Tespit etmesi zor ama önbelleği dolmuş olabilir. Komple kaldırıp tekrar kurmayı dene.

Az seeder'ı olan şeyler açmaya çalışıyor olabilir misiniz?

Stremio hep öyle. VLC yukleyip vlcden izleyin. O şekilde harika çalışıyor. VLC yüklendikten sonra stremioda film ya da dizi açılırken ekrana tıklayıp sağ üstte çıkan üçgen tarzı sembole tıklamak yeterli. VLC içinde altyazı indirme kısmı da mevcut. Kurcalayjnca bulunuyor

saygı

masum güzeldi ama netflixte de vardı en son. sadece onun için almaya değmez. benzer değil ama sıfır biri sevmiştim.

yarım kalan aşklar var, en güzeli ama almaya değer mi bilmem arap sitelerinde bulabilirsiniz dizileri.

Yarim kalan asklar+1
Exit
7yuz

Bunlar eli yuzu duzgun diziler

Valla 1 senedir düzenli üyesiyim, içindeki festival filmleri filan da hiç fena değil blunun.

bence 1 ay alıp bakıp sarmazsa bırakın, kaçak siteden izlerken kalite&kesinti vs. derdi çok.

firma ödüyorsa sonuç onlara gidiyor size değil benim bildiğim. onlar paylaşabilir size ya da paylaşmaz onu bilemem.

yanlış hatırlamıyorsam tabi..

çalışmakta olduğum firma çalışırken yaptı.

hacı ben kaç yapmışım yav diye sormadan göndermemişlerdi sonucu.

Biraz geç bir yanıt olacak, aratan başka arkadaşlara yararı olur; www.iteptest.com adresinde government id ve test id veya soyad veya ad veya doğum tarihi bilgilerini girerek kontrol edebilirsiniz, raporu da indirebilirsiniz.

sinek kaydı için Braun'unkiler çok iyi.

Düzeltmek ve sinek kaydına "yakın" bişeyler yapmak için de BaByliss veya Remington'ın 7-9 parçalı setlerine bak.

Örnek (bende bu var): www.amazon.com.tr

Philips'in üç kafalı ıslak/kuru modellerinden uzak durun derim. Bazen ne almamak gerektiğini de belirtmek gerekiyor.

tam olarak bu konumdaydım ve af ihtimalini gözeterek kayıt sildirmek yerine atılmayı tercih ettim. cosmicstring'e katılıyorum.

Son aflar ayrilmayi da kapsadi ama garantisi yok atilmak iyidir.

Declarekullanılan dil tanımıyorum.

Bildiğim kadarıyla c ya da c++ değil.

Java pyhton ve perl de değil.

Düz C sanırım

(bkz: django unchained)
www.youtube.com

kadeh kaldırdığı da great gatsby'den.

Kadeh kaldirdigi wolf of wall street olmasi lazim

sanırım devlette ciddi bir belirtiniz olmazsa yapmazlar. özeller yapıyor.

Parasiyla yaptirabilirsiniz tabi.

devlet bir daha yapmıyor ama şikayetleriniz devam ediyorsa kan ve tomografi yapıyorlar. özeller tekrar yapıyor. biizm konuştuğumuz doktorlar 10 gün geçtikten sonra test yaptırmak çok anlamsız hem olan oldu önemli olan hasara bakmak diyorlar hem de bulaştırıcılık bitiyor 10 gün sonra diyorlar

"oldies but still goldies"

fun, remastered (reimagined da olabilir)

ne güzel oldu be, çok beğendim sloganımı

old is the new
old joy in a new way
your old joy renewed

Newborn Oldschool
Same old joy (fun) with a modern touch
Your old addiction with a new flavor
Benjamin button :)

your newly old fun

new fun, same old joy

Bahsettiğin oyun türü için zaten iki tane terim mecut:

Remastered

Remake

En kolay yolu, çizimde sadece hatchleri aynı ve özel renk yaparsın. Başka bir cisim o renkten olmayacak şekilde. Sonra çıktı alırken Monochrome seçtikten sonra Plot Styles'a girip, hatch renngini siyah değil , mesela kırmızı olarak seçer bastırırsın.

Çok teşekkürler.

remote olunca daha az maaş ödenmiyor. böyle yapan şirket varsa kurumsallıktan uzak patron şirketidir. oraya başlamayın sonrasında başınız ağrır. ben sap piyasasındayım ama mobilci birkaç arkadaşım var. seniorlarda 13k altı maaş duymadım. twitterdan bir iki kişi bulup doğrudan sorabilirsiniz. sektörde biraz tanınan insanlar açık açık konuşabiliyorlar sosyal medya ortamında. burda da eminim mobilci arkadaşlar vardır.

@golgi + 1 ama ek olarak:

Bazı büyük şirketler de lokasyon bazlı farklı ödeme yapıyorlardı. İşte SF'deki adamın kirası daha yüksek ona daha fazla para verelim gibi. Çoğu şirket bu yöntemden vazgeçti/vazgeçiyor, ona da dikkat edin. Onun yerine şirketin ortalama ücreti aynı sektördeki diğer şirketlerle nasıl vs. ona bakmak lazım.

Tam zamanlı / contract olayı anlaşmanıza bağlı. Tam zamanlı olursa normal çalışan oluyorsunuz işte.

ne kadar zamandır işsizsiniz? mid il senior arasında baya fark olabilir. topladam kaç yıllık tecrübeden bahsediyoruz?

valla ios developerın bu zamanda işsiz olması pek normal değil, ücretten ziyade yeterlilikle ilgili bir sorun olmasın?

@benaslinda
yaklaşık bir yıldır, 4 sene .net, 2-3 yıl da ios tecrübem var.

@nuisance
seviyemi bilmiyorum tabii ama işsiz olmamın nedeni yeterlilik değil aslında, kendi isteğimle mevcut işimden ayrıldım ve aktif olarak da iş aramadım.

10 Aralık saat 23:59:59'da ekstreniz kesilir.

garanti olsun diyorsanız ayın 11i bekleyin. ancak ayın 10unda iş bankası olmayan poslardan yapacağınız alışverişler de bir sonraki ekstreye kalabilir.

yapmıyoruz ama hediye iyidir hak edene, değer verene, değer bilene

bence kararsız kalma, özel günlerde hediye almıyoruz biz olayı bana çok gereksiz geliyor. küçük soslar,sürprizlerden ne kendinizi ne hayatınızdaki insanı mahrum edin. hatta hediye almak için özel günü beklemeyin ama özel günleri de atlamayın derim ben. mutlu yıllar şimdiden.

durduk yere bile hediye alıp vermeyi seven biriyim.
sevgilime de tabiiki alırım. bu bir "hediyeleşme" olmasa da olur. içimden geliyorsa alırım ki içimden gelir.

yok ecnebi adetleri bunlar bize ters

evet, yapilirsa guzel olur.

Durduk yere hediye vermeyi severim +1

Ama 3 aylık ilişkim olsa tam olarak tanımadığım için ne alacağımı bilemeyebilirim

yapmak istiyorum ama ne alsam onu bilemiyorum.

biz yapıyoruz. ben hediye vermeyi de almayı da çok severim. ilişkiyi canlı tutan ufak heyecanlar bence bunlar.

yap yap, bugünler bir daha gelmeyecek. her anı güzel anılarla doldur.

stewie +1
böyle şeyler ilişkiyi sıcak tutar.
hediye almama meselesi çok soğuk ve gereksiz bir şeydir bana göre.
üstelik daha yeni bir ilişki, en güzel zamanlar, ufak bir şey de olsa alın bir hediye.

kız arkadaşım (yabancı) bana klasik Adventskalender dedikleri, noel gününe kadar 24 ufak hediye içeren büyük bir paket yapmış. çok hoştu. normalde yapmazdım ama ben de bir hediye alacağım yılbaşı için.

Bence her halükarda al sen. Eğer ne gerek vardı falan derse ya da o sana almamışsa seneye (hala sevgili olursanız) almazsın. Ya da konuşursunuz o zamana kadar. Ama bu işin default ayarı almak bence, aksi konuşulana kadar en azından.

Soruna direkt cevap: Evet yapıyoruz, ikimizi de çok mutlu ediyor.

yapmıyoruz ama ilişki yeni olduğu için güzel olur bence sen al :)

ben hediye alıp vermeyi çok seviyorum ondan alıyorum. beklentiye girmeden alıyorsam da sorun olmuyor, gelirse ne güzel, gelmezse de gelmemiştir yani.

İçimizden geldiyse ve maddi imkan varsa yapıyoruz. Ama bilerek başlamadık. Habersizce o bana ben ona almışız geçen senelerde öyle başladı. Hatta bu yılki hediyesi bugün geldi çok mutlu oldum, günüm güzel geçti. Onunki de yolda.

Ufak da olsa karşındakin yüzünü güldürecek bir şey almaktan kimseye zarar gelmez bence. Ajanda, kupa, sevimli çorap by tarz bir şey bile olabilir.

Tüm ailem hastalığı geçirdiği için belirteyim, belirtin olmadığı sürece test yapılmıyor, gerçekten kötü olup nefes darlığın vs olmadığı sürece de hastanede tedavi altına alınma imkanın yok. O yüzden ilk öksürükte "eyvah kötü bir şeyler oluyor" deyip hastaneye gitsen de bir şey değişmeyecek.

Oksimetre alınıp evde kandaki oksijen değerine bakılabilir. Tabi doğru bir sonuç verir mi bilmem ama en azından bir kontrol yöntemi olur.

doktor degilim ama doktorlarin aciklamalarindan anladigim su: normal tuberkulozda ciger kapasitenin dustugunu cabuk anliyorsun, fakat covid tutulumunda bir sekilde cigerinden karbondioksit bosaltimi nispeten cok daha az engelleniyor bu yuzden aslinda yeterli oksijen almadigini anlamiyorsun.

Insanda nefes alma refleksini tetikleyen sey oksijensiz kalmak degil, kanda karbondioksitin fazla olmasi. karbondioksiti bosaltabildigin surece oksijen alamasan da vucudun hic bir alarm vermiyor - bu durumda farketmeden ölebiliyor insanlar. Mesela ucakta kabin basinci dustugunde yuksekte cok az oksijen var ama cigerlerin kandaki fazla karbondioksiti kolayca disari verebiliyor. Boyle bir durumda hic farkinda olmadan, nefes nefese kalmadan insan bilincini yitirip olebiliyor. Bu duruma hipoksiya deniyor.

Kisace covid'de de akciger tutulumunun cinsi sebebiyle oksijen alamadigini anlamiyorsun, kanindaki oksijen seviyesi dusmesine ragmen karbondioksiti bosaltabildigin icin hic bir sey farketmiyorsun.

Evde bu kandaki oksijen saturasyonunun dustugunu anlamanin en pratik yolu yukarida da dendigi gibi parmaga takilan oksimetrelerden bir tane alip ara ara kandaki oksijen saturasyonunu kontrol etmek. Normalde %98 civari olmasi gereken bu deger cok duserse (92 altina ozellikle) oksijen alinmasinda bir sorun var demektir. Bu deger dusmeye baslar ve yukselmezse suphelenilebilir diyebiliriz.

bas, mid, tiz genelde gitarın ağacı ve manyetik tipi ile ilgilidir diye biliyorum, yani yükseklik ayarıyla olmaması lazım. Tek "pole" ayarı yapılıyor mu bilmiyorum, ama bu durumda sol teline karşılık gelen manyetik "pole" unu biraz daha uzaklaştırabilirsin tellerden. (staggered diye geçiyor hatta farklı yükseklik ayarı olan manyetikler)

Vananın bağlı bulunduğu rakoru sökmek istiyorsan o çift anahtar ile sökülür, bir tarafı tutup bir tarafı çevireceksin. Yoksa beraber döner.

yer de yok aslında 2. ile tutmak için, yandan bir anahtar ile vanayı tutup diğeri ile dikine kör tıpayı mı çevirmeliyim?

bir de bu kurbağacık işimi görür mü?

www.hepsiburada.com

Bu kurbağacık iş görür de, sen vanayı mı sökeceksin diğer taraftaki kör tıpayı mı?

Sökeceğin yerin bi fotosunu at daha sağlıklı olur.

vana kısmını deği, sadece yuvarlak büyük vidayı gevşetip suyu akıtacağım

Gönderilen mesajın altında, tarih/saat bölümünün yanında ... var, tıklayınca Mesajı Bildir çıkıyor.

Edebiliyorsun. O kisinin moderasyon tarihcesine Isleniyor. Uc nokta olan butona tikla.

Şikayet edince ne oluyor ?

Deneyip göreceksin bilemeyiz.

Şikayet edince ne oluyor ?

> üç dört kere şikayet ettim farklı kişileri. hiçbir şey olmadı.

burada cins cok maalesef; adam bir sey soruyor cevap veriyorsun begenmiyor, sacma sapan mesaj atip seni block'luyor; enteresan!

Şikayet edince ne oluyor?

1 hafta lanetli çaylak olunuyor. Kesin bilgi, başıma geldi oradan biliyorum.

Şikayet ettiğim birkaç kişi lanetli oldu, biri de uçuruldu.

Tesadüf değilse şikayet ettiğim kişi lanetli çaylak olmuş.

BMW’den dedigin Borusan’dan mi? Yoksa BMW marka motosiklet alan var mi diye mi soruyorsun

Borusan’dan 2021 model henüz üretilmemiş bir motor almayı düşünüyorum. Sipariş için kapora veriliyor. Yalnız fiyat konusunda kesinlikle net bir cevap veremiyorlar. Tabii sonradan cayma durumunda kaporayı iade ediyorlar. Bu süreçleri yaşadınız mı, dikkat edilmesi gereken bir şey var mı diye soracaktım.

Memleketteki en kurumsal firmalardan biri, bütçeniz sorun çıkarmıyorsa her türlü hizmeti ve memnuniyeti alırsınız.

Dikkat etmeniz gereken pek bir şey yok, motor gelip size satışı hazır olduğunda kura bağlı olarak yeniden fiyatlandırılırsınız.

Ülkemiz şartlarında her şey olabildiğinden fiyatı söylememek daha mantıklı olabilir çünkü kur değişiyor vergi dilimleri değişiyor her şey olabilir, sorun yaşamazsınız ama.

kaporayı iade edeceklerini taahhüt ediyorlarsa problem yok

Tesekkurler cevaplar icin. Peki diler BMW saticilari icin de geçerli mi acaba söyledikleriniz? Kosifler ve diğer sehirlerdekiler...

Bir diğer sorum da bu satıcılar arasında fiyatlar fark eder mi?

hepsi ile ayrı ayrı konuşmak lazım. fiyatlar da fark edebilir. herkes ayrı ayrı pazarlık yapıyor ama kapora verip fiyatı ileride belli olacak bir araç alırken, liste fiyatı sabit olacağı için pazarlık şansın elinden alınmış olabilir.

benim ki çıtlıyor direk her seferinde :) rahat ol, bi şey olmaz.

Benim ayak bileğimde , garip bir hissiyat oluşuyor yukarı doğru bükünce.

Küçükken halı sahada bileyim çıkmıştı yerinden, cikikciya gitmiştik, orda taktı yerine , arasıra çok hafif hissettirir kendini

Prognoz, anamnez olmadan bu bilgiyi söylemek kabaca tahmin etmek olur.
O yüzden tanı koymayı pek çok profesyonel yerinde bulmaz, çünkü ilerlemenin/tedavinin önünü ketler.

Bir çok şey söylenebilir. Sözgelimi atipik depresyon konfüzyon bakımından şizotipal belirtiler sergiler.
Ama faz bittiğinde “aa öyle değilmiş” şaşkınlığı da yaratır.

Teşhis/tanı klinisyenin görevidir.
Bir uzman bilgi ve birikimine dayanarak çok rahatlıkla tanı koyabilir.
Ancak genelde tedavi modeli tanı koymak üzerine şekillenmez. Tedavi başlar, sonunda tanı kendiliğinden şekillenir.

Siz de amazon.com'dan alışveriş yapabilirsiniz. Vergi+gümrük+kargo masraflarıyla bile Türkiye'den çok daha ucuza bir sürü ürün alabilirsiniz.
Dediğiniz gibi satabilirsiniz, Amerika'da yaşayan biri olması şart değil. Türkiye'den de alanlar olacaktır.

Ceklerin satilmasi islemi biraz tehlikeli. Bir suru scam donuyor bu islerde.arada bana da geliyor gift card Amazon.com’dan Hollanda’ya teslim alisveris yapiyorum sorunsuz teslim oluyor. Gonderi oncesinde ne kadar vergi ve gonderi ucreti cikacagi yaziyor zaten. Istersen once bir goz at satin alma sayfasina gelince ne kadar ucret cikacagini gorup sonrasinda kararini verirsin

media playerda disk hızından bottleneck yaşamazsın. 7200 rpm alma sakın, 5400 rpm'lik bir WD Red serisi harddisk işini görür.

Film dizi arşivi yapmak sanki sadece bize özgüymüş gibi direkt buradan sordum ama redditte baya tartışılmış bu. Sonradan aklıma geldi. Wd red mantıklı görünüyor.

Teşekkürler.

ben olsam (ki öyle yapıyorum) 3.5" 4-6tb gibi bir WD Essentials diskte depolarım, izleyeceğim filmi flashdisk ile mediaplayera takarım. 2.5" diskler hep az ömürlü ve güvensiz geliyor bana (çok rahat taşındığı için darbeye maruz kalma olasılığı da artıyor vs.)

WD Red oem disk? Kutuyla mı kullanacaksınız?

okuma hızı önemli ama şu anki filmleri usb 2.0 bile (20mb/s) kurtarıyor genelde. Her mediaplayerda usb3.0 yok. Saniyede o kadar veri yok eğer full bluray falan indirmiyorsanız. (40gb'lık film olsa saniyede 8mb falan okuma hızı yetiyor hesabıma göre)

3.5" i ayrıca değerlendiricem ama flashdisk neden? Direkt bağlasam ne sakıncası olur?

Kutulu oluyor herhalde. Taşınabilir bir formda kullanıcam

Bence artık arşiv yapmak mantıklı değil. Netflix falan bitirdi bence bu durumu.

mamba +1

arşivin bi 5 yıl sonra "sevdiğim fişmlerin düşük kaliteli kayıtları" halini alınca anlamsızlaşıyor.

"Eve fiber internet alınca internet hızı sorun olmaktan çıktı..."

Anahtar cümle bu. Artık 4K filmler bile direkt stream edilebilirken arşiv yapmakla uğraşmak gereksiz zaman kaybı.

Netflix ve benzeri platformların içerikleri indirilebilir diğer sitelere kıyasla çok dar olsa da temelde kabul edebilirim bu fikri. Yine de arşivlemek biraz farklı. İki farklı dilde altyazıyı aynı anda görüntülemek sizin için anlamlı olmayabilir mesela ama benim arada ihtiyacım oluyor buna. Hdd'yi her yere taşıyabiliyoken hızlı internet ve gerekli araçlara her yerde sahip olamayabilirim. Buna benzer bir sürü sebep sayılabilir ama arşivleme ihtiyacı temelde bir ihtiyaçtan değil, okuduğun kitabın rafında durması gibi biraz keyiften.

flash deme sebebim, aslında benim batıl inancım sanırım :D Eski mediaplayer'larda "eject" yoktu ve birkaç kere çalışır haldeki diski çekmem gerekmişti. (durduk yere bile okuyordu bir şey yapıyordu) ve disk bir süre sonra sıkıntı yaratmıştı. Belki de disk bozuktu bilmiyorum ama ben yine de önlem olarak disk takmamaya başlamıştım. Ha şimdiki android boxlarda falan eject de var zaten, ve o anda okuma yazma vb. işlem yoksa direkt çeksen bile bir şey olmuyor zaten. Benimki her ihtimale karşı.


Arşiv gereksiz diyenler film izleyip geçenler sanırım. Ben de kitap gibi görüyorum bunu ayrıca kalitesiz olduğunu kim söyledi? İnternette direkt izleyemeyeceğin HDR Blu Ray'leri torrentten indirebilirsin. OLED bi TV de alırsan ileride harika. Mesela.

Ayrıca geçen Teknoseyir'de konusu geçmişti, Mandolarian dizisinde mesela bi hata olmuş, sonra var olan yayından o silinmiş. (yeni versiyon var şu an disney plusta vs.) Tarihten belli şeyler silinebiliyor. Elindeki kitap sadece stream olduğu için bir chapter'ın atıldığını düşün. Senden sonra izleyenler bundan habersiz, ancak eksi versiyonu olanlar bilebiliyor vs. Bu iş filmlere de geliyor. İleride sansür için de, bir şeyi "düzeltmek" için de kullanılabilir fakat eski versiyonu elinde bulunduranın elinde sonsuza kadar kalacak. (disklerin ömrü vs. ayrı mesela tabii :) Ben bu tür arşivciliği önemsiyorum.

bu kalem sümen takımı kalemi :))

www.kalemhediye.com

mcdn01.gittigidiyor.net

Scrikss çok bilinen bir marka, güvenip alabilirsin bence.

Defter deyince de Moleskine bakabilirsin.
www.trendyol.com

Ya da benim hayatta en en en sevdiğim defter olan Faber Castell'in şu serisine bakabilirsin (kırmızısı favorim).
www.idefix.com
Bunların daha ufak not defteri şeklinde olanları da var.

Ekleme: offf şunlar da çok güzelmiş ama çok pahalı
www.markakalem.com

bunların çok şık olup kırmızı, mavi ve uçlu olanı var. üç tanesi aynı kalemde. çevirmeli. ondan al

arkadaşın dediği multi fonksiyonlu kalemler bunlar

www.markakalem.com

kutulu ve kutusuz satılıyor, kutulu olanla hediye için sanırım.

@killerber: sumen takimi kalemi benim kullanim seklime uymaz mi diyorsunuz? Cok anlamam bu islerden.

Multifonksiyona gerek yok. Sadece siyah olsa yeter.

Yahu bu not defterleri niye bu kadar pahali ya?

bu kalemlerin kapakları genelde sıkı olmaz, çekince çat diye gelsin diye.

görüp baksan neyse de, cebindeyken çantadayken kapağı çıkıp batırmasın ortalığı.

bir de alakasız bir yerde kullansan, kimin masasından yürüttü acaba falan diyebilirler :)

@killerbee: aaa o zaman olmazmis ya. Tesekkurler bu bilgi icin :)

bak bunlar var ikili

www.avansas.com

içleri ne renktir bilmiyorum ama muhtemelen yedek iç satılır istediğin renk aynı markanın diğer ürünlerinde var.

www.n11.com

Covid testinizi tekrarlamak faydalı olabilir. Sürüntü her zaman doğru sonuç vermiyor maalesef. Pozitifse gerçekten pozitif, negatifse soru işaretleri olabiliyor. Geçmiş olsun.

Psikolojik olabilir mi? ( doktor değilim)

@black mamba, umarım psikolojiktir; ama stres altında bir dönemde değilim açıkçası

Alerji ya da Coviddir.Testlerin yüzde yüz doğru çıkması pek mümkün değil galiba. Bunun yanı sıra hastalığın tek belirtisi ateş, öksürük değil, kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Hasta kişilerde de sizde olan ağrılar mevcut. Özellikle sırt ağrısı, nefes darlığı. Tomografi ve kan değerlerinizin sonuçlarında bir şey çıkmadı mı virüse dair?

Alerjik bir durum söz konusu olabilir diyeceğim ama bu kadar uzun sürmez ilaç içildiği için. Ama ben kullandığınız ilacı ilk defa bir doktorun yazdığını gördüm, keşke kbb doktoruna danışsaydınız bu alerji ilacı için. :(

@goodmorningteacher, çok uzun zamandır desmond kullaniyorum aslında. Donem dönem alerjim azdığında ise de yarıyor aslında. Ama ilk defa bu durumdayım. Covid konusunda bir şey diyemeyecegim; çünkü eşim ve çocuğumuzda herhangi bir sorun yok.. tam 1 aydır bu durumdayım ve geçmiyor.

@velasco

Alerji hastalığı ile ilgili şöyle bir durum var, alerjiden kaynaklı tepki gösteren kişilerin alerji belirtileri artabiliyor. Mesela alerjiden dolayı sadece burnundaki etler şişen birisi zamanla kaşıntı, nefes darlığı gibi ek tepkiler gösterebiliyor. Belirtiler arttığı içinde önceki belirtilerde kullanılan ilaç yetersiz kalıyor. Ne yasıkki bunu kendimde tecrübe ederek öğrenmiş oldum. Zaten her durum için farklı bir ilaç kullanılması gerekiyor. Uzun süre kullanılan alerji ilaçları da bir süre sonra yetersiz kalıyor. Eğer sizin durum alerji kaynaklıysa sizin doktorla görüşüp bu durumunuza uygun bir alerji hapı almanız yeterli olacaktır.

Tam sayim kan testi yaptirdiniz mi acaba? Bi yol gosterebilir belki..

Birbirleriyle bağlı rahatsızlıklar olmayabilir mi? Diş ve fıtık gibi. Fıtık gibi bir şüpheniz varsa bir beyin cerrahisine danışmanızı öneririm.

Sevgilimin nefes darlığı ve anlamsız ağrılarına doktorlar bir şey bulamayınca psikiyatriye yönlendirmişlerdi. Psikolojik boyutunu da değerlendirebilirsiniz.

Bulamazsın. :D

Şimdi cevaba gelelim, yapım şirketi olan arkadaşım bile fongogo üzerinden crowdfunding açtı çevresinden topluyor.

Kültür bakanlığı seçeneği var ama dışarıdan birinin düzgün bütçe planı vs şeyleri halledeceğini sanmıyorum. Yine de (sinema.gov.tr) . Bu yılınki Kasım'da doldu sanıyorum bakmadım, bir başvuru Aralık'a kadardı. Devlet %50'sini karşılıyor karşılarsa, 20 bin bütçen varsa 10 bin veriyor. Genelde o yıl herkese aynı parayı veriyor.

Bir de tanıdığı olup farklı şirketlerden belediyelerden yol desteği, bilmemnesi alanlar oluyor. Yardım gibi.

Ah aynı dertten muzdaribim. Bir yol bulazsak kendi paramızla çekeceğiz artık. Ona da paramız yetmez muhtemelen film yarım kalır.

Filmin içine konusuna belli bir sosyal soruna gönderme vs koyabilirsen bu konu özelindeki dernek vakıf vb yerlerden bu film için bütçe talep edebilirsin. Örn. engelliler, kuraklık, SMA hastaları vb. gibi konuları filme ya da konusuna yedirebiliyorsan bunlarla birlikte STK lardan destek isteyebilirsin. orada işlerine ne ölçüde yarayacağına bakarlar. eğer yayınlandığında ses getireceğine inanırlarsa ve ya kendi reklamlarına destek olacağını düşünürlerse bir kısım destek olabilirler.
alternatif olması açısından bu da bir fikir.

doğmamış bebeğe don biçmek (olumsuz yönde)

İnsanın ilkel hayatta kalma içgüdüsü, sürekli kötü bir şey olacak kaygısı ve her an tetikte olmanın getirdiği gerginlik.

insanoğlu yıllardır bu temel içgüdüyü bu zamana kadar taşıyor ve hayatı tehdit eden unsurlar(yırtıcı saldırısı, mevsim şartları vb..) ortadan kalkmış olmasına rağmen yerine gereksiz şeyleri koyarak bu içgüdüyü devam ettiriyor.

anksiyete bir hastalıktır. çok kötü bir hastalık hem de. insanın hayat kalitesini sıfıra düşürür. şimdi insanların bahsettiği anksiyete bu anlattığım değildir. ufak tefek moral bozukluğudur. anksiyete şiddetine göre ilaç tedavisi ve psikoterapi gerektirir.

öf. berbat bir şey. kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. ben ağır bir anksiyete hastasıyım. günlük ihtiyaçlarım için gittiğim süpermarkette bile korkuyorum. birisi ters bir şey söylerse, kasiyer beklemediğim bir laf ederse, ya paramı evde unuttuysam... böyle abuk sabuk onlarca korku söz konusu. hiçbir zaman kafam rahat değil. hep bir şeylerden korkuyorum. bazen korktuğum başıma geliyor ve korktuğum şeylerin aslında o kadar da korkunç olmadığını fark ediyorum. böyle olunca daha çok sinirleniyorum.

mesela ben "çıkıp yürüyüş yapayım" diye düşündüğümde aklımda direkt olarak "umarım bıçaklamazlar" düşüncesi beliriyor. "bıçaklasalar hastaneye yetişebilir miyim?" diye düşünüyorum. "ölürsem annem çok üzülür mü? kardeşim ne yapar?" falan gibi düşünceler geliyor aklıma.

şaka yapmıyorum maalesef. bir nevi AŞIRI farkındalık hali diyebiliriz. kafada kötü senaryolar dönüp duruyor. şöyle arkana yaslanıp kahve içecek olsan, "acaba çin amariga'ya savaş ilan etti mi??? ya şu an nükleer bombalar dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçuyorsa??" diye düşünüyorsun.

benim tedavi olacak param yok açıkçası, yavaş yavaş kafayı yiyorum böyle. acayip saçma ve lüzumsuz düşünceler olduğunu biliyorsun ama kafa kendi kendine çalışıyor işte, durduramıyorsun. kafasına eseni yapıyor.

sonuç itibariyle çok ürkek, her türlü deneyimden kaçınan, sıradan bir insan için "sıradan" olan eylemler için ekstra efor sarf etmek zorunda olan birine dönüşüyorsun.

inanılmaz boktan bir şey. bazı insanlar öyle topluluk önünde konuşurken heyecanlanmayı anksiyete zannediyor... anksiyete öyle bir şey değil. aslında belli düzeyde anksiyete zaten insana gerekiyor. hepimiz bazı şeylerden korkuyoruz, bazı şeylere karşı temkinliyiz. anksiyete bu "korkaklık" halinin seni tümüyle ele geçirmesi, her şeyden korkar hale gelmek.

ben bazen patronumun yaptığım işi hiç beğenmediği için çok sinirlendiğini düşünüyorum mesela. telefon sessizde. "aramış mı?" diye bakıyorum. aramamışsa bile kendi kendine çok sinirlendiğini, benim de hassas olduğumu bildiği için kalbimi kırmamak adına ses etmediğini düşünüyorum misal. halbuki adam "bak şunu yanlış yapmışsın" derken bile beni öven, her zaman iyi davranan, benimle çalışmayı kendisi istemiş bir insan.

anksiyete korkunç ve bombok bi şey. tüm dünyanın yükünü omuzluyorsun, yatıp uyumak da dahil hiçbir eylemi KAFAN RAHAT gerçekleştiremiyorsun.

çok kahve tüketimi tetikliyormuş diye okumuştum.

Anormal bir şekilde kaygılı hissetmek.
Bende belirsizliğe katlanamama gibi durumlar da olmuştu.
Mesela bir süre evde yalnız kalmam gerekiyordu.10 gün boyunca eve hırsız girer diye doğru düzgün uyuyamamıştım.
Uykusuzluktan ölsem de gece uyanıp sabaha kadar ayakta duruyordum.En ufak bir ses duyunca bir daha uyuyamıyordum.

İnsanın hayatını cehenneme çeviren bir hastalık yani, tedaviden sonra demiştim ki “dünyadaki cehennemde yaşıyormuşum.”

Diger insanlarin normal karsiladigi durumlarda (senin de gecmiste 100% normal karsiladigin durumlarda) biri kafana silah dayamis ve seni oldurmek uzereymis gibi bir vucut / zihin tepkisi verdigini dusun. Bunun sacma oldugunu rasyonel olmadigini tum benliginle bildigin halde bu tepkini durduramadigini dusun. Hatta durdurmaya calistikca kotulestigini dusun. Senin kontrolun disinda, ve seni kontrol eden, beyninin primal taraflarinin kontrolden cikmasi sonucu ortaya cikan bir korku. gereksiz oldugunu bildigin, ama bilginin isine yaramadigi bir teror.

Bunun sonucu zamanla o acilari hissetmemek icin o durumlardan kacmak, normal hayatta fonksiyonunu yitirmek, belki isini - iliskilerini kaybetmek, bazen artik evden cikamayacak duruma gelmek. Kontrol altina alinmazsa.

Düzeyleri de var sanıyorum, ben yukarıda arkadaşların bahsettikleri şiddette değil ama daha hafifini yaşıyorum birkaç senedir. Kadınlarda hormonal döngüyle birlikte de zaman zaman şiddetlenip hafifleyebiliyor, benimki öyle.

Yanlış teşhis koyulan (alerjik astım dediler alakası yok) bir nefes darlığım vardı mesela. Meğer kaygıdan dolayı ağızdan nefes alıp verdikçe nefes açlığı oluşuyormuş, tam nefes alamıyormuş gibi hissedip ağızdan daha derin nefes almaya çalışıyordum (esnemeyle mesela), bu da kısır döngüye sokuyormuş iyice. Nefes egzersizleri, yoga, meditasyonla çözdüm.

Sonra mesela uçağa binmekten hiç korkmazdım, korkar oldum. O da uçma anksiyetesiymiş, bağlantılı diğer kaygılı halimle. Uçağa binince özellikle kalkana kadar kalbim atıyor, karnım ağrıyor, ellerim terliyor. Havalandıktan sonra uçak sakin uçmaya başlayınca geçiyor :) Gereksiz bir korku olduğunu bilsem de engelleyemiyorum, alkol yardımcı olabiliyor.

Bazen de mesela sevdiklerime bir şey oldu / olacak kaygısı yaşıyorum, alakasız durumlarda. Atıyorum eşim markete gittiğinde bile gelebiliyor bu korku, halbuki ne alakası var? Bunun gibi şeyler.

Sürekli olumsuz düşüncelere sahip olma. Herşey yolunda gittiğinde bile başına felaket gelecek hissi. İşler yolunda gitmediğinde depresyonla beraber görülüyor bende.

Babamlarin haylaz ve garip bir kedisi var, 8-9 aylık falan. Kedinin garipliği bir şekilde garip olmadik bir yere saklanıp bulunamaması ve uzun süre oradan cikmamasinda, yani 1 gün boyunca bulunamayabiliyor.

Geçenlerde de bunu yapmış, işte konusuyoruz telefonda, dedim ki ya o girmiştir saklanmıştır bir yere cikar. Ama çıkmamış bir yerden. Ama 24 saat bile geçmemesine rağmen (ki diyorum ya kedinin huyu da bu) 70 türlü senaryo yazmışlar, ölmüş camdan atlamış araba çarpmış, zehirlenmiş, bir şeyden elektrik çarpmış kablo kemirirken ama evin içinde bulamıyoruz, dışarı atladı ama evi bulamıyor... ama o kadar yazmışlar ki annemle beraber dinlerken "e öldü herhalde yapcak bir şey yok" moduna geçtim.

işte anksiyete budur, olmayanı olmayacağı olmuş; ölmeyeni ölmeyecegi ölmüş yapar.

ha sonra kediye noldu, buzdolabının arkasında herhalde sıcak hoşuna gitmiş uyumuş, sabah da uyandırmış bizimkileri.

abi bari link verseydin.

Başlıkları farklı, o kadar. O da önemli değil, zaten neredeyse hepsinin başlığı birbirine oluyor.

Edit:

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

aynen makine olarak farkları yok sadece başlıkları farklı. başlıkları da istediğin zaman değiştirebilirsin.

coss action'ın kılları biraz sert. ama güzel temizler. sensitive hassas dişler için. diş etin çok hassas değilse cross action'ını almanı tavsiye ederim.

2.el temiz laptop al. sıfırların fiyatı haddinden yüksek.
4700 işlemcileri beğenmiyorum ben. intel iyidir. şöyle i5 10.nesil
kampanya takip et bence amazon'da.

24 ay taahhüt falan verdiyseniz 12. aydan sonra faturayı arttırıyorlar. Belki öyle bir şey olabilir.

benzer bir durum yaşadım. her ay 40 tl civarı gelen fatura son ay 70 civarı geldi. mail'deki fatura sekmesine tıklıyorum, onay sms'i bilmemne istiyor, detaylı faturaya bir türlü ulaşamıyorum. eskiden mail'e fatura dökümünü pdf olarak eklerlerdi, artık nedense bu yok. gittim tt bayiine durumu anlattım ve ayrıntılı fatura dökümüne ulaşmak istediğimi söyledim. tabi ki müşteri hizmetlerine yönlendirdi. her neyse aradım, telefondaki kişi detaylı bilgileri verdi falan. bir önceki ay hat çift taraflı olarak kapandığı için 30 tl civarı kitlemişler. sanki hattı tekrar işleme sokmak için santral kulesine adam yolluyorlar.

tt pişmanlıktır, ilk fırsatta kaçın. hem dolandırıyorlar hem peşlerinden koşturuyorlar. bu arada firmanın %55'lik hissesi bankalarda, doğal olarak taktik sıkıntısı çekmiyorlar.

Bana ilk başta mesaj gelmişti 19 tlye 4 GB falan diye. Tahhütlü tabi. Kaydoldum tahhütsüz yapmış 36 TL geliyor. Üşendiğim için uğraşmadım ama bu sefer de 50 lira gelmiş. Daha 2. Aydayım.

Fatura için mail girmemişim uygulamaya. Bunun dışında ayrıntılı nasıl öğrenebilirim faturayı?

Hocam lafı ODTÜ kaynaklı diye biliyorum. Ankara etkisi ondandır.
Ayrıca abi neyi düşünüyorsun cidden (anlatabildim sanırım) :)

Dostum lafından iyidir bay irrite edici hocam candır :)

kardeş-kardeşim diyenlere bir gün bıçağı takasım var. Nereden kardeşin oluyorum senin!

hocam genelde üniversite ortamının çok olduğu yerlerde oluyor (nüfusa oranla)

Ankaralilarin hepsi hocam demiyor. Kesin bilgi.

Abi'yi "aabi" gibi yaymayıp kısa kesince muhatabın kardeşi olabiliyosun bi anda. Benim ağız hiç yayılmadığı için kullanamıyorum mesela. Hocam da hiç yakışmıyor bana. Başkası kullanınca daha sempatik geliyor. Sırf ismiyle hitap etmek için her önüme gelenle tanışamayacağıma göre mecburen dostum diyorum. Kardeş-kardeşim diyenlerden hiç hazetmiyorum ben de. "Hojam" diyenlerle kafalarını tokuşturup topraklamak lazım bunları.

asıl istanbul'da moruk diyorlar, ona uyuz oluyorum ben. ilk geldiğimde çok saçma ve poser gelmişti. sonra bi baktım ben de kullanıyorum alsjdas
hocam'ı online mecrada kullanıyorum sadece.

Elazığlılar ortak, Amasyalılar bacanak, Edirneliler aga, ülkücüler, bekçiler ve yeni polisler reis diyor. Hacı, hacu, hacıt, babuş, baboli, kanga, dayı, bilader gibi hitaplar da var. Sadece abi ve hocam olsa...

tanımadığım insanlara kullandığım hitap biçimleri daha enterasan ama tanıdığım insanlar için hepsinin kendine özgü hitapları var, birine ortak diyorum, birine hacı, birine hoca, birine abi(yaşı küçük), birine kardeşim, birine kahraman, birine kel, birine bizim oğlan vs.

lokasyon ankara:)

denmiş zaten, ankara'da hocam denmesi odtü'den çıkan bir olay. 60'ların sonunda sinan cemgil'in başlattığı bir akım. aslında çok da güzel, çünkü okulda hoca/öğrenci/personel kim olursa olsun herkesi eşit konuma koyar, herkese aynı hitap edersin. aynı zamanda herkesin herkesten bir şeyler öğrenebileceği mantığına dayanır.

bursalılar da aga ya da hacı ya da hafız der.

hocam <3 ben

ama Ankara'da anti-ODTÜ timi hocam kullanmaz kullananı da sevmez.

abi daha samimi. hocam irrite edici ve üstten bakan bir tınısı var.

istanbulluyum fakat yine de istanbul için böyle bir genelleme yapmak mümkün değil. istanbul'da hayatında duymadığın sözlerle karşılaşırsın. anadolu'da garip bir hitap duyduysan istanbullu birinden öğrenilmiştir muhtemelen. sürekli yeni şeyler türüyor.

sanki evyap artık duru kolonyayı öyle üretmiyor gibi. kendi evyapshoplarında da sadece böyle satılıyor.
www.evyapshop.com

markalar yapabiliyor bazen böyle değişiklikler, belki bu da öyle bir değişim olmuştur.

evet sınır kapısında pcr test merkezi var ve zorunlu. Sonucunuz e-nabiza gelecek 48 saat içinde (genelde 24 saatte geliyor sonuçlar). Zaten Fransa içeri almaz PCR testiniz yoksa.

@elektr10
Çok teşekkürler yanıt için. Yazın da test havaalanlarında mecburiyken, karadan gelenlerden bir şey talep edilmemişti fransa tarafından bu yüzden sormuştum.

@elektr10
Fransız vatandaşı için de geçerli mi yanıtınız?

Bulgardan giriste pcr yok.normal giriyorsun.

@manimani türkiye yüksek risk grubunda bir ülke. o yüzden pcr testi fransa vatandaşı olsanız da zorunlu.

Elektr10 yanlış biliyor. Almanya için zorunlu biliniyor. Fransa ya giden kişi için zorunlu değil.

uymaz soketleri farklı

@nahtoderfahrung intel forumları soket pin uyumu var demiş bunlar arasında. community.intel.com

www.anadolu.edu.tr

www.anadolu.edu.tr

Bilal ne demekse onu anlyamadım?

Sanırım hiç alakam yok demek istemiş.

Pazartesi gününe sınav koymuşlar diyemeyiz.

Sınavlar tamamen online. Sisteme giriyorsun. Sınavına girmek istediğin dersi seçiyorsun. Bastığın an sınav başlıyor. 30 soru 40 dakika sanırım ya da 20 soru 30 dk emin değilim.

Burası çok önemli sorularda geri dönmek yok. Yani bastın 1. soru geldi. Ya cevap vereceksin ya da boş bırakacaksın. Geri dönüp bakamazsın. Böyle böyle soruları çözüyorsun. Sonra istersen sıradaki derse geç ya da biraz dinlen. Tüm bu işlemi 11 12 13 aralık süresi içinde istediğin zaman yapabilirsin. İster tüm dersleri peş peşe yap istersen ayrı günlere yay.

Sınavlar test şeklinde oluyor. Sınavı açtığında sanırım tam ekran oluyor başka sekmeye geçemiyorduk. Onun dışında başka bir önlem yok. Kopya çekilebiliyor.

Başka soru varsa sorabilisin.

H&m'de var.

Mudo'nunkine benziyo ama fiyatlar uçmuş www.mudo.com.tr

www.morhipo.com

www.morhipo.com

Hafif uzununu da düşünebilirsiniz. www.zara.com

Maviye bak bi gormustum

Mahmutpaşa dolu.

öyle bir şey olmaz.

işin projesine göre bir yaklaşık maliyet belirlenir. o para ödenir ve hadi sana güle güle denir. eğer yapılmış ödeme varsa onlar çıkartılır geri kalan ödenir.

niye olamasın.
yanlış, eksik, zararlı, ahlaka mugayyir, genel sözleşmelere aykırı, hepimizi xen sözleşme varsa niye olmasın. :-)

bu tip tüm kamu ihalelerinde "ihtilal halinde ingiliz mahkemeleri yetkilidir" ibaresi var. bu tip durumlarda uluslararası tahkime gidilir ve o malum 5 şirket haklı çıkar. ancak 2 çözüm yolu var:

1- müthiş bir şekilde hazırlanır ve ihalelerin kamu hukukuna aykırı olduğunu kanıtlar ve onbinlerce sayfa dokümanı hazırlarsan, ingiltere'de ya da her nerede olacaksa lobicilik yaparsan ilgili tüm projeler devlet eline geçebilir. ancak chp'nin bunu yapabilecek gücü olduğunu sanmıyorum.

2- davayı yurtdışından bir şirketle açarsın. bu tip davalarla uğraşan şirketler mutlaka vardır. bir kaç yüz milyon dolar karşılığında kamulaştırmanın önündeki engelleri rahatlıkla kaldıran güçlü şirketler olur.

kisilik bozuklugunun ne olduguna gore degisir tamamen.

kişilik bozuklukları geniş bir alan şizotip kişilik bozukluğu psikozken, bağımlı kişilik bozukluğu nevrozdur.

psikozların tedavisi çok zordur. davranışsal bilişsel terapilerle ilerleme sağlanbilinir.

Kabaca evet, bu şekilde sınıflandırılabilir.
Ancak, bir çok rahatsızlığın ortak küme elemanı bulunur, tanı için hangi gruba dahil etmek biraz hastalığın prognozunu bilmekle de alakalıdır.

Evet, elbette mümkün.
Ancak ruh sağlığına ülkemizde gerekli önem verilmediği için bu tür hastalar maalesef giderek bozuk bir tabloya sahip oluyorlar.
Bilinçli yönlendirme, aile desteği ile hasta topluma adapte olup gündelik işlerini rahatça yapabilir hale gelebilir.
Epizod dönemlerini takip etmek yeterli olur.

Psikoz ve nevroz diye ayrılmaktadır rahatsızlık türleri genel olarak.

Batı temelli ve insanı maneviyatından ayrı "madde" olarak ele alan bir tedavi anlayışıyla mümkün değil.
Yıllarca kullanılan İlaçların çoğunlukla yatıştırması ve uyuşturması ve uyutması da ayrı bir mesele

Bu gibi bazı hususları biraz derin araştırmak için kaynak gerekiyor. ama denk gelirseniz bunun için eskiden yazılı olan bir kaynakta, adını hatırlayamıyorum ama profesör birinin elde ettiği tespite bakılırsa böyle hastalıkları tasavvuf erbabının tedavi ettiği yazılıyordu. Duruma bakılırsa çözüm uzaklarda değil bu topraklarda.

Ucu tıkanmıştır, iğne ile deliklerle azıcık oynayın. Yada su gelen boruda kırılma vardır su oradan sızıyordur.

Kireçten uçları tıkanmış olabilir toplu iğne ile uçlarını açın eğer düzelmezse yere su akıyor mu diye kontrol edin.

fıskiye motorunun değişmesi gerekebilir.

0.1'lik ince şırınga. İçine alkol dolduruyorsun. Silecek suyunun püskürdüğü yerden enjekte edin.

tek püskürten nokta mı var yoksa iki tane mi? ikisi de aynıysa nozüllerle ilgili değildir. boru vs sökülmüş olabilir. kaputu açıp hortumunu takip edin.

@sttc, evet ikisi de aynı şekilde. İğne ile kurcaladım, uçlarında problem yok. Belki de @msb'nin dediği gibi motor bozuldu (ses gelse bile bozulmuş olabilir mi ki)

kaputu açıp hortumun ucunu söküyorsun, umarım içinde antifrizli su yoktur. hortumun ucunu ağzına alıp cuk cuk emiyorsun. azına su gelince tükürüp yerine takıyorsun.

usta da aynen bunu yapıyor.

yine de önce iğneyle delikleri dürtükle. enjektörle alkol öneren arkadaşın yöntemini uygula. düzelmiyorsa emiklersin.

Aynı şikayetle arabayı servise götürmüştüm. Silecek borularını fare kemirmiş diyip değiştirmişlerdi.

Hortumlarda tıkanma olabilir, veya motoru bozulmuş olabilir.
Ya da her ikisi de.

www.muskoshop.com

Kurtuluş kuruyemiş

neden ciddiye alıyorsunuz ki?
kafaya takmamak, en hızlı, en kolay, en basit ve en masrafsız yöntem.

internetteki zavallıları bu kadar ciddiye alırsan kanser olursun :D engelle geç.

burada aktif olan bir kullanıcı bana durup dururken küfretmişti ben de engellemiştim mesela. iyice hırslandı yeni hesaplar açıp tekrar küfürler yağdırdı yine engelledim. daha da hırslandı bu sefer ekşisözlük hesabından küfretmeye başladı yine yine yine engelledim. bu tarz zavallılar engellenmekle daha çok tetiklenen iqsu düşük yaratıklardan ibarettir. ciddiye alıp kendini hırpalamana değmez.

Suç duyurusunun masrafı yok, olayı anlatan kısa bir dilekçe yazın detaylı. Verin savcılığa. Gerisini o düşünsün, uzlaştırmada para istersiniz daha

savcılığa şikayet dilekçesi vermeniz gerekiyor ücretsiz zaten uygun görülürse dava açılıyor amma velakin ben daha geçenlerde savcılıkta sıra bana gelsin diye 4 saat sıra bekledim sonuç takipsizlik.
çok nadir sonuç alıyor o davalar.
20 gün uyuyamadım, sinirden kafayı yedim sonuç sıfır. onu takmamak en etkili ceza. masal gibi gelir belki size ama cidden elden başka şey gelmiyor adliyeler dolup taşarken öyle klavye delikanlılarının sana bana dediği çok dikkate alınmıyor.

ceza davaları için maddi imkana gerek yok. Para ödemeden şikayetçi olunabilir.

Bu mevsimde agva.

İğneada'da şuan hiçbir şey yoktur. Bence de ağva.

Ağva'da hiç bir şey yok. İğneada'da en azından doğa var. (bkz: ağva/@roket adam)

tek parça halinde çözümlü soruları olan kalınca, lacivert bir kitap vardı onu önerebilirim (fazla detaylı olmadığının farkındayım)

Merhaba,

umarım bu süreci kolay atlatır. Az once sahiplendirme sayfalarından birinde görmüştüm. Bir konusun isterseniz.

www.instagram.com

Merhaba, çok üzüldüm. Scottish'ler genetik hastalığa sahip olduğu için hastalıklarını tedavisi masraflı olabiliyor, acı çeken bir kedi cinsi ve bu nedenle daha sakin. Genellikle satılıyorlar.

Küçük, oyuncu bir kedi sahiplenirseniz daha iyi olur, şu ufaklık çok tatlı mesela, tekirden vazgeçmeyin:) twitter.com
twitter.com

twitter.com

twitter.com

2-kes

j r r tolkien hayrani +1

1-Saçma ve sana göre değil. Beylik lafı eden kadınla zor.
2-Çat diye kes görüşmeyi.
3-Zaman ilaç derler ya hak!

1- Herkesin kendince garip huyları var, o garip huyları bizi o kadar da rahatsız etmeyen insanı arıyoruz zaten hepimiz. Neden böyle davrandığını sorgulamak anlamsız bence.
2- Kes bence de. Birinci soruya verdiğim cevaptaki "o garip huyları bizi o kadar da rahatsız etmeyen insan" bu kadın değil senin için belli ki.
3- Denk gelmemiş olabilir, biraz fazla seçici olabilirsin, ya da senin bana göre dediğin insanlar seni kendine göre bulmuyordur.

letgo, instagram, sahibinden ve diğer elektronik mağazalardan deneyin şansınızı.

caps atıp koyarsan diğer arkadaşlarımız da fikrini belirtebilir, yazı var yazı var, dev gibi yazdıysanız itici bişeyse alan olmaz da göze hoş geliyorsa çoğu insan bakmaz ne yazdığına.

Hocam :/ kötü olmuş

Tişörtün tasarımı nasıl bilmiyorum ama bildiğin yazım hatası gibi görünüyor o.
Siyah tişört üzerine direkt beya yazıysa tasarım da çok basittir.
Tişört bastırıp tanesini 40 tl'ye mal etmek...
Basketbolculara satarım, onlar niye alsın. Ayrıca 300 basketbolcu tanıdığı mı varmış...

Olayı hiçbir yerinden tutamadım, çok kötü düşünceler hep.

Tavsiyem, etsy, dolap vs gibi yerlere satışa koyabilirsiniz belki. Amazona belki ikinci el diye. 0 için şirket istiyor herhalde.
Yarı fiyatına falan belki bir kısmını satabilirseniz az da olsa para döner geri ama gerçekten çok kötü bir girişim olmuş.

Hiçbir yere satamıyorsanız bir yerlere bağışlayın derim.

Abinin arkadaşı, tshirt imal eden yer ile anlaşıp aradan para götürmüş sanırım. Gerisi hikaye yazılmış gibi geldi.

@ykyt, biz de aynısını düşündük maalesef, Türkiye gibi tekstilin ucuza imal edildiği bir ülkede toptan yaptırılan tişörtün tanesi 40 tl’ye gelmez. Dediğim gibi, en azından yatırılan paranın ne kadarını geri alsak bir şekilde kârdır diye düşünüyoruz bu saatten sonra.

Yav kardeş o tişörtlerin toptan adet maliyeti 5-10 tl yi geçmez muhtemelen. Elde kalmış mal da anca pazarda satılır. 10-15-20 tl den pazarda satarsanız satarsınız başka türlü kimse almaz. Onla da uğraşmazsınız. Gidin bi yere bağışlayın da bari sevabını almaya çalışın.

İşleyişine yabancıyım ama trendyol'da mağaza açıp satamaz mısınız? Bir kadın ve bir erkek mankene giydirip yan yana ve ayrı birkaç foto çektirip satışa koyabilirsiniz belki? Sevgili tişörtü olayını yapan tipler hala var çünkü. Ya da bu sektörde olan tanıdık birinden rica edebilirsiniz.

Dolap uygulamasında da sıfır ürün diye satabilirsiniz bu arada. Orası komple giyime yönelik neredeyse.
edit: @kahir ekseriyet' in dediği gibi pazar da bi alternatif, zararına olur belki ama daha iyi bir alternatif bulamayınca yapılır.

Ya ne sevabı günahı, 10 bin tl’den fazla para yatırılmış, zararına bile olsa satmak istiyoruz heralde, kolay mı kazanılıyor o para da hibe edelim? Paraya dönüştürmeyi öngören fikirlerle gelin lütfen.

hiçbir esprisi yok, marka bilinirliği yok, kalitesi belirsiz, önümüz kış.
kim neden 5 lira edecekmiş gibi görünen tshirtlere para versin ?

aklıma gelen tek çözüm tshirt baskı yapan bir yerde bu ürünleri desen, logo vs ile renklendirmek. tabi bu da maliyet o yüzden belki ilk adımda bir iki numune yapıp gerisini photoshop ile tasarlayıp satışa koyabilirsiniz. talep oldukça baskıları yaptırıp müşteriye yollarsınız. veya “we’re famely” sözünü kapatcak patch biçimli enteresan şeyler dikişle eklenebilir.


ancak bu bile takip edilmesi, para harcanması, müşteriyle yazışılması gereken bir süreç.

Facebookta tekstil toptancıları grupları fln vardı oralarda ticaret dönüyordu eskiden hala var mı bilmiyorum bi bakılabilir

mankene giydirmeye gerek yok, çok güzel mockuplar var, zaten normal kesim tişört


fotoşopla uğraşan bir arkadaşınızdan rica edin, yazıyı da göz kararı aynı fontla yazar.

mockup şu oluyo

colorlib.com

böyle bin tane tişört mockupu var. yani modele giydirip foto çekmişsiniz gibi ama fotoşopla yapılan bir olay.

bilgisayarım sağlam olsaydı ben yapardım.

40 liraya toptan tişört çok ütopik geldi. vatandaş zaten bunu 10 liraya yaptırsa 30 u cebe atmış bariz.

40 liraya us polo tişört alıyorsun indirimde 40 a alan bence olmaz.
tanıdık şirket varsa onunla anlaşın trendyol butik açın. yoksa ben dolap kullanıyorum ucuz mal çabuk gidiyor. etiket takın 15 liraya satarsınız rahat bir şekilde.

Evet üzerindeki baskının pek bir esprisi yok ama kumaşı iyi kalite imiş, bilene sorduk. Ama işte nerde nasıl satıcaz, sorun orda.

Pazarcılara toptan dökme olarak verebilirsiniz adet başı 5 - 10 TL arasında (veya malın tamamı 1000 TL, 2000TL gibi) veya kendiniz pazarda ya da işporta olarak satabilirsiniz fiyat konusunda fazla beklentiniz olmasın.

Ihtiyac sahiplerine hayir yapmak da bir secenek...

Sahininden’dende toplu olarak satarsınız, ama 40 lira biraz iddialı bir rakam.

Peep show
Lilyhammer
The terror

su devirdaiminde problem varsa ana eşanjörden ses geliyor olabilir. önce bir filtresini temizleyin. internette tonla video var. bir de bakın baklalım musluktan sıcak su kullanırken mi bu ses geliyor yoksa kaloriferleri ısıtırken mi?

Ses geldiği sırada musluklar kapalıydı petekler açıktı sadece. Bir de ekranda hata kodu vs. çıkmadı. Basınç düşünce falan hata kodu çıkıyordu oradan bakıyordum.

Ateşleme yapan kıvılcım çıkaran yer paslandıysa yanma odasında, gazı alıp geç ateşlediği için dediğiniz olabilir bir ihtimal. Ortama gaz geliyor ama yanma gaz biriktikten sonra oluyor

Bizde de arada sırada oluyordu. Öyle cok yuksek bi sesle degil ama korkutuyordu gene de. Baska bir arizadan dolayi servis geldiginde sormuştum. "Eğer surekli olmuyorsa ateşlemeye ilgili değildir. Hava akışıyla ilgilidir. Yeterli oksijen alamamistir o esnada" demisti. Normal oldugunu soylemisti. Gelen usta işinin ehli birine benziyordu ama cok ilgili biri değildi açıkçası. Bir ustaya sorun siz gene de. Ya da musteri hizmetlerini arayin. Ihmale gelmez.

dediğim gibi devirdaimde problem varsa ana eşanjörde suyun çok ısınmasından dolayı olmuş olabilir.

bu olurken kombinin üzerindeki termometre ve manometreyi takip edin yükseliyorlar mı?(sıcaklık ve basıncı gösteren saatler)

bence filtreyi temizleyin hepsinden önce basit ama önemli bir adım.

@drava filtreyi temizlemeyi deneyeceğim bir kaç video izledim yapılabilir görünüyor.

@Kirmizibavul bahsettiğim şekilde ani bir gaz boşalması / patlama gibi miydi ?

Normal patlama sesi gibi. Tupu acarsin da cakmak gec cakar gaz birden alevlenir ya onun gibi.

bizde de oluyor o olay ara sıra, gazı salıyor kombi ateşlemeye çalışıyor ateşleme biraz geç oluyor pat yapıyor yanıyor.

ateşleme kısmını servise bi kontrol ettirirseniz sorun çözülür.

javascriptde bir obje yaratirken key/value degeri verirsin, ornegin;

const birObje = {
isim: 'foo'
}

ama ayni zamanda koseli parantez kullanarak objenin key degerini dinamik olarak da verebilirsin.

let key = 'isim';
const birObje = {
[key]: 'foo'
}

bu verdiginiz ornekte de "e.target.name" ile donen deger olusturulan objenin key degeri. "e.target.value" ile donen deger ise olusturulan objenin o key degere denk gelen deger oluyor. bunu obje de react state icine atilmis burada.

ozetle "e.target.name" string olarak "elma" donerse, "e.target.value" string olarak "armut" donerse

{ elma : 'armut' }

diye bir obje yaratip, react state icine atilmis olur.

e.target.name'i farkli input alanlari icin kullanicakmis simdi oturdu cok tesekkurler!

yüksek lizin l-lysine 1000 mg gidilebilir arginin miktarını sınırlayacak. koriolus mantarı dahil edilmeli.

Çok uzun yıllar aynı dertten muzdariptim. Kenacort A kullanıyordum ve oldukça işe yarıyordu.