Ekşi Duyuru

En güzel amfi halide Edip(a2 idi sanırım) , 5. Katta, çıkıp cam kenarına oturup manzara izle. He bi de Batı dillerinin kanadından fen'e geçişteki merdivenin başındaki çatlak tuğlayı biraz sert ittir, açılan geçitten merkez kütüphaneye ulaşabilirsin.

ders calismaya su urunlerinin kantinine in, hem bahce icinde ferah, hem de fen bolumu diye galiba pek goygoy yapmiyolar guzel guzel calisirsin :)

2. Katta bi taraftan diger tarafa gecilmedigini ogrenmek uzun zamanimi almisti. Tuvalete girmek icin bir ust kata cikip dolanip tekrar asagi inmek gibi salak seyler yapardik, yazin serin olurdu, kisin kicimiz donardi. Ama guzeldi be asdff

ay ayrica ogrenci isleriyle iyi gecin, kemal abi'yle tanis, senin bolumden de o sorumluysa baklava filan ismarla gonlunu hos tut.

Kemal abi harcını yatırmamışsan arayıp uyarıyor la resmen "evladım harcı unutmuşun bak bugün son gün, hadi göreyim seni bak bi daha yapma " diye, böyle bi adam yok o kampüste!! Yok derken ciddi manada yok, geri kalan memurlar işini yapmamak için kırk takla atıcaklar, sana özel değil merak etme.

hergele kapalıydı en son. orası da açılsa tadından yenmez.

orada 4.5 yılım geçti, fakülte gözümde tütüyor. kıymetini bil.

Lise diplomasını her üniversite istemiyor mu ya? Aslını götürmen lazım diye biliyorum ben.

dostum 4. universite bu, lise diplomamın nerde oldugu belli değil

O seksi adama de ki "iki bira ictin maymuna dondun hemen"

seksi adam diyor ki ''maymunluk karakterde olmasın. gerisi yalan.''

Evlenmem,üstü ile de evlenmem. Herşey dengi ile güzel ilerisi kesim problem.

evlenmem, iliski de tercih etmem.Düsük statüdekilern daha cok salça olma ihtimali ve sıkıntı cıkarma ihtimali yüksek gözüküyor benim icin.

Statü kavramına inanmıyorum. İlişkilerde tencere-kapak uyumu olmalı. Kız çok zekidir ama sosyal yönü zayıftır. Hiç espri yapamaz. Sıkıcıdır. Erkek çok eğitimli değildir ama ağzı iyi laf yapar. Kız onunlayken kendini mutlu hisseder. Erkek kızdan faydalanır, kız da erkekten. Böyle ilişkiler daha gerçekçi oluyor.

ERkekler için genelde pek sıkıntı olmuyor.

Ama kadınlar her şekilde kendilerinden düşük eğitimli/malvarlıklı olanları adamdan saymadığı için, bir yaştan sonra yalnız kalıyorlar.

Davul bile dengi dengine hayat Türk filmi değil maalesef

İnsanların kendilerini gelistirmelerinin universiteyle falan alakasız olduğunu iddia edemem. Ama yapan adam üniversite okumadan da yapıyor. Yapmışsa da gözlerinden öperim. hatta ' HER YERİNDEN OPUYORUM RUSTU' . bir kadın olarak bunlar benim için kriter değildir. Tamamen kişiyle alakalı bir durum.

Gonuller bir olsun gerisinin ne onemi var diyen biriydim. Avusturyali cam ustasi bi sevgilim oldu fjfhh en basta "camci filan, meslek okulu mezunu ama kafa inanilmaz uyuyo, gece cijiyoruz, sohbet akiyor" vs idi. Sonra ise vakit gectikxe politika vb de konusmaya basladik ki i-ih o tip konularda ve arkadas cevresini de iyice taniyinca asiri sogudum ve ayrildik.

Bence olmaz yani, fikrim degisti.

statüye inanmıyorum +1

babam ilkokul mezunu, günümüz şartlarındaki üniversite mezunlarının birçoğunu 5'e katlar, 3'e böler. annem de lise mezunu bu arada.

ben isviçre'de doğdum büyüdüm, bir kez oralı bir insandan duymadım ki "ay eşim doktor, avukat olsun". türkiye'de etiketlere gereğinden fazla önem veriliyor, gelecekteki sevgilisiyle ilgili beklentisi sorulduğunda kadınlar etiketleri sıralamaya başlıyorlar. sonra etiketlere uygun birisini bulup, bir süre sonra ya şiddetli geçimsizlikten ayrılıyorlar ya da evlenip mutsuz oluyorlar.

adamı işe mi alıyorsunuz kuzum, diplomasını ne yapacaksınız? kendi adıma konuşacak olursam, karşımdaki kim olursa olsun ne olduğuna değil, elindeki imkanlarla nelere ulaştığına bakarım. yıllarca özel ders almış, iyi okullarda okumuş , orta vasıfta bir üniversitede ot gibi okumuş insan mı denk bana? değil işte. asıl özgüvensiz kitle onlar.

statucu degilim, olandan da hazetmem. iki insanin birlikte olabilmesi icin gereken birtakim sartlar vardir, bu sartlar saglanmadikca isterseniz skalada en esit statuye sahip iki insan olun, yine olmaz.

Erkekler nefese bakmıyor kardeşim. Eğitimli, deneyimli ve donanımlı genç bir insan olarak dengim biriyle birlikte olmayı istemek benim de en doğal hakkım.

kadınların çoğu için: (bkz: hipergami)

erkekler kendileri çok zeki-entelektüel değillerse ve kadın güzelse evlenebilirler. Hani bi Celal Şengör-İlber Ortaylı gidip genç hiçbir şeysiz kızla evlenmez ama Acun Ilıcalı 18 yaşındaki üniversite öğrencisiyle takılabilir.

bir de bu statü farkından ziyade hayata bakış açısıyla da alakalı. mesela doktorlar genelde doktorlarla evlenir, öğretmenler öğretmenlerle. bunun nedeni statü, maaş farkından ziyade benzer hayatları olduğu içindir. bu yüzden lise mezunu biriyle üniversite mezunu biri arasında ciddi hayat farkları olacağı için evlilik zor olur. bu fark yoksa sıkıntı olmaz bence.

aynı sorun..
lise diplomam ilk ünide.
demin öğrenci işlerini aradım edebiyat fakültesi. açmadı kimse.
ekayıt yapamıyorum 2008 öncesi olduğu için.
lise diplomam yok, üni diploması var.

kayıt olamayacak mıyız bu halde?

Öğrenci belgesi götüreceksiniz. Mezuniyet belgesi de olur.

Sigara ikinci kişiliktir

ciddi kuşak farkı olacak ama keyifli olur bence:) onlar için yeni olan çok heyecan duydukları bir çok şeyi sen olgun abi tadında karşılayacaksın. bir nevi tiyatro seyreder gibi.

amca olmasa da abi irisi olduğun kesin, öyle bakan olacaktır:) ama karizmatik bulan, akıl danışan da olur.

takıl işte.

ne okuycan?

bizim okulda afla sonradan gelenlere teyze falan diyoduk :/

dışlamak değil de sürekli beraber takılamayacağınız kesin :)

çoluk çocuğun içinde inci gibi parlayacaksın. ben o yaşta olsam seninle takılırdım.

cabiday okul bölüm neydi?

Öğrencilerden daha çok hocalarla ilişkini düşünmen daha doğru sanki. Herkes derse gelip zeka durumuna ve potansiyeline göre alacağını alıp gidiyor en nihayetinde.
28-29 yaşında hocaların olacak :)

Hocalarla daha iyi bir iletişimin olacak ama üzerinde daha fazla bir baskı olacak. 18 yaşında bir çocuk aptalca bir soru sorduğunda anlayışla karşılaşıyorum ama 30 yaşında, hatta 39 yaşında bir öğrencim vardı, birisi saçmasapan bir soru sorduğunda biraz tuhaf oluyorum. Sizden beklentimiz daha fazla :) Bazen anlatılanı daha iyi ve öabuk kavrayacaksın ve soruların da ya da tartışma katılmaların da ona göre olacak. Çocukların öğrenmelerinin önünü kesecek kadar söz alıp da zaman çalma, çıkışta hocayla konuş :)

Sana onlardan biriymiş gibi davranan bir kaç kişi ya da bir grup olacak, yaş farkını hissettirmeyen, onlarla arkadaş olacaksın. Onlar da dersi tekrar alan kişiler olacak. Kolay gelsin.

Kuşak farkı falan olmayacak. Sosyal medya sayesinde şu anda sadece tek bir kuşak var. Kimseye artistlik yapma. Yaşın büyük diye kimse sana saygı duymak zorunda değil. Sınıfında olan herkesle eşit seviyedesin. Ne geride kal, ne de önde ol. Senden daha genç olanların enerjisinden faydalanmaya bak. Zaten makine, inşaat gibi bölümlerde yaşça büyük insanlar hep olur. Hayırlı olsun.

Polislikten emekli olup hukuk okuyup avukat olan birini tanıyorum. Abi zor olmadı mı ya deyince yok lan süperdi demişti. Tabii bu adam tabiat olarak rahattı biraz sen de asgari düzeyde rahatlık sergilersen keyifli olabilir senin için. Tabii bir de ekonomik durumlar önemli bu noktada en nihayetinde kendi kendini okutacaksın.

@shadowcat
orada öğrenci olarak bulunan her bir kişinin (yaşı büyük de olsa) eşit (saçma da olsa) soru sorma hakkı olduğunu düşünüyorum. kaldı ki yaş büyüdükçe öğrenmek güçleşir.
yani yaşı büyük olanların daha çok soru sorma hakkı var bence.
saygılar.hörmetler.

@supermatik, soru sorma hakkı tabii ki var canım, herkes eşit. Ama en azından, Humanities, sosyal bilimler ve de siyaset bilimler alanlarında hayatla biraz daha içli dışlı olmuş, daha fazla şey öğrenmeye, hem pratik hem teorik, fırsatı olmuş insanların biraz daha bağlam dışına çıkmadan, daha iyi soru sorması gerektiğini düşünüyorum.

30 bine kadar acarlarsa, yastan tutarsa 1-2sn bile dusunmeden yaparim. 30-40 arasini dusunurum. 40tan fazlaysa yapmam.
3 aya duserse yine dusunmeden yaparim.

bakis acim: uzerine oyle cok dusunmedim ama su an cok sacma bir sistem. askere gidenlere para veriyor olsa, bedelli yapanlarin parasi onlara gidiyor olsa mantikli olurdu bana kalirsa.

i.ytimg.com

asker olma fikrini çok seven birisi olarak bedelli isteyenleri anlayışla karşılıyorum. mantığım çok basit: herkes aynı değil. askerlikte vatan kurtarılmıyor. kaldı ki bedelli yapanlar eşek yüküyle para ödüyor, mesele illa yarar sağlamaksa yine bir şekilde devlete katkıları oluyor. adam atış talimi yapmıyor ama yapan askeri finanse ediyor mesela kısmen. herkesin kendi tercihi.

ben son zamanlarda iyice ısındım bu mevzuya, herhalde biraz da "benden bir bok olmaz" hissinin neticesi olarak ama türkiye'de hal böyleyken askere gitmek istemiyorum. mezun olduktan sonra ukrayna ordusuna girerim belki, alıyo şapşikler.

349 kd.

ben askerden geldikten sora bedelli çıktı. gitmeden çıksa parasını verir bedelli yapardım. askerlik yaptığım 5 ay boyunca askeriyeye hiç bi faydam olmadığı gibi üstüne bi de yiyecek, giyecek büssürü zarara soktum askeriyeyi. o süre içinde çalışmaya devam edip vergimi ödeseydim devlete daha faydalı olabilirdim.

Ben bedelli yaptim mesela. 31 yasindaydim 18 bin lira verdim. Askere gitsem isimi birakacagim icin kaybedecegim para daha cok olacakti.
Cok cok cok iyi de bi' torpilim vardi ustelik. Ama yine de hicbir zaman askere gitmeyi ne istedim ne de dusundum. Etrafimda da kimse bos beles demiyor. Bedelli yaptim diyince vaay yirtmissin ne guzel diyor herkes.

Ben bedelliyi sonuna kadar destekliyorum. Erkek olsam o ne der bu ne der diye bir saniye bile düşünmeden bedelli yapardım. Hatta param olmasın gider kredi falan çekerdim yine yapmazdım askerlik.

Bedelli çıkarsa ve yaşım tutarsa, sağdan soldan bir şekilde borç harç toplar, askere gitmem.

5.5 Ay boyunca özgürlüğümün elimden alınması fikrine dayanamıyorum.

Profesyonel ordu +1.

Ayrıca kaç gelişmiş ülkede zorunlu askerlik kaldı, 5.5 ay boyunca kamu hizmetine versinler yapayım.

çıksa yapmak isterim.

askerlik eğitim yeri ya da halkı tanıma yeriymiş ama bence hayır öyle olmamalı. Çin'de mesela herkes (kız ve erkek) liseden sonra 2 hafta mı ne askerlik eğitimi alıyor, bizde 9 ay olsun mesela? Lise bitince "herkes" yine okullarda harita okuma(sağlam bir coğrafya eğitimi), zor durumlarda hayatta kalma, atış yapma hatta belki dövüş sanatı vb. dersler alsınlar (patates soyma değil, kantin işletme değil) sonra üniversiteye girecekse girsin. Böylece ileride "işimi bölüyor" olayı da oluşmasın, "çocuğumuz orada öldürülür mü" olayı da olmasın çünkü o işleri profesyonel askerler yapıyor olsun. Ama herkes öyle bir "eğitim"den geçsin ve özgüveni yüksek kendini koruyabilecek insanlar olsunlar. Benim mantıklı gördüğüm şey bu.

6 aylık maaşımdan daha ucuzdu, bedelli yaptım. kafa da rahat.

fikrim büyük bir adaletsizlik olduğu yönünde. gerçi zorunlu askerlik kadar büyük adaletsizlik değil ama, gene de yaptığım bildiğin ibnelik.

ama tatlı geldi.

kız darbeci misin yoksa askfjd kilo vermek o kadar zor bi şey değil ki. az idareli ol, sağlıksız şeyler yeme, haftada bi öğün kaçamak yapma hakkı ver kendine, tamam.

darbeci kardeş capsi aldım savcılığa veriyorum.

koşarsan vermem. ehe.

e var zaten boyle bisey, bootcamp deniliyor, gavurlar yapiyorlar yillardir, kesin turkiye'de de yapan vardir.

Hobi olarak markette çalış ya da sucu ol.

inşaata gir yevmiye de alırsın. duvarcılığı tavsiye ederim

O kadar çok kitap atmayın yoksa hiç biri bitmez.

iü'de çinçe ya da korece bölümü olduğuna emin misin?

Chinese

@keegan :bu sene açılıyor

bu kafayla okuyorsan, ispanyolca dışındaki bölümleri muhtemelen bitiremezsin bile. çince, korece ya da rusçayı HAKKIYLA öğrenmek çok çok ciddi efor ister. koreceyi bilmem de çince ve rusça okuyan yakın arkadaşlarım oldu. rusçada başarılı olan çocuk her gün vk'da 1600 tane rusla google translate aracılığıyla yazışmaya çalışan, babasını kendisini rusya'ya göndermezse evi yakmakla tehdit eden, adanmışlık konusunda çığır açmış efsane bir troll'dü. çince okuyan da çinceyi gerçekten seviyor ve yanında çince alıştırması olmadan adım atmıyordu. buna rağmen 20 yılda falan bitirebildi sanırım.

yok illaki zorluk/getiri dersen ben ispanyolca derim. hem öğrenmesi nispeten kolay, hem iü'deki bölüm iyi (en azından ben okurken iyiydi) hem de çok geniş bir coğrafyada konuşulduğu için iş imkânı konusunda fayda sağlayabilir.

korece konusunda bilgim ya da fikrim yok.

çince iyi bilene çok müthiş paralar kazandırabilir ama öğrenmesi AŞIRI ZOR. üstelik bu işten büyük para kazanmak istiyorsan çinlilerle, çin kültürüyle, çinceyle geçecek ömrün. böyle bir şeye hazır mısın? çin'i seviyor musun? kültürlerine, yaşam tarzlarına ilgin var mı?

rusça önemli bir dil ama benim gördüğüm kadarıyla öyle ahım şahım para kazandırması gibi bir durum yok, şansa bakıyor biraz. bir türk olarak petrolcü, doğalgazcı ya da inşaatçı değilsen rusya'yla pek işin olmaz. ha çok iyi yerlere de gelebilirsin ama böyle liseli gibi "haftada 2 saat çalışıp çok para kazanayım" mantığıyla bölüme girersen muhtemelen rusça falan öğrenemezsin.

o yüzden illa böyle saçma bir şey yapacaksan ispanyolcayı tercih et derim, aksi takdirde (eğer duygusal yönü çok zayıf bir robot değilsen) diğer bölümlerde başarısız olursun, muhtemelen mezun da olamazsın.

Bildiğim kadarıyla İstanbul Üniversitesi'nde İspanyolca bölümü için hazırlık yok. Bu da baya büyük bir sıkıntı demek; çünkü lisans eğitiminin yarısını zaten dili öğrenmekle geçiriyorsun. Her şey yarım yamalak kalıyor. Ayrıca bu söylediğin bölümler dil ve edebiyat, öyle değil mi? Bu durumda öncelikle edebiyatı ve okumayı sevmen gerekiyor. Ayrıca para kazandırma ihtimaline göre değil, hangi dil, kültür ve edebiyat çok ilgini çekiyorsa onu seç.

İst. Univ. Rusça berbat demeye geldim. Onu seçme de.

Sabahattin Ali gibi sade ve tesirli bir dil kullanmak ciddi ve nadir bulunur bir meziyet gerçekten. Bence üslup, edinilebilir bir şeydir ve kendinizi sürekli olarak bu tarzda kaleme alınmış eserlere maruz bırakırsanız, diliniz bir süre sonra buna evrilebilir.

Bende var kimligi (kendim yaptim aynisini, siteden almadim).

Yurtdisinda doviz burosu olsun, bar olsun, yari resmi yerler olsun hep sealand kimligimi veriyorum. Kimse de bise demiyor, sasiran da heralde cahilligi ortaya cikmasin diye soramiyor bu hangi ulke diye (bi kere sormuslardi acip fotografini gosterdim baya bi gulmustu kadin).

Oyle yani seviyorum ulkemi :))

Sealand has issued "fantasy passports" (as termed by the Council of the European Union), which are not valid for international travel, and holds the Guinness World Record for 'the smallest area to lay claim to nation status'

kimse tanimamis hocam ulkeyi isin zor.

haşlayıp da ye. haşladığın suyu da dökmeyip sakla ki muhabbet kuşu suyuna çorba ya da muhabbet kuşu sulu pilav yaparsın sonrasında.

çiftleşmiyorlarsa konuşturun, beraber maç filan izlersiniz, hiç yalnız kalmazsınız.

Eti lezzetli değil, böyle kekremsi buruk bi tadı var. Tavsiye etmem.

Erkek olanın suyuna toz viagra atın.

azdırıcı vitaminlerden oluyor onlardan alın

Bence "bayan azdirici damla" kullanin

Cihaza at de, kendi çeviriyor Calibre atarken. Şarjı bir aydan fazla gider.

ben de geçen aldım. sanırım son zamanlarda aldığım en güzel teknolojik alet kendisi.

Kılıfsız kullanmayın.

şarjı haftalarca gidiyor. hiç sorun yok çabukta şarj oluyor.

Kitap okuyan biriyseniz ve özellikle yabancı dil okuyorsanız, çok farklı bir okuma deneyimi sunuyor. Klasik kitaba kıyasla artıları gerçekten çok fazla.

Güzel okumalar hayırlı olsun pişman olmayacaksınız.

Yok abi neden yutasin,dusuk olan yerden al,hatta o firmadan alma mumkunse.

böyle çakallık yapan adamlardan alma. hb siparişi iptal et paranı geri al. uygun fiyatlı başka satıcıdan al

Abow adamları uyandırdım fiyatı 435 e cektiler

ücret iadesi iste, üstüne de şikayet et.

Facebook grupları.

letgo?

sonsuzluğu aklım almıyor hiçbir zaman alamayacak da.

sonsuzluk diyince uzay boşluğunda asılı kalmışım gibi geliyor. durağan. hissiz.

bilincim organik bedenimdeki gecici mahkumiyetinden kurtulup yeni bir tasiyici organizmaya ulastiginda bu anlayisa ulasabilecegimi saniyorum, fakat su anki haliylen bizim algimizin disinda ve acikcasi bagimsizligini bir tendona kaybetmis dorduncu parmak gibi bazi seylerin sinirlarimin disinda oldugunu kabul ediyor, hayal etmeye bile calismiyorum ama tabiiki cocukken hayal etmeye calisirdim.

bence insanın düşünme yetisi zaman ve mekan kavramlarıyla sınırlandırılmış. bu iki kavram olmadan bir şeyi tahayyül edemiyorum. uzay boşluğu desen de sonsuzluk desen de bir yer ve zaman dahilinde düşünülüyor her türlü senaryoda. sonsuzluğun ise bunları aşkın bir şey olması lazım diyor mantığım. bu bakımdan cevabım hayır.

Yer yer düşünüyorum, algılarımı, zihin gücümü çok aşan bir konu ama becerebildiğim kadarıyla yapıyorum bunu. Zihnimde önce dünyadan uzaklaşıyorum, gezegenlere, uzay boşluğuna, gök cisimlerine kayıyor düşüncelerim, belirsiz ve sınırsız olasılıklar, dünya yaşamının şaşılacak çeşitliliği, aynı zamanda dünya insanının kendine atfettiği gereksiz önem gibi şeyleri düşünüyorum. İlginç tabi :)

sonlu akıl sonsuzluğu düşünemez evlat.

açıkçası çok kafa yormadım sonsuzluk için hiçbir şey sonsuz değil sadece ölçülemeyecek kadar çok.

limit x a'ya giderken p(x)/q(x) ifadesinde q(x)'i sıfır yapan değer

uzay sonsuz değil. evrenin bir hacmi var. benim düşünemediğim ise evrenin dışında ne var? bu olayın sonu neresi? tüm bunlar konum olarak nerede?

kıza çelme takmaz, ayağının altından halı filan çekmezseniz düşürmeniz çok zor.

hedef kitlene göre değişir. duruma göre kedili kitaplı ifşa, arka planda arabalı ifşa, koltuk ısıtması hangi araba daha iyi gibi başlıklar olabilir.

düşürme kaldırma vs. çok çirkin tabirler. bunları kullanmazsan olabilir niye olmasın. kullanmana rağmen sana bakan kızlardan da entellektüelliğe dair medet umma.

duserse yika once, dusmezse daha olmamistir.

No way.

Kiz dedigin seyin de insan oldugunu farkettigin zaman belki. Sanki dersin rpg oyununda boss avliyo da belli bi expye gelince yenecek hffsss

nah düşer.

affedersiniz.

Kaslı ficiyudunu ifşa edersen düşer.

Ben kassız olduğum için düşüremiyorum :(

düşmeyi newtoncu fizikle mi, kuantum fiziği paradigmalarıyla mı yoksa batlamyus fiziğiyle mi ele aldığına göre değişir adasdfsdgas ^^'

devamlı boş ifşa yapman lazım. "x ile ifşa qeyfi, y qanqam nasıl" gibisine.

belki birisi sıkılıp "eeaah yeter be" diye düşmeye karar verir.

piremses +1 ahahah

douchebag gibi arkadaşları dinlemezsen yeterince düşürürsün. huzurevi ziyaretinin detaylarını bilmediği için sallıyor bu arkadaş. duyuruda birbirlerini pohpohlayarak konuşan tipler ne yazık ki.

Entellektüelden kastın??

"Postmodern belasını birkac yuzyila birakmis vebali ressam? arkadaslar, acil plsss" diye soru mu soracaksin yoksa; "imla isaretlerini kullanmayan yazar vardi, himmss gecenlerde bilmem ne ansiklopedisinde imlanin kelime kokenini karistirirken aklima geldi de..." mi diyeceksin?

Bence frenk sistemi tam anlamiyla sacmalik :/

disputandum non est de gustibus!!!

Bol şans ;)

oluyor. özellikle çok neşeli veya huzurlu olduğumu hissettiğim anları mekanlarla hafızama kazıdığımı düşünüyorum ben. çok güzel zamanlar geçirdiğim bir yere mesela yıllar sonra gittiğimde o zamanlar vakit geçirdiğim yerlere bakıp o zamanki halimi başkasının gözüyle izliyormuşum gibi hissedebiliyorum, o anlar gözümde çok net bir şekilde canlanıyor. an be an yaşıyorum gibi geliyor o geçmişteki zaman dilimini. solucan deliği mi geçmişe duyulan özlem mi yoksa sürekli bir huzur arayışı mı buna sebep bilemem tabi. ama garip bir his olduğunu düşünüyorum bu his her neyse.

Flashbulb memory deniliyor. Sadece olumsuz degil bu tarz olumlu anılarda da aynı etki gorulur. Tulving (1985)te buna zihinsel zaman yolculuğu adı konuldu (mtt). Bir olayı hatırlatacak uyarıcılar verildiği zaman ya da sadece hatırlanmak istenildiği zaman bile, travma geçirmiş gibi bütün ayrıntılarıyla beraber o ana gitme durumu. (Deneysel psikolojide otobiyografik bellek çalışıyorum ben de, mobilden bu kadar yazabildim, devamı size kalmış. :)

bende genelde kokuyla beraber başlıyor bu olay, hatta başka başladığı olmadı, 20 sene önceki sevgilimin kullandığı parfüm kokusunu duyduğumda, direk o zamana gidiyorum, sadece ona olan değil hayata karşı olan duygularım vs hepsi çıkıyor, o anki hüzne kapılıyorum vs, 20-30 saniye sonra geçiyor ama :)

koku, mekan, o an yaptığım aktivite vs. birçok şeyle gidebiliyorum o anki halime. ancak yıllar geçtikçe, anı ne kadar eskiyse bu tetikleyicinin daha güçlü olması gerekiyor.

yakın geçmişte çok daha kolay. tv açıkken bir yandan oyun oynuyorsam, o oyunu tekrar oynadığımda sanki o an hangi program/dizi varsa onu yeniden duyuyorum sanki. sadece duymak değil, çevremi algıladığım duygu durumuna da aynen giriyorum.

www.fiat.com.tr Egea Hatchback. Baz modeli 53 Bin TL'den başlıyor ama dolusu güzel olabilir. 50 Bin TL'nin üzerini de www.fiat.com.tr bu kampanya ile tamamlayabilirsiniz. 3 buçuk senedir Lounge donanımlı Fiat Punto kullanıyorum, oradan deneyimliyim ve tavsiye ederim.

dacia'ya bulaşma.

skoda iyidir.

75000 tl'ye 2. el bmw'ler var performans ve zevk sürüşü için iyi bir seçenek olabilir ama temiz olması şartıyla.

skoda

Fluence düşünme derim.
Renault istiyorsan clio iyidir.
Dedikleri gibi daciaya bulaşma.

Nissan 200sx al 25 bine. Kalan 25 bini de masraflar için sakla. İçin titrer mi titrer ama. Diğer alternatif honda prelude 2.2 vti, düz vites.

Mazda 3 derim.

Senin ilacın seat leon.uygun fiyata performans aracıdır

bence bırakın bırakmak için kasmayı, geçirmek için kasıyorlar, ama illa kalan bir grup oluyor

Geçirmek icin müthiş caba gösteren arkadaşlarım var :(

Bizde geçirmeye kasan var ama birakmak icin kasan yok.

okuldan okula değişir bu durum. hangi okullar için sorduğunu söylersen daha kolay yardımcı olabilirim.

Yok öyle bi şey. Dersi geçemeyenlerin uydurduğu bahaneler.

Şehir efsanesi.

Varsa devlet okulundakilerle aynıdır. Ama ben denk gelmedim.

iki farklı özel okul gördüm. geçirmek için kasan da oluyo, bırakmak için kasan da. normal davranıp öğrencinin hakkı neyse veren de var tabi. tamamen adamına göre değişiyo. dışarıdan bu konuda çok bi fikir sahibi olamazsın. en iyisi üst dönemlerden birilerine sormak. ben bi ara sözlüğe yazayım dedim, iki kere gg diye sildiler gglik bi durum yokken. şimdiki okuldan mezun olayım, burada da hakkında yazacağım bazı hocalar var.

alkolizm, süreyle veya miktar ile alakalı değil, tamamı ile psikolojik bir bağımlılık. ama bir eşik noktası var. eğer seni rahatlattığını ve sorunlarından uzaklaştırdığını düşünüp başka seçeneğinin kalmadığını düşünüyorsan alkolik olmuşsun demektir.

sabah kalktığında kahvaltıdan önce içmeye başladığında alkoliksin. ya da alkol almadığında psikolojin, davranışların değişiyorsa alkoliksin onun dışında miktarla alakalı değil.

Bir eylemi gerçekleştirmeden de sağlıklı bir biçimde yaşayabildiğimiz hâlde belirli aralıklarla gerçekleştiriyorsak o eyleme ya da o maddeye bağımlıyızdır.

Örneğin yemek yemeden sağlıklı bir şekilde yaşayamayız. Bu yüzden yemek yemek bir bağımlılık değildir. Ama alkol almadan ömür boyu sağlıklı yaşayabiliriz. Rağmen almadan duramıyorsak bağımlıyızdır.

www.bagimlilik.biz

yav he he kahvaltıdan önce evet

tam burslu ve keyf içinse oku gitsin

Güzel insanlar var içinde, ben bir kaç tanesiyle tanıştım, belki de keyif için değil, hakikaten okursun.

Bir yandan da okumasan da olursa eğer, yani beğenmezsem bırakırım amaaaan gibi bir düşüncen varsa, lütfen senin yerine oraya gelebilecek, ve üniversiteye güzel niyetlerini dizmiş öğrenciyi de düşün, amaaann sevmezsem bırakırım dersen biraz şey oluyor sanki, yazık. Yine de karar senin.

Hayırlı olsun.

Imam hatip lisesinin üniversite versiyonu gibi. Bunu fark edince kardeşimi yollamaktan vazgeçtik. Kendisi tam burslu psikoloji bölümünü cok rahat kazaniyordu. Şimdi devlet üniversitesinde .
Hukumete yakin veya başka bir cemaate yakin bilemiyorum, sadece böyle olmasi bile beni korkutmuştu. Bugün kapanan vakıf üniversitelerinin hali ortada.

sen gene de bu universtemizi cok kucumseme sabahattin

hayir. linkedin riskli bi yer oldugu icin sadece is icin kullaniyorum. atiyorum kullanici hesabi acikken baktin diyelim. cat bildirim gidiyor adama.

Hesabımın kapalı olduğundan emin olduktan sonra bakıyorum valla. En azından profili tamamen gözükmese bile o anki işi görünüyor, "vay..." tepkisi veriyorum.

Sevdiğim-sevmediğim hiç kimseye bakmadım.

Ben sadece yabanci ceolarin ve akademisyenlerin profiline bakiyorum, Ahmet'in Ayse'nin profilinin neyine baksam ne cikacak zaten :)) En fazla ozel.universiteden uyduruk bir mba eklenmis oluyor.onun disinda geri kalanlar suslu cumlelerin de hepsi tirt.( buna kendi profilim de dahil). Idolum Onur Güntürkün ama Almanya'da kendisi.

millet bizim de başımızı yakar diye iş de vermez çoğuna.

ben de dün gece uyumadan evvel bu eşhasın çocuklarını düşündüm. onlar için çok büyük bir yıkım olsa gerek. hayatlarının çok mühim bir kısmını kendi işlemedikleri bir suçun gölgesinde geçirecekler. birçoğu ağır psikolojik yaralar alacak. belki de aralarında intihar edecekler olacak. çok kötü bir talihleri var.

Cogu memurun fislenmese dahi ozel sektorde ac kalacagini (bilgi, tecrube) bildigim icin baya zor gunler gecireceklerini dusunuyorum.

haksız yere memur olanlar beter olsun diyorum. kurunun yanında yaş da yanmasın tabii.

Hala maaşlarının 3 te 2 sini alıyorlar. Fetöcüler ise gerçekten beter olsunlar. karılarını da özel seçiyor bu adamlar. Ama çocukları varsa onlara yazık, devlet o masum çocuklara sahip çıkmalı

ikisinin de yeri ayrı ancak şu ara çaydan yana kullanıyorum zira, o göbeği eritmek gerek :)

sabah kahvaltısında bitki çayı, akşam dışarı çıktıysam bira. evde bira hiç içmem.

bira kırk yılda bir içiyorum artık, sağlıksız.

çay insanıyım. bi de maden suyu insanı oldum.

neden kahve yok ki seçeneklerde:)

Cayi kahvalti haric hic icmem. Birayi da senede 3-5 defa en fazla.

Yemek yoksa viski. Yemek varsa sarap. Meze de varsa raki.

çay ne ya, tabiki bira <3

çayı sabahları içmek keyifli geliyor bana. biranın zamanı yoktur oysa. galiba bira insanıyım.

çay hep, bira nadir.
ama siyah çay, şöyle bir kaçak çay.

çay

çay.
sudan sonra en sık tükettiğim sıvı çaydır. alkol arada sırada içilen bir şey benim için.

çay

plase kahve

İkisinin de yeri ayridir.
Çay+15321

Çayın her türlüsünü (yeşil/beyaz/siyah, kiraz sapı, rooibos, ekinezya, meyve..) içerim, öğleden sonra da bir filtre kahve içmeyi kendime keyif görürüm.

Alkol tüketmeyi çok sevmiyorum.

ince belli bardakta cayim varsa yanimda, degmeyin keyfime

Ben kahve tercih ediyorum.

Normal çay zaten sevmem; bitki çaylarıni kışın seviyorum.

Alkol 3 4 ayda bir ancak tüketiyoruz. Geçen gün yılbaşından kalma bira bulduk mesela buzdolabında; içelim bari dedik.

Kahve sıcak, soguk her türlü severim.

Çay ne yahu kahve desen belki. Bir de bira değil şarap olacak o. Bu şartlar altında şarap insanıyım :)

İlle ikisinden biriyse çay. Bira sevmem hiç.
Ama kahve insanıyımdır aslında.

Çay kahvaltı hariç içmem . Hatta çoğu zaman kahvaltıda da içmem . Çay mı bira mı dersen elbette bira seçerim .

Çayı sadece kahvaltıda, birayı da 40 yılda bir içiyorum, tatları çok benlik değil. Kışın salep, yazın ara ara limonata, her mevsim sade Türk kahvesi. Düşündüm, akşamları çoğunlukla sadece su içiyormuşum :)

Dondurmayı ağzına soktuğun sürece böyle bir problem olmaz bence.

yok.

Türkiye'de olmaz ancak Amerika gibi yerlerde olur böyle şeyler.

dondurmanın üzerinde çubuğu ağzınız dışında başka yerinize sokmayın yazmıyorsa bir şansın olabilir.

ay sonu gelince ben olmuş tam ahaha. o zaman kalemle oynarken burnuma girdi, çatalla oynarken gırtlağıma girdi falan diye de çeşitlendirilir. bi açık vardır mutlaka. adamın ya da kadının biri kendini asmış, ip kopmuş ipi üreten firmaya dava açıp kazanmıştı.

Denemeden bilemezsin panpa.


Ama deneme tabii, simdi bana da dava acarsin falan aman ha

Elbette açabilirsin, yasal hakkın sonuçta. Ama kazanamazsın, üstüne karşı tarafın dava giderlerini karşılarsın. Deneme.

mutercim-tercumanlik. ilk senenden sonra daha once yaptigin cevirmenligi hic begenmeyeceksin.

güncel sıralamaları bilemiyorum ama istanbul'da müt-ter'e yetecek mi o sıra, öyle gelmedi bana sanki.

yeterse müt-ter oku tabii, yaptığın işin bilimselliğini öğrenirsin. ama mesela teknik çeviri yapmıyorsan ide veya ake'nin hem çevirine hem de kişisel olrak sana katkısı çok olur. yalnız bu bölümleri okumak zor, derse katılmadan geçmen için çok fazla efor sarfetmen lazım, ona vakit ayırabilir misin onu düşün.

@baba jo. evet müt ter e yetemeyebilir. ama umut :)

yeni bir dil öğrenmek için çince veya korece okurdum.

ide ve ake seni yine ingilizceye boğar. müt okuyunca evet standartların değişebilir ama yeni ne katar bilmiyorum.

bence en akıllıcası türkiyede az konuşulan bir dil olan çince korece gibi bölümlere yönelip yapabilirsen çeviri yapmak o dillerde.

ben gireli sıralamalar falan değişmiştir tabii, takip de etmedim, o sebeple sana tercihlerinde pek faydam dokunmaz ancak altın değerinde bir ipucu verebilirim:

öğretmen olmak istemiyorsan, ya da %90~ ihtimalle olacağını, hatta devlette olamayıp özelde sürünmeyi veya işsizliği göze alamıyorsan, tercih yapma. xyz dili ve edebiyatı gibi belli bir mesleğe denk düşmeyen, geleceği şansa/babadan kalanlara/kendi alakasız yeteneklerine bırakmanın ötesinde karanlık olan bölümleri hele hiç seçme. bütün bunları sen zaten biliyorduysan sıkıntı yok, o yoldan daha önce geçmiş biri olarak genç nesilleri aydınlatmak boynumuzun borcudur yine de.

şeker komasına girersin bence.

1- muhtemelen şeker yüklemesinden ishal olursun
-manyak mısın, tabii ki demir-
2- kaç kilo alacağın ishal olma hızına, mevzut metabolizmana vs. bağlı değişir. mesela tek oturuşta 1 kilo yerine, her gün 100gr yesen 10 günde bitirir, daha çok kilo alırsın muhtemelen.

sıkıntı olur

Asiri şeker yüklemesi olur. Bir dilim baklava da 250- 300 belki de daha fazla kalorilidir herhalde.

Hicbir şey olmasa mide bulantisindan ölürsün heralde. 7000 kcal = 1 kg işte hesap et. Ama bi oturuşta yiyince aynı hesap işlemez tabii.

Birlikte yersek ikimize de bir şey olmaz. ^_^ Tek başına yersen ya kusarsın ya mide fesatı geçirirsin. Sana da yazık, baklavaya da.

bende de açılmıyor.

bu ülkenin kurtuluşu yok. bu zihniyetin izleri çocuklara aktarılıp onlarca yıl sürecek. kaçıp kurtulun.

cunku bazilari baskalarinin haklarina da goz dikiyor.

Keşke olsa. Bu zamana kadar hep güzel, güneşli günler görürüz diye umut ettim ben de ama bu zihniyetlerle çok zor.

din - para - insan doğası

çünkü zamanında arap'ın tekinin her dediğine boyun eğilmiş. günümüze gelene kadar dallanıp budaklanmış ve hiç sorgulanmamış.

çoğunluğun, demokrasiyi benimseyebilecek zihinsel olgunluktan yoksun olmasından dolayı.
entellektüel merak yoksunluğu da, düşünen kimseler için memleketi yaşanması zor bir yer haline getiren etkenlerden.

Hakikat şiddet doğurur diye bir laf vardı. Yani hakikatin bilgisine sahip olduğunu düşünen birinden şiddet çıkmaması düşünülemez gibi. Tabi uzerine ayrıntılı düşünmek lazım.

İnanca aykırı düşüncelerin zihni karıştırmaya başlaması, daha basit bir tabirle bulaşma yaşanması şizofreni hastalarında görülebiliyor. Örneğin aşırı dinci olan birinin aklına sürekli Allah'ı sorgulayan soruların gelmesi kişinin akıl sağlığını zamanla bozacaktır. Çünkü bu kişi inançlarına ters düşen şekilde düşündüğünde cezalandırılacağını düşünmektedir. Fakat kişinin zihninde sık sık tekrarlanan din karşıtı fikirler onu zora sokmaktadır. Benzer şekilde sosyal olarak zayıf kişiler kendilerini daha iyi hissetmek için ben tanrıyım, ben peygamberim gibi kendilerini oldukça güçlü ve ulaşılmaz gösteren fikirlere de istemsiz şekilde sahip olabilmektedir. Bana göre din, burada cinler periler gibi göremediğimiz ve varlığından emin olamadığımız varlıklar dışında, konusal olarak insan beyninin özgür düşünmesini kısıtlayabildiği için bir sorun oluşturabilir. Akıl sağlığı normal bir insan için din algısı farklıdır ama zihinleri sürekli çıkış yolu arayan kişiler için din bir baskı aracı olabilir. Din, kişinin özgürleşmesini, kendini iyi hissetmesini sağladığı takdirde insanların işine yarayabilir.

Omrumu yedi bu orospu cocugu sinav, yillar once biraktim, bak yine hatirlattin ya, kim sebeb olduysa bu sinavda omur curutmeye, kahirlara gark olsun...

Dört sene önce ebemi bellemişti bu sınav. Sınavı ayrı dert, sonucu ayrı dert. Atanması işe bambaşka bir serüven. Bugün de kardeşim için heyecanlanıyorum. Allah herkesin gönlüne göre versin.

Nefret ettim kpss den ve beraberinde getirdiği her şeyden. Sonucu az çok biliyorum da yine de bekliyoruz bakalım.

5 sene önce öylesine girmiştim. sonra özel sektör... bilemiyorum altan.

Mezuniyetin hemen sonrası askere gitmeyip bu yola girmeyi seçen kafama sıçayım. Hayatımda aldığım en kötü karardı.

ilk lisans kpss deneyimimdi. daha önceden önlisansta atanıp gitmemiştim.
şimdi beklediğimden çok farklı bir sonuç gelmesinden korkuyorum.
aslında yüksek lisans yapmayı daha çok istiyorum ama onun sonuçları yarın belli olacak.
öabt var daha ama ilk sınavdan sonra bir türlü düzgün çalışamadım. ailem atanmamı çok istiyor ama ben ümidimi kaybedip daha sonuçlar açıklanmadan gidip özel bir okulla anlaştım.
hata mı yapıyorum diye düşünmekten bıktım.

Bayiltir adami direkt:) Ben kullanmadim ama kullanani bilmiyorum.

Biliyorum*

Xiaomi 10000 Al geç. Diğerlerini düşünme bile

Ben Asus kullanıyorum. Çok memnunum. Aldığımda 50 liraydı gerçi şimdi artmış.

xiaomi 10000 veya 16000 en mantıklısı...bende 16000 mah lık olanı var şahane tavsiye ederim

samimi bir başlangıç ama tiril tiril olmaz o işler.

iki veya üçe kısmetse.

yakisikliysan : "ayy ne tatli bi cocuq ya, icinden geldigi gibi davraniyor, rol yapmiyor, ne gzl ya <3 "

yakisiksizsan : "ayy ne odun herifmis ya, ilk bulusmada benii donerciyee goturduuu hhmmsss :( "

cevap : tipinle alakali bence. yakisikliysan hersey caiz, rahat ol.
tipsizsen eger, istersen agzinla kus tut, istersen dunyanin en romantik ortamini ayarla nafile..

not : birazdan buraya "tip hersey degil tamam miiaa!?!" diyen kizlar gelir, bakma sen onlara. arkadas cevremin yuzde 80'ini kizlar olusturuyor ve bizzat gozlemliyorum erkeklere karsi tavirlarinin tipe bagli olarak nasil degistigini.. mesela "bn hayatta raki icemem, igrenc" diyen kizin nasil bir anda rakici oldugunu kendi gozlerimle gordum :)

benim icin caiz de, kiz icin caiz degildir. cik, olmaz.

Gereksiz aksiyon olur bana göre . Hiç mı döner yemedin Yani? Sırası mi dönerin

ilk buluşmada tavuk makarna vs yapan kafeler oluyor ya oralara götürün bence. sonra kahve içmeye gidersiniz ya da alkol bilemedim.

O da döner seviyorsa niye doğru kişi olmasın...
Caiz değildir.
Görüntü pek hoş olmasada ilk bulusmada şaşalı restorantlar da pek mantıklı değil bence.

ben dürümcüye gitmiştim ilk buluşmada, niye öyle yaptık onu da bilmiyoruz. bence kafe tazı bir yere gidin.

Ilk buluşmada nereye gidildiği benim için çok önemli. Karşındaki insanın nerelerde takıldığını, zevklerini, beğenilerini anlıyorsun. Çok hoşlanmadığım, ama yine de şans vermek istediğim bir çocuğun beni ilk buluşmada Kadıköy'de nargile kafeden bozma berbat dumanaltı bir alkollü mekana götürmesi sonucu çocuğu bir daha hiç aramamışlığım var mesela. Dönerci de olmaz. Döner sevmem, dönerciler de genelde pis kokan, havasız, kalabalık bol gürültülü mekanlardır. Televizyonda power türk açık olur falan. Hani senden çok hoşlanıyosam ses etmem gelirim ama yine de içimden bi "dönerci neymiş ya" derim. Az hoşlanıyosam zaten direkt -50 puan. Döner çok seviyosan kızdan ayrılınca ye. Ben de alışveriş çok seviyorum o zaman sırf ben seviyorum diye ilk buluşmada İstinye Park'a gidip vitrin bakalım.

yakisikliysan : "ayy ne tatli bi cocuq ya, icinden geldigi gibi davraniyor, rol yapmiyor, ne gzl ya <3 "

yakisiksizsan : "ayy ne odun herifmis ya, ilk bulusmada benii donerciyee goturdu hhmss :( "

+1

tabiki hayir.

dönerciye göre değişir mesela uludağ iskender, peçenek döner gibi bir yerse olabilir.

Bayramogluna gidin bari

@wagner love haklı beyler

Gerçekler acıdır ama bu işler böyle

hesabı alman usulü yaparsak lüks dönerciye gideriz elbette ahahaha. çok pis bir yer olmadıkça git istediğin yere dostum. pizzacı olabilir mesela.

"süslenip puslenmıssın, kız da aynı sekılde tirl tiril" tiril tirilken büfeye gitmeyek yahu, ben köşebaşında köfteci arabasında da, kokoreççide de yerim sorun o değil ama ilk bulaşma inceliği kalmıyor.

Büfe dediğin cidden bufeyse, yani sokağa atılan tabureler falan varsa ilk buluşmada olmaz tabii. Konusulacaklar vardır falan, o yüzden sakin bir kafe bile olur. Yoksa yıldönümünde cigkofteciye gitmiş insanlariz neticede, dinle beni sen.

kötü intiba bırakır

nucleon +1, olabilir de ama niye yani?

wagner +1

Gereksiz

wagner love arti 1. zaten ambrosia da wagner lovein dedigini onaylamis. yakisikliysa sorun degil, tipsizse bir daha bulusmam diyerek.

Ilk bulusmada lahmacuncuya gittik (kız tarafı olarak ben istedim) 2 yıldır da evliyiz. Yine de tavsiye etmiyorum.

wagner love +5

son zamanlardaki en katıldığım tespit.

tiple ne alakası var yahu, kız bir şekilde bu buluşmayı kabul ettiyse tipini de kabullenmiştir zaten.

ha diğer türlüsüne de haddini bildirmeyi bilin bir zahmet, gene siz yaratıyorsunuz onları.

Kız beni götürse OYHŞ der gömerim ama ben "hadi gel sana bi kaşarlı dürüm ismarleyim. hınzır seni" demem. Döner hep orada, döner hep seni bekliyor. Acelesi yok.

Ben de tiple ilgisini anlamadım açıkçası. Zaten buluşmayı kabul etmişse tip testinden geçmişsin demektir, tipi baştan yeniden mi inceleniyor?

Dönerciye gidildiği için sorun olmaz, hatta güzel olur bence. Buluşmalara "Yemeği, içeceği, ıvırı zıvırı çabuk aradan çıkaralım. Ne yapacaksak ona yönelelim, bunlarla zaman kaybetmeyelim" diye bakıyorum ama büfe kısmı garip geldi. Daha doğrusu büfe var, büfe var. Beşiktaş'taki Define Büfe güzel mesela, orada oturulur yenilir ama herhangi bir yerinden hemen hamamböceği fırlayacakmış gibi köhne duran büfeler de var. Yine de riskli bir tutum, kişiye göre değişir. Yaz günüyse kafenin birinde oturacağıma, elimize bir şeyler alır, çimleri olan bir yerlerde ya da bir parkta oturarak yeriz. Yaptığın iş "dürüm, lahmacun gömmek" bile olsa hem çok samimi, hem çok romantik, hem de eğlenceli olur. Hem kafedeki gibi uzak uzak, karşı karşı durmazsın, daha yakınında olursun, karşındakini hissedersin. Hoşlanıyorsan zaten karşındaki hareket edip yakınlaşıp uzaklaştıkça heyecanlanırsın, için gider. Daha güzel bence büfeden.

+wagner,

yılın cevabı olabilir bu. oylama olsa oy veririm o derece.

En azından istanbul için konuşayım, o kadar uygun fiyatlı, klas sayılabilecek ve janti mekan varken kızı dönerciye götürüyprsan kalıbına sıçayım senin. Kız olsam kredi notu D-- veririm.

@thunderlips her duyuruyu hortlatarak ne yapmayı amaçlıyorsun. bu nasıl bir çılgınlık.
korkuyorum lan :(

Kiymaya ek olarak mi diyorsun? Sen neler diyorsun???

Ama kiyma yok, nutella icine kucucuk dogranmis muz kivi cilek olursa olabilir ama o da o hamurla olmaz ki. Krep var zaten oyle.

nutellalı lahmacun dedigin, nutellalı krep olur.

lahmacun başlı başına on numara bir lezzet. keza nutellalı krep de. hiç luzum yok bozmaya.

Bir nevi waffle

sözlükte başlığınız açılır sonra linçler başlar :D

Senin ağzın neler söylüyor ya. Nedir yani baya nutella koyup fırında pişirilecek mi o?
Yapmayın çocuklar :(

Kardes boyle ossueuk seyleri burjuva bohemler yer, onlar da nutella degil ananasli quinoali sacmaliklar yer, yanlislardasin

İzmirde var çikolatalı pide, barış pide(alsancak taraflarında galiba?) diye bir yerde, bir araştırın, var sayılır yani aşağı yukarı aynı şeyler bence?

harbiden boşver alkolü sonra noldu, barıştınız mı?

vodkalı duyurundaki jager faciasını saymazsak ki o sarhoşluğun ötesindeydi zaten, taksim'de factory'ydi galiba mekanın adı orada iyi yardırmıştım. ais ezhel'le fotoğraf çekilmiştim hatta o gece, çok eğlenceliydi ahajhasj. ikramlar falan gırla gidiyodu, o gece arkadaşla mekanı biz ihya ettik diye tahmin ediyorum. dur diyordu der meister dur, yeter bu kadar tuzlu fıstık ama barmen verdikçe veriyordu. çok tatlı bi geceydi yav. en çok orada içmişimdir.

arkadaşımın evi. karşılıklı evlerimiz pijamalarımla takılıyordum hatta eve dönmek üzereydim misafiri gelecekti çünkü. misafiri geldi ikisi kal yeşil peri içicez diye ısrar ettiler. bir shot atayım bari dedim. herkes bir shot attı arkadaşım kusmaya gitti. biz misafirle devam ettik. en son 7. shot hatırlıyorum gerisine dair tek bir fikrim yok. söylenenlere göre yabancı bir dil konuşmaya başlamışım. türkçe konuşmamışım hiç. ertesi gün arkadaşımın yatağında çıplak uyandım. beni soyup banyoya sokmuş, duşta uyuyakalmışım o da beni kaldıramayınca eski sevgilimi aramış. eski sevgilim gelip yatağa götürmüş. ve hazır ben o haldeyken telefonumu kurcalamış vs vs olaylar olaylar. 2 gün yemek yiyemedim sonrasında.ve ilk defa hayatımda hiç ama hiçbirşey hatırlamadığım bir sarhoşluk yaşadım.

2007'nin haziran ayıydı sanırım, babamın ölümünün üstünden henüz birkaç ay geçmişti. Bunca yıllık hayatımda o kadar sarhoş olduğum bir günü hatırlamıyorum, esasında o günü de hatırlamıyorum hiç o kadar sarhoş olmuştum. Ne kadar içmiş olduğumuzun daha iyi anlaşılması için şu ayrıntıyı verebilirim: 5 kişiye 4300 lira hesap gelmiş. Yıl 2007. Ben onu da hatırlamıyorum tabii.

konyaaltı sahili
deli gibi borcum var, bir kıza yanığım o zamanlar ve dersler b*k gibi gidiyor. arkadaş votka aldı. aylardan şubat ya da mart. hava nasıl esip,içimize işliyor anlatamam. neyse arkadaş votka alalım dedi, tamam alalım dedim. sonra gittik içiyoruz işte sahilde. içiyoruz da nereye gidiyor anlamıyorum. bir ara ayağa bir kalktım, anam. dünyanın böyle dönebileceğini hiç tahmin etmemiştim. bir posta orada bıraktım kenara. karşıdan karşıya geçicez ama ben yine oturup bir posta daha bıraktım kenara. neyse eve gidiyorum ama gitmek bu değil. levent kırca mı benim taklidimi yapmış ben mi levent kırca'nın anlaşılmaz. eve girdim nihayet. evde bir posta daha bıraktım tuvalete. sonra tuvalette biraz sızmışım. annem uyandırdı hadi kalk diye. sonra anneme dedim ki bana kahve yapsana, ayılayım dedim. gittim yatağa yattım ve sonrasını hatırlamıyorum.

o gün bugündür votka içmedim,içirmedim

2000 yılı üniversitenin bahar şenlikleri 7-8 saat içinde 12 kırmızı tuborg içmiştim.Kısa sürede içseydim kusup açılabilirdim ama süre uzayınca zil zurna sarhoş oldum.rektörü uzaktan görüp " rektööörrrr" diye bağırıp el sallamıştım adama.sonra rektör ve tayfasına halk müziği dinletisi veren müzik okutmanının yanında bendir çalan elemana "ben çok iyi bendir çalarım" diyip bendiri elinden alıp Allah ne verdiyse vurmuştum.daha bir çok rezilliğim de var o güne dair ama cok uzar.

2013 yazı fethiye.


O kadar utandım ki kendimden 8 ay ağzıma içki değdirmedim o günden sonra.

5 sene önce, köydeki muhtelif yerler. sırasıyla 9 bardak votka, 4 şat viski(evet şat), 3 şat tekila sonrası hayatımda ilk ve tek olmak üzere kendimi kaybetmiştim. arabayla bi oraya bi buraya gidip içtiğimiz için muhtelif dedim, en son okulun bahçesine oturup bitane sigara yakınca hepten kaydım, arabaya kadar iki kişi koluma girerek taşıdı. o anı hatırlıyorum bi tek, "ulan yürüyemiyoz da hee, galiba baya sarhoş olduk, püh" düşünceleri arasında arabaya götürmüşlerdi beni.

he bi de geçen sene hızlı viski içtikten sonra seks esnasında dombıra söylemiştim. orada çok sarhoş değildim ama çakırkeyifliğin keyif kısmını abartmıştım, çeşitli komiklikler şakalar...

2016, arkadasimin kuzenine 4 kisi 1 lt raki alip gitmistik. Rakiyi tasiyan baska hicbir sey tasimasin fln diye konustuk. Rakiyi tasiyan arkadas kapida dusurdu rakiyi. Tuzla buz oldu oracikta raki sisesi. Sonraki gun bile raki kokuyordu apartmanin onu. Sonra gidip bir tane daha aldik. Hepsi bitti, gerisini hatirlamiyorum, iceri gidip sessiz sessiz kusmusum. Odaya gelince gormusler beni.

Askeri lojman, absinthe, vodka. Sonrasinda cok sarhos oldum ama kendimi oylesine rezil etmedim bir daha.

2003 yilbasi gecesiydi, yas 17. 1 litre muz likoru, 2 kadeh sarap, 12. tekiladan sonra o geceyi hic hatirlamiyorum. kusamamisim da arkadaslar igrenc karisimlar hazirlamis kusabilmem icin. bir arkadasi isirmisim, bana tokat atmis. hicbisey hatirlamiyorum, nasil hastanelik olmamisim hayret ettim. igrenc bir geceymis simdi dusununce.

2 gün önce evimde. Aklimda icmek yoktu sonra ne olduysa artik dagittim baya.

düşündüm de hiç olmamış. olsun bu bi ara.

2016'ya girerken, yılbaşında arkadaşın evinde 70'lik tekilayı bitirdim tek başıma. İğrençti. En son telefonda Siriyle muhabbet ediyormuşum, bana kendi cümlelerinle gel falan diyormuşum...

Acik araziydi. Bir insanin o derece sarhos olabilecegine inanmazdim o gunden once. Hayatimin en sikintili gecesiydi, sabaha karsi anca uyuyabildim. Sabaha kadar ne cektim ben bilirim. Bira ve sarap icmistim, ne kadar ictigim hakkinda hicbir fikrim yok. Yuruyemiyordum, etrafimi dogru durust goremiyordum bile.
Cok kotu sarhos olup fena dagittigim oldu 5-6 kez daha ama o gunkunu tek gecerim.
Buna ragmen ne olup bittigini gayet iyi hatirliyorum. Alkol alip da olan biteni hatirlamadigim hic olmadi. Ayrica bir seye dertlenip ictigim de olmadi. hep keyif icin ictim.
Bu arada o gunden sonra uzun bir sure (1,5 yil vardir) hic alkol almadim.

üniversite zamanı Berlin, gecenin belli kısımları var gerisi yok.
Sabah kaldığım hostelin tuvaletinde, yerde oturmuş kafam pisuvara dayalı bir şekilde uyandım.

Son 4 5 senedir 2 kere dağıttım sanırım. ilkinde shot oyunu oynuyorduk arkadaşlarla. Daha önce hiç sarhoş olmamıştım , bilemedim durmam gereken noktayı. Hiç bir şey hatırlamıyorum o geceden. Bir ton olay dönmüş aslında ama ben tuvalette geçirdim geceyi. Sonrada yatırdılar zaten.

Diğeri de keyifli bir kamp ortamında oldu. Nedense O kampa herkes evindeki içkileri getirmişti. Kış kampı bide etraf karlı, hava erkenden kararmış, hemen ateşin başına geçmişiz derken birayla başladık, şarapla devam ettik, zaten gün içinde ara ara tekila shot atıyorduk. En son viski çıkarttı bir arkadaş. Ben biraz abartmışım o gece. Çadırın yolunu zor buldum. gece uyanıp uyanıp kustum. ertesi gün saatlerce kendime gelemedim.

4 5 gün önce bayramda da çok deli sarhoş oldum aslında. Kuzenlerimle tanıdık bi mekanda içiyorduk. Ben cin tonikle başlamıştım. Bi yerden sonra masaya içki yağmaya başladı. Garsonlar biz sormadan getiriyor yenilerini. masada sahipsiz içkiler falan vardı. İnsan ne kadar içtiğini takip edemiyor öyle olunca tabi. Çenem bir açıldı bütün sıkıntılarımı dertlerimi anlattım o gece. Ama artık içki-su dengesini ayarlıyorum. Sarhoş olsamda kusmuyorum.

2012 sonu ya da 2013 başı. Yer Eskişehir. Del Mundo'ya crush davet edilir. Bir arjantin söylenir. 2 dk sonra crush gelir ama gel arkadaşlar şu barda oraya gidelim der. Tamam derim. 1 litrelik arjantini 2 dakikada içer kalkarım. Sonra orada bi ortam olur, biraları sayamam artık, ortamdaki insanlara sararım, herkes bozulur ve erken dağılma kararı alınır. Göt gibi ortada bırakılırım. Buna bozulup tekele gider eve giderken elime bira alır yolda devam ederim...

Derken yolda bi sendeleyip elimi bi apartmanın duvarına dayamaya kalktığımda apartman benden uzaklaşır. Duvar kayar gider...

Arkadaşımı ararım, gelir beni alır ve sabaha kadar çorbacı, tantunici gezeriz ayılacağım diye. Ayılamam bir türlü.

2015 kasım... eski sevgilimden ayrılmak üzere buluşmaya gittim, çok az alkolle o kadar sarhoş oldum ki. hayatımın en kötü gecesiydi. nadir pişmanlıklarımdandır o kadar sarhoş olmam. hala bir tane bile içmeseydim keşke diyorum.

3 sene once falandi uskudar şila bardayiz ailecek. İcki kuponlari var minik minik renkli onu garsona veriyosun istedigin ickiyi aliyosun. Bizim sectigimiz menude 3 tane vardi. Alkole hic aliskin degilim 1 visne votka 2 bira ictim. Diger sarhos insanlar o kuponlari bir sekilde yere dusuruyolardi yerlerden kupon topladik en son annem garsondan bira isterken yakaladi engel oldu kuponlarimi aldi. Rezil bisey yapmamisim ama tum gece hic oturmadan dans etmisim. Kavga cikmis arkada "amaaan birbirlerini yesinler" demisim yine dans etmisim. Teyzem bana o kadar cok gulmuski ertesi gun agzim agriyo diye geziyordu :) ve ben gece 12 den sonra olan hicbir seyi hatirlamiyorum.

Bir keresinde de kuzenim bize geldi bira icicez 2 ser tane aldik. İctik biramiz bitti ama biz yaris yapacagiz kafamiza koyduk. Bizim evin alti tekeldi indik birer bira daha aldik. Kuzen laptopunu getirmisti benim de laptop acik. Yaris yaptik kazandi. Sonra birasini laptopuna doktu. Laptopu egerek bi kaldirdi bira sonra o birayi icti o sekilde bosa gitmesin diye. Ben de bana asik bi cocugu arayip cok sapikca sorular sormusum su an yazmaya utaniyorum. Kuzenim de eski erkek arkadasinin ismini soyleyip soyleyip kufur ediyordu.

hiç sarhoş olmadım
hiç içki içmedim tek yudum bile
sadece narkozla uyuşturuldum kafası çok iyiydi

Kadıköy, Grange Bar. Geçen kış. Telefonun ekranını okuyamıyordum ama eve tek başıma döndüm, sıkıntı çıkmadı.

Ne hızla içtiğine bağlı. Yavaş içersen ölmezsin.

Bi kere oyle bi hataya dusmustum onun sabahindada inancsiz biri olarak cami kenarindaki banklardan birinde uyandim tavsiye etmem

5-6 kez yapmışlığım var ama o ara bünyem votkaya çok alışıktı. hatta bi kez 1 şişeyi bitirip sadece çakır olmuştum. bitirmen de zorunlu değildir sanki :)

Alisik degilseniz alkol komasina girebilirsiniz cok hizli icerseniz.

Antitez: www.youtube.com

Surada da ayni manyagin viskiyi fondiplemesi var: www.youtube.com

benim içeceğim zaman alkol tercihim votka oluyor genelde çünkü fiyat performans olarak en iyisi o ve 70lik alıyorum hep. ben erken başlıyorum ama. öğleden sonra 2-3 gibi başlıyorum, geceye kadar içiyorum, bitene kadar yani. sağlam sarhoş oluyorum ama ölmedim henüz. tabii bünyeye göre değişir, benim yaptığımı yapın direk demeyeyim o yüzden.

not: akşam saat 8 gibi işler epey eğlenceli bir hal almaya başlıyor.

Ne kadar sürede içiliyor? Sabahtan akşama kadarsa koymaz mesela.

votkayı bilmem de 3 birada kıvama gelip 4'ten sonra dans etmeye başlayan bir vitaminsiz olarak büyük jager şişesini devirmiştim ben. geç vuruyormuş, bilmiyordum. sarhoş ve yalnızdım. kendimde olsam zaten koca şişeyi içmem. neyse, ertesi gün kendi kusmuğumun içinde uyandım. bilgisayara da kusmuşum, tamir edilemedi tabii. o gece ne olduğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum. içmeye başladığım kısmı hatırlıyorum sadece. içip kendimi kaybettiğim ve geceye dair hiçbir şey hatırlamadığım tek gün odur. yoksa 6-7 bira içip (benim için çok çok fazla bir rakam) yerlere düşe düşe eve geldiğimi de biliyorum ama hatırlıyorum hepsini. o kadar alkolle komaya girilir mi bilmiyorum ama girilebiliyorsa şanslıymışım, ya komadan ya da kendi bokumda boğulup ölebilirdim herhalde.

Bi sene ODTÜ şenliklerinde arka cebime 70lik İstanblue'yu koymuş, arkadaşlar sağ olsun kimde ne bulduysam viski, jager birlikte içmiştim.

Hastanedeydim uyandığımda. Yoğun bakıma almışlar.

Alkolün sonu yok sanıyordum. Kusar, uyurum sanıyordum.
Öğrendim ki ölünebilir.

hep 35lik içip sallanıp yamulurum. daha fazlasını içip daha fazla yamulmuşluğum da var ama blackout falan yok. nolurum lan acaba 70lik içtiğimde, deneyeceğim bi ara.

cevap: hiç içmedim, muhtemelen kusma vs vs.

ben deviriyordum zamanında ama artık içmiyorum, kötü bir içki benim için.

insandan insana değişir yani.

yanlisligi fark ettiklerinde ya banka sizden parayi geri alacakti ya da alacakli olan kisi zaten. iyi yapmissiniz.

ben de ayın enparalısı oluyorum ama indirimden faiz artırımdan falan bahsediyor. hiç iade görmedim nasıl oluyor o işlem? biz mi bir başvuru yapıyoruz?

Parayı "iç eden" direkt hırsızdır böyle bir durumda.

x bankası yabancı şubeden 20 tl vermiştik bi keresinde
y bankası tanıdık şube bedafaaaa

o adamlar ondan para kazanıyor normal.

bankacıyım, masraf komisyon bizim müşteri ile ilişkimize bakar. aldığımız da var almadığımız da.

İs bankasi başka sube 47.25 aynı subede 20 küsür lira alıyor. Ama parayi cekmeyip hesabina yatırırsan işler değişebilir.

Bizim de aklımıza geliyor böyle şeyler ama başlık açmıyoruz. Olacak şey mi allah aşkına?

Ne guzel baslik olmus helal kardesim. 27 kisiyle yattim 28.olsun mu kararsizim basliklarindan daha iyi amk.

Bunu kesfederlerse o kadina ya da adama dunyadaki butun odulleri vermeleri lazim.

Ben goremedim, benden sonraki siskolar gorsun bari :/
Neys ebelki dogal seleksiyona ugrariz filan, belli olmaz o da.

Önce beyin naklini bekle kardeşim. Sonra vazgeçersin bazı şeylerden.

Ne kadar güzel bir dünya olurdu öyle :) mevcut operasyonlar bile riskli. Komşumuzun akrabası vucudundan alınan yağı gögsüne enjekte ettirdi. Komaya girdi ve ertesi gün öldü. Çok da şey yapmamak lazım.

Başkasından olmuyor. Yağ transfer ederken boş yağ transfer etmiyorsun. Hücreler aktarılıyor. O hücreleri de bağışıklık sistemi tanıyıp saldırıyor. Bir karaciğer, böbrek gibi hayati değil ki dayandığı kadar deyip takasın.

Gaita nakli bile yapilan dunyada yag niye yapilmasin :)

@lim5 yuz nakli gibi endikasyonlarda yapilabilir bence

@la noix Yüz naklinde hasta zaten immünosuppressan kullanacak, yapılabilir belki ama otolog transfere bir üstünlüğü olur mu bilmiyorum. Allojenik denenmiş hastalar var. Mesela bu ama bu hasta normal sayılmaz. KİT olmuş. jco.ascopubs.org

sadece penise yağ enjekte ediyorlar kalınlaştırmak için. nun haricinde salak mısın derler adama ki çok zor zaten. bir de bir doktor efsanesi var : doğuda birisi eşeğin afedersin zikini kesip doktor bunu bana dik demiş o geldi aklıma.

rebulun mandalina kolonyasi. bayiliyorum kendisine.

Mandalina +1 markası önemsiz

Paşabahçe - deniz

Lavanta

Paşabahçe - Çay ya da Ihlamur
Bir de biraz ağır ama Selin - Nar Çiçeği

Mandalina +1 ben duru markasını kullanmıştım.

Selin portakal cicegi
Ama su an üretimi yok galiba hicbir yerde bulamiyorum.

Bu arada ben de kolonya hastasiyim.begendiklerimi yazayim.
Lavanta kolonyasi taris. Nezle olunca cok guzel burun aciyor.
English home gul
Selin portakal cicegi
Birde yesil sisede zeytin kolonyasi markasini bilmiyorum.
Karayel yesil cay

Rebul marka herhangi bir koku.

Rebul incir.

ben de sırf meraktan ve muhabbetten uzak kalmamak için yükledim. sadece otobüsle bi yere gidip dönerken level 5 oldum. şimdilik pek bi numarası yok bana göre ama kapışmadım henüz belki ondandır.

ben olmadım ama merak etmiyor da değilim.

pokemon oynayan liselidir :)

Merak ediyorum ama oyle kamerayi ac vs falan bana gore degil, hem usenirim hem de sarji yer deli gibi

Ben denedim bir gün çok salak bir oyun gibi geldi bana da. Gez gez dur şarj yetmez ona mı yanarsın kafan elin ağırıyor ona mı.

Özetle tam bir işsiz oyunu. Bizim ülkede tutar. Asya ya ne versen tutuyor zaten.

hiç yazma. olmaz mı ?

Work Experience

Anonymice Ltd, Neverland, 2014-2016
Co-Founder

girişim deneyimleri

Not. Mobildeyim editleyemiyorum

Size ciro edene başvurma hakkınız doğmuş oluyor ödenmedinyazısıyla

fosforlu +1

çeki size cirolayan kişi/firma size borcunu ödememiş oluyor. o borcu resmi olarak kanıtlayabiliyorsanız onun üzerinden gideceksiniz. çekteki imza doğru ama köşesinden yırtık da olabilirdi, yine ödenmezdi.

borcu resmi olarak gösteremiyorsanız; geçmiş olsun.

(çek yazdırılmadıktan sonra üzerine manas destanı da yazsalar fark etmez).

Hepimiz biliyoruz :D

Mantar mi? Mantar ne arar pazarda :)

E-sigara ve türevleri. Parçaları, likitleri, etc.

Ne kadar para kazanmak istediğine bağlı olarak büyük fırsatlar sunan bir destinasyondan bahsediyoruz... :)

Orda bol ve ucuz olup trde pahalı olan ya da olmayan ne var
Takı toka çanta vs her zaman gideri olur
Teknolojik zımbırtı ev aksesuarı da aynı şekilde

speculoos kreması. kavanozu 10 tlden satarsan kapış kapış gider pmsli kız camiasında. instagramda da paylaşılır.

Beni de yeni sözlü olmasına rağmen instagramdan mesaj atan fi tarihindeki erkek arkadaşım mesaj attı. Nası bi işsizliktir anlamadım. Bence intikam için uğraşmayın. Neden kendinizi yoruyorsunuz ki.

"the best revenge is to have enough self-worth not to seek it."

Bir kitap önermek isterim: Nil Gün - Geçmişin Gölgeleri
Özsaygı ve özdenetim ile ilgili bir kitap. Özellikle de duyguların altında yatan nedenleri çok iyi yansıtmış. Tavsiye ederim.Benim ve çevremdekiler in hayatını kutardı.

Yapma.

Yapsan da numarayı değiştirir olur biter, çok zor bir iş değil.

Bence de yapma.

Eski nişanlın için degil; kendin için yapma, boşver.

hiç uğraşma.
gereksiz işlere bulaşma boşver.

Ara bi halini hatrini sor. Kapatırken de "Allah belanı versin!" de. Deme tabii de.

demeden edemedim bir "yapma" da benden. Harcayacağın zamana yazık. Önüne bak. Yok say o numarayı, insanı..

kızılderililer kötü yollarla intikam almaz.

o numarayla yüzlerce şey yapabilirsin. kötülük yapmak kolay. asıl zor olan tam tersi.

Bırak allasen ya.
Kendi yoluna bak.
Ne kadar erken unutursan sana kardır. Uğraşma bence. Önünde sonunda unutacaksın zaten.
Uğraşma gari.

Boş ver gitsin ya. İntikam dediğin nedir Allah aşkına. Nefsine ağır gelen, hakkında hayırlıdır derler eskiler. Numarasını da sil gitsin. Bir gün alkollüyken falan arama riskini de yok et.

liseli misin la?

Boşversene. Senin yaptığın her şey, HER ŞEY onun gözünde ne kadar ezik olduğunu pekiştirecek. Hiç öyle "anam nasıl da intikam aldı benden :((" duygusu oluşmuyor karşı tarafta. Durtulerine ket vur, yapma.

Valla kötü müyüm neyim ara ağzına mıç :)

saçmalama ya. otur oturduğun yerde.

Hiçbişey, s.kilmiş g.tün davası olmaz. Yoluna bak sen.

herşey gönlünce olsun.