Ekşi Duyuru

Takip

imkanlı olsa bile sürekli araba sesi kafa bırakmıyor, usanıyor insan. Ben olsam minibüs caddesinden giderim.

Göztepe köprüsünden küçükyalıya bisikletiyle işe gelen arkadaşım var. İmkansız değil, yapılıyor ama baya sıkıntılı, tehlikeli bir iş.
Yapacaksan bostancı-kozyatağı arasında yanyoldan git en azından, orası daha rahat olur.

E5 otoyol oldugu icin (devlet yolu ya da ne derseniz) bisiklet elbette yasak.
Ha ceza keser mi polis, bilmem. Ama yasak.

Avrupada hem para cezasi yersin, hem
Ehliyet durumun gozden gecirilir (motorlu tasit ehliyetin varsa bu kuraldan haberdar olman gerektigi varsayilir cunku)

anca blur yaparsın. o da bulanık gösterir haliyle. ya da vektörel ile destekleyebilirsin.

öyle "zoom factor ten thousand and enhance" gibi bir olay yok.

Elinizdeki fotoğraf istediğiniz boyutta değilse onu bozmadan büyütmek imkansızdır. Tekrardan çizilebilir en kötü.

abim var 25-26 da döktü. ben ondan 3-4 sene daha fazla tutabildim. ama sonuç olarak şu an ikimiz de aynıyız :)

1 numara yapıyorum. kazıtmak çok parlatıyor.

keller seksidir docrivers. benzini şelden alırım şahsen hepi.

25 li yaşlardan beri kelim
dönem dönem 1 numara dönem dönem sıfır yapıyorum

11 yıldır evliyim 11 yıldır berber sandalysine oturmadım
kendim hallediyorum
hem ekonomik hem rahat
tavsiye ederim :)

Saçları döktü... Çok saçma bir cümle değil mi? Hatta uzun zaman sonra gördüğünüz birine "oo abi saçları da dökmüşsun" demek... Adam bilerek ve isteyerek dökmüş.

Burda 23 yasinda kel olani var. Gerci tam kel degilim ama bu hizla 25 de tam kel olurum. Bana da oyle geliyor. Etrafimda bir tek ben kelmisim gibi geliyor.

www.google.com.tr

applestore'da flac playerlar var onlar yoluyla dinleme şansım yok mu, lütfen sallamadan konuya hakimseniz yorum yapın

söylediğiniz kulaklıklar özelliklerine bakıldığında güç isteyen aletler değil. bu modelleri, 6s öyle ahım şahım güçlü bir telefon olmasa da, 6s ile birlikte kullanmak hakaret hiç değil. flac albümleri de zaten 6s veya bu giriş seviyesi dap'larla ve bu tür kulaklıklarla spotifydaki 320 kbps extreme qualityden ayırt edebileceğinizi sanmam. Bunun yanında 6s'e bir portable amp bağlarsanız kulaklıkları bir tık daha iyi besleyebilme imkanınız olsa da çift kör testte yine kaliteli sıkıştırılmış bir mp3 ile flac arasındaki farkın ayırdına varamazsınız. Halihazırda bir sony nwz-a15 kullanıcısı olarak ileriye yönelik upgrade planlarınız yoksa dap olayına hiç girmeyin derim. benim kullandığım sistem ise şu şekilde;

sony nwz-a15>audiominor bakır sony lod kablo>jds labs c5>etymotic er-4s

@no surprises, kesinlikle katılıyorum. müzik dinlemeyi sevdiğim bir sistemi, sırf almak için yüzlerce binlerce dolar bayılıp yeni bir sistemle değiştirmek saçma geliyor. sonuç olarak ben sistemi değil onunla müzik dinlemeyi seviyorum kaldı ki bir süre sonra iş müzik dinlemekten çıkıp yeni alet deneme yarışına giriyor diğer türlü.

flac ile mp3 arasındaki farkı rahatsız edici derecede fark edebiliyorum özel bir müzik kulağım var , alt tarafı öneri istedik yine şov yaptınız şaşırtmıyorsunuz, neyse iyi kötü aradığım soruyu cevap aldım sayılır.

@mermize

ilk paragrafının son cümlesini istiyordum işte , flac ile mp3 arasındaki fark ile wav ile mp3 arasındaki fark benim için aynı bunu farkedebiliyorum bu yüzden dap almak mantıklı gibi, diğer arkadaşlar şov peşinde koşmuş senin yorumun daha bilgilendirici oldu teşekkürler

amfiye de yeni bir müzik çalara da gerek yok, çöpe attığın 3000 parçalık arşive de yazık dedik şov yapıyor olduk. amacım sunduğunuz iki seçenekte de sandığınız kadar halihazırdaki durumunuzdan bir fark göremeyeceğinizi anlatmaktı. cevap vermeye gelmişiz hakaret yemişiz. alın efendim alın, en iyisini alın; paranızda, kullanacağınız aletlerde gözüm yok. ben gerçekleri; deneyimlerim, gözlemlerim sonucunda anlatmaya gelmiştim.

adamlar gayet yardimci olmus, ne sovu?

Düşük ihtimal ama Kulaklığı eşleştirme moduna aldığınıza emin misiniz?

nintendonun tüm konsolları için var sanırım pokemon oyunu. gameboy, gameboy advanced, ds, 3ds. temiz bir 3ds alınabilir. evde telefon tablet varsa onlara emulator kurularak da oynanabilir.

en son switch var ama henüz pokemon yok.

3ds xl iyi gibi, hem kendi oyunu var hem de en son retro crystal falan çıktı galiba. emülatör de mantıklı.

www.bittboy.com şöyle bişey var tam anlamıyla retro! tam emin değilim ama pokemon da vardır heralde içinde 300 civarı oyun var yazıyor.

bijuteri

Umraniye carsi hakkinda bilgim yok ama devir pesin alip pesin satilan perakende devri.ucuz kotu mal degil de orta segment kadina hitap eden fiyati normal kaliteli mal satin. Canta gozluk parfum saat kozmetik vs

Pideci. Ama kır pidesi. Sadece peynirli, kıymalı ve patatesli olacak. Bir de ayran ve kola. Çok standart bir iş. Tanesi 2 liradan, iyi bir sunumla onlarca satarsın.

Yeme-içme işine girerdim ben olsam. Konsepti belli, çeşit sayısı sınırlı olacak. Kuru fasulye-pilav da olur pide de mantı da. Ya da sadece tatlı-kahve seçeneği sunan gençlere yönelik bir yer de.

çiğ köfteci
telefon aksesuarları
kırtasiye fatura ödeme merkezi melezi bi yer
klişeleri saydım, yaratıcı arkadaşları sahneye alabiliriz.

şırdancı, büyük şehirlerde bile 3-4 tane oluyor, şu zamanlarda inanılmaz talep var.

sallama lokasyonla olmaz. yakınında olan dukkanlar neler, bahçesi var mı, yaya trafiği yogun mu, dukkan kac m2, önunde araç durabilir mi? daha fazla bilgi olsa daha fena olmaz.

Bu aralar kadınlar arasında örgü dikiş çok popüler baya da iyi satılıyor. İğne iplik diye küçümseme kocaman bir dükkana bile sığmayabilir çok çesit var ve baya satarsın.

kaliteli bir cihaz pil ve şarj cihazı + 1 aylık coil ve kaliteli likit için başlangıç maliyeti yaklaşık 600-800 arası olur. akıtma damlatma huyunu öğrenme olayları var. ben teferruatla uğraşamam diyorsanız hiç uğraşmayın. ama huyunu suyunu anlayınca rahat ediyorsunuz yaklaşık 1 ay falan alıyor bu süreç. ondan sonra da tüketime bağlı haftalık likit gideri 30tl-40tl olur haftalık. çok içerseniz geçer. kendiniz yaparsanız bedavaya gelir. ancak likit yapmak da hobi gibi bir şey. uğraşmak lazım özen göstermek lazım. cihaz olarak vaporesso revenger tavsiye ederim. benzer model çok. uzun süre kullanmayı planlayarak alacaksanız mutlaka 2 pilli ve bilindik bir model ile başlayın. marjinal denemelerden kaçının.

uzun süre kullanmayacağım, idare edecek dandik birşey arıyorum, o alete en fazka 200 lira veririm, haftalıkta 20 tl likit işimi görür benim , sadece marka model bilmiyorum öneri istiyorum, altın kaplama istemiyoruz herkesin ağzında var bundan kimse buna 800 tl vermiyor bana realist örnekler verirseniz sevinirim

revenger tek kit 250 civarlarına bulunabiliyor. ben swag kullanıyorum. tek pilli. akıtma yapıyor maalesef. ilk aldığımda mod + 2 likit + pil 235'e gelmişti. şimdi de bu civarlara bulunabilir. mesela kit kendi başına 190'a mevcut. gerçi uzun süreli kullanacağım için keşke revenger alsaymışım diyorum.

Smok vape penler 100 lira ortalamada .likitte keyfine kalmıs.detay falan yok,dugmeye basıyorsun,buharı cekiyorsun.ilk gunden kit,mit girmek mantıklı degil bir suru insanın cekmecesinde cop halinde duruyorlar.once kalem baktın oluyor bu iş,sonra yurursun.

Ediyor olsa almazlar öyle değil mi?

içinden şarj girişine takman için minik bir aparat çıkıyor, onunla işini hallediyorsun. Ben bluetooth bir kulaklık aldım, kablosuz gerçekten büyük rahatlık ancak ultra süper kulaklıkların vardır, kablosuzda o perfomransı alamazsın mesela onu bilemem

bluetooth kulaklık kullanıyorum.
eğer kablolu kullanmak istersem de iphone’un kutusundan çıkan kendi kulaklığını kullanıyorum onun girişi iphone’un şarj girişine uyuyor.

Daha önce 4 yıllık üniversite okunmadıysa, yaş sınırına takılmazsa (sanırım 29'du) kağıt üstünde mümkün. Pratikte değil, açık öğretim mezunu yedek subay olma şansı çok düşük, en azından ben hiç şahit olmadım.

mümkün.

açık öğretim mezunu yedek subay görmedim ama denk gelene denk geldim. loto'da 6 tutturmakla hemen hemen aynı olasılık olsa gerek.

kısa dönem yapabiliyor yani ? benim sormak istediğim yaş sınırına takılıyor bu anlattığım profil ?

Yedek subaylık tamamen şans, seçsen de seçmesende çıkar veya çıkmaz ihtiyaca bağlı, mühendis öğretmen gibi mesleğin varsa lisans diplomalı tabi çıkma ihtimali yüksek ama diğer türlü kısa dönem çıkar

şuan 25 olsan ve okulu 4 sene de bitirsen 29 eder ki. bunun sonrasında kısa dönem gidebilirsin. hatta yarım dönem uzatıp askerliğe başlasan bilen askerken okulu bitirirsen kısa dönem gibi terhis ederler.

bırakın açıköğretimi normal bir üniversitenin işletme/iktisat gibi bölümlerinden mezunları da almıyorlar yedek subaylık için. Artık yedek subaylık için belli mesleklere sahip olmanız gerek. bunların başında mühendislik gelmekte. doktor/dişçi bunların zaten kaçarı yok. eğer gerçekten asteğmen olarak askerliğinizi yapmak istiyorsanız size sorduklarında komando olmak istediğinizi özellikle belirtin.

benim de gördüğüm, duyduğum en alakasız asteğmenlik mevzusu Fransız dili ve edebiyatı okumuş bir abimin komando asteğmen olarak şırnak'ta askerliğini yapmış olması.

son olarak bir abi tavsiyesi, askerde 1(bir) günü bitiremiyorken asteğmenlik için kasma.. senden sonra gelenler senden önce giderken bakarsın arkalarından..

@silah taciri “Artık yedek subaylık için belli mesleklere sahip olmanız gerek.“

Ne zamandan beri?

@Delay Fuze kesin bir tarih veremem ama 9 sene önce askere gitmiş biri olarak benim zamanımda da böyleydi, şimdi de böyle. terör belası 90'lardaki gibi değil. Yedek subay ihtiyacının çok büyük bir kısmını doğrudan mühendislerden karşılıyor ordu. Makine mühendisi, inşaat mühendisi vb. gibi doğrudan ordunun işine yarayacak askerleri uzun dönem olarak alıyorlar. Zaten terör mevzusunda sözleşmeli er politikası başladığı için ekstradan yedek subaya gerek kalmıyor.

Ben 2016 şubatta gittim. 115 kişinin 20 civarı mühendislik veya fen edebiyat dışıydı. Ben de sigortacılık mezunuyum.

Tabii takım komutanı benim bahsettiğim. Meslekçilerde direkt avukat hakim öğretmen alıyolar heralde. O konuda hiç bilgim yok.

Komando olmak da istememiştim. Pişman oldum sonra. Kime ne çıkacağı hiç belli olmuyo özetle. Zaten tipleri görünce de bilgisayarın rastgele seçtiğini düşünmeye başladım. Anlam veremedim.

adobe after effects ya da premiere, ben after effects kullanıyorum çünkü onu biliyorum, premiere açtığım zaman afallayıp kalıyorum.

yani ikisi de yapar bunları, bunların dışında da yapan bir sürü program vardır.

benim gördüğüm kesme biçme işi var, adam croplamış biraz bir de slow motion eklemiş, belki de eklemedi orjinal video öyle.bir de müzik atmış üstüne

imovie'de de olur, after effects dememin amacı render alırken uygulayabileceğin codeclerin çok çeşitli olması, mesela 4k 50 60 fps bulamadım ben imovie içinde

Karaoğlan

www.youtube.com

atatürk'e gideceksin, 2006 kasım - 2015 mart arasındaki hürriyet, sabah, cumhuriyet ve yeni şafak gazetelerini alacaksın, haberleri her birinden tek tek okuyup not edecek, sonra "gerçeği" "tarafsız" bir şekilde bulacaksın.

zira böyle bir kitap yok. hele "en ince ayrıntısıyla" 10 seneyi anlatacak bir kitap hiç yok. sen yaparsan olur.

Bazı gazetelerin ücretli internet abonelikleri var sanırım arşivi görebiliyorsun

sınırda akerlik yapmak kadar saçma bir şey yok. Neden? çünkü sınırdaki askeri operasyona filan göndermezler. operasyona eğitimli ve artık uzman er/erbaşları götürüyorlar. yani profesyonelleri. sınırda askerlik yapmak demek sınırda çakılı kalmak demektir.

abi topyekün harp çıkmadığı sürece, 1 aylık eğitim almış adamları hiçbir şekilde operasyona göndermezler. boşa hayal kurma yani.

uzman er ve uzman erbaşlar yer alır sınır ötesi operasyonda, en düşük kıdemli olarak.

boyle bir istekte bulunmak cok sacma ama dun haberlerde gordum. bir aile çocuklarını yolda karşılıyordu operasyona giden. sozlesmeli er degilse normal erdi herhalde.

alla alla öyle miymiş yahu? altın çağ? ben hep 2000'lerin başı diye düşünürdüm altın çağı olarak. şu anki altın çağı dj'ler yaşıyor. bu arada uzağım şu sıralar epey hiphop alemlerine de eskiden direkt içindeydim, organizasyonlar falan yapardık, ey gidi günler... neyse gelecek derken, maddi açıdan mı soruyorsun? zira öyle pek para döndüğünü ya da döneceğini falan sanmıyorum. dönüyorsa biz de yapak beat.

gelecek dersen, live coding var mesela. millet dans müziği falan yapıyor text tabanlı programlarla, bilgisayar ekranını da sahneye yansıtıyorlar, algorave deniyor buna da. ahan da gelecek onda olabilir.

@soso o kadar taşşak geçtin altını doldursaydın bari, iki coder şeker atıp patlayacak diye saçma sapan birşeyi geleceğin müzik endüsrtisinin zirvesine koydun pes doğrusu

herkeste bi tuhaf tavırlar. ne taşağı yahu? doğru düzgün soruyorum, altın çağında mı, uzağım ben de ama sanmıyorum diyorum işte, ne diyeyim daha?

dans müziğinin nesi varmış bu arada? bir de live coding derken şu tarz şeylerden bahsediyorum: www.youtube.com edit: şu daha bi dinlenebilen bi şeymiş: www.youtube.com

gelecek dedin, aldın önüne geleceği koydum, kızıyorsun. kırdın kalbimi.

abi editlemişin yazdığını. müzik endüstrisinin zirvesine koymadım herhalde. alternatif sahnede önemli bir yere gelebileceğini söylüyorum işte, gelecekten bahsediyoruz alt tarafı. tahmin bendeki de, hem sadece ben söylemiyorum bunu. bak: www.theguardian.com

ilgisini çekenlere şunu koyayım aslında bu arada. yani sadece tek bir türden ibaret değil bu, genel olarak bu konseptin gelecekte daha geniş bi kitleyi ilgilendirebileceğini düşünüyor insanlar. hoş bir seminer: www.youtube.com

abi tamam bomboş bir işe benzemiyor geleceği parlakta olabilir ama bunun hitap edeceği kitle sınırlı , şuan metro boomin ortalığı kasıp kavırıyor 10 sene sonra live codingci gözlüklü bir nerd piyasaya yumruğunu vuracak diyorsun anladığım kadarıyla, ben ona atarlandım biraz

yok abi ben alternatif piyasadan bahsediyorum tabii ki, ana akım değil. ana akımın dinamikleri çok daha farklı. ama öyle bir şey ki mesela techno da alternatif diyorsun (tiesto...vs techno değil, başka bi şeyden bahsediyorum), ancak bazı çevrelerde çok geniş bir alanı kapsıyor ve muazzam bir piyasa oluşturuyor, maddi açıdan da getirisi yüksek. berlin'deki berghain underground denirdi ama techno turizmi diye bi şey var artık. normalde popüler kültürü takip eden gençler berlin'deki alternatif gece hayatının içerisine nasıl girebileceği üzerine kafa patlatıyor, berghain'a girebilmek için maymuna dönüyor. dolayısıyla underground denen o alternatif kültür popüler kültürün parçası oluveriyor gençlik arasında. ama metro boomin falan ayrı kafalar tabii, bilemiyorum. yalnız üretici olarak kendine bir yer edinmek istiyorsan yetenek şu bu, onları geçiyorum, direkt çevre edinmende fayda var.

Dil kursu olabilir mi?

Birkaç sene rehberimde aile fertleri dışında kimse yoktu. Sosyalleşeyim diye insanlarla tanışırsan başladığın yere dönersin. Bireyselliği idrak ve takdir etmeni öneririm. Yalnızlık kereviz gibi bir şey. Tadını alınca güzel.
Eğer sıkılıyorsan sıkıcı birisin demektir.

hey dostum bu mal bir ha. pardon, fikir harika diyecektim.

abi şimdi sosyal aktivite ile insanlarla tanışabilmenin bence ilk kuralı, gerçekten hoşlandığın bir şey üstüne yoğunlaşmak.

sen şimdi atıyorum fotoğrafçılıktan, çömlekçilikten(burada çeşitli kursları kastediyorum, resim, yağlı boya, ebru kursu falan) hoşlanmıyorsan eğer, bu kurslara gidip de oradan edineceğin çevre ile pek anlaşabileceğini sanmıyorum.

fotoğrafçılık pahalıdır ama güzeldir, çok çeşitli gruplar var, haftasonları fotoğraf çekmek amaçlı kısa kısa turlar düzenleyip istanbul ve yakın çevresine giden falan.

batuhan tamam çok kereviz yeme tuvaleti tıkıyorsun sonra.

@Batuhanolabilir abi karı kız ortamımızda mı olmasın çok ağır konuştun ya

dans kursu.
dans gecelerine katılırsınız. fiziksel aktiviteniz arta4. dans ve müzik insanı mutlu eder. bir çok insanla kaynaşırsınız. ayrıca dil vs gibi kurslardan çok daha rahat kadın arkadaş çevresi de yapabilirsiniz. çok güzel erkek arkadaşlıklarınız da olur. düşünün derim

hatalı olduğunu düşünmüyosan bence sevinmelisin.

böyle insanların ipini salman lazım, fırsatçıymış işte, bi şekilde menfaati ya da menfaat ihtimali bittiğinde basmış gitmiş.

büyük kazık yemediysen(maddi) şanslısın.

insanlar arasında sorunlar problemler olabilir, senden hoşlanmadıkları şeyler de olabilir. dediğin gibi iyi arkadaşsan bunları sana söylemeleri , konuyu açmaları gerekirdi.

yaa moruk sen şöyle şöyle yapıyorsun ama bu beni üzüyor, geriyor , rahatsız ediyor falan diye.

Menfaatçi değillerdi , üzüldüğüm konu zaten onlara karşı kendimi borçlu hissettiğim dönemde yol vermeleri , maddi anlamda takıp kimse arazi olamaz bana karşı, ortada manevi bir boşluk var , resmen benden yakayı kurtarmaya çalıştılar , ben bunu hakedicek birşey yapmadığımı düşünüyorum, bu kadar kolay silinebilecek bir karakter profiliyle insanlarla yakınlık kuruyorsam bu benim için büyük problem

evet muhtelemen ben arkadaşım görüyordum onları ama onlar sikine takmıyordu beni

Başka ilişkisi vardır. Senden de kalıcı olarak kurtulmak için böyle yapması gerekiyordu

Senin bu kadar üzüleceğini hesap edememislerdir bence. Yani iyi tarafından bakmak istiyorum çünkü insanların başkalarına bok gibi davranmasinin altındaki motivasyonu çözemiyorum.

Taksim latife hanim
Arnavutkoy o maestros

Taksim'deki Latife Hanım Meyhanesi rutin olarak gitmeye çalıştığım favori mekanımdır. Mezeleri şahanedir. Cuma ve cumartesi akşamları giriş katında çok tontiş bir teyze Türk sanat müziği söyler, yanında da tontiş bir amca keman çalar. Şu ana kadar birlikte buraya gittiğim arkadaşlarımdan ne ambiyans ne de meze olarak tatminsiz ayrılan olmadı. Fiyat olarak da verdiğinizi karşılığını gayet iyi aldığınız bir mekan bence.

Kalamış'ta Ouzo Roof Restaurant var. Burada da manzara şahane ve mezeler gayet güzel ama konsept farklı. Müzikli vs değil, biraz daha kalbur üstü tipler takılıyor diye düşünebilirsiniz. Fiyat olarak Latife'den fazladır ama 250TL'yi aşmadan da gayet güzel içip doyarsınız diye tahmin ediyorum. (En son 9 ay önce falan gitmiştim).

Kuzguncuk'ta İsmet Baba var. Buranın mezeleri için ölüp bitmiyorum, bu açıdan asla bir Latife değil benim için ama bu da kötü olduğu anlamına gelmiyor. Burası deniz kenarında ve müziksiz bir mekan. Diğerlerine göre daha salaş ve fiyat olarak Ouzo'dan uygun ama Latife'nin bir tık üstü gibidir. Ortamda da herkes kendi halinde sohbetini eder, içkisini yudumlar.

Bu üçünden birine gidecekseniz mutlaka en az 1 gün öncesinden rezervasyon yaptırın. Özellikle Latife'de ve İsmet Baba'da cuma ve cumartesi yer bulamazsınız.

güçlü olan da seni dövüp evini arabanı alsın o zaman? hayatta en belirleyici şey zeka ve cesaret değil, tabanca mermisinden seni zekan kurtaramaz. duyuruda gördüğüm en saçma soru ilan edeceğim izninle.

yeterince zekice olunca dolandırıcılık suç bile olmuyor ki zaten? :)

@Bruce bahsettiğin konu cinayet , cinayet , bak bir daha yazıyorum cinayet, bir insanın hayatına son vermek veya fiziki zarar vermek, daha düzgün argümanlarla eleştir düşüncemi

@dilligaf hay ağzını öpeyim

Ben senden A malı karşılığı olarak B ürününü alıyorum.İki durum var sen bana A'yı ver kardeş ben B'yi bir iki gün sonra yollarım diyorsun.Bu durumda benim mallığım öyle bişe başıma gelse hakkımı aramak saçma gelir bana da.İkinci durum ise sen bana B yi veriyorsun ama B senin anlattığın gibi bir şey çıkmıyor veya öyle bir süslüyorsun ki aldıktan sonra farkediyorum ki bu B değil C.Ama ben B nin uzmanı değilim, B nin satım ve üretim süreciyle alakam yok.Ne kadar araştırsam da yeteri kadar bilgi öğrenemem ve öğrenmek zorunda olmamalıyım. Bu durumda yüzde yüz sen suçlusun.

Bu gibi durumlarda b'nin uzmanı olan B nin satım ve üretim sürecine hakim olan bir tanıdığınla bu işi halledersin, hiç araba pazarına gitmedin sanırım, türkiyenin gerçeği şuan bana anlattıkların

Bazı hususlar umumi, herkes her konuya vakıf değil ki.
Araba alırken satıcıya kan kusturan bir adam, pazarda portakal almasını beceremeyebilir. İşte bu adamın pazar alanındaki savunmasızlığı kanun tarafından güvence altına alınmalı. Çünkü o işlerden anlamıyor. Oturup araştıracak vakti yok. Bu işin bilimini temelden öğrenmesi, satıcı hakkında karakter analizi yapması lüzumsuz. En cahil adam bile rahatça alışverişini yapabilmeli. Bu yüzden dolandırıcılık cezalandırılmalı.

Olayda sadece bir dolandırıcı ve bir dolandırılan var diye düşünüyorsun. Gerçek hayatta dolandırıcılık suç olmazsa dolandırıcı sayısı milyonları bulabilir. Dolandırılan sayısı ise milyarları bulabilir. Dolandırılan kişi sayısının bu kadar fazla olması dolandırıcıların güç kazanmalarına neden olur. Bu da toplumda gelir eşitsizliğine sebep olur. Parası fazla olan insanlar siyaset, hukuk ve eğitim gibi birçok alanda sözünü geçirmeye çalışacağından toplumun demokratik yapısı zarar görür. Bu durum devletlerin istikrarına engel olur. Ekonomileri bundan olumsuz etkilenir. Olay birilerinin zeki olup olmaması değil.

@elf of darkness "vatandaşın savunmasızlığı kanun tarafından güvence altına alınmalı." bu cümleyi arıyordum işte teşekkürler.

@dissendium bence baya abarttın konuyu saptırdın

:) aynen gitmedim hiç araba pazarına.ama işte demek istediğim o zaten. ben neden B nin uzmanı birini bulmalıyım? Buna neden zaman hatta daha da kötüsü para harcamalıyım (aracı firma vs) böyle bir zorunluluk olmamalı.

suç olmazsa zeka+cesaretteki cesaret nereden gelecek? dediğin her suça uygulanabilir bi şey zaten. cinayet dahil. senin önerdiğin şey saçma. ona karşı söylenen cinayet argümanı değil. bence hiç biri suç olmasın mesela, birini dolandır cesaret et zekanı kanıtla, sonra o gelsin senin peşine düşsün. belki öldürsün. belki öldüremesin. high risk high reward.

ek:
hayatta en belirleyici şeyin zeka ve cesaret olduğu kabulu nerden geliyo bi kere? bence senin derdin daha çok "dolandırmayı biliyorum, dolandırabilirim de birilerini ama risk alacak cesaret yok bende, niye yasak ki :(((" mesela cinayet işleyebilecek olsan onun da suç olmamasını isterdin. cinayet işleme ihtimalin olmadığını düşündüğün için buna kafa yormuyosun.

@ghilleinthemist

cinayet ile dolandırıcılık çok farklı şeyler, yetersiz argümanlarınızı uç örneklerle haklı temellere oturtmaya çalışmayın

Git sahibinden.com'da bir sey sat. Parani gondermesinler. Git internetten bir urun al. Urunu gondermesinler. Sonra bu konuyu konusalim.

birileri sizin canınızı baya bi yakmış belli

kankacim minareyi calan kilifini uydurur diye guzel bir sozumuz var.sende dolandiriciligi aslinda bu zeka ve cesaretin sonucudura baglamissin ve kendini zekiyim cesurum bunu yapabilirime baglamissin.girisimlerin olmus,ancak yaptigin sey iyi niyeti suistimal dedigimiz cakalliklar.ayni burada tiyatro bileti,mac bileti diye insanlarin parasini calan arkadaslar gibi ama konumuz bu degil,cok uzerinde durmakta istemem.

Konumuz su,aslinda yeterince zeki ve cesaretli degilsin.yeterince zeki olsan insanlarin elindeki calmak yerine nasil iyi kazanabileceginin yolunu bulabilirdin.yeterince cesaretli olsaydinda bu buldugun yola hizli bir sekilde cikip,su an basarinin meyvelerini topluyor olurdun.senin yapabildigin kandirdigin insanlari enayi olarak tanimlamaktan oteye gidememis bir basarisizliktan baska bir sey degil.aci ama gercek.

Dolandiricilik neden suc,karsiligini vermedigin bir parayi zimmetine gecirdigin icin suc.sen her ne kadar aslinda dolandiricilik insanlari akilli davranmaya iten bir ogedir,dolandiricilik insanlarin daha tedbirli yasamalarina sebebtir gibi argumanlar uretsende bunlar senin suclulugu hakli cikarma cabalarindan daha fazla olamaz.habis bir dusuncedir.suclu psikolojisidir.

dolandırıcılık her zaman olacak , yapanlar her seferinde üzerine koyarak daha da kusursuz bir şekilde sanatını icra edecek, sizin bu kanun kural sevdanız sayesinde insanlar daha mı bilinçleniyor peki ? dolandırıcılık serbest olursa ekonomi batar ürettiğimi yerim diyen kardeş sakin ol komunizme geçmiyoruz sadece insanlar ticaret yaparken daha uyanık olsun diyorum, birileri gerçekten gerizekalıysa onları koparacak insanlarda olsun bir zahmet, beynini kullanamayan insanlar kural kanuna sığınmayı kesip beyinsizliğinin cezasını çekmeli diyorum.

sahte para mı verirsin ? bu baya ağır oldu pes ediyorum , sahte para kesinlikle zeki bir insanın düşüneceği türden bir fikir

Bir şeyi yalnızca deneyimleyerek öğrenebilmeyi teşvik eden bir kafanın içerisinde ki beyin diğerlerinden daha önce gerizekalı yaftasını hakediyor gibi geliyor bana, sen defalarca dolandırılmış biri olarak bu işin bir gelişme kaydettirmediğini kabul ederek kendi cevabını kendin vermişsin aslında.Dolandırılmamayı değil nasıl dolandırıcağını öğrenmenin ivme olduğunu düşünüyorsan ayrı tabi sana da olan bu çünkü. Zekanda herhangi bir keskinleştirme yarattığı konusunda hala ısrarcıysan muhtemelen yine dolandırılıcaksın çünkü sen hala daha kurnaz bi dolandırıcıya göre gerizekalısın.

Adam 1 ay calisacak para kazanacak, Sen o 1 ayda hic bir sey yapmayacaksin, o adamin parasini ondan alacaksin. Su anlattigim nerdeyse sihirbazliga esit. O adamdan parayi ele gecirmenin yollarini bulman dahilik degil. Yapman gereken bir sey zaten.

ya ne argümanı ortada argüman mı var.

cinayet ile dolandırıcılık arasında fark yok. hem de hiçbir fark yok.

adamın 20 yılın boyunca biriktirdiği parasını yalan bir kooperatifte dolandırıp kaçmak = adamın 20 yılını yok etmek.

40 yaşında bir adamı öldürmek = adamın kalan yıllarını yok etmek.

bence dolandırıcılık ve hırsızlık suçları cinayetle eş değer yargılanmalı.

Iyi bir sahte para, evrak uretmeyi zeka ve cesaretten saymiyirson yani. Hersey senin kabulune gore sekillendigine gore. Izlemek istersen "yakalayabilirsen yakala" var.

Buradan sorarsanız yardım eden çıkan mutlaka.

Valla ben yazacaktım ama "anadili almanca" dediğiniz için vazgeçtim. Anadilden kastınız ilk yabancı dili ise evet, o Almanca bende ama bilemedim. İsterseniz yazayım telaffuzları?

gonion özür dilerim valla lazım telafuzlar

valla ben de yazacaktim ama "issiz almanci" dediginiz icin vazgectim.

bir de telaffuz mu lazim tercüme mi, ona bir karar verseniz.

maht iya (y belli belirsiz) faksen, zits işh (ş aşırı belli belirsiz) ab füğ (ü hafif uzun) di (i uzun) gang, ya

yeda vays, das işh şon ma füğ di gang zas

mayne yungz betsal'ın (a uzun) in baa (/bağ) iğrı bentsa

und das ist alles vağ (a uzun), kılayna

şisın (i uzun) und şlitsın (s'den sonra belli belirsiz bir t daha var gibi), gefengnis abzitsın (s'den sonra belli belirsiz bir t daha var gibi)

und das füğ di bande, işh nem (e uzun) es in kauf

anlamlarını biliyorum sadece kusursuz telafuza ihtiyacım var

ytd

%30 ile coin alım satımı yap
%10 ile tl vadeli hesap
%30 at altına
%30 hisse senedi al

%50 altın
%40 vadeli hesap

%10'u da pavyon'da ve gece kulüplerinde yerdim açıkcası.

Köyden dağdan yayladan bi ev alıp bide ufaktan tarıma hayvancılığa başlarsan rahat yaşarsın.

Ama şehirde yaşam düşünüyorsan rahat yaşam için çalışman şart. Ona da rahat denir mi bilmem. 40bin tlde bi şeye yaramaz vadeye atarsın 400 lira alırsın ek gelir olur.

Yarısı dolar yarısı altın

Vadeli hesaba gerek yok buhur25 hisse al aylık kazancından da %15-20 ekle üstüne katlayarak git

bes'e yatırıp 5 sene unuturum

Eğer çalışmadan yaşamaya devam etmek istiyorsanız 40k yeterli bir başlangıç rakamı değil. Bir yandan çalışıp birikiminizi arttıracaksnaız önerim paranızı sepet yapıp fonlara bölmeniz:

%40 Hisse senedi fonları (Bist 30 veya yüksek teknoloji endeksi)
%40 Döviz veya emtia bazlı fonlar.
%20 Likit fon (Acil durumda anında çekebilmek için yoksa bunun kazancı paranızı ancak korur)

Altın: Uzun vadede sadece enflasyona karşı korur, kazandırmaz.
Faiz: Aynısı
Gayrimenkul: Fiyatların gereksiz şişik olduğunu düşünüyorum. Önermem.
Hisse senedi: Borsa fonu yerine güvenli ve güçlü senetlere parayı bırakıp unutabilirsiniz. Al-Sat büyük kumar.
Coin: Tamamen balon olduğu görüşündeyim. Patlayacağı zamanı öngörebilirseniz iyi kazandırabilir.
Bes: Devlet destekli dolandırıcılık. Buna bulaşacağınıza yukarda yazdığım gibi banka fonlarına koyun parayı.

Tl'de tutma. Altin dolar sterlin euro 4lusune yatir. 4/1 i fiziki elinde olsun ama hirsiza kaptirmayacagin sekilde. Yavas yavas da birikim yap. Baska yapcak bisey yok.

Kimse de dememiş ki kendine yatırım yap diye. Yaklaşık 5 bin TL ile yabancı dil kursuna gidip Advanced seviyeye gelene kadar devam edip daha sonra da online kurslarla programlama, tasarım ya da hangi konu ilgini çekiyorsa o alanda uzmanlaşıp ardında da freelance olarak çalışabilirsin. yabancı dil sayesinde yurtdışından müşteri bulup ortalama yılda 3 ay çalışarak hem geçimini sağlayıp hem de bir köşeye para koyabilirsin.

çalışacağın saatleri sen seçeceğinden, yine ne üzerine çalışacağını da sen seçeceğinden, patronun vs. olmayacağından rahat bir yaşam sürersin diye tahmin ediyorum.

Trakya'dan arsa alip kenara atardim.

önce git bi check-up yaptır belki 3 ay ömrün kalmıştır o zaman üç ayda yer bitirirsin parayı, yaşıyacaksan birazıyla token al, birazıyla euro ve dolar, birazını harca (ölmüceksende mutlu ol, standardını yükselt) ama bir kısmı ile kesin olarak burs ver gerçekten yardım edilmesi gereken birini okut yatırımın en yücesi insana yapılandır.

sevgili kardesim
sakın btc falan alma paran 1 saniyede 1 cente dusebilir.
ticaret yasamı icinde olan biri olarak soyluyorum amacımız aynı rahat yasamak.
paranı usd yap bir kenarda dursun.
sen de bu sırada calıs bir firmada yeteneklerine gore yetkinligine gore.
birikim yapmaya calis aylık ne yapabilirsen.
30+ oldugunda da isinle ilgili bir sektorde girisimcilik yap
paranı da sermaye olarak kullan.

Ticarete atilmayacaksan %50 doviz, %50 altin. YTD.
Ayrica bir ustteki arkadasin tavsiyesini degerlendir.

banka size geri öder, eğer şifresiz fln bir işlem ise. bankanın hesabın eklenmesi siizn değil bankanın suçu. ama şifreli işlem yapılmış ise iş değişir

Mail order ile cekilmis

Kredi kartından çekildiyse para yani kart bilgileri kullanılmış ise bankaların değil visa-mastercard kuralları geçerli oluyor genelde ve evet iade edilmesi yüksek ihtimaldir.

bankaya harcama itirazında bulunabilirsiniz. formları oluyor sitelerinde genelde. doldurup maille ilgili birime gönderebiliyorsunuz.

bankaya itiraz hakkın var. bunu hemen yap. vakit geçirmeden yapmalısın bu bir.
banka gerekli istihbaratı gerçekleştirdikten sonra olayı tespit edip, sana sözleşme koşullarına göre yanıt verecektir. bu yanıt senin lehine ve aleyhine olur. diğer yandan karara da güvenebilirsin.
bu iş akışı genelde kredi kartı harcama itirazlarında söz konusudur. ancak sen hacker'dan bahsediyorsun. bence derhal bir avukattan yardım alıp yasal işlemleri başlat. bu takibi avukat yapsın. 10bin euro az para değil!

dm

Bina

Soruyu anlamadim ama para biriktiriyorsan planin mantikli. Zaten daha once de bu konuyu konusmustuk. Nasil dertlerin var?

Zamanin varsa ITI'in ucretsiz derslerine de katil.

hiç dil kursuna gitmedim ama üniversite hazırlığı aynı kategoride sayacak olursak.
Mutlaka bir word list defteri yapın, öğrendiğiniz kelimeleri sürekli yazın ve hep daha fazla öğrenmek için çalışın. Bir de kelimeleri yazarken 5-6 sütun olsun mesela, kelimelerin farklı hallerini de yazın.
Mesela insist> ısrar etmek, insistence> ısrar(isim), insistent> ısrarcı gibi.
bu kelime için olmuyor da mesela bored>sıkılmış, boring>sıkıcı, boredom>can sıkıntısı mesela.
Birde eş anlamlı, karşıt anlamlı, olumlu/olumsuz sözcükler sensitive + insensitive, fortunately - unfortunately

Bol bol listening ve speaking yapın.
şurada da birkaç şey demiştim eksiduyu.ru

bu arada word list olayı gerçekten çok işe yarıyor, ben pek yapmamıştım, çok iyi yapan bir arkadaş okulun sonlarına doğru çok güzel konuşuyordu. Biz de konuşuyorduk ama o çok fazla kelime kullanabiliyordu.

@senolll güzel bir noktaya değinmiş. Ben öğrendiğin her şeyi yazmanı ve sürekli tekrar yapmanı tavsiye ediyorum. 5 yıl önce hazırlığı bitirdiğimde elimde çok güzel notlar birikmişti.

Kelimeleri preposition'lariyla ogren. Ornegin insist: israr etmek diye calisma, insist on: israr etmek diye calis. Bunun gibi kaliplar haline ogrenc. Ingilizcede buna chunk denir hatta kimi goruslere gore dili kelimeler halinde degil chunk'lar halinde konustugumuz iddia edilir. Ben de buna buyuk olcude katiliyorum.

Bir de buyuk olasiklila 7 ay sonra, okudugumu anliyorum ama konusamiyorum gibi bir sorunla karsilasacaksin. I - iki saniye sonra - have to - Hocam have'den sonra to gelir miydi? Hayir. O zaman I have - iki saniye sonra - eat(!) breakfast. seklinde cumlelerin olacak. Sinifta hocalarin tum ders boyunca gramer anlatabilir. Her ders speaking yapmazsaniz karsi cik. Ben speaking yapmak icin kayit oldum de. Otelcilikte okuma fazla yoktur sanirim. Onemli olan speaking.

Dizileri alt yazili da izleme! Dogrudan Ingilizce izle. ororo.tv bu sitede ornegin altyazilari kapatabiliyorsun. Sen otelde musterilerle konusurken onlarin yaninda altyazi gecemyecek. Bu nedenle senin amacin konusulan Ingilizceyi anlamak, dizilerin altyazisini okumak degil. Madem hirslisin, altyazisiz dizi de izleyebilirsin (pre-int bile olsan). Zaten dizilerin seviyesi genelde intermediate.

Ayrica speaking club'lar vardir. Onlara katil. Belki Turk olmayan hocalar o dersleri veriyordur.

Konusmaktan korkma. Yanlislarin olsa da konus. Seni dinleyen kisi Amerikali olmadigini biliyor, senden bu nedenle super Ingilizce beklemiyorlar. Ki unutma Turkce konusurken bile bir suru hata yapiyoruz. Hatta yaptigi icin kimse Turkce konusmayi birakmiyor. Sen de hata yaparsan umursama, onemli olan ne dediginin anlasilmasi. Hatta TOELF'da falan bile ne dedigi anlasiliyorsa bir suru gramer hatasindan kelime hatasindan puan kirilmiyor. Sen de korkma.

Traveller'ın dediği gibi preposition'ları öğren ama nerede nasıl kullanacağını da iyi öğren. Her yerde insist on olmaz mesela.

Örnek;
Greg still insists (that) he did nothing wrong.
Please go first - I insist!

Kaynak; dictionary.cambridge.org

6000 liraya SS olmaz. cbr125'i ss sayıyoran o başka. cross da o paraya herhalde xl200 gibi birşey olur.

iki tarzın sürüş karekteristikleri inanılmaz farklıdır. mesela fren yapma tekniği olarak birbirlerinden çok farklılar vs. vs. bambaşka dünyalar.

Önce ekipman ve eğitim öneriyorum.
Fb'ta motorail sayfası var, oraya yazarsan sağlam öneriler alabilirsin.

Gece vardiyasına kalmazsan, yani 08.00-16.00 çalışırsan ve 16.00'da işten çıkıp, 17.00'deki derse yetişirsen imkansız değil. 17.00'de başlayan ders bazen 22.00'de bitiyor. Minimum 8 saat iş + minimum 3 saat okul zor olabilir ama yapan var.

zorlar ama imkansız değil.

30-40 iş gününe hallolur.

Bence trollenecek bir sey yok, gayet normal soru sormus.tabi arkadas konuyu biraz "task" mantigiyla ele alinca komik olmus hafif.

stephen hawking falan kısa sürede halledebilir. bence günde 3 saat ile 2 ay.

nesi komik amk 1 sene diyin 2 sene diyin ama bi fikir verin. bi baltaya sap olamamış adam yorum yapmasın

ben almanca öğrendim. 2 yılda b2 denilen seviyeye geldim, haftada 2 gün akşamları 3'er saat kurs, haftasonu da kendim 6-7 saat çalışarak.
b2 upper intermediate mi ne oluyor işte.
bence ingilizce için en az 1 yıl, ispanyolca için ise 2 yıl diyelim temizinden.

hem türklere hem ispanyollara ingilizce öğretmiş biri olarak söyleme ihtiyacı duyduğum birkaç şey var:

1- orta seviye dediğin ingilizcen çok yüksek ihtimalle a2 civarındadır. speaking-listening-writing-reading içeren bir sınavla seviye tespitini yapmanı tavsiye ederim.cambridge'in sınavları seviye tespiti açısından çok başarılı. toefl ve ielts önermiyorum çünkü bu iki sınav bütün skalayı kapsarken cambridge sadece başvuracağın seviyeyi kapsar.

2- ingilizce seviyen tespit edildikten sonra eksiklerine bakılır. eksiğin gramerse kendi başına bile öğrenebilirsin. ama eksiğin özellikle konuşma ve yazmaysa yardıma ihtiyaç var.

3- eksiklerin de belli olunca bu eksikleri gidereceğin bir çalışma programı çıkarılır. o programı takip edersin. yine senin eksiğine, dil öğrenme konusundaki yatkınlığına, ne kadar açık bir insan olduğuna (bazı öğrenciler müthiş potansiyel barındırsalar da utangaç oldukları için konuşturmak zor olabiliyor) bağlı olarak değişir.

b1 sınavını geçecek ingilizcen varsa, sana yol gösteren biri varsa günde 1-2 saat çalışmayla yaklaşık 6 ayda b2 seviyesine gelirsin. tabii bunları ortalama kişiler için söylüyorum. daha çabuk veya daha yavaşsan süre değişir.

tek başına çalıştığın takdirde de deneme/yanılma sürecini sık sık yaşayacağın için 1 seneye yakın uğraşırsın sanırım b2 için. c1 ve ötesindeki seviye ise bol bol konuşmak ve yazmakla oluyor, c1'de öğreneceğin gramer çok az çünkü. ayrıca c1 seviyesi akademik ingilizce aynı zamanda, soyut düşünme becerilerinin de gelişmiş olması lazım. yani c1 sadece ve sadece ingilizce değil. türkiye'deki insanların çoğu türkçeyi b1-b2 seviyesinde konuşuyor, bu da şahsi gözlemim karşı çıkan olursa tartışmaya açığım.
----
biraz ispanyolca da biliyorum, sınava girmedim de b1'i bitireli epey oluyor b2'yi ya geçmişimdir ya sınırındayımdır. ingilizceyi c1'e çıkarttıktan sonra ispanyolca öğrenmek daha kolay olacaktır. ispanyolca hem türkçeyi hem ingilizceyi andıran bir dil belli oranlarda. ama isimlerin cinsiyeti olması, nesne zamirleri, dilek kipi, şart kipi, geçmiş zamanlar kafa karıştıracak konulardan ilk aklıma gelenler. ben bildiğim ispanyolcanın çok büyük bir kısmını ispanya'da öğrendim, burada o eğitim nasıl veriliyor bilmiyorum ama kendi tecrübemi şöyle anlatayım: 5 ay ispanya'da kaldım ve ingilizce konuşulmayan bir kasabada yaşıyordum. dışarıda geçen vakitte sürekli ispanyolcaya maruz kalıyordum yani, ve akşam işten çıkıp eve geldiğimde de bir iki saat ispanyolca çalışıyordum. bu şekilde üçüncü ayın sonunda b1 seviyesine ulaşmıştım. türkiye'de tek başına veya kurs/özel ders ile alacağın eğitimde 10-12 ay civarında b1 olursun diye tahmin ediyorum.

dil öğrenmek sabır ve irade işi. ne yaptığını bilerek çalıştığın müddetçe sonuç alacağını ben garanti ediyorum, ama istediğin yere ulaşmanın ne kadar süreceğini sana kimse söyleyemez.

Racki olan istasyondan alırsan ve tabi plakayla birlikte. Squat, bench, deadlift yapabilirsin. Full body çalıştırmış olursun.

Bu iş evde olmaz kardeşim paraya yazık. İlk hevesle kuran herkes millete bulaştımaya çalışıyor. Sahibinden senin gibi hevesli gençlerin ilanları ile dolu.

@gözü açık sevişen yahudi

salon yok abi civarda, 1- 2 saat spor yapmak için 3 saat yola harcayamam ki salonada gittim zamanında dumbell sehpa ve bar dışında bişey kullanmazdım makinalarla işim olmaz , neden evde olmaz açıklar mısın

bu iş evde o leş salonlardan çok daha iyi olur. bende bu aralar benc, barfiks demiri ve dambıl dışında ne alayım diye araştırıyorum. evde yapmak hem hijyenik, hem alet sırası yok, aptal saptal insanlar yok, kalk salona git soyun giyin yıkan olayı yok.

salonla ev arasında ne fark var? evde yeterli alan varsa ha ev, ha salon.

decathlon'dan şu bench,
www.decathlon.com.tr
ve hepsiburada'dan şu dambıl seti
www.hepsiburada.com

birkaç saat önce elime ulaştı. bench harika. kurulumu kolay oldu. dengesi, rahatlığı çok iyi. açısı ayarlanabiliyor ve göğüs, üst göğüs, ön omuz, omuz, ön kol, arka kol ve temel karın hareketleri de üzerinde yapılabiliyor. bench ile yapılan bacak hareketleri de var ama bacak çalışmayacağım. katlandığında ütü masası boyutuna iniyor.

dambıl seti 40 kilo. ben vg'ci değilim, bu yüzden iki tarafa 20'şer kilo alıp göğüs ve omuz press yapabiliyorsam bu benim için gayet yeterli. (omuzda o da çıkmayabilir)

dambıl setin tek sorunu, plakalar döküm olmadığından çok büyükler. yani dökümde 20 kg çekecek boyutta bir plaka, bu sette 5 kg. pratik değil. bir de kelebekleri plastikten yapmışlar. hiç gözüm tutmadı, sağlam görünmüyor ama bakalım..

ağırlıklar böyle elimin altında olunca ne değişecek bilmiyorum, onu da göreceğim.

toplam maliyetleri 400 TL. salona haftada bir gittiğimden hocayla anlaşmalı olarak 40 TL ödüyordum. 10 ayda kendini amorti edecek.

Seviyen ilerledikçe daha fazla masraf yapman lazım. Alt kat komşularından küfür de yiyebilirsin.

İş Kanunu izin vermiyor böyle bir şeye. Yasal olarak yapamazsın. Onun dışında alternatifler şunlar:

- İşveren, ileride aleyhine kullanılabilme ihtimalini düşünüp karşı çıkar.
- Hafta sonu yapılan çalışma yoğunluğu ile hafta içi yapılan çalışma yoğunluğu denk olmadığı için hafta sonu çalıştırıp, hafta içi izne karşı çıkar.
- Çalışılan iş kolu hafta içi ve sonu ayrımı olmayan ya da hafta sonu daha yoğun olan bir iş ise, yukarıdaki maddeye rağmen risk alır izin verir.

Büyük ihtimalle karşı çıkar yani. Ücretli ya da ücretsiz izin önerisi ile dönebilir.

Günlük hayatta işine yarayabilecek kadar belki öğrenebilirsin ama okuma, yazma, konuşma konusunda pek faydası olmaz. Bence dizi ve filmden İngilizce öğrenmek İngilizce eğitimi aldıktan sonra dili pekiştirmek için yapılacak bir iş. Gramer ve yeterince kelime bilmeyen adam kendini diziyle geliştiremez kolay kolay. En azından B1 seviyesi olmalı.

duyarak öğrenme diye birşey yok mu ?
bebeklere gramer mi öğretiyorlar ?

Bebeklerin dil öğrenme mekanizması farklı. Onlar daha anne karnında sesleri algılamaya başlıyorlar. Zekaları çok daha berrak iken dilin mantığını kapıyorlar. Yaş ilerledikçe bu mekanizma kayboluyor. Duyarak öğrenme diye bir şey var ama bunun için bazı şeyleri sürekli duyman ve o şeyleri hep anlamaya çalışman lazım.

güzel kıvırdın

kiviracak bir sey yok. gercekten de bebeklerin dil ogrenisi ile yetiskinlerin dil ogrenmesi farkli. Hatta "critical period" denilen bir sey var, bir cocuk 3-4 yasina kadar ilk dilini ogrenmezse (ornegin ormanda buyurse ki ornekleri var, veya manyak anne babalar tarafindan kapali odalarda iletisimsiz yetistirilirse ki bunun da literature malesef ornekleri var) bir daha omru boyunca dil ogrenemiyor. anadili olmuyor, cevresiyle iletisim kuramiyor. bebekken olan bu durum bir tren, bu tren kalkmadan dili ogrendin ogrendin yoksa ogrenemiyorsun. Gelse biri sana her gun ayik oldugun her saniye dil dersi verse bile ogrenemiyorsun, denendi, olmuyor. Dogduktan sonra dil ogrenme insanin beynin gelisiminin temel bir parcasi. Bu treni bir kere kacirdiktan sonra beynin gelisimini geri sarip dili ogrenemiyorsun.

bebekler - cocuklar belli bir yasa kadar dili sadece cevrelerini gozlemleyerek ogrenebiliyorlar anadilleri seviyesinde (ki anadilleri oluyor bu zaten). Beynin plastisitesi yetiskinlerde ayni degil o yuzden ayni numara 20 yasindaki birinde islemiyor.

günlük konuşmanı geliştirebilirsin ama bu kesinlikle akademik olmaz. bir haftadır oturmuş yds çalışıyorum ve inanmıyorum bu kadar kompleks olduğuna senaryoların. biraz kelime bilgin olsa bile adamın ne demek istediğini anlıyorsun ki genelde replikler bile simple present, simple past ya da simple future. bunun diğer altları falan hiç değil.

ben belki fazla abartıyor olabilirim ama eminim ki akademik anlamda geliştirmez.

@docrivers, he aynen kıvırdım. 20 bilmem kaç yaşından sonra günde 15 saat dizi de izlesen hiçbir şey öğrenemeyebilirsin. Bu işler böyle.

düz izlemek fayda etmeyebilir ancak bilmediginiz kelimeleri not alip daha sonra uzerine calisirsaniz, uzun cumleleri not alip gramer yapisi daha sonra incelerseniz ve bol bol da sarki cevirileri yapip oradaki cumleleri hazmederseniz gelisir. cekirdek yerken izlerseniz gelismeyebilir.

Garson olarak vs çalış. Sıkıntı yapıcaklarını zannetmiyorum. Yaparlarsa bidaha ne zaman görüceksin ki? Senin çalıştığın sektörden farklı bir sektör olduğu için olumsuz etkilenmezsin.

@powerpufgirl memlekette garsonun bile deneyimlisini istiyorlar

Bir tane bara gidip garson olacaksın.

Okulu dondurmak mantıksız geliyor ama asıl soruna gelecek olursak kasım ayında gidersin. Ben de mezun oldum arkadaş sormuş askerlik şubeye en erken kasım tertibiyle gidersin demişler, bir önceki tertip için son başvuru mayıs ayının sonuna kadarmış

Okulu dondurup askere uzun donem gelmek gibi bi salakligi en erken kasimda yapabilirsin.

tosunpaşa +1

çok pişman olursun.

En erken Kasım'da gidersin ama hayatında verdiğin en boktan kararlardan biri olabilir benden söylemesi.

Sağlam.

Zohan'a bulaşma tarz aynı ama pek sağlam değil.

www.sahibinden.com

Ps4 oyun takas veya alım satım için en iyi dostun Letgo. Fiyatlara bakarsın ama Last of Us + Uncharted için büyük ihtimalle 120-130 TL alırsan alırsın.

Eylül'de 2k18 çıkacak, o tarihten sonra 2k17 30-40 liralara düşecek. Önümüzdeki ay ps plus ile nba 2k17 nin ücretsiz verileceğini düşünüyor çoğu kişi (geçen sene haziranda 2k16 verilmişti). O yüzden bence hiç bu takasa girme.

yutuptan karşılaştırmalı test videoları izle. müzik tarzına göre değişir. jbl duptıslarda iyiyken sony gıygıylarda güzel. ben daha yeni sony srsxb3 aldım, şarj süresi (24 saat) en önemli etkendi alırken ama ses kalitesini çok beğendim. odamda değilsem eğer, mutfak /banyo yanımda gezdiriyorum sürekli. ek olarak şark süreleri yaklaşık %30 ses yüksekliğinde alınan rakamlardır, benimki %30 seste 23 saati görürken son seste 4-5 saatte bitiyor şarjı düşün. açık alanda kullanacaksanız bunu da dikkate alın.

sony'yi test etmedim ama jbl'in sesi efsane. basları gümbür gümbür, ebatlarına göre gerçekten başarılı bir sesi var.

Ben LG P5 NP5550 kullanıyorum, jbl'in yanında oyuncak gibi kalıyor.

modemin ayarlarından kablosuz ağın kanalını değiştir. izin veriyordur değiştirmeye tahminimce. 1-11 arası kanalları seç. 12-13 varsa uzak dur onlardan.

laptop başka bir modemi görüyor mu peki?sadece senin modemi mi görmüyor?eğer öyleyse modeme reset atman lazım.ya da başka bir aletle modem arayüzüne erişmen lazım.

Erişsem be yapacagım. Laptop yıllardır gördugu modemi artık gormuyor baska modemleri görüyor

modemi ve ağı unutup, modeme de bir reset çakıp deneyin bakalım. reset çaktıktan sonra kullanıcı adı ve parolasını değiştirmeden, fabrika çıkış hali ile kullanmayı da deneyin.

anadolu hayat'ta benzeri bir durum yaşadım. dondurduktan sonra direk çatır çatır çektilerdi parayı. Ben de durumu bildirince, parayı iade ettiler. Şöyle düşünüyorum: Yasal olarak parayı iade etmeme hakları olsa idi kesinlikle etmezlerdi bana parayı demek ki yasal olarak senin o parayı geri alma gibi bir hakkın var. (dediğim gibi tam emin değilim) bi' şubeye gidip görüşmen daha sağlıklı olur sanırım.

Giris aidatini cekmistir. Cektigi giris aidatiysa alamazsin.

aytintili isleyisi bilmiyorum ama sik sik uykusuz kalan biri olarak 24. saatten sonra halusinasyon (ses, goruntu) basliyor bende.

dmt'nin uykuda (veya ölümde veya doğarken) salgılandığı henüz kanıtlanmamış bir teori.

görevlisine göre değişmekle beraber bir ihtimal sorun cıkmaz.

soylersin sinavim vardi diye, bisi olmaz. en fazla biraz fazla beklersin.

Manyaklık. Yapma.

@cesario Türkiye'de de öyle, ağzına bakılıyor içmiş mi diye

@docrivers sana sözüm yok, ne denmesini bekliyordun ki

oo ciyo baba. originals serisine bak

Baktım bulamıyorum

ben anlatayım hocam.

enstantane: perdenin açılıp kapanma hızı. ne kadar uzun süre açık kalırsa film o kadar çok ışık alır. enstantane değerleri (1000, 500, 250 vs) 1 saniyenin böleni şeklindedir. yani 1000 ayarında perde, 1/1000 sn açık kalır. değer büyüdükçe pozlamanın süresi azalır. ideal ışık ortamlarında genelde yüksek değerler kullanılır. karanlıkta çekim yapmak istendiğinde daha düşük enstantane değerleri seçilir. daha düşük enstantane değeriyle filmin maruz kaldığı ışık miktarı artar fakat bir tripod vasıtasıyla makineyi sabitlemediyseniz eliniz titreyeceği için netlik sıkıntısı çekersiniz.

diyafram: buradaki değer diyafram açıklığı değerleridir. küçük değerler diyaframın en açık olduğu değerlerdir. diyafram değeri ne kadar küçükse, objektiften o kadar çok ışık geçer. az ışık alan ortamlarda diyafram değerini küçülterek filmi daha çok ışığa maruz bırakabilirsiniz. ayrıca diyafram alan derinliği ayarını da sağlar. düşük diyafram değerlerinde arka plan flu olur. diyafram değeri büyüdükçe arkada net olan mesafe artacaktır. eğer az ışıklı bir ortamda çekim yapıyorsanız, ışık almak için diyafram değerini küçülttüğünüzde fotoğrafta netlik sıkıntısı çekebilirsiniz. çünkü netleyeceği alan çok kısıtlı olacaktır. o yüzden küçük diyafram değerleriyle çekim yapmak biraz zordur.

asa: dijitaldeki iso'ya denk gelen bir değer. filmin hızını belirtir. yüksek asalı filmler ışığa karşı daha duyarlı olur. çabuk pozlanır. normal kullanım için 100-400 asa filmler tercih edilirken kapalı alan çekimleri için 800-1600 asa filmler kullanılabilir. değerleri tamamen atıyorum, 100 asa ile güneşli ortamda çekim yaparken enstantaneyi 250'ye ayarlıyorsanız, 400 asa ile çekim yaparken 500'e ayarlamanız gerekbilir. asa değeri arttıkça grenlenme sıkıntısı ortaya çıkabilir. o yüzden başlangıç için 100 ya da 400 asa idealdir.

pozometre: objektiften geçen ışığın miktarını ölçen cihaz. fotoğraf makinesinin modeline göre değişmekle birlikte, vizörden baktığınızda görürsünüz. makinedeki filmin asa değeri ve seçtiğiniz enstantane hızına göre kullanmanız gereken diyafram değerini verir. genelde bir ibresi vardır ve bu ibre ortada olduğu zaman ideal ayarlar yapılmış demektir. fakat genelde eski makinelerde bozuk olur. çok da güvenmemek gerekir.

Eger foto acilmiosa bahsettigim yer asa ayarlarinin oldugu yer deklasnorun yanı makina fx7 yashica fx3 ile aynı tasarım

Enstantane/iso çarkının ibrelerini çıkarmişsiniz uygun şekilde yerine takilirsa sorun olmaz.

Takılır onlar takılır. Takamazsan da sırkeci tren garının karşısındaki tarihi bina var ya onun karşısındaki bina da Mustafa Demirtaş var tamirci. Yashicalardan anlar. Diger problemlerin için de ondan yardım alabilirsin.

schengen vizesiyse 3 ay öncesinden itibaren başvuru yapabilirsin. Yani son 2-3 haftaya bırakma da ne zaman yaparsan yap hiç farketmez bence

20 nisan gibi başvur. 2 ay öncesi idealdir.
evraklarını hazırla o tarihe kadar. acele etme.
ha hazırsan gidip başvurabilirsin ancak vize başvuru merkezleri genelde çok erken diyerek eleştiriyorlar.

Glisemik indeksi daha düşük besinlere yönelebilirsiniz 100 -120 gr makarna 370 - 430 kcal yapıyor. yüksek bir kalori değeri besleyicilik yönündenden düşük.

Bunun yerine bakliyat ürünlerini tüketmelisiniz. Makarna yiyip tekrar acıkmak yerine bakliyat tüketip kan şekerini yükseltmesi daha yavaş ve daha sağlıklı.

Glisemik indexi biliyorum ama sonucta en az 300 kalorinin yakıldığı bi antrenman yapıyorum. Pek anlamadıgım icin sordum. Makarna bana yetio spor enerji konusunda bi problem yok ama 400 kaloriyi makarnada aldim.hop kilo veremezsin diyebilir misin

soğuk makarnanın glisemik indeksi, yeni pişirilmiş sıcak makarnaya göre daha düşük. ayrıca önce soğutulmuş ve sonra tekrar ısıtılsa bile aynı düşüklük devam etmiş. yani dinlenmiş bir makarna yemeliyiz. bilimsel bir yerden okudum. kaynak yok. hatırlamıyorum.

(Erkek okduğunu varsayıyorum) Benim gibi çöp adamlardan hiç hoşlanmayan, "şöyle biraz ele gelecek, insana güven verecek" tarzındaki kadınlara göre çok iyi durumdasın.

Bu kadar çok proteinli beslenme seni hasta etmesin dikkat et. Önemli olan sağlıklı yeterli ve dengeli beslenmeyi sevmek, bunu hayat tarzı ve beslenme alışkanlığı haline getirmek. Eh, sen de şimdiye kadar haydi haydi irade kullanıp proteinlerle bol bol muhatap olmuş bir adam olarak bence bu dengeli beslenme işini çok sevebilirsin ve harekete de devam ederek, belki haziranda değil ama 2018 başında 75'i bulabilirsin. Önemli olan o kiloya sağlıklı olarak ulaşmak.

Haftanın 5 günü 2 saate yakın spor yapıp 1000/1400 arası kalori almayla hazirana kadar hayatta kalman mucize olur.

Angelus +1

2800 kalori yakıp 1000 calori alarak haftada 5 gün 2 saat spor yapman imkansız abi yataktan kalkmazsın o kalan enerji ile, hesaplamalarda bir sıkıntı var bence.

2000 kaloriye çık en az.

kilodan ziyade yağ oranı önemli. yağ yaktıktan sonra zayıflayacaksın. sonra yine bu kiloya ulaşacaksın ancak kas olarak.

Ya tamam rakamlar yanlış olsun. Haziran sonuna kadar 75 76 hadi 77kg . Bu rakamlar bi sekilde yakalanır mı. Imkansiz mı

Annem sıkı diyetisyen takibiyle, arada yürüyüşler yaparak, 15 günde 4.5 kilo veriyor. Yarın tekrar gidecek. 9 kiloya ulaşmış olmasını hedefliyoruz.

Protein ağırlıklı beslenmeyle alakası yok işin. Ultra sağlıklı ve dengeli beslenmeyle alakası var. ve tabii ki spor...

İmkansız değil bence.

Ben 100 kiloyken 0 spor sadece kardiyoyla 2 ayda 10kg vermistim kac sene önce. Kas kaybederek kilo vermek kolay bu sefer kaslar kalsın istiyorum bakalım . Karbonhidratı arttirim diosunuz o zaman anladım

sentetik tatlandırıcı

sakarin gibi düşün

Protein tozlarında aspartam kullanılıyor tatlandırıcı olarak, aspartam da enerji içermeyen tatlandırıcılardan. Kalorisi yok. O nedenle karbonhidrat olarak değerlendirilmiyor.

Abi aspartam dan daha zararlı ne var dünyada . Kısaca tozlara aromayı katan şeyler leş gibi ürünler

Adamlar keyiflerinden katmıyor ki, kullanıcı öyle istediği için katıyor. Tatlandırıcı olmadan protein tozu kullanan çok yok, tatlandırıcı olmayan protein tozları da var ama tercih eden çok olmadığı için çok satılmıyor. Bir de protein tozunda servis başına 1 gram şeker düşüyor, halbuki günlük hayatta tüketilen diğer ürünlerde bunun kaç katı kullanılıyor kim bilir. Salçada bile aspartam var. Protein tozu bu bakımdan çok masum kalıyor.

haftada 5000-6000 miligram sentetik testosteron hormonu alan var (normal bir erkek 40-50 miligram üretir)

bu adamlar protein tozunun içinde ki tatlandırıcıya bakar mı?

mesela: youtu.be

Aslında tuzsuz lor peynirinden her türlü ev yapımı, isteğe göre tatlı tatsız, aromalı aromasız shake yapılır, tozuna filan gerek kalmaz ama ben bulamadım tuzsuz lor peyniri :( belki bilen varsa satan bir yer önerir diye buraya not düşeyim.

Bu arada protein tozundaki 1 gr karbonhidrattan bile kaçan arkadaşlara obsesif spor yaşamlarında mutluluklar dilerim (zaten uzun sürmeyecek :)

@docrivers @angelus

protein tozu zararlı demiyorum fakat protein tozu alakalı bir şey söylenirken devamlı daha kötü bir şey üzerinden örnek veriliyor, bu da onun iyi bir şey ya da zararsız bir şey olduğunu kanıtlamıyor maalesef :(

olm manyakmısın nükleer reaktörde bile plütonyum var, protein tozunda tabiki aspartam olucak asafuasf