doğu'nun limanları'nı okudum hafif bir kitaptır ilk olarak başlanabilir.

ayrıca yolların sonu diye bir kitabını bilmiyorum ama yolların başlangıcı var.

yolların başlangıcında aile köklerini araştırıyor vede dedelerinin izlerini sürüyor bu yüzden önce romanı okumanı daha sonra bunu okumanı tavsiye ederim.
edit:yolların başlangıcı roman değildir ama yine de zevkle okunabilir.

dogu'nun limanlarini begenmis birisi olarak yollarin baslangicini bitirmeyi henuz basaramadim. bu size bir fikir verecektir.

doğunun limanları

doğunun limanları derim ben de.

Doğu'nun Limanları.

aynısı bende de var,ben bir süredir su ile karıştırıyorum önceden devamlı süt ile karıştırırdım bi ara şeftali suyu ile denedim berbat oldu,en iyisi yine süt bence.

portakal suyuyla karıştırırken tozun oranını düşük tutarsan içilebilir bir şey oluyor.

fakat sanırım aynı anda bir kaç aroma almak düşük gramajlı sonra onları değişmeli olarak tüketmek.

sute en guzeli bence de. cok baydiysaniz ve elinizin altinda blender varsa icine muz atin. hem daha cok besin aliyorsunuz bu sekilde.

elma suyu.

www.bodytr.com
burada alternatifler var

bölge kodlarıdır.pal avrupa makine,ntsc de 2ye ayrılıor sanırım.ntsc u amerikan,ntsc j japon alet için bölge kodlarıdır.

edit:oyun konusunda sıkıntı yaşamaman için pal alet alman senin için daha iyi olur.

video output standartı bunlar.
televizyonunun ki hangisiyse ondan alacaksın.

(bkz: ring)

(bkz: it)

yalnız acayip çarpar ve biraz uzun bir film.

wolf creek.

(bkz: the shining)

gerilime kaçan bir film olur derseniz (bkz: the strangers)

suspiria

paranormal activity 1-2

midnight meat train

the orphan

zaz-les passants

teşekkürler ama zaz değil o tarzda :)

makali - il faut du temps au temps

www.youtube.com

www.youtube.com

Edith Piaf.

playalike.com diye bir site var, lastfm gibi ama onun kliplisi. oraya zaz yazsan sonrasında benzer şarkıları getirir sanıyorum..

nouvelle vague yine bir fransız grup :)

stardunk

real racing 2

fight night champion

2 tarafında şarjı bitmeden oyunu kapayamazsınız.
not:mike tyson alıp haymaker at.

Doodle Jump

ogame hala var mı ya? vay anasını, en son 9'da bıraktım o oyunu. ne acayip. ekşi ittifağı olacagını sanmıyorum, burda pek talep yok. senelerdir ilk defa görüyorum ogame ismini buralarda.

vay anasını yaw... ogame... duygularım kabardı duyunca.. yazmadan edemedim.. ben de 11. evrendeydim.. lou ittifaki, elveda, absolute, neydi ogunler bea?
cidden hala oynayanı varmı yaaaa?

oynayan var hala demek ki :) toplamda 60 a yakın sunucu var, devam ediyor tam gaz. Ben de oynayacak düzgün oyun arıyordum, tekrar merak saldım, ama velakin bir ittifak olsa kral olur diyorum

erepublik var istersen.
sözlük grubu vede rehberleri falanda var.
www.erepublik.com

erepublik oynadım bayadır, baydı bıraktım, v1 halinden v2 ye geçişi sarmadı beni. Oyun amele işine döndü, Türklerin zaten feci kötü bir namı var oyunda

2-3 ay once biraktim:/

fala inanma falsız kalma

annesi şahane bir falcı imiş bir insan olarak cevap vereyim: geleceği hissediyorsun kanka, şimdi olup bitenleri de zaten o üç harfliler sana bildiriyor. eğer bir insan şimdilerde olanlarla ilgili süper atışlarda bulunup da tutturuyorsa 3 harflilerle haşır neşirdir. gelecekten haber veriyorsa allaaaan hikmeti diyelim bence.

belli bir zaman ama, sonra usanıp giderlermiş, annem artık fal bakamıyo mesela :)

genel inanis su sekildedir; gecmis ve simdiden haberdar olabilir insan. gelecekten ise olamaz. kimisi cin der, kimisi algisal bir sey ama sonucta bunlari anliyor.
ayrica bazi seyleri anlamak icin illa cin min gerekmiyor. durus, konusma, kiyafet, taki gibi seylerden de cok sey anlasilabiliyor.
ornegin cocuklarin yaslarini kendisine yaptigi bakimdan, kiyafetinin duzeninden ve renk seciminden bilebilir (anlatirken yuzunden okudugu mimiklere gore de sekillendirir). surekli olarak fal bakan kisilerde bu algi gelisiyor.

edit budut: cok boktan aciklamisim :|

herhangi bir şekilde gelecekten bilgi almak mümkün değildir.
ister metafizik varlıklar isterse rüyalar olsun.
bazı şeyleri tahmin edebilirsin tabi.
kısmen (bkz: determinizm)

geri iade et.
ayarlanabilir dambıl al daha kullanışlı.

sıvı ne renk ? büyük ihtimalle yağdır ama gres degildir herhalde oyle olsa farkederdın sormazdın diye dusunuyorum..

Sivinin rengi yok, yani yag renginde:D Hic bilmiyordum acikcasi gres yagi diye bisi/

@adslmodem tamam işte işin maddi kısmı mesele değil dediğin gibi sadece yurt diyenler neye göre diyo avantajları neler onu merak ettim.

ilk sene yurt sonra ev olayı deli saçması, onu ben söylüyeyim; yurda alıştıktan sonra eve çıkıp ekstradan deli masrafa girmeye hiç gerek yok. öğrenci evi dışarıdan makara kukara görünür de maddi açıdan deli zorlar, evin temizliği boku püsürü zordur ama yurda oranla deli rahattır.

imkanın varsa elxa'ya +1 derim.

edit: ha bi' de, evde yemeğimizi kendimiz yaparız, aradaki fiyat kapanır panpa demeyin kendi kendinize. o olay yalan oluyor bi' yerden sonra.

kesinlikle ev.asla bulaşma yurt olayına.

evde kalıyorum ama yurt diyenler tembellikten diyodur herhalde, telefon elektrik doğalgaz tek tek uğraşmak istemiyodur, sabah akşam ne pişirsem derdi olmasın hepsi önüne hazır gelsin istiyodur, yurt ortamındaki kalabalıkla birlikte gırgır şamata yapmak istiyodur. bu böyle gider.

evde yaşamalısın.

Ev:
Artıları: Rahat, kirayı ödediğiniz ve ev sahibiyle papaz olmadığınız sürece devamlılık, arkadaş, aile, akraba ziyaretleri daha kolay.
Eksileri: Pahalı, çok işi var (temizlik, faturalar, vb.), okula yakın bulunmazsa ulaşım sorunu var, ev arkadaşı gürültücüyse çalışmak imkansız.

Yurt:
Artıları: Genelde okula daha yakın, odaya çekilince sakin ortam, fatura, temizlik gibi dertleri yok.
Eksileri: Eve göre daha rahatsız (çünkü otel gibi), okulun içindeyse hep aynı ortamda olmanın verdiği gerginlik, yazları boşaltma gerekliliği.

Aklıma biraz düşününce gelenler bunlar. Eklemeler mutlaka olacaktır.

ev. kendine ait bir odan olması paha biçilemez bir şey.

laf hazırlamış olabilirsin ama doğruyu söylemek vazifem :) ilk sene yurt diyorum çünkü fakülte dışından insan tanımanın en güzel yolu bu. ilk sene sağlam bir ortam yaptıktan sonra kafana uyan iki üç arkadaşla eve çıkmanı tavsiye ederim. öyle yaptım, mutluyum :)

- ilk sene özel yurtta kaldım. 2 kişilik odalar. ortak mutfak, ortak banyo. rahat değil. gürültüsü bol. sınıfta kaldım.
- ikinci sene 4 kişi 3+1'e çıktık. bulaşıklar, yemekler sorun oldu. alış veriş falan fıstık sorun oldu. temiz olmayan mutfak, salon bana dert oldu. sonuç; ayrı evlere dağıldık.
- bu sene tek kişiyim. böyle iyi...

kıssadan hisse: nerde çokluk orda bokluk. 2 kişiden fazla eve çıkılmamalı bence. mümkünse tek çıkılmalı.

5 senelik üniversite kariyerim;

2 sene ev
2 sene özel yurt
1 sene de devlet yurdu (şuan)

herşeyi denedim yani. yurt her zaman kısıtlamadır. özel yurtlar sadece biraz esnek. yani 20 yaşına gelmiş adama "gece neden gelmedin" deniliyorsa, orada bi süre sonra insan tabiki rahat edemez. ev ise nasıl desem şimdi. rahatlığın mna bile korsun. ağzımı bozdum kusura bakma o denli bişey olur. oranın da sıkıntısı maddi sadece ama sen maddi kısma girmeyin demişsin. eğer az biraz sosyal biriysen, yani ev arkadaşların dışında ilişkilerinde olacaksa, ev her türlü.

maddi yönden sıkıntın yoksa eğer ilk sene yurt sonra ev derim.

direk ev olayına girdiğinde yanlızlığı da pek sevmiyen birisi isen sıkılabilirsin.

ama benim arkadaşla makara yapmaya ihtiyacım yok diyosan eğer yurt olayı hakkaten otelden farksızdır.tam olarak sahiplenme olayı olmuyor.

evin zorlukları da keyfinin yanında ayrı bir anı olarak kalır hayatında.ama yok ben beceriksizin tekiyim diyosan eve de bulaşma tek kişi kalabileceğin odası olan bir yurda yerleş.

14-15 nisan olmalı.

flash playeri güncelle.

flash player+java güncellemeleri sorununuzu çözmezse ekran kartınızın sürücülerini de bir gözden geçirin.

Ben multipowerın D-Fine denen protein tozunu kullanıyorum. Bu protein tozlarının amacı senin besinle alamadığın proteini sağlamak. Kaslarının gelişimi için potein önemlidir. Mesela d-fine da 100 gr da 80 gram protein var ve bu şu anda bildiğim kadarıyla en iyisi. Diğer protein tozlarında ise ( genellikle) 20 gr gibi protein var. Bazı ürünler de senin dediğin gibi sadece görüntü için şişiren tozlarda var.

protein tozu diğer besinlerden aldığın proteinle aynı işlevi görür sana ne ekstra bir güç verir ne de enerji.
fakat bazı protein tozlarında bcca veya diğer maddelerde oluyor bunlar ayrıca hacim veya kas onarımını hızlandırma gibi işlere yarıyor.

kaldırdığın ağırlığı hiç protein tozu kullanmadan da arttırırsın çalıştıkça güçlenirsin.

he birde kreatin tozları vardır bunlar hem vücudundan su atımını azaltıp kaslarını şişkin gösterir hem de kullandığın süre boyunca daha yüksek enerji harcamanı sağlar.

kas yapımında kullanılan proteinleri protein tozu olarak alıyorsun. neden? çünkü yemeklerle alayım derken hem fazla fazla yağ da tüketmiş oluyorsun hem de et met daha masraflı oluyor. düzenli ve sağlam çalışıyorsan da günlük normal aldığın protein yetersiz kalıyor. protein tozunun mantığı bu.

çalışasın ki protein tozuyla aldığın proteini kullanabilesin, kat kütlesi yapabilesin. anlatabildim mi?

hacı bizim arkadaş kullandı yaktı motoru.hızlı çıkışların hızlı inişleri olur.girme o işlere.

ben hiç motoru yakan görmedim.

besin takviyesi olarak kullanıp bilinçli tüketirsen hiç bir sorun gelmez başına.

yalnış bilgilendirmelere inanma.

www.eksisozluk.com

protein tozu ve amino asitin amacı. günlük 1-2kg et yemene gerek kalmadan aynı oranda proteinin ve aminoasiti vucuduna almaktır.

--düz adam--
çok ilginç.
eğer sim kardına bir şey olursa müşteri temsilcinden kartın yedeğini alabiliyorsun diye biliyorum.eğer numaralar gidiyorsa aç bilgisayarını senkron eyle telefonla.kaybetmezsin böylece adresleri falan.
--düz adam--

--derdini anlatamayan adam---
kendin de demişsin aslında korkuları olmayan bir insanım diye belli ki telefonunda ki bilgiler,hatıraların veya ekli insanlar senin için çok önemli.buradan sosyal bir insan olduğunu çıkarıyorum.büyütecek bir şey yok olur öyle.
--derdini anlatamayan adam---

çok saçma, neden düşsün o telefon değil mi ? cebinde o.

bana da oluyo bazen. telefonum şuraya düşse yarraaa yerım dıyorum. bazen vapurdan inerken. bazen de başka sulak ya da yuksek ortamlarda.

sadece nesnel bi endişe ise onu ben de taşıyorum ama korku formatında değil elbette... telefonum şu yeni çıkan plastik yaylar ile kemer kelepçesine takılı haldedir. Eğer endişelerinizin korku boyutunda çoğaltığını ve düzenli bir saplantıya dönüştüğünü, kurtulamayacağınız kadar obsesif bir hal aldığını düşünüyorsanız psikolojik destek almayı da düşünün.

yani insanı kendini tanıması ve kendine güvenmesi kadar güzel bi şey yok, yani kendinizi tanıyor ve güveniyorsanız aşılamayacak bir problem değil gibi geldi bana, olur arada yani, çok ciddiye alırsanız, kaşınan bir nokta, yaraya dönüşebilir. genelde umursamamayı ve rahat olmayı becerirseniz problem kalmayacaktır. bunun dışındaki tavsiyeler yanlış yönlendirme olmasın, bizler sadece sıradan okurlarız.

panpa ben de yaşarım ara sıra bunu.
maddi-manevi değerli eşyalarımı tuvalete düşürmekten korkarım.saçma tabii,çekmecemde duran kağıt nasıl düşebilir ki tuvalete.bunun bilincindeyim ama yine de korkuyorum.

düşündüm de;zaman zaman bişeylerden korkma ihtiyacı hissettiğimi farkettim,bu zamanlarda böyle saçmalıklara yöneliyorum sanırım.
güzel bir hayal kurup 5 10 saniyeliğine bile olsa mutlu olabiliyorsak,imkansıza yakın olan kötü olasılıkları düşünüp korkabiliriz diye düşünüyorum.

peşin edit: bünyede alkol etkisi var,cümleleri toparlayamamış olabilirim.gelmeyin lütfen üstüme.

zaten bir iki tanesi türk telekom şirketi. diğerleri de bilgileri telekomdan satın alıyor galiba.

eskiden telekom'un bütün rehberi internetteydi. bedavaydı. isim, adres ile öğrenebilyiodun. sonra bu hizmet kaldırıldı, 118 satıldı. şimdi bunlar da telekoma para vererek veritabanına erişim hakkı alıyor. sonra bize satıyor.

öte yandan fena da olmadı. internet üzerinden adres ile isim ile tel no öğrenebilmek çok bence kişisel güvenlik açısından sakat bi olay

11880 reklamlarında birinde bu durumu anlatıyorlardı.

böyle ahali toplanmış insanlar geliyordu sorunları olan 188 ve 80 kankalar cevap veriyordu.
sanırım direk 118 ve 80'e soruyorlar.

biraz konu dışı: dial up zamanında hyper terminal ile 117 ye bağlanırdık, tüm 118 bilgileri arayüz ile ulaşılabilirdi. belki hala aktiftir..

konular çok benzer değilse ben aklımda tutuyorum. sıkıntı yok hatta seviyorum.

ilgi çekmeme konusu diil ama hiç tek kitap okuyamam ben. hep 3-4 gidiyorum. gayet güzel

Her zaman yapiyorum. Biri agir biri hafif.

caizdir. hatta kendimden örnek vereyim, genellikle kurgu ve kurgu olmayan kitapları aynı ana denk getiriyorum.

kurgu kitaplar (roman, öykü vs.) daha hızlı akıyor genelde, dolayısıyla 1 kurgu olmayan kitabın okuma süresi 2 kurgu kitaba eşdeğer oluyor. bu sayede hem kurgu olmayan kitaba ilgimi kaybetmiyorum, hem de 2'ye bir oranını tutturduğum zaman okuduğum kitabın hesabını tutmak daha kolay oluyor.

ben aynı anda 3 tane okuyorum genelde. incelik yani sayfa sayısı belirleyici oluyor. evde kalınları okuyorum, okula giderken cep kitaplarını tercih ediyorum. dışarıda da normalleri. sistemi bu şekilde kurmuşum. gayet de mutluyum. karışma falan olmuyor konularda.

gayet iyi olur. biri edebi, diğeri edebiyat dışı (inceleme, araştırma, tarih, vb.) olunca bana göre kullanışlı bir yöntem.

hıncal uluç üstad 4-5 sene önce yazmıştı hala unutmam. aynı anda 5-6 kitap okuyormuş. koşu bandında ayrı yatarken ayrı çalışma odasında ayrı müzik dinlerken ayrı kafede otururken hep ayrı kitapları aynı anda okurmuş. hoşuma gitmişti. eee tabii ki bu kadar boş vaktim olmadığından aynı taktik olmasa da, gece uyurken ayrı normal okumamda ayrı kitap okumaya başladım o zamandan beri..

kitapları da bitirmek zorunda hissetme, orhan pamuk manzaradan parçalarda anlatır o kitap bitirme zorunluluğunu, kısaca yoktur öyle bir vicdan azabı der. ki haklıdır da bence. bazı filmler vardırseyredip bittikten sonra gitti boşa 2 saatim dersin. bi şey kattığını hissetmezsin. kitaplar da vardır öyle. en az 4 5 saatini çalar. öyle işte.

farklı türlerde bir çok kitabı bir arada okuyorum. birkaç roman, birkaç şiir kitabı, bazen edebiyat dışı bir kitap. Bitirmek gibi bir derdim de olmuyor hatta dönem dönem bırakıp sonra devam ettiğim kitaplar da var. özelikle şiir ve öyküler. Böyle yapınca daha fazla ve zevkle okuyabiliyorm artık eskisi gibi bir kitaba bağlanıp bitirinceye kadar elinden bırakamama durumları olmuyor bende.

tedirginlik hücresi +1

okuduklarımdan biri roman diğeri sosyal bir inceleme olur genellikle

işkence haline gelen kitabı ısrarla okumaya devam ediyorsan, benim gibi 'okumuş olmak için okuyor' olabilir misin acaba?

nerdeyse her zaman minumum iki kitap olur elimin altinda. :) biri teorik bir sey olur genelde, digeri edebi. gerci boyle diyorum ama genelde edebiyat kitabi sayisi biri hic gecmese de diger kanattan ataklar geliyor. bence guzel bir sistem. bazen bir cumleyi on defa okuyup anlayamiyorsun cunku kafa coktan o konudan uzaklasmis oluyor. iste o durumda acip baska bir sey okuyunca vakit kaybetmeden isinize devam etmis oluyorsunuz. :)

lenovo

lenovo. acaip sağlam...

evet aynen o abimiz.

www.youtube.com

gerçi incicilerin çoğu destek vermiyor.
ben de oy vermem düzgün bir aday çıkarsa veririm.

sezyumu felan çıkarsalarıdı verilesi olurdu

slip

slip kesinlikle.

boxer giy rahat edersin.

slip giyerek hayatımın hatasını yapmış bulunmaktayım, pişik oldum lan.

ihihi üzülme geçer bir banyo yap.

trunk.

dişteki plakları aldıkları bir operasyon var kazır gibi alıyorlar.
daha sonra dişler bembeyaz oluyor yada diş beyazlatıcılar var pastil gibi.

karbonat-limon, çilek
işe yaramzsa dişçi yolları

karbonat, limon gibi aşındırıcı yöntemlere dişçiler karşı. piyasadaki çoğu temizleyici de aynı mantıkla çalışıyor. daha beter ettiğini söylüyorlar, aklınızda olsun

diş hekime git onlar temizler

paradontax: gerçek diş macunu.gerisi bildiğin sabun

sigara külünü limon suyuyla karıştırıp dişine sür.

lazer yöntemi

burun deliğini kapamadıktan sonra koku almana bir etkisi olmaz.

hayır daha çocukken benim de sağ taraftakini yaktılar çok kanıyor diye. yaktıkları şey kılcal damar. ne koku almam azaldı, ne nefes almam azaldı, hala da yeterince sümüklüyüm. mukus salgısını azaltmamış ama çoğaltmış bile olabilir hatta.

cok sagolun, pazartesi direk gidiyorum.

hiç bişey olmaz damarlar burnun ön tarafındadır muhtemelen cancağızım ve kolay kolay burun deliğini tamamaen kpatmaz dağlatman kou için gerekli hücreler burnun geri kısmında zati

ab türkiye'yi alırsa ucuz emek gücü için alır ki şimdilik buna ihtiyacı yok eski komünist yani doğu avrupa ülkeleri bunu fazlasıyla karşılıyor. yunanistan, portekiz falan bunlar birliğin geleceğini tehdit etmez. baktılar olmuyor euro bölgesinden çıkarırlar o da olmazsa birlikten şutlarlar.

kısaca anlatayım ama kısa olacagından gene icimdekileri dokemeyecem:

almanyada okuyan birisi olarak, buradaki haberleri de takip ediyorum. almanya, her boku temizleyen bir role burunmek zorunda kaldı. özellikle merkel, euro ayakta dursun diye elinden geleni yapıyor, hatta yurt icindeki calısmaları aksattıgı icin elindeki kaleyi gecen hafta verdi bkz: baden württemberg.

portekizden sonra, ispanya ve uzun vadede italya da sırada bence. ve işin ilginc yani, almanya, buralara akan paranın yuzde 40ını falan tek basına veriyor. sıkıntı burdan baslayacak.

butun belediyelerin ic borcları muazzam seviyede arttı. ve iş gücü pahalı oldugundan, ucuz yerlere yonlendirildi imalatlar; sonuc: simdi geri almaya calısıyorlar ama sistemi oyle kurdular ki, bu operasyon bile pahalıya patlar eger yaparlarsa, örnek: mercedesin imalatlarını brezilya ve trye, audinin de macarlara vermesi gibi.

tekrar edeyim, 6 yıldan beri burda yasayan biri olarak, euya girmek bir aptallık. bizim isgucumuz, hem ucuz, hem kaliteli. ama biz bunu süsleyip kullanamıyoruz. polonya, girmeden tr görevi goruyordu, simdi orda da yapılandırma basladı ekonomik anlamda. yani maaslar falan yukselmeye basladı orda da.

ben eu olsam, tryi almam. kullanırım. tr olsam da girmem, akıllılık yapıp parasını kullanırım. eu bizi almıyor, biz de akıllılık yapmıyoruz, tarifi budur.

kısa sorualara cevap olarak:
tr sıyırmıs, boyle bir seyi bizim doguya yonelip yapmamız lazım.
tr, euya girerse, bize muazzam para akar, eu'da lafı biz ederiz, herkes yeni bir araba alır sıfırından.
ab zaten korkuyordu genc nufustan, artık papaya yalvarır bi bok yap diye.
tr ekonomisi bunu kısa vadede kaldırır, ama uzun vadede sıkıntı yasar bence.bizim alıskın oldugumuz devinimlerimiz var, en basiti tüsiad ayar verir, ben bu maaslarla calısırsam batarım diye.

hala anlamıyorlar, rusyaya kaymamız lazım. adamların bile bizden daha iyi sohbeti var turki cumhuriyetlerle. bir de arapları kullanmamız lazım, daha akpden onu da göremedik.

avrupa birliği bitmeyebilir fakat nato gibi amacı dışına çıkabilir.

özellikle almanya'da çok ciddi bir tepki var bu ab'nin kasası olayına. adamlar hem ab'nin kasası, köpek gibi çalışıp üretip kazanıyorlar, hem de bir sürü ülke diplomatik ve diğer anlamlarda almanların önünde. üstüne üstlük yunanistan başta olmak üzere diğer ekonomik sıkıntı çeken ülkeler almanya nın dayattığı "vergileri artır, maaşları kıs, bi düzenleme yap yoksa bizden sana para yok" olayını kabul etmiyor. adamlar hem yeteri kadar çalışmıyor, hem çalışmak istemiyor, almanlar da eeh sikerim artık moduna girmişler doğal olarak.

ab'nin sonu gelirse bu sıkıntıdan gelecek. aynı bizdeki marmara-doğu karşılaştırması gibi, olm biz kazanıyoruz, onlar yiyor diyorlar ya, neredeyse aynı.

diğer yandan denildiği gibi iç siyasette de çok sıkıntı var, CDU Merkel'in oyları düşüyor git gide, adamların kalesi olan eyalet baden wüttenberg'den yeşiller çıktı (tam karşıtı CDU'nun)

sikerim çıkıyoruz aga derlerse şaşırmam. ha almanya çıkarsa zaten ab biter.

yazdığın şeyi yollamadan önce kopyala.
bana da bir kere olmuştu.

gönder ve gizlenin yanyana olması da manidar oluyor bazen.

rahat 10 sayfa yazmıştım, ekşide gördüğüm en uzun duyuru olacaktı resmen.

internette nereye ne gönderecek olursanız olun, önce kontrolünüz altındaki bir ortamda hazırlayın metni, koyun kenara. yoksa ya sistemler sizi atıyor, ya kaza eseri eliniz bir yerlere değiyor ve mesaj eksik gedik saçmasapan bir şekilde yola çıkmış oluyor.

biraz sıkıntı vardı bu ara, bi asosyallik var üstümde. çok dolmuştum, boşaldım da gönderemedim yani. yazınca geçtiği için tekrar kasmam herhalde bu gece :)

böyle bi şey sozlukte olsa biz sizi unuttuk logout oldunuz ama bi girin bak entry geri gelcek tarzı seyler cıkıyo bu duyuru da da olsa olmaz mı yani?

benim de başıma sürekli geliyor sinirleniyorum çözüm bulamıyorum. word acıp duyuruya cevap vermekte neyin nesi

özür diliyorum emeklerinizin kaybolduğu için.
Bu sorunu kökten çözecek bir sistem planlıyorum. sayfa açık olduğu süreçte server'a online olduğunuzu belirtecek bir yapı yapacağım. Server sayfadan gittiğinizi düşündüğü için session'nızı kapatıyor ondan oluyor. Session süresini uzatmak da biraz güvenlik açığı (1 saat yaptım diyelim, browserı kapatıp açtığınız zaman [sizden sonraki adam mesala] hala login olarak geliyorsunuz.

dr watson istiyoruz.

benim de basima geldi ayni sorun daha once. session in guvenlik amacli hem eksi sozlukte hem de burda bu kadar kisa tutulmasi da dunyanin en buyuk sacmaligi bence. ayarlarda fln kullanicinin bu session suresini kendi uzatma sansi var mi hem sozluk hem de duyuru icin? en sinir oldugum sey, sanki bilgisayar basindan kalkarken logout yapamiyormusum gibi eksinin kendi kendine benim logout uma karar vermesi.

ayrica soylemeden gecemeyecegim, cogu eksi sitesinde butuk user experience sorunlari var. tasarimlarda buyuk sikintilar var. adminler okuyorsa ve bu isleri halledecek duzgun tasarimcilari yoksa, yardimci olmaya hazirim, pm atin.

@perkele:
sözlükte otomatik logout olmuyor yahu?

@compumaster:
el atmışken şu gizle butonunu da kaldırsanız?

gizle butonunu kaldırmıyorsanız, illa ki lazım böyle bir şey diyorsanız da gönder butonunun dibine yapıştırmayın. sağ alt köşeye koyun, hatta boyutunu falan da küçültün.

ben word'de filan yazmıyorum, eğer unutmamışsam bu sorunu, yazıp birirdikten sonra seçip kopyalıyorum ve log out olunca da yapıştırıp gönderiyorum. ama bunlarla uğraşmak dert, yazılanlar kaybolunca da sinirler bozuluyor tabii.

yeniden yükle.

dediğin olay büyük bir soruna benziyor.

tabii yanılıyor da olabilir.

eğer çözümü bulamazsan.işini görebilir.

spreadsheets.google.com

Benim birkac hafta surdu bu sorunu halletmem. Uninstall edip tekrar yuklemek de ise yaramiyor. Yapman gereken windowsta yeni bir kullanici yaratip, o hesapla login olup office'i ordan calistirmak. Bende ise yarayan tek cozum bu oldu.

peki sebebi ne olabilir?

ben office 2007'nin kanuni bir kopyasini kullaniyorum. sebebini ben de bilmiyorum hakkaten, ama baya birsey denedim sorunu gidermek icin hicbi faydasi olmadi.

cmylmz adlı göstesinden di sanırım.
hatta türklerin mahşer meydanında yapabilecekleri davranışlardan bahsediyordu.

bende bir arıyim youtube'da aynı anda siz de arayın verdiğim bilgilerle.

telekomun sponsorluğunda yapılan gösterinin ilk 1 saat içinde 40-60 dakika arasına bak

bu video sanırım.

www.youtube.com

banyo'dan çıkmış gibi görünmesi istiyorsan bu kullanıcağın şampuana bakar.
onun etkisi de en fazla bir kaç saat sürer.

onun dışında ek maddeler ile o etki yapılır mı bilmiyorum.

belki yapılıyordur o yüzden başlığı takip ediyorum.

piyasada hala var mı bilmiyorum ama elidor 7/24.

bu soru birkaç sene önce sorulmuştu. (abartmıyorum, hatırlarım ben) oradakilerin ortak kararı elidor 7/24 krem kullanılması yönündeydi.

7/24 işe yarıyordu evet doğru bir ortak kanaat

Avon'un bu tür ürünleri var onlara da bakabilirsin.

ıslak saça sürülecek serum, kuaförde saçlarımı yıkattığım zaman kullanıyorum ve sonuçlar benim açımdan gayet tatmin edici. kuaför salonlarında satılıyor ve elektriklenmeyi büyük ölçüde engellediğini düşünüyorum.

bence en iyisi dax, anca öyle kontrol altına alabildim saçlarımı. 7/24 çok saç dökülmesi yapıyordu..

saç şekillendirici saç kremleri olabilir mi? en azından nemi uzun süre tutmasını sağlar. belki jöle ya da dax ile desteklesiniz.

saç köpüğü ya da ıslak jöle işine yarayabilir. köpük bende daha etkili oluyor.

saçı yatıştıracak serum/krem tarzı bir ürün kullanmalısın şampuanın falan etkili olcağını düşünmüyorum hemen hemen her markanın vardır böyle ürünleri avonun linkini attığım ürünü çok beğeniliyor sokağa çık avoncu diye bağır bulursun zaten birilerini :)

www.essence.com

antivirus'un firewall u varsa o sebep olabilir, aşağıda yeşil tik var mı ?

abin seni kandırıyor kendi bilgisayarına öncelik tanımış.

-bir dost

Tik var.

O anlamaz o işlerden. Bizzat ben kurup, denedim. :)

Yahu ikimiz de aynı modeme kablosuz bağlanıyoruz.

Aynı torrent. :/

aynı torrent'i mi indiriyorsunuz?

Aynı anda indirmiyoruz tabii ki. Ne çok akıllı var bu akşam burada ya. :)

-Acayip kirlendi yahu. Bilmiyorsanız yazmak zorunda değilsiniz. Evet 5 farklı torrentte 5 dakika arayla s,l,r dengesinin bu kadar değişmeyeceğini biliyorum.

abicim aynı anda olsun olmasın fark etmez, 5 dakika arayla açıp açmamanız da fark etmez. bi kere aynı anda aynı torrent işi, hatta aynı anda 2 tane torrent clientinin farklı bilgisayarlardan açık olması bile demek o işin yaş olduğunu gösterir download yapmasalar bile.

5 farklı torrentte 500 er den seed olsa bile sizin buna teknik olarak bağlanabilmeniz mümkün olsa bile iş öyle işlemiyor.



Abinin bilgisayarını kapat deneme yapmak istiyorsan, modemine bi kere kapa aç, düzgün bi torrent bul, mesela big bang theory bugün yayınlandı sayılır onu ekle ve 5 dakika sabret hızını bulması için. extra ayarlara girmiyorum nşa hızını bulacaktır.

ayrıca bilmeyen derken muhattap aldığın kişilere dikkat et.

(port ayarlarının düzgün yapıldığını varsayarak yazdım bunları)

Yardıma ilginize teşekkür ediyorum ancak torrent 101 kısmını geçip çözüme gelebilsek? Port ayarları bilgisayardan bilgisayara fark ediyor mu? Ben modeme açılan portu biliyordum sadece. Bununla beraber ekstra ayarlardan bahsedebilirseniz sevinirim.

şimdik şöyle ki, her bilgisayara ayrı port atayabilirsin, ayrıca bilgisayarların ağdaki iplerini de sabitlemen gerek, port olayı böyle bişey

modeme açılan port derken ? 192.168.x.x den bahsetmiyorsun di mi ?

Portlarda bir sorun yok sanırım ya. Programda öyle söylüyor zaten. Son şans bilgisayarı geri yüklicem sorunsuz bir zamana.

programın söylediğine aldanmamak lazım

yok bir şey olmaz.

önce kısa bir tanım yapıp ardından örneklendirme olarak da ankete vermek istediğin cevabı kondurmak mümkün.

çaylak modunda gir sözlüğe doldur anketleri.

bokunu çıkarmadan yap bir şey olmaz. anket candır.

bu duyuruyu sozlukteki anket cilginligina "sozluk yarraa yedi" seklindeki olagan tepkimi verdikten sonra gormek, iste eksi sozluk bu.

bazen dua bazen kuran'dan bir iki sure bazen de cevşen okuyorlar.
tam olarak belli değil kimin ne okuduğu.bir standart yok.

ben yasin okunuyor diye biliyorum.

ben de aynı durumdayım. iş dışındaki işlere yoğunlaşamıyorum, yapasım gelmiyor. dizi izle bence :)

dizi manyağı bir insanımdır, dizi izlemiyim vaktim çar çur olur diyorum, onun yerine vaktimi daha boktan şeylerle çarçur ediyorum

çar çur ne demekse

motivasyon kitaplarını boşver çoğu alanında uzman olmayan kişiler tarafından yazılıyor.

sana tavsiyem hayatını düzenleyebileceğin ve deşarj olabileceğin bir aktivite bulman.

mesela bir hobi edinebilirsin yada bir kursa yazılabilirsin.
mesela bir kickbox yada fitness hem deşarj olmanı sağlar hem de kafanı toparlarsın.

veya bir manita bul emin ol ondan kalan vakitte böyle şeylerle uğraşamazsın.

O kitaplar sizi aydınlatmaz, hepsi safsata, laf kalabalığı. Çevremde bunlardan okuyan bir sürü başarısız insan var, yıllardır değişen bir şey yok.

işin içine manita girerse işe vakit kalmaz ama ?

en azından boş boş oturmaz,yeni bir şeyler öğrenir.

İnsan inanmadığı işe bir türlü vakit ayıramaz, erteler. Bence siz aklınızdaki işlerin işe yarar işler olduklarına inanmıyorsunuz. Belki o işleri daha detaylı düşünüp kafanızda çözerseniz masanın başına oturmanız kolaylaşır.

i'm straight person

cevirmeye caliscam boktan olursa ksra bakma;

Every morning i get up at 12.00 and i wash up my face and wash up my hands after i brush my teeth.after at 1.00 pm i eat breakfast then i watch movie on my computer.i go ut at 4 pm for my school by bus.at 7.pm my school finish and i go back to home.i eat my dinner reluctant,because my home s foods is not good.after dinner absolutely i drink tea and eat hazel and after i read my newspaper.Then i m talking with my friend.at 3. am i read my books after i sleep

i wake up around 12 pm every morning.I wash my face and hands,brush my teeths as well.Around 1 pm have my breakfast.After i watch some movie on my computer.I go out from the dormitory for the school and take the shuttle for the school at 4.15 pm.My lessons finish around 7 or 8 pm and i come back to the dormitory.I eat my dinner reluctantly because the meals there are not so nice.After the meal i always drink a cup of tea and eat some nuts.Then i read the newspaper which i bought in the morning.At the same time we begin to talk with the friends.Finally i sleep after i read some book at 2-3 am.

çevirmeyi yapmışlar zaten de çok boktan br yaşammış. belirteyim dedim. sabah alınan gazeteyi akşam okumak nedir ya?

şahan ın skeçleri geldi aklıma... bit.ly

30bin kadınla nasıl birlikte oldum?.. Her sabah 12.00 gibi kalkarım.Elimi yüzümü yıkar dişlerimi fırçalarım.

elloweeth'in çevirisi güzel bence, sadece teeths değil teeth olması lazım, dikkatimi çekti de :)
bir de karışmak gibi olmasın ama ben de öğrenciyken buna benzer yaşıyordum, sonra çok pişman oldum. biraz erken kalkın ve mutlaka biraz spor yapın, okulun spor salonu filan vardır. hayatınızı düzene sokun derim. çok daha mutlu olduğunuzu göreceksiniz.

@medievalman
yanlışımı farkettim sonradan :)

benim önerim de bu şekilde yaşamaya devam etmememn eğer gerçekse durum:)

www.yildiz.tv gir buraya bul saati ve kanalı.

iyi seyirler

-bu bir antivirüs mü?
+hayır
-bu bir defendır mı?
+hayır
-öyleyse combofix olmalı

Anlatılanlardan anladığım kadarıyla bir süre önce bir arkadaşımdan kendi bilgisayarıma bulaşan "sality" denen sinir bozucu virüs sizin bilgisayarınıza da bir şekilde bulaşmış. Normalde bu virüs bilgisayarın başlangıç programlarına kendini ekler ve oradan gitmedikçe her açılışta sistemde siyah ekran görünür. Görev yöneticisini devredışı bırakır ve kullanıcı profillerini siler. Emin olmamakla beraber bios'a da zarar verdiğini düşünüyorum. Bu kadar anlatımdan sonra çözüm yolu bekliyorsunuzdur. İnternette çeşitli sitelerde yazanları denedim ve sonuç olarak salitykiller isimli bir exe dosyası ile sistemi temizleyip eski haline döndürdüm. Yazdıklarım belki abartı gibi görünebilir ama en az 2 gün uğraştım sistemi eski haline getirmek için. Aşağıdaki sayfa belki yardımcı olur..

forum.donanimhaber.com

combofix işe yaramadı.

bu arada bilgisayar sadece ilk sefer siyah ekranda kaldı. yeniden başlatınca tekrar olmadı. o siyah ekranda da norton falan hiç görmediğim bir pencere çıkarıp bir şeyler yaptı, temizlik yapmış olabilir. ama kullanıcı profilleri, ayarlar, masaüstü falan filan gitmiş.

şu anda bilgisayarda kullanıcı profillerinin olmaması dışında en ufak problem yok. bildiğin çalışıyor. açılışta da normal açılıyor siyah ekran falan olmadan, regedit'e de giriyorum, görev yöneticisi de çalışıyor, gizli dosyaları göster diyince de gösteriyor. bir tek kullanıcı profilleri mi diyorsunuz ne işte onlar silinmiş. bir de masaüstündeki simgelerin üstüne mouse ile gelince simgenin üstünde içine tik konan kutucuklardan çıkıyor checkbox mı deniyor ne ondan.

ha checkbox'ları da hallettim. klasör seçenekleri/görünüm'de dosyaları seçmek için onay kutusu kullan diye bir şey varmış, tikini kaldırdım düzeldi. niye teklenmiş olduğunu bilemiyorum tabii.

muhtemelen korumalıdır. Ne programı indirebilirsin ne de torrent download yapabilirsin.

git söyle abi bi iş için lazım diye verirler şifresini korumanın.

ama gideceğim kafeden zamanında rapid dosyası çekmiştim.

kullnacağın süre kadar programı yükleyip kullnabilirsin. her sabah bütün bilgisayarlar ilk günkü hallerine resetleniyorlar. deep freeze mi ne öyle bir program. cafe sahibi o engeli kaldırıp programı yükler. ama yüklediğin film, müzik vs de o program kapalıyken yüklenmele ki silinmesin.

3 gb dosya çekmiştim bi keresinde. dvd'ye yazdırırken cafe sahibi hafif kıllanmıştı. elinde flash bellek varsa iyi olur.

kimse söylememiş, torrent için belirli portlarin acik olmasi gerekir, muhtemelen o portlar kapalidir, dosya indiremezsin, ya da asiri yavas iner :)

Çektim dosyayı canlar.Lakin flash koruması vardı.Onu da kaldırdım kendim :)

düşünülmez bile, iphone 4 baya bi iyi

değer, bence, 4 bayaa üstün.

fiyat farkının ne kadar olduğuna bağlı.

değmez. 4'ün üstünlükleri:

erkan çözünürlüğü yüksek - 3g'nin ekranı hiç de dandik değil.
işlemcisi daha hızlı - telefonda karadelik simülasyonu yapmayacağını varsayıyorum.
önde kamera - allah aşkına etrafında görüntülü arma yapan kaç insan var ?
arka kamerası çok megapiksel - 3G'nin 640x480 ancak yine de hayli hayli tatminkar.

bide pil ömrü biraz daha uzun, işletim sistemleri ise aynı. bence o kadar fiyat farkına, bütün bu deliliğe değmez.

iphone 3gs de kullandım iphone 4 te.
gördüğüm tek fark fight night champion isimli oyunu iphone 4 daha iyi grafiklerle çalıştırıyor.

3gs 16 gb ve iphone 4 16 gb için kıyaslama yapılmıştır.

sadece gyroscope icin bile deger. islemcisi, wifi, apple in daha uzun sure destek verecek olmasi da onemli etkenler.

hacı 3gs 4g ye ile kıyaslanmayacak kadar sağlam. birde iphone servisiyle konustum servise gelen telefonların 4.

ben kac defa dusurdum telı yere (3gs) hıc bısı olmadı arkadas gecen 4 u dusurdu cam dagıldı.

yeterli olur muhtemelen. Sıkıntısız bir şekilde yaşarsın hatta para biriktirmen bile mümkün bir miktar.

iyiymiş o zaman.. kira falan yetermi yetmezmi emin olamıyordum bi de beklentileri ne seviyede tutmak lazım öle bişi var çıkıp biri 1000$ derse olmazmış yani bunu öğrendik

tamamıyla senin yaşam standartlarına bağlı yetip yetmiyeceği fakat part time bir iş bulman güzel olur.

amerika'da saat başına para aldığın için iyi bir destek olur bütçene.
ortalama saati 10$ oluyor part-time işlerin.

san diego'nun neresinde, araba gerektirecek bir ortam mı, nasıl bir hayat sürüyorsun? bunlara bağlı kalmadan düşünürsek, 2000dolara mis gibi öğrencilik yaparsın. bi de kütüphane gak guk ekstra bi iş bulursun kampüste, oldu bitti.

ev kirasını biriyle paylaşacak gibi düşün 400$a falan halledersin.

not: amerika eğitim için kimi kabul ederse etsin öldürecek para vermez.

Öğrenci için iyi para ama normal standart tanımınızı bilmiyoruz tabii :)

2000 $ yasaman mumkun olabilir ama bu sana bagli tabii. 2 sene once 10 gun kalmisligim var san diego'da ve bazi turklerle tanismistim. ogrenciler part time olarak calisiyorlar, bisiklet-fayton kullaniyorlardi, iyi de para kazaniyorlarmis. yani acliktan olmezsin :), ihtiyac duyarsan is bulman mumkundur bence.

vasat bir amerikalinin aylik geliri 2000 civarinda oldugu icin gayet de guzel yasarsin. tebrikler.

en.wikipedia.org

valla bende windows 7 home premium da var basic de bir farkını hissetmedim.

mutlaka farkı vardır ama düz kullanıcı fark etmiyor.

Karşılaştırılmaları yapılmış faydalı linkler;
forum.donanimhaber.com
doctus.org
www.chip.com.tr

@Zetahead:

bazı codecleri desteklemiyor dediğiniz nedir? k-lite mega codec pack yüklesem sorun mu çıkacak yani ileride?

çıkmaz. kırpılmış sürümlerde wmvhd, mp4 gibi codecler olmayaBİLİR belki (salladım), ama siz zaten ekstradan codec yüklerseniz çalışmaması için bir sebep yok.

internetten öncelikle uygun antrenman programını çıkarmalısın.

50 yaşında da olsan yapabilirsin.

hergun yapilan alistirmalar sonrasi yapilabiliyor. 20 yasindan sonra dansa baslayan egilmekte bile gucluk ceken arkadasim kisa surede becerdi bu isi. eminim siz de yapabilirsiniz. yalniz bir sure agri sizi olabiliyor. cok kolay is degil ama asiri zor da degil.

50 yaşında kadının Ebru Şallı ile pilates yaparak neredeyse o kadar yapabildiğini bilirim.

şuraya ulaşmayı deneyebilirsin. kendi siteleri.
gevey-3g.com

yuksek fiyatlara satiyorlar bu aleti. ayrica 3g konusu var bir de.

bana kalirsa cok mantikli bir cozum degil lakin hic kullanamamak yerine tercih edilebilir. telefonu kapattiginda acilis islemini tekrarlamak gicik bir sey gibi gorunuyor. uygulama olarak nasildir bilemem.

bir de bunun fasonlarinin ciktigi haberleri dolaniyor. pek tabii ki henuz fasonlari deneyen yok.

çalışsın sahalarda görmek istiyorum telefonu kısa zamanda.
anca oyun oynayabiliyorum.

combofix işine yarar.

usb firewall diye bir şey vardı işini görür sanırım.

usb disk security adlı program var.

www.zbshareware.com bunun içinde açılmaması için bir arayüz var.ordan yaparsın.

nee sadece son sahne de mi sorun...? filmin ortası yok beyler...

ben böyle sanatın içine tükürürüm!

bkz: tarantino adam değil!

spoiler vermeyeydin iyiydi.

(bkz: #18853120)

@popara

feci şekilde tarantino hastasıyımdır. otursa sıçarken videosunu çekip film olarak sürse piyasaya gider izlerim :D fakat reservoir dogs'u sevemedim bir türlü :/

@latios

valla doğru düzgün hatırlamıyorum. sen yazınca sözlükten bakındım az. bunu buldum doğrudur diye.

www.eksiduyuru.com

murqx ben de böyle bir şey tahmin etmiştim.
arkadaşlarıma sordum çoğu fark etmemiş bile.

çekim hatası olduğu belliydi.

ronaldo17 tam göğsünden vuruluyor.pink ile alakası yok :D

amerika'nın uzaylılar ile savaşmak için uzaya silah yerleştirmesi diye bir komplo hiç duymadım.ayrıca 2.dünya savaşı sırasında kimsenin uzaya bir şey yerleştirebilecek teknolojisi yoktu.

yalnızca almanya'nın o sıralarda yamulmuyorsam v-2 adında şimdiye göre ufak ama o döneme göre uzak menzilli bir füzesi vardı.

@latios meşhur nazi uçan dairesinden bahsediyor neysene. ya naziler döneminde o kadar şey gelişti ki. savaşın teknoloji üzerindeki etkilerini tahmin edemezsiniz. jet motorların bile naziler tarafından bulunduğu düşünüldüğünde pek şaşırtıcı bir şey değil.

bilimin geldiği son noktaya bakılırsa ufo yapmanın o kadar da zor olmayacağı anlaşılır.

baya bi belgesel izlemişimdir ikinci dünya savaşından soğuk savaşın sonlarına kadar giden dönem hakkında.

ayrıca ben uçak teknolojisi yok demedim ki?
onu nereden çıkardığını anlayamadım.

eğer bu komplo teorisi hakkında bir döküman verirsen iyi olur.
ayrıca baya bir komplo teorisi duymuşumdur ama amerika'nın uzaylılar ile savaş için uzaya silahlandırması diye bir şeyi ne soğuk savaş belgesellerinde ne de yakın dönem belgesellerinde gördüm.

ben anladım arkadaşım ne sormak istediğinizi =) diyorsunuz ki adamların ta o zamanlardan kurdukları büyük planlara bak. daha büyüklerini duymak/izlemek isterseniz the century of the self belgesel dizisini izlemenizi ve sizin-benim bile bu planlara nasıl da güzel alet edilip bir de ayak uydurduğumuzu görmenizi tavsiye ederim.

cevap şu olsa gerek, almanların 'ufo' teknolojisi olduğunda böyle bir plan yoktu. plan ortaya çıktıktan sonra zaten var olan bir teknolojiden faydalanıldı. en mantıklı açıklama bu.

dindar olmayan biri olarak cevaplamaya çalışayım.

1 ve 2) muhammed kitabı yazarken zaten sana bana hitap etmemiş. bu soruları (dönemin koşulları-zeka-çevre gibi faktörler var tabi) soramayanları hedef kitle olarak seçtiği için de bir ceza koyması anlaşılır. malak insana, durum bu; böyle yaparsan böyle olur, şöyle yaparsan şöyle olur diyerek onun böyle ya da şöyle yapmasında etkili olunabilir basitçe. ve sonucta islam'ın genel olarak "iyi yol" gösterdiğini düşünürsek bu iyi yolda gidilmesi için çok da tutartlılık vs gözlenmemiş olabilir muhammed tarafından.

bütün bu yukarıda yazan şeyleri tartışmak için, öncelikle "cehennem nedir?" tartışılmalıdır. ortak bir cevap bulunulabilirse (ehm), o zaman bu sorular cevaplanmaya çalışılabilir. ya da, zaten cehennemin tanımı yapılırken, sizin sorduğunuz soruların cevabı da içinde olur.

@yasakani kitabı Hz. Muhammed yazmadı. Ona bir melek aracılığıyla ( cebrail ) iletildi.

1. Cehennem inanlarla inanmayanların ve zalimlerle mazlumların arasında bir fark olması için var.
2. Buna bir misalle cevap vermek isterim. Eğer devlet suçlara bir ceza koymasaydı. Ve ya koysaydı biz bilmeseydik sadece şunlar şunlar yasaktır deseydi emin olun anarşiden geçilmezdi. Bu yüzden insanlar zalim olmasın diye biliyor olabiliriz. Bir veciz söz vardır : aldanma insanların samimiyetine , menfaatleri için gelirler vecde , vaad etmeseydi allah cenneti , o ' na bile etmezlerdi secde .

benim getirebildiğim cevaplar bunlar. ne kadar açıklayıcı oldu bilemem.

cehennem,ilahi adalet veya cennet gibi değerler insanların olaylar karşısında ürettikleri değerlerdir.eğer kendi etiğini bulamadıysa bir insan cehennem veya cennet gibi değerler insanı bu tür etik davranışları kabullenmesini sağlayabilir.

ikinci bir pozitif yönü de insanlara umut verir yoksa çok az insan kötülüğün karşılıksız kalacağı fikrini kaldırabilir.

bu arada ben hiçbir dine inanmayan biri olarak söyleyebilirim ki eğer bir tanrı varsa insan gibi yargılayan bir şey olmayacaktır o yüzden de cehennem diye bir şey olması mantıklı gelmiyor.

1)Biz bu dünyaya sınanmak için gönderildik. Allah'ın emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmak için gönderildik.
Ödül Cennet, ceza ise Cehennem.
Dini gerekleri yerine getirmeyenlerin cehennemde cezalandırılacağı bildirilmiş, işte cehennem bunun için var.
2)İnsanoğlu gittiği yolun yol olmadığını bile bile asırlardır o yoldan gitmeye ısrar etmiş.
Bu ilk insan Hz.Adem'den bu güne kadar hep böyle olmuş.
Cehennem bildirilmiş ki kul iman etsin, Cennet bildirilmiş ki kul iman etsin...
Ama kul yine bildiği yoldan şaşmamış. Helal-Haram ayırt etmeden gününü gün etmeye devam etmiş, ediyor.
Evet cehennemin ve cennetin bildirilmesi sınanmamızı etkileyebilir. Sen cehennemden korkup yapmacık iman edebilirsin ama yaptığın ibadetin ihlasdan uzak olması da sana yine birşey kazandırmaz.
Amma uzattım... yani sonuç olarak hız sınırı 90km olan yerde 180km ile gidersen ya ceza yersin yada ölürsün.
Seçim her zaman insanın elindedir.

Suç işleyenler hapse gideceklerini bilmez mi? Ayrıca cehenneme gitmemek mantığıyla ibadet etmek 2 günü kurtarır 3. gün yine aynı tas aynı hamam... ben yanmıyım cennette kızlar olsun vb mantıkla hiçbişey elde edemez insanlar... bugüne kadar cahil insanlar yüzünden hurafe dinine dönen ve entellektüel dedigimiz insanların sadece bu hurafeyi gözönüne alıp yaptıkları yorumlarla, islam dininin alakası yok... şöyle özetliyim... Allah, sana her nereye bakarsan bak onun sonsuz yaratma kudretine varlıgına birligine iman edecegin kanıtlar koymustur ve senden o'nu görmeden iman etmeni istemektedir. Bunun mükafatı da cennettir ama cennette çok süper meyveler yicez mantıgında düşünenler için daha yol uzun sanırım... nacizane fikrim...

elmaya, öküze tapan insanları da gördükten sonra bu tür inanç meselelerinin pek didiklenmemesi gerek. kabul ederseniz alır hayatınızı ona göre yaşarsınız. etmezseniz kendinize mantığınızla başka bir yol çizersiniz.

benim mantığıma göre dinler bir tanrı tarafından gönderilmeyecek kadar basit. bir insanın yazdığı çok belli. cehennem neden var diye sormaktansa bence şunu sormalıyız. tanrı bizi neden sınıyor. önce dünyaya gönderiyor. çevre sayesinde iyi ya da kötü davranışlarda bulunuyoruz. yaptıklarımızın sorumlusu değiliz. çünkü hepimiz masum birer bebek olarak dünyaya geliyoruz. herşeyi çevremizden görüp öğreniyoruz ve şekil alıyoruz. peki tanrı neden bizimle oyun oynama gereği duysun? çok basit değil mi? sorumlusu olmadığın şeylerden ötürü neden ceza alasın. bir insan açsa gidip bir hayvanı öldürüp yer. ve buna günah derler. aç olduğum için suçlu muyum. o zaman beni neden böyle yarattın?

diyelim ki tanrı bizi sınadı. diyelim ki iyileri bir yana kötüleri bir yana topladı. peki şimdi ne olacak? niçin yaptı tanrı bunu. böylesine bir saçmalığı aklım almıyor. tanrı evrende tek başına canı çok mu sıkılıyor da insanlarla oynuyor. işte dinlerin berbatlığı üzerine bir çok detay göze çarpıyor. fakat bu detayları görebilecek zeki insanlar azınlıkta olduğundan dinler varlığını sürdürüyor malesef.

dünyayla kıyaslayamazsınız ama. islama göre niye burdayız? sınanmak için. tanrı %100 itaat isteseydi cehennem ile korkutmak yerine özgür irade vermezdi zaten. ben çocuğumun ders çalışmasını istiyorsam evet derim cezalandıracağım diye. ama onun benim sözümü ne kadar dinlediğini ölçmek istiyorsam ceza ile korkutmam. çalışmanı istiyorum derim. çalışırsa beni dinlemiş olur çalışmazsa dinlememiş olur. çünkü sözümü ne kadar ölçtüğünü sınıyor olurum cezadan ne kadar korktuğunu değil.

dindar olmayan biri olarak şu mantığa oturtulabileceğini düşünüyorum:
öldükten sonra cehenneme gitme korkusu verelim ki dünyada kötü şeyler yapmasınlar.

tabii bütün bu dindar olmayan arkadaşların verdiği cevapların "ateşten kazanların olduğu, günahkarların çorba gibi pişirildiği" bir cehennem tasvirine göre verildiğini göz önünde bulundurmakta fayda var. peki "cehennem" denilen şey tam olarak bu mudur acaba? hmm..

cehennem: 1500 yıl önce arabistan gibi bir ortamda oluşturulmuş akıl ve mantıktan uzak bir ilkel bir anayasanın* korkutma yöntemi.

diyeceğim o ki; gerçeklik payı olmadığı için mantık arama bu işte. kafanı bunlarla yorma.

yazdır benim üstüme, rahat ol :)

inanmıyorum zaten. sadece mantık arıyordum. sonra neden ateist olduğumu hatırladım.

not: bu geceyi unutmayın :)

abi biraz uzun olacak.

kitap der ki -tam okumamama ragmen- : Bazı seyleri düsünmeyin. Mesela evrenin görülebilir mesafesini hesapladı bilim insanları, ondan sonrası icin ise burası muallak dedi. Einstein bile, bulduklarından sonra "bir sey var ki, bize bir seyler göstermeye calısıyor ki bu da Tanrı'dır" dedi.

bütün dinlerin Allah'tan geldigine inanıyoruz. Kuran haric hepsi bozulsa bile, genel kanı bu, tabi ki maymuna tapmaktan bahsetmiyorum.

bunların hepsinde, Kuran'da oldugu gibi tabular var. sonucta bu, inanc meselesi, inanıyorsan cennet cehennem vardır, inanmıyorsan yoktur.

cehennem su yuzden var: kader dedigin sey alnında yazıyor ya, insanlar diyor ki o zaman, yahu yapacagım seyler belliyse, ben istemeden yapacagım seyler icin neden yanayım? ben burada soyle dusunuyorum: kader dedigin sey bir ip, bası sonu belli, sen nasıl sekil verirsen ona, bası sonu degişmeden (yani baslayıp bitmesini degiştirmeden) istedigin gibi oynarsın o iple.

senin bundan haberin su yuzden var: Allah sana bir kader cizmiş, senin o kaderi nasıl yasadıgına bakıyor. kul hakkı yedin mi, gunah işledin mi ona bakıyor. daha demin feysbuka yazdım, ygsde kul hakkı yenmiştir. en buyuk iki gunahtan birisidir.
yani sen hayatta bir sürü sınav verirken, asıl hayatını sınav olarak gormen lazım. cunku nasıl ölecegini biliyorsan, cehenneme ve cennete gidecegini de biliyorsun.
cennet ve cehennem icin tasvirler var bir sürü, bunların doguruluk yanlışlık payları vardır tabi ki de, ama bence bunu bilmemek, ayrı bir güzellik.

söyle ki: Kendini bilen, Allah'ı bilir hadisi vardır. ayrıca "kendini bil" lafını, sokrates bile okulunun kapısının ustune yazmıstır. yani mantıklı düsünen birisi, ilk once kendisini tanımasını ögrenmelidir. cunku hepimiz, Allah'ın birer yansımasıyız. ha diyeceksin, katil de mi yansıması? evet, cunku: hayır da şer de Allah'tandır. Allah senin yaptıgın kötü seyleri seni yakarak cezalandıracaksa, bunu bir kötülük olarak degil, bir egitim olarak, oncesi icin ise -yani daha bunları yasamadan ise- bir nasihat olarak görmek lazım. (gene sokratesin bir tahtaya civi cakma hikayesi gibi)

ama bunların hepsi, inanıp inanmadıgına göre degişir. bu kadar yazdıgım sey, bombos da gelir adama, dolu da gelir.
benim yorumlamam bu gadar :)

@maxpainn neden?

@ makel "benim mantığıma göre dinler bir tanrı tarafından gönderilmeyecek kadar basit. tanrı bizi neden sınıyor.peki tanrı neden bizimle oyun oynama gereği duysun?" demişsin. aslında sorulması gereken ve çoğu kişininde yanlış bildiği şey ve dünyaya gönderilme amacımız cennet veya cehennem değil. yada insanların iyilik yapması değil. asıl amaç yaratıcının sanatlarını tanıtma gösterme isteği. çünkü her cemal ve kemal sahibi güzelliğini göstermek takdir edilmek ister. yani ibadet olarak namazın yat kalk şeklinde kılınmasından bile daha mühimdir tefekkür denilen şey. belliki bir saat tefekkür 1 sene nafile ibadete denk gelir. örneğin bir ressam, resim sergisi açıp yaptığı resimleri yani sanatlarını buraya koyarak takdir edilmek beğenilmek ister. aynen öylede yaratıcı sanatını insanlara gösteriyor.(çünkü akıl sahibi insanlardır) kainat sanatlı bir kitap gibidir yaratıcıyı orada bulabilirsin. örneğin kainattaki mükemmel dengenin olması gibi. tesadüfi olan hiçbirşeyde düzen ve intizam yoktur. hadi diyelimki uzun süreler olmadı bi düzenszlik. abi hiçmi biri yörüngesinden azcık sapıpta dünyaya girmez. fizik kimya biyoloji her fen ilminde sürüyle istisna var herşey kabul üzerine dayalı. o çekim kuweti o istisnalara denk gelipte ya dünya yörüngesinden (milim çıksa yeter) çıksa mümkün değil mi bu. bende yok sapmazdı yinede diyenlere zeki demem. insanoğlunun eli değmedikçe kainatta mükemmel dengesiyle yoluna devam eder. buda bir yaratıcının olduğunu kanıtlar.

cehennem neden var çünkü Allah adalet vaad etmiş. ceza evleri hapisaneler neden var?
cehennem adaletin sağlanması için var. zalim mazluma dünyada zulmederse mazlum hakkını mutlaka almalıki Allah bize vadettiği adalet tecelli etsin. haberinin olması ise "bize kimse yaptıklarımız cezalandırılacak demedi" diye kimsenin dememsi için. neden ceza kanununda hapis cezası açıklanmışsa o yüzden. kuranda cehennnem geçer. anayasa kitabındada hırsızlık şu kadar yıllar arasında hapis, cinayette ise bu kadar yıllar arasında ceza-i müeyyide uygulanır der. kaba tabirle bu.

@neysene cehennem neden var veya biz neden biliyoruz bunu konularında tatmin oldum. mantıklı geldi. ama yazdıklarına göre kusursuz tanrının beğenilme ihtiyacı hissetmesi çelişki yaratmaz mı?

ihtiyaç değilde şu pencereden bakman gerek. birşeyin varlığı, başkalarının bunu tanıması ve bilmesiyle değer ve anlam kazanır. Allah isimlerinin tecelli etmesini istiyor. ve yaratıcı dememizde birşeyleri yaratarak varetmesinden ileri geliyor. isimlerin tecellisi yarattıklarının ona muhtaç olmasıyla oluyor. yani bizim yeme içme ihtiyacımız var Rezzak ismi tecelli ediyor. bizim acizliğimizden hasıl olan rahmete ihtiyacımız var Rahman ismi tecelli ediyor. örneğin hiçbir canlının gözü olmasaydı ışığın bi önemi olur muydu? olmazdı ama bizim için olmazdı tabi. Allahın tek varlığı biz değiliz. bunları tecelli ettirecek melekleride var fakat bunu cüz-i de olsa iradesi olan insan ve cinlerden istiyor.

işte zaten her şey bu yanlış bilgilerden kaynaklanıyor.. Allah kendisi için "ben süper iyiyim, sadece ve sadece iyiyim" dememiştir ki hiçbir yerde. Allah'ın sıfatlarını araştırırsanız görürsünüz. Bunu bilmeyen insanlar, daha doğrusu Allah'ın illaki "pure good" olmadığını görenler, çok hayal kırıklığına uğruyor..

neysene nin yazdıkları cok dogru. Allah'ın güzel isimlerini okuyunca zaten tefekkürün ne anlama geldigini de anlıyor insan.

Bismillahirrahmanirrahim derken,
rahman diyorsun : bütün herkese (din gözetmeden) her seyi saglayacagını ifade eder, suyunu ekmegini, merhametini.
rahim diyorsun : Allah'ın ahirette sadece mümin ve müslimlere merhamet edecegini ifade eder.
bismillah diyorsun : burada 3 kelime var, "isim" "Allah" ve "b" harfi. Allah'ın adıyla diyorsun burada, b ise ebdeu fiilinden gelir, baslamak demektir.

bunu anlamak gibi bir sey iste. bi örnek vereyim dedim.

not: dayanamadım sunu da diyeyim. besmelenin özü b harfidir.
hatta mevlana mesneviye "bişnev" diyerek baslamıstır. yani dinle diyerek.

9 canlısın. kedi canını senin.

(bkz: kısfmet)

şom ağızlı değilsen iyi yine de.

buraya yazamayacağın ne var merak ettim.

Denk gelmemis iste. Ne yani? Olaganustu bir aciklama filan mi istiyorsun? Gayet basit ve yeterli bir cevabi var iste.

şanslısın.

daha vaaden dolmamış diyelim bence..

baldur'un cevabını görünce düşündüm: aslında şanssız da olabilirsin. yaşama bakışına bağlı. yani şanslısın diyemem ben.

daha sıra sana gelmemiş anlaşılan. :)

öldün lan aslında sen. hepimiz ölüyüz. araftayiz.

peki şans sana güler mi askerlik yaptığın yer rahatmıydı,iş görüşmelerin iyi geçer mi? içine birşeyler doğar mı mesela?

e biz de ölmedik? tek farkımız senden daha kaliteli bi yaşam sürmemiz :P
yerinde olsam sadaka verirdim bu kadar kazadan sonra. ölmiceksen bari daha fazla kaza geçirme yani dimi.

bi duş al ve herşeye yeniden başla! :) şaka biyana vaaden dolmamış işte başk bi sonucu yok... aksi olsa taşa takılsan giderdin zaten...

verilmiş sadakaların varmış

madyb +1 en.wikipedia.org

ranzadan düşme olayı iyiymiş ya. kafa üstü nası düşebildin. ecelin gelmemiş daha mantıklı acıklama bulamadım.

ecel yoklamaya başlamış seni.her an ölüme hazırlıklı ol abdestsiz gezme bence.

başına gelenlerden hiç biri ölümcül olmadığı için.
tuğla düşmesi öldürecek kadar güçlü değilmiş,kas krampın panik yapınca geçmiş,ranza'dan düşüşün yeterince şiddetli değilmiş zaten buz olayında bişey yok.

ne sağlam vücudun varmış hayret.

ben kamyon çarpıp da sağ kalan adam görmüştüm bünye meselesi.

melekler 99 kez ölümden kurtarırlarmış. senin daha 99 olmamış heralde

Ölümsüzsün hacım sen bence.

nasip

iskoçyalı olmayasın ?

daha çekeceğin var bence.

sebep bu :

www.youtube.com

ölürsün raad ol

Bunca şeyle ölmediysen, çok uyduruk bi sebeple ölürsün bence

Örn: Bisikletten düşme

hiç kurcalama.hazır bugunu bulmuşun hotfile'ın insin dosyalar paşa paşa.

riski göze alıp yeni şifreyle denedim ve sorun çıkmadı, aksine hızım yükseldi.

106 kb ne abi? aşırı yavaş. ne ile bağlanıyorsun?

17 dosya aynı anda indiriyor adam o kadarı bile iyi türkiye şartlarında.

www.bleepingcomputer.com
altta download var. indirip başlatıyorsunuz işte.

lmgtfy.com

combofix iş görmez ise veya için rahat etmez başka programlarla da tarayım dersen bu tarzda comodo cleaning essentials, norman malware cleaner, escan antivirus toolkit utility ve spybot s&d'nin portable versiyonu var... hepsi de bi usb belleğe atılıp güvenli modda kurulmadan sistem taraması ve temizliği yapabilir...

bir sey olmaz, abim o yaslarda basladi. su an 193 cm boyunda.

beline fazla yüklenecek ağırlıklar kaldırmasın onun dışında pozitif etki yapar boy konusuna.

düşük tekrarlara inmedigi sürece sorun yok. yüksek tekrarlarla spor yapsın, vücut geliştirme adına calismasın yani.

nette güzel şeyler bulabilirsin ingilizcen varsa, ama benim tavsiem ikna etmen yonunde. zaten genelde yeni nesil pek koluna bacagına hakim olamıyor adale kontrolu babında, gerçi basketbolcu demişsin ama bilemeyecegim. zaten boyu da uzayacagı varsa uzar, ama cok agir calismak etkileyebilir evet.

ama "agirlik" calismak etkilemez hatta pozitif etkiler muhtemelen. ama spor olarak yapiack bunu kas yapmak için degil. zaten vucdun yapisina uygunsa büyür, yoksa cok zorlanır.

ben bu işlerin genlerde bittiğini düşünüyorum. amerika'da arkadaşların kardeşlerini görüyordum liseye giden, 15-16 yaşında çocuklar. hepsi düzenli gyme gidiyordu. izbandut gibilerdi. (doğru mu yazdım lan izbandutu?)

yine de fazla ağırlığa girme derler...

kimseyi aşşalamk istemiyorum ama bilen kimse yok gibi , çocuk hayvan gibi şişip naim süleymanoğlu fln olmak istiyosa 2 metre boyuda olsa iner o boy o yaşta ama azıcık şişip christian bale ayarında kaslı olmak istiyorsa zaten sorun olmaz o boy kısaltma muhabbeti bütün haltercilerin boyunun kısa olmasından kaynaklı e salonda 100-200 kilo ağırlığın altına yat(a)mıyacağına göre boyda hiçbir etkisi olmayacaktır.

brazzers01, arkadasim yani sabah sabah hakkaten piyango gibi actim seni. asagilamak istemiyorum kimse bilmiyo diyosun, ben 15 yasında basladim bu spora, onu belirteyim. 7 yıla yakındır yapıyorum, ben cikip artistlik yapmıyorum, sen şişip naim süleymanoglu falan diyosun. naim benim 3 te 1 im kadar. güç ile boyut farklı şeylerdir, bu işin bilmine girmiyoruz ki anlamadıgınızı belli etmemek icin sacmasapan şeyler yazmayın diye.

biraz nette gezin 15-18 yaslarındaki adamlar kac kilolar kaldırıyo gör. bi insanın gücünü bilemezsin. 100 kilo degildir zaten olay, kendini cok zorlayacagi kilodur. o da ancak tekrar sayısıyla algılanır.
o yüzden bu delikanlı 12-15 tekrarın altına düsmesse bi sıkıntı yaşamaz, ama cok süper genetikleri varsa ki sanmıyorum, zaten yapılıdır kas olarak, calisinca da naparsa yapsın büyüyebilir. iki üstteki arkadasat onu demiş, evet genetik.

ama amerika da falan steroid epey yaygın ve sacmasapan yaslarda da baslayabiliyolar heves yüzünden. poset, sen en iyisi git hocasıyla konus, hocası onun kafasına girsin. en garantisi.

bende bir sıkıntı yok.
firefox 4 yeni çıkmıştı di mi?
ondan bir sorun olabilir.

p.s:chrome kullanıyorum.

ibretlik bir paylaşım,yeni öğrendim.

sanıyorum ki artık logotype ve amblemin birleşmesine logo denmeye başladı akademik çevrelerde de. yani logotype kurumun tipografik olarak simgeleşmesi, amblem biçimsel olarak simgeleşmesi, her ikisi de bir araya gelince logo oluyor... ama emin de değilim, götümden sallıyo olabilirim.

Beni neden dışladiginizi şimdi anladım. Olay amblemde imiş

yazdıklarınızın bir kısmı doğru ama bence yanlışınız da var. logo sadece harflerle sergilenmez. grafiksel de olur. mesela apple'ın elması hem logosudur hem de amblemidir. her logo bir amblemdir. ama her amblem bir logo değildir. amblem daha geniş bir kavram yani.

evet logo ve amblem farklı şeylerdir.
bence karmaşa biraz logo demekten geliyor, olayın aslı logotype.
logotype herhangi bir font ile yazılmış bi 'kelimenin' kişiselleştirilmesi/özelleştirilmesidir.

ayrıca apple ın amblemi ayrı logotype ı aslında ayrıdır. sadece artık logotype yada amblem diye pek ayrım yapılmadığı için ve apple ın süper marka bilinirliği olduğu için tipografiyi kullanmayı bırakmıştırlar. elma görünce kimse apple yazısı nerde demez

"logo" ile "logotype" da tam olarak aynı şey değil. logo, logotype'ı kapsayan birşey. logotype, logonun sadece yazıyla yapılmış olanı oluyor. buna tipografi veya wordmark da denebilir. ama mesela tipografi de aynı zamanda yazıyla yapılabilen sanattır. günümüzde böyle yani, geçmişte daha farklı olabilir :)

olmuyooo :(

208.67.222.222
208.67.220.220

4.2.2.6
4.2.2.7

8.8.8.8
8.8.4.4 var bende oluyor.

modemi aç kapa

eğer blog domaine yönlendirilmişse yani www.adımsabuha.com şeklindeyse ulaşmanın imkanı yok şu anda. çin işi teknikler var ama onlarda pek geçerli değil. ama dns leri güncelledikten sonra adımsabuha.blogspot.com şeklinde ulaşabilirsin.

mfyelken.com

host dosyanı güncelle