25 yıllık ev hanımından aldığım bilgiye göre: bulaşık makinesi beyaz eşyalar arasında en az para vermen gereken. yani çamaşır makinesinin, buzdolabının özelliklisini alabilirsin (çamaşıra 1500 verebilirsin, hatta git 2k ver) ama bulaşık için gereksiz.

bosch'un TR kodu olmayan (türkiyede üretilmeyen) en düşük bulaşık makinesini bul, bak, al.

siemens bulaşık makinesini değiştirip bosch alan bir tanıdığım var. siemense göre hiç memnun değil çok çiziyor dedi.
ola ki siemens bosch arasında kalırsan bunu anımsayabilirsin.

hbx.hbs.edu

Yaşına, mezun olduğun okula ve yapmak istediklerine göre değişiklik gösterir. Endüstri mühendisliğinin güzel ve kötü tarafı hemen her alanda iyi bir iş yapma imkanın bulunuyor ama yaptığın işin katkısı ilk başta anlaşılamayabiliyor. Benim görüşüme göre iyi bir eğitim almışsan aşağıdaki ana alanlardan birine geçerek rahatlıkla ilerleyebilirsin.

Üretim (savunma sanayi dahil): Zaten Türkiye'de endüstri mühendisliğinin temel uygulama alanı budur ama genellikle verimli fabrikalar yabancılara ait olduğu için çoğu giriş işi de operasyonel olduğundan tam anlamıyla üst düzey endüstri mühendisliği işleri yapamayacaksın. Ama üretim planlama, envanter yönetimi, satınalma süreç yönetimi, lojistik, tedarik zinciri yönetimi ve kalite gibi pek çok alanda eğitiminin faydasını görürsün. Hedefin burasıysa özellikle Toyota'nın yaptıklarına bakmanı öneririm veya Tim Cook'un Apple'da CEO olmadan önce yaptıklarına(kendisi de endüstri mühendisi). Ancak dediğim gibi bu alanlar o kadar uzun süredir inceleniyor ki gerçek bir iyileştirme yapman biraz zor. Yavaş yavaş karbon salınımı ve sürdürülebilirlik üzerine literatür ve uygulamalar genişliyor. Belki o taraflara bakabilirsin.

Bankacılık/Finans: Hem perakende bankacılığı alanında hem de finansal piyasalar anlamında aldığın eğitimin üzerine hafif bir ekonomi/finans genel kültürü giydirebildiğin takdirde başarılı olamaman için hiçbir sebep yok. Bankacılıkta satışın hemen arkasında bir şey varsa o da süreç. Süreçleri ne kadar iyileştirebilirsen, karlılığı koruyarak müşteri deneyimini ne kadar arttırabilirsen o kadar başarılı olursun. Hemen her şey bir proje yönetimi.

Bilişim: Bu alan iki anlamda da endüstri mühendisleri için inanılmaz iyi. Birincisi işin teknik (kod yazım) kısmını bir kenara bıraktığında yapılan sofitike işi müşteriye anlatabilecek, uyarlayabilecek ve gerekli spesifikasyonları çıkarabilecek bir ekibe ihtiyaç var. Tekrar proje yönetiminden bahsediyorum tabi ki de. Kesinlikle muhteşem işler yapılabiliyor bu alanda ve teknik ekibe çok değerli katkılarda da bulunabiliyorsunuz.

İkincisi ise endüstri mühendislerinin özellikle yüksek lisans ve doktorada öğrendikleri istatistiksel yöntemler ve optimizasyon teknikleri aslında veri madenciliğinin en temelinde olan algoritmaların kullandıkları yöntemler. Endüstri mühedisleri aynı zamanda eğitimleri dolayısıyla algoritmaların ne iş yaptıklarını daha iyi takip edebiliyorlar. Excel'deki HLOOKUP ve VLOOKUP komutlarında zorluk çekmiyorsanız bu alanda da ilerleyebilirsiniz :) Ki veri madenciliği bulunduğumuz çağın parlayan iş kolu.

Dünyanın gittiği trend aslında şu. Yapılabilecek hemen her türlü prosedürel iş insanlardan makinelere geçmeye başlıyor. Yani belli kuralları olan, tekrarlanabilir ve insan girdisine ihtiyacı minimal bir işiniz varsa ne kadar sofistike olursanız olun büyük ihtimalle yakın gelecekte o işi bir makineye kaptıracaksınız. Misal diyelim bankada bir raporlama birimindesiniz. Yeterince iyi ayarlanmış bir algoritma sizden çok daha hızlı bir şekilde o raporları çıkarmaya başlayacak. Eğer iyi bir bankacıysanız işinizi koruyacaksınız. Eğer iyi ve yeni teknolojiyle çalışabilen bir bankacıysanız yükseleceksiniz. İnsanlarla etkileşimde olan bir iş yapıyorsanız da büyük ihtimalle işinizi koruyacaksınız. Ortalama bir bankacıysanız ve insanlarla uğraşmayan nispeten operasyonel bir birimde çalışıyorsanız öyle bir iş alanı 5-10 seneye kalmayacak.

Endustrimuhendisligim.com hemnkitap tavsiyeleri var hem de yol gosteriri

Endustri muhendisiyim IT de calisiyorum. Bu ise baslarken bir endustrinmuhendisi abim bosver IT yi al eline cantayi satisa gec demisti. Simdi aklim olsa dinlerdim. Zor olurdu basta ama

uzun zamandır bişey sürmüyorum saça ama en iyisi bu diye biliyorum. bir arkadaşım da kullanıyor oda tavsiye ettiydi zamanında. ama saça yabancı bir madde sürdüğünde hele ki günlük en azından şu ile temizlemiyorsan dökmesi muhtemel. ama saç sadece wax ilede dökülmez mevsimsel, genetik waxtan daha önce gelir

bu ürünü kullanıyorum. çok başarılı. waxı abartmazsan ve günlük temizlersen dökmez. ama iyi bir ürün bu ve birkaç sene önce 50 den aşağı alınamıyordu.

Sector wax diye bisi var. Berberlerin cogunda var. Markette 3 5 lira bisi. Renk renk turuncu mavi yesil var. Bi dene derim

bu urun en iyisi. Bir de got2b var o da çok iyi.

1- Wax'ın sacta oldugu belli olmuyor. Dogal goruntu saglıyor. Parlatmıyor
2- bu urunden aldım, kullandığım ilk gun elimde bir suru sac kaldı. 2-3 gun kullandım hergun yıkamama ragmen deli gibi saçlarım dokulmeye basladı. bir daha da kullanmadım

urun.n11.com

surda kargo bedava buldum, kaptim :)

bulabilirsen MAVİ toni&guy men. hiçbir yerde yok şu an yeşilini kullanıyorum ama en en en iyisi maviydi.

ben egos'un aşağıdaki ürününü kullanıyorum

ama sizin bahsettiğiniz şıvarzkopu da denicem.

mat daha iyi wax'ta. bilgine.

www.google.com.tr

50k diye tahmin ediyorum yurt hariç.

58 bindi geçen sene.

yeterli olur. sicil gazetesinin onaylı vs olmasına gerek yok.

işyerinizden de isteyebilirsiniz? ellerinde mevcuttur.

işyerinizden isteyin, vize için kuruluşu bildiren ticaret sicil isterler, yoksa onlarca ticsret sicil çıkar

şirket ana sözleşmesinin bulunduğu (yani kuruluş) ticaret sicilini isterler hocam.

ticaret sicil gazetesi örneğini zaten şirketin imza sirküleriyle birlikte vermeleri gerekiyor.

büyük ihtimalle bahsettiğin para, ev,depozito, taşınma, eşya vs. gibi işler için gereken bir para. 10-15k arası paraya ihtiyacın olacak. maximum'un bir kardı var. talimat veriyorsun, 50 ya da 100 lira her ay fon hesabına aktarıyor. kredi kartından 120 harcadın diyelim, o ay kart borcun ya 150 ya 200 geliyor. yuvarlıyo yani 50 ya da 100'e. bence bu şekilde fon biriktirirsen, aynı zamanda kredi notunu yükseltirsin kardını düzenli ödeiyp. diyelim 5k biriktirebildin, geri kalanını kredi çekebilrisn.

Tamam süper mantıklı, başka önerisi olan?

Çeyrek altın alma sakın, azıcık yükseldiği zaman kuyumcular bozmamak için elli takla attıyor ağız burun yapıyor.

Hesap işletim ücreti olmayan bir yerde enpara, kuveyttürk vs. bir hesap aç, biriktirdiğin 3 kuruşun da hesap işletim ücretine vs. gitmesin derim ben...

altın alacaksan çeyrek altın değil gram altın olarak biriktir.

Gram banada mantıklı geliyor kesinlikle

Zarar eder miyiz?

Başka önerisi olan?

yalnızlık.

işsizlik

Bitmeyen oksuruk.

kendimim (hiç değişmez)

Once isten kovuldum,
Sonra hastaligim teshis edildi,
Ardindan ameliyat oldum,
Simdi ilk buyuk kontrolumde neyle karsilasacagim diye endise icindeyim.

Bunlar dertlerimin bir kismi.

dün sabah suları kestiler ödedik pazartesi sabahına kadar susuzum. teşekkürler iski. içme suyuyla klozete su dökerken nasıl yıkanıcam diye dertleniyorum. afrikada hiç suyu olmayan insanları düşünüp üzülüyorum.

Duygularından emin olamayan hatun.

1. yalnızlık
2. mesleki problemler: yıllık iznimi bile kullanamıyor olmam.

Bunların yanında pek ciddi gözükmese de, ekran kartımın arızası. 1 aydır oyun oyanayamıyorum.

gelen doktora dersi vizeleri...

burada gördüğüm kendini doktor zanneden, her boku çok iyi bilen mallar...

yalnızlık...

katalaz pozitif / oksidaz pozitif sonuç veren pozitif kok...

senedim protesto oldu kanka :(

derdim coktur anlayan yoktur. sktret ;_;

sakatlık. sakatlık yüzünden 3 haftadır antrenman yapamıyorum. içim içimi yiyor.

Dertlerinizi okuyunca mutlu oluyorum.Yalnız değilsiniz gençler ,bir derttasınız da benim :(:( Yasasın dert kardesşliği ..

lan cidden senedim protesto oldu.

İşsizlik, para.

n11, modagram, boyner... tarzı sitelerden uzucdan pahalıya doğru sıralat ya da miktar aralığı gir. bir de netten indirim kuponu ara. gayet güzel indirim kuponları oluyor.

h&m, zara gibi kıyafet mağazalarında ayakkabılar ucuz oluyor. 70 liraya oralara bakabilirsiniz.

devlet desteği var yüzde yirmi beş, emekli olmak yerine para biriktiriyomuşsun gibi düşünebilirsin. diyelim 30 yaşında ev almak istiyosun veya ev peşinatı, şimdiden devlet desteğiyle biriktirirsen ve onlar bi fonda değerlenirse ve x sene sonra, devletin verdiği yüzde yirmi beşin en az kesileceği şekilde çıkarsan, karlı oluyor diye duymuştum.

geçim sıkıntısı çekmiyorsanız faydalı bence, köşeye para koymuş oluyorsunuz. bir süre sonra devlet %25 ekliyor. önümüzdeki yıllarda şu anki faiz oranları (%10-12) devam ederse bankada biriktirmekten daha karlı. 2 sene sonra faiz %60'a çıkar da devlet %25 eklemeye devam ederse sıkıntı büyük tabii.

adının emeklilik olması insanları cezbediyor ancak bu aslında bir tasarruf sistemi, emeklilik değil.
bence 30 yaşında ev alınacaksa pek mantıklı değil
erken çıkınca kesintisi oluyor, devletin katkısı alınamıyor vs.
benim babam üye mesela onun için mantıklı olabilir çünkü zaten 58 yaşında adam (56dan sonra çıkabiliyorsun) 10 senesi doldu, bu durumdaki insanlar için mantıklı.
kardeşim de yaptırdı (25 yaşındaydı sanırım girdiğinde) evi arabası yok. ama yaptırdı, az az ödüyor. onun içinse şöyle bir durum var; bu kız tüketim canavarı ve başka türlü birikim yapamıyor. bunu yaptırdı otomatik ödeme verdi ve unuttu 30 sene daha sonraya güzel bir birikim olacak, tabi bu memlekette 30 sene sonra devlet onu ne yapar bu riski almak gerekiyor :/

paramı başka kimseye emanet etmek gereksiz geliyor bana. üstelik 30 sene sonrasına ve acil bir durumda çıktığınızda da elinizde bir şey kalmıyor. ama yatırım araçları vs hakkında bilgisi olmayan biri için mantıklı olabilir.

8 sene ödedim sonra çıktım. uzak dur.

su anki sartlarda kazanan banka. zaten banka reklamlarindaki isrardan anlasiliyor. 1 yil once bankaci bana da teklif etti, oraya yatiracagim parayi kendim degerlendiririm dedim (altin, doviz, borsa, faiz, vb). Ve sonunda hakli ciktim ben kendim daha cok kazandim. cunku belirli bir yildan once sistemden cikarsan %25 devlet destegini hak edemiyorsun, verdigin parayi alip cikiyorsun ki bu arada enflasyondu zartti zurttu derken senin paranin satin alma gucu dusmus oluyor zaten.

almanyada olmazsa olmaz gibi bişi bu çünkü genç nüfus cok az oldugu için biz emekli olunca bizim maaşımızı karşılayacak yeterince çalışan olmayacak. emekli maası çok düşük olacak. türkiyede de şartlar araştırılıp öyle karar verilmeli.

abi olayları işte üstüne fatura falan geçirmiyorsun, kağıt işi yok, eşya alma derdi yok, geç ver 1200 ü otur işte. ama yani gördüğün gibi mutfak namına en ufak bir şey yok nerdeyse. ocak falan göremedim hiç, ki hani evde zaman geçirilecekse bunalıma sokar adamı o ev. küçücük bir şey. ne kadar oturacaksınız planınız nedir fakt ev arkadaşı bulun iş yeri/okul civarından daha iyi. hem çok bahtsız değilseniz sosyalleşirsiniz, insan görürsünüz.

Biz kartal sahilde oturuyoruz kentsel donusum yuzunden ev kalmadi 2k oldu kiralar, apartman yikilinca tuzlaya gelicez herhalde. Gel beraber yasayalim :)))))

Teşekkür ediyorum cevaplar için.
@liriamer hocam geçici olarak düşünülebilir aslında o zaman. Oda benim olacaksa sıkıntı yok. Apart tarzı olmasın da.

@like it or not işte bütün mesele bu. :)

Hacıbabalar güzel Ankaramdan ailemin bağrından koptum geldim. Yaklaşık 6 aydır da bir başıma yaşıyorum. Ev arkadaşı nedir nasıl olunur hiç bir fikrim yok.

olm ev arkadaşı nasıl mı olunacak? en kötü ihtimalle masrafları ve ev uğraşlarını paylaşarak olunacak. uyum da sağlarsanız birbirinize ok dir işte. asıl mesele anlaşabileceğin birini bulmakta zaten.

pendik kaynarca'da öğretmenim yanıma birini arıyorum dusunursen konusalim

kazandıktan sonra mülakata giriyorsun. yani random seçildi ooo vatandaşsın diye bir şey yok. daha deneyimli arkadaşlar yazar ama, şöyle random seçiliyosun: birazcık ırkına göre. yani greencard programının adı diversity bişi bişi program, amerikada ÇOK çinli varsa, o sene çinden daha az insan alıyorlar. gibi düşün. bu şekilde ülkelerden kaç kişi seçileceği önceden belirli, sen ülken arasından random seçiliyosun. seçildikten sonra da mülakata gidiyorsun. mülakatta da biraz paraya, biraz mesleğe eğitime bakıyorlar diye okudum.

Valla kime çıkıyo bu yeaaa diyordum ama şimdiye kadar çıkan 3 arkadaşım oldu.

Geçen sene çıkıp da gitmeyen bile oldu.(hala sinirim geçmedi kendisine)

merak edip google amcaya sormuştum 2013 te 130 bin kişi fln başvurmuş 2500 alacaklarmış gibi sayıar vardı. %1 gibi bir şans oluyor buda.

ama şu anda bu sayı bence çok artmıştır.

ben calisamiyorum hic. hala birinci siniftayim.

oyalanmana sebep olacak her şeyi kapatman gerekiyor.

ben zamanında, temiz ve büyük bir masa ayarlar, masaya oyalanacak hiç bir şey almaz (yiyecek, içecek de dahil) ve masamın kolaylıkla ulaşabileceğim yakın çevresini de temizlerdim.

otur çalış sonra.

evde çalışamıyorum ben de. yarım saat ders çalışsam, hop telefonumu alıp yatağa uzanıyorum. tavsiyem dışarıda çalış. gidip starbucksta sandalyeye yatacak halin yok. oturmak zorundasın. daha iyi yoğunlaşırsın.

45 dk ders, 15 dk mola total 1 saatlik setler halinde yapınca akıp gidiyor

nerden çıktı ki bu şimdi ?

Yapamazsın .

akp reklamı var pasaport harcı öğrencilere ÜCRETSİZ diyor (olacak demiyor). ben de bu ayın başında aldım 590 lira harç verdim :(((

Work and Travel, Erasmus, Erasmus+ programlarıyla yurtdışına çıkarken okuldan alınan belgeyle pasaport harcından muaf olunabiliyor. Verilen pasaportlar da 1 yıllık oluyor. Diğer türlü ücretli.

akp vaatlerinden biri, belli bir yasin altindakilere saglanacakmis

geçen emniyetin önünden geçerken gördüm, "patron çıldırdı pasaport bedava" diye afiş asmışlar kapıda dağıtıyorlardı.

yalnız izdiham oluyor sabah erken gitmek lazım..

@streo +1

çeşitli haklı sebeplerle 1 yıllık pasaport harcı ödenmiyor.

dün televizyonda gördüm öğrencilere kalktı diye..kalkıcak demiyordu direk kalktı diyordu..

Basit anlam oyunu, kalktı diyince vaat değil gerçekleşmiş gibi gösteriliyor, oy alma ihtimali artıyor.

kardeşim, yakın zamanda ben de vize aldım ama dışarıdan tanıdığın sponsor olması biraz sıkıntı. fransa SADECE akraba kabul ediyordu, teyzemi gösterdim, mülakata çağırıp neden anne babamın sponsor olmadığını sordular. ben de dürüst bi şekilde kayıtlı gelirleri yok, ticaretle uğraşıyorlar vs. teyzem profesyonel müdür vs. o yüzen onu gösteriyorum dedim. aldım vizeyi. dilekçe yazılır sorun değil ama sen neden aileni değil de o abini sponsor gösteriyorsun onu açıklamaya hazır ol.

bir de teyzemi gösterirken akrabam olduğunu kanıtlamamı istemişlerdi, gittim nüfus kayıt örneği falan almıştım....

www.youtube.com

the knife - pass this on galiba.

YA 10 SANİYEYLE KAÇIRMIŞIM @bol kepce

pass this on - the knife

Abi ne bok yerse yesin akepe ye oy atmasın benim tek isteğim bu.

içki içen türbanlı , sevgilisiyle elele tutuşan türbanlı, öpüşen türbanlı tarzı başlıkların "türbanlı" diye adlandırdığımız o kesim kadınları aşağıladığını ve bu nedenle muhafazalarkaştırdığını düşünüyorum.

türban takan birinin içki içmesi vs vs inancına aykırı bir şey yapmasıyla inançlı olduğunu söyleyen erkek bir müslamanın içki içmesi arasında bir fark yok.

her türlü kadın aşağılaması, erkek şiddetidir benim gözümde.

Günahkarlıkla dinsizliği karıştırmak yanlış. Tayyip'in dediği gibi insan başkalarını rahatsız etmiyorsa günahkar olma hakkına sahip. türbanlı birinin türbansız birinin namaz kılan erkeğin namaz kılmayan erkeğin içki içmesi arasında en ufak bir fark yok. ne zaman bunu öğreniriz, insanlara türbanlı vs diye ayrıştırıcı gözle bakmayı bırakırız, o zaman akp gider.

bakış açım: isteyen istediğini giyer, istediğini içer.

aslında düşününce arada bir dinin "yasaklarına" karşı gelebilir. lisede okulda arada disiplin suçu işlediğinizi düşünün, ama bir kere yasağa karşı geldiniz diye hobaa bütün kuralları yıkıyorum okulu yıkacağım hatta demiyorsunuz. ertesi gün kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.

başka bir açıdan baktığınızda da ikiyüzlülük. çünkü türbanı kullanış tarzları, yaptıkları duygu sömürüleri hoşgörüyü gerektirmiyor. bir de liberallerin türbanlılara gösterdiği hoşgörüyü ASLA onlar liberallere göstermiyor öyle de bir şey var.

abi cevaplara bak;

-müslümanların çoğu dalyarak
-akp'ye oy atmasın ne bok yerse yesin

bunu yazanlar insan diye niteliyor kendini.

soruya gelirsek, türban sadece başı kapatmak olsa da tesettür sadece türbandan ibaret değil. o kızlar belki aile zoruyla başını kapatıyor, belki başka nedeni var bilmiyorum. ama diğer aklı başında cevaplarda söylendiği gibi bir günah işlemek dinin diğer bütün emirlerine karşı çıkmak anlamına gelmiyor.
Kim zerre kadar hayır işlemişse karşılığını görecek, kim de zerre kadar şer işlemişse onun karşılığını görecek.

herkesin hayatına kimse karışamaz.

sen de her iki kızı da yargılamamalısın. bırak istediği gibi içsin, istediği gibi giyinsin.

Kimseyi ilgilendirecek bir durum değil de, hep dediğim gibi memlekette en ağır özgüven problemini modern gibi olmak isteyen kesim yaşadığından bu konular çeneye vuruyor.

baskı sebebiyle kapanmış ancak kapanmanın gereklerini yerine getiremeyen kişiler bunlar. dünyayı keşfetmeye başlayınca böyle kişilik çatışması yaşıyorlar. iran gibi yoğun baskı altındaki toplumlarda bunlar çok yaşanıyor.

ben de birkaç kez görmüştüm. bence hiçbir sıkıntı yok bu olayda, isteyen istediğini yapar. ön yargı ile yaklaşmak çok yanlış.

başında türban, kıçında daracık pantolon.

sabah kan verdim. hemen okula yetismem lazim, lisedeyim, nerden baksan en az 5 sene evvel. elimde sandvic var, ramazan dönemi iste. kimseye caktirmadan, montumun icine saklayarak kahvalti etmeye calisip, bir yandan da metrobüse yetismeye calisiyorum. kolum sizliyor, muhtemelen moraracak.

kimseye caktirmiyorum cünkü canlari cekmesin. sanki benim icin oruc tutuyorlar ya, ben de saf gibi onlarin iyiligini düsünüyorum. köprüden gecene kadar 10 kisi ya gördüm ya görmedim, 2 kisi cikcikladi, 1 dilenci "oruc mu yiyon sen" gibisinden birseyler geveledi. bir kisi kolumdan tuttu, o anlik seyle seker hastasiyim gibi bir sey geveledim de birakti.

ben koyayim diyorum. kimse bana isteyen istedigini giyer demesin. bu yasadigim gördügüm yüzlerce seyden biri.

Ahahahahahaha. Inanma seni yiyecek

3.bp.blogspot.com

sosyal ilişki içerisine girmediğim sürece beni ilgilendirmez. aksi durumda iki yüzlü olduğu bildiğim birine nasıl davranıyorsam öyle davranırım.

Akp müslümanlığı+gelenek görenek+falanca ne der düşüncesi. Bu ülkedeki müslümanların önemli kısmının İslam'la alakası yok. Kimlik müslümanları. Namusluyu oynamayan fahişeler bende daha çok saygı uyandırıyor.

kesinlikle kimseyi ilgilendiren bir şey değil valla.

türban takmak demek günahsız olmak değildir.

Ayni senin gibi bakiyorum olaya.
Kalkip da bunlar nasil musluman tarzi yorum yapmak cok aptalca bir sey. Hic kimse %100 musluman olmak zorunda degil, musluman olmak zorunda da degil. "Beni oruc yiyorum diye kinadilar, o yuzden isteyen istedigini yapar diyemem" tarzi bir bakis acisi da uzerine yorum bile yapilamayacak cinsten.

Bana da hic denk gelmez boyle seyler nedense. Hicbir ramazanda oruc tutmam, heryerde de catir catir yer icerim, Istanbul@da da cesitli anadolu illerinde de insanlarin icinde ramazanda catir catir yedim ictim, bu zamana kadar tek bir kisi sesini cikartmadi bana. Isteyen inanir, isteyen inanmaz. Insanlar bazi seyleri abartiyor. Neymis, oruc tutmuyor diye adami tekme tokat dovmusler. Koca tr'de kac kisi oruc tutmadigi icin dayak yedi allahaskina? Bunlar bu ulkede olabicek seyler, kasinin ustunde gozu var diye dayak yiyen insan sayisi daha fazladir.

Turbanli kadin hayatini striptiz yaparak da kazansa kalkip tek kelime yorum yapmam. Cikip da ben cok muslumanim falan demeye kalkarsa anca o zaman konusurum. Bu tarz elestirileri yapanlar bir de ateyiz olunca daha da komik oluyor. Asil atayizin karismamasi lazim.

müslümanım. oruç tutarım, cumaları kaçırmamaya özen gösteririm (iş saati sıkıntı olsa da), dini yükümlülükleri elimden geldiği kadar yerine getirmeye özen gösteririm.

alkolü gün aşırı kullanıyorum. bunun dışında yasak olan şeyleri de yaptığım sabittir. kimseye bir zararım yok. yapttığım şey, şeyler tanrıyla benim aramda.

hayır akp'li ya da sağcı değilim. solcu hiç değilim.

Belli ki kızın türban takması kendi tercihi değil.Aile zoruyla türban takıyor diye düşünürüm.

simgesi olan adamların yaptıkları da aynı şekilde tepki görüyor.
geçen yaz bir taziyeye gittim, ilk gecesiydi, okuma yapıldı. camiden erkek bir hoca çağırmışlar hoca gözlerini kadınlardan alamadı. evde bakımlı kadınlar vardı, günlük yaşamları öyle. yazın en sıcak günleri, olabildiğince kapalı giyinmişler işte. hepimiz başlarımıza örtü aldık, salon salamanje bir yerdeyiz. hanımlar bir tarafta erkekler diğer tarafta. adamı dinleyemedim sinirlerim bozuldu, böyle fıldır göz görmedim arkadaş.

içki içenler, parklarda çimlerde öpüşüp koklaşanlar olduğu gibi başı örtülü kalça oynatarak yürüyenler de çokça var. dikkat çekiyor haliyle. başı örtülü olmayıp kalça kıvırarak yürüyenden farklı şekilde dikkat çekiyor bu kızlar. islam dini kapanmayı o zamanın hayat kadınlarından müslüman olanları ayırmak için getirilen bir uygulama. hayat kadını ise enstrumanı vücudu olan dolayısıyla enstrumanının niteliğini açıkça ortaya koyacak davranışlarda olan bir meslek erbabı. salına salına doloşacak, kırıtacak, bol makyaj yapacak yani vitrine ben buyum tabelası asacak. doğru yanlış demiyorum, algılarımız bu şekilde oluştu diyorum.
e şimdi al o imajı, "ben buna karşıyım, benim yolum bunlarla zinhar kesişmez" diyen birinde gör. insan gerçekten hayretle izliyor. ben bunlara karşıyım diyor ama onu yapıyor, saçmalığın dik alası.

bu olayların altında bastırılmışlık, cahillik, çıkar, iki yüzlülük var. onun için kızıyoruz. çünkü doğru değil, sağlıklı değil.
yoksa bana sorarsan isteyen istediğini içsin, istediği gibi gezsin başkasının alanına girmemek koşuluyla tabii.

genelde turbanli genc kizlarimiz secerek ya da isteyerek kapanmiyor, en azindan benim lisedeki arkadaslarim oyleydi.
aile baskisi, yetistme tarzi yuzunden turban default geliyor, e istemese de karsi cikamiyor ki kolay mi?

o yuzden birakin istediklerini yapsinlar, genc onlar, haklari.
isteyen herkes "gunah" isleyebilir sonucta :)
gelip de iki yuzluluk yapmadiklari surece (inancsizlara baski uygulanmasi vs) ben umursamiyorum.

Kiz gunahkardir bunu bu kadar abartmanin manası yok.sonuçta türbanlı dediginiz kişide insan nefsi var günah islemesi dinden çıkarmaz.
inancsizlikla günahkar olmak farkli şeyler.

Türban çok göze batan dini bir simge. O yüzden yadırganıyor görülünce. Ben bazı güruhlar gibi mağara adamı değilim. Gidip "örrroaaargh burası türkiye burada içki içemezsin" diyen yaratıklar ile aynı safta olmamak lazım. Aynı şekilde insanların hayatındaki her şeye kendi inançları doğrultusunda karışıp engel koyup, "kimsenin yaşam tarzına karışmadık" diyenlerle de aynı safta olmamak lazım. Eğer düşüncenizden şüphe ediyorsanız bu iki grup sizi tekrar medeniyete dönmeniz için

Yalnız türban takıp makyaj yapan ya da dar pantolon, etek falan giyene yönelik bakış açısı ile karıştırmamak lazım. Çünkü türbanda asıl konu tanrı huzurunda kapanmak kadar erkeklerin uçkuruna sahip çıkamayan hayvanlar olduğu önkabulünü barındırıyor olması. O yüzden erkeğe insan olmayı öğretmek yerine "daha kolay" yol olan kadının daha az dikkat çekmek için kapanması seçilmiş. Hal böyle olunca dikkat çekici hareketler, giyim ve makyaj türbanın doğasına ve mantığına ters oluyor.

Mantığa ters olan bu hareketi devam ettirme sebepleri; mantığını anlamamak, türbanın siyasi simge olması, şekilcilik vb. sebeplerden biri oluyor. Haliyle de insanlar buna takılıyor. Yoksa namaz ve alkol birbiri mantık olarak değil, dini olarak çeliştiğinden bu kadar dikkat çekmiyor.

Ben de galata koprusundeki balikcilarda goruyorum sik sik.

Varos olduklarini dusunuyorum.

özel dersi afford edemeyenlere karekök ve yüzdeyüz yayıncılık <3 behzat rasuli diye aratın bir de google'da, o hocanın bir kitabı var ve kitaptaki 125512 sorunun internette videolu çözümü vardı benim lisede olduğum zamanlar (2012-2013-

Karekok +1
Esen yayinlari da iyidir.

Doğulur. Ya da baya büyük travma yaşaman lazım düşük ihtimal olarak. Doğuştan piç dediğimiz insanlarda bir şeytan tüyü falan oluyor.

Piclik aslinda ozguven sahibi olmak karsi cinsle konusurken "cool"lugunu kaybetmemek karsi cinsle ne nerede nasil konusulur bilmek nasil davranmasi gerektigini bilmek ve en onemlisi(bence) hicbir kadina tapmamak. Tapmamak cok onemli cunku cogu kadin kendine tapan(veya cok ustune dusen agzinin icine dusen nasil isterseniz oyle deyin) erkekleri ego boost icin kullanir oncelikle.

(bkz: #42536626)

ilginç bir tercih. şimdi rudeboy isimli yazar kardeşimizin bir duyuruda yazdığı şeye bakalım.

"çok yakışıklı olmasan da olur.
çok karizmatik ve uzun boylu da olmaya bilirsin,sorun yok.
akıcı bir şekilde türkçe konuşabiliyorsan ağzı laf yapan erkek kategorisine de girersin zamanla, o da olur.
paran dışarı çıkıp hesap ödeyebilecek kadar varsa aileden zengin elemanın yatağından sevgilisini bile kaçırabilirsin.. bunların hepsi olur!

amaaaa!

odak noktan kadın,kız olursa piç olamazsın..bazı kezbanlar bundan güç alıyor çünkü.karşı cins tarafından yalnz bırakıldğnda dünya başına yıkılmıyacak,çok da fifi lan başkasını bulurum amk" diyeceksin.mesela fitness'i daha çok seveceksin,arkadaşlarlayken sıkılmıyacaksın,araba senin için kadından kızdan daha büyük bi tutku olacak,futbola ölüp biteceksin,haftada 1 halısaha maçını ilk buluşmadan daha hevesli bekleyeceksin! ki kendini sıkıp huzursuz etmeyesin,rahat olabilesin karşı cinsleyken.aman ya elimden kaçarsa ne bok yerim ben dememeli insan.

soğukkanlı olacaksın,yeri gelicek sinsi olacaksın,olayların akışını karşı tarafa pek bırakmıcaksın.çünkü biz 3-4 erkek toplandığımzda spor-siyaset-para-seks-araba parçası vs saatlerce konuşabilirken 10 dakika ilişki konuşamıyoruz sıkıcı geliyor.

oysa kadınlar öyle mi;saatlerce bana şöyle yaptı çok güzeldi,şuraya gittik,yarında bunu yapıcaz ben nasıl davransam ne desem ne etsem konuşabiliyorlar.dolayısıyla karşımızda zaten olaya hakim birisi oluyor,efendi ,hazırlıksız yakalanıyor.hazırlanamıyorsan fırsat vermiceksin o zaman.

yine de
piç adamın yaptığı şey çok düşünmemek,freelance yaşamak bir yerde.
sen:aman böyle yapsam yanlş anlar mı,şimdiden şöyle dersem çok mu erken olur falan derken piç adam "iş atıyor",şakayla karışık senin o dokunmaya kıyamadığın kıza sarılıyor,elini omzuna atıyor vs. yeri geliyor alenen yazıyor.kendini belli ediyor.derler ya hatunlar;"beni taşıyabilmeli" diye;o piç seni "duvardan duvara bile çarparım" mesajı veriyor.kaybedecek hiç bişeyin yokmuş gibi davranmak esas,çünkü o an kazandığın hiç bir şey de yok zaten...

ayrıca piçliği sadece hatunları kısa sürede yatağa atmak olarak algılamamak lazım,karşındakine kendini kullandırmamak,aptal yerine koydurmamak da bir piçliktir,kazık yememek de keza.bunları sezmek ya da en azından bazı "gereksiz,abes" "sırf ben kızım o yüzden böyleee olucaak,ben ne dersem o:))" tarzı şeylere prim vermemek de piçlik olarak lanse ediliyor maalesef.

"ikili ilişkilerde bir yerden sonra o iki kişinin çıkarları karşı karşıya gelir;piç adam işte ordan yara almadan kurtulandır." (aşk meşk duyurlarına bak,yüzde 90ında ya kız erkeği aptal yerine koymuş,yok efenim eski sevgilisyle arkadaş kalmşken bi anda tekrar vermiş cocuğa falan ya da erkek tarafı kızı atmış yatağa ertesi gün ben seni istemiorm ona göre falan demiş de kızımızı buralara duyuru açıcak kadar çok üzmüş falan filan)

piç adam olmak için; "ya verirse"ci olmamak ilk koşul. ya rab!nice yiğitler donlarda sallanıyor,parmakta oynatılıyor 250 gram için.
ya verirse diye davranmazsan hem daha kaliteli hatunlarla takılırsın,hem de hayatında rahat edersin."

yetisme tarzinin getirdigi bir olgu. cevre birinci etken.

bir sey olarak dogmazsin zaten.

kimse doğuştan piç olmaz. hatun kaldırmak istiyosan internette bol bol kaynak var yararlı. bence temel prensip eve girmeyeceksin. sosyal ortamda kaldıkça sosyal ortamda nasıl davranacağını öğrenirsin. nerede piç, nerede alçakgönüllü nerede keriz nerede sempatik olacağını bilirsin ona göre davranırsın.

yakışıklı olman lazım. yani herkes piçlik yapabilir. benim burada anladığım piçlik yüz vermemek, kötü davranmak vs. gibi bi piçlik. hatun kişisinin sana karşı bir ilgisi olması lazım en başta ki sen ona piçlik yapabilesin.

Son dakikada yapabileceğin tek şey hile yapmak sanırım, eğer illa yetişsin diyorsan. Çarpanlara ayırma yavaş yavaş çözdükçe oturan bir konu. Onu yapınca şak diye gözünden tanıyorsun.

mesaj kutuna bak yardımcı olmaya çalışıyim

Sayı ver

Carpanlara ayirma daha cok gorme isi goremiyosan bosver obur konulara yogunlas

urun.n11.com

bence bu modelde (hush puppies diye geçiyo özellikle bu marka olmasına gerek yok) botlara bakabilirsin. ayakkabıcıları gez. aynı modelden çook var 100-150 liraya ama karda falan iyemezsin tabi.

ben greyder'den çok güzel botlar beğendim ama yorumlar baya kötü. :( her seferinde ağlaya ağlaya geçiyorum ayakkabıların önünden.

beğendiklerimin linkini atayım. (maskulen ayakkabı seviyorum kadında)

www.greyder.com
www.greyder.com
www.greyder.com
www.boyner.com.tr

gerçi bot demişsin, şuna bayıldım. dursun belki bir gün alırım. www.boyner.com.tr

ohoo harley marley yazıyormuş, ben neler attım. asdasdf

kotu.

Omuz apoletli kabanlar inanılmaz kötü duruyor. Daha güzelini bulabilirsin bence.

kesinlikle kötü bunu alma.
gkn+1

gene yakası böyle, ama daha kısa ve apoletsiz kabanlar var. onlardan tercih et. zarada filan vardı.

zaten bu trenckot olacakmis da olamamis kaban olmus. eger ara mevsim icin dusunuyorsaniz soyle bir renk ve model acayip kullanisli ve sik olur.
www.kadinn.gen.tr

@mavicorap kumaş trençkotları sevemedim hiç. kışlık bakıyorum bir de.

belki yukarıdaki arkadaşın sorusu yardımcı olur.

eksiduyu.ru

scooter

ben çok memnunum. alalı 5 yıl kadar oldu daha fazla belki de.

lotto'nun botları çok çok kalitelidir ve 100-150 lira arasındadır. scooter da çok kaliteli ama sırf ismi yüzünden fiyat farkı oluşturuyor.

cat

2009 yılında aldığım timberlandleri (taa o zaman 330'dü şimdi kaçtır bilmiyorum) hala giyiyorum. 7 sene olacak sapasağlam sıfır aşınma.

en yakın arkadasıma yarım altın taktım.

eğer yakınsan hem bir şey takar hem ev hediyesi alırsın. bence cumhuriyet takmak yerine çeyrek tak, ama bir de 100-150 liralık bir ev hediyesi al (nevresim mesela)

en yakın arkadaşıma 15 bin tl'lik hediye çeki.

ben düz adamım ya hiçbişey takmam,

ya da o düğüne gider, çeyrek altınımı takar, kuru pastamı limonatamı içer dönerim.

cumhuriyet neymiş ya, abartı, ben değil arkadaşıma babamın oğluna (abim) bile cumhuriyet altını takmadım.

Ilk vizense normaldir.

hayır. 2013 senesinden 1 aylık yunan schengenim var aslında.

evet yürüme mesafesinde ama otobüs minibüs de var onlara da bilebilirsin..

www.eksiduyuru.com

15 dakika.

tren diye bir şey yok istanbul'da. kadıköy'den sarı dolmuş, otobüs veya taksi kullanmalısın..

Ben bir şekilde Kadıköy'e Beşiktaş ya da başka bir yerden vapurla geçip oradan taksi dolmuşa biniyorum. Trafiğe takılmadan ilerliyor bir şekilde. Ücreti de makul.

anadolu yakasindaki banliyo hatti 2 senedir calismiyor. deniz otobusuyle bostanci ya da kadikoy'e gelmekten baska mantikli bir cozum gelmedi aklima.

en mantıklısı kadıköy'den sarı dolmuş+1.
bir de (bkz: haydarpaşa-gebze banliyö hattının hala açılmaması)
hatta (bkz: gerçekti hayal oldu)

kadıköy'den 4 veya 16d otobüsleri, beşiktaş iskelesinin hemen azıcık sağında olan sarı dolmuşlar (3 tl).

bostancı'dan da gene aynı şekilde sarı dolmuş ve 16d ve 4.

yamulmuyorsam eleştirel okuma ve yazma

Eleştirel okuma, eleştirel yazma.

o kadar düz mü düşünmem gerekiyomuş :) teşekkürler arkadaşlar

evet chicken translate diye tassak gecilir cogu zaman ama dillerde karsilikli kavramlar cogu zaman aynidir.

bir kutu bul, bezle itele kutuya sonra veteriner yolu. ben de kucukken kumru bulmustum, sevdirmezler kendilerini. yaban hayvanlar elletmezler kendilerini.

tedavi gerekebilir. veterinerlerin çoğu müdahale edemiyor. siz yine de deneyin. çevrenizde güvercin bakalar varsa onlara bir gösterin. tavsiyede bulunur. üzerine bir havlu atın ve kutuya nazikçe koyun. dışarıda kalırsa zaten üşüyüp ölebilir şu haldeyken. güvercine dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın mutlaka. (güvercinlerdeki adını bilmediğim bir şey insanları hasta ediyormuş, veteriner uyarı bu) orada bırakırsanız öleceği için tek çaresi sizsiniz. böyle düşünürseniz yapması daha kolay.

arkadaşlar teşekkürler tavsiyeleriniz için ben zaten dokunamazdım aşırı korkarım ama allahtan hayvan kendi kendine gitti balkondan ekmekleri de yiyip.

90 gün öncesi standart kuraldir, normal, 120 gün öncesinde belge almazlar.

aldığın belgeler 3 ay geçerli, yani 90 günden daha eski belge kabul etmiyorlar. 90 gün öncesinde kabul ettiklerine göre ikisi kesişiyor. biraz bekle öyle başvur topladığın evraklar elinde patlamaz.

turkiye'deki sponsordan tum masraflarini karsilayacagina dair bir yazi al almadiysan. Bu sekilde karisikligi engellemis olursun.

Yalandan otel rezervasyonu gosterip (sonradan iptal edilebilen) turist vizesi alin, oradaki arkadasinizi da ugrastirmayin bence.

@kuehles blondes, doğru diyorsunuz keşke öyle yapsaymışım çünkü vfs fransa'daki kız çaktırmadan rezervasyonun yeterli olacağını söyledi. ben internette bazı yerlerde makbuz da isteyebileceklerini okuyup tırsıp, o yola başvurmuştum. davetiye çıktı ve arkadaşım yolladı yani şimdi onu kullanmazsam olmaz gibi düşünüyorum.

bookingden iptal edilen türden bir rezv yap öyle git.

falcılığın suç olduğunu zannetmiyorum. belki internetten ve kayıtsız ekonomi gibi olduğu için şikayet edebilirsiniz. dışarıda fal baktırdığınızda fişte türk kahvesi 40 lira yazıyor, fal hizmetini faturalandırmıyorlar tabi ki ama suç olsaydı çok ünlü mekanlar alenen fal baktırmazdı.

1 sene fal cafe'de çalıştım, bi yaptırımı var mı bilmiyorum da medyumluk belgesi gerekiyo. eğer yoksa belki şikayetin muhattap bulur.

677'ye göre falcılığın cezası 3 aydan başlıyormuş. bu bahsettiğim sitede kahve falan yok direk fal ücreti alıyorlar ve kredi kartından tahsil ediyorlar.

bu yasanın uygulaması nasıldır hiç fikri olan avukat var mıdır?

Abi 3.sezondasin hala anlayamadin mi :( amerikada savcilar secimle basa geliyor. Politikaya ilk adim gibi bir sey. Once savci, sonra vali, sonra senato vs gibi adim adim gidiyosun baban eski president degilse. Peter bassavciydi sonra valilige yuruyor. Cary de avukat, bir ara savcilik yapti.

3.sezondayim da toplasan 10 bolum izledim ikinci sezondan anlayamadim tam olaylaro nabayim

termos bardak +1. ayrıca kütüphane dışında her yerde de kullanabilirsin...

kulpsuz olanlarından al bir de.

cevabı bilmiyorum ama normal şartlarda teminat olarak gösterdiğin miktar bloke edilir.

gereken belgelerde "hesap dökümü" veya "hesap cüzdanı fotokopisi" diyor abi o yüzden teminat gibi bi sistem olduğnu sanmıyoum

yapabilirsiniz. onlar zaten paranın ne zaman geldiğini görecekler. büyük ihtimal tahmin de edebilirler çekileceğini.

Bloke falan yok. Sadece parasız da kalsam donebilecegini garanti eden bir teminat gösteriyorsun.

Vize basvurusundan bir sure once 1-2 parca halinde koy bankaya parayi, hesap dokumunu al, sonrasinda aninda cekebilirsin. Konsolosluklar ucuncu sahis oluyor ve bankalar bilgileri ucuncu sahislarla paylasmiyor. Yani sorun yok. Butun turistik vizelerime bu sekilde basvurup bu bilgileri de vakif ve ziraatten aldim.

ios 8.4 e geri dönebileceğini sanmıyorum. itunes la bilgisayarına ya da icloud a yedek alıp telefonu sıfırlayıp sonra bu yedeği yüklemek işe yarar büyük ihtimalle.

ben internette böyle bir şey okumadım. bence geri dönmeden önce telefonunu bi restore etmeyi dene. belki henüz "optimized for ios 9" bıdı bıdı diye upddate gelmemiş bir app şarjını yiyodur?

bir dahaki güncellemeyi bekle düzelebilir belki, kanimca bir kac hafta sonra 9.1. cikar

8.4.1 şu aralar imzalanıyor dönecekseniz çabuk olmanız lazım.

marco polo'ya bak bi

netflixin diger dizilerini.

mr. robot netflix orjinal dizisi değil, usanetwork diiye bi kablolu şeyin dizisi bu arada.

bana mr. robot seven sense8 de severmiş gibi geliyor. ilk 3 bölüme dayanırsan gerisi baya sürükleyici

daredevil

house of cards izliyorum ikinci sezondayım. ilk sezon ilk 3 bölüm biraz sıkıcıydı ama şu an epey iyi. bi de fargo var. onu da izle. filmi var filmini de izle

ben şu an black sails'i izliyorum, breaking bad ile aynı anda... tamamen farklı tarzda olduklarından, bir bölüm ondan bir bölüm bundan...

bundan önce de marco polo'yu bitirdim, enfesti...

hu huuu... vosvagın polosu ararken bu konuya gel ve cevap yaz. ahahaha.

taksim-hacıosman metrosuna binip levent durağında inerseniz, kanyonun içine çıkabilirsinizz

kartalda minibüsyolu veya sahilde isen önce öyle kadıköye git. kadıköyden vapur. beşiktaş uğur dershanesinin orada minibüsler var. maslak yönüne giden. onlar hem levent hem 4.leventten geçiyor.

www.google.com!4m2!3m1!1s0x0:0xfd71d485a8f97be6

şuradan baktığımda leventle 4.leventin ortasında gibi ikisinden birinde inip yürüyebilirsiniz.

e5'e yakın oturuyorsanız ve metroyu kullanacaksanız da, metro - metrobüs zincirlikuyuda inecekseniz. oradan gayrettepe durağından metroya binip levent veya 4.leventte ineceksiniz. ay yok ben metro uğraşamam derseniz, metrobüste "sarıyer yönü" tabelasını takip edin çıkın. bu beşiktaş sahilden bahsettiğim minibüsler zincirlikuyudan da geçiyor.

vodafone levent'te falan değil, maslak'ta. metroyla gidecekseniz atatürk oto sanayi durağında ineceksiniz.

Dilekce neden ingilizce? Bence ya fransizca olmasi lazim ya da turkce. Ha vize sartlarinda ozellikle ingilizce diyorsa tamam..

Vize sartlarinda ingilizce demiyor, ama schengen formu ya ingilizce ya fransizca olmak zorunda. Ben de oradan bunun da oyle olmasi gerektigini dusundum.

www.gezginciruh.com böyle bi örnek buldum bu siteden, yardımcı olabilir.

uppp

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

bi kişi de bunu yazmamış. ben yazıyım.

www.youtube.com

www.youtube.com

burda yağmur yağmıyor :( zuhal olcay - yağmur dinle abi. iki tane var biri 90lar hareketli biri şiir gibi slow.

Radyo da guzel oluyor. Acik radyo mesela

boyacıdan aldıkları faturayı görmek iste.

bazen hiç üzerine gitmemek, uğraşmamak kişisel olarak daha rahatlatıcı olabiliyor.

bence de hiç uğraşma boşver, sen fatura isteyince o her türlü gider bi yerden naylon fatura alır. en olmadı evi yeniler kötü kullanmışlar evi yenilemek zorunda kaldım der, bazı ev sahipleri böyle orospu çocuğu oluyorlar yapacak bişey yok

Internetten satil al. gittigidiyor'a bak. Birkac gune gelir acil degilse.

French pressler Mudo City'de, Tantitoni'de, Kahve Dünyası'nda var.

starbucks'ın french pressleri pahalı abi. ben seneler önce kahve dünyasından 20 liraya almıştım şimdi ne kadardır bilmiyorum oraya bakabilirsin. sbucksta 60+'dır.

kahveyi sbuckstan alabilirsin ama, 18-19du bir paketi yanında sana kahve hediye ediyolar istediğin kahveyi küçük boydan.

Bodum al, diğerleri dandik. Starbucks'ta var.

French pressi korkmazdan alabilirsin. Kahve için şu duyurudaki cevabıma bak. www.eksiduyuru.com

Starbucksta 28tlymis kocaman paket de kahve hediye ettiler eheh

tr.duolingo.com

Ororo.tvden izle dizileri. Altyazısı ingiliççe. Bilmediğin kelimenin üzerine geliyosun kutucuk açılıyo. Gerekirse artıya bas sözlüğe at.

eger intermediate iseniz ve tavsiyemi isterseniz: oturun once gramer calisin butun tense'lerin cekimlerini gosteren siteler var. bu sitelerden bakin. tense'leri isimleriyle hatirlamaya ve fiil cekimlerini %100 dogru yapmaya calisin. hangi tense hangi zaman ayirabilmelisiniz. tablo gibi yazin, duzensizleri de ayrica yazin. zaman zaman acip bakin. tense'leri birbirine karistirmayin. (cok karisik geliyorsa acele ediyor olabilirsiniz biraz ara verin, baska islerle ugrasin sonra tekrar bakarsiniz)

kelime arastirin: kendi kendinize sozluk yazar gibi, bildiginiz, duydugunuz, okudugunuz kelimelerin ingilizcelerine bakin. %100 hatirlamaya calismayin. asina olmaya calisin. mesela musmula'nin ingilizcesi neymis?

arada sirada ingilizce deyimlere ve anlamlarina bakin, nereden geldiklerini dusunun.

dil ogrenmek organik bir aliskanlik. uzun sure ara verirseniz yetenekleriniz korelecektir. bu arada bunlari bir gunde yapmayin: gunluk olarak 1 saat ayirin. sabirli olursaniz aylar icinde cok yol katettiginizi goreceksiniz. ne hizli gidin ne yavas gidin.

pratik konusma icinse mecburen dili kullanmaniz lazim. ya konusacak ortamlara girin ya da ingilizce konusan arkadaslar bulun ya da gidin yurt disinda takilin. yazmak icin zaten kendi kendinize mektup, hikaye uydurabilirsiniz ama konusmak icin yabancilarla takilmaniz sart.

konusurken cok kuralli olmaya calismayin, onemli olan iletisim kurabilmek. yazarken kurallari onemseyin.

sims oyna (ciddiyim)

daha deneyimli arkadaşlar yazsın ben müşavirlikte staj yapıyorum. savunmanın olayı şu. savunmanı almadan seni kovarsa, sike sike tazminatını öder. noterden ihtar çekmesine gerek yok savunmanı almak için. şirket disiplin kurulu toplanıp ihtarname yazıyor (noter ihtarnamesi olmak zorunda değil, sen de insanları ihtar edebilirsin banka da seni normal postayla edebilir her ihtarnameyi noterle yollamak zorunda değilsin). sen de bu ihtarname karşısında savunma yazıyorsun işte. ileride bir gün seni kovdular diyelim. işyeri kendini öyle savunuyor. büyük ihtimalle işe girerken imzaladığın hizmet sözleşmesinde öyle bir madde vardır. "2 kere disiplin kurulundan uyarı yiyenin iş akdine son verilir" tarzı.

merhaba. öncelikle 25/2'lik bir durum yok şuanda. bu durum süreklilik arzetmedikçe 1 kere işe geç kaldınız diye 25/2'ye sokamazlar.

yazılı savunmanızı almaları normal ancak bunu yazılı talep etmeliler. yazılı savunma talebine dair yazıyı iyi inceleyin ve sadece geç kalmanızla ilgili kısımla ilgili açıklama yapıp varsa başka isnatları kesin olarak reddedin. bir kere geç kalmak anlaşılabilir bir durum. bence bahane söylemenize bile gerek yok. "uyanamadığım için geç kaldım" bile diyebilirsiniz.

" .............. tarihli savunma talebiyle tarafımdan savunma talep edilmiştir. ...... tarihinde sabah uyanamadığım için işe geç kaldım. Gerektiğinde geç saatlere kadar mesai yapan bir çalışan olarak bu durumun hiç bir zaman süreklilik arz etmediğini ve bundan sonra da arz etmeyeceğini; yazılı savunma talebinde yer alan diğer hususları kabul etmediğimi bilgilerinize sunarım" gibi basit bir savunma yeterli olacaktır.

peki ben bu yazılı savunmayı vermeye gitmek için işyerimden izin mi almam gerekiyor?

size yazılı bir savunma talebi gelmedikçe savunma vermeye gitmeyin. savunma talebi geldiğinde de işvereninize bildirip gidersiniz.

Gece 1'e kadar mesai yaptığınızı yazmışsınız. Kanunen günde 11 saatten daha fazla çalıştıramazlar. Eğer sizi geç kalmadan dolayı köşeye sıkıştırırlarsa buradan yürüyün.

merhaba, avukatım. bir müvekkilim sürekli işe geç gittiği gerekçesiyle tazminatız olarak işten çıkartmışlardı. açtığımız işe iade davasını kazandık. mahkeme olsa olsa tazminatlı fesih nedeni olur, dedi. yargıtay da onadı.

siz yazılı savunma istenmedikçe vermeyin. istenmesi halinde savunmanızda gece 1'e kadar çalıştığım için eve gitmem 2-3'ü buluyor. bu nedenle sabah geç kalmış olabilirim, bir daha olmayacak, gibi şeyler yazın ki bir taraftan da tutanak aleyhlerine dönsün. haftada 46,5 saat zaten fazla mesaiye ulaşmış.

işkur şikayeti yaptınız sanırım. bu şikayetten sonra tutulacak raporla sgk primleriniz yükselir ama işveren ödemek istemeyebilir fazla mesaileri size. ayrıca dava açmanız gerekebilir. bilginiz olsun.

ilgine göre internet üzerinden online öğrenilebilecek bir çok hobi mevcut. benim de bir gün canım sıkıldığında işim için de kullabileceğim ama kesinlikle hobi amaçlı olarak python programlama dili öğrenmeye başladım. daha önceden programlama ile bir ilgim yoktu. o gün bugündür boş zamanımda ne yapayım diye düşünmüyorum.

örnek olarak PC'imdeki fotoğrafları, çekildiği aya göre klasörlere ayıran bir program yazdım. ama bir arayüzü filan yok, yani çok karmaşık iş gerektiren bir durum yok.

hem işimi görüyor hem zamanımı bir şey öğrenerek harcamış oluyorum.

hemen bir boş cd kutusu bul ve linkteki harikulade şeyi yap.

m.youtube.com

ödülüm için iban numaramı özelden yazıyorum.

En basarili cevaba nabican, ona gore cevap vericem

Yaz uykusuna yat denizin ya da suyun icinde, ne işin var bu sicaklarda dışarıda..

evlen

5 dk. spor yap.

adamın ödülü tikmiş ya la :D

maket yap... deniz kıyısına yakınsan kayadan atla...

coursera'daki eğitimlere falan bak çok işe yarıyor

tinder yükle

komikli video izle

bostancı ido'da sarı dolmuşlar var. kartal-pendik yönüne giden. ben pendik'e kadar hiç gitmedim ama kartalın sonuna kadar trenyoluna paralel gidiyor. trenyolu sahile yakın olduğuna göre onlara binip pendikte inebilirsin bence.

sahilden 16, minibüs yolundan 17 veya pendik minibüsleriyle..

eksisozluk.com

oyle. annem gun boyu evin icinde bagirarak sarki soyleyip deli etti beni, habire "ne bicim gun bu ya" deyip durdu.

ben de kuponlarimi tutturdum, bugunu karla kapatmayi garantiledim. aslinda anderlecht macina da bahsim var ama o tutmasa da olur artik muhim degil. gorevimi tamamladim uyuyacagim simdi. uzatmanin alemi yok, bazi gunler boyle. haydi iyi geceler herkese ahkssjhd

acayip boğucu bir gün ya sırtüstü uzandım tavanı izliyorum öyle. üzerine düşünmem gereken hiç bir şey yok kafamda.

nalet olsun pazar akşamlarına.

Sıcak yabış yabış bronz bir gündü ama dostlarla çok güzel akşam.

evet

sense8'i bitirdim boşluğa düştüm ben de.

bok gibi

Bahsettiğin tarzda poligamik bir yaşam stili görmedim ama poliamorik olup birden fazla kişiyle onların da bilgisi dahilinde duygusal-cinsel ilişkide olan epeyce gördüm (Aynı evde yaşama vs yoktu...)

Cleric, kadin erkegin aldatmasina goz mu yumuypr yani? Ya da erkek goz yumuyor? Bunu nasil kabul ediyor peki? Aldatirsa aldatsin, sonunda bana asik vs. Gibi mi?

Sozlukteki su baslik ilgili gibi

(bkz: poliamori)

aynı evde yaşamıyoruz ama ben eşcinselim, biseksüel sevgilimin yurtdışında kızlarla takılmasına izin veriyorum. sense8'teki lito - hernando- danielle ilişkisini de bi incele kız heriflerle yatmıyor ama aynı evde kalıyorlar ve herifler sevişirken onları izleyip zevk alıyor mastürbasyon yapıyor vs. değişikti.

türk tanıdığım var öyle
15 yıllık evli çift biseksüel kadın straight erkek + biseksüel kadın

"tipe bak bi de yanındaki kıza bak"

içimden iyi dilek diliyorum. böyle kaldırımda yanımdan yürüyen anne-erkek çocuk falan görürsem, veya sempatik bi çift, umarım mutlu olurlar diye geçiriyorum.

göz göze geldiğimi fark etmiyorum çünkü ben gözlük kullanmayan bir miyobum :) ama eminim karşımdaki çok iyi şeyler düşünmüyordur.

Hiçbir şey.

İyi dilek diliyorum ben de. Bazen de "kimbilir ne derdi var" diye düşünüyorum.

kimbilir ne derdi var diyorum, acaba ne düşünüyor diyorum, gülümsüyorum .

Çok ilginç ben hiç ne derdi var diye düşünmüyorum