Ekşi Duyuru

Değişir neden değişmesin ki.
Ben de 17-18 yaşlarımda Fenerbahçe'den Beşiktaş'a geçmiştim aynı sebeplerden ötürü.
Zaten küçükken de rüşvet karşılığı takım tuttururlarmış, sonradan hak yolunu buldum yani.

mainstreamci olmuşsun. geçmiş olsun.

takım dediğin zımbırtıdan çocukluk ve ergenlik zamanlarda zevk alır aidiyet hissedersin. bu tam fanatiklikten el ayak çekme yaşı. bu saatten sonra takım destekleyen adam olmaz bi de takım değiştireceğim diyosun ya. püh

taraftar grubunun duruşuyla ilgili olabilir mi? geçen gün maçta baya muhalif tezahüratlar olmuş diye duydum. Gezi'den sonra da beşiktaşlı olduğunu söyleyen bir sürü insan oldu.

millet 30 yaşından sonra cinsiyet değiştiriyor takım niye değiştirilmesin?

şimdi o başarılı diyedir. gs lilerin çoğu böyledir. uefa zamanında çocukluğunu geçirenler hep gs li oldu. o yüzden gs biraz kötü gidince türkiye'de 3 tane gs'li kalıyor.

ben de 28den sonra beşiktaşlı oldum fenerden döndüm. hem de şimdi göre fanatğin de fanatiğiyim. yani kimseden zevk alıyorsan onu tut bence toplum baskısından çekinme. gel maçlarda tezahürat filan yap güzel şeyler bunlar.

Çoğumuz daha küçücükken babamız hangi takımlıysa o takıma sempati duyarak takım tutmaya başladığımız için değiştirilebilir bence sonradan.

nasıl istiyorsan öyle yap, kendin bilirsin, direkt seni ilgilendiren bir konu. yakın arkadaşım olsan biraz dalga geçer sonra bırakırdım büyük ihtimalle.

3 kere takım değiştiren gördüm. fanatiklik zaten salaklık başka bir şey değil.

Ben önceden takımsızdım. Bi klübe spor yapmaya gide gide sempatim arttı ve galiba ben de artık takım tutuyorum. Olur böyle şeyler

Beşiktaşlılık çok güzel gelsenize

(bkz: plague inc)

@fucking machine in my head, ya o oyunu ben anlamadım galiba.
benim tek yaptığım bütün dünya nüfusuna hastalık bulaşana kadar hiçbi semptom göstermemek, herkes hasta olunca da birden saldırmak. pek stratejilik bi olayı yok gibi geldi bana. erken semptom verirsem bi şekilde tedavi buluyolar ya da giremediğim yerler oluyo.

en son oynadığımda oyun epey genişlemişti diye hatırlıyorum. başlığında takipçisiyim strateji sever olarak.

ups al kafan rahat olsun bence.

ben de sevemedim, nispeten borderlands serisi daha zevkli geldi bana..

yanlış bilmiyorsam, MR gibi tetkik sonuçları bakanlığın değil hastanenin bilgi işlem sisteminde kayıtlı oluyor, o yüzden göremez.

e-nabız'a bir bak. sistemde varsa mr görüntün ayarlardan muayene olduğun hekim bilgilerime ulaşsın gibi bir seçenek olması lazım, onu seçersen görebilir. fakat görüntü muhtemelen yoktur e-nabız'da o yüzden çektirdiğin hastaneden cd ile isteyebilirsin. başka türlü ulaşamaz başka hastanedeki doktorlar.

bence glenn.

Eugene gibi geliyor bana. Zaten yolculuğa çıkmadan önce Rick e nasıl mermi yapacaklarının planlarını vermişti, bir nevi altyapısı yapıldı gibi.

Sürpriz de olabilir tabi :)

Benim bildiğim kadarıyla çizgi romanında kimin öldüğü söyleniyo. Hatta internette ingilizce olarak arayınca kimin öldüğünü öğrenmiştim. Spoiler olmasın diye buraya yazmıyorum, isteyen aratıp öğrenebilir ya da mesaj atabilir bana

@azeriturku evet, ama başka bi iri adayın da bi kaç bölüm önce daha başka bi iri karakterin yerinde ölmüş olması gerekiyomuş ona bakarsan. çizgi romanı pek takip etmiyolar yani.

kondüsyon sıkıntısı olabilir mi? sezon başı kampını kaç hafta yapıyorsun?

@cekilmis gayfe değil, 2 kondisyon tipi de full. delirten de o zaten beni. görünürde hiçbi sıkıntı yok, ama maç kazanılmıyo.

belkide problem sık rotasyondur ? sabit bir kadron olsun arada ufak rotasyonlar yaparsın formu düşen oyuncuları değiştirirsin vs çok taktik kullanmak da bence mantıklı değil bi yarım sezon benim dediğimi dene sonuç alırsın, inanıyorum

R1 üçgen demeye gelmiştim, değilmiş :(

L1 üçgen
aşırtma da L1 kare
plase R1 kare (R2 kare olacak)

L1+ücgen diye hatırlıyorum.

Aa l1di la cidden

yahu sadece ücgen. o kadar. ne r1 i ne L2si. ücgene bas atamak istediğin yön oku o kadar.

@cekilmis gayfe plase r2 kare

o tür şeyler peste hep l1 ile yapılır. mantığa göre hızlı koşarken yerden ara pası atılamaz çünkü r1 hızlı koşma tuşu.

niceguy evet R2 kare haklısın :)

hdmi kullan ya da scart üzerinden cambazlık yap.

hdmi bağlı zaten.

hdmi sesi de taşır, kablo takılıyken ses aygıtlarından hd audio olanı varsayılan aygıt yaparsan kablo takılıyken ses tv'den gelecektir.

onları kurcaladım zaten de olmadı. belki başka bi gizmosu vardır dedim.

Windowsta (hdmyi bagladiktan sonra) desktopta sag tikla

Karsina goruntuyu ve sesi hangi ekrandan almak istedigine goturen bir ust secenek olacak

Sağ alttaki ses simgesinin üzerine sağ tıklayı "kayıttan yürüme aygıtları" nı açın, sesin nereden yürütülmesini istiyorsanız seçin.

hepsini yaptım olmadı, ilk posta ekledim. vazgeçtim zaten.

Varsa tv üzerindeki hdmi girişini değiştirerek deneyin

google mapste street wiewden baktınız mı

Jin Roh: The Wolf Brigade - Jin-Rô

Demir Ökçe - Jack London

valla dün izledim bu serinin iki filmini, açlık oyunları çakması gibi gelmişti konusunu falan okuyunca ama izleyince fikrim değişti. muhtemelen kitapları daha iyidir gerçi: divergent ve devamı olan insurgent. sonunda güzel şeyler oluyor gibi ikinci filmde ama 2016'da devam filmi geliyor bakalım acayip şeyler oluyormuş galiba.

The dreamers

V'yi düşünebilirsiniz ziyaretçiler diye yayınlanmıştı. Yeni çekimi değil de eski çekim olan dizi direkt aradığınız şey.

sonu iyi biten -yanlış hatırlamıyorsam- nisan devrimi filmi var.

onun dışında çanlar kimin için çalıyor yüksek miktarda direniş içerir :)

v for vendetta.

www.youtube.com

videoyu istediğin zamanda durdurup videoya sağ tıklarsan zaman kodlu url kopyala gibi bir seçenek var.

asus n14u veya zyxel 3312 miydi neydi indirime girmiş ona bi bakın

www.asus.com

bunu 100 liraya almıştım, 150 lira olmuş şimdi, yuh! ama güzel alet, torrent indiriyorsan çok işe yarıyor.

Dün şunu aldım Bimeks'ten, çok basit kurulumu, 10 dakikada kurdum.
80 lira.

www.vatanbilgisayar.com

trendyol'da vardı Ziya'nin kampanyası. bir araştır istersen. Bu tarz ayakkabıları var. İlla trendyol olmasına gerek yok. Ziya diye araştır yine 100'ün altına alırsın en kötü.

pielsa'yı tavsiye ederim. katalan bir şirket istanbul'a kadar gönderir ama gümrüğe takılır mı bilmiyorum. ben en son berlin'e gittiğimde üç çift getirmiştim. ebay'da timberland çok uygun fiyata gidiyor, herhalde almanya'da pek satılmıyor, ben uzun zamandır ebay'dan aldığım timberland'leri da giyiyorum arada.

Şu an Rusya uzayda sıfır değil. Diğer soruları bilmiyorum.

Sscb, sovyet sosyalist cumhuriyeti degil, sovyet sosyalist cumhuriyetler BIRLIGI, dikkatinizi cekerim.

sscb birliğin ismi. rusya sovyet sosyalist cumhuriyeti, azerbaycan sovyet sosyalist cumhuriyeti gibi ülkelerin kurduğu federasyon.

haydar aliyev zaten sscb nin en kilit 10 adamından biriydi, bakanlar kurulu başkan yardımcısıydı. dolayısı ile mümkün.

uzaya giden herkes(abd'deki astronotlar da) kazakistandaki ruslara ait baykonur uzay üssünden gidiyor. şu an iss'de(uluslararası uzay istasyonu) bulunan 6 astronottan 3'ü rus ki genel oran hep bu şekilde ruslar iss'deki en baskın ülke. rusya'nın içindeki yakutistan falan özerk cumhuriyet iç işlerinde bağımsız dış işlerinde bağımlı.

sscb dağılmasa aliyev başkan olacaktı.devletlerin hepsi uydu devletti, her devletin başkanınolsa da genel başkan yönetiyordu.
sacbnin dağılmasıda rusya beyaz rusya ve ukrayna başkanlarının biz sacb'yi terkediyoruz denesiyle oldu

özerklik falan hak getire. sovyetlerde stalin den kalan mirasta. bırak sovyet içi özerk devletleri. sovyet dışındaki devletler %50 oy alan partilerin başkanları dahi o tayfanın emirlerine göre şekilleniyordu. bu konuda komiterni iyi araştırmalısın. bugünün birleşmiş milletlerinin sovyet versiyonu. bm de ne karar çıkarsa onun etki alanındaki devlet öyle şekilleniyor gibi.

teorik açıdan herkes olabilir. lakin çok güçlü istihbarat şekilleniyordu. kıl payı kadar riskli bir durumun varsa. o ihtimal sıfırlanır. onun dışında inanç ve devrime bağlılık bu durumu değiştirebilir.

büyük ihtimal yakutistan özerk cumhuriyeti falandır.(Yakut_Özerk_Sovyet_Sosyalist_Cumhuriyeti) diğer devlet şekilleri gibi yani.

ayrıca rusya bugünün uzay yarışında. abd çin hindistan kadar güçlü bir aday. rusya nın uzay çalışmalarına ayrıca bak bence. sıfır demek ağır hakaret olur.

Stalin gürcüydü. Aliyev önemli adamlardandı. Niyazov türkmenbaşı, kerimov flan hep eski moskova bürokratları diye biliyorum. O kadar büyük ülkede tabii ki belli bir noktaya kadar özerklik varmıştır da sonuçta moskova ne derse o oluyordur.

Asıl olayın döndüğü yer merkez, moskova. Hangi bölgede ne üretilecek ne kadar üretilecek genel kalkınma planlarıyla orada kararlaştırılır. Ticaret, ithalat, ihracat tamamen merkez yönetimine bağlı kurumların denetiminde ve onların belirlediği kurallarladır.

Başkan olmak içinse sosyalist partinin(işçi partisi miydi yoksa) başkanı olmak gerekiyor diye biliyorum.

Milyon kavramı sonradan bulunmuş bir sayı muhtemelen ıngilizce veya fransızca dan alınmıştır. Milyon şeklinde yazılır

elfü elfi bin kere bin demek. milyonu kısmen karşılar.

o devırde herhangı bıseyın sayısının mılyona ulasması ımkansız sankı.

ciddi bir şekilde sallıyorda olabilirim, eğer öyleyse lütfen hakaret etmeden uyarın :)

o dönemde milyona karşılık gelecek bir şey yoktu bildiğim kadarıyla. ordular onbinlerle ifade ediliyordu ve örneğin 50 bin 60 bin kişilik bir ordu muazzam büyüklükte bir orduydu. aynı şekilde ülkelerin nüfuslarıda 100 binleri pek geçmiyordu, geçen vardıysa da zaten tüm ülke sayımı gibi bir şey çok mümkün değildi.

ayrıca para birimi olara soracak olursakta, osmanlıda şimdi olduğu gibi tek bir para çeşidi yoktu ve kullanılan paralarda dökme gümüş, altın, bronz paralardı.
yine bildiğim kadarıyla o dönemde şimdi olduğu gibi ciddi taşınmaz ve taşınır mal satışı pek söz konusu değildi. o yüzdende 1 milyon akçe+ gibi bir kullanıma gerek duyulmamış olabilir.

konu hakkında kesin ve doğru bilgi sahibi olan birisi hepimizi aydınlatırsa bir başka olur tabi :)

ciddi misiniz yav, ordular şunla bunla ifade edilirdi diyosunuz. :) adamların nüfusu bir kere milyonları geçiyor. kimse mi dünyanın nüfusundan bahsetmiyordu? kimse mi yıldızlar hakkında sayılarıyla ilgili konuşmuyordu. nasıl sığ bir düşüncedir, "o zaman ihtiyaç duyulmamış" düşüncesi :)

abi şimdi de kentilyona pek ihtiyaç duymuyoruz, ama biliyoruz?

Bilinmiyordu
Yukarıda yıldıZlar falan Demiş arkdaşin biri. Onu Çarşaf sanıyorlardı

şimdi ağır konuşacağım, kötü olacağım tekrar. ısrarla ''yanlış biliyor olabilirim'', kendi bildiğim kadarıyla konuşuyorum, yanlışsa lütfen düzeltin'', ''daha iyi bilen biri gelip aydınlatsın bizi'' diyorum herif gelmiş laf sokma derdinde. ki zaten cevabını almış, daha fazla bir şey söylemeye gerek yok.

cevap: osman diyorlarlardı milyon yerine. hatta tabir ederlerken 3 osman ışık yılı uzaklıkta filan diyorlardı.

ne acayip yorumlar! sanki matematik 1923'te icat edildi!

osmanlı ete et, buta but... milyona da milyon derdi.

www.etimolojiturkce.com

Samuray tek kılıç darbesiyle yeniçerinin bıyığını keser de yeniçerinin haberi dahi olmaz gibime geliyor.

en iyi silahları diyince tüfek girer işin içine. samuray yaklaşamadan çeker vurur yeniçeri, sonra arkasına bakmaz bile :p

Samuray'ın bizdeki karşılığı kapıkulu askerleridir yalnız. Yeniçeri değil.

Bir de şöyle bir olay var: Samuraylar sadece günlük hayatta standart yerel kıyafetler giyerdi, savaş alanında ise çelik plakalardan zırhlar giyerdi. Yani son derece korunaklılardı. Osmanlı'da ise sadece üst düzey sınıfta bu tip zırhlar olurdu. Yeniçerilerde kalkanlarından başka herhangi bir koruma mekanizması bulunmazdı. Üstündeki giysiler çoğunlukla deri ve kumaştı.

age of empires'ta denedim, yeniçeriler ateşli silahla dövdü.

yeniceriler atesli silah kullaniyor dogru yalniz kullandigi silah agizdan dolmali, tek atimlik silahlar. korsan kara sakal gibi

s-media-cache-ak0.pinimg.com

uzerinde birden fazla atesli silah tasimiyorsa, bir en fazla iki atim sansi var diyebiliriz. o yuzden attigi zaman vurmasi, hatta olumcul yerden vurmasi gerekiyor. arada ne kadar mesafe oldugu da onemli. arada 50 metre varsa yenicerinin isabet ettirme olasiligi 10 metre olmasina gore farkli. ates ettikten sonra yere deviremezse yeniceri olur. bunu samuraylarin keskin kilicindan dolayi degil samuray dedigin adamin kilic olayini yiyip bitirmis olmasindan dolayi soyluyorum. yeniceri'nin samuray'in kilic kullanma teknigi ile asik atmasi mumkun degil.

kara kitap için kafanızın başka birşeyle dolu olmamasını öneririm. diğerlerini okumadığım için haklarında bir fikrim yok.

mülksüzler Ursula Leguin.

Orhanin ebesini bolca anmak istiyorsan Kara Kitap iyi bir tercih olur.

Hocam sırf merakımdan soruyorum yanlış anlama, haftalardır osmanlı ile ilgili sorular soruyorsun. Bu konu üzerine bir çalışman mı var, yoksa merak duyduğun için mi soruyorsun?

@rectoa, sırf meraktan. osmanlıdan pek hazzetmem aslında. sümerleri, hititleri falan seviyorum ben daha çok.

bu soruya ahanda bu diyerek cevap vermek, bak buradaki düğme dünyayı yok etme düğmesidir demek gibi bir şey.

sorunun cevabını bilmiyorum ancak arama genişliğini daraltarak sana yardımcı olabilirim. Araştırmanı (eğer yapacaksan) Damat Rüstem Paşa'dan sonrasına yoğunlaştır.

Devşirme olarak denk gelmedim ama osmanlı son dönemindeki mason devşirme paşalar olarak bakılması/aranması gerek.

tekrar konu üzerinde düşündümde bir paşanın osmnalı ile ya da padişah ile husumetinin olması biraz zor. zaten kendi içlerinde kontrol mekanizması olan bir sistem. birincisi öyle bir paşanın varlığı ihtimal dahilinde dahi olsa uçuruyorlardı. bir paşanın diyelim kardeşine ya da daha uzak bir akrabasına padişah bir şey yaptırdıysa ve paşayı sarayda tutmuyorlardu. diğeri de daha eski döneme bakınca padişahlar ve kulları.. arada pek husumet olmasına imkan yok. adamlara tapıyorlardı.

elbette uzman bir tarihçi değilim ancak benim bildiğim böyle. söylediğin gibi bir paşa olduysa dahi zarar veremeden uçurmuşlardır.

sosyalizm dendiğinde akla neden ilk karl marx gelir de lenin gelmez gibi bir soru bu.

elbette onlarda kapital sistemin bir parçası bu bunu değiştirmiyor.

çarkın en büyük dişlisi hedef olmalıdır her zaman. normal olan da budur.

niye bütün "dünyayı yönetiyor" teorileri rocschild ailesi üzerine kurulu?

simge olmaya en müsait olanlar simge oluyor yani çok şeyapmamak lazım :)

kola ilk, mc donalds fast food'da ilk ve ilk olduklarından, sektör oluşturdukların ve sektörün kurallarını bunlar koyduklarından dolayı bunlar simgeleşiyor.

bizde de turkcell benzer bir örnek olabilir mesela, hala en güçlü o, pek çok konuda diğer operatörler turkcell'in pratikte koyduğu kuralları uyguluyorlar.

bu saydğın arkadaşlara değerinin üzerinde fiyat biçilmesinin nedeni takımlarda yerli (ingiliz) oyuncu kontenjını olması.

Başka bir nedeni de benim şahsi kanaatim İngilizler futbolu biz bulduk en iyi biz oynarız en iyi oyuncular da bizde kafasındalar biraz. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış misali.

Bu arada he ne kadar konu dışı olsa da bir şey söylemek isterim. Yüksek miktarda paranın geçtiği her olayda karapara olur gibi bir algı var. Karapara'da önemli olan parayı aklarken zarar etmemektir. daha doğrusu parayı aklama bedeli olarak sadece belli bir miktardan vazgeçilebilir. Ama 3 lira fiyatı olan bir mala 10 lira veren bir insan kara para aklamış olmaz kazıklanmış olur.

Kulüplerin hepsi şirket, sahipleri zengin Araplar Amerikalılar Ruslar, gelir gider sıkıntıları yok, gelirleri muazzam, Finansal Fair Play'e takılmıyorlar. Bir alt lige düşen kulübün yayın geliri, bizim 3 büyüklerden daha fazla. O yüzden çok para dökmekte sıkıntı yaşamıyorlar.

Onun dışında, yabancı sınırlaması yok ama kriterleri var. Transfer edecekleri yabancı futbolcular kendi ülkesinin oynadığı milli maçların %70'inde yer alması gerekiyor. Aksi halde içişleri bakanlığı çalışma izni vermiyor fakat adamlar zaten böyle futbolcuları almıyorlar genelde. Kriterlere uyanları alıyorlar. Para çok çünkü.

Bırak takımda İngiliz oyuncu bulundurmayı, bir ara Premier League'de yer alan İngiliz oyuncu sayısı 20/30 taneydi, gerisi komple yabancı futbolcuydu. O yüzden pek siklemiyorlar İngiliz oyuncu bulundurma durumunu.

Kulüpler bizdeki gibi dernek değil şirket, haliyle hepsinin sahibi/sahipleri var. Paraları istedikleri gibi buraya dökebiliyorlar, bizde böyle bir şey yok. Yani kulüp başkanı çok zengin olabilir ama kişisel parasını kulübe aktaramıyor bizde, onlarda öyle bir sıkıntı yok.

Satanlar ticari deha sayılmaz da her şeyde olduğu gibi iş burada da paraya bakıyor. Adam üçün beşin hesabını yapmayıp istenen para neyse onu veriyorlar.

Dünyanın en büyük liglerinden birinde, tüm gözlerin önünde böyle bir olayın olacağını sanmıyorum. Paralar son kuruşuna kadar kayıt altında, kayıt dışı para trafiği olursa/olduysa bugüne kadar bir şekilde açığa çıkardı diye düşünüyorum ben.

osmanli en genis sinirlari icindeyken milli degildi.
imparatorluklarin milli takimlari olmaz.
buyuk britanya imparatorlugu'nun fitbol yahut kriket takimlari yok.
ingiltere'nin, avustralya'nin, hindistan'in, iskocya'nin, galler'in kendi takimlari var.

@viva paulista abi adam muhabbet çeviriyor ciddi cevap veriyorsun :)

bence dünya kupası kazanmak yine zor gözüküyor...avrupa'dan pek futbolcu alamıyoruz yine...

@ gkhT
:) evet, soyle hissettim kendimi:
pbs.twimg.com

Sırbistan'dan Nemanja Matic ve Bosna'dan Edin Dzeko alınabilirdi. Belki ortasahaya sırbistandan bir takviye daha.

Hırvatistan'ı da saymalı mıyız bilemedim. Onları da sayarsak kadro dünya kupasını alır bence. Luka Modric, Rakitic, Mandzukic geliyor.

Gerisi çöp zaten Romanya Bulgaristan vs.

Geçmişte Dünya üzerinde ABD'nin milli basketbol takımını yenebilen iki ülke vardı: Sovyetler Birliği ve Yugoslavya. Bu fanteziye göre, Osmanlı tüm dünyayı tokatlayabilirdi spor müsabakalarında. Onun dışında, İngiltere eğer isterse şampiyonalara Birleşik Krallık olarak katılabiliyor, ki zaten basketbol şampiyonalarına çoğunlukla bu şekilde katılıyor İngiltere olarak bir iddiası olmadığı için. Yani krallığa bağlı ülkelerden sporcu alabiliyor, o konuda bir sıkıntı yok. Ha futbolda bunu yapmıyorlar, zira diğer ülkelerin de kendince bir potansiyeli var ama anlaşmaları halinde Birleşik Krallık olarak da dünya kupasına katılabilirler futbolda.

Eğer Osmanlı Devleti, o sınırlarla günümüze kadar kalmış olsa muhtemelen dünya tarihi de, spor tarihi de günümüze gelen halinden farklı gelişirdi. Yani futbol sporu bile belki daha farklı olacaktı, bu yüzden bir şey söylemek mümkün değil.

hagi ile uefa kupasini aldigimiz donemden,

2000 avrupa sampiyomlugu ve 2002 dunya sampiyonlugu cok hayal gibi gorunmedi bana.

sudan kurak değil.

iç savaş, batı ekonomisi içine ediyor ülkenim. yoksa 18. yüzyıla kadar afrika gelişmiş olmasa da gayet zengin ve refah içindeydi.

mali munsa'ya bir bakın

Sudan nil deltasindadir kurak degildir. Biraz asagisindaki etiyopya hicbir zaman sömürge olmayacak derecede güçlü bir ulkeydi tarih boyunca. Kizildeniz aden korfezi zenginlik katiyordu o bölgeye. Su an afrikanin fakirligi savaslardan dolayi, kurakliktan değil.

Bilemeyiz sorun sahada ne olurdu mu sonucu ne olurdu mu
Sahada kazanırdı ama zamanla siyasette kaybederdi

cengonun kendisi ön cephede mi savaşıyormuş?

bence polat alemdar hepsini tokatlar kanka xD

Nays kueşçın. Lojistiğin çok sorun olacağını sanmıyorum sonuçta geçtiği yerlerden zorla istediğini alan bir adam. Ha ama bir problem evet.

Senin sorularının hatası şu, yanlış dönemdeki güçleri karşılaştırıyorsun. En güçlü döneminde sovyetler mi selçuklu mu desem ne diyon amk dersin. Bu da aynı. Roma'yı Roma yapan (daha doğrusu 400-500lerden önceki bütün güçlü devletler için geçerli bu) askerleri bireysel çatışmadan çıkartıp bir birlik altında savaştırmayı başarmış olmaları. Sikik şehir devletlerinin, Osmanlı'nın vs. zerre sikinde değildi bu olay. Bütün talimler bireysel dövüş üzerine yapılırdı. Asker daha iyi savaşsın diye. Roma (Yunanlardan aldı başlangıcı diyenlere hak veriyorum. Ama bu kendi sistemlerini oturtmadıkları anlamına gelmez.) piyadeleri bir uyum içinde savaştırmayı başarabildiği için sayısal azınlıkta olmalarına rağmen çoğu savaşı kazandı. Savaş sırasında bütün düzeni alt üst olmuş barbarların Roma piyadeleri tarafından biçilmesinin sebebi de bu. İstediğin kadar barbar ol taktik özürlü ol savaş başlarken gayet nizami bir şekilde başlarsın. Ama bu düzeni kaybettiğin anda Roma dümdüz eder seni.

Sonuç olarak Roma, piyade döneminin en parlak isimlerinden birisidir. Denizaltında sovyetler neyse, denizde amerikalılar neyse Roma da piyadede odur.

Kavimler göçünün ve o tarihlerin bu kadar karmaşık geçme sebebi ise iki düzenin birbiriyle çarpışması. Piyade döneminin kapanması ve süvari/kalabalık piyade (kalabalığın işe yarama sebebi, düzensiz orduların hakkından gelebilecek kalitede bir piyade ordusu 1000 yıl boyunca çıkmadı. Yoksa temelde bu 1000 yıl, süvari yılıdır. Ama piyadeler de Osmanlı'daki gibi haçlı seferlerindeki gibi bireysel takıldığı için kalabalık kimse doğal olarak onun kazanma ihtimali artıyordu.) döneminin açılması bu dönemlere denk geliyor. Birinin temsilcisi Roma, öbürününki ise Attila.

Attila'nın başına ne geldiyse, Cengo'nun da başına onlar gelecektir eminim. Attila'nın neden Roma'yı işgal edemediğini (ama başına sağlam bela oldu, yalan yok) araştır coğrafi engeller çıkıyor ortaya süvariler için.

Özet geç piç diyorsan eğer. Tek bir savaştan bahsediyorsan iki taraf da amı götü dağıtır Cengo da Romalılar da ağlaya ağlaya arkasını dönüp kaçar. Yok 10-20 yıldan bahsediyorsan eğer, Cengo Attila'ya göre biraz daha barbardı. Birkaç savaştan sonra Roma'ya kamikaze dalışı yapabilirdi bence. Napolyon'un Moskova'ya girişi gibi olurdu diye tahmin ediyorum. Bitmiş bir şekilde girerdi Roma'ya, ya şehirde ya da başka bir yerde götünü keserlerdi Cengiz'in. Ordusunun falan değil, direk kendisinin.

ben kullanıyorum bunu. ışıklı olmaması dışında dezavantajı yok ki benim için ölümcül bir sorun değil bu. ışıklı modeller için paperwhite'a bakacaksın.

bende dokunmatik olmayanı var gayet iyi. normal kitapta da altta ışık yok sonuç olarak. her türlü işini rahatça görür.

Ben bunu kullanıyorum. iPad mini'ye geçene kadar çok memnundum, geçtikten sonra elime almadım pek.

Bu aletlerin güzel tarafı hem göz yormuyor hem de şarjı çok uzun gidiyor (2 hafta kadar). iPad mini de pek göz yormuyor aslında (gözlerim bozuk olmasına rağmen) ama şarjı en fazla 2 gün falan gidiyor sürekli okuyunca. Stand-by'da bayağı gidiyor ama.

Bir de dokunmatiği çok responsif değil. Sayfa geçişleri yavaş biraz (ipad'e göre). Dokunmatik olmayanı daha iyi diyorlar.

panpa ona o para verilir mi ya? yok mu amerika'dan gelen tanıdık biri. 120 dolar kindle paperwhite 2. pw3 ise 140 dolar. tanıdık kovala bence.

dokunmatik olmayanını direk amazon'dan daha ucuza alırsınız. Borderlinx üzerinden getirebilirsiniz.

bu donanıma bu fiyat çok fazla. fiyattan bağımsız olarak da vasatın altı.

donmadan mayın tarlası ve süper maryo oynarsın. ayrıca parçaları ya ikinci el ya da işin içinde hurda dönüyor. çünkü 3.5" harddisklerin en ucuzu 130. ekran kartının sıfırı 190 falan.

çok farklı sosyo ekonomik durumlar var.

ama 5.000 kişilik bir jürchen öncü ordusunun 200.000 kişilik çin ordusunu darmadağın edip üzerine çin inparatorunu esir aldığını düşünürsek kesin yargılarda bulunmak yanlış olabilir

şu grafiğe göre en büyük zamanlarında birebir gibi duruyorlar ama onların yaşam döngüsü osmanlıyı 4-5' e katlıyor.
oi57.tinypic.com

şu da high res
www.davidrumsey.com:The-Histomap-

lise tarih bilgimle cevap vereceğim, yanılma payım yüksek.

abi adamlar yerleşik hayata geçeli çok olmuş. Düzenleri oturmuş. Bizimkiler çadır falan takılmışlar uzun vakit. Göçebelik kanlarına işlemiş. Eehh zaten koca Çin'i göç ettiremezsin. Hayvanlara otlak bulma bahanesiyle sıvışmışız.

atlası açın ve orta asya ile çine coğrafı haritadan bakın

Çinli deniz kenarinda yaşıyor. Turkler bozkırda.

Çünkü çinlilerin bulunduğu coğrafya yerleşik yaşama uygun. Kilometrelerce deniz, tarıma uygun coğrafya vs. Vs. Niye göç etsinler ki. Türkler ne zaman ki daha batıda yaşama uygun yerler bulmuş, o zaman merkezi imparatorluklar kurmaya başlamıştır. Olay, göçebelik bizim ruhumuzda var hadi oturmaya mı geldik değil. Coğrafya, Türkleri göçebe olmaya zorlamıştır.

coğrafyada kürt, arap ve islam sorununun alevlendiği dönemlerde bu soru hep sorulur.

ben de sorarım:

neden göç etmişler anadolu'ya?

neden geldim istanbul'a?


ama bi tane de cevap vermek isterim. konu türk ırkı ise;

türkler tümüyle göç etmemişler. her millet gibi sadece bir kısmı başka bi yere göçmüş. çoğu yine orta asya'da kalmış.

türk ırkını sadece türkiye türklerinden ibaret görmek bence eksik kalıyor.

çok şaşırmayacağız diye düşünüyorum en azından

Hic sanmiyorum. CUnku her yeniligi ogrenerek devam ediyoruz. Onceki kusakla bu kusak arasinda cok fark var. Internetin oldugu bir cagda geciriyrouz gencligi en basitinden.

Mala baglamayiz.
Daha cok "yav bu benim aklima gelmisti yaauv" der dururuz.

Kendi adıma söyleyeyim hayır. Bu teknolojik aletler onların zamanında gelişti amk. Takip etmediler böyle kaldılar. Gidip Levent Pekcan'ı falan örnek alsın insanlar. Ben şahsen gayet de takip ediyorum, etmeye de devam edicem. Şu anda takip etmeyen yaşıtlarım var mesela, onlar da mala bağlıyor yaştan bağımsız.

mala bağlamama yol açacak kadar iddialı bir gelişmeye tanık olmayı çok isterim doğrusu.

icat ne olursa olsun o nesilden çok daha kolay adapte oluruz diye düşünüyorum.

Belirli bir yasin uzerindeki kisiler cogumuzda kirsal alandir.

Ben de tum tanidiklarimdan tum yaslilarin oyle oldugunu dusunuyordum fakat istanbuldaki bircok yasli insan her seyi benden daha iyi takip ediyor.

Dolayisiyla yaslandigimizda toplumsal sinif olarak kucuk burjuva veya ustu bi kategoride bulunursak mala baglamayacagiz denilebilir.

Son 50 senede gelişen teknoloji dijital çağ teknolojisi, ondan önceki teknoloji mekanik teknolojisiydi. Yaşlıların mala bağlaması bu yüzden. Arasında aşılması zor farklılıklar var. Biz yaşlandığımızda da böyle bir fark olursa biz de mala bağlarız ama gelişme bu teknoloji üzerinden devam ederse, ki öyle gözüküyor, şaşırırız ama çözmemiz çok zor olmaz kanaatindeyim.

Tabii ki mala bağlarız. En azından ben bağlarım. Birkaç istisna kişi dışında da bağlanacağını tahmin ediyorum. Teknolojinin ortaya çıkış ivmesi bile artan ivmeli ki, ortaya çıkış hızı eskiye göre çok farklı. Onların adapte olacak az şeyi vardı, bizim adapte olacak daha çok şeyimiz olacak. Teknolojilerin ömürleri de kısalacak. Biz adapte olana kadar yenisi gelecek.

Üstelik teknoloji ürünleri pahalı da, vergili mergili. Bu demektir ki fakir kesim hepsine birden yetişemeyecek. Örneğin şu an GoPro teknolojisini bilmiyorum, fakir olmasam bile bütçemi düşününce benim için pahalı. Alıp da kullanamam. Birkaç yıl içinde alma umudum da yok. Eğer bu süre içinde birtakım ürünler GoPro'nun teknolojisinin üstüne gelirse, koparım doğrudan. Ya Kindle, vs. Şu an kolay bir ürün ama onun da üstüne eklemeler olduğunda iptal olacağım. Elimde yok çünkü. Birikimli teknolojiyi takip etmek daha da zor.

Hatırlatırım ki, benzer şeyleri bizden önceki nesil de kendinden önceki nesil de duydu. Onlar da kendilerinden çok emindiler.

benim şu anda bile mala bağladığım durumlar oluyor. mesela şu 3d printer'ları anlayamıyorum. şimdi gençken her şeyi takip edebiliyoruz ve hep öyle olacağını düşünüyoruz ancak insan yaşlandıkça öğrenme yetisi de azalıyor. kafamızın basmadığı çok şey olacak diye düşünüyorum.

daha beter olacağız.
2 yaşında çocukların ipad'e hakimiyeti şimdiden korkutucu.
onların tasarladığı şeylere yetişmek için çok ciddi efor sarf etmemiz gerek.

Elbette gençler ile aşık atamayacağız ama ihtiyacımız kadar kullanabileceğiz teknolojiyi.

Ayrica teknoloji ilerledikce aptalin bile kullanabilecegi asiri derecede basitlestirilmis arayuzler gelistiriliyor. Teknolojiyi kullanmak gitgide basitlesiyor. Ve ulasmak eskisinden daha kolay. Mala baglayan kusagin zamaninda pc ler sadece universitelerde falan vardi mesela. Eskiden elektrigin bile gitmedigi yerlerde simdi insanlarin elinde tabletler var. Bilgisayari zamaninda komut yazarak kullanirken bugun 4-5 yasinda cocuk tasinabilir bilgisayar olan tableti rahatlikla kullanibiliyor arayuz sayesinde. Teknoloji git gide bizimle ic ice oluyor, hayatimizin her alanina girip hayatimizi kolaylastiriyor, attigin adimda her tarafinda teknoloji var. Evdeki esyalar bile birbiriyle koordineli calisir hale geliyor, beyaz esyalarin kablosuz baglantilari var, gittikce de yayginlasacak ve teknolojileri gelisecek. Yani teknolojiden uzak kalmak soz konusu degil, bu yuzden neye ugradagini sasirma gibi bir seyin soz konusu olmasina ihtimal bile vermiyorum.
Onceki kusakla simdiki kusak arasinda fark degil ucurum var adeta. Ozellikle kirsal kesimde buyuyenler icin teknoloji radyo ve tv den ibaretti. O neslin yasi ilerledikce bilgisayar kullanimi yayginlasmaya basladi ama o kusagin cocuklari hasir-nesir oldular bilgisayarlarla, onlarin icin biraz gec idi, daha sonra performansi artan bilgisayarlar ile internetin hizlanmasi ile bilgisiyar hayatin daha fazla alaninda ise yaramaya basladi derken akilli telefonlar vs teknoloji alip basini giderken o eski kusak polisiye filmi yaridan sonra izlemeye baslayip ne olup bittigini anlamayan izleyici gibiydi.
Bundan sonraki kusak icin boyle bir sey olacagini hic sanmiyorum. Teknoloji asla yerinde durmuyor, hatta ivme kazaniyor ama ayni mantikla bu kusagin basina da ayni sey gelecegini dusunebilirsiniz ama her sey cok farkli, bilgi her an her yerde, ulasilabilir vaziyette. Bir parmagindaki tirnak kadar hacimde 128gb veri saklayabiliyorsun, bu veriyi eskisinden cok daha hizli iletebiliyorsun. Oturdugun yerden dunyanin obur ucundaki universitenin kutuphanesine girebiliyorsun. Oturdugun yerden yuzlerce urunun teknik ozelliklerini inceleyip siparis edebiliyorsun, yenileri ciktiginda aninda haber alabiliyor, onlarca kullanici deneyiminden fikir alabiliyorsun hem de aninda.
Bir ivme olabiir ama ote yandan yarisa pistin ortasindan basliyorsunuz.

Edit: arayuzlerin kolaylastigi soylenmis zaten.

ben her devrin adamıyım

;)

ya yazdırsan okur öğrenirler tabii, akıllı çocuklar :)

zamanında elde ettikleri bilgiler şu anda bu bölümlerdeki sınavları verebilmelerine yeter miydi? onu yapamazlardı herhalde. sonuçta onlardan sonra bulunan şeyler hakkında bi bilgileri yok.

adamlar yeniliğe açıklar farklı düşünme yetisine sahipler
bence üstüne farklı yenilikler de getirebilirlerdi

sanki quora'dan araklamadiginiz sorunuz var...

erasmus yapip batili kizlarin gotunden ayrilmazlardi. 500 yil once eglenceli hic bir bok yokken ben de egitime odaklanip bulus yaparim. newton ve darwin abartılmış balondur.

o kadar da çok şey değişmedi aslında kağıt üstünde fizik biyoloji hala aynı gözlem-deney mekanizmaları gelişti sadece.

543253245. olan adam girip bitiriyor, insanda kaç kromozom var bilmeyen biyolog gördüm ben. Dereceyle bitirirlerdi. Ama doğru yerleştir, Newton biyolojiye Darwin fiziğe gitmesin. Yine dereceyle bitirirler gerçi bu ülkede.

dizideki jaime mi?

jaime tek eliyle sikertir.

Jaime tek eliyle bile haklar bence:D

hançer çıkarmak olsaydı mustafa derdim ama hançer çıkarmak yoksa o iş zor.

Jamie alır.

Şu güzel sahneyi de paylaşasım geldi: www.youtube.com

viyanaya gelmeden sakalını eline verirler süleymanın, değişken çok tabi ama ev sahibi rome

(bkz: anakronizm)

Osmanlı güçlü bir devlet değil. Çağındaki devletler bok gibiydi. Osmanlı'nın güçlü olmasıyla bunun arasında fark var.

Ayrıca Osmanlı'nın savaş taktiği de "Sen sağı al ben solu. Kıstırırız ortaya hadi yallah." düzeyindeydi. Şimdi gelip bana eğitimleriyle ilgili savaş raporlarıyla ilgili şeyleri gösterip göt etmeye çalışacaklar, ben basitleştirmeye çalışıyorum. Osmanlı'da (Daha doğrusu Türk tarihinde) savaş taktiği yok gibi bir şey.

Roma Yunanların ne kadar piyade taktiği varsa aldı, üstüne bir de kendisi köpek gibi geliştirdi. Roma'yla Osmanlı'yı kıyaslamak Roma'ya değil, insan aklına tarih bilimine mantığa çok büyük bir hakaret.

Roma'nın en güçlü zamanı olmasına falan gerek yok, Galya valisiyken Sezar gitse tükürürdü ağzına.

filmlerde roma'nın taktiği yok deniliyordu ama... birkaç film ve dizide duymuştum. taktik yok. disiplinli ve kalabalık sadece.

osmanlıda bir sürü asker sınıfı var. delilerden tut humbaracılara kadar. topçusu, akıncısı, sipahisi... e bunlar taktik gereği değildir de nedir? "hadi beyler 100 bin kişi olduk önümüze gelene yağıştırıyoruz taktik bu." dediklerini de sanmıyorum. mesela kariyerli bir tarih öğretmenimiz zamanında mısır'da yapılan bir savaşta -büyüh ihtimal ridaniye- bir taktikten bahsetmişti de tüm sınıf ağzımız açık dinlemiştik... ta 15 sene önce hatırlayamıyorum.

bir de teknolojik üstünlük olayı var. osmanlı otlukbeli'den sonra tüfek kullanmaya başlıyor. fatih dönemindeki toplar hakeza... bu teknolojik üstünlükle osmanlı romanın sülalesini sikertir.

attila'nın papayı haraca bağlayıp vatikanı sırf uğursuzdur diye alma imkanı varken almadığını da biliyoruz. demek ki roma da yenilmez değil.

hasılı spartacus siker. crixus ayrılmasaydı şimdi spartacus sezar olduydu.

bu tür ihtimal işleri kesat. zira "böyle değil de şöyle olsaydı" ile başlayan cümleler içinde -belki de- sonsuz ihtimaller barındıracağı için bu muhabbetlerin de önü sonu gelmez.

söz temsil, "az daha sağdan vursam goldü" diyen bir futbolcu, az daha sağdan vurduğunda kalecinin armut toplamaya gideceğini mi düşünüyor? o da az daha sağa yatar, o kadar. bu daha en basiti. işin içine başka ihtimaller de girince...

ayak yorgana göre uzatılır. karşında güçlü rakip olursa sen de kendini ona göre hazırlarsın. etrafın kepazelerle dolarsa kendini geliştirmek için niye yorulasın?

demem o ki bu tür sorular öyle kolay cevaplanacak sorular olmadığı gibi çok su götüren hamurdur da. iyi fantezi romanı çıkar buradan. ha gayret...

"Osmanlı'nın savaş taktiği de "Sen sağı al ben solu. Kıstırırız ortaya hadi yallah." düzeyindeydi" veya "osmanlı habire turan taktiği kasıyordu, bu avrupalılar da amma eşekmiş ha, hep aynı tatktiği yiyorlarmış" vs. diyen kafaya bakma.

osmanlının asıl gücü barutlu silahları etkin kullanmasıydı. avrupa barutlu silahların gücünü anlayana kadar bizimkiler z.kertmişler ortalığı. sonra onlar da etkin bir şekilde kullanmaya başlayınca bizimkilerin fetihleri durmuş zaten.

kısaca ateşli silah kullanma becerisi çatapat oynama seviyesinde olan romayı bizimkiler hoplatırlardı. sebebi daha disiplinli veya daha über-süper olmasından değil, dönemin teknolojisini (ateşli silah) daha iyi kullanmasındandı.

telif haklarını reddit'ten satın aldılar. birkaç seneye sinemada izleyeceğiz umarım.

Büyücü diye sikerler götünü. World War Z'te izlediysen, yeterince büyük bir kalabalık üstüne geliyorsa silahla da durduramazsın.

Onun yerine çok çılgın ölçüde gelişmelerini sağlayacak şeylerle git, tanrılar beni gönderdi dediklerimi yaparsanız daha fazlasını da göstericem de. Daha kesin. Sağı solu tarayarak kral mı olunur ak, uykunda keserler götünü.

Hap mı aldın aq

ingilizce varsa şu reddit başlığını oku. bu başlıktan hollywood'a senaryo çıkmıştı.

www.reddit.com

jet uçağının sürüş ve bakımı konusunda uzman olsan, yedek parça ve bomba sıkıntın da olmasa tüm dünyayı tek uçakla alırsın hacı.

fikir çok yürek yok

Minecraft öyle yapılmadı yalnız. İlk çıktığında alakası bile yoktu bununla, dinamikleri aynıydı sadece. Sonra tutunca çok kompleks bir hal aldı.

Bizden çıkma şansı yok. Türkiye'deki kafalar "Abi bir oyun yapıcam, Tomb Raider'ı geçecek bir haftada GTA kadar efsane olacak." düşüncesinde. Sonra bok oluyor her şey tabi.

Flappy Bird yapmayla başlansa çok zor değil, sadece bol miktarda zaman ve sabır gerekiyor. Senin benim tek yapmamız gereken şey oynamak. Ama bizde herkes efsane olmak istediği için, kimse böyle şeylerle uğraşmıyor.

benim arkadaş yaptı onu. paintte

abi o iş çok karışık. onunla ilgili bir makale okuduydum bulursam tekrar seninle paylaşırım.

kısaca olay şu;

bu adamlar sami ırkına mensup. yani arapların kuzeni. mekanları arabistan'ın güneyi yemen civarı. bugün ki arap yarım adasının kuzeyin'de bile sümerler gibi sami olmayan bir kavim var. bunlar(proto-samiler) göçebe serserilik yapıyorlar.

zaten ibrahimi dinlerin çoğu sümer ve mısır mitolojisinin üzerine kuruludur. topladıkları hikayelerden bir şeyler uydurmuş olabilirler. lakin bir yandan da afrika'da da çok hatrı sayılır bir yahudi nüfusu vardı. karışık biraz.

hangisi dogru ki amk. 3 din deki hikayelerin cogu sumerlerde misirlarda varmis zaten

Kardeş katli uygulamasının dahi hukuki temeli var. Bunlar yazılı arşivli belgeli. Kardeş katli uygulaması ileri dönemlerde yerini en yaşlı hanedan üyesine bırakır.bu da yine hukuki ve idari alt yapı iledir.

Devleti yarışma kazanan değil, hayatta kalan yönetiyor. Olay kısaca bu .

abi aslında dediğin kural hakim bir nevi.

"en güçlü, en zeki, en uzğa ok atan, en ileri işeyen padişah olur"

mesela muhteşem yüzyıl moda olduğu için söylüyorum o diziyi izlediysen mesela en sinsi olan sarı selim tahta geçiyor. mustafa cesur, uzağa ok atıyor, ileri işiyor ama iyi niyetli. sonuçta en şeytanı tahta geçiyor bir nevi işte survival durumu. evrimle ilintili bir durum.

çok tepki çekmesine rağmen ben kardeş katli olayını akıllıca buluyorum. bakma sen bir imparatorluk o kadar güçlü bir şekilde o kadar yıl ayakta zor dururdu.

2. Mehmet'in kanunname-i ali osman ve 1. Ahmet'in ekber-i ersed kanunu var. Bunlardan once de bir kanun vardi muhtemelen ama ismini bilmiyorum.

yerine veliaht seçmiş zaten kimi padişahlar. bunu da verilen sancaklarla ifade etmiş.

Şehzadelerin her biri padişah olacakmis gibi yetiştirlr.kardeş bağları kuvvetli değildir onlar birbirlerinin rakibidir.bize bugün vay anasını adam kardeşini nasil öldürür dedirten şey o döneme göre normal karşılanir.
kardeş katli kanlı ve acımasız olsa da devletin bekaasi icin olumludur.kaldırılması aslında esas sıkıntıyı doğurmuştur.deli bile sultan olmus anasını satayım

Düzeltme için sağol konusma ben konusuyorum.....
:)

Osmanlida aslolan devletti gerisi teferruatti. Yani bircok Şehzade olmasi ve bunlardan birinin basa gecmesi diğerlerinin ölmesi normaldi. Rekabet devlete zarar verebilirdi. En azindan fatih sultan mehmet zamanina kadar boyle bir anlayis oldugunu yorumladim ben. Sonrakki donemleri cok iyi bilmedigim icin yorum yapamayacagim

Istedigi kadar kanun olsun devlet yonetimini paylaşmama arzusu cok yuksekti osmanlida ve sehzadelerinde.yonetime de hep devsirmeleri getirmeleri bu sebeptendi.hanedanlik kendi irkiyla bile paylasmiyordu tahti ele geçiren ne kardeşi ne kuzeni ne vs'yle.o yuzden oldurup ortadan kaldırmak en kolayiydi.

1000 yıl öncesi değil ama ailesi nereden gelmiş gitmiş biliyor. tutulan kilise kayıtları baya sağlam.

soyadı olayını pek bilemeyeceğim..

Soyadı olmasa bile ben 1800'lerin başlarına kadar gidebildim. Bu iş için arşivler açtırıldı. Daha öncesi için ise Ankara'ya yazmam gerektiği söylendi. Yazdım ama cevap alamadım, oraya gidip uğraşmak gerekiyor. Ben buradaki memur zihniyetinden ötürü arşivlere bile kendim girmek zorunda kaldım. Ötesi ise tamamen aile büyüklerinin görüşleri ve varsayımlar üzerine oluyor. Bizde birkaç on yıla kadar ne doğum ne ölüm deklare edilirdi. Tamamen kültürel olduğunu düşünüyorum. Tabii kiliseyi de unutmamak gerekiyor. Vaftiz edilen herkes kiliseye kayıtlanıyor. Bu sayede onlarda geçmişe ulaşmak çok daha kolay.

Soyadı o kadar eski değilse de osmanlıda da nüfus kütüğü var. Bizim erişememek sıkıntımız yıllarca bu arşivlere atık kağıt muamelesi yapmamız ve osmanlıca okuyacak araştırmacı yoksunluğundan ileri gelir.osmanlıyı bir dönem yok saymış bir kültürüz. Dolsyısıyla ne arşivlere sahip çıkılmış ne bu arşivler türkçeleştirilmiş ne de bu alanda çalışma yapılmış. Savaşın etkisi de cabası.

soyadlarıyla alakası yok ama dünyada hiç kimse bizim gibi soysuz değil. en azından hristiyanlar kilise kayıtlarıyla geçmişlerine ulaşırken yahudilerde bu kayıt tutma olayı daha psikopatça adam 1000 yıl öncesine gidiyor. ailesini, kökünü tanıyor. araplar da aşiret sistemi olduğu için biliyorlar mesela sülalesi yemen'in kuzeyinden ırak'a göçmüş. biz türklerin çoğu etnik kökeninden emin değil. o biz bla bla türkmenlerinden geliyoruz diyen adamların %90'ı sallamadır emin ol. ben çok palavracı yakalım öyle.

dios +1 10-15 yıl önce gazeteden soyağacı programı çıkmıştı ananı babanı enişteni yaz böyle bişi oluştur diye. Babam oradan heves etti, 5 nesil geriye gidince zevk çığlıklarıyla dolaşmıştı adam evde.

@kalte sterne diyince aklıma geldi benim de. Alamancı halamdan duymuştum, Münih'te 900 senedir aynı evde yaşayan elemanlar varmış. 900 sene ne lan.

sıcak denizlere inmeyi tasarlamaktan vakit bulamamışlar.

(avrupa'dan gocen) amerikalilar bile amerika'yi tam anlamiyla 200 yil sonra kesfedebildiler.
en.wikipedia.org

amerika kitasi sandigindan cok cok daha buyuk ve kitanin ulasilabilir bir yer olmasi cok zaman aldi.

Kamcatka bolgesi(bogazin rus tarafi) 1600'lerin sonlarinda kesfediliyor ruslar tarafindan. Oraya yerlesim de 1700'lerde gerceklesiyor. Daha sonra 1700'lerin sonlarinda rus kasifler alaska'ya cikiyor ancak abd'ye 1800'lerde satiyorlar. Cunku kesfetmenin yani sira oralara yerlesmek de lazim. Cunku ingilizlerin isgaline ugrama ihtimali dogmustu. Ancak rusya, asya yakasina bile tam anlamiyla yerlesememisti.

Telefonda oldugumdan tarihleri arastirip isabetli veremedim. Ama arastirabilirsin.

diskavri çenıl'daki yengeçlerden başka geçim kaynağı yok orda benim bildiğim. zor.

abd'nin alaska icin 1867'de rusya'ya verdigi para bugunlerde, her gun amorti ediliniyor.
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

Youtube'da bir belgeselde görmüştüm, 105 bin kişiye mi ne iş sağlıyordu oradaki bir proje. Bunu düşünürsek bence karşılamıştır.

komünistler ile yüzü batıya dönük kapitalistler arası bir savaş idi. herkes milliyetçilik gibi hırt bir sebepten birbirine düşmeyebiliyor.

kk'de millet aç bildiğin çim yiyor adamlar. ne bulsa yiyorlar. kapalı kutu bir ülkenin insanları adam gibi yese gk'den farkı yok aynı parti insanlar.

şimdi suriye arabı ile suudi arabı farkını soruyorsun gibi geliyor bana.

Güney Kore vatandaşları gayet müreffeh hayat şartlarına sahipken Kuzey Kore vatandaşları karneyle ekmek alıyorlar. Aradaki kara kuru farkı oradan kaynaklanıyor. Yoksa aynı millet tabii.

dil ve etnik olarak birebir aynilar ama son 50 yilda guney kore'nin kulturu muazzam bir degisim gecirdi.

kuzeydekiler dunyadan haberi olmayan, aclik ve yokluktan boyu bile kisa kalan halk olurken, guneydekiler tamamiyle batinin bir parcasi olan devasa bir guc haline geldiler.

aynılar.

lakin ırklar, aynı ırklar olmasına rağmen farklı milletler(mesela polonyalılar, ruslar, türkler, türkmistanlı türkmenler) nasıl farklı sorunu merak ediyorsan orayı gözlemleyebilirsin.

uzun yıllar bir birinden ayrı, izole yaşayan insanlar aynı ırklar bile olsalar zamanla farklılaşırlar ki koreli bir arkadaşım tipleri bile artık bizden farklılaşmaya başlamış, kültürlerinden bahsetmiyorum bile demişti. ki bu insanların içinde aynı sülaleden gelip kimi güney'de kimi kuzey'de kalan bile varmış.

yanlış hatırlamıyorsam evet. novgorod çevresinde yaşayan eski ruslardan gelmeler. ama tabi daha sonraları doğuda türklerle olduğu kadar batıda avrupalılarla da karışmışlardır.

konuyu merak ediyorsan akdes nimet kurat'ın rusya tarihi isimli kitabı var. orada tam cevabını bulabilirsin.

doğu slavları hocam aynılar yani.

diğer slavlara göre tipleri, kültürleri bile aynı. hem zaten hepsi ortodoks ve rusça konuşuyor. ukraynalıların biz farklıyız muhabbeti biraz politik.

vazelini az sürmüşsün, az daha

Temelinin yapay zeka olduğunu düşünürsek, microsoft daha hevesli.

Apple'in telefon, bilgisayar ve turevleri haricinde bilinen herhangi bir calismasi olmadigi icin zor.

Bu konuda Google daha onde. Yakin zamanda Boston Dynamics'i de aldi. Yandaki videoda son tanitilan robotu gorebilirsiniz: www.youtube.com

Surada da Google/Skynet benzerligi icin bir video var: www.theverge.com

Yapay zeka, kendi kendine giden arabalar ve robotlar haricinde bir de genetik firmasi var Google'in. Onunla da hucre olumsuzlugu ustune calisiyorlar.

Suradaki listeden bakarsaniz da 2013'ten sonra satin alimlarinin yapay zeka ve robotics agirlikli oldugunu goreceksiniz: en.wikipedia.org

Neticede olumsuz bir beyin ve robot vucut gayet guzel olabilir.

Elbette var.

Ek bilgi aile mensupları bizzat siyasete istekli olmamak yönünde fikir birliği içindedir. Kaynak röportajlar.

osmanlıoğllarının çoğu bugün akp'ye sıcak bakmayacak kadar entelektüel insanlar. ciddi anlamda bugün osmanlı hanedanlığı ayakta olsa akpli kesim en fazla köyde eşek sikerdi.
www.facebook.com

şu insanların ne işi olur akp ile?

Mustafa kemal ve silah arkadaşları asla bir katle icazet vermezdi de ondan. Bu milletimizin asaletidir.
Öte yandan osmanoğullarının sürgün edilişi ve vatansız bırakılışı bile hakkaniyetli değildir.

çünkü burada devlet içten yıkılmadı. karşı bir devlet kurularak yok sayıldı. osmanoğulları da azalarak bitti. sonra avrupaya falan kaçanlar oldu. romanovlar'ı ise direkt olarak halk yıktı, devrim yaptı, devleti içten ele geçirdi. bu da aynı devlet içerisinde iki farklı güç demekti, ki birinin diğerini katletmesi gerekiyordu.

Ek bilgi şudur ki osmanoğulları kademeli olarak zorunlu sürgüne gönderilmiştir .ülkeyi terk edişleri kendi tercihleri değildir. Bu konuda çok sayıda kaynak okudum. Hazine malı sayılmayan Kişisel mal varlıklarına dahi türlü sebeplerle erişememiş olmaları ise hukuksuzluktur. Çok detaylı bir konu. Hüzünlü trajik.
murat bardakçı kitaplarını ve hanedan mensuplarının bizzat kaleme aldığı bulabildiğim tüm hatıratları okudum.
Allah hepsine rahmet etsin.
bilhassa memed orhanın hayatı müthiş bir sinema yapıtı olurdu.

hocam romanov'lara yapılan muamele biraz sembolist ve mesaj içerikli.

devrimi yapan adam tatar-yahudi kırması lenin. ki romanovlar anti-semitist ve türk karşıtı kimlikleri ile bilinirler.

Bildigim haremden evlenmelerinin payi büyük bunda. dikkat edilirse halktan biriyle evlilik yok.
böylece devletin bütünlügü uzun süre korunmuş.

İlk dönemlerde kardeş katli uygulaması rakip bir yönetici riskini azaltır.
Padişahın aynı zamanda halife sıfatı sebebiyle de ruhani liderliği bu statüyü kuvvetlendirir.
osmanlı idari yapısı esasında ciddi bir hukuk sistematiği içindedir ki bu da yönetimin belli sınırlar ve nizamlarda padişah dışındaki makamlarca yürütülmesi demektir.
hanedanın zayıf yıllarında yeniçeriler ve ittihatçılar gibi kuvvetler padişahı koltuğundan edip yerine yenisini getirmişse de hanedan hiç değişmemiş.
sorunuza net cevap değilse bile soru çok isabetli.

Padişah soyundan gelenlerin kanlarının özel olduğu düşüncesi de olabilir. Eski türklerden beri gelen - kut - anlayışı var .

Vardı bir ara. Özellikle Fatih ağızlarına sıçtı. Türkleri sikine takan bile olmadı ne olur ne olmaz diye. Elin İngilizi "İngiliz mi daha iyi bilecek İspanyol mu, tabi ki İngilizi yönetime geçiririm ak." dedi, olanlar oldu.

osmanlı şeytan gibi kurnaz bir devlet bakma sen :)

devlet yöneticilerini soysuz ama zeki devşirme çocuklarından seçer. karılarını köle sınıfından seçer. kendisine rakip olacak diğer tüm türkmen grupları saraya giremez.

eee kim darbe yapacak :)

karamanoğullarının feci sonu da bu konuyla ilintili.

kut anlayışı +1

osmanlı olsun veya diğer türk devletlerinde olsun taht savaşları sadece aile içinde olmuştur çünkü yönetebilme gücü tanrı tarafından sadece o kanı taşıyanlara verilmiştir. bu durum güçlü bir şekilde empoze edildiği için kimse de buna yanaşamamış tabi.

kralı yani padişahı indirme teşebbüsleri ve indirmeler elbette olmuş. 2. mehmedin çocukları olan 2. bayezid ve sultan cem (cem sultan kullanımı yanlıştır. osmanlıda sona gelen sultan eki kadınlığı belli eder. o vakitler sultan cem'e böyle demişler öyle kalmış) genç osman'ın yeniçerilerce boğulması vs vs bu durum osmanlının çöküşüne doğru daha da artmış örnekleri daha da çoğalır hale gelmiş.

ben daha ziyade osmanlı'da burjuva sınıfının olmamasına bağlıyorum. ciddi manada sermaye sahibi bir aile olmadı osmanlı'da. haliyle "aydınlanmanın meşru çocuğu" olan burjuva ailelerde olmadı.
hanedan değişimi illa para ile ilgili olacak diye bir şey yok elbette ancak, darbe yapabilmek için bir takım askerlere ihtiyacın olmalı. bu askerleri veya saray içinden adamları ancak para ile satın alabilirsin.

osmanlı'da aydınlanma+burjuvazi olabilseydi durumlar çok farklı olurdu. ancak sermaye özellikle gayri müslim ailelerde birikti. hanedana kafa tutabilecek adamın taban desteğine de ihtiyacı vardı.

abd'de isteyen, istedigi partiyi kurabilir ve ona oy kullanabilir ama abd'nin siyasi gecmisinde turkiye'deki cesitlilik olmadigindan millet genellikle bu iki partiye oy verir. hatta ara ara amerikali arkadaslarimdan "sadece iki parti var, bu ne bicim demokrasi aq" diye de duyarim.

- ne cumhuriyetçilere ne demokratlara uymayanlar napıyo?
+ populerlik meselesi yuzunden, genellikle bu iki partiden birine gecis yapiyorlar. misal bernie sanders sosyalisttir ama 2016 secimleri icin demokratik partiden aday oluyor.
en.wikipedia.org

- bi ondan bi bundan çıkıyo?
+ en.wikipedia.org

aslında iki parti yok. başka partiler de var ancak en büyükleri bu ikisi. aradaki geçişlerin çok olması değil. 1-2 tane eyalet var aslında onlar belirliyor. çoğu eyaletin kimi seçeceği önceden belli. ohaio gibi bir iki eyalet başkanın kim olacağını belirliyor. çünkü bu eyaletler de kimin çıkacağı belli değil. kaldı ki seçim sistemi bizimkinden farklı olduğu için en çok oyu alman başkan seçileceğin anlamına gelmiyor. eyaletlerden çıkan delege sayıları belirliyor. al gore jr. bushtan daha fazla seçmenden oy almasına rağmen seçilememişti diye hatırlıyorum.

8.1 yap düzelir.

açıktan girip içerden dönmek diye biliyorum ben.

yani şöyle: i.stack.imgur.com

Ben de sola dönerken açıktan, sağa dönerken içerden diye biliyorum.

ben scandinavian flick diyorum.

viraja yolun hangi tarafından girdiğine bağlı. hız kaybını minimize etmek için mümkün olan en geniş açıyla dönmen lazım. sağa döneceksen yolun solunda, sola döneceksen sağında olman lazım. yani ( şeklinde değil de / şeklinde dönmen gerek. diyelim ki ilerde sağa döneceksin ama sen yolun sağındasın. o zaman sol taraftan almak daha mantıklı çünkü sağdan alırsan çok fazla yavaşlarsın.

doğrusu en başta söylediğim şekilde tersten girmek. senin de söylediğin şekilde, daha az hız kaybetmek önemli. nereden nasıl dönüleceği zaten belli, önemli olan onu uygulayabilmek. king lizard'ın verdiği link çok açıklayıcı.

kanka logitech dfgt al, arkadan da hayatı tesbih yapmışımı aç paso yanla

patr + 1000
hayat tesbih gibidir, bazen sallar bazen çekersin. salla gitsin, yanla gitsin.

oyun var oyun var.

Nfs de ister iveriden ister disiridan fark etmez. Viraji gorunce basiyorsun el frenine gerisi geliyor.

ben daha cok dirt 3 oynuyorum. simulasyon gibi biraz daha. ayni sekilde ondada drift yapmanin anlatilmaz cazibesine katiliyorum cogy zaman. umursamiyorum ici disi.

bazen de prolar nasil oynuyor diye bakiyorum ki.
evet icerden aliyorlar. hatta minik driftleride iceriden alarak yapiyorlar.

bir kac kerede f1 oynamistim o gercekten cok ayri.

disardan iceri mi ne oyle kasinti bir durum soz konusu.

viraj çıkışında zaten yavaşlayacaksak viraja hızlı girmenin anlamı yok. o yüzden içeriden yaklaşıp arkamızdaki rakibin geçmesini engellemek gerek.

şikan varsa yine izlenen yol değişir. yani virajdan sonraki virajların durumu da etkiliyor.

Aslinda bir sonraki viraja bagli. surekli ayni yone giden virajlarda icerden almak, tersin de tersi soz konusu olaBilir. Genis aldiginizda bir sonraki viraja icerden girme firsati elde ettiginiz icin o da. Ki genellikle pist stili oldugu icin surekli ayni yonde virajlar olur.

Zaten isin icine gercekcilik girerse hayli hayli icerden almak olur. Tum motor sporlarinda dedigim gibi, icerden almaya calisilir. Ozellikle motogp izleyenler bilirler. Orada cok fazla dikkat cekiyor cunku bu husus.

Iceriden alirsan yavaslamak zorunda kalirsin. Ancak rakibi gecerken iceriden almalisin ki burada da hizini azaltmamanin sebebi rakibe carpmandir.

@inaniyorsun bari saygi duy +1 Tek başına düşünme, arkandaki yanındaki adamlara da bak. Tek başına girmenden daha karlı olabilir orada yaptığın bir hareket.