mac filtrele

interneti başka evle paylaşmak zaten yasal değil. o yüzden kanunen bişey yapamazsınız. illa ben bu adamlara taktım, bir şekilde zarar vermek istiyorum dersen kabahatler kanunu tam bir biçilmiş kaftan. en ufak seste vs. polis çağırıp ceza kestirebilirsin.

internet konusunda da, şifreyi değiştirecektin ilk ödemeyi almadığında, gelip tıpış tıpış ödeyeceklerdi. nasıl olsa değiştirmiyorsun diye adamlar beleşe devam ediyor. ilk işin şifreyi değiştirmek olsun.

bence.

pc'lerine zarar vermek istiyorum hocam. internetime erişimi engellemek değil amacım.

www.youtube.com

daha dün bu yöntemle attım.

bravo 1.6 diyerek ihaleyi açıyorum ben fransızlara hiç bulaşma

Deniz fiat yakıştı mı o iki arabanın yanına.

ikisi arasından astra diyorum. sebep, sadece beğenim.

astra fakat ben toyota auris i onerirdim güzel piyasası var.

dizel mi? sedan focus ve hb astra kullanmis bir insan olarak (ikisi de dizel, 1.6) focus'un surusu kesinlikle daha keyifli diyebilirim. yalniz arabadan da neredeyse hic anlamam belirteyim. Tamamen izlenime bagli bir yorum.

Sadece isim üzerinden karşılaştırma olmazki.Motor,donanım,ektralar vs birçok seçenek var hangi ikisi arasında kaldığın önemli.Ama ikisi de piyasası iyi araçlar,özellikle astra turbo.Onun için ilk bakışta aşk önemlidir diyorum.

focusu bilemem de fiat bravo astradan daha iyi bana kalırsa. o yüzden ikisi arasında focus.

sifir mi olacak? bu segmentte benim favorim seat leon'dur. 1.4tsi fr donanim. liste fiyati 58.500. 10000 km altinda tertemiz modellerini 50000-52000 bandinda bulabilirsiniz.

Araç kesinlikle sıfır olacak dostlar

fiat yakıştımı demişsin ama kasa ağırlığı olarak iki arabadan da daha ağır ve tork hp olarak ikisindende yüksek

opel'e karşı ve özellikle astra'ya karşı ayrı bir sempatim var o yüzden astra.

Astra daha iyi gibi. Alternatif olarak honda civicler de güzel.

opel astranın 1.4 turbo motoru çok başarılı...

önerim, citröen c4.

ama ikisinden birini seç dersen, focus derim.

p.s. ikisini de kullandım

ne bileyim sanatçı olmanın getirdiği bir vize muafiyeti ya da vize alma kolaylığı vs. gerçi bir yazar sanatçı mıdır o da ayrı bir konu zaten bu soruya daha iy bir yanıt veremezdim.

ahauhau. türkiye'nin önde gelen yayınevlerinin birinden kitap çıkartmak çok zor bir şey değil. bunu hayali yazar olmak olan birisi olarak söylüyorum, alt tarafı türkiye'de yazarsın, niye vizede kolaylık sağlasın ki adam sana?

şöyle bir avantaj olabilir: kitabı olan, işi gücü parası olan biriysen ülkene geri döneceğini bildikleri için sıkıntı çıkarmayabilirler. yani vize alma ihtimalin normalde %70'se, yazar olduğun için %80 olur.

bunun dışında kimseyi mesleği yüzünden kayırmazlar.

yüzde on yüzde ondur.

daha evvel schengen almışlığım var ama fransa nedense endişelendiryor beni

vize almak kolay mı? işyeirnden bi, ton belge istiyorlar, bankadan döküm istiyorlar, fotoğraf, mülakat vs..bir sürü emek, zaman, para gidiyor. sence bunlar kolay şeyler mi?

eksisozluk yazarlarina direk 10 yillik veriyorlarmis. hatta ilk bes nesildensen vatandaslik veriyorlar. yazarligin diger mesleklerden ne farki var? yazar olunca aydin insan mi olunuyor? turkiye'nin onde gelen bir market zincirinde kasiyer olanin ne gunahi var. bence yazar olmak vize almayi zorlastirir. cunku duzenli bir gelir kaleminiz yok. bordronuz yok. sizi turkiye'ye baglayan bir sey yok. kitaplarinizi yurtdisindan da yazip yollayabilirsiniz. bu durumda gittiginiz ulkeden doneceginize ikna olmalari daha zor. o yuzden vize(turistik) vermeleri de daha zor.

ps: vize almak aslinda o kadar da zor bir sey degil.

yok zaten normalde pizza dağıtıyorum ikinci iş olarak yazarlık yapıyorum. bir sürü de kasiyer arkadaşım var. iş kollarıyla sorunum yok.

sour+1 hesap dokumu icin bankaya gitmeye bile gerek yok. internet bankaciligina giriyorsun son 1 ayin hesap hareketlerini cikti aliyorsun.

öncelikle yazarlıkla ilgili bir + olmaz vize almada. ben buranın yazarıyım diye gösterebileceğim sabit evraklar var mı sana güzel güzel para kazandırdığını ispatlayan?

onun yerine sabit bir gelir göstermek biraz da para göstermek daha net bir çözüm olur sanırım.

ayrıca ben de bu bir ton belge olayına ayar oluyorum. neymiş ki bu bi ton belge?

bi fotograf çekiyosun, bankadan iki belge alıyorsun, bi de iş yerinden iki belge alıyorsun. sanki aylarca belge peşinde koşup, sonuç alamamazlık yaşanıyor.

siz bu kafayla gitmeye devam edin. aferin. siz para, emek harcamaya, 3. sınıf insan yerine koyulmaya devam edin. niye vize saçmalığı var diyeceği yerde adamlar nerdeyse vizeyi savunuyorlar. 5 kere gitmiş 1 kere mülakata girmemişmiş. herkes senin gibi acenteye domalmak istemiyor belki?

tamam ağlamayın. vize süper birşey. hobi olarak bol bol evrak toplayıp, para harcayıp almak gerek tamam mı?

gocunduğum şey, ben inatla bu kadar eleştririrken sizin savunmanız. detaya girmek istememiştim ama illa sokucan. bak güzel kardeşim. çok kolay dediğin şeyleri sayayım.

1. her şirket kurumsal değil. ben mesela geçen sefer vergi levhasını, imza sirküsünü yalvar yakar almıştım. onun dışında faaliyet belgesi için eminönündeki ticaret odasına gitmiştim.

2. öğle molasında bankaya gidip hesap dökümü çıkarmıştım.
3. fotoğrafçıya gidip foto çektirmiştim.
4. arka arkaya 3 gün rezervasyon alşmak için konsolosluğun telefonlarını aramıştım.
5. evrakları teslim etmek işçin sabahın köründe taa ebesinin örekesindeki konsolosluğa gitmiştim.
6. gavat konsolos gene de beni 2.kez görüşmeye çağırmıştı.
7. sgk'ya gidip onaylı hizmet dökümü almıştım.
8. davetiye ve respansabilitiy formunu doldurup taratıp maille karşıdaki kişiye göndermiştim. imzalayınca tekrar print alıp evraklara eklemiştim.

şimdi, bana çok basit diyorsun. senin ağzını kırmıyim de kimin kırayım he?

ulan sabahtan beri bana muhalefet etmekten ıkına ıkına hemoroid'lerin patlayacak.

burada kimse vize çok güzel bir şey diye savunmuyor tabiki. babamın süresiz avrupa oturumu varken, ben vize almak zorundayım. hoop karar verdik gidelim olmuyor ve bu çok koyuyor.

ama vize almak da o kadar abartılacak bir dert değil onu söylemeye çalışıyoruz. sizinki istisna olmuş biraz.

linkedin

potansiyel iş verenlerin ik departmanlarına güzel bir önyazıyla mail atmak en azından geri dönüş (neredeyse) garantili bir yöntemdir.

önerdiğimden değil de kariyer.net diye bir iş arama sitesi biliyorum

hgsde aynı şey benim de başıma geldi. kaçak yazdı. sonra sorgulama yapınca çıkmadı, normal geçiş ücreti almış. ben hgs online müşteri hizmetlerinden kontrol etmiştim. kgm'yi arayabilirsin ya da şöyle bir şey varmış:

OGS Çağrı Merkezi(0212) 444 11 17

en iyisi bankanizi arayip durumu anlatmak, basima birkac kez geldi, banka hallediyor veya ne yapacagini soyluyor.

hgs lerin çoğu çalışmıyo zaten. Siz aracın plakasına hgs aldıysanız sorun olmuyor. normal düşüyor. ptt nin hgs sayfasına üye olun orda 1-2 gün sonra bakın normal düştüğününü göreceksiniz.

@patiskan'nın dediği gibi arayıp sordum.

önce cihazı okumamış, ama plakaya ait bir ogs cihazı olduğu için ceza kalkmış ve normal ogs ücreti yansımış.

belki başkalarına yardımcı olur.

teşekkürler herkese.

Calisirken su kacir icine

Arka fan kısmından saç gönder. Saç telleri fana dolansın. (Elde uzun saç varsa)

ıslak bir corabı geçir ağız kısmına, kurut. bir süre sonra atıverıyor kendi kendine. bazen kalıcı oluyor, bazen geçici.

Onunu arakasini yanmayacak biseyle kapatin. Calistirin yada bi tomar sac uzun sac yollayin parvaneye..bunlari yapip yatmayim i sure izlemede kalin . Yada deli gibi durmaksizin calistirin yotulana kadar.
Not bunlari yapmayabilirsinizde sadece fikir olack seylerden sorumlu degilim.akliniz fikriniz var

@durbi nolur nolmaz diye uzaktan hortum vasitasıyle yapiveriniz :)

arka tarafından küçük pamuk taneleri at yanıyor onlar içinde bozluyor sonra.

içine tahta çubuk sok (pervaneye)
kalem olur mikado çubuğu olur chopsticks olur.. sonra çalıştır. pervane dönemesin. sonrası malum.

Kırmadan makineyi aç içinden motora giden kabloyu ayır sonra geri kapa, fabrikada baglanmamis gibi olsun.

küveti su doldur, makinayı fişe tak çalıştır, makinayı eline al, küvetteki suya gir ve makinayı suya batır.

Asdfgh yalnız arkadaş hepimiz hobi olarak saç kurutma makinesi mi bozuyooruz napuyoruz biz ya?

Pamuk yollamak? Asdgjld

Uzun saç olayı artı bir ama teknik aksaklık gibi görünmez tabi.

arkada hava alan kısmı kapatılarak olabiliyor sanırım. eğer termostatı yoksa ısınmayı kaldıramıyor ve bozuluyor alet soğuyamadığı için.

ama tehlikeli bir mevzu tabii, sıkıntı yaratabilir her türlü. dikkat edin derim, yangın çıkmasın evin içinde, size de bir zarar gelmesin.

Aç bozulana kadar aralıksız çalıştır. Da amaç ney ?

dikka et bozayım derken birilerini elenktrenk çarpmasın.

amaç?


içine su kaçınca falan bozulduğu yok


içi su dolu vileda kovasına minik kardeşim düşürdü

şuan hala canavar gibi

ben bu videoda kürsüde duran adamın düştüğü duruma çok güldüm.
www.dailymotion.com
koca adam! ne hale düşmüş. yazık lan kimin çocuğuysa!

ağıt yakarken mezara düşen adam diye aratsana. bakamadım şimdi. sağlam bi kahkaha bekliyo :)

çok tatlıyım dmi diyen adamın videosunu çok sempatik bulmuştum.

www.youtube.com

ağıt yakarken mezara düşen adam :)

(bkz: devekuşunun şener şen koşuşuyla kaçması)
www.youtube.com

biri skoda
biri citroen

mecburmuyum bu ikisi arasında seçim yapmaya ya =(

c3 ü gördüm beğendim. fabia yı görmedim ne desem boş.

Fabia

fabia

tuzsuz yemek olur mu? olmaz olur mu? ama olmaz olsun...

ceyhun yılmazdan alıntıdır.

Ben hicbir seye tuz atmiyorum, tuzsuz da gelmiyor. Zaten hemen her besinin icinde tuz mevcut, oradan vucudun ihtiyaci olan tuzu alirsiniz. Fazladan attiginiz tuz sizin damaginizin aliskanliklari ile alakali.

teyzem bir ay boyunca tuzsuz yemiş çok kötü geliyomuş tadı ve bir ayda alışmış artık her şeyi tuzsuz yiyo. ben de yıllar önce şekersizliğe bir haftada alışmıştım. çaya, kahveye filan atılınca sütlaç mı bu diyordum bi hafta sonra. sebzelerdeki yetermiş. geçenlerde bir nefrologa sordum. hiç tuz katmamak hiç sorun değil. böbreklerin kazanır dedi.

tansiyon falan sorun olmaz mı peki?

İhtiyaç duyulan tuz miktarı zaten ekmekte vs. var.. Bu yüzden damak tadı haricinde bir sıkıntı olmaz, ona da zamanla alışıyorsunuz..
Ben aşırı tuzlu yerdim, daha yemeğin tadına bakmadan tuz eklerdim bilirdim benim için az olduğunu, sonra dedemin sağlık durumu dolayısıyla evde yemekler tuzsuz yapılmaya başlandı, ben de tuz eklememeye karar verdim, bir süre sıkıntı yaşadım ama çabuk alıştım.. Dedemden sonra annem normal yapmaya başladı, alışamadım çok tuzlu geldi, şimdi benim için tuzsuz yapılıyor diğerleri ekliyor..
Torunu sayesinde sigara bırakan adam kamu spotu gibi oldu ama durum bu..

Tuzsuz yerken zorlanılacak iki şey var; birisi patlıcan, diğeri sahanda yumurta.

Patlıcanı sadece közlenmiş, tava ya da kızartma şeklinde yiyorum artık. Ancak sahanda yumurtaya bir çare bulamadım. Tuzu bıraktığımdan beri sahanda yumurta yemiyorum. Ha bu arada haşlama yumurtanın da tuzsuz en çekilir hali; kayısı kıvamı.

Dışarıda yemek yerken zaten kaçma şansınız yok tuzdan. Evde uygulayabilirsiniz ancak. Ama steroid kullandığınız için tuzu kesmeniz gerekiyorsa, çantanızda tuzsuz etimek taşıyın, dışarıda yemek yemeyin.

@istinyede bekle'nin dediği gibi steroid kullanıyorum. ekmeğin üzerine tuz döküp yiyen biriyken 0 tuza döndüm. zor oluyor ama alışıyor insan. 12 seneden beri steroid kullanıyorum eskisi kadar sıkı olmasada hala tuzsuz yiyiyorum. kıvırcık salata, çorba ve haşlanmış yumurta haricinde tuz ihtiyacı hissetmiyorum.

vücudun tuza ve tuzdan gelen (iyot katılmış tuz tabii ki) iyota ihtiyacı var çünkü besinlerde yeteri kadar iyot yok bu bir, ikincisi vücudun sodyuma ihtiyacı var, işlenmemiş besinlerde sodyum sanıldığı kadr çok yok.

abartmadığın sürece tuzun zararı değil faydası var.

chriskresser.com

salçalarda zaten belli bir miktar tuz var ayrıca vücudun tuza ihtiyacı vardır..
çok uzun süre süre tuz almazsanız elleriniz ayaklarınız titremeye başlar..

hayatından tuzu tamamen çıkarırsan hastalınırsın. guatr'a kadar yolu var. o iyodu alacaksın. tuza da ihtiyacı var vücudun.

Ben hiç tuz kullanmıyorum gayet güzel bir hayatım var. 0 tuzla süper sebze yemekleri yiyebiliyorum. Alışmak gerek biraz. Salata filan tuzsuz ayrı güzel.

ter attıran bir iş ya da spor yapıyosan, biraz tuz tüketecen. yoksa başın döner, tansiyonun düşer.

ama masabaşı iş yapıyosan, ihtiyacının fazlası olan sodyumu, tükettiğin katkı maddelerinden alıyosun zaten.

minimal tuzla idare etmeye devam et. tuzu minimum kullanıyosan, asıl korkman gereken şey, şeker.

alıştıktan sonra mümkün. alışana kadar mümkün değil.

ihtiyacımızdan daha fazla tuzu zaten normal besinlerle alıyoruz. o billur tuzuna sofra tuzuna hiç ihtiyacımız yok aslında

eğer klasik bir şey bakmıyorsan jack&jones, pull&bear falan bakabilirsin t-shirt konusunda.

jack&jones

de facto.

massimo dutti'ye de bak bence.

u.s polo'dan t-shirt ve gömlek
jack&jones'dan jean
pull&bear t-shirt
levis'dan jean.levis'ın t-shirt ve gömleklerinden uzak dur.

jack&jones, pull and bear, limon company, koton vs.

şortu bilmem de gap ve dockerstan pantolon gömlek tşört ihtiyacını tamamen karşılarsın. çok güzel modeller var.

Çıkmadı henüz. Çıkmaz da muhtemelen wwdc'de ios 8 duyurulacak.

kesin bilgi mi ios 8. eylülde iphone 6 ile gelmez mi ios 8

öyle gelir muhtemelen. ama duyurulacak %99. çok geçmeden de developer center'a düşer beta 1.

www.idownloadblog.com

nokia 6300

Samsung s5610 (s5610k olarakta geçiyor bazı yerlerde) tuşlu harfleri/sayıları büyük telefonlardan, 320 TL'den başlayan fiyatları var..

www.teknosa.com

Dokunmatik düşünüyorsan Nokia 500 var. Her ne kadar üretimi bitti ve çoğu yerde telefon yok deseler de bazı Kipa AVM'lerde 300 TL'den satılıyor..

lumia 520 bakabilirsiniz.

Bence bir 600 lirayı zorlayıp Lumia 630 düşünün. olmazsa 500'lerden denildiği gibi.

windows 8 phone, kullanımı zor olmaz mı?

Ahaha ya 6300 yazani bile gordum.simdi sana 400 450 tl civari s2 oneririm ha illa wlndows phone olacak diyorsan htc 8s tasarimi tatli ve beats audio ek secenek derim ilistiririm

Saçma sapan yorumlara bakıp gidip çöp S2 falan almaya kalkmayın, Windows Phone'un da bir zorluğu yok gayet iyi. Hatta önceden Android kullanmamışsa daha mantıklı, her şey büyük kullanımı kolay.

ben de çok arıyorum. kk dan yaptıysan göremiyorsun bi daha. ama hesaptan ise hesap hareketlerinde çıkıyor.

kredi kartı ekstresinin beklenmesi gerekiyormuş. saçmalık işte.

yanlı bilmiyorsam colormatic gözlük diyorlar buna. öyle araştırın bir

grade cam deniyor o tip koyudan açığa giden camlara

işportacılarda oluyor genelde.

google maps denen ucretsiz bir program var. turn-by-turn su kavsaktan don demez ama guzergahi cizer. yerinizi de gosterir.

www.hepsiburada.com

eğer akıllı telefonu varsa yandex navigasyon kursun. normal navigasyonlardan bile iyidir.

bizim arabada da tomtom var. giriş modeli 120li bir şeydi. gayet iyi. kurulumu madia marktten alırsa orası yapıyor. evde uğraşmasın bazen can sıkıcı olabiliyor.


ne kadar az özellik o kadar kaliteli cihaz. o da tomtom oluyor bence. sadece navigasyon işini yapıyor.

garmin ve tomtom markaları dışına çıkmayın.aldıktan sonra sitesinden güncelleme yapmayı unutmayın.

şurdaki programı android telefonuna ve iphone'una indir. androidde üye olup backup yap sonra iphoneda üyelikle giriş yapıp restore de tamamdır.

www.idrive.com

yahu bu da olmuyor. internette ne okuduysam yapıyorum ama rehber hala boş. sadece whatsapp listesini saçma salak dolduruyor. delireceğim

ben daha geçen gün yaptım bu yolla:/

önce kişileri sd karta yedekle diyosun. sonra sd kartı pc ye atıp o dosyayı kendine mail atıyorsun. sonra maildeki dosyayı kaydedince soruyor zaten. ben bu şekilde yapmıştım yanlış hatırlamıyorsam.

işte dediğim gibi, sadece whatsapp kişilerine ekliyor, onda da outlook hesabımda kaç kişi varsa hepsini dahil ederek. normal rehber kısmına girdiğimde liste bomboş.

sarı kantoron diye bir çay var. bir araştırın isterseniz. iyi geliyor bana.

seks doğal ağrı kesicidir

Aynı 2 sene önceki ben. Tek çözüm yolu: saçınız dahil olmak üzere sıcak suyla yıkanın. Saçınızı kupkuru olana kadar kurutun. İlaç alacaksınız bir tane, sağlam bir tane alın. Sonra başınızı ve boynunuzu sıcacık sarıp (eğer kokusu sizi rahatsız etmiyorsa vicks sürerek) mümkünse sıcak su torbasını başınızın ve/veya boynunuzun ağrıyan bölgelerine koyarak yatın uyuyun. Ben çok çektim, siz çekmeyin.

Semizotu ye.

Ciddiyim.

vişne suyunun içinde doğal ağrı kesici var, işim hamileliğinde vişne suyuyla ağrılarının bir kısmını dindirmişti

şal, çember gibi bi şey varsa alnınızın çevresinden sıkıca sarın. işe yarıyor.

sırayla 1-3 dakika süreyle yumruklarınızı sıkmak.

Dogrusan sana atmis oluyor amma velakin seninle birlikte 50 kisiye de atsa bildirim gene ayni sekilde geliyor.

genel paylaşım diye biliyorum. yani eğer kişi listesinde çıkan güncellemeyi kastediyorsan. onun dışındakiler zaten sana atılmış oluyor.

bildirim geliyorsa ya herkesi seçip atmıştır, yada direk size atmıştır.

eğer hikayeme koysaydı size bildirim gelmezdi.

2. Görsel net çıkmamış bu biraz daha net;
i.hizliresim.com

yüzey temizleme tinerleri var onlar çıkartabilir. boyaya da zarar vermez.

Bu yüzey temizleme tinerini koçtaş'tan falan alıp kendimiz mi uyguluyoruz?

koctaşın internet sitesine baktım da göremedim. neyse evet bir beze döküp siliyorsunuz lekeyi.

www.sintas.com.tr

siz yine de sorun tabi boyaya bir şey yapar mı diye emin olun. gerçi normal tiner de boyayı çıkarmaz. mazotla da silinebilir ama boyayı soldurma etkisi nadir de olsa oluyor.

bir de gaz yağıyla da temizleyebilirsiniz. o da zarar vermez.

tiner sentetik olacak ama. selülozik olmasın sakın :)

Bilemedim ben onu! :/

Bana ziebart gibi bişi lazım sanırım..

benim arabanın üzerine inşaat sıvası dökülmüştü autking'de mini kaskodan temizlettim. eskisinden güzel oldu.

erzincana uçak-sonrası otobüs olabilir?

uçakla gideceksen elazığ'a uçak sonrası minibüs.

erzincan havaalanı'ndan tunceli merkez çok uzak olur. Pülümür'e gidecekseniz, Erzincan'ı kullanın. Diğer türlüsü, Elazığ havalimanı.

çok teşekkürler. fiyat olarak daha uygunu nasl olur peki?

mobil cihazda ping'e takılma. 50 MBit'lik internette 90 ping veriyor. bilgisayarda ise 20MBit'te 18 veriyor. Mantıksız. İnirme hızının en azından 0.25 falan olması gerekir.

şimdi wi-fi dan bağlanıp ölçtüm 77 ping verdi. 1450 çok çok çok fazla ama normal değil bu :/

256 kbps için değil. o hız çok çok çok düşük bir hız çünkü.

ping'in hiz ile en ufak alakasi yok. mobil internette genel olarak ping yuksektir ama 1450 abartili tabii ki. bulundugun yerde baglanan insan sayisi coktur ya da operator boktandir.

Birde bu ölçümler çok sağlıklı değil.

Telefonla
Bunu biraz önce ölçtüm;
imgim.com

Bunu da daha önce aynı yerde ölçmüştüm;
imgim.com

ay cihazardan anlamam. ama şunu biliyorum ki birden fazla hesap kurabiliyorsunuz.

@ben smyrna bu da başlangıç. birisi de nasıl oluğunu söyler heralde abi :)

abi fakiriz biz androidciyiz. kusura bakma.

ben hotmail icloud ve gmailimi uzun zamandır kullanıyorum bi sorun olmuyor.

Ayarlar / Mail, Kişiler, Takvimler bölümüne gir. Buradan iCloud bölümüne gir. Orada Mail var onu kapatırsan mail uygulamasından gelen kutusu kalkar. iCloud yedekleme işlemi devam eder.

evet, mümkün.
android de olabilir. mail alamayan bir tek bulaşık ve çamaşır makineleri kaldı.

Mail adresinin ayarlarını biliyorsa kolayca telefona kurulum yapabilir. Dikkat etmesi gereken en önemli olay her iki cihazda da

"hesap ayarları" kısmında "iletinin bir kopyasını sunucuda bırak" seçeneğini muhakkak işaretleyin.

aksi takdirde biri maili çektikten sonra diğer cihaz aynı maili alamaz.

"evet evet kurulabilir" diyoruz da bunun gerçekten böyle olup olmadığını bilemeyiz. Teknik olarak mümkün ama belki babanızın şirketindeki bilgi işlem yöneticileri şirket dışından erişimi yasaklamışlardır. Belki VPN olmadan izin vermiyorlardır, vs vs. Kurumsal şirketlerde durum genellikle böyledir.

Kaynaktan öğrenmek gerek ^^

Mutlaka bağlanıyordur. Bu devirde akıllı telefondan bağlanamayan mail sunucusu mümkün ama olası değil. Ancak, artık pek kullanılmıyor ama, Outlook POP3 üzerinden bağlıysa bilgisayar açıkken telefona mail gelmez. (Outlook üzerinden bir ayarla hallediliyor ama bu sefer de başka sıkıntılar çıkıyor.)

şimdi mümkünde olabilir olmayabilirde.
1. babanın şirketi exchange kullanıyor ise owa dediğimiz outlook web access açık olmalı ve baban etki alanı vs. gibi bilgileri bilmeli.
2. eğer pop3 tarzı bir mail sistemi kullanılıyor ise baban it den mail şifresini ve gelen giden sunucu ayarlarını öğrenecek.

kurumsal bir firma değil, kendi firması o yüzden böyle yasaklar falan yok hiç bir mail adresinde.

şuanda da java tabanlı klavyeli bir telefon kullanıyor zaten. ama arabasındaki navigasyondan yol durumunu göremediği için de yandex navigasyon kullanabileceği bir telefon alayım dedi, almışken de mailler de kurulsun diyor. o yüzden sordum.

madem kurulabiliyor alalım o zaman windows phone bir telefon. teşekkürler herkese.

evet mail ayarlarımız pop3 üzerinden bu arada.

Sunucunun exchange veya imap özelliği varsa bu protokolleri tercih edin. POP3'ten başka şansınız yoksa telefona gelen mailler sunucudan silinmeyecek şekilde ayarlarsınız. Bilgisayar kapalıyken telefona, açıkken bilgisayara gelir mailler. Ama telefonda okunan mailler bilgisayarda okunmamış görünecek.

özel hayat, tehlikeli olabilir.

hiçbir şey yapmamalısın. benim de eşini aldattığını ve kanıtları saklamak için neler neler yaptığını bildiğim çok ünlü biri var, ama sözlük'e bile yazmıyorum hakkında. özel hayat sonuçta, kan alırlar.

eşi biliyordur zaten rahat ol.

anon olarak yay gitsin. ama beceremezsin sen yakalarlar.

@baldur esi de daha once bunu aldatmis zaten :)
@divit paraya ihtiyacim yok. Sadece fener biraz karissin istiyorum :))

@hasmetizm doktorali bilgisayar muhendisiyim :))

magazincilere sat tabi ki.

caner erkin herhalde bahsettiğin adam da. çok para getirebilir :D

ya ne bekliyon olm, fakirler bile ne ortamlara girerken, para içinde yüzen bunlar mı birbirini aldatmayacak.

@fayfim degil :))

canerse bişi yapmayın zaten sonra adam acısını süper ligden çıkarıyo.

volkan veya emre'yse yay.
diğerleriyse boşver:)

@divit ne bileyim beklenmedik bir adam. Tamam ben sana gondereyim en iyisi :)

Tekrar ediyorum caner degil.

beklenmedik dediğine göre kesin mehmet topal.

futbolcuya twitterdan ulaş, elimde x kişisiyle fotoğrafların var 100.000 dolar vermezsen basına vereceğim de. futbolcuların çoğunun mutlaka mafya ile bağı vardır. ertesi gün seni evinden aldırır artık sonrası hayal gücüne kalmış.

yok et o fotoğrafları kapat konunun üstünü.

@tutun kolonyasi Evimden aldirsin problem yok zaten komsuyuz :)

1. Magazincilerin bilmediği bir aldatma olayı sizin elinize belgeli olarak nasıl geçti?

2. Kim? (haha)

@Sharon and hope

1- dunya kucuk
2- guess who? :)

paraya ihtiyaç yoksa magazincilere satıp parayı bana verebilirsin benim ihtiyacım var çünkü :)

not:ben de galatasaraylıyım :)

@c1b2k3 ben resimleri sana pasliyim de benden ciksin bari ehehe

gönder gelsin kaptan :)

paylaş gitsin ne olacaksa olsun!!

nasıl merak ettim şu an varya!

vay anam vay neler dönmüş serhat ya.
aldattığı kadın da başka topçunun eşi çıkmasın?

@azizakin iste aradigim yaraticilik :))

ne bilim abi sonuçta acarkentte bir sürü topçu oturuyor, kimle aldatacak?
öyle mi olmuş, azından mı öpmüş?

resimleri bir bakem...

@Azizakin decoder gibisin karsim :)

general mobile discovery 16gb derler ama..

kullanımı basit bir ey istiyorsanız lumialara bakabilirsiniz.

Biz de aynı durumdaydık. ablam general mobile çok iyi dedi ama ben caydırdım onu ve benim telefondan aldık bugün. samsung galaxy i8552. 700 lira media markkta.
diğer general mobile dedikleri de çok kaliteliymiş aslında ama ben bi de onun kullanılışını çözücem de bi de anneme öğreticem diye kastım.
benimkinin ekranı kocaman, annem gözlüksüz de görebilir gibi geliyor mesela.

discovery biraz kötü(herkes elinden çıkarıyor bu ara) onun yerine samsung s3 ya da s4 mini daha uygun olur.

general mobile discovery aslında güzel alet ama marka güven vermiyor malesef; bende gittim Galaxy Win aldım kendime yakın zamanda(i8552)

array ile yapabiliyorsun.
dediğin yaroçaplarda iki çember çizip,
array deyip, on path gibi bir şey seçip, aralık belirtmek gerekiyor.

ama cad2013 gerekiyor olabilir. ya da 2012.

autocad olması şart mı? illustratorle yapabilirim istersen. Autocadle de yapabilirim ama yüklü değil şu an.

mail adresini yolla panpa.

sketchup'la da yapabilirsin aslinda. ordan export diyip atarsin.

@osuruklu onu kullanmayı hiç bilmiyorum :/

bok gibi olmasinin sebebi zaten o tip hayatin 6 sezon sonra icinde yasaniz da bok gibi olmasi. adamin hali de o yuzden bok gibi. bok gibi bir diziyle bok gibi bir yasamin hikayesini anlatiyorlar :)

yeni sezon'da hank uslanicam artik ssksi olan bi is bulucam dedi, tv'de dizi yazarligi isine girdi. ortam looser ve ergen kayniyo ama millet yine birbirini sikiyo. runkle musteri bulucam diye gotunu yirtiyo felan.

ha bi de soylemeyi unuttum, hank'in baskasindan bi oglu varmis, 15-16 yaslarinda sanirsam, looserin onde gideni. kiz yok ortalarda yalniz, bi yere mi gitmisti o?

hayatta izlediğim en sikko ama kendini en çok izleten dizidir heralde.

hala da izletiyor bir şekilde kendini. izlediğine çok da sinir olmazsın açıkçası. hala aynı seviyede devam ediyor. umarım sevimsizlik abidesi becca geri dönmez. :/

kızı evropa'da, geziyor.

karen'e nooldu?

Karenla araları hala aynı hank kovalıyor bu kaçıyor. Tam karen yelkenleri suya indirip aradaki buzları ereitirken 7 sezondur olduğu gibi hankin başına sikimsonik bir olay geliyor. bu sezonki olay da başka kadından çocuğu olması olayı.

yaaasssaaaahhhh hemşerim youtubee.

kesinlikle ipad mini. çantasına da atıp geziyorlar bazen.en azından benim ki öyle yapıyor.

ama galaxy tab kullanıyor ipad değil.

@c1b23 çantada ne yapıyor ki ?

ben olsam ipad mini gibi eskimiş bir tablete 680 lira vermezdim. sürüm olarak çok da eski değil ama donanım olarak baya geride. ipad 2 için de geçerli bu durum.
üzerine bi 200-300 koyup retina ekranlı mini'yi almanız yararınıza olur. uzun süre kafanız rahat bir şekilde kullanırsınız, üstelik vaktinin çoğunu internette gezinmeyle, okumayla geçirecekse retina ekran gerçekten kalitesini belli eder.

oraya buraya giderken daha rahat oluyor. orta boy küçük çantalarında bile taşıyabiliyor.

1880deki hali bile daha güzel. Yeşili sadece balık pazarındaki manavda görebiliyosun. Gri bir meydan işte.

yere dökülen betonun çoktan çatladığı, kışın su biriken, yüzeyi yamuk bir beton yığını oldu. ha eski hali de kötüydü, değişen bir şey yok.

ferah ferah? huzur?? yakışan bir peyzaj tasarımı????

Meydana her indiğimde sadece gideceğim yöne bakıyorum, ne sağa ne sola. Cevabı verdim sanırım.

bildiğin bokum gibi oldu, gidince içim kararıyor.
yamuk yumuk yampirik beton yığını.

Gri bir çölün ortasındaymış gibi ama "Yağmur yağdığında havuz oluyor" diye avutabilir insan kendini.

her taraf beton oldu. harika bence. baktıkça içi açılıyor insanın.

gereksiz büyük. çok büyük. öyle büyük ve sınırsız ki içerisindeyken yön mevhumu kayboluyor.
eskiden en azından taşıt yolu belliydi, yaya nereden gidecek belliydi, kaldırım nere, asfalt nere belliydi. sınırlayıcılar, tanımlayıcılar vardı. şimdi hepsi bir, hepsi gri.

hala daha metrodan istiklale gitmek için karşıya geçerken "acaba araç gelecek mi" diye tedirgin oluyorum. sadece trafik ışıklarını kaldırmakla olmuyor bazı işler.

Metrodan bir heyecanla çıkıyorsun, temiz hava güneş vs. diye. Sonra o meydanı görünce insanın metroya geri inesi geliyor. Öyle oldu işte.

kakaolu kremali biskuvi +1

ama bir önceki halinden güzel onu söylemeli.Terör estiren taksiler kenarda kaldı en azından.

ferah ferah? neyin ferahı? yaya için orada ne zaman trafik sorun oldu? aksine taksime ulaşım kolaydı. şimdi saçma sapan bir yerde otobüs durakları.

onun dışında arabalar geçerken eskiden bir renk vardı meydanda. şimdi gri bir çöl olmuş. daha çirkin olamazdı.

gri diyor herkes de yanlış anlaşılmasın gerçekten gri. düzenleme yapıcaz diye her yere normal beton döküldü. hiç bir düzenleme de yapılmadı. dümdüz bir şekilde gri her yer.

taksim'i bitirme sürecinin bir basamağıydı yayalaştırma. politik yönünü bir tarafa bırakırsak, çok boktan oldu. ferah falan değil. taksim meydanına yakışır bir tasarım hiç değil.

çok uğraştıran bir şey değilse en fazla 30 tl...

kendin değiştir ya çok kolay ön kapı.

kendin değiştir. cidden çok basit.

Sabiha Gökçen çıkışlı Pegasus'lara bak bir iki ay önceden.
Balkan ülkelerine bu şekilde uçunca, bir de hostele kapak atınca (çift kişilik odaları olan hosteller bol) turdan ucuza geliyor. Belgrad öyle ve güzeldi, tavsiye edilir.

bosna hersek. vizesiz ve balkan.

hırvatistan vizeli yalnız. ab.ye girdiler çünkü

pegasus'dan üsküp, priştina, belgrad uçuşlarına bakın, uygun fiyatlı uçuşlar var.

hostellerde private ensuite oda alabilirsiniz, fiyatlar yine uygun.

hırvatistan vizesiz değil, hırvat veya schengen vizeniz olması gerekli.

arkadaşınızın söyledigi bazı destinasyonlar icin erken rez. şartlarında dogru ancak balkanları tur şirketlerinin fiyatlarından daha uyguna halledersiniz.

(bkz: duyuru nick uyumu)

onların her cinsi beslenmiyor sanırım evde tam cevap olmasada yazmak istedim.

@c1b2k3 geko'dan bahsediyorsan, daha bulamadım hiçbir yerde ki cinsini de ayırabileyim.

sahibinden.com da semender su semenderi falan diye arat.

ya çok da işinize karışmak istemem ama, muhtemelen tropik bir hayvanı vatanından ayırmayın, gelin size sokak kedisi verelim, siz mutlu o mutlu -reklamlar- :D. yardıma muhtaç, eve muhtaç bir canlıya bakmak daha iyi bence. ha ya da şöyle yapın: bir de yanına gecko ekleyin -belki böyle ararsanız bulursunuz, orijinal yazılışı bu diye biliyorum çünkü- böyle bir kedi bir gecko, hatta iki kedi alın eviniz genişse bir de köpek alın -ben de bildiğin fanteziye girdim ama şöyle salak vidyolar seyredip büyük ev sahibi olursam evi hayvanla doldurma hayalleri kuruyorum da: www.wimp.com yani böyle eviniz genişse vaktiniz de yetecekse bir kaç hayvan birden bakın, hatta beni de kedi olarak alabilirsiniz -yüksek lisansımı da yaptım hem :D cv'im iyi yani-

patilen.com'a da bakabilirsiniz bu arada ya da haysev'e. bazen kaplumbağa gibi nispeten az bakılan hayvanların ilanları olabiliyor -gerçi kaplumbağa gene çoktur da, belki bulabilirsiniz-

@pasp dostum üniversitede 4 kedi bir köpek iki kaplumbağa iki üç salkım da keneviri aynı anda besliyordum 2 sene öncesine kadar lakin artık evliyim küçücük sıcacık mutlu mesut ve pembe panjursuz evimizde bir kedim bile yok anlıyor musun?
imkanım olsa lisasına bakmadan seni sülalenle beslerim dostum :) eşim şimdilik yalnızca kertenkele diyor. ne olur ne olmaz işe yeniden başlayabilir diye kediden de caydık :( senin videoya da hasta oldum kediler köpeklere göre çok karaktersiz şerefsiz hayvanlar ya :)


at getirecem eve en son;
i.imgur.com

evde sırf kertenkele olursa gelmem ya, at olursa belki, ama kedi köpek illa olsun :D

bu arada, eminönü'nde mısır çarşısı'nda vardı eskiden bayağı egzantrik hayvanlar, istanbul'daysanız bir bakabilirsin bence -istanbul dışındaysan bilemedim ama? -

yok ya, bence kediler karaktersiz şerefsiz değil ben çok seviyom.. ama bildiğin kezbanlar XD izlerken "kezban la bunlar?" diye bakakaldım, benim mal kedim de aynısını yapıyor, hem paçamdan tutup bırakmıyor, zannediyorsun sevelim diye yalvarıyor, halbuse paçadan tutup çekmek onun "gel lan buraya, sev beni, yoksa çizerim bacağını ha!" deme şekli. ruh hastası hepsi. ama seviyoruz napalım takip de mi etmeyelim? :D

Mağaradan yeni çıkt..

1-1.5 ay falan olmuştur boşanalı.

31 aralıkta boşandı.

"30 aralıkmıdır, 29 aralıkmıdır öyle bir tarihte boşandı çünkü 2014 e bekar girmek istiyordu"

gibi bir gereksiz bilgi bile aklımda kalmış sen düşün.

vay anasını insan gerçekten hayret ediyor.

oha şimdi öğrendim ben de ne cahil kalmışım meğer

Cy boşanmadı mal varlığını karıya boşalttı resmen...

Çünkü söylekii kadın bayagı bir şeyi garanti altına aldı.

Bosandigini biliyodum da yeni sevgiliyi ne ara yapmis? Vay anasini.

oğlum ben daha yeni öğreniyorum lan.

@ya ben lan neyse adam gibi adam bu adamdır işte :)

getirebilirsiniz. ama gümrükte ötv ve kdvsini de ödersiniz. ayrıca nakliye ücreti de var.

genelde daha pahalıya geliyor.

üretmediği, katkısının olmadığı, yapmadığı her türlü şeyden dibine kadar talep eden sömürü vergi sistemi her türlü döşer affetmez.

bir de galiba altı ayda bir sınır dışına çıkıp gelmeniz gerekiyor. aldıgınız ülkeye :D

Ötv ödersin yüzde 350 civarı falan ama katma değer ödemezsin heralde katma değerimiz yok çünkü ürün üzerinde. Ama gümrük vergisi ve nakliye ücreti de eklenince bir de ardiye masrafları eklenince durum ne olur bilmem. Büyük ihtimalle kurdan dolayı daha pahalıya gelir.

grey market dedikleri bir çok oto galeri var istanbulda. bu öküz gibi araçları hep onlar getiriyor. benim lise arkadaşım sürekli bu işi yapıyor istanublda. görmeyi istemediğim bir adam olduğundan sana linkini vereyim ara sor. kaça getiriyor. bu kişilerin bağlantıları olduğundan bir anlamda ucuza getirebilir. ama biliyorsun grey markette "garantisi benim" yasası geçerli :) bir soruştur.

www.brooklynmotors.com.tr

sanayide vurarak düzeltebilirler belki. araç buysa sıkıntı çünkü komple değilmesi gerekir arkaya kadar.

değmez. bu arabaların 2. eli de pek kolay satılmıyor...

arabanın ticaretini yapmayı değil de, insan gibi bir arabaya binip keyfini sürmeyi planlıyorsan bal gibi de değer.

alfaturk.com vs. forumlara girip mutlaka sor almadan önce.

km. konusunda emin olmak ve mutlaka ama mutlaka bir ekspertiz raporu almak gerekiyor.

güzel arabadır, tavsiye ederim.

arkadaşım almıştı parçaları cok pahalı

birkaç spesifik motor parçası dışında hiç bir parçası pahalı değildir. linealar hatta doblolar ile aynı parçaları kullanırlar. 60bin'de varyatör bakımı ya da değişimi yapılmış olmalı o para tutar, onun dışında pek bir masrafın olmamalı.

bilip bilmeden konuşmayın şurada lütfen.

alfa'ya ortak falan değilim, marka budalası hiç değilim. büyük bir keyifle kullandım ve satmaya kıyamayıp babamlara verdim 2006 156'yı, oradan biliyorum.

bence 96 model chevrolet tahoe'lere bak. biraz daha fazla verirsin ama dibine kadar değer

değer. zaten sevdim diyorsun. sevmek maddiyatla ölçülmüyor. ekonomi yapayım diyorsan albea al =)

eski alfa romeo'ların dizaynı yeni olanlardan çok daha güzel kanaatimce. bu stilde olanları ben hiç beğenmiyorum, o ön ızgaranın duruşu çok çirkin bence. baktıkça bakası gelmiyor ınsanın. bu fiyat aralığına daha eski model bmw, mercedes bence.

Keyifli bir araba. Parçaları pahalı değil normaldir. Sonuçta ithal araba, olucak o kadar.
Kazası varmış, iyi bir ustaya gösterip araştırmakta fayda var. Bir sıkıntısı yoksa, değer niye değmesin.

Bende Alfa Romeo 156 var, 2006 model 55000 km'de, ilk sahibiyim, şahsen çok memnunum hatta satıp yeni bir araba alayım dedim ama aynı özelliklere sahip ve yakışıklı bir araba için en az 60-70 bin bütçe lazım diye vazgeçtim. Parçaları çok pahalı değildir, bir opel, peugeot, citroen, volkswagen'in parçaları ne kadarsa Alfa'nın da aynıdır. Bunu kafadan söylemiyorum somut örneklere dayandırabilirim. Kullandığım araç özelinde bana standart servis masrafları dışında ekstra hiçbir masraf çıkarmadı.

değer

sonuçta sen de 2. el alıyorsun. demek ki satılıyormuş. ha 1 haftada satılmaz 3 haftada satılır neyse bu saçma bölümü geçelim.

değer. çok da güzel olur. bir kaç özel parçası hariç uygundur parça fiyatları.

çok da güzel ve rahat bir arabadır.

Şehir?

sözlükte kuruyemisci kendisine ulaşırsan yardımcı olur. yazılanlara göre o acentaya gidenler memmnun.

yazmayi unutmusum pardon. istanbul. tercihen anadolu yakasi ama avrupa da olur. ancak mail ya da telefonla konusup islemlerionline da yapabilecek birisi olur illa ayni sehirde olmasa da olur

her turlu masrafli o is, hem kiralayacaksin, hem benzin yakacaksin, hem de cross country one way yapmak istiyorsun. imkani yok ucuza gelmesinin :)

ucak en ucuz, en hizli.. belki uygun fiyata ICE tren bulabilirsin ama ucak kadar sansin yok..

ucuz ucak bileti satan firmalara bakmani oneririm, suan aklima gelenler:

transavia
easyjet

www.rentalcars.com buradan halledersiniz

Aman dikkat. rentalcars.com normal fiyatlara sahip gibi görünse de tek yön kiralama ücreti bankoda belirtilecektir notunu minik puntoyla yazıyor. Başıma geldi, ordan biliyorum.

peki park yeri durumu nasıldır acep? biraz haşıırrt deniliyor ama şehir dışına koyup metroyu kullanma seçeneğini düşünüyoeum

Genellikle haşırt olur, günlüğü 25-30 euro civarında oluyor büyük şehirlerde. Akşam 8e kadar sokaklarda özel işaretli alanlara park etmek ücretli, sonra sabah 9'a kadar ücretsiz oluyor genellikle. Kurallara dikkat etmekte yarar var.

Sadece Amsterdam - Paris görmek niyetindeysen araba yerine uygun tren / uçak bileti kovala bence.

carpooling'i de arastirmani oneririim ucuz olur

ya bu burger house'ler şunlar bunlar çok iyi de... asıl iyi kasaplar harbi büyük hamburger eti satmaya başladılar hatta carrefour'da bile var. kalın büyük falan. onun için uno susamlı büyük hamburger ekmeği. dilim çedar peyniri. kornişon turşu. heinz ketçap, mayonez artık hardal falan sosu sen nasıl seviyorsan. bi iki dilim ince domates. belki iki halka soğan.

nerelerde hamburger yedim, geçen ellerimle yaptığım bu kombonun tadını unutamam. ne varsa evde var.

beşiktaşta taraça var. bbq hamburgeri çok güzel.

virgina angus var, sıddetle tavsıye olunur.
www.virginiaangus.com.tr
reklam gıbı oldu ama, valla baya lezzetlıydı.

acıktırdınız be!

burger house aralarında en leşi, öyle diyim. ama bir burger gurmesi olarak burgeri en iyi biz biliriz tabi. sırlarımızı verecek değiliz :)

caddebostan jumboburger

taksim, jador un karşısı gölge kafe, hamburgeri mikemmel

7 kuşak cehape lobisindenim. mhp'nin güçlü olduğu yerde mhp'ye vermekten çekinmem. bu seçimin ideolojiyle vs alakası kalmadı artık.

il neresi bilemiyorum ama ankara için mhp chp zaten daha belirgin bir şekilde ortak aday çıkaramazdı, sen mansuru aday gösterme sonra chp aday gösterince ortalığı yıkma karşısına çok kuvvetli iddialı bir aday koyma daha ne desin ki mhp chp'ye atın mı desin bahçeli, benzer olaylar diğer illerde de var eğer mhp seçime ortak değilse(sadece akp-chp arasındaysa seçim) büyük ihtimalle paslaşıyorlardır zaten

vicdanen rahatsız olmana gerek yok.

"senin kendi iraden ve fikirlerin var, o gelmesin bu gelmesin diye oy vermekten uzak dur" diyen arkadaş... adamın fikri "sırf akp gelmesin". bu yüzden akp'den sonraki en güçlü partiye oy veriyor. nesi salaklık oluyor bunun sorabilir miyim?

bu ülkede kurulu bir düzen, sağlıklı bir siyaset ortamı yok. çoğu insanın önceliği artık kendini temsil edecek partiden ziyade akp'nin gitmesi.

partizan bir şahsiyet değilim.
iktidar partisini desteklemiyorum.
hangi parti bölgede güçlü ise ona vereceğim.

edit: 17 Aralık'a kadar mevcut ilçe belediye başkanına (akpli) verecektim.
yaptığı hizmet, işler vs...
17 Aralık sonrasında o da merkezi idaredekiler gibi montaj deyince fikrim değişti.

mecburen chp.

denize düşen yılana sarılır misali.

CHP'yi günahım kadar sevmesem de il ve ilçe belediyelerinde AKP'nin en güçlü rakibi olduğu için vereceğim.

Aynı konuyu 1 saat kadar önce MHPli bi arkadaş daha dile getirdi. Bulunduğunuz ilde hangi parti güçlüyse ona oy verin diyordu. Kendisi de İstanbul'da ve CHP'ye oy verecek. Çevresi de öyle.

inanın sadece mhp'liler değil, solcular da chp'ye oy vermek istemiyor. ama bu koşullarda akp'nin yeniden seçilmesine neden olacak her bir oy, akp'yi o çok sevdikleri sandıkta aklamak anlamına geldiğinden, ilk hedef akp'yi sandığa gömmek olmalı. aksi halde akp'ye ne yaparsan yap, gel bir de burdan yap demek. bakın şurda çok güzel anlatılmış: mehmetaligumus.tumblr.com

ben chp'yi fazla milliyetçi bulduğum için sevmiyorum. bazı arkadaşlarım da az milliyetçi olduğu için sevmediklerini söylüyolar. Chp'yle Mhp'nin farkı ne ola ki zaten? Kürt sorunu konusunda neredeyse hemfikirler. Onun dışında Chp kürtaj, homoseksüellik gibi konularda daha özgürlükçü takılıyo ki kötü bi şey değil bu. ayrıca bu belediye seçimi yahu. Adaya oy vermiyok mu zaten? Mhp zaten kazanamıycak. Bu adamlar da (akape) bildiğim İstanbul'u ve Türkiye'yi pazarlamak için iktidara gelmişler belli. Onlardan kurtulmak adına Sarıgül diyom. İstanbul, Ankara'dan yönetilmesin diye. Ayrıca Chp'nin bu 10 yıllık süreçte çok ders aldığını, insanlar arasında ayrımcılık yapmaktan vazgeçeceğini düşünüyorum. Zaten muhalefetin en büyük kozu bu, bu seçimlerde.

babam chp'den önemli bir isimdir. ama yemin ediyorum, öğrenci olarak bulunduğum şehirde oy kullanacak olsam allah belamı versin mhp'ye oy verirdim. burada mhp önde ve akp ile arasında fark az.(karabük). bir gram da içim yanmazdı.

belediye meclisi'nde atış serbest istediğinize verin.

ama belediye başkanlığı için malesef kazanma ihtimali olanlardan birini tercih etmek mantıklı gözüküyor.

seçim görevlileri, görevli oldukları sandıkta oy kullanabiliyormuş.

kendi sandığınızda oy kullanıyorsunuz. daha önce 3 kere sandıkta görev aldım.

@devilred umarım öyle oluyordur.
@c1b2k3 ben de daha önce çalıştım ama başka ilçe olmamıştı, bilemedim.

ysk bu sonuçta, saçma olur oy kullanamıyor olsam.

teşekkürler!

öğrendiğim için yazma gereği hissettim.

maalesef benim düşündüğüm gibiymiş. Başka ilçede olduğum için sadece Büyükşehir Belediyesine oy kullanabileceğim.

hz cumhur nickli yazarın kavga ile ilgili bir entrysi vardı. şimdi arayamadım ama orta sahaya kadar döverek götürdü demesi beni bitirir. bulunca editlerim.


#32246119

eksisozluk.com

ayrıca herkesin favori listesindeki entryler gözüküyor. bilmeyen varsa söyleyeyim.

(bkz: #39837673)
(bkz: #31249428)
(bkz: #9631287)

Ayrım yapamadım adeta

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

guru'nun hasan cihat örter başlığına girdiği bir entry vardı. Ne zaman okusam ayarsızca gülüyorum.

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

kadıköy'de sahildeki ptt'nin arkasında migros'un yanında vardı bir yer.
Oyun salonu yani bowling fln da vardı sanki.
Biz rahat rahat oynamıştık biramızı içip vs.

beşiktaşta tiyatro cafe vardır. çok çok iyidir. bir de erzincanda var dörtyolun yukarısında ama tiyatro kadar iyi değil.

tiyatro bkm çarşının orada.

Teşekkürler.. Şehir belirtmeyi unutmuşum sanırım.. Şehir istanbul arkadaşlar :)

profilo avmnin var

büyük ihtimalle 15-20 mart arası gelir.
20 martta hala gelmediyse bi mesaj sallarsınız satıcıya, ya yenisini gönderir, ya para iadesi yapayım der, ya da azıcık daha bekleyebilir misiniz der.
duruma göre ilerlersiniz.

ekleme: takipli ise (honkongu terkediş tarihini bildiğinize göre takipli gibi geldi) www.turkiye.gov.tr buradan kontrol ederseniz ülkeye girip girmediğini görebilirsiniz.)

bi süredir kargolarda çok gecikme oluyor muhtemelen de ptt kaynaklı. ben de sık sık alışveriş yapıyorum geneli de hong kong'dan. satıcı ödemeyi aldığı gün ya da ertesi gün hemen kargoluyor ancak ürünün ulaşması tahmini geliş tarihinin bitişinden bi 15-20 gün sonrayı bile bulabiliyor bazen. en kötü ihtimal mart sonu nisan başı gibi elinde olur

ürünler gemilerle geldiği için o kadar uzun sürüyor. normal yani gelmemesi.

20 mart'ı 1-2 hafta bile geçebilir. benimki 15-20 günde gelmişti. yolun yarısındadır büyük ihtimalle.

13inç ekran kullanıyorum 2 senedir. 15.4 tamamen hantallık.

müzikle uğraşacaksanız 128 yetmez. en az 256 olmalı bence. ilgilenmediğim için bilemiyorum.

hantallik degil hamallik yazmak istemis arkadas sanirim. ama yeni cikan macbook pro dvd surucusu olmadigi icin pek hamallik degil baya hafif olmus.

ben önce iki sene 256 ssd li air kullandım. sonra yine 256 ssd retina macbook pro ya geçtim. arada çok büyük performans farkı var bence ve 128 e os x sığıyor ama kendi dosyaların sığmıyor. alacaksan biraz paraya kıyıp 15" retina macbook lardan al en az 3 sene sorunsuz kullanırsın.

Alacağım macbook'un taşınabilirliği de önemli, dolayısıyla 15" düşünmüyorum. Öyle fotoğraf, grafik programı falan da kullanmayacağım. Bu yüzden retina olması da benim için pek önemli değil.

Kullanmayacağım özelliklere para vermek istemiyorum. Benim için en optimum hangisi onu anlamaya çalışıyorum. Daha önce ssd'li bir bilgisayar ya da mac kullanmadığım için de mevzuya yabancıyım.

air hayvan gibi hafif. ama pronun performansi belirgin fark ediliyor.

bir de ben windows kullanicisi olarak, 6 tbya sigamiyorum. 256 iyidir. 128 üzebilir.

tuvturk'un sitesine gidin orada randevu al linki var. fazlasıyla yardımcı oluyor daha dün aldım bir randevu.

gerekli şeyler de son adımda yazıyor 2 adet reflektör, yangın tüpü vb. gibi. onları da her yerden alabilirsiniz. koçtaş, karfur vb. gibi.

koçtaş gibi yerlerden alabilirsiniz, gerekli tüm malzemeleri.

www.tuvturk.com.tr
istasyon burada. ilkyardım setin yoksa koçtaş gibi marketlerde satılıyor. yangın tüpü filan'da var içinde. tuvturk onaylı paketler.

ilk önce,
reservation.tuvturk.com.tr
adresinden randevu alıyorsun. (ruhsat bilgilerini girerek)
muayene son tarihine almaya çalış. eğer alamaz isen en yakın boş güne al.(biraz geçikme bedeli ödersin).
randevu aldığın gün ,muayene saatinden önce orada bulunup kayıt yaptır. ücretini öde(peşin .kredi kartı yok). sıran gelince aracı görevliye teslim ediyorsun. bir süre sonra alıyorsun.

farlarını,sinyallerini,stop lambalarını kontrol et gitmeden. far ayarının bozuk olduğunu düşünüyorsan farlarını ayarlattır.

evet

mekan bulmak için

1. hayır
2. yeni çıktığı dönem indirmiştim, bi facebooka bi oraya girmek zor geldi
zaten twitter'ı da benzer sebepten kullanmıyorum, 2 şey kontrol etmek zor geliyo

1- kullanmıyorum
2- birisinin bi yerde olması beni ilgilendirmiyor.

kullanıyorum
Genelde gittiğim mekandaki yorumları okurum ve ona göre gider veya sipariş veririm. Ayrıca merkezi bir yerde yaşadığım ve arkadaşlarımın çoğu da çevrede olduğu için check-in'lerden sürpriz olarak birbirimizi bulabiliyoruz.

evet.

mekan yorumları için ve lokasyon almak için kullanıyorum. check-in olayı da benim gibi bi unutkan için çok iyi oluyo, "nerdeydik yaa o gün" falan bitiyo.

2-) Sosyal paylasim amaci icin degil, aradigim yeri daha detayli bulup haritalara yonlendirebiliyorum. Haritalarda guncel yerler Turkiye'de hemen yerini almiyor. Bu yonden kullanisli.

kullanmıyorum.

zırt pırt checkin yapan biri değilim. önemli buluşmalarda falan feysbuk üzerinden yapıyorum zaten. gerisi faso fiso.

1) Yakın zamanda kullanıyordum ancak kapattım hesabımı.

2) Kullanma sebebim, kendi çapımda bir seyahat planı oluşturduğumda gidececeğim yerlerde ilgimi çekebilecek mekanları vb. bulmak ve nerelere gittiğimin kaydını oluşturmak idi.

Ancak gel gör ki, şunlardan dolayı hesabımı kapattım:

- Check in olayının bokunu çıkartıyor oluşumuz: Evde, otoyolda(?), köprüde, alakasız birçok yerlerde yapılan check-in'ler.
- Bulunulmayan mekanlarda yapılan check-in'ler. (Komik ve saçma geliyor)
- Mekanların galerilerinde açık-saçık resimlerle kendilerini pazarlayan tipler.

Kapattıktan sonra ara ara yine bakıyorum çünkü Foursquare'de iyi bir puan verilmiş ve güzel yorumlar olan restorantlar vb. hakikaten güzel çıkıyor. O nedenle yine de anonim kullanıcı olarak ara ara bakıyorum.

Hesap açtım ama kullanmıyorum, tableti açmak, kablosuz internet bulmak, bağlanmak, programa girmek, yeri bulmak çok zor geliyor açıkçası, her seferinde üşenip yapmıyorum.. Telefon kullanmaya başlayınca kullanırım.. Hafızam kötü olduğu ve bir kere gittiğim yeri hatırlayana kadar sıkıntı çektiğim için bu amaç doğrultusunda kullanırım herhalde..

kullanmıyorum.
sosyal aglarda yokum. yokum diye de digerlerını eleştirmem ama bu foursquare ciddi anlamda malca birşey. sözum faydalananlara değilde sürekli ha surdayım ha burdayım diyenlere.

1-hayir

2-gittigim yerde biriyle karsilasmak isteseydim zaten onunla bulusur giderdik. beni baglamaz o yüzden. benim nerde oldugumsa kimseyi baglamaz.

1. Hayır.
2. Açık hava değilse çok da umurumda değil ben dahil kimin nereye gittiği.

kullaniyorum

3 ablam ve hala beni cocuk sanan bi annem var. koca esek olmama ragmen hala neredesin nerde kaldin nereye gidiyorsun diye soruyorlardi artik gorebiliyorlar. aytica kizilayda bzi mekanlarda check in yapinca ikr falan filan oluyor adamlar ticarete dokmus yani sasirdim.

kullanıyorum.

check in yapmak için kullanıyorum. bir de arada bir yer aklıma gelirse oradan bakıp fiyat dperformans durumuna bakıyorum. ama %95check in

1-Kullanmıyorum.
2- Kimin neerde olduğunu zerre .iklemiyorum. 3 lira kazanacaım diye çekin falanda kasamam.

1. hayır

2. çok hastalıklı buluyorum insanlara nerede olduğumu söylemek bana inanılmaz bir ego ve saçmalık gibi geliyor. ben niye söylüyorum, insanlar niye bakıyor? tamamen kim daha sosyal yarışı başka bir şey değil.

evet

arada janti mekanlarda çekin şov yapmak için :d

nasılıyla çok da uzak ilişkide olmayan bi noktaya dikkat:

havasını iyi almış olmanız gerekmekte. annem domates konservelerinin kapağını kapadıktan sonra uzunca bi süre ters bekletiyor. sağlık açısından bu şart

(bkz: botulismus)

hiç bir fikrim yok. geldiğimden beri(2 hafta oluyor) böyle. biliyordur heralde bunu yaparken annesi. teşekkürler uyarı için :)

fasulye soğanı sever, bol soğan kavur. içine konserveyi boşalt, kaynadıktan sonra en az 45 dakika kısık ateşte pişir. afiyet olsun :)

o zaman yağda soğan kavuruyorum. sonra biraz salça. üzerine bu konserveyi boşaltıp az su ekliyorum sonra pişiyor? doğru mudur?

evet normal fasulye yemeği yapar gibi olacak. bu daha çabuk pişer yarı pişmiş olduğu için. çabuk dağılabilir kısık ateşte pişirin.

evet aynen normal yemek yapar gibi ama yanına pilav da yap :)

caldin mi, calmadin mi?

doğmadan önce ne sordularsa onu. koccaman bir "hiçbir şey".

bakara 62. ayet soruna ucundan da olsa cevap olabilir. bi de kitabı sağından verilenler diye bir ayet var google'larsan bakabilirsin.

Cemmat soruları almış olabilir. O tarafta tanıdık varsa bi sor bence.

müslümanlara ne sorulacağını müslümanların zaten bilmesi lazım da asıl diğerlerine ne sorulacak bilen(!) beri gelsin.

mezarda sorulmuyor ayrıca o sorular islam inancına göre. mezarda yatıyon öyle.

sorular hesap gününde sorulacak.

insanların inancına saygı duymayan, kendisinin düşüncesine sahip olmayan herkese bu düşüncesini inandırmaya çalışan bu ego parçalarının dünyadaki amacını soruyor olabilirler?

Mezarda mahsere degin beklemiycek miydik yahu?

Ne sorulacagi hakkindakiler de rivayet.

Bir musluman olarak, kesinlik belirten delil addettigim ayetlerde bu tarz bir sey yok yanilmiyorsam ( yaniliyorsam lutfen belirtin).
Cesitli soylenegelenleri alarak da ahanda bunlar kesin diyemeyiz dogal olarak, yani nerden bilelim? Bir de sozlu gibi olacagindan emin miyiz?

Ehl-i Sünnet'e göre, Münker ve Nekir, ölen kişiye Rabbini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kişi bu sorulara cevap verir, ama kâfir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz konusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve melekler sorularını yöneltirler (Pezdevî, "Ehl-i Sünnet Akâidi" Çev., Şerafettin Gölcük, İstanbul 1980, 237).

Ebu Hüreyre'den; Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diğerine de Nekir denir. Ölüye: "Bu adam (Rasûlüllah) hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduğu; "O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim"sözlerini söyler. Melekler; "Biz de bunu söylediğini biliyorduk zaten" derler. Sonra kabri yetmiş çarpı yetmiş zira' kadar genişletilir ve aydınlatılır. Sonra ona "Yat!" denir. "Aileme dönüp onlara haber versem mi?" diye sorar. Onlar da; "Akrabalarından en çok sevdiği kimseden başkası kendisini uyandırmayan, güveğinin uyuması gibi uyu!" derler. Böylece, yatlığı yerden, Cenab-ı Allah onu tekrar diriltinceye kadar uyur.

Eğer münafık ise, "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum" der. Melekler de, "Böyle söylediğini zaten biliyorduk" derler. Sonra arza: "Onu sıkıştır" denir. Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azap edilir." (Tirmizi, Cenâiz, 70)

Akâid kitaplarının hemen hemen tümünde, Münker-Nekir'den, bunların kabirde ölüye yönelttikleri sorulardan bahsedilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu iki meleğin adından söz edilmediği gibi kabirde ölünün sorguya çekileceğine dair açık bir ifadeye de rastlanmaz. Ancak bazı âyetlerin buna işaret ettiği, hattâ bazılarının tamamen kabir suali ile ilgili olduğu Ehl-i Sünnet alimlerince kabul edilmiştir. Ömer Nesefi'nin "Akaid"inde: "Münker ve Nekir'in suali Kitap ve Sünnetle sabittir" denmektedir.

"Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar" (İbrahim, 14/27) âyetinde geçen âhiret hayatından maksat kabir; "sabit söz''den maksat da "Kelime-i Şehadet''tir denmiştir. İbn Mâce, Sünen'inde şöyle demektedir:

"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar" âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (s.a.s.)'dir" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; "Allah iman edenleri sâbit söz ile dünya hayatında ve ahirette metanetli kılar" meâlindeki âyetin ifadesidir (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).

Bu hadis, kütübü sittenin hepsinde rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular; "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.

"Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün; Fir'avn'ın adamlarını azabın en ağırına sokun, denir" (el-Mü'min, 40/46) âyetinin de kabir suali ve kabir azabı ile ilgili olduğu tefsir kitaplarında belirtilmiştir (İbn Kesîr, "Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm", 40/46. âyetin tefsîri).

Münker ve Nekir'in kabirdeki sorularıyla ilgili pek çok hadis varid olmuştur. Bu ahad haberler, lafızları itibariyle tevâtür derecesine ulaşmamışlarsa da, bu konudaki hadislerin çokluğu, konuyu manevî mütevâtir derecesine yükseltir (Haşiyetü'l-Kesteli alâ Şerhi'l-Akâid, İstanbul 1973, 133, 134).

Bu hadislerin bir kısmında ölünün sorguya çekileceğinden söz edilmekte, ancak herhangi bir melekten bahsedilmemektedir:

"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona; "Hangi dinde idin?"diye sorulur. O; "Ben İslâm dininde idim" diye cevap verir. Sonra ona; "Şu adam (Rasûlüllah, s.a.s.) kimdir?" diye sorulur. O da; "Muhammed (s.a.s.), Allah'ın Rasûlüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi; biz de O'nu doğruladık" diye cevap verir. Daha sonra bu ölüye; "Sen Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da "Hiçbir kimse Allah'ı görmeye lâyık değildir" diye cevap verir. Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona; "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak" denir. Daha sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa Cennetin süsüne ve nimetlerine bakar. Kendisine; "İşte bu yer senin makamındır" denildikten sonra; "Sen samimi iman üzerinde idin, bu sağlam iman üzerinde öldün ve inşallah iman üzerinde dirileceksin" denir" (İbn Mace, Zühd, 32).

Görüldüğü gibi yukardaki hadiste herhangi bir melekten söz edilmemekte, mücerred olarak kabir suali zikredilmektedir. Başka bir hadiste ise ölüyü sorguya çekecek olanın bir melek olduğu belirtilmekte ancak isminden bahsedilmemektedir:

"Bu ümmet kabirlerinde imtihan edilecek. İnsan defnedilip arkadaşları ondan ayrılınca, elinde topuzla bir melek gelerek onu oturtur ve; "Bu adam (Rasûlüllah hakkında ne dersin "? diye sorar. Kişi mü'min ise; "Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim" diye cevap verir. Melek de ona; "Doğru söyledin" der..." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 3, 40).

Daha önce geçen Ebu Hüreyre hadisinde iki sorgu meleğinden söz edilmekte ve birinin adının Münker, diğerinin de Nekir olduğu beyan edilmektedir.

Ehl-i Sünnet'e göre Münker ve Nekir'in kabirde ölüyü sorguya çekmeleri haktır. Kabrin sıkması ve azabı haktır. Bu bütün kâfirler ve asi bazı mü'minler için olan bir şeydir (İmam Azam, "Fıkh-ı Ekber", trc. H. Basrî Çantay, Ankara 1985, s. 14).

www.sorularlaislamiyet.com

washe +1

yalnız anlamadığım bir şey var. herkes dinimizin, peygamberimizin yani daha doğrusu neye inandığımızla ilgili sorular sorulacağını söylemiş ve @tescillimarka çok güzel bir yazı paylaşmış.

anlamadığım ise şu; ibadetlerimiz, yaptığımız davranışlar, günahlar ve sevaplar ne olacak?

yazılanlarda verilen cevaplara göre açılan bir pencereden cennete gidildiği anlaşılıyor.

inançlı bir kişi olarak soruyorum bu arada.