git konuş tavsiyesi olmaz demişsin ama bence git konuş.ne olacağı belli olsun.

ahah gittiği yerde tıbbi desteğe ihtiyacın olsun:)
tam bir hollywood klişesi olsun:)

seviyorsan git konuş panpa :)

kendi kolunu bacağını kırıp yardım iste.

neticede hipokrat yemini etmiş adam s.ke s.ke yardım eder.

ne doktoru olduğunu biliyosan öyle davran.
mesela yolu sor teşekkür et.

sonra birden ağ bacağıma ağrı girdi dişim ağrıdı götüm ağrıdı falan bişeyler salla. doktorun branşı neyse ilgileneceği birşey salla.
ilgilenirse sana yavşar :D

branşı kadın hastalıkları. yolda doğurma numarası yapamam heralde :D

ilgisini çekmek için bayılma numarası yapıp hamileyim desen hiç olmaz.en iyisi konuşmak :)

numara yapmana gerek yok ki, sizi bir gün yemeğe ya da bir şeyler içmeye davet edebilir miyim de. yapacagın oyunlardan daha kestirme ve güzel olur.

arkadaş ne doktormuş, haftalardır gündemden düşmedi :)

haftalardır mı yuh 3 gün oldu şurda :)

yaşlar nedir? evli olmadığından emin olun bence öncelikle. bekar doktor görmedim. daha mezun olur olmaz evleniyorlar. evli birisine duygularını açmak pek mantıklı değil.

Yolu sor, saati sor, sonra hafifçe flört et eğer karşı taraftan da karşılık gelirse olayı bir şekilde kahveye getir.

evli olup olmadığını bilmiyorum. kesin sınırlarım vardır bu konuda. yüzük görürsem zaten direk uzaklaşırım. ama sağ elinde yüzük yok bu kesin :)
yaşlar ben 21 doktor 28 falan. bu yoğunlukta nasıl evlensin :(

onla ilgili bir haber okudum. parantez içinde 27 yazıyordu. haberin tarihi yoktu.1 yıl falan geçmiştir üstünden diye düşündüm :)

Doktor yolunda ölecen abla sen :D

Konus işte niye bu kadar kasıyosun ki. Olmazsa da olmaz, olursa güzel olur.

sen de farkındasın ki ne yapsan garip kaçacak. yani zor bi iş. açık açık konuş işte allem kullem etmeye gerek yok. git kahve içmeye davet et.

bi kız bana teklif etse onla ciddi bişey düşünmem. ciddi düşünmesini istemiyosan eve kahve içmeye çağır. gelecektir.

valla işte değerimi,zi bilen yok. ayrıca doktor meraklısı bu kadın. hiç sevmedim

Aynı kadın doğumcu mu bu üç gündür?:D

günlerdir aynı mevzu ya. facebooktan ekle bitsin niye bu kadar kasıyorsun. ya da onu gördükten sonra baş dönmesi/bayılmış numarası yap. eşek değildir herhalde gelir yanına.

evet evet aynı kişi :D

evliymiş

ee nasıl öğrendin?

hastanede doktorların isimlerine bakıyordum. aynı soyadlı bi kadın doktor gördüm. facebook'una baktım. bilgileri açıktı. evli oldukları yazıyodu :((

kıyamam.

halı yıkatmaya gitse mesela bu olmazdı. kahrolsun kariyerizm.

bunu yapmayalı senelr olmuştu sanırım

86413 +1

Nediyem +1

branşı: yediği önünde yemediği arkasında :(

ilaç mümessilleri varken hastaya bakacak doktor mu varmış?
o değil de, pasta, börek vs. götürüp muayene anında muhabbeti ilerletmeye çalışmayın. zaten gelen hediyeleri doktorlar genelde yanındaki personele dağıtır. mümkünse mesai saatleri dışında görüşmeye çalışın. bilmem farkında mısınız (bunu sadece size söylemiyorum) ama hasta insanlar orada sıra bekliyor.

öğretmen-öğrenci ve doktor-hasta ilişkilerinin çok etik olmadığını hatırlatmak isterim ve en azından rahatsızlığınızdan sonra bir hamle yaparsanız daha düzgün bir hareket olacağını düşünüyorum.

evet jinekolog. devlet hastanesi. yani görebileceği en iyi hastalardan biri benimdir buralarda. bugün mesela tek genç bendim :)
pasta börek götürmem tarzım değil. zaten yanında cadaloz bi yaşlı hemşire var.
ultrasonla baktı sadece.

hastalarıyla duygusal ilişkiye girmek doktoru işinden edebilir, hastane politikasına bağlı sanırım ama etik değil, kolay kolay ekmek çıkmaz oradan.

ruh +1

doktordan ekmek çıkması çok zor, dışarda arabasına binerken sinsice yaklaş telefon numaranı ver, alt dudağına ısırık at. ararsa senindir

doktorun adı ne? yardımcı olalım.

Haha nasil olacak o :)

elbette

isterse burs bile bağlatır ne diyosun

Yaparlar

Bunun icin uzman olmaya gerek yok. Bir insanın profiline cok girersen bir süre sonra kendiliğinden senin sayfanda onun likeladıgi, yorum yaptıgı hersey gözüküyor.

yaptığın her şey ona notification olarak düşüyor. Hesap ayarlarındaki bildirimlerde "yakın arkadaş aktivitesi" gibi bir seçenek olacak, oradan yapılıyor. Önlenmesi, senin onun gördüğü şeyleri limitlemeni gerektirir.

@whoosie "yakın arkdaşa aktivitesi " gibi bi seçenek bulamadım ya :/

kız arkadaşınızdan ayrılarak önleyebilirsiniz. bence en ideal çözüm bu.

gogu delen adam+1

Arkadaşlar kısmında kategoriler var. Tanıdıklar, yakın arkadaşlar vs. Seni yakın arkadaşı olarak seçtiyse begendiklerini, yorumlarını görür. Bu kısma kadar normal de seninki biraz hastalıklı takıntılı filan bi arkadaş gibi. Sıkıntı var.

aga yanlış anlamada senin hatun seni yakın arkadaşlarına eklemiş :(

Türkçeye çevirdim baktım, hesap ayarları > bildirimler > Yakın arkadaşların hareketleri sekmesi. Normalde off olarak görünüyor, Seninle ilgili hareketlerin altı etiketlerin üstünde duruyor.

Yalnız zaten bu sadece senin de açmana yarar, onun kapamasına ilgisi olmaz. Yapabileceğin tek şey bir şey paylaşırken sağ alttan kimlerin göreceğini seçmek veya engellemek ya da yine ayarlar kısmındaki gizlilik bölümünden duvarında görünecek şeyleri engellemek.

Yine de arkadaşlara katılıyorum, en iyisi ayrılmak, uğraşılmaz bunla çünkü.

ayarları değiştirsen de bu sefer "ayarları neden değiştirdin" diye başına ekşiyecek. kökten çözüm bence de en iyisi ya da oturup konuşun falan...

paylaştıklarımda sıkıntı diil. mesela bı arkdaşımın bi fotoğrafını beğenıyorum o da bıldırım olarak gıdıyor. veya herhangı bır muzık grubun sayfasını beğenemem bıle gıdıyor. ama anlaşılan bunun engelı yok :D

(bkz: sevgilisinden yeni ayrılanlara tavsiyeler/#10077774)

Konusma, bir cok kisi tarafindan denendi ve sonucu %99 husranla sonuclandi. Ama kimbilir belki de %1?

eski sevgiliden hayır gelmez boşver. sorun olmasa eski olmazdı.

saygı bitmişse konuşma. yoksa konuş.

yeni ayrılmadı. 1 yıl oldu neredeyse.

herkese tik atıyorum. ama cevapları benimsediğimden değil. emeğe saygı :)

ama bu % 1 işini sevdim.

Eski sevgilin adam gibi biriyse konuş. En azından icinde kalmaz.

Maske ya da Peeling bilmem ama cildinizin toleranssız- az tolaranslı. O yüzden kaliteli ürünler kullanın. Bir de pudra, toz allık yerine fondoten ve sıvı alik tercih edin.

var hacı,sonuçta en çok bilinen dili biliyorsun.yabancı birisiyle ya da tamamen yabancı bir yerde iletişim kurarken sıkıntı çekmeyeceğini düşünüyorsun.ama kullanmayınca çok bir olayı yok tabi.

kesinlikle var. dünyadaki bilimsel kaynakların çok büyük bir kısmını okuyup anlama yetisi yani, boru değil. ama diğer yabancı diller egoya daha fazla katkıda bulunuyor. hani ingilizceyi herkes bilir ama şunu da bilirsen hayvansın falan.

ingilizce konuşulan ortamda bön bön bakmamak yeter de artar bile.
normal hayatında özgüvenini çok değiştirmez de ortam olduğu zaman, başka bir ülkeye gittiğin zaman, yabancılarla iletişim kurduğun zamanki özgüvenini etkiler.

yok bence.
4 dili anadilim gibi konuşuyorum, bunlardan biri de ingilizce. bundan dolayı kendimi daha özgüvenli hissetmiyorum :/

Eer egitimin türkce oldugu bir unı.de okuyorsan deli gibi oluyor hem de. Sırf 2 yabanci dil bildigim için benden not ortalaması yüksek kaç kisinin stajını kaptım, kaç etkinliğe kabul aldım ben bilirim.

benimde ingilizcem iyi derecede , ama bende altyazıyla izlerim, arada kelime falan kaçar, kulak aşinalığı ayrı bir şey

ingilizce altyazılı izliyordur belki? benim de ingilizcem çok iyi ama hep ingilizce altyazılı izlerim, zira hakkında bir şey bilmediğim yer isimleri, kişi isimleri vs vs gibi referansları kaçırmak istemiyorum.

kötünün iyisiymiş demek ki.

Eğer altyazı ingilizce ise anlarım kaçan kelimeyi ama türkçe ise yine anlamıyorum.

benim de ingilizcem iyi ve ingilizce altyazılı izlemeyi tercih ediyorum bazen. anadili ingilizce olanların bile kelimeleri kaçırdığına şahit oluyorum.

altyazı çevirmeme rağmen ben de başka film vs altyazılı izliyorum. %100 her kelimeyi, her deyimi bilmek mümkün değil, izlediğim şeyin konusuna dalmışken bunu düşünmek istemiyorum. o yüzden böyle.

ya big bang theory veya bazı ingiliz komedilerinde espiriler kaçabiliyor o yüzden ingilizce altyazı koyduğum oluyor.

bu arada ciddi söylüyorum, iyi ingilizce bilenlerin sayısı çok değil memlekette. her ingilizce biliyorum diyen adamı ciddiye almayacaksın zaten.

biri ingiliz aksanıyla konuşur, öbürü welsh aksanıyla konuşur, avustralyalısı başka konuşur, amerikalısı başka konuşur, hindistanlısının kendine özgü aksanı vardır buna kafa mı dayanır.her aksanı herkes anlayacak diye bir şey yok, amerikanın kendi içinde bile kaç farklı aksan, ağız var ne kadar ingilizce de bilsen anadilin olmayan bir dilde farklı aksanlarda konuşanları anlamak kolay değil. amerikalılar bile ingiliz dizilerini/filmlerini ingilizce altyazıyla izliyor dalga geçilcek bir durum yok.

lost biteli ne kadar oldu lan, ne altyazısı diye sorarım :)

Nerdeyse anaokulundan beri özel okuldayim yani ingilizcem gayet iyiidir. 1 yıla yakın süre ingilterede yasadım. Su an unı. 2. Sinifta olmama rağmen bazı şirketlerde counseler olarak çalışıyorum. Yurtdışına gidecek maillerin cogu benim onayıma geliyor buna rağmen bende altyazili seyrediyorum. Neden bilmiyorum altyazili izlemek daha kolay geliyor. Anlamadığım ya da kaçırdığım yerde altyaziya bakabiliyorum. Ama yazılanlara katılıyorum. Bazısı sırf hava atmak adına çok iyi İngilizce biliyorum diyor ama çok iyi İngilizce bilen çok az. Su an çalıştığım yerde bile 10 tane mühendis var, ya ODTÜ ya boğaziçi mezunu hepsi. Buna rağmen öznesi yuuklemi olan cümle kuramıyorlar. Ha ingilizcesi bilmeseler bile piyasadaki en iyi mühendisler o ayrı.

ingilizcesi iyi (gerçekten iyi kpds 96 toefl 107 ve sınava özel çalışma yapmadı, yüzünü yıkayıp girdi sınava) tanıdığım var ama bu:

ingilizcenin her türünü (avustralya, kanada, ingiltere, amerikan, zenci, cezaevi, er - asker argosu vs vs vs) 1 kelime kaçırmadan anlarım anlamına gelmiyor ki.

ki o tanıdığım da yüzde 80 85 ancak anlıyor.

türkiye'den doğru ingilizce öğrenen yani:

- anadili Türkçe olacak. 25 yaşında Türkiye'ye gelen doğma büyüme yurtdışında yaşamış bir Türk olmayacak (Mehmet Öz gibi olmasın yani, adamın anadili İngilizce zaten).

- veya 10 sene ve üstü yurtdışında yaşamış, orada evlenmiş vs vs olmayacak. Gurbetçiler gibi.

- mesleği bu iş olmayacak.

- annesi babası yabancı olmayacak.

yani ülkemizden doğru İngilizce için çabalayan birisi olacak.

böyle olup da "abi ben 100 tane İngilizce film izlerim (her türlü aksan her türlü ortam içeren film) yüzde 99 anlarım" diyen 1000 kişi var mıdır ülkemizde?

100 kişi var mıdır?

arkadaşım anlatıyor, eşi ağlayarak kalmış yataktan ve suratına bir tokat çakmış beni aldatıyorsun diye, bu kadar mal insanlar var işte.

vardır ve kızmakta haklıdır.

ulan rüyada bilmem kimle neler yaptığını sevdiğin kadına niye anlatırsın ki?

+nalan ehehe dün gece var ya bir rüya gördüm... eheh hani ayşe var ya...

niye kadın ki? bunun erkek versiyonları da pek çok ve gerçek.

eski sevgilim "rüyamda ayşe ile kucak kucağa oturmuş bana gülüyordunuz" diyerek koca gün trip atmıştı bana hey gidi, çok uzatmadığı için sevimli bile gelmişti. Yalnız rüyaların insana kısa vadedeki etkisini küçümsememek gerekiyor. Lisedeyken sınıftan adını bile iyi bilmediğim pek de güzel olmayan kızı rüyamda görüp günlerce aşık gibi gezmiştim. Sonradan napıyorum la ben demiştim tabi ama insanı kısa süreliğine etkileyebiliyor.

Bir de geçen gün karısını rüyasında kendisini aldatıyor gibi görüp uyanınca kadını öldüren bir adam vardı haberlerde. Çok korkunç.

schwarze rose panpa sen yanlış anlamışsın kadın tarafı erkeğin aldattığını kendi rüyasında görüyo demek istemiş arkadaş

ayrica evet bunlar var benim bi arkadaşım tüm gün trip yemişti bu sebeple

Rüyalar biz fark etmesek de bilinç altinin yansıması oluyor.yani rüyasında aldatildigimi göre kadın aslında kendi bile farkında olmadan bilinc altında partnerinden şüpheleniyor ya da şüphelenecek davranışlarını yakalamış demektir.

"slm, asl, burası kastı msn var mı?"
denendi %100 çalışıyor.

çirkinlerle ve şişmanlarla başlayıp biraz toyluğu at üzerinden. sonra diğerlerine geçersin yavaştan.

@markasiz dediğini diyen çok var, bana saçma gibi geliyor ama gerçekten işe yarar mı?

www.80630.com

murphy yasaları'na göre aramamakla başlayabilirsin işe. aramayınca hop diye önüne düşecektir o.

markasiz'in dediği bence işe yaramaz. muhtemelen kızlardan çekiniyorsun. istediğin kadar konuş ilgini çekmeyenlerle; ilgini çeken birini gördüğünde daha önce öyle birine konuşmadığın için yine elin ayağına dolaşacak.

Kendin öğrencen. Başka yolu yok.

vay anasını bi 80630 yazdık millet davetiye sormaya başlamış:))))

ciddiye alıp ciddi bir cevap vereyim

- üstüne başına yatırım yap. kızlar neden durmadan alışveriş yapar sanıyorsun? bir insanı ilk görüşte kıyafetlerine, ayakkabısına, aksesuarına bakarak tartarsın. sonra davranışı, mimikleri ve en son karakteri. malesef durum ilk çağlardan beri böyle. öyleyse en iyisi kendine bir tarz belirlemen ve ona göre giyinmen. eğer çok esmersen beyaz gömlek giyme mesela.

- temizliğe dikkar et. kirli sakal bile bırakacaksan düzgün bırak. her gün duşunu al, parfüm parasına kıy güzel kok. roll-on kullan. sivilce-siyah nokta cilt problemlerin varsa temizleyici vs kullanarak geçirmeye çalış.

-şimdi geldik daha zor kısımlara. ilk olarak tanışırken hem kendinden söz et, hem de onun hakkında sorular sor. ne çok kendinden söz edip onu bunalt ne de ondan söz edip olayın zevkini kaçır. misal bir olayı anlatıyorken neyse gerisini ileride anlatırım de. bu sayede hem uzak görüneceksin hemde ilerisi dediğin için temelli bir ilişki olduğunu düşünecek.

- kızın üstüne fazla varma. durmadan mesaj atıp arama. mesaj at, o cevap vermezse üstemeleme. kendini bir bok sanmasın.

- en önemlisi ilk 3-4 buluşma önemlidir. güzel yerlere götür. paraya kıy. yemeğe çıkarma da içecek içelim filan de. sonra yavaşça avm lerde buluşmaya başlayın. işler ilerlerse, gönüllerde bir olursa buluşulan yerin önemi olmuyor zaten.

- sorunlarından söz etme. eğlenceli konulardan konuş. kitaplardan filan söz et.

- ve sakın ha güzel diye kendini beğenmiş kızlarla takılma. o cinsleri ilk baştan anlarsın. seni egotatmini için kullanmamalrına izin verme.

oy oy... ciddiye alıp baya yazdım umarım işe yarar.

özgüven,cesaret,çene

Işin gücün eğitimin bahsedebileceğin başarıların olsun. Kadınların en çok önemsediği kriter.

babacoli benim de genel olarak katıldığım bir ekol iyi çene olacak, ağzın laf yapacak der.

az da olsa katıldığım diğer ekol ise ya paran olacak ya da y.r..g.n diyor.

iki ekol de tarafımdan denenmiş ve başarılı sonuçlar alınmıştır.

unutmadan doğaçlama en iyisi, ezberlemeye falan kalkma lan söyleyeceğin lafları.

yok baa.sana soylemeden yapmazlar sanmam.

eğer sınav tutanağına seninle ilgili bir not tutmuşlarsa sınavın iptal olabilir. alıp gittiyse başına bir iş geleceği çok muhtemel. belki fotokopisini de çekip tutanağa ekleyip gönderecekler ösymye. orada nihai karar verilir. şaka lan şaka birşey olmaz

bak bi kız kalp krizinden ölmüş aman haa

bir şey olacağını sanmıyorum. en fazla tipini beğenmiştir, amcamın kızına hayırlı bir damat adayı olur diye bakmıştır.

uzuncayirda iniyosun ordan ekspres sabiha gokcen var iett nin



16s e binme varoslari turlar ucagina gec kalirsin. ya ekspres ya da havatas

onun dısında sogutlucesme son durak yanı orda ınıp ordan dolmusa bınersın kadıkoy rıhtımda ınersın. ordan dırek havatas var ıett otobus duraklarının ıcınde

uzunçayırda in 16s e bin.

tamam uzunçayır olayı iyi, daha önce dönüşü o şekilde yapmıştım ama aynı otobüs giderken ordan alıyor mu pek bilmiyordum, uzunçayırda tam olarak nerden bineceğiz peki, onu bildirtecek var mıdır ?

bir de bu e10 galiba, sg-1 varmış yeni çıkmış ama ?

16s çok dolanıyor bence sakın binme. mümkünse e-10 eksprese bin.
sg-1 havataş sanırım ve akbil geçiyor diye biliyorum. Hatta kadıköyden sabiha gökçene 8 tl basıyormuş.

benim için en mantıklısı uzunçayırda e10 a binmek gibi duruyor...

peki uzunçayırdan kaç dk sürer sabiha gökçen ve bu otobüs kaç dk da bir gelir ?

sabah trafiğinde yeni sahradan e10a binmiştim ve 30 dakikada sabiha gökçende olmuştum. Eğer trafik olursa en geç 50 dakikada hava alanında olursun diye umuyorum.

cumartesi sabah 10.25 uçağına bineceğim, 9 gibi uzunçayırda olsam hertürlü yetişirim herhalde dimi

cumartesi yollar boş olur yetişirsin herhalde ama 9dan önce uzunçayırda olursan iyi olur. cumartesi günü sabah 20 dakikada bir otobüs koymuşlar. Kaçırırsan uçağına da yetişemeyebilirsin.

www.iett.gov.tr

A=4.0 (90-100) B=3.5 (80-89) C=3.0 (70-79) D=2.5 (60-69) E=2.0 (50-59) F=0.0 (0-49) Başarısız

lynyrd skynyrd +1

212 dediğine uyuyor aslında ama dunlop dene isterim bir de.

david beckham

carolina herrera for men

@yoa, 212 de ferhalik ve deniz kokusu yok gibi. bir de dunlop sadece dunlup mu. bu kadar mi? baska ismi cismi yok mu?

deniz değil, narenciyeli-baharatlı, dediğiniz kokulara uzak ama hakikatten iyi bir parfüm:
(bkz: armani mania)

bir şey diyeceğim de alınma; hepsi çakal parfümü. sonuna kadar destekliyorum koku değiştirmeni.

Brut al, erkek gibi kok.

Brut Oceans
Brut Musk
Brut Passion
Brut Instinct

Davidoff Cool Water?

@Dr. Kissinger,
Armania mania, armani code'a mi benziyor. oyleyse hic bulasmayim.

@humancentipad,
niye aliniyim la, ergen miyiz biz.

@charlesbukowskiineksi
sen diyince hatirladim, arkadasta vardi o parfumden. bana gore degil.

dkny men test edildi onaylandi !! kokusu bir cok hatundan + puan aldi,

Calvin Klein - Obsession (kış kokusudur)

üstte: kişniş, lavanta, mandalina, limon, bergamut, misket limonu, tarçın
ortada: muskat, karanfil, yasemin, adaçayı, brezilya gülü, çam, mür ağacı, böğürtlen
altta: amber, sandal ağacı, silhat, misk, vanilya, kabe samanı

daha ferah bir seçenek ise Paco Rabanne - Ultraviolet olabilir.
Üst notalarda bergamot ve sulu meyveler; orta notalarda öğütülmüş nane ve baharatlar; temel notalarda ise sedir, meşe yosunu ve sandal ağacı kullanılmıştır.

@cbe, bilmiyorum hacı, hatırlamıyorum kokusunu ama büyük ihtimal alakası olmayabilir, armani he'den bizzat kendim koklayarak mania'ya geçtim, zevk sahibi ve sosyetik kadınlarla beraberim, birçoğundan geçer not aldı kendisi.

paco rabenna one million

tabiiki ;

Fahrenheit

dsquared2 nun parfümlerine bakın.
bir de the body shop white musk man güzeldir.

okudugum yorumlara gore iki parfum one cikiyor;

davidoff echo men
white musk (body shop)

bebek tulumu, ayakkabı, oyuncak olabilir.

çeyrek altın.

hırka, yelek, zıbın, üzerine bir de küçük altın iliştirirseniz iyi olur. :)

altın pahalı !

diş kaşıyıcı

kaç aylık olduğuyla da alakalı; bence en iyisi zeka geliştirmeye dayalı oyuncak.

kıyafet alınır genelde git bi mağazaya cici bişiler al olsun bitsin

cok yakinsa altin da.. degilse tulum en mantiklisi.. hele yeni dogmus bebekse en cok kullanilacak seydir sanirsam..

zeka geliştirici oyun fln alın.

yahu ne zeka geliştirici oyunu. yeni doğmuş bebek o. agu gugu.
en iyisi bebek bahtaniyesi.

küçük çocuklar için üretilmiş böyle oyuncaklar var. alacağın giysiyi anca 3 ay giyecek giymeyecek.

www.bulabilirim.com

49 numara ayakkabı giyen arkadaşımı tuza yatırmak gerekiyor ozaman. Adamın ayakları çöp tenekesi gibi, duş alsada fayda etmeyenler var anlıcağın.

Ayakkabıyı değiştirse çözüm olabilir bizimkine ama,insanın kendi vucut kokusuna yapılabılecek bırsey yok bence

Ayak kokusu genelde mantardan kaynaklanir, bilginize ...

vücut kokmaz ki yahu.

ter bezlerinin aşırı çalışması gibi bir problem olabilir, yeme içme alışkanlıklarıyla alakalı olabilir, temizlik alışkanlıklarıyla halihazırda alakalıdır.

bir doktora gitse keşke bunu bu kadar dert ettiyse.

bilimsel bi aciklamasi var midir bilmiyorum ama kesinlikle kokar.
simdiye kadar yikansa da teni kokan 3 kisi tanidim ama hic soyleyemedim :/ sevgilileri napiyor bilmiyorum..
hatta birini sevmem, kacinirim yanina oturmaya ama bugun yan bankoma denk geldi.
kanayan yarama parmak bastin resmen

kokar. teyzem, eşinden bu sebeple boşandı hatta. dayanılmaz vücut kokusu vardı yıkandığında dahi. öyle işte.

misal ben 20 gün yıkanmasam dahi kokmuyorum. ofiste, yanımdaki vatandaş; cennet bahçesi gibi. büyüleyici bir kokuya sahip! pazartesi sabah 8'de ofisin kapısını açıyor o kokuyu alınca sinir uçlarıma kadar geriliyorum arkadaş ya! -10 derece soğukta cam açıyoruz. küfür edicem. moderasyon siliyor. o yüzden etmiyorum! ünlemler küfür yerine geçsin!!!!

eğer kıyafetleri az yıkıyorsa, o koku üstüne sindiğinden kokabiliyor.

özellikle bazı metabolizma hastalıklarında kötü koku olabilir.

her bedenin kendine has bir kokusu var. aprokin ve ekrin üzerine okuma yapmanız faydalı olabilir.
hatta emre özgüderin bunun üzerine bence harika bir hikayesi vardır, yıllar evvel homeart dergisinde yayınlanan.

kokar. şişman insanların bazılarında yoğun bir yağ kokusu oluyor. özellikler erkeklerde...

her insanın vücut kokusu olur ama illa kötü kokacak diye bir şey yok. baktım herkes çöp tenekesi gibi kokanlardan bahsetmiş. misler gibi kokanları da mevcut. duş aldıktan sonra hala "pis" kokuyorsa onu hamamda kazımak lazım.

1

1 tam bir felaket, özellikle topuğu. bunların arasından en oluru 3. olan. boyuna uyar falan.

platformu tercih et.

not: erkeğim, sakallı makallı.

39 numara kadın ayağı mı olur arkadaş ya.

sarışın sa bence 3

ben 175 boylarında sarışın olsam "bana her şey yakışır" derdim. bence sana her şey yakışır. ama yine de 1

kesinlile 3,
olmazsa 2,
yalınayak dahi 1'den iyidir.

1. ayakkabının altındaki tırtıkları olmasa iyiymiş onun dışında hepsi birbirinden iğrenç

kesinlikle 2. topuk boyu normal, sade ve kibar görünüyor.
ilk ayakkabı çok kaba duruyor, son ayakkabı da rengi sebebiyle fazla yazlık görünüyor. oysa elbiseniz kırçıllı, daha kışlık bir kumaştan yapılmış havası var.bu yüzden 2 numara!

bence yanlis yere bakiyorsunuz elbiseyi degistirmelisin! cok kötü! o fiyata baska bir elbise alabilrisin.

elbise güzel. ayakkabıların hiçbirini beğenmedim.

hiçbiri güzel değil lakin içlerinden birini seçmek gerekirse 3 derim.

paran varsa ingiltere, yoksa isveç derim.. zira ingiltere yaşaması en pahalı ülkelerden biri demekte..

bir de isveç kızları diyeceğim, bilemedim değerlendirme için önemli kriter olsa gerek.. swh

ingiltere de hic bulunmadaim ama isvec tr ye gore asiri pahali bir yer.
durumu surdan sen de gorebilirsin
i.imgur.com

fizik alaninda umea'yi duydum ama keele'yi hic duymadim.

bu da sana belki bi referans olur, eger akademik kariyer dusunuyorsan.

ingiltereye gidersen

gezecek bir sürü yer var, ayrıca parise geçebilirsin. ama söylendiği gibi pahalı.

işveç içinse yanında norveç, finalndiya filan var. benim isveçteki bir arkadaşım yeni yıla norveçte arkadaşlarıyla kiraladığı bir evde karlar altındaki jakuzide sıcak şarap içerek girdi. yani orada da eğlenebilirsin.

İsveç'te okumuş biri olarak mutlaka İsveç diyorum ama soğuk ile aran pek iyi değilse Umea sana göre olmayabilir. Umea'nın İsveç'in kuzeyinde olmasından dolayı sıkıntı yaratır mı bilmem.

Arko

body shop'un deniz mineralli kremleri biraz pahalı olsa da çok güzel hem de doğal.
ayrıca babe'nin güneş koruyucusu gayet iyidir :)

Benim bahsettiğim arko, mahalle bakkalına sorsan verir cinsinden. Etkilidir ama o ayrı .. Surata meymenet verir.

edit: arkoyla büyüyen nesil arko'ya ihanet etmeyecektir :)

la roche posay
avene
md formulationsercih

paraben içermeyen nemlendiricileri et. tsb den filan da uzak dur.

paslanmış fransızcam ile yardımcı olmaya çalışayım :)

tü nö viyöndra pa sö suar
mö kri mon desöspuar
me tomb la nej
impasibl manej

arkadaşoın pek yanlışı yok gibi geldi.

desedpoir de ikinci e'nin üstünde aksan yok. o yüzden okunuşu normal. desöspuar diye.
enposiblö ise galiba pek paris aksanı değil. yani aylarca fransada kaldım herkes impasibl demiştir.

desespoir'da hatam olabilir ama impassible'yi impasibl diye biliyorum :)

Fikrine güvendiğim bir diyetisyen arkadaşım kilo vermeye bir etkisi olmaz ama hazmı kolaylaştırır, kabızlığı azaltır, dolayısıyla kilo verdirmez ama kilo vermenin önündeki engelerden birini kaldırabilir demişti.

sadece yeşil çay içerek ve her içişte şeker vs. kullanarak bir yere varılabileceğini sanmıyorum fakat kilo vermeye çalıştığım yaz döneminde yarım çay kaşığı balla içtiğim günde bir en fazla iki bardak yeşil çayın vucudun su toplamasını engellediğini gördüm.

Polat'ın dediği kesinlikle doğru. Ayrıca irbat'ın dediğini de uygulayabilirsin :) Hatta ballı yeşil çay'lar var onlardan alarak şeker kullanmayabilirsin daha da iyi olur.

metabolizmayı hızlandırıyor.

belli bir miktarı, egzersizle desteklendiğinde yağ yakımını hızlandırıyor. evde yatıp içersen bişi yapmaz. diüretik etki yapar antioksidan tabi bi de ama onun kiloyla alakası yok

hiç zararlarını okudunuzmu

@sunset0771

bilimsel temeli var mı bilmiyorum ama joseph sheridan le fanu'nun yeşil çay diye bir öyküsü var, adam birden bire bunu takip eden bir maymun görmeye başlıyor her baktığı yerde, en sonunda bunun çok fazla yeşil çay içmekten olduğunu anlıyor :)

tabii ki çok kolay ama hazırını yaparsan:) pişirme süresi dahil 15-20dk sürer.

hazır sufle icin hangi markayı önerirsin? dr.oetker... vs.

carte d'or öneriyorum:)

doktordan şaşma derim ben

belki sufle değil ama başka alternatifler de var

cafefernando.com

sitede güzel tarifler var . kolay gelsin =)

kendin yapınca da hafif yavaş yapıyorsan 40 dk da oluyor.

birde doktorunkiler sufl değil çikolata şelalesi ama çok güzel tabi.

carte d'or bizzat yaptım yedik herkes de beğendi.

sufle ile cikolata selalesı arasında fark var ama :/

carte dor denicezz o halde

www.foodnetwork.com
test edildi onaylandı, özsüt'ün suflesi halt etmiş bir tatlı çıktı ortaya.
tarifteki ölçüleri de anlaşılabilir hale çevirmiştim ben, mesaj atarsan iletirim =)

süper! ingilizcem var sufleyi yapacagım zaman bu tariflere uygun yapıcam :) anlamadıgım bi yer olursa sana danışırım

1dk az veya fazla pişir; affetmiyor...

ben bi kere yapmıştım. hazır olanlarla değil sıfırdan başlayıp. çok güzel oluyor ama uğraştırıyor epey. annem de kızmıştı mutfağı batırdın git dışarda ye ne diye uğraştın diye :/ o yüzden gereksiz yoğun bir uğraş bence kafadan 3 saatin gider. belki de daha fazla

bazı istasyonlar hala hazır değil. uzunçayır durağı filan hazır değil daha.

İstasyonlar + düzenleme vs.. Mart sonuna doğru hazır olacağını söylemişlerdi yanılmıyorsam..

marta da yetişmez acıbadem de daha istinat duvarlarının betonlarını döküyorlar yeraltı tamam olabilir ama yerüstü felaket.

bu metro sözde 2009da bitecekti sonra 2010 dendi sonra 2011 dendi. sonuç itibariyle 2012ye girdik. açıkçası mart sonuna kadar da hazır olmaz. hatta 2013ü bulur. umarım yanılırım.

kadıköy istasyyonunun inşaatında oluşan göletimside japon balığı beslenir. hatta bu gidişle 3. nesil çocuklarını bile görürler. nisan'ı bulur bence.

çalışan mühendislerinden biri annemin arkadaşı. galiba daha ilk gün çok büyük bir kazanın ucundan dönülmüş. bir de hala metronun yani trenin parçalarını geitrmeye devam ediyorlar. evimin önünde olduğu için görebiliyorum.

final

final+1
eğer bünyesi kaldıracaksa fem

alanı ne? eşit ağırlıksa uğur'u öneririm, fenciyse ve ideolojik açıdan sıkıntı yaratmayacaksa fem, ama zorlarlar dikkat. sosyalciyse en az para isteyenine gitsin, nasıl olsa neredeyse sadece ezber yapacak.

bence de çook pahalı.

evet pahalı hemde anasının nikahı kadar pahalı.sırf o kadar para vermemek için gözler iyice bozuldu telefondan okuyacagım diye

tr de oyle, ebok a bile basılı kıtapla aynı parayı ısteyen embesiller var memlekette.

türkiyede cidden pahalı. sonra neden türkiyede okunmuyor diyoruz. geçenlerde ingiltereden 5 pounda aldığım kitabı burada 130 liraya satılırken gördüm.

kitap okumak malesef lüks olmaya başladı. kütüphane, okuma salonları, kitap kulüpleri de bi yere kadar. içki, sigara vergileri arttırlıp sağlık bahane edilebiliyorsa kitap okuma oranı içinde çeşitli teşfikler yapılmalı bence..

kitaplar ucuz demiyorum fakat gerçekten okuma aşkı ile yanıp tutuşan insanın kütüphaneden ödünç alabileceği, sahaflardan daha uygun fiyata satın alabileceği de unutulmasın.

Bol reklam yapan yazarların son çıkan kitaplarını okumak istiyorsanız elbette iyi para vereceksiniz.

evet bazen çok pahalı olabiliyorlar. bende geçenlerde 75 lira verdim bi kitaba. yapacak birşey yok. :)

100 liraya ders kitabi almis adamim. ve sahiden cok pahali oldugu inancindayim. hadi bu ders kitabi, hoca zorla kitliyor, ama bi romana 25 lira da hakikaten veremiyorum arkadas. ogrenciyim ben, yemekhanede 25 defa yemek yerim o paraya. kitap okumak bile luks sayilacak artik. ayda yilda bir kitap okuyan mi olmak lazim. bordo siyah yayinlari ucuz mesela. klaaikler de var hep fakat cevirilerinin kotu oldugunu soyluyor herkes. buna raziyim yeter ki kitap okuyabileyim diyorum. bursum olsa kitaba gomerim valla. fakat cepten odeyerek korsana mecburcuyum. zaten sorun da burada cikiyor.

idefix te can yayınları setleri %50indirimli.bir ay sonra da tüm kitaplara%30 hatta daha fazla indirimler başlar. Biraz takip edip toplu alım yapmak en iyisi. Kültür tv ne güzel indirimli kitap satıyordu. Herkes onları o kadar sıkıştırdı hatta küfretti ki adamların burnundan getirdiniz. Ve artık ucuz değil. Ucuz satanın günahı neydi. Millet kapıda ödeme sipariş verip kargocu kapıya geldiğinde para mara yok dedi. Ekşi sözlükte yazanlara da bakailirsiniz. Bence kültür tv nin iyi niyeti suistimal edilmeseydi belki hala %50 indirimle kitap alabilecektik.

diğerlerine cevap verilmiş..

3) 40 kuruş basıyor. (öğrenci)

1) kullanmaya başlayacağınız gün daha uygun tabi, pazartesi okula işe gideceksen cuma akşam doldurmaya gerek yok.
2) 70 lira, akbil dolduran büfelerden, aylık doldur abi de doldururlar. toplamda 200 geçiş veriyor.
3) 1 geçiş hakkı basıyor. metrodan metrobüse geçince 2 basıyor. aktarma mantığını pek anlamadım.
4) metrobüs harici hep 1 geçiş hakkını alıyor.

4- 2 saat içinde ilk bastıktan sonra 4 tane daha basım aktarmalı olmuş oluyor. metrobüs, çift katlılar vs.. istisna olan hatlar var.

bu arada haberin olsun çift katlılarda geçmiyor.

bide ilk aktarmada 400 ıkıncıde 350 basıyo 3.yu bılmıyorum:)

aktarma olayi haric hepsini anladim. Cok tesekkurler. Aktarma konusunda bir yanita gore 40 kurus basiyor, 1 yanittaysa 1 gecis hakki aliyor diyor (200 gecis hakkini kastediyor sanirim). Hangisi dogru?

Bir de ilk otobuse bindik. (1 gecis hakki gitti) Sonra metrobuse bindik. 2 gecis hakki mi gidiyor?

aylık akbilde aktarma olayı yok, her basışında 1 geçiş düşer.

40 kuruş olan mevzu, standart, para yükleyip kullandığın akbil için.

oyuncak adam isimli bir şarkısı var. başarı sayılır mı?

gördüğüm kadarıyla gerek fizik gerekse sunuculuk olarak gayet başarılı bir dişi kişi

gayet akıcı fransızca ve ingilizce konuşuyor.
bir süre bir müzik dergisinde muhabirlik yaptı.
digitürkte satın almada çalıştı.

baba torpili olmadan diyoruz ama. şansal ayarlamıştır biricik kızına digiturku.

fizik olarak iyi, sunuculugu basarili, akici fransizca ve ingilizcesi var. e babasi da taninmis bir insan, bu isleri halledebilir. ne yapsin kiz mcdonaldsta hamburger mi pisirsin, elbet iyi bir is yerine girecek. bütün dünya da böyle bu isler.

sporun yanında müzik dünyasından ünlü kişilerle de röportajları vardır.

Tamam, bize bir tane kapı açılıyorken ona babası sayesinde üç tane kapı açılmış olabilir ama başarısız olsaydı bugün geldiği noktada arkasında babası olsa dahi duramazdı.

tesadüfen, ilk kez dün dikkatimi çekti, çok az bir baktım, hoş bir tipi var, ciddi bir ifade ile okuyor -ki bu aralar spor haberi dinlemiyorum bile-. Her neyse "kimmiş bu kızcağız pek efendi bir şekilde sunuyor" diye düşünürken ismini yazdılar, "herhalde şansal büyüka'nın yakınıdır" diye düşündüm ama hiç bir şekilde torpille iş bulduğunu algılamadım. torpili olmasa da başarabilecek kişilere benziyor.

Pamuga dokup sac diplerine yedireceksiniz.

avcunuza azcik alin (1 1 bucuk tatlı kasıgı) parmak uçlarınızı değdirip saç diplerine yedirin.
biraz saf zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, e vitamini eklerseniz gayet gür ve sağlıklı saçlarınız olur. sadece diplerine sürmeniz yeterli olur bildiğim kadarıyla.

direk badem yağı dökmeyin. bu duyurulara yüz kez cevap verdim ama tekrar yazıyorum. badem yağı ve bemik yada bepanthen ampulu karıştırın isterseniz içine sinameki çayıda ekleyebilirsiniz. sonra bunları pamukla saçınıza masaj yaparak sürün. ardından saçınıza bir saç bonesi takıp havluyla sarın. max 2 saat bekleyin. bunu haftada birden fazla yapmayın. ayrıca silikonsuz şampuan kullanın. bitkisel şampuanları tercih edin. şampuanın içinede bepanthen ampül kırabilirsiniz.

bunları yaptıktan sonra bol saçlı günler dilerim.

diplere sür, parmak uçlarınla.

zamaninda reklamlardan gordugum kadariyla sok isitma ve sonrasinda sok sogutma tarzi bi islemden geciyordu uzun omurlu sutler.. zaten uht olarak geciyor onlar.. burada ayrintili bilgi mevcut: en.wikipedia.org

yalnızca ısıl işlemleri farklı, katkı maddesi ekleme gibi bir durum yok.
uht ile sterilize ediliyor.

tadi bile farkediyor ki tetra pak tat vermez, onun tadi gecmistir desek.

taş devri diyeti kitabının yazarı olan prof. dr. ahmet aydın'a göre ısıl işlemden geçen sütler pek sağlıklı değilmiş. özellikle uht olanları hiç tavsiye etmiyor. nedeni ise ısıl işlem sırasında hastalık yapan bakterilerin yanı sıra probiyotik bakterilerin de öldürülmesiymiş.

daha fazla bilgiyi kitabından veya internet sitesinden elde edebilirsiniz. bunlar hep bir görüş tabii, ben genelde günlük süt tercih ediyorum, uht'den elimden geldiğince uzak duruyorum. bir sütün 3 ay dayanması pek normal bir şey değil çünkü.

ayni zamanda okulda yaptigimiz bir deneye dayanarak soyluyorum gunluk sutun icinde saatte olusan bakteri sayisi uzun omurluden daha fazla.

adolf hitler'in dönemini anlatan bir film vardı.adını unuttum

syrina var şu an aklıma gelen sadece..matt damon oynuyordu..

joyeux noel ve this is england, ayrıca hotel rwanda, elbette türkiye'den duvar(yılmaz güney)

Tartışmasız Network.

the edukators baya güzeldi sanki

network +1

the marriage of maria braun
ecinniler
europa europa
it's a free world
the yes man fix the world
başkalarının hayatı
for a moment freedom

and oscar goes to v for vendetta

(bkz: munich )

kibar feyzo

three days of the condor
v for vendetta

das leben der anderen

the ghost writer da iyi. ama en iyisi degil.

The Great Dictator

www.imdb.com budur..

Dr.Strangelove :)

" elveda lenin " Trajikomik bir filmdi tavsiye ederim

sevil parfümeri?

xo'nun neden çakmasını yapsınlar ki? zaten yerli ve ucuz bir parfüm. diğer yabancı orijinalleri de sevil, boyner, tekin acar gibi mağazalardan 200 tl gibi rakamlara alabilirsin.

kadıköy ve istiklaldeki parfümerileri deneyin. ama bazıları bozuk satıyor. eğer işinizi şansa bırakmak istemiyorsanız boyner yada tekin acar yerine sevili tercih edebilirsiniz.

ben yabancı dizileri ingilizce altyazıyla izleyerek baya bi verim almıştım tavsiye ederim.

kanal e

dizileri, filmleri dublajsız izle. imkanın varsa kursa git.

yabancı ev arkadaşı, dublaja karşı olmak

ingilizce kitap oku. ben hazırlıktayken her gün ingilizce kitap okurdum ve bir saat bbc seyrederdim. inanılmaz işe yaradı. çünkü kitap okurken istemeden tüm kalıplar, deyimler, gramer, günlük kullannım, formal kullanım diline yerleşiyor.

roman okumak zor geliyorsa çizgi roman tavsiye ederim. frank miller'ın deli çizgi romanları var

tömer'i düşünmekteyiz biz -birkaç kişi-. taksim ve kadıköy'de iki şubesi var. diğerlerinden daha iyi gibi geldi ama gitmiş olup bir tavsiye verecek olana ben de denk gelmedim. yine de ankara üniversitesi'ne bağlı bi kuruluş olması güven veriyor.
sadece english time, british time türevlerinden uzak dur derim.

wall street'ten de uzak durun, gereksiz kurlara sacma sapan paralar istiyorlar.

berlitz ve britishtime ve just englisten uzak durun.

özel ders alalım o zaman. bütün kurumları saydınız.

alınır

bi beze dökeceksin. yakıp uçağın koridora atacaksın. "alınır mı lan içeri parfüm nasıl güvenlik anlayışı lan bu amk" diye de bağıracaksın olay çıkaracaksın. işte bilinçli vatandaş olmak budur bence. ama insanımız okumuyo hiç.

kabin bagajında alınır. max 100ml sınırı var. ama kabin bagajı ise bir poşet alacaksın havaalanında ağzını kapatıp koyacaksın. sorun olmaz yani daha 2 gün önce yaptım..

ya ben british airlline ile gittim. parfüm el valizimdeydi ve almadılar. nedeni dutyfreelerde parfüm çalma olaylarını engellemmekmiş.

Boğaziçi Güney Kampüs...

ayni onerii arkadasa bende ozelden atmistim:)

bogazici guney +1

öğrencisi olmayan girebiliyor mu boğaziçi güney kampüs'e?

kadıköyde bir şarap evi var. victor levi galiba. manzarası yok ama atmosferi çok güzel. benim sevgilim götürmüştü bayılmıştım.

girebilirsen gata nın bahcesi, haydarpasa onu de olur. caddebostan sahil en temızı tabi.

ben reebok easytone kullandım kesinlikle öneririm. gerçi siz galiba şehir içinde giyebileceğiniz birşey arıyorsanız bilemiyorum.

kahve fincanı takımı.

borcam iyidir.
ya da fincan takımı.

borcam iyi değildir bence.
4.bp.blogspot.com

pike, çok hora geçiyor bu dönemlerde.

kül tablası.

kalem.

Dekoratif gaz lambası. hem süs eşyası gibi hem de işlevli.

www.google.com.tr

vazo. her eve lazım.

annem en yakin arkadasim evlendiginde ona kucuk bir set yapmisti ikea'dan. cok da ucuza gelmisti. bi tane cok sirin kucuk bir battaniye, bir kac sus yastik, cok sirin bir bulasik fircasi, bir de tepsi almisti. cok alakasiz gorunseler de sonucta arkadasim hepsini kullaniyor.

en son evlenen bir akrabama (yakın hiç değil, ama uzak da değil. arkadaş gibi daha çok) hem duvara asılabilen hem de masaya konabilen bi çalar saat almıştım. hani şu eski tip olanlardan. www.google.com.tr tipi de aynen şöyleydi. rengi de oda takımlarıyla tutunca sevinmişlerdi.

got tehlikeye dusuyor ondan.

evet göt olabilir. Birde yanlış yapabileceğini görebilme kapasitenden rahatsız olabilecekleri için de olabilir.

demem o ki; ben bayılıyorum akıllı adamlarla çalışmaktan. bayılıyorum birisi benim kapasitemin çok üstünde bir fikir, proje vs geliştirsin. hatta yüzlerine karşı takdir ediyorum. bırak paça çekmeyi, aman başına bir şey gelmesin bizimle kalsın diye uğraşıyorum.

benim yaptığım mı anormal?

iş yeri olarak yorum yapamıycam fakat basit bir mesele bu karşındaki insan kendinden akıllıysa bir bakıma bir tehdittir bu onun için, çoğu insan ortamın en akıllısı en güzeli kısacası "en" i olmak ister, niçin kendinden daha akıllı biri gelip onun tahtını oynatsın ki? temelinde yatan duygunun kıskançlık olduğunu düşünüyorum, atıyorum bir ortamda başarısıyla sivrilen birisi diğerlerinin ilgisini çeker ve artık o hedeftir. diğerleri yeterince başarılı olamadıkları için başarılı olanı, akıllı olanı aşağıya çekerek tatmin olurlar çünkü kendileri bu şekilde akıllı değildir ...

açık söyliyem yok öyle birşey. bunun tek sebebi akıllı yada kendini akıllı sanaları sevmez kimse. ben ib okurken sınıfımda ortann altındaydım. bir arkadaşım mit, yale, harvard vb ünilerden diğer3 arkadaşımda ivy okullardan kabul aldı hiç kıskanmadım. zira hepsi gayet tatlı insanlardı. yada katıldığım konferanslarda hep benden iyileri vardı ama kendilerini beğenmişlik yapmadıkları sürece herkes onları sedi. bence böyle düşünen kişi önce karakterini değiştirmeli. ama haklı olduğunuz nokta da şu bazı insanlar gerçekten hazımsız. sizi çekemeyebilirler. onlarıda görmezden gelin.

1)çekememezlik,kıskançlık
2)(bkz: beklentiyi yükselten ibneler)
aga sende ufaktan kendini iyi övmüşün he. "benden iyisi olsun isterim ama yok napiyim"

cennette bulunan adamın biri cehennemi gezmek için izin istiyor, izini veriyolar adama yanında bi zebani cehennemi geziyor adam. her ülkenin ayrı bi kazanı var o ülkenin vatandaşları o kazanda işte başlarında da 1 tane zebani dikiliyor. adam zebaniye dönüp soruyor;

+neden bu kazanların başında zebani var?
zebani yanıt veriyor
-eğer çıkmaya çalışan olursa zebaniler tekrar kazana itiyor insanlar
adam tekrar gezmeye devam ediyor bir kazanın başında zebani yok şaşırıyor adam soruyor zebaniye
+neden bu kazanın başında zebani yok ?
zebani cevap veriyor
- bu kazanda türkler var eğer birisi çıkmaya çalışırsa hemen diğeri aşağıya çekiyor çıkmaya çalışanı o yüzden zebani koymaya gerek duymadık diyor.

yani özet geçmek gerekirse kıskançlıktan kaynaklanıyor her halt.

you are my lethe e kismen katiliyorum. Oncelikle is yeri dedigimiz yer bir organizasyon kendi kulturu, adetleri ve kendine has bir sistemi olan bir birlikteliktir. Akilli adam, veya kendini oyle sanan kisi, oncelikle her ne kadar aksakliklari da olsa orada isleyen bir sisteme karsi soylemler gelistirir veya mevcut kultur yapisi disinda hareketlerde bulunur. ornegin fotokopi cekmek sekretin gorevidir gibi bir adet varken "ulan ne zaman kaybedecegim kendim cekerim" diyen kisi sistemi tehdit etmeye baslar. Bu da calisanlarin tamamen motor fonskiyonlarini kullanarak yapmis olduklari, alismis olduklari is akisini bozar ve insanlarin stress seviyesini arttirir. Ayrica, her ne kadar sistemin daha verimli hale gelmesini saglayacak fikirler de olsa bunun organizasyonun geneline uyarlamaya calismak da bir takim tehlikeleri beraberinde getirir.

Is cevreleri, yoneticer akilli adamlardan, ve bence iddadaki gibi akilliysa, kendini mevcut sisteme adapte etmesini isterler, sistemi tekrar yorumlamasini degil. Degisimi yonetmek basli basina bir yonetim sanatidir.

boğaziçi candır ama işletme patlıcandır. ben bir işletme mezunu olarak sana sabancıya git endüstri müh. ol derim naçizane.

Bogazici Isleteme'yi bitirip cokuluslu bir firmada ise baslayabilirsin. Bogazici cok degerli bir etiket. Alternatif olarak Sabanci'da endustri okuyup Bogazici'nde MBA yaparsin ama Bogazici ile Sabanci denk degil isverenin gozunde. Mesela bildigim bir sirkette Bilkent, ODTU ve Bogazici mezunlari haricinde yapilan basvurular degerlendirmeye bile alinmiyor okunmadan eleniyor, okul adi cok onemli bir kriter.

soruyla hafif alakali ama universite hayatin kolay gecsin istiyorsan, bogazici isletme. adam gibi bir bolumden mezun olayim diyorsan sabanci, hem belki ilk sene sonrasi fikrin de degisebilir.

üniversite hayatının nasıl geçeceğinden ziyade ileride bana getirisi önemli şu an, gerekirse bir 4 sene daha zorlanırım yani.
işletmenin genel kötü görünür yanından bahsediyorum, yani çok işletmeci var düşük puanlı okullardan işletme mezunu olanların hemen epsi şikayetçi, çünkü iyi bir yerlere gelme, üst basamaklara yükselme imkanı çok düşük.

sabancıda ilk iki yıl temel mühendislik dersleri alıcaksın ki bunlar ağır fizik bilgisi içerir. konuya çok hakim olanlar, yüzde yüz burslular bile fizik ağırlıklı derslerde zorlanır. orada o kadar fen mezunu varken yapabileceğini düşünüyor musun?

işletmeyi kesinlikle geç. İş verecek olsam işletme diyen birine , hangi okul diye sormam bile. bence türkiye'de sosyal bölümlerden uzak dur para kazanmak istiyorsan.

dunyatuhaf +1...

@divit: üniversiteyi iyi yapan şeylerin başında öğrenci kalitesi gelir bence.
@you are my lethe: sözeller vs. de aynı dersleri görüyorsa bir şekilde hallederim heralde, ya da ilk girişte yapılan fakülte tercihi etkiliyorsa dersleri başta yönetim bilimlerine girip sonra endüstriye geçerim diye düşünüyorum.

Sabancı'dan çıkıp çok çok çok iyi yerlere gelmiş bir sürü insan tanıyorum, yurtdışı bağlantıları falan da çok sağlam, SU deerdim ben muhtemelen.

ama bir yanda da boğaziçi etiketi var ve vakıf üniversitelerinde ilk 1000 deki adamlarla 200bininci adam birlikte okuyor, bu da illaki kaliteyi düşürüyordur.


kısmı ile ilgili bişey söyleyeyim sadece, bizim bölümde bu sene 1. olan arkadaş 2.öğretimdeydi ve çap yaptığı halde 1.oldu.Hemde sağlam 2 mühendislikten.

yani lys de yapmış oldugun puana güvenip ben üniversitede çok sağlam işler yaparım diye kendine güvenme.Hayal kırıklığı yaşayabilirsin.


boğaziçi mi sabancı mı dersen su end. müh boğaziçinden daha iyidir bana göre.İleride seçeneğin daha fazla olur kariyer anlamında.

tabi ki burssuz vs. olup da çok iyi işler yapanlar ya da burslulardan çok daha kötü duruma gerileyenler olur, söylemek istediğim bu değil, bir yerde sadece ilk 1000den insanların oluşturduğu bi topluluk, bir yerde %10'u ilk 1000den oluşan bir topluluk. yok sayılacak bir fark değil bence.

farklı görüşlerinize açığım hala.

başka bir şeyler ararken gördüm bu sorunu. ben 5 sene önce boğaziçi endüstriden mezun oldum ve yakın bir arkadaşım sabancının endüstri (sanırım o zaman üretim müh deniyordu) bölümünden mezun oldu.

şimdi öncelikle boğaziçinin genel ortamını sabancıyla kıyaslamak lazım. sabancıda genel olarak daha zengin insanlarla beraber okuyacaksın, bu senin için problem olur mu bilemiyorum. bazıları için olabiliyor sanırsam. ayrıca boğaziçi sosyal olarak da çok aktif bir yer ve işletme okurken yattığın zamanı sinema, fotoğraf, yok dağcılık, su altı sporları ile harcayabilirsin.

eğer ben sadece kariyer odaklı düşüneceğim diyorsan işletmeden çıktığında daha az şey bilip ve üniversitede daha az uğraşıp aynı işi yapabilirsin endüstri müh okuyanlarla. ayrıca sabancıdan çıkıp iyi iş bulamam diye düşünme. benim arkadaşım senin durumundaydı, tm'den burslu girdi, endüstriyi okudu. sonra çok büyük firmalarda çalıştı ve şu anda çok ciddi paralar kazanmakta. ha kendisi bu plaza insanı denen klişeyi sonuna kadar doğrulayan bir insandır ama sonuçta sabancı hiçbir şey gibi düşünmen de bu örnek üzerinden gidersek hatalı olur.

biraz da cevap üniversite hayatını nasıl hayal ettiğinle alakalı bence. ayrıca ne okuyacağından çok emin değilsen sabancının baştaki bölümsüz yapısı senin için daha uygun olabilir. merak etme birinci sınıf fizik dersleri filan çalışınca yapılır, liseden öyle müthiş bir bilgi birikimi gerektirmez ve zaten endüstri seçersen ihtiyacın bile olmaz iyi öğrenmene.

ama ben sosyal ortamım da daha güzel olsun diyorsan boğaziçi daha iyi bir tercih gibi geliyor bana, sabancının sosyal ortamını bilemiyorum gerçi ama boğaziçinin çok aktif bir film merkezi ve ciddi aktif öğrenci kulüpleri var. ha bir de olur da akademik kariyer yaparsan (hiç düşünmüyordum bunu ilk başladığımda ama sonra bu şekilde bu düşünceye geldim) işletme buna başlamak için kötü bir yer. endüstri müh daha iyi bir alan, önündeki seçenekleri de çok daha fazla arttırır ve seçenekleri açık tutmak her zaman önemlidir, insanların planları çok değişir. evet, uzattım biraz.

isim yapmak isteyen birinin uydurduğu marjinal bir öğüt gibi duruyor. 3 litre su içcen. 1 kaşık tuz yalıycan neymiş çişin gelmeyecekmiş.

kafası çalışan, işinin ehli bir diyetisyen böyle komik örnekler vermek yerine daha aklı selim çözümler bulabilir.

bir kere o tuz miktarı çok fazla diye düşünüyorum. 3 litrede 3çay kaşığı tuz demek ki bu çok fazla. ayrıca vücudun su tutması ödemdir. ve ödem zaten istenen bişey değildir. açıkçası bana çok yanlış gelen bir bilgi bu yazılanlar.

benim bildiği normalı 2-2.5 litredir.

bir sürü doktor "yiyeceklerin içinde yeterli miktarda tuz var ekstra tuz almayın zararlı" diyorken bana saçma geldi.

60 kilo bi insan 2 litre 90 kilo olan 3 litre içmeliymiş, ama tabi bu rakamlar normal şartlar yani terlediğin spor yaptığın zaman su ihtiyacın daha da artar.

kanın hipotonik ve ya hipertonik olmasıyla ilgili birşey o. hipoyla hiper toniğin hangisi olduğunu hatırlamıyorum tam ama kısaca özet geçeyim.
şimdi çok su içince kandaki tuz oranı düşüyor, ama dokularda sabit, fakat dokudaki tuz kana, kandaki su da dokuya geçmeye eğilimli oluyor. kandaki su dokuya geçince orada kalıyor, yani eli eli nin kastettiği ödem oluşuyor, vücutta bulunması gereken tuz da idrarla atılıyor. o yüzden bol su içip tuzu kesmemek gerekiyor. ama tuz miktarının ne kadar olması gerektiği hakkında bir fikrim yok.

Onları bilmiyorumda Davıdoff Echo super kokudur tam fresh..

Ek olarak Hugo Boss'un Hugo su var yeşil kutuda onuda tavsiye edebilirim..

Burberry klasik çok bebeksi hatta kadınsı bir kokuya sahip ama sarışın erkeğe yakışacağını düşünüyorum.

Bulvgari Aqua.

davidoff cool water ferah, aquatic bir kokudur. güzel kokar ama çok iltifat almasına beklemeyin zira bazen raş losyonunu andırıyor. the beat fresh değil pek. bvgari aqua ise çok yayagın. aslında cool water da öyle. az bilinen bir şey arıyorsanız dsquared2 nun he ocean wet wood deneyin.

hafız ben davidoff cool water kullanıyorum koku çok güzel ama kalıcı değil sürekli yanında taşıyıp sağda solda pıst pıst sıkman gerekir ki bence saçma..ben burberry london kullanmayı düşünüyorum davidoff bitince bir arkadaşımdan alıp denemiştin başarılı bir çalışma gibi geldi bana.

indirmeyi bilmiyorum ama kadıköydeki dvdcilerde ucuza kopyasını satıyorlar. istersen deneyebilirsin.

"tell me more" yerine "rosetta stone" daha iyi olacaktir diye dusunuyorum

biz nilüfer / teoman - sensiz olmaz ı ucundan sıyırmıştık, bayaa güzel.. pek hareketli değil ama uyar mı bilmem..

nostaljik bir şey olabilirse:

nilüfer- ta uzak yollardan

güncel olsun diyorsanız kutsi şarkıları diyebilirim. bu yıl melek revaçta.

hiç düşünmeden zeki müren'den arım balım peteğim derim. girişte kullanın, kullandırın.

www.youtube.com

tarzını belirtsen iyiydi aslında. ama ben zekai tunca-seni aşksız bırakmam derim.

sezen aksu - hoşgeldin

zuhal olcay- pervane

yalın- meleklerin sözü var
bir düğünde dinledim hoşuma gitti.

ayten alpman-ben varım

Titanicse eğer durum hakikaten orda esas kızın nişanlısını oynayan adamın takım elbiseleri gibi olabilir. ya da şöyle mesela ama bu çok fazla romantik bence
www.google.com.tr

Yine de yelekli bi takım giymeniz lazım ki biraz daha o dönem gibi görünsün. Bi de cep saati kullanabilirsiniz iyice role play olsun diyosanız ama misafirlere çok tuhaf gelebilir. Takımın rengi de o ortadaki gri/kahverengi şerit renginde olabilir. En azından yelek o renk olsun ki bi uyum sağlayabilin. Takımı aldığınız yere çantayı da götürürseniz o renge uygun bi takım göstereceklerdir.

Edit: www.google.com.tr bahsettiğim böyle bir şey ama bu renklerde değil. Bi markanın vardı böyle vest'li takımları ama gelmedi aklıma şimdi :/

takımlar çok hoş ama bulunduğum şehirde böyle bi takım bulmam imkansız.
hem bu kadar şatafat da lazım değil aslında ya. yani benim tarzım genelde sadedir bu tür durumlarda. yani keten pantolon slim fit gömlek ince kravat falan...

yani demem o ki böyle sade, renk uyumu olmasa da olur, ama yanında sırıtmayacak kadar olsa yeterli... çantayı götürdük gezdirdik kimse bişey uyduramadı. bana acıyarak bakıyolardı :(

yani çok iddialı da olmaya gerek yok kendi açımdan... dediğim gibi yanında sırıtmamı engelleyecek renk uyumunu arıyorum...

bi de hadi krem keten pantolon dedik, üste de gönlek açık renk falan... kravatta mı uyumu yakkalasak... hiç bilmiyorum napıcaz :|

ha şunu da eklemekte fayda var sanırım... yazlığın bahçesinde yapılacak sade bi tören olacak. yeşillikler içinde falan...

O zaman madem sade bi tören olacak, illa takım olmasına gerek yok, klasik kesimli bir pantolon, düzgün bir gömlek ve de bir yelek işinizi görecekler. Yelek lazım, niye? Nişanlınızın kıyafetinin yanında abes kaçmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Her türlü takım satan yerde Yelek bulabilirsiniz. Oldukça spor modelleri de var artık zaten. Kahverengi tonlarında da seçtiniz mi tamamdır bu iş ki kahverengiler eskisi gibi iç karartıcı değil artık, göze çarpmayacak şekilde yeşil/bej iplik kullanıyorlar dokurken şimdi çok güzel duruyor ama giyince içinde yeşil/bej iplik olduğu belli olmuyor. Etrafa biraz bakının, çantayı da alın yanınıza renk yakınlığını kontrol etmek için, uygun bir şey bulursunuz.

yemin ederim yelek falan hiç aklımda yoktu çok iyi oldu bu.
haklısın ancak yelek paklar bu durumu.
peki pantolon-gömlek-yelek-kravat renk kombinasyonları... var mı önerin?

Kahverengi pantolon, ona uygun yelek ki illa aynı renk olmak zorunda değil, iki ton açığı falan da olabilir. Bej/krem rengi gömlek. Pantolonla aynı renk kravat. Yalnız pantolonun mümkünse şu ortadaki kahverengi şeritle aynı renk olmasına dikkat edin. Zaten orada kasiyerler falan yardımcı olacaktır. Ayrıca nişanlınızla giderseniz o size kendi fikrini de beyan eder :) Sonuçta ikinizin nişanı bu.

Son olarak Allah mesud etsin :)

numberovski, sen yapılı olduğundan şu bile olabilir

www.dantelelisi.com

amaa.. benim sana tavsiyem şu olur. %100 yün- 150s kumaş beğen ve müstakbelin (allah bir yastıkta kocatsın) kıyafetini ısmarlama takım elbise yapan bir terziye göster, buradaki tavsiye fotoğraflarla birlikte.. güzel bir orta yol bulursunuz. tahmin edildiği kadar pahalıya da çıkmaz.

ha dersen ki bir daha ne zaman giyeceğim belli olmaz, o zaman %100 yün de olmasına gerek yok, terzi sana yardımcı olur. yıl dönümlerinizde falan giyersin.

krem takım, gri-kahve yelek, çok uysun dersen ceket cebine dore ( altın rengi )mendil koyabilirsin, hatta fular da olur. madem elbise eski havada, ya da farklı... açık renk takım yazın açık havada daha iyi olacaktır, nişanlının elbisesine de daha iyi uyar. aşağıdaki linkteki takım Cacharel, biz de oradan almıştık eşime, iyidir.
www.resimvadisi.com

şovalye gömleğine benzer gömleklerden giy bence. önü hafif fırfırlı gibi aşağıya kadar inen. bulamazsan beyaz keten gömlek, altına da kemik rengi, açık bej bir ketenimsi pantolon.

bir bayan olarak küçük bir fikir söylemek istiyorum. kahverengi yerine füme gibi bir renk seçerseniz ve gömlek beyaz olursa daha iyi olur. kahverengi nişan gibi bir olay için fazla sıradan. siyahsa iş için gibi. tabi bu benim naçizane fikrim.

fiyatı uygun ama biraz kaba duruyor sanki.

tenis oynamak içinse güzel, ama gündelik olarak kaba gibi.

aynısı decathlon'da 60 liraydı sanki. yanlış hatırlıyor da olabilirim.

kapri altına gitmez diyorsunuz yani :)

urun.gittigidiyor.com


Buna ne dersiniz diğerine göre :)

@insanimsi

Ürünlere Bakabileceğimiz bir link felan var mı ?

kapri altına giyersen kötü olur desem yine iyi; gülerler diyorum. bu da çok ağır olur. alma sen o ayakkabıyı.

@rastgelebir

ikinci paylaştığım nasıl :) yada önerebileceğin bir model var mı ?

bak, nike ayakkabı dediğin bp3.blogger.com şöyle duracak. incecik böyle ferrari gibi.. (bu değil de böyle duracak sen anla işte)

gösterdiklerin bence hala kaba. düz adamlar giyer bunları.

link bakamiyorum cunku disari ciktim. Forum istanbul decathlon magazasindan bakabilirsin.

2. paylaştığın güzel.
1. berbat.

illa uzun alacaksan nike dunk hi almalısın. temsili;
urun.gittigidiyor.com

kapri altına alcaksan uzun bilek conversin gideri var rengi ne olursa olsun.

alternatif 1: geçen indirimde 90dı bu tür modellerinde gider kapri altı
urun.gittigidiyor.com

alternatif 2: paraya kıyıp uzun bilek basket ayakkabıları giyebilirsin, biraz büyük ayakkabı seviyosun galiba, basketler şort altıda kapri altıda çok canlı oluyor.
örnek olsun diye veriyorum bu linkide: urun.gittigidiyor.com

erkek olduğunu varsayark söylüyorum eğer kapri altına giyeceksen ince tabanlılardan şaşma ve uzun bilek giyme. daha çok kısa bileklileri tarcih et. converse in yeni çıkardığı slim modellerine bak. rafta pek güzel durmuyor ama ayakta oldukçaa hoş gözüküüyor. ayrıca süperga lar var. onlar biraz kalın. yaza uyar mı bilmiyorum ama çok şık. sen kendin karar ver. ama kot altına bile giyeceksen ince tabanlıdan vazgeçme. ayrıca uzun bilekliyi köü duruyor. hiç tercih etmet.

bir iki link koyuyorum bak beğenecek misin?
www.google.com.tr
converse www.google.com.tr

Körfez veya guvender derim ben

körfezi salla. fem çok iyi bence onu al.

fem

fem aldım teşekkür ederim (:

esse

arzum alma

max. 150 demişsiniz ama şartlarınızı biraz daha zorlayıp aşağıdaki ürünü almanızı tavsiye ederim.

www.darty.com.tr

king alma

arzum ve king'i attik geriya kaldi hep pahali markalar yahu:) niye alma dedigini yazsaydiniz keske cok mu dandik cikti sizinkiler?

esse +1

arzum çok kısa bir sürede o elek kısmı yanları çizildi, yırtılma gösterdi, garantiye de girmiyormuş o kısım. elek mi adı bilmiyorum ama o meyveleri parçalayan kısım işte. benim tavsiyem alma. sen bilirsin yine.

gucci guilty güzeldir. üst notaları meyveli ama ana notası pudradır. ayrıca pek hafif bir parfüm değildir.

kesinlikle coco chanel mademoiselle

kuruladıktan sonra uygulanan saç kremleri?

caps yok artık..

www.lushturkey.com

düz daha çok yakışıyor.

limonu sık, ondan sonra banyodan çıkmadan önce tüm saçına sür.

hem güzel kokuyor hem de kabarmıyor saç.