Ekşi Duyuru

beylikdüzü'den metrobüsle mecidiyeköy, oradan metroya geçip seyrantepe'ye gideceksiniz.

İyi bir yerdir, bahcesehirin kardesidir, bahcesehirdenvbitaz dusuk esenyurttan cok yuksektir kalite olarak, diger sartlar uygunsa tavsiye edilir, genis ferah bir yerdir, park sorunu falan yoktur, kismen agaclik caddeleri falan vardir, alisveris merkezi, carsi pazar migros falan uygun mesafelerdedir, 30 yillik esenyurtlu olarak bilerek yaziyorum..

Ulaşım olarak nasıldır, arabam yok okulum yenibosna taraflarında.

ulaşım zordur. otobüsle falan gideceksen, 1-2 saati bulur oradan.

E57 size yarayan ama sefer saatleri sıkıntılı bir hat. Onun dışında 146t yenikapı,e58 mecidiyeköy, 76e taksim var. 76d ve 146 da gidiyor sanırım ama yüzyıllar sürer. Üzgünüm ama ciddi ulaşım sıkıntısı çekersiniz orada.

Ama muhit olarak iyidir.

Kalitelidir ama ulaşım zordur

Bence güzel olmuş arama kısmı daha küçük yan tarafta olabilir, ilanlarlar sayfayı açar açmaz az da olsa gözükmeli aşağı inip bulmak biraz rahat hissettirmedi.

Direk ilanlara ilerlicek bi buton koysam üstlere nasıl olur ?

Yolun karşısında innovia siteleri var, düşünürsen.

Yok hocam özellikle migros arkası istiyorum, adakent tarafına kadar olabilir metrobüse yakınlığı önemli değil.

innovianın nezihliği? innoviaya hiç bulaşmazdım, uzak ama tuyabın ordakini herkes çok övüyor

Haci whitecorner avm'nin ici deki spor salonu aylik 150tl. Adakent ve megakent tarafinda da kiralar uygun. bizim sitenin yanina aris park yapildi simdi onun icinde var salon falan da kiralik var mi hic bilmiyorum bi arastir istersen.

Saklıhan,Teras Konutları

E5ten gecen mavi minibusler ile. Otobus duragindan gecip haramidere carrefour dan donup iceri giriyor diye hatirliyorum. Sonra icerde dolasip hastanenin onunden geciyorlar.

Migrosun servisleri geçer kesin.

marmara park tarafinda ki duraga gelin oradan beyaz şapkali minibüsler geciyor esenyurt talatpasa'ya giden şoföre beni esenyurt devlet hastanesi yakininda birakin diyin birakacagi yerden 5dk filan yürürsünüz.
Ya da yukarida arkadasin dedi mavi minibüs kirmizi sapkali olan beylikdüzü duragindan geciyor ona binin. Oda hastanenin önünde birakir.

burada bir okula kaydolursa oturma izni alabilir.
ya da evlilik basvurusu yaparsaniz, o zaman da alabilir.
sizin vereceğiniz güvence ile filan izin vermezler.

Evlenmemiş olsak bile evlilik başvurusu ile olabilir mi ? Atıyorum bir daha ki yaz dönemi denk gelicek şekilde evlilik başvurumuzu yaptık ?

olabilir. bu durumda, ilgili memurluktan aldiginiz tarih/yaziyi istiyorlar.

Online check-in yapman gerekiyor. Binis kartinin ciktisini alirsan, bavulun yoksa, kontuara gitmeden direkt kapiya gidebilirsin.

Check-in kontuardan da yapilir ama sira falan olur, bence direkt yap internetten. Pegasus'u cok bilmiyorum gerci, bi' karistir sayfasini.

Bavulum var, yine de online check-in yapiyim mi ? Online check-in yaparsam çıktı almam gerekir mi ?

Online check-in yaparsan, sira daha az olur genelde. O nedenle yap, cikti almana gerek yok. Ne olur ne olmaz, e-bilet numaran yaninda bulunsun, lazim olmaz da her ihtimale karsi.

Pegasus'un sitesine bi' bakarsan iyi olur. Degisen bir sey vardir belki.

Online check in yap, bagaji verirken zaten binis kartı verirler barkod falan gerek kalmaz. Ama yine de yap bence sona kalırsan salak bir koltuga düsebilirsin.

köyde kasabada yaşamıyorsanız olmayın.

Kan akmadı, elimi üstüne bir kaç kere sürmeme rağmen kan bulaşmadı ama kırmızı olduğunu hatırlıyorum. Yani kanlanma var gibiydi akmasa ya da bulaşmasa da, şu an da üstünde kabuk var zaten.

Kedilerin tipik davranisidir. Sevdirirken aniden nedensiz yere tirmigi atarlar. Tetanoz asisi yaptirabilirsiniz ama kuduz riski yok gibi bir sey.

Kedi besleyiciyim, sokaktaki her tırmıktan sonra aşı olsam sıçtık.

Kuduz olmaz merak etme ama mikrop kapabilir, antibiyotik krem sür birkaç gün.

ben kedi sahibi bir insan olmama ragmen, turkiye'de hangi ilde hangi semtte kuduz var yok kimsenin takip etmedigini dusunuyorum, dolayisi ile butun dusuk olasiliklara ragmen eger tanimadigim bir hayvan tarafindan tirmalandim veya isirildiysam sakir sakir kanamasa da gidip asimi oluyorum, ne gerek var risk almaya...
tetanoz olmayi da unutma.

tr'de kedi tırmalamasından geçen kuduz olayı hiç görülmedi sanırım.
ama gidersen önlem olsun diye aşı vuruyorlar.

Valla o kadar tirmiktan kuduz olunuyorsa benim bin kere kudurmam lazımdı sanırım. %99 ihtimalle bir şey olmaz ama icim rahat etsin diyorsan gidip asi ol.

bu kadar bıdı bıdı var. zaten kuduz olacağın kesin olsa aşı olup olmamak tartışılmaz. önlemse amaç, bana olmadı, ona olmadı sen de yaptırma demek çok rahat. daha da saçma.

tetanos da öyle. olmalısın. evet belki sorun olmayacak ama olursa ne yapacaksın, ne için değer?

komşu bunu kullanmış çok iyi gelmiş, sen de kullancıları dinlememek lazım.

önlem ne demek herkes biliyordur sanıyorum.

tetanosun devam aşılarını da tamamla 5-10 yıl koruyucu.

kuduz ve tetanos olunca dönüşü olan bir şey değil.

Kuduz aşısı oldum bugün, biraz gecikmeli gittim ancak yapıcak bişey yok. Tetanoz ise 1 sene önce olduğum için yapmadılar, herkese teşekkürler.

Ukraynanın dogusu dışındaki yerlerde zaten herkes rusça konuşuyor. doğusunda da genelde herkes rusça biliyor.

@zaxurani, batısı demek istedin sanırım?

soruya cevab,

ukraynaca-türkçe arıyorsan sanırım imkânsız ama iş görebilecek bazı kalıplar olarak, ingilizce-ukraynaca, şunlar var,

www.omniglot.com

wikitravel.org ("bu ne aq çok uzun" deme, aşağılarda çok güzel şeyler var)

bunun dışında kiril alfabesini bilmek ve az buçuk rusça-ukraynaca konuşabilmek tabii ki oldukça avantajlı. özellikle su için "voda bez gaz" (gazsız su) demeye alışmanı öneririm, "mineralsiz su" deyince anlamıyorlar, hepsi mineralli sanırım, sadece "az mineralli" var, o yüzden "gazsız" demek daha iyi markette falan.

turist olduğun için, ukraynaca konuşmaya çalışmak artı puan olur ama rusça konuşursan ses etmezler. batı ukrayna'da bir ukraynalı rusça konuşursa SIKINTI BÜYÜK ama turistlerin zaten rusça veya ukraynaca bilmediğinin farkında adamlar, o yüzden iplemiyorlar pek. ama yine de mümkün olduğu yerde ukraynacayı tercih etmek daha iyi. salak salak surat yapabiliyorlar bazen.

dönüş bileti ve konaklama rezervasyonu/davetiye vs. yanında olsun. pasaport kontrolünde sorarlarsa gösterirsin. onun dışında bir şey yok..

yanında da bi 100 dolar bulundur, bazen cebindeki parayı sorabiliyorlar.

pasaportun umuma mahsus ise bir şey olmaz hocam zaten öğrenciymişsin. her ihtimale karşı gidiş-dönüş biletinin (dönüş biletin yoksa al) ve kalacak yer rezervasyonunun (yaptırmadıysan, birinde kalacaksan falan booking'den fake rezervasyon yapabilirsin, iptal koşullarına dikkat et) çıktısını yanında bulundur, cebinde de az buçuk para olsun. ukrayna benim de yurtdışında gittiğim ilk ülkeydi hatta bu şubat'ta gittim. tek bir kelime bile etmediler, damgayı vurup geçirdiler. buna karşılık, vize olmasa da polislerin/görevlilerin her zaman bu konuda sorguya çekme hakkı var. o yüzden paran, kalacak yerin ve dönmeni sağlayacak bir uçak biletin olduğunu gösterebilmen iyi olur. dediğim gibi kimse zaten sormuyor ama ne olur ne olmaz yanında bulunsun.

Booking.com sitesinden rezervasyonumu yaptırdım. Dönüş biletimi almadım ancak önerilerinize uyup gitmeden önce almayı planlıyorum. Herkese teşekkürler.

Gidis donus konaklama ile ilgili tum rezervasyonlarin yaninda olsumn. Ukrayna girisinde turkleri sorguluyorlar, ben direkt gectim ama cogu kisiyi sorguya aldilar ben girerken.
Seni sorguya alacaklar zaten.

Denilenleri aynen uygula. Kalacağın gün başına en az 50 dolar bulundurman gerekiyor resmi anlaşmalara göre ama pek dikkat edilmiyor. Ben girdiğimde direkt almışlardı içeri, enteresan bir şekilde benim de arkadaşımın da TC kimliklerimizi de istemişlerdi.

Benden 1 ay önce giden başka bir arkadaşımı sorgu odasına almışlardı ama, üstündeki paraları kameraya göstertip neden geldiğini sormuşlar 5 dakika falan sürmüş.

Sor panpa

Sor bakem

facebook'ta kampRail diye bir grup var. istemediğin kadar bilgiyi bulabilirsin orada.

İnbükü.
Emel sayın koyu.
Ayın koyu.
Bir de datçaya giderken bi jandarma karakolunun olduğu mevki.

Turunç koyuna geçebilirsiniz motorla. Son bir kez eşsizliğin tadını çıkarın.

NEF dosya biçimi ile kaydedin. ayarlarda vardır. nikon'un raw kayıt formatı NEF oluyor.

Ayarlarda bulamadım, internette de bulamadım herhangi bir bilgi.

bit.ly

sayfa 42.

Çok teşekkürler

yök düzenleme yapmadıysa herhangi bir kısıtlama yoktu.

@adaletin eli, hocam onu bulma şansım yok sanırım yarın ki sınavdan önce :)

hic uyumayinca sabah zaten boyle bir enerji geliyor, aslinda o da ise yarayabilir.

Nescafenin o soğuk Kahvelerinden dışı siyah olan var. O baya acıyodu benim uykumu

Alka seltzer. O olmadı suda eriyen aspirin oldu o da olumlu.

sinavdan hemen once bal zencefil limon. yalniz hemen once. daha once alirsaniz yukselen kan sekeriniz tekrar hizla düşecek.

Bunu ben de çok sorguladım da bir cevap bulamadım.

Not: Kimya dersi almış bilgisayar mühendisi.

@kaptan maydanoz, vakıf üniversitesi hocam.

@chicha, şu an 20 sayfalık saçma sapan bir ödevi sadece kağıda geçirmekle uğraşıyorum çıldırmak üzereyim..

aynen bizde de vardı 1. sınıftayken çok sorguladık ama sorgulamak fayda etmediğinden çalışıp geçtik yapıcak bir şey yok.
söylediğimde şaşırıyordu başka ünideki arkadaşlarım.

kredi doldurmak için koymuşlardır. branş hocası bulup para vermek yerine itele gitsin mantığı var gibi geldi.

5 kredilik dersi doldurmak için bula bula kimya dersini mi bulmuşlar anlamıyorum.

ulan mühendis oluyosun mühendis. mühendis oluyorsun!!! bi dünya görüşün olsun. adamdaki vizyon bu kadar işte! çok biliyonuz aq! kimya neymiş! lafa bak!

@dedim dedim de kime dedim, yav birader ne boş adamsın sen. Mühendis oluyoruz anladık, kimya temel bilim olarak benim bölümümle alakalı bir bok katmayacak olsa bile en azından temelini bilmeliyim anladık. Bu dersi 5 krediyle , geri kalan tüm derslerden özellikle bölümün ana dersi olan Programlama dersinden kat kat daha ağır bir şekilde projelerle, ödevlerle, programlamada bile olmayan devam zorunluluklarıyla ve labarotuvar dersleriyle ders listesine koyulmasında ki mantıksızlığa isyan ediyorum burda. Senin dünya görüşüne tüküreyim, gelmiş burada ders vermeye çalışıyor.

@dedim dedim Ne silkeliyorsun çocuğu termodinamik de alalım, teknik resim de o zaman. Nasıl olsa mühendis oluyoruz!!! Kendi bölümüyle alakalı derslerin bile bir kısmı o kadar gereksizken kimya ile mühendislik vizyonu kazanacağımızı söylüyorsan bence yanılıyorsun.

teknik resim dersi almış bir bilgisayar mühendisi olarak, iş hayatında çok faydasını gördüm. resmen bakış açımı değiştirdi.

bir de bilgisayar mühendisliği dediğimiz şey enikonu mühendislik işte. o formasyonu alman gerekiyor.

sadece kodlama yapmak isteyenler için bilgisayar programcılığı bölümleri mevcut.

benim gördüğüm;
hocalar, verdikleri ders hakkında derin bilgileri varsa, konuları da derin işliyorlar. muhtemelen programlama derslerinize pek yetkin olmayan insanlar giriyor ve konuları geçiştiriyor.

@fever, kimyanın iş hayatında sana kattığı neler oldu eğer aldıysan üniversitede kimya dersini ?

@titiraprap, şu konuda katılıyorum, aslında kimyanın programlamadan kat ve kat zorluyor olması kimyacının gıcıklığından çok programlama dersini veren hocanın vizyonsuzluğundan olabilir. Ancak yine de, kimya dersinin benim bir işime yaramayacağı konusunda fikrimi devam ettiriyorum

benim bilkent elektronik mezunu bir arkadaşım stanfordda moleküler biyoloji ve kimyayla ortak proje yapıyor, programlama da var tabi ki işin içinde; kızın TED konuşmalarını dinlersen neler yaptığını öğrenebilirsin. yani işine yarayanın epey işine yaradığına emin olabilirsin.

@memories

bunlar hep tartışıldı: ama türevi ben nerede kullacağım? ama bunlar günlük hayatta ne işime yarayacak?
şuna yarayacak: aklını ve vizyonunu geliştirecek.

örneğini de vereyim: ülkemizde berbat bir eğitim var ama eğitim seviyesi arttıkça akp'ye oy verenlerin oranı düşüyor. (bunu kendileri itiraf etti) demek ki eğitim bir işe yarıyor (türkiyede bile)

bizde kimya yoktu ama içerik olarak çoklukla kimya olan moleküler biyoloji vardı. benim ufkumu genişletti, bölümden de birkaç cevap üstte "niye ama"nın yazdığı gibi çalışmalar yapanlar çıktı.

Bilgisayar mühendisinin her şeyden biraz bilmesi lazım. Çok farklı sektörlerde çalışabilirsiniz.

Belki de bundan 5 sene sonra, iyiki de vermişler o dersi diyeceksiniz...

Çok çok zorlaması hocanın iş güzarlığı herhalde...

arkadaşlar ufkun genişler falan filan bunları geçelim. öğrettikleri şey belli össye girerken öğrendiğin karışımlar, tepkimeler var ya bunlar. yani adam öğrenmekten gocunmuyor burda. böyle bir dersin devam zorunluluğu olması her labta not verilmesi ve yine devam zorunluluğunun olması programlama sınavına çalışmaya gerek duymayan bir bilgisayar mühendisliği öğrencisinin kimya çalışması can sıkıcı bir şey. hiç öğrenci olmamış gibi konuşuyorsunuz.
ufkunu genişletmek isteyen seçmeli olarak alabilir ayrıca.

öncelikle bilgisayar mühendisliğinden çıkıp moleküler biyolojiye falan yönelen insanlar var @niye ama'nın dediği gibi, ön bilgi olması iyidir. ayrıca ufkun genişler lafına da inanıyorum, bizde de böyle bunu öğrenip napcaz şimdi yeaa diyenler falan vardı ama şimdi hocamla konuşurken logaritmadan giriyoruz termodinamikten çıkıyoruz, burda önemli olan daha sonra hayatına bu bilgileri katabilmek ve bunları uygulayabilecek ortamının olması.
haa ama işin şu boyutu var, maalesef sana kimya diye allah bilir ne öğretiyorlar diye düşünüyorum. genel, hayatında yer edebilecek bilgiler yerine ödev geçirmekle uğraşıyorsan tabi sana da yazık.
yalnız şu sıralar bitirme projelerini yapan, artık son sınıfa gelmiş öğrencilerin halini gördüğüm için öğrenci milletinin lafına güven olmaz kafasındayım ve sana da o gözle bakabiliyorum:) durum belki bize anlattığın gibi değildir, veya sen durumu anlayacak seviyede değilsindir henüz.

@memo
beni görsen inan altına sıçarsın. senin vizyonunda bu kadar işte. zaten muhtemelen 1.sınıfa yeni başladın. hayatta da corsa'dan öteye geçemeyeceksin. en büyük hayalin araba almak falan olucak. bir insan daha karpuz gibi büyüyüp, çürüyüp gidicek.

@dedim dedim de kime dedim, ne komik adamsın sen. Senin hayatta geldiğin noktanın bi önemi var mı, boş bir insansın zaten. Kendini çok üstün görüyorsun insanlardan, yok tek hedefin corsa almak olacak falan. Nerden biliyorsun benim hayat görüşümün ne olduğunu, nerden biliyosun altıma sıçacağımı nesin sen kabadayımısın amk ?

Güzel ama ust kolda iyi durmaz bence. Fotoğraftaki gibi yaptır bence.

Ben de beğenmedim. Senin için bir anlamı varsa, sende estetik duygular uyandırıyorsa yaptır ama ben sıradan buldum. Kalın siyah bantlar hoşuma gitmedi. Kola (üst kol) da yakıştıramadım.

@damdanakan, bence de ama bilek dolu olduğu için kola düşünüyorum.

iyyyyrenç ötesi.

süper kötü

leş. iç karartıcı.

@washe, hangisi ?

Kartal pek hoş değil

kuslu dovmelere bakmak istiyorsaniz instagramdan evgeny kopanov'u bir arastirin bence

Karga da bok gibi, nereden buluyonuz olum bUnları. Üstünüze instagram fırlatıcam tayyip gibi, kültürlenin lan biraz.

kötü. dövme tamamen kötü bişey zaten. neden mis gibi vücudunu dövmeyle kaplar ki insan? bence biraz vücut geliştir ve o halini koru. bu daha iyi.

Ikisi de kotu :/ ikincisi net kotu. Ilki benim tarzima uymadigi icin kotu.

ilki fena değil. ancak o dövmede kalite arıyosan basıcaksın parayı. öyle kenar mahalle dövmecisine yaptırırsan bok gibi bişe çıkar. atakan üstol anasını ağlatır mesela dövmenin inanılmaz bişe sunar

2. iyrenç. 1. güzel gibi ama daha güzel olabilir.

hoş değil ikisi de

ben de ikisini de beğenmedim.

ilkinde dövmeden ziyade kola siyah şeritler yapıştırılmış gibi duruyor.

ikincisi ise korkunçlu ve göz yorucu.

neden şöyle bir bakanın bir daha bakacağı güzellikte / durulukta dövmeler seçilmez..

az önce reddit'te görmüştüm, bence gayet güzel.

i.hizliresim.com

Bunlar hep teen wolf yüzünden oluyor :)

4.bp.blogspot.com

çok kötü

İlki ithatatçı garantili ikincisi Nikon garantili. İlkinin lensi 18-55, ikincisinin lensi 18-105. DSLR'larda garanti genelde sıkıntı olmaz ama lens çok önemlidir. Bence ikisini de seçme Hayyam'a gidip bodyyi ve ihtiyacına göre uygun gördüğün lensi veya lensleri al.

Orijinal ikinci el bakardım senin yerinde olsam. Kaliteli taklit de olsa rahatsız ederdi beni herhalde.

fossil in ve Jacques Lemans ın o civarlarda güzel saatleri var.

n11.com tarzı sitelerde bu fiyatlara çok güzel orjinal(dediklerine göre) cassio saatler görüyorum. Satıcılar da güvenilir gibi ama bilemedim, orjinalliğinden emin olma yolu var mı ?

Amazona bakmanızı öneririm

Replica işi riskli orijinal bi saat al

goo.gl bu linkteki saatin fiyatı çok iyi mesela ama orjinalliğinden emin olamıyorum. İnternette bu modelin genel fiyatından 100-150 lira daha ucuza satılıyor n11 de.

d şıkkı.

A) onunla konuşarak olmasi lazım var.
B) buluyor yanlış zaman.
C) yaklaşır ve civarı aynı anda kullanılmış
D) bilmiyorum diğerlerinde varsa muhtemelen bunda yok:)

Ben B diyorum.

bence b.
zaman kayması anlatım bozukluğuna girmiyor diye hatırlıyorum.

edit:d de bağlacın yanlış kullanıldığını düşünüyorum.

B diyenler, d deki anlatım bozukluğu ne?

şiir de bir sanat değil mi? "şiirde, hatta genel olarak sanatta" olmalı bence, zorlayarak bunu buldum.
bunu düşünerek b diyecektim ama yaşanmış deneyim daha net bir bozukluk, o yüzden d sanırım.

D

d'de "yaklaşık" ve "civarında" kelimeleri aynı anda kullanılmış. onda anlatım bozukluğu var.

ben "a" diyorum.

lise bilgilerime dayanarak,
1)a sıfat fiil di sanırım, diğerleri zarf fiil
2)d sanırım onu sürekli aşağılıyordudaki onu.

edit: baktım da 1 deki d olacak o sıfat fiil diğerleri zarf :)

2) bu soruda hata mı var yahu biri beni düzeltsin. c ve d ikisi de bozuk bence. bu arada bana da nostalji yaşattın sağ olasın :)

-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş varsa bunlar sıfat fiil yani ortaç.

A da mez var sıfat fiil.

B'de -erek, -arak zarf fiil.

Bence B olabilir.

2 d olabilir.

Büyük üstadı'n her kelimesini olur

iki virgül arası ekstra bilgi verilir diye hayırlıyorum. "Ali, 17, lise öğrencisiydi" gibi... O sebeple oradaki vürgüller bana gereksiz geldi.

Bu, anlatım bozukluğu konularına dahilse budur : )

Bugünkü Türk romancılar arasında biraz çalışsalar iyi Fransıva yazacak olanları hiç de az değildir.

açıklarken cevabı unutmuşum:

1. d şıkkı farklı, akacak kan tamlaması bir sıfat tamlaması ve özneyi oluşturuyor. hangi kan, akacak kan. dolayısıyla "akacak" yüklemi değil "kan"ı niteliyor. ismi nitelediği için sıfat-fiil diyorsun.

2. emin olamadım ama takımın boyu en kısa oyucusu yekten bir tamlama gibi dolayısıyla oraya virgül koymak doğru mu bilemedim.

belki ayrıyeten takımın boyu en kısa "olan" oyuncusu demek de gerekiyordur.



"büyük üstadı" a şıkkından farklı olarak tümüyle bir tamlama parçası olmadığı gibi belirtili nesne. dolayısıyla "büyük üstadı (virgül) ... dinledim" yazmak gerekebilir.


bence bu ihtimaller içerisinde b veya d yanlış çünkü b doğruysa d yanlış olmalı; d doğruysa da b yanlış olmalı.


edit: iki vürgülün arasını attığınızda cümle anlamı değişmiyorsa, cümle yapısı da bozulmuyorsa yani sadece ek bilgi veriliyorsa irgül kullanımı kaynaklı gramatik bir yanlış olmaz. bu bazen tirelerle yapılır veya ki bağlacı uygulanarak.

yalnız çelişen bir şey de var. bu şartlı cümle bir yandan yani şartı yazmamak cümleden eksiltirdi. ama şart cümlede başta değil ortada, "türk romancılar arasında fransızca iyi yazacak olanlar" arasında. virgül yersiz gelmedi bana.

İlk soruda doğru cevap D. İlk üç şıktaki zarf-fiil. Fiili niteliyorlar çünkü. Sonuncusu sıfat fiil, ismi niteliyor.

İkinci soruda da cevap D bence. Gereksiz sözcük kullanımı olması lazım. Üstad zaten büyük kelimesini karşılıyor, büyük sözcüğü gereksiz.

1-D kesinlikle
2-C kesinlikle

Diger cevaplari okumadim ama cok onemliyse aciklama yaparim.

İkinci sorudaki C şıkkında bir bozukluk yok ki. Ara söz veya ara cümleler virgülle belirtilebilir. İçerik, nesnel bir bilgi de olabilir, subjektif bir cümle de.

Pardon 2 icin kesinlikle demem hata olmus. Evet 2-D olacak.

1 d- sıfat fiil
2- d: büyük üstad denemez, üstad zaten büyük demek.

Ogrenci vizesine biz vize diyoruz da aslinda oturma iznine giris gibi bir sey o. Ab'ye girmedigimiz surece hicbir ulkeye kafamiza estigi gibi gidip yerlesmek mumkun olmayacak.

Bu olay su anki yesil pasaportlularin olayi gibi. Sanki herkeste yesil pasaport varmis gibi olacak yani. Ha yesiller 6ay iicnde 3 ay vizesiz gezebiliyor, belki bordo pasaportlar 1-2 ay olur filan.

sirf "hukumet yapamaz" demek icin herkes politik dusuncesinden hareketle yorum yapiyor. kimsenin bir bok bildigi yok herkes salliyor. nasil bir muafiyet olacagini ulusal gazeteler bile bilmiyor.

arkadaşlar iyi okuyun yazılanları. AB'ye girmiyoruz senin bu dediğin AB'ye girmekle olur. bahsi geçen sey rusyayla uçak düşürülmesi olayına kadar olan vize türü. yani uçakla iniyosun pasaportuna bakıyolar damga vuruyolar en fazla 2 ay kalıp çıkmak zorunda kalıyorsun. bu iki ay için vizeye ihtiyaç duymuyosun türk pasaportuyla giriş çıkış yapıyosun. 2 aydan fazla kalırsan cezası var. olay bu. hayal kurmayın kafadan türkiye ab'ye falan girmeyecek. almanyada okuyacaksan 8k euroyu ya bloke edeceksin ya da ailen sponsor olacak başka yolu yok.

şehirler arası derken kaç kilometreden bahsediyoruz? yani yapılır yapılmasına da, 600 lira çok düşük bir bütçe. bilindik markaların 2. elleri bile 1000 liranın üstünde satılıyor. ama yine de yanınızda olası arızalar için gerekli alet edevat olduktan sonra hemen her bisikletle hemen her yere gidilir nihayetinde.

En fazla 400 km.

millet ikinci el scottları 3bintlye satıyor en az
600 liraya dekatlon bisikleti alamazsın
bütçe çok düşük

Ben bu yolculuğa her türlü çıkıcam. Saatte 40 km hız yapma gibi bi hedefim yok, geze geze yavaş yavaş giderim işte. Bu fiyata alınabilecek, kıçımın rahat edeceği bir bisiklet yok mu yani piyasada ?

moruk 600 tl dedigin 200 dolar ediyor ya da etmiyor. anca 3 tekerlekli bebe bisikleti alirsin, aci ama gercek.

@no christ requires, internette bu fiyata bir sürü bisiklet var. Ben sadece aralarından en mantıklı olanı almak istiyorum. Hiç bi boka yaramıcak tavsiyen için de teşekkürler.

bu bisikleti alabilirsin. fiyatı 359 TL tam aradığın fiyat

urun.gittigidiyor.com

Vurun vurun ölmedi daha!

O bütçe ile ikinci el bi şehir bisikleti bakmanı öneririm, dağ bisikleti bakarak zaman kaybetme bence.

Marka model olarak da Salcano, Carraro, Sedona, Bianchi falan bak işte, imkanın varsa deneyerek al. 400 km az yol değil, boyuna göre küçük/büyük bisiklet alırsan çok canın yanar benden söylemesi.

550 liraya geçen yıl ümit marka bir şehir bisikleti aldık 28 jant 0 km çok da güzel bir makine diskli frenli falan ümit bisiklet araştır hocam

yola gideceğin için minimum sıkıntı lazım sana. disk frenli hidrolik frenli bulsan da alma. ikinci el carraro 224 ya da ayarında bir şeyler bulursun bence. bütçe çok az ama vurup öldürmelik değil. carraro 224'lerle balkan turu yapıp dönen arkadaşlarım var. tek sıkıntı sana sadece bisiklet değil ekipman da lazım, çadır, bagaj saymıyorum bile. bisikleti alırsın, üzerine ekipmanlar için de bir bütçe oluşturmanı tavsiye ederim.

edit: bisikleti almadan önce bi mağazaya gidip o bisikletin sıfırı üzerinde deneyip sana uygun kadro boyunu öğrenmeni tavsiye ederim. küçük veya büyük ayakkabı giymiş gibi olursun diğer türlü. salcano, carraro, sedona, uygun gördüğünü yapıştır.

valla cikarsin da o paraya gercekten cortlamayacak bir bisiklet bulmak lazim. neden boyle dedim ?

yanilmiyorsam ingiliz 3 arkadas barda iddia'ya girerek ve bir hayir isi icin 24 saat icerisinde ingiltere'de gobekten 3 vitesli kiralik bisiklet ile fransa'ya geciyor ve mount ventoux dagina tirmaniyor.

irade ve karar isi ama dedigim gibi dandik bisiklet husran ile sonuclanir.

Neden dağ bisikleti yerine şehir bisikleti ?

Dağa, taşa girmedikçe dağ bisikletini kullanmak biraz gereksiz kaçıyor yani. Dediğim gibi sallana sallana gidiceğim için bana çok fark etmez heralde kıçım rahat etsin bisiklet yolda kaza yapmama sebep olucak kadar dandik olmasın yeter.

100 uzeri teklif 10 kabul 3 blocob 6 pideci tuvaletinde sekis

(bkz: oy birliği)

edit: yine oranın iyiymiş kenks. anlamadığın için mi tik atmadın. hiç red almadık çok şükür. kıskançlık mı yoksa?

(bkz: i kiss you)

20'de 1 falan oranı var. yavşak biri olduğum için sayı yüksek, vermeyeyim şimdi burada

Son 5 yılda 6 teklif 5 kabul.

yemeğe ya da bir şeyler içmeye falan davet ettiğim kimseden red almadım şu ana kadar. ama böyle bar, disko tipi ortamda falan yürüdüğüm kızlar içerisinde onlarca kez red almışımdır, sayısını bilemiyorum.

teklif etmiyorum +1 oran 10/0

ancak bundan 5 sene öncesi teklif ettiğim zamanlarda ise 0/4

İkisi de sayısını hatırlayamayacağım kadar çok. Bu başarı değil tabii. Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi karnesi gibi. Galibiyet kadar mağlubiyet var.

Teklif etmiyorum, fakat ilgilendiğim 10+ hanımefendinin yalnızca biri tarafından reddedildim.

33E

22 E 15 Kabul 5 RED

24 E

Çok random bir şekilde 4 kıza yürüdüm. 1. si okuldan başka bir bölümde okuyan kızdı; otobüs durağında kendisini beğendiğimi söyleyip tanıştım sonraki karşılaşmalarda kız benden hep kaçtı.

2. si ortak dersten bi kızdı, ders çalışalım mı diye numarasını almıştım. Vermişti kahve içmeye çağırdım kabul etti. Kahve içerken sevgilim var dedi. Vay amk diyip kalkmıştım masadan. Birkaç ay sonra başka biriyle çıkmaya başlamış.

3. sü bi partide bana laf atmıştı, ekledim kabul etti random yürüdüm bi süre flört ettik olmadı

4. sü bizim şirkete gelen denetimci bi kızdı, random kahve içmeye çağırdım asansörlerin orda, olabilir dedi ama iletişim bilgisi vermedi. Sonraki hafta eee ne zaman dedim ya sevgilim var dedi, yalandı büyük ihtimal.

5. si de tamamen yalandan bir kurgu yapıp tanıştığım kızdı. Kızın kankasını sevgilisi zannedip yazmadım; meğerse değilmiş. O olacaktı büyük ihtimal.

5 teklif - 2 kabul 3 red

random yazmak çok keyifli bir şey bu arada. sonuçtan bağımsız konuşuyorum.

26 E
0 teklif 1 red.

olay telefon istemekse sadece şu ana kadar telefonunu istediğim ve vermeyen en fazla 3 tanedir. numarasını istediğim rahat 50, belki de 100 bilemedim. yaş 29.

5 red / 1 kabul

yas 30

0 teklif 0 red (istikrar önemli tabi)
28 E

0,034

ptt dışında seçeneğin yok. dhl, ups falan en az 200-300 eur isterler. ptt ise reçeli göndermeyebilir. akışkan madde olduğu için.

internette 2 kg altı gönderilerin 18 liraya gönderildiği yazılmış 2012de bir forumda ptt kargo için. Şu an için fiyat bilginiz var mı ?

ücret ülkeye göre değişir onun için net bir şey söylemek zor ama 50 lira civarına çözersin gibi. tabi gönderi süresi de uzun olur. yani 2-3 hafta belki 1 ay sürebilir.

çok güzel bir şekilde paketleyip, reçel kavanozunu kırılmayacağı ve dışarıdan bakılınca anlaşılamayacağı şekilde paketlersen, yurtdışı taahhütlü gönderi seçeneği ile tahminim 30 tl'ye halledebilirsin, belki biraz fazlası...

@loser, bu listede sıkıntı var geçen ay ab ülkesine kartpostal gönderdim 3,50 veya 3,60 lira falan ödedim.

@benim de söyleyeceklerim var, onu yemiyorlar bakıyorlar içine.

@cekilmis kayfe

yurtdışı kayıtlı küçük paket şeklinde göndermek istiyorum diyip, bir de dışarıdan dikkat çekmeyecek şekilde paketlersen bakmazlar. kargoda kontrol var evet ama taahhütlü gönderi genelde evrak vs için kullanıldığı için içi kontrol edilmez.

şurayı nasıl bulamadınız anlamadım:
ptt.gov.tr

@benim de söyleceklerim var
bu adamlar kavanozun içinde ne var diye bakmıyorlar mı?
reçel yerine eroin koysam ,ptt eliyle bana uyuşturucu kaçakçılığı yaptırmış oluyor.
bence reçel işi olmaz aga

@eksimeksi

reçel kavanozu yerine sıvı olmayan ama orijinal ambalajında başka bir yiyecek maddesinin içerisine de eroin yerleştirip gönderebilirsin aynı mantıkla, bu durumda da herşeyi didik didik araması gerekli ordaki görevlinin. ordaki görevli memur fiziken bir sıkıntı görmezse alır, kontrol edebileceği kadarını kontrol eder. zaten bu gönderilerin hepsi x-ray cihazından geçmeden gitmez. reçel olması da x-ray cihazından geçmesine engel bir durum değildir. sıvı ve akacak maddeleri kabul etmemek diğer gönderilere zarar vermemek adına alınmış bir kurum politikasıdır.

ptt yurtdışına sıvı taşımıyor, alkollü , alkolsüz içecek, sıvı, yiyecek (bisküviden emin değilim) gönderemiyorsunuz (toz sütlaç gönderilmişti bana ama). ptt kabul etmiyor. sebebi de kırılacak, akacak bozulacak şeyleri gönderme sorumluluğu almak istemiyorlar.

iyice paketleyin vs diye bir dünya da yok, oraya zarf ya da kutu açık gideceksiniz, eğer küçük koli ise paketin içindekileri yazacaksınız orada bildirim olarak, memur paket içeriğini inceleyecek ve kendisi kapatacak. ağzı kapalı olursa açtırıyorlar, yani senin reçel göndereceğini görmeleri gerekiyor.

ha, mehmet ali bey nolur bi güzellik yapın diyip cazibeni kullanıp ikna edebilir misin bilmiyorum ama kurallara göre yasak.

Türkiye'deysen eğer alacağın iki marka var: New Life EFA serisi ve Ocean Plus. IFOS onayı olan sadece bu markalar var, diğerleri çöp. Alacaksan ona gör. İkisi de toplamda 2 porsiyon alındığında günlük Dha-Epa değerine ulaşıyor.

Carlson Omega-3 Balık Yağı ürününe baktığım zaman New Life EFA'nın tüm değerlerini en az 2'ye katladığını görüyorum.

Toplam Omega-3 yağ asidi: 1600 mg
EPA (EicosaPentaenoic Acid): 800 mg
DHA (DocosaHexaenoic Acid): 500 mg
Diğer Omega-3 yağ asitleri: 300 mg
Doğal E Vitamini: 10 IU

Bana çok tatmin edici geldi, siz ne dersiniz ?

IFOS onayı var mı yok mu ona bak. Varsa eğer onu al, yoksa eğer o değerlerin hiçbir anlamı yok. Bir de o değerler genelde bir porsiyonun değerleri olmayabiliyor. Ona da dikkat etmek gerek. Yani Dha-Epa değerlerinin vücutta işler hale gelmesi için ayrı ayrı 1 gram olması gerekiyor. Burada da gördüğün gibi ikisinin tek porsiyonu 1 grama ulaşmıyor. Yani mecbur 2 porsiyon alacaksın. Öyle olunca markaların bir farkı kalmıyor.

dandik olanlarda çinko bulunma riski yüksek.O yüzden aman diyeyim.Biraz pahalı olsun ama güvenilir olsun.Ben de New Life ve Almanyadan aldığım bir balık yağını kullanıyorum.

Değerler 1 kaşık içinmiş yani 5ml için. IFOS sitesinde de onay almış bir marka.

IFOS değerlendirmesi : goo.gl

Linki koyuyorum ki sonradan araştıracak olanlar yararlansın. Carlson alacağım sanırım, teşekkürler öneriler için.

(bkz: Krill yağı)

normal bir kan sayımı sonuçlarına göre daha ileri tetkik istenebiliyor.

normal kan sonuclarinda degerler sapitinca ileri tetkikler istiyorlar,

hemogramda kan lenfosit ,eozonofil, nötrofil değerleri bakılır. eksikliğinde tanısı mesela nötropeni şeklinde konur.
bunlar bazı dış etmenlerden etkilendiği ve diğer kanser tiplerinde de aynı sonuçlar çıkabileceğinden kesin tanı için kemik iliği taraması gerekebilir.

öncelikle piyasanın 300 lira altına satılıyorsa yurt dışından ithal olma durumu söz konusu veya freedos olabilir. Bu durumda herhangi bir sıkıntıyla karşılaştığınızda servise götürürseniz " bono bozom formo gotormomos bokomoyoz " gibi bir cevap alabilirsiniz.

ekran kartı ati olmasın ve amd işlemcilerden kısmen uzak durun. kasanın kalitesi, fanların çıkış noktasına ayrıca dikkat edin. ekstra kasko yaptırmanıza gerek yok ha ben çok sakarım hunharca kullanırım diyorsan o zaman yaptır. 1 senenin ilk 6 ayı %60-70 son 6 ayı %50-40 civarında hasarınızı karşılıyorlar. sizi çok uğraştırırlar canınızı sıkarlar.

kontrollere gelince giderken yanınızda usb belleğe hirens boot cdsini boot edin gittiğinizde memtest ile ramleri, hard disk sentinel ile de hızlıca hdd durumuna bakabilirsiniz. ölü pixele gelince internette test programları mevcut veya paintle kolayca yapabilirsiniz. konusmaya gelince böyle ama orada bu testleri yaptırırlar mı orası da muamma.

işin özü yurt dışına bulaşmayın yok ben alıcam derseniz servisle görüşün yazılı bir belge alın destek alabileceğinize dair sonra alabilirsiniz.

Hizmetin altyapısı yoksa hizmetle ilgili ceza olmaz. Ama modem bi ürün. O ürünü size taksitle satmış oluyorlar. Kullanamazsan bile modemin parasını alırlar. Yerine yeni modemi ücretsiz verebilirler o ayrı

ttnet mi? ne hukuku? ne hakkı? sallamıyorlar. binlerce mağdur çeşitli sebeplerden mahkemelerde. daha bugun ttnet'e ihtarname çektim. dolaylı da dolaysız da her türlü dolandırıyorlar.
o yüzden, ya kendi psikolojini yıpratmayıp ödeyeceksin ya da şikayet edeceksin tüketici hakem heyetine vs.
geçmiş olsun. superonline'a falan geç bari taahüt hallolunca.
175 tüketici hattı. bi ara danış bakalım. ya da git ttnet şubesine çemkir.

ttnet'e en yakın rakibi de aynı şeyi yapıyor. fiber yok ise adsl'e geçiriyorlar. ben istemem derseniz taahhütlü ürünü kendi isteğinizle iptal etmiş oluyorsunuz.

superonline'ın sözleşmesinde bu konu açık ve net bir şekilde belirtiliyor. Sanıyorum ki ttnet'te de böyle olmalı. çağrı merkezini arasanız da söylediklerimden farklı söyleneceğini düşünmüyorum, boşuna sinirlendiğinizle kalırsınız.

mantıklı olduğunu savunmuyorum bu fiber-adsl olayının. ancak durum böyle.

aynı durumu superonline ile yaşıyorum. nakil istedim fiber yok adslye geçiricez dediler. iptal edelim dedim para ödeyin edelim dediler. maalesef yani
bu arada 7 işgünü içinde bağlıcaz dediler 3 hafta oldu ne gelen var ne giden

açık konuşmak gerekirse ttnet'i bu örnekte biraz haklı buluyorum. şöyle ki; siz bir abonelik sözleşmesi yapıyorsunuz ve "adresim burası, hizmeti burada alacağım" diyorsunuz. ttnet de size "orada fiber var, vereyim" diyor. buraya kadar sorun yok.

yarın bir gün taşınırsanız aynı hizmeti taşınacağınız adreste vereceklerini taahhüt etmiyorlar. attığınız imza size beyan ettiğiniz o adreste hizmet verilmesi ile ilgili.

taşınma ihtimaliniz varsa taahhüt vermemeniz lazımdı en başta. bu durumda dahi ttnet size "o zaman dsl vereyim ama taahhüt kaldığı yerden devam eder" diyor. bence olumlu bir şey. bunu da istemezseniz haliyle size verdikleri indirimleri geri istemeleri de son derece makul.

bunlar taahhütnamede yazar. şahsi kanaatim cayma bedelinden kaçamazsınız ama elbette şansınızı deneyebilirsiniz. hatta bu duyuruyu silmez, güncellerseniz biz de faydalanmış oluruz.

ortalama genelde cc oluyor ama hocadan hocaya da değişir bu olay onu söyleyeyim. çan eğrisi var diyen bir hoca 45'in altını geçirmiyorum da diyebilirim. dediler bize, anılarım canlandı...fak...

dendiği gibi genelde hoca alt limit koyar böylece bi anlamı olmaz. bu şekilde çan eğrisi uygulanan bir sistemde bir dersten sadece 3 kişinin geçtiğini gördüm. yani herşey hocaya bağlı.

hocaya ve notların dağılımına bağlı. önde kopup gitmiş birilerinin olmasına, ya da tüm notların birbirine yakın olmasına göre farklı harf notları mümkün.

fonksiyon konveks bir fonksiyon ( ikinci türevi pozitif olduğundan). zaten basit bir parabol kollar yukarı ordanda anlayabilirsin dolasıyla ekstremum noktasnda (türevini sıfır yapan nokta) minimum değerini alacaktır. uç noktalarda ise maksimum değerini alır. türevi sıfıra eşitlersen 3/2 çıkar bu noktadaki değeri -9/4 dür. -1 deki değeri 4, 3 deki değeri ise 0 olduğundan maksimumuda 4 dür.

Şimdilik aralığı boş verelim.
Haci, birinci türevi aldin?
f(x) = 2x - 3
x = 3/2 de bir adet maximum veya minimum var.

f''(x)=2>0 olduğu için f(3/2) minimum noktasıdır. (<0 olsaydı maksimum olurdu)
f(3/2)= -9/4 çıkar. Yani fonksiyonun minimum noktası (3/2,-9/4) olur.
Normal şartlarda sadece minimum noktası olurdu o da yukarıda belirttiğim gibi.

Ama aralık belirttiği için o sınırda daha büyük veya daha küçük değer çıkıyor mu kontrol etmemiz lazım.
-1 için denediğimizde aralıkta en büyük değerini aldığı için, maximum noktası da (-1,4) tür.

@Simrug o kadar güzel anlatmış ki, helal olsun demeye geldim.

hayvanlar bizden önce de vardı bizden sonra da olurlar. yani inekleri 3000-4000 senede evrimleştirebilmemiz zaten imkansız. ki veganlar doğayı tamamen kabullenen insanlar oldukları için onların bu durumu kanıksayacağını da hiiç sanmıyorum. ineklere bir şey olmaz ya.

Bizden önce varlardı evet ama bu şekilde değillerdi kesinlikle. Hepsinin ona göre koruması vardı. Hızı, gücü, sürü topluluğu, boynuzu. Günümüz ineğinin, tavuğunun, şuanki haliyle doğada hayatta kalabileceğini mi düşünüyorsunuz? Et dışında bir şey yiyerek b12 takviyesiyle çok da sağlıklı bi hayat sürülebiliyor evet. Vejetaryenliğe bir şey demiyorum ama faydalanmayı tamamen kesmek saçma geliyor. Çiftliklerimiz olsun yine biz onların sütüinden faydalanalım onlarda mutlu mesut yaşasınlar. (Tabi çiftlik koşullarının çok daha iyi hale getirilmesi gerekiyor)

bizim etinden faydalandığımız hayvanların yaban halleri de var. kendi hallerinde yaşayan. şuan fabrikalarda hiç gün ışığı görmemiş inekler yaşayamaz belki evet fakat kendi yollarını bulacaklardır.

inek koyun keci domuz kopek tavuk gibi hayvanlar insanlar evcillestirmeden once farklilardi. kopek diye bir hayvan yoktu mesela. dag kecisi, yaban bilmemne inegi, bufalo gibi hayvanlardan bunlara evrildiler.

biz bozduk yani onlarin dunyasini.

çoğu kurda kuşa yem olur, etobur hayvan nüfusunda patlama olurdu. hatta ona gelmeden önce çoğu salgın hastalıktan ve açlıktan ölürdü. veterinerler olmasa hastalıklar kontrol altına alınamaz, üretilen özel yemler olmasa doğada yeterli beslenemezler.

bohr atom modeli, evet biliyorum. ama ortada su götürmez bi gerçek var ki tekrar doğaya bırakıldıkları anda soylarının tükenmeden devam etmesi çok düşük ihtimal. evrim dediğimiz şey bir süreçten ibarettir. ortamlar yavaş yavaş değişir canlılar ona göre adapte olur veyahut evrilir. aniden yapılan bU büyük değişikliğe karşı evrimin kullanbileceği kesin silah yok. yapılan deneylerde bazen küçük adaptasyonlarla yaşama bir süre tutunsalarda üreyebilecekleri kadar refah bir ortam oluşmuyor. muhtemelen bertaraf olurlar. sadece domuzlar üzerinde yapılan doğaya salma deneylerinde çok ani adaptasyon boynuz çıkması ve kıllanma gözlendi hatta bildiğiniz yaban domuzuna dönüşüyordu. diğerlerinin hiç şansı yok gibi.

kisirlastirilirlar. uremelerine mani olunur, sonra da olduklerinde daha fazla cogalmazlar eger derdiniz bir hayvan metalastirilmasini onlemekse.

dogada yasayamazlar tabii ki. zaten evrim oyle bir iki nesilde gerceklesen bir sey degil. ortalama binlerce yil suruyor cevreye adapte olmak.

Demeye çalıştığım şey, yaşam şartlarının iyileştirildiği sürece hayvanlar arasında karşılıklı çıkar anlaşmamızın olmasının neresi kötü?(vejetaryenlikten bahsediyorum)

bohr, evet hocam evrimin yavaş bir süreç olmasından kastım benim de oydu.

karsilikli cikar mi? istedigin zaman ahira sokup, ne yiyecegine ne zaman yiyecegine, ne zaman yasayip olecegine karar veriyorsun. bu karsilikli cikar mi oluyor?

cok ahlaksizca bir iliski bu bana kalirsa. tamamen somurmek uzerine kurulu. bu resmen siyahlari kole olarak alip "onlara yemek veriyorum onlar da benim icin calisiyor" demek gibi bir sey.

Bugun sut-yun-deri vs. icin fabrikada tutulan hayvanlar hala "tamamen savunmasiz" degiller. Insanlarin yaninda yasiyorlar diye ne kopeklerin isirma gucu dustu, ne de kecilerin boynuzlari sungere dondu. En mirmir kedi bile hala yeri geliyor oyuncak faresinin karnini desmeye, basini koparmaya calisiyor. Bunu sokakta da yapabilir -ki sokak da onlarin asil yeri degildir takdir edersin ki. Hic ev gormemis sokak kedisi/kopegi ondan ustun olacaktir, ama bu sasirilacak bir sey degildir, dayak yiye yiye ogrenir, ogrenemezse olur, asil dogal da olan budur. Yukarida "soyle olurler boyle olurler" denmesine sebep olan her sey de insanlarin yarattigi problemden doguyor. Cok fazla besi hayvanimiz var, dogaya salsak kimisi yem bulamaz ve olur. Evet bu belki olabilir ama bunun sebebi tamamen absurd miktarda inegimiz olmasi ve otlaklari yok etmemiz degil midir? vs. vs.

Neyse benim asil diyecegim, sen etik kaygi gostererek, bu olayi nasil sanki bir pazarlik mumkunmus gibi anlatabilirsin ki? Veya nasil oluyor da "hayvanlarla aramizdaki karsilikli cikar anlasmasi" gibi bir seyden bahsedebilirsin? Sen bence -sayet etyemezsen- kendi vicdanini rahatlatmaya calisiyorsun. Fabrikada yumurtadan cikip, sans eseri disi oldugu icin hemencecik kiyma makinesine atilmayan bir disi civcivle nasil bir anlasman var anlatsana hele. Bak dogdugu gun oldurulenle olan anlasmani sormadim bile.

Ayni sekilde sut. Tecavuzle hamile birakilip, dogurunca buzagisi elinden alinan inekle nasil bir anlasman var? Sen sut, peynir, yogurt, o (normalde yasayacagi zamana oranla) genc yasta kesilince et alacaksin, ya inegin cikari ne? Kole olma disinda 0.

Sartlari iyilessin diyorsun, bundan 100 sene oncesine kadar dunyanin en ileri ulkelerinde cocuk isciler normdu. Bugun Turkiye'de 1 milyon cocuk isci var. Birak onlari, beyaz yakalilarin bile sirket hayatinda nasil somurulduklerini aha burda hergun okuyoruz. Sen saniyor musun ki sarkuteri sirketleri, inekleri koyunlari umursuyor? Topluca isten cikarma yapan sutas, "aman inekleri uzmeyelim" mi diyecek?

O yuzden tek yol var. Orta yol yok. Hayvanlarin caniyla pazarlik y a p i l a m a z.

onlar bizsiz zaten yaşıyorlar. şuan zaten dağlarda kendi başına yaşayan keçiler var, kendi halinde yaşayan inekler var. dünyadaki inek, keçi, koyun nufusu yalnızca bizim ürettiklerimiz değil.

ki şu tarz haberlerde var, mesela bir koyun kaçıyor sürüden sonra yıllar sonra buluyorlar yaşamına gayet devam etmiş, postundan tanıyorlar hayvanı, mesela google yaban inek yazıp ilk gelen haberi paylaşıyorum

www.trthaber.com

59 yıl önce kaçan inek hayatına devam etmiş , belkide yaban inek sürüleriyle birleşerek çoğalmışlardır. haberin tamamını okumadım.

yani bu iki taraflı bir anlaşma değil. biz onları çoğaltığ yiyoruz. ama çoğaltmazsak onlar dünyadan silinir diye bir durum yok.

Zaten şu haliyle mükemmel demiyorum dikakt edersen. "yaşam şartları iyileştirilirse" diyorum. Hatta yukarısında daha açıklayıcı bi şekilde

"Çiftliklerimiz olsun yine biz onların sütüinden faydalanalım onlarda mutlu mesut yaşasınlar. (Tabi çiftlik koşullarının çok daha iyi hale getirilmesi gerekiyor)"

defalarca üstüne basarak söylediğim şeyi yanlış anlamak için de özel bi' çaba sarfetmeniz lazım. "ne zaman öleceğine" kısmına bir şey bile demiyorum vejeteryanlar neden öldürsün hayvanı? Bahsettiğim şey varsayımsal bir vegan çiftliği defelarca belirttim bunu yazarken.

Ayrıca "istedigin zaman ahira sokup(eve), ne yiyecegine ne zaman yiyecegine" kısmı bi yerden tanıdık gelmedi mi? Tam olarak bir ailenin çocuğu üzerindeki hakları gibi. O hayvanı dışarı saldığımızda ne olduğunu kavrayıp dışarda zarar görmeden / avlanmadan / çalınmadan çiftliğine dönebilecek kapasitede / zekada olsa bi şey demeyeceğim. Yani çiftlik hayvanı - insan arasındaki ilişki tamamen karşılıklı çıkara dayanmaktadır. Belki yine anlamazsınız diye söyleyeyim hiçbir hayvanın eti için öldürülmediği iyi koşullarda beslenip, dolaşması/otlaması için gün içerisinde çayırlıklarda kalmasına izin verildiği vejetaryen anlayışta bir çiflikten bahsediyorum(var böyle yerler). Kaçmasına izin vermeme olayı da tamamen ilk konuya götürüyo bizi. Dışarıda hayatta kalma ihtimali olmadığını siz de biliyorsunuz.

Özetlemek gerekirse demek istediğim. Tamamen insanlara bi şeyler verip onların koruması altına girmek için evrilmiş bir türün, insanlara bi şeyler vermesinin veganlar tarafından yadırganması. Zaten var olamayacaktı böyle bi tür. Hayata tutunma şekilleri insanlara bi şeyler vermek.

Aynı şekilde kurtlar da insanların ateşinin ve mızrağının ne kadar güçlü olduğunu anladıktan sonra toplu ve kamp ateşi olan insan gruplarına saldırmayıp bırakıp arkasında bıraktıkları artıkları yemeye başladılar. Bu şekilde nesilleri geçtikçe bazı gruplar insanlara saldırmayı bırakıp onları besleyen tanrı olarak görmeye başladılar ve olabildiğince dost canlısı gibi görnüp onların himayesine girmeye yönelik evrildiler. Ha diğer vahşiler de yine güçlü olduğu için hayatta kaldı ama üreme koşulları evciller kadar iyi değil. Köpek bizi korur / kızak çeker biz onları besleriz. Koku duyuları ve algıları yeterince iyi olanları direk serbest bırakabİliriz zaten geri dönerler bize.

Aynı şekilde çifltik hayvanları bizi süt, yumurtasıyla besler biz de onları koruruz. Nesillerdir çevresel tehliklere yönelik iç güdülerinin körelmesine neden olacak ortamlarda yetiştikleri için nereye gideceğini ne yiyeceğini kontrol etmek zorunda kalırız. Yoksa algıları zaten gelişmiş olsa söz konusu vegan çiftliğimizde çit olmasın tamamen özgür yaşasınlar.

Ya da vegan yolunu seçer ve onların istedikleri gibi doğaya salar 10 yıl içerisinde yokoluşlarını ve yırtıcı dengesizliğini izleriz. En azından özgür ölürler ama değil mi?

"O hayvanı dışarı saldığımızda ne olduğunu kavrayıp dışarda zarar görmeden / avlanmadan / çalınmadan çiftliğine dönebilecek kapasitede / zekada olsa bi şey demeyeceğim."

o hayvan bu kapasitede zaten. bu sandığınız gibi bir çıkar ilişkisi değil. birisi gelip memenize yapışsa ve süt alsa hergün, sizi sadece istediği zaman evden çıkartsa bunu sizin çıkarınız için yapıyor olduğunu kabul eder miydiniz?

"Dışarıda hayatta kalma ihtimali olmadığını siz de biliyorsunuz."

hayır bu durumda da hayatta kalabiliyorlar.

"a da vegan yolunu seçer ve onların istedikleri gibi doğaya salar 10 yıl içerisinde yokoluşlarını ve yırtıcı dengesizliğini izleriz. En azından özgür ölürler ama değil mi?"

hayır hepsi yok olmaz. tabi de güçlü olanlar kalacak ve çoğalacaklar. ve uzun zaman içinde tekrar dengeye ulaşacak.
ve tekrar etmek istedim zaten şuan dünyada insan boyunduruğu altında yaşamayan bizim çiftlik hayvanı olarak tanımladığımız hayvanlar var.

common of demons, köpeklerin evriminde diş yapısında ve ısırma gücünde oldukça azalma var iyi bi şekilde araştırırsan. evet dediğiniz gibi kendi kendine yaşayabilen türler var. ben de belirttim zaten domuz örneğinde. Bazı türler sonradan ani dönüşüme adapta olamaz. Çok güzel örnek vermişsiniz koyun kaçmış senelerce doğada yaşamış, inek kaçmış gruplar halinde hayatta kalmış. Bunların gerçekleşme ihtimalinin 10 katı kadar daha fazla vaka sıralayabilirim, çiftlikten kaçan inek kurtlar tarafından telef edildi, koyunu tilki parçaladı gibisinden. 1000 de bir de olsa kendisini yabani hayata hazırlıcak şanslı olaylarla karşılaşabİlirler elbet.

Mamafih dediğim gibi tamamen düşük ihtimallerde gerçekleşiyor bu durumlar. Aynısını deneyen 1000lercesi yok oluyor. Tüm hayvanları doğaya salsak net bi şekilde %90'ı yokoldu hatta bazı türlerin kaçınılmaz olarak soyu tükendi diyelim. Eninde sonunda adaptasyonla bunlar yabani eski hallerine ulaşmaya çalışacaktır evrim ile. Bazıları bUnu aşarıp bazıları bu süreçte yok olacaktır.

Demek istediğim çok açık. İneğin şu anki hali, tavuğun şuanki yaşamı evrim tarafından seçilmiş en iyi yoldur. İnsan himayesi altında ölüm oranları diplere vurur ve çok daha rahat ürerler. Yani evrim seçmiş tavukların, ineklerin insanlar ile mutualist yaşamını neden bunu reddediyoruz?

Arkadaşlar çoğaltıp yiyoruz diyip bana karşı çıkanlar var hala. Benim yazdıklarımı okumuyor musunuz siz? Ben vejetaryenliğin veganlıktan daha mantıklı olduğunu anlatmaya çalışıyorum siz geliyorsunu ad hominem de ad hominem. Burada vejetaryenliği anlatıyoruz.

Keçi örneği saçma, zaten yapısı gereği çok eğimli ve yüksek yerlerde yaşayabildiği için kendini koruyabilecek durumda.

Başka kaçıp da hayatta kalan inek örneği vs atanlar da olmuş. Ben de mi sıralayım kurtlar tarafından parçalanan inekleri, çiftlikten kaçıp ölen tavuk, koyunları. Benim dediğimden 10.000 tane oluyosa sizinkinden 1 tane oluyodur o da haber olur işte anormal olduğu için.

common of demons, alt tarafı şimdi okudum. tekrar belirtiyorum, vejetaryen çiftliklerinden bahsediyorum. hayvanlar için psikolog tutup, mutsuz olanlara özel muamele yapan çiftlikler var araştırın.

karşılıklı çıkar kısmını açıklerken defalarca söyledim ama anlamamakta ısrar ediyorsunuz. sadece süt,yumurta vereceklerini söylemiştim ama ben. zorla üretilmesi, derilerinin alınması diğer tüm vahşi şeyler konu dışı. vicdan rahatlatmaya çalışmıyorum. açık ve net bi şekilde vejetaryenlik hayvanın iyiliği için veganlıktan daha faydalı diyorum.

"Demek istediğim çok açık. İneğin şu anki hali, tavuğun şuanki yaşamı evrim tarafından seçilmiş en iyi yoldur. İnsan himayesi altında ölüm oranları diplere vurur ve çok daha rahat ürerler. Yani evrim seçmiş tavukların, ineklerin insanlar ile mutualist yaşamını neden bunu reddediyoruz?"

şuan ineklerin tavukların içinde bulundukları durum evrim tarafından değil, insan tarafından seçilmiş en iyi yol maalesef. İneklere tavuklara eziyet etmek sadece onları yemekle olmuyor.

Eğer biz bu hayvanları koruyalım ölmesinler düşüncesi barındırıyorsak onlara bir çiftlik yapabiliriz evet , yeterince büyük bir çiftlik, Fakat ineklerden süt almadığımız tavukların yumurtalarını çalmadığımız bir çiftlik.

böylece sürekli inekleri doğurtturmayız onlarda sadece yavruları için süt üretirler,
ya da tavukların yumurtasını çalmadığımız için sürekli yumurtlamayacaklardır.

ya da eğer bu hayvanlara eziyet etmeyi bırakalım diyorsan eğer inek üretmeyi bırakabiliriz. böylece sadece doğada yaşayan inekler kalırlar. insan eliyle arttırılan kısmı artık dünyada olmayacak o kadar.

zimbirik, evet hocam katılıyorum özellikle son kısma. benim savunmaya çalıştığım şey vegan mantığıyla hepsinin salınması yerine vejetaryen çiftliklerde çok iyi koşullarda karşılıklı fayda sağlanması(dediğim gibi hayvan psikoloğu eşliğinde) yani onların vahşi doğada telef olması fikrinden daha mantıklı olduğunu savunmak istedim sadece. ama dediğiniz şekilde doğaya salmadan üretimi durdurup sadece yabani akrabalarının neslini devam ettirmesini sağlamak en insalcısı.

ek:yine de bu durumun evrim tarafından öngörüldüğünü düşünüyorum. evrim çevrenin psikolojiyi ne kadar etkilediğiyle değil, soyunu devam ettirip ettiremediğiyle ilgilenir.

Tartismaya katilmak istemiyorum fakat kucuk bir ekleme yapip kacacagim. Ne tavugun, ne inegin, ne insanin, ne de herhangi bir turun su anki hali evrim tarafindan secilmis en iyi (optimum) yol degildir. Evrimin, global optimization ile uzaktan yakindan alakasi yok.

good clean fun, hoşgeldiniz hocam. dediğinizden kasıt, çok gelişmiş olmamasına rağmen nesillerce rahat üreyebilecekleri ortamlarının olmasının inek++ ya da super ineğe giden yolda bir engel olduğunu mı söylüyorsunuz? öyleyse kısmen katılabİlirim :) Aksi takdirde en iyi üreme koşullarına ulaşmaktan bahsediyorsak katılmıyorum. En çok insan iş birlikteliğiyle ürerler ama ilk dediğim gibi nitelik artışı olmayabilir evet.

Öncelikle fikirleriniz icin hepinize cok tesekkurler. Sayenizde guzel bir tartisma okumus oldum.

Yine kisisel görusumu söylemeden sadece birkac gözlem yapmak istiyorum.

1) Insan turunun doganin bir parcasi oldugunun israrla unutuldugunu göruyorum. "insan popüasyonunun doğaya karşı baskınlığına rağmen", "biz bozduk yani onlarin dunyasini", "veterinerler olmasa hastalıklar kontrol altına alınamaz", "En azından özgür ölürler ama değil mi?" vb. cumleler bilimsel olarak cok bir sey ifade etmiyor. Dunya 4.5, yasam (dunyada) 4.1 milyar yasinda. Homo sapiens sapiens dedigimiz tur 150 bin yillik bi tur. Endustriyel yasam tarzi ise 200 yillik bi olay. Bugun tum gezegendeki her inegi öldurseniz, hatta her agaci kesseniz bile bunun dogaya, evrime falan hicbir etkisi olmaz. Homo sapiens sapiens yokolur sadece. Doga sadece yesil ormanlardan olusan bi sey degil. Bu yasadigimiz gezegen onbinlerce yil suren buzul caglari, dev meteorlar, supervolkanlar vb. onlarca olay görmus ve görmeye de devam edicek bi yer. Her 24 saat icinde, bakin tekrar ediyorum, her 24 saatte asagi yukari 200 tur yokolmakta. Dogal olarak yeni turler olusmakta. Yani modern insanin dogayi kurtarma cabasi kendi kibirinden baska bir sey degil. Doga, kurtarilmasi gereken bir sey de degil zaten. Kisacasi, homo sapiens sapiens milyonlarca turden sadece bir tanesi. Zihinsel olarak az bucuk ilerde sadece. Hayvanlari öldurmeme, ormanlari yoketmeme, denizleri kirletmeme cabasi bu gezegende biraz daha kalmak icin yapmamiz gereken bir sey.

2) Canlilar, kollektif olarak turlerinin devamini saglamaya programlanmamislardir. Yani bir inegin genetik kodunda, gezegendeki inek nufusunu artirma gibi bi sey kodlanmis degil. Bireysel olarak genini aktarma gudusu var sadece. Ayni sekilde (1. maddede acikladigim nedenden dolayi dogal olarak) insan icin de gecerli bu durum. Insanlik nufusunu artirmak icin birbirini bombaliyor degil herhalde bu ulkeler. Yani bir turun, insan (yine tekrar ediyorum bu da homo sapiens sapiens denilen baska bir tur) himayesi altinda olmasi, o turun global olarak nufusunun artmasina neden olsa bile, bu durum evrimsel mekanizmayla paralel falan degil. Mukemmel ciftlikler kurmak veya vegan olmak veya her gun kebap yemenin evrimle ayni dogrultuda olma veya olmamayla alakasi yok. Evrimi kutle cekim kanunu gibi dusunebilirsiniz. Yani sorulan soru icin kisisel görusunuz ne olursa olsun, evrimin sizin görusunuze destek veya köstek olmasini beklemek dogru degil.

Özet: Tartisma bilimsel degil etik boyutta devam etse daha saglikli olur. Bilimin bu tercihlerle bir alakasi yok. Basliktaki soru icin ise: Tukenmezdi. Tukense de bilimsel olarak bir sey ifade etmez.

Septik biriysen ol tabii, ben olsam olurdum.

Acil'i arayıp dr a da sorabilirsin. ben 5 yıl diye biliyorum.

yani asiyi bilmeden zor ama ben pazartesi oldugumda 10 yilin üzerinde korudugunu ancak 10 yilda bir tekrarlandigini söylediler. 4lü karma bir asi oldum icinde tetanoz da mevcuttu.

Kantoron yaginin yara izlerini kapattigina sahit oldum ama senin uzerinden uzun zaman gecmis onun icin kesin gecer diyemem ama denemekte fayda var.
Gercek kantoron yagini bul ama.

Yeşil elma. Sulu sulu sürün ha bire.

Doğal kantaron yağı bayağı işe yarıyor aslında ama yara izinin olduğu bölgeyi biraz sertleştirip esnekliği azaltıyor. Contractubex hemen etkisini gösteren bi ilaç değil 6-7 ay gibi bi süre devam edebilirseniz daha iyi şekilde gözlemleyebilirsiniz. sürerken daire şeklinde de masaj yapmak gerekiyormuş.

Contractubex kötü koktuğu için sabahları sürmek zor oluyor ama normal nemlendirici bi krem de sürebilirsiniz hafif masaj yaparak o bölgeye. Bu neredeyse sadece cildi yumuşatması için ama masaj iyi gelebilir diye benim kendi tercihim. (çok da süper bi tavsiye olmayabilir ama masaj kan dolaşımına yardımcı olursa diye bir inancım var. doğruluğu şüpheli tabi.)

Bir de daha fazla vakit geçtikçe iz daha da silikleşecek doğal olarak. O yüzden çok da endişeye gerek yok gibi.

Contractubex bende çok çok iyi sonuç vermişti. dizimde çocukluktan kalma baya şişkin bir yara izim vardı. kaç sene sonra kullanmama rağmen yarayı dümdüz yaptı ama renk değişikliğine bir etkisi olmadı.

Kantoron yagi

Bende ki contractubex neden kokmuyor acaba herkes kokusundan sikayetci, kulak arkasina suruyorum diye almiyorumdur belki kokuyu. Cevaplar icin tesekkurler.

Dikiş izini geçirmek zor ama bir umut e vitamini içeren susam yağı, aktardan değil eczaneden alın. Hatta eczaneden e vitamini içeren ampul, bulamazsanız ilaç yapımında kullanılan e vit şişe (30 TL) alın. Ya da madecassol krem deneyin. Ama çok da umutlanmayın.

Yoktur=(

@stereoseyfi Bisiklet işinden anladığınızı varsayıyorum, kaç bandına çıkmam lazım böyle bir bisiklet için ?

vardır da şehirler arası yolculuğa bisiklet kadar malzeme de gerekir.

Bana direk marka model olarak bisiklet önerebilecek var mı peki, üst limit 1000 lira diyelim bu sefer.

Hiç tura çıkmadım, o yüzden sadece gördüklerimden örnek vereyim. Carraro sportive serilerinde hidrolik veya disk freni olmayan ön amortisörlü bir model bulabilirseniz işinize görür. Bisiklet alırken insanlar nelerle yola çıkıyor, yolda kaldıklarında arızaların tamir edebilecekleri boyutta olması için ne tür donanım seçiyor, bunlara bakın derim.

Bunlarla balkan turuna çıkan arkadaşlarım var. 500 liraya alacağınız bisiklet direk eşşek ölüsü, kalitesiz donanım ile geleceğinden yok demiştim. Keyfi yer, yolda bırakır.

Sportive'ler nispeten daha iyi ve bu amaçla da kullananları gördüğüm için bu örneği verdim. 868 liraya sportive 224 buldum.

Tabi bu tura gidenler bi bu kadar da ekipmanlara harcamışlar. Olmazsa olmaz kask, eldiven, buff, yedek ekipmanlar, tamir ekipmanları, heybeler, çadırlar, matlar vs vs için. Çoğu sele, amortisör gibi parçaları da upgrade ediyor.

ben 150 liralık ikinci el bir bianchi ile gittim 300 km, gidiliyor, daha da gidilirdi.
1.5 dişsiz lastik ile değiş eski lastikleri (80-100 tl). göbek yataklarını sök gresle tak (12-17 anahtarlar gerekebilir). orta göbeği aç, temizle/bilyaları değiş (göbek sökme aparatı gerekebilir).
vites ayarını yap. ön arka bagaj tak. dört heybeye paylaştır yükü.
türkiyeyi bile gezersin.
konforu arttırmak için tutma kısmı ergonomik elcikler ya da kelebek gidon ya da boynuz gidon takabilirsin keyfine göre.
250 liraya kösele bir brooks sele alıp bisikletinin fiyatını ikiye katlayabilirsin :)

bütün bu ekipmanı ve gerekli diğer her şeyi 1000 liraya mal edersin. ama işte o bisiklete çok para verdiğin an olmuyor bunlar. sağlam bir ikinci ele bakım yapabilmen şart.

1500'e çıkarman gereksiz. genelde önermiyorum ama benim gibi ekonomisi kıt biriysen 700 küsürlere kron alabilirsin. tx serisine bir bak derim. ya da ikinci el carraro bak.

salcano city fun 60.
Başlangıç bisikletidir beni fazlasıyla idare ediyor.

Okuldan okula değişmiyorsa evet. Yine okuldan okula değişmiyorsa kötü not almanız durumunda eski puanınız daha da düşebilir.

berber kanka o.

parantez içi aslında

(-22/(√40.√13))

Yani => -22 / √40 / √13 =-0,9647.....
arccos -0,9647....= 165

40 la 13 ü çarpıp tek kök içine yazıp denermisin

Parantez içine alınca oldu teşekkürler.

iddia uzatmaları kapsamaz

Bilyonere mail atın duzeltirler.

yumurtadan çıktığı andan itibaren 16 yaşına kadar yaşamış bir muhabbet kuşuyla çocukluğumu geçirdim, bu süre zarfında bu hayvanın amacı ne hiç çözemedim. çok şeetme fazla, ben de çok oynamazdım kendisiyle ne zaman tuvalete gitsem kapının önüne kadar gelip salak salak ötüyodu kendi kendine.

Ver kurtul bence. Mezara mi goturcen.

bizimki de sapık gibi dudağımıza geliyor dışarı çıkınca. sürekli konuşmamızı istiyor, bildiği kelimeleri söylersek ya da hiç konuşmazsak da sinirlenip ısırıyor. illa yeni kelime olacak yoksa sinirleniyor. muhabbet kuşu aleminin çalışkan ahmet'i düştü bize diyorum herhalde, 100 kelimeyi geçti bildiği kelimeler ama doymuyor adam. artık bizi rahat bıraksın diye eş aldık. biraz daha normal şimdi, gerçi bu sefer de dişi kuşu delirtiyor sürekli konuşarak.

hazır 1 yıl da olmuşken eş alın bence, ilgisi daha çok ona kaymaya başlıyor bir süre sonra.

(bkz: subtitle workshop)

(bkz: subtitle edit)

Mobildeyim duzenleyemiyorum. Yani adamlarin benim bursumun yuzde 50 olmasi icin 25 + 35 gibi hesap yapmalari lazim ama o zaman da yuzde 60 burs almis olacagimi saniyolar. Saka gibi.

bence kesinlikle sen haksızsın. adetim olmadığı halde bu saatte bunca hesap yaptırdın bana ayrıca hacı farazi sayı alıyorsun 30k. 30k nedir abi? al adam gibi 100k yap insan gibi hesabını.

ama şeyi öğren, karar neymiş neye karar vermişler. tam metni alabiliyorsan al. bir %25 daha mı yapalım demişler yoksa önce ki kararı iptal ediyoruz, artık memories'in bursu net %50'dir mi demişler. ona göre tekrar neler yapılabilir konuşalım.

teoride adamlar laf salatası ile kâra geçmiş.
%50 ye tamamlamak lafı altında %25 in %25 i indirim yaparak bir yüzde 25 daha yaptık zihniyeti ile kabaca %6.25 lik dilimi kurtarmışlar.

mali işler birimine giderek durumu lise müfredatına göre izah etmekten başka şansın yok. anlamıyorlarsa da o okuldan hayır gelmez:)
lakin heyetin konusmasının net olduğuna eminsen.
sonra biz yapcağımızı yaptık zaten daha ne istiyorsun diye kıvırmasınlar.

kalan borcunun üzerine yüzde 25'tir belki o. kalan 75'in 25'i şeklinde...

karar ya da mevzuatla ilgili tam metni bul. dediğin gibiyse metni ekle dilekçe ver.

Simdi kesinlikle emin olma sebebim su. Ben daha yuzde 25 bursu kazanmadan dilekcemi verip yuzde 50 burs kazanmistim net bi sekilde. Yatay gecis yapiyorum bu arada merkezi yerlestirme ile. Zaten 50 burs maliyede gozukuyodu. Ondan sonra ben 0a basbursam da 25e basvursam da farketmeyecegini soylediler. Ben de ayip olmasin diye 25 e basvurdum basvurmaz olaydim. Kafalari karisti.

Yani evet dedigim gibi net bi sekilde yuzde 50 burs hakkim var.Ben dilekcede de zaten 25 kazandi 25 daha indirim istiyorum desem anlarim. Oyle bi sey belirtmedim 0 burs girsem de 50yi vereceklerdi zaten. Beni aradilar soylediler yuzde 50 burs kazandiniz diye. 25i kazaninca aradim teyit ettirmek icin boyke bi cakallik olmasin diye. Yalniz 25 + 50 = 75 bura degil net olarak 50 burs verilecek 25 kazandiginiz icin dilekcedeki 50 eklenmeuecek dediler. Ben de dedim tamam zaten ben kesinlikle 50 bursta sorun var mi keainlikle cepte demi diye aramistim dedim onay verdiler. Defalarca aradim kontrol ettim, tum ideme planini ona gire ayarlamistim kafamda. Adamlarin bana verdigi burs yuzde 50 degil yani sonucta.

her turlu hakli olduguma eminim. Hatta oradaki kadin ilk bursu ayarlarken direk 50mi girecegim simdi dilekcesi var arkadasin dedi digerine. Digeri de 50 girersen diger bursuyla cakisir 25in ustune 25 ekle dedi ve ortaya bu cikti. Kendileri de emin degil naptiklarindan yani. Agresiflesmek istemiyorum. Sadece beni tekrar vs dilekceyle ugrastirmamalari icin bilale anlatir gibi anlatmak istiyorum yarin.

Edit: Yukarida adamlarin bana verdigi burs yuzde 50 degil yani sonucta derken su an toplamda 40 45 arasi vermis olduklari icin dedim.

1.9k ödemek istemiyorsan bi pasta al eline git, %75'in %25'inin %50 etmediğini ve %50 bursun olduğunu göster. gerizekalıya başka türlü nasıl anlatılır bu problem bilmiyorum çünkü.

Üniversitenin mali işleriyle değil, o hangi üniversite ise ilgili birimin bir üst kademesine yazılı dilekçe ile başvurup ekte de aldığın bursun %50 olduğunu kanıtlayan belgeyi sunmalısın.

lakin;

%25 burslu öğrencimize ek olarak %25 burs verilmesine karar verilmiştir denildiyse %25 + %25 = %50 olmaz ödemenin %25 düşülmüş halinden %25 düşürülür.

eğer daha önce %25 burslu okuyan öğrencimizin bursunun %50 ye çıkarılmasına denildiyse yasal olarak haklısın. dolayısıyla bu evrak ve yazanlar önemlidir.

mali işlere laf anlatamıyorsanız okulun genel sekreterine gidin. durumu 6 yaşındaki çocuğa anlatır gibi basitçe anlatın. ondan yardım isteyin. olayı çözerse o çözer. boşuna yorulmayın

Evet bugun sorunu cozdum 2k indirim yapildi. 25 + 34 seklinde verdiler.

30una kadar yolu var(hatta belki daha fazla). vücut kıllarının da öyle. sadece kişiden kişiye değişir.

not: sık tıraş olmayla kıl tüy gürlüğü arasında bir ilişki olmadığıyla ilgili net bilgiler var boşuna cildini harap etme. tıraş olduğun zaman ince sakal uçlarını kesiyorsun ve alttan kalın uçlu sakal olarak geliyor ilk başta daha gür gibi geliyor o yüzden aslında bir fark olmuyor yoğunlukta.

ben 27'yim halen tamamlanmadı.

remix ve mix farkli seyler. remix'lemek bi sarkiyi kesip bicip kendi sample'larinizla ya da yarattiginiz seslerle yeni bir sarkiya donusturme olayi. mix'lemek ise bi sarki calarken ondan sonra calacak sarkiya ayni tempoyla ve dogru olcuyle cue'layip baglama olayi. verdiginiz link mix. turntable ya da dj controller edinip ek yazilimlarla (traktor pro 2 gibi) elinizdeki sarkilarla bir mix yapabilirsiniz. o cok basit, bikac tutorial'la ogrenirsiniz ama kaliteli bi mix ortaya cikarmak icin oturup ugrasmalisiniz.

diger yandan bi sarkiyi remix'lemek icin ableton live, pro tools ya da fl studio gibi daw'lar (digital audio workstation) kullanmaniz gerekir. bu programlarla sifirdan muzik de yaratabilirsiniz ancak iyi bir teknik donanima ihtiyaciniz var (monitor kulaklik ya da hoparlor, ses karti, mixer, synthesizer ya da midi keyboard, ses kaydi yapacaksaniz studyo tipi bir dinamik mikrofon vs.)

youtube'da bu konuda binlerce tutorial var. bir on arastirmadan sonra kullanmak istediginiz daw'i secip isi temelden ogreten videolar izleyebilirsiniz.

Dj controller ya da turntable kullanmadan, belirttiğiniz programlar ile sadece bilgisayar üzerinden oynama yaparak müzikleri remixleyebilir miyim ya da mixleyebilir miyim peki ?

mixlemek icin: evet ama hayir da. kayit esnasinda bi sonraki sarkiyi duyup nasil digerine uyduracaksiniz? turntable ya da dj controller'larin olayi sudur. iki tane muzikcalar dusunun. birinde muzik caliyor ve bunu kulupteki herkes duyuyor. diger muzikcalardaki sarkiyi ise dj sadece kendi kulakligindan duyuyor. temposunu ayarliyor ve sonra yavas yavas sarkiyi devreye sokuyor. o sirada diger sarkiyi da kisiyor. bunun icin bi setupiniz olmali. evet dedim cunku virtual dj ya da traktor gibi programlarla bunu yapabilirsiniz ama kör bi sekilde mixing yapmis olursunuz.

sarki remixlemek icinse (bkz. cevabimin ikinci paragrafi) bahsettigim daw'larla ugrasarak bir seyler yapabilirsiniz elbette ama basarili bir sonuc icin sozunu ettigim teknik ekipmanlara ihtiyaciniz var. baslangic icin elbette indirip kurup saatlerce kurcalayabilirsiniz.

Arayıp sor vekalet versem arkadaşım alabilir mi diye. Alabilmesi lazım ama ustteki arkadas alamadım demiş.

Vekalet işlemi cok kısa sürer. Yazı yazdırıp imzalatiyosun. Ücreti de 97 TL mi neymiş, duyuruda okumuştum.

Ya bizim okulda Fax ya da mail yollayıp alabilecek kişinin ismini ve tc kimlik numarasını aldırabiliyoruz. Yemiyor mu bu acaba oralarda

Kaydin otomatik dusmesi diye bir sey yok, gidip sildirmen gerekiyor. Yine de ogrenci islerine sor derim.

Yeni üniversiteye kaydını lise diploman olmadan yapamayacağın için kaydını sildirmen gerekiyor.Lise diplomanın da elinde olmaması gerekiyor.Bir tanıdığım kaydını sildirmeden bu tarzda bir cinliğe başvurmuştu,bölümden atıldı.Uyarmış olayım.

Darkstandes yıllardır aklımda olan cinliğe açıklık getirdin, sağol :)
Kaydı sildirip yeni okula başvurman gerek. Önce sildirip sonra kayıt yaptır riske atmadan.

fatih döver.

kesinlikle Fatih.

fatih pis yapar

Fatih daha iyi gibi ama fişlendi muhabbeti vardı. Malum şahsın ya. Bi araştır bu konuyu bence.

öğrendiğim ingilizce tamamen dizi ve filmlerden, okuduğum iyi sayılabilecek bi anadolu lisesinden değil. 100 üzerinden 60 baraj notu olan atlama sınavını 60 ile geçtim. altyapım var diyosun -ve senin de dizi film izlediğini varsayıyorum- bence geçersin. ama çalış mutlaka.

öneren çıkacaktır.

edit: bahçeşehirde okuyorum

Sağlık ocağında bile yaptırabilirsin.

roaccutane için özel bir durum söz konusuysa bilemiyorum ama kan tahlilini devlet hastanesinde de yaptırabilirsiniz. dahiliyeye gidip doktora durumu izah ederseniz test isterler, sabah gittiyseniz aynı gün; öğleden sonra gittiyseniz ertesi gün yaparlar. sonuçları da kağıt olarak alıp istediğiniz yerde istediğiniz doktora gösterebilirsiniz.

laboratuvarlar arasında farklılık olabiliyor diye biliyorum ama referans aralıkları da ona göre belirleniyor. doktora sorabilirsin bunu da, onlar bilir laboratuvarın durumunu. benim doktorum mesela farklı bir hastanede test yaptırmamı önermişti çünkü lökosit sayımında kendi hastanesinin laboratuvarının çok isabetli sonuç vermediğini düşünüyordu.

Yapılmaz
Olur

devlet hastanesinde yaptırın? hatta sağlık ocaklarının çoğunda da yapılır. çünkü roaccutane için asıl önemli olan karaciğer enzimleri, trigleserid, kolestrol. bunlar da zaten yapılıyor, boşuna özelden yaptırıp para vermeyin.

basit ya, asm ler bile transferaza baktırır. bağlı olduğun aile hekimine git.