesar'ın statüsünden vs. kaynaklanmadığını, homofobik toplumsal cinsiyet kalıplarının bu tepkiselliğe yol açtığını düşünüyorum.

İkinci teorim acaba millet roma imparatoru muhabbetine kendini fazla kaptırıp "bizim padişahlara aynı şey yapılsaydı mesela Muhteşem Yüzyılda" bilinçaltı savıyla gaza mı geldi ne diyorsunuz?

pampa bence sen gaza geldin:)

olay acik ve net..koskoca bir karakter tarihin 10 buyuk komutanindan birini gotten siktiler..emin ol ki kimsenin aklina direk gay iliski filan gelmemistir..ilk akla gelen sezari nasil sikerler olmusutr?

kanka fazla zorlama teoriler bunlar. toplumsal cinsiyetmiş falan filan teoride hoş laflar ama aynı dizide agrona ile kankası da homo ilişkiye giriyorlar ya da ilk sezonda vardı böyle yine genç bi gladyatörle daha tecrübelisi. onlar da sevişiyordu kimse kalkıp demedi bu adamlar nasıl sevişir diye.

ama iş sezar a gelince millet şaşırdı tabi. normal bu yani.

demek istediğim julius caesar orada kudretli bir imparator değil sıradan bir asker olarak lanse ediliyor. İyi ve Kötü yanlarıyla. Roma'da colosseumda imparatorluk giysileri içinde tecavüze uğrasaydı anlayabilirdim. Ama esasen kimsenin "Julius Caesar tecavüze uğradı Roma tarihini katlettiler allah belalarını versin" motivasyonuyla bu tepkiyi gösterdiğine inanmıyorum. Bir anda gerçekleşen bu tepkinin ardında yatan başka şeyler var.

lan diziyi izlemeyi bırakmıştım bi bakayım dedim sezar falan ne alaka diye.oha lan oha harbiden.sezarı götten sikmek ne demek abi.rome izle,adamın karizmasını gör,sonra da götten sikilmesini tekrar izle bence.sezar dediğimiz adam dünya tarihine yön veren en baba 5-10 isimden biridir.normal yani tepki olması.

sezar'ın yaşamını bi oku bakalım, gayet soylu bir aileden geliyor sıradan bir asker asla olamaz

Caesar was born into a patrician family, the gens Julia, which claimed descent from Iulus, son of the legendary Trojan prince Aeneas, supposedly the son of the goddess Venus.

Caesar's father, also called Gaius Julius Caesar, governed the province of Asia,[11] and his sister Julia, Caesar's aunt, married Gaius Marius, one of the most prominent figures in the Republic.

''sezar , sezar olduğu için bu kadar konuşuldu o sahne'' fikrine katılıyorum.

- bundan sonrası izlemeyenler için kimi yerlerde spoylır içerir belki -

ast-üst olayının etkisi de var aslında. aynı hareketi tiberius değil de crassus yapsaydı crassus'un belki en fazla biseksüelliğini konuşacaktık ; sezar'ın tarihteki eşcinsel ilişkilerini hatta daha çok pasif takılmayı sevdiğini okuyup geçecektik. crassus dizide akıllı bir komutan ,köle ordusunun içine ajan olarak sezar'ı gönderiyor , spartacus'e yalnızca bir isyancı köle gözüyle bakmıyor , kendi kölesine karısından daha çok değer veriyor. bütün bu yönleriyle sezar'dan daha üstün bir dizi karakteri. ama olayın baş kahramanı tek başarısı crassus'un oğlu olmak olan tiberius çömezi olunca bu kadar yankı buldu.

dizinin facebook sayfasında genelde crixus yorumları var ; toplasan 50 yorumdan 3-4 tanesi sezar ile ilgili ; onda da ''sezar'ın iki eli öbür tarafta yakanızda olacak ey senaristler'' tarzı yorumlar.

@diyet yapan panda
pampa katılıyorum genelde sana ve buradaki görüşlere dediğin gibi yabancı forumlarda bu işe fazla değinilmemesi de ayrı bir olay. Bu Türk toplumundaki bir komplekse işaret ediyor. Yani Roma'nın torunları buna ses çıkarmazken biz neden bu kadar aşırı tepki verdik? Çok mu seviyoruz Romayı Sezarı? Yoksa "aynı şey Osmanlı Padişahlarına yapılsaydı ne tepki verirdik" şeklinde histerik bir biliçaltı projeksiyonuyla mı hareket ediyoruz?

sezar'ın keşkülünü titreten pipiler kırılsın diye pankartlar hazırlanıp taksimde miting yapılsa yeri, koskoca sezar bu.

Ya dizideki sezar değil ki onun babası diye biliyorum? gaius julius caesar kendisi??

Yanlış biliyorum sanırım: Apologies ! ;)

ssd'de en iyisi OZC-Vertex serisidir. Yanlis bilmiyorsam su anda Vertex4'ler mevcut. Bunlarin bir de Agility, Performance gibi modelleri oluyordu. Sonrasinda Intel'in ssdleri de fena degildir. Muhtemelen kalmamistir ama TRIM ozelligi olmayan SSD alma. Bir de SSD'yi arsiv icin kullanma lutfen. Eger oyun vs kullanmiyorsan 64GB'lik bir SSD isini gorecektir. Bir adet external hdd alarak arsivlerini orada saklarsan hem SSD daha uzun omurlu olur, hem de daha ekonomik olmus olur.

boun mezunuyum. icki icmem, bar-disco takilmam. namaz kilarim. namaz kil(may)anlara karsi bir on yargim yok. Benim namaz kilmayan arkadaslarim da var:P Bazi arkadaslarim namaz kildigimi bilir, bazilari bilmez. Icki icen arkadaslarim icmeye giderlerse genelde beni cagirmazlar. Beni sevmediklerinden degil benim icmedigimi ve o mekanlara gitmeyi cok sevmedigimi bildiklerinden. yurtdisindan arkadaslarimiz gelirse nadiren icki icilen mekanlara da giderim. icetea'mi icerim. Kopkop olaylarina ise hic gelemem. Unideki en yakin arkadaslarim icen kisiler.

boğaziçi öğrencisiyim, bir inancım yok, kişisel olarak kimsenin namaz kılmasına veya inanmasına karşı değilim, ancak dindar insanların çoğunlukta olduğu bir yerde mutsuz olduğuma inanıyorum. bir arkadaşımın dindar olduğunu öğrensem hislerim değişmez, arkadaşım olmuş sonuçta, ama hiç tanımasam, zaten insanlarla konuşmayı sevmediğimden gidip muhabbet falan etmem herhalde.

Dine bakış açım eleştirel. Dinlerin, kültürel bazı geleneklerin, ahlaki öğretilerin; sağlıklı bir toplum kurmak için insanlara empoze edilen bir ambalaj olduğunu düşünüyorum. İnsanların bilgi eksikliklerinin olduğu dönemlerde, sosyal hayatta kötü ahlakın olmaması için bir ceza mekanizması gerekiyordu. Bilgisiz insanlara yapmamaları gereken davranışları bir korku, yapmaları gereken davranışları da bir ödül ile öğretiyorlardı. Bu ödül ve ceza maddi olamazdı, çünkü sosyal sistemde henüz adalet ve mahkeme gibi yönetim mekanizmaları gelişmemişti. Manevi yönden "iyi" olanı ödüllendirmek ve "kötü" olanı cezalandırmak gerekiyordu. Bu işi yapması için de olmayan bir kavram yaratıldı ve "din, tanrı, sevap, günah" gibi kavramlar oluşturuldu. Böylece cezalandırılan kişi kimseden intikam alamazdı veya ödüllendirilen kişiye kimse çıkarıp da hediye veremezdi. Böylece insanların kendilerini bir davranış kafesi içinde tutabilmesi ve aşırı davranışlar yapması engellendi.

Zaman içinde insanoğlunun ortalama bilgi düzeyi arttıkça bu farkındalık artmaya başladı ve yavaş yavaş dinlere karşı eleştirel bakışların doğru olabileceği kanıksandı.

Bu görüşe karşıt görüş hâlâ daha kuvvetlidir. Yani dünyanın çok büyük bir kısmı dinlerin, Tanrı'nın, peygamberlerin, cennetin, cehhennemin, sevabın, günahın... varlığına inanır. Dinlerin kitaplarında veya uygulamalarında temel şart bu olgulara inanmaktır çünkü. İnananlar da tabi ki kendi dinlerinin sağlam temellere oturduğunu ve en doğru inanış biçimi olduğunu savunur. Fakat her bir dini kitapta yazan cümleler sadece o kitaplarda yer alır ve ikinci bir kaynak tarafından o kutsal kitapta yazılanlar doğrulanamaz. Birden fazla dini kitapta yer alan ortak öğretiler ise aslında hiç bir din var olmasaydı bile olması gereken davranış modelleridir. Örneğin her din yalan söyleme, hırsızlık yapma, kendinden büyüklerine iyi davran, ideal bir aile ortamı oluştur, dürüst ol gibi öğütler verir. Fakat bu olması gereken davranışlar zaten sosyal bir toplumda bulunması gereken temel ahlaki kavramlardır. Bu davranışları uygulamak için de dine ihtiyaç yoktur. Nitekim ateist kişiler arasında da bu davranışlar görülür.

Benim şahsıma dönersek ise; müslümanım. içki içerim, mümkün olduğunca söylememeye çalışsam da yeri geldiğinde yalan söylerim, yılda bir iki gibi namaz kılarım. yakın arkadaşlarım veya ailemden kişilerin dini hareketlerine de karışmam. kimseyi dini inanışına göre yargılamam. Sadece o kişilere hayatlarında bir kez ve sadece konu açıldığında "bu kadar kaptırma kendini, bir gün bildiklerinin yanlış çıkabileceğine de olasılık ver, ileride inanmaktan vaz geçersen bugünlerin için pişman olmanı istemem" derim. Tabi bunu dediğim için bir kamyon laf işitirim ama cevabım sadece şu olur; "seni yargılamıyorum, sana kızmıyorum. sadece en doğru yoldan gitmeni istiyorum. bu yol hangi yol olursa olsun sen seçmelisin, kimse sana bir dini veya dinsizliği seçtirmemeli" diyorum ve konu kapanıyor.

Benim bakış açım da şudur; Ne Tanrı'nın varlığı ne de yokluğu (benim nazarımda) ispatlanamamıştır. Bu dünyayı ancak bir Tanrı yaratır gibi bir bahaneyi de Tanrının varlığı olarak kabul etmem. Bilimin çözümünu bulamadığı her sorunun yanıtını "Allah öyle istedi" diye doldurmam. Bilimin, insanoğlunun, zekanın cevabı bulmasını beklerim. Bu nedenle müslüman olmama rağmen kendimi kaptırmam. Ama Tanrı'nın yokluğu ispatlanmadığı için de inanmamazlık yapmam.

Ayrıca okul adını yazmaya ne gerek var. Bu işin ösym yerleştirmesi ile alakası yoktur.

bilkent mezunuyum. din olayı bana mantıklı gelmiyor. kendime göre ahlaklı şekilde davranıyorum (hırsızlık yapmıyorum, başkalarına zarar vermiyorum, vs.) ve bu bana cennet vaadiyle bir şeyler yapmaktan daha değerli geliyor. kutsal kitapların toplumları düzene sokmak için insanlar tarafından yazılmış şeyler olduğunu düşünüyorum. yaratıcı var mı yok mu emin olamıyorum, bundan asla emin olamayız bence. alkollü ortama girersem, sergi açılışlarına, kokteyllere falan gittiğimde sarhoş olmayacak ölçüde içerim. zaten çoğu zaman kendi aracımla gittiğim için 1-2 kadehten fazla içmem. namaz kılanlara saygı duyuyorum, sonuçta kendi inançlarına göre davranıyor ve karışmak bana düşmez. kendi inançlarını, din konusundaki düşüncelerini bana dikte etmeye kalkmadığı sürece ilişkim zayıflamaz.

sakarya üniversitesi öğrencisiyim.

dinlerin toplumsal birtakım gereklilikler sonucu ortaya çıktığının farkındayım ama dünya üzerinde, gerçek nedeni ekonomik çıkar olan çatışmalar ve savaşlarda kullanılan birer enstrüman olduklarını düşünüyorum.

dindarlık oranının yüksek olduğu, dinin ülke politikasına yön verdiği ve insanların günlük hayatını büyük ölçüde etkilediği ülkelerde görülen geri kalmışlık da somut bir gösterge. doğal olarak, refahı yüksek ve ahlaklı bir topluma ulaşmanın yolunun dine yönelmekten geçtiğine inanmıyorum. kısaca eğitim şart.

bana gelirsek, müslüman değilim. içki içiyorum. namaz kılan arkadaşlarımla aram iyi. mesela muhafazakâr bir esnaftan bir şey alacağım zaman selamun aleyküm derim, gocunmam.

arkadaşımın gece benimle dışarı çıkmasını isterim ama içki içsin diye tek kelime etmem. umre'ye gitmesi konusunda, kendi ibadeti için ne yaptığı beni ilgilendirmez ama şu var, ikna vb. kendi deyimi ile beni "doğru yola" getirmeye çalışması karşısında kibarca siktir çekiyorum. samimiyet de doğal olarak azalıyor.

boğaziçi öğrencisiyim, inancım var ve içki içmem, haftada 1-2 namaz kılarım ve namaz kılanlara sonsuz saygım var. bununla beraber en yakın arkadaşlarımın çoğu içkiyi-karı kızı sevenlerden oluşuyor, beni çağırdıklarında gelirim, partiye vs gitsem orada oturup soda içerim ama yanımdakiler ne içmiş beni hiç rahatsız etmez, etrafımda da millet ne içmiş ne yapmış umrumda değildir. bir kısmı cemaatin içinden olan muhafazakar arkadaşlarım da var, biri dışında onlarla o kadar samimi değilim, ortamda içki içiliyor diye orayı koşarak terkeden adam zaten benimle samimi olmaz.

reader açık, temmuza kadar da açık kalacak.

edit: temmuzdan önce feedlerin yedeğini alıp reeder'da ya da başka bir rss takip programında falan yeni hesap açıp orayı kullanabilirsiniz.

reader'ı buldum nihayet.

önereceğiniz bir rss takip programı var mı?

reader kapanacagini duyurduktan sonra 500.000'den fazla reader kullanicisi feedly'ye gecti. Feedly'yi deneyebilirsin, sanirim en iyisi o. Bu kadar fazla yeni kullanici alinca da feedly aciklama yapti, yeni ozellikler ve guncellemer gelecek. ayrica bir istek sayfasi da olusturdular.

www.google.com

yedekleyin

senin yapamadığın güncellemeyi alet kendisi yapmış :D s*kerim senin yapıcan güncellemeyi demiş ben gidiyom demiş :d

service pack yuklemis iste.

triple whopper büyük bence, big king xxl' de büyük, lakin normal whoper o kadar büyük değil.

tripple whooper her türlü daha büyük, daha doyurucu.

steakhouse derim ben

steakhouse +1.

steakhouse +1. lezzet olarak da digerlerinden daha guzel

kesinlikle steakhouse o kocaman satır köftee offf

Big King XXL en iyisi bence.

lezzet kısmı ayrı olay ama big king xxl > steakhouse. göz var izan var arkadaş.

saf su dedigimiz sey iki hidrojen bir oksijen atomudur. Yer cekimiyle bunu oksijen ve hidrojene ayiramayacagimiza gore hicbirsey olmaz. Kabin icinin de temiz ve su ile reaksiyona girmeyen bir madde oldugunu varsayiyoruz tabiki.

saf su homojen ayrışmaz diye biliyorum ben

teorik olarak %100 saflikta su tamamen ayni olur.

lakin %100 saf su yoktur. o yuzden illaki arada fark olur.

yer çekiminden dolayı oksijen atomu aşağı mı gidecek asdafadfaf..

sabit basınç ve sıcaklıkta, hatta biraz daha özelleştireyim, 1 atm basınç, 4 santigrad derecedeki saf su dolu kapalı kap sonsuza kadar da bekletsen aynı saflıkta kalır.

pasaporta kaydettiremez. iki yılda yalnızca bir kayıt yapılabiliyor. onun dışında alıcı bulamama sorunu var. burada duyuruda bile aynı duyurular defalarca açılıyor. iPhone 4s satıyorlar falan.

Pasapoorttaki giris cikis damga ve tarihleri net okunmuyorsa emniyete gidip bir belge aliyorsunuz.
Iki yilda bir kayit yapiliyor.
Imei numarasi ve kayit sureci sancili, turlu sahtekarliklar dönuyor.
Internette magduriyetler hakkinda bolca yazi var.

Satacak, kullanmayacak.

isviçre'de elektroniğin ucun olduğunu sanmıyorum. Uzakdoğudan falan daha ucuza alıp satıyorlar.Elinde kalabilir, önce satacak insan bulsun ya da başka ürünler denesin bence, kindle falan belki.

kayıtsız telefonu tableti almak istemeyebilir insanlar işte. alsalar da ucuza kapatmak isterler bak kayıtsız vs. gibisinden... karşılaşacağı zorluklar bunlar.

isvicre pahali, kar edemez, etse de cok cuzi olur. Ugrasitigina degmez.
Telefon vs icin pasaport kaydi vs.
Diger urunler icin kargo ve gumruk riski.

isviçrede apple ürünleri ucuz diye biliyorum.

Alici bulmakta zorlanir. Cunku bu iste sahtekarlik diz boyu, guven sorunu var.

Geçti onlar parayı vuran vurdu 2000+ satılırken şimdi getirse her taraf ABD malı iphone doldugu için maliyetine bile zor satar, girsin baksın forumdonanım vs sitelere sakın iphone getirmesin, ipad zaten abd den getirilmediği sürece avrupa ile türkiye arasında 100 lira oynuyor , isviçreden saat vs getirsin...

istanbul,izmir,ankara dışı için fazla bence.

30 liraya sağlam bir bölümden sağlam bir ünili öğrenciye verdirmek lazım. Hem onlarda 2 kuruş görmüş olur.

1 saati 100 lira ise fazla.

piyasa açısından konuşursak üni öğrencilerinin bile 50 lira falan istediği bir ortamda normal denilebilir.ha şahsen ben kimseye bana bir saat bir şeyler anlatacağı için 100 lira vermem.

fazla değil.
adı duyulmuş, tecrübeli bir hocaysa iyi.
ben birkaç sene önce 100-150 arasında fiyatlar da gördüm. hakkını veriyorsa 100 hiç fazla değil.

Özel derste kim ne tutturursa 20 liraya veren öğretmen de biliyorum 150 liraya veren de, arz-talep olayı ama ben kendimi o öğretmenin yerine koyuyorum ben de 100 liranın altına vermem,

bundan 7 sene once(ben lise sonken) izmirde bir matematik hocasi saati kisi basi 150tl ye 7 kisilik gruplar halinde oss matematik dersi veriyordu. Digerlerinin de soyledigi gibi kim kaca tutturursa. Isim yapmis olmak vs cok onemli.

Veren varsa ve vermeye devam ediyorsa 200 bile olur. borsa gibidir bu iş çoku azı olmaz talebe bakar.

Bir de şu var, hoca sağlamsa yani mezunları garanti iyi yerlere gidiyorsa kesinlikle daha da artacak o ücret.

internetten turkcell bireysel işlemlere, tcell şifrenle gir, orada yazar

telefon uygulamasi da var. turkcell online islemler

note 2 den sonra ikisi de cücük gibi gelmesin sakın?
nexus 4 derdim o yüzden en azından daha büyük ekran.

yaza kadar note2 ile devam et. sonrasinda yeni nexus'u alirsin. note2 de guzeldir. belki alisirsin o zamana kadar

note 2'de kal derim.

bence 2si de değil, htc one'ı ya da s4'ü bekle, iphone zaten alma, nexus 4'ün de camı çok hassasmış diyorlar, çok çabuk tuzla buz oluyormuş, bir de genel olarak malzeme kalitesi de iyi değil diyorlar.

nexus 4 al. (iphone kullanıcısıyım)

ben nexus 4 alacaktim, bekliyorum. google'in inanilmaz aletleri cikacakmis, biri baharda, ama asil super olan sonbaharda diyorlar.

nexus 4 alma bekle.

o telefonda bi hatalar bi sacmaliklar oldu bence adam gibi satisini bile yapamadilar ilk 3 ay. son gonderilenlerin ilk gonderilenle arasinda malzeme farki falan var. ben yeni nexuslari beklemeye karar verdim.

iphone5 dusunme bile.

diplomanda yazan mezuniyet tarihinden itibaren 2 yil tecil hakkin oluyor. diploman ile askerlik subesine gitmen lazim. e-devlette de askerlik durumu bilgileri gozukuyordu sanirim.

Diplomanızı alınca bir askerlik şubesine gidip tecil ettiriyorsunuz. Giderken 4-5 adet diploma fotokopisi, bir o kadar da vesikalık fotoğraf götürseniz iyi olur. Milli savunma bakanlığının sitesinde konuyla ilgili bilgi vardı sanırım, askerlik şubesini arayarak da gerekli bilgiyi alabiliyorsunuz. Gitmeden evvel götürmeniz gereken evraklar için şubeyi arayın bence.

olmaz.

Yaş 28'den fazlaysa olur.

eter koklatırsan mayışır. eter koklat. ama eterin bokunu çıkarma hayvan komaya girer.

sakın ezme, hipsterlik yapacağım diye hayvanı öldürme.

not: sivrisinekleri öldürürüm. arıdan korkarım.

Ödüreceksem de zararvermeden öldürmeliyim ki fotoğratını çekeyim. Kavanozda büzüşüp uyuyor devamlı. Sallayınca kendine geliyor.

ya zehirlemen lazım ya da kapalı küçük bir kapta boğman. ezdiğinde neyin fotoğrafını çekeceksin...

elektrikli böcek öldürme aletleri de var fazla abartıp yakmazsan o şekilde de olabilir, ama bazen bacakları filan kopabiliyor çarpılırken...

kabı ısıtarak da öldürebilirsin tabi. görünümüne çok zarar vermeden öldürecek kadar ısıt alttan.

biri söylemeden söyleyim; çok günah olm...

ölünce bacakları büzüşür. hoş kare olmaz ama.

isitirsan buzusur, eter, kolonya mantikli

yanlış. örümcekler de diğer bütün sinir sistemine sahip canlılar gibi acıyı hissederler.

beyine bağlı sinir sistemine sahip tüm canlılar acı mekanizmasına sahiptir.

son yapılan araştırmalarda bitkilerin bile bir dalı kesildiğinde sinyal verdikleri gözlemlenmiştir.

(bkz: merkezi sinir sistemi)

trake solunumu kanallarının dar olması sebebiyle suda boğamazsın diye biliyorum. ayrıca ölünce muhtemelen büzüşecek. böceği eritmeyecek zehirli bi sıvıda öldürüp sonra kurutabilirsin belki. ya da kavanozda bırak, 15-20 yıl sonra açlıktan ölür o, hem o zamana kadar daha güzel bi makinen olur daha iyi fotoğrafını çekersin? :)

Niye öldürüyorsunuz manyak mısınız? cani misiniz?

niye olduruyorsun ya. yazik. bir bacagindan bantla kagida bantla. bir yere kacamaz. cek fotografini sonra da pencereden at vs.

Buzdolabında yarım saat felan beklet kavanozu, o orda kıpırdamayacak derecede metabolizmayı aşağı çeker ondan sonra dışarı çıkart, yine soğuk bir ortamda çek fotoğraflarını, sonra da sal gitsin.

nasıl vicdansızsınız. öldürmeden bir yolunu bulup sonra sal zavallı hayvanı.

yapışkan bi kağıt bul kocaman ve beyaz.
at üstüne örümceği yapışsın bacakları.
öyle çek işte.

Daha az tanıtım yapıp, daha düşük fiyatlara satıyorlar bazı markalar, bazı özelliklerden de kısıyorlar. Örneğin Regal, Vestel'in yan markası, tamamen 'bütçe' amacıyla çıkartılmış ürünleri var. Amaç daha geniş kitleye hitap edebilmek.

Onun dışında bazı markalar da aynı fabrikada aynı şekilde üretiliyor, sadece son ürüne basılan marka etiketleri farklı, ama fiyatları da fark ediyor yine tanıtım vesaireden dolayı. Beyaz eşyada Bosch ve Siemens böyle mesela. Firma bile aynı, BSH.

fiyat farklılaştırması yapmak için. ürünün maliyeti 1 lira iken adamlar bunu 10 liraya satıyorlar. sende ya bu arçelik diyerek o fiyatı veriyorsun ama 10 lira veremeyecek adamlara da mal satmak için aynı ürünü farklı isimle piyasaya sürüp alım gücü daha düşük olan adama 5 liraya satıyor. böylelikle hem fiyatı düşürüp asıl markasına zarar vermiyor hem de daha çok müşteriye ulaşıyor.

michelin'in fabrikasında michelin markasıyla üreteceği tekerleklere olan talebe ve bu talebin fiyatına dair bir tahmini olur. eğer bu tahmini üretim değeri fabrika kapasitesinin altında ise, maliyet minimizasyonu yapılmamış olur, ürün başına düşen maliyet mümkün olduğundan daha yüksek olur. Adamlar bu kapasiteyi tamamlasa, o fiyattan alıcısı yok. Michelin marka tekerleklerin fiyatını düşürse, toplam geliri azalacak, michelinin durduğu marka konumlandırması düşük fiyatta uygun olmayacak vs. Onlar da başka markalarla kendi firmaları adına üretim yapmayı veya başka bir satıcı firmaya fason üretim yapmayı tercih edebilirler.

ek olarak yan markalar her zaman ana marka ile ayni kalitede olmak zorunda degil. bazi markalarin kalite kontrol sureci cok katidir, piyasada saglamliklariyla un yapmislardir. bunlarin kalite kontrolunden gecemeyen ama yine de kullanilabilir durumda olan urunleri yan markasiyla piyasaya surer. boylece hem kendi markasina zarar vermemis olur hem de uretilen urun bosa gitmemis olur. ve kar makzimize edilmis olur

Örnek:Türk Hava Yolları-Anadolu Jet

Aynı kalitede ürün veya hizmet üretmiyorlar ki, mesela bir x markasıyla yüksek kalitede çıkartıyorlar ve tanesini 100TL den satıyorlar. Sonra birde y markasıyla orta sınıf için orta kalitede üretip 45TL den satıyorlar. Sonra birde z markasıyla daha dandik üretip 20 TL den satıyorlar. Böyle düşün.

Pazar bölümlenmesi içinde hepsini farklı markalandırıyorlar.
Örnek:Armani'yi 50 TL den satsa bir daha o ürünü 500TL ye kim alacak? Bütün üst sınıf başka markaya kayacak.

Bu yüzden markalama buna göre işliyor, yani;
x sloganı ''kalite burdadır''
y sloganı ''kaliteyi ucuza alın''
z sloganı ''en uygun,en ucuz ürün'' falan gibi gidiyor.

ev sahibine ulaştıktan sonra nereden yatırdığının ne önemi var, ben olsam bakmam bile banka ismine

yani demek istediğim 650 tl yerine 645 yatırsam sorun çıkarır mı masraf kesiyo derim malum enparada masraf yok ondan ötürü evsahibinin çakmaması lazım 645 yattığını o olay.

mobil bankaciliktan yaparsan islemleri islem ucreti yoktur muhtemelen

abi anlamıyosunuz heralde biliyorum ama derdim ev sahibi çakar mı mevzuyu onu soruyorum çakarsa bile inkar etsem olmaz mı olur heralde.

Öğrenmek istese zor değil çakar ama laf edemez. Sonuçta parası eline geçmiş.

650 lirada 5 liranın lafını mı yapıyorsun...

eğer hesap dökümlerine bakıyorsa çakar. paranın hangi bankadan geldiğini görebilir.

o 5 tl için hiç riske girme derim. ne gereği var allasen.

5 lira tasarruf yapsan ne olur amk

çakar ve olmaz.

bişey derse ben yatırmadım kuzen yatırmış derim :D

diyecek.

alınmaz. 1.si satamazsın 2. yedek parça.

4 yil boyunca 2000 model a3 kullanmis birisi olarak biseyler geveleyeyim. a3 her zaman a3 tur. tas gibi araba. ben 4 sene boyunca kullandim hic bir arizasini gormedim. Bu araclarin bildigim tek bir kronik sorunu var. O da radyosunun ortadaki ses tusu bozuluyor. Benimki de bozuktu. 3 kere yaptirdim 4.ye yine bozuldu. audi motorlari saglamdir, guzel kullanildiysa cok rahat 300.000leri gorur. ozellikle 1.6 benzinli motorlar. hitler motor diye de anilirlar. kac yillik motor hala uretilmeye devam ediyor. Yakit olarak biraz fazla yakar ama LPG ile de en uyumlu motordur. Ben benzinli kullaniyordum LPG'de ne kadar yakar bilemem. biz 19.000'e alip 4 sene sonra 16000'e satmistik. LPG'li falan olsa 17.000'e kadar gidiyordu.

Bence guzel araba, temizi bulunursa alinabilinir. Ama kisa surede satmak icin cok mantikli olmaz. Cocugun varsa 3 kapilisini alma. Sportback al. Onlarin ikinci el piyasasi da daha iyi.

Boğaziçi üniv.de okuyanların çoğu zengin zaten.O yüzden pek dikkat çekmezsin.Range Rover olması biraz ilgi çekebilir.Birkaç tane de kezban götürürsün o kadar işte.

para var almış derim

valla abim de boun'da. güney mühendislik otoparkı koç'la sabancı'yla yarışamasa da gayet güzel arabalar var. scirocco'lar, bmw'ler falan. bence evoque yerine bmw falan al.

dikkat çeker o fiyatlara ne alırsan al dikkat çeker.

la millet laf edicek diye evoque binemeyeceksem bnm zihniyetimi s.ksinler..

Boğaziçi Üniversitesi'ni yabana atma çok fazla zengin var orda. Ama ben olmasa bile bir boğaziçi öğrencisinin bu tarz şeylere takacağını sanmıyorum :) Birde bu dediğin araba tamam pahalı ama üst düzey birşey de değil hani :)

dikkat çeksin. evoque bu boru mu!

boun da duyduğum tipsiz bir çocuk için ama biliyor musun onun bmw si var cümlesi aklıma geldi:) sen istediğin arabayı al bence saçma insanlar her yerde

bogazicinin otoparkinda ne q7ler mustangler, porscheler var. evoque ile gidersen fakire bak diye dikkat cekersin.

çeker de çeksin abi ne olacak? paran var alıyorsun, kime ne yani.

ayrıca boğaziçi zengin insan dolu değil, zenginler de var tabi, ama sadece burslarıyla geçinen insan sayısı çok daha fazladır.

bogazici'nde okuyan birisi olarak ogrencilerin cogunlugunun zengin oldugu konusunda soylenenlerin dogru olmadigini belirtmek isterim.

orta-ust sinifa mensup ailelerin cocuklari coktur, onlarin da ekstrem derecede pahali olmayan arabalari vardir. ama oyle herkes bmw ile filan gezmiyor.

kimseye soylemezsen ne bilecekler

valla biz sürekli audi q5'le falan girip çıktık uzun süre hiçbir şey olmadı. ne olabilir ki zaten dikkat çekse ne olur yani?

range rover evoque bilkent'te bile dikkat çekiyor ama bu almaya engel değil. sonuçta başkaları için değil kendimiz için yaşıyoruz.

ayrıca metrobüsle giden birileri her zaman olacak, yürüyerek giden birileri de olacak, şahin'le giden de evoque'la giden de. maalesef dünya her şeyin eşit olduğu bir yer değil. her zaman daha iyi veya daha kötü durumda olan birileri olacak.

turkce bulmak zor. ingilizce olarak ikisinin de resmi siteleri gayet guzel. ornekler, aciklamalar, en iyi yontemler. yeni baslayan birisi buralardan baslamali. android icin square'in blogu takip edilebilir. jake wharton abimizin cok guzel yazilari oluyor. ayrica yine romain guy abimizin de daha cok ui performansi uzerine yazilari oluyor. bir de google i/o videolararini izlemeni tavsiye ederim.

her gün 8 saat uyusan daha dengeli olur aslında. böyle haftasonu günün yarısını uyuyarak geçirince insanın haftaiçi de hep uykusu oluyor.

bir de yemekten sonra biraz hava alırsanız ve yemekten 2 saat sonra falan kahve içerseniz bu kadar sıkıntı çekmezsiniz.

garip gelcek ama spor yap. ilk baslarda zorlanirsin ama sonra daha enerjik olursun, sabahlari daha dinc kalkarsin.

gobek varsa, insulin direnciniz yukselmistir. hal boyleyse, yarim saat sabah, yarim saat aksam olmak uzere, uzun yuruyusler tavsiye ediyorum. ogle tatilinde, on dakika bile olsa da, kafayi masaya dayayip kestirmek de iyi gelebilir ama omuz ve boyun da tutuluyo be bilader!

diger bi ihtimal, uyku apnesi sendromu varsa, uyku kaliteniz cok dusuktur. ona bagli uyuklarsiniz. uyku laboratuarinda incelenmeniz gerekir. belki de uykuda CPAP cihazi kullanmaniz gerekiyodur. hal boyleyse, yeniden dogmus gibi olursunuz, dinime imanima! hem de yuksek tansiyon riskinizi minimize etmis olursunuz.

telefon sayısı bakımından hergün bilmem kaç milyon adroid satılıyor tarzı istatistikler var.nokianın WP8 li modelleri bile çok muazzam satmadı(androide göre diyorum tabi).yani sorun sayıda yaygınlıkta.
benim kafamdaki şey WP8 için uygulama geliştirmek androide göre kolay mı?deneyenden yorum alabilsek süper olcak

android de ilk ciktigi yillarda iphone kadar cok satmiyordu. ama su anki durum malum. wp8 guzel satacak. muhtemelen 3. populer platform olacak. microsoft'un biraz da kaktirmasi ile iphone'u da gecebilir belki. yakin bir surede android'e gecmesi biraz zor ama rakip olacagi kesin. iki platformun da kendine gore avantahlari var. 2 yildir android gelistiricisiyim. wp'ye de phone7 zamanlarinda bakmistim. .net'i cok iyi bilmedigim ve sevmedigim icin wp hosuma gitmedi. ama ekran cozunurlukleri belli oldugu icin arayuz tasarlamak vs wp'de daha kolay. expression blend sayesinde de tasarimcidan aldigin tasarimlari direk uygulamaya giydirebiliyorsun. Fakat android su anda baya oturmus bir sistem ve kapasitesinin, esnekliginin bir siniri yok. yazin cikacak android 5.0 ile de muhtemelen bambaska bir boyuta gececek. wp ios ile android arasinda bir sisteme sahip. ios kadar kati kurallari yok ama android kadar esnek de degil. benim tahminim zaman icinde daha cok ios gibi keskin kurallari olan bir ekosisteme donusecek. benim tavsiyem tek bir platformda kalma. ios, android, wp ve bb10 dordune de bak. hepsi hakkinda biraz bilgi sahibi ol. sonrasinda da en cok hosuna giden, kendini rahat hissettigin ve gelecek gordugun platformda ilerle. ama diger platformlari hicbir zaman es gecme

telefon ayarlari, rehber, profil ve yukledigin uygulamalar zaten google hesabina bagli. sen diger telefona hesabinla girdiginde bunlar guncelleyecek kendini. uygulamalarin ayarlari ve oyunlarin puanlari gibi seyler icin kies'i kullanabilirsin. istersen clockwork abimizin en son cikardigi carbon uygulamasini da kullanabilirsin

inanma.

"Tamirci", "chip" değiştirebiliyorsa, hemen gerekli kredileri çekip yatırım yapmaya gidiyorum kendisine..

birebir aynı ifadeyle karşılaştım, yetkili servis ekran kartını komple değiştirmek gerek diyerek 300küsür lira masraf çıkarttığı için el mahkum kabul ettim, yaptılar ne değiştirdi ne yaptı bilmem ama 5-6 ay daha idare etti. şu an ise kendi ekranına görüntü vermiyor, lcd'ye bağlayarak kullanmaktayım.

chip ile ne kastettiğini bilemeyiz ancak kartın bazı noktalarına müdahele edebiliyorlar. Ayrıca 160tl yeni ekran kartı parası. Ebay'e bir bakmanızı öneririm.

laptoplarin ekran karti anakart uzerinde sabittir. degisme gibi bir sey olmaz. anca bir iki baglanti noktasi koptuysa oralari lehimleyebilir. o da tas catlasin 50tl olur. eger ekran karti gercekten bozuksa anakartin komple degismesi lazim. o da eger anakart cikma degilse 300-400tl den asagi olmaz. yani her sartta adam yiyo sizi. yetkili servise de bir gosterin bakalim.

İşlemci/grafik işlemcisi anakarttan mikroçatlaklarla ayrılıyor. Bu çakal servisler ısı tabancasını ile parçayı ısıtıp tekrar lehimlenmesini sağlıyor, 5-6 ay daha idare ediyor.

Gerçekten işlemci değiştirecekse ya da adam gibi bga rework yapacaksa 160 lira iyi fiyat. Ama sadece fırınlayacaksa anakartını evde kendin de yaprasın.

"laptoplarin ekran karti anakart uzerinde sabittir" bu bilgiyi nereden aldınız? Acer laptopum başta olmak üzere bir çok marka anakarttan bağımsız olarak çıkarılabilen ekran kartı kullanıyor.

crucio yanlış bilgi veriyorsun.

büyük ihtimalle ekran kartı çipseti gitmiş. eski laptopumda da olmuştu, tabii o zaman işi bilmediğimizden ibneler ısı tabancasıyla ısıtıp veriyorlardı. bga rework'e götürene kadar makina bitmişti zaten.

özet: bga rework varsa götür. var derlerse inanma makinayı gör. pahalı bir alet her yerde yok.

image.made-in-china.com

bilirkişi olarak cevap veriyorum; sakın ama sakın kanma hacı altı üstü ekran kartının çipine ısıtma işlemi uygulayacak ve bunun piyasadaki değeri 30 tl'den başlayıp 60-70-90 tl gibi fiyatlara yaparlar, en azından ben 65 tl fiyatına bunu yapıyorum. çip değişimi gibi bir şey söz konusu bile değil tümleşik ekran kartlarının ana kart üzerinden sökümü ve değişimi söz konusu değildir, harici ekran kartları tabiki değişir.

son olarak "skatheist" aynı sorun sende de mevcut ve seni çok pis keklemişler hacı kusura bakma sende git bu ısıtma işlemini yaptır ve geri normal kullan bilgisayarını, ısıtma işlemi evlerde yapılabilecek bir şey değildir sakın denemeyin elinize alırsınız anakartı.

Uçakta olması normaldirde uzun sürmesi normal değildir.
Bence bir gün bekle falza kulağını kurcalama hala devam ediyorsa doktora görün derim.

Tesekkurler. sanirim en dogrusu bu olacak.

Kulak eşitleme yaz google'a, uçuş sırasında kulaklarında ağrı olduğunda kulaklarını orada anlatılan teknikler ile açabilirsin.

En basiti: ağzın kapalı iken parmakların ile burnunu sıkmak ve elinle sıktığın burnundan hava vermeye çalışmak. Oluşacak olan iç basınç kulaklarını eşitleyecektir.

Ama bu yöntemin zararlı olduğunu iddia edenler var. O yüzden yine ağzın kapalı iken parmakların ile burnunu kapa. Midenden ağzına bir miktar hava al ve o havayı yutkunarak geri midene gönder. Yine kulaklarını eşitlersin.

bir ucak yolculuğunda kulaklarından rahatsız olduğu için tam 45 dakika boyunca zırıl zırıl ağlayan bi çocugu, hostes, dibine ıslak peçete konulmuş birer plastik bardağı kulaklarına kapatarak susturmayı başarmıştı. belki bir sonraki yolculuğunuzda böyle bir tedbiri deneyebilirsiniz.

bir de genelde sakız çiğner basınçtan rahatsız olanlar.

Sakiz bende ise yaramadi.

ben genelde esnerim. esneyince duzelio.

sinüzitin varsa ne yapsan kar etmez bu arada.

Sinuzitim var. Bu durum bazen indikten 2-3 gun sonraya kadar bile devam edebiliyor. Yapabilirsen soyle saglam bir esnemek en rahatlatan yontem.

Ostaki borun dar olabilir alerjik bir durumun vardir farkinda degilsindir yine bir daralma olmustur burun yolunda ostaki borunda bunlar en olasi ihtimaller gecen seferde boyle yogun olmadigi icin. Biraz yat dinlen iyi gelir. ucus esnasinda agzini acip basinci dengelemek en mantiklisi. Bu isi yapan biri olarak cevap verdim. ;)

muhtemelen arajın sarj dinamosunda bir sorun var.

birbirinin dengi değil yalnız bunlar nexus 4 = s3. ayrı klasmanlar yani. nexus'u al alabiliyorsan

kiyas.la

@hjarteblod

yok, ben de biliyorum aynı klasman olmadıklarını da f/p ve artı eksileri yönünden bir değerlendirme almak istedim sadece kullananlardan veya bilenlerden.

yoksa şu an nexus 1. tercihim tabii ki 1000 tl'ye bulduğum an :)

ayrıca benim sorduğum galaxy nexus, nexus 4 değil, yanlış anlaşılmaya mahal verdiysem affola :)

valla bir galaxy nexus kullanıcısı olarak s3 mini'yi kesinlikle tercih etmem. ayrıca galaxy nexus'un fiyatı çok daha düşük, daha nexus 4 çıkmadan önce 1000 TL'ye satıyordu hepsiburada, nasıl bulamadınız ki şimdi?

@hjarteblod

şu an hepsiburada'da yok ürün. zaten internetten değil de gidip teknoloji marketten almak istiyorum. bugün mediamarkt'a baktım sadece 1099 tl idi, yarın da saturn'e fln bakayım bari. peki galaxy nexus'un şu özelliği çok iyi, şu özelliği kötü diyebileceğiniz neler var genel anlamda?

android güncellemelerini ilk alması şahane. hızlı alet. kronik bi sorunu yok. "keşke şusu olmasaydı" ya da "en zayıf yanı şu" diyebileceğim bir şeyi yok, ben herhangi bir eksiklik hissetmedim.

nexus 4

mobilemob'un dedigi gibi nexus4 kesinlikle. trcell'de ve teknosa da 1399tl.

firefox + download helper eklentisi ile mümkün

ben idm ile indiriyordum surekli. ama bu hafta indiremedim. bir degisiklik yapmislar sanirim.

firefox'da indirmiyor a dostlar...

Maxthon browser : www.maxthon.com

browserin kendi özelliği, videoların üstünde kaydet seçeneği çıkıyor.

o bile indirmiyor...

realplayer ı dene

temp dosyasında olmuyor mu izlediğin videolar
not: hiç startv sitesinden izlemedim

ben , maxthonla indiriyorum.

program değil de donanımla ilgili olarak (bkz: wake on lan)

(bkz: logmein) bu tarz seyler yapiyordu sanirsam.
kapali bilgisayari acamaz da, uyandirir. giris yapip istedigini yaparsin uzaktan.

(bkz: auto power on and shut down)

oncelikle anakartin wake-on-lan ozelligini desteklemesi lazim. Son 5 yildaki cogu masaustu bilgisayarin anakarti destekler. notebooklardan emin degilim. eger bu varsa ikinci asamaya geciyoruz: statik-ip(lokal agdan degil, ttnetten). wake-on-lan ile pc'yi calistirmak icin pc'nin ip'sine ping atmak gerekiyor. IP'yi bilmeniz icin de statik IP lazim. Obur turlu IP surekli degiseceginden ping atamayiz. statik-ip de aldiktan sonra modemden ayar yapmak gerekiyor. Belirli bir porttan gelen pingleri local agdaki su IP li bilgisayara yonlendir gibi. Bunu da yaptiktan sonra herhangi bir bilgisayardan statik-ip'mize ping attigimizda bilgisayar acilir.

daha kolayi bios'a alarm kurulur. Zamani geldiginde bilgisayar acilir. Windows login ekranina geldiginde teamviewer ile pc'ye baglanilir, hersey yapilir.

En kolayi ve benim de uyguladigim yontem: PC hicbir zaman kapatilmaz gerektiginde teamviewer ile baglanilir. Ayrica kasa ufak bir isitici olarak odayi 24 saat isitir:)

androiddeki threadlerin javadaki threadlerden farki yok. birebir ayni. android'in de javadan bir farki yok. java 1.6 uzerine android'in kendi kutuphanelerini kullanarak gelistirme yapilir.

javadaki thread kullanimi da bahsettiginiz gibi zaten. thread kavramini tam anlamamissiniz gibi geldi bana

ram konusu bende de aynı. oraya çok takılmamak gerekiyo. 2gb her şekilde yeterli oluyor. rehbere girerken biraz beklemesi kronik bütün notelarda aynı ama mesaj ve widgetlerde kasmıyor normalde.

wipe yapmayı denerseniz düzelir belki.

wipe yapmak derken? :)

telefonu sıfırlamak, fabrika ayarlarına döndürmek.

forum.donanimhaber.com

bu linkte wipe ve diğer şeylerle ilgili bilgiler var.

Telefonu root et ve seeder diye bir program var onu yükle göreceksin fena hızlanacak. Bizde bir S3 vardı kasıp kasıp durdu, bizim hatun o kadar para verdiğimiz telefon rehberi açarken bile 10 saniye düşünüyor diyince telefona seeder kurdum şimdi fena çalışıyor.

su ram temizleme programlarini kullanmazsaniz kasmalar azalir. her yerde yazioz hala ogretemedik. android telefonlar ram'i ne kadar cok kullanirsa o kadar iyi calisir. Siz ram'i temizledikce uygulamalar arasi gecis yaparken telefon o uygulamalari tekrar tekrar bastan calistiriyor bu da kasmalara ve uygulamalarin crash etmesine sebep oluyor. ram doldu diye android yavaslamaz merak etmeyin. ram az geldiginde kullanmadiginiz uygulamalari kapatarak gerekli alani olusturur o.

lutfen okuyun

lifehacker.com

rom ve root olayında garanti dışına çıkıyor diye duymuştum

hiç bulaşma burnundan gelir.

800 için bir vergi ödersin malın bedeli kadar falan 1600 dolara gelir saç baş yoldurur. daha önce başıma geldi hiç girme o işe derim.

Amazon'dan alamazsın onu. Gümrükten geçmesi imkansız. İçeriden al.

amazon kitap disinda birseyi TR'ye yollamiyor

gerisi ekran kartinin

anakarttaki onboard ekran kartınız açık kaldığından kullanıyor olabilir. bios'tan girip kapatmayı deneyin. on board vga > disable gibi bir ayarı olması gerek.

şimdi düşündüm de harici ekran kartı da kullanıyor olabilir. ama bundan emin değilim.

sinir 10.000 sanirim. birimini tam hatirlayamiyorum. TL, $, euro olabilir

10.000$ olması lazım sınırın. 5000 sıkıntı olmaz. ama o kadar para cepte gidilmez. ya çaldırırsanız. seyhat çeki haline çevirtin onları.

direk sterlin neden almadınız? orda doları sterline çevirirken de al/sattan fark olduğundan para kaybedeceksiniz.

gümrükte deklare etmen gereken sınır 10 bin euro.

dolarla gelirsen cantstandya'nın dediği gibi yine pound'a çevirirken para kaybedeceksin.

yanında o kadar nakitle gezmeni hiç tavsiye etmem ayrıca, diğer duyurunda bahsettiğin hsbc'den çekme olayına gir bence. hsbc'de pound hesabı açıp londra'daki hsbc atm'lerinden çekersen komisyon da, kur farkı da ödememiş olursun.

sterlin almadım çünkü hesabımda dolar vardı, çektim.
sterline çevirmeye vaktim olmadı

teşekkürler

zamanım suan yok uzun uzun yazamıcagım ama buyuk paralar kazanmak ıcın saglam asosyal olup bir bedel odemek gerekıyor ben suan pısmanım belkide buyuk paralar kazanamadıgımdan dolayı

"Sektörde açık nerede?" şeklinde 3-5 kişinin fikrini alıp hareket etmek işimi gördü. Dijital reklam ajanslarında boşluk olan bir yere yöneldim..
Şimdi ofiste tek yazılım geliştiriciyim.
Gerçi artık değeri kalmadı seçtiğim şeyin, zaman değişti..

tercih yaptigim zaman icin konusuyorum. Su sorunun cevabini aradim : su anda populer olmayan ama , 5-10 yil sonra populer olacak olan alanlar nelerdir? Bu sorunun cevaplarindan ugrasmasi en zevkli olacak ve gerektiginde kendi sirketimi de kolaylikla kurabilmemi saglayacak olanini sectim.

edit: ama yine de diger alanlara da tamamen kendini kapatmamalisin. her alan hakkinda ufak da olsa biraz bilgi sahibi olman lazim. sadece uzmanlasacagin alani belirliyorsun. Yazilim cok hizli degisen ve gelisen bir alan. 2 ay sonra mevcut teknolojilerin cop olmayacaginin garantisini kimse veremez.

-5. kattayım.
Sanırım yeterli olur.

2 kişiyiz. karşılıklı masalarımız. 6. kattayım. çay kahve istediğim zaman istediğim kadar içebiliyorum. temizlik her aksam yapılıyor. çöpler bosaltılıyor masalar siliniyor hatta masamı bile topluyor, masamı topluyor derken dagınık evrakları toplu halde buluyorum. tabi gizlilik derecesi olan şeyleri masa da bırakmıyorum. bi maslak manzaramız var hiç yoktan iyidir.

30 civarı. dışardan pek ışık almıyor (binanın arasına bakıyor daha çok), gürültü yok, telefon sesi seyrek, konuşmalar genelde sessiz (dışarıdan birileri gelmedikçe). temizlik her akşam yapılıyor. çay kahve için otomatik makine var ama dandik. cafe var bir de. istersek kendimiz de kettle ile yapabiliyoruz.

tek basima kendi odamdayim. bolme duvarlarla ayrilmis kucuk bir oda ama penceresi buyuk ve ferah. gayet sessiz, aydinlik. duzenli temizlik yapiliyor. cay, kahve makinesi hemen koridorda.

aynı katta yaklaşık 100 kişi. yarısı müşteri ilişkileri. sabahtan akşama kadar 50 kişi aynı ağızdan telefon ile konuşuyor. senden daha kötüleri de var.

şu an ofiste tekim pencereden kar yağışını izliyorum. öğleden sonraları temizlikçi kadın geliyor. çay kahve gırla.

19 kişi büyük bir servis, gün ışığı pek almıyor ama paso çay kahve içiyoruz.

85 kisi acik ofis. ama 4'er kisilik ufak bolmeler var. Bolmeler baya yuksek cok gurultu olmuyor. 8.kattayiz 2.kopru manzaramiz var. Cay-kahve ve soguk mesrubat sinirsiz. Abur cubur dolu bir sepetimiz var. Her gun ogleden sonra meyve geliyor. Her sabah temizlik yapiliyor.

küçük bir odada 2 kişiyiz. temizlik sabahları biz gelmeden yapılmış oluyor. çay, kahve serbest.

uçak hangarında çalışıyorum,
yaklaşık 200 kişi aynı anda farklı uçaklarda çalışıyoruz,
ofiste çalışmıyorum temizlik sürekli yapılıyor gürültü oluyor
-10 derecede dondurucu rüzgarda gece 12 den sabah 5 e kadar kanat üzerinde ellerim titreyerek çalıştığım oldu.
40 derecede mezar gibi bir yerde günümü geçirdiğimde oldu.

Biz de 7 kişiyiz ofiste. genelde çok sessiz bir ortam oluyor, sadece klavye sesi duyuluyor. Bazen de biri müzik açarsa hafiften o çalıyor.
Çay kahve vs var. bir duvar sadece pencerelerle dolu, aydınlık yani ortam. Temizlik düzenli olarak yapılıyor.
şimdilik ofisten aktarabildiklerim bunlar, evet tekrar sanxis'e dönüyoruz.

ah ah çay kahve yasak :(

bizde de üretim gürültüsü var. fabrikanın köşesinde pimapenden yapılma küçük ofis işte. 5 kişiyiz. temizlik de ayda yılda bir...

Kahvem yanımda
Tek kişiyim odada
Evden çalışıyorum
Karşımda pencere ve kar
İstediğim zaman telefonumu kapatıyorum
Bazen arkadaşlarım geliyor
Onlarla muhabbet ederken de çizim yapabiliyorum
Gün ışığından faydalanmak için çok erken kalkıyorum

8 kişiyiz,önümüzde bahçemiz var,istediğimiz kadar çay kahve içiyoruz,o diil dışarıdan istediğimiz yemeği söyleyebiliyoruz(tutarına bakmaksızın),her akşamüstü meyve servis ediliyor,bunun dışında akşamüstü dışardan pasta börek de söylüyoruz.
( hepsini şirket ödüyor)

@sanxis soruna cevap vereceğim fakat nasıl oluyor da öyle sağlıksız bir ortamda çalışmanızı bekleyebiliyorlar? iş yeri kaynakları departmanınız yok mu? bir de ne iş yapıyorsunuz merak ettim.

Bizim ofis 15 kişilik filan yalnız genelde 10 kişi gelir. Telefon çok nadir çalar. Cep telefonlarıyla konuşanlar dışarı çıkar. kübiklerde oturuyoruz. kocaman camdan bir duvarımız var dışarıya bakan, ışık gayet iyi yani. ses durumu fena değil, konsantre sağlanabiliyor. temizliğimiz de pazartesi-çarşamba-cuma öğlenleri yapılıyor. çok detaylı olmuyor ama idare ediyor. Çay ve kahve mevcut.

-5. katta çalışan arkadaş ne iş yapıyor merak ettim, insaf yani.

@interview with the vampire eski çalıştığım ofis'te iki kişiydik. temizlik yapılmıyordu, çay kahve vardı ama bitince patronun tekrar almasını beklememiz gerekiyordu ki bazen uzun süre almadığı oluyordu. kışın ısınma kötüydü, temizlik yapılmadığı gibi bizden bekleniyordu ve yapmayınca bir de üstüne laf sokmaya çalışıyordu hain patron. çalışma saatleri "esnek"ti ve maaşlar da düzenli ödenmiyordu.
şirket küçük olduğu için başka departman yoktu ve salak gibi patronu yarı yolda bırakmamak için işten istifa etmiyorduk. Bir de sürekli düzelecek, büyüyeceğiz, birileriyle konuşuyorum ortak olacaklar vs deyip duruyordu. Bir süre sonra tübitak'tan destek alıp gebze'ye geçtik orada şartlar biraz iyileşmişti ama yine her şey düzensizdi ve sonunda istifa ettik iki çalışan da. şimdi biraz, yok yok çok salaklık yaptığımızı düşünüyorum. bence kötü ise çalışma ortamınız patronun yalanlarına inanmayın. patron her zaman patrondur. o bir şekilde kendini döndürür, onu yarı yolda bırakacağınızı vs düşünmeyin.

aynı odada demiyeyim de, aynı lobide 5 kişiyiz. açık ofis normalde şirket, ama biz biraz daha ayrılmış bir ortamdayız onlardan. florasan ışığı var, gün ışığı yok. ses olarak yalnızca çok hafif bir havalandırma sesi geliyor. çay, kahve vs kendimiz istediğimiz kadar alıp içebiliyoruz. çaycı çayı yalnızca demliyor, ve boşları topluyor.

ek: her akşam temizlik yapılıyor. 10-15 dakikada bir bizim lobiden bi kişinin mutlaka 3-5 dk lık bi görüşmesi oluyor.

ben tekim ama tüm odaların kapıları açık olduğundan pek izole bir ortam yok. çayım kahvem istediğimde gelir suyum masamdan eksik edilmez. üst katta dokuma makinası olduğundan sürekli titreşim ve ses var o olmasa çok mutlu olurdum. başka bir şikayetim yok

ben de yazayım bari.

-1. kattayız ama kotta. o yüzden manzaramız var fena değil. ofis aydınlık. düzenli temizlik yapılıyor.
3 kişiyiz ofiste ama bi şef var o da cam bölme gibi bir yerde onun haricinde 2 kişi orta büyüklükte bir ofis genişçe masalar ferah bir çalışma ortamı.

ha şantiyedeyken 25m2 de 7 kişi çalıştığım olmuştu 6 ay falan. ayrıca bir toplantı masası bir de plotter vardı. aşırı sıkışıktık ama öyle çalışmanın da avantajları vardı.

Merak eden arkadaşlar olmuş..
-5. kattayız, reklam ajansı.. 70 küsür kişi..
Gün ışığı yok. Sigara içmediğimden binadan çıkmıyorum.
Akşam olduğunu sadece saate bakarak anlayabiliyorum.

@barix e tabi canım o ne öyle ya. yarı yolda filan kalmaz kimse. böyle düşünmeyin.

5 kıattayım , halka şeklinde bir çalışma odası duvar yok tamamen cam ve ışık giriyor (camlar kısmen filtreli )

35 kişi aynı odadayız , (diğer birimlerden gelenleri saymıyorum ) 4 lü yonca şeklinde paneller bilgisayar ekranından alt seviyede , herkes birbiriyle konuşuyor , muhabbet ortamı bol ve gerekli.

telefonda konuşanlar kendi arasında konuşanlar , uzağa seslenenler herşey var..

herkes mühendis veya programcı..

çayın kahvenin dibini buluyoruz gün boyunca. telefonlar hiç susmaz , temizlik hergün yapılıyor.

Rahat pampa. Sağımda Galata Kulesi solumda Galata Köprüsü var. Genelde odada yalnızım. Ziyaretçi olmadığı sürece soran yok.

6 katlı binanın 2. katındayım, open office çalışılıyor, kat için 800 m2 desen burada 30 kişi vardır. en üst katta restoran, an alt katta çok güzel bir spor salonu var. katın her tarafı cam (plaza) güneş alıyor. temizlik vs akşamları yapılıyor. mutfak ve sohbet odası var, büyük yuvarlak koltuklar, çiçekler vs.

ofiste dönem kapanışları dışında sürekli geyik, muhabbet döner, sesli değil tabi, sohbet odasında ya da masa başlarında 2li 3'lü gruplar halinde. haftada en az 2 kere doğum günü partisi, bilmem ne partisi verilir, cuma günleri öğleden sonra da happy hour yapılıyor.

ben vergi ve finans müdürüyüm, gün içinde toplantı üstüne toplantı yapıyorum.

2. kat.
odamda tekim.
yaklaşık 25-30 kişilik bir ofis.
odanın bi duvarını kaplayan bi cam mevcut epeyce aydınlık.
çay kahve servisi var.
her akşam çöpler alınır masam silinir.
pazardan pazara temizlenir oda cuma akşamından dağınık olsa p.tesiye toplanır.
harbiye manzaralı
bilgiişlem odasından bildiriyorum.

aynı odada 3 kişiyiz ama oda zaten maksimum 3 kişi alabilecek kapasitede. ışık yeterli, yan taraftaki sekreteryadan biraz ses geliyor ama aşırı değil. çay, kahve servisi var. temizlik her haftasonu yapılıyor.

bizim de açık ofis 5'i devamlı 1 de ara sıra gidip gelen elemanımız var.elektronik sektörü olduğu için üretim gürültüsü hiç yok.ama satışcı da bu ofiste olduğundan sürekli müşteri gidip geliyor onların sesi çok rahatsız ediyor bazen.aydınlanma, ısınma konusunda sıkıntı yok. full cam bi cephe, kalorifer ve klimayla ısınıyoruz.çay kahveyi de sekreter yapıyor biz mutfaktan alıyoruz.

@justamiracle : Yazık bana :)

hesaplama hatasi yapmislardir bence. eger hata yapmadilarsa da cok sorun olmaz bence. Sonucta yanlisligi hesaplanan ilk teori olmaycak. Fizikte nice kanunlarin teoremlerin yanlisligi ispatlandi. aralarina bir tane daha girmis olur. En fazla teorik fizik ve quantum fizigi etkilenir bundan. Gunluk hayatimizi etkileyen kanunlarda bir degisiklik olmaz.

''Negatif basınç kullanarak atomlar arasındaki etkileşimi kontrol altına aldık.'' bence burda bir laf oyunu var..

sıfır kelvinin altına nasıl inebilirler ki? kendi sitesinden bir bakmak lazım..

edit;

sanırım negatif basınçla doğru orantılı olarak bir sıcaklık değeri buldular..bu sıcaklık değerine yön vermek içinde negatif sıcaklık değeri dediler..pozitif basınçla oluşan sıcaklığa +sıcaklık dersen negatif basınçla oluşana -sıcaklık diyebilirsin sadece yön belirtmek için..böylece -3K gibi bir değer oldu..bunu gazeteciler gördü.. eksiye inmişler lan!! diye bastılar haberi..ya da ben çok pis salladım

Konuya mesleki bir hakimiyet ve çok özel bir ilgim yok fakat şunları demekte bir sorun yok sanırım:

Bu yaratım yapay labaratuar ortamında yaratılmıştır. Doğada ya da evrende normal şartlar altında gerçekleşmeyeceği anlayışı geçerliliğini koruyor. Şimdi ne olacağını ise zaman gösterecek. Bilimsel keşiflerin teknolojiye dönüşmesi vakit alıyor. Bu teknolojinin ilerletilerek dünyanın enerji ihtiyacına çözüm olması görülebilir olası-geleceklerde söz konusu değil izlenimini verdi bana haberin sunuluş şeklinden. Şimdilik sadece bilimsel bir başarı, enerji ihtiyacına cevap veren bir sistem haline gelmesi için en az bir 20 yıl beklememiz gerekecek yüksek ihtimalle.

şu galiba orijinal metin..

www.sciencemag.org

üyeliği falan olna varmı?pdfyi bize atsa ya da bizi de üye yapsa?

@dedim dedim de kime dedim 'in gönderdiği orjinal linkten anladığım kadarıyla mutlak sıfır o kadar da mutlak değilmiş yani bir sorun yok gibi duruyor

kazak tamamen yün olmadıktan sonra ısınmayı bekleme.

montum çok benzer, kazak yerine içime polar giyiyorum, hiç üşümüyorum.

yelek ve kazak birbirine yakışmıyor bence.

onun yerine birkaç ince kat daha sıcak tutar.

termal tişört, uzun kollu üst ve polar ceket üzerine mont yeter ve artar bence.

soguktan korunmak icin kalin giyinmek her zaman dogru yontem degildir. giydiginiz kiyafetin kumasi onemli. termal atletin ustune ince ince 2-3 kat usumemek icin yeterli olur. ben termal atlet ustune switshirt ustune mont giyiniyorum. bugun bile usumedim

170

ben tek yaşıyorum, 1+1 evde kendi odamı ve bazen mutfağı yaktım ve bana 130 gelmiş.

1+1 daire, odalardan sadece biri ve banyo yanıyor. 115 geldi.

kasım: 380
aralık: 310

evde iki kişiyiz. 3+1 ama sadece salonda otururken salonu ve kendi odalarımızı açıyoruz. yatarken her tarafı kapatıyoruz. okul iş derken eve geliş süremiz ortalama akşam 7. günde en fazla 5 saat açık. hala anlam veremediğimiz bir fatura. zaten aralık faturası gelince oturup ağladık ciddi ciddi.

@gece kelebeği yatarken kapatmayın tamamen, en kısıkta kalsın bence.

@gece kelebeği, bir de peteklere baktırın. suyunu falan alsınlar. içi pis su dolu olabiliyor bazen. geçen yılki evimizin peteklerinin içinde çamur gibi su vardı, bize de saçma şekilde hayvanî faturalar geliyordu ve ısınamıyorduk. meğer sorun peteklerdeymiş.

23 lira.

merkezi sistem ev, 60 dolar para veriyoruz. bi de elektrik sobamız var. mis.

iki artı bir evimize bugün 260 lira geldi. 208 gayet iyi.

440 tl. 2+1 ev, tek yaşıyorum.

2+1 evimizde hep en düşükteydi. hiç kapatmadık çok nadır bir kaç saatliğine bir tık yükselttik 140 gelmiş.

2+1, 30-40 derece arası yakıyoruz 167 gelmiş, aralık faturası

istanbul istinye, 3+1 130 mt2. 90tl geldi. Onceki aylarda 40-50tl civariydi.
istanbul cekmekoy, 2+1 110mt2 oraya da 90tl geldi. Onceki aylari 20-30tl arasi.

mantolama ve kombinin kalitesi onemli.

1+1: 3. kat, son kat, sürekli minimumda çalışıyor kombi. yer eskişehir. yanılmıyorsam ilk kış faturam. 80 küsür geldi.

cok alakasiz ama o makinelelerin hileli oldugunu biliyorsun degil mi? kac kiside bir hediye vermek istiyorlarsa ona gore ayarlayabiliyorlar.

doğrudur ama oyun hoşuma gittiği için istiyorum

app store var cok guzel. butun uygulamalar mevcut

ama apptrackr benzeri değil.

site degil, kendisi de bir app ama app shopper'i begenebilirsin.

display port to hdmi en kaliteli ve zahmetsizi olacaktir. DisplayPort/with audio nasil oluyor bilmiyorum ama bu sekilde sesi de ayni kablo uzerinden aktarmis olursunuz.

display port hangisi oluyor ki? - caps ekledim

display port en soldaki bağlantı yani bir kenarı kırpık olan

diğer arkadaşın dediği gibi display port - hdmi çevirici en mantıklısı olur

edit emin olmamakla birlikte dvi vga çeviriciyle de olabilir diyorum

o aralıkta bence 2. Ellere bak

"3g olsun, facebook, twitter, whatsapp" gibi şeyler için Android'in son sürümünü kullanmak şart değil. O sebepten S3 alamayınca, bunlardan da mahrum kalınmıyor. Bütçenize uygun ve yukarıdaki isteklere cevap verebilicek bir telefon bulunabilir bence rahatça.

@dungangadunganga evet ama demek istediğim de bu, bir zamanlar ios'ta da bunları kullanmak için gerekmiyordu, ben telefonu ilk aldığımda facebook, twitter ve bi ton app. kullanabiliyordum ama hepsinin minimum ios'u yükseldi zaman geçtikçe. 1 sene sonra belki android'te de yükselecek, whatsapp diyecek ki en düşük android 3.5 olmalı. o zaman ben chacha yı ona yükseltebiliyor muyum bunu öğrenmek istiyorum. yoksa bu ios'ta mı böyle oluyor androidde sorun olmayacak mı hiçbir zaman androidin sürümü?

www.googleplay.com'dan aradığın programların istediği minimum değerlere bakabilirsin. mesela whatsapp ve twitter 2.1 istiyor. Şu an alınabilecek en dandik androidli telefon bile 2.3 sürüme sahip. Facebook telefona göre değişir demiş. Muhtemelen versiyonlara ayrı programları var.

şu anda dediğiniz uygulamaları o fiyattaki neredeyse her telefon çalıştırır. ama ileride ne olacağını kimse garanti edemez. örneğin facebook yeni bir özellik ekler, bundan sonra sadece android 4.0 ve üzerinde çalışacak diyebilir. ben yine de android 2.3 yüklü bir telefonun daha uzun bir süre bu tür basit uygulamaları çalıştırabileceğini düşünüyorum. çünkü düşük fiyatlı telefonların hemen hemen hiçbirinde resmi olarak android 4.0 yüklü değil, firmanın android 2.3 desteklememesi çok fazla kullanıcı kaybına sebep olabilir.
play.google.com adresinden, hangi uygulamanın hangi platformda çalışabildiğini görebilirsiniz.

az önce de dediğim gibi, düşük fiyatlı telefonlara son resmi android güncellemeleri ya hiç gelmiyor ya da çok geç geliyor. bunun haricinde resmi olmayan, telefonu garanti dışı bırakarak yüklenebilen sistemler de mevcut. örneğin (chacha dediğiniz için bu örneği veriyorum) forum.xda-developers.com adresinde htc chacha için resmi olmayan bir android 4.0 yazılımı mevcut.

bu istediklerine bakinca oyle en son surume ihtiyaci olan biri gibi durmuyorsun. lakin en son surumu istiyorsan 3 secenek var:

1- Flagship phone almak. Ki bu, S3, Galaxy note gibi pahali telefonlar. Lakin bunlar guncellemeleri samsung'dan (ya da ureticiden iste) alir, daha gec alirlar dolayisiyla. Ama uzun sure desteklenir guncellemeler cunku esek yukuyle para veriyosun sonucta.

2- Nexus cihazlar. Nexus telefonlar guncellemeleri direkt androidden aldigi icin aninda ulasirsin.

3- Custom rom. Herhangi bir android telefona bagimsiz gelistiricilerin yarattigi cyanogenmod, codename android gibi android varyantlarini yukleyebilirsin. Cogu telefona uyumlu versiyonlar cikatiyor bu abiler, guzel isler cikiyor genelde.

şu anda dediğiniz uygulamaları o fiyattaki neredeyse her telefon çalıştırır. ama ileride ne olacağını kimse garanti edemez. örneğin facebook yeni bir özellik ekler, bundan sonra sadece android 4.0 ve üzerinde çalışacak diyebilir. ben yine de android 2.3 yüklü bir telefonun daha uzun bir süre bu tür basit uygulamaları çalıştırabileceğini düşünüyorum. çünkü düşük fiyatlı telefonların hemen hemen hiçbirinde resmi olarak android 4.0 yüklü değil, firmanın android 2.3 desteklememesi çok fazla kullanıcı kaybına sebep olabilir.
play.google.com adresinden, hangi uygulamanın hangi platformda çalışabildiğini görebilirsiniz.

az önce de dediğim gibi, düşük fiyatlı telefonlara son resmi android güncellemeleri ya hiç gelmiyor ya da çok geç geliyor. bunun haricinde resmi olmayan, telefonu garanti dışı bırakarak yüklenebilen sistemler de mevcut. örneğin (chacha dediğiniz için bu örneği veriyorum) forum.xda-developers.com adresinde htc chacha için resmi olmayan bir android 4.0 yazılımı mevcut.

edit: bu arada android 2.3 nerede, android 4.0 nerede diye düşünebilirsiniz. böyle bakınca aralarında çok büyük yıl farkı varmış gibi geliyor. fakat telefonlar için zaten en son 2.3.7 mi ne var, ondan sonra 4.0'a atlıyor.

butun platformlarda dediginiz durum gecerlidir. bunun sebebi yazilimini guncelleyebildiginiz cihazlarin donanimini guncelleyememeniz. ama bu sorunu en az yasayacaginiz platform android.
neden?
1- androidde maalesef guncellemeler nexus serisi disinda cok basarili degil ve geriden takip ediyor. bundan 2 sene once cikan nexus s yaklasik 2 aydir en son surum olan 4.2.1 kullanirken. Daha yeni cikan S3 yeni yeni 4.1.2 guncellemesini aliyor. Flagship olmayan cihazlarda ise bu durum daha icler acisi. Su anda global olarak 4.0 ve ustu cihazlarin kullanim orani henuz %32. Tr'de bu oran biraz daha iyi %45 civarina gelmis durumda. Su anda en cok kullanilan versiyon 2.3.3. Dolayisiyla uygulamalar bu versiyona destek vermeye devam ediyorlar. Ama zamanla 4.0 alti desteklenmemeye baslayacaktir.
2- Resmi olarak guncellemeler kesilse bile telefonunuza custom rom yukleyerek telefonunuzu guncel tutabilirsiniz. Yaklasik 3 sene once piyasaya cikmis olan nexus one cihazina jelly bean rom lari yuklenebilmekte ve gayet hizli calismaktadir.

Yine de ilk basta android 4.0 ile gelen bir cihaz almakta fayda var. Bunun sebebi bu cihazlarin ram kapasitesi yuksek oluyor. Bu da telefonun genel olarak daha akiskan olmasini ve ileride daha uzun sure guncelleme yapabilmenizi sagliyor.

2.3 gerçekten stabilitenin dibine vurmuş durumda. Telefon resmî olarak ICS desteklediği halde, bu o boktan sürümü kullanmadım ve 2.3 (Gingerbread)'e döndüm. Jelly Bean aslında en iyileri ama onu da destekleyen cihaz çok az. E root edip kurmaya kalksan, bu sefer de XDA'daki arkadaşlara mahkumsun. Yani bir garanti yok. 500 liraya JB destekleyecek telefon bulman imkansız gibi. Senin için en iyisi Gingerbread ve benim sana tavsiyem;

www.hepsiburada.com

4 inç lik 540x960 piksel panel, parmak izi okuyucu, nVidia Tegra 2 çipset, 1 GHz çift çekirdekli işlemci, GeForce ULP grafik işlemci, 1GB RAM, 16GB dahili hafıza. Bunların hepsi 600 lira ve 100 lira da hediye çeki vardı son baktığımda. Bir de docking station hediyeli.

Daha ne olsun derim. :) İmkanım olsa ilk işim almak olacak ama elimdekini çıkarıp üzerine biraz eklemek için uygun zamanda değilim. 2.3 destekliyor. Cyanogenmod 7.2 yüklenebiliyor. CM 7.2 videolarına netten bakabilirsin. Şu andaki telefonumda da kullanıyorum, nefis.

Neden ucuz? Çünkü eski sayılabilecek bir model fakat hala birçok cihaza toz yutturur. Şiddetle tavsiyemdir. Bu özelliklerin yarısını bile bu fiyata başka markada bulamazsın.

samsung galaxy mini 2 460 tl. android 2.3 şu an fakat 4.1 güncellemesi alacağı açıklanmıştı. bununla atrix arasında kaldım.
JB alacak samsung modellerinin listesi:
shiftdelete.net

bu android icin UI paketi degil ki. wireframe hazirlamak icin kullanilan bir paket. aciklama kisminda da yazmislar zaten. Workflow ve UX tasarimini gostermek icin kullanilan bir paket

bu paketler eklenebiliyor ama önceden böyle bir paketi eklemiştim,şimdi o yöntemle ekleyemiyorumda

A4 kağıdın boyutudur. hışırdamamasını istiyorsan çok hafif nemli olsun kağıdın. o zaman hışırdamaz;)

yağlı kağıt hışırdamaz.

kalın kağıtlar da hışırdamaz. (neredeyse karton gibi olanlar.)

bu devirde hala kagittan kopya mi cekiliyor ya. o kadar akilli telefonlar var, internet baglantisi var. kucucuk kagida nekadar bilgi sigdirabilirsin ki. ben 400 slaytlik sunumlari atiyordum telefona. Lazim olani aratip buluyordum. wiki'den yazdigim bile oldu. hem kagit delil birakir. telefon delil birakmaz.

Hangi üniversitede okuyorsun bilmiyorum ama bizde sınava girişte telefonlar gözetmene teslim ediliyor. Herkes bir telefon teslim etmek zorunda, telefon kullanmıyorumu falan yemiyolar, ve bazen 3 gözetmene kadar çıkabiliyor ufacık sınıftaki kontrolcü sayısı. Yoksa çok düşündüm ben de teknolojiyi kullanayım.

Üniversite'de kopya mı çekilir ayıp yahu.

Girişte telefon toplayan yerlere giderken eski telefonumu da alıyorum yanıma onu veriyorum güvenlikteki elemanlara güvenmediğimden.

ayfonu cebinde tut dandik bi tel ver hocaya ayfondan yardır sınavda.. bu da bi teori

32 gb bence de aşırı gereksiz.oyun bilgisayarı alıyorsan 16 bile fazla sayılabilir

1. anakart uyumluysa başka işleme gerek olmaması lazım.

2. msdn.microsoft.com

3. amusan +1

bu değişimlerdeki amaç ne önce onu bilelim?

1. Anakart uyumluysa baska seye gerek yok, en fazla isletim sistemini bir guncellersiniz farkli bir driver varsa yukler kendisi.

2. Windows 8: goo.gl

Windows 7: goo.gl

3. 16 GB bile bence cok uc bir sey yapmiyorsaniz gereksiz ki zaten cok uc bir sey yapiyor olsaydiniz bu sorulari sormazdiniz.

amaç oyunlarda kasmasın, gene de kasma olmuyor ancak ayarları ultra'ya dahi çeksem kasmasın istememdendir. upgrade'de adım adım ilerlediğimden ilk önceliği işlemci ve ram'e verdim. daha sonra ekran kartı almayı planlıyorum ama henüz istediğim kartı almam için erken. ekran kartı olarak da gtx 690 düşünüyorum ama şuan 1000$ fiyatı, doğan görünümlü şahin parası da vermek istemiyorum ekran kartına şuan.

ekran kartını laptopda degistirmen mumkun degil diye biliyorum ??

laptop değil zaten pc masaüstü

1- anakart destekliyorsa baska bir seye gerek yok.
2- sadece windows degil, anakartin da destekleyebildigi maksimum ram kapasitesi vardir ona da bakmak lazim.
3- 3d, animasyon rendering isleri ile ugrasmiyorsaniz su anda 16gb bile gereksiz. 8gb ile her turlu oyunu kasmadan oynayabilirsin. tabii diger parcalar darbogaz olusturmadigi surece. oyun icin en onemli parca ekran kartidir.

bence ssd alın.