çocukların üniversiteye başladığında sen ilk kalp krizini geçirmiş olursun. uygunsa problem yok.

Bunu dusunen ilk insansin tebrik ederim:)

20lerinde, 30ların başında eş seçebilirsin/kriterlerine uygunluk şartı arayabilirsin.

40larında evlenebileceğin kişiye razı olursun.

mesele yaşlanıp yanlız kalmak korkusu ise 40 çok erken. Emekli olursan sorun yok tv de emeklilerin pazarlandığı bir sürü çöpçatan programı var. emekli mayışı ile yanlız kalmasın merak etme.

answers.yahoo.com

sylvia plath'den ibret almalısın.

ya bu gavurlar hakikaten salak mı ne anlamıyorum. kurallara o kadar bağlılar, her şeyin doğru gideceğine o kadar eminler ki.

adam sormuş mikrodalgaya kafamı soksam ne olur diye, "kapağı açıkken çalışması imkansızdır" diye cevap gelmiş. ulan dangalak, sorulan şey o değil bu bir. ikincisi, kafasını mikrodalgaya sokmaya niyetlenen bir adam, onun kapağın kapandığını algılayan mekanizmasına tornavida sokup alete kapağı kapalı zannettirir, ne bileyim kapağını kapatıp kapak camını söker yine de sokar kafasını, çalıştırır.

su moleküllerini harekete geçirten bir şey. büyük ihtimalle fırına sokmuş gibi yanmazsın ama beyindeki su molekülleri ısınır. beyin pişer, jöle olur.

içten kızarırsın.

çok sıcak kanlı bir insan olursun

kafan çok güzel olur.

hanım değilim ama bazı hanımların cidden bir boktan anladıkları yok. sadece şekil görüntü sağdan soldan duyduklarını bişey sanıp onlarla bişey olduğunu sanıyorular. spor ayakkabının altına beyaz spor çorap giyenini kro diye eleştiren mallar var ya.

beyaz üzerine beyaz çok boğar bence de. ama beyaz gömleğin içine ne giyilebilir dersen bir fikrim yok:)

Bence ezogelin veya mercimek gider.Baharat at böyle üstüne bi tutam maydonoz filan koy süsle yani öyle anlaşılmaz:)

mantar çorbası, hazır çorbayı pişirirken verilen ölçüdeki 5 bardak suyun 1 bardağını süt koydunuz mu tamamdır bu iş, üzerine de servis sırasında maydanoz kıyıp koyarsınız. Afiyet olsun

mercimek veya ezogelin olabilir bence. çok az yağ, salça, baharatlar falan ekleyebilirsin herhalde. belki tel şehriye?
zaten başka bir şey eklenmez onlara sanırım.

yayla çorbası.. hafif salçalı baharatlı yağlı sos gezdir üstüne. kaynarken de nane, kekik at içine. dilersen birazcık bulgur ya da pirinç serp içine. ya da daha önceden haşla yarım bardak dursun kenarda atarsın içine.

bi tutam da un koy. ohh. canım çekti.

ama tabi tüm bunları yapana kadar, kıza açık açık çorba yapamadığını söyle olsun bitsin haha.

ben o yapaylığı her türlü anlarım. açık söyleyeyim...

Her türlü anlaşılır hacı. Ev yapımı gibi olmuyor.

O kadar yapay ki anlaşılmaması mümkün değil bence. Yapımı hazır çorbadan daha pratik sayılabilecek ve enfes çorbalar var, onları deneseniz?

Yalancı paça çorbası yapın mesela. Tencereye soğuk suyu koyup iki kaşık un ekleyin, iki karıştırıp bırakın ısınadursun ocakta. Bir kase yoğurda yumurta kırın, limon sıkın, sarımsak rendeleyin, güzelce çırpın. Ocaktaki un ve su karışımı çok ısınmadan yavaş yavaş ona ekleyin, ılıta ılıta ve karıştıra karıştıra. İki kaynayınca bitti gitti, tuzunu karabiberini koyun, üstüne nane yakın, mis gibi çorba oluyor. Suyuna et veya tavuk suyu da eklerseniz inanılmaz lezzetli bir çorba içersiniz.

Tuzunu en son koymayı ve yoğurtlu karışımı çok yavaş ve karıştırarak eklemeyi ihmal etmezseniz çorbanız güzel olur.

Pişerken yarım et suyu atın mesela ezogeline, mercimeğe. Kaynadıktan sonra da tereyağı koyun ilaveten.

Kruton olayına da girilebilir daha ev yapımı durması için.

en anlaşılmayacak olan domates çorbası olur ki onu da hazır domates püreleriyle çok kolay yaparsınız

Yayla +1

Pirinçti yoğurttu ekleyiverin, daha ev yapımı oluyor.

Mercimek yap, yanına hafif terayağında nane çevir bir tavada veya cezvede. Onu servis ederken çorbanın üzerine hafifçe bırakırsın. Naneye kırmızı biber de koyabilirsin.

az para isteyeceksen ver, çok istayeceksen verme

ben öğrencinin seviyesine ve ders yoğunluğuna göre değişkenlik gösterebilir tarzı bir şeyler yazmıştım. hakkaten de öyle bence.

öldü tabi, tozu kalmadı.

bu resimler feyk olabilir, ama insanlık öleli o kadar uzun zaman oldu ki mevlidi bile okunmuyor artık.

keşke görmeseydim bunu tüylerim diken diken oldu.
cevabım da evet.

çoktan.

insanlık diye bir olgu yok çağımız dünyasında, zevkler dünyasında sizce nasıl insanlık olabilir . dünya = zevk .

insan olduk mu ki hiç

çoktan be abisi

yoo, bu gördüğünüz şey insanlığın bir parçası.

üzerine çoktan toprak attık. sen geç bile kaldın.

insanlık zaten bundan ibaret

öldüğü kesin de ben fotoğrafları anlamadım ne bir açıklama ne bir şey. neyin fotoğrafı ki bu? insanlık öldü demek için bunu görmemiz gerekmiyor.

günümü mahvetti, bu nasıl şey. Amerikan askerleri mi bu adamlar?

sevgılımle yasadıgım komık anlar :)

alooo galaksi taksi araba yok.

bana diyor ki puş.

(bkz: am fortlaması)

küfür etmeyi öğrendiğim dedem.

kuduran cehepeliler

geçen gün manyak iett şöförü amcanın acayip gaza gelip 160 basıp köprüyü öyle geçmesi.

bi de ondan önce çıldırıp bi çocuğu in lan arabamdan yavşak soğukta bekle diye arabadan atması sonra çocuk atar yapınca gel lan buraya amuğagoduumuncocuu diye çocuğa depar atması.

bırak tebessümü her düşündüğümde basıyorum kahkahayı basıyorum kahkahayı sting gibi.

babam.

(bkz: düşünen adam)

larry david

anangı satayım bu ne biçum çöpek

larry davide ben de cok gulerim.

Yeğenimin -kendisi bir yaşına yeni girdi- yaptığı abuk subuk hareketler.

yıldız tilbenin orospu seyhan diyişindeki sakinliği
esra erol'un canlı yayında adı natella olan bir kadına nutella demesi
seyfi dursunoğlu'nun hande ataizi'ne hela süpürgesi demesi
aile arasındaki unutulmaz sakarlıklar, espiriler vs.

bazen durduk yere aklıma gelip tebessüm ettirir.

Yazınca farkettim çok boş işlerle uğraşıyorum ya.

önceden kahkahalarla güldüğüm herhangi bir şey, insan, anı, karikatür, olay olabilir.

Boomcu onur, kolpacino bomba

(bkz: camfrog sönmez)

barzo.swf
dövlet bize bokmir
aralarında bi fuark kaldı o fuarkınan çok güzel oldu

cem yılmaz söylenmiş miydı ?

oluyor. bence çok yararlı ;)

evet ve hiç sevmiyorum o hissi. ellerimi uzun süre suyun altında tutup ovalıyorum gitmesi için yoksa çok rahatsız ediyor beni. veet 'in köpüklerinde aynı şey olduğu için kullanamıyorum.

oluyor, sıvı sabun kullanmıyorum.

sırf bu yüzden sadece protex katı el sabunu kullanıyorum..

evet anlatabildin, bir tuhaf oldum okuyunca nefret ediyorum o durumdan. katı sabun kullanırsan daha az olur.
bir de öyle zamanlarda nemlendirici sürünce geçiyor benim.

protex in yeşili (herbal) bu etkiyi yapmıyor ve antibakteriyel bir sabun ve sıvı sabun. oh daha ne olsun. kullanın.

ben de sevmiyorum. suya kireç için bişey katılıyo bazı apartmanlarda, o da öyle yapıyo. iğrenç.

bende de o derecelerden var bol bol, sadece tanıdık vasıtasıyla öğrenci bulabilmiştim zamanında. durduk yere gelmiyorlar. evin pencerelerini yapan adamın kızı, okuldaki profesörün oğlu vs gibi öğrencilerim oldu. ilan verince bakmıyor kimse.

Ne konuda özel ders bu?

tanıdığın hocalardan yürü derim ben. genelde özel ders işlerini(en azından benim arkadaşlarım için) tanıdıkları hocalar ayarlıyor, öğrencileri yönlendiriyor. aranın iyi olduğu, seni seven hocalarla konuşursan bir şey çıkar belki.

LYS YGS ya da ilköğretim matematik, geometri..

buraya verin ilanı

40 tl az mı sence?

hocam arkadaşlarım başına boğaziçili koyup 50den aşağı vermiyorlar,
40 sizce çok mu?

ben alırım. antalya'daysan tabi.

aynen bende bulamıyorum kimseyi. buradan mı ilan versek ne yapsak? olur mu ki:)

Hangi sehir ne dersi hocam biz bulalim size ogrenci

şehir istanbul.

referans da verebilirim çokça..

dostum internet ile olabilecek bir şey değil bu malesef. misal benim kuzenim ders veriyor onun zamanı olmadığında öğrenciyi bana paslıyor. gittiğim öğrenci memmun kalırsa ear2ear sayesinde diğerleri de istemeye başlıyor. yeter ki bir tane öğrenci bul sen gerisi gelir.

özel ders verip para kazanmaya çalışan ve seninle aynı özelliklere sahip 43 milyon öğrenci o boşluğu çoktan doldurdu da ondan.

Ben lisedeyken, muhtarlık panosunda asılı bir ilandan bulmuştuk. Belki hala verimli yerlerdir bu muhtarlıklar.

eleman baya sinirli, e karşısında nazlı ılıcak var o da haklı:) 'bir de bu prostesto mu oluyor şimdi' diyor ya aman aman.

neyse soruna gelince hani bu universitelerde konuşurken bir şey söylersin alkış kopar ya, bence onu hedeflemiş. çok çok da 'aaa ne diyor bu da yahu' demedim açıkcası ben.

haklılık payı vardır belki, etrafındaki kişileri gören o sonuçta. insanlar salonunda otururmuş gibi yayılmamalı toplum içinde. atatürk'e bağlamıyorum olayı ama tiyatro, sinema, konferans gibi ortamlarda çok cahil bir milletiz. öndekinin koltuğuna tecavüz edenler, bıt bıt bıt konuşanlar var vs vs uzar gider bu liste. ben de hiç sevmiyorum, çok rahatsız oluyorum hatta.

gül mü tayyip mi hangisiydi hatırlamıyorum, uluslararası bir konferansta yerde temsili olarak duran bayrağı ''türk bayrağı yerde durmaz'' diyerek kaldırınca ouv helal olsun tepkileri almıştı. bayrağa, atatürk'e bi kutsallık atfedildiği gerçek maalesef. resmi tarih eğitimimizle alakası vardır muhakkak.

Çok değil.Ama kilolu tabirini kullanabiliriz.

karatay diyetini metheden duydum, diyet yapanlar arasında. istersen ona da bir bak.

sanırım atkins benzeri bir şeydi bu da
yani protein ağırlıklı
ben 6 ayda 25 kilo verdim atkins ile
hatta hayatım boyunca hiç olmadığım kadar sağlıklı bir 6 ay geçirdim diyebilirim
ama yapmaya kararlıysan kitabını al iyice oku öyle yap

hayır zararlı değil fakat çok zorlanıyorsan birebir listeye uymak yerine uzak durman gerekenlerden vazgeçmeye başlayabilirsin.
ör;unlu/yağlı gıdalar,tatlandırıcılar,asitli içecekler,hamurlu tatlılar
bir de akşam 7 den sonra bir şey yememekte fayda var.

dukan zararlı falan değil. çevremdeki 10 kişiden fazla insan yaptı, en ufak bir sağlık sorunu yaşamadılar. sadece diyete yeni başlayınca halsizlik hissediyorsun o kadar.

yapma yapma yapma

bugün doktora gittim sırf bu yüzden, kolesterol seviyesini yükseltiyorsun. az ye çok hareket et.

bak güzel kardeşim sakın diyet yapma beslenme hayatını değiştir.
Dukan diyeti falan diyeti filan bilmemnesi ile verdiğin kiloları obur boğazından ötürü geri alma riskin fazla yani tüm insanların riski fazla. Bende 2 ayda 25 kilo verdim ama ne dukan diyeti be falan diyeti, ben kendi hissetiğim ölçülerde yedim açlık çektim spor yaptım en ÖNEMLİSİ beslenme şeklimi değiştirdim.

Çorbayı eksik etmem yarım tabak yerim üzerine meyva yerim, doymam diyosun doyma zaten doyduğun için alıyorsun kiloları,

Ama ben yapamam dersen hiç bulaşma derim yoksa geri alırsın kiloları aç kaldığınla kalırsın.

gecen burda bir duyuruda kiyamet koptu o yuzden biraz cekinerek yaziyorum :)

2 ay yaptim. iyi ki yaptim diyorum ama tekrar yapmam. soyle ki;
basit karbonhidratlarin insani nasil etkiledigini ve saglikli beslenmenin en onemli ayaginin bu basit karb.lari azaltmaktan gectigini bizzat tecrube ederek ogrendim. aliskanliklarim degisti buyuk olcude.
ote yandan tek besine dayali diyetler biraz ekstrem gercekten. bunun yerine kompleks karb. protein ve yaglarin dengeli oldugu bir diyet en sagliklisi.
ozellikle 'tatliya zaafim var' veya 'yiyorum 2 saat sonra yine acikiyorum' gibi seyler soyluyorsan dukan i dene derim. ama esas olan zararli aliskanliklari hayatindan uzaklastirmak. yapabiliyorsan oylesi daha makul.

daha önce de çeşitli doktorlar tarafından yüksek protein diyetleri ortaya atılmış, mucize olarak adlandırılmış, sonra unutulmuştur. biraz moda oldu diye hemen atlamayın bence.
bu diyetin her yerde söylenen zararlarını ve kilo vermek istediği için bunları kulak arkası eden insanların itirazlarını bir de burada saymaya gerek yok, o yüzden kısaca şöyle söyleyeyim:

kilo vermek, yani insanın ağırlığının azalması zor bir şey değildir. zor olan yağ yakmaktır. bu diyette kaybedilen ağırlık da yağdan ziyade kas ve su olduğu için hem sağlığınıza zararlıdır, hem de sandığınız kadar güzel görünmenizi sağlamayacaktır. 1 kilo yağın 1 kilo kastan daha çok yer kapladığını da unutmayalım.

meyve yemeyi yasaklayan hiçbir diyet programına itibar etmemek lazım ya.

kumar haramdır,ocak söndürür bulaşmayın yazıyor.

eğer bahsi kaybedersen ve paranı geri alırsan, bunu unibet hesabından çekemessin ve poker/ casino'ya transfer edemessin, bingo veya beceri gerektiren oyunlarda ise, paranı sekiz kere oyunlarda veya spor bahisleri için devretmeden alamassın diyor.

yani bir kez para yatırdın ve kaybettin diyelim, gidip öyle hesaptan geri çekemessin diyor. o bingo falan gibi oyunlarda ise parayı sekiz kere döndürmeden, artık kazanıp kaybetmek şansına kalmış, alamassın diyor. yani büyük ihtimal kaybedene kadar oynıcaksın kısaca:)

bu cevabım silinir ama bigboy76'nınki daha doğru gibi. tek bir cümle var.

sorun yok bence. ben 22 iken 30 yaşında kadınla beraberdim. bi sıkıntı yoktu. 25+ kadın 35+ erkek bence çok mühim bi yaş farkı değil.

bence fazla fark var. 25 yaşında olsam 35 yaşında bir erkekle birlikte olmak fazla gelebilirdi.

önemli olan beyin. facebook 50+ ergenlerle dolu.

baba olsam 25 yaşında kızımla 35 yaş adamı onaylamazdım.

abi/kardeş olsam 25 yaşında ablam/kardeş ile 35 yaş adamı onaylamazdım.

40 yaş adam 30 yaş kadına lafım yok ama. 30'dan sonra yaşın bir önemi yok. Her iki insan da gerekli olgunluğa ulaşıyorlar. Ama 30'a kadar önemli.

@9kuyruklukedi:

çok güzel bir tespit.

sorun değil bence de yaş farkı. anlaşabiliyorsanız, olgunluk seviyeleriniz benzerse, beden yaşı pek de önemli değil.

önemli değil bence aradaki yaş farkı bazen bu kadar yaş farkı olması çok çok iyi olabiliyor...

sorun yok..hatta süpeerr

29-39 normal ama 25-35 olmaz genel görüşünün nedeni 25 yaşında aslında hala daha yeteri kadar olgunlaşmamış olmak. her ne kadar olgun gibi görünse, yaşıtlarından çok farklı olsa da 25 yaşındaki insan hala çocuktur aslında. ve düşünceleri ve davranışları çok çabuk değişebilir.

alo rtük 178 veya 444 1 178

bencede aşırı iğrenç o reklam. haklısın. bulursan benim içinde şikayet et.

yanlış. asıl şikayet edeceğiniz yer burası: www.rok.org.tr ben başka bir diş macununu ettim. reklamı değiştirdiler (3-4 yıl oldu) uyduruk bir alet ile "mikroplar" var diye bakıyorlardı. böyle bir cihaz yok insanlar kandırılıyor dedim. eşek kadar bir yazı ile "temsili görüntü" yazdılar reklama (en azından bir şey yapıldı)

diğer insanların elinde de ayna var. aldatmak geldi aklıma.

Bu bendeki aşk değil.

bencillik. sarılırken, öpüşürken bile insanlar kendilerine bakıyorlar ve tabi ki kendilerini düşünüyorlar.

bin-jip geldi aklıma.

bencillik.

İnsanlar aslında kendilerine benzeyen insanlara aşık olurlar, bu.

ilişkilerde insanlar egoları için yaşar olabilr.
kendini beğenmişliğin dışavurumu olabilir.
aynaların tutuşunda bir aldatma da sezdim ben, önce kendimi seviyorum her şeyden önce da olabilir.

kendini beğenmişlik. narsisizm.

aklıma gelen ilk düşünce güvensizlik oldu.öpüşürken gözler açık ve bir ayna yardımı ile arkasını kontrol ediyor herkes..
bir diğer düşünce ise:ego....aslında karşında ki kişinin kim olduğu önemsiz,onlar aslında sadece bizim aynadaki birer yansımamız..

aşk bencilliktir.

insan aslında kendi yansımasına aşıktır.

insanların ellerindeki aynalar gözlerini kapatmalarına engel oluyor böylece tutkuya engel olunuyor

zegz

Bir insanı seni sevdiği için sevmek yani kendini sevmek.

et gitsin insanlığa bir faydan dokunsun.

rica ederim ne demek burcucummm.

bu bahsettiklerinin hepsini iyi bir iş bularak aşabilirsin. bence bundan sonraki tek hedefin bu olsun. başarırsan gerisi gelir. başaramazsan da zaten durum boktan değişen bir şey olmaz.

yarrak gibi bir insan olmama çabalarınız nedir? olaylar rutinindeyken yarak gibi bir insan olabilirsiniz ve bu sizi rahatsız edebilir, bunu aşmak için ne yapıyorsunuz?

ben gitmedim, ama bir psikolog iyi gelebilir. cesaretiniz olursa intihar etmeyin.

serseri bi mayın gibisin nerede patlayacağın belli olmaz,insanların başını derde sokabilirsin, okudukça irkildim, fazla dışarı çıkma, kendini evinde imha et.

sal gitsin, yurt dışına çık beş paran olmadan. parklarda, sokaklarda yaşa. pizzacı da çalış. yaşamak herşeye rağmen güzel.

Başka şehre git. Orda insan gibi davran rica edicem.

bence bişeye gönüllü ol, o tür bişeyle uğraş bi 3-5 ay..

hacı okurken ben daraldım. harbiden dediğin gibi yarrak gibi bir adamsın. sana yeni bir hayat lazım, kaç herkesten yeni bir yaşam kur kendine.

söylemesi çok kolay lan, ama yapılabilitesi konusunda şüphelerim var.

Kardeş böyle duyuruları okuyunca aklıma hep şu geliyo:

* Eğer bu sabah sağlıklı uyandıysanız, bu hafta ölecek olan 1 milyon kişiden daha şanslısınız.
* Eğer hiç savaş görmemiş, hapse düşmemiş, işkence görmemiş, açlık çekmemişseniz dünyadaki tam 500 milyon kişiden daha şanslısınız.
* Eğer evden çıkınca bir belaya, tutuklamaya, işkenceye uğrama ihtimaliniz yoksa, 3 milyar kişiden iyi durumdasınız.
* Eğer dolabınızda yiyeceğiniz, sırtınızda giysiniz, üstünüzde çatınız ve uyuyacak yeriniz varsa dünyanın %75′inden daha zenginsiniz.
* Eğer bankada ve cüzdanınızda paranız varsa, birilerine yardım yapabiliyorsanız, dünyanın ilk %8 zenginlerindensiniz.
* Eğer anne babanız sağ ve evliyse çok ender kişilerdensiniz
* Eğer bu yazıyı okuyabiliyorsanız, 2 milyar okuma yazma bilmeyenden daha şanslısınız.

Panpa sağlamsın, okul okumuş karı kızla çıkmış -demek ki azıcık da olsa gideri olan- bi adamsın. ne bu karamsarlık amk. Yapacağın tek şey tembelliği bırakıp bir iş bulmak. Atla deve değil iyisine kötüsüne bakma gir bir işe şu saçma havan dağılsın. Bu yazdıkların ef püf. Sen öfke patlamaları yaşarken elin gurmesi lezzet patlamaları yaşıyor abi. Dünyada herkesin kendine göre dağ gibi sorunları var, sittiret, zaten ölüceksin kasma bu kadar.

psikiyatrist + psikolog kombosu

tanışalım birbirimizin ağzına sıçar rahatlarız.

o şekilde oturmayı özledim, güzel bir şeydi.
soldan ikinci abiye dikkat,o duruş, o gülüş:d

kendimi çocuk gibi hissediyorum, sevmiyorum.

evliliğimi kurtarmak.

memur olarak atanmak. ve maalesef 4 yıldır uzattığım saçları kestirecek olmam.
ielts'ten en az 5 almak.
kpds'den iyi bir not almak.

Şirketimin temellerini atmak.

ergometrede 1 milyon metre kürek çekmek
trompet öğrenmek

huzur bulmak.

askerlik vs yüksek lisans.

Okulumu değiştirebilmek.

Stajyerlik başvurumun kabul edilmesi, akabinde iş ortamına en kısa sürede alışıp para biriktirmeye başlamak. Sınava tekrar girmek üzere önce YGS'ye, sonra Almanca LYS'ye çalışmaya başlamak. Programlamada olabildiğince kendimi geliştirmek, geliştirmek, geliştirmek.

Yarın : Sunum için hazırladığım prototipin çalışması
6 ay: Evlenmek ve iş değiştirmek

mezun olmak.

öyp o da olmazsa cari usül ile araştırma görevlisi olmak. ondan sonra kendiliğinden gelir zaten.

6 ay için; doktorayı ve iş hayatını yoluna koymak.

yarın için; işten sonra çocuğu telafi dersine alırsam ki almak zorunda hissediyorum vicdanen kursumun büyük kısmını kaçırıyorum, kursa gitmezsem de zaten gecikmiş taksidim biraz daha gecikecek.

şuan için kafamı meşgul eden şeyler; barbunyayı yesem mi yemesem mi? pilavsız çekilmeyecek gibi ama aç da yatmak istemiyorum. birazdan misafirler gelecek maç izlemeye çayı şimdiden mi koysam acaba yoksa onlar gelince mi demlesem?

son cümledeki olaylar gitmeni tetikliyorsa güle güle kullan ne diyeyim, heralde norveçe falan yerleşeceksin.

ilk bir yıl çok zor geçiyor. aile özlemi, memleket özlemi derken. oraya adapte olamıyorsun. sonra yasadığın yerin imkanları seni cezbetmeye başlıyor.

alışıyorsun iyice, skype'tan görüşmek yetebiliyor insana coğu zaman. iyi olduklarını bildikten sonra, oradaki hayatın da iyiyse neden vazçeyim diyorsun.

ama içinde her daim bir özlem kalıyor. öyle zamanlarda türk kanallarını açıp haberleri izlemek dindiriyor bunu :)

Türkiye'de zengin olmadan istisnalar dışında y.dışına kaçmak zor. Zengin olunca da Türkiye cennete dönüşüyor tüm kapıları açıyor. E yani muhtemelen değiştirmem anca gezmeye vs. giderim.

@ananza: Yaptığımız iş değer görmüyor, vatandaş olarak eziliyoruz, mevcut düzende yerimiz yok. Gelecek için 6 aydan ötesine dair plan yapamıyoruz.
Hangi olaylar gerekiyordu daha gitmek için?
Çocuğum istemediğim bir eğitim sisteminde yetişecekse, zihnine benim karşı olduğum her türlü fikir sokulmaya çalışılacaksa, bunları düşünebilirim.

Ayrıca, Norveç örneği ütopik olsun diye koyuyorsanız, Türkiye'nin mevcut durumundan kat kat iyi onlarca ülke var..

Buyrun araştırın..

@crimsonlady : Yüz yüze görmeden nasıl olur diyorum hep.. Yaşayan biri bilir ancak tabii farkı..
@vexations: Kaçmak değil aslında, bir şekilde fırsat yakalanırsa gitme durumu.. Öğrenci olur, çalışma izni olur.. Hayal kuruyorum.. Zengin olma meselesindeyse, o daha da büyük hayal zaten..

kanada buyur gel dese bir dakika durmam.

aileden ve arkadaşlardan uzak kalmak kötü.
bunun dışında kendini asla tam olarak ifade edememe durumu da var. ne kadar iyi ingilizce bilseniz de anadiliniz olmadığı sürece bir mesafe oluyor. hele de yeni bir dil öğrenilecekse daha zor.
ek olarak almanya dışında senden daha farklı bir kültürün içinde olmak, alışmak da zor. (almanya hariç düyorum çünkü hiç almanca bilmesen bile ne kaybolursun, ne aç kalısın.)

ama fırsatınn olursa hiç çekinme git. dünyanın her ülkesinde türk bulabilirsin.
ailen her zaman bir uçak uzağında olacak.

:) kendinden bahsetme seklin aklima ister istemez su kisa filmi getirdi.

www.youtube.com

izle mutlaka begenirsen arkadas olabiliriz

hemcins olmalı yani. senin cinsini bilmiyoruz ki ama. trenler ilgimi çekiyor derken, biraz açar mısın?

Kardeş kusura bakma da en çok izlediğim film nedir :)

Cevap: Filmleri daha çok izlersen arkadaş olabiliriz diyeyim de cevabı vermiş olayım.

gordugun gibi herkesin bi sarti var arkadas olmak icin ne guzel. :))

hepimiz bu kadar yalnizken hepimiz neden bu kadar yalniziz demek istiyorum o halde.

çok yalnızım lan böhü. harbiden hepimiz bu kadar yalnızken niye bu kadar yalnızız lan, şu soruyu cevapla, arkadaş olalım

bence yazar burda hemcins derken böyle yavşak bi amacım yok arkadaş arkadaş arıyorum demek istemiş.

trenler ilgimi çekiyo derken de sheldon was here demek istemiş.

çeviri bitmiştir.

bunlari gormedigine cok pisman olacak, adamin dunyadan haberi yok giyabinda biz burda arkadas grubu kurmak uzereyiz :d

bence biz birazdan buluşalım mükemmel arkadaş grubunu oluşturalım duyuru sahibini de bizi burda yalnız bıraktı diye çağırmayalım auhzmaknd

@ golgem var iyi ki golgem var çok ayıp aynı zamanda çok hunharca ve komik akjsdkşaskdaskş

delinin biri bi taş atmış şeysine dönmeye başladı hadi genşler oturmaya mı geldik

yalan mı hacıtlar siz söyleyin. biz de yalnızız ki şu an sevgilimizin tatlı kucağında uyumuyoruz, arkadaşlarımızla eğlencenin dibine vurmuyoruz. biz de yalnızız ki sabahın bu saatinde duyurudayız.
ya da yalnız değil sadece internete para vericek fakirler de olabiliriz aıuhdkjd bende yalan yok

tren olayını sevdim. ama hem kalpli duyuru açmışsın hem de hemcins demişsin o yüzden kıllanmadım da değil.

ulan yalnızım diyen bile yalnız bırakıyo. allahsız duygularımızla oynadı gitti resmen. olm ben de arkadaşım olur sanmıştım lan, şu fakir dünyama bir güneş doğar sanmıştım, tek commentle bitti olay.

tek bir commentle bitti sanırsın rep vakti canım dinle yanarsın

ühühü lan arkadaş olalım lan

adamımız sheldon cooper özentisi. ama onun kadar zeki olmadığı için kendi kendine yetemiyor.

yolla panpa

@spesifikasyon:

Herhangi bir şeyin "çoğu" hem de "kesin" dişidir demek bence tımarhaneye kapatılma sebebi.

yalnız bu duyuru çok iyi arada bakıp gülüyorum.
adam hiç oralı değil ya bir de arkadaş arıyorum yazmış:d
ne bir cevap, ne bir tik:) senden bize yar olmaz arkadaş.

sanırım evet.

karta 20 tl daha yatirdiginizda kullanilabilir limit 20 tl artacak. tabii bu ekstrenizde herhangi bir faiz eklenmis olup olmadigina da bagli diye dusunuyorum. yatirdiginiz 20 tl yalnizca guncel borcunuzdaki faiz oranini karsilarsa ornegin, limitiniz ayni oranda artmayabilir.

para yatırırsan alabilirsin evet.

Tamamen kişilikle alakalı bence.Bu genelde bizde var bence.belki diğer akdeniz ülkelerinde filan da.bi alman disiplini denilen olay bize küçükken aktarılmadığı için olabilir.Ama kendini eğitirsen bu konuda aşılabilcek de bişey bence.

icinde bulundugumuz hayatla alakali bir sey bence bu. surekli bir kosturmaca icindeyiz, sabahlari alarm caldiginda uyumak icin 5 dakikadan fazla vaktimiz olmuyor, cogu zaman isten mesai bitiminden daha erken cikmamiz hos karsilanmiyor.

yani zaman kavramiyla hep bir munakasa, bir cekisme icindeyiz gunumuzde.

resmi tatil gunleri haric yilin neredeyse tamaminda calismamiz karsiliginda cogumuz icin yalnizca 20 gun kadar bir izin hakkimiz var, sikistirilmis tatil paketleri arasindan secim yapmaya zorlaniyoruz. bir haftalik bir yillik izinde bile ne yapacagimizi sasiriyoruz resmen.

yani zamanimizin el verdigi ust limitte calisiyoruz resmen. islerimiz tam zamanli ama kisisel hayatimiz yari zamanliya donusuyor gun gectikce.

hal boyleyken, ornegin sabahlari alarm caldiginda 5 dakika ertelemek bile mutlu ediyor cogumuzu, cogu zaman.

sabah ise / okula gitmeden onceki 5 dakikalik erteleme bizi kisa vadede nasil ki mutlu ediyorsa, yapmamiz gereken bir projeyi, yetistirmemiz gereken bir odevi veya benzer herhangi bir seyi de tipki sabah ise giderken alarmi ertelemek gibi son ana birakmaya calisiyoruz.

icgudulerimiz bize tempomuzu yavaslatmamiz gerektigini soyluyor. bu da haliyle bu tur projeleri son ana birakmamiza vesile oluyor.

Şu an aynı şeyi ben de yapıyorum. Önümde 3 hafta vardı bugünkü sınava çalışmak için, ben şimdi yetiştirmeye çalışıyorum. Daha hala kendimi kandırıyorum sabah çalışırım diye, duyuruda sürtüyorum mesela.

Bir keresinde kendimi kandırmayı başarmıştım, bir hafta sonraya yetişmesi gereken işi sanki yarına yetiştirmek gerekiyormuş gibi davranıp bitirmiştim. Çok güzel bir his önceden halletmek, kafan çok rahat oluyor. Biraz kendine laf geçirebilmek lazım işte.

yumurta kapıya dayanınca deyimi neden var ki:)
en iyi böylesi insan iyice odaklanabiliyor konuya, o anda bitip gidiyor işte.

sanırım biz türklere özel bir hastalık.

www.eksiduyuru.com

e'de siyah beyaz olmasından çok zamanıyla ilgili bişey denmiş ki her siyah beyaz film eski olacak diye bişey yok ve konuşmanın öncesinde ve sonrasında cast'le (oynayan kişilerle) ilgili de hiçbişey yok. b'de de içeriği önemli, seyirciye nasıl sunulduğu önemli değil, yani siyah beyaz olmuş, renkli olmuş fark etmez diyor. bence bi sıkıntı yok soruda.

content yani içerik sözcüğü ip ucu,filmin içeriğine bak gibisinden bir anlamı var, sonraki cümlede watch a movie for what it is yani filmin ne için/neyle ilgili olduğu vurgusu var. bu iki sözcük paralel.

soru tutarlı bence. cevapları okumadan okudum soruyu, etkilenmemek için ve e şıkkı çok uzak geldi bana. cast ve produce olaylarıyla ilgili hiç bir şey yok ki soruda. b şıkkını giriş cümlesinden direk seçebilirsin çünkü it is more about the... diye giriyor cümleye. yani richard'ın cümlesine direkt bir cevap veriyor o şekilde başlayarak.

fırından hemen çıkartma.

bence fırından çıkarıp üstünü örtmektir.

peki kaç derecede kaç dakika iyidir?

fırını kapattıktn snra bırz ıcınde dursun hemen cıkarma.

değişir kurabıyeye gore.

tereyağı, fındık, badem, vanilya, tarçın, portakal ve limon kabuğu. hepsi aynı anda değil ama:)

ne kadar yağlıysa o kadar geç bayatlar.
hamur ne kadar yumuşaksa o kadar pofuduk olur.
süre ve derece tarife göre değişir.
en iyi tarif en denenmiş ve memnun kalınmışıdır.

hamurun kıvamı! yumusak olacak o hamur. sekıl vermek ıcın buzdolabında bekletıp durmak zorunda kalacaksıın. ancak oyle kıtır kıtır oluyor. ben hep tarıflerıne gore yumusak tuttum hep ağızda dagıldılar. annem hep sert tutar, onun kurabıyelerı de guzel olur ama agır olur.

Ben oldukça mutsuzum, kendimi oyalamaya çalışıyorum.

mutsuzum, mutsuzluktan ölüyorum ama mutlu gözükmeye çalışıyorum. anam babam olmasa 5 dakka durmaz sıkarım kafaya. yaş 18 değil yimmibeş :)

şükretmeyi bilirsen mutlu olursun. ve mutluyum çok şükür...

bence de öyle valla ben her şeye rağmen süperim ama insanlarda genelde mutsuz gözükerek ilgi çekme manyaklığı başladı.

Mutluyum lan!
insan çok mutluyum demeye utanıyor ne biçim depresif milletiz

hiçbir zaman musmutlu? bir insan olamadım. her zaman bir yanım hüzünlüdür. sanırım bu da ayrı bir manyaklık.

küçük mutsuzlukları,endişeleri, huzursuzlukları görmezden gelerek mutlu oluyorum. hayatımda iyi-kötü bir sürü şey var. iyi olanlara odaklanmaya çalışıyorum. olmuyor bazen. bazenler çoğalıyor bazen.

hayatım çok güzel hayat.. bir çok kişinin çok isteyeceği onları mutlu edecek bir hayat.. fakat benim istediğim bir hayat değil ne yazık ki..

çevrem bende olan sorunların ya da yaşadığım zorlukların yarısını yaşamamış/yaşamayan, ama sorsan hayatın sillesini yemiş kadar mutsuz olan insanla dolu.

aslında sorun sıkıntılar, zorluklar falan değil.
sanırım mutluluk ya da mutlu olmak bir şeylerden bağımsız gelişiyor.
önemli olan yaşam enerjisi.

çok büyük bir sorunum da olsa sevdiğim insanla saatlerce sohbet edip, kahkaha atabilirim.
yani sürekli olarak sorunlarımla yaşamam genelde.

ayrıca mutluyum ve yaşamaktan da keyif alırım.
bazen insan derdinden tasasından da keyif alabiliyor.
hayatı sevmek lazım.

bu mutsuz görünmeye meraklı olma ya da mutsuz olma halleri bence insanlardaki temel psikolojinin bozukluğundan kaynaklanıyor.

ben de mutluyum diyebilirim.ha bazen çok umutsuz,üzgün olduğum oluyor.ama her zaman beni mutlu edecek bişey bulurum.mesela mükemmel bi ailem var.hiçbir zaman beni yalnız bırakmayacaklarını,desteklerini üzerimden hiç çekmeyeceklerini biliyorum.aç,açıkta değilim.hobilerimle ilgilenebiliyorum.hayatımı çok etkileyen sağlık sorunlarım yok.herhangi bir engelim yok,fiziken,ruhen.bi de çok hırslı bi yapım olmadığından mutlu olabiliyorum.sahip olduklarının farkında olursan mutsuz olmazsın.o söylediğin kişiler belki de mutlu değillerdir,ve destek arıyolardır.

pisirilir guzel kardesim! yalniz basinda dur makinenin, hatta iyice baski yap alt ve ust parcalari beraber tutarak.

sebze pişiriliyor denemiştim, gerçi kabaklar bile çok yumuşak olmadı baya kalın kesmiştim sanırım. yani tavukları ince ince fileto haline getirirsen pişebilir.

tavuklar ince dilimlenmişse mümkün bence.

makineyi önceden ısıtın ama.

Pişirme kağıdı kullanırsan aleti temizlemek kolaylaşır.

yağlı kagıt kullanırsan rahat edersin.tabiki pişer üzerine çok az z.yağı bile gezdirebilirsin.özellikle patates çok nefis oluyor.ısrarla tavsiye edilir.

pişmez tost makinasının ısısı pişirmek için düşük kalır. pişse bile çok uzun sürer. dışı kızarır içi çig kalır.

Pisirdim, oluyor, 20 dk. kadar suruyor.

bir milyoncu:)

eminönünde sadece yapma çiçek satan han vardı galiba.

Ankarada suluhan olabilir. Ulus civarı ya da.

Eminönü'nden uzak dur istoça bak

şile, ağva, büyük ada gibi klasik yerler var. kocaeli'ye kadar gelirim diyorsan maşukiye diye bir yer var burada, güzel ben seviyorum.

Maşukiye +1

sen yine iyisin. öğle yemeğini yedikten sonra (12.30-13.00) çalışamayanlar var.

bütün gün motive olup çalışamayanlar napsın?

memur musun? değilsen kpss'ye girip bi kamu kurumuna kapağı atmaya çalış :D

3-4 sene evvel bende vardı bu durum. özel sektörde çalışıyordum ve saat 4'den sonra hiç bi iş yapmazdım. ne bilim yapamazdım işte. biriken işler ertesi günün dinçliği ile 1 saatte bitiriverirdim. tabi o zamanlar hatun sorunum vardı, bununda etkisi yadsınamazdı yani..

tezgah derken, mermer falan olur genelde ama nasıl bir şey ki o. evi beğenen insan için çok da önemli bir ayrıntı değil bence. istersen bir fotoğraf koy. geçmiş olsun.

ev lüks bir evse düşürür. değilse düşürmez.
(umarım tezgahı yaktığına değmiştir tencerenin içindeki lezzet. makarna falansa üzülürdüm...)

adam delmiş tezgahı nasıl temizlenecek. demek ki ucuzlarından mış. maks 200-300 liraya yenisi takılır.

tuhaf bir yerinde değilse tezgahın oraya güzel bir doğrama tahtası alarak kamufle edebilirsin (ahşap, büyük ve kalın olanlardan), evi kiraya vereceksen de doğrama tahtasıyla verirsin.

bu mu yani? boya orayı ya da bu malzemeden yapışkanlı falan şeyler var yapı marketlerde, onlardan alırsın. kapatılır o kolayca.

at çöpe kardeşim. geçmiş olsun.

granit kaplama falan değil o.
yapı marketlerde bulunan plastik banko kaplama bunlar. ısıyla temas ettiğinde erirler. metrekaresini 10-15tl arasından alır, yenilersin.

ama mutfakta böyle malzeme kullanılmaz, kullanılırsa görüldüğü gibi bir tencere tarafından yanar.

En ucuz tezgahlar bile sıcağa dayanıyor ya. Tezgaha tencere koyamamak diye şey mi olur? Yani zaten çok düşük kalite bir şeymiş, dolayısıyla zaten o tezgah evin değerini düşüren bi unsur, sağlamken de.

6 senene yazık çalış da bitir bence. geçer not alacak kadar çalış.

yarına rölöve teslimin olmadığına şükret. hele de kurbağa suratlı bir kadından.
bir kere oku, uyu. sabah otobüste bir kere daha oku.

İsyan et, bize ne verdiniz ki neyin quizini yapıyorsunuz diye bağır hocaya.
Yapılması gereken tam da bu aslında ama hiç birimizin götü yemiyor. Bari sen yap.

sabah quizi olan derste öğrettikleri aletlerin fiyatları yüz binlerce lira olduğundan dolayı teorik olarak gösteriyorlar sadece. "bize ne verdiniz" dersem, "çıkar 1 milyon tl de o zaman gerçeğini de göstereyim ayrıntılı" diye cevap verebilirler.

sabaha kadar otur. ama özellikle saat 5 gibi çok dikkatli ol. 5-7 arası çok zor geçireceksin, savaş vereceksin uykusuzlukla. sonra umarsızca quize git, elinden geleni yap. sonra koş evine bütün gün uyu. ben yapmıştım zamanında %100 çalışıyor.

bir cinnet herşeyi halleder.

@sizofren sen 1 milyon çıkarmakla mesul değilsin ama orada hocalık yapan herifler sana bunun bilgisini vermekle mesuller. Dolayısıyla ne verdiniz demek sonuna kadar hakkın, dememenin tek sebebi yine de bir noktaya kadar onlara saygı duyman olabilir ancak.

Bırak istediğin bölüme geç. Daha 2.sınıfmışsın, bu şekilde daha çok zaman kaybedersin. Hem kendine yazık hem ailenin sana yaptığı masrafa.

stajer isen sürüm sürüm süründürürler. değilsen sadece süründürürler. 1500 den aç hatta ne kadar yukarı çıkabiliyorsan çık. çünkü ilk maaş önemlidir. üzerine gelen zamlar ufakcık birşey olur çünkü.

sömürürler. 1000 lira maaş verir, her sene sonunda "tüm haklarımı aldım" diye imza attırır, tekrardan sözleşme de yapar. daha sonradan tazminat falan isteme diye.

40 saat ders dendiğine göre haftasonunu unutup, haftaiçi 3-4 gün yarım gün çalışacaksın. ama bir de etütleri verecekler.

arkana bakmadan kaç. ciddiyim hem de çok!
bu arada bir anlık yazdım ama çalışmaya ihtiyacın vardır belki, o durumda çalış tabi. hiç yoktan iyidir. ama umarım sabırlı birisindir. tiksiniyorum ben açıkcası dershanelerden ve oradaki zihniyetin öğretmenlere davranış biçimlerinden.

o 40 saat en az 50 saat olur 1000 lira düşük, tabii bulunduğun şehir iş şartları senin acil ihtiyacının olup olmaması bunlar teklifi düşündürebilir.

hiç ses etme. kağıdı teslim ettiğinde işaret koy.

Askerler için derler ama öğrenciler için de geçerlidir bu laf;
"Öğrenci yarrak ruhludur başını okşarsan sana diklenir" vur kafasına pezevenklerin, otoriteni kur.

ya işte onu yapmak istemiyorum, hoca dedi kopyadan yakalarsan direk beni ara, bu sene kalacak gelecek sene de kalacak ondan sonraki sene düşünürüz nasip dedi, yazık lan.

saygısız şimarık tiplerse tavrını koy hocaya bildirmesen de. yani saklayarak çekmeye çalışıyorlarsa çok bir problem yok ama gözüne soka soka seni saymadıklarını göstermeleri biraz ayıp olur bence

kağıda işaret +1

öğrenci asistanlık konusunda pek bilgim olmasa da ast üst ilişkisi olarak, sert olmak önemli. yani "sen kalk buraya geç" derken sesteki o otoriteyi hissettirebilmeniz lazım. elbette yüzsüzler çıkacaktır, o durumda da yaptırım gücünüz dahilinde işlem yapmanız gerekli diye düşünüyorum.

kopya cekiyorlar diye kagitlarini al, siniftan at, gerekirse tutanak tutarak kurula ver.
birkac kez boyle yaptiginda senden korkmaya baslarlar. namin yurur. geldigini goren kacacak delik arar. ileride tekrar boyle davranmana gerek kalmaz ama birkac kisinin ogrenim hayatini sikmis olursun.

yalniz... ben daha soruyu okurken basladim kufretmeye, eminim ogrenciler de etmistir. kendini bi bok saniyor herhalde demislerdir. ben cok demistim cunku.
ben cok kil oluyordum bu yukarida anlattigin tipte asistanlara. illa bir takilma ihtiyaci hissediyorlar. ben 8 senede bitirdim okulu. ben universitede iken ortaokulda olan bebeler asistan oldu. ben onu nasil takayim? takma istemesin, duzeni saglasin dogru bildigini yapsin yeter. kopya cekiyorsam, atacaksa atsin. benden saygi, sevgi ve kelebekler beklemesin.

valla karşında artistlik yapıyorsa hiç de yazık değil bence.

@entrapmen ben de 5.5 senede bitirdim de kalkıp saygı duruşuna geçsinler demiyorum zaten, ama bir gördünüz mü demek bu kadar mı zor, bu defa tamam otur desem aaa bak gördün mü dedi zaten hoca bunu tanıo olm torpilli ehehehe dicekler, hiç öğrenci olmamışım gibi şey yapmayın yahu.

girdiği çıktığı hiçbir okulda kopya çekmemiş, paşa paşa kıt kanaat notlarla çift dikiş güç bela geçmiş biri olarak söylüyorum, hadlerini bildirmezsen benim de ahım kalır. işareti koy icabına bak. yalnız tipler yamuk mu, aralarındaki bazı lavuklar reis tipli mi diye dikkat et bence. biraz sıkısın galiba iyi canlarından bezdirmişsin diklenmeye başlamışlar, tebrik ederim.

acıma, niye acıyorsun ki? afedersin ama hak yiyen bok yesin. kopya çekmeyenin günahı ne? hadi kopya çekersin, göz ucuyla sağa sola bakarsın da bi de sallamamak nedir yani? ibret-i alem için kağıdını alıp herkesin görebileceği şekilde işareti koy, kopya muamelesi yani.. bak bakalım bir daha cesaret edebiliyor mu?!

açıkca söyle bakın durum böyle istemediğim şeyler yaptırmayın bana diye:) gülerle falan ama buna benzer bişeyler söyle işte. şeffaf olmak, bir kaç sene önce onlardan biri olduğunu unutmadığını onlara hissettirmek işe yarar.
ben de mesela takıntılı, çılgın bakire modunda bir asistan yüzünden koca shakespeare dersinden kalmıştım, eve taşıdığım zilyon tane kitabi geri okula getirirken bildiğim bütün bedduaları ettim kendisine. bilmem işe yaradımı.

kağıda işaret.
ayrıca "sen kalk şuraya geç!" gibi otoriter bir yaklaşım bence kesinlikle doğru değil. karşı taraf diklenebilir, sonra hoş olmayan tartışma yaşanır. buna bizzat şahit oldum. af öğrencisi birine böyle bir emir verildi, sınıfın ortasında kavga çıkacaktı.
"sizi böyle almak durumundayım, lütfen şöyle buyrun" demek bence en güzeli. yok, lakayıt bir tavır olursa eğer, kâğıda işaret. bana kalırsa en makulu bu.

yok yahu ne sıkısı, benim yüzüm yumuşak diye oluyor bunlar bence, diğer arkadaşlar soru sorduklarında bile gidip bakmıyorlar yerlerinden kalkmıyor çoğu, yardım edelim az dedik, sınav ingilizce bilmedikleri kelimeleri bile söylüyorum, daha napim. Daha 5 sınav var gireceğim ama hiç canım istemiyor valla.

@gogu delen adam emir verir gibi demedim ki, sen de buraya gelir misin lütfen dedim ilk başta.

kağıda işaret içime sinmiyor ya, yaptırımı çok fazla bildiğim gibi devam etmek en doğrusu sanırım. en fazla kağıda işaret tehdidi çıkar benden :D

bir asistan olarak şunu söyleyebilirim ki;

ne öğrenci ne de hocaya güvenme;

öğrenciyi mazur görürsün "ya bu hoca iyi huylu ses çıkartmıyor zaten cevap versekte altta kalıyor" diye bir algı yaratırsın ki toparlaman ancak onlar mezun olduktan sonra gerçekleşir 4 yıla yakın bir süre demek...

hocaya güvenme "aslansın, kaplansın tut tutanak" der, tutarsın sonrsında emin ol neden tuttun diye hayıflanır, ifade vermek soruşturma sürecinde yalnız kalırsın vb.

en iyisi otoriteni belli et...

sınıfa girdiğinde yerleri değiştir, değişmezlerse kağıtları dağıtma ama geçen süreyi de eklemeyeceğini onlara belirt vb..

tutatank tutma meselesi sana kalmış yani çok büyük bir olaysa yerine başkasını sokma, kitaba bakıp aleni cevap yazma, cep telefonundan mesaj alma falan tutanağını tut ama sakın ola ki öğrencilerin cep telefonlarını falan alma! Merkez üniler bu tip davalarla dolu... ama onun dışında göz kayması, kalem uçlarının arkasına yazma vb. kağıtlarını al, ya da yanlarına git otur, falan :)

son bir şey şunu fark edeceksin ki mesafeni belli edersem o mesafe dahilinde öğrenciler sana saygı gösteriyor ve aşmaya çalışmıyor ki aşılırsa zaten mesafeyi hatırlatırsın...

ve bunlar genç hatta ve hatta ciddi anlamda çocuklar :) espiri, şaka ama ciddiyetle çok işe yarıyor.. bazı şeyleri de mazur görmek gerek :)

tebrikler mesleğinde, mesleğe ilişkin daha da bilgi istersen buralardayım...

zorluklar yıldırmasın, zira çok çok zorlukla karşılaşacaksın...

e olayi biliyorsun iste. neyini soruyorsun su halde?
yuzsuz adam her yerde yuzsuz. kopyayi aleni ceker, senden cekinmezse devam eder spoil eder, abuse eder. siker atar. asistan olan ogrencilerin cogu ogrencilik hayatlarinda bu konuya meze tiplerle hicbir etkilesimde bulunmuyor sanirim. bu adama sen ne dersen de, ne yaparsan yap bu adam piskin.

sen bunun yerini degistir bana takti olacaksin. (bana ilgi duyuyor diyeni bile gordum ben)
sen bunu gormezden gel sen kaypak, yumusak, korkak ve gerizekali olacaksin.
sen bunun kagini al, sinavdan at, emin ol yine sucu sende bulacak.

o muhtesem birisi aslinda. tanisan seversin.

ben kalkip herkesin kagidini al demiyorum. belli basli bu turden birkac tipe gerekeni yap, o turden olanlar dahil kopya cekme amaci gudenler senden korkar.
bizim bolumde vardi bir tane boyle asistan. hayatinda sinav esnasinda bir kere bile gulumsedigini gormedim. kac tane kendini bilmez yavsagin kagidini aldi, kurula verdi.
benim 2 ust donemimdi. aslinda muhtesem bir kadindi ve oyle somurtkan falan da degildi (dolayli yoldan arkadaslarimin arkadasi oldugundan disarida da taniyordum).

kaldi ki asistanlarin asli gorevi sinav gozetmenligi degil. yine de oradayken senin gorevin duzeni saglamak. duzeni nasil saglaman gerektigini dusunuyor ve hissediyorsan; aynen oyle davran. ogrenciler gelir gecer. sen oradasin.

sonradan uğraşmak yerine en baştan tavır koymak daha etkili..
yani kağıtları dağıtırken 'arkadaşlar sınav esnasında konuşan ya da kopya çekmeye teşebbüs edenlerin kağıdı alınacak/işaretlenecek, ona göre dikkat edin lütfen" denir ve baştan bu tip olayların büyük kısmının önüne geçilmiş olur. abarta abarta hala çekmeye çalışan olursa da ibreti alem için kağıdına işaret konur ya da alınır. evet biraz sert ama doğrusu bu.

ben de çoook kopya çektim lisansta, ama kopyaya izin veren rahat hocalarda çektim..kağıdımı alacağını bildiğim hocanın sınavında töbe kağıdımdan kafamı bile kaldırmadım. insan evladıyız hepimiz, boşluk görünce kullanmaya meyilliyiz..

nasıl başlarsanız öyle gider..sessiz, birşey yapmayan asistan yerine sağısolu belli olmayan asistan olun gözlerinde:)

ek olarak da; son sınıfların sınavlarında daha rahat bırakılmalarından yanayım. adam kaç yaşına gelmiş, ayak bağı olmuş bölümü, bitirsem de gitsem diye gözüne bakıyor..bırakın gitsin de işine gücüne baksın..

ve evet topuklu etkili olabilir:)

Yerinde olsam sınav başlamadan bezdirirdim. Şöyle ki;

yerlerini değiştirirdim
cep telefonlarınızı, notlarınızı kesinlikle kaldırın şeklinde talimat verirdim
-kürsüye yığmak adettendir -
sınav esnasında sürekli dolaşırım, aniden geri dönerdim arada.

bi de sınıfın en arkasına gidin duvara yaslanın izleyin. Arkalarını dönüp kontrol edemeyeceklerine göre stres içinde kağıtlarına odaklanmak zorunda kalacaklar.

bunun gibi klişe numaralarla ortamı gererdim. bişey yapacağınızdan değil maksat korkutmak. Ömrüm boyunca her sınava kopya hazırlamış kimi zaman deli çekmiş kimi zaman boş kağıt verip çıkmış biri olarak bu söylediklerimi uygulayan hocalardan çok tırsardım. Çekeceğim varsa da riske atmazdım. Mümkün olduğu kadar az konuşun, arkadaşlar sınavdayız lütfen diyin. Kestirip atın. Size mi güvenip geldiler sanki sınava?

sınav başlamadan uyar müsamaha göstermeyeceğim, kopya çeken olursa kağıdını işaretleyeceğim ve gereken prosedür gerçekleşecek diye. bir kez uyardıktan sonra işaretle de, gerekirse kurula da taşı. işaretleyince o diklenen öğrenciler hocam hocam diye peşinde dolanıyorlar iş bir üst kademeye taşınmasın diye. bırak onlar düşünsün derdini tasasını, herkes hak etiiği notu alsın. kopya çekmeyen adamın suçu ne?

öğrencinle ilişkiye girme.

yahu sen üniversite öğrencisine lise öğrencisi gibi davranmışın biraz:)
bence sınavdan önce biraz tırsıttıracaktın, kopya çekmeye yelteninin kağıdını alırım, hocaya bildiririm falan diyee...

eğer göreve yeni başladıysan baştan işi sıkı tutman lazım, yoksa sonradan bütün ağırlığını ve otoriteni kaybedersin. daha bunun ciddi ciddi kopya çekeni var, ders anlatması var, ödev toplaması, kağıt okuması.
hababam sınıfınfaki kül yutmaz kadar abartma elbette ama, sınıfın kontrolünün sende olduğunu, senin lafının geçtiğini hissettirmen lazım. yoksa tepene bi çıkarlar, sittin sene bi daha sözün geçmez öğrenci üzerinde. bizim bi arkadaş var mesela, öğrenciler direkt adıyla sesleniyolar kıza. hocam falan demeye bile tenezzül etmiyolar yani.

topuklu giyip tak tak dolaşmak otorite kurmak değil sinir bozmaktır ayrıca. öğrencinin konsantrasyonunu ve sinirini bozmaktan başka bi işe yaramaz.hatta mümkün olduğu kadar ses çıkarmayacak, dikkat dağıtmayacak şekilde giyinmen, yürümen, konuşma gerekir. öğrenci zaten gergindir, konsantre olmaya çalışıyodur. o anda her uyarıcı ani patlamalara sebep olabilir. hatta bazı asistanlar sınav sırasında bile hiç durmadan konuşur, kıkırdar, güler. değil öğrenci ben bile sinir olurum, öğrenciden önce ben uyarırım susun, çıkın dışarda konuşun diye.

sınav salonuna girdiğinde "arkadaşlar günaydın/merhaba. sınav düzenine geçelim lütfen" falan gibi cümlelerle sınıfa girdiğini ve o andan itibaren otoritenin sen olduğunu belli etmen lazım. "çocuklar" demek yerine "arkadaşlar" diye hitap etmek her zaman artı puandır. sınav başlamadan önce, gözüne şüpheli görünen, birbirine çok yakın oturmuş olan varsa onları düzelt mesela. sınav sırasında da eğer kopya çektiğini düşündüğün biri varsa önce gözlerinin içine dik dik bak, sonra git başında dur gıcık edici bi şekilde, sen ayrıldığında hala devam ediyorsa kopya çekmeye, bu sefer ya yerini değiştir ya da kağıdına bi işaret koy. bi iki sınavda böyle yaparsan adın çıkar zaten.

bütün bunları kıl, soğuk ve itici bi şekilde değil de tatlı sert bi şekilde ypman lazım. dengeyi ayarlamak çok önemli. öğrenci hem senin hoca olduğunu bilmeli, hem de seni saymalı ve sevmeli. bu da zamanla öğrenilen bişey...

biraz kafan farklı çalışıyorsa lafla göt et. kağıda koyduğun çarpıdan daha vurucu olur.

ben istanbuldan fethiyeye 3.kişi gitmiştim gider yani sıkıntı yok.

benim de başıma geldi, gidiyorlar. yol boyunca adamlar söylenmişti zararına gidiyoz abla baksana diyerekten. muavin ise keklerden falan üçer tane vermişti bana zorla. sürekli benle ilgilenmişti sanırım canı sıkılıyordu, tuhaftı biraz.

en kotu ihtimal.. aynı saatte veya 1 saat icinde hareket edip ayni yone giden baska bir firma ile gondermeyi teklif ederler.. kabul etmeme hakkınız var..

ama genelde o otobus geri donecegi icin tarifeli olarak baska bir seferde gonderirler gibi geliyor..

o arabanın dönüş güzergahında büyük ihtimalle dolu olacaktır, otobüs dönüş seferini yapabilmesi için önce gidişi yapar. binen 1 kişi de olsa kardır.

firma gelirleri ortak bir havuzda toplanıp bölüşüldüğü için aracın kar etmesi gibi bir mesele artık merkez firmalarda görülen bir şey değil bu sebepten de otobüs yola çıkar...

çıkmazsa -ki keşke başıma gelse öyle bir durum- mahkemeye versen fena sayılmayacak bir tazminat alabilirsin :)

kızılcık marmeladını sulandırsan aynı tadı vermez mi?

dimes bu tip birşeyler üretiyordu aktarlara bir bak derim...

Ikea'da var yiyecek bölümünde satılıyor şişelerde.

geçen hafta beyaz show'da pirinç tanesine, makarnaya, fasulye tanesine resim yapan adama baya baya şaşırdım. bildiğin tablo gibiydi. saç teline de yapacakmış, nasıl yapıyor aklım almıyor hala.

www.youtube.com

crimsonlady senin dediğin gibi bi de iğne deliğine heykel yapan var. izismile.com
cirque du soleil bence en ilerilerden biri.

ülker kepekli grissini. nefret ederdim ben de böyle şeylerden ama bu baya güzel bildiğin.

yoğurt ye ama abartma.
yoğurdun kalori eritme etkisi olduğunu okumuştum kaç ay önce.

meyve,yoğurt,salata

9 gibi mısır gevreği ve süt yiyebilirsin. geç yatıyorsan meyve yiyebilirsin. ama 9'dan sonra hiçbir şey yemeni önermem açıkçası.

yoğurt+çörekotu+salatalık+yulaf ezmesi yiyorum ben

brokoli
mandalina
yağsız süt
pirinç patlağı
altınbaşak
kepekli grisini
elma
salatalık
yulaf ezmesi

yoğut
abartmamak kaydıyla kuru yemiş

:(

kolu ve bacağı kırılmıştı diye okumuştum bi yerden. yaşıyomuş yani.

adı begüm sipal bir kaç yıl önce oldu bu olay. Merak etme ölmedi branda sayesinde kurtuldu.

buda haberi; www.dha.com.tr

bekle ezan okunuyor diye mi bağırıyor polis ben mi yanlış duydum?

Twitter sayfası;

twitter.com

hala bunalım sanki biraz?

kırıklarının sebebi brandanın bir tarafının yeterince gerilmemiş olması olması olabilir mi? brandaya çarpmanın etkisi midir yoksa?

gördüm, duydum çok az maaş teklif ettiler kabul etmedim:)
indirim yaptır az para ver onlara.

yüzme dersi aldınız mı?

hani deli gibi açılmadan önce boy mesafende bol bol yüzmeyi deneyebilirsin mesela gayet işe yarıyor. ben yüzme dersi almadım 3.saat durmadan yüzebilirim.

öncelikle fobi olarak görmemelisin o zaman. psikolojik tedavi alabilirsin belki bu konuda. bu kadar abartılacak birşey yok aslında. beni 10 yaşlarındayken babam havuza attı o gün çok saydırdım ama öğrendim

bende bilmiyorum.
katlimiz vacip amk.

anlatıyorum. öncelikle sırt üstü uzanmaya çalış boyunu geçmeyen bir yerde, bu esnada kafan yarısı, kulakların suyun içerisinde olmalı. sani yüzün gökyüzüne bakıcak ama kulaklarına kadar gelicek deniz suyu. hareket etmeden bu şekilde durmaya çalış. anlatabildim mi bilmiyorum. durduktan sonra geriye doğru kulaç at, ve yüz. yüzmekte ne var ya yüz işte. geri geri yüzmeyi öğrenmek daha kolaydır diye düşünüyorum. bir de havuzda başarısız olabiliyor senin durumundaki çoğu kişi ama bir arkadaşıma denizde öğretmiştik. hemen de öğrendi oysa ki kursta yüzemiyordu yani havuzda.

@la mort, yüzme dersi almadım.

@secilmis uye, hacı abi ne psikologu? bana özgüven aşılayacak rocky'nin hocası gibi adam olacak yanımda. hadi şampiyon diyecek. yardır diyecek. ama önce suda batmamayı öğretsin tabii.

manavgat ta olaydın öğretirdim sana şansına küs.

ankaradaysan ses et

Tanıdıgın filan yok mu iyi yüzme bilen bi gün gidin havuza 3-4 saatte ögrenirsin cat pat sonra da yavas yavas geliştirirsin. Ya da ne bilim üniversitedeysen ders filan veriyorlar onlara katıl. Veya en kötü (cok verimli olmasada) internetten videoları izle, başta boyunu geçmeyen bir yerde tahta dedikleri süngerle önce ayak filan çalış, ayakları geliştirdikten sonra yavas yavas kol calısmaya filan basla. Bir de kolay olmasa da paniklememeye çalış, hic kıpırdamadan yatınca kaldırır zaten su seni :)

Bi de sölemeyi unuttum demin, su derin olmasa bile seni izleyen biri olsun yanında ne olur ne olmaz güvenligi elden bırakmamak lazım :)

@zenigt & aşksız, sağ olasınız. istanbul.

@lizozom, yanımda biri olmadan gitmem zaten. ama çok samimi arkadaşımla da gitmem. illa ben suyun içindeyken bi' yavşaklık yapılır yani :)

levent'te spor yazarları derneği var, eşşek kadar insanlara bile güzel güzel öğretiyorlar yüzmeyi, tavsiye ederim.

30 yaşındayım anca karpuz kabuğu gibi duruyorum suyun üstünde belli bir yöne hareket edebilme yetim yok. Zaman bulamıyorum ama eninde sonunda kursuna gidicem 6 yaşında bebelerle yüzücem o olucak.

@mocha, çok diyorlar. 350 tl diyorlar. bana 350 tl versinler, kızıl denizi ortadan ikiye ayırırım.

@lpgli tosbaga, bu yaz yeğenlerimi götürüp getirdim zaten yüzme kursuna. çocukların gözündeki dayı profilini yerle bir etmek istemediğimden hiç ilişmedim.

eskişehirdeysen öğretebilirim dyecektim ki istanbuldaymışsın. çok kolay ve zevklidir yüzmek. mutlaka öğrenmelisin.

kıvrıl la, en güzeli.

kalk yatağına yat, üşüyeceksin

yamacıma kıvrıl da saçını okşayayım deli oğlan

yarına bi işin var dimi dimi

uyuma bu saatte, gece uyuyamassın, sabaha kadar baykuş gibi beklersin.

kıvrıl da osuruym falan deme. hava soğuk camları da açamıyoz amk.

kalk la vizeler geldi

tikler geciktiğine göre, kıvırcık.

nestle.

fav. erikli

plaseler saka, nestle

erikli, sırma, nestle

saka

pınar

Erikli - hayat.

Korusu bence de.

damla

erikli tektir. damacana ise kestane suyu.

nestle

bimden sırma al aga

Otobüs yolculuklarında Nestle içersem midem bulanmaya başlıyor, neden bilmiyorum. Onun dışındaki bütün sular aynı geliyo bana.

kahve şart. ayrıca belli bir zaman sonra vücut ister istemez alışıyor.

günde 6 saat az değil ki zaten bu kadarı yeterliymiş bir yetişkin için. önemli olan nasıl uyuduğun yani sessiz, ışıksız, rahat bir ortamda ve kafan rahat bir şekilde uykunu alman.

ben çalıştığım zamanlarda ortalama 4-5 saat uyuyordum ve bir zaman sonra buna alışmıştı bünyem. tatillerde bile erkenden uyanıyordum. tabi senin için geçerli olmayabilir bunlar.

öneriye gelince sabah sert, sütsüz ve kremasız bir kahve. öğlen uyku bastırırsa yemekten sonra, kahve yanında kola içersen etkili olabilir. kahve, kola bende işe yarar her zaman.

uyanma zamanını değiştir. derin uykuda uyanmaya çalıştığın için yorgun uyanıyorsundur ve uyku yetmiyormuş gibi geliyordur. 10 dakika geri çek uyanma saatini, olmadı bi 10 dakika daha. 4 saat uyku bile rahatlıkla yeter çünkü bir insana.

human planet.
planet earth.

kozmos'tan kuantum'a isimli bir kitap var. yalın bir dille anlatılmış 3 cilt önerir miyim? evet.

Kötü.
Bu ayakkabı her yaşta erkek için kötü, eğer Fedon değilsen.

Nelerle gider sorusuna da gönül hiçbir şeyle gitmez dese de daha düzgün bir cevap vermek adına yazlık kıyafetlerle gider diyorum. Şile bezi, keten, bol ve açık renkli gömlekler, pantolonlar. Fedon demiştim değil mi?

@buff
o kadar kötü diyosun yani. tüh bende dexterda görünce beğenmiştim.

ahahaha fedon +1

fedon dışında kimse giymemeli bence bunu, 21 yaşındaki bir erkek de fedon değilse giymemeli.

o kadarda kötü değil be beyler ben giyerdim en azından her şeyin altına olmasada tam bir yaz ayakkabısı

pekiya bunlar nasıl ? images.hepsiburada.net
images.hepsiburada.net

ilk sorudaki fena değil bence. rengi fedon için biraz koyu.

1.si fena değil en son paylaştığın linkteki

eğer fedon değilsen hahaha:d aynen zevklerini gözden geçirmeliyiz Tam1Hi0n3.

images.hepsiburada.net

şu güzel

yatçı ayakkabısı da diyebiliriz bunlara aslında.
bu tarz ayakkabılardan istiyorsan, en düzgününü sperry'de bulursun bambino.
www.sperrytopsider.com

58 normal bence. hatun 53 kiloymuş yalnız. 53 biraz az cidden.

58 değil, 53.
kilosu bir mankene göre fazla bile hatta, fotoğrafta daha zayıf görünüyor.

bu bagyan olmus. yok haci biseycikler olmaz buna.

ucubelik olduğuna katılıyorum. ama bunu güzellik kıstası olarak dayatıyorlar bize, hatta "bir mankene göre kilolu" diyen bile çıkabiliyor sonuç olarak. tehlikeli sular bunlar.

bu boyda ve 58 kg olduğum zamanlarda ailem zafiyet geçirdiğimi iddia ediyordu. bence normaldi, 60 bile normal bu boy için.

ideal işte?

ama bana göre kadın dediğinin avuca sığacak kadar göbeği olmalı.
kaşık pozisyonundayken o göbek avuçlanmalı.

benim dünyamdaki kadın böyle.

53 az bence de. ama modellik yapıyorsa ancak.

ya hu BMI'i 16 ediyor. . tamam BMI saglik icindir, mankenlik kriterleri degildir anliyorum da, 21'in asagisinin zayif, 18'in asagisinin hastalikli zayif sayildigi bir saglik kriterine gore 16 degeri "ideal" mi oluyor... bu "ideal" kriterlerini kim belirliyor allasen.

ideal kriterini sektör belirliyor. bu alanın normlarına göre ideal.

benim için ideal olanı anlattım zaten.

az bence, benim boyum 1.78'den kısa ve 58 kiloyken bile kaburgalarım sayılıyor, leğen kemiklerim sevdiceğe batıyor.

Kemik, kas ve yag yapisina gore degisir. O olculerle kiminin kemikleri sayilir, tahta gogus olur, iskelete doner. Kimisi yuvarlak hatli, duz karinli vs olur.

Eger sadece 2 3 nicel kritere gore guzellik belli olabilse zaten bu kadar yarismalar olmazdi. Bilgisayara verirdin boyu kiloyu, guzel mi degil mi direkt belli olurdu.

en zayıf olduğum dönemde 48 kilo filandım ki boyum hakketen kısa bu ablaya göre.
bildiğin kırılacak gibiydim kemikliyim de zaten- çarpmamak için dikkat ediyorlardı sanırım, otobüs şöförünün küçük hanım hasta mısınız dediğini biliyorum.
bu kız 18 yaşındaymış o yaşta hadi neyse de erişkin bi kadın için normal değil diye düşünüyorum.

sanırım herkes mesleği kaçırıyor.

şimdi şöyle bir şey; bir sumo güreşcisinin boy-kilo oranına bakıp "bu çok olmuş, tiz kilo vire!" diyen var mı?

bir manken için de 'bu az olmuş' 'zayıf olmuş' olamaz. sonuçta bedeni üzerinden para kazanıyor ve sektör "sen şu ölçülerde gezin kızım!" diyorsa el mahkum.

burada asıl tartışılması gereken sektörün neden böyle iskelet dayattığı?

hepimiz 'ilik gibi hatun' seviyoruz. sizin beğenileriz sektörü, sektörün dayatması sizin beğenilerinizi etkiliyor.

eğer bu kızın kilo almasını istiyorsanız kişisel beğenilerinizi geliştirin. sektör de size göre esnesin.

su ebatlarda kiza bile camur atan, sacma sacma elestiren butun canlilarin amina koyim ya siz nasil kiskanc igrenc sisko pislikler oldunuz. kaşık gibi kiz lan daha nolsun. ustelik cevreniz her gun 2 tencere yemek yiyip sokaga cikan kizlarla doluyken...

53 kulağa hastalıklı geliyor ama resimdeki hatun iyi lan.. bir tek kolları ince, gerisi aşırı zayıf gözükmedi bana..

yaşı çok genç, mesleği göz önüne alınırsa kilosu normal, kilo alsın diyenler, istiyorsanız bıyık da bıraksın. bu kadar kıskanmayın.

eklediğiniz linkteki fotoğraftaki kız 53 kilo değil. normal görünüyor.
178 ise cidden, muhtemelen 58-59 gibi bir şeydir.

ucubelikle alakası yok. ucube ve plastik maksimizasyondan yollu plastik deformasyonlar için tonla yerinde ve güzel örnek var. bu kızın bu örneklerle alakası yok.

hatta aratınca şunlar çıkıyor:
bu ilk fotoğrafında daha ince gibi mesela.
www.efendim.net
www.efendim.net

her neyse kızı beğenmedim. bu konunun tartışması başka ve güzel bir örnek üzerinden gitseydi başka şeyler de derdim.

ed: bu arada kızın kolları çok kısa, elleri-ayakları da küçük gibi. o nedenle türk işi boy ölçümü yapılmış gibi geldi. tanımam etmem, haberim de yok ama, demeden edememek.

Bence rakamlar dogru degil. Boy ile kilo arasinda ennnnnnnnn fazla 20 olsun diyelim 58 olmaliydi. Hastalikli bir kilo 63 daha ideal

kendi kendimize işimizi zorlaştırıyoruz.

Yurtdışında, eleman hatunla tanışıp aynı gece yatağa atıyor, Türkiyede bana kaşar derler diye kız böyle birşey yapmaya çekiniyor. Haklı da çünkü mal erkek kaşar diyor hatuna.

Körler sağırlar birbirini ağırlar muhabbeti yani. Herkes birbirini yaftalıyor

katılıyorum. tatmin olamamış heyecanlı türk gençlerinin kadına sözlü saldırısı denilebilir kibarca:)

kezbana kezban demek için yakışıklı mı olmak gerek? biri yazıyor, birileri de okuyor ve değerlendiriliyor. bu kadar basit.

Gün boyu bilgisayar başından kalkmayan çelimsiz tipsiz ekşisözlük delikanlı tayfası, gerçek hayatta kendilerine yüz vermeyeni kendinden kabul etmiyor maalesef.

Biraz kendinize bakın be kardeşim! Siz nesiniz ki gördüğünüz her dişi şahsı kezban olarak nitelendiriyorsunuz!

Author abiciğiniz kuyuya bir taş attı, aynen devam ettirdiniz :)

Ayrıca biraz saygılı olun, gerçek hayatta karşınıza karşı cinsten biri çıksa kekelemekten konuşamazsınız. Maşallah burada bülbül kesiliyorsunuz.

ben direk kezbansin saldırıyor kim ne derse desin

Şu algıya da bayılıyorum. Birilerini burada yeren erkek kesin tipsiz, otuzbirci ve bilgisayar başından kalkmıyordur... He tabi.

Author'un bu konsepti sosyal medyaya kabullendirdiği anlamdan koptu bence de kezban nitelemesi. Yalnız tipinize bakmadan kezban diyorsunuz ithamı yanlış diye düşünüyorum. Örneğin, benim sınavda bir soruyu yanlış yapmam diğerinin de bir soruyu yanlış yaptığı gerçeğini değiştirmez. E bu cevap yanlış denilince e ama bak sen de bu soruyu yanlış yapmışsın demek gibi bir şey. ne boktan örnek verdim amk.

yaftalayanları yaftaladığına göre sen de kezbansın

sonnot : uff snne be slk !!!

@trinitrotoluen kardeşim,

Yermekle saldırmak arasında bir fark var. Burada kişiliğe saldırıdan söz ediliyor. Ve bence bunun tek bir sebebi var ki gerçek hayattaki komplekslerimiz. Bir sürü dolusu adam duyuruyu açan arkadaşı yere yatırıp tekmeliyor resmen.

"Kezban" olarak nitelendirdiğiniz şahısları aklamaya ya da savunmaya çalışmıyorum. Fakat saldırının da bir sınırı olmalı, kişinin vajeninin çapına kadar saldırılıyor. Büyük ayıp, basitlik, ucuzluk.

Son yıllarda gözlemlediğim bu.

Ben de erkeğim bu arada.

cevap veriyorum: evet.

@firez olayı bitirdi.

anlaşıldı tamam.

hocam sen burs almış olmayasın? karşılıksız olanından?

@forlife
yok bildiğin Yurtkur bursuydu. benim zamanımda 45 tl idi 3 ayda bir ödenirdi. tey teyyy

faizi dayarlarsa yorrağa gelirsin zaten.

e kendiniz de burstu yazmışsınız?

hocam ben 3 ayda bir 1200 ödüyorum da bunu bi bilen yok mu ya da bana öm atar mısınız bilginiz varsa?