alma limitini de düşürttür

alma

al gitsin. çocuk değilsin ya, ne kadar harcama yapman gerektiğini değerlendirirsin her ay. limit artırdılar diye sonuna kadar kökleyecek halin yok :)

benimkini de bana sormadan 8500tl yaptılar. yurtdışına çıkınca falan iyi oluyor onun dışında akaryakıttan başka bir şey almıyorum kolay kolay max 1000tl geliyor zaten. harcamanı kontrol edebiliyorsan dursun öyle nolacak diyeceğim de aha limit artmış bisiklet alayım moduna girmişsin hemen. eski haline getirtmek senin için daha hayırlı olacak gibi=)

Kupon falan denk getiremezsem almayayım o zaman. Beni kendime getirdiğiniz için sağolun=)

3 ayda bir otomatik limit artırımı açıktır, o yüzden artıyor, isterseniz hep düşürtüp hem oto limit artırımı kapattırabilirsin.

www.pdfmerge.com

nitro ya da foxit varsa dosyalari sec birlikte sag klik orda menüde yazar combine diye.

ha yoksa portableapps.com usbye kurulur bilgisayarda iz birakmaz hafif ve hizli. watermark birakmaz.

(bkz: pdfsam)

en basit tabiri ile terbiyesizlik yapmis olursunuz.

@atmacaged Sanki babamın hayrına orada duracağım. Resmiyet ile terbiyeyi nasıl karıştırdınız anlamadım.

birkaç sebepten. birincisi sizi işe alan bölüm, bölümdeki işlerin yükünün bir kismini size birakir ve size güvenerek, bu işlere bundan sonra sen bak der. iki üc ay sonra ay sen hadi bana eyvallah dediğinde o işler ortada kalir, sen işi biraktiktan sonra en az 6 ay başkasi alinmayacagi için, mecburen bölümdeki diğer asistanlara yüklenir. kendi işleri yetmiyormuş gibi senin yârim biraktigin işleri üstlenirler
sırf iki tane boktan ales sorusu çözdün ve hasbelkader yüksek ortalama ile mezun olduğun için o kadroyu senden cok daha fazla hak eden ve cok daha fazla ihtiyaci olan, ama o sikindirik sınavlardan bir türlü iyi notlar alamayan insanlarin önüne geçip onlarin iş bulmasına engel olursun.

terbiyesizlik kullanabileceğim en üsturuplu kelimeydi

@straight gigolo Devlet memurluğunda neyin ahlakından bahsediyoruz? Böyle bir şey mümkün mü yoksa tazminat vesaire gibi bir durum var mı diye sordum. Sanki amacım araştırma görevlisi olacağım bölümü ihya etmek. Öğrenci kafasından ziyade mantıklı bir kafam olduğunu düşünüyorum.

@atmacaged O halde üsturupsuz laflarınızı yürürlükteki sisteme sokun bi' zahmet.

terbiyesizlik tespitim bir nevi self-fulfilling prophecy haline geldi. bahtiyarim.

@straight gigolo Valla devlet terbiyesinden nasiplenmediğim için gayet memnunum. Allah'tan... Devlet terbiyesine bir, şeye iki diyeyim anlaşılsın.

Eyvallah diyebilirsiniz ama sizin yerinize girmek isteyen birisinin önünü kesmiş olabilirsiniz. Sonuçta akademik kadro ilanları az çıkıyor, sizden daha çok isteyen ve bu işi daha uzun soluklu isteyen birisinin önünü kesmek -bence- güzel olmaz. Ama resmi olarak önünüzü kesen bir şey yok elbette. Hocalar da uzun soluklu çalışmayı tercih eder. Tek taraflı okumamakta fayda var.

etik kelimesini duydunuz mu? hah işte ondan. herkesin size anlatmaya çalıştığı kavram o.

@kakao Maalesef çok fazla bilmişlik tasladınız Duyuru ahalisi. İşin terbiye ve ahlak boyutunu sormamıştım halbuki; ki ayrıca, sanki işin o boyutu da size düşermiş, ahlak normları sizin elinizdeymiş gibi...

Neyse ki sorum güme gitmedi; "negatif pollyanna" sağ olsun, cevabımı aldım.

@straight gigolo Ben de "siz" diye başlayıp "sen"le bitiren insanları iyi tanırım eahhaeh...

bazı üniversiteler bu durumu engellemek için birtakım yükümlülükleri olan sözleşmeler imzalatabiliyor. o yüzden en sağlıklı cevabı enstitü sekreterliği verir sözleşme konusunda.

Sen akademisyen olma. Kendin gibi öğrenciler yetiştirirsin.

cevap: sözleşme imzalatırlar.

ben de bi arş. gör. den sözleşme imzaladığını duymuştum, belli bir tazminatı vardı.

@sen git ben geliyorum Hayır siz kimsiniz de size ne benim şu bu olup şunu bunu yapmamdan? Hayır size ne yani? Ne alakasınız pardon?

burda 97 euro gordum satin al diyince. (daha ucuz satan yerler var mi bilemem veya pariste direk alinca ordan daha ucuz mudur bilemem)


www.wmo.at

---

ek: (bkz: queen club paris) ben buraya gitmistim cok zevkliydi o gün.,

--

son edit:

Category Ticket
Original Price
Tickets
A DÎNER/DINNER “BELLE EPOQUE“ at 7PM & REVUE
182,00 €

B DÎNER/DINNER at 7PM “TOULOUSE-LAUTREC“ & REVUE
160,00 €

C DÎNER/DINNER at 7PM “MISTINGUETT“ & REVUE
146,00 €

D Show only
97,00 €

şöyle kategoriler varmis...
sadece şov izlerseniz 97, yemekliler ise pahali gozukuyor.
her günün ticketlari farkli galiba. siz gideceginiz günün ticket tusuna basip bakiniz.

orada yaşayan bir arkadaşım iki tür bilet olduğunu söylemişti. biri yalnızca oturup izlediğiniz ve ekstra para vererek içki içebildiğiniz, ucuz olan. diğeriyse yemekli falan olan pahalı bilet. şimdi fiyatını hatırlamıyorum ama çok efsane pahalı değildi ilk tür bilet.

hah editle gelmiş zaten fiyatlar, kategoriler :)

Ben gitmistim de girememistim. 105 euro demislerdi pahali geldi bana. Ama disarda menusu vardi icerde ickiler falan uygundu. Deli gibi kuyruk vardi bu arada.

linki düzgün versene. cevap gelcek edite.


edit: beğendim gibi ben genel bakınca. okurum yine de. ama tema pek güzel değil ya. neden 4 column var ki? ben teklileri seviyom...

zaten çok fazla tema seçeneği yok, var olanların içinde en kullanışlısı bu gibi geldi ne bileyim

geçen rastlamıştım, hoşuma gitmişti yazılar. fakat mutevazi'ye +1. mesela ben şu an netbook'tan bakıyorum ve her şey iç içe görünüyor, bir karmaşa hakim yani. belki daha sade bir görünümle, her post daha dikkate değer görünebilir.

klasik blog görüntüsünde olmasını istemedik, diğerleri de çok alengirli temalardı hep, buna kaldık.

teşekkürler yorumlar için, başka template araştırmasına gireyim bari.

+1

bol bol seks. net.

PARA VAR MI ONDAN HABER VER ÖNCE?

bu aslında senin ne şekilde bir yaşama iyi dediğinle alakalı biraz. çünkü biri sex, drugs&rock'n roll yaşar ve dolu dolu yaşamıştır, kimi de dünyayı gezer, biri de der ki şu eğitimleri aldım, iyi ki böyle yaşamışım. hatta bir arkadaşım neredeyse evinden çıkmaz ve buna rağmen hakkını vererek yaşar.

ölme.

sağlam bir hobi , kısa süre için ani seyahatler ...

aklıma ilk gelenler bunlar.

20'li yaslardan 30'lara bakinca bir bok varmis gibi gorunuyor. hakikat: bi bok yok, hatta daha beter.

hayati yasamak icin para, vizyon ve cevrede iyi insanlarin olmasi lazim diye dusunuyorum.

#1- para lazim cunku her seyin bir maddi bedeli var.
#2- vizyon lazim cunku parani nasil harcayacagini, nasil eglenecegeni tahmin edebilmen gerek.
#3- cevrende iyi insanlarin olmasi lazim cunku her zaman baskalarinin yardimina ihtiyacin olacaktir.

sıkıntın olduğu yerde bana danış. deneyim harfiyen çiçekten büyüktür.

yapılır ama yapılmasa daha iyi olur cünkü yoga, pilates bunlar bi halta yarayan şeyler degil. git adam gibi sporlardan birini yap. ne bileyim boks, squash, kickbox, tenis vs. yoga ne amk

duyuruyu kirletmezsek memnun olurum :)

hentbol yap?

duyuru gayet açık bir bilginiz yoksa eğer ki öyle gözüküyor işinize bakın...

youtube'dan tutorial videolarını izlersen bence yavaştan yapabilirsin

ayrıca pilates yoga bir halta yaramayan sporlar denmiş ama pilates 2. dünya savaşında orduda kullanılıyordu ve askerlerin kondisyonunu bizon gibi arttırdığı kanıtlanmıştı

saygılar

youtube'dakiler biraz karışık geldi. Bana sıfırdan bölüm bölüm ilerleyebileceğim bir sistem lazım. Belki türkçe bir dvd seti falan önerebilirsiniz.

defne suman'ın bu konu hakkında pek çok yazısı var, belki yol gösterici olur. sporla, yogayla hiç alakası olmayan beni bile iştahlandırabiliyor.

defnesumanblogs.com

trailer veya introductory film.

intro (introduction)

içeriğe bağlı olarak infomercial bile olabilir.

promo

shameless diyesim var ama amerikanı daha güzel. e söylenecek en güzel dizide söylenmiş zaten"how not to live your life".

doctor who, utopia, fortysomething, mr. selfridge, fresh meat, him&her, (yeni başladı)family tree, ve evet kesinlikle how not to live your life.

an idiot abroad

red dwarf

altyazilari var mi yok mu bilmem
the mighty boosh : absurd ve surreal
green wing: hastane komedisi ama absurdlugun daniskasi
psychoville : absurd oglu absurd

peep show: loser komedisi
fresh meat : inbetweenersin universitede geceni
him and her: herif sevgilisiyle birlikte yasiyor tek odada geciyor
episodes : yari amerikan yari ingiliz.
skec sovlari severim derseniz:

The League of Gentlemen,little britain that mitchell and webb look, smack the pony


the office, 'extras' cok meshur diye yazmiyorum

kesinlikle "hustle". mükemmel bir dizi.dolandırıcılık , soygun vb. hakkında.

the office. bir de ingiliz dizisi değil ama o tarz mizaha sahip it's always sunny in philadelphia

frequently asked questions about time travel

bu isimle ilk akla gelenlerden olması ayıp olurdu sanki :)

doğru :) ne yazık ki izledim, pek severim.

film değil ama dizi önerebilirim, çok sevdiğim bir seridir;

archer.

super bad.

sayfiye yer nedir sorması ayıp

Yazlık falan tarzı işte.

seferihisar geldi hemen aklıma. gidip görmüşlüğüm yok ama yavaş şehirler listesinde ve duyduklarıma, okuduklarıma göre tam yaşamalık bir yer. zorlu bir süreçten sonra iyi gelebilir.

iznik. cok ucuz mustakil evler var, gol kiyisinda.

ege'deki sahil kasabaları. o paraya oralardan ev alabilir. hem kendi başına rahat rahat yaşar hem de kafası rahat eder.
benzer durumdaki bir aile dostu kuşadası'na yerleşti mesela. bu civarlar olabilir...

Yalova'yı tek geçerim. Rahat küçük bir şehir, kimse öte git demez, bir kadın çok rahat yanlız yaşayabilir. Emlak fiyatları pahalı olabilir yanlız tam bilemiyorum ama toki konutları var 2. elden onlara bakabilir.

iznikliyim. fiziki çevre olarak güzel, ama yaşayan halk kitlesi yüzünden çok üzülerek söylüyorum ki bu şartlarda yaşamış bir kadın rahat edemez. ege/akdeniz ya da trakyayı öneririm.

canakkale balikesir taraflarinda bir koy uygun gelebilir.

40'lı yaşlarında boşanmış kadın istanbul'a gelip ne yapacak? istanbul yaşanılacak bir şehir değil, hele bu özellikteki bir kadın için hiç değil. emekli maaşıyla her hafta sonu bara mı gidecek bu kadın aq.

Sayfiye demissiniz ama benim Eskişehir diyesim geldi, hem Ankarada yasamissa hep Eskişehir de Ankaraya benzediği icin alismasi kolay olur hem de ev falan rahat bulur hem de sehir kucukle buyuk arasi bisey hos yani
Edit: 1+1 bi ev alip icini doseyip ustune bir de ayagini yerden kesecek bir araba bile alir

Marmaris

sinop diyorum.sakin sakin kimse karışmadan yaşar.

İzmir - urla

kuşadası inanılmaz güzel bir yerdir, tavsiye ederim kesinlikle.
seferihisar, urla bunlar da fena yerler değiller.
fethiye taraflarının da bayağı güzel olduğu söylenir.
çanakkale'nin ege'de kalan kısmı var; küçükkuyu. -ve biraz altınoluk- 5-10 sene önce gittiğimizde inanılmaz hoşuma giden yerlerdi bunlar. apartta kalmıştık bizde, denize 10mt uzaklıktaydı ve çok iyi insanları vardı.
çeşme diyesim geliyor fakat orası diğer söylediğim yerlere göre biraz daha pahalıdır.
muğla'da güvercinlik var, bodruma 2 saat uzaklıkta, orası da bayağı güzeldir.


bu arada bana sayfiye yer önerisi yerine "bu parayla ne yapardınız?" diye sorsaydınız; önce bir karavanla ya da karavan almadan otostop v.b. şeylerle dünya turu yapardım.(40 yaş ne geç ne erken demek, ortada.) tahminlerime göre bu en fazla 20-25bin tl tutar. döndüğümde 80.000 bana kalırdı. bu paranın 50000 ile kuşadası'ndan bir ev alırdım. 10000'i ile eşyaları dizerdim(çok iyi olmalarına gerek yok) kalan 20000'i bankaya koyardım, yazı kuşadası'nda geçirir kışın tekrar dünya turuna çıkardım.(fakat parayı iyi kullanmak ve bu turu kısa tutmak önemli) kısacası yazın -ki bu kuşadası'nda 4-5 bazen 6 ay demektir- kışları da diğer dünya ülkelerini gezerdim.

İzmir- Karaburun

papillon 100 bin lira ile bunlar yapılabiliyorsa, biz boşuna çalışıyoruz, 100 bin liramız olunca çalışmayı bırakalım.

Çanakkale'de herhangi bir sahil kasabası diyorum başka bir şey demiyorum. Ne insanları sizi yargılar, ne kötü gözle bakar, muhteşem insanlardır özetle. Şehrin güzelliğini falan geçtim-ki çok çok güzeldir-, insanlar açısından en rahat edebileceği yerlerden biridir kesinlikle Çanakkale.

@baldur, örnekleri var. ben lüks yaşamı sevmediğim için kendi yapabileceklerimi söyledim. her ay emekli maaşı+105.000tl az para değil.

dediğim gibi ilk önce; "bir karavanla ya da karavan almadan otostop v.b. şeylerle dünya turu yapardım.(40 yaş ne geç ne erken demek, ortada.) tahminlerime göre bu en fazla 20-25bin tl tutar. döndüğümde 80.000 bana kalırdı. bu paranın 50000 ile kuşadası'ndan bir ev alırdım. 10000'i ile eşyaları dizerdim(çok iyi olmalarına gerek yok) kalan 20000'i bankaya koyardım."
buraya kadar yapılabilecek şeyler ki yapan çok kişi tanıyorum. bundan sonrasında söz ettiğim şeyler ise zamanla olacak şeyler, 20.000tl ile direkt dünya turuna çıkın demiyorum, tabii ki her zaman olmaz bu turlar. orada kastettiğim şey mesela bir tur (atıyorum etstur) ile 6-7 günlük 3-4 şehri içeren turlar. 1000-3000 civarı oluyor bunlarda zaten -ki yine her zaman yapın demiyorum-
tatilden ve dünya turundan insanların ne anladığına çıkıyor tabi sonuç. ben minimum parayla müthiş tatil yaparım fakat sefalet içerisinde yüzüyor olurum, daha doğrusu oluyor gözükürüm diyelim(kalacak yerim olmaz, çadırda kalırım, cs'den ev ayarlarım v.b.) ama siz "rahatım önemli" derseniz tabii masraflarınız da artacaktır. bu bağlamda yazdım ben.

çoğu okulda şbp stüdyolarıyla mimari tasarım stüdyoları tamamen ayrı yürütülüyor ve aynı gün/aynı saatte olma eğiliminde. bu da okulunuzun 8 döneme kadar uzamasına sebep olur. bunu göze alıyorsanız, ortak dersler ve stüdyolar dışındaki dersleri bir şekilde yayarak alırsınız, o kadar problem olacağını sanmıyorum. normal ders yükünüze ek olarak, 2. anadaldan dönemde 1 ila 3 dersten fazla almazsanız aşırı bir zorlanma yaşamazsınız diye tahmin ediyorum. hangi okul olduğuna da bağlı tabi bu.

Cok zor olur. Yapabilecek olan vardir elbet ama cok disiplinli olmasi gerek.

yaşayacağın sıkıntılara değmez. başta çekici geliyor insana ama sonra yaşayamadığın, ertelediğin şeyleri düşününce için acıyor.

ilacın yan etkileri ilk iki haftada görünüp sonra bünye alışıyormuş. uykusuzluk depresyon belirtisi olarak yani lustral yeterli gelmediğinden olabilir.

40 gündür kullanılan lustral'da şikayetler ilk 2 hafta olur genelde, son 4 gündür olan şikayet ilaçtan bağımsızdır.

son 4 gündür uyuyamadığını unut, uyumadan önce müzik dinle, yatmadan önce ayağına çorap giy ve 1 bardak su iç bide çişe git tabiiki.

bana lustral yazan doktor, yanında uykuyu düzenlemek için de bir ilaç yazmıştı. ilaçları yalnızca iki gün kullandığım için etkileri hakkında yorum yapamıyorum ama uykumda bir problem yoktu doktora giderken. lustral'ın etkisi olabilir uykusuzluk diye vermiş doktor sanırım.

Evet aslında ben de ilacın yan etkisi olmadığını düşünüyorum bu sorunun,çünkü geçen sene de 4 ay kadar lustral kullanmıştım,uykusuzluk gibi bir problemim yoktu hiç.Sanırım uyuyamadıkça 'Ya bu gece de uyuyamazsam' korkusu uyumama engel oluyor,bilemedim..

1 ay bende 50 mg kullandım.2 gündür ise 100 mg alıyorum.doktor dozu yükseltti.uykuya etkisi sıfır bende.lustral sabah içiyorum.gece ise tranko buskas.belki uykuya katkı sağlıyordur bilmiyorum ama.40 gün sonra bi ilaç yan etkiye başlamaz heralde...
bi kaç gün erken kalk.günü fiziksel anlamda yoğun geçir.yürü koş her ne ise.akşamda 11-12 arası yatağa gir ve notebook ta film izle.muhtemelen yorgun bünye uyku diye haykıracaktır...

habitat ?

literatürde var mı bilmiyorum da living space diye sözlükte vardı.

living space +1

area of living kullanılmış birkaç yerde. hepsi de living room'u çağrıştırıyor gibi gerçi.

habitat

giyotin

şöyle bir tahmin yürütüyorum: tarihsel materyalizmde ilerlemenin üretim ve güç ilişkileriyle direkt olarak bağlantılı olduğu savunuluyor. fakat pozitivizmde toplumsal ilerleme yalnızca bilimsel düşünce ve dolayısıyla bilim insanlarının bakış açısı üzerinden düşünülüyor. üretim araçları ve toplumla ilişkisi açısından bir argümanı yok (bildiğim kadarıyla). belki bu alt yapı ve üst yapı ilişkilerini dışladığı için bir karşıtlık kurmuş olabilir yazar. yeniden belirteyim, yalnızca bir tahmin.

şimdi emin olamadım ama yarım yamalak bir şeyler hatırlıyorum. pozitvizmde neden sonuç ilişkisi belirgindir ve araştırmacı7bilimadamı ya da herneyse işte bir konuya bakar ve şu şöyledir bu yüzden olmuştur der. öncelikle kendinin o konudan uzakta konumlandığını söyler. tarihsel materyalizmde olgular sadece neden sonuç ilişkisiyle bir birine bağlı değildir. bilhakis neden ve sonuç daha iç içedir. iksi de bir birinin nedeni ve sonucudur.

taksim'den 55t'ye binerseniz okulun karşısındaki durakta inebilirsiniz. edirnekapı, ataköy gibi yerlere giden otobüslere de binebilirsiniz. o zaman da haliç köprüsünden sonraki ilk durakta inip 3 dakika yürürsünüz.

salonu bulmak da kolay. hatta bir etkinlik için gidiyorsanız, her yerde yönlendirme tabelaları görürsünüz.

(bkz: fluenz)
www.fluenz.com

şurası: www.dw.de

buna ek olarak da ingilizcen varsa pimsleur'un almanca setini indirmek işe yarıyor.

erdem karabulutun kitabini al calis.

tek basina da yapabilirsin.

evet olur, çünkü aynısını geçen senenin bahar döneminde yaptım. derslerimi bitirmiş ve teze geçmiştim. yani ikinci senemin bahar döneminde gitmiş oluyorum. alacağım dersler kısmına learning agreement'ta individual study and library research for thesis yazdım. tabii bunu her iki okulun da onaylaması gerek. benimkini onayladılar ve gittim. hatta ingilizce ders bulamadığım için de hiç ders almadan, kütüphane çalışmasıyla -yalan tabii ki haytalık ettim- geri döndüm.

söylenenlere göre derin devleti ört bas etmek için günah keçisi seçildi diyolar.
ama tabi bunu hiç birimiz kulaktan dolma bilgilerle onaylamayaz ya da inkar edemeyiz.
konu hakkındaşahsi olarak detaylı bir bilgim yok sonucta delilleri vs belgeleri okumadım.
ancak bu konu ile ilgili avukatı detaylı açıklama yapmalı, yaptıysa da ben görmediysem affola.

Pınar selek davası bır kısım polıs ıcın ınat meselesı olmustur. Bır de tabıı asıl sorulması gereken soru pınar selek yapmadı ıse kı yaptı bu ısı sorusudur. Pınar selek ıle ugrasmaktan dıger soruya sıra gelmıyor, bu da bırılerının ısıne gelıyor.

"suçsuz ise nasıl hapis kararı çıkıyor" sorunuzu fazla naif buldum türkiye için. suçsuz olduğu halde, hatta neyle suçlandıkları bile belli olmadan ya da yasal işler yaptıkları halde bunları suçmuş gibi gösteren savcılar yüzünden yıllardır hapislerde sürünen insanlar var bu ülkede. şuradan bilgi alabilirsiniz: www.agos.com.tr

solakkedi.com

ted.com

ted.com ve www.facebook.com'ı çokça takip ediyorum. ha bir de 5harfliler.com ve brainpickings.com.

puslu kıtalar atlası

Korkuyu Beklerken.

korkuyu beklerken bence de.

korkuyu beklerken

korkuyu beklerken'i okumadim fakat puslu kitalar atlasi. bugun baslarsan, gozlerin sana elverdigi sure icinde bitirirsin. oylede akici birsey.

hiç biri bomonti filtresiz. evet ona bira demeye dilim varmıyor, nasıl tatlı :)

votka - absolut, şuan onu isterdim. su gibi gidiyor meret, içimi sert de değil.
ama şuan guiness var yanımda, bi kaç dk sonra yudumlayacağım kendisini.

köpüklü şarap çekti canım şampanya gibi nedense.

Viski.

guinness :) ama ne talih ki benim yanımda da absolut var :D

Bira; Tuborg kırmızı
Vodka; Fark etmez ama baş ağrıtmayan pahalı bir vodka olursa iyi olur.(istanblue falan olmasında)
Şu an bir duble Chivas regal 12Y içmek isterdim ama bomonti filtresiz içiyorum :(

@LalaKazim

Arkadaş ben böyle iğrenç bira görmedim, bildiğin zehir gibi, daha şimdi içtim ve tiksindim.
e1301.hizliresim.com

yav @grimer yapma etme bira tanrıları çarpar.

rakıdan devam ediyorum bende bu aralar değiştirsem mi diye düşündüm bi an.

Baileys

vodka dışında her yola varım. ha tercih sıramı sorarsan;

1- glenfiddich 18 brown
2- henessy
2- jack / black label
3- jagermeister
4- mojito
5- baileys
6- beyaz şarap
7- rakı
8- kırmızı şarap
9- cin

ah bir rakı olaydı da içeydim.

en çok sevdiklerim: Baileys,Şirince şarapları (hepsi benim bebeklerim)
en çok içtiklerim: becks/bomonti

şarap severim abi/abla ben kırmızısından.

sangria

Ömrümün oldukça kısa bir döneminde içme imkanı bulup da daha sonra bir daha içemememden mi takıntı oldu nedir bilmiyorum da;

Zubrowka. Elma suyuyla beraber :)

-kırmızı şarap
-beyaz şarap
-zencefilli bira
-cin & tonik

sambuca
absent

becherovka

yüksek lisanda çap yapıyorum diyelim.


"bulaşma, git kaç uzaklaş" genel hissiyatım böyle.

okulunu ve bölümünü ve çap yapmak istediğin bölümü söylersen cevap vermek doğru olur.

kendi adıma konuşuyorum: zor ama mantıklı.

Aynı anda iki diplomalık iş yapamayacağına göre bence bunun çok anlamı yok. Diyelim ki bölümünden memnun değilsin, başka bölüme geçmek ya da yüksek lisans yapmak daha mantıklı. İki diploma için kasmak yerine yarı zamanlı çalışmak, ekstradan erasmus vb. ya da İngilizce harici bir dili ileri seviyeye yakın öğrenmek bence daha uygun.

Bu işi yapan 6 seneden önce lisanstan zor mezun olur; 6 senede iki lisans diploması ve 0 iş deneyimi yerine aynı sürede lisans + yüksek lisans diplomaları ve yüksek lisans esnasında çalışmak daha mantıklı ki 4 yılın bitiminde hayata atılıyorsun, 2 sene kazançlısın.

Hep dezavantajlarından bahsettim ama avantaj olarak tabi ki iş hayatına girerken elinde çift diploma olacak, iki ayrı diplomanı kullanacak şekilde iş arayabilirsin. Hoş, bu ne kadar mantıklı onu da bilemedim.

ben yaptım, fakat tavsiye etmiyorum. çok zorlandım mı, eh biraz. gerçi benimki keyif işiydi, iyi ki de yapmışım diyorum. eğer sen iş dünyasında yer alacaksan iki diploma gerçekten pek bir anlam ifade etmiyor lisans düzeyinde. staj yaparsan iyi bir yerlerde o daha makbule geçiyor. kısacası, özel sektör için düşünüyorsan yapma; keyif için yapacaksan yap gitsin.

duruma göre değişir. merak için diyosan mesela politika üstüne sosyoloji yapılabilir.

disiplinlerarası bişey yapayım diyosan makina müh+elektrik müh mantıklı olabilir.

ama makina müh+inşaat müh saçma bi alan.

muhakkak yararlıdır, özellikle yakın bölümler arasında ve iyi bir üniversitede yapılıyorsa. Ama gözlemlediğim bu arkadaşlar biraz olaya yüzeysel ve pragmatik yaklaşıyorlar, etiket için yapan çoğunlukta. %80ini hazetmem.
Bu adamlar dersten başka birşey bilmezler, yok bu ders açılmadı, yaz okulunda şunu alıcam, şu şunun önşartı, şu dersi şundan mı alsak, sen şu hocayı bilirsin bsg a.q. Proje grubunda, grup çalışmasında aynı gruba düşersiniz, yok ben çok yoğunum şu kadar ders alıyorum diye ağlarlar sürekli, grupta görevlerini yapmazlar, sizi de sömürmeye çalışırlar, yarı yolda bırakırlar. Doğrudur adamın götte yumurta pişiyordur, ama pezevenk bana mı yapıyosun çapı.

1- yanlış bence. Cümle içerisinden anlam çıkartamıyorsan kelimelerin anlamlarına bak.
2- pas.
3- Yabancı dizileri ingilizce altyazı ile izle, ama altyazıya bakma, söylenenleri takip et, anlamadığında altyazıya bak. Beynin metin ile sesi eşleştirecek, böylece listening konusunda iyileşeceksin.
4- Hiç görmedim, duymadım. Speaking olayı çok zor bir şey değil aslında, biz abartıyoruz. Günlük hayatta yaptığım şeyleri bazen kendime yabancı dilde anlatıyorum, bazen mesela kendimi iş görüşmesinde hayal ederken ingilizce diyalog kurmaya kasıyorum falan, çok faydalı oluyor.

1- ben de aynı kitapla aynısını yapıyorum. Çok sorun değil bence.
2-3-4 Couchsurfing'de mütemadiyen konuşma grupları toplantılarının ilanları var. Haftada 2-3 kere pek çok yerde var. Bir göz at istersen.

3 gidin ingilizce forumlarda takılın, herhangi bir konu üzerinde. bildiğiniz bir konu üzerine olması daha iyi olur. sorulan sorulara paragraflarca cevap verebilince (tabi 10 saat düşünüp değil, onbeş dakikada) olmuşşun demek.

duyurunun ingilizce versiyonları var orda takılırsan fayda görebilirsin.

yahoo answer gibi.

1-doğru. yabancı dilde metin öyle okunur zaten. sürekli karşılaşırsan bazı kelimelerle ya da çok ilgini çeker merak edersen, not eder sonradan bakarsın.

3- voscreen.com bu siteye gir. buradaki videolarda söylenen şeyleri 15 saniyede anlayıp doğru olan türkçe seçeneği seç :) her türlü filmden, klipten, videodan kesitler olduğu için değişik aksanları da duymuş olursun. ben öyle yapıyorum yani.

1- aynen dediğin yöntemi öven uzunca bir entry vardı sözlükte. bulursam eklerim.
anafikri de sözlüğü asla kullanma. konunun içeriğinden sözcüğü tahmin edersin, 5-6 defa daha aynı kelimeyi tahmin edince, oturtunca, o kelime senin kendi öğrendiğin, beyninin çaba harcadığı birşey olduğu için unutulmaz olur. bilgisayar oyunlarındaki kelimeleri hızlıca öğrenmemiz gibi.

3- Ted videolarını ileyebilirsin.
- BBC'nin six minutes english ses kayıtları var. gayet anlaşılır. değişik konular mevcut. her gün 6 dakikanı yaırabilirsin. www.bbc.co.uk
- voscreen.com edit:söylemişler zaten.

edit: 1- budur: beta.eksisozluk.com
bu entry mutlaka okuyun. hem yöntemleri öğretiyor, heminsanı motive ediyor ingilizceyi geliştirmek konusunda. ingilizce radyo dinlemek ile ilgili tavsiyeleri de var.

4 için konuşuyorum yabancı sitelerde profil yap. ordan beğendiğin kafa dengin insanları ekle skype a sohbet et. çok ama çok faydalı oluyor. yurtdışına bi kaç hafta gitmekle de öğrenilmez zaten üzülme.

ekonomik durgunluk manasında.

durgunluk

ikisini de almam.

yok illa seç dersen tüylü olan

tüylü olan

kırmızıyı beğendim bende nerden acaba bende baksam

tüysüz olan

lacivert olan.

ıkısı de kotu ınce topuk forewer

tüylü

@ferr Trendyol-Marjin

kustum amk.

tuysuz.

kot oldukça kullanılan bir kumaş ve açıkçası yumuşak kot her zaman daha iyidir. ancak etek de hoş olmuyor yani ben tamamen kullanışsız bulduğum için kot etek tercih etmiyorum. ki etek,elbise çok seven biriyim. onun yerine kalem etekler pamuklu kumaşlardan etekler çok daha şık ve kombin yapması kolay.

modası geçti ve kazık gibi duruyor, zaten uzun boylu bi millet değiliz o yüzden uzunları daha da kötü görünüyor. belki bi süre sonra yine moda olur geri gelir.

erkeğim, ben gayet çirkin ve kediebesi'nin de dediği gibi kazık gibi durduğunu düşünüyorum. diğerleri etek de, kot etek böyle kütle gibi, güzel değil. e rengi de genelde güzel olmuyo.

çünkü çok çirkin geneli bence. bir belki de iki tane giyilebilir kot etek görmüşümdür şimdiye kadar.

Tahminim doğru çıktı. Çoğunuz eteğin güzel durmadığını yazdı. Ben şahsen bu konuda benzer fakat farklı bir yerde düşünüyorum. Tasarımcıların bu formda (kot etek) güzel bir tasarım ortaya koyamadıklarını düşünüyorum. İnternete baktım Kot eteklerin hepsi birbirine beziyorlar. Aynı renkteler. Üzerine desen koyanlar çok az. Yani bana göre "malzeme" çok basmakalıp kullanılıyor.

aynen katılıyorum sana bu konuda kot çok güzel bir kumaş istenilen yumuşaklıkta karakterde yapılabilir, ama herhalde çok alınmadığı için kasmıyolar modellere.

kot etek nedir abi kot şort gibi gayet güzel bir obje varken.

galatasaray üniversitesi'ndekinden çok memnundu bir arkadaşım.

postal 2

aynen postal 2. kürekle kafa koparıp tekmeliyosun.

postal 2.

kurekle oldurdukten sonra dilersen uzerine de iseyebilirsin!

www.youtube.com

açılmadı maalesef bende.

şöyle: www.google.com

süper. çok teşekkürler nobetciokur.

ted

sanki 80lerden bahsettin ha sen de :D

ya kendim izlemis gibi anlattim ama aslinda otobuste kulak misafiri oldum konusu hosuma gitti :D

çok ii filmdir ayı ted

cool görünmek için ateist olacak kadar cesur bir insan tanımadım.
ama cool görünmek için ateist gibi davranacak kadar salak olan çok kişi gördüm.

kim sadece hava atmak için büyük acılar çekmeyi kabul eder ki, cehenneme gitmeye değer mi cool olmak için? sadece salaklar.


dinlere karşı gelmek ise, evet ben zorunda hissediyorum. sadece ailem müslüman diye bana mürted diyen, öldürülmemi emreden ve hayatıma değer vermeyen saçma bir inanca saygı gösteremem, kayıtsız da kalamam.

ateistlik moda oldu gibi bir şey olmamalı.

malesef bir takım ergenler ateizmi kendilerine bi görev edinip kendilerini 'atayizmin temsilcisi' ilan ederekten dinlere saldırıyorlar, henüz uzaktan bakıp bakıp gülecek kıvama gelmedikleri için oluyor.

merak etme bi süre sonra durulurlar, bütün bağlantıyı koparıp atar sonra da din ile tamamen kopuk bi hayat kurarlar, rahat ederler.

cool görünmek için ateist olmak da olsa olsa bi ergenin yapabileceği bişey, afedersin liseli misin ergenlerle muhattap oluyosun?

ayrıca ateist yapıda olan biri olmama rağmen dinlere karşı değilim, toplumun ihtiyacı olan bişey tabii çok abuse edilmesi ayrı bi konu, değinmek istediğim nokta o değil.

kurban bayramında inek keserlerken uzaktan köpeğimle izliyorum, onun haricinde bi aksiyonum yok hepiniz allah-u tealaya kavuşacaksınız nasılsa, o günün gelmesini bekliyorum.

ne olursa olsun saldırmak hak değildir, tartışırsın, ölçer tartarsın vs ama her insanın ayak uydurmak zorunda olduğu bir toplum var, o açıdan çok marjinallik yapmamak gerek, sonra bi ton iş çıkıyo topluma tekrar giricem diyerek, samimiyim.

dinler ateistlerin yaşayışlarının her yerinden kendisini hissettiyor,yaşamlarına müdahalede bulunuyor ise saldırmak en doğal haklarıdır.

sen biraz militan ateistlerin profilini çizmişsin gibi sanki...
herkesin inancına saygılı, işinde gücünde ateistler de var.
ayrıca bir ateist sorgulayıcı yapısından dolayı günümüz şartlarındaki en güvenli ulaşım yönteminin hava yolu olduğunu bilir, dolayısıyla ıslak rüyalarınızı süslediği üzere hava boşluğuna giren uçakta ortalıkta kelime-i şahadet getiren ateistler görmeyebilirsiniz.

bunun modayla pek alakası yok, internet gibi bir kaynak hiç olmadığı kadar yaygın, insanlar artık lisedeki din hocasından duyabileceklerinden çok fazlasına ulaşabiliyorlar rahatlıkla.

ateistliğin cool olduğunu kim uydurdu bilmem ama yok öyle bir şey. düşüncelerimizi söyleyince bir taşlanmadığımız kalıyor, savunmaya geçmek zorunda kalıyoruz resmen. halbuki bırak beni kendi halime değil mi? ama yok illa ki beni "döndürecek". insanlar ateist olduğunu toplum içinde ifade edemiyor bu gibi sebepler yüzünden. sözlüğü saymıyorum. o yüzden kimse ben ateistim diyip de cool olduğunu düşünecek kadar salak olmamalı.

dinlere saldırmaktan neyi kastettiğinizi bilemiyorum tabii. çünkü bazı insanlar pek hassas olduğundan, ateistliği açıklamanın bile hakaret veya saldırı olduğunu düşünüyor. ha ama bence zekice saldırılar da gereklidir. özellikle mizah kullanılarak dinlerin gerçek yüzünün gösterilmesi elzemdir. inananlar da madem kutsal olduklarını düşünüyorlar inandıkları şeylerin, birkaç çapulcunun söylediği onları bu kadar da kızdırmamalı değil mi?

o son lafa da gülüp geçiyorum elbette, ne geçerliliği.

ya kardeşim şimdi fikir özgürlüğü diyoruz da ak parti gerçeğini ne yapıcaz, öyle de bi durum var.

al sana müslümanın ağa babası, recep tayyip erdoğan.

bi ateist için böyle bi gerçeğin hükümdarlığı altında yaşamak ne demek biliyomusun

şurayı biraz kurcala; www.eksisozluk.com , inan öyle boş beleş insanlar değil atayis denilen insanlar.

bende tam tersine düşünüyorum, akp döneminde fikir özgürlüğü halk açısından arttı.

bundan 10-15 yıl önce böyle özgürce fikirlerimizi dile getiremiyorduk. Şimdi dile getirdiğimizde tepki bekliyoruz akp'den eğer bir şey derlerse ortalık ayağa kalkacak fikir özgürlüğü yok diye.. malum basının böyle bir şey beklemesi başka bir şey..

ateistler üzerinde bir tek ben mi baskı göremiyorum. ben asıl baskının akpli olanda olduğunu düşünüyorum.

duyuruda başlık açsak "akpli oldum ne düşünüyorsunuz" diye ve "ateist oldum ne düşünüyorsunuz" diye.. olay siyasete kaymasın istiyorum,

ben ateizmi ve ateist olanlarının davranışlarını merak etmiştim

ateist olmak diye bir şey yok. kendi fikrinde devam ederken sana ateist diyorlar arkadaş. ben 550 tane din var bunların her biri kendi inananına göre en değerli diyince ateist diyorlar. ateizm bir beyan sonucunda olmaz. insanın doğal halidir zaten. bir de toplum yaşamı yüzünden insanın diline yerleşmiş kelimeler var, yanında bir şey patladığı zaman allah diyorsun ister istemez. bilerek değil. ben ateist olucam diyip ateist olabilecek kimse görmedim. ben eşcinsel olacağım diyip olmak gibi olur heralde. yani zaten neysen osun. beyana bile gerek yok.

@Ramiegovic
dine saldırmak denemez ateistlerin yaptıklarına.
din(islam) müslüman olmayanlara düşmandır, din kendinden olmayanlara(sadece ateist de değil ama ateistler de dahil) saldırır. arkadaş olmayı bile yasaklar.
hatta eskiden müslümansa ya da ailesi müslümansa öldürülmesini emreder.

peki ben benim hayatıma kasteden, yaşamama bile tahammülü olmayan bir dine neden, hadi neden buldun bir şekilde diyelim... nasıl saygı göstereyim?

sokakta yürürken durduk yere birisi sana vursa sonra sen de kendini korumak için karşılık versen sen saldırmış mı olursun? aynı onun gibi bu da.

zaten bana saldıran birşeye saldıramam istesem bile. ancak kendimi savunurum, karşılık veririm.




islamın hak ettiği kadar da alçalmadan yapmaya çalışıyorum tabi elimden geldiğince. islama göre kısasa kısastır, ama ben benim hayatıma kasteden bir dine inanıyor diye kimsenin hayatına kastetmem. kimseyi öldürmeyi düşünmem.

bir ateist kolay kolay dinin ona saldırdığı kadar o dine saldıramaz.

dostum ateistler baskıya uğramıyo demek cahillik olur.

düşüncelerim yüzünden duyduğum hakaretleri, içine itildiğim kavgaları, muhattap olmak zorunda kaldığım insan artıklarını saymakla bitiremem, kafamı gövdemden ayırmayı büyük bi allah aşkıyla isteyen insan gördüm ben be.

nerede yaşıyorsun bilmiyorum ama türkiyede kısmen nefes alabildiğim tek yer izmir, onun haricinde iç anadoluda hayatta kalmak için resmen mücadele veriyorum, ak parti döneminden öncesi ve sonrasını kıyaslayamayacak kadar zaman geçti belki ama, ak parti hiç bir şekilde özgürlük getirmemiştir.


öldürmeyi din mi emrediyor diye sormuşsun, şimdi ben bi kitap yazıyorum, bu kitabı okuyanlar ve okumayanlar olarak insanlığı 2ye ayırıyorum, sonra alttan alttan kitabı okumayanları ötekileştirip, onlara karşı kitabı okuyanları kışkırtıyorum, tanıdık geldi mi?

ki eminim direkt olarak öldürmeyi de emretmiştir islam, birazdan kaynak gösterir biri.

@ucan spagetticanavari
tamamen bilgisizlikten soruyorum, öldürmeyi islam dini mi emrediyor ?
benim bildiğim öldürmek savaş esnasında defans amaçlı diye biliyorum onun dışında öldürmekle ilgili devamlı ateistlerden bir şeyler duydum ama okumadım hiç, bana böyle bir kaynak gösterir misin, gerçekten öyle mi bilmek istiyorum

@Ramiegovic

(git: www.diyanet.gov.tr )

"Mürted, müslüman olduktan sonra İslam'ı terk edip ona karşı çıkan kimse demektir."

"Fıkıh bilginleri Hz. Peygamber'in, "Kim dinini değiştirirse onu öldürün"131 hadisinden hareketle prensip olarak, mürtedin öldürüleceği görüşünde birleşmişlerdir."

"Hz. Peygamber, Ümmü Mervan; Hz. Ebubekir de Ümmü Firka adlı mürted kadınları öldürtmüşlerdir."



yeterli mi?

ya merak etme ak parti 'şeriat geliyor diye manşet atacaklar aman rahat bırakalım' diye bi politika uygulamıyor, şaka gibi bunu söylemek durumunda kalmam ama söyleyeyim yine de, bil bunları.

kardeşim 'türban özgürlüğü'(kadını köleleştiren şeyi giyme özgürlüğü) diyosun ama bunu özgürlük olarak sana ısıtıp sunan hükümet benim kampüsümden alkolümü aldı, benim kampüsüme panzerlerle tomalarla girip ortalığı savaş alanına çevirdi, benim sanatımı orospu etti ayaklarının altında çiğnedi, beni defalarca tehdit etti, beni susturdu, beni ötekileştirdi, bana hayvan muamelesi yaptı.

napıcaz şimdi? hacı teyzeyi asgari ücrete bağladılar da hacettepeye odtüye yaptıkları tiksinç hareketleri mi nötrledi hacı teyze?

bunun siyasetle alakası yok, ahanda müslümanlık dediğimiz şey ak partidir, recep tayyip erdoğandır, fettullah gülendir, madem 'müslümanlık aslında böyle değil' diye bi argüman var, nerede aga eli yüzü düzgün işinde gücünde müslümanlar, hepsi mi sayko?

ateist arkadaşın saklamıyor olabilir, ancak baskı görmediğine inanmıyorum, inanamıyorum.
mesela ben gerçek hayatta asla durduk yere ben ateistim, allah yok, inanmıyorum vs... şeyleri söylemem. durduk yere tartışma çıkarmayı, din konusunda konuşmayı sevmem.

ama birisi gelip direk olarak sorduğunda saklamam, açık açık söylerim. ve bu yüzden şimdiye kadar az sıkıntı çekmedim.


ama ne olursa olsun da inanmadığım bir dine inanıyor gibi de yapmam, inanmadığımı da gizlemem. çünkü bu yanlış birşey değil. gizlenmesi, utanılması gereken birşey değil.

-parasiz egitim icin eylem yapan ogrencilerin hapse atilmasi
+ben hiç bir öğrencinin veya eylemcinin sırf böyle bir nedenden dolayı içeride olduğunu düşünmüyorum, arka bağlantılarını bilmiyoruz. Çocuğun teki poşu taktı diye içeri alındığında türkiye ayağa kalktı (adında veya soyadında kırmızıgül geçiyordu) sonradan pkk yandaşı ortaya çıkınca bir anda ortam çok sessizleşti, dün bunu çocuğu gözü kapalı destekleyenler yok oldular. ODTUdeki eylemde herkesin öğrenci olduğunu mu düşünüyorsun ?
-veli toplantisina turban takmadi diye alinmayan veli
+Genelde haber sitelerini takip ederim ama böyle bir olayı duymadım

ODTUdeki eylemde herkesin öğrenci olduğunu mu düşünüyorsun ?

evet abi o eylemdeki herkes odtü öğrencisiydi, eyleme +1leriyle katılanlar oldu, onların da aralarında en pekakalı terörist bölücü pezevenk olanı ankara üniversitesi öğrencisiydi.

ki ortada hiç bir sebep yokken resmen durduk yere kodese tıkılan arkadaşlarım var, tanıştırayım onların yüzüne bi söyle bunları istersen? bak bakayım neler anlatacaklar, bu göt medyada bulamazsın o adamların söyleceklerini

haber sitelerini takip ederim böyle bi olay duymadım nedir, trollmüsün?

ben sana yaşadıklarımı anlatıyorum sen bana gazete küpürüyle geliyosun, rica ederim.

"Eylemde ön saflarda yer alıp molotof atan 50 kişiden sadece 12'si ODTÜ'lü. Hatta gözaltına alınıp savcılığa sevk edilen 10 öğrenciden 4'ü ODTÜ'lü."

bende de böyle bir yazı var. buna ne demeli..

neyse olay konudan ana konudan devamlı sapıyor. kapabiliriz konuyu, teşekkür ederim

ekşiduyuruda teşekkür mesajları siliniyor gerçi

cool gözükmek için ateist olmak imkansız. islamcılar ateistleri bilinçaltında cool gördükleri için -istemdışı olarak- böyle bir bahane uydurup, inançsızlığı tercih eden insanların tercih sebeplerini kendi çaplarınca küçümsemeye çalışıyor, o kalıp oradan geliyor.

ayrıca johnricksen'in dediği gibi, moda gerçekten cemaatçi olmak, dini savunmak; bu üzerine hiç yakışmıyorsa bile yetmez ama evet tavrı yapmak. ben bir ateist olarak etrafıma baktığımda beni temsil eden bir oluşum, bir parti, mecliste bir insan, bir örgüt göremiyorum. zaten bir avuç insanız şu ülkede, nasıl moda olabilir.

ateistlikte dinlere "saldırmak" gerekli değildir ama dinlere saygı da duymayız. neden duyayım ki? saygı duysam gider inanırım zaten. saygımı kaybetmişim ki artık inanmıyorum. öte yandan, "saygı duymamak" ile "saygısızlık etmek" arasında çok büyük farklar var. ben, dinin en azından BU yüzyılda Türkiye için "gerekli" olduğuna inanıyorum, çünkü maalesef çok fazla cahil insan var ve herkes kendini düşünüyor (bkz: şark kurnazı) , o cahil adama bazı etik değerleri öğretmen mümkün değil. hayvanlık yaparak ortalığı karıştıracak, hırsızlık yapacak, adam öldürecek bu cühelaları allah mallah cehennem diye korkutmak lazım bence. ama tam tersi bakıldığında, okumuş etmiş adamın dinle alakası da olmamalı. tabii bu benim görüşüm, olmuşsa tutup adama saygısızlık yapacak değiliz. ama benim dünya anlayışım böyle. zaten dünyada bakıldığı zaman bilim dünyasının özellikle de biyoloji, fizik gibi temel doğa bilimleriyle uğraşan bilim insanların çok büyük bir bölümünün dini inancı yok. birine yaklaşınca diğerinden kopmak zorunda kalıyorsun çünkü.

son sorun gerçekten cahilce ama şöyle soruyu iade edeyim sana;

farkımız şu: siz "ya varsa? ben işimi sağlama alayım da" düşüncesinden hareketle "toplumun dediğini" yapıyorsunuz; biz ise aklımızın mantıklı bulduğu yolda, ama "kendi yolumuzda" ilerliyoruz.

biz uçak düşünce ateist kalmaya devam ederiz veya etmeyiz, orası bizi ilgilenirir de, sen yoksa korktuğun için mi inanıyorsun? yani ortada bir "cehennem" olmasa inanmayacak mıydın? allah seni yakacak olmasa o anlatıp durduğun "allah sevgisi" olmayacak mıydı içinde?

bu soruya cevap verebilirsen "din niye var?" ve "nasıl var?" sorularını daha iyi anlayabilirsin.

ateistlik son zamanlarda moda olmuş olabilir, normal, bilgiye erişim artık dehşet derecede kolay, bu da insanların fikirlerini haliyle etkiler. kendisine öğretilen şeyin aslında tek doğru olamayabileceğini anlar, gerisi gelir.

saldırganlaşanlar arasında bir sürü seçenek var. bazıları sırf ego tatmini için yapıyor, bazıları din kullanılarak yapılan saçmalıklara tepki olarak yapıyor, bazıları kendisine gelen hakaretlere cevap olarak yapıyor. ilk kısmı ele ego tatmini için yapanlar zaten senin dediğin "cool" olma takıntısındaki insanlar çok önemli değil. diğerleri oldukça normal. kaldı ki müslüman'lar bu konuda "bak kardeşim neye inanıyosan inan, ama bana gösterme, benim haberim olmasın" modunda takılıyolar. karşıt bir görüş söylersen aşırı yükleniyolar. çok basit onlarca örneği var, aşırı derecede aşırıya kaçan karikatür ve film mevzuları, hollanda'da öldürülen yönetmen, ömer hayyam dizesi paylaşan fazıl say'dan, muhammed küçük bir kabilenin başındaydı dediğine pişman edilen hakkı devrim'e oradan sevan nişanyan vs. birçok gereksiz aşırılığı görebilirisin.

"komünistlik parayı buluncaya kadar, femisitlik kocayı buluncaya kadar, ateistlik uçak sallanıncaya kadardır.." demişsin. şöyle ki Türkiye'deki ateistlerin nerdeyse hepsi müslüman olarak yetişir, bilinçaltına yerleşir. Mesela ben küçükken serçe parmağımı mobilya köşesine vurduğumda, annem "bak geçen sözümü dinlememiştin, allah da gördü cezanı verdi" şeklinde bir kaç kez söylediği için bilinçaltıma işlemiş. şimdi ne zaman aynı şekilde serçe parmağımı bulsam "ulan ben n'aptım da ceza aldık yine" diyorum. düşen uçak kısmı da aynı şekilde, o an zaten mantıklı düşünmene imkan yok, ister Allah olsun ister Zeus olsun ister Superman olsun mucize olsun da kurtulayım havasındasın. Neyse sonuç olarak o olayın bir önemi yok. Yani şakirtlerin kendi arasında "ehehe düşen uçakta ateist olmaz" esprisi dışında bir işe yaramıyor. Hepimiz ateist olarak yetiştirilsek "eheh düşen uçakta superman'e inanmayan olmaz" formatını alcaktı, önemsiz bir mevzu, fikirleri de görüşleri de etkilemez.

akp dönemi daha özgürleşti derken söyleyebildiğin şey "türban özgürlüğü". bir de diğer bir yanılgı da var, mesela akp döneminden önce ekşi sözlük ve twitter yoktu. iphone'da yoktu eheh. aynı hesap. başta da dediğim gibi bilgiye ulaşmak artık inanılmaz kolay, farklı fikirlere ulaşmak da inanılmaz kolay. üstelik ulaştığın her fikirde, senin gibi düşünen başkaları olduğunu da bilmek, yalnız hissetmemek de önemli. eskiden tek başına olan adam, artık yalnız olmadığını bildiği için daha rahat görüşlerini bildirebiliyor. ve tüm bunların akp'yle zerre alakası yok.

gazetelerden takip ederim demişsin, anladığım kadarıyla sadece oraları takip ediyorsun. basın bir olayı çok kolay manipüle eder, en yakın örneğini yakın zamanda gördük. birisi dedi ki "odtü'de göktürk 2'nin uzaya fırlatılmasını protesto eden öğrenciler, polisle çatıştı", diğeri dedi ki "odtü'de başbakan'ı protesto eden öğrenciler polisin orantısız güç kullanımı ve şiddetine karşılık verdi". sen kafanda oturttuğun bazı şeylerle bunlardan birini seçip ona inanıyorsun. peki hangisi doğru? şu da güzel bir örnek: blog.hiddenharmonies.org

Ateistim ve bunu cool görünmek için bir kere bile kullanmadım bu duyuruya görene dek aklıma bile gelmedi, hatta kendime ateistim demeyi bile kabul ettiremem, bu inançsızlığıma bir isim takıp gereksiz şov yapmaktan hoşlanmam, inançsızım der geçerim, sonuçta ateizmin bile benim bilmediğim belli başlı detayları vardır ben bunları bilmiyorum neden ateistim diyeyimki.Dalga geçme konusu ise, tamamen dindarların taşşak geçmesinden kaynaklanıyor, tabi ben atesitim yeaa diyen yeni yetme ergenlerin cool görünme çabasıyla da olabilir hiç bilmiorm

hayır, ateizmde hiçbir şey gerekli değildir. gerekli diyebilecek bir otorite de mevcut değildir.

gel gelelim, dinleri eleştirmek isteyen insanlar olabilir, kendi inancını yaymak isteyen ateistler olabilir, bunu karşısındakine darbe vurarak yapmak isteyen insanlar da olabilir. insanın tersini düşündüğü şeyler (tanrının ilminin sonsuzluğu gibi) sürekli tekrarlanıyorsa birileri karşı fikirlerini söylemek isteyebilir, bu gayet normaldir.

senin dinlere saldırmaktan kastın kilise, cami, sinegog gibi yerleri bombalamaksa, o ateistlikten değil, teröristlikten. saldırı olarak nitelediğin şey saldırı değil eleştiri ise, o ayrı.

ve son olarak, ateistlerin bilimsel bilgi seviyesi ile ilgili diyorum; uçak sallanınca tribülans varlığından haberdar değilsen, bilgi düzeyin recep ivedik kadarsa ve ateistsen bir açıklama getirememen normal. gel gelelim bindiğim uçak çok sallandı, ama bende bir sıkıntı yok.

p.s. ateist olmanın beni "cool" gösterdiğini hiç düşünmedim, ama genelde başıma bela oldu. bu yüzden olacak iş değil gibi geliyor bana.

sait faik abasıyanık

barış bıçakçı

mine söğüt

ahmet büke

mahir ünsal eriş

sinan sülün

ilk aklıma gelenler.

mungan'ın cenk hikayeleri'ni muhakkak okumalısın, çok iyidir.

üsttekilere ek olarak ayfer tunç, murat gülsoy ve mehmet günsur'u öneririm.

"sabahattin ali" ve "sabahattin kudret aksal"ın öykülerinemutlaka bak.

hatta sabahattin ali - hanende melek
sabahattin kudret aksal - saatler

bunları mutlaka oku.

tüfek mikrop ve çelik

tam olarak aradığın şey.ama bulması biraz zor.

hayali cemaatler (imagined communities)-benedict anderson

tüfek mikrop ve çelik kitaba katlanamam dersen 3 bölümlük belgeseli var.

www.belgeselgunlugu.org

www.imdb.com

The Wind That Shakes The Barley (2006) bunu izledim en son :)

My sassy girl

relativism

self-referentiality veya metafiction.

çiya'da yemek yiyin, sonra da karga'ya içmeye gidin.

modaya gidip sahilde yiyisin.

çiya ne abi?? çiya(kadıköy için, eminönü'nde turistlerin gittiği gibi bir yer) sakın oraya gitmeyin, barlar sokağında bi kaç güzel yer var, mesela isis'e götürebilirsin (yemek, kahve, içmek anlamında, hem sakin sakin bahçe de ya da orta katlarda oturabilirsiniz, biraz kalburüstü bi yerdir, gözünü korkutmasın gerçi ama beş liraya bira içmek istiyorsan teachers a gidiceesiniz, iğrenç bi yer)

viktor levi!!! viktor levi şarap evi de gayet romantik bir yer.

oyun atölyesi'nin bahçesi. (hem burada bir çok oyuncuyu görebilmek mümkün)

yaşınız ortalama kaç bilmiyorum ama buralar, akşam içmek olayından önce yemek ya da kahve içmek için uygun yerler, ve bu bahsettiğim yerler birbirine çok yakın. ilk buluşma, yemek için ideal yerler.

hocam sen çiyaya git, ondan sonra tranvaya bin bir tur at, barış mançonun evine gidebilirsin, modaya gidip çay bahçelerine oturuabilirsin, dondurmacı ali efendiden dondurma al.

vapura binip karşıya geçilir anca kadıköyden.

belfast pub'a uğrayıp birer guinness içmeyi ihmal etmeyin. barlar sokağının sonundan moda'ya doğru az bi şey gidince...

Fut'e kesinlikle katiliyorum

isis 'e gidin alt kata inin kocaman sıcak bir alan vardır. hem yiyecek hem içecek iyidir. Hem ilk tanışmada yemek falan karıştırmayın. İsteyen çay da içer şarap da, oturup laflarsınız.

viktor levi de olabilir ama orası azıcık daha ciddi bir ortam. Barlar sokağında isis'i sorun ve direk alt kata inin, bana güvenin

olmaz-olmaz.

Çocuğa numaranı ver, belkide ondan hoşlanırsın.

Normal ilişkilere gelince, yaşaya yaşaya öğreniyorsun zaten

numaranı vermende bir yanlışlık yok. pasları gole çeviremeyen arkadaşı -en azından şimdilik- sallayıp yeni çocukla takıl biraz bakalım, nasıl bir tipmiş anla. insan içine kapandıkça kapanıyor, o yüzden bir ortama girmiş olursun, iyi olur. çocuktan iş çıkmazsa da pratik yapmış olursun böylelikle :)

o degil de az evvel bi arkadasım bu kadar net yuruyen birinin tek amacı sekstir dedi:/

bu işlerde amaçlardan biri tabii seks en nihayetinde, fakat tek amaç olduğunu kimse bilemez. yanisi kaçmak için bahane bulma, çocuğu tanı ve kendin karar ver.

Arkadaşın haklı olabilir. Ama konuşmadan bilemezsin

öncelikle kız arkadaşlarını dinleme. sen beklemezsin ama kıskananı olur, yanlış yönlendirmek isteyeni olur, anlamadan yorum yapanı olur, sonra sen keşke onun dediğini değil kendi bildiğimi yapsaydım diye kafanı duvarlara vurursun.
ilk çocuk pası gole çevirmiyorsa ondan bir şey çıkmaz. ikinci çocuğa da numaranı ver sonra bi bak nasıl yaklaşıyor ona göre takılırsın. hiç sevgilin olmadığı için ikisiyle de muhabbet kur, flört yeteneğini geliştir. sonra kaybetmek istemeyeceğin bir adamla tanıştığında işine yarar.

yazdigin listedeki dizilerin imdb sayfalarinda "People who liked this also liked..." diye bir alan. oradan gayet yerinde tavsiyeler alabilirsin.

community

parks and recreation

once upon a time

dizi kesişim kümemizde epey bir dizi var.

önerilerim.

komedi: seinfeld, coupling, the it crowd

fantastik: legend of the seeker, true blood, the lost room, supernatural, once upon a time

tarihi: rome (bu dizi candır, canandır, 2 sezon zaten)

community, seinfield, coupling, the it crowd pek ilgimi cekemediydi acikcasi soylemeyi unuttum. Ara ara it's always sunny in philedelpia izliyorum cerez niyetine. Cok nadiren ancak.

Rome dizisini bir muddet izleyip birakmistim tudors izlerken, tekrar bi goz atayim.

True Blood ve supernatural'i begenemedim hic. Diger bahsettiginiz dizilere ilk kez bakacagim, gercekten bakacagim ama. Goruldugu uzere kil bi insanim tavrimdan oturu kusura bakmayin lutfen.

polisiye seviyorsan bron iskandinav dizisi.

Tarihi olarak ROme candır

Tabi ki de, gelmiş geçmiş en iyi dizi olan; "six feet under".

komşunun tavuğu-kaz ilişkisi.

Eskiler eskimediği için hafız.

kiymetini bilmedigimiz icin. yasamin anlami bu zaten, vaktiyle mutlu oluyosun ama farkina varmayip kimetini bilmedigin icin daha sonra hep o eski anlari aniyosun, bu sirada da yasadigin ani iskaliyosun, gelecekte bir gununu de simdiki ana uzulmek icin ayiriyorsun. bu gunlerin kiymetini bilelim efendim, hayat bir gundur, o da bugundur.

çünkü geçmişte kalanların sadece iyi yönlerini hatırlamayı seçeriz.

cunku eskilerden hatirlananlar sadece iyi anilardir.

buna bi örnek vermek geldi içimden, eski sevgilimle sadece alışkanlıktan dolayı ilişkimi bitiremiyor, salakça bir girdapta sürükleniyodum. çocuğun yaptığı her şey gözüme batıyodu, söylediği mantıklı şeylere bile gıcık oluyodum (birine gıcık oldum mu einstein olsun farketmez). neden ayrılmıyodun diye sormayın bende bilmiyom. işte bu koç mezunuydu falan, içten içe kıskandığımdan mı bilmiyorum ama durmadan eziyodum bunu..neyse sonra görünüşte ben ayrıldım ama pratikte o terketti beni. benim bi taraflarım tutuştu, çocuk gözüme yakışıklı gelmeye başladı, ne zekiydi lan demeye başladım içimden, hali, hareketleri hep düzgün gelmeye başladı. neden??? çünkü zamanında kıymetini bilmemiştim..işte eskiler bu yüzden tatlıdır, kıymeti bilinmediği için. Ammada yazmışım.

çirkinlikleri unutup, güzel şeyleri hatırlıyoruz. ondan.

oysa bugüne de öyle baksak belki bugün daha güzel.

yeninin gidişatı hiç iyi değilde ondan.

Gelecekte belirsizlik var... Ama gercek su ki gecmis zaten iyidir.iyi idi.

kestir bence, uzun saçlı halin çok bakımsız görünüyor. kısa saç daha modern bir hava katmış.

arada kaldım, oylama yaptım oy çokluğuyla uzat dedim.

ama tanıdığım ve sevdiğim biri olsaydın ne uğraşacan yav, kes gitsin derdim.


çok yardımcı olmuşumdur diye düşünüyorum.

kestir.

birayı da azalt.

@kayranın kedisi
orda zaten festival alanındaydım bakımsızdı epey ama bence de çok salaş görünüyor o hali.

kestir, kısa daha iyi görünüyor.

kısa. amma erkek arkadaşını da ezme bence seni öyle beğeniyorsa uzat.

kısa kalsın bacım.

Ben de benim hatuna kestirme diyordum. Bir gün gitmiş kestirmiş acayip hoşuma gitti. Şimdi de uzattırmıyorum. Sende de güzel durmuş, git kestir.

kestir, birde gözlerin niye hep kapalı :)

arkadaki gitar kılıfının üzerinde es müzik mi yazıyor?

kestir elin yüzün açılır
edit: yere oturma çocuğun olmaz

uzat.

kısa daha güzel.

uzat

Kestirme, yüzün yuvarlak çocuksu oluyorsun...

Kestir... Kısa daha hoş olmuş...

kestir, kısa hali çok daha güzel.

dalgaların çok güzel. uzun halinde de aynı bakımı yakalayabilirsen baya güzel görünür. ama eğer yamşıyorsa omuz boyu daha iyi, hem uzun gibi hem bakımı kolay. daha kısası yüzünü toparlak yapabilir. en az çeneden iki parmak uzun gibi olsun. hatta bence esas kahkülden vazgeçmen gerek, uzun kısa önemli değil. onu yaptığın an çok acaip bir havan olacak erkek arkadaşının bile dibi düşer hatta sen bile çok şaşarsın içimden neler çıktı diye :)

uzun saç erkek dünyasında tahrik unsuru ama bacım senin uzun saçlı halin daha ziyada bakımsız, hatta halk arasında horpuk diyebileceğimiz türden.

kısa saç ile çok daha bakımlı duruyorsun.


sen kestir.

uzun daha güzel. çok uzadıysa uçlarından bir karış falan kestir, rahatlarsın.

uzat

çoğunluk kestir diyor ama sanırım uzatıcam çünkü erkek arkadaşım ısrarla kestirme diyor. kıramayacağım onu.

2. resme şukelayı verdim

ikisi de güzel. ama şimdi kış kestirme. baharda kestir. yazın rahat edersin. şimdi kesersen yaza yine uzun olur.

vur 3'e gitsin

Uzun kalsın.

bence bırak dağınık kalsın. kestirme boyat sen daha iyi olur. :)

kısa saçlı haline daha güzel diyenler bence şu yüzden diyor;
çünkü uzun saçlı resmin kısa saçlı kadar hoş çekilmemiş, giydiğin şeyler, çekildiği yön, duruşun vs değişik. kısada kahküllerine düzgü şekil vermişin ama uzunda öyle değil. yani saçının şekliyle pek bi alakası yok fotoğraf daha güzel.

yüzünün şekline göre uzun saç daha uygun, yüzünü daha hoş gösterir her zaman.

erkek arkadaşın ne derse yap yoksa yalnız kalırsın.

monkey +1
kestirme.

bence kestir ama erkek arkadaş kestirme diyorsa kırıkları aldır sadece.

oha, aleni caps!

kestir bacım, kısa hali daha modern durmuş.

saç kestirme taraftarı değilim ama kısa halini daha çok beğendim.Bence kahkülleri uzat saçı kızıla boya gözlüğü bırak;)

kestirsen tam süper olacak

3 numaraya vur.

@erasmusda beni hep ispanyola benzettiler +1500

kakülden kurtulun bence

resim madem kamuya açık, söylemeden geçemeyeceğim naçizane bi öneri : kaşları ip inceliğinden kurtaralım

uzun halini daha çok beğendim,biraz daha bakarsan kendine uzun saçlarla daha çok giderin olur. öptüms;)

kestir diyenlere katılıyorum , belki de resmin kalitesi oraya itiyor insanlari , eşdeğer resim olsa daha iyi eleştirebiliriz bence.

müşteri hizmetlerini ara ve bu kesintinin yasal olmadığını söyle, hemen "iade işlemini başlatıyorum hanımefendi/beyefendi" diyecekler. geçen ay benden kredi kartı için kesmişlerdi de, yatırdılar mecburen.

telefonla isteyince akbank veriyor.

Adamına göre mi davranıyor artık nedir, bana vermiyorlar.

young people fucking

diora baird diyor google hazretleri

yatak odası komedisi

bence teorik olarak olur.

(bkz: monogami) (bkz: tek eşlilik)
(bkz: poligami) (bkz: çok eşlilik)

aşk olmaz.

ilişki hakkındaki düşüncem: olmaz o iş.

olur, çok da güzel olur. en güzel örneklerinden biri de neil gaiman ve amanda palmer'ın ilişkisi hatta.

Aşık olmayı sevdiğini söyleyen birisinin bunu savunmasi saçma değil midir? Hani neden kimileri için bir şeylerden feragat etmek zor bir şeydir?

Herkesin düşüncesi kendine olayindan farkli bi şey bu. Şımarıklık bu tarz bi ilişki istemek?

Neil gaiman ile farkli bi hayatimiz olsa gerek tabii? Hani duyarsizlasmis olmak gerek sanki bunu yasayabilmek icin. Tecrube sanki biraz?

Bence ask bu degildir.

Mantiga uydurmak istersen herseyi rasyonalize edebilirsin.

aslında tam da aşık olmayı seven biri isteyebilir bunu. çünkü aşık olmak zaten kimyasal bir şey ve aynı ya da farklı zamanlarda bir sürü kişiye karşı hissedilebilir. bu ilişki tipinde zaten aşktan öte iki kişinin arasında derin bir sevgi ve saygı, karşılıklı güven olması gerekir çelişkili gibi görünse de. bunu isteyen kişide bu saydığım özellikleri bulamıyorsanız zaten o open relationship değil, bitmiş bir ilişki olur.

duyarsızlaşma kısmına katılmıyorum.

boka sarıyor. denedim olmadı.

Birden fazla kisiye aşık olabilmek ve karşının da bunu yapmasina tahammul edebilmek var. Sen de ol ama başkalariyla da yatayim demek var.

Simdi bunlarin ikisi de bilindik ask tanimina karsi seyler.

Hani neden fakbadi olunmuyor da buna itelenmeye çalisiliyor. Baglilik kavrami icermeyen bi seye baglilik katmak gibi oluyor.

Ben sozde kalacagina inaniyorum boyle bi seyin. Karsilikli yeterli sevgi olmadigi zaman gerceklesecegini dusunuyorum.

aksine yeterli sevgi olursa yapılabilir böyle bir şey. yani yeterli sevgi yoksa ayrılırsın zaten, açık ilişkiye ne hacet. ama tahammül dediğinizde zaten olay bitiyor, çünkü ancak iki taraf da bunu eşit derecede olağan algılamazsa yürümez bu iş. ayrıca evet herkese göre de olduğunu düşünmüyorum çünkü o bilindik aşk tanımı insanların kafasını fazlaca meşgul ediyor.

Aşk tanımına sahiplenmek kavramını katıyorsanız mantıksız tabi. Ben bir insanı sahiplenmeyi mantıksız bulduğumdan çıkarırım tanımdan.

Sahiplenmekten kastım, bu kız/adam benimdir dolayısıyla sadece benimle sevişecek,bana ilgi duyacak, en güzel şeylerini benimle paylaşacak vs diye giden bir liste mantalitesi olduğu sürece open relationship yürümez.

Aşkı bundan soyutladığınız takdirde, ki bir sebep göremiyorum, olur. Tek eşlilik bir din bana kalırsa. Çocukluktan beri o şekilde gördüğümüzden de hepimiz bir şekilde inanıyoruz buna. Hiç de insanın doğası gibi desteksiz atmayın aman. Oturup bu konuyu araştırıp, yüzlerce makale okuyup, 5-10 tane de yazmadıysanız atmayın..

legend - lejant

ne kadar materyal o kadar iyi

facebook yoluya hiçbir şey yapma da, gerisini bilemiyorum. gerçi vize ile ilgili kısmı hatırlatan bir mail gönderebilirsin.

En kısa zamanda usturuplu bir şekilde mail atın tekrar, süreç hakkında 10 gündür haber alamadığınız için ek bir çaba gösterip gösteremeyeceğinizi sorup, pozisyona olan ilginizi tekrarlamak istediğinizden bahsedin. eski projeninizi de yollayın.

fakat ödül hakkında bilgi verirken hatırlamadığınızı filan söylemeyin, çevirisini yaptım; teyit ettim gibi bir bahane bulmaya çalışın. aldığınız ödül gereksiz tırıvırı birşeyse (yanlış anlamaya karşı önlem: yani başvurduğunuz adamın ödülü büyük ihtimalle iplemeyeceğini düşünüyorsanız veya adam biraz google aramasıyla o ödüle ulaşamayacaksa) hiç uğraşmayın, negatif etki yaratabilir.

hacı abi böyle mevzularda darlayabildiğin kadar darla adamı, vay amk adam harbiden bu işi istiyor desin emin ol hiçbirşeyi batırmayacağın gibi şu anki durumundan da kötü olmayacaktır hiçbir olası senaryo. tabi adamı sıkıştırırken de, "şşş hadi la alsana beni" modunda çok, kendi reklamasyonunu yap.. yukarıda bahsettiğin ödüllü projenden bahset, tam çeviri olmasada ana hatlarından oluşan bi özeti mail at, ne bileyim vur kır parçala işte.

facebook'tan değil de mailden yaz bir an önce. follow-up denen bir şey var, takip etmezsen bıraktı herhalde peşimizi derler. ha ona da cevap gelmezse yapacak bir şey yok.

internetten para kazanma olaylarının %99u yalan ya, parayı "sana internetten para kazanmayı vaad edenler" kazanır ancak

her ne iş yaparsan yap, hele ki öğrencilik hayatında kesinlikle lazım olacak bir şeyi öğrenerek başlamalısın iş aramaya: imla ve noktalama.

çeviri

bölümünle alakalı bir şey de olabilir. atıyorum elektrik - elektronik mühendisliği öğrencisiysen uygun bir firmada mühendis asistanlığı vs. sonradan çok yararı olur.

bir de doğru düzgün yazı yazmayı öğren. yoksa ilerde çok sıkıntı çekersin.

paşalar gibi garsonluk var,yada git çevrendeki firmalara umarsızca iş iste,unutma sen öğrencisin;yüzsüz olman doğal.seni ayıplamazlar

there is something about mary

trust 1990 olabilir mi ki?

vıcık romantiklik yok değil mi ya?

there is something about mary'i izlemediysen çok iyi,yine bi aşk muhabbeti ama komedi zaten film.
ha bide aşkın 500 gunu mu ne oyle bi film vardı.o da ıyıydı.dediğin gibi sonunda ıkılı birbirini umursamıyordu

benim de aklıma hal hartley'den trust gelmişti.

When Harry Met Sally

buffalo 66. olabilicek en güzel sevgi, aşk filmi.

sleepwalk with me

Butterfly Effect

2 Days in Paris

mango'da görmüştüm geçen sezon.

tchibo'dan çok ucuza alıyordu oda arkadaşım.

nobetciokur +1

hem lezzetli hem de çok uyguna satıyorlar.

100 gr. 3,5 tl

jakobs un filtre kahveleri güzel ve ucuz bir de kurukahvecimehmet efendinin filtre kahveleri var paketli onlarda fena değil 250 gramı 8 lira civarı