evet haklı / adam bilerek temas ediyor.

maci izlemedim ama ferguson reyisi bu kadar kizdirdiysa yanlis karardir, adam sir amk.

yes. tartışmasız kırmızı kart.
Hala topa bakıyor diyenler var. orası doğru belki ilk hamlesi en fazla sarı karttı. ama tekmeyi geçirdikten sonra hala ayağını arbeloaya vurmak için itiyor.
ve nani kendisine hiçbir müdahalenin olmadığı pozisyonda ve gayet normal ve sağlıklı biçimde yere düşmesine rağmen numara yapıyor. biliyor çünkü yaptığı hareketi..

iki ucu boklu değnek bir pozisyondu. sarı kart da yetebilirdi. cüneyt çakır'ın baskı bana işlemez tribiyle ev sahibi aleyhine kararlar vermesi bilinen birşey.

Turuncu kartlık bir pozisyondu, yani iki karta da neden çıkardın denmezdi. Bence haklıydı.

kırmızı verilebilir. cüneyt çakır bu tip şeyleri hem çok iyi görüyor hem de hiç acımıyor.

nani topa girme amacıyla yapsa bile hareketi fazlaca sert. ama gözleri de sadece topa odaklı gibi, bence %50-%50. hakem burada kendi bakış açısını ortaya koymuş, kırmızı kart göstermiş. kartı göstermese bu kadar konuşulmazdı muhtemelen, sarı ile geçiştirse kimse çıkıp ta bu kırmızı demezdi sanırsam. madrid'i sevmemekle birlikte, ferguson'a saygım büyük ama o da vaktiyle hakemler sayesinde maç kazandı. bence olan bizim takımlara oldu, ingiliz lobisi durmaz çalışır.

Net kırmızı.Kontrolsüz gelmeyecekti Nani. Uçan tekmeyi arbeloa'ya indirdi.

sarı kart. bunlara kırmızı çıkarsa sahada tutacak adam kalmaz. adamı görmeden topa ayak uzatıyor. her maçta böyle pozisyon olur. kırmızı kart olması için şöyle birşey olması gerek :

www.youtube.com

kırmızı doğru gibi ama hakemlerin %99'u sarıyla geçiştirir böyle bir pozisyonu.

doğruydu ama sonrasında aklı çok kaldı o pozisyonda. Adam sir tabi, torpil beklerken cücü zımbaladı kartı.

olum adamın koluna doğru vuruyor nani adam göğsünü tutuyor acıyor diye, bende buna gıcık oldum ama hareket sağlam

hasköy'ün üst tarafları, ben arabayla geçtiğim zamanlar pek bir iç açıcı görüntü vermiyor ama bana sorsan yaşamam.

galatasaray lisesinin yanında kafka var. onun üst katları öyle ama biraz liseli.

beşiktaş çarşıda kuka cafe

(bkz: kumbara cafe)

tabiki de beşiktaş'taki kuka cafe.ü

onlarca çeşit oyun var.

ortaköy'de ortaköy kahvesi var.

minare kalıntısı?

hamam bacası ?

sanmıyorum. civarlarında cami namına birşey yok. yangınla ilgili bişey olmalı. baca falan.

sütün yada minare kalıntısı

3 yerde gördüm. eyüp, galata, küçükayasofya. bu küçükayasofyada çekildi. minare, sütun, hamam bacası olduğunu sanmıyorum.

tuğla fabrikasından kalan son baca.

gece aydınlatması için olabilir. üzerinde ateş yakılaraktan etraf aydınlatılabilir. yangın gözetleme kulesi diyenler de var.

tahminden ziyade linklerle destekli cevap verirseniz daha iyi olur.

baca bunlar, divan otelin yanında var, kasımpaşa'ya giderken var...

adama bak cevap beğenmiyor. bunların baca olduğunu anlayamacak bir insansın gelip burada milletin verdiği cevaplara ağız burun kıvırıyorsun. hadi canım hadi.

bizans zamanında üzerine heykel dikilen, ince, uzun kaideler bunlar.

(bkz: çemberlitaş)

@esenboğa, cvp beğenmeme değil senin gibi bilgi sahibi olmadan fikir yürüten ve bunu gerçek kabul eden ergenler yüzünden link bekliyorum.

Genelde bahar mevsiminde İstanbul'dan adalar'a bir yazlıkçı göçü olur. O dönemlerde bir çıkartma gemisi kullanılıyor topluca kiralanan. Ama onun dışında vapurun lumbarağzında tek tük eşya taşınıyor. Ayrıca adaların normal nakliye işlerini yürüten motorlar, takalar var.

bazı nakliye şirketleri evinden alıp adalara götürüyor diye biliyorum.

telefonunu dinlenmesini gerektiren bir olay yoksa boşver gitsin birşey olmaz arada muhabbete de katılsın dinleyen hatta

interference olmuştur. olmaması lazım ama olur öyle.

dinlenmiyorsun. en azından dinlendiğin öyle şeylerle anlaşılmaz. dinleyen konuşmaya karışmaz.

geçen tbmm bir komisyonuna katılan şahıs izah etti ya, ayrıntılı faturanıza bakın. Eğer sms ücretlerinde artış varsa dinleniyorsun. Dinleme ücretlerini sms olarak kitliyorlarmış.

dinlenmemeyi gerektiren bi olayım falan yok.sadece huzursuz oldum o kadar.cevaplarınız için teşekkürler.

Ben makineyle gayet güzel hallediyorum. Denemeye değer bence. Ama makineni iyi kullanman lazım. Saç olan yerleri bir elinle kapat öbür elinle makineyi kullan.

lazer foreva!
makineye hiç bulaşma.

lazeri erteleme, dünya varmış diyeceksin.

usturayla aldırıyorum daha geç çıkıyor.

Bir şunu okumanı tavsiye ederim :
www.bendenedim.com

Bir de şunu :
www.bendenedim.com

al jazeera sport-5

yokmuş arkadaşım ben sormuştum
dsmart zihniyetinden nefret ediyorum

geçen senelerde uefa'nın sitesine 10 lira ödeyip izlemiştim. şu an var mı bilmiyorum.

ayrıca biss şifre çözen uydu cihazınız varsa azeri kanalları büyük ihtimal verir bu maçı.

zamanında hakkında yazdığım entry
www.eksisozluk.com

blu.dsmart.com.tr

blu.dsmart.com.tr hem beta hem de tek maç için 80 TL istiyorlar

8 saati 7 saate indir (20 gün sonra vücut alışıyor) sporu 1 saate indir; fakat temposunu yükselt (kalkıp deparlı koşu yapma ama) 2.5 saati de 2ye indir

al sana 2 saat daha.

tv yok
her gün farklı
okul var, her gün okula gitmiyorum
bazen 6 bazen 9 saat uyuyorum.
uyanık olsam bile yatakta çok zaman geçiriyorum.
müzik dinlemek, mailleri mesajları okumak, otobüs saatlerine bakmak için falan bilgisayarımı açıyor ve saatlerce takılıyorum bazen.
ders çalışamıyorum, gün bitmiş oluyor farkettiğimde.
kitap okumak da aynı.
akşamleyin ve gündüzleyin arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. her gün olmasa bile nerdeyse hergün.
yemek bile yemiyorum neredeyse, geçiştiriyorum öğünleri.
24 saat bana da yetmiyor. üstelik ne çalışıyorum ne de elzem bi işim var.
şahsen benim en muzdatip olduğum problemimim zaman yönetimi.

8 saat çalışıyorum,
3.5 saat trafikte geçiriyorum.
7 saat uyuyorum.
1,5 saat yürüyüş yapıyorum
yemek, evde tek yaşamanın getirdiği sorumluluklar ve internete vakit akırmak için 4 saatim kalıyor. bence gayet iyi.

Programını günlük değil de haftalık yapabilirsin. Yapacaklarını saatler yerine günlere ayırarak.

Bu arada ben programsız yaşıyorum.

sırayla yazmak istedim

6 saat uyuyorum genelde
9-10 gibi uyanıyorum, 1.5 - 2 saat kahvaltı + kahve + günün haberleri...vs
12-1 gibi çalışmaya başlıyorum, 6 saat sürüyor genelde. (evde çalışıyorum)
1 saat akşam yemeği hazırlama + yeme
1 ya da 2 saat, akşamları dizi ya da film ya da kitap okuma ama tv yok.
tekrar çalışmaca gece 1'e kadar.
gece 1'de 2-2 buçuğa kadar ya kitap okuyorum ya da tekrar film izliyorum, sonra da uyuyorum.

şimdilerde şu araya bir de yürüyüşü koymak istiyorum, spor şart.

aklıma momo'daki gri adamları getirdiniz.

7,5-8 saat uyku
2 saat yol
8 saat iş
2 saat yemek
1 saat kitap veya internet
1 saat kendi sitelerime veri girişi
1 saat tavla-oyun vs. duş-traş derken bitti gitti

şu iş olmasaydı her şey daha güzel olacaktı insanlık için.
başkaları için üretmek,düşünmek,zamanını harcamak.
böyle olmamalıydı.

her yere ışınlanıyorsun sanırım. benim günde 3 saatim yolda geçiyor lan.

hııııııım. hafta içi 6-7 saat uyku.
3-4 saat iş için yolculuk 8 saat iş. bazı günler 2-3 saat badi( yolculuğu, kıyafet çıkarma falan dahil) geriye kalan 2 saat de takılmaca evde.

hafta sonu 8 saat uyku, üçer saat spor, geri kalanda bahis, ingilizce çalışıyorum, kitap, müzik vs....

dengesiz bir insan +1

aahh aaaahh yetmiyor yetmiyor, hırsız çaldı zamanı.

her gün, şunu da yapıcam bunu da yapıcam diye uyanıyorum. ama nerdee..

*6.15/6.30 yataktan kalkış
*sabah 7.45 iş başı, 18.30 çıkış
*akşam 19 da anca evde oluyorum
*yemekti, bulaşıktı duş vs. bir buçuk saat de ordan gidiyor.
*2 saat dinlenme,film-dizi, internet +yapılacak diğer işler
*11 de yatağa giriyorum biraz kitap okuyup sızıyorum.

düzenli seks diyorlar ama bazı günler sevişmeye bile vakit kalmıyor, banyosu falan derken bakıyorum birden önce yatağa giremeyeceğim yarın yaparız diyorum erteliyorum.

Servis aracı ile ise gitmem 15 dakika.

insanlar ne zor şartlarda çalışıyormuş ya.. 12 saat iş nedir ya.. 3.5 saat yol falan.. 7.15 iş başı yuh artık..

7/24 sevişiyorum.

abi zor. hem de çok zor. günde 3-4 saat yol çekilen bi işte çalışılmaz, kişi ya evini taşımalı ya işini bence, uğraşmalı yani. istanbul 15 dakikalık yolun 1 saat olduğu yol, ben çekemiyorum artık istanbul'da yaşamayı.

öyle albüme dönüşme çalışması olmadı sanırım.

osmanlı döneminde zaten milliyetçilik oraya daha önce uğradı ve bağımsızlıklarını kazandılar. türkiye kendini osmanlı'nın devamı gibi gördüğü için de oradan bir hınçları var, kendilerini işgal ettiğimizi düşünüyorlar.

onun dışında modern türkiye ve yunanistan arasındaki en büyük problem kıbrıs. kktc dünyada kimse tarafından tanınmayan, bir oldu bitti ve türk işgaliyle kurdurulan ve yaşatılan ülke. onun dışında kıta sahanlığı da bir başka problem. 70 milyonluk türkiye onlar için her zaman büyük bir tehdit; hele kıbrıs meselesinden dolayı şaka yapmadığımız da açık. bunların dışında mübadele 6-7 eylül olayları gibi bir sürü sorun yaşandı. tarihsel olarak da yunanistan kendini bizans'ın devamı olarak gördüğünden özellikle istanbul ve sonra ege üzerinde hak iddia ediyor - en azından milliyetçileri -. kurtuluş savaşında da o yüzden savaşmıştık.

antik yunan'dan sonra yunanistan toprakları çok farklı dönemlerde çok farklı topluluklarca işgale uğradı. haliyle antik yunan ile şimdiki yunanistan çok farklı şeyler. ki zaten antik dönemde fransız ihtilali sonrası gibi milliyetçilik olmadığından zaten aynı diyemeyiz, bilemeyiz.

greece nereden geliyor bilmiyorum. yardımcı olduysa ne mutlu.

-bir diğer şey, biz yunan diyoruz, sanırım iyonya kelimesi ile aynı kökten geliyor. helenler denilen uygarlık büyük iskenderin milleti, greece ne oluyor peki. 1820lerden önce (biliyorum osmanlıya aitti o topraklar ama daha öncelerde) buradaki yerleşim "greece" benzeri bi isimle mi anılıyordu?

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

milliyetçileri kendilerine hellas derler yani helenizme atıf yapılıyor.

makedonyayı da kendileri gibi sayarlar.

Orta Asya'dan at sırtında gelip Constantin şehrini işgal etmiş, yetmemiş canım şehri 500 senede perişan bir hale getirmiş olduğu için göçer Türkler pek sevilmez. Daha sonra türkleştirme politikalarıyla Rumlara yapılanlar ortada. Katliam, yağma, tecavüz... Daha ne olsun?

"hellas" milliyetçilerin kullandığı bir ifade değil, yani onlara özgü değil resmi yunan pasaportunda greece değil büyük puntolarla hellas yazıyor nationality bölümünde yine "hellenic" yazmakta. keza yine kimlik üzerindede "hellenic republic", "hellenic nationality" ifadeleri yer alıyor.

neden sorunlarımız var, hangi komşuyla sorunumuz yok ki :)

bitmeyecek olan bir düşmanlıktır. www.dusman.net videoyu izlemenizi şiddetle öneririm.

devam ederim, baktım olmadı, sayfa sündükçe sünüyor bırakırım.

oluyor da enderen. bende genelde okuyormuş gibi yapıp düşünmek baş gösteriyor. bakıyorum 3 sayfa geçmişim ama hiçbir fikrim yok ne okuduğum hakkında. sorsan anlatırım ama ne düşünüyorsun amk desen. işin gücün yoksa geri dön oku...

anlayana kadar okunmalı. anlayınca da ya yazara küfredip kitabı bırakıyorsun ya da daha da çok bağlanıyorsun.

bana da oluyor bazen. aklım başka yerde olunca oluyor. o zamanlarda anlamasam da okuyup geçiyorum.

ben bazen bütün sayfayı okuyorum ama aslında başka bir şey düşünüyor oluyorum sonra al baştan bi daha oku...

okurken aklım başka yerlere kayıyor, bi bakmışım paragraf bitmiş hiçbi şey anlamamışım. dönüp kafamı vererek tekrar okuyurum. anlamadan olmaz, o zaman okumanın ne anlamı kalır.

bazende okuduğum şey çok hoşuma gider, o yüzden tekrar okurum. bi daha o tadı almak için.

sırf bu yüzden başlayıp bitiremediğim kitaplar bir dağ oldu, yalnız değilsin.

belli bir süresi var raporların. yani belli bir süreye kadar kesinti olmuyor. ben bir hafta diye biliyorum. onu işyerinizin insan kaynaklarından öğrenebilirsiniz.

ben de 3 gün diye biliyorum. bunun üzerinde çalışmadığınız süreler maaştan kesilir, siz sigortadan alırsınız paranızı. (bir miktar zararınız olabiliyordu sanırım duruma göre)
zaten artık otomatik bildiriliyor raporlar.
daha önce de sormuştunuz bunu da ben %100 bilmediğimden cevaplamamıştım. tekrar görünce bilgim dahilinde de olsa yazayım istedim.
geçmiş olsun.
muhasebe birimi ile de görüşebilirsiniz şirketinizin.

dün sormuştum bugün doktora gideceğim tekrar, sanırım almayacağım rapor. Çok teşekkürler. Bizim insan kaynakları girişi stadyum kapısı, telefonu hep meşgul olduğu için buradan daha çabuk cevap alabilirim diye sordum.

raporlu olduğun her günü şirketler eksik iş günü çalışması nedeniyle kesintisini yapabilirler. 3 günden fazla olan raporlarda ise bu çalıştığın günlerin ücretini gidip SGK'dan alabiliyosun.

Latin Amerika'da kısmi sol dalga örnek olabilir belki. ABD arka bahçesi karıştı, Chavez iktidar oldu ve düşürmek için ABD çok uğraştı olmadı.

israil-filistin savaşı..gerçi bayadır devam ediyor..
obama'nın başkan seçilmesi

ukrayna-turuncu devrim

suriye de verilen anti emperyalist direniş.

turkiyeyi neden atliyorz?

türkiye'de yukarıdaki gibi örnekler benim aklıma hiç gelmedi.

nasıl türkiye'deki örnekler gelmez? daha ne olsun? 600 yıllık bir gelenek çözülüyor, siyasal alanda askerin varlığı siliniyor. yukarıdakilerden bir farkı yok.

bunun bölgesel ya da küresel yansıması sizce nedir?

düzenli orduya sahip bir ülkede eski genelkurmay başkanları *terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanarak hapse atılıyor, daha pek çok asker, sivil, gazeteci, siyasetçi, sporcu "suçlarını bilmeden" sussunlar diye hapiste tutuluyor. yayın organları tehdit ediliyor. veya rüşvet alarak planlı/istenen şekilde yayın yapıyor.

Bölgesel yansıması en basitinden; kasıtlı olarak ayrıştırılmak istenen etnik veya ideolojik gruplara özerklik verme adımları/nispeten ayrı bir politika izlemelerini sağlama çabaları ve dolayısıyla bu bölgelerdeki gerek ekonomik çıkarlar (bölgenin yeraltı rezervlerinden yararlanmak), gerek siyasi çıkarlar (orta doğuya sınır; diğer orta doğu ülkeleriyle olana siyasi ilişkileri rahat idare ettirilmek istenmesi) küresel yansımaları olarak nitelendirilebilir.

Ayrıca ideolojik grupların anlamsız (neden son 10 yıldır? neden bu şekilde?) ve hunharca (kimi zaman hiç bir mantık çerçevesine sığmamasına rağmen sorgulanmaması) yükselişi daha doğrusu buna izin* verilmesi asla bölgesel menfaatler için değil zaten küresel çıkarlar içindir. Olanaksız , eğitimsiz kitlelerin hem daha kolay her şeye tamah edecek olması. (etmek zorunda kalması) Hem de izole bir hayat yaşadıklarından (etrafında ne oluyor bitiyor sorgulamama, sorgulamaya çalışsa da anlamama, anlayacak olsa da kabullenememe vs.) daha kolay ikna olmaları.

*Henüz 100 yıl önce devrim(ler) yaşanmış bir coğrafyada yaşıyoruz.Sebeplerini göstererek, anlatarak, neden ihtiyaç duyulduğunu açıklayarak. Fakat her devrim kısa sürede/aniden ve bağıra bağıra gerçekleşmeyebilir.

öncelikle şunu belirteyim, "küresel yansıma" diye bir şey olamaz. yani buradan bir ayna tutup, fransa'da tutulduğu gibi görünmesini beklemek ne kadar imkansızsa, bu tür siyasal dönüşümlerin de aynısının olduğu gibi görünmesi imkansızdır. askeri vesayetin çözülüyor olması, son dönemde tartışılan "asker moral düşüklüğü" meselesi, türkiye'nin nato'nun en büyük ikinci ordusu olması durumlarıyla alakalı. nato'nun nasıl bir örgüt olduğunu, nasıl güdümlendiğini ve kimler tarafından, hangi amaçlar için araçlaştırıldığını yazmaya gerek yok. bölgesel, konjonkturel ve küresel kavramlarını kullanan, ilgilenen birileri illaki biliyordur. tıpkı @jimjim 'in bilip de bilmemezlikten geldiği bir durum söz konusuysa aksi geçerli olabilir. sorarsa da anlatırım. keza ben @jimjim 'in meseleyi etnik ve ideolojik gruplara bağlamasını bölünme paranoyasına ve güncel siyasal paradigmaya (40 yıldır, veyahut 130 yıldır geçerli olan) borçlu olduğunu düşünüyorum. devlet aygıtı gözü önünde onca gerçekler varken, göz göre göre "etnik ve ideolojik bölünme" çabasında olanlara fırsat verir miydi sanıyorsunuz? tam tersinden okuyalım: madem askeri vesayetin çözülmesini emperyal odaklara bağlıyoruz, o zaman nerede kaldı birlik-bütünlük? böyle bir bağımlılık ilişkisi mevcutsa, hangi petrol rezervlerimizden, hangi piyasa ekonomimizden, hangi bölgesel gücümüzden bahsedebiliriz? o zaman bunun adı açıkça sömürgeleşme olur. bu coğrafyada etnik ve ideolojik meseleler 500 yılı aşkın süredir var. var olmaya da devam ediyor. ideolojik gruplar da on yıldır değil, 500 yılı aşkın süredir varlar. bugün türkiye cumhuriyeti adında bir ulus devlet varsa, onun oluşumunu da ideolojik grup olan jön türkler sağladı. yani iş o kadar geriye gider ki, ne söylediğimizi unutur, farklı bir tartışmaya gireriz. ve son olarak 27 mayıs'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 mart'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 eylül'ü, 24 ocak kararlarını, 28 şubat'ı okumadan, sorgulamadan bu meseleyi de pek anlamlı tartışamayız diye düşünüyorum.

dimitrakopulos'un söylediklerine bilhassa natoyla ilgili kısmına katılıyorum. biraz yüzeysel açıkladığım ve hangi olaylar* sorusuna kısaca (ki saymakla bitmez) cevap verdiğim için cevap yanlış yönlendirmiş olabilir.

öncelikle paranoyadan ziyade gördüğüm bir şeyi söylemekteyim.(ayrıca ayrışmanın iyi veya kötü olacağına dair bir yorum yapmadığımı da belirteyim; dolayısıyla kötü olacak diye korkuyorum haliyle paranoya yapıyorum denmemeli) etnik(başt agayri Müslim azınlıklar ve Kürtler)ve ideolojik (radikal din ve radikal sağ) gruplardan kastettiğim şey tek bir topluluğa ithaf edilmesin isterim. Kaldı ki etnik grupların varlığından veya onları kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek istemesinden değil; böyle yapmak isterken emperyal güçlerin tuzağına düşmesinden bahsediyorum.
Ve evet başından beri içten içe sömürgeleştirilmeye çalışılan (veya kısmen sömürgeleşen) topraklarda yaşıyoruz. Son 10 yılda gerçekleşenler ise bunun artık açıkça söylenebilmesi, bu konuda bir endişe kaygı güdülmemesi ve aleni şekilde hız kazanmasıdır.

bana kalırsa occupy wall street hareketi bile başlı başına bir olaydır, zira sistemli borçlandırma ile kişisel hakların istismarını gözler önüne sererek süper dolaylı yollardan da olsa avrupa'daki ekonomik krizi tırmandırmıştır..

ayrıca iyice umudumu kestiğim sözlükte ciddi konularda da konuşabilen, sağduyulu ve bilgili insanlar olduğunu gördüm şu duyuru sayesinde ya, gezi parkı'nda başıma kapsül isabet etse ve ölsem dahi içim rahat giderim..

abide-i hürriyet var abide-i hürriyet var neresine gideceğin önemli, çünkü çok uzun bir cadde. Yalnız şu yardımcı olur belki, tam karşındaki Ermeni Mezarlığının solundan dümdüz yürü karşına çıkan cadde bir nevi abide-i hürriyet caddesi başlangıcı.

5-7 dk arası. Bahsettıgın cadde çok uzun, neresine gideceksin bilmem ama Cevahır'i arkana alırsan, sola gidip, ilk sağa dönersen Abide-i Hürriyet'e kavuşan sokağa girmiş olursun.

www.atamerhukuk.com buraya gidicem.

maps.google.com

baya bi.

toplu taşımada falan da yapıyorsan mayısın 2.haftaları valideyi hediyelere boğsan gene hakkını ödeyemezsin.

bir gün bir ortamda bu osurma sevdan yüzünden kakan baş verirse görürüm seni, aslında faideli bir şeydir osurmak ama zorlayarak değil geldiği anda bırakmak makul olandır, zorlama sonucu nur topu gibi bir basurun olabilir.

edit toplu taşımada falan yapmıyorum la. iş yerinde de osurmuyorum ama eve gider gitmez ohhh diye salıyorum lajsjd.
ha bir de şey var, bir seferinde hatunun biriyle skype'ta konuşuyordum. bi an televizyona daldım, zort diye osurdum amk alkdjaklsdj. kız duydu tabi. ''osurdum la ne var amk'' diyebilecek rahatlıkta bi adam olduğum için söyledim.
ama utandım la sonra.

Çok yapma yalama olur.

yapma bunu bi tanıdığımda senin gibiydi zorlayarak bile yapıyordu sonu ameliyatlık oldu (: ve basur basur ameliyatı sonrası büyük abdestini tutamama gibi bi sorun oluyor

kış ayları candır. Yorganın altında oluşan ılıklık tatlı bir huzur verir.

tecrübeli arkadaşların söylediklerini dikkate alacağım. çok yapma yalama olur diyen kardeşe de geçmiş olsun dileklerimi ileteyim.

ortalama insan günde 15 kere bu işi yaptığı için çok sorun etmemek lazım. ama kendinizi zorlamayın mazallah osurayım derken ortalığı b*k edersiniz. :)

valla ben hiç tereddütsüz her yerde yapıyorum özellikle toplu taşımada zorla yer alan teyzeleri cezalandırmayı çok severim

çok zorlam sıça yazarsın allah muhafaza...

münir özkul'u çekemeyenler. halbusü hepsini gömdü kokocu münir amcacım, helal!

o bu değil adam gerçekten ölecek, kimse inanmayıp cenazeye gitmeyecek.

haberin kaynağı milliyet gazetesi olarak gösteriliyor.

burdan takip edebilirsiniz:

www.munirozkuloldumu.com

ahmet mete ışıkarayla karıştırmışlar

münir özkul'u çekemeyenler değil, aynı şey shaggy'ye de yapılıyor. bir avuç ergenin gündeme oturma çabası işte.

ben bunu geyik olarak görmüyorum. densizlik.

belediye yaptığına göre belediye ilgilenir.

belediye'de yapı işleri müdürülüğü'ne bildir.

duvarı kim yapmış? yapılırken göçtüyse yapan firma hemen tamir edecektir. ama atıyorum tamamen 10 sene önce yapılmış yol kenarındaki duvar göçtüyse belediyeye haber verin. kırsaldaysa başkasının işi de olabilir bu. adamın kendi arazisinde ve kimseye zararı yoksa kimsenin işi de olmayabilir. toprak kayar işte öyle kafasına göre.

değil.

ortada ciddi bir sistematik saldırı olabilir.ama sadece ortalığı karıştırmak isteyen art niyetli küçük belki büyük bir grubun işi de olabilir.

sıradan bir vatandaş kapkaç olayın uğrayınca bulamayan ama futbolcu Nihat'ın karısı kapkaç olayına uğrayınca 15 dakikada bulan polis bu konuda ne kadar güvenli?

polislerin hepsi o.ç

The requested file was not found.

böyle bi hata alıyorum verdiğin linkte.

bu akşam boynumuz bükük kaldı gibi.

şu açıklama geldi, "Arkadaşlar tamamen kaderin bir cilvesi olarak şu an sitemiz geçici süreyle hizmet verememektedir. Şimdilik sizi m.bira.fm 'de ağırlamak isterim. İlk olarak batsın bu dünya çalıcam, buyrun gelin."

yeri aynı sanırım ama zamdan sonra binmedim-7 tl sürüyor mu bilemem.

aynı aynı, akmnin yanından kalkıyor yine.

taksim kadiköy 5.5 tl

en son geçtiğimde trafiğe açık ama millet saç baş yoluyordu. Taksim'den yürüyerek git daha iyi.

dolapdere'den girip habertürk'ün altındaki otoparka bırakabilirsin arabayı. ordan yürüyerek gidersin.

açık açık sıkıntı yok

hangi çizim? gerçek gibi la :o

güzel aslında ama kupanın ağzıyla, alt kısmının duruşunda bi uyumsuzluk var.

olmuş.

3.boyutu iyi yedirmişsin. Ben evet diyorum.

gölgelendirme çalışman lazım. tonları da iyi ayarlayamamışsın.

güzel de gölge olayı olmamış sanki. bakarak çizdiysen bilemem de sanki bardağı o şekilde çevreleyen gölge olmaz, sanki bi taraftan ışık vurur ve bi tarafta gölge olur gibi.

parlaklık filan güzel. tek kusur bardağın sol tarafı kavisli ama kulplu kısmının bağlı olduğu gövde düz. resme küçük haliyle baktığında ne demek istediğimi anlayacaksın.

gerçek lan bu bizi kandırıyo

çogzel.

ben beğendim, kupanın üst yuvarlağının sağ tarafı alçakta duruyor ama böyle bir şey satsalar alırım.

üç boyut biraz olmamış gibi ama hiç önemli değil. ben böyle bir şey çizsem bittikten sonra yerim. ne güzel yetenekler var ya. yerim.

hangi çizim+1

o kadar berbat bi gölgelendirme yapan kişi böyle olağanüstü bi çizim yapamaz. bardak gerçek. çizim değil. yani çizim yok. kötü.

bardak gerçek lan etrafına çizdiği çerçeveyi soruyor herhalde.

eğri duruyor.

Arkadaş çizim süper olmuş biraz eğrilik var ama yine de çok başarılı.

O değil de bu kadar kişi bu saatte ayaktaymış amma cevap gelmiş. Bunu yazmasam içimde kalacaktı. Napıyosak bu saatte deli gibi

sanki azcık eğiklik var ama harika

Bardak boş :(
:) çok da eğri değil, fotoğraf makinesinden kaynaklanıyor biraz da eğri görünmesi sanırım

haha kimse uyumuyor mu la :P teşekkürler yorumlar için.
ciao

15 numara olmuş

bizimlesin.

bardak yamuk olmuş.

www.youtube.com şu an için aklıma gelen

www.youtube.com

faure-pavane

Eleni Karaindrou - Eternity And A Day

www.youtube.com

sirkeci civarında gar karşısında ara sokaklarda spor malzemesi satan bir kaç dükkan var. Biz dediğin gibi yaptırmıştık zamanında.

kadıköy / cemil ozalit

Cevaplayan 2 arkadaşa da teşekkürler. Başka fikirler varsa güzel olur. Mesela yok mu aramızda tekstille meşgul?

2-3 tane yaptıracağın için bir çok mağaza bu masrafa girmek istemez, maliyeti yüksek olur çünkü. Yaptırmak yerine spor mağazalarında ya da Decathlon'da bulunan boş formalardan satın al, üzerine istediğini yazdırırsın.

Ya bilmiyorum belediye gelip alıyor mu ya da arayabileceğiniz başka bir yer var mı ama Haysev'e bir mail atıp sorsanız? Onlar kesin bir akıl verirler.
Şimdilik korunaklı başka bir yer varsa oraya koyun, ya da yuva gibi bir şey yapın, üstünü de naylonla örtün ki ıslanıp dağılmasın. Bir pet şişenin içine sıcak su koyup(tabi çok sıcak olmasın, yakar hayvancağızları) yanlarına koyun yavruların, üşümesinler.

Kadikoy belediyesi petshoplarda kedi kopek satimini yasaklayip kendisi bi tesis ayarlamisti onu bi arastirabilirsiniz belki

her şey o kadar çabuk oldu ki, 3 köpek yavrusunu sahiplendirdik. Ama bir tanesi kaldı. Strafordan bir kulübe yapıldı ona. Gelin görün ki anneyi zaptettmek mümkün değil. hala yavrularını içeride sanıyor ve kapı önünde havlıyor. Elimizde bir tane yavru kaldı ve Haysev'e, Kadıköy Belediyesine mail atacağım. Anne bize vicdan azabı oldu. Çocuklarını istiyor.

trabzon rize'ye göre daha kapalı bir halk barındırıyor. Sümela'ya gidip girişte güzel bir mekan var dere üstünde, orada muhlama yemeden ve kara lahana çorbası içmeden gelme derim. Daha kapalı derken not düşeyim, geçen sene doğu karadenşz'e gidip orada minibüs kiralamıştık şoförüyle. Hep Hopa'da kaldık, oradan rize ve trabzon'a gidip geldik. Trabzona gittiğimizde cep viskimiz vardı şoför içmeyin burada rize'ye dönünce için. Laf atan olur, müdahale eden olur demişti. Yoksa farklı bir kapalılığını görmedim. Ha birde boşta duran çok insan var ve çoğu genç nüfus. hafta içi gün ortası bir park var, stadyum gibi bir sürü insan boş boş oturuyordu. İlgimi çekmişti. Velhasıl ben olsam Hopa'da kalır oradan giderdim Rize'ye.

pazartesi iş yerinden belki yardım edebilirim. Arcgis programında açıp farklı kaydetmeyi deneyebilirim ama microstation programında başıma hiç böyle bir şey gelmedi.

al jamal derim. Akaretlerde.

gün aşırı yapıyorum.

7

hergün banyo yapıyorum.tepeme kar da yağsa yaparım.yapmazsam çok rahatsız olurum.

genelde her sabah, aksi durumda sabah akşam

6-7

yazın büyük çoğunlukla her gün.
kışın genelde 3 ya da 4.

aslında burada şehir de etkili. yazın nemli şehirlerde bulunduğumda günde 3 defa duşa girmişliğim de oluyordu.

evden kaç kere çıkıyorsam. ortalama 7, yazın +1-2

6-7

saclar uzun oldugun icin 2-3 gunde bir. yazin 1-2 gunde bir oluyor

her gün

2 gunde 1 yapıyorum haftada 3-4 kere oluyo yani

2-3

3-4

her gün yapıyorum, hem cildim yağlı, hem büyük kalabalık şehirlerde bütün gün toz duman metrobüs bok püsüre maruz kaldıktan sonra, insanın saçı bile pis kokuyor.öyle yatağa giremem.

en az 7 ama saçlarımı her duş aldığımda değilde haftada 4 kez falan yıkıyorum. (spora gittiğim günler sadece)

5-6

6-7

2 günde bir. 2. günden sonra kendimi pis hissediyorum..

cevap verenlerin hepsi çakma ekşiciymiş. her gün duş mu alınır vay be.

haftada bir (1) yapıyorum.

4. Levent

okmeydanı

21 senedir nişantaşı :)

küçükyalı

incesu

ona göre..

küçükyalı

kalamış

koşuyolu

Bu ne la herkes istanbullu'mu? yenimahalle

kavacık

içerenköy.

yenişehir/pendik

Tunalı.Ankara.

etiler

Ankara / Çayyolu

Çengelköy

gaziosmanpaşa

100.yıl

ankara / bilkent

zamanında burası gemiyle doluymuş sanki, onların direkleridir.

tuhafbilgiler.blogspot.com
(bkz: #11444311)

Sultanahmet civarında Binbirdirek Sarnıcı vardır. Belki alakası olabilir.

binbirdirek kelimesi sarnıçlardaki direkler için kullanılıyor. ve o direklerin mimarisi genelde eyüp, ayvansaray civarındaki türbe, mezarlara benzediği için kullanılmış olabilir. yani binbirdirekten kasıt mezarlar olabilir.

kafe.

cafe ecnebicesi. aslında cafe de değil, café. kafe ise sözcüğün türkçesi. restaurant - restoran, hotel - otel gibi. bence olacaksa kafe olsun. cafe kullanımı özentilik.

tdkterim.gov.tr

cafeterya idi cafe oldu ve kafe haliyle dilimize katılmaya çalıştığı ama bence başaramadığı haldir. o bu değil vatan caddesi üstünde adam büfesine büfeterya demiş. olayın bittiği yerdir.

Yeni trend café kanka. Sen geride kalmışsın.

Üstteki cafeterya diyen arkadaşı da ayrı tebrik etmek gerek.

cafeteria (veya kafeterya)yı cafeterya olarak yazıp "cafeterya idi cafe oldu" diyen arkadaşın etimoloji bilgisini de ayrıca tebrik etmek gerek(!)

kafe. bir nevi kola.

Vay arkadaş edebiyat kooperatifine gelmişiz haberimiz yok. Merak ettim kafe-cafe daha dile katılmamışken ne diyordunuz?

@mega idea kafe sözcüğünün türkçeye girişi 1880'den öncesine dayanır. dolayısıyla türkçeye girmesinden öncesi beni pek ilgilendirmiyor. tabii bizdeki bir kısım yeni nesle sorsan onlar her gündelik tabirin son on-yirmi yıl içinde geçtiğini zannederler.

fazla bilgi göz çıkarmaz; kafe de 16. yüyılda batı dillerine türkçedeki kahve sözcüğünden geçmiştir.

@microfiction dil üstüne bir şeyler söylerken öncesi beni ilgilendirmiyor. fazla bilgi göz çıkarmaz doğru, yanlış bilgi göz çıkartır. Türkçeye kahve sözcüğü arapçadan girmiş sonra bizim üzerimizden avrupa'ya yayılıp yayılmadığı tartışma konusudur.

@mega idea Türkçedeki kahve sözcüğünün Arapça özsuyu, yoğun, koyu sıvı anlamındaki قهوة 'dan girdiğini reddetmemiştim. Batı dillerine sözcüğün Türkçe üzerinden girdiği konusunda ise bir tartışma konusu falan değil.

Öncesi beni ilgilendirmiyor diyorsunuz ama "Bu sözcük Türkçeye girmeden önce ne diyorlardı arkadaşlar" diyen sizdiniz, ben de yanıtını verdim. Kafe/café sözcüğünün kullanımı sizin dedenizin bile doğumundan eskisine dayanıyor. Dolayısıyla ben doğduğumda da var olan bu sözcüğe zaten kafe diyordum. Retorik de olsa sorunuzun yanıtı da bundan ibaret aslında.

Beylikduzu icin, arabaylaydim yollar normal yağış yok.

bostancı ve küçükyalı yağış yok stop. vs. kısmında sokakta bir adam bağırıyor o kadar stop.

herkes kendi uçuş durumunu yayınlıyor. Pegasus/thy sitelerinde iptal varsa veya kalkan uçaklarını belirtiyorlar.

1) Nereden nereye gideceksin ?
2) Hava muhalefeti olduğunda gün içerisinde havanın düzelmesi durumunda aynın gün içerisinde uçabilirsin. Yok hava düzelmezse uçamazsın.
3) İptal ve değişiklik hakkın var. İptal ettirdiğinde de paranı tamamiyle iade alırsın.

4) www.dhmi.gov.tr

buraya göz at istersen

www.youtube.com

biter geçende bizim burda bile erken bittiyse bugünde biter :)

sanmam.

saat 2 de falan bu şekilde yağarsa biter.
ama şimdi yarım metre yağsa öğleden sonra güneş açsa bitmez gibime geliyor...

zor dostum zor

söylemek istiyorum ama söyleyemiyorum.

özlemek fiilinin artık utanılacak bi şey olmadığını biliyorum ve daha kolay söyleyebiliyorum. ama her özlediğime değil.

görüşebilirsem söylüyorum genelde. ve de çok sevdiğimi.

Söylüyorum. Utanmam da, cevap gelmezse de sikimde olmaz.

Özlemek, cevap gerektiren bir soru ya da tepki gerektiren bir şey değil yani. Benim bir durumum. Söylenir.

Özlediğini neden söylüyorsun? "Bende seni özledim" i duyup tatmin için mi? O zaman söylemeye cesaret edemeyebilirsin. Çünkü tatminkar bir cevap gelmeyebilir ve kötü hissedebilirsin.

Ben özlediğim zaman kadın/erkek, yaşlı/genç farketmeksizin söylerim. Karşılıkta beklemem.

soyluyorum ben. yalniz umarin anlami care demek. cok karistirilir.

söyleyemiyorum rezalet diz boyu.

senelik bazı bilmem de, başladığım kitabı 1 haftada bitirmeye çalışırım.

ayda 4-5 tane bitiririm.yılda 60 falan oluyor.şuanda çalışmıyorum,çalışırken de yine böyleydi.sürekli ayakta çalışıyordum.kitap okuma sayımdan memnun değilim,daha çok okumalıyım.

1)geçen yıl 25'le kapattım
2)çalışıyorum. o6:30/18:00 fiziksel/masa başı
3)değilim eskiden 50'yi bulurdu

Öğrenciyim, aynı zamanda çalışıyorum. Genellikle 8.30 - 18.00. Bu yıl 25+ okudum yanılmıyorsam. Memnun değilim ancak, daha fazla okumak gerek.

1-) ortalama senede 18-22 kitap
2-) calisiyorum tam zamanli - 8.30/18.30 calisma- masabasi/fiziksel (bazen y.disi isleri vs.) - ogrenci degilim
3-) memnun sayilirim, bazen daha fazla okusam dedigim oluyor ama internette de fasa fiso seyler haric bircok ciddi bilgiyi okuyorum.. toplarsak yeterli gibi..

not.icimde ki kitap okuma aski bambaska

1.Ortalama 55-60. 70'i geçince seviniyorum.
Düzenli takip ettiğim 3-4 dergi var.Bunlardan 2'si haftalık.
2.9-6,5 çalışıyorum. Çalışırken kitap okumama asla imkan yok.Ofisteyim; şantiyede yük indirip kaldırmasam da fiziksel bir yorgunluğu oluyor.
3.Pek değilim. dediğim gibi 70'ten sonra ancak seviniyorum.

10 civarı.

1. 10 civarı
2. haftada 5 gün 9-6 çalışıyorum. masabaşı iş.
3. memnunum, nicelik olarak bakmıyorum zaten olaya.

1) < 1
2) evet, serbest, masa başı
3) çok memnunum

1- 20 tane okuyorumdur
2- çalışmıyorum ama okuyorum haftada 3 gün okula gidiyorum.
3- hayır değilim ama fena da değil bence

300 tane okurum.

1- Haftada bir kesin bitirdiğime göre yılda 50 civarı..
2- Sabah 09.00da evden çıkıp 21.30da eve dönebiliyorum. Yetişkinlere İngilizce öğretiyorum kah oturarak kah ayakta:)
3- Kitap okuma sayımdan memnunum. 2 günde bir kitap bitirecek kadar asosyal olmaya gerek yok sanırım.

ben bir kere eskişehir'de durumum fena iken gidip 4'e vur demiştim, adam beni 4 4'lük abi diye tanımlamıştı. 4 numara kestir iyi oluyor.

3

hayatında saçını 3 veya 2 numaraya hiç vurdurmamış ama her zaman kısa kestirmekten haz alan bir saçlı olarak demek istediğim şudur ki.. ne farkı var yav? 2 numara saç iki günde 3 numara haline gelir zaten. yazı tura at.. yazı gelirse 2, tura gelirse 3 numara kestir.

hocam aslında aralarında bayağı fark var.
yani 2 numarada bildiğin beyaz deri çok pis bir şekilde ortaya çıkıyor. ama 3 numaranın havası daha güzel gibi bence.
2 mi 3 mü dersen eğer, yıllardır kestirmediysen, bu kadar ani değişikliğe 3 ile gir.

2 de kafaderin görünür. 3 tavsiyedir.

2 yap. daha güzel.

ebit: 5 yıldır 2 numero kafalıyım.

2 kel.

4 yap begenmezsen 3 e gidebilirsin 2 den dönüşü yok , 2 de kafa derin gorunur cok kısa olur sacı dokulenler 2 ye vurur..

saçların sıksa 2, değilse 3 numara.

3 iyidir 3.

4 kestir sinmezse 3 olsun dersin 2 dakikasını almaz.

4 fazla uzun değil mi?
ben gittiğimde hep kısaltalım mı dediğinde evet diyorum bildiği gibi yapıyor. orta kısımlarda yanlara nazaran hafif daha fazla saç bırakıyor. sanki subay tıraşı gibi oluyor. bu normal modelden memnunum ama bu 20 günlük arada denemek istiyorum, büyük ihtimalle de 3 olacak yorumlarınıza göre.

yok

erdal beşikçioğlu'nun yoğun tiyatro programı dolayısıyla yazmış biri sözlükte. bir de diziler ocak ayında bir süre ara verebiliyor. liglerin devre arası tatili olması gibi.

dizi kaldırıldı.

83.bölüm 18 Ocak Cuma günü.

bugün itibariyle netlemiş, @sahan666 dediği gibi 18 ocak'a kadar yok. :(

sanırım almaz ama denemeden bilinmez. twitter hesabı var: @EmrahSerbes

adam film'e ulaş. ben geçen sene onlar aracılığıyla görüştüm.

twitter'dan mention at. çok önemli de. ne hakkındaysa söyle kısaca. takip etsin seni, mesajlaşın.

çok teşekkür ederim. adam film'e mail attım ki daha mantıklı. bi şarkı var elimde diziye gider diye düşündüm de "alın kullanın" diyecektim. %100 sallamayacaklar da olsun şansımızı deneyelim

Cuma, cumartesi, pazar akşamları barlar sokağında takılın. Ben habire denk geliyorum orada : )

günde 1000 kişi ekleyiyorlar. sazanlar da aaa takipçim olmuş ben de takip edeyim dedikten bir hafta sonra onları siliyorlar. yani ekleyip sildikleri 100.000 kişi takipçisi 10.000 oluyor.

yok hayır 1 tane arkadaş tanıdım adam 1 tweet attım durup dururken takipçi sayım falan arttı dedi. hassiktir dedim :))

botlar var, bazı markaların ya da sitelerin botları genelde. 5000 kişiyi takip ediyor mesela, zaten bot olduğundan senin takip edilmek için bi şey yapman gerekmiyor seni gördüğü anda takip ediyor.

bir de takipçi satın alma olayı var, para veriyorsun 5000 10.000 takipçin oluyor. tabi sonra onlar "bu nerden çıktı lan" diyip seni unfollow ediyor, gidiyor büyük bi kısmı.

ben geçen bi tweet attım 8-9 kişi takibe başladı ertesi gün twitter şifremi sıfırladı, hesabı ele geçirdiler aq.

FUUUUUUUUUUUUUUUUU

allahu akbar diye haykırıp ofiste heyecan yaratmak isterdim.

E-MEK-Li OL-MAK İS-Tİ-YO-RUM!*

*ve derhal bir hamak bulup haftaiçi haftasonu demeden üzerinde takılmak istiyorum.

şöle altımı sıyırıp ofis içinde "s.kerim programınızı da raporlarınızı da laaan"
diyerek koşmak. ikide bir aklımdan geçiyor, yakındır.

köşede bir mühendis kadın oturuyor iki saattir aramadığı arkadaşı kalmadı, "ay şekerim, şöyle oldu, ay yılbaşı böyle eğlendik." bi bitmedi gitti anasını satayım konuşması. Gidip telefonun ahizesini komple koparıp camdan atmak, sonra "heeeeyyyyyytttt, aynı maaşı alıyoruz lan çalışın şerefsizler!" diye haykırasım var, zor duruyorum.

jamiryo diye haykırmak istiyorum

kadıköy de ev bulun bana allahsızlaaaaaaaaaaaaaarrrr

oracle ın aq diye bagırmak istiyorum.

"400-600 liraya eşyalı minik bir stüdyo daire arıyorum sevgili dostlar. beşiktaş, şişli yahut beyoğlu muhitlerinde. selametle canım, hayırlı işler olsun, yaratan sizinle olsun."

valla 1 haftada "intihar mı etsem lan.."'dan bu hale geldim. çok mesudum çok sakinim şu anda.

ferdi tayfur - çiçekler açsın 'ı da bağırarak söylemek istiyorum 2 gündür ayrıca.

buuuuuuuuuuuuuuuuurrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrssssssssssssssssssssssssssss

"kahrolsun otomatik kapılar!"

teknik çeviri yapıyorum da. içim dışım somun cıvata kremayer pinyon oldu. şiştim.

ama karar verdim. boş günlerimde rastgele firmaları arayıp "montaja gittiğiniz bir gün ben de yancı olabilir miyim" diyeceğim. artık otomatik kapı mı olur, baskı makinesi mi olur, dalgıç pompa mı olur allah ne verdiyse. üç beş yeni şey öğrenirim hiç olmazsa :)

valla süper soru bende çok merak ediyorum.. Bence en tepe noktaya direk besleme olmuyo keratin falan çabuk tükeniyo heralde

www.upstate.edu

bu resime göre anatomik olarak o kısımda bir farklılık var. heralde bununla ilintilidir.

düşündükçe beyin yukarı doğru ısı veriyor, yukarıdaki saçlar piştikçe haşlama misali sapır sapır dökülüyor. Yanlar sakin. Tamamen demin yazdığım bir kurgu :)

tamame genetik dökülmeyle ilgili işte.erkek tipi dökülmede tepe ve yanlardan dökülür.arkalar ve favori tarafı genelde daha uzun ömürlü kalır.genlerle ilgili.

saçların dökülmesine neden olan çakra tepe çakrası. ensedeki çakra üçüncü gözün arka tarafı oluyor. o ilgisiz olduğu için dökülmüyor :P çok bilimselimdir.

En basit cevabı saç diplerinin hareketlenmesi ile ilgili. Saç dipleri temasla karşılaştıkça harekete geçiyor. Arka ve yan taraftaki saç dipleri sürekli yastıkla bir temas halinde. Üstlerde ise aynı durum söz konusu değil.

ellisinde bile ıslatıp sallanıyor mu diyebilmek için..

benim anlamadığım şey bu sigara zamları neden önceden duyuluyor?benzine falan zam olduğunda anında olmuyor mu,ben mi yanlış hatırlıyorum?

bakkal ve tekel bayilerinin bakanlar kurulunda adamları var sanırım.

amacı nedir ki onların, çok mu kar edecekler? hani çok çok az kar ediyorlardı sigaradan, anlamadım bu durumu.

benzinde şirketler önceden biliyor, bayiileri uyarıyorlar stok yapacaksanız yapın diye.

hasanpaşa olur mu bilmiyorum ama karaköy'de iett binasından alabiliyorsun tünelin olduğu yerde. 2. olarak iett.gov.tr sitesinden başvurabiliyorsun.

yuvarla gitsin hatta paylaşımcı ol :D

afiyet şimdiden :)

1 yıl uzun bir süre.
alkol bu sürede bi değişik fermente olmuştur.
tadarsan anlayacaksın zaten.

rakı, şarap olsa olur da; absinth, viski gibi içkilerde sorun çıkacağını sanmıyorum hocam. Siz yine de şekerle karıştırıp içmek yerine shot olarak için bence. Afiyet olsun

mayalı olmadığı için sıkıntı olmaz kardeşim korkma

adres ver beraber içelim.

İstanbul anadolu yakasında her yerde içebiliriz :)

ahah Ankara'dayım maalesef gençler :)
teşekkürler, deneyeceğim şimdi tadı bozuksa da napalım :)

kolonya olmuş, içemedim :(

geçmiş olsun.

yabancı + şehirler arası ilişki. hmm. allah kurtarsın kardeş

bakırköy, sirkeci, üsküdar, kadıköy derken en son metrobüsle gece 3 gibi semte gelip kokoreçle geceyi noktalandırdık. kulağa amele işi gelebilir; ama mekana kapanmak yerine boğaza nazır bi yerde elde biralarla takılmak hatta varoş alkoliklerin metrobüs dayılanmalarına şahit olmak çok güzel bence. yatana kadar süperdi. ama gece bi türlü yatamadım. hala başım ağrıyor.

20 yildir hayatimin en sevindirici olayi yilbasi gecesinde oldu.

mal mal içtik, sabah kustuk.

içtik içtik ve içtik ardından kustuk kustuk ve kustuk hemde heryere metro durağına, metronun içine, otobüse, komşunun evinin önüne ve yatağıma.

Güzel geçti. Gayet memnun kaldık. Uzundur görmediğimiz aile üyelerini gördük. Ölenleri andık. Rakı içtik, tekile içtik, tabu oynadık, tombala oynadık. sabah 5 gibi yattık. Yeni kalktım be.

uludağ gazoz..

yetmişlik koca şişeden tek shot + bir bira. midem kaldırmadı, su içtim sonra.

su

rakı şalgam içiyordum az önce şalgamı devirdim. son yarım saattir halı siliyorum. gazoz içmeyi tercih ederdim.

8 kasa bira içtim.
ergen ergen muhabbetler amk

jägermeister, daha yeni actim 1 litrelik siseyi..

saat 22:00 gibi başladık 4 kişi.

22:20'de bıraktık. bi 100'lük bi 35'lik vodka'yı bitirip birer tane birayı da cila çekip, 2 tanemiz kustu.

son durum bu. yılbaşını 2 tanesi göremedi uyumaktan.

tekim, 35 binboa votka. %25 i falan kaldı yatana kadar biter işte.

Aksamustu bira, yemek oncesi sarap, yemekle de 2 duble raki. Boyle soyleyince mideyi karman corman etmis gibi duruyor ama zamana yayinca gayet keyifliydi.

yemekle beraber iki şişe bomonti, bir kadeh kırmızı şarap. 3 tekila shot ve bir bira ile kapadım. abartmanın alemi yok.

çok basit, 2 şişe şarap vurdum.

yarım litre süd

cep votkası aldım, onun da anca %20'sini falan içmişimdir, sevmedim. aldım sonra 1 litre vişne suyu içtim, benimo yedim.

koca bi demlik çayı tek başıma götürdüm oh en güzeli.

2 bardak cuba libre, 2 tane de rom shot. ders çalışıyorum bi de

4 litre kefir içtim abi

@reverse engineer
adam kim ne içti diye sormuş esas seninkisi ergen +1 muhabbet olmuş
@tuyra
2-3 bira yaklaşık 1 şişe de beyaz şarap içtim, ev derli toplu bu bir ilk olmalı

para nanay, iyi hazmedelim diye maden suyu içtik.
şişenin içinde rakı varsa ben talibim

3 sise viski. Buzsuk. Sek

4 bira 3 shot vodka.

35 lik nikita votka

nikita votka

klüp rakıyı bitirdik, tekilaları götürüp sızdık.

biz oynarken 24 saat sürecek derdik. her saat başı yer değişimi için kağıt çekilirdi. Zararda olan istediği zaman kalkardı, yoksa 24. saatin sonunda neyse o der kapatırdık hesabı.

kıbrıs ta casinolarda
kardaysan 1 saat veya bazı casinolarda 2 saat oynamadan kalkamazsın.
zarardaysan istediğin zaman kalkabilirsin.
kardasın 1 saatten çoktur oynuyorsun kalktın
tekrar başka masaya oturacağın zaman da mesela 30 dk veya 1 saat beklemeden oynatmıyordu sanırım çok yer.

seanslı da oynanıyor bazı ortamlarda,atıyorum herkes başlarken 30 el oynayacağını garanti edip giriyor falan gibi.