Yazılım sektörü artık neredeyse tamamen online olduğu için önü açık. Mobil de öyle.

arnold +1, internet her yerde web teknolojinin geleceği sürekli olacaktır.

ben deü bilgisayarı bitirdim ancak keşke sağlam bir okulda işletme okusaymışım diyorum çünkü düşündüğüm web projelerinin marketing ayağı hep eksik olduğu için proje ilerleyemiyor. böyle düşünürsek bence şanslısın, web projeni hayata geçirdikten sonra marketing bilgin varsa başarılı olma şansın artacaktır.

ingilizce iyiyse zaten yazılım konusunda kendini geliştirmen kolay olacaktır.

önü açık mı ne demek, hayvan gibi açık. ingilizcen olsun, ingilizcen yoksa sıfırsın. ingilizcen varsa başla kendini geliştirmeye, artık front end mi (ux falan), backend mi, database mi, cloud mu, neresinden tutarsan dal abicim.

pek acik degil onu ya, internete falan kim giriyo ki. buyuk bi balon bence. 8-10 pornocunun girdigi interneti sektor diye yutturmaya calisiyorlar.

bufe ac dostum, ailenden borc al kredi cek eczane ac. gelecek eczanede, bufede. siktiret basimiza icat cikarma, yazilim neymis aq, bilgisayara yap diyorsun yapiyor yazilim diye bir sey mi var

@marcus, yazılım kısmını söylemiştim ben de zaten :S

Önü acik ama fakat yazilimci, proje ve fikir konusunda arz cok arttigi icin kalitesizler yavas yavas dökülmeye baslayacak. Piyasada bircok web ve mobil yazilimci var ve bircogu giristigi projeyi cöp haline ceviriyor, o nedenle herkesin agzi birkere yanacak ve giderek kaliteli yazilimcilara yönelecek. O nedenle yazilimcilar kendilerini daha iyi yetistirmeli, yetistirenler kalacak. Proje ve fikir konusunda da ayni, artik herkes bir web ve mobil proje pesinde kosuyor. bundan 5 sene önce ortalama bir proje internet ortaminda ses getirebilirken, artik bu giderek zorlasiyor. Piyasada o kadar cöp haline gelmis fikir ve proje var ki. Özellikle Türkiye de web isinin mühendislik, marketing ve yatirim ayagi hep ikinci planda kaliyor. Ayni zamanda o kadar cok fikir hayata geciriliyor ki bircogunu duymuyoruz bile. Önceden iyi bir fikir ile proje yol alabiliyordu, ama artik fikir cok orjinal olsa bile cok iyi marketing ve ayni zamanda para ihtiyaci oluyor. Bu konuda da sadece iyiler hayatina devam edecekler.

Özet olarak pasta giderek büyüyüyor ve o nedenle simdi herkes bi sekilde kazaniyor, ama bu pastanin büyümesi yavaslayaca ve duracak. O günden sonra kaliteli yazilimcilar ve firmalar ile yola devam edilecek. Yani her gecen gün rekabet daha da cok artiyor. Bence kovala bu isi ama bilgi ve kaliteye herkesden cok dikkat edersen cok ekmek yersin.

Kalifiye elemana sürekli ihtiyaç var. Geçmişte de vardı şimdi de var. Yazılımcı veya bu alanda çalıştığını, bilgili olduğunu düşünen insan sayısı çok ama kaliteli yazılımcı sayısı çok az. Bu kişiler de her türlü bu sektörün ekmeğini yer.

Keyfen değilse daha erken çıkın. Marmaray'la Yenikapı. Oradan Aksaray metrosuna yürüme ya da 2 dakikalık otobüs. Oradan da kısa kısa metrolarla Olimpiyat.

işten çıkıcam daha erken çıakbileceğimi sanmıyorum malesef. kaç saat sürer yol?

2 saat diyerek bahisleri açıyorum.

yani bu maça yetişme ihtimalim çok düşük. 90 lira götümde patlayacak gibi ama bakalım

gülsuyu metro durağından 2buçuk saatte stada varıyorum. sen bi 30-40 dk düş ondan. metrobüse yakınsan benim rotayı da takip edebilirsin: yeşili takip et..

19:00 Eminönü vapuruna yetişirseniz 20 dakikada karşıdasınız. Oradan taksi Aksaray metrosuna en fazla 10 lira yazar. Sonra da metroyla geçersiniz ve bence yetişirsiniz. Vapurdan inince Aksaray'a tramvay filan da var ama o bence baya zaman kaybettirir size, oralar karışık baya yürüme mesafesi var filan. Çok sıkışık trafiğe yakalanmazsanız en azından o kısımda taksiye para vermeye değer bence.

bu arada söğütlüçeşme metrobüse yakın olacam işime yarar mı?
yoksa söylediğniz yöntemler daha mı rahat

Arkadaşlar gün geldi. son kez sorayım. Şimdi bana 3 tane seçenek söylediler. Ben üçüncüyü seçmek istiyorum ama trafik olur diye de feci tırsıyorum. Söğütlüçeşme'den metrobüse binip 3. seçeneği mi seçeyim, yoksa üsküdara geçip marmaray hattını mı kullanayım:

Hocam birkaç yol var dilediğini seç, kimi trafikli kimi trafiksiz,
1 - Marmarayla Kazlıçeşmeye geç,
- Kazlıçeşmeden otobüsle Yenibosna metro durağına geç
- Ordan yine otobüsle Olimpiyat stadına geç.

2 - Marmarayla Kazlıçeşmeye geç,
- Kazlıçeşmeden taksiyle Zeytinburnu metro durağına geç,
- Zeytinburnundan Kirazlı yönüne giden tramwaya bin,
- Kirazlıdan tramwayla Olimpiyat stadına metroyla git.

3 - Metrobüsle Yenibosna durağında in
- Otobüsle yine Olimpiyat stadına geç.

Bence 2.'si. Otobüse pek binmemeye çalış.

okey, peki bu wireless ile kablolu bağlantı arasndaki değer farkını gidermek için yapabileceğim bişi var mı?

150mbpslik wireless adaptör alırsan kablosuzda da 50mbit alabilme ihtimalin var. 300mbpslik al alacaksan. ama yinede 50mbit kablosuzda görebilmen teori de mümkün, pratikte sallanmakta.

Çünkü o dolandırıcı superonline. Kullanma kullandırtma.

Fiber kablonun maliyetli olmasından da kaynaklanıyor olabilir.
Kablosuz hız kaybı sadece modemden kaynaklanmaz, bilgisayarınız anteni de çok iyi değilse verim alamayabilirsiniz. Şu anda kullandığım laptopta teknik özelliklerine göre evdeki 3 pc arasında en hızlı wifi anteni var ama modeme harddiski takıp kablosuz veri kopyalama testi yaptığımda en yavaş kalan bu oldu :D

802.11ac modem ve bilgisayarının desteklemesi lazım bu yüksek hızları. wireless.

fiberi evde gezdir de temizlik yaparken kopart. ayrıca sana verdiği bağlantı hızı için cat6 fazla bile. sınırlamayacak seni yani cat6. ben uydunet 50 mbit kullanıyorum. normalde masaüstü kullanıyorum ama şirket laptobun 802.11n 300 mbit destekli. modem de 300 mbit destekli, 50 mbit i kablosuzda da görebiliyorum. zaten söylenmiş kablosuzdaki durum, ben daha da anlatmayım.

Çarşı'daki Babalık iyidir.

babalık+1

ahtapot

(bkz: sıdıka)

www.zomato.com

şimdi karaköy diyen de oldu, nasıl ki karaköy daha mı iyidir, ordan beşiktaşa ulaşmak kolay mıdır falan? (dönüş için)

www.fontsquirrel.com
www.fontsquirrel.com
www.fontsquirrel.com
www.fontsquirrel.com

harikasınız çok teşekkürler

küçük parçalara ayırmak yada parçalar büyükse ortalarından çatalla yada bıçakla küçük çizikler yapmak işinizi görür.

bütün koyuyorsan yarım pişecek kadar suda haşla sonra fırına at daha güzel pişiyor. ya da tavuğun yanına halka halka kes.

ben önce haşlıyorum.

Öneriler için çok teşekkürler. Ben halka halka kesmiştim, ama çok kalın değildi.
Bir de ben altta yağlı kağıt kullandım sadece, yani üzerini kapatmadım. @snowflake'in de dediği gibi bazen duyuyorum folyo ile kapatıyorlar. Üzerini folyoyla kapatmanın faydası ne tam olarak? Kuruyup yanmasını mı önlüyor? Her yemekte folyo mu kullanayım?

Bu durumda sıcaklığı düşürmen gerekir, önce 180 sonra 200 falan deneyebilirsin. 200 ve üzeri et ürünlerini pişiriyor.

pişirme poşetine koy o zaman. ikisi aynı anda pişer.

yemeğe koymadan önce bi 10 dakka haşlayabilirsiniz.
daha küçük doğrayabilirsiniz.
aluminyum kağıda sarıp önceden biraz, 10 dakka mesela, fırında pişirebilirsiniz.

patatesin tam pişmesi için içindeki suyunu kaybetmemesi lazım. ya biraz su koyacaksınız ya yemeğin buharının kaçmasını önleyeceksiniz ya da önceden biraz
haşlayacaksınız.

önceden biraz haşlayacaksanız, sıcak ve az su kullanın. o su haşlama işleminin sonunda bitmiş olsun. böylece vitamin ve lezzet kaybını önlemiş olursunuz.

fırın tepsisini folyo ile kapatıp buharı muhafaza edecekseniz patatesler piştikten sonra folyoyu alıp bir süre daha fırında tutun. nar gibi kızarınca fırından alın. folyo kullanmak istemiyorsanız hemencecik ufak bi hamur hazırlayıp tepsiyi hamurla da kapatabilirsiniz.

ya ben seye takildim... o terligin obur teki nerede?

once peddelerden basla. camlar cok iyi gun boyu maximum aydinlik. yere kadar uzanan tul perde yaptirabilirsin.

@exlibris sehpanın altında :(

@exlibris, ya perde yaptırıcam muhakkak. güneşlik yaptırıcam özellikle de, hatta benzer kumaştan bi de insan boyunda 2 minder yaptırmayı düşünüyorum da yaptırsam mı diye karar veremediğim için işe girişemedim daha. perde şuan dediğin gibi en önemli şey oalbilir.

diğer sıkıntım da yamuk duvar. şu yamuk duvara bugün tv'yi koydum, arkası boşluk kaldı kötü oldu. koltuğu koyunca da kötü kalıyor orayı nasıl kullanırım çözemedim. raf maf koyayım diyorum ya da kitaplık benzeri bişi, ama yamuk işte nasıl koyucam amk

minder güzel olabilir bence cam kenarına.
ben incik cıncık dekorasyon eşyalarını sevmem öncelikle bunu belirteyim. kullanabileceğim eşyalar olmalı hepsi.

perde önemli. halı/kilim tarzı minik bir şey de gelebilir belki ortaya ya da bir kenara.

bir de sanki böyle rafımsı ya da kitaplığımsı bir şeye ihtiyaç var gibi. dergiler kitaplar falan konur icabında, cdler dvdler vs... varsa eğer.

şöyle bir kaç örnek şeyaptım:
şöyle bir raf mesela: dreamfunhouse.com
perde olarak şöyle bir şey kötü mü olur, perdeden pek anlamam: 4moderninterior.com
şu abi minder atmış mesela yere: www.distroarchitecture.com

@icemint, ya mesela gösterdiğin evler ne güzel benim burayı onlara çevirme ihtimalim yok resmen öyle bi görüş açım yok ya :) ama dediğin gibi kitaplık ve raf gibi bişi sanki o televizyon tarafını düzenler biraz. ama o taraf yamuk olduğu için de öyle bir rafı vs. nasıl yerleştiririm çözemedim açıkçası

Tvyi pencerenin karşısına alıp, oradaki koltukla yerini değiştirebilirsin. Arkada kalan köşe için bi raf ysptırman en mantıklısı. Minderlerde okey. Tv ünitesinin yanına ayrıca çok dar olmayan (tahminimce 75 cm/100 cm arasında genişliğe sahip) bi kitaplıkta yaptır. Yere de küçük bi halı vb. bişey alırsan baya sıcak bi yuvaya benzer.
Küçük incik boncuk, aksesuar eklemelerin içinde pinterest e bak. Cidden inanılmaz yaratıcı fikirler veriyor. Çok hoşuna gider.

Raf için bi usta çağır. Ölçsün yapsın ona göre.

çevirirsin gayet.
sen bir ortalığı toparla. perde, halı/kilim, minder işini hallet zaten çok değişecek görüntüsü.

ya bu arada şu tabloları almıştım birkaç güne gelir. bilmiyorum belki beğenmezsiniz de, hem renkli hem hareketli gözüksün istedim.

www.evmanya.com
www.evmanya.com
www.evim.net
www.evim.net
www.evim.net

koltuklara beyaz veya lacivert birkaç örtü atabilirsin. Hem dekoratif olur, hem koltukların rengini gizler, hem de koltuk kirlendi derdin olmaz. kumascidan kumas kestirsen bile olur veya ikea, english home vb var. cam onune minder +1 ve de o minderlerin renginde koltuga yastik. aydinlatma olarak da lambader derim.

Tablolarin hepsi mi salon icin? Cok karisik olur gibi geldi bana, hangi duvarlari dusundun?

ben de lambaderle aydınlatıyorum şuan baya da güzel oluyor, dandik bişi almama rağmen ışığı açınca hoş oluyor.

koltuğa örtü düşünüyorum ben de ama bu kumaş işleri hep pahalı işler. örtü, perde, minder derken feci bir maliyet çıkar gibi?

@la lykia, yok yok hepsi salon için değil. koridor ve kendi odam için de kullanıcam

Daha ucuz mu olur yoksa pahali mi bilemedim ama ahsap jaluzi kullaniyorum, perdeden daha dekoratif geliyor bana. hangi sehir bilemedim ikea imkanin varsa uygun bir seyler bulursun gibi.

eve kedi al, sonra şunlardan al :(

www.ekstrafiyat.com

kocaman camlarını çok kıskandım :((

evi bal dök yala yaptım bu arada :) keşke şimdi foto çekseydim asdfasdf. o fotoda sağda gözüken kırmızı avizeyi de mutfak kısmına, elektrik çarpılmadan taktım. şimdi şu minder işini falan halletsem iyi olacak baya.

bu duvar rafları çok gereksiz pahalı ya, koçtaş, bauhaus, ikeada falan. bunlar daha ucuza bulamm lazım bi sik özellikleri olmayan şeyler esasında

kumaş işini hepsini toptan halledebilirsin aslında... minder ve koltuk örtüsü için hiç olmazsa...

bitmiş halinde de bi foto isteriz :)

senin salonun olayi zaten pencerelerin genis olmasi. asimetrik ve cok buyuk bi salon olmadigi icin yapabilecegin cok fazla bisey yok. tipik turk evi gibi evin icini de esyayla doldurma zaten.

-kombiyi bi dolabin icine gizle. yani o olculere uygun bi dolap al ve kombinin oldugu yere koy.
-camin onunun bos kalmasi daha hos. ama illa bisey koyucam cok bos kaldi diyosan ufak bir masa ve iki rahat sandalye al.
-camin onune buyuk bir bitki de koyabilirsin.
-perde konusunda da stor perde ya da ahsap jaluzi derim. ahsap jaluzi hem derli toplu bisey, hem de sicaklik veriyo.
-TV sehpasini duvara daya, televizyonu izledigin yone cevir (gerci nasil durur bilemiyorum).

evler ihtiyaclara gore duzenlenir, bi kac ay yasa orada, zaman icinde neye ihtiyacin oldugunu daha iyi anlarsin. ihtiyacin olmadigi halde gereksiz esya almamani tavsiye ederim.
-kitaplarin icin raf
-icki iciyosan mini bar
-is/okul icin masabasinda is yapman gerekiyosa bir calisma masasi vs zamanla nasil rahat ettigini daha iyi anlarsin.

@lamartin ya tam yapmayı düşündüğüm şeyler söyledin esasında. camın önüne küçük kahve masası ve 2 sandalye gibi bişi planlıyordum, sonra dedim 2-3 tane insan boyunda minder indirsem daha mı iyi olur. şu rafları almayı da planlıyorum ama kafamda bir türlü bir düzen oturtamıyorum. camın önü olabildiğince boş kalsın istiyorum aslında

anadolu yakasında kadıköy veya çekmeköy taraflarında şu kumaş işlerini yaptırabielceğim uygun fiyatlı neresi vardr ki

ya arkadaşlar eve stor perde alacam galiba en doğrusu o olacak. ama ne renk alsam ki? ikea'nın siteden baktım sadece koyu gri ile beyaz var ama ne bileyim koyu gri olur mu ki saçma mı olur?

kesinlikle beyaz derim. odamda beyaz ahşap jaluzi var. oda küçücük ve çok az gün ışığı alıyor, ona rağmen ferahlattı odayı.

ikeada farklı renkler de vardı sanki ya?
krem falan da güzel olur bence.

o camlara tül veya güneşlik olmaz. zaten yamuk yumuk salon iyice kabaarık kabarık iç karartır. yeteri kadar yüksekte olduğu için güzel beyaz/krem stor perde yaptırabilirsiniz, çok güneş gelince yarıya kadar indirip tül/güneşlik olduğunda olduğu gibi evi karartmadan güneşi bloklayabilirsiniz.


o koltuklar da salona göre çok büyük bunun yerine bir L koltuk 1 tane rahat tek kişilik koltuk ve cam önüne kocaman minderlerle oturma sorununu çözebilirsiniz.

Sehpa idare eder. Ama alt rafını öyle ıvır zıvır dolduracaksanız ikea'dan güzel sepet falan alın onun içinde tutun.

ya tabloları almasaydın keşke. almış olmak için almışsın belli. Önce dekorasyon stilini bulup ona göre tablo işine girişseydin daha iyi olurmuş.

merak ettim, evin son durumu nasıl oldu?

güzel oldu ev, kısıtlı imkanlarla biraz uyumsuz tabi ama, evi toparlayınca birkaç fotoğraf atarım :)

koyucam demiştim aklıma geldi şimdi:

i.imgur.com

e kısıtlı imkanları da göz önüne alınca gayet güzel olmuş, güle güle oturun :)

normal nalbura git aspiratör için boru istiyorum de verirler.

böyle aliminyum, yumuşak, kıvır kıvır birşey.

www.ustamsomine.com

çapı 10 cm dir.

akordiyon boru alacaksınız. images.ticiz.com
çapları genelde standart oluyor bunların, çevrede hırdavat, inşaat malzemesi satan dükkan varsa oradan alın gidip de koçtaş'a fazla para bayılmayın.

pek alakalı değil ama o plastik boru orada çok çirkin durmuş kamufle etseniz fena olmaz

kamufle işlerini halledicem de daha sonraki işler onlar

çaplar standart değil yanılma, 100 lük alacaksın. yani 10 cm.

xxxx 1500 TL + KDV zniżka 25% zamiast £ 1125 + KDV ... Zadzwoń po szczegóły.

ingzilice demeyi unutmuşum haklısın

1125TL + VAT instead of 1500TL + VAT... Call for details.

sıfır al gönlü olsun kadının, fiyat uygun cihaz alınır bence

alınır.

o fiyata tablet dusunseniz madem?

yok ya tablet kullanamaz. sevmiyo zaten dokunmatik ekran. ben de sevmiyorum, laptop her zaman daha iyidir :)

www.hizlial.com

bunu aldım bu arada. superonline 6 aylık üyelik istiyormuş yoktu bende.

Ekranı gayet güzel tam teşekküllü klavyesi var ve hiç ısınma problemi bulunmuyor. Performansı da fiyatına göre son derece geçerlidir:
www.bimeks.com.tr

Bir yerde paranızı bozdurup, 706 tl yapıp garantiye yatırsanız şeklinde dahiyane bir fikir geldi aklıma. Ya da vezneden yatıracaksınız artık.

705 lira yatir. evsahibine de dersin boyle boyle 1 lira eksik diye. tatava yapmaz heralde

parayı kendi hesabına yatır, sonra internetten eft yap. neden bu kadar sinir yaptın ki?

atm ler çok basit cihazlardır, daha fazla karmaşık ve akıllı olsalardı her insan kullanamazdı. bu haliyle bile kullanamayan insanalr var.

ah canım ne güzel sinirleniş

denizbank atmsinden garanti hesabına para yatıramazsınız. kendi denizbank hesabınıza yatırıp oradan eft yapabilirsiniz (en kolayı olur). ya da garanti şubesinden yatıracaksınız (ücreti var mı bilmiyorum).

garantinin bozuk para veren atmleri var. belki sizin gittiğiniz atmnin bozuk parası bitmiştir. başka atmde deneyin.

bence bu sistemi idare edenden daha büyük orospu çocuğu evsahibinizmiş. 706 tL kira ne lan?! neyi düşündüde küsürata vurdu onu çok merak ediyorum.

havale ücreti 6tl olduğu için 700tl kirayı yatırmak için bankamatiğe 706tl para koymam gerekiyor. bozuk para koyamadığım için 710tl koyuyorum ve bankamatik üstünü veremediği için bu parayı kabul etmiyor anasını siktiğim bankamatiği.

ev sahibimde bir sıkıntı falan yok, zaten ev sahibim de yok. bi grup şirketlerin binasındayım, hayatımda görmedim evsahibimi.

705 yatır 5 ayda bir 710 yatırırsın. veya internet bankacılığı kullan.

denizbanka yatırıp oradan eft yap madem.

internetten 3.25 atmden 5 lira masrafı varmış.

www.denizbank.com

Lumia'yı babam kullanıyor, çok mutlu değil. Neden Android'e bulaştırmak istemediniz, bilemem de babam Windows için az sayıda uygulama mevcut olduğu için pek mutsuz.

lumia 625 o zaman.
ben de geçen gün lumia 1520 aldım kendime, teslim edilmesini bekliyorum. wp kullanan tanıdıklarımın tamamı memnun.
ilk zamanlar uygulama az diyordu bir kısmı ama o açık da kapandı büyük ölçüde.
he 1520'de zaten birkaç şeyin(fb, twitter vs.) uygulaması gerekmeyecek bana :) direkt tarayıcıdan pc sürümüyle kullanırım. full hd 6" ekran.

@aychovsky Onun uygulamayla, daha doğrusu telefonla pek işi olmadığı için böyle bir seçimi uygun gördüm :)

Ayrıca Windows'un aynı fiyat bandındaki telefonları Android'e göre çok daha hızlı. Babanda hangi modeli var bu arada?

525 kullanıyorum memnunum. 520-525-620 iyidir.

625 de olabilir.

www.kliksa.com

490'a dusmusken kacirma.

Htc 8x iyidir suan ucuzlamisken

bir de turkcell sarı puanlarla ucuza lumia alınıyordu. dur bakayım devam ediyor mu kampanya, bulayım döneceğim birazdan.

ahan da budur: www.turkcell.com.tr

Babamınki 525'miş. "Ön kamerası yok bunun, Skype kullanamıyorum" diyor. Skype'la bizle konuşmaya çalışıyor da, olmuyor.

@compotrol, wp8'de olmayıp da androidde olan kaç tane toplu görüşme programı var allah aşkına? hele hele 10 kişiden 9'u sadece watsap kullanıyorken

ayrıca lumia aldım memnunum. ilk günden beri bir kez bile takılmadı, menüler arası geçişte bir an için kasmadı, facebook twitter wassap vb. tüm uygulamalar canavar gibi perforamnsla çalışıyor ve telefonun şarjı tam kullaımda 1.5 gün dayanıyor. ben bi telefondan daha fazlasını isteyecek değilim.

ezik gibi oyun oynamıyorum telde :)

www.enuygun.com

buralara bir bak

atlasjet 19:30 136 lira.

www.skyscanner.com.tr

atlas jet doluymuş galiba ekonomi sınıfı tüh 136tl iyidi.

s.gokcen oluyorsa pegasus 170 dolaylarında.
akşam değil sabah gitseniz çok daha uyguna da var tabi thyde bile.

aynen sabah olsa her fiyata var da, cuma iş var işten çıkar çıkmaz fırlamak gerek.

o zaman sabiha gökçen oluyorsa sunexpress 20:15 145 lira.

evden çıkacam birazdan :(

Bauhaus'un ordaki durak beyaz evler ya da 500 evlerdi sanirim. Ordan kavacik koprusunden gecen otibuslere binip kavacik koprusunden de aktarma yapabilirsiniz. Kadikoy'den yakinina giden otobusler de var. Ama bunlarin hatlarini hatirlamiyorum. :/ hareket amirliklerine sorabilirsiniz. Bauhaus un orda da var kadikoyde de.

Edit: illa ki yuruyeceksiniz bu arada. Tam onune giden otibus yok.

bauhaustan karşıya geçip duraktan bostancı köprüsünden geçen herhangi bir otobüse (19, 319, 19f, 16f, 21b ...) binip bostancı köprüsünde inin. oradan 19dye binin. ikeanın durağı ümraniye engelliler merkezi veya yüzme havuzuydu. orada inip yürüyeceksiniz.

tam çizemedim ya: imgur.com

şu salonun oval kısmını bok gibi çizdim. 3 metrelik duvarın bitiminden başlayıp karşıdaki duvara kadar çok hafif eğim yaparak egliyor esasında, yani çok büyük bir eğimel başlayıp dümdüz gitmiyor. ama çizemedim işte.

onun dışındaki oranlar birebir aynı. o oval kısım komple cam 6.7 metre toplam yay uzunluğu.

aha arkadaşlar evim böyle bişey. şu 163'lük duvara plazmayı ve televizyon sehpasını koyacam oraya 2 tane raf, sol tarafa da 1 tane duvar rafı gömecem. tablo mablo bişeyler. köşeye de fiskos+abajur düşünüyorum ya da ayaklı bir abajur.

iç mimar sözlükçüler bana yardımcı olmanız lazım. hiçbir şey alamıyorum. şuan bu salonda 2 tane koltuğum var, bir koltuk takımı esasında ama sadece 3'lü ve 2'lisini kullanıyorum tekli koltukları kullanmıyorum.

kahverengi yerler mutfak bankosu. salonla mutfak birleşik yani.
diyorum ki, mutfak kısmına minik bir yemek masasıyla 3 tane sandalye koyayım.

salon kısmında 2 tane koltuğum var önlerine bir tane genişçe orta sehpa koyayım?

siz de yardımcı olun gözünüzü sevim ya.

ümraniye çarşıda yön avm var, 4-5 katlı, her türlü ıvız zıvırı uygun fiyata bulabilirsin, biz iki kanepe bir şifonyer bir de yemek masası takımı aldık, sandalye falan da var yani. fiyatlar çok uygun geldi. hayvan gibi pazarlık yaptık dükkan sahibiyle adamlar kocaman mağaza açmışlar ama esnaflık devam ediyor. eve kadar da yolluyorlar fazladan ücret almadan.

raflar için de eğer elin yatkınsa uğraşmayı falan seviyorsan marangoza kestir kendin boya, ben bir gardolap bir komodin boyadım. hem çok eğlenceli oluyor hem farklı oluyor. ama o rafların duvara monte edileceği yerde bir delik var. o kısmı da yaptırman lazım.

yer lambası dediğin şey lambader olarak geçiyor. koçtaşta uygun fiyata çok güzel olanları vardı en son. istersen bir oraya bak.

peki o ümraniyede oraya gidersem, diyelim istediğim bişi bulamadım. oralarda gene benzeri şeyler satan birkaç yer daha var mı? hani gitmişken en azından birkaç yere bakma garantim olsun, arabam yok otobüsle gidicem :)

evet çarşıda yön avm'nin iki şubesi var birbirine çok yakın. 1-2 tane daha çok katlı ev eşyası dükkanı var.

bir iki duvar dekoru tavsiyesi

zorakibohem.wordpress.com

zorakibohem.wordpress.com

hopp

evet üyelik alman gerekiyor.

ya peki şunu sorayım: kurulum aktivasyon falan bişi beklemem gerekiyor mu?

nasıl olsa çanak var, sistem var. ben direkt üyeliği alsam şifre mifre yollasalar girişini yapsam hemen çalışmaz mı :)

eve gelmesi gerek teknik servisin hacı. sıfırdan üyelik açtıracaksın, bi kere sözleşmeyi imzalaman gerekiyor. abonelik ondan sonra açılır.

olimpiyat stadına artık metro çalışıyor diye biliyorum.
ama çekmeköy de çok sapa ya. otobüsü falan dert.

bilet inönü'de satılıyor.

Ben geçen Bursa maçındaydım, Çekmeköy'den gelip gittim.
Güzergah: 11üs ile Üsküdar- Oradan Marmaray ile Yenikapı. Yenikapı'dan Aksaray'a yürüyerek Havalimanı metrosuna biniyorsun. Oradan aktarma metrolarla gidiyorsun. 70 bin kişiyi göreceğiz yine galiba. Aksaray'dan sonra takip etsen metroları yeter.

şimdi baktım

çekmeköy sarı dolmuşları 7/24 gözüküyor ama sabah 6 gece 12 dolunac kalkar yazıyor.
galiba 24 saat sarı dolmuş var.

öyleyse ben staddan kadıköye ulaşırsam hehralde gitmem daha kolay olur?

Üsküdar'dan daha kolay olur. 50 kere gittiğim yol :)

Sigortayı kapatırsan çarpılma ihtimalin 0. Youtube'dan 2 video izlesen halledersin. Çok zor bir iş değil. Kontrol kalemi edin ama.

kontrol kalemi var, alacağım avize de fazlasıyla hafif bişi zaten ağırlık gibi bir sıkıntı yapma ihtimali yok.

avize dediiğim şeyin adı sarkıt galiba, hafif bir şapkası var.

bence kendin takabilirsin zor bir şey değil. şahsen ben kendim takmıştım bütün evinkileri. elektrik bandına ihtiyacın olacak, avizeden çıkan kabloları tavandaki kablolara bağlayacaksın. bazılarında da çengel oluyor avizeyi tavana tutturmak için.

Çok kolay ya, bişi yok. Dairenin elektiriğini dışarıdaki şalterden kapat. Duyların ucunu tavandaki tellere bağla, elektrik bandıyla da yapıştır ayrı ayır, birbirlerine temas etmemeleri lazım. Bu kadar.

sigortayı kapatırsan çarpılma ihtimalin sıfır değil! elektrik elektronik mühendisliği okuyorum, bu tarz çok iş yaptım elim yatkındır ama sigortayı kapatmama rağmen avize takarken çarpıldım. sol kolum baya baya uyuştu 15 dk'da kendime zor geldim. merdiveni tutan adam da b sınıfı iş güvenliği uzmanıydı :D
neyse ben tavsiye etmiyorum yine de siz bilirsiniz

kontrol kalemi ve kablolalara siplak elle asilmamak durumunda ihtimaller cok düsük. klemens kullanin elektrik bandi yerine, yanmaz klemens alin, atlama yapma vs ihtimali daha düsük. (kimse alinmasin ama bant ne yahu, isinma yapiyor eger kablo boylari ve yükleri es degilse, saglam degil, degistirilmeye müsait degil, bagloya ciplak dokunmak zorundasin ölme essegim ölme)

3 kablo olursa cikarttigin haline dikkat et. cunkü 2 ya da 4 lamba icin 2 anahtar olacak. onlari saptaman mühim. deneyerek bir seyleri patlatma ihtimalin de yok. bir de lambalari tak cikar yaparken candan degil alt kismindan tutup cevirin sonra kirildi vs demeyin.

direk iade lmaz. 3 iş günü içerisinde geri yansır.

oke geri geldiği sürece sıkıntı yok :)

evet uğraşmadan iade alırsınız ama 1-7 gün sürebilir.

kullanmadığın odaların peteklerini kapalı tutarsın, kullandığın odalardaki sıcaklığı da düşük tutup eve geldikten sonra yükseltebilirsin.
apartmanın ortak payı + harcadığın = faturan oluyor

o zaman normalden çok girer herhalde bana tüh ya

ısı pay ölçer kademeli oluyor. 1-5 arası sıcaklık ayarı var her petek için. yalnız peteği komple kapatma gibi bir olay olmuyor sadece 1. kademede yanmasını sağlarsınız. sizin ev sopuk diğer evler sıcak olmasın diye.
sonra da yaktığın kadarını oduyorsun. bence merkezi sisteme göre daha iyi.

özünde harcadığın kadar öde sistemi, sizin için iyi yani.

270 m^2 eve (iyi yalıtımlı) her oda açık olmasına rağmen 300 lirayı geçirmiyor bizim sistem

yok normalden daha az girmesi için yapılan bişey o.

enerji verimliliğini arttırmak için,2000 metrekare ve üzeri konutlarda merkezi sistem şartı getirildi.

yukarıda belirtildiği gibi tasarruf amacıyla yapılan uygulama.

hiç mi tribüncü yok la

tribüncünün passoligle ne işi olur la.

tribüncü tribünde kalmayı planlıyorsa passolig'i olacak mecbur

sorunun cevabına gelirsek bildiğim maçtan hemen önce bile alabiliyorsun bir şekilde (kart sonra geliyor falan ama maça girebiliyorsun). web sitesinde açıklaması vardır.

hep söylediğimi buraya da yazayım: almayın şu zıkkımı.

tribüncü baskete gider, altyapı maçına gider vsvs. tribünde kalmanın tek yolu passolig değil ama almak isteyene mazeret çok.

passolig almıyoruz çevremize de aldırmamaya çalışıyoruz. soruna gelecek olursak, feyenoord maçı için de bu lanet şeyden lazım? en azından birkaç avrupa maçına giderim diyordum. ama gidemesem de sorun değil, almayacağım hiçbir şekilde.

Passolig kartı ne kadar sürede gelir emin değilim, çarşamba gününe kadar da resmi tatil olduğunu düşünürsek, kargolanması falan uzun sürebilir. 30 Temmuzdan itibaren kağıt bilet de satılacak bu maç için, ben o şekilde almayı düşünüyorum. Stada gitmene gerek yok, kombine satış merkezinden alabiliyorsun.

Passolig meselesine gelirsek, malesef Beşiktaş Aktif Bank ile 6 milyon $ karşılığında 5 yıl için anlaştı bile. Yani Passolig alırız veya almayız, en az 5 yıl boyunca lig maçlarına girmenin başka bir yolu olmayacak.

kanka tipsizsin kusura bakma

shit happens

türkiyede pek işe yaradığını göremedim de, almanyadaylen sürekli yeni birisiyle tanışıyorum. bi kaç tanesiyle muhabbeti ilerlettik artık whatsapp dan konuşuyoruz.

Yeminlen ben match edicem kendimi seninle, yeter lan kac oldu ayni duyuru

@balpolen, ilk kez böle bi duyuur açıyorum çünkü programı yeni kurdum?

Bence Moda'da bir şeyler iç, gece 3-4 gibi çık yola. Bayram trafiği o saate kadar sürecek.

iş çıkışında daha bi kabarır diye şeyettim

alternatif yol çok oraya hocam. tatilden dolayı çok etkileneceğini düşünmüyorum ayrıca.

kendi aracınla gideceksen eğer sahilden vazgeçme derim.. 2. köprünün oırdan bağlanırsınız.

toplu taşıma ile nasıl gidilir bilmiyorum.

ben otobüsle gidiyorum zaten. ne yolu deniyor bilmiyorum da bol şeritli bir anayoldan gidiyor otobüs, yeni hal'in ordan falan geçiyor, modoko vs.

kurmuyorum amına koduğumun frameworkunu. daha adam gibi kurulumu yapılmayan sikik şey üstünde bi de çalışma mı yapacam amk.

başka framework önerisi olan var mı php için

burdaki her şeyi eksiksiz yaptım: www.wikihow.com

symfony, codeigniter? laravel ne abi? bir de backend için mi istiyorsun? geç django'ya.

ne bileyim çok övmüşler etmişler.
backend için istiyorum, kullanımı, piyasada en çok arananı hangisi bu frameworklerin? birkaç tanesini öğrenecem de, hangisiyle başlim.

hocam bu codeigniter iflas etmiş?

Vagrant üzerinde çok rahat çalışabilirsiniz.github.com

bana da yapsana

dur bakim gerekli malzemeyi falan öğrenip kafada oturtursak yaparım :)

o masayı duvara sabitlemediğin sürece sallanacaktır. veyahut çok kalın ayaklar ya da 8 ayak yapman gerekebilir ki gene sallanır büyük ihtimalle.

büyük şehirlerden birindeysen tekzen bauhaus vb. gibi yerlere gidip sunta, mdf seçersin. pvc kaplanmış boyanmış halde gelenleri de var, ham halleri de var. tasarımına el yeteneklerine güveniyorsan ham alırsın. fiyatları çok değişken ama genelde m2'si 20-60 tl arası değişiyor.
150 x 60'a 100 x 60 masa yapma kararı alsan bir tam mdf işini görür o da malzeme olarak 130-200 tl arası bir fiyata gelir arta kalan da bir sürü parçan olur raf vb. yapabileceğin.

alacağın malzemeye göre boyama, boyatma ya da kaplatma yapabilirsin. mdf'nin dışı hoştur, ama zemini komple duvar boyasıyla boyarsan göze güzel gelse de kullanımı pek hoş olmaz. onun için hazır kaplanmış tercih etmekte fayda var tekzen veya bauhaus'ta.

yine ton, tasarım vb. bir sürü seçenek oluyor bu büyük mağazalarda.

18 mm iyidir. yine dediğim gibi bu mağazalardan alıp ölçülerini verirsen kesimi onlar yaparlar.

vidalama yerine tutkal kullan. vidalar zamanla esner ve masa oynamaya başlar. tutkalla ömrü bin kat artar. elinden gelecek olsa soketli yap diyeceğim, ama yapamazsın onu :).

* hani ucuz ama sağlam bilgisayar masaları vardır. onların malzemeleri sunta üzerine kaplamadır. bu malzemeden metre işi satan biryer bulabilirsin belki.

* bir alternatif olarak ikeadan sadece masa tablasını alıp ayak kısımlarına çözüm bulabilirsiniz. bir de ucuz tabla ucuz ayak kombosu sallanabilir ama şimdi adını unuttum böyle üçgen ayaklar oluyor ikea'da aynı zamanda raf işlemi görüyor. veya direk sanki expedit'e benzeyen kitap raflı olan masa ayakları var. böyle bir tasarıma daha güzel gider o raflı gibi olan misal.

kontrplak nasıl olur? 18mm falan iş görür mü bi de fiyatları nedir aşşa yukarı

www.kurogluorman.net

bence o kompüterde virüs var. varsayılan browserı değiştirip denediniz mi?

yok ya virüs olma ihtimal dışında çünkü henüz yeni formatladım kendisini.

problem:

dosyaya çemişinbilgisayar/evet.html

diye bağlanmaya çalıştığında türkçe karakterleri tanımlamaması. yeni çözdüm, ama bu türkçe karakter problemini nasıl aşarım ki? bilgisayarın ismini değiştirmeden önce bu türkçe karakter sıkıntısını çözmem lazım.

internet explorer gayet türkçe karakterle gösteriyor bunu.

chrome türkçe karakterli klasörlerde öyle yapıyor.

ben c ve sistem programcıları derneğinden c ve c++ kursları alıyorum.buradan daha iyisini bulamazsınız.

www.csystem.org

@vefalilutfu, biliyorum. ya beni şirket gönderecek bu kursa, onlar kendileri zaten burdan almamı tavsiye ettiler. ama prosedür gereği birkaç yere daha sor dediler (belki zaman uyuşmaz, takvim tutmaz vb. sebeplerle)

@tchuck bt akademi var. lakin fiyatları saat/fiyat oranı neredeyse iki katı.ayrıca c derneğinde daha önce aldığın kurslara istediğin kadar gitme hakkın var. mesela bu sene c# aldın, 3 sene sonra bir daha alabilirsin.

C Derneği => C# ile .NET Ortamında Uygulama Geliştirme (I) - 160 saat - 1960 lira
BT Akademi => İleri C# Uygulamaları , 36 saat 1125 lira

c derneği sadece avrupa yakasında var değil mi? keşke anadoluda da olsaydı

mecidiyeköy'de.metrobüs ile epey kolay olur sizin için.

öğrenci kartı mı? aktarma mı yapıyorsunuz?

öğrenci değil, bildiğiniz düz kart bendeki.
aktarma da değil, sabah ilk bindiğim otobüste oluyor bu. zaten tek vesait yapıyorum

kartta sıkıntı var. acilen elinden çıkarman gerek. ihbar edilirse hapse girersin.

bana verebilirsin istersen, ben de sana yemek ısmarlarım.

kartı okuturken ekrana bakıyor musunuz? ne yazıyor?

Sus işte uyandırma milleti..

bilmem bişi yazmıyor. sadece normalde dııt diye ses çıkıyorsa bunda dırıdıt gibi bir ses çıkıyordu galiba. emin de değilim.

1.45 düştüğüne eminim ama.
bugün dönüşte de bakıcam ekrana, normalde bakmazdım yorgunluktan

hak yeme, git geri ver kartı.

hangi otobüs olduğuna göre değişir her hattın sistemi farklı

@hayatkısa, ya kesinlikle öyle bişi de olabilir ama bastığımda değişik ses geliyor ya o yüzden kıllandım.

@douchebag, merak etme hocam 50 kuruşun hesabını yapacak değilim kesin bir problem olduğuna emin olursam gider başka kart kullanrım

İndirimli hatlar var, onlar ucuz oluyor.. Üsküdar-kadikoy öyle mesela.

benim bu bindiğim 70 duraklık bi hat ama acaba indirimli midir

Fiyatlarda uygunluk konusunda Masko var ( www.masko.com.tr )

Küçük aksesuarlar için daha modern ürünlere buralardan ulaşabilirsin:

www.perabulvari.com

www.dank-design.com

www.dank-design.com

şurdaki masa muhabbetine bayıldım. hatta bayılmak eksik kalıyor, dibim düştü.

ama dediğim gibi, bana gerçekten ucuz ve dayanıklılıktan ziyade 1-1.5 sene götürebilecek güzel ürün lazım :)

bunlar fazlasıyla kaliteli ve haliyle baya pahalı şeyler. mesela o masa 4650tl

www.ikea.com.tr

bu masa gayet sade, tatlı bi masa bence. mis gibi de kokar ilk aldığında

@tchuck evet dank design sadece aksesuar için tercih edilebilecek bir yer. Madem yemek masası baktın bir kaç model daha bulabileceğin uygun yerler var:

www.evidea.com

Ayrıca az önce aklıma geldi :

www.eskidjibazaar.com Burada oldukça uygun fiyatlara ev dizebilirsin önemli olan zevkine hitap etmesi tabi.

Tek vasıtaysa bence olur.

paketli halinde işte 120cm'lik yer kaplayacak. aynen fazla büyük değil galiba bişi demezler.

tek vasıta bu arada.

amk 129tl'lik şeye 17tl kargo verirsem kendimi asla affetmem.

abi en ucuzu bu. ikea dışındaki yerlerde bu boyuttaki sehpalar çok daha pahalı. ikili sehpa yapmak istemiyorum görsel açıdan tırt oluyor.

ben de bu mobilya dünyasını çözemedim. mesela 90 liradan aşağı adam gibi sandalye de yok. 90 lira amk 90.

www.ikea.com.tr

ben bu arkadaşı baya bi zorlanarak götürmüştüm bir kaç vasıta değiştirerek. almama gibi bir durumları olmaz da taşıyabilme sıkıntısı olabilir en fazla. bir de arkadaş bağlarsan yanına hiç sıkıntısız gidersin. zaten biliyorsun kutusunda montesiz bir şekilde duruyor. genişliği en fazla 10-15cm o kutunun.

Taşırsın sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Ayrıca bu sunta değil. Sıkıştırılmış kağıt.

@murphy, bi soru sormam lazım. o çalışma masasından memnun kaldın mı? onu da almayı düşünüyordum ama vazgeçmiştim de.

genişlik sabitlik sağlamlık falan nasıldır?

masanın bacakları uzun. dolayısıyla yaslanma vs gibi şeyleri kaldırmayabilir. ama biz duvara dayalı bir şekilde yerleştirmiştik ve hiçbir sıkıntı yaşamadık. gayet de güzeldi.

uzunluğu 150cm, çizim için lazım olmuştu o zaman. bel ağrısı dışında olumsuz bir yanı olmadı :)

bu sene ben de hiç güzel domatese denk gelemedim. içi normal olanların bile tadı yok.

ben şu salkım domateslerden alıyorm acayip güzel oluyor hep. hiç kötüye denk gelmedim.

tchuck + 1

Salkımlardan kötü hiç çıkmadı şu ana kadar. Çanakkale güzel ama riskli bir domates.

beef denilen bir çeşit var, büyük domatesler, onları tavsiye ederim. fakat genel olarak domatesler tatlı, cherry ve salkımlar ekşi oluyorlar.

gurme manavlara gidin, en iyisini alın. daha kötü meyve sebze yemedim bu sene.

bunlar fenaymış. yapabileceğiniz tek şey bunları bekletmek olacak. domatesler rafta bekledikçe kendi kendilerine olgunlaşırlar.

En iyisini alalım da domatesin kilosuna da 5-6 lira verecek halimiz yok. Fakirler güzel domates yiyemesin mi?
Bunların bekletmekle adam olacağını sanmıyorum, çünkü problem hamlık değil bariz biçimde odunluk.

Asilama degil de tohumlarin genetigiyle oynandigi icin son yillarda lezzetli domates yiyemiyoruz. Tarla domatesini beklemek lazim. Bu aralar yeni yeni cikmaya basladi.

7/24 Sabah 6.30 Gece 24.00 arasında doldukça hareket etmektedir.

yazıyor ama ne demek bu?
hem 7/24 diyor hem 6.30 24.00 diyor?
acaba 6.30 24.00 arası dolar dolmaz, gece 12den sabaha kadar da saate göre mi kalkıyor demek? yoksa gece 12 sabah 6.30 arası hiç kalkmıyor mu demek?

:(

ergonomik tasarim, ek özellikli veya atanabilir tuslar, zamanla yalama olmayan yaylari kolay kolay mahvolmayan deneyim, duruma göre daha cok kablosuz mesafe, alttan isiklandirma, en geliskinlerinde dokunmatik ekranli ek panel (oyunlarda map ve/veya hizli tuslar (health vs basmakya) atanabiliyor.

duruma göre degisir ne farki oldugu tabi. benim icin gereksiz ama olmazsa olmaz diyen e sportcular tanidim.

edit: bu dediklerim genel olarak mekanik klavyelere ihtafen degil genel olarak klavyelerde fiyat farkini ucuran seylere yazilmistir. bunlari tasiyabilir tasimayabilir. mekanigin esprisi tek tek tus altindaki silikonlar yerine bunu switchlerle saglamasidir. ama mekanigi tercih eden hedef kitleye özel olarak ek seyler saglayabilir. tüm bunlar fiyatini degistirir.

sayenizde abimin kiymetini yeniden anladim. yazik o kardese.

10000 liraya (10 milyar yani sizin anlayacaginiz sekilde) tipo almak varken insanlar niye gidip golf aliyorsa ona benzer sebeplerden iste.

oyun oynamayı çok seviyorsa almıştır. aynı şekilde "oyuncu mouse'u" gibi bi şey bu klavyeler galiba.

sürekli klavye başında bir adam olarak benim için çok ciddi bir fark yarattığını söyleyebilirim.
çok daha hızlı yazabilirsiniz, daha az yorulursunuz, klavyenin sağladığı feedback yazarken basıp basmadığınızı bakmadan anlamanıza yardımcı olur.
ayrıca ekleyebildiğiniz makrolarla başka pek çok şey yapabilirsiniz.
oyunda da avantaj sağlıyor tabi.

benim ilk klavyem öyleydi. elinizde kaliteli konvansiyonel bir klavye varsa mekanik klavye alınca yazım performansında falan çok da bir fark olmaz. Gürültüde bir artış meydana gelir zira çata çota diye ses çıkarıyor. kalın takoz gibi bir klavye işte. Muhtemelen sıvı dökülmelerine karşı daha dayanıklı. Geri kalan işlevleri aynı.

şunu alacam falan dese eyvallah derim açıkçası
optimus maximus : www.artlebedev.com
kardeşi
optimus tactus : www.artlebedev.com

bunları alacaksa saygı duymak lazım. normal klavyeden farklı bir klavye alacaksanız bunlardır olay.

günü klavye başında geçiren bir adam için mekanik bir klavyeyi konvansiyonel klavyelerle veya optimus'larla karşılaştırmak anlamsız olur.
günde sadece bir iki saat bilgisayarda takılıyorsanız veya bilgisayarda yazmaktan çok başka işler yapıyorsanız fark olmayabilir, ama aksi durumda farkı hissedersiniz. mekanik klavye isteyen bir adamın peşinde olduğu şey öncelikle "tactile fedback"tir. bunu sunmayan klavyeler ne kadar pahalı olursa olsun ancak oyuncak olarak kalır. ellbette türkiye'de satılanlara göre çok daha iyi klavyeler var, ama türkiye'de de alabileceğiniz güzel klavyeler var.
ama kesinlikle ve kesinlikle marka tercihi razer olmamalı, sonra uyarmadı demeyin.
lifehacker.com

fareye 200 küsür lira veren birisi olarak kardeşine çok yüklenme diyorum. anlayamazsınız.

washe, profesyonel oyuncu falan değil.

kod yazıyor, arada dota oynuyor hepsi bu. saçmalık başka hiçbir şey değil.

bu ürünlerin satışıyla ilgilenen bir şirkette çalışıyorum. hatta şuan fiyat listesi çıkarıyorum ironik ^_^ ilk günler anlamıyordum saçma geliyordu, sonra birini açtım inceledim falan o ara yardırıyorum outlast bioshock falan kadın halimle acaba alsam mı diye düşündüm. cidden inanılmaz farkediyorlar. mesajla marka model yazarsan bi fiyat konusunda yardımcı olabilirim.

Ben sırf çıkardığı ses nedeniyle mekanik klavye kullanıyorum. Bir ara değiştireyim dedim ama öyle sessiz sedasız klavye kullanımının bana uygun olmadığını anlayınca vazgeçtim.

daha dur sakin ol. cok yeni anladigim kadariyla. istanbulda cevre edinirsin. is arkadaslarinla basla once. sonra komsularina mahalledeki esnafla muhabbet. arkasi gelir.

keşke sosyal hayatım sıfır olsa da bi işim olsa.

herkes bi yerlerden başlıyo yani. anamızın karnında arkadaşımız olmadı. illa ki yeni bi ortama girecektin. doğal olarak yeni arkadaşlıklar kuracaksın zamanla. yavaş yavaş olur bu iş. canını sıkmaya gerek yok. çektiğin kredi de düşük bi miktarmış, ödersin.

biraz tecrübe olur sana da.

ya aslında canımı sıkmıyorum. işte falan vaktim de gayet güzel geçiyor.
ama ben ne sikime güvenip böyle bokların altına girdim, 96 saat içinde nasıl kararlar verdim onu çözebilmiş değilim. arkadaş edinme mevzusu sıkıntılı olacak ama o da sikimde değil şuan, almanyaya çalışmaya gelmiş adamlar gibi hissediyorum biraz.

dogdugum sehirde arkadassiz yasiyorum derim ve sukredersin. hayat bi sekilde o git gel uyu rutinine donuveriyor. en azindan bi donem ciddi kisir geciyor. kabullen ki mutsuz olma. ama ileriye donuk de bazi tutkularin olsun. abartma. gayet guzel bi senaryo islemis, arkadas olayi cok hizli gelisir. simdilik iyi seyirler.

4 sene önce güzelim şehrimi, işimi, arkadaşlarımı bırakıp istanbula geldim ben de. ilk aylar dediğin gibi boktan geçer ama kendini geri çekmezsen bir şekilde yavaş yavaş çevre edinmeye başlıyorsun. merak etme geçecektir.

uplamak lazım ya.

işimi seviyorum, patron şirketi, kurumsal bir yer değil ama burada gelişebielceğimi düşünüyorum. şimdi beni .net eğitimine gönderecekler. onu öğrendikten sonra sap yazılım danışmanlığı da yapacakmışım. inşallah olur kaderim değişir.

ve umarım, patron şirketi olduğu için, ödeme sıkıntsı veya kovulma gibi durumlar yaşamam.

ben taşındıktan 1 sene sonra değiştirdim bir şey olmadı. memurun inisiyatifine kalıyor belli bir süreyi aşsan bile sanırım.

Hiç sorun değil öyle birkaç hafta. Yıllarca değiştirmeden yaşayanları biliyorum.

Yalnız, bugün geldim daha devlet dairesinden... 10 - 20 Temmuz arası sistem kapatılacak ve 20 Temmuz'dan sonra işlem çok daha kısa bir şekilde internetten halledilebilecekmiş. 20 Temmuz'dan sonrasını bekleyin yani.

Normalde işlem noter tasdikli kira kontratıyla, kontrat sahibi kişi tarafından hallediliyordu. Ya da herhangi bir fatura ile fatura sahibi tarafından...

Ama 20 Temmuz! Bu tarihi bekleyiniz.

20 günmüş yasal sınır galiba.

durum şu: şimdi biz 1 temmuzda taşındık kardeşimle. ben hemen işe başladığım için doğalgaz, su vs. her şeye kardeşim başvurdu.

benim adıma hiçbir fatura yok ama kira kontratı benim adıma (höh).
şimdi ikametgah belirtmek için fatura istiyorlarmış da b enim faturam yok, nasıl olacak?

bana kesin bişi lazım arkadaşlar "şöyle şöyle gidersen değiştirirsin" diyin, işten izin alıp gidicem. tek seferde halledeyim şu işi.

faturanın eve olması gerek. ayrıca bildiğim kadarıyla kardeşinle beraber gitmen lazım. onun da ...'da bulunması gerekiyor senin orda yaşadığına dair.
kelimeyi unuttum ya hah noktalı yere beyan gelecek

20 iş günü. geçerse muhtara dersin yeni geldim ya da yeni gelmiş gibi yaparsın.

ceza falan yok sen süreyi söylemediğin sürece ya. ben de 1.5 yıl sonra yaptırmıstım.

Bundan önceki ikametgahın nerede idi o önemli eğer bir yerde kiracılık yaptıktan sonra istanbul'a taşındı iseniz sizin ayrıldığınız eve başka birisi geçtiği zaman orada bulunan adresiniz düşüyor ve sistemde adresiniz bulunmuyor.Bu durumda 20 gün içinde adresini bir fatura ile beraber bildirmen gerekiyor.20 günü geçince cezayı ödemek zorundasınız.

Kardeşinle beraber nüfus dairesine git kardeşinle yaşadığını belirteceksin kardeşinde bunu onaylayacak sonra tamam.

taşındığım ev annemlerin evi. annemler hala o evde oturuyor.

Fatura şart değil, kira kontratı ile de kayıt yaptırabiliyorsun.

o zaman süre sınırın olmaz büyük ihtimalle ikametgahın annenlerde görünüyordur.

FTP ile söz konusu siteye erişimi sağlarsan config-db dosyasını bulup oradan da o bilgiyi alabilirsin.

hay allah ya.

www.siteadi.com:8443 yazdığımda karşıma çıkan plesk panel'in kullanıcı adı ve şifresi mevcut.

plespanele daha önce kurulmuş bir sitenin connection dosyasından da veritabanı kullanıcı adı ve şifresini öğrendim.

ama bu bilgileri birleştirip navicat ile veritabanına bağlanamadım.
hay allah ya hay alalh

yuzde 18 vergi diyordu gecen emrah serbes.

edit: soyadı

Aynı soruyu ben de kendime sordum. Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri ve her zaman satacak bir kitap. İnsanlar bu kitapa 25-30 lira vermeyi kabul edebiliyor.

Ben şans eseri bu kitapları bir seyyar kitap satıcısının arabasında görmüştüm. 3 kitaba ne kadar verdim hatırlamıyorum açıkçası ama cüzi bir miktar para vermiştim. Şayet ikinci el, eski kitaplarla bir sorunun yoksa sahafları bir dolaş derim.

kitaptan alınan vergi %8.

www.dr.com.tr

Bkm express ile ödersen 55 liraya alabilirsin.

Beyoglu ya da Kadikoy'deki sahaflardan epey ucuza kapatirsin. Koleksiyon icin alacaksan dort kitabi da al tabi, ama sirf okumak icin aliyorsan ikinci kitaptan sonrasini almasan da olur; cok guzel kitaplar ama sana yapacaklari katki ilk iki kitap kadar cok degil.

zamanında bir arkadaş şöyle bir şey paylaşmıştı:
"Kitaplar pahalı mı?

İnsanlar, sigara fiyatınca parayı kitaba vermeden önce fazla uzun düşünüyorlar. Çoğu hâlâ düşünmekteler.

[JOHN RUSKIN]

Ünlü Japon hırsız Mitsuka Suizu [61] geçtiğimiz Eylül ayının başında yakalandı. Suçunu itiraf etti.

Ube kentindeki Nagato Halk Kütüphanesi'nde enselenen Suizu, 1170 adet kitap çalmıştı!

Suizu'nun 7 yılda arakladığı kitapların parasal değerinin 25 bin dolar civarında olduğu açıklandı.

***

TÜYAP 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 17 Kasım'da açıldı.

Fuarın son üç günü.

MIKE TYSON'IN ŞİKAYETİ

Dünyanın en pahalı kitabı, Leonardo Da Vinci'nin defterlerinden biri. [Codex Leicester]

1994'te Bill Gates tam 30 milyon 800 bin dolara satın almıştı.

J.J. Audubon'un Birds of America [Amerika'nın Kuşları] adlı kitabının ilk baskısı, 20 Ocak 2012'de 7,8 milyon dolara satıldı.

***

Birkaç yıl önce yeni bir eve taşınırken bir nakliye şirketiyle anlaşmıştım.

Kitapları kolilere ben yerleştirdim.

Mike Tyson'a benzeyen nakliyecilerden biri şöyle demişti: "Murat Bey, bu kadar çok kitap yerine 10 tane buzdolabı olsaydı daha rahat taşırdık."

PARASIZLIKTAN OKUYAMAMAK?

Türkiye'de kitaplar pahalı mı?

İstanbul Kitap Fuarı'nda tüm yayıncılar % 20 - % 80 oranında indirim yapıyor. Vatandaşlar fiyatlardan gene de şikayetçi.

Sahaflar 2 liraya, 3 liraya şahane romanlar satıyorlar, kimse dönüp bakmıyor.

Kitabevi zincirlerindeki indirimli kitap raflarında 4 liraya satılan kitaplar aylarca bekliyor.

Kitap satışı yapılan internet sitelerindeki özel fiyatlı kitap listeleri, son derece ekonomik setler de yeterince ilgi görmüyor.

***

Her kitap düşük fiyatlı değil.

Bunun da nedeni var: Kitaplar az okunduğu için az basılıyor.

Dolayısıyla maliyetler karşılanamıyor.

Kitap lükse dönüşüyor.

Misal: Ayrıntı Yayınları'nın editörü Abdullah Yılmaz, 1000 adet kitabı ortalama 6 yılda satabildiklerini söylüyordu.

KİTABA HER YIL DÜZENLİ OLARAK 1 LİRA HARCIYORUZ

Türkiye'de kitap, ihtiyaçlar listesinde 256. sırada yer alıyor!

Günde 6 saat televizyon izleyen vatandaşlarımız, kitap okumaya yılda 6 saat ayırıyor!

Bir Norveçli kitaba yılda ortalama 136 dolar harcarken, bir Türk 50 sent harcıyor!

OKUR-HIRSIZ

TÜYAP Kitap Fuarı'nda bir yayıncı dostum "Kitap satın alan yok, çalan çok!" demişti.

Açıkçası, Mitsuka Suizu ve benzerlerine hiç sempati duymuyorum.

Kitapseverlik, okurluk ile hırsızlığı bağdaştıramıyorum.

Murat Gülsoy'un Bu Kitabı Çalın adlı öykü kitabı [Can Yay.] da, Markus Zusak'ın Kitap Hırsızı romanı [Encore Yay.] da, çalma eyleminin kurmaca alanında kalması gerektiğini işaret ediyor bence.

Korsan kitap yayınının [stratejik hırsızlık] bu kadar yaygın olması ise kitaba 'mal' gözüyle bakılmasından kaynaklanıyor.

***

"Tabii sen özel jetinden inip limuzinine binerek şatona yollanırken bagaja dilediğin kadar kitap yığabiliyorsun!" dediğinizi duyar gibiyim.

Doğru.

Fakat kitaplara ulaşmayı kolaylaştıran imkanlar olmasaydı, ben bile binlercesini edinmekte zorlanırdım.

Murat Menteş"

ve şöyle cevap vermiştim ben:

"'İnsanlar, sigara fiyatınca parayı kitaba vermeden önce fazla uzun düşünüyorlar. Çoğu hâlâ düşünmekteler.

[JOHN RUSKIN]'

sigara içmiyorum. kitapların pahalı olduğunu düşünüyorum. peki, peki ben neyi uzun düşünüyorum? söylesin bana ruskin efendi. gün geliyor yemek paramı kitaba veriyorum. kendisine sorsan, sen ayrısın, onlar ayrı. yine bir genelleme. peki benim ayrı olmam, kitap alırken bana fayda sağlıyor mu? diyorlar mı bana sen çok kitap alıyorsun bu sefer de sepetindeki kitapları sana bedava verelim? bol keseden aforizma sallamakla olmuyor bu işler.


türkiye'de yapılan şey çok açıktır. okuyan adamı sömürmek. başka bir şey değil. okumayanların suçunu da biz çok okuyanlar çekiyoruz. yayınevleri satamayacakları korkusuyla insafsızca fiyatlandırmalar yapıyorlar. işin tuhafı eser sahibine verdikleri telif ücreti devede kulak kalıyor. kaldı ki 75 seneyi aşan kitapların telif hakkını kaybetmesini, kitabının telifine iki pipo isteyenleri hiç söylemiyorum.


ayrıntı yayınları'nın konuşmaya hakkı yok bana kalırsa. eseri 2 lüle taşı pipoya alıp 22tlye satıyor. tanesini. eser telifi sadece iki lüle taşı pipo. iki. lüle taşı. pipo. bu adam bana gelip "1000 adet kitabı ortalama 6 yılda satıyoruz." bu sözü söyleyemez arkadaş. dinlemem. dinleyene saygı duyarım, orası ayrı. bir de marifetmiş gibi..... neyse sinirlenmek istemiyorum. gerçekten çok içli olduğum bir konu, bu kitapların fiyatlandırılması konusu.

yukarıda da söylediğim gibi. türkiye'de okur olmanın getirdiği sorunlar var. "eşimle rusya'da büyük bir poşeti ağzına kadar kitap doldurup neredeyse hiç para vermeden çıktık kitabevinden" demişti iktisat hocamız zamanında. dostoyevski faktörü mü? turgenyev mi? senin neyin eksik arkadaş? millet kitap okumuyor, ceremesi bize kalıyor.

hayatım boyunca tüyap'ta hiç %80 indirim görmedim. lütfen murat efendi elimi tutsun ve kalburüstü yayınevlerinin kitaplarında bana %80 indirimi göstersin. alacağım kitaptan bir tane de ona almazsam daha ağzımı açmayacağım. çoğu, internet satışındaki indirimler ile aynı indirimleri yapıyor tüyap'ta. ayrıca kalburüstü yayınevlerinin de %30-%40 indirimi geçtiğini görmedim. belirtmek isterim.


"KİTABA HER YIL DÜZENLİ OLARAK 1 LİRA HARCIYORUZ

Türkiye'de kitap, ihtiyaçlar listesinde 256. sırada yer alıyor!"

diyecek söz yok. her zaman karşı olduğum, nefret ettiğim, "genelleme"nin kurbanı oluyoruz. biz. çok okuyanlar. yukarıda da söyledim. sen ne kadar senede 100 kitap okursan oku. ülke insanı sıfır kitap okuduğu için senin okudukların da bir anlam ifade etmiyor.


son olarak, korsan kitaplardan zerre hazzetmeyen ben artık korsan kitap edinenlere saygı duyar hale geldim. kullanmıyorum fakat kullananları kesinlikle anlayabiliyorum."

eksiduyu.ru

yok mu yapılabilecek bir şeyler bu duruma????

çünkü yapı kredi yayınları kapitalist bir yayınevi. kitabı 30 35 tl ye satmak yerine 15 20 tl ye satmakla batmazlar. ama işte para onların her şeyi.

hayatta olan yazarların kitapları daha pahalı diye bir şey duymuştum gözlemlediğim kadarıyla da doğru gibi . bunun fiyata etkisinin neden olduğu hakkında hiç bir fikrim yok ama

not : yanlışmış

h&m'de çok güzel wayfarer benzeri bi model vardı. aldığım gün kaybettim.

belki hala vardır, bi bakıverin.

il istanbul'sa adres istiklal caddesi.

eminönüne git hocam her çeşidini bulursun.

çakma gözlük alma hocam gözlerine zarar.biraz biriktir ucuzlarından falan al bari.

kaçaklardan alabilirsin hocam zaten anlayan biriyle veya gözlük sahibi biriyle gidersen filtre cam vs aynı olduğunu anlarsın. özellikle eminönünde eskiden meşhur olan doğubank ve yanındaki gözlükçüler çarşısı senin için biçilmiş kaftan

ooo teşekkürler arkadaşlar. o zaman eminönü gideyim.
kaçaklarla fark ne oluyor, kaçaklar orjinal ama vergisiz oluyor herhalde. fiyat ne civarı olur?

www.iett.gov.tr

Bu siteden nasıl giderim seçeneği altında iki adres arasındaki otobüsleri sorgulayabiliyorsun.

anladım çok teşekkürler.

ya bi de burada da direkt durak ismi istiyor. bu saracoğluna yürüme mesafesinde hangi duraklar var acaba, onların isimlerini girebilirsem direkt sonuca ulaşabilirim.

Günaydın. Bir de çok konuşanından kıllanmaya başlarsan rahat edersin.

Ben de sattığım şeyin(hizmet, mal neyse artık) kusurlarını da söylediğim için çok para kazanamıyorum. Söylemeyen arkadaşlarım da bmw'ye biniyor. Bu memleket böyle.

Emlakçılardan korkuyorum ben. Şark kurnazı olanlar zaten yerin dibine batsın da (emlakçılıktan bağımsız olarak), olmayan emlakçılar da öyle bir çakal oluyorlar ki yanlarına tavuk saflığıyla gidersen çıtır çıtır yiyorlar. Kötü insanlar oldukları için değil ama işinin gereği öyle olmalarından korkuyorum.

Bu da Gezi psikolojisi ile aynı bence. "Biz sadece işimizi yapıyoruz". Yine de şark kurnazı olmayan emlakçılarla Gezi'yi bir arada tutmak istemiyorum. Aralarında uçurum olmalarına rağmen sadece psikolojinin kökeni benzer.

Gerçi bende de işimin gereği ve hayatıma "meslek hastalığı" olarak yansıyan birçok özellik var.

İskan olmadan internet bağlatabiliyorsun bu arada.
Kendi başıma geldi 1 ay önce, oradan biliyorum.

@cakabo, ya biraz araştırdım. binada kazı dahil hiçbir şey yok. 2 sokak öteden internet kazısı yapılacak, bunu yapmak için de ttnet kesinlikle ama kesinlikle iskan istiyor. ayrıca elektrik ve suyu kendi üzerime alamamam da ayrı bir fiyaskoydu.

kısaca zaten 1 senelik sözleşme yapacağım evin 8-9 ayı evde kendi adıma hiçbir şey kullanamayacaktım. niye bir insan söylemez bunu

şark kurnazlığı değil, emlakçılık, brokerlik, pazarlamacılık yapıp iflas etmeyen çoğu insan gibi bu adam da psikopat sınıfında. sosyopat olarak da anabiliriz sanırım, dürtüsel değil amaç odaklı olduğu için, bu ayrımdan tam emin değilim. nörologlar hepsini psikopat başlığı altında inceler genelde. neyse, bu adamın fiziksel olarak, beyin fonksiyonu olarak empati kurma ve vicdan azabı çekme gibi bir yetisi yok. yok yani seni kandırmış paranı almış, kötü hissedemiyor. sadece sana vicdanı varmış gibi göstermeye çalışıyor çünkü normal insanları ikna etmenin en kolay yolu bu.

zaten hep öyle değil midir, kimse salt kötülük veya piçlik olsun diye yaptıklarını yapmaz. kendince çarpık sebepleri, ikna edici nedenleri vardır. büyük ihtimal adamın çevresindeki herkes işini öyle yapıyor, e insan psikolojisi işte herkes öyle yapınca o yapılanın doğru ve meşru olduğunu düşünüyor. bi şekilde emlakçı ofisini açmış, portföy oluşturmuş ama profesyonellik yerlerde. emlakçıların bu arada %70 i böyle diyebilirim. vakti zamanında ilk işime girip kendi evimi tuttuğumda yaşlı ve son derece çamur emlakçım birgün işten defalarca aramıştı beni. müsait olunca döndüm kendisine "kirayı ödememişin" filan tarzı hafiften atarlı konuşmaya başladı. ilk ayın kirası olduğundan evsahibiyle birlikte takip ediyor. o atarı aldım bi tarafına soktum tabi. ödeme sürem ayın 1-7 si arası bu beni 5inde arıyor. bunu deyince de e ben nerden bilim diyor. sözleşmenin kopyası da elinde gerizekalının. yok yere sinir harbi yaşatırlar insana. aralarında düzgünleri çıkıyor, mümkünse denk geldiğinde onlarla iş yapmak lazım.

ben şuan şirket gibi bir sistemle çalışan, residans tarzı bir yerde eve çıktım.
kapora ne kadar? tık bu kadar.
depozito, peşinat. tık bu kadar.
ne var, ne yok? tık hepsi yazılı, olumsuzlar dahil.

her şey belli, her şey net. ödeme süremiz? belli.

olay budur, bu kadar berraktır. tekrar ediyorum: bu ülkenin hiçbir şeye değil, sadece profesyonelliğe ihtiyacı var. siyasetten tutun emlakçılığa kadar. ucuz ve rahat esnetilebilir vicdan muhasebeleriyle insanların yarısından çoğu dolandırıcı olarak dolaşıyor sokakta.

biliyorum konuyu dağıttım ama aslında hepsi birbiriyle bağlantılı şeyler.
bir mobilyacıya gidip 500tl yazan mobilyayı pazarlıkla 350tl'ye alıyorsam ve benden sonra gelen müşteri bunu 500tl'ye alıyorsa bu iş bile etik değildir bana göre. her ne kadar "pazarlık sünnettir" tarzı yaklaşımlar olsa da. ikeaya giderim, zenginin de fakirin de aynı fiyattan aldığı ürünü alır çıkarım.

çünkü ben artık yoruldum. sürekli aklımda bin tilki döndürmek zorunda kalmaktan "acaba daha düşer miydi" kafası yaşamaktan yoruldum. artık "neyse o" şeylerle ilgilenicem.

çünkü bu ülkenin satıcılarında durum bu. adamlar net kuralları olmayan adamlar, çok basit bir "e şöyle yapıyorum abi kandırmak değil ki bu" muhasebesi yaptığı an her şeyle karşılaşabilirsiniz.

r_u_h +1

bunlar vicdani ağırlık, yüz kızarması, soğuk ter nedir bilmeyen insanlar. bu sayede başarılı oluyorlar. bu tipler başarılı oldukça da bunların hayatları, başarı öyküsü tadında pazarlanıyor, zamanla standart esnaf-iş insanı rol modeli haline geliyorlar.

ya ben anlamıyorum böyle vicdansızları, hiç mi anası babası şefkat göstermedi? hiç mi insanlık görmediler?

sanki herkes boğuluyor da son can simidini kurtarmaya çalışır gibi millet birbirini sömürmeye çalışıyor arkadaş. kendinden başka hiç kimseye yaşama-mutlu olma hakkı tanımıyor. empati yeteneğinden yoksun insanlar başlarına gelse bile anlamazlar yaptıkları şerefsizliği. yeryüzünde herkese yetecek kadar nimet var lan görgüsüz ayı! senin yüzünden kimsenin kimseye güveni kalmadı..

bi hikaye vardı, adamın biri yolda yardım isteyen birine yardım ediyo, yardım isteyen adam da boş anını bulup adamın cüzdanını çalıp kaçmaya başlıyo. soyulan adam da 'valla cüzdandaki para umrumda değil helal olsun ama insanlara olan güvenimi, iyilik yapma arzumu çaldın ya o konuda hakkımı helal etmiyorum' diyo. sonunda hırsız napıyo geri mi veriyo parayı, tabi ki vermiyo. insanlıktan anlasa zaten yapmazdı, gidiyo bi güzel yiyo parayı yavşak. ama kötürüm kalıyo, yaşlanınca kızı bakmıyo olabilir.
(turabi gibi hikayesiz anlatamıyorum derdimi)

sabah sabah niye sinirlendiysem..

ulan adamın cümleleri aklıma geliyor :)

800tl için mi böyle böyle yapacam, sen nasıl bi insansın cart curt diye bağırıyordu. e orospu çocuğu, ben sana telefon açıyorum "sen bana ayıplı daire satmışsın. bana vaadettiğin hiçbir şey burada yok. bu daireden çıkıyorum. kaporamı alayım" diyorum. bin türlü dalavere çeviriyorsun. iş "dolandırıcılıktan karakola gidiyorum şuan elimde sözleşme var parayı orada tahsil ederim" aşamasına geldiğinde anca it gibi parayı getiriyorsun.

size yemin ediyorum ki adam dolandırıcılık yaptığının farkında değil.
doğal bir işleyiş olmuş bu adam için. daire satacaksa, her şeye evet var, diyecek. ayıpları söylemeyecek, söylemediği yetmezmiş gibi bir de durumun tam tersini söyleyerek yalan söyleyecek, bunlar hep normal şeyler.

yeterli vicdanı zemine ve kendini kandırmanı sağlayacak bahanelere oturtunca 300 yıl önceki gibi köle de alıp satabiliyorsun esasında. o adamlarla bugün karşılıklı konuşsanız çok haklı olduğuna emin olduklarını göreceksiniz.

ben hala içten içe gülüyorum. adam katıksız, kılçıksız bir dolandırıcı. ancak durumun farkında değil. ya devletlerin kesinlikle bu tip vakaları çok detaylıca incelemeleri gerekiyor. hapis cezası falan değil, sosyolojik derin çalışmalar tedaviler yapılması gerekiyor böyle adamlara. vicdan denen şeyi bir kanun kitabı gibi yorumlayıp bulduğu her açıktan faydalanmaya çalışan hiçbir insan normal olamaz.

çok doğru demişsin. kuralcılık!

ülkemizde kurallara uymak enayilik gibi görülüyor. kuralcı bir adam düz mantıklı, memur kafalı olarak tanımlanıyor. yırtıksan, pratik zekalı oluyorsun. kaos hakim. o emlakçı herkes öyle yaptıgı için yaptıgının o işin gereği oldugunu düşünüyor

emlakçıya güven olmaz zaten

ıssız adam. ehehe :)

al bunu da al: www.youtube.com

ulan bu soruyu ilk soran insan yüzünden bugün george rr martin diye bi adam var aq :(

(bkz: barda)

ama buraya gelen cevapların alayı spoiler sayılır. aman dikkat.

in bruges izleyiverin

(bkz: Days of Heaven)
(bkz: Letyat zhuravli)

Salya sümük ağlatan değil de beni en çok etkileyen filmlerden biri Pehlivan olmuştu. Sonu muhteşem.

--- spoiler --- aglatmali degil de ters yonluler

a moment to remember
before sunrise
bin-jip (dolayli)
once
lost in translation
the lunchbox
moulin rouge!
baran

english patient
pan's labyrinth(tartışılır)

Bana da sacma gelir hep mutlu son olmasi. Genc werther'in acilari'nin filmi var midir acaba:)

bitmeyen filmler de vardır.

eşkiya

Kapora aldığına dair sözleşme var elimde. Her ikimizin de imzaladığı.
İzinleri tamamladım dediğine dairse bir ispat yok ne yazık ki

Kapora aldığına dair sözleşme var

elimde. Her ikimizin de imzaladığı.

İzinleri tamamladım dediğine dairse bir

ispat yok ne yazık ki

Hiçbir şey ispatlamak zorunda değilsin. Elektriği suyu falan üste alamamak zaten tam fiyasko. Gidin adama paranızı geri isteyin, eğer yanaşmassa da hemen tüketici heyetine bir dilekçe ile başvurun, paranızı alırsınız en geç 3-4 ayda.

Haydeee

Arkadaşlar binaya taşınmam buna bağlı. Evi vs her şeyi çok beğendim ama internet bağlantısı yok işte. Eğer 1 haftada falan hallolabilecek bir şeyse bu ttnet kutusu bağlama işi, apartmana taşınayım yolsa vazgeçeyim

abi ben de aynı şeyi yaşadım, 2 haftayla 2 ay arası dediler:)
gidip telekom'da bu işten sorumlu daireye yalvardım, şaka değil, bildiğin yalvardım, bir hafta içinde bağladılar:)

E peki sizin apartmanın kutusu falan var mıydı ki nasıl böyle hızlı bağlandı. Bu aoartmanda kutu yok

kutu derken, apartman yeni mi? yeni bir apartmansa en azından apartman içindeki bir kutuya bağlaması ve bunun planını telekom'a vermesi gerekiyor tabi müteahhitin.
onun için de müteahhiti epey bir taciz etmiştim.

spotçudan koltuk dolap masa sandalyeyi 1000 tlye kapatırsın.
beyaz eşya ise 500-600 tutar

yatağı düzgün al ama

heee doğru beyaz eşyayı unutmuştum. buzdolabı çamaşır makinesi bi de bulaşık makinesi. gerçi bulaşık elde de yıkanabilir ama

Beyaz eşyayı 2. elcilerden alabilirsiniz. Buzdolabı ve çamaşır makinası herhalde en acil ve kritik olanı. Aman diyim koltuk ve yatağı 2. elcilerden alma, sakın. Ucuz yollu yatağa çevrilen kanepelerden alabilirsin. Mutfak eşyaları için de IKEA olabilir, uygun fiyatlı (ancak biraz kalitesiz) senin şimdilik işini görecek şeyler bulursun.

istersen iskeleden kadıköy vapuruna binip, kadıköy'den otobüse binebilirsin. ya da beşiktaş'tan zincirlikuyu'ya otobüsle çıkıp metrobüs'le söğütlüçeşme'de inebilirsin. söğütlüçeşme'den yakın zaten.

En hızlı Beşiktaş'tan Kadıköy vapuruna binip oradan taksi.

Kaç dakika ya da saat surer

vapur+taksi en fazla 40 dk sürer. ama vapur sadece .45 .15 geçe saatlerde var.

En hizli yol: besiktas'tan motorla uskudar'a gecersin, uskudardan da taksiye binersin. Motor 5 dk da uskudara geciyor, ordan da taksiyle 15 dk da stada gidersin. Taksi en fazla 20 lira yazar

para problem değilse surfer +1

minimum para için: vapur + minibus

tek başına mı?

tek başınaysa ortalama 1000 tl en az 800 tl kira gideri olur, faturasız.

Stadın oradaysa cadde tarafı ya da yoğurtçu yerine Söğütlüçeşme tarafında ev bulmak daha iyi olabilir, biraz yürür ama daha ucuza çıkar. Fiyatlar da evine göre değişmekle birlikte yukarıdaki gibi ancak stadın çevresindeki lüks mahallelerde zıplayabilir.

yok hocam zaten işyerinin dibinde ev tutacak diye bişi yok. uzak olsun, otobüsle gidilebielcek yerde olsun falan yeter yani.

Valla yol yaklaşık bir_bir buçuk saat filan sürer eğer Dudullu'dan filan eve çıkarsa. Erkekse pek problem değil. Dudullu'dan Kadıköy'e işe giden bir sürü insan var.
Dudullu'da da 600'e filan kombili, laminantlı filan giriş kat daire bulunabilir 2+1.

ilk zamanlar birinin yanına çıksın, 4 duvara para vermesin azcık istanbula alışsın.

maddi anlamda rahatlayınca da merkezi bi yerde ev tutup erasmuslulara kiralayıp kendi kirasını çıkarabilir. hem arada tek tabanca takılır hem de arada ecnebi kültürlerle tanışır. baya keyifli geçer.

kadıköyde tek yaşamak için 2000 gerekli bence. odaları da 600-700 €'ya kiralayabilir. maltepede falan yaşasa yine 1500den aşağı olmaz. hem kiralama şansı da az.

fındıklı mahallesi var, tek otobüsle * gidilebiyor kadıköye, kiralar da ucuz (2+1 sıfır daireye 450 lira kira vermiştim) ama tavsiye etmem. insanları, yolları kötü, hırsızlık gırla gidiyor. tek başına kalacağına ev arkadaşı falan arasın.

kayışdağı, inönü mahallesi de var. yeditepe üniversitesinden dolayı bir nebze daha iyidir diye tahmin ediyorum. 19, 319 kadıköye gidiyor buralardan.

Bence öncelikle dinlen. Anladığım kadarıyla şuan kendini kilitlemişsin ve bu saatten sonra ilerlemen çok, çok zor olacak. İşin aciliyetini düşünüyorsan da dinlen.

Opencart'la uzun süredir uğraşmadım ama MVC çatısı kullanıyor tabii. Controller ve modelleri kontrol ederek çözüme daha rahat ulaşabilirsin. Opencart community olarak da gelişkin bir sistem, kendi forumuna sıkıntını söylersen kısa zamanda yardımcı olurlar.

dokuman okumayarak baslamaktansa ornek bi opencart projesini alip onun uzerinde oynaman daha iyi olur sanki. takildigin yer oldugunda dokumana referans almak icin bakabilirsin.

allahım şükürler olsun be şuan çözdüm tüm mantığını.

kendi veritabanıma uyarlamak baya imkansıza yakın gerçi ama en azından öğrendim tüm mantığını şükür ya vallahi yeri öpücem şuan

kargaların ziyafeti. kılıçların fırtınasından işlenmemiş bir bölüm kaldı. onu da artık internette filan bulursun.

kılıçların fırtınası kısım 2 son 100 sayfa oku mutlaka

dizinin bittiği yer diye bir şey yok.

ilk kitap dışındaki kitapların %30'u falan işlendi. alır dördüncü kitabı okumaya başlarsın, kitaptaki bölümlerin yarısı hayatında duymadığın karakterleri içeriyor, kalan kısmın da yarısı hayatında duymadığın olayları ve diyalog sonuçlarını içeriyor.

çok istiyorsan al oku ama bi bok anlayacağını düşünmüyorum.

oncelikle spoiler ibaresini cok begendim, kullanirim ben de telif hakki sana ait olmak sartiyla tabi ki.

ejderha parcalari degildi yav onlar, 2 tane inek gibi biseydi.

stannis orduyu guclendirmek icin geldi galiba kuzey'e. gercek kuzeylileri kendi ordusuna katacak.

khalesi'yi ben de hic begenmiyorum, tam bir umraniye kezbani, saclar sari kaslar siyah.

3. ejderha başıboş dolanıyor ortalıkta ve en thelikelisi olduğundan laf geçirmek ve yakalamak daha zor.

stannis güneyde güçlü tyreller ve lannisterlarla savaşmaktansa bölünmüş kuzeyde boltonlarla ve greyjoylarla savaşması daha uygun daha dişe diş rakipler. ayrıca kızıl kadın kuzeye gitmeyi ateşte gördü geçen sezonda hatırlarsan.
bir de kral dediğin diyarın koruyucusu olur diyerekten ayrıca hala starklara bağlı beylikleri kendisine katabilir düşüncesinde

khaleesi kitapta daha çaresiz bir halde.

maester aemon'ın bütün krallara (kral olduğunu iddia edenlere) gönderdiği mektubu davos okuyor ve stannis'e veriyor. melisandre'de ateşe bakıp "tamam gidelim orada iyi şeyler olacak ben yanılmışım" diyor.

3. ejderha dolaşıyor ortalıkta. zaten en baştan beri diğerlerinden daha hızlı büyüyordu.

daenerys kitapta çok daha kötü durumda yukarıda da belirtildiği gibi. drogo ile evlendiğinde 13 yaşındaydı zaten. şu an 15 yaşında falan sanırım en fazla. biraz da semelik var tabii, şehri yönetmesi zor.

stannis güneyde yapabileceği hiçbir hamle olmadığına kanaat getirerek kuzeye geldi. sonuçta lannisterların tek düşmanı artık stannis. renly, robb, vs herkes yenildi. karasu yenilgisinden sonra stannis'in tek başına lannisterları yenme şansı yoktu. stannis'in ordusu 2-3 bin kişi olmalı. lannister + tyrell + king's landing 20-30 bin vardır. bu kadarlık bir kuvvet anca ejderha adası ve fırtına burnu'nu tutmaya yeterdi.

duvar tahtta bağlıdır ancak diğer tahtta bağlı bölgelerin aksine taraf tutmaz. örnek olarak tyreller kralların çarpışması dediğimiz isyanlarda lannisterların tarafına geçti. gece nöbetçileri ise tüm krallara eşit davranır, diyarın işlerine karışmaz, tek düşmanı duvarın kuzeyidir. stannis de gelse tommen de gelse muameleleri değişmez. sen isyancısın diye stannis'e burun çevirip saldırmaya kalkmazlar.

stannis'in ne düşündüğünü bilemeyiz. sadece şunu biliyoruz ki kuzey hala karışık. lannisterların adamı boltonlar kuzeyin koruyucu ilan edildi ama huzur sağlamış değiller. ramsey'in en son moat cailin'i alması filan hep bu yöndeki çabaları. boltonların ordusu ise 5 bin civarında olmalı.

kuzey stratejik bir nokta çünkü güneyden öyle kolay kolay yardım getiremezsin. bolton kuzey westeros'un kalanından daha büyüktür demişti. yardım gelse bile arazi koşulları ile beraber winter is coming mottosu nedeniyle güneyli askerler zorlanacaktır. zamanında catelyn'in renly'nin askerleri için "bunlar yaz şövalyeleri, kış gelince hepsi haşat olacak" demişti. yani yardım gelse bile sayılar arasında uçurum yoksa disiplinli bir kuzey ordusunu alt edemezler. tüm bu nedenler stannis'in kuzeyde tekrar güçlenmesi için uygun ortamı oluşturuyor.

bu tip tartışmaları özlemişim. varsa yoksa millet spoiler soruyor:)

______________________the winter is coming____________________

Hayvanları bağlayabilmek için önlerine yem koydular, drogon değil o et parçaları yani.

Stannis bir adamlık örneği sergileyerek, kral olmanın hak kadar sorumluluk da olduğunun bilincine vardı ve ülkenin asıl meselesine döndürdü dikkatini. Çünkü duvar düşerse herkesi yabaniler/zombiler falan öperken güneyde kimin hüküm sürdüğünün bir önemi kalmayacak.

Daenerys'e iyi bir kraliçe demelerinin iki sebebi var: 1)Ejderhalar 2)Memeler. Bir tek Mirri'yi yakıp ejderha yumurtalarını canlandırdığında bi badass'liğini gördük ondan sonrası bildiğin ergen kız hareketleri. Westeros'a gitmek istiyorum ama buradaki halkımı da bırakmak istemiyorum, köleliği kaldırıcam ama eski kölelere nereden iş bulacağımı bilmiyorum, ejderhalarımı eğitmekle uğraşamıycam ama çoluk çocuğu da yemesinler...

ejderha teorisini hangi beyin özürlü ortaya attı çok merak ediyorum.

stannis, gece nöbetinden tüm lordlara ve krallara gönderilen yardım talebine istinaden duvara geldi. duvarı yabanıllardan korumak ve burada alacağı galibiyet sayesinde kuzeyi arkasına alabilmek için.

IMDB hesabını facebook hesabınla ilişkilendireceksin.
Login seçeneğinden Facebook'a tıkla

imdb kullanan facebook arkadaşlarımı göremiyorum o nasıl yapılıyo*

ben mi yapamadım bilmiyorum ama verdiğim oy görüntülenmedi.

facebook ile giriş yaptıktan sonra imdb'de kendi profilinde settings diye bir yer olması lazım. orada "post my ratings to facebook" benzeri bir seçenek olacaktır. bunu işaretlediğinde facebook sayfanda görünür.