Şehir elektriği+su=büyük tehlike.

İşi iyi biliyorum diyorsanız yaparsınız ama en ufak bir şüpheniz varsa bir usta yapsın.

şofbenin üzerindeki akım değerine göre maksimum akımın biraz fazlası kadar mesela 9.4 amp ise max. değer 10 amp bir tane sigorta alıp en az 3x2.5mm² lik kablo ile elektriği prizden bile alacak olsan sigortaları kapatarak kesinlikle toprak ve nötr ü ayrı ayrı bağlayıp kablo bağlantılarını sıkıca yapar ve iyi izole edersen en az 30 tl tasarruf edersin

elektrikli şofben ya da termosifon olan evlerde can güvenliği için kaçak akım sigortası kullanmanızı tavsiye ederim.

orpheus bütün evlerde olması lazım ! tost makinesi ve kettle ile şofbenin farkı yok eğer ayağında lastik bir terlik yoksa her türlü tehlikedesin

@orpheus'un dediği gibi kaçak akım sigortası taktırın. 300mA değil 30mA olan modellerden olsun. Hatta Siemens marka olursa daha da iyi olur.

onlar çok tehlikeli, iyi bilmiyorsan hiç bulaşma.

elektrikli şofben alınca ilk kurulumu bedava oluyor çoğu markada, bi servisi ara bence.

kurallara aykırı birşey yapmadıklarından

seni neden atmıyorlar ise onları da o yüzden atmıyorlar.

formata uyduğu sürece bir yazarın atılması için hiçbir sebep yok.

@anneke

neden atılsınlar?

ekşi'de yazılanlar doğru değildir. ondan.

neden atılsın?: www.eksisozluk.com

@ anneke

entrini okudum. tüm kalbimle katılıyorum ama trollerin atılmasını istemek çok yüzeysel bir bakış açısı. asıl olay trolleri besleyenlerin sözlüğe alınmamasıydı. sözlüğün sahibi toplu alımlar ile sözlüğü geri dönülmez bir yola soktu. ben yeni bir yazar sayılırım, 2008 sonunda yazarlığım onaylandı. ama ekşi sözlüğü 2003'ten beri takip ederim. 2007 sonunda feysbuk ve benzeri web 2.0 aplikasyonları sebebiyle sözlükte günde 20-30 sayfa başlık açılıyordu-açılmıyordu (bugün 80-100 arası). ssg sanırım sözlüğün hayatını kurtarmak ve para da kazanmak adına ne kadar yazar, o kadar iyi dedi ve ortalama bir sürü insanı doldurdu sözlüğe. noldu, yarrak gibi bir site oldu ekşi sözlük. ama tek suçlu troller değil. troller suçlu bile değil hatta bence :) suçu onlarda aramamak lazım :)

kişiden kişiye değişir. her duygunun herkeste ortak bir adı yok. şu anki durum ,sadece ilgini çekmiş.

biriyle beraber olmaya başlamak için illa aşık olmana gerek yok. ilgini çekmiş, bişeyler yapın o da ilgiliyse, kendi kendine şekillenir zaten. belki aşka sevgiye döner, belki ilgini kaybedersin.

hoşlantı. tanıdığın insana aşık olursun, tanımadığına olamazsın. tanımak derken baya yakından tanımak.

hıı biraz karşık gibi aslında ama bence şuan ki bahsettiğin kızdan hoşlanıyosun kesinlikle aşk değil.Aşk sadece gördüğünde değil her an aklında olması,herşeyin onu hatırlatması insanın içini hem acıtan hem mutlu olmasını sağlayan ilginç bi dduygudur.

sorunu yanıtlar mı bilmiyorum ama şöyle bir şey var:

bir arkadaşın koltuk altı çok terliyordu, bu da onu çok acayip rahatsız ediyordu. sonunda gitti bir doktora ne yapın edin, bunu çözün dedi. bilmemne yöntemi varmış bölgesel terlemeyi engelliyor, doktor buna demiş ki biz bunu yaparız koltukaltın terlemez ama bu ter illa bir yerden çıkacak bunu göze alıyorsan yapalım.

nitekim tedavi yapıldı, kolunda bir damla ter olmuyordu ama alnından şıpır şıpır su akıyordu.

velhasıl senin bütün ter de saçlardan çıkıyor olabilir.

o zaman benim vücudun ter bezlerinde sorun var ama kafa sağlam demek sanırım ? nasıl bi vücudum var amk.

evet, terlemekten nefret ederim. ama hiç terlemeyip kafamın sırılsıklam olması biraz ürküttü beni. yağlı olması dediğin saç temizliği mi ? o konuda çevremde benden temizini tanımıyorum da. :) :D

fitlikle de alakası var. şişman bi insan terlemesi ile sıradan insan terlemesi bir değil. fit insanla sıradan terlemesi de bir değil. saçın uzunsa terliyordur kafan.

hafiften bi göbek de var öyle fit birisi de değilim. :D

en son ne zaman hamama gittin? gözeneklerin tıkalı olduğunu hiç düşündün mü?

(bkz: kahve limon) iyi geliyo bana.

nane limon

oyy, fena durum. dediğin bana olur yeterince sıkça, görünüşte rastgele sebeplerden. tahmin ediyorum karnın falan şişiyordur. öncelikle geçmiş olsun.

sonra, buna iş işten geçtikten sonra yapılacak çok bir şey yok. kendi tecrübelerimden yola çıkarak, kusarsan, yarım saate falan bir şeyin kalmaz. rennie tablet ve metpamid de alırsan ercefuryl yanında, sorun hemen çözülür.

ama korkarım miden bunu alışkanlık haline getirebilir. üşütmekten olmuyor bu iğrenç yumurta tadı, yediğin şeylerden oluyor genelde. deneme yanılmayla ne tarz gıdaların, hangi koşullar altında bu tepkiye yol açtığını ayırt etmeye çalış. bozuk sosis olur, "şuranın hamburgeri" olur, dikkat et bir daha. durum tekrarlarsa aklında bulunsun, ilk fırsatta kusup kurtulabilirsin :P

eğer çok sıklaşırsa, bir profesyönel görmen gerekebilir. ibs falan olabilir belki. bilmem.

geçmiş olsun tekrardan :)

biraz da damak tadına bağlı ama bence gider. gayet güzel gider hatta. abartıyorum, rakıyla her türlü balık gider.

uyumlu bir şeyler? ton balığı ile uyumlu içki mi, rakıyla uyumlu meze mi?

rakı - süzme yoğurt

rakı ile uyumlu meze, yani ton balığı yağlı ya, mideyi bozmaması açısından.

Ben geçen gün rakının yanına yaptım çokda güzel oldu.Hatta levrek vardı ana balık olarak ton balığını yardımcı balık olarak hazırladım hiç sırıtmadı.

ağır oluyor ya, hamsi gibi böyle hafif şeyler daha iyi olur bence.. haydari, beyaz peynir, meyve falan iyi oluyor yanında. bi de şalgamla on numara oluyor..

en kolayından: kuruyemiş, peynir, söğüş domates salatalık, salam.

balık olcaksa ton balığı yerine dardanelin sardalya konservesi var daha bi giderli ton balığına göre

Rakı ile zaten yağlı bir sey yemen gerekli. Peynir, yoğurt, z.yagli vb.

rakıyı çay bardağında içiyor, ton balığını da çay kaşığıyla götürüyorsan ve öğrenciysen/öğrenci kafasındaysan gayet de gidiyor.

elma,mandalin,peynir, çiğ köfte.

gayet iyi gidiyor. ben seviyorum en azından. ton balığının yanına da hazır haşlanmış mısır tanelerinden serpiştiriyorum. her sofrada ilk biten meze oluyor.

gider. hatta marul + mısır + mayonez (az tabi) + sıvı yağ + ton balığı. bizim bugünlerdeki favorimiz.

fm 12 oynamadın henüz ama fm 11 için:

www.aidtheboss.com

pek bir fark olmasa gerek.

Sözlük başlığında bir entry vardı detaylı ona bak.

www.thedugout.tv

dnk3r'ınki doğru olması lazım. bir de seçmelerin maçını da izleyebiliyorsun. sana soruyor çalıştırdığın takımın young kadrosu aday kadroyla oynayacak izlemek ister misin diye. sen de evet dersin büyük ihtimalle. alt kadrodadan beğendiklerine sözleşme öneriyorsun.

şaka gibi ya kumarı aptallık olduğu için değil günah olduğu için oynamamak

insanlığa din lazımmış gerçekten

eğer inançlıysan bence evet. sonuçta kumarhane de kaybeden insanların paralarını kazanıp da sana ödeme yapıyor. bi açıdan da adamlar o riski alarak gidiyor oraya der geçersin. hatta bi aşama geri gidersek din nedir falan deriz, o hiç olmaz. ha kumar kötü müdür? evet. hayatını kaydırır mı? evet. benden bu kadar.

sonuçta senin parayı aldığın kurum da o parayı oynayıp kaybedenlerden alıyor. günah.

@sikko normalde ciddiye almazdım seni de, hoşgördüm bu sefer. sorun oynayıp oynamamak değil, haram mı helal mı tartışması.

@ruhi @ john adamın birine mal satıyorsun, o sana ödeme yapıyor. sen adamdan aldığın aldığın parayı helal mı haram mı diye düşünür müsün? senin emeğine/malına verilmiş bir ücret o.

davut kendini avut:) kumar bu olm her türlüsü günahtır bunun, boşuna çıkar yolu arama..

@sedrick sicco neresi komik bunun? ne insanlar var kumar masasında kaybetmedikleri halde günaha girmemek için oynamayan..

sayiliyor. maddi veya fikri uretim, yahut bir hizmet sunumu haric elde edilen tum gelirler haramdir. kumarda verdiginiz emek kimseye bir mamul, fikir veya hizmet sunmuyor, kendinize sundugunuz hizmet de maalesef sayilmiyor.

@black :) belki bir delik bulunur dediydim

@enedwaith okuduğum kadarıyla kuran'da kumarın haram sayılma nedeni insanların arasına düşmanlık sokması ve inananları Allah ı anmaktan alıkoyması. düşman olacağın kimse yok ortada. Allah'a alıkoymaksa nerd ve satranç da hanefi mezhebinde göre haram kılınmış bu yüzden. onun da sınırı yok.

para koyup, çeşitli kart/şans oyunuyla para kazanmanın her türlüsü kumar>haram. emek yeter neden değil bence kafadan fetva uydurma. emek verip hortumcu dolandırıcıyı soymak ya da nikahsız karşı cinsle severek sevişmek de caiz olmalı senin mantığa göre.

kumar masasında kaybetmeyip günah olduğu için oynamamak aptallıktır. net.

zaten vicdan sahibi bi adamsan karşındakinin karısını çocuğunu hatta kendisini düşünür oynamazsın.

iyi de karşıdaki adamın parasını yürütmenin kendisinden başka kimseye zararı yok falan diyosan da dinde neden yasak olduğunu sorgularsın. cevap bulamazsın başka düşünceler oluşturursun.

@morty k bakma konunun dışına çıktık da cevap verim dedim yine de

eğer aldığın malın hırsızlıkla elde edilmiş olduğunu biliyorsan düşünmelisin. örneğin adam telefon çalmış, ucuz diye alır mısın?

Dini olarak kumarın her türlüsü günah. Evet evet at yarışı,iddaa vb. şans oyunlarıda

künaf tabi. çokünaf.

@sedrick sicco ne demek aptallıktır? adam öteki tarafı düşünüyorsa bunun adı aptallık mı?..

@murty: dusman oldugum kimse yok zaten ancak kumardaki alenen emeksiz kazanc oluyor. hirsizlik da haram degil o durumda cunku yapmak icin emek harcamak, strateji dusunmek gerekiyor. cevabimda emek konusuna biraz aciklik getirmeye calistim.

iddia oynamak bile kumar, günah. kumarhane adı üstünde kumar oynatan yer, %90'ın para kaybettiği geri kalan %9'un da kazandığını kaybettiği yerler. onlardan para kazanıyor olmanız bir şey değiştirmez. kumarhanenin çıkış mantığı da, içinde kavga ve hilenin mutlaka olduğu kumarı daha güvenli ve kumarhane işletmecisi tarafından daha karlı oynatmak.

inanıyorsan tekrar düşün. mesela inanmıyorsan her şey serbest.

"kumar masasında kaybetmeyip günah olduğu için oynamamak aptallıktır. net." diye düşünmek aptallıktır.Bir sorunun ardından Müslümanlara saldırmaya kalkışmak ezikliktir.Bağımlı militan olmak köleliktir.

İddaa ve bilumum şans oyunları haramdır.İslam'da sence bence olmaz.Müftülüğün cevabına riayet edilmelidir.

Müslüman ülkede bahis oynanmasının çok yaygın olması gelir seviyesinin düşüklüğünden dolayıdır.

Oha kar küresi mi kaldı ya. Yıl 2011,5 , Ayyıldız kolyesi alsın bari.

edit: Ne küreymiş arkadaş ya. Geri alıyorum lafımı.

kitap/müzik/film üçlüsünden biri bence. varsa facebook macebook ya da hoşlanabileceği şeylerin listesi olabilecek bi yer, kurcala azıcık. hem çokta kişisel bişey değil. gerçi dün tanıştığın birine hediye alma, kaç yıl yüz yüze bakan insanlar almıyor.

kar küresi bana da bi sempatik geldi nedense. olabilir bence.

son alternatifim kitap cd dvd falan.

asla takı alma, alacaksan da bijuteri alma bence.
ama gümüş falan gibi bir şey için de biraz erken.
yani kısacası takı alma bence.

mesela kitap olabilir.
doktor olduğuna göre okuyan biridir en azından.
ama roman gibi şeylerden bahsetmiyorum. ilgi çekici, ansiklopedi gibi, ama daha modern bir şey.
boyut yayının falan oluyor hani ciltli, resimli, kuşe kağıda falan.
rakı ansiklopedisi çıktı mesela yeni. o tarz şeylerden bahsediyorum.
yani üzerinde konuşulacak bir şey.

güzel sağlam bir kar küresine dibi düşmeyecek kız yoktur.

bu arada bence de uygun kar küresi. yani +1.
ama kızın davranışları önemli. fazla da romantik kaçmasın.
secil'in bahsettiği türde bir kitaptan bahsediyordum. ona da +1.

havalar soğuyor.güzelinden bi atkı al ama pahalı olmasın.en fazla 10-15 lira kadar birşey.sırf hediyede kalacak birşey değil işe yarayacak birşey olsun aynı zamanda.

kız yalan söylüyor.

ece ajandasını görünce aklıma geldi, metis'in 2012 ajandasını alabilirim. evet bu iyi fikir. ne dersiniz?

bi de yarın çıkıp bi yerden alabileceğim bir şey olmalı. netten alışveriş yapabilecek vakit yok.

Steteskop al

bence tekstile yoğunlaş.aldığın hediye ona sürekli temas eder halde olsun ki bi işe yarasın.

atkı al hacı

takı ve giyimle ilgili bir şey alma.
zevkleriniz uymuyor olabilir.
genelde erkekler bu konularda kızların beklentisini karşılayamaz.
o yüzden kitap, ajanda falan gibi "cinsiyetsiz" bir şey al bence.
ajanda güzel olabilir. hem de tam zamanı.

lan bi de şöyle bi durum var şimdi. yarın bunun arkadaşının doğum gününe gidicez, herkes ona hediye verecek benim buna hediye vermem çok ters olmasın? hiç düşünmedim bak bunu.

vay anasını ya kar küresinin bir kızı bu kadar etkileyebileceğini öğrendim bu duyuru sayesinde. ne kar küresiymiş be! ne ki bu kar küresi?

edit: bence de gitme. hadi gittin, bi hediye al n'olacak? mesela beğeneceğini düşündüğün bir müzik cd'i? ama gidip ciguli falan alma.

edit2: oha blackmail sayesinde öğrendim. sen bir de gidip doğum günüsü olan kıza hediye almayacaksın da sırf hesabı ödedi diye netten buluştuğun 1. kıza mı hediye alacaksın? eğer böyleyse çok saçma olurdu.

Diger kizi sana ayatlamaya calisiyor olbilir mi? Ne isin var ark.inin d.gununde. Cok kasici bi ortam bence.daa siz bile tanismiyoken dogru durust. Kiza da hediye alma. Sacma.

doğum gününe gitme, kızı yemeğe çıkar. hesabı yine o ödesin. kar küresi al ama mutlaka.

bu arada o dogum günü olan kıza da ufakta olsa bi şeyler almazsan göte gelirsin.

Kar küreği al hacı. Kış da geliyo miss :)

not: hier senle alakası yok valla. <no offence>

yok ya öteki kızın doğum günü. ya çok detaya gerek yok işte ben kıza yazıyorum kız da dünden razı uzun bi ilişki olmayacak ama yakınlaşma olacak bi şekilde. ben o doğumgününe giderim, doğumgünü olan kıza hediyemi veririm, doktora da bir şeyler alcam ama yarım elma gönül alma. içimden geldi lan ne var kadın dediğin hediyeyi sever hacıt. tek taş almıyoruz ufak tefek bir şey bence zararı yok. metis ajandası güzel fikirdi bence ben kendi fikrimi çok beğendim. kar küresini de doğum günü olan kıza alayım. :D

hacılar sorunu çözdük, uyuyabiliriz rahat rahat. kar küresi alıyor.

merhaba, orjinalini steamden edinebilirsin.

yok korsan diyorsan, korsana karşıyız. malum ortamlarda fm 2012 diye aratıp bulama inşallah. malum ortamlar derken, torrent olur, oyun indirebilceğin internet siteleri olur. hep var bunlar. 1.84 gb oyun. hiç bi kotayı zorlamaz.

nasıl? farklı bi formülle oluşturulmuş beğenilenler listesi.

@repins: yani en beğenilenler listesi değil, dikkat çekenler de değil e ne o zaman bu veya şöyle sorayım en beğenilenler listesinden farkı ne?

algoritması farklı işte.

tamamen sallıyorum, mesela klasik beğenilenlerin formülü ((alınan şukelalar)-(çok kötüler))/(oy sayısı) gibi bişeyse bunda ((alınan şukelalar)-(çok kötüler))/((oy sayısı)*(şukela veren badi sayısı)) gibi farklı bir formül kullanıyorlardır gibi.

en beğenilenler şuku sayısına göre diziliyor. bu orana göre. şuku/toplam oy gibi bir formülü var. e tabi 2 kere şukulanmış ve başka oy almamış entry'ler listeye girmesin diye de sınır konulmuştur. "en az 20 kere oylanmış olsun" gibi..

listenin halinden belli, genelde uzun entry'ler giriyor listeye. çok uzun bi entry'yi sonuna kadar okuyabilen insan gidip kötü oy vermez heralde :) beğenilme oranı söz konusu yani.

(diye düşündüm)

fifa manager 11 güzeldi.

cm 03/04'ten sonrasını sevmedim ben.
oynayacaksan fm 2007 oyna en son, diğerleri çok karışık gelir. (bana öyle gelmişti) güncelleme paketi kurarsın, güncel kadrolarla oynarsın.
fm 2008'den sonrasında elli milyon tane karışık-gereksiz özellik geldi.

ek olarak torrenti filan var.

fm 2012 tabi. eski versiyonlarla uğraşmanın manası ne, geçmişte takılıp kalmanın manası ne çözemedim.

cm 03/04 sonrası bütün fm serisi sıkıntılı gelmiştir bana. eğer bu ve öncekilere yeniden başlama niyetin yoksa repins'in dediği gibi 2012.

ben de küçükken giderdim, bazen kalırdım, sorardım bu para nereden geliyor diye, bazen bölgenin paralı tipleri kahvaltıya gelirdi, onlar yardım ediyor diyorlardı, burs falan veriyorlardı evlerin masraflarını karşılıyorlardı, yani hizmet mantığı var, bir yerde bir şeyler kurulacaksa oradaki cemaate yakın kişilerin maddi yardımlarıyla yapılıyor bu işler, yani öyle banka hesabı falan yok.

Bizim apartmanın alt girişinde var bu abilerden.Gözlemlerime dayanaraktan söylüyorum, sürekli bir çocuk giriş çıkışı var eve,ev değil özel dershane adeta. onun dışında Teyzelerden pasta börek çörek ya da eniştelerden artık bilemiyorum sürekli bir yardım var.

Tek çözemediğim nokta yüksek kirayı nasıl ödedikleri. Acaba aileden mi geliyor yoksa teyze&enişşte&cemaatten mi yoksa yoksa özel dersten mi bilemiyorum.

bir arkadaşım anlatmıştı, amcası oldukça zenginmiş eskişehir'de. cemaate dahilmiş. karısı haftasonları diğer hanım arkadaşlarıyla bu öğrenci evlerine gider temizlik yapar, yemekleri falan yaparmış. malzeme alır götürürlermiş. falan filan, böyle bir şeyler işte.

esnaf kurumu abi kurumunu destekler, abi kurumu şakirdi yetiştirir, şakird esnaf olur abiyi destekler. sistem tıkırında.

yoksul ailelerin çocukları. eğitime yetecek paraları yok, hizmet denen organizasyonda görev aldıklarında bu organizasyonu destekleyenler abileri de desteklemiş oluyor. mesela bir ev tutuluyor, 3-4 abi kalıyor bu evde. kirasını, faturasını hizmete hizmet ederek hayır işleyenler ödüyor. yiyeceğini, içeceğini yine bağış yapma heveslisi esnaf karşılıyor. cep harçlıklarını veriyor. bu abiler denen şahıslar da organizasyonun çizdiği doğrultuda yaşıyorlar. onlara çok koyduğunu sanmıyorum çünkü çoğu dindar ve muhafazakar ailelerden geliyor. ayrıca dersaneden gelen çocuklarla ilgilenmek, derslerine yardım etmek, abi evi ortamını tattırmak da abilerin görevlerinden.

ben hasbelkader 1-2 kere gittim bunların evine ortaokuldayken ama o kadar sıkıcı, bayık bir ortamdı ki sikseler üçüncü defa götüremezlerdi beni. bi daha da ilgim olmadı zaten. bi muhammet abi vardı, adam peygamber gibi bi şeydi ama çok safça bi arkadaştı, beni nerde görse hala selam verir, "ailene selam söyle" demeyi de eksik etmez.

önceki cevapları okumadan yazıyorum. yani yazılmış olabilir. adam başına bu tür harcamalar için para verilir bu abilere-ablalara. hayır falan tırt yani. bizim bi arkadaş alıyordu çünkü. "olm bi yemek de bize ısmarla" derdik, "olmaz, o çocuklara verilen para. abur cubur alacağım" derdi.

kendileri de verebiliyor, esnaflardan da alabiliyorlar, ödenek gibi para da alıyorlar.

kiraları filan kendileri veriyor. ama her evin bir esnaf abisi var. o yiyecek içecek fatura gibi giderleri karşılar.

o esnaf abilerin mütevelli gibi bir sistemi var her bölgenin destek çıkan abisi o evin reçelinden mobilyasına kadar kendisi karşılıyor ya da topluyor. evlerde kalanlar evin tüm masrafları için -burslu değillerse- belli bir para ödüyor. masraf toplananı geçerse üstünü abi tamamlıyor fazla gelirse bir havuza atılıyor(türkiyedeki her şehir yurtdışındaki okullar için kardeş şehir mantığıyla para toplamış oluyor) abiler çocukları pikniğe geziye götürdüğünde ya da evde ikram yaptıgında aldığı şeyleri de hizmet bütçesinden karşılıyor.

@rookie

üniversiteyi kazanan kardeşimi telefonunu nasıl buldularsa arayıp "gelin kalın bedavaya" dediler. gözümün önünde oldu bu. şartlar hep aynı değil. bu fetullah yapılanması tek elden yönetilip "strict" kurallara bağlanmış bir örgüt değil. keyfi, bölgesel, geleneksel faktörler de işin içine girebiliyor.

yiyecek konusundan bahsedersek, o evlere cemaate yakin gerek lokantalardan, gerek kasaplardan, marketlerden vs.. surekli erzak yagiyor.

baya lonca gibi çalıştıklarından da epey para dönüyor. yani kendi içlerinden alış veriş gibi olaylar çok. yani mesela kasapsın, müslüman adamdır diye sana yönlendiriyor, helal ettir diyor. ya da cemaat içinde oteli restoranı olan senden alıyor etini. büyük alımlar yani, ki evlik ihtiyaç için alsalar bile sadece bişeydir. sen de bakkal alışverişini yine tanıdıktan yapıyorsun. birbirlerini zengin etmiş oluyorlar ve haliyle kaz gelicek yerden tavuk esirgenmez. ayrıca bağış toplamaktalar epey. bi yakınımız 600 lira kurban bağışı yapmış mesela. kurbanı görmedi. o tarz.

o kadar da kompleks bir sistem yok yahu. ne kadar gizemli yaptınız olayı. neredeyse işi çek-senete dökmüşsünüz. naptınız yahu dizilerdeki gibi sakallı "büyük abi" elinde makromarket poşetiyle gelip bişeyler dağıtmıyor. bırakın esnaf abisini, çoğu abi evinden haberiniz bile olmaz.

bunlar zaten bi sürü yerden burs alıyorlar. onla da kendi evlerinin geçimini sağlıyorlar. bildiğin öğrenci evi. gelen öğrenci yatılı değilse zaten pek masrafı olmaz; yatılı gelirse ailesi evin alışverişine falan katkı sağlar.

geldiklerinde verebilirsin. şubeye götürürsen tuhaf olabilir.

baklava guzel fikir. subeye goturun. herkese gaz olur hem.

Baklava al iyidir.

al kurupasta götür en iyisi o

baklava güzel olabilir evet. yanında kola da al ama. ha bir de aslında görevlerini yaptıkları için bir şey almak zorunda değilsin. bunun da farkında olman güzel.

hayır algılanmaz

donut al! polisler donut yer!

algılanmaz

@celeron 300a, sen çok yanlış gelmişsin kardeş.

Baklava, şöbiyet türevi bir tatlı iyidir. Herkes sever. Aklı başında olan kimsenin buna rüşvet diyeceğini sanmıyorum.

rüşvetle ne alakası var. bi işi yaptırmak icin değil teşekkür amaçlı bi şey.

baklava iyidir.

kaymaklı veya dondurmalı baklava götür

almalısın bence kesinlikle görevi falan demişler ama her polis yapmaz bunu uğraşmaz

Baklava veya çikolata filan al.. Hayır, hiç de rüşvet olarak algılanmaz, gayet iyi olur. Sağolsunlar hem köpeğini kurtarmışlar, hem de seni büyük bir üzüntüden kurtarmışlar...

baklava +1, ayrıca bir gazeteye de haber ver veya hayvanseverlerin bif web sitesine falan hem daha makbule geçer, hem de herkese örnek olur.

baklavayı alıp götür şubeye, köpeği de alırsın hem eve getirmezler. teşekkür de edersin, mutlu olurlar. işini doğru düzgün yapan polis kolay bulunmuyor.

şubeye götür. ben telefonu unutmuştum bi defa otobüste, sonra şöför bi şekilde ulaştı bana telefonunuz bizde diye, gittim aldım telefonu. bigün sonrada tatlı alıp götürmüştüm(baklava hemide camuzoğlu). gerçi onlar 8-10 kişiydi, şube biraz kalabalıktır, sana pahalıya patlayabilir..

eve getirdiler, o sıra bişey alamamıştım. isimlerinin sordum, teşekkür ettim uğurladım. sonra gidip baklava aldım antep fıstıklı, çoğunluğun önerdiği gibi. şubeye götürdüm, kosmer abi aldı elinde herkese dağıttı. "tekila hanım göndermiş" diye diye :D

arada götürüp sevdirecekmişim, emir buyurdu kosmer abi :D

ondan bahsediyor benim anladığım kadarıyla. ceza aldı diye okumuştur ya da alacağına kesin gözle bakıyordur.

@jugador

bildiğim kadarıyla ondan da bir şey çıkmadı, (bkz: ekşi sözlük'ün savcılığa yazar bilgilerini vermesi)

@cigerdelen olaydan haberimiz var nick'ini de biliyoruz ama ortada henüz ceza yok, yargılanacak deniliyor.

bastan niyetini belli edeceksin. o zaman olmazsa olmaz ama kız da seni friendzonea sokmaz. sen kızla aylarca hiç sevgili olmaya niyetin yokmuş gibi konuşursan kızın aklında sevgili olmak varsa bile gider. niyeti belli et niyeti.

(bkz: naked man)

Ben denemedim mesuliyet kabul etmem.

niyet belli etmek +1

aylarca hacım hocam kardeşim diye gezeceğine belli et niyetini baştan. kızın aklında yoksa bile aklına girer.

cevabı kendin yazmışsın işte.
direk konuya gir
konu=dudak

çok dizi izlemeyen biriyim ama Weeds adlı dizi beni çok fena sarmıştı, öneririm.

how i met your mother
the big bang theory
game of thrones
spartacus
californication
rome
tudors
the office

scrubs ve friends.

my name is earl.

(bkz: friends)

friends beni en çok bağlayan dizidir.
onun dışında everybody loves raymond eğlencelidir, sex and the city güzeldi, will & grace de çok eğlenceliydi çoğu zaman (dublajını izleme!) hmm, cosby show denebilir. aklıma bunlar geldi :)

mad men

Kendi rating sırama göre
Not:Büyük harfler bilim kurgu oluyor.* lı olanlar tek sezon oluyor

House M.D
Prison break
The Wire
Lost
FRİNGE
Big bang theory
Himym
Walking dead
The Pacific
*FLASHFORWARD
Jericho
The Mentalist
*Band of Brothers
*Harper's island
*Little Dorrit
*Persons Unknown
*THE EVENT

fringe!!!
bi de
nikita

dexter

dexter
how i met your mother
big bang theory
game of thrones
spartacus

kimse duyuru klasiği olan breaking bad'i yazmamış hayret. ilk sezonunda biraz sıkılabilirsin ama devam edince acayip sarıyor. çok kaliteli dizidir. biten dizilerden freaks and geeks var, tek sezon.

bi de arrested development hiç bitmesin isterdim.

Breaking Bad

shameless (us)

malcolm in the middle
fringe
dexter
house md

breaking bad,game of thrones,shameless us .bana da six feet underı çok önerdiler ona başlıycam.

in treatment

- true blood, vampirlikli falan.
- new girl mesela eğlenmelik, kısacık bir dizi.
- the secret circle'a bakıyorum bu ara, fantastik böyle cadılar var.
- fringe, güzel. deneyler vs. değişik.
- hart of dixie, rachel bilson başrolde. doktor, küçük bir kasabaya taşınıyor. onun maceraları...
- glee, can sıkıntısına birebir.

kimse dememiş ama weeds tabii ki. weeds arkadaş ya.

karçocuk demiş, pardon.

büyük liglerden bir takımı çalıştır.

tabiki genç yetenekler kazandır takıma.

fm 2010'daki genç yetenekler yenisi için başlık açılır.

oyun çok zor değil aslında. transfer döneminde takımın eksiği olduğunu düşündüğün ya da yardımcıların tarafından raporlarında eksik olduğu belirtilen bölgelere takviyeler yaparak başarılı olabilirsin. bütçeli, büyük bir takımla ya da iyi derecede yakından takip ettiğin bir takımla ( mesela beşiktaşlıyım, eksiğini gediğini bilirim diyebilirsin ) başla. gerisi gelir zaten.

yol yakınken geri dön. bak üç gündür uyumuyorum.

alım mı yani.

yok bence kirala. ayda 1-2 kere, 20 tlden, hevesini alana kadar. o paraya konsol vs al.

al al, iyidir projeksiyon cihazı.

projeksiyonda görüntü daha soluk olmuyor mu?

tv al. projeksiyon işi yaş

başka biri o nickleri kullanmaya başlamıştır ya da her iki account'un da devam ediyordur, tekrar 10 entry girmeniz bekleniyordur.

mesaj atmıyorsunuz, entry giriyorsunuz. sözlük formatına uygun yazmanız gerekli. bu formata hakim değilseniz, sözlük yazarı olmayın; sonra da gelip niye çaylak oldum diyeceksiniz. biraz daha pişmeniz gerekli. açın bol bol okuyun sözlüğü.

cevap icin tesekkuler yalniz senelerdir okuyorum sozlugu, uye olmaya karar vereli ise cok fazla olmadi.

entry girmek ile mesaj yazmak arasinda bir fark yok. (adinin sozlukte entry girmek olmasi benim icin birsey degistirmiyor)

sozluk formati denilen sey nedir?

bir baslik hakkinda once tanim yapmak ardindan istenilen bilgiyi vermek degil midir?

orn:

havuc

bir sebze turu deyip ardindan her turlu yorumu katamiyor muyuz?




sozluk formati denilip gecilen su seyi detayli anlatacak birisini ariyorum.


ayrica bu nickleri baskalarinin kullanip kullanmadigini nasil test edebilirim?

simdiden tesekkurler.

bahsettiğiniz şey doğru, yazar olduktan sonra dilediğiniz gibi önce tanımı yapar, ardından da ne istiyosanız yazarsınız. özel durumlar olmadıkça(gge gibi) sorun çıkmaz. ancak çaylakken biraz daha dikkat etmek gerekiyor. zira oradaki 10 entry sizin sözlüğe neler katabileceğinizin göstergesi. o yüzden anket doldurmayın mesela çaylakken. alıntı filan yapacaksanız, alıntı kurallarına dikkat edin. istemeden nefret söylemine giren şeyler yazmış olabilirsiniz, bunlara dikkat edin filan...

cok tesekkurler cevap icin.

kisacasi bir keyfiyet soz konusu. yazilanlari yorumlayan kisinin deger yargilariyla ilintili bir durum.

ne katip ne katamayacagimizi 10 mesajla anlamaya calismaktansa, kayit esnasinda bahsedildigi gibi sozluk formatina uygunluk tek aranan sart olmali bence.

yardimlariniz icin tekrar tesekkurler.

fm serisini bilmiyorum ama ben cm 03-04'te büyük takımların ilgilendikleri futbolculara bakardım, teklif götürdüklerine filan. genelde onlar iyi oluyor.

bi de kendi ligimdeki tüm takımların alt yapılarını kontrol ederdim.

Futbolda gelişmiş ülkelerin U18/21 milli takımlarını araştır

scoutlarını 4 bi yana göndermelisin.

yok uğraşamam hile lazım dersen, adını ununuttuum bi scout programı da vardı.

aradığınız şey tam olarak fm genie scout 11.
özellikleri sadece bununla da sınırlı değil. bi girip görün bayılacaksınız.

repins'in bahsettiği program FM Genie Scout.
hile demek biraz ağır ama avantaj sağladığı kesin

öncelikle barcelona ve real madrid'in alt yapılarını kontrol et, yerel ligindeki takımları her zaman kontrol et mutlaka çıkıyor.

ben bjk ile oynuyordum barcelona da 18 yaşında hem de türk dünyanın en iyi orta sahalarından denebilecek adamı buldum 4m e aldım, iki sene sonra fiyatı 20 m olmuştu.

bir bursasporda bi hayvan çıkmış, adam normalde defans fakat orta sahası da açık ben orta sahada kullandım, onu paraya kıyıp 10m verip almıştım en son adamı satamıyordum öyle düşün.

bu iki adam world class midfielder yazısına sahipti 23 yaşına geldiklerinde.

sonra mersin idman yurdundan buldum bi defans 18 yaşında, aldığımda zaten süperdi 22 yaşına kadar fln çoştu gitti zaten.

scoutlar genelde işe yarıyor ama bi yere kadar, kendin araman göz gezdirmen kadrolara daha çok sonuç getiriyor.

ben öyle kullanırken elektrikler kesildi, anakart ve ekran kartım hasar aldı. epey bi masraf çıktı.

pili sakın çıkarmayın. zaten kullanma kılavuzlarında yazar pilsiz kullanmayın diye. pili bir havuz gibi düşün. adaptörden gelen elektrik bu havuza girer ve oradan alete ulaşır. adaptörler regülatör görevini görse de olası bir sorunda pil akımı dengeler.

everest tarzı bir programla sıcaklığı takip edin, pilsiz kullanamyın, sene 2011, artık laptoplar prizdeyken bataryalarını şarj etmiyor, bunu engelleyen sistemleri var.

Aşırı ısınma için de, oyunda mı normal kullanımda mı oluyor? Deliklerini kapıyor olabilirsiniz kucaktayken ya da tozlanmıştır diyecem de 3 ayda toz kapmaz cihaz

Biraz eski kafalı düşünmüşüm gerçekten :)

Bende deliklerini kapamamasını söylemiştim bakalım. Saolun hepiniz :)

oynarsın. satın alma işlemini yaptığın steam accountu ile login oldugun her yerden oynarsın.

steam'den bir account üzerinden satın alırsın. o account ile giriş yaptığın her bilgisayara steam otomatik olarak oyunu indirir, oynarsın. hatta save'lerini bile tutar.

medieval 2 total war
company of heroes

turned base; panzer general, ya da people's general var. sonra total war serileri süper. bir ikinci dünya savaşı stratejisi vardı, baya gerçekçiydi... ama adını unuttum yahu. hatırlarsam söylerim.


rts ise, en iyisi warcraft 3 ve de starcraft tır. şiddetle tavsye ederim :)

total war'ların hepsi. rome'yi sever, medieval 2'ye bayılır, empire ve shogun'a ise eh derim. turn base yalnız.

peki panpalar bu total wara nasıl başlamak gerekir en baştan seriyi devam mı ediyim tek tek?

hayır, istediğinden başla. medieval 1 epey eski onu geç. rome roma imparatorluğu dönemlerinde, medieval 2 orta çağ'da, empire amerika'nın kuruluşu civarlarında ( 3 kıta, top tüfek ), shogun ise yılını hatırlamıyorum fakat empire ile medieval arası, japonya'nın henüz bi sürü derebeylik tarafından yönetildiği çağda geçmekte.

hangisi hoşuna gidiyorsa onu seçip başlayabilirsin.

teşekkürler kardeşim. önce bi empiredan başlayalım bakalım. herkese teşekkürler.

ben jean christophe grange kitapları okurdum çok edebi kitaplar denemez ama okuma alışkanlığı kazandırabilir.

lise, okumayı sevmeye başlamak için biraz geç bir dönem sanki. İlgi alanları neyse öncelikle onlarla ilgili okumaya değer, ufkunu açacak, merakını artıracak yayınlar ya da yapıtlar okumakla başlamalı bence.

şu an şibumi'yi okuyorum ben. edebi değeri olmayan sürükleyici bir kitap. o yaşta okusam eminim çok beğenirdim.

agatha christie'nin dedektiflik hikayeleri olabilir.

jack london'in oldukca erkeksi (viski icer, macerayi sever, altin arar, dagi deler, iddiaya girer vb.) kahramanlarinin oldugu romanlari vardir, onlardan zevk alabilir.

ayrica felina+1, ilgi alanlarina dair merakini korukleyecegi yapitlar ilgisini daha cok cekecektir.

h. p. lovecraft verin, iskandinav mitolojisi dayayın.

o ara polisiyeler zevkli geliyordu bana.

yerli olarak cingöz recai serisi sarar. yabancı stephen king, agatha christie.

jack london
arsen lüpen
cengiz aytmatov
halikarnas balıkçısı
hemingway
steinbeck

en iyisi ilgi alanlarına uygun kitaplarla başlamak.

o yaşlarda bukowski okuyodum ben. ergen ergen yazıyo zaten, isyankar hayatı sonuna kadar kavradığını düşünen bir ergen elde edilecekse tam ismidir.

frp'ye ilgisi varsa kara elf uclemesiyle bi baslatabilirsin.. r. a. salvatore
yuzuklerin efendisi falan da gayet iyi gider okumadiysa ya da filmini izledim okumam demez ise.. potter falan da ayni sekilde..

ek olarak:
o yaslarda ben christian jacq, stephen king, trevanian, jean christope grangé okurdum.. gerci simdiki halime bakarsak pek de okuma aliskanligi kazanamamisim..

benim öğrencilerim deli gibi "hunger games" sevdalısı... türkçeye "açlık oyunları" diye çevrilmiştir herhalde :) üç kitaplık bir seri. özellikle ilk kitabını alın, nokta atışı, sevmemesi mumkun değil.

Sevdiği bir şeyle ilgili okuması çok önemli. Bilim kurgu seviyorsa isaac asimov'u tavsiye edebilirim.

hatuna mesaj at, yarın maçı nerede izleyeceksin diye

bazen çok önem vermediğimiz kişlere dair mesajları okuyup cevapladıktan sonra çok seri bir şekilde silip unutabiliyoruz. böyle bir şey olmuş, ve o da size mesaj atmayı unutmuş olabilir.

yok mesaj silen biri değilim. ayda bir filan toplu silerim.

akıllı telefon mu kullanıyorsun?

nokia n73.

e kizi arayip sorsan? eger oyle bir mesaj atmadiysa ciddi sikinti var.

telefonda skıntı olmuştur, hatta belki onun attığı cevap bile sana iletilmemiş olabilir.

ya da yorgunluk dalgınlık biraz da alkol falan birleşmiştir, halüslerden halüs beğenmişsinizdir.

bence uyuya kaldın ve rüyamsı bir şeyler gördün.

abi o maç sırasında uyuyakalmak zor biraz. fena maçtı çünkü.
mesaj attım bakalım. son durumu yazarım merak edenler için.

ulan olaya bak...

mesaj gerçekmiş beyler, cidden gelmiş o mesajlar ben de gerçekten cevap atmışım...

sadece mesajlaşma telefondan değil, facebook'tan yaşanmış.

www.eksisozluk.com burada bahsetmiştim, sanırım peşimi bırakmayacak bu özelliğim.

neyse, en azından delirmediğime şükrediyorum şu an. sabah namazı kılıp uyucam. ehehe

atatürke hakaret ceza kapsamına giriyor mu bilmem, hakaret eden onca insan varken ceza alanını görmedim ben. devlet memuruna hakaretin cezası var evet. düşünce özgürlüğü olarak sınıflandırmazsak, "kişinin özgürlüğü diğer kişinin özgürlüğünün başladığı noktada biter" prensibi geçerli sanıyorum. monarşik bir sistemde olsak oy vermemek hakaret olabilirdi belki (oy vermek gerekiyorsa tabi :)) demokratik(!) sistemde herkes kendi istediği kişiyi seçmekte özgürdür.

atatürk e hakaret diye bi sucun olması bence herkesin kanunlar önünde eşittir sözüne aykırı

ayrıca kişiye özel kanunmuş gibi de durmuyo değil

ayrıca başbakana oy vermemkle hakaretin nasıl bi alası var merak ettim

youtube'un kapanma nedenini ne çabuk unuttunuz?

ayrıca (git: www.eksisozluk.com

atatürk'ü koruma kanunu var, bu kadar mı dünyadan habersizsiniz?

başbakan'a hakarette de, hem kişiye hem de bulunduğu kuruma hakarettir falandır filandır diye abartmışlardır.

sokakta arkadaşlarınıza hakaret edebiliyor olmanız kimseye hukuken hakaret edebileceğiniz anlamına gelmez. zamanı/parası/bol bol avukatı olan biri internet gibi bi yazdığınızın tekrar silinemediği bir ortamda, sizin hakaretlerinize boyun eğmek zorunda değil.

rte, kemal k., devlet, selahattin ya da sıradan bir vatandaş; hiç bir şeyi değiştirmez. uğraşmak isterlerse uğraşırlar. yakın zamanda demet akalın'ın da böyle bi davası vardı.

sen başbakana oy veremezsin ?? adaylara oy verilir

@saz@n sen ordan neden atladın ki?

atatürkü koruma kanunu bile var

kürdistan bölgenin adı derler, işin içinden çıkarlar. hiç olmadı iran kürdistan'ından ( ki eyalettir kendisi ) ya da ırak kürdistan özerk bölgesinden bahsediyordum der. yani kürdistan diye bir yer var aslında.

onun dışında elinde apo posteri olan biri hakkında şikayette bulunursanız, yanılmıyorsam suçu ve suçluyu övmek şeyinden bişeyler olabilir. olmayadabilir.

ama kimse bunla uğraşır mı, uğraşmak ister mi, uğraştırırlar mı bilmem.

o cenazelere katilan binlerce insanla ayni tanimlari kullanmiyor olabilirsiniz. dünyaya ayni pencereden bakip ayni tanimlari kullanmak gibi bir zorunluluk olmadigi gibi, sizin gibi düsünmeyen ve hissetmeyen insanlarin tutuklanmasi ya da susturulmasi gerekmiyor. yoksa cok elestirilen rte'den ne farkiniz kalir, öyle degil mi ama?

hakaret suçtur, başbakana da yapsan bana da yapsan ya da bir başkası sana yapsa farketmez, suçu işleyen kişi de hapse girebilir tabi ki.

pkkyı destekleme kısmı da biraz karışık, işin içinde düşünce özgürlüğü diye bir kavram var. suçu ve suçluyu övme olayı da biraz göreceli.. örneğin; deniz gezmiş.. zamanında yargılandı ve suçlu bulundu ve hatta idam edildi.. ama bugun hemen hepimiz övüyoruz bu adamı.

"neden bu itlere bir şey yapılmıyor?"

bence sizin dünyadan haberiniz yok. kck operasyonlarında ne kadar insanı saçmasapan tutukladıklarından haberiniz yokmuş gibi yapıyosunuz ya da hepiniz... yok hükümet bölücüymüş de falan filan. kürt siyasetçilere yapılan baskılar gün gibi ortadayken bu kadar açık yalan söylemeyin bari. akp kürt hareketi'ni zayıflatmak için elinden gelen faşizmi uygulamaktadır.

pkk'lilerin cenazesine katılmak da kişisel bir tercihtir. kimse kimseyi böyle bi şeyden alıkoyamaz. o insanların da anne babası, kardeşi, arkadaşları ve seveni var. istesek de istemesek de böyle.

ama cidden hükümeti pkk ile bağdaştırma çabalarını bırakın artık. onlar da aynı şeyi ergenekon üzerinden chp için falan yapıyor. yok pkk'yle ergenekon birlikte hareket ediyomuş falan filan. ohh nasıl olsa ortada belli bi düşman var, kim fikrini meşrulaştıracaksa pkk üzerinden birbirine bok atıyor.

bizim okulda 2008 vardı, bende 2010. arayüz falan epey değişik geliyordu, aramıştım sınavda şu nerdeydi bu nerdeydi diye bazı şeylerde. bence okulda gördüğün versiyonu indirmek çok daha mantıklı bu yüzden.

Arayüz filan aynı neredeyse. Farklılıklar vardır ama ana özelliklerde bir değişiklik yok bence.

vikipediye göre meteor taşı.

wikipedia'dakinden farkli bir bilgi bulamazsiniz. her seyden az biraz anlatmislar orada.

bilinen ve tahmin edilen ana akim seyler orada yaziyor. siz neyi merak ediyorsunuz?

kisaca islamiyete biat edilenler tarafindan inanilan su (adem kismi tartismali yani bir fikir birligi yok o konuda)
hz. adem insa etmistir, allah'in nuru oraya dustugu icin oraya insa etmistir. sonradan yikilmistir hz. ibrahim tekrardan temellerinden yukseltmistir. sonra putlarla ve degisik seylerle doldurulmustur. hz. muhammed putlari kirmistir vs vs.

kabeden önce içinde putlar vardı muhammed'den önce. içinde Hacerül-Esved var. bu da bir tür taş, meteor taşı olduğu söylenmekte ve kutsal olduğu düşünülmekte. viki'ye baktım, bunun da put sayabilecek bi cümle var.

adem'in yaptığına, ibrahim ve ismail'in yenilediğine inanılıyo.

Kabe'nin içi öncelikle boş.

Tüm dünya müslümanlarının kıblesidir,yani dünyanın neresine giderseniz gidin namaz kılarken Kabe'nin olduğu yöne dönmek zorundasınız yoksa namazınız kabul olmaz.

Kabe'yi ilk Hz.Adem yaptı.Cennet'ten dünyaya geldikten sonra dünyada ibadet etmek istedi ve Allah'a yalvardı.Cennette Nurdan evi tavaf ederek ibadet ettikleri için dünyadada o şekilde ibadet etmesi için Allah cc. dünyada bir ev inşaa etmesi için Cennetteki nurdan evin dünyadaki izdüşümüne işaret ederek bir bina yapmasını emretti.Ve Hz.Adem Kabe'nin ilk temellerinin atmış oldu.

Ve Kabe'nin dini anlamı o günden bu güne devam etti.

Kabe'ye mübarek olması Allah'tan geliyor.Allah'ın evi olarak adlandırılıyor.

Birkez görseniz zaten çekimine kapılıyorsunuz.

kabenin amacı bir istikamet belirlemek içindir. yani biyer olmalıydı mutlaka. oranın seçimi ise altın oran ve en büyük enerji noktası olarak gösterilmesinden olduğunu biliyorum. herşey(madde) e=mc^2 formülüyle enerjiden oluşur. ve dünyadaki enerji noktalarının en yükseği kabenin bulunduğu nokta oradaki manevi haz ve huzurda bununla açıklanabilir.
turgutaltun.blogcu.com
birde bu var: İbadetlerde insanların yöneldiği Kabe, Eski Dünyanın (Avrupa, Asya ve Afrika) merkezidir. Bu üç kıtaya hemen hemen aynı uzaklıkta bulunur. Stratejik önemi vardır ve ulaşım merkezlerinin de odak noktasında yer alır.

Elinize bir dünya haritası alır ve Kuzey Amerika'dan Avustralya'ya, Kuzeydoğu Asya'dan Güney Amerika'ya doğru birer çizgi çekerseniz, bu çizgilerin kesiştiği yerde, yani merkezde Mekke'yi, dolayısıyla Kabe'yi görürsünüz. Bu çizimler yapılırken, kıtaların en uç noktalarından başlamalısınız.
www.sorularlaislamiyet.com

@meysene kıtalar arası kesişim noktası meselesini kasarsak yapabilirz bence :) pangea nın sırf kesişim noktası kabeyi göstersin diye parçalandığına inanmıyorum doğrusu.

@neysene, abi iyi niyetli bir arkadaşa benziyorsun ama açıklamaların hakikaten ipe sapa gelir değil ya.

enerji noktası dediğin neyin enerjisinin noktası, feng shui mi? altın oran nerede, neye göre? e=mc^2'deki enerji ile kabe'de bulunduğunu iddia ettiğin enerjinin ne alakası var?

çizim yaparken niye bizim kullandığımız haritada çizim yapıyoruz, dünya yuvarlak değil mi nasıl olsa ve haritayı istediğin meridyenden başlatıp istediğin meridyende bitiremez misin? misal amerikaların sağda, asya ve avrupa'nın solda olduğu haritalarda o dediğini yaparsan dünyanın merkezi japonya falan çıkar herhalde.

allah aşkına önceden bir şeyleri doğru kabul edip sonra bulduğunuz her şeyi ona uyarlamaktan vazgeçin ya.

içi boş diyen bunu nereden biliyor paylaşsın, biz de bilelim.

işte o iç:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

çağımızın putlarından biridir kabe. ilk yapıldığında çok farklı olduğu söylenir, bir çok kez selden dolayı yıkılmış tekrardan yapılmıştır.

@unbeknown the black
Kabe'nin içi ile ilgili hemen açıklama getireyim;

Birçok insan Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed SAV. kabri şerifini orada zannediyor.Açıklamamı eksik bırakmışım.

Tatildeyim ve kota problemim olduğu için verdiğiz videoları izleyemiyorum,ama bildiğim kadarıyla Kabe'nin içinde 3 tane sütun var.Birde dıştan görünmeyen 2. bir kapı.
@suleyman kargi
Biz müslümanlar Kabe'ye değil Allah'a secde ediyoruz.Bunu yapmamızıda Allah emrediyor.
Ve yine Allah imkanı olan Kabe'yi ziyaret etsin buyuruyor.
Dünyada kalan diğer herşey putlaştırılmış haldeyken putlaştırılamaz tekşeye yaptığınız bu yorum beni şaşırttı doğrusu.

ne demek olduğu belli, geç devam et. yok bende öyle bir kravat de bir süre sonra bu muhabbette biter, bir kaç defa daha yok denecek sorular gelirse yok dersin o kadar, çok istiyorsan içindekileri de söyler hayatından çıkarırsın bence daha güzel bir yol ama yapmak kolay değil.

Herkes biraz ibnedir. Herkes biraz puşttur. Yani sen çok doğru bir insan mısın? Sen yanlış yapan bir insansan, arkadaşının yanlış yapma ihtimalini de aklında tutacaksın. Bana sorarsan (eğer o arkadaşına değer veriyorsan) ne hissettiğini ona anlat. De ki ey iman edenler :) şaka şaka seviyosan konuş bence :)))

bu " çağırılmama " muhabbetleri genelde aptalca olmuyor, alınmış olabilir.

genelde " çağrılmayan " kişi, istenmeyen ve arkasından niye bizimle takılıyor ki gitse ya denilen, bir nevi burhan altıntop'lar için kullanılmakta; ama kişinin yüzüne bunlar söylenilmemekte. bence arkadaşınıza değer veriyorsanız bir bakın bakalım doğru mu değil mi söylediklerim.

juvee +¹²³ :) gravatı ver gavata varsa ondan sonra onun gibi davran belli bi zaman büyüklük sende kalsın

@repins

arkadaşım, sıçmaya gitsem bile çağırdığım senenin 300 günü falan görüştüğümüz biriydi. hatta çoğu zaman birbirimizi çağırmasak da nerde olduğumuzu tahmin ettiğimiz için birbirimizi bulurduk. neyse, giriş kısmını geçelim. ve bu arkadaşıma x diyelim.

y diye bir diğer yakın arkadaşım ile bir küskünlükleri oldu ve bu bir daha birbirleriyle aynı ortamda bulunmak istemeyecekleri bir olaydı. z arkadaşım, "aa şurda şu varmış gidelim mi" diye y ile beni çağırdı ve biz de gittik. açık konuşayım y ile x'in aynı ortamda bulunmasını istemiyorum ikisiyle de ayrı ayrı rahatça buluşurum ama aynı ortamda küskünlük çekecek adam değilim. neyse, bu arada z de hepimizle ortak bir arkadaş.

işte o sırada facebookta tagleme olayı oldu ve tamamı bundan ibaret olayın.
ha bu arada z ile beraber y'nin yazlığına 2-3 günlüğüne gitmiştik ki oraya çağırmamızı beklememiştir herhalde.

neyse işte işin özeti bu, bu yukarıdaki olayın ardından saçma sapan bir şekilde hiçbir yerden bir şey yazmamaya başladı. birkaç defa facebooktan şuraya gidek mi, pese gidek mi diye sordum çünkü arkadaşımdı ve kaybetmek istemedim ama hep baştan savma cevaplarla geçti gitti. en son 1 ay önce bir arkadaşımız, kardeşinin sünnetine çağırmış "t.chuckla mesajlaşın ayarlayın işte kaçta gelceğinizi" falan demiş. bu adam onu bile haber vermedi mesela.

hani ben araya soğukluk koymuş olsam, onu bir yere çağırmıyor, konuşmuyor olsam tamam diyicem ama durum öyle değil.

ama bana en çok koyan şey şu oldu: aylar sonra gelip yine konuşabilirdi. hiçbir şey olmamış gibi davranırdım, bir şey demezdim. ama aylar sonra gelip söylediği ilk kelime "sende kravat var mı yav" olunca adamın siniri bozuluyor. demek benim arkadaşlığımdan çok kravatımı özlemiş diyorum içten içe.

yani o gün çağırılmamaya çok içerlenmiş olabilir. hatta tamam çok haklı, biz bokuz da diyelim. ama madem oradaki olaya üzülüp de benimle arkadaşlığını soğuttu, aylar sonra kurduğu ilk cümlenin kravat istemek olması mı gerekiyordu?

@repins çağrılmama muhabbetinden alınılır da, aylarca soğukluk sokulduktan sonra da bir kravat için geri konuşulmaz yani. burda tchuck'un hatası alınan insanın gönlünü almaya çalışmamasıdır eğer yapmadıysa şayet ama enteresan cidden çocuğun kalkıpta 3 ay sonra ilk kez böyle bir şey için yazması, hiç demiyor mu acaba ayıp olur artık bunca zaman geçmiş falan diye.

hayat cok kisa, o alinmis bu gerilmis diye kasmaya degmez, iliskiyi kes bitsin yok de budur. babam hep sunu derdi: "baskalarina gore yasarsan baskasi olursun".

@ekaterina

ya gönül falan almadım tabi. çünkü öyle küskünlükler yaşayan arkadaş grubu değiliz y ile x arasında olan dışında. yani nasıl anlatayım bilmiyorum ama gamsızız, yok o bizi buraya çağırmamış yok buraya gittiniz niye haber vermediniz demeyiz hiçbir zaman demedik ve bu yüzden de içimizden birinin araya soğukluk sokacağı aklımızın ucundan bile geçmez.

sktir et ozmn kanka, adam olsun o da. ne la bu kız tripleri onu mu çekicen.

arkadaşım iyi misin sen? kravat ne sikime takım elbise de veririz, çok isterse araba da kiralar veririz. burda mevzu kravat istemesi falan değil. aylardır konuşmadığı arkadaşıyla tek konuşma gerekliliğini ihtiyaç duyduğu zaman görmesi burdaki mevzu. sikeyim kravatını da takımını da çok mu umrumda.

şu aylar sonra yazdığı tek cümleyi bir çıkar için yazmış olmadığından emin olsam sikimde mi olur? ama adam kravat istiyor, sonra yine yazdığı tek bir kelime yok. işi düşene kadar yazdığı tek bir kelime yok. kusura bakmayın da benim arkadaşlıktan anladığım şey bu değil.

yani bu adam istediği özellikte bir kravatı başka bir arkadaşından bulmuş olsaydı muhtemelen bana yine bir şey yazma gereği duymayacaktı. olay bu ok?

peki şöyle sorayım. 3 aydır tek mesaj atmıyor, söylediğim şeylere baştan savma cevap veriyor, arkadaşımın "t.chucka da söyle gelin işte sünnete" dediği daveti bile söyleme zahmetinde bulunmuyor çünkü konuşmak istemiyor.

ama sonra bir kravata ihtiyaç duyuyor ve "dur şunla bi konuşayım" diyor.

yani ortada bir kravat olmasa, kravatı başkasından bulsa muhtemelen yine bir şey yazma gereği duymayacak ve muhtemelen yine yazdıklarıma cevap atma zahmetinde bulunmayacak. belki de kravatı vermeme rağmen yine aynı tas aynı hamam devam edicek.

kuruntu falan yapmıyorum. burdan anlaşılması gereken şey budur. ihtiyacı olana kadar benimle konuşmak konuşmamak onun için önemli bir şey değil. ihtiyacı oldu mu konuşur, olmadı mı konuşmaz. bunun dışında hiçbir şey anlaşılmıyor yani burdan.

demişsin ki: "yani ortada bir kravat olmasa, kravatı başkasından bulsa muhtemelen yine bir şey yazma gereği duymayacak ve muhtemelen yine yazdıklarıma cevap atma zahmetinde bulunmayacak. belki de kravatı vermeme rağmen yine aynı tas aynı hamam devam edicek."

bunu niye kendisine sormuyorsun? eminim ki sormadın, çünkü adamın sana "abi sana ayak yaptık, kusura bakma be ya, naber napıyosun, gel içelim" demesini bekledin ama kravat olunca kendini kullanılmış gibi hissettin.

o da sen y'lere yazlığa gittiğinde, işte konsere gittiğinde her neyse öyle hissetmiş. kıskanmış yahu bildiğin. bu da sana değer verdiğini gösteriyor. senin gibi fazla arkadaşı olmadığını gösteriyor.

kravatın da büyük ihtimalle laf atmak için bahane olduğunu düşünüyorum. koca dünyada küs olduğu sen mi kaldın kravat isteyecek madem. yani sana da düşmanmış gibi yazdık ama böyle çağırmama/çağrılmama konularını ben de çok yaşadım ve en gıcık olduğum şeylerden birisidir. repins'e katılıyorum, yüzüne söyleyemiyor insanlar fakat kendilerince küçük görüyorlar her nasılsa.

Senle tekrar konuşmak için bir mevzu bulması gerekti.kravat bahane.kendince onuru zedelenmiş bir adamın yanlış anladığını anlayıp geri dönmek istemesi olarak algıla kravat isteğni.

Yoksa böyle olmasa 5-10 tl ye bulur bir gravat.
Sende durumunu anlayışla karşılayıp kravatı ver.Hatta seçenek sun muhabbet olsun.

Arkadaşın haklı ama yine de onca zaman sonra seni kaybetmek istememiş, kravat vs. ile konu başlatmış. Bir dur düşün, borç para istemiyor, altı üstü bir kravat (saksel+1). Sen de hem suçlusun (onun gitmeyeceğini bilsen de söylemeliydin) onun gönlünü almamıışsın, bir de muhabbet açmak istiyor, sen trip yapıyorsun. Eee, süpermiş arkadaşlığın...

kravat bahane. hiç bişi olmamış gibi davranmaya calışmıs, fazla derine inip, alınmışsın.
arkadasın sana küsmüs. normal. onun sevmediği biriyle fazla samimi olmusun, kıskanmış, kendini dışlanmış ve seni kaybetmiş hissetmiş. zaten sevmiyor y'yi bir de seni ona kaptırıyor!
bence büyütme. işi düştüğü için kravat dememiş, özlediği için demiş.
sünneti haber vermemesini de ciddi anlamda alınmış olmasına bağlıyorum. bi de sen yalığa giderken çağırmamış olsan bile bir konuşma arasında bizde y'lere yazlığa gitcez dememiş olabilitine (haber vermemiş olmana) bağlıyorum. evet çok saçma ama böyle olabiliyor.

çağrılmamaya araya soğukluk koyacak kadar seni üzecek kadar alındıysa, kusura bakmasın ama o kravatı da takmayıversin.

Sinir oldum.

ilkini anlamadım ama ikincisi
1. length(tckimlik) = 11
2. mod(tckimlik,2)=0
3. for say=0 to 9 a=a+tckimlik[say]
mod(a,10)=mod(tckimlik,10)

sanırım böyle

ilkini de

kullanıcıdan x ve y değerlerini aldıktan sonra, çarpım diye bir integer daha atayıp.

çarpım = 1
while ( y > 0 )
çarpım = çarpım * x
y = y-1

şeklinde yapıcaksın.

kırmızın beyaza yakınlaşan tonları olur. ne kadar beyaza yakınsa o kadar kabaktır.

pembe beyaz arası

1.bp.blogspot.com gibi.

benim bildiğim hafif sarımsı olur beyazdan ziyade

sarımsı beyaz.

uzaklaştırdıkları insanların siyasi görüşleri hemen her şeyi açıklıyor.

ntv deki değişim nerede ise hissedileyemecek derecede yavaş ve sinsice ilerliyor. örneğin az önce mecliste akp li bakanın konuşması tam olarak yayınlanmışken, sıra muhalefet olan chp li muharrem inceye gelince ( ki çok sivri dillidir) yayınımıza kısa bir ola veriyoruz diyerek alenen konuşma sansürlenmiştir.
not: görmedim de duyduğum kadarı ile.

ülkenin başkentinde insanlar başbakanlığa yürümek istiyor. polisle güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalıyor. ve ntv bu olayı "görmüyor". taraf olmak sadece tarafını açıklamakla olmaz.

Her öğlen ntvde evden çıkmadan önce (11-12 civarına denk geliyor) recep tayyip erdoğanın konuşmasını dinlemiş adamım, bi kere bile chp görmedim. Bi derdin varsa gel bana anlat.
Bu arada, git haberleri izle ama dikkatlice izle chpyi kötülemez, direk yokmuş gibi yapar. Akp karşıtı haberlere yer vermez, internet sansürünü haber bile yapmaz 30.000 kişi yürür 10 kişi yürüdü haber değeri yoktu der.

(bkz: ntv'nin rutkay aziz'in konuşmasını sansürlemesi)

yeni yayın döneminin ilk günlerinde ana haber'in sonunda 'funda arar didim'de sevenleriyle buluştu' tadında bir vtr izledim, funda arar'la yapılan mini bir konser öncesi, sonrası röportajı bile vardı.

küçük prens, çocuk kitabı değildir esasen ama ne kadar erken tanışırsa o kadar iyi olur bu kitapla diye düşünüyorum

aziz nesin kitapları güzeldir. muzaffer izgü falan vardı ben küçükken ama bugünün çocuklarını tatmin eder mi bilemiyorum.

www.tubitak.gov.tr
www.gunisigikitapligi.com
www.cancocuk.com

şeker portakalı
küçük kara balık
pıtırcık serisi
tom sawyer

birdolapkitap adlı bloga bakmanızı öneririm. o yaşla ilgili bir şeyler de olabilir.

Küçük Prens'i okumuştur kesin, okumayı seven bir çocuk. Aziz Nesin'i ise düşünmedim değil, hangi kitabı olabilir ki acaba?

şimdiki çocuklar harika'yı beğenebilir.
rıfat ılgaz'ın da güzel kitapları var.

ya aziz nesin kitaplarında her zaman olmasa da arada sırada esprili cinsellik ve dozunda argo kullanıldığı vakidir ama bugünün çocuklarını sarsacak bir şey olduğunu sanmıyorum. gülmece öykülerinin bir araya toplandığı herhangi bir kitabını seçebilirsiniz.

harry potter al işte.

tenten

aziz nesin +1

macera tüneli eğer bulabilirsen..

(bkz: patapoufs et filifers )

söylenmiş ama bende söyliyim tom sawyer. o yaşlarda kitap okumayı sevmezdim okudugum tek kitaptı (:

gülten dayıoglu var bi de o yaşa hitap eden kitaplar yazan.

Benim de 10 yaşında bir oğlum var. Şimdiki çocuklar Tom Sawyer veya Küçük Prens'e filan pek yüz vermiyor. Şimdi çok acayip kitaplar var. (İtiraf edeyim ben de bayıla bayıla okudum). Zaten kitapların isimlerinden anlarsınız.

*Kaptan Düşükdon'un Maceraları
*Kaptan Düşükdon ve Konuşan Tuvaletlerin Saldırısı
Bu şekilde 6-7 kitap var.
www.dr.com.tr

Ayrıca;
*Saftirik Greg'in Günlüğü
**Saftirik Greg'in Günlüğü - Rodrick Kuralları
Bu seri 4-5 kitaptan oluşuyor.
www.ilknokta.com

dort kafadarlar takimi serisi vardi eskiden, tam o yaslarda baslamistim okumaya. bana okumayi sevdiren seridir. duruyorsa hala cekinmeden hediye edin.

savcılığa şikayet edin. mesaj şununla bununla tehdit etmiş ise (kanıt var ise) şantaj ciddi bir suçtur.

internet cafeden de olsa öle bişi yaparsanız tespit edilebiliyor başınıza iş açmayın.

kız o hayvanı buluşmak için çağıracak, buluşmaya kız götürülmeyecek, elemanı dövüp izmire geri göndereceksiniz.

madem kız ailesiyle de konuşmuş, en güzeli şikayet edin kuja'nın dediği gibi. siz niye uğraşacaksınız, polis uğraşsın.

verin savcılığa sürünsün eşşolusu. herkes söylemiş ama ben de arkadaşlara katılıyorum

aynen, verin savcılığa eşoleşeki çeksin cezasını, göbekli, kaytan bıyıklı partner bulur o zaman cezaevinde

savcılık belki kaale almayabilir, tanıdığınız polis vs varsa onlar aracılığıyla uyarın.

ne pis karaktersiz insanlar var ya hu şu dünyada, normalde ağzını kırmak lâzım ama o zaman barbarca çözülmüş olacak. savcılığa şikâyet edin. başarılı olmazsa ağzını kırın pezevengin. yaptığım şey değil, denk gelmedim zaten de böyle tiplere, bunlar nasıl böyle çiğ yetişebiliyorlar aklım almıyor.

dövün hocam dövün.
kafasını gözünü patlatın.

ağzını burnunu iyice bir kırın sonra polise verin böle böle bi topoş bu deyin birde güzel onlar kırsın

kız olası duruma dair ailesiyle konuştuysa olay çözülmüştür, üzerinde uğraşılıcak bişi yok bence. savcılık filan elinde sağlam delil yoksa boş gayret. herif hamlede bulunursa kızın ailesindeki er kişilerden gereken cevabı alır. bu arada "havlayan köpek ısırmaz". kız arkadaşın o herifle tüm kontağı kesmeli yalnız, telefon ve internet iletişimlerini bitirmeli, gerekiosa telefonunu değiştirip yeni email adresleri alsın, facebook hesabını da dışarı aramalara kapasın.
soğukkanlı olun, fevri davranışlara girip haklıyken haksız duruma düşmeyin. (en azından şu aşamada)
eğer eleman dozajı arttırıp daha saçma hareketlere girerse izleyeceğiniz yol yöntem yine soğukkanlı ve akıllı bir şekilde "deli deliyi görünce çomağını saklar" atasözümüze uygun bir davranış biçimine girmektir. şu aşamada gerek yok.

sizde bu yaptıklarını onun değer verdiği kişiler ile paylaşmanın tehdidini yapın

sonucunu lütfen yazın

filmleri boşver. olay örgüsüne bir katkısı yok. doğrudan animeyi izle. manga var mı bilmiyorum.

bir de anime ingilizce ve japonca dublajlı olarak bulunabilmekte. japonca olan kulaklarımı tırmalarken(garip tonlamalar, vurgular, ünlemler...), ingilizcesi gayet rahat izletti kendini.

direk animesini izle işte, 30 küsür bölüm olması lazım.

hatta stream linki atıyorum mesajla.

manga, çizgi romanı. simdilik karıştırma :) bitirdikten sonra mangasının ( yanılmıyosam 13. volume u ) animeye ek bilgiler sağlıyor.

filmlerini izleme.

ya dublaj olayına takıldım ingilizce olanını izlemek çok daha rahat olur benim için ama tadı çıkar mı ki öyle ne diyosunuz?

mümkünse japonca ses + ingilizce alt yazıdan şaşma.

kuso, schine, konoyero, baka, bakayero gibi küfürlerin tadı başka türlü çıkmaz.

ben iki türlü de izledim, japonca ses + türkçe/ingilizce altyazı tercih ederim. fark ediyor.

bu fark ne kadar peki? çünkü zerre anlamadığım bir dilde izlediğim için bi kayıp da olucak telafi eder mi?

japonlar seslendirme işini amerikalılardan çok daha iyi yapıyor. ice age'in türkçe çevirisi nasıl çok başarılıysa, japonlarda da aynı durum var. ayrıca ingilize alt yazı izlersen, inanılmaz göz aşinalığı kazanıyorsun ingilizcen sana çaktırmadan çok gelişiyor.

telafi eder çünkü vurgu ve tonlamalar daha iyi japonca dublajlıda. ayrıca sesler kafadaki karakter imajlarına uymuyor ingilizce olunca. öbür türlü daha iyi.

Ben japonca sesle izledim. ruhunu daha iyi veriyor bence.

yahu kendi dilinde japonların her daim asabi gibi konuşmalarını, kadın karakterlerin mıyır mıyır bebek gibi konuşmalarını falan duymazsan hiçbişeye benzemez. adam sinirle nandaaaa diye bağıracak ing. no mu diyecek.
kesinlikle anime+japonca izle. sağda solda spoiler okuma dikkat et.

Bu listeye fikren katılmakla birlikte death note 2. olmalıydı diyorum.
www.imdb.com

Dragon Ball

komik olarak öneremeyeceğim ama Hellsing ve Death Note önerebilirim.
Hellsing vampirli falan. Az bölüm, 7 miydi neydi. OVA'ları var, çok seversen onları da ızlersın, uzun metraj anime gibi onlar.
Death Note özgün konulu falan bi başyapıt. 30 küsür bölümdü diye hatırlıyorum. ilk bikaç bölümlerini izle en azından, sevebilirsin.

dragon ball tabii ki.

full metal alchemist: brotherhood ve death note benim favorilerim.
avatar: the last airbender da harikadır.

dragon ball için sözlükte sıkıcı diyolar.

death note madem bailangıç olarak. sonra dragon ball filan. teşekkürler.

ben en çok one piece severim. ki çekik gözlü kardeşlerimizde bana katılıyor olacak mangası ( çizgi romanlar ) en çok satılan manga oldu, dragon ball'u geçti. kendisi bol komedili, dövüşlü, arkadaşlarımı döveni ben en çok döverimli bişeydir ( milyon tane benzerleri gibi ). onun dışında komik bişey ille de dersen, biraz da hayatla iç içe olsun dersen great teacher onizuka'yı önerebilirim.

sonradan gelen not: yalnız one piece başladın mı bitmez. 519. bölümü çıktı yanılmıyorsam en son. mangasında da 600'lerdeyiz.

full metal alchemist.

Death note, Pokemon,Elfen Lied

full metal alchemist

One Piece ki hele komikliyse

Fullmetal Alchemist Brotherhood
Death Note
Avatar: The Last Airbender

bana göresi böyle başlıcaksan bunlardan biriyle başlamanı tavsiye ederim.

(bkz: cowboy bebop)

su ustte yazilanlarin hepsi light, eglencelik, cerez. bunlarin aga babasi cowboy bebop'tir. ama bunu izledikten sonra baska hic bisey tat vermez, doner doner cb izlersin.

kıyısından belki. bence değil ama.

ima etmek de hakaret sayılır. yani "salak mısın" demek hakarettir mesela. yani siz de sizin söylemediğiniz ama söylenmiş bir piç sözünü kullanıyorsunuz. bence gg ve hatta hakaret.

sana piç desem hoşuna gider mi? yoksa yasal haklarını kullanabilir misin böyle dedim diye? sen karar ver.

dolu bkz oldugu icin bence gg değil.

buradaki piç babası belirsiz, orospu çocuğu anlamındaki piç değildir. hatta bu bir deyim dahi diyebiliriz. (bkz: köpekler istedi diye atlar ölmez )
daha çok maço kadına az değer veren, aldatan, ukala vs vs gibi anlamları var. bişey olmaz mahkemede ama, moderatör gözü bazen daha katı olabiliyor.

bırakın aslında öyle değil de bu demeyi falan. çıkın sokakta, ibrahim tatlıses ayarında bi abimize çok piç bi duruşun var diyin iltifat olarak. kimisi güler geçer, kimisi orada sizi hastanelik eder.

sözlükten sizin yerinize risk almasını da beklemeyin.

Repins
bunu nasıl dediğine bakarım. Eger "ne kadar piç adamsn kan ehehe" dersen güler geçerim. Ben salak mıyım ibrahim tatlıses e piç diyeyim?piç sözcüğü son on yılda kendi anlamından başka bir çok anlamı da yüklendi üzerine. Sana arkadaşın piç misin olm sen dese sen direkt mahkemeye mi gideceksin o zaman? Çok ilginç ya.

kimse senin niyetini bilemez. internet ortamındasın.

ibrahim tatlıses, sen öyle dedin diye seni çok sevebilir, samimi bulabilir, komik bulabilir. yine aynı ibo, bunu hakaret olarak sayabilir de. ekşi sözlük sizin yerinize risk almaz, sizin yerinize bedel ödemek istemez. hele ki bu tarz bi konuda. yani böyel bir şey beklemeniz bile hata.

herhangi bir ünlü için, siz hiç kimsesiniz. unutmayın. her gün tv'De görüyor olmamız bir şey değiştirmez kendilerini.

Niyet ile alakası yok bu durumun...artık neredeyse atasözü olmaya doğru hızlı adınlar atan bir söz ôbeğinden bahsediyiruz. Oradaki söz öbeğinde de piç sözcüğü anlam değiştiriyor olay bundan ibaret. Neyse anlaşamayacağız. Gazetecimsi ile sözlükten uçmuş biri olarak biraz fazla şey bekliyorum sanırım. Hem sorumluluk almıyorum ben kardeşim en kucuk bir seyi silerim de hem de yazılanlardan yazarlar sorumludur deyip herhangi bir şey olunca yazarının yanında durma. Sonra da sansür bantları filan...neyse teşekkur ederim cevap veren herkese.

pek dikkate almadığın belirtecek şekilde davranıyorum ki kendisinin çok da matah olmadığını anlamaya çalışsın.

kendimi yiyip bitirmiyorum. varlıklarından rahatsız olmuyorum.

İtin götüne sokuyorum. Sonra iki tur içeride çeviriyorum. Ondan sonra orada bırakıyorum. Çıkarmıyorum yani. Muhatap olmamak falan bana göre değil. Dakkada bok edip bırakıyorum oraya. Birikim varsa tavsiye de ederim.

Aptal aptal sırıtıyorum ...

dalga maksatlı sorular soruyorum ciddi surat ifadesiyle.

mesela eleman "çok iyi araba kullanırım ya, sizinki de kullanmak mı" falan gibi birşeyler diyosa, "ya bi türlü beceremedim bende, şu debriyaj hangisi oluyodu, ortadaki mi?" ya da "direksiyonu ne kadar hızlı çevirirsen araba o kadar hızlı gidiyomuş diyolar, doğru mu" falan gibi salak sorular soruyorum.

ben övüyorum, özellikle o iş konusunda. nasıl kabarıyorlar, yedirdim diye seviniyorlar dye gülüyorum sonra kıs kıs.

sallamadığın zaman rahat ediyorsun. onlardan o kadar çok var ki hangi biriyle uğraşacaksın.

"PR smile" diye bir yüz ifadem var böyle durumlarda, uzunca bir süre, aynı donukluk ve şekilde gülümsediğimi görünce, gülümsememin etkilenmekten dolayı değil de, salaklıklarına olduğunu anlayıp suskunlaşıyorlar.

hayat burdaymış.

hadi sömürelim

ışın atarız.

vay beee! amma su varmış ha.

hesaplayan adam mode on olur bir de hacmini hesaplamaya kalkardım..

ulan dünya sen mi büyüksün ben mi, mnakycm..

amk gidecen şuradan arsa alıcan ileride acaip degerlenir burası.
şaka şaka ne işimiz var lan bu yerde derim.

güzelim gezegeni ne hale getirmişler ulen.

allah neler neler yaratıyo derdim ben. :P

bulaşmasak mı?!

+ ilk yarım milyon yıl dalmak yok demeseydim keşke.

bak uzayda yalnız değiliz !

"oha dünyaya bak!"

"io daha güzeldi."

meraba dünya biz dostuz.

(bkz: entourage) ve eskilerden (bkz: prison break)

(bkz: that '70s show)
(bkz: two guys a girl and a pizza place)
(bkz: two and a half men)

true blood
supernatural
vampire diaries
fringe
friends

(bkz: friends)

mentalist

wire'ı en tepeye yazdıysan, oz'a da mutlaka bakmalısın derim.

güldürü olarakta, scrubs.

oz- the shield- 24

normal senaryo oyunu dışında geçenlerde açıp oynamıştım, ilk half-life için e-XPLoDeR Half-Life Bot var, onu yükleyebilirsin.

www.downloadtr.com

solo oynayabilirsin elbette. ve hatta sonra 2'sini de oynayabilirsin. fakat çok eski, görüntüler çok kötü baştan uyarayım.

zor olduğundan değil, zor bulunduğundan.

torrent ne ki ftp server açıp online oyunlarda pvp sırasında elalemin eline verenler var :P tamir bile yapıyolar asdasda
ya ben format atmayı bilmeyen erkek biliyorum. salak salak genellemeler yapıyorlar aslında eksisözluk beyinsiz kaynıyor. aaa kıza bak tekken oynuyo hassiktir diyolar mesela :) bi boktan haberleri yok çünkü.

ya olum benim tanıdığım bi kız var inşaatta amele (yersen)

onu geç 4chan'de takılan tanıyorum. çekici geliyor başta da abi kızla da erkek muhabbeti yapılmaz ki ya. erkek muhabbetini erkekle yaparsın. erkek muhabbeti yaptığım kızlar dişi özelliğini kaybediyor gözümde.

yau bırakın bunları, millet orjinallik olsun diye traş olan kızlara uuuuu çekicek neredeyse. sözlük homojen değil malesef. ben de lisedeyken ilk printer'ım olduğunda herkese anlatıyordum bişeymiş gibi, sonradan öğrendim ki zaten herkeste varmış printer. öğrendikten sonrası rezillik, başka bir şey değil.

aynı sözlükte, rakı içen kadınla ege kasabasına yerleşip domat yetiştirmek isteyen mallar da var.

torrent kullanmak bişeymiş gibi.. tövbe yareppim.

çünkü bazı insanlara ilginç geliyor. ben saygı duyuyorum aslında, zahmet edip öğrendiği için.

yada mesela bazıları duyuruda soru soruyor, bazı insanlar vakitlerini harcayıp ona cevap yetiştiriyor. hatta çok iyi biliyorum, kendileri bilmedikleri halde arayıp, bulup bir cevap yazıyorlar ama işte bazı insanlarda bu cevaplara tik koymuyor. bu da bana çok ilginç geliyor. anlam veremiyorum aslında.

tabii bazıları öyle değil, daha farklı düşünüyorlar. onlar taktik yapıp hemen tik koymuyor, herkes cevabını veriyor, sakin oluyor, telaş yapmıyor, yangından mal kaçırmıyor. sonra hepsini gözden geçirip, bir bütün olarak tik koyuyor. akıllı duyuruculardan onlar.

sözlüktekilerin kız algısı sanki hayat holywood teenage filmiymiş, kızların da hepsi ponpon kızmış gibi olduğundan star wars seyrettiğine de şaşırırlar, çizgi roman okuduğunda da.

erkekler futbolu da çok komplike bi' şey zannediyor desem yeter.

toplam ıkı ay borcun varsa birini ödemen yeterlı.. dıgerını odemek ıcın zorlama kendını :)

eskiden 3. fatura geldiğinde kapanıyodu hat. 3. fatura kesilmeden eskisini ödeyip bi ay kazanmış oluyodun. ama demek ki değişmiş. zaten hat kesildikten sonra öyle bi şansın yok. bi de hattı tekrar açtırmanın ekstra ücreti var 15 tl.
@ pardon kapanmaması için demişsin :) evet eskisini ödemen yeterli.

o mesaj geldiyse 15 tl fazladan isteyebilriler.

yanlış anlamayın ama bence kediyi bakabilecek birlerine verin; bu şekilde hayvan bakılmaz.

bütün kediler böyle mi yani ?

oyun oynayıp onu da yorun. sıkılıyodur.

kaç aylıktı?

ilgisini cekebilecek oyuncak alabilirsiniz, tirmalama postlari oluyor onlardan da alin, lazer ile falan da oynatip yorun hayvani bir de. tahminen cani sıkılıyor.

onunla oynamak isteyince sıkılıp gidiyor bi süre sonra.kendi kendine tepiniyo evde.1 yaşına falan girdi.

suyla imtihan edin, bir şırınga bul, içine su doldur çıkmasını istemediğiniz yerlere çıktığında ıslatın ve kızın. ama bundan önce içinde oyuncak fare olan aralarında boşluk olan yuvarlak bir oyuncak var ondan alın, bir de lazer alıp oynatın.

kedinin konuşamaması çok garip. bence burdan başlayın problemleri çözmeye.