rezervasyon yaparken normalde sizin gordugunuz fiyatı kilitleyip bu sırada baska satıslar olsada size o fiyattan vermesi gerek. Bende 2 hafta kadar önce bahsettiğine benzer bir bug yakalamıstım. Eger alacaan ucusla aynı gun baska ucuslar da varsa, birine cok sayıda rezervasyon yapılınca diğerinin fiyatı düşüyordu. eger su anda boyleyse kendi yararına manipule edebilirsin:)

normalde yapmaya calıstıkları sey aynı gunku ucuslarda bı ucusa yıgılma olmasını onleyip dengeli sayıda koltuk satmak galiba. yani bi ucus doldukca onun fiyatı artıyor ama satısla deil rezervasyonla deiştiriolar fiyatı.

ben de yaşamıştım aynı sorunu. dediğiniz gibi sayfa yenileyince fiyat artmıştı hatta bir süre sonra da düştüğünü gördüm. o anki talebe göre mi nasıl yapıyor ben de anlamadım açıkcası...

bileti almadan tam önce geri dönerseniz ya da bir şekilde alamazsanız tekrar aynı yere geldiğinizde bilet fiyatı artıyor. bir ara deneme yapmıştık, yanlış hatırlamıyorsam 30 dakika gibi bir süre sonra eski haline dönüyordu. hoş değil tabi.

bazen sizin gördüğünüz fiyat o fiyat sınıfında son bilet olabiliyor. bir süreliğine bileti size ayırmış oluyor. sizde de hata verince çıktığınızda hala size rezervli kalan biletten dolayı tekrar girdiğinizde artık o sınıf bittiği için bir üst sınıftan bilet fiyatı görünüyor. Bilmem anlatabildim mi?
bence anlatabildim
Niye türkçe cümle kurma özürlüyüm?

aslında tam oturmadı eğer uygun fiyat sınıfından bittiyse biletler, ertesi gün nasıl tekrar uygun fiyat sınıfına inebiliyor işte burası biraz karışık sanki..aynı uçak içinde 180'den de bilet alan var 140'tan da 100'den de..ne tutturabilirlerse onu alıyolar galiba bu besili kelebekler..yüksekten alıp fiyatın düştüğünü görünce keriz gibi hissediyorum kendimi..

loudness'ın bir videosu olabilir belki.. youtube'a bir başvurun isterseniz.

www.youtube.com

yada

www.youtube.com

o'da olmadı.

death angel'in kaykaylı klibi olabilir.hoş onlar japon değil ama 2 elemanı çekik gözlüydü.

ben çok yakın zaman önce bir aktar'da buldum bu aletten. böyle bitki börtü satan bir aktar hakikaten. üzerinde de yazıyordu "tütün satılır" falan diye. şansınızı deneyin derim, ciğerlere bayram :)

şöyle bişey olabilir mi hem de free shipping li
(git: cgi.ebay.com

bir de elektriklisi var ben bunun hastasıyım :)
(git: cgi.ebay.com

aslında hepsi burada
(git: collectibles.shop.ebay.com

Ankara'da isen Kale civarında, İtfaiye meydanında bir bak. Orada tütün de satan bir amca var idi belki oralardadır hala.

Bir de amerikan pasajına bakılabilir..

tobacco shop türevi yerlerde de oluyor. atlas pasajında vardı istanbul'daysanız. kadıköy'deki şu askeri ıvır zıvırların satıldığı adını bilmediğim pasajda da mevcut.

eskişehir'de eski otoparkta sarma tabaları 3 liradan başlıyor en kalitesi şu ebayde 6$ olan gibi 5 lira. mis. tütün olarak adıyaman iyi içim vip tavsiye ederim hiç içmediysen çok seversin.

bildiğim kadarıyla birliğe katıldığınız gün + 155 gün = terhis tarihiniz.(tabii izin kullanmazsanız)
ayrıca (bkz: #17823956)

17 eylül.

peki bayramın ilk gününe bizi azad ederler mi acaba? yani daha önceden sınav tarihlerini ayarlayıp bayramda azad edecek şekilde ayarlarlar mı? yoksa bayramda bizimle mi olmak isterler?

Bulunduğun birliğin yerine ve ikamet adresinin yerine bağlı olarak değişen bir yol izni olur sonda. 15-16-17 Eylül'den birinde çıkarsın. Bayramda azad etmezler, çift çarşı filan verirler. Ama sınav tarihi değişmez, teskere tarihi de değişmez (izin kullanmazsanız). Çıkışınız bayramın 2. gününe geliyosa, bayramın 2. günü çıkarsınız.

sinav tarihi degismez. bayram ne zamana geliyor bilmiyorum ama boluk komutaninin terhis gunu uzerinde +/-7 gun insiyatif kullanma hakki var.

bölük komutanının o +/- inisiyatifini kullandığı hiç görülmüş müdür? yani gelecek hafta bayram hadi siz bugünden çıkın gidin der mi? görülmemiş bir olay gibi geliyor bana.

"Siz" değil de, "sen" diyebilir bi ihtimal. Bütün askerlerini tabii ki salmaz komutan, ama özel bi durumu olan varsa, bi ihtimal. Bizim arkadaşın babası vefat etmişti çocuk askerdeyken, onu saldılar mesela.

bölük komutanının o yetkisinin olduğuna dair şüphelerim var bu arada, daha yüksek bir merci yapabilir anca bunu. yani sadece onla aranı iyi tutman yetmez erken teskere için:) şimdiden hayırlı teskereler..

askerlik süresi kanunlarla belirlenmiş bir süre hiçbir komutanın bu süreyi uzatması yada kısaltması söz konusu değil, böyle bir yetki kimsede yok. ne bir gün eksik ne bir gün fazla bu süreyi tamamlatmak zorundalar.
gel gelelim inisiyatiften kastın eğer terhis tarihinden önce çıkmana göz yummaları ve terhis tarihin geldiğinde belgeyi hazırlayıp vermeleriyse o da imkansız. düşünsene askerin terhis tarihi gelmeden önce çıkmasına göz yumdular ve adam daha kışladan çıkar çıkmaz bi arabanın altında kaldı yada gitti başını bir belaya soktu; o zaman o göz yuman kişi bunun hesabını veremez. oyüzden bırak bir veya birkaç günü ab0ndoned' in bahsettiği gibi birkaç saat önce bile erken bırakmazlar.

11 eylül izin kullanmaz ve 1 gün yol iznin olursa

olur. halihazırda çalışmadığınızı belgeleyecek ssk dökümlerini isteyebilirler. detayları yazıyordur kyk.gov.tr'de sanırım.

tek bir kriter var. ödemelerinin başladığı tarihe göre geriye doğru son iki senede sigorta kaydın var mı? yani sigortalı olarak çalıştın mı? 1 gün bile çalışmış olsan da ödemelerin başlayacaktır. Okulu uzatmış olman, askerde olman, fakir olman hiçbir şeyi değiştirmez. Eğer son iki senede işsiz olduğunu ıspatlarsan erteleme alabilirsin.

2 sene önce
-genel anastezi (en azından ben öyle oldum)
-ssk karşıladı
-ameliyattan sonra bekleme odasında 3 saat gecirdim ve çıkardılar
-yerken içerken sıkıntı. zaten 1-2 gün sıvı besleniyorsun sonra püre tarzı daha sonra katıya geçiliyor. anlatırlar bunları size. kilo verebilirsin. ameliyat oldugun gün çok konuşmamanı öneririm. cıkar çıkmaz bir muhabbete tuttu taksici amcamız kanama yaptı geri hastaneye gittim. buzlu su ile gargara çok iyi geliyor bilginize

bir baska 2 sene once:
- lokal anestezi teklif ediliyor mu artik bilmiyorum ama edilirse bile kabul etmeyin, zor olur sanirim o sekilde.
- maliyeti bilmiyorum malesef.
- gerekmez. ayildiktan sonra soguk su ve dondurmayi luplettikten sonra anestezi etkisinden kurtulunca gidebilirsiniz.
- ilk bir kac gun yutkunmada zorlaniyorsunuz biraz. her gecen gun duzeliyor. 8-10 gunun sonunda ameliyat oncesindeki halinize bademciksiz olarak geri donuyorsunuz.
- ben radyo frekansli bir sistem ile aldirmistim. lazere benzer bir meretmis, tam detayini bilemiyorum. avantaji nester/dikis olayi yok. bu nedenle de hic kanama olmadi ameliyat sonrasinda. en cok duyulan zorluklarindan biri bu oldugu icin bu yontemi tavsiye ederim.

cok zor bir olay degil kisacasi. ameliyattan sonraki 1-2 gun biraz zor belki ama kendinize iyi bakarsaniz cabuk iyilesiyorsunuz.

Ben lise 2 deyken olmuştum (2002 yılı)
-Genel anesteziyle oldum [belirli bir yaştan sonra lokal yapılmıyor galiba].
-Hastanede 1 gece yatırdılar.
-Florance Nightingale Gayrettepe'de olmuştum ameliyatı.
-İlk 2-3 gün ağrı epeyce oluyor. Hoşaf, dondurma ve püreyle yaşadım...
-Kesinlikle konuşmaya çabalama, sinirin bozuluyor :)
-Ps. beni neşterle katır kutur kestiler valla acımadan...

divxplanet.com

divxplanet te var. hatta 7. bölümün bile türkce altyazısı cıkmış.

divxplanet.com

bildiğim kadarıyla bazı programlar "[email protected]" formatını tanıyor, kaydediyor, ve spam maillerde kullanıyor. bunu önlemek için farklı yazıyorlar.
ama yanlış biliyor da olabilirim.

Mantıksız geldi sanki bana zaten ifşa ediliyor mail adresi ha öyle ha böyle.

ifşa edilmesi başka botlara yakalanıp spam listelerine girmek başka. hiç kimse mail kutusunda her gün ekstradan onlarca mail görmek istemez.

(git: 59997)

spam bombardımanına yakalanmamak için.

bozulur cok yuksek ihtimal... boyle yapacaginiza temizleyin yaglayin veya fani degistirin ve hatta voltaj dusumu yapin.

yaptım, yine yaparım. tamamen bilgisayarınıza bağlı aslında. benimki, gayet eskimiş, harddisk haricinde yansa, bozulsa umursamayacağım cinstendi. şansıma hiçbir şey olmadı. tabi bu sizin için örnek teşkil edemez, o ayrı.

ya yok temiz daha yeni yağlamada değil
zaten ucuz olmasından kıllanmalıydım...

valla bantlıycam gibi.
peki ben bunu alsam götürsem üstündeki fan yerine blok soğutucu falan takabiliriler mi var mı böyle bir teknoloji ?

temizleyip yağlasan azalabilir. birkaç saniye tutmakla tabii ki sorun olmaz ama bantladıktan sonra açarsın crysis'i oynamaya başlarsın. Sonra ekran kartın ısınır ısınır ve kebap olur.

edit: yeni fan ya da başka bir soğutucu takılır muhtemelen, olmayacak şey değil.

isten anlayan biri daha sessiz bir fan takabilir.
hatta kasada yer varsa daha buyuk bir blok ve ustune fan
iyice sessiz olsun dersen su sogutma.

bantlarsan, hemen olmasa da yavas yavas kizartirsin gpu'yu.

bir şey olmaz. en kötü ihtimalle çok ısınırsa görüntü bozulur ya da bilgisayarı kitler, anlarsın fansız olmayacağını. yalnız bantlamak fanı bozar bir süre sonra, onun yerine fanın elektrik kablosunu çıkar kartın üstünden.

coolspot'a katılıyorum bantlama, doğrudan gücünü kes...
babamın bilgisayarındaki kartın fanını söktüm sadece pasif soğutucu ile sorunsuz devam ediyor. Ancak o oyun falan oynanmayan bir aletti, "oyun da oynarım" derseniz işler değişir.

giderlerli neredeyse 0'a yakın da o yüzden. çayı yapana, satana efendime söylim mekana, elektriğe, suya vs. para ödenmediği için satış fiyatları hammadde giderleri + %10 gibi bir rakama geliyor. Birde askeriyeye mal genelde ihale ile büyük miktarda alındığından mal alış fiyatları da düşük oluyor.

kâr etmeden satıyolar galiba marketlerde falan. ee işçi masrafı yok, kira masrafı yok. üstüne bi de yüklü miktarda alıyolardır muhtemelen.

üstüne stokları iyi :D askerde 1976 yılı damgalı et gördüğünü iddia eden çok insan var. o zamanlar et ucuzdu ülkede :D

@divit:
starbucksla kıyaslamana gerek yoktu :). normal bi tekel bayii ile kıyasla mesela. 2.5 lira değil mi bi şişe bira. orduevinde 2 lira ya da 500ml kapalı su 15 kuruş dışarda 50 kuruş gibi.

her şey maliyet kalemlerine göre değerlendiriliyor ve çok çok küçük bir karla ya da kar olmadan fiyat biçiliyor. örneğin ben askerdeyken de bir bardak (küçük plastik bardak) çay 10 kuruştu. bir bardağın malieti de 8-9 kuruştu. 10 kuruşlık bedel, 1-2 kuruşla kar değil de para üstü sorunu düşünülerek bile belirlenmiş olabilir.

eleştiri maksadıyla sormuşsun tamam da ben şahsen bunda eleştirilecek bir şey göremiyorum?

neyse, yukarıdaki sebeplere ek olarak vergiden muaf yerler olmaları ucuz olmasında önemli bir etkendir.

askeriyede kar oranı sabittir.%10.bir kuruş üstüne sat(a)mazlar.

malı toptan aldıkları için çok ucuza geliyor, herhangi bir bakkalın-marketin 10 katı mal alıyor adamlar... ayrıca kar amacı yok, çok cüzi bir karla satıyorlar, en ucuz market bile min. %25-30 civarında kay koyuyor aldığı malın üzerine. ama bu adamlar koymuyor onun için de ucuza satıyor.
benim de paraya ihtiyacım olmasa, sırf zevk olsun diye açardım öyle bir tükan, karsız satardım her şeyi, ama paraya ihtiyacım olduğu için yapamıyorum

emre, askerde kantin başkanlığında çalışan emekli bir çavuş şunları gördü,

-yüzde on kar koyarsın, dahası olmaz- azı olabilir yuvarlamalar ile.
-firmalar inanılmaz iskonto uygular-deli gibi promosyon ürün gelir, algida-cocacola gibi firmalarda iskonto oranlarının yüzde 30-40 gibi bir rakama ulaştığını hatırlıyorum. Yani bakalla 10 lira ise algida askeriyeye girişi 7 lira!
-özel firmalar kira-istihdam için deli para harcarken- sabit giderleri var iken yani- askeriyede bu giderler çok düşüktür-hatta yoktur.

Ha bu durumda kar eder mi kantinler, hemde nasıl ederler inanamazsın! Tüccarlar ile konuş belki de en ballı yer askeriyedir iş yapılacak. Zamanında tık diye paranı öderler, saçma sapan naz niyaz yapan komutanlar tek derdindir, büyük parti mal alırlar, daha ne olsun!

Subeye gitmekten baska caresi yok. Online olmuyor.

işi çok, bankaya gidecek zamanı yok, çok meşgul biriyse kısacası başkasına versin parayı o yatırsın.

eleman askerde, iş bana patladı yani :)

sandisklerin iyi olduğunu duydum.

ipod nano 5th gen kullanıyorum mükemmel. daha önce ipod nano 1st gen kullanıodum o da mükemmeldi. ama bu daha da süper.
sozluk.sourtimes.org

ses çıkışı iyi ürün için (bkz: creative) zen serisi iyidir.

iriver.. neyse ki artik memlekette de satiliyor. hepsiburada'da bulabilirsiniz.

sayılan markaların hepsinin muhtelif modellerini kullandım, bu doğrultuda sony'nin s serisi walkmanlerini öneririm. (ben "s638f 8gb" kullanıyorum)

ilk sorunun cevabı hayır. yasal değil bu tür sitelerde bahis oynamak. o nedenle sakata gelme durumu var haliyle.

Herşeyden önce Oynamak değil oynatmak yasaktır. Oynamak yasaksa bahisi devlet kendi eliyle oynatmaktadır. Oynatmak yasak olduğundan Avrupa'nın belli başlı bahis şirketleri Türkiye'den müşteri kabul etmiyor. Betsson ve Süperbahis gibi siteler yurtdışı lisanslarıyla işi kotarmaktalar ve haklarında herhangi bir yaptırım uygulanamıyor, çok çok banlanıyorlar ve yeni bir adresle devam ediyorlar. Mevzubahis sitelerin yardım bölümlerine girerseniz tüm para yatırma - çekme seçeneklerini görebilirsiniz.

e-sata ile usb ye oranla çok daha hızlı dosya taşıyabilirsin.

arşiv olarak kullanıcaksan yani sadece bi kere atıp harddiskte saklıcaksan sadece usb yeter sana.

Dosyanın hızlı taşınması önemli değil ama usb den tv den film izlerken e-sata firewire özelliğinin olmaması bir sorun oluştur mu? film takılır/yavaşlar mı mesela e-sata sız firewiresiz olursa.

USB bağlantı ile de izleyebilirsiniz gayet rahat. Zaten plazmanızda e-sata ya da firewire girişleri var mı ki?

bence bu model çok kötü.

benim söyleyeceğimin 500'lük olanları biraz pahalı. ama 320 civarı da yeter diyorsan, ki bence demelisin. eskiden cd ile, disket ile idare ediyorduk :) hatırlatayım dedim. çok şık ve küçük ve "sadece usb'li modeller var. elektrik için fişe takman gerekmeyecek. çalışırken fan sesi çıkartmayacak.

@aksasu
1tb nın bile bana yetmeyeceğine emin olabilirsin. Bayağı alan ihtiyacım var çünkü. Fişe takmak,büyük olması sorun değil sabit duracak masada zaten. Bu model çok kötü derken nesini kastediyorsun acaba?

abi bundan alma!! kışın aldım 1tb ohh negzel fln derken yaklaşık 2 hafta önce anlık bir devrilme sonucunda bir 1tb matrix de yerini alıverdi..devrildi dediğim sadece masa sallandı olduğu yere devrildi öyle yeredüşme fln yok yanii..baktım inanılmaz bad sector var ama kurtaramdım verileri...

western digital daha mı sağlamdır peki? İçindeki veriler önemlii,bozulmaması lazım. e-sata ve firewire nin sağlamlıkla bir alakası yok dimi?

sadece usb benim için yeter dersen linkteki aleti önerebilirim. 3 haftadır kullanıyorum, pek fazla güvenmemekle birlikte f/p açısından gayet yeterli arşiv işleri için. ayrıca ne olursa olsun düşürmeyin hddleri.

www.vatanbilgisayar.com

@solverger
usb yeterli benim için linkteki seagate i de alabilirim.e-sata ve firewire yalnızca hızlı veri aktarımına mı yarıyor. benim için hızlı aktarılması önemli değil ama usbden tv ye bağlayınca filmlerde takılma olmaz dimi? bide bu linkteki seagate in güç kablosu var dimi ayrı olarak.

seagate expansion serisini tavsiye etmem biraz araştırırsın çok sorun çıkarmış bi seri olduğunu görürsün seagate alcaksan freeagent serisinden al

iki soruya da birlikte cevap vereyim. yasal olarak sorun olmuyor, çünkü çalışan da buna razı. çalışanın sigortasının asgari ücretten veya gerçek aldığı ücretten gözükmesinin çalışana tek faydası emekli olduğundaki emekli maaşının yüksek olmasıdır. başka da en ufak getirisi yoktur. çalışana açık açık dersin, bak seni asgari ücretten göstericem, sen de bunu böyle bil, soran olursa asgari ücret alıyorum de diye, kabul etmeyecek çalışan çok azdır. hatta devlete fazladan ödeyeceğim primin yarısını sana vereyim dersen havada takla atar. 20 yaşında bir çalışan taa 45 sene sonra emekli olduğunda alacağı üç beş kuruş fazlayı şimdiden hesaplamaz, şu anda alacağı paraya bakar. müfettiş de gelip sorunca çalışan "asgari ücret alıyorum" derse yapacak hiçbir şey yoktur.

çalışan şikayet etse bile anında ceza kesilmez. şirketten defterler bordrolar bildirgeler istenir, incelenir. çalışanın iddiasının doğruluğu araştırılır, kanıt aranır. kanıtlanamadığı sürece işverene problem olmaz. ki asgari ücret yazan bordroya işçinin attığı imza, bankaya işçi adına yatan asgari ücret, o işçinin asgari ücretle çalıştığının kanıtıdır.

Sorumu şöyle sorsam peki (Şirketin tüm maaşı banka hesabına yatırdığını göz önüne alarak, yani asgariyi bankaya kalanını elden verme vs. gibi bir durum yok.)

Şirketlerin hesap hareketleri incelenip "Sen bu çalışanın hesabına her ay bu kadar maaş yatırmışsın ama SSK'sını asgari üzerinden ödüyorsun?" denemiyor mu teknik olarak? Dediğiniz gibi müfettişin gelip çalışana sormasıyla mı oluyor bu iş???

Çalışanın banka hesap hareketleri sanırım yeterli bir kanıt olur olası bir şikayette. Bordroya atılan bir imza varsa, bu her şeyi temizler mi bu durumda?

Çok teşekkürler..

devlet onların üstüne giderse isterse bir ayda türkiyedeki kobilerin yarısını falan batırır. ortaya çıkacak ekonomik problemleri göze alabilecek hükümet olmamış şimdiye kadar.

konuya hakim olmamakla birlikte:
bu durumda olan bir çalışan aynı dilekçe ile hem çalıştığı şirete hem de sgk'ya sigorta tespit davası açmalı. bu tip davalarda bildiğim kadarıyla kişinin yaptığı işin piyasadaki ortalama aylık ücreti asgari ücreti geçiyorsa otomatikman ceza geliyor. yine işçi iddialarını şahitle kanıtlayabilir.
örneğin bir mühendisi asgari ücretten gösteren bir işyeri o mühendis tarafından hem şikayet eilip hem de sigorta tespit davası açılırsa çok zor durumda kalır.

bu arada doğrudur, hükümet istesi kobilerin bırakın yarısını nerede ise tamamını batırabilir.

maaşların bankadan ödenmesi bu yüzden zorunlu hale geldi. tabii ki bordroda gözükeni bankadan, kalanını elden verme şeklinde yapmayıp tamamını bankadan ödüyorsa bu bir kanıt sayılır. aynen "sen bankadan bu kadar ödemişin ama bak ssk'yı asgari ücretten yatırıyorsun" derler. ama bunun da kılıfı var. nasıl? ssk'ya tabi olmayan ödemeler vardır. mesela aile yardımı, çocuk yardımı, yemek parası, yol parası vs. bunlar ssk'ya tabi değildir, ama üst sınırı vardır (istediğiniz kadar yemek parası, aile yardımı falan veremezsiniz yani). bordroda da gözükür. yani adam bordroya "maaş: asgari ücret + x lira yemek parası, y lira aile yardımı, z lira çocuk yardımı falan yazmışsa, siz de bunu imzalamışsanız yine kurtarır. niye? çünkü adam der ki "evet ssk'yı asgari ücretten ödüyorum, çünkü maaşı asgari ücret. fazlası ssk'ya tabi olmayan ödemeler. bu bordroda da imzanız varsa yine olmaz. eğer şikayetçiyseniz önce bir bordronuzu inceleyin size yapılan ödeme kemiksiz maaş mı, yoksa asgari ücret + ssk'ya tabi olmayan ödemelr şeklinde mi gözüküyor, yoksa tamamen maaş diye mi gözüküyor.

soruyu teknik olarak detaylandirsaniz?

sata hard disk elinizde harici olarak mi duruyor? bu sata hdd kac inch? suan da bir pc'de internal olarak duruyor mu?

external ise, hdd kutusu alip usb den yapabilirsiniz..

şu an bir pc'de internal olarak duruyor ama pc'nin anakartı ölü olduğu için hard-disklerinde verileri kurtarmak istiyorum. 2 hard-disk var pc'de.biri 80gb biri 40 gb. hard-diskler şunlar:

www.samsung.com
support.dell.com

3.5 inch'lik bir hdd kutusu alip yapabilirsiniz o halde, tabi external hale getirmeniz lazim.

daha önce hiç hdd kutusu kullanmadım acaba uygun fiyatlı birini önerir misiniz? son olarak ikinci hard diskim sata bile değil galiba(baya eski). acaba 3,5 inchlik bir kutu her iki hard diski de çalıştırır mı?

hdd kutulari ide ve sata olarak degisir, alacaginiz tabii ki ikisinide karsilamaz.

soyle de yapabilirsiniz, bir tanidiginizin bilgisayari var ise bu hdd'leri baglayabilir, icine erisip datalari alabilir veya ag uzerinden de cekebilirsiniz.

www.hepsiburada.com

ide sata fark etmiyor, ikisi de bağlanabiliyor. özellikle tavsiye edebileceğim bir marka yok aslında ama bu işinizi görür sanırım. çok pahalı da değiller zaten.

tüm cevaplar için teşekkürler...

ne kadar etkili oldukları orasında burasında yazar. kc desibel azalttıkları fln. evet aynı odadaki tv yı duymazsın.

(git: 95059)

eczanelerde cok cuzi fiyatlara satiliyor. kalitesine gore degisir tabi ama ucuzlarindan alip deneyin en iyisi. askerde bir donem cok rahat ettirmisti beni.

gürültüye karşı silikon olanların değil de sünger olanların etkili olduğunu deneyimlerinden biliyorum. tabi çok mükemmel kulak tıkaçları var- bayaa bi pahalı oluyolar. eczaneden çok ucuza alacağın sünger kulak tıkaçları doğru yerleştirirsen hatrı sayılır miktarda gürültüyü azaltıyorlar, televizyonu duyarsın mesela ama başka bi işe odaklandıysan dikkatini dağıtacak bir seviyede değil.

bi de eczane yerıne is guvenligi ekipmanları satan yerleri ziyaret edin, cok daha profesyonel seyler var orda. hatta deneyıp alabilirsin.

kesinlikle işe yaradığını söyleyebilirim,

www.moldex.com

ben bunlardan kullanıyorum.

bildiğim kadarıyla ithalatı artık yok istanbul'a

kadıköy'de tek büfenin karşısında bir şarküteri var, orada olması lazım.

la cave'ı dene cihangir'de. sıraselviler'den firuzağa'ya doğru inerken solda kalıyor kahveden önceki dörtyol ağzının yanında. 50lik kutu 5 lira. geçenlerde bi 4lü almıştım ben.
james joyce irish pub'da da oluyor ama 50lik 15ytl. haber vereyim.

telekom tribununde kombine kart sahipleri bulunurken, migros tribunu kombine satilmayan tek tribun. migros'ta guzel bir acidan izleme sansiniz daha yuksek ve daha az kalabalik olur. fakat telekom "aile" icin bir parca daha uygun diyebiliriz. eger alt kattan izlemek isterseniz migros'u tercih edebilirsiniz yine de..

Sen sordugunda sallamis olabilirler ama havalimanlarinda trafik oldugu icin ucaklarin beklemesi dogaldir. Ucak oldugu yerde bekleyemedigi icin de tur atar.

Ayni sekilde inisi tehlikeye atacak ruzgarlar varsa onlarin dinmesi de beklenebilir.

Çok çeşitli sebepleri olabiliyor. Mesela o an pist herhangi bir rötardan dolayı dolu oluyor ve havadaki uçak pisti pas geçip bir dahaki sefere iniş yapıyor. Sonuçta Antalya gibi büyük havalimanlarında 5 dakikada bir uçak inip kalkıyor. Rüzgar da bir etken olabiliyor elbette.

Not: hostes değilim, olmaya niyetim yok, istesem de olamam.

yok sallamıyorlardır. gayet normal yani trafiğe göre.

izmir'den istanbul'a 50-55dk suren yolculuklarda trafik yuzunden bu turlamalara 1 saat 10dk maruz kaldigim bile oldu. ozellikle ataturk havaalani kapasitesinin uzerinde kullanildigi icin surekli oluyor bu.

ayrıca bir pilotun ilk seferinde iniş yapmadan bir tur es geçip ardından iniş yapması gelenekmiş falan diye bir şeyler duymuştum zamanında.

ayrıca uçağın fiziksel kapasitesi ve yolcu konforu için geniş bir daire çizmek zorundalar. sonuçta 5-6g yemek istemezsin durup dururken uçakta değil mi?

bi ara gece gelecek uçağı unutup havaalanını kapatıp gitmişti havaalanı yetkilileri bi şehrimizde, hangisiydi hatırlayamadım ama, uçak naapsın di mi ama.
bir kez de gece yarısı konya'ya inecekken pist ışıkları yanmamıştı bir konya turu yapmıştık ekstradan. bu arada yeri gelmişken belirteyim ki gece vakti konya aynı bir örümcek ağına benziyor, aladdin tepesi merkez olmak üzere.

İneceği pisti hizalıyor da olabilir ayrıca. Rüzgarın durumuna göre iniş/kalkış yapılan pist ve yönü değişiyor. Örneğin güneyden kuzeye doğru inmesi gerekiyorsa kuzeyden gelen bir uçağın havaalanını geçip tekrar geri dönmesi normal.

bir de uçaklar sırayla iniyorlar piste. bazı aklı başında pilotlar yolcular için anons yapıyorlar 'piste iniş için 9. sıradayız. 15 dakida içinde inebileceğiz.' gibi.

pistin inişe uygun olması bekleniyor, e beklenirken de daireler çiziliyor. iststatus.com'da 8 çizen bile gördüm (emirates 777). bahsettiğim siteye bakarsanız trafik yoğunluğunda inişte peş peşe 6 7 uçak göreceksiniz sıra sıra.
bunun dışında sorunlar da olabilir , ama %90 budur...

bütçe belirtirsen daha kolay yardım alırsın. dediğin işlemciye uyacak 50 dolarlık anakart da vardır 500 dolarlık da.

ayrıca daha uygun fiyatlarıyla intelle yarışabildiği için AMD işlemcileri tavsiye ederim. kasa olarak ise thermaltake, asus ve cooler master'ı önerebilirim.

Sadece download, film vs. için 500$lık anakart düşünmüyorum. Sadece sırıtmasın yeter, 50$lık kart da o nedenle pek olmaz sanki.
Aynı şekilde AMD alma niyetim de yok. Teşekkürler yine de.

acemilikte, diğer zamanlardan daha çok vaktimiz oluyordu. genelde akşam yemeğinden yatış vaktine -yaklaşık üç saat- kadar serbest oluyorduk. şahsen dokuz tene mi on tene mi kitap bitirmiştim. öyle fena kitaplar da değildi. puslu kıtalar atlası, kuyucaklı yusuf, savaş ve barış vs.
tabii ne desek, gittiğin yere göre değişir. inşaallah güzel bir yere çıkar askerliğin. tez zamanda tezkereler dilerim.

acemilikte zor olur ama usta birliğinde çoğu zaman mümkündür.

gördüğün gibi hicazkar'ın da dediği gibi gittiğin yere göre değişir aslında. en sağlıklı yanıt bu.

çok teşekkürler. acemilikte nöbetler ve görevler başlamadığından mesai bitiminden sonra baya vakit olur gibi düşünüyordum ben de.

devasa bir sakıncalı kitap yayın vb.. arşivi vardır. kitapları onaylatırken oradan kontrol ederler. kafalarına göre karar vermezler.

ayrıca her birlikte iyi kötü bir kütüphane vardır. (acemi birliklerinde)

oralardan da yaralanabilirsin. bağışla toplandığı için genel olarak her türlü kitap bulunabiliyor bu kütüphanelerde.

not: bu arada acemi birliğinde de nöbet tutarsın. hiç bir şey olmazsa bot nöbeti olur. sonuçta nöbet de eğitimin bir parçası. :)

aslında nereye çıkacağınızla da yakınen alakalı, küçükyalı'ya yanımda küçük bir kütüphaneyle gittim, girişte hepsine el koydular sakınca vs. aramadan acemilik bitene kadar da alamadım, ama bırakın kitap okuyacak zamanı gazete sayfası okuyacak zaman-mekan yoktu. usta birliğinde ise uykumdan çalarak ki çok çok değerli bir şey olduğunu öğreneceksiniz, bir kitap bitirmeyi başarmıştım incecik. okumayı sevmeyen bir arkadaşımsa diyarbakır merkezde acemilikte 6-7 kitap okumuştu sıkıntıdan :)

elbette vakit var, hatta nöbet yerlerinde yasak olmasına rağmen okuyabilirsin kitap.

bu soruyu, tam olarak nereye, hangi tabura, boluge vs. gideceginiz belli olmadan cevaplamak mumkun degil. belli olunca da ancak orada askerligini yapan birileri cevaplayabilir.

ornegin en son gelen "nobet yerinde yasak olmasina ragmen okuyabilirsin" muhtemelen kendi kisisel tecrublerine dayanarak verilmis bir cevap. benim tecrubelerime gore de nobette kitap okuyan adamin askerligi bitmez.

lafin kisasi, 1-2 kitap goturebilirsiniz. sorun olursa, vakit bulamazsaniz en fazla yer kaplar ya da daha sonra teslim etmek uzere alirlar. firsatiniz olursa da ilerleyen zamanlarda baska kitaplar bulursunuz zaten.

ben kamuflajin cebinde tasiyordum kitabi, firsat buldukca (arazi oldukca) acip okuyordum... bir de aldigin goreve de bagli biraz. egitim cavusu veya yazici olursan zor da, kazan dairesi, camasirhane ya da kutuphane sorumlusuysan epey bos vaktin olabilir...

pek cevap degil ama:(bkz: #15626991)

@zakk: durumun farkındayım, zaten okulda 3.senem almam gerekiyordu.

sorunu çözdüm sonraki nesillere cevap hediyem olsun. 2 döneminde harç parasını geri ödüyorlar, en azından boğaziçi üniversitesi'nde böyle.

bazi takimlarin var. ornegin real madrid kralci (re kral demek itl., isp.de oyledir) iken atletico madrid halkcidir gibi. bu da ispanyol ic savasina gidiyor sanirim.

ya da fenerbahce zengin takimi iken besiktasin esnaf takimi olmasi gibi. (bu yakistirilmis bir sey, kesin degil)

Genelde taraftarları yüzünden böyle bir imaj olur ya da bazen siyasi olaylar yüzünden böyle bir imaj oluşur.. Lazio'nun ve Real Madrid'in faşizan takımı olarak anılmasının sebebi budur. Türkiye'deki takımlar arasında en öyle bir ayrım fark edemedim.

2000 yili oncesi tum takimlarin stadlarinda istiklal mar$i okurken bozkurt i$areti yapan taraftarlar cogunluktaydi. ben bu ki$ileri pek gormuyorum artik. yabanci takimlar icin bi$i diyemicem ama turk takimlari icin siyasi kimlik ta$iyorlar argumani yersiz olur. kulupler her kesimden taraftara sahiptir. belki biraz bjk taraftarinda sola egilim vardir ama, popularite olayindan ba$ka bi$i degildir. yani livorno'ya sempati duyup, inter ve lazio'dan nefret etme kli$esi her kesimde, her ulkede vardir.

Bizim 3 büyüklerde böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum..
Trabzon'un genel taraftar profili görece siyasi! bir profil çiziyor.Ancak ısrarla:
(bkz: st pauli)
(bkz: livorno)
(bkz: atalanta)
(bkz: acap)
Bu arada Lazio'nun dışında milano curva'larının da genelde ırkçı olduklarını da belirtmeliyim

solcu kavramını modern kavramı ile karşılamak sorunlu görünüyor.

hem solcu hem modern diyelim o zaman..

italya'da genel olarak kırmızı renklere sahip takımlar komunist/solcu, mavi renklere sahip takımlar ise sağcı olarak bilinir. bir de chelsea kapitalist :D

aslına bakarsak galatasarayın bir fransız ekolünden geliyor olması (kuruluş, bildiğim kadarıyla yönetim kurulundaki insanların gs lisesinden felan geliyo olması ) onlar bir eski jöntürk anlayışı efendime söyliyim bir cumhuriyetçilik izi bırakabilir. yabancı ülkelerde özellikle italya ve ispanya da barizdir. barcelona nın bir katalan kulübü olması katalan ispanyol çekişmesi falan filan

boca juniors ile river plate için de söylenir bu tip şeyler. ilk olarak river kurulmuş liman patronları tarafından, sonra işçiler boca yı kurmuşlar. o yüzden river burjuvaziyi boca ise proletaryayı simgelermiş arjantinde.

(bkz: ss lazio)

(bkz: solcu futbol kulupleri)

en baba sol takim dinamo mesken'di. 12 eylul yonetimi kapatti klubu.

basligindan detayli bilgi alabilirsin.

spam maillerden kurtulmak için olsa gerek.

(git: 50610)

digerine yazilmamis, buraya yazayim.
bu hareket varsa botlarin toplamamasi icin bir engel olabilir fakat "at gmail com" gibi google aramalarinda e-mail'in kabak gibi cikmasina yol acar. basina arasina istediginiz ([~#) karakteri ekleyin farketmez. "@gmail.com" u ise google'da aradiginizda @ isareti goz onune alinmaz, saga soga yazdiginiz e-mail'iniz ortaya cikmaz.

istersen;

sql[it]zotmail[zot]com da yapabilirsiniz. amaç spamcılara mail yakalatmamak değil mi :)

dikkatinizi cekti mi bilmiyorum ama;

Seagate'in cache'i 32mb ve ve garantisi 5 yil.
WD'nin cache'i 16mb, garantisi 2 yil.

selam
açıkçası ses sorununda çok rahatsızlık yaşayacağına inanmıyorum, performanstı dayanıklılıktı bunlar kullanıcı hatası olmadan garanti süresi sınırlarına göre irdelenmesi gerekir bence.

5 yıl garanti çok şık duruyor. ben olsam seagate alırdım.

(bkz: seagate)

iyidir, iyi..

then, seagate it is. tnx to all.

wdc her zaman daha uzun omurludur. ama seagate kotudur anlaminda degil bu

seagate bende mevcut. ve neredeyse hiç sesi yok. belirli bir süre kullanılmazsa uykuya geçiyor. uyanırken ufak bir tık sesi çıkıyor o kadar.

almışken 1,5 TB lik alın.
tabiki seagate.

bu civarda (max 300L) civarında başka önerisi olan var mı acaba? (en az 1tb) ben en iyi seçenek olarak bu ikisini görüyorum. (bunlardan da seagate i alacagım gibi) başka bir ürün tavsiyesi olan var mı acaba? Alayım mı yoksa bunu?

hem seagate freeagent hem de western mybook kullandım, ikisi de iş görüyor. ama şimdiki aklım olsa 250-320-500gb'lık 2.5 modellerden alırım. neden derseniz, 1tb'lik 7200rpm diskler hem çok yer kaplıyor hem ekstra güce ihtiyaç duyuyor hem de ısınıyor, gürültü yapıyor haliyle "taşınabilir"likten çıkıyor.

gb fiyatı olarak iki katına da gelse şöyle bir ürün çok daha cazip görünüyor bana:
www.hepsiburada.com

tercih sizin tabiki de.

blackdog, 3,5" bir external disk'i "tasinabilir" diyerek satmiyorlar ki zaten?
masana koyuyorsun bitiyor. 2,5" olanlari gezgin olabiiyor.

zakk taşınabilir diyerek satıyorlar. en azından hepsiburada öyle yapıyor.

www.hepsiburada.com

creative muVO iyidir. şarjlı pil alırsın takılır gidersin.

iriver'in herhangi bir modelini bulabilirsen gozun kapali alabilirsin.

sesi tam anlamıyla süper olan mp3 çalar = "sony nwz-s638f" ama biraz pahalı gelebilir.
www.sony.com.tr

bu arada unutmuşum bunda dahili li-ion pil var ama en az 30 saat gidiyor belirteyim.

creative zen stone plus lar iyidir?

creative zen serisi biçilmiş kaftandır kullanıyorum gayet de iyi..ama şarjlı bunlar pille çalışmıyor şarj ediliyor usb ile veya şarj aleti ile..şarjlı pil almana veya zırt pırt duracell pil kastırmana gerek olmaz..video özelliği bulunmuyor, sadece müzik dinlerim ben diyenlere hitap ediyor..

tr.creative.com

1.5 ya da 2 sene evvel yayınlandı.

dvd alırsan olur heralde...

Sorunuza cevap değil belki ama o güzide eser malesef şiirselliği açısından (ki şiir sevmem) türkçe izlenmesi halinde çok şey kaybettirir.
Bir de aklıma geldi (bkz: #10022427)

arkabahçe yayınları mart 2006 da basmış. bir arkadaşım hediye etmişti hala okumadım ama ankaradaysan sana ödünç verebilirim

www.ideefixe.com
www.kitapyurdu.com

www.sendit.com
hiç kullanmadım ama burayada iyi derler.

ps2 versiyonu tr'de sadece 3 icin var. gittigidiyorda 300 den basliyo. ps3 ve wii icin world tour 300, full baterili set 600.

ebay'de 30-35$ civarina turkiye'ye gonderen birini buldum baska arayan varsa. tesekkurler.

hazirlik okumayip direkt bolume gecme gibi bir durumu olmus muydu? 5 yillik bir senet imzaladiysa normal olabilir. kyk.gov.tr'den bazi detaylar ogrenilebiliyor. olmadi arayip sorsaniz iyi olur, "onu da geri odemeniz lazim hem de hemen" denirse zorda kalmayin.

kyk sitesinden bakmış kredinin bitiş tarihi 2009 eylül olarak gözüküyormuş. zakk'ın söylediği doğru sanırım.

bazı meyve suları var kırmızı meyve aromalı(karpuzla çilek yakısır falan ya o anlamda) falan ben öle deneyin derim bi de denenmiştir güzeldir ama damak tadı meselesi tabii

vişne olmaz.
limon-soda ile iyi gider.

Ben de akşamdan akşama normal su bardağında karpuzlu vodkayı sek içiyorum içine 2 küp buz atıp. Bi gece %100 üzüm suyuyla karıştırarak içtim, çok fena olmadı. ama benim koyduğum üzüm suyu oranı çok çok azdı, 4 paröak vodka koyduysam 1 parmak üzüm koydum. Sizde sevdiğiniz meyvenin suyunu çok çok çok az katarak acısını azaltıp karpuz tadını muhafaza ettirebilrsiniz.

nar suyu. kendiniz taze taze sıkarsanız fantastik olur.

karpuz suyu kat?

vodkanın rusya / ukraynadaki en popüler içme biçimlerinden biri de karpuz+şeftali karışımıdır. Bir çok doğu avrupa ülkesinde, bu iş için hususi karpuz şeftali karışımı satılır.

Burdan hareketle, şeftali suyuyla veya karpuz+şeftali suyuyla içebilirsiniz

(vodkanız halihazırda karpuzlu olduğu için diyorum. yoksa vodkanın aromasına göre elma suyu, portakal, çilek+muz, red bull vs.. şeftali+karpuzdan daha ünlü karışımlardır)

İstanblue saolsun bizi Tekel votka+vişne olayından kurtardı ama böle sorunlara da sebep oldu :)

Karpuzlusu en güzel sprite ile gidiyor. Garip gelebilir ama deneyin. Yeşil elmalısı ise elma suyu ya da kivi suyuyla güzel.

İlla inat edip sek votka içicem ortamda buzlu bardakla şekil durucam diyosanız Absolute, Smirnoff, Ruskiy Standard gibi kallavi markalar dışındaki votkaların sek olarak pek içilcek kalitede olmadığını bilmelisiniz. Şişesine 40-60 kaat verdiğiniz votkayı da kolayla vişne suyuyla karıştıranları da anlamıyorum açıkçası.

karpuzlu meyve suyu var, bi tek onunla güzel oluo

ananas suyunu da dene

karpuzlu istanblue+red bull bu kadar yakışan bişey olamaz yalnız gazoz gibi içmeye kalkarsanız çabuk kafa yapıo

bol buz takviyeli istanblue karpuz ve kola sahane ikili olusturur..

Rapor veriyorum:

Karpuzlu Istanblue + Ananas suyu: Adeta hayat suyu! Muhteşem! Aşmış bir tad oldu, karpuz halen baskın ve ananas süper über bir tat kattı. Hayır sarhoş değilim.

Karpuzlu Istanblue + Şeftali: Bu da çok güzel, gerçekten nefis fakat ananaslı daha iyi oldu.

Karpuzlu + Vişne: İyi değil. Kötü de değil. Ama iyi değil.

K.I. + Soda: Gorkunç

heheh, afiyet olsun. sonuçları bildirmen şahane olmuş.
ananas candır can. sade votkayla da iyi gider. içiniz içiriniz.

uzaktan erişim diye birşey var, ben pek kurcalamadım ama bu dedikleriniz mümkün..tabi evdeki bilgisayarınız açık olmak kaydıyla..ayrıca bunu internet üzerinden şifreyle yapan siteler var..remoting control falan diye kurcalayın sağı solu, bulursunuz bir dünya tarif

(bkz: logmein)

(bkz: teamviewer)

Windows XP'nin içinde bu iş için Remote Desktop diye bir program var zaten, dediğiniz gibi o bilgisayarın başındaymışsınız gibi çalışırsınız. Tabi modem'den port yönlendirmesi yapmalısınız. Onun dışında amacınız sadece dosyalara ulaşmak ise ftp sunucu kurabilirsiniz bilgisayara, remote desktop'dan daha hızlı çalışır.

(bkz: openssh)

(bkz: radmin)
oldukça iyi çalışır

paylaşım ortamlarında 4.38 gb lık bir iso geziyor, bu iso dvd ye yazılabiliyor ama içinde bir tane bile dosya çıkmıyor. sanırım buna denk gelmişsiniz. iso yu ziplemeyi deneyin sıkışma oranından sahte olup olmadığı belli olur zaten. yada daha net çözüm iso yu Winrar ile açın bakalım içinde dosya varmı.

31 ekimde çıktı ps2 için, fake dosyalar elensin biraz daha bekle.

iso'yu winrar ile açtığımda resimde gözüken dosyalar çıkıyor. gamestorrents'ten yine gamestorrents kişisi tarafından eklenmiş olan torrenti de çekmeme rağmen yine aynı hatayı verdi. bu arada iso'nun boyutu 2.46 gb

img241.imageshack.us

kullandiginiz dvd'de sorun olabilir. farkli bir marka deneyin ya da yazarken daha dusuk hizda yazin. bazen secici davrandigi icin okuyamiyor olabilir.

a)kesin bir yorum yapamiycam, ilk defa duydum fakat sorunsuz calistigina gore masallah diyebilirim.
b)harddisk'in uzerindeki master/slave/cable select sablonuna bakarak yapabilirsiniz. yoksa netten marka/model ile bulursunuz mutlaka.

Bildiğim kadarıyla; SATA'ya master/slave kavramı PATA(IDE)'daki gibi uygulanabilir değil. Sonuçta SATA'da her kabloda bir cihaz var ve dolayısıyla bunları ayırmak için özel bir yapıya/jumper ayarına gerek yok.

Sorunuza gelirsek; SATA yanında PATA bir cihazın olması diğer tarafı hiç etkilemeyecektir.

a) 2 master SATA öncesi dönemde de olabilen bir şeydi zaten (primary ve secondary master). Bir sakıncası yok.
b) IDE'yi slave yapmanıza gerek yok. Bulunduğu PATA kablosundaki tek cihaz ise, jumper master konumunda kalabilir.

Sonuç: SATA cihazlarınız kendi özel chanellarında mutlu mesut -master/slave bilmeden- çalışacaklar. Ayrıdan PATA kablosuna da tek IDE cihazını master olarak takacaksınız. Hepsi şakır şukur çalşacak :)

yasak degil.

Yasak değil ama eğitim sırasında hacamat oluyor o saatler. Ben saatimin camını 2 kez kırmıştım yerde sürünürken. Sonra takmamaya başladım :)

asker saati casio f91'dir diye bilirim ben.

can sıkıntısından sormuştur asker. can sıkıntısı derken gerçek bir can sıkıntısından bahsediyorum.
askerde saat takmak yasak değildir hem neden yasak olsun ki. yanlız ataturkiyenin de dediği gibi başka nedenlerden saat takılmayabilir. çalınır, kırılır herkes sana saati sorar.

(bkz: casio f91w)

saat ve elinde telsiz olmadıgından soruyorlardır. elinde telsiz olsa zırt pırt "zaat gaç arğadaşlar" diye sorar, cevap olarak da "zana gaç lazim ekiekieki" cevabı alır. bu da böyle bir anıdır..

www.demons-eye.org

metal.iplay.ro
metalbits.org

ultrareach i$ gorur mu bilemedim..

bence farklı bir browser yükleyin, örneğin google chrome, ve proxy adresinizi onun üzerinden kullanın. bu şekilde internet explorer, dolayısıyla messenger doğrudan nete bağlanırken, yalnızca google chrome proxy üzerinden bağlanacaktır.

ultrareach ile pek alakası yok bu arada.

SwitchProxy Tool adinda bir add-on mevcut firefox icin. Explorer'da proxy tanimlamayin. Firefox'ta top menu'den bir tikla degistirebilirsiniz proxy'i istediginiz vakit.

tag&rename
yukarda bi yerde su su klasorlere bakma diye bi secenek olması lazım.

--dikkat: şu aşağıya yazdıklarımı yeteri kadar yeriniz varsa yapın, tüm müziklerinizi belli bir klasöre kopyalayacaktır çünkü. sonra tüm müzik dosyalarınızı diğer yerlerinden silebilirsiniz gerçi.--

edit -> preferences -> advanced
itunes music folder location'u, tüm müziklerinizi nereye koymak istiyorsanız orası olarak ayarlayın. yeni, boş bir klasör olmasını tavsiye ederim şahsen.

"keep itunes music folder organised" ve "copy files to itunes music folder when adding to library"'ye birer çentik atın.

OK'e tıklayın

advanced -> consolidate library -> consolidate

bundan sonra, mesela yeni indirdiğiniz bir albümü itunes'a taşırsanız, o otomatik olarak library'ye kopyalar hepsini, sonra da eski yerlerinden silersiniz, böylece o dosya nerdeydi bu dosya nerde derdi kalmaz.

şarkıcı, albüm adlarını vb. düzenlemek için: mesela aynı şarkıcının bir şarkıda adı "hebele" diğerinde "hebe"yse ikisini birden seçip sağ tıklayıp, get info'ya gelip şarkıcı adını değiştirebilirsiniz.

dosyaları silmeden ordan silmek için (gerçi yukarda yazdıklarımı yaparsanız bunun pek bir anlamı kalmaz) library'den sileceğiniz şarkıları seçin -> delete tuşuna basın -> keep files

ben itunes kullanıyorum yıllardır ama ipod için itunes'tan daha kolay programların olduğu da söyleniyor hep, itunes'a yeni başladıysanız bir araştırın isterseniz diğer programları da.

bakın şunu da yapabilirsiniz (windows kullandığınızı varsayıyorum), hiç itunes'la uğraşmadan, aynı klasördeki tüm şarkılara sağ tıklayın, özellikler -> ayrıntılardan ne var ne yok değiştirin hepsini birden, sonra atın itunes'a. bu arada "itunes'a yeni başladıysanız" diye bir şey yazmışım az önce, sanki programlama dili sksjdkljsld

bryan fury'nin onerdigi tag&rename supperdir bu konuda. album klasorunu acip "get tags from freedb" ya da amazon.com gibi seceneklerle bir cirpida tum bilgileri gunceller. kesmezse dosya adindan yazdirabilir ya da tumunu secip hepsine sunu yaz bunu yaz diyebilirsiniz. siddetle tavsiye ederim.

1) musicbrainz'in picard programını öneriyorum. musicbrainz.org sitesinden indirebilirsin. internetten buluyor id3tag'leri.
2) itunes'un ayarlarında "şarkıları itunes klasörlesin mi, ismilerini ayarlasın mı?" diye bi seçenek var. o seçeneğin seçili olmamasına dikkat edin. itunes'taki bütün şarkıları seçip sağ tık menüsünü kullanarak kütüphaneden çıkarabiliyo olman lazım. (dosyaları silmeden) n'olur n'olmaz sen bütün şarkıları başka bir klasöre taşı, ondan sonra itunes kütüphanesini temizle.
3) itunes kütüphanesi güncellenmiyor galiba.

google mp3 tag tools diye arat ilk cikan cevaptan programi indir. toplu sekilde guzelcene etiketle itunes a at.

winamp destekliyormus ipodlari. Hatta direk tagleri internetten guncelleme ozelligi var biraz yavasta olsa. Ama cok bilindik olmayan sarkilarin taglarini dogru bulmuyor onun icin de moroff'un ikinci onerisi ile ekstra birsey indirmeye gerek kalmadan hallettim. tesekkurlerimi sunuyorum.

(bkz: MediaMonkey) (user-enemy itunes sevmeyenler için)

yanlış anlamadıysam varmış.

sozluk.sourtimes.org

"yukledigimiz mp3" kismini anlayamadim tam olarak ama sanirim download etmeden once emin olmak istiyorsun fakat o is imkansiz gibi bir sey. bit rate'i sonradan arttirilan mp3'lerde ancak dinlenildiginde kendini eleverir. bitrate info gosteren programlar var fakat onlar da onceki halini gostermiyorlar.

Yüklediğimiz mp3 derken emule, limewire, ares türü paylaşım programlarından indirdiğimiz mp3'leri kastettim. Hayır indirdikten önce emin olmak istemiyorum zaten o imkansızdır bence. 320 kbps bir mp3 indirdiniz diyelim. 320 kbps sandığımız bu mp3 (kulağımızın da iyi olmadığını varsayalım) orijininde 128 kbps ama öylesine 320 kbps yapılmış. Bunu anlamanın bir yolu var mı? Kısacası bir mp3'ün başından neler geçmiş, upsampling ya da downsampling yapılmış mı üzerinde bunu anlayabilir miyiz? Umarım açık olmuştur.

bu iş için mümkün bir yol olduğunu sanmıyorum. 128kbps lik mp3 ü uncompress ettiğiniz anda o source haline gelir, yeniden sıkıştırdığımız zaman source un niteliği ile ilgili bir yorum yapmak mümkün olmaz demek istiyorum ama belki çok çok ufak bir ihtimal, kullanılan sıkıştırma kütüphanelerini biliyorsak, nasıl çalıştıklarını tanıyorsak, gerekli dsp bilgisine sahipsek, gerekli araçlara erişimimiz varsa, yani kısacası yemiş bitirmiş isek olayı, parça bazında tek tek oturup ince incelemeler yaparak bununla ilgili bir tahmini "belki" yürütebiliriz. bu da tahmin olur, ve baya uzun zaman alır muhtemelen.

her encoderin kendine has bri sıkıştırma algoritması var(mp3'ler için konuşuyorum. bunların decoderları tektir, yani bir diğer deyişle, sese sonradan eq-post processing uygulamayan bütün programlar bit by bit aynı sonucu verirler). sıkıştırmanın neler ile yapıldığını bilirsek, bunların kendilerine has bıraktıkları fingerprintleri çıkarabilirsek, kombinasyonları deneyerek çift ıskıştırmada ortaya çıkacak artifactleri -belki diyorum- gözlemleyebiliriz, ve sonra bununla ilgili tahminler yürütebiliriz. ama pratik olarak pek imkanlı görmüyorum. sonuçta her zaman orijinal bir kanyağın mp3 sıkıştırması benzeri bir işlemden geçmiş olma ihtimali vardır... yani emin olmanın mümkünü yok.

Hassas kulaklar anlayabilir pekala. Muhtemelen ileri düzeydeki ses işleme programları da bunun hakkında fikir verebilir fakat yorumlamak için epeyce tecrübeye ihtiyaç olur diye düşünüyorum. Zaten 192 ile 320 arasında fark olduğu anlaşılmıyorsa 320 kbps mp3 tercih etmenin de pek anlamı yok.

Düzenli albüm release'i yapan sayfalardan indirilirse böyle şüpheler de bertaraf edilebilir.

(bkz: image resizer)

Ben irfan view'in bir eklentisini kullanıyorum. Önce farklı kaydette % kaç sıkıçtırma oranı istiyorsa ona göre ilk fotoyu kendi üstüne kendi formatında kaydediyorum. Sonra eklenti sayesinde hepsini seçip sağ tık istediğin format jpeg ise jpeg i tıklıyorsun, boyuta dokunmadan, kalitede gözle görülür değişiklik yapmadan küçültüyor güzelce. Genelde % 85-90 kullanıyorum ben. Eklentinin adı da irfanex. Yalnız seçerken 50-50 veya 100-100 seçin ki fazla kasmasın =)

picasa

photoshop varsa, bir ornek action kaydedersin, ve sonra 200 imaji secip hepsine bu action'i uygulatirsin.

hızlı cevaplar için çok teşekkür ederim. benim bulamadığım duyuruda da önerilen resizer'ı kullandım hemencecik hallettim.

sağ olun var olun.

hocu fast stone skertr ayıptır söylemesi. fast stone picture resizer.

directnic.com u tavsiye edebilirim. namecheap'de 21.98$ olan .me uzantili domainler directnic'de 29$ yalniz.

mydomain.com'da $18.99

support ticket açın, domaini manuel olarak kaydettirin.

ben namecheap kullanıyorum en iyi domain firmasıdır bence. en iyi dememin bir çok sebebi var. bir sürü özelliğinin ücretsiz olması. ancak ilk üye olurken türkiyeden üye olunamıyordu ben proxy ile üye olmuştum zamanında. bende ise master ve visa kardlar var düzenli olarak domain alıyorum namecheapten ve hiç sorunsuz.

abi türkiyeden üye olunuyor hatta sen demiştin buraya geç godaddy'den kurtul diye. yanlışın olmasın?

office 2007 ucretsiz bir eklenti ile bunu kendisi yapiyor.
adobe pro nuz varsa o da yapar.
olmadi dokumanin atin bir yere ben ceviriyim sizin icin :)

www.freepdfconvert.com

primo pdf de ucretsizdir.

abi doc to pdf diyorsan en güzeli bir adet open office ediniyorsun. her türlü dokümanı bir tıkla pdf yapıyorsun. www.openoffice.org yani.

sorun nedir bilmiyorum ama güncellesen son sürümünü belki düzelir? azureus kullanabilirsin ama java tabanli oldugu icin acilmasi biraz uzun sürüyor cani istemezse hic acilmiyor öyle yani...

bende de bir ara utorrent sorun çıkarmıştı bitcomete geçtim. o da çok güzel program, zaten flashgeti yapan firmanın menüleri filan da yabancılık çekmezsin. Ama kesinlikle torrent için flashget kullanma, emulelere bile karışıyor ve pcyi göçertebiliyor.

sorunu da soylersen, belki caresi bulunur? benim de dahil oldugum buyuk cogunluk memnun olduguna gore duzeltilebilir bir sey olsa gerek.

halite henüz tam oturmamış olsa da iyidir.

utorrentin sorun çıkarmasının sebebi yeni yüklediğiniz antivirüs veya firewall tipi birşey olabilir bu programlar diğer torrent programlarına hatta last fm e bile kafayı yedirtebiliyor onları silmenizi tavsiye ederim.

masaüstünü göster şeysi derken hangi kısa yolu kullanıyosunuz bilemiyorum ama şunları da deneyebilirsiniz:
windows + d
veya
ctrl + esc (windows tuşunun yaptığı işi yapıyo ama oyunlardan çıkarken işe yarıyor)

shortcut'taki target kismini su asagidakilerden biri gibi degistirmeyi deneyin:
"x:\oyununpathi\civilization.exe" -small_screen
"x:\oyununpathi\civilization.exe" -small_screen -windowed

alt + enter
tam ekran programlar pencere moduna çevirir.ama destekliyor mu bilmiyorum.

WinKey+m , Alt+Enter zaten işe yaramıyordu ama WinKey+D mucizeyi bi şekilde çalıştı :) Ama masaüstüne döndükten sonra bi pencere açtığım zaman pencerenin arkasına Civilization gene geliyor, durmuyor uslu uslu yerinde. Bi de kısayola komut eklemyi denicem. Sağolun :)

sadece partiton imi sildin, yoksa paritioni silip ustune formattami attin. nortonun partiton magic programi var onunla partitoni tekrar olusturabiliyorsun. onunla bi dene istersen ama garanti vermiyorum. o program var olan partition i buyutup kucultebiliyor dosyalari silmeden.

sadece partion ı sildim. hiçbir şekilde format atılmadı partion a.

(bkz: partition table doctor)

sadece partition silindiyse yakin zamanda ayni sey basima gelmis, ayni sekilde bir heyecan buraya yazmistim. (git: 34842)
kurukafa'nin onerisi hayat kurtarir :)

alakası yok..fiyat farkının nedenını hemen soyleyım..

boynerde gordugunuz ürün taraftar formasıdır.o urun sadece taraftarlar ıcın uretılmıstır.
mağazada gordugunuz urun ise maç formasıdır.yanı futbolcunun giydiğinin aynısıdır.yani ozel kumas ve kabartma dikişlidir.

Fenerbahçe Maç Forması: 85 Ytl
Fenerbahçe Taraftar Forması: 55 Ytl

Galatasaray Maç Forması: 82 Ytl
Galatasaray Taraftar Forması: 48,50 Ytl

Beşiktaş JK Maç Forması: 79 Ytl
Beşiktaş JK Beyaz Maç Forması: 69 Ytl

Bunlar tüm Türkiye geneli satış fiyatıdır.Bu fiyatların altında satış yapılamaz..
Nerden biliyosun derseniz bu işi yapıyorum (:

ayrıca boynerın sattıgındanda klüp para kazanıyor.klüp forma üreticiden cıktıgı anda para kazanır.bunu boyner satmıs baskası satmıs ılgılendırmez klubu..

bandrol olayınıda soyleyım..boynerdekinin önünde yoksa bandrol arkasında vardır.kıç kısmında..

tahminime gore boynerdeki ürün taraftar formasıdır..

isott doğru söylemiş..

spor klüpleri tüm kitlelere erişebilmek adına iki tip forma şekli üzerinden satış yoluna giderler. bunlar;

maç forması - match jersey
taraftar forması - replica jersey

bu iki forma da orjinal formadır ancak birbirlerinden kalite farkları ile ayrılır. maç formaları, üreten markaya göre bir takım teknolojik özelliklerle donatılmıştır. taraftar formaları ise bildiğimiz en basit teknoloji ile üretilen ve teknolojik özelliklere sahip olmayan formalardır. burada teknolojiden kastım kumaş teknolojisidr.

misal adidas, maç formalarında clima-cool, clima-warm, tech-fit gibi özellikler kullanırken, taraftar forması üretirken bu özellikleri fiyatı ucuz olsun diye kullanmazlar. bunun yanında dikiş kalitesi, baskı kalitesi ve amblem kalitesi de maç formasına nazaran düşüktür..

dünyanın neresine giderseniz gidin bu politikayı uygulamayan klüp yoktur.

mac formasi ile taraftar formasini en kolay ayirt edebileceginiz yeri de armalaridir genelde. mac formalarinda arma dikisli olurken taraftar formalarinda plastik baski turu olur genelde.

çok güzel telefon. al mp3 player olarak kullan, fotoğraf makinesi olarak kullan, telefon olarak kullan. öyle yani. gözü kapalı alınır.

www.eksiduyuru.com

gayet güzel kullanıyorum şahsen.hoparlör biraz cızıldıyor başka kusurunu bilmem.şarj en az 3,5 gün.fotoğraflar gayet kaliteli.panaromik bile çekebiliyorsunuz falan filan.

partition table doctor iş görür format atılmadı ise.

format atıp atmaması bişey değiştirmez sonuçta parçayı silmiş

enter saltman, format atmak ile partition infosunun silinmesi bambaska olaylar. data duruyor durdugu yerde. tanimli bir dosya sistemi olmadigi icin ulasilamiyor.

active partition recovery denen bir program ile basarmis kullananlar. onu deniyorum.

Acronis recovery expert tavsiye ediyorum kesinlikle, sadece partition silindiyse neredeyse 1 dakika içerisinde herşeyi geri getirebiliyor kendisi, tecrübeyle sabittir:)

GetDataBack Data Recovery de aynı şekilde benimde başıma gelen sorunda 250gb ımı geri almamı sağlamıştır.

partition table doctor gorevini en iyi sekilde yerine getirdi.. cevaplar icin tesekkurler.

guiza kim ok işareti ne bilmemekle beraber google aramamda şunu buldum:

www.sporstudyo.com

şunlar da varmış

www.ajansspor.com



www.ajansspor.com

alla alla ikinci link bi türlü gözükmüyor editleyince..bu ajansspor sitesinde sağda guiza ile ilgili bi foto galeri var orda güzel bi fotoğrafını bulabilirsin

üstadım tesekkurler..bende aradım taradım ama bulamamıstım..

daha genıs acılar daha guzel fotolar bulan olursa lutfen link vermekten cekınmesın..

i.radikal.com.tr

bu da var imzadan sonra yaptığı.

i.milliyet.com.tr

bu da bugunku mactan.

fener formasiyla ilk kez taraftarin onunde yapayim diye beklemis kendisi. o nedenle dun aksam kadikoy'de yapti ilk defa.

"başınıza gelen ilginç olaylar"ı daratlsan iyi olur sanki. yani "abi moonglowda pk kesiyodun anex yedim tp kalmamış vanq katana gitti aq" gibi ilginç şeyler de var mmorpg dünyasında zira.

ama madem iletişim demişsin, iletişim üzerinden bir örnek vereyim. yabancıların çokluklta olduğu ama birsürü türkün de olduğu bir serverda (the alter realm, bilen bilir) bir elemena rastlıyorum dungeonda beraber takılıyoruz falan. yarım saat falan konuşuyoruz, ingilizce tabi, sonra ordan bir yerden dank ediyor "are you turk?", öteki de "lan? abi ahaha" şeklinde hem aptallığımıza yanıyor hem de hemen kaynaşıyoruz.

genel gözlemim, bazı insanların aşırı networking geliştirdiği mmorpg sayesinde, ama bunların pek azı gerçek dünyaya kayıyor, çok seçici yani. dolayısıyla her şekilde ya oyundan ya msnden ya forumdan devam eden sanal bir network oluyor.

bir de hali hazırda tanışık grupların beraber oynaması var, konuşacak muhabbetleri deli arttırıyor ama çıkar çatışmalarından en sağlam arkadaşlar bile kendilerini kaybedip nadir de olsa birbirlerini kırabiliyorlar.

oyunun liderlik (guild, klan vs) gerektiren komünal toplulukları gerçek yapılarla paralel, yani güçlü, hatasız, koruyucu, politik vs olmak gerek böyle bir toplumu kotarmak için.

bir diğer nokta da, yüzsüz olmanın bazı sosyal yaptırımları ortadan kaldırmasından dolayı, özellikle türklerde çok olan birşey, seviyesizlik, bildiğin saf kötülük diyeceğin şeylerin ortaya çıktığı oluyor. hani ahlak sistemi diyeceğin bir eşik varsa, bu mmorpg için çok daha alta çekiliyor genelde.

bir de rp denen hadise var, ki pek yüzüne bakılmıyor aslında. bu da rol yapma, retorik, konuştukları üzerine kafa yorma konusunda insanlara bir motivasyon oluyor bazen. bu hem yarı-doğaç bir tiyatro oyunuymuşcasına gayet eğlenceli bir oyun ile değişik bir tür iletişim sağlarken, hem de olaya bir miktar yaratıcılık kattığından, karşıdaki insanlara dair değişik bilgiler veriyor.

çok vaktimi mmorpg ye ayırmışımdır, adeta öteki bir yaşam olduğundan hemen derleyip toparlamak çok kolay olmuyor, ama genel olarak sosyalleşmeye etkisi beklenenden olumlu.

belge niteliginde olmasi acisindan:
(bkz: knight online diyaloglari/#8891815)

odevinin son tarihini belirtmemissin ama eger vakti varsa daha onumuzdeki haftaici bazi seyler anlatabilirim.

@zakk: aslında planımız 2-3 gün içinde materyalleri toplayıp pzt-salı hazır hale getirmek. ama o güne kadar zevkle dinlerim :)

Ultima Online isimli MMORPG'yi, 2000 tarihinden itibaren 8 sene boyunca oynadık, 5 ay kadar önce bıraktık. Oyun sayesinde çok iyi arkadaşlıklar edindik, bir çok şehirden (ve İstanbul'daki semtlerden) misafir ağırladık, bazı şehirlere/semtlere de misafir gittik. Oyunu bırakmamıza ve seneler geçtikçe insanların oyunu devamlı bırakma eğiliminde olmalarına rağmen bâki kalan hep dostluklar oldu.

Ha bu arada biz kimiz peki? Oyuna zamanında beraber başlamış, aynı mahalleden çocukluk arkadaşlarıyız. Çoğunlukla, bir zamanların en iyi sunucusu olan Nebula UO Shard'da oynadık. İsmimizi "Shangri" yaptık, orada "Resurrected'S" diye bir guild kurduk, falan yaptık, fistan taktık, neyse...
(bkz: tanıdıklara selam gönderme tandansı)
(bkz: hiçbir fırsatı kaçırmamak)

Olumlu&olumsuz yanların kabaca bir analizini yaparsak, sanırım durum şöyle olurdu:

Olumlu Yönleri:
+ İyi zaman geçirilmesi,
+ Arkadaşlıklar kurulması,
+ Dostlukların pekiştirilmesi,
+ Hiç bitmeyecek geyik malzemelerinin çıkması, her zaman konuşacak eğlenceli birşeylerin olması (askerlik anılarından bile kuvvetli olmak üzere),
+ Klavye ve mouse hakimiyetinin güçlenmesi, kısmen de olsa bilgisayar kullanımının geliştirilmesi,
+ Oyuna asıl şeklini veren karakterleri yönetenlerin gerçek birer insan olmalarından ve oyunun atmosferinin bağlayıcılığından/gerçekçiliğinden kelli gerçek hayattaki birçok duygunun (kin, nefret, sevinç, üzüntü vs.) yaşanması. Bu sayede insanların belli bir duygusal tatmin yaşayarak biraz daha cibilliyetlenmesi.
+ Forumları vasıtasıyla, oyun dışı konuların da konuşulabilmesi, insanların tanışıp ve kaynaşabilmesi,

Olumsuz Yönleri:
- Bu oyunların, sanal alemin rahatlığına güvenenlerin ego tatmin edebilecekleri bilimum mekanlar haline gelmesi, bazı bazı her türlü küfürün, adiliğin, artniyetin kol gezmesi (klavye delikanlılığı ise işin daha başka bir boyutu).
- Oyunu oyun niyetine oynamayanların, oyuna kendini fazlasıyla kaptıranların, "hırs" denen mefhumun b.kunu çıkaranların, 2-3 item görünce sapıtanların -ki bunların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur- bazen sosyal yaşamlarından feragat etmeleri, zamanlarını ve paralarını bu uğurda umarsızca sarfetmeleri,
- Maalesef arkadaşlar arasında bile kavgalar çıkması, kalplerin kırılması ve bunların gerçek hayata dahi taşınması,
- Yukarıda sayılan olumsuzluklarla beraber, bir de oynadığınız sunucuda lag, staff acemiliği vb. sorunların size sinir harbi yaşatabilmesi.

Şunu da belirtmem lazım geliyor ki, buradaki artılar ve eksiler genellikle bana göre MMORPG'lerin babası olan Ultima Online'a göre yazılmıştır. MMORPG'nin Türkiye'deki gidişatı ya da bazı Türk oyuncuların yabancı sunuculardaki gidişatı da pek hayra alamet değildir. Yer yer sağanak yağışlıdır, içler acısıdır.

Bu oyunların gerçek hayata etki ederek yarattığı anekdotları ve çeşitli yansımaları da yazmak sonraya kalsın, zira şu saatten sonra bildiklerimi/hatırladıklarımı da unutma arefesindeyim. Mazur görün, o mevzulara da sonra girerim sanırım. Bu konularda başka soracağı şeyler olanlar, MSN adresimi -ki [email protected] olur kendileri- ekleyebilir.

biz de kolpa wow sunucumuzun playerleri olarak 3-5 kişi buluşup zirve yapmıştık. yani insan yeni arkadaşlıklar kuruyor ama internet üzerinde kaldığı sürece onlar sosyal açıdan pek bir faydası yok. ayrıca hala belli başlı şehirlere yolum düşerse ilk işim orada oturan wowcularla buluşmak olacak.

emsal olarak kendimi örnek gösterebilirim sanırım.Eğer MMORPG olmasa idi;

iki üstümdeki muhteşem zat ile tanışamayacak , Trakya Universitesindeki 2. senemdede yurtta sürünüyor olacak yani eve çıkamayacaktım.Evet , ultima online sayesinde tanıştık. Şu anda ev arkadaşıyız.

Nebula karşısında ders çalışmam gereken onlarca saati kaybettim mi ? Evet. Gene olsa gene yaparmıyım ? Kesinlikle evet.