samsung un ekranı cok buyuk.. iphone veya s2

iphone 4s

Ne beklediğinize göre değişir. iPhone zaten pek değişik bir tasarımda değil, Samsung'u bir yerde bulup kurcalayın derim. Büyük ekranlı olmasını sevecek misiniz yoksa kullanışsız mı bulacaksınız vs. Direkt bakıp "şu" demek zor buradan sizin adınıza. Bana geliyor olsa Samsung'u alırdım.

eğer internet, video izleme gibi işlevler icin kullanacaksanız gözünüz kapalı galaxy note u seçin bence.

Hiç kuşkusuz Galaxy Note!

su da içebilirsiniz ama bazen biraz fazla da sürebiliyor o geri dönüşler. Aramanızda fayda var. (bir de kendi başıma sürsem şu merhemi çok iyi çocuk olacağım)

1 hafta-10 günü geçmişse en azından bir mail atıp sor. Bazen elemanı beğenip CV'yi kaybettikleri ya da tamamen unuttukları bile oluyor. Türkiye'de böyle...

başkasını aldık vs. derlerse ama kesin "ben de zaten başka bir teklif aldım size ayıp olmasın diye haber vermek için aramıştım" tarzı bi yanıt vermeden kapama ama e mi? uyuzlar..

mesela ağzı bilyalı ise sahte değildir.

bilyası var ama içime kurt düştü.

ağzı bilyalı sahte rakı da üretiliyor gayet kolay ama büyük marketlerde sahte satılmaz, o riski göze alamazlar, anca mahalle bakkalarında yada yazlık yerlerde satılır sahte rakı...

dısarda da ıcmemeye calıs, cok bilindik yerler dısında da cok dalavere yapıyrlarmıs rakıya.

mıgros vs gibi yerlerden almaya gayret et alkolu.

Kaliteli çorap dandik çoraptır. Ne zaman dünya parası verip çorap alsam 1 ay içerisinde çöpte ki yerini alıyor. Ya altı eriyor ya renk değişiyor. Ama pazardan alınanlar hepsi sapasağlam çekmecede ki yerleri koruyorlar. Çorap pazardan alınır diyerek sözlerimi burada noktalıyorum.

edit: Nefes almadan yazınca tabi çoraplara giydirmşiz, kobuzchu kız sağolsun kendime getirdi, efenim o çizmeler giydikçe boyamayacaktır. Boyanan çoraplar içinde OMOMOOMO kirlenmek güzeldir diyoruz...

skywalkeremre +1, daha bu hafta katia'dan bir çift çoraba 7 lira verdim. şu an görsen sanırsın 5 aydır giyiyorum. daha 2 kez giydim yahu.

yok benim sorunum çizmemde. boyuyo çorapları. derdimi yanlış anladınız. yoksa çorap dedin mi pazardan şaşmam

incinin ayakkabıları öyle ya,hemen boyuyor ne giyersen.

koyu renk çorap giymekten başka çareniz yok. deri astar boyar.
gün içinde ayağını çok fazla ayakkabı içerisinde kalıyorsa, ikinci bir çift ayakkabı alıp, dönüşümlü olarak giyin.

içini sabunlu ılık bezle bi silseniz? bi kat boyasını alır biraz sanki

Açık renk çorap niye giyer insan ?

siyah çorap alacaksınız. deri boyar.

bu babet çoraplarından alın çizme giymeden önce çorabınızın üstüne giyersiniz.

neden olmasın!

want2die in dediği gibi genetik senin sorunun. daha doğrusu sorunumuz. O yüzden sıkma kendini. Yumurta kapıya dayanınca nasılsa çalışacaksın.

ya arkadaş, başlarım genetiğine! (biraz sinirli bir çıkış yaptım, farkındayım) ama ben de tamamen aynı dertten muzdaribim. Bütün eğitim-öğretim hayatımı son dakika çalışarak geçirdim ve iyi kötü bir yerlere geldim ama bu nasıl bir zulümdür arkadaş?! Her defasında kendime söz veriyorum "bak çok eziyet çektin, bu iş böyle yürümez, bir dahakine akıllanmak gerek" diye ama bir kere bile başaramadım! Hadi lisede falan neyse de üniversitede tuğla gibi hukuk kitaplarını son gecede okudum ben ya! Bir de, deli gibi not tutan bir insanımdır, herkes benim notlarımdan çalışır, ben son dakikaya her şeyi bırakıp zaman bulamadığımdan kendi notlarıma dahi bakamıyorum. Var mı böyle bir mallık?

biraz kendi kendinizi telkin etmeniz lazım.Sizinde farkettiğiniz üzere bi gün birisi kafanızı kırıp elinize verdiğinde çok geç kalmış olursunuz. Hoş bir noktada dayak yemek yine tercih edilesi olur çünkü öldürülebilirsnizde adam gayet rahat çeker vurur sizi. Ben de mesela sinirlenince sayıp söverim hatta camı açar sayıp söverim ama inmem mesela arabadan. İnmeyiniz sizde efenim.

hocam en kısa zamanda arabayı sat. yoksa ya hapse ya mezara girersin. bu trafiktekiler daha uzun bir süre böyle kalacak hatta trafik daha kötü olacak. ha kendini şöyle değiştirirsen devam et:

önünde sadece bir iki arabalık boşluk olduğu halde arkadan hayvan gibi sellektör yakıp götünün dibine gireni sakince daha da yavaşlayıp deli edebilirsin. veya sinyal vermeden önüne dalan biri olursa bir süre (30 sn-1 dak.) uzunları yakabilirsin. emin ol bağırmaktan daha rahatlatıcı oluyor. kısacası sinirlerini aldır...

valla demek motosiklet kullansan pompalıyla filan dolaşırsın. bu ülke şöförünün %50 si maalesef sığır. trafik polisleri de bakanlara yol kapamak ve radar kurup ceza yazmaktan başka bi işe yaramadığı için böyle gelmiş böyle gider. ankarada adamlar için kırmızı ışıkta geçmek çok normal mesela, kırmızı ışıkta durduğun zaman önün boşsa adam arkadan hadi diye korna çalabiliyor.

bi gün boyunca herkese yol vericem diye kendinizi zorlayın, bakalım neler olacak..

beşiktaş sahilde (bkz: dürümce) var, bir adanalı olarak istanbul'da adana kebabına en yakın yediğim şey dürümcenin kebabıdır. ayrıca beşiktaş'tan fulya'ya giderken hemen real'in karşı tarafında bir tablacı var (adını unuttum), o dürümceden bir kademe daha kötü olsa da yine de fena değildir...

adanali senol(kolcuoglu restaurant) maltepedeymis bu

hamdi o da eminönünde

dürümce'de yedim 1 kere:) vasattı yani..

en yakın ikisini yazayım:

1) ataşehir kolcuoğlu
2) etiler yüzevler

Bunun dışındakilerde maalesef hep hayal kırıklığı oldu...

kadıköy koşuyolu karakolu karşışında adana gözde kebapcısı.
bir deeee esası paladium karşısında adana dostlar var. orijinale saygılı ve yakın.
horhor dürüm evi diye bir yer var aksaray/horhor'da. gayet zırhlanmış yağlı eti kebap yapar.
adana usulü değilde antep usulü dersen güngören köyiçi var. heryer dürümcü kebapçı orada.

Samatya Develi var

hocam zaten adana ile kıyaslayınca en fazla vasat seviyesinde kebap yiyebilirsin. vasatın üstünü yakalayabilmek için etin adana'dan getirilmesi ve hakkıyla el kıyması yapılması lazım...

kolcuoğlu kartal'da da mevcut.bilginize.

fulya' daki yes kardeşler.

edit :linkleri sildim

Sahibi bizzat arkadaşım , bana da inanılmaz itici geliyor ama kızlar kendi arasında ölüp bitiyorlar anlamış değilim.

kadınım.
o koca koca tırnaklardan ben de nefret ediyorum. orta uzunlukta, french yapılmış olmalı bence veya koyu renk DÜZ oje.

belki de erkeklerin ne düşündüğü önemsenmiyordur bu konuda bunu düşünmemiş olamazsın heralde? neyse bakımsız ve@ cagkan ın ekledıgı gorseller gibi garip bi bakımdan bahsetmiyorum yeterli özen gözterilmiş ve temizse üstelik bulasık falan yıkayıp kırılmıyorsa gayet güzel işte.

başkasının fikrini önemsemediği için yapıyorlar bir cevap değil. ne hissederek böyle bir şey yapma ihtiyacı duyuyorlar onu merak ediyorum ben. sadece güzel göründüğünü düşündükleri için mi? daha mı kadınsı hissetiriyor? vs...

uzun tırnaktan bir bayan olarak bende hiç hazetmiyorum... ama öle dibinden kesilmiş erkek elinden ayırt edilmeyen bakımsız ellerden de hiç haz etmiyorum bayan eli bakımlı olmalı oje kullanan bayanlar için de çok az bir uzunlukta her daim manikürlü ve temiz olmalı

dibinden kesilmiş tırnak bakımsız bir ele mi işarettir? :S
saçma geldi açıkçası.

hayır ama bana her zaman yenmiş izlenimi verir bir bayanın eli zarif olmalı uzun tırnak ya da dibinden kesilmiş tırnak bana göre zarif değildir

"tırnagımın uzun halini daha cok seviyorum" bunu düşünüyorlar ayrıca tırnakları uzun haliyle ellerine daha yakısır buluyorlar. tırnaklarıyla ugrasmayı sevıyordur. vardır böyleleri uzatıp aralarını hergun gunde 2 kez kulak pamugu bılmem ne suyuyla temızleyen yani iş cıkarmak istiyordur kendine. bunlar gayet cevap niteliğinde olup iğrencliği sahsı kanaatin"iz".

etrafımdakilerin çoğu parmakları kısa olduğundan tercih ediyor uzun tırnağı, güzel gözüksün falan diye ki hiç de öyle olmuyor o ayrı mesele.

@dyg Tamam tırnaklarınız uzun diye niye bana atarlanıyorsunuz onu anlamadım:/ Ayrıca evet şahsi kanaat"im". Hem benim gibi düşünenler de varmış gördüğünüz gibi.

atar yok herkes sakin sordun cevapladık ben nasıl erkeklerin böyle bellerine kadar saç uzatmalarını anlamayıp manasız buluyorsam sende öylesin zaten karşı cinsiz anlaşmamız zor:)

tırnagım uzun demedım benım ıcın sahsı bır mesele degıl bu, sadece tırnakları uzun olup yakısanlar var sen ıgrenc dedın madem o kadar abarttın yani ben de ıgrenc olmadıgını gayet ınsanı gerekcelerın oldugunu söylüyorum. ayrıca senın gıbı dusunenler de varmıs bunun farkındayım onlara burdaan seslen de cıkarsınlar tırnaklarını dişlerinin arasından :)

cagkanın gönderdiği görseller korkunç hatta daha korkunçları da var ama gece gece gerek yok ehehe neyse evet kısacası bakımlı,temiz ve normal uzunlukta ki tırnağa sahip eller harikulade bence. Kadında kısa tırnak benim için doğrudan soğuma sebebidir hatta.

caiz değildür :)

ben uzatmıyorum, huylanıyorum. fazla uzun olup da ojesiz olanları ayrıca midemi bulandırıyor.

bir arkadas da aynı cevabı vermiş. genelde parmakları kısa olan kadınlar uzatıyor tırnaklarını daha uzun gözükmesi için ellerinin. onun dışında da sevip uzatanlar da var. daha estetik duruyor diye düşünüyor çoğu kadın.
ben tırnaklarımı kısa kullanıyorum devamlı manikür yaptığımdan tırnaklarımın yapısı zaten uzun gözüküyor uzatmaya gerek duymuyorum.

Seksi hissediyorlar.

hiç bir sorun olmaz.

bandrol odemem gerekir mi? Bir de vergi var sanirim. Peki ucaga alirlar mi? THY ile gelecegim, firma politikasi midir ucaga alip almama yoksa havalimanlarinin guvenlik politikasi midir?

üzerinde tuner yoksa trt bandrolüne gerek yok. tuner de yok anladığım kadarıyla. bilgisayar monitörü gibi duruyor. sorun olmaz. uçak kısmını bilemem.

applestore dan almalı. Ve unlocked - simfree olmasına dikkat etmeli başka bir şey yok bunlar dışında.

apple store dan almalı sim free ve kontratsız mi diye sormalı o kadar.

direk girip alabilirmi bazı yerlerde sipariş falan gerekiyor diye duydum
bir de türkiye de dire açıp kullanabiliyor muyum yoksa bi el atmak lazım mı

stokta varsa alabilir arkadaşım gittiğinde bi apple store da bulamamıştı başka bi tanesine gtmek zorunda kalmıştı. gitmeden arayıp sorsun garanti stok diye bişi yok.

teşekkür ettim

verirsiniz

en düşük ihtimali düşünüyorum bir yandan da. hadi diyelim bu adamın eline yüklü miktar para geçti. sonra da benim kontratım devam ediyor, alın şu parayı eve taşınıyorum derse? hayır dersem mahkemeye verebilir değil mi böyle bir durumda?

bişi olmaz ama o kadar sıkıntı yapacaksa sizde, kontratı fesh ettiğinize dair bir tutanak tutup imzalayın karşılıklı olsun bitsin.

futbol bu zaten. duygusallık parayı, mantığı bastırıyor bazen. iki oyuncunun da sözleşmesi bitti ve trabzonspor'da kalmak varken tslilerin sevmediği istanbul takımlarına gittiler kaçarçasına.

İspanya'da Luis Figo Real Madrid'e transfer olupta Camp Nou ya ilk çıktığında olanları hala unutmadık mesela.

www.youtube.com

Yine Jimmy Jump'ın Figo nun yüzüne barcelona formasını fırlatması bugün lügatta yer alan en baba küfürden daha ağır bir hareket olarak tarihte ki yerini altın harflerle almıştır.
www.youtube.com

selçuk için durum: geçen sene boyunca trabzonum canım benim diye türküler söyledi, avrupaya giderim istanbul'a gitmem dedi, sonra galatasaray'a gitti. trabzon özelinde konuşmasak bile ispanya'dan teklif alıp galatasaray'a gitmesi vizyonsuzluk örneğiydi.

engin baytar: geçen sene şenol güneş'e yaptığı son hareketlerden sonra ne mal olduğunu nihayet anlamıştı trabzonsporlular, futbolu seven herkesin tepki koyması gereken birisidir zaten.


işin özü, biri gidileceği sezilmesine karşın uzun süre ısrarla yalan söyledi diğeri sie ahlaki açıdan yerlerde.

düzeltme, kafam iyi değil ama bir gariplik olmuş görüldüğü üzere. egemen'e tepki o kadar fazla değil, selçukla kıyaslanamaz. asıl tepki beşiktaş maçındaki bir pozisyondan sonra oldu.

İspanya'da yapılıyor diye yapalım yani?

yapmayalım ama durum bu, futbol dünyasındaki herşey saçma sapan zaten. bu sadece milyonda birlik bir örnek, en azından bir ölçüde tutarlı bir durum var burada.

bence yapalım, neden yapmayalım ki? Tamam futbol profesyonel bir olgu olsada bence taraftarlar için işin duygusal boyutu ön planda. Endüstriyel futbol şudur budur taraftarlar için çok geçerli değil. Bir baliç var mesela hatırlarsanız, Kefen giyerim Gs forması giymem dedi gitti gs forması giydi. Keşke kefen giyseydi.Ha ben gs yöneticisi olsam o laftan dolayı asla o formayı giydirmezdim baliçe o da ayrı bir şey. Sonra rüştü var zamanında kendisini sakat diye almayan beşiktaşa Fenerbahçe'yi satarak gitti. Keza Tümer'in Fenerbahçeye gelişi. Kendilerini var eden klüplere sırt çevirip rakiplerine giden futbolcular daima tepkiyi hak ediyorlardır bence.

iett ye şikayet edebiliyorsunuz ve sanırım ciddi ciddi değerlendirmeye alıyorlar bu şikayetleri.

[email protected] adresine mail atın ilgili bilgileri. sonrasında ise sosyal medyaya yaymaya çalış.

benim merak ettiğim direk bir şikayet yolu ve bu şikayet sonrasında işleyen bir mekanizma olup olmadığı.

iett ve beyaz masa'ya şikayet edin ve dilekçe gönderin. kaile aldılar benimkini. şoföre ceza verildi. dilekçene beni şu numaradan konunun akıbeti ile bilgilendirmenizi rica ediyorum diye de ekleyin. sizi arayıp bilgilendiriyorlar.

Starbucksta satılan termoslar gibi olan termoslar günlük kullanım için en ideali ve uzun süre sıcaklığı muhafaza ediyor.

Mug Kupa, matarada soğuk içecekler için. Mataraya su da koyarsın viski de koyarsın ne istersen koyarsın. Ama termos daha çok sıcak içecekler için.

matara ve mug ne o zaman?

muglar bildiğin kahve kupası. matara daha çok soğuk şeyler için kullanılıyor.

mug bildiğimiz kupa, seramik büyük şeyler.
matara sıcaklığı korumaz diye tahmin ediyorum, sıcak ya da soğuk olması gerekmeyen içecekler için o.

mug, tutmak için kulbu bulunan herhangi bir bardak olarak tanımlanabilir. termos ise muhtevasının sıcaklığını uzun süre muhafaza edebilen bardaklar. matara da genellikle su içmek için kullanılan şişe türü. sağlam, dayanıklı olur bunlar. dağa, taşa giderken beline takarsın, bisiklet sürerken onun bir köşesine iliştirirsin falan filan...

mug iki türlü: birisi normal kahve kupasının ingilizcesi.
şuna da mug deniyor ( kimisi kahve termosu diyor, olay burada karışıyor) www.hepsiburada.com

mataranın termos gibi sıcak, soğuk tutma özelliği yok.. sıcak tutsun isterseniz yukarıdaki linkteki gibi bir şey alacaksınız, adı mug ya da kahve termosu olarak geçebilir.

maç zamanı her zaman bir site bulunur.

turkcell mobil tv

Lig TV

digiturk web tv. gayet memnunum, ekşide yazanların aksine hiç bir maçta takılma tıkanma yaşamıyorum. (8mbit adsl)

8mbit adsl ile çamur izliyorum digiturk web tv'de. 20. dakikada vermeye başladı geçen gün bjk-ordu maçını. bir de ekteki şeyle karşılaşmayacağının garantisi yok. sorun anında muhatabın yok vs. vs.

ek: dl-web.dropbox.com

şansal büyüka'nın panpası.

cihazı pili çıkartıp açmayı deneyin eğer açılırsa yüzde doksandokuz piliniz ömrünü tamamlamıştır. Bilkom ellernizden öper.

eğer çıkartırsam garanti kapsamı dışına çıkar mı ?

Ofsayt yok çünkü Xavi topa vurduğu anda ofsayt pozisyonunda ki oyuncu aktif değil. Yani topa doğru bir hamlesi yok.

öncesindeki pozisyonda iniesta sachnez paslasıyo ve top geriye doğru gidiyo madridli oyuncu müdahale etmese arkadaki barcalıya gitcek o adamdan bahsetiyorum. o paslasmada madrıdlıye mi carpıyo???

Golü zaten marcelo kendi kalesine atıyor top ona çarpıp yön değiştiriyor. Değiştirmese bile arkada ki barcelona topa hareketlenmediği sürece ofsayt olmazdı.

zaten önceki pozisyonda madridli oyuncu müdahale ettiği için ofsayt değil. sanchez topu ofsayttaki fabregas'a atmak istiyor ama top fabregas'a gelmeden real'li topçu uzaklaştırıyor. yani ofsayt değil.

çok net ofsayt, aktif bir şekilde topa hareketleniyor. topa hareketlendiği için madridli futbolcu topu kesmeye çalışıyor, bu onun aktif olmadığını göstermez.

ama o gol olsa da olmasa da barcelona madridi yenerdi, yendi de. benzema, lass, dimaria, khedira gibi fukaralarla barcelonaya rakip olunamaz.

paranızı bankaya yatırıp swıft ı garantıden telefon bankacılığı ile yapmayı deneyın. 3 işgunu ıcınde karsıya ulasır. daha az masraf ödersiniz.

iş bankası?

şu var ki yapılan swift işlemi blokeli yapılmış ise o bloke süresi geçmeden havale yapılmaz. yani aslında o "ingilizce bilmiyorum" diyen kişi bankanın blokeli para miktarını arttırmayı iyi bildiği için paranızı blokeli göndermiş olabilir. blokeli ve blokesiz swift ücretleri farklı. örneğin ben 100.000$ için sorduğumda (akbank) blokesiz 400 tl iken blokeli 180 tl gibi bir rakama düşmüştü. ykb ise paranın %2 gibi bir rakamını + swift ücreti falan alırız diyerek 4000 tl'ye yakın bir rakam vermişlerdi (ben bir yerde hata yaptıklarına inanıyorum bu hesabı yaparken ama para göndereceğim kesin değildi ve sadece araştırma yapıyordum pek önemsemedim. zaten bir çok şeyde akbank ile çalıştığımdan söyledikleri rakam bana cazip gelmişti)

eğer açılırsa yildiz.tv üzerinden ntvspor yayınını izleyebilrisiniz geriye dönük. İkisininde basın toplantısı verdi ntvspor.

www.ntvspor.net
www.ntvspor.net

www.seslisozluk.net

bayrak seçip dinleyin.

ingilizce dışındaki dillerde de bu ad var, david okunanlar da.

david olarak ta okunuyor,deyvid olarakta.

edit: tedirginlik hücresi +1

ispanyol olduğu için "david". ingiliz olsaydı "deyvid" olacaktı.

david adının çeşitlemeleri pek çok ülkede mevcut. hatta türkiye'deki gayrimüslimlerde bile (türkiye'dekiler david diye okunuyor). ingilizceyse söz konusu olan, deyvid diye okunur. ama david adında (david okunuşuna sahip) ülkeler/diller/kişiler de var.

biz niye davut diye okuyorsak onlar da o sebepten öyle okuyorlar.

katalanca'si da david.

davi bile diyor deyyüsler.

www.forvo.com

teykın

teykın ?

www.seslisozluk.net

istediğiniz bayrağa tıklayın, dinleyin.

teikın

teğkın

www.forvo.com

pep yaptı. morinyo daha yapmadı.

tamamdır şimdi çıktı artist.

matrock'ın üst katı yayılmalık. ama tabii kalabalık gitmemeniz lazım, max 3 4 kişiliktir.

@klassno nerdedir bu yer matrock bilemedim

Kafeka

mcdonalds'ın aradan gir, ilerde yolun sonundan sağa devam et. solda köşede kalıyor zaten. thales roof'un sokağında diyeyim tam olsun.

edit: sola demişim, sağa gitmen lazım. :)

fransız sokağının en sonunda bir nargileci var, ismini hatırlamıyorum. karşısındaki magichouse dan bira da söyleyebilirsiniz. ayrıca yine magichouse canlı müzikte var ve tam karşınızda çalıyorlar.

su ic bol bol

soda

yok paşam. bi yirmilik daha götür. sabah kötü olursan bkz. alkaseltzer

Sabaha kalmaz 2 saate kendine gelirsin. Afiyet olsun.

yirmilik çok sayılmaz ama turşuyu da yemişsin tuzlu tuzlu, bol bol su iç yoksa başın ağrır sabah.

nefesin yürürken , koşarken, merdiven çıkarken normal günlük faaliyetlerin sırasında kesiliyor mu? nefes daralması denilen şeyi yaşıyor musun? koahsanda yapacak bir şey yok sigarayı bir an önce bırakmaktan başka. not doktor değilim. günde 2 paket sigara içen astımlıyım.

:) komikti gerçekten.
eğer yanılmıyorsam solunum fonksiyon testi yapmışlar sana.
www.akcigerim.com

yine de sigarayı bırakabilirsin, bunun için koah olmana gerek yok:)

pimpirikli olmadığına emin misin?

bu arada,muayeneyi de ilahi uyarı olarak görürsen sigarayı bırakmış olursun ve ileriki zamanlarda yakalanabileceğin hastalıklardan kurtulmuş olursun.

@erdinc

Hocam şurda yüzyüze bakan insanlarız ne olur yani şu iki soruyu cevaplasan ?

1. Bana sağlık muayenesinde yapılan test KOAH testi miydi ?
2. KOAH testi yapıldıysa ve ben üç denemede de beceremediysem KOAH mıyım ?

Naturelistin dediği gibi ilahi uyarıyı almışsın. Sigarayı bırak,doktora git ve geri kalan hayatını böyle korkular geçirmeden yaşa.

@goldentitan:

Linki verdiğin iyi olmuş. Tam da o şekilde aldım ağzıma boruyu.

Kadın çok derin nefes al dedi aldım şimdi bi anda boşalt dedi bolaştırken sorun çıktı. Sanırım kadının istediği kadar erken boşalamadım.

Yapılan test solunum testidir yani akcierlerindeki oksijenin kapasitesini bunu ne kadar kullanabildiğini gösteren bir test.Sadece bu testle koah olup olmadığı anlaşılamaz.Ayrıca koah(kronik obtsrüktif amfizem hastalığı azcık artizlik yapıyım okuduğum bölümün hakkını veriyim :D )ciddi boyutta hava yolundaki değişimin sağlanamamasıdır.Genellikle 20 yılı aşkın sigara kullananlarda görürülür.Bence koah değilsinama sonuçta sigara kullandığın için solunumunda tıkanıklık olması veya zor nefes alman normal klişe ama acı gerçek bırakmalısın sigarayı genç dostum geçmiş olsun

bi boru verdiler üfleyemedim koah mıyım? tüm yazının özeti budur.

''Edit: Bu işin şakası yok doktora git falan demeyin. Ben de biliyorum şakası olmadığını.''

o zaman doktora git bro.biliyosun bu işin şakası yok.

az içiyosun sen zarar almazsın.

Bir ara ben de internetten bakarak kanser oldugumu zannetmiştim. O nedenle seni anlayarak cevaplıyorum. Sana yapılan test solunum fonksiyon testi. Bu test kaba olarak anlatırsam akciğerin hava kapasitesini,Ne kadar hava alabildiğini ve ne kadarını dışarı çıkarabildiğini ölçüyor.
KOAH testi diye birşey yok. Solunum fonksiyon testi birçok testle beraber (akciğer filmi, BT ,kan testleri vs.) uygulanarak KOAH tanısı konulmasına yardımcı olur. KOAH genelde ileri yaşlarda uzun sigara kullanımı sonucu gelişiyor. KOAH değilsindir.
Bu arada KOAH-Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (Kronik bronşit veya amfizem)
Sigarayı bırak bence sen yine de. İlerde KOAHtan korunmak açısından. Çünkü KOAH ta insanın akciğer dokusunun geriye dönüşü olamıyor.

yoah, değilsin.. normal solunum testi o, ameliyat öncesi babama da yapmışlardı..

Bana kalırsa büyük ihtimalle SFT yapmışlardır, ben yıllar önce liseden mezun olduğum sene sigara içmezken yapıp becerememiştim. Boru o kadar büyüktü ki tüm gücümle üflesem de olmadı. Akciğerlerimde sorun var ancak alakasız tabi, bence korkmanıza gerek yok ama içinizin rahat etmesi için bir doktora danışmanızda fayda var her ne kadar git demeyin deseniz de.

sana garanti veriyorum ; t-shop a git jagler sports al yüzde yüz memnun olucaksın 28-35 tl arası bir fiyatı var testerini sıkınca çok kötü geliyor ama 5 dk sonra koku sinince süper.

1-2 haftaya hepsi yılbaşı kampanyalarına başlar. O zaman gidip bakarsınız illa uygun fiyatlı bulursunuz. Ben geçen sene 100ml fiyatına 200ml. lik Gio almıştım. Onun dışında 100ml. gio + deo + body lotion şeklinde ki kutuda aynı fiyataydı.

yılbaşı, sevgililer günü , anne baba günleri vs hepsinde en azından bir mağazada indirim oluyor onları takip etmelisin bence, misal geçen babalar gününde ykm 100ml lik parfümleri 50 ml lik fiyatına satmıştı, ben de almıştım

bazen debenhams'ta, belli kokular indirime giriyor, kofreler falan da oluyor aralarında, geçen sene ykm'nin neredeyse yarı fiyatına almıştım.

giderken raporlarını da götürürsen birşey demezler diye düşünüyorum..

birşey demezler yahu.
gündüz olduğu zaman da koğuştaki arkadaşa söylersin o da sahip çıkar.

rapor yokki elimde ya. zamanında muayene olduğum hastahane de başka şehirde.

askerde ve her yerde kural şudur:

bu tür bir şeyi gizlice yapsan kimse özellikle aramaz. gördükleri zaman fazla kızamazlar. en fazla azıcık kızarlar.

belli ki yüzde yüz sağlık olayı.

ama izin istesen göstere göstere yapsan 100001 kişi karışır burnunu sokar laf söyler. albayından üstçavuşuna.

rapor var ama askeriyeden alacaksın aldığın raporda illa yastık kullanması lazım yok gidersin doktor "yastık kullansın" yazar ama yok efendim illa kullanması şart yazmadı falanı da filanı.

çaktırmadan kullanın.

herşeyden önce o yastık dolaba sığacak mı onu bi hesapla, akşam içtimasını müteakip yerinde bulamayabilirsin..

o yastığı koyduktan 1 saat sonra bulamazsın, askerde farklı, aykırı şeyler yer değiştirir. Benim temiz yastığım gidip yerine kanlı yastık koymuşlardı, o kadar diyeyim.

İmza : 335 kd

sakın öyle götüreyim falan dme anında çalarlar kirli çorapları çalmışlardı artık ne yapacaklarsa öyle ortopedik yastık falan ohoo anında uçar...

yahu bu da sorulur mu? ne diyecek adamlar sana? senin ailende, çevrende hiç asker yok mu? senin benim gibi etten kemikten insan hepsi :))

fazla stv izleme panpa :))

Onu götür kullan, çavuşlar ya da rütbelilerden sıkıntı çıkaran olursa hasta olduğunu beyan et seni hastaneye sevk etsinler. Hastanede kontrollerin yapılır orada ki rütbeli doktora da durumunu anlatırsın muhtemelen izin verir. Onun haricinde çok dikkat etmen lazım yer değiştirme olayına. Kirli çorap ne ki, don alan var.

ilk link bir sürü ayakkabıya açıldı.
ikinci de kötü bence. erkek değilim ama erkek olsam da almazdım.

1 de 2 de kötü

bortle ve pontin ler güzel görünüyo. ama buna benzer bi ayakkabının vurmuşluğu var ayağımı. tereddütte kaldım.

1. linkteki 1. ayakkabı güzel bence

hepsi güzel bunların bana uyar hepsini alır sırayla giyerdim

ikisinide almayın derim.

ikisini de begenmedim.

london.sonoma.edu
www.jacklondons.net

işime yaramadı verdiğin listede birçok roman adı var hangisi nasıl anlayım

a daughter of the snows

sevgili scorpio çok sağol evet senin yazdığın a daughter of the snows jack london un romanının orijinal adı

nine west olabilir, derimod olabilir.
ikisinde de gördüm sanki buna çok yakın modeller.

bende tam bu tarz bişi arıyorum ne zamandır vıtrın bakıyorum yook.ancak bu tip kalıtelı ayakkabılar kanyon ıstınye park gıbı yerlerde rastlarım herlde

bu sene cok var etrafta bunlardan, aynisini degil ama daha sadesini besiktas ihlamurdere caddesindeki bircok ayakkabicida bulabilirsiniz. nine west, derimod vs. bilemem cok uzak kaldim bu sene gerek markalardan gerek avmlerden, ben semtimizden onerilerde bulunuyorum :)

3 kadının 2sinde var bu sene neredeyse bunlar. AVM lerde atılacak kısa bir turun ardından aynısıın tıpkısı olurmu bilmem ama bulursunuz.

see by chloe'nin bir modeline benziyor

Perrier-Jouët ya da Dom Perignon haricinde hiç bir şampanya sevgiliyle başbaşa içilmez.

bütcenizde önemli bu konuda ama orta kalite bir beyaz sarap sampanyadan daha mantikli bence.

@skywalkeremre nerden satın alabilirim ve fiyatları ne kadar?
@keseci bütçem sınırlı tabi 300 tl kalkıp veremem 100 tl yekadar yolu var ama sende isim verebilirsen iyi olur hangi beyaz şarap mesela

erasmus için gidilen okullara ücret ödenmiyor diye biliyorum ben.

evet soruya cevap değil ama aklıma da takıldı, paylaşmak istedim.

rondo alla turca +1

erasmus için bir miktar yatırman gerekir kalacağın yer için falan ama 2300 Euro değil kesinlikle bu miktar. Kaldı ki okullar ücretsizdir.Durumu kendi okulunuzda ki erasmus supervisorınızla görüştünüz mü?

@skywalkemre ++1

dolandırıcılık falan olabilir aman diyeyim yani

link de verelim de kanıt olsun

erasmus.dpu.edu.tr

burada açıklıyo mesela

okula gitmeyecek zaten o para, benim yaşam masrafım gibi bişey, vize için gerekli galiba. bilmiyorum körü körüne yapıyorum mailde ne dedilerse, dolandırılmazsam iyi.

"I have had to calculate the full amount of advanced living required to provide proof you have enough money available during your stay in Holland. Please find the Financial Contract showing you the amount necessary for your advanced living and payment of the fees."

demiş mesela.

Bir dakika burada bir saçmalık var, vize işlemlerinde konsolosluk senden bazı maddi kaynak talebinde bulunabilir teminat için bu doğru ama bunu kendi banka hesabında gösterirsin. Okula neden yatırasın ki? Sonuçta hesabıda hollanda ya gitmeden açamayacağına göre bir gariplik var. O okulların her söylediğini körü körüne yapmayın. Bizde o banka yok başka banka var oradan açtırıp göndereceğim hesap özetini diyin. Mesela gidin iş bankasına euro hesabı açtırın yatırın hibenizi ya da ekstra paranızı hesap dekontunu gönderin.

edit: Tamam işte dediğim gibi ABN ile ilgili değil. Adamlar sizden banka dekontu istiyor hangi banka olduğunun bir önemi yok. Eski kız arkadaşım viyanaya gitti,garanti ile halletmişti işlerini en az o kesiyormuş para transferinde.

edit2: edit 1 iptal... Swift yapmanız gerkeiyormuş orada ki bir bankaya. Vakıfbank ile swift yaparak çözmüş sorununu. Vakıfbank viyanada da varmış.

bende bu akşam aynı şekilde erasmus için 2.260 euro yatırdım.daha doğrusu annem internet üzerinden yolladı.havale yaptı galiba tam bimiyorum.o zaman komisyon ödemiyosun

Garanti internet şubesinden Swift ücreti 30LİRA,yok ben Garanti kullanıcısı değilim diyorsan şubeden 50LİRA

ben de hollandada okuyorum, erasmus degil, lisans egitimi ama hollanda hukumeti benden de oyle bi guvence istiyo.
benim her sene yaptigim sey, ziraatten euro hesabi actirdim, ordan ABN'deki hesabima para yolluyorum. 10.000 euro ucun 175 lira gibi komik bi para oduyorum, para da iki gun sonra hessabimda oluyo. ziraat bankasi gorevlileri bana yurtdisidaki hesaba hic bi sekilde internetten havale yapilamadigini soylemisti. gecen yaz durum boyleydi. degismis olabilir.
ama anlamadigim olay senin ABNden hesap actirabilmen icin hollanda oturma iznin ve hollandada yasal bir adresin olmasi lazim, ki buraya gelmeden bunlar imkansiz,
Gocmenlik burosu bana ABN diye bi sart koymadi. herhangi bi banka olabilir (turk-alman-hollanda) fark etmez, hatta ilk sene turk INGsindeydi.
yani okulla ya da gocmenlik buroyla konus, hesabin olmadan ABNe nasil para yatirabilirsin bilmiyorum. ama benim 3 senedir gordugum en ucuz yol ziraat bankasi.

Normal okuyorsan olabilir de, bence Erasmus için böyle bir şey istenmesi bayaa bi saçma. Hadi vize için isteseler yine neyse, bence karşı okul Erasmus ilkelerine aykırı davranıyor zira sen oraya devlet güvencesi altında gidiyorsun, alacağın hibe zaten belli. Çok garip bi durum bu. Biraz altını kurcala derim.

Aklıma gelenleri yazacağım
Harry Potter başarılı
Twiglight başarısız (kesinlikle kitap nefis film ise kitap hatrına idare eder)
Batman başarılı
Superman başarısız (Eskisi başarılı,yenisi başarısız.)
Spiderman başarılı
Parfume başarılı
300 spartalı başarılı
sin city başarılı
Futurama başarılı
Lord of the rings başarılı
V for vandetta başarıl
Dead Poet Society başarılı
Da vinci serisi başarılı
spawn başarılı

Harry potter da başarılıysa eğer başarısız kitap uyarlaması vardır diyemeyiz... Bence direkt yapmasınlar, okuyucuyu hayal kırıklığına uğratmaktan öteye gitmiyor çünkü.

uyarlamalar bazen orjinal eserden daha iyi olabildiği gibi kimi zaman tam tersi de oluyor. bunda orjinal esere ne kadar bağlı kalındığı falan da önemli tabi. kitapların sinema uyarlamalarının yapılmasına karşı değilim. bu konuda beni şu rahatsız edebilir, edebi değer taşıyan eserin sinemaya uyarlanışıyla ortaya çıkan şeyin fazlaca ticari hale gel(elebil)mesi.

lord of the rings nasıl başarılı yav.. bu arada alan moore v for vandetta'nın filmini pek sevmiyor, onu da belirteyim..

kitaptaki ufak da olsa ayrıntılara ne kadar dikkat edilmişse o kadar seviyorum ben, sevdiklerimden aklıma gelenler (bkz: bram stocker's dracula) (bkz: camille claudel) (bkz: nineteen eighty-four) (bkz: rosemary's baby)

başarısız örnek için ise (bkz: interview with the vampire) (bkz: queen of the damned) filmlerini örnek gösterebilirim sanırım, ilkindeki yazar etkisi, ikinci filme sanki alakasız biri yazmış havasını vermesini bırakın insanı vampirlikten soğutuyor resmen.

Bütün üniversiteler böyledir ki. Vakıf & Devlet farketmez. Nota itiraz için dilekçe yazarsın,komisyon toplanır bir kez daha okunur ve değerlendirilir. Ya da hoca ile aran iyiyse konuşurusun bir sonra ki sınavda telafi eder. Eğer kuruldan çıkan kararada itiraz edeceksen bu sefer mahkemeye başvuruyorsun falan hatta süreçte o şekilde işler.

normali öyledir zaten.

ancak bazı hocalar uğraştırmamak için direkt kağıdınızı gösterebilir. tabii nezaketinizi bozmadan, rica ederek dile getirirseniz.

sanırım normali o. ek olarak sakarya üniversitesi'nde okulun verdiği e-mailden hocaya 15 gün içinde itiraz maili yollarsanız hoca sınav kağıdınızı tekrar okuyup size cevap yazıyor. ama kağıdı göstermek zorunda değil, eğer itirazınız devam ediyorsa dilekçe yazıyorsunuz, kurul toplanıyor falan filan..

bazı hocalar kendileri gösterirler, zorluk çıkarmazlar. ama genel prosedür bu şekilde. öyle kafasına göre kağıt gösteremez normalinde.

bizzat okulun müdür yardımcısıyla ikili sohbetimizde bana söylediği şey şu oldu;

-çocuk geliyor kağıdımı görmek istiyorum diye itiraz ediyor. dilekçe verecek ona gidecek bilmem kime söyleyecek kağıt tekrar okunacak. iyide tekrar okunacak kağıdı yine ben okuyacağım. ne değişecek? hiç olmadı kuruldan bizim x okuyacak. ben ona kağıdı göstermek zorunda değilim ki.

demişti. aramız iyiydi güzel bir hocaydı. bu dosthane bir sohbetten kuple.


Üniversiteler bildiğimiz üzere MEB'e değil, bağımsız(?) bir kurul olan YÖK'e bağlı. dolayısıyla göstermek istemezse göremezsiniz kağıdı. Şahsen üniversite hayatım boyunca kağıdımı bir kez görmek istedim, onda da hocaya gidip çok tatlı bir dille

-yoğunluğunuzdan dolayı gözünüzden kaçmış olabileceğini düşündüğüm bir kaç cevabım olduğunu düşünüyorum uygun görürseniz tekrar bakabilir miyiz? oldu.

O dersi verdiğimden adım gibi emin olduğum bir final sınavıydı. İlgileneceğini söyledi ve transkriptime işlemiş olan F3 notum hocayı bir daha bulamadığım halde sonraki hafta kendiliğinden düzelmişti.

öyle bir uygulama yok. yani kağıt tekrar değerlendirilmez dilekçeyle. maddi hata dilekçesi verirsiniz, işte 75 almışken sisteme 25 diye girilmişse ya da üçüncü soruya verilen puan toplama katılmamışsa o düzeltilir. değerlendirmeye itiraz etmek istiyorsanız onun yolu dava açmak.

bence bu uygulama cok anlamsız ve her okulda böyledir diyenler, haksızsınız. ama hoca çemkirisikse tabi yapacak bişe yok, neden burda gücü olan borusunu öttürür.

hatta ve hatta çoğu okulda o kağıt hiç okunmaz, sadece notlar toplanır, toplama hatası var mı diye. eğer dersin hocasını veya asistanını ikna edersen kağıdına gayri resmi olarak bakılır. eğer bi hata varsa ki (ulu hocalar hata yapmazlar) finalde telafi edilir.

uygulama anlamsız değil tabiki ve her yerde prosedür aynı. bir hocanın yüzlerce öğrencisi olabilir. ee böyle bir uygulama yok diyelim. 99 alan öğrenci bile kağıdını görmek ister. yüzlerce kağıda tekrar bak. saçmalık olur.

bu arada itiraz süresi sınav notu açıklandıktan sonra 7-10 gün arası bir şey olmalı. okulun yönetmeliğine bakman lazım. süreyi geçirirsen itiraz edemezsin.

burada sınav notunun yükseltilme talebi değil kagıt görme talebinin dilekçeye baglanmasından bahsediliyor. neye dayanarak herkes heryerde kural böyle diyor anlamıyorum. her yerde böyle değil.

AVMlerde ki bilimum spor mağazaları.

head and shoulders ı geçen gün methediyodu bi arkadaşım ben kullanmadım ama kendisi dediğiniz gbi kafayı ferahlatyo falan diyodu.

Head & Shoulders en iyisi. Clear çok dandik.

Kesinlikle Head & Shoulders. böyle bir şampuan varken millet neden diğer şampuanları kullanıyor çözebilmiş değilim.

Sağolun millet ya. Önceden kullandığım şampuanda head & shoulders'dı siz deyince hatırladım :)

-- Reklamlar --

Head & Shoulders hatırlanmaz mı ya. Şampuanların kralı.

-- Reklamlar --

www.headandshoulders.com

ben de buun arıyorum ama bulamıyorum hiç bi' yerde:(

@olkol dunyanin en fazla kepek yapan sampuani oldugu icin olabilir :)

diesel fuel for life kullanmıştım, çok güzel tepki alıyordum. parfümerici varsa ordan al, daha ucuz olabilir. ( bilmiyorum piyasayı) dikkat et ama sahte olmasın.

ferah parfümdür, sıkmaz pek. güzel güzel kullanırsın.

Muhtemelen 1-2 hafta sonra parfümeriler de kampanyalar başlar onları takip ederseniz daha da ucuza gelir. Ben geçen sene 100ML Gio fiyatına 200 ML almıştım, ya da set olarakta yine aynı fiyata alabliiyordum.

'only the brave' çok daha güzel bence.

Bursa'ya doğru yola çıkmak üzere ya da çıkmış. Arayın hemen bence yurtiçi kargoyu.

yurtiçi kargo'nun internet sitesi üzerinden şikayet edin. sikayet formu var bir yerlerde. yarın size dönerler. çok sağlam çalışıyor şikayet bildirimleri.

bana da şöyle bir şey olmuştu, saat 3 gibi eve geldim, baktım kargo kağıt filan yok, gelmemişler dedim bekledim. saat 6ya 5 vardı artık merak ettim aradım. "arkadaş gelmiş evde yokmuşsunuz" cevabını aldım. kağıt olmadığını söylediğimde uzun bir uğraş sonrasında "arkadaşın kağıdı bitmiş" cevabını aldım. kızdım tabi, komşuya bıraksındı en kotü ya da not kağıdı alsındı bir şey yapsındı yani. cuma günüydü bi de. bana bir de telefonda o saatten sonra gönderemeyeceklerini, pazartesi kendim gidip alabileceğimi söyledi. çılgın attım resmen. şikayet ettim internetten, cumartesi günü beni aradılar, kargonuz gönderilecek bugün diye, 12 olmadan evde oldu kargom. hem o seferde, hem sonraki her seferinde. bir daha da sorun yaşamadım.

aynı gün göndermemeleri lazim. aras kargo ile benzer bir sey başıma geldi. bütün gün evde oldugumuz bir gün geldik bulamadik diye not birakmislar. gittim, aksama tekrar ugrasin biraksinlar dedim. biz bir kere dagitiriz, ikinciye siz gelirsiniz. gelmezseniz geri göndeririz dediler. istanbul merkez ile bir kac telefon görüsmesi bir kac cemkirme sonucu kargo ertesi gün tekrar geldi eve kadar.

velhasili, işin pesini birakmayin. hakli olan sizsiniz.

bugün grev gibi bir şey yapıyorlar sanırım. her zaman 11:30-12:00 gibi gelen kargomu, bugün 16:30'da getirip, "geldik bulamadık" notu bırakmışlar kapıya. "evde kimse yoksa, site görevlisine bırakın lütfen" notu bırakmama rağmen.

10:10'da yaşadığım ilçede dağıtıma çıkan kargo, baştan sona 10 dk. sürecek büyüklükte bir ilçede 16:30'da kapıma gelip beni bulamamışlar. neyse ki şubede bekletiliyormuş, bursa'ya gönderilmemiş benimki. umarım yarın uğrarlar tekrar.

çok sık yaptıkları bi numara bu, baydı artık. işlerine gelmeyen yerlere gitmeyip, direk gelin alın diyorlar. tabi ki bekletilmesi lazımdı. baya işgüzar çıkmışlar, yarın ilk iş arayıp tüketici hakları'yla tehdit edin.

aynı şey benim de başıma geldi, internet sitelerinden uzun bir şikayet mesajı yazdım ve bir hafta içinde telefonla geri döndüler. çok işim düşmedikçe yurtiçi kullanmıyorum artık.

bunlar işlerine gelince eve gelen kargoyu babamın işyerine bırakıyorlardı hiçbir adres bilgisi olmamasına rağmen. Ama bazı durumlarda evde kimseyi bulamayıp bu yöntemi denedikleri için iyi bir durum olmuştu. Biraz free takılıyor yurtiçi izmirde sanırım.

www.youtube.com

pavarotti & james brown

Madonna & Gogol Bordello - La isla Bonita

www.youtube.com

jay kay ile anastacia: bad girl
youtu.be

www.youtube.com

alice in chains - right turn
layne staley ve chris cornell beraber söylemiş.

www.youtube.com

www.youtube.com

baya etkilendim bundan ben.

tarkan & müzeyyen senar - benzemez kimse sana

www.youtube.com - Barış Manço ve Cem Karaca.

www.youtube.com
cem karaca&barış manço uzun ince bir yoldayım

'and i wonder if i ever cross your mind' diye bi şarkı var, 'your love alone is not enough' ve bunlarla tamamen alakasız bi tarzda olan ama en kaliteli olan 'bittersweet(ville valo-lauri ylönen)'
bi de 'summerwine(ville valo)'
son olarak 'enrique iglesias-natali ... (tired of being sorry)'

dorian gray'in portresi

(bkz: karamazov kardeşler)
(bkz: sofinin dünyası)
(bkz: nils holgersson'un maceraları)
(bkz: oliver twist)

bridget jones'un günlüğü

Swann'ın bir aşkı

cevdet bey ve ogullari

(bkz: ivan ilyiç'in ölümü)

ayrıca ister istemez:
(bkz: veronica pompa istiyor)

oblomov, dorian grey'in portresi, nilgün, zavallı necdet, madame bovary, goriot baba, tess, armance.

kaderci jak ve efendisi - diderot
juliette - marquis de sade

adı aylin
yüzbaşı selahattin'in romanı

nietzsche agladıgında
genc wertherin acıları

(bkz: ali ile ramazan)

jane eyre böyle yazılmıyodu galiba ama anladın sen :)

Ince Memed diyorum baska da bir sey demiyorum :)

therese raquın (emile zola),efruz bey (ömer seyfettin),cemo (kemal bilbaşar),pol ve virjini (bernardin de saint pierre),emile (jean jacques ruso)

betty blue

mark twain kitapları: tom sawyer ve huckleberry finn'in maceraları (?).

lujin savunması

me gusta

şehla

(bkz: selçuk şahin)

şaşılık zaten görme eksenlerinin paralel olmaması değil mi? yani içe veya dışa farketmiyor. ancak tıpta özel bir adı var da onu soruyorsanız bilemedim.

farklı bir adı vardı sanki.

@cosmicgadin, şehla hafif şaşılık durumu. mesela pelin batu'da görüldüğü gibi; www.focushaber.com yoksa böyle bir şey değil imgace.com . mgh'nin de dediği gibi şaşı olmak için gözlerin burna doğru bakması gerekmiyor. o dediğiniz duruma da şaşı deniyor. ama belki tıpta bi ayrımı vardır.. me gusta da olur :)

(sallıyorum) ıraksak şaşılık

(bkz: serbest çağrışım)

diğeri: yakınsak şaşılık

".. gözlü" diye bir kullanım vardı ama nasıldı o ya

zamanın da 400 TL civarına ikea da son derece ergonomik koltuklar görmüştüm. Bir çalışma koltuğuna 1000 TL hatta 4000 TL vermek. ÖEah diyorum izninizle.

ikea'dakiler tam olarak isteğimi karşılamıyorlar. 1000tl tabi ki az değil ama eğer uzun vadeli olacaksa sorun olmaz. çünkü aldığım koltuklar 1-2 seneyi zor çıkarıyor. çakma aeron chairler varmış piyasada, kaliteli olmaları kaydı ile bunlardan da alabilirim. masko'da falan var mıdır ki?

www.casella.com.tr

Home Tv sanırım bahsettiğiniz kanal.

Alice vardı galiba eskiden, artık yok.. ya da bende yok.

kesin home tv'dir, hanım evde yasakladı o kanalı artık.

en azından önümüzdeki derbiye bir FB taraftarı olarak giremiyorsunuz. rakip seyirci alınmayacak diye biliyrum

evet girebilirsiniz ama maçlardan önce staddan verilen sınırlı sayıdaki davetiyelerden almanız gerekiyor. fenerli olduğunuzu belli etmezseniz arenadaki maça da gidebilirsiniz.

GSlı taklidi yapıyorsunuz
stattaki gişelerden birisi bayan ve cocuklara ücretsiz bilet vermek üzere maçtan önceki gün açılıyor orada sıraya giriyorsunuz
nüfus cüzdanı fotokopisi ile bileti alabiliyorsunuz
fener gol atınca içinizden seviniyorsunuz
ankarada prosedür bu

Şükrü Saraçoğlu stadyumunda oynanacak tüm maçlara ücretsiz girebilirsiniz. Lig&kupa&derbi ya da Play off farketmiyor.

Burda önemli olan,Fenerium üst tribününden belirli bir miktar bilet ayrılıyor. O kontenjan dahilinde eğer bilet almayı başarabilirseniz ücretsiz,başaramazsanız ücretli girebilir ya da girmeydebilirsiniz.

Gidemezsin,çünkü önümüzde ki ilk celp dönemi nisan Yedek Subay& Kısa Dönem Aday adayları için.
Resmi olarak 1 Nisan Fiili olarak 12 Nisan itibari ile askersin evet.
ni
edit: @pukay Yanlışın var. Yedek Subay aday adaylarının celp tarihleri Nisan Ağustos ve Aralıktır.

1) Şimdiki Aralık celbini kaçırmasaydın tecil bozup giderdim ama kaçtı, artık Nisan celbinde gideceksin.

2) Mart ayı içinde diplomanı ve kimliğini götürüp sınav kaydınız yaptırıp, sınav zarfını alacaksın, 1-2-3 Nisan tarihlerinde sınavın var. 12 Nisan'da birliğe teslim oluyorsun.

(bkz: The Cove)

HOME youtu.be

sanat tarihiyle ya da genel olarak sanat ile ilgileniyorsanız;

how art made the world

nordkalotten izleyip orgazm olmuştum ben.

Bir de yine nrk'nun trenlere kamera takarak Norveç'i boydan boya gösterdiği 250-300 GB boyutundaki bir belgeseli vardı ama adını unuttum şu anda.

sanatın gücü - van gogh

www.youtube.com

brain story
status anxiety
bbc life
visions of the future

Home

Power of the Planet

How Earth Made Us

BBC'den Time Machine ve Invisile Worlds

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

@pelinn, teşekkürler cevap için erkan oğur, norrda ve mira'yı biliyor ve severek dinliyorum ( erkan oğur'u gerçi çok sık dinlemiyorum ). ama erdem yener için aynı şeyi söyleyemem, beni pek çekmedi..

başka başka, önerin çekinmeyin. tikler sonra gelecek..

Pinhani, Ete Kurttekin

@skywalkemre, kavak yelleri sağolsun pinahni'yi duymayan kalmadı :) dizi gruptan soğuttu. ete kurttekin pek benim istediğim gibi değil yav.. teşekkürler yine de.

akustik ağırlıklı, elektronik altyapının az olduğu parçalar olursa daha bir güzel olur..

yaşar kurt?

yaşar kurt'u da dinliyorum :) 80-90 kuşağının çoğunu biliyorum aslında. böyle daha kıyıda köşede kalmış, gizli hazineler lazım bana.. mesela son gruplardan/ şarkıcılardan ( bazıları çok ta yeni değil ) şunlar fena değil;

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Yavuz Çetin?

"yaşamak istemem" diyeyim ben de o zaman.. aga kıyıda köşede kalmış diyorum :)

diken - hedef büyük

www.youtube.com

@commander64, yok aga sarmadı ya..
@bir garip melek, redd'i de biliyordum. daha az bilinen gruplar lazım bana. yine de cevap için sağolasın..
@pelinn, bu da tutmadı :)

gençlik verdiğim linkleri inceleyen var mı? biraz onlara benzer şeyler olsun ha, olma mı?

Grizu

Bütün Bunlar Düş
www.youtube.com

Bira ve Kahve
www.youtube.com

grizu iyimiş. evet, başka?

doğrusu artık dinleyecek müzik bulmakta çok zorlanıyorum ama yinede 1kaç tavsiyede bulunayım
www.youtube.com ceynur sonsuza kadar
www.youtube.com efsun aşk mı sence
www.youtube.com kultur shock tamni vilajet
www.youtube.com suzan kardeş-cem yılmaz-ah bu gönül şarkıları

kesinlikle katılıyorum yeni müzikler dinlemek istiyorum abidik gubidik saçma sapan şeyler yapıyorlar

psikolog ile geçebilir bence.

edit: Tekrar tekrar okudum çokmu saçma bir şey yazdım diye. Hayır, yazmamışımda ama ilginç yani...

kişiden kişiye göre değişir. benim 16 yaşımda geçmişti.
oturup mantıklıca ''bi bok yok len karanlıkta, bi şey varsa da yapacağı şeyi aydınlıkta da yapabilir, yat uyu'' demiştim kendi kendime. sonra bi daha da korkmadım.

korkulardan kurtulmanın tek yolu onların üstüne üstüne gitmektir. cesaretini topla korkunun üstüne git.

16yı geçeli çok oldu ama hala korkuyorum...

"Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık diye bahsedilen şey ışığın yokluğudur"
Bunu gerçekten kavradığında artık korkun da kalmayacak.

ibn-i sina da aydınlık karanlığı boğuyor demiş.

bu çeşit korkular genellikle başka bir korkunun/travmanın dışavurumudur. yani karanlık korkusunun çözümü karanlık bir odada bekleyip korkunuzla yüzleşmeniz değildir. psikolojik destek alarak esas sorun ile mücadale etmeyi denemelisiniz.

yüksekten değil düşmekten korkarsınız derler ya hani, hayal dünyanı bastır bence, erkeksen otzbir çek yat, kızsan ojeleri tazele yat.

ben korkardım ki evimiz gereği 11-12 yaşıma kadar ablamla aynı odada yattım sonra yeni eve taşındık, ablam üniyi kazandı mecburen tek yatmak zorundaydım ilk gece tereddüt ettim ama uyudum ondan sonrada bi sorunum olmadı.hatta çoğu zaman loş ve karanlık yerleri aydınlık ortamlara tercih ederim, bazen tedirgin olabiliyorum ama korkuyorum diyemem

15ime kadar hafif tırsardım taki dayım elime superpoze av tüfeğini sıkıştırıp yürü ava deyip, allahın dağında gecenin 1 inde yanlız bırakıncaya dek.3 saat karanlıkta domuz bekledikten sonra çok korkulacak birşey olmadığını anladım.Şimdi hava karardı mı, loş ışıktan başkası rahatsız ediyor.Sadede gel dersen korkularının üstüne gitmendir.Bir halt yok karanlıkta emin ol.

bir gece saat 05:20'de karanlikta oturup internette takildigini farkettiginde gecer. odaya bir bakarsin, tek isik laptop isigidir o da hic gormeyen gozlerini karanliga karsi iyice korlestirir zaten. tesadufi sekillerde gecer her zaman korkular.

öncelikle oturup sakin kafayla eşine olan duygularını gözden geçir. ardından çok ciddi bir konuşma yap onunla. aklındaki her şeyi anlat. tüm acabalarını. onun tepkisine göre oturup tekrar düşün neyi nasıl yapacağını. zira ufak tefek ama sürekli tartışmalar zannediyorum ki ilişkiye çok zarar verir.

not: 18 yaşındayım evliliğe dair tecrübem yok ama yorumum bu yönde. kaale almayabilirsin o yüzden.

ayrıl.

dışarıdan konuşması kolay elbette ama o evlilikte çok şey tüketilmiş gibi geldi bana. bir ömür geçmez ki böyle. en azından birinin aklında boşanmak varsa çok yürümez diye tahmin ediyorum ben. yürüse de ağır aksak yürür. hayat bir kere yaşanıyor ve onu da böyle heba etmemek gerekli sanki.

neden sinirli bir insan eşin?başına istemeyeceği şeyler mi gelmiş,şekeri mi var ani sinir yapıyor ya da yetersiz mi?insan trafikte birine sinirlenip ananı sikim diyebilir yada inip kafa atabilir ama sevdiği insana 2 günde bir kafa atmaya çalışmaz.çalışıyorsa bu işte sorun vardır.sonunda o kafayı atacaktır.bence kafayı yemeden bu sorunu cozmeye çalışın,çozulmuyorsa uğraşmayın.buyuk ihtimal 30 yaş sınırındasınız.henuz gec değil çoluk cocuk icin sonra cocuga yavrum baban psikopattı demek zorunda kalmayın.

ben senin çocuk yapmak için evlenesi olan versiyonunum ama aklımı yitirmedikçe yapmayacağım öyle bişey. çocuk isteme durumunu çok iyi anlıyorum. çocuk yapsan boşanmak birkaç kat kez çok zor gelecek onu yalnız büyümeye mahkum etmiş hissedeceksin vs. güçlü müsün bu kadar?
kimseye anlatmamakla zaten doğrusunu yapmışsın
ortada sorun olacak bişey yokken bu kadar kavga etmeyi nasıl başarıyorsunuz ki? bunun altında bişey olması mümkün mü?

Kendi kendinizi dinlediğinizde ağır basan ne ise ona karar verin? Kafanızın karışık olduğunuzu yazmışsınız tamam ama mutlaka derinlerde bir yerlerde bir ses size doğruyu söylüyordur.

Bana göre sizin ilişkiniz bitmiş ne yazık ki,ayrılmanız sizin adınıza iyi olur gibi ama bu benim düşüncem. İçinde değilim,hiç evlenmedim ve ne yaşadığınızı,kafanızın içindekileri bilemiyorum.

Belki profesyonel destek alsanız,karar vermekdaha kolay olabilir sizin için.

edit: Boşanacaksanız çocuk yapmayın. O çocuğa en büyük haksızlığı yapmış olursunuz.

böyle konularda tavsiye vermek ne haddime ama okurken bir iki şeye takıldım.

-boşanmayı başarısız olmak olarak görmek başlı başına bir yanlış. evet topluma hakim görüş bu olabilir fakat boşanmak da evlilik kadar tabii bir haktır, gerektiğinde kullanılabilir. toplum dünyanın dönmediğine inanıyor diye dünya dönmekten vazgeçecek değildir. doğru bildiğinizi yapın, boşandınız diye başarısız olacak değilsiniz.

-"çocuk yapıp da ayrılayım" demenizi hiç anlayamadım. ayrılmayı düşündüğünüz bir insanı çocuğunuzun babası yapacaksınız. bu işte bir terslik var. ayrıca genler önemlidir yahu, yabana atmayın.

Evlilik konusunda fikir verecek yetkinlikte ve yaşta değilim ama sizi bir ablam yerine koyarak cevaplayayım.

Bir kere insanlar arasında her türlü geçimsizlik olabilir ama işin içine küfür girdi mi o çok kötü. Bir erkek olarak diyebilirim ki bir erkeği en aşağı düşüren şey küfretmesi ve bir kadına el kaldırmasıdır. Ha, bu konularda kararı siz kendi kriterlerinize göre verin. Ama benim söyleyeceğim; her ne olursa olsun çocuk konusunu erteleyin. Hele ki çocuk yapıp ayrılmayı falan düşünmeyin, çünkü gerçekten kötü bir karar olur sizin için. Çocuk yapıp ayrılırsanız çocuğa ve kendinize yazık edersiniz, hamilelik sürecinde işler iyi gider ve boşanmazsanız ama sorunlar ileride devam ederse yine çocuk ve sizin için bu sefer çok daha kötü olur.

Allah yardımcınız olsun.

@pelinn @surdanburdan @devilred @duptıs teşekkürler.
@devilred kesinlikle ömür geçmez, geçmiyor. peki çocuk yapma fikrim konusunda ne düşünüyorsunuz? 29 yaşındayım. ya boşanır ve tekrar evlenmezsem. çünkü gerçekten midem kaldırmaz tekrar. hiç çocuğum olmazsa.
@duptıs ben eşimden fazla kazanıyorum. belki bunu takıyordur diye düşünüyorum. normal hayatında da çok sinirli zaten trafik örneği falan cuk oturuyor. 29 yaşındayım evet.

yani gerçekten çaresiz kalıyorum. bu konuyu insanlara anlatmak konusunda ketum davranmamın sebebini anlayabildiğinizi sanıyorum. gerçekten anlatmak çok zor. defalarca konuştum. hep pişman olduğunu bir daha tekrarlamayacağını söylüyor ama sonuç yine aynı.

çocuk yapıp ayrılma düşüncesinden vazgeçin siz anne olarak her ne kadar yetebileceğinizi düşünseniz de o çocuk çok sıkıntı yaşayacaktır bunu hafife almayın

annelik isteğini anlarım, bende de var ama bir anne önce çocuğuna mutluluk vermelidir. sırf bu isteği bastırmak için bencilce çocuk yapıp da boşanmak çocuğu mutlu etmez. öyle süren bir evlilikte de mutlu olmaz çocuk.

niye ama skywalkeremre dave87 johan sebastian çok teşekkürler.

tamam çocuk fikrinin saçma olduğunu kabul ediyorum. aklın yolu birdir..
sorun olabilecek birkaç şey var. ben büyük bir şehirde yetiştim. o küçük bir ilçede yetişmiş. doğal olarak çok ciddi bir kültür farkımız var. ben yöneticilik yapıyorum. o halen olamadı. para farkını da yazdım zaten. bilemiyorum kişilik sorunu sanırım. hep ezilmiş hissettiğini sanıyorum benim yanımda. çok yakışıklıdır. normal olduğu zamanlarda çok neşeli komik bir insandır. ama gelin görün ki en ufak şey sorun olabiliyor. hep herkesin yanında övüyorum onu gururu okşansın diye çabalıyorum. ama olmuyor. ayrılık tek çare gibi... psikoloğa falan gitmeye de yanaşmıyor zaten.

evliliğiniz için bir şey diyemem tecrübem yok ama boşanma aklınızda olduğu halde bencilce davranıp siz istediğiniz için bir çocuk dünyaya getirirseniz doğmamış birinin hayatıyla oynamış olursunuz. bunun yükünü çocuk büyüdükçe kaldıramaz hale gelirsiniz. ve o çocuk sizden nefret edebilir. hem çocuğunuz olmazsa tekrar evlenmeniz daha az sıkıntılı ve kolay olur, yaşınız da geçmiş değil.

bencede çocuk yapıp ayrılma fikrini kafanızdan atın hiç mantıklı değil öle bi durumda çocugunuzu babasından ayırmış olursunuz çok çocuk istiyorsanız evliliğiniz bittikten sonra (eger biterse) gidip bi sperm bankasından sperm alabilirsiniz hiç olmadı buyrun ben petride veririm size sperm ama boşanmadan önce çocuk olayindan kaçının aklinizda boşanma varsa

belki de sorun eşinizin ezilmiş hissettiğini düşünmenizdir? siz onun gururunu okşadıkça aslında bu düşüncenizden dolayı yaptığınızı düşünüyordur? anlatabilmişimdir umarım düşüncelerimi.

böyle kompleksleri olan, kendini sizin yanınızda aşağılık hisseden biriyle baştan nasıl evlenebildiniz, işler nasıl buraya kadar gelebildi, çok ilginç... ama çocuk konusunda devilred ile aynı fikirdeyim, bencillik etmemelisiniz.

herkese sonsuz teşekkürler.

son olarak;

boşanmak sanıldığı kadar korkunç mu? insanlar-hayat vb. beni zorlar mı?

@rayde olabilir mi? bilemiyorum. ama onun için iyi bir şey yaptığımı düşünerek yapıyorum bunu.

@megalomaniac tanıştıktan 4 ay sonra evlendik belki de sorun bu. bir de evlendiğimiz sıralar da benim işimde bu kadar hızlı yükseleceğimi düşünmemiş olabilir. şartlar çok eşitti.çok iyi tanımıyorduk. zaten ilişkilerde insanlar hep farklı yüzleriyle varlar. hepimiz ayrıldıktan sonra görmüyor muyuz bunları?

trafik örneğine katılamıyorum çünkü en sakin insani bile çileden çıkarıyor bazen diğer sürücüler, ama o eli size kaldırıp tehditle indiriyorsa elbet bigün size de vurur. aslında kendi sorunu kısmen cevaplamışsın 4 ay evlilik için hiç yeterli bi süre degil çok genç olsan bi anlık heyecana kapıldın evlendin derdim. sanırım çok kısa sürede evlenmen en büyük hatan olmuş

@berginyonbaenre evet kesinlikle çok tanıyamadan oldu. bunu evlendikten çok kısa süre sonra da anlamıştım zaten.
bu gerçekten çok zor bir durum. insan ağlamadan duramıyor. ama her zaman şunu söylerim. bir hata yapınca bu hatanın ömür boyu acısını çekmek mi gerekiyor. insan o hatayı yapmaktan vazgeçebilir. değil mi...
tşkler.

eşinizi psikoloğa götürmeyi denediniz mi? evet belki psikolog deyince daha fazla sinirlenecek ama tatlı bir dille "aslında sinirin tedavi edilir birşey olduğunu" anlatırsanız bence gidebilir. sonra birlikte gidersiniz psikoloğa. belkide sinir problemi çözülmüş olur eşinizin. umarım herşey düzelir. sevgiler....

@yokumbenburda teklif ettim ama reddetti. kabul etse de uygulamıyor zaten. ben böyleyim diyor. değiştiremiyorum diyor vs vs. teşekkür ederim.

@jugador zaten en çok korktuğum şey bana vurması, bana vurursa asla toparlanamam. ve evet kesinlikle herşey tükendi...

çok teşekkür ederim.

sinirlilik, sık kavga falan eyvallah, düzelir ya da alışılır belki de; ağır küfür etmek ve şiddet girişimi feci şeyler. bunları bile bile çocuk yapmak daha da büyük bir hata olur diye düşünüyorum. bence acilen eşinizi (onun da rızası ile) psikolojik tedavi için bir doktora götürün, olmazsa da buraya kadarmış demek lazım. diyelim ki sineye çektiniz, ya da biraz düzelir gibi oldu, çocuk yaptınız, sonra tekrar küfür/şiddet teşebbüsü başladı. hadi siz tamam diyelim, çocuk için ne kadar kötü bir şey olacağını hayal edebiliyor musunuz? alkolik ve karısını yıllarca dövmüş bir babaya sahip bir kız arkadaşım vardı, detayı anlat anlat bitmez, özetle çok sıkıntılı bir çocukluk geçirmiş ve üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala etkisini atamamıştı, en basitinden sokakta bağırışan bir çift gördüğümüzde hemen uzaklaşıyorduk çünkü allak bullak oluyordu. çocuk sahibi olmak istemeniz güzel bir şey ama böyle bir ihtimal varken bu insanla mı olmak zorunda onu çok iyi düşünmeniz lazım diye düşünüyorum.

boşanmak kesinlikle korkunç bir şey değil. hele çalışan kadın için çok daha az sancılı. ama çocuklu halde boşanmak yarım boşanmak gibi bir şey. çocuk yüzünden asla tam olarak bağlar koparılamıyor. ayrıca çocuksuzsan tekrar evlenebilmek çocukluya nazaran daha kolay. yakın çevremden bildiğim iki örnek var. biri çocuklu halde boşanıp yeni biriyle evlendi ve huzura erdi. diğeri boşanamayıp başkasıyla yatıp kalkmaya başladı, arabada, iş yerinde sabahlar hale geldi. çocukların psikolojileri evdeki huzursuzluktan berbat halde.

boşanmaktan kesinlikle korkma. dediğim gibi hele çalışan kadın için işler daha kolay. bi dünya insan boşanıyor, tekrar evleniyor.

Bir saniye bir saniye.. Evlilik dediğimiz şey, iki kişiden birinin diğerine eziyet çektirdiği, tehdit ettiği ya da hayatında yaşadığı eziklikleri telafi etmek için ego gösterisi yapmaya çalıştığı bir süreç değildir. Bir kişinin; sırf diğeri onu seviyor diye diğerine şiddet uygulayabileceğini, onun dertlerini yok sayabileceğini ve ona karşı kötü davranabileceğini düşünebileceği bir birliktelik de değildir.

Belki ütopik olduğunu düşüneceksiniz ama evlilik bir hayat birlikteliğidir; hayata dair tüm dertlerin kapıda bırakılıp içerisine girilen evdir, evlilik "bu benim hayatımdaki nihai insan" diyerek karşıdaki insana sarılmanın verdiği huzurdur. evlilik gerçek anlamda iki kişinin artık tek bir kişi imiş gibi düşünmesidir. bir "eve" karşı aidiyet hissetmektir, bir sıcaklıktır..

Kusura bakmayın ama, eşine eşine şiddet uygulamaya yeltenen, uygulayan ya da bunu düşünen her erkek öküz yaradılışlıdır ve bu adamların yalnız kalması, üreyememesi, yavrulayamaması, genetik havuzda boşuna yer işgal etmemesi gerekir.

Siz kimsenin kölesi değilsiniz sonuçta; kimsenin hayatındaki bütün komplekslerini, kaprislerini, eziyetlerini sırf onu sevdiğiniz için çekmek zorunda değilsiniz.

Bir şans daha verin; herkes son bir şansı hak eder. Bunu da ona belirtin ve bundan sonra en ufak bir şiddet girişiminde, saniye bile beklemeden -dakika değil saniye- ayrılın. Ayrılın ve ardınıza bile bakmadan uzaklaşın.. Tahminen ayrıldıktan sonra 1 yıl kadar sizi rahatsız eder, sonra başka bir kurban bulup onun hayatını zindan eder.

Çocuk falan demişsiniz; bir daha evlenememe ihtimali falan demişsiniz.. Kusura bakmayın ama "saçmalamayın" derim, şu an için en önemli olan şey kendi ruhsal ve fiziksel sağlığınız. O evlilik bana göre daha ilk şiddet aşamasında bitmiş. (şu "bir şans daha verin" kısmını, çok sert olan üslubümu biraz yumuşatmak için kullandım, muhtemelen zaten kullanamayacak..) Potansiyel çocuğunuzu, kesinlikle böyle bir duruma alet etmeyin, çocuk işleri düzeltmez, aksine onun da hayatı zehir olur.

29 yaş, yeni bir hayata başlamak için (gerçi 1 yıllık "rahatsız edilme süreci" ni düşününce 30 olur) çok geç değil. Ben 28 yaşındayım ve evlenmedim; çünkü öküz yaradılışlı insanların ayırdına varamayan ve gerçek anlamda evliliğin değerini bilebilecek nitelikte bir karşı cinsle tanışmadım henüz. sampling yaptığım grubun eleman sayısı 30 a yaklaşmasına rağmen.. Yine de umudumu yitirmiyorum. Siz de yitirmeyin. En önemli olan şey iç huzurunuz ve sağlığınızdır.

boşanmaktan korkma ve şunu bil ki çocuk yoksa bu boşanmak değil de sevgiliden ayrılmak gibi olur. sakın çocuk yapma, boşandığın, tekrar görmek istemeyeceğin bir insanla ömür boyu görüşmek zorunda kalırsın. çocuksuz boşananlar çok rahat atlatıyor ve yeni bir hayata çok kolay adapte oluyorlar, unutma.

özet geç piç mode on:

1. bu evliliğinde çocuk yapma (bu babayla çocuk büyütülmez, babasız çocuk büyütme haksızlığını da çocuğuna yapma)
2. boşanmaktan korkma. sadece biraz cesaret.
3. bu soruyu silsen bile, cevaplarla birlikte bir kopyasını sakla.
4. on beş sene sonra bu cevabımı oku, bu dediklerimi yapmışsan mutlu olmuş olacaksın ve bana hak vereceksin, dediklerimi yapmamışsan, çok pişman olacaksın.

boşanmayı en son çözüm olarak değerlendir.

bir evlilik terapistiyle görüşebilirsin. www.evlilikenstitusu.com

dışarıdan gayet güzel anlaşan, hiç bir derdi sorunu olmayan güllük gülistanlık gibi görünen bir çiftiz. asabi biriyim, trafikte olsun evde olsun ufak bir şeyden sinirlenebiliyorum, başkalarına küfür ediyorum, en ufak bir şeyden kumandayı kırabiliyorum, yada küçük eşyaları o anki hıncımla sıkıp ezebiiyorum yada onlarıda kırabiliyorum, hatta bir keresinde evin kapısını bile kırdım, (sonra beraber tamir ettik :) ama hiç bir zaman eşime zarar vermedim, vermek aklımdan geçmez bile, beni çok sinirlendirdiği zamanlarda oluyor, o da biliyor bunu ama düşününce o dünyaya farklı bir yerden bakıyor, ben farklı bir yerden bakıyorum bunun farkına varıyorum ve kabullenmeye çalışıyorum, kabulleniyorum da, o da beni kabulleniyor. bir birimize bir şeyler öğretiyoruz, farklı alışkanlıklar kazandırıyoruz. buz dolabına neden su koyulmuyor diye kaç kere söylendikten sonra bir gün bunun için kavga ettik, sonra barıştık ertesi gün 12 şişe su alıp buz dolabının yanına koyunca ikimizde gülme krizine girdik, ondan sonra anladım ki benim de öğreneceğim şeyler var, o suyu benim de koymam gerekiyor. sorunlarımızı sürekli konuşuyoruz, kavga ettikten bir süre sonra neden kavga ettiğimiz hakkında kritikler yapıyoruz mesela. karı koca arasında hiç bir şeyin gizli kalmaması gerektiğini düşünüyoruz ikimiz de, aman bunu söylersem üzülür yada alınır söylemeyeyim demiyoruz. kırıcı da olsa içimizde ne varsa çok açık yüreklilikle konuşuyoruz
çok yakın bir arkadaşım var, sırdaşım (umarım senin de güvenebileceğin birisi vardır) onunla konuşurum mesela ona da ufak tefek şeyleri anlatırım, bu rahatlatır ve bazen de çıkış yol bulmak için sana ışık tutar, kendimce her zaman haklıydım ama başka birisi(güvendiğim) bana anlattığım konuda haksız olduğumu söylediğinde, yüzüm kızarıyor o zaman çeki düzen vermem gerektiğini anlıyorum. biz de beraber büyüyoruz. biraz dağınık oldu kusura bakmayın, içinden kendinize lazım olan kısımı alırsınız.

merhaba,
eğer evli olmasaydın ayrılırdın di mi? evli olunca adı boşanmak oluyor diye korkutuyor. yine de bekar birinin bu konuda ahkam kesmesi çok kolay. o yüzden boşanmakla ilgili bir şey söylememeye çalışacağım. çocuk olmadığı için çok şanslısın bunun farkında ol. ve büyük şehirde yetiştiğin için ve kariyerli olduğun için de. önce nelere sahip olduğunu bil, bu sana cesaret katar.
hangi şehirdesin acaba? eğer eşini ikna edemiyorsan sen git bir psikoloğa. mutlaka git. çünkü etrafınla konuşamadığını söylemişsin. öncelikle bunları yüksek sesle konuşabilmek sana iyi gelecektir. buna ek olarak, sen olanları anlatırken, ne düşündüğünü ve ne hissettiğini daha iyi anlayabilirsin. bu yüzden cevaplar kendiliğinden sana gelebilir. tabi bu konularda yetkin biriyle görüşürsen daha da iyi olur. senin yardım alman eşine evliliğine en önce kendine fayda sağlayacaktır. her şey güzel olur umarım!

@thejester söylediklerinize tamamen katılıyorum. maalesef psikoloğa gitmeye yanaşmıyor.
@hyu evet iki taraf içinde zor ve sancılı bir süreç. ama çocuklar için çok daha zor.

@want2die biz de sizin gibi kavga edip hiçbirşey olmamış gibi devam ediyoruz. ama bu yormuyor mu sizi? yani ben o kadar çok korkuyorum ki küfür edip bağırmaya başladığı anda. ya birgün çok sinirlenip beni dövmeye kalkarsa, yaralarsa mesela. sonuçta o an gözü hiçbirşey görmüyor ki...

@pozzecco evet çok doğru. ben zaten en büyük son kavgamızdan sonra ona son şans verdiğimi bir daha bana bağırıp küfür etmemesini, dayakla tehdit etmemesini istedim. ama o tekrar yaptı. hem de bu 4 oldu o gunden sonra. şimdi ben onu hep affettim diye hep affedeceğimi biliyor. gidemediğimi sanıyor sanırım.

@pisekar v2 zaten değişmiyor. benim de artık değişeceğine inancım gün geçtikçe tükeniyor.

@kadifepanter çocuk fikrini sildim evet kesinlikle haklısınız.

@compadrito boşanmaktan korkmanın yanı sıra kocaman bir alışkanlığı değiştirmek var ya işin ucunda insanı zorlayan o sanırım. cevapları saklayacağım.

@hepiniz oleceksiniz eşimin bu huylarını değiştirebilirler mi? pek inanamıyorum.

@vicenzo eşim tuvalet ve banya kapılarını kırdı sinirli bir anında. bir keresinde elinde şu sırt kaşıyıcıları var ya onu kırdı eline girdi sonra kırık yeri. ne kadar sert vurduysa parmağı çatladı. bunun eşinizi ne kadar çok korkuttuğunu bir düşünün derim. en azından beni korkutuyor bu kadar sinir. bizim de gizlimiz saklımız yok emin olun. ne kadar süredir evlisiniz bilemiyorum ama ben 3 senenin sonunda bu noktadayım. sürekli kavga olur mu bir evde? normal mi? anne-babalarımız böyle miydi? bilmiyorum...

@poisson evli olmasaydım...herşey daha kolay olurdu tabi ki.. psikolojik destek almayı ben de çok istiyorum. ama sanırım bu evlilikten sonra alacağım bunu. çünkü kurtarabileceğime dair neredeyse hiç umudum yok.

herkese çok teşekkürler destek ve alaka için.

anne babalarımızın ilk yılları böylemiydi ben de bilemiyorum ama şu an öyle olmadıkları kesin.
biz de yeni sayılırız çok eski değiliz.
kapıyı kırmanın sizi ne kadar korkuttuğu konusuna katılıyorum. ben evin dış kapısını kırmıştım eşimin ne kadar korktuğunu anlamamıştım, yada evdeki ufak tefek şeyi kırdığımda eşimin korktuğunu anlamadım. sonradan sonraya fark ediyorum eşimin benim vandallığımdan korktuğunu. idrak edemememin, o hissi anlamayışımın sebebi ise 'benim asla ona zarar vermeyeceğim' di. evet ona dokunmak aklımın ucundan bile geçmiyordu, evdeki her şeyi yıksam bile onun kılına dokunmazdım, benimkisi sadece sinir di, ona zarar gelmesine tahammül edemezdim. bunu onun da bildiğini biliyordum. ama ahmak kafam, böyle düşündüğüm için onun ben kafama göre takılırken onun korkmayacağını, korkmasını gerektirecek bir şey olmadığını sanıyordum.