para

7 kişilik başına baba yönetici olmak 5 sene sürmeyecekse ikincisi.

bu ikinci yer çok çok büyük falan biyer değilse alayına isyan, birincisi. para herşey değil evet, ama parasız da bişey olmuyor be babacım..

kolaylıklar dilerim.

3.500 tl ye düz mühendis.

1.100 fark az değil. Üstelik ara yönetici olarak çalışmanın dertleri, ne tam sorumlusun ne de sorumsuz, yetki nerede başlar nerede biter belli değil.

Aslında "ara yönetici" kavramı diye birşey de zaten çalışanları kandırmak için üretilmiş bir sıfat. Sekreter yerine asistan, tezgahtar yerine satış sorumlusu gibi birşey.

tabiki para

sonhakan,
1.cisi arkadaşım.
Yapma etme,egonu tatmin edip daha az maaşa daha ucuz tuvalet kağıdı satın aldıktan sonra ne yapacaksın ekibi?

2.4050 tl ye bile düz mühendis.ayrıca düz mühendis ne kuzum, otomatik mühendis yok sanırım.

3500 TL bir süre çalıştıktan sonra 5000 liraya yönetici olacağın bir yer bulursun nasılsa.

para ulan para.

biri aynı soruyu size sordu farz edin.

3.500 çok iyi

yahu altina 7 kisi bagladigi adama 2400 tl veren sirketten kimseye hayir gelmez kardesim. sen paraya bak

3500 alırım bakarım dalgama, alemin yapamadığı yetiştiremediği işten dolayı da fırça yemem en azından.

sites.eksiduyuru.com

Bence paraya çok ihtiyacın yoksa 2. şık daha iyidir. 3.500 lirayı kim napsın o kadar yorgun ve sıkıntılı stresli bir haldeyken ? ama bakmanız gereken biri varsa tabi 1. şık.

diyelim ki markete gittin vay efenim sen ara yöneticisin sana %25 indirim yapıyoruz dicekler mi demicekler tabii ki para ama örneğin yönetici olarak çalışırsam önüm açılacak 5 sene sonra 3500 tl lik işte çalışsam max 5000 tl alırım ama orda devam etsem 10 bin alırım diyorsan yönetici olarak devam et tabii bunun garantisini nasıl verirsin falan bilemem.

önce kariyer derim ben. sen kendini ispatladın mı para kendiliğinden gelir zaten.

iş alanı ne, inşaat mühendisliği mi?

bilgisayar

genelde mantıklı olarak para denmiş. bence de para çünkü birinde 5 yılda kazanacağın para için diğerinde 7 yıl çalışman lazım. maaş artışları aynı farzedersek. 2 yıl yat uyu, gez dolaş...

farklı bir şey yazayım. hangisinin geleceği parlak? yani düşük olanda yakın zamanda yükselip, yüksek maaşlı işten daha fazla para kazanma olasılığın var mı? veya sosyal imkanları özel sigorta, araba, benzin vb. var mı?

tamamen sallıyorum;

Dosya kayıt edilirken ansi, utf-8 karmaşası yapılmış ise bundan kaynaklanabilir diye düşünüyorum.

Hiç cevap gelmezse dosyayı utf-8'e dönüştürerek açmayı dene. Hotmail'in, Google'ın online docs'u na yükleyip oradan çalıştırmayı dene. Open Office ile dene.

denemekte fayda var: www.turkcekarakter.com

times new roman tr diye ayrı bir font vardı bi zaman. ondan mı acaba? çok mu belge sayısı.

40'tan fazla belge var:/
site tam da aradığım şeymiş ama keşke yapan kişi program halini geliştirmeyi bırakmasaymış.

daha kolay yolu yok yada ben henüz duymadım.

file - open

oradan shift ile tüm wordleri seç

view'den arrange all'ı seçip

tek tek replace yap

Bütün harfler için replace all yaptırın ama onun öncesinde büyük harf/küçük harf şeysinden hepsini küçük harf yaptırsanız (cümlenin ilk kelimesi dahil yani), sonra replace all yaptırsanız, sonra tekrar büyük küçük harf olayından sentence case e getirseniz?

@kocayusuf, anlayamadım?

edit: anladım ve yaptım. ama arrange all bi işe yaramadı.

bu arada buldum sorunuzun cevabını gerçi hallettiniz ama, replace all sekmesinde arama seçenekleri diye bi yer var, onun altında büyük/küçük harf eşleştir diye bir şey var, onu tıklayınca a yı b ile değiştir dediğinizde sadece küçük a ları değiştiriyor, A ları değiştirmiyor.

@sui ben de sonradan ordan oynayarak hallettim ama o kadar dökümanı tek tek açıp 5 er kere replace yapmam gerekiyor sorunumu halletmem için. daha kolay bir yöntem ümit ediyordum.

acuvue ben de kullanmıştım ve devamlı bir an önce çıkarıp rahatlama isteği oluyordu. purevision kullanıyorum şu anda rahatım oldukça. ( lensle uyuduğum da oluyor.) ama buna da kalın diyenler var. solüsyonda renu kullanıyorum.

şu an acuvue advance kullanıyorum, idare eder diye düşünüyorum kendisi için.

bunu almadan önce ciba vision air optix aqua'yı denemiştim. muhteşem bir şeydi. gözümde lens olduğunu bile unutmuştum. (bir saflık yapıp acuvue aldım sonra, evet)

solüsyon olarak bio true kullanıyorum. biraz daha pahalı ama kesinlikle çok iyi.

Daha önce bauch&lomb kullandım ama çok kalın lensleri ve çok rahatsız edici.
solo care'i kullandım solüsyon olarak, eh işte pek bir özelliği yok bana göre.
arkadaşım senelerdir all in one light kullanıyor solüsyon olarak, pek memnun.

bence en iyi lense acuvue oasis ve en iyi solüsyon renu.

belki gözünüz lense toleranssızdır. her göz kabul etmiyor sonuçta lensi.
15 yıl boyunca ciba veya bosh & lomb kullandım. solüsyon olarak da eczanede satılan en ucuz yada kamoanyalı olanlardan aldım. bi kere bile sorun yaşamadım.

en sonunda laser yaptırdım. oh be dünya varmış. lens, gözlük çekilir şey değilmiş arkadaş. herkese tavsiye ederim..

airoptix kullanıyorum üç dört senedir. bu süre zarfında 20 kişiye önermişimdir, bazılarının ilk lensiydi bazıları eski markaları ile uyuşamıyordu, hepsi çok memnun kaldı.

yazipdurrum.blogspot.com

pop müzik şarkısı mı?

nerde söyleyelim bu şarkıları?

@hocam fazla egon var mi

cevapla de linki at. :)

youtu.be şebnem paker dinle

youtu.be izel çelik ercan dönmelisin

müzik mi parça mı? müzik söylemek garip kaçmaz mı?

yalın ve tarkan... tüm şarkılarına kefilim :)

sorunuzun cevabı değil ama, "sonrası boş" dediğiniz yerde 3 adet diş olması gerekiyor yanlış saymadıysam? her çeyrekte 8'er adet diş olması lazım eğer 20'likler de çıktıysa.

Doğru söylemişsin. Resim koyup anlatımı düzelttim şimdi.

implant ın pahalı olması haricinde bir sıkıntısı yok babama 20 tane taktırdık sorun vardı paranız varsa yaptırın. diğer türlü dişleri kesip köprü yapacaklar. yatma işi öyle hemen olacak bir şey değil yıllar sonrasında olacak bir şey bence ağzınızda boşluk kalmasın sıkıntılı bir durum bir şekilde doldurun.

benim ağzımda tek bir boşluk vardı üst dişlerde, hepsi kaydı, yamuldu, çok belirgin olmasa da inci dizilimini yitirdi ve artık yapacak bir şey yokmuş.

yokmus demek ki, bi senın aklına gelmıyor heralde bu ıhtımaller ?

ki kadavradan olması dolayısıyla ciddi ilac ullanacagını sanmıyorum antikor uretmeyecektır muhtemelen.

uğurun o yüzü, şu an sayısını bilmiyorum ama belki de onlarca ameliyat sonunda elde edilebilmiş bir yüz. Daha önce vucüdunun çeşitli yerlerinden parça alıp yüzüne yerleştirmişler ve plastik cerrahiyi sonuna kadar kullanmışlar. Bunu son çare olarak denediler galiba. Uzmanı falan değilim ama, kendi yorumum bu.

uğur acar'a yapılan transplantın sonucu bence çok başarılı. eminim zaman içinde daha da iyi olacaktır. burada amaç güzelleştirmek değil; hastaya sosyal hayatında kullanabileceği bir yüz, ifade vermek. o şekilde düşünmek lazım, yani, uğur'un yüzünün durumunu diğerleri ile kıyaslamak yanlış.

daha önce bir dizi estetik ameliyat geçirmiş zaten, kaç tane bilmiyorum ama.

Plastik Cerrahi'de benzeri benzerle onarmak esastır. Tüm yüzü yanmış ve yanık skarına bağlı doku kalitesiz bir hal almışsa, kontraktürler oluşmuşsa ve hasta sayısız ameliyat olmuşsa, benzeri benzerle onarmak alternatifi kalmamışsa daha büyük ameliyatlar düşünülür.

yabancı sitelerde şimdilik çok başarılı göründüğünü, sorunsuz iyileşirse dünyadaki en başarılı yüz nakillerinden biri olacağı konuşuluyordu geçen haftalarda. + empati kurunca ben yüz nakli yaptırırdım. ruh güzelliğiyle işlerin yürümediğini 19 sene boyunca tecrübe etti adam.

3. sınıf bir psikoloji öğrencisi olarak söylüyorum; her şeyden bir anlam çıkarmaya çalışmayın. asıl hastalık olan bu.

ama illa bir anlam çıkarmak istersek; "galiba" ve "sanırım" yanlış anlaşılma korkun olduğunu gösteriyor olabilir.

karşı tarafı kırmak istemeyen ve sayısal düşünen bir adamsın. kişiliğinle ilgili bu çıktı ortaya.

sorun yok, devam et.

@shyzore

hastalıktan bahsetmedim ya. o kadar vahim mi durum? :)

mesela soru sormayı da seviyorum. bu konuyla ilgili fikir edinmek istedim sadece. yoksa takıntılı değilimdir.

bence yeterince kitap okumamanizla alakali.

güvensizsin. (kendine yeterince güvenmiyorsun.)

konuştuğunuz konuda kararsız olabilir, net bir fikir sahibi olmayabilir ve kesin konuşmaktan çekiniyor olabilirsiniz. bu sözcükleri kullandığınızda cümlenizi tekrar düşünün ve eminseniz "kesinlikle - eminim ki - bence" ile tekrar kurun kendinize.

bir taş bazen sadece bir taştır.

yav arkadaşlar tabii ki bu kelimeleri kullanmak normal birşey. sadece bazen fazla kullanabiliyorum. bundan karakterim çıkacak diye birşey de yok. öyle bir fikir edinmek istedim sadece, dünyanın anlamını sormadım.

cevaplarınıza saygılıyım tabii ki ama sanki sadece bu sorudan da takıntılı biriymişim gibi birşey çıkması da saçma olurdu... :)

ayrıca ummadık taş baş yarar :)

çok az kitap okuduğunu ifade ediyor.

kitap okuma kısmı ile alakası nedir?

kelime dağarcığının azlığı.

olay burda derinleşiyor tabii şimdi. ben daha çok ingilizce okuyorum, ve daha çok internetten bilgi verici şeyler okuyorum (wikipedia gibi). belki bununla da alakalı olabilir. türkçe ve ingilizce içiçe de girebiliyor bazı durumlarda.

3. sınıf psikoloji okuyan arkadaşa katılıyor ve 3. sınıf psikoloji öğrencisi olarak ben de dergilerdeki gibi 10 maddede kişilik analizi olayına girmemekten yana oy kullanıyorum, yani bu pekala da diğer arkadaşların dediği gibi anlatım bozukluğuna düşmenden, kitap okumamaktan ya da tedbiri elden bırakmamaktan kaynaklanabilir, neyden ileri geldiğini bence bizden daha iyi bir tek sen bilebilirsin.

kelime dağarcığıyla ilgisi olduğunu sanmıyorum. özgüven eksikliği olarak algılanabilir belki, ama her şeyi çok bilen insanlar gibi atıp tutmaktan ziyade kesin konuşmayı sevmeyip sürekli aklınızda yanılıyor olma ihtimalinizi bulunduruyor olabilirsiniz. ufak bir ihtimal dahi olsa yanılıp zor duruma düşmektense, ben zaten kesin öyledir dememiştim deyip kendinizi rahatlatmaya çalışıyor da olabilirsiniz. son olarak burç olayına tereddütle yaklaşsam da, başak burcusunuzdur belki de.

Benim de durumum seninkiyle benzer diyebilirim. Zannımca anlamı rasyonel düşünce. Mantıklı olmaya çalışıyorsun. Kesin ifadelerin yanılma payını hesaba katıp doğru ifadeler kurmaya çalışıyorsun. Mesela %100'lük gol pozisyonu yoktur senin için, çünkü %100 olasılıkla gol olacak pozisyon olmadığını biliyorsun.

Mesela en gıcık olduğum laflardan biri "X insanın en doğal hakkıdır" tipindeki cümleler. Ulan, 'en' kelimesini kullanırken ne kadar rahat olabiliyor insanlar... X için en doğal hak dediğin anda diğer bütün şeyler X'ten daha az doğal bir hak olmuş oluyor. Mantıksız.

@anonim yazar
@long live rock n roll

sanırım bendeki durumu en iyi siz açıkladınız. bazı sorduğum sorular da bu cevaba giden bir ışık kaynağı gibi olmuştu zaten.

ben de benzer kelimeleri sik kullandigimi fark ediyorum. benim kendim icin eyyorladigim kelimelerin anlamlari su sekilde:
sanirim = kesin degil, eldeki bilgilerden cikarimim bu, muhtemelen dogrudur ama sen yine de bunun bir cikarim oldugunu bil | nezaket | ironi
mesela = ya ben simdi az once bir sey dedim ama bu cok farkli yollardan yorumlanabilir, su ornegini verdigim tarzda yorumla.

olasiliklari akilda bulundurma seklinde yorumluyorum ben de, en azindan kendim icin.

ama aslinda isin farkli bir yani da var o da dogru bildigim seyi varsayilanda nasil aktardigim. yani "a, b'dir" dedigimde a hakikaten b ise ve aksi mantiga aykiri ise, kendi cikarimlarimin sonuna ufak bir aksi ihtimal dahi olsa 'sanirim' koymam gerekir. yok eger ben "a, b'dir" dedigimde "bana gore a, b'dir yea" kastediyorsam, her seye sanirim koymanin yerine dogru bildiklerimin sonuna 'kesin' koymam gerekir. insanlarin da konusurken kendileri icin minimum efor harcadiklarina inanirsak, buradan yola cikarak 'bence bu boyle' diyenlerin 'abi bu kesin bilgi' diyenlerden daha cok sey bildigini cikartabiliriz. Cunku varsayilan olarak "bana gore a, b'dir yea" kabul etmislerdir ve (minimum efor acisindan) bu bakis acisi kendi iclerinde cogunluktadir. (bkz: oeh)

driver genius'un full sürümünü bul ve formatlamayacağın disklerin birine yada taşınabilir bir diske driverları yedekle. tek önemlisi bu bence.

ayrıca arada format gerekiyor. korkma. ben de çok korkardım ama artık 2-3 ayda bir atıyorum.

aynı fobi bende de var. hala vistayla takılıyorum. bilmiyorum orjinal olmayınca bir sorun çıkar gibime geliyor. nasıl olcak güncelleme işleri? Nete gönderip keygenimizi çakmasın sahte olduğunu windows? vb. sorular kafamı kurcalıyor. o yüzden orjinal xp professional yükleyeceğim galiba.

windows 7'i orjinal yapmak 5 dakikanızı ancak alır. chew-wga bir yeniden başlatmayla işi hallediyor. driver en büyük sorun olabilirdi size, onu da driver genius hallediyor. e ne kaldı ?

vistalı bı makınenın 7 ile herangi bi surucu sorunu olmaz.

win7 vistadan iyi evet.

driver ne onu bile bilmem ama arkadaşıma söyleceyeceğim driver genius meselesini.

korkma bence. windows 7, eğer bulabilirse formattan hemen sonra ses, görüntü touchpad gibi driverları kuruyor zaten. bulamazsa da dell'in sitesinden hangi modelse ona göre seçip driverları kurar arkadaşın. win 7 kullanınca korkunun yersiz olduğunu göreceksin :)

skin i live in - içinde yaşadığım deri
-yavaştan değil gerçi birden-

the shining

pi

the machinist

the shining
falling down
the network
the signal
fear and loathing in Las Vegas
natural born killers
dark city
misery
cast away
the edge
in the mouth of madness
psycho
the machinist
black swan
taxi driver
jacob's ladder
One Flew Over the Cuckoo's Nest
shutter island
a scanner darkly
pi
1408
i spit on your grave
antichrist

amma çok varmış be... bütün filmler böyle nerdeyse :D

ahhh belinda - fantastik delirmeli türk filmi :)

(bkz: namuslu)

(bkz: repulsion)

23 numara

sinemalarda şu sıralarda gidip sinemada izleyin muhakkak

www.imdb.com

beni hediye et. yani bana yardım etsin ve birini daha mutlu etmiş olsun. herşeyi olan biri başkalarını mutlu ederek mutlu olur heralde...

ofisine asabiliceği bi resmini falan yaptırsanız. dekoratif, şık olsun. veya adının yazılı olduğu kalem

parfüm

ofisi basbakan bilmem ne bakani filanca ulkenin bakani baskani vs resimlerle dolu zaten :( kalem de gecen sene 500 tane altin kalem yaptirip hediye etmis onemli dost ve musterilerine . raki iciyo bu , acaba kadeh mi yaptirsam diyorum ama o da cok "ucuz" mu kacar ya . para anlaminda degil yani fikir olarak. ermanen cabuk kurdelaya sarin gel :D

the wooden one ! bambaskaymissin ! cok yasa sen!
siradisi00 parfum olur aslinda ya /. kac liralik parfum kullaniyor olabilir ki en fazla. rochas man alsam mesela . hmm. pis kokuyosun al sunu sik adam gibi kok demek gibi olur mu ?

nick nameinize bakmadan okuyunca bi an "çeliğe su mu veriyorlarmış iş bu mu? " falan diye düşündüm de neyse :)
Hediye kısmına gelirsek, zengin beyin ilgilendiği spor dallarını biliyorsanız onunla ilgili ufacık minicik bi köşeye koyabileceği bir şey alabilirsiniz, mesela dünyada ne kadar zengin olursa olsun bir dalgıca 3 liralık bir caretta figürü heykelciği verirseniz gözleri parlar ve özellikle bir köşesinde şu bayrak nakşedilmişse aquaviews.net herhangi bir su hayvancığı verebilirsiniz, feci değer vereceklerdir o heykele.
pff neyse basit bi örnekti, buradan okuyan arkadaşlarım varsa bana caretta almalarını istediğimi belirtiyorum.

aramakla bulamayacağı basit sevimli ucuz bir şey.

ilkokul'daki gibi çöp adamdan resim yapsanız makbule geçer bence. dediğiniz gibi harcayacağınız parayla mutlu edemezsiniz adamı. kişisel özel bir şey, satılmayan çok daha makbule geçer.

parfüm hediye etmek "böyle kokmanı istiyorum" anlamına gelir çoğu kültürde, en azından ben öyle biliyorum. dolayısıyla biraz iddalı diyebilirim.

el becerin varsa yap bişeyler cıncık boncuk..

ne güzelmiş! bence eğer bütçeniz de müsaitse, siz de onun adına bir başka kişiye yardım edin. mesela bir çocuk için ayda 50-100 eğitim bursu ayarlayın. bir yere bağış yapın, ağaç dikin vs. ziyaretine de çiçekle gidersiniz.

kıştan çıkıyor olmasaydık atkı örebilirdiniz

ancak piyasada bulamayacağı ona özel birşey armağan edebilirsin. mesela kapalı çarşıya gidip, güzel bir ahşap kalem alıp üzerine adı ve soyadının ilk harflerini çizdirebilirsin. veya yine adı ve soyadını birer kol düğmesine işlettirebilirsin. bir plaket de yaptırabilirsin "bilmemne şirketi ve bize yaptığınız katkılar ve destekler için minnettarız" gibi. zippo çakmağın üzerinde de isim yazabiliyorlar. veya adamın fotoğrafını belki gravür gibi üstüne işleyebilirler.

veya çocuğu varsa, çocuğuna bir hediye almak da ince bir davranıştır. yine koyu bir futbol taraftarıysa takımının logosu olan bir ürün verilebilir. sigara içiyorsa puro seti alınabilir.

veya size yardım ettiği iş konusunda simgeleşmiş birşey olabilir. mesela bir 10 TL'yi çerçeveletip ona verin ve "sayenizde kazandığımız ilk para buydu, ilk karımız buydu" dediğinizde de yutabilir.

ne bileyim, biraz bu tarz şeylere kafa yorun. onun kolay elde edemeyeceğiz, fiyat olarak pahalı olmayan ama duygusal değeri olan şeyleri seçmeye çalışın.

uzumlu kek olabilir di , ama gecen sabah erken gorusecektik pogaca getireyim mi dedim yok kiloma dikkat ediyorum dedi . diyet bise bulayim desem beni piyasanin delikanli is bitiren kizi diye goruyolar , yemek yapmam tuhaflarina gidebilir. karakalem resim dusunebilirim. cakmak olmaz benim param tokaiye anca yeter . sporla ugrastigini sanmiyorum. kaskol alsam nasil olur acaba? ya da semsiye . neset ertas in konseri falan olsaydi iyi olurdu bilet alirdim

görünüşe göre ona pahalı bir hediye alamazsınız zaten, o yüzden şu ucuz mu kaçar demeyin, şahsi zevklerine göre alın bişeyler, mesela lokum seviyordur, bi kutu yaptırın iyisinden gidin, ağzınızın tadı hiç bozulmasın falan diye verin işte,
türk kahvesi fincan setleri var, 2 li fslan, altın seviyor madem , güral porselende miydi jumbo da mıydı altın işlemelisi, neden olmasın.
ama resim almak, yaptırmak, parfüm, bunlar kötü fikirler.

rakı içiyorsa bir tane rakı ansiklopedisi al bir de paşabahçeden karlıklı kadehler var. sek içiyorsa sek bardağından al sulu içiyorsa diğerinden.

kaşkol almasan da örsen güzel olurdu, böyle kendinden desenli yünler var örünce güzel desenli birşey oluyor, adamın tarzına göre renk seçip örebilirsin, ama örmeyi bilmiyorsundur bence

sevdiği futbolcu imzalı tuttuğu takım forması, sevdiği şarkıcı imzalı son albümü.

bu sorunun en temiz cevabı kitaptır
trilyoner de olsan bir kitap daha yeni çıktıysa, ya da haberin olmadıysa sende olmayabilir.
hediye bir kitabı kimse "bu zaten bende var" diye geri çevirmez.
önemli olan doğru olan kitabı seçmektir.
"muhteşem" dediğiniz bir kitap varsa ınu hediye edin bence.
son olarak hediye ile fiyat bağıntısı sadece az gelişmiş toplumlarda ve haliyle insanlarda mühimdir, takılmayın bu kadar.
Hediyenin değeri anlamıyla bağlantılıdır bence.
Bugüne kadar bana verilen hediyler içerisinde en çok değer verdiklerim hep maddi değer sıralamasında altlara tekabül ediyor.
ha Lamborghini alabilirse birisi bana işler değişir, o başka :))

aklıma bir şey gelmedi ama şunu ekleyebilirim illaki herkesin bir şeye ihtiyacı vardır :) senin ve abin için manevi değeri olan bir eşya varsa onu hediye edebilirsin belki( yüzük,eski saat, aile yadigarı vs)

fikirlerin hepsi guzel aslinda. cocugu var, ona bisey dusunebilirim. tesbih iyi fikir. raki kadehi olabilir.fincan seti de olur. diyojenimtrak o kadehler nasil ? bi resim link falan var mi aradim karlikli diye bulamadim.
gurabasahaf orerim ama adam orgu kaskol goyecek biri degil. hem cok fazla samimi kacar bence. o sevgiliye hediye edilir bisey gibi sanki

tamam ada aliyorum ! :D mhm kitap okuyan bi adam degil bu malesef. futbolla da cok ilgisi yok

godfatherdaki gibi ona dostluğunuzu sunun, sizin için gerektiği vakit bir iyilik yapma borcum var diyin, tabi adınız bonasera,nazorine falansa eğer :)(saçmalık bunlar biliyorum ama can sıkıntısından yazdım işte :))

beşiktaş'taki deniz müzesinde bazı bölümleri altın kaplama ve işlemeli olan rakı kadehleri satılıyor. bence rakı içen biri için uygun bir hediye.

ne olursa olsun, pahalı olmayan bir hediye alın.

tamam, sanirim raki kadehi alicam. bir iki icmisligimzi vardi. hatta gecen gun muhabbeti oldu ilk yas uzum rakisini onunla icmistim. gordum kadehler guzeldi aldim diyebilirim, is verdin de karsiliginda aliyorum gibi olmaz hem. isterse kullanir isterse kenarda durur. guzel afilli ne bilim sik bisey bulmam lazim simdi. itirazi olan?

rakı içiyosa türk sanat müziği de dinler kesin. kimi sever bilmiyorum ama mesela müzeyyen senar ın eski bir plağını al hediye et.

öncelikle yazının içinde 'hanım' lafı geçince eli sürçtü heralde dedim.. o nası ağır bi uslup bacım? neyse..

bu adam kalantor, hayalı, zengin biri olduğuna göre en sık kullandığı şeylerden biri de takım elbisedir. Hemen gidip üstünde onun ismi yazan gömlek-kravat-kol düğmesi takımı al ve gönülleri fethet.

ya da arabasında kullanabileceği bişey al. erkeğin gönlüne giden yol arabasından geçer.

eğer içki içiyorsa adının ve soyadının baş harflerinin olduğu bir set yaptırabilirsin. yani anıtkabir'de görmüşsündür KA yazılı viski şişesi ve bardakları vardı. onun gibi bir şey. çok pahalıya gelmez.

hayat ne garip lan zenginler falan var

neşet ertaş dedin de aklıma geldi.
yanlış hatırlamıyorsam ben d&r'da kasanın orda çok cd'lik bir neşet ertaş koleksiyon seti gördüm geçenlerde. onu alabilirsin.

Ehlikeyf bak. Değişik tarzda olanları, uygun olabilir.

150*150 veya 200*200cm lik yağlı boya resmi iş görür ama colourful abstract olsun, mona lisa falan diil. biz zenginler pek severiz duvara asmayı. ;)

bence chip al..dayı zenginse poker filan vardır. oynamasa da belki başlar. güzel bir chip al değerli ..uğur filan getireceğine inansın..

özel bir şey yaptır. isminin baş harflerinin olduğu kol düğmesi mesela. gümüş de olsa olur. olay ona özel olması.

ee abim ee çok doğru söylemiş ee tema aracılığıyla veya başka bir kurum aracılığıyla ağaç dik sonra bunlar senin ağabey de senin için diktim çok teşekkürler de.

Adamın mezun olduğu lise G.saray, İstanbul Erkek gibi tanınmış bir okulsa okulun armalı mamullerinden vardır, onu alabilirsiniz. Eğer hobisi filan varsa (deniz, şarapçılık vs.) güzel hardcover kitaplardan birini alabilirsin, ofisinde şık durur.

kalem. ciddi anlamda bu tarz insanlarda bir kalem sevgisi oluyor genelde ve ucuz pahalı ayırt etmiyorlar şık bir kalemle gönlünü alabilirsin yada kol düğmesi isminin baş haflerinin oldugu. yada bir firma vardı istanbulda gömleğin iç kısmına (bu etiketlerin oldugu ensedeki yere) içten yazı işliyorlardı gömlekleri o şekilde satılıyor

yok agactir kalemdir kol dugmesidir alamam. kadeh alicam ya da onla alakali bisey abi gordum aklima geldin aldim diycem. bana iyilik yaptin da bak sana hediye aldim gibi degil de , gordum aklima geldin aldim gibi bisey olmasi gerekiyo. karsilik gibi degil hani

paşabahçe'deki rakı bardağı ve karafı uyar bu kılıfa; 'görünce aklıma geldi' olayına. karafa gerek yok gibi, 2 tane kadeh alırsınız istanbul desenlisinden.

evet

peki msjlasma nasi oluo burda? net paketi aldıgımızda ve karsımızdakınde de whats up varsa sınırsız mı mesajlasıyoruz? turkcelliyim her hangi bi net paketi olur mu en düsügü fln?

evet ama hiç kullanışlı değil.
ben sildim.
sürekli kendi kendine internete bağlanıyor, şarjı bitiyor falan.
bana çok kullanışlı gelmedi.
yine de deneyin, ovistore'da var nokia s40 whattsup diye.

internet paketi de olur wifi da olur.

wireless ile olur mu peki

msn gibi düşün işte. wireless'tan da bağlanırsın.

ne kadar data harcıyor bilemiyorum ama düşük kota da yeter büyük ihtimalle.

paket almadan bulaşmayın. çünkü başkası da yazsa çat diye geliyor. şahsen turkcellin kb harcamaya bile ne kadar yediğini biliyoruz. minimum 100mb var sanırım, o işinizi görür.

whatsapp süper bi uygulamadır.
resim veya vidyo çekip anında gönderebilirsin, bulunduğun konumu paylaşabilirsin.

mesaj kullanmaya üşeniyorum artık. şarj problemi için de m-guard isimli bir programcık indirdim. kendi kendine açılmasına izin vermedim. yani sadece ben istediğimde açılıyor, karşı taraf yazdığında ben açana kadar bekliyor. dolayısıyla şarj problemini de azaltmış oluyoruz.

vestel'in regal'i gibi altus da arçelik'in alt markası.
arkadaşım çamaşır makinesini aldı, gayet memnun.

soruna tam cevap değil ama ben de çamaşır makinasından memnunum. üzerindeki altus yazısı hariç her yerinde(kapağın içi vs.) arçelik yazıyor.

dandik çıkacağını sanmam.

buzdolabımın markası altus. markadan yana sıkıntınız olmasın. gayet iyidir.

valla 58 dklık bi programı var fena değil, biraz tortu kalabiliyor geçirmeli sapı olan bardaklarda (sapla cam arasına toz doluyor). gerçi bu benden kaynaklanıyor da olabilir kötü yorum yapmış olmayayım, belki çok pis koymuşumdur. haricinde memnunum, tencere tava da koyuyorum onlar gayet temiz çıkıyorlar.

hotel değil de, hostellerde fark büyük olabilir. ayrıca şimdi düşük sezon olduğu için şansınız 1-2 ay sonrasına göre daha yüksek olacaktır.

kaba bir tahminle kimse yüzde 50 indirim yapmaz. yüzde 30 belki..

beyoğlunda 700 TL civarı bir meblağ ödeyerek ödeyerek aylık hostel odası kiralayabilirsiniz.

visvo alez +1

istanbul'da yaşıyorsanız inşaatlarda çalışanların aldığı süngerler var, topkapıda otobüslerin geçtiği altgeçitte satılıyor. yatağın üstüne koyarsanız yay batma durumuna bir son verebilirsiniz. sünger gibi ama iş görür bence. fiyatını bilmesem de ucuz olduğu kesin.

senin sipariş verdiğin şubede yok bence daha 3 gün önce yedim çünkü.

kaldırıldı bence, çünkü internet siparişlerinde de yoktu sarımsaklı mayonez seçeneği en son.

dün yedim ataşehirde. yerine göre değişiyo.

yemeksepetinin soslar bölümünde yazmıyor ama notlara yazınca bol bol getiriyorlar

ben de artık istediğimde yok diyorlar

dun acibadem de vardi.

evvelki gün şişli'de vardı.

dün cevahirde yoktu. hoş diğer menülerin kalmış olması bile mucizeydi. stok durumu ve teminle alakalı sanırım.

var. adana.

markette de var. al evde yap burgerini. oh.

ne yediğinizin farkında mısınız?

olur.

düzenli uyku, sebze meyve tüketimi, biraz da yürüyüş e tabii stresten uzak duracaksınız. :)

gidilir hacı.

müthiş reklâmı yapıldı fakat ilk hafta kesinlikle gitmem. yorumları beklerim. tamamen şişirilmiş bomboş bir yapım da olabilir, türk sinema tarihinde çığır açacak bir yapım da olabilir. bana göre baştan aşağı bir soru işareti. en mantıklısı izleyicilerin yorumlarını bekleyip, birikimine güvendiğimiz insanlara göre tutum belirlemek.

bir bilet hepi topu en fazla 15 tl.

(Bir çok insan günlük 15 tl kazanıyor biliyorum)

15 tl için tribe girmenin anlamı olduğunu sanmıyorum. Sonuçta Türk filmi ve yıllardır özlemini duyduğumuz bir konu kurgulanıyor. Bu ve bunun gibi konularda film gelmesini istiyorsak filmi desteklememiz gerekiyor.

Aksi taktirde film yapımcıları. "lan fetih'i yaptık 100 kişi izledi. recep ivediği yaptık 1000 kişi izledi. boş ver recep ivedik tarzı film yapalım" düşüncelerine girerler.

%50 balon %50 çok süper filmmiş gibi geliyor ama her halükarda sinemada izlemek lazım gidip sonuçta böyle böyle gelişir belki alın verin sinemaya can verin falan.
ben sinemada izlemeyi planlıyorum.

gidilmez. hayalkırıklığı olacak bence. 3 kuruş veriyorum diye çöp izlemek zorunda da değilim.

@skywalkeremre'ye katılıyorum. ben de sinemada izlemeyi düşünüyorum. çok para harcanmış diyolla, efektler, sesler, görüntüler falan iyi olmalı.

ateş toplarını inci sözlükcülere yaptırmışlar :D fragmandan anlaşılan o

Gitmeni tavsiye ederim.Yabancı filimlerde o kadar şişiriliyor sonra kötü çıkıyor.Bu filim is Türk sinemasında yeni bir devri başlatma açısından yararlı olur.Tıpkı eşkıya filmi gibi.Orada film ve konusu güzeldi ama teknik zayıftı.Şimdi tekniği geliştirmek açısından gidilmesi görülmesi gereken bir film diye düşünüyorum

fragmani gibiyse izlenmez..

yapımcının tv ve sinema tercihleri zevkinize uyuyorsa gidilir. (bkz: fatih aksoy) ve cetesi...

Sadece ismine bakarak bile gidilmez derim.

Sizlere recep ivedik müstehaktir.
Gidin bütçeyi toparlasınlar
Ivedikvari filmlerden kurtulamayız zira

Gidilir, İvdik gibi 100bin liralık maliyetli olan film 3.5 milyon seyirci topluyor, bu film o oranda toplayamazsa kaliteli film izlemek hayal olur ilerde.

Beğenmeyenler zaten hiçbir b.k beğenmiyor.

Cevaplardaki "bu filme gitmezseniz hep Recep Ivedik cekilir" tavrini anlamiyorum. Bu filmin iyi olacagini bilmiyoruz ki. Recep Ivedik'ten on kat kotu olma ihtimali var ve acikcasi fragmanlarina bakinca pek de iyi gozukmuyor.

Dus Hekimi, emin olamiyorsan mr rosebud'in dedigi gibi once birkac tanidiginin gitmesini bekle, onlarin fikrini al.

bu yıl hangi türk filmine gittiysem hayalkırıklığı idi.
ilk aklıma gelenler labirent, celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesi.

tagline ında anlatım bozukluğu var. gözümde 1-0 yenik başladı bile.

valla türk filmi gidip destek vermek lazım ben beğendim savaş sahnelerini falan

Big Caslon
Helvetica
Tahoma

Tahoma.

mister earl bt

(bkz: helvetica)
(bkz: futura)

trebuchet
calibri
times new roman

futura
gill sans
frutiger
helvetica
garamond
myriad pro(sadece italik olanları)

comic sans ms

verdana
tahoma
century gothic
trebuchet ms

bebas neue

Bebas Neue

big caslon
aurora

paranın, gösterişin ve rahat yaşamanın.

edit: sadece soruya cvp veriyorum, gerisi göreceli çünkü.

@elxa, bana anlat... uyarma ikna edici şeyler söyle.

Bence sen bu soruyu zorla evlendirilen, zorla kapattırılan, dövülen, sövülen, her şeyi geçtim salt cinsiyeti yüzünden hor görülen kadınlara bir sor. Sonra gel bir daha konuşalım.

anlatsak anlayacakmısınız

var olmanın mücadelesini veriyorlar. ancak bu mücadelenin kadınlara has olduğunu düşünmüyorum.

bu sistem kadini, erkegi, escinseli cinsel kimligine bakmaksizin eziyor. eger söyledigin, kadinlar amma yaygarasini yapiyor bu işin, erkek de eziliyor ise, bir dereceye kadar haklisin ama o işler öyle degil iste. bu sistem herkesi eziyor ama kadinlari daha bir eziyor, ögütüyor, yok sayiyor. simdi su sordugun sorunun yanıtlarını vermek icin o kadar cok sey okuman, o kadar cok sey düsünmen ve o kadar "ulan ben ne odunmusum" diyerek kafani duvarlara vurman gerekiyor ki burada iki üc cümle ile bir sey aciklamanın imkani yok.

insan gibi yaşayabilmenin mücadelesini veriyoruz

hala gerçekçi bir açıklama gelmiyor zira herhangi bir ciddi mücadeleleri yok.
neymiş "var olmak." var olmak mücadelesini orangutanlar dahi bilinçli bilinçsiz zaten yapıyorlar.
ben sadece ülkemizdeki kadınları baz alarak sordum soruyu.
onların çalışmasına gerek yoktur olsada olur olmasada mantığı...
bu yüzde kadınlara herhangi bir ağır zorunluluk yüklenmez onlarda istemezler(çoğu).

"AB'de çalışan kadın oranı yüzde 63.9. Türkiye'de ise bu oran yüzde 26"

"2000 yılı itibariyle Türkiye'de 25 yaşın üzerinde okuma yazma bilmeyen kadın sayısı 4 milyon 625 bini buluyor. Bu rakam erkeklerde 1 milyon 176 bin kişide kalıyor."

"Erkeklerin hemen hemen yüzde % 70'i, kadınların ise sadece dörtte biri çalışıyor. Çalışan erkek sayısı yaklaşık 17 milyon iken çalışan kadın sayısı 6 milyon civarında, yani erkeklerin üçte biri oranında."

vs diyerek gider bu konu...

misal ben akraba tacizine karşı mücadele verdim
erkek olan bildiğin cinsel tacizdi
kadın olanlarda ise örtün kapan tacizi
13-14 yaşımda sokakta oyun oynarken kendi paranı kazanıp okursun veya evlenir -ilk istemeye gelene veririz gidersin- diyen bir aileye karşı mücadele verdim
şimdi yıllar sonra tüm bunlar olmamış gibi yapma mücadelesi veriyorum
evet eksiden nasıl hatun kaldırılar'a göre biraz daha "mücadele" en azından

-kadın olarak cinsel tacize karşı mücadele vermeniz, tacizi yapan
insanın karaketeriyle, düşüncesiyle ilgili.
-"ilk gelene veririz gidersin" mantığı yine kişinin ailesinden kaynaklanan
bağnazlık.

yani bu tarz verilen mücadele bir yaşayış ve "kendi ayakları üzerinde durma"
davası değil, ayrı bir mevzu.

ve kadınların verdiği mücadele ülkemizdeki erkeklere göre o kadar komikki...

neyi anlatayim ben 2 cumle ile? lilith'den mi baslayayim, antik yunan felsefesinde bile kadinin yerinin simdikinden cok farkli olmadigindan mi, erkek egemenliginin kurdugu ekonomik, siyasal sistemlerin kadinlari nasil disari ittiginden mi? bilmiyorum ki nasil anlatayim? bati toplumlarinda ronesans ile kadinin varliginin sorgulanmasindan tutun, kadinin sosyal hayattaki yerinin sanata yansimasi kadar bir suru konu var. kendiniz de yazmissiniz "utu, bulasik" diye. kadinla ozdeslesen isler bunlar. tum bu islerin kadinlarla iliskilendirilmesi, kadini ekonomik ve siyasal sistemin disinda tutmak icin ortaya atilmis olabilir mi? kadinlardan bahsederken sosyal gen farkliligindan soz etmek dogru mudur? feminizm olarak algiladiginiz "zirva"lar kadinin ustunlugunu hakli cikarmaya calisan ayrimci gorusler olabilir mi? feminizm ve radikal feminizm hakkinda ne kadar bilgi sahibisiniz? ozellikle 2. dunya savasi'ndan sonra kadinin is gucune duyulan ihtiyac akimlari nasil etkiledi?

buraya kadar nasil geldigimizi bir cirpida nasil anlatayim ki?

bugun kurdugunuz her cumle ve sirtinizi dayadiginiz her ogreti erkek egemen toplumun urunudur. "kadinlarin mucadelesinin erkeklere komik geldigini" samimi olarak yazdiysaniz cehaletin boyutu sandigimdan cok daha buyukmus, diyecegim.

aktardığınız veriler kadınların kişisel tercihlerinden ziyade, toplumların/ülkelerin ekonomik ve genel gidişatının hesaba katılmasını gerektirir. avrupa ile karşılaştırma yapacaksanız, sanayileşme-kentleşme-ücretli çalışma bakımından da türkiye'yi ilgili ab ülkeleri ile karşılaştırmanız gerekir. mesele çalışmayan ayşe'lerin çalışan fatma'lardan çok daha fazla olması diyil.

ilk sorunuzda diğer ülkeleri karıştırmamamızı isteyip akabinde kendiniz karşılaştırma yapmışsınız. karşılaştırmaya razı geldiyseniz eğer, gerekli bütün kriterleri de hesaba katmanız gerekir, mevcut durumu mukayese etmeniz yetmez.

umarım derdimi anlatabilmişimdir...

@elxa

tamam işte benden ondan bahsediyorum.
günümüz davası para, pul davası olması yani ekonomi
meselesi olmasından dolayı seninde dediğin gibi kadınların bu sistemin
tek bir yanı olan ekonomik dalında yer almaması bu mücadelede olmadıklarını
gösterir. ve bu sistemin en önemli dalı olan ekonominin içinde olamamaları
kendi istek ve arzuları neticesinde değil
bireylerin aileleri ve yüzyıllar önceki sistemin neticesinden dolayıydı.
fakat şimdiki şartlar artık çark etti. ben bundan ve bu zamandan bahsediyorum.
ekonomi mücadelesi içinde olmayan bir kadının verdiği mücadele gerçekten çok hafif bir mücadele olarak kalıyor.

soruda kadın yerine erkek de olsa temel esas mutlu olmak norveçde yaşayıp hergün farklı balık yiyen zengin amcam da mutlu olmak istiyor, balta girmemiş ormanda böcek yiyende. kadın, erkek, gey her insan mutlu olmak ister, mücadele bunun için kimi inanarak, intihar ederek, inkar ederek bir şekilde mutlu olunur.

bu soruyu da belki merakın için sordun belkide dikkat çekmek için ama sonunda aldığın her sonuç seni mutluluğa yakınlaştırır.
bence mücadele bunun için beyaz insan.

@ tedirginlik hucresi,
ab ile ülkemizdeki kadın çalışma oranlarını karşılaştırabilirim. fakat başlıkta dediğim gibi bana sadece diğer ülkelerdeki kadınların çalışma oranlarını, verdikleri mücadeleyi bizim ülkemizi baz almadan vermemenizi söylemek istedim.

@ writeitright
evet her insan verdiği mücadelede kendi çıkarlarını düşünerek adım atıyor ve bu adımlarını da çoğu kişi mutlu olmak için yapıyor.
ve bu mutlu olma davasında en az enerji harcayan kadınlar bunu anlatmaya çalışıyorum.

sartlar degisti mi? pardon da ne kadar degisti? geleneksel modernist toplumsal yapi ile postmodernizm arasinda kalmis bir yapidan soz ediyoruz. kadin kimligini bu kargasada nasil bulabilir ki? evdeki kadin da surece etki eder, bunu atlamayin. kadin dediginiz caniniz isteyince acacaginiz bir abajur gibi kosede durmaz. marksist gorus evliligi istikrarli isgucu araci olarak gorur ornegin. evdeki kadin, para kazanmiyor olsa da ekonomik faaliyetlere etki eder. ne diyecektim unuttum ekonomi mekonomi yazinca siz. ama her neyse postmodernizm bireyciliginde kadinlar icin islerin tersine dondugunu yazmanizi anlamis degilim. muhtemelen hepimizi yiyen bir sozluk yazarisiniz ya da yazdiklarimizla alay edecek yer ariyorsunuz. bunlar muhim degil de; bu zihniyete sahip cok insan var. onun icin laf yetistiriyorum.

o bahsettiğiniz okuma yazma bilmeyen daha doğrusu öğretilmeyen 4 milyon kadın da girse sizin muazzam ekonomi mücadelenize (!)bu sefer de elimizdeki işleri alıyor bu kadınlar diye bağırırsınız. bu nedir biliyor musunuz zayıflık,
çook büyük mücadeleler vermeniz gerektiyse normal bir hayat için, bir de dönün kendinize bakın, acaba bende mi bişeyler eksik diye, yetenek, eğitim, zeka vs, kadınların suçu değil bu, onlar da kendi mücadelelerini veriyorlar, bkz yukardaki anneme iş arıyorum duyurusu.
şahsi algılamayın ama durum bu.

-"kadin kimligini bu kargasada nasil bulabilir ki?"

dediğiniz bir süreç...ab ülkelerine kıyasla ülkemizdeki kadınlar kimliklerini çok çok zor buluyorlar. bazılarıda bulmak istemiyor.

-"evdeki kadin, para kazanmiyor olsa da ekonomik faaliyetlere etki eder."

yazımda ekonomik faaliyet içinde yer almaz diye bir düşüncem yok zaten
ekonomik faaliyete etki ederler yalnız erkeklere oranla daha az bir etki... bunu anlamayabileceğinizi tamin ediyorum.
bu etkinin nedenini kabul ediyorum yıllar önceki sistemin temelleri vs.. tamam ancak bu etki neden bu süre zarfında yabancı ülkelerde büyük bir hızla azalırken
ülkemizde durum vahim bunu demek istiyorum. yabancı ülkelerdeki istihdam diyeceksiniz...
peki bu istihdam da ülkemizdeki erkekler için yer oluyorda kadınlar için mi yok veya bir erkek en basit örneğiyle bir komi olurken kadınlar neden daha az.. bunun ab istihdamıyla alakası olmasa gerek.

@pinking of you
evet ben o mücadelenin içinde bizzat olduğum için olayları çok iyi biliyorum.
normal bir hayat için mücadele verdim. normal bir hayattan sizin anlayışınız nedir bilemem.
fakat bu normal hayat mücadelesinde kadınların gerçekten çok pasif ve tabiri caizse beleşçi olduklarına kanaat getirdim.
bu arada çalışan kadınlara saygım sonsuz sayıları az olsada annenizin elinden öperim.

katıldığım bir söyleşiden hatırımda kalan 3-5 cümleyi aktarmak istiyorum ismi lazım değil konuşmacı kocaeli civarında konuşlanmış çok uluslu bir fabrikanın tepe yöneticisi anlatıyor. Yurtdışı merkezimizden yetkililer (kendi üst lerinden bahsediyor) ik vb. yönetim kademesinden gelindi fabrika inceleniyor vs. -kısa keseceğim-işçi sayıları ile ilgili raporlar istenmiş şu kadarı erken bayan 3 tane gibi komik rakamlar 300-500 tane erkek gibi düşünün baya işçi çok sadede geleyim raporlar yazılmış vs. normalde o şirket işe alım sürecinde cinsiyet din dil ırk ayrımı yapmazmış fln açıklıyo önümüzdeki kadın erkek sayıları eşitlenene kadar demişlerki bayan personel alın yanlızca böle olmaz işte bizim ceo itiraz etmiş ülkemizin jeopolitik kadınlara bakış açısını anlattık fln şubu ikna edememişler 6 ay insan alamadık işe ihtiyaç olduğu halde diyo özellikler bayan arıyoruz ama çalışan, başvuran yok çok nadir işe alınanlarında eli işte gözü oynaşta " " tabiri aynen size type etmiş bulundum benim görüş veya yorumum değil, biraz karışık oldu ama anladınız siz eminim

@mehdix
yani pavarotti durum bu.

kadınların zengin, kendilerinden güçlü erkek aramaları sorduğun sorunun cevabı, bunun eğitimle alakası falan yok, ama bu kitle eğitimli kitlede belki yüzde 10 daha azdır. Kürk mantolu madonna yı oku yazar senin sorduğun soruları kendine sormuş bir zamanlar ve bu konu hakkında diyaloglar geçiyor kitapta

benim duyurum değil o örnek olsun diye gösterdim size ama evet benim annem de okumuş ve çalışan bir kadın, yavaş yavaş emeklilik planları yapıyor, çalıştığı şirkette ki gayet kurumsaldır, kadınlar hamileliklerini sıraya koyuyorlar ki bişekilde kovulmayalım diye.

ama beleşçi kadınlar da yok mudur , vardır elbette olmaz mı. işte onlardan birine denk gelmemek de sizin şahsi kabiliyetinizdir herhalde, gerisinin mücadelesi de kendisini ilgilendirir.

@up Ne yapmak ne söylemek istediğini kendide bilemeyen arkadaş, birde bu yazıdada sıkça olduğu gibi kararsız ve değişken fikirlisiniz.d

soruyu soran arkadaşa gereksiz ve temelsiz bir biçimde yüklenilmiş. bence dünya erkekler için daha zor bir yer. hadi öyle sormuşsunuz ülkemiz için konuşalım. erkek üzerindeki baskı, kadına göre çok daha fazla. erkek kazanan olmalıdır, güçlü olmalıdır, kadınını koruyup kollamalıdır, para kazanmalıdır, statü kazanmalıdır, güç kazanmalıdır, saygı görmelidir vs. vs. kadından tek beklenen ise erkeğinin karısı olmasıdır(kadınların çok az bir kısmı bu durumdan gerçek anlamda rahatsız olmakta, burada yaygara koparan çakma feministlere yarın zilyoner bir adam evlenme teklif etsin, %90'ı ruhunu satacaktır, yani onlar kadın olduğu için demiyorum, erkek de olsa götünü bile satar ancak kadınlar, çok eziliyoruz, kadın olmak çok zor, erkek egemen toplum gibi zırvaladığı için kadından bahsediyorum bu örnekte) pek konsantrasyonum yerinde değil o yüzden akıcı ve güzel yazamıyor olabilirim umarım demek istediğimi anlatabilirim.

bir de ülkemizde kadın olmak çok zor:(( diyen kitlenin profiline bakalım. aslında günümüzde sadece doğuda ve aşırı muhafazakar ailelerde uygulanan, başını kapatma baskısı, zorla evlendirilme baskısı, cinsel taciz vs.(kaldı ki sanılanın aksine kadın tacizci sayısı hiç de az değildir, bizzat başıma gelen örnekler var lakin buranın konusu değiller) hadiseleri örnek olarak veriliyor. yahu tamam zaten kimse bunların normal ve kabul edilebilir şeyler olduğunu söylemiyor, yani biz iki şehirli kadın ve erkek olarak doğuda yaşanan zorla çocuk yaşta evlendirilme vakasını televizyondan izliyoruz. sonra yanımdaki kadın "türkiye'de kadın olmak çok zor:((" diyor ve yaygarayı koparıyor. yani tabii ki bu konulara duyarlı olacaksın ve mücadele edeceksin ancak ne diye toplumun bazı kesimlerinde yaşanan olaylardan, toplumun başka kesimindeki insanları(erkekleri) sorumlu tutuyorsun. yani izlediğimiz o olayda, ikimiz de aynı şeyleri hissetmeliyiz. yani orada "türkiye'de kadın olmak çok zor:((" yerine "türkiye'de insan olmak çok zor:((" demen gerekirdi. bunun dışında baskıcı, muhafazakar ailelerin küçük kızların başını kapatma hadisesi vs.(bugün bir imam hatip lisesi'ne gidin kızların çoğu hallerinden memnundur, deyin ki elimde sihirli değnek var size başınızı açma özgürlüğünüzü veriyorum deseniz %70 i başınız açmaz, yani illa başları kapalı diye feministçilik oynamak adına onların savunuculuğunu yapmana gerek yok, o öyle bir aileden gelmiş ve durumu içselleştirmiş hatta ilerde kendi çocuğunun da başını kapatacak, sen ise farklı bir aileden gelmişsin ileride kızının başını asla kapatmayacaksın) bir kere kadınların bu olayları yanlış yorumlandırması, bu sorunların kökünü yanlış yerlerde aramasından dolayı, bugün istanbul denen şehirde bir mekana, iki erkek gitmek istediğinizde, kapıdan alınmayabilirsiniz, haksız yere tacizci damgası yiyebilirsiniz(yanlış anlaşılmayı geçtim, yüz vermediğiniz, teklifini reddettiğiniz bir kadın bu "bu adam beni taciz ettieeğğ!" dese herkes o kadına inanır, herkes size saldırır, siz de bir sapık olarak hayatınıza devam edersiniz. acaba herkes neden bu duruma inanır? mesela aynı olay norveç'te başınıza gelseydi, insanlar o kadına direk inanır mıydı? ya da ülkemizde bir erkek, bir kadın tarafından taciz edildiğini söylese kim inanır? arkadaşları dahi inanmaz. ancak finlandiya'da bu kadına dava açıp kazanabilirsiniz ve kimse de bunu anormal karşılamaz.

ancak burada bile gelip "kadınlar neyin mücadelesini veriyor?" diye bir soru sorarsanız(bence gayet normal bir soru)
"anlatsak bile anlamazsın liseli!!11" şeklinde saldırılara maruz kalabiliyorsunuz. her neyse, eğer ülkemizdeki kadınlar hallerinden memnun değillerse önce aşağılık komplekslerinde kurtulmayı öğrenmeliler. o zaman hayatlarından daha memnun hale geleceklerdir.

cevahirin yanından sallan aşağı doğru görürsün selenium plazayı.

polat rezidansı biliyo musun? onun ilersinde bjk 'ın kuleleri var. altında media markt fln. hah işte orası.

cevahirin sağından mı sallanayım, solundan mı? o aşağıları pek bilmiyorum. polat rezidans da hangisi seçemedim şuan kafadan.
bir de arkadaşım gelecek taksim yönünden. o da bilmiyor. :(

mecidiyeköy itfaiyenin ordan gayrettepe vergi dairesinin aşağısına salın biliyo musun oraları. bildiğin yerleri söyle

sadece viyadükten taksime kadar olan caddeyi biliyorum bir de valikonağı caddesini, rumeli caddesini falan. taksiye atlasam çok mu yazar?

tamam. gir cevahirden sağa aşağı in cadde sonunda sola dön hiç bir yere sapmadan dümdüz ilerle 300mt sonra solda bjk ikiz kuleleri göreceksin 100 mt ilersinde dönmek için ışıklar var, dön sağda.

beşiktaşa ya da mecidiyeköye gelsin atlasın taksiye en fazla 5-10 lira tutar.

teşekkürler. biraz sorarak bulacağım sanırım.

sadecemeyhane var. içkiler bakkal fiyatına. mezeler normal fiyat. ama kişi başı en az 2-3 meze almak zorunlu.

sadece meyhane çok salaş ama samimi evet.
şu zamanda sıcak mıdır bilmiyorum yalnız, yazın gitmiştim.

avea batmadıysa vodafon hiç batmaz :)

Bir ara BTK'nın telekomünikasyon sektörü raporunu okumuştum, abone sayısına göre sıralama Turkcell > Vodafone > Avea şeklinde tahmin edileceği üzere. Numara taşımadan da Vodafone ciddi abone kazanmış, (bu abonelerden birisi de senelerin Turkcell sömürüsünden bıkan ben). Karlılık durumu da iyiydi diye hatırlıyorum.

İlgi ne durumda tam bilmiyorum da ne zaman evimin yakınındaki Vodafone bayisine gitsem sıra bekliyorum. Vodafone candır kısacası. Allah zeval vermesin.

bir kaç haftadır ıphone almaya çalısıyorum, ama vodafone bayileri satmamak için ellerinden geleni yapıyorlar, hattımı değiştirmemek için çok ugrastım. artık geçtiğimiz pazar günü yine saçma sapan bir bahane öne sürdüler, ben de çıkıp hemen yandaki turkcell bayisinden 5 dk da alıp cıktım.

sanırım bayilerdeki elemanlarla alakalı bir durum.

program detayında add guests bölümü var, oradan mail adresiyle yapılır diye tahmin ediyorum. karşıdaki kullanıcı da google calendar kullanıyorsa kabulü halinde onun takvimine de eklenir bu program.

belirlediğin mail adresleriyle paylaşabiliyorsun.
mesela benim gmailimde her ay tekrarlayan bir kira etkinliği var ve ev arkadaşımla bana 2 gün önce etkinlik maili geliyor :)

taksi 40-50 tl yazar muhtemelen.
havalimanından metroyla şirinevler, oradan metrobüsle mecidiyeköy, oradan metroyla stad en kısa yol olur.

seyrantepeden metroyla mecidiyeköy ordan metrobüs ile şirinevler ordan metro ile havalanı.

havaalanından havataşla taksim, taksimden metroyla seyrantepe ve dönüşte de aynısı.
kişibaşı totalde 2 havataş 2 akbil. yani maksimum 30 TL.

ogrenciysen isbank'in verdigi kart en ideali bence.. ama bunun nedeni tamamen karti almadan once hali hazirda isbank hesabim olusu idi zamaninda.. 3 yildir falan kullaniyorum ama taksit yaptirmadim hic.. faiz orani konusunda da pek bilgim yok her ay borcunu duzenli odedigim icin.. yani bu paragrafta ise yarar bi sey anlatmadim :)

300 ya da 500 lira limitli alabiliyordun ben aldigim sirada.. simdi de oyledir muhtemelen.. kart ucreti almiyorlar..

yapı kredi play card tam sana göre. öğrenci belgesi ve bir kaç belgeyle basvuruyorsun 10 günde falan cıkıyor kart. 250 tl limiti var. ödemelerini aksatmadıkca limitini artırabiliiyorsun. yapı kredi oldugu için bir cok kampanya fırsat vsden de yararlanabilirsin.

axess exi 26, limit 500, 26 yaş altı öğrencilere veriyorlar-dı en son. artık 26 değilim ama sakalımın hatrına kapatmıyorlar kartımı :p

İnan kariyernette yazdığın önyazıların hiçbir önemi yok, başvurularını kariyer net üzerinden değl firmaların kendi sayfaları üzerinden yap, İklarına mail at çok daha etkili olur.

Burda ingilizce örnekler var her alan için, www.bestsampleresume.com

Bir de kapak yazısı işe özel yazılır. Saydığınız şu özellik aha da bende var şu yok ama onun yerine bu var o yüzden benden süperini bulamazsınız gibi.

kariyerden kimse kimseyi aramıyor. orda iş bulabilmek mucize

lale işkembe, anacaddede, bakırköy sarı dolmuşlarının ve diğer tüm sarı dolmuşların kalktığı yerde. tv'ye falan çıkan bir yer, yılların geleneği diyeyim artık anla işte :D

nizam

nerde kaliyolar onu da soylerseniz superite olur.

cumhuriyet lokantası,caddeden çiçek pasajına girin öbür kapıdan çıkın,solda sahafları geçince yine solda bi ara sokak var hemen orda göreceksin zaten.
hastayım bu adres tarifine.

Cumhuriyet işkembecisi +1, tarifi şu şekilde zenginleştireyim, balık pazarı'na gir, ilk soldaki sokakta hemen, sokak nevizadenin girişinden bi 10 metre geride kalıyor

ögünlerine kırmızı et ekle derim tatlı istediğini bastırıyor. bi de canın aburcubur istediğinde sakız çigne çay iç falan

bitter çikolata dışında bi şey yememeye çalış.

ekranınıza aburcubur yemekte olan obezite sınırları dahilinde kişilerin olduğu bir fotoğrafı duvarkağıdı yapın.

yanınızda her an yiyebileceğiniz abur cubur olmasın. başlarda acı çekersiniz ama zamanla alışırsınız yokluğuna.

işte gidip satın alıyorum canım çekince durduramıyorum :((

sigaraya başla :)

bir ara kalori tablosuna göz gezdirmiştim. daha sonra bisküvilerin falan arkasındaki kalorilere baktığımda yuuuh demiştim. yani bir öğün yemek iki büskiviye eşit olduğunu görünce isteğim kaçmıştı. ama tabi kısa süreli oluyor bu önerim.

açlık şekerini ölçtür.

ben özellikle çalışırken çok abur cubur yerdim, hala olsa yine yerim. seviyorum meretleri. ama şimdi onun yerine normalde aklıma gelmeyecek meyveler alıyorum. küçük küçük doğrayıp bir kaseye falan koyuyorum ki, yavaş yavaş yiyebileyim.
tuzlu abur cubur yerine geçecek şeyleri ben de hala arıyorum aslında.

sen meyve pek işe yaramıyor demişsin, ben son zamanlarda müsliye sardım. bu paket bitince hatta evde yapmayı düşünüyorum müsli karışımını. activianın yoğurtlarıyla gayet iyi gidiyor. düz yoğurta da meyve +müsli katılıp güzel şeyler bulunabilir. müslinin içindeki yulaf şekeri düşürüp şeker ihtiyacını azaltıyormuş.

not: eklemem gerekir ki şimdiye kadar müsliden nefret ederdim çünkü sütle yemeye çalıştım hep. kuru veya yoğurtla yenince harika bir şeymiş meğersem :D activia yoğurtlarını dedim çünkü bizim yoğurtlar gibi tam ekşi-tuzlu bir tadı yok sadesinin. daha yumuşak tadı, o yüzden de tatlı yerine geçebiliyor. bugün ananaslıyı da denedim çok hoşmuş.

çekingenlik?
eziklik?
özgüven eksikliği?

hödüklük

deklanşöre erken basılması sendromu :(

Tıbben teşhis konmamış ama teşhisi halk kendi arasında koyup isimlendirmiş hover hand syndrome diye.

genelde sınırını koruyan insanlar böyle davranır.
iyi mi yapar kötü mü doğru mudur yanlış mı'yı istemsizce hesap ettikleri o kararsız süreçte öylece kalakalırlar.

mesela sınrını koruyamayanlar da vardır, ilk karşılamada haddinden fazla sarılıp öpüşen yahut gereksizce fazla dokunan insanlar gibi.

mesele "sınır"

taksim tacizcilerine gönderelim bunları

hatun kişisinin rahatsız olabileceği düşüncesi olabilir

Çok zor , ev giderleri vs. paylaşacak bir ev arkadaşı olmalı en azından...

jaa saten kirasi 600 TL oluyor kaldi 1000 TL

yaşayamaz yaşamaya çalışır en fazla

yaşayabilir tabi ki. kişiden kişiye değişir ama çok lüks masrafların yoksa hayatta kalırsın merak etme :)

yaşanır. ama biraz kenar semtlerde yaşaman lazım. 1250'ye bile yaşayan akrabamız var. kurtköyde 300 TL'ye 90 metrekarelik evde oturuyor. soba ile ısınıyor, fakat yaşıyor adam. iki de çocuğu var üstelik.

daha azıyla yaşamaya çalışıyorum ama ev arkadaşlı.

o paranın yarısıyla aile geçindirenler olduğunu bizzat biliyorum, dolayısıyla abartıya kaçılmadığı sürece yaşanılır.

bazıları yaşayamaz demiş ama neye göre demiş? adam ben her gece dışarıda karnımı doyuracam, ya da her gece içip eğlenicem falan dememişki. senin bu sorduğun insanın ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir. misal sigara&alkol kullanmıyorsa, evde pişirip yemeye razıysa, ya da fazla dışarıda takılmayan kendi halinde birisiyse yaşar tabiki. ve biraz tutumlu olursa gül gibi yaşar, para bile biriktirir hatta.

gelmeme şansın varsa gelme. o paraya yaşanır belki ama nasıl yaşanır. daha küçük şehirlere git, para bile biriktirirsin. illa istanbula gelecem, gezecem diyosan bi tatilde gelirsin adam gibi yersin paranı, eğlenirsin paşalar gibi gidersin.

yasanir ya niye yasanmasin.

Merakimi bagislayin lutfen, turkce anadiliniz mi?

haha ben almanyada dogdum , ama 100 % saf türküm

maalesef teknoloji henüz o kadar gelişmedi.
gelişse "deşifre etmek" denen ömür törpüsü iş halen yapılıyor olmazdı.

yok öyle bişi. zibilyon tane speech to text programı vs var ama hepsi tırt. olsaydı youtube videolarının altındaki transcribe audio denen seçenek süper çalışıyor olurdu. (youtube dünyanın en büyük şirketlerinden google'ın olduğu, ve teknolojiyi en üst seviyede kullanan şirketlerden olduğu için çıksa ilk onlar yapardı)

galaxy çeviriyor dediğiniz google aratma şeyisidir. O da bir yere kadar.

az bekle ipad 3'te siri uygulaması olacak. o yapar.

telefona yazsa da olur diyorsan iphone 4s de belki işini görür.

telefonla çözülebilecek bir işlem değil benimki işim dolayısı ile irsaliye, fatura ve telefon numaralarını bilgisayara girmem gerekiyor kolay çözüm yolları arıyorum o yüzden. şu program ne kadar iş görür bu durumda kullanan var mıdır acaba?
www.nuance.com

o iş için tarayıcı programları da işini görebilir. tarayıcıya evrağı koyuyorsun. programda taraması gereken bölgeyi işaretliyorsun. tüm formların orasını tarayıp hafızaya atıyor. fatura da sıralı form halindeyse işin kolaylaşabilir.

ama bunu yapan bir program adı bilmiyorum.

sinematematikci'nin dediği ocr. ve evet iş görür

2. eger imkanın varsa yazıl bi spora,direk protein içiceksin diye bi şartta yok en azından vucudu acarsın gittigindede rahat edersin

1. Dayak yemezsin ama zorlanırsın, yorulursun, özgüvenin düşer ne bileyim.
2. Olur
3. Biri bir ay öteki üç ay, haliyle var.
4. Asteğmenlik daha iyi koşullarda olur

1. dayak olayı yok artık hele kısa dönemlere çok nadir, binde bir olur o da bayağı uğraşman lazım. :-)
2. bence hiç gerek yok, ilk bir ay yapacağın tek spor uygun adımda yürüyüş olacak (kısa dönem er için) usta birliğinde biraz spor olacak ama o zamana kadar zaten vücudun biraz alışmış olur.
3. asteğmen eğitimi bayağı zor, spor olsun, teknik eğitimler olsun.
4. 3. şıkka tekrar bakınız.

başka merak ettiğin birşey varsa sorabilirsin. ayrıca gitmek için en zor dönemi (nisan dönemi) seçmişsin.

1- hayatım boyunca sporu bırak koşmadım bile ama askere gittim. bir şey olmadı.
2- hiç gerek yok, senden daha beterleri var orada ve komando olmayacaksın zaten :)

spor salonuna gerek yok. ben de oldukça ham bir şekilde gittim. koşularda zorlanırsın bir tek. alışıyorsun sonradan. zaten gider gitmez yardırılmaz. alıştıra alıştıra yaptırırlar.

1.Kısa dönemlere çoğu yerde insaflı davranılır. Düşün yalnızca sen değil hakimdi savcıydi kamuda özelde iyi makam sahibi olanlar hep orada olacak.
2. Spor tamamen sana kalmış sonuçta 18 gün boyunca sağa sola dön esas duruş bunları göreceksin sonra sınıfın ile alakalı bilgiler vs. Ama kişisel olarak yapsan da yeter zannimca.
3.Var. Astegmenler komando eğitimi alır ksdler gayet hafif bir eğitim.
4. Ksd yaklaşık 18 gün duruş eğitimleri alır sonra jandarmaysa onun eğitimi misal onu alır ve de spor falan. Spor kısmı tamamen şanstır kimi yerlerde sıkı iken kimi yerlerde rahattır.

ben 3 km koşuların 500 metresinde bırakıyodum bişe demiyolardı ama gece nöbeti kitledikleri oluyodu

1-acemi birliğinde selam vermeyi öğrenene kadar zaten bakmışsınki usta birliğindesin. çok çok bir iki koşarsın, ordu jimnastik hareketlerinide unutmayalım. (esas usta birliğine gittiğin zaman lazım olur)
2-isteğe bağlı bence git..(hiç olmazsa serçe tutuşu barfiks çekmeye başla. sonradan telafisi zor oluyor. uzun dönemler biraz küçümsüyor çekemeyince birde dalga konusu oluyorsun. yarım barfiksle girdim 8 çekiyordum en son. aynı zamanda hafiften vucutta yapıyorsun)
3-dağlar duman kadar fark var.
4-asteğmenler hem spor yönünden hemde diğer askeri bilgi birikim yönünden tonla fark var. misal 75 gün boyunca adamlar tabancadan tut uzun namlulu envai çeşit silahla atış yapıyorlar.

nisan dönemi kısa dönem askerlik için tercih edilebilecek en kötü dönemidir. bunu peşinen belirteyim. dayak yemezsin. dayak yok. asteğmenler daha ağır, daha teknik eğitimler alırlar. senin alacağın eğitim yanaşık düzen eğitimi ve tüfekli/tüfeksiz hareketler(spor namına). spor salonuna gidersen şınav, barfiks olayında kolaylık sağlar sana. onun haricinde ramboculuk oynamayacaksın askerde.

1- Dayak yemezsin.
2- Spor salonuna git faydasi olur ama spordan cok yürüyüs vs. yapacaksiniz.
3- Astegmenlere 3 aylik egitimlerinde, analarindan emdigi sütü burunlarindan getiriyorlar.Egitimleri cok zor.Kisa dönemlerde paso tören yürüyüsü, saga dön sola dön tüfek as vs. Yani yatis.
4- Astegmenler kisa dönemlere göre nispeten daha iyi kosullara sahip ama onlarda karavanadan yiyiyorlar.

341kd idim.

1. dayak yemek için çaba sarf etmeniz gerekir.
2. spor salonu değil de, açık alanda çıkın uzun koşular yapın. hızlı tempoda yürüyüşler. emin olun bunun faydasını göreceksiniz.
3.var.
4.var.

331 personel astek,

1- Hayatta dayak yemezsin
2-iyi olur
3-var biraz, ama öyle aman aman çok fark diyemem.
4- o da var, zira kısaca uçakta tanıştığımız kısa dönemler 10 gün sonra bizim odaları (bak koğuş demiyorum) temizlemeye gelmişlerdi. biz temizlik yapmadık hiç. 3 ayda 1 kere mıntıka yaptık o kadar.

hocam n'aptın sen :)
orası anıtın dibinde, üstünden sular falan akan bir duvarımsı bir yerdir, sırf şekil yani, önünde polisler durur bekleşir.

duvar olur mu yahu.. baya bi bina var orda

yanlış ifade etmişim, "ön duvarından şekilli sular akan bir yapı" diyebiliriz o zaman :)
bina dediğin şeyin yüksekliği 3,5 metreyi geçmez, içinde polis klonluyor olabilirler, onu bilemedim şimdi.
tepeden değil de yandan bakmak daha mantıklı, şöyle:
img717.imageshack.us

orası yanılmıyorsam şimdi müze/sergi salonu formunda kullanılıyor??

orası sergi salonu.
girişi de resme göre binanın güneyinden yapılıyor.
daha önce bir sergi gezdim orada.

yıldız sarayının bahçesi içerisindeki kütüphane, ücretsiz bilgisayar ve internet de var...

taksim, istiklal cad. mangonun karşı sokağına girince sokak bitiminde karşınıza çıkan birinci kattaki orhan veli şiir evi. eski mobilyalı, yüksek tavanlı, kedili, bikaç saat oturulup kitap okunabilecek, orhan veli kitapları ve bilimum edebiyat dergileriyle dolu sıcak bir mekan. çok fazla masa olmadığından kalabalık da olamıyor. fiyatları da uygun. www.eksisozluk.com
harita: www.orhanveli.net

ulaşımı zor olsa da, www.agakapisi.net manzarası şahanedir, sakin bir yerdi en son.
beyazıt devlet kütüphanesi de otantik bir yer www.beyazitkutup.gov.tr

ancak amacın keyifli bir manzara mı, mistik bir ortam mı?

yıldız sarayı nerde arkadaşlar? tarif edebilicek olanınız varmı banada lazım öyle bir yer.

yok hacı manzara falan umrumda değil. gidip saatlerce ders çalışıp kitap okuyabileceğim kimsenin bir şey demeyeceği sessiz bir yer olsun işte.

tr.ircica.org

google mapsle şey edemedim, adreste her türlü bilgi var..

ağa kapısında haftasonu gürültüden durulmuyor artık, hem o loşlukta kitap falan da okunmaz ki.

ağa kapısı sakin alternatif olmaktan çıkmış evet.
Millet manzarayı gören masada oturmak için köşe kapmaca oynuyordu geçen ay gittiğimde.

kabataş fındıklı'daki kahve dünyası da haftaiçi sakin saatlerde tercih edilebilir. kimse neden oturuyorsun sen demiyor.

insanların ilgisini çekecek bir sayfa yaparak.

sayfayı beğenip paylaşanlara ödül vaad ederek.

her üye olana bir ipad-2 hediye edin.

Facebook reklamı vererek.

öyle bir yöntem var ama hedef kitleden o kadar uzak insanlar toplanıyor ki inanamazsın. ne olursa olsun, hiçbir insan sayfana girip de o 50 bin kişinin "mAsmm chocuqq347"lardan oluştuğunu görmek istemez. gerçekten ilgilenenleri kaçırırsın yani.

onun yerine kaliteli içerik + facebook reklamı + kendi tanıtımınla birlikte daha az ama daha doğru bir kitleye ulaşırsın.

wall street

amerikan kültür - imam adnan sokakta.

advance önerirdim. oasys çok çabuk dağılıyor.

daimi bilgisayar kullanıcısıysan oasysi tavsie ederim.
ben sabah takıp aksam eve gidince çıkarmak suretiyle 1,5 ay kullanıorm bir çifti

ben de advanceciyim ama genel kani oasys'in daha iyi oldugu yönunde. Deneyin, memnunsaniz kullanin. Baslarda cok rahat olmayacak tabi ama hemen yilmayin. Eger kutu bittiginde hala rahat degilse diger lensleri de deneyin.

Acuvue kutularinin ne kadar kullanildigi biraz muamma. Cogu yerde 2 haftalik lens olduklari yazar bu Acuvue'lerin. Bazi sitelerde ise aylik denir. ben 1.5-2 aya kadar kullaniyorum sdfkg

oasys iyidir. birkaç yıldır kullanıyorum, herhangi bir rahatsızlık duydurmadı.

ben estetik açıdan kullanıyordum gayette kolaydı.

ilk gün çok zorlanmıştım, söküp takmakta, ama zamanla aşıyorsunuz bunu, saniyede takıp çıkartacak hale geliyorsunuz.

en geç haftada 1 çıkartılıp solüsyonda bekletilmesi nasihat ediliyorsa da acuvue oasys'i 2 hafta hiç çıkarmadan ve rahatsızlık duymadan 1 yıldır kullanıyorum. her çifti 1 ay kullanıyorum. memnunum. acuvue oasys'in para iade garantisi vardı ben alırken, hala var mı bilmiyorum.

göz yapınıza göre farklı markalar farklı sonuç verebiliyor, aynı numarada bile. özellikle torikler çok fark ediyor. bence bir ay birini, diğer ay diğerini kendiniz deneyip karar verin. kullanıma göre yıpranması değişiyo tabi. ben de bausch and laumb ları 1.5 aya kadar kullanıyodum.

ben advance kullanıyorum, birçok arkadaşım da oasys kullanıyorlar, hep beraber bilgisayara bağımlı yaşıyoruz (iş sebebiyle) hiçbir sorunumuz yok :)

lensi her gün çıkarmanı tavsiye ederim aslında. boşa saydam tabakaya zarar vermeye gerek yok. evde olduğun sürelerde gözlüğe dönersen gözlerin dinlenir hem.

eğer bu lensten memnun kalmazsan (kuruluk yapıyor, gözümde hissediyorum dersen) sonra başka lensler denersin.

sebebi belinizde bile olabilir. diz sadece tüm olayın pörtlediği zayıf noktadır çoğunlukla. geçici bir çözüm olarak dolgit (ağrı kesici ve ödem çözücüdür, tedavi edici değildir) krem sürüp doktora gidin lütfen.

eğer diz kapağının altında olan bir ağrı, batma gibi bişeyse, diziniz takılıyorsa menisküs yırtığı olabilir. korkutmak istemem ama zamanında müdahale edilmezse ameliyata kadar yolu var. voltaren krem kullanın. hastaneye gidin, muhtemelen emar çekecekler. durumun ciddiyetine göre ya fizik tedavi ya da ameliyat derler. devlet hastanesinde ikisini de tavsiye etmem. ailede böyle vakalar oldu ve gerçekten çok sıkıntı çektik. sonuca göre haberdar ederseniz yardımcı olmaya çalışırım.

ara ara yaşıyorsanız romatizma da olabilir.

incir reçeli. fena.

Eğer sinemada izlemek istiyorsanız 'Zenne/Dancer', senenin en iyilerinden..

bir zamanlar anadolu'da.

yılmaz güney / umut, eski bir film ama film tarihi hakkında belirtmemişsin hoşuna gider umarım

Yakın dönemde çok fazla güzel film yok maalesef :( Ama Nar var iyilerden. Can, Geriye Kalan, Gelecek Uzun Sürer ve Mar'ı önerebilirim izlediğim ama hepsi vizyona girmedi.

hayat var

incir reçeli ve çınar ağacı oldukça güzeldi

kendini bu ara türk filmlerine adamış biri olarak;
bir zamanlar anadolu'da harika zaten, ondan başka zeki demirkubuz filmleri (filmleri diyorum çünkü tek film izlemek sıkıyor, sonra sonra alıyorsun tadını), incir reçeli, 3 maymun, bal-süt-yumurta üçlemesi.

duygu yükü incir reçelinde yüklü baya. o sana yeter. isyaaaannnn.

niye kimse vavien demiyoo

bütün ferzan özpetek filmleri iyidir,duygusu boldur

reebok - nike - adidas'ta var bu tarz modeller şu tabanı her adımda ayağın hava almasını sağlayanlardan, koşu - yürüyüş veya tenis ayakkabısı sanırım.

nike shox ama hangi modeli bilmiyorum.

house genelde new balance giyerdi ama Nike a transfer olmuş demek ki. Markası Nike en azından onu söyleyebilirim.

o gün çiçekçiler hep sorun yaratır. bol şans şimdiden.

Sevgililer gununde kullanmadim cicek sepetini, baska zaman kullandim cok memnun kaldi. bence deneyebilirsiniz

A scantly kind of life practicer.

practitioner da olur. frugal life practitioner olmalı o. hatta frugal living, bu şekilde aratırsan çıkacaktır.

Exam
The Breakfast Club
Buried
My Dinner with Andre
The Sunset Limited
Moon
Dial M For Murder
Rear Window

sigarayaniklari.blogspot.com

'tape' çoğunlukla otel odasında geçiyodu sanki (richard linklater)

in the mood for love
büyük yalnızlık (yavuz özkan'ın, sezen aksu ve ferhan şensoy var ben çok severim.)

Carnage www.imdb.com

rezervuar köpekleri de sayılabilir belki.

nerden diye okunur
yapacağım gideceğim falan bunları yazıldığı gibi okuyanlar genellikle keko oluyor

nerden, nasıL, orda, burda, şurda, dönücem, ağarlık..
sen en iyisi bir mail ver de ben sana tam liste atayım :)

bence kotarmaz, kotarmamali lakin gun icinde pek cok defa bunu unutuyoruz ve istemeden bu sekilde konusuyoruz. dogru olani "nereden"

duzgun bir haber spikerini izledigin/dinledin zaman aslinda "nerden", "yapcam", "etcem", "gaste" gibi kelimelerin ne kadar gereksiz ve cirkin olduklarini fark ediyorsun. bunlari duzgun soylenlerin bende biraktiklari intiba ise kekoluktan cok uzakta oluyor.

trt radyo spikerlerini dinleyebilirsiniz.
onlar bu konuda eğitimli ve tecrübelidirler.

bir trt spikerinden diksiyon dersi alan arkadaşıma spiker her şeyi yazıldığı gibi okumaması gerektiğini, telaffuzda kulak estetiği diye bir şey olduğunu söylemişti. yani nereden'i nerden diye telaffuz etmek bir hata değil.

'nerden' diye okunur. ayrıca; gibi mi, telaffuz, desek de, kotarır mı, diksiyon diye yazmak gerek. büyük harfler, boşluklar, soru işareti de lazım. şöyle ki;

Yazıldığı gibi mi telaffuz etmemiz lazım yoksa 'nerden' desek de olur mu? İstanbul Türkçesi ve diksiyon kurallarına göre hangisi doğru?

kağıdı kâğât(ya da keât) diye okumamız gerekiyor mesela bu abilere göre...

bu konuda herkes bilgi vermek için mi hevesli yok böbürlenmek ve bok atmak için mi anlamadım lan zömxçcmzçömz.

@su nanesi ağarlık diildir sen o listeye bidaha bak ğ sesi hiç bi zaman verilmez aarlık dır.ben sana bi bilgi veriyim ğ olan kelimenin önceki sesi sesliyse uzar mesela çağrı çaarı diye okunur.

son olarak nerden çok kaba gibi merhaba derkenki h sesi gibi hafif bi e tınısı verince çok hoş çıkıyor

he bide amacımız burda kısa yoldan iletişim makale yazmıyorum ve sölediğim anlaşılmış ve cevap verilmiş bu benim için yeterli

insanların nezaket gösterip soruna cevap yazmasını böbürlenmek/bok atmak gibi görüyorsan yazık. cümlede o kadar yanlış olunca, sorundan da dilbilgisine önem verdiğini düşünüp doğrusunu öğrenmek isteyeceğini varsaymıştım halbuki.

ne köymüş arkadaş , sabah beri para bulunuyo .. şş la gömü mü patlattınız hacı ?

yok hocam :) bunlar ilkokuldan beri bende duran paralar. artık satma zamanı geldi deyü gittim getirdim memleketten.

yazılar çok belli belirsiz, yunanca harf olarak sadece delta'yı seçebildim.
ama yunan sikkelerinde genelde büst olmaz, iskender dönemi, yahut roma dönemine ait olabilir.
basım tekniği de daha çok roma dönemine ait olabileceğini gösteriyor bana.

şimdi bir daha baktım, omega da var. ama yine de roma dönemine ait olmalı, anadoluda yunanca resmi metin ve paralarda latince'den daha sık kullanılırdı.
bizans döneminde de böyle devam etti.

cahilliğimi bağışlayın ama, bu parayı nerden buldunuz ya da bir müzeye/devlete vs. vermeniz gerekmiyor mu? satılması doğru mu? biri hukuki açıdan açıklarsa sevinirim.

sonuçta bir afrodit heykeli olmadığından saklanabilir. en yakın müzeye teslim de edilebilir. bildiğim kadarıyla çok kıymetli tarihi eserler için ödül babında cüzi bir miktar ödeme yapılıyor ancak bu para için yapacakalrını sanmam.
bu yüzden bir antikacıya verip 3-5 kuruş alınabilir ki onlar da hiç değerinde fiyat biçmez.
anlayan birine baktırıp koleksiyonerlere satmayı tercih ederdim.

@leman lemon yok onlar başka bir paranın fotoğrafıydı. bende nerede o şans.

o da bir şey mi? ben her gün duş almazsam kokuyorum. hatta bazen günde iki kere girmem gerekiyor.

ben de aynı durumdayım. her gün sabah duş almazsam kokuyorum.

kışın 1 dolu 1 boş yeter bence.

valla ben 1 hafta yapmiyim kokmam. ama yediğim şeylerin de çok alakası var. baharatı salçayı fastfoodu fazla kaçırırsam 3 günde bende de başlıo inceden koltuk altı kokusu. ama normal yersem sıkıntı yok. bir de benim ayağım hiç kokmaz lan maç da yapsam koşşam da. çok acayibim farkındayım.

cocukken bir pazarlari yikanirdik, o kadar oyuna kosturmacaya ragmen kokmazdik.
simdi 2 gunde 1 dus almam gerekiyor.

ben kokmuyorum.genelde 2 günde 1 duş alırım.lakin kokmam yani bir hafta duş almasam bile kokmam. gerçi hiç 1 hafta duş almadığım olmadı.

-cbe gibi düşündüm bende hep, psikolojik midir nedir, çocukken haftad bir kazan yakılır banyo olurduk, şimdi duş almadığım 2. gün kendimi dünyanın en pis insanı gibi hissediyorum. haftada bir duş alıp temiz hissetmeyi dilerdim.

@snowflake, böyle söyleyenleri duyuyorum hep ama mesela ben hiç kokan bir insana denk gelmedim? daha doğrusu bir kere denk geldim ama o ekstrem bir durumdu (evsiz), onun dışında hiç günlük hayatımda "aa herif kokuyor" dediğim bir durum olmadı. herkes mi her gün duş alıyor :/ ?

üzerinde senden başka kaç milyor canlı var, koku çıkaran onlar genelde. bi de tabi bizim normal toksin atışımız, salgılarımız. genelde ne kadar sık yıkanılırsa o sıklıkta kirleniliyo, bi de yeni tip şampuanlar filan bütün florayı beter ettiği için kalanlar daha da kudretli çalışıyor, yağlanma oluyor vs vs. bir de yediklerimiz çok etkili.

anarsi yureklerde, cogu insana oluyor. snowflake tam uzerine basmis. 3-4 gun yikanmayan cogu insan kokar. kendi farketmesine yetmese bile baskalarini rahatsiz edecek kadar.

ben de şeyden nefret ediyorum aynen hava kirliliği ve ofiste sigara içenler yüzünden vs. allahım her gün yıkanmak zorunda mıyım eşşek yüküyle saçım var zaten... o koku siniyor yastığa kafamı koydum mu çekilmez bir hal alıyor, her gün yastık kılıfı değiştirip yıkanılmaz ki...

a ama sırttaki sivilceler için bol bol çarşaf değiştirmenizi, keseyi ve giysilerdeki naylon misina vs. etiketleri tamamen kesmenizi tavsiye ederim.

(bkz: bakteriler)

Bir hafta yıkanmıyorum ve kokmuyorum diyen arkadaşlarlardan Allah rızası için toplu taşıma araçlarına binmemelerini rica ediyorum.

çorabı rahatça yukarı çekmek için :)

idmana geldin, esofmani cikartip sortla devam edeceksin idmana, esofmani cikarayim dedin o da ne, ayakkabilari cikarmadan cok zor oluyor esofmani cikarmak. ya ayakkabilari cikarip esofmani cikaracak ve tekrar ayakkabilari giyeceksin, ya da yandaki fermuari acip rahat rahat takilacaksin.

sadece tasarım :)