ft.com nedir, neresidir bilmiyorum. Dünyada kriter olarak alınan Times, QS bir de Uzak Doğuluların bir tane ranking'i var, o. Ancak bunların birbirine göre üstünlükleri yok. Ne olduklarını ve Türkiye'de neden Times'ın adını daha çok duyduğumuzu ya da onun daha önemli sanıldığını açıklayayım.

Üniversitelerin başarılı olup olmadığını ölçmek için çeşitli kriterler var. Patent sayısı, yayın sayısı, mezun bilmemnesi, vb. Bu tür tüm kriterler çıkarılıyor ve üniersitelere ait bu bilgiler toplanıyor. Daha sonra da bu kriterlerin ağırlıkları ile çarpılıyor ve ağırlıklı bir ortalama bulunarak sıralama hesaplanıyor. Fizik dersindeki ağırlık merkezi bulma gibi bir nevi.

QS Amerika tabanlı bir ranking, Times da İngiltere (Avrupa) ve bu iki ölçeğin kriter ağırlıkları biraz farklı. QS ölçeğindeki ağırlıklar Amerikan üniversitelerini az daha pohpohlarken, Times ölçeği Avrupa üniversitelerini biraz daha pohpohluyor. Ağırlıklar farklı iki grup tarafından farklı şekilde belirlenmiş. Bir de Uzak Doğuluların bir indeksi var, o da onlara göre belirlenmiş.

Dünyanın en iyi birkaç üniversitesi her kriterde iyi olduğu için onlardaki sıralama pek değişmiyor ama ortalama üniversitelerde kriter ağırlıkları bayağı bir sıra atlattırıyor veya düşürebiliyor. Times'ın Türkiye'de daha ağırlıklı kullanılma sebebi de bu. QS ölçeğinde Türk üniversiteleri daha düşük sıradayken, Times'da daha yüksek sırada. Hatta, bizim en iyi üniversitemizde sıralama birkaç yüzler seviyesinde oynuyor. Times'da belirli bir dereceye giren üniversitelerin QS'de adı bile yok ilk 1000'de.

Dolayısıyla, bu liste doğru mudur? Kime göre, neye göre.
Gerçek liste nasıldır? Okul Avrupa'da ise Times'a, Amerika'da ise QS'e bakarak bize nasıl muamele yapılacağını görebiliriz.

@aychovksy

teşekkürler açıklamanız için :)

times'a bakarak şunu sormak istiyorum, business&management alanında türk okulları arasında atılım, itü gibi okullar olmasına rağmen boğaziçi'nin olmama sebebi sizce nedir?

qs'te de yok yanılmıyorsam.

Bilemiyorum, yeterince iyi olmaması daha az bir olasılık ama yeni fakülte olabilir ya da sıralama dışı olmak in bir sebebi olabilir.

xiaomi mi4.

f/p konusunda üstüne tanımam. fiyatsa 1'se, performans 500.

@tosiba xiaomi mi4'te kullanılan işlemci s801 aşırı ısınıyor ayrıca kasasından dolayı da hemen hissediyorsunuz.

mağazadan alınacaksa zenfone 2 gibi bir şey alınabilir.

edit: mi5 var onu unuttum 1500 e alınabilir urun.n11.com

Şehrinde servisi olmayan hiçbir cihazı alma.

Ben Samsung a510 ya da a710 diyorum.

Şarjı müthiş. 2 günü çıkarıyor.

A310 A510 A710 hepsini de kullandım.

xiaomi mi4'te aşırı ısınmayı sadece şarjda gta:sa oynarken gördüm. başka görmemiştim. tercih sizin

hocam sen tanıyorsun ,biz şimdi ne dersek diyelim çok alakasız bişey çıkacaktır, sürpriz olması kesinlikle şart ama onu söylemek isterim.

pasta önemli değil hangisi olursa olsun.

klasiklerden bildiğin gibi parfüm olur, sürekli günlük hayatta sevdiği bişey olur, ufak bi hediye ve güzel bi arakdaş ortamı yemeği olabilir. hani sevgiliyseniz baş başa olabilirsiniz yemek memek.

Bence beyaz altın bi kolye al. Cok güzel modeller var.Günlükte takabilir. Ben öyle yapıcam, gönlümdeki hatuna.

hocam öğrenciyim diyor adam kalkıp 1000 lira gömmek istemez diye düşünüyorum.

Bir de sey yap, temadan agac dikme olayı güzel, kalıcı bi bag olur aranızda.Sertifima filan sa veriyorlar.Kolyeyle kombinlesen cok hos olur.

alanı daha da daraltayım, kendisi annem :)

tamam o zaman güzel bi yüzük olur, altın gümüş olsun çok pahalı olmasına gerek yok

küpe olabilir altın gümüş

pasta kesin olcak, süpriz kesin olcak

bunların dışında seni hatırlatabilecek ufacık bi iğne bile yeterlidir, bunu bana oğlum kızım aldı desin.

evde mutfak aletlerinden eksiği olan bişey olabilir.

hediye falan sebep yani sevinmesi için , illa büyük yada küçük bişey değil mutlu olabilmesi için.

reklam yapmak gibi olmasın ama eğer elinde yoksa şu lûgat 365 kitabından çok iyi bir hediye olurdu.

Kesinlikle mutfak eşyası veya eksik bir mutfak aleti falan almayın. Takı falanda olmaz bence çok klasik.

Şayet imkanınız varsa ve annenizin mizacına uygunsa küçük bir hafta sonu turu, güzel bir otelde spa paketi gibi sadece ona özel bir şey daha güzel olur. Kampanyalardan uygun fiyatlı bulup yorumları araştırarak seçebilirsiniz.

ciddi efor sarfettiğim şeyi yapamazsam en azından denemiş olmanın verdiği vicdani hafiflik var.
başarısız olunduğunda asıl rahatsız eden çevrendekilerin baskısı. noldu, başvurmuştun, çalışmıştın, sınavına girmiştin vs, oldu mu diye sormaları. daha çok bundan çekiniyorum. o yüzden kimse ile planlarımı paylaşmıyorum. baskı yaratmıyor.

ben de plan paylaşımı yapmıyorum ama aşırı istediğim şeylere karşın kendi kendime uyguladığım bir 'ya olmazsa, bak işte daha burdasın yapamıyorsun' falan baskısı var.

halbuki yolun başında gibiyim ama sanki sonu gelmiş de, hiçbir şey yapamamışım gibi hissediyorum.

bir gün diyorum kendime, aslansın, kaplansın, yaparsın.. ertesi gün yok ya, ya olmazsa falan..

aşmam lazım bunları.

O mal yapıyorsa bende yaparım.

mutluluktur tabii ki.

bilen adam hep daha fazlasını istiyor. ufku, vizyonu geniş olduğu için büyük düşünüyor. büyük düşününce stresi, çabası, uğraşı çok oluyor.

ama cahil adam öyle mi? candır o.

adam zaten her şeyi biliyor. adam her şeyi bildiği için yeni şeyler öğrenmesine, ufuk genişletmesine gerek yok. herif zaten buda'ya ulaşmış, gideceği yerin ötesi yok. yerinde sayıyor güzel güzel.

mutluluktur. hem de nasıl..

evet, cehalet mutluluktur.

Gerçek mutluluk değildir. Ancak onun gölgesidir belki, ya da canlandırmasıdır. Çünkü kavramayı reddetmek bir süre sonra kavrama yeteneğini de samimiyeti de öldürür. Yani kişi kendi uzuvlarını keser gibi yeteneklerini keser. Görüntüde ağırlık taşımıyor gibidir ama esasında eksik ve yanlıştır. Sahte mutluluk bence bu.

Dostum burada cahil bulamazsin sen :) yanlis yere gelmissin. Burdakiler gayet elit insanlar ve mutsuzlar.

Peki cehaletten kasit nedir?

Mutlulugun bilgiyle iyi ya da kötü herhangi bir bağı olduğunu sanmiyorum.

Değildir. Şundan 5-6 sene önce oldukça cahildim, depresif ve mutsuzdum. Şimdi ise hayatımın en mutlu dönemleri. İnsanlarla konuştuğum zaman görece anlamlı ve klişelerden arınmış konuşabilip geniş yelpazade bakış açısı kullanabiliyorum. Bilgi mutluluktur. Evreni, dünyayı, insanları anlamak mutluluk getirir.

Bilmemek mutluluktur, o olumsuz şeyleri bilmeyince en azından anın tadını çıkarabiliyorsun.

her şeyden mutlu oluyorsun işte, hayatta geçmeyeceğin köprüye seviniyorsun,
hayatta istanbul'a gelmemişsin 3.köprü hurra diyorsun.

dağda çobansın taksime kışla yapılacak diye seviniyorsun.
bayramdan bayrama namaza gidersin taksime cami şart abicim diyorsun.

vuruyor seviniyorsun özür diliyor seviniyorsun.

muhakeme etme yeteneğin yok sonuçta, güzel denilen her şey mutlu ediyor seni.

"zeki/bilgili olduğum için mutsuzum", "efsanevi olduğum için yalnızım" tripleri bence 16 yaşından sonra bırakılmalı ama cehalet mutluluktur konusuna katılıyorum ben. kendimi düşünüyorum. hayallerim, planlarım falan var işte bissürü. ne kadar "olmuş" ve "mutlu" olduğumu, bu hayallerle aramdaki mesafe belirliyor. bugün ben çok daha düşük standartlarda yaşamış, çok daha düşük standartlı hayaller kurmuş birisi olsaydım, belki zekiler için "dar görüşlü ve vizyonsuz" olacaktım ama istediğim hayatla aramdaki mesafe çok daha kısa olacaktı, dolayısıyla daha mutlu olabilecektim. günde 12 saat çalışıp iki tane lahmacun yiyince deli gibi mutlu olan bir adam olacaktım belki mesela, şimdi iki saat çalışsam kalan 10 saati kapitalizm sosyalizm işçi hakları hede hödö diye kafa sikerek geçiriyorum.

o açıdan, "ben akıllıyım o yüzden mutsuzum" demiyorum ama hayalleri ve standartları daha düşük olan insanlar bence mutlu olmaya daha çok meyilli. ben mesela bir roman yazamadan ölürsem mutsuz olurum. 45-50 yaşıma geldiğimde bile kendimi gerçekleştirememiş hissederim, "ulan yapamadık şu işi de" derim. bunun gibi onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce pişmanlığım, ezilmişliğim, yetersizliğim olur. halbuki köpek gibi yetiştirilmiş, fakir, paspal, at hırsızının teki olsaydım belki dandik bir fabrikada iş bulduğuma sevinip BUNA DA ŞÜKÜR BE KARDSM diyerek mutlu mutlu yaşayacaktım. bu düşünce yapısının çok sağlıklı olmadığının da farkındayım, sonuçta hiçbir insan bilinçli olarak çok daha düşük standartlara ve berbat yaşam koşullarına sahip olmak istemez ama ne bileyim abi ben çevremde hep böyle gördüm. nerede eğitimli, beyaz yakalı var kendini bi bok sanıp dertlerinin havuzunda denizinde boğuluyo. nerde tek derdi günü çıkarmak olan adam var onun sülalesi raad, mutlu.

şimdi sözü "ama abi yeaaa bi stanley kubrick filmi izleyemedikten sonra nasıl mutlu olabiliyosun ki yaneee" diyecek olan kadıköylü varoş ve gavat hipster'lara bırakıyorum.

mutluluk görecelidir. mutluluğu neyden beklediğinizle alakalı bu. haliyle "cehaletin getirdiği mutluluğu" tercih edenlerin yanında "hakikatten de" mutlu olabilecek insanlar vardır. paradoksal birşey ama bu. cehalet mutluluktur diyebilenler sadece o cehaletin dışına çıkanlardır. cehalet içindeki adam diyemez yani o cümleyi.

Gamsızlıktır
Gerçi bedeli ağır bir Gamsızlıktır

Cehalet insanı gamdan kurtarmadığına aksine başına iş açtığına göre Gamsızlıktır denemez.

Cehalet akplilerin tüm eleştirilere sadece küfrederek cevap vermesi ve kendi sonlarına koşarak gidiyor olmalarıdır.

bence kendini bilge olarak görüp, her şeyi biliyorum, yaşamın ucu bombok bir yere çıkıyor diyerek mutsuz olmak aptallıktır. zira bilmenin sınırı yoktur. belki bilgelik mutluluktur.

cehalet ne güzel bir şey. her şeyi biliyorsun. özgüven tavan.

Kandırmacanın getirdiği yapay bir mutluluktur bence.

Ancak bilgelik mutsuzluk olarak algılanmasın. Bilge insanlar mutlu olmak için değil, ruhlarını doyurmak için sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalışırlar.

evet

Evet, çünkü hem acının kendisi bir bilgidir hem de onun çoğu yine bilgiden gelir. Gerçek anlamda hiçbir bilgiye sahip olmayan kişi neredeyse hiç acı hissetmez ve doğal olarak kolayca mutlu olabilir. Buradan çıkarılacak sonuç mutlu olmanın ne olursa olsun sahip olunması gereken bir şey olmadığı. Yani mutlak bir değeri yok.

boğaziçi diyorum.

bu soruyu daha öncede sormuştunuz. boğaziçinden şaşmasın. bilgisayarda hele yıldız galatasaray alternatifi boğaziçi yanında adı geçmeyen yerler.

dilerse programlama öğrenir işletme sırasında.

"ama hoşlandığı şey yazılım veya elektronik değil, ortaya çıkan ürünü idare etme, devamlılığını sağlama, pazarlaması vs. "

Bu her şeyi özetliyor aslında, ne işi var bilgisayar mühendisliğinde.

@038576

endüstri olsa da olacak yer ya yıldız ya da o halde bir yer.

boğaziçi işletme ya da iktisat yanında yıldız konuşulmaz.

boün işletme

@kurnaz

ailesinden çok fazla etkileniyor.

ailesi istiyor ki daha spesifik bir bölüme gitsin. işletme, iktisat, uluslararası mezunu kaynıyor diyorlar her yer. iş bulman zor olur vs. mantığıyla yaklaşıyorlar olaya.

boğaziçi olacağını değerlendirmeye alıyorlar mı, bilmiyorum.

*

@gezegen olan pluton

onun mantığı şöyle;

bilgisayar müh. olayım, yazılımı kendim yazarım.
ee olayım veya, projeyi kendim hallederim.
başlangıcı yapıp, daha sonra işletme tarafına bakarım.

*

@038576

@kurnaz'ın da dediği gibi, gelirse ya galatasaray gelir ya da yıldız teknik endüstri'de de. sayısalda sıkıntıları var.

abi işletme mezunu kaynıyor etraf doğru ama boğaziçi, odtü ve bilkent işletme farklı. bunlar iş bulabilen, iş bulmayı geçtim iş seçen insanlar.

ailesi saçma saçma konuşmasın. yıldız ne abi boğaziçi yanına.

bilgisayar isterse geliştirebileceği bir şey, programcıların çoğu başka bölümlerden.

türk ailesi çocuğun geleceğini mahvetmesin, sayısalda sorunları var diyorsunuz mühendislikte ne işi var.

@03
işletmeyle bilgisayarın puan sistemine bakın. sonra gelin konuşalım.

kısaca boğaziçinde herhangi bir bölüm>yıldız+galatasaray.

@j r r

Bu bir meslek degil, bolum seçimi. Okursanız zaten arkadaşın yol haritası oldukça net. Yapılmak istenen is nereden sonra daha iyi yapılır, cevap aranan soru bu. Mezunlarla, öğrencilerle de detaylı konuşmalar yaptı. Burada aranan şey, is hayatında benzer tecrübelere sahip veya deneyimli kişilerin fikrini almak.

boğaziçi işletme

@dissendium bu biraz bakış açısıyla alakalı. Bölüm seçimi meslek seçimi demek değildir ve üniversiteler de meslek edindirme kursu değildir aslında, ama şartlar gereği ideal olmayan koşullarda Türkiye'de böyle algılanıyor. Türkiye'de hem isteyerek hem de istemeyerek okuduğu bölümle alakalı çalışmayan çok insan var. Özellikle boğaziçi mezunu çoğu kişi okuduğu bölümle alakalı iş yapmaz, boğaziçi mezunu mühendis de pek mühendislik yapmaz fabrikada. Çünkü okul onları çok yönlü ve farklı geliştirir, farklı bir kültür katar.
En basitinden Nuri Bilge Ceylan Boğaziçi elektronik mezunu ve onun gibi daha nicesi var yani istisna değil.
Hala boğaziçi işletme diyorum pazarlamacı işletmeci kafası var galiba arkadaşta, sayısalı da çok sevmiyorsa mühendislikte harcanmasına gerek yok, şu anki aklım olsa ben de boün işletme isterdim

Boğaziçi diyorum. İstanbul şartlarında ne okuduğun değil, nerede okuduğun daha önemli. Ortalık yeni mezun kaynıyor çünkü, herkes en iyilerini almak istiyor. Kaldı ki zaten yazılım düşünmüyormuşsunuz, bilgisayar mühendisliğine gerek yok.

Bu arada Boğaziçi, Bilkent gibi okulların İşletme, Ekonomi vb. bölümlerinden mezun olup şu anda IT işi yapan tanıdıklarım var. Zaten kafaları basan analitik adamlar, bir de kaliteli okullarda iş hayatı bakış açısını edindiklerinden gayet başarılılar.

@dissendium üniversitelere meslek edindirme kursu dedin demedim okey, ama bölüm eşittir meslek şeklindeki bakış açısını doğru bulmuyorum. Daha 18 yaşında okuldan, çevreden etkilenip; aile, akran, dershane, rehberlikçiler, hangi bölümün-okulun puanı en yüksekse onu hedefleyeyim, aman puanım boşa gitmesin kafasıyla tercih yapılıyor genelde. Daha o yaşta hiç kimsenin kendini tanıyabildiğini ve ömrü boyunca ne meslek yapmak isteyeceğini isabet ettirecek insan tanımıyorum ben. O yüzden tek bir alanla sınırlayan değil de işletme gibi daha geniş alana hitap eden ve kendini tanıdıkça ilerlemek istediğin alanla ilgili eğitim ve tecrübelerle geliştirebileceğin bölümler günümüzde bana daha mantıklı geliyor. Bir mühendis olarak da zibilyon tane özel olsun devlet olsun mühendislik var ev zibilyon çeşit farklı mühendislik d evar hatta kapanmadıysa uzanktan eğitimle mühendislik bile vardı. Herhangi bir işletme mezunuyla boğaziçi tabii kıyaslanmaz. Maalesef ülkede etiket her şey ve boün mezunu olarak üstünde ömür boyu taşıyacağın güzel bi etiket sahibi olursun

@dissendium ben de sana aynen katılıyorum evet, KESİNLİKLE kişi kendine yakın bulduğu, zevk aldığı ve iştigal etmeye yakın olduğu bir bölüm okumalı. Yani sevmediği bölümü kişi sırf Harvard diye okumamalı. Ben de senin gibi düşünüyorum demek istediğim sırf Boğaziçi etiketi var diye git orda sevmediğin bi bölüm oku değil. Puanı yüksek, iş garantisi var, parası,prestiji iyi diye tıp da okunmamalı aynı şekilde. Ama soruya istinaden cevap veriyorum ben de. Bu arkadaşımız zaten mühendisliğe ve sayısal derslere ilgisi o kadar yüksek değil, işin daha pazarlama, sosyallik vs. ayağında. Mühendislik okuyacaksa illa bana göre işletmeye en çok benzeyen endüstriyi okumalı ama o da en fazla gsü ve yıldızda geliyormuş. Gsü de çok iyi okul ama sosyal bilimler için sayısal bölüm yok denecek az, zayıf ve fransızca okumak saçma. Ee birbirine bu kadar benzeyen iki bölüm olan endüstri ve işletmeyi boünde mi okursun yıldızda mı? Şimdi bence sen işletmeyi küçük görerek sırf mühendis title'ı için yıldıza git diyorsun. Bence de bu saçma çünkü bölümler nerdeyse aynı ve en az 5 yıl okuyacağın yer de çok önemli. Boğaziçinin imkanları yıldızla falan kıyaslanmaz.
Bence bölüm seçimleri kişiseldir ve hiç kimsenin okuduğu bölüme tırt ya da leş denmemeli, küçümsenmemeli. Şimdi burda sen mühendislik dersin başkası işletme iktisat der ama bu arkadaşımız yöneliminden bakmaya çalışıyoruz. Onun için boün işletme daha uygun bence bu donelerle. Yani sen adamın bölümünü küçümsersen o da ben boğaziçiliyim sen nerden falan der, bu iş bitmez. İster okul için, ister title için okul okunmaz. Senin yaptığın farklı bir etiketçilik. O boğaziçiliyim diye övünecek, sen ben mühendisim diye övüneceksin falan. Sevmeyen adam mühendislik falan okumasın. Ben de bi tarafımdan sallamıyorum senin okuduğun bölümü türkiyenin en iyi teknik üniversitesinde okumuş 34 yıllık hayat ve 9 yıllık iş tecrübesi sahibi olarak.
Tik kısmını bilemem ben konuyla alakalı düzgün cevap veren herkese tik atarım ama atıp atmamak @tosibanın takdiri ona kalmış

olayı nereden nerelere getirdik.

tik işaretiyle hayat görüşü tespiti yapanlara selam olsun.

'mühendislik nere, işletme nere'

yanlış bir yargı değil. kağıt üzerinde bağlantıları yok, hatta 'bi puanı alalım da, sonra tercih kolay yea' mantığıyla hareket eden bir öğrencinin tercih telaşını andırıyor.

ama ortadaki olayı okuyabiliyorsak, bu kanıya varmamız mümkün değil.

arkadaşımın ilgisini çeken şey girişimcilik ekosistemi. bundan 'açık açık' bahsediliyor zaten. bugün bu ekosistem de gelişen dünyada haliyle yazılımla, elektronikle birlikte yürüyor.

ancak projelerde bu iki faktörün yanında paralel giden işin pazarlama, yönetim kısımları da var. aslında her şeyde var.

son 4,5 yılını aktif bir şekilde kuluçka merkezlerinde proje ekipleri içinde geçiren biri, yazılım ve elektronik alanındaki projelerde pek tabii olarak satış-pazarlama-yönetim üçlüsü içinde bir işletmeci olarak mı, yoksa bir mühendis olarak mı daha etkili çalışabileceğini sorgulayabilir.

üniversite etiketi madem hiçbir anlam ifade etmiyor, madem mahalledeki 50 yaşındaki amcanın ağzında övgüyle dolanmak için var, milyon tane salak(!) neden bu etiketler için yıllarını heba ediyor? işletme bölümü öyle her yerde bulunmaz bilgiler vermediğine göre, biz bunu bilgi'de, bahçeşehir'de okusak da olurdu aslında. ama salaklar işte, herkes sizin kadar akıllı değil.

ve son olarak; ego tatmini amaçlı, buram buram kendini beğenmişlik kokan, hiçbir bilgi verme amacı taşımaksızın polemik yaratma çabasında olan harf yığınlarına tik koymamı beklemeyin.

egolarınızı okşayın, ama bunu ne üç-beş tik ile ne de burada bilgi veren veya alan insanlara saldırarak yapın.

bu arada boğaziçi yönetim bilişim sistemleri(mis) de var bu bağlamda ama boğaziçi işletme kadar havalı değil. Boğaziçinde okurken de örenğin endüstriden bilgsayardan dersler alabilir, boğaziçi bu anlamda en rahat okullardan biri ve bu sayede kendini geliştirebilir, belki endüstri, bilgisayar gibi alanlardan çap olmasa da yandal yapabilir. Arkadaşın için network önemli ve bu networkü en iyi boğaziçinde bulabilir. Mühendislik falan bunlara takılmaya gerek yok cidden ben de şimdi anlıyorum insan 18-20li yaşlarla 30lu yaşlarda çok farklı düşünüyor. Zaten çalışırken mesleğin olacak yani benim babam ve kardeşim de mühendis ama mesleklerini yapmıyorlar mesela. Ama şunu söyleyeyim türkiyede gerçekten boğaziçinde okuduğunu ya da mezun olduğunu söylediğinde insanların özellikle sosyal ortamlarda bakışları farklı oluyor, sanki übermenschmişsin gibi. Bunu da doğru bulmuyorum tabii bu da etiketiçik dediğimiz şey ama özel olarak bölüm yoksa kafada illa bu olacak diye işletme vs. ilgi duyuluyorsa hem rahat okursun hem de start up, staj part time iş gibi olanakları son sınıflarda iyi değerlendirir kullanırsın. Mühendilikte daha zor bu.

mezun olduğunda büyük bir ihtimalle zaten alanında iş yapmayacağı için üniversite seçsin.

boğaziçi işletme tabikide.. tartışmasız ..işletme mezunu olupta boşta adam hiç görmedim.

Su. Herşeyin yanında gidiyor.

www.tugceozcan.com

Hiçkimse bilmez, bilemez:

3.bp.blogspot.com

O kadar underrated kaldı ki piyasadan kaldırdılar. Oysa çok güzeldi.

pepsi white.

galeri12.uludagsozluk.com

fruit shoot

www.google.com.tr

Capy Pulpy Portakal

Tonik içerim ben. Sek.

pepsi limonlu. twist miydi neydi. büyük marketler dışında denk gelmiyorum hiç.

kefir

sprite zero.

kefir +1

Schweppes- Ginger Ale
En azından Türkiye için.

mezzo mix.

elmalı soda + içine dilimlemiş yeşil elma.

wheat grass, kombuçha

kenevir sütü

aspire

Askerlik süresini kısaltmaya, eş bulmaya, cv'ye yazmaya, ortamlarda hava atmaya...

"Kayserili" olacak. Kesme işareti kullanılmaz.

Okuduğunu anlama kabiliyeti olan kişilerin iş takibi yapılan pozisyonlarda çalışmaları için ayırt edilmelerine yarıyor.

ben türkiye'deki pek çok akademisyenin rolünün, öğrenci sirkülasyonunu sağlamaya katkıdan başka bir katkılarının olduğunu düşünmüyorum. bir çoğu piyasaya çıksa sahiden iş bulamayacak kimseler. ama dünyanın en vasıflı %5'lik kesimi içerisindelermiş gibi bir tavır içerisindeler. fen bilimlerini bilmiyorum, ama özellikle sosyal bilimlerde durum bu şekilde.

yazdıklarına yüzde yüz katılıyorum.

mersin üniversitesinde mesela profesör olmuş kadın hocalar var (iibf) daha powerpoint'i kullanmayı bırak bilgisayarda nerden bulup açacaklarını bile bilmiyorlar. asistanları gelip sınıfta pc'yi açıp slaytı ekrana yansıtıyorlar.

askerlik, eş bulma +1

buralardan mezun olan çoğu kişi kpss, bilmem ne sınavı, o sınav, bankalara giriş vs için kastırıp illaki bir yerde çalışmaya başlıyor. ama eğitim olarak. sıfır bile değil eksi anasını satayım. tabi bu her unide böyledir demiyorum ama çoğunda böyle.

yine mersin üniversitesinde, ben 2010-15 arası okudum. bir dersin geçmiş yıllardan 2001,2002 soruları vardı. ve hoca bize de aynılarını sormuştu. yalan söylüyorsam allah belamı versin. hocanın adını, dersin adını bile yazarım. fotokopiden 2001den itibaren sorduğu tüm soruları alırdık. kadının 2001den 2012 ye kadar her vize ve final sorusu aynı idi. sadece sayılar değişikti :)

zorla kitap satın aldırmalar, zorla konferansa katılmalar ve konferansta hocaların yoklama alması :) daha neler neler anlatabilirim. usülsüzlüklere kadar ne rezillikler gördüm.

bu fakülteler, birilerine ekmek kapısı, gençler için 4 yıllık fakülte bitirip iyi kötü bir iş bulma, kızlara ve erkeklere eş bulma vs den başka bir boka yaramıyor.

okudugu alanın hakkını verip alanında iyi işler yapan kişileri tenzih ederim. çok sinirlendim yine.

bu işin derinine inelim.

daha çocuk ilkokulda ezber yapmaya alışıyor.

üniversite sınavı geliyor, mesela adam iktisatçı, tm'den girmiş, hayvan gibi edebiyat ezberlemek zorunda. yazarın anası, babası, eserleri..

sonra herif üniversiteye gidiyor, adamın kafa artık ezbere basıyor. yeni bir şey üret desen, bir fikir, bir araç vs. belki mel mel bakacak suratına.

'üniversiteler ne işe yarıyor'dan ziyade; 'türkiye'de okullar ne işe yarıyor?' demek istiyorum.

Üniversiteler Türkiye'de şu an için meslek edindirme işine yarıyor. Bir üniversite makine mühendisliği eğitimi veriyor diyelim. Buradan mezun olan öğrenciler iş hayatında önemli işler yapıyorlar. Burası gerçek. Özellikle Türk doktorlarının ben iş yükü anlamında gayet başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bizim üniversitelerimiz daha çok yeni. Ne zaman 300-400 yaşında bir ülke oluruz, o zaman belki bazı şeyler değişir. Bugün nasıl her Cambridge Üniversitesi'nden mezun olan bir Isaac Newton olmuyorsa, normal bir işe girip çalışıyorsa bu çok da abartılacak bir şey değildir diye düşünüyorum.

Işe yaramiyor gibi gozukebilir ama askere gidip universite okumamislari gorunce anliyorsunuz aslinda ne kadar elzem oldugunu.

odağını yanlış ayarlayabiliyorlar, eğer devam ederse
gözlük yaptırdığın yerin düzeltmesi lazım...

Gözlüklerin odak noktaları oluyor. Yanlış işaretlenmiş olabilir. Gözlük numaraları zaten göz tembelliği gelişmesin diye biraz düşük numaralarda veriliyor. Devam ederse tekrar gidin doktora.

@omonia

bir cihaz vardı, ışığa doğru bakın demişti. acaba onunla mı ilgili? ben mi yanlış baktım ne yaptım?

odağı yeniden ayarlamak için camları yeniden mi yapması gerekiyor? ek ücret alırlar mı?

benim de başıma geldi, gözlüğü verdim tekrar yaptılar, ama camı mı değiştirdiler yoksa aynı camda mı yaptılar bilmiyorum, hayır ek ücret yok sonucta onların hataları

Batarya mah değeri yüksek olmali bence. Ufacik aletlere 1080p ekran koyup zibilyon tane özellik veriyorlar. Sonra 2500 mah batarya koyuyorlar. 4g onu emiyor 2 saatte. Batarya çıkarilabiliyorsa daha da dadli olur. Lgnin kameralari iyi oluyor ama temkinli ol. Durduk yere bozuluyor aletler.

en iyi kameradan başlayalım; iphone 6s plus. hem fotoğraf hem de video çekiminde piyasadan çok çok önde. renkleri çok canlı alıyor. ama uçuk fiyatı var tabi. geçelim.

nexus 6p.. ses kalitesi en iyilerden. kamerası da iphone'dan sonra hem video olarak hem de fotoğraf olarak yine en iyilerden. ve nexus.. uzun ömürlü.

ve htc one m9'un da adı kamera olarak çok geçenlerden.

internette/sözlükte yazana pek güvenmemek lazım. (böylece kendi kendimi bitirdim)

her neyse, gm 5 plus'ı gözüme kestirdim. fiyatı ucuzdu. nereyi açsam "çok ısınıyor, şarjı yetmiyor, şarj girişi bozuluyor" falan yazılmış. hiçbir sorun yaşamadım.

Lg g4 aldim iflahim zikildi afedersiniz. 2 aydir serviste telefon hakem heyetine basvurdum sonuc bekliyorum. G5te de bi suru sorunlar varmis ve lg arkasinda durmuyor kustahca kavga ediyor sizinle.

urun grubuyla ilgili degil de firma sahipleriyle ilgili biseyler de olabilir. cok klasik bir ornek cocugununadigiyim.com

bunun disinda sektore has bir jargon vardir belki veya isin tarihiyle veya gelisimiyle ilgili bir sey olabilir. misal fistan.com gibi.

Bence kesinlkle şahıs ismi iceren bir sey olmasın

pinki.

Dengeli beslen dengeli yaşa hayatindan kaldır her engeli gibi sloganla Dengeli Yaşam Merkezi olabilir. 1A sınıfından Bursasporlu bildirdi.

Ya da değilşim olabilir.

harekete geç!

kolay bozulmayacak, çabuk yavaşlamayacak, öğrenimi ve kullanımı kolay, sade bir telefon istiyorsanız bunun adresi iphone'dur.

apple'ın bir üst düzey yöneticisinin bir hikayesi vardı, adam hayatında hiç tablet, telefon görmemiş bir çocuğa ipad veriyor ve çocuk içgüdüsel olarak ipad'i kullanmayı öğreniyor. uygulama açıyor, menüler arasında geziniyor.

bu sadeliğini özetlemek adına yeterliydi sanırım :)

buradan çıkardığım sonuç, 'aman neden bana güncelleme vermediler' problemi , yok efendim ram'i 2 gb - 3gb olsun oyunları full performans oynayayım derdi olmayan bir kullanıcısınız.

ben 5 yıldır iphone 4s kullanıyorum. model takıntınız yoksa, ki bence yok, 700-800 liraya sıfır 4s'ler var. arayüzü sade, oyunlarda uygulamalarda sorun çıkarmıyor. alınca son sürüme güncellemeden kullanırsanız telefon yavaş da olmaz. aman son sürüme güncellemeyin alırsanız.

4s'ten biraz büyük, biraz daha performans olarak iyi olan iphone 5c var. tasarımda iphone 4s tabii ki daha hoş duruyor. bu biraz da tercih meselesi.

*

bu fiyat aralığında birçok android cihaz da var. ama özellikle sade, uzun ömürlü ve kullanımı kolay olduğu için iphone'dan öneri yaptım. iphone'da sizin durumunuzda bir kullanıcı için 4s olmuş, 5c olmuş çok da fark etmez. hepsi zaten yıl yıl ileride tasarıma sahipler. son sürüme güncelleyip apple'ın tuzağına düşmezseniz sizi min. 5 yıl götürür.

ama android de bakayım derseniz, arayüzü biraz daha karışık. karışık dediğim, derli toplu değil. ios kadar stabil değil. sizin tipinizde bir kullanıcı için bu cihazlar da normalden uzun ömürlü olabilir ama 700-800 liralık android'den de çok hayır beklemeyin derim. neticede atıyorum sıfır bir 4s, zamanında amiral gemisi olarak dizayn edildiği için uzun ömürlülüğü yüksek. kamerası, performansı bugün bu fiyat bandındaki telefonlardan çok daha üstün. ama dezavantajı ne; ekranı 3.5 inç. ki ben alıştığım için sorun olmuyor bana. muhtemelen size de olmaz tuşlu telefonlardan sonra. 5c bu fiyata biraz daha büyük ekran.

bu nedenle bu fiyatta android cihaz önerisi yapmayacaım. ama isterseniz yine de birkaç cihaz sayabilirim.

ekleme:

android için kendine özgü bir arayüz kullanan xiaomi mi4 var. belki bu biraz daha derli toplu. üstelik 600 lira bir şeydi. donanımı 1500 liralık telefonlarla aynı neredeyse. daha güncel, daha büyük ekranlı.

xiaomi çin'de lider bir marka. ama türkiye'de bilinmiyor işte. adamlar bizim pazara girmemiş. halbuki fiyat/performans denen şeyin anasını ağlatmış adamlar. o derece düşük fiyat yüksek performans veriyor. duruşu da güzel.

çin'de olsak marka popüler ama türkiye'de bilinmediği için marka takıntınız falan varsa ön yargı oluşturabilir tabi. ama buna da bakmak lazım.

zenfone 5 dual sim ve s7 active modellerini karşılaştıralım.

zf5 - 0.607 vücut / 0.71 kafa
s7a - 0.981 vücut / 0.316 kafa

buna göre bir yargıda bulunmak doğru değil bana kalırsa.

ama çift kullanırsanız değişir mi orası ayrı bir uzmanlık alanı.

ikea fakir markası değil. en azından türkiye'de. çakma sosyetelerin gözü çok yüksekte. hepsi bu.

fakir değil aslında bazı şeyleri çok pahalı ve kalitesiz bazı şeyleri yaratıcı ve kullanışlı.

İnsanlar ucuz olduğundan çok pratiklikten tercih ediyor.

Bir de kendim yapmayı çok seviyorum ben.

Fakir mekanı değil zengin mekanı hiç değil

İkea ortalama kalite ortalama fiyat sunan bir mağaza. Ürününe göre daha pahalısını da daha ucuzunu da bulabilirsin dışarda. Kalite için de aynı şey geçerli.

Ekşisözlük yazarları malum hiçbir şeyi beğenmedikleri için boşver sen. Fakir markası diye bir kavramı dillendiren kişiden ne beklersin, çöp fikirli biriymiş de geç.

ikea bence biraz da her şeyi tek tek alabildiğin için fakir markası olarak görülüyor. ben pek görmedim oturma odası takımının ayrı ayrı ayrı satıldığını diğer markalarda ama burada bir tane tekli iki tane 3lü al. adamlar takım yapmıyor ama seri yapıyor birbirine uyan ürünler çıkarıyorlar.

ikea'nın 1. dünya ülkelerindeki imajı fakire daha yakın, en azından bizdekine göre. tam fakir de diyemeyiz de; deadpool izlediysen görmüşsündir, değişik isimli kendin yap mobilyacısı imajı var. buraya ilk geldiğinde vardı o zengin imajı, biraz da fiyatlarından dolayı ama giden gördü ki çok ucuza şeyler de satılıyor. ekşicilerin birilerinin kaliteli bulduğu şeylere bok atma sevdası da buna dahil tabii, türkiye için kesinlikle fakir ürüncüsü diyemeyiz.

Bi yatak odası takımına 20 bin lira veremiyoruz da ondan.

Bizde bir grup cılgın gibi para harcamayı seviyor. Karşılığında bişey almasına da gerek yok. Bunu ikea'da yapmadığı için de rahatsız oluyor.

Bu gözler evine 20 bin liralık avize alan adam gördü. Inanmazsınız basınca yanıyor biliyor musun?

İşte bu atraksiyonları yapamayınca fakir mekanı sanıyorlar.

Amerikan dizisinde öyle görüyor yavrum burada da küçümsüyor. Çünkü pek seviyor insanları küçümsemeyi, kafa New York kendisi çorumlu olduğu için.

Kim diyor bunlari.......

avrupa'da ve amerika'da daha çok öğrenci evi mekanı diye geçiyor bildiğim kadarı ile.

türkiye'de yeni evli çifler ritüelden buraya gidiyor evini komple ikea'dan döşeyen türk ailesi yok (tek tük elbette var).

height gauge

google'da resimle aratınca digital height gauge diye çıkıyor.

www.amazon.com

bu da aletin ta kendisi.

bordo pantolon bence güzel gidebilir.

kotun altına giyiyorlar ama ben pek yakıştıramıyorum. bence iade et.

bende çözemedim.
herhalde şort altına falan gider.
kotun falan altına gitmez bu çirkin şey.

Herseyle giyilir. Ancak ben boyle bir parca cok renkli ve dikkat cekici olursa diger parcalar en sade sekilde olsun diye dusunuyorum. O yuzden cok renklerle oynamaya, zit, uyumlu renkler dusunmeye gerek yok. Siyah kot, gri kot, normal kot :) hepsiyle olur bence. Ust tarafa da yine en az renkli ve sade tshirtler, guzel minik desenli ya da desensiz sade gomleklerle guzel olur bence.
Ama biraz hipster bir gorunum dusundum. Yalan yok.

siyah veya antrasit pantolla giyeceksin.

Ben de şortla bağdaştırdım. Tam yazları gezmelik duruyor.

beyaz, açık gri tonları pantolonlar ile olur. örneğin açık renk beyazımsı kotlar.

yahut siyah, antrasit, koyu gri gibi renkler. (antrasiti yukarıdaki arkadaştan gördüm ve arattım evet kast ettiğim renk)

normal kotla veya mavi, bordo, yeşil vb diğer renklerle pek olacak bir şey değil.

gri eşofmanla.

Her şeyle giyilir, gri renkle de iyi olabilir.

kot ya da beyaz pantolonla iyi gider

bu kadar aptal bir eğitim sistemi..
bu sistemi hazırlayanlar amerikalılar..

siz istediğiniz kadar kutlu olsun deyin, olmayacak.

bugün çıkıp meb'e sızan fetö'cüler var diye ağlıyorlar.
fulbright amerikanların elinde olacak da senin adamlarını mı sokacak?

o farklı karakterde hayalgüçleri müthiş, yaratıcılıkları en üst düzeyde olan minikleri 12 yılda nasıl aynılaştırıldıklarının, nasıl törpülendiklerinin bir resmidir bu.

yer altı kaynağını, meclisi, tarafsız cumhurbaşkanını, yüzde elliyi bilmem neyi geçin.. eğitim sisteminiz sizden başka bir milletin elindeyse siz zaten bittiniz.

geleceğimizi yiyorlar.

teşekkürler.

yirmi yıldan beri türkiye’de faaliyette bulunan yardım programı, bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. önemli mevkilerde amerikan eğitimi görmüş bir türk’ün bulunmadığı bir bakanlık ya da iktisadi devlet teşekkülü hemen hemen kalmamıştır."
-- richard podol, 1968

yere açtığı şeye bağlı. yere ilk anda q q 5 açarsa %99 kazandın demektir.

@bohr

nerden öğrenebilirim bunları?

ios.hipstore.mobi vardı. lakin biraz sorunlu bi siteydi bazı app'ler inmiyordu filan yine de bir suru app'i ücretsiz denemiştim. ayarlardan güvenilir yapman gerekiyor bir de ios 10'da çalışmıyor sanırım.

@yazdiklarimin hepsi

neyi güvenilir yapmam gerekiyor? ve nereden, nasıl? teşekkürler.

www.google.com.tr

şu an acelem var anlatamıyorum lakin google biliyordur hocam.

ios 9.3.5 için jailbreak yok daha.

@bellbane

ben ne yükledim o zaman? vallahi çıldırtacak bu şey beni. bir sürü profil falan yükledim. youtube 9.3.5 videoları kaynıyor.. hepsi mi yalancı bu şerefsizlerin?

tahminen saçma sapan şeyler yüklemişsinizdir. silin bence. ios 9.3.5 jailbreak tool'u olduğu iddia edilen şeyleri de şimdilik indirmeyin.

teşekkür ederim.

peki bu jailbreak'lerin orjinallerini kim çıkarıyor? kimi takip edeyim ben? ios 10 çıktı diye şimdi bunları boşvermesinler? e ben böyle kaldım mı yani şimdi?

bunu buldum.

www.ios9cydia.com

ed: bu şerefsizler dalga geçiyor galiba?

www.theiphonewiki.com

buradan takip edebilirsiniz.

ios 9 için pangu diye bir grup jailbreak çıkardı. en son 9.3.3 için çıktı. şimdi ios 10 için uğraşıyorlarmış. ios 9.3.5 için çıkar mı bilmiyorum.

gönderdiğiniz linkte jailbreak yöntemi anlatılmıyor. o sitenin kısayolunu telefona ekleme yöntemi anlatılıyor.

atacağın müziği müziklerim bölümüne sürüklersen ardından da telefona tıklayıp "otomatik doldur" dersen müziğini atar.

i.hizliresim.com

buraya sürüklemem gerekiyor değil mi? sürüklüyorum ve gitmiyor.. neyi eksik bırakıyorum acaba?

dur ben de güncelleyip resim atayım sana.

edit: oooo güncellemesi çok büyükmüş vınn takılı şimdi yüklemedim o yüzden. benim şarkıyı sürükleyip bıraktığım sayfa tam olarak şu;

i.hizliresim.com

telefonu taktığında "müzikler" yazan yerin yanında bir de telefon ikonu belirir. senin resim attığın yer telefon ikonuna basarak açılıyor yanılmıyorsam.

4

3

Tam 1 numara da milliyetçiymiş diyordum 2 numaraya bastım, derken 3 ve 4.

Cevap: 4

hocam bi süre sonra boyası kalkıcak bunların, metal üzerine işlenenlerden seçsen daha uzun ömürlü olur kanısındayım, sonuçta cebe gircek bozuk paralarla, anahtarlarla dans edicek.

@antepaunovic

5

5 çok güzelmiş hakkaten

bunların içinden 4

yıpranır soyulur falan ama bunlar
www.amazon.com
linkteki on numero bence :/

6) hiçbiri.

sozlock.com

4 kez girmişsiniz :)

Orjinali yok diye biliyorum bu meretin fakat bir Alman malı markası vardı ona çok iyi diyorlar bir araştır. Bana göre iphone serisinin en güzel kasası 4 tür. Seviyorum sorunumuz yok diyorsan değiştir kullanmaya devam et bence.

pil kablo şarj derken 100 lirayı bulacak. o şekilde de telefonu en fazla 1 sene daha kullanırsın. pilin ömrü yine biter. bikaç uygulama 4s e desteği kesebilir bu arada.
gerçi şuan da 4s epey yavaş kalıyor yeni uygulamalarla.

idare ederim dersen bu değişimi yap. 1 sene sonra da 5s ler 900 a falan düşünce ikinci el temiz bi telefon alırsın. bazen kutusu açılmamış da satıyorlar. daha iyi pil ömrü için sıfır da alabilrisin.

valla ben 4s'i 4 yıldır kullanıyorum, 5 kablo eskitmişimdir. yine iyi dayanmış sizinki.

ben seviyorum telefonu ama yurtdışına gittiğimde yenisini alacağım. türkiye'de çok pahalı. yakın zamanda almayacaksanız olabilir.

wohoo, 4s sevenler derneği. ben de varım, açılın.

ios6'ya sürüm düşürmenin çeşitli yollarını keşfettim. artık eskisi gibi imkansız değil bazı şeyler apple'da. şu an ios6 için uyumlu olmayan whatsapp ve instagram'ın eski sürümlerini de buldum. bunları da yükleyip bir 4 yıl daha gideceğiz birlikte.

4s güzel telefon. ana vatanına kavuşunca, yani ios6'ya batarya süresine daha da etki edeceğine eminim. internette bataryalar 50 lira civarı. şarj cihazı da bir o kadar. cihazı seviyorsanız 100 liraya değer. ben seviyorum ve bazı uzun ömürlü batarya markaları var, onları araştırıp alacağım.

ios10'un 4s'e verilmemesi yapılacak en iyi şeylerden biriydi. kaldırır mıydı, elbette kaldırırdı. ama apple'ın planlı eskitme politikasının bir sonucu olarak telefon daha da hantal olabilirdi. bu kötü bir şey değil bence.

şarz demek ha. orijinali doğru yazıp şarz yazman değişik olmuş.
cevap: 200-250 lira

Piyasada orjinal iPhone pili yok . Aliexpress ten al

4s'ime bir jack girişi, 2 pil ve zibilyon tane de şarj kafası ve kablosu taktıktan sonra adam edemedim. eylül 2012'de alınmış telefonu en son ağustos 2016'da yeni bir se alarak aldatmakla beraber; şükür ki 25 saat dayanabilen ve günde bir kere şarja taktığım bir telefonum oldu.

--------

bu saatten sonra masraf etmeye değmez. değiştir gitsin.

le concert

the intern olabilir. komedi ve duygusal gibi. hepsinden biraz biraz.

Spirited Away

3 Idiots
The Pink Panther (2006)

Ayrıca izlemeyi düşündüğün filmin imdb sayfasını açıp "Parents Guide" kısmına girip filmin içindeki cinsellik, şiddet seviyesini görebilirsin. Ailenle izlerken utanmanın önüne geçebilirsin böylece :)

les choristes
www.imdb.com

Inside out

mary and max
up
midnight in paris

Biraz eski ama click diye bir film var, çok hoşuma gitmişti.

Taare Zameen Par

le tout nouveau testament
nadide hayat

www.imdb.com

Teşekkür ederim tekrar, galiba hepsini izleyeceğim sırayla :)

The Hours
m.imdb.com

the devil wears prada (şeytan marka giyer)

upload.wikimedia.org

Mamma Mia.

Ana kimse Caramel dememis.

Cok guzeldir. Bence bunu izleyin.

He's just not that into you www.imdb.com
:(

İzleyiceyim. Zaten tek filmle dünya değişmiyor. Kür yapacağım. :/

www.imdb.com

adım-nabiz ölçer, arama-bildirim görme gibi özellikleri bütçeyi yukarılara çekmeden elde etmek için miband 2 kullanılabilir. akıllı bileklik..

saat dersek, pebble ürünlerine bakılabilir. pebble'ı öne çıkaran şey şık(kasa tasarımı) ve şirin(arayüzü) olması. pebble'ın bu kriterlere uyan ürünleri; pebble time, pebble time steel, pebble time round.

android işletim sistemli bir saat içinse, ki bu pebble'ın aksine uygulama olarak geniş bir yelpaze sunacak; motorola moto360. fondöten rengi gibi bir şeyi var, o tek kelimeyle harika. kadınlar için harikulade bir seçim. estetik olarak apple'dan daha iyi durduğuna eminim bu rengin.($300)

asus cihazımda bir süre aynı sorunu yaşamıştım. sabaha kapanması için %35 yetiyordu. daha sonra yedek aldım, telefona format attım ve sorun çözüldü.

Ekran parlaklığı sonuna kadar açıksa, Wi-Fi açıksa şarj hızlı tükenir. Ayrıca bataryanın ömrü de kısalmış olabilir.

o bataryayı kullanmaya devam edersen telefon tamamen bozulacak. başıma geldi ordan biliyorum.
hemen yeni bir orijinal batarya alıyorsun, sorun çözülüyor.

parayi veren yonetim kuruluna giriyor, yonetim kurulu %51 i topladigi an eger ceo kotu performans gosteriyorsa paketliyorlar arkadasi.

@lanc

teşekkürler. peki bu parayı verenin yönetim kuruluna girmesi nasıl oluyor? şirketlerde yatırımcı toplantıları oluyor mesela. hepsi yönetim kurulunda değildir herhalde? startup yatırım alırken sözleşmeye yönetim kurulunda olmayı mı ekliyor acaba?

yatirim yapip yonetim kuruluna girememek zaten isine gelmez cogu yatirimcinin, sirketin gidisatinda soz sahibi olmak isterler. ayri sekilde kontrata da koyabilirler, belli bir yuzdeye gelince otomatik de soz sahibi olabilirler.

Xiaomi

general mobile'ı şöyle bir kenara çekelim, değerlendirmeye almayalım bile.
tasarım anlamında sınıfta kalan lenovo'yu da şöyle bir kenara çekelim.
intel işlemcili zenfone'u da şöyle biraz dışarı alırsak çok iyi olacak.

heh. işte bu.

xiaomi mi4.

bu listedeki telefonlarla fiyat olarak da, tasarım olarak da, donanımsal olarak da karşılaştırılamaz.

mi4'ün tasarımı öyle aman aman güzel değil tabii ki. ama 4s'i andıran asil bir duruşu var. özellikle beyazın asaletiyle buluştuğunda.

keza donanımsal olarak zaten çok üst düzey bir telefon. ekran kalitesi olsun, işlemcisi, ram'i..

@tosiba snapdragon 410 hocam zenfone

@glamdr1ng

çok özür dilerim. laser olduğuna dikkat etmedim. mi4 de yanılmıyorsam snapdragon 801 idi. yine hiçbir şekilde, donanım ve tasarım yönünden mi ile yarışabilecek kapasitede bir cihaz yok bu listede.

(güncelleme olarak da xioami'nin asus'dan daha güvenilir olduğuna inanıyorum eski bir asus kullancısı olarak.)

Iphone SE. Ios 10 ile birlikte daha akıcı oldu, ben eşşek gibi telefon taşımaktan sıkıldığım için Note 4 satıp aldım çok memnunum.

z5 - z5premium güzel bir telefon bende z5var

kamerası şöyle yanlız biraz enteresan, çok kullanma deneme fırsatım olmadı

kamera 23.4 mp , ama 8 mp de tüm manuel ayarları ,iso, fokus, odak merkezi gibi kullanırken bu arada kamerada shutter timing yok, 8 mp nin üzerinde sadece otomatik modda kullanabiliyorsun, manuel değerler iptal oluyor. bunun dışında video kaydı başarılı , 60fps fhd yada 4 k video çekebiliyorsun. gerçekten etkilendim bundan

ama ısınma sorunu diyenler oluyo, bende oldu ama kapanıcak kadar falan değil

ses olayı çok güzel hires ses sistemi var, ben sony sbh70 blutut kulaklığımla flac dinliyorum gerçekten etkileyici

z5 ile z5premium arasında ekran boyutu bide 4 k ekran farkı var, z5premium 4k ekranlı.

telefon şık bilidnik z tarzında, telefonun kaplaması metal, aşırı kayıyor öyle böyle değil, silikon kılıfsız elinde tutamazsın o derece kaıyor, bunu dışında 8 çekirdek 64 bit işlemci var

fiyat düşsün dersen z3+ ile arasında çok az fark varmış. ben genel olarak telefondan çok memnunum, ama zaten benim dslr makinam ve 3 tane lensim var yani telefondan video çekmek yada 40 yılın başı random denk geldiğim bişey çekmek dışında kamera beklentim yok.

sony nin hakkaten etkileyici kalitede hi-res kulaklıkları var, onlardan almanı şiddetle öneririm. dsehx diye bişey getirmiş adamlar, benim kulaklığım kablolu değil(dsehx sadece kablolu kulaklıklarda çalışıyormuş) arkadaşın kulaklıkta denedim(sony kablolu hi res) dehşetti, kendi buluttlu kulaklığımda bile 40 yıldır dinlediğim mp3 ten daha önce duymadığım sesleri duydum ağzım açık kaldı.


hafıza seçeneği nedir bilmiyorum, benim z5 grafit renginde 32 gb dahili var, kamerada daha önce kullandığım class 10 micro sd 32 gb hafıza kartını da taktım(fotomakinalarının kartları hızlı oluyor) yağ gibi akıyor alet, google playdan daha önce satın almışolduğum yaklaşık 50 60 program oyun kurdum, gta maxpayne vs vs büyük programlar, eski telefonlarım kasılıp kalırken program kurmakla bile, bunda bir tık yavaşlama olmadı.


youtube tan incelenmeye değer buluyorum,

evet enteresan bir durum var sonylerde, eskiden berimi bilmiyorum, sony yi sevenler çok seviyor, beğenmeyenlerde nefret ediyor, daha önce z kullandım ben, yani abi z den taaa z5 e geçtim ki z çıkalı kaç zaman oldu, bide ekranı kırılmıştı benim znin o şekilde kullandım ve bozulmadı, hala çalışıyor hala sağlam.

z5 lerde parmak izi okuyucusu, ekrana 2 kere tıklamayla ekranı kapatma, 2 kere tıklamayla açma olayı var çok başarılı.

işte böyle arkadaşlar var,çok kötü yanı varsaymak istemiyorum diyen

gir en dandik comparasion sitesine bi karşılaştır bakalım ne gösterecek :)=

sony alcaksan sadece z serisi al abi, x miş, m miş , aquaymış onlar traş onları geç.

apple düşmanı değilim telefonum android, bilgisayarım mac osx ten çok memnunum, tabletim ipad mini 2, ios u sevmedim ben. şarkı atması dert, bluetooth sadece aplle ürünleri ile, program kurmak istersin satın almadan imkansız, kamera desen iphone 7 nin lensini sony yapıyo zaten, onun dışındafilm atarsın oynatmaz, esnek değil, android in tüm kötü performans değerlerine rağmen ios u tercih etmiyorum malesef.

6S 32GB veya birkaç haftaya kadar 64GB.
Premium Reseller'lar Apple Store ile aynı paraya satıyor olabilir.

s7'yi nedense pek sevemedim ben. note ve edge serisi hariç samsung'un göze zevk veren telefonlar ürettiğini düşünmüyorum.

lenovo ve lg zaten elenmeli. araya alınmamalı bile.

note 5'in kendine has özellikleri var. bu tamamen size kalmış.

bu tabloada ben iphone se'yi seçerdim.

kesinlikle tasarımsal olarak harika ve asil bir duruşu var. 7, 6s de dahil, piyasadaki hiçbir telefonda bu zarafeti göremedim. üstelik 64 gb diyorsunuz..

donanımsal olarak zaten se'den bahsetmeye gerek bile yok. min. 4-5 yıl hiç problem çıkarmadan götürecek bir yapısı var.

se'yi 4s'e benzetiyorum birçok yönden.

android tarafındaki cihazların tasarımı çabuk eskiyor. 4s ve s3'ü ele alalım. aynı yılda çıktılar sanırım. 4s şu an tasarım olarak hiçbir şey kaybetmedi. ama s3 berbat duruyor gelişen sektörde.

se de bu açıdan 4s kadar şanslı. uzun ömürlü. sadece donanım değil, gördüğünüz gibi tasarımsal açıdan da. bu kümeye belki sony'yi de dahil edebiliriz.

ya yine mi sen, yine mi kendinden memnun değilsin tosiba?

bioxcin kullan geciktirir hakikatten. sarımsak da sür ya, bir şey kaybetmezsin bence hem denemiş oluruz.

Toppik kullan

toppik kullanma. min+dut losyon yaz internete cikar, onu kullan.

peki sizce şu an saçımın kısa olması (4 numara) seyrekliği daha da mı belli ediyordur?

Fantastik seri kitapları olabilir, bu sayede okuma alışkanlığı da kazanabilir.

o yaşlara uygun, okumayı sevdirecek kitap olarak aklıma ilk gelen "olasılıksız".

çok kitap okuma alışkanlığımın olmadığı bir dönemde; 'steve jobs - walter isaacson' kitabını bir solukta okumuştum. ben de şaşırmıştım. ilgisi varsa bu da olabilir.

kisa hikayeler hediye edebilirsiniz. okuma aliskanligi yoksa kisa hikayeleri okumak daha kolay gelir.

yazar olarak (bkz: Guy De Maupassant) benim favorim. sagda solda oykulerinden derlemeler vardir kesin.

bu arada ilgi alanlarina dair bir seyler biliyor musunuz?

gogol - burun / dikanka yakınlarında bir çiftlikte akşam toplantıları/ palto..
gogol yeni başlayanlar için iyi bir seçenek. anlatımı yalın, eprili ve düşündüren de aynı zamanda.

Mangalcı?

meatatarian

Etobur:) Nonvegan uygun bence. Oyle bir tabir yoksa bile kullanmaya baslarsak yerlesir. Boyle oluyor bu isler.

Tiroit hastası deniyor bazılarına :)

O kadar manyak yok. Etin yanında salata yiyor herkes. Adı yok o yüzden

canlılar dünyasi icin genel olarak carnivore

Evet, kısa sürmesine rağmen şiddetli şekilde hissettik maalesef

3.7'lik bir deprem olmuş.

İzmit'teyim ve hiçbir şey hissetmedim. 7.4'ten sonra bağışıklık kazandım herhalde.

Yooo.

pek anlamam ama top posts'ta çıktığı için görünmüyor olmasın?

@cikmaz sokaktan

hayır. top'a çıkmadan önce de görünmüyordu. daha önce farklı bir hesapta yaşamıştım, 3-4 gün sonra kendiliğinden geçmişti ama şimdi o kadar da beklemek istemiyorum.

hesabın gizli ise görünmez.

1800'lerde baska bir insan turu yoktu. Sapiens'in haricindeki en son insan turu yaklasik 12 bin yil once yok oldugunu tahmin ettigim Homo floresiensis. Bahsettigin olayi yazacagim birazdan, ben de unutum cunku :)

edit: ettigim yazmisim, sanki tek basima ben tahmin ediyorum, hayret bisi. ettigimiz olacak o.

@evrim halkasi

oh, sonunda buluyorum galiba. sabırsızlıkla bekliyorum.

Tamam cikti simdi. Bahsettiklerin pigmeler ve Ota Benga olayi.

en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

Degilse soyle benzer olaylari hatirlamaya calisayim.

@evrim halkasi

teşekkür ederim. bunlar değil ama sayenizde benzer hikayeler öğrendim. benim dediğimde bir aile vardı. ama ota benga da kendileriyle aynı hikayeye sahipmiş. tekrar teşekkürler.

Cevabı direk bilmiyorum ama "homo sapiensin dısında dunyada kalan son insan türü neydi?" sorusu izole edilmiş coğrafik bölgelerden bağımsız cevaplanamaz. Sonuçta turnuvada eleme usulü finale 2 tane insan türü kalmadı. Homo sapiensler işgal ettikleri bölgelerde katliamlar yaptılar.

Bence aradigin sey Neandertaller.

-

Yok yazdigini okudum, bunlar degil. Ama bunlarla ciftlestik, yuzde 3-4 oraninda dna'mizda varlar. Onlari dunyadan sildik.

@archmage mahmut Homo sapiens'in tarih oncesinde diger insan turlerine yonelik katliam yaptigina dair elimizde guvenilir bir bilimsel veri yok. Neanderthal gibi diger insan turlerinin yok oluslarina yonelik farkli etmenler mevcut.

@tosiba Dur biraz daha bakayim o zaman, kuvvetle muhtemel duymamisim daha once. Bulursan sen de yazsana, merak ettim. Ama 1800lerde farkli bir tur yoktu kesinlikle. Belki o donem farkli bir tur oldugu dusunulmustur. Bulursam yazacagim.

@evrim halkasi

tabii, kesinlikle paylaşacağım. farklı bir tür olmayabilir. belki kırmadır da. ama yani tipleri bizim gibi değildi diye hatırlıyorum. daha geniş yüzleri ve maymunlar kadar geniş olmasa da insanla maymun arasında kalmış bir çene yapıları vardı.

umarım bulabiliriz.

Ben de cok denk geldim. Duzeltilmesi gereken bir bug olabilir.

Sanırım o olay daha önce biri açıp entry sini sildiğinde oluyordu. Yani daha önce içinde entry bulunan bir başlığın bugün içinde entry kalmaması..

bi şey yaz bari böyle başlık görürsen, biz sonradan gelenler sinir olmayalım bu duruma.

Benimkini görsen ağlarsın, yapı meselesi kol kası yapılır da bilek kalır bence.

@malwethiel

Kol kası için hazırlıklara başladım ama kollar şişik, bilekler ince.. Siritmasin?

bilek normal duruyor. küçük saat tercih edin.

Spor yapıyorsan kol yapılır bilek kalır diye bir şey yok ön kol da çalış.

kol çalış umarım daha normal boyutlarda gözükür.

normal yok ince degil

inceliğinden çok orantılılığı önemli. bence normal görünüyor.

bilek, önkol (forearm) hareketleri çalış. az da olsa gelişim olacaktır.

Egzersizle bilek kalınlaşmaz. Çok garip bir durum da yok zaten.

bence çok ince değil, anormal bi' durum yok kompleks edinme artık :)

ince değil normal.

mimar arkadaşlarımdan tasarım yapan var, tabii gökdelen, köprü değil, daha mütevazı. yalnız ağırlıklı olarak bürokratik işleri hallediyorlar. işin içine girince bir ton ıvır zıvır var, altı üstü balkon için bile dünya kadar düzenleme var.

Türkiye'de genel olarak her meslek değersizleştirildi, okul kontenjanları genel olarak katlanarak arttı. Hem mezun olanların etiket değerini düşürdü, paralel olarak eğitim kalitesi düştü. Sonuç olarak tırt mezun sayısı arttı.

@kimlanbu

'her mahalleye bir üniversite' kampanyasından sonra mühendislikler başta, tıpta bile mezun sayısı iyice arttı. türkiye'de hepsinin değeri düşüyor ama yine de itü, odtü etiketleri bir nebze olsun iyi geliyor.

benim merak ettiğim şey, türkiye'deki mimarların bu tasarım çılgınlığının bir parçası olup olmadığıydı aslında. çılgınlık derken, hani soruda kast ettiğim şeyler. ama sanırım türkiye bu konuda da epey bir geriden geliyor.

tam bir hayal kırıklığı oldu yine benim için.

mimar değilim, mimarlarla da kısıtlı bir süre çalıştım ama şunu söyleyebilirim, sorun mimarlarda değil. sorun çok büyük oranda işverenlerde. işveren ise çoğunlukla devlet kurumları oluyor. maalesef genel bir zevksizlik hakim. piyasaya iş yapan mimarlar da para kazanmak için buna adapte olmak durumunda kalıyor. çoğu mimar ise bu durumdan sıyrılmak için mimari yarışmalara yöneliyor. bu tür yarışmalarda yaratıcılık daha çok devreye giriyor. sadece yarışmalardan kazanılan ödüllerle geçinen mimarlar mevcut. bunun haricinde prestij projeler dışında pratiği zorlayacak tasarımlar pek uygulanmıyor. en fazla bir iki osmanlı tarzı detay, o kadar.

Şehir mimarisine göre bence Türklere fazla imkan vermiyorlar. Çoğu proje kendini duyurmak için bilmem neresi ile tasarlandı veya yabancı birinin ismini geçirtmeye bayılıyorlar. Başka bir yandan bakınca bazı kesim bu bölümü isteyerek bitirmiyor ve sorun burada başlıyor. Mimarlar bilir, olay aslında çözüm getirmektir ve estetik oluşu da çok önemli tabi.

Bizim Ülke bunun yeni farkında ama yabancı şirketler burada ofis açıp elemanları kapıyorlar. TR için gerçekten iyi çalışan olduğunu düşünmüyorum. WRI vardı sanırım ama o şehire çözüm getiren bir mimari yapı.

Bizde olay şu, özellikle istanbul için

Arsa fiyatı pahalı olduğundan kule gibi apartman veya rezidans dikiliyor. Otopark için alta girilmiyor çünkü kazmanın getirisi yok ve boşuna harfiyatçılara para veriliyor. Bir de arsa küçükse zaten otopark çok olacak, yeşil alan az falan filan. Tabi iş burada çakallıktan geçiyor. Nedir bu? Maket ve broşür göstererek kandırmak.

türkiye'de mimarlık sinema sektörü gibi. ne yapımcıda (müteahhit) ne de izleyicide (kamu/müşteri) sanat kaygısı yok malesef. o yüzden recep ivedik'ler müthiş satarken, nuri bilgeler sadece uluslararası bikaç ödül alıyor o kadar.

Zararlı yazılım temizleme aracı adwcleaner indirip deneyin.

Combofix deneyin bi

aha tanıyorum valla.

aha ben de tanıdım. cool bro

Genç bir baba tipi var.

@amsterdam karıstırma oraları:)

o değilde ben seni troll sanıyordum. hani troll de değil, nasıl anlatsam. işte böyle çok boş beleş birisi falan diye hayal ediyordum. halbuki bildiğimiz insanmışsın.

niye öyle sanıyordum bilmiyorum ama.

@mahone

abi beyin yapım troll'e yakınsıyorsa benim suçum ne:( Allah baba böyle yaratmış :(

ben seni ergen sanıyordum. sende bayağı aile babası tipi varmış.

@köstebek

Teşekkür ederim, iyi bir sey oldugunu varsayıyorum :)

gulen gozler 2016, raki masasinda kihkih gulup kritik anlarda beklenmedik sakalar yapiyosun di mi?

@ evde liyakat

aa nerden bildinn??? :)

ben de seni troll sanıyordum değilmiymişssin iyi iyi güzel bu da

@limoncello

duyuruda illa torontoda yenilecek içilecek yer mi sormamız gerekiyor troll olmamak için?

Yani azcık ilginç şeyler yapınca hemen troll damgası...anlamlandıramıyorum..

bakışların sinsiliğinin tatlılığı

Ya boyle gulmekten konusamayacakmisiz gibi hissettim bakinca :D

@kuehles blondes

ben ciddi bir müesseseyim :p

ben seni minnak bi kız sanardım. sen acun ılıcalı çıktın.

@piukh teşekkür ederim.ama neden sildin?

@qazed/ abi kaderimizde benzese Acunla super olacak

anonym kısmı tamam da mice ı ıh
fotoğraf dile gelse:
- bakmayın sıradan görünüyom ama ona göre haaa!

sizi pek tatmin etmez belki ama, hafiflik deyince hemen atladım. üstüne hafif var mı bilmiyorum; canon eos 100d

hocam bilmiyorum benmi çok beceriksizim, ama tatmin edici sonuçlar alamadım,nikon d5200 var, 50mm 1.8, 18-105 ve 18-300 var zaten d5200 de 20 dakka video limiti var hafıza ile alakalı değil ısınma ile alakalı, sonra tekrar başlatman gerekiyormuş.

aklıma nikonun yeni çıkarttığı makina aklıma geldi, geçen gün burada ara ara video çekip youtube a koyan arkadaşlar incelemesini yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam, 86x zoom u vardı aletin . belki video olarak işini çözer, zira ben çok etkilendim aletten.

www.nikon.com.tr

ayrıca telefon kamerası 4k 60 fps oluyor sanırım, onla çektiğimde çok etkiyici oluyor,

go pro 4 k gibi bişey işini çözer mi acaba?


bide dslr de video odak olayı 50mm gibi kullanıyorsan bokeh etkisi istiyorum falan dersen iyice zorlaşıyor. zaten denemişsindir, ufak bir haraket odağı kaçırıyo, yada odaklaması zor oluyo.

Sony a5000 veya a6000. Hafif ve kompakt. Ama 18-55 lensi isini gormez sanirim, bi de lens alman gerekebilir.
Ya bi de bunlar e-mount, gerci a7 de oyle, ozel bir lens istegin varsa e-mount'lu mu degil mi bakmak lazim. Converterlarla falan agirlasir.

elimde canon 700d var. bir arkadasim satmam icin bana birakti. canon ve o segmentteki makinalardan pek anlamam ama hafif bir cihaz. 50 1.4 ve iki kit lens var, 18-55 ve 75-300.
shutter sayisi 3000, cok az hobi amaciyla kullanilmis.

vloggerlar en çok bu kameraları kullanıyorlar. ama önemli olan editing :)

Canon PowerShot G7X (lcd tam vloggerlar için yapılmış)

Canon EOS 70D veya 80D Digital SLR Camera with 18-135mm STM Lens

Geniş açı için Canon EF-S 10-18mm f/4.5-5.6 IS STM Lens

cok ozur dileyerek, hakkinda soyle bir izlenime kapildim. Butun gun ayna karsisinda kendine bakip elestiren, fiziksel memnuniyetsizliklerinden ruhsal konulara atlayan, surekli ben odakli irdeleyen, irdeleyen, irdeleyeeeeennn... yav azicik kendini dusunmesen, birazcik akisina birakabilsen aslinda fena biri olmayabilirsin, bilemiyorum, biraz sakinlesmeyi deneyebilir misin? :) kendinle alakali farkettigin seylerin gelip gecici seyler olduguna ikna olacaksin cunku sakinlessen, ustunde durulacak seyler degil bunlar, ciddilesince farkli, komiklik yaparken farkli ses tonun olmasi dunyanin en normal seyi mesela. kendini her ortamda rahat hissetmiyor olusun da. hepimiz donem donem kendimizle alakali rahatsizlik duyuyoruz, ama cok da irdelemiyoruz sanirim, ne bileyim.

@evde liyakat kalmamis

sormayın, durumlar vahim. bütün gün olmasa bile bazen aynanın karşısına geçip incelediğim, sandalyeye oturup karakteristik özelliklerime kafa yorduğum oluyor.

ama neden? bilmiyorum. içimden gelmiyor. sanki yaşamsal bir faaliyetmiş gibi yapıyorum bunları. zevk almıyorum ama zorunda hissediyorum. istemsiz biraz. ve oto-kontrolün olmayışı belki de. dizginleyememek kendini.

ses tonu konusu biraz değişik. yani bazen birinin karşısında çocuk gibi çıkıyor sesim. o birinin bir özelliği olmadan. bazen çok ciddi. değişimler çok farklı oluyor birbirinden.

rahat hissetmemek de hani böyle bir durumun içine sinmemesi gibi değil de, biraz daha dik oturayım, nasıl konuşuyorsun, daha düzgün hareketler yap.. sanki biri beni ele geçirmiş de hata bulup düzeltmek için çabalıyor.

bilemedim yani.

Senin yaşında böyle hissetmek normal. Belli ki boş biri değilsin. Enerjini başka tarafa yönelt ve biraz sosyalleş.

@irminti

psikiyatrist bir yakınım buna (okb) ihtimal vermişti. birkaç hafta sonra gideceğim yanına. belki öyle daha netleşir her şey.

@petekpare

teşekkür ederim. doktora gitmeden önce son çare olarak bir bisiklet almak istiyorum. sanki iyi gelecek iyi hissediyorum. belki biraz özgür hissettirecek..

bunlar ince, aynı tipin kalın modeli var o daha şık duruyor. bende onun kırmızı ve grisi var seviyorum. ama f91 değil. f91 kolda bi tuhaf durur gibime geliyor artık, çünkü çok ince ve cılız bir model.

ben beğendim baya. bulursan bana da haber ver ;_;

ben de; tr.shadestation.com buradan almayı düşünüyorum. ama orjinalliği konusunda şüphem var. bundan nasıl emin olabiliriz bilmiyorum.

ya bunun aynısının üstünde casio yazmayanı aliexpress'te 1.36 dolara satılıyordu. açık pembe, koyu pembe, kırmızı, sarı, beyaz, mavi, lacivert, mor bir sürü de rengi vardı. şimdi aramaya üşendim ama "silicone/rubber watch" diye aratırsan biraz da azmin yardımıyla bulabilirsin.

edit: jelly watch diye aratacaksın, pardon.

kafa kesmeyi filan bıraksak aslında işler bi nebze düzelebilir gibi ama, bilemedim. zor be.

müslümanlar bu işleri, suudi arabistan gibi ileri seviyede müslüman ülkelerini bırakıp kafir/gavur dediği ülkelere gidip onlara sizde bizim gibi olun demeden önce düşünmeleri gerekirdi.
düşünmek zor iş tabi.
trend.mynet.com

Akli basinda muslumanlik kime gore neye gore ama iste o ayrimi yapmak lazim. Cogunluk nasilsa akli basinda olanlar da onlardir gibi olur ne yazik ki.

yahu arkadaşlar, o bi restoranda yemek yemeye çalışan kendi halindeki müslüman kadının kafa kestiği mi var ya da batılılara karşı "siz de bizim gibi olun" gibi bir söylemi mi var? ya da bunu mu amaçlıyor yani orada yaşayan kişi? bir müslüman, inancını kendi bireysel alanında yaşarken aynı zamanda avrupa'da bulunmak isteyemez mi? bir dine inanıyor diye illa o dinin toplum merkezinde yer aldığı bir toprak parçasında mı yaşamını sürdürmek zorunda?

Adnan Oktar tipi müslümanlığa evrilmediği sürece müslümanlığın geleceği parlak değil.

mesela fransa'daki islamofobik olmayan kesim ve müslümanlarlar, haşema yasağı mevzusunu legal yollardan çözebiliyor. www.ensonhaber.com demek ki faşizme uzak kesimlerle daha net bağlar kurulmalı.

tabi müslümanların islamofobiyle mücadele etmekten daha önemli olan ve pek çok şeyi çözüme kavuşturacak bir şey de yapması lazım; radikal islam ile etkin mücadele.

doğal seçilimle daha da geride kalıp maymun gibi birbirlerini doğrayacak ve dünyanın giderinden akıp gidecekler. bu dünyaya hiçbir şekilde adapte olamayan, yaşanan çağın gerçekliğiyle taban tabana zıt bir sisteme inanan bir toplumun ne olacağını sanıyorsun ?

"tabi müslümanların islamofobiyle mücadele etmekten daha önemli olan ve pek çok şeyi çözüme kavuşturacak bir şey de yapması lazım; radikal islam ile etkin mücadele."

aynen ben de bunu söylemeye çalışıyordum aslında. zira islamofobi tüm bu olan bitenin bir sonucu, belli noktalarda haklılık payı da var. ancak bu durumun tüm müslümanları etkilemesinin önüne bir şekilde geçilmeli diye düşünüyorum. her insan herhangi bir dine karşıt konumda durabilir, nitekim ben de öyleyim, ancak bunun, o dine mensup kişilere karşı düşmanca bir tavra dönüşmesini engellemek gerekiyor. bunu da müslümanlardan başka kimse beceremez gibi gözüküyor.

@sir gawain; her inanç sistemi çağın gerçekliğinden kopuktur. ama her inançlı bu şekilde midir? diğer yandan, islam'da reformun artık çok ciddi tartışılması gerektiğini de savunuyorum. bu, müslümanların dinlerine zarar getirmez, aksine onu geliştirir.

radikal müslümanlarla müslümanları ayıralım bi önce.

bugün kafa kesen ışid denen örgütü kast ediyorsak, bu adamların harici olduğunu ve haricilerin de kimler olduğunu bilmemiz gerek. hz. Ali'yi reddeden, peygamberi adaletsizlikle suçlayan sözde 'müslüman'lar.

diğer ilkel varlıklar da islam üzerinden kraliyet kurup avrupa'ya kaçınca grup seksten yakalanan, lüks jipiyle şeytan taşlayan tipler.

bunların altında yine ilkel olmaya devam eden halk da, çok da uzak olmadığımız bir zihniyette sahipler aslında. 'adam namaz kılıyor abi, namaz kılandan zarar gelir mi?' hatırladık sanıyorum.

*

aklı başında müslüman kesimin yapması gereken bu arkadaşları siyasetten, göz önünden kazımak. ışid ile abd ilişkisini zaten rusya uydu görüntüleriyle ortaya koymuştu sanıyorum. batı destekli örgütler olduklarını bilmeyenimiz kaldı mı?

batılılar da iyi biliyor ki bu petrol zengini coğrafyada bile insanları parayla teröre sokamazsınız. ancak paradan daha değerli ve onlara terörizmin ahlaki açıdan doğru olduğunu öğütlemekte kullanacağınız bir faktörü devreye sokmaları gerekiyor. bu da; din.

her nasıl ortaçağ'da kilise bir zenginleşme aracı olarak dini kullanıyorsa, bugün de batılılar ve bunların kuklası olanlar dini aynı amaçla kullanıyor. bu kez dinin adı değişik sadece, hepsi bu.

bu varlıkları kazımak için batılı destekçilerini de kaldırmaları veya bunları kaldırıp onlara karşı dik bir duruş sergileyip birlik olmaları gerekiyor.

ama mezhep ayrlıkları bu kez karşılarına çıkıyor. burada bazı durumlar var; ya birlikte yaşamayı öğrenecekler, ki bu batılıların yine karıştırmasına yol açar, ya mezhep devletleri kurarlar ki bu da çok tehlikeli veya insan gibi bir arada yaşayacak medeniyete ulaşırlar.

hepsini dene ve tarafını seç.

Yani oyle bir soru sordunki cozumu icin bi yuz yil gecmesi lazim.
Biraz daha mikro duzeyde ornek olusturacak fikirler gerekli bence. İnsanlar toplum baskisindan ancak bir baskasindan ornek alarak veya cesaret alarak siyrilip hayatlarinda birseyleri degistiriyor.

Doğum sancılı olur çalışıp sabretmek gerek. Her şey düzelecek.

sorun şu ki liberal müslüman yok (veya çok az). müslümanların çoğu yahudi ve hıristiyanlardan nefret eden, en azından onları kendine dost edinmeyen, içinde bulunduğu topluma entegre olmak için hiçbir adım atmayan insanlar. ulan kadın avrupa'nın göbeğinde kara çarşaf giyiyor. bu mu entegrasyon?

giyecek bir şey alın hocam
en pratik

nerf alabilirsiniz.

kitap seti ya da çocuklara yönelik bilim kitapları seti falan al. tabletten beyni yanmasın arada açsın bişey okusun.

anasının babasının almadığı herhangi ücretli bir uygulama hoşuna gider
kendi oğlumdan biliyorum :)

var mı 550 liran? ilk gönderdiğini al persol'den gitsin, çohgüzel gözlük.

@evde liyakat kalmamis

aradaki yaş farkına takılıyorum ben. aynısı bana da yakışacak mı? :)

bana bile yakışıyo ya, öyle söyliyim. annemin gözlük hakkı gelsin diye pusuya yattım. sdklsjdklsjdfkl.

bir de bu çerçeve çok yaşsız bir çerçeve, beş yaşında çocuğa bile oluyor. tabi görmeden yorum yapamayız ama tak çek yolla bayağı işine yarayan bir metod olabilir. gir bi' gözlükçüye dene, en yakınındaki insanlara yolla aldığın tepkilere göre karar verirsin.

lasik

Tosiba lütfen kendini incelemeyi bırak artık. 7-8 bine yaptırdı bir yakınımız.

kemiğe müdahale olunca ölmüyorsun, keşke ölsem de kurtulsam diyorsun. benim kuzenim bu kadar ağrı yaşayacağı söylenmeden ameliyat oldu, şimdi burnu tek kelimeyle mükemmel ama geçmişe götürüp aynı ameliyatı olur musun diye sorsalar asla derim diyor. ben sadece bir kısmını biliyorum yaşadığı sıkıntıların, 1 ay ölmedi kaldı. bir gün aynaya bakıp kendine kafa atacak durumda değilsen elleşme.

Ben de istiyorum gibi ama sadece törpüleme oluyor mu emin değilim cevap bulursanız bana da söyleyin

@petekpare

kendini bi'türlü beğenememe hastalığının bir parçası ne yazık ki. saçlarım uzunken her şey çok güzeldi, 3'e vurunca depresyona girdim. hiçbir şeyimi beğenmiyorum şu an :( gerçi bunun tek sebebi saç olsa keşke.

@gerektiigi kadar @baba.jo

büyük bir problem veya kötü bir görüntüsü yok. ama içim rahat değil. bilmiyorum yani, takıntı haline getirmiş olabilirim. ağrıları duyunca şimdi daha bi'korktum.

kardeş şu burunlarınızla bi' barışın ya, bazısı yaptırıyor, çok güzel oluyor tamam ama keyfi sebeplerle anestezi almak gerçekten büyük kumar.

burundan estetik ameliyat geçirdikten sonra horlamaya başlayan beş arkadaşım var. burunlar hokka ama geceleri yaratığa dönüyorlar. göz önünde bulundurun.

Beykoz devlet hastanesinde 3 bine yaptıracak arkadaşım.

burnunun görünüşü gündelik hayatını etkiliyorsa ameliyatı ol ama ciddi bir durumun yoksa ki senin yok gibi görünüyo, hani "taktım" diyip gülerek geçebiliyorsan estetik modasına uyuyormuş gibi gidip ameliyat olma. kendinize sıkıntı mı arıyosunuz ki anlamıyorum ki.

@ceann

devlette burnumuzu almasınlar? devlet hastanesi bu konuda güvenilir midir? gerçi doktor önemli ama.