satıcı ve banka 3d secure'suz ödeme opsiyonunu sunuyorsa "niye bu opsiyonu kullandın?" diye hesap soramaz (bence).

benim de aklımda o var.

1320 kullanıyorum, takılma vb. hiçbişi yok baya hızlı cihaz.
uygulama sıkıntısı var sadece, başlıca uygulamalar var ama ıncık cıncık şeyler yok

@organikdusler

mis gibi telefon hocam nesi pişmanlık? android kullandıkta ne oldu. iphone demeyin zaten!

uygulama mağazası sadece oyun yönünden eksik, güncel oyunlar hemen gelmiyor. onun haricinde hala eksik meksik demeyin, geçende hayatında ilk defa akıllı telefon sahibi olan arkadaşım gelmiş bana bunu diyo. ne yüklüyonuz o kadar amk ne yapıyonuz, nasayı mı yönetiyonuz telefondan anlamadım ki.

duyuru sahibi; 1320 candır, biraz büyüktür ama güzeldir. takılma sorunu fln olmaz, yağ gibi kullanırsın.

isg uzmanı gerekiyor.

peki bu soruyu 30 haziran'dan önce sormuş olsaydım?

wii fit plus kullanmak için wii'ye sahip olmanız lazım. ikisi de varsa, fit plus çok az oyun tarafından destekleniyor. mario kart vs. mesela. genelde spor amaçlı.

wii fit plus'ı wii'nin bir kiti gibi düşün. konsolu alacaksın ki kitten faydalanasın.

surveymonkey ve surveygizmo kaliteliydi diye biliyorum.

Beyaza keskin tatta bir peynir
Ezine falan olur

eski kaşar, ezine koyun, kaşkaval, isli peynir (yuvarlak formda olan)

akşam şarap alırken üzerine bakıp peyniri ona göre seçin, ufak bir liste yapacağım:

boğazkere, cabarnet sauvignon : eski kaşar, kars gravyeri

öküzgözü+boğazkere karışımı, merlot içeren şaraplar: kekikli, otlu peynirler veya çörek otlu peynir.

hafif şaraplar, meyve şarapları, rozeler: tulum peynirleri. az tuzlu izmir tulumu mesela.

beyaz peynir almayın, şarap için çok tuzlu bir peynir.

ortalama vasat bi sarap ne alican? benim de canim cekti ben de alayim yahu

migros'ta ithal peynirler oluyor böyle belçika'dan falan. adı aklıma gelmedi.

pahalı ya hıammına.

karş kaşarı da olur tabii.

@yilki villa doluca klasik aldım.

Müthiş. Kimseyi takmamalısın bence, o şekilde hayat yaşanmaz zaten.

süper. umarım iyi değerlendirirsin. tebrikler.

iktisat asla hahaha denecek bir bolum degil. isletme olabilir, ulus. iliskiler bile olabilir. ama iktisat olamaz.

bolumun ve okulun cok guzel, hakkini vererek oku. 4 sene sonra yurtdisinda yuksek lisans ve hatta belki doktora yapiyor olman isten bile degil.

çok büyük hata ama napcaksın devam et. 720 lirayı da her ay bana gönder. özel mesajla hesap numaramı gönderiyorum.

cakabo reyiz çok daha iy bilir bu mevzuları da, şimdi size, 'o da bölüm mü lan ahaha' deme potansiyeli olan meendiz adayları, bundan 10 sene sonra size imrenecek olabilirler.

ekleme: cakabo reyiz meşgulmüş şu an, size roy keane reyizi gönderdik.

yok yok kimse öyle demez. kendi içerisinde her bölüm zordur ve bir ciddiyeti vardır.

aklında bulunsun burslu olduğun için sonradan bölüm değiştirmek çok zor. seçimini iyi yap.

okul, bölüm ve 720 tl burs güzel. iktisat'da boş bir bölüm değil. çalışırsan seversin.

biz mühendislik okuyoruz da noluyo kanka ? mis gibi bursun var okulun efsane bir okul yardır gitsin. güleni bana yolla tokatlıyım.

çak bi nurofen.

Allah korusun, Ebola 'ya benziyor.

@kumulatifvergimatrahi evde nurofen cold buldum, olur mu?

@schizo skdfjskdf dalga geçme abi, hasta olmamam şart bu aralar..

umca al ezcaneden, suya damlatıyorsun.

umca zımba gibi yapar. 25 küsür tl olması lazım

bol su iç

su çay meyve suyu çorba yoğurt vb. tüket

dikkat: doktor tavsiyesi değildir.

@siradisi00 +1

ayrıca tuzlu suyla burnunu, gargarayla da (kloroben vb. olabilir) boğazını temizle ara ara. halsizlik için benical gibi bir şey alabilirsin.

not: umca'yı merak ettim.

Bence daha iyi olurdu, hatta golü bu nedenle yedi. Alexis daha uzak köşeye atsa (atabilse) Tolga o hamlesiyle kurtarırdı ama Tolga'nın bastığı noktaya yakın gönderdiği için çıkaramadı.

tipik inzaghi golü gibi bişi oldu, kalecilerin en zayıf noktaları o pozisyonlarda bacak araları ve koltuk altlarıdır. eğer atlayacak şekilde pozisyon aldıysanız, bacakları yana uzatamazsınız. belki rüştü gibi kaleyi hemen terketse şansı vardı.

Tolga gibi ayağını iyi kullanılabilen bir kaleci o şekilde kurtarabilirdi. Ters ayakla yakalanmış olabilir.

Isik hizi diye biliyorum, yani teorik olarak cevap istiyorsan bu.

bu olabilir mi bahsettiğiniz? -> en.wikipedia.org

kablo fiber ise 1 saniyeden birazcık daha fazla sürede ulaşır. ama birazcık fazla kısmı ,0001 gibi olsun hadi. klasik ethernet kablosunda ise direnç olacağı için biraz daha fazla sürer.

Eğer iki nokta arasında kesintisiz, tek bir kablo bağlantısı olsaydı veri ışık hızıyla gidecekti. Ancak arada hub, switch, router gibi cihazlar var. Bunlar veriyi çeşitli işlemlerden geçiriyorlar. Bu arada da zaman geçiyor.

Çok basit bir şekilde ping atarak süreyi öğrenebilir aradaki mesafeye bölerek hızı hesaplayabilirsin. Ancak bu hesap verinin gerçekte dolaştığı yoldan bağımsız olur. Internet üzerinde verinin gerçekte dolaştığı yolu öğrenme şansın yok diye biliyorum. Trace ederek hangi sunuculardan geçtiği bulunabilir ama verinin hub, swicth gibi pasif cihazlar geçtiğini göremezsin.

teorisel olarak paket sizden çıktığı anda ışık hızında haraket etmeye başlar, ancak yukarıda da bahsedildiği gibi router, switch vb. cihazlarda duraksamalar yaşar.


www.youtube.com

Açık konuşmak gerekirse 100'lerce örneği çıkan bir projede yeni bir Türk sitesini ben kullanmam. Çoğu 3-5 ay sonra yalan oluyor, linkler uçuyor gidiyor. Bu konudaki büyük yabancı siteler daha güvenilir geliyor bana. Reklam falan çok önemli şeyler gibi gelmiyor artık.

Bu arada basit ve kullanışlı demişsin ama sitenin rengi göz yoruyor.

@osurdum,
-Diğer sitelerimle(kurumsal siteler de mevcut) beraber aynı serverda bulunduğu için bahsettiğiniz siteler gibi kapatmayı düşünmüyorum. Kurumsal şirketlerimiz(farklı sektörlerde) yaşamaya devam ettiği sürece bu site de devam edecek. Ama önyargı hiçbir zaman yıkılamamıştır, o sebepten kapanma ve link kaybetme endişeniz kadar doğal bir şey olamaz.

-Reklam yayınlama, kullanıcılara para kazandırma kaygısı gütmüyorum. O sebepten sizin gibi reklamlı/reklamsız farketmez diye kullanıcı profilinden ziyade reklam konusunda hassas olan, basit ve sadeliği arayan kullanıcı profilinin beğeneceğini düşünüyorum.

-Renk konusunda gereğini yapacağım. Başka bir arkaplan mı tavsiye edersiniz yoksa arkaplansız boş görünüm mü?

Bu arada arkaplan sorununu hallolunca site basit ve kullanışlı tabirine sizce uyar mı?

Niye bit.ly falan varken bunu kullanayım? Çok fazla örneği var abi, niye ekstra bir şey katmadan direkt aynısını yaptın ki. arklı bi şeye harcasaydın vaktini.

@roket adam,

Açıklama yaparken sebebini "Amacım piyasada bir sürü olmasına rağmen kullanıcılarını reklama boğan zihniyetten uzak, reklamsız, basit ve kullanışlı bir arayüze sahip bir ücretsiz link kısaltma servisi." şeklinde ifade etmiştim.

Peki ekstra bir şey katmak derken ne gibi bir şey mesela?

Bence o rengarenk arkaplan yerine göz yormayan bir düz renk deneyebilirsin.

Reklam konusuna gelince, bit.ly'nin hangi reklamı linke tıklayan kullanıcıyı rahatsız ediyor mesela? Farkı ne sence?

Kapanma kaygısı ise önyargı falan değil, senelerdir Türkiye'de hangi web projesi insana güven verebildi? Url kısaltma basit gibi görünebilir ama site ulaşılamaz olduğunda yeri gelir kişiyi oldukça uğraştırır. Kısacası kişisel projeler hele ki Türkiye'de güven vermez. Bu yüzden ben bit.ly yerine senin siteni doğal olarak kullanmam. Ağır olduysa kusura bakma :).

@osurdum,
Genel itibariyle reklamları kastetmedim açıkçası, örneğin diğer url kısaltma sitelerinde reklam aşırı oluyor, bit.ly'de de sayfadaki karmaşıklık göz yoruyor. Tabii bunları düşünürken kendi sitemde sade bir site yapayım derken arkaplansız bir sitenin aşırı basite kaçacağını düşünerek kendi siteme de arkaplan koymamı garipsedim ben de şimdi mesela...

Türkiye'deki sitelerin uzun vadeli olmama sebebi destek görememesi bence. Mesela bu link kısaltma sitelerini örnek verelim. Masrafı ne ki yurtdışında tutulan site yerli yapılınca tutulmuyor? Yurtdışındaki siteyi Türkler gibi başka milletler de destekliyor da ondan, ancak yerli siteler kendi vatandaşı tarafından destek görmüyor bu dışa merak yüzünden.(kimseyi yargılama gibi bir düşüncem yok, sadece kendi düşüncem bu yönde; yanlış anlaşılma olmasın) Şahsen ben projelerim destek görmese bile aylık masrafı 50-60TL'yi geçmeyeceği için devam ettiririm. Bir şeyler oluşturmak, başkalarına hiçbir şart koşmadan yardım ve hizmet edebilmek hoşuma gidiyor açıkçası. Sırf bu amaçla bile başka projeleri de üzerine ekleye ekleye devam edeceğim şahsen.

Ağır olması tam aksine beni daha da sağlam şekilde yere bastırıyor. Boş boş konuşanlar yerine lafı gediğine oturtan münazaracıları severim.

abi diğer şeylerin ötesinde, bu sitenin adını nasıl hatırlayacağız?

başarılar hocam. benim önerim kısaltılmış url için "kopyala" butonu gibi bir şey koymanız. text'i seçip kopyalamak zor olur.

@yalnux,
Haklısın. Bu saatten sonra domain bulma konusunda çok sıkıntı var. Mantıklı kısa domainler arasından bunu bulabildiğim için bu domaini tercih ettim. Ayrıca "yok" kelimesi Türkçe'de de aynı anlama geliyor. O bakımdan bana sıcak gelmiş olabilir. İçerisinde url, link geçen domainleri kısalıktan ziyade daha da domaini uzatmaması için tercih etmedim.

Hem yurtdışında hem yurtiçinde ismi içeriğiyle çok da ilişkili olmamasına rağmen duya duya akılda kalan bir çok site var.

@boshi,

Teşekkürler. Tavsiyeniz üzerine ilk olarak yapılacaklar listesine ekledim.

Benim kus da boyle oluyodu bazen. Veteriner vitaform adli bir ilac tavsiye etti. Hastalandiginda ondan veriyorum. Suyuna toplu igne basi kadar atiyorum. Ama senin kus kucukmus agir gelir mi bilmiyorum. Sorumluluk almak istemem. Veterinere danismadan verme.

Kuşun üşütmüş. Çok hafif cereyanda kalsalar bile hemen üşütüyorlar, benimki de öyle. Vitaminli suyundan içtikçe birkaç güne düzelir. Çubuklu yemlerden çok verme ama ona iyi değil diyorlar.

kuşlar kızgınlık zamanlarında da yemlerini kusarlar. belki bundan kaynaklı da olabilir.

yemini değiştirin, bir de yeme kuş kumu da katın bence. şart mı bilmiyorum ama şuradan bir kanaat edinebilirsiniz: www.uzmantv.com

ayrıca esintili havalarda dışarı çıkarmayın, hatta esintisiz havada dahi korunakli biçimde çıkarın derim. yeşillikleri de çok iyi yıkamadan vermeyin.

son olarak hasta olduğunu düşündüğünüz durumlarda kakasını yakından takip etmenizde yarar var. ishal onları çok güçsüz düşürüyor diye biliyorum (enfeksiyon + sıvı kaybı).

haşlanmış yumurta sarısı ve ekmek içi verebilirsin. onları da kusacak mı bakalım?

yeni gördüm umarım iyidir kuşunuz.
eğer çok küçükse yemleri kıramıyor olabilir. yavru yemi verebilirsiniz ya da yavrular için hazırlanan mamalardan hazırlayabilirsiniz.
marul vermeyin. verenler var ama genel olarak riskli marul, ishal yapabiliyor.
boğazıyla ilgili bir sorunu varsa yutkunamıyor olabilir. daha önce penceremin önüne konan bir kuşun (kumru) yutkunamadığını farketmiştim çiçek hastalığı çıkmıştı, tedavi olması gerekebilir.
tüy döküyorsa karın ağrısı olabilir ama yem çıkarmasıyle bir ilgisi olacağını sanmıyorum. kafanıza göre ilaç vermeyin sakın.
neredesiniz, bir petshop önerebilirim kuşlar hakkında bilgililer?

Lumia'yı gençler bile kullanamıyor, sırf nokia diye alma. Annen kesinlikle Kullanamaz çok zor.
Gm discovery al?
Samsung Trend plus falan da olur.

moto g var misal 629 idi hepsiburada'da

lumia 1320

(50-100 daha fazla vermek durumunda kalabilirsiniz)

annem lumia kullanıyor, çok memnun. ben beğenmiyorum ama o seviyor.

discovery 650 tl

htc desire x

General mobile discovery

moto g

www.kkb.com.tr

garanti.com.tr 5 tl karşılığında bu bilgiyi veriyor.

banka şubelerinden de ücreti karşılığı bu bilgiyi alabiliyor olman lazım.

sorgulanan kişinin bankadaki kayıtlı telefonundan onay vermesi gerekiyor

garanti de bilgiyi kkb'den alıyor diye biliyorum. bu bakımdan doğrudan kkb'den bakmak daha mantıklı.

ayazma'ya gidin, bol bol yüzün ve güneşlenin. tuzlu takılmak sizi bozmuyorsa merkeze dönmeden (akşam üstü) vahit'in yeri'nde deniz manzaralı bir masada yiyip için. dönünce de sandal, bade-i aşk gibi mekanlarda takılmaya devam ediniz. tedarikli (hırka vs.) gitmeniz kaydıyla geceyi kalenin oradaki kayalıkların ucunda karanlık sulara karşı içerek (ya da çekirdek çitleyerek) sonladırabilirsiniz.

3 kere gittim bozcaadaya. üçünde de günlük yaptıklarımız aynıydı. (ikisi ramazandaydı)

* gündüz ayazma plajı. bir de koy filan var da biz olduramadık. siz bi sorun.
* akşam yemek yenecek yere rezervasyon yaptırılacak. biz hep yaptık. yapmayınca da oluyordur heralde.
* akşama meydandan şarap(talay ya da corvus'tu galiba) peynir, ekmek, kuruyemiş alıp rüzgar türbinlerinin oraya... güneşin batışı izlenecek! (gitmezseniz olmaz, herkes orda)
* güneş batınca otele aklanmaca paklanmaca, yemeğe gitmece.
yeme yerleri hakkında bi şey diyemiycem her sene başka oluyorlar.

yemek de yendikten sonra isterseniz polente'ye gidin. şahsen biz 1 kere gitmiştik. çok bi numarası yok bence. hele sevgiliniz yanınızdaysa...

sonra asmaaltı mı neydi kafe var türk kahvesi, acıbadem likörü filan... bi kerelik yapılabilir.

(paso yeme içme üzerine anlattım ama idare edin)
1,5 gün az gibime geldi aslında ama tabi sizin bileceğiniz iş...

sağolun. biz de aynı ayarda bir şey düşündük. rezervasyon yaptırdım sandal'da ve asmalı meyhane'de hangisi daha iyidir bakıcaz artık. şarap için de biz de corvus'u düşündük.

@supergirl'ün bahsettiği koy akvaryum koyu olabilir, arabanız olacağına göre rahat rahat gidebilirsiniz. yalnız şemsiyeniz olması şart çünkü orada tesis yok, yanarsınız.

bu arada polente'de bişeyler içmemek olmaz, evet. yani hayati bi mesele değil ama "gitmedik," demeyin dönünce. -spoiler- yanılmıyorsam bi küçük eylül meselesi'nde engin akyürek'in dans ettiği mekan orasıydı. -spoiler-

son olarak ilginçtir, dip dibe olup da aynı şarabı 30, 35 ve 40 liraya satan marketler/şarap dükkanları var. bu bakımdan kolaçan edip alırsanız iyi olur.

şunu Türkiye'de arıyorum aslında: www.sweetwater.com

yanlışsam düzeltin.

şöyle bir şey işini çözüyor mu?

Tabi ekteki 3,5" stereo jack. onlara 1/4 TRS soket takmak gerekecek.

i01.i.aliimg.com

Bu mudur?
www.hizlial.com

@jadle, maalesef. sweetwater'daki gibi iki tarafı da male bir interconnect lazım.

@Rmdy, sanırım! Yalnız iki tane gerekecek bundan. Duble satılanı da var mı, bir bakayım...

@Rmdy, buldum galiba -> www.hizlial.com

tekrar sağ olun bu arada, sayenizde google'ın dehlizlerinde kaybolmaktan kurtuldum

Hedenşoldırslar gayet kullanışlı.

Birde eczanelerde bioxcin şampuan satılıyor. Onlarda güzel besliyor saçı.

ben de aradığımı vichyde buldum. yalnız iki çeşidi var, kuru saçlar için ve yağlı saçlar için olanı. alırken o ayrıma dikkat et.. fiyatı biraz fazla ama şampuana değiyor.

harunc.blogspot.com.tr

iki tavsiyem var.

1.
1a) "şampuan + saç kremi" kombosunu seçeceğiniz şampuan 2 in 1 olsa dahi tercih etmeniz,
1b) her ikisinin içinde de panthenol olması,
1c) şampuanın kepek karşıtı olması.

2.
2a) şampuanın salisilik asitli olması,
2b) yine ilaveten saç kremi kullanılması.

Line 6 POD Studio UX1

bende tek girişli versiyonu var (sadece enstruman) memnunum

m audio m track olabilir o civarlarda fiyatı onun da, yanında protools express ile geliyor 2 xlr 2 çivi girişi var hani aynı anda bir kaç kişi kayıt almak için filan daha iyi olabilir ha o evde nasıl olur nedir bilemedim


ses kalitesi olarak markasız abuk çin malı olmadıkça harici adc dac'lar hemen hemen aynıdır 24-bit / 96k desteklesin latencysi eli yüzü olsun yeter, yanında gelen yazılımlardan hangilerinin işine daha çok yarayacağı bence daha önemli. m-audiolar yanında protools la geliyor ben olsam sırf o yüzden m-audio alırdım
bir de shure mikrofon edinirdim sonrası yaratıcılık zevk filan.
ha birde monitör edinirdim kulaklık olsun hoparlör olsun

focusrite 2i2 var ama daha denemedim, bi göz atın isterseniz.

numaralı gözlük almak için reçete zorunluymuş...
devlet zaten çok az bir miktarını karşılıyor 50-60 lira mı ne...
atasun optik'in reklamlarında cam+çerçeve 68 lira diyor ama nasıldır bilmiyorum.

edit: www.zaman.com.tr

edit2: 6. ve 8. soru; www.atasunoptik.com.tr

hocam sadece -5 demekle olmuyor. aks falan da çok önemli

elinde uygun gözlük varsa yaptırabilirsin, gözlükten numarasını falan alarak yapar. pahalıya gelmiyor zaten ssk hiç bir şey ödemediği için nerdeyse.

arkadaşlar,

anladığım kadarıyla "reçeteyle gelmediğiniz için yardımcı olamıyoruz :(" demiyorlar yani. sonuç bu mudur?

tekrar teşekkürler bu arada.

limon servi ve ficus bonsai bakıyorum ben. dediklerine uygunlar bence.

@kerbeee hocam, yalnız bu limon servi kapalı alan bitkisi değil gibi görünüyor :/ doğru mu yorumladım? odada yaşayabilecek bir şey arıyorum.

hmm evet ya, maalesef :/ gerçi ben kışın salonda balkon kapısının önüne almıştım, bol ışık ve gündüz 2-3 saat esinti alıyordu. ama havalar düzelince hemen balkona koydum tabi, çünkü esinti/hava şartmış ona.

yucca

bunu görmüş ve beğenmiştim @sirena, sağ olun hatırlattığınız için!

şımarıklığı bırakıyorsun.

sabah kalkıp kahvaltını edip, internetmiş, diziymiş, oyunmuş hepsini kapatıp tezinin başına oturuyorsun. başka bir şeyle de ilgilenmiyorsun.

yok evde yazamıyorsan sabah kalkıp ilk işin laptop ile birlikte kütüphaneye, kütüphane yoksa sessiz bir kafeye gidip başından kalkmıyorsun.

başka yolu yok.

(bkz: procrastination)

Her gün belirli bir sayfa yazmaya şartla kendini. Yazdıkça toparlanır.

Bugünü de boş geçirme akşam kontrol edicem bak. En az 1 sayfa yazmış ol. Hiç olmadı yeni kaynak bul. O da olmadı atıflarını düzelt. İmla hatalarını düzelt. Bi nokta koy. Gelip sorucam bu duyuruda ne yaptın diye. Ona göre.

edit: imla

Çer çöp ne bulursan yazmaya giriş. Belli ki yazacağın şey kafanda oluşmamış. Taslak çıksın ortaya. Toparlaması kolay. Hatta o kısım bitmiyor, "keşke şunu da ekleseydim" bile diyebilirsin.

e parayla yazan adamlar var, onlara başvur.

Valla geldim. Böyle de sözümün eriyim bak.

Bugün tezin için ne yaptın? Söyle bakalım :)

Kütüphane ve kafe bence de mantıklı.

Bir tez planı iyi olabilir. Başlıklar belli olsun, aklına geldikçe başlıkların altına ekle. Bir bölümü bitirip diğerine geçmek zor olabiliyor, şart değil.

Danışman çok etkili olabilir. Benimki "Saat üçe kadar bu chapter bitecek, gelip bakacağım" deyip zorla yazdırdı. Haftalık veya iki haftalık görüşme korku ile motive edebilir.

her şeyi hazır halde olan 3-4 günlük işi yapmamak için 4 ay sürükledim tezi. içimden yazmak gelmedi. o baskı, o rahatsızlık da cabası. hoca mail atmasın diye dua ediyordum. ama artık kaçışın olmadığını fark edince seve seve(!) yazıyorsun. yazdım, bitti bile. geçirdiğim 2 senelik tez döneminin toplamda 3 haftası kadar sürdü üstelik yazması.

aferim qız devilred!

şubapbalupba: devilred bile yazdıysa, senin yazmaman mümkün diil. bile dememin sebebi, buralara gelip nası bitiricem ben bu tezi diye duyurular açması ve bitürlü başına oturamamasıydı. soğna özel mesajdan gırtlak gırtlağa geldik yazma, yazmama konusunda. ama affetti beni kaliba.

basit bir kural koyacan. çok basit! hergün saat 15'e kadar olan zaman, sadece teze ait. feriştahı gelse, öncelik tezde. sabah erken gidecen okula. okula gitmiyosan, evdeysen, sabah erken kalkacan. güpgüzel bi kaavaltı yapacan. masan derli toplu olacak. derli toplu değilse, önce onu hallet hemen.
gendi gendine işler icat etmiycen. mesela o dönemde, devilred buraya, siyah tişörtlerimi nası katlarım ve dolaba nası yerleştiririm ki, bi bakışta hangisinin hangisi olduğunu annayabilirim temalı sorular sormaya kadar vardırdıydı işi.
kafanda tek bi konu olacak. o da tez! sabah hemen oturacan başına ve beyninin en dinlenmiş, kafanın en üretken olduğu saatleri, tezinin en zor kısımlarına harcıyacan. bu, baba makale okuyup özetlemek, anlamak olabilir, ya da sana en zor gelen şey neyse o olabilir. daha az zor olan şeyleri, mesela gugıldan feşmekân arama gibi daha otomatize işleri öğleden sonraya bırakacan.
birinin bi istediği iş, başka sorumluluklar gibi şeyleri de saat 15'ten sonra yapacan.
bu dediğimi üst üste 3 gün sektirmeden yapabilirsen, katettiğin mesafeye sen de şaşırır ve daha bi heveslenirsin. feriştaha da de ki, kusura bakma tez yazıyom. şindi yapamam, ancak saat 15'ten sonra yapabilirim.

@buzbebek
işten çıktım, gittim bi spor okulunun fitness ve havuz programlarına kaydoldum. bi saat spor yaptım ve en son öğlen bir kase yeşil salata yediğim için şu an başım döner halde uzanıyorum--"
ah evet ben çalışıyorum bir de. öğretim görevlisiyim.evet, bu tembellikle hell yeah <3
@mea maxima, @buzbebek, @alperz, @fedetoreality, @devilred, @compadrito
canlarım hepinizi okudum, siz haklısınız.
yarın bi daha görüşelim..

irtibatı koparmayalım.

bir ara beraber bir yemek yiyelim, muhabbet edelim :)

@mea maxima ahah olur bacım yapalım bi gün ^^

hadi bakalım başlıyorum..

Ee artık acknowledgements'ta adımızı da yazarsın artık :P

(bkz: pomodoro tekniği) ben uygulamaya çalışıyorum, gerçi şimdilik somut bir gelişme kaydetmedim zamanı daha iyi yönetme bakımından. ama bence bu benim mallığım ve tekniğin aslında etkili olduğu kanısındayım.

bu arada win8 kullanıyorsanız mağazada timemanage.me diye bir app var, tekniğin uygulanmasını kolaylaştırabilecek oldukça sade, gereksiz ayrıntıdan uzak tutulmuş bir uygulama. deneyebilirsiniz.

vay arkadaş ben tezi açayım bir telefon gelsin koş bilmemkim hastaneye kaldırıldı.yok böyle şans..
@alperz benim tez teşekkürü bir hoş olacak gibi geliyor şimdiden kulağa:)
@boshi evet win8 kullanıyorum, indiriyorum şu an programı akşam vakit bulursam otururum başına du bakalım

öncelikle şunu söyleyeyim: tanıdığım herkesin başına gelen bir şey bu. şu anda bizim masterların hemen hepsi aynı durumda, yanımda yöremde ağlaşıp duruyorlar nihohahahhaa! XD -ben doktoradayım ama merak etme, aynı şeyleri ben de yaşadım :) tuzum kuru derken, bizzat kendim kuruttuğum için kuru-

anladığıma göre sen de sayısal bölümlerden birindesin -deney-data vs- yüksek lisans tezi yazarken dediğim gibi aynı durumda kaldım. aylarca intro'dan öteye geçemedim. genelde yumurta-kapı ilişkisi ile çözülebilecek bir sorun :D bir haftada yazıp bitirmiştim çünkü ehuheuheue :D ama intro'da takılmadım işte orası var. intro önemli intro.. intro... introoooooo.... introintrointro aksdfjşsdf neyse bak: teze intro'dan başlanmaz, yıllarca herkese söyledim! lisans tezi yazarken iki arkadaş kafayı yemiştik, sonrasında introyu atlayıp öyle başlamıştık ama sorunun intro'da olduğunu çözememiştik. yıllar sonra bizzat bendeniz çözdüm bu olayı: tezi "okumaya" intro'dan başlanır, ama "yazmaya" değil. çünkü aslında intro, tüm olaylara giriş niteliğinde, ve sen kitap yazmıyorsun. hele de takıntılıysan -ki herhangi bir şekilde, tez, rapor vs. yazan bir insanda, muhakkak takıntı vardır. yani insan ırkının bir kısmı bildiğin takıntılı- o introdan öteye geçemezsin. roman yazıyor olsan neyse, ama intro olayların girişi kadar toparlandığı bir yerdir de biraz. o yüzden yapacakların şunlar:

- ilk önce literatür çalışması yaptıysan ve yazacaksan -bazı üni.lerde pek istemiyorlar literatürü- onun orta kısımlarını yaz.
- sonra da deney ve sonuçlarını yaz.
- hatta conclusionı bile yaz
- introyu en son yaz.

en temizi budur. ya da toparlayabilirsen introyu ortada yaz. şu zamana kadar bunu kaç öğrenciye tavsiye ettiysem hepsinde de tuttu, ama sende de tutacağını iddia edemem. ama bir sınava çalışmıyorsan ya da öykü, roman yazmıyorsan, tez yazarken en mantıklısı bu. çünkü ana kısımları yazarken, introya -ya da özet kısmına mesela- yapacaklarını beynin arka planda toparlıyor, büyük resmi görmeye başlıyorsun.

bir de şunu öneririm: ayrı bir word dosyası aç -sürekli kaydet ama, sonra kaybolmasın. tecrübeyle sabittir :D - oraya, literatürde okuduklarından ya da diğer bölümleri yazarken "heaa, burası introya olur ya!" diyebileceğin kısımları yaz. böyle not al yani. sonra introda toparlasın.

yani "oyun oynama, dizi izleme" ile olmuyor o işler, çünkü vakit kaybetmek istesen, yani çalışmak istemesen, mal mal tavana bakarak da çalışmazsın, önemli olan içinden gelmesi. muhtemelen neyi nasıl yazacağın konusunda bir tıkanma yaşamışsın, en deneyimli profesörlerin bile başına gelebiliyor bunlar. ve panik de olmuşsun, mantıklı düşünemiyorsun, yoksa şu yukarıda anlattıklarımı kendin de bulurdun zaten :) çünkü arada sakinleşip, ben kendilerine bir şey önermeden bu yöntemlerle çıkıp gelen arkadaşlarım, öğrencilerim de var. önemli olan panik olmamak. ha bir de tabi dizi, film izle demiyorum, izleme de demiyorum, ama masanın başına konsantre ve gaza gelmiş olarak otur. konsantrasyon eksikliğinden de oluyor çünkü bunlar, ki günümüz dünyasında gayet olası şeyler.

aklıma başka bir şey daha gelirse eklerim. iyi çalışmalar, sana ve sınavı, tezi, raporu, sunumu olan herkese :)

Sen daha sürün. Ben perşembe günü teslim edicem benimkini. Bugün 6 kopya yazdırıyorum. Hadi sana hırs olsun. Savunmaya girene kadar sen anca yazarsın :p

Ayrıca pasp +1 giriş-özet en son yazılır.

Ben şöyle yaptım özetle:

Kabaca içindekiler kısmını sınırladık danışmanımla.
Ben bi sürü bi sürü kaynak topladım.Hepsini grupladım kitap, makale, internet kolaylık oldu bana ve tez yazım kılavuzuna uygun düzenledim. Kaynakçam hoop hazır oldu.
Sonra aldım içindekiler kısmındaki başlıkları. Açtım kaynakları yaz babam yaz. Atıflarını yap. Bölümleri bağlayacak bir kaç satırlık paragraflar yazdım.
Sonra araştırma kısmının verilerini tablo yaptım. Yorumladım.
Tez şekillenmeye başladı. Sonuçları ve girişi kafamda toparlayıp bi özet yazdım. En son da giriş kısmında afili cümlelerle tüm bölümleri anlattım. Bin kere kontrol ettim. Ve inş bitecek.

Şimdi sıra geldi savunmaya... Hoca diyo ki 2-2,5 saat sürer. Ben ne yapayım dostlar 2 saat ne sorarlar ne yaparlar ben ölem ya.

lütfen bu soruyu ve pasp özellikle sen cevaplarınızı silmeyin. bu soruyu sözlükte tez yazmak başlığına yabıştudum:

eksisozluk.com

120

Niye 125 değil ya?

Kar = (satis - alis) / satis Gegil mi ?

120

Degil.

120 abicim

Degilse de bence oyle olmali cunku cumlenin turkce yapisi da bunu gosteriypr bence

"100 de 20 kar etmek" yani 100'e satarken 20 kar etmek. Yani 80 e alip 100'e satarsaniz %20 kar edersiniz.

100'ün 100'de 20'sini alıyosun işte. 100x20/100=20 100+20=120
Neden 125 bulmak istediğini anlamadım :/

Her şey de "100" de 20'deki 20'yi düşünmeyeceksin.

80 lira için "80'in yüzde yirmisi" diye düşüneceksin. (80*20/100= 16 80+16=96)

Senin dediğin gibi olursa her şeye 20 lira eklememiz lazım. 100 milyarlık satışta kar etmek isteyen adam o zaman 20 liralık kar edecek yine; aklın alıyo mu bunu? :)

@Zaphod Çok yanlış oldu son oranlaman.

100'de 20 kar ediyorsan, 80'de 16 kar edersin. Böylece 80'e aldığın şeyi 96'ya satarsan %20 kar edersin, 100'e satarsan birazcık daha fazla karın olur.

Karın %20 olması demek maliyetin %80 olması demek. 100/0,8 = 125TL olması lazım satış fiyatının. Bu hesap böyle yapılmıyorsa ben de 10 senedir yanlış hesap -bütçe- yapıyorum.

Adı üstünde.
100de 20 kar ediyosun. 100 lirada 20 lira kar edersen %20 kar edersin.

20 100'ün 5'de 1'idir. 1/5= 0.2

-----

80'a alıp 100e satarsan %25 kar edersin. çünkü 20 lira fazlasına satıyorsun, bu da 80'nin 4de 1i yapar. 100 /4 = 25 olur

ya da

80 . x/100 = 100 ise x=125 olur. buda %25'dir.

sen satış fiyatı üzerinden kar gösteriyorsun
alış fiyatı üzerinden kar göstermelisin.

asıl fazlalık buradan çıkıyor.

basond +1. alış fiyatın üzerinden 100'de 20 kar edeceksin.

5 lira da komisyonsa 125 olabilir ama %20 ise 120 olur..

bir kimse de yazmamis.

kar = (satis-alis)/alis

alis icin harcadigin para yani cebinden cikan para uzerinden kar zarar hesabi yaparsin.

zombi de senin gibi 100 lira satış fiyatı diye hesap yapmış. alış fiyatın 100 lira ise %20 kar ile satarsan 120 yapar.

satış fiyatı 100 lira ise, %20 kar ile satmışsan 100*100/120 = 83,34 liraya almışsın demek.

eğer ben bu ürünü 100 liraya sattım, 20 lirası kardı diyorsan, sattığın paranın %20'si kar oluyor, %20 kar elde etmiş olmuyorsun. %25 karla satmış oluyorsun.

Düzeltme: Aşağıdaki hesabın kar zarar problemi mantığına göre hatalı olduğu anlaşıldı.

Biraz fazla pratik hesap yaptığım için anlaşılmadı sanıyorum. Formülle çözeyim.

Kar'ın tanımı bellidir. Satıştan sonra elimizde kalan para kardır.
(Brüt kar) = (satışlar) - (maliyet) şeklinde hesaplanır. Yüzdeye vurursak:
(Brün kar) / (satış) = ((satış)-(maliyet))/(satış) olur.
www.yenittk.com

Elimizde ne var. Maliyet = 100TL, kar oranı = %20. Bunları yerine koyalım.
0.2 = ((satış)-100TL)/satış
0.2(satış) = satış - 100TL
0.8(satış) = 100TL
satış = 125 TL olması lazım.

formulde boldugun sey satis degil alis olacak. kar alis fiyati yani maliyet uzerinden hesaplanir. bosuna kimsenin beynini eritme yaniliyorsun israr etme :)

@vendorth orta okul matematik sorularına baktım. Hakikaten senin dediğin gibi maliyet üzerinden hesap yapılıyor. Yalnız ben inşaat sektöründe maliyet kontrol üzerine çalışıyorum (Finansçı değil mühendisim). Bizde kar oranı denince Margin/Revenue anlaşılır. Maliyet'e de Cost/Revenue şeklinde bakılır. Farklı şekilde kullanımına hiç rastlamadım. Muhtemelen cevabı bilmiyorsun ama acaba fark IFRS sisteminden mi geliyor?

yıllar geçmiş ama yazmadan edemeyeceğim. Eğer

Kar = (satis - alis) / satis

olsaydı bir şeyden %100 kar etmek için onu bedavaya almış olmamız gerekirdi, yani (satis-0) / satis = 1 = %100. bu durumda satışı 100 liradan da yapsan 2 liradan da yapsan x/x = 1 olacağından "%100 kar ettim" demek durumunda kalırdın.

turkcesini yazıyorum, 100de 20 kar = 100 koyup 20 kar ediyosun.

100 sermayen yani

@iinflack, o büyük ihtimalle çekilişlerle alakalıdır :/

vpn ler, proxy ler bile ipleri saklarken ne kalmış ekşiduyuru hostuna?

Demek istediğim, yasal merci tarafından gelen talebe bizzat Ekşi Duyuru'nun kendisi mi yanıt veriyor "Yer Sağlayıcı" sıfatıyla? Yani olayın teknik değil hukuki boyutu açısından soruyorum.

Eksi Duyuru icerikten sorumlu degildir, 6 aylik tum loginler ve icerigin IP adresleri saklanir.

@Campumaster peki "es" içerikli duyurular buna dahil mi?

tum kullanicilara ait login ve iceriklerin ip'leri tutuluyor.

Ayrica silinen hersey de tutuluyor, hic bir sey tam anlamiyla silinmiyor yani. Buna chat mesajlari da dahil.

Olm bileniniz yok mu lan ?. Abimizi üç yıldır bekletiyorsunuz.

eğer bunu yapamıyor olsaydınız, dropbox kullanırken kendi kendinize "lan ben bunu kullanıyorum ama ne işe yarıyor acaba" diye sormaz mıydınız ?

dropbox'ın var oluş amacını özetlemişsiniz zaten.

leyla & tarık

edriyin & rocky

cısto ve pofik

leyla ile mecnun
hansel ve gretel
edi (sarı) ile büdü (gri)

Feride ile ferit
Porto ile Riko
Nazli ile Cabbar

Mutlu (erkek). ( Kiz) sakine

dişi - üzüm
erkek - perçin

ying-yang

Coco- chanel

Porto ile riko +1

erkek olan için ajan; dişi için aklıma gelmedi.:D

pamuk - şeker

kimyon (erkek)
güllaç (kız)

sherlock - watson

9u bu ama fazlasını bilemedim:
www.wolframalpha.com

teşekkürler. zaten soruyu yanlış sordum sanırım. 9'u tespit edince daha büyük serilerin gerçekleşme ihtimalini tespit etmeye gerek kalmıyor.

Normalde sirketle yapilan sozlesme sonucunda siz sirket olarak sadece sirket mal varligi ile sorumlusunuz kendi mal varliginiz ile degil. Fakat muteselsil kefil olarak imza attiginiz durumda musteri surekli hizmet sozlesmesine aykirilik durumunda alacagi icin hem size hem de sirkete karsi icra takibi vs. yaptirabilir. Size onerim kefil olucaksaniz en azindan adi kefalet sozlesmesi imzalayip adi kefil olun ki musteri once alacagini sirketten almaya calissin alamazsa ikinci olarak sizin malvarliginiza basvurabilsin . Muteselsil kefil olursaniz direk sizin malvarliginiza basvurabilir.

@eldarwen, burada "alacağı için..." den kastınız nedir? mesela 100 liralık bir hizmet sözleşmesi imzalıyorum. 100 lirayi işi bitirip faturayı kestikten sonra müşteriden alabileceğim. yani ben müşteriye parasal olarak borçlanıyor değilim. benim müşteriye borcum (= müşterinin benden alacağı) şey nedir ve ne zaman doğuyor?

Hizmet sozlesmesi ile yapmayi taahhut ettiginiz seyi yapmamaniz halinde musterinin ortaya cikacak olasi zararlari diye dusunuyorum (sozlesmeden donme+menfi zarar tazmini durumu) ornegin siz ifayi gerceklestiremediniz musteri de daha yuksek ucretle bir baskasi ile anlasti iste menfi zarar; eger siz o isi gerceklestirmis olsaydiniz dogmayacak olan zarardir. Menfi zarara baska bir ornek: sizinle sozlesme yapma ugrasi cercevesinde yaptigi masraflar (sehirler arasi yolculuk yapip gelmistir mesela)
Hukuk 3.sinifi bitiren bir ogrenci olarak yorum yapiyorum kacirdigim bi nokta olabilir bu da dip not :)

Ve zikardo +1

@zikardo ve @eldarwen, özel bir cezai şart yok ama şu ibare var: "...yükümlülüklerini öngörülen süre veya koşullarda yerine getirmemesi halinde doğan müspet zararını Teminat Senedi’ni işleme koyma ve ödeme tarihinden fesih tarihine kadar geçen süre baz alınarak yasal faiziyle tazmin etme hakkı saklıdır."

Bu hükme kefil olunabiliyor mu? Teminat Senedi'nde zaten kefil imzası var bu arada ve toplam bedelin 1/4'ü oranında.

edit: @eldarwen, bu arada sadece müspet zararları dahil ettik özellikle.

tabi bu ifadeye de kefil olmak mümkün. yani sözleşme ifa edilmez de müspet zarar meydana gelirse müşteri bu zararı siz müteselsil kefil olduğunuz için isterse sizin malvarlığınızdan isterse de şirketin malvarlığından alabilicek. bu bir adi kafelet sözleşmesi olsaydı önce alacağı için şirket malvarlığına başvuracak takip sonuçsuz veya semeresiz kalırsa sizin malvarlığınıza başvurabilecekti.
bu arada müspet zarar: sözleşmenin hiç veya gereği gibi ya da tam vaktinde ifa edilmemesinden doğan zarardır.
sorumluluğa girmemek için vaktinde ve eksiksiz ifa etmeye dikkat edin.
yalnız şu noktayı ben de bilmiyorum. siz toplam bedelin 1/4üne imza attınız ama olay sonunda ortaya çıkan müspet zarar ya o tutarın altında ise?

@eldarwen, ben de o konuya takmış durumdayım. teminat senedi varsa sözleşmeye kefalet niye istensin, sözleşmeye kefalet varsa teminat senedi niye istensin? mükerrer bir temin etme yöntemi olur. ya da "teminat senedine konu meblağı aşan zararlar için kefalet" hükmü koyulabilir belki.

müşteriyle müzakere sonucumu bildireceğim.

tamam, çok memnun olurum.

Öncelikle türkiyenin üye olduğu uluslararası örgütleri ve bunların amaçlarını bir iki cümle ile yazın, devamında türkiyenin bu örgütlerdeki belirlenmiş rollerini yazın ve son olarak da kendi görüşlerinizi ekleyin.
Örneğin who dünya sağlık örgütü kaç yılında kuruldu türkiye ne zaman üye oldu üyeliğinden beri hangi faaliyetleri yaptı daha ne yapabilir... Son soruya kadar olan bilgileri örgütlerin sayfasından edinebilirsiniz.

yani bence burada ödevi alan kişinin kendi düşünceleri önemli. eğer muhallebi ile bizi seveceklerini düşünüyorsa bu düşünceyi temellendirip, sağlam bir zemine oturtarak yazabilir. aksi halde başkasının düşüncesini alıp kopyala yapıştır yapmış olacak.

mesela kendi fikrim, ilk aklıma gelen şey olarak yurt dışında yaşayan türkleri ve türk kökenli vatandaşlık değiştirmiş kişileri çeşitli dernekler altında örgütleyerek bölgesel yerlerde söz sahibi konuma getirmek bir yöntem olabilir. falan filan...

edit: uluslararası "örgütler" arasında denmiş, ben direkt uluslararası alanda anladım tabi. :)

google'a "bm ve türkiye", "nato ve türkiye", "ab ve türkiye" yazarak uzman görüşlerinden bir kolaj yapabilir.

biri yaş bok biri kuru bok

biri ishal biri kabiz

ikisinin de azı karar çoğu zarar

uyusturucu. kazandiginiz yanilgisi kumarda daha uzun surerken ve bunu etrafinizdakilerin de gorme ihtimali varken uyusturucuda boyle bir ihtimal yok, hep bir dibe cokus.

beterin beteri.

uyuşturucu.

not: bu yanıttan referansla kumarbaz olunması tehlikeli ve yasaktır.

yeterince işlevsel biri için ikisi de kötü değil.

Kumar daha kötü, uyuşturunun tedavi oranı daha yüksek :)

Jimi hendrixle başla.

buyur burdan başla: www.youtube.com

ya da bu: www.youtube.com

ya da sen en iyisi şu resimdeki bütün gruplara bi göz at: www.google.com

www.allmusic.com

bak burada güzel bi yazı var, üzerinde de kilometre taşı albümler var. iyi bi başlangıç olabilir.

tarz istiyorsan önce mefhumu öğrenmelisin. o da şu: mefhum falan yok, bütün bu rock hadisesi zenci müziğinin yüz yıla yakın bir zamandan beri araklanmasından ve sömürülmesinden ibaret.
dinleyip ne alaka diyebilirsin zira tını, gam, armoni, bok püsür bilmen lazım. gerçi ben de sadece bilmen gerekenlerin ne olduğunu biliyorum. bilmeden de dinliyorum. arada paslı çalan adamları dinliyorum arada temiz çalanları, tonlarını özenle seçenleri. böyle böyle gidiyorum.
bence al, faith no more dinle, black sabbath olur, opeth, dio, the stranglers, tool. bunlar hep bi derdi olan adamlar. hepsinin tarzı farklı.
böyle rivayetvari entryler falan da işe yarıyor işi kavramaya:
eksisozluk.com
eksisozluk.com
bunları hep dinle yap, sonra üstüne queen dinle, huzur bul, tekamül et.

sepultura gibi bir şey arıyorsan:

www.youtube.com

@kablel blues albümü indirdim, başlıcam @boshi teşekür @lizard resim çok faydalı oldu @ismail yk teşekür, mefhum konusuna kendimi verecem ilk, sonra gerisi gelir. çok teşekür

ben şöyle başlamıştım: ilk önce internetten metal ve rock türlerini araştırdım. sonra her türün önde gelen gruplarının müziklerini dinledim daha sonra şarkılarını öbür grupların şarkılarından daha çok beğendim grupların türlerini dinlemeye başladım. şuan ağırlıklı olarak death ve thrash metal dinliyorum ama bu demek değil ki diğer türleri dinlemiyorum. heavy de dinliyorum nu metal de dinlorum rapcore, hardcore, metalcore dinliyorum.

araba ne çevremde arayanlar var tavsiye edebilirim kendilerine

cevap güvendiğin bir galerici varsa onlara bırak.

arabanızda problem yoksa, piyasa fiyatının altını yazdığınızda da kıllanıyorlar. neden böyle, bilmediğimiz bir kusuru filan mı var diye. ucuza vermek istiyorsanız normal fiyat yazıp pazarlıkla vs. düşürmek daha uygun gibi.

link alalım bir bakalım :)

araba satma mevsimi henuz gelmedi yaza doğru canlanır piyasa.

mayıs gibi deneyin.

@halilibo, mayıs'a kadar beklemek ne mümkün. Aralık'ta "sıfır otomobil kampanyaları durulsun, o zaman piyasası açılır", Ocak'ta da "MTV'si filan geçsin, o zaman piyasası açılır", dedilerdi :D

Bu arada Renault2, Otokoç vs. gibi mekanlara mesai ayırıp uğrasam mı? Değerini verme ihtimalleri nedir? Küçük galerici eşrafını da daha gündeme almadım.

Araba ne usta burdan bi alıcı çıkar belki link ver

genel olarak ikinci eli yoktur belki aracin. bazi araclar oyledir, genelde zaten aranilan bir arac degildir.

size yine galeri yolu gorunebilir amac eger her hukarda satmaksa.

anneler daha uzun yaşıyor sanırim

erkeklerin daha erken ölmesine bağlıyorum ben.

sözlük popülasyonunun nispeten genc olmasindan dolayi ve erkeklerin kadinlara göre daha kisa yasadigini hesap edersek, biraz sayilar anormal farklida olsa nedeni bu olabilir.

erkek ya da kadının yaşam süresine bağlı olamaz bu durum, tekrar düşünün isterseniz. Anne ya da baba figürünün ölümünün bireyin üzerindeki etkisiyle daha iyi açıklanabilir.

Ayrıca,
eksisozluk.com

@ douchebag

dedigin dogru gibi olsa da burdan cikarimla türk insani babasini daha cok seviyo demek dogru degil cünkü bence tam tersi, türkler anneye daha baglilar.

baba basligina daha cok entry girilmesine neden olabilecek parametre bulmaksa yasam süreleri daha iyi an itibari ile.

ama baska yenilikci parametreler de olabilir elbette.

çünkü insanlar annelerini daha çok seviyor, onlarla iletişimleri daha iyi. dolayısıyla anneleri öldükten sonra kendileri ile hesaplaşma gereği duymuyorlar. ama baba öldüğünde yıllarca söylenmemiş, konuşulmamış, yaşanamamış duygular dolayısıyla hissedilen pişmanlık babasını kaybedenin içini kemirmeye başlıyor. onlar da bu yükten kurtulmak, içlerini arındırmak için büyük ihtimalle bilinçsiz olarak kullanıyorlar sözlüğü. tabi sözlük bu arındırma araçlarından sadece bir tanesi.

anne öldüğünde başlığa yazmak akla gelmeyecek kadar üzülür insan, ancak baba her zaman daha mesafelidir. anne öldükten çok sonra genk gelinirse falan yazılır da, baba ölünce oluşan üzüntü anneden kolay atlatıldığından iki kelime birşeyler eklenir oraya muhtemelen.

@lutah ve @uzdeniz +1500. ikisinin de etkisi var bence.

puro +1
uzdeniz +1

Bunlar dışında insanlar annelerini daha bir kendilerine saklamak istiyorlar gibime geliyor. insanlardan "Bizim peder de şöyleydi.." gibi şeyler duymak çok normalken dikkat et, insanlar annelerinden çok daha az bahsederler, daha mahremdir toplum için, böyle düşünmese bile toplumun bilinçaltında oturmuş bir şey bence.

Latex kullanıyorsun bibtex. windows icin en iyisi endnote zaten.

refworks (browser based) + zotero (standalone)

mendeley

Dizel alacaksanız PSA(Peugeot&Citröen) ya da Ford bakın.

Haha teker ölçüsü küçükler problem mi çıkarır?
Bende fiesta düşünüyordum ford teknik servisin ustasıyla görüştüm, biraz ses yalıtım problemi var başka da hiçbir problemi yok diyordu hacı.
Hayırlı olsun şimdiden.

opel astra'nın bir önceki kasasının sıfır gerçekten bir harika dostum. bende pejo var. çıkarmadığı arıza kalmadı. farlarında bile arıza olur mu ya bi arabanın? opel ya da vw'den şaşma.

Kesinlikle Clio 4.

corsa çok ekonomik araba,
kısa cliolarda iyidir.
ekonomik olması açısından değerlendirdim hacı.

corsa ecoflex (bütçeyi biraz esnetmek kaydıyla)

gençler arasında çok yaygın. fakat iş ortamına girdiklerinde bırakıyor çoğu. bırakamayanlar da streslerini sigaradan çıkarıp kötü kokularla yaşamlarına devam ediyorlar.

sigara zamlarından sonra deli gibi tütüne yöneldi belli bir yaş grubu

katılmıyorum,
aksine içenlerin sayısı hiç azımsanmayacak gibi,
bırakalı 1 yıl oldu sanki herkes sigara içiyormuş gibi geliyor bana.
lise çıkışları, sokakta, barda, kafede millet ne içiyor arkadaş diye şaşırıyorum.
millet kaçak sigara ve tütüne feci yükleniyo bu aralar.
otlakçılık gırla.
bırakmış olmaktan hep mutlu oldum.

lise çağındaki gençlerde içmeyen görmedim desem yeridir. hepsi içiyor abi. artık gizli saklı da değil. hepsi ellerinde sigaralarla, kahve & sigara yaptıkları fotoğraflarla facebook'ta kol gezdiriyorlar. aileleri de biliyor. bir de kapalı alanda sigara yasağı geldikten sonra, öğretmenler okulun içinde sigara odalarında içemedikleri için okulun kapısının önünde içtiklerinden dolayı hocalarıyla birlikte aynı ortamda içiyorlar. yasaktan sonra böyle saçma sapan bir görüntü ortaya çıktı.
üniversitelerde de keza aynı durum söz konusu. içmeyen çok nadir. fakat üniversitede şöyle bir şey var. tütün kullananlar baya fazlalaştı. liseliler winston'a, marlboro touch'a devam.

gayet herkes içiyor bence..

@buenosdias, evet epey azalacak. örneğin araştırma yapılsa zannediyorum yerleşkelerdeki sigara satışı yasağının sigara kullanımını düşürdüğü sonucuna ulaşılır.

prodüksiyon vs. amaçlı kullanılacaksa native instruments'ın battery diye bir şeyi var.

Bahis şirketinin kendisi?

güzel soru, ben de merak ettim. ama kendi düşüncemi de belirteyim: uzun vadede (+) getirisi olmadığından bir yatırım enstrümanı olarak kullanılmıyor olması gerekir. en riskli yatırım araçları filan denilen türev enstrümanlar bile kumardan fersah fersah risksizdir.

@boshi benim sorumda o aslinda.

mesela fon yönetiyo adam riskli bir %15 lik dilimi var ki bu da aslinda risksizin risklisi tabii ki, hesap vermesi gereken tonlarca adam var. ama burda mesela spor analizi ile 100 mac yapsa ki elinde yatirim sansi var. 100 mactan ciddi anlamda para yapabilmesi ya da günlük + degerler cikarabilmesi muhtemel geliyo bana.

bnm bildigidim 1 ocak-28 subat arasında gitmen gerekiyordu. nisan yalan olur gibime geliyor.

edit: 3 gün icinde halledebilirsin belkide.

Deme :/ üç gün içinde gidip kendimi yoklattırmam, sonra Mart ayı içinde bir daha mı gitmem gerekiyor?

şöyle bir şey buldum: ttp://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/06/04/askerlik-icin-yoklama-resmen-kaldirildi

Buna göre artık eski usul yoklama yok galiba? Aile hekiminden herhangi bir zamanda rapor almak yeterli olmuyo mudur?

şubeden sevk alman lazım dışarıda muayene olabilmek için.

bence bu hafta hala şansın var, koş bir an önce yaptır. toplasan 2 günlük işin var.

benim durumum şu: yüksek lisanstan mezun olmadım,ilişiğim de kesilmedi ancak tecil sürem doldu. şu duyurudaki: ow.ly hiçbir tanıma (2. madde a, b, c, ç, d) uymuyorum. benim durumum e) erteleme süresi sona erenlerden önceden yoklaması yapılanlar.

@thracian, valla sonum olur kardeş, o işe ayıracak mesaim sıfır. anca mesaiyi geceye kaydırıp gündüz koşturursam yetiştirebilirim.

e o zaman gidiyorsun tecil ettiriyorsun:)

25'i son dediler. eğer gecikirsen bakaya kalırsın onun da para cezası var dediler şubeden. ben de 22'sinde tecilimi bozdurdum. tecilimi bozdurduktan sonra 1-31 mart arasında tekrar kesin dilekçemi vermem gerekiyormuş. bence biran önce gidersen iyi olur.

@hokkabaz, senin dediğin olay yoklama değil galiba. çünkü "bakaya kalırsın" muhabbeti geçmiş. "yoklama kaçağı durumuna düşersin," demeleri gerekirdi. sen muayene vs. oldun mu yani? bir de ilk kez mi gittin sen yoklamaya?

benim tecilim nisan 2014'e kadardı bozdurdum erken gidicem. sadece tecil ettirmek için gittim. onda da muayene falan oldum. bu sefer gittiğimde sadece matbu bir dilekçe doldurup imzaladım.

beslenme + duzenli, belli saatlerde uyuyup uyanmama.

12'de yat 7.30'da kalk bak nasil dinc oluyorsun.

sporsuzluk, anemi, depresyon... seç beğen al.

kan testi yaptır.

Düzen eksikliği bence, en azından aynı durumda olan benim için. Bunun aslında pek çok nedeni olabilir, depresyon da başta gelir. Ama öyle bi sıkıntın yoksa her gün aynı saatte yatıp kalkmayı deneyebilirsin. Buna ek olarak bi kutu pharmaton vitamin yazıyorum. Kahvaltıyla birlikte günde bi tane al canavar gibi olursun.

sinüzit falan varmı, uyurken nefesini tam alamıyosan, horluyorsan veya ağzın açık uyuyosan vsvs, bitkin kalkma hissi ondan sebepli oluyor diye birşey kalmış aklımda. uykudaki herhangi bir nefes bozukluğundan yani.

birçok nedeni olabilir psikolojik rahatsızlıklar,kan değerleri,hormon dengesizlikleri,fiziki problemler vs. vs. bi dahiliyeciye gidip anlat durumunu.burda nedenini anlamak için kahin olmak lazım.

yatakla ilgili bi problem olabilir. kötüyse yatağını değiştir.

Hiçbir sıkıntı çıkmaz, tek hesapta topla, hangisi daha az kesinti yapıyor bak, bir de tek elden talimat vermek her zaman kolaylık olur al-sat işlemlerinde,

sıkıntı çıkarmaz. diğer yandan şöyle bir durum var: iki aracıdan biri çok büuyük ihtimalle daha yüksek ücretler kesiyordur, bu durumda portföyü en ekonomik olanı tespit edip onda birleştirmekte yarar var.

3.sü

üçü de kötü ama üçünden biri diyosan 3.sü kötünün iyisi işte.

1 dedim. ama 2 de fena değil gibi

2.yi direk ele seçeneklerden kaldır hatta
1.si güzel 3 de fena değil ama 2 sakın
bu tarz renkler itici geliyor her türlü kıyafette aksesuarda cartta curtta

nemo problemo +1

@nemo problemo

www.morhipo.com/kampanya/liste/13012/sneakers-under100tl#stt=1057_32418%401056_33176%2C32690&pg=0&ps=21&os=0&prv=1056

olmadı şurdan önerin o zaman, spora başlıycam ama hayvan gibi spor ayakkabıları da sevmiyorum.

1.si bence

üçü de kötü.. birincisi kötünün iyisi..

üçüncüsünü de ben beğenmedim. casual durumlarda da giyerim dersen siyah olanı, diğeri biraz daha sportif. (sportiften kastım böyle şortla falan da gidebilir) 3. sü ise o ne be.

bence 2. si

1.si

1.

favori 3 plase 2

edit: iş işten geçmiş olabilir ama sırayı karıştırmışım, favori 1 plase 2

sağdaki ayakakkabı bence.

sagdaki tipteki ayakkabilari spor yapma disinda asla giymem. cok cirkinler. hele kot ya da sort altina off dusunemiyorum bile.
soldaki.

sağdaki

sağdaki ayakkabı ile bütün yaz püfür püfür gezinirim dedim north face ise magazada gordum resimdekinden daha iyi fakat salomon daha işlevsel...

spor yapıyorsan ya da çok yürüyorsan filan sağdaki. şu arkadaki kopça gibi zımbırtısı çok hoş değil ama. işlevsel bişeyse bilmiyorum.

edit: işlevselmiş tamam. beğendim.

soldaki kot pantalon altında iyi durur diyorum.

fakat diğeri ile kot da olur şort da :)

banko soldaki

sağdaki diyenlerin hepsi bakir/bakire.


soldaki iyi.

Yaptığı tek spor seks olan bazılarının önemli olan işlevi kısmına katılmadığı için soldaki hoşuna gidebilir. Ama çok yürüyorsan hareketliysen vs sağdaki tabi.

synthesizer değil de bence bir midi controller alıp geri kalan her şeyi software'e ihale etmek daha mantıklı. böylelikle farklı arabirimler de kullanabilirsiniz (usb gibi). özetle yalnızca bastığınız notaları bilgisayara aktaracak bir controller'ınız olsun, bir sequencer ve vst plugin'ler yardımıyla da o notaları istediğiniz gibi eğip bükün.

şöyle iki tane alet buldum akainin sanırım bunlar yeterince işimi görür gibi geliyor

www.mediamarkt.de

www.mediamarkt.de

bir adet midi klavye alıyorsun.
bilgisayarına reason 4 programını kuruyorsun.
ondan sonra aklına gelebilecek her müziği yapabilirsin.

klavyenin tuşları piano gibi vuruşa duyarlıysa hele dadından yinmez.

"Sen görmeden evvel ben bunu biliyordum"
"Senin anlayacağın bir zevk değil bu"
"Herkes buna ilgi gösterince güzelliğini kaybetti"
Bu lafları evirip çevirip kendilerini özel hissetme çabaları..
Adam, bundan 20 yıl evvel milletin yerde görüp almadığı kaseti şimdi picasso eseriymiş gibi gösterişle saklıyor, evine gelen kızlara göstermeye kasıyor..
Denyo..

hissetsin ya, kime ne zararı var. diğer insanlar niye geriliyor onu anlayamıyorum? Çok bilmişlik mi yapıyorlar yani. Diğer insanlar niye tepki gösteriyor onu anlayamıyorum, troll mü bunlar.

işte bu yüzden:
www.youtube.com

bence soruyu yanlış sordun. soru şöyle olmalıydı. bir insan neden hipsterlerden hoşlanılır?

@k4l3m : Sen keyifle birşey yaparken, bir adamın böyle salça olduğunu düşün.

Bazı insanların hep birilerinden, bir kesimden nefret etmeye ihtiyacı var. Bazı insanlar birilerini eleştirmeden, nefret etmeden duramıyor. Oysa kimsenin kimseye zararı yok. Saçmalık işte.

türkiye dekiler icin konusuyorsak, sahteler ve özentiler. her toplumsal alt grup onu doguran sosyal kosullarin ürünüdür. türkiye de öyle bir durum yok, 1920 lerde opera dinleyen türk ne kadar özenti ve zorlama ise hipsterlik da öyle.

flickr'dan rol modeli seçerek hayata devam edilmiyor.

hah hazır biri sormuşken ben de sorayım: hipster ne?

ben nefret etmiyorum. kendini farklı hissediyor. bırak karışmayın. onlar da ayrı bir renk.

@k4l3m @ozdek twitter.com

bu abi baya komik hicvediyor, örnek teşkil edebilir.

Hikaye guzelmis yalniz. Sonuna kadar okudum

Cok haklisin.

bence haklısın. çok iyi yapmışsın boşver.

Üşenmedim okudum, dayak atsan yeriymiş herife.

tam çıkıyordum, senin soruna denk geldim. neyse hızlıca cevaplayayım. hacı sen haklısın. ama bir ihtimal, bu dallama aklınca sana abilik, çapkınlık öğretmek niyetiyle kızlar için o şekilde sana sormuştur. boşver koy g.tüne rahvan gitsin. en iyisini yapmışsın.

bir çırpıda okudum, doğrusun, daha güzel eyyorlayabilirdin de.

Adamın gözünden bakmaya çalışıp kenarından köşesinden savunmam gerekseydi, bilmemkacincinick'in dediği gibi, abilik yapma niyetinden demiş olabilir derdim de, bunu yapsaydı biraz daha az "yavşak" söyleyebilirdi. Zaten niyeti de o kadar iyimser değildi muhtemelen.
Sonuç olarak iyi yapmışsın. Ablan da teşekkür eder daha sonra.

1 sene geçmiş lan üstünden. Sen pişman mısın? yada manyak mısın?

oh iyi olmuş vurduğun ben böyle şeyler dizilerde oluyo sanıyodum

gayet de haklısın.
ablamın yanında senin gibi bi de kardeşim olaydı iyiymiş dedim o derece.

Eline sağlık.

şahane olmuş, tebrik ederim.

Bi çırpıda okundu. Haklısın. İyi yapmışsın da ablanın şimdii ilişki akıbeti ne

haklısın.

ablan konusuna gelince, o herifin ne mal olduğunun farkındadır merak etme, bir süre sonra ayılır ve tüm zaten farkında olduğu şeylerle birlikte büyük resmi görüp sana hak verir.

Haklısın, iyi yapmışsın, eline ve diline sağlık. Aynı o yavşak gibi tipler gelip haksızsın diyor (olabilir) sana. Ne kadar önemsemen gerektiğini biliyorsun işte..

Bu arada merak ettiğim husus; aranızda kaç yaş var, bu hıyar kaç yaşında, ne tarz kompleklere dahil ki abilik pozlarına giriyor?

kuvvetine güvenip önüne gelene haksızlık etmeye devam edersen bi gün birisi tenhada fişini çekiverir.

Aradan zaman geçsede insan bazen acabada kalıyor ama bir saniye bile düşünme bence. Her şeyin bir yolu yordamı var. Davarlaşmaya gerek yok oda adam olaymış biraz. Ayrıca kendimden biliyorum lan sevdiğimi incitmemek için nelerden vazgeçtiğimi. Önümde bir hayat planladığım insanın bir yakını olacak ve onu yok sayıp bildiğimi yaparım imajı çizeceğim. Şöyle düşün kardeşin boynunu bükse senin kadar kimsenin içi acımaz. Elinde çocukla mutsuz bir hayattan yıkık ve kesinlikle haklıymışsın sözleriyle geri döndüğünde bir ömür bedel öder gibi yaşayabilirdi. Neyse ki yeniden aşık olma şansı var. Neyse ki insan gibi insanlarla tanışma fırsatı var. Tebrik ettim seni.

gözler italyan hakemde terk gibi geldi bana ama eğer sazan.avi değilse iyi yapmışsın..

ablanın hayatını kurtarmışsın, eline sağlık

"elimin tersiyle koydum" diyince ben bi ohh çektim. iyi etmişsin. ablanda düzelir merak etme o da anlayacaktır sonra seni

bir de karşı taraftan dinlemek lazım ama haksızmışsın gibi geldi. bazı tipler fazla sosyal ve geveze olabiliyor, adam kendi eşinin yanında dahi "şöyle hovardalık yapacağım, böyle çapkınlığa çıkalım..." vs. diye üfürüyor, eşi de "yav he, he..." diyor, gülüşüyorlar filan. böyle bir kültür oluşturmuş tipler var yani. son tahlilde bunlar genelde boş konuşan tiplerdir diyebiliriz. temel motivasyonları eğlence, gırgır ve hatta goygoydur. senin yaşadığın olayı kayınço-enişte ilişkisini panpalık mertebesine upgrade etmeye çalışan bir şahsın sumsuğu yemesi şeklinde özetlemek mümkün. kurban muhtemelen kız arkadaşının yanında da bu tür muhabbetler çevirip "eki eki eki" diye gülüyordu ama bu defa sert kayaya toslamış. "zaten gıcık kapılan elemanın uygun zemin oluşunca temiz bir şekilde dövülmesi" vakası olarak yorumladım. bi de ve sinem'de engin enişte'nin bacanaktan yediği dayağı hatırlattı.

özet: senin yerinde olsam "bu tür muhabbetler bana ters, aklında bulunsun," diyip sinyali verirdim.

ablan böyle ağlıyosa o gavat senin ablanı ikna eder, sen sonra daha pişman olursun, na buraya yazıyorum... eğrisi doğrusu neyse o olsun, boşver takma kafana, ablana destek ol yeter. anlaşılan aşık, ikna edilemez o, salağa bağlamış.

hatta onlar barışınca sen kötü olursun fln, bu ikili ilişkilere karışmamak lazım.

yapılabilir ama 1 sene bilimsel hazırlığa tabi tutulur.

özel üniversiteler dışında pratikte imkansız.

devlet üniversitesinde pratikte imkansız falan değil, bir psikoloji master'ı yapan asistanımız fizik mezunuydu, sadece 2 yıl değil, 3 yıl yapıyorum demişti. Yani hocalara kabul ettirebilirseniz olur.

yapabilir, özel üniversite olmak zorunda da değil. psikolojiden kasıt klinik psikolojiyse o biraz zor tabii. sosyal psikoloji, endüstriyel psikoloji / örgüt psikolojisi olasılıklar arasındadır.

sana tebliğ edilen tarih zaten eline ulaştığı tarihtir. ne zaman tanzim edildiğinin önemi yok. sen 8 şubat'ta teslim aldığına dair kağıt imzalamışsındır sanırım. 5 günü bu tarihten itibaren sayman gerekir.

tebligat edildiği tarihten ile sana ulaştığı tarih aynıdır. kısaca 8 şubattan itibarendir.

eline geçtiği tarihtir esas olan.

9unda başlar. Aldığın günü saymazsın.

Aynen ya tanzim edildiği tarih demek istemistim. Teşekkürler.

en geç 13 şubat günü mesai bitimine kadardır devlet dairesi veya mesaili bir yerse tebligatı yapan. ama bir bankanın ödemesi falansa. 13 şubat gece 12 ye kadar süreniz. aldığın ilk günü saymıyorsun yani.

teq techniques mi? zordur herhalde. operations research konuları içeriyor olabilir.

evet teknikleri, abi yapma be

sallama bardak ve kupalar için, demlik poşet çay ise, çayı demlikte demlemek için..

içlerinde çay var :)

sanırım demlik poşet çay bildiğimiz dökme çayın poşetlenmiş hali, sallama çaysa dökme çaya göre daha granüler (ince kıyılmış) olsa gerek (sallıyorum).