normal böcek ilaçları bir işe yaramaz. aktarlardan daha etkili ilaçlar arayın. özellikle karıncalar için olan raid ilaçlarını sorun. mısır çarşısının oralarda böcek ilaçları satan dayılar var. onlardan böyle bir şey alıp, kullanmıştık. faydasını da görmüştük.

su falan da işe yaramıyor, karıncayla başa çıkmak zor.

gezdikleri yol üzerine ve yuvalarının etrafına çamaşır suyu dökmek işe yarayabiliyor ama geçici bir çözüm yeniden ürüyorlar. bir de denemedim ama defne yaprağı da işe yarıyor diye duymuştum. öyle işte..

her zaman pratik bilgiler ve püf noktaları kitaplarında karıncaların küflü limondan nefret ettikleri ve küfli limonun olduğu yerlere bir daha uğramadıkları yazar. deneyin bence. hem ilaç gibi zararı yok , hem de ilaç bir sonraki jenerasyonu da ilaca direçli hale getirir (yanlış bilmiyorsam)

iskeleden iniyorsunuz, sağa doğru yürüyün, sahildeki cadde üzerinden. ileride yol çatala gelecek. soldaki yoldan devam, yani deniz yolundan ayrılın. faytonların beklediği bir alan var, onun önünden geçip yukarı doğru yürüyün. zaten o yol üzerinde bisikletçileri göreceksiniz. bisikletleri kiralayın. sonra yola devam. yokuşu tırmanın. mesire alanına gelin. mesire alanı ücretsiz, artık, para alınmıyor. nizamiyeden girip yola devam edin. yol üzerinde çardaklar göreceksiniz sağ tarafta, orman içinde. onlara niyet etmeyin, fazlasıyla martı ziyaretine uğruyor oralar ve yakın çardaklar olduğu için başkaları da etrafınızda sıkça olacaktır.

o yol üzerinde yürümeye devam edin. 100-200 mt sonra, mesire nizamiyesinden girdikten sonra, bir köşeye denk geleceksiniz. sağ tarafınızda. aşağı doğru ineceksiniz, orada diğerlerinden daha büyük tek bir çardak göreceksiniz. daha güzel manzarası olan, daha aydınlık ve geniş alanı olan, bir yerdir. tabi önceden bisikletlileri yollayıp, boş olup olmadığını kontrol ettirmekte fayda var. hafta sonu boş yakalamak zor olsa da imkansız değil.

bahsettiğim yeri vapurla adaya yaklaşırken de denizden görebilirsiniz. eski bir deniz fenerinin kalıntıları var, kalıntı dediğim yarısı var yarısı yok taş örme yapı. adanın sağ tarafında. onun hemen arkasındaki büyük çardak tek tavsiyem.

başka da bir şey söylemiyorum. adada dia var, dia'da bira var. bu kadar. iyi eğlenceler.

bahsettiğim yerin fotoğrafını da buldum, denizden bakınca böyle gözüküyor, işte o yapının hemen arkasında büyükçe bir çardak var, memnun kalacağınızı düşünüyorum.
www.adalar.bel.tr


edit: fener değil, değirmenmiş.

pomolilik'in bahsettiği yerin adı değirmenburnu, kalıntı da zaten bir değirmen(:

yalnız haftasonu orada yer bulmak imkansıza yakın olacaktır. gidebileceğiniz en erken saatte gitmeye bakın. hatta özellikle önden gidebilecek birkaç kişi varsa gidip ye tutsun derim. bisikletleri sıkı bir pazarlıkla yarı fiyatına kiralayabileceğinizi unutmayın. mangal taşımak yerine, yine aynı yerdeki değirmen kafeden(çay bahçesi gibi bir yer) kiralamanız sizin için daha kolay olacaktır.

www.eksiduyuru.com

bildiğiniz taraktır.

bir milyoncularda bulabilirsiniz.

bende var ve çok pratik bir alet.

fotoğraf bulamadığınız için modelleyip render almadınız değil mi? :)

berberler satıyor bundan. sorun bir berbere, tarif edin, getirsin en olmadı. 1-2 liradan fazla da para vermeyin o gel beri yar berberlerine. yoksa bir milyoncularda arayın.

herkese çok teşekkür, bir milyoncuda bulucam heralde öyle anlaşılıyor :)
dekila olmeka: öyle oldu malesef ya :) çok fantastik şeyler yazıp arattım googleda ama bulamadım :)

eminönünde zaza han. kuaför malzemeleri satan han burası. ne arasan var.

(git: 146306)

friksiyon taragi olarak gciyor berber literaturunde.

daha henüz 17 gün önce burada sorulmuş olduğuna inanamıyorum ya :)
tekrar teşekkür herkese.

kamu davası olduğu için şikayet olmasa da savcıya intikal eder. şöyle düşünün; adam öldürdünüz, ama ölenin mirasçıları şikayetçi olmuyor. yine de yargılanıyor, değil mi? aynı mantık sayılır.

ancak buradaki fiil tck'nın adam yaralama suçuna girse de hafif ölçüde suçlar cezalandırılabilmesi için şikayet gerekir. yani bir tokat, bir yumruk, adam yaralama kapsamına sokulması için şikayet gerekir. şikayet olmadığına göre de dava açılsa bile cezalandırılmazsınız. rahat olun, o arkadaşa da söyleyin adam gibi içsin yav. daha tehlikeli sonuçlar doğmasın.

adamları gece meşgul etmişsiniz onlarda kıl kapmıştır, uğraştırmak istemiştir. 3 kişi kavgaya karıştık, dayak yiyenin babası avukattı hemen hastaneye gidip rapor almış ondan sonrada şikayetçi olmuş.

Gelip evden polis otosuyla aldılar bizi, karakola gittik. Araya bir tanıdık sokunca çocuğa hadi öpüşün barışın dediler, çocuk şikayetinden vazgeçti, çay içtik çıktık.

Polisin insiyatifinde olan bir olay biraz dil dökseniz kurtarma şansınız vardı. En kötü ihtimal savcı çağırır, ifadenizi alır, bir ihtimal adam başı 62tl civarı para cezası kesilir kabahatler kanunundan.

kamu davası olayından savcılığa gider ama bi pok olmaz. ama siz kavga ederken daha farklı zararlar vermiş olsaydınız çevreye arkadaşınız şikayetini geri alsada bu sefer savcı size yapışırdı.

kamu davası normal. bir şey çıkmaz.

ne zaman geleceğine bağlı olarak ben alım garantili siparişler verebilirim.

istanbul'a geleceksen eğer, ve sirkeci'den mesela bir alıcı bulabilirsen fotoğraf makinesi bataryaları veya pil getirebilirsin. ciddiyim. ama önce sirkeci'den bir abi bulmak lazım.

Farsca-Italyanca sozluk

google android tablet pc ler yeni çıktı ve çok revaçta. onlardan getirip yüzde üçyüz net karla satabilirsin.

otantik seyler ne bileyim taki, yerel seyler falan olabilir. kadinlara hitap eden bir sey olmasi onemli cunku kadinlar erkeklere oranla daha cok harcamaya meyilli. bir cay bagimlisi olarak biri bana cin'den gelecegim deseydi www.enjoyingtea.com bunun gibi bir sey isterdim, ankara'da boyle bir sey gormedim mesela ama olsa alirdim.

ben ce site kur ve talepleri al ondan sonra getir ve sat bunları.

6 raflı ve derinliği, uzunluğu, genişliği biraz geniş bir kitaplık düşün. boyu yaklaşık 2.15, eni yaklaşık 1.50 civarı, derinliği de 30 cm gibi.
şimdi bunun yanında aynısından bir tane daha düşün. rafların yeri vs. aynısı. ikisi birbirine monte. ama ikinci kitaplığın sadece üstten 3 rafı var. diğer 3 raf yerine de çalışma masası var sadece, ve masanın köşesinde portatif, tekerlekli bir çekmecelik, çöp kovalık zımbırtı.

anlatmaya çalıştığım şey, bizimkilerin, iki raflı kitaplık istemem karşılığında yaptırdıkları kitaplıktır. malzemeyi de biz aldık, ucuzcaya geldi. anlatmaya çalıştım ama belki kendiniz çizmeye çalışırsanız gözünüzün önüne gelebilir, kağıtta. olmazsa bir fotoğraf yollarım en uygun zamanda. başta bana da pek sıcak gelmemişti bu tasarım ama sonradan sevdim, rahat rahat kitaplarım, çalışma masam, eşyalarım yer alıyor.

ben de aramıştım birkaç çeşit kitaplık fotoğrafı internette, çok parlak şeyler bulamayınca babamın bu tasarımını kabul etmiştim.

kolay gelsin yine de...

şöyle çok eneteresan bir şey var: bunlardanistiyorum.com

tüm kitaplar buna koyulmaz, ansiklopedi de zor tabi ama şık bir şey.

ağaç şeklinde kitaplık görmüştüm bir sitede, yaptıracak olsaydım öyle bir şey yaptırırdım herhalde. yeşil renkli ahşaptan yapılmıştı.

www.toxel.com
www.lushlee.com

zilyon tane antoloji var bu şekilde.

E bir isim o zaman.

çağdaş türk şiiri antolojisi vardı memet fuatın

hacı şiir antolojisi yaz bir sürü kitap gelir.
hem eski hem yeni hem yazarların komik hikayeleri veya pek duyulmadık şiirleri veya dörtlükleri de olsun dersen hiciv ve mizah antolojisi var l&m yayıncılıktan. bi bak göz gezdir.

kitap.antoloji.com

kitap.antoloji.com

www.kitapyurdu.com

www.kitapyurdu.com

sahaflardan Hilmi Yucebas in kitaplarini aramani oneririm.

Yahya Kemal Beyatli, Riza Tevfik, Sair Esref gibi kitaplari oldugunu hatirliyorum.

Senin tarifine cok uyuyor bu kitaplar.

sunay akın- istanbul'un nazım planı adlı kitabını bir inceleyin isterseniz, ben de henüz okuyamadım, ilk fırsatta okuyacağım ancak bildiğim kadarıyla hem şiirleri, hem nazım hikmet'in anıları yer alıyor içinde. bir bakmakta yarar olabilir.

siz onların şiir kitaplarını alın, biyografi kısa da olur diyorsanız ona da netten bakın. tanpınar şiirde başarılı olamamış sanki, ama tabii okuyup kendiniz karar verirsiniz.

biraz zor ama imkansız değil. en uygunu bebek'teki ofisten randevu almak bence. tam adres bilmiyorum onu da sen öğren;)

bir projeniz, bir fikriniz var gibi gözüküyor böyle aradığınıza göre. eğer böyleyse, mail atmayı deneyin, programa da olabilir. en kötü ihtimalle konuşacaklarınızı kısaca anlatan bir mesaj atın azizkedi'ye. okan bayülgen'e açacaktır konuyu, muhtemelen, eğer kayda değer bir konuysa.

sağolun canlarım,çok teşekkür ederim.
evet bir proje fotoğrafla ilgili bir şey.
kendisiynen görüşmek lazım geliyor.

eğer olursa hepinize benden çay (küçük bardakta fazla param yok) .

bebekte okan bayülgenin ofisi, isim adres nasıl bulcaz şimdi ?

www.yerelinden.com'daki-Evini-1-Milyon-h568.html

ofisi de doğan apartmanında varmış. belki oraya gidebilirsiniz ancak sinirlidir, kızabilir buna, ya da sevinebilir, geldiğinize, çoğu kez taksim'de dolaşırken kucağının projelerle dolduğunu anlatıyor zira.

valla şunu diyim "n'aber lan dallama" bile yazsan o dakika gönderdiğin için içi bi hoş olucak. önemli olan mesajı o an göndermen içeriğinden çok.

mesaj pek soğuk olur. ancak doğumgünü kutlamayan veya kutlanmasından hoşlanmayan biri ise mesajdan memnun olabilir. (ben sevmem mesela doğumgünü muhabbetini, mesaj çekilmesine bozulmam.) öyle biri diyilse arayın, mesaj çekmeyin.

yalnız yurtdısını aramam bana fazlasıyla tuzlu olur. uzak oldugumuz ıcın mesajda yeterlıdır heralde yaa :S

bence mesaj atma.

sen 00:00 da o mesajı at adamın götü o dakka kalkar. varsayım şu ki yeni ayrııldınız.sen hala seviyorsun. bu mesaj ile bi ekşın bi adranalin bekliyosun. olay tatlıya bağlanınca ipleri veriyosun onun ellerine. mesaj atma gerek yok. ben eski sevgililerimin hepsinin doğum gününü bilirim ama hiç mesaj atmadım. ne gereği var. illa atacam diyorsan at artık ne yazarsan yaz ben daha ne diyeyim.

görüşmüyorsanız mesaj atma, görüşüyorsanız zaten nasıl mesaj atacağını sen bizden daha iyi biliyorsundur

Mesaj atma sebebiniz nedir?
Nasıl ayrıldınız?
Hala görüşüyor musunuz?
Mesajınızın içeriği bunlara bağlı değişir.

amacın tekrardan sevgili v.b olmak ise ve kötü bir şekilde ayrılmadı iseniz denenbilir bir yol, ufak samimi bir mesaj atabilirsin. ancak adamın kişiliği de çok önemli burada bir anda götünü kaldırma ihtimalin olduğunu da nutma sakın.

nazım hikmet'in münevver için yazdığı 4 dizelik bir şiir var. ilk iki dizesini ben arkadaşlar için de kullanıyorum bazen; duruma da uygun olabilir ilk iki dize; son iki dize ters düşer. ama sahiden ilk mesaj atan sen olma, şımartma.

yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...

atarsan at bişey diyemem ama sen bu kadar takıyorsun ilgileniyorsun ya bi 7-8 saat sonra karşıdan şöyle bir cevap gelirse şaşırma: teşekkürler

Eski sevgiliye tekrar geri dönmek gibi bir şey yoksa kafanızda mesaj atmayın. Atarsanız ümitlenebilir, ya da tam tersi size ters tepki gösterebilir. Hayatında birisi varsa rahatsızlık yaratırsınız.

İlla atacaksanız da mümkün olduğu kadar sade olsun.

yazdiklarinizi simdi okudum amacim yeniden baslamak olsaydi coktan baslardim o hazir zaten buna. aksam 6 gibi mesaj attim hemen cevap geldi ve "voodoo 007" nickli arkadasin dedigi gibi sadece tesekkur ederimdi. zaten fazlasinida beklemiyordum dedigim gibi amacim sadece kutlamakti hepinize cok tesekkur ederim :)

Ben kesinlikle müziğe yönlendirirdim nasıl olsa normal eğitimini alacak.

müziğin yanında spor ve iyi bir yabancı dil eğitimi şu an aklıma gelenler.

spordan kasıt da jimnastik, yüzme ve basketbol. özellikle jimnastik vücudunu eğitmesi için çok küçük yaşta kesinlikle yapılması gereken bir spor diye düşünüyorum. yüzme de iskeletin düzgün gelişmesi için yararlı olur diye düşünüyorum. basketbol da sevdiğim bir spor:)

ben kesinlikle dil konusunda iyi eğitim verecek bir kurum arardım.

bale eğitimi veren bir kurum benim için tatminkar bir kurumdur.

yaratıcı drama, satranç ve bir spor dalı.
yaratıcı drama; çünkü hayalgücünü kullanarak yaratıcılığı teşvik ediyor. Böylece giderek körelmelerini engelliyor.

satranç; çünkü stratejik düşünmesini sağlıyor, olayı üstten görerek bir kaç adım sonrasını planlamayı teşvik ediyor.

spor; çünkü hem gerekli, hem de dalına göre farklı yetenekler kazandırabiliyor.

ayrıca çocugun yeteneğine göre müzik ya da resim de olabilir.

yüzme, basket, tenis, satranç, go, çeşitli müzik aletleri, bilgisayar (ama basit herkesin bildiği şeyler değil de biraz daha yazılımsal olabilir.).

satranç, yüzme, müzik, tiyatro, elektronik, geniş anlamda bilim, vs. hangi konuya eğilimi varsa onu çıkarabilecek, bulabilecek ve geliştirebilecek bir yere göndermek isterdim.

ilkokulda bize yaptıkları gibi herkese flüt çalmayı öğretmeye çalıştıkları bir yere değil, sadece futbol ya da basketbol oynatılan bir yere değil.

müzik ve yabancı dil. ayrıca çocuğun ilgilendiği şeyleri keşfetseler, neye yetenekli olduğunu anlasalar da ona göre davransalar pek şahane olur gerçekten de.

Çok güzel fikirler geliyor arkadaşlar. Devam edelim lütfen:)

Peki sizce bu fikirlerinizi gerçek anlamda uygulayabilen bir eğitim merkezine aylık ne kadar ödemeyi kabul edersiniz?

Kim bilir, belki de çoçuğunuz olana kadar böyle bir eğitim merkezi fikri hayata geçirilmiş olur, hem de fikir babalarına da büyük indirim yaparlar:)

kesinlikle muay thai kick box bu tarz bir dovus sanatina yonlendirirdim. kavgaci olmasi acisindan degil, kendine guvenli ve saglikli olmasi acisindan. hayatimda kavga etmemis bir insanim ama bunun insana vermis oldugu guven cok daha baska bir sey.

Bir Rus egitmenin gozlemi: Turkiye'de cocuklari yonlendirmeye cok hevesliler ama cok yanlis bi sey yapiyolar, o da her seye cok erken yasta baslatiyolar.

Misal, motor becerileri gelismemis cocugun eline muzik enstrumanini veriyosun, cocuk kendini kabiliyetsiz zannediyor filan. Fazil Say'a kizini soruyolar, muzige ilgisi var mi filan diye, adamin cevabi: "Muzik (varsa) insanin icinden fiskirir." Yani bizim bahsettigimiz cocuk, o tur istisnai bir cocuk degil. Siradan bir cocuktan bahsediyoruz. 11 yasindaki bir cocugun eline gitar vermekle, 14 yasindaki bir cocugun eline gitar vermek arasinda cok fark var mesela.

Bu cocugun Turkiye'de buyuyecegi icin yaris ati fenomenine maruz kalacagini var sayiyor ve makul bir sure kurstur, egitimdir diye ellesilmemesi, arkadaslariyla oyun oynayabilecegi ve agaclari sevebilecegi bir ortamda yetistirilmesi fikrini savunuyorum.

taekwondo

yaşa bağlı değişir.

okul öncesi kurumsa dans ve dil,
okul çağıysa müzik ve spor.

fiyat sormuşsunuz piyasa araştırması için sanırım ama gelen öneriler hep farklı tellerden ve gelir durumuna göre çok büyük değişkenlik gösteren olaylar. ben aylık 1000 lira veririm, öbürü çüş sokaktan mı topluyorsun parayı der küfreder yani.

yabancı dil eğitimi olurdu benim seçimim. ama bu okuldakinin aksine gramere yönelik değil tamamen konuşma pratiği üzerine bir eğitim veren program olurdu.

modern tavla

şunlardan birini veya bir kaçını evladımın yönelimine göre tercih ederdim.
basketbol
yüzme
satranç
yabancı bir dil
drama

Çocuğunun süpermen olduğunu zannetmeyen anne-babaların yaşadığı bir dünyada, anne babalara "çocuğunuz süpermen" gazı vermeyecek bir kurum olması yeterli. Sonra ortada 100 iq ile durmadan zorlanan, zorlandıkça asabileşen ve öküzleşen çocuklar olmaz mesela.

Bir de çocuğun karakterini anlama konusunda anne babalara destek verebilir. Mesela kıçının üzerine oturamayacak kadar hareketli bir çocuğa piyano öğretmeye çalışmamalı, futbol oynasın o çocuk ne biliim. Çocuğu yarıştırmasın, paylaştırsın. Ufkunu açsın, vizyonunu geliştirsin, play-doh yerine hamuru undan-tuzdan yapsın.

Çok dertliyim be sözlük.

dans.

yamaç paraşütü! agility için de işte, onun için ne lazımsa.

müziğe ilgisi olursa, oralardan. fotoğraf çekmeyi de öğrensin fotoğrafçı olmasa da.

prime timeda yayınlanıyor illa ki izleniyordur

akraba çocuklarının çoğu adanalıyı izliyor.ana-babalarıda bu diziyi izliyor.bizimkilerde bir ara izliyordu.herkesin espri anlayışı farklı.ordaki osman aga ve yanar döner taksici rolündeki adamı bizim pederle valide seviyordu...80-90larda istanbula göç etmiş asosyal olan her türk ailesi büyüğünün espri anlayışı bu yönde..bende levent kırca'ya tahammül edemiyorum.

yayınlandığı günün birinci o dizi.

valla karşısına reklam koyanlar utansın, reklam yerine açtım; şimdi ben de bakınıyorum.

kız vuruldu hesapta ama kan görmedim hiç. babası motorla ön kaldırdı falan böyle garip bir şey ama karşısında izleyebilecek bir şey yok, bir şeyler yerken, dinlenirken, bakınırken.

survivor reklamdan çıksın ona bakarız.

daha ziyade burada izleyen ve sebebini aciklicak olan var mi? yoksa izleniyodur tabi. ama gerekcesi ne? bagiris, cagiris, sacmalik...

evet izleyen var.

Ben izliyorum arkadaş gülüyorum da yani.

ciddi seviyorum.. dısardaysam kosarak eve gidiyorum... cünkü o kadar saçma ki tüm sorunları unutuyorum cidden güzel bence :) acıtasyon yok en önemlisi...

@artikbenimdebirvolvomvar; bi kac soru sorabilir miyim ozel olmazsa?
denk geldiginde mi izliyosunuz, takipcisi misiniz?
ba$ka hangi dizileri izliyosunuz?

ben de sıkılmadan 3 dakikadan fazla izleyebilenlere şaşıranlardanım.

ben de aşagılanmıs hissediyorum bunu izlerken ama itiraf ediyorum evdekiler izliyor. biri levent kırca yazmıs o da cok ust duzey olmamakla beraber bana kendime hakaret ettirmişim gibi gelmiyor, bir mesajı var ve onu her kesime ulastırmak için basitleştirmişler gibi. ama akasya du.. ay tamamlayamacagım beni cıldırtıyorrrrrrrr

babannem seviyor. oldukça stres atıcı buluyor.

o bile abukluğun farkında ama "eğlenceli işte" diyor.

çiçek taksi'yi hiç kaçırmazdım ama bu dizi o kadar itici geliyor ki ben de reklamlarını bile değişiyorum. ha hiç izlemişliğim de yok ama acaip antipatik geliyor.

@chieko

denk geldiğimde izliyorum. elimde kolam cipsim bunun başlamasını beklemiyorum elbet.

gun and the bullet in his gullet arkadaşımızın dediği gibi herkesin beğenisi farklı abi. ben de kurtlar vadisi sevmiyorum ama aşk-ı memnu'yu izlerim. Bunun dışında da bir kaç yabancı dizi hariç hiç birini seyretmiyorum.

Ben şahsen reklamını gördüğüm an televizyonun sesini kapatıyorum. Ama bu kadar yayınlandığı ve inatla bu kadar reklamı döndüğüne göre sağlam reytingi olmalı. Konusuz dizi sevenler için ideal olabilir. Gayet sığ, dertsiz.. Hayat onlara güzel be arkadaşım.

@komnoktatere i$te bunu anlamiyorum ama, dizi ba$tan sona bagri$ cagri$ ve kavga, yani sakin bi mod da degil, herkes birbirini dovuyor, bagiriyor, o oburunu yanli$ anliyor, laz aksani konu$up surekli bagiran o adami gormeye bile tahammul edemiyorum.

izleyen tabi var da hani bi sozluk yazari-okuru izler mi merak etmi$tim.

sanırım insanlar bir özdeşlik kuruyor. eşi taksi şöförü olan bir iş arkadaşıma sevmiyorum izlemiyorum çok özensiz ve saçma şeyler deyince e ama taksicileri anlatıyor ne güzel demişti. hayatıyla özdeşlik kuruyor konu ne kadar saçma da olsa.. bir de tabii alışmış insanlar düşünmeden izleyip geçmeye, onun da etkisi büyük.

ciddi bir dizi değil. yani ciddi olmak amacı taşımıyor. konu bütünlüğü, mantık bütünlüğü, olay örgüsü taşımıyor, böyle de bir amacı ve iddiası yok. bir ezel'de, bir aşk-ı memnu'da aynı cıvıklığı yapsalar kimse izlemez. zaten amacı bağırış çağırışla komiklik yapan bir dizi. geniş aile'den, türk malı'ndan ne farkı var ki. onlarda da saçma konuşmalar, bağırıl çağırışla komiklik yapılıp izleniyor. bu da öyle. üstelik birçok tiyatrocu var, her bölümde dğeişik konu, kendi çapında bir heyecan var.

dizilerde kalite arayan ve ciddi eleştirmen gözüyle dizi izleyen biri olarak takip etmesem de rastladıkça ben de izliyorum.

geçen hafta tüm kişilerde 7.4 rating 21.4 share ile 2. sırayı almış (şamp. ligi finaline rağmen). AB grubunda ise 4.8 rating 14.7 share ile 5. sırayı almış.

önceki hafta 7.0 / 21.4 ile 3. sırada (özeti 5. sırada). AB'de ise 4. sırayı almış.

bu işin teknik kısmıydı şimdi geçelim halk gözüyle bakmaya. o saatte karşısında ne var: küçük kadınlar, adanalı, survivor. bu ülkede ortalama 4.5 saat televizyon izlediği gerçeğini de göz önüne katarsak, haftasonu izleyici kitlesine hemen hemen aynı programlar dayatılıyor, çoğu da olmasa da olur şeklinde ekrana sürülüyor zaten. izleyenleri savunmuyorum ama tv yöneticilerinin de haftasonuna biraz daha özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.

Annem, babam izliyor. Eve gittikçe onlarla ben de izliyorum, onlarla kapalı televizyonu bile izlerim.

okuldan basvurduysaniz okullara gelmeye baslamis. ornegin ist uni'ye gelmis. basvuranlar oradan alabiliyorlar. basvuru yaptiysaniz oradan almak durumundasiniz.

belbim'e aynı soruları mail attım, 3 gün oldu cevap yok. aramak lazım galiba.

edit: bu arada ben de ist üni'deyim ancak bize dağıtımla ilgili bir şey bildirmediler, üstelik 2 hafta sonra okul da sınavlar da bitiyor, kimi bulup, verecekler acaba?

@pomolilik; okuldan gidip almak gerekecek sanırım entrapmen'in dediği gibi, bitse de okul.. bize yeni kartları verecekler şu durumda herhalde, peki eski akbillerimiz nolucak ki?

ogrenci islerinden dagitima baslandi. ogrenci kimliginizi gosteriyorsunuz, bir listeden isminizin karsina imza atip kartinizi aliyorsunuz. ogrenci islerine gidip alabilirsiniz yani.

valla bizim okulda dağıtıma başlanılsaydı muhakkak duyardık. en azın 2 bin kişi bekliyor o pasoları. pazartesi başlansa da ilk sınav bugündü, bugün okula gitti millet. bizim okulda ses yok. cuma günü yine gidicem, öğrenci işlerine de sorucam, her ne kadar kapıya pasoları sormayın artık lan, yazsalar da.

öğrenci işleri sormayın, der. belbim, cevap vermez. ne pasoymuş yav.

istanbul üni. orman fakültesinde dağıtıma başlandı. eski başvurular geçerli. biz aldık.

ayakkabı tamircisine götürüp diktirin, patlaksa yapıştırdıktan sonra düzgün dikiş atsınlar. uhu tutmaz, ona.

ayağın taraklı mı?

@hoot

evet tarakli. converse giymiyim mi?

çıkar onları hemen ayagından.

yama tutar onu ancak. böyle pamuk kumaştan örme şeritler olur, overlokta filan kullanılar. manifaturacılarda bulursun. o şeritle içten yama yaparsan çok sağlam olur. japonla değil de bali ile yapıştırıcan, japon kuruyunca kırılır hemen sağlam olmaz, ayrıca plastiği neyin de eritir. manfaturacı ne güzel laf yaa manifaturacı oh

converse gibi göt bir ayakkabı yok. o kadar para veriyorsun pazardan alınan terlik bile daha dayanıklı arkadaş. mahallenin çocuklarının aldığı 30 liralık kramponlar benim ev iş ekseninde kullandığım converselerden daha dayanıklı göttt converse gööttt

aynı değerde nike alın adidas alın çıkarın ayağınızdan o fahişe kılıklı ayakkabıyı.

zorlamanın anlamı yok, taraklı ayağa convers olur mu hiç, patlar onlar

tekerlekler geriye dönebiliyorsa -ki bunu düşünüp böyle üretiliyordur herhalde- sorun olmasa gerek. yoksa olmalı mı?

bu işler için pushback tabir edilen araçlar kullanılır.

tr.wikipedia.org

(bkz: pushback)

(git: 147551)

ancak uçağı zorlamak adına yapılabileni için: (bkz: powerback) adlı yöntem vardır.

lapidus thrust reversal denen şeyi yapıyor orada. lapidus'un gaz kolunu geriye çekmesi ve motorların aldığı şekilden de bunu anlıyoruz. lakin bu hareket uçak geri gitsin diye değil, ileri doğru giren uçağın durmasına yardımcı olmak, uçağı yavaşlatmak için yapılır. duran uçağı geri götürür mü bilemiyorum. artık orasını karıştırma.

geri götürdüğünü yazdım adına "powerback" deniliyor.

en.wikipedia.org

operasyonel maliyetten kismak amaclimidir nedir bilmemekle beraber ryanair deli gibi geri geri gidiyor. baska da rastlamadim.

kolda uyuşma veya sırt ağrısı çekiyorsanız ve bir iki dakikanın üzerinde sürüyorsa bunlar kalp krizi belirtisi olabilir. yine de endişelenmeyin. stres yapmayın. daha da kötü hissederseniz kendinizi bir hastane ziyaretinde bulunun.

birayı soğuk içtiyseniz, hızlı içtiyseniz vs. de tetikleyebilir bu ağrıyı.

yaklaşık yarım saattir ağrı ağırlaşıp azalıyor. ara sıra sırtıma da ağrılar giriyor, kolda bi uyuşma sezemedim. bira soğuktu ve hızlı içmiş olabilirimde bu ilk defa başıma geliyor.

valla doktor değilim ama bana sorarsanız yarım saat daha bekleyin baktınız geçmiyor, azalmıyor; kafanıza takıp stresten kalp krizi geçireceğinize yakınlardaki bir polikliniğe uğrayın. ne olur ne olmaz, sağlık bu. geçmiş olsun.

hans
kurt
lupus (almanca kurt) ama hangi anlamda emin değilim
mann, jungs (almanca erkek)
... gider bu böyle.

alman kurt köpeği ise Hans iyi olur :P
Göbek olabilir benim köpeğimin adı Göbek'ti...

romulus - alman kurduna çok kelalaka olacak ama roma şehrinin kurucularından roma mitolojisine göre. ben hep köpeğim olsa adını romulus koyardım diye düşündüm.

adını hans göbek adını göbek koy madem...

Cabbar.

lobos

(bkz: jiraiya Sama)

kirkegard

kesınlıkle (yerlı veya yabancı ) ınsan ısmı koyma derım

rofl koy.

çok karizmatik be

Duman

Hüseyin Nihal..

Thor
Cujo www.imdb.com

gandi.

bekleyin o kendi ismini koysun.

www.tvcountdown.com

diziport'ta son bölüm çarşamba sabahı yayınlandı. normalde perşembe günleri hazır olurdu. bu da en geç perşembe yetişmiş olacaktır.

diziport dizinin yayınlandığının ertesi günü öğlen gibi altyazının çevrilme vaktine bağlı olarak sunuyor.

şimdi dizi salı günleri yayınlanıyordu ancak final yarın yayınlanacak, sabah 6-7 gibi nete düşer. 2 bölüm olacağı için altyazı çevirisi biraz daha uzar. (ancak çevirmenler final bölümü olduğu için erkenden de çevirebilir)
yani pazartesi akşam üzeri 2 bölüm tamamen diziportta olacaktır büyük ihtimalle.

pazar gecesi yayınlanacak. pazartesi sabahı torrent camiasında olacak. büyük ihtmal pazartesi gecesi salı öğlen en geç dizi porta düşer. mantıken ptesi gecesi çıkarmalılar yoksa çok izleyici kaybederler.

(bkz: istanbul not constantinople)

(bkz: istanbul not constantinople) 15 saniye farkla yetişemedim be...

sabah saat 5 bucukta cik.

www.dugun-salonlari.com

senin gumussuyu dedigin yer taksim meydani civari...o civarda yanyana sokaklar farkli alan adlariyla anilir...

en temizi taksim meydana gel "agalar beyler B.E.D. ne tarafda" diye sor cunku cok yakin...

amma ila dersen ki ben bulacam...taksim meydanindan sisli yonune dogru devam edersen 2 dakka sonra saginda gorebilirsin...

park sorun olmaz evlendirme dairesinin yaninda gorecegin kocaman bi park var onun icindede otopark var...

sabah 5-6 arasi cikma lazimmmm

optum byeee

ankara'dan gelecek araç geceden yola çıkarsa iyi olur, rahat rahat gelir hem de koşturmacada heba olmaz sürücüsü.

adrese gelince, taksim meydan'ından otellerin olduğu yöne, daha doğrusu meydana sırtını verince sol tarafta otobüs durağı, sağ tarafta yeme-içme mekanları dizili olan yine bunların arkasında taksim gezi parkı bulunuyor. sağ tarafta bu yeme-içme mekanlarını takip edince 5-6 dükkan sonradır evlendirme dairesi.

gezi parkını esas alarak bulabilirsiniz. park yerinden emin değilim, taksim meydanında otopark var su deposunun arkasında, gezi parkı tarafında da otoparklar var ama ücretsiz var mı bilmiyorum.

al bu da maps linki.

maps.google.com

küçük bir şehir demeyin, anadolu'da fotoğrafçılık yapan ve ciddi para kazanan adamlar tanıyorum. 2-3 katlı fotoğraf stüdyoları olduğunu bile duymuştum. sadece fotoğraf çekerek başlayıp, sonra bir stüdyo, belki malzeme satmaya kadar bile iş götürülebilir. kim bilir belki bu işi yaparsınız. ama önce tanıdık ve çevre sahibi olup, düğünlere, nişanlara, kınalara, eğlencelere, dernek gecelerine, vs. vs. vs. yerlere gidip, amatör çekim yapanlardan farklı olarak işe yarar fotoğraflar çekmen lazım.

bu yilki sansini kacirdin. seneye OSSnin yeni adi her neyse ona girip baraji gecip herhangi bir acikogretim fakultesine kaydini yaptiriyorsun. iki senede bir sinifi gecmen yeterli sanirim.

kaç yaşındasın?

4 yıllık üniversite mezunlarına sınavsız açıköğretim fakültesi girişi hakkı tanınıyor, diye biliyorum. anadolu üni. sitesinden araştırırsanız mutlu olursunuz.

@sutlu nescafe: 25 yaşındayım. Hayırdır? :)
@pomolilik: Hemen araştırmaya başlıyorum. Teşekkürler..

belirli bir yaştan sonra öğrencilik hizmetlerinden yararlanılamıyor. o nedenle sordum.
ek olarak ikinci üniversiten olacağı için %100 zamlı ödeyeceksin harçları. 09-2010 ücretlerine göre yeni kayıt olsaydın 916 lira ödeyecektin.

Cevabımı buldum.
www.aof.edu.tr
"Tüm Üniversite Öğrencilerine ve Mezunlarına Sınavsız İkinci Üniversite Olanağı"
başlığı altında.. İlgilenen diğer kişilere de yön gösterebilsin diye buraya not düşüyorum.
Herkese teşekkürler ilgi ve alaka için..

@sutlu nescafe: Hoppa.. Gitti benim güzelim hesap kitap..

ve sınıf geçersen ödeyeceğin miktar artacak. pasodan yararlanayım diye uzatayım dersen iyice artacak.
2010-2011 için 1000 liraya yakın bir ücret isteyebilir senden. bir de paso konusunda emin değilim. yararlanamayabilirsinde.

paso veriyor ikinci üni. olarak okuyana ben aldım oradan biliyorum.

@kyha: Gerçi paso vermesi birşey değiştirmeyecek bu fiyat politikasıyla.
Girmem pek işe yaramayacak..

@sutlu nescafe: ikinci üniversitenin 100% zamlı hali yeni yasalar gereği mi? geçen seneki mezuniyetime kadar bir şey yoktu çünkü

@einherjer : Biraz evvel telefon açtım AÖF Beşiktaş şubesine, telefondaki bayan ikinci üniversite için yıllık 450 küsür lira gibi bir fiyattan bahsetti. sutlu nescafe'nin bahsettiği %100 zamlı fiyattan bahsedince "Hayır öyle bir uygulama yok, zaten amaç ucuz öğrenim görmek burada" dedi.. Gerçi tam emin olamadım yine.. Eylül-Ekim gibi kayıtlar başlıyormuş.. O zaman net öğrenmiş olurum..
Telefonda bana söylenen biyat bu arada 190+78 TL olmak üzere iki sefer ödeme ile 536 TL..
2010 ücretlerinde çok ufak bir artış olabileceğini de ekledi..

www.aof.anadolu.edu.tr
29.cu sayfa

yanlış anlamışım. kusura bakmayın :) cari hizmet katkısı %100 zamlı imiş. 160 lira falan yani.

kesinlikle sat. amerikadaki kriz aslinda avrupanin abd de batan paralaridir. ekonomik cokuntunun icinde, kendi icinde bir birlik olamamis bir avrupa birliginin zaten cokusu gectigimiz yillar rubin tarafindan dile getirildi. onumuzdeki yillar icin konusulan 1 dolar = 1 euro. bunu dotumden uydurmuyorum bizzat abd gazetelerindeki ekonomi yazarlarinin yazdigi dile getirdigi seyler. zararin neresinden donersen kardir. turk lirasinda kalman mantikli gibi. ama istersen paranin yarisiyla dolar 1.50 nin altina duserse bir miktar dolar alimi yapabilirsin. onumuzdeki donem secimler ve secim oncesi kaos calismalari olacak. o siralarda dolar yine ziplayabilir cunku.

sat

satmak kadar mantıksız olay yoktur. düşerse düşsün, paraya ihtiyacın yoksa mutlaka çıkacaktır. 1-2 seneliğine kaybını başka yerde kazanamazsın zaten.

kısa vadede paraya ihtiyacın varsa zararını çıkarabileceksen başka bir yolla da sat gitsin ama madem 10 bin avro var, ve 1 senedir tutuyorsun, o halde 1 sene daha tutmaya çalış. benim de birkaç kuruş avro'm var, tutuyorum, üstelik yüksekten de almıştım. ama ihtiyacım yok şimdi, dursun diyorum.

canlar iyi diyosunuz da. amcam 2001 'de 1.750 den aldigi US $ lari hala tutuyo.
cikan mikan bisey yok.
Euro da kisa orta vadede hic ic acici durmayo yani !!!
ben keyfimden satmiyom. daha da dusebilir o arada daha mantikli bi yatirim yapayim maksadim.

1.98 de oldu... galiba yirtacam canlar.. oOo :)

1,96 dan satip altin aldim.
guzel oldu yah$i oldu ...

sözlükten robinbook'a ulaşmaya çalışın. buradan duyurunuzu görürse cevap yazacaktır zaten. ben de pikap kullanıyorum ama işin ehli robinbook'tur.

tamam ben kendisi ile irtibata geçmeye çalışıcam çok teşekkür ederim

aslında robinbook da bir ara bir pikap satıyordu ekşiduyuru'da hala ilanı olabilir, bir arayın isterseniz o ilanı, önce. sonra da ben fikrimi söyleyeyim ama doğrudan şu cihazı al ya da bu cihazı alma diyemem, sonuçta karar sizin.

birinci linkteki ürünün çoklu çalma özelliğinde göbek mili eksikmiş. orijinalliği bozulmuş yani. ancak amfili olması büyük avantaj. amfi ve hoparlör alacağınız pikaba dahil, bunun faydasını şüphesiz göreceksinizdir ancak amfi ile hoparlörlerin durumu belli değil, acaba ses nasıl alınıyor, onu bilmek lazım.


ikinci linkteki ürün tamir görmüş. onun da orijinalliği bozulmuş aslında. ve diğerlerine göre daha temiz duruyor, ayrıca 3 de plak hediye edilecekmiş, muhtemelen 45'lik hediye edilecektir. ancak bunun da amfisi ve hoparlörü yok, gördüğüm kadarıyla. ayrıca amfi ve hoparlör almanız gerekecektir, eğer ürüne dahil değilse.


üçüncü link; diğerlerine göre daha sade duruyor, orijinal yazmış satıcı. ama sanıyorum diğerlerine göre daha eski bir ürün. döner kısımdaki lastik hayli eski duruyor. plak çalmasına etki edeceğini sanmıyorum ama dinlemek lazım. ayrıca bunda da amfi ve hoparlör yok gördüğüm kadarıyla.

dördüncü link; daha derli toplu bir ürün. en azından kasalı, kapaklı. bu ilerde işinize yaracaktır, ürünün kirlenmemesi, tozlanmaması için, iyi olacaktır. hoparlör ve amfi de gördüğüm kadarıyla dahil ürüne. yine de bunda da sesi duymak lazım.

beşinci link; satıcı ses gür ve net diye belirtmiş ancak ben hoparlör ile amfi göremiyorum. belki altındadır pikabın. bu ürün de temiz ve daha yeni gözüküyor.


ayrıca ikinci ve beşinci üründe kristal ile iğne yeniymiş. bu da büyük avantaj.
arzu ederseniz bir de sahibinden.com'u ziyaret edin. ben oradan bulup daha önce bende olan ama bozuk olan telefunken marka pikabın aynısından almıştım. amfi ve hoparlör olmadan. pikabı da gidip sahibinde dinlemiş, ne kadar temiz ve net sesli olduğunu görmüştüm. benim önerilerim bu kadar. yardım edebileceğim başka bir şey olursa, sözlükten veya buradan ulaşabilirsiniz tekrar. kolay gelsin.

dikkat edilecek genel hususlar, pikabın yaşı, amfi ve hoparlör durumu, devirleri, iğne ve kafa durumu olabilir. bunların temiz, yeni ve sağlam olması önemli.

aynen öyle. para verme o yüzden kazıtmaya. onun yerine ucuzundan bi makine ile güzel bir permatik al. arkadaşın kazısın. ha bu arada o arkadaşın erkek olmasına dikkat et. kadınların permatik, ustura kullanma becerisine pek güvenme.

sürekli yapanlar jileti ters vurdurmaz, saçlar gürleşsin diye yapanlar ters vururlar, diye bir şey var sanırım.

peki saç kazıtınca daha çok çıkıyor mottosu doğru mu?

ben son sorunu berbere sormuştum "hayır, hormonlarıyla alakalı kişinin" falan demişti; ama deneyimleriyle alakalı bir bilgi tabi bu, bilimsel bir bilgi değil.

daha fazla çıkmaz ama ilk kesildiğinde saçın kesiti kalın gösterdiği için görsel olarak gürleştiğine dair bir yanımsama olur. Saç köklerini güçlendirmeden ya da yeni saç kökü ekmeden gürleşme gibi birşey bekleme.

ayrıca saç kazıtılınca daha gür çıkar mı çıkmaz mı bi açıklama yapamayacağım ama en azından dökülme süreci ket vurursun, örneğin benim babam amcalarım dayılarım ben yaştayken havaalanı kurmuşlar resmen, benim diğer iki kardeşim de öyle ama ben çok dikkatli davrandım, saçlarımı ustura olmasa bile hep kısa tuttum, şimdi de gönül rahatlığıyla uzatıyom

yazin yapma arkadasim. gunes kremi vs. surmen gerek surekli ya da sapka filan. yoksa kafa derin soyulmaya basliyo bi sure sonra ve cok cirkin oluyo(ama inanilmaz zevkli bi his soymasi, sirt soyulmasi gibi ama saclarin delikleri oluyo :)) bunun disinda 3-4 gunde bir tahminen tekrar tekrar tekrar kazimak gerek, tabi hep oyle kalsin istiyosan. ilk basta inanilmaz hizli uzuyo. 1-2 gune zimpara hissi veriyo. bir de tek basina yapacaksan 2 aynaya ihtiyacin var ilk basta, sonra alisiyosun zaten. hadi bakalim.

@antihero müdür yaldır yaldır saçlarımı kestirmeye niyetim hiç yok :)

ben hep kazıyan olduğum için şeyettim :)

www.saclarimiz.com

adresinde saç kazıtmanın faydasını gördüğünü yazan bir sürü yorumcu var.

o kadar cok sey var ki.

Hiçbir şey anlamazsın bence. Olaylar 1. sezondan çok ama çook farklı yerlere gittiler.

hiçbir şey anlamazsın çünkü işler çok değişti ilk sezondan sonra. neredeyse karakterler tamamen değişti ama 5 hafta var sayılır önünde, 6. sezon finali için. şimdi başlarsan 6. sezona yetişip, finali zamanında izleyebilirsin. tabi gece gündüz lost kasmak lazım.

edit: karakterler değişti derken neredeyse yepyeni karakterlerle favoriler değişti, hikaye değişti demek istemiştim.

tamamdir sagolun yazarlar:)

anlamazsın.

ne 5 haftası ya 2 hafta sonra değil mi final?

11 Mayıs Salı 615
18 Mayıs Salı 616
23 Mayıs Pazar 617&618

evet iki hafta sonra.

değil 4 sezon atlamak 4 bölüm atlasan bile anlayamazsın ve alacağın zevk çok azalır.

marianın bahçesi

www.marianinbahcesi.com

www.yakamozbalik.com kanlıca şubesi tavsiyemdir, hem bütçeyi çok sarsmaz hem de hoş bir ortamdır, kalabalık pek olmaz. alt kata oturunca denizin dibinde balık yemenin zevkini yaşarsınız, güzeldir yani.

mirror suadiye git ve sonra tesekkur mesajı at bana..

www.mirrorbistro.com

palma doro
www.palmadoro.net

risotto bonfile siddetle tavsiye.

emin değilim ama belki saatinizi 12 saat ileriye ayarlamışsınızdır. böylece gerçek saat öğlen 11 iken, sizin saatiniz akşam 11'i gösteriyordur, dolayısıyla 12 olunca da gün atıyordur. saati 12 saat ileri veya geriye almayı deneyin, çözülmezse sorun mağazasına götürüp, gösterin, sorunlu olabilir.

pomolilik'in dediğini yapın, olmazsa başka bir sorun vardır.

dershaneler her zaman personel alımı yapabiliyor ama işte personel gözüyle bakıyor bunlara, stajyerliğin kalkıncaya kadar öldürmeyecek ama yaşamana da izin vermeyecek kadar maaş veriyorlar. çok çalıştırıyorlar. dershane işini sen bilirsin ama boşver derim.

tabi yine arzun bu yöndeyse hiç durma. ölü ozanlar derneği misali. başarılar.

merhaba,
eşimde kimya lisans mezunu. Özel sektörde satış alanında çalışıyor. ben ise 5 yıl dershanede çalıştım. Diğer arkadaşların dediği gibi stajın bitene kadar 3 kuruşa tamah ettiriyorlar. Stajın kaltıktan sonra ise ulusal bir dershaneye girsen bile ilk yıllar maksimum 1.000 TL (ağzınla kuş tutarsan 1.500 TL)alabilirsin. 5 yıl gibi bir tecrübeden sonra ise eşimin aldığı maaşın yarısına bile ulaşamadım.

emin değilim ama beyazıt devlet kütüphanesi ve iü merkez kütüphanesi'nin telefon numaralarını internetten edinip bir sormanızda fayda var. ayrıca halk kütüphanesi var -tam adını unuttum- yine beyazıt'ta orası da açık olabilir.

taksim atatürk kitaplığı.

17.oo gibi kapatırlar diye biliyorum.

zaten geç saate kadar açık kütüphane diye bir $ey yok sanırım.
en azından kamuya ait olanlar için.

yildiz teknik 15:00 son.

bahçeşehir üniverstesi kütüphanesi sanrıım

gol sayısı önemli handikap fark etmiyor bildiğim, 3 handikaplı maç direk üst olur öteki türlü, yani sizin maçlar tutmuş.

üst alta handikabın bir önemi yok.toplam gol 3 ve üstüyse üst 2 ve altındaki goller alt.

gg da 1250ye satılıyo galiba ..by the way, wi fi+ 3G olanlar 630 USD imiş..

3g ile ilgilenmiyorum, wi fi yeterli, ben az once gg da gordum, adam 32gblığı 1800 liradan surmus piyasaya, hemenal seçeneği de 2000 lira.
bu fiyattan satamayacağı kesin, peki bu adam neden bu fiyattan ilan veriyor, ilan vermek bedava olsa anlayacağım ama, oyle değil işte, hem para harcayıp ilan veriyorsun hem de urunu satamıyorsun.
nasıl para kazanıyor bu adamlar?

3g lileri daha satışa cıkmadı. 1200 civarından fazla vermem amerika fiyatları böyleyken.

he ek olarak almayı dusunyorsunuz sanırım artıları eksilerini iyi düşünün 10" bi şeyden bahsediyoruz netbook daha mantıklı ve işlevsel şimdlik. apple ın hastasıyız ama gerçekler :)

bu fiyata gayet de satabilir. iphone ilk ciktiginda ben 2000tl den satmistim. ayni sekilde n95 ilk ciktiginda da 1800 tlye satmistim. sana bana mantikli gelmiyor ama aksam katilacagi partide onun havasini atmak bazilari icin paha bicilemez

Şimdi ürünün fiyat konumlandırması denilen şey Türkiye'de hiç bilinen bişey olmadığı için büyük ihtimal 1750 civarı olur. Amerika'da laptoptan epey ucuza satılan şey Türkiye'de bunun iki katına yakın bi fiyattan satılarak su kaçırılır. Herkes de verir 1750'yi.

bugün doğubank'ta sorduk 16gblık 1300-1500 arasıydı.

@rurouni yok yahu almayacağım ben, ama satmayı düşünebilirim belki haziran sonuna doğru... onun için şimdiden piyasaya bir bakayım dedim, o yüzden soruyorum

700 dolar sahbnden com da. ama o apple com daki fiyatlara pek aldanmayın onlar vergisiz fiyatlarmış diye duydum. yani siz gidip ny apple store dan netteki fiyata alamıyomuşsunuz. yanlşm varsa düzeltin.
ha bu arada bazı kendni bilmezler netbook la karşılaştırmış ama netbook la alakası yok. netbook denen aletin şarjı taş çatlasa 6 saat gidiyo 6 cell li bataryalarla falan. kullanım amacı farklı. vs vs 100 tane şey sayarım. ipad le ancak hp nin çıkacak olan slate ini, ya da notion ink in çıkacak olan adam adlı tabletlerini karşılaştırabiliriz.

@rentts: evet abdde tax olayı var, şehre göre de değişiyor galiba vergi oranı ama taxfree denen bir olay da var, yabancı ülke vatandaşları için.
bu arada artık netbookların şarj süresi de 8-9 saate ulaştı, o kadar da bok atmayın netbooklara, netbook da iyidir:)

@rentts

evet onlar vergisiz fiyatlar cunku amerika da vergilendirme eyaletlere göre değişiyor. Bazı eyaletlerden bunu bu fiyata alabilirken bazılarında üstüne vergi eklemek zorundasınız.

ben de netbook la karşılaştırırken kullanım amacını öne sürdüm zaten, kısıtlı bir kullanım alanı varken bu kadar para vermek gereksiz bence. amerika fiyatından aldıgınızı düşünsek bile. son olrak rentts akıllı ol :D

700-800 tlden fazla vermezdim.. zaten abd fiyatları normal oluyor.. ama sen satamam diye korkma..pahalı da olsa alan bulunur..türkiye de ayda 800 lira kazanan insanlar 500 tl den ucuz telefon kullanmıyor..güzel pazar var yani.

yaza dogru satmayi planliyorsan o fiyata satamzsin cunku cok sayida satan olur. su anda dunyada bile sinirli sayida iken tr de bunu satabilirsen eger istedigin fiyati cekersin adamlarin yaptigi gibi. yaza dogru gg, sahibinden ve forumlar bir suru ipad ile dolar dolayisiyla fiyati da duser. ben ps3 slimi amerikada ciktignin ertesi gunu tr'ye getirdim.(tam donus gunume denk geldi) 300$a aldigim seyi 1000tlye sattim burda. eger urun sirf sizde ise fiyati ve pazari siz olusturursunuz:).

ataköy galeria içerisinde tobacco shop var, muhtemelen bulabilirsiniz. hatta marina tarafına geçerken köprü önüne yaşlı bir amca tezgahta tütün satardı, belki onda da bulunur.

Bu sitelere birşey yapılmıyorda çakma haber konusunda acetobalsamico feci şekilde ters köşeye yatırmıştı hürriyet.com u ve gazeetedede yayınlanmıştı =)

başına bela olmayacak nitelikte banu avar & zaytung gibi bas bir haber. sonra aa biz onu bir arkadaş için doğumgünü sürprizi yaptık vb. diye kaypak bir bahane bulun.

benim de görsel çalışmamı arakladı hürriyet, mail attım geri dönmediler. arakçılar. uğraşırsan en fazla siteden kaldırırlar sanırım.

@sinad:
onları görmüştüm hatta süper olmuştu onların yaptığı. onlar da başedemeyip bu yolu seçtiler sanırım. benim de başetmem mümkün görünmüyor.

@phonex:
gazetede çıksın diye abartı olay lazım. bahane ile de pek kurtaramam diye düşünüyorum.

@kimlanbu:
yahu adamlar arşivden görsel bile çıkarmamışlar. benim kullandığım görseli kullanmışlar direk. arasam konuşsam ne kadar pişkin olduklarını kanıtlarım herhalde.

rakipleri olan bi gazeteye bunu yaptıklarını bi şekilde ulaştır ve ispat et bayılırlar bu mevzulara, hele haberturk bayılıyo böyle rezilliklerine doğan grubunun.

doğan grubundan rahatsızsınız anladığım kadarıyla, uyarı maili atın, devam ederlerse ispatlarınızı caps veya benzeri şekilde maile iliştirip haberturk, sabah, vd. yayın organlarına gönderin. onlar haber niteliği görecek ve en azından internet sitelerinde yayınlayacaklardır. doğan grubu da ders alır belki.

e5 te kartal koprusunun orda converse outlet nıspeten uygun

yenibosna'da ve zeytinburnu olivium'da da outlet mağazası var.

yani yeni sezon ürünlerinin şu anda 120 140 tl civarında olduğunu düşünürsek ne kadarlık bir indirimden söz ediyoruz?

Metro grosmarket,Real hipermarketlerdede ucuz du benim baktığımda.Siyah beyaz bilekli ve bileksiz çeşitleri vardı

Real e bak. Beyaz, tamamı siyah, siyah-beyaz, gibi renklerin bilekli-bileksiz modellerini 73 e satıyorlar. Her numara vardı.

biz okuldan başvurduk geçen yıl ekim-kasım ayı gibi. normalde şubat gibi gelmesi gerekirken nisan oldu daha gelmedi. bir arkadaşım da bizzat pazartekke'ye iett'ye başvuruya gitti. başvuru almadıklarını, kasım ayında gelmesini söylemişler. biz de şaşırdık, arada 1 yıl atlamış oluyor, öyle olur mu, diye. daha önceden olan akbillerimizi kullanıyoruz biz yine. sizin böyle bir akbiliniz yoksa karaköy ya da pazartekke'deki iett paso başvuru noktalarına gidin, danışın. ulan vermezsen şimdi ben napıcam pasosuz diyin. normalde onlar her zaman paso verebiliyorlar, 1-2 saat içinde teslim. ama dediğim gibi arkadaşa başvuruları almadıklarını söylemişler.

kolay gelsin.

benim bi arkadaşım gitarını ve anfisini bile götürdü.
bunları bence en başta yanına alma, ortama göre acemilikten sonra ailenden, arkadaşlarından istersin. yerini yurdunu, kuralları filan iyice görünce daha kolay olur halletmen. tabi gitmiş gelmiş arkadaşlar daha iyi fikirleri de yazacaktır hiç şüphesiz.
hulen ömür boyu askerlikle alakam olmayacak olsa bile doğru cevap vermişim, kendimi tebrik ediyorum heheh.

hele bi acemiligini yap, ustaliga gec, bu dediklerin illa ki olacak zaten. (tv yi bilemem : )
benim ustaligimda gitarim, telefonum, mp3 playerim, ara ara odunc alabildigim bir laptop, internet var idi. ehah

casio marka saat nöbet tutarken iyi olur.değerli bişey götürme iadesi bile olmaz alınır yokolur ya da çalınır.kitap bile götürme.zaten acemilikte uyumaya ancak zaman bulursun.askerlik eğlence yeri değil hayal kurma yıkım olursun.

acemilikte başlık değiştirilen tıraş bıçaklarını bile çaldıkları söylenir. ortama alışana kadar bir şey götürmezseniz daha karlı çıkarsınız, bence.

yedeksubay adayı olarak gidiyorsan cep telefonu da mp4 player de götürebilirsin. kısa dönem ya da uzun dönem, er olarak gidiyorsan yanına acemilikte kullanacağın traş takımını ve bir çift temiz iç çamaşırı alman yeter. fazlasını bavula koyup depoya kaldırıyorlar. kullanman yasak.

2- telefonunu getirmenin hiç anlamı yok, sonuçta girerken nizamiyeye oradan da bölük astsubayına teslim edilcek ve sen o telefonu 5.5 ay boyunca göremiyeceksin. evde bırakman daha iyi olur. ayrıca hadi içeri soktun diyelim onu şarj etme gibi bir derdinde olacak. ve sırf bu yüzden prizin önünde nöbet tutacaksın çalmasın diye, ayrıca bütün bölüğünde sende telefon olduğundan haberi olacak sırf bu yüzden birileri gelip senden telefon isteyecek, vermediklerin sana uyuz olup seni gidip ispitleyebilecek.

1- sana tavsiyem yanında götürmemen, sonuçta içeri girerken arama oluyor ve gene nizamiyede bırakıyorsun haliye cep telefonu gibi işlem görüyor. ama ben mp4 playersız yapamam diyorsan, aileni yemin törenine gelirken kapıda aramıyorlar. ailene diyip getirtebilirsin. böylece içeriye rahatça sokabilirsin, şahsen ben bu yolla merhem getirtmiştim. ama tavsiyem mp4 değilde ufak bir radyo getirtmen yönünde olur. mp4'ün içine şarkı atman, daha çok pil yemesi gibi dertleri olur. biz askerde dağın başında nöbet tutarken radyodan gelecek cızırtı sesine bile razı oluyorduk. radyo bence en güzeli.

ben kiz arkadasimi goturmustum, problem cikmamisti.

1. Götürmeyin
2. Olmaz
3. eheheh

yastık kılıfı bolca don

bünyeye bağlı değişiklik gösterir mi bilemiyorum, lakin kendi deneyimimden yola çıkarak kullanmanızı tavsiye ederim. çok hızlı olmasa da gerçekten sporla desteklendiğinde yağ yakımına yardımcı bir etken carnitine. yalnız önemli husus bilindik bir marka tercih edin, ucuza kaçmayın.

bir şey olmuyor. ben de bir kutu almıştım. kutu bitmeden sporu bırakmıştım, arada da içiyordum kendim çalışınca. bir şey olmuyor yani. doğal, bitkisel demişti bizim hocalar da.

yararı var bir dönem kullandım etkisini gördüm bence yağ yakmaktan çok vucudun spor yaparken yorulmasını engelliyor bu sayede uzun süre spor yapabiliyorsun zaten doktor arkadaşım bile zayıflamak için l-carnitine kullandığına göre vucuda kötü bir etkisi yoktur zannedersem. Solgar'ın Maxi L-Carnitine 500mg kullanmanı tavsiye ederim bendeki şişenin üstünde kdv dahil 60 lira yazıyor.

l-carnitine diyince benim aklıma hep bir kalp profesörü ile yaşadığım diyalog gelir.
çok ciddi bir rahatsızlık geçirmiştim, adam genel birşeyler sordu sonra önce uyuşturucu kullandın mı dedi ondan sonra da l-carnitine falan gibi garip sporcu ilaçları alıyor musun dedi. o gün bugün tırsarım l-carnitine'den.

bu zamanın popüler kitabı puslu kıtalar atlası tavsiyemdir. dili oldukça akıcıdır.

katre-i matem de fena değil. iskender pala edebiyatçıdır. bu kitabın dili de iyidir. eski kelimeler tercümeli verilmiş.

bab-ı esrar da güzeldir. dili akıcıdır, hikaye gidiyor.

bu üç kitabın yazarlarının diğer kitapları da iyidir. çok spoiler yemeden sözlükten araştırın, bence. ben öyle yapıp bu üç kitabı okuma kararı almıştım. çok da memnun kalmıştım. kitabın adına, kapağına bakıp da aldığım kitapları okuyamadığım oluyor.

amat'ı denedim. çoook fazla gemicilik terimi vardı. valla öyle yatıyo. puslu kıtalar atlas2ı öyle değildir umarım. çok methini duydum

kuyucaklı yusuf'u sevmiştim ben,tavsiye ederim..

Amat'taki terimlere takılmadan okursanız asıl konuyu kaçırmadığınız gibi eşsiz bir zevk aldığınızı göreceksiniz. Yine de ben size İhsan Oktay Anar kitaplarını yazılış sırasıyla okumanızı tavsiye ederim.

Dersin hocasına gidin, arkanızdaki kişiyle kağıtlarınız benzerse sınav notu olarak eksi 50 puan vermesini teklif edin. İş idareye giderse savunmaya ne yazdığınız çok önemli değil, belki sonra mahkeme yoluyla kağıtları tekrar okutabilirsiniz.

dersin hocasıyla görüşün. arkadaşınla birlikte gitmelisin bence. ona yapın sözlü savunmanızı. yalvarın yani. işleme sokmasın diye. bir sınavda sınıf temsilcisi lavuk kopya çekerken yakalandı. kağıdını aldılar. hocam sıfır verin, notuma razıyım dedi. sıfır yazdılar, öyle kaldı. bir şey yapmadılar.

yok savunma aşamasına geçerseniz de, sizin savunmanız daha çok, kopya çekmediğiniz üzerine olmalı. kopya da vermedim, sadece arkadaşım benden bakıyordu, bunu engelleseydim sınav bittikten sonra sorun yaşardım onunla gibi cümleler kurun. karşındakilere yık mesela biraz, siz de takdir edersiniz ki öğrenciliğin olağanıdır kopya çekmek ancak ben bu olağanın dışında kopya da çekmedim, kopya da vermedim, ancak kağıdıma bakan bir arkadaşımı da engelleyemem, takdir edin ki bu bana sınav sonrasında büyük sorunlar çıkaracaktır, öğrencilikte bu olağan karşılanmalıdır. arkadaşım masumiyetimi söylüyorsa ve suçunu kabul ediyorsa sizin de kabullenmeniz gerekir ki ben mağdur olanların en başında geliyorum gibi bir temele dayandırırsanız belki işe yarar.


umudunuzu kırmak istemem ama genelde bu savunmaları takmazlar, okumazlar bile. bu yüzden önce hocanıza gidip sözlü savunma yapın. dersin hocasına. hatta teke tek görüşün daha sonra hocam ben bu adama göstermeseydim o bana gösterirdi sınavdan sonra gibi cümleler kurarsınız.


geçmiş olsun.

Bir de, stres olmayın. Hep karşılaştığımız şeyler bunlar okulda. Hocalar da alışık böyle tutanaktan sonra konuşma olaylarına. Gidip sakince isteklerinizi dile getirin, oldu oldu, olmazsa da ne öğrenim hayatınızın ne de iş hayatınızın sonu olur. Kötü bir anı olur sadece.

Dostum burnunuzu surtecekler emin olun. Bol bol yalvarin sonucta birakicaklar isin pesini ama size de baya kok sokturcekler. bu isler boyle oluyor ;) rahat olun. hee her sey kotu giderse eger ki arkadasinda cok bir sey yazamadiysa inkar ediceksiniz sakin ha sakin yok bakti bende gosterdim biraz falan filan demeyin kagitlarda bir sey yoksa inkar edin komisyon incelesin. eger ki baya bisi yazdiysa yalvarmak tek care:D.

bu arada ceza alirsaniz diplomanizin arkasinda da yazacak bu cezaniz malesef :(.

kesinlikle gerekirse hocaya yalvarın. bir daha devlet memuru olma şansınızı kaybedersiniz sicilinize işlenirse.

sakın kabul etmeyin. kabul ederseniz başka şansınız olmaz. direkt inkar yoluna gitmelisiniz. hayır göstermedim ne yapmalıyım, tüm sınav boyunca kollarımla kağıdı mı kapatmalıyım filan diye savunma yapın.

noluyo yaa
devlet memuru olunmaz
diplomaya işler filan

ne alaka
korkutmayın çocuğu

önemli olan irade değildir, iradenin dış dünyaya yansımasıdır. misal şu duyuruyu yazmak için önce düşünmeniz iradenizi bu yönde kurar. yerinizden kalkıp bunu yapmak için girişimde bulunmanız iradenizin dış dünyaya yansımasıdır. doğal olarak sonuç doğurmasıdır. bunu nasıl yaptıysanız oradan çıkarım yapın her irade için.


ben iradenin üstünlüğünü kabul etmiyorum. insan iradesine ait her şeyi kendisi yaratır yoksa bu tik olurdu. ki onların da tedavisi var neredeyse. başa çıkılabilir yani her istençle.

Eğer doğustan gelen yetiden mahrumsa:

zamanla...

iradesizlikten canı yana yana...

çalışmak ile çalmak arasında fark vardır (ensruman). çalmaya bayılırız, ama çalışmaktan nefret ederiz (biz müzisyenler). ben diyeyim yöntem, sen de başka birşey ile zamanla geliştirmek mümkün...
şöyle ki.

bir hedef koy önce.bilgisayar aşından kalkman gerekiyorsa misal, bilgisayarını kur.çeşitli programlarla o saat o dakika gelince çot diye kapansın.çat diye de kapanabilir bilemem...
ya da alarmlı saat ile kendin yap, sonra kapa bilgisayarı. kapattıktan sonra baişlayacağın diğer bir işi de planla. eğer o da başlaması zor birşey ise bu sefer ödül koy kendine... bunu bu kadar yapınca şu ödülüm olacak... bu kendine istediğin birşeyi almak olabilir, gün sonunda fazladan tv internet zamanı vs olabilir. yada bambaşka birşey...
diet hususunda tamamen ödülle gitmen lazım bence...
şu kadar kilo verirsem şu olacak diye...

insan neyse odur. içinde olanı yaşar. yani çok kasmamak lazım.

İnsanın kendini sevmesi ve kendine değer vermesiyle alakalı biraz da.

küçük ödüllerle birlikte küçük hedefler koy kendine.şunu yapınca kendimi şununla ödüllendiricem diye.ben iradesiz bi insan sayılırım.gün içinde abuk subuk şeylerle geçer vaktim,internet ya da televizyon gibi değil,saçma sapan şeylerle işte.ama bi haftadır günlük programlar yaptım kendime ders çalışma,kitap okuma film izleme gibi.hepsinden az az yapıyorum.hem irademi kullanıyorum hem vaktimi adam gibi dolduyorum.
alakasız mı oldu bu yazdıklarım

bir şey olmaz, artık vapur seferlerini iptal ettirecek kadar yağmur yağacağını sanmıyorum. gider gelirsiniz işte. sabah bakın rüzgarlı, kapalıysa hava şemsiyenizi alırsınız. heybeli, kınalı veya büyük ada olabilir.

pazar günü ada falan düşünme derim. hava iyi olsa bile pazarları ziyaretçi profili fena. (vapurdan anlarsın zaten) bağcılar'a esenler'e git daha yakın. en temizi sabah kahvaltı yııldız parkı, insanlar üşüşmeden de kaçış.

eminönü'den hala var boğaz turu seferleri.

ben "ananeme" boğaz turu yaptırdıydım. yıllardır köydeydi kendisi hiç binmemişti öyle tekne falan. ölmeden önce son kez bindir gemiye de göreyim denizi diyodu. tmm yazın götürürüm dediydim. götüremeden öldü içime acaip dert oldu. siz siz olun kesinlikle tekne turu yaptrın. duyuruyu böyle açıp bırakmayın aman diyim.

selam arkadaşlar azcık daha araştırsaymışım bulacakmışım. Üsküdar'dan uzun vapur seferleri yokmuş yaşlı yaşlı indir bindir karşıya geçir yapmak istemiyorum. O yüzden üsküdar dan kısa boğaz turlarına katılmaya karar verdik. Teşekkürler


Lazım olur diye buraya kopyalayım :
www.ido.com.tr

tur-yol tekneleri var eminönü'nde hala. 5-6 lira bir kişi bileti. hisar'a kadar da gidiyor.

üsküdar'dan da olması lazım aynı şekilde, zaten bağırıyorlar boğaz turu, diye. iskeleye gidin, bulursunuz.

girmez bence.

bence girer. praetörüne de bağlı tabii.

girer gibi.

adam çıkar şizofren olmadığını kanıtlar. sonra dava açar "burada manevi bozuntuya uğramamı sağlayan gerçek dışı söylemler var" der. olur olur.

bence girmez. çünkü hakaret kapsamına girmesi muhtemel kelime hem bir hastalık nitelemesi hem de "olabilir" kullanılmış.

deckard'ın söylediği pek tabi her bişey için söylenebilir. eskiden daha bi toleranssızdı insanlar (ece erken başlığı gibi) bu yüzden ofansif bulunabilirdi. ama şimdi gg olması zor gibi. tabi itham edilen kişinin dava açma hakkı her zaman kendisindedir ve praetor'un veya moderatör'ün "aman uğraşmayalım" demesi de son kararı etkiler.

iki girmez, iki de girer, diye cevap gelmiş. muhtemelen aradığınız cevabı bulamadınız.

şizofren olabilir, sözcüğü gg olmaz. çünkü doğrudan kişiye şizofrensin diyip akıl sağlığının bozuk olduğunu iddia edip, kişilik haklarını ihlal etmiyorsunuz. şizofren olabilir, olmayabilir de, belli değil. bir ihtimali belirtmişsiniz. ancak buradaki olabilirlik değil de şizofrenlik kelimesine takılmak lazım kanaatimce.

mesela; piç olabilir, gg'dir. çapkın olabilir gg değildir.

demek ki, bahsedilen sıfat önemli. şizofreni bir hastalık. toplumda bu hastalığa yakalanmış bir yığın insan vardır. o halde şizofren demek, hakaretse, toplumdaki bütün şizofrenlerin kendilerine hakaret edildiği iddiasıyla dava açma hakkı saklıdır. yok şizofren kelimesi bir hakaret değilse, gg olmamalıdır.

üstelik kesinlik değil, ihtimal belirtilmiş. olabilir; ama olmayabilir de.

bence de girmez. şu an cevaplarda 3 girmez, 2 girer.
ha tabi praetor'un görüşü de önemli. o gg olarak değerlendiriyorsa yapacak bir şey yok. ama bu gg olsa da uçurmazlar, endişelenmeyin.

"Bende çeşitli düşünceler uyandırıyor" dedikten sonra şizofren'e gizli bkz verin. bir de vs diye gizli bkz verin.

bende çeşitli düşünceler uyandırıyor** gibi.

yüzünüze yaptirmayacaksaniz bişey olmaz.

galiba polislerin vücudunda olması yasak, diğerleri için bir düzenleme yok sanırım.

şu an doktorasını bitirmek üzere olan bir sözlük yazarı arkadaşım var, kolunda görülebilecek yerlerde dövmeleri, bir problem olmuyor.

kolunda dovme olan bi doktora ogrencisi arkadasım vardı

msn plus eklentisini yüklediniz mi, bazı durumlara hoş çözümler getirmiştir, belki bunu da aşmıştır.

Engelli kişi listesinden silin. Msn ayarlarından girince gizlilik bölümündeydi sanırım.

istanbul hukuk fakültesi öğrencilerinin devam eden kitap yardım kampanyası var, onlara göndermek ister misiniz, acaba?

ekşi duyuru'daki ilan için;
www.eksiduyuru.com

oyuna girdiğiniz ikona sağ tıklayıp özelliklerden uyumluluğunu değiştirmeyi deneyebilirsiniz. win. 2000'e göre çalışı seçin, bir ihtimal.

ben akvaryumla ilgilenmem ama bi forumda akvaryumun kapasitesine gore cam kalinligi secilmesi gerektigi yaziyordu. degisik hesap makineleri falan vardi. forumlari biraz arastirirsan cok guzel bilgiler bulursun.

1 metreküp = 1000 litre olduğuna göre, ölçüleri bunun da altında olarak çok da göze batmayan bir akvaryum yapmak imkansız değildir.

sağlam camlarla, sağlam montajla, bir iki aksesuarla güzel bile olabilir bu iş. bir camcıyla konuşmayı deneyin. onların böyle çalışmaları da olabiliyor. akvaryum falan yaptıkları da oluyor. ki babam ufak ölçüde birkaç defa akvaryum benzeri şeyler yaptırdı. kaplumbağalar için olsun, farklı amaçlar için olsun.

yaptırması, almaktan daha ucuza mal olabilir. ancak aksesuarlar işin maliyetini arttıracak gibi duruyor. yine de araştırmakta yarar var. forum siteleri yardımcı olacaktır.

www.akvaryum.com forumunda bu tip çalışmalar yapan insanlar var, gerçi baktım demişsiniz muhtemelen bu foruma da bakmışsınızdır.

fiyat ve diğer her konuda çok kısa sürede çok sağlıklı cevaplar alabileceğiniz bir forumdur, araştırmaya orada devam etmenizi salık veririm.

benim kuzenimde balıkla uğraşmayı çok sever. o balık alıp satıyor ama hani öyle extra bir kâr beklemeyin derim ben. ama balıkla ilgili herşey için; (git:www.resifbolgesi.com )

sanırım en güzeli tanıdık tanımadık herkesi eve çagırıp balıkları, akvaryumu gösterip, bu sevgiyi herkese aşılayıp balıkları onlara satmak :)

Üretsen de satması bir olay. Satarsın, sen de capcanlı olan balık, adamın akvaryumuna uyum sağlamaz, ölür filan adam peşini bırakmaz. Akvaryumcularda balığı yok fiyatına alırlar. Harcadığın elektriğe, yem parasına ve emeğine acırsın.

(bkz: yapma demiyorum hobi olarak yine yap)

süper de baksanız bir gecede ölebiliyor yüzlerce balık.. tehlikeli bir yatırım

balığa göre değişir. birkaç yıl önce kalkan balığı yetiştirmekle ilgili kurslar veriyordu devlet. üstelik yavru da veriyordu, yardım da ediyordu. ama evde olmaz o da. bodrum gibi geniş alan lazım, ona. yine de araştırmakta yarar vardır, muhakkak.

kazanırsın ama lepistesle yunusla prensesle olacak iş değil. yavrudan discus alıp damızlık boya getirip satarsan ancak eline iyi bir para geçebilir. lepistesin tanesini 50 kuruştan alır akvaryumcular - ki artık en kötü akvaryumcu bile ufak bir tankta lepistes üretiyor.

demem o ki değeri yüksek balıklar üretip damızlık boyda hatta (3d1e) (5d2e) gibi koloniler şeklinde satabilirsen iyi para eder. diğer türlü yaptığın hobi sana külfet olur.

Boşver hocam hobici olarak devam et sen.