Öncelikle geçmiş olsun, bir Meriç vakasıyla karşı karşıyasınız. Öyle bir derttir ki bu atsanız atılmaz, satsanız satılmaz. Kıskansanız aşırı baskıcı, kıskanmasanız ilgisiz, müdahale etseniz (çok afedersiniz) öküz, müdahale etmezseniz "mezhebi geniş" ilân edilirsiniz. Sonra da kararsız kalır, "ne haliniz varsa görün be" diyerek kendi kendinize Şener Şen'in Dolap Beygiri'ndeki karakteri Yakup'un bir repliğiyle "sonra kötü kişi ben oluyorum canım" dersiniz.

Şakası bir yana, buraya yazdığınız hiçbir detay, kız arkadaşınızla yakın arkadaşının arasındaki ilişkinin seviyesini anlamamızı sağlamayacaktır. En yakındaki adam olarak tek gözlemci siz olursunuz, çünkü her şeyi yakından ve ilk ağızlardan siz duyarsınız. Ne yapmanız gerektiğine dair kendinize sormanız gereken şu, "ben bu ilişkiye nasıl bir ciddiyetle bakıyorum?" Ciddiyetinizin seviyesini ona ilgisinin seviyesiyle ayrı kefelere koyun, ikisi de dengeleniyorsa sorun yok. Lâkin kefelerden biri ağır basıyorsa, yukarıda kalanla ilgili bir kararı siz vermeseniz de genleriniz verecektir, merak etmeyin.

çocuğun gay olma ihtimalini hesaba kat. kız arkadaşı falan var mı? ya da olmuş mu? bunları öğren. samimiyetlerini bilmiyorum, senin abartman da olabilir. ama çok samimilerse böyle bi şey olabilir. kendimden biliyorum. benim de çok yakın kız arkadaşım var öyle, sevgilisine gay olduğumu söyleyince rahatlamıştı çocuk.

bu arada bişeyi farkettin mi hacı "facebooktan birisini göstereceğim diye şifresini vermiş" senin tamamen çemberin dışında kaldığın,,sevgilin ve o çocuğun arasındaki birisi, nasıl bi ilişki içindesin olumm sen
o birisi erkek ise bu çocuktan zarar gelmez hacı,fakat sevgiline nie başka bi erkekle ilgili bişey göstersin, sevgilinde şifreyle mifreyle ilgilensin .
o birisi kız ise bahsettiğin yalaka çocuk sevgilinden arasını yapmasını isticek..bu durumda bu çoçuk tehlikelidir hacı, dier durumdan daha tehlikeli, kurtul
yani bu olayı bi arştır derim

@cok sey hakkinda az sey bilen adam
evet nasıl dengeleyeceğimi bilemiyorum bazen ama en iyisi bu beni rahatsız etse de ona güvenmek ve bu olayı büyütmemek gibi geliyor.

@cigerdelen
güvensizlikten ziyade kız arkadaşıma yapılacak bir hareketin onun doğru yorumlayamayacağı yönünde bir düşüncem var, çocuk gelir kız arkadaşımın hareketlerini yanlış yorumlar, saçma sapan şeyler söyler. zaten bu olaylar olduğunda sakin kalmaya çalışarak ifade ettim, asla küfür ya da aşağılayıcı şeyler söylemem, söyleyemem zaten. o da benim rahatsız olduğumu bildiği için sadece hoşnutsuzluk belirtme olarak karşılıklı alttan almalarla sorunlar halloldu belki ertelendi.

@yazaryan
yok çocuk gay değil, sevgilisi vardı.

babuş, dost acı söyler. bende zamanında buralara çok dert yandım, hatta senin düştüğün duruma düşmemek için kızı daha başlamadan kaybettim falan filan. ama gel gör ki şu an daha mutluyum. ben diyeceklerimi madde madde söyleyeyim.

1-bunu istemiyorsan, daha en başından diyecektin. şu saatten sonra "meriç" i çok zor pasivize edersin.
2-buna rağmen, o olayı kısıtlamak istiyorsan; bu hayatım şunu yapma, bunu yapma ile olmaz. koca koca adamlarsınız. prensip sahibi ol, de ki ben o kişiyle görüşmeni istemiyorum.
3-bir önceki maddeyi uygularsan da kız giderse, bırak gitsin. dönerse senindir.
4-sevişiyor dahi olabilirler.
5-sevişmiş te olabilirler.
6-çocuğun gay olma ihtimali sıfıra yakın.
7-sen ayrıldıktan sonra, sevgili olacak, sevişecek olabilirler.

velhasılı kelam, ilişkiler "yakın erkek arkadaşlarla" yürümez. bunun bir de evliliği var bu kadar seviyorsan. o zaman da mı omzunu yaslayacak sağa sola? ek olarak, özgürlüğü kısıtlamak demişsin. kardeşim aşk zaten, o özgürlükten gönüllü olarak vazgeçmektir, ne özgürlüğü.

sonuç:ya o adam gidecek, ya sen gideceksin.

@dianen: "çünkü bir erkek ile bir kızın o kadar da yakın arkadaş olamayacağı kanaatindeyim."

Sana + kaç versem azdır.

Öyle bir arkadaşlıkta belli bir yakınlıktan sonra genelde erkekte duygular da karışmaya başladığı için hiç gerek yok öyle arkadaşlığa.

1. Hanımkız o arkadaşta sevgili potansiyeli görseydi size böyle her şeyi anlatmazdı.
2. Sizi bir gün birileriyle aldatmak isterse ruhunuz bile duymaz.

bir meriç vakası daha
4.bp.blogspot.com


kesin bi karara bağlayın olayı

sevmem bu tür konuları, ama sakın kısıtlama! sakın!

bunu entel veya geniş olduğundan değil kendi özgüveninden yap. ben de aynı yoldan geçtim, ne kadar uzak tutmaya çalışırsan o kadar yaklaşacaktır onlara. muhabbetini bile etme, yüz göz de hiç olma ne hali varsa görsün takıl.

bu seni daha bir "sağlam" yapacak, daha bir vazgeçilmez yapacak. açıkçası hiç bir kadın sağlam adam varken meriç'e gitmez. giderse salla, yenisini bul o iş zaten olmayacaktır.

konuyu konuşma vakti geldiğinde senin durumunu ters senaryo ile ona göstermen gerek. yani yakın bi kız arkadaşınla beraber alışverişe gitsen, sen başını onun omzuna koysan, arkadaşın sana facebook şifresini verse, sevgilin ne hissederdi? ne yapardı senin durumunda? ona yaşadığın durumu böyle anlatmalısın. aranızda ne kadar güven duygusu olursa olsun, bu tür durumların sizin için ilişkiyi kanser gibi sarıp kemirdiğini görmeli.

kuja'ya katılıyorum diğer arkadaşı yokmuş gibi davran muhabbetini etme.ben lisede yapmıştım o salaklığı, bu adam sana başka bakıyor fazla muhabbet etme dedim hatta zorladım etmesin diye, o benim abim gibi olmaz öyle şey demişti. biz ayrıldık sonra ensest bir ilişkiye başladılar :/

Buradaki yazıları okuyup okuyup gaza gelme sakın. İlişkine kalıcı zarar bırakacak şeyler yazmış adamlar resmen.

Bak simdi şöyle düşün. Sen bir kızla çok yakın arkadaşsın. Onu arkadaş olarak çok seviyorsun. Sonra biri geliyor o kızla sevgili oluyor ve aranıza mesafe koyuyor. Sinir olursun di mı? Sen de kendini o Sonradan gelen sevgili gibi düşün. Sen simdi bu olayin üzerine gittikçe o eleman da sana sinir olabilir (kesin sinir olur demiyorum). Bu da yine sevgilin üzerindeki gizli baskıyı arttırır. Bu aşamada yapacağın en iyi şey, kendine guvenen bir duruş sergilemen. Sevgilin kentindeki güveni gördükçe içten içe sana saygı duyacak ve daha çok bağlanacak. Kendimden biliyorum. Sevgilimin çok cins ve ucuz (baya baya Mehmet Ali Erbil kıvamında) arkadaşı vardi arkadas ortamında. Sevgilime, kendisine güvendiğimi ve geri kalan hiçbir seyin umurumda olmadıgını hissettirdim (söylemedim, hissettirdim). Zamanla zaten seçim yapması gerektikçe o arkadaşı gözden çıkardı.

sen kendine güveniyor musun? peki kız arkadaşına güveniyor musun? bu sorulardan birinin bile cevabı hayırsa o ilişkiden bir cacık olmaz. "ben kız arkadaşıma güveniyorum ama işte diğer çocuğa güvenmiyorum" ile gelmesin kimse. Kandırmayın kendinizi. Ne yapacak çocuk; ilaç mı atacak kızın gazozuna?

@elxa
tamam da sadece yakın arkadaşlar, bazı duyguları tatmin edebilmiş birisi bulduktan sonra o yakın arkadaşın ağzına sıçıyım ben.

@dergus
meriçi bundan sonra ben pasivize etmicem, bir yasak koyarsan onu daha da aşmaya çalışıcaktır kesinlikle. şunu yapma bunu yapmadan ziyade şunu yapmandan hiç hoşlanmadım deyip diğer yorumu kendi getirmesi daha mantıklı, eğer getiremiyorsa zaten bir sorun vardır.

@jesterdvine
evet bir yerden sonra duygular karışmaya, yanlış yorumlamaya başlıyorsun, kendimden biliyorum.

@duyuru var dediler geldik
aynen aynen hep öyle yavşak yavşak isimler oluyor topunda. bir diğer çözüm ise o yakın arkadaşlara gözdağı vermek gibi geliyor ama tehlikeli bu.

@ardaron
ya ne kadar senden vazgeçemem dese de bir insan daha bir zorlukla karşılaşmadan bunu yapıp yapamayacağına karar veremez ki.

@cosmicstring
ilk söylediğine kesinlikle katılıyorum, öyle bir arkadaşını saklamak isteseydi rahatlıkla saklardı. şimdi hoşnutsuzluğumu da belirtiyorum ama sonradan bu çocuk bunlardan hoşlanmıyor ben en iyisi bu yakın arkadaşımdan hiç bahsetmiyim demesini de istemiyorum işte.

@kuja
evet ben de hiç sevmiyorum, bir yakın arkadaşının sevgilisi oluyorsa bir sınır koyman lazım, empati kurman lazım, değil mi?

@hyu
evet zaten bunu konuştuğumuzda empati kurmasını söylüyorum her zaman. hak veriyor ama bu sefer de bana onunla yaptığı şeyleri anlatmamasından korkuyorum.

@gaza gelen
+1

@deckard
ahaha hayır tabi ki de, ciddiye alınabilecekler belli oluyor zaten.
tamam sinir olurum ama onun yakın arkadaşı olarak ona sadece kısıtlı şeyler verebilirim, ne biliyim eğleniriz ederiz ama bir sevgi ya da şevkat cinsinden duyguları yakın arkadaştan bir yere kadar bulabilirsin. umarım o seçim aşamasına kadar düzgün bir duruş sergileyebilirim.

@kky
güveniyorum, evet haklısın ama ne biliyim onun söylediği bir şeyden saçma sapan etkilenir diye korkmuyor değilim ama bu dediğim bile sanırım biraz daha güvenmem gerektiğini gösteriyor sanırım :/

Meriç'le mesafeni koru, yüzgöz olma zaten o da çekinip uzaklaşacaktır. konu hakkındaki serin duruşunu koru. Kız eğer ilgini çekmek için yapıyorsa sonuç alamadığı için vazgeçecektir.

siyah top ve beyaz top aynı atışla deliğe girerse atışı yapan oyunu kaybeder.

heavyman+1

siyahla beraber beyazı sokan taraf kaybeder. beyazın hangi deliğe girdiğinin önemi yok.

atışı yapan kaybeder malesef

ek bi soru sorayım taksim civarında bilardo salonu var mı kızlı erkekli girebileceğimiz?

@technicalte

galatasaray lisesinin karsisinda aznavur pasaji var, onun ust katinda omayra'da kizli erkekli oynardik hep.

ps3 kafe açmış biriyle konuşmadan girme bu işe derim.
Benim bile aklıma gelen eksikler var.
Ofis masası ve sandalyeleri, internet için modem, yazarkasa, muhasebeci parası, kira stopajı, mutfak eşyaları, çöp tenekeleri, sehpalar vs.

orijinal 25 oyun gereksiz. fw attır ps3'lere. sonra hafızasına yükleyebildiğin kadar oyun yükle. ama genelde giden oyunlar şöyle:
fifa
pes
2k
nba live
cod serisi
gt
guitar hero

bunun dışında yer kalacağı için ps efsanesi oyunları da atabilirsin.

guitar hero odası ve ekipmanlarına daha fazla bütçe ayırabilirsin böylece.

ayrıca 15 tane 120 ekran lcd'ye nasıl 12.000 vereceksin merak içerisindeyim.

deri koltuk rahattır. hoştur. iyidir. fakat maliyeti kısmak istersen pufa yönel. açıkçası 40.000 ile güzel bir ps3 kafe açılabilir. ama senin yaptığın dağılımda hatalar var bana göre.

Dükkanın boyası,tadilatı var. Masa,sehpa gibi bişeyler de lazım olabilir.

bu işin bir de ruhsatı, onun da harçları falan vardır herhalde.

evet merak ettiğim konulardan bazılarıda ''ruhsatı, harçları, vergisi filan nedir ?

arkadaşların bahsettiği masrafları da göz önünde bulundurup şunu 50.000 yap ama 25 oyunu azalt, hepsi deri koltuk olmasın.

benzer bi iş yapan yerle mutlaka görüşün

benim de hep aklımda var bu tarz kendi işimi yapmak ama seni takdir ettim cesaretinden dolayı

12000 tl ye 15 tane 120ekran tv nasıl alıcaksın tanesini 800 tlye almıs oluyosun bizim evdeki 106 bile 1200 tl :)) dikkat

ekstra olarak gelen tiplerle uğraşmak var bi de

7000TL kirayı bir sonraki ay nasıl çıkaracaksın.

derimod'a bak. gerçek deri alıp ne yapacan? millet bmw ye biniyor diye sen de ferrari'ye mi binecen.

fazla tuzlu olmayan demekle kendinle çelşiyorsun, gerçek deri ürünler pahalı oluyor

desa'ya git seda sayanın selamını söleyince 250 lira indirim var diyolla

@bonjurkes bunu bir iki sene giymek var, bi de bir ömür boyu giymek var. o açıdanda bak bence. görüyoruz soluyorlar, mat gözüküyorlar çoğu, öyle olsun istemiyorum işte, anlatmak istediğim o.

@technicalte 1500-2000 liradan 250 indirmiş neye yarar hacı..

bu arada bimde gerçek deri ceketler geldi 100 lira aklnda bulunsun

valla uygun bulabilirsen ikinci el al bi tane, hani vintage diyolar ya öyle işte.. bizim evde mesela babamın gençlik yıllarından kalma hakiki bi deri ceket var, hakikisi buysa şimdi mağazalarda satılan ne diyorum. şu an hakiki deri denen ceketler bile kalite olarak tatmin etmiyor beni. paraya acımam diyorsan dericiye diktir derim. nette güzel modeller var,

1- Çakma giymek ya da giymemek maddiyat ve tarz meselesidir. Bu konuda diğer insanlara endeksli düşünülmez. İnsanlar hayatlarında belli başlı şeylere para harcamayı severler. Kimi bir hobi edinir oraya para yatırır kimi orijinal giyimi tarz haline getirmiştir bundan mutlu olur buna para yatırır.

2- Gerçek deriyi çok çok uzun süreler giyersin. Çakmasını giyemezsin.

desa 1500-2000 tl değil ki, 8 ay önce arkadaşıma 450 tl'ye almıştık bir anda 4 katına çıkmaz heralde fiyatlar.

edit: baktım şimdi de 250 tl'i düşünce 500-600 arası değişiyor fiyatlar. bu arada desa'da örneğin kolunda falan yırtılma olursa değiştirme şansınız var, veriyorsunuz yeni kol takıyorlar, o zaman garantisi falan da var demişti adam da tam hatırlayamadım bi git bak bence, derimod'tan daha hoş desa.

Deri ceket evladiyelik bir giysidir. İyi bakarsanız en fazla boyası gider, ona da boya yapıyorlar zaten. Alıp bir süre giymek istiyorsanız o kadar para vermeyin, yok deri ceket seviyorsanız gerçek deri alıp uzun yıllar giymenizi tavsiye ederim.

2003' te Levis' tan almıştım, hala giyiyorum diyeyim.

Desa iyidir, candır. Daha önce ordan aldığım hiçbir deri ürününden memnun kalmadığım olmadı.

Bununla birlikte inci'ye de bakabilirsiniz. Yalnızca beyoğlu'nda galatasaray lisesini geçince yer alan mağazalarında satıyorlar deri ceketleri başka yerde aramayın.

Network denemeye değer ama 1200-1300 bandından aşağıda yoktur.

DESA gerçekten de ucuz, öyle 1500, 2000 TL'ye falan değil ceketler. 600 lira verip süper bir şey alabilirsin.

Bir de köşede bucakta bilinmeye taş gibi deri ceketler var diye biliyorum. Yine galatasaray lisesini geçince sağda yer alan starbucks'ın sokağından içeri gir, sağ tarafta bir deri ceket tamircisi olacak. O abiyle biraz muhabbet et güzel tavsiyeler verebilir.

böyle bir şey yok. ama olabilir de

bir yerlerde bu verilerin toplandığı inancını taşıyoruz. şu anda değil ama belki gelecekte.

böyle bi şeye ogrenebilmek icin ssg nin izin vermesi lazım.

itüsözlükte var bu uygulama, ama nedense ekşide yok

ssg duy bizi la

kuşları çıkartması el çabukluğu. kıyafetler bu iş için tasarlanmış zaten, insanlar nesneye odaklanırken bileklerden çıkartıyo kuşları. jürinin aklını alan son numarasıda aslında o kadar büyütülecek bi numara değil. kızlar aletin ortasındaki gizli bölmede yan yana yatmış şekilde bekliyorlar zaten, illüzyonist perdeyle görüşü kapatırkende teker teker çıkıyorlar. hea kızların bu konudaki hızlarınıda görmemezlikten gelmek haksızlık olur ama.
www.timsah.com
olay bunun kişi sayının arttırılmış hali, izle anlarsın zaten..

Bunlar klasik yapılan ve masanın içine kızların sığdırıldığı numaralar. Ben o gösteride heriften çok kızlara hayran kaldım. Lakin oraya 3 kişi sığabilmişler, helal olsun. :)

jüri bazı konularda cahil abi. acun bunu dünyada sayılı adam yapar diyo, resmen saçmalıyo. açsın fism'de yarışan illüzyonistleri bi izlesin bakalım ne diyecek. aynısı hülya'nın rapçi çocuğa söyledikleri içinde geçerli. hiç mi internete girmiyorsunuz arkadaş? interten bunun gibi amatör rapçilerle dolu ve en azından sesi güzel olanlarda var arada..

jüri cahil diyemiyorum ben direk. adamlar programı izletmek zorundalar, onu abartacaklar ki insanlar programı bekleyecek neymiş lan diye.

ben yılların televizyoncusu acunu eleştirmem arkadaş
adam cin gibi neyi ne zaman demesi gerektiğini biliyor

hepsiburada'dan almıştım bir zamanlar 2 lira gibi bir şeydi. kaybettim, sonra yine hepsiburada'dan adler diye bir markanınkini aldım. o da 2,5 lira civarındaydı. hep aynı tarz, parmaksız, dandik eldivenlerden kullandım, yıllardır da spor yapıyorum, ellerimde nasır namına hiçbir şey yok, isveçli balıkçıların elleri gibi ellerim.

hepsiburadadaki 3 liralık deri eldivenden aldım

iyi hoş ama bilek koruması yok ayrıca o pahalı ürünler kadar iyi değil elbette

finspor tarzı mağazadan voit alıcam 25-30 tl falan
alınca sölerim yorumumu

almışken iyi bişi al

hayvansal gıdalar almayacaksan, geriye bitkisel gıdalar kalıyo haliyle.

40 günlüğüne karatay diyeti yap en güzel detoks olur sana

taş devri diyetini incele neden hayvansal gıdaların gerekli olduğunu gör, vazgeç.

detoks diyetleriyle uğraşma, bana çok yazış geliyor açıkçası. şu ana kadar amatör araştırmalarım sonunda aklıma yatan tek diyet türü düşük karbonhidratlılar (daha spesifik olarak, Atkins) oldu. yukarıda bahsedilen karatay ve taş devri diyetleri de onun yerli temsilcilerinden. onlara bi bak.

onun yerine,
dışarıda yemek yeme,
abur cubur yeme,
kola içme,
alkol sigara içme,
bol su ve meyve suyu iç,
gece 8den sonra ağır bir şey yeme,
günde yarım saat-1 saat spor yap
düzenli uyu,
kahvaltıyı ihmal etme,
dengeli beslen,

cillop gibi olursun.

ruh detoksu olmasa taş devri diyetini tek geç derim de niyetin farklı. bu bahsettiğin hayvansal ürünlerden uzak durmaya kitaplarda ve "bir arkadaş yapmış"larda denk düştüm (tanıdığım hintlilerin bir kısmı doğuştan beri böyle besleniyor, onları ayrı tutuyorum). deneyişimin ikinci gününde diş etlerim çekildi lasdkfj ileride tekrar denemeye niyetim var, sen uygularsan buraya arada bir not düşersin.

detoks metoks yalan

ama illa ruhumu arındıracam diyorsan , kalp gözünü açacam diyorsan biraz spritiual şeyler yap
neye inanıyorsan ona bak

misal kuran meali falan oku

ihlas şofben vardı bizde valla bi 15 yıllık var.biz ölüp gidecez şofben hala ayakta :)
fiyatı nedir bilmiyorum tabi..

(bkz: demirdöküm)

zaten birçok az bilinen diğer markanın içi demirdökümdür

ihlas diyecem ama bu markaya antipati duyuyor çoğu kişi. baya oldu sorunsuz kullanıyoruz(5 sene galiba). kireç yüzünden ısıtmama yapmıyr suyu içinde bıraktığımız halde. biz aldığımızda 150tl idi.

herkes ani su ısıtıcı önermiş. bu küçük canavarlar yaklaşık 7kw elektrik çekerek faturanın tabiri yerinde ise amına kor. Ayrıca tesisat kötüyse, kalabalık bir muhit, kalabalık bir apartmanda yaşıyorsan zırt pırt sigorta attırır. kış aylarında yıkanabilir sıcaklıkta su elde etmek için musluğu iyice kısmak gerekir ip gibi suyla yıkan yıkanabilirse.n iyisi 50 litreliktermosifon al. yıkanmadan yarım saat önce açar ısıtırsın yıkanırsın su bitinceye kadar

ihlas

ben de tersi durum var rüyalarımı hiç kendi gözümden görmedim hep dışarıdan olayları izler gibi. rüya dediğin woddy allen filmi gibi olacak rüyadaki karakterleri durdurup soru falan soracaksın hatta.

rüyaları genelde fps oyunu gibi görüyorum. kendimi astral seyahat yaparken görüyorum bazen ama etraf daha karanlık oluyor.

ben her iki şekilde de görüyorum, bazen kendi gözümden, bazen dışardan bir gözden.

gelen cevaplara gerçekten şaşırdım, bugüne kadar heralde herkes böyledir diyordum.

bende kendimi hiç görmedim, normal hayatta nasılsam öyle, yani rüyayı yaşayan kişi olarak ayna yoksa görmüyorum

bence görenler de dikkat etsinler, kendini gördüğünü iddaa edenler ya senin gibidir yani görmüyodur aslında ya da o rüya değil astral seyahat gibi bişidir, ruhu yataktan yükselip kendine bakar ya hani öle

(bkz: puslu kıtalar atlası)

lan! siz soyleyince aklima geldi, ben oglum dogdugundan beri ruya gormuyorum! ya da en azindan gorduklerimi hatirlamiyorum...

simdi sen soyleyince fark ettim, gercekten ben de hic kendimi gormedim bugune kadar.

Mecidiyeköy viyadük durağı viyadüğün altındaki yoldan :) metroya yakın

ümraniye ikeaya gidilecek ise karaköyden vapurla motorla neyse işte üsküdara geçip ordan otobise binmek de bi tercihtir
check it

benden de bir öneri metrobüs- altunizade otobüs hızlı çift vesayit

özel ders istiyorsun yani :)

özel ingilizce derslerinin saati 30 tl'den falan başlar, üst sınır yok..

hangi şehirdesin?

lancelot du lac: bunun adına ders mi denir bilemem ama msn den yazıyım yani adama o da olur. yeter ki karşımda dursun baksın ekrana. veya cepten açıyım sohbet ediyim.

bir gün kendisine ehliyet alma hikayemi, bir gün atatürk'ü, bir gün çay demlemeyi anlatıyım. mesela çay demlemek? demlemek ne demek...? ufak katkılarda bulunsun işte.

ben yardımcı olayım! :P Türk olduğuma bakma, temin ederim :)

Mesela, BBC'nin Cengiz Han Belgeseli var:

www.imdb.com

bunu oturup dinlesem, yüzde 85 90 oynaya oynaya anlıyorum.

ne parası, sultanahmet'e git, turistlere giriş.

couchsurfing.com gir bu siteye. profil oluştur. orta ingilizcen varmış zaten. bulunduğun şehri gruplarda arat. istanbuldaysan haftalık buluşmaları olur bu site üyelerinin çarşamba günü. bir gün kadıköy'de bir gün taksim'de. beş kere gitsen altıncıya hemen hemen istanbulda yaşayan veya geçerken uğramış yabancı profiliyle kaynaşırsın. paranı da alkol alıyorsan içkiye harcarsın. mutlu mesut bir hayat sürer, gidersin.

monitörün boyunu yükselt. eğilerek bakmamaya çalış. ters mekik çek, bir de odanın köşesine geç dirseklerini ellerin yukarı bakacak şekilde duvara yasla. duvarın iki kenarı ve vücudun ikizkenar üçken oluştursun (oha ne anlattım) sonra ileri doğru esne ve ön grup kasların (bkz: pectoralis major) esnesin.

ebru şallı ile plates. valla rahatlatıyor sırtı dik de duruyorsun.

dik durmanı sağlayan kaslar karın ve sırt kaslarıdır.

fazla kilon varsa önce onu vermeye çalış
sonra da mekik çalış (crunch ve alt karın egzersizleri: youtubede zibil gibi video var)

sırt kası için en güzeli barfiks, bir tane bile olsa çekmeye çalış

bir de şu adam güzel anlatıyor, dedikleri çok faydalı

www.uzmantv.com

@karnım doymak bilmedi
duvar egzersizinin yok mu bir capsi, canlandıramadım tam.

www.sportomed.com.tr burada var bir kaç egzersiz, yine egzersiz kısmında başka seçeneklere de bir göz at istersen

harici diski dahili olarak takin bir masaustu bilgisayarina buyuk ihtimalle calisir

artisnot'un dediğine ek olarak, linux bir makineye takın öyle deneyin

profesyonel veri kurtarma bildiğim kadarı ile pahalı bir iş. ama sorun o kadar da büyük değildir belki. bir bilgisayarcıya ya da teknik servsine göstermeyi deneyin.

eğer futbolu seviyor ve playstation'u varsa bence pes 2012'yi alın derim bir de yanına kitap alırsanız on numara olur bence. ya da ailesiyle konuşmuşluğunuz varsa kız kardeşi veya annesine sorun.

valla erkek değilim ama bunu hazırlaması da alması da pek hoş olur, hele askerlik gibi zor bir dönemden sonra. :)

fifa'cı mı pes'ci mi bilmiyorsan mw3 al, her erkek sever zannımca, ama tabi direk asker gelişi adam asker savaş muhabbetleinden bıkmışta olabilir :)

roman
müzik ya da stand up cdsi (cem yılmaz mesela)
oyun CD si mw3 olabilir
sigara içiyorsa zippo
bir de kışlık triko

pes, fifa ve mw3 şu an oldukça pahalı. askerden gelmeye yakın alırsan daha karlı olur.

bir asker olarak şunu söyleyebilirim ki pes 2012 ve bir sepet dolusu içki ile süper ikili yaratabilirsin:)

kişisel sağlık ya da hayat sigortası

altın hesabı açardım yerinde olsam. altın sürekli yükseliyo diyebiliriz, hem de işçilik vs. gibi paralar ödemeden koruyosun paranı.

Türkiye gibi bir enflasyon ülkesinde gelen faiz tutarı paranın yiten değerinden daha fazla kazandırmıyor. Ki faiz oranlarımızda çok düşük. Klasik Türk mantığıyla cevap vereceğim ama sen yinede değerlendir beni. altın al. altın asla kaybettirmez uzun vadede.

altın alırdım
ya da borsa da gözüme bir hisse kestirip her ay biraz alırdım

hatta 250 si ona 250 si diğerine riski azaltırdım


ikisi de uzun vadede kazandırır, o parayla da başka da bişi yapamassın

turuncu hesap gunluk faiz oder, ama senin dedigin vadeli hesap ve butun bankalarda var, hesap acilis tarihini parayi yatiracagin gunden bir gun sonra ac ve her ay para yatirma emri ver olur yani. Ayrica her ay 500 tl bir kenara ayirmayi planliyorlsan soyle 20 bin 30 bin olmadan riski vadeliye gore daha fazla bir yatirim araci onermem (altin da vadeli hesaba gore risklidir) cunku diger araclarda alacagin ilave % lik getiri totalde buyuk bir fark yaratmaz.

her ay koyacaksan altın al, altın hesabı açtır yada bireysel emeklilik olayına girip altın ağırlıklı yatırım yap o fonda, hem vergi muafiyeti de oluyor, şu dönemde parayı faize yatırmak mantıklı değil...

canı sıkılan herkesi süngere çağırdım bugün. eskişehir'de misin?

sağ memeni emmeye çalış

dirseğini yala.

(bkz: p90x)

Aile buyuklaerini ara mutlu et.

otobüsle falan dersen
topkapıdan 36ES e binebilirsiniz son durakta inmelisiniz.
esenlerden ise doğrudan bi otobüs yok ama önce minibüsle gaziosmanpaşa sonra tekrar minbüsle esentepe

arabam var derseniz esenlerden temden tem avrupa konutlarını hedef alarak geldiğiniz zaman çok yakın

(bkz: vücut geliştirme rehberi) başlığı bir incele istersen

Abi boy 1.70 kilo 60 bunun nesi zayıf ya? Etrafındakiler obez mi?
Tır tank falan mı? Ne bekliyorlar?

arnold kitabında derki göbek bölgesi yağları eritmek için mühim olan tekrar sayısıdır. crunch ve alt karın bölgesi mekik hareketlerini çok tekrar olacak şekilde yapın , yediğinize dikkat edin

kilo verince etin sarkmış doğal olarak. e spor yapmadan da istediğin kadar zayıf ol o sarkıklık sana kilo gibi gelicek. onun için onu yok edici spor yapabilirsin, o bölgeye çalış yani. ayrıca bir erkek için de 171 e 61 kilo zayıf bence de.

bence kilon gayet yerinde.mekik hareketleri yararli olabilir.

çok hızlı kilo vermişsin, daha çatlaklar da çıkacak.. bir yolu varsa onu önlemeye çalış göbek spor yapınca zamanla gider. bir de sadece sana öyle gözüküyor dışardan devasa gözükmüyor kendimden biliyorum

1.77 - 65 kilo biri olarak senle aynı orantıya sahibiz nerdeyse. zayıf değilsin merak etme. yalnız düzenli spora başlasan hem verdiğin kiloların etkilerinden kurtulursun (et sarkması vb.) hem de yeme alışkanlığın düzene gireceği için 3-4 kilo alabilirsin. yok ben zora gelemem diyosan (bkz: karın kası) başlığını oku, orda evde de yapabileceğin günlük çalışmalar yazmış arkadaşlar. onları yaparsan en azından bel ve göbek bölgesini düzene sokarsın..

bi de tabi işin en önemli kısmı genetik. ne yazıyosa o..

bende aynı senın durumundayım banada mıllet zayıf dıyo ama gobek var onunda caresı spor(mus)

ideal kilon boyunun 10 sayı aşağısıymış,demektir ki tamsın,ama spordan zarar gelmez.

kullanılan ilaçlar bölümüne işaret bırak yarın bir gün bak bsenden bir iyilik istedim onu da yapmasın dedirtme kendine

bence l carnitine doğal bir aminoasit olduğuna göre ekstra bir şeye gerek yok verebilmesi lazım.

başlık sahibi müsadenle:
peki protein tozu kullanan biri kan verebilir mi

bahsettiğiniz l-carnitine ve protein tozları ilaç kategorisinde değiller. dolayısıyla tabi ki verebilirsiniz.

taşınıyorum o yüzden. duvar kağıtlarını söküp üste boyayı atıp geçicem. bir daha alçı atmam daha çok yorucak beni.

kazımak daha çok yorar muhtemelen ama ne kadar yerde alçı koptuğunu bilemiyoruz tabi.

tek duvar olsa alçı at derdim ama 4 duvar varsa alçı çekmek kasar
30 kg luk alçılar 10 lira
ehil biri iseniz 4 duvara alçı çekmek 4 saati geçmez

bi madde varmış saten boyanın üzerine sürünce boyayı akıtıyormuş geçende halama bi usta söyledi,ondan bulabilirseniz işinize yarar

kim demiş nisan diye? ben nisan-eylül arasında yaptım gayet de iyiydi. hiç kışa denk gelmiyorsun. nöbette götün donmuyor, yaprak süpürmüyorsun, kar küremiyorsun. tek kötü yanı, sıcak bir memlekete (adana, antalya vs) denk gelirsen çok terliyorsun. evet götün donmuyor ama biraz pişik oluyor. onun da talk pudrası denen çaresi var.

nisan dönemi çok kebaptır. 30 ağustosa denk gelir, komutanları terfi tayin telaşı sarar. kimse uğraşmaz denetimdi ızdıraptı. biri gider, 1 ay öceden başlar vedalaşmadır ev taşımadır. öbürü gelir 1 ay tanışma falan. askerliğin biter

nisanın kötü olduğunu kim söledi ya da sen neden kötü olduğunu sölersen biz çürütelim

yazin günler gecmiyor, şafak atmiyor falan diyorlar. kısın aksam 5-6 da iş biter serbest kalirsiniz ama yazın 9-10'a kdr calıstırırlar fln dediler.

İmkanım olsaydı nisan celbinde giderdim. Denetleme derdi yok, yazın rütbeliler atanma/izin derdinde.

Çalıştıracak olan yaz/kış dinlemez.

550 gün yapacak insan için en iyi dönem nisandır!!! ben 3 tertip gittim kar kürüdüm :) sen nisanda gidince eğitimin bitecek ..acemi ustalığınyaza gelecek kışa kadar alt devren gelmiş çömezin bot bağlamış olacak donmaktansa terlemek!

Nisan eylül arası yaptım,tama yazımı harcadım ama kebap gibi askerlik yaptım bütün komutanlar sırasıyla tatile gitti hepsi tatil kafası yaşadılar,denetleme hiç görmedik. Nisanın tek kötü yanı Yaz mevsimini kaçırmandır o kadar.

Boot device priority menusunde(biosta) b yani win 7 yuklu olanı öne al.

Zaten bir de win 7 varken xp mantıksız.

fdisk /mbr olaylarını bi araştır belki alakalı olabilir ,

Evet C diski takılı iken BIOS otomatik olarak boot önceliğini ona veriyormuş. Ancak çok ilginç bu diskler yaklaşık 1 yıldır bu şekilde takılı idi. Ne oldu da bir anda bu şekilde bir değişikliğe gitti BIOS anlamadım.
Yardımcı olan arkadaşlara teşekkürler.

her ikisi de fakat bulgur pilavının şu yönünü seviyorum akşamdan kalma varsa üzerine yoğurt döküz tuz filan ekleyip yemek gibisi yok. yine de piriç pilavını çoğu zaman tercih ederim tadı daha lezzetli geliyor bana.

pirinç pilavı. daha lezzetli. tavukla daha güzel. ama bulgur daha sağlıklıymış diyolla.

ne açıdan?

pirinç. beyaz çünkü severim beyazı

pirinç pilavı, bulgur çok bayıyor.

bulgur ve içindeki soğan salça biber mideme dokunuyor. ama bizim oralarda hürmeli denilen bulgur pilavı yok mu ooff.

şimdi ikisini de severim ama farklı faktörler var tabi. tat ve sağlıktan tut, yapılış şekillerine ve içine koyulan ek malzemelere, ve pirincin ve bulgurun cinsine göre bile değişebilir. ikisinin de ayrı ayrı sevdiğim yapılış şekilleri var. ama kuru kuru yiyeceksek, pirinç pilavı daha güzel gelebiliyor.

bunun yanında bulgur pilavı daha sağlıklı. çünkü bulgur, vitamin ve mineral açısından daha zengin ve daha lifli bir besin.

bu arada bazı şehirlerdeki bulgur cidden kocaman filan. bizde ise küçüktür. mesela bursaya gittiğimde bulgur yemem hiç. ne öyle kocaman bulgur tanesi.

bulgur beni de boğuyor, yerken sıkılıyorum. bir de nedense kafamda yer etmiş artık, fakirlikle bağdaştırıyorum, yerken kendimi kötü hissediyorum.

ama pirinç pilavını her türlü tüketirim.

bulgur pilavı daha kaliteli bir karbonhidrat kaynağıdır.

pirinç ama tel sehrıyelı.
bulgur ama bibersiz napıyım biber sevmem:)

bulgur pilavı sıcak veya soğuk farketmeksizin yoğurtla çok güzeldir bana göre
ama pirinç pilavı anca yanında tavuk vs olunca iyi oluyor, kısacası ikisinin de yeri ayrı.

bulgurun çok faydası varmış, pilav kadar tehlikeli değilmiş

ama özünde pilav daha lezzetli bişey
bulgur da bana nedense hep ikinci planda gelir

Pirinç pilavı. Sokaklarda bile satıldığına göre açık ara önde demek.

bulgurun glusemik indeksi pilava göre daha düşük, o yüzden şeker konusunda daha sağlıklı.

bulgur pilavında daha çok besin değeri vardır.

uzun süre araştırdım alırken o sebeple bilirim ne kadar zor olduğunu. okudukça araştırdıkça daha karmaşık bi hal alıyor. bulaşık makinası için öneride bulunurum.
profilo bm 4223 ve bm 6224 arasında bi tercih yap. tek farkları 4223'ün filtresi plastik.
donanım forumda ilişkin incelemeleri başlıkları mevcut. iki makinanın fiyatları 700-1000 arası değişiyor.

dostum buzdolabını bence bosch al
neden dersen çok araştırdım ve sonunda aldım bi tane

BOSCH KDN49V04NE
BOSCH KDN49V05NE

Beni,benim geçmekte olduğum yollardan geçmiş olanlar, nasıl da iyi anlıyor :)
söylediğin modellere hemen bakıcam bir atmaca gibi bekliyorum zaten gelecek yorumları :) hafta sonu da artık çıkıp almaya başlıyacam napim

tam reklam olmasın diye özel yazacaktım ama bosh arçelik ve samsunga 3ünde de güvenebilirsin bosh bu aralar sapıttı ama genede ürünler kaliteli

bir süre önce ben de sormuştum bu soruyu.çamaşır-bulaşık-buzdolabı-elektrik süpürge olmak üzere bu 3 beyaz eşyayı 3000 tl ye samsung tan aldım.

bu arada emin olmamakla birlikte bosch'un lg den outsourcing yaptığını bi kaç yerde duydum. kalite olarak lg yi 1 numara olarak söyleyebilirim ki ürünleri gerçekten pahalı. keza bosch da pahalı. en uygunu samsung yine.

özellikle buzdolabını bosch almanı tavsiye etmem f/p'da iyi değil. samsung en makul seçenek. bosch gereksiz pahalı.

ama çam. makinesi veya bul. makinesi alacaksan bosch veya siemens al zaten aynı şey.

ben yeni bir çamaşır makinesi aldım eskinin hoover diye bir süpürge markası vardı, şimdi beyaz eşya üretiyor, bayileri var, özellikleri güzel, fiyatı uygun, bir de avrupa da üretilmiş, çin de değil, ilginizi çekerse...

Sistem geri yukleme ile dogru calisan bir zamana donebilirsin.

bu sadece sistemi mi günceller, o tarihten sonra girilen verilerin kaybolmasına neden olur mu fakyor?

geri yükleme sadece registryi etkiler, yeni oluşturduğun dosyalara bişi olmaz

toshiba kurtarma cdsini kullanırsan, bilgisayarın aldığın güne döner.

?? internet explorer için de proxy ayarları yaptın ??

internet explorer içinde aynı proxy ayarlarını yaptım elbette ama olmuyor

bi internet sitesine girdiğim zaman kullanıcı adı ve pass word soran ekran geliyor
o ekranın altında domain olarak benim bilgisayarımın adı gözüküyor
sorun burdan olabilir mi , domaini nasıl değiştirebilirim eğer öyleyse

sadece https'e bağlanıyor olmayasın ?

tüm bağlantı tipleri için proxyi kullanıyr
http
ftp
https

Sistem geri kurtarmayı denedin mi?Java güncellemesinin öncesine almaya çalış.

java öncesine ait kurtarma noktası yok, javayı geri almaya yönelik olanı denedim işe yaramadı

dediklerinin hepsini yapıpta birşey olmadıysa format atmak zorundasın yada format atarken hdd inde boş kısım varsa windows u oraya kur. C de kalmış verilerini al sonra tekrar C ye format at. Formattan başka cözüm yok gibi :/

seviyosan kelle paça iç sevmiyosan jelibon ye

geçmiş olsun. kırığa bu saatten sonra yeme veya içmeyle yardım edemezsin. öncesinde ne yiyip içtiysen onların semeresini göreceksin. sadece çok tuzlu yeme şişme yapmasın. havalar soğuk sıcak tut. başkada yapacağın bir şey yok.

diğer kas ve eklem ağrıları için eczaneden fastjel alıp sürebilirsin. buz koyabilirsin. soğuk suya tutup sonra sıcak suya tutabilirsin. ağır şeyler zaten kaldırma. biraz dinlensin bir kaç gün kadar. eğer problemin devam ederse. doktoruna danış fizik tedavi gerekir mi diye. çokta kaygılanma eğer çok sert darbe aldıysa ordaki bilimum kas ve diğer bağlar zedelenmiş ezilmiştir. 2 haftadan önce randıman alamazsın.

normal beslenmene devam et, ekstradan et süt yumurta yersen yani kısaca iyi beslenirsen daha çabuk geçer.
geçmiş olsn

pul

Dijital veriler sayılırsa, Rammstein koleksiyonu var. FLAC rip halinde, kapak ve sayfalarıyla tüm albüm ve single'lar ile 1994-2011 arası fan çekimi konser videoları.

madeni para koleksiyonum var

eğer elinizde yerli yabancı eski madeni paranız varsa bana virin la sevaptır

bozuk para

seker koleksiyonum var;
cafelerde kahvenin yaninda verilen paketlenmis toz/küp seker koleksiyonu.

elinizde varsa vermeyin, ben kendim gittigim yerlerden topluyorum. bazisinin üstünde cafe'nin adi, adresi yaziyor. aa bunu surdan almisim, bunu ordan almisim diyorum, güzel oluyor.

edebiyat dergileri arşivlerim var. notos, adam öykü, eşik cini. nâzım hikmet'in adam yayınlarından çıkma bütün kitapları var seri halde. aynı biçimde sait faik'in yky'den çıkan bütün öykü kitapları ve iki romanı. sayıları az olmadığı ve aynı yayınevinden çıktıkları için koleksiyon olarak sayabiliyorum. ayrıca yine adam yayınlarının özel ciltli serisinden kitaplarım var. tamamlamaya çalışıyorum. varlık dergilerim var. sayıları da az değil. ama sonuçta her ay alınmış sayılar değil. dizgeli olarak biriktirilmemiş bozuk ve kâğıt para koleksiyonum var. gerçi, dediğim gibi, bunlar dizgeli biçimde biriktirilmediği için ne derece koleksiyon sayılır bilemem. ama sayıları oldukça fazla, çeşitli ve üstelik öneml parçalar da barındırıyor.

eski fotoğraf ve bi kaç plak var kendimce topladığım ama koleksiyon denmez yani. bi de trenle türkiye turuna çıkmıştım 2 sene önce. kaldığım her otelin, yemek yediğim her lokantanın kartını falan almıştım. hala daha şehir dışına çıktığımda denk geldikçe kart topluyorum.

ikramiye çıkmayan piyango biletlerini saklarım. 1 tb'lık porno arşivim var bi de. hepsi seçmece.

hardrock cafe rozetleri.

eski para, pul, plak, kaset, hormon, bira halkası, bira altlığı, toka, bileklik, 40 öncesi basımlı kitap, eski defter ve dvd koleksiyonum var. ama ben hastayım bu konuda. zaten tedavi oluyorum. şimdi son olarak ilaç küpürü biriktiriyorum.

bira altlığı koleksiyonu. avrupa'da gittiğim her ülkede, her şehirde en az bir bira içerim, ve altlığnı araklarım. baya da güzeldir.

dudağına süreceksin.

dudakların çok çatlayacak dudağın için vermiştir

isviçre çakısını birçok yerde bulabilirsin, online olarak hepsiburada, hızlıal.com gibi yerlerde var, sahtesini satacaklarını sanmam. fonksiyonelliğine göre fiyatlar 100 liraya kadar çıkıyor. ben de var bi tane orjinal mi bilmiyorum ama çekmecede çürümeye bıraktım, mac gyver değiliz ki kullanalım hayırlı işlerde

isviçre çakısının öyle çok büyük, bi sürü özelliklisine gerek yok. en küçük, yahut küçağün bir büyüğünü al. çantamda durur. lazım oluyor gerçekten. bir ip bir meyve, makasıyla bir kağıt yahut kumaş kesebiliyorsun olur olmaz yerlerde.

misal dışarda geziyorsun arkadaşınla, kola alalım cips çekirdek alalım yerine. alıyorsun mevsimine uygun meyve, bi güzel bıcağınla yenilecek hale getiriyorsun

yalnız çakıyı avm lere sokturmuyorlar

80'i gözden cıkarınız.

50 teklif etsem kabul ederler mi ki? :)

istanbul için siteler var belki ankara için de vardır

taksiyle.com gibi

anlas bence 40 a falan anlasabilirsin. 20 dakika da 40 lira kazanıcak az para değil

kızılaydan kac km ki? 20 dk ya falan gidebilir miyim acaba?

incekte atılım üni. baya uzak.. google mapsten yolun uzunluğuna ve ne kadar süreceğine bakabilirsiniz. oradan yola çıkarak da fiyat tahmini yapabilirsiniz.

ayrıca pazarlık edin tabii illa çıkar kabul eden

eyw sagolun. :)

tarihi saatı soylersen 40 a ben atabilirim

Ben buldum, bulduğun zaman anlıyorsun zaten..

olay doğayla böcükle bitse keşke, o kadar çok parametre var ki. imkansız bence.

kısmen buldum kanka. hepsi olmuyor bazıları uysa yeter.

Buldum...öyle ki tanıdıkça hayalimdekinden de öte olduğunu gördüm...Gördükçe daha da heyecanlandım, mutlu oldum...ve sonra söyledim, onun benim için "O" olduğunu...Ama..

2 haftadır içim kanıyor...Senelerce bekliyorsun, arıyorsun...Ama...

no

bulduk severek ayrıldık o evli mutlu çocuklu ben yalnızım :)

yok öyle bir şey.

buldum ve tarafından terk edildim...

buldum

hep bulduğumu sandım

çıktı. 3 sene oldu.

arayabilirler. ben olsam arardım. ama her söylenen kötü söz olumsuz alınmaz. yani ben olsam almam.

bazı IT şirketleri önceki şirketinden referans mektubu istiyorlar duruma göre arayabilirlerde
zaten IT sektöründekiler yani müdürler birbirini tanır genelde

Biz görüşmediğimiz hiç kimse için durduk yere referans almayız. Görüşmelerin sonunda tüm görüşler olumlu olur, testlerde de yeterli çıkarsa aday bu durumda referans araştırmasını yaparız. Tek bir olumsuz referans direk olumsuz karar vermeye sebep olmaz ama çok daha derin bir araştırmaya sebep olur.

Bizim iş ve sosyal güvenlik hukuğumuza göre, haftalık çalışma saatimiz 45'tir. bunu haftaiçi 8'er saat ile tamamlayıp cumartesi günü öğlen 12'ye kadar çalıştırarakta kullanabilir işveren, haftaiçi dokuz saat çalıştırır ise de cumartesi ve pazar günleri tatil vermek durumundadır. Yahut bu 45 saati aşan dilimler için çalıştırdığı sürelerde fazla mesai ücreti -ki kendisi normal saatlik ücretinin yüzdeellisi fazla olur- ödemek zorundadır. Fakat uygulanırlığı yok. Sıkıntı burada. Devlet dairesinde çalışanlar ayrıcalıklı değiller. onlar sadece yasal haktan faydalanıyorlar. Nitekim haftada 45 saat çalışmak bile yeterince boktan birşey. İnsanların hayatları yalnız yaptıkları iş olarak görülüyor.

İspanya'da çoğu devlet dairesi yazın 9-14, diğer aylarda 9-14 ve 16-19 olarak çalışıyorlar. Bankalar da 9-15 çalışıyor genellikle.

@sormaya geldim, bizim iş hukukumuz hangi ülke ekolüne daha yakın peki?

@cakabo, millet işini nasıl yetiştiriyor yav :) biz burda bile kurumlar arasında koştururken mesai saatlerini kaçırıp işleri halledemiyoruz.

İşler yetişir. Çünkü onlarda bilgi işlem ağları ve otomasyon sistemleri oldukça gelişmiş. Ayrıca kamu kuruluşlarında çalışanlarıda teknik ve teknolojik olarak donanımlı. iş gereği Senelerdir devlet daireleriyle muhattap olurum. İnanır mısın, 20 yıllık devlet memuru hâla 2 işaret parmağıyla klavye kullanıyor. Hiç değilse en aşağı 10 yıldır işlemlerinde bilgisayar kullanıyor, lakin hâla 20 yıldır olduğu yerde sayıyor, Ne mesleki açıdan ne teknik açıdan kendilerine hiç bir şey katmıyorlar. Denetim yok. Bir kez devlet dairesine kapak atan oradan emekli olana kadar ilk günkü gibi çalışıp durur. Bir çoğu gerçekten bildiğin karacahil zaten. Ayrıca Devlet dairelerinde toplam mesai saati zaten 9 da değildir. onlar günün ilk üç saatini kahvaltı ile geçirir kahvaltıdan sonra öğle yemeğine hazırlık yapar, öğleden sonra ki 1-2 saat çalışır 4ten sonra çıkma hazırlıkları yaparlar. Efektif olarak çalıştıkları gün içerisinde 2-2.5 saate zaten. Sen kaç saat çalıştıklarını düşünüyorsun ki? Saydığım bu şartlarda mesai süreleri, 9-15 çalışan işçiden dahi az emin olabilirsin. Bizim iş ve sosyal güvenlik hukuku hangi ülke baz alınarak hazırlanmış bilemiyorum. Bunu illa'da bir ülkeyi baz almak şeklinde de düşünme. 24 saat'in 9 saatini işe harcamak zaten olabilecek maksimum rakam. Bunun en iyimser ihtimalle işten önceki bir ve sonraki bir saatin iş için harcandığını düşünürsen günün yarısına tekabül ediyor. geri kalan yarısının yarısınıda mecburi uyku ile tamamlasan, 5-6 saat arası bir şey kalır. GERİ KALAN HERŞEY İÇİN. bunu 2-3 saate indirgeyeceklerse, kimse çalışmaz zaten :)

çok çalışıyoruz çokk

(bkz: müşteri sıra beklerken okey oynayan banka çalışanı)

kaslar daha pamuk gibi olduğundan olsa gerek. evet kemikler yumuşak ama en azından boynu dik tutan kaslar, kemik değil. yani tahmin tabi.

Ve kafa o donemde kutle olarak vucudun en agir kismi.

strüktürse eğer işin içindeki, bağlayıcılar/eklemler/kesişimler/neyse işte sabit değil diyebilirsin belki?

yeni doğmuş bebekler, boyun kasları zayıf olduğu için başlarını dik tutamazlar. bir de kafası, vücuduna oranlandığında büyük ve ağır kalıyor. İlk bir aydan sonra kafalarını kaldırmaya başlayabiliyorlar. 4 aydan sonra otururken dik tutmaya başlayabiliyorlar ve 6 aydan sonra da boyun kaslarının güçlenmesiyle birlikte kafa kontrolü tamamen oturmuş oluyor.

boyun kaslarının gelişmemiş olması, kendini tutan kişiyle göz teması kurarak bağ oluşturmak için olduğu söyleniyor. Bebeğin ilk doğduğu zamanlarda görme gücü de az gelişmiş oluyor ve bebeği yakın tutmak, bebeğin bizi görmesini sağlıyor. boyun gelişimi ve görsel gelişim birbiriyle yakınlık gösteriyor yani. boyun kaslarının gelişimi tamamlandığında, görüş keskinliği de 20/40 olmuş oluyor ve bebek odaklanmaya ve objeleri takip etmeye başlıyor.

bebeklerin ayakta duramaması ve yürüyememsi konusu biraz daha geniş anlatılabilir çünkü biraz evrimle de alakalı. bu durum daha çok beyin gelişiminin evreleriyle ilgili. bütün memeliler beyin gelişiminin aynı evresinde yürümeye başlayabiliyorlar. yetişkin beynin ağırlığı bu olayın zamanını belirliyor, ne kadar büyükse o kadar uzun sürüyormuş. aynı zamanda yürüyüş şekline de bağlı, insan iki ayak üstünde yürümeyi öğrendiği için daha fazla zaman ve beyin gücü gerekiyor. evrimle alakalı olan yanı ise, insan hem beyni gelişirken hem de iki ayak üstünde yürümeyi de geliştirdi tarih boyunca. iki ayak üstünde yürüme de pelvis kemiğini daraltarak bir dişinin doğum kanallarını da daraltmış oldu aynı zamanda. beyin gelişip büyürken pelvis kemiği daralınca, belli bir noktadan sonra bebek doğarken o yerden geçemez olacaktı. evrim de bunu bir şekilde dengeleyerek dur dedi ve beyin gelişiminin büyük kısmını doğduktan sonra tamamlamaya itti.

son olarak kas gelişimi de beyin gelişimi ile bağlantılı bu noktada. biyomekanik olarak konuşursak da bacak kasları gelişmediği için bacaklar da tombul olduğu için yürüyemiyorlar. ayrıca ağırlık merkezi de yetişkine göre daha yukarda olduğundan kendini taşıması da zor. aynı zamanda kas gelişirken, denge sistemi de gelişmesi gerekiyor. ve genelde 10 ile 14 ay arasında yürümeye başlıyorlar sonunda :)

vücutta denge organı beyinciktir bebeklerde henuz gelişmemiştir, 2-3 yaşlarında gelişimini tamamlar ve bebekler yürümeye başını dik tutmaya başlar
böyle biliyorum ama %100 emin dğeilim, kemiklerle alakası olduğunu sanmıyrum

herkese cevaplar için teşekkür ederim sınavda dinamik yükler, burkulma hareketi falan soruldu zaten :D :D

bütçeye bağlı,

1000 lira altı için esentepe metro çıkışı dedikleri yer, daha ziyade zincirlidere veya oralara yakın yerlerde uygun. ne kadar zincirlidere'ye yakın o kadar çikin. yine bin lira altı için gülbağ profilo yakınları olabilir. ama yokuşludur oralar çok.

1000 - 1300 arası profiloyla daha mecidiyeköy ana cadde arası olabilir. caddeye yaklaştıkça artar.

1300 -1500 arası gayrettepe olabilir astoria karşısı subay evlerinin arkası gibi

1500 den yukarı astoria karşısı subay evleri mümkün. veya astorianın az sol ilerisi gazeteciler sitesi olabilir ama şanslı olmak lazım subay evleri oradan daha uygunludur. fantazi yapıp kore şehitleri'ne de bakabilirsiniz ama 2000-2500 gibi oralar. bi de çoğunlukla işyeri olduğunundan çok sakin geceleri

Şu sıralar öğrenciler bütün boktan evlere bok gibi çok para verip kiraladığı için ya kıl evsahipleri ya da tok satıcı ev sahiplerinin evleri kalmıştır. bir iki ay sonraya durulur. piyasa derim ben.

bu arada bilmediğiniz semtin gerçekte nasıl bir yer olduğunu görmek için pazar günü herhangi bir saatte orada bulunun. daha net bir fikriniz olur.

oraların iş trafiği ebesininki gibi olduğundan, daha uzakta ev tutmak isterseniz bence mutlaka metroyla gidilebilen yerler olmalı. bunun için mecidiyeköyde inmeli olarak şişli, mecidiyeköy karakol civarları, ortaklar, fulya(oralar da çok yokuşludur) osmanbey'de inmeli olarak; son durağa yaklaşmadan Feriköy, osmanbey civarı olur. yine bütçeye göre rumeli caddesi dolayları hatta belki nişantaşına doğru. taksim civarında bakmayın derim çok eski evler ve gereksiz pahalılar. Öbür tarafta yine metro durağı olarak levent var ama pek bilmem olaralı.

sapphire in arka tarafları yani çeliktepe denilen yerde 2+1 1000 lira altına evler var, genelde öğrenciler kalıyor zati

seyir halindeyken bi şey izlemen hiç de sağlıklı olmaz, izleyeceğin şey mutlaka dikkatini dağıtır emin ol. radyo programlarını dinlemeni tavsiye ederim en azından gözün yolda olur...

bişey izlemek yerine audio book dinle

podcast falan olabilir.

verim alamassın izlediğin şeyden. radyo programı yahut eğtici şeyler dinle

mesajlar 30 günden sonra siliniyor.

ayarlar kısmında görürsün zaten bunu.

şöyle bi şey var mesajlarda

Aşağıdaki mesajlar 1 aydan eski olduğu için kısa süre sonra silinecek, saklamak istiyorsanız mesajları bilgisayarınıza kopyalayınız.

ya benim de öyle oldu. üstelik mesajlardan birine ihtiyacım var. geri gelmiyor mu onlar

geçen bizim ik'dan bir arkadaş artık internet üzerinden yapılabildiğini söyledi. fakat benimki aktif olduğu için girip kendim denemedim.

e-devletten olmuyor. sgkya gidip, bir form doldurmanız gerekli. anadolu yakasında göztepe sgkda yapabilirsiniz.

ilk defa işe girdiyseniz 120 gün dolması lazım diye biliyorum emin değilim.

sgk ya gidiyon, eğer kuyruk yoksa 2 dakkalık iş, form bile doldurtmadılar bana

@technicalte

30 gün diye biliyorum ben. 120 gün eskidenmiş.

form doldurmanıza gerek yok. nüfus cüzdanı fotokopinizle gidin. ben geldim deyin yeterli.
hatta aramayla bile aktifleştirdikleri oluyor.

geçen hafta yaptım bahsettiğin aktivasyonu.
e-devlet'ten benim bildiğim kadarıyla olmuyor. sgk ya gidip sıra numarası alıyorsun veznede sadece kimliğini veriyorsun. veznedeki işlem 15-20 saniye.

ayfonun varsa ab application'ları indir, alete gerek kalmaksızın süfer antrenmanlar yaptırıyor.

evde mekik için alet almayı çok gerekli görmüyorum, en güzeli sağlam bir mat ya da minder almak.

bir de 5 ve 10 kiloluk dambıl alırsan, ağırlığı kullanarak süper hareketler var, ya da 5 kiloluk medicine ball var o da olur
pilates topu varsa o da olur

bende ab shaper tarzı bişi var , inan bi işe yaramıyor
hem bi kere tam mekik bele zararlı diyorlar, crunch dediğimiz olaya odaklanmalısın

illa alet dersen:
ab rocket

hatta ab rocket nasıldır diye bi duyuru açmayı planlıyorum işe yararsa onu da denerim zira aletlerin pek işe yaradığını düşünmesemde ilk dediğim hareketlere üşeniyorum kışın

tutorial izlemek, ebook okumakla olmaz. muhakkak bir hoca bul. eğer acilse birebir eğitim şart. grup değil.

csystem.orgda kurs var ama o da 120 saat, kendim biraz anlayıp internetten arkadaşlarıma bazı kısımları sorabilirim en fazla

şöyle yapacaksınız: cdnimg.visualizeus.com

C biliyorsanız dilin syntax'ında çok zorlanmazsınız, günde 2-3 saat çalışarak 1-2 günde, haydi diyelim 1 haftada tum fonksiyonları tek class altında toplayarak derdinizi anlatacak kadar ogrenebilirsiniz.

ama oop ayrı bir dünya, 1 ayda anlamak zor. kullanmadıkça öğrenilmiyor ne okuyarak ne de "hocayla". onun için syntax kısmıyla haşır neşir olduktan sonra bir tane oyuncak proje bulun kendinize ve onu yazmakla uğraşın geri kalanıında.

sektöre göre değişir, yani 1 yıllık elemana 5000 lira veren de var aynı elamana 1500 lira veren de var.

teknoloji sektörü

alamazsın gibi geldi bi anda.

işi istiyorsan firmanın maaş politikasına uyarım falan gibi yuvarlak bişey söyleyebilirsin.

1 yıllık tecrübeli adam junior değildir artık dolayısı ile 2500 isteyebilirsin en az, 3000 bana da fazla geldi

backgrounda bakinca sanki derler gibi geldi ama cok emin degilim tr deki maas skalasindan,sadece yüzeysel bakis acisi bendeki.

anında olmaz. yarın sabah düşer. ne hissesi aldın? :)

aldım dediğin acaba sen alış emri verdin de henüz gerçekleşmedi mi?

Otokar aldım ya,
öle duydum bi yerlerden , tamamen şuursuzca oynuyorum maksat gerçek para ile ufak ufak alarak öğrenmek

10/10/2011 2.Seans OTKAR Alış 1,00 34,80 Gerçekleşmiş Alış İşlemi

şu an pörtföyde gerçekleşmiş işlem olarak gözüküyor ama hesaptan para düşmedi bakalım yarını bekliyorum

T+2 de takas olur, yani işlem yapıldıktan iki gün sonra, ancak alış işlemi gerçekleştikten sonra T+2 yi beklemeden satış yapabilirsin çünkü o da t+2 de oluyor.

1,84.

170cm halbuki ayağım da büyük değildir o kadar?

165 cm

ayaklarım, mevcut cüssemin yüzde 10'unu oluşturuyor diyebiliriz. diğer yüzde on'u tahmin edebilirsiniz heralde.

(bkz: büyük kayanın altında büyük balık yatar)

180+ ölçtürmedim bayağıdır

177 cm

186

178 180 arası değişiyorum.

179

1,80

1,87

1,74

1,81

181

O değil 175 cm'nin altında adam yok neredeyse de sokakta niye durum farklı lan? Kısalar yazmıyor mu?

172 cm (emin değilim, 2-3 cm daha uzun olabilirim).

183

1.70 lan ama yazılanlara bakınca sanırım bende bir anormallik var.

185

1,74.
ama bazı ayakkabılarım 42 mesela kalıp değişebiliyor

183

bana da 1.75 den aşşağı kimsenin yazmaması tuhafıma gitti

167cm

1,84.

kesinlikle katılıyorum, gerçi yer belirtmemişsin ama en kötü skype'de falan olabilir.
pii, su saatte kalkarsam baslıktaki istanbul'u da görmem kusura bakma:)

Katılmak ve eğitimsel yönetici olmak istiyorum. Native döktürdüğüm ingilizcem var, işe yarayabilir.

çok iyi fikir ben de katılırım arkadaşlar 22 ekimdeki toefl sınavına hazırlanıyorum.

abi enteresan fikir de. daha önce bu tarz bir şey yapılmış mı acaba?
nereden aklına geldi bu?

almancamla katılmak istiyorum, mümkün mü?

ben bu işi hallederim yani yardımcı olurum zira konuşma kursuna para vermektense burası daha iyi
ama skype üzerinde konferans şeklinde bi olay varsa müthiş olur, zira anonim olarak geyiğe vurmadan konuşmak daha mantıklı

yabanci arkadasi vesairesi olanlar da getirebilirler arkadaslarini mesela, hatta bu toplum gonullerinin kavacik tarafindaki pembe ev genclik merkezinde vardi bi aralar boyle bi olay hala var mi bilmem ama.

Tamam da macikonun fikriyle tostmasters arasında 200tl bir fark var :)

With recent increases on International Toastmasters side, our membership fee for six months is 200 TL.

bence işlevsel olmaz sanki.

olumlu ya da olumsuz yorumları sebepleriyle yazarsanız daha geliştirilebilir olur sanki proje.

- sağlam yönetici lazım. konular sunumlar vs vs ? yoksa herkes sazı eline alıp "merhaba ben osman rock severim çok farklıyım ben" diye laf mı açıcak?
- devamlılık lazım
- kişilerin gruplandırılması lazım. en baştaki ile ileri düzeydeki aynı sınıfta olursa ikisine de zarar.
- her şeyin başında şu var, iki türkün ingilizce konuşması çok kritik bir iş. bir yerden sonra olay Türkçenin İngilizceye "chicken translation" ı olabiliyor. "bu akşam çok işim var" "i have a lot of jobs" olabiliyor. konunun uzmanı değilim ama bizim üniversitedeki filistinli öğrenciler şunu derdi "tömerde bize ilk öğretilen şey kendi aramızda ASLA türkçe konuşmamamız idi çünkü öyle yaparsak yanlış öğreniriz"...

ekşi sözlük altında bir sürü şey organize edildi, edilmeye çalışıldı. dağcılıktan satranca, dergiden bilmem neye kadar. çoğu devam etmedi kaldı öylece. çünkü "hadi başlıyalalım gerisi gelir" değil olay. neyse öyle işte.

- bir yönetici olması gerektiğini duyuruda yazdım. jesterdvine da bu konuda tecrübesi olduğunu belirtti. o konuda hem fikiriz yani.
- seviye bazlı gruplandırma olması gerektiğini ben de düşünüyorum ama gruplandıracak kadar çok kişi olmayabilir. ve her grubun başına geçecek kadar öğretici bulunamayabilir.
- bir yönetici olduktan sonra chicken translation olayı olacağını sanmam. olsa da müdahale ile düzeltilebilir.
- evet şimdiye kadar bir çok projeye başlandı ve sonu getirilemedi. bu yüzden biz de başlamadan bitirelim. YANLIŞ.
- Ayrıca bu iş ücretsiz olacağından dolayı bazı ufak eksiklikler görmezden gelinebilir sanki.

ben size başlamadan bitirin de-me-dim. eskide yaşan-mış olanlardan bahsettim.

anadili ingilizce olan kişilerin daha faydalı olacağını düşünüyorum. böylelikle hataları düzeltmede, türkçe düşünerek ingilizce konuşma konusunda faydalı olur falan filan.
umarım bi sonuca varır bu fikir

Yapilsa yapilir.
Mekan isi, konular, seviye belirleme en butuk sorunlar sanirsam.

ya beyler heerkes bi skype hesabı yazsın işte oradan hallederiz

beni de alın aranıza... sevaptır... "varım diyor."

ben de katılmak isterim arkadaşlar. bir mail grubu felan mı oluştursak daha iyi organize olabilmek için?

flexin haklı, ahan da groups.google.com

Katılmak isteyen bana mesaj atsın mail adresini söylesin ekleyeyim. Magico da unutmasın, onu admin yapayım.

Kesinlikle geliyorum

ulan neden her şey istanbul da olur?! izmirde de isterük :P

güzel konu da, ne konuşulacak mesela?

anadili türkçe olan insanlar arasında biraz eksiklik olabilir. yabancı arkadaşlar da çağrılabilir mesela. ama ingilizce alanında ihtisası olan insanların da yönetici olması durumuna katılıyorum.

uzaktan destek isterseniz ben de varım :)

katilmak isterim...

yurda 31 ekimde döneceğim. döndükten sonra yapılan her toplantıya gelmeyi düşünüyorum. şu an romanyadayım ve bulunduğum kentte bir ingilizce kulübü var. hatta bu sene 20. yıllarını kutladılar. sistemlerinden bahsedeyim, her cuma bir okulun bir sınıfında toplanıyorlar ve ay başında o hafta için seçmiş oldukları konuyu konuşuyorlar. konuyu öneren veya konuyla ilgisi olan 1 veya 2 kişi o toplantılık moderatör oluyor. moderatör daha önceden hazırladığı soruları gruba yöneltiyor ve herkesin konuşması amaçlanıyor. toplantılar yaklaşık 2 saat sürüyor ve adamlar 20 senedir hiç aksatmadan devam ediyor buna. seviye farklılıkları tabi ki var ama bu tip kulüplerin amacı "bilmeyene öğretmek" değil, kişinin o dilde düşünmesini ve konuşmasını sağlamak. yani ingilizcesi yetersiz kişiler geldiğinde kimse onları dışlamıyor veya gramer göstermiyor. adam zaten aktif konuşmacıları dinleyip dilini ilerletme derdinde olmalı. ama bu sayede düşük seviyedeki katılımcılar ileri seviyedeki katılımcılarla tanışıp grup dışında istediklerini sorabilirler tabi ki. ha zaten kimsenin ana dili olmadığı için yanlışlar yapılıyor cümle içinde. illaki birisi "şöyle olmalı" diyor. herkesin konuşma hakkı var doğal olarak. ama fazla abartmadan çünkü her toplantıda aşağı yukarı 15-20 kişi oluyor. bir de şöyle güzel adetleri var; gelen herkesten 1 lei (yaklaşık 50 kuruş) alıyorlar ve senede 2 kere o parayla mini parti düzenliyorlar. tabi bu parti olayı şimdilik çok yeni burası için ama ilerlerse neden olmasın..

bir ara boyle bir duyuru acilmisti birkac zaman (sene) once. taksim'de bulusacak, konusacaktik. taksim'e gittim, iptal olmus mevzu. sonra da oyle kaldi...

skype falan en mantiklisi geliyor bana... grup skype'da falan kaynasirsa daha sonralari disarida da toplanilabilir zaten... sadece %100 turkce yasagi olmali cunku hakikaten de konusmadan ogrenilemiyor konusmak.

bir de tum tecrubelerim bana speaking'i gelistiren en super etkenin, memlekette yabanci misafir/turist gezdirmek oldugunu soyluyor. diyelim amerika'da dort-bes ay kaldiniz. eger okula falan gidiyorsaniz, speakinginiz neredeyse hic ilerlemez. cunku yine sessiz sessiz kalirsiniz sinifta. work and travel olsa, genelde az ve oz konustugunuzdan, ingilizceniz artar ama speakinginizde ciddi bir sicrama olmaz.
ama birkac gunlugune amerika'li bir grubun buradaki tek rehberi olun. akabinde sular seller gibi konusursunuz. cunku mesele kelime dagarcigi, gramer, falan degil, ozguven meselesi...

bugün de tartışılır, uzlaşmaya varılırsa, varım diyorum. en azından gelir oturur dinler not alırım.

toplantının zamanı uyarsa; count me in:)

hocam bu olayın istanbul tarafı olumlu sonuçlanırsa buraya yazarsan sevinirim. izmir veyahut diğer şehirlerde de böyle olaylara girmek isteyen gençlere emsal ve feyz oluşturursunuz. özellkle kpds sınavına girecek arkadaşlara güzel bir sinerji yaratılır. bende düşünüyorum böyle bir olayı izmir için.

ford fiesta kullananlar (önceki kasa) genelde memnunlar gibi ama bence sıfır da alınsa araba işi biraz nasip (kimine göre şans işi)!ilk günden beri sorun çıkarmayan araçlara da rastlamak mümkün.o bakımdan ben fiesta diyorum.corsa da ikinci tercihim olurdu herhalde.km oynanması hakkında pek çok söylenti var o konuda da 2008 ve yukarısı bakımlı bir araç epey işinizi görür kanaatindeyim (bakımlı kısmına dikkat).yetkili servisler araçların beyninden km bilgisine ulaşabiliyor diye biliyorum.sayaçta gösterilen (olası oynanmış km)'den daha sağlıklı sonuçlar verebiliyorlar.
galeriye elbette güven olur ama bence araç sahibini tanımak,hatta aracı bir tanıdıktan almak daha mantıklı.o yüzden ben olsam etrafıma iyice sorar soruştururdum.satılık olmayan ama gözüme kestirdiğim tanıdık araba varsa sahiplerine de bir danışırdım.ola ki içlerinde satıp satmama konusunda kararsız olanlar olabilir.
son olarak yaris'i değerlendirirken bagaj konusunu dikkate almanızı şiddetle tavsiye ederim.şimdiden hayırlı olsun.

toyota 129.000 km yi sorun etmiyorsan fena değil

sıraladığın arabalar içinde ilk olarak fiestayı sonra da corsayı düşünürdüm.
galerilere asla güven olmaz. arabanın pert kaydı olup da kazasız yazanlar var. iyi bi servis ile o arabaya iyice baktırmalısın. yaris de güzel aslında ama biraz kasıp fiesta alırsan o çok daha şahane.

@technicalte: ahahah, ilanda 12.900 yazıyo, ben alta bakmamışım :) onu direkt eliyoruz o halde :)

aynı aralığa citroen ya da fiesta bakıyorum ben de. şu an citroen kullanıyorum (2004) 2010-11 ile değiştirecem. fiestaya göre daha dolu bir araba bence.

bir de mutlaka sigortacınla konusup tramere baktırmalısın. biramayası haklı araç pert ama kazasız diye geçenler var. tramerden görünür bunlar.

1) tramer sorgusu için sms e güvenmeyin cünkü yanlıs bilgi veriyor. sigortacıya gidin o baksın.
2) citroen deki donanımı fiesta da bulamazsınız. ben olsam citroeni tercih ederdim.
3) boyaya-badanaya-değişene cok takılmayın. onlar galericilerin fiyat düşürmek için öne sürdüğü bahanelerdir. şaseler sağlamsa ve eskilerin deyimiyle altı güneş görmemişse tereddüt etmeden alın.

haber yapmak için bulabildikleri sadece bunlarsa, gerek yok hiç gitmeye.

ben hayatimda hic gitmedim ve bir sey de kaybetmedim.
bence bos beles bir sey.autoshow a gitmekle ayni,esantiyon biseyler toplarsin ancak.

2 yıl önce gittiğimde berbat haldeydi. ilginç diyebileceğim bir şey görmedim. dandik çin malı elektronik eşyalardan başka bir şey yoktu.

tamam gitmeyim o zaman :(

Birkaç defa Gaziosmanpaşa'ya gitmiş biri olarak bana aynı yer gibi göründü ama siz servisin şöförüne sorun, garanti olsun.

gop merkez ve meydan aynıdır. ayrıca bir ikinci isim olarak taşlıtarla kullanılır. belediye, kaymakamlık orada bulunur.

meydan dediğin yerin asıl adı cumhuriyet meydanıdır aynı zamanda merkezdir evet

bence concept2. koşu bandı veya bisiklet demiyorum çünkü dışarıda koşu veya bisiklete binilebilecek ortam ve zamana sahipseniz koşu bandı veya bisiklet almak parayı sokağa atmakla hemen hemen eşdeğer oluyor. ancak concept2 öyle değil, sonuçta kürek çekmeye müsait ortamı bulmak çok da kolay değil. (deniz, göl vb. ve bunlara yakın olmak gerekiyor)

kesinlikle koşu bandı. bunun yazı var kışı var. yağmuru, çamuru, rüzgarı var. istediğin saatte takarsın kulaklığı kulağına müzik dinlersin ders konularını dinlersin ya da tv karşısında dizi/film izlerken 1 saat koşarsın. yürürsün. bir taşla iki kuş. koşuya istediğin her saatte gidemezsin. geç çıktın diyelim işten eve gelene kadar daha da geç oldu nerede koşacaksın? bence her evde olmalı.

(bkz: eliptik bisiklet)

koşu bandı alacakken uzun araştırmalar sonucu eliptik bisiklet aldım eve ve çok memnunum.

eliptik bisiklet +1.

koşu bandı hem alt kata çok ses yapıyor, hem de insan sıkılıyor bir müddet sonra. ha niyetin olmadıktan sonra eliptikten de sıkılıyorsun ama niyetin varsa koşu bandından iyi olduğunu söyleyebilirim.

eliptik bisiklet +2

vücudun her tarafını çalıştırmış oluyorsun ve de çok iyi form tutturuyor.

kürek ile bisiklet arasında kaldım arkadaşlar. bisiklet cevabı daha çok gerçi ama. ne dersiniz? hangisi daha iyi kilo vermemi sağlar sizce?

ne bisiklet ne kürek ne koşu bandı hiçbiri kilo vermeni sağlamaz.

kilo vermek için inancın ve diyetin hazır olduktan sonra alacağın alete karar vermelisin.
kararlı olduğunu düşünerek koşu bandı derim, neden dersen koşmaktan ziyade 30-40 dakka tempolu yürüyüş hem eklemlerine zarar vermez hem daha iyi kilo verdirir (araştırdığnda yorumlar bu yönde , zaten bu işin uzmanları da yürüyüş diyor) hem de alt komşu ile papaz olmassın yürüyüş yaparsan, hem az elektrik faturası gelir vs ara sırada orta tempo koşarsın hiç sorun deil

eliptik bisikleti yere sırt üstü yatarak altına da mat koyarsın havada ayaklarını pedal çevirirerek ikame edebilirsin bi derece., kürek aletini ise 10 -15 liraya alacağın fitness lastiğini sabit bi yere bağlayarak güzelce ikame edersin ama koşu aletini evde ikame edemessin, dışarı çıkman lzım

benim şahsi görüşlerim bu yönde