Ekşi Duyuru

1. Bu dediklerini kullanmadım.
2. Sırrı kendi kahveleri elbette. Yani yapım şeklinin de önemi vardır ama esas o kahvenin tadı.

1. kurukahveci mehmet efendi colombian güzel, seviyorum.
2. kahvesi.

1. kuru kahveci mehmet efendinin kahvesi fena değil ama çok iyi değil. yani kaliteli değil. kahveyi kahve olarak içiyorsanız farklı yoğunluklar ve tatlar aramıyorsanız hesaplı. tchibo kahveleri bana fazla kavrulmuş yanık gibi geliyor tercih etmiyorum.
2) starbucks kendi blendini yapıyor. tek çekirdek değil. makinaları da kahveleri de etkili. ancak sır olacak kadar değil. kahve tatları için 3. dalga kahvecilere uğrayın.

@fosforlu cevriye o halde starbucksa gitsem sizin bu yaptığınız kahvenin aynısından istiyorum evde french presste yapıcam desem verirler demi?

paket olarak da satıyorlar zaten.

@alperz pakettekiler çeşit çeşit değil mi?

1) kurukahveci hiç içmedim. tchibonun bahsettiğin kahveleri iyidir. lavazza da dene bence. hoşuna gidecektir. ben çekirdek halinde alıyorum, evde öğütücüm var. kahve prosesi tamamen kimyasal aslında. çektikten 30 sn sonra demlemek lazım. çekilmiş kahvenin kalitesi bekledikçe düşüyor.

2) makine ve kullandıkları kahvenin birlikteliği diyelim. en optümum ayarı bulmuşlar.

evet bir sürü farklı tür kahve satıyorlar.

French press kullanıyorum ve günde ortalama bir fincan kahve içiyorum diyebilirim. En son kahveyi starbucks'tan aldım (guetamala), paket tipi kahvelerden. Bundan önce ise kahve.com üzerinden "Moliendo Honduras Finca Cerro Azul" sipariş ettim ve tükettim. kahve.com'un bahsettiğim kahvesi Starbucks'ın kahvelerine göre daha güzeldi diyebilirim. En azından bir kez denemelisiniz.

açıkçası kurukahveci mehmet efendi'yi oldukça başarılı buluyorum. tchibo yudumlayıp da püskürtmediğim olmamıştır o yüzden benim başarılı bulmam ne kadar anlamlı o ayrı konu.

direkt cevap değil sorduklarınızı kullanmadım ama moka potla kırmızı paketli lavazza'dan kullanıyorum çok memnunum.

1. Bir süre aldım, mehmet efendi en iyi market kahvelerinden biriydi. Bir de jacobs alırdım ara sıra.
2. Starbucks'ta en belirgin şey, kahveyi yanacak dereceye kadar kavuruyorlar. üçüncü dalga kahveciler bu durumu protesto etse de ben o yoğun kavrulmuş kahveyi daha çok seviyorum.

Starbucks'a gidince barista arkadaşlara kahveler hakkında sorular sorun. çok detaylı bilgi verip yardımcı oluyorlar.

stanley kendini kanıtlamış yılların markası sonuçta. ben bir süredir kullanıyorum muhteşem seviyede memnunum. contigo hiç duymadım.

contigo bir süre kullandım, hiç memnun kalmadım. contigo ısıyı korumada çok başarısız. stanley'den şaşmayın derim.

stanley.

arkadaşlar contigo'nun v2 olanını alacaksınız. ilk versiyonda contada erime ve ısı kaçırma sorunları var.

Gözün kapalı Stanley al, Contigo'nun esamesi okunmaz bu karşılaştırmada.

thermos da iyidir evet. çift duvarlı çelik olanlarına bak mümkünse kapağı da bardaklı falan olsun. 12 saat tutuyor öyleleri. ben de 1.2 litrelik thermos marka var kışın -20de kamp yapıp sabah termostaki suyla çay içiyorum

Zojirushi.

Hocam migrenin vardır büyük ihtimalle ve kokudan tetikleniyordur. Üzgünüm ama parfüm kullanamazsın.

vücut spreylerinden alabilirsin, daha hafif oluyorlar.
bulabilirsen katı parfüm deneyebilirsin.

ıcha +1

migrenim var ve özellikle başım ağrıdığında bir koku duyarsam daha da feci şekilde başımı ağrıtmaya başlıyor kolonya kokusunda bile siz düşünün. parfüm kullanmıyorum. kokusu daha çabuk uçacak şeyler kullanıyorum. yakın arkadaşlarım yanımda parfüm sıkmaz. açık parfüm dükkanlarının önünden bile geçemiyorum. kimse parfümsüzlükten ölmez temiz olduğun sürece kıyafetlerin düzenli değiştiği sürece insanlar senden rahatsızda olmaz.

The Lobster

www.imdb.com

(bkz: otesanek)

Taxidermia

the game, dogville, taxidermia, the one i love, being john malkovich bunları da izledim.

raw
the one i love
the perfect host
being john malkovich

bir de nerden aklıma geldi bilmiyorum ama "öldür beni" diye amatör türk yapımı bir film vardı onun da konusu ilginçti baya

four rooms
night on earth

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

Split
Otostopçunun galaksi rehberi

donnie darko.

frequencies

Ich seh Ich seh

(bkz: sedmikrasky)
(bkz: vtackovia siroty a blazni)
(bkz: valerie a tyden divu)

seboreik dermatit?

@senialanaglasin
Şimdiye kadar hiç bir doktor gül hastalığı demedi. Resimdekiler de küçük küçük döküntüler birleşip para büyüklüğünde döküntü oluşturmuş. Annemin döküntüleri böyle değil. Küçük küçük döküntüler şeklinde yayılıyorlar. Herhangi şekli yok. Bacaklarında, kollarında, göğüsünün altında üstünde falan çıkıyor hep. Bilmiyorum belki de gül hastalığıdır ama dediğim gibi hiç bir doktor bu teşhisi koymadı. Psikolojik olduğu kesin gibi.
@terspeygamber
Seboreik dermatit değil sanki. O da gül hastalığı gibi büyük birleşik duran döküntüler oluşturmuş. Anneminki öyle değil.

Benim kardesimde benzeri oldu, internetteki gul hastaligi fotograflari gibi buyuk degildi dokuntuler. kucuk kucuk kizarikciklar seklindeydi, yuz boyun bolgesinde, sirtinda filan vardi. Doktor gul hastaligi dedi, 2 krem ve kortizonlu igne verdi. Ignelerden sonra hemen kizariklik gecti, dokuntuler de bir hafta surdu.

Isterseniz bir doktora sorun gul hastaligi olabilir mi diye, oyleyse ona gore tedavi olur sonrasinda da vakit kaybetmezsiniz yinelerse.

@yaraticinick tamam doktora giderlerse mutlaka sorsun annem.
Daha önce bir çok kere iğne vuruldu. Çok farklı teşhisler koyuldu ama geçmedi. Böbreğindeki bir mikroptan olduğunu bile düşündüler.

@senialan gül hastalığını araştırıcam mutlaka olma ihtimali var çünkü.

Karaciğerde problem olduğu zaman böyle ciltte kırmızı döküntüler şeklinde kendini gösterebiliyor.

döküntülerin resmini koy, nerelerinde oluyor?

not: gül hastalığı 1 kez geçirilir, bilemedin 2 yıllardır geçmiyorsa gül hastalığı değildir.

@shotgun o halde gül hastalığı da değil.

değil evet

Film değil de American Horror Story'nin ilk sezonunu aynen anlatıyorsun gibi geldi çok benziyor.

@norek yok o olamaz çok eskiden küçükken izledim. dizide filmlerden esinleniliyor diye biliyorum belki ondandır.

yeni eve taşınma+ eski film... amityville serisinin(70s-80s) bir filmi olabilir.

@ganbatte film en fazla 90lar filmidir 80ler sanmıyorum ama inceleyeyim yine de.

booking

Trivago ve hotels.com

netflix'in minimalism belgeselini izlet.

içlerine böcek al koy..aa yuva yapmışlar de huylandım de at :D

İstifçilik sendromu kolay atlatılır bir şey değil, ikna edebileceğini sanmıyorum. Bi çılgınlık yapıp hepsini atarsan sen atarsın, yoksa kalır öyle.

adamlarin evinde yasayip adamlarin yasantisina laf etmek yerine evini degistirirsen bence daha kolay ve efektif cözüm olur.

ben türkiyedeki bu evde biseyler biriktirme isini dogru bulmasam bile kendi icerisinde mantikli bir aciklamasi var, bu aileniz zor zamanlar gördügü icin ve eskiden mal degerli oldugundan dolayi atilmasini yanlis buluyor.

edebilen varsa ben de tecrübelerinden nasipleneyim.

evde soba yok ama soba borusu boyası var.
sigara içen yok ama hani 80lerde ofiste kullanılan demir kultablalari var ya; onlardan var.
2009 yılından gazeteler var, hala lazım oldukça kullanıyoruz.
çöp ev değilsek annemin hastalık derecesinde titiz olmasından. ama evin her yeri dolap içleri ağzına kadar dolu :(

Şu trtde mi ne yayınlanan çöp ev belgesellerini oturup izledik o kadar, bizimkiler o kadar değil tabi ki ama pek ibret almadılar anlaşılan. Ama denerim tabi.

Böcek nerden bulabilirim bilmiyorum. Ama o böceği temizlerler eşyayı çöpe atmazlar.

Biz anneannemin eşyalarını her yıl kavga ederek atarız. Her yıl birsürü eşya atılır ama bir sonraki yıla kadar tekrar biriktirir. O bir yere gidince hemen atmaya başlarız, sonra gelince kavga eder. Siz de böyle yapacaksınız. Birkaç saat söylenmesine katlanacaksınız.

aynı bizimkiler, tıpkısının aynısı.
evde o kadar çok gereksiz şey var ki artık bizim yerimize eşyalar yaşıyor. valideye anlatmaya çalışıyorum ama yok. bir gün gırtlağıma kadar dayandı, çöp poşetinin içine ne varsa bastım. azıcık bağrış çığrış koptu ama sonrasında rahatladık asfasfakjsfa.

ikna etmeye gerek yok. hemen harekete geçin. büyük çöp poşetini söylenerek açın, zaten onlar anlamaya başlayacaktır. gereksiz ne varsa doldurun "bunları şu insanlara-çocuklara veririz,onlar kullanır, çöpe gitmez" diyerek. ilk başlarda karşı çıkacaklar ama ev boşalınca ve düzenli hale gelince onlar atmak isteyecek. ben böyle yaptım.çalışıyor.

@balik kraker senin işin daha zormuş. Yaşamayan bilmiyor maalesef.
Soba borusu boyası küçük bir şeyse at gitsin bozulmuştu dersin.

İyi bi kavga çıkarın. Başka türlü attirmiyorlar. Epey bi müddet size gıcık olurlar hatta deli dana gibi eşyaların gittiği yere bakarlar. Ama evde dingin huzurlu havayı onlarda çok sevecek. Kendilerine de bir sürü zaman kalacak hem.

ben yıllarca uğraştım, başaramadım. Ampermetre nedir ya? Ya da yapma çiçek cendere seti? Kart delme aleti var mesela, adam elimiz ince iş yapmaya alışsın, cerrah merrah oluruz diye oturttu bizi, anakart gibi üzeri noktalı bir şeyi deldik 4 çocuk sırayla. Kullanıyorlar da atamıyorsun. O yüzden kendi evimde minimalizmi benimsedim. Senin evinde de olsun diye bana aldırmaya çalıştıkları şeyleri asla almıyorum.Onların evini boşverdim, tomarlarca deri, kilim dokuma tezgahı, ciltlerce parşömen ve motorlu aletleriyle bizimkilere başarılar diliyorum

kavgayla da olmaz, gizlice de atsanız olmaz. huylu huyundan vazgeçmedikçe oralar geri dolar.

atabiliyosanız gizli atın biz her yaz annanemi evden bi bahane ile uzaklaştırıp evini toparlıyoruz.

bu arada annem de annanemin toprağından. hiç ihtiyacı olmadığı halde evde fazlalık 6 halısı var.

gizlice atman çok ayıp. orası senin evin değil anne, babanın evi. ikna etmeye çalış, edemiyorsan boşver. babannemin evinin bahçesinde de böyle eşyaların olduğu bir depo var. zombi istilası olursa orayı kapan dünyaya hükmedecek.

Benim annem evin yer yer döküklerinin tamir edildiği ćimentoyla kireçten kalanı atmıyordu, salça tenekeleri ve yoğurt kapları da cabası. Bu konuda kimse eline su dökemez. Ablamla bunu oyaliyoruz diğer ablam hallediyor sağolsun. Bizimki cok yaşli ama hafizasi cok guclu degil pek hatirlamiyor o yuzden. Sen evimi temizleme ne varsa atiyon diye kiziyor ama bazen de.

gizli gizli atin, minik minik. ben her gittigimde atiyorum, temizlikcimiz ile de anlastik, o da bazen atiyor, yakalanirsak bagirip cagirirsa he he diyip geciyoruz. bazen fark etmiyor ya da fark etmesi aylar aliyor. baska turlu ikna olmuyorlar. bu nedenle fazla esyadan nefret ederim, kendi evimde surekli bir seyler atarim. resmen tersine huy yaratti bende.

oncelikle
'Ama o böceği temizlerler eşyayı çöpe atmazlar.'
hahahaha

ev onlarin oldugu icin gizlice atmak bana da yanlis geliyor. ayni seyi onlarin size yaptigini dusunun.

esyalarla mutlularsa, cop eve dogru tehlike soz konusu degilse, temizlikte sorun cikmiyorsa evin bu haline alisin ya da siz tasinin kendi evinize.

ya o atmaya calistiklariniz lazim olursa?

bunlar bir kenarda dursun. ille de atacaksaniz hacimde buyuk pahada degersiz seylerden baslayin. yani 5 litrelik bidonlar ve yogurt kaplari. biraz para etme ihtimali olan varsa letgo'ya ilan vermeyi ogretebilirsiniz. ordan gelecek 50-100tl tatli gelebilir.

duygusal olarak yoğun bir dönemdeysen belki ondandır. bahanesi oluyordur. ben de eski tarihli entrylerdeki kaliteyi vs görünce eski hallerini özlüyorum sözlüğün.

Bana oluyor. Aman zaten hüzünden yoğrulmuş gibiyim ben, benim cevabım geçerli sayılmamalı.

seni iyi anlıyorum bende de oluyor. bazı konularda kendi anılarım canlanıyor haliyle aradan ne çok zaman geçmiş diye üzüyor. bazen o yazarların şuan ne yaptığını merak edip yıllardır yazmadığını görünce üzülüyorum anlamsız.

neredeyse 20 yıllık bir süreçten bahsediyoruz ve bizler yaşlanıyoruz, bu dönemde türkiye çok farklı dönemlerden geçti o yüzden doğaldır.

Bende de oluyor. Daha dün okuyodum; sene 2005 hamdi ulukaya yogurt fabrikasi kurmuş, hemen düşündüm acaba hangi kızın peşinden kosuyodum diye.

Oluyor. Misal 99'da bir entry. 7 yasindaydim, "vay amk biz okuma bilmezken neler olmuş" falan diyip bir köşede ağlıyorum.

@dodo slayer mesela bir şarkıya 2008de yorum yazmışlar ilk önce aklıma o tarihlerde o şarkı hakkında tek bir bilgimin bile olmaması geliyor üzülüyorum. Sonra o tarihlerde nerde, ne yaptıklarımı düşünüyorum. Daha sonra yazara girip bakıyorum yazmayı bıraktıysa bir de ona üzülüyorum. İnsanların, türkiyenin değişimini düşünüp üzülüyorum. Böyle üzüntüden üzüntüye atlıyorum.

Bana da oluyor. Ağlayasım gelmiyor belki ama çok garip hissediyorum kendimi o zamanları, o insanların şimdi ne yaptıklarını falan düşününce.

buraya yazayım da aramak isteyen biri görsün. raid bayer jelleri ilaçları pek etki etmemişti bizimkilere.

hamamböceği ve türevlerine en uygun ölüm şekli borik asit'tir. eczanelerde satılır ve cok ucuzdur. küçük bir parça patatese bir damla yağ damlatıp borik asit ile bocalarsanız böcek koşa koşa gelip onu emikleyecektir. sonrasında yuvasına gittiği vakit yavrusu doğsa bile borik asit içinde doğacak hemen ölecektir.

kapı pencere girişine de dökmek yeterli. aynı zamanda karınca istilasına karşı da bir çözümdür.

k othrine diye bir ilaç var diğer böcekler üzerinde de oldukça etkili su ile seyreltip 3 ayda bir kullan işe yarayacaktır.

@mcgonagalls cat izledim maalesef.

bu filmlerin babası için (bkz: przypadek)

sliding doors

the butterfly effect

the groundhog day
the time traveler's wife

frequency de var

source code
edge of tomorrow

önerilerden izlemediğim 2 tane vardı onları da izledim başka önerileriniz varsa bekliyorum.

click olabilir

Haberlere de çıktı bu isindigi zaman zararlı oluyormus

Tost makinesinden de teflon soyuluyor teflon yiyoruz resmen o zararlı değil midir? Pişirme kağıdıyla yapayım o zaman.

Folyo zararlı temizlik acisindansa pişirme kağıdı kullanabilirsiniz dökümler en güzeli

alüminyumun erime noktası 660 santigrat derece. bir tost makinesinin o kadar ısınıp alüminyumu eritip yemeğe geçirebileceğini sanmıyorum. malzemesinde daha düşük sıcaklıkta açığa çıkabilecek zararlı bir katkı var mı (kurşun murşun mesela) bilmiyorum ama malzeme saf alüminyum ise tost makinesi sıcaklığı ile olacak iş değil.

evet alüminyum folyonun böyle bir zararından hep bahsedilir ama gün teyzesi gibi değil de bilimsel verilerle desteklerlerse anca inanırım ben bunlara.

alüminyum erimeden de gıdaya karışıyor. isterseniz beyaz peyniri alüminyum folyo ile sarıp 1 hafta sonra haline bakabilirsiniz. tek geçiş yolu erime değil. birbirinin içinde eser miktarda da olsa çözünüyor veya etkileşiyor bazı malzemeler bu da bazı durumlarda problem yaratmaya yetiyor.

Alüminyum folyo yerine pişirme kağıdı kullanıyorum.
Teflonun da bakımını iyi yapmak, metal bıçak çatalla kazımamak, eskiyince atmak gerekiyor.

alüminyumun zararlı olması için ergimesi gerektiğini sanmıyorum. bir süredir zararlı olduğu söyleniyor ama çoğu yerde kullanıyoruz örneğin kullandığınız tavaların çoğu alüminyum üstüne teflon kaplamadır. şimdilik bende pişirme kağıdı kullanıyorum onun zararı var mı yok mu araştırmadım.

iyiler ama 150 lira etmez. amazon'dan 10 dolara almıştım.

Amazon'dan al derim, neredeyse yarı fiyatına geliyor buradakinin. Çok iyi olduğunu düşünüyorum ben, memnunum her şekilde.

150 deyince en son model olduğunu varsaydım ve ona göre cevap verdim.

stanley al. 1 dünya markası

Amazondan hiç alışveriş yapmadım. Gümrük falan sıkıntı olur mu? 10dolarsa iyimiş yani zaten küçüğünden alıcam.
4 saat kadar gerçekten sıcak tutuyor mu mesela?

tutuyor ama ben olsam stanley alırdım evlayidelik şeyler sonuçta.

Şu an bundan kullanıyorum:

www.amazon.com

Daha önce de şundan kullandım:

www.amazon.com

İkisi de gerçekten sıcak tutuyor.

Gümrük sorunu olmaz zira gümrük sınırını geçmiyor.

@bana her yer cehennem
@prolatarier stanleylerin mug termosları var mı ki? googleda hep kapaklı gördüm öyle bir şey istemiyorum.

www.amazon.com üstteki link olmadı düzeltemedim mobildeyim. Orijinal mi sizce?

Satıcı Stanley, orijinal.

westloop 2.0 çıktı. onu al, bu eski versiyonda sorunlar çıkıyor makinede yıkarsan.

Var. Bazı çam çeşitleri ve defne.

Tabii ki de oluyor hatta arkadaş grubu şeklindeki buluşmaların çoğu önceki olayları hatırlayıp eğlenmekle geçiyor

uyusan iyi olur

Ohoo cok oluyor. Ayni olaylari anlatıp pesine ayni esprileri yapip egleniyoruz.

Hani yaşlılar sürekli aynı şeyleri konuşur ya o yüzden aynı muhabbet dönünce moruk gibi hissediyorum kendimi.

lan bana muhabbeti bir yere kadar dinleyip bitirdikten sonra kanka bunu 6. kez anlatıyon diye gülerek takılan iyi arkadaşım, bir de henüz ilk cümleyip bitirmeden küçümseyen bir tavırla heee ondan sonra da böyle oldu daha önce anlattın diyen yavşak arkadaşım var. yani hep aynı şeyleri konuşan avam insanlarız biz. :D

Yillardir devam eden arkadaşliklarda hala bazen lise yillarini hatirlar ayni anilara guleriz. Bence doğali budur

hahaha, ev arkadaşım bu, tüm anılarını abartısız 5 kere dinlemişimdir. anlattın deyince dinlesen bir daha dinlesen ne olur diye alınıyor. mecbur dinliyoruz.

Evet şahsen tekrar tekrar anlatmaktan olayı tekrar yaşamaktan büyük zevk alıyorum. Diğer arkadaşlarım da benim gibi en azından hehe

Zamanında dersime giren bir matematikçi profesör ezberin en önem arz ettiği ders matematiktir derdi. Tabi sadece ezber yetmez yeterli soru da çözmek lazım.

Matematik bölümünü bırakmış biriyim. Oradaki arkadaşlarım teorem-ispat ezberleyerek bir sürü ders geçtiler. Ama sadece anlayarak geçenler iyi bir matematikçi olacak. Ben bu dersi 2. sınıfta şuan okuduğum makine müh. bölümünde geçtim ve hiç ezber yapmadım. Soruları görünce hangi yöntemle çözüleceğini kestirmeye çalış. Örneğin bir denklemin tam diferansiyel denklem olduğu nasıl anlaşılır, bu tip denklemler hangi yöntemlerle çözülür, bunları bilmek lazım matematikten önce. Yani sözel bir bilgi birikimi de gerekli. Yoksa Laplace dönüşümleri her yerde yazıyor zaten. Önemli olan o dönüşümü nasıl yapacağını bilmek.

ezberlersen mal gibi kalırsın sınavda. neyin nasıl çözüleceğini öğrenmen gerek. soruya baktığında bazı sorular vardır ki ancak bir işlem yapıldıktan sonra nasıl çözüleceğine karar verilir.(tam diferansiyel denklemler falan diyeceğim ama tam da hatırlayamadım.) o yüzden bol soru çözmek gerek. internetten o dersteki işlediğin soru tipleriyle alakalı bol soru bul ve çöz.

bölümün ne bilmiyorum ama en kolay sözel ders olacağına en kazık dif olsun kabulüm.

ben kullanıyorum memnunum.

fiyatları pahalı, ikeadan bak bence.

geçende baktım 85 tl idi

@eindaclub bulunduğum şehirde ikea yok maalesef.

edit cevab: evde ikea press var, ofiste starbucs. çok farkları yok.
eğer ikea kargo ile gönderiyorsa oradan da alabilirsin.

ben uzun zamandır kullanıyorum, çok da memnunum. en ufağı 27 lira filandı sanırım.

@11111 hangi boyu acaba?
@teritori internetten alınabiliyormuş baktım ama karar veremedim.
@evde liyakat eğer fiyat öyleyse iyimiş alırım hemen.

Marka farketmez, mühim olan "paslanmaz" olması. Ben kırana kadar "kahve dünyası"nınkini kullandım, memnundum. Sonra alelade bir yerden aldım. Bazı parçalar paslandı. Kaldı öyle..

@mermize hali hazırda kullandığım french press var ama daha sık dokulu istiyorum karşılaştırma yapamadım evdeki de güzel. Ama starbuckstaki gerçekten sık dokuluysa alıcam.

bodum marka olanından al, ben aldım, cok memnunum.

Tabi ki, bazilari elbette ego patlamasi yasayan tipler degil. Ama bu insanlar ne yazik ki doktorasini yurt disinda yapmis, onlardan cok sey ogrendigimiz, dersleri 10 yil sonra da aklimizda kalan insanlar, genelde de torpille falan universitede is bulmayan kisiler. Ne yazik ki diyorum bilmem hangi cemaatin, orgutun, politikacinin kicini yalayip is bulanlar boyle akilli, iyi, alcak gonullu insanlar degil.

Benim 2 hocam vardı böyle, enseye şaplak g parmak değildi ama gidip muhabbet edebilecek düzeydeydik.

Bizim bolumde iki uc hoca haric geneli boyleydi. Mezun olali iki sene oldu, twitterda instagramda ozelden sakalasiyoruz hala birkac tanesiyle, Homecomingde karsilasinca gulusuyoruz.

danışman hocamla öyleyiz. şu hayatta tanıştığım için mutlu olduğum nadir insanlardandır.

bir kişi var. Kendi branş hocam.

öğrencilerle aram ne kadar yoksa hocalarla o kadar iyi.
okula pek gitmediğim için haliyle pek görüşemiyorum ama gitseydim verdiğin örneği de aşardım.

hazırlıktan 2 hocam var bu sekilde. hala son derece iyi aramız, dısarda falan da gorusuruz hatta

İki tane hocam var bu şekilde şu an. İkisi de aynı zamanda şimdiye kadar gördüğüm kendini en fazla geliştirmiş akademisyenler olabilir. Beraber yemek yemişliğimiz, gerek bölüm, meslek hakkında gerek hayat hakkında sohbet ettiğimiz hep oluyor.

Ayrıca böyle olması için enseye şaplak şeklinde olması da gerekmiyor, ortamda aynı zamanda hem saygı hem de samimiyet olabiliyormuş, ben de öğrendim bu şekilde.

sizlere o kadar özendim ki şu an. benim de çok sevdiğim bir hocam var derslerine büyük bir hevesle girdiğim. keşke daha yakın olsam muhabbetimiz olsa diye içimden geçiriyorum her seferinde. Ama bende hocalarla samimi olamama sorunu var aşamadım bir türlü.

Şöyle diyeyim, benim yakın olduğum hocalarım ile aramdaki soğukluğun, yanlarına gidip genelde dersler hakkında soru sormamla beraber yavaş yavaş yok olduğunu görmemle beraber daha da fazla iletişim halinde kalmamızla devam etti. Belki siz de bu şekilde geliştirebilirsiniz ilişkilerinizi.

Ama şunu da söylemeliyim ki bazı hocalarım da vardı ki gayet sıcakkanlı, samimi fakat kendileri ve öğrencileri arasına belli bir sınır koyuyorlardı, belli bir noktadan sonrasına gitmezlerdi ama yine de gördüğümüz zaman selamlaşabilirdik. Bu şekilde hocalar da var, siz yakın olmak istersiniz ama olamazsınız, gibi...

bizim okul kalabalıktı, hocaların sayısı fazla olduğu için en fazla 3-5 saat falan görüyorduk senede. o yüzden olmadı.

@Kamyoncunun vitesi evet sen demeden önce aklıma geldi aslında, belki hoca mesafeli davranabilir.

olmaz mi o tipler buyuyor ise giriyor bu sefer patronun yalaklari oluyor.

@imelih sanırım tanıdığınız yalaka bir tip var sizde ondan bahsettiniz. Benim dediğim yalakalık değil gerçekten sevdiğimiz, muhabbet kurabileceğiniz hocalarla olan ilişkiden bahsediyorum.

Okey falan oynuyoruz.haftasonları da mangalda ya da gezmeye.

Benim ki yüksek lisans ama aynı okulda lisanstayken de buna yakın samimiydim, gezmeler tozmalar maça gitmeler normal bu durumdu.

lan :(
ben danışmanımla iki kelime konuşmamış adamım. sorsan 5.5 yıl okudum.
lanet olsun iibfe sosyal bilimlere metrobüsten hallice dersliklere.

Kedi köpek besle.

seyahat et. tek basina olup olmaman onemli degil. yeni yerler gorup yeni kulturler ogrenip illa ki yeni insanlarla tanisirken mutlaka hatirlanacak ve seni hatirladikca mutlu edecek seyler yasarsin.

kod öğren. php falan öğren bence yazılımcılık cidden hayat değiştiriyor.

"İnsanlar eğleniyor" diye düşünmenin sebebi muhtemelen sosyal medya. Sosyal medyaya ara vererek başla.

Duyurunun bir onceki ve sozlugun son zirvesine katildim. Duyuruda kimseyle tanisamadim ve konusamadim ama sozlugun zirve iyiydi bayagi. Ha ileriye yonelik smimiyet olmadi ama kendimi tebrik ettim hasta ve yorgun halimle, bin turlu sikintiyla gidebildigim icin.
Duyurudan da guzel insanlarla tanistim.
Akisina birak biraz ama bu tur etkinliklere de katil bence.
Dun gece de 90lar programina takildim yine, sabah erken is olmasina ragmen gece 2 civarina kadar.
Ortamin yas olarak en buyugu ve bir baltaya sap olamamis ama kuyrugu dik.
Rahat ol...

İnstagram facebook kapa önce. Sosyal ol. Seçici isen biraz eşiğini düşür. İnsanlar senle arkadaş olmak için yanaşıyor mu? Yanaşmıyorsa sende sorun vardır. Onu düzelt.

@duru arsnova hiç bir sosyal medya hesabım yok.
@bir ileti paylastim evet insanlar yanaşıyor zaten arkadaşlarımda var ama onlarla vakit geçirmek istemiyorum. Sürekli kafe kafe geziyorlar gereksiz boş muhabbetler, o ne demiş şu ne yapmış şeklinde.
@ norek yazılıma ilgim var zaten bilgisayar mühendisliği okumak istiyordum ama başka mühendislik seçtim. Ancak yazılım daha da asosyal yapmaz mı?

@cesario dil öğrenmek istiyorum zaten ama bu yaz mümkün değil gibi. Çoğu şeye ilgim var ama gerçekleştiremiyorum.
En çokta bu her yeri gezen insanları kıskanıyorum ama yapabilmem için paramın olması gerek.

dövüş sporlarını tavsiye ediyorum. benim de pek arkadaşım yok, bir kız arkadaşım var bir de birkaç dostum. hayatımda düzenli yaptığım şeylerden biri spor, kendimi inanılmaz iyi hissediyorum, antrenman günlerini sabırsızlıkla bekliyorum. oradaki sosyal ortam da benim için çok güzel, salonun dışında o insanlarla bir iki kez görüştüm. buna rağmen mutluyum, saygı görüyorum, salonun müziklerini de ben getiriyorum :)

elimize geçen fırsatları değerlendirmek lazım, her ortama her insana ihtiyaç yok ama temkinli bir şekilde de sosyal çevreni istediğin yönde geliştirebilirsin. ben sporla ilgili çevremden memnunum onlar da benden memnun. müzikle ilgili çevre sıradaki hedefim. senin de elinde senin için özel olan, seni heveslendiren şeyler vardır. onlara yönelip, o alanda yetkin insanları arayabilirsin. sanatla uğraşabilirsin, resim ya da enstrüman kursuna gidebilirsin mesela vs. yavaş yavaş karşına istediğin tarzda insanlar çıkar. yine de unutma problemlerini önce kendi içinde halletmek en iyisidir, seni daha güçlü kılar. erteleme, emek ver, sonunda başarılı ve mutlu olacaksın umarım.

Hocam yazılıma sadece sosyallik açısından bakma. Kendini işe yarar hissetmen, hayatına achievementlar katman, bir şeyler öğrenerek üretkenlik göstermenin hazzını yaşaman açısından yazılımcılığı tek geçerim. Hayatımda tanıdığım en yetenekli, en akıllı, en üretken yazılımcı da (aynı zamanda ortağım olur) ekonometri okuyordu okulda, yeterli miktarda php öğrendiği gibi okulunu bıraktı ve birlikte iş hayatına atıldık. Hayata baktığın pencereyi genişleteceğine hiç kuşkun olmasın.
Ha yok derdim sosyallik diyorsan ben onu anlayamamışım yazdıklarından.

tam anlattıgın gibi yaşıyorum ama ben mutluyum :)

Ufak ufak keşfe çık, büyük hedefler koyma kendine. Git bugün eve farklı bir yoldan dön bakalım.

Bono: Basılı borç. Birine borç veriyosun, o da batma riskine göre sana aylık/yıllık faiz veriyor, kaç yıllıksa da onun sonunda asıl paranı geri veriyor. Tahvil de aynı mantık, bonoyu genelde devletler çıkarırken, tahvili şirketler çıkarır(doğal olarak faizi daha yüksek olur).

Nominal faiz, belirli bir süre içerisinde yüzde kaç faiz aldığınla alakalıdır. Mesela yıllık %10 faiz der, o nominal faiz olur. Efektif faizse, yıllık %10 faiz diyordur ama bunu 3 ayda bir veriyordur sana 1 yılın sonunda vermektense, o zaman efektif faiz %10'dan farklı bir şey olur. Onu da basit bir formülle hesaplarsın.

Nominal faizde mesela 100 tl %10 faizle 2 senede 120 olur. efektif faizde yıllık faiz %10 ise 6 ayda bir ödeme yapmak istersek % karşılığını buluyoruz bu da %10dan fazla geliyor.

şöyle örnek vereyim :
yıllık %10dan 100 için 2 yıl sonunda 120tl elde edilir.
6 aylık faiz %5 olur. 2 yıl sonunda para 121.55tl olur. doğru muyum?

nominal faize basit faiz, efektif faize bileşik faiz diyebilir miyiz?

Bono kısa tahvil uzun vadeli borç senedi dir.

ilkokulda kullandim en son renkli kalem. basliklarin altini cizerim. maddelerin basina yildiz koyarim. o maddelerin alt maddelerine tire cekerim. onemli seylerin altini cizerim. buyuk yazma olayi bende de var aliskanlik olarak ama renkli kalemi buyuk zaman kaybi olarak goruyorum.

Once mavi ya da siyah kalem ile not cikaririm. Daha sonra bu notu calisirken renkli kalem kullanirim. Satirlarin altini/ustunu cizerim, ekleme yaparim vs. Ilkokuldan beri buyuk yaziyorum. Bana da karinca duasi gibi yazilari okumak zor geliyor. Sayfada nefes alacak yer yok. Bir sey eklemek istesem ekleyemiyorum, altini cizersem iyice okunaksiz hale geliyor.

ben not çıkarmıyorum çalışırken. yazım çok rezalet olduğu ve bi şeyler yazmaktan nefret ettiğim için çalışırken ya slaytlardan(fotokopicide hocaların neredeyse tüm slaytları oluyor fasikül halinde) ya da yine fotokopicilerde satılan hazır yazılmış notlardan çalışıyorum. çalışırken de her şeyi ama her şeyi sarı fosforlu kalemle çizip önemli yerleri mavi tükenmezle belirtiyorum. sarı fosforlu kalemle her şeyi çizmek hem okumamı kolaylaştırıyor hem de daha çok okumama yardım ediyor gibi geliyor psikolojik olarak

Ben de sadece kurşun kalem kullanırdım eskiden de bi ara bi yerlerde siyah yerine mavi tükenmez kullanmanın görsel hafıza açısından faydalı olduğunu okumuştum. O yüzden son zamanlarda kurşun kalemle yazıp sonra dönüp maviyle altını çizmeye başladım. İşe yarıyor mu bilmiyorum ama mantıklı gelmişti bana.

Bazen 'Yazı yazmayı sevdiğim için mi işimi seçtim acaba' diyorum. En çok sevdiğim şey bol bol yazı yazayım, renkli renkli yazayım. Notlar alayım, özetler çıkartayım. Bir de ben yazarak çalışabilen bir insanım, atıyorum formül çıkarmaları, algoritmaları kendim kodlarım, kendim yazarım. Ondan sonra 'oldu bu' falan derim. Bir de kendi notlarım tek kalem olduğu zaman sonrasında geri dönersem çok sıkıcı geliyor. Gerçi aşırı renkli olursa da dikkat dağıtıyor ama 3 renklisi ideal geliyor. Renkli kalem seti aldığımda çocuk gibi seviniyorum. Evde hepsiyle adımı yazıyorum, favori renk belirliyorum çocuk gibi falan.

Yazım değişir. Büyük büyük de yazarım, küçük küçük de.

Ben de renkliyle uğraşamam ama 7 tane fosforlu kalem var onlarla formülleri vs boyamam lazım.

Küçük yazı okuyasım gelmiyor. Not uzayabilir ama yazı büyük olacak.

Kitabın, notun önemli yerlerinin altını çizerken rengarenk kalemlerle çizerim ama kendim not çıkarırken tek renk koyu tükenmez kalem kullanırım.

@nundu ben de slaytlarda önemli yerleri sarı fosforlu kalemle çizer çok önemli yerleri hem çizer hem de mavi tükenmezle yuvarlak içine alırım.

Bir tane kalem yeter, tercihen siyah dışında çünkü yazılar siyah. Çoğunlukla altlarını bile çizmem. Bir kere okur geçerim.

Görsel hafızam kuvvetli olduğu için kullanırım. Çok efektif kullanamasam da bazen başlık aklıma gelmezse rengi, sayfanın neresinde olduğu aklıma gelir. Bunlardan yola çıkıp hatırlamaya çalışırım. Sayfayı ferah görmem lazım, küçük ve tek renk sayfalar içimi karartıyor.

normal. 1 seansta daha hiçbişey farketmez. ayrıca bayağı geniş tutmuşlar aralığı nedense.

Evet ilk seans yapıldı ardından 15 gün sonra kontrol seansı yapıldı. 2 ay sonra diğer seans için gün verdiler. Şu an baktım 1.5-2 hafta falan kalmış üstte yanlış yazmışım.

2 ay sonraya veriyorlar genelde sonraki seansı, normal süreç bu şekilde şimdilik çok darlamayın sonlara doğru bitmezse zaten fazlaca darlicaksınız

Kesin 4-5 kişi çıkar demiştim ama kimse cevap vermedi. Hiç yok mu yani şimdi?

Matematik bölümü > makine mühendisliği

@dissendium okurken mi hazırlandınız? Önceki puanınızdan baya fark attınız mı?

ben sevmediğim bi bölümde epey okudum, okul tam bitmek üzereyken tekrar sınava girdim. alanımdaki en iyi okulda burslu okuyorum şimdi.

alan değiştirdiğim için yüksek puan kıyaslaması yapmak hiç doğru olmaz ama öncekine 23 binle girmiştim, bunda ilk 2 bindeydim.

Hazırlanmak denemez aslında. Dershaneye falan gitmedim. Kendim çalıştım birkaç ay. Zaten matematik bölümüne o bölümün taban puanına göre çok üst sıradan giriş yapmıştım. Matematik bölümü MF-1 puanıyla 300 ile alıyorsa benim puanım 340 civarındaydı. Seviyemin altı sayılırdı. Puan türleri farklı ama MF-4'ten 80 bin gibi bir sıralama yapmıştım. Matematik 150 binle bile alıyor. Farklı puan türleri olduğu için karşılaştırma yapmak doğru olmaz ama düz mantıkla sıralamamı 60-70 bin öne çekmiş oldum.

ben varım.
dereceyle bitirdim. şu an doktora yapıyorum.

Sınıf öğretmeni > hukuk > hakim

Bir arkadaşım .

Ekonometriden hukuğa geçtim.

bir bölüme girip, birinci sınıfta memnun olmayıp yeniden sınava girenler daha iyi yerlere gelebiliyorlar. ama buna net bir şekilde karar vermeniz lazım. hem okula, hem üniversite sınavına kasarsanız hem okulda başarısız olur, hem de istediğiniz puanı alamayabilirsiniz.

sonradan olamazsın.
özgüven ve kıvrak zeka şart.

doğuştan gelen bir şey o bence. sonradan olunmaz.

Söylediklerine kendin de inanmazsan olmaz. Fikirlerinden şüphe duymuyor olmalısın.

Tanımınızda problem var, bahsini ettiğiniz şeyler teknik olarak; arsızlık, şark kurnazlığı, yalancılık - laf canbazlığı ve zorbalığı betimliyor.

özgüven asla değil, hatta özgüvenin halk arasında karıştırılan versiyonu; pis gurur bile değil.


Bunlar cahil, güçsüz ya da sonradan görmelerde tebessüm uyandıran şeyler. Mesela çok anlamsız biryerde yapılan ''çıkış'' (one minute) sonuçsuz olsa bile beğeni toplar.

Zorbalık da öyledir, bizler her ne kadar kabul etmek istemesek de kavgada dayak yemek etkileyici asla değildir. Şiddet mekanizmalarında üstün gelmek bir yaratılış varlığının bilinçaltında pozitif etkiler doğurur.

''Hatalı bile olsa sorun'' EDİLİR ama genel insan yaklaşımı çoğu zaman üzerine sıçramasın diye(çünkü zorba, çünkü iletişimle değil de sıkışınca ''sen ne diyon lan'' ile çözmeye çalışacak olayı) bunları yüzüne vurmaz o tür insanların. Ben vururum, toplantılarda gömerim onları o masalara. Çünkü bahsini ettiğin insanlar saçma şeyleri kabul ettirme yeteneklerinden(pazarlama) dolayı birşeyi kabul ettirmezler, eğer cahil ve güçsüz değilseniz ve onların bahsettikleri şeyi kabul ediyorsanız ya süreçsel olarak onlara muhtaçsınızdır(birçok kez yöneticilerimden duymuşumdur; ''sana söz veriyorum, bir daha hayatımız boyunca bizimle aynı masaya bile oturamayacak sadece biraz sabret''(asla sabretmedim, asla sabretmem) yani ayı-dayı metaforunda ki dayı oldukları için) ya da sonradan görme bir toplulukta, sonradan gören şahıs o kişide biraz da olsa kendini gördüğünü zannettiği için onu koruyordur.(iki türlüsünü de hiç es geçmedim) ve süreklilik gösterecek şekilde ''sen ne diyon lan'' ile sonuçlanan bu sohbette -çünkü kaçacak yeri kalmamıştır, kelimelerin yerleriyle oynayarak ve birazda sosyal hafızanız güçlüyse yalanlarını kronolojik şekilde sıralayarak piç edebilirsiniz karşınızdakini- onu bir de fiziksel olarak döverseniz(kötü bir semtte doğup büyüdüğüm için aileme teşekkür edecek değilim) bırakın kendinden eminliğini, ''sen göreceksin lan'' diyerek giderler.

bu şekilde mi olmak istiyorsunuz ?

''işinizle ilgili biraz çalışın(herbolog), çokcana yalan söyleyin ve zorbalık yapın. ''

özgüvenlerinin kaynağı bilgi değil de; ''refleks'' olan standart insan davranışıdır bu. çünkü toplumsal yaklaşımlarda özgüven bilgi ile değil güç ile gelen bir tanımdır. Birisi hem güçsüz hem de özgüveni yerindeyse o özgüven değil pis gurur ile nitelendirilir ki, bu bahsini ettiğiniz karakter yaklaşımında pis gurur bile yok, çokcana kımıl kımıllık ve yavşaklık(hakaret değil, başka kelime bulamadım) barındırır.

Sonradan olmaz. Ozguvenle de ilgisi yok. Şeytan tüyü var dedigimiz insanlar her zaman ozguvenli olmayabiliyor. O başka bir olay. Dışarı yaydığın enerji ile ilgili tamamen. O da kendiliginden var olan bir sey zaten. Ama verdigin ornekler şeytan tuyu icin birebir örtüşmüyor.

Edit: heh demek istedigimi @mete kudur aciklamis. Sen onun anlattigi gibi birinden bahsetmişsin. Şeytan tüyü bir anda kendini sevdiren, kendine has çekici bir ışığı, enerjisi olan, tam olarak tanımlayamadigin ama özel bir yanı olan, kabul edilemez yonlerini bile bir sekilde ( onun bir tavri ,kendini pazarlamasi sonucunda degil) kendiliginden kabul ettigin kişilerde vardir.

doğuştan gelen değil de küçük yaşlardan itibaren oluşan özgüven kavramıyla ilgili. bunu da sonradan neden özgüvensiz olduğunu keşfederek ve üstünde çalışarak başarabilirsin ama kolay değildir.
bir de başka insanları pek sallamayacaksın.
ayrıca ülkemize özgü olarak; bağıran çağıran, hafif çirkefe yatan, sürekli haklı olduğunu düşünen insanları haklı bulma gibi bir durum var

Aslında böyle bir insan da olmak istemiyorum ama her gün örneklerini gördükçe zoruna gidiyor insanın. Tiple de alakalı bir şey ama insan neden kendi hemcinsine güzel/yakışıklı diye ona iyi davranır ki? Bazen nedenini biliyorum, sırf o kişinin çevresinden faydalanabilmek için yapıyorlar.
Ama bazı insanlar tipten bağımsız konuşmalarıyla da etkiliyor, insanına göre cümleler, kelimeler seçiyor. Böyle bir insan sonradan olunabilir pek tabi.

DNA işi sonradan zor dostum.

Benimle calisan boyle bir kadin var.kadin herkesin arkasindan inanilmaz igrenc yorumumlar dedikodular yapip sonra da onlarla asiri samimi oluyor.bence igrenclimten baska bir sey degil.neticede herkes onu cok seviyor cok dilli konuşkan ama bes para etmezin biri.tabii bunu onlar biliyor mu bilmiyor.işini yürütüyor mu yürütüyor.karaketer meselesi bu karaktersizligi kendine kabul ettirirsen neden olmasin.

Mobil bankacılıktan yatırımlar bölümünden dolar al/sat yapabilirsin.
Öncesinde hesaplar adımında dolar hesabı açman gerekebilir.

oluyor ama önce dolar döviz hesabı açmanız lazım. İnternet bankacılığından açabilirsiniz. Ardından tl hesabınızdaki parayla dolar alıp döviz hesabınıza geçmesini sağlayabilirsiniz.

dolar 3.60 iken 1000tlye dolar aldım diyelim 277 dolar gibi bişey oluyor. dolar 3.90 olduğunda satsam 1083 tl oluyor. hesaplarım doğru mudur? bu parayı istediğim zaman çekebilir miyim? mesela 3.93 oldu istediğim rakama ulaştı hemen çat diye doları liraya çevirebilir myim? daha yeniyim sorularımı mazur görün.

Çevirebilirsin.
Dönüşüm işlemlerini mesai saatleri içinde yaparsan kurdan ötürü zararın minimum düzeyde olur. Piyasalar kapalıyken banka sana daha kötü kurdan işlem yaptırır.

evet istediğin zaman çekebilirsin.

ama bankaların kurları birbirlerinden ve genel kurdan farklı olur. şu anda dolar 3,59 ise iş bankasında sallıyorum 3,60 tan dolar alırsın. dolar 3.90 olduğunda da iş bankasında sallıyorum 3.88'den bozdurursun.

ha bankaya göre düşüyor yani fiyatlar. düşmesinin sebebi bankanın bu işlemden kar elde etmesi midir? ayrıca hesaba max ne kadar yatırılır öğrenebilir miyim?

Yatırmanın bir sınırı yok. İstediğin kadar yatır / çek.
Tabii banka ne kadar düşükten alıp yüksekten satarsa o kadar kar ediyor.

hesabın garanti bankasındaysa internetten dolar hesabı açabiliyorsun ama limiti 0 oluyor. dolar almak için şubeye gidip limit arttırımı yapman gerekiyor.

madem niye internetten hesap açmaya izin veriyorlar bilemiyorum. garanti işte.

iş bankası işte üniversiteli. daha önce başka bankanın banka kartım vardı onun hesaba 100 tl limiti vardı daha fazla yatıramıyorduk. şu an baktım iş bankasına onun hesap limitini göremedim ama günlük para yatırma limiti yazıyor 500 tl değiştiremedim. yani bankamatiğe gitsem 1000tlyi bir günde yatıramıyorum 2 ye bölüp 2 günde yatırabiliyorum.
şu an dolar hesabı açmadım belki bizde de öyle birşey vardır.
bir ton sorun çıktı valla.

alisma zaten. uyku uyudugun zaman vucudun onarimdan geciyor, hatiralar-ogrendigin bilgiler dosyalaniyor. yara bere agri yorgunluk gideriliyor daha hizli iyilesiyorsun. ayni zamanda ruhsal saglik ve hormon dengesi bakimindan da onemli bu. saglikli bir vucuda sahip oldugun ici nbence azicik uykusuz kalinca dengen bozuluyor.

Öncelikle (bkz: duyuru nick uyumu)

Alışılmaz. Gün içinde bir iki saat uyuyabilmeyi öğrendim. Sabah sınavım varsa eve geldiğim zaman iki saat uyuyup günün geri kalanına öyle devam ederim. Uyuyacak yer ya da zaman yoksa da erken yatmayı bilmek lazım. Saatler 23.00 olunca çekip gidebilirsen sabah 8-9'a kadar fazlasıyla uyumuş olursun.

çoğu zaman gece 3'e kadar çalışıp yatıp sabah 7'de işe gidiyorum işe gider gitmez lavaboya gidip yüzümü yıkıyorum odada hemen 1 çay 1 sade kahve içiyorum. (tabi sende çarpıntı yapıyormuş :() gün içinde sürekli şirket içinde inip çıktığım için uyku hissetmiyorum öğle yemeğinde abanmıyorum hafif bişeyler atıştırıp çay kahve devam.

Yani evet uyku ilaç resmen, alışma bence de. Filmlerde bile hastayı uyutuyolar ki daha çabuk toparlasın diye. Film de olsa doktor adam sonuçta bi bildiği vardır. Ben de az uyusam ruh gibi geziyorum ve buna alıştım maalesef. Ama uykusuzluga dayanamamamizin sebebi sağlıkli bir vucuda sahip olmaktan ziyade zayıf bir metabolizmaya işaret bence. Bence yani.. doktor degilim sonuçta ama babam aktar, o kadar tahmin yapabileyim dimi?

Askere gidebilirsin. Sadece ve sadece 1 saatlik uykuyla sivil hayatımda 1 aya sığdıramayacağım şeyleri o uykusuzlukla 1 güne sığdırabilmiştim. Bu tabii tercih değil mecburiyet.

nickine bakınca kahkaha attım ya tanrı da seni güldürsün lol

Yoo

nefes kesilmesi gibi değil de, derince bir iç çekmişim gibi oldu başlar başlamaz sonsuza kadar giden güneşler kısmında.

bende bir şey olmadı

keske yaslanmayip galaksiyi kesfedisimizi gorebilsem diye ic gecirdim ben. su an kucucuk ayrintilari goruyoruz. Kim bilir 10 bin yil sonra yasayan insanlar neler gorecek, nerelere gidecek. :(

@yons gerçekten öyle şeyleri göremeyeceğim için ben de çok üzülüyorum. insanlık tarihinin en heyecanlı yerlerini kaçırıcaz.

www.eksiduyuru.com

şunu da dene bakalım.

i.giphy.com

normal oyle olmasi. kontrol seansindan sonra 1 haftaya tamamen dokulmus olur. acimamasi cok normal degil tabi aci esigin de onemli bu noktada.

1. tisho bu konuda en guvenilir. fiyatlar da uygun: www.tisho.com
2. istedigin renkte tisorte istedigin baskiyi basarlar.
3. ucuncu resim de cok guzelmis ama sadece rigby ve mordecai'nin oldugu da olabilir. arada kaldim.
4. sanirim evet.

Sanki bir Reservoir Dogs göndermesi var gibi ama sanki. Çok emin değilim: www.indiewire.com

@tel tokasini duzelten samuray olabilir evet. Ama birbirlerinin omuzlarına dokunmuşlar ya ben daha çok ona benzer birşey vardır belki diye düşünmüştüm.

"Onun gönderme olduğunu düşünmüyorum." demeyeceğim, gözden kaçan bir şey illaki olabilir. Sadece, herhangi bir bölümde bu sahnenin geçmediğini biliyorum. Net bir cevabım yok maalesef omuz konusunda :)

krem peynir + 1 diode'da acı daha fazla.

Alexandrite için de cihazın markası önemli, bildiğim kadarıyla (yanlış biliyorsam düzeltsinler) cynosure en iyisiydi diye hatırlıyorum. Her kampanyalı yer etkili değil yani. Hatta kampanyaların çoğu çöpe giden para demek, bu tarz yerlerde iyi cihaz kullanılmaz ve %80 etki göreceğiniz varsa %30 etki görürsünüz diyelim kabaca. Doktor olan epilasyon merkezlerini ya da özel hastaneleri tercih etmek daha güvenli olabilir. Kıl yapısına göre doktor yönlendiriyor. Benim henüz 4 seans oldu ancak 7-8 aylık bir süreç geçti henüz, 4 seansım daha var şimdiden koltuk altı %60-70 gitti diyebilirim.

1- alexandrite gittikçe doz artışı olduğu için hayatının acısını yaşıyorsun. diode için kimisi çok acılı, kimisi 0 acı diyor ben anlamadım. denemedim de. tüy tipine göre değişiyor diye biliyorum. beyaz ten, kıl tipi falan.
2- koltuk altı ilk seansta belirgin azaldı sonra baya azaldı. benim en acısız ve en memnun kaldığım yer buydu.
3-her salonda her makine olmayabiliyor. estetik-med'e gittim arkadaşlarım da öyle. tüyler iyice azaldığında ve sarı tüylere diode önerebiliyorlar. bir arkadaşım o şekilde başka şubede işlem gördü makine değiştiği için.
4- kampanya tercih etmelisin. tek tek baş edilir gibi değil. benim çok kısa sürdü, tüylü biri değilim pek. ama çok uzun süren hikayeler var.

kadın mısın öncelikle? eğer kadınsan, bir hormon testi yaptırmanı öneriyor bazı yerler. polikistik over vakalarında tüyler azalmadığı için kişi sonradan uzun süren işlemler yüzünden memnuniyetsiz kalabiliyor. bir arkadaşıma bu sayede teşhis konmuştu. tedavisinden sonra epilasyona başladı.

kolay gelsin.

Motion sickness. Eski oyunlarda hareketlerde oluyormuş millete. Bi arkadaşıma da oluyor sürekli. Oyun oynayamıyor. Bende bi sorun yok

Aynı sorun bende de var. Gta bile oynarken bulanıyordu.

gözlerin bozuk olabilir mi ya da numarası ilerlemiş falan?

@snape yok gözlerim bozuk değil

"...pewdiepieın yeni çektiği residen evil 7 videolarını takip ediyorum ama acayip fena oluyorum..." ben de:( bundan önce video izlerken başıma gelmemişti.
oyunun eskiliği ile alakası yok. first person oynadığım oyunlarda midem bulanıyor, başım dönüyor. zamanında çözümü var mı diye araştırıp bir şey bulamamıştım.

Ben de başka kanaldan Resident Evil izliyorum, hem oyunu çekenler bundan şikayetçi hem de ben. Oyunla alakası olabilir mi? Çünkü çok oyun oynarım daha önce hiç olmamıştı böyle bişey.

@skey295 yok sadece bu oyun değil. aklıma gelenlerden mesela amnesia, outlast falan ve daha birçok oyun da bulantı, baş ağrısı yapıyor. Ama bu oyun diğer oyunlara göre biraz fazla sarsıntılı bir oyun sanırım.

oluyor. benim arkadaşım counter strike oynarken kusacak gibi oluyordu adeta. ilk başlarda inanmamıştık ama 1-2 kişide daha gördüm. sebebini bilmiyorum ama.

ya bu www.kitapyurdu.com

ya www.amazon.com

ya da bu www.amazon.com

okumadım ben aratınca bunlar geldi yardımcı olur belki

@qazaqwsx üçüne baktım üçü de değil maalesef. teşekkürler yardım için.

@asilov yok o kesinlikle değil.

wi-fi gibi kapat at tuşu olacağını sanmıyorum onda. WAN ayarlarından bişiyi değiştir, ayarlarını boz yani aletin ancak öyle olur :) internet istediğin zaman eski haline getirirsin.

bağlantı ayarlarında kullanıcı adını değiştir ve kaydet internete bağlanmaz. başına bir harf ekleyebilirsin mesela.

modemde internet ışığı gitsin istiyorum. Evdekiler bakınca aaa internet gitmiş desinler. Yapamaz mıyım bu şekilde. Ama sonra benim düzeltebilmem lazım. Gerçi internet giderse modem arayüzüne tekrar bağlanamam sanırım. İmkansız birşey mi istiyorum?

mr.goodcat'in söylediğini yaparsan internet gider. ışık da söner.

splitterdan modeme gelen kabloyu da çıkarabilirsin. yani modem ucu takılı olur ama diğer ucunu splitter'dan çıkar. ya da zayıflat. takılı gibi görünsün ama aslında temas etmesin dişler falan...

@mr.goodcat
@himmet dayi
internet kullanıcı adını değiştir diyorsunuz demi. internet giderse tekrar bağlanabilir miyim peki?

evet bağlanabilirsin. modem arayüzüne girebilmen için internete ihtiyacın yok.

kısa süreli istiyorsan resetleyebilirsin.

ama @kisa bisey olsun istemistim'in onerisi mantıklı

İnternet kullanıcı adının başına harf koydum internet düştü ama ışık hala yanıyor. Neyse şimdilik idare eder. Splitterın kablosunu çıkarın demişsiniz spliter yok bende direk internet kablosu bağlı telefonla internet farklı sağlayıcılarda çünkü. Teşekkürler cevaplar için.

trackeri indirip tekrar torrent üzerinden çalıştırmalısın

böyle bulamazsın, ufak birşey hatırlıyorsan kolektif bilinçle ortaya çıkarırız :)

@freebird daha önce duyuruda sormuştum ama bilen çıkmadı anımsayan çıktı. Tekrar anlatayım o zaman klibi :)
Klipteki tipler ellerinde gitar olan fosforlu kıyafetler giymiş tipler. Şarkı elektronik gibi sanki tam emin değilim. Kanal1 ya da kanal6 vardı eskiden orda izlemiştim gecenin bir vakti. Saçma birşeydi sanki ama bulamadığım için kafama takılıp durdu kaç senedir.

Rus klibi vardı öyle (kolektif bilince katkı)

foo fighters'ın klipleri güzel senaryolu olur. learning to fly, hero, everlong, big me, resolve...

@neynep hangi rus klibidir o belki aradığım kliptir.

Ben de kaç gündür bunu hatırlamaya çalışıyorum, tabii buysa:

Roy vedas, fragments of life:youtu.be

www.youtube.com

@godoşu beklerken
@yirmisantim
ikiside değil maalesef

kaç kişiler, hiçbir şey mi hatırlamıyorsun? cinsiyetleri ne? hepsi mi fosforlu giyinmiş? atmosfer nasıl, temalı bir klip mi, gece gündüz falan var mı yoksa eiffel 65'ın blue'su gibi yapay bir ortam mı var? elektronik olup olmadığına neden emin değilsin? daha doğrusu bu müzik kesinlikle ne değildir mesela?

@godoşu beklerken çok küçükken izlediğim için pek hatırlayamıyorum. 4 kişilerdi sanırım. Kadın gibiydiler. Hepsi fosforlu giymiş. Arka plan karanlık. Yapay ortam yok. Sanki basamak falan vardı klipte arada bir inip çıkıyorlardı. Elektronik olduğuna emin değilim çünkü rock müzikte olabilir ellerindeki gitarı aksesuar olarak kullanmış olabilirler.

Çok zor oldu ama buldum :)
Tekrar bakınca cevap bu değil, dedim ama en azından güleriz :D

www.facebook.com

@neynep video güzelmiş adamı sevdim :)

o zaman daft punk around the world olamaz. aklıma geldikçe yazayım bari de daha fazla şey elimine olsun.

(kanal1'dir bu arada o. aslında vh1'dır yani tahminim. ya da nr1. eğer öyleyse en kıyıda köşede kalmış şeylerden birinden bahsediyorolabilirsin.)

@godoş daft punk değil çoğu klibine baktım. Kıyıda köşede kalmış bir şarkı olduğu doğrudur. muhtemelen bir daha ortaya çıkmadılar.

sanırım dediğin klibi biliyorum. glam rock yapan müzisyenler gibiydi tipleri, saçlar kocaman kabartılmıştı falan. gitarlar şu şekildeydi:

www.dv247.de

ama şarkı rock gibi değildi. elektronik değil de dım tıslı mıydı doğru mu hatırlıyorum?

@dedimmidemedimmi evet evet aynen rock değil o yüzden elektronik dedim ama dımtıslı birşeydi. Lütfen hatırla ismini :)

hatırlayamıyorum :/ sanki nakaratta sonu "guitaarr" diye biten bir şey mi söylüyordu? hayal meyal aklımda. internette de hiç çıkmıyor böyle bir şey :/ akşam biraz daha bakayım.

bir de beyaz renkli bir odada çalıyorlardı, stüdyo gibi bir yer gibi sanki. rüya mı gerçek mi ayırt edemiyorum şu an :D

muhtemelen değildir (kadın değiller) ama fosforlu ve gitarlı 90lar sayko klip deyince aklıma şu geldi: rhcp give it away
www.youtube.com

Peggy kesinlikle o değil yahu çünkü rap-rock biseyi kesin hatırlardı vatandaş. Hay dert oldu bana ya iyi mi.
simdi bunun 80 sonları olması muhtemel bence de. Anladığım kadarıyla büyük grupları da düşünmeyeceğiz.

@godoşu beklerken evet büyük grup değil muhtemelen. Ben yıllardır arıyorum bu klibi saçma bir sürü video izledim ama hala bulamadım. İngilizcem iyi olsa redditte falan arardım belki.

Abi uyusan iyi olacak galiba.kendi kendine sesler falan hayra alemet degil

Kulak çınlaması ya da vınlaması(?) gibiyse, kulakla ilgili olabilir. Adres kbb.

Ben galiba ne demek istediğini anlıyorum :D Arada bende de oluyor. Kas, bağ vs. hareketleri değil mi onlar?

@dessy bilmem ondan mı :)?
@manuel mandalina yok çınlama falan değil ciğ ciğ gibi bir ses.

benim kafamın içinde de "fuuuuu" diye rüzgar eserdi sonra tansiyonumu ölçtürdüm ayakta duramayacak kadar düşük çıktı ama ayaktaydım.

Saydıklarının hepsini yer sünnetler bile. Ton balığı çok verme ama.

Yer tabi. Ayrica almak isterseniz hepsiburada'da 1 kg'lik kedi mamasi 5 lira. Bizim sokaktakiler cok sevdi bu mamayi da :)

Balikta bazen sasirabiliyorlar, ama ton baligi daha rahat yer. Cok yaglj olmasin ama ishal olur.

www.youtube.com

belki bilinenleri paylaşıyorum ama olsun:
travis - closer : www.youtube.com
anouk - i am a cliche : www.youtube.com
beyoncé - all night : vimeo.com
beyoncé - flaws and all : www.youtube.com
beyoncé - smash into you : www.youtube.com
björk - come to me : www.youtube.com
kesha - wonderland : www.youtube.com
lady antebellum - need you know : www.youtube.com
lana del rey - money honey : www.youtube.com
marina kaye - homeless : www.youtube.com
maria mena - just hold me : www.youtube.com
of montreal - jimmy (mia cover) : www.youtube.com
the cranberries - what's on my mind : www.youtube.com
x ambassadors - renegades : www.youtube.com

sayın arkadasım
windows 7 candır
1 - iso yazdır diye bir secenek vardır cdrom yazdıran programda onunla yazdır
alternatif olarak usb yi windows cdsi gibi hazırlama programları var
2 - cd takili kalacak bilgisayar acilirken del f10 esc gibi tuslara basarak boot edecegin yeri sececeksin
3 - yok
4 - windows kurarken sana kurabilecegin yerleri gosterecek c yi secersin ( boyutunu not al )
5 - driverler programlar gidecek evet
sana taktik
a ) double driver diye driver yedekleme programı var format atmadan kur onu sonra geri calistir driverlar gelir
b ) internete baglayabilirsen slimdrivers diye bir program var her seyi yapiyor biraz kurcalarsin akarsın

Bonus :
madem yeni format atacaksin
240 gb lik bir ssd al ya da paran azsa 120 gb lık al
rahat et
ssd siz makina kullanılmaz bu devirde.

kolay gelsin
yapamazsan yaz

1. nero'da write iso to cd diye bir seçenek olması lazım.
2. bilgisayar açılırken ilk cd'den boot etmesini sağlamanız gerekir biostan yapılır bu ayar
3.?
4. c ve d diye önceden böldüyseniz sadece c nin formatlanmasını sağlayabilirsiniz.
5. driver booster tarzı programlar kendileri bulabiliyor, bir kısmını windows kendi buluyor.

Aklima ilk burun geldi.

boyun ve göğüs kısmı

bel olabilir mi? banyodayken belime sıcak su değmediği sürece üşüyorum ben mesela. belden suyu salınca problem kalmıyo.

Sırt

En çok üşüyen.. Vücut sıcaklığının en çok kaybedildiği noktalar var. Bunlar boyun ve yukarısı kafa, kasiklar ve koltuk altları. Tamamen giyinik insanlardan bahsediyorum. Kasık olayı da denize atlayınca gres yağı sürün denir kasık ve koltukaltlarina, oradan seyettim. Denizde hayatı idame.

Ayaklar,kafa, kasıklar ve koltuk altları.

el, ayak ve baş. vücut ısısının yüzde 70'i buralardan gider. bunları sıcak tutacaksın.

sırt, boyun, ayaklar. ben en çok buraları üşütünce kapıyorum şifayı.

Ben öyle bir yer ya da yerlerin olduğunu düşünmüyorum. Hatta aksine dengesiz şekilde bazı yerleri sıkı giyinip bazı yerleri açıkta bırakmak daha fazla üşümeye yol açıyor ve mesela göğsünü sıcak hissettiğin için bacaklarının üşüdüğünü anlamayabiliyorsun.

Nedense gerdan dedigimiz bolge acik olursa bende (v yaka giyersem mesela) direkt usumeye basliyorum.

Bir de ayak. Ayaklar onemli. El cok da sey degil.
Bel de onemli. Su dusuk belli pantolon modasi bitti de belimizi usutmuyoruz ^^

En önemlisi ayak. Yatarken de kasıklarınla göğsüne kadar olan bölgeyi örtmelisin. Sadece karın ya da göbek diye geçiştirmek istemedim.

waking life
www.imdb.com

dizi
(bkz: the booth at the end)

K-pax the man from earthe benziyormuş. İzlemedim ama olsun.

Frequencies izle

Grand Canyon (1991)

naked

felsefik konuşmaları yoktur ama felsefenin doruk noktasına çıkan ve üzerine bolca konuşulabilecek bir alt felsefesi olan; kynodontas

my dinner with andre

Naked +1, Waking Life +1.

Waking life birkaç felsefi düşünceyi bilimle harmanlayıp sunuyor, eğer felsefeyle ilgilenen biriysen sana bilmediğin bir şey anlatmaz ve sıkılabilirsin ama büyük ihtimalle yeni bir şeyler bulursun.

The Last Supper(1995)

Bir Adam Yaratmak
youtu.be

Powder - www.imdb.com

@conrad maalesef izledim

www.turkcealtyazi.org

The Thirteenth Floor (1999)

bilindik bi film ama yine de önereyim, contact

primer vardı ama?
bir de i origins.

Thirteen floor, primer izledim bu filmleri. Contact filmini izlemedim ama nedense dandikmiş gibi geliyor.

abi bence uyusan iyi olur :P

midnight speacial

Contact'a dandik diyen adamı Kozmos çarpar.

Bilime meraklı insanların kaçırmaması gereken çok iyi bir film.

Contact filmini izleyeyim o zaman olumlu yorumlar yapmışlar.

inceden sırlar dünyası hissi veriyo ikaz edeyim ama ben yine de sevmiştim:
I origins

Sphere

Contact +1 powder +1

Üç boyutlu tabi arkasına geçersin ama kara olduğu için iki boyutlu gözüküyor. Mesela google'da vantablack diye ara, dünyanın en siyah maddesi. Aslında bu madde alüminyum folyo üzerine kaplanıyor. Yani üzerinde hep kırışıklıklar felan var ama nasıl da iki boyutlu gözüküyor. Aynı onun gibi.

boyut yok

aslında görülemiyo da

ışığı ve mekanı emdiği için

soruna cevaben : sen nereye bakarsan o sana bakıyo

ilacın bu:

www.dr.com.tr

@mattiadestro iyi bari ucuzmuş kitap alır okurum ehe.

Attığın linkin altındaki yorum dikkatimi çekti. Kara deliğe gittikçe yaklaşırsın yaklaşırsın ama hiçbir zaman ulaşamazsın diyor. Bence dediği mantıklı, çünkü biz yaklaştıkça zaman yavaşlar ve ulaşmamızla zamanın durması aynı anda gerçekleşir. Böylece ulaştığımızın farkına varamayız. Ama 4. Boyut nevzuunu aştığımızı düşünürsek gifteki görüntü çok plastik geldi bana. Yaklaşırken nasıl görünüyorsa ayrılırken de öyle görünür. Biz neresinden bakarsak iki boyutlu olarak görüyoruz ama aslında kağıt gibi bişi değil.

Ben de aynen senin gibiyim, müzik sevilmez mi ama evet beni yoruyor. Müzik dinlediğimde kafam dağılıyor.

ilginç ama ben de çok yoruluyorum. kafamın içinde sürekli biri konuşuyomuş gibi yoruyor inan.

sekil-zemin iliskisi diye bir sey vardi gestalt a bagliydi sanirim.

misaal klasik muzik dinliyorsun, söz yok ve bir yandan ders calisiyosun. eger bir muzik ogrencisi veya mezunuysan, parcanin armonisine, tonuna, vs bisuru seyine kafan gidebiliyor ve fazladan yorabiliyor seni. yani burda sekil muzik oldu, zemin ders oldu. oysa seklin ders olmasi gerekiyordu.

ayni sekilde sen de belki sozlere cok odaklanip kafani zorladin veya o sarkilar senin belli donemlerini hatirlatip yordu.

eger bunla alakali degilse, nickinizden tahminle az uykunun da konsatrasyon problemi yarattigini dusunebiliriz.

@la traviata ders çalışırken hiçbir şekilde müzik dinlemiyorum. Uyku saatlerim her zaman düzensizdir belki ondandır diycem ama sanmam. Şarkılar duygu durumumu çok etkileyip beynimi olumsuz etkiliyor olabilir.

Hangi tür müzikleri dinliyorsun? O da önemli.

opensubtitles.org'da vardir. yoksa hicbir yerde yoktur.

@hopeless ordakilerde düzgün değil neyle çevirmişler bu altyazıları anlamadım bir iki kelime tutuyor onun dışında hiçbiri uymuyor.

bilmiyorum bakmadim. hepsi ayni kalitesizlikte olamaz ama elindeki video'yla uyumlu olamayabilir tabii. cevirinin cevirisi de olabilirler.

@hopeless çevrinin çevirisi değil maalesef kelimeyi yanlış yazıyor. muhtemelen google translate gibi duyduğunu çeviren bişeyle çevirmişler. kelimeyi saçma sapan yazıyor mesela what kelimesini but şeklinde çevirimişler ya da w?thy gibi saçma sapan ne olduğu belli olmayan kelimeye çevirmişler. muhtemelen bulamıycam düzgün altyazısını. artık kendimce anlayabildiğim kadarıyla yetinicem.

subscene.com'u dene

maalesef orasıda aynı altyazı indirdim baktım.

www.turkcealtyazi.org bi dene istersen, sezon birin ingilizce var

Ha eklemeyi unutmuşum türkçe altyazısı olan bölümlerin ingilizcesini aramıyorum. 5.sezon ve sonrasını arıyorum.

malesef yok oğlu yok. dünyanın en güzel komedi dizisidir ama bir insan evladı türkçeye çevirip de internete koymuyor.

@mavi topolino aynen ya gülmekten çatlamak istiyorum ama altyazısı yok.

İtunesden almam için iphonumun mu olması gerek? Beleş bulamaz mıyım?

@grimavi link atabilir misiniz ben arattım youtubeda bulamadım çok mu karışık arattım acaba nokia alarm clock falan filan yazdım çıkmadı.

www.youtube.com

Bu da 94 ten 2014 arasındaki evrimi
www.youtube.com

@ofkeyle kalkanın bu değil benim dediğim. Ben alarm melodisini arıyorum dıt dıdıdıt falan diye düz bir melodi nokia 6300ın alarm müziği hatta aradığım direk.

Yanlış mı anlattım acaba çalar saat müziğini arıyorum.

şu mu www.zedge.net

Şu mu aradığın? Videonun ortalarına doğru çalıyor:
www.youtube.com

@komsu komsunun yok bu değil maalesef

@harzem evet aynen bu ama düzgün kaydı yok hiçbir yerde.

Zedge var ister uygulamayı indir bak, ister netten direk gir. İstediğin herşeyin melodiye çevrilmiş hali mevcut. Bakımdım ama istediğin tonu tam bulamadım. Nokia Classic, Nokia Classic alarm gibi anahtar kelimelerle bir arat. Nokia melodileri bolca çıkıyor.

www.zedge.net

@komsu komsunun en benzeyen buymuş teşekkürler. asıl aradığım bunun biraz daha yavaşı daha yumuşak tonlusu harzemin attığı linkteki gibi olanı. zedgeden bakayım ben belki tam aradığımı bulurum.

bir çeşit meyve tohumu da olabilir.

sideways
as good as it gets olabilir belki
klass-2007

edit: komik kısmını atlamışım. klass dram filmi zaten diğer ikisi az biraz komik. komedi filmi arıyorsanız bunlar olmaz. pardon :)

ghost world, garden state, rushmore, bottle rocket, the squid and the whale

ek: freaks & geeks var bir de dizi, çok tavsiye ederim.

Revenge of the nerds

19 lt'lerin çubuğu tek olmuyor zaten, sığmazsa bir çubuğu çıkartın.

@ardacan pompanın paketinde bilgi yok. Ama pompanın iç kısmına baktım 3 tane farklı çapta çember vardı. Uyumlu mudur sizce?
@mungojerry evet içinde 3 tane falan çubuk vardı. Ama asıl önemli yer pompanın ağzı değil mi?

Ağzı önemli ancak çubuğun şişenin dibine kadar inmesi lazım ki sonuna kadar kullanabilin.

Farklı farklı pompalar var mı bilmiyorum ama standart olanlar değil. Bazen 10 litre aldığım oluyor bakkaldan. Şu alt kısmındaki sıkma vidası kısmı falan ağzına uyumlu olmadığından hava alıyor ve çok zor oluyor 20-30 basışta azıcık akıyor neredeyse.