Ekşi Duyuru

benim zamanında annem gitti sgk mi ne, yurtdışında yaşadığımı belgeleyen şeyleri verdi (pasaport kopyasi vs). Sildiler.

bağlı bulunduğunuz sgk müdürlüğüne , yurtdışına çıkış yaptığınız ve yaşadığınızı gösteren çeşitli belgeler ile birlikte müracaat edilmesi gerekir.

Ben pireye benzettim bu arada ama emin degilim.

ne yapacagim? bu kotu bir sey mi? kirsalda yasiyorum ve mahallede bunlardan cok var.

Pirenin arka ayakları bariz uzun olur ve kıçı ayaklarından sonra gelir. Resimde belli olmuyor.

Eğer pireyse (ki ben de öyle benzettim susam gibiler) inanılmaz hızlı ürüyorlar ve evin anasını ağlatıyorlar. Ev ve lazımsa dışını da ilaçlatmanız gerekebilir.

Pire mi değil mi kesinleştirip hemen hareket etmeniz lazım başıma geldi işgal hızlı oluyor, düz bi fıs fıs ilaç değil dumanlamayla falan kurtulunuyor eve 2 gün girmeden.

pire değiller, zaten pireler hızlı hareket etmez zıplarlar, yani bir görürsün bir görmezsin.

Cevaplar icin tesekkurler.
Pire degilmis ev sahibime sordum nemden oturu oluyor bir sey yapmana gerek yok dedi.

uskudar balikcilar carsisinin orada beritan corap ic camasiri dukkani var oraya git verirler

Her şey normal.
Maşallah diyelim.

metin abdullah telli, avusturya hastanesi. marmaray ile yenikapı, sonrasında metro iki şişhane'de inin. şişhane'den sonra 10-15 dk yürüyeceksiniz, yol da çok güzel, galata'nın dibinde. yorumlara bakın gitmeden doktorun isterseniz. geçmiş olsun.

Avusturya hastanesine kadiköy‘den Karaköy‘e vapur + 10 dk yürüme ya da tramvay + 10 dk yürüme seklinde de olabilir. Sishane üzerinden gitmek oturdugum konum sebebiyle asla aklima gelmezdi mesela.

Avusturya hastanesi acibadem vs gibi asirinin asirisi kapitalist bir hastane degil. Sgk farki 300 tl gibiydi en son. Kan tahlili + batin ultrasonu isteyecektir muhtemelen. Besin intoleransi da olabilir, bunun testini de isteyebilir. (Doktor degilim, sikayetleriniz konusunda tecrübem var diyelim)

Ya da öncelikle aile hekiminize gidersiniz, o ilk etapta bakar, gerek görürse dahiliyeye yönlendirir.

cevaplar icin tesekkurler. turkiyede yasamiyorum bu yuzden ozel saglik sigortasi, tamamlayici vs hicbiri yok.

magnesia avmde starbucksta oturursunuz en fazla.

Sipil'de kamp

yol kenarına bir yere otur trafiği izle. tanıdığım en kötü otomobil sürücüleri manisada.

sipil diyorum ben de.

Fransa'da diploma denkliği için bir kuruma 60-70 Euro civari para ödeyip belge aliniyordu.
Bunu sadece bir is ilaninda sordular, baska da kimse istemedi açıkçası.
Diploma ingilizceyse olabilir. Değilse ve bu işlere takan bir yerse (misal bir çalıştığım kurumda çalışmak için kesinlikle gerekiyordu şirket kurallari gereği) o zaman sıkıntı olur.

çalışma iznine nitelikli göçmen olarak başvurulması için böyle bir denklik isteniyor.

denklık mı? tanınırlık mı? ikisi farklı kavramlar.

mesela elektrik mühendisi, insaat mühendisi bunlar ünvan kullanan meslekler ise denklik gerekiyor genelde.
biilgisayar mühendisi için gerek yok olmuyor genelde. ama diplomanın tanınması gerekebilir.

hedef ülke de burada önemli.

Rtük o kadar eski değil, partilerin meclis dağılım oranına göre rtük üyesi var yanlış bilmiyorsam.

2011 yılında çıkarılmış bir kanun.

daha önce 13/4/1994 tarih ve 3984 sayılı kanun kaldırılmış ki orada da üyeler aynı şekilde meclis tarafından dağılıma göre seçilirmiş. oraya dokunmamışlar.

partisiz üye olsa hepsi hükümete yakın üye olurdu muhtemelen. en azından bu şekilde kimin ne olduğu net.

cok sacma ama tek sacma olan sey degil, siralamada onlerde bile degil hatta :/

Böyle bir kurum olacaksa meclis oranını yansıtması bana mantıklı geliyor. Diğer türlü hangi hükümet gelirse onun tetikçisi olur normal olarak.

Seçimde nitelikli çoğunluk aransa herkesin üzerinde bir nebze uzlaşabileceği isimler seçilebilirdi. Ama mevcut basit çoğunluklu seçim sistemi RTÜK'ü de minik bir meclise çevirir. Ha tabii burası Türkiye, bizde nitelikli çoğunlukla kim seçilebilmiş derseniz de ona cevab veremem.

tomografi daha net sonuç veriyor galiba.

yaklaşık 10 yıl önce falan verem savaş dispanserlerinin çok önemli bir kısmı kapatıldığı için olabilir mi?

ben su an bi hastane yapiyorum bir blogu verem savas olacak. demek ki hala varlar.

bu video diğerine göre daha eski bunda türkiye'nin uluslararası görüşmelerin ve bm'nin silah ambargosunun hilafına libya'ya silah gönderildiği ortaya konuyor.
game of drones videosunda ise bae'nin finanse ettiği çinden alınmış iha'ların mısır'dan yönetilerek libyalı askeri öğrencileri katlettiği delillendiriliyordu.

yani hafter'i destekleyen bae&mısır'a da sarrac'ı destekleyen türkiye'ye de -iki tarafa da- çakıyorlar ve dış müdahalelerin daha fazla kaostan başka bir şey getirmediğini savunuyorlar.

belli ki habercilik cevabı sizi tatmin etmeyecek (: alışmadığımız için garipsiyoruz.

Eski Türkiye’de araştırmacı gazeteciler vardı, böyle büyük ses getirecek şeyleri ortaya koyan. Şimdi gazetecilik tv programına çıkıp kavga etmek. Nerede o Uğur Mumcular...

Örneğin Uğur Dündar’ın gazetecilik başarısının bir tanesi olan Soğukoluk olayı:
youtu.be
www.hurriyet.com.tr

Üsttekiler +1

“Bir gruba” göre dış güçler yine bişeyler karıştırıyor.

Bana göre habercilik yapıyor. Drone savaşları videosu gayet detaylı hazırlanmış bir video. Muhtemelen devletten yada istihbarat teşkilatlarından bilgi alarak yaptılar. Keşke TRT de boş yapımlar yapacağına böyle şeyler yapsa

Habercilik cevabi muhakkak tatmin eder ancak Libya’daki yangina korujle giden sadece UAE ve Turkiye mi? Fransa ve Rusya’nin da silah yardimi yaptigi, Rus kargo ucaklarinin Libya’ya mekik dokudugu takip edenler tarafindan bilinir. BBC’nin derdinin sadece Libya olmadigini dusunuyorum. Suriye, Irak, Afganistan savaslarinda pek bu arastirmaci gazeteciligi goremedik malesef. Ayriyeten bu belgelerin bir kisminin Fransizlar tarafindan da BBC’ye sunuldugu konusuluyor.

ilginc bi sekilde aktroll oldum sanirim. neyse.

Size kesinlikle katılıyorum. Sadece BBC değil, CNN, Sputnik gibi medya organları da belli bir siyasi amaç güder. Dünya çapında kamuoyu yaratır ve ülkelerinin yumuşak güç politika araçları haline gelir.

Libya işi gerçekten trajikomik. Batının hafteri desteklemesi ayrı bizim ihvancıları desteklememiz ayrı komik. Madem hafteri seviyorlardı neden NATO unsurlarıyla Kaddafi’yi devirdiler değil mi? Aynı tas aynı hamam, hafter ve Kaddafi arasında fark yok. Hafterın cia ile bağlantılı olması ve Kaddafi’den cia yardımıyla Çad’dan kaçması mi onu daha iyi yapıyor acaba? Ya da hafter ve sisi’nin sözde sekülerliği mi cezbediyor batıyı?

İşlerine ne geliyorsa onu yapıyorlar. Doğu sorunu 1815 Viyana kongresinden beri devam ediyor, bunu da canlı tutan Batı. Osmanlı’yı dağıtarak işi hepten b.ka sardılar, el birliğiyle terörist yuvasına döndürdüler Ortadoğu’yu. 1990ların ortasında Balkanlar’da Avrupa’nın göbeğinde soykırım yaşandı, ona neden müdahale edilmedi Libya kadar? Bu soruların cevabı sizin dediklerinizle aynı.

haberi yapan Benjamin Strick. twitter'da mesaj alimi acik. adama direk sor, ne amacla yapiyorsun diye.

twitter.com

www.eksiduyuru.com

3 ay önceden başvurabiliyorsunuz. 2-3 haftada çıkar normalde ama sıkıntı olmaması adına tam 3 ay önceden başvurmak en iyisidir. Cevap 1-2 haftada gelir. Vize söylediğiniz tarihler arasını kapsar.

Benim seyahatim 1 ay sonraysa sen hayirdir kardesim deyip basvurumu iptal ederler mi?

En az 6 ay önce başvurulması gerektiğini nerede okudun? Öyle birşey yok. Tersine en erken seyahatinden 6 ay önce başvuru yapabiliyorsun. idata.com.tr

Vizen 6 ay sonra çıkmaz hemen işleme alıyorlar. Bende 5 veya 6 tane schengen olması lazım vizenin çıkmasının 1 haftadan fazla sürdüğünü hatırlamıyorum. Belgelerde problem varsa veya ek belge vb. istenirse süreç uzayabilir.

6 aylık süre başvuru yapabileceğiniz en erken tarihi belirtiyor. Yani 6 ay önce kısmı gereklilik belirtiyor, sürenin başladığı tarihi belirtiyor.

Örneğin 1 temmuz 2021de gitmek istiyorsanız en erken 1 ocak 2021de basvurabilirsiniz. 10 aralik 2020de basvuramazsiniz. 1 ocaktan başlayarak 1 temmuza kadar (vizenin çıkması için gereken süreyi düşünerek tabi) istediğiniz tarihte başvurabilirsiniz.

lethe +1
önceden 3 ay önceden başvurma hakkın vardı bu süre yeni değişti artık 6 ay önceden başvuru yapabiliyorsun. başvuru yapınca vize işlemlerin başla ve 15 işgünü içinde kesin dönüş yapılır. kısaca istersen hemen başvur 15 gün içinde pasaportun sana döner.

ideali 1,5 ay önceden başvurmak. 6 ay öncesi çok erken olur.

Yardımcı olmak adına

@sir gawain +1, En ideali 1,5 ay öncesi (4 - 6 hafta öncesi)

Ek bilgi, Verilen belgelerin güncel tarihi olmasını istiyorlar. Örnek Ocak 2021'de başvurdunuz Ocak 2021'e yakın olan tarihler olması gerekiyor. Gidip, Kasım 2020 tarihli belge verilmesi problem yaratır.

eğer beyan ettiğiniz seyahat tarihine 2 haftadan kısa bir süre varsa size bir dilekçe imzalatırlar. seyahatime 14 günden az süre kalmasına rağmen başvuru yapıyorum, eğer beyan ettiğim tarihte vize çıkmazsa kimseyi suçlayamam gibisinden.

turistik vize hakkında bir şey söylemek için çok erken. Ancak bir çok kişinin başvuracağını düşünürseniz yoğunluk olacaktır. bu nedenle 2 ay öncesinde başvurmanız sizin heyecanınızı giderecektir. hangi Schengen ülkesine başvuru yapacaksınız gibi gibi sorular da var aslında ama...

bir de başvuru yaparken sunduğunuz belgelerin en geç 7 gün önce alınmış olmasına dikkat etmelisiniz. banka hesap ekstresi, nüfus kayıt örneği gibi gibi.

Bir tahminim yok ama .com ile bittiği için org'a göre daha değerli.

isim de güzel aslında...

Cv ni paylaşır mısın

almanya icin sunu diyebilirim; almanyada firmalar temel olarak ikiye ayriliyor, alman kulturunun hakim oldugu firmalar (daimler, bmw, siemens, die bahn vs) ve uluslararasi kulturun hakim oldugu firmlar (ebay, amazon, paypal, tesla).

alman kulturunun hakim oldugu firmlar her ne kadar dunyaya entegre olsalar da mid-level calisanlarda almanca konusuna dikkat ederler. eger bir firmanin toplantilarinda kullanilan birinci dil almanca ise bu tarz firmadir buyuk ihtimalle. bu nedenle de bu firmalara girmek icin almanca bilmek avantajdir. ame elbette uzun sure o pozisyonu almanca bilen biri ile dolduramazlarsa cok da zorlamayacaklardir ve alternatiflere yoneliceklerdir.

uluslararasi kulturun hakim oldugu firmalar ise genellikle amerikan firmalaridir ve buyuk oranda da urunleri dijaldir. bu tarz firmlar en bastan almancayi sart kosamayacaklarini bilirler cunku yazilim muhendisi gibi pozisyonlari bu kriteri saglayacak sekilde dolduramayacaklarini bilirler. ama diger pozisyonlar icin de almanca konusunda cok israrci degiller.

ayrica almanyadaki firmalarda calismak icin cinden tutun da hindistana, ispanyadan tutun abd ye bircok ulkeden is basvurusu geliyor, o nedenle diger basvuranlara gore one cikacak birseyler yapmak gerekir. o nedenle rekabette ne noktada oldugunu ogrenmek icin red alinan sirketlerden feedback almaya calis, neden tercih edilmedigini bilmek acisindan.

almanya 2020, belki de 2021 icin otomotiv sektorunde cindeki ekonomik durum ve corona virusu nediyle kuculme on goruyor. belki bu durum gecici bir teredduten dolayi da olabilir. basvurmaya devam etmeni oneririm. ayrica onumuzdeki yil tesla berlinde bir fabrika aciyor, uzmanligin ile ilgili nasil bir pozisyon olabilir bilemiyorum ama almanca konusunda alman firmalari kadar tutucu olmayacaklardir.

@emrahday
Tesla’yi takip ediyorum. Ilanlara bakiyorum. Bu arada otomotiv tecrubem var diye illa otomotiv sektoru ilanlarina bakiyorum diye bir sey yok. Her sektor olabilir petrol&kimya haric.

bir de kisisel gorusum, otomotiv sektoru kuculuyor ancak bunu dogrudan cindeki ekonomik duruma baglamak yanlis olur bence. alman arabalarinin cogu cinde satiliyor bu dogru ancak ulasimdaki transformasyonu da unutmamak lazim. en basitinden lime, marti, scooterlar, elektrikli bisikletler, diesel motorlarin yasaklanmasi, hybrid ve elektrikli otomobiller hatta otonom araclar sektordeki degisimi&degisim istegini simgeliyor. bana gore insanlarin ihtiyaclari sebebiyle ortaya cikan bu tabloda pek cok firma bu donusumu yeteri kadar onemsemedi. karsiliginda sektorel olarak daralma kacinilmaz oluyor.

ben 2013 mezunuyum, esim 2014. ikimiz de bilgisayar muhendisiyiz. almanya'ya geleli yaklasik 2 yil oluyor.

yapman gereken tek sey pes etmemek.
cv'n mumkunse tek sayfa, ozet seklinde olsun,
mulakatlara iyi hazirlan, her mulakat sonrasi sana sorulan sorulari cikar, onlara ayrica calis ki bir sonraki mulakatta biraz daha iyi olasin.
pes etme demis miydim? esim buradaki isi icin mulakat yapmadan once ayni sirkete 17 defa basvurmustu bir yil icinde. sonunda mulakat yapildi ve is teklifini aldi. biz de bu sekilde geldik. onun yerinde ben olsam, bir kere basvurdum diye ayni sirkete ikinciye basvurmazdim mesela.

Yazılımcı olduğum için diğer sorularınıza cevap veremem ama beş ayın çok uzun bir zaman olmadığını söyleyip denemeye devam diye gaz verebilirim :) Benim de yaklaşık dört ay iş başvurusu yapıp, görüşmelere girip olumsuz yanıt aldığım oldu. Şu an çalıştığım yerde de iş başvurusu ile sözleşme imzalamam arasında geçen süre üç aydan biraz fazla.

hollanda dil konusunda daha esnek. mühendislerimizi daha çok çalan onlar =) asml hollanda hatta direkt =) bi arkadaşım var o da misal powertrainci oldu punch powertrain. hollandaca falan bildiği yok tabiki. alternatif olarak otomotiv sektöründe biraz daha proje yönetimine yönelebilirsin. bi arkadaşım bi otomotiv firmasında senle benzer pozisyonda iken mba yapıp sonra hollanda'da kaldı. pmp falan aldı, kalite proje yönetimi tadında takılıyor. Yacht diye bir işe alım firması aracılığıyla kontrat buldu.
gerçi bursalı idi bulgar göçmeni falan olabilir net bilmiyorum. çalışma izni konusunda öyle bi avantajı oluyor onların.

almanyada ise tesla bile almanca bilen adam arıyor ne yazıkki öyle bi durum var.

bizim işyerinde bir arkadaş ilk başvurusunu kasım 2018'de yapmıştı, geçtiğimiz ay uğurladık eindhoven'a.

ben de 2 aydır arıyorum. en sık aldığım öneri ise şu: yılma, sıkılma, pes etme.

bulana kadar devam. deneyimlerimiz benziyor. (ben de otomotivde project control'um uzun süredir, pmp var, change management expertise var, data management var, var da var) ara ara insan kendini sorguluyor "lan ben neden bulamıyorum" diye.

ama bulacaz, inat. :)

sektöre cok uzagim yalniz aklima su geliyor. calistigin firmanin illa ki ic ilan sistemi vardir, cogu buyuk sirket acik pozisyonlari once kendi bunyesinde paylasir (dunya capinda bi sirketse zaten kesin paylasir). belki portal tarzi bisi bile vardir ik yonetim sistemi gibi filan. oralardan sizin sirketin yurt disi tesislerindeki pozisyonlari goruntuleyemiyor musun? onlari takip et bence. kendi sirketin icinde yer degistirmek cok daha kolay olur sanki bunca zaman burada calistiysan tum performans sureclerine hakimlerdir zaten.

bi de 5 ay cok uzun bi sure degil gunumuz sartlari icin. ilanin bire bir senin icin cikmasi lazim o da zor.

son olarak hollanda en fazla expat yasayan ulkelerden biri ve ingilizce konusma orani cok cok yuksek. seni istiyorlarsa flemenkce bilmemeni cok sorun edeceklerini sanmam.

Merhaba,
Yazilimciyim, Hollanda icin kendi surecimi surada anlatmaya calismistim belki isinize yarar. eksisozluk.com

Farkli sektorlerdeyiz, o yuzden soyleyeceklerim sektor ozelinde degil Hollanda genelinde olacak.
Oncelikle buraya muhendis olarak gelirken kariyeri sifirlamayi goze almaniz gerekiyor. Hollanda'daki ilk is tecrubenizde yonetim tarafinda rol almaniz kolay degil, en azindan yazilim sektoru icin benim gozlemim bu sekilde. Turkiye'de uzun sure yoneticilik yapip burada senior engineer olarak baslamis cok fazla arkadasim var, kendim de dahil. 15 yildan fazla tecrubem vardi, birden fazla ekibin koordinasyonunu yurutuyordum senior engineer olarak is buldum. Kaldi ki yonetim tarafina gecmek isterseniz sorumlulukla beraber gelen maas artisi hayatinizda degisiklik yapmayacaktir, pozisyonlar arasi maas araligi fazla degil.

Yonetim tarafi icin dogal olarak sizin ulkedeki/sirketteki calisma kulturune hakim olmanizi bekleyeceklerdir bu da calisip tecrube edinilmedigi surece pek mumkun degil. Ingilizce muhendislik icin yeterli olsa da yonetim tarafinda en azindan yazismalari, prosedurleri, yonetmelikleri vs. analayacak kadar Dutch bilmenizi de bekleyebilirler.
Amsterdam, Den Haag, Rotterdam gibi buyuk sehirlerde yasayacaksaniz gundelik hayat icin Dutch ogrenmeye ihtiyac duymazsiniz buyuk ihtimalle.

Hollanda'da calismaya gelecekseniz 7 yil tecrube ile kidemli muhendislik islerine basvurup teklif almaniz yuksek ihtimal, eger yonetici olarak devam etmek istiyorsaniz bir kac yil tecrube edindikten sonra gecis yapmaniz daha kolay olacaktir.

aynı. onlarca başvuru, onlarca dönüş ve onlarca red. yoruldum çoktan ama mücadeleyi bırakamam.

Ben aldım da kullanmıyorum pek işe yaradığını sanmıyorum, yine kambur pozisyona dönüyorum o şekilde duruyorum yani.

Sırta oklava, beyzbol sopası falan bağlamak daha etkili. Ya da böyle bi çeşit şoklayıcı bi alet olacak kambur durunca aktif olup şoklayacak düzeltecek bi süre sonra alışırsın belki köpek gibi.

Onun yerine arada kalkıp günde 1 kere bile olsa sırt egzersizleri var internette bulabileceğin, 2 dakika sürüyolar. sadece onları yapsan bu meretten daha faydalı.

tavsiye etmiyorlar, onun yerine düzenli fitness, pilates yapmak çok daha sağlıklı ve kalıcı.

Ben gittim ilgilendiler postür bozukluğu için de gayet ciddiye aldılar devlet hastanesinde röntgen vs çekildi gidin bence ama pilates tavsiye ettiler sonuç olarak.

yaklaşık 6 ay kullandım doktor tavsiyesiyle, birkaç derece düzelme oldu. ancak tedavi yöntemi değil, tedaviye destek olarak düşünün o korseleri. tek başına bir işe yaramıyor bence. yapabileceğiniz en iyi tedavi sırt kaslarınızı güçlendirmek, bana doktorum yüzmeyi ve pilatesi çok önermişti. size de tavsiye ederim.
www.youtube.com ayrıca bu video sırt ağrınız varsa anlık bir rahatlatabilir mutlaka deneyin, bende çok işe yarıyor.

up
sürekli egzersiz mi yapmak lazım ya
bıraktıktan sonra hem boyun ağrısı var hem de duruş bozuluyor
kalıcı olması omurgayla mı alakalı

Bunlar iskelet ve kas sisteminizin yapması gereken işi yapan aparatlar olduğu için zaten zayıf olan iskelet ve kas sisteminizi daha da zayıflatıyor ve uzun vadede mevcut durumdan daha kötü olmanıza davetiye çıkarıyor.

Postür ve fıtık problemim vardı. Fizik tedavi, manuel terapi, yüzme ve en son reformer pilates ile sıkıntımı çözdüm. Manuel terapide fıtıklı eklemlerin sorunu çözüldü. Yüzme ve pilates ile birlikte kas ve duruş konusunda gelişme sağlandı.

Bu tip korse veya destekleyici aparatlar kullanacaksanız 2 saatten daha fazla aralıksız takmamanız gerekiyor. Arada bir kaslarınızı çalıştırmanız lazım.

aynı sorun bende var. bir omzum yukarıda duruyor. hatta bu yazıyı yazarken tekrar düzelttim.

bir buçuk ay fizik tedaviye gittim. fizyoterapistim kendinde farkındalık yaratarak pratik yap ayna karşısında dedi. bunun haricinde yüzme ve pilates önerdi.
fizik tedaviden 1 yıl sonra pilatese başladım. o da bu karantina yüzünden yarım kaldı şimdi. bence böyle aletleri kullanmak yerine gerçekten pilates yap veya yüzmeye git. çünkü duruş bozukluğunun sebebi biraz da sırt kaslarının güçsüz olması.

altta yatan bir hastalığınız (skolyoz, kifoz vs.) varsa bunlar kaslarınızı iyice zayıflatıp ağrıya sebep olabilir veya varsa şiddetini arttırabilir. ortopedi veya fizik tedaviye gitmeniz faydalı olur.

Motor derken? 1400lerde ne arıyor motor? Santa Maria yelkenli imiş.

Turbo dizel injection, dsg’ymiş

sene 1492... olsa olsa gaz turbinidir..
Santa Maria diye aratip bulamadiysaniz bir de Pinta ve Niña diye deneyin derim.

Vergisi yüksek olmasın diye 1300 cc motor taktırmış, o yüzden gecikmiş, yoksa yola çıkalı çok olmuşmuş. Multijet diyorlar.

Ciddi soru mu troll mü anlamadım ama thanks mr obvious yapıp gidiyorum..

Yelkenli gemiler var o zaman. Belki kürek de vardır onu bilemiyorum. Motorlu gemiler 1800lerde kullanılmaya başlandı

Değişen bir şey yok, gerçek İslam goygoycusu eblehleri tatmin edecek sığlıkta basit hamleler. Yiyecek keriz çok.

Demek ki yapılan araştırmalar sonucu birisi reise "reisim halkın duyarlı olduğu konular bunlar. buradan yürüyün" demiş.

söylediği her sözün, her davranışının hesaplanmış olduğunu düşündüğümden son zamanlardaki hallerinin de içinden geldiği veya öyle inandığı için olmadığını düşünüyorum.

Meral aksener ile alakali oldugunu düşünüyorum. Bu ulkenin anaplisi dyplisi havaya ucmadi bunlarin oyu akp'de. Bir de ciddi bir ulkucu kesim var. Bunlari memnun etmezse aksenere kayacaklar. O yuzden herkesi kucaklama derdinde.

tansiyon düşürme manevraları. 2 ileri 1 geri mevzuu. ayrıca iktidarda bir tıkanmışlık var, çözmenin yolunu arıyorlar.

Değişen bir şey yok +1

nerde ekmek orda tabii.

milliyetçiliği ayaklar altına alır bir gün, bir başka gün milliyetçinin önde gideni olur.

vesaire ya... şimdi milyon tane örnek verebiliriz de, boşver.

Referandum kil payi gecti.

bu kadar muhalefet partisi bir 15 yılda iktidara gelmek için sağlam tutunabilecek bir siyaset yapamayınca muhalefet yapma işi böyle yerlere kaldı. korkmadan söyleyin işte, bizimkiler bir iş, bir icraat yapamadığı için akp 15 yıldır iktidarda. takdir ediyoruz, ama ne nefsimize yenik düşüp gerçekleri söyleyemiyoruz işte. :)
hadi hepsini bırakalım bu halk ve savaştan kaçıp bu ülkeye sığınanlar siyasilerden kime dua ediyor en çok? bir zamanlar hapse giren ve hakkında muhtar bile olamaz denilen, cumhurbaşkanı oluyor..
ALLAH celle celaluhu, kendisi için alçalanı yine Allah celle celaluhu böyle yükseltiyor işte. bu işlerin manevi yanını da unutmamak lazım.

@1adam, hiçbir insani, ahlaki kıstası olmayan ve sadece skor tabelasına bakarak konuşan amigo gibisin.

onlarca örnek veririm ama anlamazsın.

haksıza haksız derim. birinin ya da herkesin akpli olması onların hiç hata ya da yanlış yapmayacağı anlamına gelmiyor. fanatik falan da değilim. duyurudaki genel tutumun dışında kaldığım için öyle düşünüyorsunuz.

@1adam, insanların aklına hakaret bu konuşma tarzı. konuşuyormuş, bir şeyler söylüyormuş gibi yapıp ajitasyon, demagoji yapmak bu. fanatik bir taraftarsın.

bu duyuru özelinde bakarsak... tutarsızsın! çok net!

atatürk demekten imtina ederken, anıtkabir'e gidilecek zamanlarda hep bir bahane/hastalık bulunurken oraya gitmesi, atatürk demesi, milli mücadele referansı, milliyetçi söylemi...

yahu "her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık" dedi mi demedi mi? bırak yahu şu cehapeyi! cehapeyi konuşmuyoruz.

"bizim rahmetimiz gazabımızı geçti" diye miting meydanında bağırmasını duymadın mı? haksız dedin mi?

kim rahmet eder? kim gazap eder? Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz mısın? çoğu zaman cevap vermeye tenezzül etmiyoruz diye uçtunuz mu?

Allah celle celaluhu deyince sen çok dindar, çok islam biz atayiz bilmem ne oluyoruz he! aman ne dindarlık!

bu nasıl bir kafa Allah aşkına.

yakın zamana kadar oy verdiğim mhp'yi de, sonrasında chp'yi de çok eleştirdim. çağrı merkezi ve e-mail kayıtları hala duruyordur.

duyurudaki genel eğilimin dışında olman değil sorun. sorun olan dilin, söylemin; tutarsızlığın, akıl yürütmemen, eleştirememen. kimse eleştirilmez, dokunulmaz değil.

çok can sıkıcı bu tarzın. ciddi, adam akıllı konuşsan saatlerce konuşalım. benim bilmediğim şeyler vardır, hatalıyımdır... ama direkt goygoy senin yaptığın. çok basit...

burada kaç zamandır belli yerlere (din millet vs) sövülürken (darbe teşebbüsünden bir kaç ay sonra bu sövmeler belirgin derece azaldı. sanırım, ekmeğinden olmayayım şimdi neme lazım dediler) ses etmeyen siz şimdi bana akp hiç eleştirmiyorsun diyorsunuz. Bana bir şey kalıyor mu ki :)
Benim gibi düşünen bir çok kişi var burada. Bundan eminim.
Yine taraftarı olduğunuz parti ya da partilerin olumsuz nesini yazdınız burada? Yok.
söz konusu burada akp ise nesine + verdiniz? o da yok. halk zaten nezninizde çomar, ben de amigo oldum az önce. basit etiketlemelerle olmuyor bu işler. duyuruda - hiç kimse - bende engelli değil isteyen özelden de yazsın.
evet parti de insanlardan oluşan bir kurum ve hatasız olması imkansız. yok şimdi bu hataları sıralarsam rahatlayıp ev yapımı bira mı ikram edeceksiniz? Boşverin kalsın.

@runagain o emaillerinde yazıya başlarken yüksek ihtimal sayın kelimesini bir insan için kullanıyorsun değil mi?
ben de işte çok dindar olduğumun göstergesi olarak değil, beni yaratan için celle celaluhu demeliyim. Hiç olmazsa burada anlaşalım.

@1adam, yine çarpıtma, ajitasyon, demagoji... cevap yine yok.

somut bir soru var duyuruda, ona cevap vermiyor, muhalefete çakıyorsun.

ben ve birkaç arkadaşın yazdıklarına cevap ver"miş gibi" yapıp yine top çeviriyorsun.

yine mağdurum da mağdurum edebiyatı...

yuvarlak konuşma. kim, hangi duyuruda sövdü? konuşuyorsan isim ver, duyuruyu söyle... ortaya yalan yanlış şeyler atarak herkesi suçlamış oluyorsun. ben "şu şunu dedi, bunu yaptı" derken, hepsinin linkini, tarihini veririm. itham etme, iddian varsa ispatla.

eski kankilerinizin darbesinden sonra da eleştirmeye devam ediyoruz. anlamadığın, küfür nedir/eleştiri nedir/hakaret nedir... bunların ayırdına varsan her şey senin için de daha kolay olacak.

"sana bir şey kalmıyor ki :)" he... kaç sen böyle. sonra da haksızsa söylerim falan. kimse inanmıyor, ciddiye almıyor bu yüzden.

ilgili başlıklarda cehapeyle ilgili de, mehapeyle ilgili de ve akapeyle ilgili de sözümü esirgemedim. kendi adıma içim rahat.

takım tutar gibi parti tutmam. haddizatında takım da tutmam...

sana göre akp gül çiçek, bana göre değil. artı vermek zorunda değilim, sevmek zorunda da değilim. ama iddia ettiğin gibi küfür, hakaret yok.

tarihteki vakalarla ilgili:

"ama olumlu işlerini de söylemek lazım" gibi bir şeye inanmıyorum. mesele "taş üstüne taş koymak" ise, tarihte en çok taşı üst üste firavunlar koydurttu! firavunlara da "Allah razı olsun" demek gerekirdi.

yezid'e de rahmet dilemek gerekirdi, fetih yaptı şunu bunu yaptı diye... ki dilemiyoruz.

ve vesaire vesaire...

ikram için değil... hak diyorsun ya, Allah diyorsun ya... celle celaluhu diyorsun ya... işte o inandıkların için hakkı tutup hakkı söylemen bekleniyor. sense anlamazlıktan gelip "ev yapı mı bira mı ikram edeceksiniz" diye alaya alıyorsun.

"celle celaluhu" tazimini kullanıp, onun gereği olmasına rağmen, hakkı söylememenden/tutmamandan bahsediyorum!

"celle celaluhu" deyip, kendinle ilgili dindar bir algı oluşturup buna yaslanırken, gereği olan hakkı tutma/söyleme!den de uzak olmandan ve karşındakileri de "zaten dine karşılar, atayizler" gibi bir algı oluşturmandan bahsediyorum.

yeterince açık, tane tane ve türkçe yazmama rağmen anlamamakta ısrar ediyorsun.

nasıl bir akıl yürütmen var böyle...

hiçbir yerde anlaşamadık seninle.

Isteyen yesillendirebilir veya baslik altina yazabilir. Bobrek.avi sakasi yapacak olanlar yazmasin.

empire xp diye bir oyun var. onu oyna vaktin varsa. basit bir strateji oyunu.

Oyun oynamak istemiyorum :(

reddit?

www.eksiduyuru.com

(bkz: gumtree)

ebay

Irlanda icin:
Gayrimenkul icin: www.daft.ie
Araba icin: www.carzone.ie

Craiglist

ümraniye :/

Nereye gidiyoruz

zorlanıyor tabi, şehrin daha dış ve göreceli ucuz semtlerine kaçıyorlar. dolaylı olarak talep artışı ile o bölgelerde de fiyatlar artıyor.

Zorlanıyorlar. Ev kiraları bile çok yüksek. Ben şahsen 5 bin TL ve üzeri bir maaşım olmazsa ev alabileceğimi düşünmüyorum. Büyük şehirlerde arsa fiyatları çok fazla. Kısıtlı bir alanı en fazla kar alacak şekilde değerlendirmek gerekiyor. Orta sınıfa hitap eden evlerin şehrin hareketli bölgelerinde yer alma şansı bence artık yok. Çünkü sahip olduğun arsaya hiçbir özelliği olmayan bir apartman diktiğinde o arsadan kar etmiş olmuyorsun. Ama sahip olduğun arsaya içinde market, iş yeri açılabilecek şekilde bir yapı inşa ettiğin zaman daha fazla kar elde etme şansın oluyor. Arsa sahibi, iş yerlerinden evlere göre çok daha fazla kira alıyor. Eğer nüfus çok artarsa şehrin dışındaki bölgelere Çin'deki gibi 20-30 katlı gökdelenler yapılabilir. Müteahhit orta sınıfı düşünmez. Bir projeden ne kadar kar elde edebilirim diye düşünür. Türkiye'nin ekonomik geleceğini ben iyi görmüyorum.

Kentsel dönüşümün 3 amacı 3 de sonucu var. Bunlar önem sırasına göre:

Amaç
1-) İnşaatçıların para kazanması
2-) Düşük gelirli grubun şehir merkezlerinden uzaklaştırılarak şehrin daha elit, daha zengin görünüm kazanması ve konutların değer kazanması. Madde 1'e de fayda sağlıyor
3-) Çevre veya içinde yaşayanlara tehlike olan veya metal yorgunluğu vs. sebebiyle olacak binaların, depreme dayanıklı hale gelmesi.

Sonuç
1-) Otopark sorununun azalması ve sitelerin lüksleşmesi.
2-) Dairelerin hacimlerinin azalması.
3-) O evi almak için 10-20 sene arası borca girip, kredi çekmek ve geleceği ipotek altına almak.

M.koyde oturuyordum simdi bu yaz Maltepe'de bir siteye tasindik. Buradaki havuzlu saunali guvenlikli 30 katli site M.koy'deki 15 yillik apartmandan daha ucuz.

@nawar kentsel dönüşümü iyi anlatmış.

dar/orta gelirli oy veriyor nasılsa, üstelik o sitelere bakıp gurur duyuyor bir de! "fabrikada tütün sarar, sanki kendi içer gibi" diyordu ya şarkıda. özdeşim kurma deniyor buna psikolojide. erişemeyeceğin bir konuma gıpta eder, kendini onunla özdeşleştirirsin. futbol (spor?) ya da eğlence sektöründeki idoller gibi.

güzel yerden yakalamış götürüyor ve onunla birlikte olanlar da kazanıyor. bizim fakirler de eşek gibi çalışıp, manevi bir tatmin hissediyor üstelik.

@dissendium: Sen onu minimum 15.000 yap.

Şu yazıyı okumanızı tavsiye ederim, konuyla ilgili tam olarak dediğiniz şeyi anlatıyor:
rhetorica.blog

bölgesel yağ yakma işi yalan. yani bacak çalışarak bacaktan yağ azaltamazsın.

vucut ilk nereden yağ alıyorsa en son da o bölgeden yağ yakar. genel bir fitness programı ile fazla yağlardan kurtulmak mümkün.

yağlanma konusunda beslenme düzenin kadar genetik de önemli.

uzmanı değilim ama sanıyorum vücut tipinizle ve genetiğinizle ilgili bir durum bu ve siz bir endomorfsunuz. karbonhidrat konusunda biraz şanssızsınız yani. aşağıdaki linke bir göz atın.

www.kasvekuvvet.net

174e 84 kg her türlü cok. bence sorun burada.

bende 174üm, gecen sene bu günlerde 89dum, yaz sonuna 83, ekimde 78 e düstüm, simdi 73e düstüm.

bacagim göbegim oldukca ufaldi. kilo verince otomatik olarak rahatlayacak bahsettikleriniz, seksi bacak sahibi olmaniz konusunda söz veremem ama. kilo verdikten sonra spora gider kas kütlesine abanirsiniz olmadi.

181 boyundayım. 73 kilo oldugum zaman da üst bacağım kalındı, 90 kilo olduğumda da. Yapacak bir şey yok. Kilo verirsen incelir tabi ama genetik yüzünden orası hep öyle olacak.

Göbeğin büyük ihtimal vardır. Bölgesel yağ yakımı yok. Ondan dolayı tek yapacağın şey diyet + sporda ısrar.

82 kilo gerçekten çok.ben normal durumdayım tıfıl değilim spor yapıyorum kilo 70 aynı boydayız.bence min 10 kilo vermen lazım

Bölgesel zayıflama diye bişey yok demişler, var.
Benim kalça-basen bölgemde biraz orantısızlık vardı. Biraz diyet ve spor yaptım(peak pilates), her seanstan sonra 10-15 dk aşırı titreten üzerine kalçamı çeşitli pozisyonlarda koyup yattığım bi makina vardı. 2 ayda o orantısızlık yok oldu.

ALkolden sonra gelmez de evet var.

Hic guzel olmuyor.

Biraz da kişinin ruh durumuyla alakalı. Kaygıya, paniğe yatkın insan için evet var.

bad trip öyle standardı olup herkesin aynı şekilde deneyimlediği bir şey olmadığı için çok rahat tanımlanamıyor. şu videodaki insanları görürsen az çok oluşur kafanda bir şeyler.
www.youtube.com

tabii herkes bu modda yaşamıyor; ben normalde kolay kafa olmayan, gündelik hayatında da sakin biri olarak bad trip yaşadım dediğim anda hafızamda gidip gelmeler olduğunu deneyimlemiştim. yani o an için neden orada olduğumu unutup sadece tek bir düşünceye odaklanıyordum, genelde de "tamam birazdan öleceğim galiba" modundaydım. sakinim, videolardaki gibi kıpraşık olma durumum yokmuş, diz çöküp kafamı bacaklarımın arasına alıp hareketsiz durmuşum baya. hatırladığım tek şey sakince ölümü karşılamaya çalıştığımdı. korktuğumu hatırlıyorum ama öyle yoğun birt his ki önlemek adına yapacak bir şeyin yokmuş gibi geliyor. değişik bir kabulleniş, sanki ölmek istiyorsun gibi ama ölmezsen mutlu olacakmışsın gibi. biri kolumdan tutup haydi seni camdan atıyoruz dese itiraz edemezdim muhtemelen.

ve bunun kesinlikle ruh haliyle ilişkisi var, o gece abartılı bir tüketimim olmamıştı; birazcık depresif takıldığım zamanlardı, bu yüzden öyle olduğunu düşünüyorum.

kuehles +1

alkol ile trip yapmazsın. dolayısıyla bad tripte olmaz. alkolle anca sarhoş olursun sonra ertesi günde hangover olursun en fazla kendine bakmazsan. Alkol aldım bad trip yaşadım diyen biri varsa oradan koşarak uzaklaş..

pyschedelic maddeler ile trip yaşarsın. Bad trip ise temelde yukarda denildiği gibi modla bilinçaltıyla alakalı..sürekli endişeli bir halin varsa zaten bulaşmanı tavsiye etmem.

Bu arada ilk denemelerde de bad trip yaşanması muhtemel vucut kaldıramıyor..fazla geliyor vs.

biraz korkunç bir deneyim.

var.

elbette var vücudunun direncine göre etkisi artıyor.

tabii ki var. ataklar halinde geliyor ve kurtulmak istiyorsun kurtulamiyorsun. zaman algısı değişiyor. kesin ölücem diyorsun ölemiyorsun; yaşamıyorsun da. tam bitti galiba diyorsun gene geliyor. nerden de aldım bu maddeyi küfür ediyorsun. cenazeni düşünüyorsun ailen için üzülüyorsun. arkandan niyazi oldu diyecekler diyorsun. düşünce akış hızına inanmıyorsun. sona yavaş yavaş kurtuluyorsun. tamamen geçince ulan o neydi öyle diye anlatıp gülüyorsun. sonra tekrar madde alıyorsun. ama tripi hayatin boyunca hiç aklından çıkaramiyorsun.

Var. Bu yüzden kendine güvenmeyen ya da korkusu olanlar buna neden olacak şeyi denememeli çünkü bad trip sırasında insanların kalp atışları anormal derecede yükseliyor, bir hastalık falan da varsa sonuçları kötü olabilir.

var. bu yüzden keki icat etmişler kötü çıkan otu değerlendirmek için. ben denemedim gerçi kek.

Vergi ile ilgili bir call center vardı, 3 haneli sanırım numarası. arayıp sorun, ilgili birine rastlayıp derdinizi anlatabiliyorsunuz. Siler ya da açıklar en azından.

Bu kez MHP de baraj disinda kalir. MHP'den gelecek oylar tumuyle kaybedilir. Hayir cikarsa 7 Haziran sonrasi gibi olur.

Bir de Kurtler de MHP'liler de destek veriyor. Hayir cikacagini hic sanmiyorum.

traveller hangi mhp liler destek veriyor? uydurun uydurun dizin ipe. mhplilerin %90 ı hayır diyecek. mhp nin mitinglerini bile akp lile yapıyor rezalet o derece ayukka çıktı. devlet bahçeli fiilen bitmiştir son demlerini oynuyor.

evet ben ve ailem hayırcı mhpliyiz.

tam olarak demek istediginizi anlamadim ama mhp bir sonraki secimde baraji gecemeyecek zaten [buyuk ihtimalle] dolayisiyla %20'yi gecmeleri imkansiz. yani boyle bir fikre mhp'nin destek vermesi olasi degil. ha devlet basgan'in kafasindan gecenleri bilemeyiz ama muhtemelen vermezdi diye dusunuyorum. ayrica %20 secim barajini ne ulusal ne uluslararasi arenada kimseye aciklayamayiz. hala uluslararasi orgutlere uyeliklerimiz, imzaladigimiz uluslararasi sozlesmeler vs. var.

ayrica hangi kurtler destek veriyor abi? her secim oncesi ayni tantana.

Mhpde evet diyecek bir kitle var ben onlara mhpnin huloculari diyorum. Ama agirlik hayir diyecek

Böyle daha oyalayıcı. Nereden baksan 6 aydır referandum konuşuyoruz. Arada Suriye fiyaskosu kaynadı, yakılan askerler kaynadı, rekor kıran işsizlik kaynadı, fırlayan euro-dolar kaynadı, yükselen kriz kaynadı, artan dış borç kaynadı, kaynadı da kaynadı. Arada varlık fonu meselesi de çıktı. Akaryakıta son 6 ayda yüzde yirmiye yakın zam geldi, arabaya ötv Zammı geldi, kimsede gık yok.

Böyle fırsat kaçar mı?

Mobilden ekteki dosyalar gözükmüyor. Resim için ek yerine kin kullanırsanız görmüş oluruz. İsterseniz dosyanın bir örneğini de paylaşın, yardımcı olayım.

Veya alttaki bir alana tabloda olan verilen isiginda sectigim haftanin grafigini cizsin?

makro kaydet ten yapsan olur.

ben kendi deney sonuçlarım için yapmıştım. dalgaboylarına karşı değerler vardı. makrodan tuş açtım önce, sonra 1. deney grafiği için vs. makro kaydet yaptım. sonra makro ata yaptım galiba. ona tıklayınca o grafik geliyodu. bir de sil tuşu yaptım.
baya oldu yapalı. combobox değilde ayrı ayrı yapmıştım ben. yanlış yönlerdirmiyim de. excel dosyalarına bakayım. benzer bişey varsa gönderirim.

Küçük bir VLOOKUP ile yapılabilir bu. Bir de MATCH kullanırsan tamamdır...

Gerekli olan grafikten verileri çekersin, grafik üzerindeki veriler de değişeceğinden grafik de değişir.

Ya da sunum için kullanılacaksa PIVOT da olabilir.

Vaktiniz varsa birazdan bir dosya hazırlarım size.

dosya.co


Yukarıdaki linkte örnek bir dosya mevcut.

Turkiye'de bazi firmalarda bu sekilde, bildigim bazi banka genel mudurlukleri bile boyle. Demek ki yasal.

evet

yasal

haftalık çalışma saati üzerinden çakallık yapılıyor aslında, yasal ama çakallık sadece.

yanlış biliyorsam biri düzeltsin;

Kanunda haftalık çalışma süresi 45 Saattir. Hafta içi 40 saat çalışılır (5X8=40) Geriye kalan 5 saat cumartesi günüdür. Cumartesi çalışılmayan işyerlerinde aslında işveren tüm çalışanlara izin vermiştir.
Bu yüzden yıllık izin kullanırken aslında çalışmanız gerekip de işverenin gönlünce izin verdiği cumartesi gününü de yıllık izinden ödemeniz gerekiyor.

Öyle değil durum. Akit gazetesi polis memuru şehit edildi yazıyor. Keza aşırı uç islam bölümü polis memurunu şehit olarak görüyor.

Edit: Akit gazetesi ile fotoğrafı arkadaşım göstermişti pek kaynağına bakmadım açıkçası malum söz konusu akit olunca araştırma gereği bile duymadım fakat gerçek değilmiş sanırım. Sitelerde esnafım ben cehalet kol gezer bizim orada akit kedi kalır yani. Bugün bu elçi olayını konuşuyoruz malum çay molalarında hep ülke kurtarılır zaten ve fakir kesim ölümüne savunur akpyi islamı. Her 10 kişiden 7si tamam abi fetöcü falan ama Rusya'da Suriyeyi karıştırdı orda esedi destekledi çocukları öldürdüler bence iyi oldu yorumunda bulunuyor. Yani oturduğu yerden götünü kaldırmayan bazı yazarların aksine gayet toplumun içindeki bir adamım. Keşke bir yerimden sallıyor olsaydım, bir ara sen o bir yerini kaldır da toplumun ne kadar cehalet koktuğuna bak.

Link var mı mümkün degil

öyle ama bunlar olması gereken şeyler aslında.
sağcısından solcusuna, her türlü konuda birbirine düşmancasına tavırlar takınan, söylemlerde bulunanlar yüzünden "aaa, ne güzel bir şey <3" diyoruz.

doğrusu bu zaten. ama ayni tavrı şehit asker ve polisler icin göstermeyenler de var. internette ( hukuki süreci baslatma adina) askere, polise hakaret edenlerin sayfalardan alinan görüntülerin çok hizli bir sekilde yayildigi alanlar var. yurtdisinda da olsa bulunuyor bu kisiler. öyle sahte isim, nicklerle her istedigimi söylerim zamanı geçiyor.

islamcıların üzülmesi bir açıdan farklı, bir yandan yusuf yusuf edip olayı fetö/cia'e yıkmaya çalışıyorlar.

akit gazetesi ile ilgili kısmı ben kontrol etmedim ama birçok yerde öyle bir şey yapmadıklarını okudum. yapabilirlerdi, potansiyel var bence ama yapmamışlar neticede. diğer taraftan zannetmiyorum ki herkes aynı düşünsün. ya da en azından aynı yere tekabül ediyor olsun düşünceler. örneğin

chp tabanı daha çok "rezil olay, iyice çukura gidiyoruz. bu insanları siz yarattınız" tarzındayken

akp tarafı daha çok "bak gördünüz mü fetö nasıl tehlikeli, işte bunları temizlemeye devam, şartlar daha da zorlaştırılmalı" şeklinde düşünüyor.

yani yaklaşımlar taban tabana zıt. ki bunlar iki büyük grup.

mesela radikal sağ muhtemelen "can sıkıcı ama iyi de oldu" diye düşünüyor olabilir tamamen çıkara dayalı olarak.

ya da radikal sol, "kaos geldi çattı, insanları nasıl daha etkili toplu harekete yönlendirebiliriz" gibi düşünüyor olabilir ki zaten önemli olan da bu "iyi" ve "kötü" tanımlamalarını nasıl yaptığımız herkesin aynı düşünüp düşünmüyor olduğu konusunda.

kısaca aynı düşünmekten çok ayrışma artıyor gibi böyle bakınca.

elime hiç böyle bir şey geçmedi, şu an tasavvur edemedim.

yanlış taraftan açtığımı hissediyorum.

erekte oluyorum.

yiyorum genelde...

kuş sıçınca bilet alan zihniyetteki ülkem insanı illa bi şeyler bulur diye merakla bakıyorum ama bana bi kere denk geldi onda da sadece yedim

cibi cibi, canciş, çokocingo gibi markaları aldığıma pişman olup, az buçuk bilinir markalardan yemeye karar veriyorum.

hemen gidip bunu duyuruya sormalıyım dışında her şeyi hissedebilirim

her saat başı bak. saat başlarında açık randevu bulunuyor

Yabancı diye bakmıyorum olaya. Cahilse "gaylik" diye düşünür. Güreş sadece Türklere özgü değil. Antik Yunanda da güreş vardı.

altında bir sürü yorum var, bir çoğu gaylik olarak yorumlamış. bir de güreşin eski tarihli bir spor olduğunu bunun gaylikle çok alakası olmadığını savunanlar var.

yabancı olsam şaşırırdım ve çok net gay olarak yorumlardım. nedeni güreşmeleri değil, kıspet altına el sokulması, göte parmak atılması, çük avuçlanması, bunların yağlı vücutlarla yapılması vs. bunu izlerken aklına gaylik gelmeyen insan olamaz. aklıma gelmiyor diyen yalan söylüyordur.

%30 dediği %30 darlık var demek, stent gerekmez.

Kardiyolog yok öğrenci verelim.
Kalbin aşağı yan duvarını besleyen damarda darlık var ve kalp kasına yeterince kan gitmiyor.

Tedavisi nasildir bunun? Neler yapilir?

Darlık derecesine göre anjiyo balon/stent yapılabilir.

Telefonun çalmadığını ben de biliyorum ama bir yerden görebiliyor muyuz engellediğimiz numara aramışsa?

Sanırım böyle:

Engellediğimiz bir kişi bizi klasik bir telefon çağrısı ile aradığımızda meşgul tonu alıyor. Bizim cihazımızda ise o an herhangi birşey olmuyor ve de sonrası için herhangi bir kayıt veya mesaj oluşmuyor. Yani engellediğimiz kişinin bizi aradığını hiç bilemiyoruz.
Engellediğimiz bir kişi bize SMS veya iMessage mesajı attığında mesajını göndermede bir sıkıntı yaşamıyor. Fakat mesajın bize ulaşıp ulaşmadığını daha doğrusu engelli olduğunu bilemiyor. Yani mesajın gittiğini düşünüyor. Fakat mesajı bize hiç ulaşmıyor ve cihazımızda bu mesajla ilgili herhangi kayıt da oluşmuyor.
Operatörlerden gelen mesajlar da engellenebiliyor. Bizzat Turkcell’in kısa mesaj servislerinden birkaç tanesini denedim ve mesajların engellendiğini gördüm.
Engellediğimiz bir kişi bizi FaceTime üzerinden aradığında da herhangi bir meşgul tonu almıyor ama bize çağrısı ulaşmadığı için sanki cevaplamıyormuşuz gibi sürekli arıyor modda bekliyor. FaceTime çağrısında da cihazımızda herhangi bir kayıt oluşmuyor.
Son olarak engelli bir kişinin engelini kaldırdığımızda, engelli durumdayken ki arama kayıtları ve mesajları da sonradan gözükmüyor. Özetle kullanıcıların istediği ve beklediği gibi bir engelleme yapıyor

motor tıtresımını azaltmak gıbı de bı yan gorevı var.

bı de agır oldugundan aldıgı hareketı bı sure daha devam ettirebilir.

Bildiğimiz musluk volanı mı?
Gövdesi mili ve klapesi olmak üzere üç ana parçaya ayrılır. Mil gövdeye geçer. Milin üst kısmına volan girer, milin diğer tarafı vida gibidir diş vardır yani. mil bu haliyle gövdenin içinde volan yardımıyla döner ama yukarı aşağı oynamaz. Bunun vidalı ucuna klape Takılır. Normalde vidayı çevirdikçe aşağı inmesi gerekirken burda vida sabit olduğu için klape hareket eder. Vida döndükçe klapeyi aşağı yukarı hareket ettirir, klape böylece suyun önünü keser.

flywheel olansa musluk analojisiyle şöyle yapalım:

diyelim sen duş alacaksın, ama çeşmeden akan su hep aynı debide akmıyor. sonra sen diyorsun ki, ben çeşmeden direk su almayayım da araya bi rezervuar koyayım, ondan alayım.

energy storage yani, burada su storage gibi analoji kurulabilir.

sen rezervuardan sabit bir debi elde edebilirken, rezervuardaki su miktarı değişebilir. işte senin istediğin debi-musluktan gelen debi kadar. bu ama sana gelen debiyi etkilemez, musluktan gelen debinin ortalamasından fazla istemediğin sürece.

zaten motorlardaki volan da sana ortalama kadar hız verecektir. ne kadar büyük ataletli kullanırsan o kadar az dalgalanır o ortalama etrafında hız.

herhalde anlatabilmişimdir.

Peki bu depolamayi nasil yapiyor? Kama bagli degil mi? Kam hareket ediyor, tekerler donuyor, volan nasil depoluyor?

çok ayrıntılı şekilde anlatırım ama sorun tam olarak nedir anlayamadım.

volan da hareket ediyor. ortada dönen krankin bir ucunda değil mi? depolamayı ise hızı ve ataletiyle yapıyor. kinetik enerjiyi depoluyor.

Iyi ama depolamis olmuyor ki o zaman. Dondugu icin o kinetik enerjiyi harciyor, sadece eylemsizlik kalir o da cok az bir miktar?

yoo, kinetik enerjiyi nasıl harcasın? ortada dissipation yok ki?

1/2*I*omega^2 işte? "kendine çekiyor" diyebiliriz en fazla.

Kamla birlikte donuyor dedik ya, enerjiyi nereye depolayacak?

anlatamadım bari keyword vereyim :(

(bkz: açısal momentum)

volan enerjiyi depolamaz krank mili depolar segmanlarda oluşan sürtünmeyi yenmek için yakıt tasarrufu için atalet sağlar ayrıca vuruntuyu da azaltır.

Volan kam miline bağlıdır aynı zamanda yakıt yağ pompasına jeneratöre alternatöre ateşleme sistemine platin vs ya mekanik şekilde bağlıdır bunun sebebi doğru zamanda doğru sıralama ile ateşleme yakıt gönderme vs şekinde çalışmasını sağlamaktır.

Mesela tek programlı camasir makinesi isine yaramaz cift programli bulasik makinesi soyledir 1000 devir camasir makinesi senin isini gormez hocut, gecende bi tava aldim elektrik süpürgesi olarak da kullaniyorum gibi tavsiyeler cok hos olur.

televizyon alma. laptop ı büyük al. interneti sınırsız al ama ttnet alma. fiber optik hat olmayan eve taşınma. salona halı alma. 3 tane en ucuzundan çekyat al. al. ortaya en ucuzundan geniş bi sehpa al. elektrik süpürgesi alma. en kaliteli vileda + kova takımını al. çamaşır makinesi alma. çokça çamaşır al. her gün bi külot giysen en az 30 külotun olsun. çorap, atlet içinde geçerli bu. dışarda bi yer bul orda yıkat. en kaliteli buharlı ütüyü + ütü masasını al.

çekyat al, bol olsun. çamaşır makinesi kesin al. kap kacağın sakın bol olmasın çok olmasın yıkanmıyor daha var diye. vileda al, sikko olsun. güzel bir süpürge al. halıya gerek yok bence evin içinde, odanda olsa da olur tek. ütü mühim bence. eşyaları alırken bozulup bozulmamasına göre al. zaten bekar adamsın gidip de servise vermezsin. televizyon ufak bir tane al ne olur ne olmaz diye, arada mühim oluyor. internet bu teledünya olabilir. sınırsız 40mb bizimkisi adil kullanım kotası da 200gb ama geçemiyoruz 3 kişiyiz sen düşün. speedtestte de ben 30 u falan gördüm hız olarak. buzdolabına bence o kadar para vermeye gerek yok. 2. el inanılmaz güzel buzdolapları var. hatta eğer tanıdık falan varsa, evini taşıyan, tayini çıkan falan, eşyaları öyle topluca da almak çok mantıklı

Hacı kaç paran var, tüm bunları X sene sonra anne ben evleniyom dediğinde yeniden almaya gönlün ve cebin razı mı? hayatını nasıl yaşamak istiyorsun, bu soruya göre cevaplar değişir.

bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, buzdolabı, bunların hepsi önemli eşyalar,
dandik ucuzundan alırsın, bulaşıkların 2.5 saatte yıkanır, çamaşırların 1.5 saat sürer, dolaba iki tencereyi zor sığdırırsın, pahalısından alırsın hepsi işini görür evlenirken bunlar sana olmaz evladım deyip yeni ev yeni eşya derler yenisini aldırırlar paraya acırsın.

nasıl bir yaşam kurmak istiyorsan ona göre al alacağın eşyaları.

TV al, iyi bir smart tv'in olsun, kırık mırık ikinci el bi ps3, xbox vs. al takılırsın arkadaşların gelince.

internet kısmında arkadaşlara katılıyorum, fiber iyidir.
Halı iyidir, zarar gelmez halıdan kışın sıcak tutar evi, elektirik süpergesi iyidir al, lazım olacak, bununla birlikte ufak el süpürgelerinden al baya pratik bişi koca makineyi iki cips kırıntısına çıkartmaya üşeniyor insan onunla hemen pırt pırt hallediyorsun.

Perdelerin güzel olsun, anlamıyorsan o işlerden şu ahşap jaluzi gibi olan storlardan al, hem pratik hem güzel görünüyorlar.

Avizelerini böyle taşlı maşlı değilde modern mi diyim sade mi diyim öyle bişi al.
Duvarlarını boş bırakma 3/5 resim poster mask vs. bişi al, evde hayat olduğu belli olsun.

12 kişilik yemek takımı/mutfak eşyası al, lazım olacak arkadaşların gelecek vs.

Tost makinesi al, iyisinden ve pahalısından al birde ağır olsun, pişman olmazsın.

kızlarla ve/veya yemek yapmakla aran iyiyse fırın al, börek kek yaparsın/yaparlar, değilse siktiret boşver.

Mikrodalga bazen pratik oluyor bişiyler ısıtıp yemeğe, dondurulmuş gıdalara falan, şart değil bilgin olsun.

ikea'dan oturma takımı koltuk vs. alma iki günde elinde kalır, cam, metal porselen vb. mutfak banyo eşyalarını ikeadan al, kırılır mırılır seri/tasarım olayı yok heriflerde hep aynı ürünleri satıyorlar gidip bi tane daha alır takımı tamamlarsın.

sürekli iyi bir gelirin varsa kadın tut 15 günde bir gelsin, perdelerini camlarını silsin yıkasın vs. temiz olsun.

bir tane düdüklü tencere mutlaka al, kuru fasülye vb. şeylerde çok lazım oluyo diğer türlü 2 saat kaynatıyon fasülyeyi pişmiyor.

Gardrobunu vs.yi sürgü kapılılardan al, kapının açılma alanı sana kalsın. ayakkabılık portmanto vs. bişi al mutlaka öyle ayakkabılar ortada durmasın, bol bol terlik al, kayboluyorlar habire.

koltuk çekyat vs. için kir/leke tutmaz yüzeyli kaplamaları olsun veya yanlızken üstlerine örtü koy, misafirlerin geleceği zaman toplarsın, temiz kalırlar.

duvar süsü falan al, yapıştır duvarlara.

Yeni binaları tercih et, dış giydirmesi varsa tercih et, soğukdan donma kışın.
en üst ve en alttan daire tutma, kuzey/kuzey batı cephesinden ev tutma, evi ısıtamıyon yoksa. Evde rutubet olmasın aman ona çok dikkat et, bir senede süründürür insanı, apartmanda yemek kokusu varsa tutma, ayakkabıları dışarda bırakanlar varsa tutma. evi tutmadan önce başka apartmanlardan/dairelerden bilgi al hırsızlık olayları ile ilgili, ev sahibi ve emlakçıya güvenme bu konuda.

klima lazım olabilir yazın, elinde para bulunsun yazın duruma göre taktırırsın.

daha da bir sürü şey var da aklıma gelenler bunlar.

Hatta aklıma geldi bir hanım arkadaşın ile anlaş şimdiden veya şimdilik sadece elzem eşyaları al, sonrasında bir hanım arkadaş edin hızlıca, evi döşeme konusunda yardım iste en temizi o oluyo.

yeni bir iş, yeni bir ev, yeni bir şehir, hayırlı olsun öncelikle. şimdi de cevaplara geçelim. ev şu anda belli mi? bu evde tek mi kalacaksın? ev arkadaşı vs. yakının olacak mı? kiralık bir evden mi söz ediyoruz? bunlar önemli, yine de yazıyorum. iş ve ev değiştirebileceğini düşünerek al eşyalarını. taşınma sırasında sorun oluyor. evindeki en önemli eşya yatak. paraya kıyıp, iyisinden al. tek kişilik değil, çift kişilik olsun. yatağını her detayı ile; koruyucusu, çarşafı, nevresimi, yatak örtüsü, yastığı vs. tam olarak kur odana. uyanınca halıya basman gerek, yumuşak yolluk tarzı halılardan koy uygun yerlere. her yere değil, yatağın iki yanına. yatak düzeltmek sorun olmasın diye, yatak her iki yanında boşluk kalacak şekilde yerleştirilmeli. diğer taraftan yataktan çıkan kimse olmasa da. yatağın iki baş tarafına komodin almana gerek yok. sehpa bile koysan olur yani. gardırop modüler olabilir, sürgülü kapı olsa iyi olur.boş odan varsa, giyinme odası şeklinde oraya da koyabilirsin. ütü masası ve çamaşır askını da koyarsın aynı odaya, süper olur. bir şifonyer, istersen bir de ayna, yatak odan tamamdır. şifonyere, çamaşır, havlu, çarşaf nevresim vs koyarsın. yüksekliğini odana göre ayarla. 5 çekmeceli işini görür. genişliğini de, koyacağın eşyalara göre düşün işte. şifonyerin üzerini de tuvalet masası gibi kullanırsın. gayet kullanışlı olur böylece. yatak başlığı olsun, bazalı olursa, içine yorgan, yedek yastık, örtü, battaniye vs. koyarsın, kullanışlı olur. bazalı da olsa, yatağın altını kolayca temizlemen için, yüksek olmasına dikkat et. bu durumda yatak+ şifonyer+ayna+ iki basit sehpa(komodin yerine)+ iki yolluk+/- gardrop. bir dedilsiz uşak tarzı askı olabilir. boy aynalı, bu da fena olmaz, sana kalmış. perdelere gelince, yolluk, yatak örtüsü ve yatağının başlığına uygun yaptırırsın. fon perde istemezsen, bir güneşlik ve sade bir tül de işini görür. kırık beyaz, krem ya da beyaz. neyse, bu kısım bitti. gerisi teferruat.

salona gelelim. en rahatından bir kanepe, hem oturmaya, hem de yatmaya uygun olsun. belki iki tane olur, sen bilirsin. iki tekli koltuk, altında çekmeceleri olan bir orta sehpa. rahat sandalyeleri olan bir masa, kaliteli olsun. şekli ve büyüklüğü, salonun durumuna ve senin isteğine kalmış. masaya uygun bir küçük bir büfe olabilir/olmayabilir, sen bilirsin. tv istiyorsan, ona da basit bir ünite tarzı bir köşe ayarlarsın. kaymayan bir halı, küçük olsun. bunların hepsini bir anda almak zorunda değilsin, parça parça gidersin. hiç biri ilk anda şart değil. odanın birinde gardırobun ve ütü masan, çamaşır askın var ya, ileride oraya bir yolluk da atarsan, yatılacak bir yatak da( portatif de olabilir), orası da bir oda veya yatak odası olur ileride. gardırobun modüler ya, ister orada kalır, ister yatak odana taşırsın, oraya bir iki modülünü bırakırsın filan. iki oda ve salon bitti. gelelim mutfağa ve diğer eşyalara. mutfağı kullanmana göre ayarlarsın bunu. bulaşık makinesi evde yemek yapıp yenecekse, şart. değilse, sonra düşünürsün bunu. evde yemek yapmayacaksan, mini bir buzdolabı al veya low frost küçük bir buzdolabı işini görür. set üstü ocak, çaydanlık takımı, bir-iki küçük boyda tencere, tava vs. annen bunları ayarlar zevkle. evdeki fazlalıkları verse, yeter de de artar sana. hiç kullanmadıkları bile vardır bir dolu. bunları annen ayarlasın, sen hiç uğraşma. geriye çamaşır makinesi ve süpürge kaldı. süpürge o pratik, dik küçük süpürgeler var, pek pahalı da değil, onlardan al, işini görür. yer silme kovası, süpürge yerine fırça/faraş. perde, halı, çarşaf, havlu, mutfak araç gereçlerini annene bırak o halletsin, ya da tekrar sorarsın. çok yazdım, sıkıldım. tekrar yazarım belki.

kolay gelsin.

çevremde aldatıldığını öğrenen herkes mutlaka dijital ortamda bir kanıt buldu. facebook mesajları, bilgisayara gizlenmiş resimler, sahte twitter hesapları vs..

telefonuna yükleyeceğin ajan uygulamayla :)

güvendiğim sevgilim beni aldatıyorsa asla bilemem bunu. aklıma bile gelmez çünkü.

erkekim.

Duygusal bir insansa aldatan, ilk ipucu sinirlerinin bozulması olacaktır. Baş başa olan anlarda ya da sevişirken falan garip tepkiler vermeye başlar. Buradan aldattığı anlaşılır genelde.
Yakalanması ayrı bir durum, internet veya telefon hesaplarına girilebilir, takip edilebilir, orası aldatılanın yaratıcılığına kalmış.

kadını oturt karsına, sonra ver bırayı ver bırayı. 2 saat sonra bulbul gıbı konusunca anlarsın aldatıp aldatmadıgını.

tecrübem yok ama ortalamanın üzerinde bilgisayar, internet, akıllı telefon (kısaca teknoloji) kullanabilen biri muhtemelen sosyal medya, whatapp bilmem ne aracılığıyla karşılaşır acı gerçekle...

duygusal olarak dengesizlesir, bi an agresif, bi an melankolik, bi an asiri duygusal, bi an icine kapanik. genellikle senden uzaklasir, araya mesafeye koymaya baslar. ama bi taraftan da vicdan yaparak daha yumusak davranir sana. bildigin dengesiz olur iste.

internet kullanmayan aldatıcılar ne yapacak? mesela işyeri flörtleşmeleri vs? Bence hayatında bazı noktları bilmediğinizi düşünüyorsanız son zamanlarda aldatıyor olabilir. Arkadaşlarıyla fazla dışarı çıkmaya başladıysa filan. Belki?

örnek verilen izlenip gözlenebilcek dışavurumlar başka bişylerin sonucu da olabilir. yani bunu yakalamak için "şüphelenmen" gerekir, yani güvenmemen.
güvenmediğin bir sevgili de, gerçekten "sevgili" midir ki acaba?

müge anlı da hep 2. bi telefon hattı buluyor adamlar, sonra kadın vefat ediyor vs.

bence aldatan erkek aldatan kadından daha dürüst oluyor yansıtma konusunda. kadını anlamak zor. sanıyorsun sana aşık, arkadan 5 tane flörtü çıkıyor falan. o belli etmedikçe anlamazsın.

kukusunu kokla

Kadınların aldatmak konusunda avantajı erkeğin bunu konduramaması, gururuna yedirememesi. Yedirirsen yakalama konusunda kadından farkın kalmaz.

Karşısındakine bi hayvan gibi, bi aşırı merhametli davranmasından.

Eğer kişinin normal karakteri bu değilse, bu duygular arasındaki aşırı fark ve hızlı geçişlerden.

Bi gün bulunmaz hint kumaşıymış gibi davranıp, ertesi gün "seni seviyorum beni hiç bırakma" filan öyle şeyler.

Erkekler bu konuda kadınlardan ders almalı. Tanıdığım bir bayan kocasına hediye cep telefonu aldı ve içine parayı basıp casus yazılım yükletti. Kocasına gelen mesajlar ona da geliyordu, aslında kocasından değil de kocasının birlikte çalıştığı kadının kocasına ekşimesinden korktuğu için bunu yaptı.

Aldatıldığımı düşünürsem cep telefonuna gps tracker tarzı bir program yüklerim, hatta internet üzerinden bağlantı kurup GPS koordinatlarını falan verebilen programlar var, bakarım nerelere gidip geliyor, sonra da takip eder direk basarım. Zaten aldatıldığını düşünüyorsan illa ki bir açığını yakalarsın, asıl mesele aldatıldığını düşünüp harekete geçmek yoksa neler var, ne işler çeviriyorlar da adamın aklının ucundan bile aldatıldığı geçmiyor, tesadüfen öğreniyor.

zincirlikuyudan metrobüsle uzunçayır ordan da 19e ye binip erol çakır öğretmen evi durağında inmen laızm. oradan da biraz yürüyeceksin

Ne kadar yururum?

çok değil. 10 dk falan diyelim. bilmediğin bir yer, soracaksın falan

Tesekkurler

14 şb de geçiyo ordan. ataşehir memorial dan geçer mi dersen yardımcı olurlar.
ama sen ataşehir memorial dan önceki durakta iniceksin, orada ineyim deme =)

otogarın önünden geçen dolmuşların gidiyor olması lazım.

taksi de var hemen dibinde fakat taksiye binme sikmeye çalışır ibneler. otogarın önünde dolmuşlar geçiyor kalkınma yazanlar hariç sanırım hepsi havaalanından geçer. zaten söylersin havaalanı diye indirirler. muhtemelen ya üst geçit ya da köprünün ayağında inersin.

otogardan çıktıntan sonra sola dönüyorsun az bişi gittiğinde hemen anayol göreceksin. o yol üzerinden bineceksin. üzerinde havaalanı diye yazar zaten. 5 dk'lık falan mesafe. ama boş bolmuş şansına geç gelebilir. yolun karşısına falan da geçmeyeceksin. dolmuştan indikten sonra köprüden yolun karşısına geç zaten havaalanını görürsün orada.

Ve bir de sir ağda mı yoksa ağda bantları mı daha kullanışlıdır?

tüy dökücü krem-sprey cilde zararlı olabiliyor. kimyasal sonuçta kullanma derim.

ağda'ya gelince veet'in ağda bantları 5 para etmez ve pahalı. o yüzden sağlam çeken bir ağda bantı lazım.

sir ağda için bence 1 kişinin daha olması lazım eğer ulaşılmayan bir bölgeyse.

Peki kim istenmeyen tüylerimden kurtuluşuma yardımcı olarak tanıklık etmek ister?

valla hacı o iş için bir tane daha "adam" çok zor bulursun. şahsen başka bir erkeğe ağda yapmak istemem.kız arkadaşlarından bir tanesine teklif et. onlar severler.

Kız arkadaşım yok, işin kötüsü erkek arkadaşım da yok.

epilasyon merkezi süper bir seçenek gibi duruyor.

kesin çözüm istiyorsan epilasyon öneririm, yer tavsiye edebilirim. fiyatta bişiler yaptırırım.

tüy dökücü, tüylerinin daha sık ve sert çıkmasına sebep olur, yapma. bir kıl kökünden 2 tüy birden çıkar kurtaramazsın.
hem de yarım yamalak sürersen ve durularken gözünden kaçan tüy öbekleri olursa çok komik görünür.

zati ağdaya dayanamazsın bence, tut ki dayandın 20 gün falan rahat edersin.
sırtına ağda yapabilecek fiziksel yapıda olmadığına göre bir arkadaşından yardım alman gerek. onu bulman da biraz problem olur sanırım.

hem sırt kılını niçin almak istiyorsun ki? aşırı yoğun değilse ve epilasyon yaptırmayacaksan hiç azdırma derim.

ahahha herkes benim skaypta toplu muhabbet ceviriyoruz (:

glori şu an yanımda.başka bir şey yazmama gerek yok sanırım.

skype da show var fena... bir de soru mu soracağız?

intermediate o sinavi gecemez.

aksana dikkat edecek adam nereli? Amerikali mi? Ingiliz mi?

konusurken gak guk mu ediyosunuz, duzgun cumlelerle, anlamli seyler mi soyluyosunuz diye bakarlar.

ingilizce ogrenmenin ilk asamalarinda, genellikle gak guk edilir ve sacmalanir.

bunnar var mi diye bakiyolar.

tell me about yourself diye ilk soru gelir.

gitmeden once, yazarak calisin. kendinizi ingilizce anlatin yazili olarak. detayli olsun ki, araya girip soru soramasin hemen. ilk soruda bayaa bi konusmus olun yani...

şirketten şirkete değişiyor, ben multinationaldayım ve ingilizcesinden şüphe duymayacağımız eğitim/iş geçmişi olanlara sormuyoruz bile.

şüphe duyduklarımıza ise görüşmenin başında belirtiyorum, kısa bir süre ingilizce mülakat yapacağız diye, önceden belirlediğim çok zor olmayan soruları soruyorum.

bariz bir şekilde iyi ya da kötüyse 5 dakikada bitebiliyor ingilizce mülakat tarafı, tereddütte kalındıysa daha uzayabiliyor.

www.akakce.com

benim tavsiyem bu linktekiler
www.akakce.com

netbook yalan oldu, tabletler ve ultrabooklar aldı yerini.

netbook yalan olmalıydı zaten.
üretilmiyor benim bildiğimde...

not: asus eeepc kullanıcısı.

(bkz: video killed the radio star)

(bkz: hotspot shield)

800 km ve aşağısı uzaklıkta yapanlar 16 ve 17 eylülde alacaklarını yol iznine göre teksere alacaklar.800 km ise 16 eylülde çıkar ama kaç aşağısı 17 eylülde çıkar onu tam hatırlamıyorum.

Yüzme

spor.. pilates

Böyle omuz düşüklüğü falan işte. O da var. O da geçer mi?

pilates +1

sonradan oluşmuş yani postürden kaynaklanan karın kaslarının kısalması sırt kaslarının uzamasıyla olmuş kamburluksa dik durmaya alışarak ve spor yaparak düzeltebilirsin ama omurgadan kaynaklı bir sorunsa zor tabi. omuz düşüklüğünü önlemek için de barfiks çalışabilirsin.

Bunu en iyi doktor bilir. benimki doktor tavsiyesi ile spora gitmekle geçmişti. Ergenlik döneminden hemen sonraydı benimki gerçi. Sakın ihmal etme, yoksa öyle kalırsın yaşlanınca daha kötü olursun. Doktor baksın bi neden olmuş, ona göre sana tedavisini söyler. Spora git derse de başlarsın hemen.