nokta otomasyon sadece ie'yle çalışır!!!

ben chrome ile kullanıyorum, firefox'ta göstermiyordu galiba.

sdalkdfaşlksd bende chromela girmiştim. nasıl bir şey bu ya. sanki microsoftun sitesine giriyoruz.

ie leyde girilmiyor.

Söylediklerinizin alıcısı o makinelerin üstünde bulunuyor zaten. Klasik derken kompak küçük makineleri mi kastediyorsunuz? Eğer öyleyse onlara özel kumandalar olduğunu sanmıyorum. Yapılabilir ancak onun için makineye bikaç devre eklemek gerekebilir ama onla da uğraşılmaz be.

Self-Timer isinizi gormez mi ?

Dediginiz aletlerin Infrared , BluTooth ve/ya Wi-Fi ile calisanlari var. Sizin makinanizin kendisinde oyle bir ozelligi yoksa kumanda almaniz maalesef pek yardimci olmayacaktir.

Eski tip makinalarda bu is Shutter Cable denen ve deklansorun uzerine vidalanan kablo vasitasiyla yapiliyordu:

gallery.holga-magic.com

eski tip filmli bir makinanın kumandası olduğunu görmüştüm. bahsettiğiniz olay bildiğim kadarıyla şimdilik dslr makinalara bahsettiğiniz ek ile mümkün. ancak yine de araştırmak lazım böyle bir kompakt makina da olabilir, yine de elinizde hali hazırda bulunan makina için böyle bir imkanınız yok. bildiğim kadarıyla.

Bak tam da dediğim gibi birşey buldum ama yine dediğim gibi uğraşmak gerekiyor =P
www.instructables.com

kapıdaki güvenlikle samimi ol yeter. sabahları günaydın, de; akşamları iyi akşamlar, de. arada halini hatırını sor. ona adam muamelesi yap, o da işin düşünce sana kıyak yapsın. ha sürekli değişiyorsa, yeni kayıt, dgs için, mezun ya da dekanlığa geldi gibi laflarla içeri girmesini talep edin. en olmadı kendi kimliğimi bırakıyorum bak, diyip girmeyi deneyin. hangi yerleşke olduğu da önemli tabi.

''iü arkadaşımızı nasıl sokarız'' dan bişey anlamasam da cevap vereyim. merkez kampüs için. herhangi bir kimlik gösterip girsin, 10 saniya sonra o kimliği bahçe duvarından size geri atsın bu biiiir

bi öğrenci numarası ezberleyip(seninkini mesela) çantam içerde kaldı kimliğim de orda desin bu ikiiii

çabuk bir insansa yoğun bir saatte aradan sıvışabilir bu da üç.

merkez kampüse sadece beyazıt yerleşkesinde olanlar girebiliyor. kimlikteki fotoğrafa bakılmıyor zaten bölüm tutsun yeter, onun yanında deeperdownun dediği gibi arka tarafta araç çıkış kapısından kimlik diğer arkadaşa verilebilir ve o da bu şekilde girebilir. ön kapıda biraz daha sıkıdır kontrol, arkada esnaf hastanesinin ordaki minik kapı daha güvenli.

uzman tv'de ilgili konuyu aratın, çok yardımı olacaktır.

kısaca ben de bilgi vereyim şimdilik, bir merakınız olursa özellikle, onunla ilgili de cevap vermeye çalışırım. duyuru'daki plak kelimesi geçen duyurları da arayın, yardımcı olacaktır.

gramofonlar taş plak içindir. pikaplar diğer devirli plaklar için. ikisi arasındaki fark, taş plaklar adı üstünde taş gibidir. yere düşerse kırılabilir. ham maddesi kömür tarzı bir şeydi sanırım, diğer plaklar plastik sayılır, petrol ürünüdür, daha esnektir.

gramofonların kullandığı iğne farklıdır. bildiğin iğne gibi oluyordu sanırım onlar. her taş plağın iki yüzünün çalımından sonra iğne değişmeli derler hatta. o kadar hassastır o materyal. bunlarda iğne farklılığından dolayı diğer plaklar çalınmaz. çalan da vardır ama ben çalınmaz diye biliyorum.

pikaplardaysa bir dönem taş plakların da çalındığı bilinir. ama şu an böyle bir şey görmedim.

taş plaklar sanırım en fazla 50'li yıllara kadar üretilmiş, ondan sonra üretilmemiş. yani daha nadir ve daha düşük performanslı ve daha pahalı olacaktırlar.
diğer plaklar ise yani en bilinenleri 45 ve 33 devirlikler hala özel olarak üretilmektedir bile. teoman, sibel can plakları mevcuttur, yeni basımlar. nispeten daha uygun fiyatlı ve yüksek performanslıdır denebilir.

45 ve 33 plakların devirleridir. dönme devirleridir. 45'likler gördüğünüz küçük plaklardır. ön ve arka yüzde genelde birer şarkı olur. 33'lüklerse bugünkü anlamda bir albüm gibi düşünebilirsiniz, daha fazla şarkı vardır, daha büyüktür ebat olarak.

kullanım amacına ve yerine, alete göre değişir ses kalitesi. çok yeni pikaplar da vardır. ben 30 senelik bir pikap kullanıyorum. aldığım yerde denediğimde süper ses çıkıyordu ama benim eski pikabın yerine koyup, eski amfi ve hoparlörlerle kullandığımda net ses alamıyorum, ne yazık ki. ama sorun etmiyorum.

plaklar internet veya sahaflardan, bu işi yapan belirli yerlerden alınır. istanbul'da aslıhan'da bulunabilir mesela çokça plak. pikabı ise internetten araştırmanızı tavsiye ederim. uygun fiyata bulabileceğiniz güzel pikaplar vardır.

gramofonun işleyişi farklıdır, sesi kendi bünyesinde sağlar. pikaplar amfisiz işe yaramaz. ses yükselmez. kendiliğinden amfili olanları da vardır. öyle bir şey seçerseniz, daha rahat edersiniz.

şimdilik bu kadar yazdım, başka bir sorunuz olursa ulaşabilirsiniz yine.

@pomolilik: bilgi icin cok tesekkurler.

Almanlardan kalmis dedikleri seyler o zaman gramofon. kendinden acip kapamali kutulari oluyor. 1945'lerden kalma diyorlar antikacida sordugunuzda. onlar 33 ya da 45'lik plak calamiyor sanirim.

1945 ise imal tarihi, muhtemelen gramofondur o. almanlar'ın malları iyi oluyor, ben de alman malı pikap kullanıyorum. bence önce kararınızı gramofon mu, pikap mı alacağınız yönünde verin. çünkü ona göre plak toplayacaksınız. bu işinizi daha da kolaylaştıracaktır. taş plaklarda dediğim gibi çok fazla seçeneğiniz olmayabilir, genelde yabancı plak bulursunuz ve pahalıdır bunlar, çoğunlukla. ona göre bir tercih yapın.

bir kısım,

tecavüze uğrayan bosnalı kadınlarla ilgili sarfettiği "abartıyorlar" demecini öne sürüyor
diğer kısım,
bursa'dayken aklınız nerdeydi veya bu konu hakkındaki sıvamalarını öne sürüyor.

bence, adam zktirip gitmekle iyi etti. bursanın mal belediye başkanı sarıldı diye, yaptığın iğrenç yorumu unutacak mıyız.

sözlükteki bir kısım mallar da "ay ermeni soykırımında, ay filistin olayında neden aynı duyarlılığı göstermiyoruz bundan midem bulanıyor" ayarında şeyler zırvalamışlar. yanlış'ı emsal gösterip yanlış'ı savunman neyin kafası?

anladığı m kadarı ile kustirica abimiz, bir miloseviç sempatizanı. yani onbinlerce boşnakın katledilmesinden sorumlu birisinin bayraktarlığını yapan birisi. fikirlere saygı duyarım ama, tepki gösterilmesini de normal karşılamak gerekir.

emir kusturica siyasi olarak ozetle bosnak savasinda -soykirim ve srebzenitsa katliami dahil- sirplarin hakli oldugunu, bosnaklik diye bir seyin olmadigini, bosnaklarin osmanli tarafindan zorla muslumanlastirilmis sirplar oldugunu falan savundugundan dolayi... sanat yetenegi ayri sey, entelektuel yetenek ayri sey, politik bilinc ayri sey... hepsini tek bunyede bekliyor insanlar nedense...

video.ntvmsnbc.com

sözlerim tecavüzlerle ilgili değildi, dedi. fransızlar röportaj yapmışlar. onlar tecavüzleri sormuşlar ama kendisi genel olarak konuşmuş. savaşın ilk günleriymiş. o ana kadar ölü sayısının henüz az olduğunu bildiğini, bunun üzerinden yorum yaptığını, sayı abartılıyor, gibi bir yorum yaptığını söyledi, ya da ben bunu anladım can dündar ile olan röportajdan. ama işin keyifli kısmı, adamlar haklı, bursa belediyesinin etkinliğinde konser bile vermiş adam, ama antalya belediyesinin etkinliğinde jüri üyesi olmasına tahammül edememiş bakan. saygılar...

adam ısrarla ben bu konuda öyle bir şey demedim dedi kimse dinlemedi.
söylememiş olabilir ama biraz sırp milliyetçisi ve iyi bir yönetmen olduğu kesindir.
yarı boşnaktır.

Saçma gelmsini istemem ama yine de "You Dont Know Jack" dizisini öneririm.

jstore'a ve ebsco'ya baktın mı? bir sürü makale vardır bunun hakkında. hmm bir de ötenazi 7-8 sayfalık bir makale için fazla geniş bir konu değil mi? biraz daha spesifik bir şeye odaklansan daha rahat toparlarsın.

bir ara sabah programlarına çıkan bir öğretmen vardı. trafik kazası sonucu felç geçirmişti ve ötenazi istiyordu. hatta isviçre'ye başvuru yollamıştı da kabul edilmişti, sonra noldu bilmiyorum. o öğretmenin adını bulup, ilgili haberleri, tv programı görüntülerini takip ederseniz, bir şeyler elde edebilirsiniz, sanırım. kolay gelsin.

4 üzeri 8 = 2 üzeri 2 üzeri 8'e yani 2 üzeri 16'a.
8=2 üzeri 3. bu halde 2 üzeri 3 üzeri 16/3 yapıyor. yani 8 üzeri 16/3 yapar. bunu da 15/3+1/3 şeklinde yazabilirsin. yani 8üzeri 5 çarpı 8 üzeri 1/3 oluyor. oradan da hesaba gitmen gerekiyor. ben olsam artık 8'in 5. kuvvetine kadar çarpardım, 1/3'üncü kuvvet de 2 yapıyor nasıl olsa, sonra 2 ile de çarpardım. elbet başka bir yolu daha vardır, ben hatırlamıyorumdur, basamaklar için.

8 tabanı derken mod'a çevirmekten bahsediyorsunuz değil mi? o zaman açmaya gerek bile yok, 8'in kuvveti haline getirip, bulabilirsiniz.

4 üzeri 8, 2 üzeri 16'ya eşit. o da (8 üzeri 5) çarpı iki. sekiz tabanında 200000 olarak yazılır yani. sonuç olarak 8 tabanında 6 basamaklı.

bu tip sorularda ortak kök bulup birbirine çevir. mesela 4 2^2 ve 8 2^3 olduğuna göre 2 köküne çevirerek işlem yapmalısın.

4^8 =2^16=2x2^15=2x8^5 =200000, 8 tabanında :) yanı 6 basamak

öncesinde bırakılmaz sonrasında bırakılır. doğru biliyorsun.

sonrasında bırakılır, doğru biliyor ve doğru kullanıyorsunuz, gördüğüm kadarıyla.

ebay'de bulman yüksek ihtimal dahilinde.

bahsettiğiniz ürünü ekşi duyuru'da soran bir arkadaş vardı ama bulamadım arayınca. ebay'da vardı. ama fiyatı 50-60 dolar civarında dolaşıyordu. ve şekli fotoğraftakinden çok daha ilgi çekiciydi. ama 50-60 dolar benim paramla etmezdi. duyuruyu bir tarasanız, bulabilirsiniz belki, saat ya da ebay kelimeleri ile. cevaplara ebay yazmıştım ama bulamadım, kendi cevap verdiğimi bile.

retro clock sanırım aradığınız saatin ismi.

diger bir adi da 'flip clock' diye geciyor.
hizlica goz ataraktan sunu buldum:
www.beceriklialetler.com

gittigidiyor da antika saatler bölümünde bulunabilir.

www.dealextreme.com çok güzel bir tane burda da var kargo ücreti vermeden getirtebilirsin. ama pahalı gelmişti bana 40$ filan olması lazım almadım o yüzden.

minibus soforlerine sahte 1TL demir para kakala sonra onlari kaat 100TL ye cevir

kara para akla

vs

incici detected.
iş arayana iş çok.. beğenmemezlik yapma..

pantolon ceplerine, montlarin ceplerine falan bak bi 50-60 cikar genelde.. sonra iddaa'ya yatir kaybet hepsini..

zengin bir hatun bul evlen kurtul a.q.
babası zengin olsa da olur.
başarılar çapkın.

büyük paralar kazanmanın tek yolu ticaretdir. ticaret ise tecrübe ve sermaye sahibi olmayı gerektirir.

şans oyunları, vurgun, dolandırıcılık gibi şeyleri saymıyorum.

aslında herkes bu sorunun cevabını arıyor sayılır, bunun kitabını yazsak ya da kursunu açsak belki para kazanırız yav.

şöyle bir ayet var. dün konuşurken vay anasını dedirtmişti bana

"bilimi dileyene, malı ve mülkü dilediğime veririm"

ya yıllardır sakaryadaki barlarda (nüans, eskiyeni , keyif, nihayet vs...) takılan, zaman zaman çalışan bi tipti. oyuncu da diil aslında ama iyi oynuomuş kerata :)))

şimdi tv'de görünce hatırladım adamı, bu adam çapkın, diye bir dizi vardı, okan yalabık'ın show tv'deydi sanırım, o dizide oynuyordu. berber değilse de uzun saçıyla yine dizideki bir elemanı canlandırıyordu. düşünüp duruyorum akbaba kim lan, diye, şimdi dizinin tanıtımını görünce hatırladım. ohh bee

Eski 50D, yeni 60D.

Tabii ki yapilir!

e canon 550d ile de vesikalık çekimi yapılır?

@cedric: Yapilma mi!? ;)

:-0

kompakt makine ile bile vesikalık çekildiğini görmüştüm. hayli hayli çekilir onunla.

amerikada hava alanlarında parmak izi almak için felaket tartışmalar sonrası yasalar falan çıkarılarak senotolar ikna edilerek zar zor hayata geçirildi.

dersanenin yaptığına bakınca ne kadar kolaymış meğer diyorum

istanbul valiliğinin ve ilçe kaymakamlıklarında insan hakları kurulu var
oraya şikayetinizi yapın. mutlaka sonuç alacaksınız. kesinlikle insan haklarına aykırı bir uygulama.

istanbul valiliği insan hakları kurulu;
www.istanbul.gov.tr

devlet kurumlarında da var bu uygulama, hatta bir tanesine ben yapmıştım kurulumu. isteyen kart basabiliyor, isteyen parmak izi ile geçebiliyor.

Dershanedeki makinalar muhtemelen kartla geçişe de izin veriyordur, o kadar rahatsızsan gidip dershane yönetimine söyleyebilirsin, her makinanın yanında numune kartlar verilir, en azından onları sisteme tanıtıp verebilirler.

Bu rahatsızlığın sebebini anlamadığımı da belirteyim.

sadece sana ati bir şeyin başkalarının elinde olması. bir vakit bir adli olayda senin parmak izini olay mahaline bulaşmış olsun. akla kendini aklayabilirsen. nüfus cüzdanını başkasına teslim etmek gibi. bir olay mahaline senin cüzdanını bıraksalar, hiç bişey olmasa bile uğraş dur alakanın olmadığını

hatırladığım kadarıyla ilgili kanunda, ehliyet ve silah ruhsatı alımda zorunlu olarak parmak izi alınıyor, bunun dışında da vatandaş ancak kendi rızası ile isterse parmak izini emniyete verip, kaydını tutturabiliyordu. dershanenin böyle bir uygulamaya geçmesi hem saçma hem de abartılı bir hareket. isterseniz önce dershane yönetimi ile konuşup, ben bu uygulamanın dışında kalmak istiyorum, 1 yıl bu kurumda eğitim alacak olmam, fişlenmeyi kabul etmemi sağlayamaz gibi bir konuşma yapın, ya da en güzeli direk valilik insan hakları kurumuna şikayet edin, oradan da ses çıkmazsa, alternatif olarak sesinizi duyurabilecek yerlere konuyu bildirin.

hem basmıyorum ulan parmağımı, geçicem içeri, deseniz, kim sizi engelleyecek ki? parmak izimi vermiyorum arkadaş, dershane kaydımda böyle bir hüküm var mı ki, diyip diretin. ne yapacaklar, atacaklar mı yani?
ama en azından rehberlik hocasıyla bir konuşun, önce.

oyle yapacagim ama gidip konusmadan once nedir ne degildir bir ogreneyim istedim. tesekkurler

Sanırım geçen sene CBÜ Mühendislik Fakültesi parmak izi ile kimlik kontrolüne geçmeye kalkmış Adalet Bakanlığı müdahale edip "napıyorsun sen aslanım?" demişti.

aha haberini de buldum yazarken www.sondakika.com

yeni geçen yasa ile kişisel verilerin korunması gibi birşey var iken, bu tür parmak izi almanın filan yasak olması gerekmiyor mu???

biri dava etsin lütfen.

MATEMATİK VE GEOMETRİYİ
“KAVRAMA”
SORUNUNUZA,
GÜNCEL VE HAYATIN İÇİNDEN ÖRNEKLERLE
“KÖKTEN“
ÇÖZÜM SUNUYORUM.

ZAMAN DARLIĞI SEBEBİYLE ÖĞRENCİ SAYISI SINIRLIDIR, ACELE EDİN!

bi tane tiklendi diye caymayın agalar aman diyim!

dikkat çeken bir şey istesem şöyle yapardım;
"2+2=4 cevabını biliyorsanız,
sin2+cos2=? cevabını da bilmek istiyorsanız,
arayın. matematik ve geometriyi öğrenin"

gibi bir şey yazabilirdim. sanki gag'da falan yayınlanan tv reklamlarına benzedi ama.

not: cos2+sin2=? uydurmadır. matematiği bırakalı çok oluyor.

ilanda trebuchet fontu severim.

1'i yüklemiştik biz de. oyun bir yerden sonra kitleniyordu, korsan olduğu için. sonra 2'i aldık, bitirdik. hiçbir şey kaybettiğime de inanmıyorum. oyundaki gelişmeyi anlayabilirsin önce 1'i oynarsan. ikinci oyunun kurgusu da hikayesi de daha iyi olup, aslında elemanın nasıl suikastçı olduğunu, yüzündeki yarayı bile 2. oyunda anlatıyor, gibi geldi bize. ilk oyunu es geçsen de olur, bana göre.

1. oyunun ilk 3 görevini yapsanız sonra hikaye okusanız yeter. çünkü 3. görevden sonra hep aynı muhabbetler sadece kişiler değişik. ama yine de kesinlikle oynanması gereken bir oyun

büyütme olayını yapabilirler sanirim, ama emin degilim. barbaros'un sahil tarafindan 150-200 metre kadar icerisinde sagda copycenterlar goreceksin. orada ciltleme islemlerini yapiyorlar.

ciltleme değil ya böyle sağlam kitap tarzı bir şey istiyorum spiral tel falan olmasın bildiğin sağlam ansiklopedi tarzı yıllarca öle duracak birşey.ne olduğunu bende tam bilmiyorum.şöyle birşey var ondan yaptırt derseniz acayip mutlu olurum,sevinirim.

Sen git o copy center'a yusuf mu garip de bi ismi vardı, barbarosun en aşalarında denize bakarken sağda kalıyor.
Onlarda binbir çeşit ciltleme vardır zaten kafanı yorma, adamlar şu an matbaacıların işlerini yapıyorlar.

sultanahmet te kubbealti fotokopi var.

süleymaniye'de, üniversitenin arkasında sahara fotokopide fotokopi kitap satıyorlar, ders kitaplarını fotokopi ardından da spiral yapıyorlar. spiral dandik oluyor tabi. bir süre sonra dağılıyor. ama daha önce orada, roman ebatlarında bir kitabı ciltleyip sattıklarını görmüştüm. bildiğin romanın fotokopisini yapmış, etrafını da ciltlemiş, yapıştırmış, dışı sadece beyaz olan bir roman ebatlarında kitap düşünün, o hale getirip satıyorlardı, bundan en az 50-60 tane satmıştır da, o halde yapıyordur bu işi. yolunuz düşerse bir sormakta fayda var.

başka bişey yok, tek alternatif 75m. ha belki şu olabilir: okmeydanından 500t ile topkapı, ordan tramvayla beyazıt. ama en fazla 3 4 dk erken varırsın otobüse nazaran.

bi alternatif de metrobüs ile topkapı - ordan tramvayla beyazıt.

vezneciler'e gelen otobüslere bakın bir de. beyazıt'ın hemen alt tarafı, oldukça yakın. şişli'den otobüsler geliyordu, en son. numaralarını bilmiyorum ama, bir kontrol edin isterseniz.

@cervuetta : reklamcılık

okul kimliği de belki işe yarayabilir.

derse geç kalma yeter ve yanına biraz özgüven al. yeni öğrenciler armut gibi belli oluyor yoksa.

@cervuetta şuku:)

biraz nakit, kimlik(ee koca adam-bayan oldun artık), öğrenci kimliği(belki bir yerlerde işe yarar)..
biraz süslen püslen, saçları yap vs vs
gerisi angarya...
ha sosyal canlılarız, okumak kaçıncı planda kalıyor düşün, ilk adımı at...hayırlı olsun...

hoca gelince ayağa kalkma

olabildiğince özenerek, heyecanla git okula. bizim gibi 3. sınıfa gelip de heyecanını yitirebilirsin sonra. ;) çekinme, ilk gün herkes birileriyle tanışmanın peşindedir nasıl olsa. kimsenin peşine takılıp, oraya buraya gitme. kal okulunda, onunla bununla tanışmaya başla. git yani bir kafeye, bir yerlere gidin tanışma muhabbetleri yapın ama dediğim şey kimseyle ilk günden köşelerde takılmaya başlama, boşver, tanış tanışabildiğin kadar insanla.

erkeksen, gözünü kesen hatunlarla tanış. ;)
hatunsan, seni kesen erkeklerle tanış. ;)

takıl işte. ilk dönem böyle geçer zaten.

şu sıralar beyoğlu kitap fuarı var, orayı bir yoklayın isterseniz, eğer istanbul'da iseniz, güzel plaklar var.

sözlükte 1500'lü yıllarda ingiltere, diye bir başlık vardı sanırım, ya da buna yakın bir şeydi, birkaç saat önce açıldı. oradan görmüş olabilirsiniz belki de, orada açıklıyor bu deyimi. aile bireyleri sırayla aynı fıçıda yıkanırmış, en son da bebekleri yıkarlarmış. suyla birlikte bebeği de atmayın, diye ingilizler'in meşhur espri anlayışının getirdiği bir deyim olsa gerek. bir işi yaparken dikkat edin anlamında bir deyim olsa gerek.

kötü olandan uzaklaşacağım derken mütemmim cüzü olan kıymetli şeyden de olmayalım demektir. Alman kökenli bir deyim.

Örnek vereyim: (Sık sık rahatsızlandığı için bademciklerini aldırmayı düşünen bir arkadaşa söylendiğini varsayalım)
- Bademciklerini aldırıyorsun ama vücudun bağışıklığında bademcikler çok büyük ve pek de bilinmeyen bir öneme sahip. Dolayısıyla dont throw the baby out with the bath water

dimyat`a pirince giderken eldeki bulgurdan olmak degimi ne ifade ediyorsa, onu ifade etmektedir.

istanbuluniversitesi.hukukfakultesi.gen.tr
istanbuluniversitesi.hukukfakultesi.gen.tr
Okulu fazla ihmal etme yoksa toparlayamazsın.

27'sinde dersler başlıyor, ders programı daha açıklanmadı, ders seçimini de kayıt sırasında yapmış olman gerek zaten 1 seçmeli ders seçeceksin, diğerleri zorunlu.

bunların haricinde bilmen gereken şey bu okul adam olmaz.

ben kaydımı yapamadım daha. üstelik güzel sanatlar denilen bir dersin ikinci dönem sınav sonuçları sisteme girilmediği için. lanet olsun o okula da, sistemine de. gelecek dönem nokta otomasyon ile tanışacaksın, anlarsın ne demek istediğimi.

Valla kayıt sırasında hiç bir şey yapmadım. Evrakları verdim, tamam hallederiz biz sen git dediler. Oldu bittiye geldi yani. 5 dakika bile sürmedi. Anlamadım hiç.

tansiyonum düştü acile gittim serum taktılar:) (based on a true story)

öğrenci ise dersleri, kayıtları, sınavları bahane et. çok marjinal bahaneler, genelde yalan çıkar, bu da belli olur, ayıp olur. basit bahaneler bulun, x lazım, y sende var mı, z ile konuştun mu, gibi şeyler.

istemiyorsaniz bunu bir sekilde belli edin. yok kiramayacaginiz kadar onemli biriyse sizin icin o halde istemeseniz de katlanip arayin.
bahaneler insani kendisine yabancilastirir.

yok ben illa bahane bulacagim diyorsaniz "dogru ya, seni arayacaktim." diyin. yalan soylememis olursunuz en azindan.

bir ajansta çalışan arkadaş vasıtasıyla 2 defa dizilere figüran olarak gittim, bundan neredeyse 6-7 sene önceydi. öncelikle orada kimse kimseyi tanımıyor, eğer birlikte gidilmemiş ve daha önceden başka bir çalışmadan tanışmıyorlarsa. ama kısa sürede kaynaşılıyor, çünkü çekimler çok uzun sürüyor ve yapacak başka bir şey yok muhabbetten başka.

ajanslar da çok, dizilerin, tv programlarının sonundaki yazılardan çalıştıkları cast ajanslarını görebilirsiniz.

ajansa uzun süre devam ederseniz, çağırdıkları her işe gider de biraz da muhabbet kurarsanız kısa sürede sözlü-diyaloglu roller de alabilirsiniz. ben 2 diziye gittim, sıkıldım sonra, boş iş geldi. zaten ajansa da kayıtlı değildim, karın tokluğuna gidip geliyordum, arkadaşla, muhabbetine ama arkadaş stv'de karakter rolü oynadı, diye biliyorum en son. öyle gidiyor işte, aslında, eliniz yüzünüz de düzgünse, tabi ezel'i oynatmazlar, kolay değil o kadar.

en sinir bozan şey adam gibi yemek vermemeleri. şanslı iseniz yemek çıkıyorduk, yoksa sandviçe talim.

dizi ortamları da sıkıcıdır doğrusu, çekimler çok uzun sürer. sabah 9'da başlayıp, akşam 9'a kadar süreni gördüm. gerisini siz düşünün.

aynen öyle. o manyetik kartlardan alıkcasın artık.

sikeyim ya. tamam.

talep olduğu sürece kullanılacak deniyordu, en son gördüğüm kadarıyla hala işliyordu tomlar ama öğrenci pasoları değişti, pasolar da manyetik oldu, tomlara gerek kalmadı, 6 liraya bayiler satın alıyor onu da, dolum yapan yerlerin çoğu alıyor.

eski akbiller de 30 eylül'den itibaren kullanılamayacak.

eski akbili pasoyla beraber 11 liraya geri alıyolar haberiniz olsun, atmayın çöpe.

11 liraya geri mi alıyorlar? hangi kamil alıyormuş?

@radikalherif;

www.iett.gov.tr akbili geri getirdiğinde 6 liralık depozitoyu geri alıyorsun, yeni kart bedelinden düşüyorlar mı anlamadım oraları.

imza geçerlidir. ancak kalkıp da intifa hakkından vazgeçmezse dava açıp intifa hakkını tek taraflı olarak ortadan kaldıramazsınız. tazminat öder ancak...

ben olsam sözleşmeye cayma akçesi koydururdum. o korkutur işte adamı.

ama sözleşmedeki maddelerden birinde hiçbir şekilde kararında vazgeçemez diyor.

calendil'in dediği gibi madem hiçbir şekilde vazgeçemez demiş, vazgeçmesi halinde tazminat miktarını hakim belirleyeceğine siz yüksekçe bir miktar belirleyin, baştan bilsin ki sonra caymaya kalkmasın. bozarsa 150 bin veya abartın 500 bin türk lirası gibi. ikimiz için de güvence diyip ikna etmeye çalışın.

sözleşme istediğini desin. tapuya gidip intifa hakkını paşa paşa kaldırmadığı sürece kimse onu zorlayamaz yazılı bir anlaşmaya dayanarak. ancak tazminat alınır. bunun tek istisnası gayrimenkul satım vaadi sözleşmesidir. cayma akçesini yüksek tutmanız dışında caydırıcı bir silahınız yok kısacası. yoksa iş hakime kalırsa bilirkişi heyetine intifa hakkının değeri buldurulur, ona göre de ödeme yaptırılır. hem zaman gider hem de tazminat çok yüksek olmaz.

saçmalamışlar. burada şirketin ticari itibarını zedeleyecek bir şey göremiyorum ben, sadece çalışanlarına yönelik daha doğrusu iş başvurusunda bulunanlara yönelik bir tutumu eleştirmişsiniz. bu da sizin hakkınız. buradan bir şey çıkacağını sanmıyorum. kaldı ki hakim tazminata karar vermeyebilir de. sadece bunun hukuka aykırı yorum olduğunu tespit edip sildirebilir. tazminata da karar verecek olsa, sizin bütçenizi göz önüne alır. işsiz adama tutup da karşı tarafın istediği rakamın hepsini ödetmez.

hadi bu da çıktı diyelim yargıtay'a gidersiniz, buradan bir şey çıkmaz gibi geliyor bana. ama dediğim gibi hakimin yorumuna kalmış, yine de çok fazla endişe etmeyin. eleştiri hakkınızı kullanmışsınız, şirketler ticari topluluklardır, ticari itibarını zedeleyecek bir şey olmadığını iddia ederek savunun kendinizi. uzak durun dediğiniz kitleyi de iş başvurusu yapmayı düşünenlere hitap ettiğinizi ve kişisel fikriniz olduğunu, gerçek bir olayı yorum katarak yazdığınızı ve buna hakkınız olduğunu, insanları uyarmanızın engellenemeyeceğini iddia ederek götürün savunmayı. şirkete de söyleyin, davayı çekin ben de yorumu sileyim, siz de buradan bir şey kazanamayacağınızı biliyorsunuz, ben de yanlış yapmış olabilirim böyle sert eleştirmekle, diyin. yok falan derlerse sallayın gitsin, bir şey çıkmaz gibi gözüküyor bana.

pomolilik nasil1firma.com'da yorum silmek diye bişe yok galiba. bir yazdınız mı kalıyor. onlara da mail attım. silmeleri için yorumları bakalım.

bişey olmaz o söylediklerinizden, gözdağı vermişlerdir. dava açacak adam, arayıp olum sana dava açıyorum hihihi" demez. ben demedim hiç açtıklarıma. inat edip açarlarsa yardımcı oluruz. sildirin yazıyı korktuysanız, ama korkacak bişey yok, durabilir de.

nasil1firma.com'a telefonla ulaşmayı deneyin ya da tekrar mail atıp bildirin durumu. hatta abartın, korkutmaya çalışın siz de onları. bana dava açacaklar eğer silmezsem, şimdi silmeye çalışıyorum ama siz silmiyorsunuz, eğer davayı kaybedersem ben de zararım için size dava açarım, bu yazışmalar da delil olarak kullanılır, diyip siz de zarf atın. hayatın gerçekleri bunlar, zarf ve mektup.

kolay gelsin.

dava açılır da yardım gerekirse ulaşın, arkadaşlar var fikir verecek. bana kalırsa dava açmazlar gerçi, açarlarsa da duyuruya yazarak haber verin yine.

teşekkürler tedirginlik hucresi. açarlarsa haber veririm.

görüşünüzü belirterek yorum yapmışsınızi hakaret, tehdit vb. unsurlar yok, birşey olmaz kısacası ;)

gizlilik ayarlarına girin, oradan alt kısımda kişileri ya da uygulamaları engellemişseniz, o bölümlere veya özellikleri değiştirmeye ulaşabilirsiniz.

bunun için sol üst köşedeki hesap seçeneğine tıklayın önce, sonra gizlilik ayarları çare olmalı sorunuza.

o bölümden sadece neyin hangi şekilde görüneceğini ayarlayabiliyorum. ama limited profilin içerik ayarlarını değiştiremiyorum

peki şu yardımcı olur mu; hesap diyip arkadaşlarını düzenle'ye tıklayın, sol tarafta listeleri göreceksiniz, listeleri oradan düzenleme seçeneği var. limited list oluşturmadığım için daha önce, nasıl bir ilerleyiş olduğundan emin değilim.

yabancidiziizle.com buradan izliyorum ama mahkeme kararıyla kapatılmış mıdır, site, bilmiyorum.

her ikisi de işe yaramadı...
yabancıdiziizle mahkeme kararına takılırken diziport firewall a takıldı

yine de teşekkrler...
şimdilik: "spartacusbloodandsand" diye bir siteden izliyorum ancak kalite çok düşük.
başka önerisi olan var mı acep?

www.dizihd.com

kesinlikle dizihd

dns değiştirdiğim için sorunsuz giriyorum yabancidiziizle.com'a, diğer siteler çözüm olmazsa dns değiştirin, yüksek kalitede yayınlıyor bu site de.

mirasçılardan mal kaçırma gerekçesiyle dava açılabilir. satılan malların paralarının dayınıza gittiği, bir anlamda malların ona gittiği ispatlanabilirse, mahkeme buna müdahale eder.

gerekçeyi aratırsanız, internetten daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. kolay gelsin.

"muris muvazaası" diye bir aratın. anneannenizin aslında bunları satmaya ihtiyacı olmadığını ve satıştan gelen parayı oğluna aktardığını kanıtlamanız gerekecektir.

en iyisi bir avukata danışmaktır, ama "yaparız-ederiz, %100 kazanırız" diyenden ziyade, benzer davaların ne şekilde sonuçlandığını ve kaybetme olasılığını gerçekçi olarak belirten birini bulsanız iyi olur.

öncelilkle annaennenizin tasarruf ehliyetini kısıtlayıp, malları satmasını engelleyebilirsiniz. ancak şu anda malar kendisinindir ve dilediği gibi tasarruf edebilir. olayınızda durum biraz mirasçılardan mal kaçırma amaçlı gibi görünüyor bu durumda da yapılan işlemlerin iptali istenebilir ancak gemnelde 3. 4. şahıslara geçtiğinden ve onların iyiniyetli olduklarından bahisle bu talebibizi sadece anneanne ve dayıya yöneltebilirsiniz, tabi ellerinde birşey kalmışsa. bana sorarsanız ihtiyati tedbir talepli olarak bir kaç farklı dava açın en azından dava süresince o malları satamaz.

cumhuriyet meyhanesi bir öneri olabilir.

elmadag fasıl rulz.. ferah ve ıyı müzik babında onları geçen bi yer şahsen bilmiyorum.

hukuk kayıtları bayramdan sonra başlayacak, tahminen diğer fakülteler de o tarihten itibaren başlar.

acer'dan uzak dur
toshiba ya bak derim

aynı fiyatta acer'ın sistemi daha iyiydi ama neden uzak durayım, kimse sevmez mi acer'ı?

1.5 yıldır kullanıyorum. tık demeden çalışıyor. ayrıca kuzenim de acer kullanıyor ki baya özensiz kullanır elektronik eşyalarını. onda da bir sorun çıkardığını görmedim.

acer 5920G sahibiyim.

kör topal idare ediyor ama oyun oynamak imkansız aşırı ısınıyor ve kapanıyor.

uzak dur derim.

ben de 1,5 yıldır kullanıyorum, 1500 liraya aldım. memnunum. toshiba'dan başka laptop düşünmezdim ama acer'dan memnunum.

asus,dell,samsung ve lenovo'ya bak istersen. acer'dan daha iyidirler.

acer 5740G aldım. 9.ayına girdi. Ne ısınma var ne ses. Kaldı ki makinede mafia 2 gta iv gibi oyunları çok çok rahat oynuyorum. Biraz tozdan kaynaklı ısınma sorunum var onu da temizleyince geçiyor.
Ama alet hiç ses çıkarmıyor üstelik çok ergonomik geliyor bana.

Acer eskiden iyi bir firma değildi ama şimdi harikalar yaratıyor. Hp ve toshiba'ya gereksiz para vermektense Acer öneririm. f/p açısından en iyisi.
Toshiba'lar kısa bir süre içinde hurda yığınına dönüyor keza hp'lerde öyle.

bak bunlar benim aralarında kaldığım fiyat-performans olarak çok iyi gözüken 3 tane laptop. 1250-1500 lira aralığındalar.

www.eksenbilgisayar.com

www.netsiparis.com

www.akakce.com

acer 5920G sahibiyim.

super calisiyor kendisi. oyun oynamak gayet mumkun, isiniyor diger makineler gibi ancak kapanmiyor.

direk al derim.

not: kendisine kaya adini taktim, tas gibi saglam ve agir oldugundan ancak desktop olarak kullaniyor durumdayim. 3 yasinda ve sadece harddisk problemi cikti o da harddisk'in durup dururken kendini kaybetmesinden dolayi. diger markalara verecegin parayla acer'in en kralini alirsin.

tabii ki elektronik isi tamamen sans. bende canavar gibi calisan cihaz baskasinda patlar. o yuzden karar senin.

acer er ya da gec problem ci-kar-ta-cak. emin ol. bugune kadar tahminimce 7-8 kisiye laptop aldirmisimdir, acer aldirdiklarimdan suan ozur diliyorum, o derece.

3 yıllık bir acer kullancısıyım.
ilk laptop'umu 2 sene kullandım. tık demedi. hala çalışmakta yeğenime hediye ettim. tek format yemişliği yoktur.

su an yine acer kullanıyorum. 5741g modeli. çok memnumun.

her sey kullanıma bağlı. arada bir açıp fanı temizlemezsen her bilgisayarsa ısınma sorunu olur. zira laptopların fanları normal kasa fanları gibi değil. delikleri küçük çıkışları küçük sıkışma yaparsa hava girişi ve cıkısı olmuyor ısınma oluyor haliyle.

ben tavsiye ediyorum şahsen. son modellerinin bir çoguda led ekran kir tutmuyor, pırıl pırıl. performansı emsallerinden kat kat üstün.

acer 5739g kullanıcısıyım.

başta alırken servis problemli falan dediler ama 1300 tlye biçok markadan alamayacağım özelliklere sahip laptop aldım. 9 aydır kullanıyorum çok memnunum tavsiye ederim.

Tescillenmiş olanları görebileceğimiz bir yer var mı?

x balon (Kırmızı balon, mavi balon vb.)
x bisiklet
ilk okulum

"x anne" olabilir.

x=sahibinin adı. sahibi erkekse eşinin, annesinin falan adı.

şen yuva, tam yuva ismi. ama popülerliği geçme ihtimali var.

ikametgah değişiyor, kaldı ki listeler indi. sandıklar kesinleşti. oy kullanmanız, bildiğim kadarıyla başka sandıkta mümkün değil.

cık olmaz.

büyük marketleri bilmem de bir ara şarküteri dükkanımız vardı. orada bozuk olanları, tarihi geçen ürünleri iade olarak ilgili şirkete verirdik. bu şirketlerden birinin mal dağıtanı bir gün, ben dükkanların verdiği tarihi geçmiş, kesik sütleri eve götürüp peynir yaptırıyorum gibi bir laf etmişti. lor peyniri yapılıyor galiba onlardan o kaynatılınca.

adam cebinden ödemediğine göre, şirkete de götürmediğine göre, sorun olmuyor. şirkete de götürse çöpe gidiyor gibi gelmişti o gün, bana, bu anlattığı.

tekrar imal edilebilecek bir ürünse imal ediyorlardır ama bu dediğim gibiyse, bir daha ondan süt yapamayacağına göre, ya çöpe ya da benzeri bir işleme gidiyordur.

cro magnon; ben de almam da yine de bitemez gibi geliyo ne biliyim. bi yakabbıcıda 10 tane 40 numara ayakkabı kalıyo, kim alcak onlan kalıyo da kalıyo gibi geliyo bence ne bilim

kipa'da görmüştüm bu bahsettiğiniz ürünler son kullanma tarihi geçmeden önce yaklaşık %50 fiyat altına satılıyor. satılmazsa ne yapılıyor bilmiyorum :)

giyilemeyecek derece modası geçmiş olanlarına tapon denir. çöptür. direkt zarardır.

arena gibi bi programda izlemiştim tarihi geçmiş kaşarları büyük bi kazan gibi bişeyde öğütüp tekrar paketleme yapıp ucuza satıyolardı

outletlerde de satılmayan ürünler pazara gönderiliyo bıldıgım kadarıyla

bir evde pakpen ile kapatılıp bir tane de kapı konulduğunu görmüştüm ama bence oraya ahşap daha iyi gider.
edit: şimdi düşündüm mayaa'nın fikri daha güzel bence.

eski tip evlerde böyle bir yeri bölmek için ahşap kapı da yapılıyormuş herhalde ki pek çok örneğini görmüştüm. yarısı buzlu cam geri kalan kısım ahşap. istiyorsan kapıyı kapalı tutuyorsun falan. tabii sizin istediğiniz gibi birşey mi emin değilim.

bunu babama sorsan, ytong alırız, öreriz, üstüne de sıva, sonra boya, derdi.

ytong tuğla ya da cam tuğla kullanabilirsiniz. ytongla daha duvarımsı olur, ama cam tuğlayla daha dekoratif bi hava verebilirsiniz. yapı marketlerde bulunabilir ikisi de...

bizim ev de aynen böyleydi. araya kartonpiyerden bir duvar ördürdük aynı renge boyadık cillop gibi 2 odamız oldu.

ses yalıtımı falan da istiyorsan ytong iyi fikir, ancak üzerini öremem falan dersen evde her yer bembeyaz toz olur, çok dökülen bir malzeme.

(bkz: kartonpiyer)

pvc akordion kapı ,hem ucuza geliyor,hem siliniyor,hem de neredeyse boydan boya açılabilitesi olduğundan çok kullanışlı

alçıpanla bölünebiliyor

anaam benim odamın resminin değişik renklisi. odanın baska girisi yok gördüğüm kadarıyla. L salon oluyor heralde bu. oraya televizyonun olduğu tarafa kapı yaptırdık biz. 180 lira. bir kanadı sabit diğer kanadı açılıp kapanır bildiğin kapı.
akerdeon kapı çok kötü ya. bizim memleketteki eski evde vardı. bir boka yaramıyordu. vakit gectikce acıp kapaması çok zor oluyor.

biz de alçıpanla halletmiştik ev arkadaşımla.

asıl soru şu dostum: ne amaçla bölüyorsunuz? eğer kartonpiyerle bölerseniz odalardaki ses olduğu gibi yan odaya gider. daha kaliteli ve uzun ömürlü olmasını isterseniz tuğla, sıva, alçı, boya.

ayrıca kartonpiyer ince olduğu için ufacık darbede çatlak verip kırılabilir.

oda bölmedim hayatım boyunca ama OSB denilen suntadan daha sağlam malzeme ile bir sürü ev eşyası yaptım kendime. bahaus'dan kocaman bir kalıbı 25 tl gibi bir fiyata alabilirsiniz. tamamen uyduruyorum,

iki kat OSB alıp araya yalıtım malzemesi gibi olan o kartona benzeyen şeylerden koyun üzerini de duvar kağıdı ile kaplayın. tamamen uydurdum.

cam tuğla olabilir.

perde iyidir perde :) he yok tam kapatma diyorsanız suntaların üstüne alcıpanlı birşey yapıyorlar.makul ve çözüm olur.tabi fazla dayanmamakda fayda var.

img411.imageshack.us

bi dergide görmüştüm böyle kocaman kalınca beyaz parlak renkli bi pano düşünün onu yukardan asmışlar sağı solu boş üstünde de fotoğraflar resimler falan var güzeldi

en temizi alçıpan

burs dediğin şeyin 75 liradan başladığını biliyor musun?

anadolu vakfı (125), çydd (125), eymür (120), tev (120), özyeğin (190), sabancı vakfı (260) bildiklerim bunlar. google'da vakfın adı + burs yazarsan çıkar istediği özellikler.

bu miktarın altında yığınla, üstünde ise çok az burs bulabilirsin.

[maaş gibi bursları burslu özel üniversiteler verir bildiğim kadarıyla www.tumgazeteler.com . arkadaşların nerden buluyor ki o bursları?]

ben de 3. sınıf hukuk öğrencisiyim bu sene, iühf.
bugüne kadar burs alamadım daha. okula arabayla gidip gelip burs alan arkadaşlar var. anne babası memur, evleri, arabaları olan adam da burs alıyor.
biraz da şans gerekiyor galiba. ya da fazla uyanık olmayı gerektiriyor.

şans değil, dolandırıcılık, kurnazlık, hamili kart yakınlık gibi etkenler en önemli noktalar.

Değil.

Edit: pomolilik'in dediği olay doğruymuş sanırım, bunca yıldır kupon yaparım, hiç dikkatmi çekmemişti.

Kuponun üst kısmında çoklu çekiliş zımbırtısı var.

www.sanalland.net

Yanıltıcı bilgi verdiğim için özür dilerim.

bildiğim kadarıyla kuponların sol üst köşesinde 2-3-4 seçenekleri var. bunlardan mesela 4'ü işaretlediğiniz zaman 4 hafta boyunca geçerli oluyor, o kupon. eğer ikramiye çıkmazsa aynı kuponla devam ediyorsunuz ama ikramiye çıkmışsa paranızı almak için bayiye başvurunca, bayi kuponu makinaya okutuyor ve ikramiye belgesinden sonra makina yeni bir kupon veriyor, üzerinde aynı rakamlar ve aynı tarihler var, ücret alınmıyor tabi bu ikinci kupona da.

hala böyle olduğunu sanıyorum. eski bir loto işletmecisinin anıları...

bol şans.

ben elektroworld'den 20'lik paket almıştım, aynı fiyatmış teknosa'da 50'lik paket. hatta daha ucuz. bir de sirkeci'de toptancısı var, şengüller turkcell bayisinin hizasında yukarı doğru sağ tarafta, han kapısının yanında. sorarsanız gösterirler.

www.maxipaket.com kesinlikle en ucuz. verbatim 50 li dvd 17 lira falandı electro world gibi magazlarda 30-35 liraya satıyolar 50li verbatim i.

50li verbatim dvd+r kadıköy dms'de 17 lira.

eskiden iett den bilet alırlardı o para karşılığı vermeleri için. böylece kayıt dışı olmaz vergilerini vermiş olurlardı. yıllardır böyle biliyorum. tek kaçırdıkları vergi oluyor o yüzden beyaz masaya şikayet ederseniz iflahlarını kesecek bir ceza verirler merak etmeyin. 50 tl ceza verseler yine 3 gün ağlar onlar. hiç durmayın şikayet edin.

eskiden bilet kesip verirlerdi. çocukluğumdan öyle hatırlıyorum. ama uzun zamandır bilet işini kaldırdılar. hatta bir süre kendi kendilerine keserlerdi, yolcuya vermez kendilerine kalırdı kestikleri. ama sonradan bu da kalktı. bilet işi de kalktı. bilet üretildiğinden bile emin değilim. ama bildiğim kadarıyla her sefer için aşağı yukarı sallama bir rakam yazıyorlar defterlerine. fatura koçanı olabilir bu. günlük 50 bilet kesmiş gibi gösteriyor olabilirler.

şikayet edeceğiniz yere bağlı. belediye şikayet etmenin anlamı yok. vergi idaresine şikayet etmek lazım. ama istanbul genelinde böyle bir durum olduğuna ve bunun da hiçbir denetmenin gözünden kaçmış olması imkansız olduğuna ve hala bir şey yapılmadığına göre bundan sonra da uzun süre böyle devam edecektir, ne yazık ki.

belki özel halk otobüslerinin ödedikleri sabit bir vergi vardır. mesela her ay iett'ye 10 bin lira veriyordur otobüse akbilsiz binenlerin ödediği ücretin vergisi niyetine. bilet kesmek falan tarihe karıştı yok öyle ilkellikler bayadır ama iett uyanık bir kurum bulmuştur bir yolunu.

çok yuvarlak birşey söyledin hacı. içini doldursana şunun. oraya gittik göt gibi kaldık.

toptancılık yapın. yağ şeker çay kuruyemiş buğday un ... vs.

işlek biryerde büfe açmak

marangozlara toptancılık yapabilirsin iyi para var o işte

islek bir yerde iddia bayi + sigara satisi vs?

iddia bayiliği için sağlam para lazım olmaz. sağlam teminat istiyorlar ve sigara kar oranı en düşük üründür.

sigara karı düşük demişsin ama
bu karla ilgili bir karton sigarada bir paketin bedavaya geldiğini biliyorum.

80 bin lira iyi para. perakendecilik yapma. bakkal, büfe falan açma. 80 bin yatırıp sonra da 50 kuruşlarla toplama. ama kafe ve benzeri bir yer ya da yeme-içme üzerine bir yer ya da toptancılık gibi bir işe girebilirsin. günde 300-400 lira kazanabilirsin iyi bir mekan ile, bu da yatırdığın paraya değer.

80.000 liraya günde 400 lira getirili bir iş varsa 200 günde kendini amorti eder, ondan sonra 200 günde de tekrar bir tane daha açabilecek sermayeyi biriktirmiş olursun, haydi günlük harcamaları, amortismanı çıkar, ikinci yılda ikinci dükkanı açabiliyorsun demek.

yahu böyle bir yatırım varsa lütfen söyleyin, borç harç neyse hemen gireyim bir şekilde...

ek: ev al ya en iyisi ev. = D

sigarada onemli olan kar kismi degil sende yuksek hacim olduktan sonra sirtin yere gelmez zaten..belli bir markayi sat diye alacagin hava parasini soylemeye bile gerek yok.

a) kozmetik açık parfüm olayı mümkün. kadın tüketiciyi hedef almak kazançlıdır.
b) büfe ney. yemeye içmeye dayalı mı, sigara kuruyemiş satan birşey mi? gerçi her ikisini de eğer bu işi partnerin oğul baba kardeş karı koca vs yoksa tavsiye etmem. yoğun mesai saatleri haftanın 6 ya da 7 günü emek.
c) çocuk giyim mağazası eğer bulunduğun lokasyonda rakip yoksa olabilir. kadınlardan sonraki en iştahlı satınalmaya yönelik grup çocuklara yönelik ürünler.

kendi naçizane tavsiyelerim ise:
d1) 5 yıldır filan işlek yerde taze sıkma meyve suyu satış noktalarının iyi iş yaptıklarına şahit oluyorum. meyve stoklama işini çözen bu işten para kazanır sana diyeyim. yanına da bi tane şu ayıklanmış haşlanmış mısır satışı koyarsan ekstra gider (ya da çubukta patates, çikolatalı muz gibi seçenekler görüyorum). everytime cash in hand.
d2) organik ürün satış noktası. bunlardan daha çoook yerde türeyecek. aha buraya yazıyorum.
d3) kurutulmuş yemiş dükkanları. incir üzüm kayısının yanısıra armutu ananası domatesi türlüsü. insanlar artık bunlara karşı inanılmaz ilgililer. satış yapan yerleri git incele. göreceksin her daim müşterisi vardır içerde.
d4) vitamin bar. bunu yurtdışında çok yerde gördüm. burada henüz eksik. yok vitamin hapları omega kapsülleri yok polen kavanozları. müşterisi çok olan bir diğer ürün gamı.

açacağın iş (senin sözettiğin rakam için diyorum) 1 veya "en geç" 2 yıl içinde yatırımını sana geri vermeli (senin günlük hayatını ikame edeceğin harçlığının dışında). kıstası böyle değerlendirmek lazım.

@esenboga beyazıt'ta bira içebileceğimiz yer yok mesela. taksim'e gidiyoruz bira içmeye. aç bir mekan oraya. günde 50 kişi gelse bardağı 5 liradan, 250 lira yapar. kafadan 100-150 lirası kar zaten. bira kadar su koysan yeter.

zaten ben bilsem o işi, ben yaparım, adama niye tavsiye edeyim ama böyle bir iş değilse kafasındaki girmesin, harcamasın parasını. uzun vadede kazanmak istiyorsa yapsın tabi ama kısa sürede çıkarmak için günde 200-300 şart gibi.

emlakçı açın hem maliyeti de pek yok. öğrenci, polis, bekar... ne bulursanız ona geçirirsiniz artık.

etrafında çalıştıracağın kadın iş gücü varsa anaokulu aç arabada almış olursun servis de çekersin zarar bile etmezsin batarsa ki batmazsin

80.000 e anaokulu açmak mümkün değil yinede sağol.

neden değil ki merak ettim konutunu almayacaksın kiralıyıp iki 3 ranza oyuncak bi kaç adam alıcaksın öğretmen diploması tek çocuk en ucuz yerde 650 yerine göre değişir koyacaksin ip kamerayı da insanlar çocukları istediği an görecek nerdesin sen 35 bin ben koyayım ortak yapalim 35 de sen koy bende eleman da var :D arabada hadi

çok şaşırdım. uçan adamın entryleri siliniyor mu hakkaten.

peki hiç uçurulan insanların "entry'lerimi silin ulan" demiş olabileceği aklınıza geldi mi?

uçan adamın entrylerimi silin demesi gerçekten etik değil. şimdi sen sözlükte bir sürü şey yazıp çizmişsin. hani cevap entry girmek yanlış bir şey ise de bu her zaman mümkün olmuyor ve bir üsttekinin bakış açısını bazen yansıtarak söze başlandığı ya da alıntı yapılduığı oluyor. şimdi entrymi silin diyen adam hiç düşünmüyor mu bir sürü diğer girdi nin havada kalacağını. hani bir söz var ya

"sebebini bilmiyorsanız sebebi odur" diye. bu entrymi sil diyen adamın uçması da belki müstehak.

hayır o zaman alın yazarlık hakkınızı verin entrylerimi durumu olsa bile bana gönderilen işte yedekleriniz mailinde baktığım üzere tüm entrylerim gelmemiş. yedekler eksik ve kalan tüm entrylerimin yedeklerini nasıl alabilirim?

@esenboga

hiç alakası yok. entrylerimi silin filan demeden gidiyor entryler hep. hem de 1 saniye sürüyor. şaka gibi.

ben çok adam tanıyorum uçtuktan sonra "entry'lerimi silin çünkü benim üzerimden sözlük gelir sağlıyor" diyen. işin bir de böyle bir etik kısmı var ki bence çok mantıklı. ayrıca o cevap entry dediğin şey baştan aşağı yanlış ve sözlük formatına aykırı. kaldı ki zaten sözlüğün mantığı bu; "başlıkta sadece senin entry'in olsa bile başlığı biraz olsun tanımlamış olmak"

benim bildiğim, hatırladığım, bir kısım uçurulmuş sözlükçülerin böyle bir talepte bulunması ve bunun adet haline gelmesi sonucunda sözlükte teamülen her yazılanın silindiği. zaten silinip de tamamen ortadan kaybolmuyor, uçan yazara entry'leri mail olarak gidiyor.

kullanim haklariyla ilgili olmali. yazar uctugu zaman, sozlugun o yazarin entry'lerini gosterme hakki kalmiyor. entry'ler de yazarin bir parcasi olarak siliniyorlar.

fakat yazar kendi hesabini silerken, entrylerni istekli olarak birakabiliyor.

evet ne yazık ki binlerce kişinin okuyup belki de faydalandğı entrylerde siliniyor.sana entrylerinin backup ını yolluyor.bakıp bakıp iç çeksin diye heralde :). bi de mail de backuplardan sorumlu backup imparatoru ahmet backup diye ironik bi nickle yolluyolar.ama bende soğudum ekşiden gerçekten.

bu konudan ben de rahatsızım, ekşi anket'e sormuştum ve büyük çoğunluk entrylerin silinmemesinden yana; sites.eksiduyuru.com

zamanında şöyle bir şey de yapılmak istenmiş ancak tutmamış anlaşılan; www.eksisozluk.com

yahu ne yaptınız. adı üstünde uçurmak. yazarlar "entry'lerimi de sil" dedi diye sonradan oluşmuş bir teamül değil bu. baştan beri uçanın entryleri de uçurulurdu. sonradan sonradan bazı yazarlar uçurulmasına rağmen entry'leri bâki kaldı misal zenci. teilf hakkı ile de hiç alakası olduğunu zannetmiyorum. ama en nihayetin de bence de uçanların entry'leri kalsın. hatta uçma diye bir kavram olmasın.

taksim'de aslı han var plak ve kitap satılır ikinci el. taksim genelinde her sokak dibinde karşınıza çıkabilir aslında.

bir de bakırköy'de tren istasyonun üzerindeki köprüye kurulan 10-15 sahaflık ikinci el kitap tezgahları var. capacity alışveriş merkezinin karşısındaki sokaktan girince, meydana doğru çıkan yön, sokağın sonunda karşınıza çıkar. bakırköy'de kime sorsanız gösterir.

bir de beyazıt'ta korsan kitap rahatlıkla bulabilirsiniz ama tercihi size kalmış.

bakırköy tren istasyonu geçitindekiler ne fiyat biçerse yarısını ver. ikinci el ilk alma deneyimimde neredeyse orjinal fiyatın 10tl düşüğüne aldım. 5tl ye korsan var ama genelde aynı yerde açmıyorlar bakırköyde.

aslıhan pasajı.

galatasaray'da ayvalık tostçusunun olduğu sokağa girin ingiliz konsolosluğuna doğru. sağ tarafta göreceksiniz pasajı. hatta hemen yanında cafe nero var.

ben sana satabilirim.

bir arkadaşından okumak için ödünç al bence.. kütüphane için önceliği vasat bir kitap..

madde 84 başkasının intiharına vesile olan için. kendin intihar edeceksen istediğin gibi edebilirsin. madde 84 öldükten sonra bişey yapamaz.

ama nisa 28 nisa 29 ayetler var. onların kapsamına girip suçlanabilirsin öldükten sonra

@efruz
demek istediğim birisi bana bir düzenek hazırlasa ve ısırmam için bir düğme verse, düğmeyi ısırınca havaya uçsam yada kanıma bir zehir girse şeklinde. bu sanırım intihara yardımcı olmak oluyor. sadece ağzımı kullanarak düzenek hazırlayamayacağıma göre nasıl olacak bu iş.

mar adentro filminde bu konu işleniyordu.

tabi ki anlattığınız şekil intihara yardımcı oluyor ve suçtur bu tck'a göre. ve o iş de olmayacak. insanlar intihar etmesin diye değil insanlar başkalarını intihar ettirmesin diye var o düzenleme. ama ötenazinin de türkiye'de yasak olması intiharın da yasak olduğunu gösterir. kimse kendi canını alma hakkına sahip değildir. islam da böyle der. kanun da böyle der.

ötenazi üzerine tartışmalar devam ediyor zaten, yerinden kalkacak gücü olan adam zaten kendini öldürür. ee o zaman adam yerinden kalkamıyor, diye bu isteğini engellemek mümkün değildir, gibi muhabbetler var ama henüz türkiye'de etkin değil. bir öğretmen vardı, felçliydi, televizyona da çıkıp ötenazi hakkını isterdi. en sonunda sanırım isviçre'de ötenazi olmasına izin almıştı, oradaki hastaneden. sonra ne oldu ona bilmiyorum. bu adamı araştırarak belki aradığınız soruya ulaşabilirsiniz.

gözler kapalıyken tek ayak üzerinde duramazsın düşersin gibi bir muhabbet vardı sanki. duranların beyni daha mı gelişmiş muhabbetiydi, öyle bir şeydi galiba.

son bir ayda 300 olumlu işlem yapmış. 30 da olumsuz oy almış. baktım bir iki olumsuz puanlama kargoda geciktiği ve zamanında cevap vermediği için olmuş gibi gözüküyor. 5000 küsur işlem ve yüzde 97 olumlu oy iyi rakamlar. alışveriş yapabilirsiniz bence. zaten bu sayıda satış yapan kişi büyük olasılıkla dükkan sahibidir. mesajla sorun isterseniz sirkeci'de falan dükkanı olabilir bu kişinin. sorun olmaz sanırım. bakmadım ama garanti varsa sorun olmaz.

profil.gittigidiyor.com

bahsi geçen arkadaşın profili budur. Aşağıda kimlere ne sattığını ve sattığı kişilerin verdiği yorumları görebilirsin. İyi veya kötü oy verenleri seçerek bunlara mesaj gönder. 15-20 kişiye. Sana ne öneride bulunacaklar. Mümkünse çok fazla ürün almış olan üyelerle irtibata geç.

Başta da dediğim gibi havuz sistemi olduğu için, para önce gittigidiyor hesabına yatıyor. Sen ürün elime ulaştı ve düzgün çalışıyor diyerek onay vermediğin sürece para asla karşı tarafın hesabına geçmiyor.

öncelikle ürün sıfır değil. Refurbished deniyor. Yenilenmiş sanırım. Bende yenilenmiş ipod nano alacaktım. Sonra sordum soruşturdum duyuruda. Güvenme öyle ürünlere dendi çokça. Bende vazgeçtim..

@janavarorion: saol janavarorion. havuz sisteminden haberdarım da senin de dediğin gibi kargocuyla incelemek lazım. en fazla 5 dakka sürecek beraber incelemede bi şey anlayamam belki, sonradan arızası falan çıkar, kötü olur. o yüzden endişem. istiyorum ki sağlam satıcı olsun, hiçbir noktada sorun çıkmasın.

Bence çokta sorun etme derim. Adam profilinde olası arızalarda 1 sene USA garantisi bulunmakta diyor. Tarafımıza gönderdiğiniz takdirde ,en ucuz yolla USA e gönderip tamir ettirip geri yolluyoruz diyor.

Benzer şekilde 329 a satan biri daha var aynı ürünü ve profil notu %100

urun.gittigidiyor.com

farklı görüşler;
1-küftür, penicilin işte. faydalı bile olur.
2-küftür, peynir küflü ise yiyor musunuz ki tütünü içesiniz?
3-bazı özel peynir türleri küflü de olsa yenir, o zaman küflü tütün de içilir.

tadı güzelse hiç bir sorun olmaz.

askerde falan defalarca kaçak sigara=küflenmiş sigara içtik, hala sağız

küflenmiş değil de, bir arkadaş dev poşette tütün getirmişti urfa taraflarından gelirken. biz onu 1-2 ay boyunca bir güzel içtik. sonra tütünün son demleri kaldı, hepimizde de teker teker ufaktan boğaz ağrısı falan başladı. nefes çektikçe boğazlar alev alev olmaya başladı, olayın keyfi de kalmadı. dedik yeter artık atalım ne kaldıysa, gidelim alalım yine insan gibi para verip.

tavsiye etmem yani, en iyi ihtimalle tadı bok gibi oluyor keyfi meyfi olmuyor. günde 1-2 tane tiryakiliği dizginlemek için anca belki.

kapıcılar kralı
çöpçüler kralı

atla gel saban ve onun meshur siki siki babali dolmus canlandirma sahnesi

simdiye kadar en cok koptugum, nefessiz kaldigim tek yer o bolumdur.

atla gel şaban +1

Sırayla; Tosun Paşa, Şaban oğlu şaban, Kibar feyzo


Ama kısaca şener şen ile oynadığı tüm filmler diyebilirim...

kibar feyzo kanımca en iyisidir

korkusuz korkak

iyi aile çocuğu.
Tek geçerim.

kibar feyzo

salak milyonerler ve köyden indim şehire. özellikle de köyden indim şehire deki un çuvalı ve fırın sekansları

sahte kabadayı da iyidir. hemen her filmi iyidir aslında.

Şaban oğlu şaban+1
Süt kardeşler

aaa, harbiden köyden indim şehire var bide. demindendir düşünüyodum neydi neydi diye. şimdi hatırladım :D bu gece nostaljim tuttu. kemal sunal izliyorum. şimdi tosunpaşa'yı izliyorum. bitince de köyden indim şehire :D

davaro

kanzuk'ta vardır kayıtları, diye tahmin ediyorum.

olan bitende pdf halinde vardı onlar sanki mahkeme kararının çıktısını almışlardı

olan bitende yayınlanan çıktılarda entryler yoktu. kanzuk'a ulaşamam abi dersen sadece modlog'dan entry numaralarına ulaşabilirsin. onlarda da entrylerin içeriği gg olarak silindiği için görünmez.

tahtakale (istanbul )

deal extreme'de bile 60 dolara yakın. türkiye'deki fiyatını tahmin edemiyorum.
www.dealextreme.com