Ekşi Duyuru

kesinlikle osmangazi

O taraftan Osmangazi'ye ulaşmak zaten başlı başına çile, ben olsam feribota binerdim ama kullananlar daha iyi tavsiye verir.

ben bahcelievler’deyim. yenikapi-yalova-full eski yol rotasiyla akhisar’a 6 saatte girdim gecen hafta. 110-130 arasi gittim hep. maliyet de yakit dahil 500 lira oldu.

promosyon bilet varsa feribot avantajlı olur

binmesi inmesi yavaş gitmesi biraz vakitten çalıyor

beylikdüzünden sabah çıkınca trafiğe takılmıyorsun osmangazi için.
kısa yol için feribot, ama zaman kaybedemem dersen köprü
bu sene giderken ido aldım, gittin sıraya girdin bindin derken 2 saat kaybediyorsun. köprü daha hızlı ve pratik geldi bana, bir daha gidersem feribotla gitmem.
yanlış hatırlamıyorsam 50 km gibi bişeydi köprü vs feribot avantajı

Geleneksel "beggin'" sorusu mu bu?

bu bildiğimiz daddy cool ama yenilerde nerde kullandılar bilmiyorum, belki yeniden yorumlanmıştır.

başlığı okur okumaz aklıma (bkz: daddy cool ) geldi.

@sopiro yok o değil :)

çok teşekkür ederim.

evet dady cool

aradaki fiyat farkı afaki olmadığı için ben samsung'a yönelirdim.

Samsung a52, çünkü ekranı da daha güzel, bu hem fotoğraf çekerken hem de çektiklerine bakarken göze daha iyi geliyor

İlla şu telefonlardan biri olacaksa Samsung, fakat seçenek artırılabilirse One Plus N10 öneririm. Bir de Oppo Reno 5 Lite olabilir.

uzun ömürlü ve android updatelerini 3-4 sene almak istiyorsan a52s 5g versiyonunu almalısın.

Google ile giriş yapılmamış mıydı?

hayır yapılmamıştı :(

google içinde kişiler kısmında bulamadım.

eğer sizi zorlamayacaksa gelirinizin bir kısmı ile bes, altın hesabı, döviz hesabı gibi bir yatırım yolunu tercih edebilirsiniz. her ay şu kadar gram altın otomatik alınsın, her ay hesabımdan şu kadar para bes hesabını yatsın ya da her ay şu kadar dolar veya euro alınsın gibi bir talimat oluşturabilirsiniz. az, çok yok. kendi bütçenize göre ayarlarsınız. yıllar içinde bir bakmışsınız işe yarayacak bir paraya dönüşmüş olur.

kenarda duran paraya şuan ihtiyacınız yoksa bence dokunmayın. ben olsam dokunmazdım yani.

Sağlıkla uzun ömrü olsun :) ne güzel haber. Tebrikler.
bence bebeğin doğum masrafı hariç ilk 3-5 yıl masrafı çok sarsacak cinsten değil. yani giyim kuşam desen gelen hediyelerle vs çevriliyor. bir de bu yeni velet beyaz yaka değil ki her gün yeni kıyafet giysin süslensin :)
ilk bir kaç yıl mama bez vb. masraflarla boğuşacaksınız. geliriniz ölçüsünde halletmeye çalışırsanız 3-4 yaşına kadar para sorun olmaz. çocuk masrafından yakınanlara bakın afaki harcamaları bir dünya...
bence para anlamında kenarda sağlık için her zaman bir paranız olsun ama bu kadar da korkulacak konular değil diye tahmin ediyorum en azından çevremden gördüğüm ve anladığım o.
okul döneminde harcamaların babası geliyor aslında o da nasıl bir eğitim planladığınızla alakalı ki onun da tartışmaya açık çok yönü var.
korkmayın, çok açılmadan ihtiyaçlarınızı giderin. ufaklığa da bol şans dilerim yeni hayatında..

çok detaya girmiyorum.arabayı sat mutlaka dolar molar fon bişeylere yatır bebek olunca araba al .
çünkü bebek de araba çok lazım oluyor.hastalık o şu bu.

"bebeğimiz için paranın bir kısmına dokunayım mı?"
anlamadim bunu, niye dokunasiniz ki bebek icin durduk yerde?

draconas'in yazdiklarina katiliyorum. paraya bence de dokunmayin. Cok bir paraniz yok zaten. Beklenmedik durumlara karsi dursun kenarda, ki anlattiklariniz isiginda orta vadede tasinmak zorunda kalabilirsiniz, bebekle (veya sizinle) ilgili beklenmedik masraflar cikabilir vs vs.

Arabada bir sorun yoksa degistirmeyin.

hocam hayırlı olsun inşallah sağlıkla kucağınıza alırsınız. bende 1 sene önce baba oldum. İnanılmaz keyifli ve mutluluk verici. gece uyanmaları bile güzel. Ancak bebek demek masraf demek gibi düşünmeyin. abartmadan harcama yaparsanız bebeğin masrafları göze gelmiyor bile. düzenli olarak bez alıyorsunuz bir de belirli aralıklarla kıyafet ıvır zıvır. Yani daha bana batmadı aldığım hiçbişey fiyat olarak. Ev için bir anda borca girip arabasız kalmaktansa arabayı şimdiden değiştir sürekli fiyat artıyor. Az masraflı ve piyasası olan bir araç al. Yarın ev alırken satması da kolay olur, hem primde yapar.

Oncelikle hayirli olsun..

"Bir bebek ilk 3-5 sene fazla masraf cikartmaz" olayina pek katilamiyorum. Sizde sut durumu ne olur bilmiyorum ama bizde sikinti vardi, hazir mamaya baya para gomdum. Ustune de bez olayi tuy dikti, resmen mama ve bezden kurtulana kadar gun saydim.

Bebek arabasi, masasi, araba koltugu falan bunlar da ciddi rakamlar tutabiliyor.
bir de anaokulu olayi var, bizimki 2.5 yasindan beri anaokuluna gidiyor, onunda ciddi bir aylik odemesi vardi.

Araba olayi onemli, aracin 10 yasinda, 180binde. Ben cocugun varsa aracin saglam olacak kafasindayim. Eger sikinti cikartmaya basladiysa bence yenilemen lazim (sifir almazsin model yukseltirsin), yok sikinti yaratmiyorsa dokunma kalsin diyorum.

Ev ciddi bir kulfet tabii, eger kiran uygunsa bence su anda kurcalama diyorum. Ilerde cocugun okulu neresi olacaksa ona yakin falan biryerler bulursun belki.

Onun disinda elimdeki tlyi acil dovize cevirir beklerim, ihtiyac oldukca doviz/altin bozdurur devam ederim.

Gümrük işleri danışmanı

ithalat uzmani?

Hangi islemleri takip ediyor ama? Sadece gumrukleme mi? Limandan adrese sevk mi?

@floydian ; bir ithalat firmasının malzemesi türkiye'ye geldiğinde tüm gümrük işlemleri diyebiliriz. limandan adrese sevk hariç yani nakliye yok.

kuveyt türk şubelerinden alabilirsiniz. hatta atm'leri de veriyor fiziki altın bildiğim kadarıyla

istanbul altın rafinerisi internetten satış yapıyor.

Motosiklete biniyorum ben, varsa benzer bir hobin neden olmasın

Komedi dizisi izleyebilir. Bomboş aktivite.

Saatlerce bilgisayar oyunu...

sokak hayvanlarını beslemeye gidebilir aslında eğer bildiği bir nokta var.

Playstation ekibimiz var. Battlefield V'e giriyoruz. Maksat muhabbet. Birer bira açıp dertleşiyoruz.

Yürümek, uzuun uzun yürümek...

Bir de yürürken şunu düşünün, bu gün kötü gitti, ama hayatım kötü bir hayat değil.

Yakın zamanda başıma geldiği ve kalp dahil bir dolu sıkıntı çektiğim için sizi çok iyi anlıyorum. Geçecek.

sevdiğim yemeği yapmak ya da yeni bir tarif denemek benim hem ruhumu hem de karnımı doyuruyor :) günler de uzadı güneş geç batıyor fonda da sevdiğin müzikleri aç

Yürümek ve müzik dinlemek 1 saatte senin iş tamam :)

valla ben tiktoka bakiyorum. ya dabir cocuk bul onunla zaman gecir oyna nese verip unutturuyor.

Kosmak kosarken müzik dinlemek ve aglamak. Sonrasinda dus almak ve dusun altinda da aglamak. Sonra yuksek kalorili yemek yemek ve hem buna hem de gecen gune aglamak sonra komedi filmi izlemek ve aglamak. Uykuya dalarken aglamak uyku ve kapanış. Sabaha bir sey kalmaz.

passattan devamm ederdim.

passat ile a3 arasında ciddi bir hacim farkı var yalnız. eğer o hacim farkı gözüne batmıyorsa a3 hem sedan, hem sportback'i çok güzel bir seçenek. minimum 1.5 almanı öneririm.

passattan sonra a3 bogabilir. yeni kasa olacaksa a4 diyorum.

passat ama önemli olan donanım.

skoda superb'i de düşün.

inanın a3'e geçince sıkıntınız bitmeyecek. size "oyuncak" lazım, yani bir dolu aksesuar lazım.

Buzdolabından derin dondurucuya geçmek gibi bişey. Passat'tan sıkılınıp bütçe olarak a3 civarı birşey bakılıyorsa arkadan çekiş bmw 1 serisi çare olacaktır. İşin sürüş tarafı böyle.

Yok görüntü olarak birşeyler isteniyorsa yine aynı bütçeye rebel blue r-design volvo v40.

passat tabii ki sorma bile. şunu çok net söyleyebilirm golf a3’den daha kaliteli ve kullanışlı bir araç, iddia ediyorum iç hacmi de sedanından bile daha geniş.

ama a4> passat o başka.

passattan devam.

fark çok. ben 2 yıldır 7:30 - 4:30 çalışıyorum. öğleden sonra harika bir zaman kalıyor bunu inkar edemem ama insan bedeni 5'te kalkmaya alışmıyor böyle bir şey yok. çünkü 5 her zaman karanlık.

5'te kalkılan işin hakları daha fazla ise tercih etmenizi öneririm.

çok. ben 7.05'te kalkacağım zaman 7.02'de tesadüfi uyandıysam o 3 dakikayı uyuyan bir insanım. bazen 10 dk için babamı kesecek konumda oluyorum ya da zaten günlük 70 tl kazanırken işe gitmek için 70 tl veriyorum taksiye :D
etkiler ama 1,5 saat önce kalkacağınız işten iyi para kazanacaksanız çalışın bence orda.
ben olsam kazandığımın x2si değilse gitmem o başka.

Ben olsam geç giderdim, neredeyse 1 yıl olacak, 5.10'da kalkıyorum iş için, 1 saat geç kalksam daha mutlu ve zinde olurdum.

1.5 saat çok yuh. naptın? 8.30 iyidir . beste kalkılmaz.

Burada önemli olan işyerine giderken olan trafik yoğunluğu. Eğer 5'te kalktığınız işte daha açık trafikte gidip sonrasında 1,5 saat önce henüz dönüş yoğunluğu başlamamışken dönecekseniz gayet olası. Ama ben bu sene haftanın 3 günü saat 05:30'da kalkıyorum, normalde 06:30'da kalkarken. Çok fark ediyor.

çok ama çok etkiler.

yani 7:30 - 9:00 arasındaki 1 bucuk saat gibi değil o. carpar adamı

erken biten iş her zaman daha iyi bana göre. erken kalkmaya bi kaç ayda alışırsın. yaz da geliyo. işten 1,5 saat erken çıkmak muazzam bi şey.

Erken biten is cok iyi ama erken kalkmaya 2,5 yildir alisamadim. Erkenden uyuyorum sabah erken kalktigim icin.

Sabah erken kalkmak iyidir, trafik yemezsiniz servis var nasıl olsa yolda yarım saat bile uyusanız güzel. Trafikten nefret eden biri olarak yazıyorum eğer güzergahınızda trafik problemi oluşacaksa erken gidin erken çıkın. Akşamları size kalan zamanda istediğinizi yapar, erkenden yatar uykunuzu alırsınız. Ayrıca insan vücudu her şeye alışıyor, 1 ayda alışırsınız.

balgam söktürücü özelliği de olduğu için, refleks olarak öksürtür, hastalığın öksürüğüyle aynı değildir dikkat ederseniz.

Camlar buz tutmuyor ama daha sıcak da olmuyor.

Yigeninizden yarrım saat önce araca geçip moturu ıscaklayın

Camlar buz/kırağı tutmaz bahsettiğin yerde, ama araç içi sıcaklığı yine dışarıda durduğu kadar olmasa da oldukça düşer. Yani sokakta duran araç içi sıcaklığı 3 derece ise sizinki 5 olur atıyorum, çok da fark etmez.

Çare koltuk ısıtma, ya da ısıtmalı koltuk kılıfı veya örtüsü.

Dur bak benim de aklıma geldi var mı güzel çözümler bakayım.

baya fark ediyor. oturduğum sitenin kapalı otoparkı var. dışarısı 3-4 derece iken arabayı çalıştırdığımda araç otoparktaki havayı 15-16 derece gösteriyor. kar buz vs yani havanın -5 ve daha düşük olduğu zaman da 6-7 derece oluyor minimum. bu da baya fark ediyor. hem araca bindiğinde götün donmuyor hem de arabanın camı su deposu vs buz tutmuyor.

Kapalı otopark ile dışarısı baya fark ediyor ya. Dışarısı 0 dereceyse içerisi 8-9 derece oluyor bizim apartmanda.

urun.n11.com

şu ürün ön camı donmaktan korur. 5 dk kazıma süresinden kar edersiniz. ama arabayı sıcak tutmaz tabi.

dask bu yüzden yapılıyor.

(bkz: zorunlu deprem sigortası)

onceki depremlerde (hatta genel olarak afetlerde) mulk sahibi olanlara bayindirlik bakanligi (sonrasinda toki) ev yapip verdi.

tabii bakirkoy'de eviniz yikildi, cerkezkoy'de, catalca'da 40-50 m2 ev verdiler, orasi ayri. yahut depremle alakasi olmayan kodamanlara, partizanlara daha iyi yerlerde yer verdiler, orasi da ayri.

bu konutlarin yapimi bitene kadar (kalici konut diye gecti 99 sonrasi) prefabriklerde, cadir kentlerde konakladi afetzedeler.
istanbul depremi bir facia olarak meydana gelir de, allah korusun, ekonomik yapi da, yonetim mekanizmalari da ciddi zarar gorurse, yine ayni yara sarma fonksiyonunu bulabilir misiniz? bu onemli bir soru.

Dask önemli tabii ama diyelim ki evinizin rayiç değeri 700 bin lira, yıkıldığında size bu parayı ödemiyorlar. O evi (binayı) tekrar inşa etmeye yetecek bir rakam ödeniyor. Binadaki herkesin dask yaptırmış olması lazım ki para toplanıp bina yeniden yapılabilsin. İnşaat maliyeti ödeniyor yani. Onun da bir tavanı var, inşaat maliyetlerindeki artışa göre güncelleniyor.

Özet; evsiz kalıyorsunuz. Dask + konut sigortası yaparak evinizi baştan inşa edebiliyorsunuz (tüm kat maliklerinin yapması lazım tabii, yoksa cepten ödenir). Devletin geçici ev vermesi gibi bir durum olabilir tabii.

LG alır uzun bir süre arıza yaşamadan kullanırdım.

tabiki lg. vestel seçenek dahi olamaz.

Lg

Vestel alma. :) ben aldım pişman oldum.

zamanında vestel tv ile alakalı burada soru sormuştum.
vestelde çalışan bir mühendis "ben vestel almam" demişti :)

LG

lg tvlerde ses var goruntu yok sorunu cokca oluyormus, benim de basima geldi, servis, tvlerde kullanilan ledlerin omrunun yaklasik 4-5 sene oldugunu sonra ariza cikardigini soyledi.

kronik bir sorun gibi duruyor
www.google.com

vestel yorum yapmiyorum kullanmadim

lg 1080p tv var bende 109 arkadaşımda 4k vestel var 123.
bendeki lg daha iyi görüntüde. vestelin renkleri bence iyi değil.

vestel alin, 43 inc kucuk gelir

haftanın 5 günü nedir? tavşan mısınız?

tutku varsa arada sabah öğle akşamda sevişilir,

bunun olurunu çiftin psikolojisi ve arasındaki uyum belirleyecektir.

Abartı değil.
Gunde 5 6 kezse abartı tabi

İlk 1 yıl haftada 5-6 idi.
5 yıl geçti haftada 3-4

Bana göre her gün abartı değil ama başka bir arkadaşım abartı olduğunu düşünüyor. Bıraksan 6 ayda bir yapacak bile tanıdım :D
Görüyorsunuz ki hiç standardı yok. Siz ve partneriniz belirler 'normali'
Birine çok gelen diğerine az geliyorsa ortada buluşun.

Abartı değil. İkinizin uyumu ve isteği bunu belirler. Evlenmeden önce eşinizle cinsel ilişkiniz olmadıysa evlendikten sonra çok sık olması gayet normaldir. Sevişmek güzel şey. İstediğiniz kadar sevişin. Sabah uyanınca, gün içinde evin farklı yerlerinde, akşam, hatta bazen gece uykudan uyanıp sevişilebilir.

ben de geçenlerde 50 tl gördüm yolun kenarında. belki düşüren adam gelip bakar alır diye almadım.

iyi yapmışsınız
ben para bulunca alıp löseve bağışlıyorum

Sahibi ortalıkta aranırken alıp cebe atmak hırsızlıktan pek farklı değil. Doğru olanı yapmışsınız. Dahası bir şekilde cebinize girer umarım.

İyi yapmışsınız

iyi yapmissin,

zaten bugun dolar da dusme trendinde, 5 para etmez iyi yapmissin :)

İyi yapmışsın. Uzaylı da olsa, insan insandır.

İyi yapmışsın. Yalan söylese kekelerdi. Tereddütsüz evet dediyse onundur.

Selfie çekseydin, en azından ispatın olurdu.

Ben de geçen 500 euro buldum italya’da bir pizzeria’da kızlarla otururken. Pizza servisinin altına yapışmış bir şekilde.

Kasadaki adam cebini yoklayıp duruyordu. Yanına gittim bir şey mi kaybettin diye sordum. Evet dedi. Nerelisin dedim (göçmene benziyordu) Katowice dedi. Sarışın biriydi. Mendil mi kaybettin dedim, hayır bir miktar para dedi. Oğlunun kreş parasıymış. O anda paraya hiç ihtiyacım olmadığı için çıkarıp kendi paramdan bozukluklar halinde 700 küsür euro verdim.

500 euro bulduğumu söylemedim ki iyilik yaptığımı zannetsin. Öyle de oldu. Çok teşekkür etti, fakat kabul edemem dedi. Zorladım biraz nihayet ikna olup bahşiş gibisine kabul etti.

Fakat plot twiste gel:

Ertesi gün 500 euroyu bankamatiğe koyunca sahte olduğunu öğrendim. Daha doğrusu makine iade etti kabul etmedi bir türlü. Acaba dolandırıldım mı diye aklıma geldi. Meğerse öbür adamın kaybettiği para bu değilmiş diye düşünmeye başladım. Zaten kasada duran adamla servisin altındaki 500 euro ne alaka? diye dank etti. O 500 euroyu polisle vs başım belaya girmesin diye yanında kaldığım arkadaşın evinde yaktım. Gerçekten iyi bir taklitmiş ki anlamadım ilk gördüğümde.

Olayın 2 gün sonrasında başka bir italyan arkadaşa durumdan bahsettiğimdeyse bazı bankamatiklerin büyük banknot kabul etmediğini söylemesiyle önce lan acaba? Dedim sonra da amaaan neyse diyerek tatilime kaldığım yerden devam ettim. Başımdan böyle de bir deneyim geçti.

Bu arada İtalyan yemekleri türk yemeklerinin tuzu az hali gibi. O yüzden bana biraz yavan geldi. Damağım ev salçasına alışmış.

Kaç para kaybettin diye sordun mu belki 10 dolar düşürdü sen 100 dolar verdin adama :)

iyi olmuş para onun belli ki.

ne ezilirdi o para. sonuca parayi ucuran kisi bir hata yapip parasina sahip olamamis. cezasini da cekecek o zaman kusura bakmasin kimse.

iyi yapmışsın. kalbin temizmiş. ben olsam bir yemek ısmarlardım parayı verene.

İyi yapmışsın alıp yeseydin çok kıskanacaktım ohhh benden enayiler varmış diye çok mutlu oldum sağol

valla iyi yapmışsın da en azından adam kendi ağzı ile ‘100 papel kaybettim’ deseydi keşke. mevcut durumda bana biraz ilyas salman ve şener şen repliği hatırlatıyor; ‘ yav kayınço senin gibi enayiler olmasa bizim halimiz nice olur’

Şubede duruyorlar. Ayrica fabrika vs lere de sirket randevu alip bunlari yolluyor tanitim toplantisina falan. Ama genelde subede olunuyor.

yani emlakçıya anahtar vermek gayet normal bir şey.

tapu fotokopisi de anladığım kadarıyla ilgilenene tapusu var diye kanıt gösterebilmeleri için. fotokopiyle evi üstüne zimmetlemezler merak etmeyin.

zaten size yetki belgesi imzalatırlar. o yetki belgesineki şartlar çok önemli. mesela o müşteri bulamaz, fakat siz bulursanız yine de satışın onun üzerinden yapılması gibi şartlar oluyor. yetkinin süresine bakın ve en fazla 2 ay gibi süre koyun. bu dediğim vekaletname değil, emlakçıyı evinize müşteri bulması için yetkili kıldığınız bir sözleşme.

tapuyu alıcı görmek ister. yani ben isterim en azından, kat mülkiyeti mi, kat irtifakı mı, arsa payı ve eklentileri nedir vb. anahtar da zaten evi göstereceği için gerekli.

ikisi de normal.

sozlesmeye cok dikkat et. bir imza atarsan 2 3 sene satamasalar bile, sen sattiginda senden komisyon alirlar.

sözleşme süresi en fazla 3 ay olsun.
3 aydan fazla ise kesinlikle imzalama.
genelleme yapmaya karşıyım, emlakcıların %99,9998'i dolandırıcıdır.

Evet.
Bazen şehir dışında, şehirler arası yolculuk molalarında islak toprak, ot, gubre, kokusu aklıma köydeki anilarimı getiriyor.

Yemek kokusu da aciktiriyor.

Ihlamur kokusu kreşimi hatırlatıyor

silgi kokusu ilkokulu getiriyor :)
hele arı maya oof

koku hafızası denen bir şey var, bu herkesin başına gelen çok normal bir şey.

bazı limon kolonyaları cenazeleri aklıma getirir, teyzem öldüğünde ortamda fenalaşan herkes eline koluna kolonya dökmüştü çünkü. ama bi markanınki var, o da aklıma direkt kusmuk getiriyor. g.tüyle içen bir arkadaşımız balkona kusunca masayı sandalyeyi sarhoşun yüzünü gözünü kolonya ile yıkamıştık, kokular karışıp iğrenç olmuştu.

matbaadan yeni çıkmış kuşe kağıda basılı dergi kokusu beni 1993 yılında karum'a götürür. çünkü o yaz tatilinde oralardan bir amiga dergisi almıştım, kokusu hafızaya işlenmiş demek ki.

yol kenarlarında otları temizliyolar ya makine ile. kesilen otun kokusu köyümü getiriyo aklıma.

ana duyu bu, herkesin aklına elbette geliyor bir şeyler. koku imzadir.

@kibritsuyu'unun dediği gibi koku hafızası deniyor buna. Herkeste olan bir şey.

Eskiden kullandığım parfümlerin kokusunu alınca hangi dönemde kullandıysam o zamana geri dönmüşüm gibi hissettiriyor.

Yumuşatıcı ve parfüm kokuları bazı insanları hatırlatıyor.

Bunlar dışında termoforların garip bir kokusu olur, o kokuyu çok severim nedense. Önce teyzemin evini sonra hafiflemiş ağrıyla uykuya dalmak üzere olmayı hatırlatıyor.

insanın en kuvvetli hafızası koku hafızası bence. bir koku ile istediğiniz zamana dönebilirsiniz

benim de kullandığım parfümler o zamanları aklıma getiriyor, özellikle lisede kullandığım şekerli bir parfüm. bir de yeni dökülmüş asfalt kokusu çocukluğumu aklıma getirir.

iç.

çok ayıp ya. insan nasıl unutur canım votkayı...
havalar zaten çoğu zaman serin ya da soğuktu bi halt olmaz muhtemelen.

içilmez.
adresimi mesaj olark atıyorum, bana gönder imha edeyim :)

evimdeki profesyonel tesiste çevreye hiç zarar vermeden imha edebilirim.

Evet aynen öyle. Sadece söğütlüçeşme Zeytinburnu arasında gidip gelen daha sık seferlik trenler var. Ama Halkalı dan binen bir aksilik olmazsa gebzede iner. (ilk günler çok aksaklık oluyor ondan dedim)

yenikapı - üsküdar kullanan biri olarak, dün çok yoğundu, sirkeci neredeyse hiç binemedi. ama halkalı - gebze aktarmasız olması güzel. ancak en azından söğütlüçeşme - zeytinburnu seferlerinin daha sık olması gerekir.

Gida zehirlenmesi

Babasının öldüğü an.

ağzında aft çıkınca.

en korktugu seyi yasadigi andir. gercekten en cok neden korkuyorsunuz, bu soru oyle bir cirpida cevaplanan bir sey degil. epey derine inmek gerekiyor.

Hafızasını kaybettiği an.

Baya hasta oldugum çocukla ilk defa aynı ortama girmiştik. Bir universite organizasyonuydu. O ortamda yeni bir kızla tanısmıstım cok tatli hos sohbet bir kizdi hemen kaynastik arkadas olduk. Sonra benimki uzaktan gorundu. Zaten oraya beni o cagirmisti. Benim tarafima yaklasip yanimdaki kizi bir guzel opup askim diye sarildi.

Yani iste bu kadar.

(bkz: boğulmak)
bireyin toplum karşısında çıkmayan sesi gibi düşün ama daha ıslağını düşün.

Hicbir sekilde odeyemeyecek kadar borcun dibine batmasi. Malesef herkesin derdi kendi icin en büyüğü. Benim de bu...

yalnız yaşarken hastalanınca.

an değil ama yaşlanıp bakıma muhtaç olan, bakacak kimsesi olmayan, tek yaşayan insanlar bana çok çaresiz görünüyor.

erkekler için pisuvarda işeme anıdır, kim ne yaparsa yapsın hiç bi halt yapamazsın

bence ona sorulmadan adının konduğu an.

elinden bir şey gelmediği an.

aklıma game of throned'dan red wedding geldi. catelyn stark'ın oğluna bakışı...

sevdiğini kaybettiğin an. Allah korusun...

çok sevdiği halde eşiyle boşanmak zorunda olmasıdır.

En çaresiz anım mı bilmiyorum ama son zamanlarda en çaresiz kaldığım an şuydu. Konuşmak, tanışmak için can attığım bir kız vardı. Seminerde bir türlü yan yana gelemedik. O gün ondan önce gelmişim ve hemen önünde boş Bi yer vardı. Geldi oraya oturdu. Nasıl iletişime geçeyim diye düşünürken yanındaki çocuk sıradan bir şey söyledi ve konuşmaya başladılar ve tanıştılar. O an nasıl çaresiz kaldım anlatamam.

Çaresi olmayan bir hastalığa yakalanarak yavaş yavaş ölmesi veya aynı şekilde sevdiklerinin gözünün önünde günden güne erimesi.

Valla zor bir soru insanın başına gelenler herşey zor olabilir. İnsan zayıf bir canlı.

Bundan 6 yıl önce hepatit-A'ya yakalanmıştım yalnız yaşarken. Evde yalnız yaşıyordum. Yemek bile yiyemiyordum. Tek yediğim bal ve çeyrek ekmek. Geceleri ağrıdan ağlıyordum erkek halimle. Ayağa bile kalkamıyor. Tuvalete bile gidemiyordum. 4 gün sonra annem geldi hastaneye kaldırdı.

Trafik kazasi sirasinda kontrolu kaybedilmis bir arabanin icinde 1.5 tonluk o sey rastgele saga sola savrulurken sen sadece ne zaman duracak diye hicbir sey yapamadan arabanin icinde on camdan saga sola kayip giden yeryuzu goruntusunu izleyip zamanin senin icin yavasladigi birkac saniyelik surec. Yapabilecegin hicbir sey yok, sadece o momentumla bir yere gecirmeden bir noktada durmasini diliyorsun.

normal. ama daha ucuza da bulabilirsin.

Daha uyguna araştırırsanız belki ama fiyatı normal, geçen yıl en uygun 100-150 idi, çoğu kampanyaydı.

Anadolu sigorta veya demir sigortadan ferdi kaza sigortası yaptırırsan 100 tlden az fiyata hem diş taşı hem göz muayenesi hem de ferdi kaza poliçeniz olur. Ben şahsen öyle yaptım.

bit pazarı videolarını keşfettim bir kaç gündür fena halde bağımlısı oldum.

Ben de otellerdeki o nice hikayeler anlatan uzun suredir yikanmamis carsaflara bayiliyorum

Kıbrıstaki otelin hangover gecesinden sonra “olum buraları duvarları falan çamaşır suyuyla silseler bari” demiştim, otel odaları ne hikayeler saklıyordur içinde kimbilir. Bir de odanın çalışma masası, not kağıdı, kalemi vs olur ya, bunları kullanan, ciddi ciddi çalışan var mıdır acaba diye düşündürür.

O sesler benum de hoşuma gider, farkli bir yerde oldugumu hissettiriyor cunku.
Kilise canini hic sevmem mesela normalde, ama kilisenin dibinde bir yerde kalmistim sabahin korunde daan daan diye kilise sssi hoşuma gitmisti:)


Kamci vurmayi acayip seviyorum. Elime kirbaca benzer kayis gibi bir sey gecerse alip saga sola sirrank diye vururum sertce.

Bir de okuz gibi yemek yiyip ayaga kalmayacak duruma gelene kadar mideyi doldurmayi seviyorum sevdigim bir sey yiyerek. Doymanin epey otesine gecmek yani. Metabolizmam hizli calistigi icin sansliyim.

Hamam gibi yanki yapacak yerlde tek basimaysam low pitch yuksek sesle kotu adam kahkahasi atarim.

Var degisik seyler de aklima gelmiyor simdi.

merdidevenleri 3'erli 4'erli çıkmak beni inanılmaz mutlu ediyor
her fırsatta gerile gerile çıkmaya çalışıyorum

Tabi;

(bkz: arabanın yıkanınca daha performanslı gitmesi)


Hatta;

(bkz: benzin alınca arabanın daha performanslı gitmesi)

oha bunu hisseden tek manyak benim sanıyordum asdfasdf

olmayeh

arabayı iç dış yıkattık ıkınmaya başladı. 350 tlye iç dış yaptırdık 2binde gitsin diye tamir ettirdik. onu artık hiç hissedemem.

neredeyse 10 seneye yakındır çayı şekersiz içiyorum.
zordu. ilk başlarda çok zordu hatta. çay bile içemiyordum tadını sevmiyorum diye. ama sonra şekersiz içe içe alıştım. şimdi şekerli çayın tadını alsam midem bulanır.
işin sırrı ısrar ve birden kesmekte. azaltmak işe yaramıyor.

Bitki cayiyla basla. Bitki caylari daha kolay iciliyor sekersiz. Oradan normal caya gec.

Birden kes +1

10 sene önceki benim durumum bu. Kahveyi, bilumum bitki çayını şekersiz içen ben çayı bir türlü şekersiz içmeyi başaramamıştım. Bir süre aspartam kullandım ama bir türlü tatlı isteğimi yok edemedim. Ben de tatlı eşliğinde şekersiz çay içebiliyordum. Sonra karar verdim ve pat diye bıraktım. 2 sene hiç şekerli çay içmesem de aslında şekerli çayın tadını özlediğimi düşündüm. Artık o da kalmadı. Kolay değil ama başarıyor insan.

Şekersiz çaya alışmak gerçekten çok kolay değil, sigara kadar zordur belki de ama alışınca çok güzel oluyor. Hatta şekerli çaydan çay tadı gelmiyormuş demeye başlıyorsun. Bir hafta boyunca zorlayarak şekersiz içersen 8. Gün rahatça şekersiz içersin bence.

Earl Grey, Tirebolu 42 gibi çaylar şekersiz güzel gider. Ne kadar şeker kullanıyorsan attığın şekeri az karıştırarak işe başla sonra daha da az. Yavaş yavaş alışırsın. Ayrıca tarçın çubuğu şekerden daha güzel tat verir.

yavaş yavaş azaltmak en güzeli, 2 şeker 1 buçuk şeker 1 şeker yarım şeker sonra hiç. ben bu şekilde bıraktım 11 yıl evvel.

ben ilk başladığımda çok acı geliyodu ama yine de zorladım kendimi. 1-2 haftada alışmıştım. 10 seneye yakın olmuş =)

ben de ufak ufak azaltıp bırakan tayfadanım. en temiz yöntem bu.

Ben de yavaş yavaş azaltmıştım. Önce ilk bardak şekerli ikincisi şekersiz içtim. Ama zaten az şeker tüketen biriydim pek zor olmadı. Çayınız çok demli olmasın, belki limon katabilirsiniz ilk başlarda. Şekeri de azar azar miktarı düşürün. Bence rahatça bırakabilirsiniz onzaman.

birden kes 1 hafta sonra alışırsın.

ben şekersiz içerim çayı kahveyi ama bazen enerji ihtiyacım olur çaya kahveye şeker atarım hatta bol miktarda atarım.

insan alışıyor1 haftada o kadar zor bişey değil.

Direk kesmeli. Arkadaslar guzel oneriler vermisler. Cay kültürü edinmeye odaklanmanızı tavsiye ederim. Çay doğada nasıl, ne şartlar yetişiyor? Herbiri birbirinden farkli caylari alip ictigimizde neden ayni tadi almayiz bunun uzerine gitmek gerekir. Dogalligi kesfetmek gerekir. Doganin sundugu bir bitkinin tadina saf haliyle varmak varken neden tadini baskalastiran birsey ekleriz ki? Demleme cesitlerini arastirin. Cam bardak porselen bardak icime nasil etkilerde bulunuyor bunlari anlamaya calisin. Siz bunlara odaklanirken bir bakmissiniz cayi sekersiz iciyorsunuz.

universite doneminde bir karton bardaga 7seker atan biri olarak ben alistiysam herkes alisir.

onceleri azaltarak birakmaya calistim. cok anlamsiz geldi. bir kuplu hali de tatsiz sekersiz hali de tatsiz, madem oyle hic atmayayim dedim. baktim hic keyif almiyorum, aman icmeyivereyim dedim, baktim caysiz da olmuyor. aylar suren surecten sonar alistim. sabredince oluyor.

azaltarak birakmaya karar verirsen kup sekeri kolayca ikiye bolmenin yolu sekere nefes uflemek. o zaman pit diye kiriliyor seker.

10 yıl kadar önce birden bıraktım, başlarda zor oldu ama alışınca şekerli iğrenç geliyor.

ben 10 - 20 şeker atıyordum eskiden. sonra günün birinde şekerden aşırı tiksindim. sağlıklı olmak istedim. şeker çok tiksinç beni güçsüzleştiren zaralı iğrenç bişey gibi geldi. sonra birden şekersiz içmeye başladım. halen şeker sevmiyorum. iradeyle alakalı sanırım

direk küt diye bırakacaksınız. ilk bir kaç gün zor ve acı gelir ama enkaz altında kalmışssın da başka birşey yokmuş gibi direneceksin. kısa süre sonra 1 şekerli çayı içemezsin.

ben de tatlıyı çok seven biriyim ama çay konusunda zorlanmadım pek. artık atmayayım dedim bitti.

siz de birden kesin. başlarda yanında gün kurusu kayısı, kuru üzüm falan tüketebilirsiniz. sonra onlara da ihtiyaç duymazsınız.

okul zamanı finallere çalışırken çok 3'ü 1 arada tüketirdim. ilave şeker atmazdım hiç. bir gün 6. ya da 7. yi içerken şekerinden midem bulandı. bitiremedim. bundan sonra çaya kahveye hiç şeker aramadım.

sigaraya ara verdiğim zamanlar da her zaman çok abartıya kaçtığım, mide bulandırdığı zamanlar oluyor. istemsizce kesiyor vücut. doyuyor sanırım.

www.egm.gov.tr
şuradan bak bakalım

hayda bana da haziran'dan hız cezası geldi geçen hafta. can sıkıcı çok, takipteyim.

1)- 2 sene sonra gelen ceza var hem de faiziyle çatır çatır ödetiyorlar, sorarsan niye geç gönderdiniz diye "adrese geldik bulamadık, polis merkezinde panoya astık tebliğ etmiş sayıldık" diyolar(bkz askıda tebliğ).
2- www.egm.gov.tr
Buradan sorgulayabilirsin, bende alışkanlık oldu süprizle karşılaşmamak için ayda 1 defa mutlaka bakıyorum buradan.

Bizim elemanlara 2 yil onceki cezalar gelmeye basladi.

banada 1 mayısta yazılmış olan 5 ay sonra geldi, o kadar çok ceza yazılıyor ki anca yolluyorar. ben eli kulağında bekliyorum bir kaç tane daha e5'teki tüm radarlar aktive olmuş diyorlar.

Bana 1,5 yıl öncesinin köprü geçiş cezası gelmişti. Oluyor öyle. Geçmiş olsun.

silmeyin.

kuş yiyen kedi görmedim.kim olsa müdahale ederdi.

kedinin yemegine mani oldun. kus yasiyor olsaydi hadi kusu kurtardin dicem. kus olmus zaten birak bari kedi karnini doyursun.

Kedi şok olmuştur kesin. Napiyo bu insan evladı demiştir. Mamayla beslense de, yediği önünde yemediği arkasında bile olsa, kuştur faredir şakır şakır avlayip çatır çatır yiyor bu küçük joneverler. Fıtratı bu, elleşmeyiniz bi dahakine.

Düşünsenize, belgesel izliyorsunuz geyiğin boynu aslan ağzında, kenara bi yere götürüyor hop karşısına bi insan çıkıyor ağzına terlik sallayarak aslanı kaçırıyor. Sonra ölü geyiği de alıp çöpe atıyor...

O kuşu çöpte başka kedi bulup yemiş olabilir, avcı kedi insansal seçilime uğramış oldu sadece.

O kediyi bulun ve mama verin yarın

Duruma uzuldum ama bunu yapan ilk kisi ne yazik ki siz degilsiniz. Birkac ayda bir, duyuruda biri kedinin yemegini elinden aldigini itiraf ediyor. Hatta olu kusu elinden alip bir de tavuk veren biri vardi gecenlerde. Onerim hayvanlarin dogasini yeterince zaten tahrip ettik daha da zarar vermeyelim.

Arkadaşım Şişli Ramada’ya gidiyor, çok memnun kaldığını söylemişti

ben de taksim ramada dan çooook memnunum yıllardır gidiyoruz, istediğiniz saate rezervasyon yapabilirsiniz, grupanyaya fln bakmaya gerek yok, kişi başı 70-80 bişi olması lazım.

Mashattan Supra

Selam, is geregi kimseye e devlet sifrenizi vermek zorunda degilsiniz.

borclarinizi, cezalarinizi, aileninizin soy agacini, askerlik durumunuzu, uzerinize kayitli cep telefonlarini ve numaralarini vb. e devlet sitesine girerseniz sundugu tum hizmetlerin listesi mevcut

Röntgeninizi çekerler adeta.

O iş yerine bir adet orta parmak gösteriniz.

mesela çocuğunuz varsa, onun adına başka okula nakil başvurusu yapabilir.

Iş geregi e devlet şifresini baskalarina vermek zorunda olmak diye bir sey var evet. Iş tanımı geregi olmasa da iş baska türlü yurumeyebiliyor. Bircok kişisel bilginize ulasabilirler ama e devlet uzerinden cok mühim işler cevirmeleri mumkun degil bence. Emin degilim yine de.

hiç kimseye e devlet şifreni verme. öyle bir zorunluluk yok. ne yapmak istiyormuş senin edevlet şifrenle. nereye başvurulacaksa bana söyleyin ben yaparım de. hiç kimseye verme o şifreyi.

banka bilgilerine ulaşabilir. Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve askeriye gibi kurumlarla direkt yazışma yapılabilir. bunlar ciddi konular.

en basitinden ulkeyi yonetenlere kufur edebilir ve seni yillarca hapse tikabilir

bir sürü başvuralacak yerler var devletle ilgili. onlara başvursa al başına belayı.

örneğin; cimer'e girip sağa sola sizin adınıza hakaret edebilir ki, bu bence maddi kayıplardan daha büyük bir kayıp olur.

ailenize ait kişisel bilgleri ve dökümleri alabilir. hatta bunu 1900'lerin başına kadar öğrenebilir.

sağlık bilgilerinizi öğrenebilir. bu da genelde maddi kayıptan büyük bir kayıptır.

çalışma geçmişinizi sorgulayabilir.

çalıştığım tüm işlerde bütün patronlarımın ve eşlerinin e-devlet şifrelerini bilirdim. bilirdim derken bir yerde yazılı olur lazım olduğunda kullanırım. ama hiç birini ezbere bilmem. hiçbirini de yapmam gereken şey dışında kullanmadım. güvenmediğiniz kişiye mail adresinizi bile vermeyin. mail falan gönderir maazallah.

nasil kaniksanmis ya is geregi sifrenin verilmesi gerektigi. oyle birsey olabilir mi? e-devlet zaten bireysel isler icin. is ile nasil bi alakasi olabilir ki. sirket icin gerekliyse ilgili kisiye yetki verirsiniz, kendi e-devlet'inden girer yapar isi.

patronumun elektronik imzasını birkaç çalışan kullanıyoruz. artık Kosgeb destekleri için bile e-devlet şifresi ile giriş yapılıyor. bu işlemleri patron yapmakla uğraşamaz. ekonomi bakanlığının teşviklerinde de (dahilde işleme gibi) elektronik imza gerekiyor.

hergün patronun e-devlet hesabına giriyorum, ancak yapmam gereken iş dışında hiçbir sayfaya girmedim. işlerin yürümesi için çalışanlara şifresini vermek ve güvenmek durumunda.

kötü niyetli biri ne yapabilir kestiremiyorum ama ben üzerine kayıtlı büyükbaş hayvan var mı acaba geyiğinden öteye gitmiyorum. kimse kötü birşey yapmaz umuyorum. güvenmeyi tercih edin.

Tahlil sonuçlarını öğrenir e nabızdan tc ni biliyorsa. Yukardaki arkadaş gibi seni geyik malzemesi yapabilir.

e-devlet çoğunlukla pasif bir platform. yani çoğunlukla sadece ilgili bilgileri almaya yarıyor. bir işlem yaptırmak için yine çoğunlukla ilgili dairenin yolunu tutuyoruz.

sivil tip termal kamera

Zaten neredeyse çoğu projeyi yapabilecek seviyede olsam da istediğim şey yüksek sürümü olan ve çılgın kar bırakabilecek cihazlar olurdu.

-du diyorum çünkü yatırım yapıp riske girecek param yok. Şimdi patron ne derse onu yapıyorum. Gene de bir kaç kişisel girişimim olacak yakında.

Drone : Şu an piyasadakilerden daha ucuza, daha kaliteli bir şey yapmadığın sürece boşa uğraş. Ya çok pahalı bir tane işe yarar yapacaksın, ya da sürümden kazanabileceğin ufak bir şey yapacaksın.

Nabız Ölçer : Artık tek sensör sayesinde neredeyse sıfır kodlama bilgisiyle yapılabilecek bir proje. Şemasından kodlarına kadar her şey var.

endüstrideki pahalı ihtiyaçları tespit edip bunların yerli muadillerini yapmak. mesela hmi ekranlar ve bir çok sektördeki görüntü işleme ile yapılan ürün kalite takibi işleri.

artık donanımsal olarak bir şeyler yapmak karlı değil. eğer ürününüz inovatif bir ürün değilse ya da fiyat olarak muadillerine göre avantajı olmayacaksa üretim yapmak pek mantıklı olmuyor.

ben olsam ihtiyaç olan ama piyasada bulunmayan bir cihaz tasarlamak isterdim.

ürkütüyor ve korkutuyor tabii. hadi yurtdışında okuma hayalini falan zaten unuttum da aç karnımı nasıl doyuracağımı düşünüyorum uzun vadede. zaman geçtikçe daha da kötüye gideceğini düşünüyorum. tek tesellim şu, züğürt tesellisi diyelim: birinci sınıfa başlıyorum. en boğucu, en berbat zamanı 1-2 yıl içinde kendini gösterir sanırım. ben mezun olduğumda biraz biraz ortalık canlanmaya başlar diye ümit ediyorum. yani krizin en ağır zamanında işsiz yeni mezun olmayacağım en azından galiba... öyle olduğunu düşünmek istiyorum.

ha bu bana "kriz"den ziyade "köklü bir değişiklik" gibi geliyor, yani iki sene sıkışıp geri çıkacağımızı pek zannetmiyorum ama bakalım... bir nevi sovyetlerin yıkılması gibi. iki yılda toparlanmadılar. 10 küsür sene rezillik yaşadılar, sonra putin gelince toparlandılar biraz. ki o da doğal gaz ve petrol sayesinde oldu, süper reformlar yaptıkları için değil. ona rağmen, putin'in gelişinin üzerinden 20 küsür yıl geçti ama rusya hala genel olarak fakir bir ülke.

velhasıl bu herkesi etkileyen bir bankacılık krizi falan değil, ülke olarak yaptığımız yanlışlar sonucunda çöküyoruz ve bu durum bir süre sonra kendiliğinden çözülecek bir durum değil bence.

o yüzden korkuyorum tabii. insan her şeye alışıyor, sinsi gibi adapte oluyor ama keşke daha güzel bir şeye adapte olmak zorunda olsaydık.

hayir, beni cok mutlu ediyor.
onceden turkiye'ye tatile geldigimde £1000 3000tl yapiyordu, simdi 8600tl yapiyor. harika, bence ekenomi cok iyi

Önümüzdeki ay İngiltereye yerleşeceğim için beni mutlu bile ediyor. Sürünsün bizi bu hale getirenlere oy verenler, ben oradaki çerez paramı biriktirip burda zengin olurum amk kafasındayım. Dönmeyi de planlamıyorum.

Korku değil de endişe olarak tanımlayabilirim bendeki karşılığını.

Mühendisim, fena sayılmayacak bir maaşım var, bir şekilde geçinir gideriz de hobilerim, hayallerim için çok çok daha fazla harcamak, bazılarını bırakmak/ertelemek zorunda olmak canımı sıkıyor.

endişeleniyorum o sebeple de artık y.dışı için araştırmalarımı hızlandırdım. bu yaştan sonra korkutuyor bir taraftan ama diğer taraftan karşıdaki kitlenin cehaleti ve cesareti daha çok korkutuyor. adamlar için akp'nin suçlu olma ihtimali hiç yok, 16 senedir tek başına iktidardalar ama yine 16 senedir mağdurlar. bu ülke sağlam bir açlık ve sefalet çekmeden düzelmeyecek. dibin dibini de görmemiz gerek. işte o durumda da buralarda olmayı istemiyorum.

Urkmek ne kelime altima ediyorum resmen. Milletin her sey normalmis gibi davranmasi da sasirtiyor.
Depresyona girdim hayatimda ilk defa.

Dövizle maaş alsam da, yurtdışında yaşasam da beni ürkütüyor.

Benim teorim farklı çünkü. Bu krizde insanlar işinden gücünden olup, borca harca girip sonra düzelmeyecek bana göre. Bu kriz bize direkt kıtlık, açlık, çocuk ölümleri, trajik olaylar olarak dönecek diye korkuyorum. İç savaş da bunlardan bir tanesi.

E bana bir şey olmaz diyelim. Eş dost ahbap nasıl yaşayacak? Hangi birine yardım edeceksin?

Şu hani bende para bok insanları var ya. Onlar paranın yenmeyeceğinin farkında değil. Türkiye'de bir boklar olsa bugün, yarın kısılır kalırsın hiçbir gümrük kapısından geçemezsin. Elindeki bikaç bin dolar da yalan olur. Ege denizini aşmak için Suriyeliler adam başı 1000 dolar ödüyor. Bak bir kıçı kırık motorlu kayıkta 30 kişi ölümüne gitmek için ödüyor bu parayı.

Yunan salacak mı sanıyorsun seni? Valla beter oluruz. O yüzden Türkiye'nin aklını başına alması lazım. Eski fabrika ayarlarına dönmesi lazım ivedilikle.

Tt ile turkcell gün sayısına göre alıyor eğer paketteki bütün haklar tüketilmemişse. Vodafone da öyledir muhtemelen.

havalar sıcak binanın içinde durması için bir sebep yok. tahminen o yapmıştır çünkü binanın içinde çişini yapabileceği başka bir şey yok.

Apartmanın kapısının önüne süt falan koy kaba. Komşular da içeri alacaksa dairenin içine alsın ya da kedicik dışarıda kalsın, apartmana almak kadar manasız bir hareket yok.

kullanıcı lehine hangisi geçerliyse o parayı alabiliyorlar sadece. 24 aylık taahütün var. 3 ay sonunda çıkmak istiyorsun mesela. 3 ayın indirimsiz ücretini senden alıyorlar. veya tam tersi. son 5 ay kalmış. iptal ettirmek istersen geri kalan 5 ayın indirimsiz ücretini alıyorlar.

bildiğim kadarıyla böyleydi.

@nescafe haklı. sizin sözleşmenizin başlangıç veya bitiş tarihine uzaklığınıza bakıyorlar. hangisi daha yakınsa onu seçip o kadar ayın indirimsiz ücretini alıyorlar.

mesela 18. aydaysanız 6 ay, 9. aydaysanız 9 aylık ücret alıyorlar. 12. aydaysanız eğer en fazla ücreti bu sırada alıyorlar

Özür dileyerek araya giriyorum, bizde de tivibu aboneliği vardı iptal ettirdik babamdan kalan taahhütün ücretini almışlar. Bizi kazıkladılar o halde? Ne yapmamız gerekiyor?

@chicha, taahhüt varken iptal ettiyse alırlar ücretini

Ben tam tersini biliyorum. Yani şöyle; 24 aylık taahhüt verdin, Normalde 100 lira olan pakete 70 lira ödüyorsun diyelim bu taahhüt sayesinde.

5 ay kullandın. Yani toplamda 5*(100-70) = 150 lira bir indirimden faydalandın. Taahhütü iptal edersen bu faydalandığın indirimi ceza olarak ödüyorsun. Yani ne kadar uzun süre kullanırsan o kadar fazla para ödüyorsun.

detay: www.kampanyabulucu.com

böyle benzer kampanyaları çıkan bir firmada çalışan olarak yorum yapayım. taahhüt vererek şu ana kadar aldığın toplam indirim ve taahhütü iptal etmeyip kalsaydın, kalan aylarda ödeyeceğin toplam tutardan hangisi küçükse o ceza olarak yansıyor.

cevaplar için teşekkürler, tamama ona hem fikiriz ben btk ya şikayet ederek hiç ödemek istemiyorum demiştim öyle bir şey yok mu? ben iptal ettirip ödemek istemiyorum?

sebep? yani btk'ya nasıl bir sebep sunup parasız iptal ettirmeyi düşünüyorsun?

@sutlu nescafe artık internet ve televizyon ihtiyacım yok..

bu durumda btk'ya başvurup gereksiz yere ümitlenmez veya vakit kaybetmezdim. imkan varsa başkasına devredin.

taahhüt yasa dışı bir uygulama değil ki btk müdahale etsin. boşuna uğraşma.

Btk, hizmet aldığınız sürece size yardımcı olamaz.

Cayma bedeli ödememek için 2 seçeneğiz var.

Birincisi, birilerine devir etmek.

İkincisi, altyapı hizmeti olmayan ve kısa süre içinde hizmet verilemeyecek olan bir adres için nakil başvurusu.

rengi uygun değilse ağır kusur. ötekiler hafif kusur.

eder. gitmeden önce bir oto elektrikçiye uğrayıp yaptırın. ben plaka lambası yüzünden geçememiştim muayeneden.

Rezaletlerdi en son.
Nilüfer gidiyorsa ona bakabilirsin.

yaa çok güzel bitkisel çay hazırlama fincanları var ondan getirsin sana

benim arkadaş su alt fotoğraf makinası aldırmıştı. 120 kağıda. trde fiyatı 500 liraydı ...

yeşil çay, çay servisi, el yapımı yemek çubuğu (bunun için çok güzel magazaları var)elektronige çok güvenmeyin ama bazen indirimlerde falan gayet güzel fiyatlar olabiliyor.

samsung galaxy mini yi tek geçerim bu bütçeye

(git: 261231)

olabilirsin. ambulans, polis, itfaiye'ye acil durumlarda yol verebilirsin. ama eskort'un bir aciliyeti yok.

edtit : gerçi burası türkiye. içinden testisli bir maganda çıkar al başına bela.

yiyeceksin ceza, itiraz dilekçesi yazacaksın trafiğe.. sonra mobeseden bakacaklar iptal edecekler..

itiraz etmek için de önce cezayı ödemen gerekecek.

ceza falan çıkmaz. korkma.

itiraz için yol gösterebilir:

forum.darkhardware.com

şimdi olmaz falan deyip peşindeki elemanı oyalama olayıydı galiba o bölüm. bi de domuz yavrusu vardı o bölümde. adı da "right now" mıydı neydi

bir galatasaray sweat shirt.ü, üzerinde ali sami yen'in sözlerinin yazdığı, altıma da bi yandan cepli kanvas filan düşünüyorum..

siyah elbise giyeceğim. yaka kartsız olacağım.

o gece de takım elbise kasmaya gerek yok. tarzınıza göre kot pantolon+ceket kombinasyonu olur. veya şık dar kesim düz renk bir gömlek artı cekette iyi olur ama ben o geceye gitseydim eğer kot üstümde beyaz sweet onun üstüne syah blazzer tarzı ceket giyip giderdim.

uzun askılı gece mavisi bir gece elbisesi üzerine de sarı şal. ayağımda da topuklu ayakkabılar.

eşofman

1. kıdem tazminatı için, www.sgk-tr.com bu linkten hesaplayabilirsin.

2. işten çıkarken zaten istifa ilmuhaberi gibi bişey imzalayacaksın ve orda alıcakların hesaplanacak. vermeme gibi bi durumları olamaz mahkeme yolu gözükür.

3. ewt yıllık izin paranı alırsın. aylık ücretini 30 a böl günlüğü bul ve kaç gün iznin varsa onla çarp.

1- son maasın brutunden hesaplanır kıdem tazmınatı. her yıl için 1 brut maas.

2- noterden ihtar sonrasında mahkeme. ibraname fln ımzalamaman gere tabı.

3- ızınlerı de odemelerı gerekir. yıne (brut maas /30) x izin gun sayısı olarak. + ihbar suresı olmadan haklı olarak fesih varsa ihbar surenı de alman lazım.

montla sıç demiycem o zaten aklına gelmiş, ama deneyebilirsin tabi.
ayrıca akıllı, mantıklı, yetişkin insanlar sinirlenince sakinliğini koruyabilmeli ve vurup kırmak yerine ne yapabilirim, yada ne yapmamalıyım diyebilmeli. koca koca insanlarsınız sinirden kendini kaybetmekte ne demek.

sevdiğim bir albüm açıp son seste dinliyorum. (kulaklıkla)

en iyi çözüm kaba kuvveti sevmem ama lavabonun içine sevmediğim bi cam eşyayı atarım sinirim geçsin diye ne alaka bılmıyorum ama boyle.. bide nerde sınırlendıysem gece hariç kendimi sokaga atarım yururum yururum çok fenaysam bi köşede aglar dururum sonra kendıne gel salak derim susarım başlarım daha kötü olayları düşünmeye...

ben hiç sinirlenmiyorum, pamuk gibiyim. ben sinirlenmeyince onlar sinirleniyorlar. kontr-atak gibi oluyor ama aslında sikimde değil.

Dışarı çık biraz yürü. Hiç bilmediğin sokakları...

var gücümle duvara bir yumruk sallıyorum.

dışarı çıkar biraz nefes alırım, hiçbir işle uğraşmam

arabaya atlayıp hız yap, ölmezsen konuşuruz. (ben daha ölmedim)

beni bu kadar sinirlendirebilecek birisi ancak bana yakinlasmayi basarmis birisi olabilir. onun benim arkadasligimi hak etmedigini dusunup gelecekteki hareket planimi ona gore olustururum. gunu gelir daha beter ederim. =) yakinim olmayan biri beni sinirlendirdiginde ise tepkimi yerinde veririm. ben sinir olacagima o olsun.

Biraz masrafli oluyo ama telefon firlatmak ya da biseyleri frlatarak parcalamak

çok kızıyorum :)

Şöyle, sessiz, sakin bir odaya çekiliyorum. Kapıyorum gözlerimi ve diyorum ki içimden : "Ben bu götverene ne diye sinirleniyorum lan? Dur hele bir sakinleş bakalım. Düşün hele bir bunu". Sonra yavaşça o öfkelendiğim kişiden soyutlanıp, sadece öfkemle başbaşa kalıyorum. Bu aşamadan sonra, çoğunlukla kendimle ilgili bir takım şeyler keşvediyorum.
Bi bu. bir de ani sabrımı sınayan durumlarda, tam çoşacakken, 5,6 ya kadar sayıyorum. O da iyi geliyor bak. birden bire uçuveriyor öfke.

ucuzundan bi kum torbasi

giriş cümlesi: tamamen doğal içeriği ile aşırı zayıflığın yol açtığı sağlık problemlerini ortadan kaldırır

sıçmış burda...

ille kilo almak istiyorsanız bi diyetisyene ya da doktora falan gidin.. bunlarla olcak iş degil..

kullanmadım,sadece hapların kilo aldıracağına da hiç inanmıyorum,ödeme yapmadıysan siparişini iptal et,düzgün bir beslenme programı ile istediğin kadar kilo alabilirsin.

kilo almak için bu tür şarlatanlara para kaptırman gerekmiyor.

siteye girmedim, tabletler nedir bakmadım ama direk tahmin ediyorum..
tarım ve koy işleri bakanlıgından izinli..
şöyle düşünelim,
kilo almak için ilaç kullanıyorsunuz. ilacın sorumlusu kim, izin vericisi kim, kullandırtıcısı kim...sırasıyla cevaplayalım: eczacı, sağlık bakanlıgı yetkili komisyonu/ları(ki 2 komisyon vardı, sanırım biri kapatıldı(nedeni de açıklanacak birazdan)) ve doktor...
sizdeki uygulama ise: internet sitesi, tarım ve köy işleri bakanlıgı komisyoncugu, arkadaş...
bir yanlışlık varmış gibi geliyor mu??
diyelim ki ilaç olarak görmüyorsunuz bunu ki tarım bakanlıgı da oyle gormuyor!
o zamn devam edelim...
neden tabletlere basılmış bu?
içinde ne var?
kim bakmış içine, guvenilirliğine ve nereden geldiğine?
üzerinde veya sitede "tamamen doğal" yazıyor mu?
sırasıyla cevaplayalım:
ilaç olarak bilinç altına yerleşsin ve insannlar ilaca olan iştah gibi bunu kullansın ayrıca doktor önermiş gibi güvenilir görsün ve kullanmaya devam etsin...

biraz latincemsi bir isimle sunulan sizin ve arkadasınızın hiç ilgisi olmayan bir şey! nedir bu şey?arayın sorun bakalım firma bunyesinde hiç eczacı(ki tıbbi bitkilerin tedavide kullanışı hakkında lisans eğitimi alan tek meslek erbabları) veya doktor çalıştırıyorlar mı..çalıştırıyorsalar onlarla goruşmeyi talep edin..(ha eczanelerde de bunlar satılıyor ya da bu tur cisimlerin mesleği doktorluk olan satış temsilcileri de var ama yanlışlıklar dikkatinizi çekmiştir sanırım...)

içinde bir şey var ve t ve k işl bak izinli..peki o bakanlık ilaç niyetine halka pazarlanan bu cisimlerde ne kadar yetkili, bilgili..sadece gıda desteği olarak goruyorlar ve bitki muamelesi yapıyorlar bu tabletlere, kime yan ya da advers etkili, kim için doz fazla ya da içinde doz var mı? yok boyle kontroller yeterince..bir dosya ile izin alınır, olursa bir kez kontrol edilir, sonra çinden ya da bilmem nereden karpuz getirilirmişçesine getirilir bunlar ve internet sitelerinde satılır..

yazıyordur kesin:)
.............

geçen hafta acı bilmemne bilmemnesinden kullanan birisinin öldüğünü duydum, ha onların bu firmayla alakası yoktur o başka ama dikkatli olunuz...
kontrol mekanizmalarından sağlık bakanlıgına ait olan fitoterapotikleri içeren komisyon daha işlevsel hale getirilmek için dagıtılmış ve yeni öneri başbakanın imzasındaymış, geçtiğinde bu işin erbabı olan(?) sağlık bakanlıgının bitkisel zamazingolarla daha içli dışlı olacagını ve hepsini kontrol edeceğini umuyoruz ki olmayacak tabi öyle bir şey:)...
dikkat ediniz kendinize...bu işin sorumluları var ve onlar işin içinde yoksa siz de olmayınız...

peşinen edit: dediğim gibi yazıyı yazmaya basladıgımda bahsi geçen internet sitesine girmedim yani yazdıgım kötüleme(!) firmayla alakalı değildir...kötülemem bu tür ürünlerin bilinçsiz tüketilmesi, sunuluşunun denetlenmemesi, sorumlulugun ve sorumlunun mechul olması ve her zaman %100 doğal ve sıfır yan etkili diye atılıp-tutularak(kisinlikle YALAN) halkın kandırılmasıdır...

ha son söz: çok ilginçtir şu söyleyeceklerim..
"doğa kendi dengesini oluşturur"
kışın c vitamini içeriği en yuksek olan meyvelerin heryerde ulaşılabilir, üretilebilir olması çok ilginçtir..yazın metabolizmamıza iyi gelecek urunlerin yetişmesi...tropik iklimde yetişen hindistan cevizi yagının güneş ısınlarının zararlı etkisinden insanı koruyucu etkisinin olması cok ilginctir...fındıgın yetiştiği iklimde yaşayanların sorunlarının bazılarının fındıkla cözülmesi, cevizin nelere iyi geldiği...söğüt ağacının serinliği ya da kabugundaki salisilik asitin ne işe yaradıgı yararlanabilecek insanların ulaşmaları açısından konumlarıyla alakasında çok buyuk ilginçlik vardır...doğa bize oyle bir guzellik yapmış ki bunlar cok ilginçtir..bu dengeyi ya biz kurduk(ulaştık yerleştik diktik vs) ya doğa ulaşamayanları eledi biz sağlıklı olabilecekler kaldık ya da direk doga verdi..her kapı aynı yere cıkıyor yani...
ihtiyacımız doğal yaşamak..doğallık sıkıştırılmış tabletlerle değil...

son söz: cok dolmuşum bu konuda..baya uzun oldu..işinize yararsa ne mutlu...bunda bugun farmakognozi dersimin olmasının ve ölen kadını bu derste hocam vasıtasıyla duymuş ve uzulmus olmamın da etkisi var..çok sinirim bozulmuştu...

bu konularda ustalaştığım için cevaplayayım;

Eğer trafik polisine yakalanırsanız, size 60 küsür tl ceza yazıp , aracınızı 10 gün içerisinde muayeneye götürmenizi aksi takdirde trafikten men edileceğini belirten bir kağıt verir ve yolunuza devam edersiniz. Tekrar bir çevirme olduğunda da o kağıdı gösterip geçebilirsiniz.

Vergi borcu için de vergi dairesinde gidip taksitlendirilebiliyor. 1 taksitini ödeyip alacağınız kağıtla aracın muayenesini yaptırabiliyorsunuz.

@fortan bu çok büyük bir iddaa, size güvenerek yola çıkacağız :)

vergi borcunu taksitlendirmek kolay mı 1 günde gidip halledebilir miyiz?

yalniz o kagida yazip yazmamak polisin vicdanina kalmis diye biliyorum ben. eger yaninda cekici varsa direk de goturebilir.

fortran'ın iddiası doğrudur. kendim muaeneye gittiğimde sıra beklerken eline o yazıdan verilmiş bir vatandaşın elinde bizzat gördüm. o anlattı.

lakin tek şart var imiş. o da aracın ruhsat sahibi olmanız. ehliyetteki isim ile ruhsattaki isim aynı olacak. yani kullandığınız araba kendinize ait olacak. yani arabayı sadece arabanın sahibi kullanıyorsa geçerli bu.

tamamen polisin tutumuna bağlı.ben yaklaşık 1 senedir muayenesiz dolaşıyorum.marmaristen izmire,ankaraya,malatyaya gittim bir kere durdurdular sadece.ondada polis ceza bile yazmadan gönderdi.

ruhsatı arkadaşımın üstüne olan aracımla yaşadım bu olayı. 62 tl ceza yedim. 10 gün de süre verdiler. bu ruhsat başkası üzerine bağlamamız lazım gibi bir durum olmadı kesinlikle.