Şimdi bakıyordum ben de. 250 liraymış fiyatları. Düz video sitesi ama olsun, iş görür.

www.videoscriptleri.com

istediğim özellikler pek yok bunlarda. söylediğiniz gibi düz video sitesi. ama buna ek olarak sosyal bir yönü de olması lazım. üyeler için çeşitli iletşim olanakları. ben de bunları buldum.
www.istanbul.net
mesaj attım henüz dönmediler. yani daha profesyonel ve hazır paket değil de özel tasarım istiyorum. başka bildiğiniz var mı?

250 lira gibi bi butce varsa zaten scriptlance gibi rentacoder gibi bi sisteme yonelmek gerekiyo.

yuksek butceler icin ise birebir arayip gorusmeniz daha iyi sanki. o

siz bence portal isteyin video modülüde isteyin yanında ayarlamalar olur ücret daha net çıkar meydana

kartın aktif olup olmadığını bilmiyorum ama evet herhangi bir atmden yapabilirsin havale. hayır ücret kesilmiyor ziraat hesabına yolladıgın zaman.

1- Kartın üzerinde son kullanma tarihi yazması lazım. Sanırım öğrenim kredisi hesapları hemen kapatılmıyor.
2- Ziraat btm'leri var. Oradan hesabına para yatırıp havale yapabilirsin. Hatta kartsız para yatırma bile var. Oradan istediğin hesaba masrafsız para geçebilirsin.
3- Bu tür havalelerde ücret alınmıyor.

1. eğer ziraat bankası kart tasarımını değiştirmediyse bkz: #5990636

Acun Ilıcalı? Hem genç hem başarılı hem de eli ayağı düzgün.

O olmazsa Sadettin Saran olabilir mesela.

ben...

sonra, umut oran da olabilir. kendisini çok sevmiyorum ama adını daha sık duyacağız gibi geliyor bana.

(bkz: teritori) ehehehe
şaka bi yana ssg var işte.

(bkz: mert akel) liseden üst dönemimdi, feci yol aldı

www.gelecekdaha.net web sayfası gençlere fezy almaları için üretilmiş bir sayfa. Burada ki videolardan genç başarılı arkadaşlara ulaşmak mümkün.

İsimler işe yarar umarım..

melih gokcek. ankara buyuksehir belediye baskani. yas 61. evli. 2 oglan babasi.

61 yasindaymis ama 30 yasinda gosteriyor.

server aydın

surdan sec begen al, hepsi unlu, basarili, girisimci ve genc, listede 1 numarali kisi facebook'un kurucusu:
www.retireat21.com

suradan da Turkiye'dekilerden haberdar olursun sanirim:
www.tugiad.org.tr

arda turan

(bkz: sadri yıldız)

kesinlikle yıldıray çınar incelenmeli. TRT 3 Türkücüsü olan değil elbette. Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü mezunu değerli kardeşimiz. ekşi'de bi ton zımbırtı var hakkında yamulmuyorsam. Hem ilginç olmaz mı sence de? Anladığım kadarıyla bi çeşit haber vesaire gibi bi prje için gerekli. Dediğim gibi bence oldukça ilginç olur. Şukela olur.
Sevgiler...

Be Hey Dürzü de Neyzen Teyfik'e ait bilinir. Ama alakası yok.

Muhtemelen bir gazetecinin hatasıdır, öyle bilinip gitmiştir.

Bu mutluluğun değil olsa olsa fakirliğin resmi olur. Yiğit Özgür karikatürü gibi.

diane dengel hep bu mutluluk resimleri üzerinde çalışmış. bir de mutluluk resimleri diye sergisi varmış. internetten sergiyi inceledim. ve abidin dino ya ait olduğu sanılan bu resim aslında "home sweet home" isimli diane dengel yapıtı imiş. googledan diane dengel ve diane dengel home sweet home diye aratırsanız. ressamın çizimlerinin,vuruşların, rotuşların tarzının benzerliğini gorebileceksiniz. vay be kandırılmışız

bak daha açıklamalı buldum;

ABİDİN DİNO "İNTERNETTE DOLAŞAN" MUTLULUĞUN RESMİ İSİMLİ BİR TABLO YAPMAMIŞTIR. İnternette dolaşan resim Abidin Dino'nun değil DIANNA DENGEL'in tebrik kartıdır.

Abidin Dino ve Nazım Hikmet arasında resim ve mutluluk diyaloglarının geçtiği bilinir; Hatta, Mutluluk=Sevgi+Güven Duygusu+Korunmak+Güvende Hissetmek+Çocuğunu emzirmek gibi kavramlar da bu diyalogun konusu olmuştur. Ancak Nazım Hikmet son noktayı "Yaz ortasındaki Küba'nın resmini yapabilir misin Abidin?" mısrasıyla koymuş ve Abidin Dino da Mutluluğun resmini çizmemiştir...

Söz konusu resim Dianne Dengel'in card çalışmalarından biridir. Resimden çok 3D çalışması olarak kabul edilir. Print fiyatı ise sadece ve sadece 25 $'dır. Bu resmin sanatçısı halen yaşamaktadır. Kişisel web adresi ile bahsi geçen resmin linkleri aşağıdadır.

Grafik Saati
Sanatta güvenin adresi

DIANNE DENGEL'S HOME PAGE (Açılan sayfada next e tıklayınız, en altta 3. sıra 2. sütundaki 'Home Sweet Home" isimli kukla resim Türkiye'de Abidin Dino'ya ait olduğu iddia edilen resimdir.

www.diannedengel.com

Resmin linki HOME SWEET HOME

www.diannedengel.com Sweet Home.jpg

kaynaklar ingilizce olabilir mi?
ecodrain diye bir olay var. banyo yaparken akıp giden sıcak suyun sıcaklığını tekrar dönüşüme kazandırıyor mesela.
sonra gri suyu dönüştüren sistemler var. mesela: www.greywater.com

ekleme: www.bilwor.com
bir de bu tür musluklar var, sanırım suya hava karıştırıp su tasarrufu sağlıyorlar. fuarda görmüştüm.

bi' yerde okumuştum su tasarrufu ile ilgili ;
klozetlerde suyun toplandığı yer var ya - tretuar mı deniyordu ona?- oraya örneğin 1.5 litrelik bi' pet şişeyi doldurup koyuyorsunuz ve her sifonu çektiğinizde o hazneye 1.5 litre az su doluyor. Bu sayede 1.5 litre su tasarruf etmiş oluyorsunuz. İşine yarar mı sanmıyorum ama belki bi' beyin fırtınasına yardımcı olur.

Fotoselli musluklar vardı, elini yaklaştırınca akıyordu su. Ya da musluğa bir aparat bağlanıyordu; ucundan çubuk uzanıyordu. Çubuğu sağa sola ittirerek musluğu çalıştırabiliyordun. Bunun gibi fikirler mi?

genelde aynı suyun birkaç farklı iş için tekrar kullanımına dayanıyor bu tip projeler.

başlangıçta evde su kullanılan işleri, bunların su kalitesi açısında girdilerini ve çıktılarını tanımlarsın.
-bulaşık: 10000 ppm kirli, berrak, şu aralıkta ph
-sifon: yüzbinmilyon ppm kirli, opak olabilir, bu aralıkta ph
-banyo: 1000 ppm kirli, berrak, o aralıkta ph
(sınıflandırmaları ve rakamları salladım, elbet bir ölçüsü vardır bu işin)

daha sonra bunları bir güzel tablolaştırıp, bir işin su çıktısının diğer işin su girdisine çevrilebilmesi için gereken temizleme işlemlerinin maliyetlerini, ve her işlemin ne kadarlık bir su tasarrufuna tekabül ettiğini hesaplarsın:

-banyo suyunun çamaşır makinesinde kullanılabilmesi için mekanik filtre ve basınçlandırma gereklidir 10 kuruştur.
-çamaşır makinesi suyunun sifonda kullanılması için sadece iletim gereklidir, 5 kuruştur.
-bulaşık suyunun banyoda kullanılması için kimyasal temizleme gereklidir 50 kuruştur)

minimum maliyet ve maksimum su tasarrufu sağlayan çevrimler üzerine gidip, bunun maliyetini düşürmenin yollarını ararsın.

zaten en az iki rezervuar ve bir pompaya ihtiyacın olacak. seçtiğin çevrim senaryosu için pompa rezervuar ve borulama tesisatı maliyetini de hesaplarsın, olur sana mis gibi proje.

iki çevrimin arka arkaya yapılması durumunda (banyo suyu->çamaşır makinesi->sifon), kullanacağın karşılaştırma tablosu 3 boyutlu olacaktır. daha da bombastik olur.

@kediebesi
ingilizce olabilir tabi. musluk gibi ufak değişikliklerden çok genel bi sisteme ihtiyacım var.

@charlesbukowskiineksi
evet zihni sinir projesi gibi ama onu zaten ikili düğme yaparak çözdüler sayılır. ayrıca hocaya elimde pet şişe gidrsem hoş olmaz sanırım :)

@ataturkiye
genel bi sistem düşünmem gerekiyor

@want2die
arıtma bizi aşıyor biraz dediğin gibi kullanılan suyun bir kaç kez daha kullanımı gibi şeyler daha çok.

@makineci
suyun detaylarına pek girmek istemiyorum ama banyo suyunu tuvalet için kullanmak olayını kullanabilirim.

ve son olarak şöyle bir alet buldum olur da ihtiyaç duyan merak eden denemek isteyen olursa:
www.gothotwater.com
www.suveenerjitasarrufu.com

www.danhagerman.com

daha geniş bir sistem demişsin amma benim gördüğüm en basit sistem de budur. :)

yukarıdaki yazıları okumadım,o yüzden şimdi söyliyeceğim fikir bi tekrar olabilir.
en mantıklı en akılcı ve en etkili su tasarruf işlemi,altımızda kova varken banyo yapmaktır.belki ilk başta saçma gelebilir ama bu fikrin doğuşunda ve uygulamalı olarak öğretiminde ankara büyük şehir belediye başkanının başrolü olduğunu söylersem olası muhalifliğiniz kırılır gibime geliyor.

@aysiku : ney? ikili düğme mi? nası yani? ( makinesini yapmışlar ben hala pet şişedeyim. )

@charlesbukowskiineksi
şöyle ki sifon için iki düğme yapmışlar biri küçük boyutta diğeri daha büyükçe. küçük olana basarsan daha az su serbest kalıyor, büyüğünü çekince de daha az su gidiyor.

vay anasını amma uzak kalmışım tuvalet dünyasından ( duyan da 30 senedir içindeyim sanacak - gerçi bi' bakıma öel tabi de:)

ikili düğme ha vay be.

Scene d'amour - Sarah Brightman

Hatta "New Age Rhythms" albümünden.

RS232 Girişinden de Yazılım /Veri / Key / Kanal Listesi Güncelleme

Orada yazılanlara göre yazılımları güncellenebiliyor. Kablosu varsa kendin güncelleyebilirsin yazılımı. Yok ugraşamam diyorsan 5-10 liraya atıyorlar güncel sürümleri.

2-3 aydır uydu alemlerini araştırmadım ama uyduda nba tv çözülmüyordu şifreli keyi bilinmiyor. eurosport lar da çözülmüyordu şifreli türkçe olanlar bile çözülmüyor. (sunny nin çok eski bir versiyonu varmış çözüyormuş dediler ama denemedim) başka da bir discovery chan, national geog şifresiz veya çözülen şifreli olduğunu zannetmiyorum. bu elindeki uydu alıcısının desteklediğini sanmıyorum ama kart paylaşımı yapan daha gelişmiş modeller var onlarla çözülcek başka kanal bulabilirsin belki ama uzun iş.
turkeyforum.com da
forum bölümlerinde varsa cihazının bölümüne bakıp daha fazla bilgi alabilirsin. program yüklerken dikkatli yanlış bişi yaparsan epromun tekrar yazılması gerekiyor sanırım onu da sen yapamazsın yine uyducuya gideceksin.

Evet işlemci Montevina serisinden. Arayolu 1066 mhz ve 25w. Ama Penry'nin ne olduğunu bilmiyorum. Daha detaylı bilgi aşağıda var.

processorfinder.intel.com

evet, kendisi montevina serilerindendir, p penryn-3m'in kısaltılmışıdır (en azından bu işlemci için) ve bus speed'i 1066 mhz'dir. vallahi ben demiyorum bunları:

processorfinder.intel.com
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

ek not: isimlendirildikleri plarform farklılıkları genelde kullanılan processor'a göre değişkenlik gösterir, onun dışında da bazı teknik farklılıklar oluyor. ama bu montevina (yani nam-ı değer centrino2) şu anda hali hazırda bulunan en son tipteki işlemcilerin platformu.

piyasada 4 gb ramli vista'lı bilgisayarlar satılırken bunu söylemek biraz saçma geldi bana.

32 bit xp'ler için geçerliydi o. 64 bit xp ve diğer vista'lar çalıştırır 3 gb üzeri ram'leri.

32 bitlerde görmez diyor ama görenler var?

img136.imageshack.us

32bitlik işletim sistemlerinde sadece 3.2gb ram kullanılıyormuş..eger 8i kullanmak istiyosan 64bitlik sistem kurmak gerekirmiş tabi bide driverları var..

(bkz: pae)
32bit windows vista'da SP1'den itibaren bu sorun yok. ama tabi 64gb ile sinirli.

3 gb görür 4 gb görmüyor 32bitte.
vista da olsa xp de olsa linux de olsa 32 bitde 4gb ram görünemez sözlükte açıklaması var.

"With SP1, Windows Vista will report the amount of system memory installed rather than report the amount of system memory available to the OS. Therefore 32-bit systems equipped with 4GB of RAM will report all 4GB in many places throughout the OS, such as the System Control Panel. However, this behavior is dependent on having a compatible BIOS, so not all users may notice this change."

technet.microsoft.com

yani 700 lira ödeyeceksin, zaten piyasada o fiyata hatta daha ucuz... 30tl içinde adsl ücreti dahilse durum değişebilir.

Fiyat normal ama telefon hattı abonesiysen alabilirmişsin. Saçmalık.

Bunun yerine biri adsl'de buna benzer bir kampanya var. Onu araştır istersen. Adsl de bedavaya yakın bir fiyata geliyordu.

hocam türktelekom'un o "über" sitesinde kampanya ile iligli bilgi yok. ben de call center'ı aradım makine ile adsl birlikte verilmiyormuş. bu durumda piyasa fiyatının üzerinde bir fiyata almak istiyorsan durma derim.

Çok büyük ihtimalle dolandırmaya çalışacaklar ve yine büyük ihtimalle "hediyenizi almanız için bize x kontör şifresi yollamanız lazım" gibisinden bir şeyler söyleyeceklerdir.

Siz bilinçlisiniz belli ki. Bence arayın ve şüpheli bir durumda (özel kimlik bilgisi isteme/para isteme/kontör isteme vs) telefonu kapatıp durumu polise bildirin. 155'i ararsanız sizi ilgili birime bağlayacaklardır.

Geçmiş olsun.

Açıkçası mesajı atan sivrizekalı vatandaşı arayıp muhattap olmak istemiyorum. (hele böyle bir şey için 1 kontör dahi harcasam ciğerime oturur:) En iyisi polisi direk arayayım ben. Zaten arkadaşımsa da akıllanmış olur, böyle şaka yapılır mı lan :D
Cevap için teşekkürler.

her şeyde polisi aramak neden? ya samimi bir arkadaşınsa? arayıp kimsiniz diyebilirsin en azından ne dediklerini bi' dinle..

bence ara. hemen 250 kontör yollamazsan polisi arıyorum de.

şu gizli kamera ile çekip haber yapan kanallardan birinde çıkmıştı bu adamlar. 10.000 lira ödül kazandınz diyorlar sonra 250-500-1000 kontör alın bize kazıdığınız yerdeki numarayı söyleyin biz onu hesap numarası yapacağız diyorlar.

işin komik yanı buna inanan var. daha komik yanı inanıp 2.000-3.000 lira kaptıran insanlar var.

bence arayın önce bir. kimsin nesin deyip öğrenmeye çalışın. dalga geçen bir tanıdık değilse 155'i arayıp ihbar edin.

polisi aradım. polis arkadaş "ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok, savcılığa vereceksiniz." dedi.
bakalım ne çıkacak.

turkcell müşteri hizmetlerini arayıp durumu bildirebilirsin bence. bırak onlar uğraşsın..

Müşteri hizmetlerini de aradım. Zaten önce müşteri hizmetlerini aradım. Oradaki de "bunlara inanmayın, işte bu tür vakalar çok yaşanıyor." tarzında öğütler verdi.
Tabii "o kadarını ben de anladım, ya gerisi?" diye sormadım. :)
pazartesi günü önce karakola gidip, sonra savcılığa dilekçe vereceğim.
Şu anda kendimi çok önemli biri gibi hissediyorum şerefsizim. Keşke hep böyle olaylar yaşasam.

muhtemelen özel bir telefon numarasıdır. arayınca normalin 3-4 katı kontör geçirirler. dikkatli olunuz. son olarak numarayı googleden bi aratın bakalım ne çıkacak.

numarayı buradan versem çok pis ve ayıp bir şey yapmış olur muyum yav?
google'dan arattım bir şey çıkmadı, zaten içinde 666 falan var. numaranın kendine hayrı yok ki bana olsun :D

Bu arada nasıl özel numara olabilir ki? Yani 444'lü falan değil. Normal turkcell numarası. Öyle bir şey var mıdır "abi bana bir numara verin, arayana paso girsin" temalı bir tarife var mı ki?

var tabi. sıcak sohbet tarzı numaralar görmüşsündür. bunun için belli şartlar vardır gidip abi bi numara ver millete geçireyim dersen olmaz tabi. (:

Ver savcılığa dilekçeyi, uğraşsın pezevenkler...

bir tür ölü piksel problemi olabilir mi?

monitör eski ise vadesi dolmuştur ya da oda olmadı aşırı ısındı akü kutuplarını çıkarın uçları meme yapmıştır yok bu arabadaydı hıh.

Büyük ihtimalle bağlantı kablolarında bir sorun var. Oynat hocam kabloları, bir değişiklik var mı yazıver.

emre kaçar vardı. 180'de 180 yapmıştı. 2003 yılıydı. sonra neler neler yaptı da...

sabogo kaşmer 1996 öss sözel birincisi imiş.(miş)

Yok mudur şunun listesi tam olarak?

1995'te 1. Ali Burak Güner, 2. Tuba Senger, 3. Güvenç Dönmez idi. Ben 1996'da girdiğimden kendime gaz yapmıştım bu insan evlatlarını da anca ilk yüze yettik.

Tam liste yoktur herhalde, anca gazetelerden falan aratarak çıkar. Ne yapacaksın ki?

bizim okulda bu isler mahkemeyle falan degil dekanliga verilen bir dilekceyle oluyordu. daha sonra olusturulan bir kurul ile kagit tekrar okunuyor ve ona gore degerlendirme yapiliyordu. mahkeme falan garip geldi bana ama bilemedim.

Önce dekanlığa başvurulur, kurul kağıdı tekrar okur; eğer sonuç alınamıyorsa mahkemeye gidilir. Nasıl buradaki mahkemeden sonuç alamadan aihm'ye gidemiyorsan aynı durum.

Bence tek derse gitsin hocasına yalvarsın. Tek ders yüzünden çok kıl değilse hoca okulu uzattırmaz. Yok olmadıysa artık çoğu ünv'te de tek ders sınavı var; ona girsin.

Çözümler bitmez yani. Mahkemeye gidip hocayla papaz olunursa o okul daha çok uzar gibime geliyor.

ataturkiye haklı. mahkeme en son cozum. hocanın burnundan girip, agzından cıkıp güzellikle estetik bir sekilde halletmeye calısın. acık ögretim fakültesi olsa neyse. adam size gıcık gider ki, bir adem oglu olarak gidicektir. ne güzel bir ögrencisin beni mahkemeye vermissin aferim sana diyecek hali yok. empati yapın biraz. olumlu yonden halletmeye calısın. psikoloji yapın biraz, herkesin bir zayıf yonu vardır. ordan vurmaya çalışın.. hic bir aternatif bırakmaz ise, dekanlık daha sonrada yök gibi kademeleriyle bu işi cözme girişiminiz olabilir, müsterih olunuz..

ben davayı açmasamda böle bi durumla karşılaştım.eger gerçekten çok eminse bence hakkını aramalı.ayrıca bu tür davalarda bana söylenen ögrenciler hep haklı çıkıyomuş.mesela ögrenciye notundan düşük sözlü notu verilmesi yasak.bilmem anlatabiliyor muyum?eger böle bi durumda söz konusuysa ögrenciye bi kastı olabilir hocanın.ama ortada somut bişe yoksada açmayın derim ben.tanık bulmak falan zor olabilir.bi de zaten böle bi durumda dava açmak yerine ilk olarak milli egitme dilekçe yazıp daha sonra müfettiş gönderiliyo ve kagıtlar kontrol ediliyo.

öncelikle, biz zaten hocayla konustuk, adam kıl bir herif, sonuc doğru olmasına rağmen puan falan kırıyor bir şekilde... bunun dışında dekanlığa itirazımızı da yaptık, ama sonuç alamadık, zaten dekanlığa itiraz işini halletmeden önce dava açılamıyor.
@ alan shearer ve ataturkiye:siz hangi okuldasınız yahu, bizim okulda ve bildiğim diğer okullarda itirazdan sonra kurul falan toplanmaz, kağıt tekrar okunmaz sadece not hesaplanırken maddi hata var mı diye bakılır. yani diyelim ki; hoca ilk soruya 25 puan verir, 2. soruya 15 puan verir ve 3. soruya da 10 puan.. ve notu verirken öğrenciye verdiği puanları toplar 25+15+10=50 biz okula itiraz ettiğimizde 25 15 ve 10u toplarken yanlışlık olmuş mu diye bakılıyor, cevap kağıdının tekrar okunması, sorulara yeniden not verilmesi sözkonusu değil yani. kıskandım valla sizin okulu.
@vomitandscream: dediklerini ben de sağdan soldan duyuyorum ama hep arkadaşımın-arkadaşımın arkadaşının vs. başına gelmiş oluyor, ben bugüne kadar benim başıma geldi diyeni duymadım.
bundan başka sözlü vs. olaayı doğru, ayrıca lisede okuyo olsaydı da işimiz kolaydı ama bizim davada kağıdı buyuk ihtimalle ist. üniden bir hoca okur, biz de marmaradayız. diyeceğim şudur ki, istanbul ünideki hoca bizim hocanın tanıdığı olur, bu durumda bilirkişiye falan güvenemiyoruz bana bu konuda hukuki yardım lazım.
tekrar@vomitandscream: malesef milli eğitime dilekçe falan gönderilmiyor, müfettiş falan yok, üniversiteden bahsediyoruz, koskoca profesorun verdiği nota müfettiş mi yanlış diyecek, o müfettiş okuduğu kağıt hakkında ne biliyor ki. ayrıca şahitt falan buluruz ama idare mahkemesinde şahit mahit gösteremeyiz, dava dosya üzerinden yürüyecek, duruşma bile olmayacak, hakimle konuşup durumu izah edemeyeceğiz, bu yüzden de dilekçemizin sağlam olması gerekiyor
bu işin tek yolu, okulu taraf göstererek idare mahkemesinde dava açmak ve bana bu konuda yardım lazım. yani biraz hukuki desteğe ihtiyacım var..
not: verilen cevaplar pek işime yaramadı, ama zahmet edip de cevap yazdığınız için çok teşekkür ederim

@divit: biliyorum öyle olacağını, dava açılacak 30-40tl harç parası var sonra yaklaşık olarak 300 civarında b.kişi ücreti var, sonra okulatebligat yapılacak, okulun 1 ay cevap süresi var sonra ben o cevaba cevap yazacam sonra da kağıt bilirkişiye gidecek, aslında bilirkişi bu kağıdı 1 gunde okur hadi biz ona 1 hafta süre verelim ama oyle olmayacak o kağıt bilirkişide 1 ay bekleyecek falan filan.
dava uzun sürecek ama bizim derdimiz bu değil, biz hocaya gıcığız, cunku adam gıcık bir adam ve hakkımızı soke soke alacabileceğimizi gostermek istiyoruz ki haddini bilsin, eğer arkadaşı bu davadan vazgecirirsem, gidip adamı dövecek(aslında hakediyor) ve başını belaya sokacak.
davanın uzun sürmesi sorun değil çünkü, dava ne kadar uzarsa ark. o kadar gec mezun olur ve alacağı tazminat da bir o kadar artar, biz "eğer zamanında mezun olmuş olsaydı ayda şu kadar maaşdan x ayda şu kadar para kazanacaktı ama kazanamadı" diyerek tazminat alacağız bunun dışında manevi tazminat falan da var tabi.
buradan avukatlara da sormak istiyorum, manevi tazminatı ne kadar gösterelim, 2000-3000tl arası iyi mi yoksa fazla mı?

ben üniversite değil ama bir lise öğrencisi için yürütmeyi durdurma istemli dava açmıştım. mahkeme tensiple birlikte, (davalının cevabını beklemeden yani) dosyanın bilirkişiye gitmesine karar verdi. ücreti yatırdık, dosya bilirkişiye gitti. tahminen bir 10 gün sonra filan bilirkişi lehimize bir rapor verdi. rapor lehimize geldiği için yürütmeyi durdurma istemi teminatsız kabul edildi, sonra da dava lehimize sonuçlandı.

kanka bilirkişi mevzuuna gelince, benim de çeşitli zamanlarda isyan ettiğim anlar oluyor ama bu kadar güvensiz de olmamak lazım. memlekette hala işini düzgün yapan, yapmaya çalışan insanlar var.

@divit:profesyonel avukat malesef tutamayız.
@stardust: lise için dediklerin doğru ama iş üniversite olunca durum değişiyor, bilirkişinin, diğer öğretmeni tanıma ihtimali çok az ama üniversite olunca mutlaka biyerlerden tanışıyorlar.
bir de şey sormak istiyorumm, davayı kaybedersek, ne kadar karşı vekalet öderiz, hakim ne kadar paraya takdir edecektir.

www.barobirlik.org.tr

duruşmasız işlerde 400-TL olsa gerek

Davaya dahil olan avukat olmalı. Hukukçularımız daha iyi bilirler.

bazı suçlar şikayete bağlıdır yani mağdur şikayetçi ise hakkında ceza davası açılır (hakaret gibi).bazı suçlar ise şikayete bağlı değildir kamu aleyhine işlenmiş sayılırlar.işte bu kamu davasında şikayetçinin davayı takip etmesine veya bir avukatla takip etmesine gerek yoktur.cumhuriyet savcısı bir avukat gibi kamuya karşı işlenmiş suçu işleyen aleyhine iddialarda ulunur ve cezalandırılmasını ister.
ama eğer suçtan zarar gören talep ederse bu davaya katılmak isteyebilir ve müdahil olma talebini, içeren bir dilekçeyi mahkemeye sunar. hakim kabul ederse (ki hep kabul edilir) davaya dahil olur yani müDAHİL olur.müdahil olmak müdahale etmek değil dahil olmak anlamına gelir daha çok.

yani müdahil avukat, müdahil olan kişinin avukatı mıdır?

kişinin hem müdahil hem de avukat olması ihtimali de var tabii.

karsilik alamadigi icin ne yaparsan yap kalbi kirilmis olacak. senin elinde degil. notr davanmaya devam et, baskasini bulur elbet.

nötr davranmak, sadece olayın daha fazla uzamasına ve tarafların birbirini kırmasına yol açar. en iyisi onun senden hoşlandığını fark ettiğini belli etmeden, sanki senin hayatında başka biri varda onunla birlikte olacağını ona anlat laf arasında, kıskansa da onunla birlikte olamayacağını fark ettirmiş olursun. anlayışlı biriyse yolundan çekilecektir, yok anlamazsa yada anlamak istemezse zaten ne yapsan kar etmez diye düşünüyorum.

Bir taraf kırılmadan bu işler bitmiyor maalesef. Önemli olan kırılmanın şiddeti.

notr davranmak karşı tarafı kırmamak demek değildir.
nemrut davran biraz. sana açılmayacak kadar boz yeter. arkadaşlığınız sürer.

üstü kapalı olarak hoşlandığını nasıl söyledi orası tam anlayamadım ama bundan sonra sık sık seninle bu konuyu açıkça konuşmaya çalışacağından hareketle yapacağın şey şu olmalı: Bir gün hiç yoktan, konusu bile geçmezken onun sana karşı hislerini anladığını söyle. Ve açık açık neden birlikte olamayacağınızı ve bunların sebeplerini söyle ona. Klasik cevaplar değil gerçek sebepleri söylemelisin.

Kırılacak. ama eğer onu düşünüyorsan açıkça konuşmalısın. Bu ona gerçekten değer verdiğini anlamasını sağlar. Yoksa sonu gelmez bi tür mücadeleye girersiniz ikiniz de.

belki de sen fazla "hayalperest" ve "büyüklenen" olduğun için çocuğun senden hoşlandığını sanıyorsundur. belki de hiç öyle birşey yoktur ha? bunları da bir düşün derim!

bir süre elinden geldiğince onun bulunduğu ortamlara gitme, biraraya gelmemeye çalış. unuttur biraz kendini.

su an kullandigim notebook'umu alali 10ay oluyor. aldigim gunden beri surekli prize takili olarak kullaniyorum. arada disarida bir yerdeysem ya da otobusteysem falan pilde kullanmisimdir. herhangi bir sorun yok henuz. (tabi ben surekli 'high performance' plani ile kullandigim icin 1-1.5 saat arasi ancak yetiyor)

Dolu pil şarj olmaz; devre pile elektrik gitmesini engeller.

Lakin dolu-boş olmasına dikkat etmeden sürekli şarj ederseniz o alet elinizde kalır yine. Bilim henüz buna bir çare bulamadı.

Tavsiyem sürekli elektriğe bağlı çalıştırmanız ve mecbur olmadıkça şarjda kullanmamanızdır. Şarjda kullanıyorsanız eğer şarj tam boşalmadan yeniden doldurmayın.

Pil konusunu epeyce okudum internette, bir sure sonra piliniz olecek, malesef bu konuda yapacak bisey yok.

Ancak bu sureyi uzatmak mumkun. Bunun icin bir hafta ya da on gunde bir, pilinizi tam bosaltmak gerekiyor diye yaziyor kaynaklar. Surekli dolu tutulan pillerde hafiza etkisi cok daha fazla goruluyor.

Pazar geceleri fisini cekiniz laptopun yatmadan evvel, birakin pili bitip kendi kendine kapansin. Sabah geri takarsiniz fisini.

cevabını kendin de vermişsin zaten ilaç tedavisi...onun bi ilacı var,kullanıyon hemen kökten çözmese bile eminim sana yardımcı olacak.kolay gelsin!

kireç

öncelikle bit zirayi kimyasallar satan (hani tarlara atılan abidik kimyasallar var ya, ot tırtılı, bok böcüsü falan fıstık bişileri yok etmek adna) bir dükkan bul yakınlardan. bulamadın burdan sor şu çevrede nerde var diye. sonra ordaki dayılara özellikle ihtiyar olanlara gerizekalıya anlatır gibi derdini anlat en az beş defa "kedilere bir şey olmiicak ama" de. sonra verdikleri ilacı alıp bahçeye püskürt usülüne uygun bi şekilde. mutlaka toz maskesi kullan. ve o alandan en az yarım saat uzaklaşmasını sağla insanların. bir de ben senin yerinde olsam aldığım ilacı kullanmadan önce bi veterinere ayak üstü uğrayıp gösterirdim. kediciklere zeval getirmeyelim yazıktır.
veteriner bu konuda bilgi vereceği gibi ilacı almadan önce gidersen ilaç da önerecektir. ücret talep ederse (ki etmez) gözüne vur!

bizim eski apartmanın çatısına yavrulamıştı bi kere bi sokak kedisi. sonra bütün evler pirelenmiştik. valla bizim pireler üstümüzde duruyorlardı, ısırıyorlardı bacaklarımızı hep. biz de evleri ilaçlamıştık böyle püskürtülen bir ilaçla. ayrıca sokaktaki kedileri yakalayabilirseniz pire tozu dökebilirsiniz üstlerine falan.

Bu sonbahar başında benim evde de vardı pireler. Suya karıştırılan bir ilaç vardı, aldım; fısfıs ile evin bütün her tarafına sıktım. Tabii gıdaların ve yemek kaplarının filan uzağına sıkmak lazım.

Bizim zamanındaki kedimiz de dışarılara çıkar gelirdi, pire tasmasına rağmen pirelenmişti sonra da, ev de bir güzel pire dolmuştu. İnsanın üzerinde yaşamaz, kaçar demeyiniz, gayet de yaşıyorlar kendileri. Denildiği gibi bacakları falan ısırıyorlar habire pitir pitir.

Kedi için bi ilaç vermişlerdi, onu onunla yıkıyordum çileler çeke çeke. Ev için de ayrıca isim olarak bilemiyorum ama, pire kovucu, kaçırıcı, bilimum ilaçlar var onlardan kullanın, geçer elbet.

herhalde uğraşmazsınız ama kedileri boşuna yıkamayın. pet shoplarda, veterinerlerde toz halinde ilaçlar var, onlardan alın dökün, hayvancıklar da rahatlasın. burunları beyaza yakınsa çok kan kaybetmiş demek oluyormuş. kedinin tabi pirenin değil. :)

kardeşim, bu pire çok lanet bi hayvan. sen hiçbiryerden hiçbirşey alma. en sağlamı şu ilaçlamacılar var ya çağır onlardan birini 50 liraya dayansın duvar, korniş, köşe, bucak her yana. 4 kez farklı mamul denemiş biri olarak söylüyorum, kanımı emdirmiycem diyosan kıyacaksın paraya. öperim.

o pireler size zarar vermez korkmayın. insana bulaşmaz pire.

kanınızı değiştirin.

essogluessegin pireleri insan-hayvan etmiyor. babalar gibi pireleniyorsunuz. inanmayin "pire insana gelmez" diyenlere. biz inandik da n'oldu? kedilerle beraber hirt hirt kasindik iki ay.

pire tozlari da ancak yetiskinleri oldurur, iki uc gun sonra yumurtalardan gelenlerle eski populasyona ulasirsiniz. adini veremeycem (cunkum hatirlamiyorum) ama bir zehir vardi, bu yumurtalarin gelismesini dumura ugratiyordu. ondan bulursaniz iyi olur. kediye de ensesine damlatilan ilactan alin. bu ilac kana karisiyor ve kodugumun piresi isirinca kedicigi geberiyor.

@digger
sahiden o firmalar 50 liraya hallediyorlar mı yav? iyiymiş. bence de hiç uğraşılmasın o zaman. hiç değilse profesyonel bi iş olur. ayrıca sonuç alınmazsa arar çemkirirsin tıpış tıpış bakarlar çaresine...

pire-insan ilişkisi şu şekildedir.kedideki pire, ne insanda yaşar ne de köpekte.her türün piresi kendine özeldir diyebiliriz.Fakat her pire insanı ısırabilir. sizde de kan olduğundan sizi ısırmalarına şaşamayın. ancak insan kanıyla üreyemezler.Çoğalmak için kediye ihtiyaçları vardır.

linkin üzerinde sağ tuşla tıklayıp "farklı kaydet" diyip, kaydedeceğiniz yeri seçebilirsiniz.

olmuyor internet download manager kayıt yapılmamış 60 gün içinda kapatılacaktır die uyarı gelior zaten bu uyarı zırp pırt çıkıor sananırım ben bunun numunaliğine üye olmuşum şimdi böle kayıt olmamı istiyorlar ama kendisi paralı oysa ben böle bişiy için para fln vermeyi düşünmediğim gibi kotayı da aşmamalıyım. şimdi ne yapmalıyım ben?

dosyanın ne olduğunu biliyo musunuz? mutlaka boyutu da karşısında yazar. birde hangi maili kullanıyosunuz? (gmail, hotmail vs.)

mesela, memurlar ...doc (66,4 KB) şeklinde gelen bi mail var. hotmail. kullanıorum

66 kb'lık bir dosya için download manager'a ihtiyaç yoktur. kotanıza en ufak bir etki etmez. gönül rahatlığıyla indirebilirsiniz.

yaa tıklıorum açılmıor

Idm'nin kullanım süresi dolmuş. O programı kapat önce, sonra kaldır, denetim masasından. Sonra pc'yi aç kapat. Idm olmadığından kolayca indireceksin.

(bkz: hayvan ara)

yalnızca dikkat etmek gerek ki ıvır zıvır'ların hiçbiri işaretlenmiş olmasın.

Hayvan arada tarih aralığı ile entryleri toplayarak. ya da yazara mesaj atıp yedekleme yapmasını ve yedeği size göndermesini isteyerek.

Hayvan arayı biliyorum; lakin o kadar ugraştırmasa iyi olur. Entarilerini toplayacağım arkadaş bilmemkaç senelik yazar ve binlerce entry'si var.

Yedek fikri çok güzel lakin kendisine söyleyemem bu durumu.

Her şeye yazılan şu sciptlerden yok mudur yahu işimizi hemencecik çözebilecek?

yazaradn rica et yedek alıp gondersin en kolay oyle olur o.

sanırım oturuş şeklini iyi belirlemek ve malum bölgeyi epilasyon, ağda vs. ile temiz tutmak(bi de bi cerrahtan duydum, kot pantolon giyenlerde daha fazla oluyomuş bu nalet olay).

2. soruya cevap: kıllar sürekli dökülerek kendini yenileyebiliyor; ancak dönen kıllar dökülmedikleri için sürekli uzuyorlar.

arkadas soylemis. eger killi bir insan evladiysaniz kuyruk sokumu bolgesini her gun yikanip temiz tutmak ve tras etmek gerekiyor. bunun yani sira hareketli bir yasam tarzi sart. bilgisayar basinda oturup kalmamak gerekiyor. ha bir de "kaykilarak" oturmayin uzun sure. allah got vermis, ustune oturun.

aman diyim traş etmek olur mu ya? yüzümüzde her gün traş ettiğimiz sakallarımızda bile traştan sonra kıl dönmesi olabiliyorken hiç göremediğimiz bir bölgeyi jiletle traşlamak çok sakat. yani makineyle kısaltılabilir ama sinek kaydı yapmayın hiç bi zaman. ayrıca şunları izlemekte fayda var.
www.uzmantv.com

1. valla kaçışı yok. olacağın varsa oluyorsun. istersen sadri yıldız gibi havada asılı dur (şahitlerinin olması önemli) istersen takla atarak otur, öyle. bunun dışında ne yaparsan yap yüzde yüz çözüm değil. oturmamak tabii ki çözüm ama oturmadan hayat yaşanmıyor işte. eğer çok oturman gereken bir işte çalışıyorsan, tek %100 çözüm o bölgeye epilasyon.

2. e dönen kıllar dışarı çıkamıyor ki? o yüzden içeride uzuyor da uzuyor. başıma geldi oradan biliyorum.

ara sıra kontrol et, şüphen varsa takibe al.

Az biraz cesaret toplayıp lazer epilasyona başvurun. 1-2 kere ananızdan doğduğunuza pişman olursunuz ama hayatınız boyunca bir daha böyle bir endişe yaşamazsınız. Ameliyat ihtimalini sıfırlamak da cabası.

Hatta son zamanlarda bu lazer epilasyonların eve alınanları da çıkmış annemin dediğine göre. "Millete götümü açamam hacı" diyorsanız onlardan edinip kendi işinizi kendiniz görün. Ama tabi bu aletlerin fonksiyonları ile ilgili pek bilgim yok.

kablosuz ağ parolasını kırmak zor bir şey değil. Arkadaşım linux işletim sistemi kullanıyor ve internete para vermiyor.

mac filtre koyduktan sonra parola olmasa da olur. sen de öyle yapmalısın, hem daha pratik hem daha kolay hem daa güvenli.

Sadece internette dolaşmak bile günde 100 mb kota götürüyormuş. Ben de bağlantılarımdan farkettim. Ama bu gerçekten abartı olmuş. Veri alışverişi yapan bir virüs olabilir mesela? Ya da şifre basitse gerçekten kırılmış olması muhtemel.

@Kazmapolitan wpa veyahut wpa2 şifreyi kıran arkadaşına selam ediyor ve çevremdeki bir pc'nin şifresini kırması halinde ufak çaplı bir hediye almayı vaadediyorum.

@desdinova mac adresini değiştirip kablosuz ağa müdahil olmak mümkün.

mac adresini değiştirmek şifre kırmakla kıyaslanamayacak kadar kolay..

soyle bir sey yapabilirsin. ttnet su anda sinirsiz 1mb baglanti 45 lira. kotani her gun kontrol et baktin ayin daha ortasi ve 4 gb i gecmek uzeresin. hemen ttnet git veya ara sinirsiza gec. o gun itibariyle faturan kesilir ve 1 saat icinde de sinirsiza gecmis olursun. gene zararin var ama 15 lira. simdi faturan 170 milyon gelecek...

faturan 170 TL gelmeyecek, bastan onu soyleyip seni biraz rahatlatayim.
tuketiciyi kismen koruyan soyle bir madde var: ** Limitli paketlere abone olan müşterilerimize faturalanacak aylık toplam ücret (aylık ücret + kota aşım ücreti), aynı hızdaki limitsiz paketin aylık ücretinin % 25 fazlasını aşamaz.

cesitli defalar da aciklandigi uzere: wpa veya wpa2 sifre koy, ag adini gizle, mac filtre koy (ki bunlari yapmak en fazla 10 dk alir), sonra bir derdin kalmaz. yok halen internet patir patir gidiyorsa, virus vardir bir yerlerde.

öncelikle derdimi yanlış anlattım sanırım. kotam sınırsız o konuda bir sorunum yok. bir apartmanda oturmuyorum ve komşularımız yaşlı başlı emekli insanlardan oluşuyor. sanırım bir virüs olabilir. peki bu virüsü bulup yok etmem için hangi programı önerirsiniz?

(bkz: combofix)

internet bağımlılığı .pdf veya .doc v.s. aratınca bazı sonuçlar geliyor. inceleyebilirsin.

Buyrunuz 7-8 tane makale indirdim bu konuda, işine yarar umarım (İngilizce probleminin olmadığı varsayılmıştır).

Bu link bir kaç saat içinde kendi kendini imha edecektir.

İnternet bağımlılığı mı? Öyle bir bağımlılık olmaz yahu. 15 senedir hergün kullanıyorum interneti, daha bi bağımlılığını görmedim?

İşin şakası bir yana bir makale de ben ekleyeyim. İnternet bağımlılığı ve çocuklarla alakalı

www.tavsiyeediyorum.com

kendi pilleri yok mu? onları şarj edip öyle deneyin.
dijital kameralar sağlam güce ihtiyaç duyarlar ve her kalem pil karşılayamaz bunu. ama bende nikon vardı duracell ile bir mikatr fotoğraf çekebiliyordum kendisiyle. duracell dışındakiler açamıyordu bile.

edit: and the winner is ... :)

duracell ile deneyin bir de şayet denemediyseniz. o biraz daha uzun götürür. normal standart pillerin gücü yetmiyor onları çalıştırmaya, şarjlı pil gerekiyor. ben duracell ile yirmi otuz tane çekiyordum diğerleri hiç çalıştırmıyordu makineyi.

edit: 1 saniye fark ile aynı şeyleri söylemişiz :)

bir arkadaşımdan almıştım pilleri yoktu. şarjlı pil alarak deneyeyim. teşekkürler.

şarjlı pillerin de amper/saat değerlerinin yüksek olmasına dikkat edin. 2400 Ah civarı olsun tutup da 750Ah alırsanız çabucak biter yine :)

gp marka şarjlı pilleri tavsiye ederim.

şarjlı pile para gömmeden önce duracell alıp dene. belki makinede sorun vardır.

teritori haklısın. öyle yapayım. teşekkür ederim cevaplar için.

şarjlı pil ile çalıştırmazsan eninde sonunda yolda bırakır seni. şarjlı pil istemiyorum diyorsan da duracell işini görür ama o da bir yere kadar. tavsiyem odur ki şarjlı pil ve şarj aleti edin.

Aynı sorun bende de var. 2400 Ah şarjlı pil aldım bana mısın demedi, oramakoma buramako dedi. Akü bağlamayı düşünüyorum yakında.

İşin şakası bir yana acaba bu makinalarda kısadevre filan mı var?

Bir dilekçe yazıp ödeme yaptığını ispatlayan bir dekontu/dekont örneğini de dilekçeye iliştirirsen parani geri verirler. Ögrenci işlerine gidersen daha detaylı yardımcı olabilirler (cep telden bu kadar oeh)

ben yaz okulunda bile fazladan yatırıp kalan kredilerin parasını almıştım; değil ki bu kredi illa ki vardır. senin durumunda da burs ofisi varsa oraya da danışabilirsin, dilekçeni nereye vereceğine dair. kendileri alırlar diye tahmin ediyorum, sonra da saymanlıktan istiyorsun diye biliyorum.

öğrenci işlerine başvurup geri alabiliyosun ama ben baya bi geç almıştım, ikinci dönemin sonlarına doğru verdiler.

akbank 1 ytlye indirdi diye biliyorum ben.

Onları kullanarak nasıl yaparsın bilmiyorum ama para gönderen kişi yapı kredi veya iş bankasının kendi şehirndeki subelerinden vadesiz mevduat hesabı açar ve atm kartını da size yollarsa havala ücreti olmadan halladersiniz işinizi. Tabi bu durumda yıllık 50 lira kadar bi ücret alyıorlar ama belki iptal ettirme şansınız vardır o ücreti. Aslında en güzeli postaneyi kullanmak havale ücretleri çok düşük ve genelde üniversitelerin içinde şubeleri oluyor.

işbank internetten havaleyi ücretsiz yapabiliyorsun. eft ise ücretli.

ziraat bankasının öğrenim kredisi için tanımlı olan mevduat hesabına ise herhangi bir ziraat hesabından ücretsiz havale gönderebiliyorsun\alabiliyorsun. tabii btm özelliğini kullanarak direkt ziraat bankamatiğinden yapman gerekiyor bunu.

Evet Ziraat btm'lerinden ücretsiz ve anında havale yapabilirsiniz. Hesap numaranızı vermeniz yeterli.

Ama bu btm'leri bulmak mevzu. Ben İzmir'de 1 tane bulmuştum (Hilton civarı), Ankara'da ise sadece Ulus Parkı civarında var. Yani o btm'ler çokca bulunmuyorlar.

btmden kartsız işlemle ücretsiz olarak yollayabilirsin(ziraat).

olm ben de şehir dışında okuyorum. nası yapıoz? annemin bir banka hesabı var. aynı hesap için 2. bi kart çıkarıp elime tutuşturdu. yıllardır ikimiz de aynı hesabı farklı kartlarla kullanıoz. en iyisi sen annenlere söle benim anneme sorsunnar. annem annatsın durumu. yoksa 3-5 derken yazık oluo. o 3 lırayla 1'e 9823409 veren bı kupon yapsan kose olursun.

olm dalga gecmemıstım kı son derece cıddıydım. durduk yere 3-5 tl vermenın annamı yok. ben de farklı bıse demedım. mesajın kalan kısımlarında da cıddıydım.

ben babamin hesabinin kartini kullaniyorum, o izmir'den kendi hesabina para yatiriyor, ben burdan cekiyorum. zaten isleri devamli bankayla oldugu icin ekstra bi kulfet olmuyor onlara.

arkadaşım sen akbank'tan bir tane daha kart al sorun çözülür. 2 tane ATM kartı oluyor. Ver birini ev ahalisine diğeride sende. Masrafın m'si kalmaz.

yıllarca vakıfbank'tan "öğrenci hesabına yatırılıyor" diyerek ücretsiz gönderdik. özellikle belirtince para almıyorlar.

Ücretsiz bir çok klon script var, para vermeye gerek yok. Hem de php. Ama açıkları konusunda garanti yok :)

Google'dan "sözlük klon script" meta keyleriyle arama yaparsan sonuç bulursun sanırım.

www.r10.net
bi ara baya kullanan vardı bunu ama dendiği gibi açıkları falan vardır.

ücretsiz bir çok buldum ben de fakat bu güvenlik konusunda güvenemedim. benim merak ettiğim ne kadardır acaba ?

Ücretli sözlük scripti satan kimse olduğunu sanmıyorum. En azından Türkiye'de. Sıfırdan yaptırabilirsin ama 1500-2000 liradan aşağı kimse yapmaz. Çalışma mantığı basit görünüyor ama arkaplan baya karmaşık.

ücreti mukabilinde yaparım.

bilgisayarim.org bu işi iyi yapıyor.

Birisi hasbelkader bir ünlünün telefonunu ele geçiriyor sonra "abi bak bende Aysun Kayacı'nın telefon numarası var ehehe" diyor. Elden ele dolaşıyor numaralar. Bu nedenle şu kişinin telefonunu bulmak zor. Magazincilerde oluyor genelde, onların ajandaları var mesela herkesin telefonu yazıyor içinde.

Bülent Çetinaslan'a ise ajansından (Mint) ulaşabilirsiniz. Makul bir sebebiniz varsa verirler numarasını sanıyorum. Ya da sete gidin konuşun. Vs vs...

işte banada hasbelkader lazım :)
bende öyle yapacam ajans numarasını verecem arkadaşa ordan arasın konuşsun :D
telefon numarasını istediği kişide sanki brad pit.35 yaşında liseliyi oynayan biri :D :D :D :D

mesela ben de ajdar'ın numarasını buldum bir yerden ama tamamen şans eseri :) hahaha

bende bülent'in numarası var ama izni olmadan veremem.

ajdarın numarası bende de var. ilgi çekici olsun diye kariyer gününde liseye çağırmıştık. bir makine mühendisi ve sanat falan fıstık. en uygunu sete gtmeniz gibi.
ps: ersan küneri espri yapıcam diye çok kasma almışsın ayarı .

muzun üstüne ayar mı :))

vıcık vıcık olmuştur orası... ığğğğk

kagıthane lisesinde haftanın bilmem kac günü cekim yapıyorlar bildigim kadarıyla. ordan ulasma sansın olabilir. ikinci alternatif, istiklal'de iki üc gün takıl telefon numarasını degil, kendisini bulursun :)

Bişiy oluyor derken? Seğirme tarzında mı?

bişiy oldu daha doğrusu göz kapağım düşmüş gibi bi hisse kapılıyorum, biraz da küçülmüş ggibi gelior bana daha yorgun daha hasas diğerine göre.

İlk bölüm olması lazım. Eve yeni yerleştikleri günün akşamı yemek muhabbeti.

ikinci bölüm galiba. bilemedin 3tür.

@ataturkiye: ilk bölüm değil heralde. çünkü ilk bölüm sokak ortasında kavga ile bitti diye hatırlıyorum.

@ayıadam haklısın valla. hatta ikinci bölümün sonunda da aşkını arkadaşıyla basmıştı değil mi?

O zaman 3. bölümdür.

hani otelde alektrikler kesilmişti ama asıl elektrik karanlıkta bu ikiliye gelmişti.işte o gündür. o andır canlar.

dün akşamki bölümde (18.) evlerinin bulunduğu sokakta flashback olarak gösterdi. Otel neyin değil.
Lakin kaçıncı bölümdü.

birinci bölüm, samim ve meliha karşılaşıyor, ne işin var burada falan muhabbetiyle bitiyor.

ikinci bölüm, söylendiği gibi ali'nin ahsen'i arkadaşıyla basmasıyla bitiyor. lakin son bölümde söylendiği gibi, seyhan'ın ilk görüp de aşık olduğu bölüm, meliha2nın çocuklara yemek götürdüğü, bunların parasızlık ve açlıktan kırıldığı bölüm. zannedersem ki ikinci bölüm. yani seyhan ikinci bölmde ali'yi ilk defa görüp aşık olmuş olabilir. sonradan da nişanlısı ahsen'i basmış olabilir.

cevabım ikinci bölüm hakim bey.

bence anlamı çıkartmışsınız bile siz.. :)

Artniyetim yok, argo'da "becer beni" anlamı taşır. Tabii pazen bir puro sadece bir purodur.

ahah bir zamanlar buna benzer bir duyuru açmıştım da millet dalganın allahını geçmişti.
(git: 55369)

kızın arkadaşlarına "bak şu çocuğu nasıl şaşkına çeviricem" dediği anlamına gelir bence :)

herhangi bir sey demek degildir

üfleyen kişinin boşta olduğuna işarettir derler...

bi manası yok siz başka hareketlerinde arayın manayı bunda değil.

Sigara içip içmediğinizi merak etmiş olmalı. dumana nasıl reaksiyon gösterdiğiniz çok önemli. ileride olası bir birliktelikte sigaranın rolünü merak etmiş olabilir bu kişi. benden söylemesi...:=)

"görüp görebileceğin bu"

bu konuda tek çare karşı cinsi nargile içirmeye götürmek. çünkü sigara hafif kalıyor, hele yüze üflenen sigaranın tesadüfen karşılaşmaktan bir farkı yok.
ha sigarayı üflerken öksürük tutuyorsa yeni bir içici olduğuna, yahut ciddi akciğer sıkıntıları baş gösterdiğine yorulabilir.
fakat nargile daha yoğun ve nemli olduğu için bu tür kuru hareketlerden daha verimli sonuç verecektir.
fakat umudunuzu kırmak gibi olmasın, bi arkadaşımın yüzüne bi kız sigara üflemişti 1 adır seviyeli bir ilişki içindeler. gel gör ki arkadaşım hala "keşke nargile üfleseydi muzlu muzlu iyi giderdi hem" diye geceler boyu ağladığını bilirim.
isviçre'li bilim adamları da boş durmayıp bu konuyu araştırmışlar ve çıkan sonuçlar şaşırtıcı: yüzüne duman üflenen her 100 kişiden 30u bu hareketi ulan bu bana kesin yazıyor'a
69u bir türlü emin olamıyorum birşey var mı gerçekten'e
geri kalan kısmı ise ne hayvan bir kişi imiş'e yormakta...

sigarayı suratında söndürmeniz gerektiğii anlamına gelir. ne dayaklıkmış ya. elektriklenmeyin onunla, ıy.

bir insan karşındakinden hoşlandığını yüzüne sigara dumanı üfleyerek ifade ediyorsa aklına sokim zaten ben onun.

atilan oltayi hala dusunmekte israrci oldugunuza gore bisi yapmaniza gerek kalmamis gibi :)

arkadaşınızın ayının teki olduğunu. ulan surata duman üflenir mi?

var var; her zaman böyle olur, hiç şaşmaz. bi keresine kız ortaya üflemiştide ne şenlik çıkmıştı be

evet mrtksn yapmıştı. cok gülmüştüm . hatırlatmak istedim. :D

Hiç izlemedim tam emin değilim ama sanki Ferzan Özpetek'in Hamam filminde geçiyordu eşcinsellik.

ağır roman'da hafiften vardı...

ya ben Ferzan Özpetek'i turk degil italyan sinemasina dahil ettim; yoksa ayni yonetmenden cikan bir film daha var escinsel temali (bkz: Saturno contro)
guzel filmdir.

lola ve bilidikid - kutlu ataman ya da arman'dı sanırım...

oyuncuların hemen hemen hepsi türkiye kökenliydi. baki davrak, hasan ali mete, erdal yıldız...

Türk sinemasında lezbiyenlik örneği benim hatırladığım motif olarak çok eski filmlerde kullanılabiliyor; "ver elini istanbul", "iki gemi yanyana", "haremde dört kadın", "dul bir kadın", gibi. bunun dışında yakın zamanlardan "düş gezginleri" ve "iki genç kız" aklıma geliyor.

Erkek eşcinselliği ise Bülent Ersoy'lu "Beddua" filminin ardından bir dizi kötü yola düşen gençkız hikayesinde eşcinsel erkek karakterleri kötü yan rollerde görüldü. Yusuf Atılan'ın romanından Ömer KAvur'un yaptığı uyarlama, "Anayurt Oteli"nde de biraz değinilir eşcinselliğe. 1989 tarihli "Acılar Paylaşılmaz", "Melodram", Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Gece, Melek ve Bizim Çocuklar", bir travesti iel bir cücenin aşkını anlatan "Dönersen Islık Çal", "Hamam","İstanbul Kanatlarımın Altında", "Harem Suare", "Ağır Roman", "Lola ve Bilidikid" de diğer eşcinsel karakterli/içerikli türk filmleridir.

not: "yazı tura" filminde de işlenir bu konu, "anlat istanbul"da da eşcinsel karakter vardır.

Güneşi Gördüm'de de dokunuldu bu konuya.

Türkiye'de bu seslendirme işini çok az kişi yapıyor. Çok da ciddi paralar kazanıyorlar bu işlerden. Zor olduğundan olsa gerek. Yine de seslendirme stüdyolarına gidip konuşmakta fayda var.

(git: 45328)

benim de öyle bir hevesim olmuştu ama göründüğü kadar kolay değilmiş, en azından başlangıçta ciddi bir eğitim gerekiyormuş. bu konuda beni de bir sözlük yazarı bilgilendirmişti(sanırım trista). belki merak ettiğin konularda sana yardımcı olabilir, ona bir danış istersen..

seslendirme konusunda hele de reklam seslendirmesinde çok ciddi bir dışarıya kapalılık ve nasıl derler bir kaç kişinin hakimiyetinde maalesef.o sebepten bir okan bayülgen i en az 100 reklamda duymuşumdur.Bir de bir kız var ama adını bilmiyorum.
ama yerel radyolarla görüş önceden istersen oralarda
- karıcığım duydyn mu abbas markette % 25 indirim başlamış
- aa öyle mi hemen gidelim kocacığım abas markete konulu reklamlarda belki şans bulabilirsiniz.
sinema veya dizilerde daha çok şansın var. çünkü sirekli yeni yüzler arıyorlar ve dediğin gibi sesinde iyi ise sesli çakilen film ve dizilerde şansını dene bana sorarsan.

Öyle şey olmaz. Tamam belki ruhen ülkenin koşullarına ayak uydurmuş olabilir ama fiziken değişim olmaz. Dış görünümünü değiştirmiştir, o da size öyle gelmiştir.

Böyle bir şey olsa bavul filan almam direkt Afrika'ya uçarım.

bu oluyor. hani uzun süre evli kalan çiftlerin tip olarak da birbirine benzerlik kazanması gibi bir şey. fenotip, yaşanılan yere göre evrilme eğilimindedir. saçların renginin değişmesi, yıkadığı suyun mineral yapısından bile kaynaklanabilir. keza, minyonlaşması, az yediği için zayıflamasından kaynaklanabilir. veya çökmüştür üzüntüden. ne sıkıntısı var bilemeyiz ki yaban ellerde. gözlerin çekikleşmesini ise, göz yanılgısına bağlıyorum. mesela kişi kilo alınca gözleri küçülür, zayıflayınca büyük görünür gibi. belki de eskiden de çekikti de, yeni farkettiniz.

eğer böyle bir şey mümkünse benim başım fena dertte...

şöyle örnek verelim, mesela abd'de et fiyatları ucuz ve yemek kültüründe ekmek çok yok. öyle olunca insan ister istemez et tabanlı bir beslenmeye gidiyor ve vücüt yapısı o doğrultuda değişiyor. yapı olarak daha irileşiyor.
bunun yanında saç rengi ve ten rengi alınan güneş miktarıyla da değişir, dolayısıyla gidilen iklim de bunları etkileyebilir.
ama kuzeninizin gözlerinin çekikleşmesi biraz enteresan olmuş tabi.

el yapimi wireless anten işini görür belki. cantenna diye aratırsan (ya da el yapımı anten) nasıl yapılacağını öğrenebilirsin. bunun dışında uzunca bi usb kablo ve bi de usb wireless adaptör alıp, wireless adaptörü daha iyi çeken bi yere koyarsan da olur gibi.
şurda örnek bi anten var :forum.pclabs.com.tr

hatta usb anten almayı düşünürseniz iyi bir fiyatla stokta bitmezse bugün için fırsat:
www.bendeistiyorum.com
stokta biterse aynı ürün tekmarda da var

wireless güçlendirici aletler de var. şunlar onlardan oluyor sanırım:
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

@sanal uyku; yanılmıyorsam bunlar pc'ye bağlanıyorlar, değil mi? Bu pointleri kullanmak için karşı tarafın modeminden izin almak lazım mıdır?

valla bu aletlerin kullanım şeklini bilmiyorum hiç.

bence deneme. başkasının bağlantısını izinsiz kullanmak iyi bir özellik olmasa gerek. bunu yazdım çünkü kendi vicdanımda yazmadığımda rahatsız olacağımı biliyordum ve anladım.
izinsiz başkasının bağlantısını kullanmak, adil değil en azından. benim bağlantımı da birisi kullanmasın isterim.

önerim bu benim de...

benim bildiğim wireless güçlendirici alet modeme bağlanır, modemin kapsama alanını arttırır. bu sizin işinize yaramaz.

ya da şöyle yarar. wireless modemin konumu ile bulunduğunuz konum arasında bir yere, ağaca falan bağlarsanız olabilir. yani

A-------B--------C

siz A'dasınız, modem de C'de ise, B civarlarına access point'i konumlandırıp C'deki modeme tanıtırsanız olur. lakin çok fantastik olur.

@fempusay zaten halka açık bir bağlantı, şifre yok; tahminimce kız yurdundan geliyor. Cayı cayır film indirip milletin bağlantısını yemedikten sonra niye sorun olsun ki?

@kibritsuyu maalesef modemle temas kurma şansım yok. Daha nerede olduğunu bile bilmiyorum. Tahminim kız yurdu ama "merhaba komşu ben geldim azcık internetinizden şeedecedim " diyemem heralde :)

@divit uzatmalı kablo mantık iyi aslında. Hatta araştırdım, anteni perdeye takanlar bile var :)

baska bir seyden bahsedecegim, sifresiz baglanti uzerinde alip yolladigin her seyin networke bagli diger kisiler tarafindan cok guzel bir sekilde izlenebilecegini unutma. secure baglanti kurulamayan sitelere sifre falan girme (eksi sozluk dahil).

@kurukafa: Haklısın, sniff olayı var; ama bunu burada yapabilecek kimse olduğunu sanmıyorum

Şirkete ortak olduğunu düşün o kağıtlardan alarak. Şirket her sene sonunda bilanço çıkarır ve genellikle kâr açıklar. Sen de şirketin hissedarı olarak kârına düşen parayı alırsın.

aslında hisse senetlerinin mantığı alış satış ile kar elde etmek değildir. hisse senedi bir şirkete ortaklığı ifade eder ve şirketin karından temettü geliri elde edilir. ama türkiye pek o amaçla alınmıyor. hisse senedi aldıktan sonra değerinin artması için başkalarının alması gerekmez. çok fazla değişken var hisse senetlerinin fiyatını etkileyen. genel ekonomik durum, şirketin elde ettiği kar, şirketteki diğer gelişmeler vs.vs....

Şirketin değeri artarsa senin ortaklığından sana düşen payın değeri de aynı oranda artar. Ama şirket değerini etkileyen çok fazla faktör var, en basitinden ülkenin ekonmik durumu etkiler. O yüzden borsa genel durum hakkında bilgi verebiliyor...

Farklı alan adı için kullanılır tabii niye kullanılmasın ki? Dns yönlendirmelerini yap gitsin.

Tamamen reyting için her şey mübahtır düşüncesi. Zamanında Caner Tülin, Ahu Meriç'ler Ajdar'lar vs hepsi bir süre sonra rtük sansürüne uğradılar. Yine rtük uyarıyor böyle programları ama nereye kadar? Adamlar da sıkılmışlar belli.

Abicim bu adama kadar neler var. Ben sanmıyorum ki bu adamın bu şekilde bir atraksiyona gireceğini prodiksiyon da bilsin. Adam çoştu işte.
Artık nasıl kokuşmuşsa Türk Televizyaları bu bile bana normal geliyo. Teallam ya.

Allaaaaaaaaah. (burada benim kendimi yerlerde yuvarladigimi hayal edin)

Ne zehirlenmesi; önce onu bilmeliyiz.,

Ama genel itibariyle biraz dinlenme ile zehirlenmenin etkileri azaltılabilir. Hafifse yine. Yoğurt yemek bu süreci kısaltır diye bir baatıl inanç var mesela.

vusud muhteşem bir makinedir.

şu anda bu soruyu akıl sağlığı ile yazıyor olman bile, eğer başka ağır semptomlar yok ise vucudun kendini iyileştirdiğine delildir diye düşünüyorum.

bu arada bir önceki arkadaş yazmış bu zehirlenme konusunda yoğurt gerçek ve bilimsel bir mucizedir. bilir misiniz ki, iş kanununa göre üretim yapılan fabrikalarda her öğlen yemeğinde işçiye yoğurt çıkarmak mecburidir. pek çok zehirlenme sadece yoğurt yiyerek farkına bile varmadan aşılır.

arena-tr, bitturk, turktorrent var türkiye'de en iyileri diyebilirim.

bittürk üyelik alımları açık şu an, üye ol.

Sağolun arkadaşlar;

el magico turktorrent.biz davetiyesi atmış sağolsun.

yürüyebiliyor musun koşabiliyor musun, tetik çekebiliyor musun, dışardan bakınca seni diğerlerinden ayıran fiziki bi kusurun var mı, yürümende falan aksaklık.

geçen yaz, arkadaşım 6,5şar miyop ve 3er astigmatla çürük raporu aldı, başka bi derdi de yoktu.

curuk verirler cok buyuk bir ihtimalle.

rentts'e cevaben: akşam yatarken, sabah kalkarken bariz ağrılar var çok doğal olarak. eğilip kalkmak zaten hak getire..
de dışarıdan bakınca gözükmez ki bunlar?

Çürüğe çıkarsın muhtemelen. Ama anlatman lazım derdini açık açık muayene eden doktora. Sesini çıkarmıyorsun diye kendini Şırnak'ta bulabilirsin.

Asıl korkumda o aslında..
Şimdi orada herşeyi ortaya dökünce "bu askerden kaçmak istiyor yollayın hibineyi" diye garez yapıp bi yere atarlarsa patlarım.. (1.90 boy ve 80 e yakın kilo var.. Kim görse "ehi ehi sen kesin gomando olacağn" diye takılıyor.)
Çekingen davranırsam da birşeyim yok diye göderirler diyorlar..
Ne bok yiyecem ben..

Efendi efendi derdini anlat, sakin ol kafii. Askerden yırtmak isteyen adamı gözünden anlıyorlar onlar merak etme.

öncelikle, muayeneye giderken tüm sağlık raporların, varsa röntgen filmlerin yanında olsun. askerlik şubesinde "sağlık sorunlarım var, askeri hastaneye sevk istiyorum" demelisin. sana da söylendiği gibi, sesini çıkarmazsan kimse detaylı muayene yapmaz, hem şubedeki memurun, hem de hastanedeki doktorun görmesini sağlayacaksın sorunlarını.

hangi şubede muayene olacağını mesajla gönderirsen biraz daha detaylı bilgi verebilirim.

bir de, komandoların boyu posu hakkında yanlış bilinen bir şeyi düzelteyim (ki bir sene öncesine kadar ben de öyle biliyordum), komanmdolar artık boylu poslu, iri yapı adaylardan değil, ufak tefek, güçlü ve çevik adaylardan seçiliyor. malum, hacim büyüdükçe hedef olma riski de artıyor.

komandolar hiç bi zaman boylu poslulardan değil aksine küçük ve çevik adamlardan seçilmiştir. sahada ne kadar hızlı hareket ederse bir tim o kadar yararlı olur.

kuvvetle muhtemel çürük.ancak tavsiyem şudur ki muayneye girdiğinde kesinlikle askeri hastaneye sevk iste.yoksa acemilikte muayne edilene kadar askerlik çilesini çekmek zorunda kalabilirsin.askerlikte durum şudur ki; konumu ne olursa olsun hiç kimse bir başkasının üzerine kalacak sorumluluğunu almak istemez.bu durumdan hareketle eğer askerlikte durumunuzda sakata sarabilecek,olağan zorlanmalarda sizde kalıcı yahut engelleyici (ki burda sizi davalı konuma sokabilecek demek daha doğru) herhangi bir durum mevcut ise çürüğe ayrılmanız muhtemel.ancak daha önce de dendiği gibi kesinlikle askeri hastaneye sevk isteyin.aksi halde geç olur,güç olur.

istanbulda olduğunu ve gümüşsuyu askeri hastanesine gideceğini farzediyorum:

ortopedideki tabip yüzbaşıydı sanırım berbat bi adam hiç bi dediğini dinlemiyor, hiç bir raporuna bakmıyor, kendi çektirdiği röntgeni bile açıp bakmıyor hatta. sadece sağa sola küfür eden bi adamdı. hiç bulaşma . (hoş.. yüzlerce adama uğraşıyo tabi yüksek stres altında.. ondan da olabilir )

sen direk ordaki göz doktorlarına git, iki tanesi muayene etmişti beni, gerçekten çok medeni adamlar görünce subay dediğin budur diyorsun. (onlar da yüzlerce adama bakıyorlar ama bozmuyolar seviyelerini heralde :) ) derdini anlat muayeneni yaptır. zaten 9 ar miyop demek bildiğim kadarıyla direk çürük demek.. seni en yakın heyete sevkederler. cidden 9 derece miyopsan kimse sana "bu askerden kaçmak istio" muamelesi yapmaz korkma..

ha oldu da kimselere derdini anlatamadın kendini bi anda birliğinde asker olarak buldun.. oraya gidip de ertesi günü eline çürük raporunu alıp dönen de biliyorum..hatta ben o hastanede 5 -6 gün sürünmüştüm.. hastaneyle heyetle kalabalıkla ugrasacagıma birlikte girerim diyen de var bolca.. korkma sen.

Normalde y kromozomu taşıyan sperm daha hafiftir ve daha hızlıdır. Bu nedenle yumurtayı dölleyecek spermin y kromozomu taşıması ihtimali yüksektir. Sizinki sanırım biraz tesadüfi.

emin değilim ama sanıyorum bir yerde böyle bir şey okumuştum, sanırım çocuğu olmayan anne ve babalara lab ortamında yapılan işlemler daha çok kızla sonuçlanıyormuş.. ama dediğim gibi tam emin değilim.

ama ben de tam aksini dusunuyorum. son aylardaki tanidik dogumlarin yuzde 80'i erkek :s

İstatistiki olarak kız doğum oranı erkek doğumdan çok az daha fazla. Özellikle problemli doğumlarda erkek çocuklar çoğu zaman hayatını kaybederken kızlar hep daha dayanıklı çıkıyor. Kızların evrimde erkeklerden bir adım önde olduğu iddiaları da bu sonuçları destekliyor...

Kız doğum oranının ciddi artış gösterdiği ve gelecekte erkek neslinin tükenebileceğini anlatan bir araştırma yazısı okumuştum. Distopya mı ütopya mı bir an karar verememiştim :P

Erkek kromozomlarına sahip spermlerin üretimi birçok etmene bağlı olarak azalıyormuş. Detaylarını şimdi hatırlamıyorum.

Geç evlenme, stresli yaşam koşulları vb. gibi nedenlerle babanın spermlerinin güçsüzleşmesi gibi nedenleri olduğu yönünde bir şeyler okudum ben de. Bizim çevremizde de durum çok farklı değil.

uzun yıllardır gözlemlediğim bir şey bu benim. şu anda çevremde hamile 3 kişi var 3'ü de kız bekliyor.

ya tesaduften daha farkli bir sey olmali di mi... bilemedim ben de arastirmadayim artik;)

dünya genelinde çevre kirliliğiyle birlikte erkek çocuk doğum oranları düşüyor. the dissappearing male'i izle.

kıyak bir ortayaş krizi dönemi bekliyor bizi desenize :D

bizim lisedeki biyolojici zamanında ''cep telefonu dalgaları olsun, başka başka dalgalar olsun; bunlar y kromozomuna daha çok zarar veriyor. bu yüzden de erkek nüfusu azalacak.'' gibisinden bir şeyler söylemişti. belki sallamış da olabilir, bana güvenmeyin.

plainwalker olay bakis aciniz fantastik;) ben notumu aldim tesekkurler...
sigara birakilacak, sipora baslanacak, richard gere tadinda yaslanilacak...

nasil bir saldiri oldugunu anlamadim. hosting bazli bir hack girisimi ise hosting sirketi ile gorusun, diger turlu ise kodlarda nerede hata olduguna bakin veya bir sureligine siteyi kapali konuma getirin.

site üzerinden administrator girişi sürekli açık bırakılıyor sanırım. onunla bir ilişkisi olmayabilir bu saldırının ancak, genel güvenlik için onu bir gözden geçirin.

Kullandığınız joomla versiyonunun açıklarını araştırın. Muhtemelen buradan saldırıyorlardır. Eğer ugraşırız sorun değil diyorsanız sürekli versiyon yükleltmenizde fayda var.

hosting'e saldırır onlar bir bilgi kaparız diye size sanmıyorum. Bu joomla ve versiyonu yeni.
bir şey olacağını da sanmıyorum. napıyorlar ? rus olduğu nereden belli ?

/administrator'e hosting panelden ekstra bir şifre koyabilirsin.

Evet bir süre sonra domain boşa düşüyor. Muhtemelen backorder yapmıştır.

Diğer domainlerdeki kayıtlı mail adresini değiştirmelisin. Yoksa transfer isteği yapılırsa mail yüzünden domainler elinden çıkabilir.

redemption period sonunda tekrar satışa çıkıyor domainler. o redemption period'da cezalı bir fiyattan almazsanız artık domain firmasının tercihine göre ilk gelen alır yada açık arttırmayla satılır şekilnde satılıyor.

sizin şu noktada yapabileceğiniz sanırım adamdan satın almaya çalışmaktır. tabii satarsa.

@ataturkiye
Teşekkürler ama başka bir domainim yok zaten , bahsettiğim şey üyeliklerim ve msn adresimdi.
@darknum
Ben de ondan korkuyordum :( Adam o domaini normal 6-7$/yıl vererek mi aldı yani ? 2015'e kadar da register etmiş gibi görünüyor.

O zaman farkederse eleman msn adresini veyahut üyeliklerini ele geçirebilir.

2015'e kadar uzattıysa satmayı düşünmez gibime geliyor. Ancak çok iyi bir teklifle geri alabilirsin sanıyorum.

çok teşekkürler bir şeyi merak ettim, bu redemption dönemi ortalama ne kadar sürede bitiyor, ayrıca backorder 100% bütün expired domainlere uygulanan bir sistem mi?

Takvimi olması lazımdı her periyod için. Sanırım tamamen düşmesi için 40 gün filan geçmesi lazımdı.

Backorder ise sanırım firmalara bağlı. En ünlü backorder firmaları açıkarttırma ile satıyor diye biliyorum. Bir domaine en yüksek ücreti veren kişiye gidiyordu. Ancak 15 dolara da bo yapan firmalar da vardı. Tabii domaini kaptırma riski de var. Ve bu konuda firmalar sorumluluk kabul etmiyorlar.

geri alabilmek için tek yapabileceğim şey şu anki sahibi ile anlaşmak o zaman :/
yardımınız için çok teşekkürler. evlat acısı gibi oldu 10 sene sonra kaybetmek domaini.

2- davutpaşada, merkez kampüste değil

Fizik öyle kaypak bir bölüm ki. Düz mezun olursa hiçbir iş bulamaz. Ama fizikçi adam zekidir; oturur programlama dilleri, web programlama vs öğrenir bilgisayar bilgisini geliştirir bir de it üzerine y.lisans yaparsa tadından yinmez.

Tabii bu ortamda %95 işsizdir orası ayrı. Umut kırmak gibi olmasın.

Bir de puanları düşük diye yazacaksa muhtemelen arkadaşınız biraz tembeldir. Ve fizik tembellere göre bir bölüm değildir. Okuyamaz, her sınava girdiğinde küfreder bölümüne. Benden tavsiye.

İmza: İsimsiz bir fizikçi.

sadece puani dusuk diye istiyorsa istemesin. hakkini vererek okuyamayacaksa birkac IT sertifikasi almak icin universitede 4-5 sene gecirmesine gerek yok, fizik bolumunde olmasina hic gerek yok. hakkini vererek okuyacaksa da bunu bir yolun basi olarak dusunmesini tavsiye ederim. yolun nereye varacagina, ucunda otomotiv mi, elektronik mi ve hatta medikal teknolojiler mi (ve daha neler neler) olacagina yolda ilerlerken kendisi karar verir.

fizik mezunu bir tanıdığım embedded gömbedded sistemlerde guru olmuş, bir gün lincon navigatoru bir gün 250 bglik spor mersedesi ile geziyor. mersedes eski biraz ama. ha amcam 45 yaşında.
başka bir fizik mezunu tanıdığım gümrük memuru oldu sonunda. bisikleti var sanırım.

kısaca, trde özellikle fizik mezunu olarak pek bir title sahibi olunmuyor.
bence gereksiz.
ha 4yıllık mezunu olucam, üni görücem diyorsa belki.

ben 2004 girisliyim odtu fizik'e. son sinifim.

sirf puani dusuk diye girmis arkadaslarimin cogu hala 3. sinifta. yalniz cogu 2002 girisli. sen dusun gerisini yani.

neyse. fizik mezunu her bi seyden az biraz bildigi icin otomotiv sektorunde de calisabilir. hem de fizik derslerinin yanina makine bolumunden, otomotivle ilgili dersler de alirsa balli lokma tatlisi, aman hadi hayirlisi olur.

yani sonucta her sey, insanin neyi ne kadar istedigiyle alakali.

Ben selçuk fizik mezunuyum, yıllarca otomotiv yedek parça sektöründe üretim üzerine çalıştım. Fizik mezunu bir kişinin otomotiv yedek parça üreten, yada otomotiv montajı üzerine bir firmada çalışması için bir miktar alt yapıya ihtiyacı vardır.
Bunlar:
Malzeme bilgisi
Kalite teknolojileri
Üretim Planlama ve Üretim Yönetimi
Teknik Resim
yukarıdaki konu başlıklarında gerekli eğitimleri herhangi bir yerden alırsa bal gibi çalışır, çalışır çalışmasına ama şöyle bir problemle yüzleşmek zorunda kalacak. rakibi olan diğer mühendislik fakültesi mezunu kişiler.
İlerleyen zamanda herhangi bir firmaya iş başvurusu yaptığında işveren ilk etapta mühendislik fakültesi mezunu kişiyle görüşmek isteyecektir. Böylelikle fizik mezunu kişi sonlarda yada hiç görüşme şansı olmayacaktır.
Benim naciz düşüncem fizikçinin otomotivle falan hiç ilgilenmemesi, herkes kendi mesleğiyle iş bulmalı.
Ha fizik mezunu nerede çalışacak, nereden ekmek parası kazanacak derseniz, keşke bu sorunun yanıtını bende bilsem...
Ha fizik bölümünü tavsiye edermiyim bu iş ortamında, kesinlikle tavsiye etmem, minumum 4 sene heba olacak.
Çıktıktan sonra elinde tutacağın tek şey: Diploma. Bu diploma şu an ki piyasa şartlarında hiç bir şirkette değeri yoktur.
Benim önerim yukarıda da belirttiğim gibi çeşitli yerlerden ek eğitimler alarak başka bir sektöre doğru yelken açmasıdır.
Fizik mezunu kişinin zeki olduğu doğrudur, gireceği her iş ortamında başarılı olacaktır.
Özet: Kesinlikle fizik bölümünü tavsiye etmiyorum.
Özet2: Fizik mezunu her iş kolunda çalışabilir.

Bazı programlar bilgisayar tarihini geriye aldığında da yiyor bu numarayı. Ama yeni programların çoğu yemez.

Bunlarla ugraşmak yerine aynı işlevleri gören freeware yazılımlara yönelmek.

Not: Belirli bir süre kısıtlamalı kullandığınız program sürümlerine trial versiyon denir. Demo özellik kısılmış hali.

crack'ini bul devamlı kullan.

artık öyle program kalmadı pek.

zaten tüm programların crackini osunu busunu bulmak eskiye nazaran çok daha zahmetsiz.

bios ayarlarından tarihi geri alıp kullanabilirsiniz ama birçok sorun çıkaracağı için pek tercih etmezsiniz sanırım.

programı kurmadan önce reg dosyalarını export edip saklayıp trial süre bittikten sonra programı kaldırıp eski regleri geri atmak da çözüm olabilir.
tabi bu esnada pcya regleri etkileyebilecek başka yazılımların kurulmadığını varsayıyorum.
ya da sanal pc üzerine kura da bilirsiniz.

tabi bunlar en en kötü ihtimalle başka bir yol kalmamışsa.
artık herşeyin cracki var neredeyse.

sistem saatini anlık olark değiştirmek için bu tip programlar mevcut ama antivirusler bazen saatin değiştirilmesine tepki verebiliyorlar.
www.softpedia.com

ccleaner var, her sey temizliyor.

ccleaner bu konuda pek işe yaramıyor.

ccleaner ile sildikten sonra regedit i çalıştırıp, program adını aratıp ilgili değerleri silerek babylon proyu bile çalıştırıyordum ben. stardict'i keşfettikten sonra artık uğraşmıyorum, o ayrı.

veet'in sprey şeklinde olanları vardı. marketlerin kozmetik reyonunda bulabilirsiniz.

hatta şurada linki de var. köpük olan sizin dediğiniz: www.veet.com.tr

Aktarlarda satılan Zırnık(bir diğer adıyla hamam tozu) denilen beyaz bir toz var bunu alıp suyla krem kıvamına getiriyorsun ve tüyleri yoketmek istediğin bölgeye sürerek, kuruduğu zaman spatula kullanmadan yıkıyorsun.Kokusu biraz kötüdür ki genelde tüm tüy dökücülerin kokusu kötüdür ve içinde bu genelde maddeyi ihtiva ederler ve fiyatı gayet uygundur ve her tüy dökücü olduğu gibi cildin duyarlıysa kullanmamanı tavsiye ederim.

@julliet sadece zırnınk (sodyum sülfür) değil çoğu metal sülfür tüy dökücü özelliğe sahiptir. Ben baryum sülfür kullandım, çok memnun kaldım. Şurada bir tarifi var.

(bkz: erkeklerin+koltukalti+killarini+alma+yontemleri/@okocha)

pek bir işe yaramadığını belirteyim. zaten bu tip ürünler sarışınlarda sadece işe yarıyor da, bu kremden de beter, ekstra işe yaramıyor.

istenmeyen tüylere bitkisel çözüm." bioder bu çok iyi haber"..

köpükler de aynı mantıkla işliyor. suyu tutunca gitmez. süngeri var. onunla ovalayarak temizliyorsunuz.

yılmaz ergolaç ın 21.yy da profesyoel para yönetimi kitabını bi oku derim. tahvil bono borsa gibi konuları örneklerle açıklıyor yazarı lehman brothers in eski başka yardımcılarından. genede anlamak için biraz temel gerekiyor.

Posta gazetesinin finans sayfalarını oku. Bi 3-4 ay sonra kaparsın temel konuları. Şimdi ne kitap tavsiye edersem edeyim kafanı karıştırır. Sıfırdan en iyi yaşayarak ögreniliyor.

merak ettigin kelimeleri wikipedyadan arastir. orada linkten linke atlaya atlaya pek cok sey kaparsin hem de akademik olur. gazetelere cok guvenme sacma sapan yorumlar her seyi yanlis ogrenmene neden olur. (wsj ve ft'yi tenzih ederim)

hiç göz atma, o eline geçen paralarla gez toz, nasılsa trilyonlar biriktiremeyeceksin. üniversitede kimse çok para biriktirdim diye üzülmez ama neden dhaa çok gezmedim diye üzülen çok kişi vr. misal ben.gez sen yatırım falan yapma.cidden.

Ders içeriğine bakıverin. Az çok ne olduğunu anlarsınız. Ben bilgisayar kursuna gittiğimde (ne var beleşti gittim sene de 99'du) ilk gün açma kapama tuşunu gösterdiler bir daha kursa ugramadım.

Eğer bildiğiniz şeyler varsa boşa gitmiş ve zaman kaybına ugramış olursunuz kısaca.

hiç gerek yok bence, kendiniz oturup biraz kod inceleseniz, biraz uygulama yapsanız onların getireceği seviyeye gelirsiniz.

e şey. kendim php ile çok şey yapabiliyorum. oturur php 5 class lı mlass lı bir şeyler yazarım şrak diye. benim takıldığım nokta sertifika. elimin altında dursa bir sertifika bana bir şey kazandırır mı diyorum?

kazandırır, olmaz deme devlet dairesinde bir yere gireceğin tutar, ya da onlarla alakalı bir iş o zaman iyi ki almışım dersin.

kimsenin ne olduğunu bilmediği bir meslek lisesinin verdiği sertifikayı kim dikkate alır ki? şuraya bi göz atabilirsin illa php sertifikası almak istiyorsan. hiç olmazsa zend veriyor: www.zend.com

sertifika piyasada hiçbir işe yaramıyor , sertifikan olmadan da gayet işe girebiliyorsun , iş alabiliyorsun.

dünyada bu konuda geçerli tek sertifika da zend'in verdiği sertifika diye biliyorum.

Laptop ekran kartları genelde onboard olur, entegre çip filan olur. Değiştirebileceğinize emin misiniz? Aletinizin markası, modeli nedir?

ekran kartın harici olduğu için mümkün. ancak fiyatı çok tuzlu. benim ati 256+256 ekran kartımın chipsetinde sorun oldu, tamir ederken iyice bozdular, ekran kartı için 145 dolar değişim istendi tamam dedim, bu sefer ekran kartı kalmamış ellerinde onu bekliyorum. bu ekran kartları genelde başka tarafı bozulmuş notebook'lardan aktarılıyor karaborsa bir nevi. notebook'lar için bu şekilde özellikle yedek orjinal-sıfır parça satan yer bilmiyorum, genelde kendi teknik servislerinde bulunduruyor notebook firmaları, o yüzden ondan daha iyi ve senin kasaya uyumlu ekran kartı bulman zor, bulsan da çok tuzlu olur.

@abtash benim 2003 yapımlı aletin board'una 1200 dolar + kdv istemişlerdi. Sen yine iyi kurtarmışsın.

Bu kartlar çipe entegreli olabiliyorlar ve dediğin gibi ancak ikinci elleri bulunuyor. Bulaşmamak en iyisi.