1) Emine Ülker Tarhan, Sırrı Süreyya Önder ve Mustafa Sarıgül.
2) Aslına bakarsan isteğim BDP, CHP ve MHP seçmenine hitap edecek üç kişi olmasıydı ama MHP kadrosunda koyacak isim bulamadım, Mustafa Sarıgül'ü biraz üçü tamamlamak için koydum diyebilirim.
3) Halkı ikna etmek samimi olduğunu gösterebilmeye bağlı. Her ne kadar yukarıda ismini saymış olduğum kişiler genç olmasalar da, parti tabanını genel olarak 40 yaşın altında hatta 20 - 30'lu yaşların çoğunluğunda oluşturmak birincil hedefim olur sanırım. Tabi halkı ikna etmek için de projeleri tüm saflığıyla birebir anlatmak adına kapı kapı dolaşan ve iyi çalışan gençlik kolları yapısına ihtiyaç var.
4) AK Parti'den değil, mevcut tüm siyasi partilerden farkım insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir anlayış getirmek olur. Eşcinsel evliliklerin serbest bırakılmasından Cuma gününde işe gitmek istemeyen Müslümman memurun resmi tatilini Cuma günü yapmaya kadar geniş yelpazede her kesimin inanışlarını rahatça yaşayabileceği bir ülke hedeflerdim.
5) Ulaşım açısından demiryollarına ağırlık verirdim. Örneğin İzmir İstanbul arasına yapılıp aradaki mesafeyi 3 saate indirileceği söylenen otoyol yerine, bu iki şehir arasına bir hızlı tren kurardım. Bununla beraber amaç bütün şehirleri hızlı trenlerle birbirine bağlayıp ulaşımı kolaylaştırmak olurdu. 7 bölge için belli başkentler belirlenip, oralar üzerinden civar şehirlerin geliştirilmesini sağlamaya çalışırdım. Ama örneğin tek olacak şekilde değil, misal yatırımların çoğu Erzurum, Diyarbakır, Hakkari, Gaziantep vs. gibi şehirlere bölüşülüp tıpkı İstanbul'un dışa doğru büyüyerek gelişmesi gibi (Silivri'yi dahi içine aldı son 10 yılda) bölgelerin gelişmesini sağlamaya çalışırdım. Bununla beraber şehiriçi toplu taşıma önem verdiğim konuların başında gelirdi. Metrolar da bunun birincil planı olurdu elbette. Ve bir de nüfus planlaması var tabi. İstanbul gibi Türkiye'nin neredeyse 4'te birini barındıran bir şehrin nüfusunun paylaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle İstanbul'da çok da iyi yaşama koşullarına sahip olmayan insanların diğer şehirlerde barınma ve iş imkanlarını devlet eliyle güvence altına alıp İstanbul'u rahatlatır, diğer şehirlerin de nüfus potansiyelini artırmaya çalışırdım. El atacağım kurumlardan biri de tabiki Türk Silahlı Kuvvetleri olurdu. Mevcut durumda zorunlu askerliği kaldırmayı düşünmemekle birlikte, isteyenlerin zorunlu kamu hizmetine çevirebileceği bir sistem haline getirip, zorunlu askerliği kadınlar için de geçerli kılardım. Ama askerlik kavramında bir takım yeniliklere gitmek şart. Askere giden insanların tuvalet temizleyip, patates soyması yerine, kışlalara asker dağıtımının meslek gruplarına göre olmasını sağlayacak bir sistem getirip, askeriyenin otoritesini kullanarak halkın eğitim ve kültür seviyesini artırmaya çabalardım. Örneğin sivil hayatında eğitimden uzak duran bir kişi, askeriyedeki otoriteye mecbur boyun eğmek zorunda olduğundan o otoriteyi kullanarak yabancı dilinden müziğine, edebiyatından diğer sanatlarda alacağı eğitime kadar birçok alanda katılım sağlamak mümkün olabilirdi böylelikle. Askeriye böyle bir amaç için bulunmaz bir hint kumaşı olmakla beraber, kısa sürede ülkenin eğitim ve kültür seviyesini artırabilmek için tek etken yoldur gözümde. Bununla beraber daha özgürlükçü bir sivil anayasa çalışması ve milletvekili olmak için birtakım şartlar getirirdim. örneğin meclisteki vekil dağılımı her meslek grubunu ve sosyal sınıfı temsil edecek şekilde orantılı bir şekilde belirlenmeli (İşçi kökenli, memur kökenli, öğrenci kulüplerinde başkanlık öncülük kuruculuk vs. yapmış insanlar) ve mutlaka yönetim ve ekonomi alanında uzmanlık şartı getirirdim. Örneğin tıp fakültesinden mezun olan birinin milletvekilliğine adaylığını koyabilmesi için, üniversitelerin yönetim ve ekonomiyle alakalı bölümlerden de lisans veya yüksek lisans yapmış olması veya gene üniversitelerde açılacak programlarda bu alanlarda eğitim alarak sertifika alması gerekliliğini şart koyardım. Meclis içi disiplini hat safhada tutmaya çalışır, meclis kürsüsünü şahsi rant ve tartışmalarla işgal eden vekiller için ağır yaptırımlar uygulanmasını sağlar, kavga - dövüş - hakaret ve kaba üslup barındırmayan demokratik bir parlemento oluşturmayı hedef ederdim.
bununla beraber Ar-ge çalışmalarına ağırlık vermek ve kişi ve kurumları desteklemek var. Teknoloji için ABD'deki silikon Vadisi tarzı bir bölge oluşturup bilgisayar yazılım ve donanımı alanında projesi olan kurum ve kişilere destek olurdum.
İçme suyunun ücretsizleştirilebilmesi için çalışmalar yapar, bir evde yaşayan insan sayısına göre aylık belli bir miktar içme suyunu ücretsiz almalarını sağlardım. (Örneğin 4 kişilik bir aile, günde 2 litre kişi başı su içeceği hesap edilerekten aylık 240 litre yani 12 damacana su, içme suyu satan firmalarla makul fiyatlardan anlaşılmak kaydıyla ücretsiz olurdu. Bunun için eczanelerde kullanılan tarzında elektronik bir sistem geliştirmek de şart tabi. Bir ay içerisinde 12 damacana hakkını dolduran aile, kalanlarını gene eski usül parayla satın alacak vs.)
Elekrik, su ve doğalgaz fiyatlarında yenilemeye gitmek de şart. Bunda da içme suyundaki gibi bir evde yaşayan insan sayısı, evin metrekaresi (ısınma için) gibi özellikleri kurulacak bir elektronik sistemle otomatik olarak hesaplanır ona göre atıyorum o evin ocak ayında ısınması için yeterli doğalgaz oranı makul fiyattan satılır ve eğer o limit aşılırsa fiyatta fahiş artışlar sağlanmasını sağlardım. Böylelikle enerjinin tasarruflu kullanılarak çevre kirliliğini azaltacağını da düşünmekteyim, haddinden fazla elektrik - su - doğalgaz harcammayan insanlar için de daha az faturalar anlamına gelmesini sağlardı elbette.
Toplu taşımadan bahsetmiştim zaten ama oraya tekrar dönmek şart. Bireysel araç kullanımını minimize edecek kadar sağlam bir toplu taşıma sistemi kurabilmek için çabalardım. Devlet eliyle kendi otobüsünü kendi üreten bir fabrika kurulup, Mercedes gibi firmalardan satın almak yerine kendi üretim olan araçları kullannarak daha ucuza getirmeyi hedeflerdim. Şehiriçi yollarda bisiklet yollarını yaygınlaştırır, trafiğe ve hava kirliliğine katkı sağlamasını, insanların araç yerine bisiklet kullanmasını teşvik edecek uygulamalar getirirdim. Ayrıca bu ulaşımın yanında insanların spor yapmasına da neden olduğundan, sağlık açısından da halk için oldukça faydalı olacaktır.
Eğitim çok önemli. Lise ve ilköğretimlerin olduğu gibi elden geçirilmesi gerekiyor. Teorik derslerden çok pratik derslere yoğunlaşacak bir eğitim sistemi de şart. Örneğin bir ilköğretim okulunun aynı zamanda bir serası olmalı, çocuklar uygulamalı olarak ekim - biçim işlerini öğrenmeliler. Müzik odaları olmalı ve enstrümanlar ve eğitmenler eksiksiz olarak devlet tarafından tedarik edilmeli.
üniversite giriş sınavları topluca ortadan kaldırılmalı, lise ve ilkokullardaki yazılı sınavlar ÖSYM tarafından (tabiki kadro tamamen değiştirilmiş işinin ehli insanlara bırakılmış olmak kaydıyla) belli tarihlerinde yapılan üniversitedeki vize - final sistemine çevrilmeli. Atıyorum 11. sınıflar 2013 - 2014 güz dönemi Matematik birinci vizesi 14 - 15 Kasım tarihlerinde uygulanacak vs. şeklinde.
vs. vs. vs
6) Slogan kısmını ben bilmem, reklam danışmanlarım bilir.
0