okuldaki hocalarından yardım isteseniz?

normalde zorunlu stajı okul ayarlıyor, okuldan gelen bilgi ne yönde? kış stajı için mi soruyorsunuz? kardeşinizin bölümü ne? hangi il hangi okul? cevaplara göre ben yardımcı olabilirim.

@kelepir, okuldaki hocalara başvurduk. Birkaç kez daha görüştük, ancak bir sonuç alamadık. ÇYDD ile iletişime geçmiştik, oradakiler birkaç yere haber gönderdi. Takip edip sorduğumuz halde bir imkan çıkmadı.

@baba jo, size sözlükten mesaj atıyorum.

kardeşinin cv sini bana ulaştırabilir misin ? istanbul için birden fazla otele ulaştırabilirim.

@fernandoenes, CV'yi size mail attim.

fazileri falan farklı

araba diye alınca araba için ekspertiz-umarım bu kelime böyle yazılıyordur.- filan geliyor bakıyor fiyat biçiyor o kadar kredi veriyor banka. ihtiyaca göre faiz oranları biraz daha düşük olması gerekiyor. aynı şeyler konut için de geçerli.

kullanamazsın, risk oranları farklı olduğu için faiz oranları da o yüzden farklı.

Bir örnekte ben vereyim. Bireysel ihtiyaç kredileri en fazla 36 aydır. Taşıt kredisi 60 aya kadar vade var sanıyorum. Konut kredisinde 10 yıl vade yapabilirsiniz. Bir de konut kredileri ihtiyaç kredilerine göre faiz oranı daha düşük oluyor.

tasit ve konut kredilerinde genelde krediyi kapatana kadar malinizi satamazsiniz. tapuya/ruhsate şerh koyar banka.

ihtiyac kredisinde boyle bir sey yok ama onun da faizi fazla ve suresi kisadir.

Banka gozunden bakacak olursak:
riski dusuk krediler: tasit, konut (bunlara daha uzun sureli vade ve daha dusuk faiz uyguluyor.)

riski yuksek krediler: ihtiyac kredisi (daha kisa vade, daha yuksek faiz.)

Ihtiyac kredisi alip arac ya da ev alabilirsiniz ama daha yuksek faiz odersiniz ve vadeniz cok kisa olur. (max 36 ay.)

nokta atisi cevap veriyorum: supervisor. raspbian uzerinde (ve daha bir cok sunucu uzerinde) kullaniyorum. kendisi neredeyse bu alandaki endustri standardi gibi bir sey.

Hatta tutorial:
www.digitalocean.com

(bkz: her yerinden öpüyorum rüştü)

eğer çok önemli bir uygulama ise init'ide kullanabilirsin. zira supervisor'ında crash olma durumu var, tek problem init ile açtığın uygulamayı hiç bir şekilde kapatamıyor oluşun. supervisor ile kapatabiliyorsun ama.

4leventten (safir alışveriş merkezi yanı) e3 otobüslerine binin

metro>marmaray>metro (m4)

son durakta ineceksin ve taksiye binip gideceksin. en hızlısı bu olur bence.

E-2

E-3

Mobildeyim

e falan diil ya çok duruyo otobüsler. taksimden havaşa bin.

metrobüs>taksi

en hızlısı taksim>havaş olur.

En hizlisini soyluyorum, E-3. Kalktiktan sonra 50-55 dakika icinde Sabiha Gokcen'in kapisinda olursunuz. Saatlerini de yazayim tam olsun:

10:20
11:15
12:15
14:15
15:15

eğer akşam vakitlerinde gidecek isen taksimden havaşa binme beşiktaşta çılgın trafik oluyor.uçağı kaçırmışlığım var o trafikten

bence hepsine girebilirsiniz.

önceden kafanizda olan kütüphaneleri arayin telefonla sorun. yani yasal hakkinizda olsa ordaki görevliye bakar bu is.

Nasil yahu, kutuphaneye giris sarti diye bir sey mi var? Neyse ben duymadim oyle bir sey, en fazla odunc kitap vermezler o da tum kitabi kullanmayacaksaniz genellikle fotokopi ile bertaraf edilebilen bir sey. Bu arada baglarbasinda isam'in kutuphanesi var orasi baya buyuk bir yer, oraya bakabilirsiniz.

önce toplu katalog tokat üzerinden aratın. hangi kütüphanede hangi kitap var onu gösteriyor. boşuna gitmeyin.

Kutuphanelerin giris kurallari tabi ki var, yukarda oyle bir sey duymadim diye yazilmis, itibar etmeyin.

Cogu kutuphane disaridan ziyaretciye izin vermez. Internet sitelerine tek tek girin bakin. Vermeyenlere ornek vereyim ben size: ITU, Bogazici, Galatasaray.

ITU ve Bogazici'ne lisansustu kimlik kartinizla basvurup, bir form doldurup girebiliyorsunuz, icerde kitap taratabiliyorsunuz, ama odunc kitap alamiyorsunuz.

önecelikle jaygatsby haklı. kütüphane kütüphane gezmeden önce toplu katalog sistemi üzerinden hangi kitap hangi kütüphanelerde var diye taratın. listenizi yapıp bir küütüphaneden maksimum fayda sağlayabilirsiniz. www.toplukatalog.gov.tr

kütüphanelere giriş şartı diye bir şey yok. kimlik göstermek şartıyla herkes girebiliyor. ama ayrı bir üyelik formalitesi, form doldurma vs gerekebilir. milli kütüphaneye üye olmak gerekiyor mesela, orda fotoğrafınızı çekip kimlik kartı veriyorlar. yanınızda her ihtimale karşılık 1-2 vesikalık resim bulundurun mesela. tabi öğrenci kimliğiniz de yanınızda olsun.

ayrıca cosmicstring'in de dediği sizin okulunuz da kütüphaneler arası ödünç verme sistemi ile başka kütüphanelerden kitap isteyebilirsiniz. ancak bu da 3 yada 5 kitap ile sınırlı ve 3 hafta içinde (sanırım) geri vermek zorundasınız.bir de tabi kargo ücreti var.

ayrıca mesela izmir üniversitelerinin kendi aralarında bir prokolü var. yukarıdaki gibi kitap ödünç veriyorlar birbirinin öğrencilerine. ama bunun için de kendi okulunuzdan bir yazı alıp diğer tarafta bir form doldurmanız gerekiyor.


sadece bazı kütüphaneler sınav zamanlarında içerisi kendi öğrencileriyle yeteri kadar dolu olduğundan ve kendi öğrencileri çalışırken rahatsız olmasınlar diye dışarıdan gelenleri almayabiliyor. mesela ege üniversitesi. ama tahminen mart sonuna kadar falan vizeler başlamayacağı için rahat rahat girersiniz bu dönemde.

tek sorun dışarıdan gelenlerin ödünç kitap alamaması. bu durumda ya scan edeceksiniz ya da fotokopi çektireceksiniz ki birincisi çok uzun sürer ve her yerde makine bulamayabilirsiniz, ikincisi de hem pahalı hem yükte ağır hem de telif hakları sebebiyle bazen kitapların tamamını kopyalamıyorlar. bu durumda ben size vasat da olsa digital bir fotoğraf makinası ile gidip, kitapların fotoğrafını çekmenizi öneririm. daha sonra da onları pdf editor programları ile pdf haline çevirebilrisiniz. ama belge içinde tarama ve işaretleme yapma gibi seçenekler olmuyor bu durumda da. gene de etkili ve hızlı bir çözüm.

edit: ule amma yazmışım, aylardır bu soruyu bekliyormuşum meğerse.

Arayıp düzeltebilirsin.

Pegasus müşteri hizmetlerinden düzelttirebilirsin zannımca. www.flypgs.com

bilet kesmede görevli sıkıntılı ise sıkıntı olabilir, sonuçta kimlik bilgilerinin tutması gerekiyor. düşük bir ihtimal de olsa risk var.

mh ni arayıp sorun, düzeltebiliyorlarsa düzeltsinler...

1 harften birşey olmuyor. Kaç kere başıma geldi

edit: bilette isim değişikliği yapılmıyor havayolu farketmeksizin

edit2: yurtdışında sorun olmadı bende

yurtici ucuslarda pek takmiyorlar ozellikle de yanlis harfle yazildiginda anlamli bi kelime olmuyorsa.

Basima geldi, kimse sallamadi. (Yurtici.) Yurtdisinda da adim ile soyadimin yerini yanlis yazmislardi, o sorun oldu mesela.

Bunun bir kuralı var. iki mi üç mü ne harfe kadar yanlışlıkta sorun yok diye.

En güzel bir arayıp sormanız.

Soru: İnternetten bilet alırken yanlışlıkla bay yerine bayan yazdığım için yüzde yüz uçuş garantisi veremeyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum, teşekkürler.
Cevap: Sayın yolcumuz;
Tanzim edilen biletlerde sonradan herhangi bir değişiklik sistem tarafından yapılamamakla birlikte, yanlış yazılan unvanlar ya da cinsiyet uçuş esnasında herhangi bir sorun teşkil etmemektedir. Seyahatinizi gerçekleştireceğiniz gün kimlik bilgilerinizi ibraz etmeniz halinde işlemleriniz yapılacaktır. Saygılarımızla...
GENEL UYGULAMA
Düzenlenmiş biletler, üzerindeki uçuş için bir sözleşme niteliği taşımaktadır. Ayrıca bilette yazılı kişinin sigorta kapsamına alındığını göstermektedir. Bu nedenle bir bilet düzenlendikten sonra herhangi bir değişikliğin yapılması (isim, ön isim, cinsiyet, unvan, fatura bilgisi, vb.) veya yeni bilgi eklenmesi ya da çıkartılması mümkün olmamaktadır.

Biletlerde unvan ya da cinsiyetin yanlış yazılması uçuş için engel teşkil etmez. İsim ya da soyadında yapılan ve anlam bütünlüğünü bozmayan üç harfe kadar hatalar da yine uçuşa engel teşkil etmez. Örneğin “Ahmet” ismi yerine “Akmet” yazılması sorun oluşturmaz. “Can” yerine “Ali” yazılması toplamda üç harf hatası içerse de anlam değiştiği için uçuşa engeldir.

Tüm bu bilgiler Ortaklığımızın check-in esnasındaki uygulamalarını izah etmektedir.

Havalimanının ve uçuş tarafına geçen yolcuların güvenliğinden, dolayısıyla da uçuş güvenliğinden sorumlu olan havalimanı güvenlik görevlilerinin yapacakları kontrolde farklı uygulama yapmaları mümkündür.
Bu bölümde yolcularımızın [email protected] adresimize gelen mesajlarına ve onlara sunulan çözümlerle birlikte genel uygulamalara yer verilmektedir.

www.anadolujet.com

Nasıl kar ediyor bilmiyorum ama evet kargo ücretsiz, PTT sizden bir şey almayacak, korkmayın.

freeshipping free. Cin'de ihracatta devlet tesvigi var. Kargoyu cogunlukla devlet tesviki ile karsiliyor satici.

ebay için konuşuyorum:

çin, hong kong falan buradaki satıcılar gemilerde konteynır kiralıyorlar. tüm malları toplu yolluyorlar. dolayısıyla 70 cent'lik şey de geliyor 400 dolarlık şey de. konteynır yanaştıktan sonra zaten anlaşmalı oldukları kargo şirketleri dağıtıyor.

Bir dersin oldugu salon burasi. Molekuler Biyoloji dersi.

Bina adi falan yazmamislar, Kuzey8L yazmislar sadece.

Tesekkurler, KPark olabilir bir ihtimal. Yuruyup sorarim.

Boyle bir yer yokmus. Kayit islerinin de bilgisi yok. Sanirim maddi bir hatadan oturu boyle yazilmis. Ders ETA-B binasinin girisindeki sagdaki ilk labdaymis.

ben eklerim beyazıt'ta satıyolar konuşuyoruz arada iyi abiler niye kötülemişler ki yau.

tesekkurler ben yazip size gondereyim.

basligi yeni goruyorum, guzel baslikmis asdjklsdf

siktir et pampa yav, baban ne guzel emekci iste, ailesini gecindirmis, bu eksici picler herseyle tasak geciyor, sen bakma bu itnelere.

gönder gönder dalga geçilen entryleri de yolla hatta

tam olarak dalga gecilen diyemem ama konu benim icin cok hassas oldugu icin uzuldum sadece.

Dalga geçenlerin isimlerini yolla biz de o hıyarlar ile dalga geçelim.
Aşırı saygı duyduğum mesleklerden biridir bu tarz pazarlamalar...

Bence hassas olunacak bir sey yok ki burada. Ekside ciddiye alinacak pek az sey kaldi. Birak konussun millet.

Sile'de var, Isik Universitesi'nin karsisinda bir yerler.

MEtroda veznelerde olmalı, bir de akbil doldurulan büfelerde oluyor sanırım.

hiçbir yerde bulamazsanız gayrettepe metro istasyonu içinde iett gişesi var.

iş çıkışı levent çarşı'da sana vereyim hayrına. böbrek.avi değil, geçen ist dışından gelen arkadaşıma almıştım onda varmış

4. Levent emniyetevler cikisindan cikin, hemen cikista bir bufe var, orada var.

1-2 kere meraktan denedim ama sarmadı hiç, içmiyorum dumanı bile çok rahatsız ediyor

hiç içmedim

6-7 yaşlandırıyken ağzıma sürmüştüm en son, babam vermişti sanırım. 20 yaşındayım hala sürmedim.

karanfilli bir tane vardı, ondan bir fırt çekmiştim bir kere merak edip, bir de arkadaşın purosundan iki fırt.(bunlar da 4 yıl önce)

bunun dışında içmedim, içmem. kokusunu sevmiyorum, dumanı fena baş ağrısı yapıyor. Nefesim tıkanıyor zaten dumanında ve/veya kokusunda.

Yarım saat önce bıraktım.

ot ictim ama sigara *hic* icmedim, sayilir mi

27 senelik hayatımda bir kere bile ağzıma sürmedim. denemek için bile sürmedim. hiç yani bildiğin hiç.

manyakça geliyor bana oturup içine duman çekmek. duman amk. para veriyorsun. alıyosun içine çekiyosun. ne saçma amk. buradan anlayacağın gibi nargile gibi şeyleri de ağzıma sürmüşlüğüm yok.

newbie+1, yas 30.

hiç içmedim. hiç merak da etmedim çok anlamsız buldum hep.

küçükken annem verdi, al tadına bak bir daha ileride merak etmezsin diye. tek nefes aldım. 19 olacağım, o zamandan beri bir kere bile sigara içmedim.

ot içtim yani dolaylı olarak içine kırılmış sigaradan da içmiş oldum. fakat onu saymazsak sigara hiç içmedim. 1 nefes bile almadım.

Ot hic icemedim merak ediyorum..

Sigarayi da 6-7 ayi gecti heralde biraktim. Canim istemiyor. Biraktigimdan da bir sey anlamadim. Yok yemegin tadi, cukun performansi filan.. hayatimda hic bir sey degismedi. Arada baslasammi sarma sigaraya duman filan evde vakit gecer diyorum..

2 buçuk sene oldu bırakalı. 10 seneye yakın içmiştim.

1,5 sene oldu birakali.

Hiç içmedim ama böyle söyleyince normal bir şey değilmiş gibi kimse inanmıyor.

13-14 yaşlarında falan bir kere dayımın cebinden sigara aşırmıştım, bu nasıl bir şey diye merak edip içmiştim. Ben sigarayı o zamana dek, ne bileyim bir çikolata veya bana zevk verecek bir yiyecek maddesi gibi düşünüyordum, ne biçim birşey bu nasıl içiyorlar bunu dedim, o zamandan sonra da ağzıma bile sürmedim. Sigaraya erişimim aslında çocukluğumdan beri çok kolaydı, harçlıklarımla düzenli olarak alabilecek param da vardı yani istesem fosur fosur içebilirdim ama arkadaş çevremin, annemin, diğer yakın aile efradının sigara içmemesi, hatta içenlerin de üstü açık balkon dahil evde içmemesi sanırım sigaranın hayatımda yer etmemesine sebep oldu. Kokusu ve dumanı beni çok rahatsız eder, burnum tıkanır, gözlerim kaşınır, sigara yasağı olmadan önce kahveye arkadaşımı çağırmaya bile giremezdim.

15 sene içtim, 2 yıldır içmiyorum, hiç de canım istemiyor, mal gibi içmişim onca sene.

7 aydır içmiyorum.

01.04.2012 tarihinde bıraktım.
o tarihten beri hiç içmedim,
kız arkadaşımın içine çekip, öpüşürken üfledikleri hariç, kız arkadaştan da ayrıldım zaten tam bitti yani.

Hiç içmedim..

5 Yil ictim. Birakali 5 Ay oldu. Hic icmedim... Artik tiksinir boyuttayim...

Vay bee 11 yil ekmek yer gibi ictigim sigarayi birakali 3.5 yil olmus :-)

15 senelik tiryakilikten sonra 5 aydır bitane bile içmedim.

alakası yok. için rahat olsun. gerçekten de işe alım süreci uzun sürdüğü için filan almıyorlardır. elindeki belgeleri göstermedi diye düşünmezler.

edite edit: gönder gitsin. kendini hatırlatmış olursun. kaybedecek bir şeyin yok.

Bencee sorunun cevabı hayır bişey değişeceğini sanmıyorum, türk şirketler gibi değil çoğu şirket senin nereyi neyle nasıl ne şekilde bitirdiğine bakmıyor onlar hep kağıt üstündeki olaylar adamlar bi sürü not tuttu diyorsun, kendin söylüyorsun. Bak türkiyede git mülakata adam hmmps, uu şurada şu bu baya güzeel, felan yapar ama 2 kişi birlikte not mu tutmak oda neymiş...
Adamlar seninde açıkladığın üzere sıkıntılı ve uzun bir yol olduğu için seni alamıyorlar, ya da almıyorlar.
Buarada adamlarla sürekli iletişim halindemisin? Eğer öyleyse neden sana şu tarihe izin çıkarırsan alırız gibi senin çabalamanı gerektirecek açık uçlu bişey vermiyorlar anlamadım, posizyon olayları 2-3 ay evvelinden belli olan şeylerdir hani net olmasada kafada bişi vardır kimse 1-2 günde istifa etmez, ya da promotion, terfi almaz diye biliyorumda tabi o kadar profesyonel dünyaca ünlü şirketlerde çalışmadım Bilemiyciğiim :)

okudum hepsini
cevabım değişen hiç bir şey olmazdı.
boşa üzülme.

genelde avrupa ülkelerinde çalışma izni çıkarmak sıkıntılı, şirket neden başka adaylar varken seni aldığını ispat etmek zorunda, bir sürü işlem var. yurtdışından çalışan getirmek kolay değil.

hazırda oturma izni olan bir sürü türk varken uğraşmak istemiyorlar işte.

ik uzmanıyım.

nodrap +1.

belgelere dikkaet eden ik uzmanı mülakat öncesinde bu belgeleri sizden ister, mülakat sırasında da ve bence hatta öncesinde belgeleri görmek ister.

İçiniz rahat olsun, eğer istediğiniz olmuyorsa bu belgeler ile alakalı değil.

hızlıca başlayacak birni arıyorlarsa hala sizi almayacaklardır. pozisyon sizin için sizin koşullarınız için uygunsa başvurun, ters tepmez.

@kilimanjaro, ben de aynen senin dediğin gibi demiştim aslında. siz bana kabul yazısı gönderin (çünkü o olmadan çalışma vizesine başvuramıyorum) ben uğraşıp vizemi alayım, çıktığı zaman da en erken ne zaman bir pozisyon açılırsa o zaman başlarım dedim. ama bunu ne yazık ki yetkili kişilere diyemiyorum çünkü onlarla iletişim içinde değilim. bunu ancak ik departmanında adaylarla yazışmaları yapan kişilere söyleyebildim. onların da tabiri caizse götleri bi başları iki oynuyor. şimdi tam hatırlayamıyorum ama çok salak bir iletişim kopukluğuna yol açmışlardı. zaten aynı kadınla 2 kez mailleşmişsek, üçüncü mailime hep başkası cevap veriyordu. her seferinde bir başkasıyla yazıştım. şirket hayvani bir şirket olsa da ik departmanı çok savsaklıyor yani.

ve ayrıca vizeyle ilgili bu dediğimizi bana yardımcı olmaya çalışan türk amca da takım liderine söylemiş. ama takımlar da daha yeni revizyona gitmiş, fransızlarla türkleri birleştirmişler, yönetim değişmiş vs. bi ara ilgilenelim demiş adam, sonrasında kalmış. türk amca da ben çok sıkboğaz ettim, şimdi biraz daha duralım sonra bi ara yine bakarız dedi ama aylar geçti, benim de artık ona bir şey diyecek yüzüm kalmadı.

bu arada, mülakattaki amerikan amcanın adını bilmiyorum ama fin olanı biliyorum. linkedin'de profilini de buldum ama ekleyip eklememe konusunda kararsız kaldım. sizce eklemeli miyim? bir de not düşerim eklerken, ben şu şu kişi, mülakata almıştınız vs vs diye?

çalışma izni için kişisel başvuru olmuyor, şirketin uğraşması lazım.
linkedin'den ekle hatırlayacağını düşünüyorsan.

Merhaba,

Yurtdisindaki cogu ulkede sozlu beyan esastir. Onemli olan sohbet/gorusme esnasinda ikna edebilmenizdir. Belge ikincil onemdedir, cogu kez kimse hicbir belgeye bakmaz. Devletler bile mutemadiyen belgesiz is yapmaya meyilli.

Siz belgelerim var gostereyim mi deseydiniz bile, 'aman bosver belgeyi, sen bahset' tadinda bir cevap duyacaktiniz.


Edit: Kesin basvur. Why not? Diyelim ki almadilar, hatta diyelim ki cevap bile donmediler, ne olur, su anki durumla ayni durum olmus olur. En kotu ihtimalle bile zarar etmemis olursunuz.

eft?

Eftte kesinti oluyor sanırım

hangi bankada hesabınız?
param ziraatteydi, internet bankacılığı ile 2bin lirayı eft yaptım enparaya 1.5 tl kesinti alıyor. miktar ne olursa olsun 1.5 tl alıyor. tabi 15bin atar mı maksimum eft limitini bilmiyorum ama parça parça falan atabilirsiniz belki

İş bank

ya riski alacaksiniz ya da 3 liraya eft yapacaksiniz internetten

www.isbank.com.tr

edit: eft limiti yetmiyorsa subeye gidip artirabilirsiniz. internetten ya da telefondan da artiriliyordur belki ama sanmiyorum.

en kötü ihtimalle paranı bir kaç parçaya bölerek eft yap işcepten yada internet bankacılığından toplasan 9 tl vermezsin eftye.

ayrıca 15binlira için o kadar panik yapma bizim mütemadlar 500binlirayı torbaya koyup sallaya sallaya dolaşıyorlar.

Eft yapın. Bankaya gidin oradan finansbank bulun zaten masraf yapacaksınız. 2.5 tl kesmesi lazım internet bankacılığından söylüyor da zaten.

Riske gerek yok.

75 tane 200 lük ya da 150 tane 100 lük demek 15bin tl, cidden taşıyazmısın bu parayı cebinde. boşuna para verme eft ye felan. al cebine koy, zarfa koy elinde taşı git.

Rica et bankadan, olabildiğince yüksek banknottan versinler paranı. 200 lük yaparsa 75 tane 200 lük banknotu iki cebine pay ettiğinde dışardan belli bile olmaz. Bu yıl tek başıma 80 bin euro bile taşıdım ceket cebinde vs. hiç kimse de gördüğünde lan bu adamın cebinde para var demiyor. Sakınılacak bir durum yok.

internetten eft ücreti 3-5 tl civarında. riski yok. maliyet 3-5 tl. gerekli süre 15dk

parayı çekip atmden yatır. ama finansbank atmleri her yerde yok. ve her zaman çalışmayabiliyorlar.

Taşıması zor olmaz ama atm'den yatırmak zorundasın o biraz sıkabilir.

3 lira 15 bin liranın bir gecelik faizidir, eft yap.

Hiç nakit ile falan uğraşma binbir türlü hali var dünyanın o yüzden eft yap gitsin.

Bence asil soru neden enpara? 6 aydir enpara'dayim, yapmadiklari pislik yok gibi.

ATM ya da internetten EFT.

thenewboston.org

Önceden yazılmış kütüphaneleri ekliyorsun işte, matematikçi olmaya gerek yok bunu bilmek için.

mesela stdio.h kütüphanesinde standart input output fonksiyonları yer alır, kullanıcıdan bilgi alma, ekrana bilgi yazdırma gibi. Ezberle geç bunu, bilmene gerek yok.

olmuyorsa zorlamamak lazım demek ki.

15 yıldır bilgisayar kullanan programlamaya ilgili birisinin şöyle bir cümle kurması büyük bir fiyaskodur zaten:

"tamam c++, c#, java vs.. bunlar ağır diller, ben insan gibi basic'ten pascaldan vs.. başlayım diyorum"

@eksi sozlukte eksiyen adam

işte sorun tam olarak bu , kardeş şimdi senin bu standart input output fonksiyonları bana %+^'Q&%EA(/&%=/(% gibi geliyor, daha temiz daha temel bir anlatım istiyorum. matematikçiler mesela bir cosinüs teoremini ezberle geç yapamıyor işte, mantığı oturtmalıyım, temelden başlamalıyım diye düşünüyorum-hissediyorum. yani illa bir yerde ezber yapılacaktır, 00110 mantığında öğrenecek değilim ama dediğim gibi daha temiz daha berrak bir anlatımla başlasam iyi olacak gibi + türkçe

yahu ben diyorum ki fortranla uğraştım, adam pascala basice takılmış. demek istediğim onu bile adam akıllı anlatamıyor anlatmaya çalışan adam, demek ki program bilen herkese sirayet ediyor bu durum, ciddi bir iletişimsizlik var :)

programlama ile ilgileneceksen ingilizce bilmen şart. her şey türkçe olsun diyerek olmaz o iş.

moralinizi bozmak istemem ama internette çok yalın anlatılıyor zaten konular özellikle ingilizce kaynaklara yöneliseniz daha iyi olur. ben okulda c, ve java aldım ama internet sayesinde geçtim bu iki dersten de hocalar çok daha karışık anlatıyor.(iki derside farklı hocalardan aldım)

ekleme: neo da yazmış newboston bu işin ustası daha yalın anlatılamaz.

tamam o yalın kaynakları paylaşın istiyorum bende?

tam istediğiniz şey olmayabilir belki ama khan academy'de programlama filan anlatılıyor. ben çok sevyorum anlatma tarzlarını. bi bakın.

www.khanacademy.org

Programlama" öğrenmeye çalışmak yerine, ne programlamak istediğinizi belirleyip ona uygun bir dil öğrenin bence. Her dilin kendi içinde bir mantığı var. Dil adı üzerinde. Sonra o dil üzerinden yürümeye çalışın.
Yani nasıl anlatsam, böyle böyle derine indikçe sonu gelmez. En basite inmenize gerek yok. O yüzden o kütüphaneler lazım. Kütüphane denen zaten hazır kod paketleri. Siz de onları birleştirip yeni bir program yazıyorsunuz.
Lego gibi düşünün. Sıfırdan lego üretmek yerine var olan legolardan milyonlarca şekil üretebilirsiniz. Gibi.

sevgili fatihdr;

yabancı dil öğrenmek gibi düşünebilirsiniz. öncelikle dilbilgisi (yazımı, syntax, büyük küçük harf duyarlılığı, komut sonu noktalamalar vs.) sonrasında basit tümceler vs. her dilin kendine göre bir yazımı ve diğer dillere göre eksik kaldığı noktalar olabilir. temel şeyleri çözdükten sonra hali hazırdaki basit uygulamaların kodlarını inceleyebilir. ufak tefek değişiklikler yapabilirsiniz. (reverse engineering)

ben meslek lisesi yazılım ardından myo bilg. prog. okudum ama kendimi hali hazırdaki uygulamaları inceleyerek birer kopyasını sıfırdan yapmaya çalışarak geliştirdim.

teori önemli ancak en önemlisi pratik. örn; pascal'da bir menü hazırlayın. 4 seçenek olsun yazılar beyaz zemin mavi olsun. aşağı tuşuna basıldığında aktif menünün zemini kırmızı olsun. yukarı ve aşağı seçenekleri eşliğinde değişsin. bunun algoritmasını kafanızda kurun. örn; aşağı tuşuna basıldığında o hangi menü zemini kırmızı? bir alt menü neydi? bir alt menü kırmızıya dönüştürülürken bir üstünün zemine maviye dönmeli. bu vbasic'de daha kolay ama pascal'da ebemi ağlatmıştı. :)

evet ne yazık ki 15 yıl önce de bugün de türkçe kaynak sıkıntısı çok fazla. piyasada çok kaliteli ve bilgisini aktarabilen adamlar var. ancak onlarda geçim sıkıntısı, fazla mesai gibi dertler yüzünden kişisel bloglarına vakit ayıramıyorlar. ben kendi adıma domain adresimi aldığımda yıl 2006 idi. oldu 2014. 8 yıl oldu ve bir blog bile açamadım. hazır bir wp kur 1 dk. sürmez ama kaliteli içerik ile dolduramadıktan ve sürekli güncel tutamadıktan sonra ne kıymeti var. saat oldu 2 ve ben yatmam gerekirken ufak diye gelen güncellemelerle uğraşıyorum. atarlamam bitti eyyomlamam bu kadar :)

Istanbul'daysaniz, 1 kisi daha bulun, gelip ben ikinize oturup programlama anlatayim. Para falan yok tabi, maksat eglence olsun. Bilgisayar yuksek muhendisiyim.

Neden 2 kisi? Tek kisi socially awkward oluyor, ben dahil toplam 3 kisi ile muhabbetin eglenceli olma olasigili daha yuksek.

hah!, ben de seninle aynı dertten muzdariptim, üni'de sınıfta da böyleydi çok saçlarım döküldü sabahlara kadar bilgisayar karşısında, anlamıyordum bende sonra baktım olucak gibi değil networkcu oldum kafam rahat şimdi, kendi alanını bulman lazım bence

hakikaten algoritma çok önemli,
algoritmayı kafanda oturtabilirsen ondan sonrası program dilini öğrenmeye kalıyor, o da biraz yabancı dile benzer

program yazarak/geliştirerek hayatını kazanan birisi olarak hak veriyorum sana.

bunun bana göre 2 temel sebebi var.

birincisi bu meslekten para kazanan insanların kendi aralarında geliştirdikleri bir jargon var ve işleri ile ilgili konuşurken büyük bir kısmı bu jargonu kullanmayı seviyor. fakat tıpkı dediğin gibi iş öğrenme-öğretme'ye geldiği zaman bu jargon olayın anasını sikip atıyor. örneğin, @eksi sozlukte eksiyen adam diyor ki "kütüphaneleri ekliyorsun". programlama adına hiç bir sik bilmeyen adam da diyor ki "kütüphane ne amk?"... sonra öğreten diyor ki "işte input, output, compile, bok, püsür"... öğrenen de diyor ki "ne diyon la?".

ikincisi yine bu işten para kazanan adamların da yönlendirmesi ile öğrenmek isteyen kişi programlamayı bir dil üzerinden öğrenmeye başlıyor. bu belki kısmen de olsa doğru bir yöntemdir bilemiyorum ama benim bu konudaki yönlendirmemi isteyen insanlara ilk önce programlama mantığı üzerine bir şeyler araştırmaları yönünde tavsiye veriyorum. hani algoritma çok önemli algoritma çok önemli deniliyor ya gerçekten de önce algoritma, program akışı öğrenilmeli. bu mantık kavrandıktan sonra göze kestirilen bir dil üzerinden devam etmek çok daha mantaklı bana göre.

meramımı anlatmış olmayı umarak bir örnekle bitireyim. bir arkadaşım programlama öğrenmek isteği ile ne yapayım nasıl yapayım tarzı sorular sordu bana. aynen yukarıda anlattığım gibi önce mantığını anlaması gerektiğini söyledim. dilim döndüğünce elimden geldiğince bir süre birşeyler de anlattım. tabi öğretmek o işi yapmaktan çok farklı bir şey. neyse uzatmayayım benim artık tıkandığım, onun da canının sıkılmaya başladığı bir noktada dedim ki örnek üzerinden gidelim. ölçüleri belli bir odaya yine ölçüleri belli ve aynı kutulardan en fazla kaç tane sığacağını hesaplayan bir programı nasıl yazarsın. bu başladı ben kod bilmiyorum, komut bilmiyorum nasıl yazayım sana programı. ulan yaz demiyorum nasıl yazarsın diyorum. yani basit matematik işlemleri ile nasıl yaparsın. hala diyor ki ben dil öğrenmedim daha. ulan türkçe de mi bilmiyorsun hayvan evladı türkçe anlat bana. en nihayetinde aşağı yukarı aynı şey, sen önce bir türkçe anlat ondan sonra onu c#'a çevirirsin. türkçe to c# amk.

özetle demek istediğim budur, önce programı türkçe yazabilecek kadar programlama mantığını öğrenin, ondan sonra bir dil öğrenirsiniz.

not: arkadaşım şunun gibi şeyler söyleyebilmiş olsaydı, tamam aga sen mantığı anlamışsın diyecektim:

odanın enini kutunun enine bölerim, sonra odanın boyunu kutunun boyuna bölerim bulduğum bu iki değeri çarparım. sonra odanın yüksekliğini kutunun yüksekliğine bölerim çıkan bu değeri az evvelki çarpım ile çarparım. al sana kaç tane sığar sorusunun cevabı.

"kesinlikle doğru" diyebileceğimiz bir sonuç döndürmeyecek ama buna rağmen programı yazıldığı takdirde çalışacak bir algoritmadır bu.

"kesinlikle doğru" diyebileceğimiz sonuç için ise üzerine biraz düşünmeye başlayınca olay da netleşmeye başlıyor zaten. zira aynı ebattaki kutuları bir odaya 3 farklı pozisyonda dizebilirsiniz. hatta her pozisyon için 2 kenarda ve en üstte oluşan boşluklara da farklı bir pozisyonda dizmek suretiyle kutu sığdırabilirsiniz. bunları türkçe ifade edebildiğiniz sürece çalışan ilk kodunuzun üzerinde de uygulayabilirsiniz. bundan sonrası basit matematik amk.

Bir link ver de guzelleselim be ya. Flickr ve 500px e koy, bir de site ac, degerlenir.

ya instagramı manzara fotosu paylaşmak için kullanmak istemiyorum pek. kişisel fotolarımı falan paylaşıyorum. hesabım korumalı oluyor arada sırada. sıkıntı orası. 500px'e bi bakayım.

Flickr ve 500px e

deviantart deneyebilirsiniz.

cargocollective, deviantart ya da belki tumblr

Örnek istenmiş. Son 1 aydaki fotolardan aldım bunları hiç oynanma filtre falan yok direkt telefondan aktardım. Bi iki rotation kastırsak güzel olur aslında.

i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com bunu imgurda rotate ettim kalitesi düşmüş :/

son foto neresi la, çogzelmiş

Birinci foto Dubai'den, ikinci foto Fethiye'den, üçüncü foto sanıyorum Belek'ten, emin değilim ondan Fethiye de olabilir.

Ne dersiniz yürütecek gibi mi?

siradan degiller mi biraz? :/

Aynen. 'Değişik' fotolar da var da geneli manzara falan. Zaten sıkıntı da orada. Manzara fotosu güzel hoş da yüz milyorlarca var internette.

fotolar süper. tam wallpaperlık. beyendim. fikir olarak da Flickr ve 500px +1

Telefon nedir. Güzel çekmiş. Deviantart a falan yükleyebilirsin. Ama öyle bir anda omuzlara alınmayı bekleme. Hatta hiç bekleme.

Şimdi allah için fotolar kötü değil ama dendiği gibi bunlardan çok var internette, eğer farklı olmak gibi bir derdin var ise farklı perspektiflerden bakıp resmetmeye çalış gördüklerini. Yani "ben süper resim çekiyorum" diye oturma yerinde, farklılaştırmaya çalış.

kanka sen hiç süper fotoğraf görmemişsin. Bunlar herhangi herkesin çekebileceği/çekebildiği nitelikte fotoğraflar. Biraz teknik ve photoshop öğrenirsen ışık oyunlarıyla çektiğin görseller daha güzelleşebilir, öbür türlü pek bi esprisi yok.
Flickr veya bol etiketlerle instagram. Instagram'dan takipçi satın alabilirsin.

biraz manzaralar güzelmiş, sen yakalayıvermişsin ve telefonun da iyi çekmiş gibi. gerçi manzara fotoğraflarının çoğu öyle zaten ama madem severek yapıyorsun biraz daha dikkat edebilirsin kompozisyonlarına.

kompozisyonlarınız ufuk çizgilerinin yamukluğundan dolayı zayıf görünüyor, kimse yazmamış ben yazayım dedim. zira ufuklar heep yamuk veya hizasız mı diyim ne diyeyim. biraz ufuk çizgisi ile ilgili bir şeyler okuyabilirsiniz belki. oranlar da pek doğru değil fotoğraflarda. biraz daha kompozisyon bilgisi gerekiyor, çok okumanıza gerek yok, deneyimleyerek ve iyi fotoğraflara bakarak da anlayabilirsiniz biraz. dediğim konuları araştırırsanız fotoğraflarınızın neden zayıf gözüktüğünü anlayabilirsiniz, zira sizin bile pek içinize sinmiyorlar sanki, yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla.

roket. çok sıradan, çok simetrik, bilgisayarcı gibi düşnmüşsün (gördüklerimde)

çok sarmadı
resimler güzel ama muhteşem değil

süper fotoğraflar çekmiyorsunuz.
bunu bilin istedim.
gittiğiniz yerlerin popüler olanlarında sizin çektiğinizin hemen aynısı 200,000 fotoğraf çekilmiştir.

Ama yine de güzel şeyler yani heves falan.

@roket adam, fotograflarini vasat ile vasat+1 arasinda. Kirilmayin ama cok gelistirmeniz gerektiginin farkinda olun. Cep telefonu ve instagram insanlari o kadar kotu fotograf cekiyorlar ki, vasat fotograflar iyi gibi kaliyor.

Cok temel birkac kurali siralayayim:
1. Ufuk cizgisi, cok ekstrem fotograflar disinda fotografin kenarlarindan birine (neredeyse kesinlikle alt kenara) paralel olur. En ufak egrilik bile rahatsizlik verir.
2. 3 kurali. Simdilerde cok tartismali olsa da, fotograflari guzel yapmaya yarar. Ne oldugunu okuyun netten.
3. Fotograftaki eleman sayisi. Fotograf tek bir elemanda olusmamali, 2 ya da 3 katmandan olusan fotograflar insana rahatlik duygusu verdikleri icin estetik acidan daha guzel gibi gorunurler.

Ha bir de, insan, hayvan ve bunlara ait ogeler (mesela ayak izi) fotografin kenari ile yeterli bosluk birakilarak konumlandirilirsa daha guzel gorunuyorlar. Ornegin ayak izi belirgin hale gelir gelmez kareden cikmis. Onun yerine kacis payi denilen bir pay birakilmali.

Fotograf/estetik cok goreli kavramlar. O yuzden kural falan deyince, hep tartismali bir domain'in parcalari haline geliyorlar. Yukarida genel egilimleri yazdim, bu yanlis/dogru demek dogru olmayabiliyor.

Elinize sağlık, güzel yorumlar yapmışsınız. Biraz eğileyim ben bu konuya. Şipşakçı olduğum için fazla özen göstermiyordum, malum instagram nesliyiz, çok takmıyordum. Bakacağım artık.

yetenek var gibi ama biraz teknik, teori okumalısın bence. herkesin facebook'unda en 2-3 tane böyle fotoğraf vardır. 1/3 kuralı, objeleri dengeleme, kompozisyon oluşturmayla ilgili bir sürü kaynak var.

1. fotoğrafta bütün ağırlık sağ tarafta, güneş olsun dalgakıran olsun sağa yüklenmiş ama sol bomboş.
2. fotoğrafta denizi biraz daha sağa doğru alsaydın daha hoş olurdu.
3. fotoğrafta ayak izlerinin gerisinden çeksen, biraz daha farklı açılar denesen bence daha güzel olurdu.

Tabiki de sorun olur.zaten ihbar süresi işten ayrılanlar için.hani ben zaten ayrılıcam kalmasam diyemezsin.
Bu benim bilgim tabi.

sicili bilmem ama ihbar tazminatını çatır çatır alırlar.

8 ay icin 4 hafta ihbar tazminati olmaz aga bi bak ona..2 haftaydi yanlis hatirlamiyosam.

Ayrica bi bok yapamazlar maasi alinca gitme olsun bitsin.

Maasi alip gidersen hic hir sey yapamazlar.koca bir hic bir sey.sadece maasin yattigi gunle o ay basinin arasindaki parani alamazsin.ornek; maas her ayin 10nunda yatiyor sende haziran ayinin onunda mayis maasini aldin istifa ettin.haziranda calistigin on gunluk parani unut baska da bir sey olmaz

Ihbar suresi boyunca calisma ile ihbar tazminati, yer degistirebilir kavramlar. Yani birini ya da digerini secebilirsiniz. En kotu ihtimalle 4 hafta ucretli calismaniz ya da 4 haftalik ucreti sirkete odemeniz gerekiyor.

Pratikte ise, cagri merkezinde senin maasin kuş kadar oldugu icin, o kadarcik para icin sana dava acmazlar. Dava 6 ay/1,5 yil arasinda surer, isveren 4 haftalik maasini + mahkeme masraflarini ve yasal faizini sana odetir. Tahmin ediyoruz ki bu saydiklarimiz 1500-2500 TL arasinda bir paraya denk gelir. Isveren bu kadar para icin mahkeme zahmetine girmez, bence.

çok teşekkürler yahu. sanırım @lightblue'nun hakkı var. ben de bi şey yapmazlar diye düşünüyorum. neyse, maaş bir yatsın da o anki ruh halime bağlı olsun olay.

çok sağolun arkadaşlar.

Tam o tarz olmayacak ama Archer'a bakabilirsiniz.

Ayni durumdayim. Tekrar izlemek disinda bir sey bulamadim. Hele futurama konusunda, malesef her bir bolumu anlatabilecek duruma geldim.

bob's burgers, Neighbors from Hell, the cleveland show,

hatta tüm liste burada, bakıp beğenirsen indirip izlersin.

en.wikipedia.org:Animated_sitcoms

Metro ile 9,75€ Euro.

fiyat?

şu 99dolar indirimi sebebiyle takılmayacağını düşünüyorum. geçen birisi yazmıştı, boardex mi neydi o site üzerinden almış amerikadan adres göstererek fln. o şekilde daha garanti olur almanız doğrudan almak yerine.

telefon tablet gibi ürünler fiyatı ne olursa olsun takılıyor diye biliyorum ama kesin bilgi değil şimdilik yaymayalım.

3g destekliyosa takılır, 3g yoksa fiyata bağlı

amazon tr ye elektronik cihaz satmıyor diye biliyorum. ama gümrüğe takılma riski her zaman var. 100€nun altında oldursa düşük.

amazon tr'ye elektronik yollamiyor, fiyat onemsiz.

gumrukte takilma olayi da sadece fiyata ozgu. yok 3g yok tablet diye bir ayrim yok (atanlar saglam atmis).

ha takilmadan ucuza telefon getirtirseniz, elbette kayit ettirmek gerekirdi o cok ayri olay.

Gencler, gumruksuz esya limiti 75 euro.

99 ya da 100 degil.

Ajans demek fazla mesai demek. Aksam 17:00'de cikilan ajans, az bulunur. Ajanstaki diger insanlardan birine fazla mesai yapip yapmadiklarini bi sorun.

Bi de 2 saatten 3.30'a cikmak cok fazla. Evin ise yakin olmasi Istanbul'da dev bir zenginliktir. ayda 400 lira kazanmak icin gunluk 1,5 saatinizi satmayin.

bırakma bence işini.

eğer ayda 400 liraya acil ihtiyacın yoksa değmez bence.

bugune bakma yarina bak
cagri merkezinde kalarak nereye kadar devam edebilirsin.
ajansin ortami nasil? cevresi nasil ordan baska yerlere sicrama imkanin nedir?
tasarimciliktan mi daha cok zevk aliyosun cagri merkezinde calsrken mi?
web ajansi bence gelecegi daha parlak duruyor tabi karar senin..

abi bence taşın, 3.5 saat gidiş geliş neymiş ya. bi ev arkadaşı bulursun, 500 + 500 lira koyar güzel bi yer tutarsınız metro hattına falan yakın. levent, mecidiyeköy falan. 1 saat yol gitmek istanbul için ideal denebilir ama fazlası düşündürücü.

@lightblue'nun dediği gibi ajanslarda genelde fazla mesailer, akşam 5'te gelen revizeyi gece baskıya yetiştirmeler falan olur. iyi tarafı, sonuçta kreatif bi iş yapıyosun. ortaya bi ürün çıkıyo ve senin imzan var üstünde.

iş yerinde rahat bırakmaları, saat 6da çıkıp 7de evde olman ve sadece 20 çağrı alman gibi rahatlıklar bence 400 tl'yi rahat rahat karşılar.

üstüne saat 17.00'da iş bırakan bir ajans pek inandırıcı gelmedi, o işin 1 saat mesaisi olsa, kaybedeceğin zaman 2 saate yükselecek. sabak 6da çıkman ile saat 8de çıkman arasındaki farksa cabası.

bence yukarıdaki arkadaşın söylediği gibi kendinizi geliştirin, çalışmalar yapın, ilerde çok daha iyi bir fark oluşursa maaş vb olarak o zaman daha anlamlı bir şey olur.

tasarımcılık şeysi esnek çalışma saati demek. o da haftasonun çalınması, haftaiçindeyse geç vakitlere kadar çalışmak belki de sabahlamak demek. o yüzden teknik desteğe devam.

çagrı merkezinde hiç çalışmadım ama, ajansta kesin mesailerin olacaktır olmama imkanı yok gibi bir şey hiç bir şey olmasa evde çalışman gerekir gene çalışırsın, ama eğer işinde iyi olursan ilerleme imkanın mevcut. ajanslar genelde gün içinde zaten rahat olursun genelde eğlenceli geçer günlerin fazla yıpranmazsın yogun geçen zamanlarda bile bir şekilde rahat edersin.

ayrıca evini taşırsın 3 saat ne abi 3 saatte insanlar şehirler arası yolculuk yapıyor.

Kesinlikle işini değiştir. Çağrı merkezinin sonu yok, yükselemezsin, maaşın artmaz. Üstelik hiç değerin yoktur çünkü senin işini yapacak milyonlarca adam bulabilirler.

Ajans tarafında ise yol konusunu taşınarak çözebilirsin. Üstelik ajansta yapacağın işler sana 1 sene içerisinde altın bilezik olarak geri döner. Grafikçi, çizimci vs bir çok yerde aranıyor. İşini ne kadar iyi yaparsan o kadar maaşın artar. Anlamadan bir bakmışsın maaş 5k olmuş.

Saçmalama hemen çağrı merkezini bırak.

bence de ajans ama taşınman şart gibi.

sanmam

Benim gordugum orneklerde eve alinan spor aleti elbise askisi, camasir askisina donusuyor hep.

onun yerine haftada 3 akşam yürüyüşe/koşuya çık. bakalım onu yapacak mısın asıl...

havalar güzelleşti, hiç gerek yok bunun için. zaten eve alıcam diyorsunuz, eve geldikten sonra iki dkika aşağı in yürüyüş koşu yap. çok çok daha iyi. evealınan aletler kullanılmıyor.

hayir. su ana kadar o makinayi alip iki aydan uzun kullanan olmamistir herhalde.

modern dünyaya karşı hissedilen aşağılık kompleksi, asimile olmuşluk ve kimliksizlik. bu bahsettiğini yapanalr satır aralarında türkiyeden sürekli şikayet etmekle türklere barbar demek arasında yer alan geniş bir aralıkta şeyler geveleyip dururlar.

ikincisi de görmemişlik.

Bunu yapanların genelde yegane marifeti de içki içmek oluyor.

O değil de iyi içerim ben de. Sağlam içerim yani.

icki icmenin neden herkes icin yasak oldugu dusunuyorsunuz? NEDEN? :) gercekten neden?

gösteriş budalalığı olabilir.
elinde içki varken fotoğraf ona daha güzel gözüküyor olabilir.
birine "bak ben içiyorum" mesajı vermeye çalışıyor olabilir.

olabilir de olabilir yani. net bir şekilde açıklayamazsın. ancak bunu yapan kişileri seçip sorman gerekiyor. ki onların da bu durumdan haberdar olması elzem. bilinçli olmayabilir.


hiç içmem. fotoğraf çekilmeyi de sevmem. en son 3 yıl önce facebook, twitter vb. kullanırken fotoğraf çekiliyordum profile vs. koymak için.

anlayamazsiniz.

memlekette içiki içmek sigara içmek gibi şeyler genelde "ben artık çocuk değilim" imajı yaratır. bilirsiniz, ergenlik çağındajki çocuklarda sigara ve bira içmeye yönelme çok yaygındır.

elbette mekanlarda yiyip içtiğini millete göstermek için yanıp tuutaşn tipler yetişkin insanlar. ancak ne kadar yetişkin olsalar da sularında var bu durum.

öte yandan, yine bu coğrafyada bilhassa, görmemişlik var. yani insanlar yaptıklarını başkalrının gözüne sokmaya çok meraklı. çoğu insan bunu yaparken "ben/biz çok eğleniyoruz dünya sikimde değil içip sıçıp seks yapıyorum. sen de bunu gör ve bil" mesajı veriyor. tabi dediğin gibi onlara sorsan alaksı bile yok derler. ancak böyle. ha tabi bu herkes için değil. ama çoğunluk bu kafada. bu durum özellikle kadınlarda/kızlarda daha çok var.

Buna ben de ifrit oluyorum. (icerim, icmeyen bir insan degilim)

@dnznc, herhangi bir eylemi bu kadar duyursalar, ona da kil olurum.

"Gecen bi ictik, hayvan gibi ictik, 2 litre viski, 8 buyuk raki, 128 tane bira yuvarladik. Sonra yine ictik. Kusa kusa öldük resmen. Ictik ictik ictik..."

foto konusunu bilemem. hiç çekinmem. çekinsem de o artistler gibi değil de, içkimi kenara koyarak çekilirim.

duyuru için konuşursak da, içki ve ona bağlı konular hakkında sorularım oldu ve olacak. burası benim hiç umrumda olmayan bir yer. burdan en arkadaş beklerim, ne sevişecek kadın, ne de eş. ben takılırım burada, çıkarlarımı karşılarım o kadar.

şimdi böyle yazınca da başka insanlar hakkında rasim ozan kütahyalı gibi ahkam kesemem. vardır herkesin kendince sebebi. sürekli fotoğraf çekinenler yalama.

belki çok içmeyen biridir kırk yılda bir rakı balık filan yapmıştır. içki pahalı malum insanlar genelde eğlenmeye/tatile filan gittiklerinde içiyorlar, o da özel bi olay. yaz da geliyor kokteyller filan renkli renkli böyle şeker görünüyorlar, viski kuul görünüyor filan.
ama efesle resmini koyanı ben de anlamıyorum :D
içmiyorum.

sebebi şu:
"çok geziyorum, çok eğlenceli bir hayatım var, dolu doluyum, çok sosyalim. inanmazsan anlatayım; öyle bir içtik ki mesela. al bu da feysbukumdaki içkili resimler, ha bir de cinsel hayatım var, hiç bir kız benimle sevgili olmuyor (sevilmeye değer bir adam olmadıgımdan değil, ben istemiyorum) ama sevişiyorum yani, gecede dört postadan az atmıyorum, ha bu arada çok içtiğimi söylemişmiydim."

başka becerebildiği bir şey yoksa ne yapsın garibim? devir, sanal alemde millete kendini ispat etme devri. öyle bilimsel açıklamasına falan gerek yok kanımca. özetle, gittikçe aptallaşıyoruz işte.

İnsanlar mal, gösteriş düşkünü ve görgüsüz. Çoğu da milletten görüp etkilenip üstüne üstlük bunun da bir akım olduğunu sanıp paylaşıyor.

El kişi spor salonuna yazılıyor daha 3 kg lık ağırlığı eline alır almaz instagrama aynadan seken görüntüsünü atıyor, bir başkası nargile içmeye gidiyor "aga olaya bak bembeyaz duman" deyip resmini koyuyor (sonrasında yığılıyor yüksek ihtimalle), alkol de bunun değişik versiyonu.

@dafaiss in dediği gibi aşağılık kompleksi de var. Bizim toplumumuzda birisi az bir şey rahata erdi mi hemen bokunu çıkarmak istiyor.

Karakterle ve yetiştirilme şekliyle de alakalı bence. Milyarder var göz önünde bile göremezsin ortada hayalet gibi takılıyor yine milyarder var süper arabasından süper kızlarla inip özel jetine giderken hepsini bir kareye sığdırtıp fotoğraf paylaşıyor.

Ama bizimki boş beleş insanlar olmamızdan kaynaklanıyor. Bizdeki vasıfsızlık olduğu sürece insanlar içtiği içkiyle de övünür yattığı kız/erkeklerle de. He deyip geçmek lazım.

genelde özel bir günde/arkadaşlarımla ya da ailemle çıktığımda resim çekiliyorum. evde ya da okulda ya da kütüphanede ders çalışırken, manavdan alışveriş yaparken falan değil. öyle olunca da masada içki oluyor. napalım garson kardeş masayı topla da, anamla babamla kırk yılın başı dışarı çıkmışız fotoğraf çekilecez mi diyelim? insanlar da genelde arkadaşlarıyla aileleriyle bir araya gelip içki içtiklerinde özel bir gün oluyor mutlaka fotoğrafı da çekiliyor. o fotoğrafları da paylaşıyor.
bence esas siz neden özellikle onlara çemkiriyorsunuz? hani aynı insanlar, selfie de çekiyor, yemek resmi de çekiyor, denize uzatılmış ayak resmi de koyuyor, içkili resimler mi sadece tuhaf sizce?

şununla da alakadar:
eksisozluk.com

@alice practice, bence hepsi tuhaf. tüm gününü sosyal medyada paylaşan kişi garip geliyor bana. normal mi ki bu? 10 sene önce söylense saçma bulmaz mıydın? hani öyle arada kafaya esen, paylaşılan fotoğraflardan bahsetmiyorum. gayet normal, gündelik yaşamın içerisinde yer alan neredeyse her anın fotoğrafını çekip paylaşma ihtiyacı hissetmek, instagram hata verdiğinde ciddi ciddi üzülmek sağlıksızlıktır ne yazık ki. var böyleleri.

fotografi bilmiyorum. benim de alkol alirken cekilmis fotograflarim var. ama su "ben cok icerim hic dokunmaz bana" muhabbetini ben de merak ediyorum. biz arkadaslarla evde falan icerken birbirimizi kusmaya goturuyoruz biraz fazla kacirinca. hic o tarz biz cok iceriz muhabbetine girmiyoruz.

onemli olan kafanin guzel olmasi degil mi? az icince sarhos olmak daha iyi degil mi? niye iciyoruz ki bunu biz zaten?

sosyal medya yeni bir şey. bir çok açıdan günlük hayattan farklı bir tarz, jargon vs. hakim o yüzden 10 sene önce garip gelmez miydi ile anlaşılabilecek bir konu değil. zira 10 sene önce bu 'sosyal medya' denilen şey yoktu ve kendi kültürü de oluşmamıştı. insanların hayatlarının her anını hangi gün nerede olduklarını takip etmek istemiyorsanız zaten neden üye olasınız ki bu platformlara. özellikle bazı insanların bu paylaşımlarını görmek istemiyorsanız onları da takip etmek zorunda değilsiniz. sosyal medya denilen şey zaten gün içinde ne gördüğünü/ne yaptığını/nereye gittiğini paylaşmak için kurulmuş bir platform. duyuruya giriyorlar ikidebir soru soruyorlar, yolda durup rastgele insanlara soru soruyor musunuz böyle ha?! demek gibi sizin dediğiniz. sosyal medya, 10 sene önce yoktu ve günlük gerçek hayattan farklı bir olgu.

olay içki içmek değil de arkadaşlarla içmek aslında. içki masasının sohbeti farklı oluyor, içki içilecek olan gecenin ritüeli farklı oluyor. mesela mekanda ya da evde rakı-balık yapmak, fasıl'a gitmek vb.'yi paylaşma nedeni gidilen herhangi bir etkinliği paylaşma nedeniyle benzer olduğunu düşünüyorum. ama eline bira alan resim çekiliyorsa birayla ergenliktir bence.

ha birayla resmim var mı? var. 17 yaşındayken çekilmiştim.

o tip sitelere üye değilim, takip etmiyorum zaten ama ne olduğunu ve insanların neden bu şekilde davranma ihtiyacı hissettiğini merak ediyorum sadece. yapılmamalı! gibi bir tutumum yok hani, kim ne yaparsa yapsın ama bana göre sağlıksız bir eylemdir. "takip etmezsin olur biter" olayı değil konu yani, genel olarak çok geniş bir kesimin davranışı üzerine tartışma yaşanıyor işte, herhangi bir aşağılama, hor görme gibi bir düşünce de yok ortada.

bu sitenin işlevi çok daha farklı, karşılaştırmak anlamsız biraz. bana göre insanların ihtiyaç duyduğu ya da merak ettiği soruları sorup cevabını aldığı ve çekip gittiği bir site alt tarafı, ötesi değil. ama özetle karşılıklı yardımlaşma temeline oturtulmuş bir site. doğru, o sitelerin de ayrı amaçları var, buna da karşı değilim ki. sadece insanların kendilerini bu kadar kaptırması, günlük yaşamının içerisine bu denli ortak etmesi anlamsız ve zararlı geliyor. bana bir zararı dokunmuyor, umrumda da değil ama konu üzerinde tartışmayı seviyor olamaz mıyım? dışardan bir insanın dediklerine kulak da vermek iyidir hem. alt tarafı düşüncemizi paylaşıyoruz, abartılacak bir şey yok.

bu arada "10 sene önce olsa..." muhabbeti bana da saçma geldi şimdi, geri alıyorum o lafımı. :)

"alkollü fotoğraf" çok genelleyici oluyor. çünkü düşün birileri gitmiş toplanmış oturmuşlar sohbet ediyorlar birşeyler yiyorlar belki bira içiyorlar.. masanın fotoğrafı çekilmek isteniyor, bir araya gelinildiği için. o gün özel bir gün. fotoğrafında amacı budur zaten değil mi ?

ama diğer yandan içtiğini belli etmek için sadece içkileri ön plana koyarak fotoğraf alan, bakın içiyorum şeklinde gösteriş budalalığı yapan kesimde var.
bunu yapanların kafa yapıları şu şekilde oluyor :

"ben içiyorum ve sosyalleşiyorum/eğleniyorum. alkol eğlencenin/sosyalleşmenin simgesi olduğundan beri alkollü fotoğrafımı koydum ve gösterişimi yapmak istedim."

ama bu şekilde neden yapıyorlar diye sormakta ayrı bir saçmalık. görmek istenmiyorsa takip edilmez.

Böyle bir şey nerde okudunuz?

İlk kez duyuyorum bunu ben

sazan.avi

ayrıca yüzüncü yıl üniversitesinin tıp fakültesi ne alaka A sınıfı sayılıyor, ona gelene kadar ohooo

Boyle bir durum varmis, evet: haber.gazetevatan.com

İnsan önce bir haberlere bakar, böyle bir durum var mı yok mu diye ondan sonra dalga geçer ,yerer. Zaten sorduğum soruyu yermek ya da dalga geçmek için bana soru sorun diye açmadım bu duyuruyu. Cevabınız varsa verin lütfen. @mea maxima culpa onu örnek olarak verdim, o alaka. Ona gelene kadar demenizin anlamı ne?

@lightblue evet var ki sordum :))

Lütfen artık duyurumla gereksiz yere dalga geçmeyin. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce nasıl olur sınıflandırma? Hangi üniversite hangi sınıfa dahil edilir?

türkiyede hiçbir şey mantıklı ve makul sıralanmadığından çok fena bir sıralama olur çok.

Dostum açık konuşmak gerekirse, bunlar tamamen fantazi. Yıllardır mevcut sisteme alternatif oluşturma çabasıyla goygoy yapıyorlar. Bir de bu klişe olarak bu ''lise sınavları'' muhabbetini öne sürüyorlar. Türkiye'deki liselerde merkezi sınavlar uygulansa bile, okulların eğitim kalitesi arasında uçurum var. Hal böyleyken üniversite sınavı, liseden daha bağımsız olmalı, daha yakın değil.

Şu an yerleştirme puanlarının üzerine eklenen OBP bile büyük bir haksızlık ve rezilliktir. Çeliktepe Cengizhan Lisesi'nde 100 üzerinden 80 ortalama yapan biri, Galatasaray Lisesi'nde 75 ortalama yapan birinden daha yüksek okul puanı alıyor.

Amaaa...

Eğer üniversitelere özerklik verilmeyecekse, üniversiteye giriş için en mantıklı sistem şu an mevcut olandır. Böyle üniversiteleri A,B,C,D diye ayırmak fantaziye kaçar. Haa bu eğitimden anlamayan yönetici görünümlü kamyoncular onu da yapar mı yapar.

ben de ek bir soruyla araya kaynak yapayım;

üstte verilen haber linkini baz alırsak diyelim sistem değişti, eski mezunlar üniversiteye giremeyecek demek mi olacak bu? böyle de saçmalanır mı yahu?

Bu öneri geçen seneye kadar çok tartışıldı. YÖK taslağında vardı bu. Zorunlu hizmetin kaldırılması da bu taslağın içindeydi, asistanlar hakkındaki yeni düzenlemeler de. Ama Milli Eğitim Bakanlığı taslağı reddetti. Üstünde yeniden çalışıyor. Öncelik zorunlu hizmeti kaldırmak şu an söylediklerine göre. Bunu daha sonra tekrar gündeme getirecekler.

@aychovsky @cosmicstring İlgili karar alınmış. Hatta bu sistemdeki açık uçlu sorulu sınavların denemeleri bile yapılmış kaç kere liselilere. Gümbür gümbür geliyor gibi bu sistem.
Nedense hala istediğim cevabı alamadım. Kimsenin "şu üniversite kesin a sınıfı olur hajı ya" gibi bir görüşü yok mu? Veya "şurası sittin sene b sınıfında kalır" gibi... Nasıl olmaz?

ya sorunun mantığını anlasam?

şu üniversite sittin sene bilmem ne sınıfı olursa olur. bize ne şimdi burada???

üniversitelerin hisselerini mi satın alacaksın, vakıf kurup üniversite mi açacaksın? anlamadım ki?

şu kadar üniversite içinde kaliteliler zaten belli. oturup şurda biz bile listesini yapabiliriz. okullara giriş puanları belli.

onun dışında bunun uluslararası kriterleri vardır, ona göre sıralama yapacaklardır.

ancak bütün bunların üstüne türkiye bürokrasisini ekle yanılma payı olarak.

ancak ve ancak hiç bir zaman hakkari üniversitesi odtü, boğaziçi ile aynı sınıfta olmaz. hiç bir bürokratik kayırma bunu gerçekleştiremez.

niye bunu sorun yaptın anlamadım ki??? lise öğrencisisin galiba. gümbür gümbür hazırlan sen de.

bu ülke böyle bir yer. hepimize denk geldi sistem değişiklikleri, elle gelen düğün bayram dedik geçtik, kimi zaman kobay faresi gibi kullanıldık.

Tahmin edebiliriz. Bence Yıldız Teknik ve Ege de A tipi olur. DOkuz Eylül A-B arasında sallanır. Son 10 sene açılanlar C olur. Ama gerçekte tutup tutmayacağını bilemeyiz. Biraz araştırayım, birkaç gün içinde belki bir cevap söyleyebilirim.

Son 10 sene dediğim özel üniversiteler değildi, aslında devlet üniversitelerini anlatmmak istemiştim. Hemen hemen birçok şehirde birçok üniversite açıldı ya, onlar.
Özellerin arasından son 10 sene açılan özellerden Özyeğin B ile başlasa bile kısa zamanda A'ya geçer bence. Belki o ayarda başkaları da vardır ama aklıma gelmiyor.

Imaj gorunmuyorsa buraya tik: imgur.com

350 gr un
150 gr yağ
80 gr su
1 kutu soda vanilya (var mı böyle bişey?)
Rendelenmiş limon
Beyaz şeker
1 lt bi meyve suyu ama anlamadım
10 süt (sadece 10 süt yazıyor. bardaktır herhalde)
tereyağı

filan böyle bişeyler yazıyo da okuyamadığım yerler de var.


ayrıca maria'nın yeri neresi ki?

Tesekkurler tepedeki guzel insan.

Mekan Etiler'de bir restorant.

@lightblue
bişey değil :)

@acediac
eh olabilir tabii, bilemedim :)

freekara cok tesekkurler, icimizi ferahlattin.

iktidarı eleştirmeleri seni niye bu kadar geriyor ki, sende onları çekemiyormuşsun gördüğümüz kadarıyla.

bırak eleştirsinler, takma.

5 kişilik bir evdeki 4 kişi iktidarı eleştiriyorsa sorun sende de olabilir. bunu da bir düşün.

Alkol almadan memleketin anasını belleyenler varken bırak da eleştirsinler. Bu kadar gerilecek bişey yok. Ayrıl da kurtulsunlar senden. Görüşleriniz bana uygun değil de ayrıl, niye başka bi bahane bulmak istiyosun.

genç alkolikler rahatsız galiba:)

bir kaç gün süt içirmeyi dene.

ayık kafayla iktidarı övüp, alkollüyken mi eleştiriyorlar? bir de yasağa karşı olan herkes alkolik midir?

Ayran esprisi yapilmamis, garip.

milletin içki içip içmemesi seni niye ilgilendiriyor ki? ayrıca alkolle siyasi görüş arasındaki bağlantıyı nasıl kurdun tam olarak senin kafalar daha güzelmiş

kimseyi alkol alıyor veya namaz kılıyor diye eleştiremezsiniz burası özgür bir ülke. rahatsız olmak ayrı bir şeydir ama yaptıklarından dolayı o kişi yargılamak ve farklılaştırmak düşünce özgürlüğüne ve kişisel hayata bariz saldırıdır. aynı şey insanların alkol yasağına karşı çıkma sebebi (kendi görüşüm). iktidar ise halkın eleştirisine açık bir konumdur çünkü iktidarı bu halk seçiyor bu yüzdende eleştiriye açık olmalıdır. ayrıca alkol yasağını halka sormadılar veya oylamaya açmadılar tamamen bizim dediğimiz olur yöntemini kullandılar.

aynı dertten muzdaribim.kankam komünist ve adam ayık kafayla bile aynen böyle.adamla bir araya geleyim bir çay çorba içeyim diyorum bi başlıyo yok tayyip şöyle yok akp şöyle.lan tamam öyle ben de farkındayım da ben seninle sağdan soldan da konuşmak istiyorum.bu adamla gün aşırı görüşüyorum ve artık baydı.neyse ki kankam olduğu için hadi sus mus diyip susturabiliyorum.tut ki senin ev arkadaşlarınmış.sabır diliyorum.

sıkıldığını belli et.yavaş yavaş azalttırırsın belki.sarhoş muhabbeti zaten çekilmez bir de her gün aynı muhabbet iyice boka sarar.bulunma diyorum ortamda.kalk masadan mesela bigün nereye falan derlerse de abi siyaset baydı beni falan de.

ayrıca o 5 kişiden 4 ünün içinde akpye oy veren yoksa adam değilim.

aykırı olmak iyidir.:)anca içer içer konuşursunuz icraata gelince fos :)

Fiyati?

hangi fiyatı uygun mudur? fiyat belirtmemişsiniz.

kiralama mı yapacaksınız satın almamı?

ne kadarlık bir trafiğiniz var?

fiziksel sunucu performanslıdır ama sanal sunuculara göre dezavantajları var. upgrade yedekleme gibi..

vargonen en uygun fiyatlılar arasında. fiziksel sunucu için yedekleme hizmeti yok ama

bütçeniz varsa yedeklemeli haliyle radore ye bakabilirsiniz.

ben şuan aynı sunucuyu vargonende kullanıyorum.

önceki dizelere referans, yani bunlara;
sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır

Clones, anlamadim vallahi. Onceki dizelerde cicekten/cicekciden/bahcivandan/tuccardan bahsedilmiyor, ima bile edilmiyor?

tam ayrıntılı analiz yapamıycam ki şu an bile sallıyor da olabilirim ama ordaki bahçıvan tüccar karşılaştırması, aşk mevzusu için kullanılmış. aşkını yazıya dökememisin yazının aşkı sahte, yapay göstereceğini söylüyor, burda şair kendisinin bahçıvan olduğunu anlatıyor galiba. gece vakti bu kadar çıkıyor artık.

Clones, eyvallah, tesekkur ederim. Normalde Yilmaz Erdogan disaridaki siirlere referans vermeyi seviyor, sanirim buradaki de oyle bir sey, ama hala bulamadim.

Yorumlara, oylara bakın şüpheli bir durum yoksa biraz da ingilizce biliyosanız sıkıntı olmaz.

şöyle söyleyeyim, bugüne kadar neredeyse sadece türk filmleri için kapalı torrent kullandım. onun dışında tüm arşiv açık torrent.

piratebay candır.

Elit elit private tracker kullanirsin ama cenazene Pirate Bay gelir.

Saka maka, TPB olmayaydi, torrent dunyasi pek bir sikintili olurdu.

TPB internet denizinin amirali, kaptanı kaptanı deryasıdır.

kapalı torrentler gün gelir yalan olur ama TPB KKde bile server açıp açık kalır

Esenler yerine Harem'e inersiniz, oradan bir minibus ile Kadikoy'e gecersiniz, sonra Kadikoy-Sabiha Gokcen Havatas'i ile 8 tl'ye havaalanina varirsiniz. Ama yine 22 tl civarina gelmis olur.

metro ile samsndıra, iett ile sabiha.

Orayı kafanda bitirmişsen gerisi teferruattır zaten, başka iş bulduysan kariyer planının farklı olduğundan bahset. Hepimiz modern köleyiz, köleler yüzüstü bırakamaz sen gidersin başka köle bulurlar.

6 ayi gecirmeyin de ihbar sureniz 4 haftaya cikmasin.

Bir dilekce yazin mutlaka. Yoksa iki hafta sonra yoksa sizi tutmaya calisabilirler.

Ilk isinizmis, daha cok isiniz olur. Ortalama is degistirme suresi 2 yila dusuyor.

profesyonel olmak lazım, neresi daha çok işine gelirse orada çalışırsın. emin ol işverenlerde aynı polikayı uygulayıp işi bitince seni bu kadar düşünmeden kapını önüne koyarlar. Düzgün bir biçimde karşıma çıkan fırsatı değerlendirmek istiyorum dersin olr biter

hem kendimi geliştirme imkanı, hem maddi ve sosyal imkanlar açısından daha iyi şartlar sunan bir firmadan teklif aldım. değerlendirmek istiyorum. işi kabul ettim bu yüzden ayrılmak istiyorum dersin. kabul ettim demezsen pazarlık yapmaya çalışabilir. de ki kısa kessin.

(bkz: roboroach)

Yalniz bu resimdekilerin hepsi de efsane cizgi filmlerdi.

yapılıyor. e-devlet hesabı olan kişinin tc nosunu vererek harcı yatırın, daha sonra imei kaydını 10sn içinde yapabilirsiniz. dikkat edilecek tek husus telefon başkasının da olsa harç e-devlet üzerinde işlem yapacak kişinin üzerine yatırmalı.

Ben yaptim, kapali telefon henuz acilmadi. 10 gun icinde acilan olmus, internetler oyle diyor.

harci da garanti internet subesinden yatirabiliyorsun. cumartesi cumartesi yatirdim, e-devlet uzerinden kaydettirdim, hemen acilmadi (btk'dan kontrol edince gecici kayit altindadir yaziyodu, ama sim calismiyodu) ama ertesi gun sim'i taktigimda acilmisti.

garanti internet subesinde vergi odeme bolumunde yolcu ceptel gibi bi secenek var onu seciyosun, neyi nasil girecegini de sagdaki kutuya yazmislar sagolsunlar, o kutuya tikla acilsin, detaylar orada.

totalde 1 ltreyi geçmeyecek 100mllik şişelere bir şey demiyorlar.
10 tane 100 mllik parfüm yüz temizleme jeli sokabilirsin.

Yaklaşın 20 gün önce barcelona-sevilla arası uçuşta şampuanı filan kaptırdım. 100mllik idi. 50yi geçmemesi gerektiğinden bahsettiler. Ispanyolca konuşmakta ısrar ettiği için anlayamadım. Kaç adet geçebiliyor bilmiyorum ama 50yi geçmemekte fayda var.

75 gecirdim. 150'lik parfum almaya calisinca gorevli guvenlikte zorluk cikarirlar dedi.

100 ml
max 10 tane

uluslararası kuralı bu. avrupa'da da türkiye'de de bu şekilde geçerli.

hayır

kusura bakmayın ama hayatım boyunca karatay kadar saçma bir diyet görmedim.

E bu kadin televizyonda tereyagda yumurta gibisi yok, ama yumurtayi asiri pisirmeyin gibi bir seyler soyluyordu. Neden yenilmemesi gerektigini dusundunuz?

@sadun.net al benden de o kadar. kadın resmen "her şeyi yiyin. ne bulursanız yiyin. oh yiyin" diyeti yaptırıyor. millet de her şeyi yiyebildiği için bu diyeti çok seviyor. ama anca kendilerini kandırıyorlar.

@kamera motor zayıflıyorlar da. o nasıl oluyor?

Karatay diyeti yapıyorum, işe yarıyor ve tereyağda yumurtayı da (yağını ancak yumurta yapışmayacak kadar koyun) götürün, misss.

@sadun.net @kamera motor

neresi saçma ben anlayamadım? her şeyi yiyin demiyor. kadının derdi zayıflatmaktan önce sağlıklı beslenme. ben birebir uygulamadığım halde 5-6 kilo verdim.

bu arada cevap hayır. imkanlar ölçüsünde market işi olmaması tercih nedeni.

kadının dediği fabrikasyon ve ısıl işlem görmemiş gıdaları tüketin diyor. şeker tüketmeyin diyor..

içerisinde katkı maddesi, koruyucu madde ve bilimum saçmasapan kimyasalların olmadığı gıdaları tüketin diyor.

yani üzerinde raf ömrü bulunan gıdalardan mümkün mertebe uzak durun diyor. saçma olan ne?

ek olarak karatay söylediği şeylere diyette demiyor. o yüzden saçma diyet demeniz normal çünkü diyet değil. herkes profesor amk yerinde.

Kitabı nerenizle okudunuz bilmiyorum.

30 yıllık kal uzmanı prof kadını eleştiren 20lik çok bilmiş topluluğu.

Uygulamaya gelince, kadının diyeti işe yarıyor, vaat ettikleri de doğru.

Yiyebilirsin

Tereyağı ve yumurta eğer doğal olursa yiyebilirsiniz diyor Karatay.

Ayrıca kadın her şeyi yeyin demiyor, yanlış anlamışsınız. Kadın hamur işine, ekmeğe ve şekerli gıdalara çok karşı; bunlardan uzak durmamızı söylüyor her fırsatta. Mesela "ekmek yerine doğal fındık fıstık yeyin" diyor. "Vücudumuzun karbonhidrat ihtiyacını baklagillerden karşılayalım, işlenmiş gıdalardan değil" diyor. Daha ne desin yahu, gayet de mantıklı. Ayrıca bu kadın diyetisyen/beslenme uzmanı filan değil arkadaşlar, tıp doktoru. Bence diğerleri gibi şarlatan da değil.

popüler olduğuna bakma.
diyetlerin hepsi kısa vadede işe yarıyor ama bıraktığın zaman 2 kat fazlasıyla sana geri dönüyor.
dukan diyeti de bunun gibi.
okuduğum şeyler hep böyle.
ya da diyetisyenlerin bir oyunu olabilir bu:)

karatayla dukan farklı.

allah aşkına aklı başında bir insan tereyağının ne kadar zararlı olduğunu bilir.
herşeyden dengeli yemek dengeli beslenmektir ( karbonhidrad da alıcan arkadaşım proteinde yağda ama bu yağı zeytin yağından alırsın balıkyağından alırsın tereyağından değil)
karbonhidrad en hızlı sindirilen olduğundan , karında doldurduğu boşluk/verdiği kalori oranı abzürt olduğundan çok tercih edilmez. azaltılmalıdır ancak kesinlikle SIFIRLANMAMALIDIR.
yağ gr başına en çok enerji veren materyaldir ve fazla alınmamalıdır. yağlar da iyi yağlar ve kötü yağlar olarak 2ye ayrılıdır. bknz. HDL LDL. sen gidip günlük alman gereken yağı tereyağından alırsan bu mantıklı olmaz.
ben yaptım oldu diyenlerin allah sonunu hayır etsin ne diyeyim.

evet fazla şeker almamalısın , meyve suyunda doğal olsa da aşırı fazla şeker var kullanılmaması doğru. ayni şekilde bal da. ama bunlar yasaklanmamalıdır. baldan alacağın sayısız faydadan yasaklamayla mahrum kalırsın. haftada 1 kaşık bal yemekten kimse ölmez. böyle yasaklar karatayı saçma yapan.

ki doğal besleneceksiniz diyor , şehirde yaşayan adama doğal yumurta doğal tavuk yeyecekmiş . allah aşkına şaka mısınız?

@sadun.net:

kadın bal kesinlikle yemeyin demiyor.
eğer vermeniz gereken 20-30 kilo varsa bal da yemeyin, çünkü neticede şekerdir diyor.
ayrıca "gerçek" tereyağının zararlı olduğunu herkes nereden biliyor?
ben bilmiyorum mesela.
tereyağının içine yatıp yüzün demiyor zaten.
yumurtanı sahanda yapacaksan gerçek tereyağıyla yap diyor.
günlük alman gereken yağ oranı bu kadar mı yani?

salatana mutlaka saf zeytinyağı koy, balığını ye, cevizini ye vs vs de diyor.
bunlar yağ değil mi?

ayrıca baklagil yiyorsun.
onlarda karbonhidrat yok mu?

şöyle saçma sapan, bilip bilmeden yorum yapmanıza da hasta oluyorum.
rejim yaparsın, yapmazsın o ayrı da bence yorum yapmadan önce kadındaki kariyerin en azından dörtte birini yapmak lazım önce.


edit:

bu arada şehirde yaşıyorum ve doğal yumurta buluyorum.
aranınca bulunuyor yani.
şaka da değil.

@sadun.net, g.tünüzden element uydurmayın, tereyağına zararlı diyenler sigara sağlığa yararlıdır diyen 60'ların doktorlarıyla aynı kafada.

ha tereyağının fazlası zarar mı zarar, suyun da fazlası zararlı o mantıkla

@blatta hiberna
yüzde +80 hayvansal yağ oranı içeren bir ürün olan terayağına kim nasıl sağlıklı diyebiliyor hala anlayamıyorum.
ve dediğin gibi cevizden , zeytinden güzel yağ almak varken tereyağı ısrarı neden? ayrıca inş doğal diye aldığın şeyler fabrikasyon çıkıp boşu boşuna 2 3 kat para vermiyorsundur ne diyeyim :)

@yemrem
yazım tarzından dolayı cevap dahi vermeyeceğim.

tereyağı yararlı mı :))

neyse, klasik karataycı tayfa işte. "ya ben her şeyi yiyeyim zayıflayayım." kafasındalar. 8 ayda 2 kilo veren adamlar çıkıp "karatay müdüş" diyorlar, çünkü kendilerini bu şekilde iyi hissediyorlar.

karatay diyetinden daha güzel bir diyet söyleyeyim size: şeker yemeyin. 8 ayda 2 kilodan fazla vermezseniz ben de yavşağım :)

hayatım boyunca hiç kilo sorunu olmamış (47-49 arası) biri olarak söylüyorum;

yıllardır bitkisel veya market tereyağını ağzıma sürmedim. köyden tereyağı, bal geliyor. tanıdıklardan saf zeytinyağı geliyor. yakınlarda çiftliklerden (anadolu yakası şile/ağva taraflarına giderken bir yerlerden)her hafta köy yumurtası ve süt geliyor.

bunların hepsine de bayılıyorum ve bol bol tüketiyorum.

(fabrikasyon üretimi kastetmiyorum) gerçek tereyağına zararlı diyenleri de kutluyorum. dedeler, nineler tereyağını kendileri yapıp yiyorlardı, çoğu şimdiki nesilden kat kat daha sağlıklı ve uzun ömürlü. bu bile neyin ne olduğunu göstermek için yeterli değilse, ne söylense boş..

Hayvansal yağ zararlıymış. Sende hayvansal yağdan oluşuyorsun cahil cahil konuşma.

elinde klavye 30 yıllık prof doktora b.k atma özgüveninize hayranım. Veletler.

ister 30 ister 250 yıllık profesör ordinaryus ya da her ne bok olursa olsun.

henüz protein tozu ile enerji içeceklerinin farkını ayırt edemeyen bir insana pek güvenmem açıkçası :)

iPad'de 'iPad'imi Bul' özelliği aktifse; www.icloud.com 'dan konumuna bakıp, kapalı ise 'Bulunduğunda Bildir' seçeneğini işaretleyin demek isterim ama yapılan ilk şey budur heralde.

2. el sitelerini takip edin.

Kadikoy'de Yazicioglu'nda bir dolasin. Laptop'u bulsaniz bile format yemistir coktan.

Arkadaşım bilgisayarını buldu. sahibinden.com'da aynı marka model bilgisayarı görüp kenarındaki çizikten bilgisayarı tanıyınca polise bildirdi. Polis satıcıyla buluşmasını, seri numarasını çaktırmadan kontrol edip emin olması durumunda haber vermesini söyledi. Arkadaşım irtibatta olduğu sivil polislere sms ile haber verdi ve polis suçüstü yaparak elemanların deposuna ulaştı. Demek ki seri numaralarını ve faturaları bir kenarda tutup ikinci el sitelerini sıkı takipte olmak gerekiyormuş.

Ustelik save edip sonra devam edebiliyorsun:
www.playr.org

bundan sonra sürekli yaptığın yoğurt'du kullan maya için 3-4 seferden sonra orgazmik oluyor.

kavanoza mayalarsanız hem saklaması saklaması kolay olur hem de cam içinde olduğundan daha sağlıklı olur. afiyet olsun...

annem kapağın altına bezden bir şey koyardı hava almasın diye yoğurt tutarken. bu kadarını hatırlıyorum :D

@zenith,

Ayırdığım mayalık yoğurdu buzlukta saklasam bir şey olur mu?

msb@ buzlukta saklamana gerek yok ki ne kadar sürede bitiriyorsun. koy bir tabağa buzdolabında kalsın sorun olmaz. haa uzun sürüyorsa buzlukta sıkıntı olacağını sanmıyorum. bir çok şeyi koydum ama yoğurdu hiç denemedim.

sütü nerden aldın, paket sütlerde yapılamaması lazım

sütçüden süt alacaksın, sonra kaynatacaksın, sonra mayalayacaksın, biraz dinlendirdikten sonra tencereyi iyice sarıp sarmalayacaksın, 5-6 saat sonra açıp bi bakıcaksınki yoğurt olmuş.

@bihaber,

Bizim market haftasonu sütçü sütü getirtiyor, ineğin memesinden taze taze.. Onunla çalıyorum yoğurdu.

Gunluk cam sisedeki sut ile denedim, %100 calisiyor.

Sut kaynatilip iliyinca tabi onunda bi sicakligi var elini yakmayacak cok da soguk ollmayacak sicaklikta olacak. 2~3 yemek kasigi yogurt koy mayalayacagin kaba sonra o yogurdu karistir ustune bi kepce ilimis sutten dok onunla da karistir hemen katilastigini goreceksin sutun kalanini da dok ve 2~3 kez karistir. Tarif 5 litre sut icindi. Sut daha az olursa yogurdu da azaltabilirsin.

bildiğim kadarıyla daha önce yurtdışına gitmiş olman vize alımı konusunda kolaylık sağlıyor.

Vize basvurusu sirasinda eski pasaportu ibraz edin. Eski pasaporttaki vizeler, yeni vize alimi konusunda cok etkili.

Evet avantajı var, daha önce gidip geldiğiniz taktirde vize süresini daha uzun veriyorlar. Hatta benim yurt dışı giriş çıkışlarım eski pasaporttaydı, sonra yurt dışına çıkmak icabetti pasaportu yeniledik, vizeye verdik. Yeni pasaport bomboş tabi, beni konsolosluktan aradılar dediler daha öne yurt dışına çıkmışsınız eski pasaportunuzu da getirin bakalım dediler, eski pasaportu gidip verdim sonrasında hemen vizeyi hem de daha uzun süreli olarak verdiler.

w3fools.com u inceledim, yazilanlarin cogu dogru olmasına ragmen, w3schools baslangic seviyesi icin gayet uygun bir sitedir.

w3schools ile ister istemez karsilasacaksiniz, cunku cogu aramada ust siralarda cikiyor. Baslangic icin iyi gibi gorunur, basit ornekler icerir. Ancak w3fools'da goreceginiz uzere, cogu zaman kritik/olumcul seviyede yanlis bilgi verebiliyorlar.

Ornegin, w3schools'da Javascript'e yeni baslayanlarin ilgi duyabilecegi setTimeout fonksiyonunun ilk parametresinin string olmasi gerektigini soylemisler. Oysa ilk parametre olarak fonksiyon gecmek gerekir. (string gecebilmek icin eval ile takla attirmak gerekir)

Mozilla Developer Network'e goz atin. En saglam ve guvenilir kaynaklardan biridir.

Bilgiler ise yaradiysa, cevaplarin yanindaki beyaz kutuya tiklayarak tik koyun ki, baskalari da sizin cevabi yararli buldugunuzu gorebilsinler.

Zoom yapip bakinca gozum elektrik tellerine takildi, 1 ve 2 icin, sanirim uzerinden elektrik hatti gectigi icin ormani kesmisler :(

elektrik hattı için ormanı kesmişler diye üzülüyorsunuz ama benim bildiğim kadarıyla olası bir yangına karşı önlem almak amacıyla açılıyor o alanlar. elektrik hattında bir problem olursa orman cayır cayır yanmasın diye yani. bütünü korumak adına ufak bir kısmın feda edilmesi gibi bir şey.

kül+1
hava şartları ve sair nedenlerle yangın söndürülemiyorsa ilerlemesini engellemek için belli bir parçasını feda ediyorlar, hatta karşı yangın çıkartıp oksijenin kesiyorlar.

kül+siyam+1
yangını ızgara hücrelerine hapsedebilmek, yangın olan bölgeye kolay ulaşabilmek için.

yol engebeli bile olsa karayollarının,orman müdürlüğünün elinde hayvan gibi unimog lar var, her yere giriyorlar.

güçlü kuvvetli, heybetli görünüşü, uzun boyu, yapılı vücudu.

pipisi var.

Saçlarım ve ellerimi çekici bulduğunu söyleyen kadınları parmakla sayamaz oldum. (Çoraplarımı çıkarsam dahi.)

Ha bir de omuz genişliği falan diyorlar da o bende yok işte.

vücut yapısı, gülüşü, yakışıklılığı. bi de sakal bıyık olcak hacı

kas

iki cinsiyet var. her ne kadar aseksüellik ve gay olmak gibi durumlar olsa da dünyadaki insanların büyük çoğunluğu bunların dışında karşı cinsten hoşlananlardan. dolayısıyla en büyük silahın bu. basit bir matematikle dışarıdaki herkes potansiyel zevcen olabilir. al sana koz kullan...

zeka diyerek risk budur diyorum

Kariyer, diş, el, ten

Başka da bir halta bakmam erkekte.

akıldan 5 basamaklı sayıları çarpabiliyor olması. (zeka evet)

çeşitli karşılaştırmalar yapılabilir yukarıdaki gibi ancak erkekte meme kadar kudretli bir ürün yok.

sporcu götü diye tabir edilen diri kalçaların hanım kızları etkilemiş olduğunu bir çok amerikan filmleri ve dizilerinde görmekteyiz.

doğrudan para.

edit: bir de hazine bonosunu ekleyim hadi...

uzun boy, ses tonu, geniş omuzlar, kirli sakal belki.

Espri yeteneği. Bendeki tek silah. Haliyle tek başına bir işe yaramıyor. :(

Kesinlikle zeka.

Struttin, baska ne kaldi?

Beyefendilik

goo.gl

@lightblue Saçmalamışsın resmen :) Ne demek başka ne kaldı? Millet omuz, boy pos bir yığın saymış, benim alakam olmaz diyorum. 4 ana kriter gayet genel, spesifik değil.

Struttin yine kendini göçstermiş ben de nerelerde diyordum :D

Erkeğin silahı olayı yalan. Kadın erkekte herşeye bakıyor bizim gibi kıvrım göt bacakla kalmıuyor genelde.

@islergucler

anlamadım sözlük beta'ya geçmemiz için bilerek mi bu hale getirildi diyorsun yoksa ben viral mi yaptım onu mu demek istiyorsun anlamadım.:)

aynı aynı, bende de aynı. o resimler büyüdü bi haftadır falan.

İntihar etmek gerek bence acilen.

Merhaba,
resozluk'un yazariyim.

resozluk'un kodunu beta icin guncellerken, beta'da genisleyen sag kisma gore imajin genisligini arttirmistim.

Gorunen o ki, betadaki bu degisiklik, beta kullanmayan sozluk ahalisini rahatsiz etmis.

resozluk'u bir kez daha guncelleyip, orjinal sozlukteyken eskisi gibi gorunmesini saglayacagim.

Bildirim icin tesekkurler.

Ben temmuzda gittim. Uzun uzun yazardim ama cok useniyorum yahu. Mesajla filan yazayim yarin.

gidecegin tarihe göre ucak ve otel ücretleri degisir.. yeme icme aslinda ucuz ama bizim paramizla pahaliya gelebilir..
otel yerine couchsurfing gibi bi siteden birilerini bulursan gezme tozma isi de daha kolay ve eglenceli olabilir..
venedik den önce romaya gitmeni tavsiye ederim oradan da floransaya gecersin..

vize pasaport olaylarinida ilgili sitelerden ücret ve zamanlarini görebilirsin..

venedik-floransa-roma üçlüsü, henüz pasaportu ve vizesi olmayan birine, her bir şehire 2'şer gün ayırdığımızı ve 3-4 yıldızlı otellerde kalınacağını düşünürsek, yeme-içme-lokal transferler-müze vs. derken temiz en az bi 1500 euroya patlar.

romaya gidis dönüs erken bilet alinirsa 150-200 euroya gelir.. floransa ve venedik e otobüs veya trenle gidilirse yaklasik 100 euro da o tutar..
dedigim gibi otelde kalmaz da cs'den birilerini ayarlarsa kalacak yer parasi da verilmemis olunur..
geriye yemek kaliyor ki bu cok degisken.. ama pizza fast food yerim ille de restaurant olmasi gerekmez diyorsan, aksam yemeklerinde saraptan feragat edersen 1 hafta icin yaklasik 250-300 euro harcarsin..

su ana kadar 600 euro yapiyor.. vize 100 euro pasaport kac yillik alacaksan o kadar ödüyorsun yani tas catlasa 900 euroya cok rahat gider gelirsin ama ögrenci hayati seklinde :)

* Bir tane ikiye katli dort yaprakli belge
* Bir tane tek yaprakli, uzerinde muayene tarihleri yazan belge (motorlu arac trafik tescil belgesi-mavi)
* Bir tane egsoz emisyon olcum belgesi olacak. (tepesi kirmizi kendi beyaz tek yaprak)
* Trafik sigorta policesinin fotokopisi olmali, polis durdurdugunda en kolay boyle ikna oluyor.
* Bir tane vergiyi yatirdiginiza dair belgeyi icine koysaniz iyi olur.

Baska bir sey gelmiyor aklima.

Mukemmel bir arac, ama forumlarda Turkce karakter sikintisina neden oldugunu yazmislar.

uluslararası uzay istasyonu olması lazım.

beylikduzu tarafinda kalani mi diyorsun? cennet mahallesinden biraz asagida hani?

yok la ankaradayim.

Uluslararasi Uzay Istasyonu ayin 18'inden beri Istanbul'un uzerinden gecmedi. Yarin gece de gecmeyecek.

Su siralar Umit Burnu ile Hindistan'i birlestiren cizgide, yarim saate kalmaz Hindistan'i gececek.

UUI çok hızlı şekilde geçip gidiyor, 5 dakikada kaybolur yani.
Büyük ihtimalle jüpiterdir

cok az bi yer degistirmis. ilk gördüğüm yerin çok yakınlarında. nası anlatılır bilmiyorum da, inclination açısı değişmiş sadece. yani görmek için kafamı gökyüzüne daha çok kaldırmam gerekti.

edit: evet yanındaki yıldızlardan hem çok daha fazla ışık veriyor, hem de ışığı kırpışmıyor. teşekkürler, jüpiter galiba.

diğer arkadaşlara da UUI hakkındaki bilgileri için tik koydum :)

Android 'li bir telefonunuz var ise Google Skymap tüm sorularınıza cevap olacaktır. www.google.com

2-3 eu'ya bile şarap var.

peroni bira büyük şişe (bizim efes gibi düşün) 1 - 2 eu arası değişiyor.

Markasi bilinen ickiler, freeshop'tan bir iki euro daha ucuzdu Italya icinde.

Ama marketlerde filan, galonu 3.5 euro olan yerel saraplar gormustum mesela. (Roma ve Floransa icin konustum)

Yazılımcı adamsın, kafana göre takıl, kendine proje yap boş zamanında. Hiç mi aklına fikir gelmiyor, kendini geliştirmiş olursun işte, hem de paslanmazsın evde otura otura. Open source kas, açık kaynak projelere yardımcı ol. CV'ye de yazılır hem.

freelancer takil bir sure?

Şu an İstanbul'da yazılımdan daha çok iş olan bir alan yok. Bu durum pek normal değil. Ben de kısa süre önce yazılım için iş başvurusu sürecindeydim ve kısa süre içinde işe başladım. Aklıma gelen birkaç öneride bulunacağım.

- Şu anda İstanbul'da yaşamıyor ve İstanbul'da iş arıyorsan kariyer.net'te, CV'nde filan oturduğun yeri İstanbul olarak yaz. "Bu adam İstanbul dışında yaşıyor, çağırıp uğraşmayalım" diyebilirler. Daha önce olana rastladım.

- Başkalarının CV'lerini incele ve ona göre güncelle CV'ni. Senin görmediğin ama yanlış yazdığın birkaç şey olabilir. Bilen başkalarına da göster, bana da yollayabilirsin.

- Kariyer.net ve linkedin'in yanı sıra başka kanallardan da iş ara: yenibiris.com'a da kayıt ol (ben yapmamıştım ama sadece yenibiris'e ilan veren firmalar da var). Büyük firmaların sitelerinde kendi sistemleri var, onlara da kayıt ol ve başvur (mesela Eczacıbaşı. kariyer.net ile bağlantılı gerçi sistemi). Bunlar dışında da, üniversitelerin kampüslerinde teknoparklar oluyor, bunların içinde de çoğu küçük olan onlarca şirket. Git mesela "boğaziçi kosgeb/teknopark" diye arat Google'dan, o teknokentteki şirketlerin listesine ulaşacaksın. Her bir şirketin web sitesine gir ve ik'larına mail at. Açık bir pozisyon görünmese bile "pozisyon olma ihtimaline karşı başvuru yapmak istiyorum" diyerek yolla CV'ni. Bu tarz şirketlerde sirkulasyon hızlıdır, ve sırf para vermemek için kariyer.net'e ilan vermezler bile bazen.

- Kariyer.net'ten filan CV'ni her gün güncelle. Yeni bir şey eklemene gerek yok, bir boşluk ekle ve kaydet. Böylece "CV'sini yeni güncelleyenler" listesinde üste çıkmış olursun. Ben sadece güncelleyip başka yere başvurmadan birkaç iş görüşmesi daveti almıştım.

Bunun dışında soruların olursa çekinme, sorabilirsin bana.

o kadar da kafana takılacak bir şey değil, yarın bir gün işe girince göreceksin.
onlar senin annen baban, tabii ki sana bakacaklar.
bir de kariyer.net falan yalan dolan çoğunlukla, tanıdık biri aracılığıyla işe girmek lazım türkiye'de. acı ama gerçek.

mühendis olmadık ki işe yarayalım diyoruz biz iibf mezunları.
öğretmenler ulan iibf okumadık ki her işe girebilelim diyorlar.
....

halin o kadar tanıdık ki,
ben sana çözüm söyleyemem eğer bi çözüm bulursan sen bana söyle.
ama şunu bil bu ülkede artık 22-26 yaş arası herkes aynı cümleyi kuruyor, aynı sabır sınamasından geçiyor. ama öyle ama böyle.

benden sana tek deneyim aktarabilirim, çılgınlar gibi iş bul kendine. evin alış verişini yap, faturaları yatır babanın arabasını sanayiye götür olmadı al bi fırça yıka, düz koşu yap, akşam kuzenleri topla matematik anlat, hatta 2 kutu boya al evi boya.
kafanı boş bırakma bu sırada bedenini yor. merak etme ölmezsin. kimse canı sıkkın diye ölmüyor. işte zona uçuk göz iltihaplanması ağız içi yaraları, geçiriyor en fazla. ben migren sahibi oldum, gözlerimde ve ağzımda yaralar çıktı sonra geçti. şu an duyanların aaa ne gerek ne alaka rahat mı battı sana dedikleri bişe yapıyorum. iki yüksek lisansın da aynı anda ders dönemindeyim. günde 6 saat uyuyorum ama 24 saat bana o kadar kısa geliyor ki. hala 5 kuruşum yok işim yok her pazartesi anneme kaş göz yapıyorum babama para bırakmasını söylesin diye....


yani, çözümü yok. ama ortalama hepimiz aynı çamurun içinde debeleniyoruz. rahatlatır mı bilmem.

senin yasadigini yasayan cok insan var. bir de tik yok dedigin yerleri aramaya devam et. inatla arayip is sahibi olanlari taniyorum. kendine egitimine göre bir is bulana kadar parttime falan bir ise gir. ögrenci isi gibi. insanlarla iliskide olmak hem moralini düzeltir, hem güvenini yerine getirir, hem düsünmekten kafayi yemezsin, hem de iki kurus bir sey kazanirsin. tabii ki bu arada aramaya devam edeceksin. babanin sana bakmasi gibi bir sansin var. bundan dert etme kendine.
hadi 30 tane daha cv gönder...

aynen üniversiteden arkadaşlarınla iletişime geç. onlara cv ni ver, onlar da ik ya versin.

bu süreçte android, facebook uygulama falan yapmaya çalışıp kendine yetecek kadar para kazanabilirsin. benim de uğraşmaya vaktim olmuyor bunlara ama para kazanan arkadaşlar var. hem bunları da eklersin cv ne. daha donanımlı biri olursun. hiç uğraşmadıysan bile google dan falan bişeyler bulunup öğreniliyor az buçuk. ya da kursa git.

ha bir de hergün araştır kariyer sitelerini. işte bunda 2-3 senelik tecrübe istiyormuş falan diye başvurmamazlık etme bence, başvur. bende sektörde yeniyim. kariyer nette 150 yere başvurmuşum şimdiye kadar.

Hiç sıkma canını. İlla çıkacak bir yerden. Neticede iyi bir bölüm mezunusun. İşe başlayınca bu günleri özleyeceksin. Ama boş durma, yeni bir programla dili öğren, spor yap vesaire...

hakikaten 1 yıl tecrübeli, askerliğini yapmış bir yazılımcı nasıl oluyor da iş bulamıyor; garip. Hadi yaptığınız işte kötü olsanız mülakatlarda yatar ama daha mülakata bile çağırılmıyorsunuz.

öneri veremiyorum daha; buradaki bütün öneriler birbirinden güzel.

linkedin'den başvuru yapılıyor mu ya?

bu bir geçiş dönemi. emin olun sizinle aynı kaderi paylaşan çok insan var. hatta bunlardan birisi de benim. ben öğrenciyken bu durumda olan tanıdıklarımın tavsiyesiyle bu durumu düşünüp içinde kaybolmamaya çalışıyorum. zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. mesela web tasarımı ile uğraşıyorum. siz de kendinizi geliştirebileceğiniz şeylere yönelin. hem işsiz olabilirsiniz ailenize muhtaç olabilirsiniz bu sizi sıkmasın sadece bu dönemin geçici olduğunu farkına varın. umut fakirin ekmeği sonuçta :)

ayrıca nereden iş bulurum diyorsanız kpss'ye yüklenin derim. özel sektör mü kaldı? özel sektör demek çok çalıştırıp az ücret ödemek demek.

30 basvurudan sonra serzeniste bulunmak tuhaf gercekten, tum is ilani veren sitelerde toplamda 300'e yakin basvurudan sonra geri donus olmadigi zaman lan ne oluyor dersin.

CV'ni bana ulastir.

Yaptiginiz her hareket gorulebilir, ekraninizi bile kaydedebilirler, girdiginiz siteler loglanabilir, klavyeden yazdiklariniz da tabi. (Klavyeden yazdiklarinizi kaydetmezler diye tahmin ediyorum, edebilirler, ama etmezler)

yazdıklarınızı görmek kolay değil öyle, communicator gibi şirket içi bir fasilite değilse. Zaten bunu haber vermeden yaparlarsa kendileri ... tutar afedersin.

Firewall ile girdiğiniz her siteyi loglayabilirler.