Ekşi Duyuru

ihbar süresi iki taraf için de var bu arada, bu süreden önce siz çıkmak isterseniz cebinizden vermeniz gerekiyor. Aynı şekilde çalışan bu süreyi kullanmadan çıkarılırsa maaşa ek olarak ihbar tazminatını alabiliyor. öyle yarından sonra gelme diyorlarsa ihbar süresine karşılık gelen ek ücreti vermek zorundalar.

maaş + ihbar tazminatı + yılınızı doldurduysanız kıdem tazminatınızı alarak çıkmanız gerekiyor. bunlarda anlaşmadan imza atmayın bence de.

yil degil 8 ay falan surdu de, ben ayni gun cikacagim diye bir imza attim. bu dezavantaj saglar mi bir sey icin?

Sanalika, metin2 ??

popmundo

zwinky vardı bir aralar.

Second Life

second life tarayıcı oyunu değil, @bohr "internet sitesinde" demiş

yahu sanalika'ya benziyor ama 2000'lerin başları gibiydi sanki.

Habbo?

habbo olabilir. sanırım en yakın olanı buydu. internet cafelerde oynandığı için aklımda kalmış.

aa evet sinesteziydi aradığım. çok teşekkür ederim. ekşiden ben bunu görmüştüm ama neydi acaba diye aranıp duruyordum :)

abi bu poşet en ucuz ama kalitesine göre ucuz/kaliteli poşet.

renklerin nedeni siyah- çok koyu krengi en garanti renk olduğu iğiçin, altın rengi de lüksü vurguluyor. çok büyük ihtimalle kapalıçarşının louis vuitton renklerini kopyalama isteği, logosu benzer ürünler vardı, şimdi yoktur çünkü 95-2005 arasında ciddi biçimde ceza kesti louis vuitton avukatları, babamda o sırada ceza ödeyenlerdi.

insandan önce de vardı, insandan sonra da olacak. fazla sorgulamamak lazım.

Bu arkadaş net askerlik yapmamış yaptıysa da bir bok öğrenmemiş bir denyo. İnsanları hor görmek ve böyle bir entry ile debeyi işgal etmek harbiden utanç verici.

Gerçi sözlükte artık bkz veren debe oluyor çok da takma.

"fakire haksızlık oluyor, bedelli çıkmasın" diyenlere cevap vermiş anladığım kadarıyla, durup dururken fakirler ölsün demek istese böyle kısa ve öz bir şekilde, cevap verir gibi yazmazdı.

entry editlenmeden önce hatırladığım kadarıyla şunları anlatmak istiyordu.

fakire haksızlık olmuyor. ben o fakir dediklerinizin verdiği oy yüzünden böyle bir iktidarla yaşamak ve savaşın içine girmek zorunda kalıyorsam parayı vermem ve bu duruma düşmem.. fakirler oy verip destekliyorsa para da veremeyip gitsin askere ölsün vs vs vs.

entry'de bir sıkıntı yok.

sözlükte bedelliyi bekleyen çoğunluk var. onlar oylamıştır muhtemelen.

ilk hali bu muydu ki?
"beni yöneteni seçen fakire...." gibi birşey hatırlıyorum.

eğer hatırladığım gibiyse bence tam debe'lik.

ayrca "salak" derken, entry sahibine hakaret anlamında kullanıyorsun değil mi?
yani "20 yillik sap" adlı kullanıcıya, halka açık bir platformdan hakaret ettiğini anlıyorum. doğru değil mi?

şimdi çok tuhaf bir genelleme olacak ama:
(bkz: komünist parayı feminist kocayı görene kadar)

ekşi sözlük genelde halkın yanında olduğunu, haksızlığa ve her türlü adaletsizliğe karşı çıktığını iddia eden tiplerle dolu. ama böyle konularda bu tür, halkı(ın belli bir kesimini) aşağılayıcı entry'leri debe'ye sokmakta da üstlerine yok. bu ilk değildi, son da değil. çünkü adamlarda ciddi ciddi "benden sonrası tufan" kafası var.

bu entry de "iphone alamayan fakire kafam girsin" demekle eşdeğer, ikisi de aynı ölçüde sığlık gösteriyor.

Fakiri falan bilmem de, bedelli askerlik 30 undan önce yapılmıyor değil mi? O yaşa gelen adam da çalışsın koysun kenara kardeşim bedelli parasını. Benim eşim, çalışıp kendi ödemiş, baba parası falan da değil yani. O dönem 28 gün mü ne yapmış askerliği. Hem nitelikli, MBA, doktora filan yapmış adamın ne işi var askerde? Büyük iş gücü kaybı yaratıyor, bence gönüllü olmalı, profesyonel orduya geçilmeli, askerlik yapmak istemeyen, sivil hizmet yapmalı.

fakirlere kafam girsin diyen adam hakaret etmiş oluyor mu?
evet.

benim fakirlere kafam girsin diyen adama salak deme hakkım var mı?
evet.

peki o adama mı salak demişim? bilmem. belki de başkasına demişimdir.

hakaret davası açmak isteyen açabilir.

ayrıca bedeli son çıktığında 1 ocak 88'e kadar doğumlu olanlara çıkmıştı. yani 30 yaş sınırı diye bir şey yok zira 88'lilerin 30 olmasına şu an bile daha iki yıl var.

bedelli yaparsın eyvallah. ben şahsen niye yaptın demem. yalnız senin karşı olduğun şey zorunlu askerlik mi, yoksa bunun parayla yapılamaması mı burası önemli. adamlar bedellinin çıkmasını askerliğin kalkmasından daha çok istiyorlar. bu çok saçma geliyor bana. kısa yoldan parayı vermek yerine neden bütün halk için askerlik kalksın gibi bir düşünceyi yaymaya çalışmıyorlar?

çok bencilce bana kalırsa. zaten konumuz da bu değildi.

Garibanın garibana ettiği zulüm gibisi yoktur. Bu gariban da kendini yükseltmek için diğer garibanları hakir görüyor.

Tersi de var. Kendini yukseltemeyince diğerini alcaltmaya çalışıyor.

ilki dogru gibi, "where x is bigger than y" olarak da kullanilir

when ve where biraz değişik kullanıma sahip gibi. mesela önümdeki kitapta şöyle yazıyor:

Where the +Pgage is used when Pabs > Patm and –Pgage is used for a vacuum gage.
where the atmospheric pressure is 98 kPa
where no heat or work may cross the boundaries
where m is the mass of the body and g is the local gravitational acceleration (g is 9.807 m/s2 at sea level and 45latitude).


when they operate on the quasi-equilibrium process.
when the water is heated.
When heat energy is transferred to a body,
when Pabs > Patm

yani where kullandığı yerde ifadenin ne olarak kullanıldığını tanımlarken, when ile mevcut durum hakkında bilgi veriyor.

@goodz tesekkurler, bu daha cok bana cevap olmus gibi :)

Yalniz diyalektik geregi, iki kutbun da yogun radikallesmesi de sozkonusu olurdu. Yani iki tarafinda radikal uclarinda artis olurdu. Orta karar herkes kutuplara kayardi diyelim.

çok artardı. insanlarda denilene inanma özelliği var. dinler de öyle yayılıyor zaten. kendilerinin düşünmelerine gerek olmayan milyonlarca insan var, var denilince ha varmış, yok denilince başta şaşırsa da sonradan ha yokmuş diyecek...

%90 oranında.

Millet korkuya kapılırdı. O yüzden ateist oranı azalabilirdi. Dini bazen siyasi bir kavram olarak görüyoruz, ama değil. Din, insanın doğasıyla ilgilidir. Lafla değişmez böyle şeyler.

dissensium +1

ortalık karışırdı, eser miktarda artış da olurdu ama fazla artmazdı.

kayıp daha çok agnostiklerde olurdu. konuyla ilgisi yok ama darbe oldu diye haftalarca haberler oldu, nöbetler tutuldu buna rağmen ısrarla darbe olduğuna inanmayanlar görüldü. bir uçak havada akrobasi gösterisi yapar herkes hayret eder, hainler şehrin içine bomba bıraktı hala oyundur tiyatrodur diye inanilmadı. demek ki insan kulagi ve gözünün belli frekanslardaki ses ve renkleri algiladigi gibi beynin inanmayi saglayan noktası da belli frekans üstündeki olayları algilayamıyor. ama bu standart ölçüde bir durum olmayıp kisiden kisiye değisen bir hadise.

bir insanı kandırmak kandırılmış olduğuna ikna etmekten kolay.
insanlar uzun bir süre kandırılmış olduklarına inanmayacaklardır.
Sonraki nesiller bambaşka yetişir ama.

taptıkları liderleri ve cemaatleri deseydi bence tereddüt etmeden muhammede sövmeye başlarlardı "vay yalancı" diye. çünkü halihazırda zaten nitelikli insanlar bunu söylemeye/anlatmaya çalışıyor. dediğim gibi başları kabul etseydi oran çok büyük olurdu.

%52 olurdu.

Konuşan aktör Avustralyalı o yüzdendir :) ama o aksanı çok kez dinlemiş olmama rağmen ben de anlayamadım. Çünkü temiz konuşmuyor.

i want your ... for my grandma. she's in the attic.

böyle bişeyler anladım da herhalde attic de yanlıştır :) alakasız gibi çünkü markette.

edit: ahah hiçbişey anlamamışım. ama okuduktan sonra dinleyince sanki o kadar da zor değilmiş gibi geliyor :)

I might drop off for grandma later make sure it s not... ?

yemiş cümleyi :)

Hayır orada grandpa ile konuşuyor ve ''I might drop around one night and make sure he's looking after you properly'' diyor. Adam konuşamadığı için cevabı torun veriyor tabii.

Uğrayıp sana düzgün bakıp bakmadığına bakarım (torunu kastediyor)

vay be, helal. @stratejisizsiniz

Başka bir bilgisayara takarken ikinci disk olarak takın. O çalışan bilgisayarın kendi işletim sistemi ile açılmasını sağlayarak takın yani. Ana disk olarak takmayın. içinde fotoğraf olan disk D diski gibi açılsın. Disk çok eskiyse master/slave ayarı yapmanız gerekebilir.

11 yıllık disk. ikinci disk olarak nasıl takabilirim? o kabloların birden fazla mı girişi vardı?

sen 11 yıllık diskine harici disk kutusu alarak usb ve güç girişi ver. Ondan sonra istediğin gibi kullan.

teoride güzel de yalnızca fotoğraf alacağım içinden o yüzden ekstra para vermek istemiyorum.
kullanmayacağım yani zaten.

bozulmadıyla açma ihtimalin olur. ama 11 yıllık disk ide/pata yeni masaüstü bilgisayarda uygun giriş olmayabilir. adaptör bulman gerekir bağlayabilmek için.
daha kolayı eski bilgisayara yeni güç kaynağı bağlamak olur tek bozulan parça güç kaynağıysa.

bir de tanıdık bilgisayarcı vs. varsa illaki vardır ellerinde o hddnin uyacağı eski bir sistem ya da yeni kasaya bağlamalık ide/sata adaptörü.

11 yıl yeterince eski. muhtemelen o hard disk sata değil ide girişlidir. son 3-4 yıldır çıkan anakartlarda ide bulunmaz bile.

fotoğraflara ulaşmak için öncelikle eski pc deki hard disklin sata mı ide mi olduğuna bak. bunu anlamak için de girişi aşağıdakilerden hangisi gibi ona bak

sata;
blog.forumrenkli.com

ide;
ae01.alicdn.com

eski hardisiki takacağın bilgisayarda ide slotu mevcutmu değil mi ondan emin ol. şayet varsa birden fazla hard disk bağlanır illaki ama ekstra kablo lazım. ide kablosu bulmak da bilemiyorum altan.

bana kalsa en mantıklısı;

www.hepsiburada.com

gibi dönüştürücüler. yalnız şunu da söyleyim. ide harddiske bunu takıp sonra diğer ucunu başka pc nin usb sine bağlarsan muhtemelen çalışmaz. linkteki üründe de bu yüzden güç adaptörü var. usb nin vereceği enerji 3.5 inch hardiske yetmez. linkteki üründe sanırım usb kablosu yok. onun için de klasik adroid telefonu şarj ettiğin kabloyu kullanabilirsin.

etrafinda HDD kutusu odunc alabilecegin birileri varsa ya da senin icin fotograflari kopyalayacak biri varsa ona yaptir.

arkadaşlar hepinize teşekkür ederim. sorunu şöyle çözdüm:

o bilgisayardaki hdd'yi direkt söküp benimkini taktım. normal bir şekilde açıldı fakat onay kodu gerekli şu numarayı arayıp alın falan dedi. xp etkinleştirmek için. sonra ben aradım ama bayram dolayısıyla kapalıymış ben de güvenli modda komut istemiyle açmaya çalıştım.
o zaman da donanım bulundu sihirbazı çıktı karşıma. bir türlü geçemiyordum. en son yazılımı listeden bulu seçtim oradan bir dosyayı açmaya çalıştım hata verdi sonra bi baktım başlat menüsü çıktı alttan.

sonra cmd'yi kapadım. usbyi taktım ve aktardım.

izleyebileceksiniz. lig tv'nin sitesinde aciklama var.

Michelle willams mi

Emma stone mu

iki tane salliyorum ortaya

kirsten dunst

reese witherspoon

sağ olun arkadaşlar ama hiçbiri değil. :(

vera farmiga'yla çok benzetiyorum ikisini, olabildi mi ? :(

google da görseller kısmında maggie'nin bir fotosuyla arat.

böyle gençten bi kızdı. yan rollerde oynuyordu. yani yüzü ve mimikleri aklımda ama başka hiçbir şey gelmiyor aklıma. bayık bir bakışı vardı.

buldum be,

www.google.com.au

aradan 1,5 yıl geçmiş ama olsun. huzura kavuştum.

işin kötü yanı ne için arıyordum onu unuttum. neyse.

teknik işlerden anlamam ama straightened falan olmaz mı?

corrected?

reverse angle on the surface has been corrected.

yüzeydeki ters açı "problemi" düzeltmiştir desek? problemi sabitlemek olarak anlamazlar sanırım, o kadar da değildir yani?

o zaman direkt "the reverse angle problem on the surface has been fixed." denilebilir hani?

Oyuna bağlı, detay çok önemliyse high çünkü zaten küçük ekran, çok da fark etmiyor çözünürlük.

medium ve high arasında çok fark yok bence. ama çözünürlükte medium ve high'a nazaran çok daha büyük fark var. ben 1920x1080 mediumda oynamayı tercih ederdim zaten oyunların grafikleri o kadar iyi ki ben oyunun içinde oynuyor gibi oluyorum ve öyle yüksek grafiklere gelemiyorum.

ataların mirası alınteriyle kazanmış varsayıyoruz
İslam özellikle erkeğe ağır sorumluluk yüklüyor. annene babana kız kardeşlerine, eşleri yoksa teyzene halana varsa onların yetimlerine ve tabi ki eşine, çocuklarına, torunlarına (yuh!) bakmak ZORUNDASIN. ailende bir kadın parası olmadığı için zor bir durumda kalırsa mesulsün. aç kalan komşundan da mesulsün :)
sorumluluk bu kadar ağırken mirası da alamasa ne yapacak insanlar?
zaten kalabalık aile olunca o miras kuş kadar bişey kalıyor öyle, çalışmayayım, yatayım, alınteri dökmeyeyim rahat rahat geçineyim gibi bir hayat sürdürmüyor.
ama deden çok çok zengindir sen tek varissindir (ki islama göre tek varis kalmak baya zor iş aslında) islam yine de alınteri dökme, ye iç yat demiyor. bir kere kalan miras para ise bankya koyamazsın işletmen lazım, tarla tapan ise ekecen biçecen vs. ha holding kaldıysa bile başında durman lazım batar o :P mal yığmak, aslında islami bir tutum değil. ev kirası konusu bile karışık.
ufak bir ekleme de şu var: medeni kanuna göre yönetiliyoruz :) işimize gelen kısımda islam gelmeyen kısımda modern hukuk... islamda kadını boşarsan 1 kere o da evlenirken söz verdiğin mehiri verirsin, biter gider. şimdi memur, maaşlı kadın 3 ay sonra boşanıyor boşanırken de nafaka alıyor her ay çatır çatır ödüyor adamlar. İslama göre evlenmek boşanmak aslında bugünkü pratikten çok daha kolay /masrafsız. Esas konu sulb/aile. Üst neslin (evliyken eşin) ve alt neslin. İslam için önemli olan bu.

çalıyor ama çalışıyor mantığını icat eden müslümanlara sorduğun bu saçma soru için seni esefle kınadım

babam rızasıyla bana bırakmış. neden haram olsun? yeter ki babam da haram yolla elde etmemiş olsun. ben yoldan çevirdiğim çocuğa 10 lira versem haram olmaz ki çocuğa o para.

zaten bırakmak istemese ölmeden önce dağıtırdı malını.

alın teri olmadan elde edilen kazanç kısmı yanlış anlaşılmış. kumar- faiz- komisyon- başkalarının zor zamanlarından faydalanma gibi kazançlar bu kısma giriyor. sadaka, zekat bağış gibi şeyler ise helaldir. bunda da alın teri olmadan alınıyor.

miras ise babanın ya da annenin bağışıdır. bağışlar haram değildir.
miras kavramı adaletsiz değildir. adam bir şekilde zengin olmuşsa ailesi neden faydalanmasın...

komünist manifestoda mesela mirasın olmaması gerektiği yazıyor. bana da oldukça mantıklı geliyor. yoksullara dağıtılsın gibi bir şey konabilirdi. mirasa takılıyorum çünkü hiç emek harcamadan zengin olma şansın oluyor. hayatının geri kalanını hiç çalışmadan geçirebiliyorsun. bunun tanrı katında neresi adil?

ayrıca iddaa loto piyango gibi oyunlarda da insanlar kendi rızalarıyla para verip kaybetmeyi göze alıyor. o zaman bu da haram değil?

o zaman zengin anne babası olan, sağlıklı, gelişmiş bir ülkede doğmuş herkes için Allah katında adalet nerede dememiz lazım ?

kimisinin imtihanı da bunları iyi kullanıyor musun, şükrediyor musun, zekatını veriyor musun, yoksa var diye yan gelip yatıyor musun şeklindedir. zekanın bile zekatı vardır derler (yani bildiğini anlatmak gibi). bu bakımdan pek çok eski allame yahut zanaatkar islami yönden çok eleştirilir hiç öğrenci yetiştirmemişler, bildikleri gömülmüş gitmiş diye.
iyi biliyoruz ki çok az zengin cömerttir, geneli kibirli, kendini beğenmiş vs. elbette ona göre bir adalet söz konusu olacaktır.

hocam o mantıkla içkiyi içen de zinayı yapan da kendi isteğiyle yapıp olası zararını göze alıyor, o zaman herşey helal.

bir malın haram olması sadece allahın bildirdiği hüküme dayanarak olur. alın teri olup olmaması veya kişinin rızası olup olmaması ilk etken değildir. bunlar genellikle birbirinden ayrılmaz ama birbirinin şartı değildir.

bir sorum var size:
kişinin malı ölmeden önce ailesine haram oluyor muydu? onları geçindirirken? sadece o kişi emek harcamış, ailenin bir katkısı yok? böyle düşünmüyorsunuzdur tahmin ediyorum.
buradan anlaşılıyor ki aslında siz alın terini sormuyorsunuz. 'kişinin rızası dışında alınan para nasıl haram olmuyor? çünkü adam öldü, rızası bilinemez' sorusunu soruyorsunuz farkında olmadan.

alın teri veya rıza ile haramlık ilişkilendirmesi yanlış.

1. rıza şart olsaydı kumar da helal olurdu çünkü kişi isteğiyle giriyor. ancak haram.
2. alın teri şart olsaydı kumar oynayanlardan, hırsızlardan ne emek sarfedenler var. onlara helal olurdu. ama haram.

yani mirası doğru görmemenizin iki sebebi olabilir, ikisinde de haramlığı direkt ortaya çıkartacak şeyler değil. çünkü mirası doğru kabul etmemeniz durumunda iki maddeden birine helal demiş oluyorsunuz.

edit: o sonuç çıkmaz ama yanlış anlayabileceklere söyleyeyim. bu tabi ki alın teri olmadan, karşıdakinin rızası olmadan elde edilen kazancı helal etmek değil. faiz, hırsızlık, yolsuzluk gibi şeyleri.

miras aslında zenginlerin hep zengin fakirlerin de hep fakir kalmasına yol açan bir araç. islam'ın mesajı güzel o devre göre hoş görünse de aslında geçmişten aldığı kurumları, kölelik dahil, devam ettirmiştir.

minik bir şeyi daha atlıyorsunuz
islama göre siz ölseniz de çoluk çocuğunuzun yapıp ettiğinden sorumlusunuz.bitmiyor ölünce.

yani onlara hayır öğretirseniz, hayır işlerlerse size de sevabı var şer işlerlerse de tabi size de vebali var. mesela siz bir kurarsınız çocuğunuza öğretir, ona miras (miras illa maddi miras olmak zorunda değil sanat öğretirsiniz bu da mirastır, mirası reddeiyorsanız anne baba çocuğuna hiç bişey de öğretmesin mi?) bırakırsınız çocuğunuz da o işi devam ettirir işçi çalıştırır, güzel güzel kazanır kazandırır. böylece siz de ondan sevap alırsınız. yani inancınız böyleyse, islama göre çocuğu yetiştirmekten, yaşı gelince evlendirmekten, iş güç sahibi etmekten de zaten mesulsünüz. ne demek ölenin rızası yok? rızayı bırak adam sorumlu zaten alt nesillerinden ölse bile bitmiyor. bu bir tercihe bırakılmamış zorunlu tutulmuş.

hepinize cok tesekkurler arkadaslar. ben razi olunca olur mu diye sormadim aslinda bir arkadas razi oldugu icin sorun yok demisti bana mantiksiz geldi o yuzden usteledim.

Zampara Seyfettin

m.youtube.com

kızla otobüste tanışıyordu. kült filmdir:)

Ilk taksit 13 haziran

Para aldiklarini sansurlemiyorlaf. aten dizinin basinda yaziyor "bu dizide urun yerlestirmesi vardir" diye. Sinemada daha ince eleniyor

Çünkü sinemaya rtük, siyasi irade karışmıyor.

Sinemada reklamı geçtim, eğer biletini alıp girersek vajina, penis görebiliyoruz; kan ve vahşet görebiliyoruz. Recep ivedik ya da nuri bilge ceylan izlemek, belgesel ya da animasyon izlemek tamamen seyirciye kalmış. Ayrıca sinemayı sadece bilete para verilip vizyon filmi izlenen yer olarak düşünmemek lazım. Üniversitelerin, derneklerin sinema salonlarında da film gösterimleri olabiliyor ve izleyen ve izleten kendi karar verdiği şeyleri gösterebiliyor. Bunlar tamamen tv anlayışından ayrı şeyler.

Tv her evde bulunan yaygın bir iletişim aracı olduğundan dolayı siyasi irade için önemli. Kontrol altında tutulması elzem. Ayrıca tv en azından içinde bulunduğumuz ekonomik sistemde devamlı para yiyen, masraflı, iyi yönetilmesi gereken ve değişik programlar arasına alınan reklamlarla hedeflenen seyirci kitlesinin ilgisini canlı tutmak zorunda olan bir tür iş yeri. Kendini de istisnalar haricinde kârın maksimizasyonuna adamış oluyor.

Ama sinemada son tahlilde birilerinin çektiği hareketli görüntüleri izlemek isteyen insanlar var. Bunu engellemek, düzenlemek için ayrı bir yasa, ayrı bir mevzuat lazım. Sinema Tv'den ayrı bir olay. İşin içine yaratıcılık, sanat, fikir aktarımı ve paylaşımı, ifade özgürlüğü gibi şeyler giriyor. Tv ile tek Ortak nokta hareketli görüntü olması gibi geliyor bana, belki abartı gibi olacak ama.

Özet: tvde patron ne isterse onu gösteriyorlar.

Sinemada yönetmen ne isterse onu gösteriyorlar.

reklamdan ziyade paralı reklam ve parasız reklam sanki,
zira bu filmde ürün yerleştirme var diye yazdığında tvlerde de gayet reklamlar sansürlenmiyor.

Olay insanlara dayatılan ürünlerin reklam olduğunun izleyiciye bildirilmesi, bakın sözlükte sol kenarda sponsorlu içerik diye yazıyor yani ona tıklayınca reklam olduğunu biliyorsun.

Benim tahminim bu.

1-darboğaz

2-donar, işlemler gecikir

yani cagdisi dediysem, ayni anakartta calisabilecek en uc iki bilesen diyelim.

oyunu actigimizda olan ne olur yani, fps mi duser? bir de darbogaz ne oluyor?

birinde 12 şeritli yolda 12 araba gidiyor ama sen 4 şeritli yoldan 12 araba götürmek istiyormuşsun gibi oluyor.

edit: evet fps düşer. işlemci ekran kartı fiyatının bi oranı vardı ona göre alınıyordu neydi unuttum hatırladığım kadarıyla "işlemci ekran kartı fiyatının 2 katı olmalı" veya "ekran kartı işlemcinin fiyatının yarısı olmalı" gibi bişeydi. buradan söyleyeceklerdir.

tesekkurler arkadaslar.

@yadigar

hayır hatta işlemci iyiyken ekran sorun olmayabilirken (daha az olurken) işlemci kötü ve ekran kartı iyiyse bu daha çok hissettirir darboğazı. bu daha büyük bi sorun yani. ama yinede parçayı bilmeden net bir şey söylenmez.

freetakilir'in dediği CPU TO gpu ratio yaklaşık 170/230 şeklinde ifade ediliyor. bu oran da 1,5 katı gibi bir orana tekabül ediyor ama bu olmazsa olmaz bir şey değil. bu orana yakın olması cost effective performans için öneriliyor.

Ufff neden yaptın ki bunu, evet!

hayır

evet!! yün kaZak ısırır gibi feci oldum:/

Lanet olsun!

yok yahu.

2000 mg = 2 gr. ikisi de mg cinsinden gosterilmis. ben mikrogrami nerden gordun onu anlamadim?

iyi de 10.000 mg hap 10 gram mi? buradan gordum mikrogrami.

Evet 10.000 miligram = 1.000 santigram = 100 desigram = 10 gram

standart olarak miligram cinsinden yazılıyor ilaçlar. ben de düşünürdüm 1000 mg yerine yaz bir gram diye de olmuyo öyle zaten. ki baktığın zaman 1000 mg ilaçlar öküz gibi ama hiç 10.000 mg ilaç görmedim

yanlis anliyorsunuz.

trubeuti.files.wordpress.com

boyle de bir sey var. bir yazim hatasi mi var bunu merak ediyorum.

mesela bu adam mcg yazmis. yani bu 10 miligrama tekabul ediyor. obur adam 10 bin miligram yaziyor sisenin uzerine.

iki turlu hap da piyasada var mi, yoksa bunlar ayni miktarda ama yanlis mi yaziliyor?

bu da 10000 mg yazan ilaclardan biri:
www.naturesbest.co.uk

i.hizliresim.com

örnek verdiğiniz yanlış kullanımların hepsi de supplement, bitkisel falan, ilaç olmayan şeyler. benim sürekli kullandığım ilaçta gayet µg yazıyordu, ambalajı değişti mcg yaptılar. şöyle: cheapdrugmart.com

o verdiginiz örnekler tutturabildigi rakami yazmis.

sey gibi iste cin mali sd kartlar gibi, üstünde yazanla icindeki bambaska seyler olabilir.

10000 mg kuşburnundan 500 mg özüt çıkarttık diyor. Kullanım doğru.

10000 mcg biotin dediği 10 mg, bu da normal.

2000 mg 2 gr, bir tablette 2 gr sarımsak yemiş gibi olursunuz diyor.

5 kilo domatesten 1 kilo salça yaptık diyor yani. Kutusuna da yoğunlaştırılmış 5 kilo domates yazıyor.

slot yoktur muhtemelen.anakartı değiştirmek gerekir diye biliyorum.

forum.donanimhaber.com

ben bu yöntemle gtx660 çalıştırdım fakat maliyeti biraz tuzlu oluyor,sattım sonra tüm parçaları.

sözleşmesi var mı? sözleşmesinde eğer yol ve yemek geçiyorsa vermek zorunda. bunun dışında iş kanununda yemek ve yol verme yükümlülüğü bulunmadığı için, asgari ücret veriyorum demesi yeterli olacaktır. Bu durumda işçi, noter kanalıyla daha önceki haklarının elinden alındığı gerekçesiyle ihtar çekebilir, haklı fesih hakkını kullanarak varsa tazminat hakkını talep eder. Böylesi bir durumda da İşveren tazminat ödemeye yanaşmayacaktır. Annenin iş mahkemesine müracaat edip, talepte bulunması gerekecektir.

hayir annemin hak iddia edecek durumu yok. etik acidan tartismamiz daha saglikli olacak.

gunde toplam 4 vesaitlik yol ucreti ve yemek parasi cebinden cikan bir insan calismaya devam etmeli mi sizce?

İşverenle bir hukuku vardır az çok. Bu durumda işverenle/müdürüyle vs. yöneticisiyle görüşerek durumu açıklayabilir. "4 vesait + yemek bana günlük 20 lira x 20 gün desek 400 lira yola gidecek. Benim maaşım eskisinden de düşük duruma gelecek. En azından yol parasını karşılayın da bana da çok yük olmasın size de" diyerek yakın ortayı bulmaya çalışsın. Bu talebi olumlu karşılanmazsa maddi imkanlarınızı bilemem ama bence bırakmasında fayda var. Asgari ücrete iş imkanı çok olmasa da yine de mevcut.

Son olarak Etik açıdan diyorsun ama işverenin yaptığı pek etik değil sonuçta.

evet ben de sizin gibi dusunuyorum. annem hem cok tecrubesiz, hem de 54 yasinda oldugu icin "boyle isi bir daha bulamam" modunda biraz. ama ben cik diyorum. o para bizim icin cok da onemli degil ama annemin kafasinin dagilmasi, ama cok da yorulmamasi onemli.

eger bulabiliyorsa baska bir is bulana kadar bosta kalmamak icin calissin. bu arada belki bu ucret+yol+yemek konusunu konusabilir. kesin ve acikca belirleyip yeni ucrete gore guncellemiyorlarsa da baska bir is bulup ayrilmaya baksin. ote yandan yaptigi is, kalifikasyonlari vs hakkinda bir fikrim yok. ayrildigi anda bir daha is bulamayabilir de ona gore isini saglama almadan ayrilmasin.

Ayni durumda annem. Yorulmuyorum diyor. Sadece asgari ucrete calisiyor. Ortami da duzgun. Parasina ihtiyacimiz yok ama o yasta kadinlar evde tv izleyecegine calisiyorlar bence destek ol valideye ellerinden operim :)

tesekkurler arkadaslar. henuz bir karar vermis degil ama soylediklerinizi iletecegim.

parmakları kısmak ve açmak

kısmak / açmak

kıstırmak / bırakmak

Çok iyi hatırlıyorum. Pepsinin bir organizasyonuydu. Sponsor anlaşması olan oyuncular gelip frikik pas vs yarışmaları yapmışlardı. Beckham ve Roberto Carlos'ta yarışmıştı. Pepsi'nin Türkiye'den sadece Okan'la sponsorluğu vardı o yüzden o da katılmıştı.


ahaha videosunu da buldum. gece gece iyi nostalji oldu ha :P
www.youtube.com
www.youtube.com

en.wikipedia.org

yahu eğleniyoruz. yorumluyoruz sonra siliyoruz.

bu kadar takılmaya gerek var mı?

İnsan bazen görülmek ister ama bu onun özgüvensiz, karakteri sorunlu yahut kötü biri olduğu anlamına gelmez.
Burada kendi içinde eğlenen kapalı bir grubuz ve bazen birbirimizi görüp eğleniyoruz. Büyütülecek bir şey değil, herhangi bir çıkarım yapılacak bir şey de değil.

komik cikilan fotograf falan paylasilsa eglenilir gulunur. ama herkes en guzel ciktigi fotografi paylasmaya calisiyor.

gercekten, altta baska nedenler olmasin?

bence kimseye bir zararı yok.

Altta başka neden olsa nolur ki? Dünyanın en normal şeyi, interneti hayatın her saniyesinde kullanıyoruz, iş beğenmeye beğendirmeye gelince mi sıkıntı var?

Ben çok seviyorum ifşaları, hep olsun. İnsanların yüzlerini görmek mutlu ediyor beni.

@bohr takılmış gibi durmuyor pek @yatagants, gayet basit bir soru sormuş cevabını merak ettiği. ekmeğinin peşinde koşan da var, attention whore da var, eğlence / geyik için yapan da, yatagants'ın yaptığını söylediği gibi.

bohr'un kastettiğine katılıyorum bu arada, ki ayıp bir şey değil, özgüvensizlik vs. değil. bu kadar savunmaya geçmek gereksiz maksat eğlence ise.

hem zeki hem yakışıklı hem entelektüel hem atletik olunabileceğini göstermek için yapıyorum ben şahsen.

Bu ifşaların tek kötü yanı (bana göre) bazı kedini bilmezlerin ego tatmini yapması (hayır ifşa yapanları demiyorum) karşısındaki insanı bilip bilmeden yargılayıp, dalga geçenlerden bahediyorum.

Evet başıma geldi ondan yazıyorum saklayacak değilim :) Ha ifşalar güzeldir yine de karşında kim var görmüş oluyorsun,seviyorum ben de :) Ama bir daha yapmam ben bi kez gaza geldim yaptım kırıldı tüm özgüvenim. Neyse. İyidir iyi yani.. :)

Bilmiyorum ben hiç yapmadım.
@kargn entellektüel ve zeki olduğun fotoğraftan anlaşılabiliyor mu? İlgincmis :)

ego kasmak için

eşi dostu görüyoruz, ulan o da mi buradaymis diyoruz. ifşalarda kaç kişiyi "anam lan bu da tanidik" diye mimledigimizi duysan şaşarsın.

bir de tabii, akilli insan kendi yaptiklari ile, aptal insan başkalarının ne yaptiklari ile meşgul olur.

guzel bir sozmus. baskalarinin fotograflarina bakip "acaba bu tanidik mi, su da mi tanidik yoksa" diye tek tek bakmak baskalarinin yaptigiyla mesgul olmak mesela oyle degil mi?

ya da fotograf paylasip "acaba ne yorum gelecek :))" diye bir beklenti icine girmek.

ekşi duyuru forum değildir, eksi sözlük bilmem ne değildir, sonra instagram'a benze, foruma benze, bilmemneye benze. ekşi sözlük bunlar değildir, ne zaman değildir, seni eğlendirmiyorsa.

duyurunun amacı eğlence ise kuşlar niye uçuruluyor?

eğlence için yapıyorlar, ego tatmini için yapanı da vardır, özgüvensizlik yüzünden yapanı da vardır... ama bunun için öyle çok uygun ortam var ki. bir de buradaki kuralları güldürüye çeviriyor bu olay.

christmas gecesi imgur'da acayip ifsa döndü ki, ben de imgurian olarak passif bir katilim gerceklestirdim. sunu anladim ki, kizlar ilgiye ac. attention whore de, daddy issue de, parental approval de, freud ve purosu de, her ne dersen de.

ben acayip sorguluyorum mesela nasil eksigonewild olmaz.

tamamen disaridan ilgiye, onaya ihtiyac duyma meselesi. özetle bu. ama bunun nedenlerine inersek hepsini ayri ayri incelememiz gerekir.

öte yandan, nonsexual bir bicimde de eglendirici bence. roast tarzi yorumlarla beni benden aliyorsunuz. ha ama duyurunun da f.ckbuddy arama sitesi haline dönmesine yol acacaksa, yapmayin o zaman. degmez.

son olarak,
i.imgur.com

Yan cebe koydurmak için.

özgüven eksikliği.. (yabtı)

faulde: its bloody foul sir.
doğru kararda: nice decision mate, belter.

amerika'da sir mir değil, "yo ref", "hey ref" şeklinde.

amerikayı sormamış ki:)

laaaan içim gitti :(

(bkz: axel witsel).
belcika ligi maci.
8-10 mac ceza almisti.

4.25 nedir la öyle, bir de hakem sarı verdi. kırmızı vermesi için adamın paramparça olması gerekiyordu galiba.

çizgili kas'ı ilk defa bu kadar net gördüm.
4.25 :D

adam kalkıyor yürüyor o panikle ahahahah

www.youtube.com

(bkz: #18315474)

bu soru "diğer markalar neden pahalı" şeklinde de sorulabilir bence. hatta böyle sorulmalı :)

mis sut dost sut gibi sadece sok'ta satiliyor diye biliyorum. kendileri urettirip kendileri satiyorlar. o yuzden daha uyguna geliyor.

Migros Süt'te 1,90. Buna şaşırmamak lazım.

Yağ oranları farklı olabilir onu etiketinden kontrol edin uht sütte su katma gibi aldatmaca yapmak pek mümkün değil markalı bilindik ürünlere güvenebilirsiniz fiyatı belirleyen fabrikanın çiğ sütü aldığı litre fiyatının düşük olması ve üretim miktarlarının fazla olmasından dolayı düşük olabilir.

Bir tanidiğim da şimdi @sekho
gibi söyledi. En önemli faktör yağ oranı.

%100 yagli 1,90, yarim yagli 1,80

gel gel ürün olabilir. marketler bazı ürünleri 0 kar ya da zararına bile satarlar. o ürünü almaya giren kişi ise sadece o ürünü alıp çıkmaz başka ürünler de alır. bim de meyve sebze bulunmasının nedeni de budur.

%100 yağlı ahahassdf yağ almışsın sen süt değil o. :D

bence fenerbahçeye göre iyi. türkiye'de insanların başarıya bakış açısı çok farklı, ben bunu anlamıyorum. aslında önemli olan karşı takıma pozisyon vermemektir mesela, çok gol atmak veya kazanmak falan değil.
v.p.

oyun acisindan sormustum aslinda. yoksa gercek hayatta basarili tabii. ohm.

ilk sezon olamadim hatta ucuncu mu ne bitirmistim. bir sekilde sabrettiler ama diger sezon oldum.

bence fm açısından başarısızsın abi. ben 6 sezonda 2 şl almıştım. Sıfır hile olduğunun altını çizeyim.

bende de oluyor. zenmate açıyorum öyle olunca.

bende de oluyor. çözümü bilen yazarsa sevindirik olurum ben de.

(bkz: vpn )

bende de tam tersi. dns'yi siliyorum, kendi kendi dns değiştiriyor kerata.

en az yeterli miktarda veya daha fazlası anlamında.

oldukça iyi
oldukça kötü.

derdini seveyim.:)

"epeyi" anlamında kullanıyorum ben. iyiden iyi yani.

iyi % 70 ise eğer oldukça iyi % 85 falandır benim için :)

İyinin bir tık altı olarak kullanıyorum ben.

devilred +1
İyinin büyüğü, çok iyinin küçüğü.

"oldukca iyi" "iyi"den daha dusuk bir anlami ifade etmek icin kullanilmasi gereken bi obek. bu yuzden merak edip sordum. yanlis kullaniyor insanlar. sizin de belirttiginiz uzere.

tdk öyle demiyor aslında, epeyi, oldukça ve hayli eş anlamlı kelimeler ve "çok" anlamına gelebiliyorlar.

oldukça iyi, olduğu kadar demek yani vasat gibi bir şey. herkes anlamı güçlendiriyor sanıyor ama değil.

"oldukça" "iyi" düşük bir anlam ifade eder demek başka, "oldukça iyi" "iyi"den düşük bir anlam ifade eder başka...

oldukça, iyiden düşük olabilir ama

oldukça iyi, iyiden daha yüksek bir manadadır bence.

@buffy, duzelttim.
@devilred, belki anlam kaymasindan dolayi degistirmislerdir. tdk'ye pek guvenmiyorum sahsen.

(bkz: #35101165)

dediğimin aynısını sözlük'te de yazmışlar, yanlış kullanıyoruz denemez bence.

@devilred

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

e anlam kayması olmuş, tdk'da da yerini almış işte, o yüzden şu anda yanlış kullanıyoruz diyemeyiz diyorum ben de ^^

evet ama anlam kaymasi bir hatadan meydana gelmis. yani bu biraz "umarsiz"in "futursuz" yerine kullanilmasi gibi. zamanla bu da tdk'de yerini alsa kullanabiliriz anlamina mi geliyor?

tdk mutemadiyen sacmalayan bir kurum.

umarsız ile umursamaz sadece ses olarak benziyorlar, bu dediklerim ise anlam olarak. arada böyle bir fark var.

oyleyse vasatin "ortalama" degil de "dusuk seviye" yerine kullanilmasi ornegini vereyim.
ne bileyim, bir dogru vardir. bu dogruyu milyonlarca kisi de yanlis kullansa dogru dogrudur diyorum ben.

bir de bu yuzlerce yilda degisen bir sey de degil. tabii ki dil degiskendir de, adamlar sundan on yil once "oldukca"nin anlamin gucunu azalttigini yazmislar. oyle uc bes yilda anlam degismez. yanlis kullaniliyorsa yanlis kullaniliyordur.

@j r r

haklisin da, bir kural varsa ve insanlar yanlis biliyorsa, dogru bilen insanlar kendilerini degistirmek zorunda degiller. kullanimlardan biri dogru olmali. bu da dogru bilen insanlarinki yerine, sozcugun anlamini bilmeyenlerinki olursa sacma bir sey olur.

oldukça iyi derken, iyiden daha iyi anlamında kullanıyor-dum. çoğunluğun yanlışı doğru olarak kabul etmesi o şeyi doğru yapmaz.

"epeyce", "bayagi", "bir hayli" anlamlarinda kullaniyorum.

j r r tolkien hayran haklı bence, şöyle ki "galatı meşhur lugati fasihten evladır."
dil, yaşayan bir varlık sonuçta.

iyiden daha iyi anlamında kullanıyorum.

aslında basit bir kural var.

ca ce eklendiği kelimeye "eh işte", "onun kadar olmasa da" , "dolaylarında" vesaire gibi anlamlar katar.

büyükçe ev
yaşlıca adam
oldukça güzel

vesair vesair.

tdk galat-ı meşhur lügat-ı fasihadan evladır kafasıyla hareket etmiş. doğru hareket etmiş.

o dediğin yere girince üst katta kitap satışı da vardı diye hatırlıyorum

Vardı kapandı orası.

alır ama çok az para verir. taşıdığına değmez. şöyle bir göz at hiç okunası olmayanları kağıtçı çocuklara ver gitsin.

30 tane falandi ayikladim on tanesini aldim. geri kalaninin tamamini bir tane istedigim bir kitaba takas edebilirim aslinda.

okunacak yığınla kaliteli yazarlar varken kim adı sanı duyulmamış saçma sapan kitapları okuyarak vakit kaybetsin ve evinde yer kaplasın? kağıtçı çocuklara ver derim ben de.

en yakın halk veya okul kütüphanesine bağışla, kağıtçılara verme. kitap kitaptır. yazık.

ip koyu bi renkse olabilir, beyazsa hiç uğraşma bile, acayip güçlü bi lazer gerekir onun için o da alacağın şeyden pahalıya gelir heralde. ha bi de aradaki cam lazeri dağıtıp zayıflatabilir.

final = (yıl sonu - (vize * 0.4)) * 10 / 6

we.tl

@king onu yapabiliyorum, belirtmistim.

@bellbane seninki gibi yapmak istiyorum. bana balik tutmayi ogret.

hocam herhangi bir zorluğu yok. dosyada zaten formüller hücrelerde yazıyor. biraz incelersen çözersin. king lizard'ın dediği gibi zaten hesap. sen de biliyorum onu demişsin. ben o formülü final gereken altındaki hücreye yazdım sadece.

biz ayıklamıyos, hangi balık?
ben hiç bi balığın derisini ayıklamıom, bişi de olmadı bugüne kadar, sizin aile öle öğretmiş olabilir, birisi deriyi sevmiyordur misal.

bende ayiklamam. bir zararini gormedim

Ben deriyi seviyorum. Bir şey olmaz

Vitamini derisinde.

pullu oluyo bazıları onlar ayıklanıyor pısmden onun dısında da tayava fln temas ettıgınden ya yag ıcınde ya da yanmıs oluyor o sebeple ? ıyı pısmısse yenır?

düşünsene hamsi ve sardalya yiyorsun ve derisini ayıklamaya çalışıyorsun, hamsi ve sardalya canlı halde bunu duysa emin ol senin tabağında olmak istemezdi ve Karadenizliler seni döver! :)



somon un mesela derisini yemiyoruz yani ben bizim aile.

kucuk baliklari biz derileriyle yiyoruz. hamsi istavrit, barbun, hatta lufer cipura falan derisi cok lezzetli oluyor. bazi baliklarin pullari cok sert oluyor, adeta kemiksi olan baliklar var, lagos falan... onlar yenmeyebilir cunku disinle kesip ogutemeyebilirsin.

ulan amma cevap yazdim bee amadeus-stuttgart.de

balık çok büyükse dolayısıyla çok pulluysa veya pulları iyi temizlenmemişse yenmez onun dışında derisini de yemek lazım.

deriyi değil pulu kazırsın pişirmeden önce. deri yenir.

Ben yerim.

facebooktan texas holdem pokere gir, paranın yettiği bir masaya otur. bir iki el oyna, sorunun cevabını alacaksın.

anladim da mesela 2 boksor var,

1 numaraya herkes bi suru para koyuyor kendince.

parayi nereden kazaniyorlar? yani koyuyorlar tamam da kazanacaklari para nereden geliyor?

hahah ızdırabını sikym diyecektim ki lan ben de merak ediyodum bunu.. toplanan paranın bölüştürülmesi şeklinde olabilir ki herkes 20'şer atıyodur diye düşünüyorum.

duyuruyu favorilere ekliyorum, kaç zamandır soruyordum kendi kendime bu nasıl iş diye !

Soruyu genişleterek destek veriyorum :

Misal boks maçı dönüyordur, ortamda fırlama bir eleman vardır "Haydi beyler bahisleri açıyorum!" diyip gaza getirir insanları. Sonra ordan birisi "David'e 50 papel adamım" der, ötekisi "John ağzını kırıcak, görürsün. Benden bir 75 çalışır" filan diye diye herkesler bu elemana paraları saçar.
İşte benim de merak ettiğim zaten 2 dakikada tüm para toplanıyo, kim ne kadar vermiş, kime bahis oynamış not alıcak imkan da yok. Sonra kazanan kaybeden nasıl belli oluyo ? Misal adam kazandı diyelim, 50 dolar yatırmış ama "Birader yanlışın var ben 80 vermiştim" diyemez mi ? Ya da oranlar filan nasıl oluyo ? "1'e 3 oranında bahis oynamıştım" gibi işte.

Çok detaylı yazdım anladınız siz :)

1'e 2 bence bu mevzu. Fikir yürüteyim:

A, B, C, Ç, D adamlarımız olsun. X de bahis oynatan kumarbaz puştumuz olsun. Y ve Z de dövüşen adamlarımız olsun.

A diyor ki, ben Y'ye 15 TL basıyorum,
B diyor ki, ben Y'ye 30 TL basıyorum,
C diyor ki, ben Z'ye 50 TL basıyorum,
Ç diyor ki, ben Z'ye 100 TL basıyorum,
D diyor ki, ben Z'ye 200 TL basıyorum,

Toplam 395 TL var ortada.

Y kazandı der isek, bahis oynatan X,

A'ya 30 TL, B'ye 60 TL ödüyor. 90 TL ödemiş oluyor ve 305 TL kar ediyor X puştumuz.

Z kazandı der isek, ki bu da X'in istemeyeceği bir şey,

C'ye 100, Ç'ye 200, D'ye 400 TL ödüyor.


NASIL?

bunu bende çok merak ediyordum ya..
reserved.

Ustunkoru geciyolar aga Zaten oralari dikkat edersen, kimin ne kadar verdigi ya da mactan sonra Ne kadar aldigi gosterilmiyo bile

iddadaki gibi oran söylüyor ama 1 e 3 1 e 5 gibi ama oralar filmde gösterilmiyor tabi mesela restoranda veya takside para verilen sahnelerde yok

6 yaşımdan beri'nin anlattığı örnek gibi düşün, ama oranlar hep 1'e 2 olmaz.

A > Y'ye 50 dolar
B > Y'ye 30 dolar
C > Z'ye 100 dolar
D > Z'ye 200 dolar
E > Y'ye 400 dolar

Toplam Y'ye 480 dolar
Toplam Z'ye 300 dolar
yatırılmış oluyor ve oranlar buna göre hesaplanıyor.
Y'nin oranı 1'e 1.45 iken, Z'nin oranı 1'e 2.5 filan oluyor.

Y kazanırsa
A > 73 dolar
B > 44 dolar
E > 580 dolar alıyor.
Toplamda 697 dolar dağıtılırken 83 dolar da Bahisçi X'in cebine gidiyor.

Z kazanırsa
C > 250 dolar
D > 500 dolar alıyor.
Toplamda 750 lira dağıtılıp 30 dolar da bahiscinin cebine kalıyor.

iyide 1 e 2 büyük bir rakam değil mi
bence x-y maçına
x kazanırsa 1.5
y kazanırsa 1.30

gibi rakamlar veriyorlardır.
ha herkes x e bastı herkes kazandı para nereden geliyor bilmiyorum.

öyle bir hat olduğunu sanmıyorum. metrobüse aktarma yap bence

40b'ye binme o sahilden gider. 25t'ye bin.

40b sahilden gitmiyor. zincirlikuyudan istinye iskeleye, oradan da yenikoye gidiyor. da yine de tesekkurler.

bayrak yere değmesin diyor sanırım.

Benim birlik ufaktı bir şey olmamıştı. Seni tanıyorlarsa sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Komutanlarla çözersin en olmadı.

aslinda tanimiyorum. kisla buyuk.

ailen ptt ile gönderir. bişi olmaz.

yazıcı olarak yapmıştım askerliği. bizde izin kağıtları 2 kopya halinde hazırlanıyordu. biri bizde biri askerde. izin kağıdın olmadığı için nizamiyede bir tutanak tutulur muhtemelen. gerisi komutanına bağlı.

detay aklıma gelmiyor da dizi olabilir mi o? şu mesela www.youtube.com

www.toefl.gen.tr

bunu bulmustum ama benimkilerle uymuyor :/

bence ilk 10 entry

Önemli olan ilk 10 entry ama ilk 10 entry formata uysun olsa bile misal diğer entry'lerde "Dedirten" varsa ben onay vermiyorum. O yüzden 10 entry girip klavyeyi sakince yere bırakmak en güzeli. Entry sayısı çoğaldıkça hata sayısı da çoğalıyor, haliyle onay alamıyorsunuz.

O kadar sacma ki sozlugun isleyisi. Caylakken dedirtmek yazmak syd konduktore gore yazar olmama sebebi. Ama yazar olduktan sonra istersen her entryn dedirtenli olsun hicbir sey olmuyor. Bi tarafta yanlislik var burada.

yazar olurken belirlenen kurallara uymak çaylağın sorumluluğunda. bundan sonra da yazar olabilmesi onu kontrol eden kondüktörün onayına bağlı. yazar olduktan sonra kontrol edici bir etken yok artık. o yüzden çaylaklıkla yazarlığı karsılastırmak pek mantıklı değil.

ilk on entry demek yanlış olur. tarih sıralamasına göre ilk 10 entry dikkate alınıyor. yani sen ilk girdiğin entry leri onay zamanı yaklaşınca beğenmeyerek pek tabiki silebilirsin, ya da çöp kutusuna taşıyabilirsin. hali hazırda yayında olan entrylerin içerisinde tarihi en eski olan 10 entry dikkate alınıyor.

düz vites kullanmayı öğrenenin otomatik vitesi de kullanabilmesi gibi. yani yazar adayı konsepte uymayı bilsin, daha sonra ne yapacağı kendi bileceği iş gibi bir yaklaşım var bence ve bu da güzel. yani kondüktörlere hak veriyorum.

peki daha hızlanacak mı yazar onayları? ekip genişlese biraz, günde 20 - 30 kişi ancak ilerliyor sıra, 17000 kişi kaç senede biter... :(

Çöp, çöptür. Karşılaştırmak saçma.

çocukluğumda tepki veremediğimi hatırladığım bir tanesi var unutmam.onun dışında biri hariç hepsinde sesimi çıkardım tabi ki. ama karşınızdaki şaşmadan salak yapmaya çalışıyor ya da olay yerinden uzaklaşıyor. hiç şaşmadı.o birinde de şok oldum o yüzden tepki veremedim. cesaretine şok oldum. birinde de bisikletliydi ben bişey diyene kadar kaçtı gitti boşa bağırdım. sözlü tacizlere genelde tepkisiz kalıp anlamamazlıktan geliyorum ama artık. korkmadığımı belli ediyorum, korktuğunu belli edersen daha çok üsteliyorlar çünkü.

ben daha lise 2 deyken 16 yaşında falandım, bizim apartmanın yanında bi inşaat yapılıyordu, orda, burda kullanmak istemediğim sıfatlarla anılacak bir inşaat işçisi hişt hişt diye laf attı bir şeyler de dedi ama hatırlamıyorum yani inşaatla bizim ev dipdibeydi yani ben o apt.ta yaşıyorum önünden geçen biri de değilim ne cesaret,hata ertesi gün annemle çıktığımda bile embesil embesil hareketler yapmıştı o rezil herif neyse amele.Hatta yılbaşında 1-2 gün önceydi , rezil etmişti günümü kendimi çok kötü hissetmiştim,sonra dedem çok kızar böyle şeylere gidip inşaatın müteahhitine ve mimarına gisip inşaatı tüfekle basmıştı.O gün kesilmişti taciz.Orta okuldeykej 7.sınıfın 12-13 yaşlarında kardeşimle giderken üsttekiyle aynı sıfatlarla andığım 2 'hayvan'dan 1 tanesi bilerek omuz atıp çarpmıştı, acımıştı bir de.
Sonra 1 gün metroda yaşını başını almış bir adam sanki dokunmaya çalıştı dokunmak da değil ama temas gibi ama görmedim bile adamı sadece arkamda ben öne gitmeye çalıştıkça biriyle bir temas vardı adamı pek görmemiş bile olabilirim ama yaşlıca gibiydi orta yaşlı.Başka aklıma gelmedi, çok da taciz yaşadığımı söyleyemem cinsel anlamda.
Duyuruda cinsel taciz yaşamadım ama sözlü normal taciz yaşadım

8 yaşındayken biri beni kaçırmaya çalışmıştı. ayrıntılarını yazmak istemiyorum, hatırlayınca bile kötü hissettim şu an kendimi. pislik herif

2006 senesinde üniversite kampüsünde tacize uğradım. Sabaha karşı bölümden çıkmışken bir adam yanıma yaklaşıp sigara istedi, verdim. Sonra ayrılmadı yanımdan. Ben de adımları hızlandırdım kaçmaya yeltenirken arkamdan koşup beni yere yıktı. Yerde boğuştuk epey, göğsüme vajinama falan dokundu, ısırdı. Elinde o esnada yanan sigara da göğsümü yakmış, sonradan fark ettim. 1 dakika kadar boğuştuktan sonra (bu arada sürekli bağırdım ama gelen olmadı yardıma) kaçtı.

Sonrasında okulda o zaman jandarma vardı, şikayete gittim. Jandarma bana bunun için dosya açarız ama ailenin de haberi olur, açılsın mı gibi saçma sapan iğrenç bir soru sordu. Kesinlikle dosya oluşturulmasını istediğimi söyledim, açtılar. Adli tıpa gittim, rapor aldım. Adamın eşgalini vs verdim. Bulunamadı. Öyle kaldı olay.

eksisozluk.com

lise birdeyken minübüste arkadan dokunmaya çalıştı hatta ben iyi niyetimdem yanlışla olmuştur diyip ayrılmaya çalışırken bile devam etti ben erkeğim lan bu ülkede kadın olmak allah kolaylık versin.

Sözlülerde genelde hiç tepki vermiyorum, yani yüzümden anlaşılıyor rahatsız olduğum ama duymamazlıktan gelmek durumunda kalıyorsun çoğu zaman. Fiziksel olanda çok ani yakalandığım için sadece arkasından bağırabilmiştim, sonrasında ağladım, çok korktum filan ama Allah korumuş yine, sanırım 12 yaşında filandım. Hala aklıma geldikçe ürperirim, şerefsiz pislik. Küçükken çekiniyorsun ve daha çok korkuyorsun, zaten o yüzden genelde küçükler bu tarz şeylere daha çok maruz kalıyor. Şimdi olsun yedi düvele rezil ederim hiç kimseden çekinmem.

küçüktüm adam dedi ki "yerde şeker var" eğildim.Hay eğilmez olsaydım ogün bugündür kendimi zkilmiş geyik gibi hissediyorum.

Kadina evde saygi sevgi olmayinca sokakta da olmuyor tabi. Sorun buyuk a dostlar...

İlçeler arası minibüste oldu, arkamdaki kolumu bayağı okşadı. İnecegim yerde karsilasinlar aileme haber verdim, 16-17 yaşındaydım o zaman. Üzerimde de kocaman panco var en amele halimle yurttan eve dönüyorum. Babam polise haber verdi, kaçmasın diye de kendi yakaladı. Biraz dövdü, sonra polise verdik. O darptan ben tacizden şikayetçi olduk. Mahkemeye gittik, orda avukat öpüşün barışın tarzında yaklaştı. Tacizci eleman da 19 yaşındaydı üzerinden bıçak falan çıkmıştı neyse ailecek gelmişler yazık dedik. Hakim sordu yanlış anlamışımdır dedim o da ben şikayetçi değilim olur böyle şeyler babadır falan dedi. Hakim geri bırakacakti annesi ordan oğlum niye kabul ediyorsun falan diye bağırdı hakim kadını azarladı sonra eleman beraat etti. Bitti gitti.

yeni tanıştığım biri tarafından duvara sıkıştırılıp öpülmüştüm. yetmemiş, beni öperken kendini de tatmin etmişti eliyle. bir sonraki aşaması tecavüzdü sanırım.

bir tepki veremedim, aptallaştım.

2 sene once 16 numarali otobusde yanimda duran sahis ellemeye kalkmisti. direk elinden tutup uzaklastirdim ama toplu tasimadayiz diye fazla uzatmak istemedim. (ne yapacagimi bilemesim desek daha dogru)

erkegim

lisede okulun ön duvarı boyunca yürürken bir gurup aynı yaşlarda çocuk yanımdan geçerken biri göğsümü ellemeye çalıştı. şok geçirdiğim için hiçbir tepki vermedim. ehliyet kursundan çıkışta elektrikler kesilmişti bir akşam. yolda bir çocuk saati sordu montumun kolunu sıyırıp saate bakarken popomu elleyip koşarak uzaklaştı. gerçekten hazırlıksız yakalandığım için yine tepki veremedim. bi gün kapalı çarşı yürürken bi adamla (bayağı büyük biriydi) çarpıştık. sonra adam beni takip etmeye başladı. ben durunca duruyor yürümeye başlayınca yürüyor bi önüme geçiyor bi yanımdan yürüyor falan korktum tabi. çarşı çıkışında polis minibüsü gördüm. gittim söyledim böyle böyle dedim. salak adam da artık onu şikayet ettiğimi anlamadı mı bilmiyorum oralardaydı. polis benle çıktı dışarı hangisi dedi (bu arada o zaman 17 yaşındayım) parmağımla gösterdim bu diye. sen git dediler bana bunu aldılar içeri utanmıyor musun sen kızın yaşındakileri takip etmeye dediklerini duydum minibüs fena sallanıyordu. bi temiz dövdüler adamı sanırım.

bu arada şimdi aklıma geldi 14 yaşındayken 2003 yazı fransadayken partimsi bir yerde bir zencinin tacizine uğramıştım yani dans bahanesiyle arkama geçip ileri geri hareketler yapmıştı belimden tutup ve o yaşlarda bunun ne anlama geldiğin anlayamamıştım , herkes gülüp bir de şaka yollu takılmışlardı bana ne anlama geldiğini ve taciz olduğunu sonra anladım o zaman da birazcık şüphelenmiştim
yine 2009 yılında 20 yaşındayım bu sefer londrada bir kız arkadaşımla restorandan çıkmıştık ve yine bir zenci bu daha genç biriydi takıldı peşimize laf atıyor takip ediyordu,adamdan kurtulmak için metro durağının karşısında bir otobüs durağında diğer insanlarla birlikte beklemeye başladık orda da adamın biri sarhoş çıktı neyse daha sonra karşıya geçip metroya bindik.Ama Türkiye de uğradığım tacizlerde kendimi kesinlikle daha güvensiz hissediyorum

Ilkolul 5 te filanim, yanimda bir kiz arkadasimla yuruyoruz. Carsida koskoca bir adam ayni zamanda da esnaf, "off bunlari ust uste koyacan, bi ona bi buna" dedi, yanindaki ayilar da kahkahalarla gulduler. Ne demek istedigini ciddi ciddi dusundugumu hatirliyorum. Ust uste? Nasi yani kule gibi mi filan diye. Neyden bahsettigini anlamam da baya zaman almisti.

Bi keresinde de yine ilkokul 4-5 filan, iki tane koca herif pesimize takildi bi ton sozlu taciz. Cok korktugumu hatirliyorum, eve yalniz donecegim icin babami aradim, geldi bi tanesini yakaladi meydanda sopayla evire cevire dovdu. Polis geldi herifi aldi goturdu sonra.

Ben de once bir okurum her zaman, illa toefl olmasi sart degil. Ayrica essayi de oyle yazmak bence gayet dogru. Onceden bi beklenti veriyosun okuyucuya, sonra da acikliyosun o noktalari.

toefl kursunda hoca hiç okumakla vakit kaybetmeyin demişti. zira sorular yazıdaki sıraya göre geliyor zaten. soruya bakıp bi önceki sorudan 1 ya da iki cümle sonrasında bağlantılı bir şey aramak daha pratik bir yöntem.

harbiden gıcık oyunmuş.
bence zaman kaybı. fazla tutulmadan sekmeyi kapatmak gerekiyor.

En sevdigim oyundu bitirmisligim vardır. Dur bir daha baslim

çok zor ama aynı zamanda saçmasapan bir oyun. acayip sinir bozucu. benim de böyle yıllarca uğraştığım oyunlar oldu ama uğraştırıyorlardı yani. bunda bir kez denedim, "bu ne amk" deyip kapattım. hiçbir çekiciliği yok. bizimle deyıl :(

new star soccer gibi oyun varken böyle şeylerle oynamayın. cidden kötü.

the ninja game'yi bitirdim ben de. n v2.0 şu;

www.play-to-play.com

ama turkce mi?

Cız bakalım draw somethingin türkçesi. Eskiden ikisinde de vardı. Belki hala vardır.