[]

Neden Türkiye'de kaliteli dizi yapılmaz?

Birçok yabancı diziyi takip ediyorum internetten.
Az önce sherlock'u izledim.
Olay kurgusu, şaşırtması, gizemi vs...
Neden ülkemizde bu tarz kaliteli yapımlar olmaz?
Bizleri gerizekalı olarak mı görüyorlar?
"anlamaz bunlar, ver oradan zengin kız, fakir oğlan aşkını" mı diyorlar acaba?

 
Ben maalesef pek katılmıyorum,
Türkiyede arz talebi belirliyor,
yurtdışında da kötü diziler vs var, türk insanına da sabah gelin-kaynana akşam acun ve kutusu sunuluyor maalesef,
türkiyede cnbc-e dizileri tarzı diziler yapılsa sürekli izleyecek çok büyük bir kitle var, yani milyonlarca genç var,
ama yapımcılar da işin kolayına kaçıyor akşam koy bir serdar ortaç, ibrahim, getir ordan yılmaz erdoğan takımını, acun da 2 kutu açtırsın alsın hülyayı jüri yapsın,
İyi işler kesinlikle tutar.
  • senbanabakma  (02.01.14 20:57:40) 
"bence" türkiyedeki dizi izleyicisinin yarısı harbiden de gerizekalı. alınmayın ama bu senaryo bu oyunculuk izletiyorsa kendini ben bilmem. yabancı kanalları takip eder dururum. beni şaşırtacak ters köşeye düşürtecek dizidir benim sevdiğim.

bir de mesela komiktir, yabancı kanallarda diziler vs bütçeleri olsun standartları olsun yüksek. bizde ise standartlaşan konular var. hayat derdi çoksa insanlar zengine özeniyorsa çek zenginin acı çeken soyunu, dramını, çek ingilizin amerikanın dizisinin aynısını senaryoyu değiştirip. bu tarz yani.

bir de son birkaç sene haricinde izlediğim tüm dizilerde format/seslendirme ve çekim kalitesi berbattı. son senelerde cidden görüntü yönetmenleri aştı kameralar güzelleşti. zamanla oluşur ama hikaye bizde oturmaz. behzat ç vs çok severdim mesela, bir kadın bir erkek fikri orjinal değildi baya yaratıcı eklemelerle götürdüler ama severdim. çemberimde gül oya başarılıydı. gene arada var ama yabancılardaki diziler (onlardaki top diziler daha doğrusu) çok önde. bir dizi düşün karakterin öldüğünü sonradan anlıyorsun. hatta ama tüm parçaları verilmiş sen birleştirememişsin. öyle saklamışlar içine. bu var bir yanda bir yanda arka sıradakiler pis yedili şu bu. bilmiyorum ben sevemiyorum.

bizde bir de gözlemlediğim şu var. hikayeden ziyade tiplemeler var. heisenberge özenir misin? belki ama taklit etmezsin. bizde ise bir kişisel gelişim bozukluğu mudur anlamadığım olay. gaffur çıkar herkes gaffurun konuşmasını alır. lisede ilköğretimde burhan taklidi yapan adamlarla doludur. bizde karakter tutarsa birşey tutar. tipi güzelse tutar. hikaye falan önemli değildir izleyici için. bu yüzden de kriter hikayeden ziyade tiplemeler olur. böyle olunca sendeki bendeki kalite kriteri burda oluşmaz, reytinglere bakılıp karar verilince sonuç bu olur.

not:gülse birselin avrupa yakasının ilk sezonları vs gayet eğlenceliydi mesela. ama her dizinin bir ömrü var. breaking bad devam eder miydi. prison break devam eder miydi? ederdi. ama gaffurdu burhandı şuydu buydu uzadı da uzadı. sakız gibi oldu. e sonuç?

demem odur ki bizde yapımcıların da bir sömürme huyu var. hikaye bitince bitmez. izleyici bitince biter. çok dizi izlerim özellikle görüntü ve çekim açısından irdeleyerek izlerim. cinematiclere saygım sonsuzdur. uzun tek parça sahnelere kameraları ordan oraya kaydıran adamlara saygım sonsuz. ama bizde dizi en az 30 yıl biraz iyileşir ama yetişmez.

edit: ya aslında saatlerce konuşurum çok dertliyim bu konuda. ama şimdilik bu kadar. sinirlenmiycem diyorum gene bak...
  • wiillii  (02.01.14 21:09:58 ~ 21:11:15) 
Prodüksiyon tarzı ve konseptle alakalı bir durum. Amerikadaki diziler sinema filmi mantığında yazılır, çekilir ve kurgulanır. Mesela bir sezon yaklaşık 10 bölüm ve 55 dakika ise, 550 dakikalık senaryo yazılır, 10 bölüm peş peşe ara vermeden çekilir ve kurgusu yapılır, daha sonra peş peşe yayına verilir. Yani toplam 1 senede sadece 55 dakika'dan 10 bölümlük prodüksiyon çalışması yapılır. Bu da işin daha kaliteli ve özverili çıkmasına sebep oluyor haliyle.

Türkiyede ise her hafta 100 dakikalık senaryo yazılır, ucu ucuna çekimler yapılmaya çalışır (set işçileri günde yaklaşık 20 saat çalışır, 4 saat uyur) montaj da yayına yetiştirilmek için alalacele yapılır. İşçilik siktiri boktan olunca ortaya çıkan sonuç da öyle oluyor haliyle. Dizileri dikkatli izleyin hem senaryo matematiği, hem çekim tarzı, hem de kurgusu birbirinin kopyasıdır. Zaman kısıtlı olduğundan yaratıcı bir dil kullanmak mümkün değildir, ezbere çalışmak zorundasın.

Sahne genel planla açılır, karakterlerin yakın planları, amorsları, detay varsa detay çekimi, kestiiik...
  • mountaincat  (02.01.14 21:20:16) 
mesela kurtlar vadisi.

bitmişti, sonra ne oldu baktık ki aa bitmemiş. altın yumurtlayan tavuk hesabı..
  • 4530 merkez  (02.01.14 21:27:23) 
malzeme belli.

kayıp vardı en son mesela, yayından kalktı.
  • mftf  (02.01.14 21:30:28) 
bizim milletin götü geniş.


  • eksi sozluk e bir daha geldim  (02.01.14 21:34:30) 
bizde bi üşengeçlik bi yaratıcı olamama var.Hep roman uyarlıyoruz.Bir de iyi bir şey yapsan emeğin boşa gideceğini biliyorsun.


  • WrAiTh  (02.01.14 21:45:37) 
Ya adamların her tarafı yaratıcı olsa ne olur kardeşim sana bir haftada 100 sayfalık script hazırla desem naparsın?


  • mountaincat  (02.01.14 22:07:25) 
kardeşim ne üşengeçliğinden bahsediyorsun türk dizi sektöründe çalışanlar dünyanın en ağır işçiliğini yapan adamlar. Her gün 20 saat çalışır, dört saat uyku uyurlar anca.

100 sayfalık bir script ayda 400, 8 ayda 3200 sayfa eder. Sana gününün nasıl gectigini yazıya dök desem 10 dakikada mı daha iyi yazarsın; yoksa 1 saatte mi?
  • mountaincat  (02.01.14 22:42:51) 
kaliteyi çalışma saatleri ve ayrılan zaman belirliyor işte bak yukarıda anlattık oku. yaratıcılık başka şey, tembellik başka şey.


  • mountaincat  (02.01.14 23:07:04) 
toplumun kültürü,yapısı ile alakalı bir durum. şimdi siz sopranos gibi dizi yapacagım derseniz bu tr'de tutmaz,çünkü bizim bildiğimiz ve gördüğümüz mafyalar ile italyan-amerikan kökenli mafya arasında bir benzerlik yok. he sen bunu yaparsın ama izleyici de sana böyle mafya mı var lan tr'de diye laf söyler. bilim kurgu-fantastik dizilere hiç girmiyorum bile.


  • anti silence  (02.01.14 23:11:07) 
tv'de izlediğiniz her şey iki faktör arasında dengelenir.

biri olduğunuz ve sevdiğiniz şey, öteki olmanız istenen ve sevdirilmeye çalışılan şeydir. biraz olduğumuz şey bu diyebiliriz. kaliteli insanlar değiliz. gelişmiş zevklerimiz falan yok. internet olmasa pek çoğumuz ne bileyim çok bilinen bir lost dizisinden bile haberdar olmayabilirdik. seçici falan değiliz. çok fazla sosyal ya da çok fazla hobisi olan insanlar da değiliz. mecburiyetten izliyoruz tv'yi genelde. yapacak birşey yok çünkü. öyle olunca yapımcılar bizi tv'ye çekmek için pek de çırpınmıyorlar. aynı şeyler dönüp dönüp önümüze konuyorsa sebebi biraz da budur.
  • kmtetrfn  (02.01.14 23:27:33 ~ 23:30:02) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.