homeland

ben fringe ile ciddi dusunuyorum, cok ovduler.

Mentalist olabilir.
Edit : Fringe iyidir.

my name is earl.

american horror story +1500 filan

o derece güzel bi dizi. özelikle ikinci sezonu enfes.

(bkz: person of interest)

sağlam diziymiş, yeni başladım ben de. her bölümde çok güzel şarkılar çalınıyor, hangi şarkılar olduğunu araştır bence daha sonra da dinlersin.

arrow

Ben shamelessı izlememiştim ona başladım bu arada gayet güzel tavsiye ederim

kovalent bagda karsisindaki ametalle carbon'un aktiflesme enerjilerini kiyaslamak lazim. daha az aktif bir maddeyle tepkimeye girdigi zaman carbon pozitif olur.

bende de sorunlu şu an.

+1

evet.

+1

evet

hotmailde sorun yok simdilik

Aynı sorun bende de halen devam etmekte.

+1

sehir ne?

İstanbul ise Eminönü Mercan Yokuşu veya Beyazıt.
İzmir ise Kemeraltı.

decathlon ucuzdur. online alışverişe de açıldı.

Pardon sehri soylemeyi unutmusum Istanbul.

"akpli belediye burs veriyor, burs da oya donusuyor. bunlar devletin butcesinden gerceklesiyor." idi yanlis hatirlamiyorsam ama 5 sene oldu, tam da hatirlamiyorum.

"Akp bir kısmına veriyordu, chp hepsine verilmesini istiyordu" gibisinden bir şeydi diye biliyordum ben de. Alakası olmayadabilir ama.

saat sebebiyle uzun yazamayacağım kısa kesiyorum anlarsın umarım,

chp bursların kesilmesini asla istemedi. amaç belediyede haksızlıklar kayırmalar yapılıyor, bu burslar kyk tarafından verilsin burslar iyi araştırılsın vs vs yani tek elden dağıtılsın adaletli olsundu... zaten önceki olay anayasaya aykırı idi... chp ninki bir tekliften öte anayasal bir hatanın düzeltilmesi idi... chp mahkemeye götürdü anayasa mah. haklı gördü, ki haklıydı zaten ve bursların belli yerden dağıtılmasına karar verildi, sonra fırsatçı akp li belediyeler burs vermemek için chp bursları iptal ettirdi yalanını ortaya attılar tabi burs vermek zorunda değildiler isteseler verirlerdi ama bu olayı fırsat bulup vermediler ve bahane olarak her zamanki gibi chp yi kullandılar ve bütçelerinden kendilerince kar yapmaya çalıştılar özellikle büyükşehir belediyeleri... işin komiği o sırada izmir chp'nin burs vermeye devam etmesiydi... bizim insanlar her zaman her şeye müsait... kandırılmaktan bıkmadı.

patos64 +1000000

Bilgisayarı kapat, yan çevir, fön makinesiyle kurutmaya çalış. Sabaha kadar açma.

garanti devam ediyo bakarlar mi sizce ?

yan çevirme mümkünse klavyeyi başaşağı gelecek şekilde düz zemine koy.

ters cevirip birisine o pozisyonda tuttur ve alttan fon makinasiyla kurut. acmazsan iyi edersin. garanti siksen kabul etmiyor en ufak bir islanma izi fark ettigi anda ama sansini denersin tabi eger bozulursa.

tamamen kuruyuncaya kadar sakın açma makineyi. bırak kalacaksa üç gün bile kalsın öyle.

fix cevabıveriyorum: pirince göm.
çok geç belki ama kurutma makinası nedir arkadaş saç mı kurutuyosun umarım yapmamışsındır

norek'in dediğine kulak versen iyi edersin. gerekirse 3 gün sıcak bir ortamda bırak iyice kurusun ondan sonra açarsın.

gittim çok merak ettiğim bi filmdi. salon da boş sayılırdı zaten. yayıldım ikili koltuğa mis gibi. annem alışveriş yaptı ben film izledim. güzeldi yani.

Ben gittim iki kere. Bok gibiydi.

sinemaya tek gidilir olum.nası anlatayım ki sana bunu kendiyle başbaşa kalmayı seven tiplerin işi. mesela sanmıyorum ki tek başıma izlediğim o filmlerdeki hazzı yanımda biri varken aynı derecede hissedeyim.
bak yakında die hard var, yakında dediğim iki ay var rahat. ona bi git bak nasılmış.

sevgilim olsa da yalnız gitmeyi tercih ediyorum. öyle güzel bir duygu.

guzel filmler varsa o kadar da kotu bisey degil ya. hatta iki film arka arkaya bile gidilebilir. ozaman daha guzel oluyor.

kendi sorum sandim yeminle. tanistigim bir kiza bunu soylemistim. "ergen misin yoksa kompleksli mi?" diye asagilamisti beni.

ne bilelim amk. biz sinemaya kari kiz icin giderdik. filmimizi de aslanlar gibi divx olarak izlerdik.

sap olarak gitmem tabi. gitmedim de. normal arkadaslarimla da gitmedim hic.

bence de sinemaya tek gidilir. çok sevdiğim ve biriyle paylaşmak istediğim bir filmse sonra dvd edinip birlikte tekrar izlerim, ama sinemaya tek gitmeyi tercih ediyorum. arkadaşlarımla gittiğimde filmin ortasında telefonlarına bakarlarsa, konuşurlarsa falan geriliyor ve yerin dibine girmek istiyorum, o yüzden sanıyorum ki tek gitmem en iyisi zaten.

sinemanın tek kişilik bir aktivite olduğunu düşünürüm, tek giderim, konuşmamış olurum, konuşanlara içimden vasat küfürler ederim.

(maddog abi selamlar)

@krem peynir + 1.

ben de bir nevi rituellestiriyorum, hatta tam olarak ayni soyledigi gibi bir seyler okuyup kahve icip, film izleyip sonra da varsa sahaf, yoksa buyuk kitapcilara dalarim.

Ben gittim. Gayet süper oluyo, yalnız film aralarında depresife bağlamamak lazım.

ben bir kaç defa gittim hepside bir birinden daha boktandı.
ilki daha orta okulda annemlere babamlara sinirlenip bakırköyde onların yanında ayrılıp jurrasic park a gitmiştim
ikicisi biletleri almış bekliyoruz kezbanın biriyle telefonu çaldı aa dedi bilmem ne clube gidelim hadi dedi bana ulan o zaman niye geldik buraya. sen git dedim o da gitti yarrak gibi babam afedersin.
diğerinde de yanıma arkadaş bulamadım herkesin işi gücü var sinemaya da gidesim vardı malesef hiç hoş olmuyor

cennetin bile ayaklarının altında olduğu birine küfür ediyorsun.yeterlimi ?

Siz bana sinirlenmemenizin sebebini söyleyin, ben size sinirlenilmesinin sebebini derin derin, uzun uzun anlatacağım. Zira ben de annesine küfür edilince sinirlenmeyen, işi taşşağa vuran erkekleri merak ediyorum.

sebebi; toplumun kadınları koyduğu yer onları güçsüz, saf, kırılgan, savunmasız kıldığından onlara gelen hakaretin onları aşağıladığını düşündürmesi.

yahu ben sinirlenirim-sinirlenmem diye bir fikir beyan etmedim, sadece fikirleri soruyorum :)

@savina y., harbiden uzun uzun anlatabilirsen çok sevinirim.

"amk, orospu çocuğu, piç" gibi kadını aşağılayıcı ifadelerin noktalama işareti niyetine kullanıldığı, birine sinir olunca suçsuz güçsüz annesine hakaret edilen bir toplumda ben de bu sorunun cevabını merak ediyorum. çifte standardın dik alası sanki (bu bahsettiğim ifadeleri kendi de kullanmayanları saymıyorum).

Bu soruyu sorduğunuza göre ben sinirlenmediğinizi düşündüm, sinirleniyor olsaydınız zaten cevabı sizde olurdu, buraya sormazdınız mantığından yola çıkarak söyledim onu.
İnsanların sevdikleri, bağlandıkları, inandıkları değerler vardır. Anne, baba, kardeş en çekirdekten, en içlerine doğduğumuz kavramlardır.
Normal şartlar için konuşuyorum ki; doğarız anne-baba vardır, okula başlarız onlar vardır, üniversiteye gideriz onlar vardır, bizi 9 ay boyunca karnında taşıyan annedir, baba evden "siktir git" diye kovduğunda bizi koruyup kollayan annedir, sofradaki son lokmayı baba iç rahatlığı ile götürür, anne götüremez evladına ayırır, yemeklerin en güzel yerini evladına verir, bir tek kelimeyi öğretmek için günlerce aylarca çabalayan annedir, çocuğu düştüğünde koşan, ateşi çıktığında kahırlanan, üniversiteyi kazanıp başka şehre gittiğinizde anneniz yemekler yapıp yollar, evlenirsiniz annenizin elleri hala üstünüzdedir.
Babanın bedduası tutar da, annenin tutmaz evladına. Çünkü bir anne hiçbir zaman içinden gelerek etmez o bedduayı.
Üzerimizde bu kadar emeği olan bir insana, bizi o yaşa getiren insana küfür edilmesi elbette insanı sinirlendirebilir, hatta biraz zaaflarına yenik düşen birisi için cinayet sebebi bile olabilir.
Tekrar söylüyorum ki bu anlattıklarım normal durumlar için geçerli. Yoksa tabii ki doğurup sokağa atan, bakmayan, ilgilenmeyen anneler de var. Onlar için demiyorum bunu. Gerçek anneler için diyorum.
Ve en başa gelecek olursak, ne demiştim? Herkesin sevdiği, koruyup kolladığı, inandığı değerler vardır. Bu kimi insan için bir din de olabilir, bir futbol takımı da olabilir, dinlediği müzik de olabilir. Fakat bunların içinde anneler bu kutsallığı en çok hak eden kişilerdir.
Onca yıl kutsalın saydığın kadına, bir gün gavatın teki çıksın "ananı sikeyim senin" desin, "kıvır da kendi götünü sik" diye gırtlağına sarılırdım herhalde ben olsaydım.
"Nolcak ki? Ben o anlamda demedim ki? Ehe. Hehe" derken derken her şeyi normalleştirip, bokunu çıkarıyoruz. Bırakın bari bazı konularda dokunulmazlarımız, hassasiyetlerimiz olsun.

bence sadece oturmus bir sistem, hic anneye verilen degerle falan alakasi yok. cocuk kufurleri ogrenmeye basliyor, evde falan test edip hangisine en cok tepki verildigini gozlemliyor farkinda olmasa da. e simdi sen babanin yaninda kardesine "orospu cocugu" deyince "amina koyayim"dan daha fazla tepki alirsin herhalde. cocuk orospu cocugu'nu en kufur kufur olarak kodluyor. tabi daha o zaman daha turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması falan cikmamis. neyse, bunun mantigini dusunmuyor, kabul edip geciyor. bir gruptaki bir cocuk bu sekilde ogrenince kendisine orospu cocugu denildigi zaman asiri tepki verecegi icin diger cocuklar da oyle ogreniyor falann derken uzayip gidiyor ama anneyle alakasi yok. kufur hiyerarsisi oyle kurulmus sadece.

savina +1
"orospu çocuğu" ve türevleri şakalaşma ya da sırf ağza yapıştı diye kullanılan ifadeler olmamalı. söylemek istediğimiz şeyi ifade etmek için kullanılabilecek pek çok küfür var dilimizde. alışkanlık oldu ve öyle süregelmiş diye "orospu çocuğu"nu gülünüp geçilecek laf sayacağımıza o alışkanlıktan kurtulup küfür dağarcığımıza cinsiyetçi olmayan küfürler eklesek hayat daha süper olmaz mı?

@Savina Y., "normalleştirmek" ayrı bir şey, bir şeyin normalleştirildiği falan yok Tükriye'de, normalleşmesi gereken şeylerin bile normalleştiği yok, aynı Türkiye'de mi yaşıyoruz? Güzel kardeşim, her anne aynı değildir, çocuğunu 10. kattan aşağıya atan anne de var, neden herkesi kendi anneniz sayıyorsunuz, "annelik" mertebesine böyle insanlık dışı roller veriyorsunuz? Kendi anneniz çok harika, şahane bir insandır, ama her "anne" öyle değil, geçenlerde ABD'de bir anne 2 yaşında kızını öldürüp (kanıtlanamadı ama ben öldürdüğünü düşünüyorum) kız "kaybolduktan" bir hafta sonra da partilerde sürtüyordu. Ne "değeri" allah aşkına, aynı Türkiye'yi de geçtim, aynı Dünya'da mı yaşıyoruz? Senin annen değerlidir, ama senin annenin çok iyi bir insan olması "annelik" mertebesini yüceltmez. Annelik, anneliktir arkadaşım. Çok güzel bir şey de olabilir, korkunç bir şey de. Ben de normal hayatta düşündüğüm zaman aklıma tatlı, hoş fikirler geliyor ama gerçek bu değil ne yazık ki, dünya çok çirkin, iğrenç bir yer.

@slackerbitch katılıyorum cinsiyetçi olmayan küfür ve esprilere, ben sadece düşünce yapısındaki çarpıklığı ifade ettim. cinsiyetçilik konusunda haklısın.

@sharksmile,

rotario arkadaşımızın sorduğunu ben ciddi anlamda söylendiğinde neden sinirlenilir olarak cevapladım. Erkekler arasında "orospu çocuğu" "ananı sikeyim" gibi küfürler zaten şaka yollu yoğunluklu olarak kullanılmakta ve karşı taraf bir tepki vermemektedir. Cem Yılmaz'ın gösterisini izlemiş miydiniz bilmiyorum, birisinin başarısını, zekasını överken de "Lan ne orospu çocuğu herif" deriz demişti. Keza ben de The Walking Dead'in sonlara doğru bir bölümünü izlediğimde "Glenn ne orospu çocuğu çıktı ya, nasıl dayandı onca eziyete" demiştim.
Küfre karşı değilim, çok da sık kullanırım. Dediğim gibi, ben soruyu okurken "ciddi bir şekilde edildiğinde neden sinirlenilir" şeklinde algıladım, benim de yanlışım olabilir, varsa rotario arkadaşımız düzeltsin. Neticede iki arkadaş şakalaşırken annelerine "orospu" demek istemediklerini ben de biliyorum ama bazı taraflar bu konuda çok daha hassas olabilir, o şakayı bile kaldıramıyor olabilir, ben bunu pek zeka yaşına bağlamıyorum, "adam söyletmez söyletmez, herkes o küfrü senin benim gibi eylem olarak değil de kalıo olarak algılayacak diye bir kural yok" diye düşünürüm.
Annenizle meslektaşmışız, ellerinden öperim kendisinin.
Saygılarımla...

@Savina Y. teşekkür ederim kendisi adına :) yok, ben sadece düşüncedeki, genel zihniyetteki çarplık üzerinden gittim, zaten dediğim gibi sapkın düşünceli hemcinslerimden birisine agresiflik yapmam için öyle bir şey demesine bile gerek yok :)

doğruyu söylemek gerekirse, ne yalan söyleyeyim, azıcık semantik bilgisi olan herkes kalıp olduğunu bilir. ama, haklısın bir noktada...

@sharksmile,

Bakın ne demişim yazdığım yazının bir yerinde; "Tekrar söylüyorum ki bu anlattıklarım normal durumlar için geçerli. Yoksa tabii ki doğurup sokağa atan, bakmayan, ilgilenmeyen anneler de var. Onlar için demiyorum bunu. Gerçek anneler için diyorum."

Kendi anneme, x'in annesine göre değerlendirmedim. Genel anlamda anneler böyledir dedim. Yoksa sadece 9 ay karnında taşıyan, sonrasında binbir eziyet eden, cinnet geçirip çocuğunu bıçaklayan, çocuğunu başka adamlara satan, kocasının tecavüz etmesine göz yuman, dayaktan öldüren annecikler de var. Takdir edersiniz ki uzayda yaşamıyorum, bu anlattıklarınızın hepsini ben de biliyorum. Ama baştan belirtmişim zaten, o anneler için konuşmuyorum diye.

Savina Y., görmemişim ben o kısmı, pardon o zaman :) daha doğrusu "normal şartlar"ın ne olduğunu anlamamışım :D

@sharksmile
bana göre cinsiyetçiliğe karşı olduğunu vurgulayıp bir taraftan "orospu çocuğu bir kalıptır, kelime anlamına göre kullanılmıyor, şaka yollu söylenmesinde bir sorun yok" demek biraz oksimoron tadında. eleştirdiğin cinsiyetçi kültüre katkıda bulunmak bence. şahsen bir kadın olarak o ifade hangi bağlamda/amaçla kullanılmış olursa olsun benim sinirlerimi tepeme çıkarıyor.

@slackerbitch
kullanılan kalıpları değiştirmek o kadar hızlı olamıyor zira "şaka yollu söylenmesinde sorun yok" demedim asla, sadece "beni kızdırmaz" dedim, lafın cinsiyetçi olmasını düşünmem o anda, yoksa ben de dilin cinsiyetçi küfürlerden arındırılması taraftarıyım. ben kullanırım da demedim, dikkatini çekerim.

zaten çok şeye kızıyorum, ona da kızarsam vücut dayanamacak artık :) katılıyorum sana yine de, haklısın.

@sharksmile, evet bunlara takılmak insanın sinir katsayısını ona katlıyor gerçekten. :)

anneye atfedilen kiymeti kendinden menkul kutsallik kisvesini bir cinsiyetci hakaret olarak algilayip saldiriyor, diger bir cinsiyetci de ayni hakaret üzerinden "kadinin kutsalligini" korumanin erkege verilmis bir sorumluluk oldugu fikrinden hareketle kadini korumaya kalkiyor.

kimse kimseye orospu demesin, ama orospuluk da bir hakaret olarak algilanmasin. neticede, her gece bu memlekette onbinlerce kadin şu ya da bu cikar icin erkeklerle sevisiyor, onlari orospu olmaktan devletin kiydigi nikah kurtariyor.

olayın tamamen annede olduğunu düşünmüyorum.kavga ortamında kız kardeş için de aynı şeyler söylendiğinde yine aynı şekilde sinirlenir bir erkek,böyle güdülenmiştir.ailedeki kadın erkeğin savunmasına muhtaç bir bayandır çünkü.hele namus söz konusuysa.tamamen toplum içindeki rollerle ilgili.

1)ozalitçiler yapıyor diye biliyorum.yani kitap şeklinde basıyorlar.
edit:1b)bilemedim şimdi ama sıkıntı olmaz ya,dersin böyleyken böyle.
2)fiyatı da çok tuzlu olmaz,ucuz oluyor öyle yerler.

nodrap'ın da dediği gibi ozalitçiler hem de çok profesyonel şekilde yapıyorlar bu işi. hatta beyaz kağıda değil kitap gibi daha sarımtrak kağıtlara bile basıyorlar. çok da pahalıya gelmiyordu hatırladığım kadarıyla, sonuçta her türlü orjinallerinden ucuz olacak.

bu baskı duyurularında hep aklıma gelen bişi var yazmiim yazmiim dedim ama bu saatin lakaytlığıyla yazdım gitti artık napayım.
o paraya ben olsam printer alırım, bas babam bas, hiç uğraşmam özalit mözalit, dolumcuya giderim onun yerine. aptalca bir fikirse de aptal bir üşengecim evet. çok kitap basacaksan bence maliyetini çıkarabilir uzun vadede :P

üçgen kıskaç ciltler var spirale gerek yok, yan basarsan sayfa sayısı çok azalır. kağıt da kilosuyla çok ucuz, metroda filan. demokrasilerde çare tükenmez. ama dediğin gibi sen hesaplamışsın ben hesaplamadım haklısın elbet.

@kediebesi: ben de oyle zannettim, oturdum, hesapladim, kesinlikle kendin alip basinca pahaliya geliyor. bir kartusla basabilecegin sayfa sayisi belli, bir top kagidin fiyati belli. ben sayfasi 2 kurusa cikti alabildigim yer biliyorum. zaten bir top kagit (=500 sayfa) 6-7 lira, ustune bir kartus parasi da eklersen (ki cogu printerla bir kartus 500 sayfaya yetmez) cok pahaliya gelir. + bunu spiralleyemezsin kendi basina.

Matbaa tek basım yapmaz. Yapamaz. Fotokopi...

(bkz: kubbealtı fotokopi)

kubbealti tam olarak senin istedigini cok uygun fiyatlara ve cok kaliteli bir sekilde yapiyor. izmir de de demfo fotokopi var, suphi koyuncunun karsisinda. o da ayni işi cok güzel yapiyor.

evet mümkün kars'tan artvin üzeri istanbul'la geldim. moskovadan uçakla dönersin. diğerlerni bilemiyorum

o daha ne ki hocam?

en.wikipedia.org

anneannemin hemsiresi gurcu, ona sordum, hepsine "evet" dedi. tabi gurcistan'in gumrukculeri bizimkilerden bile beter, ona dikkat edin.

gürcistan'dan osetya tarafına geçiş sıkıntılı olacaktır kanımca. daha savaş yaşanalı çok az zaman olmadı mı? bir de arabayı nerden kiralayacaksın? başka şehirde kiralayıp alakasız bir şehirde bırakınca oluyo mu öyle?

@zgrydn:

o sehirde subesi olan bir sirketten kiralarsa sorun cikmaz.

hmm tamam. şeyi de söyleyeyim, tanıdığım bir iki çerkezden kafkasya taraflarının gürcistan'la olan gerginlikten dolayı biraz sakat olduğunu duydum, ne derece doğrudur bilmem. (üstüne şunu da izledim: www.youtube.com

bölgeyi motorla dolaşmış bir gencin verdiği bilgiye göre, iki ülke arasında yalnızca doğu tarafta kalan lars kapısı açık ve sadece araç ile geçişe izin veriyorlar. tren imkanı yok gibi görünüyor. sınır geçişi yoğun olabiliyormuş dolayısıyla otobüs bulma ihtimali de mevcut ama bunu araştırmak lazım.

gürcü bi arkadaşım, gürcistandan rusyaya geçeceğine azerbaycandan geç daha iyi derdi. baya bizim kıbrıs meselesi gibi abhazya meselesi var onların da aralarında.

Arabayi aldigin sehirden baska bir sirde birakirsan bir miktar odemen gerekecek. Aradaki mesafeye gore de bu baya fazla olur,

20 dolar falan sanirim.

75 euro'nun üzeri aşan kısmına Avrupa Birliği ülkesinden geldiyse %18, AB dışından geldiyse %20 vergi ödemen lazım.

Avrupa birliğinden geldiyse üç aşağı beş yukarı 7-8 lira tutması lazım ödemen gereken verginin, ha yok puldur tüydür yündür arada kaydırıyorlarsa onu bilmem.

vergi degil 90 dolar olan, 50 dolar falan aliyor kargo sirketi. fakat amazon'dan gelince o sorun cikmiyor diye biliyorum. hatta ben -limit yine 100 dolarken- defalarca 150, 200 dolarlik kitap siparisi verdim, sorun cikmadi. demek artik kitaplara da halleniyorlar.

yazın yine bu kadar bir kitap siparişi vermiştim, hiç sorun çıkmamıştı. bu sefer böyle bir mesaj geldi. internette biraz araştırdım, birkaç kişi ödenen vergiler o kadar yüksek ki biraz daha para ödemek yerine siparişinizi almamayı tercih edebiliyorsunuz gibi şeyler demiş.

sadece vergi almıyorlar, 150TL civarı bir işlem bedeli var onun üzerine. o yüzden insanlar takılınca almamayı tercih ediyor.

kargo dahil bedelden yüzde onsekiz ödersiniz. Ptt kargo ile geldiyse ardiye parası almaz ama özel kargo şirketi ise ardiye de ödersiniz o da can yakıcı olabilir. Hulasa 15 dolar gibi yırtarsiniz kanımca sonucu bildirirseniz sevinirim

İlaç olayını hiç düşünmemiştim prostat için ilaç kullanıyor acaba o ilaçta dediğiniz kortizondan var mı prospektüste ne diye yazar?

prostat icin kullanilabilecek bazi ilaclarda kortizon bulunabildigini biliyorum, siz doktora gidin bence.

"dersler cok basitti, seviyemin altinda oldugu icin konsantre olamadim."

türkiye'de bir üniversiteye mi başvuracaksın ?

kesinlikle o konuya değin, son dönemlerde ortalamayı toparlamış olumlu bir şey ve buna dikkatlerini çek. eğer ilk dönemlerdeki başarısızlığına bir açıklama getirebiliyorsan getir, tembellik/umursamazlık vs olduğunu varsaymasınlar.

yazıyı türkiye için hazırlıyorum ama iyi bişey hazırlayıp yurtdışı için de kullanayım diyorum. Türkiye-yurtdışı çok farkeder mi ki?

sendelemeden- iş görüşmesinde ilk sınıflar lise tekrarı gibi sallamadım demiştim de bi git allasen cevabı aldım ondan yapmayım diyorum. yoksa el gitmiyor değil

slackeritch- benim de fikrim değinmekten yana ama mülakat da var tabi. orda e 1-2 senede mi akılladın aq ilk seneler niye yapmadın derlerse ne desem? adam gibi bi mazeretim yok neden hep itlik serserilik tabi

ben bunu iki hocaya aynen boyle soyledim, ki biri boston college'da profesor, digeri duke'de. ikisi de hak verdi. is gorusmesiyle akademik dunya biraz farkli yaklasimlara sahip. :)

sendelemeden- aradım cevap buydu valla:) sonuç noldu merak ettim?

elenar marin- sağol tavsiyen için. bir daha düşmem herhal bu duruma. 17-18 yaşında üniversiteye mi başlanır mı aq diye giresim var konuya ama yapmayacağım tabi:)

itlik serserilik imajı uyanmaması için "üniversite için başka şehre taşınmıştım, ilk kez ailemden uzaktaydım, alışma güçlüğü çektim" ya da "ailem zor durumdaydı ilk iki sene çalışmak zorunda kaldım" vs ballandır biraz.

slackerbitch- iyi fikirler. sağolasın.

ben zaten daha lisanstayim, bir basvuru degildi yani. o donem onlarla bir arastirma yapmak istemistim, ikisi de kabul etti. :)

populasyon genetigini cok uzun sure once almistim ama mantik yurutunce soyle:

6. true - eger certain karakter olurse bu karaktere neden olan genin frekansi degisir.
7. true - certain karakter daha cekici ise, daha cok ciftlesecek daha cok dol uretecek; kendi genleri diger genlere gore daha cok olacak...
8. true daha cok dol demek, o dole ait genlerin frekansinin artmasi demek
9. true bu karakterle ilgili genlerin sayisi artacak
10. true, false. true speciesler degiller ama nedeni nadir olmalarindan degil, verimli dol uretemeyecek olmalari...

benim yorumlamam bu kadar...

en sonuncu haric hepsi true.

www.imdb.com

o tarz degil ama kara mizah deyince dr. strangelove geliyor benim aklima.

kiss kiss bang bang
burn after reading
rocknrolla

belkiler: snatch., eastern promises, ghost dog: the way of samurai, match point, fargo.

The Game

Layer Cake

Karşındakini iplemediğini, işi ciddiye almadığını, dikkatsiz olduğunu gösterir. Ayıp tabi.

bazı insanlar o tarz şeyleri belli bir düzen içinde halleder. dolayısıyla mail'in konusu onlar için önem arz eder (mail okunacak mı, okunacaksa o an mı okunacak, belki filtrelenecek vs). o düzeni bozmak oluyor o hareket.

Bana gelse o mail, içeriğini ciddiye alacağımı sanmıyorum. Ki öyle dünyaca tanınmış bir Prof bile değilim, artık siz düşünün :)
Ek olarak artık spam mailler bile başlıklı geliyor.

Çok büyütülecek bir olay değil belki ama ayıp, evet. Sebebi de şu; o adam her gün onlarca email alıyor ve bunların hepsini okuyup adam gibi cevaplamaya vakti yok. O yüzden başlıktan, kimin attığından ve kimlere atıldığından kendine göre bir filtreleme yapıyor kafasında; ve de duruma göre okumuyor bile bazılarını. Sen başlıksız email atınca bunu okumak zorunda kalıyor önemli mi diye. Sonunda önemsiz çıkarsa da adama zaman kaybı.

evet ayıp bir şey. bende başlıksız mailler direkt spam'e gidiyor, dua et cevap gelmiş yine.

ben ogrenci halimle bana konusuz mail gonderen hocayi ciddiye almam, isim dusmeyecekse o maili okumam. hoca olsam budakli mese odunuyla kovalardim onu gonderen ogrenciyi.

ya yok be bu üni hocalarının tualet yapma organlarınn kalkııklıından dolayı öyle.

bana da geçen biri saydırmıştı mail attım diye. mutlaka kulp bulurlar.

başlıksız mail gönderdiğinizde mailin neyle ilgili olduğunu ancak mesajı açınca bilebiliyoruz. haliyle bir kişiden 10 mail alırsak ve hepsinin başlığı başlık yok olursa insanı sıkıntıya sokuyor.

Ayıptan ziyade metod denebilr. konu yazılmalı sonuçta adama çokca mail geliyor ve adam işlerinin yoğunluğu yüzünden önem sırasına göre maillerine bakıyor olabilir. ya da içeriğini açmadan başlıktan içeriğini anlamak isteyebilir. ayrıca maili daha sonra tekrar okumak isteyebilir bakmak isteyebilir, bu çocuk bana mail atmıştı ama neydi demez mi o adam. (açsın baksın üşenmesin nedir yani diyebilirsiniz ama adam hoca diyorsun allah bilir senin gibi kaç öğrenci mail atıyodur. adamın ayıklaması lazım, ödevlerini mi attı bu öğrenci, soru mu sormuş, yardım mı istemiş ödev mi, nedir yani diye ). Bir nevi önem arzediyor, kendi içinde

dün başlıksız mail gönderen babamı az kalsın dövüyordum

başlık yazmadıysan 10 puan kırmıştır mailinden.

ben etmem.

goruntu kalitesi mi dusuk, yoksa heyecani kacmasin falan diye mi?

hayır indirmedim ben filmi. ama şu anda ortamlara düşmüş bir filmden görüntü anlamında hiçbir şey beklememek gerekir. hadi olsa olsa en fazla screener'dır, büyük ihtimalle bu bile değildir. çamur cam çekimleri hiç dikkate bile almamak gerek, hele bu film söz konusuysa.

evet, yani heyecanı da kaçmasın diye bir anlamda.

nerden ne indirmeyi dusunuyorsunuz anlayamadim?

cam'i yok bir seyi yok filmin. ortada dolandigini dusundugunuz seylerin hepsi sahte.

ingilizceleriyle aratinca ilk ikisi direk cikiyor google image'de. :) digerleri de cikar ama turkce zor.

incille bi bağlantısı vardı sanırım. yani bu iki yerin sağlam kalacağı sanırım incilde yazıyorMUŞ.

şirince değilmiş doğanbeye yakınmış
www.seferihisar.com

meyve sarabi + sevan icin.

@kediebesi, mayalar ya 50 günlük hesap hatası da yapmışlarsa?

onu haberciye hesapçıya mayalıya sor ben ne bilem :D

@yesilimtrak; kopmuş bile

www.sabah.com.tr

kalabalıktan ziyade, trafik kazaları, içip içip sapıtanlar, kavga edenler,... en iyisi evde oturup hatim indirmek..

diğeri bugarach bu arada.

buraya gidenlerde mantık 0 :) bi de 3 geceliğine günlük 1.5 bin lira para vermişler hay bn senin kafana ya. düşündükçe sinir oluyorum :D hadi diyelim oldu ole bişey herkes öldü heryer yıkıldı. sik kadar yerde napcan .p neresinden tutarsan tut salaklığın daniskası

isletme bitirip ise girersen her gun takim elbise giymek zorunda olursun. iktisatcilar rahattir, kasmaz. bir de bir iktisatci bir haftada tum isletme derslerini halledebilir ama not vice versa.

işletmede devam edersen türkiye'de tüm kamu kurumlarında rahatça iş bulursun. ekomomi, finans, hukuk, maliye gibi gerekli tüm dersleri görürsün. kpss'ye hazırlanmayı düşünüyorsan, ki kamu kurumlarında çalışmak istiyorsan mecbur hazırlanacaksın, işletmede gördüğün tüm dersler işine yarar. iktisata geçersen çok daha ağır ve ileride işine yaramama ihtimali yüksek olan derslerle uğraşırsın. iktisatta kamu sınavlarına hazırlanırken işletmeye göre daha önce görmediğin daha çok konu ve ders olur. özel sektöre gelince her ikisi de aynı. ileride iş yerinde giyeceğin kıyafete göre bölüm okuma bence. kaldı ki böyle bir ayırım yok zaten. işletme bitirirsin gider pazarlamacı olursun işe kotla gidersin. iktisat bitirsin bankacı olursun takım elbise ile gidersin işe. sen ne yapmak istiyorsun önce ona karar ver bence. işletme ile iktisat birbirinden çok farklı bölümler değil. ama bence işletme bir adım önde.

İktisat dersleri bana daha yakın geliyor. O yüzden ikilemde kaldım.

bence bitirebilirsin.

aynı dediğin şekilde bitirdim ben, ama hukuk ya da edebiyat değil benim. sınavlar dışında senede 3 kere falan gittim okula.

Edebiyatı bitirebilirsin de yine de haftada bir iki gün gitmen gerekebilir. Çünkü takip etmezsen geçemeyeceğin dersler var. Bi de tabii hocalara bağlı. Devamsızlıktan da kalabilirsin. Onu halledersen haftada bir iki günle bitebilir edebiyat. Gerçi istanbul üni çok kastırır onu bitiremeyebilirsin.

istanbul hukuk un devam zorunluluğu yok, neredeyse hiç devam etmeden, yalnızca önerilen kitapları okuyup, arada yapılan pratik derslerine gelerek, gayet bitirebilirsin.ha 4 senede bitmez ama, arada kaçırdığın pratikler falan olur, gerçi pratik kitapları da var onlara benzer soruluyor genelde sınavlarda, ama sende toplam 2 hafta vize dönemi, 1 ayda final bütünleme dönemine girerek sadece, geri kalan zamanlarda okula gelmeden kolaylıkla geçersin derslerin büyük kısmını.zaten dinlemekten keyif aldığın, dersten çok konferans anlatımı gibi dersleri olan hocalar var, 3. ve 4. sınıfta.onlara arada gelip hukuk vizyonu bilmemne herneyse edinebilirsin.

ankara hukuk'ta okuyan bir arkadasim istanbul'da yasiyor. senede bir iki defa sinavlara geliyor, o kadar.

1 saat sonra ılık olmuş oluyor.

seneler önce siyah, kulplu, dışındaki kaplamanın dokusu kaliteli bir modeli vardı. o çok iyiydi. ama yenilere baktık geçenlerde ve hepsi çok saçma. üstelik pahalı. tchibo'da hemen hemen daha iyisi var ve daha da ucuz. bir baksan ya onlara.

tchibodan al, kargosu da var hem de 20 tl ve baya da kaliteli.

mug kupa değil mi ya? termosları diyorsan içi metal olanları gayet sıcak tutuyor, ama plastik olanları pek de muhafaza edemiyor.

Tek tavsiyem içi plastik olmasın ki içi metal olanın dışı da metal dümdüz çirkin bir şey. Hem de 50 - 60 tl falan. Ben tantitoniden aldım yalnız pek bi cıvıl cıvıl onlar sana uyar mı bilmem :)

plastikse 1 saat icinde icmen lazim, metalse 3 saat falan. 5. saatten sonra icilmiyor.

2-3 yıl önce aşağıda linkini verdiğim starbucks termosun metal kısımları beyaz, siyah kısmı ve kapağı kırmızı olan modelini almıştım, 45 lira tuttuydu, ev arkadaşlarım bana bi bardağa o kadar para veren enayi gözüyle bakmışlardı. neyse 3 saat içindeki sıcak sıvıyı içilebilir sıcaklıkta tutuyor (yalnız içinin metal olmasına dikkat et, plastik olanlarda aynı verimi alamazsın).

ayrıca eğer starbucks'tan alacaksan rastgele bir şubeye gidip alma, şube şube gez şubelerdeki modellere bak, şubeden şubeye ellerindeki termos çeşitleri değişebiliyor. ayrıca starbucks'tan alacaksan bu günlerde al, yılbaşı geliyor diye hediyelik termoslar falan getiriyorlar, güzelleri kapışılıyor. sen de bi tane kap.

www.google.com.tr

google docs kullanabilirsin.

bir de open office var, indirip kurman gerekiyor ama cok vakit almiyor baglantin yavas degilse.

(bkz: 21 aralık 2012)

cuma gününe denk geliyor. tek düşüncem bu. ertesinde haftasonu tatili falan

artık sadece "21" diyenlere bile küfrediyorum, tek düşüncem bu. yettiniz amk yusuf yusufa bağlıyorum artık ister istemez.

hiç ama hiç ilgilenmiyorum. bir şey olacaksa bunu hep beraber görcez zaten. bu tantana nedendir ki?

söz konusu komploysa çoğu açıdan sikkofield'a çakarım. ama bu tarihte en fazla bizim evin elektriği gider. o da sürekli gidiyor zaten. istanbul değil çemişgezek.

aynen imojeen

Minakodumun kıyameti kopmazsa çok feci küfrediciim. Kopsa da bitse.

ariel rubinstein bizim bolumde seminer verecek, super gun.

jay jay johanson konserine gidiyorum lan ben o gün yerim mayaları!

dogum gunum.

Vizem var, efsanevi bir dersten kalma olacak benim için.

ne bir şey olacağını ne de olmayacağını kimse kesin olarak söyleyemez diye düşünüyorum.

bu arada nick benden mi esinlenme yoksa? :p

bizim derginin yazılarının yetişmesi için son tarih. o gün değil ama sonrasında kıyamet kopabilir...

Ronchamp sapeli
Tbmm camisi
Taipei 101
Villa savoye
Turning torso
Sydney opera binasi
Hundertwasserin konutlari
The seed
Guggenheim

Uzun'a sor. Yabancı Diller Yüksekokulu'nu versin.

en.wikipedia.org

faz değiştiren materyali ne şekilde uygulayacaksın? projen nedir? Biraz daha açarsan yardımcı olabilirim.

bu benim yapacagim bir proje degil, sadece arastirma konusu. daha once yapilmis uygulamalar var. gunes enerjisinden faydalanarak belli basli faz degistiren maddelerin kutulanmis halini kullanarak seralarda geceleri donma engelleniyor.
fakat ben kaynak bulamiyorum.

turkce kaynak zaten hic yok denebilir. yabanci kaynaklar da az. onlar da parali. internet fos anlayacaginiz.

Detay ?

orhan buyukalaca'ya mail atsana, o iyi biliyor bu isleri.

library.cu.edu.tr
sunun gibi bir sey ama ben kendim deney ve gozlem yapmayacagim. sadece bunun deneylerden onceki kismi gibi bilgi iceren kaynaklara ihtiyacim var.

ya konuya biraz uzağım ama bu faz değiştirme hadisesi katı-sıvı-gaz arasındaki olay ise o zaman termal kütle (termal mass) denen şey işine yarıyor demektir, yani serada büyükçe bir su deposu bulundurmak ve onun havadan daha yavaş değişen ısısını kullanmak. çok uzak atmışsam affola diyeyim bari :)

eheh, tesekkur ederim ama bunun icin 8-10 derecede hal degistiren malzemeler kullaniliyor. hani bir madde sividan katiya gecerken disariya isi verir ya, iste amac bunu kullanmak.
bu dedigime gizli isi yontemi deniyor.
seninkine ise duyulur isi.
faz degistiren materyalin amaci da gizli isiyi kullanmak.

bulursan bana da haber ver, ayni arayistayim.

bulursanız bana da haber verir misiniz

:) olur

buna benzer, portakal diliminin yarısı çikolataya batırılmış bir çeşit var kahve dünyasında. belki tatmin eder.

Aşık erkeğin testosteron salgısı düşüyor. Alakalı olabilir.

neden yapılmasın ki. cinsellik bir ihtiyaçtır elinle yapmazsan rüyana girer kendiliğinden boşalırsın. ;)

bu sorun benim için bir nevi aşk testi.. eğer sevgilimi masturbasyon sırasında aklıma getirmiyorsam uzak tutuyorsam aşığım diyorum kendime.. eğer en arsız utanmaz fantezilerime konu oluyorsa aşık olmadığımı anlıyorum..

aşık olunca kesiliyor panpa, yapasın gelmez.

aynen ya, vay amk. demek yalniz degilmisim.

ben aşık olduğumda testesteron salgım artıyor. istediğim kadar aşık olayım belli bir noktadan sonra pompa odaklı bir yaşam tarzı benimsiyorum. dolayısıyla sorunun cevabı evet.

"eğer sevgilimi masturbasyon sırasında aklıma getirmiyorsam uzak tutuyorsam aşığım diyorum kendime" falan yazılmış yukarda, insanlar aşık oldukları insanlarla değil kimle yapıcak bu aktiviteyi? diyerek sözlerime burada son veriyor, hepinize bol güneşli, bol pompalı kış sabahları diliyorum.

yeterli hormonları hissettiğin duygular sayesinde salgılıyorsun. bi nevi feedback mekanizması denebilir.

evet, türk erkeklerinin büyük çoğunluğu anasına aşık olup aşık olduğu kadını kafasında anasıyla eşleştirdiği için öyle olması normaldir (ensest gibi algılamayalım, dediğim şeyin onunla alakası yok, zaten anneyle öyle bir şey düşünülmeyeceği için aşık olduğunuz kadınla da düşünemiyorsunuz işte).

ben o kişiyle birlikte olmak istediğim için yapmam öyle bir şey. zaten normalde de aşık olduğun kişiyle sevişmek de istersin, normali bu (yani tek sevişmek olmaz kafanda ama onu tanımanın, yanında olmanın yanında onu da çok istersin). sizin psikolojiniz bir acayip, ben anlayamıyorum pek.

sevmekten bahsediyorsan, sevginin içinde tutku olmayabilir. ancak aşkın içinde tutku ve şehvet %100 vardır, yoksa ya aşık değilsin, ya da cinsel psikolojin ne yazık ki düzgün değil.

eğer bir kişiyle sadece konuşmak, yanında olmak, onu tanımak istiyorsan, şefkat duyuyorsan seviyorsundur (sonradan aşk eklenir mi bilmem); eğer bir kişiyle hem sohbet edip, yanında olup hem de deliler gibi öpmek, sevişmek istiyorsan aşıksındır; eğer bir kişiyle sadece sevişmek istiyorsan, ağzından çıkan hiç bir şey seni ilgilendirmiyorsa, onu tanımak istemiyorsan ona sadece şehvet hissediyorsundur. türk toplumunun acayip değer yargıları sonucunda türk erkeğinin "aşk" kavramında büyük bir sıkıntı oluşmuştur, çözülmesi ise değer yargılarının tamamen değişmesini gerektirmektedir.

kısacası, türk erkeklerinin büyük çoğunluğu gerçek anlamda aşık olabilme kapasitesine sahip değil.

@sharksmile asik oldugu insanla sevismek isteyen ve sevisen ama yine de masturbasyondan soguyanlar da var -kendimden biliyorum-, bu aciklama yeterli degil. bence porno ile alakali olabilir. ciplak hatunlar falan, boyle sanki aldatma gibi bir his ama tam da degil. tabi porno falan izlemeden masturbasyon da mumkun, ona karsi bir argumanim yok.

@sendelemeden aşık olduğun kişiyle sevişmek istediğim için oluyor ben de ama "soğumak" gibi değil. canım istemiyor yapmak, çünkü onu istiyorum :) porno izleyerek mastürbasyonu hiç karıştırmadım zaten işin içine porno girince aldatma gibi bir his gelebilir herhalde, doğrudur. bunun dışında açıklama yeterli, istisnalar olabilir ancak genel durum budur.

happy days var, küçük tabak 8.5 büyük tabak 11 liraydı galiba.

benim bildigim oraya en yakin tunali'da tadim pizza var ama kizilay'in merkezi olmuyor tabi.

Happy Days'in salataları çok güzeldir, kesinlikle tavsiye ederim...

"29 Ekim 1929’daki Kara Perşembe, yani Amerikan Borsasının karşılanamayan borçlarla hisse senedi fiyatlarının düşüşü ile yatırımcılarının panikle satışa geçip bankalarda bu satışları karşılayabilecek kadar para olmamasının yol açtığı öncelikle tüm Amerikan toplumunu etkileyen felaket"

keynes yaklaşımıdır ana neden. her arz kendi talebini yaratmamıştır.

her arz kendi talebini yaratamamış mı? herkes müreffehmiş o saate kadar hangi arz talebini yaratamamıştır?

@ hosein, ana neden keynes yaklaşımı değil zira 1929'da klasik iktisat geçerli, keynes 1936'da çıkıyor iktisat sahnesine 'genel teori' adlı eseriyle.

keynesyen iktisat talep yanlıdır, senin yazdığın mahreçler yasası klasik iktisat için geçerlidir.

@hosein:

1) keynes krizden sonra kurmustur yaklasimini.

2) keynes yaklasimi zaten "her arz kendi talebini yaratir."a karsi cikan yaklasim.

kim ogretiyor size bu ezberleri amk.

@solo: commanding heights'i okuyabilirsin, o zor geliyorsa belgeselini izle. iki satirda ozetlenecek konu degil.

yol yakinken vazgeç itü'den. bir daha hazırlan ya ta taşkışla da bi bölüme geç

ne yazik ki "5 yanlis bir dogruyu goturuyor" demek, sallama taktikleri gecersiz demek. ha sen subjektif olasiliklarina gore siklari biraz eleyip sonra sallarsan o zaman ise yarar tabi.

ozet: hicbir sikki eleyemediysen sallama, bos birak.

sıkcaksan c yi işaretle

genelde b veya c çoktur

www.eksiduyuru.com

(bkz: commanding heights)

(bkz: the shock doctrine)

www.youtube.com

ben hoca olsam kızmam.

"normal" bir insansa kızmaz.

bence de kizmaz ama senin kagidi daha bir dikkatli okur.

sanki bunun genel bi cevabı varmış gibi.

nüktedan biriyse hoşuna bile gider ancak ketumun önde gideniyse iki ihtimal var; dürüstse, boşver der geçer kağıdınızın hakkını verir, değilse kağıdın suyunu çıkarır, düşük not vermek için elinden geleni ardına koyar.

hocanın yaptığı hatanın "hata" olduğuna emin misin? ya sen yanlış biliyorsan?

kesinlikle eminim. birkaç yerde hata vardı hatta ama şımarmadım.

doğru ve çok bariz bir hataysa, kızmaz.
ama harbiden sen yanılıyorsan, kızabilir.

aslında çok komik ve güzel olmuş.ama belki kızabilir,sorunlu biriyse.

o hoca benim ve kızdım. hem de çok :((((

o ayarı ben yesem öğretmenlikten istifa ederdim.
ya da..

bilerek böyle bir yazım yanlışını koyduysam ve direk yakaladıysan sana kafadan 100 puan.

Kizsa da, o kizginligi goze almaya deger bi ayar olmus bu. Risk almaya cesaret ettiniz, arkasinda durmayi da bilin.

çok iyi yapmışsın. belki dikkatinizi ölçüyordur. ben de sınav kağıtlarında dahi anlaımdaki de'leri, ek yanlışlarını falan düzeltiyorum da, bizim hocalar mal olduğundan dikkat etmiyorlardır kağıtları okurken.

bence gayet iddialı ve güzel olmuş. tebrikler. (: korkma.

bence de güzel yapmışsın. keşke diğer hataları da işaretleseydin tutarlılık açısından.

ben olsam kızmam...ama daha dikkatli okurum. ego patlamalarından hazzetmem.

bizim bölümde böyle bir şeyi yapsak o kağıdı kıvırıp monte ederlerdi.

bizim de bi gerizekali vardi bariz yanlis yazmis aq salagi kaadi sinavda soledik artizlendi orospu cocugu bunlarin kanini icmek istiyorum yeminle

gerçekten hoca olup olmadığıyla alakalı bir risk.

ciddi anlamda hoca ise tebrik etmesi lazım seni

yok üfürükten hocaysa sen bu yılı gözden çıkar artık yaz okulu mu olur büt mü olur :/

bulgaristanın şekerlerini seviyorum ben mesela amerika ve avrupanın diğer ülkelerinde bulamadım yiyemedim. bence bulgaristan şekeriyle ünlü olsun.

Kestane şekeri
Akide şekeri
Konya şekeri
Lokum
Kandil şekeri
Kaynana şekeri

Türkiye var ya? Lokum işte, tüm dünyada satılıyor.

(bkz: salmiakki)

lokum şeker mi ki

canada'da maple syrup'un sekeri gibi bir sey var, super.

(bkz: M&M)
en.wikipedia.org:Plain-M%26Ms-Pile.jpg
myworldreviews.com
blog.vegas.com

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

Almanya gereksiz bence Erasmus için. Çok kasıyorlar ödevdi projeydi. Belki Frankfurt olabilidi ama... En iyisi burada Twente ya da Venedik. Belli ki erkeksin çünkü kız olsan NEEE VENEDİK Mİ AYINANMYRMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM diye bağırmıştı koordinatörün yüzüne ve tercihini çoktan yapmıştı :( Sonuç olarak belli ki erkeksin ve şunu söylemek için girdim bu konuya, kız tavlamak için uygun bir şehir olabilir heralde Venedik :) Ama Hollanda'nın da olayı belli yani. İşte senin amacının ne olduğunu net bilelim, atıyorum müze mi görmek istiyosun (var öyle tipler), ne bileyim konferanslara gideceğim kafasında mısın, yoksa kanka en kolay kızlar nerde bana bi deyiver mi diyosun? İşte bunun cevabına göre sana yardımcı olmaya çalışsak daha iyi olur :)

edit: arkadaşın manitasına duyuru; ÇOCUĞU RAHAT BIRAK!

nıhaha yaşasın kötülük :)

üniversite nasıl bilmiyorum ama şehir olarak venedik en ideali görüşündeyim .

utrecht iyi baya. kucuk bir sehirde ama guzel.

Frankfurt avrupanın ekonomik başkenti. Büyük bir şehir, bir stuttgart sakini olarak imrenirim yani.

Ama bence hollandaya git.

ben olsam utrecht ya da venedik seçerim, ama eğer avrupa içi ulaşım diyorsan utrecht.

jean ve (gömlek - bluz - t-shirt)üçlüsünden biri olabilir. rahat olması önemli. kat kat giyinme, çok sıcak olacak bunalacaksın. rahat giyin yaaani. if'den bahsediyoruz sonuçta.

tayt giy.

naparsan yap @2'yi dinleme.

bakkala gitmiyorsun.

elbise giy. ya da tayt üstü gömlek giy. topuklu ayakkabı giy. ya da ne bileyim şort giy. ama gidip de kot pantolon gömlek içine tshirtle gitme. makina mühendisleri frp topluluğu tanışma toplantısına gitmiyorsun.

gerçi ankara-if nasıl bir mekandır bilmiyorum ama rock mekanıysa hiç gitme. önerim bunlar.

zıbın ve kot pantol' 'kombin'inden vazgeçme. ne olur ne olmaz. ayrıca kombin kelimesi somut bir varlığa bürünse odun motoru (elektrikli testere) ile dalardım.

if diyorsun, her gun nasil geziyorsan oyle git. herkes oyle gidiyor zaten.

ankara if; sıcak bunaltıcı ağız ağıza olacaksın. efil efil tek kat giy.

bence en rahat kıyafetini giy. kot gömlek.

hayaletiwww.google.com.tr de görürsen oralarda bi yerlerde benim için öp. (duygulandım)

eğer gitmediyseniz önerilerim şöyledir:
-asla giyilmeyecek kıyafet ve tarzlar: kot, ve gömlek hele ki tayt. kot, topuklu ayakkabı, abartı takı ve makyaj, kış olduğu için ilginç kaçacağından t-shirt ve üstüne mont (mekanda çıkartırım yanılgısına kapılmamanız için.)
parti kelimesini sevmediğim için şöyle deyim eğlence yerlerine gidilirken giyilecek kıyafet ve tarzlar: elbise, sapsız çanta, dolgu -varsa- topuklu ayakkabı yoksa abartısız topuklu; gömlek, etek, çanta, abartısız takı, klasik ayakkabı. örnekleri fotoğraflarla süsleyelim:
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu rahat ve çekicı kıyafetler de giyebilirsiniz.
lookbook.nu kot pantolonu bu şekilde giyebilirsiniz.
lookbook.nu
lookbook.nu askısız çantanız varsa kazak üstüne mont altına tayt olabilir.
lookbook.nu
lookbook.nu elbise üstüne kalın bir kaşe uzun bir mont.
türevlenebilir. kısacası bacaklarınız güzelse etek ve türevleri. fakat kısa giymekten hoşlanmıyorsanız üstte bulunan fotoğraflardan bir kıyafet yaratın ve gidin.
iyi eğlenceler

hepinize teşekkür ederim :)

sorduguna en yakin bildigim kaynak howard zinn'in klasik kitabi, a people's history of the united states. bir de bu kitapta kullanilan kaynaklari kitaplastirdilar, o var. ama tabi o normal tarih kitabi teorik olarak, direk sordugun seyi bilmiyorum.

edit: bunu yazmamin sebebi yazarin ayrimciliklara cok onem verip hepsini ayrintili sekilde incelemis olmasi.

books.google.com.tr
www.google.com.tr
www.thenation.com
socialistworker.org

ayrıca wiki sayfasının referans kısmından da bişiler çıkar kesin: en.wikipedia.org

Asagiya yazdigimi aynen kopyalayip Google'a yapistirin.

slavery racism history in america filetype:pdf

Cikan sonuclara tek tek bakin. En az 20 Google sayfasi taramadan, taramayi birakmayin.

Yurtdışında kredi kartınızdan vadesiz hesabınıza erişemezsiniz. ATM kartı olması lazım. Kredi kartınıza nakit yatırıp çekerseniz de o nakit avans olur, baya sağlam komisyon ve faiz ödersiniz. Bence ATM kartı talep edin.

yaniniza ihtiyaciniz kadar nakiti turkiye'de hazirlayin, zaten 15 gunluk bir seymis. gerisini de kredi kartinizi kullanarak halledin. -tabi bunu sordugunuza gore limiti dusuk olabilir. eger oyleyse bence de atm karti iyi bir secenek.-

Şu anda yurtdışında öğrenciyim. Turkish bank tan yükle harca kartı aldım. 5 dk da veriolar kartı hemen. marketten yaptıgım alışverişlerde komisyon alınmıyor. her para çekişimde 5tl (2.17 euro) kesinti yapıyor. her para yatırılışında da 5 tl yatırma ücreti alıyor.

her atm'nin kestigi komisyon bellidir, farklidir, belirtir parayi cekerken. ben yurtdisinda gayet kredi kartindan nakit avans cekiyorum, ugrasmiyorum, internet uzerinden vadesiz hesaptan yatiriyorum sonra, uygun oldugumda.

marketten yaptigin alisveristen zaten hicbir kart komisyon almiyor.

eger onu eklediginiz zaman faiz orani artmayacaksa (yani toplami kritik bir sinirin ustune cikmiyorsa) bosuna halen zamanin islemekte oldugu hesabi bozmayin. yeni bir e-mevduat hesabi acin. ucretsiz olarak istediginiz kadar e-mevduat hesabi acabilirsiniz.

1-bu durumda ya faizin dolmasını bekleyecegim ki o da otomatik yenileniyor tam gununde mi girmeliyim bozmadan para eklemek icin?
2-yeni e-mevduat hesabı acarsam faizden kaybetmiş olmaz mıyım? ve bu durumda bana ekstra bi kulfeti yok mu?

yeni acinca hicbir sey kaybetmiyorsunuz ki, sonucta faiz orani ayni. carpmanin toplamaya gore dagilma ozelligi var. :) yani ayni faiz oraniyla iki farkli hesapta durmasiyla ayni hesapta durmasinin hicbir farki yok getiri acisindan. ekstra bir kulfet yok, ucretsiz zaten, 3 saniyelik bir islem.

Bir kaç gün içerisinde elimde olması gerektiğinden sipariş süresini beklemek istemiyorum :/

homer'de Complete Psychological Works of Sigmund Freud var, onun icinde vardir?

bu arada gercekten acilse amazon'da hizli kargo secenegi ile biraz fazla para odeyip 1-2 gun icinde alabilirsiniz.

ağır matematik. matematiğine güvenmiyosan ömrünü çürütürsün ömrünü. (puanı niye düşük sanıyosun?)
iş imkanı fena sayılmaz.

istatistiğin ekonomiyle bütünleşmiş halini düşün. istatistik derken öyle sütun grafik filan diye bakma olaya. derin baya mevzu. ben pek tavsiye etmiyorum. bunun yerine iktisat, işletme okuyabilirsin.

ekonometri okuyacagina iktisat oku, ustune matematik ve endustri muhendisligi bolumlerinden approximation, optimization dersleri al. ekonometri mezunu birinin yapabilecegi butun islere girebilirsin, +iktisatci olursun ayni zamanda.

Bundan birkaç sene önce bir anda çok popüler olup kontenjanlarını doldurup işsiz mezunlarını çoktan vermiş bölüm. Kuzenlerimden biri Uludağ'da bu bölümü okuyup uzun süre iş arayıp en son soluğu polis olmakta buldu, sınıf arkadaşları da ondan farksız.

"bence" zamana göre bilinç değişir. şöyle bir şey vardı. insan yarım beyin ile yaşayabiliyor. geçenlerde yapılan bir ameliyatta bir çocuğun beyninin sağ lobunu alıyorlardı. izlediğim bir videoda soruyordu. işte buna göre yarım beyinle yaşabilirsiniz. eğer sizin beyninizin yarısını bir bedene diğer yarısını başka bir bedene koyarsak hangisi siz olursunuz diye. ki sonunda her ikisinin de farklı bilinçler olduğu konusunu konuşuyordu adam. bilinç olarak o anda sizden başka kimse o evrende o açı ve bakış ile göremez ve yorumlayamaz vs. vs. anlatıyordu sonra da bilinç budur diyordu.

baska bilinclerdir ikisi. t+1 anindaki beni alip t anina goturursek benim t+1 anindaki bilincim de, t anindaki bilincim de t aninda olacak.

Gelen cevaplara binaen, o halde t anındaki bilincimizle t1 anındaki bilincimiz birbirinden farklıysa aslında t anındaki kişi de t1 anındaki kişiden farklıdır. Yani aslında biz 1 sene önceki halimizle aynı kişi değiliz. O zaman yaptıklarımızdan da sorumlu olmamamız gerekmez mi?

bilinc olarak ayni kisi degilsin, bu durumda vicdanen sorumlu olmayabilirsin ama disardan bir kisiye zarar verdiysen bence sorumlu olman gerekiyor maddi acidan.

gelen e-maillerde linkedin ifadesi geciyorsa, filtreleyebilirsiniz o kelimeyi.

hesabinizin gmail, hotmail, yahoo v.s. ne oldugunu yazarsaniz, daha spesifik cevaplar alabilirsiniz.

gelmesini engellemek icin siteyle iletisim kurmaniz gerekebilir ama domain'i engellerseniz mail gonderirler, siz almazsiniz. bence en temizi bu.

lınkedın?

:(.

cevaba gelirsek, en aşağıda unsubscribe butonu vardır muhtemelen. işinizi görecektir.

daha yeni kapattıysanız hesabınızı bir kaç gün bekleyin. çünkü sıraya konmuş maillerin bitmesi bir kaç gün alabilir.

www.youtube.com

şöyle düşün: afrika'da hiç beyaz insan görmemiş kabileler de kıyafet, ayakkabı benzeri şeyler bulmuş, amerikan yerlileri de. boncuk, vb. hep kullanılmış. buğdayı keşfeden ekmek yapmış. italyanlarda pizza var, bizde pide var, lahmacun var, fln. neredeyse her toplum müzik yapmış. her toplum birbirinden habersiz de olsa bir manevi inanç geliştirmiş. birbirinden farklı yerlerde farklı diller ortaya çıkmış.

özetle insan insana benzer.

bir de tüm dinlerin atası olarak kabul edilen bir proto din olduğu düşünülüyor. hepsi aynı dinin dallanıp budaklanması, aynı efsaneler defalarca ağızdan ağıza anlatılması, değişmesi, gelişmesiyle olmuş. yine de mesela piramitlerin varlığı, çok benzer inanışlar tamamen açıklanmış değil.

bir de zamanında pasifik'in sallarla geçildiği düşünülüyor, ki bunun mümkün olduğunu salla geçerek kanıtladılar, bu şekilde de giden insanlar efsanelerini yanlarında götürmüş olabilir.

dünyayı ev, coğrafya dediğin bölgeleri de ev/komşu olarak ele alalım. komşu'nda bir robot gördün. bi tek onda var. ve hayatını oldukça kolaylaştırıyor. paran varsa sende aynısını alırsın. yoksa çakmasını alırsın.

dinler de böyle oldu bence. refah düzeyi, eğitim seviyesi o dönemin şartlarına göre çok yüksek olan mısırlı, mayalı, sümerli vs..deki inanışların çoğu semavi dinler de de görülüyor(hz isanın mucizeleri, kurban vs..) madem bu adamların refah seviyesi yüksek biz de onlar gibi bir inanç sistemi getirelim bizim de yükselsin demiş olabilirler.

nuh tufanı'nın da gerçek bir olay olduğu düşünüyor. tabi ki tüm dünyanın sularla kaplanması gibi bir olay yok, ama bölge bölge ilerleyen ve büyük alana yayılan fırtına+sel olduğu düşünüyor. tabii, haberleşmenin mümkün olmadığı, yüksek binaların olmadığı bir yerde ve birkaç km karelik bir sel içinde kaldığını düşün. dünyayı sel bastı zannetmek doğal.

şimdi bi yol düşün eksi sonsuz bir uç artı sonsuz bir uç.

insanların hepsi eksi sonsuzda idi bir zamanlar. ama birileri düşündü yürüdü koştu, geriden gelenler de örnek aldı. yada geriden gelenlere ilerdekiler yol gösterdi şöyle zıpla böyle koş diye.

yan, kimse bireysel olarak icat edip aynı noktaya ulaşmadı. insanlar birbirlerini örnekledi.

kurban demişin, aslında temelinde çok büyük korku barındıran çok ilkel bi inanış. al ben sana et vereyim sen bana dokunma. temeli budur.
birisi bunu yapmış diğerleri taklit etmiş.

bambaşka coğrafyalarda ortak olan birşey var inanma ihtiyacı. inanmak için insanlar aç beklerken böylesi bir inanışın duyulması dahi çok büyük etkiler yaratmış.

piramitlerde de durum aynı. yerden yüksek olmak korkutmak ihtişamlı olmak. korku salmak. napalım büyük olalım. resim çizerken bile herşey on boy büyütülmüş.

en.wikipedia.org

@trachemys nuh tufanıyla ilgili hoşuma giden teorilerden biri de, şu binlerce yıl önce gerçekleşen depremlerin ardından akdenizin sırasıyla egeye ve marmara'ya oradan da bir karadenize (o zamanlar tatlısu gölüymüş) boşalması muhabbeti var.

ama mesela bununla ilgili bir şey olsa da, çok yöresel kalmış olması gerek diye düşünüyorum.

@dokunmakalbime, zaten olay o. herhangi bir şekilde iletişimde olma ihtimalleri olmayan mezapotamya halkları ile maya halklarının ortak inanışları olabiliyor. bu nasıl oluyor diye soruyorum esasında.

bu konuda baya kitap var aslinda. "insanlik tarihi" formatindaki kitaplarda hep buna bir aciklama getirmeye calisiyorlar. bu kitaplarda genelde ayrilmadan once temelleri atilan inanclarin benzer toplumsal yapilar altinda benzer ilerlemeler gostermesinin normal oldugu soyleniyor.

the evolution of god diye bir kitap var bir de. orda cok guzel bilgiler var bu konuda.

ben isin icine cok girmemis olsam da cognitive science calisanlar da bu konuda bir seyler diyor. collective memory falan filan.

bir de burdan determinist sonuclara ulasanlar var. o da ilginc. "demek ki ayni sartlar altinda herkes ayni sekilde reaksiyon gosterir." gibi. sacma tabi o.

www.facebook.com

bu guzel bir seymis ama yanlis kampus oldu. :) bilkent'teyim. odtu'den bizim okula ulasim cok zor. ordan cikti alip tasimam cok zor olur. kizilay-tunus civarinda olsa super olur.

ödeme olmadan e-mail'le alırlar mı bilmem ama ucuza çıkartıyordu

www.facebook.com

cogu fotokopici zaten odemeyi sonra aliyor, en azindan ben hep teslim alirken odedim. :) onun sorun olacagini dusunmuyordum acikcasi.

kitap/defter fotokopisi çektirmiyosun ki orada bırakacağın bir şey yok. seninki çok olduğu için durumun farklı. gitmeden sipariş veriyorsun. nerden bilsin şaka mısın ciddi misin. ben olsam on binlerce sayfalık çıktıyı email siparişiyle almam.

bir şey değil.

ben zaten neredeyse hic kitap/defter fotokopisi cektirmedim, bahsettigim gidip bilgisayara dosyalari yukleyip ayrilmakti.

bir t-shirt/badi/tülbet vs'ye iki parça buz koyun gözlerinizin üzerine gelecek şekilde, bir süre batacaktır siz alışana kadar ama dinlenmelerine yardımcı olur sanırım.

buzum yok ama soda siseleri ile deneyeyim, amac soguk olmasi degil mi?

ağrı kesici kullan

elimde minoset var, ise yarar mi?

+ parasetamol sonucta, uykumu getirmez mi?

uykun gelir mi? gelmez mi? bilemem, lakin gözünün ağrımasından iyidir. sonuç olarak kendine kafein yüklemesi yapabilirsin.

eski usul salatalik dilimi koymak diye bilirim ben.

15 saatin 4 ünü uyu

kafeinli ağrı kesici alabilirsin, thomapyrin benim hiç uykumu getirmez. bir de gözlerde batma varsa çaya batırdığın pamukla kompres yapman iyi gelecektir.

sen ne diyorsun kardes? ne 0.75 cent'i? adres (link) ver, flight detail ver, ben de geliyorum.

cevap: locker vardir mutlaka her havaalaninda. cantalarini oraya kilitleyip sehirleri gez.

ee ryan air işte, almasaydım kendimi affetmezdim.

bavul ve rynair? he he he hadi bakalim

hakkatten bavul ve ryanair...tehlikeli kombinasyon :)
sansina belki havalimaninda kiralik dolap vardir

Bavul dediğin kabin çantasıysa, bir sorun olmaz. kabin çantası değilse de hiçbir sorun olmaz. Ryanair dünyanın en az valiz kaybeden firması. ama fiyata göre kabin çantası olduğunu anlıyorum (dikkat et, 45x55x20 cm kuralı gerçekten sıkı, kilo da önemli), bel çantası al 1 tane, en önemlilerini bel çantana koy, kalanını dolaba kilitle gez şehri.

Bavulu alir ya Ryanair erkenden heralde. Aliyordur yani isala. Almazsa dolap arayin..

Bergamo hos bir yerdir, 5-10 dakikada otobusle gidersiniz sehir merkezine. 7-8 saat rahat gecirtir bence.
Milan'a gitmedim, ama gitmesi 40dk-1saat aliyor olmasi lazim. Zaman kaybi bence, baska bir zaman gidebilirsiniz. Bir de pek numarasi yok derler zaten, sirf beton derler.

Budapeste'de de gecelere akabilirsiniz. Gece hayati ve ruin barlari ile baya unludur. En populer bari(ama geneli turist olur) vardi bir tane, avrupada 3. en iyi bar mi ne secilmis zamaninda; ismini hatirlayamadim ama.

2416 bence cevap.

eğer tam olarak soru bu ise

24

edit: parantez vs varsa olay değişir.

edit2: 4x4 diyez yazdığında 24 yapıyordu. şimdi 28.

parantez eksigi yoksa 24.

edit: 5 gelince is degisti, 28 oldu.

ya simdi bunun icin islem sirasini bilmeye bile gerek yok. 4+(4 tane 5)+4 diyor. bu kadar basit yani mantigi.

arada 5 varmış ya pardon düzelttim

yannış hepsi

24

Nası lan? 28 değil mi cevap?

demin 24 idi, şimdi 28 tabii ki.

cevap 28. once carpma ve bolme islemleri yapilir. eger birden fazla varsa carpma ve bolmeden, soldan saga dogru gidilerek yapilir. eger parantezler varsa. hepsinden once parantez islemleri yapilir. kural budur.

4+4x5+4 = 28
4+(4x5)+4 = 4+4x5+4

tr.wikipedia.org

(bkz: the corporation)

(bkz: the revolution will not televised)

inside job

weird or what?

"home" (tr. yuva) seslendirme: tuncel kurtiz. görüntüler eş zamanlı olarak çekilmiş, saniyede bilmem kaç kare fotoğraflarla oluşturulmuş. bence harika.

(bkz: ekümenapolis)

(bkz: commanding heights)

Senin ilacın bu: (bkz: the century of the self)

vice'in belgeselleri yeter de artar bile.
www.youtube.com

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

kesinlikle:

(bkz: darwin's nightmare)

aradığınız budur; pişman olmayacaksınız...

senin ihtiyacın olan derleme yapan siteler
documentaryheaven.com mesela
veya topdocumentaryfilms.com
bir de belki what is reality belgeselini sevebilirsin
bu tip birçok bbc belgeseli var, varoluş, fizik, algı vs konularında.
das netz ve spin de anımsadığım güzel yapımlar.

iyi ki bizim okulda değilmişsiniz.. Yoksa bitmezdi benim okul :D

hahaha! hangi okul? bir uğrayayım:)

hacettepe bilgisayar'daki hocalar sanirim kendi programlarini yazmislardi bunun icin, belki yardimci olurlar bir ulassaniz.

bir de bilkent'te tanidiginiz hoca/instructor herhangi bir ders veren insan varsa gonderin, hallederler ya. ben bir hocanin baska bir okuldan arkadasinin odevlerini taratirken gormustum. :D