bütün şirketlerin servisleri var neden binmiyorsunuz?

onur air'in servisi 3 saat önce kalkıyor. çok erken diye...

yalnız havaalanına yakın indiğiniz yerle havaalanı arasında baya bir mesafe var. bilginize.

yok yok o kadar mesafe yok. yani taksiye binmek zorundasınız sadece :) siz 3 saat önce gelin daha iyi. eğer rahat yetişeyim sorun olmasın diye sat 6-630'da binecek olursanız 30 dakika için eziyete katlanacaksınız. e 7-730'a kalırsnaız minibüs için o da geç olur. en iyisi servis.

www.facebook.com

burada istediğinle irtibata geçip yardım alabilirsin dostum.

bir arkadaşım gitti bu yaz. uçak parası, harcadıkları falan herşey dahil 3500 tl gitmiş. tabi euro o zaman 2.05 falandı, şimdi uçtu gitti.

4000tl civari yeterli olur.cadırda ve sokakta kalarak,surekli sandvic yiyerek 3000tl civarına cekebilirsin. Ucak biletlerini onceden aldigini farzediyorum.tren bileti verdigim rakama dahil.

2500 lira yeterli olur. 2 ay olmadı geleli uçakla gittim döndüm yaklaşık 2800 lira falan gitti yalnız giderken uçakta sıkıntı olduğu için ekstra 120 euro verip bilet almak zorunda kalmıştım. onun dışında 24 günlük gezi için interrail bileti uçak falan dahil 2500 liraya hallettim

kaç gün? kaç ülke? pasaportun ve vizen var mı? sadece tren mi kullanıcan? çadırda veya dışarıda kalacak mısın? kaç gün hostelde veya otelde kalacaksın? hangi müzelere veya tarihi yerlere gideceksin gideceksin? bu detayları belirtirsen daha sağlıklı tahmin gelir.

@merhum

Pasaport, Vize yok. Bütün seyehati tren ile gerçekleştirebilirim. Çadırda ve ya dışarıda kalmak bana pek gelmez. Müzeler falan pek pahalı olmayanlara gidebilirim. Tahminen 1 ay desek? :)

Pasaport 10 yıllık almak mantıklı:160 €
vize:90 €
hostel: ortalama 20 €/gün desek. 10 geceyi de trene denk getirsen. 20x20= 400 €
yemek: günlük 25€/gün desek. 25x30= 750 € (bu en önemli kalem, sandöviç, konserve vs. ile düşürebilirsin bu tutarı)
supplement: 50 €
müze tarihi terler: 200 €
hediye, eğlence, ıvır zıvır:200 €
yaklaşık 1850 € gibi.

biraz kasarsan 1500€'ya patlar.

interrail biletini unutmuşum. onu da ekle...

kalitelileri tempur, işbir, yatsan.

kuzenim aldı;
sıcak tutuyor (sevmez, sevmem)
rahat ediyorsun ama yatağa gömülüyorsun, o yüzden gece dönmek istediğinde zor oluyor

muhtemelen iade edecek, bende almayı düşünüyordum almayacağım.

para yeterse tempur (fiyatları konusunda birşey demeyeceğim :) )

istikbal den aldım çok memnunum. komple gömülme gibi bir şikayetim yok. artık sabahları bel ağrısı ile uyanmıyorum.

Şirinevler..


98, 89 98H 98T numaralı hatlar, minibüsler.

geçmişsindir belki diyerek;

Sefaköy,

89O Avcılar Otogar, minibüsler.

belki yine geçmişsindir diyerek,

Avcılara kadar herhangi bir durak;

89O avcılar otogar.

çok geç kalmışız öldü eleman. Şoföre soraydın ya yiğen.

sefaköy. belediye'nin önünden minibüs.

2 dairen olsa minimum 800 liradan kiraya versen belki olur.

istanbul'da beşiktaş civarında bodrum da olsa bi ev alarak.. onu kiraya verir ayda min 900 tl kazanır..

not:adamın şuanda bi evi olduğunu düşünerek söyledim bunu. kendisi de kiradaysa olmaz tabi.

faiz olabilir, kira olabilir, çeşitli sektörlere yatırım olabilir.

halk otobüsüne ortaklık olabilir. ki bu çok karlı bi yatırım aracı. bi arkadaşımın babası bi halk otobüsünün 4. ortağı. 40 günde evlerine 7 bin lira girdiği oluyormuş söylediği kadarıyla. otobüsün hattına mı koduna mı ne para veriliyor 1 milyon lira kadar.

yatırımını toprak üstüne yapacaksın panpa

160000 tl ye hatlı minibüs al kirası 1250 tl,
zamanla değer artışıda olur banko.
90000 tl ye ev al.
oh mis.

aylık faize verirsen minimum 2000 tl gelir elde edersin. miktar arttıkça faiz oranları da artıyor haliyle. bankadan bankaya göre değişir.

piyasa takibi yapabilirsen al-sat yapabileceğin her işle geçinebilirsin. misal emlak ve mevsimlik tahıl ürünleri.

500 bin liran bile olsa, faizle çok zor, bankalar verirken gıdım gıdım veriyor, alırken hamuduyla götürüyor. ama parayı değerlendirmeyi bilirsen o 250 bin liranın bir sene milyonu görmemesi için sebep yok. ben bilmiyorum tabi ki ama yapan yapıyor.

samsunda o parayla lüks 2 ev alınabilir, ortalama ama merkezi bir binadan da 4 daire alabilirsin, hepsini kiraya ver sonrada.

öneri2: samsunda o fiyata arsa alabilirsin, 2-3 yıl geçmeden çok fazla değerlenir bina diktirirsin ya da arsayı satarsın

Ev alıp kiraya vermek +1

Bursa- Görükleye apartman dikmek. Evler max 40 metrekare olduğu için, o paraya 16 dairelik apartman dikebilirsin. En düşük kira 400 tl bu söylediğim 40metrekarelik evlerin.

dükkan, ofis veya ev kirası +1

faiz olur mu yaa? reel geitiri diye bir şey vardır. yani enflasyonu düşeceksin faiz getirisinden. sen faizi yersen 10 yıl sonra ana para enflasyon karşısında ne olur? yapmayın etmeyin...

okullar açıldı pampa. liseliler yüzünden oluyor. oysa 3 aylarda ne kadar rahattık.

duyuru ana sayfasında 3 tane araba tavsiye sorusu var. sebeplerinden biri de bu yani :)

hepsine küfür ediyorum şu anda! hiç acımıyorum. abi almayın özel araba ya valla almayın ya toplu taşıma araçlarını kullanın kardeşim. trafik oluyor millet evine geç gidiyor ya. lan benimde arabam var özel işler harici, işime gidip gelmek için bile kullanmadım ya.

cuma akşamı arabayla dışarı çıkmıycan. tek çözüm bu!

biz yakınlarda bir yerde sinema, tiyatro, konser ne varsa cuma akşamına denk getiriyoz.

@merhum

cuma + cumartesi demek daha doğru.

cumartesi akşam arabayla köprüye/sahil yoluna girenin aklından şüphe ederim

yamaha ybr 125 alın. 5 milyara korumalar dahil dolaşırsınız. trafik+masraflar şu anki otomobilinizden daha az tutar hem de trafiğe tıkanmazsınız.

işbankası en son 0,94'tü. yeni aldık. 5000 tl'ye kadar 250 tl dosya masrafı var.

buradan: www.hurriyetkiyasla.com

(bkz: yıllık maliyet oranı)

başka bir schengen ülkesine geçmeyi düşündüğünüzü söylediğiniz için, dönüşünüzün başka bir yerden olabileceğini düşünerek sadece tek yön biletlere baktım.
transavia 12 ekim'de sabiha gökçen'den amsterdam'a 100 €'ya uçuyor.

bilet için şuraya da bak : www.corendon.com

konsolosluğa planların kesinmiş gibi başvurman lazım. yani daha sonra iptal edebileceğin otel ve uçak rezervasyonu yaparak.

sorun sizin klozetten kaynaklanıyorsa ev sahibi değiştirecek ya da değiştirip kiradan düşeceksiniz. o sorumluluk sizin değil.

siz değiştirin klozeti sonra da kiradan düşün masrafı..
ev sahibinin işine gelmezse gider dava açar, 3 sene uğraşır, mahkeme adamı haklı görürse klozetin parasını verirsiniz adama 3 sene sonra :)

bir de bu davada eve bilirkişi falan gelip inceleme yapacak vs. ve tabi ki bilirkişi ücretini davacı ödeyecek, yani ev sahibi onun için de masraf yapacak. bence dava falan açamaz.

siz klozeti değiştirin, faturayı da saklayın...
adama da mesaj atın telefondan, eve zorunlu olarak x lira masraf yaptık, o parayı bu ayın kirasından düştük, isterseniz faturayı gönderebiliriz diye.

gerisini o düşünsün.

ev sahibine durmu anlatın,
klozeti değiştirip kiradan düşmeyi teklif edin.
ev sahibi haksız, karşılamak zorunda.
eğer sen yaptırırsan;
evden çıkacağın zaman klozeti söküp götüremeyeceğine göre.
tuvalet tıknıklıı ile priz aynı şey değil.
birisi rezillik be hacı.

kiradan düş +1

dava aşamasına geleceğini sanmıyorum ama öyle bir ihtimal varsa klozeti bir yapı firmasına değiştirtin. değiştirmeden önce gelip teknik servis raporu gibi bir şey hazırlasınlar. "şu, şu nedenlerle klozet değiştirilmelidir" diye... hatta bu raporun kopyasını ev sahibine iadeli taahütlü gönder. ilerde dava olursa bunu kullanırsınız.

ev sahibi dava acarsa kirayi eksik verdi diye acar. hatta evden cikarir. klozeti falan katmaz davaya. kira bedelinin eksikliginin ispatlanmasi da 3 sene surmez. yalandan yere evden olmayin.

sozlu olarak anlasin derim. eger tuvalet sorunu eve siz girmeden once varmissa, 'gelin nu klozetinizi alin yoksa cope atiyoruz' deyin. taktirdiginiz yeni klozeti de evden cikarken gotureceginizi soyleyin. sonucta bu da sizin bi esyaniz. eski klozeti atmanizi da o istemis olacagi icin 'hani o zaman benim klozetim' diyememeli... 'isterseniz klozeti birakirim ama son kiradan x lira duserim' dersiniz. yeni klozete x+y lira odeyecek kadar enayi bi ev sahibi degilse mecburen teklifinizi kabul edecektir.

ev sahibi bu şehirde değil. ve kesin bi dille reddediyor kiradan düşmemizi. napıcağımızı şaşırdık.

3 alternatif var:

1-kiradan düşüp mahkemelik olmayı göze almak.
2-paşa paşa klozetin parasını ödeyip oturmaya devam etmek. bu arada kontratta "bakım ve onarımı kiracı yapar" vb. bir madde var mı? varsa zaten mecburen yaptırıcan.
3-evden çıkmak. bu durumda "siz bozdunuz" diyerek klozetin parasını depozitodan düşebilir.

bu arada tuvaletin tıkanma nedeni kesin sizin klozet mi? diğer kattakiler de neden oluyor olabilir mi?

yahu kiradan düşeceksin onu.. klozet bu gerzek ev sahibinize ' bu klozeti yaptırırım giderken sökerim gelen kiracıyada sıcmak için tuvalet taktır.' diyin. boyle armutluk olurmu ya size ait tamamda bu evin daha sonra sokebileceğiniz birşey değilki bu bir luks değilki bu alet edevat herneyse evinde devamlı kalacak birsey heee tribe girerse evden cıkar ben olsam o klozetide söker o banyonun taşlarınıda kırar oyle cıkarım... (mutfagını yaptırdıgım evin parasını kiradan düşmeyen ev sahibine yapmışlıgım vardır.gayette haklıyım cunku evden cıkarken o mutfagı bir yerimize sokamayacagız.onada yar olmadı gitsin yaptırsın dedim :D )

yaklaşık 10 km desen. 100 km'de ortalama 6-7 lt yaksa (bu değeri sizin bilmeniz lazım benimki tahmini) 10 km'de 0,6-0,7 lt yakar. o da tek yön için 2,5-3 tl civarı...

arkadaslarin hakli. cizik icin kaskoya bulasma.

bazı sigortalarda mini hasar bilmemnesi var, hasarsızlığı bozmadan ufak durumları telafi ediyor.

Arayıp sorun en iyisi, bilgi almanız demek yaptıracağınız anlamına gelmiyor

süre geçmiş olması önemli değil.. karşı tarafın kaskosu ödeseydi?

ya da sigorta acentalarının "mini hasar" adı altında bi uygulaması oluyor.. eğer hasar; eğilme göçme olmadan sadece boya çiziğiyse senden para talep etmeden, acentanın anlaşmalı olduğu bi tamircide,kaskonu da bozdurmadan tamir ediyolar.. tabi sigortanda var mı böyle bilemem bi poliçeyi fln oku derim..

eğer kusur %100 karşı taraftaysa karşı tarafın trafik sigortası öder. ama siz kasko yaptırdığınız şirkete de yaptırabilirsiniz. karşı şirkete rücu ederler. kaskonuz bozulmaz. acentenizi bir arayın. bir de tramerden sorgulatın bakalım sonuçlanmıştır 20 gün olduysa...

arkadan çarptıysa, çarpan kişinin trafik sigortası öder. senin kaskon bozulmaz. "evrak doldurduk" demişsin... herhalde kaza tutanağından bahsediyorsun. bununla birlikte sana çarpan kişinin ruhsat ve ehliyet fotokopisini de alman lazımdı.

karşı tarafın sigortası ödesin. kendi kaskonuza dokunmayın.

eğer çarpan arabanın boyasıysa çizik, bi yıkamacıya götür. bi cila vursun çıkar o. 5-10 bişey tutar.

zamanında biz sana 0 alma demiştik ama dinlemedin ki bizi.

kasko ile ilgili dert etmeniz gereken konu, aracın kaza geçmişinin oluşmasıdır. satarken olası bir değer kaybını engellemek üzere, aracın onarım öncesi fotoğraflarını çekin. sonra gidip kaskodan gönül rahatlığı ile yaptırın. kasko %100 oranında karşı tarafın trafik sigortasına rücu eder.

kullandığınız amfi destekliyorsa neden olmasın. fakat müzik stereo (2 kanallı) dinlenir genellikle.

stereo olsun, önemli değil. nasıl anlayabilirim destekleyip desteklemediğini. girişlerine falan mı bakmak lazım?

amfide phono yazıyor mu? phono çıkışı varsa bağlayabilirsiniz.

yeni nesil, şarkıları usb ye çeviren pikaplar bağlanabiliyor. pikabınızın modeli nedir?

not: bir pikabımı yanlış bağladığım için yakmıştım :s

pikap almayı planlıyorum. sistemin phono çıkışına bakarım. peki pikapta neye bakmak lazım?

pikabın çıkışı www.freewebs.com bundan olsun yeter. iki tane bu çeşit (kompozit) jack olsun her alete bağlarsın. bunun dışındaki çıkışlar ile olan varsa çevirici vs bulman ya da kablosu kesmen vs gerekebilir ve sorun yaşarsın.

fruktoz şurubu var efeslerde

efeslerde glikoz/fruktoz şurubu var, hariçten şeker katıyorlar yani biraya. hakikaten efesin tadı gitgide kötüleşiyor bence. eğer senin için farkı yoksa efes iç.

tuborg'da dışarıdan bir katkı yok, işte sadece malt, şerbetçiotu falan onlarla yapıyorlar. doğal yani. ben ikisi arasından tuborgu seçerim, ama hangisinin tadını beğeniyorsan oradan yardır.

kesinlikle kırmızı tuborg,tadı bildiğin güzel lan.

Peki o zaman "Efes daha çok göbek yapar" diyebilir miyiz dostlar? hı?

Göbek'i bilemem ama uzun vadede glikoz şurubu pankreasa çok zararlı.

Ayrıca kırmızı tuborg candır.

kesinlikle kırmızı tuborg. denediğim biralar arasında (efes kutu, şişe, dark, extra, tuborg gold, carlsberg, miller) kesinlikle içimi ve tadı bakımından en iyisidir. becks ve türevi yabancı biraları bilmediğim için yorum yapamıyorum. 1 kırmızı tuborg 5 extraya bedeldir tat olarak. çünkü efes extra içerken efes extranın o alışılmış acı tadı dışında rahatsız edici bir tatlı tat hissediyor insan.

KIRMIZI TUBORG +1 efes'in tadı çokçok çokçok kötü

kırmızı tuborg +1

adam gibi bira tuborg

efes hala ben nerde hata yapıyorum diye aransın dursun.

tuborg++

Yazıp rahatlıyorsunuz başka da bir işe yaramıyor. Ben iki firma şikayet ettim ikisi de aradı beni. Biri bizi affetmeniz için kitap göndereceğiz dedi istemiyorum dedim önce, sonra ikna olup verdim adresimi ama gelmedi hiçbir şey. Diğer firma da gelin bir kahvemizi için dedi arayıp. Bu kadar. Sonra da müşterimizle konuştuk sorun çözüldü yazıyorlar şikayetinizin altına. Siz de hayır çözülmedi yazamıyorsunuz çünkü kapanmış oluyor şikayet kısmı hatırladığım kadarıyla.

evet, cevap beklerken ben de biraz araştırdım. maalesef bu şekilde işliyormuş. şikayet için hiç uğraşmayayım o zaman. gerektiğinde mahkemeye başvurulur. teşekkürler.

Ben rahatlamadım bile, bana mail gönderildi diye bildirmiş firma ama gelen giden yok. Ayrıca sorunum da 1,5 aydır devam etmekte. Aslında şikayet.var sitesini şikayet edecek bir site de olmalı:)

carrefour'u şikayet ettim. aldığım dolap ve şifonyeri söz verdikleri zamanda teslim etmediler, sonra farklı renk göndermeye çalıştılar, en sonunda da yanlış renk olan modeli pos çekmişiz diyerek iptal ve yeniden ödeme için beni ayaklarına çağırdılar. ben de yazdım şikayetvar'a. şöyle söyleyeyim, son durum "gelmeniz gerek, istediğiniz renk modeli de 1 hafta içinde temin edebiliriz" iken, şikayet üzerinden 24 saat geçmeden istediğim renkte ürünler evime hem de cumartesi günü olmasına rağmen teslim edildi. tabi burada keramet biraz da carrefour'da.

bence gayet iyi çalışıyor şikayetvar.com her şikayet yazdığımda, digitürk olsun hp olsun diğer firmalar olsun. sürekli geridönüş yapıldı ve sorunlarım çözüldü. sanırım sizlerde problem var.

vala en azindan firmalar ariyorlar. Cozmeseler de her zaman, bir ilgi var. Hic yoktan iyidir.

(bkz: danışıklı dövüş)

şikayet merkezi markaların ve sitelerin hatalarının kullanıcılar tarafından kaydedildiği bir çözüm platformudur. isteyen herkez üye olabir.

sikayetmerkezi.com

bu devirde benzinli araba kullanmak biraz garip diyenlerdenim :)

geçen yıl taktırdım ben. evet ruhsata işletme kısmı uğraştırıyor biraz. ama ekonomi kısmı düşünülünce uğraşıldığına değiyor.

2.000 tl yi bulacağını sanmıyorum bir de..

aracınız iyi bir şeyse ve uzun süreli kullanacaksanız ( lpg taktırıyorsanız uzun kullanacaksınızdır heralde) iyi bir sistem kurun, teleflex gibi falan.. onlar kayıt kuyut ile beraber 2.200 lirayı bulur, ama atiker falan da var arkadaşların dediği gibi 1.250 liraya her şey içinde biter..

tak babacım tak, direk yarı fiyatına düşüyor klasik arabalarda. max. 1,5 sene de ekarte eder kendini. en azından arabanda lpg olmuş olur. satmak istersen de büyük avantaj olur.

Direkt lpgli almak basta iyi bir fikir gibi görünebilir.
Su anki aracımda iyi sayılan bir lpg sistemi var ama bir montaj yapılmış ki evlere şenlik. Direksiyon pabucuna bakır boru baglamış herifler.
En önemlisi montajdır bu olayın.

Ondan sonra lpg markası. Brc tavsiye edilir genelde.
Aracınız yuksek hacimli, kullanmayı düşündüğünüz süre de uzunsa gidip prins taktırın rahat edin derim.

Bir de muayenesi ne zaman aracınızın?
Atıyorum 2-3 ay varsa fatura kestirmeyin, arac muayenesi yaklasınca kesilsin fatura, yaptırın işlemi.

senede kaç bin km yapıyorsun ve arabayı kaç sene daha kullanacaksın? önemli olan bu.

çok teşekkürler.

senede 10 bin yapıyorum yaklaşık. belki de daha az.çok değil yani.
arabayı iki sene daha kullanırım sanırım.
araç muayenesini 4 ay önce yaptırdım.

böyle boktan durumlar varsa kendisi uzaklaşsın bence o ortamdan, hiç uğraşmaya değmez. mahkemeliklerse zaten hak ettiğini de mahkemede alır.

apartman sakinlerinin cogunluk oyuyla gonderilebilir. sayet yonetim varsa (ne kadar buyuk bir apartman bilemiyorum) yonetim oylama ile atabilir. yonetim kapiciyla iyiyse yeni yonetim secmek icin oylama cagrisinda bulunabilirler (sartlari var tabii bunun).

netice itibariyle apartman sakinlerine bakar olay. sayet sadece arkadasinizla arasinda bir sorun yoksa kolay olmasi gerek.

olayı bütün apartman biliyordur apartman toplantısında konuşup halletsinler tabi bundan öncede kapı kapı diğer komşularla konuşup kendilerine lobi yapsınlar ama daha sonrada adam beni kovdurdunuz diye daha çok rahatsız eder hareketleri daha da şiddetlenebilir her türlü boktan bir hal alabilir

yönetici tanıdık bile olsa tek karar merci değildir. kapıcı ile ilgili kararlar oybirliği ile daire sahipleri tarafından verilir.

ben hiçbir evsahibinin apartmanda güvenilmez, kavgacı ve sabıkalı birinin çalışmasını isteyeceğini sanmıyorum. eğer gerekiyorsa tek tek evsahiplerine ulaşıp imza toplayın.

hukuk sitelerinde bu tip apartman içi anlaşmazlıklarla ilgili çok daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz.

yazdığından iğrendim.kim bu acaba dedim önceki sorularına baktım.sen bildiğimiz badaksın.uzun süredir yoktun gözlerimiz yolda kalmıştı.yeni yazma stili edinmişin badak ne iş.

silinmesin diye soruya cevap.hukuk öğrencisi olan sensin,bi aç o kitabı oku bakalım ne diyor yasada.

sevgili sıkıldım arkadaşım;

snin arkın'da aynn snin gbi yaziyrsa ne grk var kapcıyı dert etmye. hayt kısa bak dalgna!

walla badak madak bilmem de boyle bi olay meydana geliyosa en temizi reddedemeyecegi teklifler yapmak ya da dövmektir.

bizde ayni durum vardi 90 li yillarda adam gitmiyo,resmen taciz ediyodu tüm apartmani,kimsede bisey diyemiyodu.
enistem geldi bigun apartmana,bunu tuttu yakasindan kaldirdi soyle sonra cakti agzina bi tane,bi gün sorna pilisini pirtisini toplayip gitti.

taciz dayak tehdit olayı varsa arif doğan ın dediği gibi jitem gibi çalışın kapıcıyı tanımadığı kişiler dövsün apartman yöneticisi dövdürdü desin

ismail abiyi gönderin ağzını burnunu kırsın.

entrapmen +1.

diğer komşular niye şikayetçi değil?

yardima ihtiyacin yok. karar senin. veriler hep sende. hangisini secersen, basina ne gelebilecegini en iyi sen degerlendirebilirsin.

çok para... 10 sene çalışacağına 5 sene çalışırsın biriktirdiğin parayla kendi işini kurarsın / daire alıp kirasını yersin gibi bir mantık güdüyorum. 2 kat büyük bir oran. Uzun vadeye vurunca 40 sene çalışıp biriktirdiğin parayı 20 senede biriktirip 20 sene yatmak gibi bir imkaanın oluyor.

az sevdiğin demişsin onu çok parayla günden güne sevebilirsin. ne olursa olsun para önemli.

2000-4000 desen mesela yine az para denebilir belki de 1000 çok az. istanbul'da olduğunu kabul ediyorum.

her şey para mı ?

belki hayatının son 1 yılını yaşıyorsun, saçmam mantıklar kurma, ve sevdiğin işe yönel..

para her zaman kazanılır, hayatının sonuna kadar bu işte kalacak değilsin, 6-12 ay kadar çalışırsın muhtemelen..

edit: banada çok saçma geldi bu tavsiye, boşver en iyisi paradır, para..

ne kadar sevmesemde parayı tercih ederdim.

2 katı maaş vereceklerse ve amelelik içeren bir iş değilse ÇOK PARA

bir işi ne kadar az sevebilirsin ki. biraz çalışınca alışırsın bir şey olmaz. parası iyi olanı yap derim.

Tabii ki çok para. Bi de şu açıdan bakarsan denetimde işleri başkaları yapacak sen sadece kontrol/denetim yapıp varsa hataları düzelttirecek ve işin ıvır zıvır kısmıyla uğraşmayacaksın. İK'da ise cezalar yok yüklü rakamlardır. 2 asgari ücret brüt ücretin bilmem kaç katı falan. işi ve de hatayı sen yapacağın için de hata/unutma/atlama yaptığında zaten kuş kadar olan maaşından kesilecektir. Ben olsam daha prestijli olan denetimi seçerim. Hem İK'da bir odada tıkılıp idari personelden biri olarak kalacaksın. Oysa denetim öyle mi? Her denetime gittiğin şirkette el üstünde tutulacaksın. Her gittiğin şirketin muhasebe müdürleriyle ya da şefleriyle muhattap olacaksın. Onu getirin bunun dökümünü verin diye emirler yağdırıp insanların gözünde farklı bir noktada olacaksın. Denetim her zaman için 1. sıradadır. Tadını çıkar derim.

çopa

sevdiğin işte rutinleşince gitgide sıkıcı gelecek.

ben de bağımsız denetimde çalışıyorum ve o denklemde genelde az para karşısına konur denetim. ilginç geldi sen böyle söyleyince.

ben de onu diyecektim yukardaki arkadaş ağzımdan aldı. çok para=bağımsız denetim? o zaman diğer seçenek baya bir az para : )

bu arada ikisinin karması bi öneri olarak, denetimde bir süre çalışıp, denetimin IK'sına geçebilirsin

@benim adim kerim hepinizi severim +1 (2. cevap)

sanatsal işler haricinde hangi iş olursa olsun rutine bağlıyo sonuçta. aynı paraya daha az çalışacaksın. ama hayatında buraya yazmadığın başka faktörler varsa o ayrı. onları da değerlendir. biz sadece senin yazdığın kısımdan yorum yapıyoruz.

Para tabii ki,psikolojini kötü etkileyecek bir işse başka ama biraz sıkıcı bir işse çalışılabilir. Kazandığın parayla keyifli şeyler yapar keyif kısmını telafi edebilirsin.

www.mistiklal.com

pizza için la fontana, urban, thales gibi yerleri öneririm. aslında çeşit çeşit yer var. tünel tarafında mis pizzaydı yanılmıyorsam, merdivenlerden inince. iskender için en iyisi diyebileceğim bir yer yok. saray ve bursa iskender en tecrübelileridir sadece onu söyleyebilirim.

ağa camisi'nin yanındaki sokağa girin, az aşağıda sağda bursa kebapçısı var.

konak

Kimse bu yükün altına girmek istemez, hacı dünya gündemi berbat, bir tarafta Libya, bir tarafta Suriye vs... ben olsam hazır 12.000'im hazır gider çeviririm EURO'ya ne kadar param olduğunu bilirim, şimdi yine bir kriz patlar bakmışsın EURO 3'ü geçmiş, al kenarda hesabını bil hacı, şu ortamda EURO artar, düşer demek pek doğru değil ( söylediklerim yatırım tavsiyesi değildir ...vs... :D )

bunu bilebilen olmaz sanırım. içinizde ukte kalmasın diye 6000'i önce 6000'i de sonra bozdurun karı zararı paylaştırın :)

şimdiden al derim, euro nun değerleneceğini öngörüyorum.

Kimse ne olacağını bilmiyor. Bütün piyasalar diken üstünde kriz bekliyorlar. O yüzden kafana göre takıl, artar diyene de düşer diyene de güvenme.

ikiye bölüp riski dağıtmak en mantıklısı

terp +1

büyükçakıl'da gece mum ışığında, gitar eşliğinde rakı içilir, çok güzel olur.

gece buz gibi bira verirler mi bilmiyorum ama echo diye bi yer var bar olaraktan tavsiye ederim. echo'nun yan tarafında bi yerde asmaaltı var, rezervasyon yapın (sevgilinizle gittiğiniz varsayıyorum) ve deniz kenarında oturun bişeyler için, canlı müzik olan kısmında değil ama, deniz kenarında. kaş'ın en romantik köşesi seçtim ben orayı.

deja vu'nun müzikleri güzeldi, limanı yukardan seyretmek için ideal.

çarşıda bir mantıcı var, o mantıcıda bir irmik helvası var, küçücük porsiyon ve gayet pahalı ama şiddetle tavsiye ederim.

dalış yapacaksanız da dragoman'ı gayet başarılı buldum. divemasterları, eğitmenleri, sahibi murat bey, teknenin kendisi, dünya ..me modundaki kaptan arkadaş, dalış ekipmanları, dalışa götürdükleri yerler filan her şey on numara. deneme dalışı yapabilirsiniz mesela.

plaj olarak da böyle fonda chillout, lounge filan çalan, hamaklı minderli, kedili köpekli ve hatta horozlu keçili, tabii ki içecekleri kazık bir plaja gitmek isterseniz birlik tekneleriyle limanağzı'nda delos beach'e geçebilirsiniz. oraya geçip de ege barakuda ile deneme dalışına filan çıkmayın da naaparsanız yapın.

gece barlar filan kapanma aşamasında heykelin olduğu meydanda mavi bar'ın önündeki duvarda toplaşmaya başlar insanlar, şarabınızı, biranızı alıp orda devam edebilirsiniz, orda sabaha kadar devam eden insanlar oluyor.

Kaş'ı özledim :(

turkuaz diye bir yer var. mezeleri güzeldir. büyük çakıla doğru giderken enteresan mobilyalar satan dükkanın ordan sola dönünce.

raki balik icin (bkz: bahce balik)

yalan, dolan. vizesiz yunan adaları diye birşey yok. adalara giriş yapabilmek için schengen vizenizin olması gerekiyor.

Yalan dolan değil, gerçek. 21 Temmuz tarihli 4 gecelik tura 2 kişi katıldık (ocean majesty). Pasaportlarımız sıfırdı (1 haftalık). Adaları bırakın Atina'ya bile elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik ve yarım gün dolaştık. Gezi çok güzeldi. 4 gecelik olanı tavsiye ederim. Uğranılan her yerin en güzel saatlerine denk getirmişler.

daha dün cundalines'a kendim gidip midilli bileti aldım. benden schengen vizemi sordular. olmazsa mümkün değil dediler. vizesiz sadece yeşil pasaportlular giriyor. atina'ya geçmeniz de ilginç. avrupa birliği üyesi bir ülkenin topraklarına giriyorsunuz. mutlaka vize almanız gerekir. bir bit yeniği var bu işte. şu numarayı bi arayın: (0 266) 331 67 00. cundalines her gün midilliye sefer düzenliyor.

Hemen konuya aciklik getireyim. Eger gemide konakliyorsaniz adalara giris cikis yapabilirsiniz. Ama bir otelde yani adada kalacaksaniz schengen is essential.

@fayntenks
kendi başınıza gitmeye kalkışırsanız bu dediğiniz geçerli. Vizesiz giremezsiniz. Ancak bu cruise gemilerinde özel bir durum var galiba. Geceleme gemide yapıldığından vizesiz karaya çıkabiliyorsunuz galiba. Veya adamlar bir şekilde hallediyorlar. İşin ilginci gemiye binerken pasaportlarınızı alıyorlar ve size uyduruk bir kart veriyorlar. Bu kart ile karaya çıkıyorsunuz. Ne Atina'da ne de adalarda bu karta bile bakan olmadı. İndik ve şehire dağıldık. Hatta araç bile kiraladık :)

pasaportları alıyorlarmış işte. kimsenin bir yere kaçamayacağı garanti olduğu için vize istemiyorlar.

2500'ü görünce kendimden geçtim. devamını getiremedim.

8250tl alıyorum geçen sene mezun oldum. muhasebeciyim (2 yıllık muhasebe okudum)

İnsanlar hep bu civarlarda maaş alıyorlarsa bu ev kiralarını nasıl ödüyorlar'a kadar normal denilebilirdi belki ama ipin ucu burada kopuyor maalesef. 1000 liraya geçinenler var arkadaşım. Lükslerden feragat ediyorlar. Belki mesleğinizin daha fazlasını hakettiğini düşünüyorsunuz onu bilemem haklısınızdır. Ama 2500 3000 lira maaş az değil.

çoğu orta seviyeli vatadaşın aldığı maaş 1000 lira civarında bu kadar olmayanlar bile var. kişi başına düşen milli gelir ne zaman artar bu vatandaşa ne zaman yansır hiç bir fikrim yok.

bilgisayar mühendislerinin başlangıç maaşı 2500-3000. sizin için az bence de.

nerde başlıyor ya bilgisayar mühendisleri 2500-3000 liraya. söyleyin de biz de şansımızı deneyelim bari. inşaat sektörünü pek bilemiyorum da 4 senelik tecrübeyle 2500-3000 lira alıyorken 2000 liraya düşmen sektörde deneyimin olmamasıyla ilgili olabilir evet. sektör değişikliklerinde olabiliyor öyle.

bilgisayar mühendislerinin başlangıç maaşı sadece iyi bi üniversite mezunu ve büyük bir şirkette başladığı zaman 2500-3000 dir

genel olarak 1500-2500 bandında değişir 2000 e daha yakındır, 2000 le başlayanlar şanslıdır.

gelelim bşlık sahibine inşaat sektöründe kalın bence şayet dediğiniz gibi imalatta yıllık %5 zam varsa, hadi enflasyon %10 , en az %10 zam olsun yine de az gibi sanki

3-4 sene tecrübeli olursam ileride yine yazarm

750 lirayla ev geçindiren insan var hacı. halkız biz saçmalığı yapmak istemiyorum ama varlar.

evet belirtmeyi unutmuşum, bilgisayar mühendisleri istanbul'da büyük kurumlarda 2500 veya üstü civarlarında alıyorlar.

şehir istanbul. işyeri lokasyonu nedeniyle oturmak durumunda olduğum yerlerde oturulabilecek evler 700-750 lira civarında başlıyor. Tabi bu evler sadece oturulabilecek düzeyde, misafir ağırlamaya utanır insan. İyi evler 1000-1200 lira civarı. ben 2000 lira maaş alırken 1000 lira kira veremem. Bu işin dengesi "maaşın 1/3 'ü kadar kira bütçesi ayrılabilir" şeklindedir.

4 sene tecrübe ile 2500-3000 bana az gibi geldi.
özellikle otomotivdeki 2000 cok cok daha az geldi.firmalari merak ettim acikcasi.

tabi bu degiskenler hangi üniversite mezunu olunduguna,kisinin performansina,sansina etc gore degisir fakat bahsettiginiz rakamlar az gibi.

Sanırım şans işi. Hem lisans hem yüksek lisans yıldız teknik mezunuyum ama bahtım kara galiba =)

İnşaattan kaçmanız çok iyi olmuş, babamın işlerinden biliyorum inşaat BOK ötesi bir meslek. Her krizde ilk sıçan sektör inşaat her detaydan etkileniyor arkadaş, allah sabır versin inşaatçılara. Madem kendine güveniyorsun her konuda Bosch Rexroth'a falan başvur, Ford Otosan'a başvur, büyük firmalara kas bence, ben olsam öyle yapardım en azındanç

Ford'a başvurdum. Çok sevdiler sağolsunlar ama illa Gölcük fabrikaya vermek istiyorlar. Ben de İstanbul'dan ayrılmak istemiyorum. Bosch takibimde ama ilanları yok 1 senedir.
İnşaattan kaçtım çünkü kurumsal bir firmada beraber çalıştığımız 10küsür senelik inşaat mühendisi arkadaş da 3000 lira civarı alıyordu. Üstelik kriz döneminde 2 sene işsiz gezdiği de olmuş, kaldı ki hem bilgisi hem de çevresi geniş birisi.

Satışa yönelmeyi düşündün mü mesela? Mesela Festo veya Siemens'in satış ve stratejik planlama kısımları İstanbul'da olması lazım. Hani aklıma geldikçe yazayım diyorum belki faydası olur diye yanlış anlama.

maalesef çok az. fakat sektör değiştirmeyin. uzmanlık alanı yaratamıyorsunuz kendinize bu şekilde. yakın bir tanıdığım siemenste mühendis ve 3 sene tecrübesi var, 4500 tl maaş alıyor.

@calimdor

2 yıllık mezunu tecrübesiz adama 8250 tl veren yer muhtemelen o elemanı muhasebe için kullanmıyordur. gibi geliyor bana yoksa ???

2008 krizinde otomotivde çok insan çıkarıldı. o yüzden iş arayan arttı ve daha düşük maaşlara razı bırakılıyorlar. bu nedenle 2000 gibi rakamlara düştü maaşlar. 4 yıllık mak. müh. için bence en az 2500 olmalı.

bu arada yüksek yapılmasını takan yok bence.

ne diyosannn?

8250tl alan arkadaş iyi kafa bulmuş tikide kapmış hehe.

2500 3000 lira bence 4 senelik çalışan için normal türkiyede çok yüksek maaş alan belli bir tabaka var zaten. şef müdür ve benzeri ünvanları alan adamlar 5000 üstü alıyorlar.

yani kıssadan hisse ayağını yorganına göre uzatmak gerek hocu

iyi maaşlar karlı olan sektörlerde. inşaat sektörü imalat'a göre daha yüksek maaşlı olabiliyor ama çalıştığın firma devasa değilse senin şirkete ödeme gecikince senin maaş da gecikebiliyor. hatta yeterince nakit sıkıntısı çekiyorlarsa önce işten çıkarıyorlar, sonra iflas bayrağını çekiyorlar falan.


yeni mezun, istatistik mezunu arkadaş danışmanlık şirketinde 3500'e başladı.

matematik mezunu arkadaş 2 sene bankada süründükten sonra mercedess'te 3500+ liraya başladı.

peki bunlar nasıl buluyorlar bu işleri?

NETWORK, NETWORK, NETWORK :)

biri seni tavsiye edecek, haberdar edecek falan işte, referansa torpil denmez.

üniversitede topluluklara takılmak, her türlü sektörden iyi arkadaşlar edinmek o yüzden önemli, mezun olduktan bi kaç sene sonra bunlar iş ve güç olarak geri dönebiliyor :)

Yüksek makine mühendisine 2000 lira çok az gibi geldi bana. hemi de tecrübeli.

tabi bu yüksek maaş işi firmaya göre çok değişiyor.

hayat sigortası zorunlu olarak gösterilerek yapılan bir işlem. Kendinize ait hayat sigortanız varsa, biraz pisleşerek bu masraftan sıyrılabilirsiniz.

Dosya masrafı olmayan krediler için de ilgili tutarın faiz'den karşılandığını düşünebilirsiniz. Yani aslında o miktar bir şekilde tahsil edilecektir.

Benim önerim detay parametrelere çok takılmayıp, aylık ayırabileceğiniz ödemeyi kafanızda belirleyip bankalar ile görüşmeniz. Eğer bu parametrelerle kafanızı bulandırırlarsa direk örnek ödeme planı isteyip farklı bankaların planlarını karşılaştırabilirsiniz.

aylik odemesi az olanin toplam miktarinin cok olmasinin sebebi, vadenin uzamasi ve bu arada dogal olarak faizin islemeye devam etmesi. bence durumun kotu degilse mumkun oldugunca kisa vadeli cekmeye calis. oderken bir sure zorlanirsin ama omur boyu odemekten iyidir. :)

faizi düşük masrafı yüksek krediler olabiliyor. Bu sıralar faizler biraz yükseldi.

Sana ne uygun tam bilemeyiz. Gelirin ne için kullanacaksın parayı bunları düşünüp öyle çekebilirsin.

kredileri karşılaştırırken yıllık maliyet oranı'na göre karşılaitırın. tüm bankalar yasal olarak bu oranı belirtmek zorunda.

sanırım artık burada çalışmıyorsunuz. yoksa bunu yaparsanız kovulursunuz :)
bunun dışında anlattıklarınızın hepsi doğru.yani dava açma şansınız var. uzun olduğu için ayrıntıya girmeyeceğim. kişinin isminin olması yeter hesap kaydında. sonuçta adam size aylık olarka neden para verisin ki? sonuçta orada çalışmışsınız ve maaş almış olacaksınız.

detayını bilmiyorum ancak normal şartlar altında kanuna göre artık sigorta ne akdar gözüküyorsa o para üzerinden bankaya para yatırmaları gerekmiyor muydu? bunlarda eksik..
o tarihte kanun hükmü öyle miydi bilmiyorum tabi...

bu arada evet artık orada çalışmıyorum ve çalışmayacağım da..

bildiğim kadarıyla sigortaya yanlış maaş beyanının cezası sigortasız işçi çalıştırmaktan daha fazla. eğer derdin sadece askere giderkenki tazminatınsa makul bir rakam belirleyip işyerinle anlaşmaya çalış bence. mahkemelerde uzun sürüyor... bu arada genelde bu tür yerlerde ödemeler tespit edilmesin diye elden yapılır. sizinki bankaya yatırmış, ilginç. bence ciddi delil. iş yeri tazminat talebini kabul edebilir. ayrıca bir avukata danışmakta fayda var.

iş yeriyle anlaşmak da bir olasılık ancak sonuçta insanlar biz sana para versek bile dava açabilirsin diyebilirler.

şahide ihtiyacım olur mu diye düşünüyorum..

kıdem tazminatı için dava açabilirsin. fakat bunu kendi başına yapman ve takibi çok zor. bir avukat bulman yararına olur. bankaya yatan paralar iyi bir ispat. şahit mutlaka isteyecektir mahkeme.

firmaya gidip tazminatını istesen büyük ihtimalle üstüne yatmaya çalışacaklardır. ta ki mahkeme tebligatı ellerine gidene kadar. pazarlık masasına o zaman otururlar. sonuç itibariyle mahkemede kazanırsın ama 2 yılı gözden çıkarman gerekir.

3 ay çalıştığım bir işte işveren sigorta yapmasam, öğrencisin sana parasını ödesem? dedi Allah dedim (300 küsür birşeydi aylık :D) Tabi bu arkadaş işten ayrılma sürecinde yan çizdi. Bende sigortasız işçi çalıştırmaktan dava açacağımı söyledim. Maaşımı da elden alıyordum bu arada-patronum bunu belirtti, ama beni her yeri kameralarla çevrili bi avm'nin göbeğinde çalıştırdığını unuttu. Hatırlatınca kuzu kuzu ödedi paramı. Sonra 1 günlük sigorta giriş çıkışı yaptı, niye bilmiyorum.

Çok kelepir işti, bazen keşke demiyor değilim.

iş mahkemelerinin daha hızlı işlediğini söylüyorlar.. 1 şahit bulabilirim 2.si belki. aslında gelir ama mesai saatlerinde duruşmaya çağırırlarsa gelebilir mi bilmiyorum.
zamanım var açıkçası, evlenme hazırlığı da var bir yandan da. toplu para işe yarayacaktır.

bu arada kıdem tazminatı işini anlamadım..

@zmarit firmayla anlaşıp paranı alırsan sana bütün haklarından ve alacaklarından vazgeçtiğine dair bir ibraname imzalatırlar muhtemelen. yani işveren'in kafası çalışıyorsa imzalatır.

ayrıca yine işveren'in kafası çalışıyorsa seninle anlaşmaya çalışır. madem bu yola girdin ssk'ya maaş bedelini yanlış bildirmenin cezasını araştır bence. işveren bunu bilmiyor olabilir. sen söyleyince yusuf yusuf araştırabilir. bence mahkemeyle uğraşmadan işverenle halletmneye çalış. mahkeme uzun süre can sıkıyor. ablamın bir kıdem tazminatı davası var 3 yıldır sürüyor...

bence en yakın ssk ya git bi kontrol memuru ile görüş

mecidiyeköy. bütçe iyiyse gayrettepe tarafları, değilse gülbağ tarafları.

Bakırköy

kadıköy

daha spesifik olursa adresler super olur kosuyolu , cengelkoy gibi .

bahçelievler, istanbul evleri. özellikle incirli durağına yakın olanlar. incirli tarafı da olabilir. kiraları bilmiyorum.

aha şurası:maps.google.com

Dediğin yöntem riskli. Neden, şube yoğunsa arkaya atarlar. Ama yine de denemye değebilir. İstenen belgeler harçtır dekonttur vb işte o dediklerin.

ben ankarada sabah 7 de randevusuz gidip sıraya girip öğlene kadar başvuruyu bitirmiştim.

dönem dönem yoğun olabiliyor. Randevusuz gideceksen erken gitmekte fayda var.

Olduğun yere göre değişir ama sanırım dediğin 2 yerde yoğun olabilir yaz sezonunda. Randevu alman daha yerinde olur. Parmak izin yoksa onun için sıra beklersin büyük ihtimal.

randevu almak için sana yakın ilçelere bak. en yakın tarihe hangisi veriyorsa en az yoğunu odur. şansını deneyeceksen onda dene. mesela 28-31 aralık'ta her yer doluydu ama esenler'de bulabilmiştim. esenler az yoğun olabilir.

randevu al tabi ki randevulular bitmeden randevusuzu almıyolar

nerden nereyi arayacağını söylersen daha iyi cevap alırsın.

poivy'nin sitesinden programı indirebilirsiniz. bağlantı kalitesi skype vs. oranla bir miktar daha sorunlu olabiliyor bazen, fakat fiyatlar açısında bizi en memnun eden ve uzun süre şirket olarak kullandığımız programdı.

ben lowratevoip'i kullanıyorum. teknik bir problem yok.

voip firmalarının arasındaki rekabetten dolayı "en ucuz konuşturan firma" periyodik olarak hep değişir, bilgin olsun. bir yeri aramak bedava iken 2-3 ay sonra ücretlendirme gelebiliyor, size özel yapmıyorlar tabi herkes için geçerli oluyor.

ayrıca kafalarına göre ücretlendirmedeki değişiklik haklarını da saklı tutuyorlar. çok kasmaya gerek yok bence, kafanıza uyan arayacağınız yere hesaplı bir voip firması seçin yeterli bence.

www.lowratevoip.com

backsla.sh adresinden arayacağın yeri en ucuz arayan siteyi bulabilirsin.

iphone veya android kullanacaksan viber

öncelikle şunu söyliyim 4-5 yıl öncesinin bilgisidir, garanti vermiyorum. tek bir minibüs seferi var. sabah (7-8 civarı) maçahel'den kalkıyor öğleden (3-4 civarı) sonra dönüyor. muhtemelen aynıdır. çünkü yolculuk zorlu ve maçahel küçük bir yer.

eylül ayına kadar en az 2 kez yazılı ihtar ile borçlarını (kira) ödemeleri konusunda ihtar çekin. (tabi yine geç öderse) eğer kiracı bulundukları süreç içinde hiç ihtar göndermediyseniz "düzenli ödemiyorlar" diyerek ihtarname gönderemezsiniz. 1 yıl içinde en az 2 ihtarname gitmiş olmalı. 6570 Sayili Kira Kanunu'nun 7. madde e bendi sizin için gerekli olan madde.

"kontratın süresi dolacak ve artık uzatmak istemiyorum" diyerek tahliye amaçlı ihtar gönderemiyor muyuz? evde yoksa ve ihtarname eline ulaşmamışsa yine geçerlidir değil mi?

bir de geç ile kasıt nedir? kontratta yazan günden 1 gün sonra bile ödese geç olur mu?

hayır, o sadece kiracıya fesih hakkı tanıyan bir tarih size değil.

6570 sayılı kanunda kiracıyı çıkarma halleri sayılıdır. kafanıza göre hadi kardeşim istemiyorum çık diyemiyorsunuz. sizin durumunuz kanunda sayılı bu hallerden birine uyuyorsa sizin konut ihtiyacınız, esaslı tadilat gibi bunları kullanarak çıkarabilirsiniz.

6570'deki şu madde nedir peki:

d) Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,

1 gün sonra bile ödese geç olur ama 1 gün bile geç ödese hemen ihtarnameyi gönderin hiç oyalanmadan. umarım bankadan alıyorsunuzdur. bi de yanlış bilmiyorsam, kontrat yenilense bile nedensiz olarak, siz aynı sorunlar devam edersen mesela 2012 ocak ayında bile (dönem ortası) tahliye davası açabilirsiniz. tabi kesinlikle ihtarnamelerden sonra. eğer kirayı elden alıyorsanız almayın. artık bankadan istiyorum deyin (bu zaten mecbur oldu ama yine de elden alan çok var nasıl oluyorsa) bu şekilde gecikmeleri resmi olarak kayıt altına da almış olursunuz dava durumunda kullanmak üzere. elden alıyorsanız da para makbuzu kullanın tarih ve imzalı.

evde yoksa ve ihtarname eline ulaşmamışsa yine geçerli mi?
bu tür yasal ihbarnamelerde bu tür şeyler aranmaz. yani tam ayrıntısın bilmemekle birlikte kayıtlı adrese yapılan bildirim şahsına yapılır gibi bir bilgim var.

@ben smyrna'nın dediği... öncelikle ihtarname göndereceksin, sonra tahliye davası açacaksın. kayıtlı adrese yapılan bildirimler şahsa yapılmış sayılır. şahıs adreste bulunumazsa kapısına not bırakılır ve bildirim bağlı olduğu muhtarlığa teslim edilir. eğer çok kıllanıyorsanı artı bi para ödeyerek noterden teslim edildiğine dair bilgiyi size postalamasını isteyebilirsiniz ama gerek yok. ihtarnamenin sizde kalan örnekleri yeterlidir.

bahsettiğiniz d bendi yeni ev aldığınızda içinde kiracı varsa onu çıkarmanın yollarını söylüyor, ancak kendisi ve ailesi için gerekli ise çıkarabilir. bu şekilde tahliye edilen konutlar üç sene (galiba üçtü) boyunca kiralanamaz, satılamaz.

ha bir de kontrat süresi evsahabi için değil kiracı için :) yani sırf süresi doldu diye çıkaramazsın. ancak kira geciktirme sözleşme şartlarına uymama demektir. kontratınıza bakın, ne yazıyor. genelde kira ödeme gününden itibaren beş gün içinde ödenmezse sözleşmeye aykırı olur..

(bkz: şavşat karagöl)

macahel,maral şelalesi ve gorgit yaylası yorulmayın yılmayın gidin. yerel rehber bulmanızı tavsiye diyorum. yaylalara dolmuş kalkabiliyor. biraz araştırmak lazım.
www.bukla.com üşenmeyin kopya çekin:)
20 gün sonra ben de oralardayım:)

Hopa'ya gitmeye değecek bir şey yok orada. Arhavi'deki festival hayli memnun edecektir sizi. Mençuna Şelalesi'ne gidilebilir Arhavi'de. Macahel de iyidir. Ben festivalde olucam bu arada.

O da olur tabii. Sonuçta ismine ve hangi okulda kayıtlı olduğuna dair bir belge.

öğrenci bileti ile girerken, paso göstermek zorunlu mu ??

kimlik soruyorlar diye biliyorum ama pasoyu kabul edip etmediklerinden emin olamadım.

biletix sayfasında ayrıntı vermemişler. yalnızca kimlik zorunludur diyor.

önceki etkinliklere katılanlar bi şey söyleyebilir mi? belki bakmazlar bile hiçbi şeye?
umarım paso yeterlidir.

ilk seçeneği seçerdim. ama bunu söylerken kadın olduğumu ve çocuğumu rahat bir iş ortamında doğurmak istediğimi düşünerek söylüyorum.

para zaten güven getirir

yukselme imkani cok onemli bir ayrinti onu soyleyeyim once. yipratici is zamanla mutsuzluga yol acabilir o zaman parayi neyleyeyim? maas cok kafa karistirici bi ayrinti, mesela benim de bir maas talebim vardir bir de firmanin degerine ve getirilerine bagli dusebilecegim bi aralik vardir, yani eger haketmeyeceginiz kadar dusuk bi maas degilse uzun vadeli getirileri dusunmek daha mantiklidir bence..

gençsen ikincisi. parayla saadet olmaz, para elinin kiri diyenlere bakma. düzen değişti. parasız insan değersiz insan artık. gençken yıpran yıpranabildiğin kadar, sonra birinci teklif yine çıkar karşına illa ki.

eldeki 1 kuş daldaki kuşlardan iyidir.
Yükselme imkanı var diyorsunda kaç yıl sonra nekadar yükseleceksin? ayrıca garantisi varmı? bilemezsin.

O yüzde 2x diyorum yükselecek kabiliyetin varsa ordanda biryerlere gelebilirsin zaten.

maddi durumunuza bağlı. bi eliniz yağda bi eliniz baldaysa ilk seçeneği seçin. kazandığınızı kendinize yatırın, hobiler, gezmeler tozmalar...

maddi durumunuz orta halli veya düşük ise ikinciyi seçin. tabii ki 2x maaş daha fazla yorulmak demektir.

@zunuduko relkirbet +1

gençsen (20-27 yaş) 2-3 yıllığına ikincisi olabilir. sonuçta her iş belli bir süre sonra rutine bağlar. 2 katı maaştan bahsediyorsun. yani 1. tarafta 4 yılda kazanabileceğin parayı burada 2 yılda kazanacaksın. diyelim ki çok sıkıldın. istifa et, bir kaç ay ara ver tatil yap sonra yeni bir iş bak. yine zarar etmiyorsun. yok ama 27 yaşından büyüksen işin içine başka şeyler de giriyor. kariyer kaygısı, prestijli ve güvenli bir iş vs. hele çocuk varsa risk alma oranı da gittikçe azalır.

para

evli değilsen iki.

belki biliyorsundur ama bu konuda en guzel site tripadvisor.com
things to do bolumunden aradigin herseye ulasabilirsin.

www.virtualtourist.com

3 kişi biraz zor ama belki ayrı ayrı yerlerde kalabilirsiniz... hem bedava hem de çok zevkli.

(bkz: the hospitality club)
(bkz: couchsurfing)

Ben couchsurfing olayını çok istedim ama diğerleri pek sıcak bakmıyor olaya. O yüzden mecbur hostel.

venedik'te de önceden rezervasyon yapmak gerek kanımca. biz rezervasyonsuz gitmiştik ve hostellerde yer bulamayıp otelde kalmıştık. 4 kişi olduğumuz için aynı fiyata gelmişti nerdeyse ama rezervasyonumuz olsaydı daha ucuz konaklayabilirdik. bir de prag ne durumda olur bilmiyorum ama rezervasyon yapacaksanız little town hostel'i önerebilirim. merkeze yakın, çok şirin bir yer. fiyatı da uygundu ve gayet temizdi geçen sene.

Amsterdam, Berlin, Paris için önceden rez şart. Hatta sokakta kalmamanız için hepsinde şart, www.booking.com'dan bakın, zaten rezerv ücretsiz bir şey, içiniz rahat etsn yaptırın.

nice yerine Cannes ya da Monaco koymanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Nice i pek beğenmemiştim ben zira ayrıca evet hepsi için rezervasyon şart bence. özellikle paris te 4 gün öncesi bile yer bulamayabiliyorsn bazen.

Cannes zaten programımızda var, zaman kalırsa Monaco'ya geçmeyi de düşünüyoruz. :) Anlaşılan ben her şehir için yaptıracağım rezervasyon.

yav ver biraz daha yamaç paraşütü yap. oraya kadar gitmişsin. bak pişman olmayacaksın.

kelebekler vadisine inebilirsiniz. çok zevkli yalnız dikkat etmek lazım, önceki sene sözlük yazarlarından biri oradan düşerek vefat etmişti.

gemiler koyuna gitmediyseniz orası da çok güzel.

geçen sene bungolowlarda 60 liraya kalmıştık çift kişi.

dağcı değilseniz kelebekler vadisine yukarıdan inmeyi denemeyin,ölüdenizde küçük bir tekne vardır gün içinde vadiye gidip gelen, 5-10 liraya onunla gidebilirsiniz.
eğer yürümeyi seviyorsanız kayaköyünden gemilere giden yol üzerinde , 2-3 kmlik orman yolundan yürüyerek ulaşabileceğiniz af kule adında ,muhteşem manzarası olan bir manastır vardır.fethiye merkez caminin ordan kalkan dolmuşlarla gidebilirsiniz ,dolmuşcuya söylediğinizde sizi o yolun ağızında indirirler.
manastırın merdivenlerinden çıkarken dikkatli olun kenarlarında koruma yok ve oldukça yüksek.

ayrıca etkinlik dışında bir şey yapmak isterseniz akşamüstü 7 gibi balık halinin oraya gidin ister kendi balığınızı(veya ahtapot,kabuklular vs.) tezgahtan seçip pişirttirin isterseniz sadece şiparişi verin kendileri halletsinler.

merhum + 1 dostum Fethiye'desin ya. 50 lira daha verilir.

O zaman yamaç paraşütü ve af kule diyorum.. Af kule için güzel bir dalış noktası denmiş ayrıca. Dalış eğitimim yok ama sanırım dalış noktalarına götüren profesyonel ekipler var, onları bi araştırıp Fethiye'deyken bir de dalayım...

abi, bi çilingire gitsene, ciddi diyorum, adamlar her türlü açıyorlar.

otoparka git, ciddi diyorum...

edit: bi kişi de çıkıp demiyor ki aga adam otoparka nasıl gitsin?


çilingir çağır, pazarlık yap..

yan camı kırınız. anahtarı alınız. kaskoyu arayınız ve park halindeyken camınızın kırıldığını söyleyiniz. bir kaç fotoğraf çekiniz. bırakın ödesinler.

atrin:

1- kasko var mı acaba?
varsa;
2- kaskonun gelecek sene hasarsızlık almaması, aradaki fark camın fiyatını geçiyor mu?

iyi hesaplamak lazım..
bence cam çerçeve uğraşmayın.. çilingir..

yılda 1 cam kırılması hasarsızlığı bozmuyor bir çok kaskoda, cam bu çünkü kırılır ne olacak ki...

kasko varsa yılda 1 kere cam değiştirebiliyorsun hasarsızlıktan sorun çıkarmıyor. fotoğraf çekmenede gerek yok diye biliyorum ben (ben çekmedim) sadece arıyorsun şirketi onlar seni anlaşmalı cam şirketine yönlendiriyor.

kelebek camı nı bilmem ama koskoca ön cam orjinaldi üstelik 350 ye değiştirdim.+40tl takma parası aldı

ama kasko varsa senede 1 cam değğiştirme hakkın var zaten.

kasko sirketini dolandirmayiniz. sonucta yaptiginiz sey bir cesit hırsızlık olacak. pek etik degil.

herhangi bir kaportaci cagirin. cilingir cok pahaliya patlar. ben ayni olayi corollada yaşadım. kaportaci geldi bir eliyle kapiyi ayirdi1 cm kadar aradan bir tel soktu toplam 2 dakikada açtı kapıyı.

orjinal olmayanı 80-100 TL civarında.

aynı şey başımıza geldi. iki tane hırsız çağırdık açamadılar. en sonunda kargoyla yedek anahtarı yollattık da açtık. camı kırmak da bi çözüm tabii.

ikisini de izleme şansın yoksa, çocuk ve yaşlı seviyosan up, yemek-fransız ve hayvan seviyorsan ratatouille

ikisi de şahane bence ama ratatouille burun farkıyla daha iyi

ben de ratatouille diyorum küçük farkla

ratatouille +1

Ratatouille derim ben de :)

ratatouille daha komedi iken,
up biraz daha duygusal.

up!

1)up
1)ratatuy

ikinci yok çünkü aralarında.

önce ratatoullie'yi izleyin bana kalırsa da ama up'ı da ihmal etmeyin. ikisi de muhteşem hayal güçlerinin ürünü.

durduk yere ağlamak istemiyorsan ratatuy ama up da şahanedir o ayrı.

Bunlar arasından ratatu fakat planet 51 de çok güzeldir bir bakın.

up bi sike benzemiyor. ratatuy iyi.

Anında davran! Normalde bildirmek zorundalar.
PS: Davran derken, raporu aldığın yerin sekreteryasına git aptala yat. Ama hırçın da ol, en alttakalmaz damarın kabarsın.

özel hastane mi?

@merhum; kartal eğitim araştırma hastanesi.

eşime özel hastaneden vermişlerdi o yüzden sordum. öyle olunca devlet hastanesine onaylatmak gerekiyor. ben şişli etfal'e onaylatıp elden verdim SGK'ya ama devlet olunca hastaneden gitmesi gerekiyor başka türlü kabul etmiyorlar diye biliyorum. sen yine de bi sor tabii...

geçersiz oy atın. yani iki partiye birden basın mührü.

2-3 kere damga basıp, geçersiz oy kullanabilirsin.

oy pusulasına ''naber gençler, eğleniyo muyuz'' yazın.

Madem kimseye oy vermek istemiyorsunuz, neden oy vermeye gidiyorsunuz?! Hiç gitmeyin o zaman. Amaç ne yani?

amaç vicdanımı rahatlatmak. demokrasi kötünün iyisini seçmek diyenler var, buna inanmıyorum. demokrasi bize verilenlerle yetinmek mi yani ? he türkiyede bildiğim kadarıyla boş oy verenle, oy vermeye gitmeyenler ayrı ayrı değerlendirilmiyor, hepsi oy kullanmadı olarak görülüyor, olsun. ben çapsız, seviyesiz siyaseti beğenmiyorum; akıl fikirden yoksun vaatler de umrumda değil. bu düşüncemi de sanırım ancak bu şekilde gösterebilirim. kimsenin umrunda olmayacağını bilmek te önemli değil, yapmak istediğim şey bu.

Pusulanın arkasına hayalindeki partinin amblemini çizip ismini yaz aynı formatla, ona bas mührü de. Ben öyle yapacağım.

Sonra şikayet etmeyin eleştirmeyin panpalar. Gelin kendi kendinize anarşizmi mahalli seçimlere bırakın derim şahsen. Siz basın yine bi partiye,dışarı cıktıgınızda sagda solda " aaaağğğbi hepsine bastım,huaaaa" diye geyik yaparsınız.

Gelin geleceğinizi bu kadar ucuza bırakmayın. Oyunuzu kullanın.

@frenchkiss666 dogru söylemiş. günahtır, gençliği akp elinde giden nesil olmaktansa chp'yi yüzbin kez tercih ederdim-tüm eksi yönlerine ragmen-. en azından üç-beş vasıfsız badem bıyık, binlerce mod-medyan beni yönledirebilecek konumda olmazdı. lütfen oyunuzu kullanın. evet kötünün iyisini secin, çünkü cidden berbat haldeyiz.

Hocam iyisin hoşsun da, hakikaten "kötünün iyisi" diye bir şey var yani... Sonra işte bu adamlar yasaklarla bizi yönetiyor vs. diye herkes birbirine yakınıyor. En azından "alternatif" olarak bir tanesine kullan derim ben, tabi yine sen bilirsin.

"hiç bir parti kafamdakine uymuyor" demek biraz egoistlik olmuyor mu? Son tahlilde bu ülkenin 70 milyon vatandaşına sorun, 70 milyon ayrı parti çıkar. Eski yunan demokrasisi gibi parmak kaldırarak da oylama yapılamayacağına göre belli asgari müştereklerde anlaştığınız partiye oy vermek en iyisi. Ben kendi adıma hiç bir şey yapamasam, en karşı olduğum, ülkeye en zararlı gördüğüm partiye engel olacak şekilde oy kullanırdım.

oy kullanmayan hiç kimse kim yönetirse yönetsin onu ve diğerlerini eleştirme hakkına da sahip değillerdir.

"facebook'lar falan çirkin şeyler" diyen bir zihniyet var iktidarda. yarın belki bu siteye bile duyuru yazamayacaksın çünkü +18 duyurular nedeniyle kapanacak. sırf bu yüzden bir partiye oy vermeyi düşünmez misin?

müzik dinliyorum.

annem babam ya da abimle konuşurum.babam pek anlamaz ondan pek onla konuşmam.

Yemek yerim, yemek bulamazsam müzik dinlerim, dinleyecek bir şey bulamazsam uyurum.

(bkz: moral bozukluğu ve 31)

uyumak belki de en iyisi.uyuyunca tüm bunlar geçer mi?

(bkz: yürüyüş)

elizabeth

Dua ederim, Mesnevi okurum.

moralim bozukken yaptığım saçma şeylerden ders aldım, artık moralim bozukken oyun oynuyorum. hem zaman geçiyor, sonradan pişman olacağınız saçma şeyler yapmamış oluyorsunuz.

moralimi daha bozacak sinir beni dahada sinirlendirmeyecek insanlarla muhabbet ederim yada konuyu anlatacagım çözüm sunabilecek insanlarla konuşurum. en olmadı girerim duyuruya bildigim bütün konulara cevap veririm.

ağlıyorum...

hollanda'da yaşayan bi arkadaş söylemişti, cannabis içiyormuş morali bozukken.

yürüyüş

yoga yaparsam kısa bir süre bile, enerji ve keyif doluyorum. ama yaparsam.. yoksa friends'den sevdiğim bölümlerden sıralayıp izleyip gülüyorum. kemal sunal filmleri misali.

roman okumak da kafayı dağıtıyor.

uyurum. uyanınca ağlarım. ağlayarak yine uyurum. iyi rüya görüp uyanırsam daha kötü ağlarım. daha çok uyurum. bu yüzden bu döngü bitmiyor. bitemiyor.

ya ağlak ya da çok sert müzik dinliyorum.

oturup uzun uzun duvara bakarak dalıp gidiyorum. ( bunu epeydir yapmıyorum )

alkol

alkol +1

ama sen spor yap.

iki gece önce cidden çok moralim bozuktu, hala da düzelmiş sayılmaz, neyse. oturdum öyle bir ağladım ki saatler sürdü. sonra midem çok şiddetli ağrımaya başladı ve bu beni korkuttu. kendimi daha da bok gibi hissettim. blog yazdım biraz emodan hallice. sonra daha da çok ağladım. ve -ciddiyim- kalbim ağrımaya başladı. dedim aha ölüyoruz galba. onu bile takmayacak durumdayım ama. gecenin bi vakti sızmışım.
moral bozukluğunu aklı selim bir şekilde atlatmanın yolu varsa, ben de öğrenmek isterim.

kaş. ailelerin işlettiği ucuz pansiyon da bulabilirsin.

fethiye.hem yapacak bir sürü şey,görülecek bir sürü yer var,hem de huzurlu.
ben şu otelde kalmıştım gayet de memnun ayrılmıştık.
www.remerhotelfethiye.com

Assos

akyaka

her yere de yakın..

Fethiye'de Ovacık içerisinde CC's pansiyon vardır. senin yaptığını 3-4 sene üst üste orada yaptım. cok sevimli bir ailedir işletmecileri. kucuk ve ekonomik bi yerdir. hem fethiye merkeze hem de ölüdeniz'e yakındır, tavsiye ederim.

Assos +1

marmaris

herkese çok teşekkür ederim.
assos'ta tek basına neler yapılır nerede kalınır var mı bir tavsiyeniz?

assosa gittim , yukarıda bir athena tapınağı var oradan manzara süper
oraya bi çıkarsın
sonra işte sahili temiz, orda takılırsın biraz
oralardan sıkılınca civar köylere ilçelere gidersin ortam güzel ama bi bodrum kadar şaşa yok, sakin yerler

direkt ölüdeniz. hem ekonomik, hem huzurlu. eşi yok.

İtalya'da geçen Türk filmi olur mu? Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak çok güzel film =)

(bkz: nuovo cinema paradiso)
ve ferzan özpetek filmlerini de deneyebilirsin. mesela (bkz: le fate ignoranti)

çok dram çok depresif olmayacaksa ısrarla 'mine vaganti' derim ben.

nanni morettinin caro diario filmini izleyebilirsiniz, antidepresan gibi filmdir.

Gomorra - mafya

(bkz: la dolce vita)

(bkz: l'ultimo bacio)

www.altkitap.com

www.google.com.tr

scribd.com
library.nu

avaxhome.ws

bütçe nedir? gidiş dönüş mü?

corendon'a baktınız mı? eindhoven'a gidiyordu galiba, oradan aktarma yapabilirsiniz.

www.skyscanner.com.tr

buradan bakabilirsiniz.

pegasusun bir kampanyası var aslında ama haziran dönemi için sanırım.
belki ağustos biletleri de uygundur.. düseldorfa baksan ordan da trenle geçersin.

istanbul-basel easyjet ile gidip basel'den trenle amsterdam'a geçin diyecektim,ama şimdi easyjet'e baktım da bir tek ağustos'ta fiyatlar yükseliyor. temmuz ayında 30 euroya bile uçuş var. basel-amsterdam treni de 70 euro. hmm bilemedim.

tren uçaktan daha pahalı genelde. pegasus ile almanya'ya gidip, oradan trenle geçersin diye düşündüm de, frankfurt-amsterdam arasına gidiş dönüş 140 euro mu ne vermiştim zamanında.

onları bilmiyorum ama ikea yataklar çok güzel haberin olsun :)

tercihin sert/yumuşak/ortopedik mi bilemiyorum ama ,zerine yatmadan alma derim ben.

en iyisi tempur. işbir de iyidir ama ikisi de pahalıdır. yatsan'dan visco yatak aldım memnunum. kaliteli ve fiyatı işbir kadar pahalı değildi diye hatırlıyorum.

aslında masaj, yüzme sauna falan anında bi rahatlık getiriyor..
hiç olmadı koşmanı tavsiye ederim..
ama film dersen :
eğlenceli bir film için easy a

jim carrey ve yes man, her turlu strese birebir.

günde 1 bölüm (bkz: seinfeld)

www.albaraka.com.tr

www.isbank.com.tr

genellikle tabela faizleri yansıtıyorlar. vaktiniz varsa bir iki tanesine uğrayıp fiyat ve taksit tablosunu almaya çalışın derim. isterseniz mesaj atın yardımcı olayım güncel oranlar konusunda.

bankadakilerle anlaşırsanız düşükten verebilirler faizleri. mesela benim bir arkadaşım dün garantiden 0.89 a aldı.

@jassinpera 0,89 düşük mü? akbank 0,81'den veriyor.
www.buyukkirmiziev.com

kredi tutarına ve vadeye göre faiz değişir. en az 3 bankayla pazarlık yapın. bir de sadece faizi değil dosya masrafını ve yıllık maliyet oranlarını karşılaştırın. faizi düşürüp masraftan geçirebilirler.

anlatacagimda basima ve baskalarin basina neler gelecegine gore durum degisir.

anlatmaz isen, bence tüm düşündüklerini bir yerlere yaz. çünkü aradan geçen zamanda sende o kültüre ayak uydurup, ilk düşündüğün görüşleri bir zaman sonra düşünemeyecek, göremeyecek hale geleceksin. aynen diğer çalışanlar gibi olacaksın. bu da çok trajedik olabilir senin için.

benzeri bi olay benim başımdan şöyle geçmişti; kariyer olanağımın (geleceğimin) olduğu bir işe başlamıştım. aradan 1.5 ay geçtikten sonra genel müdürümüzden özel olarak büyük harflerle yazılmış kızgın bi eleştiri maili geldi. o gün bir cevap yazmadım. zaten karşılıklı bi konuşma beklemiyordu karşı tarafta. sadece kendi düşüncelerini ve tahmin ettiğini sandığı benim durumumu göz önüne alarak yazılmış bi mail idi. ben mesai bitip eve gittiğimde, affallamıştım, çünkü ne kadar yeni olsamda o işte, birşeyler yapmaya çabalıyordum ve böyle eleştirileri hak etmediğimi düşünüyordum. o gün gerçekten çok kötüydüm, gittim alkol de aldım. aslında genel müdürün beni beğenmemiş olması beni işten çıkartabilecek pozisyonda olmasının önemi yoktu orada. onca çabalamaya rağmen, gelen yanlış ve alakasız suçlamalar guruma dokunmuş, incitmişti. ne yapabilirim şu anda diye düşündüm. ben saatlerce düşündükten sonra yok abi dedim, ben bu haksızlığın altında kalamam, böyle çalışmaktansa atılırım işten ama kişiliğimi göstermiş olurum dedim ve başladım ertesi gün atacağım maili bi kağıda yazmaya.. hiç taviz vermeden yazdım, sorduğu ve cevap gelmeyeceği sandığı sorulara cevapları düzgün bir türkçe ile döşedim, hatamın olabileceği şeyler için özürlerimi belirttim. ve onu mail ile yolladım.

neyse daha sonra olanlara geçelim. ya da niye daha sonra olalara geçelim ki, bırak lan en ince ayrıntısına kadar anlatcam. kimi, niye savunayım ki. neyse maili yolladığım gün içinde genel müdür, beni, benim müdürümü, benim müdürümün müdürünü ve başka bi departman müdürüyle birlikte bizi odasına toplantıya çağırdı. belki birazcık içinde, beni tek başına çağırabileceği göt olmadığından, belkide diğer müdürlere beni rezil etmek istediğinden. belki her ikiside ama yazdığım mailde kişiliğimin o cümleler üzerinde baskıyla ona yansıması sonucu oluşturulmuş bir toplantı olduğuna emindim. konuştuk, tartıştık. benim geri adım atmayacağımı duruşumdan, ve kendisinin yarım saat konuşduğu halde bana bi kaç saniyelik cevap verme hakkı tanıdğı anlarda verdiğim cevaplarla anladıktan sonra. yine bi racon kesip, son bi şans verdiğini söylemişti. bende şu an ki performansımdan biraz daha fazla çabalayarak gayret göstereceğimi söyledim (ki zaten %100 performansla çalışıyordum) ama maksat orda, onlar haklı gözüksün.

şu oldu bu oldu, aylar geçti, başka toplantılar oldu(benimle ilgili toplantılar değil, işlerle ilgili) orada bu sefer adam benim hakkımda fevkalade güzel şeyler söylemeye başladı, şirket içinde beni gördüğünde pozitif görüşler içeren, benim gelecek pozisyonum ile ilgili şeylerden bahseder oldu. hee bu durumu bu sefer diğer müdürler kıskanıyor oldu. onlarla anlaşmazlıklarım oldu.. falan filan işte bööyle gider hocam. ama bence özet olarak; eğer mecbur değilsen, yani evli barklı, ve o işe muhtac yapıda değilsen, anlat herşeyi derim ben. tabi burada anlatım dili en önemli faktör ona çok dikkat et.

biraz daha (3-4 ay) bekle bence. aslında patronlar dahil herkesin tüm bunları bildiğini ama bir şekilde böyle devam ettiğini göreceksin. ben yanılıyorsam pandoranın kutusunu açarsın o zaman.

patron bilmiyorsa dahi şimdi söylemen diğer çalışanların tepkisini çekebilir.

mba demekle tezsiz işletme yüksek lisansını kastediyorsan zaten o programlar öncelikli olarak çalışanlar için yapıldığından akşam5buçuk-6dan sonra başlıyor dersler, bundan firmanın çok sorun çıkaracağını sanmam.

@ouzy o senin zihninin urettigi bir sanri :D

@portakal bogazici var.Son zamanlarda ben de arastiriyorum da.Fakat GMAT gerekiyor.

senede ne kadar verecebileceğine bağlı. 5 bin dolara da mba diploması veren var 30 bin dolara da...

vallahi ,kendi adıma; böyle meselelerde beni , ilk başta korkutan, tırstıran seçenekler çoğu zaman en doğru olandır benim için.
o bakımdan, seçimlerimi genelde "tırsınçlık" oranına göre yapmaya çalışıyorum.
tabi, bazen göt korsunundan hasır altına atıp; beklemeye bıraktığım kararlarımda oluyor bu yöntemle.

iki seçimin sonuçlarını hayal et. kendini içlerine koy ama. önümüzdeki 1 sene içerisinde ya da daha uzun vadeli bi kararsa neler olup olamayacağını hayal etmeye, kendini o kararı yaşıyormuş gibi düşünmeye çalış. hangisinde mutlu, heyecanlı hissediyorsun? bir de ben insanın kendisi için iyi olanı hissedebileceğine inanıyorum. etki altında kalmadan sakince otur, tek başına "hissetmeye" çalış. en azından dene.. bol şans.

geleceği hayal ettikten sonra "acaba kendimi kandırıyor muyum" gibi bir düşünce de giriyorsa kafaya ve inatla da "hayır" deniyorsa içten içe, yine de kendini kandırmak oluyor bu. sadece o anki cazipliği için seçimi o yönde kullanmak oluyor.

ben ne zaman "kendimi mi kandırıyorum" demeye başlasam karar verme aşamasını erteliyorum. ertelenmeyecek bir şeyse de "hayır kandırmıyorum" diyerek kendimi kandırdığımı sonradan fark ediyorum. "istediğim" şeyde kendimi kandırma payım olmamalı.

istediginin ne oldugunu cözebilmen icin, önce ' ben buyum ' demen gerek. cogu insan yapamaz bunu, gercekten de gecilmesi zor bir yoldur. o kadar maskelere alismisiz ki... o maskeler ne istiyorsa onu yapiyoruz cogu zaman. önce sen kimsin? neler seni mutlu eder onu bi düsün. sonra da mutlu olmak mi istiyorsun yoksa tatmin olmak mi ona karar ver.

öncelikle sezgilerine güven. eğer şüphen varsa dostluğuna ve tecrübesine güvendiğin bir iki kişiye sor, sonra tekrar değerlendir.