canli yasaminin bir tek dunya'da oldugunu bilmiyoruz. bana sorarsan evrenin baska noktalarinda var bir dolu canli yasami, sadece cok uzaklar.

bizim gunes sistemimizde 9 (artik 8 gerci ama pluton benim nazarimda her zaman gezegendir) gezegen var. evrende bunun milyarlarca, katrinyolarcasi, zibilyonlarcasi var. 9 gezegenden 1inde yasam varken, katrilyon tanede 1 tane bile olmamasi mantikli mi sence? :)

bizim gibi canlilarin ysamasi icin standard kosullar var tabi ki. gunese uzaklik, atmosfer, su, dunyanin yuzeyi ile ilgili kosullar vs. vs. ama bu demek degil ki farkli bir gezegende farkli kosullara ayak uydurmus canlilar olamaz..

Yaşam bir tek Dünya'da var diyemeyiz; bizim yaşamamıza uygun şartlar -şu an için- yalnızca Dünya'da var. Yoksa başka gezegenlerde en azından bakteri düzeyinde de olsa bir yaşamın olmadığını bilemiyoruz. Yaşamsa o da yaşam.

@sl78 evet orası öyle de dünyada ilk yaşam formu sanırım dünyanın oluşumdan 1.5 milyar yıl sonra meydana gelmiş. Bunun sebeplerini de oksijene, hidrojene, güneş ışıklarına, ısıya vs. bağlıyorlar. Şimdi dünyada farklı iklim, bölge ve koşullarda yaşamını sürdüren canlılar var. Kutup ayısı çöl sıcağında yaşamını sürdüremez ve ya balık sadece suda yaşayabilir vs. Bir şekilde doğaya adapte olup yaşamını sürdürme durumu var. Evrim teorisinin bize anlattığı şey bir bakıma canlılık için belli bir standart ve düzenin olmamasıdır. O zaman canlılığı neden bir takım koşullara tabi tutuyorlar evreni anlatırken? Mars'ta neden o atmosfere uygun yaşam formları meydana gelip evrimleşmemiş? Ve ya dünyada neden suyun oluşumundan sonra canlı varlıklar ortaya çıkmış da ondan önce 280 derece iken alevle falan beslenen canlılar ortaya çıkıp evrilmemiş?

oralarda abartılı manyak iklim koşulları nedeniyle yaşam oluşamamış. o nedenle sadece burda var yaşam.

La olm biliyoruz evrenin sadece güneş sisteminden ibaret olmadığını. Güneş sistemindeki gezegenlerde neden o gezegenlerin atmosferine uygun yaşam formları meydana gelip evrimleşmemiş, onu soruyoruz.

Olmadığını bilmiyoruz ki, araştıramıyoruz. Araştırabildiklerimizde de bazı yaşamsal faaliyetler bulunmuş eskiye dair. Misal Mars'ta eskiden okyanus olduğuna dair bazı bulgular var, su yolları nehir yatakları gibi izler var. Bu da eskiden bir yaşamın olabileceğini anlatıyor. Ama onun dışındaki gezegenleri zaten bilmiyoruz. Varsa da haberimiz yok yani.

Yaşam formunun oluşması için en temele inersek "kendini kopyalayabilen molekül" bulmamız lazım. Bunun detaylı açıklaması için "Kör Saatçi"nin son kısımlarına bakabilirsiniz. Buna göre biz kendini kopyalama peşindeki nükleik asitlerin yan ürünüyüz bile diyebiliriz. Herhangi bir gezegende kendini otomatik kopyalayabilen (mesela kristalleşme) başka bir molekül/bileşik var ise pekala yaşam imkanı da olabilir.

Üstte denenlere katılıyorum ve rakamlarla konuşuyorum :)

Evrende 100 ile 200 MİLYAR arası galaksi var ve sadece Samanyolu, bizim galaksimiz için 400 MİLYARa yakın yıldız var.
150.000.000.000 x 400.000.000.000 = 60 000 000 000 000 000 000 000 yıldız var demek ve her yıldızın da etrafında en az 3-5 gezegen olsa, bu yukarıdaki rakamı onla çarp ve kaç gezegen olduğunu bul :)

www.collective-evolution.com
www.space.com

Ayrıca şunu da atlamayalım, aangelus da değinmiş:
www.collective-evolution.com

Nereden biliyosun ölçtün mü? :) Standartdı yok onu bende anlamıyorum. Diyorlar ki bilmemnerde su bulundu yaşam da olabilir. Yahu belki suya ihtiyacı olmayan bir yaşam formu var. Sonsuz bir sistemden bahsediyoruz. Bir de hep uzaylılar çok gelişmiş/teknolojiye ulaşmış varlıklar olarak betimleniyor. Onu da garip buluyorum. Belki trilyonlarca ışık yılı ötesinde onlar da bizim gibi ve bizi arıyorlar. O kadar çok değişken var ki sadece bizim açımızdan bakıyoruz. Belki çok yüksek sıcaklıklara dayanabilen bir kabuğu olan canlı var. Belki suya ihtiyacı olmayan?! Ya da su bulunan gezegenler de var. Bilemeyiz.

Güneş sistemindeki gezegenler için soruyorsan sadece onu da bilmiyoruz ki? Hepsine uzaktan bakıyoruz zaten.

(Ne olur tik ver, yalvarırım)

bu soruyu ben de sorarım sık sık. mesela marsa gönderilen araçta, ancak bildiğimiz anlamda atom ve molekül arayan, analiz eden bir alt yapı var.

karadeliklerin, egzotik parçacıkların, higgs'in bile çözülememiş sırları, anlaşılamamış yanları bulunurken; belki bizim bildiğimiz anlamda ışık ve maddenin ötesinde başka şartlarda ve henüz çözemediğimiz sırlarla oluşmuş bir 'hayat' mevcut. öyle ki bildiğimiz analiz teknikleri işe yaramıyor mesela, ya da ışıkla etkileşime geçmiyor mesela.

soruna cevap değil, daha da derinleşmiş başka bir soru oldu gerçi.

abi soruyu öyle soruyorsun ki sanki kuralları biz yarattık gibi hesap sorar haldesin. bi aciz dünyalılarız.
bilinen yaşam bizim eşleyicilerimizin dışına çıkmamış. daha alt ya da üst bi mekanizma yok. dna ve rna bu gezegenin gerçek ve tek sahipleri.

şunu izle:
www.youtube.com
çok sorgulama kafayı sıyırırsın.

Gunumuze gore en dogru bilgi olarak kabul edilen bazi gercekleri hatirlayalim...

evrim icin uzun bir surec ve uygun sartlar gerekir.

Su anda bildigimiz tek yasam cesidi dunyadaki butun canlilari da olusturan 'carbon temelli yasam'... Carbon'un bu surecte temel rol oynama nedeni, kucuk ve manageable olmasi, son enerji duzeyinde 4 elektron olan bir atom olmasi (ki bu da 4 farkli elementle ayni anda kovalent bag olusturabilmesi demek) ayrica kendiyle de cok rahat bir sekilde double bond ya da triple bond yapip, saglam molekuller olusturabilmesi icin kendisini ideal kiliyor... Eger karbon bu kadar esnek ozelliklere sahip olmasaydi degisik kosullara ayak uyduramayip bugune gelemeyebilirdi (buyuk ihtimal gelemezdi).

Peki ayni tur bir canlilik icin carbon sart mi? Bugunku bilgilerimiz dogrultusunda evet Carbon sart... Bu ozelliklere en yakin diger element Silikon ki o da Carbon kadar saglam molekuller olusturabiliyor fakat Carbon gibi uzun chain'li molekuller yerine kristal olusturuyor bu da cesitli atomlarla degisik baglar yapmasina engel olacak bir sey... Bu konuda carbon kadar esnek olmadigi icin, Silikon based bir yasam biraz daha zor bir ihtimal...

"Su"ya gelecek olursak.... su neden onemli diye sorarsak, benim aklima gelen ilk sey, suyun hucrenin olusmasini saglayan temel molekul olmasi. neden temel molekul? cunku bir molekulun suyu sevmeyen (hydrophobic) kisimlarinin sudan kacmasi ve biraraya gelme cabasi, tam tersi suyu seven (hydrophilic) kisimlarinin da suya dogru yonlemesi ile bir ortami disaridan(sudan) ayiran bir ceper olusmasina olanak sagladi...

Bu nedenle bizim su anda bildigimiz tek tur canliligi diger gezegenlerde ararken, toprakta bulunan elementler incelenir...

Tabii baska turlu canlilik mumkun mu? Mumkun tabii, ama suanki bilgimiz kadariyla bu canliligin nasil olabilecegini tam kestiremiyoruz... Fakat diger gezegenelerde de olabilecek/olan elementleri bildigimiz icin ne tur kimyasal molekuller olusabilecegini az cok kestirebiliyoruz (Burada insan gibi canlilar olusmasini saglayan bir surecten degil de, carbon temelli yasam olusmasini saglayan olaylardan bahsediyorum)...

DNA, RNA ve protein gibi yasamimizi saglayan molekuller calismak icin belirli kosullara ihtiyac duyarlar (ozellikle proteinler), bu kosullardan biri sicaklik. Bu molekuller dusuk sicakliklarda cok cok yavas calisan/calismasi duran, yuksek sicakliklarda ise parcalanan/bozulan molekuller... Dolayisiyla canliligi saglayabilecegini dusundugumuz bu elementlerin olusturdugu molekullerin calismasi cin belirli bir sicaklik araligi sart.

Ayrica soruda gezegenlerin atmosferinden bahsetmissin ama her gezegende atmosfer olmadigini hatirlatmak isterim.

Son olarak da bazi gezegenler dunya gibi kayac degildir, mesela Jupiter gazdan olusan bir gezegendir. Dolayisiyla o gezegenlerde dunyadaki benzer bir yasamdan bahsedemeyiz gibi, ancak gaz temelli bir yasam olabilir, o da nasil olacak olsa bile biz nasil bunu anlayacagiz? ya da anlayabilecek miyiz? tartisilir :)

@angelus Mars icin sonradan o nehir yataklarini vs. ruzgarlarin da yapabilecegini soylediler. Yani aslinda eskiden yasam var miydi o kadar da emin degiliz hala...

edit:
Carbondioksit ile ilgili soruyu unutmusum, dunyada su an tum canlilarda gerceklesen olaylar icin enerji gerekir... bu enerji de kolay elde edilebilen bir sey degil. Mesela dunyada canlilarin cesitliliginin bir anda artmasinin en onemli nedenlerinden birinin -su an icin- oksijenin varligi oldugu dusunuluyor. daha fazla bilgi icin en.wikipedia.org

eksisozluk.com

the great filter olmadı, fermi paradoksu linki verelim

eksisozluk.com

@icince bokunu cikaran arap atmosfer'den kastım havadaki tabakalar değil, koşullar, ortamdı. Koşul yerine atmosfer kelimesini kullanmayı tercih ettim.

eğer istediğin buysa, güneş süpernova aşamasına geldiğinde titanda dünyanın ilkel koşullarına uygun bir yapıda olacak ve bizdekine benzer bi evrim için birkaç milyar yılı olacak diyorlar.
istediğin bu değilse ne istiyosun mna koym?
bi sitokrom c kolay mı evimleşiyor sanıyorsun?
oksijen oksitleyici işte. karbon enerji bağlayıcı.
bunların ikisi yerine de bir şeyler koymazsan bildiğimiz enerji taşıma mantığını uygulayamazsın.
bildiğimiz solunumun bir üstü ancak florun son safhada reaksiyona girmesiyle oluyor diyor ali demirsoy. oksijene mecburuz çoğu konuda.
millet atmosfere göe cevap vediğinde de "yeaaa ben iklimi suyu amonyağı hepsini kastettim" diye çevirme lafı sinir bozuyorsun.
eğer ortamın tüm şartlarını sayacaksan önce eşleyici mefhumunu bilmelisin. bildiğini sanmıyorum. yüksek enerjili dış faktörlerin yarattığı düzeni anladınsa bunun için elde ne kadar az "mobilize" molekül tipi olduğunu da bilirsin. ama bunu da bildiğinni sanmıyorum.

burada ali ağaoğlu gibi bu değil bu değil bu hiç değil kapisi yapman sinir bozucu.

@namus ninjası ben atmosfer konusunu yanlış anlaşıldığı için düzelttim, atmosfer kelimesini koşul, ortam manasında kullandığımı belirttim.

Senin açıkladığın, dünyadaki canlı hayatı için gerekli olan bileşenleri esas alarak kurulan mantığın dışında bir evrim süreci 5 milyar yıldır neden oluşmamış? "Oluşmuşsa da henüz insanlık bunu keşfedemedi" cevabına aklım yatar. Ama bizim dünyamız için geçerli olan mantığa dayanan bir cevaba aklım yatmıyor. Yani bu evrende her şey kaosla, tesadüfi bir şekilde oluştuysa, canlılık için illa oksijene, suya ihtiyaç duyulmamalı.

mountaincat ben anladım seni tamam, sorun yok. Sen diyorsun ki; Dünya'daki hayatın başlamasına neden olan evrimin bir benzeri, kendi ortamında kendi şartlarına göre diğer gezegenlerde neden başlamadı. Bu olay neden bir tek Dünya'da oldu. Misal Andromeda Galaksisi'ndeki bir gezegende, kendi çevresel koşullarına göre bir evrim neden oluşmadı. Bu evrim bir tek bize mi işledi diye soruyorsun anladığım kadarı ile?


Benim tahminim, ki bir önceki cevabımda da söyledim; olup olmadığını bilmiyoruz, zira uzak yerler gitmemize veya uydu göndermemize imkan yok. Yani bizim ahir ömrümüz yetmez bunun bilimsel cevaplarını almaya. Onun dışında geriye bir tek o galaksilerdeki gezegenlerde yaşayan canlıların kendilerini göstermesi seçeneği kalıyor ama onların da o teknolojik imkanlara sahip olup olmadıklarını bilmiyoruz. Belki de bizden daha geri bir medeniyete sahiptirler. Ne bileyim, belki de bakterilerdir henüz. Uzaylı diye illa süper olacaklar diye bir kural yok. O yüzden bu konuları bu tip sorunlar nedeniyle şu an açığa çıkaramıyoruz ne yazık ki.

tesadüf diye bir şey yok. rastlantı ve zorunluluk var. sınırsız rastlantı zorunluluğun katı kalıplarında bugüne getirdi bizi. öncelikle bunda bi anlaşalım.

"Yani bu evrende her şey kaosla, tesadüfi bir şekilde oluştuysa, canlılık için illa oksijene, suya ihtiyaç duyulmamalı."

bu yazdığın sadece vasayım. ve maalesef bu bir non sequitur.

anliyorum...

oncelikle "Evrim bi tek bize mi evrim amk" gibi bir yaklasimin cok yanlis oldugunu belirteyim. Evrim akilli bir surec degildir, evrim bir sonuctur. Rastlantisal gelisen bir takim olaylardan sonra olusan bir sey, neden baska sekilde olusmadi ya da neden baska yerlerde de olusmadi diye sormak cok rasyonel durmuyor kanimca...

vucudumuzda bulunan bir polimeraz enzimi -farazi konusuyorum- iki DNA bazini bilmemkac saniyede bir araya getirebiliyor diyelim, bu enzim olmadan bu olayin gerceklesmesi milyonlarca yili bulabilir. Bu nedenle enzimler onemli. Bunlar olmadan dedigin milyarlarca yilin pek anlami kalmamis oluyor. Tabii bu dedigimi herhangi bir baska enzim icin de soyleyebilirsin...

Bu enzimlerin olusmasi icin su ya da bir sivi neden cok onemli? Cunku sivida ya da suda bulunan molekuller cok daha hizli hareket edip (kati ortamda bulunan molekullere gore), baska molekullerle temasa girme ve tepkimeye girme sansini arttiriyor. Bu nedenle suyun/sivinin olmadigi kayac olan gezegenlerde yanyana duran iki tane kayaya bakip 'hadi canli olusturun' demek cok realist olmasa gerek?

Ayrica "yasam formu" demissin ama bunun tanimini yapabilir misin?
Dunyadaki gibi carbon temelli bir yasamdan mi bahsediyorsun? Yani C, O, H, N gibi molekulleri icinde barindiran virusler bile canli olarak kabul edilmiyor. Bu nedenle 'yasam formu' derken, hollywood'un aklimiza soktugu insana benzeyen kafasi gozleri, iki kolu, iki bacagi vs. olan bir uzaylidan bahsediyorsak, bunun gerceklesme ihtimali biraz dusuk gibi...

Tabii gaz devi gezegenler de var, ve gazin su gibi akiskan bir yapisi var, molekuller diffuzyonla yayilabilir. Misal Jupiter'e bakarsak, atmosferinde dunyada bulunan molekuler de var, peki bu molekuller neden bir araya gelip bir seyler yapmiyor? Bunun bir nedeni sicaklik olabilir? Her ne kadar Jupiter'in iclerinde, merkezinde kayac olusumu var mi bilinmese de (en azindan ben boyle biliyorum) oyle olsa bile bu kayacin cok yuksek bir basinca ve sicaklik altinda oldugunu tahmin etmek zor olmasa gerek? Ve bu sicaklik bu molekulleri parcalayacak kadar yuksek. Bildigim kadariyla -eger varsa- Jupiter'in ust atmosfer katmanlarinda bir canlilik vardir diye dusunuyorlar.

Buradan alip, son vurgulamak istedigim noktaya geleyim... "yaşam formları meydana gelip evrimleşmemiş" demissin... nereden biliyorsun meydana gelmedigini? Belki gelmistir de biz daha kesfedememisizdir... Gunes sistemindeki tum gezegenlerin ve onlarin tum uydularinin tamamen kesfi ve incelemesi yapildi mi?

comptrol +1

yerin dibine girmem diyorsan dene şansını bir şey olmaz.

Bunun belli bir rutini yok mu, bilet ya sorulur ya sorulmaz.. Benim öğrenmek istediğim de bu İstinye Park'ta kontrol yapılmıyor mu acaba, yapılmıyorsa gideceğim.

Bilet sorarlarsa Suriyeli taklidi yap

rutini yok.

@proletarier Çalışanlar arada sırada hobi olarak mı kontrol yapıyor? :)

kardeşim zibilyon tane farklı şehirde zibilyon farklı sinemaya gittim ve emin ol bir günleri bir günlerini tutmuyor evet. herkesin işini ciddiye alış seviyesi farklı kimi ciddiye alır kimi almaz senin de kime denk geldiğine göre değişir durumun.

@proletarier Ben de İstanbul'daki bütün sinemalara gitmişimdir neredeyse, bu kontrol etmeme durumu ilk defa dikkatimi çekti. İstinye Park'ta da ilk defa sinemaya gittim ve orada belki kontrol yoktur diye soruyorum.

Hep aynı seanstaki filmlere gidersen bilet sorulmama şansını artırmış olabilirsin.

Salon çok boş olduğunda bileti satan ve kontrol eden görevliler zaten aşağı yukarı salona kaç kişinin gireceğini ve neye benzediklerini biliyor. Dolayısıyla uzaktan bi anormallik var mı diye göz ucuyla baksalar yetiyor. Eğer bilet almadığınızı hatırlarlarsa gelip biletinizi görebilir miyim diye sorarlar.

Salon kalabalık olunca mecburen bilet kontrolü yapıyorlar.

elinde bilet falan gördüyse sormamıştır.

kısa film işine girmeden telefonla bile olsa ufak ufak hikayeler çekip kurgulayarak başlayabilirsin.

deprosyanda olan sizofrenik manik depresif cool genc hikayelerinden uzsk dururdum.

Bir kamera alıp bol bol çekim yapıp kurgulamalısın. Ne olduğu önemli değil, sadece teknik pratiği yapabilmen için bir şeyler çek, montajla. Sonra da kısa film çekmeyi denemelisin. İlk birkaç denemen büyük ihtimalle hayal kırıklığı olacak. Zamanla eğer yeteneğin varsa, iyi bir şeyler çekebilirsin. Uzun denemeler sonucunda hala ortaya güzel bir iş çıkaramıyorsan, zorlamanın anlamı yok. Kendine başka uğraşlar bul.

dr mann kendini uyutmamış mıydı ? uyuttuğu için yaşlanmıyor .

Peki bu uyutma durumunun bilimsel gerçekliği nedir?

bilimsel bir gerçekliği yok. film kurgudan ibaret.

@the silent enigma filmin kurgudan ibaret olduğu abes bir tabir olur. Uyutma olayı kurgu olabilir. Ama filmin bütününe baktığımızda science fiction'ın çoğu örneğine göre bu denli teorik olmasına rağmen, ayakları yere sağlam basan nadir filmlerden biri.

mountaincat evet ama ben uyutma durumunun bilimsel bir gerçekliği olup olmadığına cevap verdim. ayrıca film diğer filmlere göre ayakları sağlam basıyor olabilir, ama içindekiler çoğunlukla kurgu. bilimsel terimler kullanıyorlar diye kurgu olduğunu görmezden gelemeyiz. aslında aynı şeyden söz ettik. :)

Eğer geleneksel üretimler söz konusu ile "el emeği, göz nuru" olabilir.
Ama yüksek teknoloji ürünlerden bahsedecekseniz olmaz tabii. "Nasıl yapıldı?" olabilir.

üretimden tüketime : ayakkabılar / ınızın yolcuğu
üretimden tüketime : makarnalar / ın rafa düşme hikayesi
üretimden tüketime : pastalar / babalarımızın ufak sırrını açıklıyoruz

/'den sonrası giriş cümlesi olur.
*minik donut canavarı'nın fikriyle birleştirdim.

O Neydi Gız

Yaratıcılıktan amma yoksunmuşsunuz amk :)

@minik donut canavari sen üstüne alınma, senin önerin başarılı :)

eşyanın sırrı gibi mistik bir isim önereyim ben de...

Sanmam.. Bir ürünün kullanıldığı belli olur hemen hele ki bu işi yapan insanlar hemen anlar..

Bu kazak bana kısa geliyo, napcam bu kazağı götüme mi sokcam amk :/

Etiketini cikartip giydiginiz kazagi, urunun herhangi bir ayibi yoksa, adini ne koyarak degistirmek istiyorsunuz?

Ya kazağı giydim çok hoşuma gitti, biraz kısa gelmesine rağmen o anki hevesle etiketini çıkarttım giydim. Ama baktım olacak gibi değil, hatta belki yıkanınca daha çok çekecek, daha da kısa gelecek. Sonuçta o kazağı belki günde 25 kişi denemek için giyip çıkartıyor mağazada. Böyle bir savunma yapamaz mıyım?

altına oduncu gömlekle filan giy madem ya da modeline uygun gömlekle kimse almaz onu artık.
ya da 2. elden sat birine

Etiketi cikarttiginiz icin, urunde ayip yoksa degistireceklerini hic sanmiyorum.

Etiketi çıkartmak problem değil, ona bakmıyorlar en azından, sadece giyilip giyilmediğine takılıyorlar.
Peki şöyle sorayım: Başka bir şubede değişim yapabilir miyim faturasıyla gitsem?

biraz giyinseydiniz hadi neyse de iki gün giyinmişsiniz, kirlenmiştir, şekli bozulmuştur artık o kazağın, ki zaten yönetici anlamış.

olmaz ki :/

çirkeflik yapman lazım onun için müdürünü çağır falan demen lazımmış veya genel bi yerin telefonunu ver orayı arıcam demen gerekli defacto'da çalışanbi arkadaş öyle anlatmıştı ama bence etik mi değil, yapabilir miyim yapamam, yapar mıyım yapmam sanırım.

@brotha b çok parlak bi fikre benziyo ama satın aldıktan sonra, yeni aldığım kazağı üstüme giymem gerekmiyor mu? Yönetici her halükarda aşağı inip ürünü inceliyor değişimden önce.

29 gün giyip ,30. gün ürün değiştirdiğim oldu. bir dahaki sefere etiketi düzgün çıakr, geri takılabilecek üzere. ürünü temiz kullanabilrsen veya yıkarsan değiştirebilirsin. beyaz bi gömleği karartıp, yıkayıp geri vermişliğim var.

ürünü kullandıysan ve kusuru yoksa ayıplı mal değilse değiştirmemekte haklılar.

Özgürlükçü değil Eşitlikçi. Yani o bence biraz ego ile alakalı. Sosyalizm fakir açısından bakınca mükemmel bir şey. Eğitimde sağlıkta yaşamsal ne varsa herkesle eşitsin. Ama zengin açısından kahredici bir durum olurdu. Düşünsene "fakirler ölsün Porsche'dan selamlar" diyemezsin. Niye ? Herkes lada samara'ya biniyor.

Dediğim gibi o batıya kaçma olayı bence tamamen kişinin kendini üstün görmesi farklı olma ihtiyacı.

Not: sosyalizm, liberalizm vs akımlar hakkında ki bilgim nerdeyse vikipedi ile sınırlı :) yalnızca tahmin yürüttüm. Yanlışsa çok vurmayın :))

Demek ki insanlar "Porsche'dan selamlar" diyebilme özgürlüğüne sahip olmak istiyor kardeşim. Herkesle birlikte lada samara'ya binmek değil.

çok iyi bilmiyorum ama düzen insanları bir ortalamaya çekecek sonuçta. önceki dönemde 100, 50 ve 1 olarak değerler vereceğimiz insanlarımız olsun. devlet 100'ün bütün malını kamulaştıracak, 50'nin hayat standardını düşürecek ya da aynı bırakacak, 1'i ise 50 seviyesine çekmeye çalışacak. bu noktada 100 eğer partiye yakın değilse hayati ihtiyaçları haricindeki her şeyini kaybedecek, 50 sınıf atlama hayallerini çöpe atmak zorunda kalacak, 1 ise belki bi miktar "sınıf atlayacak" -ki buna o düzende sınıf atlamak denir mi bilmiyorum- fakat hiçbir zaman 100 seviyesine gelemeyecek.

sınıf atlama umudundaki vatandaşın aradığını bulamaması ve sanayi, sanat, politika gibi alanlarda ülkede kendisi için bir gelecek görmemesi bu konuda etkili olabilir. sonuç olarak yüzlerce sene doğusundaki değil batısındaki ülkeler gibi yaşamış bir halktan bir anda eski alışkanlıkları bırakmasını bekleyemezsiniz.

Bu benim fikrim. "Porsche'dan selamlar" örneğini farazi olarak verdim. Iki hafta önce bi akşam hürriyet.com da bi habere denk geldim. Milyarder çocuklarının yaz tatilleriyle alakalı. Özel jetler mi dersin mankenlerin üzerine alkol döküp yalamalar mı piyuuu neler neler. Ben de o gün sabah 6'da kalkıp akşam 7'ye kadar fındıklıktaydım. Tabiri caizse it gibi çalılmıştım. "Vay amk" demiştim. Keşke eşit olabilsek diye düşündüm ama eğer fotoğrafa bakan değil de o fotoğraflarda ki gibi yaşamın olsaydı "sikmişim fakiri. Çalışsın bana para kazandırsın ibne. İşi ne" derdim.

Yani dediğim gibi bu bence biraz da insanın yetiştiği standartlar ile, hayat görüşüyle alakalı. Düşününce Eşitlikçi bir ortamda (örn: SSCB) da yaşasam eğer zengin olabileceğim bir ortam bana vaad ediliyor olsaydı oraya gitme arzusu duyardım.

@i ve been mistreated Valla senin verdiğin örnekten yola çıkarsak bence bu rejimlerde devlet 100, 50 ve 1'i sadece 2'ye çekiyor.

50'ye çekiyor demedim, çekmeye çalışacak dedim zaten. 50 değil de 20 olsun, 10 olsun. orta sınıf demeye çalışmıştım.

neden engellenerek baskı altına alınıyor?

sosyalist devrim yapan adamlar bu işi halkın her kesimine yaymak ve devrimci düşünceyi dünyaya benimsetmek istediler. bütün yolsuzluğu işin dışında tutarak sadece idealist açıdan yaklaşıyorum şu an, mantığı verebilmek için. devletin başındakiler halkın kapitalist yaşam tarzına alışık olduğunu ve insanın değişimi sevmediğini bildikleri için kendi sistemlerini insanlara benimsetmek adına zor kullandılar, gerekirse öldürdüler, katliamlar yaptılar ve halkı korkuttular. devrimi sürdürmek ve dünyaya yaymak için bunun gerekli olduğunu düşünüyor olsalar gerek. bu noktada hedeflenen sanayi ve insani gelişmişlik seviyesine ulaşana kadar sınırları kapatıp kendini kapitalist dünyadan soyutlamak gerektiğini düşünmüş olabilirler.

ha insanları neden öldürdüler, neden rejimler baskıcıydı, neden sınırlar kapandı dersen bence en sonunda iş tepedekilerin güçlerinden olmak istemeyişine ve sistemi bütün boktanlığıyla kendilerine hiçbir zarar gelmeyecek haliyle devam ettirmek isteyişine geliyor. genel politik elit davranışı, yeterli kontrol dengesi olmayan her sistemde var aynı türden siyasetçiler. devleti çiftliğe döndürme kafası.

bu arada doğu almanya maddi insani gelişmişlik açısından doğu bloku ülkeleri arasında açık ara en iyisiydi. onu da ekleyeyim.

bkz: ortak mülkün tragedyası

bakıyorum sadece sscb örneği verilmiş. sıfırdan kurulmaya çalışılan bir sosyalizm yani. gerekli hiçbir koşul oluşmadan yoktan var edilmeye çalışılan bir sosyalizm. klişemi skin ama gerçek sosyalizm bu değil. rusya hiç kapitalist bir devlet olamadı ki her sosyalist-komünist bilir ki kapitalizm öncülü olmadan sağlıklı bir sosyalist rejim kurulamaz.

edit: bi de hocam sen niye hiç tik vermiyorsun geçen şarkı konusunda da o kadar araştırdık bütün duyuru o kadar uğraştı bi kişiye tik atmadın ayıptır yazıktır günahtır.

Ulan sosyalist olmayan bircok ulkeden de insanlar kacmaya calisiyor vs. hatta sandallarda tirlarin mazot depolarinda olup gidiyorlar, sadece sosyalist ulkelerden kacanlar mi ilginizi cekiyor?

Acikca soyleyin, kizmiycam,

@kosun lan mevzu var
Bu kaçma o bildiğin kaçmalardan değil ama. Sosyalizm gibi rejim değişiklikleri ülkeleri ikiye böler Doğu/Batı Almanya, Kuzey/Güney Kore gibi. Bu gibi bölünmelerde hep sosyalist taraftan, kapitalist tarafa kaçmalar olur. Aynı ülkenin aynı dili kullanan insanlarının hangi rejimi arzuladıklarını ortaya çıkarıyor bu durum. Ben daha kapitalist taraftan, sosyalist tarafa kaçanı görmedim...

@proletarier şimdi farkettim, düzelttim dostum

Hic gormedim hic duymadim hic bilmiyorum.

Gordugumuz duydugumuz bildigimiz ne kadar gercek gezi parki direnisinden sonra netlesmisti saniyorum?

Kapitalist taraftan sosyalist tarafa gecenler sence ne kadar haber degeri tasir?

Veya guney kore kuzey kore orneginde, guney koreyi sadece samsung ve isikli buyuk sehirlerden ibaret sanmak ne kadar gercekci olur?

Kuzey korenin belki de en buyuk dusmani benimdir orada yasanan komikliklerden dolayi fakat yapilan sey dupeduz HAKSIZLIK,

Kuzey Kore'de yaşananları komiklik olarak nitelendiriyorsan; haksızlık dediğin şeyin ne olduğunu öğrenebilir miyim?

haksızlık;

bir şeyin sadece kötü taraflarını (kuzey) göstermek (görmek demiyorum dikkat) ve bir şeyin sadece iyi taraflarını (güney) göstermek.

Cahit Berkay'ın kendisi yapmış olabilir bunu. Filmlere müzik yapıyorlardı zaten o zamanlar. Sadece filme özgü bir sound olabilir yani.

Ya ben country joe and the fish electric music for the mind and body (love) diye bişey buldum ama ..

@ondkz bütün albümü dinledim onda yok maalesef

şöyle bir şey var ama bu değil gibi.
www.dr.com.tr

Muhtemelen jenerikte vs. çalan müziklerdir o albümdeki.

alkislarlayasiyorum.com

edit: aboo doğru.
neyse ki arkadaş bulacak gibi. :)

sahibi dervişan adlı grup. 10 tl gönder şarkıyı da bulayım.

80'lerin müzikleriymiş, film 1977 :)

@proletarier şarkının ismini bana verirsen 20 tl göndericem zaten, ben sözümde dururum merak etme.

yok yahu o işin şakasıydı aradım da bulamadım. türkler arşivcilik konusunda rezalettir ne kadar çok şeyin yok olup gittiğini kimse bilemez bu şarkı da onlardan biridir büyük ihtimalle.

Ancak müziğin Dervişan'a ait olduğu doğru mudur dostum?

20 tl gönder söyleyeyim

valla kaybettim ya. baya bir bakınmıştım yüzde yüz olmasa da varsayım çıkarımlarla öyle olduğunu düşünmüştüm ki büyük ihtimalle de öyle zaten ama dediğim gibi kesin bilgi değil, grubun davulcusunun facebook profili varmış, diğer üyelerinin var mı bilmiyorum ama facebook'un varsa sorabilirsin.

tr-tr.facebook.com

film için yapılmış stüdyo kayıtı, cahit berkayın moğollar grubuyla lale film stüdyosunda yaptığı film müziklerinden birisi. ses mühendisi necip sarıcıda anca varsa vardır.

Tam yaşı kaç ? Ona göre daha net yorumlanabilir.

i.imgur.com

komsu kızı fantezisi var mıymıs hala ya :/ yokluyordur aklı sıra iste. yollar yürünmekle asınmaz.

bu yazdığının alt metninde "birilerinin canını çektirecek ölçüde seksi biriyim, en azından nefes alıyorum haberiniz olsun" falan var sanırım. yoksa böyle bir şeye insan kendi de cevap bulabilir. kanka mısınız ki? değilsen niye bize soruyorsun yav. beğendiysen seviş. beğenmediysen siktir çek. ne desin yani insanlar?

@kerevizyon

24-25 yaşında velet işte.

@i ve been mistreated

evet evet, nasıl da bildin, tek derdim buydu. birinin anladığına sevindim!

24-25 yaş ise durum vahim o zaman, sert konuşmakla doğru yapmışsın.

25 yaşındaki adama velet diyorsan sen 30 falansındır. 30 yaşındaki kadının peşinden koşan da baya bir abazadır.

bu herif "küçük sapık" sayılmak için fazla yaşlı bence. yaş aralığını bildiğimden tahmin ettim o civarda bir şey olduğunu ama bilmeyen birisi 12-13 yaşında zannedebilir sen böyle deyince. 24-25 yaşındaki herif bariz yazıyordur. hatta direkt sevişmekten falan girdiğine göre doldur boşalta dönmüş herif. dakika 90, 10 kişiyle hücum ediyor. kornerlerde kalecisini de ileri çıkarıyor. sert savunmayla durdurman şart, yoksa golü yersin, beşini bırakmaz sjfsk

ve evet kesinlikle şansını deniyor. uslu, tatlı adam imajı çizerek PITY SEX kapmaya çalışıyor.

@devilred

yok, tek derdin bu demedim, gerçekten senle sevişmek isteyen komşu çocuğuna ne diyecceğini şaşırmış ve buradaki kitleye sormak, onlarla paylaşmak istemiş olabilirsin ama böyle bir saçma bir şeyi gelip buraya sormak bana manasız göründü. sor tabii. ne manasız şeyler soruluyor zaten. ama ben içimden "birinin (burada komşu çocuğu. eğitim durumu, yakışıklılık durumu, sosyoekonomik durumu bilinmiyor) bununla sevişmek istemesi hoşuna gitmiş, yazık paylaşmış garibim" diye düşündüm.

edit: sen dün tez savunmasına girmemiş miydin? mastır ya da doktora yapmış, belki akademisyen olacak insan internet forumlarında "komşu çocuğu benle sevişmek istedi nabayım" diye soru soruyor ashjgdfsfaddsg

lan cevap verenler, manyak mısınız? bu çocuğu 20 yıldır tanıyorum ben, yazıyla yirmi. yirmi yıldır da abla diyor bana. aileler çok yakın, duyulursa olay çıkar. bir şekilde kapatmam lazım konuyu, hala mı yürüyor diyorum, sizin dediklerinize bak.

annesine şikayet et ( veya çocugu annesine sikayet etmekle korkut.)

kafaya koymuş işte çocuk, inşallah asansörde falan yalnız kalmazsınız. şeytana uyabilir. 1 senedir falan tık yoktur onda şimdi vay anam serhat

Eğer konuyu kapatmak istiyorsan özrünü kabul et, ama önceki seferde söylediklerini de tekrarla ''ablanım'' vs gibi. Adam ciddi sapık değilse zaten o da hatasını anlar.

bir kadının " küçük sapık " demesi, cinsel arzularının arttığının göstergesidir.

" küçük sapık ah evet orasi ahh " diye fantazi kuruyorsundur sen

Hoşuna gidiyorsa seviş gitsin, dünyaya bir kez geliyoruz.

eleman niyeti bozmuş. ama bu koca adama naası kücük sapık dedin bn orayi çözemedim. cocuk mocuk diosn biraksan adam senden cocuk yapacak.kesin tavrını koy. anan baban duyarsa senide sikerler fln de.

bu arada eleman muhtemelen masturbasyon yaparken seni düşünüyor olabilir haberin olsun :|

ver geç sevabdır.

Kucuk sapik degil o buyuk sapik. ben o yastayken senden buyuklerle yatardim. kezo oldugun icin dikkat cekmek uzre sacma sapan duyuru acmisin ama ise de yaramis hani hakkini vermek lazim :)

abla sen çok garipsin yemin ederim.

25 yaşında adam 30 yaşındakine elbette yazar. komşu çocuğu da olsa yazar herif onu takmıyor artık. arkadaşsan muhabbeti kes, göte gelecen yoksa.

"çocuk dediğin eline çocuk verir" dedikleri böylesi bir şey olsa gerek.

çocuğa gösterip gösterip sonra da vermemek konusunda ısrarcı davranırsan.....

25 yaşında velet?

kardeşin olarak görerek büyümüşsen velettir tabii o. niye anlayamıyosunuz bunu acaba :/

kusura bakma da neresi kucuk, kazik kadar herif, askerligini filan yapmistir ben gibi yurtdisina gitmediyse -_- oyle bir yazmissin ki 15 yasinda sandim. ozur diliyor ama sansini da zorluyor. ailelerin duymasi sikinti yaratacaksa, "sacma sapan konusma, ailen duyarsa rezalet cikar" filan de, tirsar biraz.

bence var ya bu sözde kücük cocuk sana kafayı fena takmıs. ailelerin tanıdı birine boyle acılacak kdr ceserati bulduysa durum fena.. masturbasyonda seni dusunmuodr belki ama. sabahları aklına geldigin kesin.

Ben de kucuk sapik yazinca 9-10 yasindaki igrenc cocuklari dusundum daha okumadan mahallede dikiz mevzusu falan sandim. Ben yasindaymis! Bir de velet. Hmm, neys deviljim.
Host ulan ne munasebet falan demen gerekir cunku cocuk yokluyor hala. Yalniz bu yonde yurumeleriniz olmadiysa -ki olmamis- ozguvene gel. Sonucta nefes aliyosak umut var demektir.

"Ablanım ben senin" demişsin ama belki çocuk "abla" seviyor? Türk pornografisinde ablaların yeri ve önemi büyüktür. Dolayısıyla bu cevap demek ki yeterli olmamış. Karşındaki de belli ki abazan ve sen kapıdan kovsan bacadan girmek isteyecek, "güldü verecek" mertebesine erişmiş bir dangalak. Bu yüzden daha katı ve hatta gerekirse de çirkin ve korkutucu olmalısın. Küfür ederek ezebilirsin "sıçtığımın sübyanı, daha uzatırsan savcıya şikayet edicem (??!!:p)" gibi. Aşırı net ve katı olman gerekiyor ve hatta kırıcı... Kolay gelsin.

Simdi bir erkek sevismek istediginde neden sapik olur o kismi es geciyorum ancak ben burda size acilmasina olanak saglayacak bir ortam yarattiginizi dusundum.
Yoksa kimse komsu kizina hele ki ailesi ile yasayan birisi turkiye sartlarinda , desifre olma ihtimaline karsilik hafiften yoklamada acilmaz.

Hafiften yoklamis siz de samimi davranmissiniz yuz bulmuz dolasiyla ortada sapiklik yok ayrica ufak filan da degil yetiskinlik sinirinda.

Devilredi taniyorsam boyle biri yok. Kadin bizi deniyor ve su an guluyor.

reşitse niye olmasın ki.. önemli olan boyu değil.. (büyük ihtimalle boyu kısa gelmiştir sana)

direkt alakanı kes, mesajlarına cevap verme, hatta çok ultra büyük hatır vs yoksa arada blokla heryerden. bulunduğu ortamlarda bulunma. olur da ailecek misafirliğe bile gelseler işim var, çalışmam lazım falan deyip odana çekil, kapını da kitle. onunla görüşmek istemediğini anlayacaktır öküz değilse.

zaten başka türlü de anlamaz artık.

25 yaşında velet ha. ahaha. çocuk seninle ilgili fantazi kurarak hayatının hatasını yapmış zaten, daha da üzerine gitme.

Hala yuruyor efendim. Eger niyet degistiyse ben de hicbirsey bilmiyorum, nokta. Simdi strateji degistirmeye karar vermis. Oldukca agirdan alip yavas yavas ilerlemek niyetinde derim ben. Zamanla kivama gelir diye dusunuyor. B
Bu arada velet dedigin zanndersem aranizda 3 yas falan var.

ahahahahahha amk 24-25 yaşında velet mi ahahahahahahahahahaha

kardeş 50-55 yaşında değilsen, 24-25 yaşında performansının zirvesinde bi adma nasıl velet diyorsun :)

adam fena abaza bence. yoksa aranızda böyle bi ilişki varken sana söylenecek şey değil bu. utanır la insan. etrafında başka kimse yok mu acep.

Lan resmen kendimi gördüm. Benimde böyle bir komsu kizi kacamagim olmustu. Gerci kiz demeye dilim pek varmiyor, lakin 32 yasindaydi, bende 25.

Küçük değil, 25 yaşında adamlar her türlü şansını dener. Asla unutma.
Gerisi sana kalmış, tanıdıklık, vs.vs.vs. gibi konuların detayı sende.

"Küçük sapık" deyince ben de yeni ergenliğe girmiş 13-14 yaşında falan sandım. 4-5 yaş varmış aranızda, herhalde elinde büyüdü diye küçük sapık. (Burada "elde büyütmek" kavramını kendim söyledim, kendim yanlış anladım; rezillik)

Neyse, ya uzun süredir sevişmedi, ya geçmişten beri sende gözü vardı ya da şöyle bir seni yoklayası tuttu. Aileyle araların yakın olduğu bir "abla"ya gelecek hale geldiyse ilkine paramı basmaya meyilliyim. "Kardeş" gözü ile bakıyorsan; çok net ve sert olmak gerek. "Duymamış olayım, bir daha da bunlarla gelme", "Rezil ederim seni, ailenin yüzüne bakamazsın"a geniş bir skala var. Daha da anlamazsa, "tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" felsefesi ile ümüğünü sıkarsın.

@freekara haklı.

kesinlikle istemiyorsan sert ve ciddi bir dil ile konuş.

kadınların erkekleri gerçekten red ederken kullandıkları dil çok önemlidir, küfür de eklersen kesin sonuç alırsın.

ve buradakilerin aklına uyup ta 20 yıldır tanıdığın komşu çocuğuyla sevişme, sonra işler çok karışır.

İçinde biraz olsun istek varsa seviş çocukla hiç bir şey kaybetmezsin onunda hayallerini fantezilerini gerçek kılmış olursun çok mutlu etmiş olursun 20 yıldır tanıdığın bir insanı belki de sende mutlu olursun, hemen ön yargılı davranma biraz derin düşün neden olmasın ki de...

vallaha abla, bana abla diyor saçmalamayın diyorsun ama şöyle bir atasözü var: "kalkmış sikin dini imanı olmaz."

şansını deniyor tabi. bekar kadınsın, aktif seks hayatının oldugunu biliyodur. bize neden yüz vermesin diye düşünmüştür. öyle şeylere çok şahit oldum. komşu komşunun külüne muhtaçtır :)

@empedokles

bence 25 e 30 k güzel bi kombin lo, keşke 25e dönebilsem.

@i ve been mistreated

'bu yazdığının alt metninde "birilerinin canını çektirecek ölçüde seksi biriyim, en azından nefes alıyorum haberiniz olsun" falan var sanırım'

kezbanın erkek halisin (kamil oluyo sanırım) tam yoruma gel.

abla valla bu küçük (!) sapık kafaya koymuş sanki, istediğini almadan bırakmicak. Ver kurtul derim ben, iki taraf da rahatlar. sevaptır.

ps. böyle soruya böyle cevap

@kosun lan mevzu var

beni tanıdığın gibi bir yargıya nasıl varabildin ki? şu gereksiz özgüveninizi de alın gidin allaseniz.

Ozguven bende olsa bu basligi atarak tartismayi ben baslatmis olurdum.

O yuzden kusura bakmiycaksin devilredsu.

@aychovsky

derdimi en iyi sen anlamışsın, söylemeden edemeyeceğim. sahiden elimde büyüdü (bence de kötü bir tabir şu durum için), hala velet demem ondandır. bunu bi türlü çözemedi nedense okuyanlar.

20-25 yaş oldu mu, o zaman birlikte büyünüyor da, 5-10 yaş arası farklı olmuş oluyor. 10'lu yaşlardaki 5 yaş ile, 30'lu yaşlar arasındaki 5 yaş farklı. O zaman elinde büyümüş, belirli bir zaman sonra birlikte büyümüşler. Tanışıklıkları da 5-10 yaş dilimine denk geldiği için elinde büyümüş gibi olmuş, aralarındaki ilişki o şekilde kurulmuş. Şimdi tanışsalardı, öyle bir şey söz konusu olmazdı.

ben sinemada izledim ve maalesef altyazi yoktu. ha anlamadim degil, anladim ama kelimesi kelimesine degil. turkce veya ingilizce altyazili denemedim henuz. filmde, bazi bolumlerde kullanilan ingilizce garip evet.

Cloud Atlas'ı sadece bir kez izlemeye fırsatım oldu, paralel kurguyu çok başarılı ve yaratıcı kullanmaları beni etkilemişti. Ne yazık ki aklımda kalan tek başarılı öğe de kurgusu. Bu gibi filmler tek sefer izlemeyle anlam kazanmayan filmler. İnternette bu filmle ilgili detaylı okumalar mevcuttur, bu okumaları inceleyip filmi birkaç kez daha izlersen filmle ilgili detaylar parça parça bir araya gelerek anlamlı bir bütün oluşturabilir.

güzel film. anlamayanlar çamur atıyor ama. tekrar izlenebilir.

bi de "the tree of life" izle tam olsun.

izledim, anlamadım. kitabını okuyan arkadaş hariç hiçbirimiz anlamadık -beş altı kişi izledik-. anlamak için film çıkışı biraz uğraştık ama olmadı.

Şimdi fragmanını izledim de, farklı çağlarda yaşayan aynı karakterlerin gelecekte aynı hisleri dejavu gibi yaşaması, reenkarnasyonla ilgili olabilir.

Olasiliklar ve yasamin bir manifold butun oldugunu iddia ediyor. Re enkarnasyon mu? Zannetmem. O zaman suratlar ayni olacak diye bir sey yok. Biraz Hristiyan Mitolojosi var gibi geldi bana ama neyse. Ne anladiysaniz o. O kadar da derin bir sey oldugunu zannetmiyorum. Nihayetinde "blockbuster." Cok dusunmeye gerek yok, o kadar da akliniza ve kalbinize hitap etmiyor ...

--M.

Kızılay çadırında çay yapsın

arkadaşınızın niteliğine bağlı değişir.

sıradan bir vatandaşın bir işe yarayacağını sanmıyorum.

somalı ve şu an somada bulunan bir arkadaşımdan
----------
Arkadaşlar şu konuda da bilgilendirme yapmak istiyorum. Gelme isteklerinizi gerçekten anlıyorum fakat burda yardım edilecek herhangi bir durum yok. Ayrıca şuan burası gerçekten tehlikeli dışarıdan gelen insanlara karşı bir tepki var. Hatta kendini saldırı şeklinde gösterebiliyor. Lütfen bunu gözardı etmeyelim.

bu da orada bir stk bünyesinde 2 gündür bulunan başka bir arkadaşımdan

• Bugün İzmir’e bağlı Kınık ilçesinin Elmadere Köyü’ne gittik. 450 nüfuslu köyde 12 kayıp var. Bu kayıplar birbirinin yakınları, akrabaları. Aynı köydeki işçiler zaten genelde aynı vardiyada çalışıyormuş. Okulun 68 öğrencili ilkokulunun depodan bozma bir kütüphanesi var. Bu kütüphanenin rafları var, kitapları yok. İlkokul çocuklarına uygun okuma kitapları, boyama kitapları, kırtasiye malzemeleri, kıyafet, ayakkabı gönderebilirsiniz. 3 öğretmen var, üçü de oldukça duyarlı. Gelen fazla yardımı çevre köylere yönlendirecekler.
Adres: Elmadere Köyü İlkokulu, Kınık, İzmir

• Psikologsanız, TPD’de ilişkili olduğunuz şubeyle iletişime geçebilirsiniz. Gayet iyi koordinasyon işliyor, sizi en doğru şekilde yönlendireceklerdir. Ayrıca psikolog değilseniz de şu metni okumanızı öneririm: www.psikolog.org.tr

• Buraya gelmek istiyorsanız: Tamamen kişisel fikrimi söylüyorum, bu haftasonu çıkıp gelmeyin. Sadece bugün o kadar çok arkadaşım, arkadaşımın arkadaşı gruplar halinde buraya gelmek istediğini söyledi ki... Şehir şu an yasta. Ağıtlar, dualar yükseliyor, lokma dökülüyor, mezarlar kazılıyor, definler gerçekleşiyor ya da gerçekleşemiyor. Bu nedenle bu haftasonu atlayıp gelme enerjinizi bundan sonraki haftalara, yaz dönemine, kadınların ve çocukların hayata dönme süreçlerine destek olmaya saklamanızı öneririm. Tabii ki yine alanda çalışan STK’larla iletişime geçerek. Bu çalışmalardan haberdar oldukça da paylaşırım. Ancak şu anda böyle bir çalışma yok. Gelmek sadece kendinizi rahatlatmak olacaktır.

• Özellikle çocuklarla bir araya gelmeyi planlıyorsanız bir pedagogla, psikologla konuşmadan hiç gelmeyin derim. Nasıl iletişim kurulacağı çok önemli.

• Erzak, su, ilaç, teknolojik altyapı (baz istasyonu, internet vs.) ihtiyacı yok. Bunlar Kızılay, AFAD ve Türk Telekom tarafından -tabii ki sağlanması gerektiği için- sağlanıyor.

• STK’lardaki arkadaşlarıma önerilerim, özellikle yaz döneminde, okullar kapandığında burada kadınlara ve çocuklara yönelik atölyeler düzenlenebilir, yaz okulları yapılabilir. Tesisler kullanılabilir. Erkekler madende, kadınlar evde. Şehri iyi anlayıp, yerel STKlarla iletişime geçilip, kadın istihdamına yönelik çalışmalar yapılabilir.

• Sondan bir öncesi olarak, unutmamamız lazım. Tahminimce 450’yi geçecek can kaybına neden olan bu basiretsizliği, gerçek rakamları paylaşmayan bu kibri, kendi güvenliğini çok da güzel sağlayan bu siyasetçilerin her gün yeniden yaratmasına izin verdiğimiz ‘sistem’i artık beslememeyi unutmamak lazım. Şiddetin şiddet doğurduğunu, öfkemizi dillendirirken bile bir kez daha düşünmek lazım.

• Bir de umut lazım. Kendi maskesindeki oksijen bittiğinden, hayatını kaybeden yoldaşının maskesine eli uzanırken can vermiş madencinin umudundan

daha önce böyle bir olayın içinde bizzat bulunmadıysa ve de ağlayıp zırlama potansiyeli olan biriyse gitmesin. valilik, belediye veya orada bulunduğu bilinen örgütlerden stklardan birileriyle haberleşip "ne yapabilirim" diye sorabilir, ya da bunlardan bağımsız birine ulaşabilirse.

somada deprem olmadı. insanların evi barkı yıkılmadı. dükkanları yerlebir olmadı.

oraya mercimek çorbası, kuru gıda yardımı falan yapılması bana müthiş mantıksız ve sahtekarca geliyor.

soma'da yapılabilecek şey ne söyleyeyim mi?
orada ölen insanların haklarına sahip çıkmak, orada ölmelerine sebep olan herkesten tek tek hesap sormak ve bundan sonra madenlerde insanlar ölmesin diye gerekli önlemler alınana dek yılmamak, deste çıkmak.

yapılacak başka hiçbir şey yok çünkü soma'da evler yıkılmadı. insanlar öldü. ve naparsanız yapın öyle bir yarayı saramazsınız.

Bikaç arkadaşla gitmeyi istiyoruz da elimizden ne gelir bilemîyoruz sonuçta elimizden ne gleceğini bilmiyoruz yukarda dendiği gibi doğal afet olmadı ki işte yemek götürelim kıyafet götürelim faln. Ben de anlamıyorum neden tırlarca gıda yardımını yapan ünlüler varmış ya.

Of zor bi durum

ölen insanların çoğu ailede tek çalışan ailesini geçindiren insanlar ve maaşları ne zaman bağlanacak tazminat ne zaman verilecek belli değil. kaldı ki şu an o insanların yemek düşünecek halleri yok. yemek götürenleri o yüzden anlıyorum. ben de bölgedeki arkadaşlardan haber bekliyorum onların yönlendirmesine göre hareket edicem.

söylediğin olayları gugılladım da şu çıktı:
www.imdb.com
bu mudur?

Yok dostum bu Brian'ın olayı. Bana Stewie'ninkini lazım.

bu olsa gerek: www.imdb.com

ikisini üst üste koyup tecavüz ederdim.

bana etsinler, kadın olduğum için zaten ilk tercihleri ben olurdum.

Tecavüz edenler bayan olsaydı ya.

@rock n roll burada o adamların tercihi değil sizin tercihiniz önemli

Tobe bismillah, yavrum niye boyle seylerle mesgulsun ?

Polisiye roman falan mi?

Cevap veremiyorum, bi urperti geldi.

bana etsinler, sevgilime dokunmasınlar.

abi derdin ne böyle sorular soruyorsun psikopat mısın nesin moralim bozuldu resmen. bilmiyom valla cevap veremiyorum. cevap vermezdim, onlar da ikimize de tecavüz ederlerdi sanırım.

@GibsonRulesv2 tercih yaptıktan sonra ikinizi de serbest bırakıyorlar. Yanlış anlaşılmasın.

biber gazı manyağı olurdu o ayrı.

bana ayol

fikrimi değiştirdim, kıza etsinler lan. en kötü gider başka sevgili bulurum ama erkekliği orada bırakamam valla. her türlü o ilişki orada bitecek zaten. iki şekilde de erkeklik gidecek. en azından kıza tecavüz ederlerse sonsuza kadar gitmez.

artı ben de katılmak isterdim. belki salaklardır da izin verirler elimi falan çözerler. belki kızı kurtarmak için bir yol bulurum, bir fırsatını bulup ikisini de tokatlarım falan.

saçma bir soru. cinsel tercihi önemli karşıdakinin. psikopat ibne değilse, erkeği tercih etmez zaten. ibneyse y. yedik. kaçarı yok.

www.itusozluk.com

Seninki de buna benziyor dostum. Olmeyi seciyorum amk. Gozumun onunde esime/sevgilime dokunacak yada gotumden sikecek adamalr srrbest biraksa noolur birakmasa noolur! Her gun olecegime bir gun olurum daha iyi.

Benim toto degerli. Kiza tecavuz etsinler.

bana.

@rhan koptum ya :D


cevap: bana etsinler tabii ki eşim kaldıramaz erkek olduğu için ama o an böyle diyebilir miyim bilemedim çok zor. adamların tipi nasıl?

@ykyt soru hatalı falan değil böyle bir işkence yöntemi seçmiş işte, tercihi karşı tarafa bırakıyor. Nasıl tercih edilirse edilsin adam yapacak yani. Adamın cinsel yönelimini tartışmaya gerek yok burada yapılacak tercihi tartışıyoruz.

@yue yakışıklı olsalar okey diyeceksin yani.

@mountaincat evet tipleri iyiyse durum değişir :P yok yav işin şakası o.

Kendimi ortaya atar, isi yapmak icin ipleri cozduklerinde iki aduket etkisi bi taygir aparkat ile olaya mudahale ederdim gibi geliyor. Bayanim.

www.m2-bellator.org
al kardeş güzel hikaye

www.fikracenneti.com/search/Vazelin

Bu fıkrayı hatırlattı bana

5000 falan. her yeni jenerasyonda daha taş kızlar oluyor ondan.

40 yeter :) yapacaklarımın çoğunu yaptım.

70'den sonra. 85 falan. Yaşlanmak isterdim. Yaşlanmak herkese nasip olmaz. Torunlarımı sevip, onlarla vakit geçirmek isterdim.

Sanırım 75. Yapmayı planladığım çok şey var bu yüzden bana böyle bir zaman dilimi gerekiyor. Yatalak, tuvaletini bile kendi yapamayan bir insan haline dönüşmemek için de 75'den fazlasını istemezdim.

30 yeterli daha fazla mücadele etmek istemiyorum

83: asal sayi, ayni zamanda arka arkaya 3 ve 5 asal sayinin da toplami

1) 23+29+31
2) 11+13+17+19+23

ayrica 23.uncu asal sayi, favori rakamim 23'tur.
ayrica Eisenstein prime'dir, imaginary parti yoktur.

saygilar.

2076.

75 max.

fazla yaşlanmadan öleyim, elden ayaktan düşmeden.

23
çünkü tükendim,yoruldum.

ben olmeyi dusunmuyorum

23 çünkü yoruldum hem de cok...bıktım insanlardan...mutsuzum ..bu gece ansızın gelsin ölüm

28
çocuğum olursa iş değişir.

şimdi ölsem neden öldüm demem yani o derece

ölmek fikri korkutuyor beni sorunluyum o konuda. hatta yaşlanmak fikri korkutuyor. 27'de sabitlensem?

30.
Çirkinleşmeye başlamadan ölmek istiyorum.

bugünkü sağlığım ve enerjimle kalacaksam 2000 iyi gibi :/ dünyanın, jenerasyonun değişiminin bi kısmını görmek istiyorum. neblim yeni gezegenlere çarşıya gider gibi gitsek heycanlı değil mi :/

ben 60 yaşıma girdiğimde hala ölmemiş olursam ötenaziyi düşünüyorum. dünya nüfusu nereye vardı artık. dünya bunu kaldıramayacak duruma doğru hızla ilerliyor 60 yeterlidir arkadan gelenlere yer açmak lazım.

72
Çünkü;

70 / 2: 35
7 - 2: 5
35+5: 40!

Yilllaar once bi hayalim vardi cok kucukken, 18 yasima basinca okumak icin bi mektup yazmisim kendime, eger o hayalim gerceklesmezse umarim 22 yasinda olurum yazmisim. Cocuk akli, su an yatalak olmayacaksam 80 yasima kadar yasamak isterim.

118
ms 2101 i görmek istiyorum :)

40 yeterli

bu gece psikolojimin amuaaa kodunuz la... neler yazdım sildim şaşarsın :D neyse altıma işemeden ölmek isterdim azizim

60-70 arası

Gider o paralar genelde.. Ama umudunu kaybetme, ara ne olmus sor bakalım.

Ay sinirim bozuldu :)

Benim actigim son duyuruya bak lutfen.
Alem got olmus ya.

artık verdim gitti geri alma konusunda napabilirim, ara sor diyorsunuz nasıl sorayım sorarken ne diyeyim

Geri odeme tarihi belirlediginizden ve o muhlet doldugundan arayip, "konustugumuz sure x zamandi, neden geri odeme olmadi, hayirdir?" Diye sor.

Hem borc veren biziz, hem de ezik ezik mazeret dusunen.
Halla hallaaa.

ebeni sikerim parami getir de.

yahu ne diyeceksin haci! madem yakin arkadasin noldu bizim para donmedi benimde kullanacagim yerler var de. niye bu kadar gerilim yaratiyorsun kendinde.

bu borç işleri çok kötü ya. benimkiler hep bir bardak su içmekle sonuçlandığı için artık ben de vermiyorum. hastalık olur filan o ayrı ama gerisine de "ayağını yorganına göre uzataydın" diye söyleniyorum içten içe.

şimdi senin durumunda dendiği gibi "iş halloldu mu ne yaptınız" vs diye konuya direkt gir bence de. o an acil diye hemen yolladığını ama senin de o paraya ihtiyacın olduğundan filan bahset. gıcık bir konu ama yapacak bir şey yok. inşallah arkadaşın unutmuştur da sen hatırlatınca yollar hemen paranı.

Buradan akıl vermesi kolay da insanın başına gelince zorlanıyor tabi. Acaba verdiğim parayı istersem dostluğumuz bozulur mu diye takılır insanın aklına. Aslında parayı isteyerek dostluğu sakatlama ihtimalini yaratan o, geri ödenmeme halinde. Şu anda da tam bu gerçekleşmiş. Tabi maddi durumunuz falan nasıl bilmiyorum, miktar ne kadar, vs. bunlara göre bir şeyler farklı düşünülebilir.

Problem yalan söyleme sıkıntısı. Başta param yok diyememek, şimdi de çok acil para lazım, ödeme yapmam lazım demek gibi. Belki kötü bir niyet yoktur ortada ama söz verilen tarihte en azından ödenememe durumunu arayıp söylemesi gerekirdi. Kendi paranıza ihtiyacınız olduğunu ve bunun için gerekirse yalan söyleyin.

Bir tehlike de şurada, başıma geldi, şimdi atıyorum bin lira verdin. Sen paranı geri beklerken ya bi beşyüz lira daha lazım, memleketine gidecekmiş, bir hafta sonra paranın tamamını alıp verecekmiş türü tuzaklar olabilir. Kanma.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra olayı hatırlatıp sormanda bir mahsur yok bence. Sonuçta direkt arkadaşından istemeyeceksin parayı, "Para lazım oldu arkadaşın parayı gönderebilir mi?" gibisinden söylersin. Hemen ilk günün akşamı para gelmedi diye panik yapma.

kaybediyorlar, ankarayı kaybettiler, istanbulu da her an kaybedebilirler. izmir zaten asla onların olmayacak, keza eskişehir de. büyük şehirleri kaybettiğin an anadoluda da düşersin. genelde de.

evet kaybediyor,
48 saat daha akpnin güç kaybettiğinden bahsedersek hükümet düşecekmiş.

kaybetti ama yeterli değil, ankara ve istanbul'u çok net alacaklar.

Güç kaybetti fakat oylarda çok büyük bir düşüş yaşanacağını düşünmüyorum, oy sayımının çok sağlıklı koşullarda olmadığına eminim..

oy kaybı olacak ama yine yüksek oy alacak, bir sonraki seçime kadar bayağı hırpalanacaklar ama.

kaybetti ama istanbul ve ankara'yı kaybedecek kadar değil.

geçen gün taksiye bindim o arada kılıçdaroğlunun cnn türk deki konuşmasını banttan veriyolardı radyoda. Taksici trabzonlu yaşlı bi amca. Abi senin oyun kesin AKP dimi dedim :) Adam oğlum bunlar geldi geleli bunlara oy veriyorum şimdi tövbe namazı kılıyorum dedi.

Geçen bir orduevinin önünden geçiyordum. Emekli Astsubay olduğunu tahmin ettiğim bir kişi yanındaki adama "Chp'nin yaptığı işi görüyor musun, şimdi Cemaatle kol kola girmiş. Yazıklar olsun senelerdir verdiğim oylara, bundan sonra oyum Akp'ye" dedi.

insanlar tape olayına yabancılaştı artık amma seçime doğru bomba tapeler var diyollar. abiler ablalar vızır vızır çalışıyor. seçime kadar herşey olabilir. kaldı ki ankara'da öyle bariz melih falan önce değil. melihin kalesi olan bölgelerde bile çok büyük oy kayıpları var ama boyun farkıyla melih önde gibi. istanbul'u tam bilemiyorum ama orda da akp boyun farkıyla alıcı gibi. du bakalım neler olcak.

Sembolik ve stratejik önemi olan belediyeleri alabilecek olmaları geriledikleri ve yakında da kendilerine yol gözükeceği gerçeğini değiştirmiyor. Rüşvetle, hırsızlıkla, insan öldürmeyle, tamamen betona-AVM'ye ve özelleştirmeye dayalı bir ekonominin Türkiye'de gideri 12 yılmış, kanıtlanmış oldu sadece.

kaybediyor. yanımda yöremdeki 5 akpli artık oy vermeyeceğim diyor. 3'ünü de ben vazgeçirdim. =)

güç kaybediyorlar da annem ve babam gibi hala tayyip'den allah razı olsun diye diye gözü kapalı oy vermeye devam edecek taban seçmeni olduğu sürece hala ayakta durur maalesef.

onca skandal, ölüm falan hiç etkilemedi arkadaş. daha çok kenetlendiler yeminlen akp'ye, hayret ediyorum. annem falan daha çok bilendi resmen. iyice kutuplaştılar yani.

akp de zaten biliyor, artık özellikle genç seçmeni kandıramayacağını. o yüzden tabanı korumak istiyorlar.

gecen seçim de mhp nin kasetler cikmisti ve rahatlikla gectiler baraji tepki oylariyla. bence kaybetmiyor

@bir fincan kahve ile film izlemek - çevremde senin durumundaki insanlara tavsiyem ebeveynlerinin nüfus cüzdanlarını seçimden tercihen 1 gün önce alıp saklamaları. sana da tavsiye ederim. :)

olan olduktan sonra istediği propagandayı yapsınlar ne farkeder? ki kendileri neler yapacak/yapmaya çalışacak hepimiz biliyoruz.

türkiye sermayesei, medyası şimdilerde daha da net ortaya çıkan amaçları,ilişkileri nedeniyle iktidarı destekler. akp'den önce de böyleydi, korkarım sonra da böyle olacak. o iş adamları, o çıkar sağlamak isteyen koca gürruh şimdi akp ile iş yapmak için tereddüt edecek, bu da akp iktidarının güç kaybettiği anlamına gelir.

güç kaybediyor daha da kaybedecek ama seçimlerden sonar türkiyenin yine çoğu yerinin sarı olduğunu göreceksiniz,

Çevremde en az 10 kişi var akp'e vermeyeceğim diyen. Herkese anlatıp babaya durumu anlatamamak ise en büyük ironi olsa gerek.

Hatay'daki onca olaydan sonra durum ne olacak merak ediyorum.

antalya, trabzon, hatay, kocaeli

mersin
2009 da buyuksehiri chp
2011 de genel secimi akp almisti
2014 de favori ise mhp.
cok merak ediyorum sahsen.

Hatay'ı çok merak ediyorum. Reyhanlı ve Armutlu olaylarını yaşayan insanlar, o olaylar esnasında belediye başkanı olan ve şu anda chp'den aday olan kişi, öte yandan mhp'nin iskenderun'da uzun zamanlar belediyecilik yapmış adayı. ve tabi ki kaseti çıkan akp adayı.

İzmir -İzmirliyim?

Ben Adana, istanbul, urfa ve ankara'yı çok merak ediyorum.

hatay, şanlıurfa, adana.
izmir, istanbul, ankara zaten listede duruyor.

adana'yı merak ediyorum. çekişme olacak gibi çünkü 3 parti arasında.

Kayseri

şunu düzeltelim
mansur yavaş - rte
mustafa sarıgül - rte

çekişmeler bu şekilde olacak

hatay, ankara ve istanbul kritik iller benim için.

manisa.

3 partinin adayları da çok iddialı ve oy oranları birbirlerine epey yakın çıkacak gibi.

Hemen editleyeceğim. Net anlamam açısından soru:
1. Kümenin eleman sayısı önemli mi?
2. Sıralamadaki yerleri önemli mi?

Eğer kümenin eleman sayısı önemli değilse ve yerleri önemli değilse; (2^9)-1
Boş alt küme hariç diğer tüm altkümeler bu koşulu karşılar.
1 elemanlı kümeler: A,B, C, ..., J
2 elemanlı kümeler: AB, AC , ..., HJ
3 elemanlı kümeler: ABC, ABD, .., GHJ
...
diye gider bu.
Sonuç olarak boş küme hariç tüm alt kümelerdir.

Pardon yazmayı unutmuşum 4'lü kümeler olacak ABCD gibi. Sıralamadaki yerleri hiç önemli değil.

O halde C(9,4) yani 9'un 4'lü kombinasyonları.
Ben anlatmaya kalkmıştım ama şurada çok güzel anlatmış zaten
www.matematiktutkusu.com

Ya aslında bu bir matematik dersi sorusu değil ve sorunun direkt matematiksel cevabını istemiyorum. İddaa'da bir yöntem buldum da, onu uygulayacağım :D

O yüzden 4'lü kümelerde bu harflerin kombine edilmiş hali de lazım :D Ama çok uçuk bir sonuçsa tabi şansıma küsmem lazım.

126 durum var
A B C D
A B C E
A B C F
A B C G
A B C H
A B C J
A B D E
A B D F
A B D G
A B D H
A B D J
A B E F
A B E G
A B E H
A B E J
A B F G
A B F H
A B F J
A B G H
A B G J
A B H J
A C D E
A C D F
A C D G
A C D H
A C D J
A C E F
A C E G
A C E H
A C E J
A C F G
A C F H
A C F J
A C G H
A C G J
A C H J
A D E F
A D E G
A D E H
A D E J
A D F G
A D F H
A D F J
A D G H
A D G J
A D H J
A E F G
A E F H
A E F J
A E G H
A E G J
A E H J
A F G H
A F G J
A F H J
A G H J
B C D E
B C D F
B C D G
B C D H
B C D J
B C E F
B C E G
B C E H
B C E J
B C F G
B C F H
B C F J
B C G H
B C G J
B C H J
B D E F
B D E G
B D E H
B D E J
B D F G
B D F H
B D F J
B D G H
B D G J
B D H J
B E F G
B E F H
B E F J
B E G H
B E G J
B E H J
B F G H
B F G J
B F H J
B G H J
C D E F
C D E G
C D E H
C D E J
C D F G
C D F H
C D F J
C D G H
C D G J
C D H J
C E F G
C E F H
C E F J
C E G H
C E G J
C E H J
C F G H
C F G J
C F H J
C G H J
D E F G
D E F H
D E F J
D E G H
D E G J
D E H J
D F G H
D F G J
D F H J
D G H J
E F G H
E F G J
E F H J
E G H J
F G H J

Bu hali ile işine yarayacaksa ne güzel. Güle güle kullan :)

Aslında keşke harf yerine direkt oranları verseydim daha iyi olurdu benim için. Şimdi tek tek hesap yapmam gerekecek :D

Oranlar duruyorsa gönder, program yazılı. Yerine koyayım bulsun. Yalnzı bu 4'ünden bir şey hesaplanacaksa ne nasıl hesaplanır bilmiyorum. Sadece ben kombinasyonları yazarım.

@aychovsky sagol ben daha pratik bir yolla hesap yaptım ve fikrin berbat olduğunu anladım :(

orayı bırakmadan da başlayabilirsin.

Uzaktan eeğitim olması, tezsiz olması vs. etkilemiyor durumu değil mi?

Hayır etkilemez...

Son bir sorum olacak; 2011 bahar döneminde alese girmiştim Nisan ayında. Bu senenin temmuz ayındaki yüksek lisans başvurum için geçerli olur mu acaba :)

ciddi rakamlar görmek istiyor isen 3 kasım genel seçimlerine bak bence.

akp'nin aldığı oy oranı %22küsür, aldığı oy da 10-11 milyon civarı. geçersiz oylar, boş oylar ve kullanılmayan oylar ise 9-10 milyon civarı.

aslında avrupayla kıyaslandığında gayet iyi katılım oranları, fransada son seçimlerde %30larda kalmış katılım. ama sebep? asıl merakımı cezbeden bu.

2-sebep çok bilmemiz.
herşeyi biliyoruz inanılmaz, herkes bişeyin uzmanı.
herkes herkese müdür.
çok uluslu şirket gibiyiz,herkes profesyonel.

fakat şu gerçeği atlıyoruz.

oy kullanmak bir görevdir.

Vatandaşlık Görevleri
1- Kanunlara Uymak
2- Vergi Vermek
3- Askerlik Yapmak
4- Seçimlere Katılmak (Hem hak hem de görevdir.)

Edit: Tabi görevlerini yerine getirmeyen bizler sonra hak iddia etmeye çalışıyoruz.
Oy kullanmayarak hak iddia etmekten, eleştiri yapmaktan vazgeçtiğimizi beyan etmiş oluyoruz.
Bu kısımları pek bilmiyoruz kanımca.

oy kullanmamak-geçersiz oy kullanmak yahut seçim boykotu ile daha saçma sapan ne duyabilirim diye beklerken, bir tane de @comptrol ekledi bunlara. tuzu kurular seçimleri boykot ediyormuş-geçerli oy kullanmıyormuş. nereden ulaştın buna? hangi istatistikle, hangi analizle, hangi yöntemle? tüm dünya coğrafyasında pratiği olan ve nedeni de aslen genel hoşnutsuzluk ve tepki olan bir tutumu "hoşnutlardır" diye genellemek için ne içmek gerekiyor bilemedim gerçekten.

@cecilia protesto için yapılan bir eylemi "eleştiri hakkından vazgeçmek" düzeyine indirgemek çok güzelmiş. en son ortaokul son yurttaşlık dersinden kalan bilgilerle yaşamaya devam ediyoruz galiba bazılarımız bu arada - aradaki açığı nasıl kapatıp da izah yapılır bilemedim. profesyonel birisi gerekli sanıyorum ki birşeyleri bu noktada anlatmak için.

yok alakası yukarıda denilenlerle tutumun. basit bir google araması ile de bulabilirsin nedenlerini.

türkiye'de ne kadar kişi bilinçli olarak sandığa gitmiyor orası meçhul bu arada, kim ne derse doğru olmayacak pek de.

Aslında amacım eleştirmek değil. Bu bir gerçek. Ve anladığım kadarıyla her yeni seçimde bu tercihi kullananların sayısı artacak. Maalesef siyasi iklim bizi seçeneksizliğe mahkum bıraktı. Toplamda 4 tane tercihi var aslında seçmenin. AKP, CHP, MHP ve BDP. Bunun dışında kalan partiler maalesef siyasetçilik oynuyor. Meclise girme şansları 0 (sıfır). Bunun bilincinde olan seçmen oy vermemeyi tercih edebiliyor. Bu da meclisin temsiliyet gücünü düşüren bir etken. Bu kitleyi harekete geçirebilecek bir oluşum olsa ne güzel olmaz mı?

@comptrol ilk olarak abd'de iki ana parti olmakla beraber, meclislere üçüncü partiler yahut bağımsız adaylar da girebiliyor-girebildi, bu öyle bir ayrıntı. onun haricinde abd'de protesto amaçlı geçersiz oy atımı var. mickey mouse yahut bugs bunny resimleri konulur pusulaya örneğin, falan.

gene abd'deki adaylık sistemi ve seçim sistemi ile türkiye'nin yakından uzaktan alakası yok; demokrat parti de cumhuriyetçi parti de parçalı yapılar. özellikle demokratların içerisindeki herkes aynı değil, çok farklı uçlarda adamlar var.

kulkke, baya profesyonel oldu.
referanslar, kanıtlar, çürütemediğim sitaset bilimciler falan.
çok hoş.

utandım bak şimdi ben.

@cecilia burada seni eğitmek için bulunduğumu sanmıyorum. kaldı ki orta-son yurttaşlık dersi bilgileri ile konuşan kişiyi de eğitmek o kadar kalkışacağım bir iş olmayabilir; kalkışacak birisi bir ara yapsın, ben ne yapayım? politik-ekonomi falan mı anlatayım, devlet tanımı mı yapayım, seçim sistemlerini mi anlatayım sonra da tarihteki seçim boykotlarından mı dem vurayım, protesto oyunun farklı bakışlar için gerekçelerini mi sıralayayım; daha temele de inmek gerekebilir. ne diyeyim, meraklısı bir ara girişsin o işlere.

peki bebeğim yorulma sen.

edit: tamam en son sözü de sen söyle.

didit: çay doğru ama bak. doğruya doğru.

şimdi senin yanıtın da, bu da silinecek de, bebeğim diyerek komiklik yaptığını sanmak, üste çıkmaya kalkışmak falan; politik bakış açın haricinde de orta-sonda kalan bolca şey görmüyor değilim. abinin\ablanın yahut babanın\annenin bilgisayarını mı aldın bak yoksa, doğruyu söyle; kızmasınlar sonra? senin için söyledim bak.

daha da durmayayım bu arada, ne olmuş hitabet biçimi. kaçıp gideyim çay içeyim.

Seçimde oy kullanmamanın bir sürü sebebi olabilir. Benim düşüncem şu: Eğer sandığa gitmeyen seçmenler arasında bir seçim yapılacak olsa; sonuç, sandığa gidenlerin arasında yapılan seçimden çıkan sonuca çok yakın olur. Başka bir deyişle bu 8 milyon kişi gidip oy kullansa, siyasi herhangi bir dinamik ve ya dengede değişim olmaz.
Çünkü sandığa gitmeme sebepleri diğer 40 milyon seçmenden farklı düşünmeleri ve onları temsil edecek bir siyasi oluşumu heyecanla bekleme değil. Evet hiçbir siyasi çizgiye kendini yakın bulmadığı için, tepki olarak oy kullanmayan küçük bir kitle var. Ancak bu insanların büyük çoğunluğu,

Hasta olduğu için gitmiyor, başka bir şehir/ülkede olduğu için gitmiyor, üşendiği için gitmiyor, gitse de sonucun fazla değişmeyeceğini düşündüğü için gitmiyor. Ve büyük kısmı da kararsız olduğu için gitmiyor ancak yine çoğunluğun alternatifi Akp, 2. sırada Chp, 3. sırada Mhp)

Anketlerdeki kararsızların parti tercihine ve oranlarına bakarsanız tabloyu daha iyi görürsünüz.

realtek'ten indirirseniz olmaz. anakartın sitesinden indirilmesi lazım, o da şu: download.biostar.com.tw

Hiç uğraşmadan drp.su ya gir. O herşeyi bulur.

@cetoxim valla buldu

isimler nerde?

bunlar isim değil ki.

şeyime diye isim var hakkaten diğerlerini bilmiyorum

pürlent

Neylan hariç diğerlerinin isme benzer hali yok ki?

Neylan isminde tanıdığım olmasına rağmen hiçbiri kulağa hoş gelmiyor..

(bkz: abiş hatun)

ed: entry yazdırdın. yine sinirim bozuldu.

ahmet

ermaaaaan bunlar çok kötü. üfff.
içim bulandı bea.


hiçbiri isim olmasın çok rica edicem ama yok ille biri olacak, olmuş, hangisiymiş dersen leylüfer. meeööh yani.

gümgüme

adule

şeyime

bunlar hangi kültüre ait isimler hocam ? belki orada bişeyler ifade ediyordur ama ben olsam hiçbirini seçmezdim herhalde çünkü çoğu dalga geçilmeye müsait isimler maalesef .

Renginar bence...

çükübik

www.ismididikle.com

sanki burada bir eleştiri söz konusu.

aduket

Neylan ismi ile birkaç kere karşılaştım. Bir tanesi Scarlet Johansona benziyor hatta

renginar

bence çocuk doğmadan öldürün gitsin, bu isimlerle yaşayamaz fazla :(

hepsi birbirinden guzel

renginar favorim bir de aduket pardon aduleymis

bu duyuruyu silme favorilere ekledim :)

aduket.

Aynı şekilde, ben de Mahmutbey'den geçmiş görünüyorum.
Oranın yolunu dahi bilmem, arabayı hayatımda kimseye vermedim.
Ayrıca HGS kredi kartıma bağlı, her zaman dolu (en az 15 tl), bir kaç kere alet okuyamadı ve ceza yazdı diye gösterdi. Ama hiç ceza görmedim dökümlerde..

sikinti olmuyor ya.

@quaker bana da birkaç kere öyle oldu ama ceza falan yazmıyor. Senin mahmutbey'deb geçişlerin peki neydi köprü mü?

abi cezayi odemeyin oyle durumlarda, bankayi arayin "para yatirmayi unutmusum" turunden bir sey soyleyin, tamam derler karayollari ile iletisime gecip hallederler olayi. bosuna odemis olursunuz cezayi su anda.

@mountaincat: Evet köprüydü. Hatta bi ara sadece FSM'den geçtim. O ara oldu bu olay..
@fakyoras : Ben cezalı işlem yapmadım ama zaten. Sistem para olmasına rağmen ceza gösterdi tabelada, ama internetten bakınca hiç ceza görmedim.

@fakyoras hangi bankayı arıcaz, hesabımızın bulunduğu mu, kredi kartımızın bulunduğu mu?

Hiç başınıza gelmedi mi lan?
Her fikre açığım. Yalan söledim mazeret doldurayım diyebilirim, ama tripler daraltır beni.

Raporsuz işe git, "rapor nerde?" diye sorarlarsa "ben yalancı mıyım lan avradını siktiklerim" deyip üste çık.

Eczanede unutmuşum.

abi gereken her şeyi yapmışsın kendini sıkıntıya sokmak için. tanıdık varsa geçmiş tarihli rapor falan yazdırmaya bak.

Vermene gerek yok diosun yani. Sözlü ifade de bi çeşit rapordur aslında di mi? Veya maille ben rapor aldım mazeretten düş diyip, rapor nerde derlerse, mailin çıktısını alır veririm.

Zikardo, aklıma geldi, ik ya sorarlarsa, onlar da getirmedi derse, sıkıntı olur mu sence

özel bir hastaneden geçmiş güne -parayla- rapor al.

Oluyo mu öle?
Hangi hastane rahatça yapıyor onu?
Ters bi cevap almak istemem.

Bir çalışan rapor aldıysa bunu muhasebeye bildirmek zorundadır. Haliyle senden raporu isterler. Elinde gitmediğin tarihe ait bir rapor olmalı.

Clones değerli bilgiler için teşekkürler.

Yaratıcılıkta gelinen nokta bu mu şimdi? Gitmediğim günün raporunu götürmeliyim. Hmm

Zikardo adamsın. Öle yapiyim. Gidip ik ya söylerim, alamadım mazeretten düşelim diye. Arar öğrenirse de napalım artık. Zaten hastaydım aq.

Kredimi bitireli çok oldu aslında. Cvplar için teşekkürler.

sahte rapor.

sağlık ocaklarında da eğer üstünden çok gün geçmediyse istediğinde çok hastaydım gidemedim diye anlattığında rapor veriyolar

Valla ben Beşiktaş'lıyım ve sevmeme sebebimi söyleyeyim.

2003-2004 sezonunda beşiktaş son maçta kaybetti ve Bursaspor küme düştü. Beşiktaş da o son maçı kaybetmesiyle bir sıra daha geride bitirdi ligi. Beşiktaş zaten o sezon ligin ikinci yarısında peş peşe puanlar kaybederek berbat bir 2. yarı geçirmişti. Ama bu gerizekalı Bursaspor taraftarı küme düşmelerinden tamamen Beşiktaş'ı sorumlu tuttular nedense. Birden düşmanlık beslediler. Beşiktaş maçlarında hep Beşiktaş taraftarına saldırdılar, küfürler ettiler. (Her defasında dayak yiyip gittiler gerçi)

Şimdi bu salak taraftarın sevimli bir tarafı mı var ki sevelim?

benim nefret etme nedenim adanada oynanan bjk bursaspor maçı öncesi bursaspor taraftarının yanında çocuğu olan bir babayı bıçaklayıp kanlar içindeki fotosunu texas'ın giriş sayfasına koyup akıllı olun diye yazmasıdır, istanbul'a gelip atar gider yapmaya çalışmasıdır. sonra dayağını yer gider orası ayrı. kısacası kendilerini bişey zannediyor bursaspor taraftarı, halbuki fasulyeden nimet.

bursaspor taraftarına taş atan eller kırılsın. evlerine ateşler düşsün. :) bir bursasporlu olarak kin ve nefret duyanları kınıyorum.

@ Belchior çok yaratıcı ve zeka potansiyeli yüksek bir cevap vermişsin tebrik ederim seni einstein...

bence tek sorunları bir anadolu takımının üstünlüğünü birlik beraberliğini yedirememeleri Manu nun bile hayran kaldığı taraftarlarız biz bursasporu travestilerle bir tutanlarada inönünün 250m üstündeki taksime bakmalarını öneririm bi

Karşıyakalıyım, deplasmanınıza da gelmişliğim vardır. Amiyane tabirle "tribüncü" bir adam olarak ben severim Bursa taraftarını. Her ne kadar senede bir kaç kere deplasman yollarında karşılaşsak da o günler hariç çok da kötü anmayız bursalıları. (Şahsen bizim ortamımızda böyledir) Makarası yapılır illa ki hatta parkta bahçede içen gençler bir anda "ay ayol" diye bağırabilirler : )

Bir Eskişehir, Konya bana daha antipatik gelir. Sizin memleketin her yerinde problem yaşadığınıza gelince, ben o kadar da abartı bir tepki olduğunu düşünmüyorum. Örneğin biz daha antipatiğiz genel olarak. Bursa, Eskişehir, Sakarya, Kocaeli, Antalya, Konya, Rize, ve bilumum ege ve İstanbul takımı hiç hazetmez bizden. Gariptir, Göztepe de bizim gibi agresif yapıdadır ama bu saydığım takımlarla arası genel olarak iyidir. Size olan tepkinin şampiyonluk sonrası başarıyı çekememekten geldiği kanaatindeyim. Yoksa tribünsel anlamda bir tepki değil, sportif bence.

Bu sene güzel deplasmanlar yapıyorsunuz, bozmayın, böyle devam.

şimdi beşiktalılarla anlaşamayız, öyle denizli maçı gibi yakın tarihle alakası yoktur, bu adamlar zamanında gelip bizim skorboardu parçalıyor o günden sonra bu adamlarla bir türlü denk düşemiyoruz. karşıyakalılarla da pek anlaşamayız çünkü göztepe'yi severiz, kendim izmir'de büyüdüm göztepe maçlarına bursa atkısıyla bursa maçlarına da göztepe atkısıyla giderim. sonra bi diyarbakırspor olayımız var, bu adamları hiç sevmeyiz sebebi bizim faşist olmamız değil onların faşist olması. aradaki sağlam adamları tenzih ederim fakat hiç kimse bursaya gelip istiklal marşında ıslık çalamaz, yetmiyormuş gibi terörist bayrakları açamaz. yapılmadı demeyin oradaydım bende sövdüm. şimdi bir de bursa'nın kendi taraftar grubu var texas yani bursa taraftarı değil Texas olarak ayrı bir kategoriye almamız gerekir, bu adamların çoğu zafer mahallesi çıkışlı arnavutlardan oluşur. (bkz: arnavut) kendimde bir arnavut olarak maç esnasında tezahurat etmeyen arkadaşıma saldırmışlığım var, bu hep görülür bilindiği içinde bağırmayacak adam o tarafa gitmez zaten. onun dışında kavga gürültüden bahsedecek olursak, denyo heryerde denyo. fenerde cimbomda yok bi bursa da mı var? balıkesirliler bile son zamanlarda bi atarlandı bi delileştiler türkiye'de futbol budur. bursa'ya özgü değil yani.

siyasi parti kurma şartlarına göz atmalısın. ysk üzerinden araştırabilirsin. ayrıca seçim yardımı nedir ne değildir, hangi partilere verilir vs.

aklındaki soruların hepsinin cevabını bunları araştırdığında öğreneceksin.

Ya bunların hepsini araştırabilsem zaten gelip buraya sormam. Ben kısa ve net cevap arıyorum, sekme sekme dolaşmadan, binlerce madde okumadan.

Neymiş bu şartlar, her siyasi parti hazine yardımı alabiliyor muymuş, bu aday olan adamlar bir şey kazanabiliyor muymuş?

lmgtfy.com

Google'da arattım ve yalnızca 3 partinin seçimde hazine yardımı aldığını öğrendim. Bu 3 partide şuan mecliste olan büyük partiler oluyor.

Yani benim "Küçük partiler'den neden aday oluyor millet?" sorumun cevabı bu değil. Zırt pırt aynı aklı vermenizin bir anlamı yok.

haci bu cumle degilki :) tamamini yaz.

kusura bakma kardeşim bana mesaj olarak atıyor bende burda soruyorum :)

created when a market outcome affects individuals other than buyers and sellers in that market. cause welfare in a market to depend on more than just to value to the buyers and cost to the sellers.

sanırım doğrusu böyle.

bir market ya da pazar olusturdugunuzda bu durumun sonucu alici ve saticidan baska kisileri de etkiler. cunku marketin refahi alicilar acisindan malin degeri ve malin saticilara maliyetinden daha fazla seye baglidir.

teşekkür ederim.

sadece satıcılar için alıcı ve maliyet değer için daha fazla bağımlı bir pazar refah yol

Hikaye ve oyunculukları iyi buldum. Hikayenin sadece vardığı nokta, oldu bittiye gelmiş. Nasıl uyarladığın konusunda bir fikir yürütemeyeceğim çünkü Çehov'un bu hikayesini okumadım. Ama tahminimce kötü bir uyarlama olmamış.

Ancak teknik anlamda çok sıkıntıları var. Ses başlı başına kötü. Ne tür bir mikrofonla kayıt aldın ve ya direkt kameranın kendi ses kanalını mı kullandın bilmiyorum ama hem kayıt, hem de post aşamasındaki düzenlemesi kötü. Bazı yerlerde replik bile anlaşılmıyor. Kurguda kestiğin planların hem akıcılığı yok; hem de bazı yerlerde sesin devamlılığı yok. Çekim açılarında yakın planlar fena sayılmaz. Ancak sahnelerin iyi planlanmadığı belli-ki bu seni montajı yaparken de zorlamıştır-kurgunun akıcılığının olmaması ve montajın kendisini çok belli etmesi bu yüzden sanırım. İlk sahnedeki planlar mesela tiyatroyu haber amaçlı çekmişsin gibi duruyor. (Üslubumu yanlış anlamazsın umarım daha iyi ifade etmeye çalışıyorum) Hd izlememe rağmen yer yer çözünürlükte zorunlar vardı sebebini anlayamadığım, bazı yerlerde netlik problemi vardı belki bu yüzdendir. Ve ya çıkış aldığın codecle alakalı olabilir. Renklerde de bir uyumsuzluk söz konusu, bazı sahneler fazla sarıydı, bazı sahneler fazla kırmızı.
Dediğim gibi hikaye ve oyunculuklar iyi, teknik anlamda problemleri olan bir film, bunu da ilk filminin olmasına bağlıyorum ki ilk film olduğunu göz önüne alırsak iyi bile sayılabilir.

ses çok kötü gerçekten. gerek bilgisayarın sesini, gerek youtube sesini sonuna kadar açmış olmama rağmen bir şey duyamadığım için kapattım izleyemedim.

Domates, soğan

kereviz salatası olabilir.

evet başka?

kremalı kaşarlı mantar

yoğurtlu havuç kavurması.

@nerdeyim ben onu sevmiyorum :(
@fasyhbyz bak bu güzel gibi

bunların hepsi kuru yanına sulu bişey yapsan iyi olur aslında. pilaki mesela. ya da sebze, z.yağlı pırasa.

havuç salatası. rendeliyorsun limon sıkıyorsun. :) çok lezzetli.

eğer yoğurtlu havuç kavurması yaparsanız havuçları zeytinyağında kavurun sarımsakla beraber. yoğurduda mayonez ile karıştırırsanız lezzeti artar. gece gece canım çekti:)

süper marketlerde hazır mezeler oluyor. onlar oldukça iyi oluyor. yoğurtlu yoğurtsuz patlıcan ezmesi, yoğurtlu kırmızı biber, havuç vs oluyor.

(bkz: yoğurtlu semizotu) bi de üşenmezsen sarma sarabilirsin. :)

yok

lcw, rodi: pazar malı
mavi: kötünün iyisi
kemal tanca: kaliteli mal zevksiz tasarım
lescon: nike'a gücü yetmeyenin halı saha ayakkabı aldığı marka
reebok ve lotto: ayrı bi aurası var bende. hediye çeki vericez nike mı lotto mu deseler, lotto isterim.
mango: indirim günlerini bekleyen kadınlar geliyo aklıma
bide zara deyince taksitin günü geldi diye annemi arayan hatun geliyo aklıma.

Loro Piana: Paranın amına koyan kumarhane işletmecileri
Alberto Guardiani: Mafya babaları
Geliyor aklıma.

Massımo duttı. Tarz ve kalıte.
Banana repuclıc. Anlamsız tasarımlar gereksız pahalı
Tommy hıllfıger. Gereksız pahalı
Erm. Zegna saglam kalıte
Roman. Hala alısverıs yapan kaldı mı?
Marcs&spencer zengın sısman orta yas teyzelerın tercıhı
Hotıc. Vazgecılmez ayakkabı tercıhım
Hugo boss pahalı ama deger
Daha bır suru var ama yazmak zor geldı.

beymen ve derimod ; kalite kokuyor.
mango ; indirim günleri
lcw, rodi, sevenhill ; etiketli pazar malı
marcs&spencer ; kaliteli ürünü olan teyze mağazası
mavi ; aslında kaliteli olmayıp da pahalı
mudo ; karmaşa ve hayal kırıklığı
ykm ; ayakkabı ve çanta
vs vs

adil ışık, batik: pazar malı, sentetik kumaşlar
mavi: acil ihtiyaç mağazası
mango: sevgililerinin montunu taşıyan erkeklerin mağazası
louis vuitton: merhaba param var ama ne alsam da herkes anlasa
zegna: tarzım da var param da
guess: berbat giyim zevki

8

7.5 veririm sanırım. casey affleck'e yardımcı oyuncu ödülünü vermemişlerdi o sene, ne kızmıştım he, halbuki olağanüstüydü.

20. dk da kapatmıştım. puanlamaya dahil miyim?

8

8

güzeldi de biraz fazla uzundu sanki...

9/10
sıkılmadan iki defa izleyebildiğim nadir filmlerden. kendime şaşırmıştım sıkılmadığıma. şiir gibi film. arşivlik.

9. kitap gibi film.

western filmleri pek sevmem ama ona rağmen beğenmiştim, 8

7

8.5. soundtrack i ne de 10 veririm.

6. Ergenlikte öyle entelli film kasarken falan izlemiştim, yoksa çekilir dert değilmiş, çok uzun çünkü. Kkötü film diyemem ama bayıyor.
Ha muhteşem bi soundtrack albümü var ama bundan mahrum kalma derim. İzleme sebeplerimden biri de buydu.

@sheija ben izledim merak etme, hem de abartmıyorum sahne sahne 10 seferi geçmiştir. Bu film kimine göre çekilir dert değildir, kimine göre vazgeçilmez.

bunun muhakemesini aklı başında insan yapar. pek ses etmez.

ama sokaktakinin kafası gidikse hiçbir şekilde fark etmez. hatta seni biraz çekinik görsün daha fazla bakın çıkmaya çalışır.

Tabiiki cılız kişi olur.

edit: şartlar vücut yapısı haricinde eşit durumda ise tabi. Yoksa cesaret, iyi dövüşmek gibi şeyler vücut yapısıyla alakalı değildir.

bırak kötü niyetli insanları, serserileri sıradan insanların olduğu yerde, arkadaş grubunda falan bile tavırlar değişir fiziken güçlü gözüken insana karşı. abi çekerler hemen. insanoğlu böyle, aşırı şekilciyiz. varsa yoksa tip, fizik. hani medeniyiz falan diye geçiniyoruz ya. nah! hala ilkel dürtülerimizle şekillendiriyoruz bütün ilişkilerimizi. nasıl görünüyorsan osun.

eger kasli yapili herifse daha uzak durulur evet.

ama...
büyük herifin kavga ihtimalinden pek kacma ihtimali de yoktur. sadece fizigi bile "dayilanma" seklinde algilanabilir, maskulen bir tehdittir. yani durduk yere "erkekligini ciliza satasarak degil ortamdaki güclü bireyleri yenerek ispatlamaya calisan" agir abilerin odaginda olursunuz.

yani ufak tefek birebir karsilasmalarda cekinilen taraf iken kalabalikta grup catismalarinda odakta olursunuz. onu da bilin yani.

eğer o kaslı herif ben isem o cılıza saldırdıklarında müdahale edeceğim için beni bağlamayan bir soru sormuşsun. ayrıca iri gözükmek işe yaradığı gibi iri gözükmemek de işe yarar duruma göre. kas kütlesinde artış kişiyi aynı ağırlıktaki yağlı insana göre daha zayıf gösterir. yani iri olmak aslında vücudunu kullanmayı bilmeyenler için fos olmak anlamına da gelir. bir de, zayıf görünümlü biriyim ama göbeğimden aşağısı kalındır. bacaklar göt vs. beni ufak görüp saldıran bazı sinek siklet serserileri sağa sola fırlatıp şaşırtarak dövmüşlüğüm vakidir. sana şöyle söyleyim, 72+-2 kilo görünüyorum ama aslında 88 kiloyum. aradaki fark lavukların adımını yanlış atmasına sebep oluyor.

ha tabii senin derdin beladan uzak durmak tabii. o durumda alnına zülfikar dövmesi yaptırman ve kollarını jiletlemen de epey caydırıcı görünmeni sağlar. 45 kg olsan bile.

normal şartlarda işe yarar da kafası uçmuş kişi için bir şey ifade etmez. tinercilerin öldürdüğü sat komandosu unutulacak gibi bir olay değil.

Bankadan diyorum.

çok acilse ve geri dönüşü olacaksa sat bilgisayarını veya eş dosttan iste

Bana banka ve ya türevi bir yerden lazım dostum, ne bir şey satabilirim; ne de eşten dosttan isteyebilirim.

küçük bir işletmeye gidip ( bakkal, mahalle marketi, butik vs ) kredi kartından 1100 lira falan çekebilirsin. onlarda sana 1000 lira verir.

Sorun çözüldü teşkürler

Adam Bim poşetini atlet gibi vücuduna geçirmiş.

gülmedim.

sıkıntımı aldın yeminle aıshdalısd

45 x 0.30 + 50 x 0.70 = sence?

13,5 ve 35

45*3/10=13,5
50*7/10=35

45x30/100 ve 50x70/100

13,5 ve 35

Cevap 48.5

Barına göre değişir. 20 bin lira da olabilir, 2 milyon lira da.