Muhtemelen Tuvaca. Halen Göktanrı inancını devam ettiren Türki halklardandır. Dünyada, özellikle Amerika'da Tuvan Throat Singing, yani boğazdan şarkı söylemeri ile ünlüdürler.

tr.wikipedia.org

easywords.

ta kendisi oluyor.

(bkz: byki)

bundan daha iyisi yok. ancak kelime girmen için deluxe sürümünü satın alman lazım. ama biraz araştırırsan malum ortamlarda da bulunuyor.

adam akilli bitirsen almancayi halledersin büyük oranda

gramer olarak c2 olursun, almanca dilbilgisini yalayıp yutmuş olursun, bir alman bile o kitaptaki herşeyi bilmez.

ama sadece dilbilgisini bilmek seni b1 yapmaz, kelime dağarcığını geliştimen, günlük kullanımlarını öğrenmen, dildeki deyimleri bilmen gerekir.

dilbilgisi için erdem karabulut'un kitabı iyidir.
dinleme ve günlük konuşma için Pimsleur kasetleri iyidir.

almanca temel grameri - monika reimann (hueber)

(bkz: duolingo)

rotario +1

nike'ın modelleri iyi bence.
mağazada ne için istediğini söylersen sana modelleri gösterirler.
pahalı olur mu olmaz mı bilmiyorum ama tavsiye ederim.

Hepsiburada'da işini görecek ayakkabılar var: goo.gl

kaç numara giyiyorsun?

38.5-39

www.barcin.com
www.boyner.com.tr

nike air pegasus 28

mükemmel bir ayakkabı, ancak kış için uygun değil tabi.

decathlon magazasina gidip oradaki pumalari deneyebilirsiniz. ben 40tlye almistim evvelki yil gayet iyiler. spor salonu ve yuruyus disinda kullanmiyorum en az 4 sene daha gider.

Puma Faas serisi işini tam görür.. Bütçene göre 300-500-800 seçebilirsin

1. Yaparsın. Daha önce vize kullanılmış olduğu için sıkıntı çıkmaz.
2. (bkz: eurolines)

www.eurolines.nl

Amsterdam-Brüksel biletleri 10-15€ civarı.

teknik olarak seni almasi gerekli ulkeye ancak her ulke killanmasi durumunda vizesi olsa dahi kisiyi ulkeye almayabilir.

2. amsterdam-brüksel treni için 2-3 hafta önceden rezervasyon yaparsan 19 euro. rezervasyon yaparken bazı saatler için 19 euro bazıları için yüksek ücret gösterecektir. sen 19 euroluk olandan ayırt. zaten bilette saat yazmıyor sadece gün yazıyor. ayrıca riski seviyorsan ben bir kere brüksel'den amsterdam'a gidip geldim biletimi hiç kontrol etmediler onu da ekleyeyim.

kanlıca olur, garipçe olur

eyüp sultan

anadolu feneri'ne gidin, pek bilinmedik değil ama uzak ve biraz da ters kalıyor diye çok kalabalık olmaz.

Kasma. Raad ol.

(bkz: garantili zayiflama yontemi/@compadrito)

@compadrito: Eyvallah, sağolasın. Ancak senin yazdığın entryi daha önce okumuştum. Zaten oradakilerin hemen hepsini yapıyorum. Diyet yapmıyorum dediysem özel bir program uygulamıyorum anlamında. Yoksa porsiyonları normalden küçülttüm. Yıllardır şeker kullanmıyorum, çayı kahveyi hep şekersiz içerim. Alkol, sigara kullanmıyorum. Gazlı, asitli içecekler içmiyorum. Bu anlamda sıkıntı yok zaten.

Ancak senin yazdığın beslenme ve yaşam biçimi ile ilgili. İşin spor kısmı da önemli bence. Özel olarak kastığım, hırs yapıp sürekli tartıya çıktığım yok. Biçimsiz vücudumla gurur duymasam da kafaya takmışlığım da yok. Biraz daha şekillenip spor ile sağlıklı bir hayat daha iyi olur isteği benimki. Biraz da bilinçli ve sistematik çalışma faydalı olur düşüncesi.

Şimdi okuduklarım nabzı ideal aralığın üzerine çıkarılırsa yağ yakımı %20 civarlarına düşüyor, bunun yerine ciğer açıp kondisyon kazanılıyormuş. Bu elbette kötü değil de böyle koşarak yağ yakamayacaksam ilk etapta sürekli yürüyüş daha mantıklı gibi geldi. O yüzden başlangıç için uygun bir program arıyorum. Bütün mesele bu. :)

gold var igs karsisinda bi de kadir has yaninda

edit: igs karsisindaki vatandi ya

idtm de bimeks var metrodan cnr durağında iniyosun.

sirinevler yada bahcelievler durağında gold var.

avcılar şalvarlı etin yanında vatan var

Beylikdüzü Migros yanı Koçtaş'ın altında Darty var ama fazla büyük değil

Sınır diye bişi yok ki, atıyorum Almanya'dan Fransa'ya geçiyorsun, "Fransa'ya hoşgeldiniz" diye bir tabela var, sonra bütün yazılar tabelalar Fransızca oluyo o kadar. Sınır diye bişi yok ki, il değiştirir gibi ülke değiştiriyorsun. Ayrıca öyle Türkiye'deki gibi iki de bir kimlik/pasaport kontrolü olmaz avrupa'da devlet kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemiyor. Anca çok kalabalık bir yerde aşırı hareketler yapacaksın, bi yandan da tipin bozuk olcak, belki belki o zaman birileri sana pasaport sorar.

Cebinde Şengen vizen olduktan sonra istediğin kadar ülke değiştir, gir Yunanistan'dan çık Portekiz'den.

Pasaport kontrolü olsa dahi mühür basılmıyor. Sadece geçerli vizen/oturum iznin var mı diye bakılıyor.

Ayrıca schengen de olsa bazı ülke geçişlerinde sınır/pasaport kontrolü var. Örneğin biz Çek Cumhuriyeti'ne girerken otobüsü durdurup sınır polisi tek tek herkesin pasaportlarını kontrol etmişti. Uçakla inerken de bazen rastgele kontrol oluyor. Yani sıfır kontrol diye birşey sözkonusu değil.

yeni geçtik hiçbirinde kimse bir şey sormadı, otobüsler durmadı bile... bi anda yazılar değişmeye başlıyor oradan anlıyorsun;) ama talih kader senin... bilemedim bak şindi..

o kara yollarını zaman zaman kafaları estikçe yada çok önemli olaylar öncesinde kontrol amaçlı kesebiliyorlarmış. ama ondada mühür yok sadece vizenin durumuna geçerliliğine bakıyorlar.

Cevaplar icin tesekkurler. Ben de karayoluyla seyahet ederken bir kere kontrole denk geldim ama mühür basılmadı. Yine de emin olmak istemiştim :)

dolu ülke var böyle. hollanda'nınki turuncu, japonlar da mavi giyiyordu mesela. bizimkiler zamanında turkuaz forma giydiler. avustralyalılar sarı-yeşil giyiyor, yeni zelandalılar siyah. abd milli takımı, bayraklarındaki maviden çok daha koyu lacivert formalara sahip.

italya'yı daha önce yönetmiş Savoia'dan (house of savoy) geliyor. o zamanlar italya bayrağında mavi renk varmış:
tinyurl.com
en.wikipedia.org

geçmişi anma,krallık bayrağındaki maviden ötürü.

biz de turkuaz giydik bir aralar.

Öncelikle Roma'dan başlayıp Venedik'te bitirin, kesinlikle en iyi yol bu, yolculuk Roma'da sona ermesin.
Roma'da gidebiliyorsanız Napoli ve Pompei'yi,
Floransa'da San Gimignano, Siena ve Pisa'yı,
Venedik'e gittiğinizde Verona'yı görmeden dönmeyin.

Benim iki seçeneğim olsa kesinlike Siena ve Verona derdim.


haa, bir de; hayırlı olsun :)

valla bence italya bu mevsimde ve ayrıca bir balayı için kötü tercih..

sıcak bir geziye hazır olun.. önce roma turu;
her yere neredeyse yürüyerek gideceksiniz, çok susayacaksınız ve acıkacaksınız. su biraz tuzluca 2 euro dan başlıyor küçük bir şişe. allahtan çok çeşme var, her çeşmede susamasanız da su için.. (depo olur)
aşk çeşmesi denilen yerde çeşme-heykel kısmına yüzünüzü döndüğünüzde saat 10 hizasında ayak üstü pizza-dondurma falan satan yer var. çeşmeye 10 metre bile yok uzaklığı. adını unuttum ama koca italyada en leziz pizzayı ayak üstü orda yedik. hem de dilim pizzaydı. kesin tavsiye ederim..
her yer taş ve heykel, artık bir süre sonra çok önemli ve değerli bir şey görseniz de önemsememeye başlıyorsunuz. bir sürü tecrübe var anlatacak ama kısaca roma için şunu söyleyeyim ortalık yerdeki pizzacılara girmeyin. ara sokaklar hem daha ucuz hem daha misafirperver ve hem de çok daha lezzetli. biz bir ara taksiye bindik ve bizi iyi bir pizzacıya götür dedik. ara sokaklarda bir yere küçük bir restoranta götürdü. hayatımda yediğim en güzel eti orada yedim.. oturduğunuz he pizzacıda kola 4-5 euro dur.. aklınızda bulunsun

floransa için söyleyeceğim pek bişi yok ama dondurmasını yemeden gelmeyin. meşhur grom dondurması.

eğer giderseniz siena süper bir yerdir. hayran kalacaksınız.

geceleriniz hep dinlenmekle geçeceğinden pek balayı kıvamında geçmeyecek.. şimdiden hayırlı olsun

Çok genel bir soru olmuş. Öncelikle birkaç ön bilgi vermeniz lazım:

- Kaç gününüz var?
- Nasıl bir tatil anlayışına sahipsiniz? (Kültürel/Gastronomik/Doğa-Yürüyüş/Deniz)
- Müze gezmek hoşunuza gider mi? Hangi tür müzelere ilgi duyarsınız? (Sanat - Modern? Klasik?/Arkeoloji/Endüstri-Teknoloji)
- Ortalama bütçeniz ne kadar?

Ben yine de genel birkaç bilgi vereyim.

En kolay ulaşım için güneyden başlayıp kuzeye veya tersi kuzeyden güneye doğru yol alın. Yani Roma giriş-Venedik çıkış veya Venedik giriş-Roma çıkış mantıklı bir yol olur. Bir de yine çok kullanılan Milano giriş-Roma çıkış yolu var. Ancak burada önce Venedik kolu için git-gel yapmanız gerekiyor, hem zaman hem de para kaybı. Gerçi THY Venedik biletleri pahalı oluyor genelde, Pegasus'da ucuz Milano bileti bulursanız bu ikinci yolu tercih edebilirsiniz.

- Venedik için önerilerimi sözlüğe yazmıştım: (bkz: venedik/@neyehbe) Üç günlük bir Venedik gezisi için bunu takip edebilirsiniz. Klasik dönem resimleri seviyorsanız galleria dell'accademia'yı gezebilirsiniz. Önemli eserler içinde Bellini kardeşler ve Tiziano'nun resimleri var. Yemek mevzusunda Tiramisu'nun buralı olduğu söylenir. Bir de Carpaccio ilk defa burada yapılmıştır. Carpaccio'nun çıkış hikayesi de ayrı bir ilginçtir. Ha bana göre bir numarası yoktur bu yemeğin ama İtalyanlar işte, meşhur etmişler. :)

- Verona'da yarım gün geçirilebilir. Jülyet'in evi, Romeo'nun evi gibi (burası gezilmiyor) gibi romantik gelebilecek şeyler var. Bir de genelde es geçilen Jülyet'in mezarı var. Bence bir özelliği yok bu mezarın (zaten üstü açık düz bir lahit gibi birşey) ama ilginizi çekebilir diye yazıyorum. Tabi esas olarak inanılmaz güzellikteki Roma arenası var. Akşamları konserler/operalar düzenleniyor burada. Gece kalırsanız ve zor ama bulabilirseniz bilet alıp dinleyebilirsiniz. Verona'da arenadan kaleye doğru giderken bir sokakta güzel bir panzerotto yapan yer var. (bkz: panzerotti/@neyehbe)

- Yol üzerinde ana durak olarak Milano var. Pek romantik bir şehir sayılmaz ama pahalı alışveriş için uğrayabilirsiniz :) Özellikle Quadrilatero della Moda denilen bölgede pahalı butikleri bulabilirsiniz. Milano hakkında yazdıklarım için (bkz: milano/@neyehbe) Burada yazdıklarımdan özellikle mezarlığa uğramanızı tavsiye ederim. Paris'teki pere lachaise'den çok daha güzel. Tabi bir balayı çifti için ne kadar uygun düşer bilemem :) Yine klasik dönem resimler içinse Pinacoteca di Brera'yı ziyaret edebilirsiniz. (bkz: pinacoteca di brera/@neyehbe) Santa Maria delle Grazie'deki Leonardo da Vinci'nin Son Akşam Yemeği tablosu içinse en az bir ay önce randevu almanız lazım. Yemek mevzusunda Milano'nun meşhur safranlı risotto ve osso buco'su var. Atıştırmalık olarak da hemen Duomo'ya çok yakın Luini'nin panzerotto'su. Yöresel peynirlerden ben özellikle gorgonzola'yı seviyorum, ama küflü peynir sevmiyorsanız size göre olmayabilir.

- Hazır Milano'ya gelmişken bir günlük Como gölü turu yapılabilir. Gölün orta noktası Bellagio kasabası güzeldir. Buraya tekne ile gidip otobüs ile dönmek güzel olabilir. Ayrıca Como'da füniküler ile Brunate'ye çıkıp tepeden bakabilirsiniz.

- Floransa zaten sokak sokak dolaşılacak bir şehir. Üstelik kompakt da sayılır. İşte duomosu, ponte vecchio filan dolaşacaksınız zaten. Ancak benim önerim sabah gün doğarken veya akşam gün batımı sırasında piazzale michelengelo'ya çıkın. Şehri tepeden izlemek apayrı bir duygu. Yine resim için Uffizi müzesi. Michelengelo'nun Davut heykelinin orjinali içinse Galleria dell'Accademia. Dante'nin evi de yine Floransa'dadır.

- Floransa yakınlarında Pisa ve Siena var. Pisa zaten küçük. Bilindik kule ve duomo dışında ilginizi çekebilecek pek birşey yok. (Nehir kenarındaki küçük bir minyatür kilise dışında) Siena ise harika bir ortaçağ şehri.

- Roma zaten başlı başına sanat dolu. Kolezyuma giderseniz aynı bilet ile Forum'u da gezebiliyorsunuz. Şehrin göbeğinde bizim Efes gibi bir yer, inanılmaz. Patheon'da ise Raffaello, Vittoria Emmanuelle II ve Umberto I'in mezarları var. Vatikan'da San Pietro kilisesinin tepesine çıkabiliyorsunuz, aklınızda bulunsun. Bir de kilisenin altında eski papaların gömülü olduğu koridorlar var. Roma'da tabi makarna(pasta) ve dondurma var. Özel bir yer bilmiyorum ama aşk çeşmesinin oradaki köşedeki dondurmacı benim hoşuma gitmişti.

- Roma'dan Napoli ve sonra da Pompeii'ye gidilebilir. Napoli pizzanın doğduğu yer. Arkeoloji müzesi alanında dünyanın sayılı müzelerindendir. (Yalnız bana göre İstanbul'daki Arkeloji Müzesi çok daha özel) Pompeii zaten en az yarım gününüzü alır. Ancak zamanlama olarak pek doğru bir tercih değil. Aşırı sıcak ve yorucu olacaktır. Üstelik ağaçtır, gölgedir filan pek yok.

Ulaşım ve konaklama için daha önce bir duyuruya yazdığım mesajı inceleyebilirsiniz:

www.eksiduyuru.com

Şimdiden iyi gezmeler. Ve mutluluklar dilerim :)

www.imdb.com ?

www.imdb.com unknown

son zamanlarda izledigim en sikko filmlerden birisiydi.

unknown

www.imdb.com

Böyle bir aykırılık olduğunu samıyorum. Hele ki BM insan hakları sözleşmesine aykırı olmasının imkanı yok. Çünkü örneğin İzlanda, İrlanda, Kuzey İrlanda, Malta, Polonya, Yeni Zelanda ve tüm Orta ve Güney Amerika ülkelerinde isteğe bağlı kürtaj yasak. Avustralya'nın çoğu eyaletinde yine isteğe bağlı kürtaj yasak.

Kürtajın serbest olduğu ülkelerin çoğunda da öyle gidip keyfi olarak "ben çocuğumu aldırmak istiyorum" diyemiyorsunuz. Bir veya daha fazla psikologa gitmeniz gerekli. Ekonomik durumunuzun kötü olduğunu, çocuğa bakamayacağınızı, psikolojik durumunuzun çocuk büyütmeye elverişli olmadığını vs. konusunda ikna etmeniz gerekli. Örneğin İsviçre, Finlandiya ve kısmen Almanya'da durum böyle. Üstelik izin verilen bazı ülkelerde kürtajların kliniklerde yapılması yasak, doğrudan hastaneye gitmeniz gerekli.

Şu durumda kürtaja izin verilen ülkeler içinde en gevşek kanuna sahip ülkelerden biri Türkiye, isteyen herkes izin verilen süre içinde kürtaj yaptırabiliyor.

- Kürtaj meselesi: en.wikipedia.org
- Kürtaj kanunu: en.wikipedia.org
- Ülkelere göre kürtaj kanunları: en.wikipedia.org:Abortion_by_country

Ek olarak kürtaj meselesinin siyasete alet edilmesi mevzusunda, hemen tüm batı ülkelerinde de benzer tartışmalar yapıldı ve yapılıyor. Wikipedia'daki maddeye göre ABD'deki cumhuriyetçiler yaşam hakkını savunuyor ve kürtajın yasaklanmasını istiyor.

en.wikipedia.org

İspanya'da kürtaj daha ancak *2010 senesinde* serbest bırakıldı ve en az *1 milyon kişi* Madrid sokaklarında kürtajın serbest bırakılmasını protesto etmiş.

www.washingtontimes.com

çok teşekkürler faydalı oldu..

www.hukab.org

kesinlikle jollytur

www.deepnature.com

Tur programlarını incelemedim ama iki tur arasında epey bir fiyat farkı var. Taksitle almak istersen Jolly Tur 970 TL, ETS Tur ise 690 TL. 280 liralık bir fark bence az değil.

Ben geçen hafta ETS'nin GAP turundan geldim ve bir iki ufak şeyi saymazsan genel olarak çok memnun kaldım. Tura katılanlardan birçok kimse de daha önce ETS ile karadeniz turuna katılmıştı ve memnun olduklarını söylüyorlardı (ki öyle olmalı ki GAP turuna da katılmışlar).

Benim turu satın almadan önce yaptığım araştırmalarda ETS dışındaki turlar genelde fiyatlarında "müze-ören yeri girişleri+yerel ulaşım ücretleri vb" eklemiyorlar ve bunun için de 150-180 TL arası zorunlu bir ek ücret talep ediliyor. Halbuki ETS'nin fiyatları ekstra geziler dışında herşeyi kapsıyor. Yani zorunlu ek ücret gibi bir saçmalık yok.

otel rezervasyonu istenmişti benden.

Tam anlatamadım derdimi cok afedersiniz, soyle bir durum daha var, bn bir arkadasimin yanina gidecegim, 5 gun boyunca sabit bir yerde kalmayacagiz, her gun baska bir sehirde kalacagiz, bende zaten otel rezervasyonu yaptirmak istemiyorum online, yada hostel, gttigimiz yerlerde buluruz diye, hem daha tam olarak belirlemedikte guzergahimizi fln, sadece milano dan baslayacagiz iste.smdi bu aralar yogun oldugum icin , daha kararlastramdkta, belki bir gunlugune ryan air le barcelona ya fln da gideblirz. Bnde bu belirsizlik icinde kafadan soyle atmasyon bir plan yapsam olur mu, a4 kagidina, yada yapan var midir? Ben interrail icin basvurdugumda boyle boyle demistik, idata da calisan kadinda boyle atmasyon bir seyahat plani yapmamizi soylemsti,gun gun nerede olacagimizi .

idata'ya sorsanız daha iyi elbette ama bana da o idata rezervasyon yaptırmamızı söylemişti.

bir gün milano, iki gün floransa, iki gün roma'dan bir otel rezervasyonu yapın, olsun bitsin. çıktıyı aldıktan sonra da rezervasyonu iptal edersiniz, veya 24-72 saate kadar iptal hakkı veren otel/hostellerden yapın rezervasyonu, vizeyi alınca iptal edersiniz.

www.booking.com

her zaman rezarvasyonun var mı diye istemezler. her şey vize görüşmesi yapacağın görevliyle alakalı. seni severse çok zorlamaz. ama kıl olursa, neden gezmek istediğinden başlar, gezerken harcıycağın parayı nerden temin ettiğine kadar ahiret sorusuna başlayabilir.

ne olur ne olmaz herhangi bir yerden iptal edebileceğin bir rezarvasyon yaptır. ama görüşme sırasında durduk yere al işte rezarvasyonlar deme. nerede kalmayı düşünüyorsun diye sorarsa şurdan arkadaş tavsiyesiyle rezarvasyon yaptırdım dersin. ya da internette çok tavsiye ettiler burayı tercih ettim gibi bişi savurabilirsin.

fakat 2 shengen vizesi almış olman (arkadaş mektubu marifetiyle de olsa)işini kolaylaştıracaktır.

Multi giris vizen var anladgm kadariyla bir sikinti cikmaz.

vize 3 aylık ve multiple ama kalma süresi kaç gün? örneğin 3 aylık geçerli bir vizeniz vardır fakat "duration of stay" 10 gün ise ve siz ilk gittiğinizde bir hafta kalmışsanız, şu anda vizenin geçerlilik bitim tarihine kaç gün olursa olsun en fazla 3 gün kalabilirsiniz almanya'da.

@neyehbe
duration of stay kısmını yanlış anlamışsın. orada 10 gün yazıyorsa schengen sınırlarında en fazla 10 gün kalabilirsin demek. schengen'den çıkıp tekrar geri dönerse ekstradan 10 gün daha gezebiliyor. yani maksimum kalma süresi o. 3 ay içinde her gelişinde maksimum 10 gün kalabilir.

benim bildiğim kadarı ile de , toplam süre 10 gün.

7 gün kaldıysanız 3 gününüz kalmış oluyor diye biliyorum.

ben de duration of stay toplam kalacagin sure diye biliyorum.

fayntenks'in yazdigi aciklama dogrudur. 3 boyunca istediginiz kadar gidebilir ama max. 10 gun kalabilirsibiz. Yoksa cikarken sorun olur.

@faynteks: hocam yanlış biliyorsun. schengen bölgesine gir-çık yaparak tekrar "duration of stay"de yazan kadar süre kazanamazsın, oradaki toplam süredir, yani vize geçerlilik süresi boyunca schengen bölgesinde toplam geçirebilinen süre.

şöyle diyelim: elimizde 6 aylık multiple schengen vizesi var. "duration of stay" 90 gün. ilk gittim, ben 85 gün kaldım. sonra türkiye'ye dönüp 10 gün sonra tekrar almanya'ya gittim. 5 günden fazla kalamazsın. zaten schengen antlaşması gereği her 6 ayda *toplamda* maksimum 90 gün kalabilirsin.

yalnız böyle kısa süreli multi vizelerde pasaport polisleri toplam duration of stay'i pek sallamıyorlar. yani 3 aylık 10 gün kalmalı multi vizede iki defa gidip 1'er hafta kaldım, birşey olmadı diyebilirsin. ama bunun garantisi yok. kural olarak duration of stay *toplam* süredir. (6 aydan uzun schengen vizelerinde ise her 6 aydaki toplam süre)

@neyehbe , @fayntenks , @expansion pack @typemismatch , @wrangle ,

duration of stay kısmında 89 yazıyor.
from: 22-02-12 until: 20-05-12
number of entries: MULT

bilgiler bu sekilde, sizin dediginize gore benim stay kısmında hic sorunum olmadigi gorunuyor, dogru mu?

Ben de neyehbe'nin dediği gibi biliyorum.

@bile bile lades: evet, seninkinde bir sorun yok, zaten "duration of stay" "validity" kadar. o yüzden 20 mayıs'a kadar istediğin kadar gir-çık yaparak kalabilirsin.

bir de duration of stay için kaynak vereyim:

eur-lex.europa.eu

Kısım VI. - Madde 1.4. (sf. 16)

----------------------------------------
1.4. "DURATION OF VISIT … DAYS" heading

This heading indicates the number of days during which the holder may stay in the territory for which the visa is valid [7]. This stay may be continuous or, depending on the number of days authorised, spread over several periods between the dates mentioned under 1.2, bearing in mind the number of entries authorised under 1.3.

The number of days authorised is written in the blank space between "DURATION OF VISIT" and "DAYS", in the form of two digits, the first of which is a zero if the number of days is less than 10.

The maximum number of days that can be entered under this heading is 90 in any half-year.
----------------------------------------

Ayrıca Annex 13 - Example 8 (sf.99)
----------------------------------------
- The duration of the stay may not exceed 90 days in any six-month period (in the example shown here, but the duration may also be less). The duration of the stay is that of the cumulative total of successive stays. This is also based on the documentary evidence provided.

www.yildiz.tv

internette dizi izleme olayından mı bahsediyorsun?

birkaç saat bekle dizimag'den hd izlersin güzel güzel.

açık sanırım...
ayakkabını çıkarıp giriyorsun, fotoğraf çekebilirsin.
servisle şehir merkezine gel, merkezde zaten.
edirne ciğeri ye, onların en iyisi de merkezdekiler.
sonra karaağaç civarına yürüyebilir ve meriç kıyısında bir iki bira içebilirsin.
edirne'de olsam derdim, artık edirne'de değilim:)

ciğer konusunda fayfim'e katılıyorum, aydın daha iyidir:)

edirnede 6 sene kaldım. edirne ciğerini mutlaka aydın tava ciğerde ye. çarşıda kime sorsan gösterirler. selimiyeye de yakın sayılır. kapısında her zaman sıra olur ama o sırayı bekle ve orada ye. diğerleri pek iyi yapamıyor.

selimiye dışında gezecek fazla bir yer yok aslında. gidebilirsen meriç, karaağaçtaki rektörlük ve lozan anıtı, beyazıt külliyesi ve şükrü paşa görülesi yerler. günübirlik geziyse hepsini birden gezemezsin tabi.

gezdirme olarak yalnux gibiyim ben de. edirnede olsaydım yardımcı olma şansım olurdu ama malesef:)

eğer tarih ve mimariden hoşlanıyorsan edirne'yi gezmek için 1 gün yetmeyebilir. olmazsa olmazlar şöyle:

- selimiye cami ve arastası
- eski cami
- ali paşa çarşısı
- üç şerefeli cami
- bayezit külliyesi ki bence burayı es geçme, sağlık müzesi çok ilginç
- eski edirne sarayının bulunduğu alan, adalet kasrı kalıntısı
- karaağaç

edirne'nin meşhur tava ciğeri, badem ezmesi var. sonra yine köfteci osman meşhur. ha bir de meyve şeklinde sabunlar satılıyor çarşılarında.

zeke güzel özetlemiş aslında. yalnız sağlık müzesi'in olduğu yer yıldırım bayezit değil II.bayezit külliyesi olacak :)

louvrea git lütfen git nolur git.

louvre müzesinden daha güzel bir müze varmış, adını bilmiyorum ama var imiş. orayı öğrenip gitmen iyi olabilir.
biz arkadaşımla gittiğimizde zafer takı'nın üstüne çıkmamıştık oysaki orada da güzel manzara falan varmış, çıkılabilir.
eyfel'in en tepesine çıkmak makbul kanımca, çok kalabalık olmazsa tabi.
notre-dame güzel. sacre coeur'un pek bir numarası yok ama gidilebilir.
haritada enteresan duruyor diye la defence denen yere gitmeyin aman diyeyim.

Louvre müzesinden daha güzel, içerik olarak yoğun müze Hermitage var o da St. Petersburg'da.
Gidin, bir Jim Morrisson'ın Baudelaire'in falan mezarlarına uğrayın.
Jim Morrison'ın yattığı yerde Balzac, Bizet, Modigliani falan da yatıyor
en.wikipedia.org

Baudelaire'inki Montparnasse'da da Beckett, Durkheim, Serge Gainsbourg falan yatıyor en.wikipedia.org

Fatihalarınızı esirgemeyin şlkşlskdfşlkdsfşlk

trocadero meydanından gece eyfel'i seyredin, laduree'den makaron yiyin, fauchon'dan kaz ciğeri alın. ilginç olarak catacombes de paris'de yüzbinlerce insan kemikleri arasında dolanabilir, egouts de paris'de tarihi kanalizasyon sistemini görebilir ya da meşhur pere lachaise mezarlığını gezebilirsiniz.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

kilise olarak da genellikle pas geçilen pantheon'u ziyaret edip altındaki mezar odalarında victor hugo, voltaire, emile zola'nın mezarlarını görebilirsiniz. bir de belli saatlerde rehber eşliğinde kilisenin tepesine de çıkılıyor haberiniz olsun.

en.wikipedia.org

robert et louise

birde şuna bakın,

(bkz: interfly)

amacınız ülke gezmek ise en güzeli interfly.. öyle çok fazla artmıyor ücret. araştırın..

ben tanımadığım insanı bırakın bir yana en yakın arkadaşımla tatile çıktım.3 yıldır konuşmuyorum şu an.insan beraber tatile çıkacağı,gezeceği insanı iyi seçmeli..

tek başına güzel olmaz.mesela cafeye gidip tek başına mı oturacaksın.gezi arkadaşı bul bence.

biraz kişilik meselesi. herkesin zevki, kendini güvende hissettiği durum vs farklıdır ama ben tek başıma seyahat etmeyi daha çok seviyorum. yani yol boyu tek başıma olup gittiğim yerlerde arkadaşlar edinmek hoşuma gidiyor. bunu 1-2 defa yaptım daha önce sadece. şu siteye bakmakta fayda var, sadece kalacak yer değil gruplardan interrail arkadaşı da bulabilirsiniz; couchsurfing.

orange coffee +1

kesinlikle kişilik meselesi. tek başına çıktığınızda yeni yeni insanlarla tanışıp, onlarla beraber gezip eğlenmek bana göre diyorsanız tek çıkın. yoksa sıkılırsınız. ayrıca yol arkadaşı düşünüyorsanız da şu siteye bir göz gezdirin

www.trenlegeziyorum.com

Ben de tek başıma epey gezdim. En büyük eksisi, milletten 'ejhehe fotomu çeksene kanki' diye rica etmekten bıktığım için çoğu yerde footğrafım yok, bir de timer'ı ayarlayıp çektiğim fotoğrafları görünce melankolik oluyorum lan hakkaten yalnızmışım diye sdşlkf. Onun dışında, insanlarla tanışmayı seviyorsan şahane bi aktivite, yanında biri varken tanışmak falan daha zor oluyor, tekken çok zevkli.

aga tek basina tatile ciktigin zaman canin sikiliyorsa boyle olasi bir interrail de sikilabilirsin. biraz kisilikle de alakali. benim de benzer bi gezi planim vardi, hatta ben de burada sormustum ama vazgectim sonra.

(bkz: bir şehri tek başına gezmek/@neyehbe)

1 aylık alınyıor onda butun ulkelerı gezebılır mıyım kı zaman yeter mı? bırde hemen halloluormu kac gun onceden halletmek lazım kac gun suruyor ıslemler

olur.kisacasi olay su 180 gün icerisinde 90 gün vizesiz seyahat edip türkiyeye dönmek ve 180 günün bitimini beklemek durumundasiniz.

ayrica hemen vizeye basvurun yoksa hapse kadar varan ciddi sonuclarla karsilasicaksiniz.

danimarka'da oturma izniniz varsa zaten bütün schengen ülkelerini ziyaret edebilirsiniz ki, vize almanıza gerek yok. ben sıkıntınızı anlayamadım açıkçası.

danimarka oturma iznim pasaport üzerinde görünmüyor sıkıntı burada, kredi kartına benzer bir kartla aldım oturma iznimi. danimarka'da kalmam bu kart sayesinde sorun olmuyor ama gönül de gezmek istiyor, bu şekilde seyahat edebilir miyim onu bilmiyorum.

edersin, zaten oturma izninin pasaport üzerinde olmasına gerek yok. italya'da da kredi kartı benzeri bir oturma izni veriliyor, bu+pasaport ile her türlü schengen ülkesine gidersin.

italya'dakiler böyle mesela:

www.google.com

eger oturum kartin var ise zaten o pasaporta vurulmaz,bazen gecici olanlari pasaporta islenir fakat kart zaten vizeniz.

bu durumda zaten schengen ülkelerine seyahatte sorun yasamazsiniz.

bu olay icinde pasaportunuzun türü etkili degildir.yani hangisine sahip olursaniz olun zaten free olarak gezebilirsiniz schengen dahilindeki yerleri.

italya'daki ile çok benzer benim oturma iznim de. peki pasaport polisi türk pasaportundan dolayı bir sorun çıkarmıyor mu? veya pasaport kontrolü esnasında görevliye hem pasaportu hem oturum kartını mı vermem gerekiyor? okulca bir gezi var iki hafta sonra ve ben parasını önceden ödemiştim, ondan bu telaşım.

hiçbir sorun çıkmıyor, schengen ülkesinden alınan bir oturum izni ile diğer schengen ülkelerini serbestçe dolaşabilirsiniz. türk pasaportu olması, umumi/hususi/diplomatik vs. olması önemsiz. teoride sadece oturum izni göstermeniz bile yeterli, ama yine de bazen pasaportunuz istenebiliyor.

zaten schengen ülkeleri arasında sınır yok, uçak ile giderseniz doğrudan iç hatlara indiğinizden pasaport kontrolünden dahi geçmiyorsunuz (istanbul-ankara arası gibi yani). karayollarının da çoğunda yok, doğrudan ülke sınırlarından geçiyorsunuz hiçbirşey anlamadan.

serabetan ve neyehbe, ikinize de çok teşekkür ederim. tutuşmuştum yoksa valla var olun.

8 yıl boyunca tek tip tek yetenek öğrenci yetiştirmemek için, dünyanın hiç bir yerinde olmayan 8 yıl KESİNTİSİZ eğitimi bırakıp 4. yıldan sonra uygun ve alternatif eğitim vermek için yapılıyor. gayet de makul.

merak etme iyi bir yere gidiyoruz.
Tabi eğer avrupa kriterlerini örnek alıyorsak ve benimsiyorsak iyi bir yere gidiyoruz ki ülkemizdeki çoğu insan da benimsiyor uymaya çalışıyor. Bu sistem de çoğu yabancı ülkelerde olan bir şey diyolla. yani bizim şuanki mevcut 8 yıllık kesintisiz eğitim çok az bir ülkede var diyolla.

ben de cok bilgili degilim ama anladigim kadariyla
ilk 4ten sonrasi zorunlu olmayacak.
11 yasinda cocugun yetenegini anlayan mukemmel egitim sistemimiz* hepsini ya evlendirtecek ya da imam hatipe falan gönderecek.

* 18 yasinda öss'den(simdiki ismi neyse artik) gelen puana göre karambole, bilip bilmeden bolum secilen sistem.

başka amaçla hizmet ediyor, modernlik ve çağı yakalama ile alakası yok.

Keşke eğitimi modernleştirmek amacıyla yapıldığına inanabilsem...
Ömer Dinçer geçenlerde bir açıklama yaptı.
“İmam hatiplerin orta kısmı niye eğitim vermesin?”
Bu açıklama yasanın amacının ne olduğunu birinci ağızdan gösteriyor.

okuduklarımdan aklımda kalanlar. Çocuk ortaöğretimi uzaktan okuyabiliyor, bu da demektir ki direkt olarak ilkokul sonunda çocuk okuldan alınabilecek. Zaten uzaktan eğitim falan kimse takip etmez.

Amaç çocukları okula erken başlatıp, okuldan alınmasının önünü açmak. İlkokuldan sonra isteyen çocuğunu alır okutmaz, evlendirir, satar, kullanır. İsteyen de takunyax tesbih sıkörtıl müslümbörd tayfasında eğitime verir hesabı

@efruz, @komutanlogar:

lan yemin ederim millet bilmeden işkembeden sallıyor, yok avrupa'da böyleymiş, kesintisiz eğitim yokmuş. her denilene inanmayın açın interneti araştırın.

aha avrupa'da genel olarak eğitim yapısı: eacea.ec.europa.eu

asıl şu anki 4+4+4 eğitim sistemi avrupa'da yok! bakalım avrupa'nın hangi ülkelerinde ilköğretim KESİNTİSİZ olarak kaç yıl:

- danimarka'da 9-10 yıl!
- estonya'da 9 yıl!
- finlandiya'da 9 yıl!
- isveç'te 9 yıl!
- norveç'te 7 yıl!

hiçbir ülkede 10-11 yaşında meslek okulu yok. 10 yaşında mesleki yönlendirme yapılamaz.

4+4+4 kapsamında çıraklık yaşı 11'e düşürüldü, çocuk işçilerin önü açıldı.

yine aynı kapsamda fatih eğitim projesi çerçevesinde alınacak altyapı ve teknolojik ekipmanlar ihale kapsamından çıkarıldı. meb artık istediği firmayla 15 yıla kadar sözleşme imzalayabiliyor.

www.eurydice.org adresinden inceleyin bakalım hangi ülkede eğitim sistemi nasıl işliyor. muhalefet de muhalefet değil ki doğru düzgün bilimsel gerekçelerle itirazını ortaya koyamıyor! pedagojiden, eğitimden anlamayan herifler kendi kafalarınca sistem geliştiriyor.

çok fonetik geliyor. oldukça asil bir dil.

Ben beğeniyorum dilimi,hergün konuşurum valla...

kürtçeden güzel.bu kesin.

ermanen çok işsiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu cevabım silinmesin diye ekliyorum, evet güzel bir dil.

valla bence turkce cok kibar bi dil ben sahsen 3 dili cok severim turkce-farsca ve ingilizce bu 3 dilde cok hos geliyor kulagima.

türkçe diğer yabancı olan insanların kulağına nasıl geliyor acaba? mesela bize fransızca kibar, almanca kaba geliyorsa onlara türkçe nasıl geliyor? bi bilen varsa şey ettirsin. merak ettim.

len ben aşağıdaki soruyu görmemişim. ciddi soruyor zannettim arkadaş. olsun gene de sorum geçerli.

konuşanına göre değişiyor tabi ama kulağa daha güzel gelen şeyler var.

(bkz: güzel türkçemiz)

@greyback:
cepten girdigim icin link veremiyorum ama:

1. Sozlukte baska milletlerin istanbul turkcesi hakkindaki yorumlari gibi bir baslik vardi.

2. How-to-learn-language diye bir site var. Orda 20 civarinda dil zorluk populerlik acisindan karsilastirilmis. Turkce icin: pek de şık degil denmis...

Soruya yanit: guzel bir dil gibi. Farkli bir yapisi var, iyi yani.

konuşurken tahrik oluyorum

ingiliz ve arapların ki daha güzel bence.

@greyback, ben de bu konuyu hep merak ederim. bi kac amerikali'ya sordum rusca'ya benzetenler oldu. biri kulaga italyan'ca gibi geliyor dedi, pek alakayi cozemedim. kuveytli hatunlara sormustum bir tanesi turkce'yi cok seksi buluyormus ( yerli dizilerden dolayi sanirim ), digeri de cok mii mir konusuyorsunuz, kelimeleri yutuyormussunuz gibi demisti. baska yabanci arkadaslara da sormustum, genel olarak kulaga hos geldigini, guzel bi ritmi oldugunu soylemislerdi. tabi bunda ne kadar samimi olduklarini bilmiyorum, nezaketen de soyluyor olabilirler..

turkce guzel bir dilde bi kurdun turkceyi konusmasi var bide turkun turkceyi konusmasi var bence arasinda daglar kadar fark var bi yabanci kurdun konusmasindan turkceyi duyarsa kufur edebilir bizim dile

neredeyse ergenligin sonunda turkce ogrenen kurtlere laf atana kadar, dahi anlamina gelen de baglacini ayri yazmak var...

istanbul türkçesi dediğimiz şeyden çıkarsak çok hoş olabiliyor türkçe, ege ve doğu halklarının konuşması oldukça sempatik, keza trakyalıların da.

(bkz: türkçenin tınısı)

bence günümüz türkçesi güzel değil.çok bozuldu dil.

@greyback bana da arapçadan hallice olduğunu söylemişlerdi.

belki bu film biraz fikir verir; www.imdb.com

midnight in paris'te elemanın arabaya binip 80 sene öncesine gittiği noktada bekle, denemeye değer. olur mu olur.

abi o filmin 2 günde paris'i gezmekle pek alakası yok be

pierre herme de macaron ye mutlaka, başka yerde bullamazsın. favorim yaseminli.
eğer monet seviyorsan l'orangerie ve musee de monet yi tavsiye ederim.

louvre müzesi'ne girmez ve eyfel kulesi'ne çıkmazsanız olur gibi, en azından temel anıtsal yapıları dıştan görebilir, şehri kabaca tanıyabilirsiniz. kardeşim için 2 buçuk günlük olarak hazırladığım yürüyüş planı şöyleydi:

maps.google.com

sarı raptiye: mutlaka gör
kırmızı balon: görmeni tavsiye ederim
mavi balon: isteğe bağlı olarak görülebilir

"paris pratik kent rehberi" ile gezmek üzere hazırlamıştım.

www.boyutstore.com

yalnız bu epey bir yorucu bir güzergah, sabahtan akşama kadar yürümeyi gerektiriyor, gezi/tur zevkinizi bilmediğimden sizin için uygun olmayabilir.

bu yukarıdaki hazırladığım haritanın gün gün ayarlanmış pdf versiyonu da var, numaralandırılmış olarak, istersen yollayabilirim.

amsterdam icin haftaici haftasonu cok fark etmiyor, ama pazar gunleri az da olsa kapali olan yerler oluyor. muzeler fln her gun acik ama.

amterdam>brugge>brüksel derim ben gün sayısı olarak. lüksemburg'u bilmiyorum hiç.

rota olarak daha önce benzer soruya verdiğim cevap:

www.eksiduyuru.com

gün olarak önerim şöyle olur: amsterdam(2-3), brüksel(2), bruges(1-2), antwerp(1), ghent(1)

ben gitmedim ama rotterdam ve lüksemburg için 1'er gün koysan zaten 10 gün olur.

lüksemburg doğa ile içiçe, ghent ve brugge mimari seviyosan ideal. brüksel çok sıkıcı. ankara gibi. ama atomium filan var işte. ben olsam amsterdamda zaman harcardım daha çok.

illa batı avrupa mı olması gerekiyor? romanya var, dere tepe dağ bayır ne ararsan var. kime romanya desen "romanya ne yea" der. bunu diyenler bil ki ya oraya gitmemişlerdir, ya sadece bükreşe gitmişlerdir. otostop ve couchsurfingle gez, para cebide kalsın. hem çok ucuz bi ülke. bu şekilde karış karış gezdim desem yalan olmaz. otostop milli spor gibi bir şey burada. bükreş dışında diğer şehirleri de çok güzel zaten. buyrun;

2.bp.blogspot.com
www.romaniatourism.com
upload.wikimedia.org

valla benim de gezmekte tercihlerim senin tarzda balkan ve iskandinavya gezmek isterim venedikmiş eyfelmiş (gerçi parise gittim ama okul gönderdi) değil. İskandinavya çok mu pahalı balkanlarda dil sorun olur mu ki gibi sorularım var benim de

romanya da dahil aslında listeme, ama belirtmedim, bu couchsurfing olayına atılmak için de ne hikmetse kendimde bir türlü yeterli özgüveni, gazı bulamadım. bir yapanım da yok ki beni aydınlatsın.

sorrento'yu yazdın diye söylüyorum benzer olarak:

- genel anlamda bütün amalfi kıyısı (amalfi, positano, salerno vs.)

- cinque terre köyleri. burada köyler arasında farklı zorluklarda trekking parkurları var, keyfine göre dağ tepe ine çıka köyler arasında yürürsün. aha bu da önerilen parkurlar, mesafeler ve yürüyüş süreleri:

www.parconazionale5terre.it

store.apple.com

Elektromarketler:
- www.euronics.it
- www.darty.it

eBay:
- www.ebay.it

muhtemelen bulunamadığı için "takipsizlik" kararı gelmiştir. veya ona benzer bir "olumsuz" yazı. sanmam yani.

20 günde takipsizlik vs kararı geleceğini pek sanmıyorum, savcılıkta biraz torpil vs ile yürüttük işlemleri de bu saatte arayamıyorum bilgi için :) üstüne üstlük telefon bir kaç gün önce açılmıştı ve lock yemişti Find my iPhone ile. şimdi de tebligat geliyor, umutlandım yahu, bozma hemen.

bizim validenin telefonu çalınmıştı. telefonun faturası filan herşeyi mevcuttu bizde, yeni almıştık zaten, imei numarasını filan verdik. sonra telefonu alan kişiyi buldular, gsm şirketi imei'den bulmuş. ama alan "çalıntı olduğunu bilmediği" için işlem yapmadılar, telefonu da vermediler geriye. üstüne 5-6 tl gibi bir adli masraf ödemiştik.

yani telefonu da, alan kişiyi de buluyorlar. fakat çalan belli olmadığı için işlem yapılmıyor, bir de üstüne para ödüyorsunuz :)

telefonu niye vermiyorlar onu anlamadım? telefon benim, turkcell'den almışım, kontratlı, faturalı, garantili, her şeyi mevcut.

çalan beni ilgilendirmiyor açıkçası, telefonu geri vermemek nasıl bir mantık onu çözemedim de, o kısmını da hallederim eğer bulunduysa..

telefonun yeni sahibi satin alirken calinti oldugunu bilmedigi icin iyi niyetli bir sekilde alisveris yapiyor. telefonun kullanim hakki, idare hukuk deyimiyle ziliyeti yeni sahibinde. maliki, asil sahibi siz olabilirsiniz ama kullanim hakki nihai tuketicide. geri verilmemesinin sebebi bu yani.

o nasıl saçma iş ya. o zaman ben de çalıym, yakalanınca abi bilmiyodum diyim.

olay aynen emfuzi'nin dediği gibi oldu. savcıya "telefonu da bulmuşsunuz işte, bakın faturası da bizde, niye vermiyorsunuz geriye?" dediğimizde tam hukuki terimi hatırlayamadım ama işte alan kişi "iyi niyetli alışveriş" yapmış, o yüzden geri alamıyoruz gibisinden birşey söylemişti savcı.

eğer imei numarasını verdiyseniz, kesin bulunmuştur o telefon, çok kolay birşey zaten orası da, telefonu geri alamıyorsunuz, kanun böyleymiş.

Yanı şimdi ben bir bankayı soysam ama yanlızca dövüzları boşaltsam sonra bir arkadaşa 100 de bir değerinden satsam bu dövizleri yeni sahibinden geri alınmayacakmı bu zıkkım iyiymiş buda satış

hadi bakalım, yarın öğrenicez nolduğunu. bilgilendiririm burayı da. :)

haberdar etmek amaçlı; tebligat takipsizlik kararıymış, gerçi tekrar işleme sokturdum, tekrar beklemedeyiz yani. :)

Valla konaklamayla yol masrafı dahil fakat, hani normal ets falan bi turla gittiginzde olan o ekstra turlar dahil olmayabilir sanırım, emin olamadım, dediğim gibi detayları da bilmiyorum şimdilik. yarım günlük şehir turları dısında ekstra sayılan turlar dahil değilse peki?

fiyat hiç de iyi değil bence. o parayla interrail yaparsın , daha fazla yer görürsün.

Kalınacak otellerin durumunu öğren. Sabah kahvaltısı veriliyor mu öğren, oteller merkeze yakın mı sor vs...Ekstra turlar elbette ki dahil değildir, zaten dahil olsalar da sıkıcı oluyor. Kendi rotalarını belirlemen ve istediğin kadar zaman ayırman en güzeli.

Uygun filan değil, bildiğin kazık, 970€ dediğiniz 2200 TL'den fazla para ediyor. Şu aşağıdaki adreslere bakın:

www.gezex.com
www.sehirfirsati.com

Birçok fırsat sitesinden çok daha uygun fiyatlara aynı geziyi bulabilirsin.

Ama bence kendiniz gidip gezseniz en güzeli olur. Pegasus gidiş-dönüş 400 TL'ye (ki 170€ civarı ediyor) bilet bulursunuz zaten. Şehir merkezi içindeki hostellerde kalırsınız (turların 3-4 yıldızlı otelleri merkezden uzak kalıyor, o yüzden az para veriyorlar şirketler zaten), şehirler arasında ise tren veya eurolines ile yolculuk yaparsınız. Hem daha fazla eğlenmiş olursunuz, hem de en fazla 500 euro harcarsınız.

Şimdi ETS Tur'un sitesine baktım, aynı gezi için 700€ istiyorlar, ki ETS görece daha pahalıdır.

www.etstur.com

970€ uçuk bir rakam bence. O fiyata Bangkokg-Pattaya turları var, üstelik vize filan da gerekmiyor, üstelik oraya uçaklar çok pahalı.

Vize alırken eski pasaportu da vericeksin konsolosluğa zaten.

yeni cipli pasaportum yok ama tahminim uzerindeki cipe yeni bir kullanma suresi eklerler ya da damga durumu falan devam ediyorsa yeni sureyi damgalarlar. cip yokken damga icin belli sayida sayfalar vardi. uzattikca damgayla yeni sureyi basarlar ancak sayfa bitince yenisini almak zorunda kalirdin. sanirim cip olayinda hersey elektronik hallediliyor.

ama bunda da gecerlilik tarihi yaziyor.. neyse bakalim emniyet mudurlugune giderim ben yarin. gece gece aklima takildi iste merak.

eski pasaportlarda damga vuruyorlar yenilerde de durum aynı bildiğim kadarıyla

ben geçen ay çipliyi uzattım.
yeni veriyorlar.
10 gün sürüyor gelmesi işinizi son güne bırakmamanızı tavsiye ederim.

yeni pasaport alıyorsun, çipe uzatma bilgisi girme veya eski lacivert pasaportlardaki gibi temdit damgası yok.

yeni pasaport veriyorlar, eskiyi damgaliyorlar, bir yere gidecegin zaman zaten digerindeki vizen ise yariyorsa ikisini birden tasiyorsun.

insan cipli pasaport yapmis, uzatma ozelligi yok, bu da boyle birsey iste.

okyanusta falan kendi havasında takılması gereken hayvanların camların arasına hapsedilmediği bir eğlence bulup, oraya gidin bence.

ben ilk açıldığı zamanlar turkuazoo'ya gitmiştim. tünel gerçekten güzeldi. başının üstünden balıklar geçiyor falan. diğerine hiç gitmedim.

yunus parkına gidip eziyet çeken yunuslarla poz verin, o da iyidir.

ikisini de gezdim,
turkuazoo daha güzel geldi bana

adama saldırmışsınız ama bence balıklar şu an daha güvende. okyanusta piranasıydı, köpek balığıydı, balinasıydı, trollüydü kelle koltukta olacaktı balıkceğizler. ama şimdi ne güzel yediğin önünde emediğin arkanda. yanlış mıyım?

sabah dokuz - akşam beş mesai, ay sonu geçim derdi, fatura derdi, çocuk okutma derdi, asgari ücret derdi olmayan, çünkü hapishanede hücreye tıkılmış olan bir insan kadar özgürler.

kocayusuf, hangisini seçerdin?

Akvaryum ile yunus parklarını ve sirkleri karşılaştıranlar olmuş. Bu kadar hayvansever ve ahlak kodlarınız yüksek seviyede ise size göre kedi-köpek sahiplenilmesin, çünkü onların da özgürce dolaşma hakkı var. Ev kedileri küçücük evlerde tutulmasın, sokağa salınsın. Boynuna tasma geçirilerek köpekler dolaştırılmasın. Sokak köpekleri kısırlaştırılıp kulaklarına etiket vurulmasın, çünkü üreme hakları yokediliyor. Ondan sonra mahallede başıboş köpek sürüleri dolduğu zaman, size veya başkalarına saldırdıklarında belediyeyi arayıp şikayet etmeyin. Gidin bir bakın bakalım o köpeklerin tutuldukları hayvan barınakları nasıl yerler, hangi şartlarda o hayvanlar yaşamaya çalışıyor. Aynı mantıkla tümden bu barınakları kapatmak lazım. Şu aşağıdaki başlığı okuyun bakalım nasıl şeyler oluyor o "barınak" denilen yerlede.

(bkz: hayvan barınağı)

Bundan sonra tavuk filan da yemeyin. O tavuklar normal beslenme süreçlerinin beşte biri sürede yemler ile şişiriliyor. Hiç güneş ışığı almadan, iki adım atacak yerleri olmadan besleniyorlar. Sadece "serbest gezinen köy tavuğu" ve onların yumurtalarını yiyin. (Büyük marketlerde organik ürünler kısmında bulursunuz, bir de fiyatlarına bakın bakalım. Sonra düşünün bu besi tavukları nasıl bu kadar ucuz olabiliyor diye)

www.sarktelgraf.com
(bkz: tavuk çiftliklerinde tavukların kesilme yöntemi)

Ayrıca Amerika'da, Avrupa'da etler ucuz, bizde hayvancılığı bitirdiler, etin kilosu olmuş 25-30 lira diye de sızlanmayın.

(bkz: food inc.)

Balık çiftlikleri de kapatılsın. İnsanların yemesi için ufacık havuzlarda bu hayvanlar hapsediliyor. Sadece tekne balıkçılığına izin verilsin. Alabalık tesislerine gidip de balığınızı da canlı olarak oradan seçmeyin bundan sonra.

Az önce "the island" adlı filmi izledim ve şöyle bir söz vardı: "biftek tüketenler, bir ineği yediklerini bilmek istemezler."

Akvaryumlar sirk, yunus parkı veya hayvanat bahçesi değildir. Balıkların bilinç düzeyi ile memeliler arasında dağlar kadar fark vardır.

Yukarıdaki arkadaşlar bir düşünsün bakalım tavuk çiftliklerinde kendi pislikleri içinde, ömürleri boyunca güneş görmeyen, yerlerinden kımıldamayan tavukların durumu mu daha kötü yoksa dev akvaryumlar içinde gezinen balıklar mı.

@beetlejuice: Ahlaki sınırları nasıl belirlediğiniz ve hayvanların özgürlüklerini nasıl algıladığınız önemli. Benim de kedim vardı, yıllarca bizimle birlikteydi ve evde olmaktan çok mutluydu, sürekli bizimle oynardı, dışarıyı çıkmayı hiçbir zaman istemedi. Tanıdığımız bir bayanın baktığı 7-8 kedisi var, sokaktaki kedileri de besler. Baktığı bu kediler istediği zaman gidip gelirler ama çoğunlukla evde kalmayı tercih ediyorlar. Sonuçta istedikleri yiyecekler önlerinde hazır, "arkadaşlık edebileceği" kediler de var. Hele bir tanesi hiç dışarı çıkmıyor.

Ya da bir sürüdeki koyunlardan hiçbiri şöyle çıkıp dolaşayım, farklı yerler göreyim demiyor. Yiyecek ot bulmaları onlar için yeterli.

Şu yazıyı okuyun: www.aquahobby.com

Birkaç kısmı alıntıladım:

"...The only difference between this fish and the chicken or pig is the final objective to which it's destined. In this aspect the ornamental fish should be regarded at the same level as domestic cats and dogs. I think they're even in advantage in comparison to chicken and pigs, except of course for those poor fish that end up in totally inappropriate home aquariums..."

"...imagine someone thinking that a dog must be unhappy because it only drinks water all its life, and was never allowed anything delicious like a soft drink or an orange juice.

In general, expectations in the life of animals are MUCH, MUCH less complex than humans. I remember seeing an American study on the behavior of dogs, that demonstrated the concept of "paradise" for a dog. Paradise seems to be no more than lying around all day doing absolutely nothing, all of its life, which for a typical human would be painfully frustrating in the long term.

Back to the fish in aquariums, it's important not to fall in the trap of imagining how *we* would feel if we were in the same situation as them, but rather to search for indicators that they are indeed having their own expectations reasonably met. This obviously isn't easy to identify, but in general I would say that, if a fish is being adequately fed, displays good health, has a normal interaction with its aquarium companions (maybe even forming pairs and breeding, but this is not a necessary requirement since it doesn't happen to all in nature either), and the aquarium is such that the fish is capable of normal development, then this fish is truly "happy"."

"Hayvanlara karşı etiğe aykırı davranışlar" tam olarak neyi kapsıyor? Atların üstüne eyer, ağzına yular geçirmek etik midir? İnsanoğlu bu hayvanları güya "ehlileştirmiş", üstüne binip göçlerde kullanmış, yük taşımış, savaşmışlar. Köylerde eşekler yük taşımak için kullanılıyor. Hayvanların mal olarak görülmesi değil mi bu? Atlar, eşekler, develer vs. "iç güdüleri ve özgürlüğü ellerinden alınmış canlılar" mıdır?

Koşulları ne kadar iyi olursa olsun her türlü hayvan barınağı akvaryumlardan daha iyi değildir. Köpeklerin içgüdüleri koşmayı gerektirir. Balıklarda yer değiştirmenin amacı ise üreme, besin bulma ve avcıdan kaçınma. Yunus, balina, fok gibi sosyal canlılar değiller.

Konu dışı olarak genel anlamda ahlaki sınır meselesiyle ilgili olarak bugün Cnbc-e'de "You don't know Jack" adlı film vardı. Türkiye'de ötanazi hakkı yokken, hatta cinayet suçu sayılırken kürtaj hakkı tanınıyor. Acılar içinde hastalıktan ölecek birisi *kendi* yaşamının sonlandırılmasını istemeyezken sırf birkaç dakikalık zevk sonrası kendi salaklığınız sonucu korunmadığınız için *başka* bir canlının yaşam hakkını sonlandırabiliyorsunuz.

biraz cahil cesareti işi olmuş ama geçmiş olsun öncelikle.

elinizdeki yeşil pasaportu kullanarak öğrenci vizesi almadan öğrenci olarak kalmaya gittiğinizde değil 90 gün 1 gün dahi kalsanız suç işliyorsunuz. dolayısıyla yine ucuz kurtulmuşsunuz. tavisye verecek bir şey yok, almanya'ya dönmeden önce geçerli pasaportunuzla birlikte konsolosluğa gideceksiniz, gerekli evraklarınızı yanınıza alcaksınız ve öğrenci vizesi için başvuracaksınız. yaşadıklarınızdan dolayı vizeyi vermekte zorluk çıkartabilirler ancak siz yine de durumunuzu yukarıda anlattığınız gibi açıklarsanız (eğer açıklamanızı isterlerse) vizenizi alır, sorunsuz bir şekilde almanya'ya dönersiniz. belki de zaten "hatasını yapmış anlamış" deyip vizenizi verecekler pat diye. belki de "bir daha ülkeye girip karıştırmasın ortalığı cahil herif/hatun" deyip boşverecekler vizeyi. bu tamamıyla konsolosluğa kalmış.

cevabınız için teşekkürler. yani şimdiden konsolosluğa gidip böyle böyle bir durum yalşadım şimdi ne olacak dememe gerek yok mudur?

özel bir işlem yapmanız gerekmiyor. siz iyi niyet göstergesi olarak donanımlı ve bütün evraklarınızı hazırlamış olarak gidersiniz, oradakilere durumu da anlatırsınız saklamış gibi olmamak için ama bilmediğinizi, pişman olduğunuzu falan da eklersiniz. sonrası allah kerim.

mutemelen yaşadığınz olay kayıtlarınızda çıkacak çünkü.

ah be abi. ah be diyorum. keşke almanya'ya gitmeden önce daad'a falan gidip sorsaydım ben ne yapmalıyım diye.

bir kere mutlaka istanbul'da konsolosluğa gitmen lazım. sen bir şey demesen bile büyük ihtimal olan biteni görecekler orada bilgisayardan. sana tek tavsiyem ne olur sükunetini koru. çünkü saçma sapan konuşup insanın sinirini bozuyorlar, haklıyken haksız duruma düşüyorsun. ben kendimi genelde çok sakin biri olarak görüyorum, eğitim için vize almaya gittiğimde oradaki görevli kadınla çingene gibi kavga etmiştim sinirden, abitur diplomam olmasa direk attırıyordu kadın dışarı.

sakin ol, alttan al, durumunu açıkla. kötü niyetli olmadığını anlarlarsa, biraz da şanslıysan pek sorun çıkarmayabilirler. vizeyi aldıktan sonra da ilk iş münihte yabancılar şubesine, oturma izni almaya gitmek. kolay gelsin.

muhtemelen 5 yil süreyle giris yasagi konucak,ayni zamanda diger schengen ülkelerinden de vize alamayacaksiniz.

ayni zamanda turistik vize ile egitim vizesi farkli seyler olacagindan durumda uygulanacak.yani durumdan haberdar oldugunuz varsayilacak.hafifletme olacagini sanmiyorum 18 yasindan kücükseniz muhtemelen ceza almazsiniz bu arada,eger öyle bir durum var ise bilginize..

acikcasi bu durumdan haberdar oldugunuz ve turistik vize ile illegal olarak orada kaldiginiz icin hakettiginizi düsünerek bunun diger kisilere ders olmasi gerektigini düsünüyorum.

merhaba,

benim anlamadığım bir konu var. Almanya'da bachelor okuyan birisinin, pasaportu ne renk olursa olsun, üniversite'de, visum veya aufenthaltstitel'ine bakmadan kayıt olması imkansızdır. hele bayern'de her şey daha da imkansızdır. tabii öğrencinin aufenthaltstitel'ini alabilmek için, önce eğitim maksatlı vizeyi görmek isteyecektir üniversite ve yabancılar şubesi, istanbul'dan alınan. siz direkt olarak vizeyi de almadığınıza göre, üniversiteye kayıt olmanız gerçekten ilginç geldi, çünkü üniversite pasaportunda vizeyi görmeden asla ve asla kayıt yapmaz.

iyi günler

ya şöyle bir durum vardı, geçen ekim ayına kadar(ekim 2011, yani dönemin başına kadar) zaten erasmus öğrencisi olarak o okuldaydım ve oturma iznim vardı. daha sonra oturma iznim bitti ve yeşil pasaport yaşı 25'e uzatıldığından ben de yeşil pasaport aldım. açıkçası, benimkisi sadece deneme amaçlıydı, yani ben türkiye'de de bir üniversitede okuyorum normalde, acaba orada yapabilir miyim diye denemek için bu dönem gittim, zaten bütün dönem orada kalmadım, sınavlarımı verdim döndüm.

sorun zaten orada, okuldan ses seda çıkmyaınca, ki oturma iznimimn bittiğini biliyorlardı, ben de hiç bilmediğimden dolayı başıma geldi bütün bunlar. çıldıracağım, 5 yıl falan süreyle yasak deniyor. off ki ne off...

@aelus

bütün dönem orada kalip kalmamaniz degil olay orada ögrenci olarak yesil pasaport ile bulunmak illegaldir,bir cok ülke zaten bunu belirtir,yani siz egitim vizesine ya da oturum vizesine basvurmaniz lazimdi ,isin bilincinde olup basvurmadiniz.

olay bu,zaten onlarda öyle islem yapacaklardir.

okul sizinle bu konuda ilgilenmez,uyarici kurum okul degildir,18 yasindan büyük oldugunuz gerekcesi ile sizin dikkat etmeniz gereken bir durum oldugundan islemlerin tam olarak yapilacagini düsünüyorum ve umuyorum.

sorusturma acilip acilmamasi da önemli,eger acilirsa is ciddiye binebilir,ki binmis kisiler de taniyorum.bu islemlerde %99 demek dogru degildir cünkü risk sizin üstünüze.isin ucunu takip edin,mahkeme acilma durumu var ise ona göre baska islemler yapmaniz gerekebilir.

insanlar Almanya'da neler olup bittiğini bilmeden bildikleri 3-5 pasaport kuralı herkese her durumda işler sanıyorlar
ben öğrenci vizesiyle gidip 2 sene kayıt olmadan yaşadım kimsenin ruhu duymadı
sakin olun durumu en baştan anlatın konsoloslukta
bi de inşallah erasmuslu gittiğiniz dönemdeki pasaportu atmamışsınızdır oradaki vizeyi gösterin veya erasmus için olan belgelerinizi bulundurun yanınızda
orada asla çalışma filan olmadığını yeşil pasaportu sonradan aldığınızı ve üniversitenin uyarmadığını (gerçi uyarmak zorunda değil ama saf salak ayağına yatın)
bi de derhal gidin konsolosluğa randevu sistemi var bir sürü evrak isteniyor biliyorum. telefonda bunlar anlatılamıyor zaten. ama içeri girip derdinizi anlattıktan sonra böyle özel durumlarda olanları arıyorlar -biliyorum beni bizzat aradılar çünkü sevgili amcam bana giriş yasağı koydurtmaya çalışmıştı da (bende her türlü macera bulunur :D)

@niye ama

bahsedilen tüm tecrübeler türkiye,almanya,avusturya arasinda tecrübe edilmis olup yazilmistir.bir süre almanyada,4 senedir avusturyada yasamis/calismis/okumus biri olarak bu tecrübeleri yaziyorum.özellikle vize durumlari ile cok fazla karsilasma durumum oldu ondan bu kadar kesin seyler yazabiliyorum.

belirtmekte fayda duyuyorum, niye amanin dedigi gibi olayi hafife almayin.cünkü bu ciddi bir olay.bu olaya normalde dikkat edilmez belki ama sizinkinde farkedilmis ve olay hakkinda yazili dökümanlar tutanaklar tutulmus.ondan resmi prosedür itibari ile budur(cok yakin bir arkadasimin ki okulunun yarisini biten ögrenci vizesini yenilemeyip yesil pasaportla kalan birinin 5 yil ceza yemesine tanik oldum).

isin pesini birakmayin,avukatla görüsün.o size yardimci olur.ama su halde salaga yatip vize almak bana cok zor geliyor.

yok, eski pasaportum -üzerinde oturma izni olduğu halde- duruyor. zaten aslında sanırım ona bile gerek yok zira sistemlerinde, hemen çıkıyor, oturma iznim olduğu ama ben yine de yanımda bulundurmaya çalışırım.

şimdi o zaman ilk işim hemen gidip randevu almak ve içeride(konsoloslukta) durumumu anlatmak. umarım ceza falan olmaz(giriş yasağı anlamında) zira eğitim hayatım buna bağlı.

Öncelikle geçmiş olsun diyorum. Benim başımdan biraz daha farklı bir olay geçti. (bkz: schengen vizesi/#16764506) Başka bir duyuruyu da cevap vermiştim. www.eksiduyuru.com

Ben gözaltına alındığımda paskalya tatiliydi. O yüzden bana eğer Türk Konsolosluğu'nu ararsan paskalya bitene kadar yaklaşık 1 hafta seni nezarethanede tutmak zorunda kalırız, o yüzden boşuna arama ver ifadeni dediler. İfade, parmak izi, sorgu çekimi vs.den sonra 16 saat havaalanında tutuldum. Ayrıca bir sürü ceza filan ödettiler. Berlin Schönefeld'de, gece tüm havaalanı kapatılıyordu, sadece polisler, temizlikçiler ve ben vardım.

Neyse, ertesi sabah 2 polis eşliğinde uçağa bindirildim, bütün yolcular garip garip bakıyordu. Pasaportumu geri verdiler ve üzerinde geri gönderilmiştir damgası (zurückgecshoben) basmışlardı. Almanya'ya süresiz giriş yasağı kondu. Bu arada hakkımda mahkeme açılmış, ben savunma filan yazıp, öğrenci olduğumu belgeleyip evrakları posta yoluyla gönderdim.

Olay başımdan geçip geri gönderildikten sonra Berlin Türk Konsolosluğu, Berlin Eğitim Bölümü, İsviçre Bern Eğitim Ateşeliği ve Milano Türk Konsoloslukları ile konuştum, yazıştım. Bir ton evrak gönderdim. Yalnız hiçbirisi yardımcı filan olmadı. Hepsi bunlar Almanya'nın içişleri ile ilgili mesele, biz karışamayız dediler. Telefon ve Hızlı Gönderi ücretleri de (tanesi 25€ idi, bir sürü farklı yere gönderdim) sağlam girdi. 1 ay sonra evime gelen posta ile tercüman ücretini de istedi Alman polisi. Kısaca birşey elde edemedim. Utanmadan bir de Berlin Konsolosluğu evime mektup yolladı, Internet'te schengen anlaşmasının linkini göndermiş ve Alman polisi kuralların gerektiğini yapmıştır ve bizim yapacak birşeyimiz yoktur diye. Konsoloslukların olaya yaklaşımını bil diye yazıyorum bunları.

Türkiye'deki Almanya Konsolosluğu'ndan vize alabilirsen beni de haberdar et. Çünkü bu vaka Schengen Information System'e ekleniyor, böylece tüm ülkeler bu kaydı görebiliyor. Sen yine nezarethanede kalmamışsın sanırım, pasaporta damga filan da basmamışlar anladığım kadarıyla. Ben bu olay nedeniyle ceza paraları, telefon görüşmeleri, postalar, uçak bileti vs. derken toplam 1500-2000€ civarı bir para gitmişti. Daha sonra İtalya'dan oturma izni aldım, çünkü geçerli D tipi schengen vizem vardı.

benimde yeşil pasaportum var yarı zamanlı berlinde yaşıyorum

almanya hükümetinin şöyle bi uygulaması var turistik vize ile(yeşil pasaport dahil buna) ülke içinde eğitim görmen (bu sıradan bi dil kursuda olabilir üniversitede) yasak.

ülkeye giriş hakkın turistik amaçlarla sağlandığı için eğitimden faydalanma durumlarında ceza alıyosun(parada olabilir ülkeye giriş yasağıda bundan emin degilim)

ama 90 gün yasasını aştığın takdirde(1-2 örnekle karşılaştım) yeşil pasportu kapsayan tüm avrupa ülkelerine giriş hakkını kaybediyor olman lazım(süreli yada süresiz buna dair hiç bi bilgim yok)

hatta sabihadan çıkarkende berline giriş yaparkende görevli beni sürekli uyarıyor 90 gün dolmadan çıkman lazım şeklinde. çıkış esnasındada 90 gün içinde geri giriş yapamayacağımı fln hatırlatıyor. görevlilerden kimseninde vizesiz pasaportla giriş yaptığın halde bi uyarıda bulunmaması şaşırtıcı ayrıca

vize konusunda işi çok sıkı tutuyorlar hele ki almanya'da yani, tr'deki okuluna geri dönme planlarını hazırla elde b planı olarak derim şahsen. muhtemelen o d tipi vizeyi alamayacaksın. b ve c planın hazır olsun yani.

sizin vizeyle alakalı yaşayacağınız hiç bir sorun inanın kimsenin umrunda değil, sorun karşı taraftan kaynaklansa bile suçlusu sizsiniz (mesela vizem geç çıktı diyorsun adamlar erken başvursaydın diyor, gibi). dolayısıyla evet.

özet olarak geçmiş olsun. türkiye de güzel bi yer bence sdf

xmarks veya firefox'un yerlesik senkronizasyon seysi veyahut profile dosyalarinin yedegini almak veya profile extractor muydu neydi o extension'i kullanmak.

hangisini kullanayım hiçbişe anlamadım dediklerinden ?

xmarks kullanın en temizi. browser veya bilgisayar değiştirseniz de aynı sık kullanılanlar listenizi kullanabilirsiniz böylece.

kesinlikle xmarks diyorum.

yetişebildiysem kesinlikle mozbackup kullan, sadece yerimlerini değil herşeyinin - cookilerden şifrelere backupını alıyosun sonra formatın ardından çat diye kuruyosun. istediğin bu senin.

mozbackup.jasnapaka.com

yedeği geri yüklemeden önce, ilk defa kurduğunuz firefox'u açın ki profil oluşsun. sonra geri yükleyin.

f2dx +1

mozbackup en iyisi. kullanmasını bilmiyorsan youtubeda videoları var. gerçekten mozilla yedeklemek icin en iyi programlardan biri.

ben picasayı kullanıyorum memnunum..

picasa da farkli sekilde gruplandirabilir/etiketlendirebilirsiniz. hafif ve cok basarili bu program ile ayni zamanda fotograflarinizi internetteki picasa alanina yukleyebilirsiniz.

İyi bir DAM (Digital Asset Management) yazılımı istersen:

- Çeşitli DAM yazılımlarının incelemesi: www.neocamera.com

- IDimager (www.idimager.com): Bana göre en gelişmiş, standartlara tam uyumlu, tüm metadata bölgelerini (Exif, IPTC-NAA, XMP) senkronize edebilen yazılım.

- Media Pro (www.phaseone.com): MS Expression Media'nın yeni hali. Oldukça iyi ve basit bir kataloglama sistemi sunuyor. Kolayca karmaşık sorgular yapılabiliyor.

- IMatch (www.photools.com): Çok çok gelişmiş ama arabirimi berbat, öğrenmesi zaman alıyor. SQL sorgu yapılabiliyor.

Bir de tüm photo workflow sürecinde kullanılan kataloglama, düzenleme yapan programlar var. En iyi örnekleri Photoshop Lightroom (www.adobe.com) ve Bibble (www.bibblelabs.com).

Yalnız bu saydığım yazılımların tümü ücretli ve ucuz da sayılmazlar. Ücretsiz yazılımlar malesef çok basit kalıyor. Birkaç tanesi:

- Picasa (picasa.google.com): Kullanımı basit ama özellikleri de bir o kadar sınırlı. Hiyerarşik kataloglama yapamıyor. Fakat senin istediğin basit tag verme, sanal albüm yoluyla gruplama, yıldız puanı vererek favorileri oluşturma ve timeline view ile tarihe göre sıralama yapılabiliyor.

- digiKAM (www.digikam.org): OpenSource community'nin DAM yazılımı. Fena değil ama Windows sürümü pek stabil değil, çeşitli buglar mevcut.

- Daminion (www.daminion.net): Şu anda BETA olduğu için ücretsiz. MediaPro'nun biraz daha light hali, fakat yine de kataloglama konusunda çok yetenekli. PicaJet FX'in geliştiricileri tarafından hazırlanıyor. Rus firması.

Ayrıca yine DAM sayılabilecek fakat tüm workflow sürecinde kullanabileceğin uygun fiyatlı Zoner Photo Studio (www.zoner.com) var. Çeklerin yazdığı bir program. Hiyerarşik anahtar kelime oluşturulabiliyor, kataloglama sistemi var. Ancak büyük boyutlu (10MP civarı) fotoğraflarda viewer'ı biraz yavaş.

Son olarak bu fotoğrafları organize etme, kataloglama, arama işi oldukça zahmetli, üzerinde düşünmek lazım. Sadece bunun üzerine kitaplar var. Bu konuda piyasanın en iyisi The DAM Book (www.thedambook.com). Bu sitedeki forumu incele, senin soruna verilmiş birçok cevap var.

Ben zamanında bu işe epey kafa yormuştum. Ücretsiz ve basit birşey istersen Picasa; para veririm ve sadece düzenleme/organize işi için IDimager; kameradan bilgisayara aktarma sürecinden düzenleme, saklama, düzeltme, paylaşmaya ve yazdırmaya kadar tüm işlemlerde Photoshop Lightroom; uygun fiyatlı, orta karar birşey için ise Zoner Photo Studio derim. Sadece viewer/browser olarak ise ücretsiz olan FastStone Image Viewer (www.faststone.org).

google'da ilk çıkan sonuç;

www.httrack.com

teleportpro
wget

HTTrack +1 (www.httrack.com)

Kullanımı kolay, özelleştirilebilir ve en önemlisi ücretsiz (GPL lisansı).

dursun öyle.

buzdolabi. divan pastanesindeki amca bize öyle tavsie etmişti :) afiyetler olsun.

buzdolabi. aksi takdirde su gibi olur o.

kalsın öyle, pastanelerde dolaba mı koyuyorlar sanki. paris laduree'den alınmış makaronlar 5 gün bavulda gezip sonra Türkiye'ye geldi, birşey olmadı.

buzdolabında daha iyi korunuyor. 1-2 günde bozulmuyor bunlar ama dolap her zaman daha iyidir.

haber sitelerini ve yazılanları düzgün okursan soru bile sormana gerek kalmaz.
normal bir emeklilik şirketi hakkında en ufak bir bilgin varsa ve paranın nasıl işlediğini anlayabiliyorsan bu şirket için de aynısı geçerli.

paranı çalıştırıyorlar ve paran para kazanıyor.
evde durduğu gibi durmuyor para.

yazmayı unutmuşum. 1 yılda geri dönmüyor paran. 35-40 yıl rahat topluyorlar paranı. ayrıca istersen yüzde 5 değil yüzde 20-30'da verebiliyorsun maaşından. kaç lira yatırırsan o kadar çok para alırsın.

emeklilik.egm.org.tr

şurada getirisi kötümser olarak ayarlanmış bir simülasyondan nasıl olduğunu anlayabilirsin.

@isot asil sen duzgun okursan haber sitelerinden okudugumu anlarsin
ensonhaber..Kıdemli başçavuş 16 bin 840 lira aidat yatırmış, hesabında 214 bin lira var. Kıdemli albay 20 bin küsur ödemiş 271 bin lira var. Orgeneral 642 bin lira alıyor doğrudur; ama 40 küsur yıl katkıda bulunmuş.
Boyle dunya varsa biz de burdan emekli olalim!! devletle ne ugrasiyoruz

e gidip bireysel emeklilik yaptirin. 40 sene odeyin o kadar olur paraniz

elini, ayağını bağlayan mı var? dış dünya ile iletişime geçtiğin an da emeklilik şirketlerini görebilirsin.
devletle uğraşmak zorundasın. kimse sgk kaydı olmadan çalışamaz. ayrıca özel emeklilik şirketine giriş yapmak istersen başvurursun.
www.garantiemeklilik.com.tr

20 yaşında birikime başladığını düşün. 56 yaşında emekli olduğunu. ayda da 105 lira yatır. toplam 45 bin lira para yatırırsın brüt 233 bin, net 224 bin lira alırsın.

senin, benim gibi insanlar özel emeklilik sigortasından bu kadar para kazabiliyorlarsa eğer hiç kusura bakma asker adam çok daha fazla kazanır. hem de oyak olunca işin içinde.

daha detaylı bilgi için
lmgtfy.com

@mat couthon
yok üstadım. işin içinde asker ve oyak olunca illa bir pislik vardır. yoksa bu arkadaşların hepsi de biliyordur emeklilik sisteminin ne demek olduğunu. ama oyak ve asker olduğu zaman kesin bir şeyler vardır. mantık bu.

Bir kere orgeneral için %5 değil en az %10 kesinti yapılıyor.

Sonra: kamuemekcileri.org

Orgeneral hizmet süresi 50 yıl.

Siz de aynı şekilde emekli olmak istiyorsanız BES'e (Bireysel Emeklilik Sistemi) katılın. Buradan hesaplayın:

emeklilik.egm.org.tr

Maaşınız 4000 lira diyelim ve %10 kesinti ile her ay 400 TL ödüyorsunuz. 20 yaşında başlayıp 50 yıl boyunca ödeyip 70 yaşında emekli olursanız elinize geçecek olan para 660 bin liradır. Yani siz orgeneralden daha fazla emekli ikramiyesi alabiliyorsunuz isterseniz.

Bir de yukarıda verilen Garanti Emeklilik sitesinden hesaplayın. Aynı koşullarda kötümser senaryo 708.058 TL, iyimser senaryo 2.720.658 TL kadar emekli ikramiyesi alıyorsunuz.

Block mat couthon sagolun..
isott sen benim basliklara yorum yapma abi.. konusma tarzin yargilayici ve itici

duyuru modlarına başvuruda bulun. benim cevaplarımı engellesinler senin için. yoksa bundan sonra her duyuruna cevap yazacağım. (:

hem de aynı senin kullandığın üslupla. :)

emeklilik fonları da o paraya yakın verir paranı 40 yıl fazie koyduğunu hesaplarsan yakın meblağ çıkar ama oyak vergi indirimleri sektorde dominant olma gibi askeriyenin verdiği imtiyazlar sayesinde daha bir karlı hale geliyor.
örneğin devlet yazılım ihalelerini havelsan genelde kapatır özel sektorun ihale alması çok çok zordur bu gibi nedenlerle para kazanması çok çok kolaylaşır ve normal fondan daha çok öder

@iplikci sagol be panpa... demek kiyamet ondan kopuyor..

@iplikci, @mustancu havelsan oyak şirketi değil, tsk güçlendirme vakfı kuruluşudur, geliri tamamen milli projelere ayrılır. vakfı milli savunma bakanı ve genkur yönetir. www.havelsan.com.tr

havelsanın kazandığı para ordu çalışanlarına değil, direk tsk ya, msb ye yani devlete gider. www.tskgv.org.tr

oyak vergi öder, 2010 yılında 1,6 milyar vergi ödemiş. www.oyak.com.tr

tukaş oyak'ındı mesela. yani para sadece işletilmiyor, aynı zamanda belli kuruluşların bir nevi hissedarı da olunuyor "sanırım".

iki rakamı birbirine böleceksin işte. 18-270 mm için 270/18=15x gibi. ama slr veya daha genel olarak lensi değiştirilebilir makinelerde x zoom oranı anlamsız kalıyor.

dslr makinelerde x cinsinden zoom katsayısı hesaplamak anlamsız. eldeki kompakt makienin lensi sabit olduğundan, kendi içinde en geniş a.ısı ile en dar açısının oranı bilmemkaç x zoom denebilir. ama dslr'lerde olar bambaşkadır.

18-270 lensin optik zoom'u 15x dersin. 100-400 lensin optik zoom'una 4x demen lazım. ama 100-400 lens, 18-270'e göre çok daha dar açılıdır, tele objektiftir. yani olay zoom yapmak ise "vaay 15x zoom yapıyor" dediğin lens, şu sonuca göre 4x zoom yapanın yanında epey tırt kalır. o yüzden x cinsi dslr lensleri için anlamsızdır.

aslında ben bu kompaktlarda da 15x zoom, 30x zoom laflarına sinir oluyorum. asıl olay nedir? anlatıılmak istenen? çıplak gözün gördüğünü kaç kat büyütebilmesidir. e ulan senin o x'leri hesaplarken kullandığın en geniş açı, benim çıplak gözümün gördüğünden daha küçük gösteriyor ki zaten. niye referans olarak onu alıyoruz? çıplak gözüme eşit olan odak uzaklığı neyse onu alayım?

sensör büyüklüğü kavramını gözardı edersek insan gözü 50mm lensin gördüğüne denk geliyor. yani referansımı 50mm. 50mm lens 0x zoom. 18 mm -2,7x zoom. 100mm lens 2x zoom olmalı bence. 18-135 lense 7.5x zoom denmemesi lazım.

merhaba,
@kibritsuyu ağzına sağlık güldürdün beni :) işin özü, kompakt makine kullanan insana 24-270 deyince birşey anlamıyor, 16 mp mi yani diye bir cevap almanız muhtemel. he anlaması gerekir mi, çok ta gerekmez gibi geliyor. neticede arkadaşlarını veya hoşuna giden bir manzarayı çekecek. 22mm ile 24mm arasındaki farkı gözünde canlandıramazlar. dolayısı ile nasıl kandıracaklarsa öyle satıyorlar işte.
selamlar.

kompakt makinelerde optik zoomun yanında bir de dijital zoom denen bir nane de var. dijital zoom dediğin şey bildiğin bilgisayardaki zoom ile aynı. yani bilgisayara atacaksan fotoğrafı dijital zoom gereksiz aslında, paint'de zoomlayıp croplarsın aynı hesap.

(bkz: brugge) ve ostende

evet, kesin brugge, yani bruges.

kesinlikle ve mutlaka maastricht
bir de anvers aka antwerpen

ben bölgeyi şöyle gezmiştim: eindhoven -> utrecht -> amsterdam -> antwerp -> ghent -> bruges -> brüksel

- eindhoven'da pek birşey yok, philips binaları ile dolu her yer. konutların bulunduğu bölge güzel, amerikan banliyölerine benziyor, iki katlı müstakil ve arkaları bahçeli evler filan. bir de fatih cami var, büyükçe ve güzel, diyanetin yaptırdığı :) turistik sadece van abbemuseum var modern sanatı seviyorsan. ama bence pas geçebilirsiniz burayı.

- utrecht: mini amsterdam gibi, kanallar ve kanal kenarı tipik hollanda evleri. gece hayatı canlı. turistik olarak kanalları bir de büyükçe bir kilise ve tek başına kalmış çan kulesi var.

- antwerp: bence burayı da eklemelisin listeye, nasıl olsa yol üzerinde. devasa bir limanı var. ayrıca avrupa'nın elmas merkezi. harika bir tren istasyonu var. hemen orada hayvanat bahçesi ve elmas müzesi bulunuyor. market square denilen eski şehir meydanı çok güzel.

- bruges: ufak, şirin bir şehir. şehrin ortaçağ dokusu hiç kaybolmamış. gitmeden belki "in bruges" filmini izleyebilirsin, gerçi çok fazla bruges manzarası göremiyorsun filmde. ama mutlaka burayı gör.

belçika'da bir şey yok. en fazla 2 işeyen çocuk, 3-5 kanal, bir de atomium görür, 2 bira içersin.
hollandaya git. rotterdam'ı komple gez.

hemen vereyim.

mr. nobody

yani olabilir bence

my nobody sayılmaz pek sanki yau :/

(bkz: The Time Machine)

lost

(bkz: a sound of thunder) kelebek etkisi meselesi, ama güzel film, butterfly effect gibi sulu zırtlak gençlik filmi değil.

(bkz: frequently asked questions about time travel)

twelve monkeys

retroactive
source code

frekans var ama suç unsuru var onda bilmem sever misin

@tizi reftar olanin payine dagmen dolasir: izlemiştim onu. zaman yolculuğu sayılmaz ama farklı durumların değişik sonuçlar doğurması, olası farklı hayat çizgileri bakımından izlemesi çok keyifli bir filmdi.

@patlak fermuar: unutmuşum onu yazmayı, listeye ekledim, hatırlattığın için sağol.

@paudi: dizi olan lost'dan bahsediyorsan izledim, fakat sonuç hayalkırıklığı oldu. sadece final değil, son sezon konunun toparlanamayacağı belli olmuştu bana göre. o yüzden izlemeyen kimseye de otur izle demiyorum kesinlikle.

@eskiyemeftun: tamamdır, ikisini de izlenecekler listesine aldım, sağol.

@clones: birkaç defa izlemiştim 12 monkeys'i ama aklımda çok parça parça kalmış, tekrar izleyeyim.

@greyback: source code'u izlemiştim. ötekini indiriyorum hemen, teşekkürler.

@gafgaliba: timecrimes da suç üzerine ama zaman yolculuğu filmin temel yapısı. film bittikten sonra kafa yoruyorsun, sorular soruyorsun. benim hoşuma gitmeyen polisiye, aksiyon ve suç üçlüsünü temel alan filmler. mesela timecop gibi saçma bir film olmasın. yine de izleyeceğim, trailerını beğendim, teşekkürler.

erciyes üni de ermeni dili ve edebiyatı bölümü varmış. türkiyede tekmiş kensi
evet istanbul'da değil ama söyleyeyim dedim

boğaziçi üniversitesinde ermenice dersleri var diye biliyorum. bi araştır, belki katılabilirsin.

boğaziçi üniversitesi'nde var, yalnız bu dönem ARM102 - Armenian for Beginners II açıyorlar. güz dönemi 101 açarlar.

Geçmiş olsun, benzer şey benim de başıma geldi, buradan tarife değişikliği yapacak arkadaşlara sesleniyorum siz siz olun ay ortasında değil fatura tarihinizde yapın tarife değişikliğini, adamlar yoksa kol gibi geçiriyor faturayı...

Öncelikle şunu belirteyim: ADSL ön ödemeli bir sistemdir, kullanacağınız ayın ücretini bir önceki fatura ile ödersiniz. Yani gelen fatura bir sonraki ayın internet ücreti + (eğer kotalı kullanıcı iseniz) o ay içinde yaptığınız kota aşım ücretidir. Kullanıcılar bunu bilmediğinden tarife değişikliğinde gelen fatura fazla çıkmış gibi algılıyorlar.

Sizin faturaya gelirsek:

1. Aralık ayı ücretini peşin ödüyorsunuz (ön ödemeli sistem), yani vergiler (%18KDV + %5 ÖİV) dahil ==> [54,90 TL]

2. NET6 paketinin aylık kotası 6 GB (siz 7 GB filan yazmışsınız, o kısmı anlamadım ne demek istediğinizi), yani 21 günlük izin verilen kota miktarı ise 4.2 GB. Siz bu kotayı bir hayli aşmışsınız, ayın 21'ine kadar ~6 GB civarı fazladan kullanmışsınız. Bu durumda NET6 üst fatura limitine (aylık 79 TL) ulaşmışsınız. Maksimum aylık kota aşım ücreti vergiler dahil 79-32=47 TL olduğuna göre 21 gün için (47/30)*21 ==> [32.9 TL]

3. Kalan 10 gün için ücretlendirme:
- 10 günlük Netlimitsiz ücreti: (54.9/30)*10=18.3 TL
- 10 günlük NET6 ücreti: (32/30)*10=10.66 TL
- 10 günlük fark ücreti: 18.3-10.66 ==> [7.64 TL]

[1]+[2]+[3]=54,9 + 32,9 + 7.64 = 95.44 TL

Kısaca faturada bir sorun yok. Bu arada fatura 95.5 TL mi yoksa 99 TL mi geldi?

@bisanthe: Hocam faturada yanlışlık olmuyor, kol gibi geçirmece filan yok. Kotayı aşmadıktan sonra ne zaman tarife değişikliği yapıldığı da fark etmiyor. Yukarıdaki şekilde siz de faturanızı hesaplayabilirsiniz.

hmm anlasildi tesekkurler..

daha önce ben evimin yanındaki internet cafe'den ödeme yapıp hemen eve geldiğimde açılmıştı internet.

aynı sorundan uzunca bir süre muzdarip olmuşluğum var. kesinlikle facebook chat bug. chatte asla online olamdığım halde günde onlarca kişiden trip içerikli mesajlar aldım. "online görünüyosun ben mesaj atınca offline oluyosun" gibilerinden. çok küfürler ettim, çözüm aradım bulamadım. sırf bu yüzden facebook'u açmadığım günler bile olmuştur. yaklaşık 2 ay devam etti. sonra kendiliğinden düzeldi. sabırlar dilerim.

eğer hacklenmediyseniz android chatten olabilir.

Android'de chat seçeneğinden girin chat'e ve ayarlar düğmesi aracılığıyla go offline yapın. yardımcı olur herhalde

FB Chat'i kullanan başka bir mesajlaşma programı kullanıyorsan online olabilirsin. Örneğin Skype veya Live Messenger'a Facebook'u bağladıysan, bu programları açınca otomatik olarak FB'da online oluyorsun.

Bir de yüklediğin uygulamaları kontrol et. www.facebook.com adresinden uygulamalara bak bakalım herhangi birinde "Access Facebook Chat" diye yetki var mı, varsa kaldırabilirsin.

android'in işi ya. bana da oluyor o. telefondan neti kapatınca offline oluyor ama.

hangi ülke-okul istiyorsunuz bilmiyorum ama okulların sayfalarında ne gerekiyorsa yazıyor zaten, yani öyle eğitim danışmanlarına vs pek de gerek yok adamlar bence havadan para kazanıyorlar.

nwnd +1

aklınıza takılan spesifik şeyler varsa mesaj atabilirsiniz, belki yardımcı olabilirim.

Ülkeyi söylersen daha kolay yanıt alırsın, çünkü ülkelere göre değişiyor koşullar. İtalya için yardımcı olabilirim.

ülke belçika, okullar VUB ve KUL..

biliyorum orada yazıyorlar ama mesela bizdeki not sisteminin nasıl işlediğini puanlamanın nasıl yapıldıgını oraya bildirmem gerekiyor, bu bilgiyi hiçbir yerde bulamadım nasıl anlatacam bilemedim..

bunun dışında, diploma, transkrip ve ders açıklamalarının fotokopileri ve yeminle tercümelerini istiyorlar ki buraya kadar normal ama bunların belcika elciliğinden onaylanmasını dogrulanmasını istiyorlarmıs. bu elcilikten onay/dogrulamayı nasıl alabilirim???

ilkini mezun olduğunuz okulun öğrenci işlerine vs danışın.

resmi evrak işine gelince yurt dığında geçerli olabilmesi için noter tastikli tercüme ve kaymakamlıktan apostil istiyorlar. ha bunun üztüne belçika elçilik kanalıyla onaylanmasını istiyorsa konsolosluk elçiliklerde eğitim bölümü var onlara baş vurun yardımcı olurlar.

kırıkkale üni'den mezun oldum, bizim öğrenci işlerini görsen gülersin öyle bir yer, ama tüm hocalarımla ve mecburi olarak onlarla da görüşücem tabi ki..

bnm başvuracagım üni'lerden öyle kaymakamlık falan istemediler, ayrıca yeminli tercümandan tercüme ettirince bitmio mu mevzu? bide notere mi gitmem gerekio?

son olarak, belcika elciliğinin eğitimle ilgili kısmına nasıl ulaşabilirim? cünkü belcika elcilik işlemlerie iks.com diye bir yer bakıyor, orayla mı muhattap olcam?

biraz sınırları zorluyorum farkındayım ama özür dilerim :)

şimdi yurt dışında bir belgenin resmi kanallarda geçerli olabilmesi için apostil şart(ucretsiz damgayı basıyorlar bitiyor) öyle olunca da noter tastikli istiyorlar bildiğim kadarıyla.
elçilik olayına gelince telefonu şuymuş + (90) (312) 405.61.66 bence birebir arayıp ilgili bölüme bağlanıp bilgi alın bahsi geçen site vize vs işleri için aracı bir kurum gibi duruyor.

numarayı yarın arıcam ilk iş.. bu apostil olayı da kaymakamlıktan alınıyor.. noterden almama gerek yok mu yani?

mesela bizim okul transkript verirken onu böyle bi zarfın icine koyuyor damgalıyor falan, o damga sayılmıyor mu apostil olarak?

apostil kaymakamlıktan evet ama belgenin illa tercume sonrası noterden tastikli olması gerekiyor mu bilmiyorum net. bana gerektiği söylenmiş ona göre hazırlamıştım belgeleri. sorularınızın net cevabı yarın yapıcağınız tel görüşmesinin ucunda. ülkeden ülkeye değişiklik gösterebiliyor bu tip şeyler . belki direk sen yeminli tercümeyi yaptır biz onayladıktan sonra başka işlem gerekmez diyeceklerdir.

biz mezun olduğumuzda transkript ile birlikte not sistemi açıklaması olan bir kağıt vermişlerdi. Nitekim ben başvururken ECTS kredi sistemine göre bir transkript hazırlattırmıştım bizim okula Uluslararası İlişkiler Ofisi yardımıyla. Benzer bir ofis varsa diğer konularda da yardımcı olurlar.

1-şifre ve email onaylama gibi şeylerle uğraştırmamak için login with facebook sistemi getirildi bazı sitelere. şifre olarak kendisi default belirliyor fakat bunu sisteme facebook aracılığıyla giriş yaparken bilmiyorsunuz, şifremi unuttum kısmından email adresinize şifre yollatabilirsiniz.(facebook profilinizdeki iletişim emaili.)
2-hayır silinmez.
3-erişirsin.

@unpacked ve @corrado: bu olayı imdb üzerinde denedim ama sistem söylediğiniz şekilde çalışmıyor.

- Login with facebook yaptım, yeni bir kullanıcı hesabı oluştu. Hesap bilgilerimi değiştirmeye çalıştım ama şifre sordu. Neyse şifremi unuttum vasısatıyla şifremi resetledim. IMDb ID'mi değiştirdim. Birkaç filme rating verdim, list oluşturdum filan.

- Sonra imdb'de logout oldum. Oluşturduğum id ve şifre ile giriş yaptım. Aynı hesaba erişebildim. Sorun yoktu.

- Facebook üzerinden imdb bağlantısını kaldırdım. Döndüm imdb'ye tekrar login with facebook yaptım. Ama bu sefer salak imdb yeni bir kullanıcı hesab açmıştı. Yaptığım ayarlar, ratingler filan yoktu. Yeni bir imdb id atamıştı.

- Neyse dedim eski imdb id ve resetlediğim şifre ile gireyim. Ama o da olmadı. Çünkü hesap silinmişti. Hatta kullanıcı sayfamın adresine girdiğimde !!!deleted!!! yazıyor. (www.imdb.com)

- Şimdi son oluşan hesap ile de eski imdb id'sini alamıyorum. Çünkü daha önce alınıp silinen id olarak görünüyor. Şifremi unuttum ile eski imdb id'mi girdiğimde de böyle bir kayıt yok diyor.

Toparlarsak, imdb login with facebook yapıldığında yeni bir hesap açıyor. Facebook'dan bağlantıyı kaldırırsak imdb eski hesabı siliyor. Tekrar login with facebook yapıldığında yine yeni bir hesap açıyor.

Ben mi biryerlerde yanlış yapıyorum, yoksa bu imdb sistemi bu şekilde aptalca mı işliyor? Hiçbir şekilde eski hesabıma ve idme erişemeyecek miyim?

kendi sitelerinde satıyorlar diye hatırlıyordum. bunun dışında sanırım d&r'da görmüştüm vaktiyle.

sabiha gökçen havalimanı dış hatlar pasaport kontrolü sonrasındaki d&r'da var.

bulgaristan, italya zaten ab de değil mi? dünyadan çok mu uzakta kaldım?

bulgaristan sanırım daha şengen bölgesine dahil edilmedi. o yüzden italya vize istiyordur.

bulgaristan pasaportuyla gidiyosun istedigin avrupa ülkesine ingiltere de dahil.

90 güne kadar olan süreler için bulgar vatandaşları vizeden muaf.

www.immihelp.com

ayrıca bu yıl sonuna kadar bulgaristan'ın schengen bölgesine girmesi bekleniyor.

ingiltereye de italyaya da vizesiz bulgaristan pasaportuyla girebilirsiniz.

elxa ingiltere bulgaristan'a vize uygulamıyor. sanırım ab ülkelerine uygulamıyor emin değilim o konuda, ama biliyorum bulgaristan'a uygulamadığını.

15 kg

İç hat 15 kg, dış hat 20 kg.