sonsuz çözünürlüklü video kamera

google earth değil o.

Paralı uydu programları var. Google değil o

nedir peki, nasıl bulunur?

nasa bi ara bazı sehirlerın yuksek cozunurluklu fotoraflarını yayınlıyordu. bi kac baktıktan sonra homeland security e yonlendırdıydı benı gercı.

www.google.com

pdf split programlarını kullanarak dosyayı bölebilirsiniz.

www.google.com.tr

docs.google.com'a upload edip deneyebilirsiniz. gerci abby kabul etmiyorsa online servis niye etsin bilemedim. zaten simdi farkettim pdf convert ettigini google docs'un.

eskiden kalma aliskanliklar oldugunu düsünüyorum.

kumandanin üstünü musambayla kaplamak gibi.dantel koymak gibi tv üstüne.

mat mat yapışkanları bilememde, sanırım kılıfları o kadar para verdikleri bi alet eğer olurda düşerse zarar görmesin diye kullanıyor olabilirler..

Eskimesin bozulmasın diye yapıyorlar, iphone alıp 10 yıl kullanacaklarını sanıyorlar çünkü, aslında iphone alacaksın, iki yıl sonra zaten hükmü kalmayacak, yenilemen gerekecek, nesini koruyorsun.

Fakat kılıf olayı aslında bir zorunluluk, yere düştüğünde kırılmasını engellemeye yardımcı oluyor. ona bir şey diyemem.

Ekran filmi olmaz ama lüzumsuz o.

ben de cüzdan gibi çıtçıtlı açılan kılıflar gördüm.
sırf telefon zarar görmesin diye o eziyet niye?
sakınan göze çöp batar!

imza: kenafir

eskiden kalma alışkanlıklarla alakası yok, ekran koruyucusuna değineyim;

mat ve normal ekran filtreleri var, htc lerin ekranını iphoneların tamamını koruyor. Sebebi; çizilmez denen camın bile çizilme durumları olabiliyor, cebinde anahtarla taşıyan vs. Bende wildfire s var, camının gorilla glass olup olmadığı belli değil, 600 küsür lira verdiğim telefonun ekranının çizilmesine kıyamam.

Aynı şekilde, yağlı parmaklar, yemekli vs. kısaca pis ellerle dokunulduğu zaman camlarda iz yapıyor, bunun yerine ekran koruyucuda silinmesi kolay, olmadı çıkarıp atabiliyorsun.

Zaten ekran koruyucuyu düzgün yapıştırırsan varlığını farketmezsin bile, özellikle mat istiyorum diyorsan mat koruyucular var.

Kılıflara gelince, şu anda iphoneların arkasına takılan sert plastik, BB ve htclere takılabilen silikon ve sert plastik kılıflar var yine. Wildfire S için silikon kılıf kullanıyorum. Sebebi, telefon ufak, elimden 3 kere kayıyordu havada yakaladım, kısaca telefonu kavrama açısından çok büyük desteği oluyor kılıfların, kılıf derken eski deri cep kılıfları kastetmiyorum. Zaten sert plastik ve silikon kılıflar cihazın çevresini sardığı için kullanımı etkilemiyor, sadece ergonomiyi arttırıyor.

Son olarak, o cihaz yere düştüğünde silikon kılıf üstüne düşmesi ile çıplak olarak yere düşmesi arasında da baya farklar var bunu da belirteyim

sanki türkler icat etmiş anasını satayım telefon kılıfını ekran koruyucularını. bu işin bi piyasası var aldığın telefonu 1 sene sora satıp yenisini almak istyosun, sıfır gibi kalırsa satman da daha kolay oluyor. al sana bi neden.

sakarım ondan silikon kılıf var telefonumda ayrıca cebimde taşıdığım için ekran koruyucu var. önceki telefonum ekranı çiziklerden görünmez olunca yeni telefonun zebellah gibi ekranı çizilmesin diye aldım. gayet de memnunum anti refle olanlar on numara mat falan da değil

aynı telefonu 10 sene kullanmakla alakası da yok onu da belirteyim, aldığınız telefonun ya da elektronik aletin 2 gün sonra fiziki olarak hasara uğraması sanırım sizi pek de mutlu etmez.

9gagde bunla ilgili bir fotoğraf vardı, telefonu ilk sene nazikçe koymalar falan 2. seneye girince yatağın üstüne atmalar, yere düşürmeler diye. Olay bir de kendi malının değerli olmasından kaynaklanıyor

en basitiyle söylüyorum, 700 dolares veripte aldığım telefonumun 3 gün sonra düşüp mantara bağlamasına, ya da ne kadar çizilmez dense de o telefonun bozuk para,anahtar vb. şeylerle çizilmesine dayanamam,mutsuz olurum lan hayattan soğurum öyle böyle değil. Eh o koruyucular yokken de kafam rahat olmayacağına göre takıyorum koruyucumu bakıyorum keyfime.Daha canım cicim aylarımız geçmedi yahu.

sinirlenen arkadaşları anlayamadım. neyse. benim dediğim adam onun o yüksek çözünürlüğü için yıllarca uğraşıyor, birileri gidip mat, görüntüyü bozan blur yapan filmler yapıştırıyor. sıkıntım burada. diğer yandan telefonun ticaretini yapan da çok varmış aramızda onu gördüm. herkesin kendi takdiri tabii ama bence bir iphone veya muadili bir alet, kılıfsız filmsiz orijinal haliyle çok daha şık ve ergonomik. sevgiler.

ekrana bişey yapıştırmadım
ama bir kadın olarak kılıf içinde taşıyorum telefonu sebebi:
bizim çantalarımızda her an her şey bulunur sürmesen de far yemesen de püskevit içmesen de su daha da gider bu
telefonu da onlarla aynı yerde taşıyorum abicim, temiz kalsın diye kılıflıyorum ben çanta değil bu yıkanmıyor çırpılmıyor netekim

bazı ekran filmleri dokunmatiğin kayganlıgını daha iyi hale getiriyor.
ben gecen taktım dokunmatiği süper oldu ama bu seferde ter izi kalıp yazıların okunmasını engelliyordu çıkardım..

Kılıf kullanımını falan bilmiyorum da gözlemlediğim kadarıyla çoğu kimse cep telefonlarına alım gücünün çok üzerinde bir harcama yapıyor. Bu nedenle belki de koruma güdüsüyle 'ulan milyar verdik, bak kılıf da üretmişler iki lirayı sakınmayalım' diyerek o kılıfları falan kullanıyorlardır.

Telefonu ilk aldığımda bi süre ekran filmi kullandım. Yavşadı, çıkardım yenisini aldım. O da yavşadı, sonra baktım zaten aletten çok memnunum, çıkardım ne varsa çıplak kullanıyorum. Satmaya niyetim yok, çizilmesi de umrumda değil.

adamımsın roket adam

Hanımanne stayla cüzdanlı kılıflardan kullanıyorum, bugüne kadar gectim kaç kere yere düştüğünü, içindeki bütün ıvır zıvırıma istediğim an ulasmanın keyfini yaşıyorum. ehliyet te onun icinde, kredi kartımda, atıyorum gömleğin ön cebine 2 saat oyalanmıyorum. Bu arada cüzdan da kullanmıyorum, para ise yine hanımanne staylla cüzdanlı kılıfımda oluyor.

Sonuçta seçimler..seçimler..

Her türlüsüne saygılı olmak gerekli.

Eski araclarla ilgiliyimdir. 1970 model arac kullanırım kalitesinden aldığım haz müthiştir. Bu tip araçlar eğer bu işe ilgiliysen alınır. Yok sadece binerim diyorsan uğraşamazsın emin ol. Araba 1975 model şusuna busuna bak demek manasız olur. Bu soruyu soruyorsan da bu tıp araclara ilgisizsindir. Spesifik bir soru sorsaydın anlardım merakını

valla 3.000 tl'ye al gitsin :) dizel hem. tabi motor daha önemli su giren yerlerden bence. pimp my ride geldi aklıma. al kafana göre yenile. ama motor sağlam olsun ki gitsin. al eline slikon kapat bozuk yerleri üstünü de fosforla boya. :) sonra satabilir misin? valla her malın alıcısı vardır. en azından aldığın fiyata satarsın. abd'de böyle arabalar tonla. öğrenci arabası. gidiyor mu gidiyor. :)

Ya benim derdim çalışıp hareket etmesi, aslında renault12 toros bakıyordum ama, aynı fiyata bunu görünce dur ulan dedim, bunu alayım o zaman belki.

Camı kırılsın poşet yapıştırıp kullanmaya devam ederim modunda biriyim. çürükmüş, kırıkmış mühim değil.

o zaman motora dikkat. dizel daha masraflı derler ama ben anlamam. bilen birisi ile git.

bunlar ugrasması cok keyifli araçlardır.ben rehabilitasyon gozuyle bakarım.hatta elimdeki aracı bitirdiğimde bir tane bu kasanın coupesinden yapmayı dusunuyorum.
sanayi menemeni yemeye meraklı bir bunye olman lazım:)

ama aracı bu dizel az yakar butun işimi gorur diye alacaksan bence alma.ben hem gezerim hem ugrasırım araba neymis gercekten ogrenirim diye dusunuyorsan al.ustundeki curukler muhim degil.bende bile o kadar curuk var.motorlarının bakımı kolaydır çok pahalıya çıkmaz.tamircine goturur baktırırsın.genel bir baksın bide tamircine abi bunun beli kırık olabilir mi diye sor ona baksınlar.en onemlisi o.

sadece bineceksin. alma o zaman. yerli mallarına yönel.

dostum araç demişsin ama üzülerek söylüyorum ki bu hurda. tamamiyle baştan yenileme amacın varsa al. ama tamamiyle baştan yenilemek için bile sakat bir araba gibi duruyor.

çalışıyormuş, sağa sola gidip geliyorum diyor adam?

Bu araba da sağa sola gidip gelir panpa
englishrussia.com

bu araç resmen lego gibi toplanmış. bence fabrika çıkışında üzerinde olan ve şu anda da üzerinde olan veya ilk günkü kondisyonunda olan tek bir parçası dahi olmayabilir.

çevren yoksa, mekanikten anlamıyorsan, araştırmayı, parça toplamayı sevmiyorsan, vaktini bu araca ayıramayacaksan alınmaz.

şahsi fikrim ben bir araç toplayacak olsam 3000 liralık her yeri sorunlu bir araç yerine. üzerine daha en baştan 3-5 birşey koyar. temiz bakılmış orjinalliği korunmuş bi araç alırdım.

Abi ikinci el aldıktan sonra 2000 liradan 30.000 liraya kadar araçların ne farkı var ki, hangisini alsan sanayiden çıkmayacak. Benim bütçem 2000 liraydı, onu zorlayarak 1000 lira artırdım ki buna verilecek ek 1000 lira bana göre çöpe gidiyor. bunu almazsam bunu alacam;

www.sahibinden.com

bütün 2ci el araçları aynı kefeye koymak nasıl bi mantık ben anlamadım.
ikinci el alırken 2000 liralık araç ile 30.000 liralık araç arasında dağlar kadar fark var.

şu anda 12.000 - 15.000 tl üzeri satın alıp sadece periyodik bakımlarını yaparak uzun yıllar binebileceğiniz sayısız araç var. yani her ikinci el araç sanayiden çıkamayacak diye birşey yok.

bu tip eski araçların sıkıntıları çoktur. artık yaşı 30a gelmiş. ne zaman neresinden ne çıkacağını asla bilemezsiniz. bunu uzun yıllardır otomobil ve motosiklet piyasasının içinde olan biri olarak söylüyorum.

siz 3000 liraya alırsınız almazsınız kimse buna birşey diyemez ancak benim gözümde bu araca yapılacak yatırım ölü yatırımdır.

orjinal motorla 4 milyon küsür kilometre giden bir örneğinin olduğu rivayetleri olan bir araç bu 240d. ama eski dizeller malum kamyon gibi. diğer yandan kızartma yağıyla bile çalışan temiz ve bakımlı ise kolayına problem çıkartmayan araçlar. w114-w115 en sevdiğim kasalardan biri ama ben benzinli bir 230.6 yı tercih ederim. görece temiz bir aracı ustama gösterdikten sonra gözüm kapalı alabilirim. parçaları sanılanın aksine bol ve gayet uygun fiyatlı. uygun dediğim şahin röno gibi olmasa da , rutin değişecek parçalar haricindeki parçaları kolayına bozulmuyor.

www.englishclub.com

v3 dediğiniz düzensiz fiillerse, kartlarla anlatırdım. iki parmak kalınlığında kağıtlar kesip, bir tarafına 1. ve 2. hallerini, arka tarafına da 3. halini yazardım. bunlar bir torba içinde olurdu. kime anlatıyorsanız, elini daldırıp bir kağıt çekerdi, ne taraf çıktıysa öbür taraftakini söylemesi gerekirdi. ama mutlaka bağlam düzeyinde de desteklemek gerekir. 5-6 satırlık paragraflarda çıkan fiilleri kullanmasını isteyebilirsiniz.

insanlar gre'nin verbal kısmına böyle hazırlanıyor. yöntem iyi ama sonuçta öğrenciye de bağlı tabi.

belli bir standardı olmadığı için anlatıp geçerdim. ama tavsiye olarak okul çıkışı post it almalarını söyleyip buzdolabı kapısı, dolap, duvar, pencere'ye vs.. yapıştırmalarını isterdim. ama zamana göre. şöyle ki sabah yaptığı işler için (banyoda el yüz yıkama, mutfakta kahvaltı, dolaptan kıyafetleri almak vs..) 2. zamanlarını banyo-mutfak-dolab'a.

1. zamanlarını okul çantası, televizyon, bilgisayar gibi yerlere yapıştırsın. kaba tasnif söyledim ama ayrıntılı bir plan yapılırsa faydalı bir metod çıkar.

düzensiz fiil kavramını past tense'den bildikleri için o kavramın üzerinde durmaya çok gerek yok ama giriş için gerekli.

bildikleri bazı fiilleri sorarım ve onlar söyledikçe tahtaya yazarım. mesela altalta 6 tane fiil yazarım. sonra sınıfa fiilllerin past halini sorarım. muhtemelen söyledikleri fiiller düzenli, düzensiz karışık olacaktır. söyledikleri past fiillerin en üstüne de past yazdıktan sonra, sürpriiiiz bir de bunların 3. hali var ama merak etmeyin başka yok derim :s

sonra da past yazdığım sıraya past participle ( V3) yazarım. sınıfa sorarım: hangi fiiler düzenliydi diye. onlar düzenlileri söyleyince, 3. hali olarak ben de aynısını eklerim.

tahtanın ilk yarısını kullanmıştık ya. ortadan bir çizgi çeker geçerim yan tarafa ve tefeye irregular verbs yazar, yine onlardan bildikleri düzensiz fiilleri söylemelerini isterim. onlar söyler, fiilleri yazarım mesela bir 8 tane. sonra aynı şekilde eliciting yaparak yanlarına past halini yazdıktan sonra, kendim eklerim 3. hallerini. daha sonra sınıfça okuruz tekerleme gibi. en son sadece 3. hallerini okuturum. arkasından bir kaç öğrenciye nominate ederek okumalarını isterim.

derse ara notu: şimdi bu 3. hallerin 6, 7 kadar ortak pattern'ları var. bir workshop'ta anlattılardı ama unuttum, epeydir de gramer öğretmiyorum ama sizin yerinizde olsam yukardaki önerime şunu ekleyerek devam ederim derse.

cut cut cut
grow grew grown
go went gone
teach taught taught
..
bu tip grupları tahtaya yanyana yazarım. bahsettiğim bu gruplardı. biraz incelemeyle genel pattern'ı bulabilirsiniz ya da nette arasanız bulursunuz.

çocuklar da defterine yazar bunu. sonra ben karışık fiillerin 3 çekimini de sesli okurum, onlar da ait olduğu grubun altına yazar. duruma göre seçtiğiniz sayıda fiili çocuklar ait olduğu grubun altına yazdıktan sonra, onları tahtaya çağırıp tahtada ans. key yazma kısmını onlara yaptırırım.

en son da aynı grubun altındaki fiili hep birlikte okuruz, sonra karışık okuruz, sonra tek tek öğrenciye gösterir ona okuturum. en sonun sonuncusu olarak, tahtada 3. hallerini silip defteri kapattırırım ve sildiğim fiillerin 3. halini onlara sorarım.

www.fast-growing-trees.com
www.firelandsec.com

yapı endüstri merkezinde (YEM) bitkiler üzerine çok güzel kitaplar var. özellikleri,yapıları,yetiştirilmeleri,uygun oldukları bölgeler vs birçok bilgiler veriyor.
www.yemkitabevi.com
orada kalmamış ama dış mekan süs bitkileri ve payzajda kullanımları diye bir kitap var,önerebilirim.

Ermanen, verdiğin linkleri ben de buldum da o site ağaç satmaya çalışan bir firmaya ait, bu nedenle güvenemeyiz, adam hangi ağacı satmak istiyorsa onun hızlı büyüdüğünü söyleyecektir.

araştırıp buldum sadece. güvenirliğini ben de bilmiyorum. sadece yardımcı olmaya çalışmıştım.

o zaman üniversitelerin arboretumlarına ve orman ve ziraat mühendisliği gibi bölümlerine başvurabilirsiniz sanırım.

areels, neye göre ve nereye göre sıralanacak bu hızlı büyüme. çünkü yerine ve iklimine göre değişiyor büyümeler. mesela bizim köyün bazı yerlerinde çam ağacı yılda yarım metre büyür. yine köyün başka bi yerinde ise ben bildim bileli ne uzar ne gelişir, fidan gibi kalmış çam ağaçları var.

3000 tl maaş, 3 ay tatil, devlet garantisi vb.. bundan daha iyisi milletvekilliği ki o da 5000 tl maaş, 4 yıl çalışıp emekli olma, 4000 tl emekli maaşı. millet neden yırtınıyor vekil olayım diye, yapılacak iş mi vekillik :)

yaa hocalara sorcam ben de, yemiyo gözüm uzattık zaten daha beter uzamasın diye:))

doçentlikten sonra bildiğin kadarıyla yine profesörlük için bir takım çalışmalar yapıp, sınavdan geçiyor. ondan sonra da profesör olarak ömür boyu devam ediyor, tabi ünvanı geri alınmazsa.

müthiş bir yoğun tempo olmayabilir baktığımız. mesela bizim bazı hocalar haftada 2 saat ders anlatıyorlar sadece bize. diğer sınıfa da girdiğini biliyoruz, 2 saat de onlara anlatsa haftada, ayda 16 saat geliyor fakülteye. geri kalan saatlerde de başka okullara gidiyor, avukatlık yapıyor, danışmanlık yapıyor, vs. ama en nihayetinde adamın zevk aldığı ve karşılığında sağlam paralar kazandığı iş bunlar.

günde 16-17 saat çalışan işçiler var, asıl o adamlar nasıl motive oluyorlar bu hayata, onu sormak lazım.

edit: prof. olmak için sınav yokmuş.

okul bitti -> bs.
master / doktora -> ms. / dr
sonra akademik kadro beklerler hangisi boşsa ve hangi kriterleri sağlıyosa (makale, çalışma, boş olan kadronun kriterleri, doktora yeterlilik sınavı, dil vs.... ) ona göre yar.doc ya da doc kadrosuna atama.
sonra mis gibi çalışmalar olursa (türkiye hariç) prof kadrosu varsa bi üni.de başvurur alırlar özelliklerine bakarak ...

lisans => master + doktora normal geliyor. (doktora da en az bir yayin yapmis olmasi gerekir.) buradan sonra yrd.doc.luk alabilmek adina bazi kriterler var ingilizce bilgisi (kpds veya uds), yayin sayisi, yrd.doc.luk jurisi. juri kismi en kazigi, gecersen ve kadro varsa yrd.doc olursun. sonra yayin + ingilizce dil belgesi (kpds veya uds) {su an icin uds bir kez istenen puan alininca yetiyor.} + yine docentlik jurisi (yine en kazigi bu.) gecersen ve kadro varsa (docentlik kadrosu yani) atanirsin docent. ondan sonra da beklemeye baslarsin yine kadro gelince bu sefer yine bir juriye seminer tarzi bir sunum da bulunursun o ne yrd.doc luk ya da doc.luk jurisine benzer (tabi kimi yerlere gore degiskenlik gosterebilir, her yerde istisna olabilir yani gecirtmezlerse gecirtmezler, ugrastirirlar, surunursun vesaire vesaire falan fistik...) oradan da prof.luk icin yeterli kriterleri saglamis olursun. genelde boyledir.

gordugun hangi calisma temposunu kiyasliyorsun bilmiyorum belli bir seviyeden sonra (dr.<yrd.doc.<doc.) zaten kendi yuksek lisans ogrenci(ler)i ya da asistan(lar)i oluyor bu kisilerin. onlarla ilgilenerek yayin yapmalarini arastirma yapmalarina katki sagliyorsun yoksa atiyorum bir docent olmus birisinin lab.a girip temel deneyleri yapma ve/veya deney gerecleri/duzenekleri kurma-calistirma gibi tempo yasamasi beklenmez, ugrasmazlar. ancak deney sonuclari dahilinde yorumlariyla katki saglarlar ki zaten bu adamlar kariyerinin buyuk bolumunu o islerle gecirmis oldugundan ongorusu ve bilgisi asmis seviyede olur. neyse buradan hareketle makale cikar, bu durum ise akademek kriterlerin en onemlilerinden biridir.


akademik atama ve yükseltme kriterleri uzerinden her universiteye gore degisebilen maddeleri var ama cok cok farkli seyler yok genel butunluk icinde. istersen bu kelime anahtariyla arama yapabilirsin hangi universite ne istemis neyi gereksiz gormus neyi sart kosmus gibi...

tabi bir de soyle bir sey var es gecmeyelim ayip olur, buyursunlar,
(bkz: pijamalı profesör).

Nasıl diye sormuşsunuz ama anladığım kadarıyla asıl öğrenmek istediğiniz "niçin profesör olunur?" sorusunun cevabı (nasılını öğrenmek isterseniz bana yazabilirsiniz). İki gruba ayırmak mümkün:

1. Özel sektörden korktukları için profesör olanlar: Bunlar özel şirkette tutunamayacak türde insanlar. Çoğunu bir iş mülakatına soksanız iki kelimeyi biraraya getiremez, zaten işe alınmayacaklarını bildikleri bu ortamdan kaçmak için üniversiteye sığın(dırıl)mışlardır. Bunlar üniversitede de bir işe yaramaz, senelerce aynı dersi anlatır, profesörlüğü aldıktan sonra bilimsel çalışma yapmazlar (öncekileri de birine yapışmak suretiyle yapmışlardır zaten). Adamını tutma yoluyla yükselirler.
2. Bilim insanları: Bilim aşığı bu insanlar bilimsel çalışma ortamında olmak için üniversitelerde çalışırlar, bilim yaparlar. Bir şeyler keşfederek mutlu olurlar. Yeni bir şeyler bulmanın keyfi hiçbir şeyde yoktur ama bunun için "eşşek gibi" çalışmak gereklidir. Bu tür tiplerin kafasında o sonuca ulaşmak olduğu için çalışmak ağır gelmez, aksine zevkli olur. Bunlarla evlenen de bunu bilerek evlenir, işine gelmezse boşanır :)

Ben asıl özel sektörde şirket sahibinin servetini yükseltmek ve sırf para kazanmak için hiçbir haz almadan nasıl çalışılır onu merak ediyorum. Üniversitede çalışırken sevdiğiniz işi yaparak üstüne para alırsınız :)

Aslında sevdiğiniz bölümde, dersleri ders olarak değil de merak ettiğiniz için okuyor olsaydınız akademisyenleri daha iyi anlardınız.

@areels: Tatil üç ay değil, bir ay.
@pomolilik: prof.luk için sınav yok ve sanırım beş sene prof. olarak geçirmeden işten ayrılırsanız ünvanınızı kullanamıyorsunuz.
@yoa: doktora yeterlilik sınavı sadece doktora tezine başlamak için gerekli.

bir de akademik calismak isteyip de kadro acilamamasindan dolayi ozel sektore gecmek zorunda kalip geri donemeyenler var ki ne sen sor ne de ben anlatayim. para tatli geliyor, donemiyorsun. icinde kaliyor.

ama bir gun sira bana da gelecek.

"çalışma temposu" dediğin asıl özel sektörde olur.

12 eylülden sonra yökün adamıysan 3 5 çeviriyle bal gibi olur.

jandarmanın haber varsa ortaya çıkar ki zaten ortaya çıkmış demektir. jandarma da sahte kimlik mevzusunda öttürür adamı. acıması olmaz. daha yeni geldim askerden, jandarmaydım oradan biliyorum.

bi yöntem nufus kayıtlarına bakılması, simdi bir de tc kimlik no var. her kişiye unique bir numara olduğundan yakalaması kolay.

- kafadan kimlik atıp yaptığınızda nüfus dairesinde böyle bir kimlik olmadığı görülür ve sahte olduğu anlaşılır.
- en uzun ömürlü sahte kimlik benzer birinin kimliğinden yapılan kopyadır, bu ancak didaktik inceleme sonucu ortaya çıkabilir.
- çalınmış ya da kaybolmuş kimlikler kolayca ortaya çıkar çünkü gerçek sahibi yeni kimlik çıkardığında eskisinin seri numarası jandarmaya uyarı verir, bu kimlik geçersiz der.

KAV 2009

norton 2010 internet security

avast. 3.5 senedir format atmadım bilgisayara tek bi virüste girmedi.

(bkz: avira antivir)

iyi ki bisi onerdık.

dünyanın en iyi antivirüs yazılımı avg'dir.

McAfee gayet sorunsuz. 2 ayri pc de ayrica mac uzerinde kurulu sanal pc de yillaridir sorunsuz calisiyor.

avg free kullanmak mantıklı geldi. şimdilik onu deniycem. zati lisanslı bişe alacak ekonomik durumum yok. herkese teşekkürler.

bence hamburger daha zararlı.

döner dediğin şişe geçirilip pişirilmiş saf et. tabii yağı da var. ama evde yaptığımız etten çok da farklı değil.

hamburgerin içinde kimbilir ne eti var, ne yağı var, nerelerde pişiyor, garnitür kimbilir ne içeriyor.

ikisi de nerede yediğine bağlı. dönerlerin çoğu da oldukça yoğun yağ doludur, o yüzden yenilen yer ve kalitesi önemlidir.

mc in burger in donercıden daha hijyenık daha temız daha icinde ne oldugu belli diye idda ediyorum ben.

ayrıca hamburger dediğin sırf köfteden ibaret değil. illa ki ekmeği, turşusu, ketçabı, mayonezi, yeşilliği falan olacak. bunlar olmazsa onun adı hamburger değil, ızgara köfte olur. yani hamburger adı altında illa ki ekmek, mayonez, ketçap falan da yiyeceksiniz. bu da kalori demek.

ama döneri isterseniz ekmeksiz pidesiz pabağa koyup löp löp et olarak yiyebilirsiniz. alacağınız tek kalori etin ve yağın kalırisidir. ekmekmiş, ketçapmış isteğe bağlıdır.

hamburger kolayla yenir, döner ayranla. o yüzden hamburger daha zararlı.

not: kim la o gülen?!

Doner daha cabuk pissin diye gaza cok yakin tutan 99.99% gibi donerci nufusu unutmamak lazim tabi. Birkac istisna haric burger king ve mcdonalds'a guvenle gidebilirim, fakat 1 tl ye satilan tavuk doner ya da 3tl ye satilan doner yapiminda neyden kisiliyor bilmiyoruz.

bence sağlıklı cevap verebilmek için deişkenleri eşitlemeliyiz.

yani burger king ile 1 tl'lik tavuk döneri kıyaslamamalıyız.

hamburger kriterimiz burger king ise, döner kriterimiz de kaliteli bir dönerci olmalı.
hamburger kriterimiz stadyım önünde arabada satılan hamburger ise, döner kriterimiz de 1 tl'lik tavuk döner olabilir.

benim argümanlarım eşit şartlarda yarışan iki ürünün kıyaslaması şeklindedir.

Burger kingde ~2.5 liraya satilan menusuz hamburgerle 3 liraya satilan et doner kiyaslanirsa yine burger king daha saglikli.

sadece fabrikasyon ürünler sağlığa zararlıdır, bunları uzun mesafeler boyu taşımak, günler boyu saklamak için kimyasal maddeler katılır çünkü.

bu tür koruyucu katkı maddeleri hamburgerde dönerden daha fazla bulunur, haliyle hamburger daha zararlıdır. dönerdeki tek zararlı madde ekmek ve yağ oluyor. bunlar da genellikle en ucuz malzemeyle yapıldığından sakattır.

köylerden başka hiçbir yerde sağlıklı yiyecek bulmanız mümkün değildir, boşverin ne bulursanız yiyin, topu topu 10 yıllık bir ömür kaybınız olur ki ha 10 sene önce ölmüşsünüz ha 10 sene sonra. insan ömrü zaten çok kısa, hani şöyle 600 yıl yaşıyor olsak da sağlıksız yiyince 200 yıl kaybetsek eyvallah ama şurada taş çatlasın 100 yıl yaşıyoruz, yaşasan ne yaşamasan ne. her şey boş...

1) her zaman turkcell kazanır
2) kafeinsiz kahve kahve değildir

1. ben kullanıyorum. benim işime geliyor. kız arkadaşımla bedava konuşuyorum. yani kullanana göre değişir. faturanda çok sık konuştuğun bir turkcelli varsa işine gelir. yoksa bir anlamı olmaz. turkcellin karı-zararı da kullanana göre değişir. mesela benim bu ay faturam en az 30 lira az gelicek. başka birinden ya da başka zamanlarda acısını çıkartır yada çıkartıyordur:)
2. kafeinin vücutta bıraktığı etkiyi bırakmıyor. zararsızdır. ancak suyu bile çok içsen zararlı ona göre yani:) ayrıca ben pek sevmiyorum kafensiz..

1. "en çok konuştuğun türkselliyle bedavaya konuş ama diğer türksellileri, başka operatörü falan ararsan kol gibi fiyatı geçiririm" diyor. devamını söylemediği için cazip gibi duruyor.

turkcell'in o hizmeti bedava değil. 5 tl ücreti var. mesela benim aylık sabit kullandığım bir paket var ve tüm konuştuklarımla o paket dahilinde konuşuyorum zaten. neden ekstra 5 tl daha vereyim.

ayrıca paralı bir hizmetin "bedava" şeklinde tanıtılması üçkağıtçılığı ise bambaşka şekilde tiksindiriyor beni.

1. operatörler kendi abonleri arasında konuşturdukça para kazanıyor çünkü aynı alıcı-vericiyi kullanıyor. bunların bi tanesi 50-60 bin lira ama adam bunu bi kere dikiyor, başka masrafa girmiyor. diğer türlü misal avea ile konuştuğunda aveaya bi miktar para ödüyor onun alıcı-vericisi aracılığıyla konuştuğun için. bu yüzden aynı operatörden konuşma yapmak esasında bedava gibi bişi, şirkete ek masraf çıkartmıyor. dolayısıyla trcell'e ne kadar para ödersen (diğer bir trcell abonesi ile yapılan görüşme ücretlerini kastediyorum) şirket o kadar kar kazanıyor;) bu reklamın altındaki gerçek ne? ya mesaj ücretlerine zam gelmiştir, ya diğer operatörlerle konuşmaya zam gelmiştir vs vs

2. zararlı olur mu bilmiyorum ama bence kahveye tadını veren o müthiş kafeindir!

bak gördün mü bedava dediği şeye herkesi geçirterek herkesten 5 lira esktra kazanıyo:) damlaya damlaya göl olur hesabı yapmış adamlar;)

bu nasıl bi sorun bilemiyorum ama ben de seninle aynı durumdayım.mesela yazın 3 ayda 5 kitap bitirdim ama şimdi en sevdiğim yazarlardan birinin kitabı başlanmak uzere başucumda duruyo 1 aydır ama sıkıntıkdan patlasam da canım alıp okumak istemiyo.youtube,facebook,ekşi bilmem ne hiçbişi yoksa stumble ama o kitabı alıp da başlayamadım bi turlu..

internet ve özellikle ekşi sözlük neden oluyor buna. bu ortamlarda en uzun veriler dahi 3-5 dakikada sunuluyor. bunun kolaylığına alışınca uzun uzun kitap okumak zor geliyor. ham bilgi almaya alıştığımızdan dolaylı anlatımdan verim alamayacağımıza şartlanmış durumdayız. (istemeyerek de olsa) internetten bir iki hafta uzak kalırsanız hızla dönebilirsiniz kitaplara. bir kaç kitap bitirdikte sonra internet sözlük filan yavan gelecektir.

okuyamama hastalığı bana da bulaşmıştı, sonra ihsan oktay anar ile tanıştım, bu adamın kitaplarını okumaya başlayınca, haftada 2 kitaba falan cıktım, şimdi de aynı hızla devam ediyorum.
bence siz de hemen gidip suskunları alın, bi okuyun, biter bitmez gidip bu adamın tüm kitaplarını alacaksınız, hepsini de 1 hafta içinde bitireceksiniz.

beynin ihtiyaç duyduğu veri miktarı azalıyor ondan
(bkz: beyni optimum koşullarda yaşatma yöntemleri)

işe giderken okuyun, ben öyle yapıyorum.

bana da olmuştu.çözümü çok basit:1 ay internetten uzaklaşın mümkün olduğu kadar 1-2 ay içinde müthiş bir okuma temposuna kavuşacaksınız ve sonra internet,tv vb. aklınıza bile gelmeyecek.

arada bana da oluyo bazen ama nedeni internet falan değil hiç bi zaman şu internet deden zamazingonun esiri olmadım,bence sen de olma.okuyamadığını düşünüyosan polisiye türü akıcı kitaplar oku şu olasılıksız ya da empati falan var ya yazarlarının adını unuttum o tür sürükleyici kitaplar oku.merak uyandırıcak bişeyler okursan daha çabuk biter kitap.öyle öyle devamı gelir işte.ama sakın okumaktan vazgeçme.

ya da bak şeyi oku "flaş ya da büyük yolculuk" yazarı Charles Duchaussois.çok iyi kitap ince sayılmaz ama çok kalın da değil.akıcı olduğu için yalar yutarsın güne hem gerçek bi yaşam üyküsünü anlatıyo

yok oyle bir sey.

ortak atm diye bir şey yok, olmadığını düşünerek yaşayın, hiçbir sorun olmadığını göreceksiniz. komisyonla ortak atm mi olur, saçmalamışlar.

çok acil bi şey olmadıktan sonra hep kendi bankanın atm'sini kullan. 2 gün önce babam başka bi bankanın atm sinden 2 kez para çekmiş de 6 lira kaçıverdiydi.

olmadığını düşünerek yaşamayın. komisyonunu bilin, ama olduğunun da farkında olun. eskiden bazı bankalar kendi komünitelerini oluşturmuştu. altın nokta, ortak nokta vsvs diye. mesela altın nokta üyesi olan garanti bankası kartı ile yine altın nokta üyesi olan akbank'tan para çekilebiliyordu ama ziraat bankası'ndan çekilemiyordu. çekince tabii ki komisyon alınıyordu.

şimdi altını gümüşü kalmadı. her kart hepsinden çekebiliyor. lakin farklı banka olunca komisyon alıyor. kendi bankanızın kartıyla kendi bankanızdan çekereniz komisyon falan olmaz.

altın nokta bilmem de bazı bankaların anlaşmaları var. örneğin akbank ve vakıfbank müşterileri diğer bankanın atm'sinden çekiyor. fakat bir seferinde 150 TL civarı bir para çektiğimde benden yaklaşık 8 lira para almıştı. yani ortak nokta veya altın nokta farketmiyor benim bildiğim kadarıyla, başka atm'den çekince her türlü komisyon alıyorlar.

kendi bankamız zaten bize periyodik olarak geçirdiği için ikinci bir komisyona ihtiyaç duymuyor o kadar.

toplam maliyet= ilk 6 ay 6*6=36
sonraki 18 ay 18*10=180
toplam= 216 Tl modem fiyatları zaten bu civarda bildiğim kadarı ile. eğer 24 ay sonunda halen modem sizde kalıyorsa salt modem için dahi alınabilir. ama 24 ay sözleşme hükmü kötü. ya memnun kalmazsanız? ya türkiye'de yaşamayacak olursanız?

bir de verilecek olan modemin sim kilidi olup olmadığı, var ise kolayca kaldırılıp kaldırılamayacağı da önemli.

kota konusunda ise yorum yapamıyorum.

birincisi, evet 3g şartlarında 500 mb oldukça azdır, çünkü 3g ile internete bağlanırken upload miktarında kotaya ekleniyor.
ikincisi ttnet gibi bir firmaya 2 sene bağlı kalmaman, kalp ve ruh sağlığın için de iyi olacaktır.

utorrent'i açık unutursan, o ilk 6 ay 6 lira mı olur artık, 60 lira mı olur...

500mb yarım saatte biter

ben de almayı düşünüyorum ttnet'ten 500mb ama 2 sene bağlı kalmamak adına modemsiz alıcak gibiyim. modemin sim kilidi var. 2 sene sonunda sizde kalıyor modem. 24 aylık taahhütü bittikten sonra modemin sim kilidini açtırabiliyorsunuz.

500 mb'ı yarım saatte ne yaparak bitirdiğimizi de yazarsanız daha bilgilendirici olursunuz. bir şey indirmeyeceğimi, alım ve gönderim yapan utorrent, emule gibi programları kullanmayacağımı belirttim. anca sörf yaparım, maillere bakarım, msn'de görüntüSÜZ chat yaparım, feysbuk kurcalar, aylak.com'da tavla okey falan oynarım. yine de 500 mb'ı yarım saatte bitirir miyim?

ek bilgi: kota aşımının da megabaytı 5 kuruşmuş (100 megabaytı 5 lira, 1 cigovaytı da 50 lira ediyor yani).

bu arada modem bize hediyeymiş. taahhüt sonunda bizim oluyor. sim kilidi hakkında bilgim yok.

hocam, en başta söylemiştim kota konusunda bir şey diyemem diye. az evvel ölçeyim dedim ne kadar harcıyorum diye. 117 Mb civarı kullanmışım 32 dakikada. ama bende flash block ve adblock eklentileri var ki bunlar sayesinde flash ve reklamlar görünmüyor. ki normal gezintide en çok onlar kotadan yer biliyorsunuz. yarım saatte bitmese de 2 saatte bitebilir sanırım.

Pek çoğunuz Windows kullanıcısı olduğundan ırgalamaz ama geçenler okuduğum bir yazıya göre 3G modemlerde Turkcell ve Vodafone Linux dağıtımları ile çalışırken Avea çalışmıyormuş. TTnet de Avea ile çalıştığından aynı şey geçerli olacaktır. Aklınızın bi köşesinde bulunsun...

fark etmiyormuş gibi yapın bence. bak kızım bu iş olmaz durumlarına girerseniz kızın özgüvenine zarar verebilirsiniz ve inanın kız hayatı boyunca size beddua eder. öteki türlü küçük bir gençlik salaklığı olarak kalırsınız. "ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla" der geçer.

sigarayı bırakın.

nesi yanlış ne güzel işte?

@areels

dostum, 25 yaşına gireceğim ben. kız daha hayatının belki de en heyecanlı belki de en güzel yaşında, yaşıtlarıyla takılması gezmesi tozması rutininde yaşaması lazım.

Biz duyurduk ki sonradna sanırım sildim ama adımız röntgenciye çıktı :-)) hayır ben anlamak için sormuştum, burdaki kişi direk anlamış öyle soruyor.

bence bi şey yapmayın, en iyisi o. bi şe yapsanız her türlü rencide olur gibime geliyor, ben de şimdi bi cuğara yahayım diyorum pencerede zaten kimse de kalmadı rahat rahat.

ya bu neki bana pencereden BACAK çıkardılar bu duyuru ahalisi "size asıldıklarını nereden çıkardınız sadece eğlenmek istemişlerdir en fazla o da belki" falan bile dedi.

ümitlendirmeyin ilgisiz davranın bence yeter unutur gider.

onun bu platonik zevkini bozmayın. ona yanaşarak hiç bozmayın hatta. gizemli olmaya devam edin. :)

18inde insan böyle maceralara girebiliyor tabi. bigün kız arkadaşınla çık cama sigara içmeye :) unutur.

hocam kusura bakma ama manyak mısın? 18 yaşında çıtır bulmuşsun kaçar mı?

eylemsiz kalıp hayatına kendi rutininde devam et bence. karşıdakinin yaptığı yanlış değil veya rahatsız edici bir unsur olmamalı. Durum değişirse, o zaman bir önelm alınabilir ama şu an gereksiz.

yazık kızcağıza eli ayağına dolanmış seni görünce,kendince aşık olmuş demek abisi,bilse burda üstüne ne muhabbetlet dönüyo üzülür beeee:) bence yokmuş gibi davran,ilgilenme kabullenir zamnla.bi arkadaş özgüveni sarsılır falan yazmış doğru demiş.böyle bi duruma sebebiyet verme

internet exlorer deneyiniz

hepsiburada gibi bazı alış veriş sitelerinde 2 tane kredi kartına bölebiliyorsunuz limit yetmezse.

olmaz. o iş sadece + bakiye olarak bir sonraki ay borcundan düşülür o kadar.

bankanıza sorun, axesse overload yaptığınızda limiti yükseltiyor mesela, hsbc de yapıyor olabilir

Eğer borcunuz yoksa kredi kartınıza yüklediğiniz para limitinizi artırıyor, İş Bankası'nda.

oluyor. worldcardımın limiti 2000 liraydı(ki hâlâ öyle). dediğinzi yöntemle 2100 liraya bilgisayar almıştım.

adamı bi temiz döv derim ben. ciddiyim yani.

anneme "ayrılmadığınızı biliyorum" demeli miyim?
-demelisin
"bu onun hayatı,ne isterse yapar" diye görmezden mi gelmeliyim?
-gelmeye çalışmalısın küçük çocuk değil ki koca kadın ben olsam benim ricalarımı sözümü dinlemiyosa ne halin varsa gör derim ve arama ciddi mesafe koyarım ama zaten sizi kaybetme korkusuyla yola gelecektir
adama ulaşıp sayıp sövüp karısına söylemekle tehdit mi etmeliyim?
-adamla oturup konuşabilirsiniz hatta 2siyle beraber konuşmak daha mantıklı
müdahale etmeden öylece köşeme mi sinmeliyim?
-yok sinme konuşmaya çalış

ha hiçbisey fayda etmiyosa yapabilecek biseyiniz yok sırf hoşunuza gitmiyor diye hayatına da karışama hakkınız yok koca kadının anca mesafe koyabilirsiniz ilişkinizde..

adama ulaşın derim. imho adamın dürüst olmadığını düşünüyorum, o yüzden bir temiz dövün önce. sonra da karısına ulaşın ve olan biteni anlatın.

annenizi karşınıza alıp konuşun, babanızdan ayrılmasını söyleyin. kabul etmediği takdirde hiçbir ilişkisine onay vermeyeceğini net şekilde belirtin. annenizi dışlamak değil, birliktelik yaşayacağı kişiyi yok saymak/aşağılamak tarzında eyleme geçin.

babanıza bir şey belli etmeyin.

adamı dövün.

beat him, not to death but beat him.

anneniz sizin kıymetliniz, o da biliyordur bunu. adam da gollum bu durumda, gollum'a güven olmayacağını lotr okuyan bizler biliyoruz.

gollum'u dövün, yüzüğü kurtarın derim.

annenle baban neden boşanmıyor ki? normalde çocuklar için boşanılmaz, bir de laf söz olmasın diye belki. ama laf söz olmasın diye ahlak yoksunu gibi davranmak da saçma. bence annenize de tavır koymalısınız. boşanmadıgın veya boşanmamayı tercih ediyorsan bu ilişkiye devam ettiğn sürece bla bla gibi tavır alabilirsiniz. eminim seni o adamdan fazla seviyordur. hatta bence adamın eşi ve babanıza durumu bildirmelisiniz, anneniz devam etmekte ısrarlı olursa, yok bırakırsa tabii ki örtersiniz üstünü..

adama bulasmak annenizin size karsi tavir almasina yol acabilir. ben olsam fevri bir harakete girismeden etraflica dusunurdum.
once suna yanit bulun bence; ikisi de bosanip evlense rahat edecek misiniz? (sonucta karisini hali hazirda aldatan bir adamla evlenmis olacak)
cok fazla baski cok daha fazla istek dogurur genelde. sogutacak seyler soylemek ve mesafe koymak belki cozum olabilir.

böyle bir duruma duygusal yaklaşmamanın zor olacağını tahmin ediyorum, ama babanızın 20 yıldır bir erkek olarak varlık göstermediği düşünüldüğünde, annenizin başka bir erkekte ihtiyaçlarına cevap araması kadar doğal birşey olamaz. bu dünyaya gelmiş her canlının hakkıdır, ve annelik, kadınlık, insanlık, bireylik vs. gibi her sıfatın üstündedir.

buna ek olarak türkiye gibi bir yerde boşanmalar vesair her zaman göründüğü kadar kolay olmuyor, özellikle kadın için. annenizin her ne kadar ekonomik olarak güçlü olduğundan söz ettiyseniz de, bu sosyal yadırgayışa karşı koyacak güce sahip olmaktan farklı takdir edersiniz ki.

buna karşın adamın annenizi kullanma, onu incitme ihtimaline karşı gard almanız, annenizi kollamanız kadar da doğal birşey yok.

bu durumda ilişkiyi sabote etmek yerine, medeni şekilde annenize erkek arkadaşıyla tanışmak istediğinizi söyleyebilir, adam ile bir yakınlık kurup niyeti hakkında daha sağlıklı bir tahlil yapabilirsiniz.

yine de yanlış anlamayın, herşeyden önce sosyal, ardından hukuksal akitlerin ihlal edilişini savunuyor değilim, yalnızca büyük insanlar olarak onların bu ilişkiye bitirmelerinde fevkalade etkisiz kalabileceğinizi, üstelik dövdürme gibi metodların gayet ciddi şekilde geri tepebileceğini göz önünde bulundurmanızı, bu yüzden direk mukavemet koymak yerine biraz politik davranıp önce durumu objektif bir şekilde gözlemlemenizi tavsiye ediyorum. önemli olan duygularınızın dikte ettiği şekilde öfke kusmanız değil, şayet gerçekten annenizin iyiliğini düşünüyorsanız, çözüme kesin ulaşacak şey neyse onu takip etmeniz. biraz kurtla kuzuyu karşı tarafa geçirmeye benziyor, başlarda çözümden ulaşıyor gibi görünebilirsiniz, ama belki de çözümün tek yolu budur.

sabır ve güç diliyorum.

tehdit et anneni. herkese anlatırım de. sanırım saklıyor, çevreniz hoş karşılamayacaktır diye.

ben olsam adamın karısını bulurum ve konuşurum.

adamın karısına ulaşıp durumu anlatmak olayları çörap söküğü gibi bir çözülme sürecinin başlangıcına sebep olacaktır. bence en mantıklısı da budur.

Annenizle konuşacağınızı konuştunuz.
Bence adamla konuşun, tanışın, niyetini anlayın. Konuşma ve hareketleriniz hayatta hiç olmadığınız kadar sakin, düzeyli ve nezih olsun. Medeniyet iyidir.
Bu konuşma esnasında onaylamadığınızı, muhtemelen annenizin parasının peşinde olduğunu, eşiyle de konuşacağınızı vs... içinizde ne kaldıysa söyleyin, tepkisini ölçün.
Siz bağırıp çağırısanız, küfür ederseniz, fiziksel aksiyona girerseniz o da çileden çıkıp aynısını yapacak, adamın kalitesini ölçemeyeceksiniz.

Sonunda eşiyle konuşun da. Eşi ve adamın arasında doğacak sorunlar birçok yeni açılıma gebedir de. Adam eşinden boşansa bile sorunun bir ayağı çözülür.

Sonuçta koca insanlar, mutlularsa yapacak çok bir şeyiniz yok ama en azından beyefendinin eşi de durumdan haberdar olsun.

Yaptıklarınızı/yapacaklarınızı annenize de anlatın. Aynı sakinlikle ve dinginlikle. Son olarak en önemlisi: ANNENİZİ KAYBETMEYİN, yaptıkları doğrudan size karşı değil ki, onun da bir hayatı ve duygusal/fiziksel ihtiyaçları var.

noluyor ya, yok karısına ulas mıs bilmem ne. arkadasım kucuk cocuklardan bahsetmıyoruz burda. iki yetiskin, felegin cemberinden gecmıs insanlar. e hadi karısına ulastın kocamdır yapar dedi nolacak ? ne yapcanız ?

lhun a katılıyorum, her ne kadar begenmesen de, onay vermesen de iki yetiskin insan. hanı senın gozunde paradır sebep vs ama bi de su var senın paran da degil. diledigi gibi de harcar. travmatik ama kendını dusun bi de ? manıtasız gecirdigin donemleri ? indirdigin pornoları vs vs. bi de su var annen 20 yasında bi cıtır degil her gun baska birini bulabilecek kadar cekici degil.

tasvip etmıyorsan mesafe koyabilirsin, annenle konus adamla tanıs bak bakalım ne durumda cidden. ondan sonra tekrar dusun ne yapacagını.

adamın karısına hiç bir şey söylemeyin şuandaki en tehlikeli durum bu.kadının haberi olursa anneniz kötü kadın durumuna düşecek.kadın bütün suçu annenize atar, sonra kocasına daha çok bağlanır, nazıyla filan oynar adamla ilgilenir, onlar mutlu mesut devam ederler hayatlarına, olan annenize olur.bu senaryoda olan sizin annenize olacak.
hele babanıza hiç söylemeyin.ikisi birbirinden umudu kesmişler zaten.durumu çirkinleştirmenin alemi yok.
siz bu adamı bulacaksınız.oturup adam akıllı konuşacaksınız.
sizin annenizden beklentisi ne ?
kendi karısından neden boşanmamış ?
devamlı karısıyla ilgili sorular sorun.
yaptığının etik bir şey olup olmadığını sorun.
aynı şeyi sizin karınız yapsa ne hissederdiniz ? diyin.
kısaca durumu güzelce bir şekillendirin.önce annenizle adam akıllı konuşun.o ne istiyor.sonra bu adam ne istiyor onu bulun.ama ne istediklerini anlayın.birde bu işin böyle devam etmeyeceğini annenizede adamada söylemeniz lazım.burda duygu sömürüsü ve tehditler araya gidiyor.bir sonuca bağlamak için fazla zorlamadan üstlerine gidin.bunca şeyi yapmışlar sonuçlarınıda düşünsünler.ama özellikle annenizi çok hırplamayın.
konu anneniz siz ve adam arasında kalsın.sonuca bağlamadan da bu işin peşini bırakmayın.bu annenizin kendi hayatı olabilir ama yıllar önce o sizi hayatının bir parçası yaptı.
tehditten kastı:duygusal tehdit.bak karısına söylerim sen bu duruma düşersin gibilerinden.

yetiskin insanlar birbirini aldatmazlar.

benzer bir aile hayatı sürecinden geçmeyenlerin tavsiyesini dinleme mümkünse.
yok illa dinleyeceğim diyorsan evli değil bekar bir erkekle beraber olmasını doğal karşılıyorsan annenle bu durumu konuş . bana kalırsa bu saatten sonra başkasıyla evlenmemesi senin ve kendisi açısından da en iyisi.

-adamı döv tavsiyesi üzerine.
hadi diyelim dövdü. sonuç? neye çözüm getirdi bu. .annesi mutlu oldu mu sonucunda bunun?. gidip adamı dövmeyeceksin ama niye dövemiyorum falan diye de kızma kendine böyle saçma şey olmaz.
-anneni tehdit et üzerine:
yuh artık. bıçaklasın bir de namusunu temizlesin oldu olacak.
-karısına söyle üzerine:
adamın karısının annesinden bağımsız olarak böyle birşeyden haberi olması hakkı. ne var ki pek sağlıklı bir çözüm olacağını da zannetmiyorum.

senin yerine koysam kendimi açık söyliyim, olay büyümeden (daha doğrusu elegüne laf gitmeden çözmeye çalışırdım). yani karısına söylemek ya da adamı "bak karına söylerim" diye tehdit etmek saçma. adam bundan korkmaz zira böyle birşey beklemez. yapmassın çünkü. yapabilir misin ben yapamam gidip bi kadına kocan böyle böyle annemle.. çok zor.
kimse yemez yani bu tehdit edicem lafını. olayı annenle çözmen lazım.

internet sakat. adamın dediği her şey yalan olabilir. velev ki doğru, çoğu arkadaşın dediği gibi, evli ve kocaman çocukları olan bir kadının hassas ruhundan faydalanıp nasıl ayartısın ulan diye döv. adam lazımsa bizi ara. harbi dayak ve tehdit önemli. babana haber ver, adamın karısına da haber ver. sonra iki taraf da boşanıp ne yapıyorlarsa yapsınlar. ama dayak önemli.

bu tip adamlar karılarını çeşitli kişilerle ve biçimlerle aldatır fakat boşanmayı düşünmezler. bence adamın düzenini bozun. gidip karısına her şeyi delilleriyle anlatın ki kadıncağız benim kocam yapmaz iftira moduna giremesin. eğer hakikaten mutsuz bir evlilikleri varsa bu şekilde biter. anneniz de yeni duruma göre karar verir.

anneninizin bileceği iş.
sizi zerre ilgilendirmez.

kendi işinize bakın, size ne canım? annenizin bekçisi misiniz? anneniz ben ne yapayım akıl ver diye size müracaat etti mi? neden karışıyorsunuz?

hazmetmesi zor olsa da başkalarının hayatına saygı duymak lazım.

ben olsaydım;

gerekli malzemeler:
1 adet araba
3 adet hayattan beklentisi olmayan adam
1 adet uzun ip
2 adet tabanca
3 adet bıçak
1 adet ıssız tepe

öncelikle adamı iş çıkışı veya başka bir şekilde kaçırırdım. sözü geçen ıssız tepeye adamlarımla birlikte götürürdüm. sonra adama güzel bi işkence ettikten sonra (korkutmak için) adamı soyardım adamın kıyafetlerini alıp gaza basıp normal hayatıma dönerdim. sonra adam o halde şehre gelirdi rezilliğide cabası. üstelik adam senin hakkında suç duyurusundada bulunamazdı bulunsa bile ilişkisini karısından çocuğuna kadar herkes öğrenirdi. adamın kulağına küpe olurdu

her sey bir kenara, anne dunyadaki en onemli seydir bir insan icin, istisna kisiler olabilir tabii de.

bir gonul iliskisi icin anneyi uzmeye, kirmaya gerek yok. sizin annenize olan herhangi bir kotu yaklasiminiz, onun bazi seyleri icine atmasina ve hastalik bile cikarmasina sebep olabilir. cok duygusaldir anneler genelde. konusarak, guzel guzel anlatin duygu ve dusuncelerinizi.

unutmayin, gun gelir de "keske burda olsaydi da on tane insanla iliskisi olsaydi" derseniz geriye gelmez hic bir sey.

adamin karisiyla konusmak bana mantikli gelmiyor. ama adamla tanisabilirsiniz, biraz insan sarrafiysaniz da zaten anlarsiniz durumu.

annenizle konuşun. içinizdeki her şeyi söyleyin.
bu kadarıdor bu konuda üstünüze düşen.

anneniz zaten duruma göre ne yapacaksa yapacaktır o zaman.

anneniz için siz kendisinden bile önce geliyorsunuzdur tahminen. bunu bilin ama çirkin bir şekilde kullanmayın. kafanızdaki her şeyi annenize söyleyin. hepsi bu.

adamın tarafına karışmanız anlamsız, üstelik tehlikeli olur.

Samsung'da windows mobile var. Eğer program yükleyeceğim ben dersen Samsung.

LG'nin kamerası daha iyi. 3,15 mp.

Geri kalan her şey aynı zaten.

linklere bakmadım ama samsung marka olarak daha önde bence.

bir de lg'nin kamerası daha iyi denmiş ve 3.1 megapixel olduğu söylenmiş. kameranın diğer özellikleri nasıl bilmiyorum ama megapixel kamera kalitesi hakkında bilgi vermez.

bunların ekranları çok küçük? xenium 800 dururken saçma değil mi?
www.hepsiburada.com

(bkz: htc p3400)

bulamazsın, onlar seni bulur.

youtube'da olabilir. ya da alkislarlayasiyorum.com bir sürü eski reklam videosu içeriyor.

surdan da bazılarını bulabilrsin

www.reklamizlekazan.com

maps.google.com

maltepe minibüs yolundan kartala geliyorsunuz. merkezde ahmet şimşek koleji var, minibüs yolu üzerinde. oradan yüreme mesafesindedir. bu da krokisi.

harita.turkcebilgi.com

haritayı tam canlandıramadım gözümde şimdi, ama afyon-antalya üzerinden gitmek en mantıklısı sanki...

bu yaz kaş-istanbul yaptım. şöyle anlatayım.

ankara-polatlı-sivrihisar-afyon merkez-sandıklı-burdur merkez- bucak-korkuteli-elmalı-kaş

bu rota en ekonomik olanı. lakin hararet problemi olmayan bir araç ile gidin. elmalı kaş arası bir kaç tırmanma var. eğer ki dağ yolu görmek istenmiyorum derseniz. bucaktan antalyaya devam edin kemer finike sahil yolundan da gidebilirsiniz. sahil yolu daha güzel yeni bir yol. kaşa ilk kez gidiyorsanız, kekova tekne turu tavsiye edilir.

maps.google.com

ne yapın edin avlan gölü'nden mutlaka geçin. yorgunluk morgunluk kalmaz.

mercedes.infotech.com.tr

sürekli artıyor dan kasıt ne? 1 günde kaç gb lık artış oluyor mesela?

5 gün önce 7GB boş yerim vardı ancak şu anda 600mb dün gece 800mb idi ve artması durmuyor.Üstelik bir yükleme yapmama rağmen.

internetten sabit diske kaydetmeyip birlikte aç şeklinde açtığın dosyalar da yer kaplar hard diskte.

aşağıdaki bağlantıdan programı indirip bir kez çalıştırmayı deneyin. internette çok dolaşıyorsanız birçok gereksiz dosya birikmiş olabilir. bu programı her gün kullanabilirsiniz.

www.iobit.com

ccleaner da işe yarar, "nerede o eski bayramlar" ın deddiği gibi bir sorun varsa, ama internetin 6gb gibi bi miktar yiyebileceğini sanmyorum, sen yine de bu programlardan birini kurup temzlemeyi deneyebilirsin

önce ccleaner'ı dene dedikleri gibi. ama oyle bir olasılık az gorunuyor. bilgisayarda 6gb'lık internet datasının birikmesi cok uzun sürer.
sonra kaspersky'yi kaldır. avira antivir'i indir. kur. full scan yaptır. cok yuksek olasılıkla virüs var bilgisayarında..

www.jam-software.com

cpu-z programını bu adresten indir
www.cpuid.com
çalıştırdığında mainboard sekmesinde anakart marka ve modeli yazar
o markanın sitesinde modele göre ses kartı sürücüsünü indirip kurabilirsin
eğer bulamazsan marka ve modeli yaz biz bulalım

isletim sistemini belirtmemissiniz ama xp icin; baslat > ayarlar > denetim masasi > sistem (klasik gorunumde) > donanim (veyahut buraya gelmeden masaustunden bilgisayarim'a sag tus ozellikler) > aygit yoneticisi. burada unlem isaretli bir sey varsa kurdugunuz driver yanlis veya eksiktir. ses kartiniz onboard ise (kasanin arkasindaki hoparlor ve mikrofon cikislari ayni zamanda ethernet ve usb cikislarinin oldugu yere yakinsa) o vakit anakartin markasina gore sitelerine gidip oradaki modellerden driverlara (support kisminda olur genelde) gidip ses kartinin driverini bulun ve yukleyin. eger yine calismazsa kucuk de olsa bir ihtimal kabloyu yanlis yere takmis olabilirsiniz.

aygıt yöneticisinde sistem aygıtları altında ünlem işareti olan bir aygıt göreceksin, onu kaldır, sağ tıkla, aygıt değişikliklerini tara de, düzelir

çok sağolun hallettim sorunu sayenizde

jumanji olmasin usta?

(bkz: sphere)
hem kitap, hem film.

Shallow Grave? Mezarımı Derin Kaz?

the mask?

shallow grave olabilir belki ama pek bir seyler uyanmadi aklimda, yarin sabah saatlerinde fragmanini bulabilirsem bir de goruntuye bakmayi denerim ama sanirim o degil. zira o olsa danny boyle falan hatirlardim yani sanirim hatirlardim.

bu yukaridaki hatirlayamadigim sey de absurd komedi olsa gerek diyorum ama lan ne bicim hafizam varmis, hay allahim ya.

beggin?

closely interested in ...
keen on ...

i am keenly following ...

dedicated follower of ...

fan

deniz olsun diyecegim ama o da unisex bir isim yine erkek oldugunu aciklamak zorunda kalacaksiniz büyük ihtimal.

kemalettin. al sana erkeksi bir isim.

Tuna iyidir

kerem. kıvırcık saçlı ise daha güzel gider ayrıca.

alper
yiğit

derya ile ilişkili olsun.
levent
yunus :)
ege gibi

ajlan :)
abi nasıl bi insan eğilimleri zevkleri nasıl madem isim değiştiriyo ona göre olsun. ömer?
anlam dersen

barış, özgür?
irfan?
erdem?

yabancı da olur dersen kesin maynard?
daryus?

öncelikle sonucu bildir!! duyuru ahalisi olarak çatlarız alimallah!!

çınar olur
emre olur
ege süper olur
attila olur
aman canım herkesin oğlum olsa kesin bunu koyardım dediği bir favori ismi vardır. onu koysun işte kendininki her neyse artık.

derya şahanedir, yapmayınız öyle bir hata.

derya'ya fonetik olarak yakın "hidayet" 'i önerdim :)

Simdi cocuga isim koyar gibi oldum ama sen cocuk degilsin.

Yani cocuga isim koyarsin, ki "adina benzesin" niyetiyle olur. Zaman icinde de benziyor nasil oluyorsa.

Sen yetiskin durumdayken ismini degistiriyorsun. O yuzden "Kesinlikle" karakterinle bir bag icermeli.

Bu yuzden bence once kendini anlatmalisin kisaca. Nasil birisin, ne yer ne icer, nasil davranislar gosterirsin, once bunu bilelim.

Mesela agirbasli mulayim bir adamsindir o zaman "Selim" ol derim. Yok ben kadinsi ozellikler gosteririm arada dersin "Derya kalsin" derim. Ne bileyim kasli-masli irice bir adamim ben dersin, o zaman "Tunç-Taygun" gibi bir sey ol derim.

Yani sozun ozu: Bircok seyde oldugu gibi isim kisiyi yansitmali, isim marka, soyisim model adidir.

tujuğ

çınar hoşuma gitti benim, derya ne diyecek bilmiyorum

üniversite mezunu görünümlü mülayim bir insandır. how i met your mother'daki ted'in sakin sessiz olanı, yani ted görünümlü marshall diyebiliriz. fotosunu gösterecektim ama facebook hesabını dondurmuş

doruk uyar mı?

taylan olsun. esmer ve yavşak ise istatistiklere katkısı olur. :P

isim değiştirilir mi yahu? bundan sonra yaşayacağı problemlerin yanında bu anlattıklarınız büyük bir problem değil bence. bi sürü derya var erkek.

unisex olarak: doğa
sadece erkek ismi olarak: alper

sevdiğim isimlerdir bunlar :) ama bence adını sevsin yahu. derya diye erkek de çok üstelik. hem mizacına da uygunmuş gibi.

favori : isik, plase : cinar

Evet cok sey istedigimi biliyorum ama bir kriter daha var, ki bu en onemlilerinden:

Soyadın!

Kesinlikle birlikte dusunulmeli bunlar, hatta ikisi yan yana gelince ince bir esprisi olursa tadindan yenmez, akilda kalir, unutamaz kimse seni...

Bu arada bizim ogrenci islerindeki hanimefendinin de ismi Cinar...

Iyi dusun derim.

murat
veya
atahan

derya gayet unisex bir isim. ilkokuldaki servis şoförümüzün adıydı aynı zamanda.
hiç kasmayın bence.

evet, derya gayet de hem erkek hem dişi adıdır.

tabi ki unisex bir isim erkek adamın erkek ismi olmalı bizce :)

koray olsun

aşk bizi "bir"leştirecek.

ask icinde bir olucaz
ask icinde tek olucaz
askta birlesicez
cok yardimci olamadim gibi

aşkta "bir"leşeceğiz.


çeşitli çeviriler mümkün.

Merhaba,
Mot à mot çeviriyle olmaz çeviriler. Bence şöyle olabilir: "Aşkla bir bütün olacağız; kendimizi bulacağız!".
Kolay gelsin.

ikimiz bir fidanın güller açan dalı olacağız.

evet bunu çevirmesi şöyle olur,

- ne anlıyoruz?
çiftlerden biri belli ki çok romantik, geleceğe dair hayalleri var, aşk merkezli yaşıyor, aşka inanıyor ve partneriyle aşk havuzunun içinde eriyeceğini, aşk ocağında pişeceğini yahut aşk ateşinde yanıp bütünleşeceğini düşünüyor. yani aşk bütünleştirici bir unsur.

çiftimiz burada elmanın iki yarısı yahut ruh ikizi, aşk napıyor bunları? bütünleştiriyor, yani nedir? zamk, tutkal vs...

-türkçe aynı şeyi nasıl söyleriz?
onu da türkçe bilen birine sormak lazım.

askla bir olacagiz
birlikte cosacagiz
gecenin sehvetiyle
yildizlara ucacagiz

we>biz
will be>olacagiz
one>bir
in love> askin icinde
kelimeleri bir araya en mantikli sekilde soyle getiriyorum;
"askin icinde bir olacagiz."
(bkz: ilkokul seviyesi ingilizce)

aşkta birlikten kuvvet doğar.

Bazı arkadaşlar kendilerine eğlence arasalar da (Herkesi dahil etmiyorum.) ben ciddiydim. Mot à mot çeviriyle rezil bir cümle oluyor. Oysa ingilizcede gayet güzel duruyor.

Ben de gayet ciddiyim, sadece ceviriye ek olarak siir de uydurdum, ne var ki bunda, neyse...

tek aşık biz olacağız?

avg
download.cnet.com

avast hemde 1 yıllık ücretsiz ama ev sürümü.

www.avast.com

avira harikadir.
koskoca sirketler bile bunu kullaniyor diyeyim hatta.

Bende avast kullanıyorum.Baya iş görüyor.

nod 32

eset nod32 ücretli, hatta 66 lira şu anda. avastı ben de öneririm.

'hiç' kasmasın dersen clamwin rakipsizdir.

Merhaba,
Çok ciddi saçmalamış onu diyen kişi. Öyle bir şey elbette ki yok. Sürüyle insan var birlikte kullanan. Ben Chrome ile IE'yi birlikte kullanıyorum. Bir zararını da görmedim.
Kolay gelsin.

valla biçok insan snn gibi iki browseri ayna anda kullanıyor bende buna dahilim hiç öyle bi sorun olmadi olacaginida sanmıyorum.

dediğim gibi benim çok bilgim yok. ben de olacağını sanmıyorum.

ama arkadaş bir havalı konuştu ki sormayın. diyor ki keşke bu konuyu sizinle bilgisayarla ilgili bir forumda konuşsaydık flan. hı hı tabii ki ama biz kullanıyoruz dedim cevap vermedim.

ama aynı başlıkta 2 post aşağıda başka bir sorununu çözemeyince ben bi bilgisayara format atayım en iyisi dedi. en sevmediğim tiplerdir bunlar. dakka başı niyeyse bilgisayara format atarlar.

hiç bişey olmaz.

(bkz: ben altı yaşımdan beri çoklu tarayıcı kullanıyorum ulan)
Hiç bi' şey olmaz arkadaşım... cpu yanan bir şey değil, fiziki şartlar haricinde. korur kendini.

ben sürekli 2 tane aynı anda kullanıyorum. bazen 3 oluyor=)

yoktur doğruluğu duyduğuzun ama sadece işlemciyi yorduğu oluyor 2 browser da da 8345689 tane tab açınca..

ff, ie, chrome, opera, her daim bu 4ü açıktır, 2 tanesi aktif 2 tanesi pasif halde kullanılır, bir şey olmadı henüz.

ama bilg. eksi ise fanı temiz değilse belki ses ve ısınma yapar, bende olmuyor ama muhtemeldir.

bu soruyu burada sormak verimli olur mu bilmiyorum, haydar dümen yahut güzin abla'ya mektupla sormak daha doğru olurdu.

"cpu yu yakar, bilgisayar bozulur" ???
bunu bilgisayardan anlamayan bilgisayarcı yalanları başlığı altına yazmak gerek hahaha :)

2 tarayıcı, iki farklı program demektir. Tıpkı word ve excel, powerpoint ve winamp, photoshop ve gom player vs. Hangimiz aynı anda sadece 1 program kullanıyoruz ki! Kendi açtığımız ve başlangıçta açılan bir çok program sürekli çalışıyor zaten. Şu anda bende hem ie, hem ff hem de chrome açık.

çok teşekkürler arkadaşlar. benim de arkadaşa inanasım gelmedi, ancak dediğim gibi öyle bir havalarda yazmış ki, "keşke bu konuyu sizinle bilgisayarla ilgili bir forumda tartışma imkanımız olsaydı" demiş.

bir bilgisayar forumuna davet edeyim bari arkadaşı :))

ay çok komik ya. şimdi de bir başkası geldi ramın düşükse işlemcin zorlanır, zorlanan işlemcinin başına da herşey gelir. ben 6. yaşından beri bilgiyarcıyım tadında şeyler söylüyor.

evet flash player gerektiren oyun oynarsanız bilgisayarınız böylece çökermiş bunu da bugün öğrendik :((

beggin değil serenade

steve miller - seranade???

bence beggin

bunun bir de remiximi var galiba? dinliyorum şarkıyı evet bu ama müzik iğrenç?

www.imeem.com

wake up and look around you.

woke up this morning bence kesin bu yanlşınız var

hah evet cover'ı varmış, tamam buldum şimdi işte;

www.imeem.com

(bkz: #15438769)

bir de windows vista live diye bir cd var, o da olur, ya da bartPE, ya da windows OPK

Ben kullanmadım fakat arkadaşlarım www.logmein.com sitesini kullanıyor remote desktop için.
İşi online olarak siteden yaptığın için elinin altındaki pc ve karşıdaki pcde birer messenger programı açarak bunu yapabilirsin diye düşündüm. Tamamen sallıyorum yalnız. :)

portable teamviewer dene gayet güzel ve kolay bir program.

teamviewer'i oneririm ben de. dosya transferinde falan hic bir problem cikarmiyor. olmasi gerektigi gibi olan programlardan.

ben logmeini kullanıyorum. gayette güzel bence.gerekli ayarları yaptıktan sonra yüklediğin pc yi istediğin gibi kontrol edebiliyorsun.yeterki pc ler açık ve nete bağlı olsun...

www.logmein.com

logmein free de dosya transferi yok.
teamviewer kullanın.

port yönlendirmek falan gerekiyor fakat ultravnc süperdir.

teamviewer tek geçerim. sürekli kullandığım en hızlı ve en kolay program.

kendi bilgisayarında teamviewerin hangi versiyonu yüklüyse kontrol edeceğin bilgisayarda da o versiyonun olması gerekiyor diye biliyorum.
tam olarak emin değilim.sadece öyle bişey hatırlıyorum.

Ağı görmeme durumlarında birkaç şeyden emin olmak gerekiyor.

- Ağ kabloları sorunsuz mu (durup dururken arıza yapmış olabilir)
- Her iki bilgisayarda da güvenlik duvarları kapalı mı?
- Dosya ve Yazıcı Paylaşımları Açık mı?
- Bir antivirüs programı engelliyor olabilir mi?
- Bilgisayarlar aynı çalışma grubunda (aynı isimde) mi çalışıyor.
- Bilgisayar Ara dediğinizde ve isim girdiğinizde birbirini görebiliyor mu?

Bir de ip adresini otomatik değil de manuel yapıp 198.162.0.x ya da 10.0.0.x [modeminize göre farklılık gösteriyor] şeklinde iki bilgisayar için de farklı bir numara seçerek deneyebilirsiniz.

Bunların dışında internet bağlantınız var mı yok mu? Eğer varsa modemden kaynaklanan bir problem değildir zaten. Yoksa ise telekomu aradığınızda ertesi gün geliyorlar arızaya bakmak için.

bazı zyxel modemlerde kablosuz ağdaki makineler birbirini görmesin modu var. iki bilgisayarı kablo ile bağlayın modeme, birbirlerini görüyorsa müsebbibi bu moddur.

nihilanth,
her iki bilgisayar da aslanlar kaplanlar gibi, sular seller gibi internete girip bir arkadaşa bakıp çıkabiliyor. O konuda bir sorun yok yani.

areels,
iyi de, ben bu haltı ilk yediğimde modemde özel bir ayar yapmamıştım. O zaman ne var idiyse, şimdi de aynısı var. Yeni mi karar verdi bu ukala modem bu görmeme işine?

olay modem resetlendiğinden sonra olduğuna göre;

1.modem mac filtreleme etkinlik durumu,şifre ayarları vs..
2.modem network ayarlarındaki engelleme seçeneklerinin incelenmesi gerekir.

başlat çalıştır da \\ipadi ya da \\bilgisayaradı yazdığınızda çat diye görmeniz lazım. ben elli kere uğraştım olmadı, böyle olmuştu.

bir parçasını alıp kediye verin, kedi yiyorsa siz de yiyin, bozuk şeyleri kediler de yemiyor

hmm, kedi almak için bir neden daha. henüz yalnızım maalesef.

aslında aynı özellik insanda da var fakat günümüz sentetik gıdaları nedeniyle körelmiş olabilir. insan beyni hayatı boyunca karşılaştığı sucuk koku ve tadlarını kaydeder, bunları karşılaştırarak karşılaştığı her sucuğun bozuk mu sağlam mı olduğunu anlar.

tam kıvamındadır o, bişi olmaz.

ben iki aylık taş gibi sucuğu yedim. üstelik kesilmiş haldeydi, sonra karnım bile ağrımadı. kurt falan yoksa yiyin gitsin. gecenin bu saati yiyecek başka da bir şey yok sanırım.

kesmeden önce suya tut biraz. hem o dışındaki zar rahat çıkar hem biraz olsun yumuşar.

sıcak suya tutunca kolay soyuluyormuş diye bişi okudum hagadende soyuldu, zar zor kestim pişirdim ve yedim. tadı sucuk gibiydi işte. ölürsem haber veririm.

Kuruması normal. Kesinlikle yiyebilirsiniz, hiçbir şey olmaz. Garantisi benim.

sucuk dediğin (pınar sucuk falan değil, kendi imalatımız olan) asılıp kurutulur zaten. küflenmemişse yiyebilirsiniz. kuru olması bozuk olduğu anlamına gelmez.

yenir sucuk bu şekilde.şüpheli gördüğün yemekleri yerken yanında biraz vodka içersen hiçbir şey olmuyor.dezenfekte ediyor galiba.neyse konumua dönersek bende 2-3 aylık sucuğu yemiştim taş gibiydi hiç bir zararı da olmamıştı.çiğ yemediğiniz takdirde.

cok daha güzel olur hatta tadı. afiyetler olsun

alternatif'in vodka önerisini de ciddiye almamanızı önereyim. Zehirlenme gibi ciddi olaylara neden olmamak için bilmediğiniz şeyleri yazmaktan da geri durun lütfen.

idda vb. oyunlar oynayın, banko maçlara para yatırın, en güzeli öyle oluyor.

azalmasın, gerektiginde hemen geri çekebileyim, iyi kötü artış göstersin... diyorsanız. en temizi herhangi bir bankada B tipi likit fonda tutun. yılda yaklaşık %10 faiz verir.

altin. zira su aralar cogu avrupa ulkesi ve amerika surekli paranin degerini dusurdugu icin (turkiye'de yukselmesini esgeciyorum) insanlar guvenli olmasi icin altina hucum ediyo. lakin bugun fena bir yukselis yapti, 850'nin altina dusmesini beklemek lazim.

Altın ve döviz kısa süreli yatırım için uygun olmaz. En basit nedeni alış-satış farkı olmasıdır, bugün alırım ama yarın öbür gün olası bir durumda hemen bozabilirim diyorsanız; likit fon daha mantıklıdır...

Bugun ikinci defa:
(bkz: forex)

teknik bilginiz ve disiplininiz olmadığı sürece forex e bodoslama dalmayın. hiç bulaşmayın hatta.

b likit. ama garanti getirisi olduğu için ve ne zaman çekeceğinin garantisi olmadığı için pek kâr etmeyi beklemeyin.

bence paranızla küçük altın alın. hem gerçekten ihtiyacınız olduğunda gider bozdurursunuz, hem de bankada sürekli el altında olmayacağından hadi bi 50 daha çekeyim filan diye tırtıklamazsınız. altın iyi bir yatırımdır.

Aman sakın iddaaymış bankoymuş bulaşma şansı hep insanın kendi yarattığını düşünürdüm ama yok yani sayısal loto gibi bişeye dönüştü.

En güzeli altın almak ama sonra onu bozdururken biraz değer kaybedeceği için en avantajlısı garanti bankasının damla damla mı gram gram mı altın hesabı vardı. Sanal altınların oluyor ve bir kısmını bozdurmak istediğinde gayet o anki altının fiyatından bozduruyorsunuz.
www.garanti.com.tr

modemle bilgisayarı kapatıp aç düzelmesi lazım. olmadı ağ bağlantını tekrar kur.

otomatik ip alamama sorunu, sabit ip girip deneyin, eğer ki sabit ip ile bir sorun yaşanmıyorsa;

ya kablo bozuk ya modem

sabit ip'ye rağmen düzelmiyorsa;

kablo bozuk

sabit ip ve dahi yeni kabloya rağmen düzelmiyorsa;

modem bozuk

yeni modeme rağmen düzelmiyorsa;

bilgisayar bozuk, ethernet kartı bozuk, vürüs var bilmemne vb...

yazılımsal bir arıza mı var ki acaba, ne ola ki bu sorun diye bakmak için ise ubuntu cd'si ile bilgisayar açılır, bağlanılabiliyor mu bakılır.

falan filan, milyonlarca sebebi olabilir evet...

olmaz öyle şey. çabuk silin ie'yi...

chrome kullan, rahatlatir

@gxix
adblock ne işe yarıyor, baktım ama anlayamadım. Kodcu arkadaşların tercih ettiği bir eklenti mi?

adam özellik diyor nasıl kullansın chrome? cicili bicili şeyler isteyenlere göre değil ki chrome? chrome bir sakinlik, bir dinginlik gibi, kızgın kumlardan serin sulara dalmak gibi.

adblock reklamları göz önünden kaybeden bir eklenti. site aynı site oluyor fakat reklamlar yok oluyor, tertemiz püri pak bir görüş sağlıyor.

Cool iris candır canandır...
Bir çeşit resim arama motorudur. Google da ve ya Deviant Art da arar, bulur, hepsini matrix te gözünün önüne getirir, sen de bilgisayarım ne teknolojik oldu diye övünürsün:D

şöyle bişey: img158.imageshack.us

Firefox için de vardır İE için de...

www.ieaddons.com

bende önceden ie den vazgeçmem diyordum ta ki firefoxla tanışana kadar. şu an yüzüne bile bakmıyorum ie nin.
eklentilerle çok daha güzel oluyor zaten herşey. özellikle adblock a alışınca bırakılmıyor gerçekten.

@paketinsonundakiğrençekirdek:
adblock areels'in dediği gibi reklamları engelliyor. bunu reklamın yüklenmesini engelleyerek yaptığı için siteyi görece hızlı açıyor. adblock ile sayfada görmek istemediğin hemen hemen her şeyi yok edebiliyorsun.

@gxix

adblock 'un indir ve sayfasını verebilir misin? Baktım bir çok adblock buldu ama sadece adblock olanı indirdim fakat hata oluştu.

adresi şu: addons.mozilla.org
kurulum sonrası liste üyeliği gibi bir şey soracaktır, usa easy list olacak orada (sanırım o idi) ona üye olmanızı tavsiye ederim.

@gxix
teşekkürler.

adblock var bende ama mesela ekşiduyurunun reklamı olan lafmacun mu ne o çıkıyor
bişi engellediği yok ya da ben kullanamıyorum.

@nema problema
ben de az önce kurdum bi verim alamadım, sildim.
bütün reklamları temizle tuşu yok. sağ tıkla resmi engelle mi ne var, bi de ayıklama modu falan var şu banner gözüksün diğeri gözükmesin gibi. Bol reklamlı bi sitede denedim. Sağ tarafta ki büyük reklamı engelledim sonra sayfayı yeniledim ve farklı, başka bir reklam çıktı. Bu engelleme işini 3 kere tekrarladım ve sayfa ancak reklamsız bi görünüm kazandı.

@etna eğer ie eklentileri istiyor isen (ki ben de firefox tavsiye ederim, tadından yiyemezsin, ve googleda "en iyi firefox eklentileri şeklinde arama yaparsan bunun gibi bir çok sayfa bulursun www.pclabs.com.tr " )

www.ieaddons.com
www.ie7pro.com
bu sayfadan eklentiler bulabilirsin.
ama dediğim gibi sadece bu eklenti bile aklını çelebilir :)
addons.mozilla.org
**************
adblock'a da açıklama getireyim. abonelik temelli işliyor yani sağ üstteki kırmızı (ABP) tuşunun yanında tıklayınca ordan tercihler ve süzgeçler- süzgeç aboneliği ekleden istediğiniz bir listeyi (genelde aşağı yukarı aynı performanstadırlar.) seçip ekliyorsunuz ve artık reklamlar yok :). Ayrıca reklamlarını görmek istediğiniz ya da reklam olmayan bir resim,flash engellerse yine kırmızı noktanın yanından bu sitede ya da sadece bu sayfa için devre dışı kal diyebilirsiniz. Öyle de uysaldır.

opera vaken ie, firefox filan boş işler bunlar.

ayrıca adblock'un işlevini tüm tarayıcılara veren ad muncher diye bir program var.

ie ve ff adblock once indirip sonra engelliyor yanlıs olmasın.

cooliris bitionda da var.

yine cooliris takımının yaptıgı bi eklenti daha vardı aynı sayfa icinde linkin preview ini acıyordu.

(bkz: ie7pro) kullanıyorum ben, firefox ve grease monkey'de olan hemen her eklentiyi kurabiliyorsun, tavsiye ederim...

@bryan fury
Adblock plus, indirmeden engelliyor. Ben onu denedim. Nasıl denediğimi de anlatayım.

Firefox'un cacheviewer diye bir eklentisi var. Firefox'un cache'ini gösteriyor. İndirilen resimler ve videolar falan gözüküyor. Neyse... Ben cache'imi temizledim ve adblock plus'ı pasifleştirip reklamlı bir sayfaya girdim. Cacheviewer ile cache'ime baktım. Cache'imi temizleyip aynı işlemi adblock plus aktifken uyguladım. Sonuçları karşılaştırdığımda adblock plus'ın reklamları indirmeden engellediğini gördüm.

sakin ol önce..
ales sınavı var, ona gir.. sadece master için değil iş başvurularında da işe yarıyor bildiğim kadarı ile.. kpds var, o işe yarayan, en azından el altında durması işe yarayan bir sınav.. kararını verene kadar ileride çalışmayı düşündüğün, işe girmende pozitif etkisi olabilecek bir bölümde master a başvur.. bir arkadaşım hiç alakası eğitim fakültesinin kel alaka bir bölümünden mezun olmasına olmasına rağmen sigortacılık master ı yaptığı için sigortacılık yapıyor, yani iş buldu o alanda.. master derecesi almış falan da değil, işi kıvırabiliyor sadece..

pek çok sınav açılacak ikinci dönemin ortasına doğru.. kariyer net elin ayağın olacaktır bu dönem, bir kaç iş başvurusuna gidebilirsin.. öncesi elinde statement of purpose tadında bir metin olması işe yarayacaktır.. hani benim şu şu özelliklerim var şu açıdan işe yarayabileceğimi, sizi şöyle geliştirebileceğimi düşünüyorum ayakları.. türkçe yaz önce, motive ol, ingilizcesini yazabildiğini düşünüyorum uluslararası ilişkiler, iyi üniversite diyince.. bu metin, yazarken kendi sınırlarını bilmen açısından da faydalı olacaktır.. ben bu adamların bi sikim işine yaramam şu halimle ama şöyle desem, ya da şunu yapsam kebap olur diyeceğin yerleri görürsün ;)
elindeki yaralar için doktora git, egzema olabilir, 4. sınıfta milyor tane arkadaşımın çıktı.. sakinleşince geçer diye inanıyorum..

dönem arasında fotokopinizi bile çekerim abi tadında çalışmak isteyeceğin bir yerde 15-20 gün geçirmek, oradakilerin fikirlerini almak, onlara kendini sevdirmek, bağlantı kurmak bir başka arkadaşımın taktiğiydi.. sonradan orada staj yaptım diye cvde de hoş duruyor..
sakin ol =)

yurt dışı ney için icad edilmiş diye sorarım size oldboy bey. türkiye sınırları içinde vay efendim kendimi geliştireyim, yok efendim kariyer yapayım, ne bileyim şunu geliştireyim, yok bunu böyle yapayım... hepsini unutun efendim, yok böyle bir şey bu ülkede. hemmen yurt dışında ne yaparım ne ederim diye araştırınız, vakit kaybetmeden gidiniz.

@ at sikine konan kelebek; alese girdim 90 küsür bir puan aldım. kpds ye gireceğim ondan da muhtemelen iyi bir puan alacağım. onlarda sorun yok. master konusuna gelince. ortalamam 2.50. bu ortalamaya kız vermiyorlar. yani gerçekten bu ortalamayla kendi okulumda mulakata bile giremiyorum. ama daha kolay bir üniversiteden mezun bir arkadaş 3.5 ortalama ile girebiliyor. hocalarla aram gayet iyi. korede bile master a başvurdum. ve okulda sadece ben başvurdum. ortalama yüzünden kabul etmediler. kariyer.net e üyeyim ama karyer.net bana sürekli Cvimde nelerden bahsetmeme gerektiğine dayalı anlamsız mailler gönderip duruyor. bir numarasını göremedim şimdiye kadar. statement of purpose falan gerçekten sorun teşkil etmiyor. bilirsiniz bazı şirketler online başvurularda bu tarz şeyler isterler. yazarken hiç bir sorun yaşamadım şimdiye kadar. bir kaç yüz kelimelik açıklamalar döşemekte üstad oldum neredeyse. ama yine de bir numarasını göremedim ne yazık ki. tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.

@areels; yurt dışını da araştırdım baya bi. bir kere şunu hemen belirtmek isterim ki şu aylarda yurt dışına kabul alsam uçak bileti almaya param yok. ailesel durumlardan dar boğazdayım desem anlarsınız diye düşünüyorum. kaldı ki az önce de belirttim, ortalamam pek iç açıcı değil. yani toefl, gmat falan sorun değil ama burs bulmamın imkanı olmuyor. dedim ya tek başıma başvurduğum allahın sikindirik kore bursunu bile alamadım. tek suçum üniversite hayatını tek yönlü yaşamamaya çalışmak oldu galiba. hocalara yalakalık yapmayan aklımı seveyim dediğim zamanlar oluyor. bok vardı hayatı anlamaya falan çalıştım. harbi malmışım ben de şimdi fark ediyorum. hocalara da yalakalık falan hiç yapmadım ve dolayısıyla tanıdık ayağına iyi notlar alamadım. ama sadece bir hoca var bölümde öylesine uğraştı ki beni bi yerlere gönderebilmek için, o kadar yazdı çizdi mailler havada uçuştu lakin sonuç çıkmadı. hatta aynı hoca bana hiç yoktan asistanlık ayarladı biraz maddi yardım olsun diye ama yüce devletim bu dönem asistanların sosyal güvencelerini kaldırmaya kalkışmış ve benim yüce okulum da devlete dava açmış. o para da gelmedi. ulan talihime yeniliyorum resmen. yine de fikir beyanında dolayı teşekkür ederim.

öeeeh, odtü de(kastırdığı için onu söyledim) bile kabul edilir 2.50 ortalama.. kendi okulunda yapmak gibi bir zorunluluğun yok.. diğer okullarınkilere bakmayı düşünebilirsin belki?

yurtdisi icin cesitli burslar var. 2.5 ortalama kotu bir ortalama degil, bunun yaninda yaptiklarin, toefl skorun, referans mektuplarin ve sop un cok daha onemli. cogu uni.de yoktur ortalama kistasi. ama dedigin gibi maddi durum elvermiyor. bunun icin de o basvurdugun burslara basvurabilirsin (meb, jean monnet v.s) ama bildigin gibi o kadar cok insan buradan kurtulmayi istiyor ki rekabet cok fazla.

eger akademik bir seyler istersen o aldigin 90 ales puani ile ysyl'ye basvur. amerikaya gonderiyor osym tek kriter ales puani. fakat yurtidisnda kaldigin surenin iki kati burada bir uni.de calisiyorsun. hem is hem master. ales puanimi kullanirdim ben olsam.

turkiye'de en iyi sekilde mezun olsan da bir sey yapma, gelisme sansi cok az. kaldi ki tek basina yurtdisi gormus olmak bile bir katkidir insana. bunu kovalamani oneririm, ozellikle de ysyl yi.

Slm, bence buradan bakınca kafan biraz karışık gibi görünüyor. Önceliklerini belirlemelisin bence. İş , insanın hayatındaki en önemli seçimlerden biri.
Para kazanmayı mı, işinden zevk almayı mı, yada neyi ön planda tutuyorsun ?
İşyerinde uzun mesai saatleri maddi manevi tatmin veriyorsa seni bozmaz mı, ya da haftasonu tatil olmadan yapamam adamımısın ?
Her şeyin rutin ama güvenli olduğu bir iş mi, ya da heyecanlı bir iş ve devamlı rekabet ortamı mı?
Kendini 5 yıl sonra nerede görüyorsun sorusu bir klişenin çok daha ötesidir aslında. 5 yıl sonra maslak'ta pahalı bir öğle yemeği yerken bir takım elbiseyle mi oturuyorsun, bir üniversitede kitaplar ve sınav kağıtlarının arasında bir asistan olarak mı, ya da mesela sabahlamaktan gözaltları morarmış bir reklamcı mı?

Ben de Uluslararası mezunuyum, devlet sınavlarına hiç girmedim, annemler hala arada bir der, memur olup sağlama alsan kendini diye. Tam ne istediğimi anlayana kadar bir süre bankada çalıştım filan. Yani belki yaşayıp öğrenmelisin.

Bir de iş hayatında en büyük avantajı sana ( benim gözlemlediğim kadarıyla ) eğitimin , geçtiğin sınavlar vs,, vermiyor .Avantajı sağlayan genelde;

1- Kimi tanıdığın
2- İş deneyimlerin.

bol şans..

olmaz öyle, bütün coverlar sonsuz bir küme, kendiniz bulacaksınız efendim, imeem var, youtube var, last.fm var... cık cık cık...

tam aradığım cevap areels; sonsuz teşekkürler diycem ama sonsuz diyerek tembellik etmekten de korkuyorum valla.

yoktur, vermiyor torrentleech davetiye artık, aramızdan bir kurban verip satın aldırmalıyız vip account, ancak böyle edinilebilir davetiye.

Eğer modelleri de siz tasarlıyor olsaydınız Stilist denirdi, işiniz kağıtta halihazırda varolan tasarımları bilgisayar ortamına geçirmek olduğu için... Desinatör?

trace (trase) diye bilinen bir işi yapıyorsunuz.
fiyatlandırma konusunda birşey diyemeyeceğim çünkü ben grafik tasarımcıyım.
ancak yüksek adetlerde gelecekse uygun fiyat çekmeniz yararınıza :)

Bazı gelen t-shirt modellerini tamamiyle kendim tasarlıyorum. 15'e yakın t-shirt bu şekilde hem tasarım hem çizim bana ait.
Ama dediğim gibi geneli kağıt üzerinden bilgisayara geçirmek.
Desinatör olarak aradım ama pek birşey bulamadım google'da..

bilgisayarcı?

Yok o kadar düz bir isim olduğunu sanmıyorum :)

scanner?

dijital artist
tekstil grafik tasarimcisi

"moda tasarımcısı" de gitsin.

Sonuçta ben bir ilan vermek istesem, "Desinatör trase modelist tekstil grafik ve moda tasarimcisi" şeklinde yazıcam :)

Şaka bir yana herkese teşekkürler.. İşin içinde çalışan birilerine de danıştıktan sonra tam sıfatıyla bir ilan yazarım bari..

ihtiyaçlarınla bu bilgisayar arasında fark var baya. 1000 liralık notebooklar bile görür senin işini.

stokta kalmamış ama şu tarz bir şey olabilir. ram artırmak koşuluyla.

www.pcdepo.com

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

marido'nun su ilani belki ilgini ceker; (git: 53344)

skystar 2 iyidir.
skystar 3 ise türklerin çıkardığı bir ürün. orjinal technisat üretimi değil.

evet benim ilanım iyidir ehehe
ilgini çekerse satabilirim.

(bkz: irfanview)??

Tekrar geri gönderecekseniz (imzalanmış olan faks hesabı) ben kolaylık açısından bunu word ile yapardım sanıyorum.
hız açısından ve kolaylık açısından word bu konularda bir numaradır. her gün yaptığım şey.

ozdek, evet faks için, ben word'den de daha hızlı bir çözümün peşindeyim. sahte kimlik düzenlemek için kullanılan bir program vardı, virtualdub benzeri bir şey, imaja çift tıklanıyor, eklenecek imza seçiliyor listeden, sonra imaj üzerinde istenilen yere yerleştiriliyor ve bitiyordu. o programı ya da benzerini arıyorum aslında.

teritori, irfanview'i tanıyorum fakat neresinden nasıl yapılıyor böyle bir şey görmedim duymadım?

götünden okumuşum soruyu.

kopan parçanın yenisi eskisinin aynısı değil veya lehimleme esnasında başka bölümler bozuldu sıcaklık yüzünden. bu tür kartlarda elle lehimleme yapılması tehlikeli oluyor genellikle.

fakat bu disk çalışabiliyor, ama belli bir süre.

yapılacak en sağlıklı şey aynı diskin kartından bulup değiştirmek. 15gb'ın kopyalanması çok uzun sürmeyecektir, parça parça kopyalayıp kurtarmak lazım. bilgisayar açılır, 5gb kopilenir, kapatılır disk soğusun diye beklenir, yeniden açılır, 5gb daha kopyalanır gibi... o değişen parça dayanamıyor çok çalışmaya.

"What Strange Mystery Unites the Turkish Nations" böyle aç başlığı sonra da tam adı aslında böyle olan kitap da sığmadı filan dersin. hem bu dikkat çekici bi başlık olur.

şu sözlük kuralı ne olacak peki;

10. ba$liklardaki harf sinirina sigmayan ba$liklari yarim acmaya veya acmak icin bo$luklardan gramerden odun vermeye cali$mayin. eger 50 harf yetmiyorsa o ba$ligi hicbir$ekilde acmayin zaten..
(neden: aksi derme catma gorundugu gibi okura eri$im imkani saglamamaktadir. kelime bazli arama sistemlerini de bozmaktadir)

böyle açılan başlıklar olduğunu gördüğüm içn öyle dedim. mesela burda bahsedilen arama sistemini bozma olayı noktalama işaretlerine uymayarak bir nevi sıkıştırlarak açılmış başlıklar için geçerlidir. ayrıca okura erişim imkanı sağlamama durumu gibi bi durum da söz konusu olmaz bu yüzden. yani sözcüklerin eklerini ayırmamak filan gibi imla hatası olmadığı için okuyucu bu kitabı ararsa bulabilecektir. bu 50 harf yetmiyorsa kesinlikle açmayın lafı böyle zorluklar oluşturabilecek ve genelde imla hatası içeren başlıklarla alakalı bence. ama daha yetkili bi kişiden cevap bekleyebilrsin tabi.

"the assassination of jesse james by the coward robert ford" isimli efsane film de aynı dertten muzdarip idi, ilk kısmı ile açıldı başlığı.

kitabın değil yazarın ismine başlık açıp şöyle de bir kitabı var diyebilirsiniz.

kampanyalardan falan haberim yok ama adsl sağlayıcılarının hepsi türk telekom altyapısını kullanıyor zaten. o yüzden başka birini almak bana çok gereksiz geliyor, kampanyalar durumu değiştirebilir tabi.
2mbit imkanın varsa 2 al bence, yok kasamam diyorsan 1mbit de işini görebilir. 2mbit'le 2 kat hızlı download yapabilirsin ama torrentte indirdiğin dosyalar için yeterli sayıda kaynak yoksa isterse 10mbit bağlantın olsun yine de işe yaramayabilir.
verilen modemler tahminimce işini görebilir.
türk telekom eğer port varsa bir kaç gün içinde bağlar, yoksa 2-3 ay bile bekleniyordu ben alırken (2005), şu anda nasıl bilmiyorum. sitede bir yerlerde telefon numaranı yazdığında o bölgede port olup olmadığını belirten bir şeyler de vardı o zamanlar.

areels'ın cevabından sonra edit: (bkz: #13276641) türk nokta net varmış galiba kendi altyapısını kullanan.

öncelikle bence 2 mbit bağlattır daha rahat edersin download konusunda gerçi bunun bi sınırı yok 2ye alışınca yavaş geliyo diyeceksin
beleşe modem veren kampanyalarda sözleşmeye çok dikkat etmen lazım sadece biri adsl sözleşme yapmıyor sanırım şuan ve modem veriyor wireless onu inceleyebilirsin
1 mbit 100 110 arası indirir genelde 2 mbit de 200 ü görebilirmisin bilemiyorum heralde 180 170 arası indiriyordur oda o konuda bi bilgim yok salladım sadece
modemde hız pek farketmiyor yani en fazla 2-3 kb farkeder oda olsada olur olmasada boşa masraf yapmayın derim

(bkz: #14475714)

turk.net kendi altyapımızı kullanıyoruz diyor. santrale kadar turk telekom sonrası turk.net yani.

en son calısan iyi yapılandırmada normalde hatanın duzelip bilgisayarın acılması gerekir ama olmuyorsa şöyle bir şey deneyin belki düzelir. bilgisayara reset attıktan hemen sonra del e basıp bios'a girin, oradan boot sırası var, onu bir değiştirin kafanıza göre sonra kaydedip tekrar reset atmayı deneyin.

hmm denedik ama olmadı maalesef..

windows cd'siyle açıp recovery denesek işe yarar mı acaba veri kaybı olmadan?

vista PE isimli bir live windows cd'si var,yahut windows opk diye prebuild cd'si var bulun indirin cd'ye çekin, bu cd ile açın bilgisayarı chkdsk c: /f yazın düzelir.

vürüs

cok yuzeysel olmus dicektim de. kasper 2009'u yukleyip bi tarattim guvenli kip olaylarında cozuldu problem.