www.yatirimyapiyorum.org

(bkz: borsaya başlayacak insanlara öneriler )

bloomberght.com

fahir armaoglu gercekten yazdigi donemi cok iyi anlatmistir. john merriman var yale'de profesor, cok guzel bir kitap yazmis a history of modern europe diye. iki ciltlik edition'i da var, birlestirilmis olani da. norman davies'in da europe: a history kitabi cok guzel. yalniz tabi siyasi tarih denilince genelde 1780 sonrasi anlasilir, bu kitap daha geriden alip getiriyor, istemezseniz basini okumayiverirsiniz. :)

ha bir de eric hobsbawm var, adamin kitaplari turkce'ye de cevrildi, bir kismi iletisim'den bir kismi dost'dan. hem politik, hem diplomatik, hem ekonomik tarihi cok guzel anlatiyor. onun ozellikle "age of x*" serisini mutlaka okumak lazim bence. topu topu dort ince kitap ama harika bir bilgi veriyor. gerci yazar cok yanli ama anliyorsun hangisi kendi fikri, hangisi somut gercek.

*: revolution, capital, empire, extremes

ayrıca oral sander-siyasi tarih I ve II

siyasi tarih hocamın gönderdiği kitap listesini aynen yapıştırıyorum:


ABEL Olivier, ARKAUN Mohammed, MARDİN Şerif, Avrupa’da Etin, Din ve Laiklik, (çev: Sosi Dalanoğlu , Serne Yılmaz ) İst.: Metis Yay. 1995
AKŞİN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin yakın Tarihi 1789-1980 I. Cilt, İst.:Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Temmuz 1997.
AKŞİN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin yakın Tarihi 1789-1980 II. Cilt, İst.:Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Temmuz 1997.
ARMAOĞLU Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumları Yay.,
ARMAOĞLU Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980, Cilt 1, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1993.
ARMAOĞLU Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1980-1990, Cilt 2,: Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 1994.
ARMAOĞLU Fahir, Filistin Meselesi ve Arap – İsrail Savaşları 1948-1988, Ankara: İş Bankası Kültür Yay., 1994.
ATEŞ Toktamış, Siyasal Tarih, İst.: Der Yay. ,1993.
ATEŞ Toktamış, Türk Devrim Tarihi, İst.: Der Yay. ,1993.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, I CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, II CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, III CİLT, İst.: İstanbul Matbaası, 1974.
AVCIOĞLU Doğan, Milli Kurtuluş Tarihi 1983’den 1995, IV CİLT, İst.:Tekin Yay., 1974. BENETON Philippe, Toplumsal Sınıflar ( çev.: Hüsnü Dilli ) İst.: İletişim Yay.,....
BERKES Niyazi, 200 Yılıdır Neden Bocalıyoruz –1, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Eylül 1997.
BERKES Niyazi, 200 Yılıdır Neden Bocalıyoruz –2, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Eylül 1997.
BERKES Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler I, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Kasım 1997.
BERKES Niyazi, Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler II, İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Kasım 1997.
BRUNHOFF Suzanne De, Devlet ve Sermaye, ( çev.: Kuvvet Lordoğlu ) Ank.: İmge Kitabevi, Ocak1992.
BURNS Edward Mc Nall, Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, (çev.: Alaeddin Şenel), Ank.: Birey Toplum Yay.,1984.
CARR E. Hallett, Tarih Nedir?, İstanbul: İletişim Yayınları, 2006.
CEM İsmail, Geçiş Dönemi Türkiye’si 1981 –1984, İst.: Cem Yay.,1984.
CEM İsmail, Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, İst.: Cem Yay. 4. Baskı, 1974.
COLLİNGWOOD R. G., Tarih Tasarımı, İstanbul: Ara Yayınları, 1990.
DERİNGİL Selim, Denge Oyunu, Tarih Vakfı Yayınları,
DİLAN Hasan Berke, Atatürk Dönemi Türkiye'nin Dış Politikası (1923-1939), İstanbul : Alfa, 1998.
DURANT Will & Ariel, Tarihten Dersler, ( çev.: Bozkurt Güvenç ) İst.: Cem Yay., 1968.
EFLATUN, Devlet, ( S. Eyüboğlu, A. Cimcoz ), İst: Remzi Yay. 1992
EFLATUN, Poetika ( çev.:İsmail Tunalı ), İst.:Remzi Kitapevi.,1993.
EFLATUN, Sokrates’in Savunması ( çev.:Teoman Aktürel ), İst.:Remzi Kitapevi.,1992.
FUKUYAMA Francis,Tarihin Sonumu, (çev.:Yusuf KAPLAN) Kayseri:Ray Yayıncılık,...
GASSET Y. Ortega, Tarihsel Bunalım ve İnsan, ( çev.: Neyir Gül Işık ),İst.: Metis Yay. 1. Baskı, 1992.
GASSET Y. Ortega, Kütlelerin İsyanı, ( çev.:Nejat Muallimoğlu ),İst.: Bedir Yay. 1. Baskı, 1992
GEORGEON François, Bir İmparatorluğun Ölümü 1908 – 1923, ( çev.: Server Tanilli) Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Ekim 1997.
GERGER Haluk, Soğuk Savaş’tan Yumuşama’ya, Ankara: Işık Yay., 2006.
GÖNLÜBOL Mehmet, Milletlerarası Siyasi Teşkilatlanma, AÜSBF Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1975.
GRAMSCİ Antanio, Modern Prens ( çev.:Pars Esin ) Ank.: Birey ve Toplum Yay. 1. Baskı, 1984.
GUTHRİE W.KC, İlkçağ Felsefe Tarihi, ( çev.:Ahmet Cevizci ) Ank.: Gündoğan Yay.1988.
GÜRÜN Kamuran, Savaşan Dünya ve Türkiye, Bilgi Yayınevi.
HOBSBAWM Eric, Kısa 20. yüzyıl 1914-1991 Aşırılılıklar Çağı, (çev.: Yavuz ALOGAN), İstanbul: Sarmal Yay. Ekim 1996.
HOPKİRK Peter, İstanbul’un Doğusunda Bitmeyen Oyun, İstanbul: Sabah Yay., 1995..
HUGO Victor, Doksanüç İhtilali, (çev.:Burhan Toprak ), İst., MEB Yay. 1994.
JENKİNS Keith, Tarihi Yeniden Düşünmek, ( çev.:Bahadır Sina Şener ), Ank.: ....Yay. 1. Baskı, 1991.
MARDİN Şerif, Türk Modernleşmesi, (der.: Mümtaz’er Türköne / Tuncay Önder ) İst.:, İletişim Yay. 2. B,1992.
MARX Karl, Louis Bonaparte’nin 18. Brumaire’i, ( çev.: Ahmet Acar ) İst.: Yorum Yay. 1993.
MİLİBAND Ralph, Kapitalist Devlet, ( çev.: Osman Akınhay ), İst: Belge Yay.,1989.
MOOERS Colin, Burjuva Avrupa’nın Kuruluşu, ( çev.:Bahadır Sina Şener) Ank.: ost Yay., Şubat 1997
MORE Thomas, Utopia ( çev.: S. Eyuboğlu, V. Günyol ) İst.: Cem Yay. 1997.
ORAN Baskın (Ed.), Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 1: 1919-1980. İstanbul : İletişim Yayınevi, 2001.
ORAN Baskın (Ed.), Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 2: 1980-2001. İstanbul : İletişim Yayınevi, 2001.
ORTAYLI İlber, Osmanlı İmparatorlu’nda Alman Nüfusu, İst. İletişim Yay.,1998.
ORWELL George, Bin Dokuzyüz Seksen Dört, ( çev.: Nuran Akgönen ) İst.: Can Yay., 1999.
ÖĞÜN S. Seyfi, Modernleşme Milliyetçilik ve Türkiye, İst.: Bağlam Yay. 1995.
ÖZYÜKSEL Murat, Feodalite ve Osmanlı Toplumu, İst.: Der Yay. 1997.
PARKİNSON C. Northcote, Siyasal Düşüncenin Evrimi (çev.: Mehmet Harmancı), İst., Remzi Yay. 1984.
POLİTZER Georges, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, ( çev.: Sevim Belli ) İst. : Sosyal Yay., 1976, 3. B.
POULANTZAS Nicos, Faşizm ve Diktatörlük( çev.: Ahmet İnsel ) İst.: Birikim Yay. 1. Baskı, 1980.
PRİENNE Henri, Ortaçağ Kentleri – kökenleri ve ticaretin canlanması - ( çev. Şadan Karadeniz ) İst.: İletişim Yay.,1994.
RUSSEL Bertrand, Batı Felsefesi Tarihi- antik çağ-, ( çev.: Muammer Sencer ) İst.: Kitaş Yay., 1969.
SANDER Oral, Anka’nın Yükselişi ve Düşüşü – Osmanlı Diplomasi Tarihi, Ank.: İmge Kitapevi, 1. Baskı, 1993.
SANDER Oral, Siyasi Tarih İlk Çağlardan 1918’e, Ankara: İmge Yay., 1994.
SANDER Oral, Türkiye’nin Dış Politikası, Ankara: İmge Yay., 2006.
SARICA Murat, 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi , İst.:, Gerçek Yay., 7. Baskı 1996.
SARICA Murat, Birinci Dünya Savaşından Sonra Avrupa’da Barışı Kurma ve Sürdürme Çabaları (1919-1929), İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1982
SOYSAL İsmail, Türk Dış Politikası İncelemeleri için Kılavuz 1919-1993, İstanbul : Eren Yayıncılık, 1993.
SÖNMEZOĞLU Faruk (Der), Türk Dış Politikasının Analizi, İstanbul : Der Yayınları, 2001.
ŞEMSUTDİNOV A.,Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye – Sovyetler Birliği İlişkileri, ( çev.: A. Hasanoğlu) İst.: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., Ağustos 2000.
ŞERİATİ Ali, Yarının Tarihine Bakış, ( çev.: Orhan Behin ), İst.: Akabe Yay.,1988.
TİLLY Charles, Avrupa’da Devrimler, 1492-1992, İstanbul: Afa Yayınları, 1990.
UÇAROL Rifat, Siyasi Tarih 1789-2001 , Der Yayınları.

Oral Sander'le başlamanı öneririm, konudan soğumaman için. Dili çok akıcıdır.

Sen bi ara Sevket Sureyya Aydemir'in Enver Pasa'sini, Tek Adam'ini, Ikinci Adam'ini filan da okusan iyi olur.

buyuk ihtimalle bir kutu apranax'i cigneyip yavas yavas yutsa buyuk ihtimal beyin kanamasindan giderler aslinda, niye yapmiyorlar anlamiyorum. (doktor falan degilim de bir doktor oyle soylemisti.) senaryonun oyle olmasi gerektigi icin degilse nedendir ki? :)

ilacına göre değişir elbet ama aşırı dozda alınan ilaçların ağzından burnundan kanama getireceğini zannetmiyorum. belki tendirdiyot gibi maddeler mideye şiddetle zarar verebilir ki araştırıldığında tendirdiyotun intihar eylemlerinde en çok kullanılan maddelerden biri olduğu ortaya çıkıyor. bir de siyanür var direk öldürüyor ama bu da zaten tıbbi bi ilaç değil..

bi avuç karışık ilaç içen insan sersemlemeye başlıyor, sonra elini kolunu kaldıramıyor, saçmalıyor. sonunda da uyuyor. kusarsa büyük ihtimalle kurtuluyor. kusmazsa da zehirleniyor işte.
ağzından kan gelmesi midenin sağlamlığıyla alakalıdır herhalde.
bide sanırım beyin kanaması geçiren insan kusuyordu. bu dediğim kusma oradan geliyordur belki.

öyle uykuya dalınmıyor hop diye. ilaçların ne ilacı olduğuna bağlı olarak etkisi de değişir. büyük çoğunluğu dayanılamayacak baş dönmesine ve ardından da kusmaya yol açar. zaten bunlar engellenemez, hop diye uykuya dalınmış olsa bile uykudan uyandıracak kadar şiddetli tepkiler verir vücut.

kusarsa kurtulamıyor. kendi kusmuğunda boğulup ölen pek çok adam var.

bu yüzden ne yapıyoruz arkadaşlar? partide kendinden geçen adamı kaldırıp yanlamasına yatırıyoruz. böylece arkadaşımız kusmuğunda boğulmayacak. teşekkür etmeyin. vatandaşlık görevimi yapıp sisi uyaruyorum.

emile durkheim'ın intihar üzerine bir kitabı var. orda bunların nedeni hep yazar. kadınlar fiziki şekillerini bozmayacak intihar yöntemlerini tercih eder, ilaçla veya zehirli gazla intihar. genelde dikkat çekme amacıyla da bu intihar yöntemleri tercih ediliyor. erkekler ise daha ölümcül yöntemleri kullanıyorlar ve intihar eden erkek oranı kadınlardan bi hayli fazla. konuyu merak edenler kitabı inceleyebilir..

1 ölü taklidi yapardım.
2 açlıktan, zincirlikuyu mezarlığında.

Ailenin üzülme şiddeti değişmez abi. Senin paramparça cesedine değil, artık yaşamayacağına üzülüyorlar.
Ha cesedin yakışıklı olsa fena olmaz tabi. İş çıkarmazsın millete kol ve bacak toplatmayla.
Ayrıca otelin kurumsal kimliğini sikip atıcaksın. Bence hastane tuvaleti on numara. Tam intiharlık.

ben kisin ortasinda gidebildigim en soguk sehirde veya o an cebimde para varsa en soguk ulkede, begendigim bir manzaranin karsisinda ustume kar yagarken donup olmeyi tercih ederim, simdi intihar edecek olsam. tabi tum kimliklerimi falan imha ederim bunu yapmadan once. hatta ailem de cesedim bulunamadigi icin olmedigime inanacaklardir o durumda.

ajdarın evine bombayla girerdim ben, belki intihardan alacağımız günahı nötrleriz.

herkes üzülsün isterim ben. ölmüş gitmişim üzülecekler tabi peeeh. bir de çok güneşli bir günde boğaz köprüsünden atlardım; hafif de olsa uçar gibi hissederdim belki.

imkansız diye bir şey yoktur sadece biraz zaman alır.

o zaman imkansız demiyelim de ne kadar zordur?

bolumunuzun ne olduguna, ortalamaniza, oss basariniza, akademik dunyadaki torpilinize falan bagli. :)

eleyebilir. fakat acıklamasını bildirmekte zorunda değildir. basarılı gibi gozuken fakat basarısız dersinizin olmaıdgına eminmisiniz?
ders programı uyusuyor gibi gozukse de uyusmuyor olabilir.
evraklarınızda eksiklik olabilir yada yeni tairhli bir evragınız yoksa 2. plana bırakılmıs olabilir
veya bolumunuz öğrenci alımından vazgeçmiş olabilir
yatay geçişle ilgili okulla neden almadıklarına dair bir acıklama yapmak zorunda olmadıkları için bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin..
geçmiş olsun.. bahar döneminde şansını tekrar denersin işallah.

kaldığım herhangi bir dersim bulunmuyor. ders programında sanırım toplamda 2 ders farklı. evrakları tam vermiştim ve hepsini teslimden bir gün önce almıştım üniversiteden. arasam ya da gidip sorsam hiçbir şekilde nedenini öğrenme şansım yok mu?

dil farki var mi hocam? o sorun olabiliyor. sizin okudugunuz bolum turkce, gecmek istediginiz ingilizce ise sorun cikartiyorlar genelde.

ders programı olayı zaten sonradan bakıyolar kabul ederken kimsenin umrumda olmuyor dersler. sonucta okulu uzayacak olan sensin onların umrumda değil. neden almadıkları acıklamak zorunda değiller olayı çok saçma resmi kurum gerekirse dilekçe verirsin açıklarlar.

ama yine de bu sene kimseyi almıycaz biz deme hakları var bildigim kadarıyla sonradan olsa da. bi arkadas kültür universitesina başvurmştu oyle bi sacmalık olmuştu sanki. yine de okulu ara sor ne ayaksınız de. aynı şehirdeysen git konuş.

tüm üniversiteler için konuşuyorum, bu yatay geçiş olaylarını yürütenlerin (ki genelde bunlar dekanlıkta çalışan memurlar oluyor) hiç bişeyden haberleri yok.bu yıl, yapılan bi hataya ve sonrasında okul aranarak düzeltilmesine bizzat şahit oldum ( 1.sıradan yatay geçiş hakkı kazanması gereken elemanın ismi listede bile yoktu).Sen de ara okulu,peşini bırakma.

negatif bir yorum yazınca tik almayan yorumlar.. hayret birşeysiniz yani...

ne kadar para harcamayi dusunuyorsunuz?

güzel bir fincan takımı.

ya da english home'dan mutfak için güzel bir şey.

karadeniz, kapadokya turu vb..hem anı kalır hem de günlük hayatından uzaklaşmış, kafa dinlemiş olur..

sakın ama sakın ev aleti falan almayın..ne öyle çamaşır makinesi alıp ' al anne ömür boyu çamaşır yıka!' der gibi..
ilerde benim çocuklarım yapsa 'kendiniz aldınız kendiniz kullanın bakalım, hadi dağ gibi çamaşır var! derim..böyle ayıp şey olmaz..

kolye, saat falan alın bence. ev eşyası almayın +1

hocam bence evinde acil ihtiyaci olan bir sey varsa onu al, para artarsa kolye sevmeyen kadin tanimiyorum.

su olsam ates olsam +1 kadın kafasını dinlesin ya çanak çömlek her zaman alınır

bi inci takım alın.

türk kahvesi seviyorsa kesinle arçelik telve.

güzel bir yüzük alın. altın olabilir ya da daha uygun fiyatlı bişey alıp güzel bir yere yemeğe götürebilirsin.

kişisel bir şey alın. mutfak eşyası vs almayın. bir kolye alın mesela. hep boynunda olur falan?

çalışmaya başladığınız an artık kullanmamanız gerek.

Evet geri verip lacivert pasaport almanız gerekiyor. Ancak yurtdışına çıkışta normalde sizin sigortanız olup olmadığını kontrol etmiyorlar, pasaportunuzun süresi bitene kadar risk alıp kullanabilirsiniz. Ama o strese gerek var mı, bence yok.

Edit: Gidip döndükten sonra ortaya çıkabiliyormuş:

www.turkhukuksitesi.com

çalışmaya başladıktan sonra teslim etmezseniz ve durum da bir şekilde ortaya çıkarsa paraya çevrilen hapis cezası var benim bildiğim kadarıyla. Anneniz sizin adınıza pasaport alırken "çalışmıyor,maaşı bulunmamaktadır" gibi bir kağıt imzalamıştır zaten.

yakarlarsa birkac bin lira odersin. e zaten vize masrafi o kadar. o yuzden bence kullanmaya devam et, yakalanmama ihtimalin var, yakalansan da kaybedecegin sey kazandigindan daha kucuk sayilmaz. :)

ders kitaplarini degil de dogru duzgun tarih kitaplarini oku? hatta ingilizce biliyorsan ingilizce kaynaklardan calis. ben oyle yaptim, hem kalici oluyor, hem daha az yalan oluyor.

yedirerek. gocunmayarak. hazmederek. şanlı tarihinle gurur duyarak.

anladığım kadarıyla liselisiniz matsiyah. işin kaçarı yok, mecbur çalışacaksınız. işin içinde sınav, müfredat falan olmasaydı ben de sendelemeden'in dediğini derdim. merak etmeyin, kurtuluş yakındır. yakında üniversiteye girecek ve dilediğinizce gerçek, resmi olmayan tarih kitaplarını okuyabileceksiniz. size tavsiyem şu anki okuduğunuz tarih kitaplarını okurken beyninizin bir bölümündeki şalteri indirmeniz yönünde. sanki roman okuyormuş gibi okuyun. okuduklarınızı bir yazarın elinden çıkma, tarihle ilgili kurmaca bir metin diye görün. işin gerçekte ne olduğu kısmını düşünmeyince ve roman okur gibi okuyunca daha kolay olur.

dilerseniz o bilgileri "bak okul kitaplarında böyle böyle saçmalıklar var" şeklinde tartışmalarda argüman olarak kullanabilmek için öğrenin.

kopya çek.
ingilizcen iyise sıranın üzerine ingilizce olarak yaz.
yok değilse bi kağıda yaz, kağıdı masanın ucuna yapıştır. bi tane de bandı yuvarla masanın altına kağıdın ortasının denk geldiği yere yapıştır. böylece kağıdı çekince kucağına gelecek itince de masanın altına yapışıp kamufle olacaktır.

kopya çekmenin pekte mantıklı olmadığı bir durum tarih. Tarih dersinin öğretenle çok ilgisi var. Sen daha açık dille yazılmış, gereksiz ayrıntıya girmemiş kitaplardan çalışmaya bak.

"bak okul kitaplarında böyle böyle saçmalıklar var" şeklinde tartışmalarda argüman olarak kullanabilmek için öğrenin

güzel bir öneri

milli eğitim bu müfreadatla , bu anlayışla ; tari değil de Milli Tarih vermeye devam ettiği müddetçe durumunuzda bir gariplik aramayın. Gayet olağandır , tarihten nefret eden ne ilk ne de son kişi olacaksınız. Malesef . Kopya-mopya dersi geçin yeter.

hacettepe üniversitesi'nin kampüsüne gidip ilişik kesme bürosu tarzı yerlerine uğrayın.

hacettepe merkez kampus'de ogrenci islerinin arka tarafinda meltem abla mi ne vardi. ben de baska bir universite kazandigimda sildirmek icin ona gitmistim, seksen tane yere yolluyor. hicbirine borcun olmadigini belgelemeni istiyor. sonra gidip ogrenci kimligini falan iade ediyorsun, para yatiriyor muydun emin degilim ama birkac tane de ilisigini kestigine dair belge aldigimi hatirliyorum. lise diplomasi yerine ilisik kesme belgesini verdim sanki ben, hacettepe'den bilkent'e kendileri aktardilar.

ankara üniversitesi'nde kayıtta da lise diploması istiyorlar. belgelerimi geri alamam mı? :/

alırsın belgelerini geri, ben de kaydımı sildirdim yeni üniversiteme kaydolmak için ve lise diplomamı geri aldım. hatta zamanında verdiğim ikametgahımı falan bile geri verdiler.

altında düşüşler ve çıkışlar her zaman olur, tüm uzun vadeli yatırım araçlarında olur, bundan dolayı zaten uzun vadeli yatırım araçlarıdır.

Altında über bir düşüş yok bildiğim kadarıyla, ama olacak mı dersen, orası bilinmez

bir iki hafta daha boyle ufak ufak duser, en gec bir ay sonra tekrar toparlamaya baslar diye tahmin ediyorum. nerden itibaren dusmeye baslayacagini birkac lira farkla tahmin etmistim, bu da dogru cikar diye umuyorum. aksi takdirde bir ay sonra fakir bir adam olabilirim. :)

Altında asla ciddi bir düşüş yaşanmaz diye biliyorum. Bunun sebebi de devlet hazinelerindeki rezervler ve altının büyük yatırımlarda bir nevi sigorta maksadıyla güvenli bir liman olarak kullanılması diye biliyorum.

www.eksisozluk.com

hollywood'un iddiasinin aksine oyle bi sey yok.. varsa da ben bilmiyorum valla(kucuk de olsa göt olma ihtimaline karsi koruma)..

zoom yapma özelliği paintte bile var, ama kalite bozmama olayı hiçbir programda yok. zaten nasıl olsun ki? o anca gigapixel makinalarla çekilen fotoğraflarda olur.

www.360cities.net

@efendy hayır onda da olmaz, sen şuan fotoğrafın asıl boyutuna göre çok küçültülmüş bakıyosun ordaki zoom fotoğrafı orjinal boyutuna yaklaştırır.

sorunun cevabına gelince photoshop cs5 de çok farklı teknolojiler var cs6 belki bu işi çözer ama zor bi iş, şuan öyle birşey yok, isterse 85446843148gigapixel olsun

hocam simdi o is biraz etraftaki piksellerin renklerine bakarak arada kucuk pikseller olusturup onlarin rengini belirleme falan gibi bir sisteme dayaniyor. o da imkansiz gibi bir sey. yani yaparsin da dogru renk tahmini yapmasi imkansiz. cok zoom yapmaniz gerekiyorsa makinanin, lensin kalitesini yukselterek deneyin. :)

photoshop temiz büyütüyor nispeten

Olsaydı heralde Moda fotoğrafçılığında cep telefonu kameraları falan kullanılırdı.

buyutmek icin en iyi ihtimalle etraftaki pixellerin belli bi algoritması ile ortalamasini alması lazim ki bu da ortalama olacagi icin her zaman kayıp olur. ama en iyi performansı photoshoptan aldım.
(not : en iyi performans optik olarak buyutmedir ki, digital ortama gectikten sonra mumkun degildir.)

Viewer 2.

askerlik muayenesi sırasında GATA'da (veya bir başka askeri hastanede) eşcinsel olduğunu, askerlik yapmak istemediğini belirtmen ve eşcinsel ilişkiye girdiğine dair (genelgeçer tabiriyle "pasif" olman lazım bu ilişkide de) video kaydını göstermen gerekiyor.

TSK ve ilgili hastane mensupları dışında kimse göremez.

kimse göremez derken akrabalarımda memurlar var bunlar da göremez değil mi araştırırsalar?

hocam memur derken neyi kastettiniz bilmiyorum ama eger yuksek bir gorevdeyse veya cevresi falan iyiyse illa ki bulabilir, cok zor bir sey degil. vatandaslik degistirmek en temizi bence.

allah aşkına mesela vergi dairesi'nde çalışan bir memurun bunu görmesi nasıl mümkün olsun?

vergi dairesinde bankoda oturuyorsa goremez ama mustesar, genel mudur gibi bir seyse veya adalet bakanligi'nda calisiyorsa arastirirsa gayet rahat bulur isterse. yargi ile ilgili kurumlari kullanarak birinin hayatiyla ilgili inanamayacaginiz kadar fazla bilgiye ulasabilirsiniz.

ucakla giderken pasaport kontrolu olabilir, trenle giderken de arada polis gelip pasaportlara bakabiliyor. damga schengen bolgesine girerken ve cikarken vuruluyor, ulke gecislerinde vurulmuyor.

Aslında şunu soracağım, benim yunanistan'dan aldığım para cezası var da. İspanya'dan Yunanistan'a geçsem, durumu çakarlar mı? Pasaportu değiştirdiğim için pasaportun üzerinde ceza yazmıyor. Pasaport kontrolü yaparken kontrolü bilgisayar üzerinden mi yapıyorlar yoksa vize geçerli mi değil mi diye bakıyorlar?

Schengen ulkeleri arasinda gecis yapiyorsan sehirlerarasi gider gibi gidersin. Zaten sen (atiyorum) Almanya vizesi almiyorsun, Almanya'dan Schengen vizesi aliyorsun dolayisiyla boyle bir vize kontrol sorunu olmaz.

Ama sizin yuyanistan olayina gelince giriste vize kontrolunuz yok evet ama cikista Yunanistan'dan cikacaksaniz farkederler tabii ki :)

Ne cezası? Gümrük ile alakalı bir şeyse zaten schengen ortak database'i var, tüm gümrük kapıları biliyor o cezayı. Yok trafik cezası falansa seni bulurlar zaten bi şekilde.

Gümrükle alakalı değil. Vize aşımından dolayı aldığım bir ceza.

vize suresi kontrol amacli bakabiliyorlar random olarak, dikkatli olun.

imzayi illa oraya gelip mi atacakmis? belgeyi alip ertesi gun imzali olarak goturseniz? veya vekalet falan verebilir herhalde ama o da is sonucta.

yani vekalet için de notere gitmek lazım ki notere gelebilse nüfus müdürlüğüne gelir sıkıntı olmaz. açıkçası hiç fikrim yok imza olayında. onu öğrenebilsem yeter aslında. belgeyi ertesi gün imzalatabiliyorsam harika zaten.

imzayi illa nufus mudurlugunde atmasi gerekmez. doldurulacak kagidi hane halki olarak doldurup imzalayip, apartman yoneticisi ve muhtara onaylatip falan filan goturuyorsunuz nufus mudurlugune. o hane iki kisiye cikiyor, bu kadar.

evden birisi olmadan yapamamıştık biz bu işi. hiçbir şekilde kabul etmediler.

bir iyi bir kötü haber aldım resmen. bu işin bir standardı yok mu acaba ya? her müdürlük kafasına göre mi uygulama yapıyor!

kafasına gore degıl evde bulunn birisinin gelip beyan vermesı gerek olay bu.

kira sozlesmesını degistirip senı de ekletirsen sozlesmeyle alsırabilirsin naklini.

anadili ingilizce olan zor da, ingiliz dili edebiyatı, amerikan kültürü edebiyatı ve ingiliz dilbilim okuyan/mezunu var.

sözlükte olması şart değilse ana-babadan biri ingiliz diğeri türk birkaç kişi tanıyorum.

annesi kuzey irlandali olup ingilizce fransizca simultane tercumanlik okuyan arkadasim var?

sayfayi boydan ikiye ayirsan olur bence. bir tarafa basliklar vs., diger tarafa sadece sayfa sayilari.

otomatik içindekiler hazırlamak da mümkün ama metni ona göre yazmak gerekiyor geç oldu heralde onun için.

öyle space'le gitmeyin, bütün boşlukları silin sayıyla yazı arasındakini.
sonra hepsini seçin, sağ tıklayın, paragraph'ı seçin, sol altta tabs (sekmeler) var, tab stop position için 15 falan yazın, alignment right olacak, isterseniz leader'dan ... seçebilirsiniz böylece metinle sayı arasına nokta da koyar, sonra set'e basıp çıkın. imgur.com

şimdi tek tek metinle sayı arasına getirin imleci ve tab tuşuna basın.

belli bir faiz miktarı yok. bir zamanlar beyaz eşyaya endeksliyorlardı. şimdi durum ne bilmiyorum.

ama tavsiye istersen sakın alma derim. kredi alıp da pişman olmayan yoktur. ben 980 tl anaparaya 2800 tl faiz ödüyorum. sen düşün gerisini

standardi yok, o donemdeki enflasyona bagli.

tefe ve üfe oranlarını birbirinden çıkartıyorsun, çıkacak puan senin faizin oluyor. yani böyle olması lazım. öyle hatırladım.

beyaz eşya şeysine bağlı.

7 tl isterdim herhalde ben olsam.

eğer benim yolladığım işse motorcu adama kaymak gibi çeviri yahu o :).

abebooks da kullaniyorum arada ama ordan okulun kutuphanesinde gorup yenisini bulamadigim ikinci el kitaplari aliyorum. yeni kitap satanlar var mi? hic aramadim bile. :) ordan alirsam ayni saticida tum aradiklarimi bulamayacagimdan kargo masrafim artar gibi geliyor. bir de vergi konusunda onun artisi nedir?

ne kadar uretim yapabildiginize bagli olarak kendiniz kullanabilirsiniz, cevreye satabilirsiniz, devlete satabilirsiniz. hepsi mumkun.

Evet uretip satabiliyorsunuz. Cok fazla var bu tarz firma bildigim kadariyla, eger birisiyle anlasirsaniz devlettenaldiginizdan daha ucuza (yarisi falan sanirim) elektrik alabiliyorsunuz ancak tuketiminizin belli bir miktarin uzerinde olmasi gerekiyor. Ekstra bir degisiklik de yapmiyorsunuz sayacta, kabloda vs. Sadece fatura artik Tedas'tan degil anlasma yaptiginiz sirketten geliyor.

adamlar devletin boş dağ,tepe arazisini 40 yıllık şaka gibi fiyatlara kiralayıp üzerine tribün kurup devlete elektrik satıyorlar sen ne diyorsun :)

o tirbünlerden bir tanesini dikmenin maliyeti 1 buçuk milyon euro yaklaşık.

duyuruda en az 10 kez soruldu bu soru.

İsletme yaz okuması cok kek. Mezun olunca ayni muameleyi goreceksiniz zaten.

sıçmışsın, çok net iktisat. ve işin kötüsü gitti artık o fırsat, işletmeyi kazanıp hayatının sonuna kadar mutsuz yaşayacaksın...

yazma ikisini de..

mezun olduktan sonra ne bileyim "ben veterinerim" "ben son ütücüyüm" "ben kaynakçıyım" "doktorum" "avukatım" gibi sana meslek verebilecek bir bölüm yaz..

iktisat mezunuyum, okuldaki öğretilen teorik bilgilerin hiçbiri pratikte işime yaramadı. kendime iktisatçıyım da demedim hiçbir zaman.

illa okuyacam ulen o bölümü diyorsan da git başka bölümde oku, ileride master yaparsın, işine yarayabilecek birkaç bişey öğrenirsin, bir de etiket olur..

edit: yazma demişim ama yazmışsın bi kere..
neyse bilkent iyidir deyip geçelim, yazı da ibret amaçlı kalsın burda..

işletme doğru karar. yalnız iktisat çok yanlış olmuş. ardından odtü işletme onun da ardından hacettepe işletme yaz.
4 sene sonra dua edersin bana.

cok yanlis yapmissin. neyse ki hazirlik suresince dilekce verip puaninin tuttugu bolumlere gecebiliyorsun. hadi onu yapmadin, birinci siniftaki derslerin cogu ayni, onlari aldiktan sonra yatay gecis de yapabiliyorsun. bence kendine yazik etme.

işletme işletme işletme işletme.

finansa ilgin varsa çok fark etmez. ama pazarlama, ik gibi alanlar için tabii ki de işletme. bilkent iyi seçim bu arada.

bin kere yazdım,
bu da binbir,
bilkent işletme yazacağına kars kafkas hukuk yaz,
ya da ne bileyim,
hangi işletme iktisat yazacaksan boşver,
git hukuk yaz,
en azından aç kalmazsın..

işletme bu kadar kötü mü lütfen cevap ayzın

dostum işletme kötü değil. kendini geliştirmene ve ingilizceyi iyi öğrenmene bağlı. ilk olarak matematik sevmiyorsan sakın iktisat yazma. bilkent'in ingilizcesi normal vakıf üniversitelerine nazaran zordur eğer ingilizceyi sevmiyorsan sakın yazma çok zorlanırsın. bilkent güzel okul mezun olduğun zaman kaliteli ingilizcenle boşta kalmazsın.

Bilkent isletme dogru karar. Ekstradan sahip olacagin guzel ingilizceyle her kapi acilir. İktisat okumak gereksiz malliktir ama tercih meselesi tabi.

matematikten anlamiyorsan iktisat okuma yalniz. yanlis anlama ama sonra hem sana yazik oluyor, hem seviyeyi dusuruyorsun.

merhaba, spesifik olarak uluslararası ilişkilerini bilmiyorum ama odtü'nün iktisadı örneğin iyidir yurt dışına öğrenci göndermede. yani sadece mühendis yuvası gibi düşünmek doğru olmaz odtüyü.
akademisyenlik her bölümü bitirip yapılır elbette ama iktisadi idari bilimlerden düşünüyorsan işletme dışında herhangi bir bölüm sen istersen seni akademisyenliğe götürebilir. işletme de götürür elbet ama daha bir sosyal bilime de yakın olsun dersen yaptıklarım doğru başlangıç değil. uluslarası okurken mutlak siyaset biliminden de dersler alırsın, kendini o yönden de geliştirirsen yurt dışında akademik kariyer yapabilirsin. tabi iyi notlar şart.

şimdi hangi bölüm dersen ilgine bağlı. matematiksel işler seviyorum dersen iktisat (lisansı çok matematik ağırlıklı değildir ama akademik kariyer yapmak istersen matematiğini çok geliştirmen gerekir), oturur kitaplar okurum, makale yazarım sürekli dersen uluslararası ilişkiler veya siyaset bilimi okuyabilirsin. ha, diğer sosyal bilimler de var, psikoloji, sosyoloji onlara girmedik. hepsi seni akademik kariyere götürür.
ben iktisat doktorası yapıyorum bu arada yurt dışında, lisansta endüstri mühendisiydim gerçi.

odtü uluslararası'nın kadrosu da fiziki olanakları da iyidir. işletme, uluslararası gibi bölümler hiç de ihmal edilmiş değildir odtü'de; kısmen bazı beşeri bilimler bölümleri belki.

ingilizce- türkçe terminoloji sorunu hakikaten her dalda var ve bunu yenmek için birinci sınıftan itibaren terimlerin türkçelerini de öğrenmeye çalışmanızı tavsiye ederim, ama sonuçta ingilizce bilip türkçe terminoloji öğrenmek aksinden çok daha kolay.

kampüs şehir dışında ama ulaşım zor değil, kızılay'a 15 dakikada gidersiniz dolmuşla trafik yoksa. yurtta kalıyorsanız uzun süre gitmeniz gerekmeyebilir bile. eve çıkacaksanız da emek civarı tavsiye ederim.

yurtdışında akademisyen olma imkanı açısından idari bölümler arasında çok fark yok, yüksek lisansta ya da doktorada alan değiştiren çok olur. dışişleri, dış ticaret vs gibi yerlerde de uluslar avantajlıdır. ikinci, hatta fırsat olursa üçüncü yabancı dil yaparsanız şahane olur tabii uluslar'da okuyacaksanız :)

odtu uluslararasi iliskiler iyidir, bazi hocalarini da taniyorum, sevimli insanlar. :) gerci bence bilkent bir kademe daha iyi yurtdisi acisindan ama burslusu tutar mi bilmiyorum.

www.ekonomihukuku.bilkent.edu.tr

enstitülerin sitelerin bir bakın isterseniz. çok var başvurabileceğiniz program. ama ilgi alanınız, ne istediğinize bağlı olarak değişir.

örneğin latin amerika çalışmaları var ankara üniversitesinde. ama ilginizi çeker mi gibi. bir göz atın dediğim gibi..

1. Muhtemel.
2. İlk yıllarda hammadde satıyorduk Almanya'ya, çok s*klerinde degildik.
3. Denge politikamız sebebiyle

1. evet doğrudur.
2. pas
3. ismet inönü savaşa girmek için garip garip isteklerde bulunuyordu. 300 kamyon 1000 traktör 500 uçak vs gibi. amacı hem anadolu bir tarım devrimini başlatmak hem de savaşa güçlü girmek.. ama o da biliyormuş vermiyeceklerini.. tarih hocam zamanında böyle anlatıyordu. zaten savaşın başında ruslar ile almanlar saldırmadılar başta. ingilizler ile almanlar arasında kaldık

fotoğrafın doğruluğunu bilmiyorum ama Nazi Almanya'sının Türkiye üzerindeki etkilerini görmek için şuradan okumaya başlayınız:

(bkz: varlık vergisi)
(bkz: aşkale)
(bkz: şükrü saraçoğlu)

bunun dışında mesela şuraya da bir bakabilirsiniz:

(bkz: mahmut esat bozkurt)

mahmut esat bozkurt ataturk ihtilali isimli kitabinda cok guzel bilgiler verir, fasizm teorisine(!) ataturk'un katkilarindan bahseder.

uzun bir hikaye sorduğunuz

ama kısaca

1- olabilir; hatırlayamadım.
2- almanya'ya krom satıldı neredeyse savaşın sonuna kadar. rivayete göre alman gemileri de karadenize geçirilmiş boğazdan gizlice. hatta mina urgan anılarında anlatır bunu. tüm istanbul'da gece elektriklerin kesildiği ve gemilerin geçtiği falan. ama tabii bunlar kabul edilmiş şeyler değil sanıyorum. en azından açıkça

ama natura horror yazmış işte hükümet politikasının nasıl gerçekleştiğini. nazilere çok yakın bir çizgi var uzun bir süre. tan baskını var mesela solun üzerinde gösteren son dönemde. ama esas olarak şükrü saraçoğlunun aşırı milliyetçi çizgisi biliniyor. nazi hayranı falan filan. hatta gene hasan izzettin dinamı bahseder anılarında; naziler sınıra geldiği zaman trakya'da, bulgar tarafında. hasan izzettin dinamo hiç bir savaş hazırlığı yapılmadığını söyler. o dönem orada subaymış. zaten dönem medyasında nazi hayranı ve kamuoyu alman tarafını tutuyor aslında savaşta.

3. zira şöyle bir durum vardı. denge politikası falan deniyor da; o da etken tabii de. esas olarak uluslararası ortamdan dolayı tarafsız kalabildik. müttefikler savaşa girilmesi konusunda yoğun baskı uyguladılar türkiye'ye. dendiği gibi askeri istekler vs. aslında 1939 da tr-ing-fr arasında imzalanan bir antlaşma var. işte savaş akdenize sıçrarsa bu durumda türkiye savaşa girecek diye. ing ve fransa'da askeri yardımı yükümleniyorlar. ama türkiye savaşa girmedi haliyle. problem şu ki; mihver devletler de; yani almanya'da türkiye'nin savaşa girmesini istemiyordu zaten. o da savaş dışında tutmaya çabaladı. ki 1941 de de saldırmazlık paktı imzalandı. böylece türkiye 1939 fr-ing ittifakını uygulamamış oldu. sonrasında durumu toparlamak için çok uğraştı zaten.

sovyetlerin türkiye'ye saldırması düşünülemez zaten. hitler sovyet coğrafyasına yönelmeye karar verince, sovyetler aksine bir cephe daha istiyorlardı doğudan. zor durumdaydı zira.

bir de gene inönü'nün hitler sınıra geldiğinde yazdığı bir mektup var. orada da biraz göz dağı vermiş gibi. işte her yer düşünce balkanlar'da sınıra gelince, inönü son yurttaşa kadar direnmesini biliriz mealinde bir mektuğ yazıyor. hitler'de zaten işgal bir niyetim yok diyor. yani tabii ki korktuğundan falan değil. adamın stratejisi bu...

edit: çok hızlı yazdım. anlatım bozuklukları vs. için kusura bakma

Cevaplar için teşekkürler. "siradan bir adam" sana ayrıca teşekkürler ayrıntılı yanıtın için.

Burger King'lerde acı sos büyük boy ketçap gibi satılıyor artık 4.95 TL fiyatı. Hatta Ranch ve Buffalo sos da satılıyor.

aman tanrim, bu son yuzyilda duydugum en guzel haber.

hayat sigortası zorunlu olarak gösterilerek yapılan bir işlem. Kendinize ait hayat sigortanız varsa, biraz pisleşerek bu masraftan sıyrılabilirsiniz.

Dosya masrafı olmayan krediler için de ilgili tutarın faiz'den karşılandığını düşünebilirsiniz. Yani aslında o miktar bir şekilde tahsil edilecektir.

Benim önerim detay parametrelere çok takılmayıp, aylık ayırabileceğiniz ödemeyi kafanızda belirleyip bankalar ile görüşmeniz. Eğer bu parametrelerle kafanızı bulandırırlarsa direk örnek ödeme planı isteyip farklı bankaların planlarını karşılaştırabilirsiniz.

aylik odemesi az olanin toplam miktarinin cok olmasinin sebebi, vadenin uzamasi ve bu arada dogal olarak faizin islemeye devam etmesi. bence durumun kotu degilse mumkun oldugunca kisa vadeli cekmeye calis. oderken bir sure zorlanirsin ama omur boyu odemekten iyidir. :)

faizi düşük masrafı yüksek krediler olabiliyor. Bu sıralar faizler biraz yükseldi.

Sana ne uygun tam bilemeyiz. Gelirin ne için kullanacaksın parayı bunları düşünüp öyle çekebilirsin.

kredileri karşılaştırırken yıllık maliyet oranı'na göre karşılaitırın. tüm bankalar yasal olarak bu oranı belirtmek zorunda.

al al havada karada yaparsın... tatmin etmesi açısından: yurtdışında finans okudum.

üçüncü sınıfta Issues in Macroeconomic Policy diye bir ders var o nasıl? verebilir miyim?

o dersi bilmiyorum ama genel olarak ekonomide kullanılan matematik orta2 (şu anda 6 mı 7 mi oluyor?)seviyesindedir. onun dışında formüller öğretilir zaten. genel olarak ekonomide çok matematik yoktur, finansın daha sosyal halidir. "Issues in Macroeconomic Policy" de adından belli böyle sosyal bir derstir büyük ihtimal.

zaten alamayacak durumdaysan almana izin vermezler. derslerin kodları vardır. atıyorum Issues in Macroeconomic Policy almak için önce Introduction to Microeconomics ve Calculus 2'yi geçmiş olmanız lazım diye not düşülür.

hangi okul bu arada, hangi ülke?

Lazarski Üniversitesi, Polonya. Çift diploma olayı çok cazip geldi, bölüm bittiğinde aynı zamanda University of Wales'den de diploma almış olacağım.

Bu da dersler:
recruitment.lazarski.pl

her ülkenin kendi eğitim tarzı vardır, o açıdan sordum. büyük ihtimal dediğim yapıdadır ama türkiye'de de anlattığım gibi bildiğim kadarıyla. derslerin saatlerine, hocalara göre araştırın öyle alın, başarılar :)

issues in macroeconomic policy almak icin macroeconomic theory veya intermediate macroeconomics gibi bir ders alman gerekecektir.

intro. to micro. cok kek. toplama, carpma, arada bir alan hesaplama. cok nadiren belki integral ama denklem kasmaz, 3x^2' nin integrali gibi. :) ama intermediate birazcik daha zorlayabilir.

@terp: ekonomide kullanilan matematigin orta2 seviyesinde oldugunu soylerken tam olarak neyi kastettin acaba? :) real analysis, calculus, cok degiskenli calculus, diferansiyel denklemler, lineer algebra ortaokulda ogretilmiyordu bizim zamanimizda. :)

@ sendelemeden

uluslar mı okuyosun iktisat mı?

ben de uluslar mezunuyum ve iktisatın gördüğü gibi görülmüyor o dersler bizde. aynen ortaokul seviyesinde bir matematik yeterli.

@sabac

issues in... dersinde hele hiç matematik yok rahat ol. yani oradaki hoca yapıyordur bilmem de. bizde aldık o dersi; matematikle alakası yok. ama iktisada girişe göre daha zor haberin olsun. merak etme ben de uluslar yazarken matematik olmasın diyodum; yokmuş :)

ben iktisat okuyorum. ir'da okuyan arkadaslarimin aldigi dersi de biliyorum, matematik seviyesi gercekten dusuk ama genel olarak iktisat matematikle ic icedir, ben onu belirtmek istedim. :)

ir'da matematikle en cok alakasi olan ders istatistik. bir de serdar guner gibi birkac hocanin verdigi oyun teorisel analiz var, o da bence matematikten cok mantik iceriyor ama alip da "cok matematik var." diyen arkadaslarim oldu. zaten mikro alirsan az cok oyun teorisine asina olacagin icin sorun olmaz.

@sendelemeden: intro'da orta2 seviyesinde dedim ben ki sen de "cok kek. toplama, carpma, arada bir alan hesaplama." demişsin hemfikiriz :)

not: yazdığımı okuyunca gördüm, genel ekonomi demişim tabii yanıltıcı olmuş, intro'yu kastettim ben. zaten ileri ekonomi dersleri almadım, ortak ders olarak intro ve intermediate econ'ları almıştım :)

İktisat mezunuyum. Introduction to Microeconomics dersinde toplama, çıkarma yapmayı biliyorsanız sorun yok. :)

bu demand/supply grafikleri intro'da değil miydi?

@ terp

evet onda..

eger icindekiler cok onemli degilse veya onemliyse bile bilgisayara atabileceksen baska bir bilgisayara tak. icindekileri tercihine gore sil veya bilgisayara gonder. sonra bilgisayarim'da disk'in simgesine sag tiklayip bicimlendirme yap. sorun kalmamasi lazim. benzer bir sey flash disk'de basima gelmisti, boyle cozdum.

içinde zaten doğru düzgün bir şey yoktu ve biçimlendirme yaptım: hem hızlı hem normal.
ama sorun devam ediyor yine.

bilgisayarda bir network map var mı? yani sallıyorum, d harfi, f harfi falan bir sürücüye atanmış mı?

o ihtimali de düşündüm, harf atamasını değiştirdim. gene çözüm yok.

kasanin arkasindaki usb girislerini denediniz mi?

dizüstü bilgisayar, tüm girişleri denedim.

ben ısrarla şunu yapmanı önericem, taktıktan sonra windows explorer'a f: d: e: falan yazıp denesene bi. birinden birinde girecektir içine.

yok, ögeyi bulamadı.

tamam halledildi. diski bölüp biçimlendirmekmiş çözüm, belki birilerinin işine yarar. yardım edenlere teşekkürler.

oyun bilmem de the strategy of conflict diye bir kitap var, strateji deyince aklima o gelir. :)

Yeni çıkan eski zamanlı strateji oyunlarından ile ne kastettğini tam anlamasam da, turn bazlı strateji olarak son zamanlarda shogun 2 oynamaktayım, epeyde hoşuma gidiyor. tavsiye ederim.

@repins

tarihi strateji oyunu soruyor.


...civilization 5 var mesela.

(bkz: shogun 2 totalwar)

medieval II total war ve age of serisi

(bkz: koah)

korkutmasana arkadasim gece gece. :) eger oyleyse hic tedaviyle ugrasmayip guzel bir tatile cikayim, en azindan mutlu olmek istiyorum. :)

psikolojik olabilir. anksiyetik mevzular böyle yapıyor insanı, nefes alıyorsun ama alamıyormuşsun gibi geliyor. yine de doktora git de, modern tıp bişi bulamazsa psikoloğa da git.

bende de vardı bir aralar sanki nefes alamıyormuşum gibi geliyordu geçti bilhassa stresli zamanlarda ortaya çıkıyordu yani illaki koah olur diye birşey yok hastanede bir nefes testi yaptır bakalım geçmiş olsun

bence hepsi bünyene üst üste fazla gelmiş. bir de adana çok nemli yerdir. nem de iyi gelmez, düzelecekken düzelememişsindir.

nefes egzersizi yapin. psikolojik de olsa, fizyolojik de olsa faydasi olur. ben astim kriziyle bile nefes egzersiziyle basedebildigimi bilirim.

deriiiin bir nefes alin.
tutun.
sonra delinmis araba lastigi gibi tsssss yaparak agzinizdan nefes verin. ama bu tsss yaparak nefes verme surekli (kesik kesik degil) ve uzun olacak. azar azar ama surekli yani.
cigeriniz tamamen bosalinca deriiiin bir nefes alin hizlica.
sonra yine tssss.
yedi sekiz defadan sonra cigerleriniz bir yuzde otuz falan acilmis olacak...

idrar rengi açık olana kadar su için 3-4 litre kadar. bakın balgam falan sulanıyor mu, rahatlattı mı? deneyin bunu. sonra günde 2 tatlı kaşığı kadar zerdeçal alın. bu da iltihap ve balgamı sulandırır. bir deneyin bakalım rahatlatırsa devam edersiniz.

astım krizlerinin çoğunda şiddetli öksürük olur, nabız hızlanır...

ağrı kesicilerde ağrı duyumuna sebep olan maddeleri öldüren kimyasallar var. o yüzden ilaç etkisi altında oldukça ağrıyı hissetmiyoruz.

doktor falan degilim ama ket vurma olayi vardi. sinirleri uyusturmak gibi bir sonucu oluyor tabi onun. birazdan anlamayacagimiz bir suru aciklama gelecek buraya, ben bildigim kadarini yazayim dedim. :)

ağrı kesiciler, etkileşimlerine göre sınıflandırılıyor sanırım. mesela bazısı şöyle işliyor:

şimdi kolun ağrıdığında duyu nöronların, birbirinin reseptörlerini uyarıcı nitelikte çeşitli kimyasallar salgılayarak o bölgedeki olayları kulaktan kulağa beyne iletiyor. beyin de "hmm evet ağrıyor burası. alarmları harekete geçirin, gerekli düzenlemeleri yapın" diyor. sen ağrı kesiciyi aldığında duyu nöronlarının ağrıyı bildiren kimyasallarını pasifize ediyorsun bir ölçüde. böylece beyin de "burada sıkıntı yok lan, sessizce halledin. bi daha da rahatsız etmeyin beni böyle şeyler için" diyor.

vay anasını! peki böyle enteresan bilgileri nerden öğreniriz? mesela ilac vucuda girdik şunlar oluştu şöyle şeyler gelişti gibi?

(bkz: how stuff works)

ama en güzeli tıpçı veya doktor bi tanıdık.

@jangara; türkçe kaynak yok mu ya? ben malım ingilizcem iyi değil.

estağfurullah. türkçe kaynak düşündüm ama benim aklıma gelmedi. belki vikipedi bi nebze cevap verebilir. olmazsa google aramaları veya ekşi duyuru:)

herhangi bir temel farmakoloji kitabından bulabilirsin. nobel tıp'ın eşek kadar ciltli olanı mevcut... (fiyatı da uygundu hatırladığım kadarıyla)

ancak basitçe periferik analjezikler (örn Novaljin); sentral sinir sistemi ve opiat reseptörlerini etkilemeksizin analjezik etki oluşturur. (Yüksek dozda oluşturabilirler) yani kafa yapmadan ağrı kesici özellikteler.
Bu grup ilaçlar COX enzim inhibisyonu ile prostoglandin sentezini baskılayarak analjeziketki oluşturur.
Prostoglandinler küçük çaplı sinir sonlarında bulunan noziseptif reseptörleri sitümüle ederek ağrı luşumunda kimyasal faktör ve yangı mediyatörü rolü oynar. Prostoglandin sentezi etkilendiği için de ağrı oluşumu olmaz ya da oluşmuş olan ağrı iletimi daha fazla oluşmaz.

oğuz kayaalp "tıbbi farmakoloji"den hızlıca iki kere oku bence =)

kapattırın bence

birgün onlara muhtaç olabilirsin, dursun bi köşede bi gün olur lazım olur.

cardfinans müşterisiyim ufak tefek ipanaliklari var malesefki ama kart ücretini 3 senedir iadesini istiyorum 3 senedirde yapiyorlar.

uzerinizde tasimayin ama evinizde bir koseye koyun. taksitli bir sey alirsiniz, internetten yuksek tutarli siparisleri onunla verirsiniz falan. ama cuzdaninizda tasimayin.

bende mühendislik mi diş mi? diye arada kalmıştım bundan 6 sene önce, sonra gittim mühendislik seçtim.. şimdi aman bi farkım olsunda iyi bir iş bulayım diye, dil yüksek lisans o bu şu uğraşıyorum.. arkadaşım gitti girdi doktorun (diş) yanına 1 yıl sonrada kendi yerini açacak..

diş yaz derim.

diş her zaman iş bulabilcegim bir meslek olcagini biliyorm ama okumak konusunda tereddütlerim var.bir seyden cok cabuk huylanan birisiyim kötü agzlar ve dişler korkutmuyor degil=)bogaziçi genetiğe cok ısınıyorm ama onunda geleceği konusunda endişelerim cok büyük=)

mühendislik yazma bence, ne olcağın hiç belli olmaz benim amcam boğaziçi elektrik mezunu işsiz şu an. hele türkiyede hiç kalma boğaziçinde o tarz şeylerde okuyacaksan genetik fln da dahil bence.

semson zaten yurtdışına çıkma konusunda kararsızım o olmasa genetik yazarım en başa:)
soulforge şehir önemli ama üniversite de çok önemli değil mi?:)

turkiye'den ayrilamam demiyorsan genetik yaz.

akademik kariyer istiyorsan genetik
hırslıyım, pazarlama yeteneklerim var, özel sektörde çılgın atarım diyorsan işletme müh.
hiçbiri ile uğraşmak istemiyorsan tek meşguliyetin mezun olmak olsun istiyorsan diş yaz.
istanbul da yaşıyorsan istanbul da bi okul yaz

7 gün içmediyseniz bence artık bırakın:) çok ciddiyim en zor kısmını atlatmışsınız yahu:)

ama şu an dayanamıyorum :)

fark eder mi? içen her türlü içer. o zararı her türlü veriyorsun kendine. 7 gün dayandıysan 8. gün de dayanırsın, 9. gün de. içenlerden uzak dur yeter.

(bkz: bekara karı boşamak kolay)

sorduğun soru sağlık için önemli ve kesin bilgi olmadığı sürece cevabı verilemeyecek bi soru olduğu için cevabı ben de veremicem diğerleri gibi zaten doktor olsam bile vermezdim heralde ameliyattan sonraki halini görmeden gidişatını bilmeden falan söylenmez sanırım. sen en iyisi doktora sor cevabını burdan alma. lan yalnız 7 gün olmuş az daha kas fırsat bu fırsat bırak. içen arkadaşlarım hep 2-3 günü geçsem gerisini hallederim diyo 7 gün olmuş hacı yardır. bence bırakırsın he

konunun gidişatına paralel olarak sigara bir gün bırakılmaz her gün bırakılır. :)

10 gunu devirirsen kesin birakirsin (ara gaz).
ayrica bana sorarsan ameliyattan sonra kafadan 1 ay falan icmemek en iyisi olacaktir.

İcebilirsin.

Hayır içemezsin. Benim amcam da olmuştu bademcik ameliyatı en az 20 gün kesin yasaktı sigara.

kuzenimden hatirliyorum, mumkunse bir ay, en azindan 20 gun bir tane bile icme, hatta icilen ortamda bile durma denilmisti. :)

yav yanında olsam taktiğini gösterirdim de burdan anlatmaya çalışiyim. benim de eskiden öyleydi sonra kendi kendime zorladım buldum bi şeyler şimdi pil kadar hap yutuyorum zorlanmadan. benim yaptığım hatalar: hapı dilimin arkalarına yani boğazıma yakın yere değil de dilimin ortasına veya ucuna koymak, suyu ağzıma almadan ağzımı kapatmak, suyu ağzıma tam aldıktan sonra hemen yutmamak biraz beklemek, kendimi kusmaya şartlamak. bunları yapıyodum ben. eğer sen de yapıyosan tavsiyelerim işe yarar belki. hapı gırtlağına kadar sokma ama dilinin ucuna da koyma. olabildiğince gırtlağa yakın koy ama hissedecek kadar değil. yoksa refleks olarak suyu içmeden yutmaya kalkarsın bok olur. ortayla arka arası yani hissetmeyeceğin kadar arkaya hapı koy. sonra ağzını hiç kapatma. ağzını kapatırsan hem yerinden oynar hem tadını alırsın hem telaşlanırsın. ağzı da kapatmıyoruz henüz. suyu çok değil az iç. birkaç yudum yeterli. yuttuktan sonra içersin kalanını. suyu birkaç yudum bi avuç kadar ağzına al ve hemen yut. direkt yutkun. çok su koyarsan direkt yutamazsın ağzında çalkalanır ve yerinden oynar. yerinden oynamaması önemli çünkü dilin arkasında kalması lazım kolay yutabilmen için. dediklerimi unutma: refleks olarak yutmayacağın kadar arkaya, su ağza alınana kadar ağız kapatılmıcak, su çok alınmıcak, hemen yutulacak. bi dene valla merak ettim sen de başarabilecek misin. dener denemez haber ver he heyecanla bekliyorum burda hadi

ben de küçükken yutamazdım hiç. annem yıllarca ilaç fabrikasında çalıştı, onun dediğine göre yutulacak ilaçları, bilhassa kapsülleri mutlaka yutmak lazımmış, kırıp ezerek yemek yerine, çünkü ilacın etrafındaki koruyucu kılıf sindirim sistemi boyunca ilacın emiliminin en optimum olacağı yerde çözülmeye göre ayarlanırmış. yani sen ilacı kırıp yediğin zaman ilaçtan optimum faydayı almıyor olabilirsin.

alışmak için önce ufak şekerleri falan yutmayı deneyebilirsin. smint ufak oluyor mesela. ilk başlarda biraz yiyip sonunda kalan küçük kısmı yutarsın, zamanla bir bütün smint'i yutarsın, oradan ilaçlara geçersin.

Kafanı yukarı kaldır damağına doğru fırlat(boğazının içine değil) dilinin erişemeyeceği bir yerde kalacak hemen su iç.

bende öyleydim nasıl aştım sonra hatırlamıyorum ama şeyi dene ekmek filan olucak iş diil hapı at ağzına sonra hayvan gibi su iç bi anda ağız dolusu böyle onu lıkır lıkır içerken hap arada gider zaten. ben öyle yapmıştım sanırım.

sakın ilaçları yeme. bazılarının emiliminin yavaş olması gerekiyor. ollmadı dörde kırsuyun yüzeyine at ve hemen lıkır lıkır içmeye başla.

hapi yutunca super kafa yapicakmis, vucuda zararsiz ecstasymis falan gibi dusunun, psikolojik yaklasin kendinize biraz.

11 haplık Animal Pak'ı tek seferde yutan biri olarak, çözüm öneremedim. Suyu arttırmaya çalış. Yemek boruna yapışırsa da anlamı olmuyor çünkü.

hap yutmak bir sanattır.

1-hayır aynı işi görmez. hapları yutman gerek kafana göre çiğneme sakın sakıncalı olabilir.
2-önce sakin ol. hapı al dilinin arkasına doğru koy (bademciklere yakın). hemen ardından büyükçe bir bardak suyu iç. portakal suyu gibi birşeyle de deneyebilirsin.

poptip al onları yut ara sıra.

disina cikolata sar, artik kinder mi alirsin, sarilabilecek baska bir sey mi bulursun bilmem. sonra hic kasmadan yavas yavas yut. zamanla alisirsin. bir de dilini kurutmayi deneyebilirsin. dilini mendille falan sil, bildigin kurut, tukuruk falan olmasin. :) oraya koy hapi, sonra agzina bir miktar su alip hemen yutkun. ikisi de ise yarar.

ekonomiye heves etmiş bir dil öğrencisi olarak konuşuyorum. lazım. hatta öğrendiğime göre özellikle yüksek lisansta epey ileri matematik lazım. sayısal yeteneğine güvenmiyorsan bulaşma derim. ekonometri gibi bir illet de olacak başında. dil bölümü zaten köreltmiştir sayısalını. daha sözel ağırlıklı bölümler seç bence şayet seçebiliyorsan.

dostum simdi soyle o durum, eger sen matematigi sevmiyorsan ve akademisyen olmayi dusunuyorsan iktisata hic bulasma. honeybunny'nin dedigi gibi, hele doktorada kesinlikle vazgecersin. lakin ekonomiye ilgiliysen siyaset bilimi veya felsefe okuyup politik ekonomi uzerine yogunlasabilirsin, cok eglenceli olacagina eminim. yok "dilciyim, matematigim kotu ama aslinda matematigi severim, analitik dusuncenin gozune vururum gerektigi zaman." diyorsan, buyur gel kardesim. hem viyana'da iktisat okumak da cok zevkli olur, bir ara ben bile okulumu birakip orda tamamlamayi dusundum. :)

boğaziçi işletme.

hem bitirmek daha kolay diğerinden, hem adı daha yukarda. akademik kariyer/yurtdışında yl falan düşünüyorum dersen diğeri.

bogazici ekonomi?

boğaziçi işletme elbette.

işletme mi okumak istiyorsunuz ekonomi mi? kilit nokta burada bence.

ikisi de geçer üniversiteler, boğaziçi'nin alemlerdeki karizması yüzde 16.7 daha fazla.

kadro kalitesi açısından hangisi iyidir acaba?

güzel kardeşim; girdiğin 3. aydan itibaren bi an önce kurtulayım şu okuldan diye bakacaksın. kadronun koynunda uyumayacaksın.(bunların farkına varmana en az 1 sene var, o ayrı konu). nasıl bir ülkede yaşadığının farkına bir an önce varman ve yararına olanı seçmen dileğiyle...

Bence Boğaziçi İşletme her yerde iş yapar. Prestijdir. Koç da kaliteli elbet, şüphem yok ama kağıt üzerinde Boğaziçi ağır basıyor.

ortama ayak uydururum diyorsan koç daha kalitelidir.
p.s. boğaziçiliyim.

Tipik "mal" işveren düşüncesi:

Koç: Aha özele girmiş anca
Boğaziçi: Vaay, Boğaziçi

simdi ekonomiyle isletmeyi karsilastiracaksak ne is yapmak istedigini soylemen lazim guzel kardesim. :) isletme hocalariyla iktisat hocalarini nasil kiyaslayalim? "ikisi ayni zaten yea." diyen isletme mezunu gordum gerci, elimden zor aldilar ama ikisinin ayni oldugu falan yok. ayrica sabanci tutuyorsa sabanci'da ekonomi okumak da gayet iyi olabilir. yalniz istanbul olmak zorunda degilse hem isletme, hem de iktisat konusunda bilkent' i de oneririm. ayrica en ufak bir master-doktora istegin varsa bogazici'den uzak dur.

ben de geçen sene aynı ikilemdeydim boğaziçini seçtim

valla babanın nasıl birisi olduğunu bilmediğim için çok detay yapamıyacam ama babaya victorinox gidermi?

kanada'ya özgü şeyler düşünebilirsin:

akçaağaç şurubu (maple syrup)
buz şarabı (ice wine)

ihtiyaçlarına göre şeyler de alabilirsin tabi. çoğu şey Türkiye'ye göre daha ucuz. kıyafet, ayakkabı, elektronik vs..

eger alkolle aralari iyiyse viski guzel olabilir hediye olarak. :)

seninkisini bilemem tabi ama benim annem farkli yerlerden gelen ilginc cikolatalara, guzel sekerlemelere cok meraklidir mesela. onlardan da toparla biraz.

bir de tasimak sorun olmuyorsan guzel biblolar daha kalici olmaz mi? kazagi giyersin eskir, parfum biter ama biblo her ne kadar (kime gore, neye gore) yararsiz kabul edilse de hatira olarak guzel bence. kupalar da iyi oluyor, bildigimiz cay kahve icilen kupa. :)

lorik dön artık :)
hangi fotoğraf makinesini aldın?
bi de "haraaam günaaaaah" demezlerse "canadian bacon" al bi yarım kilo. (diğerlerinden daha yağsız ve yumuşaktır)
ha sizinkiler yemiyorsa bana gönderirsin :)

Okan ile Bilgi kalite açısından çok farklı okullardır. Bölümünüze göre değerlendirme yapmak lazım. Bilginin mimarlık ile ekonomi bölümleri arasında da büyük bi kalite farkı var çünkü.

kiyaslamaya bile degmez,kesinlikle bilgi diyorum.kadrosuna bakman yeterli.hangi bolum istiyorsun bu arada?

okan üniversitesi cemaat üniversitesidir.
bilgiye git eğer bu ikisi arasında kaldıysan.

bilgi mühendislik-mimarlık olursa olur , ama şu aynı puanlarda devlet üniversitesimi yoksa aynı puanlarda bilgiyimi seçmek mantıklıdır ?

Bilgi de sosyal bilimlerde belli bir düzeye gelmiş bir okuldur. Ama mühendislik/mimarlık fakülteleri yeni açıldı. Dolayısıyla bu fakültelerde henüz adam gibi öğretim kadrosu hatta ders programı olmadığı için tavsiye etmem. (Mimarlık belki güzel sanatlar fakültesi ve mimari tasarım yüksek lisansı programının varlığından dolayı olabilir ama mühendisliği tavsiye etmem.)

Mühendislik okuyacaksan istediğin bölümün programını, akademisyenlerinin kalitesini, laboratuar imkanlarını vs. incelemeni öneririm.

Burslular ve burslu olmayanlar aynı sınıfta eğitim görüyorlar elbette.

bilgi mühendislik-mimarlık olursa olur , ama şu aynı puanlarda devlet üniversitesimi yoksa aynı puanlarda bilgiyimi seçmek mantıklıdır ?

sorunu ise anlamadım. Eğer puanın itü, yıldız yada mimar sinana (istanbul ve mimarlık için konuşuyorum) yetiyorsa. Devleti tercih etmelisin. yani en azından ben öyle yapardım.

mimar sinan oluyo diğerlerini hiç düşünme derim

yalniz eger mimarlik okumak istiyorsan odtu'den daha cok memnun kalirsin gibime geliyor eger tutarsa. yok o olmuyorsa mimar sinan bence de.

bolum bazinda degil de genel olarak devlet vs. ozel dersen, devlete gitme derim ben. devlet universitesinde garip bir burokratik hava oluyor, insan boguluyor resmen. hayata kusturuyorlar. tabi simdi okudugum bolumun kadrosu eger bir devlet universitesinde olsaydi oraya giderdim, o ayri. :)

İki universitede ortalamanin ustunde ozel okullardir. Okan ne cemaattir ne de apartman universitesi. İki universitede de bolumune gore degismekle birlikte cok kaliteli hocalar vardir. Basip parayi proflari getirirler. Puanin yetiyorsa bilgi derim ben.

Okan Üniversitesi'nin adı sorunlu. "Okan okan çok kokan" tekerlemesi çıkmıyor aklımdan.
Ama Bilgi başkadır. Bilgi'den mezun olunca Bilgi'li olursun.

bilgi'nin mimarlık bölümüyle ilişkisi çok eskiye dayanıyor. daha ortada hiçbir şey yokken mimarlıkla ilgili akademik projeler yapıyorlardı. sonra yüksek lisansı açtılar. en son da bölümü. ki öğrencileri falan da ödül aldı sanırım yakın zamanda uluslararası bir projede. ha unutmamak gerek ki santral istanbul kampüsünün mimarisi de ödüllü. bunun dışında genel olarak da bilgi'yle okan kıyas kabul etmez. bilgi derim. gerçi bilgi de çok bozdu diyorlar, bilemiyorum.

bu arada mimar sinan, boğaziçi, odtü, itü, galatasaray, ankara söz konusu değilse ve hele ki sosyal bilimler söz konusuysa özellerin adı sanı duyulmuş olanları (örneğimizde bilgi) çok daha iyidir. hele ki istanbul çok bozdu. bozdu bozdu bozdu, bir ara bozmaz der gibi oldu, gene bozdu.

ben 5 senedir aynı şekildeyim, bir sağlık sorunum çıkmadı. sadece normal kilomun 3-4 kilo altındayım, belki alakalıdır.

annem senelerdir içmez su. çay, kola, vs.. kullanıyor o da.

ayrıca, susamak nedir ya ? olsa olsa biramak, kolamak falan olur o. :))

su ihtiyazını koladan çaydan gideriyorum diye bişey yok suyun yerini hiçbirşey tutmuyor malesef.

Bende de ayni durum soz konusu, su ictigimde istah kesilmesi, surekli tuvalete gitme durumu oluyor, durumdan sikayetci degilim, gerekli suyu diger gidalarla aldiktan sonra sorun olacagini sanmiyorum, zaten ihtiyacin olsa susarsin di mi :) 1 ayda 1 litre su ancak iciyorum yillardir, at gibi saglikliyim, eger bisey olacak olsaydi olmus olmam lazimdi, ustelik tukettigin yemege gore daha az kilo veya hic kilo almiyorsum az su icme durumda. Welcome to our club bro :)

benim bir donem boyunca hic icmedigim olmustu. donemin sonunda memlekete gelince sofrada bardakta su gorunce cok sasirmistim. bir de erikli'ye alisinca cesme suyunu gectim, hazir sularin cogu da icilmez hale geliyor. evdekiler de kendileri cesme suyunu kullandigi (hatta bu isi tum sehir halki yaptigi) icin su almaya pek alisik degiller. ben de bilmem kac kg. su tasimaya hevesli olmadigimdan hic bulasmiyorum. cay, bik kahve, bol soda, bol kola yetiyor. ondan sonra vay efendim ben niye gastrit oldum. ama napacaksin, elden gelen bir sey yok. gidip su alacak halim yok ya.

Bu sağlık için su içme olayı öneminden çok abartılıyor diye düşünmeye başladım...Pek tabii su içmek insanı iyi hissettirir ve hatta konsantrasyon gücünü artırmaya varıncaya kadar bir çok yarar sağlar..Ama sıvı alımını dediğin şeylerle de alabilirsin...Ama su şişeleme firmaları suyun yararlarını abartmakta ki satşlarını sağlıkla ilişkilendirmek pazar hacmini çok artırdı...

sabah evde su yoktu lan.
soda açtım
o denli...

shop.ebay.com

güzel memleketimiz üzerinde olsaydı keşke ya?

nasıl satılmıyor ya ben arkadaşıma hediye olarak aldım ondan. bursa'da korupark starbucks dan aldım hatta.

5 tane şubesinde dikkat ettim, satılan bardak çeşitleri arasında bu yok. bunu zaten ben çalışanların elinde görüyorum sadece. yarım litreden fazla iç hacmi var:)

zaman zaman satiliyor galiba, yere gore de degisiyor. ben de bir ara almayi dusunuyordum, aradim bulamadim. sonra ihtiyacim olmadigi bir anda satildigini gordum, sonra yine aradim bulamadim falan. ankara'daysan sanirim optimum subesi'nde elde kalmis, gecmis sezonlara ait mallar bulunuyor. ona bir ugra istersen. istanbul'da da mutlaka bu sekilde sube(ler) vardir ama neresi bilmiyorum.

wd bu işte oldukça yol katetti piyasanın lideri oldu. ben olsam onu tercih ederdim. ürün 2.5'' çok portatif + usb 3 özelliği var. tercih edilebilitesi yüksek yani.


he bu arada bana da alsana bi tane :)

tabi, adres ver gonderiyorum hemen. :P

ya ben bundan 5 sene once piyasa yeni yeni canlaniyorken bir ton para verip wd 3.5" 320 gb hdd almistim, kucuk bir sartinti gecirdi, bir daha da calismadi. ondan korkuyorum aslinda.

aynı ürün sahibi bi arkadaşım var defalarca düşürüp acımasızca davransa bile hala çalışıyo onun aleti. internetteki yorumlara baktım ürün hakkında, kullananlar memnun görünüyor. bilemicem, karar sana kalmıs. yazı tura filan at :D

ayni fiyata seagate var, ben seagate alirdim.

@hakmut, sarsintiya dayanikli olmasi iyiymis, bunu duyduguma sevindim. :)

@roadrunner merlin, seagate secmenizin sebebi nedir acaba?

3.5 ile 2.5 farklıdır. 2.5 lar her türlü sarsıntıya dayanır. 3.5 ları ise aslında taşımamanız lazım. taşınabilir gelebilir ama taşımayın..
iomega ve wd 2.5 kullanıyorum gayet memnunum. 3.5 luk wd de kullanıyorum ondan da memnunum. en son 2.5 luk 1 tb ı 178 tl ye almıştım bu fiyat gayet pahalı dolar kuruna veriyorum..

o kadar ucuz urunlerde free shipping genelde sadece abd icinde gecerli oluyor, yani 10 dolarlik urune 30 dolar kargo parasi odeyebilirsiniz, haberiniz olsun. :)

free shippig to turkey yazıodu ya shipping and payments kısmında

evet cidden oyleymis, benim kredi kartimin limiti 1.5 tl kalmis olmasa yardimci olmak isterdim. :)

yalnız şu anda açık arttırmada ürün. yani fiyatı artacak her türlü gibime geliyor. son 2 saat içinde filan artacaktır yani fiyatı sürekli olarak muhtemelen.

cgi.ebay.com


sanırım bu acik arttirmda değil.

minik bir wiki server kurun? hiyerarsik bir yapiyla en "sikindirik" bilgilerden en baba bilgilere dokumante edebilirsiniz.

başka?

google wave

biz okuldaki toplulugumuzu facebook'da gizli kapali grup uzerinden isletiyoruz. kanli canli toplantilarin raporlarini falan da koyuyoruz. hem mailleri gidiyor, arsiv oluyor, hem kullanim kolay. mail grubunun daha pratigi iste, istedigin de buydu anladigim kadariyla.

hepsi çoğzel çözümler gerçekten lakin biz daha butik bişey istiyoruz. neden? çünkü patron mallığından dolayı...

patron hakkında böyle platformlarda yazılan şeylerin gg olması çok sık görülen bir durum dikkatli ol bence. Çözüm yoluna gelirsek. :)

GoogleWave
GoogleGroups

Ya da twitter da bir hesap açın. Kilitli bir hesap olsun ki herkes ekleyemesin. Aklınıza gelenleri o hesaba reply ile yollayın böylece o hesap altında herşeyi toplamış olursunuz ve başkaları da göremez.

excel'de yapmak zorunda misin? matlab kurtarmiyor mu? :) excel'le ugrasmadim hic ama sanki yapilabilirmis gibi geliyor, bakip geri doneyim.

tarihleri iki kutuya yazıyorsun. sonra "5" in görünmesini istediğin kutuya normal birbirinden çıkarma formulünü yazıyorsun. Tek fark "5" in görünmesini istediğin kutuya hücre biçimlendirmeden sayı kategorisini "metin" olarak seçeceksiniz.

direk çıkarınca gün olarak veriyor zaten?

A1=14.07.2011 (tarih)
A2=9.07.2011 (tarih)
A3=A1-A2=5 (Genel)

hah days360 varmis.

Danıştığım bir yatırımcı bana şu an zamanı değil faizde tut demişti.

bu tur seylerde sorumluluk almak cok gicik bir sey, o yuzden boyle sorulara cevap vermeyi hic sevmiyorum ama kisisel gorusum dusecegi yonunde. ben usenmesem yatarim elimdeki de.

şu an altına yatırım yapmak, barbut oynamak(kumar amacıyla zar atmak) gibi bir şey.

yazın artacak diyorkardı hatta artmış durumdaymış. evlilik sezonu geösin sonra alın bence.

babam sarraf, kimseye inanma. kimse bilmiyor.

imkanım varsa a yoksa c

a

evdeysem a. belki kahvemi bitirip sonra atarım ama.

o gun cok onemli bir isim varsa c, yoksa b.

imkan varsa c, yoksa b

leke çıkıyorsa c, çıkmıyorsa a.

edit: vazgeçtim, ne uğraşçam. a.

c

a

b

A

d ti şörtü gardroba atar yeni tşirt giyerim

c. çıkacak, başka şansı yok o lekenin

silmekle olmaz, sadece orayı yıkarım, zor iştir ama becerilebilir, taze leke fazla inat etmez muhtemelen. leke çıkarsa giymeye devam, çıkmazsa o zaman kirli sepeti.

detaylı koşul bilgisi vermediğiniz için d) HEPSİ

tişörtü evde giyerim kirleninceye kadar, pijama gibi

evdeyim zaten ya kim görecek lekesini falan, devam ederim giymeye.

her zaman c

Senin için bu soruyu Ekşi Anket'te açtım soru olarak. Birkaç güne kadar bisürü cevap gelir. 2 gün sonra filan mesaj at bana sor, sonuçlarını söyleyeyim sana.

Sonuçlar şöyle çıktı;

hiçbir şey olmamış gibi davranırsınız, alt tarafı leke, kirlenmiş sayılmaz ki: 2
lekeyi silebildiğiniz kadar siler, tişörtü giymeye devam edersiniz: 18
tişörtü aynen kirli sepetine atarsınız: 14

a

t shirt siyah da olabilir. bembeyaz detayı yok sonuçta bu soruda. o yüzden kısmen

9kuyruklukedi +1

ezine peyniri kızarmaz ki? kim dedi? üstelik fırında hiç kızarmaz. teflon tavada az yağla yapsanız neyse. ne amaçla kızartıyorsunuz ki?

hellim kızarır

simdi taslar yerine oturdu, ezine peynirini cok severim, firinda kasarli patlicani da severim. kasar yerine ezine koyayim diye dusundum. annem de ezine koyma falan diye cok karsi cikmisti da kizarmayacagini soylememisti. neyse yarim saatten fazla durunca sicakligi da 280'e yukseltip zorla kizarmis susu verdim nokta seklindeki kizarikliklarla. tesekkurler. :)

hellimle karıştırmış olmayasın? ezine kızarmaz,parçalanır diye biliyorum ben de...

yahu hellimi tabi ki biliyorum da deneysel bir calisma yapmak istedim sadece. tadi da fena olmamis. :)

kendisine sorsanıza?

ben dahil herkes kitabın derdine düştü twitter ı olan bi hayırsever sorsa ya şunu nil e ? rahatlasak hepimiz

gecen donem ethics almis biri olarak bu fotmatta bir suru kitap oldugunu soyleyebilirim. turkce' de bu ikisi vardi mesela aklimda kalan. ingilizce olanlara verdigim referanslardan ulasayim dedim de paper'larim diger bilgisayarda kalmis. yarin unutmazsam mesaj atayim. :)

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

sendelemeden'in dediği gibi bu tür felsefi paradokslar çok temeldir, çok ünlüdür, birçok kaynakta vardır. ama ben de araştırdım, derlenmiş bişi bulamadım.