Giriş
(4)

Lütfen Mac için VPN önerebilir misiniz

lazarus
... hızlı şekilde kurabileceğim ve sorunsuz çalışacak bir vpn linki rica ediyorum sizden, lütfen.
... hızlı şekilde kurabileceğim ve sorunsuz çalışacak bir vpn linki rica ediyorum sizden, lütfen.
0
lazarus
(20.03.25)
bitdefender VPN satın alırsan mac, windows, android, ios destekliyor. 3,5 ve 10 cihazlık paketleri var.
0
orpheus
(21.03.25)
0
thracia
(21.03.25)
openvpn
0
gule gule
(21.03.25)
openvpn sorunsuz çalışıyor.
0
suyin
(22.03.25)
(6)

Türkiye'nin en büyük korkağı

makbur
Eksi bu başlığı gizlemis :)https://eksisozluk.com/turkiyenin-en-buyuk-korkagi--7953928Ne düşünüyorsunuz?
Eksi bu başlığı gizlemis :)

eksisozluk.com

Ne düşünüyorsunuz?
0
makbur
(19.03.25)
Başlık içerik uyumu.

Ekşi yönetiminin kuyruğunu bacaklarının arasına ilk kıstırışı değil. Tabii ki şaşırtmadı.
0
thracia
(19.03.25)
sozluk su an akp genclik kollarindan hallice. bunu sadece korkuyla aciklayamayiz. kullanmayin.
0
buenosdias
(19.03.25)
yoo gizlememiş. bende açılıyor. nasıl gizlemiş anlamadım
0
abelardo
(19.03.25)
@abelardo

Başlık gizlemek ekside şu şekilde oluyor;

Bir başlık sol frame'de gündemin tepesinde ve hükümetin aleyhine ise, eksi devreye giriyor giriyor ve başlığı sol frame gündem'den yok ediyor.

Başlığı sadece hususî arama yerine yazarak ya da birisi linki paylaşırsa görebiliyorsun.

Dün bu başlık bir anda gündemin 2. Sırasındaydi ve bir anda kayboldu.

Umarım anlatabilmisimdir.
0
🌸makbur
(19.03.25)
Şu an başlık tekrar sol frame'de.

Enteresan, eksi ofisinde de olaylar vsr sanırım :)
0
🌸makbur
(19.03.25)
ben naif naif düşüncemi yazayım; sanırım o olay şu şekilde çalışıyor, (tamamen götümden sallama) 00:00 itibari ile en kısa zamanda en çok entry girilen başlıklar,

mesela bir başlık 1000 entry olsa bile bu entry'ler 24 saatte girildiğinde 3 dakika da bir entry oluyor iken tek bir başlığa bir dakika içinde 1000 entry girilirse gündem'e taşınıyor.

00:00 itibari ile de sıfırlanıyor.

tabii sadece tahmin. bunun yanında admin/moderasyon müdahalesinin olmadığını söyleyemem.
0
selam
(19.03.25)
(3)

cikimon kımon aylaye cikimon cımon ye

theconqueror
ya bu çok eski bir şarkı 80lerden, şimdi shazam'a şebeklik yapmak istemedim siz kesin bilirsiniz diye, neydi bu şarkının adı.teşekkür ederim.
ya bu çok eski bir şarkı 80lerden, şimdi shazam'a şebeklik yapmak istemedim siz kesin bilirsiniz diye, neydi bu şarkının adı.

teşekkür ederim.
0
theconqueror
(17.03.25)
10551037
(17.03.25)
Bu şarkı görevimiz tehlikenin girişinde de kullanılmıştı
youtu.be
0
grimavi
(17.03.25)
Hey gidi... Bu şarkının asıl özdeşleştiği film; rain man

Şuraya bırakayım ben de;

www.youtube.com
0
thracia
(17.03.25)
(6)

Yetişkinlikte mutluluk, keyif heyecan hisleri azalıyor mu sizce?

psmstc
Lise zamanları üniversite zamanları çok heyecanlıydım. Böyle içimden gelerek spontane birşeyler yapmaktan çok keyif alırdım. Spontane geziler ilişkiler vs. Evlilik sonrası yaşam sorumlululukları derken o heves heyecan gitti. Hobiler bile keyif vermez oldu. Arkadaş desen hiç kalmadı. Bu 30 yaş sonra
Lise zamanları üniversite zamanları çok heyecanlıydım. Böyle içimden gelerek spontane birşeyler yapmaktan çok keyif alırdım. Spontane geziler ilişkiler vs. Evlilik sonrası yaşam sorumlululukları derken o heves heyecan gitti. Hobiler bile keyif vermez oldu. Arkadaş desen hiç kalmadı.

Bu 30 yaş sonrası ve sorumluluklar sonucu normal mi sizce?

Yani o gençlik hevesleri heyecanları zevki artık kalmıyor mu sahiden?

Veya o hevesi mutluluğu canlı tutanlar bunu nasıl başardınız?
0
psmstc
(16.03.25)
30'da degil ama 50-60larda falan basliyor. ama her sey icin gecerli. anksiyete, tat alma vs her sey azaliyor. yaslilar o yüzden yemege daha fazla tuz koyar ve yemegi tuzsuz bulurlar.

bence sen depresyondasin. neden bir uzmandan yardim almiyorsun?
ya da beklentilerinde bir hata var. 29um ve 20llerin basini hic özlemiyorum. partilemek, belirsizlik, spontane seyler hicbiri cekici gelmiyor. kaotik ve cok riskli geliyor hatta.
aksamlari arkadaslarimla yemege cikmiyorsam evdeyim. icki icmeye zaten cikmiyorum ve aramiyorum da. böyle bakinca nine gibi yasiyorum ama ben cok mutluyum bu durumdan.

cocugunla parka gitmek mesela sana neden keyif vermiyor. ben simdi tek basima kaykaydan nasil kayayim. pedofil falan derler ama cocugun olunca dikkat cekmeden eglenebiliyorsun. parka git :D
0
sonsuz
(16.03.25)
Bence var. en basit örneği çocukken bile hediye alındığında verdiğimiz tepki ile şimdiki tepki çok farklı
0
buenosdias
(16.03.25)
Bunlarin hepsi para kardeş
0
Zetnikov
(17.03.25)
Çok normal. Tamamen salgılanan hormon seviyeleri ile ilgili. Ergenlikte bir hormon denizi içinde yüzeriz. Bu yüzden tüm duygular çok daha yoğun, çok daha uçlarda yaşanır. Ancak yaşla birlikte salgılanan hormon seviyeleri de değişir. Bu yüzden artık duyguları gençliğinizdeki gibi coşkulu şekilde yaşamazsınız. Yani evet, ergenlikteki salgıladığınız hormonları aynı düzeyde salgılatsak şimdi de benzer şekilde hissedebilirsiniz ama bu sefer geri kalan organlar buna ne kadar ayak uydurabilir meçhul. Yani gençlik hissi başka şey, gençlik enerjisi başka şey.

Bu hevesi canlı tutanlar ise durumlarını kabul edip bundan şikayet etmek yerine yeni yollar arayanlar, bakış açılarını pozitif tarafta tutmaya çalışanlar oluyor genelde. Elbette bu, hayatta her şeyde olduğu gibi ekonomik şartlardan bağımsız değil. Ancak tamamen ekonomi de diyemeyiz. Bu tamamen hayatı nasıl algıladığınız, beklentileriniz, bakış açınızla alakalı. Doğada vakit geçirerek bundan keyif alan, huzur bulan biriyle hayal ettiği ülkedeki tatile gidemiyor diye hayata ve etrafına öfkelenen kişi aynı ekonomik şartlara sahip olabilir.
0
thracia
(17.03.25)
Valla ben 28 yasindayim. Benim inanilmaz azaldı keyif, mutluluk hislerim.

2 yıldır evliyim. Hicbir sey keyif vermiyor bana. Mesela eskiden FM oynardim deli gibi. 1 senedir girip bakmiyorum bile. Gecen bir bakayim dedim. 2 dk sonra kapattım. Bu sadece bir òrnek. Her şeyde böyleyim. Tükenmişlik sendromunda gibi hissediyorum kendimi.

Sürekli bir 5 dk uzanasım var. Bu moddayım.

Eşimle bir sorunumuz da yok çok sükür ama ne bileyim evlilik ister istemez hissizleştiriyor galiba insanı.

Yaş geçtikçe, bir şey de elde edemediyse insan, "ulan kaç yaşına geldik, bir baltaya sap olamadık" düşuncesi de keyifsizleştiriyor galiba insanı.
0
camlicagazoz
(17.03.25)
Aksine ben artık -ekonomik olarak daha rahat hissettiğim için de olabilir- bir şeyleri yapmak için daha heyecanlıyım. Bu saatlerce bir denizin kenarında müzik dinlemek de olabilir illa ki acayip bir aktivite olmasına gerek yok, sevdiğin birileriyle bir araya gelmek de olabilir, daha konforlu, daha sakin ama daha kaliteli yaşadığımı hissediyorum: yaş 38 (öf)
soruya cevap: bu bir başarı da değil bence hayata bakış açısı ve kendini iyi hissetmekle alakalı öncelikler neyse ona öncelik vermek. canlı tutamadığımız şeyler oluyor tabi, ya zamanla iyileşiyor ya da bakış açımızı buna göre şekillendirebiliyoruz.
0
amelie poulain
(17.03.25)
(9)

Bu ayakkabı nasil sizce?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar, Hâlâ ayakkabı bakıyorum hala karar veremedim. Linkteki ayakkabı nasil sizce? Kayano serisi çok pahalı geldi. Bu da çok ucuz değil hani ama yine de fiyatına değer mi emin olamadım. Bulunduğum şehirde mağazaları ya da ürünlerini satan bir yer yok. El mahkum online. https://www.asic
Merhaba arkadaşlar,

Hâlâ ayakkabı bakıyorum hala karar veremedim. Linkteki ayakkabı nasil sizce? Kayano serisi çok pahalı geldi. Bu da çok ucuz değil hani ama yine de fiyatına değer mi emin olamadım. Bulunduğum şehirde mağazaları ya da ürünlerini satan bir yer yok. El mahkum online.
www.asics.com.tr
Cevaplar için çok teşekkür ediyorum.
0
Amaranta ursula
(10.03.25)
Tipini beğendim, fonksiyonel açıdan bişi diyemedim.
0
Bruce
(10.03.25)
Ayakkabı iyi görünüyor ama deneyerek alsanız daha iyi olur
0
pembediken
(10.03.25)
Benzerlerine göre fiyatı yüksek ve bu sebeple burnu havalarda :)

Geçen bende baktım kendim için ama genel konsept şu zamanlarda nedense hep önden malzeme çalmak :
i.hizliresim.com
ve arka topuk kısmını şişirmek olmuş.
Oysa hareket esnasında çarpma, değme veya sürtünmeyle dış etkiye en fazla maruz kalacak yer bu işaretli bölge.

En fazla ~ 2500 TL'nin üstüne çıkmayın bakacağımız diğer modellerde
0
diyecevaplandı
(11.03.25)
Bu markanın bende gel taban bir modeli var ve çok memnunum. Uzun yol yürüyeceksem, çok ayakta kalacaksam go-to ayakkabım. Bu yüzden gel taban öneririm. Zamanında instreet'ten almıştım. O da mı yok bulunduğunuz ilde?
0
gnosis
(11.03.25)
bu guzel degil
GEL askiyla yanip tutusuyorum. ayak olculeri farkli asicsin yarim no falan buyuk alinmali cm bakarak
0
ala09
(11.03.25)
fiyat/performans konusunda fikrim yok ama rengi bence guzel..
0
cooperr
(11.03.25)
Kayano serisi özellikle içe basanlar için üretilmiş bir yol koşusu ayakkabısıdır. Bu ayakkabılar spesifik bir amaca yönelik üretiliyor ki o amaç da koşmak. Günlük ayakkabı olarak giymek rahatsız edici olabilir. Çünkü topuk kısmı koşarken sizi maksimum yastıklamak ve öne doğru ivme kazandırmak için bu kadar dolguluyken yürüyüş hızlarında rahatsız edici olabilir.

Performanslı şekilde koşmak için üretilmiş bir ayakkabı alıp bu ayakkabının burnu çok ince, malzemeden çalmışlar, dayanıksız, topuğu çok şişirmişler demekle, formula arabası alıp ya bu kasislerde çok takılıyor, köy yollarında çok rahatsız, fiber diye dandik malzemeden yapmışlar hemen kırılıyor demek kadar saçma.

Koşmak için almayacaksanız daha rahat edebileceğiniz günlük kullanım için üretilmiş ayakkabılara bakın derim.
0
thracia
(11.03.25)
asics ayakkabıları çok rahattır 3 tane eskittim. tek sorunları var topuk iç kısmı sürtünmeden çabuk aşınabiliyor. giyip çıkartırken narin davranmak lazım.
gel taban olanlar baya rahat. bütçe varsa nimbus, cumulus veya kayano serilerini öneririm. pulse seriside uyguna bulunabilirse oda iyidir.

asics modellerinin bazıları içe-dışa basma için özel üretilmiş modeller oluyor. ona göre tercih edilmeli veya nötr modellere yönelmeli.

numara olarak ayağınızın cm ölçüsüne göre alabilirsiniz.

ayrıca boynerden takip edin en iyi indirimli fiyatlar boynerde denk geliyor. bazen indirim kodlarıyla dahada uyguna yakalayabilirsiniz.
0
my fault
(11.03.25)
@thracia
madem öyle, bu modele çok benzeyen 600-800 TL bandında başka modellerde var. Tanınmış markalardan da değil herhangi bir ayakkabıcıya girin görün.
onlarda aynı performansı sunuyor diyebilir miyiz?
Bu ayakkabı rahat olabilir ama taban malzemesi ucuz veya pahalı ayakkabı için de olsa ön tarafta daha az.
Her ikisi için de dış etkilere bağlı bozulma/yıpranma ihtimali sonuç olarak aynı.
0
diyecevaplandı
(11.03.25)
(4)

Ryanair ile uçarken

ruhen hastayim ben
Sırt çantası yanında bir adet kişisel eşya (kol çantası) alma hakkımız var mı?
Sırt çantası yanında bir adet kişisel eşya (kol çantası) alma hakkımız var mı?
0
ruhen hastayim ben
(10.03.25)
normalde yok, ancak genellikle eger kol cantasi kucukse cok bir sey demiyorlar. sirt cantasinin buyuklugune takildiklari daha fazla oluyor. ama sans isi, nereden gittiginize bagli, vs. bugune kadar kol cantama takilan olmadi, genellikle montumu elime alip altina koyuyorum cantayi bir de bu da bir opsiyon.
0
kassiopeia
(10.03.25)
hayatımda şahit olduğum bir tek barcelona dönüşü çanta sorun edildi.. mont varsa ceplere doldurun 2. çantayı ama genelde bavul gibi büyük bir şey değilse elinizdekiler çok sorun olmuyor
0
denizmaniaherif
(10.03.25)
Böyle durumlar için ben yanımda doldurulabilir seyahat boyun yastığı taşıyorum. Genelde sırt çantası yetiyor ama yetmediği durumlarda şu zımbırtı ekstra birkaç parça kıyafet alıyor. Hem çantada yer açılıyor, hem kimse karışmıyor hem de uyurken de rahat oluyor. Tavsiye ederim;

www.trendyol.com
0
thracia
(10.03.25)
ryanair'la onun üzerinde uçuş yapmışımdır. bir kere bile çantaları kontrol ettiklerini görmedim. genelde de sırt çantasının yanında omzuma astığım bez torbayla geçtim kapıdan.
0
sir gawain
(11.03.25)
(5)

tost makinesi önerisi alabilir miyim

panamera
selamlar, bir tost makinesi almaya heveslendim.grill amaçlı kullanacağımı pek düşünmüyorum, bilmiyorum ileride fikrim değişir mi! ancak ana motivasyonum ekmek dilimi, simit ısıtmak; belki yeşil biber kızartmak gibi bir kaç şekilde kullanmak. illa olsun dediğim özelliği zaman ayarı olması. belki plak
selamlar, bir tost makinesi almaya heveslendim.
grill amaçlı kullanacağımı pek düşünmüyorum, bilmiyorum ileride fikrim değişir mi! ancak ana motivasyonum ekmek dilimi, simit ısıtmak; belki yeşil biber kızartmak gibi bir kaç şekilde kullanmak. illa olsun dediğim özelliği zaman ayarı olması. belki plakalarının döküm olması düşünülebilir ama bir yandan da öyle evladiyelik olmasına gerek yok, zaten tabakalar bir zaman sonra aşınacak, soyulacak, öyle olunca değiştiririm diye düşünüyorum. mesela philips'in şu modeli olabilir gibi geliyor, ne dersiniz?
www.amazon.com.tr

5-6 binde durmak istiyorum, 10bin seviyelerine pek çıkmak istemiyorum açıkçası.

başka öneriniz olur mu?
0
panamera
(26.02.25)
1500 liralık arçelik bekolardan al geç, tam senin gibi kullanıyorum, plakaları ince olduğu için çabuk ısınıyor ve işini yapıyor, tost yapıp biber közlüyorum

Art arda tost yapmayacaksan, kalabalık bir ailen yoksa döküm plakalı almak mantıksız bence

Beko bkk 2175 tost makinesi model adı
0
grimavi
(26.02.25)
bize hediye geldi 5 senedir bunu kullanıyoruz gayet memnunuz. www.hepsiburada.com

bu arada plakalar ömürlük olsun istersen yağlı kağıtla kullanabilirsin makineyi. biz her şeyi yağlı kağıt arasında yapıyoruz. ne temizlik derdi var ne de eskime.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(26.02.25)
6-7 yıldır kullandığım sage tost/grill makinasını tavsiye ederim.

Döküm ızgaraları var, yerinden çıkmıyor ancak bunca sene sonra bile suyla ıslatılmış bir kağıt havluyla 10 saniyede temizleniyor. Tostu muazzam oluyor, grill pek düşünmüyorum diyorsunuz ancak ne kadar pratik olduğunu ve ne kadar iyi grill yaptığını gördüğünüzde tosttan daha fazla grill için kullanacaksınız muhtemelen.

www.enplus.com.tr
0
thracia
(26.02.25)
Tefal Gourmet Minute kullanıyoruz, tam fiyat aralığınızda sanırım şuan. Zamana ayarı var, tabakaları sağlam ve çıkıyor kolaylıkla yıkanıyor. Ama biz de yağlı kağıt ile kullanarak kirletmiyoruz.

www.amazon.com.tr
0
tss
(26.02.25)
Alengirli bir şey istemiyorsanız ben olsam ocak üstü döküm tost zımbırtısı alır geçerdim... 1 milyoncularda dolu dolu var :)
0
charbiel
(26.02.25)
(11)

muzik dinleme ve organize etme aliskanliklariniz?

buenosdias
belki ilham verecek biseyler cikar. 2 sorum olacak. 1. nasil muzik dinlersiniz? ornek cevaplar:-sadece album dinlerim-hazir listelerden giderim-kendi listem disina cikmam-sanatci acarim o calar-daha cok podcast, audiobook, radyo dinlerim.vs..2. sevdiginiz muzikleri nasil saklar, bulursunuz?-favorile
belki ilham verecek biseyler cikar. 2 sorum olacak.

1. nasil muzik dinlersiniz?

ornek cevaplar:
-sadece album dinlerim
-hazir listelerden giderim
-kendi listem disina cikmam
-sanatci acarim o calar
-daha cok podcast, audiobook, radyo dinlerim.
vs..

2. sevdiginiz muzikleri nasil saklar, bulursunuz?
-favorilere ekler gecerim
-bir suru listem var. (moduma gore, muzik turune gore vs..)
-saklamam. surekli kesif yaparim

vs..

her biri icin detayli cevap verirseniz sevinirim.
0
buenosdias
(19.02.25)
youtubedan karşıma çıkan kafama göre olanı seçer kalanı karışık dinlerim kendi çalar gider
0
basond
(19.02.25)
Sıklıkla kendi listelerimi dinlerim ama arada mix'leri dinleyip oradan yakaladığım şarkıları kendi listeme ekleyerek listeyi genişletirim.

Radyodan nefret ederim.

Podcast dinlemeye bu sene başladım, dinlemediğim dönemlerde çok şey kaçırdığımı fark ettim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(19.02.25)
Kısa cevap ruh halime göre değişiyor.
Uzun cevap:
1 için, bazen yeni ve güzel bir grup kesfettigimde kronolojik sıraya göre tüm diskografilerini dinliyorum. Ya da sevdiğim bir grup/sanatçı olunca yeteri kadar tanımıyorum kaygılarını girip ayni şeyi yapabiliyorum.
Yeni muzik kıtlığı yaşadığım zamanlar başkalarının listelerini dinlerim rastgele. Mesela sözlük yazarlarının Spotify listeleri başlığına girip bir sayı seçip ilgili sayfada rastgele bir entry seçip playlistini dinliyorum.


2. Begenilenler, listem var. Ama genel olarak bir sürü listem var. İkindi vakti müzikleri, koşarken, yürürken, geceler temalı:D vs. Keza tür bazlı da var indie, post-rock, tekno, klasik vs.
0
Amaranta ursula
(19.02.25)
1.
- Sonuncusu hariç hepsi. Dinleyerek değil okuyup yazarak öğrenen biri olarak sesli kitap dinleyince hiçbir şey anlamıyorum, dikkatim dağılıp gidiyor, sürekli geri almam gerekiyor. Sevdiğim 1-2 sohbet podcasti var, bir de Harry Potter, Otostopçunun Galaksi Rehberi gibi okuyup bildiğim kitapların sesli kitaplarını bazen temizlik yaparken, yürürken dinliyorum. Radyo dinlemiyorum.
- Klasik müzik, senfonik eserler zaten albüm sırasıyla dinlemeden olmuyor. Bir de eskiden kasetini dinlediğim albümleri baştan sona sırasıyla dinliyorum.
- Özellikle belli bir tür dinlemek istiyorsam Spotify'dan bir şarkının ya da sanatçının radyosunu açıyorum, karışık çalıyor. (Bugün çalışırken canım new wave isteyince the safety dance radyosu açtım, ara sıra Cem Karaca radyosu, la isla bonita radyosu, Britney Spears radyosu gibi şeyler açıyorum.)
- Hem kendi listelerim var, hem takip ettiğim (hazır değil, başka kullanıcıların yaptığı) listeler var.

2. Tek şarkıysa ilgili listeye, albümse at fava.
0
kobuzchu kiz
(19.02.25)
aha tam benlik soru. Sık sık düşünüyorum bunu. O yüzden baya uzun bi cevap olacak.

Kısa özet; genelde loopta bir iki şarkı dinleyip sıkıldıkça yeni şarkılara geçiyorum. Yeni şarkı keşfetmeyi sevmem, playlist yapmam, shuffle kullanmam, spotify/youtube sıradan şarkı göndersin işinden nefret ederim.

1)

%99 bir ya da birkaç şarkıya takarım ve loopta dinlerim. O şarkıdan sıkılınca başka şarkı loop şeklinde giderim. Bazen de bir şarkıcıya/gruba takıp bir müddet sadece onun şarkılarını dinlerim. O yüzden spotify wrapped listemde yıl içinde sadece mart ayında 10 gün dinlediğim bir şarkı ilk 5 yapabiliyor. Sapık gibi günde 200 kez dinlemiş oluyorum çünkü :D

Albüm dinleme olayını yeni yeni kazandım. Ondan önce pek yapmazdım. Spotifyda playlist hazırlayıp paylaşma mevzusu bana tuhaf geliyor. İnsanlar "müthiş playlist hazırladım" diyince kafamda bi şey canlanmıyor yani. Random şarkı dinlemeyi de sevmem, yıllardır shuffle mod kullanmamışımdır ya da ne dinleyeceğimi spotify'a/youtube'a bırakmam. Keşif listelerine de bakmam hiç. Bilmediğim bir şarkıyı dinlemek bana risk geliyor ve sevdiğim biri önermediyse ya da bir yerden kulağıma çalınmadıysa önyargılı oluyorum.

Sanatçı olarak son birkaç ayda Taylor Swift, Billie Eilish, Dua Lipa dinledim. Taylor Swift'i kız arkadaşım sayesinde son bir senede tüm albümlerini dinledim ondan örnek vereyim. Bir albümü ilk dinleyince "aa bu iyiymiş" dediğim şarkıları kafama not alıyorum. Onları ayrı ayrı dinliyorum. İlk dinleyişte tutmadığım şarkılara bir iki şans daha veriyorum. Sonra albümden beğendiklerimi canım çektikçe loopta dinliyorum.

Dua Lipa için de, bir şarkısı youtubeda izlediğim bir videoda denk geldim. Bir müddet o şarkıyı loopta dinledim. Sonra hadi albümdeki diğer şarkılara bakayım diyip onları sırayla dinledim ve beğendiklerimi dinlemeye devam ettim. O albümü sömürünce diğer albümlerine geçtim :D Billie Eilish de benzer oldu. Zaten önceden dinliyordum ama son albüme hiç bakmamıştım. Bir yerde denk gelince hoşuma gitti ve şans vereyim dedim ve bir ay sırf son albümünü dinledim :d ama yani sanatçıyı açayım random çalsın yapmam.

Podcast olarak haftalık takip ettiğim bir podcast serisi var. Onun dışında podcast tarzı youtube içerikleri (Emrah Safa Gürkan mesela oturup konuşuyor, izleme ikinci planda) puzzle yaparken tüketiyorum. Sırf bu yüzden arada "Puzzle yapayım çok içerik birikti" diyebiliyorum. Radyo hiç dinlemem nefret ederim, audiobook iki tane bitirdim şu ana kadar.

2)

Hem 1. sorudaki playlist sorusuna hem de buna cevap vereyim. Spotify Türkiye'ye ilk geldiğinde hesabımı açmıştım ve o zaman iki playlist oluşturdum Yabancı ve Türkçe diye. Sevdiğim şarkıları bu iki playliste ekliyorum. Başka da playlistim yok (bi tane Taylor Swift playlisti açtım kız arkadaşımla ortak hadi bi de o var :d). Tekil dinlediğim şarkıları buraya ekliyorum ama aynı şarkıcıdan peş peşe 5 şarkıdan fazla eklemiyorum o zaman albümden açıp dinliyorum. Yani denge gözetiyorum playlistte.

Keşif yapmayı da sevmediğimi söyledim. Sanırım tüm sorulara upuzun cevap verdim. Hepsini okuyacak olanlardan özür dilerim dsjjds
0
nundu
(19.02.25)
Çocukluktan beri albüm alışkanlığı var (90'larda büyündü)

Hala albüm dinlemeye çalışırım.

Araba aldıktan sonra hayatımda ilk defa playlist yapmaya başladım onlar da tarza göre Rock, 90'lar Türkçe, 00's House diye ayrılıyor. Down ve Up diye de iki listem var modlara göre.

Spotify'ın favori şarkıları listesini özenle düzenlerim ayrıca bir de Mega Best Of diye bir playlistim var oraya da aşırı sevdiklerimi ekliyorum.

Radyo hiç müzik için dinlemedim, ortaokul lise zamanlarında bazı mizah programları için dinlerdim (cenk erdem, muzo vs)

Lisanstan dolayı stream bulunmayan ya da benim için çok çok önemli olan albümleri de kayıpsız cue, flac, wave formatında indirir diskte tutarım.
0
hedep
(19.02.25)
Genelde dinlemeyi sevdiğim müziklere göre hazırlanmış listelerden giderim. Bu listelerde ilgimi çekenleri kendi listeme alırım. Daha sonra da kendi listeme attıklarımın albümlerine gider ve tüm albümü dinlerim. Çok fazla müzisyen takip ettiğim için oradan da bir açılım oluyor. Örneğin takip ettiğim bir davulcu ya da basçı farklı bir projede ya da albümde çaldıysa oralardan da yeni keşifler gelebiliyor. Bu arada gördüğüm kadarıyla radyo pek dinlenmiyor ama bende yeri ayrıdır. çok fazla dinlenesi radyo yok maalesef evet ama radyo 3 yeni keşifler için muazzam bir yer. Akşamları konsept programlar oluyor. Acayip bir arşivleri var. Çok iyi playlistlere denk gelebiliyorsunuz. Norveçte kurulup 3 albüm sonra dağılmış prograsive rock gruplarından, 60'lar 70'ler japon jazz/funk gruplarına kadar başka yerde denk gelme olasılığınız neredeyse olmayan grupları, müzisyenleri tarihçeleri ve acayip nish bilgilerle dinleyebiliyorsunuz. Bu ülke ortalaması düşünüldüğünde inanması güç seviyede kaliteli bir radyo.
0
thracia
(19.02.25)
Müzik dünyasında en nefret ettiğim olay => (bkz: loudness war)

Bu yüzden Spotify da sevmiyorum. 2000 öncesi albümler diğerlerinin yanında sönük kalmasın diye bu albümlerin ya Remaster halleri var ya da kendi limiter'lariyla vs albümün orjinal seviyesini yükseltip bozduklari versiyonlari var.

Sevdiğim albümleri flac olarak arşivlemeye zaten 10-15 sene önce başlamıştım.

Sadece bir şeyler keşfetmek için arada Spotify açıyorum. (Onu da beceremiyor gerci, arkadaşların listelerine falan bakıp buluyorum bir seyler)
0
makbur
(19.02.25)
Youtube veya youtube music'ten istediğim bir şarkıyı açarım, sonraki şarkıyı beğenmezsem geçerim. Youtube çok saçma çalışıyor, metal dinlerken bir sonraki şarkı türk sanat müziği olabiliyor, o yüzden yolda giderken youtube music tercih ediyorum.

Çok hoşuma giden, ilk kez dinlediğim bir şarkı olursa da sonradan ulaşabilmek için ya beğeniyorum, ya da listeye ekliyorum.

Şarkılar tamamen dinlediğim müziğe göre random bir şekilde alakalı olacak şekilde geliyor, 300 veya 400'de bir işte budur diyebileceğim yeni bir parça çıkıyor.
0
kimlanbu
(19.02.25)
Enstrümantal ve soundtrack tercih ediyorum.
İnternet üzerinden radyolardan dinliyorum.
0
pro9it9is9
(19.02.25)
albüm veya sanatçı/grup, mix olacaksa da illaki dinlediğim sanatçı/gruplardan oluşan mix'ler ama yinede otomatik listeleri falan sevmiyorum, saçma sapan geçişler oluyor.

Genelde arkadaş tavsiyesi veya onların paylaştığı instagram postlarından parça hoşuma giderse sanatçı/grupun diğer parçalarına bakıyorum çoğunluğu hoşuma giderse albümü/grubu ekliyorum.

kendi mixlerimi yapmaya da üşeniyorum.
0
selam
(19.02.25)
(6)

Motorcu abiler ablalar

vedatchilipeppers
A sınıfı ehliyeti aldık, 6 tane ders dışında motosiklet sürüş tecrübem olmadı. Son üç dersi MT-07 ile yaptık ve hafiften sezdim; ben böyle bir makineyle azraile kafa atmaya yeltenebilirim ya da tam tersi. Ben işten eve evden işe gitmek için bir motosiklet arayışındayım. Ev iş arası 7 kilometre. Scoo
A sınıfı ehliyeti aldık, 6 tane ders dışında motosiklet sürüş tecrübem olmadı. Son üç dersi MT-07 ile yaptık ve hafiften sezdim; ben böyle bir makineyle azraile kafa atmaya yeltenebilirim ya da tam tersi. Ben işten eve evden işe gitmek için bir motosiklet arayışındayım. Ev iş arası 7 kilometre. Scooter tarzını da pek sevmiyorum; şöyle otomatik vitesli touring ya da naked öneriniz olur mu bana? Otomatik olması çok önemli zira manuelin alışma sürecine girmek istemiyorum hiç. Bütçe max 500k
0
vedatchilipeppers
(19.02.25)
scooter tarzını pek sevmiyorum demişsiniz ancak binmeden konforunu yaşamadan belli olmaz o iş. hayatta binmem dediğim chopperlardan birini kullandım 6-7 ay nefret ettim diğerini kullandım aşık oldum. Bu iş motordan motora değişebilir kısacası.
xmax250 derim ben hem konforu hem rahatlığı ve kolaylığı açısından mesafeye falan da bakarsak fazlasıyla iş görür. elbette bot kilo durumunuza göre vespaları da tercih edebilirsiniz, çok keyiflidir.
yani o kadar kısa mesafede bir sürüş için vitessiz turing ne bileyim aklıma yatmadı, yorar sizi.
0
erty_ksk
(19.02.25)
o bütçe ile alınabilecek otomatik motosiklet sınırlı, hatta sanırım bir tane var, o da honda nc750x. çok da güzel motordur fakat 7 km için gereksiz büyük, pahalı, başlangıç için fazla güçlü.

hevesinizi anlıyorum fakat keyfi sürüşler dışında sadece bir noktaya ulaşmak için alınabilecek en iyi motosiklet scooter. şimdi nc750x alsanız onun bakımı, kaskosu da daha pahalı olacak. kasko yapmasanız aklınız motorda kalacak. belirli aralıklarla zincirini temizlemeniz gerekecek, bunun için bir yere de ihtiyacınız olacak. toz pembe değil yani.

ben olsam 7 km mesafede gidip gelmek için honda forza/yamaha nmax'tan (ya da xmax) birini alır geçerdim. bu motorları zamanı geldiğinde çok daha rahat elden çıkarırsınız. pahalı motosikleti ise çok daha zor satarsınız. motosiklet ruhundan biraz uzak olsa da sadece iş görmesi için elektrikli scooter bile alınabilir bu mesafe için.
0
orient blue
(19.02.25)
@ orient blue söylenmesi gereken her şeyi söylemiş. Scooter bahsedilen mesafeler için en rahat ve en akılcı çözüm. Ama scooter kesinlikle olmaz hiç hoşlanmıyorum diyorsanız, o zaman vitesli motosiklete alışma sürecine girip çok daha geniş yelpazeden bir motosiklet seçmenizi tavsiye ederim. Sandığınız kadar zor değil alışma süreci. Bence ehliyetten sonra bir hakimiyet eğitimi de alırsanız kendinize güveniniz yerine gelir ve tercihleriniz netleşir.
0
thracia
(19.02.25)
nc700-750 gibi torku iyi gücü düşük motorlar var, dct modeli de olması lazım.
hatta nc700 integra isimli yarı scooter modeli de var.

700cc 50bg.

www.youtube.com
0
orpheus
(19.02.25)
Bence yolu sadece 7km olarak düşünmeyin, motosikletten zevk almaya başlayınca devamı gelecektir, zıttını yaşayanı görmedim.
0
mirty
(19.02.25)
chopper tarzı bir motor tavsiye ederim, scooter gibi çok fazla aralara giremiyorsun, ani hızlanma yapmıyor ve ani manevralara izin vermiyor, biraz daha araba gibi sürüyorsun ve sürüş pozisyonu nedeni ile çok yüksek hızlara çıkamıyorsun.

hırsızların o kadar ilgisini çekmiyor. şehir içinde bir scooter pratikliği vermiyor ancak derdin zirzopluk değil ama içinden gelebilir diye korkuyorsun madem en iyi alternatif chopper. uzun süreli sürüşlerde konforlu, yormuyor. zincirli olmadığı için zincir bakımı, temizliği ile uğraşmıyorsun. bütçene göre çok güzel motorlar bulabilirsin.

chopper harici, nc'ler yakıtı kokluyor resmen, nc derim bende.
0
selam
(19.02.25)
(26)

basit bir hayat sizi tatmin eder mi?

antikadimag
basit hayat derken siradan bir iste calisip, evlenip, cocuk yapip torun sevmek ve 3 nesil sonra sanki hic olmamis gibi kimsenin hatirlamayacagi bir hayat sadece mutlu gecirebildiginiz icin sizi tatmin eder mi? ben bu sekilde bir hayati hic tatmin edici bulmuyorum. %99.9 bunu yasayacagiz ama korkunc
basit hayat derken siradan bir iste calisip, evlenip, cocuk yapip torun sevmek ve 3 nesil sonra sanki hic olmamis gibi kimsenin hatirlamayacagi bir hayat sadece mutlu gecirebildiginiz icin sizi tatmin eder mi?

ben bu sekilde bir hayati hic tatmin edici bulmuyorum. %99.9 bunu yasayacagiz ama korkunc bir senaryo degil mi bu?

sahsen ben bir sekilde sanat veya dusun ciktilarimi insanligin veya toplumun kanonuna birakabilmis ve ona katki yapabilmis olmak isterdim. diger turlu bir hayati basarisizlik sayiyorum. boyle bir dusunceniz hic mi yok yoksa imkansizligi sebebiyle biraktiniz mi coktan? hirs mi diyoruz buna?
0
antikadimag
(16.02.25)
hic tatmin etmiyorun otesinde korktugum bi hayat sekli. bir yerde geçis yapacakmisim gibi bi hisle devam ediyorum. ilk defa bu kadar dumduz siradan bir rutine girdigimi hissettim sevdigim cok sey var ama rutinde kalma fikri urkutucu bu yuzden heyecan verebilecek kucuk seylere yonelme istegi artiyor. insanliga bir sey birakmak olmayabilir buna cevabim. belki sadece yakin cevre. genel tatminsizlik duygusu, 30 senedir olan, bunu yapsam gecer sanip yapinca daha da cokuse surukleyen tatminsizlik ya da ne istedigini tam bilememenin sonucudur
0
ala09
(16.02.25)
Hatırlanmamak umurumda değil. Yapmaya çalıştığım kendi adıma güzel bir hayat yaşamak. Nedir bu güzel bir hayat? Sporu, kitabı, yurtdışı gezileri, farklı deneyimler, sineması/tiyatrousu/standup gösteri gibi şeyler. Tatmin edici südreyebilir bir hayat.

Çocuk çok severim ama istemiyorum +1
0
put it in your appropriate place
(16.02.25)
Ben herkesin bir yeteneği, yapması gereken bir işi olduğunu düşünüyorum. Yetişecek doğru toprağı bulmakla geçiyor bazen hayatın yarısı. Ama bulunca orada kalmak ve üreterek, bütün potansiyelini o işe vererek orada serpilip büyümek lazım. Huzuru da tatmini de bu şekilde bulabiliyor insan.
0
sekizdokuzon
(16.02.25)
Sanat ve düşün çıktıklarımı topluma sunarak basit bir hayat düşlüyorum fakat siyasi ve toplumsal konjonktür yüzünden ya linç edilir (gerçek anlamıyla linç) ya da tutuklanırım.

Bu yüzden tatminsiz yuvarlanıp gidiyorum.
0
yurtsuz john
(16.02.25)
kendini fazla önemsiyorsun bence. ayrıca küçümsediğin şey insanların yüzde 90'ı için erişilmesi zor bir hayal.

benim kendi adıma baş koyduğum bir yol var. o yolda ne yapabilirsem kâr sayıyorum. bireysel olarak bir iz bırakma/etki etme amacım yok. yapabilirsem ne ala ama öyle bir beklentim yok. kendimi verimli ve iyi yaşayabildiğime ikna edebildiğim sürece gerisi önemsiz. gtümüzü yırtsak da en özelimizi, dünyayı değiştirenimizi en fazla tarih derslerinde anlatacaklar. biz zaten olmayacağız.
0
mark greg sputnik
(16.02.25)
Korkunç bir senaryo olarak bulmuyorum. Dünyada 3 nesil sonra hatirlanmayan ama hem kendi dünyasını hem çevresinin dünyasını guzellestirmis çok insan var. Misal benim bir karşı komsum vardi cocukken, annem gibi baktı bana gün içinde. Şu an gozlerim duygulanir onun fotosunu görünce. Esini de öyle sevmistim, aklima gelir hala. Bunların yaninda einstein'e sokayim, banane.
Basini yukarı çevir, aya bak, yildizlara bak. Hadi 3 nesil hatırlandin, 10 nesil? 20 nesil? Hatirlanmayacaksin çünkü insan denen şey evrende ufacik bir kum tanesi. Bu kadar özel anlamlar yuklemeye gerek yok. Şu an belki de olağanüstü projelerde çalışan binlerce milyonlarca insan var, hepsinin adını bilmeyecegiz, hepsi wikipedia yer almayacak.

Hirs, daha iyi kariyer vs bunlar bende de var. Ama 32 yaşında bir insan olarak evli, çocuklu, mutlu mesut insanlara bakıp basarisizlik demem. O insanlar mutlu, sense o insanlar gibi olacagin için mutsuzsun, karamsarsin. Benim gözümde bu durumun kazanani onlar çünkü ortalama 80-90 yıllık hayatlarini mutlu gecirecekken sen böyle düşünemeye devam edin istediğin yere ulasamazsan mutsuz olacaksin.

Umarım cocuklarimi, torunlarimi mutlu mutlu seveceğim, emeklilikte bahcemde oturup viski ile bir sigara yakıp bahçeyi izleyecegim, bulutlara bakacağım, etrafımda torunlarına sesini duyacağım bir hayatım olur.

Geçen ay is arkadaşımın oğlu menenjitten öldü bir gecede. 20 yaşında. Eminim şu an hayatta olup sizin başarısızlık dediginiz hayatı yasamak için bir kolunu verirdi.

Bu hayatta birçok kişi hatirlanmak, önemli şeyler yapmak adına çocuklarıni, eslerini umursamadi. Sonuç ne oldu? Arkasından küfür eden yedi sülaleleri oldu. Benim babam çok güzel şeyler yapmadı, dümdüz adamdi. Cenazesine yüz küsur kişi katıldı, sürekli saçma sapan yerlerden "bana is bulmada yardimci oldu, bana şöyle yardım etti" falan diye insanlar arayip durdu. Umarım hepimiz bu şekilde hatırlanacak hayatlar yasariz.
0
logisticsmanager
(16.02.25)
Bundan yıllaaar önce Anadolunun bağrında bir köyde, iyi çalışıyor, iyi de kazanıyordum. Geceyarılarına kadar çalışıp, makam arabamla eve geldiğimde kaloriferciyi, karısıyla birlikte bir banka oturmuş, çekirdek çitleyerek yıldızları seyrederken bulurdum. Saatlerce gülüşerek sohbet ederlerdi. Ben de eve girerken, hayatımın en büyük yanlışı olan kadın inşallah susar da bu gece olsun kafamı dinlerim derdim.
Kalorifercinin mi hayatı basit idi benimki mi ve o mu mutluydu ben mi?


Göbeklitepenin tarihi 12 bin yıl. Bi o kadar da öncesi var desek 20 bin yıl yapar. Var olduğunu varsayıp Mu'yu, Atlantis'i de hesaba katarsak, yüzbin yılı bulur mu? O süre içinde feriştahı olsam birilerinin beni hatırlayacağı süre devede kulak olamaz. O durumda kasmaya da gerek olmaz. Çocuğum, torunum ben ölene kadar bana vijdan azabı hissettirecek kadar kötü olmasınlar. Bir de bu konuya niye takığım bilmiyorum ama, ölünce birileri mutlaka gömsün. Ötesi zerre kadar umurumda olmaz.
0
Mirket
(16.02.25)
En sevdiiiim en sevdiiim

Basitligin ve rutinin konforunu kesfettigimden beri çok hoşuma gidiyor sıradan olmak <3

Öldukten sonrası zaten hiç umrumda değil de, hayattayken de kendi mutevazi beklentilerim karsilansa yeterdi. Karsilandi ;)

Ama bı 28den sonra bu kafaya ulaştım. Öncesinde herkes gibi kendimi çok farkli buluyodum, zordu eheh xd siradanlik harika
0
abuzer
(16.02.25)
Hatirlanip ne olmayi bekliyorsun sacmalik.
Söyledigin sey muhtesem bir hayat.
0
sonsuz
(16.02.25)
Mustafa Kemal Atatürk gibi olmadıktan sonra kimsenin bu tür kaygıları olmamalı, 8 milyar nüfuslu bir dünyada kendimden bir iz bırakmak açıkçası çok umurumda değil, ben öldükten sonra da değil 3 nesil 3 sene sonra bile unutulsam hiç problem olmaz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(16.02.25)
Etmez ve oyle bir hayat yasamadim zaten.

"kariyer" kismi gerekebiliyor ama o da dengelenebilir bi sekilde. Hayatin cogu is ve uyumak da olmak zorunda degil. Ama olabiliyor
0
ermanen
(16.02.25)
modern kapitalizm kurguladığı hamster wheel içinde daha çok debelenebilmen için sana "özel olmalısın" hissini pompalıyor. bu sayede belki bir gün ümidiyle sisteme daha da çok hizmet edebileceksin.
0
orpheus
(16.02.25)
@put it in your; iste buna ben de okey oldugumu saniyordum ama yurtdisi gezip, tiyatro izlemenin kime ne faydasi var? o anda mutlu olmak mi amac? yoksa bu gezileri ve tukettigin sanat eserlerini kullanarak bir seyler yaratabilmek mi?

yurtdisi gezip kitap okumak seni gelistiriyor ve donusturuyor. ama bu yeni degisen sen bir sekilde ortaya bir cikti koymuyorsan kime ne faydasi var, ne anlami var? yani super bir insan ol cok gezmis, okumus ol, ama sonuc ne? ne yaptin yani su hayatta? ne koydun ortaya? diye soruyorum kendime.

@mirket; yanimizda biriyle yildizlari izledik ve cekirdek citledik. sonra? ertesi gun yine aynisi. sonra? yani o ani mutlu gecirmek butun hayatimizin bosunaligini oteliyor mu? haftada yarim saat yakaladigimiz husu ve huzur anlari yetiyor mu? bana yetmiyor gibi geliyor.

@kaleci; ataturk olmaya gerek yok. mesela huseyin inan, deniz gezmis, mahir cayan, sinan cemgil 20-25 yasindaki cocuklar turk siyasi tarihinin birer parcasi oldular. inandiklari iste gerekirse olerek. ha battal mehetoglunu kimse bilmez gerci. o da oldu mesela. ama bu gencler bir sekilde 20 yillik omurleriyle 80 sene yasayacak bizlerin yapamayacagi seyleri yaptilar ve olumsuzlestiler. veya niyazi berkes'in kitabini okuyorum simdi. turkiye tarihi ile ilgili bir referans kitap yazmis ve orada duruyor eseri. cok imreniyorum bu durumlara. sanki boyle bir sey yapmadikca bosa yasamis olacagiz gibi hissediyorum.
0
🌸antikadimag
(16.02.25)
Ben o saydığın isimler hakkında çok olumsuz düşünüyorum mesela.
Bence;
12 Mart muhtırasıyla bürokraside Amerika'nın hoşlanacağı türden bir temizlik yapıldı ve 12 Mart'ın yapılabilmesi için de bir sebep gerekiyordu.
Sağolsun o abiler de 20 yılda 80 yıllık yaşayarak o sebebi hazırladılar.

Festival basan Hamas militanları kaç yıllık yaşamış oluyorlarsa öyle işte.

Berkes'in hangi kitabı o? Anlatıyor mu bunu? Okumaya değer mi yani?
0
Mirket
(16.02.25)
sahsen ben bir sekilde sanat veya dusun ciktilarimi insanligin veya toplumun kanonuna birakabilmis ve ona katki yapabilmis olmak isterdim. diger turlu bir hayati basarisizlik sayiyorum. boyle bir dusunceniz hic mi yok yoksa imkansizligi sebebiyle biraktiniz mi coktan? hirs mi diyoruz buna?

bu soruna ithafen

seni su an durduran ne? herkes iyi oldugu isi yapmali.
0
sonsuz
(16.02.25)
harika bir yasam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(17.02.25)
katki yapmis cok insan unutulmus gitmis simdiye kadar, simdiden sonra da oyle olacak. bence senin bahsettigin sey katkidan ziyade sohret. insanligin gercekten hatirladigi isimlerin cogu da 'iyi' degil acikcasi.

diger turluyse, yani unutuluacak olsam bile sessizce katikimi yapmis olmak istiyorum olmeden diyorsan, yasadigimiz sistemde kimse kimseye oyle asil bir katki yaptirtmaz yani. bu dunyaya birilerinin menfaatine ters dusmeden katki yapamazsin.
0
hot potato
(17.02.25)
Stalin gibi olmadıktan sonra kimsenin bu tür kaygıları olmamalı, halkı katletip bombalayıp onu yapamadığın köylüyü onyıllarca inim inim inletip halaskarlık hikayesiyle hatırlanmalı
0
lambırcek
(17.02.25)
nerdeyse her yüzyılda katliam yapıp birbirini katletmiş bu insanoğlunda iz bıraksan ne olur ki? ben normal bir hayat kendimce mutlu olduğum bir yaşam sürmek isterim. toplum normları sıkıcı çocuk yap, memur ol vb.

kendimizi bu kadar ciddiye almamıza gerek yok bence. başarılı olmak efsane olmak bunlar ego tatmini.
0
mikahakkinen
(17.02.25)
eder. bu zamana kadar yaşadığım hayat tatmin ediyor. bundan sonrası bedava ve ekstra bir gıda.
0
gabe h coud
(17.02.25)
Valla beni eder :D hatta özellikle istediğim şey bu.
0
akhenaten
(17.02.25)
Valla bende olurum, işim gereği sürekli yeni teknolojiyi takip etmem gerekiyor. Dümdüz memur olmayı isterdim, akşam dizi izle vur kafayı yat.
0
mirty
(17.02.25)
Bence sizinki insanlığa katkı vs değil onaylanma ihtiyacı.

Gezmek, okumak ortaya bir şey koymuyorsak ne işe yarar diye soruyorsunuz. E koyun? yazın, çizin, paylaşın? Ama siz aynı zamanda bunun herkes tarafından onaylanmasını, takdir edilmesini ve alkışlanmasını da istiyorsunuz gibi. Eğer yaptıklarınızdan eminseniz, niye başkaları tarafından takdir görmeye ihtiyacınız olsun ki? Eğer öyle olsaydı Van gogh resim yapmaya devam eder miydi?

Bugün insanlık tarihine majör katkıda bulunmuş olan insanların çoğunun, o zamanın mevcut otoriteleri ile büyük kavgalar verdiğini, bazılarının canından olduğunu, kiminin dışlandığını, değer görmediğini, hapis yatırıldığını vs görüyoruz. Siz hazır mısınız buna mesela?

Eğer söylediğiniz şey, "varoluşumu anlamlandıracak şeyin ne olduğunu bulamıyorum. Bir şeyler yapmak istiyor ama onun ne olduğunu bir türlü bulamıyorum" ise, yalnız değilsiniz. Ama bunu bulma ihtimalini arttıran şeyler de zaten okumak, öğrenmek, paylaşmak, görmek vs. Ne işime yarıyor diye sormuşsunuz, işte bu işe yarıyor.

Ama söylediğiniz şey, "Yaptığım şeyler beni tatmin etmiyor. Daha büyük, daha yüce şeylerin parçası olmak istiyorum ama olamıyorum" ise, o zaman bu sadece bir yanılsama. Bütün bu yüce, büyük, yararlı vs gibi kavramlar son derece görece. Siz bunlara şu an olduğunuz yerden bakıp karar veriyorsunuz. Hangi yüce, hangi ölümsüzlük, hangi değer? Bunların tamamı sadece birkaç yüz sene öncesi için bile birbirinden tamamen zıt anlamlar taşıyor olabilirdi.

Özetle başarı, başarısızlık vs bunlara takılmayın. İnandığınız şeyler varsa bunları yapın, ya da yapmayın. Sadece bu kadar.
0
thracia
(17.02.25)
karakter, burc, yasanilan hayat bir suru kriter var. ben bu dunyaya birseyler katmak icin geldigime inaniyorum. 3 gunum ayni gecse afakanlar basiyor. baskasi ama kimse bana dokunmasin hep ayni rutinlerim olsun ister.
0
buenosdias
(17.02.25)
arkadaşım bu yazdığını not al yıllar sonra şu yazdığın bile elden gitme oranının ne kadar yüksek olduğunda hem kafanı duvara vururken okursun.
neyi ne kadar yaşayacağını planlayamazsın sadece planlıyor gibi görünürsün.
daha 20 gün önce gelir durumu gayet yüksek olan insanlar ve çocukları dağ otelde yandı bitti kül oldu.
depremi anlatmıyorum bile. anladın sen.
0
jamswety
(17.02.25)
@antikadimag Bir şey koymak gibi bir zorunluğum yok ki. Birde bu yaptıklarımı kendi adıma ne için yaptığıma bakıyorum.

yurtdışı gezileri, tiyatro/standup, kitap okumasında kendi içimde bir meydan okuma var. Challenge. Bu karakter yapısı ve yaşanan (ve yaşanamayan) hayat ilgili. Benim lise ve üniversitem yıllarım çok vasat, çok sıradan geçirdim.

O vasat ve sıradan yılların acısını çıkıyorum. Her yurtdışı gezisinde yeni deneyimler kazandım. Bu deneyimler diğer deneyimlere zemin hazırladı. İlki ikinciye, ikinci üçüncüye. İlk deneyim ve üçüncü deneyim dördüncüye. Böyle böyle gidiyor.

Bugün arkadaşlarıma Schengen vize almalarına yardımcı oluyorum. Gidecekleri şehirde bilgim varsa tavsiye veriyorum. Gider gitmez, beğenir beğenmez saygı duyarım.

Pandemi öncesi tiyatroya giderdim. Şimdi canım sıkıyor Standup gösterilerine gidip laf attığım oluyor. Belki bir süre sonra sahneye çıkarım. Tiyatro olmasaydı Standup gösterine gitmezdim misal.

Kitap okuma. İngilizce kitap okuma çalışıyorum örneğin. Bu da farklı bakış açısı veriyor.

Belki dışarıdan basit ve anlamsız gelebilir. Bütün bunlar birbirini tamamlayıcı şeyler benim için
0
put it in your appropriate place
(17.02.25)
(7)

2 Haftalık Avrupa Turu Mont Sorunu

Take it away honey
Dostlar merhaba, Yaklaşık 2 haftalık bir süre boyunca Milano, Lüksemburg, Venedik, Floransa ve Roma'da olacağım. Bu gezilerimde eşlik etmesi adına Decathlon'dan aşağıdaki montu aldım. (git:https://www.decathlon.com.tr/p/erkek-outdoor-kus-tuyu-sisme-mont-siyah-mt500-10-degc/_/R-p-12077?mc=8317909&c=S
Dostlar merhaba,

Yaklaşık 2 haftalık bir süre boyunca Milano, Lüksemburg, Venedik, Floransa ve Roma'da olacağım. Bu gezilerimde eşlik etmesi adına Decathlon'dan aşağıdaki montu aldım.

(git:www.decathlon.com.tr

Açıkçası alma amacım hem sürekli yürüyeceğim ve sırt çantası takacağım için hem hafif olan hem de beni soğuk ve rüzgardan koruyan bir mont istememdi. Ancak şimdi oralardan gelen arkadaşlardan Avrupa'nın baya soğuk olduğunu duydum.

Şu an İtalya ya da Avrupa'da olan arkadaşlar yorum yapabilir mi? Duruma göre montu daha sıcak tutan ve su geçirmeyen bir montla değiştireceğim.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
0
Take it away honey
(12.02.25)
Amsterdam’dan yeni geldim. Genel olarak Istanbul ile ayniydi ortalama. Yani evet soguk ama su an Istanbul daha soguk. Bir tek pazar gunu asiri soguktu, hissedilen -5’ti. Dunden itibaren ara ara yagmur ve kar atistirdi. Ben lahana gibi giyindim tisort-kazak-mont-atki-bere seklinde. Surekli disarida oldugumdan anca korudu. Saglam giyinin.
0
mor oje
(12.02.25)
bunun içine düzgün, terletmeyen ince katlar giyinirseniz bu montla da üşümezsiniz. montun yanında bere, boyunluk ve eldiven de olursa, ayaklarınızı da korursanız yeterli. benzeriyle defalarca aralık-ocak aylarında italya-avusturya-hollanda hattında gezdik.

fakat su geçirmezlik şart.
0
orient blue
(12.02.25)
Bu mont biraz hafif kalır gibi görünüyor ama -10 derece için uygun olduğu doğruysa doğrudur.
Ama monttan daha önemlisi giyeceğiniz içlik.

Düzgün içlikler, eldiven ve bere ile bu montu da kullanabilirsiniz, monta çok iş düşmez.
İçlik, eldiven, bere(veya kafayı sıcak tutacak bir şey) olmadan kesinlikle bu geziye çıkmayın.

Kendinizi sadece soğuktan değil yağmur yağarsa sudan da korumanız gerekiyor, onu da hesaplayın.
0
michael_knight
(12.02.25)
Sorunuza belki net cevap olmayacak ama kendi tecrübemi yazayım.

Geçen sene Viyana ve Prag gezisi yapmıştım. Geziden önce Quechua markısını almıştım Decathlon'dan. Baya işimi görmüştü.

1 senedir kullanıyorum. Bugünkü havalarda kullanıyorum sıcak tutuyor.
0
put it in your appropriate place
(12.02.25)
Önemli olan aslında layering denilen şeyi yapmak. Bu mont sizi idare eder ancak içinize mutlaka ince ve kat giymeniz gerekiyor.

Atlet > Pamuk Tişört > Termal ya da Yün İçlik > Üst kıyafet > (gideceğiniz yere göre gerekirse) Polar hırka > Bu Mont. Bu şekilde her türlü rahat edersiniz Avrupa'da...
0
silverleaf
(12.02.25)
Bahsettiğiniz yerler için bu mont fazlasıyla yeter. Tek ihtiyaç bir dış katman olarak yağmurluk.

Ama ben olsam aynı montun şapkalı versiyonunu alır, yanımda bere falan taşımaktan kurtulurdum.

Katman şeklinde giyinmek önemli. Yanınıza bu montun üzerine giyebileceğiniz bir yağmurluk da alırsanız herhangi bir sorununuz kalmaz.

Bu arada @silverleaf'in verdiği katman sıralamasında bir yanlışlık var. Termal içlik her zaman tene temas eden katman olmalıdır. Termal içliklerin olayı, polyester ipliğin özelliği sayesinde terinizi hızlıca vücudunuzdan uzaklaştırarak dışarıya doğru iletmesidir. Çok hızlı kurudukları için de sizi kuru tutmaya yararlar. Eğer sürekli yürüyor ve terliyorsanız, pamuk yün gibi içlikler teri kendi üzerinde tuttuğu için sürekli ıslaklık hissedecek ve daha çok üşüyeceksiniz. Bu yüzden termal içliğin altına bu malzemeler giyilmez.

Termal içlik > polar ya da benzeri bir üst katman > mont > eğer hava yağmurluysa yağmurluk

Bu size gideceğiniz her yerde fazlasıyla yeter. Çok kalın giyinmek başta sizi sıcak hissettirir ancak terlemeye başladıkça çok daha fazla üşümeye başlarsınız. Bu yüzden sizi sıcak tutacak şey çok kalın giyinmek değil, kuru kalmak olmalı. Bu yüzden kat kat giyiniyoruz. Sıcaklamaya başlar başlamaz hemen bir kattan kurtulup çantamıza atıyoruz.
0
thracia
(12.02.25)
Havayi Istanbul gibi dusun, ekstra bere al. yagmur olabilir hava durumuna, semsiye falan bak, birde italyada parani, telefonunu, pasaportunu sirt cantasinda tasima, capraz canta falan kullan.
0
Coma
(12.02.25)
(7)

Evde bisiklet/Kondisyon Bisikleti/Exercise Bike

bussuru1
adına her ne deniyorsa, evde bisiklet pedalı çevirmek suretiyle egzersiz yapmaya yarayan alete sahip olanlara sormak istiyorum.faydası gördünüz mü?bi heves miydi?aldınız ve bi köşede duruyor mu?bisikletimde 10km pedal çevirmeden güne başlayamıyor musunuz?teşekkürler
adına her ne deniyorsa, evde bisiklet pedalı çevirmek suretiyle egzersiz yapmaya yarayan alete sahip olanlara sormak istiyorum.

faydası gördünüz mü?

bi heves miydi?

aldınız ve bi köşede duruyor mu?

bisikletimde 10km pedal çevirmeden güne başlayamıyor musunuz?

teşekkürler
0
bussuru1
(11.02.25)
Aldım, bir köşede durdu, kuzenime verdim, biraz da onda durdu, o da teyzeme verdi, bir söylentiye göre ~80 yaşındaki eniştem kullanıyormuş.
0
kobuzchu kiz
(11.02.25)
Kıyafet askısı olarak kullanan da var
Çok ciddi kondisyon yapıp kilo veren de var çevremde.

Görece düzgün bir ekipmansa ve evinizde hazır makul bi yer varsa (her kullanışta hareket ettirmeniz gerekmiyorsa) ve azminiz varsa kullanabilirsiniz.

Ev sporundan ziyade konvansiyonel sporda da belli olmuyor ki, bir kaç sezon gün aşırı 40km her hafta 80-100 km bisiklet bindim. Sonra bi daha o motivasyonu bulamadım :/

Tamamen size bağlı.
0
hedep
(11.02.25)
Eger alacaksaniz mutlaka ikomci el bakin, alinip elbise askisi olan en pahali alet budur muhtemelen, cok temiz ikinci el bulursunuz. En basitinden bir sey alin ikinci el, Baktiniz cok sevdiniz, devami geldi o zaman daha baska bir sey almayi dusunursunuz.
0
kassiopeia
(12.02.25)
eliptik vardı, letgodan sattım. satma sebebim de, spor salonundaki aletler kadar ergonomik değildi. Eğer kullanım açısından bir tereddüt yaşamasam satmazdım
0
gazozailacatmauzmani
(12.02.25)
Bu aletlerle ilgili genel bir yanılgı var. İnsanlar bu tarz aletleri satın almanın kendilerine düzenli spor alışkanlığı da kazandıracağını sanıyor. Sanki bu aletle birlikte bu düzeni ve disiplini de satın alabilirmiş gibi bir yanılgıya kapılıyor. Bu yüzden de don gömlek kurutmaktan öteye geçilemiyor.

Özet geçeyim; halihazırda düzenli bir spor alışkanlığınız varsa ve bunu bir üst noktaya taşımak istiyorsanız zaten nokta atışı olarak bisiklet, kürek vs neye ihtiyacınız varsa onu gider alırsınız ve çok yüksek bir fayda elde edersiniz. Zaten böyle bir durumda olsaydınız bu soruyu da sormuyor olurdunuz. Bu yüzden boşa para vermeyin. Önce haftada 3 gün düzenli bir şekilde spor yapacak öz disiplini edinmeye çalışın. Ne olduğu çok önemli değil, önemli olan düzenli ve kaytarmadan buna devam edebiliyor olduğunuzu görmek. Yapabilir duruma geldiğinizde alacağınız aletin üzerinde donlarınız değil siz olursunuz ve maksimum verimi o zaman alırsınız.
0
thracia
(12.02.25)
dizleri koruyun gencler, dizleri. spor yapin ama o eklemler falan sonsuz kullanim kapasitesine sahip degiller. ortopedistlerde artik randevu bile bulamiyor insanlar. sadece bisiklet cevirmek yerine farkli sporlara dagitin enerjinizi.
0
alice in potatoland
(12.02.25)
Zwift Bike araştırmanı tavsiye ederim. Bisiklet sporcusu olarak biz, ev içi idman yapmak için Smart trainer ve Zwift, Bkool gibi uygulama, idman programlarını kullanıyoruz.
0
mahsus mahal
(12.02.25)
(3)

Mini Fırın Tavsiyesi

soufigay
Herkese merhaba;Ev kredisi öder gibi kira ödediğim ancak ankastre fırın koyacak dolabı olmayan evim için mini fırın almak istiyorum, arçelik'ten suf 5000 meb modelini satın almıştım ancak gövdesi zamanla genleşerek ızgarasının düşmesine yol açtı, bir kez ürünü yenisiyle değiştirdiler aynı arıza tekr
Herkese merhaba;

Ev kredisi öder gibi kira ödediğim ancak ankastre fırın koyacak dolabı olmayan evim için mini fırın almak istiyorum, arçelik'ten suf 5000 meb modelini satın almıştım ancak gövdesi zamanla genleşerek ızgarasının düşmesine yol açtı, bir kez ürünü yenisiyle değiştirdiler aynı arıza tekrar olunca da iade aldılar. Şimdi yeniden ürün bakıyorum, kullanıp pişirmesinden vs memnun olduğunuz 6-7 bin bandına kadar 30 lt hacimli mini fırın öneriniz var mı?
0
soufigay
(11.02.25)
Model öneremeyeceğim ama birden fazla arkadaşımın Kumtel'in mini fırınlarından çok memnun olduğunu biliyorum.
0
kobuzchu kiz
(12.02.25)
Arçelik MF 30 QB kullanıyorum. Hem ızgarasının yüksek ısıya çıkabilmesi hem de resistanslarının açıkta olmamasıyla temizleme kolaylığı ile gayet memnunum.
0
thracia
(12.02.25)
Ben Simfer aldım. İşini yapıyor.
Zaten böyle basit bir üründe hatalı üretim yapmak başarı sanırım.
0
parka
(12.02.25)
(8)

Günlerin bomboş geçmesi

don’t panic
Arkadaşlar merhaba, Brain rot mu oldum ne oldum bilmiyorum ama bir süredir bu duyguyu inanılmaz hissediyorum ve acayip huzursuzum. Umarım yazıya döktüğümde zihnimden geçenleri tam olarak yansıtabilmiş olurum. Günlerim bommmmboş geçiyor ve bu yüzden üniversitedeki dolu dolu yaşadığım ve beynimi kulla
Arkadaşlar merhaba,

Brain rot mu oldum ne oldum bilmiyorum ama bir süredir bu duyguyu inanılmaz hissediyorum ve acayip huzursuzum. Umarım yazıya döktüğümde zihnimden geçenleri tam olarak yansıtabilmiş olurum.

Günlerim bommmmboş geçiyor ve bu yüzden üniversitedeki dolu dolu yaşadığım ve beynimi kullandığım günlerimi özlüyorum. Üniversiteden mezun olalı 16 yıl olması dışında sorun yok.

Ayda 10-12 gün falan çalışıyorum, kalan zamanda boşum. Üniversite mezuniyeti sonrası da bu hep böyle süregeldi. İlk zamanlarda güzeldi. Yoğun çalışmamak, finansal özgürlük, planlarını uygulayabilmek ve bir nevi kafana göre takılmak dream life gibi geliyordu. Belki de hala öyle ama ben kendimi gün geçtikçe içi boşalan bir insan gibi görmeye ve hissetmeye başladım.

Günde 6-7 saat telefon ekran sürem var ve bu sürede yaptığım faydalı hiç ama hiçbir şey yok. Ekşi, watsapp, instagram, YouTube; bu kadar. Kitap okuyamaz oldum ki üniversitede 3-4 günde bir kitap bitirirdim. İşimle ilgili ciddi bir bilgi belge döküman okuyamıyorum, sıkılıyorum. Bu aralar İngiltere vizesine başvuracağız, hangi evrakların gerektiğini bile öğrenmeye üşeniyorum.

Boş günlerimde fitness yapıyorum uzun süredir, 10 yıldır falan. Eve geldiğimde, kızımla oyun oynamadığım anlarda, o uyuduktan sonra tek istediğim şey L koltukta ayağımı uzatıp altına da yastık koyup dizi film izlemek oluyor (çünkü iş günlerinde devamlı sandalyede oturuyorum, bari evde bu şekil uzanayım düşüncesi hasıl oluyor); ama ona da odaklanamıyorum. Üniversitede dersten yurt odasına geldiğimde 1-2 saat uyur, sınav varsa masamın başına geçip ders çalışır, sınav falan yoksa da kitap okurdum. Beyin devamlı aktifti. Şimdi düşünüyorum da beynim günün uyanık olduğum 15-16 saati asla aktif değil ve ben bunu yaşlandıkça fena hissetmeye başladım.

Mutlu mesut bir evliliğim ve bir kızım var. Aile hayatımda, kızımızı büyütme sürecinde vs her şey yolunda. Eşimle de ara sıra saçma tartışmalar olsa da :D normal ve olağan sürecinde ilerliyor her şey. Bu bilgileri de neden verdim bilmiyorum :D belki cevaplarınızda bir faydası olur.

Dönelim üniversite günlerine. O zamanlar boş anlarımda yaptığım şeylerden çok ama çok fazla zevk alırdım. Şimdi o dönemki boş anlarım hayatımın hepsi olduğundan mıdır nedir anlamını yitirdi. E durum böyle olunca da çoğu zaman kendimi üniversite günlerini hayal ederken ve bu günleri düşündüğümde mutlu olurken buluyorum. Bazen gidip eski kampüsüme çimlere oturup öğrencileri falan izliyorum. Bu bile mutlu ediyor. “Ulan içinde bulunduğunuz günlerin kıymetini bilin” falan diyorum kendi kendime :D

Liseliler bilmez, 8 yıllık eğitim öncesi 5. Sınıfta Anadolu Lisesi sınavına girmiş son öğrencilerden biri olarak hep gayet iyi bir ingilizce seviyem oldu. Üniversitede de kendi bölümümü ingilizce okudum. İngilizcemin de günden güne daha kötüleştiğini hissediyorum.

Evimde bir çalışma odam yok. Bazen şöyle loş, güzel bir çalışma odası yapayım diyorum odanın birini. Güzel bir masa, masa lambası, kitaplar vs vs. Bunu yapınca bendeki bu sorunu çözmek adına yaptığım diğer girişimler gibi çok kısa süreceğini, anlık bir heves olacağını düşünüyorum.

Rahatlık, tüketim, sosyal medya, telefon… Bunlar mı sizce beni bu duygulara iten, bu şekil kötü hissettiren? ve sizce kendimi üniversite yıllarımdaki gibi dolu, rahat, boş zamanlarımda yaptığım şeylerden keyif alan biri haline geri döndürecek olan ne?

Valla yazıya başlarken bu kadar uzun olacağını tahmin etmemiştim, sabredip okuyana teşekkür ederim.
0
don’t panic
(27.01.25)
Problemin kaynagi buyuk olcude telefona bakmak. Ben de ayni durumdayim. Bazen naptigimi bile farketmiyorum, otomatik olmus, bi buraya bakiyorum, sonra youtube, sonra baska bir sacmalik. Oyle ki mesela instagram bagimlilik yapti birakim dedim biraktim diyelim, bu sefer soz gelimi sahibinden de buluyorum kendimi. Bu konu uzerine tonla bilgi var, sosyal medyada biraz da bu konuda takilin, sonra da birakin bence. Cal Newport diye bir eleman var ona bir bakmanizi tavsiye ederim. Birkac video izleseniz yeter, yoksa sonra o da bir kotu aliskanlik haline geliyor.

Biz insanlar, bana kalirsa, bir seyler ureterek, projeler yaparak, basararak mutlu hissediyoruz. Spor yapiyormussunuz, yetmez ama evet, bunun yanina bir de proje eklemek lazim. Cocuk yetistirmeyi de bir nevi bir proje olarak degerlendirebilirsiniz. Yalniz su tuzaga dusmemek lazim, hallac pamuguna donen beynimiz, yeni bir beceri ogrenmeye kalktiginda, tam verimli olacagi noktada artik sikiliyor ve birakiyor. Cunku Youtube Shorts cok daha eglenceli.
0
mbond
(28.01.25)
Telefon ve televizyon bagimliginiz olusmus, bunun yaslanmakla bir ilgisi yok bence, ha Turkiye'de yasamakla ilgisi olabilir orasini bilemem. Kendinizi zorlayacaksiniz, disiplinle o telefonu ve televizyonu keseceksiniz. Zaman hizla akip geciyor hocam, yazik yasaminiza. Bu demek degil ki atom parcalayacagiz ama yasami deneyimlemek de telefon televizyon degil.
0
kassiopeia
(28.01.25)
Beni ve benzer dertlerden muzdarip arkadaşlarımı tarif etmişsin, özellikle şu vizede gerekli evrakları öğrenmeye üşenme kısmında kendimi gördüm, köklü değişikliklere hazır olmamak tamam da basit bir yazıyı bile okumaya üşenmek sanırım gerçekten brain rot. Bendeki his şu, hayat çok hızlı akıyor yetişemiyorum, bir ucundan tutamadıkça hepten dışında kalıyorum.

Çözümü bilemiyorum ya da bilsem de uygulayamıyorum ama çalışma odası hazırlamanın çözüm olacağını hiç sanmam.

Bir de hedefi küçük tutmak ya da güncellemek gerektiğini düşünüyorum, artık üniversite yıllarındaki parlak zamanlarımızda değiliz.
0
(28.01.25)
Yaşadığınız şey, kendim dahil pek çok insanın yaşadığı temel bir sorun. Bir sorunu çözmenin en iyi yolu onun kök sebebine inmektir. Önce neden böyle hissettiğimizin sebebini bulmalı, doğru teşhisi koymalıyız. Ekran bağımlılığı, ülke gündemi, rahat batması vs bunlar birer faktör olabilir ama kök sebep değiller.

Temele, en temele indiğimizde benim gördüğüm şey, yaşadığımız hayatın insan doğasına olan uyumsuzluğu oldu. Neredeyse sadece 100 sene öncesine kadar günün büyük kısmını gün ışığının altında geçiren, fiziksel yoğun hareket eden, buna göre bir beslenme düzeni olan ve maksimum bir köy kalabalığı kadar insanla muhatap olan, sorunlarını dertlerini bilen canlılardık. İnsan tarihini yaklaşık 300 bin yıl kabul edersek son 100 sene bir insan ömrünün birkaç dakikası bile etmez. Yani bu örneği açarsak, hayatı boyunca köyünden dışarı çıkmamış ve ilkel aletlerle çiftçilik yapmış dünyadan izole birini alıp, günümüz istanbuluna bırakmaya sonra da neden mutsuzsun demeye benziyor bu.

Mutsuz hissediyoruz çünkü genetik olarak mevcut hayatı yaşamaya henüz adapte olamadık. Çok hızlı bir değişim gerçekleşti ve ayak uydurmakta zorlanıyoruz. Sanki hayat hep böyleymiş gibi davranıyoruz, düşünüyoruz ama bu sadece bir yanılgı. Gün ışığına, hareket etmeye adapte olmuş vücudunuz, tüm gün kapalı bir ortamda bir ekran karşısında oturduğunda bir şeylerin ters gittiğini anlıyor ve stres hormonu salgılıyor. Stres hormonu insanoğlunun bugüne kadar gelmesinin en büyük sebeplerinden biri. Bizi bir şeylerin yanlış gittiğine karşın uyarıyor. Ama biz bu uyarıyı yatıştırıcılarla, daha fazla para kazanarak, daha iyi hayat diye pazarlanan şeylere ulaşmaya çalışarak görmezden geliyoruz. 100 sene öncesine kadar sadece komşularımızın, etrafımızda yaşayan tanıdığımız bildiğimiz insanların dertleri ile dertlenirken şimdi resmen bir bilgi ve acı bombardımanı altındayız. Sürekli dünyanın farklı yerlerinden felaket, acı, savaş, çekişme vs haberlerine maruz kalıyoruz. Ekranda her gün dünyanın farklı yerlerinde birbirini öldürenlerin, kavga edenlerin, birbirine laf yetiştiren didişen insanların türlü hallerine maruz kalıyoruz. Bir gün meksika, öbür gün afrika, çin, her gün ülkenin farklı yerlerinde olanlar... Bu kadar acıya, kavgaya, çekişmeye şahit olmanın, bu duruma adapte olamamış beynimize ne kadar zor geldiğini tahmin edersiniz. Her gün yolda yürürken bile beyniniz binlerce reklam tabelası görselini, trafik tehlikelerini, kornayı, türlü sesleri işlemeye çalışıyor. Her gün binlercesi. 100 sene öncesine kadar tüm insanlık tarihi boyunca buna alışık olmayan bir beyin için ne kadar büyük bir yük olduğunu bir düşünün.

Tabii ki söylemeye çalıştığım şey istifa edelim ve ağaçlara tırmanarak bitki kökü kemirelim gibi bir şey değil. Ama bu gerçeği akılda tutmak da bulacağımız çözümler konusunda bize yardımcı olabilir. Kendi adıma ben doğa ile daha fazla temas edeceğim aktiviteleri arttırdım. Uzun yürüyüşler olabilir, mümkünse bisikletle küçük turlar olabilir. Sosyal medya ile arama büyük bir mesafe koymaya çalışıyorum. elbette alışkanlıkları terk etmek pek kolay değil ama bunu sürdürmenin de bir faydası olmadığı açık. Ellerinizi kullanabileceğiniz bir hobi de tavsiye ederim. artık marangozluk mu olur, yeni bir enstürman öğrenmek mi olur, tamir tadilat mı olur size kalmış. ama bu tarz hobiler de iyi geliyor. Sizi bir izleyici olmaktan alıp aktif bir katılımcı olmaya zorluyor. Bir şeylerin adım adım geliştiğini, ilerlediğini görmek de pek çok şey için motive edici oluyor.

Özetle bu perspektiften bakıldığında yaşadığımız sorunlar biraz daha anlaşılır oluyor. En azından benim için.
0
thracia
(28.01.25)
Hocam merhaba, samimiyetle yazacağım, umarım alınmazsınız. Günlük 6-7 saat ekran süresi korkunç, gerçekten korkunç, sizi gerçek hayattan soyutluyor resmen. Benim hafta içi iş gereği 4 saat gibi, Haftasonları 2 saati bulmuyorum ( uygulamalara süre sınırı da koydum ) Ben sadece telefon olarak yazdım bunu ama haftasonların da maç syretme harici çok çok uçmuyorum yani tv ya da laptopta.
Daha önce tek başıma yemek yerken youtube açardım, zararlı olduğunu okuduktan sonra video seyretmeden yemek yemeyi denedim, bende gerçekten farkettirdi, yediğim yemeğe odaklandım ve bunu zorlayarak yapmadım, onun dışında kafamdan başka düşünceler geçtiğini farkettim ki video izleyerek yeseydim bunlar olmayacaktı. Sizde işe yarar yaramaz bilmiyorum ama İnsan dijitale yoğunlaştıkça gerçeklikten kopuyor çünkü, porno gibi düşünün.
Spor yapın diyeceğim de onu da yapıyorsunuz ama bence uzun ve tempolu yürüyüş çok iyi gelecektir size, mümkünse koşu tavsiye ediyorum, hem de şiddetle, ya da sevdiğiniz başka bir spor ( nabız 120 üzerine çıkacak ). Terlemek, oksitosin atmak, faydalı hormonları salgılamak, bunlar çok öenmli şeyler.
Evde çalışma odasında bahsetmişsiniz, çok çok iyi fikir, tabi o odaya telefonla ve tablet laptop vb. girmeyecekseniz.
Genelde kendinden bahsetmişsin diyebilirsiniz, ben bana iyi gelenleri yazdım ( bitki yetiştirmek de var, yemek yapmak, mutfakta vakit geçirmek de:) siz uyarsa bunları deneyebilirsiniz ya da size iyi gelenleri bulmaya çalışabilirsiniz ama çaba lazım.
life rewards action, not intellıgence ( Anadolu lisesi çıkışlıyız:)
0
kumandanim
(28.01.25)
yaslilik yada evlilikle alakasi yok. sagliksiz rutinlerlerden dolayi beyniniz pekmeze donmus bu da pismanliga ve cozumsuzluge sebep oldugu icin psikolojinizi etkilemis. spor yap, kursa git hocam gibi tavsiyeler cok sacma olur su asamada.

1. durumu kabul edin: bu durum sagliksiz, ama olmedik cok sukur. yavas yavas degistirecegim.
2. degisime zemin hazirlayin: motive edecek birseyler yapin. uygulamalari silmeyin ama her canininiz sikildiginda telefonu elinize almiktan kacinin ve uygulamada aptal saptal seyler izlemek yerine sizi motive edecek, ogrenme, sosyallesme isteginizi arttiracak seyler izleyin.
3. sagliksiz rutinlerin yerine koyacak kisa, orta, uzun vadeli hedefler bulun: meditasyon, yeni seyler ogrenmek, kisisel bakim, yuruyus yapmak, kiziniza biseyler ogretmek, onunla vakit gecirmek, kursa katilmak vs..
0
buenosdias
(28.01.25)
Tek çaresi var interneti iptal ettirmek.
0
komando kani var bende
(28.01.25)
10, 12 gun degil daha fazla calis.
0
Sour
(28.01.25)
(9)

2025 zam oranları

erty_ksk
beklediğiniz gelen şeklinde yorumlarsak sektörü ve tecrübeyi de sırasıyla işin içine alırsak bir veri çıkarabilir miyiz bu başlıktan beraber bakalım dilersenizbeklediğim - yapılan - sektör - tecrübe(yıl) %55 - %35 - Finans - 10+
beklediğiniz gelen şeklinde yorumlarsak sektörü ve tecrübeyi de sırasıyla işin içine alırsak bir veri çıkarabilir miyiz bu başlıktan beraber bakalım dilerseniz

beklediğim - yapılan - sektör - tecrübe(yıl)
%55 - %35 - Finans - 10+
0
erty_ksk
(23.01.25)
%45 - %30 konuşuluyor - finans - 10

%40'ın altı gelirse istifa edeceğim bu arada, kendilerine başkasını arasınlar.
0
baldan kaymak
(23.01.25)
hemşerim Ksk. memurum beklenti yüzde 25 gelen reisin yüzde 11i gemi battı. tecrübe 13 yıl.
0
mikahakkinen
(23.01.25)
@erty
Ara zam olmuş muydu? Öyle ise yine iyi
0
Cezcez
(23.01.25)
Beklediğim %30-35
Konuşulan %20-25
Sektör/tecrübe e-ticaret 10+

(geçen yıl %30 ara zam yapıldı)
0
thracia
(23.01.25)
2024 ara zam olmadı, genele %50, belirli kişilere &5-10 fazla yapılacaktır.

Sektör sanayi, elektrik, tecrübe 15 yıl

Ocak sonunda net rakam açıklanınca buraya eklerim.

28.01.2025 editi:bugün belirlendi, genele %40 birkaç kişiye %50 yapıldı, genel beklentinin altında kaldı.
0
sealth
(23.01.25)
6 aylık zam mı 1 yıllık zammı onu belirtmeden sağlıklı bir veri çıkmaz ortaya en önemli şeyi atlamışsınız. benim 1 yllık beklentim %45-50 ama 6 aylık olsa %20 beklerdim. olacak olan haftaya belli olacak.
0
semaforo de medianoche
(23.01.25)
bizim belli oldu. Haziranda yapılmıştı onun bilgisini de vereyim.
yüzde %36 gibi bişey dendi, ben biraz daha zorladım da bakalım artık.
alan: yazılım , tecrübe 2,5 yıl.
0
high hopes of the sozluk
(23.01.25)
bizdeki durum

%40 - %20 - makine - 10+
temmuzda 20lik ara zam yapılmıştı bu arada
0
KidLazer
(23.01.25)
ara zam yapılmadı. sektör inşaat. yüzde 50-45 arası talep edicem.
0
archmeister8
(23.01.25)
(19)

Neden protesto yapamıyoruz? Neden sokağa düşmüyoruz?

damba
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim. Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz? Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor m
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim.

Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz?

Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor muyum? Ne lazım, valilik izni mi?
0
damba
(22.01.25)
cünkü gezi parkinda ülkecek sokaga ciktik ve hicbir sey olmadi.
0
sonsuz
(22.01.25)
@sonsuz ama çıktık, biz elimizden geleni yaptık, hiçbir şey olmasa bile kendimiz için çıktık. insanın varoluşsal anlamda manalı geleni yaşaması lazım, bana anlamlı geleni neden yapamıyorum? Cevap sonuçsuz kalacak diye olmamalı bence :(
0
🌸damba
(22.01.25)
Barışçıl gösteri anayasal hak, önceden izin alınmasına gerek yok.

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."

İnsanlar neden sokağa dökülmüyorların ardında bir sürü şey var; bir yandan fazlasıyla sindirildi, sokağa çıkmak demek 100% polisle yüzleşmek demek.
Diğer yandan da modern zamanların ve sosyal medyanın bence birkaç etkisi var

1 - Gündem çok hızlı bulanıp değişiyor; Neyin peşinden koşulacağı ve kimin sorumlu olduğu belli değil, herkesin tepkisinin odağı bir diğerinden biraz daha farklı, gündem sürekli farklı şeylerin bombardımanı altında. Haliyle sokağa çıkacak kritik kitleya ulaşılamıyor.

2 - İnsanlar sosyal medyadan tepki gösterip bir şey yapmış gibi hissediyor ve bunun üstüne ayrıca sokağa çıkmaya gerek duymuyorlar.

3 - Çok fazla kamp var; aynı şeyi protesto etmek için bile olsa farklı görüşlerden insanlar yan yana gelmek istemiyor.
0
salihdt
(22.01.25)
Sonuçsuzluk değil konu sadece, gezi parkı eylemleri bir patlama noktasıydı ama halkın da bir kısmının döverek insan öldürebileceğini de gösterdi, yani protesto karşıtı birilerinin direkt protestoculara kinlenip aksiyon aldığı bir yer burası, o günlerde benimle yaşıt olan ali ismail o yaşında kaldı bense 30 yaşındayım.
Muhalif takılıp o protestoları dahi eleştiren insanlar gördükten sonra eylem falan yapılacak şey değil olarak kodladım ben artık.

Ek olarak 2015 yılı seçimlerinde de siyasetin iğrençliğini devlet bahçeli ile gördük ve halk dahi bir şeyler değiştirmek istese anladımki siyasetçilerin karakter sorunu buna müsaade etmiyor bu yüzden benim toplum için yapabileceğim şeyler siyasi açıdan bitti.
0
atom karincanin torunu
(22.01.25)
2 sebebi var;

1- gezi parkında feto ile birlikte insanlara yapmadıklari pislik kalmadı. Cinayet, ucu bucağı gelmeyen bir şiddet, iftira; aklına gelebilecek her türlü kötülük.

2- bu insanlar için değmez kafası. 2023 depreminden sonraki seçim sonuçları artık bu duyguyu arşa çıkardı sanirim.

Bu 2 düşünce-duygu birleşimi insanların eylemsizligine hatta tepkisizligine sebep oluyor.
0
makbur
(22.01.25)
milletçe yapamadıgımız 3 onemli sey

sıraya girmek
kaldırımda yurumek
protesto yapmak
0
Zetnikov
(22.01.25)
Bu genetğikle alakalı bir durum, biz Türkler tarihimiz boyunca sürekli bir demir yumruk tarafından yönetilmeye alışmışız ve çok az isyan etmişiz, yani tarihimize baksan en büyük ayaklanmamızın ilki Patrona Halil İsyanı ikincisi de Gezi'dir, arasında 1 milyon sene falan bi zaman aralığı var fakat Avrupa'ya bakıyorsun Fransızlar 50 defa imparatorluk yıkıp 70 defa cumhuriyet kurmuşlar İngilizler "ya ben senin yapacağın işi" deyip krala başkaldırmış 1000 sene önce falan kralın yetkilerini sınırlandıran Magna Carta'yı imzalatmışlar ve hepsinin tarihi böyle isyanlarla dolu, ha onlar da yeri gelmiş idam edilmiş yeri gelmiş yakılmış cezanın kralını yemişler ama vazgeçmemizler, biz zaten yönetim yanlısı bir ülke olmakla birlikte isyan potansiyeli az bir topluluk olduğumuz için bu görüşteki insanlar da haliyle sinmiş. Normal yani.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.01.25)
Bunun birçok sebebi var.

Birincisi önceden haber alınmaksızın barışcıl gösteri 12 Eylül darbesini yapan darbeciler tarafından Anayasal Hak olarak görülmüş. Ancak mevzuat gereği bunu yapabilmek için Valilikten ve önceden izin alman gerekir. Aksi taktirde gözaltına alınırsın.

İkinci sebep, bu toplum biat kültürüyle yetişmiştir. Şu an muktedirin kontrolünde olan kanaat önderleri öncülük etmediği sürece kitle hiçbir şeye karşı çıkmaz ve başkaldırmaz.

Üçüncüsü. toplumlar 3 bölümden oluşur. Birincisi zengin kesimdir. Onların, barışta ve savaşta ve de afette her durumda gözetecekleri ve durumdan istifade edebilecekleri yeşil renkli değerleri vardır. Ötesi onları ilgilendirmez.
İkinci olara fakir kesimi alalım. Onlar ekmeğinin peşindedir. Başka bir değer onlar için bir şey ifade etmez. Tek tük anlamlı gelmeler olsa da çoğunluk olmaktan doğan güçlerini ortaya koyma örgütlenebilme becerileri yoktur. Küçük şeylerle mutlu olurlar büyük olayları görme becerileri yoktur.
Orta kesim, orta gelir grubuna dahildir ve aydın kesimdir. Olayları görme ve değerlendirme becerileri vardır. Nispeten alt grubu örgütleme yetileri de vardır.Ancak bu kitlenin bu yetenekleri, gerek eğitimleri kalitesizleştirilerek gerek suni bir krizle fakirleştirilerek ellerinden alınmıştır, alınmaya devam edilmektedir.

Uzar gider bu liste.
0
Mirket
(22.01.25)
tkp çıktı ve çıkıyor. destek verilebilir
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
Çünkü biz yetkililere kızmıyoruz akp ye kızıyoruz. Öyle olunca da kitlesel eylem olmuyor. Beşiktaş ta yangında ölenlerin sayısı da 29 du.
0
Cezcez
(22.01.25)
bugun istiklalde 10 kisilik bir tkp grubu yürüdü, göz altına alındılar.
0
deckard
(22.01.25)
@deckard

tkplilere herhangi bir gözaltı yok. ayrıca 10 kişilik bir grup söz konusu değil. kalabalık bir grup tkpli turizm bakanlığı önünde ve taksimde eylem yaptılar

x.com

ankara'da olanlar varsa bana yazabilir bilgi için
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
0
Amaranta ursula
(22.01.25)
@cezcez bu çok anlamlı geldi, kitle hareketi gerekiyor ama birleşmemiz için bile belirtili bir kucaklama kapasitemiz yok gibi geliyor bana, herkes nasıl birbirine bu denli dışlayıcı olabilir. @bahsedelisandal gördüm, kaçırdığıma çok üzüldüm, takibe aldım teşekkür ederim @amaranta müthiş bir sahne
0
🌸damba
(22.01.25)
kendi adıma konuşacak olursam evde zor duruyorum toplumsal ölçekte olabileceğine inandığım ilk kıpırdanmada kendimi meydanda bulacağım. korkum da yok.

insanlardaki "bu millet için değmez" algısı bana acayip derecede empoze edilmiş bir algı gibi geliyor. unutmayalım ki seçimler 20-30 puan farklarla kazanılmıyor bu ülkede. yüzde 1-2 fark bu ülkenin yarısı demek. kimse azınlık psikolojisine düşmemeli şu durumda. ben benim gibi düşünüp hisseden bir sürü insanla karşılaşıyorum. başta yolsuzlukları, haksızlıkları araştırıp peşine düşen kamuyla paylaşan gazeteciler olmak üzere emek veren peşini bırakmayan, üniversitelerde hala burada bir şeyler yapmak için uğraşan insanlar, hayatında hiç bunlarla aynı safta durmamış onca insanı görmezden gelmek bence büyük haksızlık. ama bu malum kişinin hissetmemizi istediği şey: çaresizlik ve yalnızlık. gerçekten insanların duygularını nasıl kontrol edeceklerini iyi biliyorlar ve çok güzel yılgınlık yaratıyorlar.

insanların dışarı çıkma konusundaki çekimserliğini anlamak zor değil. yine yalnız kalma korkusu var bence, dışarı çıkıyorsun fişleniyorsun ve şiddet görüyorsun. belki tutuklanıyorsun. o yüzden buna partilerin önderlik etmesi gerekiyor çok çok miting yapmalılar halk da onların önderliğinde toplanmalı bence.
0
Mossy
(23.01.25)
@mossy söylediğinizde haklısınız, ben de kendimi zor tutuyorum. Ama burada bir arkadaşın söylediği, bunun bir kitle hareketi olmasının önünü açmak olurdu. Herhangi bir parti ya da partiler tabii ki miting yapabilirler ama asıl partisiz, millet nedir fark etmeden, din, dil, ırk, siyasi görüş fark etmeden bir araya gelmek daha elzem değil mi? O zaman bir araya gelirsek bizi yıkamazlar. Ama bir parti altında olduğumuzda, evet, fişleniyoruz. Bilemiyorum. Bu çözüm üretmek şart ama.
0
🌸damba
(23.01.25)
bunu kendine sorabilirsin. neden sokaga cikmiyorsun? kendi adima turkiye'de olsam cikmazdim. sebepleri;

1) devlet cok sert. dayak yer, joplanir, goz altina alinirsin. bir organizasyon lazim.
2) organizasyon yok. bu organizasyonu en iyi saglayacak olan siyasi partiler. onlar bile halki kin ve dusmanliga tahrik etmekten yargilaniyor. demirtas'in yargilanmasina alkis tutanlar ama o da terorist diyenler devletin istedigi herkesi terorist olarak damgalayabilecegini fark ettiler. demirtas yine ayni bu sekilde halki sokaga cagirdigi icin iceride su anda.
3) kaybedeceklerim var. kariyerim var, gorece rahatim yerinde.

devlet o kadar sert ki 82 anayasasi ile beraber, en ufak bir elestiri kaldiramiyor yonetim. erdogan olene kadar gun yuzu gormeyi unutsun turkiye. olene kadar iktidarda. anayasayi da degistirirse ulkenin toparlandigini biz goremeyiz.
0
antikadimag
(23.01.25)
Anayasayı, evrensel hukuk ilkelerinin hiçbirini zerre sallamayan bir tek parti iktidarını öyle yürüyüş yaparak falan protesto edemezsiniz. Zaten bunu yapamayın diye her köşe başını tutup kafasını göstereni daha orada ezen bir teşkilat var karşınızda.

Temel sorun örgütsüzlük. Sahip olunan gücü, tıpkı güneş ışığını tek bir noktaya toplayarak yakıcı bir güce dönüştüren merceğe yani örgütlü hareket etmeye ihtiyaç var. Bu yapılamasın diye 12 eylülden bu yana ülkede ne bir sendikanın ne de sivil toplum örgütünün etkin olmasına izin verildi.

Bu sistemin, bu çarkların bizim sayemizde döndüğünü fark ettiğimiz zaman, eğer istersek bu çarkları komple durdurabileceğimizi de fark edeceğiz. Örneğin pazartesi günü 500 bin kişi bankasına gidip hesabındaki tüm parayı nakit olarak çekmek istediğini söylese seyreyle gümbürtüyü. Örgütlü bir şekilde mercek buraya doğrultulduğunda sistemin ne kadar hızlı kitlendiğini ve para kaybetmeye başlayan tosuncukların nasıl totolarının tutuştuğunu keyifle izleyebiliriz aslında. ama mesele, bunu yapabilecek örgütlenme düzeyine erişebilmek. Çünkü bize karşı uygulanan bu zulmün yakıtı aslında bizim paramızdan geliyor. Gezi döneminde hükümete destek veren bir bankayı protesto etmek için insanların hesaplarını kapatmaya başlaması ile birlikte bankanın nasıl anında tornistan ederek yanlış anladıklarını anlatmak için neredeyse taksim meydanına protestocuların yanına inecek duruma gelmelerini hatırlayın.
0
thracia
(23.01.25)
Bu işi organize edebilecek, elinde insan gücü ve maddi gücü olan 3-4 tane yapı var, hepsi hükümet ile işbirlikçi. chp, mhp vs.

Türkiye'de şu an birileri yeni dizayn yapıyor. Bu çok önceden anlaşılmış bir yapı bence. Bunda da akp, mhp, dem, chp ve akp artıkları (deva vs.) anlaşmış durumda. Bunun içinde her şeyi yapıyorlar.

- Satın alabildiklerini alıyorlar.
- Etkisi olan sosyal medya kullanıcılarını göz altına alıp, korkutuyorlar.
- Sesi çıkan Ümit Özdağ, Tancu Özcan gibi siyasetçileri pasifize etmeye çalışıyorlar.
- Bölücü parti mhp'nin gençlik kolları : alenen herkesi tehdit ediyor vs. vs.

Kısaca tüm tuşlara basıyorlar. Normal vatandaşın bu ortamda çıkıp, protesto yapması çok zor. Adamlar alenen hukuğu rafa kaldırdılar.

Burada chp'nin yeri göğü inletmesi, ortalığı ayağa kaldırması lazım. Ama adamların derdi de gelecek yeni anayasa ve federatif yapı. Arada sırf gaz almak için, ilkokul müsameresi tadında işler yapıyorlar.

Türkiye'nin önümüzdeki yılları karanlık.


.
0
kartallar yuksek ucar
(23.01.25)
(2)

İstiklal' de Tunç balık mı Reşat Balık mı?

kumandanim
Merhaba,Hangisini niye tercih edeyim? Gidince ne yiyelim?
Merhaba,

Hangisini niye tercih edeyim? Gidince ne yiyelim?
0
kumandanim
(22.01.25)
Reşat'ın lakerdası, tunç balığın somonlu sandviçi.
0
thracia
(22.01.25)
Tunç Balık somonlu sandviç +1
0
vedatchilipeppers
(22.01.25)
(4)

Mantar tarih sorusu

hrvl
Geçen haftasonu 11 veya 12 ocakta marketten doğranmış mantar almıştım. Son tüketim tarihi 18 ocak yazıyor. Aldığım günden beri buzdolabında sebzelikte saklıyorum. Ambalajını hiç açmadım. Sizce tüketilir mi? Yoksa atayım gitsin mi?
Geçen haftasonu 11 veya 12 ocakta marketten doğranmış mantar almıştım. Son tüketim tarihi 18 ocak yazıyor. Aldığım günden beri buzdolabında sebzelikte saklıyorum. Ambalajını hiç açmadım. Sizce tüketilir mi? Yoksa atayım gitsin mi?
0
hrvl
(20.01.25)
kuflenir, sulanir yumusar, rengi sararir(kulturse). Yani bakinca elle vs. anlarsiniz kotu mantari, tarihin yaninda.

Bunlar yoksa tuketirim ben. ama besin zehirlenmesi kritik mesele dolayisiyla siz karar verin. Bugune kadar hic bir mantarin tarihine baktigimi hatirlamiyorum ancak hic dogranmis mantar da almadim sanirim.
0
wallcan
(20.01.25)
Bir hafta geçeni yedim kaç kez bir şey olmadı. Ama görüntüsüne, tadına, kokusuna falan dikkat edin. Sağlamsa gömün. Afiyet olsun.
0
yadigar
(21.01.25)
Pardon. Doğranmış yazmışsınız. Yukarıdaki cevabım bütün haldeki mantar içindi. Ben olsam muhtemelen yine dokusuna, tadına, kokusuna vs. bakıp yerdim. Ama bilemiyorum.
0
yadigar
(21.01.25)
Bayatlamış, süresi geçmiş besinlerin gıda zehirlenmesine sebep olma ihtimalleri var. O yüzden soruyu şöyle soralım;

Size 80 TL versem, %10 oranında zehirlenme ihtimaliniz olan yemeği yer misiniz? Vayy 80 tele iyi para, nasılsa %90 zehirlenmeyeceğim diyerek yemeği yer misiniz yoksa benimle dalga mı geçiyorsun, o parayı ben sana vereyim de sen ye mi dersiniz?
0
thracia
(21.01.25)
(31)

bir insan konsere neden gider?

messina123
bildiğin eziyet. aylık 20-30 liraya en kaliteli seslerle kulaklığını takıp sınırsız müzik dinleyebiliyorsun zaten.hadi eskiden spotify yok, youtube yok anlıyorum da 2025 senesinde insan neden konser dinlemeye gider ki?
bildiğin eziyet. aylık 20-30 liraya en kaliteli seslerle kulaklığını takıp sınırsız müzik dinleyebiliyorsun zaten.

hadi eskiden spotify yok, youtube yok anlıyorum da 2025 senesinde insan neden konser dinlemeye gider ki?
0
messina123
(16.01.25)
Başka insanlarla birlikte eğlenmek çok güzel bir his. Ne kadar kalabalık olursa o kadar eğleniyorsun.
0
amortisman
(16.01.25)
Mantık olarak sana katılıyorum. Konserde playback yapmak da kınanan bir şey olmamalı bence. Birkaç istisnayı dışarıda bırakırsak, zaten stüdyo kaydı demek o şarkının ulaşabileceği en mükemmel performans demek. Konsere gidip canlıda detone olma ihtimali olan birini dinlemek beni geriyor sdjdsj verin stüdyo kaydını işte ezberlediğimiz tondan dinleyelim :d

Ama işte insanlar evde yatarak maç izleyebilirken niye tribüne gidip soğukta maç izliyor? Çünkü toplu etkinlikler insanların ilkel duygularına hitap ediyor. Konser ile tarikat zikri arasında teknik olarak fark yok. Kalabalıkta ritmik sesler ve hareketler ile coşan insanlar. Sosyal olarak bu tarz ortamlar insanın ilkel atalarından kalan bir ihtiyaç. Kimi maça gider, kimi konsere, kimi zikre vs.
0
nundu
(16.01.25)
bastan soyliyim verilen hicbir cevap seni tatmin etmeyecek. ben de senin gibiyim cunku:)

benim anlamadigim diger konu da dandik barlarda gitar calip sarki soyleyen tipler. hobi olarak gitar calan havali bir tipin 394923908. bin kere soylenmis sarkilari soylemesi bir insani nasil cezbeder?
0
buenosdias
(16.01.25)
Gençliğini festival festival dolaşarak geçirmiş biriyim. Hatta ctesi de coldplay konserindeydim. Yani bahsettiğin uyduruk şeylerse bilmem ama sahne görsel şovu, sanatçıyla birebir iletişim, çok çok güçlü bir ses sistemi, içine işleyen yani gövdene nüfuz eden bass, farklı altyapılarla çalınan şarkılar, hep birlikte dans eden yüzlerce insan, bağıra bağıra eşlik edebildiğin ve enerjini tamamen değiştirdiğin bir atmosferle kulaklıktan müzik dinlemeyi kıyaslamak on dönemde duyduğum en absürd şeylerden biri oldu ne yalan söyliyim.
0
awlmi
(16.01.25)
Eylem her ikisinde de aynı (Müzik dinlemek) gibi gözükse de biri deneyime, diğeri tüketime odaklanıyor, ona göre optimize edilmişler, haliyle de aslında birbirlerinden baya uzaklar.
0
salihdt
(16.01.25)
Amaç karnını doyurmaksa evde çorba da içebilirsin veya evde pişirirsin. Ancak güzel bir restorana gidersen arkadaşların ile birlikte, güzel bir ambiyansta farklı sunumlarda ve elinin lezzeti farklı insanların yaptığı yemeği yersin.
Karnın her türlü doyar ama hissettiğin farklıdır. Aynı mantıkta düşünüyorum.
0
cilekli pasta
(16.01.25)
@tiredofwaiting konuyla ilgili yüzlerce karşı argüman sunabilecekken en saçmasını sunmuşsun. ayrıca en ön sırada değilsen havaya kalkan telefonlardan sanatçıyı görebiliyorsan boyun 5 metre falan olmalı.

@sanemkk amortisman'la aynı noktada olduğun için sana da aynı şeyleri diyorum.

@amortisman en geçerli neden seninki olabilir.

@nundu stadyum ile konseri bir tuttuğun için seni kınıyorum

@buenosdias aynı fikirdeyim :d

@awlmi üzgünüm ancak kendini kandırmaktan başka bir şey değil söylediklerin.

@salihdt meselenin özü insanlar konsere para harcamak için gidiyor. para batıyor çünkü
0
🌸messina123
(16.01.25)
"Para batıyor" bakış açısıyla bakarsak, daha ucuzu ya da basitiyle ikame edilebilecek bir şey varken bundan başka ve daha pahalı her şey kullanan insana "Para Batıyor" demiş oluruz. Yani "Mis gibi evde oturup videosunu izlemek ya da Google Earth'ten sokak sokak PC başında gezmek varken Roma'ya gitmek" de böyle olur, "Evde tost yapıp yemek varken Michelin yıldızlı bir restoran rezervasyonu kovalamak" da...

Geliri belli seviyeyi aşan insanların bir kısmı bu parayı biriktiriyor, bir kısmı materyal şeylere (Ziynet eşyası, kıyafet, araba vb.) harcıyor, diğer bir kısmı da deneyime. Bırakınız yapsınlar, bırakınız (konsere) gitsinler.
0
salihdt
(16.01.25)
@salihdt verdiğin örnekler çok alakasız :)
0
🌸messina123
(16.01.25)
@messina

hocam işte biri sana ileride "insanlar evde maç izlemek yerine niye tribüne gidiyor ya" derse bu örneği verirsin ödeşmiş olursunuz :d konfor olarak evde maç izlemek daha mantıklı sonuçta, tribünde ne zaman maç izlesem golü kaçırıyorum, evde öyle bir sorun yok dsjsdj tribündeki tezahürat deneyimini yaşamak için maça gidiyorsun, konsere de toplu aktivite olarak gidiyorlar. Ben ikisine de çok sık gitmiyorum yine kişisel olarak sevmediğim için ama mantıklarını anlıyorum
0
nundu
(16.01.25)
cevapları okuyunca ciddiye alıp trole cevap verdiğim zamana üzüldüm.
0
awlmi
(16.01.25)
@messina123, verdigin cevaplar saygisizca. soru soruyorsun insanlar vakit harcayip cevap veriyor. gecimsiz biriysen buna da polemik baslatici bir cevap vereceksin. hic yorma kendini.
0
buenosdias
(16.01.25)
eller havaya yapmak icin gidiyorum.
bi de sanatcilarin canli performanslarini degerlendirmek icin.

kütüphanede ders calismak gibi. cevreden dolayi daha iyi konsantre oluyorsun.
0
sonsuz
(16.01.25)
argumanlar beğenilmemiş. Belki aşağıdakileri beğenirsin;

-insanlar neden bu devirde seyahat ederler ki. google street view diye bişey var. hangi şehri gezmek istiyorsan sokak sokak dolan oturduğun yerden. Ne diye bi dünya otel, bilet parası verip gidilir ki, mallık işte.

-İnsanlar neden bu devirde neden bin sayfa kitap okur ki. zaten filmi de var. yani filmi olmasa neyse, 2 saatte izleyip bitirmek varken ne diye günlerce okunur hiç anlamıyorum, mallık işte.

-Abi bu millet niye mal gibi maçlara gidiyor ki, zaten televizyondan tüm açılardan izleyebiliyorsun. Ne gerek var abi maça falan gitmeye hiç anlamıyorum, mallık işte.

-Abi bu tiyatro ne saçma iş. Yani canlandırma falan ne alaka, bak adamlar filmini yapmış, niye tiyatrosuna gideyim ki. efekt yok bişey yok. ne saçma, mallık işte.

Çok büyük bir keriz silkeleme dönüyor. Tüm bu insanlar da gönüllü kerizler. ama neyse ki ben kimsenin farkedemediği bu gerçeği fark ederek paramı kurtardım.
0
thracia
(16.01.25)
Eskiden spotify yok muydu? 15 yildir online platformlardan, applerden müzik dinliyor insanlar.

Aldigim keyif, odaklanma, bir salon dolusu insanla keyifli vakit gecirme deliligi, iyi müzik, canlida performansi cok farkli olan sanatcilari izlemek; spotify gibi ses kalitesi eh-iste´nin alti bir platformdan kulakligi takip sarki dinlemekle ayni degil.

Canli performans cok ayri bir sey. Djler pandemide canli yayin yapiyorlardi.

Yal yiyip de doyabiliyorsun ama gönül zeytinyagli sarma cekiyor. Belki de cekmiyor. Benimki cekiyor.
0
buf-e kür
(16.01.25)
sinerji
kültür
sosyalleşme

bunları ayrı ayrı ve birbiriyle kombine edilmiş şekilde sebep olarak alabilirsin aslında.
0
kisa
(16.01.25)
Duz konser alani bence de sacma. Ama los angelestaki kure gibi bi durumda isler degisir
0
lapaz
(16.01.25)
Playback yapanların, keko rapçilerin ve auto-tune olmadan yaşayamayanların konserlerine gidenler için ben de böyle düşünüyorum. Konserler aşırı pahalı, bunda berbat ekonomimizin katkısı çok büyük. Hal böyle olunca biraz koyabiliyor insana. Konserde, katılanlar ile birlikte bir sinerji var bir de. Tribünde maç izlemede de benzer konu var. İnsan doğasındaki ilksel dürtüleri tetikliyor. Maçlar ve rekabet kabileler arası savaşın, çekişmenin; konserler de ayinlerin ve törenlerin/törelerin "modernlenmiş" halidir belki de.

Bir de yaş aldıkça mosh pit içine koşmuyorsun ama yine de bir konseri, konser alanında ve canlı tecrübe etmek ile evde YouTube'a yüklenmiş MP3 arasındaki büyük farkı hissediyorsun.
0
nawar
(16.01.25)
Apaçık ortada olan bir şeyi açıklamaya çalışmak kadar zor az şey vardır heralde (gülücük)

Konsere sadece müzik dinleme amaçlı gidilmiyor elbette, heralde bunun siz de farkındasınız. Ama farkında değilmişsiniz gibi cevaplamak gerekirse;

Evde kulaklıkla müzik dinlemek düşük enerjili bir iş. Eğer miskinlik yapmaya ihtiyacınız varsa bunu yaparsınız. Eğer daha enerjik hissediyorsanız, evden dışarı çıkmak çıkmışken de belki arkadaşlarla vs. bir yere gidip kafa dağıtmak istiyorsanız konser bunu yapmak için çeşitli yollardan bir tanesi.

Ne oldu şimdi?

Müzik dinlemek tema oldu.

Konsere gitmek veya kulaklık takıp müzik dinlemekse bu temayı kullanarak kendinizi iyi hissettirecek şeyi yapmanızın yöntemlerinden ikisi haline geldi. Bunların birini yaparak diğerinden elde edeceğiniz şeyi elde edemezsiniz. Bitti mi? Hayır! :D Müzik dinleme temasıyla çok daha fazla şey de yapabilirsiniz, bunlar sadece iki tanesi.

O halde "kulaklık takıp müzik dinleyerek" arkadaşlarla dışarda sürtmek vesilesiyle sosyal ihtiyaçlarımızı tatmin edemeyeceğimizi, bunu yapmak için örneğin; "konsere gidebileceğimizi" söyleyebiliriz heralde.
0
akhenaten
(16.01.25)
Normal bir cevap vermek isterdim ama genel cevap şekline bakıp değiştirdim;
Canımız istediği için. Paramiz var.

Buraya kapalı bir kafayla gelmissin, herkese cevap yetiştirmek dışında bir şey yaptığını yok. Tarzın da bu soruyu bu şekilde soracak kişi tarzi zaten.
0
logisticsmanager
(16.01.25)
konsere giderken acayip hevesleniyorum yarim saat sonra aynen boyle oluyorum ben de allahim neden geldim diye.

soruna cevap:
- evden cikmak ve sosyallesmek.
- o konser kafada bir hatira oluyor.
- adamlar yaslaninca ya da olunce lan sunlari da bi canli dinlemedik demek istemiyorum.
- kulaklikla bilmem ne ile dinlemeyle canli ve bangir bangir dinlemek ayni sey degil yani onu karsilastirmak abesle istigal olmus.

ama bir yastan sonra zor geliyor ne yalan soyleyim, en sonda gittigim konserlerden birinde adam o kadar minnostu ki uzattikca uzatti ben de saate bakiyodum hadi bitir de gidelim diye ama o ayri konu.
0
bay b
(16.01.25)
Öncelikle sağlam bir müzik dinleyicisi olduğum bilgisini vereyim.

Ben de son 4-5 senedir bu kafaya geldim. Gidip konser izlemek bana hiç keyif vermemeye başladı. Ölümüne dinlediğim grubun konserine gittiğimde konserde esnediğim falan oluyordu artık. Ayakta konserler falan hele hiç çekilmiyor, hakikaten eziyet. Onun dışında bir de gidiyorsun, bazen rezil çalıyorlar, ses kötü oluyor, albümdeki gitar soloyu canlı gümbür gümbür dinleyeyim diyorsun, saçma sapan bir doğaçlama yapıyor eleman... Tadım kaçıyor. O yüzden senin de dediğin gibi düzgün bir ses sistemiyle evde keyfimce dinliyorum ve nerdeyse her zaman daha fazla keyif alıyorum.

Şu an dışarı müzik için çıkarsam sadece elektronik müzik yapan ufak ya da orta ölçekteki mekanlara gidiyorum. Tamamen alkol alıp sosyalleşmek için. Yoksa elektronik müzik hiç de değer verdiğim bir şey değil.

Şu an konserini denk getirmeyi beklediğim tek grup ise Animals As Leaders. Onu da sadece fiziksel performanslarını görmek için bekliyorum.
0
synesthesia
(16.01.25)
içine ben kaçmış yeni nesil. sosyalleşmeye, aidiyet hissetmeye ve canlı dinlemeye diye cevaplıyorum.

rock'n coke 2005'te ceza'nın sagopaya geçirdiği alandaydım. iğrençti. leş. gerçekten de çamur falan. benden 3 yaş büyük maden müh ablanın evinde kalmıştık, gidip geldik. çadırda falan da kalmadım yani. yani 20 yaş da gençtim. haklısın.
0
mathilda.may
(16.01.25)
sevdiğin grubu yakından görmenin ve izlemenin verdiği ayrı bir zevk var.

ayrıca depeche mode gibi konserleri ayrı muhteşem olan, şarkılarının konser versiyonları da orijinalleri kadar çok dinlenen gruplar da var.

yüzlerce insanla birlikte sevdiğiniz şarkıları söylemek falan da çok güzel ve eğlenceli zaten.

yani grubu kulaklıktan dinlemekle, adamlar karşındayken izlemek tamamen ayrı iki şey.
bambaşka ortamlar.
0
blatta hiberna
(16.01.25)
gerçekten anlamı yok, katılıyorum.

sırf sevdiğim şarkıcıyla resmim olsun diye sap gittiğim ve aftera da kalmadan döndüğüm 2 konsere katıldım.

o da sahnede şarkı söylerken selfie çekmiştim. kulise falan da yaklaşamadım bile.

kopmalı konserse kocaman tv önünde sabaha kadar içki kokteylleri ile takılabilir insan.
0
baldan kaymak
(16.01.25)
bende anlamakta zorlaniyorum, konsere gitmek beni sevdigim sarkicidan sogutuyor acikcasi cunku benim deneyimim sahne performanslarinin berbat oldugu. candan ercetin'e gitmistim ve berbatti mesela.

o yuzden konsere gitmeyi birakali cok oldu.
0
cooperr
(16.01.25)
eğlenmek için, sosyalleşmek için.
0
wd40
(16.01.25)
Bazı insanların soruma cevaplarına fazlasıyla şaşırdım çünkü çok egoistçe cevaplar vermişler. Tek tek nick yazmak istemiyorum çünkü o zaman da herkese cevap verdiğim kapalı bir kafada olduğum gibi komik şeyler söylemişsiniz. Arkadaşlar para sizin paranız. İnstagram diye bir şey hayatınızda olmasa, spotify'in, youtube'un olduğu 2025 senesinde hiçbiriniz konsere gitmez. Kendinizi kandırıyorsunuz ve birinin çıkıp gerçekleri söylemesi zorunuza gidiyor.

3 günlük dünyada günlerce emek harcayıp kazandığınız paraları autotone/playback yapan birisine kaptırıyorsunuz diyorum ve siz bunu sadece story atmak için yapıyorsunuz diyorum. Bu sizin zorunuza gidiyorsa yapabileceğim bir şey yok.

Sizin adınıza üzgünüm
0
🌸messina123
(16.01.25)
Oğlum bize ne ya senin ne düşündüğünden =d biz mi gelip sana fikrini sorduk.
Sayende iyi güldüm, kendini böyle önemli sanan tiplerin hastasiyim.
0
logisticsmanager
(16.01.25)
Hahaha @messina son yazdığına baya güldüm ben de tanımadığın insanları temelsiz boş düşüncelerinle yargılama, tek tavsiyem bu. instagramda paylaşmak için konsere gitmek ney hahaha. İnsanların kaç para kazandığını da nerden biliyorsun ayrıca. Cevap aramadığın soruları sorup insanların zamanını alma
0
awlmi
(17.01.25)
bazi insanlar da konser sirasinda car car konusup arkadaki dinleyicinin keyfini bozmak icin gidiyor diye düsünüyorum.
0
sonsuz
(17.01.25)
(3)

motor kazası

charlotte blanc
6 gün önce bir motor kazası geçirdim, 32 yaşındayım. Birkaç sıyrığım var ama baş parmağımdaki biraz kötü. Direkt hastaneye gittim, şimdi bandajları kendim değiştiriyorum. Kazadan 3 gün sonra şöyle görünüyordu.https://i.ibb.co/WkgfbdX/Whats-App-Image-2025-01-12-at-15-19-21.jpg5 gün sonra böyle görünü
6 gün önce bir motor kazası geçirdim, 32 yaşındayım. Birkaç sıyrığım var ama baş parmağımdaki biraz kötü. Direkt hastaneye gittim, şimdi bandajları kendim değiştiriyorum.

Kazadan 3 gün sonra şöyle görünüyordu.

i.ibb.co

5 gün sonra böyle görünüyor.

i.ibb.co

Çok yavaş iyileşiyor gibi hissediyorum. İyi baktığım ve enfeksiyon kapmadığı sürece sizce ne zaman iyileşir? İyileşmesinden kastım, açık yaranın kapanması ve rahat şekilde yürüyüp koşabilmem. Çok teşekkür ederim.
0
charlotte blanc
(13.01.25)
yas, beslenme, genetik, hayat kalitesi, saglik gecmisi vs.. ile alakali bir durum oldugu icin kisiye gore degisir. o yuzden kesin birsey soyleyemek zor. illa biseyler yapmak istiyorsaniz bagisikliginizi yuksek tutacak seyler yaparsaniz hizlanabilir.
0
buenosdias
(13.01.25)
Geçmiş olsun. Sanırım ekipman yoktu ve asfaltta kaydınız. bu tarz açık yaralar 2-3 hafta arası gibi bir sürede kapanıyor. Ama sizin düşündüğünüz şekle bir ay gibi sürede ancak gelir muhtemelen.
0
thracia
(13.01.25)
Geçmiş olsun, hızlı iyileşme için sarı kantaron yağı tavsiye ediyorum, açık yaralar 1-2 haftada iyileşiyor, görünüm olarak tam düzelmese de, ben de kaza geçirdim, esas sorun çıkaran kas zedelenmeleri. Bacağımın arka tarafında bir yara vardı kaza sonrası, görenler ah vah diyordu ama ilk bir kaç gün biraz acı verdiyse de sonradan varlığını bile unuttum. Sizin yaranız da tam bükme noktasında değilse, yürümeye, koşmaya çok engel olmaz sanki yakın zamanda.
0
(13.01.25)
(14)

ilişkide ki kafa karışıklığı?

islergucler
kadın tarafı önceki yaşamında sahne sanatlarındaki popülerliği sebebiyle küçük şeylerden çok mutlu olmuyor. erkeğin kendisinin varlığına şükran duymasını ve ilişkinin kendi kuralları doğrultusunda ilerlemesini istiyor. erkek tarafı ise kariyeri gereği karşılık verip, çok fazla taviz vermeden ilişkiy
kadın tarafı önceki yaşamında sahne sanatlarındaki popülerliği sebebiyle küçük şeylerden çok mutlu olmuyor. erkeğin kendisinin varlığına şükran duymasını ve ilişkinin kendi kuralları doğrultusunda ilerlemesini istiyor. erkek tarafı ise kariyeri gereği karşılık verip, çok fazla taviz vermeden ilişkiyi kendi prensiplerinin taviz vermeden sürdürmeye çalışıyor.

kadın tarafı memnuniyetsiz olsada cinsellik konusunda erkeği inanılmaz düzeyde mutlu ediyor.

erkek tarafı bu yüzden ilişkinin içinde kalmayı tercih ediyor fakat kadın cinsellik dışında sürekli tatminsizliğini ve kıskançlığını sürdürüyor.

iki taraf da uzun süre birlikte zaman geçirdiğinde birbirinden sıkılıyor. iki taraf da karşısındaki kişiyi kendi istediği şekilde davranmaya zorluyor. durum tamamen ego savaşına döndüğü için en basit istekler bile taraflarca kavgaya dönüşüyor.

tatil gibi tamamen aktif ve sosyal aktivitelerde ise kadın tarafı hiçbir sorun çıkarmadan erkek tarafına biat etmeye başlıyor ve unutulmaz anlar paylaşılabiliyor.

erkek tarafı içinse tatil dışında sürekli o tempoda yaşamak mümkün olmuyor. kısır döngü içinde ilişki yine eski haline dönüyor.

sizce bu düzeltilebilir bir sorun ve devam edebilir bir ilişki mi yoksa zor da olsa kabullenip bitirilmesi gereken bir ilişki mi?
0
islergucler
(09.01.25)
bu anlatılan bana yabancı gelmedi ya, cidden. bu bahsedilen kişi sözlükten birisi mi?
0
evimin paspasi
(09.01.25)
Valla olmaz diye bağırıyor
0
Amaranta ursula
(09.01.25)
Seviyorsan git konuş bence
0
Zetnikov
(09.01.25)
Benim de kafami karistirdiniz hicbir sey anlamadim
0
sonsuz
(09.01.25)
cevap verilmemis ama söyle soyleyeyim. burada narsistik bir durum var. dengeleri bozulan kisi sizseniz, karsi taraf sizi degersizlestirme, kaos icerisine sokup, hayattan zevk aldirmamaya calisiyor. zaten kendisine devamli övgü istedigi gün gibi ortada. bu toksik iliskide hicbir yere varamazsiniz ve boyle devam eder ta ki siz bu durumu birden ve bir sey demeden cikana kadar.
0
evimin paspasi
(09.01.25)
Valla bombok bir ilişki, erkek de bu kadar amcı olmasın madem, ilişkiye cinsellik yüzünden ve işine geldiği için katlanıyor gibi duruyor
0
grimavi
(10.01.25)
erkek tarafı olduğum bir ilişki. çok yorar. gereksiz yorar. pussy is pussy.
0
gabe h coud
(10.01.25)
Yürümesi ihtimali % 5 gibi.
0
kumandanim
(10.01.25)
Hocam lafı çok dolandırmışsınız. İlişkinin yolunda olmadığı bir gerçek ama sebebi şaibeli.

Kadının küçük şeylerden mutlu olmaması, bu tamam. Bu somut bir problem. Ama "kendi varlığına şükran duyulmasını istemek" sizin kendi izleniminiz, haklı mısınız haksız mı kimse bir şey diyemez. Olay yok ortada.

Erkek tarafının kariyeri gereği karşılık vermesi ne demek ben anlamadım. Erkek tarafının prensipleri ne? Yani bir şey prensiplere ters belli ki ama bu şey ne? Hangi somut olaylarda ters düşülüyor, sorun çıkıyor?

Bunları soruyorum çünkü soruda düzelme ihtimali ne diye sormuşsunuz ama somut pek bir şey yok.

Ego savaşından sikayet etmişsiniz, tatillerden bahsederkense kadının erkeğe "biat etmesiyle" konuların yatıştığını ve işlerin o an için yoluna girdiğini söylemişsiniz.

Erkek tarafının istediği bu mu? Biat beklentisi mi mevcut?

Şu yazdıklarınızdan benim anladığım siz erkek tarafısınız ve karşınızdaki kişinin karakterini kendi otoritenize tehdit olarak algılamışsınız. Karşınızdaki kişinin de biat beklentisi var mı bilmiyorum ama olsa da olmasa da sizin böyle bir arzu taşımanız kuracağınız her türlü ilişkiyi olumsuz etkiler. En azından sorunun bir parçasının bu olduğu kesin gibi.

Ego savaşı var demişsiniz, en başta bunun bitmesi gerekiyor. Bu da kendi kendine olmaz. İlişki sürer mi sürmez mi belli olmasa da en azından kendinizle alakalı kısmı düzeltmek sizin elinizde.
0
akhenaten
(10.01.25)
akhenaten'e fazlasiyla katiliyorum.
ego savaslari var demissiniz, otorite savaslari var demissiniz. Bir iliskide bunlar varsa o iliski 'saglikli' yurumuyor, ya ciftler ayriliyor ya da bir taraf aynen dediginize gibi kendinden vererek digerine biat ediyor ve iliski yuruyor, ne kadar saglikli orasi tartisilir.
Her fikir ayriliginin sonunda bir tarafin kazanmasina takilirsaniz, tartismayi kazanabilirsiniz ama uzun vadede hep kaybedersiniz.
kadin da erkek de sadece bu iliskisi icin degil, tum iliskilerine hakli olma derdine mi tutunacaklar saglikli bir iliski yaratma ve surdurme amacina mi ona karar vermeleri lazim. 'do you want to be right or do you want to be close' diye cok guzel bir soru var, ikisi bir arada gitmiyor, saglikli sekilde tartismayi, anlamayi ve anlasilmayi ogrenmek mesele.Bu cift iliskilerinde de boyle arkadaslik iliskilerinde de.
0
kassiopeia
(10.01.25)
Fuckbudy olarak güzel olur bu çift.
0
antihero
(10.01.25)
Ben açıkçası erkeğin taleplerini de çok anlamadım. Erkek neden sadece kadın biat ettiğinde unutulmaz anlar paylaşabilindiğine inanıyor? Kadın toksik, karamsar biri olabilir ama erkeğin de çok sağlıklı beklentilerde olmadığı düşünüyorum. Özellikle kadın suçlanmış, oysa söz edilen ego savaşının tek taraflı sürdürülmesi mümkün değil.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(10.01.25)
böyle kadınlarla yapılacak tek şey var. onu yap. uzun uzun düşünüp hareketlerine anlam çıkarmaya çalışma. bas geç, ciddi düşünme. umutlanmasın, hayatın üzerinde baskı kurma hayallerine kapılmasın.
0
sir william jones
(10.01.25)
(7)

dağda yürümek ve hill sprint için ayakkabı

logisticsmanager
Şimdi normalde haftada 3-4 gün ya direkt arazi seklinde ya da normal yol gibi yürüyorum. Şu an kar olduğu için dağa çıkma pek yapmıyorum. Bahsettiğim işte eğimli şekilde 1 saat falan yukarı çıkmak yani.Bir de hill sprint yapmaya başlayacağım.Bana ayakkabı bulalim. Trail baktım ama çok topuk desteği
Şimdi normalde haftada 3-4 gün ya direkt arazi seklinde ya da normal yol gibi yürüyorum. Şu an kar olduğu için dağa çıkma pek yapmıyorum. Bahsettiğim işte eğimli şekilde 1 saat falan yukarı çıkmak yani.

Bir de hill sprint yapmaya başlayacağım.
Bana ayakkabı bulalim. Trail baktım ama çok topuk desteği var gibi çoğunda, hill sprint için uygun olmayacak bence. Amacım biraz hybrid bir şey bulmam ve eğer kirlenirse temizlemenin kolay olacağı bir şey olursa da süper olur
0
logisticsmanager
(06.01.25)
Decathlon'a gidin
0
baldan kaymak
(06.01.25)
www.instagram.com

Bu Merve, benim arkadaşım. Kız dağ bayır koşuyor, ödüllü atlet. Bence ona özelden sorup tavsiyelerini iste. Eşi de koşucu, o da iyi bir öneri sunar sana.
0
sinematematikci
(06.01.25)
konudan bağımsız,
Kalp sorunu olan bir babanın oğlu hill sprinte merak saldıysa iyi bir kardiyolojik check updan geçmelidir diye düşünüyorum.
Aman ihmal etme.
0
Mirket
(06.01.25)
@mirket; abi daha yeni baktirdim bir şey yok ya.

Zaten bence benim baba ve dedenin tekleme sebebi kalpleri değil, sigara + çay/kahve+ kötü beslenme + sıfır hareket. Misal babam maraton sırasında gitmiş olsaydı şu an emin ol daha çok korkardim :)
0
🌸logisticsmanager
(06.01.25)
gabe h coud
(06.01.25)
Mizuno bu işlerde bayağı iyi, koşu ayakkabısı olarak geçiyor ama kullanım alanı parkur koşuları, örnek olması için şunu verebilirim: tur.mizuno.com
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.01.25)
Ben arazi koşuları için Asics Trabuco max kullanıyorum. Ultra trail koşan arkadaşlarımın da büyük çoğunluğu trabuco kullanıyor ki içlerinde 120 km trail koşanlar var. trail koşularında çok fazla tırmanış ve iniş oluyor. Dolayısıyla topuk desteğinin tırmanışlarda dezavantaj oluşturacağını düşünmüyorum. Önemli olan ayağınızı nasıl kavradığı ve yeri tutuş gücü. tabanlarının çok kalın olmasının nedeni, taşlık ve dengesiz zemini maksimum absorbe ederek yolu eşitlemek.

Bu arada bence sorun trail koşu ayakkabılarıyla koşmak değil yürümek. Çünkü bu ayakkabılarla yürümek çok daha zor. onun için trekking ayakkabıları daha uygun olur bence.
0
thracia
(06.01.25)
(5)

Cidarlı bardak gerçekten sicak tutuyor mu?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar, Soğuyan sicak içecekleri asla içemeyen biri olarak almayı düşünüyorum. Gerçekten içeceği uzun süre sıcacık tutuyor mu?Teşekkürler.
Merhaba arkadaşlar,

Soğuyan sicak içecekleri asla içemeyen biri olarak almayı düşünüyorum. Gerçekten içeceği uzun süre sıcacık tutuyor mu?

Teşekkürler.
0
Amaranta ursula
(03.01.25)
Çok da değil, elbette faydası oluyor ama büyütülecek kadar değil. En büyük artısı bardağı soğuk bir zemine bıraktığınızda geçirgenliği biraz düşürüyor olması. Ancak havanın sıcaklığından kaynaklı genel iklim şartları için çok bir etkisi yok.

Yani sihirli bir şey beklemeyin, zaten ağzı açık duran bir kabın içeceği uzun süre izole tutması mümkün değil, çünkü bir izolasyon yok. ağzı açık.

Ancak örneğin çalıştığınız yerde elinizde bardakla bahçeye, balkona vs. dışarı çıktınız, bardağı da buz gibi mermer masaya bıraktınız diyelim. En yüksek etkiyi böyle bir senaryoda gösteriyor.
0
akhenaten
(03.01.25)
Senin ihtiyacin olan sey tam adini bilmiyorum kupa bardak olarak termos bardak diye bi arat ternosa benziyen bisey sogumasi cok gec oluyor
0
Zetnikov
(03.01.25)
Şunlardan alalım

www.akakce.com

www.akakce.com
0
Mirket
(03.01.25)
@mirket

Aynen mirketin gosterdigi
0
Zetnikov
(03.01.25)
Aynı işi yapan daha ucuz versiyonu;

www.decathlon.com.tr
0
thracia
(03.01.25)
(10)

Kaliteli kot?

mirty
Selamlar,Kot pantolonlarımı yamatmaktan gına geldi. Parası neyse vereyim sağı solu yırtılmasın istiyorum. Şişman biri de değilim ama 6 ay sonra bacak arası eriyor. 90lardaki kot pantolonlar gibi kaliteli marka/model arıyorum. Modelini parasını geçtim tek kriterim uzun süre dayansın.
Selamlar,

Kot pantolonlarımı yamatmaktan gına geldi. Parası neyse vereyim sağı solu yırtılmasın istiyorum. Şişman biri de değilim ama 6 ay sonra bacak arası eriyor. 90lardaki kot pantolonlar gibi kaliteli marka/model arıyorum. Modelini parasını geçtim tek kriterim uzun süre dayansın.
0
mirty
(02.01.25)
Mavi marka kotlar maalesef eriyor. Levi's a geçtikten sonra böyle bir problem kalmadı.
0
montreal
(02.01.25)
jack jones aldım 2 seneyi geçmiştir hala erimedi. her gün giyiyorum bi de
0
jelly bear
(02.01.25)
Mavi aldım 6 ay bile sürmedi erimesi, Maltepe pazarından beste bir fiyatına bir kot aldım hala sorun yok.
0
primetime
(02.01.25)
90 lardaki gibi uzun süre dayanacak kot istiyorsan selvedge kot almalısın. Biraz daha pahalı ama mavi gibi 6 ayda parçalanmaz. 2 sene giyersin.
0
wd40
(02.01.25)
jack jones 1 tanesi parçalandı bir tanesi sağlam. aynı zamanda alındı. maviden uzak dur.
0
archmeister8
(02.01.25)
Kot ya da başka deyişle denim pantolonlarda dayanıklılığı sağlayan şey, metrekare başı ons ağırlığıdır. yani bir pantolonun iplikleri ne kadar kalınsa o kadar ağır ve dayanıklı olur.

90'lardaki pantolonlar çok daha dayanıklıydı çünkü pantolonlar ortalama 15 ons civarıydı. Daha kaba ve kalın ama bir o kadar da dayanıklıydılar. Zamanla geçtikçe bu ağırlıklar düştü, elastan karışımlı, hafif ve her vücuda çok daha kolay uyum sağlayan pantolonları müşteriler de daha çok talep etmeye başladı. Eh maalesef bir pantolon hem tamamen pamuk, hem hafif ve vücuda güzel oturan hem de çok dayanıklı olamıyor. Dayanıklılık için bunlardan birinden taviz vermek gerekiyor.

Özetle 13-15 oz denim pantolonlar 90'larda özlediğiniz pantolonlar gibidir. Anacak tahmin edersiniz ki fiyatları yüksek ve her yerde bulması pek de kolay değil. Bildiğim kadarıyla türkiyede ra denim'in bu tarz pantolonları var. ama siz başka markalarda da bahsettiğim kriterlere göre arayarak bulabilirsiniz.

radenim.com
0
thracia
(02.01.25)
lee
0
baldur2
(02.01.25)
Mavi, koton, LCW gibi markaların çoğu çöp, sadece Colins bunlardan çok daha dayanıklı. Modeli de genelde Karl alıyorum, çok uzun süre gidiyor. Dolabımdaki kotların çoğu bu markadan.

Bir tane Jack&Jones kotum var (hatta şu an da giyiyorum). Birkaç yıl oldu alalı. Rengi soldu ama hiç yıpranma erime yok.

Bir tane de 8-10 yıllık Levis var. Tepe tepe giydim, şekli falan bozuldu ama onda da hiç erime yok.
0
bizkid
(02.01.25)
Levis'in 3 türü var: Normal, premium, selvedge.

Normal levis'ler düşük kalite. Premium daha dayanıklı ve pahalı. Selvedge ise en iyi olanı. Levislerden gelen şikayetlerin nedeni bu. Ek olarak aldığın mağaza kaliteyi belirliyor. Büyük AVM lere kaliteli mal küçük esnafa ise dandik mal veriliyor. Buna piramit kalite stratejisi diyorlar
0
wd40
(02.01.25)
90lardaki kot kalitesinin de katkısı vardır elbet ama esas sorun kotun vücudu sarması. Bu nedenle terleyen bacak aralarında kuruduktan sonra kumaşta sertleşme oluyor. Sürtünen kısım o sertlik nedeniyle kolayca rendeleniyor.

Çözüm; ağ kısmından bol kalıp kot giymek. 90larda öyle dar kalıp bulunmazdı, boldu hep.
0
Unde bach canim
(02.01.25)
(12)

Gassal Olayı

messor
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegem
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegemonya olayını yıkmak için attıkları bir adım olarak görüyorum. Kültür-sanatta bir türlü gelişemedikleri için ilk defa elle tutulur bir iş yapınca dört elle sarıldılar.
0
messor
(30.12.24)
akpli olmayan arkadaşım da diziyi sevdiğini söylüyor. her seven akpli değil. trt gerçekten de güzel bi iş yapmış olabilir.
0
jelly bear
(30.12.24)
Sadece şunu düşünmek lazım başka bir platform sürekli intihar haberleriyle anılan metro istasyonlarına insanları gerçekten etkileyebilecek "ölünce seni kim yıkayacak" gibi bir slogan asmış olsaydı kendileri ne yapardı?
Bu iki yüzlülük bile bu işi izlememek için yeterli (benim için).

İyi bir iş olmuş olabilir orasını bilemem izlemedim izlemeyi de düşünmüyorum.

Bu kadar üzerine düşme sebepleri de insanların haklı sebeplerle diziyi eleştirmeleri, daha normal bir şekilde gelmiş olsaydı sadece belli bir kesim tarafından anılırdı, şu an hepsi sevse de sevmese de övüp duruyor, bunların işi bu.

Sevilebilir, beğenilebilir buna asla lafım yok yönetmenin de maalesef ki başrol oyuncusunun da geçmişte gayet sevip beğendiğim işleri oldu, o açıdan bakmıyorum dediğim gibi seveni beğeneni mutlaka çoktur ama beğenmese de savunan çoktur.
0
mutekebbir
(30.12.24)
Ben çok beğendim. nerde yayınlandığıyla ilgilenmiyorum
Selçuk aydemir ve ahmet kural, bu ikili gerçekten kaliteli işler yapıyor.
0
gilbeys
(30.12.24)
Siyasi bir arka planı yok, tabii platformunda yayınlanınca herkes öyle saçma salak yorumlar izledi. Çok hype var doğru. Bu kadar hype olmasaydı son yıllarda izlediğim en iyi yerli dizi derdim ama hype işini abartanlar da var o kadar da değil tabi. Gayette izlenir güzel proje, yarım saatlik iş yapınca oluyormuş demek dedirtti
0
avatar is back
(30.12.24)
ben şahsen beğendim. konusu işlenişi hiçte fena değil. eksiklikleri, olmamış yanları baya bir var ama yinede izlenir.
ahmet kuralı sevmem ama bence iyi bir iş çıkarmış.
yalnız bunu trt dışında bir platform yapsaydı veya senaristi kendilerinden, sıkma başlı olmamış olsaydı şuan sabah akşam öven kitleler ayaklanmıştı. rtük anında harekete geçmişti. dini değerleri aşağılama diye. olmasa bile oldu derlerdi.

ayrıca son dönemde tabii fena işler yapmıyor değil. geçen çırak diye bir dizisi denk geldi. onun konusuda fena değildi.
platformda gırla propaganda dizileri ve filmleri dolu orası ayrı.
0
my fault
(30.12.24)
Turkiye'de siyaset her yerde. siyasi yonden bakarsak trt'de yayinlanan seylere onyargim var benim de. hepsinin siyasi bir ajandasi var. ote yandan ahmet kural'in daha once yasadigi aile ici siddet taraflari da var. bunlari dusununce durus olarak izlememek bir secenek. ben leyla ile mecnun'dan beri trt'de bir sey izlemiyorum.

internette cok fazla ovuldu dizi. o yuzden eger siyasi konulari, yayinlandigi platformu ve ahmet kural'i kenara koyup dizipal'den izledim ve baya begendim. sanatsal yonunu vs bilmem. normalde dram dizileri izleyemem ama akti gitti, 1-2 gunde bitirdim tum diziyi ki daha once cok cok az seyde bu kadar kisa surede bu kadar fazla bolum izlemisimdir. bi tek son sahnelerini begenmedim, cok hizli gerceklesti her sey.

togg gibi siyasallasti dizi de, sebebi de yayinlandigi platform bana kalirsa. o yuzden insanlar kutuplasti dizi cevresinde. normaldir Turkiye icin. ulkeyi cumhur ve millet ittifaki olarak ikiye bolersek, herhangi bir tarafin yaptigini kendi taraftarlari her turlu desteklerken(veya hoslarina gitmiyorsa gormezden gelirken) diger taraf hep elestiriyor. sasirmamak lazim o yuzden.

not: mahalle baskisindan oturu eksideki basligina bir sey yazamadim :) ovecektim ama rende binasi vs diye yaftalanmamak icin yazmadim bir sey. keske para verseler de yazsam xD
0
fakyoras
(30.12.24)
Diziyi seyretmedim
İyi ya da kötü olabilir.
Ama trt akp'nin propaganda aygıtı.
Rastgele iş yapmıyorlar. Herşeyde alttan üstten ideolojiyi veriyorlar.
0
parka
(30.12.24)
Ödediğin elektrik faturasından satın aldığın cep telefonuna kadar saymakla bitmeyecek kalemden trt adı altında senden vergi toplayacaklar.

Sonra senden topladıkları bu vergilerle, trt'ye doldurdukları akrabalarını, yandaşlarını finanse ettikleri yetmemiş gibi kendi ideoloji ve siyasetlerinin propagandasını yapan soytarıları televizyona çıkaracaklar, program, dizi artık ne varsa kucak kucak para saçacaklar.

Ama o da yetmezmiş gibi üstüne senin paranla platform kurup yine sana satmaya çalışacaklar. Ve sen de çıkıp bunun neresi siyasi, negzel dizi yapmışlar diyeceksin.

Tebrik ederim, ideal seçmen ödüllerinde dereceye girdiniz.

Yeri gelmişken bir kez daha; uçarken gölgesi bu iktidardan yana düşmüş kuşun kanadını...
0
thracia
(30.12.24)
ne muhafazakarım ne akpliyim. ahmet kuralın oyunculuğunu seviyorum. herkes ölecek düşüncesi önce muhafazakarları korkutsun, şu an en çok malı mülkü olanlar bu kesim. ölü yıkama sahnesi eskiden olsa çok tartışılırdı, şu anda o kesimde sekülerleşiyor. ki dizi de dincileri rahatsız edecek yerlerde var. bu kadar reklam yapılmasının sebebi trtninde bu dijital platform olayında yemek yemek istemesi olabilir.

diziyi izledim muhafazakarlıktan çok sorgulayıcı bir dizi. ahmet kural için iyi bir fırsat. çok da her şeyi kafaya takmamak lazım.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
İtici bir reklam çalışması ve tabii platformunda türüne "dram, komedi" yazılmasından kaynaklı ön yargılar ve beklentiler oluştu.

Düşün ki kanser hastası biri her yerde "ölünce beni kim yıkayacak" yazısı görüyor, saçmalık.

ben başlarken Selçuk Aydemir ve Ahmet Kuralı görünce deli gibi gülerim sandım 3 bölüm sıkıla sıkıla izledim sonradan farklı bir şey izlediğimi anladım.

konunun akp ile ne alakası var anlamadım.
0
durbidakka
(30.12.24)
tabii ye futbol maçları için üyeyim. avrupa ligi, konferans ligi vs maçları yayınlanıyor.
çok gündem olduğu için izledim 3-4 bölüm. açıkçası genelin aksine beğenmedim. ama beğenmeme sebebim trt'nin paralı platformunda yayınlanmasından değil. muhalif bir mecrada yayınlansa da beğenmedim derdim. yani içerikten bağımsız politik bir duruş kaynaklı değil negatif yaklaşma sebebim.

sürekli ama sürekli aforizma kasılan, derinliksiz bir hikaye gibi geldi bana. genel olarak sürekli hayata dair hikmetli bir söz/aforizma paylaşma çabasındaki yapımları sevmiyorum. kurgu evreni bambaşka olsa da ezel dizisini de benzer dürtü ile sevememiştim.

yani izlediğim bölümler kadarıyla söyleyeyim, bu dizinin vermeye çalıştığı yalnızlık/hayat/ölüm/varoluş sorgulamalarını kafka, dostoyevski okuyarak çok çok daha leziz, keyifli ve derinlikli alabilirim.

bir de bazı sahneler, diyaloglar çok kör göze parmak basitliğinde geldi bana. ölülerden korkma dirilerden kork vs. çok klişe laflar.

olay akışı aşırı derecede tahmin edilebilir düzeyde. normalde buna çok takılmam, eğer mesaj yeterince çarpıcı ise olay örgüsü ikinci plandadır benim için ama hem derinliksiz hem de olay akışı çok basit olunca daha fazla dayanamayıp bıraktım.
0
wilhelmwasmuss
(30.12.24)
allah kimseye acı vermesin, kimse de o zor durumlarla karşılaştırmasın ama şu "x'ler bu reklamı görünce ne düşünüyorlar, hiç mi kimsenin umurunda değil?" hassasiyeti anneler günü/babalar günü/dünya kız çocukları günü gibi önemli günlerde "anneleri/babaları/çocukları olmayanları hiç mi düşünmüyorsunuz?" hassasiyetiyle aynı. hatta bu hassasiyeti normalleştirirsek "kanser çocuklarının morallerini bozduğu için şampuan reklamlarını yasaklayalım!" bile diyebilir, vegan/vejetaryen dostlarımızın hassasiyetini çiğnememek adına kurban bayramı kutlama afişlerini, mesajlarını, reklamlarını kaldırtabiliriz.

ben epeydir bu reklamı sağda solda gördüm, epey de merak ettim, ben de google'a sordum çoğu kişi gibi. diziyi izlemedim ama sonradan ortaya çıkan reklamlarına bakınca da çok olağan bir şey olduğunu gördüm. dizinin adı gassal, GASSAL, G-A-S-S-A-L. nasıl bir reklam yapılabilirdi?
0
m e b
(30.12.24)
(11)

çalıştığınız kurum yılbaşı etkinliği yapıyor mu?

birmilyonunvarmi
ya da bir hediye falan veriyor mu?
ya da bir hediye falan veriyor mu?
0
birmilyonunvarmi
(23.12.24)
Yarın akşam yemeğe çıkacağız. Her yıl hediye de veriyorlar, bu sene de verirler diye düşünüyorum.
0
fotrsapka
(23.12.24)
hem hediye verdi hem de yilbasi yemegi oldu bi mekanda. ikisine de vasat diyorum.
0
buenosdias
(23.12.24)
Bir kutu çikolata verdiler sadece
0
kullanicadi
(23.12.24)
Ciddi küçülme var bu ortamda pek etkinlik yapacaklarını sanmıyorum. Tişört, sweetshirt, mont filan bastiracaklardi belki onları dağıtırlar.
0
Amaranta ursula
(23.12.24)
Yemek olacak.
0
peki madem
(23.12.24)
kuruyemiş paketi yaptırdılar bu sene ilk defa.
0
elorelia
(23.12.24)
Hediye kutusu ve çikolata veriyorlar Stanley termos vardı bu sene kutuda en işe yarayan.
Eğlence yılın son haftası bayağı popüler şarkıcılı sınırsız içkili oluyor. Geçen sene Cahide’yi kapatmışlardı mesela.
31’inde de ofiste oluyor içmeli kopmalı.
Bütün şirket koşa koşa gidiyor ben katılmıyorum hiçbirine.
0
cilekli pasta
(23.12.24)
her sene lüks bir yeri kapatılırlardı ama bu sene %20 çalışan çıkardıkları için hiç bir etkinlik yok.
0
ravenudon
(23.12.24)
Bu akşam yapılıyor bizde de. Her sene yapılır, bu sene de yine epey civcivli bir yeri kapamışlar. Normalde cuma akşamları yapılırdı ama bu sene tasarruf tedbirleri kapsamında parti gününü hafta içine almışlar sanırım :) En azından ertesi güne tüm şirkete yarım gün izin vermeyi akıl etmişler.
0
thracia
(23.12.24)
yemege cikicaz bu hafta bir gun, bi de secret santa ama kitap yapiliyor, kitap hediye ediyoruz birbirimize.
0
aguen
(23.12.24)
Her yıl yapılan tüm şirketin katıldığı etkinliği yapmadılar. Güya Şubat-Mart gibi olacakmış ama bakalım.

Biz direktörlük olarak toplandık geçen hafta ama direktörlük bütçesi sene içinde bittiği için cepten yedik sdfsg

Stanley termos gönderdiler bir de herkese.
0
chicha_v2
(23.12.24)
(36)

hp kitaplarını okudunuz mu? kaç doğumlusunuz?

deartheodosia
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada o
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada oldukları karakterleri hk önemli doneler veriyor. ne düşünüyorsunuz???
0
deartheodosia
(23.12.24)
Benim tüm cocuklugum Harry Potter kitapları ve filmleriyle geçti; koca kadin oldum, hala çok severim. Saçlarım biraz kabarsa "yine Hagrid'e döndüm" derim en basiti, günlük dil kullanimima da yerleşmiştir yani; etrafımda anlamayan kimseyi görmedim şimdiye dek.

94 doğumluyum. İlk filmi de ben 7-8 yaşlarındayken çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Sinemada kendimi bilerek izlediğim ilk filmlerden biridir.
0
fraise
(23.12.24)
ilk 4 kitabı okudum.
0
wd40
(23.12.24)
Hp öncesi yüzüklerin efendisi nesliyim ama hp nesli de yaşlandı artık o muhabbeti bulamazsın artık

Edit: 95 sonrası okuyan kalmamıştır
0
grimavi
(23.12.24)
@grimavi abim 87li, kuzenim 94lü, ben aralarındayım. üçümüz de hp okuyorduk ve kitapların yayımlanmasını bekleyen nesildendik. belki 95 sonrası daha uygun olabilir buna
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
93 doğumluyum, seriyi yeni bitirdim:)
0
nothing in my way
(23.12.24)
ne kitabını okudum ne filmini izledim.
0
rentts
(23.12.24)
96lıyım, hp ile büyüdüm. Eskisi kadar manyak olmasam da potterhead'im, beynimde zibilyon trivia var evreniyle ilgili. Ravenclaw'dan selamlar :d

Hatta son üç dört gündür kız arkadaşımla rewatch yapıyoruz seriyi, bugün melez prensi izledik.

İlk 5 kitabı annemle beraber okumuştuk, ben 5-6 yaşındaydım ilk kitaba başladığımızda. Okuma biliyordum ama uzun diye annem okudu, 5. kitap 1114 sayfaydı yine de beraber okumaya devam ettik :D son iki kitabı kendimiz okumuştuk ama ahaha. Sonra iki üç kez daha tüm seriyi okudum tabii ki.

Mesela Hogwarts Legacy oyununu da iki defa %100 olacak şekilde bitirdim, ilk çıktığında ve bi iki ay önce olacak şekilde. Çocukluktan beri beklediğim bir oyundu.

Benim neslimde kitapları okuyan var baya ama filmleri izlemeyen yok gibi. Belki 2000 sonrasında o kadar popüler olmayabilir bilemiyorum.
0
nundu
(23.12.24)
90, bütün kitapları okudum 4 ve sonrasını mı ne bekledik yıl yıl okuduk diye hatırlıyorum. Filmlerin de ilk 5'ini sinemada izledim, sonra filmlerini sevmedim devamına ilgim kalmadı.(ama kitaplar çok iyiydi diye hatırlıyorum) Bu arada ilk filmin tanıtımını bile çok net hatırlıyorum haberlerde mi ne McGonagall'ın kediden dönüşüm sahnesi falan gösteriliyordu acayip görsel efektli çok iyi film gelecek diye tanıtıyorlardı :)

Ya özellikle 99 ve sonrası bizim için önemli olan hiçbir şeyi bilmiyor. HP, The Matrix, Lotr, Geleceğe Dönüş, The Mask, Looney Tunes çizgi filmleri, Pokemon vs...

edit: bu arada bir hayal kırıklığımı anlatayım. Çocukken Türkiye'den bakarken HP dünyası çok büyülü geliyordu. 24 yaşımda İngiltere ve İskoçya'yı gördüm, aslında çok müthiş bi yaratıcılık yokmuş J.K. Rowling zaten o dünyanın içinde yaşıyormuş dedim :/ yarattığı dünya müthiş ama filmde gördüğüm ortamlar çocukken çevremde hiç görmediğim şeylerdi ve büyüleniyordum, aslında o dünyanın UK olduğunu fark ettim.
0
nhk ni youkosu
(23.12.24)
1995.

hp ben ilkokul ve lisedeyken büyük olaydi. bana cocuksu geliyordu ama büyü falan ne diyordum. hicbir serisini okumadim. filmlerine denk geldiysem izledim hikayeyi de bilmiyorum. lisansi okurken de herkes quidditch oynuyordu. turnuva falan yapiyorlardi avrupa'daki okullarla. allan mallari nerdleri böyle bir salaklik olamaz diyordum fdglhkjg

2020'de ilk kez erkek arkadasimla lockdown'da izledim ve bayildim.

kitaplarini da okumak isterim. verdigi mesaj zamansiz ve hikaye de cok güzel.
0
sonsuz
(23.12.24)
Senin yaşlardayım, hepsini okudum. Kitapları ilk filmi sinemada izledikten sonra okumaya başladım, liseye geçmeden güncel kitapları bitirmiştim. Son 2 kitap ben lisedeyken çıktı onları da o zaman okudum.
Hatta öss'ye hazırlanırken son 1 ayda kafa dağıtmak için tekrar okumuştum son kitabı, o geceler hala aklımda bir yandan stres bir yandan kitaptan aldığım zevk. Erken uyumam lazım ama sayfalar peşini bırakmıyor, geceliyorum...
Filmlerle devam ettim sonra, son film çıktığında da üniversitedeydim. Çocukluk ve ergenliğimin tamamında, kitabıyla filmiyle bi şekilde hayatımda olmuş. O dönemlerdeki birinin okumasa bile illa izlediği bir hikaye.

95li bir kız arkadaşım vardı o da severdi, sonrasında doğanlar da kitaba olmasa bile filmlere maruz kalmıştır. Z kuşağı uzak kalmış olabilir bir tek, bir de 85 ve öncesi diye düşünüyorum.
0
Bruce
(23.12.24)
Harry Potter'a ilgim o kadar sıfır o kadar yok ki başlığı okuduğumda H.P. Lovecraft'la ilgili zannedip onunla alakalı cevap verdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.12.24)
91liyim. turkcelerini sayisiz defa, ingilizcesini de birkac defa bastan sona bitirdim. artik kitaplari ezberlemistim bir paragrafi okurken sonraki paragraf aklima geliyordu. benim kadar manyagi 10-15 kisi falandir turkiye'de.

filmlerini cok sevmedim, ilk filmi disinda acip da izleyeyim dedigim filmi yoktur. bir de ucuncu film fena degil. ama kitaplari bambaska bir dunyaydi. oyle buyulu bir dunyanin icine cekilmek apayri bir duyguydu. universiteye kadar sayisiz kere okudum abartmiyorum.

harry potter ile buyuyen nesildik. kitaplar 2001'de cevrildi. o zamanlar ben 10 harry 11 yasindaydi. son kitapta da ben 16 harry 17 yasinda. beraber buyumusuz. son kitabi arkadasin tanidigi kitapcidan ayirtmistik ve sinifca almaya gitmistik. cunku tukeniyordu hemen. o gece uyumayip koca kitabi bitirmistim. binam ravenclaw'dir ama slytherin'e de sempatim vardir.
0
antikadimag
(23.12.24)
@nhk

ilk kitap 99'da turkceye cevriliyor ama cok populer degil o zamanlar. dost kitabevi basiyor hatta buyulu tas diye cevirmisler. sonra seri patlayinca 2001'de yky haklarini alip o zamana kadar yazilmis ilk 4 kitabi cevirip getiriyor. turk halkinin hp ile tanismasi budur.

sonra 2 senede bir yeni kitap geldi onlari bekledik. 2003 zumruduanka, 2005 melez prens, 2007 olum yadigarlari olmasi lazim. 2003 yilinda babama aldirdigim zumruduankayi hic unutmuyorum. hatta yanina bir de dort kafadarlar kitabi aldirmistim ve once onu okumustum. hp'yi bekletip hazzi arttiriyordum :)
0
antikadimag
(23.12.24)
91 doğumluyum, ne okudum ne izledim. Yetiskinligimde bı deneyeyim dedim filmini, çekmedi beni. Çocukken de çok okuyan cok izleyen biriydim ama ya bana denk gelmemiş ya da fantastik olduğu için ilgimi çekmemiş olabilir.
0
abuzer
(23.12.24)
89'luyum ilk kitabı okuduğumda henüz filmi çekilmemişti ben de 6. Sınıftayım diye hatırlıyorum. Hepsini okudum, bütün filmlerini izledim. En son çıkan Cursed Child tiyatro metnini de okudum (keşke oyununu da izlesek). 9 yaşında oğlum var, birinci ve ikinci sınıfta tüm harry Potter kitaplarını okudu. Hatta sihirli almanak diye bir kitap daha çıktı hp evreni hakkında ansiklopedimsi. Onu gördü D&r da onu da istedi onu da okudu. Bazen gryffindor cübbesi ile geziyor, 8 yaş doğum gününü HP temalı yapmıştık, pastası Hagrid'in Happee Birthdae Harry yazılı pastasıydı.

Komşumuzun ortaokula giden kızı var kaç doğumlu bilmiyorum ama 12 13 yaşlarında sanki. O da baya Potterhead, hatta instagram sayfası açmıştı bir ara Harry Potter ile ilgili az bilinen şeyler, replikler falan paylaşıyordu kendisini zorla takip ettirmişti:))
0
kullanicadi
(23.12.24)
87, Dumbledore'un öldüğü final sayfası ile beraber kitap bitip yeni kitap beklenilinceye kadarki süreçte Dumblodore ölmedi ve işte bu da kanıtı diye dedikodu niteliğinde forum yazıları ve websayfalarının açıldığını hatırlayacak kadar fanıydım. elimde 1. baskı bazı kitapları da var. bence bir şeyi sevmenin yaşı yok. Günümüzde 90'lı yılların dizilerini tekrar tekrar izliyorsa millet bir işin ne kadar iyi olduğu ile alakalıdır.
0
denizmaniaherif
(23.12.24)
artık yaşım 34.

serinin tüm kitaplarını birkaç defa okudum, keza filmlerini defalarca izledim (hatta üniversitede baktım, bir dersin vize/finalini geçemeyeceğim, ben de tüm seriyi hatmetmiştim o gece).

yeni nesil zannedersem bunu bir kültürden ziyade dümdüz karakterler yığını vs olarak görüyor.
bir gün girdiğim bir fırında ravenclaw logolu kazak giymiş bir kasiyer vardı. "aaa, çoğunlukla gryffindor ya da slytherin'i tutarlar ama siz ravenclaw'u seviyorsunuz galiba :)" dedim. kadın da üstüne bakarak "dediğinizi hiç anlamadım, öylesine aldığım bir kazaktı" dedi. sonra harry potter'ı çok sevdiğim için bu temada bir kupa alan arkadaşıma "artık çok özlü iksirimi bununla içeceğim" dedim, bana "yaralarımıza şifa olsun" dedi :(
0
m e b
(23.12.24)
Kitapları da filmleri de zamanında zevkle tükettim ama potterhead sayılmam.
92liyim.
0
norek
(23.12.24)
Popüler kültüre ait referanslar zaman geçtikçe eskiyor ve her yeni nesille birlikte güncelleniyor. Eskinin star wars, kara şimşek, Lotr, Lost, H.P gibi kendi dönemlerini domine etmiş diziler, filmler ve kitaplar yerini yenilerine bırakıyor.

Bence arada şöyle bir fark var; eskiden bu kadar çok platform, uygulama vs yoktu ve odak çok daha yüksekti. Yani mesela Lost yayınlandığı dönemde tüm dünya aynı anda interaktif bir şekilde izlenir, teori geliştirilirdi. Bu da o dönemin popüler kültür jargonunu, referanslarını vs domine ederdi. ancak şimdi çok sayıda platform, çok sayıda uyarlama, film dizi mevcut. Çok fazla odak var ve bunlardan herhangi biri global çapta popüler olsa da bu popülerlik çok kısa sürüyor. Eskiden tek bir dizinin tek bir bölümü için yayınlandığı saatlerde şehirlerde sokaklar boşalırken şimdi insanların böyle bir dizinin varlığından bile haberi olmayabiliyor. Özetle normal bir durum, hele ülkemiz gibi kültür tüketiminin son derece kısıtlı olduğu bir yerde.
0
thracia
(23.12.24)
Ben sadece ilk kitabını okumuştum. Sonra evlendim, kızlarım oldu. Büyük kızım tüm seriyi 1 defa, küçük olanı 10 yaş civarındayken tüm seriyi 6-7 defa filan okudu, her türlü detaya hakim.
0
SiyamkedisiZorro
(23.12.24)
92liyim kitabını hiç okumadım. İlk iki filmini izledim. Çok ilgimi çekmedi
0
jülsezar
(23.12.24)
Azkaban Tutsağı nı almıştı teyzem doğum günümde, delirmiştim okuduğumda. Ateş Kadehi yeni çıkmıştı, ona da yapıştım tabi hemen arkasından. Diğer 3 kitabı beklemek çileli ve keyifliydi. utopyam, esrardairesi gibi forumlarda çok sık vakit geçiriyordum.
Hatta son kitabı yine bu bahsettiğim forumlardan bir ekip çevirmişti Türkçe'ye -oldukça da iyiydi- pdfden okumuştum :D
Fantastik edebiyata meyilli olup da maruz kalanların kolay kolay kaçamayacağı bir furyaydı :v 91 liyim bu arada.
0
lüzumsuz adam
(23.12.24)
91'liyim. sayamayacağım kadar okudum ve izledim. benim güvenli alanımdır hp.
iş arkadaşımın orta sondaki kızına vermiştim, okumak istiyordu. ilgisini çekmedi mesela. ama kızıma zorla da olsa okuturum :)

hala sektör olarak ekmeğinin yenmesi çok mantıksız geliyor o ayrı. ama sadece kitap ve film olarak bakarsak ömürlük bir seri benim için.
0
elorelia
(23.12.24)
okudum, 84'luyum. ilk kitaba lise 2'de baslamistim sanirim. ilk basladigimda ne bu cocuk kitabi deyip biraktim. ama sonra tekrar basladim, ve bir daha birakamadim. tum kitaplari 2'ser 3'er kez falan okudum, filmleri de en az 3'er kez izledim. o zamanlar arkadaslarimin bircogu da okudu kitaplari. cocugum olsa okumasini isterdim.
0
lemmiwinks
(23.12.24)
Yaşlıyım.
Hiçbir kitabı okumadım. Filmleri de baştan sona hiç seyretmedim.
Ama cevapları okuyunca bir eksiklik hissettim. E pub'ını bulursam bakacağım bi.
0
Mirket
(23.12.24)
87liyim, neden okumadım bilmiyorum. hiç çevremde de görmedim. ben o zamanlarda seri stephen king okuyordum. :/
0
dilhun
(23.12.24)
89 doğumluyum. Hepsini tekrar tekrar okumuşumdur filmlerin hepsini de tekrar tekrar izlemişimdir. Mesela hatırlıyorum 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan önceki son 50 gün yayınevinin sitesinde her gün bir sayfa yayınlıyorlardı ben de her gün onu takip ediyordum. Gerçekten bir dönemime damga vurmuştur. Ama üniversiteden sonra ilgim azaldı, şimdi de hiç yok. Mesela şimdi yeni dizi çekiliyor sanırım ve vakit ayırıp izleyeceğimi düşünmüyorum.

Büdüt: Hatırlayan var mı ya daha 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan Sabah (sanırım bu gazeteydi) JK Rowling Sirius'un ölümünü yazdığı için ağlamış diye ana sayfaya yazarak spoiler vermişti?
0
peki madem
(23.12.24)
gururlu bir ravenclaw üyesi olarak okudum, filmlerini de defalarca izledim. 90 doğumluyum. çevremde hp'ci olduğunu iddia eden ve bina isimlerini bile hatırlamayan köpük birkaç kişi dışında tamamen gözden düşmüş bir seri.
0
brakgn
(23.12.24)
@sanem, bir bilim adaminin romaninini lise sonda okumustum ben de cok etkilendigim bir kitapti.
0
sonsuz
(23.12.24)
Kitapları 2 defa okudum. Eskiden kitapları okumamış ama filmlere hayran görünce şaşırıyordum. Dövmeli bir kızla tanıştım. 1 sayfa kitap okumamış. Filmlerin kesinlikle kitabı okumuş kişiler için yapıldığını düşünüyorum. Kitap okumayanlar için anlamsız şekilde geçen bir sürü sahne var. O yüzden garipsemiştim okumamasını. Artık takmıyorum.

Benim gibi 30 yaşını geçen herhangi birinin ilk defa oturup da Harry Potter okuması çok zor. İlk 2 kitap direkt çocuk kitabı. Ben ilk üç kitabı orta okulda bitirmiştim. Harry benden büyük ama kitapların Türkiye'deki çıkış tarihleri ile neredeyse Harry ile birlikte büyüdüm gibi oldu. Geçen gün 3. defa tekrar başladım okumaya. İlk iki kitapta epey göz devirdim ve sıkıldım mesela.
0
nawar
(23.12.24)
@antikadimag ben de her kitabı 50’den fazla okumuşumdur, abartmıyorum. canım sıkıldığında herhangi bi kitap/sayfayı açıp okumaya başlardım.

bende evde bir ilk okuduğum kitaplar, bir ingilizce seri bir de yeni baskı seri var. boşandığım kişi evde 3 hp serin var, sorunlusun falan diyordu :d if you know you know durumu.

ne çok seven varmış ayrıca, mutlu oldum :) buluşup hp günü yapalım! (ben de ilk filmler dışında filmlerini izlemedim.)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
@deartheodosia Amerikan İngilizcesi mi, İngiltere İngilizcesi mi? Hangi ülkede basıldı? Sadece "cookie-biscuit" ya da "gas-petrol" gibi kelime farkı yok. Daha ciddi farklar var.

www.hp-lexicon.org
0
nawar
(23.12.24)
87 doğumluyum.
fantastik edebiyat, bilim kurgu ile beraber hiç ilgimi çekmeyen alan olduğu için okumadım. fantastik edebiyat'a az da olsa ilgim olsa kesin okumuş olurdum çünkü çok popülerdi.
0
wilhelmwasmuss
(23.12.24)
filmlerde ilk iki film kitaplara daha sadık ve biraz daha çocuksu ruh var, üçüncü film tam ara geçiş ve serideki en iyi yönetmen olan Cuaron'un filmi olduğu için gerçekten iyi bir film. Keşke tüm seriyi Cuaron çekseydi dedirtiyor ama mümkün olmazdı tabii :D Dört rezil, Mike Newell ile niye tekrar çalışmadıkları belli. Dumbledore'un saçma atarları falan aklıma geldikçe cringe oluyorum (meşhur bi did you put your name in the goblet sahnesi vardır bilen bilir). 5'ten sonra Yates ile devam ettikleri için belli bir sinematografik dil tutturulmuş ama kitaplardan uzaklaşma iyice belli oluyor bence.

Oyunlarını oynayan varsa bilir, ilk üç oyun tamamen kitaptan esinlenen, grafikleri çizgi film tadında ve macera hissini iyi yaşatan oyunlar. Dördüncü oyun yine rezalet tamamen co op oyunu yapmışlar. 5-6 tamamen filmlerin oyunu, ilk üç kadar olmasa da çıktığı dönemde keyifle oynamıştım. 7. filmin oyunlarına ise 1 saat dayanamadım korkunçlardı. Kitapları seven için LEGO oyununu tavsiye ederim. Bir de tabii ki Hogwarts Legacy çok keyifli, kusursuz bir oyun tabii ki değil ama Hogwarts'ı ve çevresini keşfetmek eğlenceli.

Ben de bu kadar HP seven görünce mutlu oldum. Kitapları son okumamın üzerinden birkaç yıl geçti, belki yakında tekrar bir tur atarım diye gaza da geldim :d
0
nundu
(23.12.24)
2016 doğumlu oğlanın masası:p

ibb.co
0
kullanicadi
(23.12.24)
@nawar, uk editionları var ama hiç karşılaştırarak okumadım diğerleriyle :)

@kullanicadi, çok sevimli <3 benimki de büyüsün lotr, hp her şeye bulaştıracağım :)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
(7)

erkek kol saati önerisi

baldan kaymak
Hiç otomatik saat almadım. Quartz çok az kullandım.Açıkçası pilli saat daha pratik geliyor, pil bitince değiştir devam et.Ama otomatik saatler de çok güzel duruyor. O mekanizma vs. Neyse.Aklımdaki marka Citizen. Japon dışında önermeyin de.Modeli de yazayım Tsuyosa veya Citizen herhangi modeli olur.1
Hiç otomatik saat almadım. Quartz çok az kullandım.
Açıkçası pilli saat daha pratik geliyor, pil bitince değiştir devam et.
Ama otomatik saatler de çok güzel duruyor. O mekanizma vs. Neyse.

Aklımdaki marka Citizen. Japon dışında önermeyin de.
Modeli de yazayım Tsuyosa veya Citizen herhangi modeli olur.

1) Yaş 31, bilek kalınlığı 19 cm. Nette 41-45 mm diyor. Tsuyosa 40 mm bu olmayacağı ya da kötü duracağı anlamına mı geliyor? Bileğim nispeten kalın.
2) Bu soru önemli. Her gün otomatik saatlerde sapma mı oluyor? Sürekli ayarlamam mı gerekecek? Ya da yıl da ne kadar geri kalıyor? Bu çok ciddi etkiler kararımı açıkçası.

Önerileriniz, şuna da bak dedikleriniz için şimdiden teşekkürler.
Seiko 5 ya da Tissot Prx önerecekseniz önermeyin, oraları geçtim.

Başka önereyim senin kriterlere uygun derseniz, 25k'ya kadar ok'um.
www.konyalisaat.com.tr
0
baldan kaymak
(22.12.24)
En pahalı otomatik saatlerde bile sapma olur. Sürekli değil de çok ileri veya geri olduğunda ayarlayacaksın sürekli ileri veya geri gitmiyor + - oluyor sapma.

Otomatik saat hassas oluyor. Düşme durumunda veya manyetik alana maruz kalırsa tamirciye gitmek gerekebilir. Her 5 yılda bir bakım gerektir ayrıca. Bakım masrafı saatın marka ve modeline göre oluyor ama genel olarak ucuz değil.

Çok iyi bir otomatik almayacaksan uğraşır durursun. Bunun yerine solar (güneş enerjili) öneririm. Paylaştığın linkteki eco driveları düşün
0
wd40
(22.12.24)
Pilli al gec ne kasiyorsun. Otomatik saat an itibariyle evrendeki en overrated nesne olabilir. Otomatik saat ovme lobisi, yahudi lobisinden daha guclu ve etkin. Alt tarafi zamani gostermek gibi basit bir islevi yerine getirecek nesneye otomatikcilerin bu derece duskunlugu tibbi ve psikolojik anlamda arastirilmali
0
speedy
(22.12.24)
Bilek kalınlığın 19 cm'yse 40-46 aralığı senin için uygun olur ama ben olsam 46'ya çıkmam, bir de alt limit 40 gibi oldu ama deneyip bakarsın 38 mm de hoşuna gidebilir belki denemeden görmeden bilmek zor, kendini sınırlama yani.

Otomatik saati her gün kurmana gerek yok otomatik saatlerde rotor isimli yarım ay şeklinde serbest bi parça bulunur sen bileğini hareket ettirdiğinde bu rotor da hareket ederek bilek hareketinden oluşan kinetik enerjiyi mekanizmaya aktarıp kurma işlemini otomatik yapar ama çok uzun süre bu şekilde enerji sağlamak sapmaya neden olabileceği için "arada" kendin kurarsan daha sağlıklı olur, ayrıca bileğinden çıkardığında 24-48 saat aarsında tüm enerjisi biter yine kendin ayarlayıp kurmak durumunda kalabilirsin böyle durumlarda.

Saat önerisi olarak da Orient Bambino'lara bak derim, ben özellikle FAC00009N0 kodlu saati beğeniyorum ama diğer serileri de güzel.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.12.24)
Valla kriterlerinin sadece Japon kısmını karsilasa da casio f91 demek istiyorum.
0
Amaranta ursula
(22.12.24)
1) kucuk saat sorun olmaz ama buyuk saat siritir. bir de saatin tipi de onemli. mesela diverlar daha kucuk gosterir bezelden dolayi.

2) sapma olur. benim su an kullandigim omega speedmaster'da gunde 1 saniye sapma oluyor ve bu otomatik saat camiasinda mukemmel bir deger. yani ben omega'yi hic ayarlamiyorum sifirdan. yaz/kis saati degisimlerinde biriken sapma duzelmis oluyor.

ama daha once daha ucuz japonlar kullandim. onlarda daha cok sapma oluyor ve ayda bir ayarlaman gerekiyor. cunku 3 dakika falan sapiyordu ayda.
0
antikadimag
(23.12.24)
Otomatik saat bir hobi, keyfi bir uğraş, kişisel zevk nesnesidir. Ve evet sürekli ayarlamanız, kontrol etmeniz gerekir. Böylece hem saatle hem de zamanla daha farklı bir ilişki kurarsınız.

Saate sadece kolunuzda zamanı doğru gösterecek bir alet muamelesi yapacaksanız zaten otomatik saate gerek yok. Herhangi bir pilli saat çok daha kesin şekilde zamanı gösterecektir.

Ama otomatik saatten geri kalıyor ya da ileri gidiyor diye şikayet etmek, 1967 Ford Mustang GT alan adama "abi ne gerek var bu arabaya, hem çok yakıyor hem kliması yok hem de otomatik bile değil. Bunun yerine çok daha iyi bi fiyata 1.0 polo alırdın" demek gibi oluyor.

Otomatik saat de klasik bir araba gibidir. Düzenli bakımlarını yapmalı, gözünüzü ve elinizi üzerinden ayırmamanız gerekir. En başta dediğim gibi bu bir hobi ve kişisel zevk işidir. Bunlarla uğraşamam derseniz o zaman 1.0 polo sizi çok daha mutlu edecektir.
0
thracia
(23.12.24)
@thracia fikrimi netleştirdi. Ben bu olaya hiçbir zaman için ne mustang gibi ne de tracer gibi bakamam. Yorar beni :)

Tsuyosa'yı görünüş olarak çok beğenmiştim. Pilli tsuyosa olsa keşke :) arkadaki o iskelet detayı da hoşuma gitti ama neticede görünmüyor.

Quartz ya da pilli devam ediyorum. Cevaplara teşekkürler.
0
🌸baldan kaymak
(23.12.24)
(12)

hangi kol saati

nahtoderfahrung
https://i.ibb.co/sHpmh33/TSUYOSA-Banner-2048x-progressive.jpgfotodakilerden birini almak istiyorum gönlüm 1. ve 2. olanda ama 10 da gözüme iyi geldi. sizce hangisi? genel kullanım için alacağım
i.ibb.co

fotodakilerden birini almak istiyorum gönlüm 1. ve 2. olanda ama 10 da gözüme iyi geldi. sizce hangisi? genel kullanım için alacağım
0
nahtoderfahrung
(17.12.24)
En soldaki cok fena ama gene sen kiyafetine goremi giyinirsin bilemiyorum

Kiyafet ve zevk olayinida dusunmek lazim

Ama ben genede en sol bastaki diyorum
0
Zetnikov
(17.12.24)
genelde smart casual giyiniyorum
0
🌸nahtoderfahrung
(17.12.24)
Bu saate en guzel giden renkler 2,4 ve 5.

Ben De sarisi var.
0
baldur2
(17.12.24)
2 bana buz mavisi tissot powermatic 80 kopyası gibi duruyor ama aynı zamanda da rengi çok iyi
0
🌸nahtoderfahrung
(17.12.24)
3-4-10
0
kumandanim
(17.12.24)
Bu modelde tiffany blue bir başka güzel duruyor. O yüzden 2 diyorum.
0
thracia
(17.12.24)
1-4-10
0
antihero
(17.12.24)
1 ve 2 yi bende almayı düşünüyorjm
Bi de bulursam turuncusunu portakal
Yalnız değilmişi
0
baldan kaymak
(18.12.24)
Bu tsuyosa'lar tissot prx'in kopyası zaten, renkleri de çoğu prx'ten devşirme. Prx'in başarısı sonrası çıktı hepsi.

Farklı olsun istiyorsan small second versiyonuna bak derim.

Bunlar arasında diyorsan, neticede model aynı renk farklı. Renk uyumuna ya da vermek istediğin klasik/değişik imajına göre seç.
0
Bruce
(18.12.24)
4/7/10/11
0
cooperr
(18.12.24)
en çok oy alan 4 ve 10 numara şuan :)
0
🌸nahtoderfahrung
(18.12.24)
2 önerisi 4 kez yazılmış
4 önerisi 5 tane
10 önerisi 4 tane

Tsuyosa'cıyım
0
baldan kaymak
(18.12.24)
(2)

Gözlük seçimi hakkında

Pardonx
Selam romalılar;Hayli yüksek derecede miyop bir insanım. Yeni bir gözlük almayı düşünüyorum ve anladığım kadarı ile bu gözlük işi baya bi yürümüş gitmiş.Şu anki gözlüğümle en büyük sıkıntı hem güneşte hem de gece araba sürmek. O yüzden acaba bir de gunes gözlüğü mu alsam ya da klipsli bir şey mi seç
Selam romalılar;
Hayli yüksek derecede miyop bir insanım. Yeni bir gözlük almayı düşünüyorum ve anladığım kadarı ile bu gözlük işi baya bi yürümüş gitmiş.
Şu anki gözlüğümle en büyük sıkıntı hem güneşte hem de gece araba sürmek.
O yüzden acaba bir de gunes gözlüğü mu alsam ya da klipsli bir şey mi seçsem hangi ozellikleri olan bir cam yaptırmam lazım ciddili kararsızım ne tavsiye edersiniz?
Gunes gözlüğü yerine polarize cam yaptırsam is görür mü mesela?
0
Pardonx
(02.12.24)
Baya pahalıya gelir ama kolormatik (fotokromatik) iş görür. Siyah/griye dönenlerden alırsanız eski cemaatçiler gibi görünmezsiniz
0
kimlanbu
(02.12.24)
mıknatıslı clip on optik çerçevler var. güneş gözlüğü kısmı, optiğin üzerine mıknatıslı olduğu için yapışıyor. böyle bir çerçeve seçerek ayrıca numaralı güneş gözlüğü yaptırmadan da kullanabilirsin.
0
thracia
(02.12.24)
(31)

AKP yönetiminin vatandaşın iyiliği için

Bir ben var benden şurada
yaptığı herhangi bir icraat var mı? Yani gerçekten kendi seçmeni vs demeden topyekün tüm ülke vatandaşlarının hayrına dokunan bir icraatı oldu mu 20 senede, var mı böyle bir şey?
yaptığı herhangi bir icraat var mı? Yani gerçekten kendi seçmeni vs demeden topyekün tüm ülke vatandaşlarının hayrına dokunan bir icraatı oldu mu 20 senede, var mı böyle bir şey?
0
Bir ben var benden şurada
(27.11.24)
demokrasilerde yanındaki, karşındaki, mahallendeki, ülkendeki insanlardan da sen sorumlusun. öyle yok ben oyumu verdim kardeşim daha ne yapayım ile demokrasi yürümez anlayışını öğretti bize sağolsunlar.
0
duyurukullanıcısı
(27.11.24)
Sigara içme konusunda kısıtlamalar AKP'ye maledilir ama bu konuda Dünya'da eş zamanlı bir hareket oldu. Bir yerlerden global bir emir gelmiş gibi. Ben Sigara ile ilintili küresel devlerin, Amerika merkezli olarak diğer devlere mevzi kaptırması olarak yorumladım bu sigara yasağını. Türkiye'ye özgü bir hareket değildi çünkü.
0
Mirket
(27.11.24)
Paradan altı sıfır atmak diyebilirim. Cesur ve yerinde bir karardı.
0
etna
(27.11.24)
sigara kisitlamalari.
posetleri parali yapmak.
c-sectiondan caydirma propagandasi
bes

her yaptiklari kötü degil ama iyi bir sey yapsalar bile akp kafasiyla baskici, dikte eden bir tutumlari var.
0
robert bosch
(27.11.24)
AKP'nin icraati olmasından çok onun dönemine denk geldi diyebiliriz, ama veri sızıntılarını saymazsak e-devlet. Birçok ülkede göbeğiniz çatlayarak yapacağız bürokratik işlerinizi birkaç tıkla hallediyorsunuz.
0
auroraaurora
(27.11.24)
bes tek başına iyi dursa da aslında insanlara "sgk sizin emekliliğinizle mi uğraşacak, gidin kendi başınızın çaresine bakın" demenin kibarcası.

c-sectiondan caydırma politikası tartışmalı. Normal doğumun avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Yapılış şekli de c-section olmak zorunda kalan insanları rahatsız edecek şekilde.

sigara yasakları da biraz akp'den önce cep telefonu mu vardı demek gibi. Yani dünya zaten oraya gidiyordu. akp değil bkp olsa en fazla birkaç yıl sonra yine benzer yasaklar gelirdi
0
nundu
(27.11.24)
Yukarıda "her yaptıkları kötü değil" diyen laleye hatırlatmak isterim bugün taze çıkan kararnameyi;

"30 Euro'luk alışveriş limitine kargo gönderim bedeli de eklendi"
0
feastofthedamned
(27.11.24)
E Devleti de ben gömeyim.

Diğer devletler bu işe girmiyorlarsa bu onların beceriksizliğini mi gösterir, yoksa
bir bildikleri mi var acaba denir?
0
Mirket
(27.11.24)
E-Devlet olayında ben de Mirket gibiyim galiba, e-nabız sızıntısı gibi bir sızıntının E-devlet'te olmayacağının ve milyonlarca insana ait verinin açık hale gelmeyeceği nasıl garanti edilebilir ki? Bence Almanlarının tüm bürokratik işlemleri posta yoluyla yapmasının da bir nedeni var gibi.
0
🌸Bir ben var benden şurada
(27.11.24)
pratikte artik nerdeyse uygulanmayan kapali alanlarda sigara icme yasagi, ozellikle alkollu mekanlarda istinasi falan yok. pasaj, carsi vb yerlerde de cayir cayir iciliyor. bi kahveciler ve kafeler kaldi sanirim. kahvenaleri bilmiyorum.

paradan 6 sifir atma denmis de yanilmiyorsam 57nci hukumet zamaninda calisilmaya baslanmis ve yol haritasi asagi yukari ortaya cikmisti yaniliyor da olabilirm.
0
bay b
(27.11.24)
@feastofthedamned, soru akp nin yaptigi yararli seyler.
sen yaptiklari iyi bir sey olmadigini düsünüyorsan, bence yok de gec. ama bana saldiriyorsun.

sen ve senin gibiler akp'nin iktidarda olmasinin sebebisiniz. agzindakileri köpükleri sil de öyle konus.
0
robert bosch
(27.11.24)
sence öyle bir düşüncesi var mı? sadece o partinin değil, tüm partilerin ve kişilerin sence memlekete ve vatandaşa hizmet etmek gibi bir derdi var mı? hangisi vatandaşa hizmet aşkı ile yanıp tutuşuyor acaba? Allah ıslah etsin hepsini.
0
since1907
(27.11.24)
akepe ve halkin yararina diye iki farkli ifadeyi ayni cümlede kullanmak bile buradakilerin akliyla alenen dalga geçmektir.
0
feastofthedamned
(27.11.24)
Olması gereken şeyleri olumlu sayılmış, ilişki ufak tefek iyi şeyler vardır ama bence yapılan o kadar büyük usulsüzlükler var ki, küçücük olumlu şeyi yok ediyor gözümde
0
olaylar olaylar
(27.11.24)
Cimer.

Bir de devlet denetleme kurumuna bazı görevler yeni verilmiş hayrımıza olacak şekilde. İleride haberleri gelir.
0
diyecevaplandı
(27.11.24)
harp okullarının kapatılması, başörtüsü yasağının kaldırılması.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(27.11.24)
@benim icin harp okullarinin kapatılması nasıl iyi bir şey açıklayabilir misin?
0
unabomber
(27.11.24)
Akp kaostan beslenen bir parti. ben faydalı icraatlarını görmedim. atatürk ve laiklik düşmanlığı ile Türkiye'yi sömürüp duruyorlar. Aynı osmanlı'daki gibi halk fakirleşti ve cahilleşti. Benzerini yaparak kontrol mekanizması oluşturmaya çalışıyorlar. İktidara geldikleri günden itibaren özgürlükler kademeli olarak azaldı.
0
wd40
(27.11.24)
kılıçlı terör örgütünün kimin subay olup kimin olmayacağına karar verememesine yaradı. ayrıca yeni askerlik kanunu da akp'nin yaptığı faydalı icraatlerden bir tanesidir.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(27.11.24)
20 küsür senede halkın yararına bir şeyler olmuştur muhakkak.

benim aklıma gelenler sadece yukarıda söylenenler. hatta sadece sigara yasağı, diğerleri bile değil.

ancak;
sigara yasağı şimdi uygulanmıyor, her yerde cayır cayır sigara içiliyor.
tüm dünyada öyle bi trend vardı +1 ve doğal bir şeydi belki +1
ayrıca sigara yüzünden çok fazla sağlık harcaması oluyor. belki bu sağlık harcamalarını biraz daha kontrol altına almak için böyle şeyler yapmaya kalktılar.

yani tek argüman da suya düşmüş oluyor.

en başta söylediğim "20 yılda muhakkak iyi şeyler yapmışlardır" bunun arkasındayım, ama bir şey daha var, kendilerine iyi geleceği için yapmışlardır, vatandaşa da faydası olmuştur az ya da çok.

imar barışı vs gibi şeyler sadece kendi tabanını değil tüm ülkeyi etkileyen şeylerdi. kimi insanlarca iyi şeylerdi. ama imar barışını bu haliyle mantıklı kimse savunmaz herhalde. ruhsatsız evi olana, tarlaya kulübe yapmış olana, kaçak kat çıkmış olana iyiydi onlar.
0
biseysorcaktim
(27.11.24)
AKP ne yaparsa kendisi için yapar.

1. Eğer yapılacak şey iktidarlarının devamı için şart ise kesinlikle yaparlar. Gerekirse Apo için af çıkartılar ama yaparlar.
2. Yapılacak şey iktidarın devamı için şart değilse, para kazanılıp kazanılmadığına bakarlar. Önce kendilerine, sonra etrafındakilere para kazandırırlar. Kaldı ki bu para da iktidarın devamı için bir yerde şart.
3. İlk 2 maddeden halkın yararına görünen şeyleri de “Bak halkın için bir şeyler yapıyoruz” diye gözümüze sokarlar.

Bunun haricinde sigara yasağı falan denmiş. Alkol yasakları ile benzer bir şey sigara yasağı. Bizim hayrımıza yapmadılar.

Yaptıkları tek iyi şeyin edevlet olduğunu düşünüyorum ama edevlet’le alakalı olmasa da sürekli bilgilerimizin çalınmasını engelleyememeleri ayrı bir konu.
0
co2s2
(27.11.24)
Sigara kısıtlamaları.
Sadece bu.
Başka da hiçbir şey yok. İlk bakışta var gibi görünüyorsa da arkasında rant ya başka hesap vardır, sonucuna bakınca keşke yapmasalarmış dersin. Demen lazım. Demedikleri için bu haldeyiz.
0
Bruce
(27.11.24)
Ne düşünsem aklıma sonra rezillik geliyor hep. Misal hastanelerdeki sıra muhabbeti biterken bu sefer de devlet hastanelerinin komple bitik halde olmasi, şehir hastaneleri gibi devletmis gibi özel halde olan hastaneler geliyor.

Bruce+1000
Ekonomi, eğitim, hukuk vs sürekli daha geriye daha geriye.
0
logisticsmanager
(27.11.24)
illaki vardır ama vatandaşa faydası olsun diye yaptıklarına inanmıyorum. aklıma gelen tek şey sigara yasağı.

plastik poşetin paralı olmasına güldüm. tam batılı libtard yaklaşımı. taylor swift sçmaya bile özel jetiyle gitsin ama bizim market alışverişimizden 50 kuruş alan akp hükümeti iyi bir şey yapmış olsun haha. gerçekten bu küreselciler yok edilmeden dünyaya huzur yok, ben buna inanıyorum artık.
0
mark greg sputnik
(27.11.24)
Ak Parti'nin yaptigi pek cok seyi zamanin ruhuna atfetmek daha dogru olur. Bir de bu yapilanlarin motivasyonuna bakmak lazim. Yollar, kopruler vatandas icin mi yapiliyor yoksa birileri zengin olsun diye mi? En buyuk kaymagi bu akraba, arkadas zenginler yiyor. Bu koprulerin ve yollarin parasini biz zaten vergilerimizle veriyoruz. Hatta gecis garantisi gibi seylerle gelecekte calisip vergi verecegimize dair bile sozlesmeye imza atiyoruz.
0
Sour
(27.11.24)
edevlet keşke hiç olmasaydı da devlet dairelerinde sürünseydik. gün aşırı yaşlı anne babama adıyla soyadıyla mesajlar telefonlar geliyor olmayan kargolar, icra takipleri için. sigara yasağı da bir işe yaramadı, dallama müptezeller karşı inatlarından sokakta yürünecek yer bırakmadı. her yer dumanaltı.
0
titanyum22
(28.11.24)
ücretsiz kitap dağıtımı. ne sıkıntılar çekerdik ders kitaplarını alabilmek adına yaz tatillerinde çalış parasını çıkartmaya, 2. el kitapçılar gez, sıfır dahi olsa kitapları bulamamak.
0
odiyus
(28.11.24)
@benim için

kılıçlı terör örgütünün kimin subay olup kimin olmayacağına karar verememesine yaradı. ayrıca yeni askerlik kanunu da akp'nin yaptığı faydalı icraatlerden bir tanesidir.

kimin subay olup kimin olamayacağına tabi ki görev başındaki askerler karar verecek. takunyalı imamlar değil. bunda sorun nedir? ordunun içine sokulan çürük yumurtaları sokup ayıklamayı becerememek veya ayıklamak istememek beceriksizlik, ordumuza sızmış 3-5 hain yüzünden silahlı kuvvetlerimize kılıçlı terör örgütü demek ayıp, yüzlerce yıllık kültürü olan harp okullarını yönetemeyip de kapatmak ise en hafif tabiri ile kolaycılığa kaçmaktır.
0
unabomber
(28.11.24)
"akp'nin yaptığı güzel bir şey yok, salaksınız" demekle "ak parti her şeyi yaptı, nankörsünüz" demenin hiçbir farkı yok. ikisini söyleyen de aynı mal, renkleri farklı sadece.

aklıma ilk gelen, sağlık hizmetlerini daha "ulaşılabilir" kıldı.

zorunlu eğitimde kullanılan kitapları ücretsiz hale getirdi.

karayollarını geliştirerek ölümlü trafik kazalarını önemli ölçüde azalttı.

pkklı teröristlerin yurtiçindeki faaliyetlerini önemli derecede azalttı.

ancak tüm bunların yanında koca birer "ama" var. bunları yaparken neye rağmen, neye sebep olarak yaptı, onları gözden kaçırmamak lazım.
0
yemrem
(28.11.24)
Kocam beni yıllardır dövüyor, çalışıp kazandığım paraya kafasına göre el koyuyor, dışarı çıkmama izin vermiyor, çocuklarımızı dilendirmeye çalıştığı için evden kaçtılar, ben kenara köşeye ayırarak biriktirdiğim parayla üst baş almaya çalışıyorum,o ise Gucci'den tom ford'dan giyiniyor. Ama allah için iyi tarafları da var. Mesela sigarayı balkonda içiyor.
0
thracia
(28.11.24)
"akp'nin yaptığı güzel bir şey yok, salaksınız" demekle "ak parti her şeyi yaptı, nankörsünüz" demenin hiçbir farkı yok"

Oo aktroller burayi da basmis.

"Akepeli degilim ama" diye cümleye baslasa daha iyiymis.
0
feastofthedamned
(28.11.24)
(5)

ev içi tekerlekli taşıyıcı var mıdır?

sanemkk
odalar arasında eşya taşımak için, hergün yatak odasından salona akşam olunca diğer yere eşya taşıyorum da onun için kullancaktım.
odalar arasında eşya taşımak için, hergün yatak odasından salona akşam olunca diğer yere eşya taşıyorum da onun için kullancaktım.
0
sanemkk
(26.11.24)
küçük şeyler için: www.ikea.com.tr
daha büyük ve ağır şeyler için: www.koctas.com.tr
0
inheritance
(26.11.24)
Pazar arabası da olur. icabında kumaş kısmını çıkarırsınız.
0
orient blue
(26.11.24)
katlanır stanley
www.hepsiburada.com
0
durbidakka
(26.11.24)
Bir de ağır eşyaları taşımak için şöyle bir aparat var;

www.youtube.com

Mobilya kaydırma aparatı diye aratırsanız pek çok farklı çeşidini bulabilirsiniz.
0
thracia
(26.11.24)
servis arabaları var:

www.tekmutfak.com
0
orpheus
(26.11.24)
(16)

yıllık gelirinizin % kaçını tatile ayırıyorsunuz?

benaslinda
özellikle maaşlı çalışanlar cevap verirse sevinirim, teşekkürler.
özellikle maaşlı çalışanlar cevap verirse sevinirim, teşekkürler.
0
benaslinda
(25.11.24)
%13 e denk gelmiş yaz tatili
0
eja
(25.11.24)
bu sene 3 tatil yaptım 1er haftalık.

toplamda 2.5 maaş gitmiş. hepsi yurtdışı ama. %20 falan yapıyor belki daha da fazla.
0
jelly bear
(25.11.24)
kabaca hesapladım şimdi %2.77.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(25.11.24)
%5-6
0
thracia
(25.11.24)
%5-10 arası ama yazlıklarım ve bir devremülküm var, onların finansman veya fırsat maliyetini de katmak lazım.
0
gabe h coud
(25.11.24)
1 maaşımmış.%8.33
0
Amaranta ursula
(25.11.24)
ulasim da dahil olarak

2024 9%. toplam 1.5-2 hafta para harcamali tatil yaptim sanirim.
2023 4% yeni ise falan baslamistim hic tatil yapmadim neredeyse
2022 6% 2 hafta tatil
2021 1.5% corona yüzünden hic tatil

tatile gitmeliyim.
0
robert bosch
(25.11.24)
0
0
eksimeksi
(25.11.24)
toplam net hane gelirinin %15'i.
0
taurina
(25.11.24)
%1-2
0
joooper
(26.11.24)
2 maaşımı
0
9kuyruklukedi
(26.11.24)
1 aylik net maas (3 kisi aile)
0
try again fail again fail better
(26.11.24)
Bu sene brüt maaşın %2.5-3'ü civarı tutmuş. Destinasyon uzak doğu. Süre 1 ay. Uçak biletlerini miller ve kredi kartında biriken puanlarla aldım ama.
0
synesthesia
(26.11.24)
normalde yüzde 10-12 bandında tutuyorduk bu sene abarttık, toplam hane gelirinin yüzde 20'si oldu.
0
engelbert humperdinck
(26.11.24)
Ayrintili hesaplamadim ama 1 aylik net maas civaridir benim de.2 yetiskin 2 cocuk.
0
turkuaz
(26.11.24)
%7 diyeyim yaklaşık. Bi' maaştan biraz az.
0
kumandanim
(26.11.24)
(10)

Trendyol'da satıcılık nasıl bir iş? Zengin eder mi?

psmstc
Bu tarzda ticaret işlerini denemek yapmak istiyorum. Risksiz hemen sıcak paraya çevirilebilecek başka online veya mağazacılık üzerine iş öneriniz olur mu? Şimdiden çok teşekkürler.....
Bu tarzda ticaret işlerini denemek yapmak istiyorum. Risksiz hemen sıcak paraya çevirilebilecek başka online veya mağazacılık üzerine iş öneriniz olur mu?

Şimdiden çok teşekkürler.....
0
psmstc
(25.11.24)
Bu konularda ölümcül bilgisiz olmakla birlikte dropshipping mevzusuna bi bakardım böyle bi niyetim olsa.
0
hedep
(25.11.24)
zengin değil de girenler daha çok fakir oluyor diye biliyorum.
0
ayseee
(25.11.24)
Trendyolda satıcıların yüzde beşi ancak para kazanıyor. Tek kazanan Trendyol. Mağazacılıkta bijuteriden daha risksiz ve bol kazancli bir iş yok. 20 senelik mesleğim. Bu sene zirvede beni erken emekli ediyor. Bijuteride iyi lokasyona yüksek kira ödemekten kaçınmayan herkes zengin olur. Dropshipping falan da sadece eğitim satanların para kazandığı bir beyaz yakalı kerizleme yöntemi.
0
alimcgraw
(25.11.24)
eTicarete bu hafta peşin vergi geldi veya geliyor. Ürün satış fiyatına göre hesaplanarak satıcı kişi ise %25, şirket ise %15 tutarında anında kesilecek. Buna ek olarak komisyon ve nakliye de vereceksiniz. İadeler de size ait masraf olacak. Bu konuyu araştırmadan eticaret işini düşünmeyin bile. Tabii ürün başına %80 filan kar marjınız yoksa.
0
alfired
(25.11.24)
negatiflemek için yazmıyorum. ama orada binlerce rakibiniz olacak. sizin inanılmaz birşekilde tutan birşey satmanız lazım yada donem donem bazı urunler ragbet gorur ya ona kıtlenmek lazım bence

cunku mesela kalem satıcan aynı kalemden ıkı bın kısı satıyor mısal anlatabıldım mı onu bı arastırıp kurcalamak lazım. Ornek olarak rakibi az olarak adamın bırı kındle urunlerı satıyordu fıyatta normaldı depolamıs mı ne yapmıs artık herkes ondan alıyordu bende ondan aldım mesela. ne kadar az rakip olursa o kadar iyi bunu dusunmenı ısterım
0
Zetnikov
(25.11.24)
Bence herşeyden önce kendinize şu basit soruyu sorun;

-Trendyol'da satacağınız ürünü sizden başka satanlar da var mı? eğer varsa müşteriler bu ürünü neden onlardan değil de sizden alacak?

Bu soruya çok ikna edici ve duyan herkesi "oo evet kesinlikle bu seni tüm satıcıların büyük oranda önüne geçirebilir" diyebileceği bir cevabınız yoksa zengin olmayı geçiyorum elinizdekinden de edebilir.
0
thracia
(25.11.24)
trendyol vs yerine kendi siteni açıp, sosyal medya üzerinden markanı parlatsan daha iyi para kazanırsın.
0
scudman1
(25.11.24)
Bizim bir arkadaş organik gıda satıyordu nohut, fasulye, mercimek falan gibi.. pek iyi gitmedi ve bıraktı. Rakiplerle baş edemedi. Kolay iş değil yani e ticaret.
0
wd40
(25.11.24)
Risksiz sıcak para maalesef yok. Boş iş bunlar. Zor iş.
0
Shepard
(25.11.24)
bos adam isi biraz. kazanani iyi kazaniyor ama tutturmak da kolay degil. zaman ayirmak gerekli.

bence tam aileden guvencesi olan ama bir baltaya sap olamamis adam isi bunlar. yani eleman bir is tutturamamis hayatta ama zaten tutturmak gibi bir kaygisi yok. bos zamanlarinda oyalansin diye girsin derim.

ama opportunity cost'u karsilayamayacak insanlarin bu islere girmesini tavsiye etmem. yani para kazanmam lazim diyen adama onerilecek is degil.

tutturup milyonlar kazanan da var. gerci trendyol'u degil de amerika'ya amazon ve etsy uzerinden mal satanlari kastediyorum. trendyol isi zor turkiyede milletin alim gucu mu kaldi ki o rekabetin arasindan kendine 3-5 bir sey dusuresin.
0
antikadimag
(26.11.24)
(5)

Erkek mont/palto

sanguine
Üzerime atabilir misiniz? Bütçe 5000. Yüzde 100 polyester montlara bu kadar para vermek istemiyorum. Tarz olarak beğendiğim şeyler var ama eser miktarda bile pamuk icermiyorlar.https://shop.mango.com/tr/tr/p/erkek/palto/mont/is%C4%B1-duzenleyici-su-gecirmez-kapitone-anorak_77097910?c=99 mesela buŞiş
Üzerime atabilir misiniz? Bütçe 5000. Yüzde 100 polyester montlara bu kadar para vermek istemiyorum. Tarz olarak beğendiğim şeyler var ama eser miktarda bile pamuk icermiyorlar.

shop.mango.com mesela bu

Şişme olacak ise aşırı şişik olmayan montlar olabilir, daha canlı renkler arıyorum ama içeriği düzgün ise çok önemli değil. Decathlonun montlarina baktım gene çoğu polyester. nereye bakacagimi bilemiyorum artık hem çok dandikler hem çok pahalı. Madem bir para çıkacak bari değecek bir şey alayım.
0
sanguine
(25.11.24)
Örneğini verdiğiniz tarzda ürünlerde pamuk yün içerik, yapısı itibari ile olmaz. Ayrıca dış giyimde tamamen pamuk/yün elyaftan üretilmiş palto/kabanların bir sürü dezavantajı da var.

Bence polyester kötü/ucuz malzemedir diye bir ezberiniz var ama bu tamamen yanlış. Eğer vücudunuza direkt temas etmiyorsa bu tarz malzemenin verdiği pek çok avantaj var. Pamuk/yün paltolar yağmuru yediğinde külçe gibi ağırlaşır ve suyu emer. ayrıca kolay da kurumaz. Polyester kumaş su geçirmez ya da su itici yapılabilir. Ayrıca mukavemeti çok daha yüksektir. Zaten bu yüzden dış giyim ürünlerde tercih edilir. Tüm kar kayak montları, pro dağcılık ekipmanları vs hep bu malzemelerden üretilir.

Özetle pamuk her şartta polyesterden iyidir denemez. Yok ben illa pamuk/yün istiyorum derseniz, o zaman yün kaban/kaşe palto vs gibi aramalar yapmanız gerek. Onda bile kumaşa- dayanıklılık katmak için belli oranda polyester iplik kullanıldığını görecekseniz. Çünkü bu hem paltoyu daha uzun ömürlü yapar hem de dirseğinin bollaşması vs gibi kullandıkça kumaşta oluşacak deformasyonun önüne geçer.
0
thracia
(25.11.24)
Teşekkür ederim epey açıklayıcı oldu.
0
🌸sanguine
(25.11.24)
ben de aynı dertten yakınıyorum.
@sanemkk var mıdır ürüne ait link paylaşır mısınız? ben kelime arama ile bulamadım.

benim de aradığım dış katmanı polyester/yağmur geçirmez ama iç katmanı mümkünse pamuklu olsun (%100 oranında)

tüm sitelerde polyester mont var.
0
tolgan
(25.11.24)
Su geçirmezlik ayrı şey su iticilik ayrı şey. Pamuklu kumaşlara laminasyon uygulanarak, yani bir kaplamayla birlikte belli bir açıdan ve belli bir yoğunluktaki su akışına karşı itici özellik kazandırılabilir. Ancak bu su geçirmezlik demek değildir. Kumaşın kaplaması zamanla gücünü kaybeder ve sürekli yenilenmesi gerekir. Ayrıca bu su iticilik çok düşük yoğunluklar içindir.

Su geçirmezlik ise sentetik membranların farklı dokuma teknikleri dokunmasıyla üretilir. Ayrıca sadece su geçirmezlik değil kumaşın aynı zamanda nefes alması da önemlidir. Bu da ancak sentetik elyafın su molekülünün geçemeyeceği kadar sık ancak nem buharının dışarı çıkabileceği ölçüde dokunmasıyla mümkün.

Özetle; su geçirmez pamuklu kumaş yok, su itici pamuklu kumaş var. Ancak su geçirmezliği hem çok düşük hem de ömrü kısa.
0
thracia
(25.11.24)
BEYMEN e bak kardeş abuk sabuk rakamların yanında iyi indirimler bu aralar.
0
jamswety
(25.11.24)
(6)

istanbulda büyük içki dükkanı nerede?

fakat
jack daniels bonded arıyorum, türkiye fiyatı falan çıkıyor internette ama hiçbir tekelde yok. nerede bulma ihtimalim yüksek olur, ben şişli tarafındayım?
jack daniels bonded arıyorum, türkiye fiyatı falan çıkıyor internette ama hiçbir tekelde yok. nerede bulma ihtimalim yüksek olur, ben şişli tarafındayım?
0
fakat
(25.11.24)
Dikilitaş'taki Maça Tekel'de çok fazla çeşit bulabilirsiniz.
0
10551037
(25.11.24)
sisliden osmanbeye giderken bi kac tane buyuk tekel var. ayrica taksim meydandan cihangir'e inerken buyuk bi tekel var.
0
buenosdias
(25.11.24)
Halaskargazide Mensis Mahzen var. Oraya bir bakın derim. Burası her yerde bulamayacağınız viskileri bulabileceğiniz bir yer.

yandex.com.tr

Cihangir'de La Cave'de de pek çok farklı viskiyi bulabilirsiniz.
0
thracia
(25.11.24)
Mini Market
Kozyatağı
+90 216 362 24 87

adına aldanma en büyük carfursa migroslardan daha büyük içki çeşit ve stoğu var adamların.
0
jamswety
(25.11.24)
Tekelim A. Ș. Gülsuyu Şubesi
0
mahsus mahal
(25.11.24)
mahzen'de buldum, teşekkürler :)
0
🌸fakat
(27.11.24)
(8)

Kesi sahiplenmek

spacevan
Merhaba, Daha önce çok heves etmiştim iyi bakamam diye hep ertelemiştim. Şimdi gerçekten istiyorum gibi fakat ben de ne tecrübe var ne birşey, İnternetten baktım millet kendini tanıtan yazı istiyor sahiplendirmek için, ne yazayım ki buna Bakımı zor mu gerçekten bilemiyorum. Nasıl bir yol izleyeyim n
Merhaba,
Daha önce çok heves etmiştim iyi bakamam diye hep ertelemiştim.
Şimdi gerçekten istiyorum gibi fakat ben de ne tecrübe var ne birşey,
İnternetten baktım millet kendini tanıtan yazı istiyor sahiplendirmek için, ne yazayım ki buna
Bakımı zor mu gerçekten bilemiyorum. Nasıl bir yol izleyeyim ne dersiniz ?
0
spacevan
(23.11.24)
kedisi olan arkadasin var mi? onlar seyahata giderlerse kediye bakmayi dene bir bence.
bakimi gercekten zor cünkü.
kaldi ki rutin bakiminin disinda saglik kontrolü, tüy kesimi ne bileyim bir sürü seyi var.

bana göre degildi hic ama belki sana göredir.
0
robert bosch
(23.11.24)
öncelikle yaşam tarzınız uygun mu? hergün eve gelebiliyor musunuz? 3-5 günlük veya daha fazla seyahatleriniz oluyor mu? bir yere 5 veya daha fazla gün gitmeniz gerektiğinde kedinize bakacak insanlar var mı?

sanırım bu soruları cevaplarsanız daha net yol alırsınız.
sonrası zaten yemeğini koy, suyunu tazele, bokunu temizle'den oluşuyor.
0
duyurukullanıcısı
(23.11.24)
Sokakta sahiplenmeyi bekleyen sürüsüne bereket kedi yavrusu mevcut ve hiçbiri sizden form falan da istemiyor. Sokakta birkaç ay içerisinde ölecekleri için sizin evdeki en acemi bakımınız bile onlar için sokakta ölmekten daha iyi bir seçenek.

Sokaklarda, zayıf olanlar vs hızlıca elemine olduğu için sokak kedileri aslında genetiği ve bağışıklığı en güçlü kedilerden oluşur. Cins kedilerin büyük bölümü ise doğuştan gelen pek çok genetik hastalığı beraberinde taşır. Asıl ilerleyen dönemlerde hasta olacağı yüksek ihtimal olan bu tür kedilerin bakımı çok daha zor ve zahmetlidir.

Sokaktan bir yavru sahiplenip veterinere götürün. ilk aşılarını yaptırıp evde bir kum kabı alın. O tuvalet olayını kendi halleder zaten. sonra birlikte birbirinize alışıp huyunuzu suyunuzu karşılıklı öğreneceksiniz. Kediye bakmak pek zor değil, yolda öğrenirsiniz her şeyi.
0
thracia
(24.11.24)
öğrenip alışılamayacak bir şey yok. tecrübeyi zamanla edinirsiniz. kafanıza takılan konularda da okuyarak ya da illa çevrenizde kedisi olan biri vardır ona danışarak bilgi edinebilirsiniz.

kediyi vermeden önce yazı isteyen güvence isteyen bazı tiplerin de çok güvenilir olmadığını kendim bizzat tecrübe ettim. Bence de en güzeli kendi sokağınızdan iş yerinizin civarından bir küçük kediyi kurtarmak. thracia +1

bakımı zor değil, hastalanırsa masraflı olabiliyor. ama beslenmesine filan dikkat ederseniz, evde güvenliği sağlarsanız, (camdan balkondan atlama ihtimalini ortadan kaldırma) çok masraflı da olmaz.

thracia nın dediği gibi kuma filan hemen alışır zaten. her kedi de farklı huyda oluyor. erkek kedilerin kısırlaştırma olayı daha kolay, dişi kediler için üç dört gün bir dinlenme bakım süreci oluyor.

aşı fiyatları için veteriner hekimler odasının fiyatlarına bakabilirsiniz, hani ne masrafı olur fikir vermesi açısından. Bir ayda yaklaşık 2 kilo mama tüketir.
0
a perfect lie
(24.11.24)
balık ve kuştan sonra evde beslenecek hayvan olarak en ekonomik hayvan. ama yine de bütçenizde bi gider kalemi oluşturacak, ona dikkat edin. yaş ve kiloya göre mama tüketirler. günde yüz gram derseniz aylık 2-3kg mama eder. iyi marka kısırlaştırılmış kedi maması 10 kg'su 3binin üzerinde. büyük paket alırsanız 4-5 ay yeter. her ay küçük paket alırsanız daha pahalı.
daha düşük kaliteli mama bulabilirsiniz ama sürekli kullanılması önerilmez. hayvanlarda kalıcı sorun oluşturabiliyormuş. veteriner, kum, evde bazen sevdiğiniz şeylere zarar verecek ya da bir şeye işeyecek atmak zorunda kalacaksınız. aylık 1.5 - 2bin gibi bir kalem oluşturacak ortalama.

ben çok severim kedilerimi (biri benim biri kız arkadaşımın iki tane var evde). ama çok pislik oluyor. benim kedim çam peleti kullanıyordu ama diğeri kullanmadığı için normal kum kullanıyoruz. evin her tarafı kum. yemek masasına kadar. iyice midem bulandı. günde kaç defa süpürüyorum belli değil. tüm kıyafetlerim vs tüy içinde. her gün her süpürüşte bir sürü tüy doluyor süpürge.
sağlıklı kedi ikisi de, tüy dökümü aşırı değil. buna rağmen durum bu. böyle hassasiyetiniz varsa dikkat edin.
biri has sabah 4-6 arası uyandırır. yataktan kalkıp diğer odaya gidiyorum.
çocuk sahibi olanlar büyütüne kadar uyuyamıyorlar ya, benim durum da öyle oldu bir senedir. belli saatlerde uyandırıyor. kediye göre değişir bu. benim kedim hiç uyandırmazdı, ikinci kedi uyutmuyor.

3günden fazla evde bırakamazsınız. 3 gün de bırakmamalısınız gerçi. bir arkadaş bulur en olmadı armut.com gibi yerlerden evinize gelip kedinizi kontrol edecek birini bulursunuz.

ya sorun kediye bakamamak değil, baktın ki sana göre değilmiş, ne yapacaksın sonrasında.
0
biseysorcaktim
(24.11.24)
5,5 aydır kedi bakıyorum. Bana sorarsan alma kedi medi. Bence baya masraflı bir iş. Onun dışında da kesinlikle bırakamıyorsun. Mesela biz mayısta 6 günlük bir gezi yapacağız. Şimdiden kediye kim bakacak diye düşünüyorum :) bunun dışında evi her hafta sonu süpürüp siliyoruz, bazen hafta içi de ekstra süpürüyoruz. Yine de her yer tüy içinde. Tüm kıyafetlerimizi sürekli tüy toplayıcı ile temizlemeye çalışıyorum ama yine de geçmiyor.

Neyse illa alacağım diyorsan, pet shopa git, 1 tane kapalı kum kabı, 1 paket kum (biz en son pro line marka almıştık 170 tl), 1 tane su kabı 1 tane mama kabı, 1 paket de kitten kuru mama al bütçene göre. Royal canin kitten alabilirsin pembe renkli olan. 1 tane de taşıma çantası, 1 tane de kedi şanpuanı alıcaksın. Sokaktan kediyi taşıma çantasına koycaksın, eve getirip şampuanla 1 defaya mahsus yıkayacaksın, iyice kurutacaksn. Kum kabına kumu koycaksın kediye kabın yerini öğretmek için kabın içine koycaksın. O zaten anlar oranın tuvalet olduğunu. Ama onu kuytu köşe bir yere koyma. Tuvaleti geldiğinde hemen gidip bulabileceği bir yerde dursun. Sonra mama kabına da mamasından biraz koy yer zaten acıkınca. İlk geldiğinde evi yabancı görebilir kenar köşeye pısabilir ama zamanla açılır evi keşfetmeye başlar. Sonra vete götür. 2 doz karma aşı 2 doz lösemi aşısı, 1 doz da kuduz aşısı yapılacak. Bunları sırayla yapıyolar tarihleri sana söylerler. Bi de kedi 6 aylık olmadan mutlaka çip taktırman gerekiyor. Biz çipi ve kuduz aşısını kendi oturduğumuz ilçenin tarım müdürlüğünde yaptrdık çünkü daha ucuz oluyor. Telefonla arayıp randevu isteyip götürüp yaptırabilirsin bunları. Onun dışında da vet vitamin verirse onu yedirirsin. Bakımı bu şekilde.
0
turuncu tonlarda
(24.11.24)
Zorluğu kedinin huyuna göre değişiyor. Onun haricinde günlük bakım mama, su ve tuvalet temizliğinden ibaret. Ekonomik durum zorluğa dahilse ilk başta bütçe olarak zorlayabilir. Türü ne olursa olsun yapılması gereken işlemler ve alınması gereken eşyalar var. Hadi verilik ya da ikinci el eşya alayım deseniz hastalık bulaşma riski var, göze alınmaz.

Yavru alacaksanız ilgiye, oyuna aç, yalnız kaldığında cayır cayır miyavlayacak falan... daha meraklı olduğu için tam bir troublemaker ama alışmanız ve tanışmanız daha kolay olacak. Yetişkin alsanız piyango gibi. Bazı alışkanlıkları sinirinizi bozabilir ya da hiç sorun çıkmayabilir. Erkek kediler daha samimi, kadın kediler daha tek tabanca.

Yukarıda söylendiği gibi sokak kedileri daha dayanıklı. Cins dediğimiz kedilerde türe göre farklı genetik rahatsızlıklar ileriki yaşlarda ortaya çıkabiliyo. Tedaviler pahali ve her zaman olumlu sonuç alınamıyor maalesef :(

Kısırlaştırma zaten default. Her iki cinsiyet de marmur marmur, huzur vermez vallayi! Hastalıkları önlemenin yanında diğer türlü erkekler teke gibi kokuyo :') dişiler de kısırlaştırılsa da arada idrar attırabiliyo ama ben daha koktuğunu görmedim. Kuyruk hareketinden belli oluyo sadece.

Günlük rutinler dedik: tuvalet her gün 2 çiş 1 kaka kürekle temizleme. Dolarsa hem mekan sası sası kokar hem de başka yerlere tuvaletini yapabilir. Kapalı tuvalet herkes için daha kullanışlı. Kediler mahremiyeti sever ve bentonit kum kullaniliyorsa etrafa toz dağılmaz. Yalnız patilerine yapışıp etrafa dağılabiliyo. Onun için tuvalet önü delikli paspaslar var. Çam peleti denemedim, daha sağlıklı ama ne kadar kullanışlı bilmiyorum. Ayda 1 komple tuvalet temizliği ve kum değişimi.

Uzun tüylü kedilerde popoya komando kaka yapışabiliyo, el bombası gibi nereye düşüp patlayacağı belli olmaz :') popo tıraşı mümkün. İşte bunlar hep para!

Haftada 1 yaş mama ve ara sıra ödül maması bütçeyi zorlamaz.

Mama ve su kabı plastikten olmamalı, akneye neden oluyor. Mümkünse 1den fazla su kabı değişik yerlere. Kediler ay çok susandım, gidip kana kana su içeyim demezmiş, gördükçe akıllarına gelirmiş su içmek.

Her gün taranma (tüy tipine uygun tarakla) ve anti-hairball macun. Yuttuğu tüyleri sindirip tuvalet yoluyla dışarı atabilmesi için. Kusunca ters yüz oluyo yavrucak :') ilkbahar ve yaz aylarında tüy dökmesi coşuyor. Uçuş uçuş her yandan, her şeyin içinden... Oynatmaya ramak kalalar :')

Günlük rutinler arasında diş fırçalama da var henüz istikrarı yakalayamadığım. Diş taşı oluşumunu engellemek için. Ileriki boyutta enfeksiyon, anesteziyle temizlik ya da diş kaybı. Kedilerde sık rastlanıyor. Yavruyken alışması kolay olur diyolar :)

Tırnak kesimi rahat duruyorsa çok kolay bi işlem. Sadece ön tırnakları kısaltmak yeterli. Tırmalama tahtasına sümük atmayan kediler var. Tırnakları kesilse de koltuk ve yatak kumaşlarınıza elveda diyin :') kılıf falan bilemiyorum artık...

Ev bitkilerini yeme sorunsalı. Zehirlilere iliştiklerini görmedim ama bi diş atmasi bile büyük risk. Limon kokusundan kaçıyorlar ama limon da çabuk küfleniyo işte :') saksı toprağı da eşelerler, onun için de ızgaralar var plastikten. Bi saksıya kedi çimi ekilir, o zaman başka bitkileri yemez.

Aşılar ve iç dış parazit kedinin ve sizin sağlığınız için gereklidir. Sonradan daha eziyetli ve pahalı sonuçları olmasını engeller ama yine de dönem dönem sürpriz veteriner maliyeti çıkabilir.

Uzun süreli gitseniz ya da ses yükseltseniz bile küsen, gayrı bundan sonra benden sana hayır yok diyen, travmalanan, duygusal zeka gelişimi tamamlanmamış kediler de var; kaldığı yerden devam eden, güvenli bağlanan, krizleri aşabilen, orta yol bulan kediler de var. Dışarı çıktığında prensesi sarayından kaçırmışsınız gibi ortalığı yıkan ya da babasıyla motosiklet gezisine çıkan kedi de var. Bin türlü huyu var işte bunların.


Genel değerlendirme yaparsak: maneviyatınız ve maddiyatiniz, yaşam tarzınız ve ev ortamınız uygunsa kedi mutluluktur, gidin ve onu bulun!
0
beetlejuice
(24.11.24)
önceki cevaplardan bir tanesinde "bir defaya mahsus yıkayın" denmiş ama bu bile büyük risk. gerek yok hiç. hadi çok pisti diyelim ki, mamasını suyunu almış olan kedi kendini temizler zaten. çok pis kediler içecek su bulamamıştır ya da bir hastalığı vardır.

bence en ideali, sokaktan aldığınız kediyi doğruca veterinere götürüp ben bunu yeni sahiplendim demek ve aşısını tedavisini o an yapmak.

bence öncesinde kum kabı ve diğer gerekli şeyleri alın dışarıdan. veterinerde pahalıdır. mamayı ilk sefer için oradan alabilirsiniz, ama yine pahalı olacağı için bi daha almayın.

rutin bakım ve tedavi dışında veterinerlerden bir şey alırken dikkatli olun yani, genelde pahalı olur.
0
biseysorcaktim
(24.11.24)
(11)

Şu kriterlere uyan bir kar botu önerebilir misiniz?

anaphylacticshock
Merhaba, Malum kış geldi ve kar bastırması yakın. Doğru dürüst bir botum yok. Kışın ya da sonbaharda karsız havada da giyebileceğim, güzel bir kar botu almak istiyorum. Aradığım özellikler: 1) Tabanı KAYDIRMAZ olmalı. Karda ve buzda, nasıl bir zemin olursa olsun asla kaydırmamalı. Bu benim için cidd
Merhaba,

Malum kış geldi ve kar bastırması yakın.

Doğru dürüst bir botum yok. Kışın ya da sonbaharda karsız havada da giyebileceğim, güzel bir kar botu almak istiyorum.

Aradığım özellikler:

1) Tabanı KAYDIRMAZ olmalı. Karda ve buzda, nasıl bir zemin olursa olsun asla kaydırmamalı. Bu benim için cidden çok önemli.

2) Hem HAVA ALMALI hem de SICAK TUTMALI. Terletmemeli. Daha önce iyi bir markanın kar botunu almıştım ayağımı gerçekten sıcak tutuyordu ama inanılmaz terletiyordu. Çoraplarım resmen sırılsıklam oluyordu.

3) SU GEÇİRMEZ olmalı.

4) Mümkünse 4 MEVSİM GİYİLEBİLİR bir bot olmalı. Yani serin bir sonbahar havasında da, karda kışta da giyebilmeliyim.

5) İç tabanı mümkünse MEMORY FOAM olmalı ama bu çok da önemli değil. İçine sonradan tabanlık takabilirim.

6) HAFİF olmalı. Normal zamanda devamlı spor ayakkabı giyiyorum. Botun ağırlığına alışmam zor olacak. Mümkünse hafif bir bot olursa süper olur.

7) Mümkünse KISA KONÇLU olmalı. Kısa konçlu botları giymesi daha rahat oluyor. Ama bu madde çok da önemli değil. YUkarıdaki diğer özelliklere uyuyorsa konç şekli çok mühim değil.


Arkadaşlar bu maddelere uyan, bana önerebileceğiniz, kendinizin kullanıp beğendiği ya da etrafınızdan namını duyduğunuz kaliteli bir kar botu var mı acaba?
0
anaphylacticshock
(23.11.24)
Ben yazayım böyle bir bot yok hocam
0
grimavi
(23.11.24)
4, 5 ve 6. maddeler maalesef diğerleriyle uyumsuz olur. Bunları gözden çıkarırsanız diğer tüm maddeler için Scooter modelleri gayet güzel bir seçim olur. Benim kullandığım modeli artık üretilmiyor, zira 5+ yıla yakın (sadece kışın giyerek) kullanmıştım. Ama tasarımlarda çok bir değişiklik yok, şuna benziyordu:

static.ticimax.cloud
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(23.11.24)
boyle bir bot yok diyen arkadas dogru soyluyor. nedeni de farkli fonksiyonlari tek bir urunden bekliyorsun.

mesela karda dagda bayirda kaydirmaz vibram taban var. ama islak mermer zeminde ciddi kayar. nasil zemin olursa olsun kaydirmaz bir bot yok.

ikincisi su gecirmezlik icin goretex kullanilir. bu da ne su ne hava gecirir. yalitim yapar. yani tam su gecirmezlik istediginde havadarliktan feragat edeceksin. diger turlu uzerine su gecirmez solusyon surulmus botlar zamanla ozelligini kaybeder. 1-2 sene sonra su gecirmeye baslar. deri dersen yine suyla iyi etkilesime girmez.

sicaklik icin corap da onemli. yun corap giyersen coraplarin islanmaz. hem de sicak tutar.

yakupoglu guzel deri botlar uretiyor. orada bulabilecegin en kaliteli botlar en uygun fiyata var zaten. daga tirmanacagim diyorsan da adres asolo. gerisi teferruat.
0
antikadimag
(23.11.24)
1. Hiçbir zeminde asla kaymayan bot yok. Karda ıslak taşta iyi tutan vibram taban şehir içinde ıslak mermerde paten gibi kayar. Buzda her şey kayar, krampon takmanız gerekir.

3. Gore-tex ya da benzer membranlı bir bot almanız lazım.

2 ve 4. Böyle bir şey mümkün değil. Kışın şort giyip üşümemek ya da yazın palto giyip terlememek gibi bir şey bu iki seçeneğin bir arada olması.

5, 6 ve 7. Bunlar mümkün.

İstediğiniz tüm özellikleri bir araya getiren bir bot üretilmedi ve yakın zaman içinde üretilecek gibi görünmüyor. Kar botunun karda soğuk havada giyildiğini idrak edip ona göre beklentilerimizi gözden geçirmeniz gerekli.
0
10551037
(24.11.24)
zaten her şeyi yazmışlar o yüzden son paragrafına cevap veriyorum. www.skechers.com.tr ben şundan memnunum ama iki gün üst üste giymemeye gayret ediyorum çünkü su geçirmediğinden hava almıyor. ama ayağı sarışı ve su kar geçirmemesi açısından tavsiye ederim. (dağ başında yaşıyorum, şehrin ilk karı buraya yağar) bakkala giderken düşüp az çanak çömlek patlatmadım. bu kaymıyor kolay kolay
0
titanyum22
(24.11.24)
timberland, sari nubuk, alti kaucuk olacak. www.trendyol.com

bunmlar iyi bakarsan 4-5 sene rahat gidiyor, ben -20c'ye kadar sikintisiz giyiyorum. memory foam tabanligi sen takacaksin ki bence gerek de yok.
0
cooperr
(24.11.24)
Arkadaşlar, önerileriniz çok sağolun.

Anladım, bu özelliklerin hepsi olan bot bulmam zor.

O zaman bana sadece hiçbir koşulda ve hiçbir zeminde ASLA KAYDIRMAYAN bir bot önerebilir misiniz rica etsem?

Karda, buzda, ıslak zeminde, çamurda vb nerede olursa olsun asla kaymayacak özel bir TABAN TÜRÜ var mı bildiğiniz?
0
🌸anaphylacticshock
(25.11.24)
Bu özellikleri bir arada barındıran bir bot bulmak zor değil, imkansız.

Yukarıdaki mesajımda da da ifade ettiğim üzere hiçbir şart ve zeminde asla kaymayacak bir bot yok.

Karda çamurda kaynayan bot ıslak mermerde adama buz pateni yaptırır.

Kaymaz taban araştırdığınızda karşınıza Vibram tabanlı botlar çıkar ama Vibram'ın onlarca çeşidi var hiçbir zeminde asla kaynayan taban üretemiyorlar.

İhtiyaçlarınıza göre bir bot seçmek, kar-buz durumunda ise krampon takmak zorundasınız.
0
10551037
(25.11.24)
Hiçbir zeminde kaydırmayan bot olsaydı, arazi lastiği, otoyol lastiği, yaz kış lastiği gibi farklı lastik türleri olmaz, üretilmiş tüm araçlara bu lastiği takar geçerlerdi. Gördüğünüz gibi her zeminin farklı özellikleri var ve hepsine en mükemmel şekilde karşılık verecek bir malzeme henüz icat edilmedi.
0
thracia
(25.11.24)
buzda kaymamak için seneler önce şunun cinsinden bir şey almıştım www.hepsiburada.com

ucuz bir şeydi ama. başka çaresi yok yani, bununla normal zeminde yürümek zor biraz.
0
titanyum22
(25.11.24)
www.gon.com.tr

Ben bu markanın botlarından aldım, gayet güzel. Neredeyse tüm kışı o botla geçirdim.
0
coffeeallthetime
(21.08.25)
(4)

Atina havaalanı araç kiralama

biseysorucam
1 günlüğüne bir araç kiralamak istiyoruz da daha önce benzer deneyimi olan var mı? Hangi firmayı tercih etmeliyiz sizce? Kurumsal olsun istiyorum enterprise avis budget gibi, bunlardan hangisi iyidir? Sitelerinde depozito olarak ne kadar bloke koyduklarını göremedim de. Tavsiyeniz olur mu?
1 günlüğüne bir araç kiralamak istiyoruz da daha önce benzer deneyimi olan var mı? Hangi firmayı tercih etmeliyiz sizce? Kurumsal olsun istiyorum enterprise avis budget gibi, bunlardan hangisi iyidir? Sitelerinde depozito olarak ne kadar bloke koyduklarını göremedim de. Tavsiyeniz olur mu?
0
biseysorucam
(22.11.24)
ben skyscanner üzerinden ucuz teklifleri araştırmıştım atina havaalanı için. ekim 2024'te kiraladım tek günlük git gel yapmıştım. sorun yaşamadım.

asıl firma iyi olsun demiştim sorun yaşamayayım diye. aracı firmayı yorumlara göre seçtim holiday autos diye bişeymiş. sixt'ten kiraladım asıl firma.. vw seçmiştim opel geldi neyse dedim.

10 euroluk ekstra bi sigorta yapınca 100 euroya düşüyor depozitoyu. sixt yaptı bunu aracı firmadan sigortasız kiraladım düz en düşük sigortayla. diğer türlü 600dü sanırım depozito. sixt hertz enterprise artık hangisi ucuzsa onu seçin, ben de tercih olarak uluslararası firmaları tercih etmiştim.

yollar düzgün, atina havalimanı 45 dk 1 saat arası şehir merkezine, bozuk paranız varsa otoyol için iyi olur 2 euro falan şehir merkezine. araç alma olayı da sorunsuzdu.

otopark araştırmanızı öneririm eğer bir yere yetişecekseniz vb. sorun otoparkları, fiyatlarını internet sitelerinden bulmuştum ben ucuz olan bile günlük 15 euroydu.
0
kveldulv
(22.11.24)
Avis Yunanistan, Koç'un. Tercih edebilirsiniz.
0
auroraaurora
(22.11.24)
Araç kiralama için booking'e de bir bakın derim. eğer booking kullanıyorsanız bazen ekstra teklifler de olabiliyor. Atina'da otopark büyük problem. söylendiği gibi bence de otopark konusunu önden araştırın derim.
0
thracia
(22.11.24)
Atina'da ucuyle de araba kiraladik. 500-600 gibi bir para blokluyor ama bunlar kurumsal oldugu icin bir sorun yasamadik hic geri almada. bir de Hertz var o da ok, bi sorun yasamistik (araba sorunluydu) ve uzak duruyoruz artik ama aslinda sube ile alakaliydi.

Avis ve Budget partner.
Hertz'i de Thrifty olarak gorebilirsiniz.


bana kalirsa hic ucuncu partiye bulasmadan kendilerinden yapin islemi. sorun morun olursa direkt nereye ulasacaginizi bilin.
0
supergirl
(22.11.24)
(9)

Ziraii kalıntılar, meyve-sebzeleri iyi yıkayarak arınır mı?

jamiro
SbMalum bu aralar yediklerimiz çok şüpheli ama beslenmek de elzem. Ne yapmalı?
Sb

Malum bu aralar yediklerimiz çok şüpheli ama beslenmek de elzem. Ne yapmalı?
0
jamiro
(21.11.24)
Biraz olduğuna dair ölçü ve kaynak nedir?
Biraz miktarı ile zararlı miktar arasında nasıl bir fark var?

Bilen birisin sanırım. Öğrenmek isterim ben de merak ediyorum.
0
kisa
(21.11.24)
karbonatli suda beklet, sonra bol suyla durula.
0
robert bosch
(21.11.24)
karbonatli suda beklet, sonra bol suyla durula.
0
Shepard
(21.11.24)
Sodyum bikarbonat en etkili temizleme yöntemlerinden biri. Aşağıya ilgili araştırmanın linkini bırakıyorum;

pubmed.ncbi.nlm.nih.gov
0
thracia
(21.11.24)
bilen yazsın. örneğin çilek gibi içine geçirgen bir meyve nasıl temizlenir? çilek çok ilaçlanan bir meyve herhangi bir şekilde temizlenebileceğini sanmıyorum.
0
mikahakkinen
(21.11.24)
Hayır.

Yüzeyde birikenlerin önemli bir kısmı temizlenir büyük ihtimalle ama diğerleri hayır. Hatta bazı ilaçların hasattan daha önce kullanılması ve yaklaşık en az 7 ideal olarak 14 gün boyunca toplanmaması lazım. Zaten onlar yıkanarak gribi vücuttan arındırmaya çalışmak gibi düşünülebilir.
0
nawar
(21.11.24)
nawar+1.

Genellikle Migros ve Carrefour bu açıdan bence iyidir, üreticiler bu firmaları üzmeyi göze alamaz. Manav ve pazar tezgahı ise çok risklidir. Her halikarda nawar+1.
0
alfired
(21.11.24)
Açılın Ziraat Mühendisi geldi :)) Ben de kaç yıldır tarım ile ilgili soru bekliyordum, bugüne nasipmiş :)

Zirai kalıntılar nedir diye sorarak başlamak lazım. Eğer bahsettiğiniz ilaçlama nedeniyle meyve-sebzelerin dışında oluşan kalıntı ise kısmen (ilacın mantar-böcek-bakteriyel ilaç olmasına bağlı olarak değişmekle birlikte), sirkeli suda bekletmek, karbonatlı suda bekletmek gibi fiziksel işlemler yeterli olabilir.
Ancak bitki büyümesi için gerekli ilaç-gübre-kimyasallar maalesef bitkiden arındırılmıyor. Hatta öyle ki, bunlar çok minimal değerlerde (milyonda bir dediğimiz ppm seviyesi) kullanıldığı için çoğu yenilen meyve ve sebzede bunu ayırt etmek bizler için çok mümkün değil.
Mümkün olmadığını bilsem de eğer imkanınız varsa, ticari kaygısı olmayan üreticilerden, hayvan gübresinden başka gübre kullanılmayan ürünleri almayı tercih edebilirsiniz.

İlave not: Bu sorunun çözümü için üreticilerin bilgilendirilmesi, kaliteli ve sürdürülebilir bir gelecek için doğru yetiştirme tekniklerini uygulaması ve aynı zamanda bilinçli tüketicilerin olması gerekir.
Köy sütü diyerek aldığımız sütte brusella gibi çok ciddi hastalık bulunabilir ya da gezen tavuk yumurtası diyerek aldığınız o yumurta, köyde kanalizasyon çukurundan beslenen bir tavuğun yumurtası olabilir.

Sonuç: Aldığınız, alacağınız ürünlerin kurtlanma, karınca tarafından yenmesi gibi görsel etkiler daha az zararlı içerdiğine işaret edebilir.
0
pccopath
(21.11.24)
pccopath+1
0
digits
(21.11.24)
(7)

Izgara Döküm Tava

messor
Saçma bir soru olabilir kusura bakmayın lütfen öncelikle. Izgara tava arıyorum. Genelde marketlerden veya restoranlardan hazır köfte alıp evde pişiriyorum. Onlar da genelde yağlı oluyor. Tava yağ içinde kalıyor pişirince. Böyle kademeli bir şekilde, delikli veya kanallı döküm tavalar olur mu ? Yağ o
Saçma bir soru olabilir kusura bakmayın lütfen öncelikle. Izgara tava arıyorum. Genelde marketlerden veya restoranlardan hazır köfte alıp evde pişiriyorum. Onlar da genelde yağlı oluyor. Tava yağ içinde kalıyor pişirince. Böyle kademeli bir şekilde, delikli veya kanallı döküm tavalar olur mu ? Yağ oradan süzülsün aşağıda biriksin. Üst tarafta da köfte veya et pişsin gibi. Mangal mantığı aslında. Ama hiç öyle döküm ızgara tava bulamadım. Elektrikli ızgaralar var ama onlar biraz teferruatlı makinalar, yıkaması temizlemesi zor. Bana bir tava yeter dediğim şekildeki gibi. Izgara bölümü biraz yüksekte olacak altta yağlar birikecek.
0
messor
(21.11.24)
öncelikle, hazır köfte almayın ve yemeyin. Genelde en kötü etler ve yüzde elliden fazla yağdan oluşuyor. Bu kadar yağlı eti hangi tavada pişirseniz ortalık yağ olur.

Ben şunu kullanıyorum ve memnunum

www.lavashops.com
0
spankenstein
(21.11.24)
Lava'nın cengiz han serisi tavası sizin ihtiyacınızı karşılıyor;

www.lavashops.com
0
thracia
(21.11.24)
Ben de asagidakinden vardi, iyi guzel ama cok da verilen paraya degecek birsey yok. Lava paylasilmis daha uygun fiyatli olur genelde. Bunlar bildigim kadariyla elde yikaniyor, epey de agir, genelde bir sure sonra insanlar kullanmayi birakiyor.

amzn.eu
0
mbond
(21.11.24)
@spankenstein

Hazır köfte konusunda haklısınız ama işte zamansızlık, yorgunluk, üşengeçlik vs. yapmak durumunda kalıyorum. Sizin önerdiğiniz tavalardan var bende de. Gayet iyiler ama dediğim gibi onları kullanınca tava yağ içinde kalıyor.

@thracia

Bu sizin tavsiyeniz aslında tam benim istediğim gibi ama bişey aklıma takıldı. Normalde biz tavaları ocakta direkt ateşin üstüne koyarız. Bunun ortası biraz oval, yüksekte gördüğüm kadarıyla. Yani ateşle direkt teması yok. Acaba ısınmasında sıkıntı olur mu ? Görünce tek aklıma gelen soru işareti o oldu. Bunu inceleyeceğim ama teşekkürler. Eğer kullanıcı deneyimleri iyiyse bunu alabilirim.

@mbond

Bu tava da belli ki çok iyi. Fiyatı da zaten öyle ama dediğim gibi benim istediğim öyle bişey değildi.
0
🌸messor
(21.11.24)
Hocam sorunuza net cevap değil ama airfryer seçeneğini de düşünün derim.
0
kumandanim
(21.11.24)
Dediğiniz gibi tavanın ortası oval olduğu için biraz yüksek ve dolayısıyla ateşle direkt teması yok. Ama bunun sorun olacağını düşünmüyorum. sadece normalde ısıttığınızdan daha uzun süre ısıtmanız gerekir. Neticede barbekülerde kullanılan döküm ızgaralar da direkt köze temas etmiyor ancak demirin ısıyı uzun süre tutması sayesinde yine yüksek sıcaklıklara çıkıyorlar. Sadece doğalgaz alevinin kalorisi daha düşük olduğu için biraz daha uzun ısınma sürelerine ihtiyacı olur gibi geldi bana.
0
thracia
(21.11.24)
alttan ısıtan her türlü cihazda bu sorun olur. size üstten ısıtan bir şey lazım, fırın ızgarası gibi. altına bir tepsiye su koyarsınız, yağlar suya damlar. airfryer da olabilir tek seferde bir iki kişilik pişirecekseniz.
0
inheritance
(21.11.24)
(5)

Fitness ayakkabisi önerisi

yuvarlanantencereninkapagi
Galiba tabanının düz olması gerekiyormuş. Kullanıp memnun kaldığınız var mı? Bütçe 5-6 bin TL ama daha uygun olmasını tercih ederim
Galiba tabanının düz olması gerekiyormuş. Kullanıp memnun kaldığınız var mı? Bütçe 5-6 bin TL ama daha uygun olmasını tercih ederim
0
yuvarlanantencereninkapagi
(21.11.24)
Ağırlık kaldıracaksan daha önce verdiğim bi cevabı tekrar vereyim:

"Tabanı sert, esnemeyen, hava yastıklaması olmayan ayakkabılardan seç, koşu ayakkabısı gibi olmasın yani ivmelenme yaratmayan stabil bir duruşu olmalı. Eğer bütçen varsa Nike Metcon ya da Adidas Dropset serilerine bakabilirsin ikisi de çok iyidir ben Metcon'ları seviyorum; bütçem yok dersen Futsal ayakkabısı diye aratıp bi bak o ayakkabılar da iyidir, ayrıca Converse'ler de çok iyi antrenman ayakkabılarıdır."
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.11.24)
Nike metcon, ya da reebok nano serilerini tavsiye ederim. Boyner'de nano 4'lerde de metcon'larda da indirim var. Bir bakın derim.
0
thracia
(21.11.24)
Spora yeni başlamış birine özel bir fitness ayakkabısı gerekmez diye düşünüyorum. Kot pantolon altına yakışacak bir ayakkabı uygun olur senin için ve salonda çalışan çocukların hayranlıkla bakmaya başladıkları zamanlar gelene kadar da yeterli olur.
0
Mirket
(21.11.24)
Kot pantolonon altına çok yakıştırıyorum ayrıca çok da rahat diyerek gidip bi koşu ayakkabısı alırsanız, -mesela bir cayano 30- kendinizi sakatlarsınız. Tabanının söylendiği gibi düz olması önemli. eğer bütçe dostu olsun istiyorsanız Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet'in verdiği gibi Converse ayakkabılarla da sakatlanmadan fitness antrenmanları yapabilirsiniz.
0
thracia
(21.11.24)
En iyisi running yazan ayakkabilar hem spor yaparsin hem hava alir hem kosu bandinda yardirabiliyorsun sikinti olmuyor
0
Zetnikov
(21.11.24)
(12)

Sevdiğiniz insanları ne sıklıkla eleştirirsiniz?

sekizdokuzon
Tough love stili. İnsan sevdiğini gözünden sakınır ama göz göre göre kendine zarar vermesini de istemez. Sevdiğiniz insanlara ne sıklıkla "Sende de var bir mallık." diyorsunuz?Teşekkürler.
Tough love stili. İnsan sevdiğini gözünden sakınır ama göz göre göre kendine zarar vermesini de istemez. Sevdiğiniz insanlara ne sıklıkla "Sende de var bir mallık." diyorsunuz?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(21.11.24)
neredeyse hic elestirmiyorum. fikrimi soran olursa paylasirim ama kimsenin hayatina müdahale etmem.

bazen sen de biliyorsun mallik yaptigini ama yapiyorsun yine de yani böyle böyle akillaniyor insan. bir de benim cevremde herkesin iliskileri, isi vs cok iyi.
akil alirim daha cok.
0
robert bosch
(21.11.24)
yapıcı ve sevgiyle eleştirebilirim. bildiğimiz anlamda eleştirmem. düşünmemiş ve farkında olmadığını anlarsam söylerim ama yine de akıl vermem.
0
gabe h coud
(21.11.24)
Her zaman eleştiririm.
"Bence bunu böyle yaparsan şöyle olur"
"Ben şöyle tecrübe ettim dikkat et ha"
"Sen daha iyi bilirsin ama böyle böyle de olabilir"
gibi kimseyi kırmadan, egosunu patlatmadan ilerliyorum. Dinleyen kişi sayısı sıfır. Lan haklıymışın be olm diyenler de sıfır.
0
Shepard
(21.11.24)
@shepard, biz de seni sevdigimiz icin elestiriyoruz.

"bence 19lugu birakmazsan, aklina basina gelince o seni birakacak zaten." :)
0
robert bosch
(21.11.24)
@robert bosch siz beni çekemiyorsunuz, herkes benim peşimde ahahahah(şaka). Kızın aklı başında ama size göre herkes siz(19luk siz) gibi.

Hem neredeyse hiç eleştirmiyorum demişsin yukarıda, şimdi ise sevdiğim için eleştiriyorum demişsin. KADIN işte...
0
Shepard
(21.11.24)
ailem gibi aşırı yakın olduğum kişileri eleştiririm
0
Hallegadola
(21.11.24)
Her türlü çatışmadan fellik fellik kaçan birisi olarak hiç eleştirmem.
0
peki madem
(21.11.24)
Bir yaşa kadar çok serttim, pat pat söylerdim her şeyi.
Belli bir yaştan sonra sadece fikrim sorulursa yorum yapmayı öğrendim.
Şu an daha iyiyim ama çekinmem karşımdakinin mallık yaptığını düşünüyorsam söylerim açık açık öyle aman kırılmasın aman bozulmasın kaygım yoktur.
0
mutekebbir
(21.11.24)
Sadece aile bireyleri o da çok yakın aile bireyi olması lazım ve çok yakın arkadaşımı elestiririm. Çok ciddi bir şey olması gerekir eleştirmem için, her yaptığını da eleştirmem tabii ki.

Eleştirmemin sebebi de; insanların gözünde imajı yerle bir olmasın diye. İnsanların gözünden düşmesin. Onu sevmeyen kişilere malzeme vermesin diye. Onu çok seven birinden alsın o eleştiriyi, onun açığını kollayan birinden değil. Ben de yanlış bir şey yapıyorsam beni de eleştirsin, çok yakınım olan kişiler.
0
rock n roll
(21.11.24)
Eleştiri ve hadsizlik genellikle birbirine karıştırılır. Karşı taraf da hiç eleştiriye gelemiyor diye düşünürüz ama aslında yaptığımız hadsizliğin farkında bile değilizdir. Şöyle ki;

- Aa bu kırmızı renk sana hiç yakışmamış.

Lan senin subjektif beğenilerin ve zevklerinden bana ne! Hangi rengin kime yakışacağının bilir kişisi sen misin? Sana bu konudaki fikrini sorduk mu ki yumurtluyorsun.

- Aa şekerim çok kilo almışsın.

At kafasına bak hele. Ben bilmiyor muyum kilo alıp almadığımı, evde ayna yok mu sanıyorsun. Belki ben kilo almak istiyorum, belki bir hastalığım var, belki umurumda bile değil nasıl göründüğüm. Benim kilolarımın bekçisi sen misin?

-o adamla/kadınla o şekilde sarılman hiç uygun değil, çok yakışıksız.

Zerre umurumda olmayan değer yargılarını al, o boktan ahlak anlayışının içine koyup dür. Sonra da o dürdüklerini...

Bir de mansplaining var ki bence artık kadın erkek farketmeden herkes çokça buna maruz kalıyor.

Elbette bunun dışında eleştiri dediğimiz şey kritik etme, farklı açılardan bakış kazandırma, değerlendirme şeklinde olduğunda ileriye taşıyıcı bir itici güç olur ki sevdiğimiz insanlardan bunu niye esirgeyelim.
0
thracia
(21.11.24)
elestiri insani gelistiren bir mefhum. illa negatif, illa kirici olmak zorunda degil. sevdigim insanlari da düzgün bir dille gerek gördükce elestiririm. benim elestirmem hatalarini görüp düzeltmelerine yardimci olur. bir yabancinin elestirmesi kücük düsürücü olabilir ya da bir gururlarini kirar.
sevdiklerinizi elestirin arkadaslar. sende var bir mallik demeyin elbet ama düzgün dille hatalarini anlatin.
0
alice in potatoland
(22.11.24)
sözlü eleştirinin hiçbir faydasını gözlemlemedim. ısrarla istiyor olmadıkça kimseyi eleştirmem, ısrarla isteniyorsa da son derece politik empatik şeyler söylerim.

benim gözlemim şu ki, iş hayatından veya belirgin bir hiyerarşi farkından söz etmiyorsak çoğu insan kendisine direkt yöneltilen eleştirilerde asla tarafsız olamıyor ve düzelmek yerine o anda size hissettirmese de derhal o davranışını legalize etme yolları bularak bir dahaki karşılaşma için savunmasını kuruyor --veya daha kötüsü, yalnızca sizin yanınızdayken değişmiş gibi davranıyor--. bu yanlış bir şey de olmayabilir, göreceli fikirlerin dikte edilmesine karşı gelmek üç yaşındayken filan öğrendiğimiz bir şey. benim anlayışım, kişi zor yoldan da olsa kendisi farkına varmalı yoksa yeni ve daha iyi bir davranışı içselleştirme kısmı tam olamıyor.
0
engelbert humperdinck
(22.11.24)
(7)

Şeytan tüyü tanımı

beetlejuice
Şeytan tüylüleri fiziksel ya da davranışsal özellikleriyle nasıl tanımlarsınız? Kişiden kişiye değişir mi bilemiyorum ama sizin var dediğiniz örneklerden subjektif görüşlerinizi merak ediyorum.
Şeytan tüylüleri fiziksel ya da davranışsal özellikleriyle nasıl tanımlarsınız? Kişiden kişiye değişir mi bilemiyorum ama sizin var dediğiniz örneklerden subjektif görüşlerinizi merak ediyorum.
0
beetlejuice
(17.11.24)
Seytan tüyü = kalin cüzdan = aracin markasi.
0
feastofthedamned
(17.11.24)
Parası etkilediği demeye utananlar ya bilemiyorum nesilden etkilendim seytan tuyu var bu herifte dıyor.
0
luluki
(17.11.24)
Mesela saçma sapan bir şey yapar ama sempatiktir tolere eder çoğu insan bu davranışı. İnsanlarla iletişimi iyidir; o yönde zekası gelişmiştir, etkileyicidir.
0
rock n roll
(17.11.24)
rock n roll +1

üstündekiler -1
0
Shepard
(17.11.24)
Şeytan tüyü, ilk bakışta onu öne çıkaracak dikkat çekici bir özelliği olmayan, fiziksel görünümü yakışıklı/güzel diyemeyeceğiniz, hatta tam tersi negatif özellikler taşımasına rağmen konuşmasıyla, davranış, jest ve mimikleriyle kendine has bir havası olan, merak uyandıran kişiler için kullanılan bir tanımdır bana göre.

Bazen konuşmasıyla sizi sinir etmesine rağmen diğerlerinden farklı olduğunu size hissettiren ve tuhaf bir şekilde çekildiğinizi düşündüğünüz kişidir. Bazen sizin için hiç uygun olmadığı çok bariz olmasına rağmen ilginizi üzerinden ayıramadığınız kişidir.

Bence şeytan tüyü, uyumsuzluğa ve negatif etkilere rağmen dikkat çeken kişidir. Diğer türlü zaten güzel/yakışıklı olduğu için, ya da yorumlarda söylendiği gibi zenginlik vs için gösterilen ilginin ne bir şeytana ne de tüyüne ihtiyacı var; o zaten ilgiyi zahmetsizce üzerine çekiyor. Diğerinde ise tüm bunlarda yoksun olmasına rağmen sahip olunan bir çekicilik var. İşte şeytan tüyü de bunu tanımlıyor.
0
thracia
(17.11.24)
Benim arkadaşım var. 2-3 kadınla sevgiliydi ve 3 kadını aynı anda idare ediyordu. Bu durum millete sevimli geliyor ama aynı şeyi ben yapsam, benim şerefsizliğim kalır ne adiliğim. Şeytan tüyü olan insanlar ne yaparla yapsınlar diğer insanlara sempatik geliyor.
0
komando kani var bende
(17.11.24)
Birinde şeytan tüyü var dendiğinde özellikle de sosyal hayatındaki beklenmedik başarısından bahsedilir. Bu başarıyı açıklamaya yetecek bir veri yoktur. Haliyle kişinin parası olması bunun zıddı bir durum. Birisi parası sayesinde insanları etkileyebiliyorsa burada cevap paradır zaten. Birinde şeytan tüyü var diyorsak en temelinde neden onun diğer insanları pozitif yönde etkiliyor olduğunu anlamlandıramıyor olmamız gerek.

Bu tanımdan dolayı şeytan tüyü olan insanları toplu olarak tanımlamak da olasılık dışı. Bu insanlar zaten anlamlandırılamadıkları için bu kategoride. Bu anlamlandıramama hali de objektif değil. Örneğin sizin şeytan tüyü var dediğiniz kişi başka birisi için gayet anlaşılabilir birisi olabilir. Belki de gerçekten arkaplanda para konuşuyordur ama siz anlamamışsınızdır, belki bu kişi fazlasıyla çok yönlü biridir ve herkesle bir ortak ilgi alanı yakalayabiliyordur. Belki çok yetenekli bir manipülatördür. vs. vs.

Özetle birinde şeytan tüyü olması bunu düşünen kişinin subjektif görüşüdür zaten. Haliyle objektif bir tanımı da olamaz. Çünkü anlaşılmayan bir şeyi kategorize ediyorsunuz. Haliyle bunun sebebi birbiriyle alakasız birçok karakter özelliği veya maddi sebeple alakalı olabilir. Bu durum da bu insanları tek bir kişilik kategorisi altında tanımlayabilmeye engel oluyor.
0
akhenaten
(17.11.24)
(13)

sizce siz zor biri misiniz kolay mi

robert bosch
sbedit: ve neden?
sb

edit: ve neden?
0
robert bosch
(13.11.24)
zor. insanlardan beklentim yüksek.
0
gabe h coud
(13.11.24)
Karışık diyelim. Cevap vermesi basit bir soru değil

Sevdiğime kolay, sevmediğime zor
Damarıma basılana kadar kolay, tepem atarsa zor
Çıkarıma uyuyorsa kolay, uymuyorsa zor
Kişisine göre kolay ya da zor

Duruma, kişiye, olaya göre her şey değişir
0
kullanicadi
(13.11.24)
Bana göre zor birisi değilim, sadece sınırlarıma saygı gösterilmesi gerek, birden fazla kez ihlal olursa karşı tarafın içinden geçebiliyorum.
0
kimlanbu
(13.11.24)
Ikisi de. Bu, kisiye, duruma, ortama, niyete gore degisir. Tek bir sey soylemek cok zor hepimiz icin. Kimine zor, kimi ortama da kolayizdir.
0
mor oje
(13.11.24)
Genel geçer iletişim kurallarını yerine getirdiği zaman herkese karşı kolay hatta epeyce de kolaylaştırıcı bir insanım. Ama samimiyetsizlik, yalancılık, saygısızlık, menfaatperestlik, omurgasızlık... Bunlara gelemem, bana dokunduğu anda aynıyla iade ederim ve bu çok can yakıcı olur, ayna tutarım çünkü. Bana dokunmadığı halde gördüm ise de, bu olumsuzluklardan dolayı da insanları kendime bir yerden sonra yaklaştırmam zaten.

Ama hassasiyetlerim çoktur, dikkatim ve titizliğim çoktur, benden beklendiğini düşündüğüm erdemleri dikkatle ve titizlikle yerine getirir ve aynısını beklerim, bir nezaketle konuşmayı olsun beklerim. Bir erkek her ne olursa olsun hiçbir kadını aşağılayarak konuşmamalı mesela, saygısızlık etmemeli. Bir kafede kasa görevlisi, kirli halde verdiği çatal bıçağın değiştirilmesini isteyen müşteriye eliyle kışkış işareti yapmamalı mesela, yapamamalı. Orada onu rezil edebilirim, diklenirse o müesseseyi birbirine katabilirim. İster miyim, istemem, mutlu olur muyum, olmam ama bunları yaparım, çünkü benden görmediği hakareti görmüş gibi davranamaz. Az önce rezil ettim mesela.

Zor muyum? 42 yaşındayım, bugünün gençlerine göre çok zorum. Kendi çağdaşlarıma göre zorum, büyükler arasında da zorum, epey yaşlıların kalemiyim. Böyle 80-90 civarının. O dönemin terbiyesiyle yetiştim çünkü. Kimse benden gevşememi bekleyemez, suyuma gitmedikçe.
0
muhayyer divan
(13.11.24)
Kolayım. Uyumlu ve anlayışlı biriyim.
0
Amaranta ursula
(13.11.24)
kolay biriyim girişte.

tanıdıkça zorlaştırırım don biçmek için. don büyükse bb, don ufaksa standart konuşurum. büyük don egosuyla uğraşamam.

hayat beni boktan biri yapmasa bari.
0
baldan kaymak
(13.11.24)
basta sevimli ve enerjik gorundugu icin kolay sonrasinda bencil ve dik basliligim ortaya cikiyor bu da zor
0
ala09
(13.11.24)
Easyim
0
abuzer
(14.11.24)
Toplumun %5'i ile anlaşabilen insanlar için anlaşılır ve pek zor değil, ama genelle iyi anlaşan, sorunu derdi olmayanlar için oldukça zor biri sayılırım.
0
thracia
(14.11.24)
Cidden hiçbir fikrim yok. Kolay mıyım, zor muyum, kimine kolay kimine zor muyum, hiç bilmiyorum. Yeterli geribildirim verilmedi bana bu konuda.
0
sekizdokuzon
(14.11.24)
Çok içine kapanık birisiyim, yalnız yaşayıp kendime yettikçe de arttı. O nedenle zor birisiyim diye düşünüyorum. Hayatımdaki bir avuç insana bile yeterli ilgiyi gösteremiyorum. Ya da belki göstermiyorum da benim doğamda yok deyip sıyrılıyorum.
0
peki madem
(14.11.24)
Kendimi çok kolay birisi zannediyorum ama bazen eşim öyle bir konuşuyor ki diyorum ben de zor kadınım ha.
0
yenibirgüzelnick
(14.11.24)
(8)

Wifi sinyal arttırıcı önerisi

itsonlyhumannature
Merhaba,ev 100m2, modem bir ucunda, sinyal gelmesini istediğim oda diğer uçta. Sinyal güçlendirici olarak mi wifi range extender pro kullanıyorum. sinyal full seviye gözüküyor ama gelen internet kötü. önerebileceğini daha iyi bir sinyal güçlendirici var mıteşekkürler.
Merhaba,

ev 100m2, modem bir ucunda, sinyal gelmesini istediğim oda diğer uçta. Sinyal güçlendirici olarak mi wifi range extender pro kullanıyorum. sinyal full seviye gözüküyor ama gelen internet kötü. önerebileceğini daha iyi bir sinyal güçlendirici var mı

teşekkürler.
0
itsonlyhumannature
(12.11.24)
modem ile sinyal güçlendirici arasındaki bağlantıyı kablolu yaparsanız daha verimli olur. bilgisayarcıya sorduğumda kablosuz çözümlerin çok etkili olmadığını söyledi. bir de sizin gördüğünüz sinyal seviyesi güçlendiriciden aldığınız sinyalin seviyesi, modemden değil. dolayısıyla modemden güçlendiriciye kadar düşen sinyal seviyesi ordan sizin telefonunuza kadar da düşüyor, haliyle çok iyi bir internet bağlantısı alamıyorsunuz
0
mustafakesekci
(12.11.24)
access point cihazını nerede konumlandırsınız, wifi sinyalinin zaten zayıf geldiği uçtaki odaya ise verim alamamız normal, access pointi modem ve uçta ki oda arasında sinyal seviyesinin iyi olduğu bir noktaya koyup tekrar deneyin.

imkan varsa modem ve access point arasındaki link bağlantısını ethernet kablosu ile yapın.

evde "TP-Link RE200 AC750" kullanıyorum 3 oda öteden gayet iyi çekiyor.
yazlıkta "tp link deco m4" var 3'lü set, 3 katta da çok iyi çekiyor, kablosuz olarak bağlı hepsi, kapsama alanları çakışacak şekilde ayarlayınca kör nokta da kalmıyor.
0
sealth
(12.11.24)
powerline al kurtul
www.hepsiburada.com
0
jamswety
(12.11.24)
Bir kişi de dememiş ki mesh ağı kurun. TP link deco serisinden bir kez masraf yapıp mesh ağı kurarsanız bugün ve gelecekteki problemleriniz çözülmüş olur. Sinyal güçlendirici, repeater, access point vs. almayın. Powerline da almayın.
0
orient blue
(12.11.24)
tp link deco hem ekonomik çözüm hem de kendiniz kurabilirsiniz.

internet hızı 100 mbit i geçmeyecekse deco e4 yeterli olur, 100mbir üstünde ise deco m4 almak gerekiyor.

burada kurulum videosu var, kurulumu çok basit;
youtu.be
0
walter white kilikli
(12.11.24)
mesh ağı dışındaki hiçbir şey maalesef çözüm olmuyor. Söylendiği gibi tp link deco tüm çileyi bitirir.
0
thracia
(12.11.24)
100 m2 ev için modemi evin ortasına almak daha mantıklı geliyor bana, wifi6 router almak da bir çözüm.
0
hoot
(12.11.24)
benzer problemlerden deco kurdum ve memnun değilim, tamam internet her noktada iyi çekiyor falan ama hem yüksek ping var, hem de hız düşük. zaten deco forumlarında da decoları kablo ile bağlarsanız en sağlıklı öyle olur diyorlar.

eğer kablo altyapısı yok ve yapılamıyorsa powerline cevabına katılıyorum. deco'nun powerline olanları da var onu alabilirsiniz.
0
malheiros
(12.11.24)
(8)

Daha otoriter bir yönetici olmak

jacque
2 sene birlikte çalıştığım 4 kişilik bir ekip içerisinden müdür yardımcısı olarak terfi aldım ve 1 senemi doldurdum. Koordinasyon, iş yaptırma vs. konularda hiçbir sorun yaşamıyorum aksine ekibim sürekli övüldüğü ve örnek gösterildiği için diğer birimler rahatsızlıklarını bile söylediler açık açık.E
2 sene birlikte çalıştığım 4 kişilik bir ekip içerisinden müdür yardımcısı olarak terfi aldım ve 1 senemi doldurdum. Koordinasyon, iş yaptırma vs. konularda hiçbir sorun yaşamıyorum aksine ekibim sürekli övüldüğü ve örnek gösterildiği için diğer birimler rahatsızlıklarını bile söylediler açık açık.

Ekibin içinden çıktığım için arkadaş gibi olmayı sürdürdüm ve başarımızı da aslında bu iletişime bağlıyordum. Fakat gelin görün ki saygı duyulmadığımı başından beri hissediyorum. Benimle konuşma şekilleri, cevap verme biçimleri vs. Egolu bir insan olmadığımdan buna başlarda takılmadım, kendimi bu yönde motive etmeye çalıştım. Fakat benden daha çok SGK gün sayısına sahip olduğu için yönetici pozisyonunu hak ettiğini düşünen ekip içinden bir arkadaş ile baş edemiyorum. Arkamdan konuşuyor, iş çeviriyor, üst yöneticilerle arama giriyor vs. İşin daha kötü yanı ona azıcık sert yapsam bana kahveler getirmeler, çantamı taşımaya kalkmalar falan iğrenç yalakalıklar yapmaya başlıyor.

Başta bu kız olmak üzere ekip üzerindeki hakimiyetimi arttırmak için ne yapabilirim? Somut önerilerde bulunursanız çok mutlu olurum çıkmazda hissediyorum artık..

(Ekipteki diğer bir kız da bana aşkım falan diyor ki ona başkası üzerinden haber gönderdim böyle konuşmaması için. Ben de kadınım bu arada)
0
jacque
(09.11.24)
Size nasıl davranmaları gerektiğini, onlara aynı şekilde davranarak göstermeye başlayabilirsiniz. Daha nötr bir dil benimseyebilir, özellikle mesai içindeki boş vakitlerde; mesela öğle arası, molalar vb. onlarla daha az vakit geçirebilirsiniz. Onlara özel hayatınızdan bahsetmeyi bırakabilirsiniz. Bir şey bileceklerse de bunu yüzeysel bilsinler.

Bence üçüncü kişiler üzerinden mesaj vermek çok sağlıklı bir yöntem değil. Birebir iletişim kurmaktan, hele de bu bir rahatsızlık bildirmek içinse, çekinmeyin. Tabi ki insanların ilk tepkileri "Bu da yönetici oldu, kendini bir şey sanmaya başladı" olacaktır ancak bu yöneticiliğin doğasında var; bırakın arkanızdan konuşsunlar. Yönetici çalışanlar için bir nevi günah keçisidir; insanlar şirketle ilgili hoşnutsuzluklarını bu tür şeylerle dışa vurup rahatlarlar, kişisel almayın, kafanıza takmayın.


Siz işinizi iyi yapıp adil bir yönetici olur, ekibinizi şirket içi politik tartışmalarda savunursanız bir süre sonra bunlar dengelenir, insanlar size arkadaşça değil profesyonel bir saygı duyarlar. Zaten yönetici performans değerlendirmesi yapan, insanları yeri geldiğinde ödüllendirip, yeri geldiğinde onlara yaptırım uygulayan, hatta insanları kovan kişidir ve arkadaşlık bu aktivitelerle aynı düzlemde yürüyecek bir şey değil, o yüzden arkadaşlık konusunu unutun bence.
0
salihdt
(09.11.24)
Ekibinizle birebirler yapın. Her hafta, iki haftada bir ya da her ay. sıklığı ve süresi size kalmış. Ama birebirler yaparak ekipten ve sizden ne beklendiğini, sizin ekipten ve konuştuğunuz kişiden ne beklediğinizi açık olarak ifade edin. Bu birebirler, yargılayıcı bir tonda sürekli onlardan isteklerinizi aktaracağınız görüşmeler değil, üst yönetimin taleplerini onlara ekibin bir parçası olarak aktaracağınız, onların taleplerini dinleyeceğiniz, sizin de onlardan beklentilerinizi aktarıp yanlış gittiğini düşündüğünüz şeylerin de kök sebeplerini konuşacağınız toplantılar olmalı.

Bu tarz görüşmeler hem ilişkilerin konumlandırılması için iyidir hem de yanış anlaşımaların, pasif agresif durumların da önüne geçer.
0
thracia
(09.11.24)
Ne yapacağı belli olmayan yönetici profiline geçip ekibi biraz tedirgin etmen gerekiyor.
İbreti alemle başlaman lazım, en çok sorun çıkaran kıdemli olana üst üste çok hızlı ama kısa negatif geri bildirim vermen lazım. Aynı konu tekrar ettiğinde sözlü uyarı verdir.

Mesela başka bir üst yönetici ile arana giriyormuş ya, bunu öğrendiğin an hemen çağırıp böyle bir şey duydum hayırdır? Bundan sonra benimle ilgili başka yöneticilerden bir şey duymak istemiyorum, başkası söylerse de senden bileceğim vb.
2 saat sonra hiçbir şey olmamış gibi normal iletişim. Sonra ilk açıkta yine çok sert geri bildirim. Ortam içinde birden ciddileşip boz, diğerlerinin yanında.

Kısacası biraz dengesiz, histerik olman lazım ki ne yapacağı belli olmayan bir imaj çizebilesin. Tedirgin olsunlar bi önce, yani seninle ilgili mevcut hisleri düzensiz hale gelsin; sonra sen yeniden sağlıklı ama otoriter bir süreç işletirsin.
0
Bruce
(09.11.24)
Esasında sorunun kaynağı tamamen ne o iş arkadaşların ne de sensin. Bence sorunun yarısı birlikte çalıştığın iş arkadaşlarinin olduğu ortama müdür yardımcısı olarak çalışmaya başlaman. Yani buna kim nasıl izin verdiyse bence yanlış. Örneğin 4 sene birlikte çalıştığın insanlarla yani çalışma arkadaşlarinla aynı pozisyonda herhangi bir sorun yokken canım cicim demek sorun olusturmazken bir anda müdür yardımcısı olunca bana canım demeyine getirmek hayatın akışına aykırı. Olmaz yani. "Canımdan" örnek verdim ama bu diğer bahsettiğin sorunlu davranışların da sebebi. Bence senin orada müdür yardımcısı olarak çalışman yanlış. Otorite olmaz. Ya elemanlar değişecek ya sen ya da aran bozulacak. Bunun başka yolu yok. Seni oraya bu pozisyonda aynı birimde çalıştıran kişi bence bu işten anlamıyor.
0
dedeminhirkasi
(09.11.24)
Machievelli’nin PRENS adlı eserini okursanız tüm cevapları orda bulursunuz. Kısa bi eser zaten. Bi saatte biter.
0
dakota
(09.11.24)
Hata yaptılar mı tutanak tut ve savunmalarını iste.İşi zamanında bitirmediler mi savunmalarını alacağını söyle.
0
komando kani var bende
(09.11.24)
çalışanların tamamı benden yaşlıyken ve hepsinin iş tecrübesi benden fazlayken, genel müdür oldum. sizi çok iyi anlıyorum.

1- gerekirse teke tek, gerekirse toplu bir konuşma yapın. mesela o kişiye, onun da yöneticiliği en az sizin kadar hak ettiğin, ancak üst yönetimin böyle bir tercih yaptığını, buna herkesin saygı duyması gerektiğini, eğer bu durum ile bir problemi varsa, doğrudan sizinle konuşmasını, tüm problemlerin çözümü için en açık ve samimi şekilde birlikte çalışmaya hazır olduğunuzu belirtin.

2- herkesin fikrine saygı gösterin, "benim dediğim doğrudur" demeyin.

3- çok az da olsa, kendinizi az geri çekin. "bu da kendini bir şey sanıyor" dedirtmeyin ama yönetici olduğunuz biraz belli olsun. bunun ayarı çok zor. birden tek başınıza kalırsınız.

4- nasıl olsa artık yöneticiyim, işlerimin bir kısmını onlar yapsın diye düşünmeyin. dün yaptığınız işlere yenileri eklendi. artık daha fazla çalışmanız gerekiyor. diğer herkesten daha çok çalışmanız gerekiyor.

5- bu kişiler sizin altınızda çalışmıyor, yanınızda çalışıyor.

6- yine ayarı çok zor olan bir şey: istediğiniz düzende çalışma olmuyorsa, ortada bir problem olduğuna eminseniz ve problemin sizden kaynaklanmadığına eminseniz, sesinizi yükseltin. bağırın çağırın anlamında demiyorum. kesin kararlı bir şekilde ifade edin kendiniz.

7- tüm çabalarınıza karşın biriyle problem yaşıyorsanız, üst yönetime "ben bunları bunları yaptım, ama böyle böyle oluyor. bu kişinin şirkete yararı değil, zararı var" şeklinde bir bilgilendirme yapın. ANCAK söz konusu kişi işten ayrıldığında o kişinin tüm işini sizin yapmanız gerektiğini unutmayın.

8- bir de bu işleri bir zamana bırakın.
0
co2s2
(09.11.24)
cok basit bir kural vardir. turkiye gibi enseye saplak toplumlarda kopek ceken adama saygi duyulur. ciddi olacaksin, insan gibi davranmayacaksin, mum gibi olurlar sana. net.
0
antikadimag
(09.11.24)
(3)

Kadıköy’den İTÜ Maslak a gidiş

hede hodo
Aslında İzmit’ten geleceğim. Toplu taşımayı kullanmayı düşünüyorum. Kartaldan metro ile Kadıköy istikametine gideceğim. Bu güzergah doğrultusunda maslak’a nasıl giderim? Mesela vapur ile Beşiktaş’a geçsem oradan kolayca gidemez miyim?
Aslında İzmit’ten geleceğim. Toplu taşımayı kullanmayı düşünüyorum. Kartaldan metro ile Kadıköy istikametine gideceğim. Bu güzergah doğrultusunda maslak’a nasıl giderim? Mesela vapur ile Beşiktaş’a geçsem oradan kolayca gidemez miyim?
0
hede hodo
(08.11.24)
en pratik yol metroyla kadıköye kadar değil de ayrılıkçeşme istasyonuna kadar gidip oradan marmaraya geçmek, yenikapı istasyonunda m2 aktarması ile maslağa gitmek. hep tünelde gitmek istenmiyorsa da marmaraydan söğütlüçeşmede inilip metrobüse binilir ve zincirlikuyu da inilip yine m2 aktarmasıyla maslağa ulaşılır.
ev kadıköy işyeri maslak. :)))
0
tururo
(08.11.24)
cosmicstring +1

En hızlı ve en rahat yol, marmaray yenikapı, oradan da hacıosman metro ile itü ayazağa.
0
thracia
(09.11.24)
cosmicstring +1

izmit'ten otobüsle e5 üzerinden geleceğini düşünerek, marmaray'a binebileceğin marmaray durakları şöyle:

Osmangazi
Aydıntepe
benim bildiğim kadarıyla e5'e en yakın duraklar bunlar.
0
co2s2
(09.11.24)
(4)

hdmi kablolar arasında fark var mı?

OgutucuRecep
yenileri falan çıktı mı bunların? 2.1 falan 8k ya da farklı..3-4 tane var 1 tane çalışıyor sadece.önerdiğiniz marka var mı?
yenileri falan çıktı mı bunların? 2.1 falan 8k ya da farklı..
3-4 tane var 1 tane çalışıyor sadece.
önerdiğiniz marka var mı?
0
OgutucuRecep
(07.11.24)
dayanıklılık açısından belki fark olabilir; ancak görüntü kalisetinin aktarılması açısından bildiğim kadarıyla hiç bir fark kablolar arasında.
2.1 dediğiniz soket. yani görüntüyü aldığınız cihazda bulunabilir. cihazınız destekliyorsa, herhangi bir hdmi kablo ile nimetlerinden faydalanabilirsiniz.
masaüstü bilgisayarı tv'ye bağlamak için gri renkli philips hdmi kablo kullanıyorum. 4 yıl oldu, herhangi bir sıkınıtısına rastlamadım.
0
pangea
(07.11.24)
Hızları farklı. Size ne lazımsa onu alın.
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(07.11.24)
görüntüde fark ediyor, eski digiturkun hdmi ile kendi aldığım altın uçlu diye geçen hdmi arasında fark vardı aynı videoda. 4k videoydu
0
eja
(07.11.24)
Fark var; örneğin televizyonu bir ses/sinema sistemine bağlayacaksanız, hdmi kablonun ARC ya da eARC özelliğinin olması çok daha iyi olur. Böylece hem ses hem de görüntü komutları tek kablodan iletileceği için ayrıca kumandaya ya ses sistemini açıp kapamaya gerek kalmadan kullanabilirsiniz.
0
thracia
(07.11.24)
(12)

murat bardakçı / hakikaten neden bu kadar duygulanıp ağlıyoruz?

estranged
(git: https://youtu.be/De5FktySPMM?si=qGvyZzKu7AdyYWJp&t=3065)51.05 dakikadan itibarenmurat bardakçı'nın söylediği şeyi ele alacak olursak:1- diğer ülkelerde her yıl uğruna ağlanan bir lider var mı?2- bu kadar duygusal olmak kültürel bir mevzu mu?3- bu duygusallık çocukluktan beri öğretilen bir şey
(git: youtu.be

51.05 dakikadan itibaren

murat bardakçı'nın söylediği şeyi ele alacak olursak:

1- diğer ülkelerde her yıl uğruna ağlanan bir lider var mı?
2- bu kadar duygusal olmak kültürel bir mevzu mu?
3- bu duygusallık çocukluktan beri öğretilen bir şey mi?
4- bu duygusallık rasyonel mi?
5- örneğin kerbela olayını anma törenlerinde de her sene insanlar ağlıyor. ikisi arasında bir fark var mı?
0
estranged
(29.10.24)
Selanik'ten bir yetimin gelip çürümeye yüz tutmuş bir hanedanlığı silip geçtikten sonra onca zorluğun imkansızlığın içinde içerideki ve dışarıdaki düşmanlara rağmen sıfırdan pırıl pırıl bir ülke yarattığı için duygulanıp ağlıyoruz işte çok da sorgulamanın gereği yok Murat Bardakçı saçma sapan bir insan.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(29.10.24)
kaleci +1 ve bu adamın her kararının ne kadar doğru olduğunu, nelerle savaştığını 100 yıl sonra bize 4k izleten bir diktatöre maruz kalıyor oluşumuz bunun sebebi. 2000lerin ortalarında daha kurbağanın kıçı yanmaya başlamamışken ağlayan eden yoktu.
0
titanyum22
(29.10.24)
Bardakçıya ziyadesi ile katılıyorum.
Bazı şeyleri abarttığımızı düşünüyorum halk olarak. Sen bize gülmeyi öğrettin diye her yeri donatan bir Bursa bb görüyorum son zamanlarda sosyal medyada. Ne alaka abi? E her iyi şeyi Atatürk e bağlarsak ağlarız.
0
benaslindayohum
(29.10.24)
Suanki yönetim ve yaşananlar yüzünden değerini daha iyi anladığımız icin
0
abuzer
(30.10.24)
"Ulus" dediğimiz şey inşa edilen bir şeydir. Hamurunda da vatan, bayrak, marş, ortak bir tarih, çeşitli kahramanlıklar, efsaneler vb. vardır. Türkiye Cumhuriyeti için bu hamurun mayası da Atatürk. Bu noktada Atatürk bir kişi olmaktan çıkıp bir kavram haline geliyor.

1- diğer ülkelerde her yıl uğruna ağlanan bir lider var mı?
Çok anlamlı bir soru değil; farklı ülkelerin kuruluş hikayeleri farklı şekilleniyor, haliyle bu ülkelerin varlıklarını üzerine şekillendirdikleri kavramlar da değişik. Yani Napolyon Fransa için neyse, Atatürk Türkiye için odur diyebiliyor muyuz, ya da Fransız aydınlanması Türk aydınlanmasıyla aynı mı gelişmiştir ki "Ama Fransızlar Napolyon'a ağlamıyor" diye çıkarım yapalım?

2- bu kadar duygusal olmak kültürel bir mevzu mu?
Bu halkın genetiğinde taşıdığı duygusallıkla alakalı bir şey değil bence. Yukarda da bahsettiğim gibi her ulusun özünü teşkil eden çeşitli şeyler vardır ve o ulusu oluşturan bireyler, hele de kişisel ya da bir ulus olarak zor geçen dönemlerde bu öze daha sıkı sarılırlar. Haliyle de ona karşı hassas davranmaları normaldir.

3- bu duygusallık çocukluktan beri öğretilen bir şey mi?
Ulus inşası önemli ölçüde okullarda olur. Adı üstünde "milli" eğitim sistemi. Bizim eğitim sistemimiz de belli dönemlerde Atatürk'ü yoğun bir şekilde kullanmıştır ve bu siyasi bir tercihtir. Her tercih gibi fayda ve zararları olur. En büyük zararı tabi ki o kişi, kavram ya da nesnenin anlamının kayması, statüsünün değişmesi vardır. Bu süreç neticesinde de o şey kimi zaman arkasına sığınıp istediğiniz şeyi yapabileceğiniz bir zırh, kimi zaman da birilerine yöneltip onları elimine edebileceğiniz bir silah olur.

4- bu duygusallık rasyonel mi?
Kendi içinde rasyonel; Türkiye Cumhuriyeti özelinde insanların Atatürk'e yoğun bir sevgi duyması hem ülkenin tarihi, hem Atatürk'ün kişiliği ve yaptıkları, hem de ülkenin mevcut durumu düşünüldüğünde mantıklı. Atatürk hikayelerle, efsanelerle, bir tane kahramanlığın abartılmasıyla "Atatürk" haline gelen bir kişi değil ya da daha kabaca "Müritleri tarafından uçurulan bir şeyh" değil. Gerçekten de bir çok açıdan istisnai becerileri olan büyük bir lider.

5- örneğin kerbela olayını anma törenlerinde de her sene insanlar ağlıyor. ikisi arasında bir fark var mı?
İkisi arasında çok büyük bir paralellik görmüyorum
0
salihdt
(30.10.24)
1. Yaptıklarının ve yapmak istediklerinin değerinin anlaşılamalışının hüznü,
2. Duygusal olmamız,
3. Başımızdakilerin (doğal olarak toplum ortalamamızın) cumhuriyeti murdar etme merakı ve az buçuk bilinçlilerin bu duruma karşı çaresiz hissetmesi
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(30.10.24)
kenbdimizi paralayalım yerlere vuralım, zincirle dövelim demiyorum ama; taşlanmadan, recm edilmeden rahatça hayatını yaşadığı halde, döndürülmek istendiğimiz ortaçağ karanlığından rahatsız OLMAYANLAR Atatürk'e duygulanmaktan daha garip bence
0
abuzer
(30.10.24)
Murat Bardakçı gibi egolarının esiri olmuş ilgi budalası bir saray yanaşmasının yaptığı manipülasyonlar yine hedefi bulmuş gibi gözüküyor.

Bardakçı'nın Napolyon gibi emperyalist ve tek derdi imparator olmak olan biriyle, bir milletin sadece var olma değil bir benlik sahibi olma mücadelesinin önderini kıyaslaması bilgisizliğinden ya da analiz fukaralığından kaynaklanmıyor. Yanaşmalığını yaptığı siyasi gücün hoşuna gidecek zurna nağmelerini öttürüyor her zaman olduğu gibi. Depremde millet enkaz altında can çekişirken "bugün deprem bölgesinde koordinasyon sorunu falan kalmadı, hepsi çözüldü" derken de, ipini koparıp gelen afganları güzellerken de, haması kuvayi milliyeye benzetirken de aynı zurnayı çalıyordu kendisi.

Kendisi her devrin adamından başka bir şey değildir. Hadi onun ajandası farklı, peki napolyon ve atatürk kıyasının saçmalığının farkına varamayan tüm bu insanlara ne demeli?
0
thracia
(30.10.24)
dandik bir tv dizisine bile ağlanıyor. tamamen yaşanmış gerçek olayların akıllara gelip duygulanılması kadar doğal bir şey yok. Bununla problemi olanın muhtemelen "tamamen yaşanmış gerçek" olaylarla problemi vardır, sonuçtan memnun olmadığı için anlamayabilir.
0
ilgeru
(30.10.24)
Bence duygusallık konusu tartışılırken örneğin diyerek Atatürk gösterilmemeli. Başka bir benzeri bence dünyada yok çünkü. Başka bir kişi için böyle ağlamıyor ki. En yakınindakiler tarafından bile yeterince anlaşılamamış fikren hep yalnız kalmış bir adam. O kadar kısa zamanda ülkede yapılan devrimler, zamanın ilerisindeki bir bakış açısı. Bulunmaz bir adam ve aslında çok genç yaşta bir ölüm. Her zaman bir doyamamislik hissi var. Bir yirmi yıl daha var olsaydı toplumsal olarak nerelere varirdik düşüncesi mevcut. Milletin babası gibi. Her zorlukta bir öksüzlük hissi var. Şimdi hayatta olsaydı keşke duygusu var.Bu halkına sevgiden başka ne olabilir ki millete tüm hayatını adamış . Sevildiğini bildiği için halk tarafından Ona hep bir özlem var. Hangi devlet adamı böyle özleniyor ki. Duygusallık konusu ele alınırken bu ornek üzerinden konusulmamali. Hiç aynı değil...
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(30.10.24)
1-bilmiyorum ve beni ilgilendirmiyor olmak zorunda da degil.
2-hayir, insani bir mevzu
3-hayir
4-evet
5-var
0
bay b
(30.10.24)
bardakçı saçmalamış. napolyon ve atatürk alakasız
tek ortak noktaları napolyon bazı devrimleri yapmış. o kadar
napolyon konsül olduktan sonra imparator oldu, atatürk olmadı.
napolyon sürekli savaştı, atatürk yurtta barış dünyada barış dedi
napolyon yayılmacıydı. atatürk değildi.
napolyon ülkeyi kurmadı. atatürk kurdu.

bir yerde de washington ile kıyaslıyor. o da alakasız. washington komutandı. ülkeyi kuranlar ise kurucu babalardı.
atatürk ise hem komutan hem kurucudur. cumhuriyeti yapayalnız kurdu. bu büyük inkılap onsuz olmazdı.

duygulanma işini abartanlar var evet. ama atatürk yukarıdaki isimlerle kıyaslanamaz.
ayrıca son yıllarda atatürkün önemini daha çok anladık. duygulanmamız bu yüzden
0
abelardo
(30.10.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.