simgesi olan adamların yaptıkları da aynı şekilde tepki görüyor.
geçen yaz bir taziyeye gittim, ilk gecesiydi, okuma yapıldı. camiden erkek bir hoca çağırmışlar hoca gözlerini kadınlardan alamadı. evde bakımlı kadınlar vardı, günlük yaşamları öyle. yazın en sıcak günleri, olabildiğince kapalı giyinmişler işte. hepimiz başlarımıza örtü aldık, salon salamanje bir yerdeyiz. hanımlar bir tarafta erkekler diğer tarafta. adamı dinleyemedim sinirlerim bozuldu, böyle fıldır göz görmedim arkadaş.
içki içenler, parklarda çimlerde öpüşüp koklaşanlar olduğu gibi başı örtülü kalça oynatarak yürüyenler de çokça var. dikkat çekiyor haliyle. başı örtülü olmayıp kalça kıvırarak yürüyenden farklı şekilde dikkat çekiyor bu kızlar. islam dini kapanmayı o zamanın hayat kadınlarından müslüman olanları ayırmak için getirilen bir uygulama. hayat kadını ise enstrumanı vücudu olan dolayısıyla enstrumanının niteliğini açıkça ortaya koyacak davranışlarda olan bir meslek erbabı. salına salına doloşacak, kırıtacak, bol makyaj yapacak yani vitrine ben buyum tabelası asacak. doğru yanlış demiyorum, algılarımız bu şekilde oluştu diyorum.
e şimdi al o imajı, "ben buna karşıyım, benim yolum bunlarla zinhar kesişmez" diyen birinde gör. insan gerçekten hayretle izliyor. ben bunlara karşıyım diyor ama onu yapıyor, saçmalığın dik alası.
bu olayların altında bastırılmışlık, cahillik, çıkar, iki yüzlülük var. onun için kızıyoruz. çünkü doğru değil, sağlıklı değil.
yoksa bana sorarsan isteyen istediğini içsin, istediği gibi gezsin başkasının alanına girmemek koşuluyla tabii.
0