bmw.
üstelik görünüş olarak da daha iyi bence, daha derli toplu.

Her açıdan bmw daha güzel bence

bnw...
mercedes'in ön ızgarası hiç hoş gözükmüyor.

bmw.

mercedes tek kapı bi defa. iyi görünse de konforsuz. hep tek başına kullanıyorsan ayrı tabi ama bmw iyidir.

Mercedes'e bayılıyorum, genel anlamda bana bmw arabalarınımı yoksa mercedes arabalarını mı tercih edersin desen mercedes derim, fakat bu iki araba arasında bende bmw yi seçerdim. BMW 316i clk ya gore cok daha sportif duruyor, ve sanırım bu kasası clk ya gore cok daha sorunsuz. ileride elektrik aksamında clk da bozulma olabiliyor.

ben mercedes'i alırdım ama bmw'yi tavsiye ederim.

tabiki bmw

bi-em-dabilü

Mercedesciyim ama bu iki model arasinda secim yapilacaksa bmw olani al.

ben ikisini de almam ama illa secmem gerekiyorsa bmw yi secerim her ne kadar mercedes i daha cok begensem de. benzin cok pahali.

E46 kesinlikle görsel olarak çok daha önde. BMW tercih et.

İlk aklıma gelen bu: www.google.com.tr

Hiç kullanmadım ama sanırım türkçe açıklamalar falan var, bir incele istersen.

teşekkürler atom karincanin torunu

ama yazıcının cloud özelliği yok maalesef. aypi maypi ile bağlanıp yazdırma gibi bi şeyler olur mu diye merak ediyorum.

teamviewer ile yazıcının tanımlı olduğu bilgisayara bağlansanız işinizi görür bence.

Hani bilmiyorum ama "Google Cloud Print, bulut (cloud) özelliği olmayan geleneksel yazıcılarla da çalışır, böylece elinizdeki herhangi bir yazıcıyla birlikte kullanmaya hemen başlayabilirsiniz." şöyle bir şey de yazıyor. Şu anda ulaşabildiğim bir yazıcı olmadığından kurulum yapıp deneyemiyorum ben.

support.google.com

tolgan,

teamviewer ile değil de uzak masaüstü ile bağlanıyoruz. fakat client, bağlananda değil, bağlanılan makinede olduğu için, yazdır deyince, o makinedeki ya da o makineden görülebilen bir yazıcıyı arıyor. dolayısıyla, bağlanılan makineden yazdır dediğimde bağlanan makinedeki yazıcıyı görmesini sağlamak istiyorum. nasıl yapabilirim bunu?

faks özelliği varsa faks olarak o yazıcıya yollayabilirsiniz? bu da bi çözüm

vpn ile mümkün, diğer ağ'da oturum açıp o ağdaki printer'a gönderebilirsiniz.

akıl fikir eksik. genelleye genelleye önyargılar da oluşuyor işte, salak salak insanların "ayyy ben bunu yapmam, bu çok şeeey!" ya da "ıyyy sen kimsin ki? snn be slk!" diyerek uzaklaştıkları herşey bu önyargıdan ötürü bence (evet, ben de genelleme yaptım).

akıllı insan kendi tartar, öğrenir, düşünür. salak insan başkalarının düşünceleriyle yaşamaya çalışır. napcan işte...

modern insan tanımlamadan, isimlendirmeden duramıyor maalesef. ama bunun yanında, genellemelere karşı da aşırı bi post moderen düşmanlık var, bu da otosansür baskısı yaparak doğru analiz yapılmasını engelliyor. hülasa, biraz dengesiziz. bu arada dengeli olmak gerektiği fikrini de bir tabu olmaktan çıkarmak lazım. neyse işte, karışık bu işler biraz.

mikro ölçek veya makro ölçek yerine dar ölçek veya geniş ölçek olabilir.
en az veya azami kelimeleri olmaz galiba.

zerre, kürre derlermiş eskiler.

140-145

4 kişi tam altına bugün 580 verdik. 145 ediyor çeyrek.

hesaptan çekilirken mesai bitiminde alınıyor ama siz gün sonuna kadar hesaba yatırırsanız da faizi olmuyor.

mesai saatine kadar değildir ama gün sonundan tam olarak hangi saatin kastedildiği bankaya göre değişebilir.

quenn? queen? album degil de sarkisi soylesek oluyor mu? love me like there's no tomorrow. there must be more to life than this de iyi.

edit: sarkisi ne lan sarki

sheer heart attack.

queen ii
queen i

innuendo

yok abi herhangi birine değil zaten, arkadaşa.

gavur milleti dün gece ananlaydım ehehe meeheheh diye geyik de yapıyor. dizilerden böyle gördük. bizde olsa kan çıkar. yakın arkadaşlarına da nigga derler heralde. ama kel alaka bi insan derse onlarda da kan çıkabilir. :)

arkadaş da olsa üçüncü şahısların yanında n word kullanmak risklidir. bakınız ben bile şu samimi ortamda kullanmaktan imtina ediyorum. :)

abi kişiden kişiye değişecek ve samimiyete göre de değişecek bir şey. benim alman arkadaşlar vardı mesela, ben onlarla nazi geyiği yapıp duruyodum, hatta bi keresinde "ya yahudi arkadaşımı çağırcam ama sabun falan yapmazsınız adamı di mi" demiştim, gülmüştük beraber baya. onlar da bana "ülkemizi istila ettiniz" falan diyolardı, dönerci diyolardı, gülüyoduk. katalan bi arkadaş vardı yine onla da baya geyik yapıyoduk. samimiyet derecesine ve adamın rahatlığına bağlı. ben bu adamlarla bu geyikleri yapıyodum ama her almanla katalanla yapılabilir diye bi şey yok tabii.

abd'de de 1,5 yıl falan yaşadım toplamda. zencilerin kendi aralarında birbirine nigga dediğini duydum ama bi beyazın zenciye nigga dediğini görmüşlüğüm yok şahsen. belki öyle samimi olup diyen vardır, ama nadirdir yine de yani.

yeni nesil niggayla niggeri ayri algiliyor. dusuk sinif ergenlerin bu sozu kullanmasi artik irkcilik sayilmiyor, sadece ben de sizin gibiyim, sizdenim, sizin kelimenizi kullaniyorum demek icin kullaniyorlar cunku.

samimiysen diyebilir. nasil ki biz burda samimi arkadaslarimiza p.c, pzevenk, keraneci vs diyebiliyorsak, onlar da diyebilir. ama yoldan gecen birine dersen agzina sicarlar.

samimi de olsa sikertebilir cok cok samimiyse belki bir sey olmaz ama i ih. ben demem mesela asla ne kadar samimi olursam olayim. bir de ortamda sadece ikiniz varsaniz belki samimiyet coksa problem olmaz ama sokakta soylersen baskasi duyarsa abov.

irkla ilgili anneyle ilgili vs espriler yapilabilir ama nigga nigger bunlari beyaz biri kullaninca hos seyler olmuyor. mesela 40 year old virgin de zenciye " Tell me something, when your child is born, is he already on parole?" diyordu hintli adam ahahahah. samimiyet varsa bu denilir ama nigga olmas haci. cok hassas bir konu zira.

benim var arkadaşım. "nigga" diyorum. "ben senin bunu bana hakaret olarak söylemeyeceğini biliyorum. neden rahatsız olayım? bizim (zenciler) birbirimize söyleyebilip, diğerlerinin söylediğinde abartmamız saçma." demişti. o yüzden söylüyorum ben de.

bizim ülkede "aman ırkçı olmayayım" ya da "anti-ırkçılık çok cool bokunu çıkarana kadar her yerde yapayım ki ilgi çekeyim" kafasındakiler çok olduğu için her şey abartılıyor zaten. şurada türkü, lazı, çerkesi, arabı, rusu vs. istediğin gibi itin götüne sokabilirsin. hatta bunu esprili yaparsan gülen de çıkar. fakat söz konusu kürt olunca en ufak bir söz bile söyletilmiyor. saçma.

samimi arkadaşın, bunu söylemenden de rahatsız olmuyorsa söyleyebilirsin. o kadar sorun değil.

www.quickmeme.com

bu yüzden onlar der, sen diyemezsin.

onlar birbirine der ama sen diyince döverler. birbirine deme amacı da esasen beyazların onlara o hitaplarıyla kendi aralarında dalga geçmesi.

mesela iki kro arkadaş birbirine "la kro" diye komiklikle hitap eder ama tanımadıkları biri kro derse bıçaklarlar herhalde : )

başta biraz zor ama sonradan alışıyor insan. chicco kullandım ben, bi arkadaşın emanetiydi. iyiydi. bel mevzusu sakata gelmez, en iyisini almak lazım.

kolaydir, ufakligin basini ne kadfar kuvvetli tuttugu onemli. bendeki kanguruda ona gore ayarli bir boyun destek kismi var eger boyna destek olmasi steniyorsa o kisim aciliyor. yok gerek yoksa katlanabiliyor. bence gayet guzel bisey

ha bi de ustunuza kusabilir :)

vitesi p ye taktıktansonra el frenini çekip kontağı kapatıyorum.

Ayağım frene basılı P ye getiriyorum. Frenden çekip kontağı kapatıyorum.

mantıken R konumunda iken araç durunca ayağım hala frende oluyor P ye alıyorum ya o an el frenini çekiyorum ya da aracı kapatıp çekiyorum. düz yoldaysanız farketmez. P motor frenidir. Eğimde sadece P de bırakırsan arabayı sadece motor freniyle durdurmuş olursun.

yani senin yazdığın yazı TIRIVIRI

yok n ye al el frenini çek sonra p ye al aracı kapa sonra frenden çek ayağnı..

öeah kim uğraşır la?!

tek yapman gereken şey şu ARAÇ TAM DURMADAN VİTES SAKIN AMA SAKIN DEĞİŞTİRME..

kontagi kapatiginda fren sertlersir ve frene basamazsin. eger yokustaysan, sen vitesi (N), el freni, (P) yapana kadar araba kayabilir. senin soyledigin teoride mantikli (kontagi once kapamak disinda), dislilere binen yuku minimuma indiriyosun. ama pratikte cok farkedecegini dusunmuyorum. ki ugrasip oyle yapan gormedim, herkes (P) sonra el freni. bitti.
ne yaparsan yap, kontagi en son kapat.

Vitesi en son ne zaman "n" ye getirdiğimi bile bilmiyorum sanırım.
Park ettin ayak frende, araba tam durmuşken P, sonra el freni, sonra kontak

arabayı P harici bir fiteste bırakıp terk etmeyiniz. kayar.

kotağı kapattıktan sonra vites değiştirme yaparsan uzun vadede şanzımanı eline alırsın yüksek ihtimal. oldu da kontağı kapatıp p ye aldın direk çok daha sert hissediyorsun yanlış bişeyler olduğunu.


duz yolda fren+p>el freni>kontağı kapat

sağlam egimli yolda (bildiğin yokuş) fren+n> el freni> p> kontağı kapat

Once frene basiyorum sonra el frenini cekiyorum p ve kontagi kapatiyorum. Ama her zaman el frenini kullanmiyorum o ayri.

fren--->P--> el freni --> kontak. Çok yokuşlu bir yer değilse elfrenine gerek olmadığını okumuştum ama alışkanlık ve aklım arabada kalmasın diye çekerim her zaman.

dudağı hissetmiyorsanız yemeyin acil yemeniz gerekmiyorsa. yiyemezsiniz zaten, yemekler dökülür ağızdan dışarı. hissedince yersiniz.

dişin üzerindeki ilaç donmuştur, ondan kaynaklı bi problem olmaz.

yoğurt, patates püresi, çorba vb. gibi daha yumuşak ve sıvı formda besinler almaya çalış bugün.

dişin üstündeki muhtemelen kompozit dolgudur. onu da ışıkla kurutup sabitlediği için yemeğe katık olmaz merak etmeyin.

ama uyuşuk çeneyle yemek yemek eziyet oluyor. insan ne yediğinden bir şey anlıyor, ne öiğnediğinin farkına varıyor, ne doğru düzgün tad alıyor. ha çok açsanız yiyin de keyifli bir yemek olmayacak, sadece karın doyurmak için yiyin.

ben geçen hafta yaptırdım, uyuşukluk geçmeden yeme demişti. Pipetle bir şeyler içebilirsin, önemli olan çiğnememek(yanağını vs ısırmamak sanırım). Akşam da ben dışarıdan elma dilim patates ve çorba söylemiştim. Sonraki gün hamburger falan götürdüm sıkıntı olmadı :D ama kişiden kişiye değişiyor işte.(ağrı konusu da öyle. bende ağrımadı, 2.gün hafifçe sızladı)

dönüşüm.

i.hizliresim.com şu resimdekindense bahsettiğiniz başka hiçbir makine onun gibi iyi kahve çıkaramaıyor ya da ben denk gelmedim bilemiyorum, hele i.hizliresim.com şu şekilde olanlar var hiç sevmiyorum onlarda yapılan kahveyi..

Madem evde seyrek yapılıyor yapın bakır bir cezvede bence en güzeli o..

jugador, max 50 TL civarı.
mutekebbir, evet, aynı makineden bahsediyoruz. İkinci fotoğraftakilerden istemiyorum zaten. Cezveyle yapmak daha makul ona bakınca.

o makinenin teklisi var, 2/3 fiyatına galiba.

2 değişik cihaz kullandık ama arçelik telve bence bir numara. 125 lira kesinlikle ederi bir fiyat. İçme frenkansınızı artıracaktır emin olun

www.akakce.com

spankenstein, iş yerinde kullanıyorum, gerçekten güzel.

Body of vahdet

unity in the body of christ?

yok, tam birebir karşılığı değildi sanki.. metafizik bir şey bile olmayabilir.. daha çok bilimle (kuantum vs.) alakalı da olabilir ama olmayabilir de işte bilemiyorum altan bilemiyorum.. sanki daha alengirli kelimelerdi.. ikinci veya üçüncü kelime "...tion" ile bitiyor olabilir bi ihtimal..

Unity of witness miş

omnipresent.

bildiğim kadarıyla, (eğer bunu kastediyorsanız) sgk borçları işverenin yükümlülüğüdür. işveren sgk bildirimini yaptığı anda, çalışan tüm haklardan yararlanır, tahakkuk eden borç, tamamen işverene kalır.

Ocak ayı sonu çıkış bildirmediyseniz, pirm bildirgesinde bildirilmeye devam ettiyseniz siz ödeyeceksiniz.
Çıkış yapıldıysa ödemeyeceksiniz, çünkü çalışmamış görünüyor.

Her iki durumda da prim borçlarını elemanınızdan almazlar. Sistem işveren olarak sizi borçlandırır.

İsteğe bağlı sigortada sigortalı kendisi ödüyor, işveren yanında çalışıyorsa işveren ödüyor.

sadece
"dear,

bla bla bla"


yapsanız da olur ya da çok resmi olur ama "dear madam/sir" diyebilirsiniz.

"Dear İsmi"

Kısaltma kullanmıyorsunuz; don't, it's gibi. Uzun uzun yazıyorsunuz. You are vs demiyorsunuz da 'you may' diyorsunuz.

isim bilmiyorum ki. türkçe yaptığım başvurularda xxx insan kaynakları yetkilisi diyorum, dear diyince de bu herkese aynı şeyi yolluyor bize özel bir şey yapmıyor diye elemesinler :d

To whom it may concern diyebilirsin. Sayın ilgililer gibi oluyor

Dear Sir or Madame dır aslında doğrusu ille dear kullanılacaksa. Yoksa To whom it may concern.

Diğer şekilde daha az formal oluyor.

forum.wordreference.com

(bkz: amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar)

Fazla itici.

hacı-gençler kullananlara kız-erkek farketmeksiniz tahammül edemiyorum.

edit: moruk var bir de

aşırı uyuz oluyorum.

kadın-erkek fark etmeksizin seviyorum, kullanıyorum. rahat hissediyorum.

kadınların bana demesini sevmiyorum. aramızdaki samimiyet bulutlarını dağıttığına inanıyorum. soğuyorum o anda adafhg

insanları kendileri gibi davranmasa bile oldukları gibin kabul etmeye çalışıyoruadsjhsfadhsadf

kızlarda itici oluyo hacı.
erkeem ben baa serbest hacıı :)

hacı sevmiyorum, hacım ya da hacı abi olur ama.

(bkz: tabi lan manyak mısın)

erkek kadın farketmez sevmiyorum, konuşasım gelmiyor birdaha

butch olduklarini dusunuyorum. hic hacili konusan erkek arkadasim da yok bu arada kiz erkek fark etmiyor. ikisine itici.

kullanıyorum, çok da küfrederim amk.. xx de kromozomum var.. bana kelimelerimi seçmem söylediğinde de çok sinirleniyorum..

Akıl dengesi yerinde değildir diye kendine rapor al. O zaman birinci derece yakınların paranı çekebilirler. Ama psikiyatri hastanesinde yatıyor olman lazım.

internet bankacılığına şubeye gitmeden başvurabiliyorsan ve kullanıcı adı şifre alabiliyorsan o şekilde de halledebilirsin.. kardeşine eft-havale yaparsın o da gider çeker..

AVM lerdeki bankalar açık oluyor akşam ve cumartesi günleri, aklınızda bulunsun.

internet bankacılığı şifresi alırsanız, çoğu bankada, atm'ye havale seçeneği var. kardeişinizin cebine giden bi referans no ile, bankanızın istediğiniz atm'inden çekebiliyor.

Kartsız işlemle çeker kardeşiniz. Bütün bankaların bu uygulaması var bildiğim kadarıyla. Bir tek şifre almanıza bakar ceple. O şifreyle gidip her atm'den çekebilir.

internet bankacılığını açtırsan bile para transferi için bankaya uğrayıp imza atmanı isteyeceklerdir.

bilinmez bilinmez 'e katılmakla beraber akıllı telefon kullanıyorsanız karekod okuyarak para çekebiliyorsunuz tabi banka uygulamasını kurmanız lazım telefona onun için şahsi başvuru isterler mi bilemiyorum

bir de şirketinizin çalıştığı anlaşmalı banka şubesine devamlı şöför gidip geliyordur. bir sorun, giderken sizi de götürür öğlen arasında falan.
ben öyle yapmıştım.

çok sığ bir bakış açısı maalesef. taciz sizin sandığınız gibi sevimli bir şey değil.

zaten taciz denmesine sebep olan şey kadının rızası dışında gerçekleşmesi. ona bakarsan one night stand ilişki tecavüz oluyor senin düşüncene göre.
kadın yapılan o hareketten rahatsız oluyorsa tacizdir, olmuyorsa değildir; kıstas bu.

Yakışıklılığın kredisi sanıldığı kadar geniş değil; en fazla "Ya, bu beni kesiyor mu" kadar. Sonrasında yakışıklı da çirkin de aynı. Yerinden kalkıp bir yerlere giderken endişe ile arkana baka baka gidersin.

@baba jo, taciz tacizdir. kadının keyfine göre kıstas değişmez, kabullenme vardır. benim dikkat çekmek istediğim konu bu ikiyüzlülük zaten.

okurken utandım senin adına. Hayattan nasıl bu kadar kopuksun ki taciz algın bu halde?

Daha net cevap veriyim o zaman; doğru değil.

Hoşlanmadığın insandan, sen "olumlu" sinyal vermeden gelen etkiler "taciz"dir.

Bir insan beğenebileceği bir insana olumlu sinyal veriyor, manalı manalı bakıp gülümsüyorsa bu insan çirkin de olsa yakışıklı da olsa karşılık veren bir bakışı, bir hareketi taciz sayılmaz. Ama benim uzaktan yakından alakamın olmadığı, çoğu zaman babam/dedem yaşında bir şerefsiz, benim gönlüm/rızam/isteğim/ilgim olmadan benimle bu tarz bir iletişime(!) geçiyorsa bu elbette tacizdir. Burada akla aykırı bir durum görmüyorum. Siz nasıl gördünüz anlamadım.

taciz tacizdir, sıçarım gülüşüne, tipine, boyuna, posuna. saçmalamayın ya.

Külliyen yanlış ve bu konuda hiç empati kuramadığınızın kanıtı olmuş.
Taciz cinselliğin tamamen dışında bir olaydır kadın açısından. Hatta çoğu kadın tacizcisinin yakışıklı olup olmadığına-tipine bakamaz baksa da kafasında kalan sadece eşgalidir. Taciz eden nasıl birisi olaursa olsun kadın kendini sömürülmüş hissedecektir ve psikolojik yönden zor bir sürece girecektir.

@mayaa, kişiliğimin analizi için sağol da soruya cevap vermen gerekiyor format olarak.

taciz: isim Ahlaksızca, ulu orta veya gizlice söz ve davranışlarla karşı cinse eziyet etme, tedirginlik ve sıkıntı verme.

bir kadını senin ellemen tedirginlik yaratıyorsa, sıkıntı veriyorsa tacizdir. brad pitt'in ellemesi tedirgin etmiyorsa, sıkıntı vermiyorsa değildir; bu kadar basit. o kadının kimden rahatsız olup olmayacağına da kendisinden başka kimse karar veremez.

@megalomaniac, @baba jo, taciz geniş bir terim tabiki. ben içinde daha az cinsellik bulunan eylemleri kastediyorum. biri durduk yere g.tümü mıncıklasa bende hoşnut olmam. başlıktaki entarileri biraz okudum. hatunu sadece kestiği, sadece arkasından yürüdüğü için sapık ve tacizci ilan edilmiş erkekler. bende diyorum ki bu erkekler çirkindir. yakışıklı olsa tacizci olmaz.

Ek olarak, günün birinde, normalde yolda pek rastlayamayacağınız kadar yakışıklı ve iyi giyimli (takım elbiseli, uzun boylu, filinta gibi) bi adam tarafından tacize uğrarken, en son kendimi onun boğazını sıkarken ve onu da ellerimden kurtulup ayakları poposuna vura vura kaçarken buldum.

Bilginiz olsun diye anlattım. Bu işin tiple bir ilgisi yok. En fazla, dediğim gibi önceden beğendiği/baktığı bi adamın buna karşılık gelen bir davranışından rahatsız olunmayabilir (o da davranışının boyutuna göre). Ötesi, yukarıda anlattığım şekilde ilerliyor.

şakaysa komik değil ciddiyse çok komik.

dediğine göre bana, kalçama dokunmak suretıyle kendı apartmanımda saldıran (tacız demeyın dokunmalara lutfen, cınsel saldırı sucu bu) o her kadının hayalını kurdugu kol ve karın kaslarına sahıp, esmer adama aşık olmam gerekiyordu.

bak düşününce göğsüme dokunan çocuk da uzun boylu, beyaz tenli, kumral, çok tatlı yüzlü bir şeydi.

şimdi düşündüm de, bunları başımdan geçen olaylar listesinden çıkarayım ben. geriye laf atmalar ve bakmalar kalsın, çünkü o adamlar ağır çirkindi.(!)

iyi misin abicim sen, kafan nerede? tacizi veya cinsel saldırıyı şaka mı zannediyorsun? sokakta yürürken gördüğümüz güzel adam yanımızdan laf atıp geçince koltuklarımız mı kabarıyor ''ayyyy kıvanc tatlıtug'a da benzıyordu yaaeee, çooaakk tatlıı!!'' mı diyoruz?

sanıyelık bakarsa dediğin ayrıma gidilebilir belki. nasıl sen kendı hoşlanmadıgın kızlar sana bakınca bundan (çogalma gudun, en ıyı esı bulma ) geregı hoslanmıyorsan, bız kadınlarda da var böyle bır sey. ama yaşını başını almıs adamlar degılse bana bakan, kımın baktıgına takılmıyorum.

bırkac sanıyeden fazla bakıyorsa, takıp ediyorsa, laf atıyorsa, dokunmaya calısıyorsa hepsi gözümde aynı. paket önemsiz.

Fiziksel temas olmasa bile dediğin doğru değil katılmıyorum sana.
Birini gözüyle yemek kim yaparsa yapsın tacizdir bana göre. Ben her türlü rahatsız oluyorum. Lüks arabasıyla yavaşlayıp bakış atan yakışıklısı da askerde haftasonu iznine çıkıp aylak aylak bakınanı da aynıdır benim nazarımda.

mesele yakışıklılık çirkinlik değil, rızadır.istemiyorsam ve rahatsız oluyorsam tacizdir.
istiyorsam flörtleşiriz istediğim yere kadar. karşılıklılık esastır yani.
lisans bitirme konum. literatür bunu der.

Kufur etmek istemiyorum. Kafa yapinin da dogru duzgun aciklamalari anlayabilecek durumda oldugunu dusunmuyorum. O yuzden he haklisin.

Kendime birak git dedim ama yazmazsam icimde kalacak. Insan bile degilsin.

Degil. Boyle sacma sapan dusuncelerinizi ulu orta yazmayin bari. Hangi dag koyunde ediniyosunuz bu fikirleri merak ediyorum.

mantık doğru, çıkarım yanlış. Kadın karşılık veriyorsa zaten taciz olmaz. Karşındaki kadın etkilenmişse flört edebilirsin, etkilenmediyse kadının rahatsız olduğunu anladığın halde sürdürüyorsan taciz olur. "Sadece çirkinler yapınca taciz oluyor ühüü :(" diye acitasyon yapmaya gerek yok. Etkilenmediğin bir kadın sana ısrarla yazarsa sen de rahatsız olursun, güzeli yaparsa hoşuna gider. Mantık aynı, kadını baz alınca yargılamanı niye değiştiriyorsun.

anlıyorum ama doğru değil.

tamamen yanlış, kusura bakma ama terbiyesizce olmuş.

yanlış.

dün gece saatlerinde ortaköy'de 2 kız arkadaşla yürüyorum. yanımızdan geçen araçtan sözlü taciz ederek basıp kaçtılar. adamları görmedik bile ama kızlar titrediler korkudan. bunu açıkla istersen bir de.

kendinden bu kadar emin olmak için ne yapıyorlar abi size ya..
doğru mu değil mi diye soruyor bir de.

-Bir kere kadını zaten kafadan genellemişsin. yanlış!
-Sonra da erkeği 2 şekle sokup kategorize etmişsin. yanlış
-Yani şuna eminim ki, süper yakışıklı bir adam "x" bir hatunu fortlasa, senin deyiminle, 10/9 u basar tokadı. bu da yanlış!
Son olarak harbiden zerre akıl kırıntısı kurgulayıp bağdaştıramadım ben.
Taciz bir psikolojik baskıdır en hafifiyle.
not: Erkeğim.

yanlış ötesi hatta, çıldırıyorum burada. o kadar kötü durumdasın ki sen ve senin gibi kişilere söylüyorum. ilişkilerinizde ne mutlu olabiliyorsunuz, ne mutlu edebiliyorsunuz. nasıl bir darbe yedin kadınlardan, nasıl bir travma yaşadın da utanmadan şu entryi girebildin? ben okurken utandım, sen yazarken utanmıyorsun. türk kadını ağır çirkinmiş, lafa bak. brad pıtt siniz hepiniz zaten. şu özgüveninin kaynağı nedir acaba merak ettim gerçekten. bir de yakışıklı erkeklerden gelen tacizlere ses çıkarmıyormuşuz. bu nasıl bir cümle ya? anlamıyorum ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz da böyle oluyorsunuz?

elime fırsat gecse cok ciddi söylüyorum seni ve senin gibileri ateşe atıp yanmanızı izlerim.
ama tabii ki ateşe atanlar cok güzel kadınlar olacaklar. o zaman kesin cok hosunuza gider. artı romantik bi de.

yanlış.

Yazdığın kadar olmasa da çekici erkeğin girişken ve özgüveni yüksek olarak nitelendirilecek hareketlerinin vasat adamdaki karşılığı taciz olabiliyor.

arnold schwarzeneger +1

yakışıklı erkeğin kredisi daha fazladır.

Biraz haklısın biraz haksız.

Yakışıklı erkeklerin kesmesiyle deliren arkadaşlarım var. ''Şu çocuk yarım saat beni kesti ya .ss'' şeklinde ve bundan gururları okşanan kızlar bunlar. Tipsiz, ezik, yaşlı vb biri yarım saat baksa olay çıkarırlar. En azından terslerler. Üzgünüm, ama gerçeklik payı var bu yorumunun.

Kendi adıma konuşacak olursam elbette ortalama bir Türk kızı olarak ben de her çeşit tacize maruz kaldım. Hiçbirinde de ne yakışıklılığına dikkat edecek halim oldu ne de hoşuma gitti. Bazı bakışlar var küfürden beter. Bazı sıkıştırmalar, dokunmalar var etkisi tecavüz gibi. Ki çok küçük yaşlardan itibaren maruz kalıyorsunuz bunlara.

Kendi adıma katılmıyorum yazdıklarına ama dediğim gibi gerçeklik payı olduğunu da biliyorum.

@arnold schwarzeneger reis ve parmak bastığım noktayı anlayan arkadaşlar kısmen haklı bulmuş beni. entry hakaret içerdiği için burada hakaret edilmesini anlayışla karşılıyorum tabiki :) herkese tek tek cevap veremiyorum kusura bakmayın ama yorumlarınızı (beni linç etme, yakma düşüncelerini saymazsak) dikkate alıyorum. teşekkür ederim cevaplar için.

taciz iğrenç, aşağılık bir şey fakat yazdığın da tamamen yanlış değil. tacizci yakışıklı ve paralı olunca bazı kadınlar tacizi ilgi olarak görüp müsamaha edebiliyorlar.

yanlissin bro. bakmayi falan tacizden saymiyorum ama isin icine fiziksel istenmeyen bir temas girerse yakisikli cirkin fark etmez.

Yanlis.

Once kurlasma ve tacizin farklarina calis.

Sonra da bir kac kere elle, nefesle, koseye sikistirilarak taciz edil. Sonra konusalim bu konuyu.

##fiziksel olarak aciz taraf olmalisin. Tacizcinin istedigini istedigi sekilde yapabilecegi hissini butun hucrelerin hissetmeli.
Ortalama turk kizinin 2 kati cussede olup fikir yurutemezsin mesela.

bir de utanmadan buraya yazıp fikir soruyorsun demek ki cidden düşünemiyorsun. cevap: değil. taciz kimden gelirse gelsin iğrençtir, mide bulandırıcıdır.

bakış, kesme falan demişsin. bakıştan rahatsız olan vardır taciz algılar ve hoşnutsuzluğu anlayan kişi bunu kesmelidir. ama hoş bulan kızlar da olabilir elbette. arkasından yürümek desen bana göre polise şikayet etme nedeni ama yine bir üniversite kampüsünde orda burdaki durumları hayal ediyorsun sanırım sen evet ilgilendiği kişi bunu yaparsa hoşuna gidecek kız da elbette vardır.

sorun şurda: sen taciz başlığına gidip genelleme yaparak tacizciniz yakışıklıysa laf etmiyorsunuz ya köftehorlar diyorsun. taciz diyince geniş bir eylemler bütününden bahsediyoruz. bakıp durmak da taciz 25 kişi tecavüz etmek de... bu durumda senin sözlerinden tecavüze uğrayan bir kadın, adam yakışıklıysa bunu sorun etmez anlamı da çıkıyor. bir düşün bakalım, sence böyle bir şey senin başına gelse hoşuna gider mi? (erkek çocukları da tecavüze uğruyor bildiğin gibi) tepki gördüğün kısım bu. kızın hoşuna giden herhangi bir davranış onu zaten taciz kategorisinden çıkarır. o yüzden tamamen yanlışlardasın.

çirkinim ve tacizciyim demişsin entry'de. düşüncelerin çirkin ve bu kafayla sağlıklı bir ilişki kurman zor gibi duruyor. tacize devam edersin ancak.

@merena, yanlış da olsa fikrimi belirtme özgürlüğüm var, bunun için utanacak değilim. tacize uğramış olman bana çemkirme hakkı vermiyor sana. beni de travestiler bi çok kez taciz etti, homofobik biri için kabus olan bu durum benim için, la bi git amk ahaha şeklinde sonuçlandı.

bu benden bağımsız bir olay. kişiselleştirip ben sıkıntı yapmadım kimse yapmasın demek ve bunun üzerinden genellemelere gitmek çok duyarsızca. ama bunu anlayabilecek yapıda bir insan olmadığın belli. saygı, görgü meselesi. anlayabileceğini de sanmıyorum bunları bu yaştan sonra. allah etrafındakilere sabır versin senin gibilerle hayat zor.

@merena, karakter analizi için teşekkürler ♥

Tamamen senin şahsi öz kompleksli ve çirkin oluşundan doğan bir bakış açısı diye düşünüyorum.

kaygısızlar.

tatlı hayat
yedi numara
işler güçler

Kaygısızlar + 1

kaygısızlar
baskül ailesi
oğlum adam olacak
sıdıka
7 numara
ve dış kapının mandalları

sıdıka ve tatlı hayat. Hala ara ara izliyorum ikisini de.

Tatlı kaçıklar da iyiydi zamanında..
Bizimkiler ise efsane..

ekmek teknesi
kaygısızlar
baskül ailesi

bizimkiler'e çocukken gıcık olurdum. artık pazar günleri kahvaltıda youtube'daki bölümlerini açıp izliyoruz. bildiğin komik diziymiş. durum ya da öykü yönünden bir cacık yok ama karakterler feci komik.

tatlı hayat
yedi numara

kaygısızlar

Ayrılsak da beraberiz
Nasıl evde kaldım

Avrupa Yakası(Ama sonlara doğru bozdu)
Tatlı Hayat

Ayrılsak da beraberiz (ilk bölümleri)
En son babalar duyar (ilk bölümleri)

avrupa yakası, yalan dünya, bizimkiler, geniş aile, istanbul'un altınları.

nasıl evde kaldım

7 numara

tatlı hayat

mayaa + 1

daha ötesi yok. diğerleri tırt.

yedi Numara
bir yastıkta

Yedi numara


Eyy gidi gunler...

audi a3 dicem güvenilirliği volvo kadarmı bilemedim ama çokda düşük olacağını sanmam.

2014 model ve hiç servis görmemiş kilometrede, hasarsız ise iyi fiyat. Pazarlıkla biraz daha düşebilir hatta. Eski bir C30 kullanıcısı olarak V40 iyidir derim. Ek olarak V40 sınıfındaki araçlar ortalama 10 bin lira daha fazla.

@basond neden a3 ?
@dumurzade sıfır fiyatı.

şurda kıyasladımda geri aldım sözümü volvo doğru seçim

i.hizliresim.com

Fiyatları aşağı çekmişler demek ki. İkinci el 2013 modelleri var o fiyatta. Şimdi baktım sitesinden Powershift için bu fiyat alınmışsa iyi fiyat.

bence de iyi fiyat.

verilir. millet golf alıyor o paraya. sen volvo sürüyorsun. ama ikinci elde satarken biraz daha düşebilir. amortisman felan. vw'lar daha çok para ediyor.

karaköy balık çarşısında "akın balık"

akın balık bana da çok övüldü.

biri favlayıp geri almış olabilir. bilemedim. favlayın geçin.

aynısı bana da oluyor nedense. bildirim var görünüyor 3 tane. girip çıkıyorum bşldirimler temizleniyor. sonra tekrar geliyor. sonunda komple bildirimleri kapadım.

bana da olmaya basladi son gunlerde. bugdir heralde.

bende de var aynı durum. sebebini bilmiyorum.

intiba'nın döneri güzeldir. zeplin var, kafe-bar. blues çalar, ortamı hoştur. sahilde çay bahçeleri var. alır kardeşler efsanedir.

sahil yolunda, atalar'a doğru giderken kolcuoğlu kebap var, pahalıdır ama orijinal adana kebabı yersiniz. üst katında "gemide balık" var. pahalıdır ama cunda stayla mezeleri, ara sıcakları fena değildir. galatalı vardı eskiden onun yerinde, o çok iyiydi, şimdi suadiye'de ama.

atla otobüse veya sarı dolmuşa bağdat caddesine git. takıl oralarda işte. caddebostan sahile falan in.

uzak gelir dersen maltepe süreyyaplajı mevkiinde in, oralarda takıl.

çok teşekkürler arkadaşlar.
zeplin cafe/bar2a gideyim hemen. blues dediniz ya yetti :))
caddebostan uzak ama maltepe'ye gidebilirim. yürüyerek ulaşım olan yerler harika olur tabii ki.

tekrar teşekkürler.
başka tavsiyeler varsa ve paylaşırsanız çok sevinirim.

lavinya nın da kumpiri çok güzel oluyor, ne zaman kartal a yolum düşse orada yerim.. bankalar caddesinde.

E5'e çıkıp metro ile Kadıköy'e geçebilirsin.
Maltepe Sahil şahane zati, zibilyon adet kafe mevcut, yemek de yersin, içki de içersin, sahilde yürürsün de.
Kebaptı, köfteydi, hamburgerdi ya da her ne istersen mevcut.

Maltepe sahile gidersen; Starbucks'ın üstünde güzel bir mekan var adı dilimin ucunda lakin gelmiyor, hatırlarsam bildireceğim. Gidersen hemen üstte Mcdonalds'ın yanında üstte görürsün. (:

EDİT: Bahsettiğim mekanın adı "Ada216", hatırlatma için "brotha b" arkadaşıma teşekkürler. (:

sarı dolmuşlar ile sahil yolundan süreyaplajı/küçükyalı/bostancı/suadiye/caddebostan gidebilirsin.

süreyyaplajında kafeler vs bol birkaç kıyafet mağazası da var dondurma yiyerek bir süre gezebilirsin sonra oturur yemek yer kahve içersin vs.
süreyyaplajından yürüyerek idealtepe sahile gidebilirsin idealtepe'de günaydın restoran, mado ve birkaç outlet mağaza ile birlikte sportive spor mağazası var

yine oradan yürüyerek küçükyalı sahile gidebilirsin, sahilde restoranlar var güzel şık yerler.

küçükyalı bostancı arası yürüyerek 15dk, bostancı'dan istanbulun her yerine gidebilirsin, istersen taksim dolmuşuna biner karşıya geçersin veya ido ile kabataş oradan eminönü vs gezebilirsin.

yok ben bu tarafta kalırım diyorsan suadiye şaşkınbakkal en hareketli ve aradığın her şeyi bulabileceğin yerler. caddede vakit geçirebilir mağaza gezip yorulunca bir kafeye oturabilir gece sinamaya da gidebilirsin.
ayrıca caddebostan'dan sonra ekşın yapılabilecek en birinci yer buralar.

içerim her kıza sarkarım dayak yerim dersen caddebostana gidersin barlar sokağında bir mekanda veya sahilde migros var oradan içkini alıp çimlerde takılırsın hem bazen çalgıcılar geliyor selanik çocuğu var klarnet çalıyor güzel olabilir.

rakçıyım repçiyim emoyum en değişikli yerleri görmek istiyorum dersen kadıköy paklar seni ama blues diyorsun... ben bilmiyorum mekan tavsiyesi veremeyeceğim ama kadıköy'de %100 blues çalan yer vardır bir bilen elbet çıkar, taksim kadar olmasa da her türden insan var. tamtam zulu vs bile olabilir iyi bakmak lazım.

onun dışında kartal'dan adalara motorlar var, mesela kartal belediyesinin büyükada'da kampı var açıldıysa çok güzelmiş oraya gidebilirsin.
faytonla gezersin, lefter'in mezarı falan var oraya gidersin bisiklete binersin

evet bence adaya git, en güzeli ada.

normalde a4 üzerinden gider. bende şu an ms word yok, teyit edemiyorum ama hatırladığım kadarıyla öyle. 4'e bölmesinin sebebi de sizin seçtiğiniz booklet boyutu, a4'ün, dikine dörde bölünmüş hali olabilir. önce sayfayo landscape yapın, sonra deneyin, o zaman 2'nin katları şeklinde çıkması lazım.

kacma lan mal misin, zımzırtlak ayazda kalın valla.

sakın kaçmayın. ben hoşlanmadığım yöneticiden kaçtım, iyi maaşlı işimi bırakıp, yaşam kalitem düştü. pişman değilim, mecburdum ama keşke olaylar öyle gelişmeseydi diyorum.

ama sizin sorununuz içsel olduğu için, maaşınızın ufak bir kısmını o kanala yönlendirip profesyonel yardım alarak çözebilirsiniz bu konuyu.

bayanlara selam etmeyi unutmuşsun. bu söylediklerin maaşla bağlantılı olaylar değil. 800tl maaş alanlarında sorunu bu.. 4binlira maaşım diye özellikle belirtmenizden yola çıkarak söylüyorum. işi bırakmayın.

Ya bayanlara selam etcek ne halim ne enerjim var be gozum. Tek olay dangalaklik mi yapiyorum diye maasi soyledim, zaten yazinca bana da mal geldi. Ne bileyim

bu kadar bunaldıysanız bi kaç sene birikime yüklenip severek yapacağınız işi kurmaya çalışın.

ben de öyle yapmayı planlıyorum mesela.

bi kız bul evlen çocuk yap. çözum bu bence.

upload.wikimedia.org

yurtdısında iş arayın taşının.
hepsinin çözümü değil ama daha mantıklı çalışma saatleri,daha mantıklı paralar ve daha mantıklı bir hayat sahibi olacagınızı tahmin ediyorum.

Birikmişinle yakınlarda küçük bi köyden 10 dönüm tarla al. Yaz boyu maaşınla evini elektriğini kuyusunu yaptır. Ev dediysek tahta kulübe. Sonbaharda ağaçları dikersin..

bana niye tik koymadin la.

yalnız değilsin osuruklu kardeşim ben de tik alamayanlardanım. verilen en iyi aklı da benim verdiğimi düşünüyorum halbuki.

doğrusu şu demek kolay değil. her filmde tarz farklı olabilioyr. klasik, özel üretim :) parçaların doğru kullanılması.. ben film matah olmamasına rağmen müzik seçimi nedeni ile wedding singera bayılırım mesela.
ama
pulp fiction
beetlejuice
ilk aklıma gelen 2 tanesi. biraz bakmak lazım ilk anda gelmiyor insanın aklına

efsane soundtrack ise, önce 2001 a space odyssey, sonra star wars
en epik (azıcık da pastoral) soundtrack son mohikan
en gaz soundtrack bourne ultimatom
en güzel karışık kaset soundtrack'i a perfect world

stand by me

Valla en iyi midir bilemem ama Bourne serisinde Moby - Extreme Ways'ı tek geçerim.

Lotr dememiş kimse..

Amelie ve tüm tarantino filmleri.

gelmiş geçmiş über falan demiyorum ama yazılanlara ek olsun:

en.wikipedia.org

(bkz: the cable guy)

8 mile

itirazım var :)

trainspotting
dancer in the dark
the graduate
the virgin suicides
profondo rosso
the wicker man
entr'acte (film muzigi olarak)

dark city
amelie
novo
trainspotting
forrest gump
reservoir dogs
o brother, where are thou?

kimse dememis ama the bodyguard geldi aklima direk.

bir işe kalkıştığında o işin risklerini önceden düşünüp "lan başımıza böyle bir şey gelmesin" dediğin durumların gerçekleşmesi.

daha somut bir örnek olarak ehliyetsiz araba kullanırken polis çevirmesinden korkup polis çevirmesine yakalanmak gibi.

(bkz: e-haciz)

(bkz: evrensel çekim teorisi )
(bkz: the secret )

Mesela çocuğunun sakat doğmasından korkmak ve çocuğunun sakat doğması.

Kendi kendini gerçekleştiren kehanet ve Murphy kanunları

tanesi yarım kilo ise olağandır.

en fazla 3 adettir bence.

Gulluoglunda kilosu 60 ti gecen baktim ve alamadim:(

ucuz bir yer değil ama öyle çok pahalı bir mekana da benzemiyor. baklavanın pahalı bir şey olduğunu biliyorum ama bir dilimi 8 lira edecek bir tatlı değil yahu, öeh.

daha önce güllüoğlu'ndan da almıştım, yakın fiyatlardı ama onlar 4 tane getirmişti. şu an servis dışı oldukları için kontrol edemiyorum, onlarda tane mi yazıyordu porsiyon mu ya da başka bir bilgi var mıydı vs

bence bi tanedir ama büyükçedir. normal boyutlarıyla 2 tane olarak düşünebilirsin.

genelde 2 adet standart boyda veya 1 adet irice olur. babacan esnaf 3 tane standart koyar. hiç 4 görmedim.

4 tane olması gerek ama.

ortalama büyüklükte iyi baklavanın tanesi 2 liraya falan geliyor. porsiyondur o.

şimdi kendilerine de ulaştım, porsiyon fiyatıymış. faith in humanity restored. jsfskl

Genelde 4 tane olur porsiyonda.

Herkese benden baklava, fakirler yesin.

porsiyon demişken kaç tane çıktı içinden, istedin mi?

evet, 4 tane çıktı. ikisi ortanın biraz büyüğü, diğer ikisi de ortanın biraz küçüğüydü. netice itibariyle, ortalama büyüklükte bir baklava 2 lira civarı ediyormuş, öğrenmiş oldum.

façe sayfası varmış diyolla. orada yazarmış.

facebook'tan bak orda yazar.
www.facebook.com

baktım orayada tam sayfa gibi değil bu
www.facebook.com

garip biraz. bir şey yazmıyor.

tamam benim baktığım sayfa başkaymış. anladım. tüh takvim yok o zaman.

Metallicadan daha çok gelen bir arkadaş neden gitmedin ki şimdiye kadar =)

Sonbaharda yine gelir dayanamaz..

28 Şubat Cuma günüydü ve ordaydım.1 sene en az gelmez.

bende. güzel yaparım ayıptır söylemesi.

Jadore taksim'de hâlâ varsa-muhtemelen vardır- orası güzeldir.

dünyanın en güzel tramisusunu, iş için gittiğim adana'da yemiştim. boş boş dolanırken ara sokakta denk geldiğim bir cafede. garsona sordum. cafe'nin sahibi olan kadın yapıyormuş. elleri dert görmesin.

gecikme olmaz benim bilgisayarından bağlantıda olmuyor hiç

çok da iyi oluyor, güzel oluyor, iyi oluyor. gecikme vs yok.

en ufak bir gecikme olmuyor ben hdmi ile bağlayıp multiplayer bf3 oynuyorum.

elimdeki notebook'un ekran kartı ile sıkıntı yaşadığım için daha çok kafama takılmıştı zaten. teşekkür ederim cevaplar için. (radeon mobile 5650hd)

yap bence, sırf yumuşak başlı olduğun için çekeceğin toplu taşıma/yol çilesini düşün.

hakkını savunmazsan o servis hiç uğramaz o semte. bekleme yapma, harekete geç.

o görüşmeyi yaptığın vatandaşa git, siz bana beyle beyle dediniz şimdi bana güzergah ayağı çekiyorsunuz diye atar yap.

öyle öyle, hiçkimse değişmesini istemicek, servisteki kadınlar sana artistlik yapacak falan ama, kesinlikle o servis o güzergaha gelecek. yoksa git günlük 20 liralık yol versinler sana taksiyle git gel..

kurumsal ve çok sayıda çalışanı olan firmalarda, servis güzergahları bellidir ve pek değişmez. genel olarak "servis var" denir tabii ama sizin evinizin önünden geçeceği taahhüt edilmez. siz şimdiden söyleyin ama atar yapmadan bence, "bunun bi oluru var mı" tarzında yaklaşırsanız belki bir şeyler çıkar.

evim çok merkezi bir yerde, e-5 üzerinden binebiliyorum, ara yollara falan girmesine gerek yok aslında. Sözlerine güvendim bıraktım diğer işi, buraya da atar yaparsam yeni bir iş ne zaman olur, evli olunca hep dert.

Şu koltukta şimdi rahat rahat oturmak varken sıkıntı çıkaedılar.

e-5 üzerinden giden bir güzergah mutlaka olmalı. olmaması mantıklı değil. o konuda atar yapabilirsiniz bence.

bilet eline geçtiğinde seri numarasını biletixten kontrol ettirebiliyorsun. Baktın sahte bilet adama parayı yollamazsın.
Önce bilet , sonra para.Onun dışında burdaki insanlar pırlanta gibidir.Piri reistir.Kervancıdır.Kalite gurmesidir.Burdan yanlış adam çıkmaz.

Burada herkes sağlam değil tabii. bildiğiniz ya da belirli bir geçmişi olan ve bu geçmişi güven telkin eden biri ise alırsınız. Aksi takdirde, vereceğiniz ücret, "aman giderse gitsin, zaten hiç benim olmamıştır" diyebileceğiniz kadar düşük ise ve başka alternatifiniz yoksa bu durumda da alabilirsiniz. Diğer durumlarda risk yüksektir.

bir kez bilet aldım. alacağım iki bilet fiyatı, biletix'in tek bilet satış fiyatından daha ucuz olduğu için biraz işkillendim. (şimdi düşününce işkillenmeye gerek yokmuş) bu sebeple bileti görüp almak istedim. kalabalık bir yerde buluştuk. biliyorsun böbrek meselesi. aldım bileti. sorunsuz gittik konsere. ama mesela o biletin ucuz olmasının sebebi şu, satan kişi biletler için hiç para ödememiş. artık bir yerden mi kazanmıştı, şirket mi vermişti bir şey... o her türlü kârdaydı yani.

bu arada, ucuz ya da bedava olması her zaman işkillenilecek bir durum olmayabilir. geçenlerde aldığım bir sinema biletini kullanmadım fakat henüz bileti bastırmamıştım. bastırmış olsaydım, buradan isteyen birine bilabedel verecektim.

şimdi ben az önce bilet ilanı verdim ve üzerine bunu görünce işkillendim. orijinal yahu bilet, elimizde kalmasın düşüncesiyle daha ucuza veriyorum şeyetmeyin sonra hani :(
soruya da genel cevap, buradan birkaç şey (bilet, eşya vs) aldım ve hiç sorun yaşamadım. duyurucuya güvenirim.

Konserin birine buradan birisiyle bilet için anlaşmıştık. Konser yerinin kapısında buluşacağız, ben parayı vereceğim, bileti alacağım filan. Ve ben kendisine güvenerek internetten bilet almıyorum, onun da elinde patlamasın diye. Herif o gün telefonlarımı açmadı resmen. Milyon kere filan aradım ve açmadı adam. Konser yerinde yanımda insanlarla kalakaldım. Hepimiz ondan alacaktık biletleri. Nickini filan hatırlamıyorum elemanın. Eğer burayı okuyorsan allah seni bildiği gibi yapsın göt.

sac spreyi alicaksin. hepsi burada da ara bulursun. biraz paraya kiyarsan tarif ettigin gibi bir sey bulabilirsin. Toni & Guy falan fena degildir mesela, pahali da degil.

yağlı olduğu içindir muhtemelen.
yağlı briyantin deneyebilirsin, pek sevmem ama ucuz bir şey. zararın olmaz maddi açıdan beğenmesen bile.

eksisozluk.com

aynı durumdayım. benim gözlük çerçevesiz. üzerine 3d gözlüğü takınca sıkıntı yaratmıyor. ama tabi çok konforlu da değil.

netice: izlenir.

istinye park imax'te izledim, sorun olmuyor. herhangi bir 3d filmde çift gözlük takmaktan farkı yok. (onlarda da sorun olmuyor haliyle)

gözlüğün üzerine takılıyor. sorun olmuyor. ilk kullandığınızda garip gelir biraz, sürekli düzeltmek ihtiyacı hissedersiniz belki ama sonra alışıyor insan.

Dün yanımdaki çocuk kullanıyordu, eskiden imax gözlükle daha büyüktü ve onunla kullanmanın daha rahat olacağını düşünüyorum, bence bir sorun eski gözlüklerden var mı diye?

www.facebook.com

İçten yanmalı motorlar dersini geçebilmek için işimden 1 ay ücretsiz izin alıp memlekete dönüp anamın yanında 1 ay boyunca sadece bu derse çalıştım. İlginçtir ki finalde 20 alıp kaldım ama bütte 85 alarak okulu bitirdim. Zafer Dülger'e selamlar.

30 kilo verdim, bir de yıllardır bir türlü geçemediğim matematiği 80 puan alarak geçmiştim.

9 ayda 3 kere zam alıp maaşımı 2 katına çıkarttım, bunu yaparken hiç işe odaklanmadım, şirketin en büyük müşterisiyle atarlandım, ben o firmayla bir daha çalışmam dedim, başka müşteri yok dediler istifa ettim, kabul etmediler, her gün ofise kafam güzel geldiğimi söyledim, gene kovmadılar. Şu an ofiste geyik yapıyorum, asgari ücretin birkaç katı maaş alıyorum.

Başarı budur.

iş hayatımda iki senede 2 kez terfi aldım.

içsel hayatımda en büyük başarım mutluluğum. öyle müthiş büyük bi sebebim de yok.

üni 2 de ortamam 1.5'du, akademisyen olmak istiyodum, şimdi doktora yapıyorum :)

okul yemekhanesinin mayor'uyum :(

okulu 3. sınıftayken uzatmam kesinleşmişti. 5. seneye uzamıştı. 2010 yılı yazında öylece oturuyorum. tarih 10 temmuz. bi baktım kızkardeşim elinde birkaç kpss kitabı eve geldi. bu ne dedim, baktım ortaöğretim kpssye giriş için kitap almış. sınav 26 eylül'de. sınava 76 gün var. yav bari ben de çalışam aq dedim.

çalışmaya başladım. 1. ay dolmuşken bir anda kpss kopya skandalı patladı (temmuzdaki sınav) bu nedenle ortaöğretim sınavını 28 kasıma ertelediler. daha da sevindim daha çok çalışabilecektim. 24 ekimde 43 yaşındaki dayım beyin kanaması geçirdi. ben de artık beni son 10 gündür yere oturtmayan kıl dönmesine dayanamaz durumdaydım.

25 ekimde ameliyata girdim. herkes diğer hastanede dayımın başındaydı. yanımda bi dostum bi de kız arkadaşım vardı. 31 ekim günü dayım öldü. bize küs öldü, bir yabancı gibi olmuştu son 12 yılda. üzüldük.

ameliyattan sonra 20 gün doğru dürüst hareket edemedim. ders çalışamıyordum çünkü yüzüstü yatınca nefesim kesiliyordu. ağlayasım geliyordu.

20. günün sonunda dikişlerimi aldırdım, yaklaşık 25 dikişti. sınava artık az bi zaman kalmıştı ve ben hazırlanmaktan vazgeçtim. talihsiz ameliyat, dayımın vefatı filan derken şans demiştim. demek ki kısmet değilmiş.

sınav günü geldi, son 50 gün yüzüne bakmasam da ilk baştaki 2,5 aylık emeğime kalsa yine de sınava girmeliydim. ucu ucuna yetiştirdim sınavı, kız arkadaşım beni dışarda bekliyordu. çıktım ve ona sınav hakkında hiç konuşmayalım tatlım dedim. sağlık olsun dedi.

ne netleri kontrol ettim ne de sınavı konuştum. arkadaşımla evdeydik. bigün kız arkadaşım aradı erdem dedi açıklanmış sınavlar, heyecanlandık ve sonuç için entera tıkladı. allah var en iyi ihtimalle 87 puan bekliyordum. bilen bilir ortaöğretim kpss'de pek işe yaramıyordu bu puan.

telefonun ucunda sevinç çığlıkları kopuyordu. kız arkadaşım erdem inanmıyorum 92,66 puan almışsın dedi. şok olmuştum, dostuma söyledim, havaya zıplayıp birbirimize sarıldık. sonraki süreçte atandım.

şimdi maddi anlamda iyi durumdayım. kız arkadaşımla evlendik, o da atandı :) çok şükür iyi durumdayız. umarım emek veren herkes karşılığını alır. bazı dönüm noktaları oluyor hayatta, güzel oluyor :)

silik, asosyal, yalnız bi' tip olmama rağmen ulusal bir gazetede istediğim işi daha 16 yaşında kapmıştım. 18'den küçük olduğum için girememiştim, patron 2 sene sonra, doğum günümden bir hafta önce "18 oluyosun gel görüşelim" demişti. birinin beni hatırlamasına hiç o kadar sevinmemiştim.

çocukken başka muhabbetlerim de olmuştu ama hayattaki en büyük başarım bu herhalde. şu an 19'um. 30'da kendi gazetemi kurup hepinizi bitiricem.

yok.

Ferit şahenk bana bisiklet aldı

okulun ordaki otobus duraginin mayor'iydim, ne zamandir gidemiyorum, baskasi almistir :(

12 - 13 yaslarimda yazin yerel radyodaki sorulara dogru cevap verip bi kere tavuk doner bi kere de saat kazanmistim

30 kilo verdim ve hiç birini geri almadım.

Temel bilimleri, teknik şeyleri çocukluğumdan beri çok sevmişimdir. Çok küçük yaştan beri yapmak istediğim işi biliyordum, hatta hobi olarak kendimi çok geliştirmiştim bu konuda.

Liseyi başarılı bir anadolu lisesinde çok kötü notlarla okudum. Lise 2. sınıfta bölüm seçiyorduk, ben mf seçtim.Rehberlik hocası beni çağırdı, açık açık 'notların çok kötü, sen yapamayacaksın, çok başarısız olacaksın, üniversiteyi bile kazanamayacaksın, değiştir bölümünü' dedi.

Netekim, o sene ilk dönem matematik ve fizik derslerim 1 geldi karnede. Hocalar, çağırıp durumun çok kötü falan dediler hiç umursamadım. Çünkü sadece notlarım kötüydü, ama ben bunları zaten seviyordum ve işin açığı dersler dışında da bu ilgilendiğim alanda gayet başarılı görüyordum kendimi.

Üniversitede istediğim bölümü kazandım. Tabi notlarım yine çok kötüydü, sürekli derslerden kalıyordum. Ama yine de okuduğum alanla ilgili pratiğim çok iyiydi, hatta dışarıya epey iş yapmaya başladım. Her neyse, üniversitedeki hocalar da kıllık yapmaya başladı. Yaptığım çok iyi projelere kıllık olsun diye çok kötü notlar verenler bile oldu. Hatta bitirme projemin ilk sunumunda kuruldaki hocalar beni herkesin içinde -hiç abartmıyorum- yerin dibine soktu. 'Sen bunu yapabileceğini mi sanıyorsun? Neyine güveniyorsun? Bunu yapamayacaksın' gibi çok açık ve incitici şeyler söylediler. Yapıp bitirdim, ikinci sunumda gösterdim, gayet de güzel çalıştı.

Velhasıl, daha mezun olmadan mesleğimle ilgili bir şirket kurdum. Çok yüksek bütçeli ve ağır teknik gerektiren işler yapmaya başladım. İşleri büyüttüm, çok büyük firmalar bana iş yaptırmak için kapıma geliyor. Hatta şu anda ilk patentimi almak üzereyim. Önümüzdeki hafta mezun olduğum üniversiteden kariyer günlerine katılımcı olarak davet edildim.

Burada başarı olarak gördüğüm, bir üst paragrafta söylediğim şeyler değil, bunların hiçbiri benim için önemli değil, zaten bence başarı da değil. Kendimce başarı olarak gördüğüm tek şey yapmak istediğim şeylere bana söylenen tüm olumsuzluklara kulak tıkayarak ulaşmak ve istediğim hayatı yaşıyor olmak.

kendi çapımda evet. globalde bir şey ifade etmez.

mizaç olarak dik kafalı biriyim. bu tercih edilen bir durum değil fıtrat.
ilkokulda elektrik/elektronik mühendisliği hayalini kurardım. iki/üç devre kurunca, bir kaç elektronik parçalayınca insan o yaşta böyle şeylere kapılıyor. biraz büyüyünce devrin değiştiğini hissettim. bilgisayar olmalıydı alanım. lise 1. sınıfta anneme setini sattırıp üst düzey bir bilgisayar toplamıştım. o zaman çevredekiler bu çocuğa böyle bir şey alınır mı demişlerdi hatta. sonra bilgisayar mühendisliği istedim hep. anadolu lisesi okuyordum. fizik, matematik ve ingilizce zayıf. beni sözele attılar. bir daha da kurtulamadım. ama bilgisayardan da kopmadım. mühendis olamayacağım bir gerçekti. yıllığıma sözelden çıkacak ilk bilgisayar mühendisi yazmıştı hatta arkadaşlar. son sene sınav heyecanı sardı. kazanamayacaktım. kazansam da gidebileceğim bir bölüm yoktu. anadolu lisesi okuduğuma pişmandım. dergide bir ilan gördüm o sıra. adobe programları. çok cezbetti. az buçuk photoshop kullanıyordum ve zevkliydi.

sınava girdim. selçuklu radyo/tv geldi. gitmedim. balo sabahı valizi toplayıp istanbula gittim. bir tanıdık aracılığıyla yazılım şirketinde iş buldum kadıköy'de. o sıra cemaatin misafirhanesi vardı orada kalıyordum. hayalimde grafik vardı. dergide gördüğüm ilanın kursuna gittim. yazıldım. kurs 8 ay sürecekti. ben tek başıma hem çalışıp hem kursa gitme işini sadece 1 ay sürdürebildim. istanbul'da yaşam şartlarını kestirememiştim.

7-8 ay işime devam ettim. sonra hedefimden saptığımı farkedip işi bıraktım kapı kapı beni yetiştirin diye ajansları gezmeye başladım ama nafile. iş yerinden tanıştığım birkaç arkadaşla eve çıkmıştım. ev arkadaşım bana burslu resim atölyesi ayarlamıştı. yetenek sınavına gir okulunu oku diye. işten ayrıldım atölyeye yazıldım. 3 gün anketörlük 2 gün atölyeye gidiyordum. yetenek sınavları ücretliydi. en ucuz yeditepe görsel iletişim'di. 60 lira. ilk on kişiye burs veriyorlardı. bir tek ona girebildim. üstelik cebimde borç akbil ile. sonuçlar açıklandığında 24. olmuştum. küstüm.

ailemin yanına geri döndüm. bir tabelacı'da işe başladım. heves, istek, hayal derken hızlı gelişim gösteriyordum, çok araştırıyordum, ve tabelacı yetmiyordu. portfolyo oluşturup ajansları aramaya başladım, birkaç farklı şehirde birkaç farklı ajansta çalıştım. sonra askere gittim. tekrar istanbul. tekrar bursa derken 8 sene geçti. şimdi art direktör olarak dijital bir ajansta çalışıyorum. türkiye ortalamasına göre iyi meslek ortalamasına göre az bir maaşım var. hayalini kurduğum şeye ulaştım evet. ama keşke o yazılım şirketinden ayrılmayıp da yazılımcı olsaymışım diye çok düşündüm. imkânlarım ve ideallerim arasında mesleğimde çok sıkıntı yaşıyorum. en iyisi olmadıktan sonra biraz iyiye tamah etmek yetmiyor. geldiğim yere, aileye, çevreye, ortama göre iyi bir yerdeyim ama kendime göre değil.

süreç çok uzun elbet. arada anlatılması gereken çok fazla detay var.
klasik/klişe başarı hikâyelerini sevmem. onun için doğmuştur o kişi hep. ve ayrıntıları anlatmadan geldiği noktayı anlatır. ama nasıl? sorusuna cevap verebilen çok az insan vardır.

senetle mi satış yapmayı düşünüyorsun ?

kredi kartı olmayan ya da limiti yetmeyen müşterilere senetle satış yerine, kredilendirme yapan finans kurumları var. belirli bir komisyon karşılığı onlarla anlaşabilirsiniz.

hangisi uyuyorsa duruma göre senetle de olabilir dostum, tecrübelerinizi öğrenmek istiyorum, tavsiyelerinizi?

işi çok iyi bilmiyorsan, usta değilsen, imalat yoksa, mobilya satışı yalnızca köleliktir.

farsça

farsça

amacına bağlı. farsça batı dilleri ile aynı kökten olduğu için, farsça öğrendikten sonra ingilizce gibi bir batı dilini daha kolay öğrenirsin. arapça öğrenirsen ardından farsça öğrenmen çok kolaylaşır. yalnızca alfabe yönüyle değil, farsçada bulunan bol miktardaki arapça sözcükten dolayı da.
ancak yapıları tümüyle farklıdır denebilir.
ibranice arapça ile kardeş dildir. birini öğrendiğinde diğerini daha kolay öğrenirsin.
ama asıl önemli olan amaç.

arapça > ibranice > farsça

çok isterdim ben de.

farsça

arapçanın kullanım alanı daha geniş. geçenlerde de sorulmuştu bu soru. arapça konuşan insan sayısı da çok fazla ülke sayısı da. dolayısıyla ticarette falan arapça daha kıymetli. ama ikisini de öğren varsa zamanın ve azmin. ahenkli ve güzel diller.

farsça daha ilgi çekici olsa da işe yararlık ve dünyada konuşulma durumu açısından kesinlikle arapça.

Başım ağrımasın kolay ilerleyeyim diyorsan farsça, ticari açıdan düşünüyorsan arapça. yaklaşık bir buçuk yıldır farsça öğrenen biri olarak diyorum bunu.

her türlü arapça bence de. farsça sadece zevk için işine yarar. arapça her türlü katma değer katar. hep bu dünyada hem öteki dünyada :D

Kesinlikle farsça.

bazı aporlölerin kendi üzerinde volume düğmesi oluyor. onlara bakabilirsiniz. bu işlerden çok anlamam da benim aklıma bu geldi.

Amfin olmasi yeterli.

enter tuşun mu bozuldu mübarek?

Çok şey istemek diye bir şey yoktur, istediğini alamamak vardır. Yengemiz sizin istediğiniz gibi biri değilmiş. Bu yaratılış meselesidir. Zorlamaya, istediğiniz şekle büründürmeye gelmez. Bu şekilde değerlendirmeli, gerekirse yolları ayırmalı diye düşünüyorum ben.

bitmiş ilişki. boşuna mücadele veriyorsun. direkt ayrıl ve hayatına sana değer verecek, vakit ayıracak biriyle geçir.

@tutun
düzelttim
@nereye
şöyle ki bugüne kadar hep o yakınırdı sık aramamamdan. 2 saatte bi aranamak isterdi. aradığında atıyorum poker masasında ya da ps oynuyo olursam kısa kesip kapatırsam dünya trip atardı.Şimdi böyle olunca daha çok şaşırıyorum ben de. Yoksa 3 senedir az buçuk tanıdım istediğim gibi biri olup olmadığını onun ne istediğini bildiğimi düşünüyodum.

kardeşim aldatma belirtileri bunlar. dikkat et derim. şu iş konusu sıkıntı olabilir. o ortama girdiyse ona denk biriyle olmak istiyordur belki de. 3 senelik sevgililer arasında hala günaydın mesajı yazdın yazmadın muhabbeti dönmesi garip.

Hödüksün

Sen hödük değilsin. Kız arkadaşın kafasında biraz uzaklaşmış gibi bu ilişkiden. Açıkçası kendini geri çeker ve sen de ona bu şekilde umursamaz davranırsan pişman olup dank edebilir ama bu şekilde bir taktikle yeniden elde ettiğin insandan artık keyif alır mısın orasını ben bilemem.

Tabii bu işin sonunda iyice uzaklaşıp kopmak da var. Bunu göze alamıyorsan böyle bir şey yapmaman lazım.

En mantıklısı sanırım karşılıklı bir konuşmak ve bir ihtar çekmek: istemiyorsan her an bitirebiliriz, yoksa aklını başına al demelisin. Ve bir sonraki bu tarz tutumunda gerçekten ayrılık yolu gözükmüş demektir.

Ama sorun sende değil gibi, onu bil.

Ne abartmışlar ya yukardaki arkadaslar. 3 sene geçmiş ilişkiniz her an aynı seyirde sürmez. Ki okular bitmiş artık hayat ciddileşmeye başlamış üstüne kızı başına da kötü şeyler gelmiş. Yaptıkları anormal değil. Aynı şeyleri ben de yaşadım normal bunlar. Kızın seni sevdiğini düşünüyosan o da bunu teyit ediosa abartma durumu. Hayatını kıza endeksleme. Başka meşgaleler de bul. Mesaj konusunu da uzqtma bence

siz hödük değilsiniz ve sonuna kadar haklısınız ama maalesef kız ayrılmak istiyor çok belli.

@tescilli
aldatma güven konusunda en ufak problemim yok eminim. Mesela günaydın mesajı yazıp yazmamak değil ki, hiç bir şey yapmıyorsun en azından onu yap dedim.
@merkezefendi
neden hödüğüm? onu da açıklarsan?

bir de annesi ciddi bi kaza geçirdi. Şimdi iyi ama hayati tehlike atlattı. En son attığı mesajda gözüm annemden başkasını görmüyor benim yüzümden gözümün önünde ölüyodu her gece rüyamda görüyorum. Senle ilgilenmiyorum diye trip yapacaksan sen bilirsin demiş.
Annesiyle çok ilgileniyor onu biliyorum 2 hafta boyunca zaten benimle ilgilenmemesine tek bişey demedim. ama şimdi hayatı normale döndü 5 gün sonra okulu başlıycak oraya gidecek ne bileyim kardeşinin doğum gününü kutladılar gitti kendine telefon aldı falan yani hayatı normal rutine döndü tek farkı biraz fazla misafiri falan geliyor..

Abi kız kötü zaman geçirio sen nir bi gün boyunca 15 saniyeni bana ayırmıon diosun.

Belki seni olaydan uzak tutmayı, seni görünce seninle konuşunca kazayı hatırlamayı istemediği için akşam mesaj attıında hiç bişey olmamış gibi davranıo.

Abi ilişkide inişler çıkışlar olabilir. her an aynı ilgiyi görmeyebilirsin. mesaj atmamasından yola cıkarak sevgisini tartacagına mesela sennle buluştuundaki davranıslarını tart bakalm sevio mu seni hala.

Staj esnasında ilişkinizi gözden geçirmiş olabilir. Arada sicak davranmasi vs. de 3 yilin verdigi aliskanlik ve verilen emeklerden dolayi hissedilen vicdandir.
Birinden hoşlanıyorsan ne yapar eder, işini yarida kesip msj atarsin.
Bir bahane bulmaya çalışıyor olabilir ayrilmak icin, kotu konusma ya da tetigi ceken sen olma kotu olmamak icin.
Ha bu arada, baska adaylar da olabilir ortada, diye düşünüyorum.

@merkezefendi

görüşemiyoruz ki zaten 3 ay yurtdışındaydı ondan önceki 20 gün görüşemedik geldi 20 gündür yine görüşemiyorum 4-4.5 aydır 3 kere görüştük 1 i hastanede 1 i havaalanında 5 dakika 1 i doğum gününde 15 dakika. Yaşadığı şehre gittim hediyesini verdim. Son otobüs vaktiydi zaten onun da eve gitmesi gerekiyodu atladım geri döndüm. toplasan 4 ayda 1 saat görüşmedik. Sürekli geleyim diyorum olmaz şu işim var olmaz bu gelecek falan diyor. Olabilir gerçekten yoğun zaman geçiriyor buna hiç kızmıyorum ama görüşemiyoruz da bi yandan bu da problem. işte 4 mayısta okuluna gidicek ankaraya o zaman istediğin zaman gelirsin falan dedi.. bir de tatil planımız vardı onu bekliyorum bakalım artık..

@minik donut
evet tam da o sylediğine yakın bir şey söyledi
ben hayatım boyunca çalışmak uğraşmak gördüm sense hala gezeyim poker oynayaym eğleneyim modunda takılıyosun geleceğimiz için çaba sarfetmiyosun falan demişti. bundan 1 ay kadar önce yurtdışındayken bu yüzden ayrıldık. Sonra ağlayarak aradı özür diledi barıştık. Oysaki ben babası felsefeci istemiyor diye galatasaray felsefeyi bırakıp hukuğa geçmeyi düşünüyorum. Onun için adalet okudum, dgs'ye giriyorum bu yaz. (ki daha önce de odtü de felsefe okuyordum düşünün felsefeyi ne kadar seviyorum) Gerçi onun okulu bitiyor 2 dönemi kaldı. ben de ona yetişeyim diye sadece 3. sınıftan başlatan okulları falan yazıcam. Hayallerimden vazgeçip onun için bişeyler yapmaya çabalarken bana bunları demesi çok dokunmuştu.
Hala aynı sorunlar mı devam ediyor?

Kardeş dediğim gibi aklından 'sevmiyorum artık sanırım onu, sogudum, ayrılayaım' dediğini sanmıyorum. Uuzn ilişki olduu için önem sıran düşmüş. Uzak ilişki de olduu için aynı yoğun duygular hissdilmeyebilir. Kızın dediği gibi ankara da ya da tatilde tartarsın durumu seni sevip sevmediğini. Bu süreçte birlikte olmak önemli. Uzun ilişki her zaman sıkıntılıdır hele de genç yaşlarda. Sen bugunu çok kafaya takmadan ankara da geçirceğinz vakitlerin keyifli geçmesini sağla, düzelir. Kendimde epey benzer şeyler yaşadım

lacan lucan yapma kardeşim, senin okuduğun ekole kurban olsunlar, gs felsefe farklı bi yerde benim gözümde resmen damarıma basıldı burda.

kıza da vakit ver bakalım çok düşünmemeye çalış.

Dostum, erasmusta boynuzu takmış yenge. Bu işlerden anlıyorsam, bundan eminim.

rolleri değişmişsiniz la siz. bence biraz akışına bırak. çok üstüne gitme. uzak mesafe ilişkisi zaten her babayiğidin harcı değil. kızın dediği gibi biraz anlayışlı ol. bakalım süreç ne gösterecek.

hödük değilsin. haklısın. kızın yaptığı da ayıp aslında ama farkında değil. ingilizcede bi kalıp var "take for granted" diye. bence durum bu. o kadar cepte görüyosun ki karşındakini, alınıp bozulacağını düşünmüyorsun bazı şeyleri yaparken. kız arkadaşındaki durum bu. epey kalp kırıcı bişey. ama malesef kimi insanlar böyle. söylemene rağmen buna devam ederse daha da kötü. ha bi de şöyle bi şey var, dışardan bakınca ya da dile getirince sanki çok da abartacak bir şey değilmiş gibi geliyor. ne yani 5 saat mesaj atmadım diye neyin tavrını yapıyosun niye kızıyosun azıcık anlayışlı olamıyo musun diye karşı konmaya çok müsait bi mevzu. ama karşı taraf, yani sen, o mesajlar gelmeyince, o telefon çalmayınca eminim her dakika deliriyorsun. telefona bakıyosun sürekli falan. tahmin edebiliyorum çok kötü bi his.
ayrılmayın.

aldatılma olmadığı konusunda eminim. Zaten öyle öğrencilerle takılabileceği bi ortama, erasmusa gitmedi. Staja gitti. Bi şirkette staj yaptı 2 kadınla beraber çalışıyodubi de kadın ev arkadaşı vardı bikaç kere onunla dışarı çıktı sadece ki istediği kadar gezedebilirdi güven konusunda sıkıntı yok aldatmayacağını biliyorum.

lan bi de türk kızına kezban diyolar ya şurdaki yorumlara bak, kesin boynuz, aldatmış vs vs. çok dizi film izliyolar @zenciama bu arkadaşlar sanırım. takma

90 + ları oynuyosunuz bence.

Bence bitmiş artık. Ama neden bitmiş bilemiyorum.
Sen de çok uzatmışsın. Kopar gitsin. Gururunu yitirme.

Bence de pis bir şeyler dönüyor. Ama terk etme. Ne kadar sabırlı birisin bilemem ama şöyle yapman senin için çok iyi olacaktır;

O yazmadan yazma. Soğuk olma ama samimi de olma. Yapmacık ol ki ne oluyoruz desin içinden. Ayrılırsan rahatlamış olacak. Ona bu rahatlığı yaşatma derim. Evet ayrılık olsun ama rahatsız olması gereken o.

Winston insani olarak kiz da sigara iciyorsa ordan yardir iste sigaraya ciktiginizda yuru kiza yavastan

kiza gidip de ben sizi cekici buluyorum dersen sikayet edecegini sanmiyorum ama arkadaslarina falan yakinabilir boyle boyle diye. sonra sucu bana atma ama kibar davrandigin surece isten cikarilmani gerektirecek bir durum oldugunu sanmiyorum. ama kizla da tanismak istiyorum diyorsan gidip de kut diye dalma bence. departmanlariniz farkli olsa bile once goz goze gelecegin, sonra merhabalasacaginiz anlar yakalamaya calismalisin. iki uc merhabadan sonra facebook'tan ekleyebilirsin de eklemeyebilirsin de. ama dedigim gibi bir bahane bulup onun hafizasina kaziman gerekiyor kendi yuzunu.

ortak bir tanıdık bulmaya çalışın. servisinden bilmem nesinden biri çıkar belki tanıdığınız.

kadına doğrudan gidip bir şey demenizi tavsiye etmem. ne kadar düşük de olsa kadının taciz iddiasında bulunma riski var ve bunun sonuçları, o küçük riski dahi almaya değmez diye düşünüyorum ben. (son cümle biraz düşük oldu, toparlayamadım cümleyi ama anladınız siz)

azizim o departmana iletmek zorunda olduğun bir dosya bir evrak bir iş ya da bir arkadaş olursa tanışabilirsin. evet arkadaş. diyelim ki bir arkadaşının banka ile işi var ve işi o departmanla ilgili. sanırım o arkadaşını sen o departmana götürürsen faydalı olur. yüz yüze bir tanışmadan sosyal ağdan girme. nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz. hiç bir şey olmassa iş çıkışı çarpış.

ne yapacaksan yap ama cabuk olmaya bak. ülke sap kaynıyor şu an senin gibi o kızı fark eden muhtemelen 15 sap daha vardır en az. belki 30-40.

iş yerinde çok basit bu işler.

gidip senin kız arkadaşlarından birisine çıtlatmasını söylüyorsun. rüzgar gibi halloluyor.

ya kız ne diyecek gidip ik birimine şu çocuk bana çıkma teklifimi etti diyecek, hani kızı tanımam tabi ama sonuçta kurumsal bi yerde çalıştığına göre öle boş bir insanda değildir, senin onunla konuşman bir cesaret ise gibip seni şikayet etmesi bence on cesaret. hem olmasada uzak dep. mışsınız. göremezsiniz işte birbirinizi. bence iş yerinde değil de face den ve ya twitterdan bi hareket yap. sonuçta hiç mi hiç tanımadığn biri değil kıro gelmemesi lazım gelir.

Messi gibi git :)
Şaka bir yana ya siyah ya da lacivert takım.vücut fit ise slim fit takım çok daha güzel durur.

üzerine güzel oturan siyah ve koyu gri 2 takımın olsun bence. skyfall'da bond'un giydiği takımlara bak, onlar çok güzel. benzer kesimlerde takımlar çok iyi duruyor. tabi göbekli bir insansan o zaman bol kesim alman lazım.

www.primermagazine.com
2.bp.blogspot.com

Koyu lacivert

siyah takımı damatlar giyer panpa, koyu lacivert veya koyu gri janjanlı olmayan (mat kumaş mı denir ki) bi takım al... düüğünde dernekte de giyecem diyorsan azcık paraya kıy, bir de almaya giderken işten anlayan biri (anne olur, sevgili olur) olsun yanında, sağına soluna bakıp burası potluk yaptı olmadı bu gibi yorumlar yapabiliyorlar.

babalar gününde takım elbise fiyatlarında baya bir düşüş yaşanıyor.ben efor dan slim fit koyu lacivert-siyah gibi bi tane aldım.gömlekleri değiştire değiştire giyiyom.düğünler için dik yakalı gömlek falan iş görüşmelerinde kravat takıyom normal gömlekle.ilk takım için genelde siyah veya koyu lacivert önerirler panpa.fiziğin de iyise biraz fit bişeyler al.

mdf olabilir heralde. sağlam malzeme.

aynen bu şekilde gidip koçtaş'a anlatın. orada kesim atölyeleri var boyuta göre. boyutları ve ne yapmak istediğinizi bildirin. uygun olan malzemeyi önerirler. marangozlara gidin diyeceğim ama çoğu beceriksiz çoğu da çok para ister.

Torna tezgahı gibi metaldan yaptır ama rengini falan uygun seç

ya bi de bir keresinde bi malzeme görmüştüm. sunta gibi, ama enine bakınca böyle kat kat gözüküyordu. hani sanki 10-15 kat bişiyi preslemişler de elde etmişlre gibi.

o malzeme nolabilir ki?

mutfak tezgahları var, içi sunta dışı kaplama. üstünde doğprudan kesim yapmazsanız dağılmaz. bir de onun ahşap olanı var. biraz pahalı ama kesime falan gelir. ahşap için ikea'ya bakın diğerleri her yapı markette var.

o kat kat olan malzeme de plywood. o da iyidir.

aynen plywoodmuş. www.medallionfp.com

plywood kıyak gözüküyor bi fiyatlarına bakınayım

tezgahları duvara monte edip uygun yerlerine bi kaç da ayak koyun olur biter. ayaklar ikeada ucuz. ya da mobilya malzemesi satan nalburlarda ucuz. bauhausta pahalı.

duvara montaj için de alttan metal L şeklinde sağlam şeyler kullanırsanız hem görünmez, estetik olur, hem de sağlam olur. bir de duvarla birleşttiği yere bi çıta çekersiniz, oh keka.

eyvallah hocam çok teşekkürler.
bu plywood tamı tamına aradığım şey. de bu nerede satılıyordur koçtaşta falan bulur muyum? plakası da pek pahalı değilmiş.

yapı marketlerde olacağını pek zannetmiyorum ama yine de kontrol etmenizde fayda var. kerestecilerde olur genelde.

bir de bunların ölçüleri tezgah için çok uyumlu olmayabilir. genelde geniş (120 cm civarı) oluyorlar, tezgah ise, derinliği 60-70 cm olması gereken bir şey. gerçi alıp boydan ikiye böldürürseniz olabilir.

Kağıt üzerinde ölçülerini detaylı bir şekilde çizip koçtaş ya da bahaus'a gidin.
sunta ve mdf aslında sağlamlık açısından çok farklı değil, mdf'nin avantajı ıslandığında ortaya çıkıyor. sunta su yediğinde şişer. Orada sizin verdiğiniz ölçülerde sunta ya da mdf kesimi yapıyorlar ve kenarlarını da kaplıyorlar. size eve gidip montajını yapmak kalıyor. yapı marketlerden montaj için gerekli malzemeleri de bulabilirsiniz. seçtiğiniz tahtaya göre vidalarınızı almayı unutmayın size oradaki görevliler yardımcı olacaktır.
Tahmini malzeme listeniz;
-Ölçülerini belirleyeceğiniz sunta ya da mdf
-matkap
-matkap ucu
-duvara montelemek için le harfi şeklinde raf tutacakları.
-dübel
-vida
-yıldız ve düz tornavida
-unuttuğum ve eksikliğini evde farkedip bana saydıracağınız bir kaç şey daha:)

Hehehehehe :)
Bu da komik
img3.wikia.nocookie.net

j.bobiler.org

3 saniye içinde gülmeyene şuku

@barbara game of thrones izlemediysen normal, korkma :)

sağdaki o kız da soldaki sakallı kim?

diğer paylaşımlara güldüm. tayyip on nomero olmuş.

The Hound, işte.

--Spoiler


Yüzü yanık abi, beraber dere tepe at üstündeler ya.

haa, yine de komik değilmiş. belki de duyuruyu açan, "not: erkeğim" yazmadığı içindir.

scontent-b-vie.xx.fbcdn.net ben de şuna çok gülmüştüm.
normal galiba. ben de bilemedim. :)

ben konsepti tam çözememiş de olabilirim tabii. genel olarak bu tür yaklaşımları beğeniyorum ama.

@diskbudur bi tek senin attığın komik diğerlerine gülmedim

Game of Thrones izliyorum, gülümsetti sade. Mesainin bitmesini beklediğimden günün yılgınlığı var ondan sanrım. :)
Ghost Rider'ın setinde çalışmış biri olaraktan :P şirinler, eğleniyolar işte aralarında. :)

www.eksiduyuru.com

gulmek iyidir. gerizekali bir seye de olsa.

adrenalinü yüksek sporlarla uğraş o da aynı etkiyi yaratır.

arkadaş direnişçiydi diye hatırlıyorum ben zaten. yalnız aynı şey değil ikisi. bence boks antremanı düşünün, rahatlarsınız.

dövüşünce rahatlayacağını sanma. daha çok canın sıkılacak.
bir de birisiyle dövüşeceksen lütfen saç çekmeyin, ona da söyle. çok utanıyorum kız kavgasından. hemcinslerimin dövüş stili çok utandırıyor beni. erkekler gibi yumruk atın, kafa atın lütfen. erkekler saç çekmiyor o yüzden kavgaları rahatsız etmiyor.

öz savunma dışında dövüşe karşıyım. madem yılda birkaç kez -ki az demek- geliyor bu his, bu hırslı duyguyu da o anda bastırırsanız bi süre sonra kaybolacaktır kendiliğinden.

not: çok iyi bi insanım.

Kadınsanız gelin kozlarımızı paylaşalım. Çok ihtiyacım var

numune hastanesinin acil bölümüne git. hergün kavga oluyor. sen de araya karışırsın.

çalışlıyosan bu histe payı oldduğunu düşündüğün bir amir/üst/patron/işvereni; öğrenciysen de yine bu hisse neden olduğunu düşündüğün bir hoca vb.yi dövmeden geçmez tam anlamıyla. öyle biri yoksa da, kum torbası, koşmak, sevişmek vb. ama hepsi iyice pestilin çıkana kadar, en azından başlangıç için.

istanbuldaysan seni bir guzel zopalayabilirim. o zaman pek bir rahatlarsin.

İstanbul'daysan burnumu başımı kırmadan gel beni döv, bu aralar fena dayağa ihtiyacım var.

çok iyi bir insan olmasan seni akşam 7yi 20 geçe ethem sarısülük parkında döverdim ama neyse ki çok iyi bir insanmışsın.

they see me rollin gibi mi kullanmak amacın? olur herhalde. olur bence niye olmasın.

you see me when i m writing. gibi olur dediğin şey sanki ama çok kuralcı bir hayvan da olabilirim.

yok estağfirullah :) hayvan falan değil de benim demek istediğimi saçma bi şekilde ifade etmem gerekirse; "sen, benim yazı yazdığımı görürsün" gibi bi şey.

you'll see me writing

pırasanın yanına yakışacak hiçbir şey yok :)

pırasayı tavuklu yap, yanına makarna

E ama sadece pirasa da yenilmez ki. Zeytinyağlı yemek sonuçta.

tereyağlı erişte yap ya da tek başına ye önden bir çorba da olabilir..

Et, tavuk olmasin demiştim ama teşekkür ederim.

pırasalı börek yanına ayran yabıştır.

pırasa bana yemek gibi gelmez hiçbir zaman. başka bişey yap bence. buna da karıştım :))

Canimiz pirasa yemek istiyor :) kesin yapılacak yani.

peynirli makarna güzel gider ;)

makarna.