abi pek anlamam ama bence ev sahibi verir yada sen verirsin kiradan düşersin miktarı.

genelde, apartman içi masraflar kiracıya, apartman dışı masraflar ev sahibine aittir. ama bir ev sahibinizle görüşün. çoğu kiracı çirkeftir, ev sahibine kitler her şeyi. çoğu ev sahibi de çirkeftir fakat, kabul eder sonunda, böyle şeyleri.

ha bu arada, giriş ve merdiven de olsa, bütün apartman katılmalı masrafa. olmaz öyle bir sen öde. o zaman dersin, üç gün sonra çatı yapılacaksa bana gelmeyin. ve ben burayı boyatırım ama siz buradan geçemezsiniz gibi laflar et bakalım yöneticiye. masraf 10 lira ise sen öde geç, ev sahibiyle muhatap olma. olmadı ev sahibine söyle, yönetici ile görüşsün 100 lira sana kitleyemez. ama tahminim bu masraf 100 liradan fazladır. her daire için 100 liradır.

100 lira toplam masraftan arsa payına göre daireye düşen miktardır. apartman boyanması gibi kalıcı işlerin masrafı ev sahibine aittir. ya direkt ev sahibin karşılar ya da sen ödeyip sonra kiradan düşersin, bunu ev sahibinle konuşup anlaşman lazım. ayrıca apartman boya işleri için apartman toplantısında karar alınmış olması gerekir. eğer ev sahibinin boya yapılacağından haberi yoksa parayı ödemeyi kabul etmeyebilir haklı olarak. önce ev sahibinle konuşmalısın.

katkı kredisi harçlar yatırılmadan önce açıklanıyor diye biliyorum.yani bankanın sisteminde gözüken harç parası olması gereken gibiyse kredi çıkmamış size.
öğrenim kredisi ocak gibi belli oluyordu.

sonuçlar belli olunca dilekçe verip fazla ödediğin kısmı geri alıyorsun.

Şifreleme tipini WPA2 yap. Diğer donanımlar desteklemezse WPA. WEP'i kırabiliyorlar kolaylıkla.

SSID Broadcasting'i kapat ("Ağ Adını Yayınlama" gibi bir şey olabilir Türkçesi). Böylelikle ağının tam adını bilmeyenler de rahatça girme denemesi yapmaz.

MAC filtrelemeye devam et.

Torrent ya da eMule kullanıyorsan o uyarıların çıkması normal. Elbette UDP üzerinden Flood saldırısı da olabilir. Hikayenin bu bölümünü uzmanlara bırakmak lazım.

mac filtreleme aciksa problem olmaz. digerleri sadece kirmaya / girmeye calisir. wpa2 de yapabilirsiniz.

sizin bilgisayarinizin yerel ip'si 192.168.2.2 ise gayet normal.

degilse bile problem degil. mac filtresi yetecektir.

Sadece tek bir ipden izin verirsen zaten o ip dışında sen bile giremezsin.Ama unutma ipyi kendi sürekli bağlandığın makineye statik olarak tanımlaman lazım...

hmm torrent indirmek için vuze kullanıyorum onunla alakalı olabilir o zaman. şifrelemeyi değiştirip SSID yayınını kapattım.
hepinize teşekkürler

buca otobüslerine bin ykm'nin ordaki duraklardan.

metroya binip konak tan akratma yapman lazım, direkt otobüs yok. ykm nin oradan buca ya giden 72 74 104 105 171 285 374 geçer eşrefpaşa dan.

gecen sene üniversiteye türk havacılık tarihi üzerine çalışmalar yapmış 15 seneden beride TAI de çalışan bir mühendis konu ile alakalı sunum toplantı tarzında birşey vermişti ordan aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım: Nuri demirağ cumhuriyet döneminde kurulan neredeyse tüm demir yolu hatlarının yapımını üstlenmiş bir kişi ve bu sayede zengin oluyor zaten soyadıda buradan geliyor THK zamanında alınıp orduya bağışlanmak üzere uçak için iş adamlarından para topluyor demirağ ise uçak parası yerine uçak fabrikası kurmayı öneriyor ve tüm birikimini buna yatırıyor THK dan da sipariş alıyor bunun üzerine uçakları üretmeye başlıyor ancak deneme uçusu sırasında pilotluk eğtimi olmayan bir mühendisin uçağı uçurmaya çalışması nedeniyle uçak çakılıyor ve kamuoyunda bu uçaklar hakkında karalama kampanyaları başlatılıyor bunun üzerine THK siparişleri kabul etmiyor ve uçaklara uçuş lisansı vermiyor böylece tüm mal varlığını bu işe yatıran Nuri demirağ iflas bayrağını çekmek zorunda kalıyor..

"Devrim Arabaları"nda anekdot olarak geçer, elinizde olmayan bir bilgi değildir herhalde ancak ne olur ne olmaz diye bakmakta yarar var.

ülkemizdeki ülke yönetimindeki bireylerin kendi bireysel çıkarlarını kamu menfaati önünde tutmalarının sonuçlarından biridir. pırpır uçak yapan bir abinin söylediğine göre uçağın çakılması fırsat bilinip yabancı sermayenin lobisiyle uçak siparişleri iptal ettirilmiş. aynı sona bursa'da başka bir kişi tarafından kurulan helikopter fabrikası da uğruyor, onu da araştırıp belki ödevine eklersin.

(bkz: kayseri tayyare fabrikası)

ntvblm'in yanılmıyorsam şubat sayısında ayrıntılı olarak anlatıyordu ilk uçağın hikayesini. bulabilirseniz ona da bakın

sözlükteki tüm başlıklara baktım nerdeyse hocam teşekkürler:)

hadi ya.. nasıl bulabilirim ki geçmiş sayıyı:/ internete düşmüş olabilir mi acaba?

lens kabındaki solüsyonu 3 günde bi falan değiştiriyorum ben. 360'lık solüsyon bayaa gidiyo ya. ağzına kadar dökmene gerek yok, lensi doldursun yeter. ayrıca lensleri ters takarsan ağlarsın. şaka yapmıyorum bildiğin ağlıyosun yani. dikakt et derim.

1- cepte filan taşıyorum ben. üzerinde yumak filan oluyor lsjkdf çok pis gelirse suya tutuyorum bi.

2- benim çok uzun gidiyor. sık değiştirmiyorum gerçi suyu. gözüme kirli gözükünce değiştiriyorum bunu da. 360'lık 2 tane almıştım kasım ayında mı ne. 1 tanesinin yarısına gelmemişimdir.

3- bazı kaplarda çizgi var, onu belirten. yoksa, ağzına kadar olmasa da 4'te 3'ü civarı koyuyorum.

lens kabını arada sıcak su ile yıkıyorum normalde solusyon ile yikayim diyorlar ama o solusyon cabuk bitsin diye herhalde..usenmezsen her gun taktiktan sonra yikayip birak aksama kadar kurur nasilsa. haliyle solusyonu da her gun degistir tabiki oyle 2-3 gunde bir de degistirebilirsin ama bence gozunun enfeksiyon kapma riskine karsi buna degmez. agzina kadar doldurmana gerek yok ben genelde yarisi kadar dolduruyorum tabi her seferinde oyle bi ayar yapmak zor. bazi lenslerde ters duz var bazisinda yok veya cok fark etmiyor lensine bagli.

o kadar titiz birisi değilim ama kaptaki solüsyonu hergün değiştirmekte yarar var. takıp çıkarırken elimi bile yıkamam, lensi cebimde taşıdığım bile oldu. sadece kutudaki solüsyonu değiştirmediğimde batma yapıyor.

her gün değiştiriyorum ben solüsyonu başka bişey yapmıyorum.
tam bilmemekle birlikte 1.5 2 ay civarı olsa gerek
lensin üstünü geçsin yeterli
solüsyonun içinden alıp ben de düzeltip direkt takıyorum. düzeltirken toz filan gelmişse biraz solüsyon damlatıyorum. zaten kirliyse takınca yakıyor gözü çıkarıp yıkıyorum o zaman.

1. eskiden yıkardım, bi göz doktoru "bazıları yıkanması gerektiğini söylemesine rağmen kesinlikle yıkanmamalı" dediği için vazgeçtim. zaten solüsyon değiştirirken içinden çıkan yeni kap yeter gibi. ama yıkamanın da zararını görmedim.
3. ağzına kadar gerek yok, çizgi varsa çizgiye kadar, yoksa da lensin yüzebileceği bir alan oluşana kadar yetiyor.
4. ben de aynı şekilde koyuyorum -takıntı oldu hatta, düzeltmeden rahat etmiyorum- takarken diğer eli de kullanıyorum ama çıkardığım gibi takıyorum. onun önemi var bence, kirden değil de netlik açısından etkiliyodur gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var

1- kabı arada yıkıyorum, kirleniyo çantada diye.
4- lense ne kadar az dokunursan o kadar iyi ama hafif düzeltmeden de takmak mümkün olmuyo tabii.. yine de çok mıncıklamamaya çalış ve lensi takmadan önce ellerini yıka her seferinde..

kabın içini musluk suyuna değdirmemek lazım, musluk suyu pek temiz değil çünkü.

1-lens kabı ara ara yıkanır, tozlu ve pis yerde tutmayın ayrıca. solüsyon ile içini çalkalayabilirsiniz. ben cezvede içme suyu ile kaynatırdım ara ara.
2-galiba 3 ay kadar gidiyor.
3-lens içinde huzurlu bir şekilde uyuyacak kadar batsa yeter.
4-ters takmadığın ve pis ellerle çok kurcalamadığın sürece sorun yok.

çalış

Çalış demek kolay, önemli olan nasıl çalışılacağını bilmek. 6 dönemdir yapamadığıma göre bir şeyler eksik. Çalışıyorum ama sınavlarda yapamıyorum. Daha spesifik bir yanıta sahip olan yok mudur?

kopya kağıdı hazırla.kolay ders hacı geçmen lazım ya

Daha önce denedim, kopya kağıdını sınava sokmadan hepsini ezberlediğim için gerek de kalmadı hatta. Ama o kağıttaki hiçbir şey işime yaramadı - ki bütün formüller vs. vardı içinde.

@mrtksn: 6 dönem kaldığım için şimdi girdiğim derste kimseyi tanımıyorum, benim dönemimdekilerin de hatırladığını sanmıyorum. Geçen yılların sorularının tek bir tanesini bile çözemiyorum ayrıca. Sorun var bende yahu.

derse gitmeyi aksatma. sınıfın burslu okuyan çalışkanından para vs karşılığında özel ders rica et.

notlara baka baka zor calculus öğrenmek. birlikte çalışma+bol pratik iyi olur.

Daha önemlisi hangi bölüm? Mühendislik değildir umarım.

Yapman gereken kitabı açıp önemli kısımları belirleyip özet çıkarman. Sonra da sorular bölümüne geçip bu notları kullanarak soruları çözmen ( bir süre sonra notları kullanmadan tabii). Sonra da çıkmış soruları notları kullanmadan çöz. Başka da bir tekniği olduğunu sanmıyorum yani.

bu dersi 3 üniversitede alıp üçünde de tek seferde geçmiş birisi olarak söylüyorum, kendin çalışınca olmuyorsa kesinlikle başkasından yardım alman lazım.

kronik yanlışların vardır mutlaka, tek başına çalışırken de her şeyi biliyormuşsun gibi gelir, sınavda ters köşe olursun.

defalarca alıp geçemeyen bir arkadaşa çalışmasında yardım ettim geçti dersi.

Bölüm mühendislik. Özel ders işi yaş ama birilerini bulmaya çalışmalıyım anlaşılan.

Cevaplar için teşekkürler arkadaşlar. Bakalım bu dönem kırılacak mı bu döngü...

tutorial.math.lamar.edu

sisteme adepte ol, ezberle.

calistim diyorsun da, elinden gelen her seyi yaptin mi? her derse girip not tuttun, hergün düzenli calistin mi? bu dediklerimi yap geçemezsen okulu birak.

şu üç maddeyi ezberle:
- calculus uyduruk bir birinci sınıf dersidir, biraz çalışıp halledersin
- x-->0 iken lim(sinx)/x = 1 'e yaklaşır (doğru hatırlıyorum di mi?)
- calculus uyduruk bir birinci sınıf dersidir, biraz çalışıp halledersin!!

not: derse aşinalığın var. türev uygulamaları/integral uygulamaları konularına bir göz atarsan olayın mantığını daha kolay kavrarsın.

6. kez aldığına göre bişeyler biliyorsun ama eksik biliyorsun ki bu hiç bilmemekten daha tehlikeli. en azından birkaç kere derse gir ki düzgün not tutan birinden notları alabilesin. konuları zamanla artırıp azaltabiliyorlar.eski soruları çözmeye çalış mutlaka, döndürüp dolaştırıp aynı şeyleri soruyorlar nasılsa. olmadı çözümleri ezberle belki denk gelir yaparsın. sınavda soru yapamayacağın gibi gözükse de türev tanımı formülü falan bişeyler karala belki hoca insafa gelip 3-5 puan verir kenarından kıyısından geçersin. böylece calculus2 yi 4.de dc ile verebildim.

yakala:
www.khanacademy.org

***

bi de: koysana su yapamadigin sorulari. zorluk derecesini sey edebilelim.

@sage: Her gün değil ama her hafta düzenli çalıştım. Ben hiçbir derse tam katılım gösteren bir öğrenci değilim, çoğu derste de not tutmam ama dersleri rahat ve iyi notlarla geçerim. Calculus diğer derslerden de sıkıcı ve derste uyumamak için zaten zor tutuyorum kendimi. En çok sıkıldığım derslerde bile bir şeyler öğrenmeye çalışıp kendimi ayık tutuyorum ama Calculus'te işlemiyor. Bir şey de öğrenemiyorum derste zaten.

@matthias coltrain: İşin tuhaf tarafı, bu dersi geçtiğimde ne kadar kolay bir ders olduğunu fark edeceğimden adım gibi eminim. Göz atmadığım konu kalmadı. Hatta geçen dönem finale girerken her şeyi bildiğimden oldukça emindim, çok iyi çalıştığımı düşünüyordum. 23 aldım 100 üstünden.

@nickyazmaksartmibulamadim: İşte bu konuda çok haklısın. Bir şeyler biliyorum ama hep yarım yamalakmış. Önüme soru geldiği zaman neye dayanarak çözeceğimi bilmiyorum hiçbir zaman. Kendimi ne kadar kasarsam kasayım Calculus ile ilgili herhangi bir şeyi tam olarak öğrenemedim. Ucundan kıyısından geçmeyi de çok denedim. Hiçbir zaman boş kağıt vermedim. Ne biliyorsam göstermeye çalıştım. Ama ya bölüm olarak sertler ve böyle şeylere puan vermiyorlar ya da benim yazdığım her şey komple yanlış. Geçen 5 dönemdeki finallerimin üç tanesi 100 üstünden 5. Kalan iki tanesinin de en yükseği geçen dönemki işte, 23.

@c non: link şu an açılmıyor. www.fen.bilkent.edu.tr bu adreste geçen dönemki final sınavının soruları ve cevapları var. Aslında geçen dönemki final sınavından pek zorluk testi yapılamaz çünkü karşılaştığım en kolay final sınavıydı. Şu adreste tüm sınavlar mevcut: www.fen.bilkent.edu.tr

lensin iyice bombeli ve nemli olsun, daha rahat yerleşir. mesela ben takarken işaret parmağıma lensimi koyar orta parmakla gözümün altını aşağı kaydırır yukarı bakar, beyaz kısma da lensi yerleştiririm. gözünü kırptıkça yerleşiyor zaten

tabi youtube'dan videolar da izleyebilsin

lens sağ el işaret parmağın ucuna konur.
sağ el orta parmak ve sol elorta parmak ile döz aşağıdan yukarıdan açılabildiği kadar açılır.
öyle tutarken işaret parmak göze yakşaltırılıp lens göze konur.

ortasına koyayım diye kasmayın. altına koyun, gözü oynatınca o yerleşir. parmağı yaklaştırırken ve lensi koyabildikten sonra reflekse hakim olun, lens iyice yerleşene kadar gözünüzü kırpmayın.

lensi sag el isaret parmaginin ucuna yerlestir. goz kapaklarini sol el orta parmaginla ustten, sag el orta parmagina alttan cek. sonra lensi tak.

hint: lensi takarken, takmaya calistigin gozunle lense bakma. lensin arkasinda herhangi bir objeye odaklan, oyle tak.

ben ilk aldığımda annem tutuyordu sıkıca göz kapağımı. ben de altı tutuyordum. güç bela yerleştiriyorduk, hele ilk gün 45 dakika falan sürmüştü. öyle öyle 1 haftada alıştım. bence sen de bir süre yardım edecek birini bulursan rahat edersin.

ben orta parmağımı kullanıyorum takarken daha rahat ediyorum bir de öyle deneyin. lensi güzelce yıkadıktan sonra bir damla da orta parmağınızın ucuna damlatın ki lens solüsyonunu parmağınıza yapışmasın. lensin tersini yüzünü ayarlayıp sağ el orta parmağınızın ucuna lensi yerleştirin. işaret parmağı ile göz kapağınızı, yüzük parmağı ile de göz altından gerdirin biraz. lensi takarken de elinize değil yukarı doğru bakın. lensi taktıktan sonra gözünüzü kapalıyken gözünüzü biraz oynatın o kendi yerini bulur.

ortası yerine gözün beyaz yerine koymaya çalışın ilk günlerde. gözün küçük olmasıyla çok alakası olduğunu sanmıyorum. bir de bu işe ben bile alıştıysam herkes alışır bence.

Olmuş valla çok güzel.Denemediyseniz tavsiye ederim son derece başarılı.

bu akşam denedim, muhteşemdi =) Creme Brulée için aynı şeyi söyleyemeyeceğim

onu bilmem ama kakaolu pudingi berbat.

anestezi yaparlar elbet.cani değiller ya.
o değil de annemin bi arkadaşı yaptırmıştı.2-3yıl önce.
geri aldı kilolarını.eski hacmine kavuştu yani.
biraz diyet, biraz spor 10 numara.

bi arkadaşım metrodan 1 durak erken inip yürüyerek ve sürekli ve kontrollü beslenerek 2 ayda 8 kilo verdi.taş gibin oldu..

anestezi falan yapmazlar ya, cunku kavitasyonda gerekecek bi durum yok. liposuctionda oluyor o. ben kadınlar kulubunde okudum yorumları, cok faydasını goren de var bi işe yaramadı diyen de; kişiye baglı demek ki.
ama ben 2 hafta sonra baslıcam, su sehir fırsat sitelerinden almıstım. faydasını goreceğime inanıyorum, haber ederim istersen.

1 yıl kadar önce annem yaptırdı kavitasyon 17 kilo filan verdi sanırsam. şimdi de yediklerine dikkat ediyor çok kaçırdığı zaman bikaç gün daha dikkatli oluyor filan almadı kilo. yani yine boğazı tutmakla oluyor iş ama daha kolay kilo veriliyor. bir de uygulanan makineye göre etkisi değişiyormuş etkisi. haftada bir kezden toplam 8 seans gitti.

Er kişiyim ama yine de cevap yazayım.O tür uygulamalarda yağ hücrelerinin yok olması gibi bir durum söz konus değil.Normalde de yağ hücreleri yok olmaz,Sadece hacim kaybeder.Bu ise zayıflama olarak yansır.Hacim kaybetme ise ancak ve ancak aldığın enerjiden daha fazlasını harcayarak meydana gelir.

Dediğiniz tür uygulamalarda bir miktar incelme söz konusudur.Bunun nedeni hücrelerin biraz daha sıkıştırılması gibi algılayabilirsiniz.Dolayısıyla incelme hem sınırlı olacaktır hem de en kısa sürede eski haline gelecektir.Liposuction olayı ise ayrı bir konu.Liosuction etkili bir yöntem ama üzerinde düşünmek ve en son çare olarak başvurulmalıdır.

Bölgesel zayıflama yoktur.İnsanlar fizyolojik özelliklerine göre belli bir yerden başlayarak kilo alabilir ya da verebilirler.Kimisinde yağlanma önce göbekten başlar kimisinde kalçadan.

Spor+Düzenli Beslenme+Genetik+Sürdürülebilirlik
Yukarıdakileri sağlayabiliyorsan hiçbir yönteme başvurmadan pekala istediğin ölçülere sahip olabilirsin.

kyk ya sadece yazları üniversiteyi kazanılan zamanda oluyor malesef. ama her sene yaz aylarında yine başvuru yapabiliyorsun.2.sınıfta olan arkadaşlarıma çıktı mesela bu sene.

üni de ilk sene aldın aldın alamadın yatar o iş.
ama eğer izmirliysen veya izmirde yaşıyorsan belediyenin bursuna her yıl başvurma hakkın var.

değişmediyse eğer ara sınıflar için yaz dönemi başvuru oluyor. ama üniversiteyi yeni kazananlar ile farklı zamanda oluyor.

izmirde belediye bursları yani ahmet priştina adına verilen burslar kalkalı 2 yıl oldu.

telefona vs çıkmazlık etmezdim ben. karşımdakini çabalatmaya gerek yok diye düşünürüm. açık olmakta fayda var.

siz haber vermezseniz o size ulaşmaya çalışır. üstelik yakın biriymiş. konuşmalısınız.

bunu yapacak kişi insan ise, götü başı oynamaz adam gibi söyler görüşmek istemediğini. diğer seçenek için inci sözlükte vardır bolca başlık, arayınca bulunur.

bazen şartlar mecbur edebiliyor. evet böyle böyle, bu iletişim kopsun artık diyebiliyosun. doğru olanı da bu olmalı.

biraz soğuk davranırsan, arayıp sormazsan, görüşmemek için ufak önemsiz bahanelerle geçiştirirsen, o sana ulaştığında da fazla konuşmadan kısa kısa üstünkörü cevaplarsan zamanla inceldiği yerden kopuyor zaten. arkadaşsa böyle ilişkiyi kesersin de sevgiliyle konuşmak lazım ya öylece bitip gitmesi olmaz.

Açıkça konuşurdum.

4 kadeh rakı
otur mezenide al ve iç sonra bittiii.
ciddiyim

4.bp.blogspot.com

tertemiz.

ayrıca diş ağrısı gece daha fena olur. cidden bir ilaç bulup iç.

sıcak suyu ağızımda tutunca bana iyi geliyordu.

kısa süreli olarak, dişinin üstüne aspirin, herhangi bir ağrı kesici değil, koyup erimesini bekleyebilirsin. bunu gece uyumadan önce yapki, geçmeye başlayınca uyuyabilesin. fakat birden fazla yapınca etkilemiyor fazla.

sarımsak da basılabilir diye duymuştum. sarımsağı denemedim tabi.

hap aldım sıcak su çok fena yapıyor bünye hassas sıcak sıvıya. rakı yok ama bacardi ve j&b var hazırda. bunlardan biri işe yarar mı?

eğer apseden şüpheleniyorsan buz falan tut. yüzümün sol tarafı gözümü kapatacak kadar şiştiğinde doktordan duyduğum şey "geçer diye çay mı içtin"di. bir de alaycı tebessüm. aman diyim.

ağızın uyuşana kadar viskiyi ağızında tut.

psikolojik olabilir bilmiyorum ama sigaraya abanınca geçti sanki biraz. tekrar başlarsa viski sonra buzu deniycem.

Apranax forte gerisi hikaye

nöbetçi eczaneye git dişinol diye bir ilaç var. onu sür dişe hemen mucizevi etki göstersin.

dişinde çürük ya da oyuk bir yer olduğunu farzediyorum tabi...

arveles

apranax almıştım zaten bi 15dk önce o etkisini göstermiş olabilir. viskiye dokunmuyorum o zaman.

advil diye bi ilaç var müthiş bi şey. 2 tane iç demişti doktor fazla kimyasal da yokmuş içinde. kesinlikle tavsiye ederim.

pamuğa dök viskiyi koy dişin üzerine dursun orda. anestol diye bir pomad var onuda sürebilirsin

ağzına sakın sıcak bir şey sürme. apse varsa orası vıcık vıcık irin olur tüm ağzına yayılır. buz tut varsa majezik yuk. en iyisi yat uyu.

yakın zamanda aynı şeyi yaşadım..dişinol en mükemmel çözüm birde aprol fort ağrı kesici olarak..hatta yerinde olsam bi tanede 1000 lik geniş spektrumlu antibiyotik içerim..(çürük ve iltihap olduğunu ve hiç alkol almadığını varsayıyorum)

geçmiş olsun...

ara ara yaşıyorum diş sorunu.tutunca tutuyor, ağız kulak burun omuz bacak (tamam abarttım) bırakmıyor...

yüksek alkollü içecekler viski, rakı vs. ama içmek için değil, dişe dokundurtmak için ve orada bekletmek için az koyun bardağa.bir yudum alıp ağrıyan bölgede bekletin uyuşana değin. bir süre sonra yutun tabi, günahtır alkol bu harcanmaz boşa. bir süre sonra hem keyfiniz yerine gelecek, hem ağrınız gidecek.

enteresan bir fikir daha vereyim.
ister inanın ister inanmayın.
ama ben denedim başarılı.
dişiniz ağzınızın sağ tarafındaysa sağ; sol tarafındaysa sol elinizin işaret ve baş parmağının tam kesiştiği noktayı önlü arkalı buzla ovuyorsunuz.ovma kısmı yaklaşık 10-15 dk sürüyor. her geçen dakika ağrının azaldığını hissediyorsunuz. cildiniz buz yanığı olmasın diye 5dk ara verip bir set daha yapıyorsunuz buz kompresini.buzla masaj yaparsanız biraz daha etkili oluyor. ama noktayı doğru belirlemek lazım. işaret ve baş parmağının tam kesiştiği, parmaklarınızı tam açtığınızda oluşan alan.. önlü arkalı. bir elinizin üstündeki bölgeyi, bir altındaki.dönüşümlü...

ayrıca bazı durumlarda çok soğuk su, ani olarak dişin ağrısını dindirebiliyor. ama asla sıcak su değil...

sıcak dokunuyorsa bir de soğuk dene, kısa süreli de olsa rahatlatıyordu beni. karanfil çiğneyebilirsin.

aspirin, alkol, viski, kanyak, ot, püsür, vs, bunları sakın denemeyin! diş ağrısını 1 saat erteleyeyim diye zaten enfeksiyondan harap olmuş ağız mukozasını daha fazla tahriş edersiniz. soğuk su veya buz deneyin. soğuk suyu dişinizin üzerinde bekletin, sonra çıkarın, tekrar soğuk su alın ağzınıza. ama bu bir süre sonra alışkanlık yapabilir. ben bir gece boyunca uykusuz kalmış, ama bu yöntemle ağrıyı dişçiye kadar süper bir şekilde ertelemiştim. bir de apranax forte alın. geçmiş olsun.

Disten ne cektigimi bir allah birde ben bilirim.
Dis agriyorsa Bilinki curuk enfeksiyon kapmis ve iltihaplanmistir. Gecic cozum olarak ilik suyun icerisine yogun bir sekilde tuz at ve curuk olan kisim uzerinde calkala. Cozum degil ama biraz olsun rahatlatir. Majezik Iyi geliyor fakat nekadar cok agri kesici icersen dis iltihabinda yani agrilarinda okadar artar. Tek cozum bir dis hekimin koltuguna uzanmak. Gecmis olsun....

karanfil yağı & doğal kekik

içeriğinde alkol olan ağız gargaraları geçici olarak çok işe yarar

uykunuza dikkat edin. bir şey kullanıyorsanız da bırakın artık, zamanı gelmiş.

lens kabının kapağına yapışmıştı belki lens, siz görmediniz. sonra geri kapatınca kapağı, düştü içine?

@pomolilik hehe yok temizim.
@vercingetorix onu ben de düşündüm ama gözümdeki nereye gitti o zaman?

namaza başlamanın zamanı gelmiş.

:D

oluyor öyle arada esrarengiz bi şekilde kayboluyor bu lensler. ama ilki kapağına filan yapışmıştır kesin, görmemişsinizdir. bir de lensleri takarken de çıkarırken de aynı gözden başlayın. solüsyonu koyma ve kapama işlemlerinde de aynı sırayı takip edin. karıştırma ve unutma yaşamazsınız böylece.

40-50 hakkıdır belki ama beni çok zorlar.
bir oyunu izledikten sonra içime oturan o meblanın acısından izlediğim sanatsal aktivitenin hazzını nasıl yaşayacağım ki.

İyi hazırlanmış bir oyunsa acımam. Öğrenciyken de acımazdım.

millet 100-150tl veriyor en önde izlemek için.

bence verilen paranın karşılığını alma kişiye göre değişir. zira paranın değeri herkese göre aynı değil.

henüz oturmadı. çünkü hiç bu kadar para verip tiyatro izlemedim. devlet tiyatrolarına gidiyorum.

özel tiyatrolarda da izlenecek çok güzel oyunlar görüyorum ama bu kadar para verirsem içime oturur kanaatindeyim.

öğrenciyim, çok istediğim bir oyunsa oturmaz. öylesine bir oyuna da gitmem pek zaten.

oturmak değil de ona ayırabilecek bütçe yok maalesef. ama devlet opera ve balesinde öğrenci bileti 10 lira her ay bir oyuna gitmeye çalışıyorum. ve verdiğim paranın son kuruşuna kadar değdiğini düşünüyorum. tiyatroya gitmek kısmet olmadı şimdilik ama devlet tiyatrosundaki biletlerden bundan pahalı değildir diye düşünüyorum. ama sinemaya verdiğim 12 lira içime oturuyor resmen.

bu sorunun cevabı tiyatroyu ne kadar sevdiğinle ve gitmeyi düşündüğün oyunların kalitesiyle bağlantılı. 40-50tl versem acımam diyeceğiniz oyunlar varken 15TL'ye eh belki giderim diyeceğiniz oyunlar da var piyasada

k*x*x'in tersi=F*x'in tersi
x*x'in tersi birim matris(I) oluyor.
k*I=F*x'in tersi
k=F*x'in tersi

Burda x'in tersini alamayız sanırım. Sadece kare matrisin tersi alınır. Problem de ordan kaynaklanıyor yanılmıyorsam.

evet;
x bir matrix degil de vektor oldugu icin tersi alinmiyor.


Baska cevabi olan?

K sadece köşegen üstü elemanlarından oluşabiliyorsa,
k11*x1=f1
k22*x2=f2
k33*x3=f3

denklemlerinden k'lar bulunabilir. Diğer tüm elemanlar sıfırdır. Bu matrisi (lazımsa) istediğiniz şekle benzerlik dönüşümleriyle dönüştürürsünüz.

hmm o bnm gözümden kaçmış. K ile ilgili başka veri varsa K'ya harf verip gauss yapılabilir yoksa 9 bilinmeyen olur çıkılmaz işin içinden.

matlab yapıyor bunu, mldivide diye bir komutla. matrisleri \ operatörüyle bölüyor fakat arkasında uzuuun bir matematik açıklaması var. normalde x'i bulmak için kullansak da aynı mantık ile K da bulunur gibi geldi.


A\B is the matrix division of A into B, which is roughly the
same as INV(A)*B , except it is computed in a different way.
If A is an N-by-N matrix and B is a column vector with N
components, or a matrix with several such columns, then
X = A\B is the solution to the equation A*X = B. A warning
message is printed if A is badly scaled or nearly singular.
A\EYE(SIZE(A)) produces the inverse of A.

If A is an M-by-N matrix with M < or > N and B is a column
vector with M components, or a matrix with several such columns,
then X = A\B is the solution in the least squares sense to the
under- or overdetermined system of equations A*X = B. The
effective rank, K, of A is determined from the QR decomposition
with pivoting. A solution X is computed which has at most K
nonzero components per column. If K < N this will usually not
be the same solution as PINV(A)*B. A\EYE(SIZE(A)) produces a
generalized inverse of A.

C = MLDIVIDE(A,B) is called for the syntax 'A \ B' when A or B is an
object.

aşılır. ne bağlatırsınız bilemem de sınırsız bağlatın

aşılır.
kampanyaları fln arastırın derim ama sınırsız olmazsa daha cok patlar.

video konusunda dikkatli olursanız sorun olmaz bi de o facebook oyunlarına fazla buluşmamak lazım.

kota 4 gb ise aşılır.

video diyorsunuz bi kere bu ucu açık bir şey.

mail,facebook,sözlük aşmaz ama video girerse aşar.

online birşey izlemez yada dinlemez isen aşılmaz.

aşılır +1

netlimitsiz olayına girin bence.

aman aga kesin aşılıyo dikkat et derim. 70 lira ust limitleri odersiniz akıllanana kadar. sınırsız yapın kesin. zaten kişi başı 20lira bile olmaz.

kişi başı 6 lira fazla verirseniz istediğinizi indirebilirsiniz:)

bence olmaz. kolonun köşesi o demir kısımları birazcık daha içerde farzet ki normal bi duvarın köşesi kırılmış. alçıyla da yama yapılabilir.

hiç bişe olmaz. biraz sıva alçı biraz da saten alçı ile cillop gibi olur orası.
hatta o kırık çok küçük gibi duruyor, sadece satenle bile kapatabilirsin.

o dökülen şey sıva değil mi ya bişey olmaz ondan

zeytinyagli bezelye olur mu ki? ben hic duymadim valla. sen en temizi al yarim kilo kusbasi etli yap o yemegi, once cicek yagi, sonra bi bas sogan, pembelesince bi yemek kasigi salca, sonra et, sonra fasulye, sicak su ekle, 2 tasim kaynat bak nasil lezzetli oluyor.

ps: istege bagli pattis bile eklenebilir. afiyet olsun. umit usta.

zeytnyağlı yemeklere epey uzak bir coğrafyanın çocuğu olmamdan mütevvelit beceremiyorum işte ne yapim. bezelye olunca zeytinyağı tu kaka oluyo, anladım şimdi:)) etliye ceviriyorum bende olayı şimdi:)

bence patates koymalısın, ben öyle yapıyorum, gayet iyi oluyor

Keşke çevirmeseydiniz etliye. Tatlandırmak istiyorsanız, daha fazla soğan koyabilirsiniz, daha ince kıyarak. Zeytinyağını atmıyorsunuz tabi, nimet o. Atılmaz ki.

@paranormal
atmak derken dökmek babında be dostum:)

hemen hemen her sebzenin yapılır zeytinyağlısı illa et veya tavuk gerekmez. hepsinde aynı işlem uygulanır. önce zeytinyağ ve ince doğranmış bol soğan, soğanlar ölünce dolu dolu bir tatlı kaşığı salça, salçanın rengini verince sebzeyi(taze fasulye olsun barbunya olsun bezelye olsun)atıp azcık kavurabilirsin. sonrada malzemenin üstünü geçecek kadar su, bir tutam tuz, iz miktarda şeker koyarsan oldu bitti maşallah. çeşit olsun diye içlerine havuç ekleyebilirsin. bezelyeyle patateste süper olur. afiyetler olsun :)

cilt doktoruna gitmeli

öncelikle bir cilt doktoruna gitmeli. eğer kızarıklıklar alerjiye bağlı değil sıkıntı, stres kaynaklıysa bir de psikiyatriste gitmesi iyi olur daha çabuk iyileşir.

bahar alerjisidir. arkadaşımda da böyle oluyor. adını bilmiyorum ama alerji ilacı var onun. o rahatlatıyormuş.

kötü.

tuhaf

hiiii! çok güzel. kaça satılıyo bunlar? (ucuzsa ben de alim:P)

club hatununa yakışır.

kendime almıcam da pazar araştırması işte.. o yüzden hertürlü fikir önemli :))

oyuncak gibi.

sıradışı saatler hoşuma gidiyor. pimp watches diye bir şeyler satılıyordu, fiyatını hak etmiyorlardı ama ucuza satsalar alırdım.

Bu fotoğraftaki saat de bence oldukça şık, özellikle mekanlar için.

ben olsam almam utanırım o saati takarken :p

siyah olan çok güzel

sacma.

dandik

ilginç...

bence çok tarz

Japonya'da çok tuttu bu tasarımlar.İkinci fotodaki saat gayet güzel.

böle bişiye gerek yok.
albenisi de yok.
özetle olmasa da olur.

gri olan gece kullanımı için ideal.

siyahını beğendim,gece için ideal.

yaa ben siyah olanını cidden beğendim. ne deniyo bu saatlere, bari onu söyleyin de ebay'den bakalım :)

bence güzel ama açık açık saati yazıyor bu. bu tasarımda aslında led ışıklar kullanılarak yapılanlar var. ışıkların sayısına göre anlıyordunuz.

çok güzel nerde ve ne kadar olduğunu da belirt lütfen.

şuana kadar tr de görmedim y.dısında üreticisiyle temastayım.. yakın zamanda getirtiyorum... detaylı bilgi almak isteyenler buradan özel mesaj atabilir...

2. guzelmis.

erkek işaret dili öğrenirse gayet de yürüyebilir bence.

herşeyi kulaklarınla duymak zorunda değilsin ya. Bazı şeyleride kalbinle duy. Daha anlamlı olur bence.

Er kişi sağır olsa birini sevebilir miymiş sevemez miymiş acaba? Kendine bu soruyu sorup, vereceği cevapla kendi doğrusunu bulabilir.

Bi de internette dolaşan, çok sevdiğim bi söz var. Mevlana'ya ait olduğu söyleniyo. Diyor ki; "Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler."

Dilsiz kardeş, ebeveyn, arkadaş olabiliyorsa sevgili de olabilir; neden olmasın? Erkeğin ailesi sorun etmemeli, ederlerse erkek demeli ki: Ben de dilsiz olabilirdim, sırf bu yüzden yalnız kalmamı ister miydiniz?

"hable con ella" diye bir film vardır. izlemediysen izle derim. hemen o çağrıştı bende. bir de niye olmasın ki ya? zorlukları illaki olur ama zor kazanılan şeyler daha kıymetli olur gibi..

başka dilde aşk filmini izle. boktan filmdir ama azcık fikir verir çok değil.

işaret dili o kadar da zor değil diye duydum .. yazarak anlaşılır bir süre ögrenirsin zamanla. senin içinde en ufak bir acaba yoksa .. olur

kızın bu şekilde düşünmesi gayet normal erkeğe göre kendini eksik hissediyor doğal olarak. ama erkeğin samimi ve içten davranışıyla aşılır bu sorun. bence böyle bir ilişki diğer bir çok ilişkiden daha gerçektir çünkü sırf yüzünün, fiziğinin güzelliğinden değil karşıdakinin varlığına duyulan bir sevgidir aradaki. "başka dilde aşk" filminde de aynı konu işlenmiş, erkek konuşma özürlüydü filmde. izleyin mutlaka.

işaret dili alfabesini bir akşamda öğrendim. hem de internetten ama sadece alfabe. kelimeler falan derken öğrenirsin. seviyorsan engel olmaz bu. olmaması lazım en azından.

kız bunları görürse sanırım ilişkiye razı olur. hani işaret dili vs vs. tabi kendini eksik görmesi çok tuhaf bi duygu yani insan biraz tuhaf oluyor bu durumda karşısındakini görünce.

"tabi kendini eksik görmesi çok tuhaf bi duygu yani insan biraz tuhaf oluyor bu durumda karşısındakini görünce." o kendini eksik görmüyordur. senin onu eksik görebileceğini düşünüyordur.
biraz olsun yapamayacağını, onu incitebilieğini düşünüyorsan, hiç başlama derim.

@ ecece'ye katılıyorum çok.

Kızın öğretmesini istesin daha romantik olur. Eğer ses duyma meraklısıysa kızı görmek onunla işaret diliyle de olsa konuşmak yetmicekse aşk değildir o başka birini bulsun. Konuşabilsin "Oha felan oldum yhanii. ashkıııım seni seviore" desin anlar o zaman duymakla duymamak arasındaki farkı.

Faydası olması dileğiyle:
1- Finans > Yeşil
2- Pazarlama > Mavi
3- Satış > Pembe
4- Mühendislik > Kırmızı
5- Bilişim > Mavi

1- Finans -- yeşil (doları çağrıştırır)
2- Pazarlama -- beyaz
3- Satış -- sarı
4- Mühendislik -- mavi
5- Bilişim -- gri

diye geldi içimden...

1.yeşil
2.kırmızı
3.sarı
4.mavi
5.gri

Satışla ilgili kırmızı olması mantıklı diil midir? kırmızı satışı tetikler mantığıyla..

kırmızı bana itici gelir bu tip kullanımlarda hep. zorluyormuş gibi böyle. bilemedim.

1- yeşil (herkes hemfikir)
2- sarı
3- kırmızı
4- beyaz
5- gri (tabi ki de)

1- Parlement mavi (bkz: finansbank mavisi)
2- Kırmızı
3- Beyaz
4- Sarı
5- Siyah

1- dolar kagidi yesili
2- makosen
3- phthalo mavisi
4- taupe grisi
5- elektrik camgobegi

soda özellikle limonlusu mide bulantısı için iyi bir çözümdür lakin o şekildede geçmezse bulantın işaret parmağını azının içine sokup kusmayı deneyebilirsin.

geçmiş olsun.

nane limon kaynat. mutlaka geçirir. ilaç diyorsan da metpamid iyi gelir genelde. ama çok ciddiyim, nane limon metpamid'den bile iyi :)

belki mideni üşütmüşsündür. male escort'un dediği gibi, zorla kusmaya çalış. rahatlatır muhtemelen.

geçmiş olsun.

zencefilli seker, bimlerde var bir tane alirsan rahatlatir...ayni nane limon olayini ben de tavsiye ediyorum, bir de maydonoz cignemeyi dene...

ya haklısınız nane limon içtim zaten pazar günü tamam iyi geldi ama uyandım gene devam etti. şimdi beni rahatlatır da mide bulantısı neden olur böyle uzun süreli onu merak ediyorum.

ya benim en ciddi mide bulantım midemi üşüttüğümde olmuştu, nane limon bi yarım saat rahatlattı sonra da kusmuştum zaten. çok acıklı :)

mide bulantısı cidden çok fena, derdini anlıyorum da, istemesen de bi doktora gitmen lazım. en azından sağlık ocağına filan git tam teşekküllü hastaneye gitmesen de. çünkü çok uzun sürmüş, şimdiye kadar ya geçmesi gerekiyordu, ya da kusman.

ben zorla kusman konusunda ısrarcıyım. eğer kusmana rağmen devam ediyorsa psikolojik olabilir. bir de bazı ilaçlar mide bulantısı yapar, ilaç kullanıyorsan yan etkilerini kontrol et bi.

sadece bulanıyor mu? başka bişi yok mu? bu kadar uzun sürmesi durumunda gıda zehirlenmesi değildir diyebiliriz.

gastrit gibi hasatalıklarda da bulantı yapar, tiroidle ilgili sorunlar da.... bence bir haftada (yani cuma'ya kadar) geçmezse dahiliyeye gidin.

havalar bir sıcak bir soğuk farkında olmadan üşütmüş olabilirsin. dondurma veya soğuk su da neden olmuş olabilir. sıcak su torbası koymayı dene bir de.

evet bence de üşütmüşsün.
ayaklarını sıcak tut.

kedin varsa karnına oturt sev. o guruldadıkça midenin ağrısını da alır. hele bi de patilerle masaja başlarsa :) bi yandan da sıcaklık verir oh :)
ama tabi bu dediğim kramplı, ağrılı, sıkıntılı mideler için.
bulantı biraz daha değişik bir konu.
beyin kanamasına bile işaret edebilen bir durum. yani o kadar geniş bir yelpaze var elimizde. o yüzden 1-2 güne hafiflemezse, doktor şart. regl olduğuna göre hamilelik gibi cici ihtimalleri? de eliyoruz. :P

naneli yoğurt çorbası da iyi gelir.

bir sefer benim de başıma geldi de emadur iğne yemek zorunda kaldıydım :/

geçmiş olsun.

birkaç tane tuzsuz patates haşlayıp yiyebilirsen, midene iyi gelir dindirir.

iki üç haftada bir dip boyası yaparsan aynı renkle işe yarar sanki..

ona bi çare yok. sık boyamak da anane kafa derisine iyi gelmez bence. kuaföre gitse onlar elbetteki yaparlar ama bi alay madde, açıcı falan kullanılar. dipleri sarımtırak kalıyor işte. annane saçları böyle.

Anneannen saçını boyamasa daha iyi değil mi? İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth' in saçları gibi olsa, bence harika durur. Belli bir yaştaki insanlara, beyaz saç çok yakışıyor. Beyaz saçlı olmaktan mı hoşlanmıyor acaba? Sorunun cevabına gelince, açık tonlardaki boyalar, beyazları kapamada pek başarılı olamıyor. Kuaförlerin de pek kaliteli boyalar kullandıklarını düşünmüyorum. Saç boyama konusu, epey bir sorun. Tercih meselesi. Kolay gelsin. Anneanne ne diyor bu konuda, ben onu merak ettim.

evde kendiniz becerebilir misiniz bilmiyorum ama kuaför (annemin saçı da aynı dediğiniz gibi oluyor ordan biliyorum) önce diplerini normalde boyadığını renkten bir ton koyu renge boyayıp 20 dakika kadar bekletiyor. ardından asıl istediği renge saçın tamamını boyuyor tekrar. fakat şu var ki saç rengi giderek koyulaşıyor.

sorunuza pek cevap degil ama bu sorun kisa sac kesimleri ile asilabilir. sac boyu kisa olursa hem uclar diplere gore daha koyu kalmaz, hem de kullanim kolayligi saglanir.

teşekkürler arkadaşlar cevaplarınız alâ.. julyciğim Hz. Peygamber, ashabına bağımsız bir kişilik kazandırmak için saçı ve sakalı kına veya başka bir boya maddesi ile boyayabileceklerini bildirdi. Ebû Hüreyre (r.a)'tan nakledilen bir hadiste şöyle buyurulur: "Yahudi ve Hıristiyanlar (saçlarını) boyamaz. Siz onların aksini yapınız: yani saçlarınızı boyayınız" (Buhârî, Enbiyâ, 50; Libas, 67; Müslim, Libas, 80; Ebû Dâvud, Tereccül, 18; Nesâî, Zîne, 14). bunun dışında sevgili ananişim beyaz saçlarını görünce çok üzülüyor boyandığında ise çok mutlu oluyor

baglanbize.com

burası var gayet güzeldir. ayrıca türk filmi karambolde karışık var işte. arama yapabilirsin. elim değmişken şu filmi de sunayım dedim.

www.indirmedenfilmizle.net

burada var.
(git:gunlukfilm.com )

www.put.io var mesela.

www.cizbakalim.com diye bir site var verilen kelimeyi diğer oyunculara çizerek anlatıyorsunuz oldukça keyiflidir.

evet cizbakalim candır. bi de sanırım max'ın sitesinde, trt çocuk'un sitesinde oyunlar oluyor. Ben bile oynuyorum arada.

çok düzenli izlemiyorum ama sorduklarını yanıtlayabilirim
halim ile seyhan nişanlıydı evet. ali'ye aşık olunca sorunlar çıktı ama ayrılamadı seyhan bir türlü. fakat düğün günü kaçtı kız evlenemediler halim'le işte. doğal olarak ali ile halim öyle kanka değillerdi hiç haz etmiyorlardı birbirlerinden başta sanırsam ali'nin feride'yle olan durumu öğrenmesiyle iyice kanka moduna geçtiler.
feride'nin gelinlikli sahnesinden kastın jenerikte olansa onu bende merak ediyorum bilen beri gelsin. ama bölüm içinde geçen bir şey ise kaçırmışım o kısmı.

şimdi efendim, canım ailem ali'le samim'in gemideki işlerinden ayrılıp istanbul'a yerleşmeleriyle başlar. samim bi arkadasının boş olan evinde kalmaya başlar. bak sen şu işe ki 20 yıl önce nikah masasında bırakıp kaçtığı meloşşş da sokağın karşısında oturmaktadır.. ilk bi kaç bölümü seyredemedim. olayların bağlanış şekli tam böyle olmayabilir ama bi önemi yok zaten. asıl mevzu samim ile meloş'un bunca yıl sonra yine karşılaşmalarıdır.

meloş'un kardeşi seyhan ilk zamanlar halim'le nişanlıydı. hatta ilk nişan bozulmuşmuş, ikinciye gene nişanlanmışlar. diğer kardeşi feride'nin de şu an dizide olmayan bi sevgilisi vardı. ama tamamen ayrıldı ve artık bahsi geçmediği için ondan bahsetme gereği duymuyorum. zira bundan sonraki bölümlerde onun hakkında en ufak bişey olmayacağından da eminim.

efendim seyhan'a geri dönecek olursak, bu seyhan insanı halimle nişanlıyken gönlünü aliye kaptırır. o sıralar şu an samimlerin olan otel de seyhan müdürdür. neyse onlarda ayrıntı ve atlıyorum. efendim şimdi bu seyhan insanı halim'le nişanlı olduğu halde ali'yle işi uzaktan bakışmalardan daha da öteye giderek düzenli ilişki haline getirirler (ne kadar ayıp) ama bu sıralarda da düğün hazırlıkları falan da devam ediyo tabi. neyse efendim ali'yle bi ara bozuşurlar ve ali memleketi mersin'e anasının yanına döner. nikah tarihi de ali'nin mersin'de olduğu vakitlerdedir. seyhan yapamaz ve nikahtan kaçar. bunu öğrenen ali benim için yaptı diyerek koşar gelir gerisin geriye. seyhan her ne kadar o sıralar ali'ye senin için değildi dese de onun içindi. neyse halim depresyona girer falan. ayrıntılrı es geçiyorum.

halim candır ciğerdir, kız olsam tutulurdum yani, o derece severim herifi. altın kalplidir. son zamanlarda feride'nin halim'e gönlü akar. ama bi türlü söylelemişti. ama en sonunda bi mektupla açar içini. halimde çok sevinir buna. romantik bi buluşma ayarlamak ister ve ali'den yardım ister.

efendim hazır ali ile halim'i aynı cümle içinde kullanmışken; tahmin edileceği üzere zamanında kanlı bıçaklıydılar. hatta halim vuracaktı ali'yi. samim araya girdi, o vuruldu garibim. neyse efendim, ali bi gün bi arabanın atına yatmış çalışırken kriko boşalır, kurtulmasını tabiki bizim aslan delikanlımız halime borçludur. o günden sonra birbirlerini anlamaya başlarlar falan. herşeyi sevgilerinden ötürü yaptıklarını gibi gibi.

feriden'nin gelinlikli sahnesi ne gelince son bölümde de varmıydı bilmiyorum ama bi ara feride'nin ar buluculuk yaparak halimle tanıştırdığı bi hatun kızımız vardı. bunlar işi ciddiyete bindirdiler. feride ve bu hatun kızımız düğün için gelinlik bakmaya gittilerdi. orda feride -hatun kızımızın beğendiği gelinlikti danırım- dayanamayıp denedi. bunu gören hatun kız hatunluk çizgisinden hafif kaymalar yaşadı vs. ve bi şekilde halim ile olan birlikteliğide sonra eri. ama dersen ki ben daha bi iki hafta içinde gördüm ferideciğimi, onu ben de bilmiyorum. zira bi kaç haftadır hayatım gece ile gündüz ters işliyor. yani habersizim.

samim'le meloşşş'dan fazla bahsetmedim ama mahsus. onlar öyle de güzel :}. ha bu arada samim'in yeğenler anne ve babalarını trafik kazasında kaybettikten sonra dayılarının yanında yaşamaya başladılar. bunu da eklemiş olayım.

sağlıcakla.

Halim'le Ali daha önce çok kavga ediyorlardı. Bu sezon arkadaş olmuşlar bende son bölümleri izleyemedim. Ali Halim'e feride için yardım ediyor.

Gelinlik jenerikte var. İlk bölümde Samim Melahat ile evlenecekti kaçtı. Feride'nin de bir sevgilisi vardı ilk sezon çocuğun annesi ferideyi istemiyordu. Herhalde ordan kalma birşey.

Çocuklarda Samim'e ölen ablasıyla eniştesinden kalıyor. Onlar çok zengindi trafik kazasında ölüyor sonra Samim'e kalıyor.

pek bişey yok dizide zaten aşkı memnu gibi değil =) Çok güzel bir aile dizisi ben seviyorum.

çay sevmeyenleri de düşünün, çeşit çeşit kahveniz olsun. türk kahvesi, filtre kahve, aromalı kahveler...

minik minik sandviçler olabilir. kulüp sandviç, mini hamburger falan...

valla büyümekte esas sorun aynı kaliteyi yakalayabilmek, özellikle bunu amatör ruhla yaptığınızı varsayarsak.. bence şube açmak yerine mekanı büyütün, böylece kaliteden, hizmetten ödün vermemiş olursunuz.. yani bakırköy de şube açtınız örneğin onla uğraşmak çok zor, sonuçta starbucks veya burgerci değil bu, hadi yemekleri, poğçaları götürdünüz falan ama hizmet, güleryüz aynı kalabilecek mi bakalım.. ayrıca bu bir ekip işi, ekip oturduysa hiç bozmayın aynen devam..:) yani mekanı büyütmek ve menüyü geliştirmek en iyi çözüm.. ayrıca şube gerekli değil ki, bir sürü yer var tek olan ama süper yemekleri falan olan.. hem bu daha işinize gelir, insanlar nereye geleceklerini bilirler.. yani bir düşünün isterseniz dediklerimi, reklam olayını bilemiycem..

öğrencilere odaklanın. yaş grubu olarak da 18-30 diye sallıyorum.

müziğinize önem gösterin, dekorasyonunuzu kalabalık tutmayın, oturma alanlarınız rahat olsun ve bir çalışma alanı yaratın. son zamanlarda en çok talep edilen şeylerden biri bu ve organizasyonlar için de ön ayak olur. meyve çaylarını ekleyin ama poşet çay değil. çeşitli kültürlerdeki farklı çay sunumlarını deneyebilirsiniz. atıştırmalık olarak da karışık büyük tabaklar hazırlayın mesela 2-4 kişilik. kanepe, minik sandviç vs. aydınlatmalarınızın ayarlanabilir olmasına özen gösterin.

kendini evinde gibi gören insanlar, ders çalışırken çay getiren anne garsona dönüşür. (bu nasıl sallamak?!)

ilginiz ve yanitlariniz icin herbirinize cok cok tesekkur ediyorum...
biz de istemeyiz keske aynen kafemizi koruyabilsek; ancak degisen sartlar, buyumemiz gerekliligini doguruyor... yoksa haklisiniz buyumek demek cok basliliga ve standardi tutturamamaya variyor en sonunda...

+ musteriler bir suru seyden memnun olsalar da cesit azligindan şikayetciler...kanepe vs gibi oneriler gelmis, tesekkur ediyorum ilgi icin; ancak bunlar biraz avrupai degil mi sizce? bizi biz yapan cay uzerine-ev konseptli mekanimizdan uzaklasmamiza sebebiyet vermez mi??

- oturma odasi-salon-balkon mutfak konseptli subeler olayini sevdim... cidden yaratici olduguna inaniyorum... bu tip; veya farkli konseptte ancak bu kalibrede yaraticilikta onerilerinizi rica edicem daha fazla sayida...

***** ve son olarak arkadaslar, reklam isi gerçekten son derece onemli... lutfen bu konuda birazcik yardimci olun...

kahvaltı üzerine birşeyler düşünür müsünüz?
bence iş yapar.
ama güzel şeyler, simit poğaça değil.
çeşit, çeşit yumurta
güzel, kaliteli zeytin, peynir
basit ama eğlenceli şeyler, ev ekmekleri. olimpos kahvaltısı gibi :)
nasıl bir kafe düşündüğünüzü bilmiyorum ama aklıma çay ile birlikte tüketmekten hoşlandığımız şeylerin üzerine gitmek geldi. ev konsepti diyorsunuz o zaman bir evde gün içinde neler pişer, çayla birlikte ne yaparız. aklıma hep ucuz ama eğlenceli şeyler geliyor. sigara böreği, kısır, kurabiyeler, kekler, böyle bir sürü şey.
ama tabi bu işin dediğim gibi "özel" bir yanı olmalı. günlük yufka, güzel peynir, taze maydonoz, kaliteli yağ, evde yapıldığı gibi. dondurulmuş hazır şeyler değil.

bizim eve yakın bir cafe var. yıllardır var. pahalı bir semt. genelde servis ağırlıklı çalışırlar. küçücük bir yer. kışın 4 yazın 8 masa olsun diyelim. sandviç yaparlar. ama çok farklıdır.
(yaklaşık 15 yıldan uzun süredir bu işi yapıyorlar, eskiden subway filan bilinmezdi hatırlatayım.)
şöyle. menüleri sandviç içeriklerinden oluşur. gider işaretlersiniz, ekmek, et, sebze, hepsini seçer işaretlersiniz. 4-5 çeşit ekmek, 3-4 çeşit sos bulunur. çok lezzetli olur allhım canım çekti. ucuz değildir fakat bölgedeki iş yerlerine çalışır ve herhalde epey iş yapıyor ki gayet güzel yıllardır çalışıyorlar. ayrıca bazı günler spesiyallerini yaparlar, havuçlu kek, brovni, bu tür şeyler. çok yabancılar var bu semtte onların da hoşuna gidiyor çünkü menü çift dilde. ayrıca menü diye birşey yapmak zorunda kalmıyorsunuz, insanlara yemek veya yemeğin içeriğini beğendirmek zorunda da kalmıyorsunuz. hatta şu avmlerde açılan galga mı kalka mı moğol yemekçisi var ya, orada yemeği bile müşteriye yaptırıyorlar :P siz dalından elma toplatıp teyzelerle birlikte kek pişirseniz mesela istanbulun en müthiş butik kafesi olabilirsiniz vs vs vs vs
sonra bay baget var mesela. ufacık dükkan ama para basıyor. en azından ben onlara çok kazandırdım :)

kafe-bar reklamla ilerlemez. müşteri yapar reklamı. anca el ilanlarını yolda sağa sola yapıştırırsınız o olur. ya da öğrencilere %15-20 indirim yapıyoruz diye asın kapıya ertesi gün gör cümbüşü.

kışın hafta içi bir gün gidin nevizadeye barlara bakın. 2-3'ü full çekerken diğerlerinde tek müşteri göremezsiniz. çünkü en iyi reklamı müşteri yapar.

ayrıca kanepe-sandviç'in neresi avrupai? çayla en güzel giden şey sandviç değil midir? olsa da yesem

menüyü geliştirirken altın günlerinden esinlenebilirsiniz samimi ev ortamına gayet uygun olur bence. kısır olsun börekler olsun. içecek olarak da yine bu ortama uyacak aklıma gelen ilk şey limonata oldu
reklam için bir şeyler söylemek gerekirse; kafe için reklam filmi çekmek ne kadar gerekli bilmiyorum ama el ilanları böyle mekanlar için daha uygun gibi geliyor. bir de internet ortamında olabilir bence. bilmiyorum belki vardır ama facebookta sayfa açabilirsiniz kafe için.

sordugunuz soruların aslında yanıtlarını en iyi musterilerinizden alırsınız
su an kafe nerde hangi saatlerde hangi gunlerde doluyo
musterilerin yas ortalaması kafeye geliş amacları vs... gore yapabiliceginiz butun değişikler değişir
mesela efendim lise cıkısında gelen cocuklar varsa kafenizde
onların butun derdi flortleşmektir
erkekler kızları tavlamaya calısır
cift olanlar opusur koklasır gizli bi yer arar
ama yok daha universiteli adam akıllı insanlar gibi bi yer oluyosa
bu insanlar kagıt oynar tavla oynar
yok bunlar inek diyosanız
hızlı bi internet baglantısı wireless oturur proje odev vs... yaparlar
dedigim gibi gelen insanların yemek ve icmek isteyecekleri seylerde buna gore değişir
birazcık daha gozlem yaparsanız aslında cok cok daha fazla sey kazanabilirsiniz

kurabiye çeşitleri işe yarayabilir, en azından benim çay kahve içerken en çok özlemini çektiğim şey bu, hanımellerin kurabiyeleri tarzı şeyler filan.

eğlence olarakta muhtemelen vardır ama jenga, tabu tarzı oyunlar çok iyi gidiyor öyle mekanlarda. bir de internet bağlantısı + bolca priz olmalıki laptopların şarjı bitmeden kullanılabilsin.

tekrardan iyi geceler, guzel fikirleriniz icin tesekkur ediyorum. emin olun hepsi gercekten birseylere yarayacak... cok tesekkurler...ancak soyledigim gibi reklam gerçekten gerekiyor... bir seye yarayacagindan degil-bence de yaramayacak ancak gerektigi icin...

bu arada sandvic kanepe olayi avrupayi derken, sandvici tenzih ederim... ancak kanepe hep snob gelmistir bana... boyle hep kokteyl filan cagristirir...renkli plastik kiliclar, biberli zeytn filan :p

Reklam için hedef kitleyi belirleyin. Müşterilerinize mini bir anket yaparak kafenizle ilgili sevdikleri, beğendikleri şeyi, sizi neden seçtiklerini sorun.

Bence hedef kitleniz öğrenciler olmak zorunda değil çünkü hayatın koşuşturmacasından kaçıp kafenize sığınacak pek çok kitle var.

Aslında çok uçuk reklam fikirlerine ihtiyacınız da yok. Evden koşuşturmaca ile çıkıp, işe gidip işte bunalan ve arkadaşlarıyla haberleşip sizin kafenizde buluşarak huzuru bulan ve orada saatler geçiren bir grubu anlatsanız bile yeterli.

Ev sıcaklığında, gelenlerin yorucu günü üzerlerinden atabilecekleri, arkadaşlarını ağırlayabilecekleri, hem rahatlarken hem de kendilerini yormadan güzel vakitler geçirebilecekleri bir mekan işte. Kafeler yapay şekillerde bunu yansıtmaya çalışıyorlar ama sizinki zaten makyaja ihtiyaç duymadan o şekilde.

Bir de slogan bulun. Reklam için. Akılda kalıcı ve huzur pompalayan bir şey olsun.

Bir de ben olsam tv reklamı yerine afiş, bulunduğunuz şehrin gazetelerine ilan, vs'yi düşünürdüm.