Ekşi Duyuru

(git: 705962)

çünkü iş az. sağlam çevre yoksa çok kazanılmaz anadolu'da.

cizre'de bi avukat tanidigim var 3-4 yildir piayasada ayda 6-8 bin arasi kazaniyor.

cesaret etme konusunda, şehir efsanesi mi bilmem ama genelde haplı falan oluyorlarmış diyorlar.

eğer bulabilirsen oku, cevapların burada: mehmet kartal - hayatım harbiden roman

öncelikle hırsızı girdiği evde öldürmeye kim cesaret eder? aksine sen evinde bir hırsız görsen korkudan sen kaçarsın ne öldürmesi. ha istisnalar var elbet. ben genel olanı söylüyorum. dolayısıyla korkmalarını gerektirecek pek bi durum yok. sana nasıl onların yaptığı şey çok garip geliyorsa, onlar için de bu iş çok normal. korkması gerekenin kendileri olmadığını biliyorlar.

eğer şebeke gibilerse çok organize çalışıyorlardır zaten. nereye ne zaman nasıl gireceklerni bilirler. hırsızlıktan başka gasp,darp vs gibi işleri de vardır. ara sıra tecavüz de ederler.

Parasızlık, yoksulluk, hatta belki de açlık psikolojisiyle.

evine giren hırsızın kolunu kırdığı için tazminat ödemek zorunda kalan tanıdığım var... kodumun yasalarının onları koruduğunu iyi bildiklerinden korkuları yok pek.

hayattan pek bi beklentileri oldugunu sanmiyorum. en fazla 3-5 ay yatar cikarim mantigi genel hakim olsa gerek. ayrica kolaydan para kazanmis olmanin keyfine de alisiyorlar. bu yuzden surekli hirsizlik yapiyorlar. adam 10 kere iceri girip cikiyor ama hirsizlik yapmaya devam ediyor.

mahone'nin dedigi gibi, kendileri acisindan pek korkulacak bir durum yok, munferit olarak cesaretli ev sahiplerine denk gelme olasiliklari da oldukca dusuk.

Valla bir tanıdığımın mahallesinde gündüz gözüyle mahalle esnaflarından birinin evine girmeye yeltenen hırsız olay sonucu 12 ay, esnaf amca ve karısı 13 ay hapis yemişlerdi. Adam hırsızın üstüne tabancayla şarjör boşalttı, karısı da peşinden pompalıyla ateş ediyordu. yaşlı olmaları hırsızı delik deşik edemeden sadece kıçından ve bacağından vurabilmeleriyle noktalandı.

adamlar alışık.

neden bu kadar şaşırdın avukatların memur olma isteğine. gelecek kaygısı nedir mi? sanırım üniversitedesin. ne meslek sahipleri var memur olmak için yanıp tutaşanlar. var mı memurluk gibisi.

sen pozitif biriysen, hedeflerin, hayallerin, kendini iyi yerler görme tutkun hayalin varsa bunların peşinden git elbette. bu gördüklerin senini illaki moralini bozacak. bozmaması mümkün değil. ama çok takılmamaya çalış. istediğin hayatı yaşamak için uğraş. memur olmak için uğraşacağına istediğin şeylerer sahip olam için uğraş. daha mutlu olursun.

Avrupanin gobegine in ucakla, arac kirala ve gez istedigin yeri.

work and travel a git. haziranda mezun olsan bile gidebiliyorsun. ben gittim öyle.

bütçen çok yüksek. hostellerde kalarak ve trenle seyahat ile avrupada makul ülkelerde 3 ay gezersin (ingiltere, norveç, avusturya gibi pahalı ülkelere uğramazsan) bence burdan wizz air ile budapeşteye in, ordan interrail ile bir tur planla.

work and travel dersen çalışmaktan gezmeye zaman kalmayacak, ancak iş bittiğinde geri kalan zamanda gezeceksin, ama zaten sen para ayırmışsın.

Wat +1

work and travel için öğrenci olmak gerekiyor ama ben öğrenci değilim demişsiniz.
bu durumda nasıl WAT yapacaksınız?

interrail bu durumda +1.
5000 6000 yaklaşık 2000 euro eder. eğer yaşınız 26nın üzerinde ise 22de10 gün 400küsür, 22de full ise 500 küsür euro. yazın gideceğiniz için yüksek sezon olacaktır ve bugünlerin fiyatına göre hosteller iki kat fiyat çeker. gideceğeniz rotayı önceden belirleyerek. 22de10günlük bir interrail bileti ile avrupa başkentleri dahil 22 günlük güzel bir gezi yapabilirsiniz.

daha bu işin yargıtay aşaması falan va üstelik en az 3-4 sene daha dışarda. e akıllı adamsao sürede zaten o kafa ile kendisine fake id üretir hayatına devam eder.

tutuksuz kalmak üzere serbest değil ki tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. yani suçsuz olduğunu karar verilmemiş. mahkeme sırasında tutuklu kalmasına gerek görmemiş hakim.

kızlar ayhh hoştt amınakoduum der kaçarlar. kızların erkek arkadaşı döver amerikalı'yı.

n'olur bilmiyorum da "bi dakka lütfen" ifadesinin "bitch please" şeklinde çevrildiğini görmek yarılmamam yetti :)

Yahu bu bildiğin Adnan Hoca. '80 yıllarda kolej gençliğini ana babasından kopartıp onların sırtından geçinen adam. Şimdi televizyon, kedicik vs. ile gündemde. Sınıf arkadaşlarımın nasıl sefil olduğunu gördüm. Manken gibi güzel kızdı bir tanesi, adamın kapatması oldu. Kızları bacı-motor şeklinde ayırıp bu ayrıma göre kullanan adamdır. Allah benden ve sevdiklerimden uzak tutsun.

biraz geçmişe bakmak gerekiyor bu hususta.

www.cezmikalorifer.com

Hocalar onu bunu bırakın nasıl giricez bu cemaate? kedicikleri nasıl sevicez?

ingilizcen varsa 5, yoksa 8. azimli olduğunu ve şansının yaver gittiğini varsayıyorum.

hukukla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim ama istanbul'da yaşamak için gerekli tutar konusunda insanlar çok çok fena sallıyor. hayattan beklentiniz nedir, yaşadığınız yerde havuzlu villa mı var veya sabah akşam para mı harcıyorsunuz bilmiyorum ama bahariye caddesi üzerinde tertemiz dayalı döşeli NEFİS bir daire 1500 lira.

evli ol, eşin çalışmasın, iki çocuğun olsun... buna rağmen 5000 lirayla şov yaparsın yahu.

ortalama hayat için 10 bin liraya ihtiyacın varsa hukukla falan uğraşma, direkt gidip öl bence.

imza: son zamanlarda "skecem bu istanbul'u, çok pahalı" deyip kırşehir'e yerleşme planları yapan bir öğrenci.

der meistera katiliyorum. senin alacagin 5bin civari paraya esinin alacagi 3bin lira civari para da eklenince istanbulda cok rahat bir sekilde, araban evin tatilin yurtdisi gezmelerin ve yurtici gezmelerinden kismayarak yasayabilirsin.

falafila + 1

Bu arada aslında tutar doğru. der meister'in dediği daireyi merak ettim, çünkü Bostancı-Fenerbahçe şeridinde kiralar 3+1 dairelerde 2500'ü aşmış vaziyette. Bu da demek oluyor ki herkesin "iyi bir ortalama hayat" kıstası farklı. Ömrüm boyunca kira vermeyeyim, evim olsun diyorsan, araba da alacaksan, üzerine çocuk yapıp bir de onu özel okulda okutacaksan (kendime acıdım valla, bu benim işte) 10000 yetmeyebiliyor. O zaman da kazandığın kadarına göre ayağını uzatıyorsun.

idealistler? paraya tercih ediyorlar dunya'ya katacaklarini.
bazilari da torpilli, yerim hazir diyor olabilirler yani :)

ne alaka lan akedemisyenlik kadar rahat meslek varmı aldıkları maaşda az buz değil,ayrıca ilgilenmek istedikleri konularla ilgileniyor,genç dimağlarla muhattap oluyorlar bence çog mantıklı.

sosyoloji, siyaset bilimi, arkeoloji, sanat tarihi genetik vb. bölümlerde iş olanaklarının sınırlı olması akademiye yönlendiriyor.
kimisi torpilli, kimisi idealist.
söyleki, sistemi değiştirmekte isteyen çok: örneğin, spor öğrencisi arkadaşım, akademiye gircem, sapık bilgisiz hocaları atacağım sistemden dediğini hatırlıyorum.
devlette kadro bulmak için, devlette okumuş olmak, öypli olmak, tanıdığı olmak vb. şart gibi.
sabancı, boun, odtu, koç amerika istiyor.
hatta bilgideki hocam bana, almanyada okuman işe yaramaz demişti aleni bir şekilde.

yani idealist olmak gerçekten lazım bu alan için.

devlete sırtını dayamak istese klasik memur olması daha mantıklı değil mi_

dışarıdan kolay görünen ama içeri girince, tezdi, yeterlilikti, savunmaydı, yayın koşulu, atama kriteri derken aslında "akedemisyenlik kadar rahat meslek varmı" önyargısını hiç birşekilde hak etmeyen bir meslek. parası da çok gibi görünse de, aslında aldığınız maaşın yarıdan fazlası, üds, ales, kitap (çoğunu yurt dışından getirmek zorunda kalıyorsunuz üstelik), fotokopi, çıktı vs ye harcarsınız. araştırma görevlileri devlete kapağı atmış olsa da sözleşmeleri yıllıktır ve her yıl yayın listesi sunarak sözleşmeerinin yenilenmesini hak ettiklerini (!) ispatlamak zorunda kalırlar. tabi bunun için de kongredir, sempozyumdur gezmek(!) (uçak bileti, kongre katılım ücreti, konaklama ücretini cepten ödedikten sonra, o parayla krallar gibi gezilir aslında ama), kaliteli dergilerden kabul almak için yırtınırsınız. o kaliteli dergilerin çoğu yabancı dilde yayın yapar ve sizin de en az bir yabancı dili o dilde yayın yapacak kadra iyi bilmeniz ya da çevirmene para ödemeniz gerekir. hatta bir çok insan sizin, öğretmenler gibi, yazın ve şubat tatilinde okulu kitleyip gittiğinizi sanır ama gel gör ki, siz azaltılan otobüs saatlerine, öğrenci olmadığı için kapatılan yemekhane ve kantine, hatta sürüm olmadığı için bozuluyor diye getirilmeyen bisküvilere rağmen sabah 9-akşam 5 okulu beklersiniz.

sonuçta bazıları gerçekten idealisttir, söylecek bi şeyleri vardır, bazıları da hasbel kader özenip işin içine girmiştir, artık bu yaştan sonra başka bir alternatif de kalmadığından sıkışmıştır.

Her sey para demek degil. Kendini o meslege o bilime adamak isteyen o sekilde mutlu olan insanlar var.

demek ki gerçekten istiyormuş.çok cesur,takdir ettim valla.

özgürlük böyle bir şey dostum. bazen bazı şeyler çok daha değerlidir.

kendin olabıldıkten sonra hıcbır zorlugu gozun görmez cunku

bence reklam amaçlıdır. zira o ameliyat yüzünden baya popüler oldu ne teklifler almıştır kim bilir. elbet zor yolu tercih etti de, pek inandırıcı gelmedi doğrusu. hepsini geç yaşadığım zorluklar diye kitap yazsa gene popüler akımdan dolayı parayı indirir yani.

Saat 16:55 suları. Çarşım kilitlenmiş, koğuşta uyuyorum. Yavaştan çarşıdan dönenlerin gürültüleri ile uykum dağılmaya başlıyor. Yan yatağımda yatan uzun dönem şişko eleman çarşıdan posta gazetesi almış, en ön sayfada bunun haberi. Bilmem neresinden et aldırıp penis yaptırmış. Tam yarım saat boyunca kesintisiz bunun muhabbeti dönüyor yanı başımda. Abi şöyle sikerdim, böyle gömerdim, niye böyle yapmış, olacak iş mi. Piç olan uykunun siniriyle önce elemanın elindeki gazeteyi alıp parçaladıktan sonra atlıyorum şişkonun üstüne ve saldırmaya başlıyorum. Ayırıyor çocuklar. Çıkarıyorlar bunu odadan. Dönüyorum yatağa, sarınıyorum yorganı. Tam gözümü kapatıyorum ki amına kodumun çirkin sesli koğuşçusu Kenan bağırıyor ''Beyleeer tabur içtimaaa, kamuflajlı''

Bu adamla ilgili hiç unutmayacağım bir anımdır. :)

reklam kokan hareketler bunlar.

helal olsun.
yalnız bu adamı dışlamayıp, destek çıkan o pastanenin sahibine de helal olsun.
reklam değil bence amacı reklam olsa çok farklı şeyler yapardı. hayatından memnun görünüyor.
büyük cesaret. herkesin kendi olamadığı bi dünyada yaşıyoruz.
cesareti için tebrik ediyorum burdan.

çünkü eşeğin aklına öyle bir karpuz kabuğu düştü.

her iki tarafın da kalemşörleri mantıken birşeyler anlatmaya çalışıyor ama olayın başı mantıksız ki.

tedxalsancak vs. yapıldı türkiye'de, konuşmacıların hepsi türktü haliyle. yeni yeni türkiye'ye açılıyor ted, şimdilik 3-4 adet yapıldı. youtube'da da var konuşmaların hepsi, misal semih saygıner falan müthişti geçen sene.

"Tedx turkey" diye aratirsan gelecek tedx'lere de ulasirsin. Aralikta itu'de olacak en yakin.

Peki bu organizasyona tabi olmadan ,kendi basına ünlü olan var mıdır ?

Haci sen bu unlu olma olayina niye taktin boyle? Turkiye'de boyle seyler icin babalar cocuklarini Acun'a veriyor. Ted'e cikip unlu olunmuyor. Siralama farkli biraz. Once bi is basaril unlu olman lazim. Yine yol Acun'u gosteriyor yani. Www.acunmedya.com

Dediğim salt ünlü olmak değil,örneğin iyi bir konusmacı olmak ve etkileyici hitaplarla etkili şeyler anlatabilmek

ben şimdi anladım seni. ama ün ise konu, ted'i geçeceksin. ted'e çıkanların %90'ı zaten alanlarında bayağı meşhurlar. sen ters taraftan ulaşmaya çalışıyorsun yani.

bir aralar bu adam vardı. belki hala duruyordur.
(bkz: Ahmet Şerif İzgören)
www.youtube.com

sayın başbakanımız recep tayyip erdoğan'ın konuşmalarını dinle.

bikafalar.com

yoktur. yokmuş gibi görünen de birşeylerden kaçıyordur, birşeylerin üzerini örtüyordur.

mümkün mü,olur mu öyle şey?
edit:sen niye hiç tik atmıyorsun bize?

Hepsi bir arada, salt değil hayat

Bence vardır da uzun süreli dertsiz değildir, kısa süreli dertsizdir.

bi insan kakasini rahatca yapabiliyosa, yuruyo, guluyo, calisiyo, seviyo, rahat nefes aliyo ve orasi burasi agrimiyosa, yakinlari da bu durumdaysa, gendine koftiden dertler yaratiyodur, sukursuzdur, suursuzdur, dombilidir...

vardır.psikonörolojik problemli insanlar etraflarında olup bitenleri anlamlandıramazlar.

Derdin tanimina gore degisir. Derdini sikeyim diye bosuna denmiyor, adam internet sayfasinin 3 saniyede acilmasini, ya da ogle yemegine neden mayOnez konulmadigini yemeginde neden baharat olmadigini filan dert edebiliyor.

Diger yandan, Hayattan Beklebtilerini dusuk tutan ve maslow piramidinin ilk 3 basamagi kendi emegi olmadan bir sekilde karsilanan insan da dertsizdir.

@n3tw0rk3r +1

@compadrito +1

@ rock n roll +1 evet hani tık?

yahu son sınıfsın zaten. git beyazıttan yardır eminönünde günlüğü 10 lira için çalışan 12-13 yaşında çocuklarla muhabbet et ne kadar yorulduklarını sor ne kadar sıkıldıklarını ve hayatlarını nasıl yaşamak istediklerini sor belki biraz moral bulursun.

he bunları diyorum diye sana nankör diyor değilim. eğitim sisteminin temeli zaten yanlış lisede saçma bir sınavla kafa bulandırılıyor. geliyorsun üniye bilimsel eğitim alayım diye burda da bi ton saçma konu müfredat piyasaya giriyorsun apayrı bir muhabbet. sistemin ihtiyacına göre şekilleniyorsun falan ama sistem içerisinde diğer kendine ve özüne yabancılaşanlar arasında en şanslı gruptasın yine de bunu görmek veya bunu anlaman için örneklere bakmak sıkıntını azaltacaktır.

Ders yoğunluğun hangi sınıfta bilemiyorum ama 15 ders bu kadar panik barındıracak bir durumu ifade etmiyor, ayrıca geçen yıl 17 adet dersi düzgünce çatır çatır vermiş arkadaşım var.

Sana verebileceğim en büyük öğüt asla ama asla finallere girmeden, doğrudan bütünlemeye kalma ve asla (iş ve möhuk dışında) iki derse kalırsam biri geçirir kesin deme. Amına koyarlar anlamazsın bile.

Bir de usulü geçtin mi bilmiyorum ama eğer geçmediysen ve dersine karslı giriyorsa bilmediğin soruyu sallama. Hadi illa ki sallayacaksın son soruya bırak, çünkü asistanlar salladığını anlarlarsa 7 puan vereceği sorulara 3-4 puan vermeye başlıyor ve kalıyorsun. Bildiğini yaz bilmediğine değinme kısaca. Zaten geçen-kalan öğrencilerdeki kafa karışıklığının sebebi budur.

depresyonda mısın sen?

bu lafı babama söylesem 'olur öyle' derdi.

şimdi hak verdim valla adama, olur öyle.

oluyo bize de arada.

mevsimdir, hava basınçlıdır, dolar düşüyordur.

Inan bana cok oluyor.hayatimin son bilmem kac yilini boyle dusunerek gecirdim.yatayim,uzanayim,uyuyayim..hata uyanmayayim..tam tersi gibi dusunen insanlara hayranim.nasi oluyor da ayni dunyayada yasayan bizler ayni tarz seylsrden farkli sekillerde etkileniyoruz.kiskaniyorum valla.

hissediyorum evet bende de var. sonbahar diyelim bahane hazır.

oluyor oluyor çok oluyor hemide.

bezmişlik , bıkmışlık...

boş duramam, dinleneyim diye yatarım 3 dakika sonra sıkılır bi işle uğraşmaya başlarım. en kötü duyuruya girerim :)

Mutlaka göz atarım o notlara, mutlaka

kötü örnek olmak istemem ama ben istek gelene kadar açmıyordum notları hocam.

çay kahve yapıp gerekirse gözlerimi yukarı bantlarım ama onları bir kere okurum. o yüzden 10 dklık iş üç saat sürüyor.

tv izlerim.

çalıştığın ortamı değişir mutlaka. mobilyaları değiştiremiyosan iyi bi temizlik yap, hiç bir dağınıklık olmasın. masanı sil güzelce. kendin de temiz ol. bu ne alaka yea diyebilirsin fakat ben de çok işe yarar:)

Sistem enkazi +1

Açık ve net, çalışmak istemiyosam çalışmam, çalışmadım, çalışmayacağım.

uluslarası inşaat firmalarına girebilirsin.benim çalıştığım şirketin avukatları her sözleşme ya da dava olaylarında dünyayı gezdiler diyebilirim.

George Clooney'nin bir filmi vardı. Bünyesinde çalıştığı holdingin farklı ülkelerdeki lokasyonlarında işten çıkarma yapan bir insan kaynakları departmanı yöneticisini oynuyordu yanılmıyorsam. O kadar çok geziyordu ki, bilmem kaç mil puanına ulaşabildiği için bir uçak seyahatinde şampanya falan patlatıyorlardı. Buradan yola çıkarak, çok uluslu bir şirkette, nokta atışı kısa zamanlı görevler için üst düzey yönetici olman lazım diye sallayayım.

o senin istedigini herkes istiyor. deliler gibi hem de.

ben yurt dışı satış mühendisiyim. şu ana kadar 97 farklı ülkeye gittim. ama hiç öyle "bir hafta new yowk, bir hafta londra gezmek" gibi olmuyor o iş. şöyle oluyor: gideceğin ülke ve şehri sen belirlemiyorsun. iş için gittiğin için de turistik gezi yapar gibi gezme fırsatı bulamıyorsun. işini yapıp dönüyorsun çünkü başka bir iş seni bekliyor. ayrıca öyle 1 hafta geçirmek yok, tatile mi gidiyorsun? iş bu arkadaşım, iş. bir süre kariyer için gezmek hoşuna gitse de, sonradan bu işten kaçmanın yollarını arıyorsun.

kısaca kafanda kurduğun gibi bir dünya yok.

SAP veya benzeri yazılımların danışmanlıklarını yapan firmalarda danışman olarak çalışarak biraz mümkün, fakat hukuku bırakmanız gerekebilir:)) Gittiğiniz yeri gezme tanıma fırsatı bulursunuz fakat londra beklerken bükreş, tahran filan da çıkabilir, ki türkiye merkezli firmadaysanız londra, new york olmaz..

dışişlerine girer ve yükselirseniz olur. adamlar bir hafta ankarada bir hafta cenevrede bir hafta londrada. tabi işin sıkıntısı şu tüm hayat böyle 35ten sonra gez babam gez. ağzın yamulur sövmekten demedi deme.

dışişlerine girer ve yükselirseniz olur. adamlar bir hafta ankarada bir hafta cenevrede bir hafta londrada. tabi işin sıkıntısı şu tüm hayat böyle 35ten sonra gez babam gez. ağzın yamulur sövmekten demedi deme.

okul bittikten sonra 1-2 sene bir cruise gemisinde çalışabilirsin. hem ingilizce öğrenirsin hem gezersin.

ya of işte skindirik bir hukuk firmasında dirsek çürüteceksin ve orada olduğuna da şükredeceksin her gün hatta çok mutlu olacaksın o işte çalıştığın için hava atacaksın neyin hayali bu...

küçükken öyle tabi de iş sahibi "seve seve" çıkıyorsun. keyiften çıkmıyoruz biz de.

@esmer, aynısını Ben yazacaktım. +1

işten eve gidesim gelmiyor benim de :)))

olum ben çok seviyorum lan. Yağmur yağsın, duvarlar ıslansın, kontrast azalsın şehirde. yamğur sesini dinleyelim, hele yağmur hırçınlaşsın, camları dövsün. Doğayı hissedelim tekrar.

keyfini çıkar o zaman, yarın birgün işe başladığında mecbur aşacaksın.
Not: benim yerime de bi çay-kahve bişey iç bari tv karşısında.

Üniversite öğrencisiyim.Okulda yoklamada yok öyle işte.

hayır bana hitaben değil ,genel olarak

Benzer şeyler düşünsem de bunun gibi sözler söyleyen insanlarla genelde dalga geçerim zira kitap kelimeleriyle konuşmaya kasıyorlarmış gibi gelir.

siz beni yanlış anlamısınız,ben hayatın kıymetini bildiren sözler arıyorum.

"beni oldurmeyen sey guclendirir" gibi bir soz vardi


"basamakta durmayin otomatik kapi carpar"

Sebepleri: para, güç, makam, güzellik. Bunların olması egoyu şişirmeye yeter. Her insanın egosu şahlanır zaten bence.

ünlü olmanın yolunu tam bilmiyorum ama bi yerlerini açarak, medya malzemesi olup da bundan primlenerek bi yerlere gelenler var. Demek ki bu yolla olunabilir, basiti söyledim. biraz görsellik açısından da göz doyurucu olunması gerekir bence.

Analiz yaptığımda karaktere göre değişkenlik gösterebilir aman bence güçle karşılaşıyorum, para var neticede.

Bu üçüne iyi yollardan da kötü yollardan da sahip olunur derdim.

Sana hangisi lazım???

ruh-i haletiyem de olur. "durumumun ruhu" demektir. zeitgeist gibi bir şey. :)

acun ılıcalınınkine hiç bakma

medya dunyasinda
omer ozguner
cengiz semercioglu
mesut yar
cetesi denen bi cete vardir ve bunlar birbirlerini tutarlar. ;)

bölüm ile yükselme arasinda ciddi bir korelasyon yok.

Şans. Acunun yaptigini yapacak bir ton adam var bu ülkede ama şans işte.

medya sektöründe okuduğun bölümle yükselmen arasında en ufak bir bağıntı yok.

reform eğitim üzerine yapılacak sözde, ama eğitimden başka her şeyle alakalı.

Ruşen Çakır 2012den bu yana, cemaat-akp işbirliği ve çatışmasını çok iyi analiz etmiş, okuyabilirsiniz. Akp iktidarının en başarılı oldukları şey, doğru dayanak bulup canlarının istediği gibi icraat geliştirmeleri. Tamamen güç paylaşımı.

bunu reform olarak görmeye çalışanlara acıyorum.

Cemaatin gücünü azaltmak istiyot. Cunku dershanelerden basarili olanlar suanda en iyi kurumlarda. Tehlikeyi geç farketti ama bakalim secimlerde gorecez boyunun olcusunu.

Cemaat ters köşe yapabilir

akp'nin yaptığı tek hayırlı iş olur bu memlekete.

cemaat merkez sağın eğitimli ve varlıklı kesimi. bu kesim oy ile kilo ile ağırlığınca hesaplayamazsın. ellerinde ki kamu gücü, basın gücü ile kitleleri yönlendirebilir. kaybeden elbette cemaat olmayacak, bir siyasi örgüt değil monarşik bir yapı. Bugün anlaşsalar bile el sıkışsalar da artık ilk zayıflayanın ayağına çelmeyi takar iki tarafta. İş ne reform ne de eğitim. Olan gencecik çocuklara oluyor ve emelleri için zerre umrumda olmayan bir hükümet mevcut.

Erdoğanın dışarıdan da bağı kesildiği için, kemik yapı oluşturmaya çalışıyor. İçerisinde ki erdoğanı devirecek tek güç cemaatti, ki cemaat de kalkıştı bu işe..

1-cemaatin gücünü azaltmak istiyor
2-klasik akp politikası bunu sağlıkda da yapmaya çalışıyor.Yani seçim zamanı şunu diyecek "eski iktidarlar döneminde şuna şu kadar para verip şu hizmeti alıyordunuz şimdi ben bedava yaptım" Ör: sağlık harcamaları,üniversitelerde harçların kalkması vs.

hem reform hem de bu ülkenin başına bela olan cemaatin etkisini azaltmak.
her türlü ülke karlı çıkacak bundan. kimse ağlamasın.

dostum her şey mitçilerin ifade vermeye çağrılmasıyla başladı. tayyip bu girişimi bizzat kendine yapılmış darbe olarak gördü. 1 2 yıldır zaten cemaatin kadrolarını tasfiye ediyor devletten. şimdi iş o kadroları yetiştiren kurumları kapatmaya. dersaneler cemaate adam yetiştiren kurumlar. eğitim kimsenin sikinde değil açıkcası.

bu bilgisayar yapımı bir video
bunlar hep vitaminsizlik

Odtü petrol doğal gaz mühendisliği okuyordum 3. sınıfta bıraktım. şimdi bahçeşehir üni. sinema-tv okuyorum 3.sınıftayım. sinema okumak için bıraktım. pişman değilim ama 1 sene daha sabretsem şuan nerde olurdum diye düşünmüyor değilim. 4 senedir çalışan biri olabilirdim. dubai'de katar'da falan olabilirdim şuan. para sıçıyor olabilirdim. :( pişmanmışım lan galiba. :( yok ya değilim. ama belki ilerde olabilirim. sonuçta ilerde ne olacağını bilmiyorum.

benim de merak ettiğim bir konu.
ben açık öğretime başvururken diplomamdaki mühür okunaklı değil diye noter tasdiği istemişlerdi.

bunların başvurduğu yerdeki görevlilere muhtemelen para filan veriyordur.

diş hekimi olmayan adamlar nasıl muayenehane açıyorsa öyle.

(bkz: suits) :) sorunun cevabı bu dizide

Japonyanin nasa sinda yillarca calisan sozde astronot vardi. Hatta turktu. Ben ona inanamamistim, adamin diplomasi bile yokmus

Çoğusu avukatların yanında çalışıyor ve bunun yaptıklarını ben de yaparım diyor, sistemdeki boşlukları görüp belgelerini falan uyduruyor ona göre. Adam ünlü olmasa belki de fark edilmeyecekti, avukatlardan daha iyi avukatlık yapmış ki ünlenmiş. Kısa bir süre önce sahte doktor vardı, yine aynı şekilde sahte diş hekimliği de çok yaygınmış. Aslında bu tür şeyleri yapmak çok da zor değil, sadece cesaret gerekiyor. Mesela şu anda çalıştığım orta ölçekli şirkete sadece diplomamı verdim ve hiç araştırmadılar bile.

Benim en çok şaşırdığım ise devlet hastanesinde doktorların yerine ameliyatlara hademelerin, odacıların girmesi olmuştu. Adam yaptığı ameliyatı ballandıra ballandıra anlatıyordu.

bence çoğunun ortak noktası -türkiye için- baba/aile parası

çevreme göre ben başarılıyım.

en önemli özellik bence önce şans sonra doğru zamanda doğru yerde olmak.

Bana göre 22 yasındayken basarı kıstası amcam dı.Nıye dersen adam 27 yasındayken izmir kemeraltında dukkan nı vardı fason dıkım atolyesı vardı bıton calısanı vardı evı arabası 2 cocugu metresı metresıne aldıgı evı yazlıgı vs.
25 yasıma geldıgımde 30 yasımda bı ev bı araba 2 cocuk sahıbı olursam kendımı basarılı olarak gorecektım
27 yasımdayım sımdı ıse benım ıcın basarı ege de öğretım gorevlısı olan ilkokul,ortaokul arkadasımın 35 ulke gezmıs olması,halen gezıyor olması ve butun masrafların unı tarafından karsılanıyor olması
yıne aynı sekılde ılkokul,ortaokul arkadasımın dısişleri bakanlığında diplomat olması bana göre basarılı insanlar bunlar
ben anca bir ev aldım sevgili yok çoçuk yok az başarılıyım gıbıme gelıyor ama hayalım tabııkı londra ya yerleşip yuksek yapıp orada yasamak anca öyle olursa basarılı oldugumu dusunecegım..

varlikli aile -> iyi okullar -> ailenin ve okulun kazandirdigi network ve kultur

en başarılı insan en mutlu insandır.

şans :)

bi kitap okudum, başarılı insanların farkları gibisinden, çok ilginç gelecek ama çoğu yerde, çoğu kültürde başarılı insanların arkasında yaşlarıyla ilgili bir şans var. nasıl bir şans olduğunu sallayarak örnekle anlatacağım.

mesela kanada hokey liginden örnek vermiş, seçim yaşı 12 diyelim. 12 yaşının aralık ayına kadar doğanlar kayıt yaptırabiliyormuş, yaş küçük olduğundan boyut farklılıkları olabiliyormuş ocak ayında doğanla aralık ayında doğan arasında.

bu sporda en kral, yıldız diye nitelendirilen elemanlar hep ocak şubat ve mart ayında doğanlar oluyormuş. adam inceleyince nedeninin aslında bu kadar ufak şeylerden beslendiğini anlamış.

siz bir insana ufak yaşta böyle bir şans verirseniz ve o kendini o ufak yaşta fark ettirirse, üzerine koya koya devam eder diyor. yani aslında başarılı insanların en büyük ve göz ardı edilemeyecek etkeni kendilerine ufak yaşlarda tanınmış fırsatlar gibi duruyor. kendinden küçük, tecrübesiz olanlarla büyümüş olması vs gibi ufak görünen ama kelebek etkisi yaratan şeyler hep. ve ben sadece 1 örnek versem de, bill gates, steve jobs gibi bir sürü insanda da bu yaş mevzusunu rasyonel örneklerle anlatıyor.

tabi bunlar işin şans kısmı. kendi fikrimi soracak olursanız sadece çalışkanlık derim.

çevreme, ticaret ortamına, aileme arkadaşlarıma baktığımda gördüğüm yegane başarı etkeni "üşenmemek, erinmemek" yani bu adamlar hiçbir şeye üşenmez, para kazanmak için ne gerekiyorsa kalkıp yaparlar. para kazanmayı bir başarı kıstası olarak görüyorum bu arada, mutluluk falan fasa fiso.

başarı için; girişkenlik, zeka, şu bu hepsi bu anahtar kelimenin arkasından gelir. üşenmeyeceksin. kendime baktığımda da gördüğüm şey bu ayrıca, üşenmediğim, erinmediğim her işte başarılı oldum.

şöyle bir örnek verirsem daha açıklayıcı olacak;

abimle arkadaşı havaalanında bir kargo mevzusu yaşıyor, abim bürokrat, arkadaşı daha baya nakiti olan zengin bir ticaret erbabı. abim hayatı boyunca her şeye üşenmiş, türkiye şartlarında ortalama ve güzel arasında hayat yaşayan bir adam. diğeri ise gayet güzel yaşıyor.

40-50kg lik kargoyu yanlarına almak için 200 lira para vermeleri lazım hava alanında, abim diyor ki "lan kim uğraşacak şimdi verelim 200 lira, götürsünler", arkadaşı ise "200 lira az para değil, 5 dakika yürüsek yurtiçi kargoya versek 50 liraya götürürler eve" abim üşeniyor, arkadaşı üşenmiyor. 10 dakikayı aşmadan hallediyor işlemi 40 liraya. ve kesinlikle cimri falan değil, son derece cömert bir adamdır.

sonra diyor ki "bak, 10 dakikada 160 lira para kazandık". abim de olaya şöyle bakıyor: "160 lira için 10 dakikalık keyfimizden olduk"

bu gibi küçük şeyler başarılı insanlar yaratıyor. abim devlet mermurluğu yapmaya, arkadaşı da para kazanmaya devam edecek bu kafayla.

ve ben her ne kadar aile varlığı, kökenlerdeki sosyal statü gibi şeyler önemli olsa da, insanın önünde kendi zevki ve iradesinden başka hiçbir neden görmüyorum başarılı olmaması için. uyanık ve çalışkan olmak en büyük başarıdır.

çok fazla dillendirmeden, kurmadan işlerine odaklanıyorlar nihayetinde de başarı geliyor

yersen.

Iste adamin capi bu kadar yani, yapacak bir sey yok.

ne fark eder ki, ha öyle demiş, ha böyle. yaptığı şey ayıp.
ama işte biz millet olarak aptal olduğumuz için kulaklarımıza dahi inanmayız da kendisine inanırız.

Koltuğu kurtarma derdinde. Bu adamı kurban edebilirler.

açıköğretimdi benim ki,okul ortamı olmadı.

ikinci öğretimdim. istediğim saatte yatıp istediğim saatte kalkmayı özledim en çok. alarm sesiyle değil de uykumu alınca uyanıyordum. 11-12-1, artık neyse..

kız arkadaşımın elinde şarapla gelip yenek yapmasını,sonra beraber yememizi özledim.

tabiki vizeye/finale 1 gece kala çalışmayı :)

hele 5 konu varsa ve sadece 2 sine çalıştıysan ve çıkan 3 sorudan 2si çalıştığın konuysa çok eğlenceli oluyo-du

her ay kapızladığım bir emekli maaşı kadar bursu özledim. hey gidi..

onun yerine çevre yapmaya bak.yüksek lisanslı olsan da çevren darsa avukatlık yapacaksan çok kazanamazsın.

avukat olursunuz ve oyle bi dava gelir ki onunuze, sadece o davadan alirsiniz bu parayi...

1 koydum 3 aldim gibi de bakmayin her yatirima...

ufkunuz genisleyecek... globallesmeye adim atacaksiniz. iuhf diplomasi, Kapikule gumruk kapisinin batisinda ne ise yariyor? Ya da Gurbulak'in dogusunda, Habur'un guneyinde?

anca türkiye'de işinize yarıcak bir alanda yaparsanız avantaj sağlar.
misal uluslararası hukuk vs konusunda normal avukatların üstlenemeyeceği bir davada faal olursanız.
yoksa ben avukat seçerken alakasız bir konuda master'ı var diye tercih etmem.

Uluslararasi hukuk konusunda az biraz okumuslugumuz olmasi sebebiyle diyebilirim ki avukatlik bi durum yoktur. Ya da hakim savci
Uluslararasi hukuk varligi bile hukuk fakultelerinde kiyasiya tartisilan, hukuk ogrencilerine bile 1 fonem verilen pek de sevilmeyen uvey evlattir. Cunku uluslararasi hukukta ustun hukuk sistemine imza kondugu icin hed hod deme gibi bir durum olmaz. Alan dardir. Kipirdayamazsin. Zaten kurallar isleyis teammul de ortadadir. Pek adi gibi havali degildir.

Hukuk fazlasiyla ulusal bi istir
Ihdas attik ordan burdan topladik nerese ulusal demeden once uygulamada cok baska olur.

Avukat olurum diyorsan zaten hic bulasma super bi cevre yapabilecegin mahalleye tasin insanlarla kaynas falan
Hakim savci olurum diyorsan zaten na boyle bi sinav var sen once o alttaki 20 dersi ver kursa yazil kastir sonra bakan torpili bul falan
Yok ben terki diyar eylerim sizin olsun bu ecis bucus ulke diyorsan, hocam cok yanlis gelmisin, iuhf kastirip okumusun 4. Sinifa gelmisin emegine yazik derim.

Yani en basiti minik dusunelim, derneklerle yillar suren cabalarla kadinlarin hak hazandigi bir frengistan var, hic talep olmadan hak kazanmis kadinlarin yasadigi bir anadolu var.
Kazananlar tikir tikir calisan bir sistemi oturtmus kaymak yer durumda, anadolu da kadin cinayetlerinin onune gecilmiyor ne siyaseti allasen?

Sen simdi gidip o frengistanda kadin haklari uzerine uzmanlasip yayinlar yazacaksin, sonra da gelip karisini gunduz gozune sokakta kitir kitir kesen adamin namus belasina dahil olacaksin.

Mantiksiz gereksiz meeaah degil elbette ama getiri goturu dengesinde gecer not almaz, hele ki oncelikli derdin para kazanmaksa.

Bu yollardan geçen hukukçu arkadaşlar varsa ya da şahit olan arkadaşlar varsa onlar yorum yazarsa daha çok makbule geçer :) @Sunset tabi çevre önemli yabancı ortamlarda da onu yapabilirim.Uluslararası işlerle uğrasan türklerle tanısıp tr deki işlerini almak gibi.. @neferkitty doğru bir teşhis n bende oyle düsünüyorum.@cecilla evet hukuk ulusal bir iştir ama dünya normlarında geçerli olan da bir hukuk vardır ..

maaşlı çalışmayı düşünüyorsan:

bence burada iyi bir büroya girmeye çalış, ielts toefl orada işe yarar. bir yıl stajını yaparsın o iyi büroda bu sırada eğer başarı gösterirsen, çalışmaların beğenilirse devam edersin. Bir süre sonra da büro seni böyle bir eğitime gönderebilir. Hem mezun olur olmaz para kazanmaya başlarsın hem de eğitimi de bedavaya getirebilirsin.

diye düşünüyorum.

"avukat olurum diyorsan hiç bulaşma" ne demek? bakma sen atıp tutanlara. avukatlık yapacaksan abd ya da ingiltere'deki masterla 1-0 önde olursun. örneğin ingiltere'de uluslarası ticaret üzerine master yaparsan burada uluslarası şirketlere ya da bürolara girmede çok işine yarar. hukuk fazlasıyla ulusal bir işmişmiş, uluslarası hukukta avukatlık bir durum yokmuşmuş. bilmeden etmeden atıp tutmak ne kolay.

Evet, kesinlikle değer. Tabi iyi bir okulda yapacaksınız.

Özel hukuk LL.M.'i yaparsanız, hukuk sistemlerinin farklılığı çok da önemli olmaz. Kamu yaparsanız daha az anlamlı olur yurt dışında yapmak.

dün sen alttan şu kadar dersim var uzar mı diye sorunca herhalde fazla gaz verdiler. belli ki çok çalışmayı sevmeyen bir insansın. yaptığın bu plan sadece bir hayal olarak kalabilir. fazla kişiye de bu hayallerinden bahsetmeni tavsiye etmem.

Avukatim, paran varsa kesinlikle yapmalisin, hatta paran yoksa ama kredi vs cekme sansin varsa gene yapmalisin. Abdde yapacagin masterin alani da onemli degil, orda bulunman yeter.
Yapmazsan; stajin bittiginde is ararken 20 yere cv gonderirsin, en fazla 2-3 tanesi geri doner. Digerleri cevap bile vermez. 5 para etmez adamlarin yaninda surunursun.
Yaparsan, en baba hukuk burolarinda calisirsin, hatta buraya gelmeden once bulursun isini. Ya da guzel bir sirkette ise baslar ve cok cabuk yukselirsin.
Arkadasim ruhsatini aldigi gibi abdye, burda is bile aramadi, gitti orda boktan bi okulda, hukuk ingilizcesi egitimi aldi, su an cok havali bir buroda bonuslarla beraber 6000 lira ustunde maasla calisiyo, buroda calisan 12-13 avukat var, hepsi abd veya ingilterede master yapmis. Master yapmayani gorusmeye bile cagirmazlar.
Ben ogrencilik donemimde kopek gibi calisip tecrube edindim, hayvan gibi ingilizce de biliyorum, alanimda da iyiyim ama aldigim maas 3000 lira.
Çevre edinmeyi falan bosver, masterini yap, guzel para kazanacagin buroda veya sirkette ise basla.. Network yapmak istiyorsan da, masterdan sonra cebindeki parayla kodamanlarin takildigi bir spor salonuna yazilirsin, networkun kralini yaparsin.
Bir de kendini avukatlikla sinirlama, sirkete avukat olarak girip mudur de olabilirsin.

Telefondan giriyorum, anlatim bozuklugu ve imla hatalrini gormezden gel.

yüksek lisans için türkiye'de şuan için pek aktif olmayan dalları seçmeni öneririm. zamanında çok tartıştığım bir hukukçu büyüğüm vardı kendisi bana enerji hukukunu önermişti mesela.çok fazla bilgim yok araştırmaya vaktim olmadı ama bu kyoto protokolü vs gibi şeylere türkiye'nin taraf olmasıyla bu alanda işlerin artacağını düşünüyordu.bunun dışında ben sadece yurtdışında masterın iş bulmana çok fazla etkisi olacağını düşünmüyorum. zira o tarz yerlere hala çevresi ve torpili olan özel okul mezunları senden önce girecek. bununla beraber sadece ingilizce seviyenin iyi düzeyde olması bile sana iyi bir iş bulmada yardımcı olabilir.mesela ticaret hukuku üstüne yoğunlaşırsan birde yabancı dilin varsa iyi bir büroda iş bulabilirsin.yalnız bu iş ne kadar senin kafanda kurduğun iş olur bilemem. örneğin 3 dil bilen bir arkadaşım avukatlık stajını yaparken bile normal bir avukattan iyi bir maaş alıyordu ama bütün gün çeviri yaptığından işinden hiç memnun değildi. lakin yurtdışnda okumak her şekilde sana deneyim katacaktır.

uzar.

kardeş 20 küsür ders verip bitiren insanlar tanıyorum geçen seneden. azıcık çalışırsan uzamaz. hukuk zor değil, gözünde büyütme bu kadar.

türkçeden de kıl payı kalmışsın gibi.

kredi sıkıntın yoksa tüm dersleri alıp uzatmamaya çalışcaksın. yani öyle hesaplamayla olmaz.

elinden geleni yap, gerisini siktir et.

geçen sene 25 ders verdim toplam 110 akts falan oluyo yani

adam ciddi ciddi yasa çıkaracak

tribe giriyolar.

ağır işsizler. adamların hiçbir vasfı yok. daha önce biri girisinde yazmıştı işte süleyman demirel mühendisti ecevit şair ruhluydu inönü çok iyi fizikiydi diye. lan beğenmediğin hülya avşar bile tenis oynuyor bi meşgalesi var. bunlarda kendilerini deşarj edecek hobileri yok böyle mala bağlıyolar arada.

başbakan denilen adamın diktatörlük yolunda ilerlemede ki aşamalarından biri sadece.
gündem değiştirme olayı artık rutine bağladı.sahip olduğun medyada neyin gündeminı değiştiriyorsun yahu.
hatta adam demokratik diktatör.bir şey söylüyor.bakanlar yasayı hazırlıyor ve yürürlüğe konuluyor.herşey devlet düzeni altında.
buna oy veren sıkmabaşlıda hay maşallah marmaraydan diyip içinde kocasıyla düğün fotoğrafını çektirmeye geliyor.

saçmalık,dava açsın,gitsin sonuna kadar.

rasyonel bir tercih olur.

Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine... diye gidiyor kanun, yani kasten yaralama kolu bacağı kopmasıyla falan sonuçlanmadıysa takibi şikayete bağlı bir suç. mağdur şikayetten vazgeçerse, dava sona erer.
ancak şöyle bir sorun var, adamlar para verelim demişler de bu dava yoluyla da zaten tazminat isteyebilir ya da anlaşmaya gidebilir, ortada böyle bir dava sonucu mahkeme kararı olmazsa, o adama o parayı verecek olmalarının hiç bir garantisi yok, adam sonradan paramı vermediler diye bir alacak davası açamaz yani. şikayetten vazgeçecekse önce parayı alsın.

edit: arkadaşlar haklı cihazı almasalarmış iyiymiş.

eğer henüz kesin hüküm verilmemişse ve uzlaşma yoluna giderlerse dava düşer. ancak bunun için şuçun takibinin şikayete bağlı olması gerekiyor. olayda da yağma suçu var gibi geldi bana ve yanlış hatırlamıyorsam şikayete bağlı değildi. yani şikayetçi değilim dese bile mahkeme dikkate almayabilir.

biri eleştirecem diye sıyırmış diğeri aman ne iyi adamım ben ülke de harika gidiyor diye.
tayyip oturup onlarla uğraşmıyor.genelde işine gelen sorulara veya iddialara cevap veriyor zaten.o adam tayyibe değil esas bize dert.

abi iktidar partisi saçma, muhalefet ondan da saçma. açık söyleyeyim osman pamukoğlu dışındakiler tıraş geliyor bana. hatırlarsınız en son yapılacakken dönülen ***büyük mv kıyağı***nı.

tayyip, vapurdan inenlere "Kadıköy vapurundan inen o kadınların kıyafetleri, ne o öyle! Karışmıyorum ama benim anlayışıma çok aykırı." dedi mi demedi mi?
Kendisi vapurdan inenleri dikizlemiyorsa vapurdan inen kadınların kıyafetlerini nerden biliyor? Bir de neden sadece kadın kıyafetlerine bakmış? erkeklerle ilgili bir şey dememiş.
Dolmabahçe'de oturup karı-kız kesen bir başbakan var.

japonya başbakanı var. çünkü japonlar yaptı. aslında tüp daldırma daldırma biçimi önemli bir işlem. nat geo'da da belgeseli var ya da cnn int e haber olabildi. başka bir ülkenin başbakanı falan varsa yannız goy goydur o.

istanbul dünyanın gözdesi. hükümet aleyhtarlığı ile gözleri iyice kararmışlar göremiyor lakin gerçekten büyük bir proje. böyle günlerde olsun, ihtilaf noktalarımızı kenara koyup birlik beraberlik manzarası sergileme basiretini gösteremiyoruz. keşke göstersek.
keşke sayın kılıçdaroğlu da olsaydı orada, sayın bahçeli de, diğer parti temsilcileri de...
düşmanlarımızı çatlatsaydık.

öncelikle londra ile pekin'in birbirine bağlandığı falan yok. zaten rusya üzerinden londra'dan pekin'e trenle gitmek mümkün.
www.raildude.com

japonlar işi yaptıkları için diğer adamlarda yancı. proje istanbul için önemli ama dünya için tırt. ingiltere-fransa arasında manş tüneli varken kim 1.5km lik tünele uluslararası öneme sahip diyebiliyor anlayamıyorum.

her türlü çekersin filmini ama efekt falan bekleme o kaliteye bence...

efekt ekleyen program olarak da adobe after effects

adobe premier kullanmıştım ben ama kaliteli ses yoksa iyi bir filmi unut. ses işini çözmeden film çekmenin amacı yok. ha diyorsan ki görüntüden ses almayacam. konuşma yok. sadece görüntü çekecem üstüne dayayacam müziği o ayrı. ama ses önemli. ses işin bel kemiği. bu arada ses önemli demiş miydim?

iphone 5 ile de çekilir niye çekilmesin de, hiçbir şey bilmediğiniz izlenimine kapıldım. Tekniği düşünmeden önce hikayenizi bulun, senaryonuzu yazın derim.

"Filmlere efekt ekleyen programlar" ?!?!? Filmin kurgusunu yapmak için Adobe Premiere, Edius, Sony Vegas gibi programlara bakabilirsiniz veya Mac kullanıyorsanız Final Cut.

Efektten kastınız ne bilmiyorum ve şu cümleyi yazan birinin(hiçbir fikri olmayan anlamında diyorum) bu programı kullanabilmesi-mantığı anlaması baya vakit alır fakat Adobe After Effects.

godsparticle +1000
iyi bir filmi belirleyen en önemli şeylerden biri ses. Işık ve renk kullanımı(kamera ne olursa olsun) da çok önemli bence. Ama ses için Rode Ntg2 yanında kayıt için Zoom H4N ses kayıt cihazı kiraladınız diyelim, madem öyle kameraya da yatırım yapın bi Dslr bulun-kiralayın derim.

edit:
iphone 4s ile çekilmiş bir kısa: vimeo.com

Eğer tek başına hiç bilginiz yokken, sıfırdan bir koltuk takımını üretebilecek beceri ve sabıra ve en önemlisi ekipmanları bulacak bütçeye veya çevreye sahip değilseniz sıfırdan bir kısa film de çekemezsiniz.

Koltuk takımı üretmeyi, ev yapımı motorsiklet olarak da düşünebilirsiniz, hatta klasik araba da. zorluk düzeyi kafanızdaki "iyi bir film"e yakınlığı ölçebilir.

Ha yok, bugüne kadar en fazla ev ekonomisi dersinde kontrplak kestiydim o yarım kaldı derseniz, bu entry'den 5 yıl sonra "ben bi ara kısa film çekecektim dayıoğlu" diye anlatırsınız en fazla.

burger ve steakleri harika

her ortadogu olayinda bu ulke ciktiginda ben ister istemez sınır komsularimizdan biri diye nitelendiriyorum amerikayi.

bu arada amerika dunyanin abisi o yuzden hem ortadoguda, hem uzakdoguda, hem afrikada her yerde bunlar

vallahi bu zihniyetten ben yoruldum arkadaş. bireysel algılama sen de tüm böyle diyenlere gelsin; bir kere geliyoruz dünyaya güzel bulduğumuzu yeriz, giyeriz, izleriz taklit ederiz. amma kasılıyorsunuz ya. güçlüler işte herkes de beğeniyor ye iç yaşa. on kişi amerikayı boykot edip hayatımızdan her şeyi silsek bi halt olacak sanki. bi ara da starbucks ne dert oldu herkese, vay neden bir kahveye x lira, yapsınlar da içmeyelim oradan. mocha diye gelen aynı buzlu kahve diye gelen aynı ne söylesen aynı ürün geliyor. ciddiyetsiz herkes çünkü, çeşitlilik değil kazık ön planda. daha sayayım mı bilemiyorum.

çevrene şimdi bir bak, kaç tane amerikan malı kaç tane türk malı göreceksin ?

img.gawkerassets.com

işte bunlar hep holivuud

@facebook çevredeki hemen hemen her şey çin malı :b

insanları kontrol etmesini, uyutmasını iyi biliyorlar hacı. bir örneği de başımızdaki işte fedailerini uyutuyor işine bakıyor B) "onları örnek alıyoruz" derken tam anlayamadım hocam. hayat tarzı olarak mı başka bir şekilde mi?

Mind Manipulation
Media Manipulation
Political Manipulation
Economical Manipulation

Bu konuların anlattığı herşeyi yaparak.

Amerika sosyal darvinizm temelleri üzerine kurulmuş, doğal seleksiyon ile kafası çalışmayanları ve güçsüzleri toplum katmanlarından elemiş bir ulustur. Şu anda koloni dönemiyle aynı vahşi yapı yok gibi dursa da, yönetim katmanları, yani Amerika'nın dümenini elinde tutanlar, yüksek oranda bu hanedanlıkları sürdüren insanlardır.

237 yıldır, başarının, çok çalışmanın ve en önemlisi kurnazlıgın desteklendiği bir toplumun, diğerlerine egemen olması çok doğal bence.

Rekabete açıklıkları,temel farkları millet olmayışları da onları farklı kılmış bunca zaman. Amerika iyi bir fikir.

hayattan ne beklediğinizle alakalı bu durum. fikirlerinizin uyuştuğu insanlarla yaşamak her açıdan daha olumlu. herkes özel, herkes bir tane. yıllar boyunca ineklik yapmış biri olarak ben de başlıktaki kafileye dahilim. bir süre sonra alışıyorsunuz artık, hoş gelmeye başlıyor. bazen kasıyor, çok kasıyor bu durum falan sonra biraz alkolle geçiştiriyorsunuz. sabah yeniden afillisiniz. şarkıda dediği gibi; yalnızlık paylaşılamıyor ya da paylaşacak birine denk gelemiyorsunuz maalesef.

bu mu yani çözüm?

1. aşırı sosyalim
2. internetten gelenlere korkmuyorum
3. iddia ediyorum en çok benim mesaj kutum doluyordur
4. kitap okuyorum oldukça para kazanıyorum uğraşım çok

etrafım çok kalabalık lakin yalnızım. yalnızlık farklı birşey dostum

öf bir de etrafım çok kalabalık ama ben yalnızım diyen tipler var, peki etrafında kimse olmayan da ya da çok az olan kişiler ne peki bu durumda? yalnızlığın karizmatik gösterilmeye çalışılmasından nemalanmaya gerek yok bence.

yanlız kızın konuşma şekli iğrenç ötesi. o nası itici bir ses tonudur yarabbim. evlerden ırak

bildiğin iğrenç yaw. hani hiç abartmıyorum ben yerin dibine girdim.

vacayna değil anüs doğumlu bunlar

kız için => aile hekimi oradan psikiyatri. durum vahim, evlerden ırak, hatta evlerden kuzey ırak.

benim için => kulağım akordu ayarı bilmem nesi kaydı. oturup vivaldi bach falan dinlicem ki yerine gelsin.

kız troll.

bu listeye gore bizimkiler digerlerine gore asgari ucret aliyorlar
yemek+yol+ssk

İlgili personelden keserler. Git hata olduğunu söyle farkı çeksinler kartından.

siz elinizde satış işlemine ait kart slibi/ fatura fiş vb ile mağazaya başvurun. kartınızdan çekilen tutarı gösteren ekstre, hesap hareketi vb. ni de mutlaka yanınızda götürün. bildiğim kadarıla, mağaza, ilgili banka ile imzaladığı üye işyeri sözleşmesine göre bu hatasını düzeltmekle yükümlüdür. onlar banka ile irtibata geçerek bunu düzelteceklerdir. bu arada bu dürüstlüğünüz için ilgili mağazadan küçük bir ikram talep etmeyi de unutmayın:)

mağaza farkı bir şekilde tahsil edemez. sizin gitmeniz lazım.

Dürüst olduğunuz için ikram talep edin:) ne demek yahu.

Mağaza o parayi zaten çalışandan tahsil edecek en kötü.
Kisaca mağazaya iyilik yapmış olmuyorsunuz çalışana yapmış oluyorsunuz.

Kisaca dürüstlüğünüz karakteriniz sebebiyle olsun ücrete tabii değil

tam ücretini hakkını vermeden o ürünü kullanmanın içinize nasıl sinebilme ihtimali oluyor da gelip soruyorsunuz. gidip yanlışlık yapıldığını söyleyeceksiniz. ne ikram ne de başka bir şey talep etmek gibi bir saçmalık da yapmayın.

haksız kazanç ya da farketmiş olmanıza rağmen parayı ödememeniz bence korkunç bir şey. bu şekilde kar ettiğini düşününlerden bedeli elbet bir şekilde çıkar. yazık

Çok tat verecek biraz ucu açık,
Kendi adıma ben meyve yemeyi severim yemek yemem meyve yerim kiloda yapmaz.
Birde bir geyik vardı sanırım kereviz içindi yerken harcanan kalori kerevizdekinden fazla imiş yerken kilo veriyormuşsun falan gibi ama kereviz pek tat vermez.

az tuzlu ve yağsız patlamış mısır
meyve
çeşit çeşit salata

kabukları soyulmuş, ortadan ikiye kesilmiş, tuzlanmış hıyar! : )

yağsız yoğurdun içine diyabetik reçel karıştırmak. (çilek favorim)

pizzayı, fırından alacağın tam buğday ekmeği hamuruyla yapmak.

mantarların sapını çıkar,fırına diz.o böyle suyunu bırakıp sonra çekecek.suyunu çektiği zaman,fırından çıkarıp,kaşar rendesi ekleyip tekrar fırına ver.çok güzel olur,hatta saplarını da koy.onu da ye.mantarın kilo vermeye faydası da oluyormuş.

hatta kilo aldırmayacağı gibi verdiren bi yemek olsa. ama maalesef yok böyle bişey.

Elena Karaindrou - The Weaping Meadow

boards of canada hemen her albümü
carbon based lifeforms, tüm parçaları

paran varsa hazir xboxone cikacak xbox 360+kinect ve your shape fitness evolved tavsiye ederim. yoksa da azar azar aerobik hareket yapmani oneririm, youtubeda var aletsiz egzersizler.

Siz su anda sismanlama surecine girmis durumdasiniz zaten.

Porsiyonlari ve toplam yediginiz miktari %30 azaltin. Her gun 1 saat yuruyun.
Simdi bunlari yapmazsaniz, ileride seker hastasi olma ihtimaliniz de var.

Kullanıcı adınıza bakarak hukuk okuduğunuzu varsayıyor ve ikinci lisans olarak siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler diyorum.

Sadece hazırlık eğitimi almak için soruyosanız ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent gibi hazırlık eğitimi konusunda kendini kanıtlamış okullara yönelin.

burslu giren ogrencileri hazirligi kendileri vermek yerine amerika'ya yollayan okullar vardi onlari bir arastirin.. hala var mi ya da kac binde olmak lazim onlari bilmiyorum tabi. cok cok daha iyi olur sizin icin

Hukuk okuyup sayısalda 30000 e girebiliyorsanız helal valla size. Biraz zorlasanız tıp a da girersiniz siz. Bence bırakın ingilizce eğitimini. Tıp okuyun havanız olur :)

TR içinde faaliyet gösteren 10 adet israil adına çalışan iranlı ajanı İrana Açık etti diyorlar.

Cemaate gelince ABD ve İsrailin amaçları adına çalışan bir grup olduğu tam manasıyla açığa çıktı zira ABD ve israil medyası saldırmadan az evvel önce cemaatin gazeteleri hakan fidana yönelik saldırı yapıyorlardı.

hangi gazete?

ingilizce çıkardıkları bir gazete, fakat şu an adı aklımda değil maalesef, SS vardı bulursam atarım

" Hakan Fidan, Türkiye'nin çıkarlarını zaman zaman 'ABD'nin çıkarları'nın aksine yönelmesine neden olan bölgesel güvenlik stratejisinin en önemli mimarlarından biri olarak öne çıktı." kaynak; www.radikal.com.tr

ortadoğu ile ilgili geçen her yazıda, abd yazan yerde israil de yazıyormuş gibi okunmalı. davutoğlu ve fidan ikilisi türkiye'nin dış politikasında açıkca özerklik talep ediyor. davutoğlun'dan sıkça şu sözü duyarız; " bölgemizde ortaya çıkan her türlü durum ve olayda türkiye olmadan hiç birşey yapılmasına izin vermeyeceğiz. " kısacası dış politikası abd ve israil eksenli şekillenen, pasif bir pozisyondan daha aktif ve replikleri olan bir pozisyona geçme isteğindeyiz. " türkiyenin çıkarlarını abd ( israil ) çıkarlarının önünde gören " cümlesi aslında herşeyi net olarak anlatıyor.

israil, hakan fidan üzerinden başbakana, türk dış politikalarına ve amerika'ya ( iran ile yapılan görüşmeler ve yumuşama süreci ) mesaj veriyor.

cemaat'e gelince ise, " iktidarla zıtlaşmama " doktrini üzerine faaliyet sürdüren bir yapı. küresel sermayede israil ve cemaat sermayesinin arasındaki ilişki bu durumu açıklar. cemaat her zaman güçlünün yanında olmuştur.

todays zaman

hocam cemaat kendi yandaş savcıları sayesinde kck davasında hakan fidan'ı soruşturma kapsamına alınca tayyip cemaatin çevirdiği dolapların farkına vardı. ömer çelik'İ meb'İn başına getirdi. cemaatin parsayı topladığı yerlerden adamları temizledi. adamlar ayrı sendika kurdular cemaat adına. İçişleri bakanlığında düzenlemelere gitti. pek çok emniyet yetkilisinin yeri değişti.

tayyip hakan fidan için özel yasa çıkarttı. başbakandan izin alınarak soruşturulabilecek...
dikkat ederseniz cemaat hakan fidan yasasına kadar pkk aleyhine haber yapmazken bir anda yasadan sonra pkk'nın eylemlerini manşetlere çekmeye başladı...

ben de hic bok gibi parasi olup da bok gibi parasi olmadan once evlendigi esini aldatmayan adam gormedim. zaten zengin babadan cikan zengin picler de cirkin kiza sumugunu atmaz. bu isler boyle. bizim cins aglayacagina gercekleri kabul edip para yapmaya baksa daha verimli olurdu tabii.

sen onu bunu boşver de, asıl şu benim kafamı kurcalıyor. 1-2-3-4-5 diye zenginliği sınıflandırsak, 1 birim zengin olan kız 2 birimlik erkekle, 2lik 3lük ile, 3 lük 4 lük ile, 4 lük de 5 lik ile evleniyor. 5 birim zengin olan kızlar napıyor ki? valla bak noluyor onlara?

Konuyu cidden anlamak istiyorsanız kısa bir cevap mümkün değil dostum. O yüzden,
Bkz: toplumsal cinsiyet, toplumun cinsiyetlere yüklediği roller, ataerklik, feminizm, reklamcılık ve cinsiyet.
Ayrıca bir de belgesel bkz: the centry of the self (ismi bu olsa gerek)

gayet normal bi merak.. demek ki kafaları çalışıyor.

ne demek istemiş anlamadım lan.

hakli tabi ki.
en guzel ornegi icin oyuncu tayfasina bak, parayi bulunca yaptiklari ilk is kariyi bosamak.
tabi kusura bakmasinlar da bunlarin cogu karaktersiz insanlar kanimca.
o yuzden hepsi de boyle degil tabi ki. karakterli insanlar da var. onlar zaten kendini belli ediyo.

bu entry yi değil de evlilik hakkında kendi fikrimi söyleyim.benim aşkımın devlet tarafından onaylanmasına ihtiyacım yok.

Katılmıyorum. Aşıksa evlenir. Ama aşk dalgalı kur gibidir. Bugün var yarın yok.

valla benim anladığım parasızken evlendiği kadınla sadece başkasını bulamadığından evlenmiş heralde. öyleyse haklı. başkasını bulamadım diye o bulduğun biriyle evlenmicen.

Gecmis olsun, dis agrisi kotudur bayagi.

Soru sormazsan duyurun silinecek bu arada

karanfil çiğneyebilirsin,iyi gelir.

karanfil yoksa ve yakında nöbetçi eczane varsa, dişinol diye bir ilaç var, doğal. sadece ağrıyı gidermek için. ciddi bir sorun varsa zarar verebilir mi bilmiyorum, eczacıya sorun isterseniz.

geçmiş olsun,

yara&iltihap varsa muhtemelen önce antibiyotik kullanman gerekecek tedaviden önce. doktor değilim ama tecrübelerime dayanarak amoklavin(antibiyotik)+apranax(ağrı kesici) oldukça etkili olur. daha sonra tedavi için mutlaka dişçiye gidin ne kadar geç kalınırsa o kadar kötü olur.. tabi hapları kullanmadan önce dişçiye bi görünmeniz en iyisi.