1. onların sözü dinlenmez eski Türkiye'de farklı haraket edilirse bir çok şeyden çıkarılırız. Önemli olan da kendimiz olmak değil mi zaten? Tabi kendi alternatif kaynak ve imkanlarımızın farkına da varıyoruz böylece.
2. sıcak paradan kasıt dış yatırımcılar ise onlar zaten tefecilerin uluslararası çaptaki bir modeli . Onların yatırımı faiz oranına bağlı. Amaçları da kısa vadede Türkiye'ye kâr verme değil zarar ettirmeye odaklı.
3. 90lı yılları hatırlarım ki dışarıdan korkulan zamanlar o zamanlardı. Kaldı ki daha yıllar önce de aynı şeyler söz konusuydu. Komşularla iyi geçinme kuralı gerçekte ülkemiz için "aman ses çıkarmayalım" demekle aynı manaya gelirdi. Maalesef 1992 deki bu örnek hala hafızalarda ve o zamanlar sesimiz çok çık(a)madı maalesef.
tr.m.wikipedia.org(DM-357)
Basit bir silah gibi tek bir hareketle değil, 5 adımla kontrollü çalışan füze ile gemimiz abd tarafından yapılan açıklamaya göre "kaza" ile vuruldu.
Zamanı geldiğinde bu dosya tekrar açılmalıdır.
Korku demişken, (Türkiye'nin ekonomik sıkıntılarından ayrı olarak) Libya, Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de ve aynı anda ticari ve askeri faaliyetler yürütülüyor. Bu haldeyken bile korkuyorsak(!) korkmadıpımız zamanda daha neler olmasın?
4.egede adalarımız çok yıllar önce elden çıkmıştı zaten.
Ab eleştirmez, uyutur,sakinleştirir.
5.görünürde Türkiye aleyhine de olsa Yunanistan'da ki yığınak, bir söylentiye göre ABD'den uzaklaşan Rusya'ya yakınlaşması söz konusu olan Avrupa'yı hedef alma onlara ayar verme olabilir.
Hatırlayın, geçenlerde biden, putin için katil dedi. Bu ifade Avrupa'daki devletlere tarafınızı seçin demekle aynı. Yani Rusya'ya yakın olan düşman listesine alınacak. Hemen sonrasında kaç tanesi bilmiyorum bazı devletler Rus diplomatları sınır dışı etme kararı aldılar.
Risk denilen dış yatırımcı için sadece düşük faiz olmalı ki ,Türkiye'de salgındı terördü başka siyasi ve diplomatik meselelerdi onları yapacakları kâr adına hiç ilgilendirmiyor olmalı.
Yunan kanallarındaki Türkiye'yi konu edinen programlarında onlara para vererek dahi reklamını yaptıramayacağımız ölçüde silahlarımızı bir bir yarı korku yarı övgü içerisinde anlatıyorlar.