Giriş
(9)

günümüzde bir yerlerde xp kurulu bilgisayara denk geldiniz mi?

tabudeviren
soru başlıkta.
soru başlıkta.
0
tabudeviren
(13.05.24)
Ben denk gelmedim de buraya göre misal nortface, fujitsu falan hala xp kullaniyormus.
enlyft.com
0
logisticsmanager
(13.05.24)
Etrafta olan koca koca Reklam panolarında görüyorum bazen. Bildirim falan çıkıyor kapatmayı unutuyorlar
0
jackyr
(13.05.24)
Kişisel olarak kullanılanına denk gelmedim günümüzde. Ama etrafta hep görüyorum hala reklam panolarında, toplu taşıma bilgi ekranlarında, ATM'lerde vs.
0
king lizard
(13.05.24)
Lablarda bir ölçüm cihazına bağlı ve sadece o cihazın programını kullanmak için tutulan çok eski pclerde görüyorum bazen
0
nundu
(13.05.24)
Türkiyenin en büyük kurumsal firmalarından birinin labında üretimden çıkan buzdolaplarını test eden sensörlerin baglı oldugu bilgisayarda windwos xp yüklüydü. canlı canlı gördüm.
0
limonlu eksi
(13.05.24)
Nundu +1

Hem cihazın özellikleri yenisini kaldırmayacağından, hem de kullamılan aletin yazılımı orada olduğundan xp bilgisayar var labpratuvarda

Bir tanesine disket ile program kurdum hatta
0
jülsezar
(14.05.24)
bırak xp'yi, windows 2000 - nt - dos çalıştıran bilgisayarlarımız var :) tabi bunlar endüstriyel pc. makinelerin kontrolü amacıyla kullanılıyor. internete vs. bağlı değil. revizyonu çok maliyetli. örneğin tek bir makinenin pc'si 12 bin euro civarıydı. dolayısı ile çalışıyorsa dokunma prensibini uyguluyoruz :)
0
delidir yakalayin
(14.05.24)
ofiste kullanılan bir cihazda hala xp mevcut. üzerindeki spesifik donanımlara ait yazılımların güncel versiyonlarını edinemiyoruz o yüzden öyle arafta kaldı.
0
inheritance
(14.05.24)
valla bizim işyerinde eski bir cnc var onun programı için mecbur hala xp kullanıyoruz
0
zenc
(14.05.24)
(11)

Okuma Alışkanlığı kazandıran kitaplar

somon sosu
Okumayla arası çok olmayan ama bunu değiştirmek ve kitapları sevebilmek için okunması gereken kitaplar nelerdir?
Okumayla arası çok olmayan ama bunu değiştirmek ve kitapları sevebilmek için okunması gereken kitaplar nelerdir?
0
somon sosu
(13.05.24)
stefan zweig kitapları.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(13.05.24)
Herkes için farklı olsa gerek. Biyografiler benim çok hoşuma gidiyor.
Okumayla arası çok olmayan kişinin ilgisini çekebilecek birinin biyografisi olabilir.

Steve Jobs, üç büyüklerden sevdiği takımdan bir futbolcu, Escobar aklıma gelen örnekler.
0
michael_knight
(13.05.24)
Gerilim, fantastik kitapları tercih ederim ben.

Stefan king, Dan Brown, LOTR, Harry Potter serisi olarak okunabilir.

Dünya klasiklerinden başlamayın derim.
0
drako
(13.05.24)
Cep kitapları ile bu alışkanlık kazanılabilir.
0
diyecevaplandı
(13.05.24)
Emine ışınsu-çiçekler büyür. Okumaya niyet edip de tavsiye isteyen herkese sabit önerim. Hem doyurucudur hem ilgi çekici hem de çok rahat okunur. Bir kere alıştıktan sonra kervan yolda düzülüyor
0
kel aynak kusu
(13.05.24)
Bülbülü öldürmek
0
playing star again
(13.05.24)
bulbulu oldurmek -9999

bu amacla baslamistim. birak aliskanlik kazandirmayi olan hevesimi de kirdi. 30. sayfada afakanlar basmisti.
0
buenosdias
(13.05.24)
Herkes için farklı.
Benim soluksuz okuduklarim hep polisiye. Misal bosch serisi, soluksuz okuyorum. Bir de sandmanler, onlar da soluksuz gidiyor.
0
logisticsmanager
(13.05.24)
jean-louis fournier kitapları sevdirebilir, tavsiye ederim.
0
gule gule
(13.05.24)
herkes için farklı+
ben gerilim/korku okumayı seviyorum mesela ya da bilimkurgu. kafamı dağıtıyor.
en son “o başlattı/sian gilbert” okudum, pek de tavsiye etmiyorum biraz girly vibe’ı var ama ben hızlıca okudum.
0
deartheodosia
(14.05.24)
Okuma aliskanligi kazanmanin birinci kurali kindle ebook almaktir. Deli gibi okursunuz ve istediginiz kadar kitap tasirsiniz.

Kitap olarak frank mccourt angela'nin kulleri tavsiye ederim
0
Zetnikov
(14.05.24)
(12)

aselsan tersine beyin gocu

antikadimag
bu programdan faydalanarak geriye donen veya donen tanidigi olan var mi? gercekten isliyor mu yoksa sov amacli yapilan bir program mi?
bu programdan faydalanarak geriye donen veya donen tanidigi olan var mi? gercekten isliyor mu yoksa sov amacli yapilan bir program mi?
0
antikadimag
(12.05.24)
bunu bilmiyorum ama Avrupa'da yavaş yavaş başlayacak olan ekonomik sorunlar Türkiye'ye nitelikli elemanların dönüşünü de hızlandıracak diyordu.Tabi şimdilik kısa vadede olacak bir şey değil.
Avrupa için kötüye gidişin temelleri atıldı ve artık her şey bir kıvılcıma bakıyor..

Ayrıca batı için en büyük sorun savaşacak asker bulamamaktır.
Bazı devletlerin askeri kurumları Türkçe ilanlar bile verdi yakın zamanda.

Yine paralı asker olarak Afrika'dan Ukrayna'ya gidenler var mesela.
0
diyecevaplandı
(12.05.24)
Merak edip baktim. Taaa 2006'da baslamislar. En son bulduğum haber 2021 onda da son iki senede 50 kişi geldi demişler.
Bu arada 50 kişi total bütün sirketler için. Misal havelsan haberi. Icindeki kişilere baktim;
www.havelsan.com.tr

Biri 2 sene çalışmış donmus.
Biri asml 3 ay kalmis sonra donmuş.
Biri 1 sene calismis donmus.
Yani verilen örneklerde bile harbiden uzun yıllardır calisip "hadi donelim" diyen görmedim. Olsa eminim koyarlardi. Kişilerin çoğu zaten bu şirketlerden çıkıp 1-2 sene kalip gelmis gibi.

Onun dışında elde konusulacak başarılı bir şu olsa eminim yer gök inlerdi.

Neyse, avrupa bitti tabi. Durumumuz çok kötü. Türkiye'ye cama ekmek banan kemal sunal gibi bakıyoruz hepimiz.
0
logisticsmanager
(12.05.24)
Bu arada merak edip linkedin yaptim;
Şu an aselsan'da çalışıp öncesinde yurtdışında olanlara (burada bir sürü şirket seçtim yazılımdan savunma sanayine). Totalde 20 kişi falan çıktı.

Sonra sadece aselsan'da çalışıp şu an hollanda'da olanlara baktım. Sayfalarca çıktı bitmedi yani daha scroll edip duruyorum hala devam ediyor.

O sebepten avrupa bitti.
0
logisticsmanager
(12.05.24)
sömürge valisi nasıl olunur hatırlattığı için teşekkür ederiz
biz aşağıyız dandiğiz, dandik olmasak eminim sitede yazardı
fransız lejyonerleri gelsin de maraşta müslüman kadınları kovalasın
0
lambırcek
(12.05.24)
dün ya bir duyuru ya bir başlık vardı, yurtdışında çalışan tr'den teklif alıyor ilk sordukları soru okul ortalaması olmuş, yazar tr de kafalar hala aynı diyordu. aklımda da aseldan olduğu kalmış bahsettiği kurumun.
0
eja
(12.05.24)
Not ortalaması sorması olayı biraz da o kişinin yaptığı şov. Bunu başka ülkede de soruyorlar. Abd'de 3.00 altı staj kabulu alamaz mesela.

Dönmek isteyen için işleyecek bir sistem.
0
ferenc
(12.05.24)
tr.linkedin.com

en azından referansını sormamışlar bu da bir ilerleme devlet iştiraki şirket için :)
0
gule gule
(12.05.24)
Linkedin'de paylaşan kişi de öyle fantastik değil yani. O kendini pohpohlamis "bana ortalama sordular" diye. Çalıştığı yer de yanlış anlamadiysam lufthansa ile calisip ona bir şeyler üreten firma. Sanirsin thales'te, ula'da falan calisiyor da aselsan not ortalaması sormuş.

@ferenc; aynı şey değil. Buradaki kişi biraz şov yapsa da mezun olalı bilmem kaç yıl olmuş. Ama dediğin doğru; dönmek isteyen için işler. Dönmek ile alakası olmayan kisiyi pek ilgilendirmiyor gibi ki dediğim gibi linkedinden bile bakarak görülüyor.
0
logisticsmanager
(12.05.24)
LinkedIn'deki gonderiyi yazan kisinin asagi yukari 5 yillik is deneyimi var anladigim kadariyla, 5 yildir calisan kisiye okul ortalamasi sormak komik, nerede calisirsa calissin. Ona gelene kadar o kisinin yetkinligini anlayacaginiz bin tane soru sorulabilir. Kaldi ki mesleki basariyi icin not ortalamasini baz almak sacmalik genel olarak bence.

Ayrica lutfhansanin kendisinin uretmedigi bir seyi baska bir sirketten almasi normal degil mi yahu? Ne alaka yani lufthansa degil diye ya da adini bilmiyoruz diye kotu mu oluyor sirket ya da adam basarisiz mu oluyor?
0
kassiopeia
(12.05.24)
@kassiopeia; çünkü böyle firmalarda calisan, calisabilen bir sürü kişi var. Sirf asml aselsan diye bakinca gitmis yuzlerce kisi var.
demek istediğim bu program ile geri döndürmeye calistigimiz profil bu değil. Bizim döndürmeye calismamiz gereken kişilerin profili belli. Lufthansa'nin kabin ekranı üreten sirketinden gelecek kisinin gelmemesinin bir önemi yok. Misal benim calistigim şirketten de donmemin önemi olmaz.

Kisiye basarisiz demiyorum da bu kişi dönmedi ya da döndü diye sevinmemize gerek yok bence.

Kendi düşüncem tabi. Not ortalaması olayi bence de saçma. Hayatımda Avrupa'da not ortalaması sormadı kimse.
0
logisticsmanager
(12.05.24)
@logisticsmanager tesekkur ederim, bu acidan dusunmemistim ben genel olarak o kisiyle ilgili dusunmustum. sagolasin. sevgiler.
0
kassiopeia
(13.05.24)
olay sadece para degil +1

su an avrupa'da yasiyorum. acikcasi aldigim paranin 2 veya 3 katini verseler bile turkiye'ye donmeyi dusunmem. her yeri boyle olmayabilir ama genel olarak avrupa'daki huzur, sakinlik, oturmus bir egitim, saglik, yargi sistemi, mutlu, kibar insanlar, dusuk guvenlik sorunlari vs. paha bicilemez. burada yazilmamis ama bir de su var: avrupa yerlesmis insanlarin pek cogunun partneri yabanci. yani partnerlerinin turkiye'de nasil yasayacaklarini da dusunmek zorundalar.
0
Sour
(13.05.24)
(13)

Borsadan hisse senedi alınca nasıl ortak oluyoruz?

ya ben lan neyse
ben bir şirkete 1/1000 oranında hisse yoluyla ortak olduğumda o şirket 1000 dolar kar etse bana 1 dolarını vermiyormuş. canı isterse temettü adıyla veriyormuş. e bu nasıl ortaklık? ben kardan pay almıyorsam neden hisse senedi diye bir şey var? ben o hisseyi neden alıyorum?
ben bir şirkete 1/1000 oranında hisse yoluyla ortak olduğumda o şirket 1000 dolar kar etse bana 1 dolarını vermiyormuş. canı isterse temettü adıyla veriyormuş. e bu nasıl ortaklık? ben kardan pay almıyorsam neden hisse senedi diye bir şey var? ben o hisseyi neden alıyorum?
0
ya ben lan neyse
(11.05.24)
yani...
0
malheiros
(11.05.24)
kurallar öyle

zaten kar dağıtsa da şirketten para çıkışı olduğu için hissenin fiyatı sistemsel olarak düşürülüyor
0
bir soru sorcam
(11.05.24)
Ortak degil hissedar oluyorsunuz, adi ustunde hisse senedi - hissedar.

Ortak olsaniz sirket yonetiminde karar alma yetkiniz de olurdu.
0
sertac akin
(11.05.24)
Çok bilmiyorum ama şirket hissedarlara kar payı dağıtmıyorsa patrona da dağıtmıyor diye tahmin ediyorum.
Yani kazanılan paranın tamamını şirketi büyütmek için şirket içinde tutuyorlar.

Şirketin yarısının sahibi patron da bir kuruş almıyor bin liralık hisse sahibi de bir şey almıyor.
Öyledir herhalde.
0
michael_knight
(11.05.24)
temettu finansal tablolara bakılıp verilen bir şey. Buna da şirketin yönetim kurulu karar verir. Yani şirketin paraya ihtiyacı varsa sırf temettü vermek için temettü vermek demek geleceği satmak demek. Temettü çok onemliyse sürekli temettü veren sirketlerden hisse alınabilir. Misal benim çalıştığım şirket 100 yıldır her sene temettü vermiş.

Hissedar olmanın kuralları önceden belirli. Sizin mantığıniza göre şirket zarar ederse de sizden para istemeliydi ama yapmiyor.
Siz ortak degilsiniz yani, share owner. Piyasada 10 milyon hisse varsa ve siz 10 milyonda bir hissenin sahibisiniz.

Neden aliyorsunuz? Ileride temettu oder diye, ileride hisse fiyati degerlenir diye. Başka bir şeyden alınmıyor.
0
logisticsmanager
(11.05.24)
@logistic: aydınlandım resmen. yani temettü vermeyen şirketin hissesi aslında deniz kabuğu gibi bir şey. sadece kendi aramızda "bu da değerliymiş meğerse" diye ortak karar verdiğimiz bir şey doğru mu?
0
🌸ya ben lan neyse
(11.05.24)
Temettü dağıtmak yönetim kurulunun keyfine kalmış birşey.
Edilen karı şirkette tutup yatırımda kullanmayı tercih ederler genelde. Böylece şirket büyür. Senin hissen de daha çok para eder.
0
parka
(11.05.24)
Yok aslında o kadar basit değil. Şöyle ki sizin dışınızda aslında şirketin elindeki kapitallere vs bakarak da şirketin piyasa değerinin olup olmadığına bakilabilir.
Misal bugün koç şirketinin hissedi düşse 100 milyon lira olsa; bu koc'un değeri bu mu demek? Ya da Yükselse 100 milyar dolar olsa bu mu demek? Birincisinde şirketin karina, cash flowuna, elindeki malzemelere bakarak ucuz olduğu soylenebilir. Ikincisinde de bunlarla alakasız piyasa fiyati denebilir. Misal tesla'nin fiyatinin şirketin elindeki fabrikalar, inventory, cashflow hiçbir şey ile alakası yok. O tamamen sizin dediginiz "beyler Tesla çok iyi hisse" diyip yükselttiği bir fiyat.

Misal sirketler satilirken de bu piyasa fiyatı olmuyor her zaman. Misal bugün nvidia almak isteyecek biri tabiki 3 trilyon dolar ödemeyecek.

Bu arada şirketin hisse değerini etkileyen çok şey var ama evet sizin benim gibi insanlarin psikolojik fiyatlamasi var. Ama tabiki büyük oyuncularin yaptıkları asıl bizi yonlendiriyor.

Bu arada temettu vermeyen hisse kötüdür denemez. Misal teknoloji şirketleri yeni vermeye başladı çünkü hayvan gibi para birikti. Ama vermeyen sirketin finansal tablolarina bakmak lazım. Şirket gelen parayı kendine yatırıyorsa ve bir planı varsa neden olmasin? Ha sirket temettu verememe sebebi hayvan gibi operating expense olduğundan zarar edecek olmasiysa bu noktada şirketin iyi yönetilmedigini anlayabiliriz.

Yani aslında deniz kabuğu değil. Misal bugün temettü vermeyen ama füzyon enerjisini planlayan sirket sizce deniz kabuğu mu? Yoksa belki de gelecekte çok değerli olacak bir hisse mi? Misal kontrolmatik yeni veriyor galiba ama vermiyor diyelim.
2021 yılında 10 bin lira kontrolmatik alsaydıniz (1100€) su an elinizde 163bin lira (4674€) olacakti. Buradaki sebep sizin ne düşündüğünüz değildi, firma hayvan gibi iyi yönetilen, geleceği iyi olan, çok iyi yatırımlar yapan, finansal açıklamalari iyi olan bir firma. Kısacası deniz kabuğu değil yani, siz olmasaniz da bu firma başarılı olurdu ama belki de hisselerini satması ile yarattığı kapital sayesinde iyi yatirimlar yapti ve hisse fiyati daha da artti haliyle win-win oldu.
0
logisticsmanager
(11.05.24)
borsadaki hisseler adi hisseler. bir de bunların imtiyazlıları oluyor. kurucu hisseler gibi. işte onlar asıl ortaklığa eşit hisseler fakat artık bu hisseleri görmek zor. borsamızda sanırım 3 hisse bunu sağlıyor, gerisi adi hisse.
0
false pretension
(12.05.24)
Hisse alınca gerçekten o şirketin sahipliğinde bir pay sahibi oluyorsunuz. Tabi büyük ortaklarla veya nitelikli hisse sahipleriyle aranızda farklar var ama genel kurulda oy hakkınız vs de oluyor. YK üyesi, %5'ten fazla pay sahibi ortaklar, A imtiyazlı hisse sahipleri ve sizin gibi borsadan hisse alanların hepsi kelime anlamıyla ortak ama hukuki anlamda, hak ve sorumluluklar anlamında farklılıklar nüanslar var. O yüzden kabaca ortaksınız, bunda bi yanlışlık yok.

Asıl sorunuza gelince: Adı üstünde şirket. Kendi tüzel kişiliği var. Diyelim biriyle ortak market açtınız. Yıl sonu geldi, kar etmişsiniz. Karı şirketten çıkarıp kendinize almak yerine, yandaki dükkanı da alalım, ya da biraz fazla mal stoklayalım, şirkete bi araba lazım veya önümüzdeki dönem riskli, şirketin kenarda güvencesi olsun mevduata ve dövize koyalım vs vs diyebilirsiniz. ya da şirket zarar da edebilir, o zaman eğer şirketin ihtiyacı yoksa şirkete ek para koymanıza gerek olmayabilir, içerideki parayla karşılarsınız. Aynı mantıkla, temettü (kar payı) dağıtmak da şirketin duruma göre vereceği bir karar. Şirket 100X kar ettik ama 20X'i dağıtalım, kalan 80X'le yeni fabrika yatırımı yapalım diyebilir, borç ödeyeceğiz diyebilir vs. Bunlar şirketin stratekik ve finansal kararlarıdır. Kar payı dağıtma kararı verilirse tüm diğer pay sahipleri gibi siz de sahipliğiniz oranında alırsınız. Ömer Koç da kar payı dağıtma kararı almayan şirketlerden temettü almıyor, siz de hisse sahibiyseniz siz de almıyorsunuz. Anormal bir durum yok.
0
perferil
(12.05.24)
Hissedar olmanın kuralları>
hissedar olmak ortak olmak zaten, ortaklık dediğimiz şey bu. sözlükteki teknik anlamının dışında bir hissedarlık nasıl oluyor. adamlar bunu soruyor. bir dükkana ortak olup, sermayesine para koyup* nasıl gerçek hissedarlar gibi aylık kazançtan bir meblağa kendi namıma el koyamam. soru bu.
yönetim kurulu için kurallar farklı, bu anlaşılabilir de.

şirket zarar ederse de sizden para istemeliydi> hissedarın parası zaten eriyor?
hangi şirket zarar edince hissedarlardan zarara mukabil para istiyor, sermaye mi artırıyor. rutin kazancından mı ödüyor. 2si denk şeyler mi
örnek: aylık 50 liralık iş yapıyor ve para kazanıyor. bunun haricinde 100 liralık kredi alıp yatırım yaptı ve o işi batırdı. batmasaydı kendi kendini öderdi*. şimdi 100 lira kredi borcunu gerçek hissedarlar cebinden mi ödeyecek.

ortak degilsiniz yani, share owner> arkadaşlar hadi doğruyu söyleyelim, paydaşlarının gönüllü savunusunu yaptığı bir sanal ve hülyalı ortaklık icad edilmiş. bana para ver, spkda fazla fazla kıymet biçilsin, ben de kolayca kredi bulayım= borsa.
buna da adi hissedarlık ve imtiyazlı hissedarlık gibi bir şekilde kıvam vermişler

ileride hisse fiyati degerlenir diye> gerçek hissedarlar cebine harçlık da koyuyor. hatta borsadan toplaya toplaya bir şirketin 50%+ hissesiyle sahibi olanlar var. sanaldan gerçek ortaklığa geçiş oluyor demek ki.

son bi deney yapalım. birisi A şirketinin 4% ortağı olsun borsa üzerinden. temettü de vermiyor. 10 sene para kazansın şirket. 11. sene batsın. gerçek ortaklar çocuğunu okul ayağına ingilterede tatil yaptırtmışken 4%lük ortağımızın elinde ne var
0
lambırcek
(12.05.24)
şirketin zararına ortak olmuyorsun diye bir durum yok
şirket kapanıyor hiçbir hak iddia edemiyorsun
ya da bedelli sermaye arttımınında cebinden para çıkmak durumunda
0
bir soru sorcam
(12.05.24)
"Doğuş grubu, geçen yıl, yine yasal ve meşru olan ‘vergiden kaçınma’ amacıyla Doğuş GYO’yu @dogusotomotiv’e sattılar.

Elbette bu işlemin bir diğer amacı da borsadaki ortaklarıyla kârı minimum derecede paylaşmaktı."
x.com

:ddd
ortak oluyoruz kardeşim aynen
0
lambırcek
(23.05.24)
(5)

Bu spor programı iyi mi?

dejame
Basit bir push pull legs programı yazdım, ilk hafta denedim ve çok sevdim, bir şey hariç. Push günü öyle yoruluyorum ki ertesi gün pull için yeterli verim alamıyorum.Her kas grubumu haftada iki kez çalıştırmak istiyorum. Salon Pazar tatil, 6 gün gidiyorum. 14 Haziran'a kadar gideceğim, sonra yazlıkt
Basit bir push pull legs programı yazdım, ilk hafta denedim ve çok sevdim, bir şey hariç. Push günü öyle yoruluyorum ki ertesi gün pull için yeterli verim alamıyorum.

Her kas grubumu haftada iki kez çalıştırmak istiyorum. Salon Pazar tatil, 6 gün gidiyorum. 14 Haziran'a kadar gideceğim, sonra yazlıkta olduğum için salon imkanım olmayacak. Koşu, yüzme, bisiklet ve mekik/şınav, belki evdeki 10 kiloluk bir çift dumbbell ile çalışacağım.

Zamanım kısıtlı olduğu için maksimum verim almak istiyorum. Daha önce çok kez düzensiz olarak spor salonuna gittim, altyapım var.

Hedefim belimi inceltip kaslarımı biraz daha diri hale getirmek. Hafif kalori açığı oluşturup temiz besleniyorum. Protein ağırlıklı ve dengeli yiyorum, sadece kreatin kullanıyorum.

Sizce program nasıl?

Push Pull Legs Spor Programı

Warm-up for 10 mins

Day 1: Push (Chest, Shoulders, Triceps)

- [ ] Butterfly (3 sets x 8-10 reps)
- [ ] Bench Press: 4 sets x 6-8 reps
- [ ] Incline Dumbbell Press: 3 sets x 8-10 reps
- [ ] Cable Chest Fly (3 sets x 8-10 reps)

- [ ] Shoulder Press (Barbell or Dumbbell): 4 sets x 6-8 reps
- [ ] Lateral Raises: 3 sets x 10-12 reps
- [ ] Front Raises: 3 sets x 10-12 reps
- [ ] Arnold Press: Until Failure (a few sets maybe)
- [ ] Shrugs: Until Failure (a few sets maybe)

- [ ] Tricep Pushdown: 3 sets x 8-10 reps
- [ ] Seated Dip Machine OR Cable Tricep Kickbacks: 3 sets x 10-12 reps

Day 2: Pull (Back, Biceps)

- [ ] Dumbbell Deadlifts: 4 sets x 6-8 reps
- [ ] Pull-Ups or Lat Pulldowns: 4 sets x 6-8 reps
- [ ] Bent Over Rows: 3 sets x 8-10 reps
- [ ] Seated Cable Rows: 3 sets x 10-12 reps

- [ ] Barbell Z Bar OR Dumbbell Bicep Curls: 3 sets x 8-10 reps
- [ ] Hammer Curls: 3 sets x 10-12 reps

Day 3: Legs & Abs

- [ ] Dumbbell Squats: 3 sets x 6-8 reps
- [ ] Leg Press: 3 sets x 10-12 reps
- [ ] Leg Extensions 3 sets x 10-12 reps
- [ ] Leg Curls: 3 sets x 10-12 reps
- [ ] Dumbbell Calf Raises: 4 sets x 10-12 reps

- [ ] Crunches 4 sets x 8-10 reps
- [ ] Hanging Leg Raises 4 sets x 8-10 reps
- [ ] Standing Oblique Twists 4 sets x 8-10 reps
0
dejame
(10.05.24)
beli inceltme amacın varsa hafif değil ağır kalori açığı oluştur.

antrenman güzel, fazla bile. pull ve push durumu antrenamandan kaynaklı değil, yorgunluktan. yaptıkça açılırsın. başarılar.
0
numlock
(10.05.24)
Abi programı sen mi yazdın yoksa aldin mi?
Çünkü benim böyle sorulara cevabım yüzde 99 "bu işi 30-40 yıldır yapan adamların programı varken neden kendi programın" oluyor.

O yüzden ilk bunu diyorum. Ben kendi programımı bundan 12-14 sene önce yazıyordum daha yeniyken sonra öğrendikçe bu isi bilenlerden almaya başladım. Misal tam şu an elimde dan john'un "never let go" kitabı var.

Neyse ben kendi fikrimi söyleyeyim; kalori açığı yapan birinin bu kadar fazla set ve tekrar bodybuilding yapmasini mantıklı bulmuyorum. O yüzden tavsiyem her zaman strengh training.

Buna ek olarak programda progressive overloada dair bir şey de yok. Yani belki vardır da yazmamissinizdir.

Bu programdan calorie deficitte verim alamamak beni cok sasirtmaz.
Bence calorie deficitin üstüne high volume training sıkıntın var.
Hayır zaten push günü failurea gidiyorsun. Calorie deficit vs failure bana biraz sıkıntı geldi gene.

Zaman sıkıntın varsa myoreps araştırabilirsin.

Bana kalsa barbel temel 4 hareketli strengh training (5/3/1 olur 5*5 olur 3*5 olur ne olursa), üstüne carry hareketleri (farmers carry, suitcase carry vs) yapar geçerim abs için de ab wheel yaparım. Ama tabi bana bunu sormadin ama olsun :)

Oblique twist yerine en azından suitcase carry yap. Bak buradan stuart mcgill'in bu konudaki dediklerine bakabilirsin;
www.strengthcoach.com
0
logisticsmanager
(10.05.24)
Bu arada ben biraz biasedim bu konuda. Bodybuilding antrenmanlarini sıkıcı buluyorum :) ama gene de bence şu yazdığından daha iyisini yapacağını düşünüyorum. Yani calorie deficitini kg*kac gr protein aldığını kaç saat uyuduğunu bilmiyoruz tabi. Ama misal ben olsam illa body yapacaksam 3 gun full body ya da 4/5 günlü split yapıp bir gün mobility movements antrenmani yaparim ve yapacak yer varsa hard conditioning denerim.
0
logisticsmanager
(10.05.24)
Ben bu işin uzmanı kesinlikle değilim önden belirteyim;

Push günü aşırı yoğun değil mi ama? Göğüste 4, omuzda 5 harekete ihtiyaç var mi maksimum verim için? 3 göğüs, 3 omuz, 2 triceps yeterli olur gibi hele bi de kalori açığı veriyosanız. Pull için 4/2 ideal bence. Bir gün 11 hareket yapıp sonraki gün 6 hareket yapmak dengesizlik yaratmış gibi.

Dediğim gibi ben uzmanı değilim ama iki gün arasında çok fark var harcanan güç açısından. Bir tık azaltıp deneseniz belki verimde o kadar azalma görmezsiniz?
0
nundu
(10.05.24)
"14 haziran a kadar vaktim zaten az yapabildiğim zorlayabildigim kadar zorlim" kafasında aman tükenis ve dolaylı olarak sakatlık yaşama. Vücudunu dinle, cok yorgun uyandigin günleri pas geç.

Bir de bazı hareket sıraları tuhaf. Göğüste bence 1 bench 2 incline 3 cable 4 butterfly daha iyi sanki.

Omuzda da dumbbell press le başlayıp ardından Arnold press yapmak abes olur. Barbell ya da makine ile başlayıp ardına Arnold koyarsan şık olur. O pressler omuz ve gogsun ilk hareketleri olsun raise fly vs ardına koy.

Bacakta da ben 1-extensions 2- curl 3- leg press 4- dumbbell squat 5 calf yapardım.

Ayrica calf neden makinede değil de dambil :)

Son olarak en azından press hareketlerinde progressive overload yap. Dumbbell press ler de 4 set olsun
0
makbur
(10.05.24)
(7)

Şu süpürge bataryası neden bu kadar pahalı?

ananiyimioguz
Babamdaki çok önceden aldığım dyson v6 nın ve philips XC7043 şarjlı dikey süpürgelerin bataryası ölmüş.dyson a baktım kendi sitesinde 3.200 falan.yan sanayi olarak da 1500 falan.bence okey.ama philips e baktım hem tr de hem yabancı sitelerde 4500TL falanyav yuh aleti daha uyguna almıştım ben. şimdi
Babamdaki çok önceden aldığım dyson v6 nın ve philips XC7043 şarjlı dikey süpürgelerin bataryası ölmüş.

dyson a baktım kendi sitesinde 3.200 falan.
yan sanayi olarak da 1500 falan.

bence okey.

ama philips e baktım hem tr de hem yabancı sitelerde 4500TL falan

yav yuh aleti daha uyguna almıştım ben. şimdi de mesela 9 bin fiyatı. yarısı batarya mı yani?

allah aşkına bir bakın batarya şu: www.amazon.de

bunun içinde altı üstü şundan 6 tane yok mu neden batarya alırken milyonlar havada uçuşuyor?

www.robotistan.com

içini söküp pilleri değiştirsek olmaz mı?
0
ananiyimioguz
(09.05.24)
Yanlış anlamıyorsam philips bataryasini bulmak zor. Fransa'da bile ancak Amazonda falan var. Kendi sitesinden bile ulaşılamıyor yedek parcaya.

Dyson aksine kendi sitesinde var üstüne yan sanayi var.

Tahminen Philips parçasını tedarik eden monopol gibi haliyle fiyati geçiriyor.

Abi ben günlük kullanacagim ürünün lityum pillerini böyle degistirecek kadar ucmam. Kendin bilirsin tabi.
0
logisticsmanager
(10.05.24)
lehimini kaldırıp şöyle üçgen şekilde veya yan yana lehimliyorsun aslında çok zor bişey gibi gözükmüyor www.trendyol.com

ama atladığım ve bilmediğim bir şey olabilir, neden piller 800tl ediyor da bataryanın parçası 4bin küsür ediyor
0
🌸ananiyimioguz
(10.05.24)
Abi bu arabanın yağını kendim degistirebilirim ya da arabanın frenlerini falan kendim değiştiririm neden bu kadar pahalı gibi. Ben misal dediğin şeyleri yapmakla hem uğraşmam hem de riskli bulurum. Sen bulmazsin yaparsin. Bunun neden çok daha pahali olduğunu anlamak zor değil yani. Dünyada kaç kisi batarya değiştirmek yerine batarya açıp içindeki pilleri değiştirip lehimliyor?
0
logisticsmanager
(10.05.24)
katılıyorum fakat 2 kat fark olur anlarım.
4-5 kat koyuyorsa ya milleti fazlasıyla keriz yerine koyuyor ya da atladığım bir şey var, bilemedim.
burada bir pasajda bu tarz aletlerinin pillerini değiştiren bir elektrikçi var, gidip ona bir soracağım merak ettim.
0
🌸ananiyimioguz
(10.05.24)
Yok dediğim gibi yurtdışında da böyle. Belli ki bu aletin yedek parçası konusunda sorun var. Yani en basiti philips kendi satmıyor çok garip.
0
logisticsmanager
(10.05.24)
Aynı güç değerlerinde pilleri değiştirirsen olabilir.
Bu pillerle ilgili de face grupları var. Elektronik işlerine yakın bir tanıdığına da sorabilirsin.
0
diyecevaplandı
(10.05.24)
philips her alana el atan her şeyi üreten bir firma oldu. yedek parçadan çok para kazanıyor. mesela rowenta süpürgede iyi tefal ütüde philips tvden tüy alma makinesine kadar üretiyor. hiç bir zaman philips önermem bir firma her şeyi üretiyorsa parçası kesin pahalı olur.
0
mikahakkinen
(10.05.24)
(11)

korse işe yarar mı?

kibritsuyu
arkadaşlar ben 1.78 boyunda, ocak ayında 115 kilo iken haftada 3 gün yüzme ve aralıklı oruç şeklinde zamanlanmış bir diyet ile bugün 98 kiloya kadar düşmüş göbekli bir adamım.şimdi güzel, kilo veriyorum, belim inceliyor. göbek ve çevresi dışında başka tarafımda pek bir fazlalığım olmadığı için tam i
arkadaşlar ben 1.78 boyunda, ocak ayında 115 kilo iken haftada 3 gün yüzme ve aralıklı oruç şeklinde zamanlanmış bir diyet ile bugün 98 kiloya kadar düşmüş göbekli bir adamım.

şimdi güzel, kilo veriyorum, belim inceliyor. göbek ve çevresi dışında başka tarafımda pek bir fazlalığım olmadığı için tam istediğim gibi göbeğim küçülüyor.

ama göbek küçüldükçe fark ediyorum ki göbek derilerim de sarkıyor. bugün biraz buruşmuş olduğunu fark ettim. ağır yaşamlar'daki nowzaradan'ın hastaları gibi olmadığım için ameliyatla alınacak kadar değil elbet ama yine de bir miktar sarktığını veya zamanla sarkacağını hissediyorum.

productimages.hepsiburada.net

şöyle bir korse buldum evde. bunu gün içinde göbek etrafına sımsıkı sarıyorum. ürünün adı "zayıflama korsesi" olarak geçiyor ama yanlış anlaşılma olmasın, benim korseden beklentim zayıflatması, inceltmesi değil, ben diyet ve egzersiz ile kendim zayıflarım. amacım sadece sarkan/sarkacak derileri toparlamak.

işe yarar mı? ya da sarkmayı toparlayacak işe yarar başka önerileriniz var mı?
0
kibritsuyu
(09.05.24)
yarar ama alışma. alışırsan psikolojik olarak normal kıyafet giyemezsin o olmadan.
0
numlock
(09.05.24)
sarkmayı en iyi kolajen önlüyor. güvenilir bi markadan takviye alıp, diyetine tavuk ya da kemik suyu katarsan faydasını epey görürsün. ağırlık antrenmanlarını da unutmamak lazım. ek olarak niveanın sıkılaştırıcı vücut kremi de düzenli kullanımda fayda sağlıyor. tabi tüm bunlara rağmen yine sarkmaların olabilir, çünkü genetik faktörler bu saydıklarımdan çok daha etkili. eşimle beraber kilo verme sürecimde ben takviye almadan, sadece ağırlıkla hiç sarkmazken, o bütün bu tavsiyelere rağmen sarkmıştı mesela.

korse geçici çözüm olur sadece. anlık derli toplu gösterir, o kadar.
0
nolmus yani
(09.05.24)
Korse, sadece korseyi taktığın zaman için görüntüyü kurtarma işine yarar.

Vücut çalışıp hacim kazanarak derinin gerilmesini sağlayabilirsin.
0
Mirket
(09.05.24)
durun kavga etmeyin.

spor konusunda çok fazla bilgim yok. yani göbeğimdeki yağlardan kurtulup yağın yerini kasla doldurup deriyi tekrar germek istemiyorum. ben incelmek istiyorum. yağlardan kurtulduktan sonra belki o zaman kas yapmayı düşünebilirim de göbeğin yerini hacmen dolduracaksam ben o işten ne anladım?

dediğim gibi göbek çevresi dışında fazlalık olan bir tarafım yok. biraz gıdım var, biraz da memem var. bu kiloya rağmen kadın bacağı gibi incecik bacaklarım, küçük bir dötüm var. yüzme geçmişim olduğu için, fırsatını buldukça da yüzdüğüm için omuzlarım geniş, kollarım da bıngıl bıngıl değil.

amacım vücut yapmak değil, kilo vermek. kilo verirken de elbette yağlardan verip, kaslarımı korumak. o yüzden yüzüyorum zaten. 1.5 saat el paleti ile 1600-2000 metre civarı yüzüyorum, su içmek hariç molasız. seans sonunda kollarım omuzlarım yanıyor. ha ağırlık antrenmanı kilo vermeye, deri toparlanmasına yardım edecekse ekleyebilirim, ama dediğim gibi göbeği indirip yerine kas doldurmak istemem, six pack çıkarmayı hele bi göbeği bitirince düşünürüz :)

bir de kronik ve ameliyat geçirmiş bir bel fıtığı hastası olduğum için yapabileceğim ağırlık antrenmanları da kısıtlı, her hareketi yapamam. mesela ağırlığı yerden kaldırmalı hareketler bana ters. gerçi o ikinci konu, ağırlık işine gireceksem zaten salondaki hoca yönlendirir hangisi uygunsa.

korsenin aklıma gelmesi de şundan. şimdi liposuction ile yağ aldıranlar, ameliyattan sonra bir süre sımsıkı korse takıyor, bir anda içi boşalan deriler toplansın diye. e yağ aldıranın derisini korse topluyorsa benimkini niye toplamasın? yani benim korse işe yaramıyorsa bile bu iş için üretilmiş daha medikal bir korse de kullanabilirim varsa.
0
🌸kibritsuyu
(09.05.24)
Adam 2 soru sormuş.
1. Korse işe yarar mı? Cevap verilmiş. Yaramaz.

2. Başka öneriniz var mı? Cevap verilmiş. Vücut çalış.

Yani Brad Pitt'ler boş yapmayıp tam olarak soruya cevap vermiş.

Haklısın boş yapmamak lazım.
0
Mirket
(09.05.24)
Çoğu zaman olduğu gibi, mirket +1.

Korset ve waist trainers denilen şeylerin işe yaradığını sadece bunu satanlar yazıyor.
Bilimsel olarak elimizde sarkık vücudu toplayacak net bir şey yok. Yalniz 17 kg ciddi sarkık, toparlanamayacak bir vücut yapmaz. Ben zamaninda 30 vermiştim misal. Covid dönemi de 14 verdim. Hiçbir sarkma yoktu çünkü resistance training, strength training yapıyordum.
Misal ciddi sarkık vücut istersen ünlü aktör ethan suplee bak. O adam totalde 90 kg verdi. Sürekli antrenman yapsa da malesef estetik dışında onun çözümü yok. Yoksa milyon dolarlari olan adam da korse takardı.
www.instagram.com

Bir de belli noktada insanın kendini sevip salması lazım. Imperfection olur yani. Bende de catlaklar var zerre umrumda değil.

Yanlış anlamayin ama spor konusunda(özellikle strengh/resistance training vs) fazla bilginiz olmadığını ki genel halkın yüzde 99u sizden daha kötüdur zaten, ikinci yazdiginizdan anladım.
"yağlardan kurtulduktan sonra belki o zaman kas yapmayı düşünebilirim de göbeğin yerini hacmen dolduracaksam ben o işten ne anladım?"==> Illa hypertrophy yapmaniza gerek yok. Haftada 3 gün strength training yapın. Yani zaten isteseniz de her şeyi düzgün yapmadan öyle kas dolduramazsiniz. Göbeğin yerini de kasla dolduracak kadar kas yapabilecek adam burada soru sormaz. Ronnie coleman degilsiniz yani.

"amacım vücut yapmak değil, kilo vermek. kilo verirken de elbette yağlardan verip, kaslarımı korumak. o yüzden yüzüyorum zaten. 1.5 saat el paleti ile 1600-2000 metre civarı yüzüyorum, su içmek hariç molasız. seans sonunda kollarım omuzlarım yanıyor. ha ağırlık antrenmanı kilo vermeye, deri toparlanmasına yardım edecekse ekleyebilirim, ama dediğim gibi göbeği indirip yerine kas doldurmak istemem, six pack çıkarmayı hele bi göbeği bitirince düşünürüz :)" burada da hata var. Yüzme iyi bir spor ama yüzme ile ağırlık kaldırma aynı şey kesinlikle değil. Biri cardiovasculaire aktivite, progressive overload falan yok. Yüzmenin çok ciddi kas yaptığı yanilgisi swimmer body illusion diye geçiyor hatta. Çok iyi spor ama güç antrenmanı gerekmiyor demek değil bu. Bir de Türkiye'de her şey bodybuilding üstüne dönüyor ama yurtdışında strength training vs diye bir sürü şeyi var. Misal ben bodybuilding yapmam. Çok kilolu olmadığım sürece nerem nasıl gözüküyor umrumda değil. Ne kadar ağır kaldirdigima bakarım o kadar.

Benim size tavsiyem direkt bu soruları googleda sorun, bu konuda okuyun. Dan john, mike israetel, menno henselman, greg schofield vs. Çünkü kilo vermek isteyen kişilere aksine resistance training yapmalari bu şekilde kas kütlelerini korumalari söylenir. Siz yüzüyorsunuz ama 1 saat yüzme ile hayvan gibi kalori yakilir, bunu yeteri kadar protein, kalori ve en azindan strength training ile beslemezseniz kaslarinizi da kaybetme olarak geri döner.
0
logisticsmanager
(09.05.24)
Kas çalışırsanız boşalan derinin içini doldurmasanız bile deri toplanır ve sıkılaşır olan kasların etrafında. Tüm boşalan deriyi kasla doldurma fikri nereden çıktı bilmiyorum. Eğer şok diyetle haftada 5 kilo vermiyorsanız o zaman kas çalışmanın sarmanızı önlemede etkisi olacaktır.

Kan dolaşımını arttırmak zaten dokuların daha iyi kanlanmasını ve beslenmesini sağlar. Yediğiniz içtiğiniz kolajenden daha iyi faydalanır dokular. Zaten yediğini kolajeni kolojen gibi kullanmak yerine çoğu durumda vücut yakıp enerji olarak kullanıyor.

Siz şuan yüzerek kardiyo yapıyorsunuz. Normalde diyetle beraber kardiyo değil kas çalışması önerilir. Zaten az kalori alıyorken kardiyoya yüklenirseniz kaslarınıza elveda dersiniz. Sizin tam tersine kas çalışıp derinizi yukarı toplamanız lazım. Kasılıp sıkı, kısa hale gelen kaslar çevredeki deriyi toplar.
0
zimbirik
(09.05.24)
Mirket'in dediği "Vücut çalışıp hacim kazanarak derinin gerilmesini sağlayabilirsin" cümlesini, "vücut çalışarak, içi boşalıp gevşeyen derinin içini kasla doldurup gerebilirsin" şeklimde yorumladım. Boşalan derinin içini kasla doldurmayı ben oradan uydurdum.

Bu işleri hiç bilmeyen biri için öyle anlaşılmıyor mu sizce de bu cümle?
0
🌸kibritsuyu
(09.05.24)
Diyet dediğim de öyle 1 haftada 5 kilo verdiren şok diyetler falan değil. Ekmeği, hamurişini, sekeri, tatlıyı falan kestim. Fazla kalorili yiyecekleri kestim. Onun dışında normal besleniyorum. Simit poğaça börek yerine kahvaltıda (daha doğrusu aralıklı orucun yeme saatinde) peynir zeytin domates biber yiyorum, bazen haşlanmış tavuk yiyorum, ton balıklı salata yiyorum. Akşama kadar kazınırsam birkaç tane fındık badem atıyorum, akşam da ne yemek varsa onu yiyorum, yine hamurişinden, ekmekten, tatlıdan mümkün olduğunca uzak durarak. Protein ağırlıklı olmak üzere kalori kısıtlıyorum. Kendimi aç bırakıp eziyet etmiyorum. Diyet diyince aklınıza çükübik mucizesi, fikibok şoklaması falan gelmesin.
0
🌸kibritsuyu
(10.05.24)
Sarkmayi onleyemezsiniz orda o deri oluştu bı kere onu yok edecek bı yöntem yok. Sadece cerrahi mudahele yapılır. Önce bı kilo verin sonra doktora gidin.

Spor falan yalan yani. Göbek çevren kadar kas yapman mümkün değil sadece kolda sarkma onlenebiliyor çünkü içini kasla dolduruyorsun
0
lennonade
(12.05.24)
çare pilates
0
neseli portakal
(12.05.24)
(33)

hayatim kaydi...

jacoba benzer jojuk
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okul
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okulum yemeğimi içmeğimi, ulaşımımı karşılıyor, üstüne bir de yılda 5500 euro harçlık veriyor. Part-time çalışsam da, maaşım aylık 1100 euro ve İtalya koşullarında bu çok iyi bir rakam. Her şey yolunda gibi görünüyor, değil mi? Aslında harika bir hayatım olması gerekirken, hiç bu kadar intihara yaklaşmamıştım. Bunun sebebi tamamen aç gözlülük, aşırı kazanma hırsı ve kumarbaz dürtülerim.

Hikayemi biraz geriye sarayım. 2020'nin sonlarında Ukraynalı çok güzel bir kız arkadaşım vardı, o bir dis hekimiyken ben hâlâ öğrenciydim ve bu zoruma gittigi icin ilk defa hayatimda gelir elde etmenin yollarını aramaya baslamistim. Korona krizini fırsata çevirip, online sınav ve ödev yardımı yaparak iyi paralar kazandım. Paranın tadını aldıktan sonra duracak değildim ya; nasıl daha çok kazanırım diye araştırmalar yaparken kripto paralarla tanıştım. İlk başlarda herkes gibi kaybettim. Saçma sapan al-sat işlemleriyle paramı eritiyordum. O sıralar kaldıraçlı işlemlerle tanıştım ve tüm yatırımımı kaybetmem sadece 10 dakika sürdü. Sonra oturup işin ilmini öğrenmeye başladım. Temel analiz, grafik analizi, haber analizi... Günlerce, haftalarca bu konularda kendimi geliştirdim. Bir yandan çalışmaya devam ediyordum. Yaklaşık 1000 dolar gibi bir sermayem birikince piyasaya yeniden girdim. Ama artık spot kesmiyordu, kaldıraçın zehrini bir kere almıştım çünkü. Mahvolmuş bir psikoloji, uykusuz geceler, istahsizlik ve hayalet gibi günler geçirdikten sonra, kaldıraçtan kazansam ne olacaktı ki? Sermayem yine erimişti. Sonra kaldıraçtan tövbe ettim, daha çok çalışıp bir süre sonra tekrar 1000 dolar civarı sermaye edindim. Spottan doğru yatırımlarla sermayemi biraz artırdım. Sonra gem coin avcılığına başladım ve doğru stratejilerle uzun vadede çok büyük kazançlar sağladım. Para arttıkça borsa dışına alıp araba satın alarak realize ediyordum. Prime zamanıma ulaştığımda yaklaşık 300 BNB'm ve 2 arabam vardı. Öğrenci halimle aylık en az 2 bin dolar harcıyor, lüks bir hayat yaşıyordum. Ta ki gem coin piyasalarında hacim ölene kadar. Fiyatlar kımıldamamaya başladıkça benim sabrım tükeniyordu ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu. Kaldıraçın zehri tekrar etkisini göstermeye başlayınca, kazandığım her şeyi yeniden kaybettim. Bir bağımlı gibi davranıyor, her kayıp sonrası telafi etme çabalarıyla daha da çok kaybediyordum. Her şeyimi kaybedene kadar durmadım tabii ki. Arabaları sattım, onları da kaybettim. Sonra yine tövbe ettim, biraz huzura kavuştum; okuluma odaklanıp mezun oldum ve İtalya'ya geldim. Burada her şeyin normal ve harika olması gerekiyordu ama ne maaşımdan ne de bursumdan tek kuruş harcayabiliyorum, çünkü bu bataklığa yeniden battım. Varlık içinde yokluk çekiyorum. Üstelik artık bankalar da bana çocuk muamelesi yapmıyor; 200 bin TL kredi kartı limiti ve 100 bin TL kredi bir anda veriliyor. Tabii ki onları da kaybettim. Sacma sapan igneler, binance botlari, girdigim islem yonunun tersine haber gelmesi hep beni buluyordu. Zaten hep oyle olurdu... Hep oyle derler...

Şu an borçlarım var. 5500 euro bursum yattığında borçlarımı kapatacaktım, ancak 5500 euroyu da kaldıraçla iki günde kaybettim ve borçlarım yüzünden ortada kaldım. Mecburen ailemle konuştum ve yer yerinden oynadı. Çünkü daha önce defalarca söz vermiştim ama kayıplarım hep kazandıklarımdan fazlaydı. Borçlara daha önce hiç bulaşmamıştım. Cok kotu durumdaydim. Canım annem altınlarını satıp borc verdi, kredi kartı borçlarımı ödedim. Artık sadece 11 ay kredi taksidim kalmıştı. Sadece 11 ay sıkıntıya katlanacaktım ve sonra her şey bitecekti. Ama dayanamadım; annemin ödediği borçlardan acilan limitle tekrar girdim ve yine kaybettim. Bu utancla yasayamiyorum

Şu an hiç param yok, yuklu borcum oldugu gibi duruyor ve artık aileme de söyleyemem. Hayalet gibi yaşıyorum, yemek yemiyorum, okula gitmiyorum. Bu utançla yaşayamıyorum ve intihar etmek istiyorum. Birkaç kez çok yaklaştım ama cesaretim olmadı. Ama yüksek bir yerden atlamak ya da kafama sıkmak gibi anlık fırsatlar elime geçerse, ne kadar düşünürüm bilmiyorum. Bunun sebebi, artık bir çıkış yolumun olmadığını düşünmem. Üç gün sonra maaşım yatacak, ancak kredi kartı borcum 165 bin TL, ek hesap borcum 35 bin TL, kredi taksidi 13 bin TL. Anneme de 65 gram altin... Bunları nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum, nasıl bir strateji izlemem gerektiğini de bilmiyorum. Henüz öğrenci olduğum için çalışma iznim 20 saatle sınırlı, o yüzden ek iş de yapamıyorum. Belki burada bana yol gosterecek yada motivasyon saglayacak birileri vardir. Hicbir sey cikmasa en azindan mevcut durumda en az aci ve izdirapla bu borclari nasil bir sistemle odemem en mantiklisi bununla ilgili bir plan onerisi sunacak olanlar vardir. Cunku ben isin icinden cikamiyorum... Muhtemelen beni aşağılayacak, küçük görecek, hakaretvari konuşacak insanlar da olacaktir. Onlara peşinen söylemek istiyorum, insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş. Umarım sizin başınıza gelmez. Kumar o kadar kötü bir şey ki, uyuşturucudan kötü. Allah düşmanımın başına vermesin.
0
jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Geçmiş olsun. Üzülmeyi kesip bunu bir hastalık olarak görüp tedavisine başlaman lazım.
0
parka
(09.05.24)
Ricky gervaisin dizisinde İntiharı bir çeşit süper güç gibi görünüyor istediğini yapıyordu. Bu vakte kadar istediğini yapmışsın kanki zaten, borç yaptın diye niye tribe sokuyorsun kendini. Hayatının dibini arıyorsan eğer daha yaklaşmış bile değilsin emin ol. Para alt tarafı ödenir. Bu noktada kumar bağımlıları yakınlardan aileden destek alır sonra ödemez, hala keyfine bakar. Kimisi de gider psikiyatriye tedavi görür, gider bankaya borçları yapılandırır. Şımarık kalmaya devam etmek de senin seçimin, ağlayıp intihar etmek de, yetişkin gibi sorumluluk almak da. Keyfine göre. Kimsenin umurunda değil açıkçası ailenden başka senin dertlerin. Yanımda olsan iki tokat atardım kendine gel diye. Benjm yerime sen yap
0
hasmetizm 2046
(09.05.24)
Sağlığına kavuşursan ödenmeyecek borç değil.
0
parka
(09.05.24)
kapatılamayacak büyük bir borcun yok, yapman gereken çok kolay ve çok açık bir şey var sadece, kaldıraçlı işlemlerden ve borçlarını kapatana kadar genel olarak investment'tan uzak durmak.

sonra da her ay ne kadar biriktirebiliyorsan sp500'e at.
0
king lizard
(09.05.24)
Yani üzülsem de hasmetizm'in direktligi size lazım gibi. Çünkü hastasiniz ve canım cicim olur halledilir ile olmaz sizin işiniz.

Burada kim size ne derse boş çünkü zaten bu yollardan 50 kere geçip 51.ye çıkış ariyorsunuz. 52 olmama ihtimali düşük. Bence olay borç nasıl ödenir değil siz nasıl hastaliktan kurtulursunuz, doğru soru bu olmali.

Borç ödenir, ben burada bunun kaç katı borcu olanlar okudum ki eski paralarlaydi. Ama siz duzelecek misiniz? Okuduklarimdan onu göremedim pek.

Okurken streslendim.
0
logisticsmanager
(09.05.24)
tedaviye basladim ancak bu uzun vadeli bir cözüm. zaten kaybedecek hic param kalmadı ve uzunca bir süre de olmayacak. borc gelirlerimin cok üzerinde nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum ama teşekkür ederim görüşleriniz icin.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Durumunuzu anlatan bir e-postayı yakınınızda hizmet veren psikiyatristlere gönderin.
5 yıl sonra ödemek üzere seans talep edin, yardım isteyin.

Profesyonel yardım almadan değişmeniz mümkün görünmüyor.
Bunun bir hastalık olduğunu kabul edin. Grip bir insan burnunun akmasını nasıl engelleyemiyorsa siz de kumarı engelleyemiyorsunuz. Bunu düşünerek sorumluluk hissinden kurtulun demiyorum, tedavi olmak için acele edin diyorum.

Maddi olarak altından kalkamayacağınız bir durum değil. İyileşince halledersiniz. Özellikle de Avrupa'da 3-5 maaşlık bir borcunuz var. Halledilir.
20-30 maaşlık borçlar bile hallediliyor, o kısmına çok takılmayın.
0
michael_knight
(09.05.24)
Bir tane sorunun var, başka da bir sorunun yok. Kumar bağımlısısın ve bundan kurtulana kadar ucu kumara çıkan her şeyi bırakmalısın. Bu tekrar ettiğine göre basit tavsiyelerle bırakabileceğin bir şey gibi durmuyor. Profesyonel destek alman lazım. Kumar bağımlılığı konusunda destek veren dernekler, kurumlar mutlaka vardır. Onları araştır.

Kumarı bırakabildiğin takdirde gayet güzel bir hayat var önünde. İntihar mintihar sakın düşünme. Çaresiz bir durumda değilsin. Kumarı bırakıp mevcut borçlarını eritmek için bir süre zorluk çekeceksin. Sonrası için mesleğin var, ailen var vs vs.

Kumarı bırak. Başka bir şeye odaklanma. Senin ana sorunun ailene karşı olan utancın, kendine karşı özsaygını yitirmen, bu borcu nasıl öderim derdi vs asıl sorununun komplikasyonları. Kumar bağımlılığı sorununu çözünce onlar da hallolacak. Kumar bağımlılığına odaklan.
0
perferil
(09.05.24)
olan olmuş, biz de gençken az bok yemedik. totalde borcun ne kadar delikanlı? her ay totalde ne kadar ödeme yapman lazım onu de sen bana?
0
numlock
(09.05.24)
Bir daha en ufak bahis, iddia dahi oynamayacagina dair kendine yemin etmekle basla ve asla oynama.
Yaz geliyor okulun bitmek uzeredir. Sana receteye mavi yaka, beden isi yaziyorum. Bulundugun ulkede bulabilirsen kacak gocek ya da Turkiye'de gunde en az 10-12 saat fabrika, insaat, mutfak isinde calisman lazim tatil boyunca. Ki hem helal yoldan para kazan ama asil onemlisi paranin, emegin degerini ogren. En buyuk terapi budur, odanda 4 duvar arasinda durur, surekli dusunur, stres yapip, pc'ye telefona gomulursen kafayi yersin. Isten geleceksin kafayi devirip sizacaksin, sonra ertesi gun 5'de kalkip gene isine gideceksin yaz boyunca. Bunu uygula duzelmezsen gene sorarsin.
0
freedonia
(09.05.24)
evet ozellikle ailemin de artik sabri kalmadi ve kahroldular. son kez yardim eli uzattilar ve bunda da onlari dinlemezsem bir daha onlara ulasmamam gerektigini ve artik benden vazgececeklerini soylediler. ben de son kez soz vermistim ama nasil oldugunu bile anlamadan kendimi kaybedip yine bu boku yedim. onlari da kandirmis oldum. artik kesinlikle soyleyemesem de bunun utanci ve kahri beni mahvediyor. ozellikle onlarin da ekonomik olarak iyi durumda olmadigini bildigim icin...
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
iki sey soyleyecegim. biri duymak istemeyecegin biri duymak isteyecegin.

1. kaldirac, coin falan zehir degil. maalesef o zehir senin icinde. hirsini, benligini tetikleyen boyle seylere karsi zaafin var. borctur odenir, biter ama yarin obur gun alkol, kumar, iddaa bagimliligi olarak geri donebilir. oncelikle bu hirsini, sevkini, enerjini dogru seylere kanalize etmesine ogren.

2. daha 27 yasindasin. gencsin. borc, harc, hatalar elbet yapilir. bunlar duzelmeyecek seyler degil. onunde kocaman bir hayat var. hala herseye sifirdan baslayabilirsin. her hafta kemoterapiye giren yada diyalize giren bir hasta oldugunu dusun. tatile gidemiyorsun, calisamiyorsun, gelecek plani yapamiyorsun, gunbegun eriyorsun. cok sukur oyle bir durumun yok. hersey duzelir.
0
dokunmakalbime
(09.05.24)
@numlock yazida da belirttigim gibi aylik 13k kredi taksidi odemesi, bu aya toplam 140k kredi karti borcu, 35k da ek hesap borcu var. gelirim 1100 euro.

@freedonia hocam zaten calisiyorum sabahin 6'sinda kalkip ise gidiyorum ama gelirim borclari kapatmaya yetmiyor.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Öncelikle diğer herkesin dediği gibi kumarı bırak. Sen yatırım adı altında kumar oynuyosun. Yatırım yapmak, paradan para kazanmak bu değil.

Psikiyetrik tedaviye ve psikoterapiye ihtiyacın var sanırım. Online psikolog dolu her yer.

Sen iyi ol her şey düzelir. Bu cümle sana ne kadar inandırıcı geliyo ne kadar samimi geliyo bilmiyorum ama ben çok samimi söylüyorum. Sen sağlıklı oldukça para kazanılır, ki sen gayet güzel eğitimli birisin.

Borçlar da gerçekten kendini bataklıkta hissedeceğin boyutta değil. Asla ödenmeyecek rakamlar değil.

Öncelikle kredi kartı ve nakit hesap borçlarını her ay asgari tutar ödeyerek ilerle. Kredi borcunu da bankayı arayıp yapılandır. ayda 13 bin değil de ayda 7-8 bin olacak şekilde vadeyi uzatsan daha iyi olur. borçlu olduğun bankalar Türkiyede değil mi?

Sen kumar oynamaktan kararlı bir şekilde vazgeçersen ve elindeki parayı sadece borçlarına ödemek için kullanırsan bu yolla ödeyebilirsin.

elinde ekstra para kalırsa onu da hemen bankadan gram altın almak için kullan. Bu arada annene vereceğin para da birikmiş olur. Yani elimde 100 euro kaldı hemen onu da katlamaya çalışayım deme sakın.

Zaten mezun olduğunda daha yüksek maaş alırsın. o maaşınla da yatırım danışmanlığı hizmetini profesyonellerinden alarak değerlendirirsin. sen kendi kendine yapmaya çalışınca kendini durduramıyorsun anladığım kadarıyla.

bir de bence kendine öğrenci bütçesi ile takılınacak ortamlar bul. mesela lüks mekanlara gitmeye çalışacağına öğrenci arkadaşlarınla öğrenci mekanlarında takıl. Gidip de saçma sapan insanlara özenme.

Kendini iyileştirecek olan sensin. Kendine bu kötülüğü yapmayı bırak. Önünde çok güzel bir hayat var bunun farkına var bir an önce ve kendine acımayı da bırak. zavallı falan değilsin. zaaflarını kontrol etmeyi öğrenmelisin sadece.
0
turuncu tonlarda
(09.05.24)
7 senedir kripto borsasının içindeyim, kazanırken yatırımcısın, kaybederken kumarbazsın..böyle iki yüzlü bir şey bu para, adamı vezir de eder rezil de.

sizin durumunuza gelelim, ne kumarbazsınız ne yatırımcısınız..sorun bağımlılık, dediğiniz gibi yatay seyreden piyasada volatileye alışmış bünye için durmak çok zor. bu kadar kaybın açıklaması da plansızlık olabilir sadece. bu plansızlığın sebebi de denildiği gibi içinizdeki zehir yani başka işle uğraşsanız da işin ucuna gidip batma noktasına getirecek, bu zehri yönetebilmenin yöntemlerini arayın +1

borç kısmı denildiği gibi halledilebilecek seviyede insanlar cep telefonundan aranmayla 15-20 maaş dolandırılıyorlar, asgari ücretle çalışmalarına rağmen beden gücüyle ödüyorlar.

kripto borsasında spotta kalabilmek için kaldıraçlı işlemlerde trade yapmak gerekebiliyor yoksa %15 karla spotu bozup büyük yükseliş kaçırılıyor. bunu yaparken de futures'da anaparanın %10'unu geçmeyecek bakiye bulundurmak, pozisyona futures bakiyesinin %20'sinden fazla girmeyek(likidite tutmak) ve yüksek kaldıraçtan(4x+) kaçınarak yapmak lazım, başlarda belki daha düşük yüzdelerle. ve tabii ki en önemlisi borç olmayan parayla yapmak.
0
gule gule
(09.05.24)
Öncelikle hayatınızın kaydığı yok endişelenmeyin.

Ancak upuzun yazınızın hiçbir yerinde "bu sorunumla ilgili olarak bir uzmana başvurup terapi süreci başlattım" gibi bir şey göremedim.

"Ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu." demişsiniz. Siz bir şey kazanmaya ya da geleceğinizi kurtarmaya çalışmıyorsunuz. Siz kumar da oynamıyorsunuz, oyun oynamak gibi bir niyet göremedim ben. Siz sadece heyecan peşinde koşuyorsunuz. Şu an yaşadığınız bu çöküntü bile sizin için bir çeşit heyecan anlamına geliyor olsa şaşırmam. Finansal piyasalar kazansanız da kaybetseniz de bir "zehir" değil. İsterseniz yastıkla adam boğabilirsiniz. Bu yastığı tehlikeli bir şey yapmaz, sizin davranışınız tehlikeli olur. Sizin yaptığınız daha çok sosyal medyada gökdelenlere tırmanıp, binaların çatılarında sağa sola atlayarak video çeken insanlarınkine benziyor. Ancak ekstrem sporlarla uğraşan insanlar için ölüm-kalım çok daha somut bir kavram olduğu için muhtemelen onlar sizden daha tedbirli ve eğitimlidir.

Çok açık konuşacağım, normalde insanlar çok sık şekilde birilerine bir psikiyatri uzmanına danışın diye öneri veriyor ama sizinki böyle sıradan bir senaryo değil, bu kapsamda düşünmeyin.

Gidip bir psikiyatriste danışın. Bütün bunlar hiç normal değil, sözü uzatmanın çok anlamı yok. Hayatınızın kaydığı falan yok, ancak eğer bu durumu bir psikolojik bir rahatsızlık olarak görüp önlem almazsanız kayacağı kesin. Şu aşamada çözülmeyecek bir sorun yok.
0
akhenaten
(09.05.24)
Şirketinizden avans isteyebiliyorsanız borçlarınızın bir kısmını yatıştırabilir ve ödeme yaptıkça limit düşümüne giderek süreci toparlayabilirsiniz. Kredi taksidiniz aylık ücretiniz karşısında çok bir meblağ değil. Borcunuz rakamsal olarak büyük değil fakat öğrenci bir insan için hayli fazla. İntiharı aklınıza getirmeniz bile saçma bu durumda. İntiharın arkanızda bırakacağı enkazı düşünün sizi seven insanlar için. Yakın bir arkadaşınız varsa durumu iyi olan ufak miktarda kısa vadeli borç alarak ailenizi haberdar etmeden üstesinden gelebilirsiniz. Bankalarınızı arayarak adres değişikliğini yapın ve ailenizin olduğu adres olmadığına emin olun bu durumda aileniz haberdar olmaz ve sizi daha kötü bir buhrandan uzak tutar. 1 seneye kalmaz ben bu düşünceye nasıl kapılmışım diye hayıflanırsınız. Hayat böyle maalesef. Ben 26 yaşında -560bin ile başladım hayata ve şu an + olarak çok daha fazlasına sahibim. Riskli işlerden uzak durun yaptığınız şey ile aylık kazancınız 20bin euro olsa bile aynı durumu tekrar edersiniz. Bir uzmandan destek almayı en önceliğiniz yapın. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değiyor.
0
odiyus
(09.05.24)
Bu kadar okuduktan sonra cidden milyonluk borçlar var sandım. Bahsettiğiniz borç ödenmeyecek bir şey değil. Tabi öncelikle bir şekilde tedavi falan olmak ve tekrar bu işe girmemek. Sonrasında her türlü ödenir. Benim mevcutta daha fazla borcum vardır, evliyim ev geçindiriyoruz üstüne. Aramızdaki tek fark kendi işimi yapıyor olmam ama son 3 ayda 2 asgari ücret tutarında para kazanabildim, ama bir şekilde çeviriyorum. Napayım borç yüzünden hayatımı karartacak değilim. Kimse paramı ver diye canımı almayacağına göre, bir şekilde öderim ben de. Ama öderim her türlü geç de olsa. Sizin durumda en büyük sıkıntı mevcut alışkanlığınız. Onu bıraksanız ve kendinize artık yapmayacağınıza dair güvenseniz, borçlar bir şekilde ödenir. Bankalar kimsenin peşine tetikçi takmıyor borç yüzünden. En fazla 3-5 sene bankalardaki siciliniz kötü görünür o kadar.
0
pianeta
(09.05.24)
Borcun ödenmeyecek bir şey değil. Farz et ciddi bir rahatsızlığın oldu ve tedavisi için bu borçları yaptın.

Gerçekten ciddi bir rahatsızlığın da var ancak aldığın bu ders ve travma iyileşmenin başlangıcı olabilir.

Borsa denilen saçmalığı siktir edip elle tutulur emtialara, her şeyden önce de kendi yetkinliğine yatırım yap. Kazandığın parayı borçlarını kapatmak için kullanırken bir yandan da her gün kendine bir yatırım yap örn. dil öğren ya da derslerine çok daha fazla yoğunlaş ya da bir yetenek edin.


Paradan para kazanılmaz. Para mal ve zaman edinmek için kullanılan bir mediumdur.

Benim yaşıtlarım zamanında finansal okuryazarlık (çok önemli bir yetenektir, kesinlikle edin.) konusuna dalıp sonra borsa oynamaya başladı. Paradan para kazanırlarken ben kendime yatırım yaptım. Çok para biriktiremedim evet ancak şu an yurtdışında çok uluslu bir şirkette astronomik maaş ile çalışıyorum. Yurtdışında yaşıyorum ve vatandaşlık yolundayım. Borsacı tayfa da istanbul'da ev kredisine girmiş. Ben burada 2. arsayı nereden alsam diye bakıyorum. :) Paran ve borcun seni tanımlamaz yeteneklerin, prensiplerin önemli. Para gelir gider.
0
ThomasJefferson
(09.05.24)
Şu kadarcık şey için intihar mı edilir? Aslında hiçbir şey için edilmez de, abartılacak bir durum yok. Annen zaten o borcu geri istemez, isterse de süresiz bir borç almışsın, 3 sene sonra ödesen yine problem olmaz. Varsın bankalar da haciz göndersin, ne yapabilirler, canını mı alacaklar ki sen zaten ondan da vazgeçmişsin?

Az para alsan ya da TR'de olsan farklı iş bul derdim ama gayet iyi yerdesin, burada kalıp devam etmen lazım. Daha yüksek ücretli iş bulman ya da gerekiyorsa git akşamları kaçak çalış, bulaşıkçılık yap, yerleri süpür ne gerekiyorsa yap derim ama anlaşılırsa oradan şutlarlar seni, bu yüzden otur ayda kaç TL ödeyebilirsin onu hesapla, kiranı, mutfak masrafını ayır, geri kalan para ile kartlarının ve kredinin asgarisini öde ama en önce bunları öde ki cebindeki parayla yine saçma sapan işlere bulaşma. Üstüne faiz biner ama yine de biter o borç. Ama tabii ki bir daha o kaldıraçlı işlemlere bulaşmaman lazım, bunun için destek alman lazım.

Utanılacak bir durum yok, bu bir hastalık, kimse de bu yüzden seni aşağılayamaz. Sıkıntılı 2-3 seneden sonra bu günlerini hatırlayıp gülersin.
0
Tutkun
(09.05.24)
@pianeta @tutkun hocam 10 yil once karti alirken babamin da imza attigini hatirliyorum. babama bulasirlar diye korkuyorum. o zaman intihardan daha kotusu olur benim icin
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
dostum geçmiş olsun ama diğer arkadaşlara katılıyorum, senin yapman gereken tek şey eline geçen parayla oynamayı bırakmak. yavaş yavaş düze çıkacaksın, çıkarsın. belli ki kafası da çalışan bir adamsın. yeter ki hırs yapma, kumarı bırak, cebine giren paraya göre yönetmeye çalış hayatını. eğer bir noktada "ulan böyle yaşanır mı" dersen kendine şunu sor: çok kazandın, çok lüks yaşadın, her şey çok iyiydi, madem öyle niye bu noktaya geldim?

"bırakamıyorum" diyorsan kesinlikle profesyonel destek al çünkü kumar bağımlılığı az buz bir şey değil. utanacak, sıkılacak bir şey yok. hastaysan eğer hasta olduğunu kabul edip tedavi yoluna gireceksin.

saydığın miktar hele ki avrupa'da yaşamaya devam edip euro üzerinden kazanırsan inan kapanmayacak borç değil. kapanmamayı geçtim görece rahat kapatırsın yani, yeter ki cebine giren parayı RİSKLİ İŞLERLE arttırmaya çalışma.

intihar etme. sen kendi hayatını kendi yanlışlarıyla bozmuş genç birisin. yaşadığın utancı, mutsuzluğu anlıyorum, buna saygım var ama öyle 50 yaşında çoluğunu çocuğunu sokaklara atmış ve onlarca insanın ahını almış biri değilsin en azından bak. kendin düştün, kendin çıkarsın. sen eğer bu yola girer, borçlarını yavaş yavaş kapatmaya başlarsan zaten ailen de çok mutlu olacaktır eminim. annen senden yarın 65 gram altın istemeyecek. ama onlara ihtiyacı varsa bile senin düzgün yaşaman, yavaş yavaş taşları yerli yerine koyman onu mutlu eder. ya hepsini geçtim olm intihar diyosun, düşünsene, sence annen "iyi oldu paramızı yiyodu şerefsiz" deyip senin ölümüne sevinecek mi?

sen de biliyorsun şu an sadece çıkmazda olduğun, utandığın için böyle düşünceler içerisindesin. hayatının geri kalanında bu borcundan ÇOK DAHA FAZLA para kazanabileceğini de, kendini de aileni de toparlayabileceğini biliyorsun.

ailen şu zamana kadar zaten senin yanında durmuş. onlara sarıl, kendine gel, kumar gerçekten durduramadığın bir hastalık haline gelmişse tedavi gör.

senin farkında olabileceğin üzere en başta bu büyük deliği kapatman lazım. gelen para kumara, kaldıraca, coin'e gitmeyecek abi. şu kısmını bir hallet hele. emek edip çalışarak para kazanma konusunda sorun yaşayan biri değilsin belli ki, o yüzden bu deliği kapattığın zaman alıp yürürsün, her şey yoluna girer.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
bazi yorumlar beni mental anlamda gercekten cok etkiledi. acikcasi bu postu acarken hic bu kadar yapici yorumlar beklemiyordum. sonucta kumar borcu edip bunu kapatabilmek icin anasina altinlarini sattirip onunla tekrar kumara giren bir adamim. bunun yuku de bana bir omur yeter heralde.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
noteri dolandırıp üstüne mal geçireni, iddaa bağımlılığından çalıştığı bankayı dolandıranı, kumarda söylemesi ayıptır eşini masaya koyanı çalıştığımda yer de gördüm. bunların hepsi bağımlılık tedavisi gerektiren durumlar. senin de artık profesyonel yardıma ihtiyacın var. bu dünyada temiz kalmak en zoru. ben hiç bir insan görmedim çalışarak zengin olsun.

yaşayacağın hayatı yaşamışsın, artık durup tedavi görüp bir yerden gtü toparlamaya başlamalısın.
0
mikahakkinen
(09.05.24)
Babanız ne için imza attı tam olarak bilmiyorum ama banka tutup da sizin borcunuzu babanızdan istemez.
Ama şu olabilir evet: bankanın telefonlarını açmazsanız aile bireylerinizi arayabilirler. Ben daha önce çok da büyük olmayan bir meblağdan dolayı icralık olmuştumi kara listeye girmiştim. En son banka köydeki dedemlerin evini aramış. Ne alaka, nerden buldular, neden orayı aradılar bilmiyorum tabi. Annem babam varken tutup da orayı aramak garipti, ama aramışlardı ulaşamıyoruz kendisine diye. Onun dışında iletişimde kaldığnız sürece banka sizi atlayıp ailenizi aramaz ya da para istemez.
0
pianeta
(09.05.24)
gabe h coud
(09.05.24)
Tedaviyi uzun vadeli bir çözüm olarak görüyorsanız geçmiş olsun, tedavi olmak istiyor musunuz? Önce buna bir karar vermelisiniz.
Hiç endişe etmeyin , bu mutsuzluk hali bir yerden para bulup borçlarınız bir bölümünü ödediğinizde , tekrar kumar oynadığınızda geçecektir. Bir yerlerden para bulmaya çalışın, tek çözüm bu mutlu olmanız için.
0
peri harfler narla
(09.05.24)
Valla Allah etrafındakilere sabır versin kendin etmiş bulmuşsun üzülme çözüme odaklan aman aman çözülmeyecek bir para değil tedavi olmaya bak+1

Haşmet+1
0
basond
(09.05.24)
Ysiniz genc.Bu hatalar normal.Onemli olan hatalardan ders almak
0
turkuaz
(09.05.24)
Kumar bir hastalıktır iradeli olun uzak durmayın tövbe edin hayatınızdan tamamen çıkarın kumardan kimse kazanmaz bu size beyninizin oynadığı bir oyun. Beyninizin ödül mekanizmasını değiştirip kumar yerine başka bir şey koymalısınız ya da bu güdünüzden bastırmalısınız. Başa çıkamayacak kadar iradesizseniz tedaviye başlayın. Para ödenir zararın neresinden dönerseniz kardır. Hayatınızdan kumarla ilgili her şeyi çıkararak başlayabilirsiniz. Gerekirse farklı bir yere taşının.
0
doharkoman
(10.05.24)
Yorumlara baktım da, "üzülme, ödenir" tarzı yorumlar yaşanan süreç içinde iyice anormal hal alan bir durumu basitleştirmek normalleştirmek gibi ele alınmış sanki.
Oysa daha ihtiyatlı düşünme gayreti içerisinde olmak lazım.

Zamanla gittikçe daha fazla risk ve borç içine girmenin temelinde aile gibi bir yerlerden maddi destek alma hususunda güveninin olduğunu düşünüyorum.
Kısaca,
- evet bu dertlerim borçlarım var ama şuradan/şunlardan zaten karşılarım.. gibi bir düşünce ile hareket ediyoruz sanırım.
Eşin veya ailenin yardımını hazırdaki bir bonus gibi görüyoruz.

Oysa yapılması gereken, tammen kazanma hırsı içinde risk alarak uçurumun başından aşağı doğru bakmak değil, uçurumun başından da uzak durmak olmalı.

Ömrümde dolar almadım,
borsa, kripto para işlerine girmedim, kredi kartım yok, masada kumar hayatımda da olmadı. Bankanın bir kaç ay sonra vereceği maaş promosyonunu bile şimdiden belirleyeceğim fakir ailelere paylaştırmayı düşünen asgari ücretli biriyim.
Başkasının aldıklarına yaptıklarına trend de de takılmam.

Maddi kayıpları derinden yaşadıktan sonra aldığımız nefesin bile değerinin farkında olmalıyız.

Maneviyata ağırlık ver.
Kazanmayı, tamamen yaşamın amacı olarak düşünme.
Başkalarına destek olmayı da öne al.
Fiziki manada alım satım işleri herhalde sana çok daha uygun olur.

Ayrıca böyle borçlar veya arkası karanlık sözde ticari işler için değilde hastalık vs hayati durumlar için hiç dokunmayacağın bir birikimin kenarda fiziki altın olarak dursun.

İntihar mı? O da çözüm değil.
İntiharla sadece bu dünyadan uzaklaşıyorsun belki ama diğer taraf daha fena.
Kendimizi düzeltmeden, ahirete gitmenin ne anlamı var?
0
diyecevaplandı
(10.05.24)
Hasmet +1

Kripto ve benzer konular disinda kaldiracli isteme benimde cok kayiplarim oldu.

Kredi ve kredi karti borcu ailemin paralarini kaybettim.

Bu bagimliliklarin ailemini cok uzuyordur oncelikle.

Bedava peynir fare kapaninda olur sozunu avuc icinde dove yaptir.

Kolay para kazanma hirsi seni bu hale getirmis.

Bulundugun konusma geldigine gore akilli adamsin. Var olan borcununda 1-2 senede odersin.

Bu enflasyonist ortamda zamanlar TL borcun eriyecektir.

Fakat bu yaptigin sacmaliklara bir son verdigin surece.

Bu enerjini farkli konular yogunlastir.

Ben yaklasik 3 senede borcumu bitirmek uzereyeyim. Bu enflasyon sayesinde odedigim taksitler devede kulak kaldi.

Ticarete yogunlastim. Maasli bir iste calismak istemiyorum.

Kendi projelerim var. Bunlari nasil gerceklestiririm bunun yollarini arastiriyorum.

Emir cumlelerime lutfen takılma sabah sabah afyonum patlamadı henuz.
0
kaiserr76
(10.05.24)
sende öyle bir irade var ki, tekrar yükselirsin.

sorunun olduğunu kabul etmiş olman zaten en büyük adım. bundan sonra tıbbi/profesyonel destek alman iyi olur.

vent etmek istersen yaz. konuşuruz.
0
janderzel zartanyan
(10.05.24)
(17)

Haç kolye takılmasını garipsiyor musunuz?

morca
Bu ülkede ve Hristiyan olmayanlar tarafından tabii ki bahsettiğim. Genç kız ve erkeklerde son yıllarda çok fazla görüyorum, çoğunluğu gotik görünmek isteyen veya haç takmanın cool olduğunu düşünenler. Haydi onlara öykünme diyelim en basitinden. Peki kendine rockçı diyen 45-50 yaşındaki abilerin bu t
Bu ülkede ve Hristiyan olmayanlar tarafından tabii ki bahsettiğim. Genç kız ve erkeklerde son yıllarda çok fazla görüyorum, çoğunluğu gotik görünmek isteyen veya haç takmanın cool olduğunu düşünenler. Haydi onlara öykünme diyelim en basitinden. Peki kendine rockçı diyen 45-50 yaşındaki abilerin bu tarz kolye veya küpe kullanması? Hristiyan değiller yani dini bir amaç yok kesinlikle. Doğrudan yargılamaktan kaçınma çabasıyla birlikte zihnimde onlarla ilgili bir miktar ilginç bir profil çizilmesine sebep oluyor açıkçası bu. Siz ne düşünüyorsunuz? Yaştan, olgunluktan bağımsız olarak gayet normal mi?
0
morca
(08.05.24)
Türkiye oksimoronluk merkezi olduğu için garipsemiyorum.
0
ferenc
(08.05.24)
22 yasimda erasmustayken, bir gece tren istasyonunda sabahlarken, evsiz bi bulgar teyze onu diger serseri evsizlere karsi korudugum icin bana boynundaki hac ve isa kolyelerini vermisti. Isa kayboldu da haci takarim hala arada. Boyle bi anlami olmasaydi da takardim pasa keyfim oyle istedigi icin. Takanlara karsi bi fikir de belirmiyor. Taki iste süs püs gayet normal. Dini sebeple takilmasindan cok daha anlasilir buluyorum ve bence estetik bi tarafi da var. 30k
0
nic cage
(08.05.24)
Komik geliyor. He isteyen istedigini yapar tabi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
Normal bir ülkede olsam garipserdim. @ferenc çok güzel özetlemiş.
Ama garipsemem sadece beni ilgilendirir. Takmak istiyorsa taksın tabi.
0
Mirket
(08.05.24)
Müslüman için asla olmayacak bir şey haçlı kolye takmak.
Müslüman olduğunu söyleyen ama bunu takanın daha İslam hakkında bilmediği bir çok şey daha vardır.

Hristiyanlık için olmasa bile öylesine veya şekil olsun takmak bir bahane olamaz ve bu şekil hristiyanlıkla özdeş ve onun alametlerinden biri haline gelmiştir.
0
diyecevaplandı
(08.05.24)
inancindan dolayi takiyorsa hic sikinti yok, insanin bir dinin mensubu olarak dogmasi sacma, sonradan din degistirmek istemek normal.

pbur taraftan sadece estetik kaygisi ile takiliyorsa bu zaten oncelikle dini onemi olan bir objeye saygisizlik. ayrica bence dangalaklik, hersey oyuncak degil.

bunu yapan bir arkadasim vardi, yurtdisinda hatun avina ciktiginda oltadaki yem olarak kullaniyordu mesela. gidip en satafatlisini almisti. partiye gore takip cikartiyordu. araplarin partisine gittiginde osmanli tugrasi falan takardi. te allam..
0
cooperr
(09.05.24)
garipsemiyorum. inançsız birisinin takmasını da garipsemiyorum. inanıp taksa daha çok garipserim hatta. cool görünüyor bence. yakıstırıyorsa takabilir. güzel bir şekil bence haç
0
abelardo
(09.05.24)
Bunu takan Z kuşağının bir çogu ne anlama geldiğini bile bilmiyor. Bunu sadece bir aksesuar sananlar bence çoğunlukta. Mesela K-pop denilen akımın peşinden koşturanlarda epey çok kullanılır bu haçlı kolyeler. Sebebi de K-pop grupların boynunda haçlı kolye görmeleri. Özenip bulup aksesuar niyetine takıyorlar. Yaşı yüksek olup da aslında takan dayı ve teyzelerin marjinal görünmek amacıyla taktıklarını düşünüyorum tabi ( Hristiyan degilseler tabi)

Bir ara gamalı haç kolye takan bir z kuşağına bunun ne anlama geldiğini sorduğumda bana şunu söylemişti.

Bilgisayar oyununda görmüştüm hoşuma gitti ondan takıyorum demişti.

O sebeple bence çok anlam yüklememek lazım. Bence isteyen kafasına huni de takıp gezebilir.
0
limonlu eksi
(09.05.24)
Hıristiyan olmayabilir ama hıristiyanlığa sempati besliyor olabilir. şartlar kendisi için olgunlaşsa belki hıristiyan olacak olabilir. bence milletin ne taktığını kafaya takmayı bırakırsak daha iyi olacak.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.05.24)
Valla ben garipseyemiyorum ya :D Ha ama şu var, yansıtmaya çalıştığı tarzı taşıyamıyorsa garip geliyor gözüme evet. Bu her türlü tarz için geçerli. Ama hem karakter olarak, hem görünüş olarak tamamen "o şey" olmuşsa garipsemiyorum. Dinle alakalı hiçbir düşüncem de yok bu arada bunları söylerken, çünkü zaten sizin de fark ettiğiniz üzere dini sembol olarak kullanılmıyor bu. Aklıma bile gelmiyor açıkçası dini açıdan bunu düşünmek.

Haç dini bir sembol olmaktan çok, dini teması olan bir sembol. İçine çok fazla ekstra anlam yükleniyor yıllar boyunca. Örneğin gotik akımlarda haç temelde dini bir simgeden ortaya çıkmış olsa da artık farklı bir ambiyansın parçası aynı zamanda. Şimdi bunu başka neyle anlatacaksınız? Ya da neden buna bu kadar kafa patlatasınız ki? Ortada yıllar boyu içine bir ton imge eklenmiş bir kalıp sembol var zaten. Örneğin aynı durum yin yang sembolü için de geçerli. Bunun gibi tonla şey var. Ama bence burada en önemli nokta haçın imaj anlamında bu kullanımını Hristiyanlar oluşturmuyor zaten. Hatta hristiyanlar bunun böyle kullanılmasına karşı. Yani bu hususu görmezden gelerek yapılacak her türlü çıkarım konuyla alakasız kalıyor bence. Haliyle o haç sembolü hristiyanlık kökenli olsa da "hristiyanca" bir şey asla değil. Olsa da fark etmez de, değil yani.

İnsanların olağan şekilde yaşarken bir felsefi manifesto gibi de dolaşması gerekmiyor bence. Bazı şeyleri sadece yaparsınız. Bizde nedense insanlar her yapılan şeyin derin felsefi bir altyapısı olması gerektiğine inanıyor. Ben uğraşamam şahsen :D ilham öyküleri kitabında yaşamıyoruz sonuçta. Biraz da keyif almaya bakmak gerek.
0
akhenaten
(09.05.24)
Peki o gördüğün insanlar gerçekten hristiyan ise, nasil bu kadar emin olabiliyorsun olmadiklarina sirf bakiş atarak? Hepsiyle tek tek konuştun mu? Sordun mu hayir

Bana sanki senin haç takanlara kıl olma durumun varmış gibi geldi
0
Zetnikov
(09.05.24)
Takanların Hristiyan olduğunu düşünüyorum. Ama Hristiyan değillerse ve onu takıyorlarsa dışarıdan Hristiyan olarak görünmeyi kabul eden kimseler olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bakınca bunu yapan Müslümansa tabii ki pek akla yatan bir hareket olarak gelmiyor.
0
psipsipsi
(09.05.24)
Birleşik Krallık bayraklı tişörtler falan da yer yer moda oluyor. Herhangi bir ülke bayraklı kıyafet giymek için o ülke vatandaşı olmak gerekmiyorsa, haç kolyesi de bence öyle. İnsanları ne giydiği/ne taktığı üzerinden yargılamam pek fazla. Beğenmiştir takmıştır der geçerim
0
nundu
(09.05.24)
muhtemelen bos adamdir der muhabbeti fazla uzatmam. hatta yurtdisinda da oyle. kiyafetinde dini sembol kullanan hangi dinden olursa olsun bos insandir benim icin.

ayrica gercekten hristiyan bir turke bir kez universitede denk gelmistim. bir daha da gelmedim. genelleme yapmak cogu zaman hayat kurtarir.
0
bohr atom modeli
(09.05.24)
garipsemiyorum. garipseyenleri garipsiyorum.
0
paintov
(09.05.24)
Hristiyan olup takanlar için okay gayet normal diyorum ama hristiyan değil de özentilikten takıyorsa bana aşırı basit ve sığ biri izlenimi veriyor.
Ciddiye aldığım insanlar kategorisine sokmam mesela.
0
Gradient_tabanlı_mor
(09.05.24)
Liseden beri takarım ben, o zamanlar kolye takardım şimdi hem küpem hem kolyem var.
İnançsızlığım lise öncesine kadar gider, görsel olarak hoşuma gittiği için takıyorum gayet de seviyorum, hatta asıl en sevdiğim formu ters haç ama bununla yapılmış küpe ve kolyeye denk gelmedim hiç, gelirsem onu da alır takarım.
0
mutekebbir
(09.05.24)
(15)

Bu İnsanın Maddi Durumu İyi Mi Sizce?

french lover
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?Yaş: 32Tecrübe: 9 yılMeslek: Makine mühendisiSektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)Maaş: 95.000 TLMal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TLBorç: YokBirikim: YokEvi:
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?

Yaş: 32
Tecrübe: 9 yıl
Meslek: Makine mühendisi
Sektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)
Maaş: 95.000 TL
Mal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TL
Borç: Yok
Birikim: Yok
Evi: Kirada oturuyor (8700 TL kira)
Medeni durumu: Bekar
0
french lover
(08.05.24)
iyi. birikim ihtiyacı hissediyorsan başlayabilirsin ama bu ülkede pek işe yaramaz. her ay en fazla 1-2 çeyrek altın arttırabilirsin o kadar.
0
numlock
(08.05.24)
Birikimi hiç yoksa parayı savuruyordur ve eksiye düşmeye yakındır.

Alınan paranın çokluğu değil, nereye harcandığı mühimdir.
0
diyecevaplandı
(08.05.24)
iyi degil. sahip oldugu tek sey araba o da yerinde deger kaybeder, masraf cikarir, zaten benzin pahali. yani mal varligindan ziyade aylik bir gider kalemi aslinda :)

araba alip giderlerimi artirincaya kadar 9 yilda ekstra gelir olusturacak seylere yatirim yapardim. hisse senedi olur, imkan varsa ev ama onu almak büyük kalem. imkan dahilinde olmayabilir.

3 net maas zaten nakit para olarak kalmali acil durumlar icin. bazilari bunu 1 yil yapiyor.

isini kaybetse borc icinde. yeni is bulana kadar bir soluklanamaz her ay ödemesi gereken bir sürü kalem var ve ekstra gelir yok. o yüzden iyi degil. yoksa 2 milyon da güzel para gayet.
0
robert bosch
(08.05.24)
buna iyi degil demek icin %1'lik kesimde olmak lazim. gayet iyi. birikim yok denmis de araba da birikim sayilir.

maas turkiye sartlarina gore gayet iyi. gecen forddaki muhendisler 50 bin lira aliyoruz diye sikayet etmiyor muydu? makine muhendisi sirket kurmadigi surece turkiye'de fazlasini zor alir zaten.

bence ortalamaya gore epey iyisin.
0
bohr atom modeli
(08.05.24)
Maaş tabi ki ortalamaya göre iyi çünkü 32 yaşında ve savunma sanayinde çalışıyor.

Ama şunu açıkça söylemek gerekir eğer 7-8 senedir çalıştığını varsayarsak bu ortalama üstü maaşa bu birikim az. Çünkü savunma sanayi yıllardır ortalama üstü maaş veriyor hatta eskiden uçurum daha yüksekti. Şayet öyle bi durum yoksa gayet iyi durum.
0
Mcfly
(08.05.24)
Mcfly +1
Bu soruya cevap kişinin kac senedir bu tarz maaş aldığına bağlı. Ben de savunma sanayi maaslarindan haberdarim ve her zaman üst seviyelerdeydi. 9 yıldır burada calisiyorsa birikim olmamasi kötü yani ya da ev işine ucuz kredi zamani girmemis olmasi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
İyi. Bu da soru mu şimdi? Neden geç kalsın arkasından atlı mı kovalıyormuş? Araba satılıp yatırım olarak değerlendirilebilir (ama bu toplumda gereksiz bir araba sevdası var saçma bir şekilde statü simgesi olarak görülüyor)
0
doharkoman
(08.05.24)
Şimdi gördüm 3 senedir savunma sanayinde olduğunu o zaman normal/iyi yani. Bundan sonra daha iyi gider, bu yaslardan sonra asıl paralar kazaniliyor (genele bakarsak tabiki kesin uç örnekler vardir).
0
logisticsmanager
(08.05.24)
bu arkadasa araci satip biran once bir ev almasini oneririm.
simdiden bir tane 25lik sevgili bulsun, 5-6 sene sonra da evlenebilir. 35'den once evlenmesin.
0
cooperr
(08.05.24)
Her ay eline geçen paranın (yolda bulduğu dahil) %10 u ile birikim ve yatırım yapmayanın,

Şu an itibariyle, aylık geliri / 10 X ay olarak çalışma hayatı = kadar birikimi olmayanın,

ve finansal okuryazarlık eğitimi olmayanın

bu günlerini çok yanlış olarak geçirdiğini düşünüyorum ben.

Not: Arabaya yatırım denir mi konusunda tereddütüm var. O zaman cep telefonunada mı yatırım diyeceğiz?
0
Mirket
(08.05.24)
Maddi durumdan bahsederken maaştan ziyade ne kadar birikim yapılabildiği esas konu olur sanırım. Maddi durum diyoruz sonuçta.

Atıyorum bir şirketin maddi durumu hakkında konuşurken bile ne kadar kâr ettiği ettiği konusu kârını ne kadar verimli kullanıyor olduğu kadar önemli değildir. Ortalık yüksek kârlarla batan şirket kaynıyor.

Hayat hep aynı değil, her an her şey değişiyor. Şu an çok yüksek maaşlarla çalışıyor dahi olsa ertesi gün ne olacağını bilemez. Sağlık sorunları, işsizlik, değişen ekonomik şartlar, çalıştığı sektörde değişen şartlar bu kişiyi şimdiki durağan döngüsünden çıkarabilir.

Birikim yoksa ve konu maddi durumsa bence bu kısmı en önde vurgulamakta fayda var.

Bu kişi birikim oluşturabilecek bir maaşa sahip. Maddi durumunu düzeltmek bu durumda bu kişinin seçimine bağlı. Bence bunu yapsın. Aksi takdirde kendisinden çok daha düşük maaşla çalışan birinin kendisinden daha iyi bir maddi duruma sahip olduğu bir noktaya ulaşması çok olası.

Tek başına araba bir yatırım değil. Yatırım konusunda en çok tekrarlanan en temel şeylerden birisi "bütün yumurtaları aynı sepete koymamak" eğer o arabaya bir şey olursa bütün birikim duman olur uçar. Evet şu an ülkede birikim oluşturmak ve bunun değerini koruyabilmek daha zor ancak zor demek gereksiz demek değil. Zorluk ve imkanlar farklı bir konu ama birikim kavramı farklı bir konu. Keşke zor olmasaydı, ama zor. Bana sorarsanız ekonomik olarak daha stabil bir ülkede birikimin önemi şartların daha fırtınalı olduğu yere göre daha az olurdu.
0
akhenaten
(09.05.24)
En azindan 1+1 ev almasi lazim. Zor bi orta yaslilik bekliyor kendisini
0
halk
(09.05.24)
millet asgari ücret ya da bir tık üstüyle bile azıcık da olsa birikim yapıyor. bu maaşla eviniz ve birikiminiz yoksa kötü. ya da mesela 2 milyonluk araba yerine 1 milyonluğa binip 1 milyonla da arsa vs. alınabilir. parayı kötü yönetiyorsunuz.
0
candide
(09.05.24)
abi şöyle söyliyim,

yaş: 29
tecrübe: günü kurtarmak için çalışıyor, herhangi bir uzmanlığı ya da "kariyer" basamaklarını tırmanmada işe yarayacak tek bir gün yok
meslek: yok
sektör: dil/edebiyat (çimenlere uzanıp şiir okuyorum)
maaş: 15 bin (resmiyette işletme sahibiyim, asgari ödeme zorunluluğu yok)
mal varlığı: 200 dolar (dayımdan alcam, borcu var)
borç: 30 bin
birikim: yok
ev: iki ev arkadaşıyla kalıyor (iki ev arkadaşı olduğu sürece 5000 lira)

***

diyeceğim o ki herkesin temposu farklı ve herkes için "daha fazla şeye sahip olabilirdi" diyebiliriz ya, bunun gerçekten sonu yok. yanlış anlama halime bak şükret diye söylemiyorum, zaten şu durumdaki birisi herhangi bir yetişkin için muhatap bile değildir ama sen iyi kötü tecrübe sahibi işinde gücünde bir adamsın belli ki.

yalnız ayda 95 bin kazanıp 8700 kira ödesem ben bile birikim yapardım, onu ekleyeyim. o kısmı enteresan geldi. hani borç filan olsa neyse dicem ama borç da yokmuş. 95 bin lirayı nasıl yiyosun her ay yav.

kısacası bence maddi durumun iyi hatta döviz bazında bile sağlam kazanıyorsun, DÜNYA GENELİ için orta-üst sınıf sayılır bunlar ama para akmaya devam ettiği sürece. bi ev bi şeyler olsa daha iyi olurdu sanki, yapılabilir de.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
95.000 lira maaş ve 9000 lira gibi bir barınma gideriyle bir birikiminiz olmaması normal değil. 1. Dünya ülkesi ortalaması maaşı alıp 3. Dünya ülkesinde birikim yapamıyorsunuz. Harcamalarınızı kontrol etmeniz ve bu maaş skalasında her ay en az 1000 dolar kenara koyabilmelisiniz.
0
denizgonen
(09.05.24)
(9)

prag'da ne yenmeli?

bohr atom modeli
selam! 10 gun sonra birkac gun prag'da olacagim. burada yemeden donme denebilecek bir sey var mi, yoksa kafama gore mi takilayim? bunun disindaki turist dostu onerilere de acigim. simdiden tesekkurler!
selam! 10 gun sonra birkac gun prag'da olacagim. burada yemeden donme denebilecek bir sey var mi, yoksa kafama gore mi takilayim?

bunun disindaki turist dostu onerilere de acigim. simdiden tesekkurler!
0
bohr atom modeli
(08.05.24)
kantyna.
0
atacaksinfinke
(08.05.24)
Geleneksel değil fakat Subway tarzı sandviç seviyorsanız mutlaka bageterie boulevard deneyin. Yanında soğuk çayıyla ben çok beğeniyorum. Tavuklu menüleri iyidir.
0
Depik
(08.05.24)
trdelnik. cok sekerli duruyor ama dondurmali meyveli falan baya guzel oluyor
0
Zima Blue
(08.05.24)
Pork knee kesinlikle, koleno galiba adi. Her gittiğimde yerim.
Trdelnik+1
0
logisticsmanager
(08.05.24)
Tredelnik aşırı şekerli bayabilir.

Yiyecekseniz dondurmalı yiyin. Defaultu dondurmalı değil.

Kızılcık soslu et yemeği var üstünde ekmekli falan geliyor o güzel
0
jülsezar
(08.05.24)
slovak ve çek mutfağına özgü en meşhur ve sevilen yemek haluşkidir. eğer güzel yapan bir yer bulursanız bence kesinlikle yiyin.
ayrıca daha detaylı bilgi için youtube'da honest guide'ın videolarını tavsiye ederim. videoları hem uyarı niteliğinde hem tavsiye.
haluşki yemek için bratislava'ya gidiyor olsaydınız çok güzel bir mekan önerirdim ama prag'da bilmiyorum sahiden.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.05.24)
jülsezar'ın dediği yemek svičkova, güzel bence de. Çek muftağının çok fazla yemeği yok ama bramborak severdim ben, bir yerlerde bulursunuz. Bir de ızgara peynirleri var, hermelin. Başta tadı çok garip geliyor ama farklı peynirlere açıksanız sevebilirsiniz. Bu daha bar food tarzı.
0
evrim halkasi
(09.05.24)
wine o'clock.
bi' bakın güzel bi yer.
0
kumandanim
(09.05.24)
Lokal Dlouhaaa çok hoşuma gitmişti. Biraları çok güzel, yerel mutfağa dair seçenek çok.

Cafe Louvre ‘daki peynirli kişi de gönül rahatlığıyla önerebilirim.
0
lüzumsuz adam
(09.05.24)
(5)

Turkiyede Ucuz Bir sey yok mu - Eticaret karşilastirma

optimistbakunin
Şimdi arkadas almanyadan popüler eticaret sitelerini atti. Arada baska ulkelerinkine de bakardım da fark ettigim su oldu. Turkiyeyle kiyasla ya fark yok aman aman ya da yurtdisi ucuz. Saka maka ya buyuk capta ihracatci olunacak ya da farkli urun gruplarinda uretici falan olunacak herhalde. Mikroihra
Şimdi arkadas almanyadan popüler eticaret sitelerini atti. Arada baska ulkelerinkine de bakardım da fark ettigim su oldu. Turkiyeyle kiyasla ya fark yok aman aman ya da yurtdisi ucuz. Saka maka ya buyuk capta ihracatci olunacak ya da farkli urun gruplarinda uretici falan olunacak herhalde. Mikroihracat mumkun degil gibi. Bavul ticareti de oyle. Bilemedim ben mi kaciriyorum yoksa bir sey
0
optimistbakunin
(08.05.24)
sigara yurtdisina gore cok ucuz. ingiltere'de pakedi 13pound, turkiye'de 60lira filan. hakeza almanya'da da 6-7euro mu neydi sanirim.
0
fakyoras
(08.05.24)
Türkiye'de üretilen şeyler daha ucuz olabilir.
Sigara, gıda maddeleri vs. Onun dışında Türkiye'de uretilmeyen şeylerin çoğu aynı para ya da daha ucuz.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
@logistixs fakyoras, sigara olarak bakmadim aslinda. Mesela fındığa da baktim. Findik bile orada ucuz
0
🌸optimistbakunin
(08.05.24)
sizin mukayeseniz hatalı. Perakende ürünleri kıyaslıyorsunuz muhtemelen kıyasladığınız ürün grubuda yanlış. Mikro ihracat için toptancıları gezip araştırma yapmanız lazım. Bavul ticareti AB ülkelerine yapılmıyor zaten gümrük mevzuatından dolayı.
0
doharkoman
(08.05.24)
Abi sen buradan alip satmayi konusuyorsan alakasiz baktığın sey. Tabiki yurtdışına mal satan kimse internetten böyle almıyor.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
(7)

İş hayatında üst ile samimiyetle dertleşmek olumsuz bir durum mudur?

psmstc
Amirim yaşça on beş yaş büyük bayan. Ben erkek. Sistemin insana değer vermemesi, özel piyasanın durumları, zam süreçlerinde yeterli artışların olmaması gibi genel kronik problemler hakkında karşılıklı samimi bir şekilde dertleşmek sizce olumsuz bir durum mudur? Ve samimi biçimde içinden gelenleri k
Amirim yaşça on beş yaş büyük bayan. Ben erkek.

Sistemin insana değer vermemesi, özel piyasanın durumları, zam süreçlerinde yeterli artışların olmaması gibi genel kronik problemler hakkında karşılıklı samimi bir şekilde dertleşmek sizce olumsuz bir durum mudur?

Ve samimi biçimde içinden gelenleri karşılıklı sohbet esnasında konuşmak, karşı tarafın yakınmalarını, özel bazı kişisel itiraflarını, düşüncelerini dinlemek bu sizce iş hayatı profesyonelliği ve sürekliliği açısından eksi bir şey midir? Yani oldukça samimi, insan insana iletişimlerden bahsediyorum..

Bunlar profesyonel iş hayatı adına negatif şeyler midir?

Sormamın sebebi her samimi konuşmanız dedikodu malzemesine de dönüşebiliyor veya size karşı kullanılabiliyor da sonra zira. Malum yani…


Şimdiden çok teşekkürler.
0
psmstc
(08.05.24)
değil ama günün sonunda bu diyalog sana bişey kazandırmaz, aksine kaybettirir. bil istedim.
0
numlock
(08.05.24)
cevabını sen vermişsin zaten: "her samimi konuşmanız dedikodu malzemesine de dönüşebiliyor"

iş hayatı = rol yapmak

sana verilen rol ne ise onu oynaman lazım.

bu yüzden iğreniyorum iş hayatından. beyaz yakalılar bu ülkenin en sömürülen ve en değersiz kitlesi. bu değersizliği hak etmiyorlar diyemem.
0
abelardo
(08.05.24)
bunları konussan ne olacak ki. yakın arkadaslarla konusulacak konular bunlar.
0
sizofren06
(08.05.24)
Çok enteresan ki ben bu sorulara ne zaman cevap versem duyuru ile ayri noktada oluyorum.
Ben kendi iş yerimde iki müdürümle de bu şekilde konuşuyorum. 6 yil bitecek ve iş hayatıma sadece pozitif etkisi var.

Tabiki böyle firmaya sokayim demiyorum ama misal "verilen ortalama zam enflasyon altinda, bu şekilde elimizde nasıl tutmayi planlıyoruz" diyorum ya da "verilen bonus ile rakip firmalar arasında fark var" gibi. Gene iş hayatının yoruculugu, sirketin son yillardaki degisimleri vs.

Ben mudurlerimin hayatlarini çok dinledim, yaptıkları hatalar misal. Ha ama ben de müdürüm ayrı konu. Bir de tabi ülke fransa. Bu kişilere müdür gibi değil mentor gibi bakarim.

Belki ben çok güzel yerde çalışıyorum bilmiyorum ama ben calisanlarimla rahatça konuşuyorum yani. Kimsenin bana anlattigini kendisine karşı kullanmam ya da başkasına söylemem.
Neyse yani mudurunuzu taniyorsaniz bunun profesyonel olmayan bir tarafı yok. Profesyonel profesyonel diye diye insanliktan olduk.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
@logisticsmanager burası türkiye
0
abelardo
(08.05.24)
genelleme yapmak gerekirse olmasa daha iyi ama karşındaki samimi doğru dürüst bir insansa dert dışında başka şeyler de dinlersin ve çok olumlu da olabilir. sana mentörlük yapabilir, önünü açabilir, hiç farkında olmadığın konuları gündeme getirebilir.
0
gabe h coud
(08.05.24)
ben ust olarak altimdakilerle pek dertlesmek istemiyorum, cunku sonra kovmasi zor oluyor basima geldi.

ayni sekilde ustumdeki adamla da pek dertlesmek istemiyorum ki beni kovmasi gerektiginde zorlanmasin.

isyerinde duyguya yer yok, herkes sonucta para kazanmak icin bir araya geliyor, mevzu gayet net ve basit.
0
cooperr
(08.05.24)
(6)

izmirde nereden ev alinir

axl
kisitlar:bütce maks 1.5 milyon.1+1 de olur.kiraya verilmeyecek ve düzenli bir sekilde oturulmayacak. yatirimlik diyebiliriz. mahalle icin über bir beklenti yok ama vakit gecirildiginde de uzmemeli.ilce/semt/mahalle olarak her önerinize acigim. simdiden tesekkurler!
kisitlar:

bütce maks 1.5 milyon.
1+1 de olur.
kiraya verilmeyecek ve düzenli bir sekilde oturulmayacak. yatirimlik diyebiliriz. mahalle icin über bir beklenti yok ama vakit gecirildiginde de uzmemeli.

ilce/semt/mahalle olarak her önerinize acigim. simdiden tesekkurler!
0
axl
(08.05.24)
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

ev fiyatlarını çok bilmiyordum ama kira fiyatları karşıyaka tersane, alaybey, donanmacı mah. taraflarında düşük olduğunu gördüm bugün bir arkadaşa ev bakarken. satış fiyatları da iyidir diye düşündüm, belirttiğiniz bütçelerde evler var yukarıdaki gibi.
karşıyaka hem semt olarak çok iyi. alaybey falan baya güzel konum olarak.
0
veritaslibertas
(08.05.24)
genel olarak karşıyaka’ya bakardım ben olsam ama bütçeden bağımsız söylüyorum. karşıyaka’nın en iyi semtleri malum; bostanlı, atakent, mavisehir, yalı.

alaybey tersane tarafı demografik olarak iyi olmakla birlikte yapı stoğu çok yaşlı ve çok sıkışık. yeni binalar da yapılıyor ama yine dip dibe. bu sizin için dert değilse bakılabilir. genel olarak karşıyaka sahil kesimi ve hemen arkası tüm ulaşım imkanlarına ve altyapıya sahiptir. yalı mahallesinin izban hattına yakın kesimlerinde yeni binalarda belki bu bütçe ile ev bulunabilir.

genel kural izban hattının gerisine gitmeyin.
0
orient blue
(08.05.24)
Vakit geçirildiğinde seni ne üzer, ne üzmez bilmiyorum ama, İzmir'de yaşıyorum diyebilmek için 20 sene önceki sınırlar içinde bir yerlerde oturmak lazım bence.

Öyle olunca da o paraya bulabileceğin ev, ya en üst kat (sıcağı bunaltır), ya kentsel dönüşüme girmek üzere ya da üzme ihtimali yüksek kiracılı evdir.
0
Mirket
(08.05.24)
O paraya düzgün mahallede 1+1 yok mirket+1
Merak edip göz attim, menemen/buca'nin dandik yerleri/Bozyaka falan. Buralar da düzgün mahalle degil.
Bütçe artmalı gibi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
abicim yatırımlıksa ne karşıyakası?

izmirin kuzeyinden alınır yatırımlık evler. ulukent tarafları da değerlendi artık, onların da kuzeyi. mümkünse aliaağaya doğru.
izmir kuzeye doğru büyüyor, başka büyüyecek yeri yok. 4 sene önce 30-40bin dolara ev satılan ulukent'te şuan 100bin dolara ev kalmadı. kuzeye doğru genişlemeyi sürdürecektir.

menemen ve aliağaya bakın.
0
tchuck
(08.05.24)
Türkiye’de nüfus artış oranı malum nedenlerden durma noktasına geldi beklentilerden çok önce yavaşladı bu da haliyle konut talebini daraltacaktır. Konut arzının Avrupa ya da Amerika gibi problem olmadığı ülkemizde bu talebin azalması fiyatları asagiya çekecektir.

O yüzden yatırımlık ev alırken eskisi gibi değil iki kez düşünmek ve konumu iyi ölçüp tartmak gerekir. İzmir artık kuzeyine doğru büyümeyebilir yani.
0
Mcfly
(09.05.24)
(10)

Usain Bolt dünya rekorunu antrenmanlarda geçmiş midir?

nundu
Birkaç aydır bu soru aklımda, Usain Bolt burda örnek tabii de yüzme, yüksek atlama, halter vs herhangi bir branştaki rekortmen atlet olarak düşünebiliriz. Hatta halter, yüksek atlama gibi barı kendin belirlediğin branşlar için daha da geçerli.Şimdi Usain Bolt'a ait 100 metre rekoru 9,58 malum 2009'd
Birkaç aydır bu soru aklımda, Usain Bolt burda örnek tabii de yüzme, yüksek atlama, halter vs herhangi bir branştaki rekortmen atlet olarak düşünebiliriz. Hatta halter, yüksek atlama gibi barı kendin belirlediğin branşlar için daha da geçerli.

Şimdi Usain Bolt'a ait 100 metre rekoru 9,58 malum 2009'da dünya şampiyonasında kırmıştı. Şimdi dünya şampiyonasında o an 9,58 koşan kişi antrenman pistinde yaptığı koşularda bunun üstünü koşmalı gibi geliyor bana. Hayatının en en en iyi performansını direkt dünya şampiyonası finalinde yapmış olması biraz olasılık dışı geliyor.

Ama internette konu hakkında okuyunca da antrenmanda kendisini korumak için fazla zorlamayacağı, yarış anındaki adrenalin salgılanmasının ekstra yardımcı olduğu gibi önermelerle karşılaştım. Bu önermeler de makul gibi yine de evinde sallıyorum 9,55 falan koşmayan biri direkt gidip finalde 9,58 koşabilir mi yav?
0
nundu
(08.05.24)
Tam bir dan johnizim insanı oldum gene ondan vereceğim bilgileri.
Dan john track and field eski sporcusu 30 yıldır da antrenör (buna ek basket, amerikan futbolu vs de calistirmis strength training olarak)

Kendisinin dediği şu. Ne yaparsan yap sahnede olmak aynı şey değil. Yani o yüzden sporcularini misal sandalyede bekletiyor, farkli kosullarda bekletiyor çünkü misal yarismada çok bekliyorsun ve buna alisman lazım diyor. Yani bir şeyi kendi kendine yapmak ile sahnede yapmak arasinda deli fark var. Ben misal 235 kg deadlift yaptim. Ama bana desen ki "yarışma var". Ona özel beslenirim, uyurum, antrenmanda yaparim, psikolojimi hazirlarim ve gider 250+ denerim çünkü antrenmanda kendimi asla sıfır noktasina kadar zorlamam ama sahnede zorlarim.
orada psikolojik olarak da fiziksel olarak da en top nokta yapiyorsun. Ve üstüne binen o yük aslında öyle kolay bir şey değil. Misal usain bolt onu yapması için belki aylar öncesinden özel antrenmana baslayip özel diyet yapıp psikolojik olarak kendini hazırlaması gerekiyor. Ve bütün dünyasi sadece 10 saniye altında bir şeye bağlı oluyor. Bu noktada kendisinden aynı şeyi antrenmanda beklemek mantıklı olmaz evet çünkü antrenmanda böyle bir risk alinmaz.

Evinde 9.55 koşan yaris aninda daha iyi kosar. Çünkü evinde madalya yok, seni izleyen milyonlar yok, rakip yok, öncesinden sadece o ana özel çalışma yok. Misal hangi sporcu "14 Eylül'de evimde rekor deneyeceğim ondan simdiden ona özel çalışayım, yiyeyim, psikolojimi hazirlayayim" der? Hiçbiri.

Misal gene bu tarz yarismalar öncesi kişiyi hazırlamak için yapilan enteresan yöntemler;
James george (olympic halter) antrenörü her hareketinde patlayici güç kullanmasını istemiş. Misal koltuktan kalkarken, yataktan kalkarken.
Sonra koşu ekibinde her yere koşun yürümeyin diyen varmis.

Neyse dan john yazdığı bir paragraf, ağırlık için bu ama olsun;
"First, never, never, never fail in training.

Make every lift. Don’t miss lifts. Stay within yourself. Perfect practice makes perfect.

Missing lifts can damage you, true, but more important is that missing lifts costs you a lot of energy. For a hurdler, crashing down to the ground is going to mean bad things sooner or later.

Simply dealing with a miss is energy consuming, but worse is the mental effort in psyching yourself up for the next attempt. Keep within yourself in training!

Remember this? Performance should be BETTER than practice!"

Bir de bahsettiğim gibi kişileri yarışmaya hazirlamak ile alakalı yazi (burada antrenmanda çok iyi olup yarışmada kötü olmak konusulmus);
www.akersofstrength.com

Neyse yani ben misal maximum agirligimin yüzden 80-90i ile çalışıyorum. Yüzde 100 denedigim ya da üstünü denedigim zaman kaç gün öncesinden kendimi hazırlıyorum. Bunu olimpik atlete uygularsan onlar da eminim aylar öncesinden böyle yapiyordur :)
0
logisticsmanager
(08.05.24)
hayatının en iyi performansını dünya şampiyonası finalinde yapmış olması tam aksine çok olası bir şey. adam antrenmanda nasıl şampiyona finalinde gibi koşabilsin?

bir de rüzgar faktörü var. +0.9m/s arkadan gelen bir destek rüzgar var dünya rekoru kırdığında. maksimum 2m/s rüzgar desteğine izin veriliyor. rekor kırdığında epey bir destek de almış.

maraton mesela. 2 saatin altında koşan Kipchoge, antrenmanda daha iyi mi yapıyordur? gerçek yarışlarda yarışçı sakatlanma pahasına en iyi performansını sergiler. karşılığında alacağı fayda ile antrenmanda rekor kırmasının karşısında alacağı sıfır faydayı düşün.
0
gabe h coud
(08.05.24)
bence kırmıştır ya. yarış dediğin tek sefer, antrenman dediğin sürekli. illa ki kırmıştır. filmlerde bile görüyoruz antrenmanlarda rekor süreleri (koşu, araç, uçak vs.) önemli olan yarış ama.
0
numlock
(08.05.24)
100 metre koşusu çok anlık bir güç patlaması sonuçta o yarış anında bir adımı yanlış atsa birkaç saliseye malolabilir tamamen "perfect race"'i yaptığı yüzlerce antrenmandan birinde yakalaması daha olası gibi geliyor bana. Fiziki olarak zorlamasını bilemem profesyonel sporcu olmadığım için ama olimpiyat altını hedefleyen sporcu antrenmanda da kendini zorlamalı gibi düşünüyordum
0
🌸nundu
(08.05.24)
Usain bolt antrenmanda kırmış olsa zaten duyardın. Adamın paylaşılan koşu antrenmanı şu şekilde;
"Track Work

Training on the track was obviously a major part of Bolt’s preparations for 100m and 200m races and he split his sessions into four key areas. We’ve highlighted these below with example workouts.

Starting Blocks:10×2 point starts for 10-20m (rest: 2mins), 6×3 point start for 10-20 m (rest: 3mins), 4×2 block starts for 10-30 m (rest: 5mins)

Acceleration: 10×20m with weight vest (rest: 4mins), 5×15m 2-point start using weight sleds (5mins recovery)

Top End Speed: 5×30m acceleration, 75 per cent speed for 15-20m, sprint for 10-15m (rest: 4-5mins)

Deceleration: 2×100m (2-3 reps), 95 per cent of 200m pace (rest: 2-3mins between reps, 5-8mins between sets)

Speed endurance work would also get regular attention including sessions such as 6-8 reps of 150m at 80-90% of 200m pace with 3-4 minutes rest."

Hiçbir atlet antrenmanda yüzde yüz vermez. Elit atlet böyle risk almaz. Ha bu arada atış yapılan sporlarda olabilir çünkü rüzgar falan etkili ama koşu, yüzme, ağırlık falan yani rekor kıracak performans demek gelmiş geçmiş en iyi performansı antrenmanda vermeye çalışmak demek.

Usain bolt kendi açıklamasına göre o 9 saniye için 4 yıl çalışmış.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
nundu seni çok iyi anlıyorum ve sana laflar hazırladım. lojistik menajer zaten oldukça detaylı bir şekilde açıklamış, pro sporcuların antrenmanları hiç ana yarışmaları gibi olmuyor. hüseyin bolt illa ki 100mt o tip koşular atmıştır ama antrenman programını yazmış üstte zaten. seni anladığım ise, eğer denerse, sallıyorum 1 yıl boyunca haftada 3 kere denerse ve öyle yarışmaya çıkarsa, muhtemelen çoğu sporcu için en iyi skor, yarışmaya son bir kaç hafta kala ki antrenmanlardan biridir çünkü antrenman performansı ile iyice tavan olduğu o zaman illa birinde daha iyi bir puan almışlardır.

soru özelinde bence zaten usain bolt o yarışta daha iyi bir puan alabilirdi, tekrar izlersen son 10 metrede falan adam neredeyse sevinç kutlamasına başlamış sağa solu izleyip güldüğünü göreceksin. full konsantrasyon gitseydi 9.58 değil de 9,5 belki daha altı bile olabilirmiş
0
avatar is back
(08.05.24)
bazı spor branşlarında dediğin gibi antrenmanlarda daha iyi derece olabilir ama 100 metre sprint için sanmıyorum ki antrenmanda daha hızlı koşsun. bu gibi büyük müsabakalar öncesi her şey ayarlanıyor. yani adamın kilosu, kan değerleri, moral motivasyonu, ıvır zıvırı hep final günü için ayarlanmış. bütün bir sene boyunca bu seviyede fizik kondisyonu olamaz zaten. final günü o yıl için her anlamda zirve. o yüzden en iyi koşusunu final günü yapmıştır. zaten antrenmanda daha hızlı koşsa haberimiz olurdu +1
hatta bazı ufak turnuvalardaki yapılan dereceler de dünya rekoruna dahil ediliyor. dikkat ederseniz o turnuvalarda pek rekor olmuyor. çünkü atletler tüm performansını dünya veya olimpiyat şampiyonalarına saklıyor.
florence griffith joyner bunun dışındaki bir turnuvada dünya rekoru kırdı. o da zaten yüksek ihtimalle dopingliydi. 100 metre sprint rekoru 40 senedir kırılamıyor.
0
abelardo
(08.05.24)
Cevaplar çok açıklayıcı oldu teşekkür ediyorum.

Peki örnek değiştirip Armand Duplantis'e bakarsak, 2022'den beri 6 kez dünya rekoru kırdı sanırım. Şimdi kendisinin belirlediği bir yüksekliği aşmaya çalıştığı bir spor yapan biri. Antrenmanda başarılı şekilde atlamadığı bir yüksekliği yarışmada deniyor mudur rekor olarak? Yani yarışmada dünya rekoru kırdığı o an kendi bireysel en iyisi mi oluyor sprint yarışı için belirttiğiniz aynı sebeplerle? Yoksa antrenmanda önceden atlamıştır zaten onun güveniyle mi deniyordur?

Soruda da belirttiğim gibi, standardı kendin koyup başarmaya çalıştığın halter, yüksek atlama, sırıkla yüksek atlama vs sporlarda hep zaten başardıkları ağırlıkları yarışmada deniyorlardır gibi düşünüyordum yani çocukluktan beri. Bu Usain Bolt örneği bi iki ay önce aklıma takıldı da öncesinde düşünmemiştim :D

Eğer Duplantis de yarışma anında "Ulan iyi hissediyorum, bi üstüne çıkarım gibi" diyip zorlayıp geçiyosa ekstra şok olacağım ahahaha
0
🌸nundu
(08.05.24)
Aklıma bir örnek daha geldi. Bu sene yüzme dünya şampiyonasi ve olimpiyatlar aynı seneye denk geldi (covid yüzünden takvim sastigi için)

Katie ledecky Şubat ayindaki yüzme şampiyonasına katılmadı. Olimpiyatlara katılacağını söyledi. Şubat ayı ve ağustos ayında bu kadar uzun süre kondisyonunu üst düzey tutamazdi çünkü. Buradan da anlıyoruz sporcuların zirvesi yarışın yapılacagi dönem oluyor.

Uzun atlamayı bilmiyorum ama halter için bence finalde kaldırdığı kiloyu antrenmanda kaldırmıyor. Finaldeki gerilimi izleyenler bilir. Kaç kilo kaldırılacağı rakibin kaldırdığına göre çok değişiyor. Eğer önceden kaldırmış oldukları bir kilo olsa daha rahat olurlardı kilo seçiminde. Uzun atlama da benziyor aslında buna.
0
abelardo
(08.05.24)
Bransina gore degisir ama sirikla uzun atlamada antrenmanda kirdiklarini garanti edebilirim.Sergey Bubka santim santim ilerletti dunya rekorunu.Bazen dusunurum.Top seviyede en iyisini denese kac kirardi acaba? para icin yavas yavas gelistirmeyi secti
0
turkuaz
(08.05.24)
(15)

Tanıdığım her yazılımcının altında porsche var

ananiyimioguz
Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. Ne yapıyor abi bu yazılımcılar?Benim tanıdıklarım 30-120 arası kazanıyor kim bu "her" yazılımcı?Ciddi soruyorum vardır elbet 150k üstü kazanan da...Örnek verir misiniz bu arkadaşların ürettiği şey nedir, hangi dili kullanıyor, h
Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. Ne yapıyor abi bu yazılımcılar?

Benim tanıdıklarım 30-120 arası kazanıyor kim bu "her" yazılımcı?

Ciddi soruyorum vardır elbet 150k üstü kazanan da...

Örnek verir misiniz bu arkadaşların ürettiği şey nedir, hangi dili kullanıyor, hizmet verdiği sektör neresi vs.

Çok mu zeki herkes yani literatüre yeni şeyler kazandıran tipte insanlar mı, expert mi bu adamlar, yoksa sıradan işler yapıyorlar ama bir şekilde ticarete mi atılıyorlar?
0
ananiyimioguz
(08.05.24)
valla ben de it sektöründeyim. okulunu okumadan sonradan itci olanlardanım çevremde de hem bilgisayar mühendisliği mezunu hem de benim gibi sonradan olanlar var en az 2 yıllık tecrübeli hepsi. tanıdıklarımdan 2'si 35k alıyor, 1'i asgariye yakın aldığı işten ayrıldı 40k aldığı bir işe geçti, 1'i 40k aldığı işinden kovuldu, 1'i 60 alıyor, diğeri biraz daha iyi tam bilmemekle birlikte 80 falan olabilir. yani 10-20 yıllıklar mı bu korkunç paraları kazananlar ya da odtü, boğaziçi mezunları mı sadece ben de anlamadım.
0
semaforo de medianoche
(08.05.24)
200 de kazansan parayla porsche alamazsin.
Baktim ortalama 8-10 milyon lira civarı. Kredi cekemezsin zaten. 260 bin euro civarında. Kişi her ay kenara 10 bin euro koysa 2 sene sonra alır.
Bu mantıkla ayda 350 bin lira üstü kazanan yazılımcı alabilir. Peki ayda 350 bin üstü kazanan kaç yazılımci var? Senin tanidiklarin etrafini dolduracak kadar yok.

Bana acayip boş muhabbet, goygoy geldi. Insanlar atmayı çok sever, bir tane örnek gördü mu ilk anlatimda bir olur sonra iki olur sonra herkeste porsche var olur.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
3-5 yazilimci taniyorum, ortalama para kazaniyorlar abartacak bisey yok.

ama bir tanesi her ay kilciksiz $15-20bin dolar ve uzeri para yapiyor yurtdisina is yaptigini biliyorum ama ne yaptigini cozemedim. turkiye'de dandik bir vakif universitesinden mezun.

her meslekte saglam para yapabilirsin, hem exper olacaksin hem de isin ticaret kismini yurutebileceksin. experlerin zaten genel olarak sikintisi isin ticaret kismini becerememeleri, becerdigin zaman koseyi donersin.
0
cooperr
(08.05.24)
Tanıdığım her travesdinin altında audi r8 var
0
ferenc
(08.05.24)
Porsche deyip çok büyütmemek lazım. Al bak orta segment suv fiyatına çıkan araçlar

shbd.io
0
numlock
(08.05.24)
abi 94 dogumlu yillik bonus+stock 210 bin $ kazanan da var, 90 dogumlu 50 bin lira kazanan da var.

turkiye'de akademisyenlik yaparken 5 bin eur kazanirken, ayni kisi munih'te(avrupa'da olmasina ragmen) intelde 15 bin eur kazaniyor.

thy'nin ceo'sunun maasi 45 bin $ bile degil, ki bu duyuldugunda yandasliktan bagimsiz sadece maasa ne yaygaralar koptu. bu capta sirketin ceo'su bu parayi kazanmamaliymis..bunu da gectim turkiye'de teknoloji sirketi deyince akla yemeksepeti, trendyol falan geliyor(yavas yavas degisiyor en azindan) bu sirketteki adam isini yaparak maasla ne kazanabilir en fazla.. ki bunlar ortalamanin uzeri kazanan yerler.

bu yuzden turkiye'de herkeste porsche var lafi cok komik.

yukaridaki yazdigim kisiler bayagi ucuk ama salliyorum polonya'da amazon'da calismak zor bir sey degil, porsche olmasa da guzel bir araca binersin maasinla.

ne is yapiyorlar?
intel -> www.youtube.com
210k$ -> vmware mts 3
0
gule gule
(08.05.24)
"Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. "
yalan söyleyene herhangi bir yaptırım olmamasındna kaynaklanıyor
0
bir soru sorcam
(08.05.24)
bizim yöneticilerde bile porshe yok. hatta olan insan sayısı belki 100 binde bir falandır.
adam bariz yalan söylüyor sen de inanıyorsun.

500 bin de kazansan porsche almak kolay bi şey değil.
150-200le alınmaz zaten.
0
jelly bear
(08.05.24)
yazılım sektöründe değilim ama bana bile çok mantıksız geldi bu önerme.

Bi arada yine böyle milletin ağzında "İngilizce yetmez artık, MİLLET 4-5 dil biliyor da öyle iş yapıyor" geyiği vardı. O 4-5 dil bilen millet kim hiç göremedim yani benzer bir sallamasyon işte
0
nundu
(08.05.24)
ekşisözlük yazarı olabilir o esnaf:) aklıma bütün gün sözlükte kendini öven, maaşıyla hava atan tipler geldi. yok bütün mühendisler en az 100 bin alıyormuş da bilmem neymiş. inanmayın hocam o tiplere. @nundu'nun dediği gibi böyle geyikler her dönem var.
0
nothing in my way
(08.05.24)
yıllardır sektördeyim.
aileden durumu iyi olanlar, üst düzey yöneticiler de dahi porsche duymadım görmedim.

en fazla olanda bmw 4, mercedes e kasa fln var.
bu aralar tesla çok, o da 1.8 milyon :)
0
nuisance2
(08.05.24)
adam yazılımcı değil sadece her ne iş yapıyorsa yazılımcıyım cevabını veriyor olsa gerek.
0
neira
(08.05.24)
turkiyede esnaflik = yalan, dolan, abartma, bos, beles

cok ciddiye alma.
0
buenosdias
(08.05.24)
Yazılım işi ölmek üzere. Vur deyince öldüren Türk halkı, burda da limite dayandı. Herkes yazılımcı olma peşinde. Kendini çok yetiştirmeyenler, vasat maaşlara razı olacak.

İyi paralar kazanmak istiyorsanız, mavi yakalı işler peşinde koşun. Araba tamirciliği, elektronik eşya tamirciliği, elektrikçilik, vinç operatörü, ev temizliği vs. vs. Bu tarz meslekler şu an bile çok para kazanıyor, yakında daha da popüler olacak.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.05.24)
cahille sohbeti kesin.
0
adivar
(08.05.24)
(3)

evinizde spor salonunuz/odanız var mı böyle spor yapanlar

baldan kaymak
memnun musunuz? istikrar sağlanıyor mu?sıkıldım salona gitmekten açıkçası.
memnun musunuz? istikrar sağlanıyor mu?

sıkıldım salona gitmekten açıkçası.
0
baldan kaymak
(08.05.24)
bir ara bir akrabamın evinin alt katında hamam, sauna ve yüzme havuzu vardı. Alt katı derken gerçekten alt katı yani müstakil ev. girmeye üşeniyorduk.

üşenen her türlü üşenir. benim spor odam olsa sadece var demek için olurdu.

sevdiği şeyi yapan için uzakta olmuş yakında olmuş fark etmiyor bence.

ama siz gerçekten seviyor ama sadece yol yoruyorsa, yapılabilir neden yapılmasın annem sürekli tv karşısında eliptik bisiklet, uzay yürüyüşü falan yapıyordu bir ara.

ben denedim, 1-2 gün yaptım üşendim.
0
ananiyimioguz
(08.05.24)
Bence asıl soru şu; salondan neden sıkıldınız?
Ben misal 14 senedir covid ve askerlik saymazsak her hafta 4 gün salondayim bir kere sıkılmadım.

Bence bakmak gereken şey ne yaptığımız ve bizi neyin sıktığı. Eğer makinelerde falan çalışıyorsaniz normal. Hayatımda son 7-8 senede makineye dediğim iki an; omuz sakatlığı sonrası izolasyon çalışması. Triceps sakatlığı sonrası aynı şekilde izolasyon.

Onun dışında evde de var; iki adet kettlebell, şimdi 24 kgluk almak istiyorum. Barfiks barı. Buna ek olarak ağırlık yeleği. bir de duffle bag alıp içine 30-40kg kum koyma planı.

Istikrar salonla ya da evle alakalı değil. COVID dönemi evde haftada 4 gün yapmaya devam ettim misal.

Salonun güzelliği su; binlerce liraya mal olacak malzemeleri kullanmak. Yani kullandığım çoğu şeyi almaya kalksam 3-4 bin euro direkt vermem lazım. Yalnız bunlarin hepsine gerek yok tabi, minimal bir spor programı yapmak mümkün.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
düzenli spora gidiyorum. uzak sayılabilecek bir yerde salon. eve malzeme almayı ara ara düşünüyorum ama vazgeçiyorum. kesin evde yapmaya üşenirim ve düzenimi kaybederim çünkü. bir de dışarı çıkmak iyi ya.
0
nolmus yani
(08.05.24)
(4)

Memuriyette baskasinin maasini sorma hakki var mi?

bugunolmadiamayarinkesinolacak
Merhaba 657 ye tabii devlet memuru olarak calisiyorum.performansa dayalı doner sermaye odemsi aliyoruz.calistigim birimdeki bir kadin her ay ek odemede calisan personelden birimideki calisanlarn ne kadar odeme alacagini tek tek sorup öğreniyor.aralarinda ahbap iliskisi var.bu sekilde bilgilerimizi a
Merhaba 657 ye tabii devlet memuru olarak calisiyorum.performansa dayalı doner sermaye odemsi aliyoruz.calistigim birimdeki bir kadin her ay ek odemede calisan personelden birimideki calisanlarn ne kadar odeme alacagini tek tek sorup öğreniyor.aralarinda ahbap iliskisi var.bu sekilde bilgilerimizi alma-verme haklari var midir? Bu durumdan cok rahatsıziz
0
bugunolmadiamayarinkesinolacak
(07.05.24)
yok tabii ki
0
jülsezar
(07.05.24)
Memuriyette değil herhangi bir yerde bir insanın başka insanlarin maaşını odemede çalışan personele sorarak öğrenme hakkı tatbiki yok.
0
logisticsmanager
(07.05.24)
Bilgi veren kişiyi KVKK'ya şikayet edin direkt.
0
duguit
(07.05.24)
valla listeyi asan kurumlar bile var.
0
red g
(08.05.24)
(3)

hangi otomobil/suv: ford ecosport/toyota corolla/vw passat/ford focus

baldan kaymak
bir önceki duyurumun devamı gibi. liste yaptım.otomatik vites, max 925k TL bandında, apple car play ve direksiyondan media kontrolü olan şık bir araç istiyorum. clio 4 kullandım, apple car play vardı. çok mutlu etmişti. tek eksiği çok ses alması ve hızının düşüklüğüydü. bunlar için daha yukarı çıkma
bir önceki duyurumun devamı gibi. liste yaptım.
otomatik vites, max 925k TL bandında, apple car play ve direksiyondan media kontrolü olan şık bir araç istiyorum. clio 4 kullandım, apple car play vardı. çok mutlu etmişti. tek eksiği çok ses alması ve hızının düşüklüğüydü. bunlar için daha yukarı çıkmalısın diyorsanız cidden gerek yok çünkü motor, performans beklentim yok. ayrıca sunroof aramıyorum. ağırlıklı şehir içi kullanım olacak. serviste bakım yaptıracağım. bu yüzden km’si yüksek araç istemiyorum ama yine de listeme aldım. yaş 30 ve bekarım haliyle genç arabası olsun kafasındayım. ama yamaha aşkım; japon tarafım ağır bastı, corolla’yı listeme aldım.

1) ford ecosport 1.0 otomatik 50-90k km bandında, 2018 modeller. kaza tramer yok. - st line paket en dolusu. ben bunu beğendim. ama hem 1.0 motor sıkıntısı hem de tipini sevmeyenler olmuş ama benim hoşuma gitti bilemedim. 2025’te üretimi duracakmış.

2) toyota corolla 1.8 hybrid otomatik 100-120k km bandındalar, 2018-2021 model. kaza tramer yok. - paket farklarını bilmiyorum, açıklayacak varsa iyi olur. genellikle bu yıl üretilen hybrid’ler destekli imiş bu da çok performans beklemeyin yorumlarına sebep olmuş. sadece 1.araç suv olunca ve şık geliyor gözüme, bunu bilemedim. baba arabası gibi. çocuğum olsa ilk sırada gelirdi sanırım, bilmem.

3) vw passat. standard beyaz yaka aracı gibi geliyor ama aşiret paket zılgıt edition takılmak da güzel. temizi yok baktığım bantta. km’ler 200k bandında. gerçekten tam içime sinmedi. highline olup, temizler çok daha pahalı. önerinize açığım. 2012 model denk geliyor onu da notlayayım.

4) ford focus. paket farklarını yine bilmediğimden detaylı bakamadım. passat alamadım vari bir araç gibi geliyor. ön konsolu değiştirmişler. değişenlere bütçem yetmediğinden bakmadım. yeni üretimi 2022’de durmuş diyorlar.

1.ye yakınım ancak sorun yaşayanlar olmamış değil. baktırarak alacağım ve bayağı temizine yürürüm gibi geliyor ama siz papoa yeni gine’lilerin de yorumlarını duymak isterim. mümkünse bunlardan kullanmış duyurucuların. teşekkürler.
0
baldan kaymak
(07.05.24)
hız istiyorsan yine clio derim. ama 1.3 tce motorlu alacaksın. 1.3 tce megane da olur.
listelediğin araçlar da ses alacak. passat iyidir bi ses konusunda.
0
jelly bear
(07.05.24)
Abi ecosport bu kadar sevdiysen al ama sen sesten dolayı araba degistiriyorsan bence kesin araştır çünkü ecosport kesinlikle öyle passat falan seviyesinde değil.
Bu arada ecosport suv da değil. Crossover suv. Herkesin kendi sevdiği araba var ben de touran severim misal :) ama ecosport çok çirkin önden yandan baskilanmis fiesta. ki fiesta base kullaniyor o yuzden focus ile falan ayni seviyede degil. Daha yüksek ama daha dar, daha az bagaj alani, icerisi daha dar.

Ben de 1.3 tce tavsiye ederim.

Corolla 1.8 hybrid 122 beygir performans;
10.9
Ecosport 1.0 0-100;
11

Toyota ecosporttan daha performanslı.
Yalniz 120binde arac ben almam. Hele hybrid, piline falan bakmak gerekir. Onun yerine düz benzinli bakarim.
0
logisticsmanager
(07.05.24)
2023 ve üstü elektronik park frenli renault megane’lar 1.0m tl ve üstü. dolayısıyla bütçeme uymuyor diye yazayım dedim ki ecosport’da da böyleymiş. ecosport’da gözüme çarpmadı ama megane’da çarptı niyeyse.

90k km’li megane icon 1.3 tce bakayım, aptal olmayayım bihter ziyagil miyim dedim, 940k+ üstü fiyatlar geldi. bütçemi aşıyor, teşekkür ediyorum yine de.


toyota corolla’da 2020 ve üstü 100k km’ye kadar olanlarına baktım. 900k tl’den başlıyor 40k tl hasar kayıtlıları. 940k tl civarı düzgünleri. bütçemi aşıyor keza.


925k tl ucu ucuna bütçem. ecosport’ları 875-820k tl bandında bulabiliyorum. şahsen bu fiyatlara çıksam kuşkusuz puma’ya yürürdüm gibi geliyor. ford niyeyse kaliteli geliyor.

bir de not: mevcutta bir aracım yok. motosikletliyim. clio’yu kiralamıştım. 0.9 tce turbo motorluydu.
0
🌸baldan kaymak
(07.05.24)
(2)

İş mülakatlarına nasıl hazırlanıyorsunuz?

inside story
Arkadaşlar selam, Fena olmayan bir özgeçmişim var, alanında hem iyi hem de büyük firmalarda çalıştım. Mülakat esnasında değinmek istediğim her noktaya maalesef değinemiyorum burası biraz benimle ve biraz da görüşmeci ile alakalı. Asıl merak ettiğim soru ise şu; iş görüşmesine başlayınca neler yapıyo
Arkadaşlar selam,

Fena olmayan bir özgeçmişim var, alanında hem iyi hem de büyük firmalarda çalıştım. Mülakat esnasında değinmek istediğim her noktaya maalesef değinemiyorum burası biraz benimle ve biraz da görüşmeci ile alakalı.

Asıl merak ettiğim soru ise şu; iş görüşmesine başlayınca neler yapıyorsunuz? (özellikle ik mülakatlarında)

- Görüşmeci ile merhabalaştıktan sonra hangi soruları soruyorsunuz laf olsun muhabbet dönsün diye?

- Kendini anlatma kısmı geldiğinde ben geçmişten günümüze şurada çalıştım burada çalıştım diye anlatıyorum ama ben anlatırken bile bana sıkıcı geliyor, siz neler yapıyorsunuz?

- bazı noktalara değineceğim zaman kendimi yersiz övecek gibi hissediyorum ve bunu yapmaktan vazgeçiyorum. kafamda deli sorular
0
inside story
(07.05.24)
Kesinlikle muhabbet ederim. Yani en son kendim için is mülakatına geçen sene girdim ve hepsinde de oldukça muhabbetli ortam oldu. Yapım olarak çok ciddi, gülmeyen yerde calismam.
Misal is ortamini sorarim, genel ekip ortamını.
Benim kendi merak ettiklerim;
Erp sistemi nedir ve ne noktada kullaniyorlar. Sap diyorlar sonra her şey elle yapiliyor misal. Buna çok dikkat ederim.
Erp ek olarak optimizasyon uygulaması var mi
Matrix bir yapı var mi
Bu biraz fransiza özel:) ama siz mi sen mi deniyor üstlere. Çünkü bizde ceo bile gelse sen diyorum adama.
Genel çalışan profili, yas ortalamasi (sonuçta herkes 50 yasindaysa bana uymaz)
Gelecek tahminleri, büyüme istekleri neler? Yeni atılım planı var mi? Genel şirket içinde yatay ya da dikey büyüme olanaklari nasıl?


Ben anlatıyorum. Sıkıcı gelmiyor. Kişi özellikle isin icindense spesifik soru sorabiliyor. Bu noktada hatta ben de sorarim. Misal şu an çalıştığım yer borsaya açık Amerikan firması haliyle inventory, freight on board, days on hand her ay ay sonu tahmini ve ay sonu Real vs profit plan falan olayı var. Ciddi stresli süreç ve her firmada yok.


Bunda tavsiyem önceden düşünün kendinizi. Kendinizi taniyin. Sizi siz yapan degerleriniz neler. Ve oportunities to improve dediğimiz şeyler neler. Ben hemen kendimden soyleyeyim; ben çok hızlı bir şeyi anlarım ve bana bir eğitimde "mermi gibi amaca gidiyorsun ama etrafındakiler seni takip edebiliyor mu bakmak lazım" demislerdi, cok doğru. Bu misal gelistirmeye çalıştığım bir şey. Ya da misal çalışanı korurum ben, onun iş yükü artacağına benim artsin diye ama bazen bu onun gelişimine engel olabiliyor bu konuda çok dikkat ediyorum. Ama hayatta en sevmediğim şey iş sebebiyle mesai yapan çalışan.

Neyse yani bence son soruya doğru yaklaşım kendinizi tanimakla oluyor. Ben olsam 2-3 kendinizi ovecek 2 tane de gerçekten kendinizi geliştirmek istediginiz şeyi önceden düşünüp söylerim.
0
logisticsmanager
(07.05.24)
1- İK mülakatlarında boş muhabbet etmem, karşı taraf sorular soruyorsa yanıtlarım.

2- Sıkıcı gibi görünebilir ama orada İK'cı hem CV'ni teyit ediyor, hem konuşma ve kendini anlatma tarzını görüyor. Genellikle de A firmasından neden ayrıldınız, B firmasına geçerken motivasyonunuz neydi diye soruyorlar. Bu sorulara önden hazırlanmak faydalı olur. Karşılıklı soru-cevap olunca sıkıcılık ortadan kalkar.

3- Kendini övmek gibi düşünme, başarılarını mutlaka dile getir. Örneğin bir projede liderlik yapmışsındır, önemli bir sorunu çözümlemişsindir, firmana XXX TL kazandırmışsındır. Sayısal verileri de işin içine dahil ederek başarılarını somutlaştırırsan çok olumlu olur. İş görüşmesinde kendini ukalalık yapmadan ön plana tabi ki koyacaksın. Bunları ifade etmezsen firma için diğer adaylardan ayrışman zor olur.
0
Lethe
(08.05.24)
(6)

Faydalı bir eğitim aldınız mı?

michael_knight
Birkaç saat veya birkaç günde verilen eğitimlerden bahsediyorum. Böyle bir eğitim aldınız mı? Çok faydalı veya çok faydasız mıydı?
Birkaç saat veya birkaç günde verilen eğitimlerden bahsediyorum.
Böyle bir eğitim aldınız mı? Çok faydalı veya çok faydasız mıydı?
0
michael_knight
(07.05.24)
datacamp.bogazici.edu.tr

iki gun cok iyi yukleme olmustu.
0
gule gule
(07.05.24)
ileri düzey excel eğitimine katılmıştım, çok faydasını gördüm. o eğitim olmadan kendim araştırarak, video izleyerek de öğrenir miyim? belki evet ama uzun zaman alabilirdi.
onun dışında 1-2 günlük çok eğitime katıldım, birçoğunun kalıcı bir faydasını görmedim. bir tek segem sertifikası almak için katıldığım eğitim dolu doluydu. diğerleri çer çöp
0
mustafakesekci
(07.05.24)
Yöneticilik programında bir eğitim aldim (uygulamalı bir egitimdi, ekip yönetimi icin) kendim hakkında çok şey öğrendim. Üzerinden bir sene geçti hala aklımda.

Onun dışında etkili sunum eğitimi de çok iyiydi Amerika'dan bir danışman tarafından verildi.

Bir de insights egitimi almistim. Onda garip olan insights sonuçları yesil/sari/kirmizi giderken 20 kisilik ekipte beni yüzde 70 kırmızı yüzde 40 sarı koydular kimse yeşil, mavi demedi :)

Design thinking eğitimi de aldım. Acayip güzeldi, iki gün boyunca sıfırdan bir ürün dizayn edip bütün design thinking metodlarini kullandık. Su an bile beyin firtinasi yaparken kullanıyorum hatta Amerika'daki ekipten randevu Alip "şöyle bir şey var, hangi metodlari kullanayim" diyorum.

Vallaha soru sayesinde son bir senede çok güzel egitimler aldığımı gördüm.

En kötüsüyse COVID dönemi olan genç lider programiydi. Normalde Avrupa'da hep beraber bulusup vs oluyor ama olmadi patladi. Hep onlinedi sunumlar falan kesinlikle aynı etki değildi. Oradan hiçbir şey hatırlamıyorum eğitim olarak misal.

Bir de filipinlilerle nasıl calisilir eğitimi almistim, kadının "bunlar her şeye pozitif yaklasir her şeyi yapariz der yapamayacak olsa bile" demesi hala aklımda. Harbiden oyleler :)
0
logisticsmanager
(07.05.24)
Almanya’da liderlik eğitimine katıldım. Aldığım en iyi eğitimlerden. Beni gerçek anlamda değiştirdi.
0
gabe h coud
(07.05.24)
Merhaba, mesleki eğitimler yıllar içinde çok faydalandıklarım oldu.
Şahsım adına aldığım en iyi eğitim, Şiddetsiz İletişim eğitimleriydi. Herkese öneririm. Kendime, hayata bakış açım inanılmaz değişti ve gelişti.
0
from where i ride
(08.05.24)
Cevaplar hep mesleki eğitimlerden geldi ama sorarken benim aklımda daha çok nefes eğitim, özşefkat, yoga, hızlı okuma vs. gibi konular vardı.
0
🌸michael_knight
(08.05.24)
(11)

Türkiye'nin Kendi Nükleer Silahı Var Mı?

depresif çocuk
Savunma sanayide göz önünde olan atılımlar var. Peki acaba arka planda atom bombası da yapmış mıyızdır sizce?
Savunma sanayide göz önünde olan atılımlar var. Peki acaba arka planda atom bombası da yapmış mıyızdır sizce?
0
depresif çocuk
(07.05.24)
Yapmamışızdır
0
jülsezar
(07.05.24)
Öyle bir gücümüz olsa hükümet gelene geçene mahallenin delisi gibi sallaya sallaya gezerdi.
0
pianeta
(07.05.24)
Atom bombası için zenginleştirilmiş uranyum ya da plutonyum lazım bunları öyle gizli gizli edinip atom bombası yapmamız çok mümkün değil. Zaten İran'ın da fi tarihinden beri uğraştığı konu bu; Uranyum zenginleştirmek çok zor bir süreç.
0
salihdt
(07.05.24)
Savunma sanayisi atılımları atom bombası ile birlikte kullanmaktan çok uzakta henüz. Yani onlar üzerinden bakacaksak yapmış olmamız imkansıza yakın.

Öte yandan Türkiye'de soğuk savaş döneminde SSCB'yi vurmak için ABD tarafından ülkenin bir yerine getirilmiş/gizlenmiş atom bombası olabilir. Tıpkı SSCB'nin Küba için benzer bir şeyi yapmış olabileceği gibi.

Gerçi nükleer denizaltı diye bir şey var ve bombalar daha güçlü. Artık böyle birkaç üsse ihtiyacı yok. Karadeniz'in dibinde 20 yıl yatsa ruhun duymaz.
0
nawar
(07.05.24)
x.com

neden olmayacagi(ya da izinsiz olmayacagi) ile ilgili bir video ve flood.
0
gule gule
(07.05.24)
Hayir yok. Olamaz da.

Uluslararasi bir anlasmaya göre ( adini unuttum) silahsizlasma, olasi bir savasta cok büyük zarar verememe adina o tarihten itibaren hali hazirda nükleer silahi olmayan ülkeler buna sahip olamazlar.
O sirada hali hazirda nükleer silahi olan ülkeler, iran abd rusya falandi.
Kuzey koreyi hatirlamiyorum.
Sadece o ülkelerin nükleer silah gelistirmeye ve sahip olmaya izni var.
0
robert bosch
(07.05.24)
Dünyada nükleer silahı olan ülkeler;
Amerika
Rusya
Çin
İngiltere
Fransa
Pakistan
Hindistan
Israil(tahmini olarak)
Kuzey kore

5 de anlasmada taninan ülke var;
Rusya, abd, çin, fransa, İngiltere
Bunun dışında yok ve yassah. Uretmeye calisanlar da ambargolar falanla uğraşıyor (iran misal)

Türkiye'de Amerika'nın falan nükleerleri var.
0
logisticsmanager
(07.05.24)
bunun olmasi icin bu alan da uzmanlasmis fizikcilerde lazim, hicbir isim duymadim.
0
durgunfoton
(07.05.24)
atom bombasi yapmak öyle kolay bir sey degil. bugün baslasan, ambargo yemesen, ciddiyetle oturup ugrassan, ölümlü kazalar falan da hizini pek kesmese en az 20-25 yil gerekiyor. sen istedigin atilimi yap, know-how yok bir kere.

öncelikle madenden cikardigin uranyumu silaha takıp atabildigin bir sey degil nükleer silah. dogada bulunan uranyum 238'in, hadi atom enerjisi cok gelismis bir üllke ise platünyum 239"u da say, reaktörlerde zenginlestirilerek uranyum 235 haline getirilerek kullanilmasi gerekiyor. bunu yapacak know-how türkiye'de yok.

türkiye kalkip platünyum zenginlestiremiyor cünkü aninda bomba yapacagi anlasilir ama türkiye uranyum da zenginlestiremiyor cünkü
1. farki bir ülkeden uranyum aldigin an diger ülkelerin haberi oluyor.
2. kendi ülkemizdeki uranyum cevherini cikaracak ve isleyecek know-how yok.

- hadi diyelim yellowcake'i kazakistandan falan getirttik arap ülkelerine para yedirerek. uranyum dedigin madde kenara koyayim dursun diyebilecegin bir sey degil. uranyumu depolamak icin güclendirilmis kursun tesislere, gene bu tesis yaninda basincli su tesislerine ihtiyacin var. bu yapinin sadece insasi uc yil sürüyor. yani senin daha reaktör depon yok, ne bombesi yapiyorsun?

- uranyumu islerken santrifüje sokacaksin ama santrifüje sokmak icin bunu önce cürüfleyeceksin. cürüfleme sonucu uranyum tetraflorür elde edeceksin ki inanilmaz kontrolsüz bir madde bu. bunu handle edecek bir uzmanin yok, bu uzmanlar da öyle iki üc yilda yetismiyor. uranyumu santrifüjlemek de zaman gerektiren bir sey. bir atom bombesi icin 200 kg zenginlestirilmis uranyuma ihtiyacin var ki hadi ambargo falan yemedin diyelim ki tam gaz calisarak ve onlarca santrifüj cihaziyla anca 15 senede falan ulasabilecegin bir kg.

- hadi bunu da yaptilar diyelim. bombayi nah yaparlar. bomba dizayni sorun degil ama o bombanin kalbinde hangi madde ne kadar yatiyor tam olarak bir sir. hicbir ülke bunu paylasmaz. bunu bilebilecek uzmanin ve bir pratigin yok. seneler boyunca yüzlerce arastirma yürütmüs olman gerekiyor bunu yapabilmek icin.

-tüm bu asamaya kadar yaptigin her sey testti. bombe degildi. hadi tüm testleri gecip kazasiz belasiz bombeyi de ürettin diyelim, nasil atacaksin?
senin nükleer füze atacak bir basligin yok ki?

nükleer bombe öyle 3-5 yilda yapilacak bir sey degil. batida atomu ve uranyumu anlamak icin yürütülen calismalar 1800'lerin sonlarinda coktan hiz kazanmisti. abd 1942'de manhattan project'e basladiginda kenarda günümüz degeriyle 30 milyar dolari ve 130 bin calisani vardi. senin ne bu bilimsel know-how'i yaratacak egitimli insan gücün var, ne de bir projeye bu meblaglari ayiracak vizyonun.
birileri bir ara cikip 6 ayda nükleer bombe yapariz falan diyordu ama onlar anca atletle tank durdurdugunu zanneden kesimi inandirir buna.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(07.05.24)
Şu an için kendi nükleer silah teknolojimiz yok zaten bu teknolojiye sahip dünyada sayılı ülke var fakat caydırıcılık için ilerde bu teknolojiye sahip olacağımızı ve olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı analizlerde Türkiye'nin kardeş ülke Pakistan'dan bu teknolojiyi transfer etme ihtimali yer alıyor Ayrıca geçmişte İncirli Amerikan üssünde 90 adet nükleer başlıklı füze olduğu resmi makamlarca iddia edilmişti
0
doharkoman
(07.05.24)
0
late viper
(07.05.24)
(6)

ford ecosport, ford focus yada toyota corolla hybrid

baldan kaymak
kullananlar hangisini tavsiy eder etmez?teşekkürler
kullananlar hangisini tavsiy eder etmez?

teşekkürler
0
baldan kaymak
(06.05.24)
Corolla var işte neyi tartisiyoruz?
0
halk
(06.05.24)
corolla hybrid varken diğerleri konuşulmaz.
0
jelly bear
(06.05.24)
Ecosport kullanıcısıyım, bir kaç zaman bu arabayı almalıyım diye bakındım ve sonra kısmet oldu aldım. 3 yıldır kullanıyorum şimdiye kadar hiç sorun yaşamadım, ihtiyaçlarımın hepsini karşılıyor (ST Line, kış paketi ile)
Focus çok uzun zaman kullandığım için Ecosport ile sürüş dinamikleri, yol tutuşu vs açısından çok büyük bir farkı olmadığını gördüm, Ecosport daha yüksek ve görüşü daha iyi, yakıtı focus dizel ile kıyaslanmaz ancak fiyat performans aracı diyebilirim çünkü aynı donanımda aynı seviyedeki muadillerine göre piyasası gerçekten çok çok uygun.

Corolla Hybrid test için bile kullanmadım ancak sahibi olupta sanayiye giden, söylenen vs bir kişi bile görmedim, tanımadım.

SUV olsun diyorsanız Ecosport, yoksa Corolla der noktayı koyarım.
0
foolrules
(06.05.24)
Ben hayatımda ecosport hakkında iyi konuşulduğunu pek görmedim (genel iç hacmi, kullanışı olarak). Zaten benim de hayatımda gördüğüm en alakasız arabalardan biri görünüş olarak.

Focus ne model, hangi kasa, hangi motor, otomatik mi
Ya da corolla hybrid mi benzinli mi vs hiçbir bilgi yok.

Neyse ben de corolla derim. Sorna focus derim. En son başka araba yoksa ecosport derim. Çünkü bana göre acayip kötü gözüküyor.
0
logisticsmanager
(06.05.24)
ben önce focus sonra corolla derim. benim önceliğim daha iyi yol tutuş, performans ve dış görünüş. ama önceliğin az yakması, sorunsuz olup sanayiye çok az gitmesiyse corolla
0
paintov
(06.05.24)
ecosport +1
0
since1907
(07.05.24)
(2)

Evde az malzemeyle spor

tchuck
bahçeye 1-2 eşya alabilirim ek olarak;şuan elimde yalnızca ayarlanabilir dumbellar var matım var.diyorum ki; barfiks ve dips yapabileceğim bir şey aalyım bahçeye, 1 tane de basit bir bench alayım. bir de bar.sırf bu malzemelerle, bir application yardımıyla spor yapabilir miyim sizce?bana ne önerirsi
bahçeye 1-2 eşya alabilirim ek olarak;

şuan elimde yalnızca ayarlanabilir dumbellar var matım var.
diyorum ki; barfiks ve dips yapabileceğim bir şey aalyım bahçeye, 1 tane de basit bir bench alayım. bir de bar.

sırf bu malzemelerle, bir application yardımıyla spor yapabilir miyim sizce?
bana ne önerirsiniz? hem ekipman hem application olarak?
0
tchuck
(05.05.24)
1 Bench
1 Bar
1 Rack
0
Mirket
(05.05.24)
Kettlebell bir de dips/barfiks yapılabilecek bar.

Dan john amca okuyun. Easy strength, armor building complex vs. Efsane kitaplar. Ve hatta ileride kettlebell ile 10k Kettlebell Challange yapılabilir (ben yapıyorum şu an).

Sporu çok karıştırmaya gerek yok. Totalde push, pull, hinge, squat, abs bitti gitti yani. Bodybuilding kasmayan biri için en ideali strength training.

Ha rack alabilirseniz onu da alın kesin ama bence başlangıç için iki adet kettlebell ile front squat, overhead squat falan yeterli.

Ben 210 kg squat yapıyorum ve front squat ve overhead squat sonrası anladım ki bunlar çok çok daha zor.
0
logisticsmanager
(05.05.24)
(10)

Birikim Yapmak İmkansız Gibi Geliyor

depresif çocuk
Maaştan bağımsız olarak, alacak bir sürü yeni şey buluyorum.Almak istediğim saatler, parfümler, kıyafetler...Arabayı yükseltmek istiyorum.Dişlerimi yaptırma fikri de aklımın bir köşesinde duruyor.Bitmek bilmiyor.yeni dünya böyle mi artık? yoksa kişisel bir durum mu?
Maaştan bağımsız olarak, alacak bir sürü yeni şey buluyorum.
Almak istediğim saatler, parfümler, kıyafetler...
Arabayı yükseltmek istiyorum.
Dişlerimi yaptırma fikri de aklımın bir köşesinde duruyor.
Bitmek bilmiyor.

yeni dünya böyle mi artık? yoksa kişisel bir durum mu?
0
depresif çocuk
(04.05.24)
Evet, yeni dünya böyle. Birikimsiz, kıt kanaat geçinen insan modeline doğru hızla evriliyoruz ama bunu bahane etmemek lazım.

Bir bankada bir yatırım hesabı aç. Kazandığım her kuruşun yüzde şu kadarı de. Buna yolda bulduğun parayı bile dahil edip ne kadarı olduğuna sen karar ver. O kadar para kaç kuruş ya da kaç lira ediyorsa eline geçtiği anda gidip o yatırım hesabına aktarıp TMG kodlu fondan al ve unut.

İnan bir gün iyi ki yapmışım diyeceksin.
0
Mirket
(04.05.24)
Kişisel. Bunların hiçbirini yapmak istemeyenler var.
Tabiki günümüzde alacak daha fazla şey var buna karşı çıkmıyorum ama kimse zorlamiyor bizi almaya. Misal araba yani, millet 5-6 yıllık arabaya eski diyor.

Hobiyse bir şey diyemem misal parfüm benim hobim. Ama sizde hobi değil daha çok tüketim var gibi.
0
logisticsmanager
(04.05.24)
İmkansız değil, ben kazandığım paranın neredeyse tamamını biriktiriyorum. Bunda kendi işimi yapıyor olmanın da faydası var ama durumun olduğu halde biriktirmiyorsan, birikim yapmamak için bahane olmaz. Ayda hobilerime 10 bin tl harcıyorum.

Maaşlı maaşsız, her ay %10-15 biriktirme hedefi olan birisi ileride çok rahat eder.
0
hayirsiz
(04.05.24)
Sağlığınız için olanı hariç gereksiz harcamaları bırakmanızı öneriyorum. Gösterici tüketimin sonu yok. Ülkenin sosyal güvenlik sistemi çöktü yatırım yapın. Yarın ne olacağı belli olmaz.
0
anon1m
(04.05.24)
Dünya bu hale getirildi.
Kişisel durum mu? dediğin ise her şeyi ihtiyaç olarak gösteren veya hissettiren uygulamalara karşı olan zaafiyetlerimizle başlıyor.

Dünya ekonomisi şu an bir ihtiyaç olmamasına rağmen kişiye harcatma veya kişiyi borçlandırma üzerine kurulu.
Reklamlara dikkatli bakın hedef kitle bellidir.
Çocuklar mesela. "Yok veya olmaz kelimelerine yabancıdırlar. Anne baba da onlara karşı bir yere kadar direnir sonunda isyenileni satın alırlar.

Gençler,kendini birey olarak görenler ve özellikle bekarlar.
Bunlar da bakacak bir aileleri olmadığı için harcama yapmaya evli olanlara göre daha çok meyillidir.
Bireyselliğe tutulan, aslında yalnızdır. O yalnızlığı giderecek şeyler çoğunlukla yine harcamaya dayalıdır.

Dünü (hatta tarihi) unut, bugüne bak.. diye güzel bir şeymiş gibi önümüze sürülen "trend " kavramı bunun için var.
Neyin eskidiği veya yeni sayıldığını bile belirleyen şeyi, ona olan ihtiyacımız değil piyasayı elinde tutanlar belirliyor.

Zaruri ihtiyaçlarını sırala ona göre harcama yap istersen.
Eve kapanmak sadece salgın için değil tasarruf için de söz konusu
0
diyecevaplandı
(04.05.24)
bu hep olacak. villa alsan yanındaki daha büyük villaya gözün kayacak. keep grinding.
0
gabe h coud
(04.05.24)
Merhaba

Bence bu bir tüketim dünyası. Listenizdeki "saatler, parfümler, kıyafetler"in bir sınırı var. Kollarınızı saatler ile kaplayamaz, parfümleri üzerinize boca edemezsiniz. Dişleriniz ise sizin sağlığınızdır, bu ayrı bir harcama kalemi.

Dünya insanlara herşeyi tüketmesini salık veriyor. Maddiyatın, kültürlerin, bilginin bile. Sosyal medyada olanı biteni kaçırdığınızda (tüketemediğinizde) kendinizi kötü hissettiriyor. Oysa bu bana hastalıklı bir ilüzyon gibi geliyor.

Kendi adıma elimdekileri gitgide azaltan bir tavır izliyorum. Bana armağan gelen, giymediğim kıyafetleri veriyorum. Kitaplarımı 2. el alıyor, değiş-tokuş ediyor ya da armağan ediyorum. Örnekler çoğaltılabilir. Her ne kadar Fight Club filmi bence toplumun gazını almak için kurgulandıysa da şu sözüne hak veriyorum, diyordu ki:
"İhtiyacımız olmayan şeyler sahip olmak için gece gündüz çalışıyoruz. Sonra sahip olduğumuz şeyler bize sahip olmaya başlıyorlar". Bence basit, sade bir yaşamın dinginlik ve zenginliği çok değerli birşey. Parayla satın alınamayacak değerlerden.

Sizin durumunuz mevcut dünyanın akışına kapılmanız. Başınızı kaldırıp etrafınızın farkına varırsanız buna mecbur olmadığınızı görürsünüz. Bu duyuruyu açtığınıza göre bu gidişatı sorgulamaya başladınız diye yorumluyorum ben.
0
burka
(04.05.24)
Yeni dünya böyle değil şahsi bir durum. Yazınızda sorunuzun cevabıda var kıta kanaat etmeyen çoğu bulamaz.
0
doharkoman
(04.05.24)
dostum seni tanimiyoruz elbette ama girdigin duyurulardan yola cikarak bence tuketim ve alisveris bagimliligin var. elbette ki bir tek sen tek degilsin, bircok kisi bu oyunlara geliyor ama aklini kullanip onceliklerini netlestirmen lazim. bu gidisatla iki kati kazansan gene birikim yapamazsin. senin kadar kazanan birinin dis yaptirmasi gerekiyorsa tak diye cekip nakit verip yaptirabilmesi gerekiyor.
0
hot potato
(04.05.24)
Orta sınıfın erimesi de bu aslında; eskiden çalışırken hem yaşanabiliyor hem birikim yapılabilen insanlar artık birikim yapamıyor. Fakat gözlemim şu: çevremdeki ortayaş ve üstü orta sınıf, birikimini borsa, coin vb yatırım araçlarıyla yapmaya başladı
0
gadlemler
(05.05.24)
(8)

hurmanın glikoz şurubuna batırılması

gule gule
eskiden de bu kadar popüler miydi bilmiyorum ama son günlerde önüme çokça şu cinsten haberler düşüyor.hurmanın kendisi glikoz şurubunda bekliyor,içeriğinde hurma yazıyorsa glikoz şurubuna batırılmıştır.reklam olmasın bazı markaların barlarının ve çeşitli ürünlerinin içeriği sağlıksız değil diye alıy
eskiden de bu kadar popüler miydi bilmiyorum ama son günlerde önüme çokça şu cinsten haberler düşüyor.

hurmanın kendisi glikoz şurubunda bekliyor,
içeriğinde hurma yazıyorsa glikoz şurubuna batırılmıştır.

reklam olmasın bazı markaların barlarının ve çeşitli ürünlerinin içeriği sağlıksız değil diye alıyoruz fakat bu haberleri gördükçe bunlardan da uzaklaşacağız gibi gözüküyor. nedir bu işin aslı?
0
gule gule
(03.05.24)
Marketten hurma alırken içindekiler kısmına bakıyorum.
O dediklerinizde içindekiler kısmına "hurma, glikoz" gibi bir şey yazıyor.
Sadece "hurma" yazanları tercih ediyorum.

Neyse ki halen çoğu firma içindekiler kısmında yalan söylemiyor.
0
michael_knight
(03.05.24)
@michael_knight cevap için teşekkürler, sorumun çıktığı yer aslında içindekiler kısmında(barlar için) sadece hurma yazıyorsa bu hileye(glikoz şurubuna batırma) bulaşmamışlar şeklinde çıkarım yapabilir miyiz sorusu onu merak ediyorum.

malum yurtdışında ve türkiye'de aynı isimli ürünlerin içerikleri farklı ve her gün başka bir kimyasalın adını öğreniyoruz kabul edilmeyip geri gönderilen ihracat mallarından, hiçbir şeye güven kalmadı.
0
🌸gule gule
(03.05.24)
Ben içindekilerde yazmayınca glikoz olmadığını düşünüyorum. Ama ne sektörü tanıyorum ne de mevzuatı ve cezaları biliyorum.
Fakat fiyatından ve lezzetinden anlaşılıyor.

Glikozlu hurma 50 lira, glikozsuz hurma 200 lira (Elbette daha ucuz ve pahalı satılanlar da var ama genel olarak diyorum)
0
michael_knight
(03.05.24)
a101 çerezya medine hurması arkasında sadece hurma yazıyor 250 gramı 100tl gibi bişeydi
0
eja
(03.05.24)
Haberleri bilmiyorum fakat hurmaya glikoz şurubu eklenmesi yasal ve en masum olanlarından. İşin aslı şudur iktisadi şartlardan ve Türkiye'de bilinçli tüketicinin az olmasından dolayı küresel gıda şirketleri bakanlıklarda kuvvetli lobicilik yapıyor ve mevzuatı çoğunlukla kendi menfaatlerine uygun olarak düzenlenmesi için baskı yapıyorlar bu sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde böyle fakat iktisadi şartlardan dolayı (kıt bir kaynağın nüfusa paylaştırılması) Türkiye'de bir çok ürünün kalitesi müreffeh ülkelere daha düşük ve tağşiş oranı yüksek. Bir de işin pazarlama kısmı var ürünlerin şeker miktarı arttıkça tüketimde artıyor.
0
doharkoman
(03.05.24)
Bu işin aslı nedir? Türkiye'de gıda seviyesi o kadar kötü ki neyin aslı olduğunu bilemezsin. Içine istediğini de katsa kontrol mekanizmalari yavaş ya da yok.

Sonuçta bakanının dünyanın en büyük gıda firmalarından birine danışman olduğu ülkede her şey olabilir.
teyit.org

Ustünde glikoz şurubu yazmayanı alıp olmadığına inanacaksiniz.

Ülkenin tombikler ülkesi olmasının sebeplerinden biri de gıda kalitesinin düşmesi zaten.
0
logisticsmanager
(03.05.24)
Bakanımızın geçmişte küresel bir şirkette kariyer yapmış olması olsa olsa alanındaki liyakatini ve tecrübesini gösterir bir de buraya teyit linki bırakmışsınız hiç gerek yoktu biyografisini okumanız yeterli olurdu bu konu sır değil ki (geçenlerde Diyanet işleri başkanımıza biyografisinde Arapça bildiği yazmasına rağmen yapılan itibar suikastına benziyor nasılsa her şeye inanan malum bir kitle var) malum bakanlıklarda artık teknokrasi var alanında liyakatli kişiler bakanlık yapıyor her neyse şartlar ortada bakanımızın kariyeri kısa vadede realiteyi değiştirmeyecektir komplike bir konu tek bir sebebi yok tağşiş oranının yüksekliği kıt kaynakların nüfusa paylaştırılması ile alakalı iktisadi bir konu uzun vade de böyle devam edecek her şeyin bir maliyeti var.
0
doharkoman
(03.05.24)
@doharkoman; prim oluyor mu böyle yapınca yoksa düz maaşın içinde mi var? Bir de sadece eksiduyurudan mi sorumlusun yoksa baska sosyal medyalar da gerekiyor mu mesai saati içinde ? Umarim maaş enflasyona yenilmemistir. Kolay gelsin, zor is seninkisi de.
0
logisticsmanager
(03.05.24)
(3)

Fransizcasi "fluent" olan birisi...

Yourcousinmarvinberry
Bana mesaj atabilir mi danismam gereken önemli bir sey var.Merci bcp.
Bana mesaj atabilir mi danismam gereken önemli bir sey var.

Merci bcp.
0
Yourcousinmarvinberry
(03.05.24)
Fluent değilim ama en kötü hanıma sorarım (fransiz).
0
logisticsmanager
(03.05.24)
Je suis à vous ordres mesdaimes and monsieur
0
mech
(03.05.24)
Buraya yazacak arkadaslar DM atabilirler.
0
🌸Yourcousinmarvinberry
(03.05.24)
(8)

diyet sonucu tartıda aynı durmak

mantarliborekk
1 haftadır karatay diyeti yapıyorum. arada kaçamaklar oluyor evet ama normalde 2 dilim kek yiyorken yarım dilim yiyorum , gibi küçük kaçamaklar. bunlar zayıflamama engel mi gerçekten?tamamen yasaklı listesine uymam mı gerekir. çünkü öylesi imkansız gibi benim için.porsiyonlarım azaldı kahvaltı öğle
1 haftadır karatay diyeti yapıyorum.

arada kaçamaklar oluyor evet ama normalde 2 dilim kek yiyorken yarım dilim yiyorum , gibi küçük kaçamaklar.

bunlar zayıflamama engel mi gerçekten?
tamamen yasaklı listesine uymam mı gerekir. çünkü öylesi imkansız gibi benim için.
porsiyonlarım azaldı kahvaltı öğle aksam hepsi sağlıklı protein ağırlıklı.
anladım neden böyle oluyor?
sonradan tartıda düşer mi yoksa olsa olur muydu şimdiye kadar?
0
mantarliborekk
(02.05.24)
Karatay diyetinin içeriği nedir bilmiyorum ancak bir hafta genel olarak kilo değişimi görmek için kısa bir zaman. Eğer çok sağlıksız şok diyetlerden birini uygulamıyorsanız 2 ileri 1 geri ancak 1 ayda gözle görülür bir fark ortaya çıkar.

Bunun sebebi gerek tartının hassasiyeti gerekse sizin tartı alışkanlıklarınızla alakalı. Tartıların yanılma payları ve tartıldığınızdaki kıyafetler, boşaltım durumunuz, sırf o günlük yediğiniz yemek, içecekler vs gibi etmenler küçük ölçüde göstergeyi değiştiriyor.

Doğru sonucu görmek için kilonuzu kaydedip genel gidişin aşağı mı yukarı mı yoksa sabit mi olduğunu takip edin.

Bir de hafif de olsa egzersiz programı uygulamayı ihmal etmeyin. Tek başına diyetle özellikle hareketsiz bir yaşama sahipseniz kaslarınız da erir ve çırpı kollu bir hal alabilirsiniz.
0
akhenaten
(02.05.24)
Karatay diyeti ne yapıyor bilemem de kalori takibi olmadan yapılan diyetlerin çoğu özellikle diyet bilincisi, beslenme bilgisi olmayan kişilerde patliyor. Sebebi de yediginizin ne kadar kalorili olduğunu kestirememek.

1 hafta kısa süre evet ama benim dediklerinizden anladığım ise yaramamasi olasi.
Diyeti yapacaksaniz tdee'den hareketsiz kalori hesaplaması yapın. Sonra yediginiz her şeyi tartin ve kaç kalori çıkıyor hesaplayin.
0
logisticsmanager
(02.05.24)
Her gün aynı saatte tartilmaniz gerekiyor öncelikle, boşaltım durumu vb çok etkliyor dendiği gibi. Ayrica çok kısa bir süre.
0
sanguine
(02.05.24)
aralıklı oruc yap bence işe yarıyor.
0
sizofren06
(02.05.24)
Spora gidip agirlik kaldirip kas kazaniyorsan sabitleniyor cunku kasinda agirligi var.

1 hafta vucudun adapte olmaya calismasi vs cok bisi bekleme bence
0
Zetnikov
(02.05.24)
Kilodan değil de ölçülerden(bel, kalça vs) kontrolden yapmak daha sağlıklı bence. Egzersiz yoksa ani etki görmen de çok zor ayrıca.
0
hasmetizm 2046
(02.05.24)
İnsülin direncini kırmak yaklaşık iki hafta sürüyor o yarım dilim keklerle diyeti başa alıyorsunuz bu diyet değil atıştırmalık olarak ham kuruyemişlerden tüketebilirsiniz günde tek öğün beslenirseniz iştahınız kapanır ve süreciniz hızlanır tatlı krizi çekmezsiniz atıştırmalık yemeye ihtiyac duymazsınız.
0
doharkoman
(02.05.24)
başlangıç kilonuz kaç? aşırı kilolu olunca ilk günden beri çok fark ederken, daha normal bir kilodaysanız az az fark eder. azdan az, çoktan çok...

bir de vücudu şaşırtmanız lazım. mesela hiç karbonhidrat yemeyin. hiç kek yemeyin. kaçamağı bırakın.
0
co2s2
(02.05.24)
(11)

Özgeçmiş Hobi Kısmına Şunları Yazmak Saçma Mı?

depresif çocuk
1) parfüm koleksiyonerliği2) ikinci dünya savaşı tarihibunlar takıntı seviyesinde meraklı olduğum konular. Ama biraz saçma durur gibi geldi.
1) parfüm koleksiyonerliği
2) ikinci dünya savaşı tarihi

bunlar takıntı seviyesinde meraklı olduğum konular. Ama biraz saçma durur gibi geldi.
0
depresif çocuk
(01.05.24)
artı veya eksi etkisi olmaz.
0
gabe h coud
(01.05.24)
artı veya eksi olabilir.

artı: aaa ben de bu konuları seviyorum diyebilecek hr, patron

eksi: saçma bunu niye yazmış ki diyebilecek hr, patron.
0
buenosdias
(01.05.24)
Eksi etkisi olur herhalde. Kurumsal is kulturunden uzak oldugun dusunulebilir. Bilmemne korosunda tenorum gibi somut veya yazlari akdeniz sahillerini temizleyen gonullu grubunu organize ediyorum gibi begeni uyandiracak seyler de degil yazdiklarin.
0
hot potato
(01.05.24)
"İkinci Dünya Savaşı Tarihi"
demeseniz de mesela "Churchill Doktrini" filan deseniz güzel olur. Tabii bu anlamda bilginiz varsa (bilmiyorsanız uçmayın sakın).

"Parfüm Koleksiyonerliği" yerine de, "Parfüm ve Duygular" deseniz, açıklarken de Şarap Kolleksiyoncusu gibidir deseniz mesela.

Günümüzde ilgi çekmek ve popülizm önemli. Detaylar ise önemsiz.
0
alfired
(01.05.24)
Hot potato +1

Bir de cok ergence buldum ben. Stajyer yazsa hos olabilir anca.
0
Kittie
(01.05.24)
hobi kısmı olmasın cv'de +1
0
kurbanlik koyun
(01.05.24)
hangi iş ve meslek yazılmamış ancak ikinci dünya savaşı geek bir izlenim veriyor bence. alakalı bir meslek değilse yazmamak daha doğru olur.
parfüm koleksiyonerliği iyi olabilir. özellikle satış pazarlama falansa dış görünüşüne önem gösteren, kokudan anlayan birisi diye düşünülebilir.
0
abelardo
(02.05.24)
Abi şimdi herkesten farklı bakacağım ben cv'de hobileri görmeyi seviyorum ve özellikle hayatında farklı şeyler olanlar ilgimi çekiyor. Yani parfüm koleksiyonu diyorsun, misal 20 tane varsa farklı ama bana basenotes'ta hednic var. Bu herif gibiysen o zaman bu gerçekten bir hobi.
Tarih konusunda da misal sana soru geldiğinde buna olan ilginin gösteriyorsan gene güzel.

Hobiler aslında kişiler hakkında ise alan kişiye bilgi verebilir. Misal bak ben fitness hobi derim ama bazı kişiye göre fitness yürümek, koşmak, iki hareket yapmak. Benim için 230 kg deadlift yapmak, 50 kg çantayı alıp taşımak, 20 kg yelek ile dağda yürümek, kitaplarını okumak, arastirmalara bakmak.

Yani aslında sen hobi diyince biz bundan ne anlamayiliz buna bakmak lazım. Sen ikinci dünya savaşı diyince bu konuda elinde 30 kitap varsa, misal Avrupa'da bu alanlarin gezmissen vs bu bize senin hakkında bilgi verir aslında.

Neyse yani benim kendi muhattap olduğum sirketler ve roller seviyesinde ben hobi kismini severim. Yöneticiler falan kendi tanitimlarini yaparken hobilerini de koyuyorlar o PowerPointlere ve gerçekten aklımda kalan şeyle hep hobileri, nerede calismislar, nerede okumuslar umrumda değil. Adamın hobisi misal hobi trenleri falandi. Çok ilgimi çekmişti.

Neyse çok konuştum :)
0
logisticsmanager
(02.05.24)
1 belki kurtarır da 2 saçma.
0
hrskrs
(02.05.24)
yazmak istiyorsan yaz, saçma olsun ne olacak. benim ilgimi çekerdi mesela. ama insanlar o kadar düz ki komik ve salakça algılayacak kişiler olacaktır tabii.
0
deartheodosia
(02.05.24)
Genellemeler kötüdür kabul ediyorum ama mesleği bu olmadığı halde ikinci dünya savaşına takık biri 15 yaşında bir ergen değilse çok olumlu düşünmem. Gavurların red flag dediği zımbırtı yani benim için bu ikinci dünya savaşı takıntısı. Ha bu red flag iş vermeye engel olmaz benim için ama çok da muhabbet etmeyi tercih etmem kendisiyle lol
0
nundu
(02.05.24)
(2)

microsoft teams için profil resmi ? (iş yeri)

HellKeePer
Kişisel fotoğrafı dışında avatar vs. kullanan var mı? neler kullanıyorsunuz ve hiç tepki aldınız mı? teşekkür
Kişisel fotoğrafı dışında avatar vs. kullanan var mı? neler kullanıyorsunuz ve hiç tepki aldınız mı? teşekkür
0
HellKeePer
(30.04.24)
bizim şirkette herkes kendi fotoğrafını kullanıyor ya da hiç kullanmıyor.
0
sir gawain
(30.04.24)
Çoğu kisi kendi fotosunu kullansa da komik fotolar olanlar da var ve enteresan olan baya 50 kusur yaşında kimsenin tepki vermeyecegi konumda kisiler.

Lgbti grubunda olanlar ona göre şeyler koyabiliyor misal bayrakli falan.
0
logisticsmanager
(30.04.24)
(13)

türkiye'de hiç bir şeyin yetmemesi

avatar is back
yani gerçekten illallah ettirdi. yürüyüşe parka çıkıyorum her yer insan, pikniğe gidiyorum yer yok, arkadaşlarla akşamları sakin cafe aramak için çokça cafe geziyoruz, bi yemeğe gidelim desek güzel mekanın önünde 10 dk sigara içip bekliyoruz, bayrama memlekete uçak bileti bakıyorum şimdiden haftanın
yani gerçekten illallah ettirdi. yürüyüşe parka çıkıyorum her yer insan, pikniğe gidiyorum yer yok, arkadaşlarla akşamları sakin cafe aramak için çokça cafe geziyoruz, bi yemeğe gidelim desek güzel mekanın önünde 10 dk sigara içip bekliyoruz, bayrama memlekete uçak bileti bakıyorum şimdiden haftanın 2-3 günü dolmuş kalanlarda da az yer var fiyatlar uçmuş, otellere baktım ailemi götürsem mi dedim, oteller tıklım tıklım. bunları geçtim, konut yetersiz araç yetersiz neye baksam ya yetersiz ya da çok talep görüyor.

abi bu nedir ya? gerçekten ülke nüfusu 2010'da 30 milyondu da biz mi bilmiyorduk yoksa şimdi 150 milyon mu? bir arkadaşla tartıştık bu konuyu, ben biz türklerin çok ciddi tüketim düşkünü olduğumuzu ve aşırı sosyalliğe bağladım o ise, yüksek istihdam ve yüksek maaşlara bağladı, köyden kalkıp gelen hastanelerde sağlıkçı okullarda öğretmen kamuda memur, öyle ya da böyle 1500$ maaş alıyor herkes neredeyse.

cidden nedir bu ya?
0
avatar is back
(30.04.24)
Boş şeylere vaktimiz çok.
Bu bir gerçek.
Kütüphanelerin boş olduğu bir toplumda sorun da çoktur.
0
diyecevaplandı
(30.04.24)
istanbulda?
0
abuzer
(30.04.24)
bence türkiyenin en büyük problemi ve her şeyin sebebi kalabalık olması. bu yazdıklarının sebebi de kalabalık olması. hindistan, bangladeş olma yolunda ilerliyoruz
0
abelardo
(30.04.24)
İstanbul için nüfus yoğunluğu problem
0
jülsezar
(30.04.24)
Doğru cevap, tüketimin artması.

Mesela bakın, 2020’de kişi başı harcama 8.5k dolar iken 22 de 10.5k dolar olmuş.
data.worldbank.org

Bunun sebebi para basılması, bunun sonucu enflasyonun artması, enflasyon artmasına rağmen faizlerin düşük tutulması.

Türkiye’yi yokuşa süren 3 olay bu. Para basmak deyince fiziki parayı düşünmeyin sadece. Seçimden önce, toplamda 1000 dolar tutarında kredi çektiğinizi düşünün, enflasyondan dolayı geri ödediğiniz miktar 600 dolar olsun mesela. Aradaki 400 dolar para basılarak karşılandı.

Son yıllarda para basılmasının sebebi, millete para dağıtmak. Bayağı bayağı para dağıltıdı kredi ile. Sebebi ise, seçimi kazanmak. Belliki başarılı oldular.

Bu grafikte dağıtılan paranın büyüklüğünü gösteriyor mesela, kredi genişlemesini: eksisozluk.com
0
substituent
(30.04.24)
Türkiye'de yüksek istihdam ve yüksek maaş mı varmış?

İstanbul nüfusu 16 milyon, anlık insan sayısı minimum 20 milyondur öğrencisiyle göçmeniyle turistiyle, bunun %1'i dışarda olsa 200 bin insan ediyor. 200 bin insan da İstanbul'da her türlü mekanı doldurur zaten. Bu kadar basit matematiği yok sayıp "Madem ekonomik kriz var, niye her yer dolu" diye konuşmak çok tuhaf geliyor bana
0
nundu
(30.04.24)
Sen de bu kalabalıkta +1 sin. Farkında olman seni o kalabalıktan ayırt etmiyor. Gel taşraya bu kalabalık yok
0
olaylar olaylar
(30.04.24)
Bu işin çözümü cem uzan'ın dediği gibi doğu illerine kumarhane açıp hem istihdam yaratıp hem de para getirisi sağlamaktır.
0
ferenc
(30.04.24)
Arz asil problem.
0
aloha snackbar 3
(30.04.24)
birinci sebep kalabalık ve nüfusun şehirlere dengesiz dağılımı. ikincisi ise insanların boş vakit geçirmekten tek anladığı şeyin kafeye restorana gitmek olması. biz türkler para harcamadan eğlendiğimizi anlamıyoruz. illa bir şeylere para ödenmeli, hizmet alınmalı, şımartılmalı, o tatmin duygusu yaşanmalı. insanlara da hak veriyorum, büyük şehirlerde yapacak bir şey yok. doğru düzgün doğa yok, doğa olsa ulaşım yok, ulaşım olsa her yer tesisleşmiş, vs. vs.
0
sir gawain
(30.04.24)
Vallaha paris'e gittiğimde ben de kalabalık diyorum, bunun gibi bir de lyon dedim onun dışında demedim. Oralarda da her yer dolu. Bunun sebebi nüfus yani. İstanbul'a bakan birinin herhangi bir şekilde araştırma yapmasına gerek yok, gereksiz kalabalık yer. Yaşanacak bir tarafı yok.

Bu sebepten buraya yigilmamaliydi ama hükümetler bu yolu seçti. Her şey oraya yigdi malum inşaat. Yoksa İstanbul'daki hayat biraz başka şehirlere yayilsa bu sorun olmayacakti.

Ha bu arada Türkiye gibi enflasyon tavan ülkelerde harcamanin artmasi da normal. Bugün 100 liraya yediğini 2 ay sonra 150 liraya yiyeceksin. E zaten ne araba ne ev alinabiliyor, hobi desen para, yurtdışı gezmek para. Yani insanlar ya eve tikilacak ya elinde olup bir şeye yetmeyen parayi harcayacak.

Türkiye'de çok para var diyen kendi çevresine bakıp bunu söyler. Yüksek istidham ve yüksek maaş. Maşallah sanırsın almanya. Şu an devlet para alıyor o kadar.
0
logisticsmanager
(30.04.24)
turkiye kaldirabileceginden cok nufusa sahip. sehirler korkunc. allah askina ankara kalesine cikip etrafa bir bakmanizi tavsiye ederim. manzara hindistan'in aynisi.

cayyolu'na guya varliklilar gitti tasindi. gidin google maps'ten bir uydu goruntusune bakin. parsel parsel arsa ceviren site dikmis, hicbir mantigi olmayan butunluksuz cirkin yapilasmalar olusmus. bunun fakirlikle alakasi yok. 1930'da turkiye alman sehir planlamacilarina sehir tasarlatiyordu. simdi ise kolay ve hizli rant kapisi aralandi. mafyalasma her yerde. ulke en son bir plana gore yonetildiginde 2002 sonrasi kemal dervis planlari takip ediliyordu.

biz 10-15 sene once universitede bunlari tartisirdik ve kalbim sikisirdi uzuntuden. korkarak anlattigimiz her sey oldu.

ileride ne olur? turkiye ayni iran, pakistan gibi devletin guclu oldugu ama halkin fakirlikten agzinin koktugu bir yer haline gelecek. kendini devlete hizalayan guclenecek, alip yuruyecek. memurluk ve mafyalik ulke gencligine sunulan opsiyonlar olacak.
0
antikadimag
(01.05.24)
Genelde büyükşehirlerde bu şekilde sebeplerini yorumlamak haddim değil fakat gözlemlerim ve tecrübelerime göre Türkiye'de insanların ekonomik durumu iyi yemeyi içmeyi ehli keyfi lüksü ve gösterişi seviyorlar insanlarda gereksiz bir araba sevdası var kadınlar estetik ve para düşkünü ve sokaklarda çıplak gezerek bedenlerini teşhir ediyorlar yazdıklarım gözüme batanlar genel gözlemler istisnalar kaideyi bozmaz. Benim tahminime göre Türk halkı sosyal medyadan, dizilerden , sosyal platformlardan kontrolsüz bir şekilde etkileniyor bunların hepsi pr'ın etkileri. Bu durum aynı zamanda istatistiki bir veri olmasa da Türk ekonomisinin ne kadar canlı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. İstanbul yaşanacak bir yer değil Bu arada köyden kente göç 90'lı yıllarda bitti.
0
doharkoman
(01.05.24)
(9)

Bir plaza çalışanının bir günü nasıl geçiyor?

nundu
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;

Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya memur ya da söylendiği zaman ne yaptığı az çok kafada canlanan işlerde çalışıyor. Ben doktorum, arkadaş çevremin zaten %90'ı doktor, doktor olmayanlardan bi iki avukat, birkaç tane mühendis var ama mühendisler de akademide şu an; annem hemşire babam öğretmen, arkadaşlarımın aileleri yine doktor, öğretmen, asker vs diye gidiyor.

Kısacası hayatımda hiç satın almacı, pazarlamacı, ne bileyim satış müdürü tarzı görevlerde çalışan beyaz yakalı kimseyle tanışmadım. Bu ve bu tarz diğer titre'a sahip insanların işte bir günü nasıl geçer diyince aklıma

Excel
Mail
Toplantı

üçlüsü dışında bir şey gelmiyor ama mesela excel'de ne yapıyorlar ya da gün boyu kiminle ne mailleşiyorlar konusunda da bilgim yok.

Bunları küçümsemek için kesinlikle söylemiyorum yanlış anlamayın, gerçekten saf bir merakla soruyorum. Misalen, bir satın almacının ortalama bir günü nasıl geçiyor? Yarın bir gün bu tarz pozisyonda çalışan biriyle tanışırsam saf saf sorular sormamak için buraya yazıyorum.

Cevaplar için şimdiden teşekkürler
0
nundu
(30.04.24)
Misal ben tedarik zincirindeyim (satin alma yaptım önceden, simdi yoneticiyim);
- satin almacilarin portfolyosuna bakip garip bir şey var mi diye göz gezdiriyorum.
- siparis gecikmesi sebebiyle ay sonunda fatura edilemeyecek siparis var mi ona bakıyorum (ki hep var), varsa satın almaci ile konuşuyorum.
- ay basiysa geçen ayın on time to request/promise, stock fill rate, non stock on time to request/promise, tedarikçi on time to request gibi kpilari hesaplayip corporate sistemine giriyorum.
- musteriler tarafindan escalate (Türkçesi yok bunun :/ edilmis seylere bakiyorum.
- ay sonunda ayın stock, intransit, days on hand gibi stok verilerini corporate sistemine giriyorum. Ay başında o ayin tahmini verilerini veriyorum.

Satin almaciyken yaptiklarim;
- sabah mrp tarafından yaratılan siparişleri tedarikcilere yollamak (edi denilen sistem varsa direkt sap üstünden yoksa pdf)
- onaylanmamis po'lara bakip tedarikcilerden yola cikarma günü onayini istemek
- gec onaylananlarda erkene almaya calismak, mrp'nin istemediklerini ertelemeye calismak.
- sistemde takılı kalan tedarikçi faturalarina bakmak
- idoc denilen sap sistemindeki mesajlarin sikintilarina bakmak
- tedarikçi ile aylık talep tahmini performansi ve tedarikçi performansi görüşmesi yapmak
- tedarikciyr 24 aylık talep tahmini yollamak
- gün içinde tedarikçilerden, musterilerden gelen maillera cevap vermek.
- hazir olan mallarin yola çıkması. Misal benim organizasyonun aylık x anda 70 konteyneri var. Haftada 4 kamyon, ufak tefek de hava kargo.

Toplanti deme ya çok var lanet olasilar. Misal bugünkü toplantilarimi yaziyorum;
Yeni çıkacak ürün grubu için cin'deki fabrika ile üretim kapasitesi, malzeme yeterliliği vs görüşüyoruz çünkü proje kötü geçti fabrika yetisemiyor siparislere.

Sonra başka bir ürün grubunun müdürü ile konusup benchmarking yapacağım.

Sonra emea bölgesinde aylık konteyner ihtiyacı tahmini toplantisi

Bir satin almaci ile 1to1

Amerika'daki ic tedarikci ile onlarin asya'daki tedarikcilerinden drop ship nasıl yapariz konusmasi

Bir adet lanet olasi musterinin escalation toplantisi
0
logisticsmanager
(30.04.24)
plaza çalışanı değilim ama ucundan sayılabilirim belki. sizi anlayabiliyorum :) benim arkadaş çevremde de mühendis ve doktor çok var, onlar da aynı şeyi merak ediyor :)

bir doktor, mühendis, marangoz gibi meslek sahibi olmayan çalışanlar hem yaptıkları iş açısından hem de hiyerarşik açıdan çok çeşitli malum. yani bunun satın almacısı olduğu gibi satın alma müdürü de var. o yüzden yaptıkları iş elbette aynı değil ama çok genel hatlarıyla birkaç şey karalayayım.

satın almacı dediğiniz için onun üstünden gideyim. adı üstünde zaten; işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımlarını yapar basitçe. bunu yaparken gün boyu tedarikçilerle görüşür/konuşur/yazışır, alternatifler arar, fiyat alır, bu verileri saklar, karşılaştırır, yetkisi dahilinde karar verir ya da amirine danışır ve nihayetinde satın alımı gerçekleştirir.

her işletmenin günlük bir rutini vardır. örneğin her gün üretim birimiyle görüşüp ihtiyaç kontrolü yapılabilir ya da önceden her bir malzeme için alım takvimi oluşturulmuştur, o takip edilir, aksaklıklara müdahale edilir, vesaire.

excel, mail ve toplantı demişsiniz ya, aslında doğru bir özet olmuş. yukarıda saydıklarım ve benzeri ve işler temelde kayıt altına alma (excel vb.), haber verme/alma (mail) ve istişare (toplantı) ile yürütülüyor. yani böyle bir çalışanın günü ağırlıklı olarak monitör karşısında veri girip o verileri analiz ederek, sürekli telefonla ya da mail ile haberleşerek geçiyor.

örnekler çok çeşitli ama bence hangi işkolunu merak ediyorsanız önce kafanızda o işin tanımını canlandırın, sonra nasıl yapılabileceğini az çok çıkarırsınız. oradan hareketle de o kişinin günü nasıl geçiyor tahmin edebilirsiniz.
0
orient blue
(30.04.24)
Ofise gittiğim dönemlerde ve pandemi öncesi şu şekilde, alan yazılım:

Ekibin %90'ı sigara içiyor. Yemek öncesi sigara, yemek sonrası sigara, toplantı sonrası sigara. Saatlik sigara molası 10-15 dk civarı. Yemek 1 saat yaklaşık. Yani 8 saatlik mesainin 5 saatinde çalışılıyor. Burda da günlük 1 saat minimum toplantı var kaçamadığın. Dün mesela 3 saat toplantıydı benim.

Mail çok kullanılmıyor, slack gibi araçlar yaygınlaşmaya başladı şirket içi işlerde. Bizde şu şekilde:

Kodlama/Tasarım
Toplantı
Sigara -içmiyorum ama ekip içince sen de içmiş sayılıyorsun :D
0
sarahkerrigan
(30.04.24)
Bir tanıdığım raporlamada çalışıyor

Şirketlerin söz konusu dönemlerde ve yıl içinde yaptığı bütün datayı okunur hale getirip bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi şeyleri üretiyorlar. Bunların da belli detaylı ulusal ve uluslararası standartları var tabi, ayrıca vergilendirme ve muhasebeyle alakalı belli bir takım ek faktörler oluyor. Aynı zamanda bu süreçte irili ufaklı birçok problem ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde enflasyon düzeltmeleri gibi sorunları oluyor, gibi.

Ama ne iş yapıldığıyla ilgili bir konuda "beyaz yaka" çok geniş bir çerçeve olmuş. Bu yüzden çeşitli alanlardaki insanlar ne diyebileceğini şaşırıp soğuk yanıtlar vermiş olabilir. Sonuçta farmakoloji uzmanları, halk sağlığı uzmanları ve genel cerrahlar temelde doktor olsalar da çok farklı çalışma hayatlarına sahipler değil mi? Birisi size bir doktor ne iş yapıyor diye sorsa buna genel kullanılan anlamda doktoru tanımlamanın ötesinde, sağlık sektöründe çalışan bir eleman olarak mesleğin her yönünü kapsayıcı bir cevap vermeye çalıştığınızda çok yüzeysel kalır. Sizin sorunuzdan anladığım kadarıyla, sizin merakınızı giderecek cevaplar aslında baya detay istiyor. Bu yüzden beyaz yaka diye genellediğinizde çok tatmin edici yanıtlar almanız zor olsa gerek. Önceki soruda öyle bir problem yaşamanızın sebebi bu olsa gerek.
0
akhenaten
(30.04.24)
meseleye plaza çalışanı olarak değil de, büyük şirket çalışanı olarak bakmak lazım. (büyük derken ciro olarak değil, organizasyon olarak) çünkü excel-mail-toplantı şeklinde özetlediğimiz şey, kişilerin/departmanların yaptığı işlerin üstlere ve şirketin geri kalanına raporlanması amacıyla oluyo çoğunlukla. yani şöyle ki, normalde bir kişi 100 birim iş yapabilecekken, 2 kişi toplamda 190 birim iş yapıyor çünkü zamanlarının belli bir bölümünü de, birbirlerinin ne iş yaptığını konuşmakla harcıyorlar.
0
co2s2
(30.04.24)
@edmond honda

İlk sorduğumda küçümsüyormuşum gibi anlaşılmıştı, "Siz de excel mail dışında bir şey yapmıyorsunuz" demişim gibi tepkiler gelmişti. Ben de öyle bir anlaşılmaya neden olmamak için belirteyim dedim ama yine böyle anlaşılmaktan kurtulamadım gördüğüm üzere :)

Diğer bölümler tıp fakültesine uzak konumlandığı için pek diger bölümlerle sosyalleşme imkanı olmuyor. Ayrıca bence asıl sizin doktorlara karşı önyargınız var ama gereksiz sert bir üslupla yazmışsınız o yüzden konuyu uzatmak istemiyorum.

"Öğrenmek isteyen öğrenirdi" öğrenmek istiyorum işte buraya sordum, bu sitenin amaçlarından biri de insanların merak ettiklerini öğrenebileceği bir platform olması değil mi?
0
🌸nundu
(30.04.24)
10 senelik beyaz yaka bilgisayar mühendisiyim.
sabah gidip masama otururum çay kahve yan masadakilerle sohbet filan. sonra ufaktan işlere başlarım. işlerim zaten jirada task olarak bellidir. sırayla çözerim. yapabildiğim kadarını yaparım, acilse zorlarım acil değilse yaya yaya yaparım. öğlen çevrede arkadaşlarla yemek yemeye gideriz. o da ayrı bir sosyallik oluyor her gün yeni yer seçiyorsun filan. sonra kahve alırız bir kahveciden, ofise döneriz.
benim işim yazılım yani genel olarak. iş analisti bana ne iş verirse o işi yaparım. ama genelde ne kadar sürede, ne tempoda çalışacağıma kendim karar veriyorum. 3 gün evden 2 gün ofisten çalışıyorum.

merakını da anlıyorum, abim de doktor/cerrah o da hep ofiste napıyorsunuz ki yani bilgisayar başında tüm gün napılır diye sorup durur.
0
yenibirgüzelnick
(30.04.24)
E-ticaret alanında çalışan, ekip yöneten bir beyaz yakalı olarak ortalama bir günümü yazayım. Haftanın 1 günü sadece ofise gidiyorum. Evde olduğum günlerden örnek vericem.

-Sabah mesaiden 10 dk önce kalkıyorum, teams'te ekibe ve ekip gruplarına bir göz atıyorum.
-Ardından mailleri kontrol ediyorum.
-Günün toplantılarına göz atıp varsa hazırlık, onları yapıyorum.
-Ekipten beklediğim konular varsa, deadline gelmişse onları yokluyorum.
-Kendi iş planımda yapacaklarım var mıydı takvime bakıp onları ilerletiyorum.
-Saat 9-10 itibariyle toplantılar başlıyor onlara giriyorum.
-Toplantılar sonrası/esnası ordan burdan bir şey geldiyse o konulara bakıyorum. Gerekliyse devreye gidiyorum, değilse eskale ediyorum ekibe.
-Aylık ve haftalık sunum datalarını değiştiriyorum bu aralar. Formatta oynamalar yapıyorum.
-Bizim işte operasyon da çok olduğu için operasyonel konulara bakıyorum, satıcıların aksiyonlarını takip ediyorum.
-Kullandığımız tool'u ve ortaktaki dokümanları bol bol inceliyorum.
-It geliştirme yapmış olabiliyor veya ongoing bir proje olabiliyor aynı esnada, UAT testleri yapıyoruz development ortamında.
-Kendi yöneticim veya yönettiğim ekiple kısa catch up'lar yapıyorum uzaktan çalıştığımız için anca öyle bir araya gelebiliyoruz.
0
mor oje
(30.04.24)
Yazılım danışmanlığı yapıyorum.

Mevcutta yaptığım işte uluslararası bir şirketin merkezinin ve tüm ülkelerdeki şubelerinin kullandığı bir yazılım sistemleri bütününün içerisinde çalışıyorum.

Bu tüm sistemler bütünü bir ürün ama arkadasında birçok teknoloji ve ekip var. 2,5 ayda 1 herkes bir araya gelip 3 gün boyunca sonraki 10 haftada neler yapılacak, neler öncelikli, kimin yapacağı şey kiminkinin ön şartı şu bu gibi şeyler konuşuluyor ve her ekip kendi 2,5 ayını elindeki kaynaklar (insanlar, onların bu ekip için çalışacakları zaman vs) gözetilirek planlar. Ayrıca son 10 haftalık dönemde neler yapıldı, ne eksikti, ne iyiydi, ne sorunlar vardı vs konuşulur.

Sonra da bu 10 haftayı 2 haftalara bölerek, her 2 haftanın başında o 2 hafta ayrıntılı planlanır. Ne yapılacak, kim kimden ne bekliyor. Kim test edecek. Testin kapsamı ne olacak. vs vs.

Buraya kadarki işlerin olduğu ekibe proje ekibi deniyor. Bir de destek ekibi var. Orada da 3 iş yapılıyor:

1-Artık belirli bi şablona bağladığımız, çok uzun uzun tartışmadan mevcut yapıya eklemleyerek devreye alabileceğimiz projeler oluyor. Mesela X ülkesindeki şube de bu ürüne dahil olmak istiyor. Onlarla ön toplantılar organize edip ürünü, onlardan ne beklediğimizi, projenin nasıl olacağını vs anlatıyoruz. Sonra onlara doldurmaları gereken şablonları veriyoruz. Onlar doldurunca bi toplantı daha yapıp üzerinden geçiyoruz. Anlamadıkları veya onların ülkesine özel farklı yönetilen şeyler vs varsa onları konuşuyoruz. Onlarla ilgili kararları veriyoruz. Her şey netleştiğinde çalışmaya başlıyoruz. Çalışma bitince testçiler test ediyor. Hatalar düzeltilince test sonuçları ürünü kullanacak ilgili kişilere sunuluyor ve ok devreye alalım denirse devreye alma planlanıyor ve yapılıyor.

2-Üründe çeşitli hatalar, bazı ek talepler, ufak projecikler, bazı bilgilerin güncellenmesi vs gibi rutin destek işleri oluyor. Kimisi doğrudan kullanıcıdan geliyor kimisine biz kendimiz karar veriyoruz.

3-Ürünün amacına göre yapılması gereken bazı şeyler var. Mesela bizim üründe müşteriler tırların ve otobüslerin üzerinde bulunan çeşitli donanım ve yazılımlarla farklı hizmetler alıyorlar. Bu hizmetlerin aboneliği, faturalanması şu bu yapılmalı. Müşteri app'ten kendi abone oluyor. Faturalama vs'yi merkezden tüm ülkeler için biz yapıyoruz. Bu süreçte çıkan hatalar olabiliyor. Ay başlarında ay sonlarında yapılması gereken işler oluyor. Yapılan işlerin takibi, sistemler arası senkronizasyon, mutabakat vs için de bir şeyler yapılması gerekiyor. O tip şeyleri yapıyoruz.

Böyle uzun uzun anlattım ki temelde ne yaptığımız biraz kafanızda canlansın.

Sıradan bir günde ne yapıyorum:
-proje sorumluluklarımdan planlanmış bir işim varsa onu yapıyorum. Gerekirse ilgili takım arkadaşlarımla veya diğer takımlardan insanlarla iletişime geçiyorum.

-destekte yaptığımız projelerle ilgili bir işim varsa onları yapıyorum. Bazen 2 veya 3 kişi beraber çalışabiliyoruz.

-Acil hata varsa onlarla ilgileniyorum. Çözmek için bir sürü değişik ekiple görüşmem gerekebiliyor.

-Rutin işler varsa onlar önceden planlanmış oluyor. Mesela tüm ülkelerin ön ödemeli aboneliklerin faturalanması, fatura pdflerinin ilgili sistemlere yüklenmesi ve müşterilere gönderilmesi, e-fatura süreci olan ülkelerde devlet portaline e-faturaların yüklenmesi, faturaların ve ertelenmiş gelir kayıtlarının muhasebeleştirilmesi, holding merkezi ile şubeler arası masraf kayıtlarının muhasebeleştirilmesi gibi şeyleri cuma günleri yapıyoruz. Cuma sabahı önce faturalanacak her şeyi kontrol ediyorum. Hata, eksik gedik var mı diye bakıyorum sonra gerekli işleri yapıyorum.

Tüm bu işleri yönetmek için ara ara ekip içi toplantılar yapıyoruz. Mesela X projeler grubu için 2 günde bi 15-20 dk, Y projeler grubu için haftada 1 holdingdeki bir ekibin de dahil olduğu bir toplantı, genel rutin destek işleri için her gün 15 dk napıyoruz ne ediyoruz problem birinden bi ihtiyaç var mı toplantıları vs vs.

Toplantılar dışında aramızdaki iletişim için mail, teams kullanıyoruz.

Yaptığımız işleri dokümante etmek için sharepoint, confluence vs gibi şeyleri kullanıp güncelliyoruz.

İş takibi, planlar, kimde ne iş var vs vs için Microsoft Azure DevOps'u kullanıyoruz.

Tabi bir de yaptığımız iş gereği şirket içi veya ürünler teknolojilerle ilgili okuma araştırma yapmamız gerekiyor.

Excel'i de bi şeyi analiz ederken filan kullanıyoruz. Ya da mesela ülkelere şablon verirken excel olarak veriyoruz filan filan.
0
perferil
(30.04.24)
(7)

yurtdışından gelirken içki sınırı

mister green
selamlar,yurtdışından gelirken 1 litre yüksek alkollü içki sınırı olduğunu bilyorum. fakat yurtdışından dönüşlerimde hiçbir şekilde türkiyedeki havaalanında bir kontrol yapılmadı. bana mı öyle denk geldi acaba, sizin hiç ülkeye girdikten sonra dış hatlarda valizinizin veya elinizdeki duty free poşet
selamlar,
yurtdışından gelirken 1 litre yüksek alkollü içki sınırı olduğunu bilyorum. fakat yurtdışından dönüşlerimde hiçbir şekilde türkiyedeki havaalanında bir kontrol yapılmadı.

bana mı öyle denk geldi acaba, sizin hiç ülkeye girdikten sonra dış hatlarda valizinizin veya elinizdeki duty free poşetlerinizin kontrol edildiği oldu mu?

ben hep izmirden giriyorum, izmirde mi sıkı değil bu diye düşünmeye başladım, o yüzden çok merak ediyorum. :)
0
mister green
(29.04.24)
Belli bir sınırı var. Dönemsel olarak basiyorlar kontrolu. 2 sise geldin mi kimse umursamaz da gidip 6 sise getirirsen karşına çıkar.

Ben de İzmir'e geliyorum. Bana da denk gelmedi ama hiç de öyle cosmadim getirirken.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
ben de denk gelmedim ama sınırı aşacak kadar almış olsam da coşmadım da +1
sabiha gökçen
0
tepedeki psychedelic adam
(29.04.24)
3 kapak diyorlar, normalde 1 litre yüksek alkollü, 2 litre düşük alkollü diye geçiyor ama xray'de 3 şişeden fazla olmadığı sürece açılıp bakmakla uğraşmayacakları için 3 şişe kabulü var genel olarak, çok şanssız değilseniz 3 şişeye bir şey demezler.
0
atom karincanin torunu
(29.04.24)
Ben bir kez Sarp sınır kapısında tek tek, didik didik aranıp el konuşmasına rastladım.

Ayrıca bir kez Atatürk bir kez de İstanbul Havaalanında herkesi değil ama, arada birilerini durdurup baktıkları gördüm.
0
Mirket
(29.04.24)
Hiç belli olmaz, rastgele kontrol ediyorlar
0
jülsezar
(29.04.24)
Ülkeden çıkarken geçtiğin kontrollerde takılıyorlar genelde. Takılan tanıdığım var.
0
nawar
(30.04.24)
3 sise sert icki ile gectim istanbul'da, el bagajimi actiklarinda gorduler birsey demediler. senelerdir gidip geliyorum, hic sinirda ickisine el konulan biri gormedim.
0
cooperr
(30.04.24)
(12)

kariyer ve gelecek planları(27 yaş bunalımı)

Behemote
Bugün bir firmada satın alma departmanında bir pozisyon için iş görüşmesine gittim, oturduk konuştuk, klişe bir görüşmeydi. Olumlu olumsuz geri dönüşlerini bekliyorum. İşin stresli ve yoğun olduğu her zamanki gibi dile getirildi. Eve gidince oturup düşünmeye başladım. 1 seneyi aşkındır işsizim, aske
Bugün bir firmada satın alma departmanında bir pozisyon için iş görüşmesine gittim, oturduk konuştuk, klişe bir görüşmeydi. Olumlu olumsuz geri dönüşlerini bekliyorum. İşin stresli ve yoğun olduğu her zamanki gibi dile getirildi. Eve gidince oturup düşünmeye başladım. 1 seneyi aşkındır işsizim, askerden geldiğimden beri iş arıyorum hatta sözlükte bu dönem yaşadıklarımı anlattığım bir entry de içimi dökmüştüm, birkaç kişi mesaj atmıştı. İstediğim bu muydu vb diye düşünüyorum. Bir yandan da maddi kaygılar var. 27 yaşına gelmişsin ve bir yerden başlaman lazım. Diğer taraftan ise bu işin üzerime yapışmasından korkuyorum. Yaşım ilerledikçe ufukta öyle bir ihtimal yok ama evlenip de çocuk sahibi olursam hayatımda radikal değişiklik yapabilecek bir adım atamam. Pandemi ve sonrasında mesleksizliğin ve niteliksizliğin kötü bir şey olduğunu deneyimlemiş birisi olarak dünyanın her tarafında yapabileceğim bir mesleğimin olmasını çok istiyorum. İİBF'de bir bölüm okuduğum için zaten pişmanım, yüksek lisansı bıraktıktan sonra açıköğretimde bilgisayar programcılığı okumaya başladım araya askerlik vb girdi ve 1 dersim kaldı. Türkiye'de beyaz yakalı olursan Kapıkule'den dışarı çıkınca bir anlamı kalmıyor, o işleri orada yapan gani insan var zaten, dünyanın her yanında yapabileceğin bir yeteneğinin olması lazım. Artık 27 yaş bunalımı mı dersiniz adına, yoksa ne istediğini, nereye gideceğini bilememek mi, yahut hayatı kaçırma hissi mi siz karar verin. İşe başlayıp bir yandan yazılım ve yabancı dil konusunda kendime bir şeyler katmaya çalışıp yurtdışı fırsatlarını kovalamak mı yoksa bu hayatı kabullenmek mi, çok dağınık oldu belki ama umarım kendimi ifade edebilmişimdir.

Bilmiyorum, belki de boşa kuruntu ediyorumdur. belki başka birisini alacaklar piyasada o kadar çok insan boşta ki, başka seçeneklere bakmak zorunda kalacağım, kpss'ye gireyim desem diğer bölümlerle aynı kulvarda b grubu kadrolar için yarışıyoruz ve puanlar yüksekten kapatıyor.

Geçen iibf mezunu bir arkadaşla karşılaştık jandarma'da uzman çavuş olmuş. Askerde asteğmen bölüğünde birlikte eğitim almıştık oysa ki. Markette kasiyer ya da giyim mağazasında reyon düzenlemek de var. Yapan insanlara gerçekten saygı duyuyorum. Sonuç olarak kimse sevdiği işte çalışmıyor. Hepimizin gelecek kaygısı had safhada.

Belki de yazılım işinde mutlu olamayacağım, orada da çok rekabet var ve sürekli yenilikleri takip edip kendini güncel tutmak zorundasın.

Ama çocukluğundan beri ama kalıcı ama geçici süreyle yurtdışında yaşamak isteyen birisiyim, bu ergen hevesi de değil. Parayı yerden toplamayacağımı da biliyorum, gittiğim yerde yabancı olacağımı da biliyorum. En ufak olayda topun ağzında olacağımı da. Ama burada da önümü göremiyorum.

Açıkçası sadece kariyer konusunda değil özel hayat konusunda da bunca sene boşa yaşanmış gibi hissediyorum. Ailem ve birkaç arkadaşım dışında öyle müthiş bir sosyal hayatım yok. Yeni insan tanımak da artık bana yorucu geliyor. Bugün iş görüşmesinde bile, bize kendinizden kısaca bahseder misiniz sorusuna cevap verirken iç sesim her seferinde aynı şeyleri söylemekten bıktım diyordu. Şurada doğdum, şu okuldan mezunum, şurada yaşıyorum vb.

İlerleyen yıllarda bunu atlatabilirsem geriye dönüp baktığımda gülümseyeceğim, vay be nerelerden geçmişim diye. Umarım öyle olur.
0
Behemote
(29.04.24)
@dissendium öncelikle cevabınız için teşekkür ederim, tam bir satın alma uzmanlığı değil de giriş seviyesi bir pozisyon olarak düşünün. Yazılım konusundaki şişmenin ben de farkındayım, swift öğrenmeye hevesli hatta bunun için macbook pro almış birisinin yazılımı bıraktığını gördükten sonra acaba yanlış yolda mıyım diye düşünmedim de değil ama web alanında full stack olan lise yıllarından beri bu işle ilgilenen bir arkadaşımla konuştuğumuzda beni cesaretlendirmeye çalışıyor. 1 yılın ben de uzun bir süre olduğunun farkındayım. Maddi ve manevi açıdan epey zorladı. En son ailemle tartışıyordum. Şimdi normale döndük. Geçen ay bir firmada işe başlayacaktım ama firmanın tavırlarından ötürü bu iş başlamadan bitti. Sonradan öğrendim ki firmada sirkülasyon yüksekmiş. Gelen de durmayıp kaçıyormuş. Yabancı firma bizim ülkeye gelince kendi ülkesinde yapamayacağı şeyleri yapabiliyor. "İş bulabiliyorsan direkt çalış" demişsiniz çok mantıklı. Maddi açıdan nefes aldırır ama bir daha yaş tahtaya basma ihtimali gözümü korkuttu. Birkaç gün kendime gelemedim, iştahım bile kapandı. Millete ne güzel işe başladım demiştim, ne diyeceğim diye utandım vb.

Açıkçası gelecek planlarım farklı olduğu için bilemiyorum. Türk vatandaşı bir satın almacı, yurtdışında iş yapabilir mi? Hans'ın Thomas'ın yapabileceği bir iş için işveren neden sponsor olup da oturma izni çıkartsın? Dediğiniz gibi yazılımı uzun vadeli düşünmek lazım. Bileğimde bir altın bilezik olması gerek. Ne olacağı belli değil. Yabancı dil konusu da önceliğimde.
0
🌸Behemote
(29.04.24)
Şimdi ben satın alma müdürüyüm yurtdışında.
Sponsor neden olsun? Spesifik bir alanda is yapmiyorsaniz(ornekler; misal elektrikli arac bataryasi konusunda teknik satin alma, ne bileyim rüzgar gülü yapımındaki kompozit malzemelerinin teknik satin almacisi vs) kimse sizi almaz evet. Düz satın alma yapacak insanlar Avrupa'da var zaten.
Benim genel çevremde yurtdışına satın alma ile gördüklerim;
Misal havacılık alanında çalışıp Fransa'da havacılık tarafina gecenler
Silah sanayinde çalışıp geçenler
Rüzgar gülü alanından geçenler
Ayni firmada bilmem kaç yıldır çalışıp yurtdışına ofisine transfer olanlar

Yani evet düz satın alma ile bir yere gidemezsiniz.

Yani tedarik zinciri soluyorum artık ve tedarik zincirinde çalışmak sizin anlattiginiz kadar kötü bir şey değil. Yani girmesi zor da bir kere girince genelde işsiz kalinmayan bir alan tedarik zinciri çünkü herkesin yapabileceği şeyler değil.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
@logisticsmanager evet, tam olarak düşündüğüm şeyi ifade etmişsiniz, benzer şekilde düşünüyoruz, şu an görüşme aşamasında olduğum pozisyon niş, spesifik bir satın alma değil, firmanın ihtiyaçlarının tedarik süreciyle ilgili, dediğiniz alanlarda mühendis arkadaşların şansı daha yüksek gibi, bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama teknik bilgiye sahip olmaları daha avantajlı gibi, yoksa a4 kağıdını, masa sandalye, bilgisayarı o ülkenin vatandaşı da temin edebilir tabii ki de. Ama başlangıç açısında maddi açıdan nefes aldıracağını ve özgüvenimi tazeleyeceğini düşünüyorum. Ama benim için iyi olacaksa olmasını diliyorum. Öbür türlü geçen sefer yaşadığım saçmalığı tekrar yaşamak istemem. İş görüşmesine çağırılırken söylenenin tam tersi bir durumla karşılaşınca başlamadan bitti.
0
🌸Behemote
(29.04.24)
Iki tip satın alma var; direkt ve indirekt. Direkt üretimde kullanilan hammadde falan alır. Indirekt misal temizlik servisi de alabilir kağıt kalem de ama milyon dolarlık makine satın alması da. Ne yapacağınızı bilmedigimden bir şey diyemem.

Ilk olarak yapmaniz gereken bir şekilde kafayi sokmak. Kimse süper başlamıyor. Ben 2016 yılında depoda mal kabul yapip sayım falan yapiyordum, irsaliye imzaliyordum. Ben de ilk ise baslarken illallah etmistim sayimdi, irsaliyeydi falan. 8 sene öncesi yani. Ha benim buraya gelişim tedarik zincirinde olmamdan sebepli değil ama tedarik zincirinde olup gelen çok tanıdığım var. Önemli olan;
Bir şekilde tedarik zinciri girmek
Kendinizi gelistirip calismak
Hedefiniz yurtdışı ise bu hayal için sürekli calismak, cabalamak. Belki sizin için en doğrusu bu değil ama isteginiz bu gibi.
Bu şekilde yaparsaniz da yurtdışı olmaz ama Türkiye'de iyi bir şey olur.

Bu arada üst seviye Avrupa ülkeleri zor ama macaristan, romanya, Polonya genelde ucuz iş gücü olarak bakıldığı için oralara gitmek daha kolay.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
@logisticsmanager dediğiniz ve ilandaki iş tanımının ışığında indirekt bir pozisyon olduğunu anlıyorum. Sizin için doğru değil derken tam olarak neyi kast ettiniz anlayamadım ama yurtdışında yaşamı mı kast ettiniz yoksa işi mi. Orada biraz kafam karıştı. Yurtdışında yaşamın zorluklarının farkında olduğumu ilk yazımda ifade etmiştim. Birazda kendimi ona hazırlamaya çalışıyorum. Sizin ilk işinize benzer bir işti o sıkıntı yaşadığım firmada ama o sorunlar yaşanınca olmadı. Başta kendimi düşündüm niye sabretmedim diye ama sonrasında birkaç kişiden duyduklarım, kararımın arkasında durmama neden oldu.
0
🌸Behemote
(29.04.24)
hocam ben de 27 yaşında yazılım öğrenmeye başlamış (top bir üniversitede okuyarak) biri olarak önermem, alaylıları geçtim sağlam yerlerden mezun olanlar için bile ortam çok rekabetçi. Satın alma tarzı beyaz yakalı işler vasat hatta kalifiye yazılımcılıktan daha iyi olabilir.
0
Erestor
(29.04.24)
@Erestor açıkçası rekabetçi ortamın ve alaylı olmanın dezavantajlarının ben de farkındayım, bazen kafayı kırıp ikinci öğretim mühendisliğe gidesim geliyor, gündüz çalışarak kendini finanse edeyim vb ama bu sefer de yaş geçiyor. Lisedeyken ilgimi çeken bir konuydu yazılım. Ancak eşit ağırlığa geçmek zorunda kaldım. O zaman iyi bir üniversitede okuyamadıktan sonra TM'ye geçerim daha iyi kafasındaydım. Pişmanım açıkçası. İnsanın istekleri yaş geçtikçe netleşiyor gibi. Bir de ilerisini göremiyorsun burada her an her şey olabilir. Belki buradan çıkmama yardımcı olur vb. hem de ilgi duyduğum bir alan diye düşünüyorsun. Serbest çalışmak hayalim desem, hayalperest mi olurum acaba? Riskleri var evet ama kendime sorduğumda günün birinde freelance olarak çalışmak düşüncem var. Bir de beyaz yaka olarak buradan çıkamayacağını düşünüyorsun. Orada da parlak bir ortam beklemiyor belki ama bilmiyorum, bu hayal yıllardır kafamda var. Hiç yaklaşmadım ucundan kıyısından bile ama bir gün olur belki diyorum.
0
🌸Behemote
(29.04.24)
Eğer doğru ise 1 Yılı aşkın işssiz durumda olmanızdan maddi bir derdinizin olmadığı ve konforunuzu bozmak istemediğiniz anlaşılıyor İİBF gibi genel bir bölümden mezun olup iş bulamamak imkansız gibidir belli ki siz istemiyorsunuz aksi ayrıca herkes mezun olduğu alanda iş bulacak diye bir kaide yok dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok zaten bu yüzden devletler vatandaşlarını girişimciliğe yönlendiriyor neyse
madem tavsiye istiyorsunuz bir yerden başlayın devamı gelir. Geçici bir süre markette kasiyerlik olabilir mesela (maddiyat ve statü olarak bakmayın insan ilişkileri ve iş ortamı tecrübesi olur bu süre zarfında daha iyi işler bulursunuz devamı gelir.)

Uluslararası geçerliliği olan ve kolunuzda altın bilezik olacak olan yazılım dili (java) öğrenmenizi tavsiye ederim.
0
doharkoman
(30.04.24)
1 yılda pek çok görüşmeye katıldım ve çoğu olumsuz sonuçlandı, bir tanesiyle olacak gibi oldu ama olmadı, iyi ki de olmamış, konforu bozmamaktan ziyade geri dönüş alamamak diyelim, başvurduğum ilan sayısını şu an hatılamıyorum, java gibi, c# gibi oop bir dili öğrenmek mantıklı, zaten liseden az biraz c# bilgim vardı tazelemek şart,
0
🌸Behemote
(30.04.24)
soruna tam olarak cevap veremem ancak biraz kendimden bahsedeyim, sen de nasiplen.

31 yasindayim. cocuklugumdan beri hep bilgisayar muhendisi olup microsoft'ta calismak istedim. ancak ya benim malligimdan, ya da sistem yuzunden o sinavlari bir turlu kazanip muhendislige giremedim. kac kere universite sinavina girdigimi hatirlamiyorum bile. sacma sapan islerde calistim asgari ucretli olarak. baristalik, garsonluk, kasiyerlik vs. oralarda calisinca sunu cok iyi anliyorsun; bu hayat boyle devam etmez. son bir kez sinava girdim ve 26 yasindayken onlisans siber guvenlik bolumunu kazandim yari burslu. sonra okulda gordugum egitim cok hosuma gitti ve siber guvenlik alaninda uzmanlasmaya karar verdim. kimsenin almaya cesaret edemedigi sertifikalari aldim, isimde cok ilerledim. kendimi ovmek gibi olsun, turkiye'de su an top3'teyim. fakat malesef turkiye simulasyonu yuzunden issizim su an. bunun iki sebebi var: 1- danismanlik sirketleri cok az para veriyor. 2- kurumsal sirketler 4 yillik mezuniyet istiyor. yani baska ulkede olsam havada kapilacakken turkiye'de issizim. neyse, uzatmayayim. sana verecegim tavsiye oncelikle denemen olur. neden? cunku en azindan yillar gectikten sonra icinde kaldiginda en azindan denemedim demezsin. ben yazilimi denemedim mi? denedim. kac kere baslayip kac kere biraktigimi hatirlamiyorum bile. hatta bir sertifika almak icin programlama dili ogrenip zararli yazilim yazmam gerekiyordu, onu bile zar zor ogrenip hallettim. kafa almiyor bir turlu. linkedin'de mimar arslan diye biri dusuyor onume surekli adam javaci, yurtdisinda yasiyor. belki ona mesaj atip fikir alabilirsin. baktin calistin cabaladin olmuyor, kabullenip satin almaci olarak calisirsin. ama once dene. kafana uyarsa siber guvenlik de deneyebilirsin destek de olurum sana. mesaj atarsan mail adresimi iletirim.
0
arakaali
(30.04.24)
kpss alan çalış
0
Hallegadola
(30.04.24)
@dissendium takılmamaya çalışırım, olumlu geri dönüş yapılırsa denemeyi düşünüyorum, belki ileride de başka fırsatlar da karşıma çıkar diye ümit ediyorum ve çabalarım o yönde

@Hallegadola alandan girmeyi mezun olduğum dönem düşündüm ama sonra vazgeçtim. O süreçlerde uğraşıp sonrasında kurum sınavlarında mülakatlarda elenen arkadaşları görünce o topa girmek istemedim. İktisat maliye muhasebe hukuk üzerine kendi alanınızın derslerini çalışıyorsunuz, iki sınava girip üstüne kurum tarafından bir yazılı sınav+ sözlü mülakat, Ankara'ya git gel yapmak, 1 gece konaklamak vb. maddi ve manevi açıdan külfet. Memuriyette merkezi atama dışında şans göremiyorum kendime. Hoş imkanım olsa duyuruda belirttiğim gibi hayatıma başka bir ülkede devam ederdim. Belki vatandaşlık alırsam kesin dönüş denerdim.
0
🌸Behemote
(30.04.24)
(9)

Yaşlı, bilge insanlar?

justhuman
Gerçek hayatta bilge ruhlu, anlamlı konuşmalar yapan insanlarla hiç karşılaştınız mı? Ben hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Sanki herkes aynı şeyleri konuşuyormuş gibi geliyor. Bu durum canımı çok sıkıyor. Bu arada ben de öyle biriyim. Hayatla ilgili anlamlı şeylerden bahseden instagram, youtube, t
Gerçek hayatta bilge ruhlu, anlamlı konuşmalar yapan insanlarla hiç karşılaştınız mı? Ben hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Sanki herkes aynı şeyleri konuşuyormuş gibi geliyor. Bu durum canımı çok sıkıyor. Bu arada ben de öyle biriyim. Hayatla ilgili anlamlı şeylerden bahseden instagram, youtube, twitter hesapları vs. varsa önerirseniz çok mutlu olurum.
0
justhuman
(29.04.24)
buenosdias
(29.04.24)
Yalın Alpay'ı duydunuz mu?

Kendisi yasli degil ama bence tam aradiginiz kisi. Ben cok seviyorum, size de cok iyi gelebilir.
0
ahm1
(29.04.24)
Benim böyle "Hiç söylenmeyeni söylemek" amaçlı konuşan insanlara önyargım var. Tabii ki herkes hep aynı şeyleri söylemesin ama toplumda "farklı" konuşanların çoğu uzaktan bakınca vay be denecek ama üzerine düşününce zırva olduğu fark edilecek şeyler söylüyor. O yüzden yaştan bağımsız, "bilge" konuşan kişileri büyük bir önyargıyla direkt sessize alıyorum beynimde. 100 kişiden biri gerçekten bilgeyse de 99 tane zırva dinlememiş oluyorum.
0
nundu
(29.04.24)
var tabi ama öyle insanlara instagram reelsde denk gelemezsin.

arkadaşımın patronları var mesela. ikisi de 80 yaşını geçmiş enteresan hayat hikayesine sahip, uzun yıllar yurtdışında üst düzey devlet görevlerinde bulunmuş şimdi türkiyede çok büyük bir kurumsal firmanın sahipleri.

engin geçtan pskiyatr, gündüz vassaf var. engin geçtanın kitaplarını okuyabilirsin ayrıca bir yerlerde açık radyoda geçmişte yaptığı program kayıtları vardı. gündüz vassaf'ın da kitapları ayrıca youtube kayıtları var.
0
orpheus
(29.04.24)
barış özcan tarzından mı bahsediyorsun yoksa geekyapar tarzı konuşmalı muhabbetin bilgece versiyonu mu?
evrim ağacı
kafa tv de ilber ve metin akpınarın konuşmaları oluyor
pınar sabancının zorlu perf. söyleşileri güzel
0
eja
(29.04.24)
Önereceğim sosyal medya hesabı yok ama sorunuza istinaden: evet karşılaştım. Ve yaşlı da değillerdi 40 yaş üstüydüler ama. Ortak özellikleri entelektüel olarak çok besleniyorlar ve sorgulayan insanlardı ve diğer bir özellikleri psikiyatrist ve psikolog olmalarıydı.

İnsan psikolojisine ciddi anlamda hakim ve çok ama çok hasta gördüler. Şimdilerde 50li yaşlardalar. Hal böyle olunca; entelektüel olarak da ekonomi, siyaset, teknoloji, doğa, uzay, edebiyat, müzik ve sanatın birçok dalının üzerine konuşup; insan psikolojisindeki yerini de tatlı bir şekilde açıklayınca 'vauw!' oluyodum. Çok birikimli olup, bunu da küstahlık yapmadan paylaşınca birisi, hele bir de dşnlemeyi ve irite etmeden anlatmayı da seviyorsa acayip şanslı hissediyorsunuz kendinizi.
0
gadlemler
(29.04.24)
Ben varım ama yaşlı değilim.
0
prole
(29.04.24)
Spora ilginiz varsa dan john kesinlikle böyle birisi. Ben hayatımda strength coach olup böyle olan birini görmedim (normalde ortam toksiktir). Sürekli podcastini dinliyorum, kitaplarini da aldım.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
serdar iyidir:

youtu.be

orhan'i da severim:

youtu.be
0
cooperr
(29.04.24)
(4)

Eski tip oyun önerisi

zen1th
Selamlar,Yabancı dil öğrenimine yardımcı olması için (Fransızca) eski tip (90'lar 2000'ler) bol diyaloglu adventure türünden oyun öneriniz var mı PC için?Teşekkürler,
Selamlar,

Yabancı dil öğrenimine yardımcı olması için (Fransızca) eski tip (90'lar 2000'ler) bol diyaloglu adventure türünden oyun öneriniz var mı PC için?

Teşekkürler,
0
zen1th
(28.04.24)
adventure degil ama aklima ilk gelenler:
fallout 1, 2
baldur's gate 1, 2
0
arakaali
(28.04.24)
the curse of monkey island
grim fandango
0
sir gawain
(28.04.24)
Gawain +1
Zamanında ben de Fransızca kasarken ikisine cok bakmistim :)
Broken sword
0
logisticsmanager
(29.04.24)
@thetruenorth; altyazi koyunca o problem çözülüyor. Bu arada Fransızca ogrenilmez tabiki ama ortada belli seviye varsa geliştirir. Ben de Fransa'da yaşıyorum bazı oyunları Fransızca oynamak, fransiz dişileri izlemek gibi. Özellikle slow paced, tiklamali, konusmali oyunlar ise yarıyor.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
(8)

Altı gün çalışmak

noxie
selam duyurucular, altı gün çalışıyorum ve artık dayanamıyorum. istifa etmemeye çalışıyorum.iki yıldır bu işteyim. baştan beri altı gün olduğu belliydi. sonra bir hafta beş gün, bir hafta altı güne dönüldü. yılbaşından beri tekrar altı gün. bilmiyorum, dayanamıyorum artık. tamamen evden çalışıyorum.
selam duyurucular, altı gün çalışıyorum ve artık dayanamıyorum. istifa etmemeye çalışıyorum.

iki yıldır bu işteyim. baştan beri altı gün olduğu belliydi. sonra bir hafta beş gün, bir hafta altı güne dönüldü. yılbaşından beri tekrar altı gün.

bilmiyorum, dayanamıyorum artık. tamamen evden çalışıyorum. sabah-akşam trafikle uğraşmadan çalışma lüksü var. ama ne yazık ki çok yoğun hep. bilgisayarla bütünleşmiş gibiyim. mental anlamda çok yorgunum, bir gün yetmiyor pek bir şeye. dinleneyim mi eğleneyim mi işlerimi mi halledeyim... uzaktan çalıştığım iş arkadaşlarım da böyleler. mesai saatlerim net, 9-6. iş dışında kimse bir şey yazmaz, istemez. maaşım (çok değil ama yaşamaya pek vaktim kalmadığı için yetiyor), sigortam düzenli. bunlar artı kısımlar.

ama işte altı gün. toplamda 8 yıldır çalışıyorum, hep 5 gündü. ama özel sektör malum, başka işlerde de bir sürü sıkıntılar yaşadım. burası yine dramanın pek olmadığı bir yer. herkes işini yapıp dağılıyor genelde.

hah bir de en kötü şeylerden biri şu. her gün bir iş günü. mesela bayramda 9 gün tatil olmuyor hiç. iki gruba bölünüyoruz. ben son büyük tatilde 3 gün tatil yaptım mesela. yılbaşı, bayramlar hep böyle...

işsiz kalsam, o da 1 ay dinlendikten sonra böyle boğucu olacak biliyorum. freelance işlerle de asla geçinemem. asgari ücrete bile ulaşmaz.

ara ara iş bakıyorum ama benim sektörümden yok. ya tamamen sektör değiştiricem (bu mesleği elde etmek için çok uğraştım), ya dişimi sıkmaya devam edicem ya da bir süre boşta gezicem.

napsam netsem kafam çok karışık...
0
noxie
(28.04.24)
Durumunu bilmediğim için şunu yap, bunu yap diye bir öneride bulunamıyorum. Ama 6 gün çalışmak 1 gün izin olması gerçekten çok zor ve böyle olmaması gerekiyor. Çünkü dinlenmek ve keyif aldığın şeyleri yapmaya vakit bulabilmek çok önemli bunlar ihtiyaç. Sadece 1 gün izinde ne yapabilirsin ki? Bir süre boşta gezme seçeneğini değerlendir istersen tabii maddi olarak seni zorlamayacaksa ve sonra iş bulabileceksen.
0
rock n roll
(28.04.24)
ara ara değil her gün iş bakın ve bence bulana kadar devam edin. evden 6 gün çalışmak, işte 5 gün çalışmaktan daha iyi bile sayılabilir bence. git gel vakit kaybı, otobüslerde sürünme derdi yok. kıyafet ütüle giy derdi yok. en önemlisi insanlarla yan yana olma muhatap olma derdi yok.

ayrıca ülke geneline baktığımızda çoğu kişi 6 gün çalışıyor zaten o kadar da kötü bir durumda değilsiniz ve çalışan insanların yarısı asgari ücret kazanıyor... bu yönlere de bakıp daha iyi şartlara geçiş için çabalamanız lazım.
0
candide
(28.04.24)
İstifadan önce çatır çatır, sapasağlam bir pazarlık yapmanızı öneriyorum (ya da hatırlatıyorum diyelim).
Zaten çıkmayı kafaya koyduysanız da kaybedecek bi şeyiniz yok. Şartlarda bir iyileşme isteyin (çalışma saatlerinin kısalması, ücret artışı vb tüm mevzular konusunda) ve ısrarcı şekilde bunun pazarlığını yapın.
Tabii çalıştığınız yerin şartlarını bilmiyorum ama böyle şeyler belli olmuyor belki koparıp alırsınız istediklerinizi.
Yakın bir arkadaşım (elk. mühendisi) daha yüksek maaş teklif eden bir yere geçecekti, istife etmek üzere görüşmeye gittiğinde öyle bir paket önermişlerdi ki, hiç aklında yokken kalmaya karar vermişti mesela.
Dediğim gibi eğer kararınız kesinse şöyle güzel bir mücadele vermeden gitmek bize yakışmaz :)
İyi şanslar.
0
norek
(28.04.24)
@anlatamıyorum

ikisinin ortalamasından az, 35 alıyorum
şu anki durumda bana yetiyor, birikim de yapabiliyorum
0
🌸noxie
(28.04.24)
8 yıllık iş tecrübesi + yazılımcı + haftada 6 gün çalışıyor olmanıza rağmen aylık 35k ücret alıyorsanız maalesef ortada çok çok çok büyük bir problem var. Bir an önce iş değiştirmeniz gerekiyor, olmanız gereken yere çok uzaktasınız.
0
silverleaf
(28.04.24)
@silverleaf: hocam sanırım sizin de dikkatli okumama probleminiz var. yazılımcı olduğum nereden çıktı anlamadım. yazdıklarımın hiçbir yerinde böyle bir ifade yok.

medya sektöründe çalışıyorum. bizim sektörde de öyle büyük paralar dönmüyor zaten. yöneticimin dahi öyle çok yüksek bir maaş aldığını düşünmüyorum.

benim derdim maaş değil bu arada tam olarak. altı gün olması ve bayram seyran her günün çalışma günü olması. duyurumu da bu şekilde açtım.
0
🌸noxie
(28.04.24)
Ben sizin yerinizde olsam remote çalışılan ama cumartesi-pazar tatil olan bir iş arardım. İş bulmadan da ayrılmazdım işimden.

Bu arada cumartesi günleri de 9-6 çalışıyorsanız iş kanununa aykırı bir durum var demektir, bilginiz olsun. Haftalık çalışma saati en fazla 45 olabilir çünkü.
0
pispinti
(28.04.24)
Başkan şimdi yaşadığın durum çok normal. Bana Fransa çalışma ortamında bile bazen iki günlük haftasonu yetmeyebiliyor. Hele bir de tr+6 gün; bu noktada bir insana 1 gün yetmemesi çok normal. Evden çalışmak da insani oldukça yoran bir şey. O yüzden durumunda anormal bir şey yok.

Bu noktada is bulmaya çalışmak en iyisi ama sektörden anladığım o kadar da kolay değil. Bence bu noktada remote olmayan ama eve de uzak olmayan yani remote olmamasinin etkisi az hissedilecek bir yer bulunabilir belki. yani bunu tabi siz bizden iyi bileceksiniz.
0
logisticsmanager
(28.04.24)
(5)

150 euru sınırını geçen ürünü gümrükten nasıl çekebiliriz?

the sound and the fury
Soru başlıkta. Ayrıca %30 olan gümrük vergisi %? A çıkıyor 150 euroyu geçen ürünlerde. Ürün alamaz oldum istediğim her şey 200 300 euro en az. 150 euroya bir şey gelmez olmuş.
Soru başlıkta. Ayrıca %30 olan gümrük vergisi %? A çıkıyor 150 euroyu geçen ürünlerde. Ürün alamaz oldum istediğim her şey 200 300 euro en az. 150 euroya bir şey gelmez olmuş.
0
the sound and the fury
(26.04.24)
Abi aldığın ürünü bilmeden bilemeyiz. Bir sürü ürün tipi var.
Kendin de çekmezsin ki asıl sorun orada. Gümrük müşaviri ile calismak zorunda kalacaksin, orada asıl maliyeti sokacaklar.
Biraz arastirirsan sikayetvarda bu işin ne kadar maliyetli olacağını görürsün.
0
logisticsmanager
(26.04.24)
200 euroluk ürün 600 euroya çıkıyor, ben tavsiye etmem.
0
hayirsiz
(26.04.24)
orada muhasebeci mi müşavir mi ne bir şey(mesleği hatırlayamadım) tutman gerekli astarı yüzünü geçer hiç bulaşma
0
basond
(26.04.24)
en basit ve temiz yol Yunanistan vizesi alıp ürünleri Dedeağaç'ta otele vs. sipariş edip gidip oradan almak. İstanbul'dan böyle arabayla gidip alan duydum.
0
nhk ni youkosu
(26.04.24)
amazon'dan al. eve kadar gelsin.
0
idexo
(27.04.24)
(7)

Protein Tozu

liberal
Merhaba,15 yaşında bir genç protein tozu içmeli mi?Sorudan bagımsız en iyi protein tozu hangisidir? Hangi marka?
Merhaba,

15 yaşında bir genç protein tozu içmeli mi?

Sorudan bagımsız en iyi protein tozu hangisidir? Hangi marka?
0
liberal
(26.04.24)
1. İçmemeli. Protein tozu içmek yetine dengeli beslenmeli.

2. Bilmiyorum.
0
10551037
(26.04.24)
içmeli.

weider en pahalı proteindir ama hiç kullanamdım bilmiyorum. bir sürü farklı marka toz kullandım aralarında zerre kadar fark göremedim.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(26.04.24)
Çok çok abartmadikca hiçbir zararı yok.
Parası varsa kullansın
0
ferenc
(26.04.24)
Bazı çok zayıf çocuklara doktor kontrolü ve tavsiyesi altında protein takviyesi veriliyor.

Yalnız dediğim gibi, doktor kontrolünde.

Normal gelişimi olan bir çocuk -hem de büyüme çağında - kas için protein tozunu yüklenirse karaciğer vs iç organları zorlayabilir. (Doktor değilim yanılıyor olabilirim ama bana mantıklı gelmiyor)
0
makbur
(26.04.24)
15 yaşında çocuğun protein tozu içme motivasyonu kaynağı nedir?

Beslenemiyor mu, et yiyemiyor mu, bakliyatla ilgili bir sorunu mu var?
0
Mirket
(26.04.24)
Mirket +1
Motivasyon kaynağına bağlı. Yani şimdi bu çocuk cips, cikolata, fast food yiyorsa zaten protein tozu almasının bir sağlık riski olması konusulamaz. Hepsi işlenmis gida.
Önemli sorun 15 yaşında çocuk ne mantıkla protein ihtiyaci görüyor?
Eğer sporcuysa (yani yarisma falan katiliyorsa) anlarim da yani yeterli protein almak özel bir amaç yoksa zor değil.

Çoğu protein markası aynı ama Türkiye'de ben optimum alırdım genelde. Ama Avrupa'da myprotein alıyorum.
0
logisticsmanager
(26.04.24)
şimdi öncelikle 15 yaşında bir gencin hormonları ve metabolizması tavan durumda. herhangi bir takviye almadan, beslenmesini ve uyku düzenini yoluna koyarak katetebileceği yol çok fazla. bunlar düzensiz ise öncelikle bunları ayarlamalı. yoksa bunlar bozukken alacağı toz psikolojik olarak zarar yazar. bir noktada tamamen aldığı takviyeye güvenmeye başlar ama asıl önemli olan uyku ve beslenme.

bunlar düzenliyse bir noktadan sonra vücudunu daha yukarıya taşımak için kullanabilir. protein tozu bir takviyedir ve adından da anlaşıldığı üzere protein takviyesidir. mucizevi bir bileşen değildir. bir de bcaa var. bu da ağırlık antremanında yıpranan kasların daha hızlı iyileşmesini sağlar. kas gelişimini hızlandırır.

ama dediğim gibi asıl kilit sıkı bir antreman, düzenli ve sporuna uygun düzgün bir beslenme ve düzenli bir uyku. bunlarda eksiklik varsa kullanmasının bir faydası yok.

şu ara beslenmem bozulduğu için ara verdim ikisine de, adını hatırlamıyorum ama eve gidince bakarım gerekliyse. kullandığım ürünü bu işin uzmanı, alanında ünlü bir abi tavsiye etmişti.

kullandığım;

protein tozu: nutrend
bcaa: dna

tavsiye ederim.
0
air
(27.04.24)
(7)

olimpik/milli sporcuların gerçek mesleği bu mu?

kibritsuyu
yani geçimlerini yaptıkları spordan mı sağlıyorlar, parayı yaptıkları spor ile mi kazanıyorlar?sorum futbolcular falan değil. artistik buz patencisi mesela. anca kış olimpiyatları oluyor, belirli bir turnuva oluyor, ona gidip yarışıp dönüyor. bu adamın mesleği bu mu, yoksa normal herkes gibi işe gid
yani geçimlerini yaptıkları spordan mı sağlıyorlar, parayı yaptıkları spor ile mi kazanıyorlar?

sorum futbolcular falan değil. artistik buz patencisi mesela. anca kış olimpiyatları oluyor, belirli bir turnuva oluyor, ona gidip yarışıp dönüyor. bu adamın mesleği bu mu, yoksa normal herkes gibi işe gidip, mesleğinden parasını kazanıp müsabaka olunca da ona mı gidiyor? gerçek işi mühendis ama artistik buz pateni müsabakası olunca kalkıp ona mı gidiyor?

mete gazoz mesela. işi gücü mesleği okçuluk mu, yoksa normal üniversitesini okuyup, mesleğini eline alıp çalışıyor da okçuluk ile ilgili müsabaka olunca mı kalkıp gidiyor?

hadi mete gazoz rekortmen, popüler bir kişi, sponsorla reklamla falan kazanıyordur da sıradan bir okçu için durum ne? mete'nin rakipleri için mesela?
0
kibritsuyu
(26.04.24)
Olimpik sporcu olmak için amatör olmak, bu sporu profesyonelce yapmıyor olmak şartı var.

Ancak geçimi için bir işte çalışmak zorunda olanların bu denli başarılı sporcu olamayacağı herkesçe malum.

Bu kural şu şekilde deliniyor. Büyük holdinler kendi adlarıyla spor klüpleri kuruyor. Örneğin atletizm takımı için bir sporcuyu transfer ediyor. Sporcu holdingin bir atölyesinde işçi olarak çalışırken (!) antrenmanlarına da devam edip holdingin takımında koşuyor.

Şu an çok gündemde olan 'ATM memurluğu' konusunun spora uyarlanmış hali. Ve bütün dünyada da bu şekilde.
0
Mirket
(26.04.24)
diploması vardır yoktur bilmiyorum ama yaptıkları spor kendi işleri. zaten aksi durumda olimpik sporcu olabileceği gerçekçi gelmiyor.

özellikle sponsor bulunma şansı az sporlarda ya meslek ya spor oluyor, örneğin satrançta türkiye'nin bir numarası oyuncu ki bizim ülkenin olimpiyatlarda 6. olmasını sağlayan sporcumuz satranç ekonomik olarak zorluyor diye profesyonelliği bırakıp amerika'da üniversite okumaya gitti.
0
gule gule
(26.04.24)
çok rekabetçi olmayan bir branş değilse evet gerçek mesleği sporculuk oluyor. aksi taktirde başarılı olamaz zaten
0
abelardo
(26.04.24)
amatörlük meselesini tam anlamıyorum. basketbol, futbol ya da voleybol gibi branşlarda katılan sporcular gayet takımlarından maaş alıyorlar, yani profesyoneller.
0
co2s2
(26.04.24)
@co2s2 olimpiyatların sloganı önemli olan kazanmak değil katılmaktı ilk başladığı zamanlar.

1936'da tek olimpiyatta 4 madalya alan ilk kadın yüzücü olimpiyatlardan sonra yüzme hocalığına başladığından amatörlükten çıkıp diğer olimpiyatlara katılamadı mesela.

ya da hatırlamadığım bir branşta bir sporcu madalya kazanıyor fakat daha önceleri spordan maaş aldığı ortaya çıktığından madalyasını geri iade ediyor..örnekler var.

tabii günümüzde(1984 sonrası) sponsorlar turnuvayı finanse ettiğinden dedikleri oluyor, bunun yanında profesyonelliğin olimpiyatlara girmesi daha ikinci dünya savaşından önce siyasi şekilde başlıyor. kızıştıkça kızışıyor..
0
gule gule
(26.04.24)
@mirket; bu kuralın olduğundan emin değilim. Senin bahsettiğin eski kurallar olması lazım.
www.rulesofsport.com

1980lerde degismeye basladi, haliyle cogu bugun profesyonel atlet.
0
logisticsmanager
(26.04.24)
yurtdışındaki sistemi bilmiyorum ancak örneğin hollandalı artistik cimnastikçi epke zonderland esasında doktordur mesela. fakat günde 6-8 saat antrenman yaptığını düşünürsek ne derece mesleğini icra ediyordu bilemiyorum.

türkiye'de ise şöyle... profesyonel branşlar, amatör branşlar ve olimpik branşlar var (olimpik branşlar tüm dünyada olimpik tabii). profesyonel dallarda mücadele eden (futbol, basketbol, voleybol vs.) profesyonel lisansa sahip sporcular zaten kulüplerinden yeterince maddi destek alıyor. amatör branşlarda ise eğer kulüple bir anlaşman yoksa ücret söz konusu değil ya da cuzi bir miktar alabilirsin. amatör branşlardan aynı zamanda olimpik olanlar da var. mesela yine cimnastikten örnek verelim. hem amatör branş, hem olimpik. buradaki sistem de şu. sporcular türkiye olimpiyat hazırlık merkezi (tohm, gençlik ve spor bakanlığı'na bağlı) kotasını alırlarsa tamamen bu amaçla donatılmış tesislerde ücretsiz konaklıyor, antrenman yapıyor ve belirli bir maaş alıyor. buradaki sporcular ekseriyetle milli sporcu oldukları için ekstradan millilik maaşları da var. birçoğu üniversite'de besyo okuyor. okul bitince direkt millilik atamasından öğretmen, antrenör veya spor yöneticisi oluyorlar. eğer atandıktan sonra hala sporculuk yaşamları devam ediyorsa resmi izinli sayılıp antrenmanlarına/yarışmalarına katılıyorlar. bazı sporcular ilgili federasyonlardan da maaş alabilir.

kısacası eğer milli ve olimpik sporcuysan geçimini sağlayacak kadar para kazanırsın. hele ki dünya/avrupa/olimpiyat derecesi alırsan devlet ödülleri, yarışmaların kendi ödülleri, çeşitli sponsporluklar falan derken iyi para gelir. ama falanca kulübe gidip birkaç yarışma gördüysen nanay. :)
0
motosiklet burclu adam
(27.04.24)
(8)

Evcil Hayvan Sigortası Yaptıran Var Mı?

ofelia
Selamlar, evcil hayvanı olanlar bilir, veteriner ücretleri çılgınlık seviyesinde.Ben kayınbiraderim veteriner hekim olduğu için iç-dış parazit gibi ciddi maliyet kalemlerini ücretsiz hallediyorum, aşılar da aynı şekilde. Ama aynı şehirde olmadığımız için acil durumlarda yakınlardaki hayvan hastanesi
Selamlar, evcil hayvanı olanlar bilir, veteriner ücretleri çılgınlık seviyesinde.
Ben kayınbiraderim veteriner hekim olduğu için iç-dış parazit gibi ciddi maliyet kalemlerini ücretsiz hallediyorum, aşılar da aynı şekilde. Ama aynı şehirde olmadığımız için acil durumlarda yakınlardaki hayvan hastanesine gidiyoruz.

Geçenlerde zehirlenme tehlikesi ile gittik, 2700 lira tuttu söylemesi ayıp, kusturma, mide koruyucu ve vitamin yapıldı. Benim dünyalar güzeli kızımın canı sağ olsun, yeter ki iyi olsun ama bugün en kapsamlı pet sigorta paketi bile 5200 lira.

Ben de dedim ki acil durumlarda bu belirsiz maliyetlerle ya da fiyatların şoke eden kötü sürprizleri ile uğraşacağıma yılda 3-5 bin lira taksit taksit ödeyeyim kafam rahat olsun.

Ne dersiniz? Yaptıran var mı? Memnun kaldınız mı?_
0
ofelia
(26.04.24)
evcil hayvan sigortasi tam bir dolandiricilik isi. onun yerine her ay kenara para at altin hesabina daha iyi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(26.04.24)
arkadasim yaptiriyor, oneriyor. biz yaptirmiyoruz simdiki sorunumuz icin 50k gibi bir hesap bekliyoruz:/ hem yatis hem ameliyat icin. umarim daha uste cikmaz ama kesinlikle faydasini gorursunuz. zaten ic dis da kapsayan vardi bildigim kadariyla (1 kerelik olabilir)
0
ala09
(26.04.24)
11 senedir iki kedi bakıyoruz, tekir. biz yaptırmadık ama malum yaş aldıkça sağlık sorunları baş gösteriyor. dediğiniz şekildeyse ve içerisinde bir dolandırıcılık yoksa çok mantıklı gözüküyor.

7-10 gün veterinerden çıkamadık idrar yollarıyla ilgili 17 bin lira hesap çıkardılar. bize özel uygun hali bu şekildeydi.
0
gule gule
(26.04.24)
neden dolandırıcılık dendiğini anlamadım, bir arkadaşım zürih sigortadan yaptırmış, veterinerde ödemelerini yaptıktan 4 gün sonra da sigorta şirketinden parasını almış.

ki zürih en başta söylüyor. anlaşmalı veterinere giderseniz ödediğinizin yüzde 80'ini, anlaşmalı olmayan veterinere giderseniz yüzde 60'ını karşılarım diye.
0
🌸ofelia
(26.04.24)
@ofelia, bugün zaten bir veterinere iki kez selam verseniz en kapsamlı yıllık dediğiniz ücret çıkıyor karşınıza. bundan dolayı tereddüt ettim, güveniyorsanız yaptırın.

bu duyuruyu okuduğumdan beri ben de araştırıyorum internette gayet uygun gözüküyor.
0
gule gule
(26.04.24)
Ben yurtdışında çok arastirdim. Şimdi Türkiye fiyatını bilemem ama kendi bildiklerimden yazayim;
- her şeyi karsilamiyor. Misal köpeğin genetigi/dogumdan olusmus olabilecek şeyleri. Misal kalça sorunu falan.
-max 8 yaslarina kadar falan devam ediyor. Belli noktadan sonra uzatmiyorlar. Buna ek olarak belli yaşın üstüne de baslatmiyorlar.

Bu noktada biz hanimla şimdilik kenara para koyma diyoruz. Ama Türkiye'deki belki farklıdır. Içinde yazanlari okumak lazım. Çünkü kopeklerde/kedilerde asıl sorun yaslaninca.
0
logisticsmanager
(26.04.24)
2 kedim var, yaptırmadım. Büyük bir sorunda kafamda harcayabileceğim belirli bir meblağ var. Fazlasını düşünmüyorum. Bunu dışında premium mama önlerinde, evde sınırsız erişim ve oyun arkalarında. Gerisi kısmet / natural selection.
0
prole
(26.04.24)
allianz, zürih falanyasadigimiz ülkede arastirdik biz.

bir defa yillik istenen meblag cok yüksek.
sadece 6 yasa kadar sigortaliyorlar.
belli bir yastan sonra uzatmiyorlar (10 yas galiba).
sigartayi kapsadigi yaslarda hayvanin zaten hastalik gecirme riski daha düsük oluyor.
buna ragmen sigorta da her seyi karsilamiyor.

allianz bize yillik 600 euro gibi bir meblagdan bahsetti bundan 5 yil önce ve yillik üst limit 1800 euro. bu su demek: her yil 600 eurodan fazla bir veteriner masrafi olacak ve sigorta icin bu masraflarin tamami karsilanacak sorunlar kategorisinde olacak ki attigin tas ürküttügün kurbagaya degsin. üstelik veteriner masrafi 1800 euroyu gecerse üstünü cebinden ödüyorsun.

ilk on sene boyunca kac hayvanin yillik bu kadar masrafi oluyor ki? bizim kedi 11 yasinda, tekir. gecen ay 1100 euro harcadik, o da ilk kez. 600 euroyu zaten 11 sene boyunca kenara koysan hayvanin yasliliginda kenarda hatiri sayilir bir birikimin olur.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(26.04.24)
(5)

İzmir Kısa Dönem Kiralık Eşyalı Daire Nereden Bulabilirim?

andy kaufman
Selamlar,Çocuğum annesiyle İzmir’de yaşıyor. Kısa dönem (1 aylık) eşyalı kiralık daire tutmam lazım. İlanlarda uygun ilanlar var ancak hepsi uzun dönem. Benim zaten böyle bir ihtiyacım yok. Yılda birkaç ay gidip 1 ay kalıp İstanbuldaki evime dönebileceğim temiz, kiralık, eşyalı ve kısa dönem evleri
Selamlar,

Çocuğum annesiyle İzmir’de yaşıyor. Kısa dönem (1 aylık) eşyalı kiralık daire tutmam lazım. İlanlarda uygun ilanlar var ancak hepsi uzun dönem. Benim zaten böyle bir ihtiyacım yok. Yılda birkaç ay gidip 1 ay kalıp İstanbuldaki evime dönebileceğim temiz, kiralık, eşyalı ve kısa dönem evleri hangi siteden bulabilirim?

Kolaylıklar.
0
andy kaufman
(25.04.24)
öyle bir ev yok. seve seve uzun dönem tutacaksın. suriyelilerle ortak bakabilirsin fiyatı düşürmek için.
0
numlock
(25.04.24)
Burada buldum;
www.emlakjet.com

Ha güvenilir vs bilemem.
0
logisticsmanager
(25.04.24)
İzmir değil de araç varsa urla, Sığacık taraflarında dönemsel yazlıklar kiraya veriliyor (1 aylık vs). Oralardan bulabilirsiniz gibi geldi.

Tabii ekonomik olur mu, o kısmı tartışılır.
0
fraise
(25.04.24)
Airbnb'den bakın hocam. Sevdiğiniz evi, 1-2 gün kiralayıp ev sahibiyle tanışın. Uygulama dışından aylık anlaşırsınız.
0
nickini vermek istemeyen uye
(25.04.24)
soyak siesta, yamaçevler, myvia, folkart life türü yerlere bakabilirsiniz.
0
Phoebe
(26.04.24)
(10)

Sac boyatmak cok pahali bi islem haline gelmedi mi

Kittie
Bayadir kuafore gitmemistim boya icin.Ama evde de yapamiyorum. Olmuyor. Su an o kadar koyu ki saclarim bi kuafore teslim etmem lazim.Simdi aradim da kisa sac icin 1900 dedi. Omuz hizasi dedim ne kadar. Iste 1900den basliyor, omzunuzun tam neresinde bakmamiz lazim dedi wtfBu bahsettigim duz boya.Baly
Bayadir kuafore gitmemistim boya icin.
Ama evde de yapamiyorum. Olmuyor. Su an o kadar koyu ki saclarim bi kuafore teslim etmem lazim.
Simdi aradim da kisa sac icin 1900 dedi. Omuz hizasi dedim ne kadar. Iste 1900den basliyor, omzunuzun tam neresinde bakmamiz lazim dedi wtf
Bu bahsettigim duz boya.
Balyaj falan attirsam 4k diyecek herhalde baslagic fiyati olarak.
Sizce 2500e duz boya yapilir mi. Bana mi sacma geliyor acaba
Siz kaca yaptiriyorsunuz.
Aldigim fiyat inoa icindi mesela.
0
Kittie
(25.04.24)
vay anam vay ciddi misin? bence pahalı ama erkek olduğum için zaten fiyat skalası hakkında hiçbir bilgim yok :)
0
numlock
(25.04.24)
Numlock: ciddiyim. 2500u ben tahminen yazdim. Baslangic 1900 ama. Merkezi semt ama burasi bu semtteki bi mahalle kuaforu. Deliricem. Markalasmis yerlerde var ama onlara hic gitmedim hayatimda. Demek onlar 10k belki de
0
🌸Kittie
(25.04.24)
Hanım evde kendi boyuyor,az para değilmiş
0
cakmayazar
(25.04.24)
Bence kuaförlerdeki son fiyatlar gerçekten aşırı. Ben en son ocak ayında İstanbul'daki kuaforume gittim. Kalburüstü bir yerdir ama fiyatları normalde uçuk değildir; kesim + saç bakımı+ saç boyasına (ki öyle açma işlemi yapılmadı. Kahve tonlarında boyandı, rengi biraz değiştirildi. Hani sarı falan değil) 3500 lira odedim. O da bana olan fiyatiymis :))). Diğer kuaförlerde de duyduğum kadarıyla farklı değildi fiyatlar. Ödedim ama içime oturdu.


İşin komiği bu işlemleri kendi yaşadığım ülkede yaptırsam 700-800 lira fark edecekmiş ki bahsettiğimiz ülke dünyanın en pahalı ülkeleri sıralamasının sampiyonlarindan biridir her zaman. Dolayısıyla Türkiye'deki fiyatlar çok absürt.
0
fraise
(25.04.24)
Merak edip benim gittiğim kuaförün kadın bölümü fiyatına baktim;
Saç kesimi olmadan boyama + kuaförlüğü lira olarak 2400 lira. Kısacası Fransa'da yüzde 26 pahalı oluyor.
Bu mantığa göre hayvan gibi pahalı oluyor Türkiye fiyati.
0
logisticsmanager
(25.04.24)
Evet pahalı. Ben kendim boyuyorum, çünkü benim aradığım kriterlerde boya ve ürün kullanmıyor kuaförler. Sadece düz boyuyorum. Balyaj, ombre, sombre öyle teferruatlı işlemler yapamıyorum :)
0
rock n roll
(25.04.24)
çok pahalı ve sık sık bunun bu ekonomide normal olduğu algısı pompalandığı için pahalı diyenleri ''fakirsin'' diye kovalıyorlar ortamlarda.

ben yaklaşık 6-7 yıldır saçımı evde kendim kesip kendim boyuyorum. balyaj da yapıyorum, ombre de. katlı kesim de yaptım, kakül ve perçem de kestim. denemediğim renk ve model kalmadı. birkaç yıldır annemin saçını da ben kesip boyuyorum. birkaç ufak denemeden sonra insanın eli alışıyor zaten, internette türkçe ve ingilizce tonlarca anlatım videosu var. siz de evde kendi saçınıza ayrıntılı işlemler yapabilirsiniz kız kardeşlerim, sadece bir şans verin ve bu şişirilmiş para avcılarına fırsat tanımayın sizi sömürmesi için.
0
morca
(25.04.24)
benim aldığım fiyatlar çok daha yüksekti artık 6-10k arası balyajlı işlemler. evet çok pahalı. bir ara her yer kuaför ve kirpikcı/ tırnakcı olunca rekabet vardi simdi kuafore 1 ay gitmese perisan olacak sanki herkes. ben de o furyaya kapilip magdur olunca biraktim. yapanadigim islemleri kuaforde yaptirip diplere dayanamadigim icin evde dip yapiyorum 2-3haftada 1
0
ala09
(25.04.24)
kadın kuaförleri adam öpüyor.

arkadaş gelin başı için kuaförle anlaşmış küçük bir şehir bi de. 17 bin istemişler sadece geline düşünün. öyle abartı bi kuaför de değil.
max 2 saat harcayacak 17 bin kazanacak. yok böyle bi para. kadınlar para işini çok sorgulamadığı için yükleniyolar bence.
0
jelly bear
(25.04.24)
evet pahalı ama saç rengi komple değişecekse, açma filan yapılacaksa o fiyatlar normal, her yerde böyle yani.
0
elorelia
(26.04.24)
(20)

Sevgilinizle aynı eve çıktınız ama ayrılırsak evden kim ayrılacak?

veritaslibertas
Böyle bir sorunumuz var,4 aydır birlikteyiz, sevgilim benim yaşadığım eve yerleşti, 4 yıldır burada yaşıyorum ben.Gelirken kendi evini olur da ileride bir sorun yaşarsak diye kapatmadı ve kardeşine bıraktı. Kardeşine de dedi ki ayrılırsak dönerim buraya.Buraya kadar normaldi her şey.Sonra güvensizli
Böyle bir sorunumuz var,
4 aydır birlikteyiz, sevgilim benim yaşadığım eve yerleşti, 4 yıldır burada yaşıyorum ben.
Gelirken kendi evini olur da ileride bir sorun yaşarsak diye kapatmadı ve kardeşine bıraktı. Kardeşine de dedi ki ayrılırsak dönerim buraya.
Buraya kadar normaldi her şey.
Sonra güvensizlik yaşadığını, artık kardeşine evden çık diyemeyeceğini, ayrılırsak evden kimin gitmesi gerektiğini konuşabileceğimiz bir zeminde birlikte yaşamayı sürdürmemizi istedi. Evden gitmesi gereken kişi olmak istemiyor, benim de ayrıldığımızda gidebilmem konuşulsun istiyor, kim uygunsa o çıksın diyor.
Ben onun güvensizliğini gidermek adına kabul ettim bunu ama bu bana adil gelmiyor şu an ve kendimi güvensiz ve korkmuş hissediyorum. Bu evden çıkarsam şu an tek başıma başka bir eve geçecek gelirim ve lüksüm yok.
Gelirlerimiz de eşit bu arada.
Bugün de bu konuyu konuşup bu şekilde yapamayacağımı söyleyeceğim ama size sormak istedim. Bunun doğrusu eğrisi nedir?
Bana daha şimdiden bu hesaplara girmiş olmak bile tuhaf hissettiriyor
0
veritaslibertas
(25.04.24)
böyle basit hesaplara gerek yok. erkek ayrılır, nokta.
0
numlock
(25.04.24)
pardon, düzeltiyorum. 4 yıldır sen o evdeymişsin zaten. tabi ki sen kalacaksın.
0
numlock
(25.04.24)
Abla akıllıymış baya. Tabi ki sen kalacaksın.
0
Gradient_tabanlı_mor
(25.04.24)
Ev sizin, tabii ki o ayrılacak. 4 yıl boyunca siz yasamissimiz. Kontrat da sizin üzerinize değil mi? Bu konu tartışmaya kapalı bence.

Édit: ayrıca bu konuyu ben de hiç anlayamadım. İlk taşındığında tüm ihtimalleri göz önünde bulundurarak evi kardeşine bırakması anlaşılır. Fakat dönüp dönüp bu konuyu konuşmak oldukça garip.
0
fraise
(25.04.24)
bunu konuşan kişiyle oracıkta ayrılırdım. konuşmuşken sevgili nafakasını da konuşun.
0
gabe h coud
(25.04.24)
fraise +1
0
jülsezar
(25.04.24)
Siz ev arkadaşı değilsiniz, sevgilisiniz. Sorun yaşarsak kim evden ayrılacak konuşması nasıl yaptınız ben anlayamadım. Bir de böyle bir konuşma yapılıyorsa zaten sıkıntılı bir durum vardır bir olmamışlık vardır o ilişkide. Kaldı ki o senin evine gelmiş oturmuş, gidecek biri varsa o gidecek sen değil.
0
rock n roll
(25.04.24)
Fraise +1
4 yillik evinizde kalkip gidecek haliniz yok, cok sacma buldum
0
mor oje
(25.04.24)
garip bir muhabbet, evime tasinir tasinmaz benle bunun muhabbetini acan adama/kadina aninda yol veririm yahu. bu bariz benim 4 senedir yasadigim eve cokme plani..vay anasini..
0
cooperr
(25.04.24)
güvensizliğini gidermek için kendinin ve ailenin tüm mal varlığını onun üzerine yapmaya ne dersin ?

"artık kardeşine evden çık diyemeyeceğini", kardeşine evden çık diyemiyor, ama sana diyebiliyor. sen çoktan o evden çıktın hocam, sadece farkında değilsin derim.
0
WithWorth
(25.04.24)
Daha olayın başında gülümseyerek "kardeşine diyemiyorsun ama bana diyebiliyor musun yani? Başta planımızı yapmıştık, eğer sürekli değişecekse neden planlıyoruz ki?" Demeniz lazımdı. Israr ederse zaten plan tutmuyor gördüğün gibi, günü gelirse bakarız deyip sıyrılırdınız. Bu zaten ben çıkmam anlamına gelirdi.

Ama sizinki böyle gelişmediğine göre belki kardeşine çık demesi gerekmediğini hatırlatabilirsiniz. Evde zaten kendi kalıyormuş, kardeşi gelme demez heralde. Baktılar birlikte yaşamak zor, sonrasında ayırırlar evi. O da artık kardeşler arasında bir mesele. Siz ne yapacaksınız?

Ayrıca kendi adıma ben bir de sorardım "4 ayda kardeşine çık diyemeyecek hale geliyorsan acaba ilişkimizin ne kadar süreceğini düşünüyordun buraya gelirken?" diye :D belli ki 2 hafta falan süreceğine inanmış.
0
akhenaten
(25.04.24)
Thetruenorth+1
Yani bana da çok tehlikeli bir profil çizdi. Böyle bir şeyin konuşulabilir olması bile çok garip geldi zaten.
0
logisticsmanager
(25.04.24)
Ne igrenc bir insan ya bu. Bu seninle evin yeni kiracisi olmak icin bile birlikte olabilir. Kardesine niye cik diyemiyormus, gitsin kardesiyle beraber yasasin oyle bir durumda madem cik diyemiyor. Insan sunu soylemeye utanir ya. 4 yildir burda ben varim tabii ki sen gideceksin, evime mi cokeceksin utanmadan derdim ve ayrilirdim hemen ayrica.
0
Kittie
(25.04.24)
4 yıldır yaşadığın evinden 4 ay birlikte olup ayrılma potansiyelin olan biri için ayrılacaksın öyle mi? Söylerken bile ne kadar saçma geldi.
Ev senin. Ayrılmayı kimin istediğinden bağımsız o gider.
0
crinix
(25.04.24)
Kaç yıllık evinizi neden bırakasınız. Adil olan kız arkadaşınızın ayrılması.
İlişki devam ederken sevgiliye, evden kim gidecek bi konuşalım diye uyanıklık yapmak da enteresanmış.

Madem kim uygunsa o çıksın diyor ben uygun değilim diyip konuyu kapatın. Uzun uzun ikna çabasına girerseniz bu abla sizi ikna eder muhtemelen.
0
juliette
(25.04.24)
yuuuh amk... "Kardeşine de dedi ki ayrılırsak dönerim buraya.
Buraya kadar normaldi her şey." buraya kadar da anormal her sey. kendim de dahil etrafimda bir suru "ayrilirsak suraya giderim" hesabi yapan arkadasim oldu, gidecegimiz yeri kenarda tuttuk, bozmadik. fakat hicbirimiz sevgilimize acik acik soylemedik, dile getirilecek bir olay degil cunku. evlilik sözleşmesine falan da benzemiyor bayagi kotu, tatsiz bir sey bu. kapiya koyma zamani gelmis
0
ala09
(25.04.24)
Trol müsünüz anlamadım ki, böyle bir teklif kabul edilemeyeceğine göre şaka yapıyorsunuz herhalde. Böyle birine selam bile verilmez çünkü.
Ciddiyseniz; talebin ahlaksızlığı bir yana, isteseniz de hukuken olmaz, kontratı devredemezsiniz, kontratta bu şart vardır, ev sahibi çıkarır.
0
firez
(26.04.24)
Kontrat sizin uzerinizeyse polis çağırıp evden attirabilirsiniz bile biran once yol verin derim bu dönemde yeni ev tutup tasinmak bile 50 60 bin tl abla güzel yol bulmuş evinize çökmesine izin vermeyin bir an önce kurtulun yoksa baş agritir
0
apocalipy
(26.04.24)
Teşekkürler herkese yanıtlar için.
Trol değilim öncelikle ve gerçekten çok huzursuz bir haldeyim. Öyle polise gitmelik kapı önüne koymalık bir durum yok. Güvensiz hissettiği için kendi adına bir çözüm aradığını söyledi. Sadece kendini güvenceye almak korumak adına yaptığı şeyi benim de yapmam ve sınırımı çizmem gerekiyor. En yakın zamanda da konuşacağım bu şekilde.
0
🌸veritaslibertas
(26.04.24)
evliyken mala çökmeye çalışanı gördüm de sevgiliyken kiralık eve eşyalara çökmeye çalışanı ilk defa görüyorum. yeni sevgilisiyle eve nasıl çöktük ama demez inş.
0
Unde bach canim
(27.04.24)
(5)

Ryanair 60l çanta alıyor mu?

nerobianco
Ryanair 60 litrelik çantaları kabin bagajı olarak ücretsiz kabul ediyor mu? Şu tip çanta, tam dolu olmayacak şekilde:https://www.decathlon.com.tr/p/kadin-outdoor-trekking-sirt-cantasi-60-l-mt100-easyfit/_/R-p-309808?mc=8678452
Ryanair 60 litrelik çantaları kabin bagajı olarak ücretsiz kabul ediyor mu? Şu tip çanta, tam dolu olmayacak şekilde:

www.decathlon.com.tr
0
nerobianco
(25.04.24)
Ryan air en basit bile;
40*20*25
Bu çanta her yerinden geçiyor. Yüzde 99 para odetirler. Piyasanin en ucuz şirketi böyle bir hatayı affetmez.
0
logisticsmanager
(25.04.24)
+1

ayrica personal item ve cabin luggage farklı şeyler. hakkiniz personal item olarak gorunuyorsa yukaridaki olculerden bile kucuk hakkiniz vardir.
0
buenosdias
(25.04.24)
Hayatta almazlar bu çantayı
0
but that was just a dream
(25.04.24)
no. okul cantasi seklindeki sirt cantasini kabul ediyorlar. bazi havalanlarinda kontrol etmiyorlar, bazilarinda o sirt cantasinin dolu sekli bile problem oluyor.
0
Ley
(25.04.24)
Mümkün değil, ryanair çok katı bu konuda zaten bilet alırken de 80 yerde çanta ölçüsü bilgisi veriyor bu nedenle.
0
tuborg yesili
(26.04.24)
(7)

Esiniz film izlerken cok soru soriyo mu?

lapaz
https://9gag.com/gag/aRBQQxB burdan esinlendim
9gag.com burdan esinlendim
0
lapaz
(24.04.24)
Eşim yok, kız arkadaşım sormuyo.
0
Bruce
(24.04.24)
Ben kimsenin esi degilim ama arkadaslarima cok soru soruyorum.
0
hot potato
(24.04.24)
Alistim tabi hatta o istemeden yapıyorum bazılarını;
Film izlerken bir şey aklına takıldı ve filmin gidişatıni zerre etkilemeyen bir şey. Misal filmde bir şey oldu "bunu nasıl yaptı ki orayı açıklamadi". Yani zerre umrumda olmayan bir nokta ama kafasina takiliyor
Bir de bir şey kacirirsa geri dönüyor.
Izlerken asla konusamiyor durdurmak gerekiyor.

Alıştık tabi :) ben tuketip geçiyorum filmi, o her şeyi anlamaya çalışıyor.
0
logisticsmanager
(24.04.24)
Bilmiyorsam bilmediğimi söylerim biliyorsam açıklarım. Film izlerken sessiz olunmalıdır vb zorundalıklar yüklemek hoş değil. Hedef değil yolculuk keyiflidir
0
hasmetizm 2046
(25.04.24)
boş bir film izliyorsak ben yorum yapar, göme göme izlerim. mesela kahramanımız yüksek bir yerden atladı diyelim, yok uçsaydın bi de filan derim. eşim (erkek) pek konuşmaz.
0
elorelia
(25.04.24)
Bizde soru soran taraf benim ama bunun nedeni izledigim filmlerde ana konuya tam konsantre olmuyorum.Mesela evde gecen bir sahnede esim daha cok diyologlara ve ana hikayeye konsantre olurken ben evin dizayn detaylarini incelerken kaybolabiliyorum.Ev konusu sadece ornekti.Bunun gibi dikkatimi dagitan detaylar yuzunden ana konuyu takip etmek bazen ikinci planda olabiliyor.
0
turkuaz
(25.04.24)
Biz filmi vakit geçirmek için konu mankeni olarak kullanıyoruz genelde o yüzden konuşmalar çok oluyor :D

Ciddi ciddi bir filme odaklanarak, sinema kültürümüz artsın diye bir filmin başına oturmuşluğumuz az. Böyle yapınca da zaten herkes durumu ciddiyetle ele alıyor :D bunun sayısı bir bilemediniz iki elin parmağını geçmez.
0
akhenaten
(25.04.24)
(2)

Audi a1 (2012) vs clio 4 (2018)

ceann deas
Elimde altin olarak 500 bin var.Audi - Artıları- tipini çok beğeniyorum- Yılına göre yokuş kalkış, şerit takip, mmi vs özellikleri çok çok iyi- İlk arabam olacak ve araba tek kapılı minik bir şey istanbulda rahat edebilirimEksileri- dgs şanzıman - 11 yıllık arabaya 650 - 700 bin verilir mi?Clio - a
Elimde altin olarak 500 bin var.

Audi - Artıları

- tipini çok beğeniyorum
- Yılına göre yokuş kalkış, şerit takip, mmi vs özellikleri çok çok iyi
- İlk arabam olacak ve araba tek kapılı minik bir şey istanbulda rahat edebilirim

Eksileri
- dgs şanzıman
- 11 yıllık arabaya 650 - 700 bin verilir mi?

Clio - artıları
- 550 bine temiz bulabiliyorum
- 5 yıllık araç
- tipi fena değil
- Parçası bol, piyasası iyi

Eksileri
- Malzeme kalitesi güven vermiyor kaza vs durumunda teneke kutu gibi parcalanmasindan korkuyorum



Bir diger sorum da nakit olarak mi almak daha mantiklidir yoksa 200 bin nakit verip galeride kredi cekip kalan parayi altinda tutmak mi daha mantiklidir? İlk arabasini alacak birisi icin az yakan tercihen otomatik ve sedan olmayan, sanayi ile ugrastirmayacak tavsiyeniz varsa onlari da arastirabilirim.
0
ceann deas
(24.04.24)
"Malzeme kalitesi güven vermiyor kaza vs durumunda teneke kutu gibi parcalanmasindan korkuyorum"

Bence güvenlik önermesiyle audi alma fikrini rasyonel hale getirmeye çalışıyorsun

Clio daha mantıklı her anlamda
0
grimavi
(24.04.24)
Grimavi +1
21 yy.da arabanın parça kalitesi sebebiyle parçalanacak demek kendini kandirmak olur.

Bu soruda mantıklı olan clio. Ama araba mantik islemeyen yerlerden. Canin istiyorsa al ama bunu kendine güvenlik olarak açıklama çünkü alakası yok.
0
logisticsmanager
(24.04.24)
(16)

Sizi hungur hungur aglatan film/ler

lapaz
Neler?
Neler?
0
lapaz
(23.04.24)
Grave of the fireflies
0
ya volna
(23.04.24)
mar adentro.

ilk kez 15-16 yaşındayken izlemiş, yarısına bile gelmeden "ulen engelli halinle bile karı kız etkileme peşindesin" diye kızıp kapatmıştım ahaha.

sonra ama işte biraz yaşlanıp çelikten yapılmadığımı fark edince, etrafımda bazı insanların benzer durumlar yaşadığını görünce, benim de üç dakika sonra engelli olmayacağımın garantisi olmadığını anlayınca... çok fena vurdu.

kaldı ki filmin teması zaten "engelli adam var, ölmek istiyo"dan ibaret değil, çok şey bulabilir her insan kendinden.

koskoca adamım, gerçek anlamda bir sürü peçete harcayıp salya sümük aralıklı olarak belki bir saat ağlamıştım bu filmde.

***

ikinci olarak "idi i smotri" ama eğer tarihe, ikinci dünya savaşı'na merakınız yoksa gerçekten önermem. ben kahvaltı yaparken savaş videosu izleyen biriyim, bu film psikolojimi bozmuştu. çok kaliteli ama çok ağır. hollywood'un tırt kahramanlık hikayelerine karşı isminin de söylediği gibi "gel ve gör" neymiş savaş diyor. çok fena.
0
mark greg sputnik
(23.04.24)
hachiko
0
hakmut
(23.04.24)
sanırım en son the broken circle breakdown’da hüngür hüngür ağlamıştım.
0
sir gawain
(23.04.24)
Babam ve oğlum. Hanıma da altyazılı izlettim "manyak misin ya böyle film niye izlenir üzücü" dediydi. Katılıyorum.
0
logisticsmanager
(23.04.24)
Manchester By The Sea
Babam ve Oğlum

Bu iki filmi ne zaman izlesem ağlarım, iki filmin de ana mevzusu ortak aslında.
0
blue rebel motorcycle club
(23.04.24)
titanic (kücükken)
prayers for bobby (lisede)

alttakiler 20+ yaslarinda

unsere Mütter, unsere Väter
dedemin insanlari
The Boy in the Striped Pyjamas
hachiko
selvi boylum, al yazmalim
castlevania (dizi ama olsun)

ben kücük bir diaylogdan bile aglayabilirim. günlerce onu düsünebilirim. öyle bir mallik :D
0
robert bosch
(23.04.24)
Field of Dreams
0
heritage
(23.04.24)
ucurtmayi vurmasinlar
0
cooperr
(23.04.24)
Train De Vie
Life is Beautiful
Aslan Kral
Dizi olarak da this is us... ne ağlakmışım ya :)
0
charbiel
(23.04.24)
The Cure (1995)
0
EasyTiger
(23.04.24)
dünyanın ortasında aşk için ağlıyorum
0
basond
(23.04.24)
Precious (2009)
Ağlamaktan mahvolmuştum. Bence dünyanın en üzücü filmi.
0
michael_knight
(23.04.24)
Uçurtmayı vurmasınlar
Canım kardesim
Kız kardeşim Momo
Babam ve oğlum
PS i Love you
0
alimcgraw
(23.04.24)
(bkz: incendies)
0
rentts
(23.04.24)
Gönül yarası. Ne filmdi be..
0
halk
(24.04.24)
(8)

kuyumcular vergi veriyor mu?

avatar is back
yok kambiyoydu şu bu onları geçelim. adamın eline x liradan altın geliyor, kar koyup satıyor veya x liranın altından bozdurmak isteyenden alıp, karlı fiyattan satıyor. bunu devlet vergilendiriyor mu? çünkü görebildiğim ve konuştuğum kadarıyla kuyumcular hem doların uçuşu hem güvenli liman vs vs deli
yok kambiyoydu şu bu onları geçelim. adamın eline x liradan altın geliyor, kar koyup satıyor veya x liranın altından bozdurmak isteyenden alıp, karlı fiyattan satıyor. bunu devlet vergilendiriyor mu? çünkü görebildiğim ve konuştuğum kadarıyla kuyumcular hem doların uçuşu hem güvenli liman vs vs deli gibi para kazanmışlar gibi. peki ya vergisi? yoksa ona da kulp bulup vergisiz takılmaya devam mı?
0
avatar is back
(22.04.24)
Ben kuyumcuya gittiğimde eğer eft yaparsan X fiyat nakit verirsen Y fiyat diyor. bence gayet net bir şekilde parayı elden aldığında vergi ödemiyor. Bankadan alınca da vergi dairesi gördüğü için ödüyor.

Aslında bu altının bu adama girişini çıkışını da devleti takip etmesi lazım. Ancak görününen o ki etmiyor. Örnek verecek olursak mesela sigara alkol vs bunlar girişi çıkışı takipli ürünler. Ama altın sanırım öyle değil.

Sektörle hiç alakam yok normal müşteri olarak fikirlerim bunlar.
0
nuevo
(22.04.24)
İki gündür meşhur olan malum firmanın vergi levhası eğer doğruysa şurada.
eksisozluk.com

Anladığım kadarıyla bütün 3 harfli marketlere satış yapan bir firmanın (ki CEO'su bile var :) ) bu kadar vergi ödediği bir ülkede kuyumcular eğer vergi ödüyorsa, ödese ne olur ödemese ne
0
Mirket
(22.04.24)
vermiyor hic bir esnaf vergi vermez.
0
sizofren06
(22.04.24)
Bakın şöyle örnek vereyim, son çıkan ipad ve iphone alan bir tanıdığım, faturasını şirketine kestirmeye bile tenezzül etmedi. sorduğumda, aa unuttum falan dedi ama biraz daha kurcaladığımda zaten tüm ticaretin nakit döndüğünü söyledi, hacmin büyük olduğu toptan ticaretin bile. demek ki hiç biri vergi vs ödemiyor. o faturada nerden baksanız 40-50k vergi kazancı vardı.
0
karincaezmezuo
(22.04.24)
Türkiye'de vergi verenler sadece maaşlı çalışanlar. Geri kalan kimse vergi vermez. Ondan zaten maassiz calisanlara cennet, maaşlıya cehennem.
0
logisticsmanager
(22.04.24)
nakit ve kayıtdışı
0
bir soru sorcam
(22.04.24)
kuyumcularla sınırlı değil ki bu konular. Her alanda var.
www.patronlardunyasi.com
0
diyecevaplandı
(22.04.24)
tamamen kayıtdışı bir ekonomi
0
karincaezmezuo
(27.09.24)
(8)

bu borçlar biter mi

wop
çok ani gelişen bir sağlık sorunun dolayı kredi çekmek durumunda kaldım. açıkçası öyle en uygun faiz vs kovalayacak vakit bile yoktu.12 ay aylık 15k ödemem lazımkartlarda aylık 5k taksitli harcama var onlar 3 4 aya biter.kira yeni zamlandı. faturalara vs aşırı bir zam gelmezse kira + faturalardan so
çok ani gelişen bir sağlık sorunun dolayı kredi çekmek durumunda kaldım. açıkçası öyle en uygun faiz vs kovalayacak vakit bile yoktu.
12 ay aylık 15k ödemem lazım
kartlarda aylık 5k taksitli harcama var onlar 3 4 aya biter.
kira yeni zamlandı.
faturalara vs aşırı bir zam gelmezse kira + faturalardan sonra cebime 25k kalıyor.
tam böyle ayın sonuna denk geldiği için elde de nakit yok hiç bir 10k da arkadaştan aldım.
temmuzda zam alsam en fazla enflasyon kadar alırım.
iş değiştirmelik bir pozisyon da yok. işi kaybetmesem şanslıyım.
bu ay bir kredim vardı o bitmişti. ooo rahatım artık diyorken inanılmaz kötü oldu.
bir türlü düze çıkamıyorum.
dışarı çıkma vs uzun süredir yok zaten.
yemek vs evde hallediyorum.
ne dersiniz olur mu bu iş?
0
wop
(21.04.24)
olur yav olur geçmiş olsun

iddiaya yatırmamışsınız ki parayı, sağlık sonuçta

imkan varmış ki çekebilmişsiniz sağlığınız için

öyle düşünün
0
jülsezar
(21.04.24)
Abi 12 ay çözersin. Gerekirse her gün makarna yersin gene çözersin. 5 yil olsa zorlar derdim.
Geçmiş olsun.
0
logisticsmanager
(21.04.24)
Halledersin risk alacak işlerden kaçın bir süre yeter
0
andlee
(21.04.24)
Evden zorunlu haller hariç çıkmayın.
Evde fazla yaramayan eşyaları satın.
Borcu ödeme niyeti içinde bulunursanız öderseniz.

Şöyle bir gerçekte var ki, aslında sürekli sistemin dayattığı borçlu olma hali, kredi vs..normal bir şey değildir.
Bu alışkanlığı da adeta sigara gibi terketmek lazım.
0
diyecevaplandı
(21.04.24)
Çok geçmiş olsun. Sağlık bu ve bu krediyi çekebilecek durumda olmanız da gayet güzel. Aksi senaryo daha kötü olurdu :( Tüm ödemelerden sonra 20 - 25k kalabiliyor olması güzel bence. Arkadaşınız sorun etmezse ona da 2 taksit halinde verin. Hayat bu maalesef planladığımız gibi gitmiyor işler yaşarken. Ekstra ödemelerden kaçınarak su gibi geçer, ödemelerden geriye kalan para kötü bir miktar değil.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(21.04.24)
şöyle
kira ve faturadan sonra 25k kalıyor
15k krediler
kaldı 10
bununla kredi kartlarını ve günlük nakit akışını döndürmem gerek.
0
🌸wop
(21.04.24)
Kalan 10 k dışaro çok çıkmıyorsan rahat rahat yeter. Çok daha az kazanıp geçindiğim zamanlar olmuştu. Bi de ben şunu fark ediyorum. Bazen kredi kartı borcum yüksek geliyor. Sonraki ay kendi kendime dikkat edicem diye niyetleniyorum. Sonra bir bakıyorum ki ben önceki ay gerekli olmayan saçma şeylere para harcamışım. Aslında dikkat eder, gereksiz şeylere para harcamazsan kalanla gayet rahat geçinirsin. 1 yıl o kadar uzun bir süre değil.
0
turuncu tonlarda
(21.04.24)
olur tabi. zor bir durum 10k az gerçekten ama 1 yıl iyi kötü geçer. ben de her ay nasıl kart bu kadar yüksek geliyor diyorum bakıyorum hiç ihtiyacım olmayan şeyler almışım. kemer sıksam rahat yarı yarıya düşer.
0
paintov
(22.04.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.