@rock n roll +1
Yazdıklarımın geneli Türkiye üzerinden örnekle ve genellemeler olacak, önceden belirteyim.
"Çocuğu olmayan çiftler hayatlarını tam olarak yaşayamazlar \ hayatın tadını çıkaramazlar." düşüncesine hiçbir zaman katılmadım. Aksine çocuğu olan çiftlerin hayatı kaçırdığını düşünüyorum. Hamilelik dönemi, sonrası, büyüme çağı, iyi ve düzgün bir terbiye verme çabaları, salt çocuğa odaklı kurulu bir düzen giriyor maalesef devreye. Onu büyütüp, adam edene kadar çiftler yaş alıyor ve yaşayamadıkları yığınla şey kalıyor geriye. Bu dönemde annelerin kalıplaşmış bazı düşünceleri/tabuları da ortaya çıkınca (sürdürülemeyen) seks hayatı da nasibini alıyor.
Bir kadının asli görevi evlenip, çocuk doğurmak, nesli devam ettirmeye yardımcı olmak değil. Biyolojik saat denen nane herkeste aynı işlemiyor. Kimi kadın annelik duygusundan yoksundur, zorla barınacak bir şey de değildir bu. Kimi kadında da doğuştan böyle bir duygu varolmuştur. Ama içinde annelik duygusu taşımayan bir kadının anne olması zaten gereksiz. Olanların da sonunu görüyoruz. Doğurup doğurup sokağa salmak, en mizahi haliyle Kaygısızlar dizisinde işlenmişti, hepimiz seyrettik. Aynı mantık erkekler için de geçerli. Hepsi babalık duygusu taşıyacak diye bir şey yok. Bunun da en iyi örneğini Californication dizisinin Hank karakterinde görüyoruz.
Bir de @rock n roll'un değindiği konular var elbette. En azından bu ülke için konuşayım. Refah seviyesi bu aralıkta seyrettiği müddetçe çocuk sahibi olmak akıl dışı. Bir de sosyal ortam var tabii. Yani maddi durum ne kadar elverse dahi, ben Türkiye'nin hiçbir yerinde çocuk yetiştirmek istemem. Buna İstanbul'un en elit semtleri ya da Türkiye'nin en yaşanılası diye tabir ettiğimiz şehirleri (Akdeniz, Ege bölgesi) de dahil. Varoşluk, her yerde aynı varoşluk bu ülkede. Bunun parayla da alakası kalmıyor bir yerden sonra. Para el değiştirdi çünkü. İnsan kalitesi düştü. Yaşam kalitesi düştü. Ve evet ben çocuğumu maddi-manevi en iyi koşullarda büyütemeyeceksem, bütün hayatımı ona adayıp, üç kuruş için kendimi paralayacaksam hiç gereği yok.
Son olarak sözlükte yazdığım bir entry'yi paylaşayım, belki o da referans verir bu konuya dair neler düşündüğüme.
bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülükonu bu dünyaya getirmek.
zaten yeterince üremişiz, bundan fazlasına gerek yok bence artık.
ama olur mu? üremezlerse maazallah ileride hastalıkta, yaşlılıkta onlara kim bakacak?
üremezlerse kim "ay maahmuut, düşünebiliyor musun senlen benden bir parça, onu şimdiden çok seviyorum" diye hayaller kuracak?
ama olur mu üremezlerse, kim kendinden zayıf birine hükmetmenin zevkini tadacak?
çocuk yapma mantığını anlayamıyorum, kusura bakmasınlar. onlar da benim düşüncelerimi anlamıyorlar, anlamayacaklar, anlamasınlar. çocuk yapma mantığını anlayamıyorum demeyeyim, yapma sebeplerini anlayamıyorum.
şimdi ben hiçbir zaman çocuk sahibi olmayacağım. bunu çevremdeki insanlar kanıksadı artık. ama yeni duyanlarla başım dertte. en büyük merak konuları da şu;
-aa olur mu hiç öyle şey? bunun yaşlılığı var, hastalığı var, kim bakacak sana o zaman?
kim bakacak sana o zaman...
vay be.
çocuğu getirip de böyle pis dünyaya atacak kadar sahip olduğunuz bencilliğinizi sikeyim.
çocuğu sevmediğiniz oradan belli.
kim bakacak sana o zaman?
ben sokaklarda ölmeyi düşünüyorum. doğmayan çocuğumu sizden daha çok seviyorum.