[]

Annemin, gelinini evden kovması. Benim her şeye sırtımı dönmem.

Biraz uzun olacak kusura bakmayın. Genel olarak içimi de dökeceğim. Olay 3 ay önce falan yaşandı. İnsanlar detay bilmeden annedir, haklıdır, bir şey görmüştür falan diyor ama detay bilince de öyle denilecek mi yoksa ben mi yanlış düşünüyorum merak ediyorum.

Şimdi öncelikle annemdeki sıkıntının temeline inmem ve ondan biraz bahsetmem gerekiyor. Kendisi öğretmen. 5 kız kardeşler. Hepsi okumuş. Babaları, yani dedem de sınıf öğretmeniymiş. Anneanne hemşire. Yani baktığınız zaman okumuş bir aile denilebilir.

Fakat dedemin yaşantısı, anneannemde nasıl bir rahatsızlık uyandırdıysa, bu bütün kızlarına farklı boyutlarda, farklı şekillerde yansımış durumda. Ve bu yaşantı, anadoluda çok da farklı bir erkek yaşantısı değil.

Nedir bu, dedem insanlara ziyafet vermeyi, yardım etmeyi, ağırlamayı, yemeyi içirmeyi seven bir insanmış. Yaşadıkları ilçede az da olsa tanınır, sevilirlermiş. Fakat dedem 5 kız büyütse de, o döneme göre eve de bir şekilde baksa da.. paraları bir şekilde yemiş etmiş, ihtiyaç olduğunda da anneannemin paraları da istemiş, onda da para bırakmamış. Vefat ettiği ana kadar dönüp baktığımızda, gayet zevkli bir hayat yaşadığını söyleyebilirim.

Babaannem de hep yakınır, bu dedeniz/babanız herkese yardım etti, herkese para dağıttı. Hocam acız diyene verdi, sefiliz diyene verdi, o verilenler geri gelmedi. Borç alanlar da gittiler kendilerine ev araba aldılar. Biz sonra parasızlığımızla kaldık vs. diye. Daha detaylar var da işte genel itibari ile durum böyle. Ve şuanki durumu da öyle çok kötü değil. Sadece içerisinde hep yaşayamadıklarının, olmadıklarının acısı var.

Şimdi bu dedemin bonkörlüğü mü denir iyi niyeti mi saflığımı artık ne ise.. Ders niteliğinde evde anlatıldığı için, "insanlar hep kötüdür, insanlar hep kullanırlar, aman paralarınızı dağıtmayın, aman paralarınızı harcamayın, aman şöyle biriktirin, kendinizi kullandırtmayın, ben tutamadım aman siz tutun" tarzı söylemler ilmek ilmek çocuklara işlemiş. Şimdi bu belli bir boyutta güzel bir farkındalık. Fakat nasıl tesir etti ise kendi aralarında dahi para mevzusu olduğunda kimse kimseye kolay kolay bonkör davranamıyor. Versem mi vermesem mi diye düşünüyor. Ne vericem o bana şöyle şöyle yapmıştı, versem ne olacak eşine yarayacak vs. gibi fitne fücur öz kardeşler içerisinde bile olabiliyor. Birbirlerinin mallarına karşı çekememezlikleri de zaman zaman olabiliyor. Birbirlerine gelip gitmeleri bile benim X im var o yüzden bana geliyorlar tarzında bile olabiliyor. Ama sorsan muhabbet ortamında herkes çok iyi niyetli, herkes birbirinin iyi niyetini ister falan fıstık.

Fakat bu huyların en fazlası da annemde vuku bulmuş. Yani tüm hayatını etkileyecek kadar. Babamla annem ben 2 yaşındayken, 2-3 yıllık evlilerken falan anlaşarak ayrılmışlar. Ben 27 senedir annemle yaşıyorum. İkisini de görüyorum, ikisi de birbiri hakkında pek kötü bir şey söylemese de, bu tarz olaylar olduğunda babama sorduğumda şey dedi, biz evliyken teyzen ziyarete gelmişti başka bir şehirden. Ben de otobüs biletini almıştım. Annen 2 gün ağladı sen niye alıyorsun onun parası mı yok, yok gibi gösteriyorlar sen de kanıyorsun vs. diye. Bu sadece bir tanesi gerisi sen düşün dedi. Ben de şaşırdım ama tahmin edebiliyorum dedim. Veya mesela evi birlikte borçlanarak almışlar, ev annemim üzerineymiş. Babam zaten ben onun hiç bir şeyini istemezdim istemedim de zaten ama annen gitmiş evi annesinin mi ne üstüne yapmış ayrılmadan önce dedi.

Benim gördüğüm de mesela annem evde pahalı bir yiyecek falan varsa annesi babası kardeşi veya normal misafir fark etmez, saklama huyu da var. O yüzden şöyle biraz geniş baktığımda, bu durum aile içinde biraz normal karşılansa da durum çok ciddi.

Tek sevdiğim yani, bir tek oğlu var, benden pek bir şey esirgemediği. Sağ olsun okuttu, ihtiyaçlarımı karşıladı, yurt dışı gördüm, kendi başına evini arabasını aldı falan. Kendi mesela gezmez. Para gidecek diye. Arabaya binmez, eskiyecek veya benzin alınacak diye. Arkadaşlarına gitmez, onlar da bana gelecek bir de bişeyler mi hazırlıycam diye. (Küçükken aile evinde köle gibi çalıştırılmış, o yüzden sevmiyormuş ev işlerini) Bunlar yüzünden yalnız ölecekmiş gibi geliyor 3-5 mal varlıkları içerisinde.

Ben 18 yaşındayken falan evlenmeye karar verdi. şuan 27 yaşındayım. Babam öğretmendi fakat annem kendi halinde, iyi niyetli lise mezunu bile olmayan, öyle durumu da çok iyi olmayan bir adam buldu evlendi. Hiç karışmadım. Annem güçlü, dominant bir kadındır. Daha önce görüştükleri de oldu eğitimli veya maddi durumu çok iyi olanlar fakat bana şey dedi, karışmasındansa, küfretmesindense, şiddet uygulamasındansa böylesi daha iyidir. Yani demek ki sözünü geçireceği birini arıyor.

Fakat zaman sonra gördüm ki annemde ne aşk var ne bir şey. Adamı sadece evin ihtiyaçlarını görsün, motoruyla sağa sola getirsin götürsün, ben bir yandan kendi yatırımımı yapayım, maaşıma hiç dokundurtmayım, oğluma harcayım veya işte evde ses olsun diye seçmiş. Ki sesinden de rahatsız gerçi de neyse. Biraz pısırık da bir adam. Annem parmağında oynatıyor. Ayrı yatıyorlar falan nerdeyse ezelden beri. Adam bu tarz durumlardan, baskılardan, annemin onu arkadaşlarından uzaklaştırmasından falan şikayetçi fakat ben aşık oldum da evlendim diyor. Neyse ki önceden biraz kötü bir evde kirada otururken şimdi daha güzel yerlerde oturuyor falan.. bunların annemin cümleleri daha ne istiyor diyor. O yüzden idare ediyor sanırım. Ben olsam 5dk durmam içeride ve dışarıda o kadar ezildiğim bir yerde ama artık aşk mı var çıkar mı bilmiyorum.

Şimdi böyle bir ortamda, anneme kendi annesi ve kardeşleri diyor ki oğluna bu kadar harcama, kendine tut, kendin gez, kendin harca fakat ama annem imkanı yok öyle bir şey yapamaz. Ben olmasam da yapamaz. Yine de söylenip duruyorlardı. Kafasını nasıl yedilerse, ben bu son olayda al her şeyin senin olsun dediğimde "bak gördün mü demekki sen de para var diye benim yanımdaymışsın, olmayınca gidiyorsun" diyerek, paranoyaklığını bana kadar düşürmüş, beni iyice hayretler içinde bırakmıştır.

Çok az da annemle ilişkime değineceğim; annem hem annelik hem babalık yapmıştır benim büyüme sürecimde ve arkadaş gibiyizdir. Öyle mıç mıç bir ilişkimiz yoktur yani kendisi de çocukken öyle sevilmediği için beni da nasıl seveceğini bilememiş ve öyle bir iletişim dili kuramamışızdır. Ama yine de sevildiğimizi, değer verdiğimizi biliriz. Ve ben anneme ilişkilerim dahil her şeyi anlatmışımdır. Daha doğrusu kendisi fazla burnunu sokmuştur küçüklüğümden beri. Biraz ayıp olacak ama mahalledeki dedikoducu teyzeler gibi kurcalamıştır. Kimle buluştunuz, ne yaptınız, nereye gittiniz, ne dedi, ne yediniz, kim ödedi, arabayla mı gittiniz, uzağa mı gittiniz, bak arkadaşlarını iyi tanı, sen onlara tatlı götürmüştün, onlar sana getire getire bir meyve suyu mu getirmiş tarzında artık kafayı yiyeceğiniz düzeyde bir burnunu sokma durumu oldu. Halbuki illa öyle gelen giden arası bir denge kurmaya çalışılsa bile başka türlü başka zaman zaten faydaları dokunuyor arkadaşlarımın. Ama işte bu sınırları ben koyamadım, suç bende de var fakat çevremde hiç erkek figürü olmadığı için sınırlarımı çizeceğim bir fırsat olmadı. Yani 4 teyze içerisinde büyüdüğüm, dayı olmadığı, amcama da uzak olduğum ve hiç kardeşim olmadığı için bu tarz durumlarda bir "erkek" gibi davranamadığımı, durumları iyi yönetemediğimi düşünüyorum. Fakat burada annemde de suç buluyorum, çünkü bu kadar detay onu ilgilendirmemeli. Yani annem bile olsan sana ne yani ben bir bireyim. Ben sana karışıyor muyum bu kadar da sen beni bu kadar yönlendiriyorsun.

Şimdi derdi ve niyeti kötü değil tabii ki. İnsanlar tarafından kullanılayım istemiyor iyi niyetli gördüğü ve küçükken kandırıp elinden şekerinin çok rahat alınabileceği bir çocuk olduğum için. Ama yöntemi yanlış. Benim de ayarlarımı bozar oldu. Kuruş hesaplar, arkadaşlarıma, kız arkadaşlarıma her şeyi bölüştürür hale geldim. Zaman zaman adım cimriye çıktı. Fakat çok içli, sessiz bir dönemim oldu büyürken. ve insanları iyi gözlemleyebildiğimi düşünüyorum. Yani kullanılma ihtimalim yüksek saf ve iyi niyetli bir çocukluk yaşadım fakat o an bir şey yapamasam bile sonra uzaklaşabilecek bir iradeye sahibim. Fakat annem hiç bir zaman beni öyle farkındalığı yüksek, bilinçli birisi olarak görmedi.

Üniversiteden beri annemin üzerimde bıraktığı bu travmalarla savaştım. Annem gibi yapsam, hiç arkadaşım kalmayacaktı. Hala daha ufak tefek etkilerini yaşıyorum. Sadece kulağıma küpe ederek, ama daha normal davranarak yaşıyorum.

Bir de şöyle bir şey var; dedim ya tüm ilişkilerimde sorar ne yaptınız falan diye. 17 yaşımdan beri hep ilişkilerim vardı. 1 yıllık, 6 yıllık, 1 yıllık 2 yıllık şeklinde.. Ve son ilişkilerimde şöyle kafayı yedirtecek bir durumla karşılaştım.

Mesela diyor ki kız sana hesap ödetiyor mu, elini cebine atıyor mu.. Genelde ben ödüyorum anne işte o 1 ödüyorsa ben 2 veya 3 ödüyorum diyorum. Diyor ki bu kız seni kullanıyor. Bak şimdi :)
Sonra başka bir ilişkim oluyor, yine soruyor. Diyorum ki o konuda çok iyi her zaman elini cebine atıyor, teklif ediyor, o ödemeye çalışıyor, ya o fazla ödüyor ya da eşit ödüyoruz falan diyorum. Bu sefer de diyor ki "e zeki kız tabi seni kafalamaya çalışıyor, elde edinceye kadar elinden geleni yapacak". Arkadaşlar kafayı yersiniz. Herkes mi kötü, herkes mi bizi kullanmaya çalışıyor? Benim seçtiğim insan, benim sevdiğim insan, beni düşünemez mi? böyle bir ihtimal yok mu? Anneme göre yok.

Kendileri erkeklere para harcatırken annelerine sormuş mu? Kendileri erkeklere para harcatırken erkekleri düşünmüşler mi? Bu noktada artık kimse kusura bakmasın, kişi kendinden bilir işi diyorum. Oraya gelicem tekrar.

Şimdi son ve ciddi ilişkime gelelim. Yazlık almıştık tatil beldesinde kendi halinde, kendi başına okumuş, kendi başına çalışmış, kendi ayakları üzerinde durabilen bir diş hekimi ile tanıştım. Flört döneminden sonra ciddiye bindi iş ve gelip gidiyor derken onda yaşamaya başladım.

İş ciddiye binince kendi kendime dedim ki, yahu hiç aklımda yoktu 30umda falan evlenirim diyorum ama ben artık ilişkilerimi öyle yıllarca uzatamam, kadınlar da beklemezler. O yüzden seneye kesin evlenirim, bi bizimkilere sorayım bakalım biz böyle istemeydi, düğündü falan öyle şeyleri halledebilecek miyiz ne durumdayız?

Babama sordum ilk, oğlum ben emekliyim ek işim de yok ki 30k kriptoya yatırmıştık, düştü işte çıkmasını bekliyoruz (niye yatırdınız derseniz biz daha önce zamanında annemle 200k yatırıp para 500k olup da yazlık alınca gaza geldi) bir 20-30k falan da kenarda var başka yok, bununla da anca takı bir iki takı alınır, annene sorsana dedi.

Annem de durup durup patlamış gibi birden dedi ki bu güne kadar baktım hala para mı istiyorsun. Yine doldular mı ne oldu anlamadım. Gayet normal bir soru sordum çünkü beni everin hadi işiniz ne.. demedim ya. Ne istedim anne dedim burslu okudum zaten, kyk mı aldım paşalar gibi ödiycem, geriye kalan şeyler bir çocuğun yetişirkenki harcanabilecek şeyler dedim. O da dedi ki para mı var en son yazlık aldık işte dedi. Ki evet hesaplarını falan bilirim pek parası yok. Fakat tek çocuğum, ne annem ne de babam gördüm ki kenara bi altın maltın koyalım çocuğu daha evlendirmedik daha dememişler. Demeleri gerekmiyor (!). Fakat kimse bana kendin hallet de demedi, ona göre yaşardım, para biriktirirdim. Ve bu arada annem baya sinirli ve disiplinlidir öyle şımarık bir çocuk olamadım yani. Sadece sordum, anne, baba öbür yaz böyle bir şey olsa, altından kalka bilir miyiz ne diyorsunuz? diye. Çünkü çevremde görüyorum yani durumu çok iyi olmayan aileler bile bu tarz kültürel şeyler için bir şeyler ayırıyorlar. Sormaz olaydım. Geceleri başka işte çalışıp para biriktireydim de sormaz olaydım. Kredi falan çekeydim hiç ailemden destek istemeseydim keşke de sormaz olaydım. Bunları yine yapıcam mecbur tabi öyle yan gelip yatayım ailem baksın derdinde değilim zaten yazılım mühendisi olarak çalışıyorum fakat düğünmüş takıymış evlilik hazırlığıymış gibi şeyler konusunda bir hazırlığımın olmamasının gerçeği gün gibi yüzüme vurdu. Neyse dedim biraz zaman kazanayım, kendimi anlatayım. Kız arkadaşım da ailesi de anlayışla karşılar herhalde.

Annem tutturdu dur daha kızı tanımadık, kız seni kafalamış belli ki, sen düğün düşünmezdin, o mu araştırtıyor düğün istiyor, nerede yaşayacağız falan diyor. Bu soruları sen sormuyorsun o sordurtuyor, Bu kız seni paran için kullanıyor vs vs.. Para? Hangi para? Evim yok. Var zannediyordum, bana kadar varmış. Evlenince "el" gelir diye benim değilmiş. Arabamız vardı geçen sene sattık ama.. bana veriyorlar zannediyordum. O kadar karışıyordu ki.. o da bana kadar varmış. Başkasıyla takılınca rahat edemiyormuş evde sonradan anlıyorum. Kızın evi de var arabası da. Maaşı desen beni katlıyor zaten. Bu kız mı beni param için kullanıyor?

Kız arkadaşıma da annemlere bu soruyu yöneltmeden önce dedim ki, sizin adetler neler? O da yakın çevresinden örnekler verdi. Şu öyle yaptı, buna böyle yapıldı, yapılabiliyorsa ben de isterim tabii ki ama olabilecek neyse o olur dedi. Fakat BEN DE BUNLARI İSTERİM BANA DA BUNLARI YAPIN DEMEDİ. Ben de bizimkilere o örneklerle gidince ve hatta duyuruya da sormuştum, anlaşıldı ki kız sanki bunları bunları istiyor. Vay bee biz bedavaya gitmişiz falan diyenler oldu. Çok fena yanlış anlaşıldı bu konuşulanlar. Annem de kıza demediğini bırakmadı. Ki siz de bırakmadınız. Ama yüzüne demedi tabii ki. Kız arkadaşımdan yüzde yüz emin olamasam da ben iyi niyetine ve samimiyetine güveniyorum. Aslına ben ne sorduysam onları anlattı. Ha baştan anlatmayıp diyebilirdi ki ya hayatım ne önemi var yaparız bir şeyler işte.. fakat ben sürekli detay sorduğum için anlattı yani. E bir de Antepliler bir miktar heveslenmiş ve istemiş olabilir klasik şeyleri. Olması gerekenen şeyler bellidir aşağı yukarı yani uçup kaçmadı ki. Annem de diyor ki şu zamanda düğün mü yapılır, ev mi ayarlanılır. Yahu insan der ki siz anlaşın yeter ki bakarız bir hal çaresine.. yok. Şeytan kesildi bir anda.

Dedi ki kız kendisi ev bakıyordu yatırımlık, üstüne biraz koy işte orada oturun dedi. Anne dedim kıza öyle denir mi? Ne var bunda sor dedi. Sordum, bu sefer sanki biz onun malına konmaya çalışıyormuşuz gibi oldu. Çünkü o 5 koysa ben 1-2 koyabilirdim en fazla.

Neyse annem bu düğün ve yapılabilecekler araştırması, kalacak yer araştırması olaylarından bilendiği için ön yargılı idi. İstanbula gitme planı yaptık yine de annemi görmeye gidelim diye. Şans o ki diğer doktorlar doğum iznine falan çıktı, kendisi tek kaldı, izin alamadı, istanbul planı iptal oldu. Sonra neyse zaman geçti annem yazlığa gelecekti biz de öncesinde Antep + babamın yanına memlekete geçeriz diye 1 haftalık izin aldı plan yaptık. Ordan da tekrar yazlığın oraya dönecektik annem de yarı yıl tatilinde geleceği için herkesi görmüş olacaktık plan buydu. Fakat biz Antep'e gidince yollar kapandı, doğal gaz boruları patladı o tarafta derken kaos ortamı, biz orta karadeniz taraflarına doğru çıkamadık. Yani babamın yanına gidemedik. Sahil tarafından aracıyla geri döndük. Yazlıkta ben ve üvey babam kalıyorduk, annem işi gereği istanbuldaydı fakat ben kız arkadaşımla tanıştıktan sonra onun kiralık olarak kaldığı yere yerleşmiş kadar olmuştum. Annem dedi ki bu kız öyle bir fena ki ne seni istanbula getirdi ne babanın yanına götürdü sadece kendi ailesiyle tanıştırdı. Allahım kafayı yiyeceğim. Anne dedim tüm planlar yapılırken ben de vardım, aksilikler yaşanırken ben de vardım. Denk geldi sadece desem de dinletemedim. Bu arada annem dışarıdan çok iyi niyetli, arkadaş canlısı bir insandır arkadaşlarım çok sever. Arka planını ben biliyorum sadece.

Neyse kız arkadaşımı annemle tanıştırdım yine de. Annem pek konuşmadı. Varlıklı gibi gözüküyoruz ama aslında pek bir şeyimiz yok mimvalinde hikayeler anlattı durdu ne alakaysa şimdi durduk yere? Başka da bir şey sormadı hal hatır falan. Sonra kız arkadaşım gitti, annem diyor ki kız da pek suratsız hiç konuşmadı. Burnu havada falan diyor bana. YAHU SEN HİÇ SOHBET ETMEDİN Kİ HAL HATIR SORMADIN Kİ. Ha otoriter bir duruşu var kabul, ama ben öyle seviyorum kime ne? Alıştı tabi pısırık sessiz kızlara. Böyle görünce bi çatışma yaşandı auralar arasında herhalde. Bir de yani annem dışında kız arkadaşımı kimle tanıştırdıysam, herkes çok sevdi. Yakın zamanda babamla tanıştırdım. O da çok sevdi. Ki önceki kız aradaşlarımı sevmediği olmuştu babamın. O yüzden korkuyordum. Kız aradaşım genelde güleçtir yani tatlı bir yüzü var aslında, annem sevmedi sadece. Sinirli bir yanı da var bazen yüzünden anlaşılıyor belki annem ona takılmıştır ben daha efendi sessiz sakinim ezer bu seni falan diye ama.. Annem önceki kız arkadaşlarıma karşı nötrdü. Bi öncekini sevmişti aslında çünkü hep saçını paralıyordu. Fazla iyi niyetliydi. Ama anlaşma seviyesi veya kafa olarak ben zaman sonra yeterli görememiştim. O yüzden ben hiç evlilik dile getirmediğim için, annemin tepkilerini objektif ölçemiyorum.

Neyse tüm bu gerilim ortamında annem bir yandan, teyzelerim bir yandan beni soğutmaya çalıştılar. Bedelli askerliğim çıktı, ortamı iyice gerdiler. Askere bile beni hiç yolcu eden olmadı o günün öncesinde annemle tartıştığım için. Dedim ki Anna bi babam beğenmiyor bi sen beğenmiyorsun ben ikinizin de sevebileceği bir insan bulamam hayat benim hayatım size ne ya size uymak zorunda değil benim seçimlerim diye ağlayarak ufak bir sinir krizi geçirmiştim. Ayrıca yahu bi gideyim geleyim sonra anlatın ne derdiniz varsa ben de açıklayayım. Ben böyle sinirlenince bağırıp çağırında falan annem ben askere gitmeden önce de dedi ki kızın taktiği gördün mü bak bizim aramızı bozdu, aileni aradan çıkarttı ki ben tek başıma rahat rahat seninle yaşabileyim diye.. falan dedi. Neyse ben o üzüntülü ve kafayı yiyecek halde askere gittim. Kız arkadaşım da üzüntümü görünce bi şansımı tekrar deneyeyim diye bizim yazlığa gidip ziyaret etmiş annemleri. Demiş ki kulağıma beni çok üzen suçlamalar geldi, büyük ihtimalle çok da azını duydum fakat beni çok yanlış anladınız isterseniz ben kendimi daha net ifade edeyim falan. Kız arkadaşımın askerde bana dediğine göre uğramış ve çok durmamış annem pek dinlememiş. Fakat ben üzülmeyeyim diye detay vermermiş, meğerse annem kovmuş kendisini. Oğlumun her şeyi benim, evi de benim, arabası da benim(araba yok da işte bir miktar parası duruyor), maaşı da benim. Bunlar olmasa kim ne yapsın onu falan demiş beni de soğutmaya çalışmış. İkinizi de görmek istemiyorum çık dışarı falan demiş.

Sonra ben döndüm askerden işte annemle uzaktan yazışarak ve ses kayıtları ile tekrar tartıştık. Bu olay ve dedikleri için de ayrı kızdım. Dedim ki bu zamana kadar evet baktın sağ olasın fakat bir şeyleri sağlaman, kontrolü de sağlaman gerektiği anlamına gelmiyor. Neyi nasıl kullanacağım, araç ile ne yapacağım, evime kimlerin gidip geldiği, nereye gittiğim, kimlerle görüştüğüm, maaşımı nasıl harcayacağım gibi konularda bir kukla gibi yönlendirebileceğin anlamına gelmiyor. Ben bu şartlar altında bir ev varmış, iyi kötü bir araba varmış gibi hissetmiyorum ki dedim. Özgür oladıktan sonra ben ne yapayım bunları dedim.

Dedi ki hep sana çabaladım hayatımı yaşayamadım bu mu bana reva gördüğün. Yahu kızmayın ama öyle ailemi sömüren bir insan değilim. Annemin yaşayası olsa yaşardı. Para harcamayı sevmiyor ki. Bahanesi oldu. Dedi ki bana hayatı sen yaşatmadım yemedim yedirdim içmedim içirdim.

Ben de dedim ki ben neymişim ya, alın her şeyiniz sizin olsun, üstümdeki mal varlıklarını da alın, borsadaki paraları da alın, hiç birinizi hiç bir şeyinizi istemiyorum, bana güvenmeyecekseniz, benim seçimlerime saygı duymayacaksanız ne yapayım bunları alın hepsi sizin olsun dedim. Evden ne var ne yok bütün eşyalarımı aldım çıktım. Aradan 3 ay geçti annem yarı yarıya kilo vermiş. Ben zaten genel olarak huzursuz ve sinirliyim onlara karşı.

Kız arkadaşım da dedi ki sıkma canın zamanla anlarlar belki, ben de ne yapacağımı nasıl yapacağımı bilmiyorum belki ben de hatalar yapmışımdır ama büyük olan onlar, bizi hiç idare etmeye çalışmadılar, hiç anlamaya çalışmadılar dedi. Ben önceki ilişkilerimde evlilik istemiyorum dedim, laf geldi. İstiyorum dedim, laf geldi. Para mühim değil dedim kullanıldım, biraz şımartılmak istiyorum bari öyle deneyim dedim, yine laf geldi. Ben de bu toplumda nasıl davranacağımı bilmiyorum her hareketim izleniyormuş gibi geliyor dedi. Bekleyelim, anlamazlarsa da biz bize yeteriz dedi. Denilenlere de alınmış olacak ki.. sonra kendisi gitti kredi çekti, ailesinden borç falan aldı tek başına ev aldı. İçine eşya da aldı. Ben kimseye muhtaç değilim çok şükür dedi. (Annem sana güvenerek ev alıyor yardım edersin yükünü hafifletirsin diye demişti) Orada otururuz diyor. Zaten benden 2-3 kat kazanıyor çoğu zaman. Annem neden oğlumun parası için birliktesin dedi.. artık yorumu size bırakıyorum.

Neyse şimdi istemeydi, evlilikti falan hazırlıkları yapıyoruz baba tarafım ile. İnsanlar detay bilmediği için annenle barış diyorlar. Arkadaşlar barışsam da annem evlenince dirlik vermez ki? Eve sen mi bakıyorsun der, seni kullanıyorlar der. Oo kaynanan mı size gelmiş, ona da yedir oh oh falan der. Der yani biliyorum ben. Kendisi öyle yapıyor çünkü. Kişi kendinden bilir işi dediğim kısım o aslında.

Ne yapmalıyım sizce? Şimdi de ben kötü hissediyorum. Ben hep güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel bir düğün yaparım kesin hayali ile yaşarken, şu an her şeye sırtımı döndüm ne evim arabam var ne de düğün yapabiliyorum. Bunu kız arkadaşım çok sorun etmese de ben ediyorum ve kesin o taraflardan laf gelecek bu konuda yani. Bekleyeyim desem, ailesi iş uzasın istemiyor. Ciddilerse gelsinler artık diye bekliyorlar. Ne diyeyim 2-3 sene bekleyin mi diyeyim? Veya başta beklemeye mi alsaydım ilişkiyi evlenilebilecek bir insan bulduğumda ben hazır değili sonra mı görüşelim deseydim olmuyor ki öyle.

Sonuç olarak kız arkadaşım iftiraların aksine bunları sorun etmiyor ama şimdi de ben onun evinde kalmış, onun aracını kullanıyor olacağım. Bir erkek olarak bu biraz gururumu incitiyor. Sırf şu yüzden sığ düşünceli anadolu insanı gibi gelecek planlarını bırakıp kredi çekip araç alasım var. Yoksa şey gibi hissediyorum, bu sefer de bana diyecekler kızı kullanıyor diye. Ne durumlardan ne durumlara düştüm ne yapacağımı bilmiyorum.

Annemlerle geçenlerde kuzenin nişanında denk geldik. Çok muhabbet olmadı ama bir şey olmamış gibi davranıyorlar. Mesajla bişeyler atıyorlar soruyorlar eski zamanlardaki gibi. Sanki söylenenler hiç söylenmemiş gibi. İftiralar hiç atılmamış gibi. Daha ağır şeyler de dedi de şimdi onları söylemeyeyim. Kız arkadaşım ben askerde kaç gün şu anki ev sahibi yaşlı çift var onlarda kalmış günlerce ağlamış ne evlilik meraklısıymışım, ne kötü insanmışım, ne para meraklısıyımışım.. neler neler dendi diye. O yüzden hiç bir şeyin ikimizin için de eskisi gibi olacağını zannetmiyorum anne tarafıma karşı. Nişan düğün falan olursa onları çağırmayı düşünmüyorum. Çünkü tekrar sıkı sıpı olmaya çalışırlarsa yine burunlarını sokacaklar. Akılları başlarına gelmiş midir? Pişmanlar mıdır? Aklıma ölüm kalım falan geliyor. Böyle göçüp gitmesini falan istemem ama ne yapayım elimden de pek bir şey gelmiyor.

Baba tarafımla hayatıma devam edebilirim. O tarafın aile bağlarını daha sıkı pıkı buluyorum. Herkes herkese yardım eder falan. Zaten kız arkadaşım da babamı daha çok sevdi. Daha insancıl daha kültürlü dedi. Daha sıcak davrandı dedi. Babam melek gibi insandır o da herkese yardım eder. Maddi manevi pek düşünmez. Ben biraz ona çekmişim ama annemle yaşaya yaşaya ayarlarım bozuldu işte biraz. Neyse, durumlar böyle. Belki okunmaz bile ama içimi dökmek istedim.

 
Merhaba, hepsini okuyamadım ama annenizde anane durumu travma kalmış gibi, bilişsel birleşmeleri var annesinden muhtemelen. “Paramın olduğunu söylersem alırlar elimden, kaynana eve gelirse evdeki paraları hiç eder gibi.” Bu yüzden ekstrem davranıyor olabilir.

Dedeniz iyilik etmiş epeyce, insanlar paraları geri vermemişler ama belki de o iyiliklerinin yüzü suyu hürmetine anane daha iyi şartlarda yaşamış sonrasında. Neyse, bu başka konu. Yalnız demek istediğim, anane dedeyi nasıl görüyorsa, çocuklar da öyle algılıyor dünyayı biraz, ne yazık ki. Dedeye anane “kocam iyilik yapıyor” deseydi, muhtemelen anne tarafının dünyaya bakışı farklı olacaktı.

Üzüldüm, anneninizin işlevselliğini ve insani ilişkilerini azaltıyor bu durum gördüğüm kadarıyla. Yaşı epey ileridir, terapiye gitsin desem, bilemedim.

Bence anneye şefkatli yaklaşmak ve düşündüğünü anlamak önemli, o zaman yumuşar. Fakat bu sizin için de zor, çünkü direkt hayatınızı etkiliyor.
  • damba  (08.06.22 20:11:25) 
Hepsini okudum akıcı yazmışsınız.

Bence ülkemizde aile bağları çok abartılıyor. Arkadaşlarımıza beş birim müsamaha gösteriyorsak aileye elli birim gösterelim eyvallah. Ama sizinki gibi (benimkiler de zaman zaman öyleydi) aileler sonsuz müsamaha istiyor. Yemedim yedirdim vs acındırmalarına pabuç bırakmayın. Ev araba sattırıp yurtdışı gezisine giden arkadaşlarım oldu ünide. O asgari hayat şartlarınızı sağlamış siz de düzgün bir evlat olmuşsunuz.

Bu yaşananlardan sonra hala ilişkiye bağlanan kız da bence çok zor bulunur. Kendinizi acındırmadan zayıf göstermeden iradeli bir duruş sergileyerek kız arkadaşınıza hissettiklerinizi planlarınızı çok net anlatın. Annenizle görüşmeyi minimumda tutun. Hayırlı olsun. (Mobil olduğum için dan dan yazıyorum ğslup için kbakmayın)
  • selimcigimisik  (08.06.22 20:32:28) 
bana annen hakli gibi geldi, direkt onun agzindan yazinca ben bile manipule oldum sanirim.

Dugun senin sorumlulugun aile yardim etmek zorunda degil.
Insanlarin karakteri de degismez, para harcamayan birine para harcatamazsin tersi de gecerli.

Kiz iyiyse evlen ama bence acele ediyorsun
  • divit  (08.06.22 21:09:29) 
Hepsini okudum. Eğer 20li yaşlarınızın başında, kendi işi, geliri olmayan biri olsanız bu yazdıklarınızı normal karşılardım. Ama 27 yaşına gelmişsiniz, kensi işiniz ama hala ailenizle ilişkilerinizdeki sınırları belirleyemişsiniz. Annenizin nasıl yetiştiği, kocasıyla arasındaki ilişki sizin anne-evlat ilişkinizi alakadar etmiyor. Büyük ihtimal içinizde annenize karşı bir kızgınlık var ama bu kızgınlığı sürdürmenin bir anlamı yok. Sürdürdükçe kendinize ve kendi hayatınızdaki insanlara zarar verirsiniz.

Annenizin sizin düğün masrafınızı karşılamamak istememesi çok ama çok normal. Sizin de, kız arkadaşınızın da geliri var. Öyle başkalarının ailesi yapıyor diye beklentiye girmişsiniz ama bana çok anlamsız geldi bu tavrınız. Birde siz annenizin huyusunu suyunu biliyorsunuz ne diye kız arkadaşınızla ilgili bu kadar şeyi ona bahsediyorsunuz, ben yerinizde olsam bu konuda annemin huyunu bildiğim için daha mesafeli davranırdım, daha az şey anlatırdım. Evlilik sürecinde böyle kavgalar çok yaşanıyor. Bu yüzden en doğrusu aileleri işin işine karıştırmadan bu süreci tamamlamaktır.

Bu burunlarını sokma olayına siz engel olacaksınız, bir denge kurmak, aranızdaki ilişkiye bir mesafe koymak zorundasınız.
  • GoodMorningTeacher  (08.06.22 22:11:17) 
Bizim suan 10. ayımız. Bazı şeyler kız arkadaşım tarafından dillendirilmeden önce bile onun aramızda bir gelişim süreci var. Onu bilince yanlış anlaşılmıyor ama bilmeden söylendiğinde yanlış anlaşılmaya açık oluyor. Ama ısrarla neden şeytan gibi görülüyor anlamiyorum. Biz o sıra adetleri falan konustuk sadece. Suan misafirlikteyiz mesela. Kiz arkadasim diyor ki benim ailem kendi diyecek belki gerek yok kizim hic birseye şu hayat pahaliligini gormuyor musunuz diye.. Herkes farkinda diyor.

Kaldi ki kendisi bile suan hic bir sey beklemiyor ki? Birlikte borçlanma konulari acilmisti, onlar da yanlis anlasilmisti fakat suan oyle bir durumda yok her seyi kendim yaparim gerekirse senin yapman gerekenleri de yaparim kimsenin agzina laf vermem bundan sonra agzim yandi dedi.

Mesela şu durumda, kendisini ne ile suclayabiliriz bilmiyorum. Ev araba elimin tersi ile ittim, yok. Bi maasim var. Onu da zaten her ay ya 2 ye ya 10a katliyor kendisi. Benden ne beklentisi olabilir? Evlilik meraklisi olsa.. zaten bu yasina kadar zaten evlenirdi ki ailesi tanidik civarda olmasi konusunda cok israrciymis o zaten kacmis gelmis o kültürden.. benim ve baba tarafimda bir kuşku yok suan annem haric.
  • ananiyimioguz  (08.06.22 22:15:54) 
hepsini okudum. kardeşim diyeceğim şu ki artık yetişkin bir erkeksin. bu her şeyi anneye teyzeye sorma işini bir kenara koy. onlardan bir şey de bekleme, kendi yağında kavrul yuvanı öyle kur. belli ki sizinkiler 3 kuruş verirlerse o evlilikte senden daha çok söz hakkına sahip olurlar. ailenle o çizgiyi çekemezsen sağlıklı bir evlilik yürütmen imkansız. anneni kızın iyi olduğuna falan inandırmak ikna ermek zorunda değilsin. sen ikna olduysan ortalığı fazla bulandırmadan kendi düzenini kur, aileden de kurtul. bayramda seyranda gidersin tabii ama her şeyin de içine sokma. küsme yani iletişimini kesme ama her şeyi de paylaşmak zorunda değilsin bunu da bil. bence kıza da fazla yansıtma bunları, bir noktada pes ettirecek sebepler bunlar. aile ile dengeyi kuramayan erkek en temel boşanma sebeplerinden biri çünkü.

sen istersen kız arkadaşına tüm servetini bile yedirirsin nokta. kime ne. neden bunu açıklamak zorunda hissediyorsun. verilecek tek cevap sana ne yani. ha dediğim gibi aileden para beklemen de yanlış. verirlerse süper ama vermezlerse sal gitsin.
  • roket adam  (09.06.22 00:21:13 ~ 00:30:27) 
okudum, ne kadar içli yazmışsınız, umarım içinize sinen bir şekilde çözümlenir durumlar.

bence iki mesele birbirine çok karışmış, belli ki üzülmesin etmesin diye (belki doğdunuz buyudunuz süre zarfında ondan duyageldiklerinizin de etkisiyle) annenize üzerinizde sizin algıladığınizdan ya da olabileceğinden daha fazla kontrolü olduğu hissini vermişsiniz.

Müstakbel eşiniz alttan almış, bence bu sizin için de bir fırsat çünkü ya annem ya o gibi bir pozisyona mecbur kalmamissiniz. Ama annenizin tavrı da biraz ya o ya beni içeriyor gibi.

İlişkiyi koparıp atmak sizi de üzer mutsuz eder gibi tahmin ediyorum olayları anlatımınizdan. Ondan ziyade biraz sinir çizmek gerek gibi zamana yayılan bir şekilde. Evlendikten sonra da bu anlattığıniz biçimlerde karışmaya kalktığında hop orada dur tarzı ilerlemeniz gerekir herhalde
  • encokbenisevinnolur  (09.06.22 00:36:28) 
Yazının tamamını okudum. Kendi ayaklarının üzerine bastığında, annen ile aramda olan bağı biraz ayırıp, seni rahatsız eden durumları minimuma indirebilirsin ve otomatik olarak bu süreci daha az hasarla atlatabilirdin.

Öncelikle olarak karar vermen gereken durum şu; kuracağın aileni başkasının gözünden mü yaşayacaksın yoksa müstakbel eşin ile mi yaşayacaksın? Bu 1.si. Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için annen tarafı ile görüşmeyi komple kes gibi bir söylemi aklımdan geçirmedim bunda anlaşalım. Lakin annende; senin de özetlediğin gibi, temelden gelen ve iyilik görme tarafına yönlenmeyen bir dürtü olduğu için, anne-aile-eş arasındaki seviye ve çizgiyi koruyamayacaksan; aile temelin kurulmadan darmaduman olur. Benden söylemesi.

Bu kızcağız ile mutlu olacağına inandıysan şayet, annen ve eşin arasına çizgiyi çekip anneni annen eşini de eşin bilip sınırlarını çizip, sadece ve sadece aile birliğine güvenip yoluna devam etmeni öneririm. Maddi manevi olarak bu saat sonrasında aile tabanını oluşturacağın için, iyisi ile kötüsü ile bu yükü kaldıracağına inanıyorsan,düştüğünde eşinin de kolundan tutacağına inanıyorsan bu hedefe ulaşmak için gerekeni yapmanı öneririm. Eş adayın ile oturup olayın tamamını etraflıca ve açıkça, dürüstlük çerçevesinde konuşman ve yola bunun ışığında çıkman senin menfaatine olacaktır. İşin zor, sonu mutlu olsun.
  • oligomer  (09.06.22 02:07:00) 
Ya ben okudum ve dusundum ki, burdaki hataniz annenizin huyunu suyunu bildiginiz halde onun bu spesifik durumda farkli davranacagini dusunmeniz olmus sanki.
Yani bir insan a vakasinda x davranis gosteriyorsa, b vakasinda x davranis gosteriyorsa, c d e vs her seyde x davranisi gosteriyorsa, neden baska bir durumda baska davranacagini dusundunuz ki? "Gelecek performansin en iyi belirteci gecmis performanstir' diyor Adam Grant. Anneniz de nasil bir insan oldugunu (bunu elestirmek icin demiyorum) onlarca yildir gostermis, annenizde bir gariplik yok - istikrarli davraniyor. Dogru, yanlis demiyorum ama davranislari onceki fikir ve tutumlariyla tutarli.

Dugun sizin sorumlulugunuz kismina katiliyorum. Evet bazi aileler cocuklarinin evlenmesi icin para ayiriyor, ev aliyor vs ama bunlar 2022 tutumlari degil. Siz yetiskin bir insansiniz, isiniz gucunuz vardir. 50 birim butceniz varsa o kadarlik evlenirsiniz, 300birim butceniz varsa o kadarlik evlenirsiniz. Aileden destek gelirse ne guzel, gelmezse de zorunlu degiller.

Sizin yapmaniz gereken partnerinizle yapabileceklerinizi net bir sekilde konusmak, butce yapmak, yapmaya razi oldugunuz masraflari belirlemek. Erkeklik gururu falan nedir yani... Annenizin kadin/erkek masraf odeme konusundaki dusunce seklini eski moda bulup, konu size gelince erkeklik gururu da diyemeyiz neticede. Acik fikirlilik oyle secmece olabilecek bir sey degil.

Annenizle de no contact olur, merhaba-merhaba olur, iletisiminizi mumkun oldugunca sinirlamaniz gerekli. Ancak evliliginiz, rutininiz vs bir duzene oturunca, annenizin soylemleriyle sarsilmayacak hale gelip zaman gecince yavas yavas tekrar hayatiniza kendi sinirlariniz cercevesinde sokabilirsiniz.

Aile baglari cok abartiliyor +1
  • sopiro  (09.06.22 07:17:44) 
duyurunun tamamını okudum ama cevaplara sadece şöyle bir bakabildim, o yüzden tekrara girmem umarım.

olaya psikolojik düzlemden yaklaşmaya çalışacağım.

anneniz ailesinden aldığı düşünce kalıplarının çok etkisinde kalmış ve aşırı manipülatif biri.
narsist ebeveyn denen şey aşağı yukarı bu zaten.
kendisi de kendi ailesinin kurbanı olmuş ama bu tamamen onun sorumluluğunda olan bir şey, yani bu farkındalığa sahip olmadan o yolu seçmiş olması ona anlayış göstermeniz gerektiği anlamına gelmiyor.

diğer yandan, bazı insanlar paraya güç kaynağı olarak bakarlar, yani paraya tutunur ve ondan güç alır.
anneniz bu kategoriye giriyor çünkü ailede sevgi ve para kavramları birbirine karışmış durumda.

"benden bir şeyini esirgemez" dediğiniz satırları okurken olaylar tam tahmin ettiğim şekilde gelişti zaten çünkü bu çok tipik bir şema.
maalesef bu yapıdaki insanlar sizin birey olduğunuzu düşünmez, siz onunsunuzdur.
dolayısıyla onun olmamaya karar verdiğiniz anda düşman olursunuz.
ilişkide sınırları aşırı ihlâl edip bunu size sevgi ve ilgi olarak yansıttığı için siz de maalesef bağımlı olmuşsunuz, ki bu da zaten genel olarak beklenen bir durum.

yani annenizle sağlıklı sınırlarınız yok ve annenizden ayrışamamışsınız.
ayrışmak demek küsmek, ayrı eve çıkmak vb. değildir, psikolojik ayrışmadan bahsediyorum.
"e görüşmüyoruz zaten" deseniz de, bilinçaltında işler öyle yürümüyor.

size tavsiyem bu konuda terapi almanız ve evlenmek için biraz beklemeniz.
terapiye gidemeseniz de en azından düzgün bir aile dizimi yapan uzmana gidin.

insanların sinir sistemleri ve bilinçaltları birbirleriyle konuşur.
kız arkadaşınıza karşı pasif duruma düşmeniz, aslında annenizle olan ilişkinin tekrarının yansıması, yani evlendikten sonra "ben annemle evlenmişim" gibi bir dengeye gelmemeniz açısından önce kendi sorununuzu çözün.
babasından dayak yiyen kadının, evlendikten sonra kocasından dayak yemesi gibi bir pattern bahsetmek istediğim şey.
bunun aileden gelenlerle birlikte bilinçaltındaki sevgi kavramlarındaki karışıklıkla ilgisi de var.
buradaki sorun paradan çok daha fazlası çünkü.

annenizi asla düzeltemezsiniz ve düzeltmeye de çalışmamalısınız.
evet, kendi sınırlarınız dahilinde, kendi yağınızda kavrulmanız en doğrusu ama bunu derinlemesine yapabilmeniz lazım ki, sağlıklı olsun.
bu arada annenizle içinizdeki sorunları çözüp yine de görüşmemeyi tercih de edebilirsiniz, yani illa anneyle sağlıklı bir sınır çizilip illa görüşülmeli diye bir şey yok.
ama sınırlar sadece görünür olmamalı, o yüzden işin derinine inmeniz şart çünkü bilinçdışınız sürekli bildiği sinyalleri alıp vermeye devam edecek ve realiteniz de ona göre şekil değiştirecek.

aileden evlenmek konusunda destek almak için konuşmak çok anormal bir şey değil.
illa düğün, dernek, nikah yapılırken masraflar karşılanmamalı ama ben 37 yaşındayım ve bugün evlensem babamdan bana düğün yapmasını istemem, kendi imkanlarımla evlenirim.
ama ben evlenince babam adam gibi bir düğün hediyesi falan bir şey verir mesela.

yani bu bir şekilde aile tarafından onaylandığınızın işareti, para meselesi değil.
sizin yaşadığınız şey, bir illüzyon içinde olduğunuzu fark etmek ve manipülasyona şahit olmak.
aslında sizin değil, kendisinin düşünüldüğünü fark etmeniz ve bunun yarattığı değersizlik duygusu.
dolayısıyla psikolojik olarak bunun boşluğuna düşmüş durumdasınız şu anda.
bu çok grift ama bir o kadar da bilindik bir konu, o yüzden dediğim gibi önce kendi iç dünyanızı çözmek için destek alın ki, evliliğiniz de doğru dinamiklerle yürüsün.

şu anda aslında bir anlamda travmatize olmuş durumdasınız.
arkanızda ve size destek olduğunu sandığınız ebeveyninizin aslında sizi hiç düşünmediği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.

o yüzden annenizin de bir insan olduğunu, onun da travmalarının olduğunu, onun da birileri tarafından manipüle edilmiş olduğunu iç rahatlığı ve anlayışla kabul etmeden, kendi hayatında yaptıklarını samimi şekilde yargılamadan ve onu kendinizden tamamen ayırıp ayrı bir parçaymış gibi görmeye başlamadan evlenmemenizi öneririm.
zaten siz bu sorunları çözmek için harekete geçtiğinizde bunların yansımaları kız arkadaşınızla ilişkinizde de görülecek.
önce bunların çözülmesine biraz izin verin, ne olduğuna bakın derim.
  • blatta hiberna  (09.06.22 09:23:13 ~ 09:27:11) 
Hepsini okudum. Bir önceki duyurularınızı da hatırlıyorum,, kız arkadaşım ne kadar maaş kazanıyor ve sonrasında evlenildiğinde beklentilerini vs. sadece bunlara bağlı kalarak bile sizin annenizi yargılandığınız noktada olduğunuz aşikar. Yani sizde ilişkinin temelinde parayı endekslemişsiniz. Kız arkadaşınızla yapmış olduğunuz konuşmaları annenize direk aktarmanız hata. ‘Kişi kendinden bilir işi dediğim kısım o aslında. ‘ henüz tanımadığı birinin beklentilerini duyunca tepki vermesi gayet normal… Annenizi yok sayarak mutlu olabileceğinizi düşünmüyorum. Bence annenize karşı bir adım atmalısınız, müstakbel eş adayınız ile anneniz arasındaki köprüyü tekrar siz inşaa edebilirsiniz. Tabii iki tarafa da detay anlatmayacaksan:) en güzel mesafe bu bence ;) umarım sorunlarınız bir an önce çözülür, mutluluklar dilerim.


  • Markk  (09.06.22 10:18:26) 
ben senin tepki aldım dediğin duyurunu hatırladım. hatta en çok tepki verenlerden biri bendim. çünkü o duyuruda da bu duyuruda da 'benim anlı şanlı düğünüm olmalı ve bunu annemle babam yapmalı' diyordun. hatta o duyuruda da babanın parası yoktu, şimdi de yok. annenin de yazlığı satmasını vs bekliyordun. kız arkadaşın da 'benim kuzenimin düğünü böyle böyle oldu, ben de isterim.' kafasındaydı.

herkes de sana ortada yanlış olan durumu anlatıyordu ama sen inatla anlamıyordun. aradan o kadar zaman geçmiş ama hala anlamamışsın.

hala diyorsun ki ben güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel düğün yaparım hayali ile yaşarken... sebep? yani çalışıyorsun, kenarda paran yok, e babanın zaten hiç olmamış, annen zaten cimriymiş... sen niye evde oturup bu kadar yokluğun için düğün dernek ev araba hayali kurdun ki? neye güvendin yani, annenin yazlığına mı? gerçekten düşünüyorum ve anlam veremiyorum. annenle aranızdaki ilişki vs konuyla tamamen bağımsız şeyler senin derdin hala para para ve para. zaten ortada para pul yokken ve kimse de sana bi vaat vermemişken sen şimdi kalkıp bi yerden bulun buluşturun bana düğün yapın, araba alın vs diye bekliyorsun. ay yazdıkça sinir oluyorum hala.

ben neredeyse 3 senedir evliyim ve evim yok.
www.youtube.com
hala kredisini ödediğimiz bir arabamız var. inanmayacaksın ama düğün de yapmadık. yani altında donu olmayan insan düğün yapıyor diye biz de yapmak zorunda mıyız? sen de zorunda değilsin.

yani şu devirde kimsenin ailesi senin beklentilerini karşılayacak kadar zengin değil, ama insanlar bi şekilde yola koyup evleniyorlar. senin gibi boş hayal peşinde koşmuyorlar.

kız arkadaşın senden zenginse, evi arabası varsa, sen de durumu kendine yediremiyorsan toparlayana kadar evlenmezsin olur biter. senin beklentin anne baba sana yağdırsın sen de artık ezik olma. e oldu işte vermiyorlar, paraları yok, vereceğiz de dememişler zaten. her şey ortada net. doğru veya yanlış tartışılabilir ama net. sen net olan bu durum karşısında farklı beklentilere girdiğin için üzülüyorsun boşa.

yani kadın cimri mimri seni okutmuş bir şekilde. kendin diyorsun bunu. ama derdin hala e ben ileride evlenecektim, neden buna da yatırım yapmamış... mantıklı mı sence? kadın kendine ev araba alıp kanara koymak istemiş, senin belirsiz eşine bilezik hazırlamak istememiş. bu gayet normal bi davranış gibi geldi bana. yemeyip içmeyip altın biriktiren de var ama senin annen zaten başkasına karşı cimriymiş işte. of konuşup konuşup aynı yere geliyorum ama sen balıktan kavağa çıkmasını bekliyorsun.

evleneceksen evlen. evlenmeyeceksen evlenme. ama bu seninle sevgilin arasında bir durum. annenle babanla alakası yok ki olayın.
  • elorelia  (09.06.22 10:20:16 ~ 10:21:46) 
atlaya atlaya okudum.

siz şu an evlenmemelisiniz zira kendi çekirdek ailenizi kuracak mental, maddi, manevi olgunluğa ve yeterliliğe sahip değilsiniz.

bir uzmandan destek alıp annenizle olan bağlanma şemanızı da çalışmanızı öneririm. uzman değilim ama naçizane görüşüm kız arkadaşınızı tarif ediş şeklinizden kendinize yeni bir anne profili bulmuş gibisiniz.
  • Phoebe  (09.06.22 10:31:37 ~ 10:53:53) 
@elorelia, biraz abartılı hatırlıyorsunuz ama istanbuldaki veya buradaki evi ayarlama şansımız var mı diye sormuştum evet. Eleştirilerdeki gibi henüz tamamiyle ayaklarım üstünde duracak, bir aile kuracak, rahatlıkla evimi alacak bir konuma henüz gelmemiştim. Haliyle sormam gerekiyordu, yoksa da kirada yaşar giderdik ne var yani. Aileyi zorunda tutma gibi bir durum yoktu. Ama beklenti vardı. Kız arakdaşımın da hale ailesinden beklentisi var. O da desteğin normal olabileceğini düşünüyor. Hiç bir destek göremeyince o da şaşırdı bi tabii ki. Çünkü kendileri de abisini evlendirmiş, çevresinde de evlenenler var. Bu tarz bir durum tecrübesi olmamış. Fakat demedi ki aa olmuyorsa güle güle o zaman.. Ben de işten çıkabilirim, sen de işinden olabilirsin. Biz birlikte yaşamak istiyor muyuz istemiyor muyuz dedi? Çok ilkel bir temelden kurmaya, düşünmeye çalıştık tekrardan.


  • ananiyimioguz  (09.06.22 10:53:45 ~ 11:18:30) 
elorelia + 1 milyon

bu arada bunlar olurken kızın alttan alması, melek gibi görünmesi falan çok normal. sular durulunca gerçek tavrını görürsünüz ki önceki duyurularınızdan hatırladığım kadarıyla sevgilinizin maddi gücü yerinde olmayan biriyle çok da vakit geçirmeyeceği hissini aldım. kolay yönetiliyorsunuz gibi duruyor. aslında kız sizinle evlenecekmiş gibi gelmiyor ama yine de siz de evlenmek için acele etmeyin derim. zaten 10 ay nedir yani çok erken. kaldı ki siz daha da erkenden bu muhabbetlere girmiştiniz. annenizin kişiliğini de düşününce bu kadar erkenden, üstelik kız arkadaşınızı sizin gibi de tanımadan etmeden, böyle bi sürece sokmanız zaten pek de hayırlı şeylere gebe değilmiş.
  • jen  (09.06.22 10:53:50) 
Merhaba, önceki sorularınızı hatırlıyorum. ben de sert cevap verenlerdendim.

şimdi şöyle diyeceğim ben de nişanlıyım. nişanlım ne beni annesiyle böyle yüz göz etti, ne de aramızdaki sorunları annesine aktardı.

biraz acı olacak ama dicem, düzgün bir aile düzenine aşina olmadığınız için annenin dominant karakterine çok fazla maruz kalmışsınız. anne figürünün dominantlığından eş kişisinin dominantlığına giriyorsunuz farkında olmadan. sevgiliniz de baskın bir karakter.

cinsiyetçilik yapmış olacağım belki ama ağırlığınızı koymayı öğrenmelisiniz. annenizle aranıza baştan mesafe koymalıydınız. sevgilinize karşı da baskın olun çünkü manipülasyona çok açıksınız.

o zaman da demiştim kimse sizin düğününüzü yapmak, eşyalarınızı almak zorunda değil. ben ve nişanlım her şeyi kendimiz yaptık yapıyoruz. böyle olunca zaten kimsenin konuşma hakkı olmuyor.

gözlerinizi açın, manipülasyonlara kanmayın.
  • Hallegadola  (09.06.22 10:58:02) 
@jen, onu ben de ara ara düşünüyor ve çıkarımlar yapıyordum ilişkinin başlarında. Fakat beni tanıdıkça, üstüne bir de bu kadar olay yaşadıktan sonra, öyle bir gayesi olmuş olsa neden bir şeyleri sürdürmek istesin ki gayet nasıl bir eş adayı istiyor ise o tarz bulabilir ben uymuyor isem. Yani bunu başta da diyebilirdi, hadi demedi alttan alttı diyelim. Bu kadar şeyden sonra neden diretsin ki?


  • ananiyimioguz  (09.06.22 11:01:02) 
Hallegadola+1

biz de nişanlımla her şeyi kendimiz yaptık. Hiç aklıma bile gelmedi aileler yapsın demek.

Herkes söylemiş ama tekrar edeyim, manipülasyona uğramaya çok yatkinsiniz iki taraf için de. Hem anneniz hem sevgiliniz için konusuyorum. Belki evlilik olaylarına girmeden önce düşünce şemalarınızı daha sağlıklı hale getirmek için terapi alabilirsiniz.
  • kaptan maydanoz  (09.06.22 11:02:00) 
@Phoebe, bana gelen eleştirileri çoğu zaman ben de düşünüyorum. Fakat insan zor bir durum ile karşılaşmadan, sıkıntılar yaşamadan, veya aileden uzakta yaşamadan, bir rol model görmeden veya o yönde bir nasihat, eğitim verilmeden bazı skillerini geliştiremiyor.

Nedir bunlar, tek başına hızlı yükselme, iş kurma, ticarete atılma, aileyi yönetme, yuva kurma, çizgilerini topluma ve aile karşı keskin belirleyebilme..

Annemim ben büyürken ki güzel gelen desteği, şu an gelinen durumda daha çok zararı dokunmuş gibi duruyor. Çünkü onun desteği denildiği gibi bir şeyleri sürekli vererek beni bağlamaya çalışma gibi duruyor.

Mesela işle ilgili bir sıkıntım var küçültmeye gidebilirler, benim departmanım kapanabilir, yeni iş bakıcam. HİÇ BİR ŞEY OLMAZ DERT ETME BEN VARIM GEÇİNİR GİDERİZ gibi söylemler çok ama çok yanlış. Yahu ben onu mu diyorum şu alana da çalışmam lazım, farklı firmalarla görüşmem lazım, ben zaten kendi ayakları üzerimde durabilirim şimdi desteğini bunların önüne koymanın ne alakası var, ne yeri var? Neyse ki kötü bir şey olmadı da güzel bir zam ile devam ediyorum.

Söylenen eksikliklerin ben de farkındayım ama bu farkındalıkların çoğu da yolda belli olduğu için şu saatten sonra ya kusura bakmayın ben önce bi kendi ayalarım üzerinde durayım sonra biz tekrar görüşürüz mi diyeyim insanlara? Şu andan itibaren bir şekilde evrilmeli.

Fakat şu an gelinen durum öylesi kompleksleşti ki, benim gelecek planları kurmam, ilişkimi yönetmem, yuva kurmam bir yanda, aile ile bağları ne durumda tutacağım, orta yol bulunmalı mı, bulunsa dert bulunmasa dert gibi konular diğer yana bir de şöyle bir durum var. Benim anne ile gelin arasındaki dengeyi kuramamamdan ötürü ikisi de duymaması gereken, bilmemesi gereken şeylere maruz kaldıkları için belki de bıraksam ikisi de birbirine sövecek durumdalar. Fakat annemle konuşsam o benim seçimim olduğu için alttan alacak, kız arkadaşıma desem annemi bir şeylere dahil etmemiz gerekebilir diye, o annendir sen bilirsin diyecek fakat fikirleri ile zikirleri birbirini tutmayacak.

Benim yanlışlarım var, ailemin yanlışları var, kız arkadaşımın da var fakat bu kadar fazla değişkeni ve olayı bir denklemde eşitlemeye çalışmak erkeğin omuzlarında olduğu için bunun stresi bile beni inanılmaz yıpratıyor.

Geçenlerde bir aile dostumuz şey dedi olan biteni dinleyince. "aah aah işte kocaların saçları bu anne ile gelin arasındaki dengeyi kurmaya çalışmaktan beyazlıyor".

Herkese nasip değil hatasız bir kaynana, hatasız bir gelin veya her yiğidin harcı değil çok önceden bu durumları dengeleyebilme durumunda olmak.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 11:18:39 ~ 11:53:11) 
Annen kız arkadaşını evinden kovmuş. Sen hâlâ anne ile gelin arasındaki denge diyorsun. Annen kız arkadaşını gelin olarak görmüyor. Kovmak çok büyük bir saygısızlık. Sen artık bir yola girmişsin. Bundan sonra yapabileceğin en net şey kendi başına evlenmek olur. Zaten seni askere giderken yolcu etmemişler bile. Sen hâlâ ailenden bir şeyler bekliyorsun.


  • dissendium  (09.06.22 12:55:19) 
@dissendium, yo hayır bir şey beklemiyorum, aksine ne kadar bir şey yapmazlarsa o kadar huzurlu hissedeceğim şu durumda. Fakat üzerimde tüm aile ve arkadaş çevresi olarak şöyle bir baskı var "her şeye rağmen elinden geldiğince yıllarca bir şeyler yapmaya çalışmış bir anneye, konuşmuyor bile olsanız hayatının en önemli bir anına davet edilmeme, hiç konuşmama, tamamen silip atma gibi tavırlar sergilemek ne kadar doğru?"

Babam biz istemeye gideriz annen gelmese de olur demişti. Halam ben isterim demişti. Fakat aradan zaman geçince halam diyor ki oğlum ben anneni ezip geçip istersem ne kadar doğru olur kafamı kurcalıyor bu durum. Önce bir annenle mi konuşsan veya ben konuşayım bi rızasını alalım?.. yahu annemle ne konuşayım? Diyor ki bana bu zamana kadar yoktun da şimdi sahip mi çıktınız derse ne diyeceğim?

En güzeli aslında ne anne tarafım gelsin ne baba tarafım ben gideyim çiçeğimle çikolatamla, aramızda nişan yaparız. Ufak da bir eğlence yeri ayarlarım ben. Sonra birlikte yaşar gideriz.

Fakat bu durum da kız tarafı için sıkıntı çıkartabilir olduğu için sürekli anne ile o durumda kalınır mı sözleri dolanıyor arkamda. Yoksa baktığınız zaman kendisi o durumu tercih etti zaten ön yargıları ile. Belki kendisi gelmek bile istemeyecek. Veya hiç bir şey olmamış gibi yüzüne gülecek kız arkadaşımın. Bilemiyoruz ki.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 13:10:28 ~ 13:13:34) 
Farkında değilsiniz ama anneniz eşiyle ne amaçla evlendiyse sevgiliniz de sizle bu amaçla evleniyor. Anlattığınız profil birebir örtüşüyor. Maddi olarak daha güçlü olma, daha baskın olma gibi. Neden daha iyisini bulabilecekken ayrılmasın demişsiniz, anneniz neden ayrılmıyorsa bu yüzden, kolay yönetebileceği birini aradığı için. Siz de bunun için ideal bir aday gibi görünüyorsunuz. Annenizi kötülerken tam olarak anneniz gibi biriyle evleniyorsunuz. Birbirlerini de sevmeme sebepleri bu zaten, ikisinin de karakteri ve amacı benzer, çıkarları çatışıyor. Annenizi seçemiyorsunuz ama sevgilinizi seçen sizsiniz… Evlilik sonrası duyurularınızı şimdiden görebiliyorum.


  • chanandler bong  (09.06.22 13:12:41) 
@chanandler bong, düşünmekten korktuğum ve kaçındığım bir noktaya değindiniz. Aslında kendisi hep daha iyisini isteyen, çok paralar kazanmayı, çok harcamayı ve şımartılmayı seven, kendisi için de harcansın diye isteyen birisi. Fakat kendisi de çok iyi biliyor ki bunları sırf bir erkek sağlarsa ise, onları sağlayan erkek karakteri benim kadar elde avuçta tutulacak cinsten veya her ne yaptığını, ne işle meşgul olduğu, ne düşündüğü belli olacak cinsten olmayabilir. Belki romantik olmayabilir, belki evcimen olmayabilir, yönetemeyebilir.. Çünkü önceki ilişki tecrübeleri genelde erkeğin onu baskılaması, karışması, kıskanması yönünde. Bunlar düşünüldüğünde iki durum arasında bir karar verip seçim yapmış olması da gayet olası. Bu da biraz annemin tecrübelerindeki ve kararlarındaki çizdiği yol ile benzerlik gösteriyor. Ben bunları düşünemeyecek yetersizlikte değilim. Fakat kendi öz benliğimi ne kadar değiştirebilirim ki?

Bu arada ben ciddi ve mantıklı modumu açınca aradaki aşk, uyum, anlaşma, kafa yapıları gibi daha duygusal uyumları kenarda tutarak konuşuyorum kusuruma bakmayın zira onlar da var tabii ki.

Bir de böyle farklı farklı yaklaşıyoruz da olaylara.. Eleştirmek kolay. Günümüzdeki çoğu ilişki zaten duygusal ve mantıksal çıkarlar bütünü değil mi? İnsanlar bir şekilde dengeleri sağladıktan sonra bunun şöyle yada böyle olmuş olmasının taraflar halinden memnun ise kimseye bir zararı olmayabilir.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 13:22:15 ~ 13:30:20) 
merhaba,

öncelikle -bu kötü birşey değil- anneniz çocukluktan, aileden ve çevreden gelen sebeplerden dolayı hasta. keşke ikna olup uzun bir terapi sürecine başlasa.

size gelirsek ister farkında olun ister olmayın sizde de ciddi rahatsızlıklar var. uzmanlar daha iyi yönlendirir tabi ama şema terapi sizde daha çok işe yarayabilir.
yetişkin bir insan bu kadar yıldır, her bir şeyini -ödediği hesaba, kız arkdaşıyla arasında geçenelere kadar- annesine anlatmaz. aileden birine de anlatmaz, anlatmamalı. olay sadece sizin duygusal ve cinsel yaşamınız da değil. herhangi bir arkadaşınızla paylaştığınız bir anı bile aktarmak gerekesiz illa olacaksa da tüm detayıyla değil belli bir mesafeyle aktarmak uygun olur.

ömrünüzün belki yarısı geçmiş ama hala annenizden onay, takdir vs bekliyorsunuz. onsuz ne yaparım kimsesiz parasız savunmasız vs diye telaştasınız. benzer bir sığınak olarak kız arkadaşınızı da böyle bir konuma koyuyor olabilirsiniz ancak bu seçeneklerin hepsi çok sağlıksız.

en iyi çözümünüz bile "baba tarafıyla devam etmek". tamam ne kastettiğinizi anlıyorum ama çözüm olarak artık bi zahmet bağımsız olma ihtimalini düşünmeliydiniz. bu bile bir işaret.

annenizin hayatınıza bu kadar müdahil olması tamam hastalığına bağlıyorum ama yine de sağlam bi cüret. yazık.


" Ben hep güçlü olunca evlenirim, evim olur, arabam olur, güzel bir düğün yaparım kesin hayali ile yaşarken, şu an her şeye sırtımı döndüm ne evim arabam var ne de düğün yapabiliyorum" bunlar falan çok ciddi izler. bakın, biz normal hayatta :D biz insanlar yani. bunlarsız yaşıyoruz. hayat böyle bişey.
elbette korkmak, endişe etmek de normal, hayatın bir parçası ancak sizin uzun soluklu, sabırla geçecek sizin de sevip anlaşacağınız bir psikoterapissten tedavi almanız gerek.


bi de lütfen yazdığınız bu güzel iç döküşü silmeyin, bir uzmanla görüşürseniz bunlar kalsın, ikinize de yardımcı olur.



anneyi manneyi de boşverin yaa, bu hayat sizin. sizin birey olma çabanız onu sevmediğiniz, ona vefasızlık ettiğiniz anlamına gelmez. siz yine sever değer verirsiniz bu başka bişey. çocuğunu öldüren anneler de var, napalım yani anne diye yargılamayacak mıyız?

mutlu günler.
sevgiler.
  • rewlack  (09.06.22 13:41:29) 
Bahsedilen durumu kabul edip, benim özbenliğim bu değişemem diyorsanız madem neden kız arkadaşınız gibi olan annenize bu kadar karşısınız? Anneniz bu kadar şeytanken kız arkadaşınız nasıl melek olabiliyor?


  • chanandler bong  (09.06.22 14:13:51) 
@chanandler bong, hepimiz şeytanız, bu kavga ne diye? dağlar oy oy oy

Ben annemin davranışlarını yanlış bulabilirim fakat hayat onun hayatı diyordum hep. Kimsenin annesi babası mükemmel değil. Ama işte ne zaman ki annemin bu davranışları ile benim de hayatıma etki etmeye başladı, benim öfkem, karşı duruşum da orada başlıyor.

Erkeklerin anneleri gibi, kadınların da babaları gibi bir erkek tercih ettiği söylenir. Şimdi farz edelim ki bire bir annem gibi bir kadın seçmiş olabilirim. Anne arıyor olabilirim. Ağzımda emzikli bir erkek bebis olabilirim. Kız arkadaşım da peluş bir ayıcık arıyor olabilir. Kukla arıyor olabilir. Ben aradığımı karşılıyorum, o da aradığını karşılıyor ise burada bir match var bu konuyu geçebiliriz.

Benim derdim anne tarafını komple silip atıp ilerlemek ile biraz orta yolu bulmaya çalışmak arasındaki seçim ile ilgili.

Yoksa biz dünyanın en yanlış seçimini yapmış olabiliriz, dünyanın en kötü insanları olabiliriz, 2 sene sonra ayrılabiliriz.. bunlar olmayan şeyler mi annem babam ayrılmış bir kere. Sonsuza kadar böyle geçinip gide de biliriz. Benim korkum ayrılıktan veya bizim ilişkimizden yana değil de sadece böyle durumlar sıvanacak hale geldikten veya getirdigimden sonraki alınacak pozisyon ile ilgili benimle aynı toplumda yaşayan insanlardan fikir almak sadece.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 15:45:16 ~ 15:45:47) 
Yanlış anlamayın ama evlenmek için yeterli olgunlukta veya hazır değil gibisiniz.
Karşı taraf ya da ailesi beni beklemez, onun için evlenmem lazım düşüncesiyle evlenilmez. Önce sizin istemeniz önemli. Hatta istemeniz yeterli değil, neden evlenmek istediğinizi sorgulamanız da önemli. Kendi düşüncemiz ve isteğimiz sandığımız şeyler toplum tarafından dayatılmış fikirler olabiliyor. Kimi insanlar bu sorgulamaya ancak evlendikten sonra girdiğinde hem geç hem de üzücü ve yıpratıcı olabiliyor.

Bugüne kadar evlilik ve ev kurmayı düşünmediğiniz için hiçbir hazırlığınız olmamış. Ev ve arabanız var zannetmişsiniz. Bunlar daha önce hiç konuşulmadı mı? Yarın öbür gün evlenirsem ne olacak diye hiç sorgulamadınız mı? Ya da annenizi tanıyorsunuz artık, böyle tepkiler vermesi tamamen sürpriz miydi sizin için?

Elini üstünüzden çekmesiyle hissettiğiniz haksızlık duygusunu anlıyorum. Ama herkesin evlenirken ailesi yardımcı olmuyor, olamıyor biliyorsunuz. Evliliği düşünen bir insanın her şeyi kendi yapabilecek şekilde hesaplayarak ailesinin karşısına çıkması gerekir. İmkansız mı bu, değil. Düğün değil nikah yapılır, önceki duyurunuzu bilmiyorum altınla mı ilgiliydi ama, bu tarz beklentiler düşürülür eğer maksat bir arada olmak, bir aile kurmaksa.

Annenizle fazla yüz göz olup gerekenden fazlasını anlatmanız da, onay beklemeniz de maalesef hata. Annenizi yıllardır tanıyorsunuz. Ne kadar açık olur ve onay beklerseniz o kadar kendinde size karışma hakkını görecektir. Bu benim hayatım diye ağlamak çözüm değil. Belli bir yaştan sonra bireyler evliliğe karar vermişse ona göre yön çizer, ailelerine de bildirirler. Aile de saygı duyar, elinden geldiği kadar destek olur. Duymazsa da iki yetişkin kendi ailesini kurmaya karar verdikten sonra önünde engel olamaz. Siz annenizden onay bekledikçe (ikna etmeye çalışmak da dahil buna) ona bağımlı oluyorsunuz maalesef.

Son olarak annenize sınır çizmeniz son derece doğru ve bu sınırı korumanız gerekiyor. Ama 2-3 sene daha mı beklesem demeniz hala kararsızlığınızı gösteriyor. Evlenirken maddiyat önemli, ama anladığım kadarıyla ikinizin de maaşı var, kendinizi geçindirebilecek seviyedesiniz. O zaman geriye beklentileri azaltmak, ayağını yorganına göre uzatmak, ama en temelde, en başta dediğim gibi evliliğe hazır olmak kalıyor. Kararınızda net olsanız evi, arabayı, annenizi bu kadar sorgulamazsınız. Ev ve arabaya ihtiyacınız yok, sizin önce netliğe ihtiyacınız var. Net olduğunuzda ben evleniyorum anne, bu da davetiyem, gelirsen mutlu olurum demeniz yeterli.
  • reptillia  (09.06.22 18:27:17) 
@reptillia, orası en kötü öyle yapılır da.. aile tanışmaları ve isteme kısmını atladınız. Şu durumda orası nasıl yapılabilir orada tıkandım. Halam ben gelirim diyorken şimdi anneden onay almak lazıma getirdi. Yahu diyelim ki vermedi dedim, gelmeyecek misin? E yok da oğlum bi soralım bu yaşa kadar getirmiş ezip geçmek olmaz diyor.

O yüzden cidden en temizi bizim kendi başımıza bir şeyler yapmamız fakat bu sefer de kız tarafında yeni sorunlar doğurtabilir bu durum. Aa cocugun ailesi yokmuş diye.
  • ananiyimioguz  (09.06.22 18:39:43 ~ 18:41:58) 
İstemeye herhangi bir kadın gelmek zorunda değil. Baban isterse ve kız arkadaşının ailesi annenle babanın ayrı olduğunu biliyorsa anlayışla karşılanabilir. Madem bu kadar acele ediyorsun, düğün seçeneğini ele. Bu şekilde zaten iyi bir düğün olmaz. Nikahla yarın bile evlenebilirsin amaç evlenmekse. Aslında çok karmaşık bir durum değil.

Yine de annenle konuşup kız arkadaşına ayıp ettiğini ve özür dilemesini isteyebilirsin son kez. Bunu da reddederse zaten halanı karıştırmadan sadece babanla çözebilirsin.
  • dissendium  (09.06.22 18:55:00) 
@ananiyimioguz Farkında mısınız hep karşı tarafı düşünüyorsunuz. Bugüne kadar annenizi onaylamasanız da hep onun onayını arayıp ona hesapları ödediğiniz, karşı tarafın ödediği detayına kadar anlatmışsınız. Kız arkadaşınızın iyi bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışmışsınız. Hala onay arıyorsunuz çünkü kendinizden emin değilsiniz. Karşı taraf ailesi yok mu diye düşünür diyorsunuz. Kök aileleri ikna etmek için bunca çabaya, düşünceye gerek yok aslında, iki yetişkin insan karar alıp ailesinin karşısına çıktığında aile mecbur saygı duymak zorunda. Aile onay vermiyorsa da yapacak bir şey yok, iki yetişkin gidip evlenebiliyor, nikah masasında kabul ediyor musunuz diye ailelere sorulmuyor.

Lütfen bu akıntıya kapılıp gitmek yerine bir durun, sakinleşin ve olaya dışardan bakın. Diğer yorumları sonradan okudum. Daha 10 aydır birlikteymişsiniz zaten. Evlilik kaçmıyor, maddi, manevi, psikolojik olarak hazır olduğunuzda evlenilir. Ve bunun için bir terapistle görüşmenizi ben de naçizane öneririm.
  • reptillia  (09.06.22 22:38:14) 
Burda bu kadar kişi dil döktük ama nafile, asla anlamıyorsunuz. Bence psikolojik desteğe ihtiyacınız var. Evlenmek için acele etmeyin çok gençsiniz. Eş adayınız ananızla aynı. Bir boyunduruktan başka bir boyundurluğa giriyorsunuz. Uyanın artık. Manipülasyonsuz yaşayamayacak hale gelmişsiniz.


  • Hallegadola  (09.06.22 23:13:18) 
@chanandler bong +1

bilinçdışımızda hepimiz annemize/babamıza benzeyen profiller arayıp bulmak isteriz. siz de istemsizce annenize benzeyen birini bulup evlenmek istiyorsunuz. ne kadar kabullenmek istemeseniz de durum böyle.

ben de kadınım, çoğu kadın statü olarak kendine denk ya da daha yüksek birisini ister. anladığım kadarıyla kadın öyle çok modern, çok eğitimli bir aileden gelmiyor. antepli, okumuş etmiş koskoca diş hekimi olmuş. güzel de maaş kazanıyormuş. e sizinle niye evlenmek istesin? aşk maşk demeyin, artık günümüzde. her şey mantık evliliğine dönmüş durumda. kimse aşkından ölüp bittiği ile evlenmiyor. anlaşıyoruz birbirimizle, uyuşuyoruz tamamdır evlenelim kafasında neredeyse herkes.

sizi de asla küçümsemiyorum tabii, siz de koskoca yazılım mühendisisiniz. maaşınız iyidir diye tahmin ediyorum, unvan da güzel. ama sonuç olarak bu kız sizden bilmem kaç kat fazla kazanıyor. tıpkı anneniz gibi parası pulu olmamasına rağmen parmağında oynatabileceği birisini arıyor gibi geldi. ve siz bu profile çok uygunsunuz yaşamınızdan ötürü. hatta o kadar uygunsunuz ki bu duyuruyu açtınız :)

benim de tavsiyem terapi. öncelikli olarak anneye, teyzeye vs. bu kadar bağımlı olma durumundan kurtulmanız lazım. birey olma, kendi ayaklarınız üzerinde durma vs.

zaten tedaviden sonra "aileden bir şey istememe gerek yok" düşüncesi oluşacaktır diye tahmin ediyorum. çok da bir şey beklemeden evlenebilirsiniz. ayrıca 10 ay da birisi ile evlenme düşüncesine girme için çook erken.

bir de hata şu; evlilik bahsi geçince en başta demeniz lazımdı. bak babamın parası pek yok. annem de biraz eli sıkı bir tiptir, pek bize para harcamaz. senle ben ne yapabiliyorsak yaparız bütçemize uygun. he bana uymaz, ben şöyle böyle isterim dersen de yolun açık olsun. erkek olsaydım tam olarak böyle söylerdim.

edit: bu arada başlığı "annemin gelinini kovması" olarak açmışsınız :) bu şahıs nişanlınız bile değil, sadece sevgilisiniz. gelin adayı deseniz neyse. sırf başlıktan bile manipülasyona uğradığınız açıkça belli oluyor.
  • rose parks  (09.06.22 23:21:39 ~ 23:26:38) 
Hayatın çoğu alanında bir onaylanma isteği aradığımı kabul edebiliyorum. Veya anneye benzer karakter seçmiş olmamı. Aslında önceki ilişkilerimde gayet otoriter, ağır başlı dominant bir karakter olmama rağmen şu anne oğul ilişkisindeki dengelerden ötürü bir türlü öyle tamamen kendi ayakları üzerinde durma fırsatı yakalayamadım. Zaten son 2 senedir en yakın arkadaşım ile şu konu konuşuldu "senin ayrı bir şehirde, tek başına, hayat geçindirme, çalışma, ilişki yaşama.. gibi konularda tek başına mücadele edebildiğini göstermen lazım aksi takdirde seni sürekli savunmasız görüp sürekli müdehale etmeye veya güvenmemeye devam edecekler". Bu benim ayrı bir gündemim, ayrı bir savaşım, ayrı bir derdim. Zaten son senelerde anneyi uzak tutmaya çalışmaya başlamıştım. Bu tutmuş halin mi diyebilirsiniz, evet maalesef zaten ondan da bilendi bu çocuk pek bir şey anlatmıyor kesin kız bişeyler yapıyor diye :) Yani bunu ben bu çizgi çekme olayını ilişkiden bağımsız yapacaktım zaten. Çünkü mesela yurt dışına gidip 1 ay tek takıldım, ama bizim oğlan nasıl yapacak orada modunlardı. Mühendislik kazanıyorum, aman bizim oğlan nasıl bitirecek. Gayet başarı ile mezun oluyorum, aman bizim oğlan nasıl iş bulacak. Ee oldu işte sıfır zaman kaybı ile işe de başladım yapıyorum işte hepsini ama dediğiniz gibi bende ayrı sıkıntılar eksilikler var, ailede ayrı.

Çok güzel bir yorum gördüm "hatta o kadar uygunsunuz ki buraya soruyorsunuz". Evet. Keşke yönetme işlerini daha takır tukur yapabilsem. Yine de, beni ve önceki ilişkilerimi bilmediğiniz için şu çizdiğim profil, yine kendimi tecrübesiz gösterdi. Halbuki asıl manipülatör benim ilişkilerde. O da neden oldu, onlar dominant bir karakterde değillerdi. Yani ben hep öyle seçimler yapmıyorum. Fakat ben bir kadının, bir annenin her zaman baskın karakterde olmasını istemişimdir. Neden? Bunun altında psikolojik şeyler de yatıyor olabilir yani sen öyle değilsin ondan diyen olabilir, işte annen gibi birini arıyorsun diyen olabilir bilemem.. ama ben çocuk yetiştirecek, veya çocuk hiç yapmadık diyelim, hayatı yaşayacağım bir kadının; pasif, kocasının ağzının içine bakarak, kırılgan, maddi manevi yetersiz hisseden birisi olmasını istemiyorum. Bu benim tercihim. Erkek de öyle olmamalı. Yakın olmalı her şey. Tabii ki bir kadın kırılganlığı duygusallığına karşın erkek soğuk kanlılığı ve kriz yönetimi becerisinin sağladığı denge gibi teraziler olabiliyor. Ama buna da tamamlanma diyoruz zaten.

Dile kolay toplam 9 yıllık bir ilişki geçmişim var. Bu süreler de ot gibi geçirilmiş, kendine bir şey katılmamış süreler değil. Evlilik kararı alma konusu 10 ay değil aslında 9 yıl + 10 ay diyebiliriz şu ressam - kral hikayesindeki gibi. Ama bir insanı tanımaya 10 ay yeterli mi? Olmayabilir. 5 yıl da olmayabilir. Teyzem ben 15. yılda tanıdım dedi de boşandı misal yani. Herkes mükemmel tercihi yapacak tam 12den vuracak diye bir şey yok. Kaldı ki bu 10 aylık süreyi neredeyse hep bir evde yaşadık zaten. Huylar konuşuldu, karakterler konuşuldu, ev geçindirildi, geziler düzenlendi yemekler yapıldı, sen manipülatörsün, hayır asıl sen manipülatörsün, konuşma sus sen abdülhamidi savundun dendi, kavgalar edildi ve ilişki son aylara doğru rayına oturdu. Artık dedik ki bizim evli olmakla olmamak arasındaki tek fark bir imza olacak.

Ama bizim ülkemizde öyle olmuyor işte aileler işin içine girince yuvalar bile yıkılabiliyor. Şimdi onu yönetme ile ilgili tecrübelenmeye çalışıyorum.
  • ananiyimioguz  (10.06.22 10:24:50 ~ 10:43:47) 
Duyuruyu okudum, yorumlari okudum, bahsedilen eski duyuruyu hayal meyal hatirliyorum ona yorum yapamayacagim. Bence su duyuruyu okuyan herkese bi 100 kagit psikolog parasi atman lazim :p

Sakayi kenara birakalim.

Dominant anneye ve onun gudumundeki pisirik babaya sinir (hatta bazen siktir) cekebilmis, anne ile kavgali ve annenin yerine gecmeye calisan narsist sevgili kaynakli iliski siddetinde pismis, hayati boyunca sevgiyi sadece onaylanarak alabilmis ve bunlari yillardir terapide tamir etmeye calisan bir erkek olarak soyluyorum.

Kac!

Yapabiliyorsan aileden de sevgiliden de kac ve kendi basina bir hayat kur. Yalnizligi deneyimle, kendi ayaginin ustune dur. Hatta bir sure hicbir iliskinin ciddilesmesine izin verme. Bol bol arkadas edin ve insan tani. Yine maddi durum elverirse mutlaka terapi al.
  • cleric  (10.06.22 14:14:17 ~ 14:17:07) 
Bakın bu kadar insan size terapi almanızı önermiş, hiçbirinde de bu görüşü kabul etmemişsiniz. Demek ki kendinizi çok iyi çözdüğünüzü düşünüyorsunuz ancak terapi önerenler daha önce sizin gibi sorunlarını göremeyen, aldıkları destekle uzun süren zamanlardan sonra farkındalığa kavuşan kişiler.

En önemli çözüm önerisini görmezden geldiğiniz sürece sorun bugün kız isteme adı altında anneniz ve kız arkadaşınızla ilgili olur, yarın başka bir kisve altında yine aynı konularla ilgili olur. Girdiğiniz döngüden çıkmanızın yolu terapi almak, bunu desteksiz yapabilen çok az insan var ve siz bu açtığınız konudan belli olduğu üzere onlardan biri değilsiniz.
  • montreal  (14.06.22 16:57:54 ~ 16:58:49) 
@montreal, teşekkür ederim fakat olaydan sonra 2 terapi aldım bile ^^

Aslında çok güçsüz bir insan değilim en travmatik bir olayı bile absorbe edebilirim ama birden fazla şey tek bir dönemde gelince diz çökmeme sebep oldu, işin içinden çıkamadım. Kariyer + Aile + İlişki üçgenindeki sorunlar aynı anda patlak verince yani.

Sorunlardan kaçan biri de değilim. Aksine farkındalığı yüksek olmak hep üstüne düştüğüm bir konu. Bazı durumlarda evet ego oluşturacak kadar yeteneğim ve kabiliyetim olduğunu da düşünüyorum fakat elbette hayatımda ve kendimde geliştiremediğim yanlarım var. Aynı anda insan her yönünü geliştiremiyor. Mesela kız arkadaşım kariyer ve aile konularını çok güzel inşa etmiş fakat onun da insan ilişkileri ve aşk ilişkileri konularında çok fazla eksiklikleri var. Her kafayı bir alana yoğunlaştırmış insan gibi (doktor mühendis sanatçı fark etmez) onun da kafa olarak kırıklıkları var. Eksikliklerin üstüne gider onları da halledip daha güçlü devam ederiz sorun değil. Bir şeylerin bitmesi gerekiyorsa da biter. Uyum yok ise, tutunacak şeyler yok ise biter. Önemsediğim şeyler fazla ise de mücadele ederim.

Şu an hem ilişkiyi hem de benim aile bağlarımı ayrı ayrı değerlendiriyoruz terapide. İlişkideki sıkıntılar benim aşırı kafa bayacak şekilde uzun konuşmalar ve tartışmalarım ile kız arkadaşımla konuşarak, yeri gelip onu sıkıştırarak, yeri gelip onun beni ikna etmesine kalmadan sonraki davranışlarına bakarak çözülüyor. Ve en sevdiğim yani, tabii ki komple yok olmayacağını biliyor ama hatalarının farkında. O bu kadar uzun ilişki yaşamamış ki o da öğrenip tecrübeleniyor.

Diğer aile konusunda da şu farkındalık içimi rahatlattı, normalde çoğu insanın 20'li yaşlarının başında ailesine karşı çektiği çizgileri, o geçtiği süreçleri, ben 4-5 sene geç kalmış halde yapmam gerekiyor. Bu da üstüne bir de ilişki içinde olduğum ve işe güce karıştığım ana denk geldiği için hem kendimi aciz hissettim, hem de durumları batırdım.

Bundan sonra şu olaylar bana hem kız arkadaşıma, hem aile hem de iş ilişkilerimde sınırlarımı daha iyi belirlemek yolunda mecburi bir ön ayak oldular, onu inşa ederek ilerleyeceğim. Sonrasına bakacağız artık. Büyüyoruz sürekli. No pain no gain.
  • ananiyimioguz  (15.06.22 12:44:54 ~ 12:59:32) 
@hacirotti,

evet sıkıntıları çok güzel yazmışsınız, bazılarının hep farkındaydım ama rahatımı bozmadım, çünkü bir şeyler sağlanıyordu zaten veya idare edebiliyordum. Bazılarını da yeni yeni fark ediyorum.

Şimdi durumlar yazdığınız gibi.. yaş 27. ne yapmalı? ben tam olmamışım ve yapamıyorum diye ağlayarak çekip gitmeli mi? intihar mı etmeli? ben tam olamamışım deyip ilişki yaşamamalı, aileden uzak durmalı, toplumdan soyutlamalı mı kendini?

Hayır, geç fark ettim, geç giriştim. Bu sıkıntıları 18 yaşında görüp olgunlaşan var, 30 yaşında görüp olgunlaşan var. Ben ise şimdi başlıyorum düzeltmeye. Siz zannediyor musunuz ki kendiniz dahil buraya yorum yazanların hiç birisinin bir eksikliği, bir tecrübesizliği yok? E hayatlarını sürdürebiliyorlar. Bir şekilde işlerini, evliliklerini, hayatlarını sürdürebiliyorlar. Şimdi kendimi övmeyeyim ama 27 sene de bom boş geçmedi, insanlar sevebilecek, paylaşabilecek, konuşabilecek bir şeyler buluyor veya iyi hissediyorlar yanımda demek ki değil mi? Artılar cepte zaten, eksiler de onarılacak başka çare yok.

Çünkü (işini kurmuş, aile ve arkadaş ilişkilerinde sınırlarını iyi belirlemiş yatırımlarını yapmış bir insan) = (iyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir insan veya iyi bir ebeveyn) değil ki.
  • ananiyimioguz  (27.06.22 10:18:20) 
[]

Ciltte şeffaf sivilcemsi kabarcıklar (capsli)

Neden olabilir? Cildiyeden bir türlü randevu alamıyorum. Özel dahi olsa 1 hafta sonraya veriyor. Eczane de alerjiktir dedi. Daha önceki yıllarda da nadiren oluyordu sanki. Az oluyordu demekki ki çok hafızamda yer etmemiş. O yüzden öyle maymun çiçeği falan olduğunu zannetmiyorum zaten belirtileri de uymuyor. Şimdi biraz daha fazlalar ve rahatsız etti bir an önce geçirmek istiyorum.

Vücudumda tespit edebildiğim irili ufaklı 6 yerde var şu an ama çekebildiğim 2 tanesi şöyle;

www.hizliresim.com
www.hizliresim.com
www.hizliresim.com
www.hizliresim.com

 
yumurta alerjisi olabilir mi?
bu ara çok yüklendiğiniz bir gıda da olabilir ama genellikle yumurta..

  • rewlack  (06.06.22 23:43:54) 
normalde yumurta alerjim yok diye biliyorum ama şu sıralar diyetteyim, sabah hep haşlanmış yumurta yiyorum. yani öncesine göre baya sık. başlamış olabilir.. keseyim bi bakalım.


  • ananiyimioguz  (07.06.22 00:20:27) 
alerjik+1


  • ala09  (07.06.22 00:56:08) 
acile gidebilirsin cildiye olmuyorsa


  • ala09  (07.06.22 00:56:44) 
@ala09, gittim hocam da alerji iğnesi vurdu cildiye görsün burda bişey yapamayız dedi. Geçmiyor ama 1 haftadır.


  • ananiyimioguz  (07.06.22 01:43:57) 
[]

Şu iki düğün setinden hangisi sizce?

Daha gösterişli şeyler almak isterdim ama bütçe bunlara yetiyor sizce cok mu ufak duruyorlar?

Emin olamadım 2sinden hangisi daha hoş sizce?

www.hizliresim.com

www.hizliresim.com

 
ben 2 diyerek oylamayi aciyorum


  • c1b2k3  (05.05.22 15:08:13) 
Bana 1 daha şık ve genç işi geldi. 2 biraz teyze tipinde.


  • mg3929  (05.05.22 15:17:22) 
bence: 1


  • helenart  (05.05.22 15:35:03) 
1


  • pide  (05.05.22 15:38:18) 
2 bana da biraz teyze tipi gibi geldi ama boyunda duruş olarak da o daha dolu duruyor. Kiz tarafi antepli, dedikodu cikabilir ne takmislar goremiyorum falan demesinler :(


  • ananiyimioguz  (05.05.22 15:41:42) 
ikisi de tarzım değil ama bu ikisinden 1i seçerdim ben. gelin hanım seçmiyor mu böyle şeyleri?


  • dedim ben sana  (05.05.22 15:59:46) 
Ona gonderdim ama git gelli tam emin olamadik.

Yogun calistigi ve uzakta oldugu icin birlikte denk gelemedik ben bakiyorum mecbur..
  • ananiyimioguz  (05.05.22 16:02:53 ~ 16:03:39) 
Ben ikiyi seçerdim. Hatta günlük gömlekle falan takarım. Herkes teyze demiş, anneannemin zincirlerini de günlük takıyorum o yüzden doğru yorum olabilir :D

İlki gibi taşlılar bana pırlanta su yolu falan değilse basit geliyor açıkçası.
  • jazzabel  (05.05.22 16:09:58) 
oyum 1'e


  • duster  (05.05.22 16:48:43) 
[]

Free bir görsel tanıma api'si var mı?

Attığım görselin içeriğini bana dönecek bir şey arıyorum. Ücretsiz var mıdır?

Bir app yazıyorum kullanıcıların yüklediği görsellerde misal bitkilerden başka bir şey olmamalı. Mesela insan olmamalı.

Ya başına birini oturtucam yükleme onay süreci için bir kişi onaylayacak, öyle kullanıcının profiline düşecek.

Ya da yapay zeka ile görüntü tanılama yapmam lazım.

 
AWS Rekognition muhtemelen isini gorur ama bedava degil.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (05.05.22 08:37:04) 
[]

Siri bana küstü mü ne oldu?

Macbook uzağımdayken ona seslenip uyku moduna aldırıyordum pc'yi.
Bazen uykudayken biri dokunuyor uyanıyor, ben tekrar sesleniyordum kilit ekranında bile alıyordu.

Fakat bugün ne kilit ekranında ne de normal masaüstündeyken "üzgünüm bunu yapamam" diyor ve almıyor.

Ne olmuş olabilir? İzinlerle ilgili falan bir şey mi oldu acaba?

 
[]

Nükleer ile uzaktaki bir ülke nasıl vurulabiliyor?

Özellikle karadan karaya olanlar. Ulkede hic bir insan evladi, hic bir alet demiyor mu efendim bir cisim yaklasiyor diye.

Bu cisme havadan mudahele edilemiyor mu yıl olmuş 2022?

Düşmesini mi bekliyorlar? Belki bazi anlasmalar vardir kendi hava sahasinda degilse vurulamaz falan diye ama yapılabilecek hic birsey yok mu?

Veya ucaktan atilacak diyelim. Ucak nasil tespit edilemiyor günümüz teknolojisi ile? Yani bunun hayaleti varsa, hayaleti tespit eden yeni bir yöntem gelistirilemiyor mu?

Rusya, Kore falan tehdit ediyor ya hani arada. O yüzden merak ettim.

 
Balistik füze.
Uzaya çıkıp oradan iniyor. Tespiti müdahalesi çok çok zor.
Balistik füze diye sözlükte bakabilirsiniz
  • kisa  (02.05.22 00:30:31) 
assets.realclear.com

Balistik füzeye göre nispeyen daha zor olan ve nükleer de taşıyan hipersonik füze denemeleri de var, arada çin deniyor bunları, radarın farketmesi daha geç
  • freebird5406_2  (02.05.22 00:36:14) 
Tespit ediyorsun ama adam sana bir tane göndermiyor ki. Belki 100 tane gönderiyor. Hava savunmasından mutlaka kaçıyor bir tanesi. Bir denizaltıda bile 10 ile 20 arası füze oluyor.


  • dissendium  (02.05.22 00:45:01) 
bi füze düşün büyük, içinde 8 tane nükleer başlık var, atmosfer dışına çıkıyor baştan sonra hedefin üstüne gelince 20bin küsür km ile hedefe doğru ilerliyor, belirli bi yükseklikte 8 tane savaş başlığını saçıyor, savaş başlığı da bomba gişbi radarda gözükmeyen bişey. o 8 başlığın da 4 tanesinde nükleer 4 tanesi normal bomba oluyor.

böyle olunca hepsinin imha edilmesi imkansız bir hal alıyor, mutlaka 1 2 3 tanesi hedefini vuruyor.

ikinci tipte olan ise, tek başlıklı ve nispeten ufak olan füzeler, bunlar radar ağlarını tespit edip, gerek kaçınma manevraları, gerek alçalıp yükselerek, çok çeşitli haraketler yaparak imha sistemlerini atlatıyormuş.

aslında en tehlikelisi de nükleer denizaltılar, hedefin dibine gidip vurabilir. farkedilmesi ve engellenmesi çok zor.

ha birde nükleer saldırı tek füzeyle yapılmıyor, binlerce birden ateşleniyor, mutlaka vurulanlar engellenenler olacaktır ama 1000lerce atıldığı için mutlaka hedefini vurup büyük zarar verecektir.

tabi çok ileri teknolojiler geliştirilmiştir ama bunları kimse açıklamayacağı için biz bilemeyiz.

mesela rusların şöyle bi sistemi var, bütün nükleer füzeleri, çok çeşitli senaryolar üzerine hazır, nato ülkeleri, amerika, ne bileyim avrupanın bir bölümü gibi. koordinatları hazrı girilmiş yani, sadece prset girmeleri yetiyor.

moskovaya olası bir füze saldırısında bunu radarda gördükleri an, nükleer füzeleri ateşleyip, atılan füze hedefini vurmadan, nükleer patlamayla o füzeleri etkisiz hale getirecekleri bir sistemleri varmış.
  • killerbee  (02.05.22 00:50:39 ~ 00:55:06) 
s-400, patriot bu işe yarıyor işte.
nükleer füzenin ateşlenmesinden (balistik füze: bs) sonra örneğim moskovadan new york'a düşmesi, 3-5 hadi bilemedin on dakika. yani senin uyduların bir ateşleme olduğunu tespit etti, ateşlenin ne olduğunu tespit etti, hedefinin neresi olduğunu hesapladı, seni vuracağını anladı, kendi elindeki anti balistik füzeyi (abs) yani s-400 ya da patriotu (başkaları da var da neyse) ateşledi, buluştular ve abs, bs'yi imha etti. bunların hepsi de 10 dakika içinde oldu. bunun ıskalaması var, rorayı yanlış hesaplaması var, uydunun ateşlemeyi tespit edememesi var, var da var. üstelik senaryomuzda moskova-new york arasından bahsediyoruz, 7500 km'lik mesafe. moskova ankara'yı hedeflese 2500 km., süre 1/3 azalacak. gerçi füzelerin önce irtifa kazanması lazım, (bakınız parabol) o yüzden mesafe kısaldığında süre aynı oranda kısalmaz ama siz ana fikri anladınız.

ayrıca nükleer başlıklı füzeleri çok çok çok çok yukarıda imha etmelisin. imha etmek ne demek, füzeyi o seni vurmadan vurmak yani patlatmak. nükleer başlık taşıyan füzeyi patlattığında ne olur, içindeki nükleer parçacıklar etrafa dağılır. bunu yere yakın bir mesafede yaparsan o nükleer serpinti gene yeryüzüne düşer ve bomba kadar olmasa da ciddi zarar verir. bu yüzden çooooook yukarıda patlatman lazım ki nükleer serpinti iyice seyrelsin ve yeryüzüne düşmeden atmosferde dağılsın ya da düşenler de minimum zarar versin. bu da demektir ki, sana gönderilen füzeyi yakalayıp imha etmek için daha da az vaktin var.

son olarak hayalet özelliğini tespit etmek için yöntem yok mu demişsin, ee yok. bu yüzden f-35'ler bu kadar değerli ya zaten. rusya f-35'i tespit edebilen teknoloji geliştirdiği anda f-35'in hiç bir olayı kalmayacak. türkiye'nin s-400 almasına abd'nin bu kadar karşı çıkmasının asıl sebeplerinden birisi bu zaten. uusal hava sahasında tam bir güvenlik mekanizması kurabilmek için türkiye'nin kendisinde olan ve olmayan tüm nato hava araçlarını s-400'lere tanıtması lazım. tanıtmak demek, sevgili s-400 tanıştırayım bu f-35, bak hayalet olunca radardaki ve uydudaki izi böyle görünüyor, bu izi tespit edersen, bu benim dost ülke uçağım bunu düşman olarak algılama demek. ee s-400, f-35'in hayalet izini takip edebilirse bunu rusya ele geçirir diye korkuyor adamlar haklı olarak ki dediğim gibi hayaleti tespit edebildiğin an, ha boing-707 ha f-35 hiç bir anlamı olmayacak o teknolojinin. tamam hadi biraz abarttım, boing olmasın da f-16 olsun, ama gene ana fikri anladınız siz.
  • halanne  (02.05.22 11:07:33) 
Uzerine birinin makineli tufekle ates etmesine benziyor, sen o mermileri yemeden havada gelirken tek tek vurman lazim.
1 tane yersen öldün.

Imkansiz haliyle, imkansiz oldugu icin 1950'lerden beri herkes birbirine hirlayip isirmiyor.

Birak nukleeri herhangi bir top mermisini bile durduramiyor ordular.
Teoride herkes her sey durdurdugunu iddia ediyor tabi.
  • divit  (02.05.22 11:39:19) 
[]

Nasıl olmuş?

Normalde telefona kaydederim de harici mikrofon ile pc'ye kayıt işlerine girişeyim dedim. Telefona göre daha iyi oldu kayıtlar tabii ki ama eklemem gereken bir şeyler var mı bilmiyorum teknik olarak.. amatörüm çünkü henüz her anlamda.

dere geliyor dere - voca.ro

katip arzuhalim - voca.ro

sen gel diyorsun - vocaroo.com (bu biraz boğuk oldu ayarlayamadım sanırım)

 
üçünü de dinledim gayet güzel olmuş bir amatöre göre. enstrumeamtal dinlediğim için gitarın sesini ayrıca sevdim. başarılar dilerim.


  • izole  (02.05.22 14:34:21) 
Teşekkürler gecen sene bu zamanlarda yine sormustum instagram veya youtube a atilir mi bu ses ile videolar diye. Sonra ufak bir linc yemistim bu ne ozguven diye shdhf ki bence de o kadar iyi degildi ama sanirim biraz gelisme var yoksa domates atarlardi kimse bisey dememis :]


  • ananiyimioguz  (02.05.22 21:15:20) 
[]

Canlı dinleme yapabilmem için harici bir ses kartına gerek yok değil mi?

Yani demek istediğim şu, audition'da bulamadım. Adını da tam bilmediğim için, araştıramadım.

Harici usb mikrofonum var. Onu pc'ye bağlıyorum. Sesi normalde mikrofondan duyabiliyorum ama pcden duymak istiyorum. Duyarken de aynı zamanda gerekli ayarlamaları yapayım, o yapılmış halini duyayım. Yani sanki mixer varmış da önümde, ses ona girsin, ondan çıkanı duyayım gibimsi..

Böyle bir şey yapabilir miyim? Sesi kaydettikten sonra düzenleyip dinleyebiliyorum ama o yorucu oluyor.

Mac + Win var bu arada başka programlara da açığım.

 
Windows'ta ses ayarlarında 'ses kayıt cihazlari' bölümünde usb cihazı bulup özellikler kısmından 'bu aygıtı dinle' dersen ses bilgisayardan da gelir.

Mac'te de GarageBand uygulamasında zaten direkt monitör etme özelliği var. Kaydı da ordan yaparsın zaten. Oldukça başarılı bir uygulama.
  • himmet dayi  (30.04.22 15:37:40) 
Audition'da Preferences->Audio Hardware kısmından input ve output'u ayrı ayrı seçebiliyorsun. USB mikrofon olunca orada ne çıkar bilmiyorum ama.


  • nhk ni youkosu  (30.04.22 15:43:03) 
Duyma kısmı kolay sanırım evet onu windowsta da macde de halledebilirim ama sanırım aradığım şey "monitoring" o yüzden garage band ile bir deneyeceğim bakalım yaptığım ayarlamayı canlı olarak duyabiliyor muyum


  • ananiyimioguz  (30.04.22 16:01:13) 
Audition'da da oluyor ama ses kartı olmadığından gecikme var şu an bende.

bak:
multitrack aç, R ve I (monitor Input)'ya bas. Soldan effects rack'ten veya mixer kısmında full kaydettiğin kanala efekt ver. Duyarsın.
i.ibb.co

Ben Windows'ta Reaper kullanıyorum aslında, Mac'te de LogicPro ama sen Audition dediğin için bundan örnek verdim. Herhangi bir DAW dediğin şeyi rahat yapar. (hep ses kartı üzerinden çalıştığım için o olmadan hep kasar mı emin değilim. Senin USB mikrofon da çeşitli hızlandırmalar yapıyordur belki çıkışı onun üzerinden verebilirsen öyle dene mesela)
  • nhk ni youkosu  (30.04.22 16:09:44 ~ 16:12:45) 
yani olmasına oluyor da başarılı değil aslında. en azından 2005te öyleydi. klavyedeki bilgiyi bilgisayara yollamak reason'da işleyip tonu almak gecikmeye neden oluyordu. mecburen data kablosu ve ses kartı aldım. şu an bi adet masaüstü bilgisayarım var içindeki gömülü program ve anakartın kendisi bu işi hallediyor. ancak anakartta bu işlem için ayrı bir özellik var ve usb ile bağlanmıyorum.


  • turbo sadık  (30.04.22 17:27:11) 
Garage Band şu an için beklentime cevap verdi. Gürültü azaltma var. Ses efektleri var. Monitoring de var. Yaptığım değişikliği de canlı olarak uyguluyor.

Normalde amatör olarak gitar + ses bir kaydederdim şimdi farkı layer mı deniyor bunlara kanal mı bilmiyorum ama o şekilde kaydedip birleştiriyorum daha rahat oluyor. Backvokal falan da yapabilirim kendime sanırım bu şekilde.

Bunlar çok temel şeyler fakat mesleğim olmadığı için heyecanla anlatıyorum kusura bakmayın :D
  • ananiyimioguz  (30.04.22 17:51:26) 
[]

2000 model olup da şu modernlikte başka araçlar var mı?

Aşağıdaki aracın gerek dış, gerekse iç tasarımı bana aşırı modern geldi.

www.sahibinden.com

O parlak yüzeyler falan kullanılmıyordu pek premium otomobillerde bile diye hatırlıyorum.

Başka bu tarz araçlar var mı eski olup da eski gibi durmayan? Mesela o yılların aston martinine bakıyorum, detaylarda o ahşabımsı bordomsu kaplamalar var. Fakat o bmwye birkaç ekran koyun yeni diye alırım neredeyse. Yanlış mı düşünüyorum?

 
Anladığımız manada arka farlardan başka ayrı bir modenliği yok. Zevke hitap eden bir araç tamamen.

Dışında olduğu gibi içinde de klasik tasarım çizgileri mevcut .
Mesela 14. fotoğraf klasik VU metreli amplifikatörleri anımsattı:
i.hizliresim.com
  • Erva  (30.04.22 00:31:30) 
Tasarım gerçekten zaman ötesi, ama aşırı manuel her şey. Bu zamanda bu kadar manuel kullanımlı aracı yeni diye almazsınız bence.

Ayrıca değil 2000 90'lı modeller görüyorum mercedesler instagramda, acaip donanım dolu, acaip elektronik sistemler kullanmışlar o zamanlarda bile.

Ayrıca o nasıl bir fiyat ya hu? 22 yaşında arabaya 7 milyon yazmışlar, tamamen başka yok 1 tane diye yazılmış bence.

2022 model Z4 modeller 2.3 milyon civarında.
  • John Bloor  (30.04.22 09:00:34) 
Bundan sınırlı sayıda üretilmiş, ondan pahali sanirim


  • ananiyimioguz  (30.04.22 15:16:37) 
[]

Kablosuz ütü tavsiyesi

Var mı hiç kullanan? İnternette bakındım ama öyle yorumları olan bir ürün pek göremedim.

Nasıl ki süpürge için kablo aşırı saçma ise, bence ütü için de öyle.

Nasıl ki bataryadan beslenen motorlar, çekiş gücü açısından kabloluları yakalayabiliyorsa, bence ütüde de yakalanabilir?

Dyson falan neden çıkarmamış şimdiye kadar ilginç.

Var mı hiç bu yönde bir tecrübeniz/tavsiyesiniz?

 
Ütü demek ısı demek ve aşırı güç tüketimi demek, bunu batarya ile sağlamak mümkün olsa da uzun süre olmaz. Çok kısa sürede biter batarya, belki bi gömlek filan ancak ütülenir.


  • John Bloor  (29.04.22 12:39:24) 
ütü evinizde en çok elektrik harcayan ev aletidir ve 220 derece gibi sıcaklıklarda kullanılır. o yüzden kablosuz ütü pek mümkün değil.

olanlar da muhtemelen sürekli şarj kaidesine konuluyordur ütü aşamasında.
  • teritori  (29.04.22 13:03:13) 
Kenara koyulduğu zaman şarj olabilir, veya ütü masasına kablosuz şarj mekanizması koyulur, ütü yapılırken bir yandan şarj olur. Arada kumaş olması yangın çıkartır mı bilmiyorum ama :D

Çok uzun sürmesine gerek yok 2 gömlek 2 pantolon ütüleyip çıkıyoruz.

Bu kadar bile dayanmaz derseniz.. bilemedim ya dyson full performansta 15dk çalışıyorsa ütü de çalışabilir geldi. Ama airwatt ile ısı üretmek için harcanan watt arasında bir fark olabilir. Sadece pratikte şöyle düşünüyorum, büyük kablolu süpürgelerin yapabildiğini kablosuz da benzer performansa 15dk yapabiliyorsa, ütü de yapabilir.. Ama burada sıkıntı ısınan bir parça üzerine batarya koymak ne kadar sağlıklı olabilir o da var tabi.
  • ananiyimioguz  (29.04.22 13:35:59) 
Yapılırsa indüksiyon ile yapılabilir, yurt dışında varmış bir kaç örneği ama prototip olarak kalmış.

Veya eskilerin yaptığı gibi döküm ütünün içine köz konularak kablosuz ütü deneyimi gerçekleştirilebilir.
  • sedolima  (29.04.22 14:04:27) 
hocam o ütüyi çalıştırmak için inanılmaz bi güç gerekiyor. 2500 2600 watt desen. 10 dk 500 550 watt enerji tüketir. (yani 10 dk iş bitirmesi işin güçlü makine lazım güçlü olan da çok tüketir) hadi diyelim ona batarya koydunuz 10 dk çalıştıracak batarya bile o ütüyü çok ağır yapacaktır. yarım kilo ütü olsa 500watt kuru batarya da en az 4.5 kg gelir. 5 kg ütüyü hangi kadın kullanacak zeyna lazım ona hahaha
verimsiz bir şey olur o kullanılmaz. sanmıyorum.
batarya teknolojisi arttıkça bu da gelişebilir ama.
  • turbo sadık  (29.04.22 14:58:19) 
[]

Aklıma büyük ölçekli bir girişim fikri geldi

Böyle getir tarzı ama her ülke için ayrı ayrı bir geliştirme yapmaya gerek yok. Sadece fiziksel teknik taraf için destek almam gerekiyor. Uygulama kısmını hallederim. Fakat o tarafta da bazı data işleri için destek almam gerekebilir.

Şimdi hem teçhizat hem de yazılım desteği, kredi kartı ile ödeme konularında destek almam gerekeceği için, bazı insanlara fikrimi dile getirmem gerekecek.

E o zaman da çalınma endişesi doğuyor. Nasıl ilerleniyor bu yeni fikir işlerinde? Daha önce yapılmadı çünkü.

 
patent bunun için var.


  • babilfish  (29.04.22 12:08:52) 
Bazı şeylerin patenti alınamaz ki ama kıyısından dolanabilir başkası.

Mesela Martı patent alabildi mi? Getir alabildi mi? Yemeksepeti veya?

En fazla isim hakkını alırım, domain falan alırım. Benim yaptığım şeyi başkası yapamaz nasıl diyeyim. Araç kiralama uygulaması yaptım, adı da tiktak. Bundan sonra kimse yapamaz hadi bakalım.. denebiliyor mu? Denebiliyorsa neden yapmıyorlar da mesela şu an Moov de aynı işi yapıyor?
  • ananiyimioguz  (29.04.22 12:23:01) 
farklı ülkeler için geliştirmeye nasıl gerek yok? her ülkenin kendisine ait regülasyonu, kanunu, düzenlemesi, sigortası, vergi konusu vs. var. Belirli bir işlem hacmini veya işlem tutarını geçtiğin durumda o ülkede şirket açman gerekecek, vs. vs. tabii birde para olayı var, mal, satıcı, lojistik, A ülkesinde, alıcı parayı B ülkesine gönderiyor A ülkesinden hizmet alabilmek için, bu arada bankalara ödenecek komisyon nedeni ile de senin elinde para kalmıyor.

yerelleştirme çalışması deniyor işin bu kısmına, yani ülkeler arası entegrasyon'a.


Bir kaç şekilde yapabilirsin, birincisi MVP yani en basit hali ile çalışan uygulama, bu uygulamanın gerçekten çalışmasına gerek yok, çalışıyormuş gibi yapsa yeterli.

fikir çalınması öyle bişi değil :) sen elindeki fikir ve/veya ürünle yatırımcıya gideceksin, yatırımcı allah bilir ne iş yapıyor, yatırım yaptığına göre de parası var, yüzlerce fikir geliyor her gün çalacak olsa idi senden öncekilerden de çalardı ancak buna ihtiyacı yok nasılsa parası var ve para kazanabileceği bir sürü yeni iş geliyor adama, o adam gidecek bir takım kuracak eleman alacak senin yapmak istediğini de business detaylarını bilemeyecek yapsa bile elinde patlayacak.

dolayısı ile fikir beleş, beleş olan şeyin değeri yok, değeri olmayan bir şeyi kimse kolay kolay çalmaz.

hadi çaldı diyelim bu da iyi bir şey. zira demekki sen bir şey yapmamışsın fikir gelmiş aklına etrafta üff süper fikrim geldi diye dolaşmışsın ama bişi yapmamışsın.

çalınırsa ne güzel, en azından fikrinin çalıştığı ispatlanmış olur.
  • selam  (29.04.22 12:27:37) 
1 milyon dolara herkes iş yapar. sokaktan birini çevir bir milyon dolar ver bir şey yapar.

10.000 tl ile aklındaki işi çevirebilir misin? orası önemli.

paran yokken büyük düşünmek amatörlerin işi.
  • duyurukullanıcısı  (29.04.22 12:29:36) 
Fikrim öyle taşıt falan gerektirmiyor. İşin güzel tarafı o. O yüzden düşük bütçeyle de yapılabilir. Sadece birkaç ufak araç gerekecek. Onlar da 3d yazıcı ile halledilebilir. Veya ebay-amazon'da falan vardır kesin, iş görür.

Anladım öyleyse oturduğum bölgede bir demo yaparsam, geriye kalan iş yatırımcı bulmak. O parayla reklam ve yeni elemanlar almak vs.

Para akışı mevzusundaki olayları bilmiyordum. Öncelikle ülke içi, sonra yeni ofisler açılarak başka ülkelere geçilebilir. Çünkü almak kolay olur google play üzerinden ama vermek nasıl olacak?

Ayrı ayrı geliştirmeye gerek yok derken, sadece dil değiştireceğim. Yani mesela pokemen go için her ülkeye özel ayrı bir geliştirme gerekti mi? Hayır. Google Play araçları ve app yeterli. O şekilde demek istedim.

Olmayacak şeyler düşünmüyorum, fakülteden beri bana da sürekli fikirle geliyorlar. Ben de işin ne kadar kompleks olduğunu, düşündüğün gibi basit olmadığını insanlara anlatmaya çalışıyorum.

O yüzden öyle uçuk bir fikir değil. Uygulama olarak büyük bir kısmını yazabilirim. Sadece canlı takip hatta belki canlı video konularında destek almam lazım.
  • ananiyimioguz  (29.04.22 12:34:12 ~ 12:54:41) 
daha once yapilmamis olmasi bu isin tutacagini gostermez. oncelikle is fikri bir is modeline donusebiliyor mu onu ogrenmen lazim. bunun icin business canvas modeli arastirabilirsin. sonra bu isi yapmaya karar verdin. bu is icin bir ekip kurman yatirim yapman gerekiyor. mvp ortaya cikartirsin, musteri bulursun, para kazanirsin sonra gider bu gelir modelinle yatirimcinin karsisina cikarsin benim bu isi buyutmem icin sunlara sunlara ihtiyacim var diye. ha bu arada fikrini yuzlerce kez anlatman gerekecek o yuzden ya calinirsa diye bir sey soz konusu degil. onemli olan yapmak. bir suru firsat var. hali hazirda tutan bir uygulamaninda yerini alabilirsin sonucta pazarda her zaman yeniler icin yer vardir. bu arada fikrin cok basit sekilde modellenir, cok dusuk maliyetle uygulanirsa zaten yaptigin anda bir cok benzer uygulamada ortaya kolayca cikar. o yuzden yatirimci buna da bakar, giris bariyeri dusuk uygulamaya yatirim yapmaz, elinde baska firsatlar yoksa (teknolojik ustunluk -yogun arge gerektiren isler-, kullanici bagliligi vs). en son takilacagin konu bence fikrin calinmasi.


  • tahtakafa  (29.04.22 18:30:27) 
[]

Vasi ile engelli araç alımı işlerine bakan avukat nasıl bulunabilir?

Bir kaç avukat bulduk sordum, ben o alana bakmıyorum dedi.

Nereden bulabilirim memlekette onunla ilgilenen. Bir havuz falan var mı sorgulatabileceğim?


 
Bildiğim kadarıyla sorgulama yapabileceğiniz bir havuz yok...

Yapmak istediğiniz şeyi tam olarak yazarsanız, buradan da yönlendirenler olabilir. Kısıtlıya ait parayla kısıtlının işlerinde kullanmak için bir araç almak mı istiyorsunuz? Bunun için vesayet kararını veren mahkemeye bir dilekçe ile başvurarak izin almanız gerekiyor, görece kolay bir iş...
  • arpaci kumrusu  (29.04.22 10:18:21) 
Raporlu olan babaannem. Babam vasi atandı memleketteki mahkemede dönüyor bu işler.

Biz de geçen sene vasi işlemlerinin yapıldığı mahkemeye ek karar çıkartmak üzere başvurduk. İşte hastamızın %96 raporu var, aracı vasisi olarak ben alıp kullanacağım falan diye.

Fakat bizim ildeki doktorlar da, polisler de, mahkemedeki hakimlerde de ellerinden geldiğince vermemeye çalışıyorlar. Polis yarım saat babamı mı sıkıştırmış, doktorlar 2 kere %80 rapor vermiş. Başka ile gittik de %96 aldık falan. Hakime kaç kere itiraz yazdık, bana mısın demedi. Neymiş, polis raporu olumsuzmuş. Polis demiş ki hastaneye yakınsınız zaten tutar kolundan götürürsünüz, üzerinizde araç da gözüküyor, ne yapacaksınız başka aracı falan demiş babama. Köyde yaşıyoruz aslında, yüksek bir araç gerekiyor dese de, bu aracı oğlum alacak evlenecek falan dese niye oğlun kendi araba alamıyor mu demiş gitmiş raporda yeni araç alınması bizce uygun değildir falan demiş. Başka alanlarla konuşuyorum türkiye geneli, bizim başımıza hiç böyle şeyler gelmedi diyor. Neyseki aracı ben üstüme aldım, ikameti de il merkezden köye aldırdık. Bakalım bu sefer ne bahane bulacaklar. Üzerinden 1 sene geçti, umarım eski dosyaları bahane göstermezler.

Biz de şeyi merak ediyoruz, ya avukat sokalım araya belki bir faydası olur? Ya da normalde ikamet il merkezindeyken ile başvurmuştuk ama şimdi ikameti köye aldırdılar, acaba ilçedeki mahkemeye mi başvursa da, ildekilerle hiç uğraşmasak mı?

Ama şey hatırlıyorum işte, bu vasi dosyası falan neredeyse onun üzerinden ek karar çıkarılması için illa aynı mahkemede aynı dosyaya dilekçe yazmak gerekiyormuş sanırım
  • ananiyimioguz  (29.04.22 10:29:56 ~ 10:34:06) 
Mahkemenin tutumu ilginçmiş gerçekten, genelde çok zorluk çıkarmıyolar böyle durumlarda ancak sizin durumunuzda adreste kullanıma hazır bir aracın olması asıl problem olmuş gibi. Şimdi babanız adına kayıtlı araç olmaması biraz daha kolaylaştırmalı işleri. Araç sizin adınıza kayıtlı, siz de mümkünse ikametgahınızı kısıtlı ve vasiden başka bir yere taşıyın, yine "hali hazırda evde araç mevcut" deme şansları kalmasın. Bu tür kararlar genelde hakimin yorumuna bırakıldığı için bazen böyle şeyler olabiliyor... En kötü ihtimalle hakimin tayini çıktıktan sonra yeni hakime tekrar başvurabilirsiniz, ama yeni hakim de aynı dosyadan karar vereceği için önceki başvuruları, raporları, ret gerekçelerini vs görmüş olacak...

Başvuruyu vesayeti veren mahkemeye başvurarak yapıyorsunuz, o doğru. İkametgahınız değiştiği için vesayet dosyasını ilçe adliyesine nakil ettirebilir misiniz diye baktım ama bir şey bulamadım, o konuda emin olamadım. Dosya nakil oluyorsa bile yine eski dosya gelecek farklı hakimin önüne, önceki başvurular, raporlar, ret gerekçeleri de içinde olacak...

Avukatın bu noktada şapkadan tavşan çıkarma ihtimali düşük geliyor bana ama en nihayetinde karar hakimin insiyatifinde, onu ikna edebilmek önemli bu noktada...

Bana sorarsanız bir avukat bulamazsanız siz yeni koşulları güzel bir şekilde açıklayarak yeniden başvuruda bulunun, hakim yeniden talebinizi ret ederse bu defa ek karara itiraz ederek Asliye Hukuk Mahkemesi hakimine durumu açıklamaya, onu ikna etmeye çalışın...
  • arpaci kumrusu  (29.04.22 11:00:18) 
[]

Uzaya neden DNA'ımı gönderiyoruz?

Ara ara şu tarz haberler görüyorum; uzaya dna şifrelerimiz gönderildi, bizzat dna'larımız gönderildi, gen haritamız, biyometrik haritamız, seslerimiz gönderildi, şuyumuz gönderildi buyumuz gönderildi.

Diyelim ki gönderdiğimiz roket şans eseri başka bir galaksiye kadar ulaştı ve yine şans eseri dünya benzeri bir gezegene düştü.

Ne olacak? gönderdiğimiz şeylerden yeni bir yaşam mı oluşacak?

Veya başka bir yaşam formunun eline geçti diyelim. Ne yapacaklar? Aynısını mı tasarlayacaklar? Mümkün mü böyle bir şey? Diyelim ki mümkün, bizi köle yaparlarsa hoşumuza mı gidecek?

Amaç tam olarak nedir?

 
Bi örnek verebilir misin hocam bu tarz haberlerle ilgili?


  • Kaleci Saçlı Forvet  (29.04.22 00:02:11) 
www.tweaktown.com

tr.wikipedia.org:~:text=Voyager%20Alt%C4%B1n%20Plaklar%C4%B1%201977'de,se%C3%A7ilmi%C5%9F%20sesler%20ve%20g%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BCler%20bulunmaktad%C4%B1r.
  • ananiyimioguz  (29.04.22 00:04:07 ~ 00:04:31) 
Abi bu abd'de zamanında oluşan uzay çılgınlığında yapılmış biraz şov amaçlı "acaba başka canlılar var mı iletişim kurabilir miyiz" tadında yapılmış saçma bi çalışma, yani sürekli yapılan bir şey değil ama daha sonra araç başka sistemlere gidebildiği ve ara ara radyo sinyali göndermeyi başardığı için değerli bi hale geldi, yani sürekli dna göndermiyoruz bir amaç yok.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (29.04.22 00:08:18 ~ 00:11:26) 
Şöyle düşün, günün birinde dünyanın yörüngesine tanımlanamayan bir uzay aracı takılsa ve o uzay aracı incelendiğinde üzerinden dünya dışı bir yaşam formunun bilgilerinin yer aldığı bir materyal çıksa. Ne hissedersin bir insan olarak?

Amaç bizi kopyalasınlar falan değil, bizden haberdar olsunlar, "Merhaba ben mantheman" der gibi, kendimizi tanıtıyoruz işte bulacak olan birine.
  • mantheman  (29.04.22 00:08:36) 
Radyo dalgalarıyla gönderiliyor. Roketle değil. Amaç radyo dalgaları bir uygarlığa ulaşırsa Dünya ve insan hakkında bilgi vermek. Kendimizi tanıtmış oluyoruz. Mesajı alan uygarlık da sinyalin geldiği noktada Dünya adında bir gezegen olduğunu ve bu gezegende yaşayan bir canlı türünü öğrenmiş oluyor. İsterlerse karşılık verebilirler. Bu sinyallerin bir uygarlığa/gelişmiş uygarlığa ulaşma ihtimali çok çok düşük. İnsanlığın küçük bir çabası sadece. Bir şef bir yemek yaptığında imzasını atıyor. Uzay çalışmalarıyla ilgilenen kişiler de bu şekilde imza atıyorlar.


  • dissendium  (29.04.22 00:11:24) 
Contact filmini izle


  • divit  (29.04.22 00:26:55) 
Bir umut türünden magazin yönlü haberler. İnsanların her an uzayın derinliklerinden gelen sinyal, mesaj ya da canlılara karşı duyarlılığı sağlanıyor.
Yıllardır değişmeyen haber başlıkları:
Uzaydan gelen gizemli sinyal,
www.ntv.com.tr

Uzaya gönderilen sinyal,
Bu da büyük ölçekte bir radyo sinyali yanlış hatırlamıyorsam en erken 20000 yıl içinde cevaplandırılma ihtimali varmış.
(Uzayla ilgilenen bilim adamlarının umudu, denize oltayı sallayan balıkçılarla aynı sanırım)

Bir de gönderilenler arasında üstünde farklı şekiller olan altın plak var:
www.ntv.com.tr

Doğrusu bu kadar devasa yatırım ve üretilen gelişmiş uzay araçları, bilimden ayrı olarak arkaplanda ideoloji türünden bir inanışın olduğunu da gösteriyor.

soruya gelirsek, konu dna ve uzay kavramları olduğunda bir kaç yıl içinde, diğer geçen zamanda uzayla ilgili sıradan spekülasyon veya merak uyandıran haberlerin daha ötesine de geçebilir. Bu yönde yorumlar var.
Tabi dünya dışı yeni bir yer arayışında olan insan için (arada bir haber yapılan) dünyaya göktaşı çarpması gibi işin tehlikeli boyutu da var.

Düşündüğümüzde uzay temalı filmler sanat olsun diye değil de belki gerçek hayatın bir ya da bir buçuk saatşik bir fragmanı olarakta görülebilirler.

(Yapay güneş ve yapay ay çalışmaları da mevcut)
  • Erva  (29.04.22 00:38:07 ~ 00:39:29) 
Contact'ı izledim sanırım ama tam hatırlamıyorum tekrar bakabilirim. Arrival'ı izledim en yenilerden.

Yazdıklarınız bana mantıklı gelmiyor. Amacımız eğer "evrende yalnız değilsiniz" mesajı vermek ise, bunu kendi bilgilerimizle vermemiz gerekmez ki. Evrende kendi imkanları ile olamayacak herhangi bir şey de olur yani.

Yerimizi belli edip etmememiz bile hala tartışılıyor. Çoğu bilim insanı, bu cinayet olur saçmalamayın diyor.

Bizim yörüngemizde farklı birşey bulsak ve anlamaya zekamız veye teknolojimiz yetmez ise korkarız yani apaçık. S.a biz dostuz yazacak hali yok baktığımız şeyin içerisinde. Her ne kadar iyi niyetli bir şey bile olsa, büyük ihtimalle eğer gelişmiş bir şey ise, bizi ne zaman almaya gelecekler, işgale ne zaman gelecekler falan diye korkarız yani.

Kaldı ki dediğiniz gibi bize çok yakın zeka düzeyinde bir canlı olacak ki biz fark edebilelim. Veya bizi farkedebilsinler.

Ha umuyorum ki şöyle açıklanıyorsa içim biraz rahatlar "bizim gönderdiğimiz şeyi fark edip algılayan bir yaşam formu, bizim için o kadar da korkutucu boyutta olmayabilir".

Biz de varız demek bile riskli iken, hem biz varız hem de buyrunuz bunlar kodlarımız, seslerimiz, anatomimiz falan demek iyice anlamsız geliyor ama vardır umarım bir bildikleri.
  • ananiyimioguz  (29.04.22 00:40:55 ~ 00:44:23) 
Geçmişte hep "buraya kadar gelebilen uygarlık varsa iyi niyetlilerdir" mantığı varmış sanırım. Fakat son yıllarda "Amerika kıtasını bulanlar kızılderilileri gözünü kırpmadan öldürüp kıtayı ele geçirdi, dünyayı keşfeden uzaylılar aynısını yapabilir bizi mahvedebilir" mantığı var sanıyorum. Benim okuduğum haberler yazılar o yönde değişti yani.

edit: SpaceX'in yapmak istediği falan tahminen insanlığın devamlılığı için gen bankası oluşturmak gibi şeyler. Dünya yok olursa Mars'ta klon vs. üretilebilsin çoklu gezegende var olalım insanlık bitmesin.
  • nhk ni youkosu  (29.04.22 02:04:23 ~ 02:06:20) 
Ay'a DNA gonderme varmis bi de:
lifeship.com

Benim DNA'im ne icin kullanilabilir sorusuna da soyle teorik biseyler yazmislar:
Belki gelecekte bir uygarlik bulup, gunumuzdeki gezegeni tekrar yaratir. Gelecek nesiller kodunu yildizlara tasiyip yeni dunyalar olusturabilir.

Bikac yil once de Uluslararasi Uzay Istasyonu'na DNA gonderilmisti. Dunya'ya bisey olursa turumuzu devam ettirebilme olasiligi iste.
  • ermanen  (29.04.22 22:10:52) 
[]

Yakın zamanda ÖTV muafiyetli araç alan oldu mu?

Olduysa mesajla ulaşabilir misiniz? Direkt engellinin kendisi olarak değil ama. Vasi olarak.




 
[]

Depoda duran ağzı kapalı ve streçli beyaz eşyalar kokar mı?

Koksa bile, sonra çıkar mı?

Yeni eşyalı bir yazlık ev boşaltılıyormuş, kız arkadaşım da ev alınca spottan hepsini almış oraya koyarız diye fakat kiracı çıkmam benim 6 ayım var deyince eşyaların hepsini şuan oturduğumuz kiralık evin salonuna koymak zorunda kaldık. En ulaşılmaz yerde de streçli halde buzdolabı çamaşır makinası falan var.

Bugün birden aklıma geldi ya bu eşyalar havasızlıktan kokmasın, havalandıralım derken, beyaz eşyalar da kapalı duruyor ne olacak dedik. Ulaşması çok güç ama derseniz ki öyle bir kokar ki kullanılmaz hale gelir falan.. bir şekilde ulaşıp açmaya çalışalım.

 
Bizim gazli ocak kendi kendine paslandi strec film kapliydi.
Ici bile pas olmus.

Salonu arada havalandirmak iyi olur
  • divit  (25.04.22 21:51:26) 
eşyalar için havalandırcaz zaten ama 1 aydır kapalı odada duruyorlar, havalandırsak bir nebze iyi olur fakat beyaz eşyaların içine hava girer mi pek emin değilim


  • ananiyimioguz  (25.04.22 21:52:59) 
Kokar. Anaerob mikroorganizmalar, havasız ortamda çoğalırlar. Bu da kokuya neden olur. Kağıttan külah yapıp buzdolabının içine kahve koymuştu nakliyeci adam. Üç ay sorun olmamıştı. Şu an ben de kullanmadığımız buzdolabının kapaklarını açık tutuyordum ama yeterince aralık bırakamamışım ki buzluk bölümünde yer yer küf gibi mikroorganizma lekelenmeleri vardı.


  • sagini solunu bilmez cahil  (26.04.22 17:38:13) 
[]

Katlanır bisiklet - fiyat/performans olarak en hafifi ?

Aşırı kompakt bir şey arıyorum. Kız arkadaşım kullanacağı ve kendi başına bagaja katlayıp koyabilsin zorlanmadan. Aslında çoğu pratik katlanıyor fakat hatırladığım kadarıyla büyükler.

Ufak tekerlekli, hafif bir şey önerebilir misini?


 
Bütçe belirtmemişsiniz ama carraro flexi modelleri bir ara çok tutuluyordu. F/p ürünü budur.
Bütçede sıkıntı yok derseniz de dahon ve brompton bakabilirsiniz.

  • invictae  (25.04.22 18:04:37) 
  • mantık  (25.04.22 18:23:08) 
2 sene once aldim bir tane bunlardan, hafifledikce ve katlanmasi kolaylastikca pahalilasiyor. En ucuzlari hem cok agir, hem de kompact degil, dogru duzgun katlanmiyor.

decathlondakiler baslangic icin iyi gibi..
  • cooperr  (25.04.22 18:30:14) 
[]

Göz çevrem 95 yaşında (capsli)

Tam hatirlamiyorum ama son 5-6 senedir durum böyle.

2 görsel attim, en alttan mobil görünümden çıkmanız gerekbilir görmek için.

Göz kapağı düşüklüğü,
Kaş düşüklüğü,
Yağ bezeleri,
Göz altı torbası,
Göz çevresi koyuluğu..

Ne ararsan var. Sevgilime diyorum, ne varmis cok guzel diyor sbdjfj
Doktora gittim, kovdu bu yasta ne ameliyati diye.
Cildiyeye gittim, genetik bu yapacak bisey yok diyor. Bezeleri yakmayı denedi, tekrar çıktı.

Benzin döküp yakasım var. Ne yapabilirim bu konuda?

Şoplamaktan ne hale dönüyorum;

www.hizliresim.com

 
fiziksel özelliklerine (olumlu ya da olumsuz) takıntılı derecede düşkün olanları nedense anlayamıyorum. bana çok gereksizmiş gibi geliyor. bak sevgili konusunda bence şanslısın. hiç takmıyormuş kafasına. ne güzel. sen de takma bence. esasen bizi biz yapan karakterimiz,kültürümüz,olaylara ve insanlara bakışımız değil mi? şimdi olmasa bir süre sonra böyle olacaktı zaten.


  • demirr  (22.04.22 21:56:46) 
ustteki yorumu salla oncelikle. takintili duskunlukle alakasi yok gayet rahatsiz olunabilir bir sey. doktor saglik acisindan bi durum olmadigi icin mi kovmus acaba? estetikle halledilebilir bence cildiye yerine estetisyen (?) plastik cerrahi doktoruyla gorusun. caresi olmayan bi sey olmasi imkansiz. imkaniniz varsa yaptirin bence baya fark eder


  • aydonno  (22.04.22 22:09:00) 
@demirr, birbirinin kopyası gibi insanların türemesini biz de eleştiriyoruz fakat bariz derecede ortalamanın dışında bir estetik bozukluk ile çok barışamıyorum.

Barışsam bile.. göz çok odak noktası ve yorgun, halsiz, dalgın, yaşlı gösteriyor.

O yüzden bir çözüm arıyorum.

@aydonno, böyle gerdirme olaylarını falan sormuştum kaşın sonundaki düşüklüğü kaldırma, ışık dolgusu vs. ama daha yaşın geç ne gerek var böyle şeylere.. zaten gersem içeriden ip çekmem lazım senin kasların güçlü ve genç olduğu için koparır hiç bulaşma bu yaşta falan dedi gönderdi geri :/
  • ananiyimioguz  (22.04.22 22:12:28 ~ 22:14:09) 
Göz çevrende sabun kulanıyor musun? Bir dönem kullanmıştım, ciddi şekilde yıprattığını fark edince fazla ilerlemeden bıraktım.


  • msb  (23.04.22 15:39:25) 
Hayır bir şey kullanmıyorum, normal yıkıyorum.

Sadece gün içinde çok bastırarak kaşıdığımı fark ettim. Onu azaltmaya çalışıyorum. Fazla elimi götürmezsem düzelir diye bekliyorum ama çok bir değişiklik olmuyor. Yine de düşününce, yıllarca hep öyle yapmışım. O yüzden olabilir mi?

Aydın - Muğla taraflarında doktor tavsiyesi olan var mı? veya İstanbul.
  • ananiyimioguz  (23.04.22 16:29:12 ~ 16:30:00) 
istanbul'dan huseyin guner, ilker bilgiç.
izmir'den şeyda atabay.

  • suyin  (23.04.22 17:46:44) 
baska estetikciye git. cildiyelik bir durum degil bence, ameliyatla biraz deri kesip alacaklar muhtemelen. instagramda falan cok ornegi var.

bir de cok asiri bir degisim hedefleme, yoksa hayal kirikligi olur. neticede yuzunun genel bir sekli var.
  • hot potato  (23.04.22 19:20:16 ~ 19:20:39) 
[]

Direksiyon, pedal, vites seti zevk veriyor mu?

Araba yarışlarını severim ezelden beri fakat hiç direksiyon ile oynamadım.
Alınıp kenera atılacak bir şey mi yoksa evde uzun süre keyifli zaman geçirmemizi sağlar mı?

Marka olarak thrustmaster veya logitech bakıyorum.

 
Tır kullanmıştım. Keyifli sayılır. Malı yetiştiremedim, kaza yaptım diye dert sahibi olacak kadar ciddiye alınca keyif almak zor.


  • dissendium  (21.04.22 15:06:59) 
2013'te ikinci el aldığım logitech driving force gt ile hala tır sürüyorum. hatta şöyle söyleyeyim eve dönmeyi iple çekiyorum çünkü direksiyonum orada kaldı, eve gider gitmez ilk işim euro truck simulator başına oturmak olacak, malmö'den berlin'e yüküm vardı jdfdk.

direksiyonla araba yarışı oynamak biraz teknik bilgi gerektirebiliyor. ben o yüzden çok keyif alamamıştım. f1 oynarken mesela aracı yolda tutmakta zorlanıyordum. diğer taraftan iyi bir araba yarışı oyununu bilerek oynamak muhtemelen müthiş keyif veriyordur, tır sürmekten daha eğlencelidir.

ben kendi aldığım direksiyonu 28 yıla yaklaşan hayatımın en iyi yatırımı sayıyorum öyle söyleyeyim. hele thrustmaster filan alırsan abooov, bilgisayar başında zevkten kafayı yersin muhtemelen. ama işte neyi nasıl oynayacağını bilmek lazım. ben assetto corsa, f1 vs. oynamayı beceremiyorum. çok karmaşık geliyor. istanbul'da koy ama tıra izlanda'ya kadar giderim.
  • der meister  (21.04.22 15:15:30) 
Ben de logitech driving force gt aldim ama beni sarmadi acikcasi sonra saldim.


  • mirafiori  (21.04.22 16:13:00) 
Uzun yıllar hem logitech g27 yi hem de driving force gt yi kullandım,inanılmaz zevkli.Ama bunların daha ucuzu aynı zevki vermiyor.
Alıp kenara atılmaz zira 2.elleri çok hızlı satılıyor,anında elden çıkarabilirsin.

  • arenas  (21.04.22 19:06:59) 
Araba kullanan adama tuhaf geliyor bence, beni hic sarmadi acikcasi.

Oyunun zevki kaza yapmaktan asiri seyler yapmaktan geliyor ama bu alet gerceklik veriyor.
Gercek arabayla da kaza yapmak istemiyorsun beynin salmiyor.
  • divit  (21.04.22 19:43:55) 
Eğer yarışlara ve gerçekçiliğe ilginiz varsa çok keyifli bir hobiye dönüşme potansiyeli yüksek ürünler, senelerdir yerli ve yabancı komunitelerde yarışlar yapıyorum, simulatöre oturduğumda kafamda başka hiç bir şey kalmıyor, hobi vasıtasıyla tanıştığım arkadaşlarımla yeri geliyor 12 saatlik pilot değişimli yarışlara katılıyoruz, öncesinde antrenman seansları/setup ayarlama derken neredeyse her akşam bir iki saatimi ayırıyorum. Artık başka oyun oynamaz hale geldim, o kadar söyleyeyim.

Hobinin tek handikapı ekipman işi gerçekten dipsiz kuyu, zamanında Logitech G25 ile başladım, seneler sonra Simucube 2 Pro base, Heusinkveld pedal seti vs derken binlerce euroluk harcama yaptım. Ancak bu harcamayı saate bölsem birim zamanda harcadığım miktar gayet ucuza geliyor. Uygun fiyatlı ekipmanla da gayet tat alınabilir elbette ama eğer hobi sizi cezbederse cüzdanı hazır etmekte fayda var.

Yukarıda da söylenmiş ben de ekleme yapayım, genelde absürd fiyat istenmedikçe 2. elde hızlıca elden çıkarılabilecek ürünler bunlar, hatta siz de 2. el alabilirsiniz, sevip sevmeyeceğiniz belli olmayan bir şey için sıfırına bir ton para dökmeye gerek yok.
  • diabolus79  (21.04.22 19:58:35 ~ 20:02:22) 
Arkadaştan aldım denemelik, 1 ay takıldım. Yukarıdaki yorumlara katılıyor ve ekliyorum: seti kuracağın sabit bir ortam yoksa tüm zevki kaçıyor.

Bi kere ergonomi önemli, direksiyon yüksekliği, pedalların mesafesi, vitesin yeri konforu çok etkiliyor. Ben masaüstüne taktım ilk başta, direksiyon harici bilgisayar iptal oldu. Sök tak zaten ayrı dert.
Direksiyon sana yakın olsun istiyorsun dibine giriyorsun, bu sefer pedal çok yakında kalıyor eğer masanın genişliği fazla değilse. Pedala bükük dizle basmak konfor katili.

Ama en büyük sorun manuel vites. Hele ki yarış oynuyorsan hızlı hareket etmen lazım, direksiyonun yanına takınca yine konfor katili.

Çözümü ütü masasında ve taburede buldum, direksiyon ütü masası vites taburede. Yüksekliği ayarla, kendine çek, altına pedal; istediğin gibi. O konforu sağlayınca saatlerce kalkmıyorsun başından, öbür türlü yoruyor insanı
Tabii bunu kasayı oturma odasına taşıyıp tv karşısında yapabildim, bu da ayrı bir dert zaten. Masayı kaldırdın ettin diyelim, pedal ağır, kabolar sök tak...

Logitech g920'yleydi benim tecrübem ama hepsi için benzer olsa gerek. Kalıcı setup'sız olmaz, yoksa ayda 1 kullandığın bir şey haline gelir.
  • Bruce  (22.04.22 02:19:16) 
[]

Şarj aleti ne kadara kargolanabilir minimum?

sarı sitede bir ilan gördüm, hızlı şarj adaptörünü kablosuyla birlikte gönderirlerse ne kadar tutar aşağı yukarı? kargo fark etmez en uygun hangisiyse.. ona göre pazarlık yapacağım




 
Anlaşması olmayan bireysel göndericiler için 25-40 lira arasında tutar muhtemelen. Baloncuklu naylona sarıp ‘poşet’ olarak gönderir, en ucuzu bu olur.


  • orient blue  (21.04.22 10:38:49) 
yakın zamanda kargo vermedim ama 30 civarı diye düşünüyorum. +-5 ekleyelim.


  • tenyalar bagirsakta yasar bagirmasakta  (21.04.22 10:39:38) 
daha dün bir evrak gönderdim, 30 lira tuttu. sadece kargo (anlaşmasız) 30 civarı tutar.


  • inheritance  (21.04.22 11:05:26) 
Eğer satıcı kurumsal değil bireysel satıcıysa param güvende ilanı açmasını isteyin. sahibinden ne sizden ne karşıdan para almıyor kargoyu da ücretsiz ödüyor.

www.sahibinden.com
  • nuevo  (21.04.22 16:44:32 ~ 16:44:42) 
[]

Topuklu Crocs

Şundan nerede bulabiliriz?

www.instagram.com

Edit:

www.balenciaga.com

Balenciaga ile işbirliği yapmışlar, US'de buldum ama 625 dolarmış :')

Neyse bekleyelim 7 dolara eminönünde buluruz belki ahah

 
[]

Bu saç tipine uygun tarak seçimi

Katlanır, çantada taşınabilecek bir tarak arıyoruz ama güçlü olacak. Şu saçı açabilsin mesela.
i.pinimg.com
Var mıdır bir öneriniz?


 
Abi afro saç tarağı diye arat bi böyle çatal gibi taraklar oluyor onlar işini görür.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (20.04.22 14:34:19) 
Biraz daha tarağa benzer şu çıktı karşıma ama ne diyorsunuz?
www.hepsiburada.com
www.youtube.com

Pek çantalık değil ama bu :/
  • ananiyimioguz  (20.04.22 14:43:27 ~ 14:44:17) 
Abi benim dediğim şu aslında: www.hepsiburada.com Yani filmlerde falan gördüğüm üzere afro saçları hep bunlarla açıyorlar :) Senin gösterdiğini çok bilemedim ama çanta için çok uygun değil tabii benim gönderdiğim, belki küçük boyları vardır aynı şekilde.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (20.04.22 15:06:58 ~ 15:07:24) 
saçlarım ona çok benzer şekilde, o saçı açacak katlanır bir şey bulmak çok zor çünkü benzer arayışı yaptım ve kafamda kırılan tarakların haddi hesabı yok. en güzel ve sağlamı denman brush denilen tarak çeşidi. orijinalleri çok pahalı ancak trendyolda farklı markalarda aynı işi görenleri satılıyor, benimki land of myth marka. ona bakabilirsiniz. link attığınızdan da aldım ama bana çok kullanışlı gelmedi. o 5 ayrı dişi arkadaki zımbırtı sabit tutuyor ama saçı taradıkça saçlar dolanıp kaydırıyor yerinden. bi zaman sonra fıkır fıkır bir tarağa dönüşüyor azap oluyor taramak tarağın hareketlerinden.


  • kakamelsokoban  (20.04.22 16:22:58) 
[]

Sessiz klavye

Kimi insan klavye sesine, mekanik klavyeye falan bayılıyor fakat ben gürültü sevmiyorum. Harici klavye kullanıyorum, laptop üzerindeki klavye gayet sessiz. Benzer sessizlikte usb klavye önerebilir misiniz?




 
logitech k470 kullanıyorum memnunum.


  • prezarlatif  (20.04.22 14:17:41 ~ 14:17:55) 
Logitech K470 +1

Bir de o kadar parayı klavyeye veririm diyorsanız Logitech MX Keys var.
  • mantheman  (20.04.22 15:09:27) 
logitech mk295 kullanıyorum memnunum.


  • dedim ben sana  (20.04.22 16:36:53) 
[]

Gündelik hayatta kafaya aksiyon kamerası çözümleri

Araç için bir tane var, cama takıyoruz.
Motor için bir tane var, kaska takıyoruz.

Bir tane de köpeğimle oynarken, gezi rotalarında, veya işte yeşillikli bir alanda frizbi oynarken, çocuğumu çekerken.. gibi anlarda kullanmalık bir çözüm arıyorum.

Ayrı bir cihaz alacağım. Kask falan kullanmıyorum. Gözlük kullanmıyorum. Kafa bantlı fenerler var mesela. O tarz uygun yollu ne yapabilirim ekipman ve cihaz tavsiyesi verebilir misiniz?

Goprolara falan çıkamam bu ara uygun bir şeyler yeterli olsun. geniş açı, görüntü sabitlemesi olan herhangi bir tane olabilir.

 
Kameranın kendisini bilmem ama sabitleme çözümü olarak kafada özel harekatçı gibi gezmek istemiyorsanız şöyle göğse sabitleyen aparatlar da var:

(git: www.hepsiburada.com)

Hem sıcak havalarda alında terleme durumunda sıkıntı olmaz, bir de cilt hassas olabiliyor, benim kamp için kafa lambam egzama yapmıştı mesela.
  • mantheman  (17.04.22 00:53:25) 
Ahah göğüs de aklıma geldi ama hangisi izleyen açısından daha anlamlı olur bilemedim.


  • ananiyimioguz  (17.04.22 00:55:50) 
eğer çok iyi bi kamera veya gymbal almayacaksan muhtemelen sarsıntıdan pek bişey hissedilmeyecek.

alıp bi köşeye tripoda koyup önünde oynamak daha basit ve stabil bi çözüm bence.

yazılımla görüntüyü sabitleyen kameralar var da bu konuda sanıyorum en başarılısı go prolar onlar da az buz değil fiyat bakımından.

ben geniş açı bi kamera aldım markası eken h9r, uzaktan kumandası var, bi sürü bağlantı ekipmanı var, 4k çekiyo falan da öyle geniş açılı ki leyla gibi yamuk yapıyo görüntüyü, düzeltene kadar tek tek after effects de uğraştım falan,(premiere proda da olur) çin malı bi marka olduğu için profil ayarı da yoktu(go proların modeline göre ayarlaabiliyorsun video editörlerde veya kendisi düzeltiyo), görüntüsü de kötüydü ha trafik kamerası olarak çok güzel ama öyle keyif için çekeceğin videolarda çok başarısız. 2015 model cep telefonum ekenden kat kat daha güzel görüntü kalitesine sahipti yani ordan hesap et durumu. sonra koydum internete sattım, alan da trafik kamerası kullanmak için aldı.

çinde güzel kameralar var fiyatları 2500 3500 4500 e çıkıyor(sözde güzel yani açıklamalara bakarsan off süper ama iki gün sonra elinde kalır muhtemelen), o paraya zaten go pro alırsın yani.

gopro alacağıma sony rx0 alırım ilk seri ikinci el belki uyguna bulunur, 1000 fps bile çekiyo alet, ufak mufak ama çok dehşet.
  • killerbee  (17.04.22 01:52:09 ~ 02:24:10) 
insta360 go 2, başka model aramayın.


  • orient blue  (17.04.22 08:44:08) 
[]

Frizbi tavsiyesi

Anlayan varsa linkleyebilir mi acaba?

Londra gezimde bunlarin kulupleri falan vardi parklarda oynuyorlardi, oradakiler büyüktü baya, atinca ufak bir stad boyu suzuluyordu. Bir gun boyunca oynamistim, baya atis ve tutus sekilleri var sevdim.

Tabi onceki yaslarimda da oynadım sahilde falan ama pek bir bilgim yoktu.

Simdi biraz prof tarzda bir sey ariyorum. Internetteki gorselden de cok anlayamadim.

 
frizbi = aerobie
çember şeklinde olanları düzgün atarsanız stad boyu gider.

  • orient blue  (17.04.22 08:47:38) 
[]

Hiç kulanıldığınızı düşündüğünüz veya aciz hissettiğiniz oluyor mu?

Bu 2 duyguyu yaklaşık 5 senedir üzerimden atamıyorum. İkisi ayrı şeyler aslında. Konu da genellikle dünya düzeni ile ilgili.

Kullanılma konusu kapitalizm, aciz hissetme de sıradan bir vatandaş olmamızla ilgili. Örneklerle açıklayıp fikrinizi almak istiyorum.

Okuduğumuz kitapların, izlediğimiz dizi ve filmlerin, oynadığımız oyunların , satın aldığımız kıyafet veya eşyaların tamamen cebimizdeki parayı almaları için bir şekilde kurgulanmış olması gerçeği ile barışamıyorum.

Yani birisi bir kurgu uyduruyor, reklamı yapılıyor, populer oluyor ve o şey çok satıyor, yapan kişiyi zengin ediyoruz, okuduğumuz veya izlediğimiz şeyin belki peşinden gidiyoruz, belki hayat felsefemiz yapıyoruz, belki sadece bizde oluşturduğu duygular için alıyor ve almaya devam ediyoruz. Ama o bilgi birikimine gerçekten ihtiyacımız var mıydı? Neden onun yayılmasının bir parçası olduk? Yani dünyaya geliş amacımız bu olmamalı. Birisinin uydurduğu, ürettiği şeyleri almak için yıllarca çalışıp durmak olmamalı. Hayatta kalmak, üremek, sosyalleşmek gayet temel, sıradan olaylar iken bu kadar karmaşıklık içine sokulmamıza karşı öfke doluyum. Netflix diye bir şey çıkartıyorlar, abone oluyoruz, her ay paramızı alıyorlar sanki tüplerin içerisindeyiz de sürekli yeni hortumlar bağlanılarak kanımız emiliyor. Ben niye evde saatlarce bir ekrana bakıp saatlerimi harcıyorum? Ve bunu yaparken nasıl önemli bir şey yapıyormuşuz gibi hissetirebildiler bize? Bu bir kitap da olabilir fark etmez. Ya da kullandığımız bir aracın yeni bir özelliği çıkıyor, çok lazımmış gibi pazarlıyorlar, ona bağımlı oluyoruz, sürekli almaya devam ediyoruz.

Her yerde reklamlara maruz kalıyoruz. Dünya kadar algoritma bize doğru ürünü sattırmak için çalışıyor.

Bu kadar fazla fikre, kurguya, eşyaya ihtiyacımız var mı gerçekten? Zaten çoğumuz, başkalarını zengin etmek için çalışıyor ve bir miktar para alıyoruz. Sonra o aldığımız paralar da yine başkalarını zengin etmek için harcanıyor. Üreten taraf ben olsam, kendi şirketimi kursam, ben bir kavram yaratıp insanları bir şeye inandırıp onu kullanmaları için, ona muhtaçmış gibi hissetmeleri için uğraşacağım. Neye hizmet edeceğim? Her türlüsü beni rahatsız ediyor.

Diğer bir konu da vatandaş olarak ülkelerin neler konuştuğuna, masa altından dönen anlaşmalar, pislik işler, tarikatlar, dinler, dünya dışı olaylar.. gibi konular hakkında düşünsenize hiç bir zaman gerçekleri bilemeyeceğiz. Sadece bilmemiz gereken kadarı bize aktarılacak veiya hiç aktarılmayacak. Vatandaşlar olarak ayakta tuttuğumuz devlet kavramı bizimle sürekli bir şeyleri saklayacak. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

Mesela ben her şeyi bilmek isterdim. Ama her şeyi. Benim ırkımı, ailemi, kendimi ilgilendir her şeyi. Ama hiç bir şey bilmiyoruz. En otoritemiz, en zekimiz bile bildiğini zannediyor. Belki gerçekleri bilsek kafayı yeriz, kaldırabilir miyiz onu da bilmiyorum. Belki filtrelenmiş bilgiyle yaşamak, yönetilerek yaşamak insanlık için daha iyidir. Ama yine de çiftlikteki tavuklar gibi yaşamak çok canımı sıkıyor.

 
haklisin abi, ben bu yuzden hayati acayip mutsuz geciriyorum.
Bunun farkina varmak zaten hayati zindan ediyor.

Ilk baskanlik secimi vardi ya, baya katilimli olayliydi.
Ilk kez basbakan konumu bitiyordu.
Tum turkiye secim havasindaydi herkes birbirini yiyordu.
Hatta tum dunya bizi takip ediyordu.

Secimden birkac ay sonra olimposa gittim, pansiyonda 2 adam var konusuyorlar.
Yav diyor basbakan kim oldu.
Oteki de ne bileyim diyor.

Oha lan dedim hayatin guzelligne bak. Adam sahil portakal bahcesi arasinda mis gibi takiliyor.
Netflix bilmez youtube bilmez umrunda bile degil.
  • divit  (16.04.22 23:33:39) 
Hak vermekle birlikte katılmadığım yerler var.

- Netflix diye bir şey çıkartıyorlar, abone oluyoruz, her ay paramızı alıyorlar sanki tüplerin içerisindeyiz de sürekli yeni hortumlar bağlanılarak kanımız emiliyor. Ben niye evde saatlarce bir ekrana bakıp saatlerimi harcıyorum?
+ Buna mecbur değilsiniz. Ne Netflix, ne amazon ne de diğerleri.

- Bu kadar fazla fikre, kurguya, eşyaya ihtiyacımız var mı gerçekten? Zaten çoğumuz, başkalarını zengin etmek için çalışıyor ve bir miktar para alıyoruz.
+ İhtiyacınız olup olmadığına siz karar vereceksiniz. Varsa alırsınız, yoksa almasınız. Memnun değilsiniz, çalışmak zorunda değilsiniz. Bu yazıları yazarken, çaba göstermek zorundayız farkındasınız dimi! Kullandığımız bu platform için İnternet muhtacız ve bunun için para veriyoruz. Rahatsız ediyorsa, yapabilirseniz İnternet de kullanmayın.

- Üreten taraf ben olsam, kendi şirketimi kursam, ben bir kavram yaratıp insanları bir şeye inandırıp onu kullanmaları için, ona muhtaçmış gibi hissetmeleri için uğraşacağım. Neye hizmet edeceğim?
+ Kendinize. Hayat sizin hayatınız.

- Vatandaşlar olarak ayakta tuttuğumuz devlet kavramı bizimle sürekli bir şeyleri saklayacak. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
+ Kim kimi ayak tutuyor allasen ya. Devletin umurunda değilsiniz. 100 sene sonra bugünkü insanların sadece yüzde 1 hatırlanacak. İşte Elon Musk filan. Sizden, bizden eser kalmayacak.

Tam olarak ne istediğinizi bilmiyorsunuz. Bir anlam yüklemek istiyorsunuz ama yüklemiyorsunuz. Hayatın bir anlamı yok. Salın gitsin. Bugün varsınız, gelecekte olmayacaksınız.
  • put it in your appropriate place  (16.04.22 23:58:39) 
@put it in your appropriate place, ya o isin geyigi tabi de iste ayni yere cikiyor, onemsiz vatandaslariz, siradan ve onemsiz olmak nasil hissettiriyor diyorum.

Kaldi ki hatirlansak ne olur ki? O da ayri bir konu.
  • ananiyimioguz  (17.04.22 00:23:57) 
Maalesef durum bu. Bir yerlerde bize ihtiyacımız olmayan ürünü satmak için bir çok algoritma dönüyor. Bunun için üniversite programları, mastırlar hatta doktora programları var. İnsanlığa aslında gerçekten faydası olmayan, sadece daha fazla satış yapmak üzerine kurulu bu eğitim programında doktora bile var. Bana çok çok acayip geliyor. Bence doktora programları ucundan kıyısından insanlığın gelişimine katkı sağlamalı. Sonuçta bilim yapıyorlar. Bilinmeyeni keşfetmeye çalışıyorlar doktorada. Bunu yaparken amaçları “insanlara istemediği ürünleri nasıl satarız” olmamalı.

Bunun yanında bize ürün satmak, tüketmemizi sağlamak için türlü türlü manipülasyonlara başvuruyorlar. Vücut kimyamızı bize ürün satmaya alet ediyorlar. Bize sanki önemli bi olay varmış gibi, sanki hayatta kalmak için yapman gereken şeylerden biri o ürünü almakmış gibi hormon salgılamızı tetikliyorlar. Buna karşı koymak çok güç. O yüzden seçim maalesef bizim elimizde de değil. Tüm dünyadan soyutlaman lazım kendini. Çünkü bedenimiz gördüğü o parıltılı reklamlara bağımlı oluyor hormonal olarak. Sosyal medya, netfliz vs, rekli bilbordlardaki o afişler, hepsi bizi kendine bağımlı yapıyor. Bundan kurtulmak pek de mümkün değil maalesef.

Siyaset olayında arkada dönen çoook gizli amaçlar olduğuna inanmıyorum. Sadece kendi çıkarı için çalışan bir grup insan. Mesela bir okulda öğretmensin okul müdürü cebe para atar ya da cebine para atacak şekilde düzenlemeler yapar.
Bakkalı aynı şekilde, dernek yöneticisi aynı şekilde. Maalesef ülkeyi yönetenlerde aynı kafada.
İnsan istiyo ki ülke yönetiminin arkasında şeytanca da olsa karmaşık bir durum olsun. Üzerine çok düşünülsün, konuşulsun. Atomu parçalasınlar vs. Maalesef değil. Sadece bir grup insan kendi bilgilerince okul müdürü gibi ülke yönetiyor. Akıllıca kararlar almaktan çok uzakta. Üzerine de pek düşünülmüyor. Para eden plan uygulanıyor o kadar. Seni beni de koysan aynı yani. Takılmamak lazım. Yapacak bi şey yok. Öneri de veremedim sana. Dertleşme gibi oldu. Ama aynı düşünüyorum.
  • zimbirik  (17.04.22 08:54:17) 
bu yüzden kafası fazla çalışan insanlar kendini bilime, sanata, felsefeye adıyor. çünkü hakikat; gelip geçici hükümetler, netflix dizileri, instagram, tiktok vs. burada değil doğanın ve insanlığın temellerini anlamakta gizli.


  • orpheus  (17.04.22 16:45:38) 
[]

İngiliz aksanlı çizgifilm tavsiyesi

Oyle yetiskinler icin olmasina gerek yok. Kolay ulasabilecegimiz bir yerde olmasi yeterli. Netflix ve blu var sadece. Bir de youtube malum. Gerci bulurum her türlü de..

Onlarin dili basit oldugu icin ingilizce alt yaziyla daha rahat izliyorum ama dizi ve filmleri pek anlamiyorum.

O yuzden çizgifilm izlemeye karar verdim.

 
Postman Pat

www.youtube.com
  • heritage  (15.04.22 22:37:01) 
Netflix / Hellsing

Şahane animedir, olaylar İngiltere'de geçiyor zaten. Seslendirmeleri bizzat kraliçe yapmış.
  • burka  (15.04.22 22:50:23) 
@burka, ahahah harbiden öyleymiş baktım şimdi. sadece biraz yaşımıza uygun değil ama olsun.

daha çok 3 yaş için falan bakıyorduk sdfjkds
  • ananiyimioguz  (15.04.22 23:06:45) 
Peppa pig


  • duma duma dum  (16.04.22 00:04:19) 
[]

Diş hekimi sevgiliye şöyle evlilik teklifi edilir mi?

Şimdi bizim şöyle bir sıkıntımız var, kendisi o kadar yoğun çalışıyor ki pazarları dahil, izin durumu bile sıkıntılı.

Ben de bir şeyi belli ederek yapmayı sevmem, illa sürpriz olması lazım. Yani ihtimal vermemesi lazım.

Zaten çok sık bir yerlere gidemediğimiz için ben şimdi hadi X yere gidelim biletleri ayarladım dersem, kesinlikle tahmin eder. Çünkü yaza hazırlık planları konuşuluyor hani ailelerin tanışması için falan. Kaldı ki boşluk durumu pek yok zaten.

Benim de biraz mizahi yanım vardır, aşırıya kaçsam da pek sorun olmaz.

Aklıma şöyle bir şey geldi, hem de hiç aklına gelmediği bir an olacağı için sıcak bakıyorum yoksa saçmalık boyutu da biraz yüksek.

Ben şehir dışından yakın arkadaşlarını ve kız kardeşlerini çağırıp kliniklerindeki bir odaya toplayacağım.

Bazen beni de muayene etmeye çağırıyor. Hani sevgiliyi yemeğe götürürsün şarabın dibinden yüzük çıkar, pastadan çıkar, yemekten çıkar falan ya..

O şimdi beni yatırıp ciddi ciddi eline aletlerini alıp yüzüne bişeylerini çektikten sonra ağzını tam aç diyecek ya, bir açıcam dilimde tek taş.

Başıma bir şey gelmez de alırsa, teklif edicem, insanlar gelecek, alkışlar vs, olayın şoku derken ben yine eğilir diz çökerim..

Nasıl? Sansasyon boyutu baya yüksek unutulmayacak bir an olur ama iyi anlamda mı kötü anlamda mı olur bilemedim.

 
düğün terörü sayfasına düşersiniz abi yapma (:


  • anon1m  (14.04.22 23:21:54) 
Off hayır :(
O yüzüğün ağzından çıkması mide bulandırıcı

  • love and trust  (14.04.22 23:23:25) 
Fikir berbat gibi duruyor ama kurtarılabilir. İllaki kullanacak olduğu bir alet ya da maske saklanır. Arar arar bulamaz, siz de bak şurada diyip yüzük kutusunu işaret edersiniz. Hani ancak bu şekilde beklenmedik olabilir. Öteki türlü dilin üstünden alma fikri gerçekten hiç hoş değil.


  • buzbebek  (14.04.22 23:45:17) 
Yani çok istiyorsanız böyle teklif edin tabii diyeceğim de bence etmeyin. Düşündüm de hiç hoşuma gitmezdi.

Sevgilinizi en iyi siz tanırsınız, şatafatlı bir teklif mi ister, yoksa daha sade bir şey mi ister? Buna göre düşünüp güzel bir alternatif bulun.
  • fraise  (14.04.22 23:50:05) 
ağızla ilgili şeyler onun midesini bulandırmıyor ki ama her zaman gördüğü şeyler ki ben hem en az midesinin bulanacağı kişiyim hem de hazırlıklı gideceğim tabii ki lahmacun gömüp gitmiyorum ya. Dil teması sıkıntı ise özel bir yatak falan hazırlanılabilir ona biraz kafa yormam lazım.

Sadece demek istediğim normal bir insana ağız içi tiksinç gelse de onun çalışma alanı yani canı sıkıldıkça ağzımı kurcalıyor zaten. İyi ki ürolog falan değil ahahah
  • ananiyimioguz  (14.04.22 23:50:06) 
bana saçma gelmesini falan geçiyorum da ağızda yüzük hiç iyi bir fikir değil. olayın heyecanı, koltuğa uzanma vs derken boğaza kaçar nefessiz kalırsın veya yutarsın ondan sonra günün devamını acil serviste geçirmek gerekebilir. o nedenle en azından yüzüğün ağızdan çıkması kısmını revize edin derim planda.


  • hadsafhada  (14.04.22 23:51:21 ~ 23:52:22) 
cebinden çıkarsan süprzinden bi şey kaybetmezsin


  • mantık  (15.04.22 00:32:28) 
Onu da dusundum ama agzima yonelmisken bak burda ne var der gibi alttan tutarsam hareket cekiyormusum da onu gostermeye calisiyormusum gibi olur gibi geldi. Gostere gostere elimi cebime atsam.. ımm yani 2 saniye öncesinde bile tahmin etsin istemiyorum aslinda, beyin firtinalarim oradan cikiyor. Yoksa işin normali tabii ki o.

Bir de bu tarz bir teklif, calistigi yerde gelsin ister mi insan onu da bilemiyorum, her gun gordugu yer, sıkılmıştır artık. Neyse daha yaratici bisey bulamazsam bunu biraz gelistiricem. Bulursam da elerim direkt. Cepten cikarma olayi bana cok torunlara anlatilacak biseymis gibi gelmedi.
  • ananiyimioguz  (15.04.22 00:47:02) 
Bro sence sevgilinin diş hekimi olması onun o çürümüş dişleri diş taşlarını tuhaf tuhaf ağızları tamir etmekten çok zevk aldığı anlamına mı geliyor? Bence hayır; bu işi profesyonel olduğu için yapıyor, bu anlamda da midesi bulanmıyor ya da tiksinmiyor veya bunu kontrol altına almayı öğrenmiştir vs. Tüm bu veriler ışığında acaba senin ağzından çıkacak yüzük kendisini mutlu eder mi bir düşün? Bence etmez. Hatta senden soğuyabilir bile. Profesyonel dünya ayrı romantizm ayrı, bu hiç parlak bi fikir değil bu anlamda. Basitlik sadelik her zaman iyidir. Binlerce kişinin gözü önünde evlenme teklifi edip reddedilen erkekleri düşün, onlardan biri olma, insanı utandırma ciddi söylüyorum büyük aptal durumuna düşersin istiyorsan bi dene. Yemin ediyorum sevgilin dükkanı bırakıp kaçar oradan.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (15.04.22 00:58:05 ~ 01:01:51) 
Bazen 3 yasinda gibi sakalastigimiz icin oyle bir tepki verecegini zannetmiyorum ama cevreyi bilemedim tabi :/

Baska ani / telasli kurgular uzerine dusunecegim. Yoksa dedigim gibi ne oldugunu anlamadigi bir durum yasatmam zor olacak.
  • ananiyimioguz  (15.04.22 01:31:48 ~ 01:36:51) 
Hocam yanlis anlama ama, pek sik yasadigim bir sey de degil fakat, yuzugu agzindan cikaracagini okuyunca kahkaha attim evde. Bence cidden kotu bir fikir.

Bu arada mustakbel esinle mutluluklar simdiden :)
  • bosver nicki  (15.04.22 01:36:06) 
Sen kendini o şekilde bir hayal et bakalım, hoş görünüyor mu?


  • el conquerador  (15.04.22 01:48:42) 
Yani yazan herkesin kotu bir fikir demesine ragmen fikrinizde israrcisiniz, o yuzden muhtemelen yapacaksiniz.
Benim kardesim dis hekimi bir kadin. Biri ona boyle evlenme teklif etse nefret ederdi sanirim.
Keza ben ogretmenim. Sevgilim bana evlenme teklif ederken ogrencilerimi veya isyerimi falan dahil etseydi ben de hic hoslanmazdim.
Isimiz cogumuz icin gecim saglamak icin yaptigimiz bir sey, illa hayatimizin temeline oturmasina ve belirleyici anlarda onemli bir rol oynamasina gerek yok.
Sevgiliniz evlenme teklifi aldigi sirada belki tirnaklarini yaptirmis, sacini makyajini yapmis, guzel elbise giymis olmak ister. Fotograflar cekip saklamak ister, hic bu konuda kendisine veya kiz arkadaslarina danistiniz mi? Ustunde scrubs, kafasinda bone ile evlenme teklifi alip fotograflar vs cekip evli kaldiginiz sure boyunca o fotograflari saklamak isteyecegini dusunuyor musunuz? Bilemedim, bence kotu fikir.
  • sopiro  (15.04.22 04:16:27) 
Herkes fikri kötü bulmuş ama bence diğer sürpriz tekliflerden daha kötü değil, romantik komedi tadındaki hareketleri sevimli buluyorsa , bu teklif de orijinal ve kişiye özel bence, beklenmedik olduğu da muhakkak.

Yüzüğün ağızda saklı olması neden mide bulandırıcı bulunmuş onu da pek anlamadım, bahsi geçen sürekli öptüğü birinin ağzı, pastadan çıkacak yüzüğü yutma tehlikesinin sevimsizliğinden çok da farklı sayılmaz.

Özetle benim kendi adıma ne evlilikle ne teklifiyle işim olmaz ama bu planı diğer sürpriz planlardan daha itici bulmadım.
  •   (15.04.22 05:55:45) 
hayatımda duyduğum en kötü evlilik teklifi. yapma. klasik bir şekilde teklif etmenin neresi kötü?


  • deartheodosia  (15.04.22 07:43:04) 
ne yaparsan yap ama arkadaşları, kardeşleri falan işin içine katma, oldu da düşünmem lazım dedi, ortada bıraktı veya olumsuz yanıt verdi falan, napıcaksın, yan odadakilere çaktırmadan çıkın mı diyeceksin :D

illaki süpriz olacak ve karşı taraf ağzınızla oynamaktan çekinmiyor, ya dişimin şurasında bişi mi var diye her hangi bir yerde yüzüğü gösterebilirsiniz. kafanıza estiği her hangi bir yerde. illaki tanıklara, videoya falan gerek yok :)
  • selam  (15.04.22 07:43:32) 
Benim evlilik teklifi hayallerim hep başbaşa sessiz loş bir ortam ve büyük özgüven ve romantizm içeriyor.

Normalde romantizmden çok hoşlanmam, yani hoşlanmam derken, düzenli ve sürekli romantizmden hoşlanmam aslında. Ama evlilik teklifi, iki insanın alabildiğine romantik olabileceği nadir ve özel anlardan biri bence. O yüzden bir kutlama havasından ziyade baya "exclusive" bir ortam daha özel hissettiriyor bana.

Evlilik kararını çevrenize açıklama aşamasında etkinlikvari, şenlikli şeyler yapıp birbirinizi pohpohlayabilirsiniz yine, ama madem sordunuz bence bu teklif planı iyi değil. Siz bilirsiniz, her ilişki farklı.
  • akhenaten  (15.04.22 08:11:20) 
Evlilik teklifini işyerinde almak hiç hoş değil ama ya. Kardeş felan hele.
Söz vardır ya avrupada evlilik tango gibidir iki kişilik bizde ise halay gibidir tüm sülale diye. Daha şimdiden başlamış oluyorsun bunu yaşamaya.
Çok aksiyon seviyorsanız helikopter felan var. Benim arkadaşıma helikopterde geldi teklif. Önce güzel bir yemek. Kız o sırada bekliyor teklif gelecek diye ama gelmiyor. Şaşırıyor bozuluyor felan. Sonra helikopter turunda alıyor teklifi. O güzel yemekten sonra sahilde yürürken bile olur maksat beklemediği an ise. Yemekte etmedi ise teklifi daha gelmez bugün der vs.
  • cilekli pasta  (15.04.22 08:26:30) 
abi hanım hayatında sen varsın diye çok gülüyor olmalı:) Kötü manada söylemeim makara bi' adama benziyosun.

sırf silinmesin diye cevap vereyim; yapma abi :)
  • kumandanim  (15.04.22 08:53:30) 
edilmez kardeşim, başka fikrin varsa danış yine.


  • elorelia  (15.04.22 08:57:49) 
Edilmez


  • tamam sakinim  (15.04.22 10:00:38) 
Bence süper fikir ben çok beğendim..yap diyorum ben


  • sta  (15.04.22 12:23:32) 
Uygulayın planınızı , bayılırım böyle deli depelek şeylere. 18 yıllık evliyim hala takı türü şeylerin çoğunu sevişirken boynuna , bileğine takıveririm. Hanım en çok o hediyeleri hatırlar kahkahalar eşliğinde :) Amaç beraber anı biriktirebilmek , yoksa yüzüğü herkes şövalye edasında takar.


  • synax  (15.04.22 12:35:25) 
Bu kadar yoğun çalışan bir insana en iyi hediye tatil olur. Alabilirim diyorsan iş yerindeki patronuna durumu anlatıp hafta sonu izin al sürpriz bir tatil ayarla veya en kötü bayramda bu planı devreye sok. Orada teklif edersin. Ağızda yüzük kötü bir fikir bence de :D


  • iwasbornonamountainside  (15.04.22 12:42:46) 
off bu ne... *cringe* kavramının tanımı resmen. kızı sonsuza dek kaybetmek istiyorsan yap. yoksa lütfen aklını başına devşir tatlı çocuk.


  • suyin  (15.04.22 13:33:39) 
Manası yok böyle gereksiz işlerin. Sakın yapma bunu.


  • deveyidiken  (15.04.22 13:53:49) 
youtu.be

şöyle bir şey canlandı gözümde. ahaahahahaha

mutluluklar dilerim.
  • Hallegadola  (15.04.22 14:00:49) 
@Hallegadola, sdfjsgh ancak şahan filmi seviyesine inildiğinde normal karşılanabilir sanırım :(

Ben hala "hiç aklına gelmeyeceği bir an" fikrinden yola çıkınca gayet uygun olduğunu düşünüyorum ama estetik ve "özel" bir andan yoksun göründüğü için zaman geçtikçe soğuyorum tamam, gece gece heyecanlanmıştım sadece yapılmayanı yapmak istediğim için.

Normal, özel, romantik bir plan, teklif, nasıl edilir ben de biliyorum fakat o kadar mesut süre, konuşanlar, sözlük, duyuru, twitter, instagram geçmişi olan birisi için hepsi aşırı sıradan ve yapılmış oluyor aklıma gelenlerin.

Biraz daha kafa yormam gerekiyor.
  • ananiyimioguz  (15.04.22 14:34:53 ~ 14:35:07) 
[]

Nüfus Müdürlüğü'nden nasıl randevu alınıyor?

Babam bugün ikamet değişikliği için gitmiş memleketteki il sağlık müdürlüğüne fakat internetten randevu almanız gerekiyor o şekilde çalışıyoruz deyip geri göndermişler.

Kendi sitelerine bakıyorum, randevu alma ekranı yok.

E-devlet üzerinden ilerleyeyim dedim ama orada da ikamet ile ilgili bir şe yok. Yeni kimlik kartı için başvuru randevusu seçeneği var, ehliyet ve pasaport için falan var, ikamet için yok?

Muhtara niye gitmiyorsun baba dedim, oradan olmuyormuş artık dedi.

Edit: Ahah yazıyı yazarken başka bir şey konuşuyorduk, kurumları karıştırmışım, nüfusa gitmiş tabii ki :D Teşekkürler bu arada, bakayım tekrar.

 
randevu.nvi.gov.tr

burada adrese kayıt var, o linkten devam edeceksiniz.

bu arada ikamet değişikliği için niye il sağlığa gittiğinizi de anlamadım.
  • shadowfollower  (13.04.22 18:22:32 ~ 18:24:15) 
Eğer yeni bir gelişme olmadıysa 7-8 ay önce ben internetten değiştirmiştim ikametimi, e-devletten. Hangi kısmından yapılıyor bilmiyorum ama bir baksın oraya da babanız


  • encokbenisevinnolur  (13.04.22 19:43:52) 
il sağlık müdürlüğüyle nüfus kaydının ne ilgisi var anlamadım.
muhtarlıklarda da bu işlem herhalde en az beş yıldır falan yapılmıyor.

e-devlet'ten kasım sonunda ikametimi değiştirdim, gayet kolay oluyor.
e-devlet'e girdikten sonra arama kutucuğuna "ikamet" yazacaksınız, çıkan ilk üç linkten biri ikamet değişikliği oluyor zaten.
  • blatta hiberna  (13.04.22 19:55:45) 
[]

Hiç sorunsuz bir ilişki yaşadınız mı?

Yani karşı tarafta hiç bir problemin olmadığı.

Kıskançlık, güvensizlik, memnuniyetsizlik, özgüvensizlik, öfke problemi, anksiyete, hiperaktiflik, titizlik, tembellik, oburluk, ego vs vs..

Hiç kötü bir şey olmayacak.

Enerjinizi sadece işinize gücünüze ve birlikte güzel bir hayat yaşamaya harcayacaksınız.

İlişki süresince sorunlar olur, onlardan bahsetmiyorum. Ama kişi, size gelmeden önce çoğu sıkıntısını çözmüş olacak yani, karşı tarafı yormayacak.

Türkiye şartlarında böyle bir şey mümkün mü?

 
Yaşamadım, öyle bi beklentim de olmadı, beklemek de gerçekçi olmaz.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (11.04.22 23:31:37) 
Yaşadım. Bir kavga gürültü dahi yaşanmadı. Ayrılık da sakin oldu.
Kötü bişey yoksa niye ayrılık oldu diye düşünülür tabii.

  • Bruce  (11.04.22 23:44:00) 
yaşadım. 1.5 senede tek kavgamız vardı o da benim hatamdı ve o haklıydı.
son işler sarpa sardı.

  • jelly bear  (12.04.22 00:00:18) 
Yaşadım, yaşıyorum daha doğrusu. 2 yıla yakın bir süredir bir birlikteliğimiz var gereksiz tek bir tartışmamız yok. Tartışma sayımız da bir elin parmaklarını geçmez. Çoğunda da suçlu benimdir. Öncesinde ben de hayal edemezdim, ilişkilerin yapısı bu yapacak bir şey yok çekeceksin derdim de hiç de öyle değilmiş gerçekten. Eski ilişkilerimde kendime eziyet çektirdiğimi düşünüyorum artık.


  • furry burns  (12.04.22 00:11:08) 
Yaşadım sorumluluk sahibi ve karakter olarak olgun bir sevgilim vardı


  • freebird5406_2  (12.04.22 08:03:41) 
yasadim ve evlendik, yasamaya devam ediyorum :) zor ama imkansiz degil turkiye sartlarinda bile :)


  • in vino veritas  (12.04.22 08:36:19) 
Yaşamaktayım, elbette ki zaman zaman kavgalar oluyor ama bunlar olurken iki tarafın da amacı neden böyle bir sorun olduğunu anlayıp konuyu açıklığa kavuşturmak. Hiçbir zaman inatlaşmaya dönmedi. Hiçbir zaman da çözümsüzlükle sonuçlanmadı.

Ortak zevklerimiz var, siyasi görüşümüz hayata bakış açılarımız, bir şeylere yüklediğimiz değerler aynı. Tatilden anladığımız şey uyuşuyor.

Ortak olmayan zevklerimiz konusunda da hiçbir zaman "benlik değil" deyip kestirip atmadık, bazen deneyip yeni zevkler edindik bazen deneyip gerçekten o konularda uyuşmadığımızı görüp kendimize kişisel alanlar olarak bıraktık.

Yaşlar 29.
  • akhenaten  (12.04.22 08:52:21) 
@akhenaten, benzer şekilde bir ilişkim var fakat psikolojik olarak sorunsuzluk bana çok ütopik geliyor.

Yani illa bir şeyler oluyor ve ben ilişkilerimde onu çözmeye çabalarken buluyorum kendimi.
Bazen benim yöntemim yanlış oluyor, ben bok ediyorum.

Ama işte insanlar genelde problemlerini çözüp de ilişkiye başlamıyorlarmış gibi geliyor.
Problemleri, ilişkiye başlayınca geçecekmiş zannediyorlar.

Nedir bunlar; baskıyla yetişmiş olabilir, aldatılmış olabilir, şiddet görmüş olabilir, istismara uğramış olabilir, çok şımartılmıştır; hiçbir şeye elini sürmez veya tek başına büyümek zorunda kalmıştır; hayat onu sert bir insan yapmıştır, fazla duygusaldır; dünyevi sorunlar ile baş edemez, iletişimi zayıftır; yakın ilişkilerde sorunlar yaşar, özgüveni yoktur; kendini beğenmez, önce ona kendini beğenmesi gerektiğine ikna etmeye çalışırsın, güvenmesi için kırk takla atarsın, hayata hep iyi yönlerinden baksın diye kırk takla atarsın, Öfke problemi varsa değişir zannedersin, değişmez. Çapkınsa değişir zannedersin değişmez, kıskançsa seni yorar, sevgiyi ölçmek için duyduklarından beslenir, sürekli beklenti içerisine girer.. vs. vs.

Herkes bunları yaşıyor mu yoksa normal ilişkiler var mı merak ettim, teşekkür ederim.
  • ananiyimioguz  (12.04.22 10:52:21 ~ 10:59:32) 
birinin anksiyetesinin veya hiperaktivitesinin olması ilişkide ne gibi bir problem yaratır anlayamadım. keza tembellik, titizlik veya oburluğu da ilişkide problem yaratacak eksene koyamıyorum.
türkiye şartlarının da bu denklemle bağlantısını çözemedim. dünyanın her yerinde kıskançlık, güvensizlik, memnuniyetsizlik, öfke problemi gibi ikili ilişkileri zorlayacak negatif özelliklerin bireyde ağır basması ilişkiyi yorar ve çıkmaza sokar.

herkesin problemleri vardır, önemli olan bu problemleri ilişkiye mal etmeyecek kişiyle beraber olmak sanırım. böyle bir ilişki yaşadım, yaşıyorum ve evlendim, biz olarak mutluyum. ben olarak da güzel bir yoldayım.
  • evde liyakat kalmamis  (12.04.22 11:05:31 ~ 11:51:38) 
@evde liyakat kalmamis, evet dünyanın her yerinde olabilir ama nedense bazı şeylerin bizim ülkemizde daha ağırlıklı olabileceğini düşünüyorum, misal özgüven.

Ve doğru tabir evet aslında "bunları ilişkiye mal etmemek" olabilir. Yine de bunlar kişinin hayatını etkiliyor ise, dolaylı yoldan bir şekilde yanındaki insanı da etkiliyor. Hepimizde biraz bu saydığım şeylerden olabilir. Ama "sorun" boyutunda olması ve hali hazırda kendisine belli sıkıntılar yaratıyorken bu sıkıntılara başkasını da ortak etme durumunun altını çiziyorum.
  • ananiyimioguz  (12.04.22 11:30:16 ~ 11:30:57) 
@ananiyimoguz

Sorunsuz ilişki yukarıda yazdığın şeyleri kişinin ilişkiye başlamadan önce halletmiş olması ve ilişkiye yansıtmaması değil, bu gerçekçi olmayan bir beklenti bence
  • freebird5406_2  (12.04.22 11:48:07) 
@freebird5406_2, soruyu şu şekilde değiştirmem lazım sanırım;

Hiç kendi sorunlarını aşmış/çözmüş/kendi kendine baş etmeyi bilen bir insanla ilişki yaşadınız mı?
  • ananiyimioguz  (12.04.22 12:27:45) 
@ananiyimioguz haklısınız, ama ben şöyle düşünüyorum tek yumurta ikizi dahi olsanız iki insan birbirinin aynısı olmuyor, olamaz da zaten. Kaldı ki farklı ebeveynler tarafından yetiştirilip benlikleri oluşana kadar birbirini tanımamış iki yetişkin insan aynı olsun.

Benim ilişkim şu an için 3 yıllık, başlarda daha çok tartışıyorduk ufak şeyler için, zaman geçtikçe azaldı. İlişkilerin de bir bebeklik, ergenlik, yetişkinlik dönemleri var sanırım.

Başlarda benim güvensizlik problemlerim vardı, ama sebeplerini biliyordum. Bunu ona da açıkladım, bir süre beni anlayışla karşıladı sonra ben de bunu kafamdan attım zaten. Problem çözüldü.

Ancak her problem çözülmüyor ne yazık ki, özellikle insanların sebeplerini bilmediği derin problemleri olabilir. Burada ne için ne kadar anlayış ve sabır göstereceğiniz size kalıyor. Bence sorunlar net tanımlanabiliyorsa, kişi soruna sahip olduğunu ve bundan kurtulması gerektiğini kabul ediyorsa bu düzeliyor. Ama kişinin anlam veremediği, hayatını olumsuz etkilemesine rağmen "ben buyum" deyip kestirip attığı şeylerin değişmeme ihtimali büyük.
  • akhenaten  (12.04.22 13:10:35) 
@Bruce, yine de çok düşünmemek lazım :) www.youtube.com

@akhenaten, teşekkür ederim evet böyle bakınca doğru yoldayız aslında sıkıntı yokmuş denilebilir.

Yine de sorgulamadan edemedim.
  • ananiyimioguz  (12.04.22 13:37:56) 
Oldu.


  • ruhen hastayim ben  (12.04.22 13:58:03) 
mümkün, bence 30 yaşlarındaki insanlar az çok böyle olmalı zaten. Kendi başına mutlu olmayan özgüvenli olmayan insanın düzgün bir ilişki kurabileceğine de inanmıyorum. O yüzden bahsettiğin travmalardan birini yaşamış(ve atlatamamış) kişiyle zor bence. Burada tercih önemli, çok tutkulu ama travmatik bir ilişki mi, yoksa her zevkin ortak olmayan ama karakter olarak uyduğun bir ilişki mi? Ben ve çevremdeki arkadaşlarım hep daha güven veren düzgün ilişkiye yönelmişiz bunu görüyorum. Burada da karakter devreye giriyor bu arada, çok sorunsuz ilişki yaşayıp mutsuz olan, heyecan aradığı için aldatan vs. çok insan var. Bazı insanlar problemden besleniyor.


  • nhk ni youkosu  (12.04.22 14:38:06 ~ 14:39:17) 
peki bu beklentiler sonucunda, siz kendinizi problemsiz, sorunlarını kafasında çözmüş halletmiş biri olarak görüyor musunuz? yani hep karşı taraf mı sizin için sorun? aksi halde biraz egoist bulurum bu tutumu. bana göre her ilişkide sorun olabilir. bir insan kendi kafasında bazı şeyleri aşmış, daha özgüvenli vs. olabilir ama ilişki yaşadığı kişi o kişi için yeni bir soluk, yeni bir bakış açısı olur sonuçta ve zaman zaman anlaşmazlıklar olabilir. doğal geliyor bazı şeyler aşırıya kaçılmadığı sürece. sonuç olarak 0 sorunsuz olaysız bir ilişki ütopik bence.


  • chanandler bong  (12.04.22 15:35:43 ~ 15:37:29) 
[]

Şu ses efekti kolay yapılabilir bir şey mi? Smule uygulamasındaki gibi

Böyle sanki stüdyo havası katıyor, biraz derinlik, biraz yankı..

www.youtube.com

Adobe Audition var bende, logic pro, garage band falan derseniz onlarla da yükleyebilirim.

Sadece pratik bir yol arıyorum. Genelde fotoğraf düzenleme taraflarıyla uğraştım. Ses ve video konusunda pek tecrübem yok. En fazla kendime back vokal ekledim, noise temizledim falan filan.. Hazır şablonlar falan varsa o daha kolayıma gelir.

 
Audition'da
Effects --> Reverb --> alt başlıklardaki reverb'leri kurcala, oda boyutunu seç, presetlere bak vs. sevdiğin bir hale getirirsin.

  • nhk ni youkosu  (10.04.22 16:07:49) 
[]

Duyurudaki şu sıkıntı sizde de oluyor mu?

Mesajlarınızda, sizin daha önceden yorum yaptığınız bir soru üzerinden size ulaşan bir mesaj varsa (git: .....) şeklinde bir tag oluyor ya.

Soru veya duyuruya o link üzerinden gittiğimde, kendi yorumunuza ait düzenle, sil ikonları falan gözükmüyor. Ama login'im ?

adres çubuğunda com/3465367 yazıyor sadece.

ama o duyuruya normal yollardan ulaşmaya çalıştığımda

com/3465367/[duyuru-basligi] şeklinde yazıyor. işte o zaman gözüküyor ikonlar.

Sadece duyuru numarası üzerinden gidildiğinde de gözükmesi gerekmez mi?

 
Denedim şimdi, evet dediğin gibi oluyor


  • veritaslibertas  (07.04.22 12:12:19) 
Evet oluyor.

Sebebi (git: 1519582) işlevinde kullanılan bağlantıda https protokolü kullanılmaması. Zaten adres çubuğunda da güvenli değil uyarısı veriyor. Adresteki http protokolünü https yapınca linkte numaradan sonra başlık kısmı olmasa da o butonlar çıkar. sorun başlığın olup olmamasında değil kulanılan protokolde.

Örneğin şu bağlantıya tıkla:
www.eksiduyuru.com

başlık olsa da butonlar görünmeyecek. Çünkü https değil.

git işlevinin kodlamasındaki bağlantıyı

http__eksiduyuru.com/..... halinden
https__eksiduyuru.com/..... haline getirmek lazım.

geçici çözüm olarak git ile geldiğin duyurunun altında yer alan #1519582 bağlantısına tıklayabilirsin.
  • himmet dayi  (07.04.22 12:13:00 ~ 12:21:13) 
[]

MacOS 101

Trackpad'e 3 parmak ile yukarı kaydırma hareketi uygulayınca, üzerinde çalıştığınız uygulamaya ait birden fazla pencereyi gösteriyor ya..

Onun klavye kısayolunu arıyorum. Çünkü harici klavye kullanıyorum. Bazen dock a düşmüyor aradığım ekran. Göremiyorum. Genelce dock'da sağ altta görüyorum fakat çoğu zaman o kısayolu arıyorum.

Farklı bir yol olarak cmd + tab yaparken ekranları uygulama olarak gruplamasa da pencere olarak gösterse oradan da rahat geçiş yaparım aslında.

 
F3 (Ayrıca cmd + F3 ile masaüstünü göster işlevi olur)

Pencere grupları arasında geçiş değil de windows'taki gibi tüm pencereler arasında geçiş yapmak için 3. parti uygulama kurabilirsin:
alt-tab-macos.netlify.app

Bunu kurunca Option + Tab ile Windows'taki Alt + Tab işlevini yapabilirsin.
  • himmet dayi  (05.04.22 22:19:06 ~ 22:21:35) 
f3 ile bir şey olmuyor google chrome ve vs-code üzerinde denedim :/

okey diğerini bir deneyeyim ^^
  • ananiyimioguz  (05.04.22 22:21:21 ~ 22:21:52) 
Hangi model bu mac?

edit: harici klavye kısmı dikkatimden kaçmış. Harici klavyede olmaz F3 işlevi. Alt Tab için o dediğim uygulamayı kur.
  • himmet dayi  (05.04.22 22:22:03 ~ 22:22:58) 
Oyş app harikaymış, gençleştim resmen bu kadar mı fark eder?

Klavyedeki F3 ile de olmadı, Fn'ye basılı tutunca touchbar'da F tuşları beliriyor, öyle deneyince de olmadı :|
  • ananiyimioguz  (05.04.22 22:27:28) 
Şunun touch barlı model olduğunu baştan söylesen direkt ona göre cevap veririm.

gocirrus.com

buradan 'Mission Control' işlevini touch bar'a ekleyebilirsin. F3 dediğim işlem Mission Control.
  • himmet dayi  (05.04.22 22:35:25) 
hıım okey bunda oraya taşımışlar.. kişiselleştirip koyabilirim fakat dediğim gibi cihaz uzağımda kalıyor.

ama şeyi sorabilirim yakalamışken, o alanlardan birine delete tuşu görevi görebilecek bir sanal buton eklenebilir mi? Quick Actions ile denemiştim fakat yapamamıştım. Makro gibi eklenemez mi? fn + silme tuşunu tek bir yere atayabilirdem delete görevi görüyor.
  • ananiyimioguz  (05.04.22 22:44:17 ~ 22:44:50) 
Fn + Backspace işe yaramıyor mu? Bir de harici klavyedeki Del tuşu Delete işlemini yapıyor olmalı. O olmuyor mu?


  • himmet dayi  (05.04.22 22:46:00 ~ 22:46:26) 
ikisi de yarıyor fakat dışarıda bir yerde otururken harici klavyedeki tuşa alıştığım için çift el aşırı tersime geliyor, backspace civarında bir tuş arıyorum. O da ya kapatma tuşu :D ya da touchbar'ın son hücresi olabilir. Mümkün müdür acaba?


  • ananiyimioguz  (05.04.22 23:14:08) 
Yine üçüncü parti uygulama ile klavyedeki istediğin tuşa istediğin işlevi atayabiliyorsun. Yani mümkün.


  • himmet dayi  (05.04.22 23:23:58) 
Onlarla kapama tuşuna veya touchbar a atama yapamamıştım tekrar deneyeyim danke şö.


  • ananiyimioguz  (05.04.22 23:59:38) 
acik uygulamanin birden fazla pencerelerini gormek icin aslinda sey de yapabilirsin, hot corners ozelligi var ya hani mouse'u ekranin bi kosesine getirince sunu goster ayari. onu customize edebilirsin. atiyorum, ekranin sol ust kosesine mouse'u getirdigimde masaustunu goster, sag alt kosesine getirirsem application windows'u goster, gibi. soyle bir guide buldum bakabilirsin bulamazsan tr.wangnaproject.com

gerci yanitim mantiksiz olabilir, trackpad'le 3 parmak kaydirmak varken hot corner daha da zorlastirir bu isi gereksiz yere, sen sirf klavyeden yapmak icin sormussun. keyboard>shortcuts>mission control menusundeki "application windows" komutu degil mi aradigin? onu mesela fn tusuna ayarlayabilirsin kolayina gelsin diye. normalde de onun kisayolu bende shift+asagi yon tusu olarak gorunuyor.
  • hjarteblod  (06.04.22 01:52:04 ~ 01:54:36) 
@hjarteblod teşekkürler ! hayır aksine çok güzel bir bilgi oldu çünkü tek elle de yapılabiliyormuş :D harici mouse-klavye kullanıyorum, sağ alta vurdurma özelliğini biliyordum alıştım, şimdi tek elle de geçiş yapıcam baya kullanışlıymış. Sağ üste koydum mesela.. çünkü harici monitör sağımda. sağ üst köşeye normal şartlarda pek mouse götürmüyorum, onun özel bir yeri olmuş oldu. telefonda falan da ne kadar touch gestures varsa kullanıyorum o yüzden pratikliğe açıktım hoş oldu.


  • ananiyimioguz  (06.04.22 14:33:38) 
[]

Navigasyonun dedigi kuzey batı bize göre mi dünyaya göre mi?

Dünyaya göre ise bilemeyiz cok sacma ama bize goreyse gayet mantikli cunku kuzey bati sol ust carprazimiz oluyor iste.

Dunyaya gore ise, mantigi nedir?


 
Kuzeyin yönü sana göre değişmez. Sol üst çaprazın sol üst çaprazdır. Yüzün kuzeye dönükken sol üst çapraz kuzey batı olur. Navigasyon kuzey yönünde ilerleyin dediğinde "düz gidin" demiş olmuyor. Dünyaya göre kuzey yönünde ilerleyeceksin. Mantığı da işaret tabelalarında 'normalde' yön de belirtiliyor.
Örnek: i.imgur.com

Bazı araçlarda da bilgi ekranında aracın önü hangi yöne bakıyorsa o yazıyor.
Örnek (soldaki devir saatinde yazan NE): imgd.aeplcdn.com

Bu bilgiler ışığında navigasyonun söyledikleri anlamlı oluyor ama bizim ülkede ne tabelalarda yön belirtiliyor ne de araçlarda pusula var.
  • himmet dayi  (04.04.22 15:38:50) 
Gerçi evet manyetik olarak bir tane ama @himmet dayi sağ olsun tabela ve araçlarda pusula olayını bilmediğim için, ben navigasyonu savunmak adına mantık yürütmek istemiştim ama harbiden bizim ülkemizde saçmaymış o zaman :/


  • ananiyimioguz  (04.04.22 15:57:34) 
tr'nin konumu ekvatora paralel olduğu için navi de avantajlıyız
sanal bir düzeltme gerekmiyor

harita bilgisi de olunca daha rahat yön buluyoruz
  • mantık  (04.04.22 16:40:25) 
mesela gittiğiniz şehri biliyorsanız mantıklı ama bilmediğim bir yola saptım ve bana kuzey batı yönüne gidin diyor, nasıl kestiriyorsunuz? @mantık

@duster, e iyiymiş zaman benim yaklaşımım, yani saat yönü gibi düşünmem tutar o zaman?

ama 1dk.. ankaradan antalyaya gidiyorum ve navigasyonda arabanın ucu antalyayı gösteriyor. e antalya kuzeyde değil ki?

gece sabahladım mal gibiyim sanırım belki de ben anlayamadım.
  • ananiyimioguz  (04.04.22 17:12:27 ~ 17:16:38) 
kuzey, guney, dogu, bati yonleri sabittir. kisiden kisiye degismez. yani sag, sol, on, arka gibi degildir.

ornegin senin sag tarafin kuzeye bakarken, karsinda sana bakan kisinin sag tarafi degil sol tarafi kuzeye bakar.

ya da arabanin burnu her zaman kuzeye bakmaz. ankaradan antalyaya giden bir arabanin burnu guneye bakarken, antalyadan ankaraya giden bir arabanin burnu kuzeye bakar.

bir navigasyon eger size "kuzey bati yonune gidin" diyorsa navigasyonu yapan cihazin icindeki pusula bozuk olabilir. bu nedenle dogru yonu tayin edemiyor demektir. ya da o anlik farkli nedenlerle pusula calismamistir. yani aracin onunun ve arkasini ne tarafa donuk oludugunu tespit edemeyor demektir. bunu tespit edemedigi icin de "ilerden saga/sola donun" gibi ifadeler kullanamaz, ve son care olarak herkes icin sabit olan "kuzeye donun", "doguya donun" gibi ifadeler kullanmak durumunda kalir.
  • emrahday  (04.04.22 18:01:56 ~ 18:02:45) 
[]

İnsanlık nereye kadar gidebilecek sizce?

Bir gezegen üzerinde debelenen küçük yaratıklarız. Mars'a yerleşeceğiz ileride mesela. Belki bir gün güneş sistemi dışına çıkacağız. Sonra? Evrene yayılarak devam mı edecek sizce bu süreç yoksa bir yerde patlama ihtimalimiz daha mı olası?

Bir de mesela dünyayı yedik bitirdik, ileride güneşi de yedik bitirdik diyelim, sonra galaksimize de hükmettik hatta komple havaya uçurduk. Düşünsenize böyle büyük bir şeyin bile evrene etkisi, dünya üzerinde patlattığımız bir torpilin dünyaya etkisi kadar olacak belki.

Biz ne içinde debelenip duruyoruz böyle? Genel amaç ne olabilir evrene yayılıp birbirimizle savaşmak mı, başka canlılarla savaşmak mı, aşırı güçlenip yaratıcı ile karşılaşma umudu mu, yoksa sadece ilkel bir güdüden, üreyip hayatta kalma gayemizden ötürü sorgulu/sorgusuz hayata devam etmek mi. Nereden bakarsak bakalım, bize çok yazık değil mi?

 
hayat iyiyle kötüden birini seçip, diğerine karşı savaşmak zaten. çoğunluk kolay olanı kötüden yana olmayı seçiyor. 100 yıl önce atom bombası atıldı binlerce insanın üzerine. değişen ne oldu? hiçbir şey. insanlık kötüye gitmiyor. insanlığın çoğu hep kötü zaten.

1000 yıl sonra yeni bir nuh tufanı mı gelecek acaba?
  • halk  (04.04.22 06:16:05) 
İlk olarak Mars'a yerleşmiyoruz. Şu an Mars'a yapılan ziyaretlerin şu açıdan önemi var; Mars'ta 1 milyar yıldan uzun bir süre su varmış. Bir zamanlar Mars'ta yaşam olduğu düşünülüyor. "Eğer yaşam varsa fosillere ulaşabiliriz" gibi bir düşünce ile başlayıp oradan yaşam nasıl oluştu ve neden sonlandı gibi bazı bilgilere ulaşılması hedefleniyor. Mars'ta kolonileşme faaliyetleri biraz turistik gibi. Elon Musk gibi birinin insanlığın geleceğini düşüneceğini hiç sanmıyorum. En çok onun sesi çıkıyor bu konuda.

Neyse. Bu benim şahsi fikrim; evrene yayılarak ilerleyemeyeceğiz. Çünkü evrene yayılmak o kadar basit bir şey değil. Mars'a gitmek bile mevcut kaynaklarla epey zorken (ki Mars dibimizde) evrene yayılmak pek mümkün görünmüyor. Güneş sistemine dahil Plüton'a bile New Horizons 9 yılda gidebildi. Güneş sisteminin dışına çıkmak hayal.

Bazen gazetelerin bilim köşelerine şöyle haberler düşüyor: "Dünyadan 3 bin ışık yılı uzaklıkta dünyaya benzer bir gezegen bulundu. Yaşam olabilir!!!!"
Bu gezegene gitme imkanımız yok mesela. 3 bin ışık yılı da evrenin boyutuna göre 'hemen şurası'. Bu gibi mesafelere asla ulaşamayacağımız için, güneş sistemindeki gezegenler de yaşam için elverişli olmadığı için bu sürecin sonu insanlığın neslinin tükenmesi olacak.
  • himmet dayi  (04.04.22 09:19:16) 
Bu konulara arada kafa yoran ve gelismeleri takip eden biri olarak dusuncem sudur:

Amac ve anlam tarafinda insanoglu kriz icinde, ama biraz geri donup bakiyorsun ki zaten bu konulara kafa yoran herkes zaten bu krizin bir parcasi olmus. Bu anlam krizi bize aslinda o kadar yeni degil. Insanlar farkli inanclara, hedonizme ve baska seylere sarilip anlam aramaya devam edecekler, her zaman yaptiklari gibi. Bazi vizyoner insanlar da bilginin ve kesfin pesindan kosup oncu olacaklar.
  • cleric  (04.04.22 11:37:59) 
[]

Kiralarla ilgili bugun cikan yasa?

Kirayi artik artirabiliyor muyuz sozlesme donemini beklemeden? Ve max kac oraninda artirabiliyoruz?

Ev aldik ama cikicam diyen kiraci cikmiyor. Biz de ev esyalari aldik sap gibi kirada oturuyoruz 1 odaya esyalari yigdik o cikicam dedigi icin.

Civarda kiralar 3000TL o 1000TL ye kaliyor 6 yildir kiraciymis. Boyle sey olur mu ya herseyi fiyati arti. Kira düşük diye cikmiyor da evden.

Artirabilirsek artiracagiz.

Bir de biz boyle bekleyemiycez evi saticaz dersek, evi gostermek zorunda mi gelenlere. Kira sozlesmesinde boyle bir ibare yok. İtiraz edip gostermemezlik yapabilir mi bizimle iletisim kurmuyor çünkü kirayi artirmak veya evden cikarmak istedigimiz icin.

Edit: yasa diye genel gecer dedim sadece bu tarz bir haber dolaniyor, yasa mi emin degilim.

 
Ne yasası çıktı ki? Ayrıca çıkmış olsa bile yasalar geri dönük işlemez genellikle. Bugünden itibaren yapılacak sözleşmeler için geçerli olur...


  • malheiros  (01.04.22 23:11:44) 
Ama suan cogu ev sahibinin derdi, yasam 5x zorlasmasina ragmen kira gelirlerinin en fazla 1.2x artmasi.


  • ananiyimioguz  (01.04.22 23:17:42) 
:) Hocam onu TÜİK'e söyleyeceksin. Yani hem TÜİK'e düşük enflasyon açıklattırıp, sonra da kiralar artsın diye yasa mı çıkartmışlar? Vatandaşı olmasan eğlenceli ülke.


  • malheiros  (01.04.22 23:18:48 ~ 23:20:09) 
Sizin ya da eşinizin yaşadığınız şehirde üzerinize konut yoksa yani sizde kirada oturuyorsanız bu sorununuzu mahkeme yoluyla çözebilirsiniz diye biliyorum. Neden noter üzerinden, evinizin kiracı tarafından tahliye edilmesi için tebligat göndermiyorsunuz ki?


  • skzr  (01.04.22 23:19:13) 
Hayir yok, kirada oturuyoruz. Gonderdik zaten ama 6ay devlet kiraciya hak taniyormus. Avukatla da gorustuk, bekleyeceksiniz falan dedi


  • ananiyimioguz  (01.04.22 23:21:50 ~ 23:22:32) 
O hâlde illegal yol haricinde (yani gidip her gün taciz etmek ya da belirli bir miktar para vererek erken çıkmasını sağlamak) pek bir hareket alanınız yok hocam.

Siz iyi niyetli olabilirsiniz, evi almadan kiracıya durumu anlatıp önceden uyarıda bulunmuş, haber vermiş olabilirsiniz ama burası Türkiye. Kiracılar kadar ev sahipleri de az değil. O yüzden zaten kanunlar var. Umarım bir an önce sorununuzu çözersiniz.
  • skzr  (01.04.22 23:30:25) 
[]

Jacobs Selection mı Tchibo Gold Selection mı?

Jacobs: www.hepsiburada.com

Tchibo: www.hepsiburada.com

Fiyatlar uçmuş, en fiyat/performans olara bunların 4lü paketleri uygun geldi fakat ikisi arasından hangisinin çekirdeği daha kalitelidir sizce? Ve de lezzeti tabii ki..

 
Tchibo gold'u tercih ederdim ben. Jacobs'u içmedim ama Julius Meinl bulamayınca Tchibo Gold alıyorum.


  • michael_knight  (01.04.22 23:45:00) 
Jackobs'u kampanyalı bulup almıştım ama ev ahalisi içmedi. Belki Tchibo'ya alışıklar diye sevmemişlerdir ama bir daha elimi bile sürmedim.


  • en bi orijinal  (02.04.22 02:30:04) 
Jacob's un tadı çamur gibi.


  • westblack  (02.04.22 07:47:17) 
İkisini de denemiş biri olarak jacobs diyorum ben. Menşei olarak da, çekirdek olarak da bariz farkları yok. Burdaki arkadaşlar işkembeden sallıyor gibi geldi marka isimlerine bakıp.


  • Deathrow  (02.04.22 09:48:41) 
Deathrow +1
Uzun zamandır selection içiyorum. Elbette pahalılıktan kahvenin bile en tırışkasını içiyoruz ama fiyat performans olarak başarılı olduğunu söyleyebilirim, içimi yumuşak.

  • oldtimer  (02.04.22 12:54:34) 
[]

xbox'ta conan exiles oynayan var mı?

parlak bir arkaplan varken koyu nesneler önünde durduğunda ve kamerayı oynattığınızda, karıncalı bir iz yapıyor mu o öndeki nesne, arkaplan üstünde?

örneğin karakter kılıcı tutarken gökyüzüne doğru alttan kılıca bakıyorsunuz ve kamerayı oynattığınızda kılıcın izi çıkması gibi.

not: başka oyunlarda olmuyor bu karıncalanma mıdır ghosting midir artık ney ise :/

 
[]

Chromecast aracılığı ile TV'ye 4K görüntü aktaramaz mıyım?

Bilgisayarım tv ile aynı ağa bağlı. TV android tv. Chromecast desteği var. Ama screen mirroring yok. Screen mirroring xbox üzerinden yapabilirim aslında.

Açıkçası derdim şu; 4k film arşivim var, sürekli usb beleğe at, yüklenmesini bekle, tak çıkar, beğenmedik başkasını izleyelim falan derken yoruyor. PC'den direkt göndermek istiyorum.


 
Aktarabilirsiniz. Chromecast'in farkli versiyonlari var, "Chromecast Ultra" ve "Chromecast with Google TV" 4K destekliyor mesela.

support.google.com

Ama anladigim kadariyla sizdeki Chromecast, TV'ye gomulu halde. Bu durumda teknik ozelliklerine bakip 4K'yi desteklemiyorsa HDMI'dan baglanan harici bir 4K destekli Chromecast takmaniz lazim.
  • sertac akin  (02.04.22 10:35:39) 
[]

Christian Convery - Ata Berk Mutlu benzerliğine kaç puan verirsiniz?

Chris: www.google.com

Ata: www.google.com


 
3/10


  • zimbirik  (25.03.22 00:09:36) 
3-4 puan veririm.


  • Mossy  (25.03.22 00:42:39) 
İkisini de tanımıyodum. İlk Chris'i açınca çocuk çocuğa benzer yav diye düşünüp sonra Ata'yı açtım.

Benzemiyolarmış..

2/10 o da saçları benziyor diye
  • nundu  (25.03.22 01:05:16) 
[]

Katyusha

Bu bestenin sanki türkçe bir şarkıda kullanıldığını hatırlıyorum.
(bire bir çevrilmeye çalışıldığı şeklini sormuyorum)

Böyle bir şarkı var mıydı? www.youtube.com

Aklıma şu geldi ama biraz alakasız oldu sanırım;

www.youtube.com

 
www.youtube.com

Ayten Alpman - Kim Demiş Aşk Yalandır Diye


bir de biz ortaokulda korodayken söylemiştik bunun türkçe'sini. çevre teması vardı, ilk mısrası şöyle : önceden yemyeşil ormanlar.. diğer sözlerini hatırlamıyorum.
  • co2s2  (23.03.22 15:13:17) 
[]

Söylenen maaş beklentisinden cayılır mı?

Görüşme öncesi soruyorlar ya beklentiniz nedir ona göre şey yapacağız... diye.

ya ben geçen hafta 5000 dolar dedim ama şimdi baktığımda cazip gelmiyor 6000 olursa eski işimden ayrılabilirim..

Denir mi? Denmezse hiç girişmeyeceğim ama deniliyorsa ve bir adabı varsa dinlemek isterim.

 
Onlar 5000 beklentisine dönüş yapmadıysa gidip 6000 istiyorum demek gereksiz ve şansını düşürmek olur. Onlar dönüş yaptıktan sonra onların dediğine göre biraz daha artış istenebilir ama bu artışın çok olması olumsuz olmasına neden olabilir. Denmesine denir ama önemli olan olumlu sonuçlanması olduğu için demiş olmak için de dememek lazım.


  • dissendium  (22.03.22 18:08:34) 
kaybedecek bir şey yoksa denir. ama etik değil hoş değil. yapmadım hiç ama 1 sene sonra yüksek zam istedim. "ilk bvaşta niye dşük maaş istemiştin" dediler. vermediler zammı. ayrıldım ben de. o yüzden ilk başta konuşmak daha iyi ama kabul eden şirket bunu görmedim


  • ShadowOfMoon  (22.03.22 18:19:10) 
Önce denmesi gereksiz evet ama bana biraz daha etik geliyor fakat benim sorum, onlar "biz okeyiz" dedikten sonra o teklifte bulunma konusuyla ilgiliydi. Yani yan çizme gibi olmaz mı biraz? Ooh bunu veriyorlarsa bunu da verirler.. gibi düşündüğümü zannederlerse pek hoş olmaz çünkü. Halbuki ben şu an piyasayı tanımak için görüşmelere katılıyorum ve beklentimi üzerine çok düşünmeden söyledim. Birisi tamam derse, bi %5-10 luk artış talep etmem çok tuhaf karşılanır mı onu merak ediyorum. 3 senedir aynı şirketteyim, ilk iş değişikliğim olacak bilmiyorum bu konuları.

Kaldı ki zaten kendi şirketim de bir güzellik yaparsa komple de cayabilirim. Yani bu etik sanırım ama ücret artırım talebi etik mi?
  • ananiyimioguz  (22.03.22 18:19:16 ~ 18:19:54) 
denir neden denmesin. tekrar düşündüm, durum böyleyken böyle.


  • gabe h coud  (22.03.22 18:28:03) 
onlar daha düşük teklifle geliyorlar, siz de yeniden değerlendirdim, rakam budur derseniz abuk olmaz bence


  • megacracker  (22.03.22 19:31:45) 
[]

Cambly taktikleri

Mesela 6 ay boyunca tek bir eğitmenden randevu alma şansım var mı?

Çünkü başlangıç aşamasında rastgele önüme birisi gelsin ve belli bir konuda sohbet edelim diyemiyorum.

Yani mecburen şu an öyle yapıyorum ama tamamen konudan ve gelişimden farklı oluyor diğerleri. Biri geliyor iş görüşmesi yapıyoruz, diğeri geliyor kültürleri konuşuyoruz falan, konuşulan kelimeler farklı, zamanlar farklı.

Bir iki kişi sabit olsun, gelişimimi bilsinler. Böyle yarım yamalak olmuyor.

Fakat eğitmenlere bakıyorum, hep parça parça randevulular. Nasıl düzenli bir şekilde plan oluşturabilirim?

Ben kendi programımı kendim oluşturup gelen kişiyi mi uydurmaya çalışayım, nasıl daha verimli olabilir?

 
Egitmenlerin planına göre hareket etmek zorundasınız. Bazıları bir ay sonrası için rezervasyon alırken bazıları haftalık olarak takvim açıyor. Yani siz onlara ayak uydurmak zorundasınız


  • rabitelli  (21.03.22 20:28:35) 
Herkesin öğrenme şekli farklıdır, bilmiyorum. Ama azıcık ilerleyince fark edeceksiniz ki farklı farklı kişilerle konuşmak inanılmaz faydalı oluyor anlama ve konuşma için.


  • piremses  (22.03.22 00:11:53) 
[]

Kumaşa damlayan japon yapıştırıcısı nasıl çıkar?

Şuradaki abimiz çoğu söyleneni denemiş ama çıkarmamış.

www.youtube.com

Benim de pantolonuma damladı. Daha önceden gri renkli bir kot pantolonuma damlaşmıştı, pek belli olmuyor diye yıllardır giyiyorum. Kaç kere yıkandı ama çıkmadı.

Fakat şimdi hardal renkli bir kot pantolonuma döküldü, bünü çıkarmam lazım.

 
Aseton çözüyordu sanırım.


  • msb  (20.03.22 22:05:02) 
Cikmaz hocam boşuna umitlenme. Gecmis olsun.


  • stavro  (20.03.22 22:16:44) 
eşofmana döktüm çıkmadı. çıkmıyor. çıkmayacak.


  • bohr atom modeli  (20.03.22 22:25:55) 
siyanoakrilatı (japon yapıştırıcı) aseton çözer. ancak aseton da o bölgenin rengini dokusunu bozacaktır. pamuklu kumaş malzemeyi çok hızlı emeceği için sökme şansın çok düşük.

japon yapıştırıcıyı yıkamak-ıslatmak vs çözmez. zaten nem ile kürlendiği-sertleştiği için daha fazla su, daha fazla kaynaşması anlamına gelir.
  • orpheus  (21.03.22 09:58:39 ~ 09:59:33) 
[]

Web developerlardan basit bir yardım (react,css,bootstrap içerebilir)

Şu ekranı responsive olarak tasarlamam gerekiyor. normalde mobilciyim ama öğren dediler uğraşıyoruz bakalım.. ekipte de web dev. yok :/

www.hizliresim.com

bootstrap ile giriştim bişeyler yaptım ama rahat müdahale edemiyorum.

yüzde ve vh, vw vererek boyutlandırma denedim, yine biraz oldu fakat yapamadığım 2 şey kaldı yardımcı olabilecek çıkar mı?

1- üstteki seçim butonları değişince altındaki çizgi sağ tarafa smooth bir şekilde kayıp seçilen butonun altına geçmeli.

2- bu veya hatalı durumlarda renk değiştirme işlemleri js tarafında mı yapılıyor yoksa form özellikleri falan kullanılarak halledilebilir mi? gösterme şansınız var mı?

 
codepen.io

Temelde yapman gereken, o çizginin soluna margin eklemek. İşte %0'dan %50'ye kadar yavaş yavaş değişecek.

Bu tarz şeyleri (animasyonları yani) JS'e çok ihtiyaç duymadan CSS ile yapabilirsin. Ama mesela bunda click event'ini JS ile almak daha kolay.
  • plutongezegendegilmi  (18.03.22 19:15:28) 
[]

Yarım dolara nasıl bluetooth kulaklık olabiliyor?

Aklım hayalim almıyor bu çin ne yapmak nereye varmak istemektedir?

tr.aliexpress.com


 
Bedavayla yarım dolar arasında bi maliyeti vardır üçüncü kullanışta bozulur muhtemelen ve milyonlarca kişiye satılıyor, sürümden güzel bir getirisi olur bu yolla.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (17.03.22 14:01:41) 
abi 100 tl kargo yazmışlar, ürün fiyatını düşük tutup kargodan kazanıyorlar işte. :) sonuçta kargoyu ayrı ödemiyorsun o da satıcıya gidiyor.


  • emfuzi  (17.03.22 15:09:50) 
harbiden he dikkat etmemişim, ve de çin içine gönderim çıkmıyor.

işin diğer bir komik tarafı da mesela 1 ürün için 100tl kargo ödüyorum ama 2 ürün olunca 200tl oluyor tezgaha bak ya.. ben de heyecanlandım bi an
  • ananiyimioguz  (17.03.22 15:16:21) 
0.5$ a aldığın kulaklıktan nasıl bir ses bekliyorsun ki
500€ ya kulaklık var mesela.
Şimdi aradaki farkın tek farkı marka olması mı mesela
  • Corc  (17.03.22 16:18:37) 
arkadaşım aldı ve öyle abartı bir ücret ödemedi kargoya. bir kere daha sipariş etti gelmedi ama. ben günlük faiz muhabbeti falan diye düşündüm milletin parasını toplayıp. sonra geri gönderiyorlar tabii.


  • bohr atom modeli  (17.03.22 16:20:57) 
@Corc, beni şaşırtan o değil ki.

Avrupada aldığın 1 litrelik su parasına adamlar içerisinde hoparlör, bluetooth, kablo, batarya, şarj kutusu, şarj kutusu içinde yine batarya, kulaklığın kendi kutusu ve ufak kağıt parçacıkları verebiliyorsa vay anasını sayın seyirciler diyorum.

Geçenlerde askerden dönerken yanımda telefon, kulaklık falan yok, otobüste bir şeyler dinleyeyim diye molada indim en uygun neyse alayım dedim. En dandik kulaklık 30TL Hadi orası pahalıdır desek 20TL olsun. Şimdi onun üstüne airpods çakması (ultra çakma da olsa) bir şey görünce şaşırdım haliyle. Yoksa bana ne performansından.
  • ananiyimioguz  (17.03.22 19:04:57 ~ 19:05:31) 
[]

Kız arkadaşım yazılımcı olmak istiyor, nereden başlasa?

Aslında bu soruyu sormam tuhaf gelebilir size çünkü zaten liseden beri yazılım okuyan benim :D

Meslek lisesi çıkışlıyım, web programcılığı okuyup mühendisliğe tamamladım ve mobile / front-end developer olarak çalışıyorum hali hazırda fakat henüz mid-level olduğum için sektöre fazla yukarıdan bakamıyorum. Liseden beri öğrendiğim şekliyle gidersem de şu an pek mantıklı olmayabilir.

Mobil yazılımcı olmak istiyor ama konu ile uzaktan yakından hiç bir ilgisi yok. Elektronik cihazlara bile yatkınlığı var fakat bilgisi pek yok.

Şu an tek güvendiğim nokta sayısalcı olması, mantığının ve analitik düşünme becerisinin gözlemlediğim kadarıyla yüksek olması. Fakat o sağlık sektörü alanına yönelmiş. 5 senedir diş hekimi ve güzel kazanıyor olmasına rağmen bir yere bağlı kalmak istemiyor. Uzaktan çalışmak istiyor.

Denemesinden zarar gelmez, öğrensin, ben de destek olurum fakat yol haritasını nasıl çizelim sizce? Öğrenirse işime gelir, beraber kafamdaki projeleri daha rahat çıkartabiliriz :P

c++'tan mı girelim, java'dan mı, yoksa ben kendim react-native ve react kullandığım için javascriptten mi.. bilemiyorum. Aslında hangi dilden başladığının pek bir önemi olmayabilir mantığını kavrasa yeterli fakat bir eğitmen olmadığım ve genel insan ve sektör potansiyelini bilmediğim için yönlendiremiyorum.

Değişkenleri, fonksiyonları, nesne yapısını, mimarileri.. sarasıyla hangi dil ile başlayıp öğrenmeli sizce? Gerekçeleri ile birlikte tavsiye verebilir misiniz?

Ben sıfırdan kafama göre anlatabilirim fakat o kadar vakit bulamayabilirim. Dersleri açalım, o takıldığı yerde sorsun.. şeklinde ilerleyeceğiz.

Ama neye yatkın olduğunu nasıl ölçebilirim? İlla benimle aynı işi yapmasına gerek yok aslında. Kendisi başka işler de yapabilir. Ama işte backhand, frontend, test, ba, support, ui/ux... bir sürü alan var.

 
o ne istediğini bilmiyor, sen nereden bileceksin :)

direk mobil uygulama hello world'ü ile başlasın, bir iki menü, ana sayfa tamam. bunun da nedeni yaptığı şeyi pratik olarak gözüyle görebilmesi, parmağı ile tıklayıp etkileşime girebilmesi. konsolda hello worl yapanlar hemen sıkılıyor çünkü etkileşimi yok.

genel olarak benim gördüğüm problem şu.

yazılımcı olayım ama ne yapacağımı bilmiyorum. işte bu ne yapacağını bilememesi de hevesini kırıyor.

bu nedenle madem ki dişçi ve hali hazırda bir mesleği var, yazacağı ilk uygulama da bu mesleğe ait bir uygulama olmalı, hali hazırda ihtiyacı ne ise onu yapmaya çalışmalı ki hem yapsn hem kullansın hemde insanlara bunu ben yaptım diyebilsin. aksi halde ben ne yapacağım diye dönüp durur ve eyleme geçemez.
  • selam  (14.03.22 20:56:15 ~ 21:02:01) 
yazılımcı değilim ama bence şu "yazılım öğren" konusu yanlış anlaşılıyor. yazılımcı var, yazılımcı var. google'da yapay zeka projesinde çalışan da yazılımcı, site tasarlayan da. yazılım konusu öğreneyim de kenarda kalsın denilecek bir konu değil bence. yapılır da basit şeyler olur. zaten diş hekimiymiş. bence oradan devam etsin.


  • black mamba  (15.03.22 17:07:25) 
İşinden genel anlamda memnun fakat saatlerce ayakta ve boynu eğik durmanın, masa basında kod yazmaktan daha zor olduğunu düşünüyor. Bir de ben rahatlıkla şehir bile değiştirebiliyorum ama o sürekli izin alamıyor. Bir yere bağlı kalmak zorunda.

Fakat şu an kazandığı miktarları kazanabilmesi için en iyi ihtimalle 3-4 yılını vermesi gerecek.

Oturarak ve istenilen yerde çalışma rahatlığı için girişebilir, hırslı baya. Youtube'da bir eğitim serisi buldum oradan ilerlesin bi bakalım sevecek mi

www.youtube.com
  • ananiyimioguz  (18.03.22 01:32:23 ~ 01:33:50) 
c ve sistem derneği var oradan programlamaya giriş kursuna gidebilir.
youtube dan c öğrenmek pek mantıklı gelmedi valla.front end daha mantıklı gibi.sen de yardım edersin.

  • high hopes of the sozluk  (18.03.22 04:15:13) 
bakış açısı baştan falso.

yazılımcılık uzaktan hoş görünen bir meslek.

gerçekteyse; özellikle öğrenim sürecinde günde 14-15 saatten az çalışan kimse yazılımcı olamaz. bunu bin defa söyledim, bin kişide de gördüm.

sürekli çalışmayı, sürekli yeni şeylere adapte olmayı ve aralıksız sinir stres yaşamayı gerektiren bir meslek.
"evden çalışma keyfi" denen şey tamamen ilüzyondan ibaret.
  • tchuck  (18.03.22 07:10:58) 
bu arada mevcut konjönktürde c, c++ gibi programlama dilleriyle başlamasının hiçbir manası yok.
öyle core şeyler yapacak bir hedefi de yok nasılsa.

bunlarla başlamak sadece onu yazılımdan soğutur.

javascript ile başlarsa (hem backend, hem frontend) daha çok iş bulma imkanı olur. ve çok daha kolay olduğu için hevesi kaçmaz.

c, c++ mühendislik okumayan birinin bilmeyi düşünmesine bile gerek yok.
  • tchuck  (18.03.22 07:13:20) 
sen de yazılımcıymışsın en başta senin bilmen gerekir sadece farklı illere seyahat edebilmekle, masa başında oturarak kod yazmanın "kolay ve rahat" bir şey olmadığını. yazılım işi günde 9-6 çalış gitlik bir iş değil. nonstop üstünde durulması gereken, sürekli bir öğrenme ve çalışma halinde bulunulması gereken bir meslek. sanki hobi olarak bahsetmişsiniz. öncelikle siz anlatın kız arkadaşınıza yazılımcılığın artı ve eksilerini, ona göre uygunsa şartları her yaşta her şey öğrenilir zaten. önemli olan öğrendikleri ile sektörde tutunabilmek, yararlı olabilmek


  • chanandler bong  (18.03.22 13:49:17) 
[]

Şu desende bir kadın gömleğini nasıl bulabilirim?

İlgili video;

www.youtube.com


 
  • cairo  (10.03.22 16:48:06) 
etnik desenli gömlek diye aratabilirsiniz


  • bagcivan  (10.03.22 17:34:04) 
[]

Cambly aynı gün içinde iade olur mu? Bir de max yüzde kaç ind gördünüz?

Bugün yıllık cambly üyliği aldım indirim kodu ile.

Henüz derse bile katılmadım. İade alma şansım var mı?

İade etme sebebim de daha fazla indirim yapan bir kod bulmuş olmam.

Arada 3-4 bin lira oynuyor çünkü. tekrar satın alacağım

 
iade kismini bilemiyorum
en yuksek %60 gordum

  • cairo  (09.03.22 09:27:46) 
Aboneliğinizi Esnek İptal Güvencesi çerçevesinde dilediğinizde erkenden iptal ettirebilirsiniz.

1 aylık abonelikler iptal edilemez. Diğer aboneliklerin iptali, aboneliğinizin ay dönümünden itibaren gerçekleştirilir. Sistem aboneliğinizin iptal edildiği ay dönümüne kadarki ders haklarını hesaplayarak, aboneliğin 1 aylık baz, indirimsiz fiyatı üzerinden ücretlendirmeyi hesaplar ve kalan tutar iade edilir. Bu durumda aboneliği satın alırken yararlandığınız hiçbir indirim geçerli olmaz.

Eğer ödeme taksit ile yapıldıysa, ilgili taksit tutarları önce banka tarafından tahsil edilir, sonrasında yapılan iadeye istinaden karta iade edilir. Bu süreçte son kullanıcı bu işlemleri +/- şeklinde hesap dökümünde görebilir.

İptal işlemi sadece Destek Ekibi tarafından gerçekleştirilebilir. Destek için bize buradan ulaşabilirsiniz.
  • cairo  (09.03.22 09:29:22) 
max yuzde 60


  • brkylmz  (09.03.22 11:12:59) 
İptal politakısını tam anlayamadım, ben bir abonelik satın aldım, hiç kullanmadım. aynı gün içerisinde iptal etmek istedim ve bunun için hem 1 ay bekleyeceğim hem de geçtiğimiz o ay ki bana tanımladıkları ders haklarını indirimsiz tutar üzerinden benden kesecekler mi yani wtf?


  • ananiyimioguz  (09.03.22 15:07:08) 
evet öyle oluyormuş :')


  • ananiyimioguz  (10.03.22 16:02:36) 
[]

Alınan evden çıkmayan kiracı

Bir yazlık beldeden ev aldık. 6 yıldır kiraci oturuyormus 1000TL kira ödüyor. Ev bakmaya gittigimizde 1 aydir satilikta, ben de ev bakiyorum, bulursam cikacagim demisti.

1 aylik kira vermeme hakki varmis hatta onu da vermemis eski ev sahibine.

Fakat simdi evi biz aldiktan sonra sanirim 2 kirilim varmis,

Evi kiraya vermeye devam edeceksek eger 6ay eski kiracinin cikmasi icin suresi varmis.

Ama ev kiraya verilmeyecekse, oturulacaksa o kadar uzun bir hakki yokmus sanirim? Yoksa var mi?

Biz suanda da kirada oturuyoruz 1500TL fakat suan 2500den asagi kiralik ev yok.

Kalan kisiye evi bosaltin en kisa zamanda diyoruz, valla ev bulamadim bulursam cikacagim diyor. E tamam hadi vakit senin olsun ama o zaman en azindan bizim suan odedigimiz kira kadar 1500 yapicaz senin kirani diyoruz, hayir o kadar da veremem diyor.

Bugun boyle bir konusma gecinde gidip noterdan ihtarname cektik ama neye yarar bilmiyorum. Bu sureyi kisaltmanin bir yolu var mi?

Birisi elektrigi suyu ustunuze alip kesin demis de o da cok canice olmaz mi :/ veya hakli durumdayken haksiz duruma dusme durumu olur mu?

Biz birnde esyalarinda onceden almistik suanki evin bir odasi esya dolu evi de kullanamiyoruz. Bosuna kira oduyoruz. Cikmasi icin devletin verdigi sure 6 ay ise cok uzunmus yahu.

2 adet yazi gonderdik, birincisi hakkiniz dolana kadar cikin diye idi digeri de bu sure boyunca yeni kira bedeli 1500dür diye. Vermezse bile borc olarak mahkemeden yurutecegiz islemleri fakat cok uzasin da istemiyoruz.

 
evi aldığınızı ve kullanacağınızı belirten noterden ihbar çekmeniz gerekli. kayıtlı olması gerekli. bunu evi aldıktan sonra 6 ay içinde mi ne yapmak gerekli yanılmıyorsam.

sonrasında bir avukata verin olmadı. ama kolay değil çıkarmak.
  • gurur  (03.03.22 23:46:34) 
Evi aldıktan sonra 30 gün içerisinde kiracıya "çık" diye bildirmeniz gerekiyor. 6 ay içinde çıkmak zorunda. (süreyi geçirmeyin)
Oturmanız veya kiraya vermeniz farketmez.
Evde oturan adam 1000 liradan kiralamış, neden 1500 lira kira ödesin ki? Olsa olsa yasal oranda zam yapar 1000 liraya.

Not: 6 ay hiç de uzun bir süre değil, insanın yeni bir ev, düzen bulması zaman alıyor. Bence her iki taraf için de makul bir süre. Anında oturmanız gerekiyorsa kiracısız bir ev almanız gerekirdi.
  • michael_knight  (04.03.22 05:27:02) 
Tapu satışından sonra bir ay içinde noterden ihtarname çekmeniz lazım, kesinlikle şifahen bir söze inanmayın.

Siz ihtarınızı çekin, sonra fikir değiştirirseniz kalsın kiracı.
  • John Bloor  (04.03.22 10:41:27) 
[]

200k ev kredisi çekmek mi, alamancı akrabadan euro ile borç almak mı?

Şimdi bana yaklaşık 200k nakit lazım. 250 de elde var, ev alacağız.

Bu 200k yı bankadan çekip 4 yılda ödemek istersem 270k olarak ödemem gerekiyor. Hadi belki dosya masrafıydı sigortasıydı falan 300k diyelim. Yani paranın %50si kadar bir masrafım olacak.

Fakat hiç faiz ödemeden, direkt bir akrabamızdan 13bin euro alsak ona da ödeme yapabiliriz.

Yalnız sıkıntı şu, euro sabit kalsa kesinlikle akrabadan almak çok mantıklı ama şu an 15 olan euro'nun 4 sene sonra 30-40 olmayacağının bir garantisi yok çünkü borcunu euro olarak isteyecek.

%50 masraftan kaçarken %100-200 masrafa girmek var.

Gerçi ödedikçe de biraz borcumuz azalacak ama.. belki en iyi ihtimalle aynı hesaba gelir banka kredisi ile.

Siz olsanız hangini tercih ederdiniz, tl ile borçlanmayı mı?

 
Şu süreçte dövizle borçlanmak aşırı derecede korkutucu geliyor bana.


  • msb  (30.01.22 22:37:58) 
Akrabadan niye euro olarak borç alıyorsunuz ki? Direkt 200 bin lira borç alın. TL'ye dönüştürüp size versin. Siz de TL olarak ödeyin.


  • dissendium  (30.01.22 22:40:16 ~ 22:40:49) 
kredi çek tabii ki, kazancın euro değilse kesinlikle döviz borca girme zaten.


  • roket adam  (30.01.22 22:41:35) 
tl ile bankaya borçlanmak en mantıklısı. yüzde 50 gözünüzü korkutmasın, zaten enflasyonla yılda en az %30 eriyecek borcunuz.


  • golgi aygıtı  (30.01.22 22:44:09) 
Tabii ki kredi, şu ortamda dövizin stabil kalma ihtimalini bırakın stabil olarak artma imkanı var mı?


  • gmzo  (30.01.22 22:46:31) 
asla ama asla dövizle borca girme bu dönemde.


  • a darkness coming  (30.01.22 22:46:37) 
kredi+1

akrabanizin TL olarak borc vermek isteyecegini hic sanmam. ben olsam ben de vermem kardesim olmadigi surece.
  • supergirl  (30.01.22 23:10:03) 
Doviz borclanan insanda deli cesareti olmali. Birak döviz borclanmayi, bunun aklindan gecirmek bile normal değil şaşırdım doğrusu.


  • stavro  (30.01.22 23:10:25 ~ 23:11:33) 
Kredi +1


  • Lucidream  (30.01.22 23:18:18) 
sabit faizli tl kredi kullanmak bu enflasyonist ortamda bedava para gibi bir şey. euro borçla karşılaştırmak bile hata.


  • nuisance  (30.01.22 23:51:54) 
Akraba ile kötü olmak için ideal senaryo. Uzun vadeli kredi çekerseniz taksitler enflasyona göre eriyecek (Sizin gelirinizin en az enflasyon oranında artacağını varsayıyoruz tabi)

Ama Euro borçlanırsanız Euro en az enflasyon oranında artacaktır, bu durumda en iyi ihtimalle aldığınız Euro'nun 4 ödeme anındaki TL değerini ödersiniz ve geliriniz de aynı oranda arttıysa bir kaybınız olmaz (Ki bence bu da kredinin toplam maliyetine yaklaşır). Ama Euro patlarsa sizin hesaplar da şaşar.
  • salihdt  (31.01.22 05:07:23) 
kredi +1
ev/araba alirken kendi yaginda kavrulacaksin, akrabaya falan bulasmamak lazim.
bana turk lirasi borc verse ve tekrar turk lirasi bile istese, %0 faiz yeterki isin gorulsun bile dese tesekkurler kalsin derim.
  • cooperr  (31.01.22 07:14:28) 
Cooperr +1

Birisinin kredi alabildiği durumlarda şahıslardan borç alması doğru değil artık. Birilerinden borç alma dönemi geçti artık.

Bankadan borç aldığında kimseye mahçup da olmuyorsun hem.
  • mezarkabul  (31.01.22 08:32:46) 
daha geçen gün bddk bankalara stres testlerini yapabilmeleri için senaryolar gönderdi. "aşırı olumsuz" senaryoya göre 2024 sonu USD kuru 31 görünüyordu. "normal" senaryoda ise 17.5 USD kuru. yani en normal senaryoda dahi 30% artış bekleniyor 2024 sonu için. sizin kredi 2025 sonuna kadar. bunu da geçtim, siz USD değil EUR borç alacaksınız. buradan da maliyetiniz artar bir miktar.

ben olsam düşünmeden kredi çekerdim 1 yıldan uzun vadeli her şey için.
  • posthuman  (31.01.22 09:12:46) 
değil akraba, babamdan bile euro borç almazdım bu süreçte.
banka pahalı görünebilir ama en azından öngörülebilir olduğu için aslında ucuz bile.

bir süredir dolar 14,5 bandında. volatil olmasına alışmıştık şuan sabit kalması bile bir garip. bir süre sonra ne olacağı belli değil.
  • dahinnotha  (31.01.22 10:58:10) 
Tamamdır, dediğiniz gibi TL bile olsa, 0 faizsiz bile verse akrabadan borçlanmamak daha iyi gibi ne olur ne olmaz.

4 sene de değil 10 sene çekeyim ben hatta aya çok düşmesin, zaman geçtikçe koymaz zaten. TL borçlanmak kadar karlı bir şey yok gibi.

İlk defa bu tarz bir borca gireceğim de tecrübem yok ondan sordum yoksa belki düşünmek bile hata diğer ihtimalleri. Ben taksit bile yapmayan bir insandım, ahmaklıkmış onu anlıyorum :(
  • ananiyimioguz  (31.01.22 13:48:39 ~ 14:11:13) 
1 ... •34567891011   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.