bir kaba eti koy ve etin üstünü geçecek/hava ile temasını kesecek şekilde zeytinyağı/ayçiçek yağı dök. buzdolabında 1 hafta boyunca bu şekilde saklayabilirsin.

parçala zeytinyağı ve baharatla karıştır bi kaba koyup at dolaba. yani terbiye et. ya da marine et.

üstü streçle kaplı bi kapta aldığım gibi duruyor. bu şekilde durmasın mı? illa baharatlamam ya da yağlamam mı gerek?

yağla sen hem tadı daha güzel olur. ama tuz atma.

zeytinyağım üstünü kapatacak kadar kalmamıştı, yetmezdi diye ayçiçek yağıyla hava almayacak şekilde üstüne döktüm. bi kap içinde de dolaba koydum. kabın kapağı açık, kapamama gerek var mı açık mı kalsın?

hic bir sey yapmadan da 48 saate kadar dolapta kalabilir bir sikinti olmaz.

zeytinyağı ziyan olmaz mı? sonra ne yapıyorsunuz o kadar yağı?

abi tamamen üstünü kapatmana gerek yoktu ya. :( gitti o kadar yağ ziyan oldu şimdi. yarım çau bardağı yağla karıştırsan yeterdi.

@westblack

piii koydum gitti valla. internette baktım da şimdi, o yağı sonra da yemeklerde kullanabilirsiniz falan diyo. et-tavuk vs... yaparken kullanırım ben onu o zaman.

cla?

ancak 2. el cla veya c180 bulabilirsin o fiyata.

CLA evet ama sayısı da vardı sanki. Hangisini tavsiye edersiniz?

cla180 ancak o fiyattadır.

cla180 dizeller 150den başlıyor galba

cla 200 olabilir.

clanın arka koltuğuna oturmadan alma.

80'e aldıysan 80'e satabilmen dövizin yerinde durmaması. 3.20 bile olmuş 200bin tl, o paraya m3 alınıyordu.

2013'te 140'a alıp 2016'da 145'e satan tanıyorum. kısacası aldığın paranın +- 10 fiyatına satarsın. kaza vs. olmazsa tabi.

aman gözünü seveyim veterinere götürene kadar sıcak bir yerde tut. yeşillik felan verme. birde hayvan cereyanda kalmasın. rüzgar almayan biyerde tutsan iyi edersin. aynı sebepten kuşumu kaybettim :'(

Kuytu bi köşeye koydum kafesi. Üstünü de örtsem mi ki?

Valla veterinerlerde muhabbet kuşlarına genelde çok bir şey yapmıyorlar. Vitamin veriyorlar sadece. Gerçi ne yapılır ben de bilmiyorum ama. İstanbul/Ataşehir'de 35 lira alıyorlar muayene ücreti olarak. Belki bir fikir verir.

fotoğraf koyabilsen daha iyi olur aslında :/
ankara'da veteriner bilmiyorum ama bir veteriner bulana kadar, sindirim düzenleyici muhabbet kuşu kömürleri var (www.hepsiburada.com) bunlardan verebilirsin sindirimle ilgili bir şeyse iyi gelir. haşlanmış patates de verebilirsin aynı şekilde.
tüy dökme zamanlarında da böyle problemleri olabiliyor, bunun için de suluğuna 3-5 damla b vitamini damlatabilirsin (www.dostpetshop.com

ayrıca atymaty+1 sıcak tut, rüzgarda-cereyanda kalmasın, yeşillik verme. üstünü örtersen strese girebilir zaten eve de yani gelmiş. çok abartmadan, fazla dokunmadan yanında dur-konuş rahatlasın hayvan..

@treize, fotoğraf çekmiştim gündüz bi tane: i.imgur.com

Suyuna vitamin damlattım az önce. Kaldığı ortamı kontrol ediyorum. Kendisi, başka bir odada tuttuğum diğer kuşuma göre çok daha hareketli ama kakası sıvı akıyor işte :(

Ulus'ta halin orda Kusçular Çarşısı var, fotoğrafı da gösterirsen ilacını verir. Genelde kuşçular daha iyi anlıyor.

@mandalina kokusu, çok teşekkür ederim.

eneeem, ishal olmuş ya çok tehlikeli. ishal olup da hayatta kalabilen çok az muhabbet kuşu gördüm. :/ her şeye hazırlıklı olun.

olur ya burayı google'dan bulanlar olur diye bi güncelleme yapayım:

Suyuna uygun miktarda vitamin damlattım. Yem de yiyemiyordu kendim havanda hafifçe ezip bi çay tabağına koydum yemleri. 3-4 gün içinde tamamen iyileşti. Şimdi istese ayçekirdeği bile kırar kerata.

çok sevindim :) zaten şu hayatta beni iyileşen bir hayvandan daha çok mutlu eden bir şey yok :p

yeopgijeogin geunyeo

Barfuss. Bu türü sevmememe rağmen çok beğenmiştim.

Tam aradığın film bu.

www.imdb.com

Kesinlikle ve kesinlikle Im Juli.

Hırçın Sevgilim ve Im juli yi izlemiştim. Ki ikisini de izlerken hem ağladım hem güldüm. Harika yapıtlar. Diğer tavsiyelerinizi de başka bir gün izleyeceğim. Teşekkür ederim. Buradan tavsiye hemen gelmeyince izlemek istediğim konunun dışına çıktım. Liza The Fox Fairy yi izledim. Absürt bir konusu var, tavsiyemdir.

her durumda o batarya omru azalacak

ben yillarcs proze takili kullanndim. pili cikarmadim. ozellikle onemli dosyalar uzerinde calisirken elektrik kesilirse sorun olabilir. o yuzden pil takili olsun

sarj

O eskidendi dostum. Şu an kullanımda olan bataryaların ömrünü kısaltan şey 'cycle'larıdır. Dikkat edersen artık pil ömrü belirtilirken '2000 cycle' olarak belirtiliyor. Cylce denilen şey de pilin tamamen boşalıp tekrar dolmasıdır. Laptopun yeni bir laptop ise zaten dolduğu zaman enerji almayı kesecektir.

Hep elektrikte kullanacaksanız çıkarın bataryayı. Batarya zikilmesin

kısaltmıyor

ben her gün tak çıkar yapıyorum şarj aletini. şöyle ki şarj prize takılı oluyor ama gece yatarken şarj soketini pcden çıkarıyorum. ertesi sabah laptop'u pilden kullaıyorum pil bitince şarja takıyorum. bu şekilde 5 yıldır aynı laptop ve pili kullanıyorum pil hala 2 saat rahat gidiyor. :)

çıkarma. dışarıdayken sıcak soğuk değişiminde de azalır azalacaksa. önemli olan arada %10 seviyesine kadar düşürüp tekrar doldurmak ve hiç bitmemesini sağlamak. ayrıca elektrlik kesilirse laptop daha büyük zarar görebilir, batarya aynı zamanda sigorta görevi görüyor çünkü

elektrik kesintilerinde veya elektrik kaybında anakart zarar görebilir batarya için bilgisayarın kendinden olmayın.

Sabah 8de buzluktan ne ceşit et olursa cıkartıp buzdolabının içine koyuyorum aksam 4bucuk gibi evde oluyorum bir yere ugramadıysam ve et çözülmüş oluyor. Sonuc olarak sıkıntı yok ;)

etleri tencere gibi derin bir kaba koy. üstünü komple kaplayacak şekilde zeytinyağı veya çiçek yağı dök ve buzdolabına at (buzluk kısmına değil). bu yöntemle 1 haftaya kadar saklayabilirsin protein içeren gıdaları.

bildiğini düşünüyorum ama microsoft'un flight simulator'ı var.

Biliyorum ama o biraz eskidi gibi geliyor artık. Grafikleri falan daha iyi bir şey varsa onu arıyorum.

Mig29 vardi eskilerden.

Saçmalama +1

nefret ederim. cok nadiren canimin baklava cektigi olur ki onu da iki dilim anca yerim. serbet kadar sacma sey azdir. bunu her gun bes kilo seker tuketen bir susko olarak soyluyorum ustelik.

sütlü, şerbetli, çikolatalı hepsini yerim bitiririm. mis.

bende sevmem ve canım çook nadir zamanlarda ister.zaten şekerli hiçbişeyi sevmem nerdeyse

Kalbura bastı favorim. Hazır Tatlıları sevmiyorum baklava da olsa yapay geliyor. Kimseye de demiyorum x i neden sevmiyorsun diye, banane

sevmiyor olabilirsin.

ben de yeni seyleri merak ederim. hele meshur bir yerdeysem en azindan bir denerim. iyi yapilmayan baklava da antep sarma da, adana kebap da... bes para etmez. "ucuz etin yahnisi olmaz" ya da "ucuz etin yahnisi pek(yani sert) olur" demisler. ben de bu kafadayim.

kucuklukten beri tulumba tatlisini ve sekerpareyi baklavadan cok sevdigim icin ailem garipser. ayni o laflari duyardim ben de. fakat onlar anlamazdan gelse de benim icin nedeni basit: o zamanlar para bugunku gibi degersiz kagit degildi. ailem de fiyati daha uygun diye baklavayi cevizli alirdi.(baklava dedigime bakma, uyduruk market tatlisi) ben de tatlinin icinde cevizi pek sevmem. fistik severim. bir de baklava dedigin sirede yuzmemeli, yumusak olmamali: citir olmali sekeri fistigi iyi olmali... neyse bunlar o market baklavasini begenirken ben tulumba ya da sekerpareyi begenirdim. yine de tulumba tatlisina para vermek istemezlerdi. "sireli hamur" olarak goruyorlar onu cunku.

bugun arada sirada da olsa kimseye danismadan kendim gidip istedigim tatliyi yiyebiliyorum sukur. tatli seviyorum diye sabah aksam da yemiyorum. sevdigim seylerin tadini kacirmak istemem. arada sirada ozledigim zaman yerim. begenmeyen de begenmez ne yapalim.

saçmalama +1

hiçbirini aramam, öyle denk gelirse bi tane belki atarım ağzıma. meyveli veya daha hafif tatlıları seviyorum sadece. serbetli tatlılar çok ağır geliyor. bu damak tadıyla da alakalı, acı ve tuzlu şeyleri de çok severim tam aksine.

fazla yiyemiyorum cidden içimi yakar gibi oluyor ama şekerpare severim severim dediğim yemekten sonra 3 tane yiyebilirim.

Nefret ediyorum. Ekmegin uzerine seker dokup yemekten farksiz geliyor bana.. Bayik, sanki saman yiyormuscasina anlamsiz..

Antep fıstığı varsa varım. Yoksa yokum.

Lokmadan girin fıstık sarmadan cikin; şerbetli tatlı sevmem.
Antepte en meşhur tatlıcı nin yanında bir otelde kaldim bir hafta. 1 lokma tadına bakomadan döndüm.
Tatlı kuru pasta da sevmem ben. Yaş pasta da... arada yerim, ikram olursa yarim dilim
Sütlü tatlular dondurmalar favorim.

tatlısına göre değişir. sütlü tatlı tercihimdir ama güzel yapılmış baklava, sarma, kadayıf severim. ama hamuru kızartıp şerbete batırıp tatlı diye sunmalarına sinir oluyorum.

tatlı sevmeyene de sinir oluyorum ayrıca.

www.opet.com.tr

Bütün büyük şirketlerde var. Ben de düşündüm bir ara almayı ama bireysel olarak çok mantıklı olmuyor. Her istasyonda o sistem olmayabiliyor çünkü. Sürekli aynı istasyon/şirketten alıyorsan ve orada bu sistem varsa mantıklı.

Cuma gece ve cumartesi yoğun olur sanıyorum.
Pazartesi'ne trafik tahmin ettiğin kadar yoğun olmaz bence.

Ekonomik olarak feribot, süre olarak köprü.

yakalanmazsın. köprü ücretsiz olacaktır köprüden gidersin

Köprü özel olduğu için bayramda ücretsiz olacağını sanmıyorum. Geçen bayramda ücretsiz olmasının sebebi açılışa özeldi.

Ama her türlü köprüden bas geç derim. 1.5 saatte gemliktesin.

Octavia +1. İnternetten baktıysan 85 dediğine bakma. Galeriye girip selam verdiğin an 80 oluyor o fiyat. Bir iki laf kalabalığı ile 78'e kadar falan indiriyorlar. Fiyat/Performans olarak Skoda'dan daha iyisi yok.

Jetta al

sapphire geldi benim aklıma

sapphire'in çatısı, galata kulesi

sapphireın tepesine çıkmak paralıydı galiba

1.bp.blogspot.com sanırım böyle oluyor teşekkürler ama alternatif varsa alabilirim :)

The Marmara Pera'nın en üst katı. Mikla Restaurant.
Otel misafiriymiş gibi gidin, fotoğraf çekin yahut bişeyler için. Servisleri sadece akşam zaten. Sapphire Seyir teras ok ama bulutsuz bir gün gerek ve manzara pek iyi değil.

Pierre Loti tepesinden gece bakışı da güzeldr

qashqai'ler 7 ileri.

-SSC Ultimate Aero
-SEAT Ibiza
-Mercedes ML 63
-BMW Z4 '11
-Mercedes SLK55
-BMW M5 E60
-BMW M6
-Mercedes C63 AMG
-Ferrari California
-Porsche Panamera
-Wiesmann GT MF5
-Miura '06
-Ferrari 458 Italia
-McLaren MP4-12c
-Bugatti Veyron

answer.yahoo dan alıntıdır.

blackspade, izmir de isen fabrikasi var bucada. boynerin dörtte biri fiyatina aliyorsun.

Şimdiye kadar giydiklerin içerisinde rodi mağazalarında(yanlış okumadınız jeans mağazası) satılan gri renkli boxer ler şu ana kadar kullandıklarım içerisinde en rahatı. Deneme amaçlı bir tane alıp kullanın bana hak vereceksiniz.

www.marksandspencer.com

ben bundan başka giymiyorum. 3lü olarak satılıyor 50-60 lira civarında.

www.ssyoutube.com/......

pw3 var ben gayet memnunum. meritokrasi sağ olsun türkçe kitap bulma konusunda sıkıntı çekmedim hiç. format olarak da dönüştürünce problem kalmıyor. e-reader konusunda çok bilgili değilim ama hangi konuda memnun kalmadın calibrodan?

bende de pw3 var ve ben de gayet memnunum. mobi'ye dönüştürdükten sonra hiç zorlanma yaşamadım türkçe kitap okurken.

sanırım cihaz arızalı geldi. içindeki mağaza uygulaması babil.com'a bağlanmıyordu, dropbox hesabımı eşleyemiyordum, wifi kopuyordu sürekli. destek hattını aradım günceleme yapın dediler, güncelleme yaparkende yarım kalıyor ve error veriyordu. bize gönderin cihazı dediler gönderdim bakalım ne olacak. az para da vermedim. o yüzden daha ilk günden böyle sorunlar çıkınca iade edip kindle'a geçmeyi düşünüyorum. epub'ı kindle'da okumak için çevirirken sayfa yapısı bozuluyormuş, sayfanın yarısı gözükmüyormuş falan gibi yorumlar okudum ama ne kadar doğru bilmiyorum. bir sorayım istedim o yüzden.

çevirip atıyorum hiç öyle bi problem yaşamadım.

Kindle touch var bende, 4 senedir beraberiz. Masallahi var takir takir calisiyor ellerinden oper

calibro ve kindle kullanmış biri olarak aynı kulvarda bile görmüyorum.

iphone 5 4g/lte desteklemiyor çünkü.

ekşisözlükte görmüştüm vodafonela alakalı iphone 5lerde bir sorun varmış ama yanılmıyorsam çözümü de yazıyordu.

bende 5s var. benimki de olmuyor. iş çıkışı göstericem vodafone'a.

işin garibi ilk gün (cuma) çalışıyordu. cumartesiden beri çalışmıyor.

iPhone'un 6/6s dışındaki modellerinde 4g desteği yok.

@angelus

5s'lerde var.

evet 4g desteği yok.

Bende iPhone 5 var, bal gibi 4G/LTE desteği var. Bazen ekranda 4G yazıyor bazen LTE.

Zaten ayarlarda da "enable 4G" diye seçenek mevcut.

Edit: Bu da kaynak olsun: support.apple.com

son sürüme güncellemeyi deneyin
eksisozluk.com

müşteri hizmetlerini ara, bazen iPhone'lara özel tanımlama yapmak gerekiyormuş benimki öyle oldu

Halil Sezai - Sonbahar
m.youtube.com

Bedük - Oynayalım

youtu.be

saçmalama yahu. matematikle fiziği ayıramamak gibi bir şey. yada coğrafya ile tarihi... bunları nasıl ayırıyorsan onu da öyle ayırabilirsin.

birbirinden bağımsız değiller ama farklılar

fullmetal alchemist :P

şu soruya cevap vermek bile saçma, insan sormaya utanır.

biri yaşam bilimlerini içeren bütün, diğeri maddeyi inceliyor. bunların nesini, nasıl karıştırabiliyorsun lütfen açıkla.

hocam sen kimya mühendisi değil miydin, nasıl karıştırıyorsun? annenle babanı karıştırman gibi birşey bu.

biyo canlı demek değil mi yahu?

Birbirleriyle fazlasiyla iciceler ancak fizik de isin icinde mesela. Onun icin millet interdisipliner bilim diye bas bas bagiriyor, Turkiye'de durum farkli tabii. Nobel odullerine de bakarsak mesela, kimya odullerini biyolojik bilimlerden insanlarin almasi bunu kanitliyor. Hatta bu sene Aziz Sancar'in aldigi odulden sonra bayagi tartisma konusu oldu, kimyacilara neden vermiyorsunuz odulleri diye.

canlının içinde kimya olmadığını mı sanıyorsunuz panpalar? baktığım her yerde kimyasal tepkime görüyorum oysa ben.

çoğu bilim birbirini çoğu alanda destekliyor. moleküler biyoloji, organik kimya, nükleer fizik. bir bilim dalının içinde diğerinin çalışma alanlarının bulunması "ne farkı var" demene yetiyorsa lütfen temel bilimlerden, hatta mühendislikten uzak bir kariyer kovala.

söylediğin saçma çünkü matematikle biyolojiyi karıştırmadığını düşnüüyorum (umuyorum). şimdi aynısnı biyoloji ve kimya için yap.

Hepsi aslinda fizik der noktayi koyarim

Ben fizikte berbat otesiyim ama kimya ve biyoloji'de ezer gecerim. Bu da boyle bir paradokstur

@celeron 300a

tavrına dikkat etmeni rica ediyorum. ne yapacağımı, ne kovalayacağımı senden öğrenecek değilim.

kimya mühendisi isen ve biyolojiyle kimyayı ayıramıyorsan (lise öğrencisinden beklenen bir şey bu), "sizden öğrenecek değilim" kartı işe yaramıyor ı ıh.

biyoloji ve kimya birbirinden ayrı düşünülemez
tıpkı fizik ve matematik gibi ama bunları karıştırmak biraz anormal

dediğin şeyi çok iyi anlıyorum. bütün insanı bitirip de tekrar temel derslere baktığımda biyokimyanin aslında lise insan biyolojisi+ olduğunu anladim. ama sadece biyokimya yok. Ornegin bir hormon sentezi tepkime ile olur ama salinim ritmini belirleyen canlı organizmadir. Nasıl fizik kuralları çerçevesinde maddenin kendi özelliklerini de işin içine katilarak kimya disiplini olusmussa canlılık özellikleri ve organizasyonu da kimyasal olaylara eklenip biyoloji bilim olarak varlığıyla bizleri senlendirmistir. son olarak hepsi benim bebeklerim diyor emektarlarina selam gonderiyorum

haydaa şimdi durup düşününce "lan, yoksa?" dedim ben de. Fazla düşününce karışıyor galiba :D

ya canlılarla ilgili şeyler biyoloji desek hormonlar ne, kimyanın konusu mu? Maddelerle ilgili şeyler kimya desek vücudun maddeleri kullanması işlemesi falan n'oluyor?

bunu duyuru sahibinden ziyade "evet ya" diyenler için yazıyorım: @rodriguez mesela şöyle bakmak gerek olaya:
en.hfnl.ustc.edu.cn

"bakteriyi kaynar suya attım - öldü" - biyoloji
"bakteri kaynar suda neden ölü - bütün protein yapısı bozuldu" - biyoloji
"proteinler neden yüksek sıcaklıkta bozulur - böyle kocaman molekül, şurasını burasını tutan bağlar şeyoldu" buradan sonra mesela yavaştan kimya başlıyor. artık incelediğimiz şey canlı değil, kocaman bir molekül.

e bütün bu çalışmada deneyler yaptın, veri topladın, matematik ve istatistikten faydalandın... bunlar senin çalışmanda kullandığın araçlar, ama araştırdığın şey aslında hala bakteri haşlamak. gün bittiğinde bakterinin neden öldüğünü yaşam konusundan çıkıp moleküler detayda anlatabilecek hale gelmiş olduk.

haklısın. aradaki çizgiyi çekebilen yok gibi.

fizik mezunuyum, fizik kimya biyoloji matematikden hangisi nerede başlar nerede biter bilmiyorum. özellikle gelişen konularda ne hangisinin alanı anlamış değilim. anlayanı da görmedim...

biyolojinin bir kismini aciklamak icin kimya kullaniliyor diye dusunebiliriz bence. kimya biyolojinin alt kumesi gibi kendi aralarinda. ama kimyanin icinde biyoloji yok denebilir sanirim.

yani nasil fizigi aciklamak icin matematik de kullaniliyorsa, ya da edebiyatin bir kismini aciklamak icin felsefe ya da tarih kullaniliyorsa onun gibi.

ayni degiller mi sizce de kismini hafif trolluk olarak algilayarak cevap verdim. ciddi oldugunu dusunmuyorum.

edebiyat ile tarih de fazlasıyla birbirine benziyor ama karıştırmıyorum. nitekim ikisinin de inceleme alanı farklı. sen nasıl karıştırıyorsun, anlamış değilim.

Bence sikinyi biyoloji diye biyokimya calisman. Direkt biyoloji okusan ayrimi cok net gorursun.

Ama fizik>kimya>biyolojidir. Fizikle matematik benzer diyenler, esas fizikle kimya ve biyoloji benzerdir. Yanlis terim kullanmak istemiyorum ama bu uclu "gercek" dunyadan bahsederken matematik teoridir, degiskendir. 2+2 her zaman 4 yapmayabilir (binary falan filan 12 sene oldu son matematik dersimden bu yana).

Bence de kimya cikisli olduğun icin her seyde kimya goruyorsun ister istemez. Bence de temelde her sey molekuler baglar ve kimyasal tepkimelerden ibaret ama biyoloji mezunu oldugum icin bir şeyleri değerlendirirken ilk baktığım kimyasal iliskiler degil canlılarin sinifsal farkliliklari ya da bir etkinin o canlinin genelini nasil etkileyebilecegi oluyo. Lisans egitimi bakis acisini belirliyo o acidan.

Ben de kimya konusunda bilgilerin derinlestikce böyle olabilecegini düsünüyorum. Cünkü biyolojik olaylarin hepsi kimyasal düzeyde aciklanabilir. Canlilik haric.

@kucukharfler Canlilik zaten kimyasal sureclerle aciklanan bir sey.
@devilred Bu arada Leninger'i ilk okudugumda, ben de bu algiya kapilmistim. Yakin zamanda okumus olma ihtimalin var mi? :)

@evrim halkası

ahahaha lehninger, harper ve lippincott ortak çalışması bu :)

@evrim halkasi canliligin baslangici hakkinda cesitli görüsler mevcut ama kesinlik kazanmis bir görüs yok

@kucukharfler; baslangicindan bahsetmemissin yazarken de zaten baglangici acisindan baktigimizda da kimyasal yaklasimini icermeyen gorus dusundum, aklima gelmedi su an. Yasamin kokeni calismalarinin buyuk kismi kimyacilar tarafindan yapiliyor.

@devilred; Lehninger, bir cuval seker yaklasimi <3

Entropiyi rastgelelikten bağımsız bir şekilde değiştiren maddelere canlı denir. Biyoloji bundan sonrasına bakıyor. Ha ama bana kalırsa biyolojideki neredeyse her şey kimyanın alt dalı hali hazırda.

hocam bi süre sonra taktikler işlememeye başlıyor. tam verimiyle işlememeye başlıyor yani. gol mol atsanız da ya attığınız kadar yiyorsunuz, berabere kalıyorsunuz. ya da hücum anlayışınızı çözüyorlar (şu an başakşehirin artık çözüldüğü ve 4-5 haftadır galibiyet alamamaları gibi) nasıl ki gerçek hayatta takım kasetlerini izleyip takımlar ona göre önlemler alıyor, fm'de de belli sezonlar sonra böyle oluyor.

tavsiyem, taktik değiştirmeniz. ona göre antrenman almanız, ona göre transfer yapmanız vs..

aynen öyle. benimde tavsiyem antremanlarda 1 tane diziliş yerine 3-4 diziliş birden ayarlayıp takıma o dizilişlere de uyum sağlaması takımın. hatta arada bir uyarı çıkar asistan menajer taktik bilmem neden memnun değil diye. 3-4 hafta üst üste puan kaybı yaşadığın zaman başka bir taktiğe geçmen lazım demek artık.

kindle pw3 kullanıyorum, çok memnunum.

türkçe kaynak bulma konusunda bir sorun oluyor mu peki? hani istediğim güncel kitabı parasıyla satın alıp indirip okuyabiliyor muyum?

kindle pw3+

ben, meritokrasi sağ olsun, hiç kitap almadım açıkçası ama türkçe birçok kitap mevcut şu anda. güncel kitaplar hakkında da tıkandım kaldım, hiçbiri güncel değil benim seçtiklerimin :(

kindle al.

Kindle pw2

yurt dışına çıkabilirsin. sadece türkiye'de herhangi bir otelde kalamazsın.

Senin kedine benzer bir kedi bende var. 3 aylıkken aldım. anneleri sokakta öldüğü için bebekliğinden beri evde büyüdü. Bizimki de en fazla 20 saniye falan sevdirir o da çok canı isterse. Her oyunda eller kollar ısırık. Evde 2 tane kuş var. Yüksek bir yere asılı onlara aralıksız 1 saat bakıp dediğin gibi garip sesler çıkarıyor. Pencereden kuşları izliyor falan. Onlar hep doğal halleri, genlerinde var. Depresyon falan değil merak etme.

"ama en önemlisi" dediğiniz kuş olayı normal. şimdiye kadar her ev kedisinde gördüm bunu. bebekliğinde eve alınıp da ömrünün sonuna kadar evde yaşamış bir kedide bile gördüm. içgüdüsel oluyor heralde. ayrıca, kuş gördüklerinde çıkardıkları o kesik miyavlama sesi de normal. hepsi yapıyor.

bizimkiler de (2 tane dogma -büyüme ev) kuş göründe kitlenip kalıyorlar ve garip sesler çıkarıyorlar (martı gaklamasının kedi versiyonu gibi).
biz de her sabah panjurlar açıldığında direkt cama koşarlar ve kalırlar orada. kar yağdığında puf koymuştum camın önüne tüm günü orada geçirdi mesela. rahat görebileceği bir sandalye, puf falan koyun camın önüne.
şimdiye kadar uzun süre dışarıda yaşamadıysa bence dışarıyı özlüyor diyemeyebiliriz.

Anlattığın şey bildiğin kedi işte. :)

Bizim kedi dokuz yıldır kuş avlamak için taklit yapıyor, onun doğasında var hem.

Kucağa alışması için kucağa her geldiğinde sırtının kuyruk kısmına doğru hafif hafif vurmanı öneririm. Evet,kalçasını yukarı kaldıracak, evet kuyruğu dikelecek, bundan cinsel anlamda haz alacak ve bu hazzı tatmak için bir süre sonra kucağa gelmeyi kendisi isteyecek!

hazır yakalamışken bir de şunu sorayım. 10. katta oturuyoruz ve pencere açamıyoruz. malum kuşlar falan da geçiyor ama düşer mi yahu? sineklik alacağız da onu da deler gibi geliyor bana patilerle. ne yapalım penceresiz hayata alışalım mı?

Düşebilir sırf bunun için tasarlanmış ürünler var. Araştırın derim.

Kedi normal, bence sen depresyondasın.

düşer.
sineklik taktırın. bauhaus gibi yerlerden hazır alacaklarınız kumaş tadında olacağından onu yırtar.
biz ekstra sineklik taktırmıştık pencerelere ve adamın yaptığına güvenmeyip bir de çengel kilitle sağlamlaştırmıştık. (5. kattan aşağıya uçunca paranoyak oluyor insan)

zamanla değişir. Benim parktan edindiğim küçük kedim de öyle. Oyun oynarsan daha sıkı ve hızlı bir bağınız olur.

levreğin mevsimi. tabi bütçe biraz yüksekse lüfer ve kalkanın da en lezzetli olduğu zamanlardan.

afiyet ola.

tekir.

rakıyla küçük balık gitmez. en azından ben öyle düşünüyorum. büyük balık al. çipura, lüfer, levrek vs.

zevkinize ve bütçenize uygun olarak seçiniz, afiyet olsun.

www.hayyam.com

rakı ile tekir çok yakışır. tekir'in hası küçük değil levrek kadar büyük de değildir.

şimdi aydın boysanlık yapmaya gerek yok.

tekir candır, rakıyla da gider, birayla da.

Ben general mobile discovery kullaniorum cok memnunum 650'ye almisim

want2die +1

zenfone, meizu ya da oneplus denenebilir.

zenphone

zenfone 5 kullanıyorum. gayet iyi

şu an piyasadaki f/p oranı en yüksek telefon meizu mx4. şu telefonu samsung apple falan yapsa 2.5 bin liradan aşağı değildi.

bu sayfaya bakmadan önce bimekse gittim. oradaki çalışan da zenfone almamı baya tavsiye etti. bir de g2. sanırım zenfone alırım biraz daha araştırmam lazım.

teknosa'nın web satış mağazası burası, bir kaç defa alışveriş yaptım, sorun yaşamadım.

güvenilir.

güvenilir.

www.hepsiburada.com
aynı fiyat değil mi?

150 lira hediye çeki kazanıyorsun, ister kullanırsın ister satarsın, satarsan 75'lik iki çek gelecek 50'şer liradan gider.
100 lira da kredi kartın finansbanktansa puan kazanıyorsun...

iki site de ithalatçı garantili.

bir arkadaşım burdan iphone 5 aldı. telefonda facetime yoktu. apple store gitti sordu nasıl olmaz diye. telefon orta doğu'da bir ülkeden alınmış orada facetime yasak olduğu için yokmuş. bir çözümü de yokmuş. böyle bir sorun yaşamıştık söyleyeyim dedim.

eksisozluk.com benim başımdan şöyle bir olay geçti burayla ilgili o yüzden gider tahtakale'den ürün alırım buradan almam bir daha.

Büyük ihtimalle ithalatçı garantili olacak o telefon. Her ne kadar uygun olsa da alma. Daha faxla ver lg Türkiye garantili al

Güvenilir. Nexus 4'ümü oradan aldım 20 ay evvel. İlk zamanlar güzel kampanyalar da yapardı, bilmiyorum şimdi nasıl.

30tl'ye sony kulaklık sipariş ettim, öteki gün elimdeydi. hiçbir sorun yaşamadım. memnun da kaldım haliyle.

e11 daha cabuk gidiyor diye biliyorum.

iettenin sitesinden hangi otobüs ne kadar gider diye yazıyor.
ve yanılmıyorsam , kadiköyden herhangi bir e-5 arabasıyla uzunçayıra gidip orada hava alanı yönünde bekleyin. e*16 olabilir tam emin değilim ama en çabuk o gidiyor.

E-11 1 saatte gidiyormuş ama ilk sefer 6:30 da
Uzunçayırdan 16s var o 75 dk sürüyormuş ama onun da ilk seferi 5:55

daha dün uçak kaçırdım. fena girdi içime. erkenden çıkın gözünüzü seveyim sakatlık yaşamayın

havataş'a binin yarım saatte gidiyor 8-10 lira bişey

valla ereğli molayla birlikte 4 saat. zonguldak da 5 saattir heralde.

hiç bir değişiklik yok yani :D

Nereden yola çıktığınıza da bağlı biraz. Avrupa yakasından binerseniz 7 saat filan sürüyor.

6.

net bir şekilde hoşuma gitti. bulsam alırım. çalışma prensibi olarak da ilk düşündüğüm şey vakum oldu.

sanırım vakumla çalışıyor.

herhangi bir enerji harcadığını sanmıyorum.

gereksiz bence. kaliteli muglar zaten devrilse bile dökülmüyor.

1)ludoviconun dediği gibi vakumlu. sağdan soldan vurunca birşey olmuyor ancak düz kaldırınca geliyor.

3)yanımda içecek taşımadığım için almam.

ofiste bir arkadaşımda var. çalışma prensibi vakum. doğrusal olarak yukarı kaldırdığında mini bir süspansiyon aracılığıyla vakum devre dışı kalıyor ve normal bir bardak gibi davranıyor.

Vakum için motor mu kullanıyor?

hayır tamamen mekanik.

1-2'ye cevap verilmiş zaten, kişisel olan 3. soruya cevap vereyim;

kesinlikle alırdım.

Vakum - Ama devre dışı kalması bardağın daha üst kısmından tutulduğunda gerçekleşiyor.
[Sanki altta kalan çizgi kısmının üstünden tutulduğunda, rahatça alınıyor, diğer durumda çizginin altından kavranıp kaldırılırsa vakum devre dışı kalmıyor]
Ben öyle anladım Video'dan. Çünkü alt tarafından tuttuklarında vakumlanmış hali ile sandalye/masa birlikte havaya kalkıyor.
Yanlış mıyım acaba?
Son olarak alınabilir güzel bir ürün.

olay o zaten. sen daha sonra tv'nin kumandasıyla 3d seçeneklerinden falan bi ayar yapacaksın. tv o iki görüntüyü birleştirip 3d görüntü verecek sana.

valla bu işleri çözmek lazım biraz. aklımda kaldıgı kadarı ile farklı senaryo yazma teknikleri var idi. bir hikaye tarzında olan, ikincisi ve çok kullanılanı. işte mekan: iç veya dış/spesifik bir yer ismi diye başlayıp karakterleri konuşturmak.

200 300 sayfalık bir senaryoyu yapımcıların okuyacağını da düşünmek iyimser olur. sinopsis yazıp vermek ya da bir özet çıkartmak daha mantıklı.

bu işlerde yüzyüze görüşüp hikayeni satmak daha akıllıca bir hareket olur gibi. heyecanını paylaşmaları lazım kısaca.

komedi filmi senaryosu 90dk olur max. senaryoda 1 sayfa, filmde 1 dakika demektir. dolayısıyla öyle 200-300 sayfalar söz konusu değil. her neyse. önce senaryonu yazacaksın. bunun için programlar var. celtx'i öneririm. hem bedava hem kullanımı kolay. formata uygun şekilde orada yazabilirsin senaryonu. yazdın bitti mi? sonra sinopsis, tretman, karakter analizleri, writer's log denen, senaristin filmle ilgili düşünceleri falan olan bir dosya hazırlarsın. daha sonra telif işlerini de hallettikten sonra yapımcılara gönderirsin. kısaca böyle.

Kitap yaz once. Veya dergilere yaz. Veya blog ac orda yaz bi bakalim biz

İlgim yok ama bu insanların cast olduğunu duymuştum. Öyle tesadüf veya sokaktan geçerken dur şunu çağırayım şeklinde değil. DAha doğrusu bunu Chris Angel için duymuştum. Bu adamı tanımıyorum ama büyük ihtimal onda da öyledir. Tepkiler doğal olabilir onlar oyuncu :)

chris angel'ın öyle olduğunu herkes biliyor da. burada numaraları yaptığı adamlar normal adamlar değil yani. baya baya ünlü adamlar. öyle bir şey olamaz herhalde. hikmetine sual olunmuyor adam yapıyor işte.

sen almassan bana yönlendir ben alırım.

fiyat güzel, cihaz güzel, al gitsin.

ayrıca appleın garanti servisi global olarak sunuluyor, dünyanın her yerinde 1 yıl garantili. istanbuldan garanti ile ilgili işlemlerini yaptırabilirsin.

yalnız kendi pasaportuna kayıt etse dahi 115 lira vergisi var, onu senden ister.

edit: garanti ile ilgili kısmını araştırdım, henüz benimde bilmediğim şeyler varmış.

Uluslararası donanım garantisinden tam anlamıyla faydalanmak için aldığınız apple ürünün sim kart takılmıyor olması gerekli, yani wifi ipadler, ipodlar, macbooklar gibi.

simkart takılan ürünler ülkeler arası anten farklılıkları sebebiyle sadece alındığı ülkeden değişim yapılmakta fakat avrupa cihazları herhangi bir avrupa ülkesinde değişim yapılabiliyor.Türkiye de avrupa kategorisine giriyor apple store için, yani cihaz ingiltere, almanya gibi ülkelerden gelmiş ise türkiyede değişim, müdahale mevcut.

*
Garanti konusu da şu şekilde işliyor diye biliyorum ben, umarım değişir.
Amerika'dan aldığınız iPhone sadece Amerika'da
Amerika'dan aldığınız diğer Apple cihazları Tüm Dünya'da
Avrupa ülkelerinden aldığınız iPhone sadece Avrupa ülkelerinde
Diğer tüm dünyadan alınan tüm Apple cihazları tüm ülkelerde
Garantileri geçerlidir.
*

garanti ile ilgili net ve kesin bilgi vereyim. ben de amerikadan getirecektim bi arkadaş vasıtasıyla. getirmeden bu garanti olaylarını bi sorayım dedim. vpn'le amerika üzerinden bağlanıp apple'ın sitesinden canlı yardım hattıyla amerikadaki apple yetkilisiyle görüştüm. dedim oradan aldığım telefonun yurt dışında garantisi nasıl olacak? bi şey olsa burdaki apple store'a götürsem yaparlar mı? dedim.
telefonun yazılımında bir sorun, hata, bozulma varsa yapar. fakar donanımsal olan hiç bir arızaya ordaki apple teknik servisi bakmaz. parasını versen dahi bakmaz.

ben de bunun üzerine almaktan vazgeçtim tabi.

Telefon factory unlocked'mi sor mutlaka. Daha bir ay oncesine kadar Apple, Amerika'da factory unlocked telefon surmemisti piyasaya. Unlocked olmasa da alip kullananlar oldugunu duydum ama sahsen ben boyle risk almak istemedigimden iphone 5s gonderdim babama.

Garanti olayina gelince, hic dert etme bence. Ihtiyac duyacagini sanmiyorum. Yine de urunun ne zaman alindigindan emin ol. Apple 1 yil bir garanti sunuyor her urune ama Turkiye'de gecerli olur mu bilemiyorum.

zor gibi görünüyor şu haliyle.

google maps türkiye'de kullanılamıyor. yandex navigasyon indir. baya iyi.

eksisozluk.com

ameriakdan bir itunes hesabı açmak gerekiyor o kadar. çok kolay iş.

ayrıca yandexten uzak durmanızı öneririm. ana yollarda ne kadar iyiyse asıl navigasyona ihtiyaç duyulduğu ara yollarda o kadar kötü.

www.mevsiminbaliklari.com

yemediğim balığı tavsiye edemeyeceğimden mütevellit deniz levreği diyebilirim.

Balık tüketilmez yenilir

Öffffff yani var ya filozof felsefenin şeyini çıkarmışın reyis ya

Ben geçen çinekop aldım hiç güzel değildi, çinekop alma

yerli somon, deniz alası da olarak geçiyor.

Valla, yok.

Yalnız korktuğum bi fotoğraf var. Michael sikkofield'ın "subliminal mesajlar vs" yazısında paylaştığı bi foto. Dandruff şeytanı mıdır nedir. Hayatımda nadiren korktuğum anlardan biri oldu. Yazıyı kaç kez okuduğum halde hala o fotoğrafı görünce korkarım.

gulyabani.

lars von trier nin the kingdom diye bi dizisi vardi sanirim 15 sene once falan kanal e de (cnbce nin o zamanki adi) gosteriliyodu tek bir sahne degil de genel olarak ambiyans olaylar falan baya creepy idi. ambiyansta herkesin dan'ca konusmasinin da etkisi var sanirim.

Mulholland çıkmazı filmindeki o evsiz adamın aniden belirdiği sahne. Neye uğradığımı şaşırmıştım.

Çocukken Chucky'nin oradan buradan çıktığı sahnelerdi. O kadar korkmuştum ki kızıl saçlı bebeğimin gözlerini oymuştum ertesi gün. Canlanır da bizi öldürmeye gelirse, ne yapacağını göremesin diye.

---spoiler---
En çok da pilleri olmadan konuştuğunun anlaşıldığı sahne.
---spoiler---

Chucky çoğumuza travma yaşattı zaten. Bir nesil onun sayesinde böyle travmatik büyüdü :D

Ben de en çok Chucky'den korkmuştum, özellikle şömineden yanık halde çıktığı sahne. Onun haricinde film ve dizilerden o kadar çok korkmuyorum. Sadece geriliyorum, o da iyi bir filmse.

gulyabaniden köpek gibi korkmuştum. halen gece vakti yalnız izlesem irkilirim o sahnede.

bir de aklımda "signs"dan kalan bir sahne var. uzaylıların dünyayı istila ettiği bölümde, çocukların doğum günü partisinde bir aralıktan uzaylı silüeti görülüyor. ibnetor geçerken durup bakıyor filan. lan çok irkinti sahneydi o.

shining korktugum tek film.

filmin adını hatırlamıyorum burda da sormuştum hatta,kapıları pencereleri tamamen kilitli bir evde yaşayanlardan birinin kaybolması ve aniden şömineden başaşağı bir vaziyette ölü olarak sarkması.sonra kapattım tabii korkup.

draft ve salary cap sistemi ile ellerinden geldiğince bütün takımlara fırsat eşitliği sağlamaya çalışır nba. Elbette, bazı şehir ve takımların ismi aşırı önemli ancak belli tarihlerde farklı takımlar yükselebiliyorlar.

lakers baya yaşlanmıştı, değiştirdiler takımı. e kobe'nin de artık emekliliği geldi. şu sıra kötü o yüzden. 2-3 seneye toparlar. salary cap olayından dolayı nba'de her sene 2-3 baba takım düşer 2-3 dandik takım yükselir falan.

kobe sayi kralliginda 3. su an, elinden geleni yapiyor adam ama takim cirt.
bu sene gsw ucuyor su ana kadar :)

sıradaki şarkı için?

Ben ritm için diye düşünmüştüm

Şarkı aklıma gelmemişti ahaha

çalan şarkının ardından gelecek şarkıyı dinlemek, aradaki geçişi yapmak vesaire maksatlı.

yabancı istersen exodus var. ben de henüz gitmedim ama ridley scott abimizin filmi olduğundan dolayı gözüm kapalı öneririm.

türk filmi istersen de fakat müzeyyen bu derin bir tutku var. ona da gitmedim henüz ama mevcut türk filmleri arasından gidilebilecek tek film.

exodus son 20 yıl çektiği hemen herhangi bir ridley scott filmi gibi vasat. istanbul anadolu yakasındaysan, nightcrawler sanıyorum halâ capitol'de olması lazım. sinemalarda şu anda izlenebilecek tek film nightcrawler.

çok teşekkürler arkadaşlar. bi bakacağım hangisi kafama yatarsa gideceğim. eyv. :)

doğru bildiğin yolda, yalnız yürü. nuri bilge ceylan.

Hemsom diyojen ve gölge etme vecizesi

hmm birkaç tane olabilir;

Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden kaçıştır. Niçe

Görüşleri hoşuma gitmez ama burada yalnızlığa güzel bir bakış açısı getirmiş bana göre.

George best;

"in 1969 i gave up women and alcohol and it was the worst 20 minutes of my
life"

türkçesi:

"1969'da kadınları ve alkolü bıraktım. hayatımda geçirdiğim en kötü 20 dakikaydı."

su fiyatlara mümkün degil.

zaten istediginiz cekim etc seyleri pra karsiligi yaptirabiliyorsunuz su anda. isi bilen sürücüsü filan oluyor.

Çok para ve altyapı gerekli. Rağbet olacağını düşünmüyorum.

Sadece drone'u gezdirmek için mi? Drone gezdirmeye 25-30 dolar verilebileceğini sanmıyorum. Mevcut teknolojiyle yapılabilir fakat cidden maliyetli olur.

amacın ne olduğunu anlamadım. eğer turistik bir şey düşünüyorsan, tutmaz. adam taksim yukardan nasıl gözüküyor acaba dur şöyle bir site varmış para vereyim de izliyim mi diyecek? filmciler falan için düşünüyorsan hiç kimse çekeceği şeyi başkasının eline bırakmaz. en fazla yapacağın şu olur; alırsın 5-10 tane drone. bir tane operatör bulursun. operatörüyle beraber kiralarsın atıyorum günlüğü 500 liradan.

@hayirsiz

evet hocam türkiyede yapinca tutmaz deniyor, kültür farki cünkü, amerikan adam, "la dur bah bah nasil carpcam vapura" demez.

derse de adam legal olarak arkasini kollar, bi is gelse drona olcak bellidir.
tutanak tutulur, hasar kaydi etc yapilir, sigorta etc yapilir, türkiyede polisi ararsin, drone ne la der, biz bakmiyoruz ona thk yi arayin denir, thk diyanet bakiyo ucanla kacanla der, pislik yapan adam türkiyede adam iki dayilanir bi agzini acip tek kelime edemezsin.

çakarlar o drone'u yere, para falan da alamazsın.

fikri çalabilirim ama fiziksel olarak çalabilirim yani internetten klavye mouse ile olmaz o iş. en basitinden adamın gönderdiği komutların 1/2 sn. drona geç ulaşması problemi var, o sırada bir duvara çarpabilir misalen. ama fiziksel olarak yanında olunca adamın çift kumanda ile aynı dronu kontrol edebilirsiniz tıpkı sürücü kursundaki sağ koltukdada fren/gaz/debriaj pedalının olması gibi.

bir şeyi uçuran adam fiziksel olarak da bunu seyretmeyi tercih edecektir. yani sonuçta elindeki alet bir cihaz, boing 737 gibi bişi değil ki?

zaten rağbet görmesi için değil de bir nevi "bu da yapılmış olsun" gibisinden düşündüğüm bir fikir. amaç para kazanmak değil de, fikrin gelişmesi, başka sonuçların ortaya çıkması :)

onlar konuşur ak parti yapar )) evet gerçekten bir çok firma bunu yapmaya başladı. drone.web.tr

şekli şemali güzel araba. yol tutuşunun çok sorunlu olduğunu sanmıyorum. ama süspansiyonları yumuşaktı sanırım(bir kere binmiştim)

motor zaten honda konuşmaya gerek yok.

eğer otomatik alacaksanız ve cvt şamzımansa zaten vites geçisi yok.

honda bir sebebten dolayı city'leri piyasadan kaldırdı. sorunlu olduğu söyleniyordu. önce topladılar, daha sonra da üretimi bitirdiler. hondanın sitesine girersen artık city'lerin olmadığını görürsün. o yüzden tavsiye etmiyorum.

başka bir yerde okuduğum haberde de honda türkiye'de city üretmeme kararı almış maliyeti civic'e göre daha yüksekmiş civic daha çok kar ettiriyormuş o yüzden sitesinden kaldırmış. bu model dışında bütün hondaları tavsiye ederim ama bir sedan civic kullanıcısı olarak.

twitter.com

ilk yarı ikinci yarı linkler burda.

şu ve an iki ayrı kelime olup, şuan diye bir kelime yoktur. şu ve an ayrı ayrı kelimeler olduğu için tdk bulamıyordur?

ek bonus: (bkz: şuan)
meğer baya karıştıran mı varmış bunu.

su an

Şu an doğrusu.

şu an.

su an +1

şu an

bu tarz durumlarda kelimeleri word'de yazıp, yazım denetimi yapın. %90 doğru sonuç alırsınız.

normal şartlar altında atıyorum köprüden kaçak geçtin. 4.25 tl köprünün normal geçiş fiyatı. 4.25 tl x 11= 46.75 tl ceza yazıyorlar sana. eğer 7 gün içerisinde hgs'en yoksa hgs çıkarırsan. hgs'en var da bakiyen yoksa, hgs'ne para yatırarak cezadan yırtabiliyorsun. ama onun borcu mu kalmış mı etmiş mi bilemiyorum.

tamamdır ilk kaçak sirenleri öttüğünde de 46.75 yazmıştı. çözdük galiba.

ama sitede kaçak kaydınız yoktur yazması hala muamma benim için.

kaçak geçişler siteye geç yansıtılıyor olabilir.

ayarlanabiliyor. var. gerçekçi. dönemiyor. oynayabiliyorsun. dediklerinin hepsi 2013'te vardı. 2014'te de vardır heralde.

2013'ün kopyası diyorlar, pek bir şeyi değiştirmemişler.

ne olacak ucan araba mi gelecek

niye cep telefonu alıyosun o zaman aq çocuğu antenli motorola kullan, ne oluyo uçuyo mu şimdikiler?

Bu adam efsane. Senelerini vermiş bu işe.

adam efsane fakat nasıl mümkün olabilir bu kadar futbol numarasında tutturabilmesi? Futbol klüplerinin dikkatini çekmemiş midir ki? :D

feyk

Remi Gaillard bilindiği üzere troll god olduğu için sanki burda da bizi yiyormuş bir şekilde gibi geldi..

aynı şeyi 10 000 kere deneyerek yapabilir. gerçekten o ülkelere gitmediyse en geç bir haftada halleder.

video fake mi ki? :O

Yetkililerden cevap istiyorum videonun fake olma ihtimal nedir? Ikincisi bu abi unlu biri mi? Troll god falan demissiniz kim ola ki? Biseye cok guldum o da bunun zor olmadigi, 50 denemede yapilabilecek seyler oldugu soylenmis. Hic gulecegim yoktu sggdgsjs

Vay allah, burada herkes futbolcu doğmuş demek. o_O!

03:22 diyorum aloooow!

İnan ve başar, tamam da bu kadar nasıl olur ki?

ikinci en büyük sorum ise bu arkadaş futbol klüplerinin ilgisini çekmemiş mi ki?

tek tek o ülkelere gitmiyor. sadece o ülkenin formasını giyiyor. zaten arkaplandan anlaşılıyor. hareketler birbirlerinin varyasyonları ve yapması düşünüldüğü kadar zor değil.

remi reyiz.

eksi'de gördüm, burada az biraz anlatmış: www.youtube.com

ben hala futbol klüplerinin fark edip etmediğini çok merak ediyorum.

yoksa çok mu cahilim? :( böyle şeyler olmaz mı gerçekte?

trollerin efendisi olmasının yanında böyle bir yeteneği de var remi reyizin. fake değil yani video. dünya üzerinde de baya tanınan bir adam trollükleri sayesinde.

ahaha videoyu açıp remi'yi görünce gurbette türk görmüş gibi sevindim. gerçi hiç yurtdışına çıkmadım, gurbette türk görmenin nasıl bi his olduğunu bilmiyom. neyse.

hareketler kolay değil ama video gerçek. yapılmayacak şey değil. remi'nin geçmişinde profesyonel sporculuk da vardı bildiğim kadarıyla. futbol hastası zaten. sürekli şut çalışan birisi yapabilir bunları. kolay değil. ha deyince olacak iş değil. ama feyk değil yani. yapılır.

ayrıca bu videodaki hareketleri daha önce görmüştüm. tamamı fransa'da çekilmiş olmalı. ülke isimlerini dünya kupasına atfen yazmış galiba. sırf bu adam için montpellier'ye gitmeyi çok istiyorum ben :)

takdir ettim.

hem anarşist, hem cesur, hem geyik, hem özgüvenli, hem hayvansever, hem zenginsöver, hem eğlenceli, hem atletik, hem yakışıklı. ben çok aşığım <3 <3 <3

son zamanlarda çok bozdu dessy. en son palyaçolu videosu vardı mesela hiç beğenmedim. yaptığı sadece pislik. eskiden zeka kokan işleri vardı. hiç değilse cesareti yüzünden güldürüyodu. ne bileyim gidip polise falan sataşıyodu. şimdi kendisine yardımcı olmaya çalışan insanları zor durumda bırakıyor. çok ayıb. saçmaladı.

hatasız kul olmaz, bırakın seveyim <3

bu sekilde feyk video cok var.
234234 metreden basket falan atiyolar mesela. onlar nasıl fake ise bu da oyle.
ya da su cocuk var ya instagramdaki fenomen oaln. o da üstünü 1 harekette degistiriyor mesela.feyk eheh.

Fizik biliminde her şey mümkün.

bu fake deil ki sage, adam zaten az çok açıklamış nasıl yapıldığını, video paylaşmıştım.

bir de zaten futbolu da çok iyimiş.

hiç de laf kondurtmam :P

yani kapının dış tarafına bir kutu asabilirsin yanıp sönen ışığı olan. en ucuz yollusu bu gibi.

Pencerelere de ciyak ciyak öten ucuz alarmlardan yapistirilabilir, su avmlerde cam vitrinlere takıyorlar ya onlardan.

Bir köpek edinin. Dost olur hem.

kamera pek umurlarında değil bizim apartmanda gerçek kamera var hırsız girdi, yüzü tespit edildi sabıkası da varmış sorguda "adres arıyordum yanlış apartmana girdim" demiş. serbest bırakıldı.

Ciyaklayan alarm tüm mahalleyi uyandırır iyi olur çok güzel olur. Tüm mahalle aynı anda dışarı çıksanız hırsızla karsilasip bir güzel meydan dayağı mis

şöyle kilitler var, iç tarafa takıyorsun:
goo.gl
goo.gl

ışık açık bırakmakta fayda var. bir de hırsız girerse kendini korumak için bibier gazı al:
goo.gl
yatarken başucuna koy.

olay kapıda bitiyor, çelik kapı bile olsa şak diye açıyolar amk. daha bugun bizim eve girmişler.

kapıya ip bağla, ipin diğer ucunu da pompalı tüfeğin tetiğine bağla. tüfeğin namlusunu kapıya bakacak şekilde ayarla.gerisi gelir zaten.

ışığın birini açık bırak dostum klasik yöntem

daya metal apartman kapısına 220'yi geberirse kaçak yapmış dersin.

köpek +1500

Kamera kayıtlarında genelde aşırı düşük çözünürlükten dolayı yüzler seçilmiyor, zaten çoğu mendille falan yüzünü kapattı mı bitti olay. Kamera ve alarm taktır, sonra sigorta yaptır. Kamera ve alarm işlevsellikten çok sigorta priminin düşmesi ve hırsızlık olursa kanıt olması açısından lazım oluyor.

Ama yukarıdakiler senin için pahalı yöntemler sanırım. Hareket sensörlü stadyum ışığı, spot lambası gibi güçlü ışık ve sahte kameralar caydırıcı olabilir.

eski evime hırsız kilitleri kırarak girmişti. tuzaklı barel kilitler bu tip saldırılara karşı işe yarıyormuş, sonradan öğrendim. gerçi sizinki bahçeli evmiş, kapıdan girmeye çalışmazlar sanırım.

çünkü hiçbir mal insan hayatı kadar değerli değildir.
öldürmeyeceksen dövüp, bağlayıp polisi arayabilirsin. "hırsıza şiddet uygulanamaz" diye bir durum yok.

Oyle bi yasa yok o haberi yapan gastecinin amk herkese yanlis ogretti. Adam dovmek yasak o seni dovmedikce

Evine girenin "hırsız" olduğunu nereden biliyorsun? Hırsız olduğuna yalnızca mahkeme karar verebilir. Akıl hastası biri de girmiş olabilir. Onu nereden bileceksin? Bunun yargılamasını sen yapamazsın. O yüzden yani.

Dövebiliosan döv kimse bişi demez.

Bir de eğer sana saldırırsa (bkz: meşru müdafaa)çizgisinde yanıt verebilirsin. O kadar ama... Tutup da öldürmene kimse onay vermez.

Yattığın odada canın tehlikede kabul edildiği için (salonda da uyuyor olabilirsin, yatak odası olması zorunlu değil), hırsızı öldürmen durumunda nefsi müdafa sayılabiliyor.

Ancak hırsızı kovalayıp evin koridorunda vurursan, buradan canın tehlikede değilken, yani nefsi müdafa durumu yokken öldürdüğün kanısına varılabilir.

Hırsızı etkisiz hâle getirmek başka şeydir, ki buna hakkın var, öldürmek başka. Öldürmeye, nefsi müdafa durumun yoksa, hakkın yok. Çünkü hırsızın cezasını sen veremezsin, bunun için hukuk var.

Eski zamanlardan bununla ilgili bir haber vardı: Hırsız, ailecek karateci olan 8 erkek kardeşin yaşadığı eve giriyor ve adamlar hırsızı yakalayıp polise teslim etmeden önce sabaha kadar zevk için dövüyorlar. Öldürme yok ama feci şekilde dayak var. Hırsızın yanında 8 kardeş de tutuklanmıştı. Çünkü zevk için hırsızı sabaha kadar dövüp, işleri bittiğinde polise haber vermişlerdi.

@norek o zaman

''türkiyede insan hayatına daha çok değer veriliyor''

a geliyor sizin dediğiniz.yanlış mıyım?

Güney Afrika'da böyle kolaylıkların olması yüzünden ampute atlet Oscar Pistorius sevgisini öldürmüştü "Hırsız zannettim" deyip. Riskli işler yani bunlar; hırsız zannedip ananı babanı da vurabilirsin uyku sersemi. Ayrıca onu geçtim, bir insanı öldürme hakkını kendinizde görmeniz çok sağlıklı bir durum değil. Hırsız olması böyle bir şey yapma hakkını vermez.

o yatak odası olayı tamamen uydurma.

taşınır mallarda zilyetliğe saldırı ve gasp halinde kuvvet kullanma hakkımız var. örneğin dışarda yürüyorsun, arka cebe hırsız eli attı. tam cüzdanı alırken engellemek için vurabilirsin. cüzdanı aldı koşmaya başladı diyelim. peşinden koşup tekme tokat dalıp cüzdanı alabilirsin. bunlar yasal. tabi aşırı olmamak kaydıyla. cüzdanı çalan hırsızı silahla çekip vurmak aşırı mesela.

taşınmazlarda olay nasıl tam bilmiyorum açıkçası. fakat aynı şekilde olması muhtemeldir. ikisinde de zilyetliğe saldırı var sonuçta. bunu engellemek zilyedin en doğal hakkı. aşırıya kaçmamak kaydıyla saldırabilirsin diye düşünüyorum. saldırının amacı hırsızlığı önlemeyi aşmamalı yani.

medeni kanun 981. madde

1- ceza muhakamesi kanununa göre bu durumda siz yakalama yapabilirsiniz. ceza muhakemesi kanunu madde 90'a bakın.

2- yatak odasında vurabilirsin, salonda vuramazsın diye bir şey yok. her halükârda meşru savunma hükümleri geçerlidir. bu yanlış haberin yayılmasına sebep olan olayda gecenin karanlığı içinde adam kendi yatak odasında yatarken odanın içinde, kendisine doğru tanımadığı birinin geldiğini görüyor. yargıtay diyor ki bu halde kişinin kendisini koruma içgüdüyse hareket etmesi doğal. sonuçta yatak odanızda gecenin bir yarısı niyetinin ne olduğunu bilmediğiniz yabancı birisi var! ama tutup da adam kaçarsa siz peşinden adamı öldürene kadar ateş edebilirsiniz diye bir şey yok. meşru savunma sınırını aşamazsınız.

3- meşru savunma demişken. sizin canınıza veya malınıza kasteden birini önleme hakkınız var. türk ceza kanunu madde 25'te şöyle der:

Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

ama burada, dediğim üzere, meşru savunmanın orantılı olması gerek. adam kaçmaya başladıysa ve siz ateş ediyorsanız adama burada orantılılık yoktur. ya da sokakta birisi size yumrukla saldırırken siz karşılığında tabanca çekiyorsanız yumruğa karşı tabanca orantısızdır. yahut birisi size saldırdı, siz de yumruklarınızla kendinizi korudunuz. siz onu etkisiz hale getirdikten sonra yumruk atmaya devam edemesiniz.

p.s. bu arada birisi "hırsız olduğunu nereden biliyorsun, akıl hastası da olabilir" demiş. yani hırsız olduğundan eminsek sorun yok?? ya da akıl hastası birisiyse bizim hayatımız tehlikede değil midir? böyle "bence olsa olsa böyledir" bakış açısıyla lütfen hukuki müesseseleri değerlendirmeyin.

yaa koy amına, sana bi şey olmasın.

@iste o bendim
bana ne kardeşim türkiyede insan hayatına verilen değerden.
ceza hukuku dersi almıştım. bu madde orada geçiyordu.