Ölüm grubuna düşmüşsünüz :)

Maalesef bütün aklı başında çocukları okul okumaya, alacağı diploma bir işe yaramasa da üniversite bitirmeye zorluyoruz.

Sonra da diplomalı işsiz gençler üretip, şahane bir marangoz olacak adamı hamburgercide çalışmaya, iyi bir elektrikçi olacak genci markette kasiyer olmaya mecbur bırakıyoruz.

Bu gibi sanatkarlık isteyen işler de okulda en arka sırada dersi kaynatan, yaramaz, umursamaz, sözünde durmaz çocuklara kalıyor. Tabi ki işini düzgün yapan ustalarımızı tenzih ederim, bir çoğuyla da seve seve iş yapmış biriyim.

Ustalardan çektiğimiz bütün dertler bundan dolayı, konu nereden nereye geldi.

Ya tek tek her sektörün ustasını bulup, pazarlık yapıp, işini kontrol edip, zamanında iş yaptırmak için strateji geliştiecke ve en az maliyetle halledeceksiniz bu işleri.

Ya da bütün işi birine verip bi o kadar da kar payı vereceksiniz ki işiniz görülsün.

İşleri kalem kalem yazarsanız bir kısmına yardımcı da olurum fikir de veririm.

boya

Böcekler için ilaçlama.

Su arıtma cihazı

Yeni evse korniş taktırma

Prizlere bak.
Mobilyani koyacağın yere göre ters yerlerde kalmasın.
Ona göre ek priz yaptır duvarın içinden.

-Varsa eğer, kombinin bakımı
-Kapı kilidi değiştirme
-Pencere-balkon kapısı onarım-bakım (fitiller,açma-kapama fonksiyonu vs.)

İlave olarak klima ihtiyacı varsa onun hazırlığı olabilir.

ampulle duyları deneyip çalışmayan varsa onları değiştirme, tv nerede duracaksa ve ilerde değişme ihtimaline karşın ona uygun kablo ve kablonun duvara montajı. demirbaşları kontrol etme.

Bir halı yıkama makinası edinip arayıştan ömür boyu kurtulabilirsiniz. İzmirde çift kişilik yataktan 200 tl istiyorlar istanbul kim bilir ne alemdedir...

Cok dogru, arnica'nin bir modelini aldim hali, koltuk, yatak ne var ne yoksa hepsini yikadim. 2 turda parasini cikarir.

O sınır DutyFree'deki satın almalar için geçerli. Bavulda getirilen alkol için bir sınırlama yok.

O sinir ülkeye girişte geçerli. Cantanda getirmissin duty free almissin farki yok. Sadece duty free sana 1 ltden fazla satamaz, izin vermez ama istersen 50lt koyabilirsin bagaja.
Tek fark gümrük polisi cani isterse 5lt ye de el koyar 10 lt de ok der. Şans işi.

Polis çevirirse içlerinden 1 lt olacak şekilde seçmeni ister ve geri kalana el koyar.

himmet, duty free girişinde yazıyor yurtdışı girişlerde 1lt diye. sadece duty free alışverişlerinizde demiyor.

Evet öyleymiş. Ben 5 litreyle geldim. Gümrükte de valizi geçirdiler x-ray'den ama bi şey dememişti polis. O yüzden sadece dutyfree diye aklımda kalmış.

Yasal limit duty freede satıldığı gibi. Yani 1 lt yüksek alkol, 2 litre düşük alkol. Sen bunu ister duty freeden alırsın istersen bavulunda getirirsin. Duty free sana daha fazlasını satamaz çünkü yasal limitleri kendisi aşmış olur.

Yakalanma kısmı ise şans işi. Denetime ve kontrol eden polis memuruna bağlı ancak tespit ederlerse el koyma hakları var.

Gürcistan dönüşü gümrükte el konulan içkilerden oluşan bir dağ görmüştüm.

İmha mı ediliyor acaba?

El konuluyor.

Sansina kalmis tamamen. O an denk gelirse alirlar.

Bu arada duty free ulkeden bagimsiz satis yapar senin ulke sinirinla ilgilenmez.

Sana 3lt satar sen atiyorum siniri 2lt olan bir ulkeye gidiyorsan, o posete bakip duty free demez 1 litresine el koyarlar.

Vatandaşlık için şans olacaksa gidebilirdim. Orada birikim yapmayı sağlayacak başka bir iş de bulunabilir belki ileride. Düzen varsa çok da gerek yok ama sırf gezip görmek için de gidilebilir bir süre.

"maaş 1000 euro olacak. yine istediğimi yapabilirim. 500 euro kiraya gidecek" demişsiniz. Gerçekten yapabilecek misiniz istediklerinizi? Çok düşük değil mi Portekiz'de yaşamak için o maaş?

beyaz yakali oldugunuzu varsayiyorum, 1000 eur avrupa icin baya baya baya dusuk bir maas. dogu avrupa ulkelerinde bile daha fazla aliyorlar.

Bir süre tecrübe kazandıktan sonra daha iyi gelirli bir iş için yatırım + yurtdışı deneyimi, eu çalışma izni fırsatı olacağı için ben ben kabul ederdim.

Hatta şuan bunun için kasıyorum fakat henüz yakalayamadım.

TR'de 9000 alan Portekiz'de daha cok aliyor olmali. 1000 cok dusuk.

Portekiz'de maaşlar düşük ama 1000 euro net Portekiz standartlarına göre bile düşük.

Yurtdışındaki ilk iş için gelir-kira oranının 3'te 1'den düşük olmaması iyidir.

Yine de gittikten 1 yıl sonra maaşınızı %20-50 arttırabileceğiniz bir mesleğiniz varsa ve kenarda 3-4 bin euronuz varsa gidilebilir bence.

Okul için gidip part time çalışarak bu parayı kazanacaksanız yine gidilir.

Eğer 500 euro tek başına daire kiralayıp ödeyeceğim kiraysa, ev arkadaşı vs gibi alternatiflerle kira ödememi düşürebiliyorsam deneyim için bile girerdim ben.

İleride gelirimi arttıramiyorsam dahi 2 - 3 sene hem hayat deneyimi hem de sırf yurtdisinda çalışmış olmaktan kaynaklı tr dönüşü açılacak yeni kapılar olur. Yurtdisinda okuyanı geçtim Erasmusla 6 ay gideni bile baya seviyor bizim işverenler, yurtdisi is deneyimi çok kapı açar diye düşünüyorum.

1000 euro biraz düşük değil mi? ayda 500 euro ile her istediğinizi yapmak mümkün olmayabilir. en basitinden cep telefonu faturanızı, eve internet faturanızı düşündünüz mü?

vatandaşlık ve veya "kalıcı" oturumu alma süreme bağlı evet.

teşekkürler arkadaşlar. maaş türkiye'ye göre az görünebilir ama değil.
-portekizde asgari ücret 776 euro. çoğu insan bu paraları alıyor.
-intermediate portekizcem var.
-minimalist biriyim. lükse düşkün değilim. 500 euro bana yeter.

asgari ücretten yüksekse -ki yazdığınıza göre yüksek- ben yaşardım hocam. giderdim yani. gerekirse bir öğrenci gibi yurtta falan yaşardım daha ekonomik olması açısından. önemli olan ilk aşamada kalıcı olarak gidebilmek. gittikten sonra hayatınız boyunca 1000 euro almayacaksınız zaten. orayı daha iyi öğrenecek daha iyi iş fırsatları bulacaksınız. oradaki şirketler de size karşı olumlu bir ön yargıya sahip olacaklar orada zaten bulunduğunuz için.

Siz İstanbul’da 9,000 den birikim yapabiliyorsanız, Portekiz’de de tutumlu olursunuz, ki Avrupa’nın en uygun ülkesi. Böyle Bi şansım olsa kaçırmazdım

Avrupaya bir basamak olarak yeterli düzeyde bir fırsat bence. Gidip oralara alıştıktan sonra daha rahat bir iş kovalayabilirsin.

Hocam o paraları alan çoğu insanın hiç yoktan ya aileden kalan bir göz evi ya da yarısını ödediği mortgage'ı var. Kenarda duran 3-5 kuruş parası var. Maaşın düşük ama ekonominin göreceli olarak stabil olduğu ülkelerde varlık birikimi yaptıran kazanılan paranın miktarından ziyade orada geçirilen zaman.

Siz onlardan farklı olarak hem sıfırdan ev kuracaksınız, hem geçiminizi sağlayacaksınız hem de varlık birikimi yapacaksınız.

Bunu bilerek gidecekseniz bence Portekiz Türkiye'den fersah fersah iyidir.

Yas, beklenti, deneyim onemli bu kararda.
Ben olsam gitmezdim, gitmek istiyorsam diger Avrupa ulkelerini ya da diger firsatlari degerlendirirdim.
Maddi kaygim yoksa, ani yasiyorsam, ileriye donuk planlar yapmayi tercih etmiyorsam giderdim ama.

avrupa ülkelerinin ekonomik açıdan iyi olmasının sebebi alım gücünün yüksek olmasıdır. yani şuna dikkat çekmek istiyorum türkiye aslında avrupa ülkelerinden daha ucuz bir ülke ama maaşlar çok daha düşük olduğundan alım gücü daha düşük. burada 300 liraya 1 haftalık market alışverişi yapıyosan orada 60 euroya falan yapıcaksın (yani 600 lira) ancak normal avrupa ülkelerinde maaşlar en azından 2000 euro civarı olacağı için daha pahalı alışveriş yapmana rağmen alım gücün yükselmiş olucak. fakat sen portekiz'de gidip türkiye'de aldığın maaşı alıcaksın neredeyse ve üstüne euro harcıycaksın bu baya düşürüyor senin alım gücünü. basamak olarak kullanabileceğin bir işse bir süre çekilebilir bu ama çok öyle bir durum yoksa pek girilicek risk değil sanki.

her türlü yurtdışı.

bin euro çok düşük, istanbulda kalırdım.

1000 Euro portekiz gibi bir ülke için bile çok yüksek bir ücret değil. Maaşın yarısını sadece kiraya vereceksiniz. Ki portekiz'de ortalama yaşam maliyeti aylık 1500 eurolarda dolaşıyor.

Gidecekseniz maaşı zorlayın derim.

portekiz'in kişi başı yıllık ortalama geliri 23bin dolar civarında. Siz 12-13bin dolar civarında neredeyse yarısı kadar bir kazançla gitmekten bahsediyorsunuz.

Sırf avrupa diye, ekonomisi çok da şahane olmayan bir ülkede iptidai şartlarda yaşamak ister misiniz?

istanbulda kurulu düzen iyi maaş varsa risk almam.
turistik giderim anca

vatandaş olacaksam kalırdım yoksa istanbul devam

merhaba,
es durumundan portekizli oldugum icin her yil bir kac hafta gidiyorduk, pandemi sebebiyle uzaktan calisildigi icin son 2 yilda bunu bir kac aylik surelere cikardik. Bu yuzden Portekiz'deki genel yasam standartlari hakkinda iyi kotu bilgi sahibi oldugumu dusunuyorum.

Oncelikle Portekiz'de cogu insan asgari ucretle calisip o paralari almiyor. Median income 1800€ civari.

Yasam giderlerinizde en cok payi kira alacak. Lizbon'da yasamayi planliyorsaniz 500'e kiralik ev bulmak neredeyse imkansiz, belki oda bulabilirsiniz. Kucuk yerlerde dogal olarak sansiniz artacaktir. Geriye kalan 500 ile de malesef rahat bir hayat yasamaniz cok zor.

Mesleginiz nedir yazmamissiniz ama ileride daha iyi maas ile is bulabileceginizi dusunuyorsaniz ve birikiminiz varsa bir ihtimal gozunuzu karartip gidebilirsiniz.

Portekiz'de nitelikli meslek sahibi olanlar hatta olmayanlar dahi Avrupa'da refahin daha yuksek oldugu ulkelere goc etti, etmeye de devam ediyor. Bu yasam sartlari konusunda iyi bir gosterge olabilir.

ne kadar süredir çalışıyorsun?
www.turkiye.gov.tr

burdan bak istersen tüm sgk hizmet dökümünü seçerek

çok tşkler. şimdi gördüm. geçen aya kadar ödenmiş görünüyor. 6 aylıkta niye görünmüyor.

şimdi baktım bende çalışıyor

düzenli olarak ist. yeşilköy sahiline giderim. artış bariz.

Eşimin ailesi sultangazi'de oturuyor, benim ailem gop küçükköy'de (istanbul). Geçen hafta gittik, net gözle görülür bir sakallı erkek çete kalabalığı vardı. Boş gezen erkek güruhları dolu bu bahsettiğim ilçeler.

Caddesbostan Sahil'de de haftasonu sabahları 5-6 gibi bir kalabalık oluyor, geçen senelerde de olurdu ama arttı.

Evet son dönemde gözle görülür Bi artış var. Parklar aftan erkeklerle dolu. Sonumuz hayrolsun valla, çok endişeliyim

Var ama sosyal medyadaki gibi değil
Bazı bot hesaplarla ülkenin bunlarla dolup taştığını ve çeşitli olayları bit çok haber kaynağından sunarak tam kargaşa oluşturmak ve kamuyu manipüle etmek söz konusu. Ülke gündemini ise sanki neredeyse siyasi taraflar veya ülkeyi doğrudan ilgilendiren meseleler değil de tweeterdaki bot hesaplar belirleyecek.

Oysa "tamamen ve ailesiyle giden" suriyeliler de var. Bunlar biliniyor.
Çeşitli hesaplar takip edildiğinde zaten kamuoyunu art niyet içersinde yönlendirmeye çalıştıkları açıkça görülüyor. Bunlara göre Türkiye tamamen yanmış bitmiş.
Evet her şey 4/4lük değil ama dışarıdan ise Türkiye çok farklı ve güçlü görülüyor.

Otobüslerle adamların geldiği ve ortalığı yakıp yıkanların onlar olduğunu, Ankara Altındağ Önder Mahallesi'ndeki o olaylarda mahallelinin hiçbir dahlinin olmadığını, halkın evden çıkmadığını, o saldırıları hemen olaylardan önce oraya getirilen kalabalıkların yaptığını iddia edenler de var. Gerçek mi bilmiyorum ama eğer gerçekse ve biz evimizde otururken elin kaçağı gelip suriyelinin kurduğu düzene saldırır, suç da üstümüze kalırsa ben bilenirim şahsen.

Ülkeye eskiden de mülteci gelirdi, Afganlar daha önce de gelmişti, hatta o zamanlar gelenler üçüncü nesil olmuştur burda artık ama mülteci kampı diye bişey vardı. Nispeten kontrollü dağılım yapılıyordu. Şu anki durum garip ötesi. Suriyeliler konusu da kontrolsüzdü ama şimdiki acayip geliyor.
Soruya tam cevap olmadı, dışarı pek çıkmadığım için ama çıktığım zamanda mutlaka ve mutlaka bir kaç mülteciyle karşılaşıyorum. Yer bölge farketmiyor

Tabi ki artniyetli karşim amariganın oyunları bunlar hep

''artık nefes alamıyorum'' olurdu. her yer insan, her yer afgan, her yer suriye, her yer zaten trabzondu.

..

Cok iyi kazanmama ragmen param yetmiyor. Benimle ayni ozellikte adam 10bin euro aliyor ayda.

Senede 120.000 euro eder, o da 1 milyon 200bin tl eder.

Avrupada 2 sene calissam emekli oluyorum, hadi 5 sene calissam gelsem kralim.

hayalini kurduğum hayat için sürekli ter dökerken tam yaklaştım dediğimde siyasi bir saçmalık yüzünden bitiş çizgisinin yine çook uzaklara gitmesi. stabil bir yaşam sürmek istiyorum, yarın ne saçmalık olacağını düşünerek yaşamak istemiyorum.

en başta para. çalışan olarak hakkımı savunabileceğim, daha iyi kazanabileceğim bir yerde yaşamak isterdim. letonya'dayken arkadaşım bir günlük iş için çağırmıştı. covid-19 için kullanılacak tüplere etiket yapıştırıyorsun. sürekli yapılacak iş değil, çok hızlı olman ve aralıksız çalışman gerekiyor ama 8 saate verdikleri para €50 idi. o paraya süpermarketi alabiliyordun mesela. ispanya'dan ithal salam tarzı et vardı. dilimlenmiş kaşara sarıp yemeyi çok seviyordum şarapla birlikte. et, kaşar ve şarap (bunlar da köpek öldüren değil, gürcü-peru-italyan şarabı falan) €10 bile etmiyordu. temel ihtiyaçlar zaten çok ucuzdu. demek istediğim... en başta "çalıştığıma değsin" istiyorum, kazandığım para bir işe yarasın, bana bir şeyler versin. diğer türlü kölelik gibi hissediyor insan (kapitalizmde her türlü kölelik de neyse oraya girmeyeyim)

onun dışında ben anksiyeteli ve ürkek bir insanım. biriyle tartışacak olsam aklıma hemen ölüm ihtimali gelir, hani ya karşı taraf bıçağı takar veya ben kendimi kaybederim korkusu. avrupa'da bu açıdan çok daha rahat hissederdim. insanların mental olarak daha sağlıklı ve anlayışlı olduğunu biliyorum. manyak her yerde var tabii ki ama "yan baktın kavgası" gibi konularda daha rahat olurdu içim.

üçüncü olarak entelektüel ortam ve imkanlar iyi. konser olsun, kendin gibi insanlarla buluşup görüşmek olsun vs. daha kolay sanki... türkiye'de rahat değiliz hiçbirimiz. sosyal anlamda daha özgür, daha bireysel davranma şansım olurdu diye düşünüyorum avrupa'da. orada mesela belki tinder'dan biriyle tanışıp insan gibi bir kafede görüşme, arkadaş edinme şansım olabilir örneğin ama burada sokakta selam versek tecavüzcü muamelesi görüyoruz. kadınlara kızamıyorum bu konuda, onlar da kendilerince haklı tabii ki.

genel olarak bizim kültürümüzü sıkıntılı buluyorum ben. bazı yönleri çok güzel tabii ki ama bireysellik olayını öğrenememiş olmamız, ne kadar "özgür" olsak da toplum baskısından kaçmanın zorluğu vs. yoruyor bazen.

bi' de avrupa'da yaşamak otomatik olarak çok ciddi bir seyahat/kültür avantajı demek. cebinde üç kuruş para varsa istediğin an istediğin yere basıp gidebilirsin. ben mesela girit'i görmeyi çok isterdim. zeytin bahçelerini dolaşayım, şarap içeyim falan. çok basit bir hayal. farklı farklı bir sürü ülke ve kültür... türkiye'de yaşarken yapamazsın bunu. avrupa'da yaşasan ama cebinde €150-200 parayla basıp gidersin girit'e sırt çantanla. ve daha bir sürü başka yere.

ben çocukken de avrupa'da yaşamak istiyordum, daha akp'nin ne olduğunu bilmeden... hala istiyorum ama olmadı. meğer avrupa kollarını açmış beni beklemiyormuş, sonradan çözdüm olayı.

Para en az önemli nedenlerden biri. Sevmedigim şey, insanların para için gelip kendi Orta Doğu kültürlerini yurt dışında zorla yaşamaya ve başkalarına zorla yaşatmaya çalışmaları. Örneğin parkta güneşlenen kadınları izlemeleri, yurt dışında eşcinsel karşıtı olmaları, kötü araba kullanmaları gibi. Benim yurt dışına çıkma isteğim bireysel ölçüde yerleşmiş temel hak ve özgürlüklerin olması. Bireysel olarak kadınların parkta ya da başka yerde guneslenebilmeleri, benim sevgilimle istediğim yerde yakinlasabilmem, Müslümanların Alevilerin Yahudilerin Budistlerin yaşamlarına kimsenin karışmaması, eşcinsel biseksuel tekesli kimsenin kimseye karışmaması, sürekli dedikodusunu yapmaması, trafikte markette bankada bir düzen olması, sıraya girme kültürünün olması, birine kibar davranıyorsam ondan korktuğum ya da ezik ya da ibne olduğumun dusunulmemesi. İs verenimden korkmamam, is yerinde somurulmemem, az da olsa çok da olsa hakkımı almam, iş yerindeki kimsenin torpille o ise gelmediklerini bilmem, kimsenin tebasi olmak zorunda olmamam, kısacası insan olabilmem

Ekonomi.

Grift bi durum.
1.Eğitimsizlik ama akademik değil görgü, insanlık, adap, ahlaki değerle, saygısızlık.
2.Hukuksuzluk. Sokak ortasında öldürülen kadınlar ve ceza almayan eski eşler vs. Yani her konuda var da hukusuzluk bu artık gözümüze gözümüze sokulan hali.
3.(yukarıdakilerin hem sebebi hem sonucu olarak birbirine bağlı bulduğum) ekonomi.


Kişisel gerekçem ise özetle “şiddet” olacak. Hayatın her alanında ve anında psikolojik, fiziksel, mental, etnik, ekonomik, sosyal... şiddet.

Çocuk yaparsam iyi bir eğitim ve hayat standardı saglamam burada çok daha zor.

Kulturu. Araplardan falan cok daha ustun, cok farkli oldugunu sanip aslinda neredeyse tipa tip ayni olmasi.

siyasi bir cevap vermeyeceğim zaten siyasi olarak sormadınız.
sorunun da partiler üstü olduğunu düşünüyorum zaten.
gider miydim? ha gitmezdim ama velev ki gidecek olsaydım nedeni benim eğitimimde birinin abd gibi ülkelerde çok yüksek kazanç elde edenler arasında olmasına rağmen benim burada asgari ücreti zor denkleştiriyor olmam olurdu

Var(dı) 2019 sonunda, hâlâ vardır herhalde ama tüm havaalanı ürünleri gibi normalden çok pahalıydı.

5 ağustosta cıkacağı üzerine anlaşırken kira konusmadıysanız şimdi istemek ayıp olur. Belirli bir süre yok, biz evi satarken görmeye gelenlere 3 ay daha oturacağız ev bulamazsak sonrasında su kadardan kira öderiz diye konuştuk mesela, öyle de oldu.

Önceden konuşulmadıysa ben sizin yerinizde olsam kirayı falan karıştırmam 5 Ağustos'ta tahliye etmesi için sıkıştırırım. Kira ödemeye başlarsa evden çıkmayı da belki erteler, öyle kalırsınız.

Ev bulması için bir ay süre vermişsiniz evi satın alıp eski sahibine kiralamamışsınız ki. Ben o zaman istemedim ama şimdi bir aylık kira istiyorum demek ayıp olur.
Annemler 20 sene önce ev alırken emlakçı 2 ay yasal süresi var eski ev sahibinin demişti. Biz de ok diyip kendi evimizi sattığımız aileden 2 ay süre istemiştik. İşin kanuni kısmı gerçekte böyle mi emlakçının uydurması mı bir araştırın dilerseniz.

Ortada kira sözleşmesi yokken nasıl kira alacaksın ki zaten hocam. Bir de önceden konuşulmadıysa istemek etik de olmaz.

iç rahatlığı için 2 maske üst üste. klimalı ortamda maske takmaktan rahatsız olanda ne bilim...

gercekten korunmak icin mi yoksa goruntu olsun diye mi? korunmak icin n95'ten baska caren yok. aerosol yoluyla bulasan bir hastalik sonucta ucakta bir pozitif varsa cevredeki herkese ulasacaktir. ondan da n95 tipi bir maskeyle korunursun anca.

Size bilmediğiniz bir şey söyliyim; Maske takmak zorunlu.

Maske takmak zorunlu +1

Maske takmak zorunlu +1

Ayrıca @robokot’un dediği yanlış, covid aerosolle değil damlacıkla bulaşır, ikisi farklıdır. Aerosol olsa şu an hepimiz mortingen şıtraze olurduk çünkü

Ben bir saatlik ucusa bile N95 takardim. Ayrica,

Maske takmak zorunlu +1

@Helena, malesef sen yanlissin. covidin airborne oldugu damlacigin vektorlerden sadece biri oldugu bayadir biliniyor. havalandirma falan diye bosuna mi kasiyoruz aylardir? kapali ve havalandirilmayan alanlarda birbiriyle yakin mesafede olmayan kisiler birbirlerine bulastirabiliyor. beraber gecirilen sure / kapali alanin hacmi onemli parametreler (ayrica kisilerin nefes alis veriste ne kadar viable virus yayabildigi baya degisiklik gosteriyor - kimisi cok az, kimisi cok fazla). kesin bilgi. 1.5 senedir suren pandemide bu temel bilgilerin hala halka yayilmamis olmasi baya sasirtici.

www.cdc.gov

www.who.int

(airborne transmission alt basligi, olaya daha yeni uyanilan zamanlardan)

academic.oup.com

www.nytimes.com

Etmemesi lazım, testi özel hastanede de yaptırsanız e-nabız'dan sağlık bakanlığı belgesi alıyorsunuz sonuç için.

devlette ücretli 250 tl Murat dilmener'de. Nasıl oluyor ücretsiz? Anca semptom göstermen lazım ki ücretsiz yapılsın. Özel'den yaptırıpta gidebiliyorsun. Annem babam çıktı geçen özelden alıp yurtdışına.

özelden ya da devletten yaptırıyorken yurtdışı çıkışı için yaptırıyorum diye özellikle söylemeniz gerekiyor.

onun haricinde fark etmiyor.

dun taksim ilkyardim da 2. dozumu oldum. hemsireye sordum ucretsiz yapiyoruz demisti.

Yurtdışı için yapıyorsanız devlette de 250 tl ücretli.

2590 tl pcr testi? yanlışınız olmasın? havalimanı içinde test alanları var

Eski GATAda 200 tl

eğer havalimanı haricinde bir yerde yaptıracaksanız , yurtdışına çıkış için geçerli olup olmadığını sorun.

araba kiralayıp atlayın bir yerlere. otel-pansiyon harici evini villasını kiralayanlar da var tatil beldelerinde, illaki bulunur. stres yapmayın tatile, gezmeye, maceraya çıkıyorsunuz.

Geç değil.
Mesela İzmir merkezde oteller boş ve fiyatlar sabit ama Çeşme'ye gidersen her şey uçmuş durumda. Merkezde konaklayıp araçla deniz kenarlarına ulaşım sağlayın en mantıklısı bu.

ödemezsiniz diye biliyorum hocam. Güzel bir teknoloji, vodafone kullandığım her gün 50tl kitliyordu.

Hiç bir ücret ödemezsin,benim türkiye hattım yedek telefonda ve yıllardır wifi üzerinden çalışıyor,

Duzgun cikardiniz mi? Cekerek cikarma vs kotu oluyor cunku.

Eger duzgun cikardiginiza eminseniz bir sure isirilma yerini inceleyin, kirmizi daire olusumu gozlemlerseniz acilen doktora.
Eher duzgun cikardiginiza emin degilseniz, doktora yine.

Geçenlerde haberde kenelerin sadece %3’ü ya da %5’i ölümcül diye okumuştum yani her kene sorun olmayabiliyor ama yine de bir daha denk gelirse hastanede aparatla çıkarttırmak önemli. Acile gidip durumu anlatın kan verin enfeksiyon var mı yok mu ona bakarlar.

direkt acile gidip kan verin +1

hastanede çıkarttırın +1

10 gün süre ile ara ara gelip kan vermenizi isteyecekler. keneyi de atmadıysanız kan verdikten sonra ilinizde bulunan veterinerlik fakültelerinden birine götürüp baktırın. KKKA taşımaya meyilli bir kene mi olup olmadığını söylüyorlar. aynı durum başıma geldi geçmişte oradan tecrübeliyim. geçmiş olsun.

evde kendiniz çıkartabilirsiniz. yağda boğuluyorlarmış.

biz hastane gittik. adamlar bizden hallice cımbızla çektiler. hiç solüsyon,alkol bişey kulanmadan...

sonra 1 tane fucidin.

kan tahlili. ilk gün ve 2. gün. bişey olursa gelin dediler (ilk 10 gün)

köyde 2 kişide oldu. problem yok. 20 gün geçti olay üzerinden.

1. Evet - neticede yeni seyahat tarihleriniz mevcut vizenize sigmayabilir.
2. Hayir, yeni pasaportla cikartacaksiniz. Isterlerse eski pasaportu da basvurunuza koyarsiniz ek belge olarak.

1.evet
2.yenisini çıkartırken, eski pasaport geçersiz kılınıyor. kimlik sonuçta bu, aynı anda iki adet pasaportunuz olamaz.

tesekkurler. ama yeni pasaportumda vize bilgisi yok. eskisinde kaldi normal mi?

Iki pasaportla gidilip damgalar yenisine vurulur. Eski pasaporttaki Vize gecerli yani.

1- evet
2 - cift paraport gezmen lazim, eskisindeki vizeye bakacaklar.

ülkeden ülkeye değişiyor. yazarsanız google'a ülkesiyle beraber sonuca ulaşırsınız.

genelde 2. dozdan sonra 14 gün geçsin diyorlar. almanya mesela

Hocam millet nerden bilsin dava dosyalarinda tam olarak neler oldugunu ve ifadelerin hepsinin neler oldugunu? Yani olay %100 kesinlik olayi degil daha cok insanlarin artik adalet mekanizmasina guvenin kalmamasi ve adaleti saglamakla gorevli kurumlarin da bir standarti olmamasina yonelik tepkiler. Zaten millet biseyleri biriktirmisti bu da bardagi tasiran son damla gibi bisey oldu.

Soruya doğrudan cevap değil ama şu an tamamen saçma bir kurum linç ediliyor. 10 ağır ceza dosyayı bir kere eline almış ve sadece o hafta olduğu nöbetçi oldukları için onlara denk gelmiş. bir hafta önce olsa 9 ağır cezaya patlayacaktı.

Bunu geçtim elmalı ağır ceza asıl karar verme yetkisine sahip. Mahkeme başkanı istese şu an tutuklanmalarına karar verebilir. Ama 10 ağır cezanın öyle bir yetkisi yok. Nedense kimse elmalı ağır ceza için başlık açmıyor.

Yine ayrıca beraat etmediler. Yargılama devam ediyor. Belki aylarca ceza alacaklar yine girecekler. Şu an sadece yurt dışına çıkma yasağı verilerek geçici olarak serbestler.

Ben çok gördüm ilk derece beraat vermişken bölge adliyenin ilk celse hükmen tutukladığı dosyalara bu da öyle olaya aday

sorun kimsenin mahkemeye güvenmemesi, kesin adam kayırmışlardır düşüncesi olduğu için bu tepki var.

Siyasiye hakaretten evden alinip mahkemeyi beklerken 2-3 ay nezarathanede tutulan insanlar varken subyana taciz gibi bir suctan sartli tahliye edilirse birileri, ki cocuklarin ifadesinin ses kaydini dinledim anlattiklari inanilmaz, insan dogal olarak hayati sorguluyor. Bir olay dondugu kesin gibi.

Ben ses kaydını dinledim. O ses kaydı eğer gerçekse insanlar haklı. Çizimleri de gördüm. Çizimler gercekte çocuğun ifadesi de cizime uyuyorsa yine insanlar %100 haklı.

Anladığım kadarıyla babanne ile gelin,gelinin kardeşi ve yeni eşi arasında husumet var. Bu nedenle dosyayı tümüyle incelemeden birşey söylemek bu kadar kolay olmamalı.

elmali olayi gibi binlerce olay var. hukumet, bir defadan bir sey olmaz kafasinda ve her seyi sumen alti etme derdindeler. milletvekilleri, burokratlar arasinda pedofiliye yonelen insanlar oldugunu duydum. pekcok tarikatta, ensar gibi pekcok vakifta bu tarz seyler cok yaygin..kendi isleri bozulmasin diye bu tarz davalari sessiz bir sekilde kapatma derdindeler. elmali olayinin da muhtemelen ucu yerel siyasilere dokunuyor. bu, sedat peker'in iddalarinda gecen, baykal'a genc kiz ayarlayan saray danismani aslinda yetiskin genc kizlar ayarlamiyor olabilir.

İstiyorsan al abi direkt. Artırır muhakkak. Trafikte dikkatli ol yeter. Türkiye motorcular için fazla tehlikeli bir ülke. Bilerek sıkıştıran sürücü kaynıyor yollar.

Park yeri bulursan arttırır. Benim ev arkadaşımda vardı, pır pır dolanıyordu.

1 arac sifir aractan iyidir ama bekledigin kadar da iyi olmuyor.

Dun istanbul sicaginda sahil yolunda 70'le gittigim halde ter icindeydim.
Mont,kask,korumali pantolon derken cogu zaman lanet olsun deyip arabaya biniyorsun.

Korumasiz binersen de dagilirsin.

Tabi garajin olmasi da sart.

Valla benimkini artırdı :) 125 cclik scooter aldık önce. Ardından 200 cclik başka bir motor, şimdi ilk scooteri satmaya kıyamıyorum :)

ufak hacimli bir scooter istanbul gibi bir şehirde inanılmaz artırıyor hayat kalitesini.

vespa'yı şekli şemali güzel diye düşünüyorsan, o bir seneye kalmadan en az 150 cc'lik isteğe dönüşecek. verdiğin paraya da üzülebilirsin. çok cc'li motosiklet kullanan biri olarak söylüyorum. honda pcx veya yamaha nmax'lere bakmanı tavsiye ederim. en kötü sym fiddle.

kapora vermek ile sözleşme yapmak aynı anda olmalı. cayma akçesi deniliyor bu protokole.

sadece para verip bomboş çıkmayın. mutlaka elinizde evrak olsun. bir ikinci olarak elden vermeyin kaporayı. banka üzerinden açıklamasına şu adresteki mülk için kapora bedeli vs. şeklinde gönderin.

cayma akçesi protokolü yapılırken mutlaka tapuya başvuru günüyle alakalı maddeler olmalı. şu tarihe kadar tapuya müracat edilmeli aksi takdirde cezai bedel maddesi işlemeye başlar vs.

yani kaporayı verdiğiniz gün tapuya müracat kısmını da halletmeniz gerekmekte.

satış noterde değil tapuda olur. eğer hisse devri vs gibi durumlar varsa noterden olur.

belediyeden sizin tapu sonrası beyanname vermeniz gerekecek. burayı ben aldım şeklinde. sonra işte vergisini falan ödeyeceksiniz.

bu konularda pek bilginiz yoksa tecrübeli güvenilir bir emlakçı ile yürüyün. vereceğiniz 5000 tl vs ne kadarsa artık hizmet bedeli için dolandırılmayın bence.

Bu iş evi satın alacağınız kişiye göre değişir, bende satın almadan önce bi dünya aşama okudum internetten ama bende bi çoğu olmadı.

Evi gördüm beğendim, ev sahibi kaporaya gerek yok dedi tapudan gün aldık, tapuyu üstüme aldım sonra bankaya gittim parayı attım oldu bitti.

Tapu ile alakalı detayların araştırılmasını da ekleyin mutlaka. Tapu hacizli çıkabilir (en çok yaşanan olay), kat mülkiyeti / kat irtifakı olabilir, tapu olmayabilir, kentsel dönüşüme girmek üzere ya da girmiş olabilir, kaçak olabilir vs bunların hepsini 1'den önce araştırmak lazım.

(bkz: düşeyara)

balkon galiba ya bahce yoksa yani acik bir alan diyebiliriz sanirim. bi de yeni bir gereksinim olarak bebek arabasini kucakta tasimak gerektirmeyen bir cikis (merdivensiz ya da rampali bir yol veya asansor).

küvet. küvet yoksa yokum.

büyük teras/balkon ya da bahce, kisacasi ferahca birkac kisiyle oturabilecegim ve evin icinde hapis hissetmeyecegim bir adet acik alan.

kesinlikle ayrı mutfak. amerikan mutfağın mantığını anlıyorum ve bok atmam ama imkanı varsa mutfak ayrı olacak. mutfak geniş olacak, yemek masası sığsın ve yemek işi mutfakta halledilebilir olacak. evde tek bir balkon varsa o da mutfakta olsun.

Balkon.

Balkonsuz ev hapishaneye benziyor.

yurtdisindaki evlerde banyoda pencere oluyor, Tr'de görmedim ama banyo daha ferah görünüyor.

balkon

genislik mi ferahlik mi, mimarisi, 1+1 evim 2+1 olandan daha ferahti

balkon

Yüksek tavan, geniş pencereler, balkon veya teras.

ayrı mutfakmış, misafir tuvaletiymiş benim için hikaye. evde olmazsa olmazım camın ağaca bakmasıdır.

boydan boya cam, günün her saati aydınlık olması. karanlık evlerde sürekli uyuyorum, uyanamıyorum.
önü açık olsun, mümkünse perde bile takmayayım
yeni olması, yapısal problemler çok canımı sıkar uğraşamam
yeri belli otopark

Bira, Kedi.

Evde balkon var ama hiç kullanmıyorum desem yeridir. Kedilerden ötürü ayrı mutfak diyorum. Amerikan mutfaklı evde de yaşadım. Pratiklik açısından güzel ama kedi tezgahın üstünden inmiyor. Bunu ayrı mutfak olmadan çözemiyorsun.

Doğal gaz, kimse de yazmamış.
Masa sığacak bir mutfak.

balkon falan derdim yok da cam açılabilsin(bazı rezidanslar sadece klima ile havalandırılıyor ya ondan dedim), salon ve mutfak ferah olsun yeter. Banyolar odalar çok dert değil.

Izolasyon
Gunes almasi, aydinlik olmasi

Amerikalı emlakçılar gibi olcak ama evde en önemli üç şey lokasyon, lokasyon, lokasyon. Merkezi, mümkünse metroya yakın olmalı. Araba falan uğraşamam ben.

Onun dışında izolasyonu iyi bir çatı katı veya çatının bi alta olmalı. Neredeyse 20 yıl zemin katta yaşadım, 1 senedir çatıdayız mutlu hissediyorum sonunda.

Mümkünse bitişik nizam değil de ayrı blok tarzı apartman olması. Site olmasına gerek yok ama ferah apartman <3

Işık alsın, balkonu olsun gibi dertlerim yok, öyle balkonda oturayım, bitkim olsun işlerini sevmiyorum ama camdan dışarı baktığımda görüş alanım geniş olursa sevinirim.

Bol priz olmalı çünkü telefonu bilgisayarı şarja takıp, internete ulaşabildiğim zaman benden mutlusu yok hsdhsd

kesinlikle etrafının açık olması. bitişik nizam evlerden bunalmış durumdayım. hele ışıklığa bakan odaları olan bir ev asla istemem. =(

mutfak balkon ile bağlantılıysa açık konsept de olur ama geniş pencereler olmazsa olmaz.

ve tabi ki otopark. her şeye bir şekilde katlanabiliriz eşimle ama otoparksız bir ev bütün yaşam enerjimizi götürüyor. elinizdeki eşyaları taşıyamazsınız, acil bir şey olur arabaya ulaşamazsınız. zor bir durum.

ben ilk ailemin aracini kullaniyordum yanimda soforlum trcrubesi olan biriyle. sonra ailem aman araba nerde, aman sen nerelere gittin dendikce kiralamaya karar verdim. tiktokta kiraladim cok da memnun kaldim epeyi gezdim otomatik kullanmak ozellikle cok hosuma gitti. sonra yine kiraladim artik kiralayarak tatile falan gidiyorum. yalniz da kullanirim yanimda birileir varken de kullaniyorum. manuel calisirken yanda tecrubeliye ihtiyac var ama otomatik aracta cok daha hizli adapte oldum cunku arabaya degil saga sola aynaya bakmak kolaylik oldu. manuelde arabayla ugrasiyordum.

velhasil ozet saatlik kiralayip denemeler yapabilirsiniz yaninizda tecrubeli es dostla. yok cesaret edemeyecek moddaysaniz ozel ders gayet is gorur

araba almayı düşünmüyorsanız ve elinizin altında sürekli kullanacağınız başka bir araba yoksa büyük olasılıkla dersler işe yaramaz, öğrenmezsiniz. ayrıca lüzum da yok böyle bir durumda.
kullanmanız gereken bir araba olduğunda ders alırsınız.
bisiklete binmek gibi birşey değil bence. süreklilik istiyor. yoksa yolda ilerletecek kadar biliyormuşsunuz, öğrenmişsiniz zaten ki ehliyet alabilmişsiniz. kullanabiliyorum demek için sürekli kullanmak gerek.

rewlack +1

araba kullanabilmek ayrı bir şey, trafikte güvenli sürüş ayrı bir şey. çok kısa sürede araba kullanmayı öğrenebilirsiniz ama kimseyi tehlikeye atmadan araba kullanmayı öğrenebilmek için trafikte çok uzun saatler geçirmeniz gerekiyor. pekiştirdikçe, bol pratikle iyi bir sürücü olunuyor. bence araç sahibi olana kadar bekleyin.

"bence araç sahibi olana kadar bekleyin."
bence bu Türkiye için artık çok gerçekçi değil. Yeni nesil araba almayacak/alamayacak kiralayacak.

Ben zamanında param varken almadım şimdi bu vergilerle zamlarla hiç almak istemiyorum. 6 yıldır falan araba kullanmadığım için hatırlamak için 10 saat kurs alacağım bir kursla konuştum. Yakınınızdaki sürüş kursuna gidin illa ki özel ders veriyorlardır. (bana 1 ders saati = 40-45dk = 140tl dediler. 10 ders diyince 1200 yaparız diyorlar) Sonrasında bu yeni çıkan Tiktak, Moov, veya Zipcar vb. tarzı şeylerden biri veya birkaçına üye olup (kimi yıllık ücret alıyordu ona bakıp) arada kiralayıp kullanmak mantıklı.

@nhk ni youkosu +1

Araba almayı beklemek çok anlamsız. Araba alana kadar hiç araba kullanmazsanız bildiğinizi de unutursunuz. Her ay en kötü bir, iki saat özel ders alın, trafiğe çıkın.

ilk aşını olduktan itibaren 6 ile 8 hafta arasında olman gerekiyor. ilk aşıyı tamamladıktan sonra mhrs üzerinden 2ci aşı için randevu alacağın tarihler belli oluyor ve randevunu alabiliyorsun.

ABD'de tam 21 gun sonra ikinciyi olduk.

bugün ilk aşıyı oldum. ikinciyi en erken 29 temmuz'a verdi.

Pazar günü ilk aşıyı oldum, ikinciyi 27 Temmuza organize ettim (Verilebilecek en erken tarihti).

Aile saglik merkezine gore mi cikiyor ki?? Oyle olsa farkli bir sehirden randevu secemezdik bence.

ailem (+60) yazlıktaydı.
kışın, istanbuldaki yaşıtlarına sıra gelmeden orada aşı olabildiler. bence arz taleple ilgili. yani aşı küçük yere çok gidiyor diye bişey yok, talep görmemiş de olabiliyor.

Kesin bilgi mi bu yoksa sadece duyum mu? Çünkü aşı sistemden atanması lazım ve onu sağlık bakanlığı yapıyor.

Sırası gelmeyen bir hakim arkadaşa bakan yardımcısını arayarak bile yaptırtamadık.

Konunun kesinlikle aile sağlıkla ilgili filan olduğunu sanmıyorum eğer doğru ise eğer sistem değişmediyse bir atama sistemi var. (Şu an nasıl bilmiyorum)

baya 20'li yaslarda olanlar gordum ben de etrafimda, twitter'da falan. cok samimi de degiliz soramiyorum onlar da "ay cikmisken olalim xd" modunda yaptirdilar. hiv pozitiflere hak taninmisti belki ondandir diyecegim ama bu aciklamadan once oldular onlar.

söylediklerinizden biri olduğunu sanmıyorum. sırası gelen ama açıklanmayan bazı gruplar var. bazı arkadaşlarımın başına geldi. içlerinden biri tesadüfen farkediyor ya da bir yerlerden duyuyor, sonra diğerleri de kontrol edince görüyorlar aşı sıralarının geldiğini. açıklama falan yok.

bunun dışında bilmediğiniz hastalığı, engelli raporu vs. olabiliyor bazı kişilerin.

Şu anda her gün yeni bir grup ekleniyor. geçen savunma sanaayi çalışanlarına yapıldı, bugün müzisyenler, set işçileri, akademisyenler, üniversitede çalışanlar vs eklendi mesela listeye. Muhtemelen o yeni gruplardan birine denk gelmişlerdir.

doktor tarafından sisteme girilmiş alerjik hastalığı olanlara öncelik var diye biliyorum hatta bi arkadaşımın alerjik astımı vardı o söyledi bana bunu.

kronik rahatsızlığı olanlarla aynı evde yaşayanlara çıkıyor. genç olup herhangi bir meslekten dolayı aşı hakkı olmayanlara bu durumu kontrol etsin.

dünya kupasına katılım henüz belli değil. dünya kupasına katılım eleme gruplarındayız. grupta yeterli sıralamayı alırsak, katılım hakkı kazanıyoruz.

euro 2020'deyiz şu an sadece.

dünya kupası da büyük bir terslik olmazsa olacak gibi bu sefer. 20 yıl olmuş dile kolay. dün gibi 2002 dünya kupası.

başarı değil. avrupa şampiyonasına 24 takım katılıyor. e bi zahmet artık.
dünya kupasına 14 avrupa takımı katılıyor. futbol ekonomisinin büyüklüğü bakımından türkiye'nin de orada yer alması gerekiyor. başarısızlığa alıştığımız için normal olan başarı olarak görülüyor kimilerince.

avrupa sampiyonasina 24 ulke demek zaten san marino vs gibi 50 bin nufuslu ulke takimlarini cikarinda 35 ulke kaliyor demek 35 ulke arasinda 24'e girmek buyuk basari degil. bence direkt avrupa sampiyonasi yapsinlar ya da eskiden oldugu gibi 16 takimli yapsinlar.

hayır

Kayısı yiyin bol bol. Diyetisyenler hep kayısı ve probiyotik veriyor.

günde en az 2.5 litre su içmelisiniz. sabah aç karna içtiğim filtre kahve veya sade türk kahvesi inanılmaz yardımcı oluyor bana.

bol sıvı tüketin.
öğünlere çorba ekleyin.
bir de evet, kuru kayısı

Zeytinyağlı şeyler tüketin.
Kuruyemiş iyidir. Incir, kurukayisi vs.

Sabah kuru kayısı üzerine su, semizotu yada ıspanak yemeği, yulaf.

Gün içerisindeki sıvı miktarı söylendiği gibi önemli.

ist. belediyenin organik ekmeği çok işe yarıyor

Zeytinyağı demeye geldim kahvaltılarda ekmek banabilirsiniz hem de keyifli oluyor

Kuru erik de kayısıdan daha müthiş etkili olabiliyor.

Kuru incir, kuru kayısı

Ben her akşam bir tabak salata yiyen birisi olarak günde en az iki kere rahatlıkla iş görüyorum o yüzden salata derim.

Gut hastası olmak istiyorsan bitkisel besinleri hayatından çıkarıp etçil olabilirsin tabi.

Gut esasında etten çok fruktoz tabanlı bir problem. Yani guta neden olan üre artışına etin neden olması her gün birkaç kilo et yemek gerekir fakat daha düşük fruktoz alımı daha yüksek üre artışına neden olabiliyor.

Lifli gıdaları hayatından çıkartırsan komple kabız olursun. Bol sebze tüketip kabız olma ihtimali yok.

Lifli gıdalarda şöyle bir olay: Evet küçük miktarlardaki lifli gıdalar tuvaleti daha rahat yapmanıza olanak verir ama lifli gıdalar yapıları gereği su içinde şişer hacmi artar, yani daha rahat tuvalet yapmak için lifli gıdalara abandığınızda fazla miktardaki lif suyla birlikte şişeceği için aksi etki gösterir kabız yapar, dozunu iyi ayarlamak gerekir.

(git: 1479763)

40 yıllık 3+1, oturacaksan bir sürü masraf çıkar, eskilikten kaynaklanan yapısal problemleri vardır (bina içi su - elektrik tesisatı gibi), kentsel dönüşüm sürecinde bi ton uğraşırsın, muhtemelen dönüşümden sonra ya para isterler ya da çok daha küçük bir dairen olur, dönüşüme girene kadar deprem riskin olur, ne zaman kentsel dönüşüme gireceği belli değilse çat diye gelip hadi taşının diyebilirler, derlerse bir de taşınma - kiraya çıkma masrafın olur, acayip rantlı bi yer değilse dönüşüm yapan firmanın batma riski her zaman var. ancak yatırım olarak denenebilir bence, oturmak için almazdım.

Kentsel dönüşüme karlı şekilde giren yerler muhtemelen bitti kalanlarıda aşırı yüksek fiyatlarda .şimdi dönüşüm denilenlerde ya para ödemen lazım ya da metrekare kaybın olacak.ama yinede ben olsam eski büyük daireyi tercih ederim.yeni daireler genelde site şeklinde ve gereksiz yüksek aidatları var.mahalledeki büyük daire masrafsız yatırımdır.

Ek: ben bunu yatırım olarak düşündüm,kendin yaşayacaksan git güzel sitede 1+1 al,rahat rahat takıl.

arsa payı konusunu araştır. mantıklıysa yatırım olarak alınabilir.

Kentsel dönüşüm konusuna çok önyargılı bakmamak lazım. İyi ihtimaller de var kötü de var. Yukarıda arkadaşlar zaten kötü yanlarından bahsetmiş. Fakat bir de şu durum var. Mesela 40 yıl üzeri bir binanın aynı mahalledeki diger 0 binalara göre fiyatı çok düşüktür. Çünkü eski yapılar genelde risklidir. İyi tarafına gelecek olursak. Mesela alacagınız dairenin apartmanı 4 kat diyelim. O bölgede yeni imar kanunlarıyla belediyenin izin verdigi kat sayısı artık 8 kat oldu diyelim. Kentsel dönüşümde mütahitin eline 4 kat kaldıgında yaptıgı masraf rahat rahat kurtarıp kara geçeceginden siz bedavadan 0 daireye kavuşacaksınız. Yani o evi örnegin 300 binden aldıgınızda oradaki emsaller 500'ken Siz 0 dairenizi 300 bine maledeceksiniz. Aynen bunu yaşayan tanıdıgım mevcut. Bunun için alacagınız eski binayı çok ama çok iyi araştırmanız lazım. Yıkılırsa kaç kat olur. Bina sakinleri değişime karşı olup oraya kazık çakmış tipler mi? Civarda kentsel dönüşüme girmiş yapılar var mı varsa oranın kazanımları kayıpları nedir? Bunları hep araştırmanız lazım. Şahsen ben 500 bin lira verip kibrit kutusu gibi bir eve yatırım yapacagıma çok iyi araştırıp 300 bin lira verip 3+1 yapıya yatırım yapıp gazam mübarek olsun derdim

Hem pahalı hem 40 yıllık bina ise arsa payı da işe yaramayacaksa, bölgeye daha yüksek kat verilyorsa ve siz oturum amaçlı alacaksanız bence riske girmeyin. Kimseyi senelerce ikna edemeyip yıkık dökük ve belki de deprem riski taşıyan bir binada yaşamayın

Düzeltme : yüksek kat verilmiyorsa

bazen o evler günlük kiralık verilmiş evler olabiliyor. dolayısıyla milletin partilemece ya da daha "farklı" şeyler yaptığı yerler oluyor. bir de apartmandaki diğer daireler de bu dediğim gibi ise normal bir aile/insan orada yaşamak istemiyor doğal olarak.

Tapu masrafını kendileri ödemiyor, kentsel dönüşümden yapılan projelerde devlet muafiyeti var.

Emlakcı komisyonu yoksa kendileri satış yapıyordur, normal.

Elektrik su gaz ilk abonelik (bağlantı) ücretleri yok diyor, sıfır dairelerde geri alınmayan bir bağlantı ücreti var onları yatırıp saatleri onaylatmışlar, daireyi satın alan ya da kiracı depozitoyu yatırıp kendi üstüne abonelik alacak.

Aslında şüphe uyandıracak hiç bir şey yok, fiyat/bölge/kira vs mantıklıysa olabilir.

Fotoğraflarda dayamışlar geniş açıyı, hatta neredeyse balık gözünü, olduğundan büyük duruyor, bence acayip ufak bu ev. Ayrıca çok kullanışsız görünüyor, evde hareket edecek alan kalmamış, salonda neyi nereye koyacaksın. Muhtemelen malzeme/işçilik de kötü, muhiti bilemiyorum, belki o da kötüdür. Bu gibi sebeplerden satılmıyor olabilir. Yani ben olsam ben de direkt pas geçerdim.

Genellikle ev arayan insanlar eşyasız ev bakıyorlar çünkü aile evinden çıkıp çat diye ev alabilen kişi sayısı çok çok az. Mesela biz yazlığımızı bu şekilde eşyalı almıştık, gayet memnunuz, ama bazı eşyaları mesela adamın aldığı markadan almak istemezdik, mecburen kullanıyoruz şu anda.

Mesela amerikan mutfağın olduğu yer aynı zamanda salonsa acayip saçma bir yerleşim olmuş. Evde oturup tv izleyebileceğin bir alan yaratman o kocaman koltuklarla imkansız. Kullanmayacağın koltuğun parasını vermiş olacaksın bu durumda.

bence bu evin bir sıkıntısı yok. yakın zamanda ofisten bir arkadaş bu ev ile aynı konumdan bir ev aldı, memnun. sadece internet bağlatırken kriz geçirdiler apartmanca. (yeni bir apartmandı.)
bu arada ben bu eve bakacağım işten izin alabilirsem.

Kombinin salonda olması :/
Cephe bilgisi yok zaten ışıksız fotoğraf da yok. Muhtemelen kuzey cephesinde ve karanlık :/

En konumu sebebiyle o paralara satılıyor

odanın biri göründüğünden daha küçük.

Küçücük bu ev.

ilani acmadan kesin kustepe-gulbag tarafidir demistim :) o semtler pek aileye uygun olmuyor. hem muhit iyi degil hem inanilmaz dik yokuslari var. ev de kucukmus ayrica. fiyat bu muhitin piyasasi icin normal.

İçerde bi para yok ki, coin değeri zaten düşük fiyattan alım satım bulduğu için düşüyor. Şu an anlık fiyat el değiştirme fiyatı yani. Al sat olmazsa değeri değişmez.

borsadaki gibi taban taban gidip alacak birileri bulunamazsa o zaman tam bir şenlik olur. işte o durumda para kimsede kalmaz fed'in bastığı paraların bir kısmı çok güzel şekilde buhar olur.

normal senaryoda ise para yüksekten malı çakanın cebinde kalır. bkz elon the manipulator.

para asla uçmaz. sonuçta bu piyasa al satla yürüyor. sen coin alırken satan birinden alıyorsun. satarken de almak isteyene satıyorsun. böylece para sürekli el değiştiriyor.

Turistik vize ile ab girişleri halen kapalı.

Eğer vizeniz çoklu girişe uygunsa, vizeyi aldıktan sonra X ülkesine giriş-çıkış yaptıysanız, vizeniz de hala geçerliyse Y ülkesine gitmenizde bir mani olmaması lazım sanki? Ama tabii pandemi koşulları turistik vize sıkıntı olabilir.

Yine de işinizi sağlama almak istiyorsanız, şirketiniz zaten prosedürleri biliyordur. Sizi zaten onlar gönderiyorsa bütün belgelerinizi hazır ederler. Etmeliler yani:)

kısa süreli iş için için gidiyorsanız (müşteri ziyareti vs) zaten turistik vize ile gideceksiniz. "iş vizesi" diye ayrıca bir şey yok. çalışma izni var, o apayrı bir şey. ben yıllarca şengen ülkelerine turistik vizeyle gittim geldim, kapıda ne için geldin diye soranlara, müşteri toplantısı dedim geçtim. (bazılarında fiziksel iş yapmış olmamıza rağmen)

doğru anladıysam sizin buradaki derdiniz, covid19 seyahat yasakları nedeniyle seyahat edemiyor olmak. vizenin kendisi değil. öncelikle gideceğiniz ülkenin yürürlükteki seyahat kısıtlamalarını iyi okumak lazım. basit bir müşteri ziyaretini kabul etmiyor olabilirler. örneğin ingiltere'den türkiye'ye seyahat yasağı var şu anda ama biz ingiltere'den adam getirdik buraya karantina falan olmadan. eğer basit bir müşteri ziyareti yapmayacaksanız, karşı firmadan alınan bir mektup ve sizin firmanızın yazacağı bir mektup ile gidebiliyor olmanız lazım. sgk evraklarınızı, firma evraklarınızı falan alın yanınıza.

ama en nihayetinde kapıdaki memurun insafına kalacaksınız. örnek vereyim, zamanında çok acil bir şekilde danimarka'ya gitmemiz lazım. 8 kişiyiz, sadece ikimizde vize var ama yapacağımız işi yapacak vizeli adam türkiye'de yok, danimarka'dan da adam toplamak istemiyoruz (toplayacak network'ümüz de yok) neyse, karşı taraftan davet yazısı aldık herkes için, şirket olarak bir dilekçe yazdık, bütün evraklar falan filan derken, elimde kalın bir klasör dolusu evrakla çıktık yola. istanbul'da önce checkin'de, sonra pasaport'ta, sonra kapıda heryerde problem çıktı, "vizeniz yok danimarka sizi almaz" dediler. bırakın dedim, ona onlar karar versin, bu benim problemim, sizin probleminiz değil. herkese en az 20şer dakika laf anlattım. neyse bir şekilde çıktık yola, indik girdik kuyruğa, memura anlattım, bakın böyle böyle sadece bizim yapabileceğimiz bir iş, yoksa felaket olur falan filan. adam beni 30 sn falan dinledi, sonra herkesi şakır şakır vizesiz içeri aldı.

Gecerli vizeniz varken kisa sureli bir is seyahati icin bile olsa tekrar vize alamazsiniz zaten. Is icin geldiginizi kanitlayin -davetiye, mektup, neden online olamadig vs- o sekilde girersiniz bence.

yukarıda yazılanların aksine schengen'de turistik vize ve çalışma izni haricinde iş maksatlı alınabilen vize de mevcut. ancak (tecrübelerime dayanarak yazıyorum burayı, sonra kapıdan dönerseniz vay efendim demeyin) schengen turistik vize ile iş amaçlı giriş-çıkış yapmışlığım çoktur. elbette bunlar hep "normal şartlar altında". yani pandemi döneminde aklımda böyle bir soru olsa direkt konsolosluktan bilgi almak isterdim.

İtalya’da yaşamış ve en iyi lokal pizzaları yemiş biri olarak zincir pizzacılarda yediğin şey pizza değil diyeceğim üzgünüm:)

Eately'yi zincir sayarsak orasi :)

Dominos vs'de imkansiz. Cogu butik pizzaci bile yapmiyor

Aralarinda en sevdigim papa johns. Domates sosu cok guzel.

papa john's u en son yıllar önce yemiştim ama zincir pizzalar arasında tartışmasız en iyisiydi.

tabii hayvan gibi pahalıdır şu an.

pekiyi sorumu değiştireyim o zaman. yukarıdaki kritere uyan ist avrupa yakası paket servis olan pizzacı tavsiye eder misiniz?(git: )

upper crust'tan harvard street söylüyorsun, tarif ettiğin pizza geliyor.

Miss Pizza?

pizza il forno

Pizzeria Pera ama paket servis konusunda emin değilim.

Nappo. Ama paketi varmi bilmiyorum.

Zincirler rezil ya. Moda ya yakınsan beppe pizzeria, avrupa yakası piola pizzeria.

paranızı nasıl yönetmek istediğinize bağlı bu. 1m$ paranız olsun. onu türkiye'ye getirip try üzerinden bist'a mı girerdiniz yoksa usd üzerinden abd borsalarına mı girerdiniz? tamamen sizin para yönetiminize bağlı bir karar.

Para coin'de iken bir önemi yok. BTC/TRY kurundan BTC alırsınız, sonra onu BTC/USD kurundan satarsınız. O size kalmış. Sonuç olarak elinizde kaç tane BTC olduğu önemli. TL, Dolar karşısında değer kaybederse BTC/USD satışı yaparsınız, tersinde de BTC/TRY.

0,8'den büyükse pozitif, değilse negatif diye belirtimş zaten.

sonuç 0,4

0,4, 0,8'den küçük.

edit: sonuç negatif yani.

aslinda merak ettigim.

-daha once gecirmis miyim?
-antikor uretmis miyim?
-iyi durumda miyim kotu mu?

Sonuç negatif.
1) Covid geçirmemiş olabilirsiniz.
2) Geçmişte geçirmiş olabilirsiniz ancak yeterli antikor gelişmemiş olabilir. Ya da Covid ile enfekte olmuşsunuzdur ancak henüz antikor gelişmemiştir.
3) Yanlış negatiflik olabilir.
Ayrıca, zaman içinde antikorların düşüp düşmediği de bilinmiyor.
Klinik olarak geçirip de antikorunuz yüksek, pozitif olsaydı daha güvenilir bir sonuçtu. Negatif olması birçok olasılığa işaret edebilir.

17:00 olması lazım

Peki şuraya bakmayı denedin mi?

www.carrefoursa.com

İstediğin mağazyı bulup üstüne tıklarsan kapanma saati çıkıyor. Örneğin İçerenköy'deki 20.00'de kapanıyormuş.

i.ibb.co

edit: tabii pandemi nedeniyle düzeltmemiş olabilirler bu sayfayı.

edit2: ben ekran görüntüsünü aldıktan 2 saniye sonra değiştirmişler herhalde. şu an 17.00 görünüyor.

17.00

Himmet orda yazan 20.00 yanlış maalesef 17.00 de kapanıyor pazar günleri tamamen kapalı

Evet, jeton sonradan düştü. O sayfayı değiştirmemişler belli ki.

tost makinesi döküm tava kadar ısı veremez asla.

link açılmıyor ama anladığım kadarıyla ocak üstü tost makinesinden bahsediyorsunuz. elektrikli tost makinesi değil. ocak üstü ise işinizi görür bence.

link açılmıyor, ama demirin kalınlığı da önemli rol oynuyor.
Büyük ihtimalle tost için olan demir incedir, steak için olan kalındır.

Ölçüleri bir kontrol et, ne kadar fark olduğuna bak derim.

amme hizmeti yapıyorum. op'un atmaya çalıştığı link şu:

www.amazon.com.tr

hep kazanabilecek misin ? (iyice kumar isine benzedi bu coin isi)

eline 20k geçince ve onu coine "basınca" şak diye %50 düşerse coin napıcan mesela? gece uykuların kaçmayacaksa şansını dene.

ben de ilk girdiğimde aldığım coin 20x yaptı, sevinçten delirdim neymiş bu kripto para falan dedim ama her zaman öyle olmuyor. 2 haftadır tersteyim mesela çünkü piyasalar tepe taklak oldu yakın zamanda. düştüğündeki stresi kaldırabilmek, panik satışı yapmamak, ne zaman alıp satacağını bilmek gerekiyor. kripto para dünyasında bile para kolay kazanılmıyor. çünkü kaybetmek de çok kolay.

ben öyle yaptım, 5 bin ile girdim 22 bin yaptım. 5 bini çektim 17 bin ile devam ediyorum.

eline geçen kar ile devam et, canın sıkılmasın.

ticari vizelerle gidiliyor sadece.

C tipi Schengen ile giris yapti arkadaslarim.

Is,guc, okul nedenleriyle geliniyor.

Schengen dahilinde olan aile-arkadas davetleri de, olum-dogum gibi cok buyuk olaylar disinda, yapilmiyor.

Turistik zaten yok.

Schengen vizen C tipi mi, üzerinde turizm mi yazıyor? Öyleyse kapıda "hop biraderim, nereye" diye sorarlar. Şu an için önemli bir neden belirtmeden giremiyorsun, bu neden aile ziyareti, cenaze, üniversite eğitimi vb. olabilir. Almanya için böyle, diğer avrupa ülkelerinde de çok farklılık göstereceğini sanmam.

Detaylar için konsolosluğun sitesinde vize bölümü var.

Ben geçen aene hastanelere yemek gönderen bir grupla birkaç defa yemek göndermiştim doktorlara.

ibb askıda fatura sitesi üzerinden aile destek paketi kısmını kullanarak yaptım.
yardım söylenmez ama burada anonimiz diye şeyettim

etmedim. sadece ramazan ayında fitre denen 100 tl ödeme yaptım bir yardım kuruluşu vasıtası ile. birde kurban bayramında afrikada kurban kestiriyorum (kesiyorlardır inşallah)
onun dışında kendime müslümanım sadece.

beni tanimadiginiz icin rahatca yazabilirim : bir ailenin 15 gunluk yemek, fatura, market ihtiyaclari ile yaslilarinin saglik masraflarini karsiladim. 5 aileye kurban eti dagittim, para sık sık veriyorum, hastane personeline cikolata ve kurabiye gonderdim. ramazan kolisi yardimi ... vs yapiyorum.

Anonimligin verdigi rahatlikla yazabilirim. İssiz olmama ve aldigim son maaslardan kalanlari masraf cikarmadan idare etmeye calismama ragmen evet ettim. Ufak tefek seylerdi, daha cok olsaydi daha cogunu yapardim.

aynen yardım söylenmez ama yardım etmek için fikir arıyor olabilme ihtimallerine göre ve anonimlik ile söylüyorum, mahalle bakkalına gücüm yettiğince haftalık veresiye borcu ödüyorum

abb askıda fatura bakıyorum ara sıra.

Biriyle hiç tanışmadığım iki aileye ciddi miktarda yardım ediyorum her ay, maaşım yatar yatmaz yolluyorum. Bir iki de başka fatura üstlendim. Ara ara ufak tefek şeyler de yapıyorum sağa sola. Keşke daha olsa daha yapsam. Gün bugün çünkü. Allah herkesin yardımcısı olsun.

tek yaşayan, .çocuklarının ilgilenmediği kanser hastası yaşlı bir teyze ile ilgileniyorum. diyeceğim şu ki; muazzam büyüklükte bir sosyal yardım tüketici kitlesi var, bilin istedim. özellikle belediyelerde; adam kaydını yaptırıyor yıllarca yardım alıyor herhangi bir süre sınırlaması yok. bu işlerin kovalayıcısı olmuş çok insan var. evini, yaşamını gözünüzle görmediğiniz kimseye yardım yapmayın, naçizane tavsiyemdir.

Akrabalara destek oluyorum

Pandemi başında Koltuk takımı,banyo tadilatı , yatak bazası için ayırdığımız bir bütçemiz vardı. Hanımla birlikte ona 1000 şuraya 1500 derken hepsini sıfırladık (pandemi kredisi çekmiştik ihtiyaç akçesi olarak dursun diye , onu da) Bu sene başında yine oluşturmuştuk alışveriş bütçesi onu da sanırım dibine kadar dağıttık. Hiç gözümde değil , bir sofraya bir tutam tuz olabiliyorsak ne mutlu bize. Taşı sıksam suyunu çıkarırım ,ben yine çalışıp kazanırım , hiç şansı olmayana bir damla destek olsak yeter hanımla bana.

Hiçbir yardımı kuruluş üzerinden değil, bizzat insanların eline,evine şeklinde yaptık. İşsiz kalan komşuma da pay düştü, hiç tanımadığım insan evladınada. Birde mansur başkanın dağıttığı yardıma destek olduk (İzmir'deyim ama i love you başkanım)

eşi ölen bi akrabaya yardım + askıda faturada.

Pandeminin basinda kocasi olen ve 4 cocugu olan bir yakinima her ay 500 tl gonderiyorum. Kocasinin sigortasından cocuklarina da yatanlarla beraber toplamda 1400 tl emeklilik maasi baglanmis. 4 cocuk ta ogrenci. Ay sonunu zor getiriyoruz ama esimle konustuk ve sanki sabit bir taksitmis gibi hic aksatmadan yardim etmeye karar verdik. Keske elimizden daha fazlasi gelseydi.

Kiracılarımın kiralarını indirdim
Mart 2020 tarihinden bu yana her ay farklı bir aileye 150 liralık market çeki desteği sağladım.
Severek dinlediğim sanatçılara da elimden geldiğince destek sağladım.

Normalde yardımlar söylenmez tabii ama anonim olduğumuz ve biraz da belki başkalarını da teşvik edebiliriz diye söyleyeyim.

Her ay kendi faturalarima bakarken askida faturaya da göz gezdiriyorum mutlaka (İbb'ninki).

Onun dışında çevrede duyduğumuz kişilere birkaç ayda bir yardım yapıyoruz.

Hem kendim hem de erkek arkadaşım iş yerlerinde verilen ramazan kolisi ya da hediye kartlarını kullanmayız yıllardır; geldiği gibi başkasına gider. Oruç da tutmuyoruz biz, bunun iki yuzlulugunu yapmayalım bari diye düşünüyoruz.

Birkaç da dernek (özellikle köy okullarında okuyan çocuklar için) bağışı yapmisligim var şu süreçte. Eğitimde fırsat eşitliği için elimden geleni yapıyorum.

Yardım etmek için illa büyük butceler ayırmaya da gerek yok aslında, damlaya damlaya göl olur derler ki sahiden öyle. Hepimiz ufak yardımlarda bulunsak çok kişiye umut oluruz aslında.

Annem ve babam çok yaptı, normal orta halli aile, memur emeklisi ve ev hanımı eş. Arada beni de yardım ettiklerine katıyorlar, ben de ekliyorum.

Ailenin yanında yaşamak çok zor. Ne kadar uyumlu bir aile de olsan anne ve baba her zaman içgüdülerine sahip olacaklar. Sana karışacak, hayatına karışacak. Niyet kötü değil ama atıyorum, hafta sonları sarhoş olmak istiyorsun, sana içme diyecekler. Biriyle sevişmek isteyeceksin eve getiremeyeceksin. Duştan sonra tüm gün bornozla dolaşamayacaksın... Falan filan. Bunlar olmazsa olmaz şeyler olmayabilir senin için ama bunları yapamamak adına kalkıştığın şeyin bir anlamı olmalı. Anne baba yardıma muhtaçtır ayrılmıyorsundur kabül ama ideal minimal hayat düzeninde yalnızlık vardır.

hiçbir şey yapmadan yaşlanana kadar ailenle birlikte ot gibi yaşamak kabul edilebilir bir şey mi? öl daha iyi. okurken hafif bi kafamda canlandı, direk bunaldım.

sağlıklı bir durum değil çünkü insanların bireyleşmeye, kendi hayatlarını kurmaya ihtiyacı var. anne baba yanında yaşayan adamın kendi hayatı yok ki. ne özel hayatı olabilir yani bu adamın. en kötü işi bile yapsam kendi hayatımı kurduğum sürece o bana tatlı gelir zaten.

Bu hayattan nasıl keyif aldığımızla alakalı bence.

Ağız birliği edip “aile yanında yaşamak kötüdür” denmesi bana da saçma geliyor. “Üniversite mezunu olmamak vizyonsuzluktur.” “Vegan beslenmemek saçmalıktır.” gibi gereksiz genelleme içeren bir cümle. Ben tercih etmezdim. Zaten hali hazırda ailemden ayrı, yalnız yaşıyorum ve mutluyum. Ama bunu böyle olması gerektiği için değil, kendim bu şekilde mutlu olduğum için yaptım.

Neden böyle düşündüğüme gelirsek, bireyin hem özgür hem de sorumluluk sahibi olabildiği bir form. Aile evinde de bulaşık yıkar, arada yemek yaparsın ama mesela kendi evinde tuvaleti de temizlersin, akan buzdolabının artıklarını da. Eve usta çağırmak da senin görevin, mutfakta ne bitmiş, ne lazım bunlara hakim olmak da. Kendi ayaklarının üzerinde durmanın yanı sıra birçok özgürlüğü de sayabiliriz ayrıca.

Bir de aile evinde insanın anksiyetesi, panik atakları tetikleniyor. En büyük nedenlerden biri de budur bence.

Sıfır cinsellik diyorsun?

ya aslında sıfır cinsellik yada depresif bir. hayat demiyorum. kendi çapında gene mutlu olacaksın. imkan dahilinde gene dışarı çıkıp eğleneceksin, seks falan yapacaksın; ama iş, evlilik ve yaşlılığı umursamayacaksın.

Mecburiyetten degil de ailenizle beraber vakit gecirmeyi sevdiginiz icin onlarla yasanacaksa super bisey bence

eve kız atayım, partileyeyim, arkadaşlarla cigara içelim gibi hevesleriniz bittiyse ve ev yeterince buyukse tabii.

Anne baba ölürse de yeni yaşama alışılacak bir şekilde.

ailemi çok severim ama ben 50 yaşına kadar ailemle yaşayacaksam niye yaşıyorum ki. ha ailem yardıma muhtaç olursa her şeyi bırakıp yanlarına giderim, ya da onları yanıma alırım ama bunun dışında manasız buluyorum. hem işi gücü niye bırakıyorsun ki, başkasının eline bakmak genç yaşında sorun yaratmayacak mı?

kendi isteğiyle çalışmayıp 30-40 yaşında ailesinin eline bakan bir insan bence amipten farksızdır. kendi başımın çaresine bakabilmek için yaptığım alakasız işleri saysam şuradan biri çıkıp burs verir öyle diyeyim sana.

"imkan dahilinde gene dışarı çıkıp eğleneceksin, seks falan yapacaksın; ama iş, evlilik ve yaşlılığı umursamayacaksın"

Kendi evinde istediğin zaman istediğin gibi yapmak varken bunları niye dışarıda yapmakla uğraşayım ki? Evlilik, yaşlılık, işle aile yanında yaşamanın ne alakası var? Aile ile yaşıyım yemeğimi onlar yapsın babam harçlık versin ben 15 yaşında gibi takılayım sıfır sorumluluk diyorsun sanırım. Eh tabii, düşününce kulağa rahat geliyor, ekmek elden su gölden. Sokakta açlıktan öleceğime hapse girerim en azından yemek su bedava demek gibi bişey sanırım.

imkan dahilinde eğlenmek ne be :D
"eheheh abi bu kadar imkanımız vardı kusura bakma" gibi.

bir de anne baba öldü, ev bana kaldı düşüncesi de çok ürkütücü ve kırıcı geliyor. nasılsa ölecek bunlar dediğin ev arkadaşlarıyla yaşamak.. : /
bir de yaşlıyla kalmak çok zor değil mi ya? hastalığı var, bakımı var. annen horlar, baban gürültülü gürültülü işer falan :D hahaha.

bu hayat kimsenin hayali değildir dostum. emin ol.

30+ yaşında olup da imkanı olduğu halde çalışmayan, ailesiyle yaşayan biriyle karşılaştığımda "sorunu ne acaba" diye düşünürüm.
İmkan dahilinde eğlenirken tanıştığın ve hoşlandığın bir karşı cinse, "40 yaşındayım ve ailemin evinde kalıyorum" dediğini hayal et bir. Sence bu kötü bir durum değil mi?

şey değil mi bu ya, asalak? parazit yaşam formu?
böyle asalağa saygı duyulmaz, hadi kimseyi takmıyormuş ama kendine saygı duyabiliyor mu?

ailemle yaşamak istemem.

babanız da "ben de kimseye bakmak istemiyorum" derse ne olacak?

not: neden sadece kendi cevabınızı tikliyorsunuz sdkfad

10 tane kedi sahibi, vegan, ateist, komunist, feminist, mor sacli, ekocevreci bir sjw'ye donusme ihtimalin epey yuksek.

4'ün yanı sıra kendi duyurularıma ve cevap verdiklerime bakıyorum. kategorilerden de gönül işlerine bakıyorum çünkü masaüstü sitede gönül işleri duyurular anasayfada yer almıyor. son cevaplananlara hiç bakmıyorum. bir de yeşil yanarsa mesajlarıma bakarım. Cevapla ya da Her Bir Şey butonlarını hiç kullanmıyorum.

@himmet dayi diye yazılınca bildirim gelse mesela cevap verdiklerime bakmam, bildirimlere bakarım direkt. Benim duyurularımda da "cevap gelince bildirim gönder" gibi bir özellik olsa mesela... Neyse yine boş hayallere kapıldık...

Sadece önüme düşen ''Bugün'' kısmında takılıyorum, çok nadir de olsa arada, alınık ve gönül işlerine takılıyorum

3-4-5

2, 5 ve 6'yı hiç kullanmıyorum. Aramaya inanmadığımdan değil, google daha iyi buluyor aradığımı.

1 - her bir şey : aşk meşkli duyurular bu menü altında görünüyor. 10 yıldır kullanıyorum ekşiduyuruyu. bunun nedenini hala anlamadım ama eminim çok zekice, aklımın ucundan dahi geçmeyecek müthiş bir sebebi mutlaka vardır bunun.

2 - Benimkiler -> benim cevap verdiklerim
3 - Duyuruların listelendiği ana ekran.

Yukarıda BUGÜN'ün yanında CEVAPLA diye bir menü olduğunu ilk defa gördüm.

@IncredibleMau bir ara gönül işleri kategorisi çok aktifti, hem gönül işi soruları hem ifşalar falan dolayısıyla. Epey bir insan isyan ettik, "bunlar ana sayfayı dolduruyor, diğer sorular çabucak kayboluyor yeter lan bıktık dedikodudan" diye. O yüzden gönül işleri ana sayfada yok, her bir şey'de var.

Ben "her bir şey" ve "cevapla" dışındaki her şeyi kullanıyorum galiba ya, açık görünüm kullanmıyorum bir de. Son cevaplananlarda bazen bir başlık dikkatimi çekiyor, o neymiş diye bakıyorum. Bildirimlere bakıyorum, benimkilere bakıyorum. Kategorilerden gönül işlerine gidiyorum.

Anasayfayı aşağıya doğru tarıyorum bildiğim şeyler varsa cevaplıyorum
onun dışında mutlaka
Benimkiler -> benim cevap verdiklerim
ve alınık satılık a bakıyorum

@kopuzchu kız teşekkürler. aydınlandım.

1 - "BUGÜN"de herşeyin olduğunu sanıyordum ben. BUGÜN'de neler yer almıyor?

2 - Sağda bildirimlere bakıyorum, benim cevap verdiklerime cevap gelmiş mi? Sonra sıradan bir kaç soru okuyorum, genel olarak zamanım varsa ilk sayfayı komple okuyorum.

Masraf komisyonu olur illaki onun dışında çekersin

Anında çekersin ama 325'i yakalayayım derken 200'ü de görebilirsin. Bu riski göze alıyorsan neden olmasın. İşlem masrafı tabii ki var.

evet ama hemen çıkmayabilir tabii.
bana kalırsa en kötü ihtimalle 1 ayda paranı kazanır çıkarsın.
düşme ihtimali de değerlendirirsek yani.
150k'dan iki farklı yatırım yap kafan rahat olsun.

325i yakalayayim derken 200 de görebilirsin ama 200 gordugun anda vaaaa para gitti ya laaa diye çekmedigin surece sorun yok.

Bildiginiz gibi, dusus durumunda elinizdeki enstrümanı satmadiginiz surece zarari realize etmis olmuyorsunuz. Tekrar cikmasi durumunda bozdurabilirsiniz. Ytd.

Soruna cevap: Bu işler bu kadar kolay değil.

Duyuruda bu soruların bu kadar artması bile artık orta vade bir düzeltmenin geldiğinin net göstergesi. Kimi kısa zamanda parasını 3-5'e katlama derdinde, kimi 1 gecede 25k yapma.

Evet %10 kadar bir artış olursa dediğin kazanç yapılabilir ama ya %10 düşerse ve sen orada yakalanırsan?

dün o parayı doge'ye doğru anda yatırıp doğru anda satabilseydin 600k edinebilirdin mesela fakat doğru anda yatırmayı ve çekmeyi "bu işlerden hiç anlamayan" biri yapabilir mi?
Söylenenler doğru, 300k yatırıp haftalarca paramı kurtarayım diye uğraşıp 300 tl ile de evine dönebilirsin.

Volatilite ne demek, önce bunu fark etmek gerek.

Twitter’da görmüştüm birisi ergenleri konuşurken duymuş “olm her gün 600$ kazansak bir seneye zenginiz”. Aynen bu kadar kolay gir sen de. Piyasaya sıcak para girsin.

Fiyatının yükseleceğini nereden biliyorsun, 300 bin liranı ertesi gün veya bir süre sonra 100 bin lira olarak geri almak da var.

yahu soruyu soran arkadaş iner mi çıkar mı demiyor ki? Bu işin masrafı komisyonu ne kadar paralar hesaba hemen geçiyor mu diye soruyor neden soruyu çoğunluk yanlış anlamış?

Masraflar komisyonlar ne kadar oluyor onu söyleseniz keşke...

Bu arada soruna cevap, evet mumkun gayet de. Komisyon var ama komisyonlari çıktıktan sonra mumkun gayet de evet.

Ve tekrar ediyorum, dusus demek zarar demek degil. Bir cok kisi dususu gorunce panik yapıp satiyor zarar ettim diyor.
Yalniz ben olsam 300bini gidip tek bir coine basmazdim, o kadar riske edemem. Dagitirsan riski azaltmis olursun mantik olarak.

bak bu dediğinin pratikte 300bin lirayı 1.50 oranlı tek maçtan barcelona maçına iddaada basmaktan bir farkı yok. barcelona kazanabilir mi? evet. kaybedebilir mi? evet, hatta berabere bile kalabilir.

Dün anlatmak istediğim bugün daha iyi anlaşıldı sanırım. :) coinmarketcap.com

Evet bu sabah görmüş olduk ki bedava para yokmuş :)

hicbir diziyi beklemedim lost'u bekledigim kadar

Dexter. Pazartesi günlerine saat sayıyordum.

lost+1
behzat ç.

Doctor Who. Clara gelene kadar, Clara'dan sonra meh diye diye izledim -_-

geçmiş zaman ekine takılmadan buraya hala yeni bölümlerini beklediğim bir it's always sunny in philadelphia bırakıyorum.

Lost, got,the missing,ezel.

game of thrones için sabah 4-5 gibi kalkar izlerdim canlı yayında. person of interest'i de 24 saat içinde izledim. rick and morty ve black mirror'u da yakinen takip ettim

lost, homeland, behzat Ç, got, the following, bridgerton, unortodox, anne with a,
the handmade's tale, biraz daha düşünsem sanki bir iki tane daha ekleyecek gibiyim :)

Bildiğim kadarıyla 2 yıl bağışıklığın sürmesi için çok uzun bir zaman, hele bir grip bağışıklığı o kadar sürmez.

Covidin farklı varyasyonları vardı zaten belki benzer bir şeydir ancak şu andaki yaşadığımız virüs değildir.

Şans ya da bünye meselesi. Ne desek tahmin şu anda. Ben de neyse ki olmadım. Salgın başladığında yurtdışındaydım, 72 milletten insanla iç içeydim. Özellikle Asyalı ve İtalyan gelen giden çok vardı ki bulunduğum ülkeye İtalya seyehatinden gelen bir aile getirmişti hastalığı. arkadaşım var o da senin gibi iş sebebiyle girmediği yer kalmamış İstanbul’da. O da olmadı. Belki de olduk ama semptomsuz geçirdik.

%100 olmasa da antikor testi büyük ölçüde size fikir verecektir. Maske mesafe ve temizliğe dikkat ediyorsanız bulaşmaması normal değil mi?

Hayatımda zeytinyağından başka yağ yok. En az sağlıksız (en sağlıklı olarak da düşünülebilir) yağ zeytinyağı (dendiği) için.

Salatada kullanacaksam sızma, yemekte kullanacaksam riviera.

Ve ikisini de az miktarda. (Muhtemelen ülke ortalamasının çok altında kullanıyorum.)

Hayatımda zeytinyağı dışında yağlar da var. Menemen ve yumurta için tereyağı. Eğer tereyağı yoksa ayçiçek yağı. Pilavlarda tarzım farklı. Pirinçte direkt haşlayıp altını kapatmadan önce tereyağı atıp çeviriyorum. Bulgur pilavında en başında ayçiçek yağı ile kavuruyorum. Kahvaltılık, soğuk meze, salata, etsiz sebze yemeklerinde zeytinyağı. Eğer yemeği kavurmak gerekecekse ayçiçek ve zeytinyağı karıştırıyorum. Vok yemeklerinde susam ya da fındık yağı favorim ama bu ara fiyatları uçuk. O yüzden ayçiçek kullanıyorum.

bilinenin aksine zeytinyağı yüksek ısıya en dayanıklı yağdır. ayçiçek, kanola vb yağlar kalitesiz olduğundan ve tabi ki katı yağları da doymuş yağ oranı yüksek olduğundan tercih etmiyorum.

ama lezzet açısından soruyorsanız; bence gerçek tereyağı ile zeytinyağı karışınca çok daha güzel oluyor. tereyağı çok çabuk yandığı için ısıdan korumak ve yanmasını önlemek adına önce zeytinyağı konulur sonra tereyağı miktarı zevkinize göre ayarlarsınız. mesela yumurta, pilav bu şekilde boyut atlıyor bence

windy +1
ben de tam olarak böyle kullanıyorum. zeytinyağı ve tereyağı bir arada, tavada yumurta yaparken de, pilav yaparken de, çorba yaparken de, etli ev yemeklerinden yaparken de, ya da nohut fasülye, aklınıza gelebilecek birçok yemekte yani. bir tek "zeytinyağlı" tabir edilen yemeklere eklemiyorum tereyağını (zeyniyağlı fasülyedir kabaktır gibi yemeklerde). bir de diğer yaptıklarım da daha hafif olsun istediğimde sadece zeytinyağıyla yapıyorum.

Çok nadiren kızartma için ayçiçek ya da fındık yağı kullandığım oluyor ama çok nadir, o da pek kızartma yapmadığımdan.

windy, bilinenin aksine derken?

ben kac kez denedim, et pisirirken zeytinyagi cok daha erken karariyor. aycicekle karsilastirinca.

zeytinyağı yıllarca çok çabuk yanar diye söylendiği için belirtmek istedim. ancak gerçekle bir ilgisi yok tabi ki ileri okuma makale inceleyebilirsiniz. yani bilimsel açıdan doğrulanmış bir şey değil.
ayçiçek yağı da yüksek ısıya dayanıklıdır.

ayrıca her zeytinyağı da kızartmaya uygun değildir.

Riviera tipi zeytinyağı kullanıyorsan erken yanar o dandik bir yağ türüdür, soğuk sıkım ve asit derecesi düşük zeytinyağları kolay kolay yanmaz.

Ben her şeyde zeytinyağı kullanıyorum.

esimin ailesinin zeytin bahcesi var ama bu demek degilki herseye zeytinyagi basiyoruz. tereyagi, hindistan cevizi yagi, aycicek ya da rapeseed tarife gore acik olmak lazim. eger hint yemegi ya da thai yemegi yapiyorsan zeytinyagi cok baskin oluyor

Alıcısı olduktan sonra elbette her türlü paraya dönüştürülüyor.
Bir gün alıcısı kalmazsa dönüştürülemez.

"etherehum'unu usdt olarak tut " bu cumleyi kurandan kosarak uzaklas. ne dedigini bilmiyor. dedigi kisaca "altinini tl olarak tut" demek.

ethereum'u yada tum coinler baska bir para birimi/hisse/degerli maden gibi dusun.

coin borsalarında da türev piyasaları var. burada eth/usdt için kontrat var mı fikrim yok.